Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Allah İçin Birbirini Sevmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Rebîü'l-Âhir 1409 / 01.12.1988
Gebze/ Kocaeli

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın sohbetlerinden özenle seçilmiş muhtelif bölümlerdir.

Konuşma Metni

Tabii ben buradaki kardeşlerimi şöyle bir tanımaya gelmiştim;Tabii ben buradaki kardeşlerimi şöyle bir tanımaya gelmiştim; ama şahsî konuşmalardan ziyade Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inama şahsî konuşmalardan ziyade Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadislerini okursak daha sevaplı olur, Efendimiz'in şefaatine ermemize vesile olur diye hadislerini okursak daha sevaplı olur, Efendimiz'in şefaatine ermemize vesile olur diye yanımda bir hadis kitabı gezdiririm. Sağımdaki kardeşimize de "Buyur, bir yerden aç." dedim.yanımda bir hadis kitabı gezdiririm. Sağımdaki kardeşimize de "Buyur, bir yerden aç." dedim. Bir sayfa çıktı. Oradan size nasibiniz olan hadîs-i şerîflerden okuyayım.Bir sayfa çıktı. Oradan size nasibiniz olan hadîs-i şerîflerden okuyayım. Fazla da yormak, sıkmak istemem. Bir miktar okuruz, ondan sonra serbest olursunuz. Fazla da yormak, sıkmak istemem. Bir miktar okuruz, ondan sonra serbest olursunuz.

İki sayfası var. Her sayfada 15-20 tane hadîs-i şerîf var.İki sayfası var. Her sayfada 15-20 tane hadîs-i şerîf var. İster sağdan başlarız, ister soldan başlarız. Bu sayfanın başında bir hadîs-i şerîf var: İster sağdan başlarız, ister soldan başlarız. Bu sayfanın başında bir hadîs-i şerîf var:

el-Mütehâbbûne fi'llâhi alâ kerâsiyyi min yâkûtin havle'l-arşi. el-Mütehâbbûne fi'llâhi alâ kerâsiyyi min yâkûtin havle'l-arşi.

Birinci hadîs-i şerîf biraz bizim bu toplantımıza uygun düştüğü için bu sayfadan başlamayı [tercih ettim.]Birinci hadîs-i şerîf biraz bizim bu toplantımıza uygun düştüğü için bu sayfadan başlamayı [tercih ettim.] Bu sizin kaderinize çıkan sayfa zaten.Bu sizin kaderinize çıkan sayfa zaten. Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz ile, onun hadisi ile sanki size "Birbirinizi seviniz.Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz ile, onun hadisi ile sanki size "Birbirinizi seviniz. Bak, sevgiyle bir araya geldiğiniz için bu mükâfata erebilirsiniz." diye,Bak, sevgiyle bir araya geldiğiniz için bu mükâfata erebilirsiniz." diye, bunu karşınıza nasip olarak çıkartmış. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; bunu karşınıza nasip olarak çıkartmış.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

el-Mütehâbbûn. "Birbirleriyle muhabbet eden insanlar." el-Mütehâbbûn. "Birbirleriyle muhabbet eden insanlar."

Dostluk yapan kişiler, samimi arkadaş olanlar, arkadaşlar, dostlar... Ama hangi konuda? Dostluk yapan kişiler, samimi arkadaş olanlar, arkadaşlar, dostlar...

Ama hangi konuda?

Fi'llâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda." Fi'llâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda."

Allah rızası için, Allah aşkına, ilahî bir sebeple; maddî bir sebeple değil, bir ortaklık değil.Allah rızası için, Allah aşkına, ilahî bir sebeple; maddî bir sebeple değil, bir ortaklık değil. Ortaklık olsaydı ticarî bir şirket olurdu. O zaman "şirket" derdi, "şirket mensupları, ortakları" derdi.Ortaklık olsaydı ticarî bir şirket olurdu. O zaman "şirket" derdi, "şirket mensupları, ortakları" derdi. "Ortak" kelimesini kullanmıyor. Sebep ticarî değil."Ortak" kelimesini kullanmıyor. Sebep ticarî değil. Menfaat [sebebiyle] olsa zaten dinimiz onu kabul etmez. Menfaat birliğini uygun görmez.Menfaat [sebebiyle] olsa zaten dinimiz onu kabul etmez. Menfaat birliğini uygun görmez. Allah rızası için birbirlerini seven insanlar. İşte bu sıfat bizim dinimizde çok makbul bir sıfattır. Allah rızası için birbirlerini seven insanlar. İşte bu sıfat bizim dinimizde çok makbul bir sıfattır.

Efendimiz buyuruyor ki; Alâ kerasiyyi min yâkûtin. "Yakuttan kürsüler üzerindedirler." Efendimiz buyuruyor ki;

Alâ kerasiyyi min yâkûtin. "Yakuttan kürsüler üzerindedirler."

Yakuttan kürsülerin üzerine oturacaklar. Ne zaman? Dünyada mı? Yakuttan kürsülerin üzerine oturacaklar.

Ne zaman? Dünyada mı?

Hayır. Âhirette, rûz-ı mahşerde olacak. Hayır. Âhirette, rûz-ı mahşerde olacak.

Havle'l-arşi. "Arş-ı Âlâ'nın çevresinde" yakuttan kürsüler üzerinde oturacaklar. Havle'l-arşi. "Arş-ı Âlâ'nın çevresinde" yakuttan kürsüler üzerinde oturacaklar.

Muhterem kardeşlerim! Başka hadîs-i şerîfleri de bir arada mütâalâ edecek olursak,Muhterem kardeşlerim!

Başka hadîs-i şerîfleri de bir arada mütâalâ edecek olursak,
Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini düşünecek olursak;Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini düşünecek olursak; bizim ilk önce konuşmamız gereken konu, hakikaten, sevgi ve muhabbet konusudur.bizim ilk önce konuşmamız gereken konu, hakikaten, sevgi ve muhabbet konusudur. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bizim birbirimizle kardeş olduğumuzu bildiriyor.Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bizim birbirimizle kardeş olduğumuzu bildiriyor. Bunu biliyoruz; kardeşiz. Ben seni tanımasam da iman kardeşliği var.Bunu biliyoruz; kardeşiz. Ben seni tanımasam da iman kardeşliği var. Ben seni tanımasam da mü'min olarak kardeşiz. İnneme'l-mü'minûne ihvetün fe-aslihû beyne ehaveyküm. Ben seni tanımasam da mü'min olarak kardeşiz.

İnneme'l-mü'minûne ihvetün fe-aslihû beyne ehaveyküm.

Bu din kardeşliği var. Bu din kardeşliği var.

Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri;Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; "Bir insan kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de sevmezse hakiki müslüman olamaz." diye buyuruyor."Bir insan kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de sevmezse hakiki müslüman olamaz." diye buyuruyor. Demek ki ben kendim için ne temenni ediyor isem sizler için de etmem lazım. "Rahat etmek istiyorum."Demek ki ben kendim için ne temenni ediyor isem sizler için de etmem lazım. "Rahat etmek istiyorum." Tamam, sizin de rahatınızı istemem lazım. "Kimseye muhtaç olmamak istiyorum."Tamam, sizin de rahatınızı istemem lazım. "Kimseye muhtaç olmamak istiyorum." Tamam, sizin de kimseye muhtaç olmamanızı temenni etmem lazım. Tamam, sizin de kimseye muhtaç olmamanızı temenni etmem lazım. "Zulme uğramamak istiyorum." Sizin de zulme uğramamanızı istemem lazım."Zulme uğramamak istiyorum." Sizin de zulme uğramamanızı istemem lazım. Bunu hepiniz anlamışsınızdır, anlarsınız.Bunu hepiniz anlamışsınızdır, anlarsınız. İnsan kendi nefsi için temenni ettiği, arzu ettiği şeyleri müslüman kardeşi için de arzu etmesi gerekiyor. İnsan kendi nefsi için temenni ettiği, arzu ettiği şeyleri müslüman kardeşi için de arzu etmesi gerekiyor.

Sonra, insanlar birbirlerini candan sevmedikçe ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i deSonra, insanlar birbirlerini candan sevmedikçe ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i de herkesten daha fazla sevmedikçe kâmil mü'min olmayacak herkesten daha fazla sevmedikçe kâmil mü'min olmayacak ve hatta cennete girmeyecek, diye hadîs-i şerîf var. Bir hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki; ve hatta cennete girmeyecek, diye hadîs-i şerîf var. Bir hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki;

"Mü'min olmadıkça cennete girmezsiniz." Kâfirin cennete girmesi yok. Mümkün değil. Mü'min olacak."Mü'min olmadıkça cennete girmezsiniz."

Kâfirin cennete girmesi yok. Mümkün değil. Mü'min olacak.
Mü'min cennete girecek. "Birbirinizi sevmedikçe de kâmil mü'min olamazsınız." diyor. Mü'min cennete girecek.

"Birbirinizi sevmedikçe de kâmil mü'min olamazsınız." diyor.

Bütün bu âyetlerin, hadislerin bize karşı verdiği nasihatler yağmurundan çıkan ders şudur ki;Bütün bu âyetlerin, hadislerin bize karşı verdiği nasihatler yağmurundan çıkan ders şudur ki; biz birbirimizi candan sevmeliyiz!biz birbirimizi candan sevmeliyiz! Nitekim de bu babadan, dededen, ecdattan gelen bir sevgiyle burada toplaşmışız. Başkası böyle toplanmaz.Nitekim de bu babadan, dededen, ecdattan gelen bir sevgiyle burada toplaşmışız. Başkası böyle toplanmaz. İngiltere'de [olsa], bir İngiliz bir başka kasabaya gitse, adamlar böyle toplantı yapmazlar.İngiltere'de [olsa], bir İngiliz bir başka kasabaya gitse, adamlar böyle toplantı yapmazlar. Kimse kimseyle bu kadar ilgilenmez. Biz birbirimizle ilgileniyoruz. Çünkü bu[nu] biz dinimizden almışız.Kimse kimseyle bu kadar ilgilenmez. Biz birbirimizle ilgileniyoruz. Çünkü bu[nu] biz dinimizden almışız. Yalnız bunu güzel yapmalıyız. Göstermelik yapmamalıyız.Yalnız bunu güzel yapmalıyız. Göstermelik yapmamalıyız. Veyahut bu kardeşliğe aykırı bir şey yapmamalıyız. Veyahut bu kardeşliğe aykırı bir şey yapmamalıyız.

Mesela bana yolda gelirken arkadaşımın anlattığı husus bir kardeşin gıybetidir.Mesela bana yolda gelirken arkadaşımın anlattığı husus bir kardeşin gıybetidir. Hem de hilâf-ı hakikat, hem de yanlış, hem de yalan, hem de hasetten doğan bir şey, hem de iftira, Hem de hilâf-ı hakikat, hem de yanlış, hem de yalan, hem de hasetten doğan bir şey, hem de iftira, hem de o kardeşi çok kötü duruma düşürecek bir şey... Bunu yapmamak lazım! hem de o kardeşi çok kötü duruma düşürecek bir şey... Bunu yapmamak lazım!

Müslüman, kardeşinin kötülüğünü istemez. Onu başka bir düşmanına teslim etmez.Müslüman, kardeşinin kötülüğünü istemez. Onu başka bir düşmanına teslim etmez. Sığındı, geldi sana, arkasından da silahlı düşmanı geldi. "Ver onu bana!" diyor. Veremezsin. Lâ yüslimuhû.Sığındı, geldi sana, arkasından da silahlı düşmanı geldi. "Ver onu bana!" diyor. Veremezsin. Lâ yüslimuhû. "Müslüman, müslümanın kardeşidir, onu kâfire teslim etmez.""Müslüman, müslümanın kardeşidir, onu kâfire teslim etmez." Kafkasya'dan atladı, hududu geçti bu tarafa, Ruslar geri istiyor. Veremeyiz!Kafkasya'dan atladı, hududu geçti bu tarafa, Ruslar geri istiyor. Veremeyiz! Dînen vermeye imkânımız yoktur.Dînen vermeye imkânımız yoktur. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; "Müslüman, müslümanın kardeşidir.Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; "Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmedemez ve onu teslim etmez." Götürüp de başkasına vermez. Onu mahçup etmez.Ona zulmedemez ve onu teslim etmez." Götürüp de başkasına vermez. Onu mahçup etmez. Onu üzecek söz söylemez. Onu tahkir eylemez. Onu üzecek söz söylemez. Onu tahkir eylemez.

İşte dünya üzerindeki biz müslümanlar bu sevgiyi sağlayamadığımız içinİşte dünya üzerindeki biz müslümanlar bu sevgiyi sağlayamadığımız için bugün müslümanlar dünya üzerinde büyük problemlerle karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Neden? bugün müslümanlar dünya üzerinde büyük problemlerle karşı karşıya kalmış bulunuyoruz.

Neden?

Küçük küçük parçalara ayrılmışız. Küçük küçük devletçikler oluşmuş.Küçük küçük parçalara ayrılmışız. Küçük küçük devletçikler oluşmuş. Bu küçük küçük devletçikler eskiden bizim bayrağımızın altında idi. Allah onu bizlere nasip etmişti.Bu küçük küçük devletçikler eskiden bizim bayrağımızın altında idi. Allah onu bizlere nasip etmişti. Şimdi bir sürü küçük devlet... Ne lüzum var? Bizim burnumuzun dibinde Suriye'ye ne lüzum var?Şimdi bir sürü küçük devlet... Ne lüzum var? Bizim burnumuzun dibinde Suriye'ye ne lüzum var? Ürdün'e ne lüzum var? Lübnan'a ne lüzum var? Zaten bizim toprağımızdı. Niye ayrılık çıkardılar? Ürdün'e ne lüzum var? Lübnan'a ne lüzum var? Zaten bizim toprağımızdı. Niye ayrılık çıkardılar? Suudi Arabistan'a ne lüzum var? Yemen'e ne lüzum var? Kuzey Yemen'e, Güney Yemen'e ne lüzum var?Suudi Arabistan'a ne lüzum var? Yemen'e ne lüzum var? Kuzey Yemen'e, Güney Yemen'e ne lüzum var? Katar, Kuveyt, Bahreyn... Ne lüzum var? Katar, Kuveyt, Bahreyn... Ne lüzum var?

Bunlar ayrı ayrı, düşmanların çeşitli oyunlarıyla kurulmuş [devletler] olduğundanBunlar ayrı ayrı, düşmanların çeşitli oyunlarıyla kurulmuş [devletler] olduğundan ve düşmanlar bizim tefrikaya düşmemizden, farklı farklı menfaat grupları oluşturmamızdan,ve düşmanlar bizim tefrikaya düşmemizden, farklı farklı menfaat grupları oluşturmamızdan, çekişmemizden memnun olup işlerini yürüttüklerinden bunu teşvik ediyorlar.çekişmemizden memnun olup işlerini yürüttüklerinden bunu teşvik ediyorlar. Dün bizim olan topraklarda bugün kaç tane devlet kurulmuş!Dün bizim olan topraklarda bugün kaç tane devlet kurulmuş! Dün bizim dedelerimizin gidip de düşmanla çarpıştığı, Trablusgarp'ta, Tunus'ta, Cezayir'de, Fas'ta,Dün bizim dedelerimizin gidip de düşmanla çarpıştığı, Trablusgarp'ta, Tunus'ta, Cezayir'de, Fas'ta, Sudan'da, birçok yerlerde [şimdi devletler] var. Ayrı ayrı, parça parçayız. Başkaları grup kurduğu halde...Sudan'da, birçok yerlerde [şimdi devletler] var. Ayrı ayrı, parça parçayız. Başkaları grup kurduğu halde... Mesela Amerika da parça parçaymış, Amerika Birleşik Devletleri'ni kurmuş.Mesela Amerika da parça parçaymış, Amerika Birleşik Devletleri'ni kurmuş. Almanya da parça parçaymış, Federal Almanya'yı kurmuş.Almanya da parça parçaymış, Federal Almanya'yı kurmuş. İsviçre de parça parçaymış, kantonları birleştirmiş. Avustralya da parça parçaymış, devletleri birleştirmiş.İsviçre de parça parçaymış, kantonları birleştirmiş. Avustralya da parça parçaymış, devletleri birleştirmiş. Bir biz parça parçayız! Çünkü dinimizin emirlerine uygun hareket etmiyoruz.Bir biz parça parçayız! Çünkü dinimizin emirlerine uygun hareket etmiyoruz. Çünkü bu işi mühimsemiyoruz. Bu işin, işin can damarı olduğunu, özü olduğunu anlayamıyoruz. Çünkü bu işi mühimsemiyoruz. Bu işin, işin can damarı olduğunu, özü olduğunu anlayamıyoruz.

Birbirimizi seveceğiz. Birbirimizle iş birliği yapacağız. Birbirimizi seveceğiz. Birbirimizle iş birliği yapacağız. Birbirimizle el ele vereceğiz, birbirimizle müşterek işler yapacağız. Teşebbüsleri geliştireceğiz. Birbirimizle el ele vereceğiz, birbirimizle müşterek işler yapacağız. Teşebbüsleri geliştireceğiz.

Dünyanın en zengin beynelminel, milletlerarası şirketlerinde en büyük hisselere Papalık sahipmiş.Dünyanın en zengin beynelminel, milletlerarası şirketlerinde en büyük hisselere Papalık sahipmiş. Adamlar halktan topladıkları paralarla dünyanın çok uluslu, çok büyük şirketlerinin sahipleri olmuşlar.Adamlar halktan topladıkları paralarla dünyanın çok uluslu, çok büyük şirketlerinin sahipleri olmuşlar. Para her taraflarından akıyor. Ceplerinden taşıyor. Para her taraflarından akıyor. Ceplerinden taşıyor. Ondan sonra da Hıristiyanlık için gereken propagandayı yapıyorlar.Ondan sonra da Hıristiyanlık için gereken propagandayı yapıyorlar. Senin adresini telefon rehberinden buluyorlar, İsviçre'den sana Hıristiyanlık propagandası için broşür gönderiyorlar.Senin adresini telefon rehberinden buluyorlar, İsviçre'den sana Hıristiyanlık propagandası için broşür gönderiyorlar. Almanya'da işçilerimizin kapılarını çalıyorlar. "Sizinle dinî konuda konuşmak istiyoruz.Almanya'da işçilerimizin kapılarını çalıyorlar. "Sizinle dinî konuda konuşmak istiyoruz. Sevgi dinine gelmek istemez misin?" diye Hıristiyanlığı "sevgi dini" olarak gösterip davet etmeye çalışıyorlar. Sevgi dinine gelmek istemez misin?" diye Hıristiyanlığı "sevgi dini" olarak gösterip davet etmeye çalışıyorlar.

Peki, madem Hıristiyanlık sevgi diniydi de bu Kudüs'e kadar gelipPeki, madem Hıristiyanlık sevgi diniydi de bu Kudüs'e kadar gelip buraları yakıp yıkıp orada 70 bin müslümanı niye kılıçtan geçirdiniz?!buraları yakıp yıkıp orada 70 bin müslümanı niye kılıçtan geçirdiniz?! Hadi müslümanları kılıçtan geçirdiniz, onlara haset ediyorsunuz, kızıyorsunuz; birbirinizi niye kılıçtan geçirdiniz?Hadi müslümanları kılıçtan geçirdiniz, onlara haset ediyorsunuz, kızıyorsunuz; birbirinizi niye kılıçtan geçirdiniz? Katolikler protestanlara, protestanlar bilmem kimlere, kalvinistler bilmem kimlere... Katolikler protestanlara, protestanlar bilmem kimlere, kalvinistler bilmem kimlere... Niye böyle Saint Barthelemy geceleri gibi gecelerde öteki mezhepten olan dindaşlarınızın kapılarınıNiye böyle Saint Barthelemy geceleri gibi gecelerde öteki mezhepten olan dindaşlarınızın kapılarını tebeşirle işaretleyip evlerine baskın yapıp çoluk çocuğu niye öldürdünüz?tebeşirle işaretleyip evlerine baskın yapıp çoluk çocuğu niye öldürdünüz? Niye saman yığınlarının üstünde insanları çarmıha gerip öldürdünüz?Niye saman yığınlarının üstünde insanları çarmıha gerip öldürdünüz? Niye engizisyon mahkemeleri kurdunuz? Hani sevgi diniydi?! Ama para var, propaganda var, imkân var.Niye engizisyon mahkemeleri kurdunuz? Hani sevgi diniydi?!

Ama para var, propaganda var, imkân var.
O imkânlarını kullanıyorlar. Bizim memlekette bile,O imkânlarını kullanıyorlar. Bizim memlekette bile, -göstermek gibi olmasın- -göstermek gibi olmasın- [göğsüne] haç takan [kişiler] gördüm. Almanya'da -Allah saklasın, Allah etmesin, evlatlarımızı korusun!-[göğsüne] haç takan [kişiler] gördüm. Almanya'da -Allah saklasın, Allah etmesin, evlatlarımızı korusun!- babasına kızıp da kiliseye sığınan Türk çocukları gördüm. Neden? Para gücüyle.babasına kızıp da kiliseye sığınan Türk çocukları gördüm.

Neden?

Para gücüyle.
Kilise maaş veriyor. Orada bir bâtıl mezhep var, o bâtıl mezhebe giren insanlara Kilise maaş veriyor. Orada bir bâtıl mezhep var, o bâtıl mezhebe giren insanlara ayda 400 mark para veriyorlarmış.ayda 400 mark para veriyorlarmış. Şu bâtıl mezhebe, o Hıristiyanların mezhebine girdim diye resmen kaydol, 400 mark veriyorlarmış.Şu bâtıl mezhebe, o Hıristiyanların mezhebine girdim diye resmen kaydol, 400 mark veriyorlarmış. Adam bir hesap yapıyor; "400 mark alacağım." Dinini değiştiriyor. Değiştiriyor ama âhiretini satarak!Adam bir hesap yapıyor; "400 mark alacağım." Dinini değiştiriyor. Değiştiriyor ama âhiretini satarak! Âhireti mahvoluyor. O onu düşünmüyor. Neden? Âhireti mahvoluyor. O onu düşünmüyor.

Neden?

Öbür tarafın para gücü var. Bizim de dinimizi anlatacak, öğretecek çalışmalarımız zayıf. Öbür tarafın para gücü var. Bizim de dinimizi anlatacak, öğretecek çalışmalarımız zayıf.

Almanlar "Artık biz bu işleri kendi bilek gücümüzle yapamayacağız, işçi gönderin." diyeAlmanlar "Artık biz bu işleri kendi bilek gücümüzle yapamayacağız, işçi gönderin." diye bizden işçi talep etmeseydi, bizim kardeşlerimiz oralara gitmeselerdi, bizim Almanya'ya gideceğimiz,bizden işçi talep etmeseydi, bizim kardeşlerimiz oralara gitmeselerdi, bizim Almanya'ya gideceğimiz, oralarda vaaz vereceğimiz, dini yaymak için konuşma yapacağımız, konferans vereceğimiz yok gibiydi. oralarda vaaz vereceğimiz, dini yaymak için konuşma yapacağımız, konferans vereceğimiz yok gibiydi.

Başında hiç istemedik. İşçi kardeşlerimizin gâvur diyarlarına gitmesini, onlara işçi olmasını istemedik.Başında hiç istemedik. İşçi kardeşlerimizin gâvur diyarlarına gitmesini, onlara işçi olmasını istemedik. Onlara hizmet etmesini istemedik. Oraya giderler, bozulurlar diye korktuk.Onlara hizmet etmesini istemedik. Oraya giderler, bozulurlar diye korktuk. Ama onlardan bir kısmını oraya gittiler, dinlerini bırakmadılar;Ama onlardan bir kısmını oraya gittiler, dinlerini bırakmadılar; daha iyi çalıştılar, daha gayretli oldular, daha güzel hizmetler yaptılar.daha iyi çalıştılar, daha gayretli oldular, daha güzel hizmetler yaptılar. Buralardan bizleri çağırdılar, oralarda camiler kurdular, kendilerine vaaz ettirdiler,Buralardan bizleri çağırdılar, oralarda camiler kurdular, kendilerine vaaz ettirdiler, kendilerini güzel yetiştirdiler. İşte İslâmî hareket Almanya'da biraz meydana geldi.kendilerini güzel yetiştirdiler. İşte İslâmî hareket Almanya'da biraz meydana geldi. Ama yine istediğimiz gibi değil. Yine modern mânada değil. Yine büyük çapta değil.Ama yine istediğimiz gibi değil. Yine modern mânada değil. Yine büyük çapta değil. Yine Almanlar'ın hepsini müslüman edecek kıvamda değil. Yine camilerimiz apartmanların katları. Yine Almanlar'ın hepsini müslüman edecek kıvamda değil. Yine camilerimiz apartmanların katları. Kirayla tutuluyor. Orada böyle girintili çıkıntılı odaları tâdil ediyorlar, bir cami yapıyorlar. Kirayla tutuluyor. Orada böyle girintili çıkıntılı odaları tâdil ediyorlar, bir cami yapıyorlar.

Ver parayı. Al bir geniş saha. Yap oraya bir kubbeli, güzel, muhteşem cami.Ver parayı. Al bir geniş saha. Yap oraya bir kubbeli, güzel, muhteşem cami. Yanında da medreseleri, okulları vs. vs. olsun.Yanında da medreseleri, okulları vs. vs. olsun. İslâm'ı projeksiyonlarla, videolarla, teyplerle, bantlarla güzel güzel anlat.İslâm'ı projeksiyonlarla, videolarla, teyplerle, bantlarla güzel güzel anlat. Dinlerin arasında mukayeseyi yap. "Bak, hak din budur. Dinlerin arasında mukayeseyi yap. "Bak, hak din budur. Bir zamanlar size Allah peygamber göndermiş, kitap indirmiş. Bak, şimdi yenisine tâbi olmanız lazım.Bir zamanlar size Allah peygamber göndermiş, kitap indirmiş. Bak, şimdi yenisine tâbi olmanız lazım. Allah'tan yeni haber geldi, yeni din geldi, yeni peygamber geldi, yeni kitap geldi..." diyeAllah'tan yeni haber geldi, yeni din geldi, yeni peygamber geldi, yeni kitap geldi..." diye anlatmak için güç kuvvet lazım. Bu, sulh zamanının hareketi.anlatmak için güç kuvvet lazım. Bu, sulh zamanının hareketi. Bu parayla olur, organizasyonla olur, çalışmakla olur. Bu parayla olur, organizasyonla olur, çalışmakla olur.

Savaş zamanında da; adamların uçakları var, füzeleri var, uzay mekikleri var,Savaş zamanında da; adamların uçakları var, füzeleri var, uzay mekikleri var, haberleşme imkânları güzel, karanlıkta gören silahları var.haberleşme imkânları güzel, karanlıkta gören silahları var. Nişan alıyor karanlıkta, kara gecenin içinde düşmanını vurabiliyor. Nişan alıyor karanlıkta, kara gecenin içinde düşmanını vurabiliyor. Akıllı bomba diye bomba yapmışlar. Akıllı bomba diye bomba yapmışlar. Düğmesine basıyor, koordinatlarını verdiği hedefe gidip patlıyor.Düğmesine basıyor, koordinatlarını verdiği hedefe gidip patlıyor. Dönüp dolaşıp gidip hedefi bulup [patlıyor]. Adamlar para vermişler, yatırım yapmışlar, uçaklar yapmışlar. Dönüp dolaşıp gidip hedefi bulup [patlıyor]. Adamlar para vermişler, yatırım yapmışlar, uçaklar yapmışlar.

Biz parça parça olmuşuz! Parça parça olmanın zararı ne? Biz parça parça olmuşuz!

Parça parça olmanın zararı ne?

Eğer biz büyük bir âlem olsaydık, İslâm âlemi, bütünlük içinde olsaydık, kendi mallarımızı alırdık.Eğer biz büyük bir âlem olsaydık, İslâm âlemi, bütünlük içinde olsaydık, kendi mallarımızı alırdık. Kendi mallarımız çok satılırdı. Japon'un, İngiliz'in, Alman'ın, Amerikalı'nın malı satılmazdı.Kendi mallarımız çok satılırdı. Japon'un, İngiliz'in, Alman'ın, Amerikalı'nın malı satılmazdı. Benim malım satıldıkça benim malım gelişirdi.Benim malım satıldıkça benim malım gelişirdi. Hem benim kesem dolardı hem malımı geliştirme imkânını bulurdum. Hem benim kesem dolardı hem malımı geliştirme imkânını bulurdum.

Eskiden Amerikan malının yanında Japon malı hiç kimsenin itibar etmediği bir şeydi. "Japon malı, aman!Eskiden Amerikan malının yanında Japon malı hiç kimsenin itibar etmediği bir şeydi. "Japon malı, aman! Adidir, hemen bozulur!" denilirdi. Ama onlar çalışa çalışa, sata sata geliştirdiler.Adidir, hemen bozulur!" denilirdi. Ama onlar çalışa çalışa, sata sata geliştirdiler. Şimdi Suudi Arabistan'da bir şey almak gerektiği zaman, "Aman! Japon malı mı?Şimdi Suudi Arabistan'da bir şey almak gerektiği zaman, "Aman! Japon malı mı? Tayvan malı olmasın, [vesaire] malı olmasın!" diye [soruyorlar.] Satan geliştirir, kazanan daha güzelini yapar. Tayvan malı olmasın, [vesaire] malı olmasın!" diye [soruyorlar.] Satan geliştirir, kazanan daha güzelini yapar.

O bakımdan, biz parça parça olduğumuz için ticareti de sanayiyi de kaybediyoruz,O bakımdan, biz parça parça olduğumuz için ticareti de sanayiyi de kaybediyoruz, siyaseti de ekonomiyi de kaybediyoruz, harbi de kaybediyoruz, kültürü de kaybediyoruz. siyaseti de ekonomiyi de kaybediyoruz, harbi de kaybediyoruz, kültürü de kaybediyoruz. Onlar bizim paramızla zenginliyor. Onlar bizim paramızla zenginliyor.

"Televizyonlar renkli televizyon olacak!" Hadi, bütün millet renkli televizyon almaya!"Televizyonlar renkli televizyon olacak!" Hadi, bütün millet renkli televizyon almaya! Köydeki bacılarımız, düğünde akrabalarının taktıkları bilezikleri, beşibiryerdeleri sattılar,Köydeki bacılarımız, düğünde akrabalarının taktıkları bilezikleri, beşibiryerdeleri sattılar, renkli televizyon aldılar. Renkli televizyon fabrikası mı kurmuştuk? Hayır. Hepsi dışarıdan geliyor.renkli televizyon aldılar. Renkli televizyon fabrikası mı kurmuştuk? Hayır. Hepsi dışarıdan geliyor. Aracılar kazanıyor. Oradaki fabrikalar kazanıyor. Bizim altınlar, bizim paralar gidiyor.Aracılar kazanıyor. Oradaki fabrikalar kazanıyor. Bizim altınlar, bizim paralar gidiyor. Fabrikayı kursaydık, yerli imalat olsaydı, kendi malımızı kendimiz kullansaydık, "İlk önce fabrikayı kurarım.Fabrikayı kursaydık, yerli imalat olsaydı, kendi malımızı kendimiz kullansaydık, "İlk önce fabrikayı kurarım. Ondan sonra renkli televizyonu tesis ederim." deseydik, bu kadar para dışarı gitmezdi.Ondan sonra renkli televizyonu tesis ederim." deseydik, bu kadar para dışarı gitmezdi. Şimdi kompüter… Boyuna dışardan kompüter alıyoruz.Şimdi kompüter… Boyuna dışardan kompüter alıyoruz. Bir sene kullanıyoruz; bozuluyor, atıyoruz.Bir sene kullanıyoruz; bozuluyor, atıyoruz. Saat alıyoruz, elektronik saatler, bir sene kullanıyoruz; içine su girdi, atıyoruz. Saat alıyoruz, elektronik saatler, bir sene kullanıyoruz; içine su girdi, atıyoruz. Saati kur, dışarıdan alma, fabrikasını kur. Elektronik cihazları kendin kur. Saati kur, dışarıdan alma, fabrikasını kur. Elektronik cihazları kendin kur.

"Bizimki idare etmez. Çünkü sürümü az." Parçalanmanın zararını ticarette bile görüyorsun."Bizimki idare etmez. Çünkü sürümü az."

Parçalanmanın zararını ticarette bile görüyorsun.
O geliyor, ondan sonra siyasete dayanıyor.O geliyor, ondan sonra siyasete dayanıyor. Adam -Amerika- yukarıdan emrediyor bize ki; Adam -Amerika- yukarıdan emrediyor bize ki; "Kıbrıs işinde Birleşmiş Milletler genel sekreterinin tavsiyelerine uyun!" Ne demek? "Kıbrıs işinde Birleşmiş Milletler genel sekreterinin tavsiyelerine uyun!"

Ne demek?

"Rumların dediğini yapın!" demek. "Rumların dediğini yapın!" demek.

Bizim kardeşlerimiz orada öldürülürken, bizim zavallı yavru masumlar küvetin içinde üst üste,Bizim kardeşlerimiz orada öldürülürken, bizim zavallı yavru masumlar küvetin içinde üst üste, hunharca öldürülmüş kanlı cesetleri yığılırken, o zaman bir faaliyet gösteriyorlar mıydı? hunharca öldürülmüş kanlı cesetleri yığılırken, o zaman bir faaliyet gösteriyorlar mıydı?

Göstermiyorlardı. Şimdi gösteriyorlar. Niye? Kurt dumanlı havayı sever.Göstermiyorlardı. Şimdi gösteriyorlar.

Niye?

Kurt dumanlı havayı sever.
Bizi zayıf görünce, kendisi Körfez'e gemileri yığınca... Dev gibi gemileri oraya yığıyor. Bizi zayıf görünce, kendisi Körfez'e gemileri yığınca... Dev gibi gemileri oraya yığıyor. Yukarıdan bir füze göndersen füzeyi havada tahrip edecek silahlarla,Yukarıdan bir füze göndersen füzeyi havada tahrip edecek silahlarla, erken uyarı sistemleri vesairelerle donatılmış... Sen bunlarla nasıl çarpışacaksın?erken uyarı sistemleri vesairelerle donatılmış...

Sen bunlarla nasıl çarpışacaksın?
Bunlar senin memleketine kastettiği zaman nasıl memleketini koruyacaksın?! Bunlar senin memleketine kastettiği zaman nasıl memleketini koruyacaksın?!

İstiklal harbinde silah bulamayınca baltayla, kazmayla Yunanlı'yla uğraşmışız.İstiklal harbinde silah bulamayınca baltayla, kazmayla Yunanlı'yla uğraşmışız. İtalyan'ı Antalya'dan, Fransız'ı Antakya'dan, Adana'dan kovmuşuz.İtalyan'ı Antalya'dan, Fransız'ı Antakya'dan, Adana'dan kovmuşuz. Ama şimdi adam seni yanına yaklaştırmadan yapacak. Ama şimdi adam seni yanına yaklaştırmadan yapacak. Harp başladıktan sonra "Silahı falanca yerden ver, filanca yerden ver." diye almak olur mu? Olmaz. Harp başladıktan sonra "Silahı falanca yerden ver, filanca yerden ver." diye almak olur mu?

Olmaz.

Sevgili kardeşlerim, mübarek kardeşlerim! Demek ki bizim bir muhabbet işine dikkat etmememiz,Sevgili kardeşlerim, mübarek kardeşlerim!

Demek ki bizim bir muhabbet işine dikkat etmememiz,
bir İslâm kardeşliğine dikkat etmememiz, birbirimizle haberdar olmamamız, bir İslâm kardeşliğine dikkat etmememiz, birbirimizle haberdar olmamamız, bizim tepetaklak dünyamızın âhiretimizin mahvına sebep oluyor. bizim tepetaklak dünyamızın âhiretimizin mahvına sebep oluyor.

Âhiretimizin mahvına nasıl sebep oluyor? Adamlar kültür hücumuna geçiyorlar.Âhiretimizin mahvına nasıl sebep oluyor?

Adamlar kültür hücumuna geçiyorlar.
Paraları çok olduğu için... Filmleri çeviriyorlar. Bedava film gönderiyor.Paraları çok olduğu için... Filmleri çeviriyorlar. Bedava film gönderiyor. Veya parasıyla satabilirse, kandırabilirse parasıyla film satıyor.Veya parasıyla satabilirse, kandırabilirse parasıyla film satıyor. Sen Hıristiyanlık propaganda filmlerini kendi para vererek aldığın televizyonda seyrediyorsun.Sen Hıristiyanlık propaganda filmlerini kendi para vererek aldığın televizyonda seyrediyorsun. O propagandaları yutuyorsun. O zehir...O propagandaları yutuyorsun. O zehir... Çernobil'de santral patlamış, radyasyonun zararları çaya bile geldi diye millet çayı içmezken, oradakiÇernobil'de santral patlamış, radyasyonun zararları çaya bile geldi diye millet çayı içmezken, oradaki öldürücü derecede yüksek mânevî radyasyona "gık" demiyor.öldürücü derecede yüksek mânevî radyasyona "gık" demiyor. Televizyondan gelen o mânevî radyasyonu, insanı kanser eden, mahveden,Televizyondan gelen o mânevî radyasyonu, insanı kanser eden, mahveden, imanını yok eden şeyleri hiç kılı kıpırdamadan seyrediyor.imanını yok eden şeyleri hiç kılı kıpırdamadan seyrediyor. Kadın erkeğe sarılıyor, erkek kadına sarılıyor… Artık tariflere sığmayacak sahneler... Kadın erkeğe sarılıyor, erkek kadına sarılıyor… Artık tariflere sığmayacak sahneler... Dedesi, babası, torunu, annesi, kızı, gelini herkes geçmiş karşısına, televizyonda onları seyrediyor. Dedesi, babası, torunu, annesi, kızı, gelini herkes geçmiş karşısına, televizyonda onları seyrediyor. O bakımdan, kültür hücumuna da karşı koyamıyoruz. O bakımdan, kültür hücumuna da karşı koyamıyoruz.

Hadi bakalım, sen bir stüdyo kur. Bunların karşısında sen İslâmî yayın yap! Hadi bakalım, sen bir stüdyo kur. Bunların karşısında sen İslâmî yayın yap!

Nasıl yapacaksın? Milyarlar ister!.. Nasıl yapacaksın? Milyarlar ister!..

Bak şimdi televizyonun hususîleştirilmesi hazırlıkları var diye kulağımıza geliyor.Bak şimdi televizyonun hususîleştirilmesi hazırlıkları var diye kulağımıza geliyor. Serbest kanallar olacak, serbest televizyon şirketleri olacak.Serbest kanallar olacak, serbest televizyon şirketleri olacak. İnsan kime isterse gidip ona abone olabilecek, onlar yayın yapabilecekler. İnsan kime isterse gidip ona abone olabilecek, onlar yayın yapabilecekler. Ve o kanallardan, çeşitli kanallardan [yayın olabilecek.]Ve o kanallardan, çeşitli kanallardan [yayın olabilecek.] Amerika'da kaç tane kanal varmış televizyonda… 30-40 tane kanal varmış. Çevir, çevirdiğini seyret. Amerika'da kaç tane kanal varmış televizyonda… 30-40 tane kanal varmış. Çevir, çevirdiğini seyret. Onun gibi yapacaklar.Onun gibi yapacaklar. Türkiye'de bazı zengin, açıkgöz gruplar, televizyon yayını yapmak için hazırlıklara şimdiden girişmişler. Türkiye'de bazı zengin, açıkgöz gruplar, televizyon yayını yapmak için hazırlıklara şimdiden girişmişler.

Hani memleketin yüzde 99'u müslümandı?! İslâmca yayın yapacak bir televizyon şirketimiz var mı?Hani memleketin yüzde 99'u müslümandı?! İslâmca yayın yapacak bir televizyon şirketimiz var mı? Bir hazırlığımız var mı? Çok yüksek tirajlı bir gazetemiz var mı? 700 bin satan, 600 bin satan... Bir hazırlığımız var mı? Çok yüksek tirajlı bir gazetemiz var mı? 700 bin satan, 600 bin satan... O müstehcen neşriyat, ayıp resimler, günah resimler basanlar bir milyon basarken bizim 600 bin,O müstehcen neşriyat, ayıp resimler, günah resimler basanlar bir milyon basarken bizim 600 bin, 700 bin basan bir [gazetemiz] var mı? Yok. 700 bin basan bir [gazetemiz] var mı?

Yok.

Yavaş yavaş, emekleye emekleye gidiyor bizimkiler.Yavaş yavaş, emekleye emekleye gidiyor bizimkiler. Hepsi parayla, beraber çalışmakla, desteklemekle olacak şeyler. Hepsi parayla, beraber çalışmakla, desteklemekle olacak şeyler.

Eğer biz bize düşman olanın malını kullanmamaya ahdetsek,Eğer biz bize düşman olanın malını kullanmamaya ahdetsek, "Sen bana düşmansın, ben de senin malını almayacağım!" desek, bu ceza onlara yeter!"Sen bana düşmansın, ben de senin malını almayacağım!" desek, bu ceza onlara yeter! "Bundan sonra senin malını kullanmıyorum! Benim sevdiğim kimse kim? Onun malını kullanacağım." "Bundan sonra senin malını kullanmıyorum! Benim sevdiğim kimse kim? Onun malını kullanacağım."

Bugün gazetelerde yazıyor ki filanca adam demiş ki; "İktidara geçersem 163. maddeyi kaldırmayacağım." Bugün gazetelerde yazıyor ki filanca adam demiş ki; "İktidara geçersem 163. maddeyi kaldırmayacağım."

"163. maddeyi kaldırmayacağım." diyor. 163. madde nedir? "163. maddeyi kaldırmayacağım." diyor.

163. madde nedir?

163. madde şudur: Devletin temel, iktisadî, siyasî, ticarî, ekonomik, kültürel -böyle bir sürü şey sayıyor-163. madde şudur: Devletin temel, iktisadî, siyasî, ticarî, ekonomik, kültürel -böyle bir sürü şey sayıyor- nizamını kısmen de olsa dinî esaslara uydurmak için çalışan, cemiyet kuran, propaganda yapan,nizamını kısmen de olsa dinî esaslara uydurmak için çalışan, cemiyet kuran, propaganda yapan, reklam eden insanlar, "yedi yıl hapis" diyor mesela. Kanun böyle bir ceza getiriyor.reklam eden insanlar, "yedi yıl hapis" diyor mesela. Kanun böyle bir ceza getiriyor. "Basın yoluyla işlenirse ceza [şu] kadar misli artar." diyor kanun. [Peki] bundan ne oluyor? "Basın yoluyla işlenirse ceza [şu] kadar misli artar." diyor kanun.

[Peki] bundan ne oluyor?

Ben "Bu ekonomik sistemimiz faizli olmasın, faiz kullanılmadan yürüsün.Ben "Bu ekonomik sistemimiz faizli olmasın, faiz kullanılmadan yürüsün. Allah faizi yasak etmiştir, o esas uygulansın." deyiversem,Allah faizi yasak etmiştir, o esas uygulansın." deyiversem, "Vay sen devletin liberal ekonomik nizamını dinî esasa uydurmak istedin, 163'ten içeri!" diyecek."Vay sen devletin liberal ekonomik nizamını dinî esasa uydurmak istedin, 163'ten içeri!" diyecek. "Şu şöyle olsun." desen, "İçeri!" diyecek. Hâli hazırdaki kanun böyle. "Şu şöyle olsun." desen, "İçeri!" diyecek. Hâli hazırdaki kanun böyle.

Seneler önce Osmanağa camisinin imamı Cuma hutbesinde bir konuşma yapmıştı.Seneler önce Osmanağa camisinin imamı Cuma hutbesinde bir konuşma yapmıştı. Anayasa profesörü Hüseyin Nail Kubalı da bir yakını ölmüş, onun cenazesinde bulunmak üzere gelmiş,Anayasa profesörü Hüseyin Nail Kubalı da bir yakını ölmüş, onun cenazesinde bulunmak üzere gelmiş, avluda bekliyormuş. İmamın konuşmasını o da duymuş. Şikayet etmiş.avluda bekliyormuş. İmamın konuşmasını o da duymuş. Şikayet etmiş. Tabii hukuk fakültesinin profesörü; birçok talebe yetişti, hâkim oldu,Tabii hukuk fakültesinin profesörü; birçok talebe yetişti, hâkim oldu, savcı oldu, itibarlı bir insan, hukuku da biliyor. "Senin bu söylediklerin filanca kanun maddesine aykırıdır." savcı oldu, itibarlı bir insan, hukuku da biliyor. "Senin bu söylediklerin filanca kanun maddesine aykırıdır." diye -dinî konuşma yaptığı halde, vaaz ve hutbe konusu içinde dinî sözler, âyetler geçtiği halde,diye -dinî konuşma yaptığı halde, vaaz ve hutbe konusu içinde dinî sözler, âyetler geçtiği halde, söylediği sözler kanunlara dokunduğu için- şikayet etmiş. Şikayeti sabit görülmüş.söylediği sözler kanunlara dokunduğu için- şikayet etmiş. Şikayeti sabit görülmüş. İmam efendi iki sene hapiste yattı. İmam efendi iki sene hapiste yattı.

Bazı kimseler diyorlar ki; "Bu kanun insanın müslümanca yaşamasına mâni oluyor.Bazı kimseler diyorlar ki; "Bu kanun insanın müslümanca yaşamasına mâni oluyor. Müslümanca fikirlerini söylemesine mâni oluyor." Müslümanca fikirlerini söylemesine mâni oluyor." Söylediğin zaman, yazdığın zaman, gazetede yazsan, mecmuada yazsan tâkibat oluyor.Söylediğin zaman, yazdığın zaman, gazetede yazsan, mecmuada yazsan tâkibat oluyor. Ve ceza yeme durumu oluyor. Kadınlardan girenler oluyor, erkeklerden girenler oluyor. Ve ceza yeme durumu oluyor. Kadınlardan girenler oluyor, erkeklerden girenler oluyor. Tâkibat olsa "Evet, ben öyle dedim." dese hapsi boyluyor; "demedim" dese yalan söylemiş oluyor.Tâkibat olsa "Evet, ben öyle dedim." dese hapsi boyluyor; "demedim" dese yalan söylemiş oluyor. Kıvırttırması lazım ki kanun[un verdiği cezaya] düşmesin. Onun içinKıvırttırması lazım ki kanun[un verdiği cezaya] düşmesin. Onun için diyorlar ki; "141-142. maddeler; solcuları, komünistleri istedikleri gibidiyorlar ki; "141-142. maddeler; solcuları, komünistleri istedikleri gibi rejimi müdafaa edecek tarzda çalıştırmayan o maddeleri kaldırmak gerekirse 163'ü de kaldıralım."rejimi müdafaa edecek tarzda çalıştırmayan o maddeleri kaldırmak gerekirse 163'ü de kaldıralım." Onun için bazıları diyorlar ki; "141-142-163'ü kaldıracağız."Onun için bazıları diyorlar ki; "141-142-163'ü kaldıracağız." Bir tanesi de diyor ki; "141-142-163'ü kaldırmayacağım!" Bir tanesi de diyor ki; "141-142-163'ü kaldırmayacağım!"

Peki, 141-142'yi kaldırma. Komünizm gelirse adamlar güçlüdür, Rusya destekler, memleketin sistemi bozulur.Peki, 141-142'yi kaldırma. Komünizm gelirse adamlar güçlüdür, Rusya destekler, memleketin sistemi bozulur. Bizim de inancımıza uygun değil. Onu kaldırma, peki. 163'ü niye kaldırmıyorsun? Bizim de inancımıza uygun değil. Onu kaldırma, peki. 163'ü niye kaldırmıyorsun?

"Kaldırmayacağım" diyor. Ondan sonra gelecek, bizden rey isteyecek."Kaldırmayacağım" diyor. Ondan sonra gelecek, bizden rey isteyecek. Yanlış mı [görüyorum] diye gazeteye tekrar tekrar baktım. Allah Allah! Yanlış mı [görüyorum] diye gazeteye tekrar tekrar baktım. Allah Allah! Bu kadar dobra dobra politikacı da görmedim.Bu kadar dobra dobra politikacı da görmedim. Dobra dobra seçimden önce, seçmenden korkmadan "163'ü kaldırmayacağım!" diyor. Aferin! Dobra dobra seçimden önce, seçmenden korkmadan "163'ü kaldırmayacağım!" diyor. Aferin!

Bir şey daha var. Bu şundan da olabilir. Adam kurt politikacı olduğu için gayet iyi biliyor durumu.Bir şey daha var. Bu şundan da olabilir. Adam kurt politikacı olduğu için gayet iyi biliyor durumu. 163'ü savunan insanlar o kadar az ki...163'ü savunan insanlar o kadar az ki... Müslümanlar hangi şey kendisine zarar veriyor hangi şey fayda sağlıyor, o kadar habersiz ki...Müslümanlar hangi şey kendisine zarar veriyor hangi şey fayda sağlıyor, o kadar habersiz ki... "Ben '163'ü kaldırmayacağım!' dediğim zaman müslümanlar bana darılmaz." diye hesap ediyor."Ben '163'ü kaldırmayacağım!' dediğim zaman müslümanlar bana darılmaz." diye hesap ediyor. Belki siz de darılmıyorsunuz. Belki siz de darılmıyorsunuz.

Allah muhabbetinizi arttırsın mı diyeceğiz, ne diyeceğiz bilmiyorum.Allah muhabbetinizi arttırsın mı diyeceğiz, ne diyeceğiz bilmiyorum. Allah akıl fikir versin diyeceğiz tabii. Allah akıl fikir versin. Allah akıl fikir versin diyeceğiz tabii. Allah akıl fikir versin. Hakkı hak olarak görüp tâbi olmayı nasip eylesin; Hakkı hak olarak görüp tâbi olmayı nasip eylesin; bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı, uzak durmayı nasip eylesin. bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı, uzak durmayı nasip eylesin.

Benim nenemin başı açık mıydı? Kapalıydı. Annemin başı açık mıydı? Kapalıydı. Benim nenemin başı açık mıydı?

Kapalıydı.

Annemin başı açık mıydı?

Kapalıydı.

Falanca filanca… Büyüklerimiz kapalıydı.Falanca filanca… Büyüklerimiz kapalıydı. Almanya'da kadın müslüman olduğu zaman başı açık mı geziyor, kapanıyor mu? Kapanıyor. Almanya'da kadın müslüman olduğu zaman başı açık mı geziyor, kapanıyor mu?

Kapanıyor.

Benim memleketimde başörtülü niye okula gidemesin? Dekan sokmuyor. Benim memleketimde başörtülü niye okula gidemesin?

Dekan sokmuyor.

Fakülteye niye gitmiyor? Mesela niye bunun hesabını sormuyoruz? Niye onları desteklemiyoruz? Fakülteye niye gitmiyor? Mesela niye bunun hesabını sormuyoruz? Niye onları desteklemiyoruz?

Geçen gün gazetelerde okudum; kızlardan 103 tanesi tahsili bırakmış.Geçen gün gazetelerde okudum; kızlardan 103 tanesi tahsili bırakmış. 103 tane kız "Başımı açmayacağım!" dediği için tahsili bırakmış. 103 tane yüksek tahsilli yetişecekti.103 tane kız "Başımı açmayacağım!" dediği için tahsili bırakmış. 103 tane yüksek tahsilli yetişecekti. Yüksek tahsilli olarak bir işin başına geçecekti.Yüksek tahsilli olarak bir işin başına geçecekti. Veyahut İlahiyat fakültesini bitirecekti, dinî konuları anlatacaktı. Tahsili bırakmış. Veyahut İlahiyat fakültesini bitirecekti, dinî konuları anlatacaktı. Tahsili bırakmış.

O bakımdan, çevremizde müslümanların kardeşliğinin zayıf olduğunun çok emareleri var.O bakımdan, çevremizde müslümanların kardeşliğinin zayıf olduğunun çok emareleri var. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Kimsenin kimseden haberi yok.Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Kimsenin kimseden haberi yok. Camide namaz kılınca, orucunu tuttuğu zaman, kuytu köşede de tesbihini çekti mi kendisi kurtuldum sanıyor.Camide namaz kılınca, orucunu tuttuğu zaman, kuytu köşede de tesbihini çekti mi kendisi kurtuldum sanıyor. Kurtuldum sanıyor ama, onlar sevap ama, onların sevabından çok bu taraftaki vazifelerini ihmal ettiğinden,Kurtuldum sanıyor ama, onlar sevap ama, onların sevabından çok bu taraftaki vazifelerini ihmal ettiğinden, günaha girdiğinden, "O günahlar bunu bastırırsa hâlim nice olur?" diye düşünmüyor. günaha girdiğinden, "O günahlar bunu bastırırsa hâlim nice olur?" diye düşünmüyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin bir hadîs-i şerîfinde bildirildiğine göre, buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin bir hadîs-i şerîfinde bildirildiğine göre, buyurmuş ki;

Namaz, oruç, ibadet ehlinden bir kimse kabre girer girmez orada azap melekleriNamaz, oruç, ibadet ehlinden bir kimse kabre girer girmez orada azap melekleri kendisine bir topuz vuracaklar ki mahvolacak. Ve kabrin içi ateş dolacak.kendisine bir topuz vuracaklar ki mahvolacak. Ve kabrin içi ateş dolacak. Ve böyle o acının, fecî elemin içinde diyecek ki; "Ben namaz kılan insandım, oruç tutan insandım.Ve böyle o acının, fecî elemin içinde diyecek ki; "Ben namaz kılan insandım, oruç tutan insandım. Niye beni böyle azaplandırıyorsunuz? Ben kâfir değilim ki, imanlı insandım!"Niye beni böyle azaplandırıyorsunuz? Ben kâfir değilim ki, imanlı insandım!" Onun üzerine melekler kendisine cevap olarak diyecekler ki; "Sen bir zaman bir yerden geçiyordun.Onun üzerine melekler kendisine cevap olarak diyecekler ki; "Sen bir zaman bir yerden geçiyordun. Zalimler bir mazlumu almışlar, eziyet ediyorlardı, zulmediyorlardı.Zalimler bir mazlumu almışlar, eziyet ediyorlardı, zulmediyorlardı. Sen o zulmü engellemedin, o mazluma yardım etmedin.Sen o zulmü engellemedin, o mazluma yardım etmedin. Bu ceza ondandır." denilecek, diye bildiriyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Bu ceza ondandır." denilecek, diye bildiriyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

Demek ki insan namaz kılıyor, oruç tutuyor; ama o vazifeyi yapmadığı zaman buradan ceza görebiliyor. Demek ki insan namaz kılıyor, oruç tutuyor; ama o vazifeyi yapmadığı zaman buradan ceza görebiliyor.

Sonra, bir insan mü'min olur ama kâfirleri severse;Sonra, bir insan mü'min olur ama kâfirleri severse; kişi sevdiğiyle beraber haşrolacağından sevdiği insanın yanına götürürler.kişi sevdiğiyle beraber haşrolacağından sevdiği insanın yanına götürürler. Kâfir cehennemde olduğuna göre o da cehenneme gider. Kâfir cehennemde olduğuna göre o da cehenneme gider.

Lâ tecidu kavmen yü'minûne bi'llâhi ve'l-yevmi'l-âhiri yuvâddune menLâ tecidu kavmen yü'minûne bi'llâhi ve'l-yevmi'l-âhiri yuvâddune men hâdda'llâhe ve rasûlehû velev kânu âbâehüm ev ebnâehüm ev ihvânehüm ev aşîretehüm... hâdda'llâhe ve rasûlehû velev kânu âbâehüm ev ebnâehüm ev ihvânehüm ev aşîretehüm...

"Mü'minler yakınları, akrabaları, eşleri, dostları bile olsa, Allah'la, Resûlullah'la çarpışan,"Mü'minler yakınları, akrabaları, eşleri, dostları bile olsa, Allah'la, Resûlullah'la çarpışan, dine karşı çıkan, Allah'a âsi gelen insanları hiç sever mi? Hiç böyle şey olmaz!dine karşı çıkan, Allah'a âsi gelen insanları hiç sever mi? Hiç böyle şey olmaz! Hiç böyle bir topluluk bulamazsın!Hiç böyle bir topluluk bulamazsın! Bu akla, mantığa uygun değil!" diye âyet-i kerîme bunu ifade etmek için nâzil olmuş oluyor. Bu akla, mantığa uygun değil!" diye âyet-i kerîme bunu ifade etmek için nâzil olmuş oluyor.

Mü'min, kâfiri sevemez. Mü'min, kâfirin peşinde gitmez.Mü'min, kâfiri sevemez. Mü'min, kâfirin peşinde gitmez. Mü'min, mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost ittihaz etmez.Mü'min, mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost ittihaz etmez. Mü'min, imanının gereği olarak kendisi gibi mü'min olan kardeşlerini sever,Mü'min, imanının gereği olarak kendisi gibi mü'min olan kardeşlerini sever, destekler, iş birliği yapar, ortaklık yapar; o ortaklığın hayrını bereketini görür. destekler, iş birliği yapar, ortaklık yapar; o ortaklığın hayrını bereketini görür.

Bizim çocuğa Almanya'da bir bisiklet aldık. Bisikleti de getireceğiz ama biz nasıl getirelim?Bizim çocuğa Almanya'da bir bisiklet aldık. Bisikleti de getireceğiz ama biz nasıl getirelim? Kocaman alâmet! Bisiklet nereye koyacağız, nasıl getireceğiz? Kocaman alâmet! Bisiklet nereye koyacağız, nasıl getireceğiz? Orada bir hoca efendi de evini bu tarafa -Türkiye'ye- naklediyormuş.Orada bir hoca efendi de evini bu tarafa -Türkiye'ye- naklediyormuş. Kapalı bir kamyon tutmuş. Rica ettik, dedik ki; "Bizim küçüğe buradan bir bisiklet almıştık. Kapalı bir kamyon tutmuş. Rica ettik, dedik ki; "Bizim küçüğe buradan bir bisiklet almıştık. Katlanabilen bir bisiklet, tekerleği katlanabiliyor. Beş vitesli bir bisiklet aldık.Katlanabilen bir bisiklet, tekerleği katlanabiliyor. Beş vitesli bir bisiklet aldık. "Acaba sizin eşyalarınız arasında münasip yer var mı, bunu kamyonun arkasına koysak mı?" diye rica ettik."Acaba sizin eşyalarınız arasında münasip yer var mı, bunu kamyonun arkasına koysak mı?" diye rica ettik. Adamcağız zarif bir insan, Allah selâmet versin, yaşıyorsa ömrüne bereket versin.Adamcağız zarif bir insan, Allah selâmet versin, yaşıyorsa ömrüne bereket versin. Hoca Türkistanlı, doğrudan doğruya Türkistan'dan Almanya'ya gelmiş. Şimdi de Türkiye'ye geçiyor. Dedi ki; Hoca Türkistanlı, doğrudan doğruya Türkistan'dan Almanya'ya gelmiş. Şimdi de Türkiye'ye geçiyor. Dedi ki;

"Bizim Türkistan'da çok zengin olan toprak ağaları, yüzlerce dönüm tarlaları,"Bizim Türkistan'da çok zengin olan toprak ağaları, yüzlerce dönüm tarlaları, uçsuz bucaksız arazileri ekip biçerken yanındaki yoksul tarlanın sahibini kendisine ortak yapar.uçsuz bucaksız arazileri ekip biçerken yanındaki yoksul tarlanın sahibini kendisine ortak yapar. 'Hadi gel, seninle ortak olalım. 'Hadi gel, seninle ortak olalım. Senin mahsulünü yine sana vermek üzere senin tarlanı da ben sürüvereyim.Senin mahsulünü yine sana vermek üzere senin tarlanı da ben sürüvereyim. Senin arazinin mahsulü senin olsun. Gel şurada ortaklık yapalım...' diye. Ve onu ortak alır.Senin arazinin mahsulü senin olsun. Gel şurada ortaklık yapalım...' diye. Ve onu ortak alır. Türkistan'da usul böyledir. Onu yaparken de maksadı şudur:Türkistan'da usul böyledir. Onu yaparken de maksadı şudur: 'Şu boynu bükük garibanın, şu fukarâcığın hürmetine Allahu Teâlâ hazretleri 'Şu boynu bükük garibanın, şu fukarâcığın hürmetine Allahu Teâlâ hazretleri belki bana da merhamet eder. Beni de affeder, mağfiret eder.' diye, onun için ortaklık yapardı.belki bana da merhamet eder. Beni de affeder, mağfiret eder.' diye, onun için ortaklık yapardı. Onun için ben de eşya naklinde senin oğlunla ortaklık yapacağım.Onun için ben de eşya naklinde senin oğlunla ortaklık yapacağım. O bisikletini taşıyacak; ben evimin tüm eşyasını, gardrobunu, somyasını, koltuk takımını vesairesini taşıyacağım. O bisikletini taşıyacak; ben evimin tüm eşyasını, gardrobunu, somyasını, koltuk takımını vesairesini taşıyacağım. Ortak yapacağız. Belki senin oğlunun bisikleti hürmetine benim eşyalar da selâmetle gider, Ortak yapacağız. Belki senin oğlunun bisikleti hürmetine benim eşyalar da selâmetle gider, kamyon kaza yapmadan Türkiye'ye ulaşır." diyekamyon kaza yapmadan Türkiye'ye ulaşır." diye böyle benim gönlümü alacak, kibar bir şekilde latif bir cevap vermişti. böyle benim gönlümü alacak, kibar bir şekilde latif bir cevap vermişti.

Mü'min kardeşlerim! Biz birbirimizle kardeş olacağız. Ortak olacağız.Mü'min kardeşlerim!

Biz birbirimizle kardeş olacağız. Ortak olacağız.
Sermaye koyacağız, dev şirketler kuracağız, büyük işler yapacağız. Beyneminel şirketler kuracağız.Sermaye koyacağız, dev şirketler kuracağız, büyük işler yapacağız. Beyneminel şirketler kuracağız. Bir şubemiz Almanya'da olacak, bir şubemiz Irak'ta olacak, bir şubemiz İran'da olacak,Bir şubemiz Almanya'da olacak, bir şubemiz Irak'ta olacak, bir şubemiz İran'da olacak, bir şubemiz Suudi Arabistan'da olacak, bir şubemiz Malezya'da olacak.bir şubemiz Suudi Arabistan'da olacak, bir şubemiz Malezya'da olacak. Kendi malımızı kendimiz üreteceğiz, kendi kardeşimize veya başkalarına satacağız,Kendi malımızı kendimiz üreteceğiz, kendi kardeşimize veya başkalarına satacağız, kendimiz kazanacağız, kendimiz gelişeceğiz. Kardeşliğin gereği bu. kendimiz kazanacağız, kendimiz gelişeceğiz. Kardeşliğin gereği bu. Ondan sonra da bu kazandığımız paralarla hayırlar yapacağız. Ondan sonra da bu kazandığımız paralarla hayırlar yapacağız.

Şimdi Türkiye'nin genel manzarasına bakılacak olursa başka İslâm ülkelerinden daha gelişmiş bir durumda olduğu görülür.Şimdi Türkiye'nin genel manzarasına bakılacak olursa başka İslâm ülkelerinden daha gelişmiş bir durumda olduğu görülür. Ben Pakistan'a gitmedim. Oraya giden kardeşlerim acı acı bahsediyorlar ki durum biraz sefilce.Ben Pakistan'a gitmedim. Oraya giden kardeşlerim acı acı bahsediyorlar ki durum biraz sefilce. Suudi Arabistan'ı gördüm, Irak'ı gördüm, İran'ı gördüm, Suriye'yi gördüm,Suudi Arabistan'ı gördüm, Irak'ı gördüm, İran'ı gördüm, Suriye'yi gördüm, Mısır'ı azıcık gördüm, Libya'yı gördüm. Bizim memleketimiz oldukça ileri durumda. Rahatız.Mısır'ı azıcık gördüm, Libya'yı gördüm. Bizim memleketimiz oldukça ileri durumda. Rahatız. Etli, sütlü ekmeklerimiz var, elhamdülillah. Gıdalarımız var, meyvelerimiz var. Etli, sütlü ekmeklerimiz var, elhamdülillah. Gıdalarımız var, meyvelerimiz var. Biz burada bir elmanın yüzüne bakmayız, Irak'ta bir kilo elma bilmem kaç yüz liraymış,Biz burada bir elmanın yüzüne bakmayız, Irak'ta bir kilo elma bilmem kaç yüz liraymış, O kadar yok çünkü memleketlerinde. Allah bize her türlü nimeti vermiş, kazanıyoruz, paramız var.O kadar yok çünkü memleketlerinde. Allah bize her türlü nimeti vermiş, kazanıyoruz, paramız var. Bu kazançlarımızla hayrât u hasenât yapacağız.Bu kazançlarımızla hayrât u hasenât yapacağız. Malımızla, canımızla cihat edeceğiz, çarpışacağız, çalışacağız, gayret sarf edeceğiz. Malımızla, canımızla cihat edeceğiz, çarpışacağız, çalışacağız, gayret sarf edeceğiz.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde bir âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde bir âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki;

-Bu âyet-i kerîmeyi ben küçükken ezberledim. O zamandan beri beni heyecanlandırır.-Bu âyet-i kerîmeyi ben küçükken ezberledim. O zamandan beri beni heyecanlandırır. Kalbime küt küt atma verir, heyecan verir.- Kalbime küt küt atma verir, heyecan verir.-

İnna'llâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete yukâtilûneİnna'llâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete yukâtilûne fî sebîlillâhi fe-yaktulûne ve yuktelûne va'den aleyhi hakkan fi't-tevrâti ve'l-incîli ve'l-kur-ânifî sebîlillâhi fe-yaktulûne ve yuktelûne va'den aleyhi hakkan fi't-tevrâti ve'l-incîli ve'l-kur-âni ve men evfâ bi-ahdihî mina'llâhi fe'stebşirû bi-bey'ikümü'llezî bâya'tüm bihî ve zâlike hüve'l-fevzü'l-azîm. ve men evfâ bi-ahdihî mina'llâhi fe'stebşirû bi-bey'ikümü'llezî bâya'tüm bihî ve zâlike hüve'l-fevzü'l-azîm.

İnna'llâh. "Hiç şühpe yok ki Allahu Teâlâ hazretleri." İşterâ mine'l-mü'minîne.İnna'llâh. "Hiç şühpe yok ki Allahu Teâlâ hazretleri." İşterâ mine'l-mü'minîne. "Mü'minlerden satın aldı." Enfüsehüm ve emvâlehüm. "Canlarını ve mallarını satın aldı." Müşteri? "Mü'minlerden satın aldı." Enfüsehüm ve emvâlehüm. "Canlarını ve mallarını satın aldı."

Müşteri?

Allahu Teâlâ hazretleri. Satan? Mü'minler. Satılan mal? Allahu Teâlâ hazretleri.

Satan?

Mü'minler.

Satılan mal?

Mü'minlerin canları ve malları. Bedel? Bi-enne lehümü'l-cennete. Mü'minlerin canları ve malları.

Bedel?

Bi-enne lehümü'l-cennete.

İnna'llâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete.İnna'llâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete. Buradaki be harfine "bâ-ı mukâbele" derler. Yani cennet mukabilinde; "Al, size cenneti vereceğim. Buradaki be harfine "bâ-ı mukâbele" derler. Yani cennet mukabilinde; "Al, size cenneti vereceğim. Siz de canınızı, malınızı bana verin bakalım." diye, Allahu Teâlâ hazretleri mü'minlerden satın aldı. Siz de canınızı, malınızı bana verin bakalım." diye, Allahu Teâlâ hazretleri mü'minlerden satın aldı.

Bizim mallarımız ve canlarımız Rabbimize satılıktır, satılmıştır, verilmiştir, fedadır. Feda olması lazım.Bizim mallarımız ve canlarımız Rabbimize satılıktır, satılmıştır, verilmiştir, fedadır. Feda olması lazım. Dedelerimiz feda ettiler. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'inDedelerimiz feda ettiler. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sahâbe-i kirâmı konuşurken, söze başlarken: Fidâke ebî ve ümmî yâ Resûlallah!sahâbe-i kirâmı konuşurken, söze başlarken: Fidâke ebî ve ümmî yâ Resûlallah! "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü!" diye söze başlarlardı."Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü!" diye söze başlarlardı. Bizim canımız, malımız Resûlullah'a fedadır; Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna fedadır, dinine fedadır. Bizim canımız, malımız Resûlullah'a fedadır; Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna fedadır, dinine fedadır. İnna'llâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm. Önce canı zikrediyor.İnna'llâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm. Önce canı zikrediyor. Yani en kıymetli şey dahi verilecek. Bizim malımız var.Yani en kıymetli şey dahi verilecek.

Bizim malımız var.
Memleketimizde rahatız elhamdülillah. Bu hâlimize, bu günümüze çok şükür. Harp yok, darp yok.Memleketimizde rahatız elhamdülillah. Bu hâlimize, bu günümüze çok şükür. Harp yok, darp yok. Yaşıyoruz, kazanıyoruz. Memleketimiz güzel bir memleket.Yaşıyoruz, kazanıyoruz. Memleketimiz güzel bir memleket. Allah'ın bizim üzerimizde lütfu, keremi çok. Bu güzel günlerde Rabbimizin yoluna çalışacağız. Allah'ın bizim üzerimizde lütfu, keremi çok. Bu güzel günlerde Rabbimizin yoluna çalışacağız. Para sarf edeceğiz, kesenin ağzını açacağız. Para sarf edeceğiz, kesenin ağzını açacağız.

Çoban [Mustafa] Paşa getirmiş buraya kocaman bir camiyi yapmış.Çoban [Mustafa] Paşa getirmiş buraya kocaman bir camiyi yapmış. Bu kocaman caminin etrafına kocaman medreseler yapmış. Kocaman avlular yapmış.Bu kocaman caminin etrafına kocaman medreseler yapmış. Kocaman avlular yapmış. O vazifesini yapmış. Ruhu şâd olsun, nur içinde yatsın. Bizlerden ne haber? O vazifesini yapmış. Ruhu şâd olsun, nur içinde yatsın.

Bizlerden ne haber?

Bizler, Çoban [Mustafa] Paşa'nın yapmış olduğu tesisleri işletebiliyor muyuz?Bizler, Çoban [Mustafa] Paşa'nın yapmış olduğu tesisleri işletebiliyor muyuz? Çalışıyor mu, çalışmıyor mu? Mühim olan o!Çalışıyor mu, çalışmıyor mu? Mühim olan o! Vakfeden kişinin gayesine uygun olarak biz bu çalışmaları yapıyor muyuz, yapamıyor muyuz? Vakfeden kişinin gayesine uygun olarak biz bu çalışmaları yapıyor muyuz, yapamıyor muyuz?

"Hocam, o işler uzun iş. Vakıflara bağlı. Vakıflara müracaat edeceksin, dilekçe vereceksin."Hocam, o işler uzun iş. Vakıflara bağlı. Vakıflara müracaat edeceksin, dilekçe vereceksin. Kabul ederler etmezler vs. vs… Onu bekleyecek hâlimiz yok!" Kabul ederler etmezler vs. vs… Onu bekleyecek hâlimiz yok!"

O zaman, babayiğitsin; çıkartırsın cüzdanını, paracıkları koyarsın ortaya...O zaman, babayiğitsin; çıkartırsın cüzdanını, paracıkları koyarsın ortaya... Sen güzel bir apartman nasıl yapıyorsun? Güzel bir işyeri nasıl yapılıyor?Sen güzel bir apartman nasıl yapıyorsun? Güzel bir işyeri nasıl yapılıyor? O tarzda, şehrin güzel köşesinde, en güzel yerinde bir arsa alırsın.O tarzda, şehrin güzel köşesinde, en güzel yerinde bir arsa alırsın. Altında dükkânları olur, pasaj olur, geliri olur, üstünde iki üç tane konferans salonu olur.Altında dükkânları olur, pasaj olur, geliri olur, üstünde iki üç tane konferans salonu olur. Bir tanesini hanımların konferansları dinlemesine mahsus, bir tanesi erkeklerin dinlemesine mahsus.Bir tanesini hanımların konferansları dinlemesine mahsus, bir tanesi erkeklerin dinlemesine mahsus. Daha üstteki katlarda kütüphanesi olur, daha üstteki katlarda misafirhanesi olur,Daha üstteki katlarda kütüphanesi olur, daha üstteki katlarda misafirhanesi olur, daha üstteki katlarda falanca olur... İslâmî faaliyeti yaparsın. daha üstteki katlarda falanca olur... İslâmî faaliyeti yaparsın.

Gebze'nin haritasını açarsın, ortaya dökersin. "Hangi köyü var, hangi köye gittim?"Gebze'nin haritasını açarsın, ortaya dökersin. "Hangi köyü var, hangi köye gittim?" Gittiğin köyleri bir kırmızı daire içine alırsın. "Tamam, buraya gittim.Gittiğin köyleri bir kırmızı daire içine alırsın. "Tamam, buraya gittim. Burada arkadaşım Hacı Mehmet Efendi var, Hacı Hulusi Efendi var, Hacı Hüseyin Efendi var..." Burada arkadaşım Hacı Mehmet Efendi var, Hacı Hulusi Efendi var, Hacı Hüseyin Efendi var..." Yazarsın. Hangi kasabasında, hangi köyünde hiç ahbabın yok? "Burası boş.Yazarsın. Hangi kasabasında, hangi köyünde hiç ahbabın yok? "Burası boş. Bir pazar da şuraya gideyim." dersin. Bir pazar da şuraya gideyim." dersin. Orada gidersin, etrafına bakınırsın, camisine girersin, Orada gidersin, etrafına bakınırsın, camisine girersin, "Yok mu benim burada bir müslüman kardeşim?" dersin, "Ya karnım acıktı!" dersin."Yok mu benim burada bir müslüman kardeşim?" dersin, "Ya karnım acıktı!" dersin. Birisi seni yemeğe götürür. Bir dost edinirsin, bir ahbap edinirsin. Birisi seni yemeğe götürür. Bir dost edinirsin, bir ahbap edinirsin. Ondan sonra da, "Sen de Gebze'ye geldiğin zaman al benim kartım şu, adresim bu. Ondan sonra da, "Sen de Gebze'ye geldiğin zaman al benim kartım şu, adresim bu. Dışarıda yemek yersen iki elim iki yakanda. Dışarıda yemek yersen iki elim iki yakanda. Benim haneme gelip yemek yiyeceksin, benim evimde yatacaksın." dersin, ahbap olursun. Benim haneme gelip yemek yiyeceksin, benim evimde yatacaksın." dersin, ahbap olursun.

Müslüman, müslümanın kardeşidir.Müslüman, müslümanın kardeşidir. Birbirini Allah rızası için ziyaret edince, Allah "Benim sevgim onların üzerine hak olur." diyor. Birbirini Allah rızası için ziyaret edince, Allah "Benim sevgim onların üzerine hak olur." diyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

O bakımdan, sizin kaderinize çıkmış olan bu birinci hadîs-i şerîf kısadır. Hepiniz yazın. O bakımdan, sizin kaderinize çıkmış olan bu birinci hadîs-i şerîf kısadır. Hepiniz yazın.

"Allah yolunda, Allah uğrunda birbirlerini sevenler"Allah yolunda, Allah uğrunda birbirlerini sevenler yakuttan kürsüler üzerine Arş'ın etrafında sefa sürecekler, oturacaklar." yakuttan kürsüler üzerine Arş'ın etrafında sefa sürecekler, oturacaklar."

Yakuttan kürsü! Tahtadan değil, ahşap değil, sedef kakmalı değil.Yakuttan kürsü! Tahtadan değil, ahşap değil, sedef kakmalı değil. Çok kıymetli olduğunu belirtmek için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri "yakuttan kürsü" demiş.Çok kıymetli olduğunu belirtmek için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri "yakuttan kürsü" demiş. Som yakut. Nasıl oymalı kim bilir...Som yakut. Nasıl oymalı kim bilir... Mermerden olsa, "beyaz mermerden oyulmuş bir vaaz kürsüsü" diyebilirdik mesela. "Yakut" diyor.Mermerden olsa, "beyaz mermerden oyulmuş bir vaaz kürsüsü" diyebilirdik mesela. "Yakut" diyor. Yakuttan kürsülerin üzerinde oturacaklar. Hünerleri neymiş? Yakuttan kürsülerin üzerinde oturacaklar.

Hünerleri neymiş?

Birbirlerini sevmek, muhabbet etmek, dostluk etmek. Birbirlerini sevmek, muhabbet etmek, dostluk etmek.

Var mı bunun bir zararı? Müslümanın müslümanı sevmesinin kârını gördük. Acaba bir riski, bir zararı var mı? Var mı bunun bir zararı? Müslümanın müslümanı sevmesinin kârını gördük. Acaba bir riski, bir zararı var mı?

Hiç riski olmayan bir kazanç!Hiç riski olmayan bir kazanç! Bir ticaret yaparsın, bir mal alırsın; satılmaz, fiyatı düşer, tapon olur, Bir ticaret yaparsın, bir mal alırsın; satılmaz, fiyatı düşer, tapon olur, yolda getirirken kamyon kazaya uğrar, bir şey olur. Ticarette risk vardır, yani zarar ihtimali vardır.yolda getirirken kamyon kazaya uğrar, bir şey olur. Ticarette risk vardır, yani zarar ihtimali vardır. Bu mânevî ticarette zarar yok. Zararı olmayan bir kâr. Yakuttan minberler üzerinde oturacaklar. Bu mânevî ticarette zarar yok. Zararı olmayan bir kâr. Yakuttan minberler üzerinde oturacaklar.

Onun için, Allah madem bizim canımıza malımıza müşteri olmuş, "verin" diyor;Onun için, Allah madem bizim canımıza malımıza müşteri olmuş, "verin" diyor; biz de canımızla, malımızla cihat ederek, çalışarak, birbirimizi severekbiz de canımızla, malımızla cihat ederek, çalışarak, birbirimizi severek şu Arş-ı Âlâ'nın etrafındaki yakut kürsülere kurulalım. Ben burada rahatım.şu Arş-ı Âlâ'nın etrafındaki yakut kürsülere kurulalım.

Ben burada rahatım.
Allah razı olsun. Ev sahibi misafire ikram eder, ondan büyük sevap kazanır.Allah razı olsun. Ev sahibi misafire ikram eder, ondan büyük sevap kazanır. Bize bir koltuk vermişsiniz, sağ olun. Arkası yüksek, kolları koymak için yer müsait. Bize bir koltuk vermişsiniz, sağ olun. Arkası yüksek, kolları koymak için yer müsait. Sizler dizleriniz birbirine değe değe sıkıntı çekiyorsunuz, ben burada rahat oturuyorum. Sizler dizleriniz birbirine değe değe sıkıntı çekiyorsunuz, ben burada rahat oturuyorum.

Rûz-ı mahşerde de bazı insanlar aşağıda, güneşin alnında, güneş tepelerine yaklaştırılmış,Rûz-ı mahşerde de bazı insanlar aşağıda, güneşin alnında, güneş tepelerine yaklaştırılmış, beyinleri kaynayacak ve "Acaba hâlimiz ne olacak?" diye korkacaklar. beyinleri kaynayacak ve "Acaba hâlimiz ne olacak?" diye korkacaklar. Birbirini Allah için sevenler Arş'ın gölgesinde, Arş'ın etrafında Birbirini Allah için sevenler Arş'ın gölgesinde, Arş'ın etrafında nurdan kürsülerde, yakuttan kürsülerde oturacaklar. nurdan kürsülerde, yakuttan kürsülerde oturacaklar.

Onun için, birbirinizi sevin; başka çaresi yok! Ve bundan daha kârlı başka bir iş bilmiyorum.Onun için, birbirinizi sevin; başka çaresi yok! Ve bundan daha kârlı başka bir iş bilmiyorum. Birbirinizi sevin, birbirinizi ziyaret edin, birbirinizle iş birliği yapın. Birbirinizi sevin, birbirinizi ziyaret edin, birbirinizle iş birliği yapın.

İki ortak işe beraber başlıyor, ondan sonra ayrılıyorlar. Olmaz! Bir iki ortak daha alın.İki ortak işe beraber başlıyor, ondan sonra ayrılıyorlar. Olmaz! Bir iki ortak daha alın. Beni de çağırın, ben de ortak olayım, arttıralım. Hayır, muhabbetler bozuluyor.Beni de çağırın, ben de ortak olayım, arttıralım. Hayır, muhabbetler bozuluyor. Ondan sonra herkes ayrı [yol] çiziyor. Ne olur ortaklığı devam ettirseydi? Ondan sonra herkes ayrı [yol] çiziyor. Ne olur ortaklığı devam ettirseydi?

Rahmetli anam anlatırdı. -Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin.- İki tane kardeş varmış.Rahmetli anam anlatırdı. -Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin.- İki tane kardeş varmış. Çok dindar insanlarmış, derviş insanlarmış.Çok dindar insanlarmış, derviş insanlarmış. Bu iki kardeşler çalışmışlar, çabalamışlar, buğday ekmişler, harman yapmışlar, beraberce çalışmışlar.Bu iki kardeşler çalışmışlar, çabalamışlar, buğday ekmişler, harman yapmışlar, beraberce çalışmışlar. Bu iki kardeşten birisi evliymiş, birisi henüz evli değil;Bu iki kardeşten birisi evliymiş, birisi henüz evli değil; birisinin çoluk çocuğu varmış, ötekisi henüz bekârmış. Harman bitmiş.birisinin çoluk çocuğu varmış, ötekisi henüz bekârmış. Harman bitmiş. Tarla müşterek, babadan kalmış. Beraber ekiyorlar. Harman da bitmiş.Tarla müşterek, babadan kalmış. Beraber ekiyorlar. Harman da bitmiş. Samanları ayırmışlar, buğdayları ayırmışlar.Samanları ayırmışlar, buğdayları ayırmışlar. Bir tane arabaları varmış, kağnı arabası; o zaman mâlum, gıcır gıcır, tekeri döne döne giden arabalar...Bir tane arabaları varmış, kağnı arabası; o zaman mâlum, gıcır gıcır, tekeri döne döne giden arabalar... Bir araba varmış. Bir araba varmış. Bu araba harman yerinde dolduruluyormuş, bir kardeşin evine gidip onun ambarına yığılıyormuş,Bu araba harman yerinde dolduruluyormuş, bir kardeşin evine gidip onun ambarına yığılıyormuş, ikinci sefer doldurulduğu zaman öbür kardeşin ambarına yığılıyormuş. Eşyayı öyle taşıyorlarmış. ikinci sefer doldurulduğu zaman öbür kardeşin ambarına yığılıyormuş. Eşyayı öyle taşıyorlarmış.

Harman yerinde buğdayları ayırmışlar. "Şu senin, şu senin." Samanları da ayırmışlar.Harman yerinde buğdayları ayırmışlar. "Şu senin, şu senin." Samanları da ayırmışlar. Tek arabayla taşımaya gidiyorlar. Şimdi bir arabayı samanla dolduruyorlarmış. Tek arabayla taşımaya gidiyorlar. Şimdi bir arabayı samanla dolduruyorlarmış. Bir çuval da buğday atıyor herhalde, nasıl yapıyorsa gidiyor. Bir çuval da buğday atıyor herhalde, nasıl yapıyorsa gidiyor. O gidince geride kalan ağabeyi diyormuş ki;O gidince geride kalan ağabeyi diyormuş ki; "Bu kardeşim henüz evli değil, bunun paraya ihtiyacı var;"Bu kardeşim henüz evli değil, bunun paraya ihtiyacı var; gelin alacak, altın takacak, eşya alacak, ev eşyası olacak, masrafları olacak, düğün yemeği verecek vs.gelin alacak, altın takacak, eşya alacak, ev eşyası olacak, masrafları olacak, düğün yemeği verecek vs. Eşit bölmek uygun olmadı, ben benimkinden biraz buna vereyim."Eşit bölmek uygun olmadı, ben benimkinden biraz buna vereyim." Böyle o tarafa, onun ayrılmış tarafına kürek kürek atarmış buğdaydan, samandan…Böyle o tarafa, onun ayrılmış tarafına kürek kürek atarmış buğdaydan, samandan… Kendisinden fedakârlık yapıyor, onun tarafına atıyor. Ondan sonra kardeşi gelirmiş. Kendisinden fedakârlık yapıyor, onun tarafına atıyor. Ondan sonra kardeşi gelirmiş. Bu sefer araba tekrar dolup samanı, buğdayı konulduktan sonra, o gidince bekâr olan kardeş dermiş ki;Bu sefer araba tekrar dolup samanı, buğdayı konulduktan sonra, o gidince bekâr olan kardeş dermiş ki; "Ya bu işi eşit bölmek oldu mu? Olmadı."Ya bu işi eşit bölmek oldu mu? Olmadı. Niye eşit bölelim? Bu kardeşim evli, çoluk çocuğa karışmış,Niye eşit bölelim? Bu kardeşim evli, çoluk çocuğa karışmış, evde bir sürü yemek isteyen insan var, can var, boğaz var...evde bir sürü yemek isteyen insan var, can var, boğaz var... Bunun daha çok buğdaya ihtiyacı var, bunun hayvanlarının daha çok samana ihtiyacı var;Bunun daha çok buğdaya ihtiyacı var, bunun hayvanlarının daha çok samana ihtiyacı var; şuna biraz vereyim." Hadi, o da kürek kürek buğdayı, samanı o tarafa atarmış…şuna biraz vereyim." Hadi, o da kürek kürek buğdayı, samanı o tarafa atarmış… Taşıya taşıya taşıya bitirememişler. Allah bir bereket vermiş.Taşıya taşıya taşıya bitirememişler. Allah bir bereket vermiş. Çünkü o onun iyiliğini istiyor, o onun iyiliğini istiyor. Bitmez! Çünkü o onun iyiliğini istiyor, o onun iyiliğini istiyor. Bitmez!

Hocamız rahmetullahi aleyh'in [kerâmetini] anlatıyordu, bizim Yahya Bey, mühendis.Hocamız rahmetullahi aleyh'in [kerâmetini] anlatıyordu, bizim Yahya Bey, mühendis. Allah selâmet versin. "Hocamız bir küçük kapla şeker verdi. 'Bunu ihvâna dağıt.' dedi.Allah selâmet versin. "Hocamız bir küçük kapla şeker verdi. 'Bunu ihvâna dağıt.' dedi. Ben de buradan başladım… Ama 'Bu kadarcık şeker bu kalabalığa nasıl yetecek?' diye zihnime taktım.Ben de buradan başladım… Ama 'Bu kadarcık şeker bu kalabalığa nasıl yetecek?' diye zihnime taktım. Bir taraftan böyle 'Buyurun, buyurun, buyurun…' diye veriyorum.Bir taraftan böyle 'Buyurun, buyurun, buyurun…' diye veriyorum. Ondan sonra, farkında değilim, bir ara şöyle bir baktım.Ondan sonra, farkında değilim, bir ara şöyle bir baktım. 'Ya bu şekerin şimdiye kadar çoktan bitmesi lazımdı. Niye bitmiyor? Kalabalık fazla.'Ya bu şekerin şimdiye kadar çoktan bitmesi lazımdı. Niye bitmiyor? Kalabalık fazla. Her birisi bu kağıtlı şekeri bir tane alınca bitmesi lazımdı, niye bitmiyor?Her birisi bu kağıtlı şekeri bir tane alınca bitmesi lazımdı, niye bitmiyor? Bir böyle baktım, bir de hocama baktım. Bir böyle baktım, bir de hocama baktım. Hocam uzaktan bana 'Karıştırma orasını!' der gibi bir kaşlarını çattı..." diyor. Hocam uzaktan bana 'Karıştırma orasını!' der gibi bir kaşlarını çattı..." diyor.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinde vardır kiPeygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinde vardır ki azıcık bir süt tasından nice müslüman içmiştir, bitmemiştir.azıcık bir süt tasından nice müslüman içmiştir, bitmemiştir. Azıcık bir yemekten nice mü'min yemiştir, bitmemiştir. Bir kaptan...Azıcık bir yemekten nice mü'min yemiştir, bitmemiştir. Bir kaptan... Bir torbanın içinde Peygamber Efendimiz'in hurmaları olduğu için hiç o torbadan hurma eksilmedenBir torbanın içinde Peygamber Efendimiz'in hurmaları olduğu için hiç o torbadan hurma eksilmeden yemiş, yemiş, yemiş, ömrü boyu istifade etmiş sahabe vardır. yemiş, yemiş, yemiş, ömrü boyu istifade etmiş sahabe vardır. Bu "bereket" denilen şey mânevî bir haldir ki artıyor, bollaşıyor, Allah eksikliğini göstermiyor. Bu "bereket" denilen şey mânevî bir haldir ki artıyor, bollaşıyor, Allah eksikliğini göstermiyor.

Muhabbet olursa öyle oluyor. Muhabbet olduğu zaman bolluk ve bereket oluyor.Muhabbet olursa öyle oluyor. Muhabbet olduğu zaman bolluk ve bereket oluyor. Muhabbet olmadığı zaman... "O gitti şimdi. Ben onun malından biraz daha bu tarafa tırtıklayayım, çalayım.Muhabbet olmadığı zaman... "O gitti şimdi. Ben onun malından biraz daha bu tarafa tırtıklayayım, çalayım. Bana daha çok lazım." derse bitiverir. Hayrını da görmezler.Bana daha çok lazım." derse bitiverir. Hayrını da görmezler. Hem de ambara koyduğun zaman bakarsın, buğdayı kurtlanmış; bakarsın, samanına yangın düşmüş, evi yanmış. Hem de ambara koyduğun zaman bakarsın, buğdayı kurtlanmış; bakarsın, samanına yangın düşmüş, evi yanmış.

Yine eski kitaplarda anlatılıyor: "Bir sütçü vardı. Sütüne su katardı." diyor. Katarmış ama ne olmuş?Yine eski kitaplarda anlatılıyor: "Bir sütçü vardı. Sütüne su katardı." diyor. Katarmış ama ne olmuş? "Bir sel geldi, bütün sürüyü aldı götürdü." diyor. "Bir sel geldi, bütün sürüyü aldı götürdü." diyor. O zaman demiş ki; "Sütün içine kattığı sular sel oldu, sürüyü götürdü." O zaman demiş ki; "Sütün içine kattığı sular sel oldu, sürüyü götürdü." O kadar katmadı ama bereketsizlik o kadar artar, fazla olur. O kadar katmadı ama bereketsizlik o kadar artar, fazla olur.

O bakımdan, birbirimizi sevelim. Birbirimizle iş birliği yapalım. Birbirimizi destekleyim.O bakımdan, birbirimizi sevelim. Birbirimizle iş birliği yapalım. Birbirimizi destekleyim. Müslümanların faydası nerededir, bilelim. Müslümanların zararı nerededir, bilelim. Müslümanların faydası nerededir, bilelim. Müslümanların zararı nerededir, bilelim. Bize karşı yolumuza açılan kapılardan hangisinden geçersek Allah'ın sevgisine ereriz, Bize karşı yolumuza açılan kapılardan hangisinden geçersek Allah'ın sevgisine ereriz, hangi yoldan yürürsek saadet-i dâreyne nâil oluruz, hangisinden yürürsek âhiretimiz mahvolur,hangi yoldan yürürsek saadet-i dâreyne nâil oluruz, hangisinden yürürsek âhiretimiz mahvolur, dünyamız biraz iyi olacak gibi görünüyor ama âhiretimiz mahvolur, onları bilelim. dünyamız biraz iyi olacak gibi görünüyor ama âhiretimiz mahvolur, onları bilelim.

Ve şunu size çok kesin olarak söylüyorum, muhterem kardeşlerim! Hadîs-i şerîflerle sabittir.Ve şunu size çok kesin olarak söylüyorum, muhterem kardeşlerim! Hadîs-i şerîflerle sabittir. Allah'ın yolunda hayır ve bereket vardır.Allah'ın yolunda hayır ve bereket vardır. İnsan malının hayrını görür, çocuğunun hayrını görür, karısının hayrını görür,İnsan malının hayrını görür, çocuğunun hayrını görür, karısının hayrını görür, ömrünün hayrını görür, her şeyinin hayrını görür.ömrünün hayrını görür, her şeyinin hayrını görür. Allah'ın yolundan ayrılmakta uğursuzluk vardır, şomluk vardır.Allah'ın yolundan ayrılmakta uğursuzluk vardır, şomluk vardır. İnsan çocuğunun hayrını görmez, karısının hayrını görmez, malının hayrını görmez,İnsan çocuğunun hayrını görmez, karısının hayrını görmez, malının hayrını görmez, ömrünün hayrını bereketini görmez; dünyası âhireti mahvolur. O bakımdan, Allah'ın yoluna dönün.ömrünün hayrını bereketini görmez; dünyası âhireti mahvolur. O bakımdan, Allah'ın yoluna dönün. Âhireti tercih edin. Allah'ın rızası esas gayemiz olsun. Âhireti tercih edin. Allah'ın rızası esas gayemiz olsun.

Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri rızasına uygun olmayan hiçbir işi bize yaptırmasın.Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri rızasına uygun olmayan hiçbir işi bize yaptırmasın. Rızasından bizi saptıracak olan her ne[yi] istesek bile, Allah bizi ona eriştirmesin, onu bize vermesin.Rızasından bizi saptıracak olan her ne[yi] istesek bile, Allah bizi ona eriştirmesin, onu bize vermesin. Çünkü aldık mı şaşıracağız. Allah bize kendi yolunda yürümemize yarayacak nimetler ihsan eylesin.Çünkü aldık mı şaşıracağız. Allah bize kendi yolunda yürümemize yarayacak nimetler ihsan eylesin. Kendisinin rızasını kazanmaya vesile olacak işler yapmayı nasip eylesin. Kendisinin rızasını kazanmaya vesile olacak işler yapmayı nasip eylesin.

Fuzulî'nin ne güzel bir şiiri var. Bir gazelinde güzelce yazmış. Münacaatında veya naatında diyor ki; Fuzulî'nin ne güzel bir şiiri var. Bir gazelinde güzelce yazmış. Münacaatında veya naatında diyor ki;

Ben bilmezem bana gereken, sen Hakîmsin Men eyle, verme her ne gerekmez bana bana Ben bilmezem bana gereken, sen Hakîmsin

Men eyle, verme her ne gerekmez bana bana

"Yâ Rabbi! Ben bilmem ama sen bilirsin. Hikmet sahibisin, her şeyi bilirsin."Yâ Rabbi! Ben bilmem ama sen bilirsin. Hikmet sahibisin, her şeyi bilirsin. Evveli bilirsin, âhiri bilirsin. Evveli bilirsin, âhiri bilirsin. Bana ben bir şey istesem bile, eğer gerekmiyorsa, yaramayacaksa, faydası olmayacaksa verme.Bana ben bir şey istesem bile, eğer gerekmiyorsa, yaramayacaksa, faydası olmayacaksa verme. İstesem bile verme!" Bak, duayı ne güzel ediyor! "Eğer bana zararı olacaksa ben istesem bile verme!" İstesem bile verme!"

Bak, duayı ne güzel ediyor! "Eğer bana zararı olacaksa ben istesem bile verme!"

Hatırıma masallarda[ki olay] geliyor... Hani çocuk, padişahın üçüncü oğlu, aşağı sarkıtılıyormuş.Hatırıma masallarda[ki olay] geliyor... Hani çocuk, padişahın üçüncü oğlu, aşağı sarkıtılıyormuş. "Ben 'of yandım!' da desem salın beni aşağıya, 'çıkarın!' desem de"Ben 'of yandım!' da desem salın beni aşağıya, 'çıkarın!' desem de salın beni aşağıya." demiş de gitmiş aşağıya... İşte öyle… salın beni aşağıya." demiş de gitmiş aşağıya... İşte öyle…

Allahu Teâlâ hazretleri bizi daima rızası yolunda eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi daima rızası yolunda eylesin. Bize azdırmayacak, saptırmayacak mal versin, servet versin. Kazancımızı helal, temiz ve pak eylesin.Bize azdırmayacak, saptırmayacak mal versin, servet versin. Kazancımızı helal, temiz ve pak eylesin. O temiz kazançlarımızla, şu ömürlerimizle, şu güçlerimizle,O temiz kazançlarımızla, şu ömürlerimizle, şu güçlerimizle, kuvvetimizle rızasına uygun işler yapmayı nasip eylesin.kuvvetimizle rızasına uygun işler yapmayı nasip eylesin. Rızasını, cenneti burada kazanmayı nasip eylesin.Rızasını, cenneti burada kazanmayı nasip eylesin. Son nefeste cümlemizi imân-ı kâmil ile âhirete göçmeyi nasip eylesin.Son nefeste cümlemizi imân-ı kâmil ile âhirete göçmeyi nasip eylesin. Bizi Gebze'nin böyle dost evinde, bir salonunda sıkışık olarak topladığı gibi,Bizi Gebze'nin böyle dost evinde, bir salonunda sıkışık olarak topladığı gibi, rûz-ı mahşerde de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Livâü'l-hamd'i altında, rûz-ı mahşerde de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Livâü'l-hamd'i altında, peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle beraber haşreylesin.peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle beraber haşreylesin. Cehennemine düşürmeden, kahrına gazabına uğratmadan, azabına giriftar eylemeden,Cehennemine düşürmeden, kahrına gazabına uğratmadan, azabına giriftar eylemeden, lütfuyla keremiyle ilk giren has ve bahtiyar kullarla beraber cennetine girmeyi nasip eylesin.lütfuyla keremiyle ilk giren has ve bahtiyar kullarla beraber cennetine girmeyi nasip eylesin. Bizi böylece havz-ı kevserin başına ulaştırsın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e kavuştursun,Bizi böylece havz-ı kevserin başına ulaştırsın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e kavuştursun, cennât-ı âliyâtı nasip eylesin, Firdevs-i Âlâ'yı nasip eylesin, rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin.cennât-ı âliyâtı nasip eylesin, Firdevs-i Âlâ'yı nasip eylesin, rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin. Selâmına, kelâmına ermeyi; cemâlini görmeyi nasip eylesin. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh... Selâmına, kelâmına ermeyi; cemâlini görmeyi nasip eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2