Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Allah İçin Sevmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Rebîü'l-Âhir 1403 / 16.01.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah İçin Dostluğun Mükâfâtı, Çocuk İçin Dua, Kulun Amelleri, Orucun Mükâfatı, Allah’ın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah İçin Sevmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Rebîü'l-Âhir 1403 / 16.01.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah İçin Dostluğun Mükâfâtı, Çocuk İçin Dua, Kulun Amelleri, Orucun Mükâfatı, Allah’ın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Lev enne abdeyni tehâbbâ fillâhi ehadühumâ bi'l-meşrıki ve âheru bi'l-mağribi Lev enne abdeyni tehâbbâ fillâhi ehadühumâ bi'l-meşrıki ve âheru bi'l-mağribi cemeallâhü beynehümâ yevme'l-kıyâmeti yekûlü hâzellezî künte tühibbuhû fîyye. cemeallâhü beynehümâ yevme'l-kıyâmeti yekûlü hâzellezî künte tühibbuhû fîyye.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuştur,Okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuştur, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Lev enne abdeyni tehâbbâ fillâhi ehadühumâ bi'l-meşrıki ve âheru bi'l-mağribi cemeallâhü beynehümâ yevme'l-kıyâmeti.Lev enne abdeyni tehâbbâ fillâhi ehadühumâ bi'l-meşrıki ve âheru bi'l-mağribi cemeallâhü beynehümâ yevme'l-kıyâmeti. "Eğer iki kul Allah yolunda, Allah uğrunda, Allah rızası için birbirleriyle muhabbetleşmişlerse ahbaplık,"Eğer iki kul Allah yolunda, Allah uğrunda, Allah rızası için birbirleriyle muhabbetleşmişlerse ahbaplık, dostluk etmişlerse birbirlerini sevmişlerse; birisi şarkta birisi garpta ise kıyamet gününde Allah,dostluk etmişlerse birbirlerini sevmişlerse; birisi şarkta birisi garpta ise kıyamet gününde Allah, bu ikisinin arasını toplar ve buyurur: bu ikisinin arasını toplar ve buyurur: 'Benim uğrumda sevdiğin kardeşin işte bu!' diye ona bildirir." 'Benim uğrumda sevdiğin kardeşin işte bu!' diye ona bildirir."

Bu hadîs-i şerîf müslümanların birbirleriyle muhabbet ettikleri zamanBu hadîs-i şerîf müslümanların birbirleriyle muhabbet ettikleri zaman âhirette mükâfatının ne olacağına dair bir bize bilgi veriyor. âhirette mükâfatının ne olacağına dair bir bize bilgi veriyor.

Demek ki iki müslüman Allah rızası için birbirini sevmişse dünyada bir dostluk, ahbaplık kurmuşsaDemek ki iki müslüman Allah rızası için birbirini sevmişse dünyada bir dostluk, ahbaplık kurmuşsa ve birisi dünyanın bir öbür ucundan öteki ucuna gitmiş, orada oturmakta ise ve birisi dünyanın bir öbür ucundan öteki ucuna gitmiş, orada oturmakta ise Allah kıyamet gününde yine onları bir araya getirir. Sonra da buyurur ki;Allah kıyamet gününde yine onları bir araya getirir. Sonra da buyurur ki; "İşte dünyada benim uğrumda sevdiğin kardeşin, al!" "İşte dünyada benim uğrumda sevdiğin kardeşin, al!"

Aralarının toplanması mümkün olmayan bir uzak mesafe, iki zıt uzak diyar… Neden? Aralarının toplanması mümkün olmayan bir uzak mesafe, iki zıt uzak diyar…


Neden?

Çünkü insan sevdiğini yanında görmek ister ve sevdiklerinin yanında olmak ister. Çünkü insan sevdiğini yanında görmek ister ve sevdiklerinin yanında olmak ister. Hem sevdiğini yanında görmek ister hem de kendi de sevdiklerinin yanında olsun ister; Hem sevdiğini yanında görmek ister hem de kendi de sevdiklerinin yanında olsun ister; iki taraflı bir şey var. Hadîs-i şerîfte zımnen denilmiş oluyor ki; iki taraflı bir şey var.

Hadîs-i şerîfte zımnen denilmiş oluyor ki;

Allahu Teâlâ hazretleri mü'min kulların birbirlerini sevmesini sever de onlara cennetini nasip eder.Allahu Teâlâ hazretleri mü'min kulların birbirlerini sevmesini sever de onlara cennetini nasip eder. Ondan sonra da dünyada onlar birbirlerini seviyorlardı, âhirette de birbirleriyle buluşsunlar,Ondan sonra da dünyada onlar birbirlerini seviyorlardı, âhirette de birbirleriyle buluşsunlar, içlerinde bir mahzunluk olmasın, "Yahu benim o sevdiğim kardeşim nerede?" demesin diye içlerinde bir mahzunluk olmasın, "Yahu benim o sevdiğim kardeşim nerede?" demesin diye onu onun yanına getirir, birbirleriyle buluşturur. Gönüllerinde o keder de kalmaz.onu onun yanına getirir, birbirleriyle buluşturur. Gönüllerinde o keder de kalmaz. "Hani benim sevdiğim? Nerede kaldı, görünmez oldu, aradım; yok…" gibi bir şey olmaz."Hani benim sevdiğim? Nerede kaldı, görünmez oldu, aradım; yok…" gibi bir şey olmaz. Buradan anlaşılıyor ki Allahu Teâlâ hazretleriBuradan anlaşılıyor ki Allahu Teâlâ hazretleri ikisini de birbirine kavuşturmak suretiyle o üzüntüyü de çektirmeyecek.ikisini de birbirine kavuşturmak suretiyle o üzüntüyü de çektirmeyecek. O hasretliği, o iç burukluğunu da onlara cennette göstermeyecek! O hasretliği, o iç burukluğunu da onlara cennette göstermeyecek!

Müslümanların birbirlerini Allah için sevmeleri dinin önemli direklerinden bir tanesidir, direk! Müslümanların birbirlerini Allah için sevmeleri dinin önemli direklerinden bir tanesidir, direk! Çok önemli hususlardan biridir. Çok önemli hususlardan biridir.

"İnsan, istediği kadar çeşit çeşit ameller işlese istediği kadar hayr u hasenât yapsa"İnsan, istediği kadar çeşit çeşit ameller işlese istediği kadar hayr u hasenât yapsa içinde hubb-u fillâh, buğz-u fillâh duygusu yerleşememişseiçinde hubb-u fillâh, buğz-u fillâh duygusu yerleşememişse bunlar ona fayda vermez!" diye hadîs-i şerîf var. bunlar ona fayda vermez!" diye hadîs-i şerîf var.

İnsan Allah için sevmeyi ve Allah için buğzetmeyi öğrenecek! Buğz, kızmak nedir? İnsan Allah için sevmeyi ve Allah için buğzetmeyi öğrenecek!

Buğz, kızmak nedir?

O da negatif bir sevgidir. Allah için seviyorsan Allah için de kızacaksın tabii elbet. O da negatif bir sevgidir. Allah için seviyorsan Allah için de kızacaksın tabii elbet.

Sevdiğinin sevmediği şeyler olursa insan onların zıtlarına kızmaz mı? Sevdiğinin sevmediği şeyler olursa insan onların zıtlarına kızmaz mı?

Kızmak da normal sevmek de! Ama müslümanlar birbirlerini severler, Allah rızası için kardeş olurlar.Kızmak da normal sevmek de!

Ama müslümanlar birbirlerini severler, Allah rızası için kardeş olurlar.
Tasavvuf, tarikat dediğimiz şey de işte budur. Tasavvuf, tarikat dediğimiz şey de işte budur.

"Neden insanlar böyle bir tasavvuf diye bir yol çıkartmışlar, acaba bid'at değil mi?"Neden insanlar böyle bir tasavvuf diye bir yol çıkartmışlar, acaba bid'at değil mi? Peygamber Efendimiz'in zamanında var mıydı?.." Peygamber Efendimiz'in zamanında var mıydı?.."

İşte hadîs-i şerîf: Müslümanlar birbirlerini seviyor, kardeş oluyor, ahbap, arkadaş oluyor,İşte hadîs-i şerîf: Müslümanlar birbirlerini seviyor, kardeş oluyor, ahbap, arkadaş oluyor, muhabbetleşiyor; onun bereketine de Allahu Teâlâ hazretleri onları birbirlerine kavuşturuyor.muhabbetleşiyor; onun bereketine de Allahu Teâlâ hazretleri onları birbirlerine kavuşturuyor. Hatta birisi cennette olsa ötekisi cehennemde olsa cennetteki şefaat edip ötekisini kurtaracak! Hatta birisi cennette olsa ötekisi cehennemde olsa cennetteki şefaat edip ötekisini kurtaracak!

Cennette dereceleri farklı olsa ki insanların cennette dereceleri farklı olacak.Cennette dereceleri farklı olsa ki insanların cennette dereceleri farklı olacak. Dünyadaki amellerine göre, ihlâslarına, imanlarına, yakînlerine göreDünyadaki amellerine göre, ihlâslarına, imanlarına, yakînlerine göre insanların dereceleri farklı olacak. insanların dereceleri farklı olacak. Allah aşağıdakinin derecesini sevgisi dolayısıyla yukarıdakinin derecesine getirecek.Allah aşağıdakinin derecesini sevgisi dolayısıyla yukarıdakinin derecesine getirecek. Âhirette kişi sevdiği ile beraber olacak! Âhirette kişi sevdiği ile beraber olacak!

Onun için birbirilerimizi sevelim. Kavgayı, gürültüyü, kusur görmeyi bırakalım. Onun için birbirilerimizi sevelim. Kavgayı, gürültüyü, kusur görmeyi bırakalım.

Dost gözü ile bakalım, o zaman hiç kusur görmezsin! Dost gözü ile bakalım, o zaman hiç kusur görmezsin!

İnsan kendi evladında, kendi kardeşinde kusur görüyor mu? İnsan kendi evladında, kendi kardeşinde kusur görüyor mu?

Ama başkasına gelince kıyasıya tenkit ediyoruz. Bir kere dost gözü ile görüp sevmeyi öğrenelim. Ama başkasına gelince kıyasıya tenkit ediyoruz. Bir kere dost gözü ile görüp sevmeyi öğrenelim.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize böyle sevmeyi bilen bir gönül, kalp nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize böyle sevmeyi bilen bir gönül, kalp nasip eylesin.

Lev enne ehadeküm izâ erâde en ye'tiye ehlehû kâle bismillâhi Allahümme cennibne'ş-şeytâneLev enne ehadeküm izâ erâde en ye'tiye ehlehû kâle bismillâhi Allahümme cennibne'ş-şeytâne ve cennibi'ş-şeytâne mâ razaktenâ fe innehü in kudiye beynehümâ veledünve cennibi'ş-şeytâne mâ razaktenâ fe innehü in kudiye beynehümâ veledün min zâlike lem yedurruhû'ş-şeytânü ebedâ. min zâlike lem yedurruhû'ş-şeytânü ebedâ.

Buhârî, Tirmizî, Ebû Davud ve Ahmed b. Hanbel gibi kaynaklarda da olan bir hadîs-i şerîf.Buhârî, Tirmizî, Ebû Davud ve Ahmed b. Hanbel gibi kaynaklarda da olan bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz evlenen insanların -bey ile hanım- arasındakiPeygamber Efendimiz evlenen insanların -bey ile hanım- arasındaki muameleyi anlatıyor ve buyuruyor ki; muameleyi anlatıyor ve buyuruyor ki;

"Eğer sizden biriniz, eşine varmak istediği zaman şu duayı yaparsa eğer o beraberlikten"Eğer sizden biriniz, eşine varmak istediği zaman şu duayı yaparsa eğer o beraberlikten Allah onlara bir evlat vermeyi nasip etmişse o evlada şeytan asla zarar vermez, hayırlı evlat olur." Allah onlara bir evlat vermeyi nasip etmişse o evlada şeytan asla zarar vermez, hayırlı evlat olur."

O dua nedir? O dua nedir?

Bismillâhi Allahümme cennibne'ş-şeytâne ve cennibi'ş-şeytâne mâ razaktenâ.Bismillâhi Allahümme cennibne'ş-şeytâne ve cennibi'ş-şeytâne mâ razaktenâ. "Ey Allah'ım! Senin adınla başlıyorum."Ey Allah'ım! Senin adınla başlıyorum. Şeytanı bizden uzak eyle, bize ikram edeceğin evladımızdan da şeytanı uzak eyle!"Şeytanı bizden uzak eyle, bize ikram edeceğin evladımızdan da şeytanı uzak eyle!" diye dua ederse o evlada şeytan asla musallat olamaz, korunur. diye dua ederse o evlada şeytan asla musallat olamaz, korunur.

Demek ki bizim şeytana uymalarımız vs. için de bir tedbir var, çaresi var.Demek ki bizim şeytana uymalarımız vs. için de bir tedbir var, çaresi var. Demek ki onlardan korunmanın çeşit çeşit çareleri var.Demek ki onlardan korunmanın çeşit çeşit çareleri var. Çarelerinden birisi insanın sabahleyin kalktığı zaman evinden çıkarken yapacağı dua: Çarelerinden birisi insanın sabahleyin kalktığı zaman evinden çıkarken yapacağı dua:

Bismillâhirrahmânirrahîm Hasbiyallâh tevekkeltü alallâh lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah. Bismillâhirrahmânirrahîm

Hasbiyallâh tevekkeltü alallâh lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah.

"İnsan Allah'a sığınarak yaparsa Allah onu korur!" diye hadîs-i şerîfler var. "İnsan Allah'a sığınarak yaparsa Allah onu korur!" diye hadîs-i şerîfler var.

"Abdestli gezerse şeytan musallat olmaz!" diye hadîs-i şerîfler var. "Abdestli gezerse şeytan musallat olmaz!" diye hadîs-i şerîfler var.

Bir de insan evlendiği zaman evliliği esnasında böyle dua ederse evlatBir de insan evlendiği zaman evliliği esnasında böyle dua ederse evlat şeytana hiç uymayacak demek. Hayırlı bir evlat olacak, melek gibi, tatlı bir çocukluk, şeytana hiç uymayacak demek. Hayırlı bir evlat olacak, melek gibi, tatlı bir çocukluk, tatlı bir delikanlılık, tatlı bir ömür sürecek.tatlı bir delikanlılık, tatlı bir ömür sürecek. Güzel, iyi bir müslüman olmasını istiyorsak bu duayı ezberleyelim. Güzel, iyi bir müslüman olmasını istiyorsak bu duayı ezberleyelim.

Bismillâhi Allahümme cennibne'ş-şeytâne ve cennibi'ş-şeytâne mâ razaktenâ. Bismillâhi Allahümme cennibne'ş-şeytâne ve cennibi'ş-şeytâne mâ razaktenâ.

"Senin adınla yâ Rabbi! Şeytanı bizden uzaklaştır ve"Senin adınla yâ Rabbi! Şeytanı bizden uzaklaştır ve bize ikram ettiğin evladımızdan şeytanı uzaklaştır!" diye dua edecek. bize ikram ettiğin evladımızdan şeytanı uzaklaştır!" diye dua edecek.

Her anda Allahu Teâlâ hazretleri her yerde hazır ve nazır ya, Dua ne demek? Her anda Allahu Teâlâ hazretleri her yerde hazır ve nazır ya,
Dua ne demek?

müslüman her anda Mevla'sı ile bağlantılıdır.müslüman her anda Mevla'sı ile bağlantılıdır. Her an Allahu Teâlâ hazretleri ile bir yakınlık, bir ülfet, bir beraberlik hâlinde, bir ünsiyet hâlindedir.Her an Allahu Teâlâ hazretleri ile bir yakınlık, bir ülfet, bir beraberlik hâlinde, bir ünsiyet hâlindedir. Huzur içindedir, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda olduğunun idraki içindedir.Huzur içindedir, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda olduğunun idraki içindedir. Her yaptığı şeyin Allah'tan geldiğini bilir, Allah'ın ikramı olduğunu bilir.Her yaptığı şeyin Allah'tan geldiğini bilir, Allah'ın ikramı olduğunu bilir. Başına gelen hadisenin Allah'ın takdiri olduğunu bilir. Başına gelen hadisenin Allah'ın takdiri olduğunu bilir. Her şeyini ona göre yapar ve her yerde dualar vardır: Ayakkabısını giyerken dua vardır,Her şeyini ona göre yapar ve her yerde dualar vardır: Ayakkabısını giyerken dua vardır, yeni elbise giyerken dua vardır, evinden çıkarken dua, sofraya oturduğu zaman dua,yeni elbise giyerken dua vardır, evinden çıkarken dua, sofraya oturduğu zaman dua, sofradan kalkarken dua, yatarken dua, kalktığı zaman dua, yüznumaraya girerken dua, sofradan kalkarken dua, yatarken dua, kalktığı zaman dua, yüznumaraya girerken dua, çıkarken dua, abdest alırken dua vardır… Dua, dua, dua!.. çıkarken dua, abdest alırken dua vardır…

Dua, dua, dua!..

Dua ne demek? Dua ne demek?

Allahu Teâlâ hazretleri ile söyleşme!Allahu Teâlâ hazretleri ile söyleşme! Yakınlıktan doğan, muhabbetten, idrakten, şuurdan doğan bir şey! Yakınlıktan doğan, muhabbetten, idrakten, şuurdan doğan bir şey!

"Her şeyde bir dua, bu kadar dua çok olmaz mı?.." "Her şeyde bir dua, bu kadar dua çok olmaz mı?.."

Korkma olmaz, korkma! Allahu Teâlâ hazretlerinin hak Resûlü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Korkma olmaz, korkma! Allahu Teâlâ hazretlerinin hak Resûlü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Ayakkabınızın bağı kopsa Allah'tan isteyin!" "Ayakkabınızın bağı kopsa Allah'tan isteyin!"

Ayakkabının bağı küçük bir şey değil mi, değer mi? Büyük küçük… Ayakkabının bağı küçük bir şey değil mi, değer mi?

Büyük küçük…

Büyüğün Allah indinde büyüklüğü var mı? Senin istediğin şey [ne ki], dünyaları istesen ne olur? Büyüğün Allah indinde büyüklüğü var mı? Senin istediğin şey [ne ki], dünyaları istesen ne olur?

Cennete en son girecek olan insan,Cennete en son girecek olan insan, cehennemde en son cezasını çekip de cennete en sonuncu girecek kişi.cehennemde en son cezasını çekip de cennete en sonuncu girecek kişi. Artık cennetin cehennemin kapıları kapanacak, bitecek. Geçiş yok.Artık cennetin cehennemin kapıları kapanacak, bitecek. Geçiş yok. O en son giren insana Allahu Teâlâ hazretleri o kadar çok nimetler ihsan edecekmiş kiO en son giren insana Allahu Teâlâ hazretleri o kadar çok nimetler ihsan edecekmiş ki o da bir bahtiyar, neticede cennete girdi ya o bahtiyar zât sanacakmış ki; " o da bir bahtiyar, neticede cennete girdi ya o bahtiyar zât sanacakmış ki; "

Gelmiş geçmiş insanların hiçbirisine bana verilen kadar [nimet] verilmemiştir!" Gelmiş geçmiş insanların hiçbirisine bana verilen kadar [nimet] verilmemiştir!"

Hâlbuki cennette en aşağı mertebede, ta aşağıda!Hâlbuki cennette en aşağı mertebede, ta aşağıda! En azı kendisine verilmiş ama bana verilenden daha fazlası başkasına verilmemiştir, En azı kendisine verilmiş ama bana verilenden daha fazlası başkasına verilmemiştir, diye idrak edemeyecekmiş. O kadar bolluk, nimet! Allahu Teâlâ hazretlerinin hazinesi sonsuzdur. diye idrak edemeyecekmiş. O kadar bolluk, nimet! Allahu Teâlâ hazretlerinin hazinesi sonsuzdur.

Sonra; Sonra;

"Dua Allah'ın gizli ordularından bir ordudur. Hüküm tahakkuk etmişken hükmü geriye çevirir."Dua Allah'ın gizli ordularından bir ordudur. Hüküm tahakkuk etmişken hükmü geriye çevirir. Allah'ın kazasını, hükmünü geri çevirir. İşi döndürür, değiştirir." Allah'ın kazasını, hükmünü geri çevirir. İşi döndürür, değiştirir."

Neden? Allah duaya o salahiyeti vermiş.Neden?

Allah duaya o salahiyeti vermiş.
Sen O'nun huzuruna çıkıp el açıp istiyorsun ya seviyor. Âyet-i kerîmede; Sen O'nun huzuruna çıkıp el açıp istiyorsun ya seviyor. Âyet-i kerîmede;

Kul mâ ya'beu biküm Rabbî lev lâ duâüküm.Kul mâ ya'beu biküm Rabbî lev lâ duâüküm. "Sizin duanız olmasa zaten neyiniz var!" deniyor. Ne kıymetiniz var? "Namaz kıldım…" "Sizin duanız olmasa zaten neyiniz var!" deniyor.

Ne kıymetiniz var?

"Namaz kıldım…"

Kıldığın namaz nedir, neye yarar, tuttuğun oruç ne?.. Yaptığın hayır ne? Kıldığın namaz nedir, neye yarar, tuttuğun oruç ne?..

Yaptığın hayır ne?

Zaten Allah vermiş, bir miktarını götürüp başkasına veriyorsun.Zaten Allah vermiş, bir miktarını götürüp başkasına veriyorsun. Hepsini sana Allah vermiş, seni de Allah yaratmış, sana serveti de aklı da İslâm'ı da O vermiş;Hepsini sana Allah vermiş, seni de Allah yaratmış, sana serveti de aklı da İslâm'ı da O vermiş; birazcık veriyorsun, bir şey yaptım sanıyorsun! Üç kuruşluk bir mum alsa yandırsa birazcık veriyorsun, bir şey yaptım sanıyorsun!

Üç kuruşluk bir mum alsa yandırsa

Cümle kâinatı ziyâda sanır Cümle kâinatı ziyâda sanır

Bazı insanlar çok büyük hayır yaptım sanır. Bir mum aldı yaktı, artık rahatlar, oh bitti! Bazı insanlar çok büyük hayır yaptım sanır. Bir mum aldı yaktı, artık rahatlar, oh bitti!

"Ne yaptın ya!" Bir mum aldın. "Ne ile aldın?" Allah'ın verdiği para ile aldın, imkân ile aldın! "Ne yaptın ya!"

Bir mum aldın.

"Ne ile aldın?"

Allah'ın verdiği para ile aldın, imkân ile aldın!

Dua çok kıymetlidir. Çok şifalıdır, çok faydalıdır ve mutlaka insana bir kazanç sağlar. Dua çok kıymetlidir. Çok şifalıdır, çok faydalıdır ve mutlaka insana bir kazanç sağlar.

Nasıl kazanç sağlar? Allahu Teâlâ hazretleri sana bu dünyada istediğini ya aynen, tıpkısını verir;Nasıl kazanç sağlar?

Allahu Teâlâ hazretleri sana bu dünyada istediğini ya aynen, tıpkısını verir;
veyahut o işi görecek ondan daha iyisini verir;veyahut o işi görecek ondan daha iyisini verir; veyahut da istediğin şey Allah'ın takdirine aykırı, onun murad etmediği, veyahut da istediğin şey Allah'ın takdirine aykırı, onun murad etmediği, kâinatın akışına ters, istemediği bir şey ise o zaman âhirette onun yerine sevap verir. kâinatın akışına ters, istemediği bir şey ise o zaman âhirette onun yerine sevap verir.

İnsanlar âhirette amel defterleri açıldığı zaman farkına varmadıkları,İnsanlar âhirette amel defterleri açıldığı zaman farkına varmadıkları, sebebini bilemedikleri bazı sevaplarla karşılaşacaklar ve soracaklar. Diyecekler ki; sebebini bilemedikleri bazı sevaplarla karşılaşacaklar ve soracaklar. Diyecekler ki;

"Yâ Rabbi! Defterimize, buraya bir sevap yazılmış, çok memnun olduk ama"Yâ Rabbi! Defterimize, buraya bir sevap yazılmış, çok memnun olduk ama nereden yazıldığını bilmiyoruz ne yapmışız da olmuş ki hiç farkında değiliz!"nereden yazıldığını bilmiyoruz ne yapmışız da olmuş ki hiç farkında değiliz!" Onlara denilecek ki; Onlara denilecek ki;

"Kulum, bu senin dünyada falanca zaman yaptığın duanın mukabelesinde verilen mükâfattır."Kulum, bu senin dünyada falanca zaman yaptığın duanın mukabelesinde verilen mükâfattır. O zaman o istediğin şey olmayacak şeydi, olmayacak bir şey istedinO zaman o istediğin şey olmayacak şeydi, olmayacak bir şey istedin ama ben onun için senin memnun olacağın şu sevabı verdim!" ama ben onun için senin memnun olacağın şu sevabı verdim!"

Hatta insanlar o sevapların çokluğunu görünce keşke dualarımızHatta insanlar o sevapların çokluğunu görünce keşke dualarımız dünyada verilmeseymiş de böyle sevap verilseymiş diye temenni de edecekler. dünyada verilmeseymiş de böyle sevap verilseymiş diye temenni de edecekler.

Hâsılı dua ettiğin zaman verilse bir hoş, âhirete mükâfatı tehir edilse bir başka hoştur.Hâsılı dua ettiğin zaman verilse bir hoş, âhirete mükâfatı tehir edilse bir başka hoştur. Buyurun edebildiğinizce hakka, hayra dua edin, bizi de duadan unutmayın. Buyurun edebildiğinizce hakka, hayra dua edin, bizi de duadan unutmayın.

Allahu Teâlâ hazretleri iki cihanın hayrını ihsan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri iki cihanın hayrını ihsan eylesin.

Lev enne ehadeküm ya'melü fi's-sahretin sammâe leyse lehâ bâbün ve lâ küvvetünLev enne ehadeküm ya'melü fi's-sahretin sammâe leyse lehâ bâbün ve lâ küvvetün le harace amelühû li'n-nâsi kâinen mâ kâne. le harace amelühû li'n-nâsi kâinen mâ kâne.

İnsanın yaptığı amellerle ilgili bir hadîs-i şerîftir.İnsanın yaptığı amellerle ilgili bir hadîs-i şerîftir. Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

"Eğer sizden biriniz kapısı penceresi olmayan bir taşın, sert, çatır çatır bir kayanın içine"Eğer sizden biriniz kapısı penceresi olmayan bir taşın, sert, çatır çatır bir kayanın içine Allah'ın kudreti tarafından girmiş olsa da orada da bir iş işlemiş olsaAllah'ın kudreti tarafından girmiş olsa da orada da bir iş işlemiş olsa o yaptığı her ne ise yine insanlara aşikâr olur." o yaptığı her ne ise yine insanlara aşikâr olur."

Hadîs-i şerîfin izahında şârih, müellif buyuruyor: Tirmizî'den rivayet olunmuş ki;Hadîs-i şerîfin izahında şârih, müellif buyuruyor: Tirmizî'den rivayet olunmuş ki; "Allahu Teâlâ hazretlerinin kullar üzerindeki perdeleri sayılmayacak kadar çoktur!" "Allahu Teâlâ hazretlerinin kullar üzerindeki perdeleri sayılmayacak kadar çoktur!"

İnsan perdeyi, örtüyü niye örter? Görünmesini istemediği şeyler görülmesin diye! İnsan perdeyi, örtüyü niye örter?

Görünmesini istemediği şeyler görülmesin diye!

Perdeyi öyle çekmez miyiz? Perdeyi öyle çekmez miyiz?

Cama, evin içine perdeyi ondan yapıyoruz, banyoya perdeyi ondan yapıyoruz.Cama, evin içine perdeyi ondan yapıyoruz, banyoya perdeyi ondan yapıyoruz. Perde, görünmesini istemediğimiz şeyler için! Perde, görünmesini istemediğimiz şeyler için!

İnsanın üzerinde, Allahu Teâlâ hazretlerinin çektiği perdeler sayılmayacak kadar çoktur.İnsanın üzerinde, Allahu Teâlâ hazretlerinin çektiği perdeler sayılmayacak kadar çoktur. Ve kul günah işledikçe bu perdeler birer birer yırtılır,Ve kul günah işledikçe bu perdeler birer birer yırtılır, o perdeler çoktur ama o kul günahları ile o perdeleri birer birer hetkeder, parçalar, yırtar.o perdeler çoktur ama o kul günahları ile o perdeleri birer birer hetkeder, parçalar, yırtar. Sonra o hâle gelir ki hiç perdesi kalmaz; yaptığı kusurun, günahın, suçun, Sonra o hâle gelir ki hiç perdesi kalmaz; yaptığı kusurun, günahın, suçun, kabahatin insanlardan gizlenmesine sebep olacak perde kalmaz.kabahatin insanlardan gizlenmesine sebep olacak perde kalmaz. Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki; Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki;

"Ey meleklerim! Bunun bu günahlarını insanlardan saklayın!" "Ey meleklerim! Bunun bu günahlarını insanlardan saklayın!"

Melekler onu çepeçevre kuşatırlar ve görmesin diye kanatlarını gererler.Melekler onu çepeçevre kuşatırlar ve görmesin diye kanatlarını gererler. Fakat kul yine günah işlemeye devam eder.Fakat kul yine günah işlemeye devam eder. Eğer tevbe ederse Allah o perdeleri tekrar ortaya koyarEğer tevbe ederse Allah o perdeleri tekrar ortaya koyar ama günah işlemeye devam ederse o zaman melekler derler ki; ama günah işlemeye devam ederse o zaman melekler derler ki;

"Yâ Rabbi! Bu adam bizi yendi, bizi bastırdı, bizi mazur gör!" Onun üzerine; "Yâ Rabbi! Bu adam bizi yendi, bizi bastırdı, bizi mazur gör!"

Onun üzerine;

"Çekilin onun önünden!" deyince o zaman artık her yaptığı şey insanlara mâlum olur."Çekilin onun önünden!" deyince o zaman artık her yaptığı şey insanlara mâlum olur. Eğer bir karanlık evin içinde, bir karanlık gecede, Eğer bir karanlık evin içinde, bir karanlık gecede, bir karanlık odasının içinde bir kabahat işlese yine insanlar duyar. bir karanlık odasının içinde bir kabahat işlese yine insanlar duyar.

Demek ki esas itibariyle Allahu Teâlâ hazretleri nedir? Demek ki esas itibariyle Allahu Teâlâ hazretleri nedir?

Settâr, günahları setredicidir. Allahu Teâlâ hazretleri günahlarımızı faş etmiyor,Settâr, günahları setredicidir. Allahu Teâlâ hazretleri günahlarımızı faş etmiyor, sırlarımızı insanlara yaymıyor; bizim kusurlarımız, kabahatlerimiz içimizde kalıyor.sırlarımızı insanlara yaymıyor; bizim kusurlarımız, kabahatlerimiz içimizde kalıyor. Dışarıdan insanlar bizi adam sanıyor. Ne kusurlar işliyoruz, affediyor, setrediyor, örtüyor da Dışarıdan insanlar bizi adam sanıyor. Ne kusurlar işliyoruz, affediyor, setrediyor, örtüyor da herkes yine bize; "Ah mâşaallah, ne mübarek, ne nurlu!.." diyor.herkes yine bize; "Ah mâşaallah, ne mübarek, ne nurlu!.." diyor. Ama ne kusurlar işliyoruz, çok perdeleri var, o da bir nimet! Ama ne kusurlar işliyoruz, çok perdeleri var, o da bir nimet!

Adın senin Gaffâr iken Ayb örtücü Settâr iken Adın senin Gaffâr iken

Ayb örtücü Settâr iken

Kime varam sen varken Cürmüm ile geldim sana dediği gibi, ne yapalım? Kime varam sen varken

Cürmüm ile geldim sana

dediği gibi, ne yapalım?

Düşe kalka gelen, yürüyen, günahkâr, cahil, zalim, hatası çok kullarız. Düşe kalka gelen, yürüyen, günahkâr, cahil, zalim, hatası çok kullarız.

Allah bizleri edep sahibi etsin. Güzel kulluk etmekte, O'na güzel şükretmekte,Allah bizleri edep sahibi etsin. Güzel kulluk etmekte, O'na güzel şükretmekte, ibadet etmekte, Onu zikretmekte bize yardımcı olsun. ibadet etmekte, Onu zikretmekte bize yardımcı olsun.

Çok hatalıyız, Allah o hataları rahmetinden, lütfundan örtüyor.Çok hatalıyız, Allah o hataları rahmetinden, lütfundan örtüyor. Bir bu dünyada örtüyor bir de âhirette örtmesi var.Bir bu dünyada örtüyor bir de âhirette örtmesi var. Allahu Teâlâ hazretleri bizi mahşer halkına da rezil etmesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi mahşer halkına da rezil etmesin. Çünkü insanlar, insanların huzuruna çıkacak. Orada bir mahkeme olacak.Çünkü insanlar, insanların huzuruna çıkacak. Orada bir mahkeme olacak. O mahkemede suçlar birer birer ortaya dökülünce; "Tuh senin yüzüne!O mahkemede suçlar birer birer ortaya dökülünce; "Tuh senin yüzüne! Biz de seni dünyada adam sanırdık, vay!.. Demek bunu da mı yaptın!.." diyecekler.Biz de seni dünyada adam sanırdık, vay!.. Demek bunu da mı yaptın!.." diyecekler. Örterse orada da örter. Örterse orada da örter.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi kusur etmeyen, edepli, zarif, ârif kullar eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi kusur etmeyen, edepli, zarif, ârif kullar eylesin. Kusurlarımızı affeylesin, setreylesin, örtsün. Kusurlarımızı affeylesin, setreylesin, örtsün.

Bir kul böyle tevbe ederse Allah affeder, örter, günahlarını bağışlar,Bir kul böyle tevbe ederse Allah affeder, örter, günahlarını bağışlar, kapatır, kimse görmez ama ısrarla günaha devam ettikçe perdeler bir bir kalkar dakapatır, kimse görmez ama ısrarla günaha devam ettikçe perdeler bir bir kalkar da artık ne kadar gizlese aşikâr olur, belli olur. artık ne kadar gizlese aşikâr olur, belli olur.

Hadîs-i şerîfin mânasına tekrar dönersek şerhteki izahtan sonra iyice anlaşılacak.Hadîs-i şerîfin mânasına tekrar dönersek şerhteki izahtan sonra iyice anlaşılacak. Diyor ki; "Sizden biriniz eğer sert bir kayanın içine, penceresi kapısı olmayan bir yerin,Diyor ki;

"Sizden biriniz eğer sert bir kayanın içine, penceresi kapısı olmayan bir yerin,
kayanın içine girmiş olsa kayanın içine girmiş olsa orada bir şey işlese ameli ne ise o insanlara yine mâlum olur!" orada bir şey işlese ameli ne ise o insanlara yine mâlum olur!"

Çatır çatır bir kayanın içinde, içeride hiçbir şey yok, çekirdek gibi… Çatır çatır bir kayanın içinde, içeride hiçbir şey yok, çekirdek gibi…

Duyurursa Allah duyurur, örterse Allah örter. Duyurursa Allah duyurur, örterse Allah örter. Allahu Teâlâ hazretleri bizim günahlarımızı afv u setreylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizim günahlarımızı afv u setreylesin.

Lev enne racülen sâme lillâhi yevmen tetavvuan sümme u'tiye mile'l-ardiLev enne racülen sâme lillâhi yevmen tetavvuan sümme u'tiye mile'l-ardi zeheben lem yestevfî sevâbahû dûne'l-hisâb. zeheben lem yestevfî sevâbahû dûne'l-hisâb.

Hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuştur.Hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuştur. Oruçla ilgili, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Oruçla ilgili, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Eğer bir adam Allah rızası için tatavvu olarak bir gün oruç tutsa sonra o adama"Eğer bir adam Allah rızası için tatavvu olarak bir gün oruç tutsa sonra o adama arz dolusu, yeryüzü dolusu altın verilse bu onun tuttuğu orucun sevabını karşılamaz!" arz dolusu, yeryüzü dolusu altın verilse bu onun tuttuğu orucun sevabını karşılamaz!"

Çünkü orucun sevabını Allah bigayri hisâb verecek, hesaba gelmez şekilde verecek.Çünkü orucun sevabını Allah bigayri hisâb verecek, hesaba gelmez şekilde verecek. İnsanın tatavvuan tuttuğu bir günlük oruç dünyalar dolusu altından kıymetlidir. İnsanın tatavvuan tuttuğu bir günlük oruç dünyalar dolusu altından kıymetlidir.

Tatavvuan ne demek? Ramazan orucu farzdır, onu tutmaya mecburuz.Tatavvuan ne demek?

Ramazan orucu farzdır, onu tutmaya mecburuz.
Yapmazsak Allah insana; "Ey kulum! Ben buyurdum, niye tutmadın;Yapmazsak Allah insana; "Ey kulum! Ben buyurdum, niye tutmadın; gel bakalım, bunun bir hesabını ver! Ben sana Kur'ân-ı Kerîm'de Ramazan'da oruç tut, demedim mi?" gel bakalım, bunun bir hesabını ver! Ben sana Kur'ân-ı Kerîm'de Ramazan'da oruç tut, demedim mi?"

Yâ eyyühellezîne âmenû kütibe aleykümü's-siyâmu kemâ kütibe allellezîne min kabliküm lealleküm tettekûn. Yâ eyyühellezîne âmenû kütibe aleykümü's-siyâmu kemâ kütibe allellezîne min kabliküm lealleküm tettekûn.

"Gel ver hesabını!" der. Onun hesabı da şiddetlidir. "Gel ver hesabını!" der.

Onun hesabı da şiddetlidir.

İnne ahzehû elîmün şedîd. "Çok şiddetlidir, elem vericidir; yakaladı mı insan fena olur." İnne ahzehû elîmün şedîd.

"Çok şiddetlidir, elem vericidir; yakaladı mı insan fena olur."

Ama bunun dışında bir de mecburi olmayan oruçlar vardır kiAma bunun dışında bir de mecburi olmayan oruçlar vardır ki kul onu Allah'ın rızasını kazanmak için bir fedakârlık olarak nefsini dizginlemek,kul onu Allah'ın rızasını kazanmak için bir fedakârlık olarak nefsini dizginlemek, terbiye etmek için Peygamber Efendimiz buyurmuş diye tutar. terbiye etmek için Peygamber Efendimiz buyurmuş diye tutar. O çeşit oruçlara tatavvu derler, mecbur olmadığı hâlde bir sevap kazanayım diye tutulan oruç! O çeşit oruçlara tatavvu derler, mecbur olmadığı hâlde bir sevap kazanayım diye tutulan oruç!

Böyle oruçlardan bir tanesi pazartesi-perşembe oruçlarıdır.Böyle oruçlardan bir tanesi pazartesi-perşembe oruçlarıdır. Peygamber Efendimiz pazartesi-perşembe günleri oruç tutardı ve bize tavsiye ederdi.Peygamber Efendimiz pazartesi-perşembe günleri oruç tutardı ve bize tavsiye ederdi. Bu oruçların bir kısmı kamerî ayların, ayın 13-14-15'inde, mehtaplı gecelerin gündüzündeBu oruçların bir kısmı kamerî ayların, ayın 13-14-15'inde, mehtaplı gecelerin gündüzünde tutulan eyyâm-ı biyz, ak günlerin oruçlarıdır. Daha başka sünnet olan oruçlar vardır.tutulan eyyâm-ı biyz, ak günlerin oruçlarıdır. Daha başka sünnet olan oruçlar vardır. Veyahut da kişi bir zamanda; "Hadi bugün Allah rızası için oruç tutuvereyim." diye oruç tutar;Veyahut da kişi bir zamanda; "Hadi bugün Allah rızası için oruç tutuvereyim." diye oruç tutar; işte bu çeşit, Allah rızası için farz olmadan tutulmuş oruçlara tatavvu derler.işte bu çeşit, Allah rızası için farz olmadan tutulmuş oruçlara tatavvu derler. Böyle bir orucun sevabı şu dünyanın dolusu altından fazladır.Böyle bir orucun sevabı şu dünyanın dolusu altından fazladır. Ölçülmez, o kadar kıymetlidir. Ölçülmez, o kadar kıymetlidir.

Bizim dinimiz böyledir. Biz nasıl sevap kazanıp cennete gidiyoruz? Bizim dinimiz böyledir.

Biz nasıl sevap kazanıp cennete gidiyoruz?

Allah bol bol mükâfat veriyor. Bir elhamdülillah diyoruz, lütfediyor.Allah bol bol mükâfat veriyor. Bir elhamdülillah diyoruz, lütfediyor. Bir oruç tutuyoruz, cömertlerin cömerdi olarak veriyor.Bir oruç tutuyoruz, cömertlerin cömerdi olarak veriyor. Verdiği zaman üç-beş diye vermiyor, bigayri hisâb çok bol verdiğinden Verdiği zaman üç-beş diye vermiyor, bigayri hisâb çok bol verdiğinden insan böyle çok ecirler kazanıyor. Orucun kıymeti çok fazladır. insan böyle çok ecirler kazanıyor.

Orucun kıymeti çok fazladır.
Orucun ahlakî, nefsi terbiye edici, terbiyevî tarafı vardır. Orucun ahlakî, nefsi terbiye edici, terbiyevî tarafı vardır. Oruç insana insanın kendi kendini tutmasını öğretir.Oruç insana insanın kendi kendini tutmasını öğretir. Kendi kendine hâkim olmasını öğreten, hikmeti o olan, kendisini korumaya, takvâya, Kendi kendine hâkim olmasını öğreten, hikmeti o olan, kendisini korumaya, takvâya, sabra alıştıran bir egzersizdir. Nasıl insan sabah akşam jimnastik yapıyor, sabra alıştıran bir egzersizdir. Nasıl insan sabah akşam jimnastik yapıyor, ağır yük kaldırıyor indiriyor, koşuyor, bir şeyler yapıyor, bedenini alıştırıyor. ağır yük kaldırıyor indiriyor, koşuyor, bir şeyler yapıyor, bedenini alıştırıyor. Oruç da insanın kendisinin istediği şeyleri istediği zaman, iradesiyle yapmamaya,Oruç da insanın kendisinin istediği şeyleri istediği zaman, iradesiyle yapmamaya, kendine hâkim olmaya alıştıran çok kıymetli, güzel bir ibadettir.kendine hâkim olmaya alıştıran çok kıymetli, güzel bir ibadettir. Eşi emsali yoktur. Eski ümmetlere de Allah'ın emri oruç tutmaktır.Eşi emsali yoktur. Eski ümmetlere de Allah'ın emri oruç tutmaktır. Eski ümmetlerde de oruç vardı ama hristiyanlar orucu perhize döndürmüşler. Eski ümmetlerde de oruç vardı ama hristiyanlar orucu perhize döndürmüşler. Allahu Teâlâ hazretleri; "Kırk gün oruç tutun!" buyurmuş,Allahu Teâlâ hazretleri; "Kırk gün oruç tutun!" buyurmuş, "Yok, biz elli güne çıkartalım da perhiz hâline getirelim!" demişler."Yok, biz elli güne çıkartalım da perhiz hâline getirelim!" demişler. Perhiz ile idare ediyorlar.

Perhiz ile idare ediyorlar.
Olmaz! Olmaz!

Orucun sevabı çoktur, elhamdülillah. Oruç insana çok şey kazandırır.Orucun sevabı çoktur, elhamdülillah. Oruç insana çok şey kazandırır. Peygamber Efendimiz gençlere, delikanlılara "Oruç tutun, kendinize hâkim olursunuz;Peygamber Efendimiz gençlere, delikanlılara "Oruç tutun, kendinize hâkim olursunuz; şeytana, nefse uymazsınız!" diye orucu tavsiye etmiştir. şeytana, nefse uymazsınız!" diye orucu tavsiye etmiştir.

Sonra insanın sıhhat kazanmasına orucun ne güzel faydası olur.Sonra insanın sıhhat kazanmasına orucun ne güzel faydası olur. Oruç tabii Allah rızası için tutulur, insana sıhhat de kazandırır.Oruç tabii Allah rızası için tutulur, insana sıhhat de kazandırır. Fazla yağlar erir, fazla kilolar gider, mide dinlenir. Fazla yağlar erir, fazla kilolar gider, mide dinlenir.

Her gün çalış çalış, haftada bir tatil yok mu hani? Her gün çalış çalış, haftada bir tatil yok mu hani?

Hatta şimdi haftada iki gün tatil var,Hatta şimdi haftada iki gün tatil var, cumartesi, pazar tatil oluyor o hâlde pazartesi-perşembe de oruç lazım: Mide tatili!cumartesi, pazar tatil oluyor o hâlde pazartesi-perşembe de oruç lazım: Mide tatili! Midenin istirahatinin faydası var, bunu tavsiye ederiz.Midenin istirahatinin faydası var, bunu tavsiye ederiz. Hesaba gelmez şekilde sevabı var, dünyalar dolusu altına bedel, altından fazla! Hesaba gelmez şekilde sevabı var, dünyalar dolusu altına bedel, altından fazla!

Lev enne'l-ibâde lem yüznibû le halekallâhu halkan Lev enne'l-ibâde lem yüznibû le halekallâhu halkan yüznibûne sümme yağfirü lehüm ve hüve'l-ğafûru'r-rahîm. yüznibûne sümme yağfirü lehüm ve hüve'l-ğafûru'r-rahîm.

Bak şu hadîs-i şerîfe! Şimdi bizi nasıl heveslendirecek, sevindirecek, ferahlatacak,Bak şu hadîs-i şerîfe! Şimdi bizi nasıl heveslendirecek, sevindirecek, ferahlatacak, sırtımızdan bir yük kaldıracak! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, sırtımızdan bir yük kaldıracak! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, anamız, babamız, canımız feda olası Resûlullah Efendimiz buyuruyor ki; anamız, babamız, canımız feda olası Resûlullah Efendimiz buyuruyor ki;

Lev enne'l-ibâde lem yüznibû le halekallâhu halkan yüznibûne.Lev enne'l-ibâde lem yüznibû le halekallâhu halkan yüznibûne. "Eğer kullar hiç günah işlemeseler -masum, günahsız, hatasız, melek gibi pırıl pırıl olup"Eğer kullar hiç günah işlemeseler -masum, günahsız, hatasız, melek gibi pırıl pırıl olup hiç günah işlemeselerdi- Allah, yine günah işleyen kullar yaratırdı!" hiç günah işlemeselerdi- Allah, yine günah işleyen kullar yaratırdı!"

Allah Allah, neden yaratırmış? Allah Allah, neden yaratırmış?

Sümme yağfirü lehüm ve hüve'l-ğafûru'r-rahîm. "Sonra da onları affederdi,Sümme yağfirü lehüm ve hüve'l-ğafûru'r-rahîm. "Sonra da onları affederdi, çünkü çok mağfiret edicidir, çok merhametlidir, çok rahmet sahibidir!" çünkü çok mağfiret edicidir, çok merhametlidir, çok rahmet sahibidir!"

Mağfiretinin yeri nereye gidecek? Mağfiretinin yeri nereye gidecek?

Mağfireti de bir muhatap bulacak. Bir tatbik yeri olacak, onun için! Mağfireti de bir muhatap bulacak. Bir tatbik yeri olacak, onun için!

Hadîs-i şerîften çıkan ders nedir? Hadîs-i şerîften çıkan ders nedir?

Günah işlemişseniz kendi kendinizi perişan edip "Öldüm, bittim, mahvoldum,Günah işlemişseniz kendi kendinizi perişan edip "Öldüm, bittim, mahvoldum, artık benim bir daha iki yakam bir araya gelmez,artık benim bir daha iki yakam bir araya gelmez, dünyam âhiretim yıkıldı…" gibi bir ümitsizliğe düşmeyin. dünyam âhiretim yıkıldı…" gibi bir ümitsizliğe düşmeyin. Hem ümitsizlik İslâm'da yasaktır, günahtır hem haramdırHem ümitsizlik İslâm'da yasaktır, günahtır hem haramdır hem de bir hadîs-i şerîfte ümitsizliğe düşenleri tehdit ediyor! hem de bir hadîs-i şerîfte ümitsizliğe düşenleri tehdit ediyor!

Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin, öyle şey olur mu?!Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin, öyle şey olur mu?! Allah'ın rahmetinden ümit kesmek… Allah Gâfur ve Rahîm, hem mağfireti çok hem rahmeti çok! Allah'ın rahmetinden ümit kesmek… Allah Gâfur ve Rahîm, hem mağfireti çok hem rahmeti çok!

Hiç ümit kesilir mi? Ümit kesmek yok! "Günahım çok…" Hiç ümit kesilir mi?

Ümit kesmek yok!

"Günahım çok…"

Günahın dağlardan, dünyalardan, semalardan çok olsaGünahın dağlardan, dünyalardan, semalardan çok olsa Allah'ın rahmetinden de büyük mü? Onunla mukayese mi edeceksin, ölçüp biçecek misin, ölçebilir misin? Allah'ın rahmetinden de büyük mü? Onunla mukayese mi edeceksin, ölçüp biçecek misin, ölçebilir misin? Senin günahın Allah'ın rahmetinden, mağfiretinden de çok mu?.. Olamaz. Senin günahın Allah'ın rahmetinden, mağfiretinden de çok mu?..

Olamaz.

Allah onun için afv u mağfiret eder. Pişmanlık duy, gözyaşı dök, Allah'a yönel,Allah onun için afv u mağfiret eder. Pişmanlık duy, gözyaşı dök, Allah'a yönel, tevbe ve istiğfar et, gönlün rahat etsin; hiç merak etme! tevbe ve istiğfar et, gönlün rahat etsin; hiç merak etme!

İnnallâhe yağfirü'z-zunûbe cemîâ. Allah hepsini affeder! İnnallâhe yağfirü'z-zunûbe cemîâ.

Allah hepsini affeder!

Hem günahların affı için Allahu Teâlâ hazretleri vesileler ihsan eylemiş.Hem günahların affı için Allahu Teâlâ hazretleri vesileler ihsan eylemiş. Şu abdestler günahların affına vesiledir, şu namazlar günahların affına vesiledir,Şu abdestler günahların affına vesiledir, şu namazlar günahların affına vesiledir, cumalar günahların affına vesiledir, haclar, umreler günahların affına vesiledir… cumalar günahların affına vesiledir, haclar, umreler günahların affına vesiledir…

"Bir insan hacca niyet edip de yola çıktığı zaman üç günlük yol gitti mi"Bir insan hacca niyet edip de yola çıktığı zaman üç günlük yol gitti mi anasından doğduğu günki gibi günahlardan sıyrılır çıkar!" anasından doğduğu günki gibi günahlardan sıyrılır çıkar!"

Aman hacca gitmemiş olanlar varsa hazır olun, vazifenizi yapın! Üç günlük yola gitti mi;Aman hacca gitmemiş olanlar varsa hazır olun, vazifenizi yapın! Üç günlük yola gitti mi; İstanbul'dan çıktı, Ankara, Ashâb-ı Kehf, Adana...İstanbul'dan çıktı, Ankara, Ashâb-ı Kehf, Adana... Tamam, anasından doğduğu gün gibi pırıl pırıl, hiç günahı kalmaz!Tamam, anasından doğduğu gün gibi pırıl pırıl, hiç günahı kalmaz! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri öyle vaat etmiş, öyle bildiriyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri öyle vaat etmiş, öyle bildiriyor. Demek ki İslâm'da günahtan ümitsizliğe düşmek yok! Birisi de şimdi kalkar: Demek ki İslâm'da günahtan ümitsizliğe düşmek yok! Birisi de şimdi kalkar:

"Hocam, madem Allah bu kadar affediciymiş o hâlde ben de"Hocam, madem Allah bu kadar affediciymiş o hâlde ben de yarın günah işlemeye gidiyorum, Allah'a ısmarladık…" [derse;] yarın günah işlemeye gidiyorum, Allah'a ısmarladık…" [derse;]

Olmaz! Allahu Teâlâ hazretlerinin ahkâmı oyuna gelmez.Olmaz! Allahu Teâlâ hazretlerinin ahkâmı oyuna gelmez. Kahrı da çok perişandır azabı da çok elimdir. Hiç oyuna gelmez.Kahrı da çok perişandır azabı da çok elimdir. Hiç oyuna gelmez. Allahu Teâlâ hazretleri boynu bükük kulu sever, mahzun kulu,Allahu Teâlâ hazretleri boynu bükük kulu sever, mahzun kulu, edepli, haddini bilen, mütevazı kulu sever. Şarlatanı sevmez. İslâm hokkabazlık mı?!.. edepli, haddini bilen, mütevazı kulu sever. Şarlatanı sevmez.

İslâm hokkabazlık mı?!..

O zaman insan çok büyük felakete uğrar.O zaman insan çok büyük felakete uğrar. Bir edepsizlikten, terbiyesizlikten, küstahlıktan dünya hayırlarını kaybeden çok insanlar vardır. Bir edepsizlikten, terbiyesizlikten, küstahlıktan dünya hayırlarını kaybeden çok insanlar vardır.

Şeytan niye bu kadar melun oldu, bu hâle düştü? Şeytan niye bu kadar melun oldu, bu hâle düştü?

Hz. Âdem'e secde etmedi, kendisini tevazua alıştıramadı. Bir kibirden; Hz. Âdem'e secde etmedi, kendisini tevazua alıştıramadı. Bir kibirden;

"Ben ondan daha hayırlıyım yâ Rabbi! Sen beni ateşten yarattın, o topraktan yaratıldı!" dedi."Ben ondan daha hayırlıyım yâ Rabbi! Sen beni ateşten yarattın, o topraktan yaratıldı!" dedi. Sen misin kibir eden, bak âhirete kadar ve âhirette de ebediyen azap!Sen misin kibir eden, bak âhirete kadar ve âhirette de ebediyen azap! Onun için edep çok önemlidir, edeple terbiye çok önemli.Onun için edep çok önemlidir, edeple terbiye çok önemli. Edepsizlik de insanın başına çok felaketler getirir.Edepsizlik de insanın başına çok felaketler getirir. Hadisleri tersten anlamayalım, insan doğru düzgün mânasıyla anlamalı. Hadisleri tersten anlamayalım, insan doğru düzgün mânasıyla anlamalı.

Lev enne racülen mûkinen karaahâ alâ cebelin lezâle. Lev enne racülen mûkinen karaahâ alâ cebelin lezâle. Efe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ turceûn. İlâ âhiri's-sûre. Efe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ turceûn. İlâ âhiri's-sûre.

Bizi titreten bir hadîs-i şerîf! Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Bizi titreten bir hadîs-i şerîf! Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Eğer Allah'a imanı tam olan -kalbi imanla dopdolu olan yakîn sahibi-"Eğer Allah'a imanı tam olan -kalbi imanla dopdolu olan yakîn sahibi- bir insan onu bir dağın üzerinde okusa o dağ yok olurdu, erir giderdi." bir insan onu bir dağın üzerinde okusa o dağ yok olurdu, erir giderdi."

Okuduğu zaman dağın yok olacağı şey neymiş? Okuduğu zaman dağın yok olacağı şey neymiş?

Efe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ turceûn. Efe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ turceûn.

Bu âyet-i kerîme! Bu âyet-i kerîmeyi eğer kalbi iman ile dolu bir insan,Bu âyet-i kerîme! Bu âyet-i kerîmeyi eğer kalbi iman ile dolu bir insan, bir dağın üzerine okusa o dağ muhakkak zail olurdu, yok olurdu. bir dağın üzerine okusa o dağ muhakkak zail olurdu, yok olurdu. Bu âyet-i kerîmenin tehdidine, şiddetine, ağırlığına dayanamazdı. Dağ yerinden yok olurdu. Bu âyet-i kerîmenin tehdidine, şiddetine, ağırlığına dayanamazdı. Dağ yerinden yok olurdu.

Böyle şey olmuş mu? Böyle şey olmuş mu?

Musa aleyhisselam Tur dağına çıktığı zaman Allahu Teâlâ hazretleri dağı ne yaptı? Musa aleyhisselam Tur dağına çıktığı zaman Allahu Teâlâ hazretleri dağı ne yaptı?

Tecelli etti, dağ parça parça oldu. Biz insanlar çok katı kalpliyiz.Tecelli etti, dağ parça parça oldu. Biz insanlar çok katı kalpliyiz. Yoksa Allah'ın kuşları, atları, böcekleri, çiçekleri bir Allah'ın azabı geleceği zaman tir tir titrerler.Yoksa Allah'ın kuşları, atları, böcekleri, çiçekleri bir Allah'ın azabı geleceği zaman tir tir titrerler. Biz kaba saba mahlûklar -hiç haberimiz yok- dolaşır dururuz.Biz kaba saba mahlûklar -hiç haberimiz yok- dolaşır dururuz. Allah'a isyan eder eder, Allah'ın ahkâmına karşı gelir, yürür gideriz.Allah'a isyan eder eder, Allah'ın ahkâmına karşı gelir, yürür gideriz. Bizden kaba saba mahlûklar olmaz. Bizden kaba saba mahlûklar olmaz. Ahsen-i takvîm üzere yaratılmış, bazısı esfel-i sâfilîne indirilmiş. Ahsen-i takvîm üzere yaratılmış, bazısı esfel-i sâfilîne indirilmiş.

Dağları yerinden oynatan, yok eden âyet-i kerîme neymiş? Mânası: Dağları yerinden oynatan, yok eden âyet-i kerîme neymiş?

Mânası:

Efe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen. "Ey insanoğulları siz sandınız mı kiEfe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen. "Ey insanoğulları siz sandınız mı ki biz sizleri abes yere yarattık, boşu boşuna yarattık, hiçbir gaye olmadan yarattık;biz sizleri abes yere yarattık, boşu boşuna yarattık, hiçbir gaye olmadan yarattık; boş, mânasız, anlamsız, sebepsiz, gayesiz yarattık!" boş, mânasız, anlamsız, sebepsiz, gayesiz yarattık!" Ve enneküm ileynâ lâ turceûn.Ve enneküm ileynâ lâ turceûn. "Ve siz bize sonunda dönüp gelmeyeceksiniz, böyle mi sanıyorsunuz?" "Ve siz bize sonunda dönüp gelmeyeceksiniz, böyle mi sanıyorsunuz?"

Boşuna yaratıldınız da kendinizi hiç Allah'a gitmeyecek mi sanıyorsunuz?Boşuna yaratıldınız da kendinizi hiç Allah'a gitmeyecek mi sanıyorsunuz? Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkmayacağınızı mı sanıyorsunuz? Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkmayacağınızı mı sanıyorsunuz?

Bizim kuzu kuzu dinlediğimiz bu âyet-i kerîme içinBizim kuzu kuzu dinlediğimiz bu âyet-i kerîme için Peygamber Efendimiz; "İnançlı bir insan tarafından bir dağın üzerinde okunsaydı o dağ zâil olurdu, yok olurdu!" diyor. Peygamber Efendimiz; "İnançlı bir insan tarafından bir dağın üzerinde okunsaydı o dağ zâil olurdu, yok olurdu!" diyor.

Bu ne demek? Bu ne demek?

Demek ki biz sizi boş yere yaratmadık; bu hayatın, bu ölümün bir gayesi var.Demek ki biz sizi boş yere yaratmadık; bu hayatın, bu ölümün bir gayesi var. Bu yaşayıştan bir maksat var, bizim sizi bu dünyaya göndermemiz bir sebebe dayanıyor,Bu yaşayıştan bir maksat var, bizim sizi bu dünyaya göndermemiz bir sebebe dayanıyor, biz sizden bir şeyler istiyoruz, bir şeyler bekliyoruz, vazifeniz var.biz sizden bir şeyler istiyoruz, bir şeyler bekliyoruz, vazifeniz var. Bize döneceksiniz, huzurumuza geleceksiniz.Bize döneceksiniz, huzurumuza geleceksiniz. İster kös kös ister seve seve ister çırpına çırpına, ister sürüklene sürüklene, ister koşa koşa…İster kös kös ister seve seve ister çırpına çırpına, ister sürüklene sürüklene, ister koşa koşa… Nasıl olursa, ne surette olursa olsun! Nasıl olursa, ne surette olursa olsun!

Eskiler hâh me hâh der, "ister istemez" gideceksin! Eskiler hâh me hâh der, "ister istemez" gideceksin!

İnsanoğlu çırpınıyor çırpınıyor da evler yapıyor, köşkler yapıyor,İnsanoğlu çırpınıyor çırpınıyor da evler yapıyor, köşkler yapıyor, doktorlara gidiyor, ilaçlar, İsviçreler, Amerikalar, ameliyatlar… Ne oluyor? doktorlara gidiyor, ilaçlar, İsviçreler, Amerikalar, ameliyatlar…

Ne oluyor?

Çırpın çırpın sonunda yine O'na dönüp gidiyoruz, sonunda hepimiz O'na gideceğiz.Çırpın çırpın sonunda yine O'na dönüp gidiyoruz, sonunda hepimiz O'na gideceğiz. Hepimiz Allahu Teâlâ hazretlerine döneceğiz, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkacağız, Hepimiz Allahu Teâlâ hazretlerine döneceğiz, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkacağız, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda hesap vereceğiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda hesap vereceğiz. Her yaptığımızdan her şeyi bilen Allah'ın huzurunda hesap vereceğiz. Her yaptığımızdan her şeyi bilen Allah'ın huzurunda hesap vereceğiz.

İlâ âhiri's-sûre. demiş, "Sûrenin sonuna kadar bu âyet-i kerîmeler inse dağ zail olurdu!" diyeİlâ âhiri's-sûre. demiş, "Sûrenin sonuna kadar bu âyet-i kerîmeler inse dağ zail olurdu!" diye onları da okuyuverelim: Efe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ turceûn.onları da okuyuverelim:

Efe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ turceûn.
"Ey insanoğulları! Siz bizim sizi boş yere, abes olarak yarattığımızı ve bize dönmeyeceğinizi mi sandınız.""Ey insanoğulları! Siz bizim sizi boş yere, abes olarak yarattığımızı ve bize dönmeyeceğinizi mi sandınız." Fe teâlallâhu'l-melikü'l-hak. "Allahu Teâlâ hazretleri Melîktir.Fe teâlallâhu'l-melikü'l-hak. "Allahu Teâlâ hazretleri Melîktir. Hakiki hâkimdir, hükümdardır, haktır ve çok yücedir!" Hakiki hâkimdir, hükümdardır, haktır ve çok yücedir!"

Allahu Teâlâ hazretleri sizin zanlarınızdan, tahminlerinizden, idrakinizden çok yüksektir.Allahu Teâlâ hazretleri sizin zanlarınızdan, tahminlerinizden, idrakinizden çok yüksektir. Sizin aklınız almıyor, işin farkında değilsiniz ama Allahu Teâlâ hazretleri çok yücedir. Sizin aklınız almıyor, işin farkında değilsiniz ama Allahu Teâlâ hazretleri çok yücedir.

Lâ ilâhe illâ hû Rabbü'l-arşi'l-kerîm. "Ondan başka ilah yoktur, sadece O vardır.Lâ ilâhe illâ hû Rabbü'l-arşi'l-kerîm. "Ondan başka ilah yoktur, sadece O vardır. Arş-ı Âlâ'nın sahibidir! Semaları, yerleri kuşatan, kürsüden, kürsininArş-ı Âlâ'nın sahibidir! Semaları, yerleri kuşatan, kürsüden, kürsinin yanında bir zerre gibi bir küçücük tane gibi kaldığı arşın sahibidir.yanında bir zerre gibi bir küçücük tane gibi kaldığı arşın sahibidir. Allahu Teâlâ hazretleri öyle azamet sahibidir ve kerem sahibidir. Allahu Teâlâ hazretleri öyle azamet sahibidir ve kerem sahibidir. Kim ki Allah'tan başka ilaha, başka bir tanrıya taparlarsa kiKim ki Allah'tan başka ilaha, başka bir tanrıya taparlarsa ki onların o hususta hiçbir delilleri de yoktur!" onların o hususta hiçbir delilleri de yoktur!"

Ey Mısırlı, niye öküze taptın? Söyle bakalım, öküze tapılır mı?Ey Mısırlı, niye öküze taptın? Söyle bakalım, öküze tapılır mı? Hiçbir delil yok, niye tapsın; zavallı kocabaş bir hayvan! Öküze tapılır mı?..Hiçbir delil yok, niye tapsın; zavallı kocabaş bir hayvan! Öküze tapılır mı?.. Niye Zeus'a taptın, niye Venüs'e taptın, niye şu yıldıza taptın, niye aya, güneşe taptın?!.. Niye Zeus'a taptın, niye Venüs'e taptın, niye şu yıldıza taptın, niye aya, güneşe taptın?!..

"Hiçbir delilleri yoktur!" Fe innemâ hisâbuhû inde Rabbihî. "Kim böyle yaparsa"Hiçbir delilleri yoktur!"

Fe innemâ hisâbuhû inde Rabbihî. "Kim böyle yaparsa
onun hesabı Allah'ın huzurunda verilecek!"onun hesabı Allah'ın huzurunda verilecek!" İnnehû lâ yuflihu'l-kâfirûn. "Kâfirler hiç iflah olmayacaklar." İnnehû lâ yuflihu'l-kâfirûn. "Kâfirler hiç iflah olmayacaklar." Ve kul rabbiğfir verham ve ente hayrün râhimîn. "Binâenaleyh ey benim Resûlüm!Ve kul rabbiğfir verham ve ente hayrün râhimîn. "Binâenaleyh ey benim Resûlüm! Sen de ve sana uyan müslümanlar da desinler ki; 'Ey Mevlam! Beni mağfiret eyle!Sen de ve sana uyan müslümanlar da desinler ki; 'Ey Mevlam! Beni mağfiret eyle! Bana merhamet eyle, rahmet eyle, Bana merhamet eyle, rahmet eyle, rahmet edicilerin, merhametlilerin en merhametlisi yâ Rabbi!'" rahmet edicilerin, merhametlilerin en merhametlisi yâ Rabbi!'"

Bana merhamet eyle, aman yâ Rabbi, demek.Bana merhamet eyle, aman yâ Rabbi, demek. Madem iş bu kadar dehşetliymiş, önemliymiş; Aman yâ Rabbi!.. Madem iş bu kadar dehşetliymiş, önemliymiş; Aman yâ Rabbi!..

Bu âyet-i kerîmeler! Biz bunları okuruz, hatim indirip indirip de sevabını bağışlıyoruz ya,Bu âyet-i kerîmeler! Biz bunları okuruz, hatim indirip indirip de sevabını bağışlıyoruz ya, bizim gözümüzün önünden böyle âyetler geçer gider de bizim haberimiz yok!bizim gözümüzün önünden böyle âyetler geçer gider de bizim haberimiz yok! Biz böyle müslümanlarız işte, yirminci yüzyılın müslümanları!Biz böyle müslümanlarız işte, yirminci yüzyılın müslümanları! Ne Arapça biliriz ne Rabça biliriz ne Kur'anca biliriz; Ne Arapça biliriz ne Rabça biliriz ne Kur'anca biliriz; Ne meal okuruz ne mâna okuruz ne hadis okuruz…Ne meal okuruz ne mâna okuruz ne hadis okuruz… Bunlar bizim gözümüzün önünden geçer gider. Hatmettik, Kur'ân-ı Kerîm'i bitirdik diye seviniriz.Bunlar bizim gözümüzün önünden geçer gider. Hatmettik, Kur'ân-ı Kerîm'i bitirdik diye seviniriz. Güzeldir hakikaten; insan bir hatim eder, bir ecir kazanır.Güzeldir hakikaten; insan bir hatim eder, bir ecir kazanır. Kur'ân-ı Kerîm'i seviyor ama bak mânaları bu. Kur'ân-ı Kerîm'i seviyor ama bak mânaları bu. İnsan bu manayı bilecek, gönlüne yerleştirecek, öyle müslüman olacak. İnsan bu manayı bilecek, gönlüne yerleştirecek, öyle müslüman olacak.

Öyle müslüman olsa bu dışarıdakiler böyle hareket mi eder? Öyle müslüman olsa bu dışarıdakiler böyle hareket mi eder?

Şu etrafındaki insanlara bak, şu gafillere, cahillere bak, düşün; gazeteyi eline al,Şu etrafındaki insanlara bak, şu gafillere, cahillere bak, düşün; gazeteyi eline al, baş haberinden son haberine kadar bir incele bakalım. Hep cahillik, serâpâ! baş haberinden son haberine kadar bir incele bakalım. Hep cahillik, serâpâ!

İnnehû kâne zalûmen cehûlâ. "Ama hocam, İngiltere'de tahsil yapmış,İnnehû kâne zalûmen cehûlâ.

"Ama hocam, İngiltere'de tahsil yapmış,
Amerika'da okumuş, profesör olmuş, ağa olmuş, paşa olmuş…" Amerika'da okumuş, profesör olmuş, ağa olmuş, paşa olmuş…"

Mühim olan bu gerçekleri bilmek.Mühim olan bu gerçekleri bilmek. Bu gerçeklerin karşısında o kaya taşlar, ulu ulu dağlar dayanamıyor.Bu gerçeklerin karşısında o kaya taşlar, ulu ulu dağlar dayanamıyor. "Mahvolur, erir gider, kaybolurdu!" diyor. "Mahvolur, erir gider, kaybolurdu!" diyor. İşte böyle hitaplar, gözümüzün önünde söyleniyor da biz söylenmemiş gibi geçip gidiyoruz.İşte böyle hitaplar, gözümüzün önünde söyleniyor da biz söylenmemiş gibi geçip gidiyoruz. Öyle müslümanlarız! Bir de kendimizi müslüman sanıyoruz.Öyle müslümanlarız! Bir de kendimizi müslüman sanıyoruz. Ehl-i Kur'an sanıyor, "Kur'an okuyorduk!" diyoruz. Ehl-i Kur'an sanıyor, "Kur'an okuyorduk!" diyoruz.

Gerçek Müslümanlık âyet-i kerîmelerin mânasını bilmekle olacak.Gerçek Müslümanlık âyet-i kerîmelerin mânasını bilmekle olacak. Gerçek Müslümanlık âyet-i kerîmelerin mânasını hayatımıza intibak ettirmekle, tatbik etmekle olacak.Gerçek Müslümanlık âyet-i kerîmelerin mânasını hayatımıza intibak ettirmekle, tatbik etmekle olacak. Biz bu âyet-i kerîmeyi pırıl pırıl, ışıl ışıl şuurumuza, zihnimize yerleştireceğiz,Biz bu âyet-i kerîmeyi pırıl pırıl, ışıl ışıl şuurumuza, zihnimize yerleştireceğiz, bu âyetlerin idraki için de adımımızı atacağız. Sözümüzü verirken öyle vereceğiz, bu âyetlerin idraki için de adımımızı atacağız. Sözümüzü verirken öyle vereceğiz, alışverişimizi öyle yapacağız, şahitliğimizi, hâkimliğimizi öyle yapacağız. alışverişimizi öyle yapacağız, şahitliğimizi, hâkimliğimizi öyle yapacağız.

Bir arkadaş anlatıyor: "Bir grup hâlinde hâkimin önüne çıktık, tam karar safhası.Bir arkadaş anlatıyor:

"Bir grup hâlinde hâkimin önüne çıktık, tam karar safhası.
Hâkim bize bir işaret yapıyor, ne demekse o işareti anlayanlar af olacak. Bir çaresi bulunacak…" Hâkim bize bir işaret yapıyor, ne demekse o işareti anlayanlar af olacak. Bir çaresi bulunacak…"

Olmaz! Bu âyet-i kerîmenin idraki içinde hükmedeceksin.Olmaz! Bu âyet-i kerîmenin idraki içinde hükmedeceksin. Bir gün Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkacaksın. Boş yere yaratılmadın! Bir gün Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkacaksın. Boş yere yaratılmadın!

Sen kendini abes yere mi yaratıldın sanıyorsun? "Bu dünya, tamam, ondan sonra iş bitti…" Sen kendini abes yere mi yaratıldın sanıyorsun?

"Bu dünya, tamam, ondan sonra iş bitti…"

Öyle değil! Bu idrak altında yaşayacağız, yürüyeceğiz, alacağız, vereceğiz, hayır yapacağız,Öyle değil! Bu idrak altında yaşayacağız, yürüyeceğiz, alacağız, vereceğiz, hayır yapacağız, namaz kılacağız, o idrak ile bu âyet-i kerîmeyi okurken eriye eriye namazı kılacağız.namaz kılacağız, o idrak ile bu âyet-i kerîmeyi okurken eriye eriye namazı kılacağız. O zaman gerçek müslüman oluruz. Bizim bu hâlimizi ashâb-ı kirâm, evliyâullah görseler,O zaman gerçek müslüman oluruz. Bizim bu hâlimizi ashâb-ı kirâm, evliyâullah görseler, "Ne biçim müslümansınız siz!" diye bizi sopayla kovalar, bizi kışalarlar! "Ne biçim müslümansınız siz!" diye bizi sopayla kovalar, bizi kışalarlar!

Lev enne ehadeküm fe izâ erâde seferen ev nezele menzilen fe vedaa metâ'ahü Lev enne ehadeküm fe izâ erâde seferen ev nezele menzilen fe vedaa metâ'ahü hattâ havlehü hattan sümme kâle Allahu Rabbî lâ şerîke lehû hufiza metâ'uhû. hattâ havlehü hattan sümme kâle Allahu Rabbî lâ şerîke lehû hufiza metâ'uhû.

Ne kadar kolay bir dua! Peygamber Efendimiz öğretiyor, buyuruyor ki; Ne kadar kolay bir dua! Peygamber Efendimiz öğretiyor, buyuruyor ki;

"Sizden biriniz yolculuk istediği zaman veyahut bir konağa, bir eve, bir otele konaklamak için indiğinde"Sizden biriniz yolculuk istediği zaman veyahut bir konağa, bir eve, bir otele konaklamak için indiğinde konakladığı yere eşyasını koyduğu zaman etrafına bir çizgi çekse sonra da;konakladığı yere eşyasını koyduğu zaman etrafına bir çizgi çekse sonra da; 'Allah benim Rabbim'dir. 'Allah benim Rabbim'dir. O'nun şerîki, nazîri yoktur!' dese malı mahfuz kalır, kimse çalamaz!" O'nun şerîki, nazîri yoktur!' dese malı mahfuz kalır, kimse çalamaz!"

Rahmetli anacığım anlatırdı: Birisi Âyete'l-kürsî okumuş, kesesini sandığa koymuş.Rahmetli anacığım anlatırdı:

Birisi Âyete'l-kürsî okumuş, kesesini sandığa koymuş.
Sonra eve hırsız girmiş, sandığı açmış, keseyi görmüş, oh para dolu, hırsız sevinmiş. Sonra eve hırsız girmiş, sandığı açmış, keseyi görmüş, oh para dolu, hırsız sevinmiş. Çıkacak, geri dönmüş, kapıyı bulamıyor. Dönmüş dolaşmış, odanın kapısı yok.Çıkacak, geri dönmüş, kapıyı bulamıyor. Dönmüş dolaşmış, odanın kapısı yok. Allah Allah! Keseyi bırakmış, telaşa düşmüş, ondan sonra sandığı kapatmış,Allah Allah! Keseyi bırakmış, telaşa düşmüş, ondan sonra sandığı kapatmış, dönmüş bakmış kapı var, dışarıya çıkacak: dönmüş bakmış kapı var, dışarıya çıkacak:

"Kapıyı buldum!" demiş. Tekrar dönmüş, keseyi almış, bakmış yine kapı yok!"Kapıyı buldum!" demiş. Tekrar dönmüş, keseyi almış, bakmış yine kapı yok! Anlamış bir başka iş var bu işte, tevbe etmiş, sonra hırsız keseyi orada bırakmış. Anlamış bir başka iş var bu işte, tevbe etmiş, sonra hırsız keseyi orada bırakmış.

Allah her şeye kâdir. Gösteren de Allah, göstermeyen de Allah! Allah her şeye kâdir. Gösteren de Allah, göstermeyen de Allah!

Uyutur kalır, hani aklın belki ermez: Kapıyı nasıl bulamıyor? Uyutur kalır, hani aklın belki ermez:

Kapıyı nasıl bulamıyor?

Orada uyur kalır, derman vermez, felç gelir; Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdir.Orada uyur kalır, derman vermez, felç gelir; Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdir. Sana uzak bir ihtimal gibi mi geliyor?!.. Sana uzak bir ihtimal gibi mi geliyor?!..

Lev enne abden min ibâdillâhi kadime alallâhi ya'melü ehle's-semâvâti ve'l-ardinâ Lev enne abden min ibâdillâhi kadime alallâhi ya'melü ehle's-semâvâti ve'l-ardinâ min envâi'l-birri ve't-takvâ lem yezin miskâle zerratin mea selâsi hısâlin mea'l-ucubimin envâi'l-birri ve't-takvâ lem yezin miskâle zerratin mea selâsi hısâlin mea'l-ucubi ve eze'l-mü'minîne ve'l-kunûti min rahmetillâhi azze ve celle. ve eze'l-mü'minîne ve'l-kunûti min rahmetillâhi azze ve celle.

Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Eğer Allah'ın kullarından bir kul Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna"Eğer Allah'ın kullarından bir kul Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna yerle gök ehlinin amellerinin sevabı kadar çok sevapla gelse…" yerle gök ehlinin amellerinin sevabı kadar çok sevapla gelse…"

Namaz kılmış, oruç tutmuş, sadaka vermiş… Çok sevap işlemiş. Ne kadar? Namaz kılmış, oruç tutmuş, sadaka vermiş… Çok sevap işlemiş.

Ne kadar?

Bütün dünyadaki insanlar kadar, bütün gökteki melekler kadar çok hayr u hasenât işlemiş.Bütün dünyadaki insanlar kadar, bütün gökteki melekler kadar çok hayr u hasenât işlemiş. Hesap yerine, mahkeme-i kübrâya bu kadar büyük sevapla geldi. Hesap yerine, mahkeme-i kübrâya bu kadar büyük sevapla geldi. Çeşitli iyilikler ve takvâlar, günahlardan sakınmalarla ilgili kazanılmış bunca sevap ile geldi. Çeşitli iyilikler ve takvâlar, günahlardan sakınmalarla ilgili kazanılmış bunca sevap ile geldi.

Lem yezin miskâle zerratin mea selâsi hısâlin.Lem yezin miskâle zerratin mea selâsi hısâlin. "Şu üç vasıf onun üzerinde varken bir zerre kadar değmez, tutmaz, bu yaptığı işlerin kıymeti yok!" "Şu üç vasıf onun üzerinde varken bir zerre kadar değmez, tutmaz, bu yaptığı işlerin kıymeti yok!"

Demek ki çok kötü üç tane huy var, onlarla yapılan ameller fayda etmiyor. Bir: Demek ki çok kötü üç tane huy var, onlarla yapılan ameller fayda etmiyor.

Bir:

Yahu sen şu Türkiye'deki insanları yabana atma! Yahu sen şu Türkiye'deki insanları yabana atma!

Biz, [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetliyle beraber senelerce önce Ankara'ya gidiyorduk.Biz, [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetliyle beraber senelerce önce Ankara'ya gidiyorduk. Düzce'nin bir köyüne uğradık. Yanımızda bir Arap alimi var; sarıklı, cüppeli yabancı misafir.Düzce'nin bir köyüne uğradık. Yanımızda bir Arap alimi var; sarıklı, cüppeli yabancı misafir. Köye oturduk. Aşağı mahalleden bir ihtiyar, zayıf adamcağız geldi, yüzü çilli, çopurlu, çiçek bozuğu.Köye oturduk. Aşağı mahalleden bir ihtiyar, zayıf adamcağız geldi, yüzü çilli, çopurlu, çiçek bozuğu. Gözleri çapaklı, hasta. Dışından baksan beş para vermezsin;Gözleri çapaklı, hasta. Dışından baksan beş para vermezsin; öyle bir köyde, aşağı mahalleden bir zayıf insancağız geldi.öyle bir köyde, aşağı mahalleden bir zayıf insancağız geldi. Dış görünüşüne baksan sözünü dinlemek istemezsin.Dış görünüşüne baksan sözünü dinlemek istemezsin. Açtı ağzını, fasih Arapça ile tıkır tıkır, o Arap'la başladı ilmi mevzuları konuşmaya! Açtı ağzını, fasih Arapça ile tıkır tıkır, o Arap'la başladı ilmi mevzuları konuşmaya!

Yahu Düzce'nin bir köyünde ne arıyor bir alim?.. Yahu Düzce'nin bir köyünde ne arıyor bir alim?..

Belli olmaz işte, ötekisinden çok daha yüksek, nerelerde okumuş, meğerse neler biliyormuş amaBelli olmaz işte, ötekisinden çok daha yüksek, nerelerde okumuş, meğerse neler biliyormuş ama ihtiyarlamış bir kenarda kalmış! Hiç olmaz olur mu? ihtiyarlamış bir kenarda kalmış!

Hiç olmaz olur mu?

Türkiye'yi sen bilmiyorsun ki Türkiye'de Allah'ın nice kulları vardır! Türkiye'yi sen bilmiyorsun ki Türkiye'de Allah'ın nice kulları vardır!

Benim bir arkadaşım var, bir köylü. Allah bir zekâ vermiş, bir hafıza vermiş; zekâsının emsali yok.Benim bir arkadaşım var, bir köylü. Allah bir zekâ vermiş, bir hafıza vermiş; zekâsının emsali yok. Dil kurumuna bana kitap gönderin diye mektup yazmış. Çuvalla kitap göndermişler; hepsi kafasında,Dil kurumuna bana kitap gönderin diye mektup yazmış. Çuvalla kitap göndermişler; hepsi kafasında, hepsi sayfa sayfa kafasında, ne bilgi varsa hepsi adamın kafasında!hepsi sayfa sayfa kafasında, ne bilgi varsa hepsi adamın kafasında! Ne söylersen biliyor, ezbere! Ne söylersen biliyor, ezbere!

Bizim memlekete yakın bir yerde bir başka adam var.Bizim memlekete yakın bir yerde bir başka adam var. Ben gittim: "Hoş geldiniz Esad Bey!" dedi, adımı söyledi.Ben gittim: "Hoş geldiniz Esad Bey!" dedi, adımı söyledi. Ben ilk defa tanıyor gibiyim, adamı tanımıyorum. Çekine çekine yüzüne baktım, Ben ilk defa tanıyor gibiyim, adamı tanımıyorum. Çekine çekine yüzüne baktım, o bana adımla hitap etti. Benim böyle tanımadığımı anlayınca dedi ki; o bana adımla hitap etti. Benim böyle tanımadığımı anlayınca dedi ki;

"Sizinle bin dokuz yüz bilmem kaç senesinin, temmuz ayının bilmem kaçında,"Sizinle bin dokuz yüz bilmem kaç senesinin, temmuz ayının bilmem kaçında, Konya'da Mevlânâ türbesinin önünde karşılaşmıştık,Konya'da Mevlânâ türbesinin önünde karşılaşmıştık, yanınızda da filanca filanca filanca vardı, hatırladınız mı?" yanınızda da filanca filanca filanca vardı, hatırladınız mı?"

Adam ayı ile, günü ile söylüyor. Ben ne zaman oraya gittiğimi hâlâ söyleyemem,Adam ayı ile, günü ile söylüyor. Ben ne zaman oraya gittiğimi hâlâ söyleyemem, hâlâ söyleyemem, yine ben unutmuşum; o adıyla söylüyor. hâlâ söyleyemem, yine ben unutmuşum; o adıyla söylüyor.

Ziraat fakültesi profesörlerinden birisi, babası o beldenin kabristanında yatıyormuş.Ziraat fakültesi profesörlerinden birisi, babası o beldenin kabristanında yatıyormuş. Seneler senesi [babasının kabrine] gitmemiş. Sonra o memlekete gidince, o kasabaya,Seneler senesi [babasının kabrine] gitmemiş. Sonra o memlekete gidince, o kasabaya, gitmiş mezarlıkta babasının kabrinin başında hani babasına sevgisinden dolayı biraz Kur'ân-ı Kerîm okuyacak.gitmiş mezarlıkta babasının kabrinin başında hani babasına sevgisinden dolayı biraz Kur'ân-ı Kerîm okuyacak. Mezarı aramış ama bulamamış çünkü seneler geçmiş. Mezarı aramış ama bulamamış çünkü seneler geçmiş. Babasının kabrini bulamamış, çok aramış, çok mahcup olmuş, Babasının kabrini bulamamış, çok aramış, çok mahcup olmuş, ne yapacağım şimdi diye çok üzülmüş. Demişler ki; "Filanca hocaya git, o bilir." ne yapacağım şimdi diye çok üzülmüş. Demişler ki;

"Filanca hocaya git, o bilir."

Bu bizim hocaya gelmişler. Kendisi sormuş: Bu bizim hocaya gelmişler. Kendisi sormuş:

"Ben babamın kabrini bulamadım." deyince;"Ben babamın kabrini bulamadım." deyince; "Senin baban bin dokuz yüz kırk ikinin, bilmem hangi ayının, bilmem hangi günüde ölmüştü. "Senin baban bin dokuz yüz kırk ikinin, bilmem hangi ayının, bilmem hangi günüde ölmüştü. Bilmem hangi taraftaki, filanca servinin yanındaki filanca kabirdir!" diye oturduğu yerden söylemiş.Bilmem hangi taraftaki, filanca servinin yanındaki filanca kabirdir!" diye oturduğu yerden söylemiş. Gitmişler, kabri bulmuşlar. Allah'ın böyle kulları var, sen ne oluyorsun, dur bakalım nesin sen! Gitmişler, kabri bulmuşlar.

Allah'ın böyle kulları var, sen ne oluyorsun, dur bakalım nesin sen!

Öyle övünenler, öyle acayip insanlar var ki yanına yanaşılmaz. Öyle övünenler, öyle acayip insanlar var ki yanına yanaşılmaz. Öyle bir kravat taktı mı, bir ütülü pantolon giydi mi -Allah saklasın- yanına yaklaşılmaz. Öyle bir kravat taktı mı, bir ütülü pantolon giydi mi -Allah saklasın- yanına yaklaşılmaz.

"Filanca yerde tahsil görmüş, Amerika'ya da gitmiş…" "Filanca yerde tahsil görmüş, Amerika'ya da gitmiş…"

Mâşaallah iyi, Amerika'yı da görmüş, artık yanına yaklaşılmıyor. Ötekisi tahsilsiz kul! Mâşaallah iyi, Amerika'yı da görmüş, artık yanına yaklaşılmıyor. Ötekisi tahsilsiz kul!

Benim profesör hocamın bir arkadaşı vardı. Hafız Yusuf Efendi.Benim profesör hocamın bir arkadaşı vardı. Hafız Yusuf Efendi. Kuyumculuk yapmış, onu yapmış, bunu yapmış. Ufacık tefecik bir adamcağız. Kuyumculuk yapmış, onu yapmış, bunu yapmış. Ufacık tefecik bir adamcağız. O da esnaftan arta kalma bir ihtiyar. Bir manav dükkânında yatıyordu, kimse bilmez. O da esnaftan arta kalma bir ihtiyar. Bir manav dükkânında yatıyordu, kimse bilmez. Manav dükkânında yatıyor ama meyve satmıyor da öyle bir dükkânda köşede yatıyor.Manav dükkânında yatıyor ama meyve satmıyor da öyle bir dükkânda köşede yatıyor. Ama İran edebiyatından, Türk edebiyatından, Arap edebiyatından ne sorarsan söylüyor.Ama İran edebiyatından, Türk edebiyatından, Arap edebiyatından ne sorarsan söylüyor. Hepsi ezberinde! Lügati ezberlemiş, divanları ezberlemiş, şairleri ezberlemiş. Hepsi ezberinde! Lügati ezberlemiş, divanları ezberlemiş, şairleri ezberlemiş. Fuzûlî'nin divanı ezberinde, Hâfız-ı Şirâzî ezberinde, Şeyh Sâdî ezberinde…Fuzûlî'nin divanı ezberinde, Hâfız-ı Şirâzî ezberinde, Şeyh Sâdî ezberinde… Ufacık adam, bu kadar bilgi neresine sığmış. Allah'ın bir harikası! Ufacık adam, bu kadar bilgi neresine sığmış. Allah'ın bir harikası!

Benim askerlik yaptığım zamanda bizim bölükte, birlikte, takımda ufacık tefecik bir çocuk [vardı].Benim askerlik yaptığım zamanda bizim bölükte, birlikte, takımda ufacık tefecik bir çocuk [vardı]. Şöyle anlatırdı: "1957 senesinde Brezilya ile Macaristan arasında yapılan maç,Şöyle anlatırdı:

"1957 senesinde Brezilya ile Macaristan arasında yapılan maç,
Barcelona'da yapılan maçın, 57. dakikasında golü filanca atmıştı, bilmem ne yapmıştı…" Barcelona'da yapılan maçın, 57. dakikasında golü filanca atmıştı, bilmem ne yapmıştı…"

Böyle konuşuyor, hepsi ezberinde! "Peki 1962 olimpiyatlarında filanca yerde ne oldu?" Böyle konuşuyor, hepsi ezberinde!

"Peki 1962 olimpiyatlarında filanca yerde ne oldu?"

Tıkır tıkır söylüyor. "Ne oldu, o takımı say?.." Söylüyor. Tıkır tıkır söylüyor.

"Ne oldu, o takımı say?.."

Söylüyor.

"Golleri kim attı?" Söylüyor. Şu kadarcık bir adam. Dedim ki; "Golleri kim attı?"

Söylüyor. Şu kadarcık bir adam. Dedim ki;

"Yâ Rabbi! Şu kafayı bu çocukcağız bir hayra sarf etseydi, bu topun peşinde harcamasaydı"Yâ Rabbi! Şu kafayı bu çocukcağız bir hayra sarf etseydi, bu topun peşinde harcamasaydı büyük bir alim olurdu. Ya atom alimi olurdu ya fizikçi olurdu ya allame bir şey olurdu!" büyük bir alim olurdu. Ya atom alimi olurdu ya fizikçi olurdu ya allame bir şey olurdu!"

Zehir zemberek bir şey! Sen, Allah'ın böyle kulları varken [kendini ne sanıyorsun]?.. Zehir zemberek bir şey!

Sen, Allah'ın böyle kulları varken [kendini ne sanıyorsun]?..

Bir başka arkadaşın evine gittik, mühendis.Bir başka arkadaşın evine gittik, mühendis. Teknik üniversiteden altı tane meşhur hadis kitabını bitirmeden çıkmamış. Ben dedim ki; Teknik üniversiteden altı tane meşhur hadis kitabını bitirmeden çıkmamış. Ben dedim ki;

"Birisi var, Kur'ân-ı Kerîm'i seksen günde ezberlemiş." Başını salladı: "Birisi var, Kur'ân-ı Kerîm'i seksen günde ezberlemiş."


Başını salladı:

"Bendenize de bir aydan kısa zamanda nasip oldu." dedi. "Bendenize de bir aydan kısa zamanda nasip oldu." dedi.

Kur'ân-ı Kerîm'in hıfzı bir aydan kısa zamanda nasip olmuş.Kur'ân-ı Kerîm'in hıfzı bir aydan kısa zamanda nasip olmuş. Lisede Fransızca hocasına kızmış, hocaya kızdığı için Fransızca lügati ezberlemiş.Lisede Fransızca hocasına kızmış, hocaya kızdığı için Fransızca lügati ezberlemiş. Derste biraz çatışmışlar. Fransızca, Petit Larousse kitabını, lügatini ezberlemiş.Derste biraz çatışmışlar. Fransızca, Petit Larousse kitabını, lügatini ezberlemiş. Altı hadis kitabını -ki ciltlerledir- bitirmiş, Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiş, mühendis.Altı hadis kitabını -ki ciltlerledir- bitirmiş, Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiş, mühendis. Bir resmî evrakın altına yazmış: el-Mühendis el-âlî, el-müfessir, el-muhaddis. Bir resmî evrakın altına yazmış:

el-Mühendis el-âlî, el-müfessir, el-muhaddis.

Demek istiyor ki; "Yüksek mühendis, müfessir ve muhaddis olan filanca!" Demek istiyor ki; "Yüksek mühendis, müfessir ve muhaddis olan filanca!"

Kalabalık, 20-25 kişi evine ziyarete gitmiştik, biz de arkadaşlarla dedik ki; Kalabalık, 20-25 kişi evine ziyarete gitmiştik, biz de arkadaşlarla dedik ki;

"Yahu müfessir kime denir, muhaddis kime denir, bu lakapları kullanmak ayıp olmamış mı,"Yahu müfessir kime denir, muhaddis kime denir, bu lakapları kullanmak ayıp olmamış mı, kolay bir şey değil! Çünkü herkese muhaddis denmez, şu kadar hadis ezberinde olacak;kolay bir şey değil! Çünkü herkese muhaddis denmez, şu kadar hadis ezberinde olacak; herkese müfessir denmez, bir şeyler bilecek…" herkese müfessir denmez, bir şeyler bilecek…"

Bir taraftan içeriye meyve getiriyor, çay getiriyor, götürüyor; sözleri duydu.Bir taraftan içeriye meyve getiriyor, çay getiriyor, götürüyor; sözleri duydu. Gözlüğü var, yanımıza kadar geldi, bizim üstümüze eğildi: Gözlüğü var, yanımıza kadar geldi, bizim üstümüze eğildi:

"Şu anda yüz bin hadîs-i şerîften senetleri ile imtihana hazırım!" dedi. "Şu anda yüz bin hadîs-i şerîften senetleri ile imtihana hazırım!" dedi.

İşte şu kulaklarımla ben duydum. İşte şu kulaklarımla ben duydum.

"Peygamber Efendimiz'in yüz bin hadîs-i şerîfinden, hem de senet zincirleriyle beraber,"Peygamber Efendimiz'in yüz bin hadîs-i şerîfinden, hem de senet zincirleriyle beraber, hepsini tıkır tıkır söylemek üzere imtihana şu anda hazırım." dedi. hepsini tıkır tıkır söylemek üzere imtihana şu anda hazırım." dedi.

Hiç böyle bir insan duydunuz mu? Bak ben adını da söylerim, yerini de adresini de söylerim. Hiç böyle bir insan duydunuz mu? Bak ben adını da söylerim, yerini de adresini de söylerim.

Sen Allah'ın nice böyle kulları varken nasıl övünürsün, kim oluyorsun sen? Sen Allah'ın nice böyle kulları varken nasıl övünürsün, kim oluyorsun sen?

Onun için ucub güzel bir şey değil! El elden üstündür. Allah'ın nice kulları vardır. Onun için ucub güzel bir şey değil! El elden üstündür. Allah'ın nice kulları vardır.

Kore'de erlerimizden bir tanesi üşüyormuş, büzülmüş.Kore'de erlerimizden bir tanesi üşüyormuş, büzülmüş. Elbisesi de bol, bir iki numara büyük mü verdiler, ne yaptılar.Elbisesi de bol, bir iki numara büyük mü verdiler, ne yaptılar. Ufacık tefecik, soğuk havada büzülmüş, titriyor.Ufacık tefecik, soğuk havada büzülmüş, titriyor. Amerika'nın tekvando, judo şampiyonu orada: Amerika'nın tekvando, judo şampiyonu orada:

"Üşüyor musun?" demiş, ensesinden çektirtmiş. "Dokunma bana!" demiş. "Üşüyor musun?" demiş, ensesinden çektirtmiş.

"Dokunma bana!" demiş.

"Bu havada üşünür mü?.." filan, biraz daha takılınca"Bu havada üşünür mü?.." filan, biraz daha takılınca bizim o ufak tefek Mehmetçik o şampiyona bir girişmiş. bizim o ufak tefek Mehmetçik o şampiyona bir girişmiş. Küt, adam kendisini yerde bulmuş; kalkmış küt, yine yerde bulmuş. Küt, adam kendisini yerde bulmuş; kalkmış küt, yine yerde bulmuş.

Meğer köyünün pehlivanıymış. Ufacık tefecik ama kibir yok, ucub yok! Meğer köyünün pehlivanıymış. Ufacık tefecik ama kibir yok, ucub yok!

İkincisi: Ve eze'l-mü'minîn. "Mü'minleri ezalandırmış insan!" İkincisi:

Ve eze'l-mü'minîn. "Mü'minleri ezalandırmış insan!"

Bu da dünyanın ameli ile gelse kıymeti yok, mü'minleri ezalandırmış! Eza nasıl olur? Bu da dünyanın ameli ile gelse kıymeti yok, mü'minleri ezalandırmış!

Eza nasıl olur?

Elle olur, dille olur, hakaretle, başına çorap örmekle, iş çıkarmakla olur.Elle olur, dille olur, hakaretle, başına çorap örmekle, iş çıkarmakla olur. Mü'minleri ezalandırıyor, üzüyor, canını sıkıyor, mahzun ediyor. Mü'minleri ezalandırıyor, üzüyor, canını sıkıyor, mahzun ediyor.

Mü'minler Allah'ın velî kullarıdır! "Hocam, hepsi velî mi?" Hepsi! Mü'minler Allah'ın velî kullarıdır!

"Hocam, hepsi velî mi?"

Hepsi!

Vallâhu veliyyü'l-mü'minîn. "Allah mü'minlerin velîsidir. Mü'minler Allah'ın velîsidir." Vallâhu veliyyü'l-mü'minîn. "Allah mü'minlerin velîsidir. Mü'minler Allah'ın velîsidir."

O öyledir. Hepsinde, bütün mü'minlerde velâyet-i âmme, umumi bir velîlik vardır.O öyledir. Hepsinde, bütün mü'minlerde velâyet-i âmme, umumi bir velîlik vardır. Allah'ın velî kullarını hor görmeye gelmez. Allah'ın velî kullarını hor görmeye gelmez. İsterse çiftçi olsun.İsterse çiftçi olsun. Allah'ın kullarını ezmeye gelmez, üzmeye gelmez. Ezersen ne olur? Allah'ın kullarını ezmeye gelmez, üzmeye gelmez.

Ezersen ne olur?

Allah intikam alır, sevdiği kulu ezdin diye intikam alır.Allah intikam alır, sevdiği kulu ezdin diye intikam alır. Öyle eza, cefa eden kimse âhirete dağlar kadar, semalar, yerler kadar sevapla gelseÖyle eza, cefa eden kimse âhirete dağlar kadar, semalar, yerler kadar sevapla gelse fayda vermez. Mü'minleri de üzmeyeceğiz. Bundan çıkan netice nedir? fayda vermez. Mü'minleri de üzmeyeceğiz.

Bundan çıkan netice nedir?

Mü'minleri ezalandırmayacağız. Dikkat edelim; komşumuz ezalanmasın,Mü'minleri ezalandırmayacağız. Dikkat edelim; komşumuz ezalanmasın, ahbabımız ezalanmasın, kimseye bir ezamız, bir cefamız olmasın,ahbabımız ezalanmasın, kimseye bir ezamız, bir cefamız olmasın, herkese hayrımız dokunsun da şerrimiz gitmesin, sabrediverelim. Ama kimseyi üzmeyelim. herkese hayrımız dokunsun da şerrimiz gitmesin, sabrediverelim. Ama kimseyi üzmeyelim.

Üçüncüsü enteresan: Üçüncüsü enteresan:

Ve'l-kunûti min rahmetillâhi azze ve celle. "Allah'ın rahmetinden ümit kesmek!" Ve'l-kunûti min rahmetillâhi azze ve celle. "Allah'ın rahmetinden ümit kesmek!"

Kesemezsin! Allah'ın rahmetinden ümit kesemezsin, yasak!Kesemezsin! Allah'ın rahmetinden ümit kesemezsin, yasak! Allah'ın rahmetinden ümit kesemezsin, Allah affeder.Allah'ın rahmetinden ümit kesemezsin, Allah affeder. Ümit kesmek yok, çalış, çabala, korkma, merak etme! Ümit kesmek yok, çalış, çabala, korkma, merak etme!

Evliyâullahtan birisi -talebesi de evliyâullahtanmış, müridi de evliyâullahtanmış-Evliyâullahtan birisi -talebesi de evliyâullahtanmış, müridi de evliyâullahtanmış- bakmış hocasının adı Arş-ı Âlâ'da, Levh-i Mahfûz'da cehennemlikler arasında yazılıyor.bakmış hocasının adı Arş-ı Âlâ'da, Levh-i Mahfûz'da cehennemlikler arasında yazılıyor. Utana sıkıla: "Efendim, ben keşfimde gördüm ki Utana sıkıla:

"Efendim, ben keşfimde gördüm ki
isminiz ehl-i cehennem isimleri arasında yazılıyor…" demiş. Utana sıkıla anlatmış. isminiz ehl-i cehennem isimleri arasında yazılıyor…" demiş.

Utana sıkıla anlatmış.

"Evladım, ben onu senelerdir görüyorum."Evladım, ben onu senelerdir görüyorum. Ben Allah'a cennet için cehennem için ibadet etmiyorum ki! Kuluyum, ibadet edeceğim. Ben Allah'a cennet için cehennem için ibadet etmiyorum ki! Kuluyum, ibadet edeceğim. Dilerse sever, cennetine sokar; dilerse azap eder, kendisi bilir!Dilerse sever, cennetine sokar; dilerse azap eder, kendisi bilir! Ben onu senelerdir görüyorum, üzme canını!" demiş. O anda bakmışlar, yazı değişmiş! Ben onu senelerdir görüyorum, üzme canını!" demiş.

O anda bakmışlar, yazı değişmiş!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi rahmetine gark eylesin. Fâtiha-yı şerîfe mea'l-Besmele. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi rahmetine gark eylesin.

Fâtiha-yı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2