Namaz Vakitleri

2 Cemâziye'l-Âhir 1446
03 Aralık 2024
İmsak
06:33
Güneş
08:04
Öğle
12:59
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Allah İçin Sevmek, Allah İçin Kızmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Recep 1421 / 13.10.2000
AKRA- İsveç

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Çarşıda Pazarda Tesbihin Sevabı, Kış Mü’minin Baharıdır, Şirkin Gizli Oluşu, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah İçin Sevmek, Allah İçin Kızmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Recep 1421 / 13.10.2000
AKRA- İsveç

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Çarşıda Pazarda Tesbihin Sevabı, Kış Mü’minin Baharıdır, Şirkin Gizli Oluşu, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Cenâb-ı Hakk'ın tüm hayırları, lütufları üzerinize olsun.Cenâb-ı Hakk'ın tüm hayırları, lütufları üzerinize olsun. Hem dünyada hem âhirette Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin. Hem dünyada hem âhirette Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden Deylemî rahmetullahi aleyh'in Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallahu veche Efendimiz'denDeylemî rahmetullahi aleyh'in Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallahu veche Efendimiz'den rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfle sohbetime başlamak istiyorum. rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfle sohbetime başlamak istiyorum.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;

Essûku dâru sehvin ve gafletin, femen sebbeha fîhâ tesbîhatenEssûku dâru sehvin ve gafletin, femen sebbeha fîhâ tesbîhaten ketebe'llâhu lehû bihâ elfe elfi hasenetin ve men kâle lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhketebe'llâhu lehû bihâ elfe elfi hasenetin ve men kâle lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh kâne fî civâri'llâhi hattâ yümsiye. Sadaka Resûlüllâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl. kâne fî civâri'llâhi hattâ yümsiye. Sadaka Resûlüllâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.

Bu, çarşı-pazar yeriyle ilgili bir hadîs-i şerîf. Bu, çarşı-pazar yeriyle ilgili bir hadîs-i şerîf.

Sûk -kaf harfi ile sin, vav, kaf ile- Arapça'da "çarşı, pazar yeri” demek.Sûk -kaf harfi ile sin, vav, kaf ile- Arapça'da "çarşı, pazar yeri” demek. Burada insanlar toplanır, satıcılar mallarını tezgâhlara koyarlar.Burada insanlar toplanır, satıcılar mallarını tezgâhlara koyarlar. Müşteriler gelir, orada istedikleri mallara bakarlar.Müşteriler gelir, orada istedikleri mallara bakarlar. Ölçülür, tartılır, paraları verilir veya başka bir malla değiştirilir.Ölçülür, tartılır, paraları verilir veya başka bir malla değiştirilir. Böylece alışverişler yapılır. Çarşı pazar yeri, böyle bir yer. Böylece alışverişler yapılır. Çarşı pazar yeri, böyle bir yer.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; es-Sûku dâru sehvin ve ğafletin.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

es-Sûku dâru sehvin ve ğafletin.
"Pazar yeri, yanılma ve gaflet yeridir. Gaflet ve yanılma yurdudur.” "Pazar yeri, yanılma ve gaflet yeridir. Gaflet ve yanılma yurdudur.”

Neden çarşı pazar yanılma yeridir, gaflet yeridir? Neden çarşı pazar yanılma yeridir, gaflet yeridir?

Çünkü, alışverişin hakkâniyetle yapılması lazım!Çünkü, alışverişin hakkâniyetle yapılması lazım! İki tarafın Cenâb-ı Hakk'ın koyduğu adaletli kurallara riayet etmesi lazım.İki tarafın Cenâb-ı Hakk'ın koyduğu adaletli kurallara riayet etmesi lazım. Satıcının doğru sözlü olması lazım. Malını haksız yere allayıp pullayıp methetmemesi lazım.Satıcının doğru sözlü olması lazım. Malını haksız yere allayıp pullayıp methetmemesi lazım. Mostra yapıp altına kötüleri koyup aldatmaca yapmaması lazım.Mostra yapıp altına kötüleri koyup aldatmaca yapmaması lazım. İslâmî bir pazar yerinde ticaret ahlâkına ait uyulması gereken kurallar var. İslâmî bir pazar yerinde ticaret ahlâkına ait uyulması gereken kurallar var.

Hz. Ömer Efendimiz sorarmış; "Hangi alışveriş helâldir, hangi alışverişe haram katışır?Hz. Ömer Efendimiz sorarmış;

"Hangi alışveriş helâldir, hangi alışverişe haram katışır?
Şeriate, kânûn-i ilâhîye hangisi aykırıdır? Şeriate, kânûn-i ilâhîye hangisi aykırıdır? Halifeliği zamanında imtihan edermiş soru sorarmış bilemeyeni cezalandırırmış.Halifeliği zamanında imtihan edermiş soru sorarmış bilemeyeni cezalandırırmış. 'Nasıl alışveriş olursa faiz olur, faize girer?' diye sorarmış. 'Nasıl alışveriş olursa faiz olur, faize girer?' diye sorarmış.

Bu ticaret âdâbını, ahkâmını müslümanların, ticaretle meşgul olanların bilmesi lazım. Bu ticaret âdâbını, ahkâmını müslümanların, ticaretle meşgul olanların bilmesi lazım.

Herkesin bilmesi gerekir; çünkü hepimiz az çok çarşıya pazara gidiyoruz, bir şeyler alıyoruz, veriyoruz.Herkesin bilmesi gerekir; çünkü hepimiz az çok çarşıya pazara gidiyoruz, bir şeyler alıyoruz, veriyoruz. Tabi o alışverişte kurallara uygun olmayan işler yapılırsa sehiv olur, yanılma olur. Tabi o alışverişte kurallara uygun olmayan işler yapılırsa sehiv olur, yanılma olur.

Bir de "Yanılma ve gaflet yeridir.” diyor. Bir de "Yanılma ve gaflet yeridir.” diyor.

Tabi satıcı, çarşıda malını satıp para kazanmak istiyor.Tabi satıcı, çarşıda malını satıp para kazanmak istiyor. Alıcı da iyi bir mal almak istiyor ve iyi malı ucuza almak istiyor.Alıcı da iyi bir mal almak istiyor ve iyi malı ucuza almak istiyor. Bir kazanç hırsı var, dünyalık maddî birtakım düşünceler var.Bir kazanç hırsı var, dünyalık maddî birtakım düşünceler var. Bu hırslar insanın gözünü bürürse Cenâb-ı Hak'tan gafil olur.Bu hırslar insanın gözünü bürürse Cenâb-ı Hak'tan gafil olur. Cenâb-ı Hakk'ın her şeyi gördüğünü, bildiğini, her yerde hâzır ve nâzır olduğunu düşünemez. Cenâb-ı Hakk'ın her şeyi gördüğünü, bildiğini, her yerde hâzır ve nâzır olduğunu düşünemez. Gafletle yanlış işler yapar; belki de haramlara bulaşır. Gafletle yanlış işler yapar; belki de haramlara bulaşır.

Bu çok olur. Yalan yere yeminler, hileli mallar; belki hileli paralar olur.Bu çok olur. Yalan yere yeminler, hileli mallar; belki hileli paralar olur. Eskiden paranın da hâlisi ve kalpı, sahtesi olurmuş. Eskiden paranın da hâlisi ve kalpı, sahtesi olurmuş. Belki şimdi de sahte para yine bahis konusu. İşte böyle bir yer. Belki şimdi de sahte para yine bahis konusu. İşte böyle bir yer.

İnsan oraya girdiği zaman tehlikeli bir mıntıkaya giriyor.İnsan oraya girdiği zaman tehlikeli bir mıntıkaya giriyor. Hata yapılabilen, insanı Allah'ın rızasına aykırı durumlara düşürebilen bir yere girmiş oluyor.Hata yapılabilen, insanı Allah'ın rızasına aykırı durumlara düşürebilen bir yere girmiş oluyor. Dikkat etmesi lazım. Mühim olan Allah'ın rızasını kazanmak, Dikkat etmesi lazım. Mühim olan Allah'ın rızasını kazanmak, Allah'ın rızasına aykırı iş yapmamak, haramlara, günahlara bulaşmamak. Müslümanın ana fikri budur. Allah'ın rızasına aykırı iş yapmamak, haramlara, günahlara bulaşmamak. Müslümanın ana fikri budur.

Şimdi böyle bir yere giren imanlı bir kimse ne yapacak? Tesbih çekecek, Allah'a sığınacak. Şimdi böyle bir yere giren imanlı bir kimse ne yapacak?

Tesbih çekecek, Allah'a sığınacak.

Burada Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Fe men sebbeha fîhâ tesbîhaten.Burada Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Fe men sebbeha fîhâ tesbîhaten.
"Kim bu pazar yerinde, çarşı yerinde bir tesbih söylerse.” "Kim bu pazar yerinde, çarşı yerinde bir tesbih söylerse.”

Tesbih ne demek? Sübhânallah demek. Tesbihin de tabii çeşitleri var.Tesbih ne demek?

Sübhânallah demek. Tesbihin de tabii çeşitleri var.
Kur'ân-ı Kerîm'de de Sübhâne ile başlayan pek çok âyet var.Kur'ân-ı Kerîm'de de Sübhâne ile başlayan pek çok âyet var. Bizim Evrâd-ı Şerîfe'mizde bu tesbihatla ilgili ayetlerin olduğu bir gün de var.Bizim Evrâd-ı Şerîfe'mizde bu tesbihatla ilgili ayetlerin olduğu bir gün de var. Kardeşlerimiz, oradan, "pazar günü evradı”ndan hatırlayabilir. Kardeşlerimiz, oradan, "pazar günü evradı”ndan hatırlayabilir.

Tesbihlerin, Allah'ı tesbih etmenin, Sübhânallah demenin güzel ibareleri, çeşitleri var. Hepsi güzel.Tesbihlerin, Allah'ı tesbih etmenin, Sübhânallah demenin güzel ibareleri, çeşitleri var. Hepsi güzel. Mesela Âdem aleyhisselam'ın tesbihi, Nuh aleyhisselam'ın tesbihi, Yunus aleyhisselam'ın tesbihi... Mesela Âdem aleyhisselam'ın tesbihi, Nuh aleyhisselam'ın tesbihi, Yunus aleyhisselam'ın tesbihi...

Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn.Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn. gibi, âyetlerde olan, hadîs-i şerîflerde olan tesbihler var. gibi, âyetlerde olan, hadîs-i şerîflerde olan tesbihler var.

"Kim orada bir tesbih okursa, tesbih sözü söylerse, ketebe'llâhu lehû bihâ bu tesbih sözünden"Kim orada bir tesbih okursa, tesbih sözü söylerse, ketebe'llâhu lehû bihâ bu tesbih sözünden dolayı, dilinde ifade ettiği bu güzel sözden dolayı Allah ona elfe elfi hasene yazar.” dolayı, dilinde ifade ettiği bu güzel sözden dolayı Allah ona elfe elfi hasene yazar.”

Bu elfe elfi hasene, "bin kere bin hasene” demek.Bu elfe elfi hasene, "bin kere bin hasene” demek. Bin kere bin de milyon eder. "Bir milyon hasene” yazar. Bin kere bin de milyon eder. "Bir milyon hasene” yazar.

Tesbihin anlamı ne, mânası ne? Biz Kur'ân-ı Kerîm'de de tesbih sözünü okuyoruz.Tesbihin anlamı ne, mânası ne?

Biz Kur'ân-ı Kerîm'de de tesbih sözünü okuyoruz.
Namazda da rükûda, Sübhâne rabbiye'l-azîm diyoruz; secde de Sübhâne rabbiye'l-a'lâ diyoruz.Namazda da rükûda, Sübhâne rabbiye'l-azîm diyoruz; secde de Sübhâne rabbiye'l-a'lâ diyoruz. Ayrıca Kur'an okuduğumuz ayetlerin içinde de tesbih sözleri geçiyordur. Ayrıca Kur'an okuduğumuz ayetlerin içinde de tesbih sözleri geçiyordur.

Tesbih ne demek? Sübhânallah ne demek? Sübhâne rabbiye'l-azîm, Sübhâne rabbiye'l-a'lâ ne demek?Tesbih ne demek? Sübhânallah ne demek? Sübhâne rabbiye'l-azîm, Sübhâne rabbiye'l-a'lâ ne demek? Türkçe'de bunu hangi söz ifade eder, nasıl anlatabiliriz? Türkçe'de bunu hangi söz ifade eder, nasıl anlatabiliriz?

Sübhânallah demek, Cenâb-ı Hakk'ın; Rabbimiz, âlemlerin rabbi, Yaradanımız, MevlâmızSübhânallah demek, Cenâb-ı Hakk'ın; Rabbimiz, âlemlerin rabbi, Yaradanımız, Mevlâmız Allahu Teâlâ hazretlerinin her türlü noksandan, eksiklikten,Allahu Teâlâ hazretlerinin her türlü noksandan, eksiklikten, kusurdan, ayıptan münezzeh olduğunu ifade etmektir. kusurdan, ayıptan münezzeh olduğunu ifade etmektir. "Yâ Rabbi! Senin hiç eksiğin, kusurun, yanlışın, hatan yok. "Yâ Rabbi! Senin hiç eksiğin, kusurun, yanlışın, hatan yok. Her şeyin en güzel, en mükemmel!” demektir. Her şeyin en güzel, en mükemmel!” demektir.

Onun için Sübhânallah sözünü hayran olunacak ve hayret edilecek yerlerde söylerlerdi.Onun için Sübhânallah sözünü hayran olunacak ve hayret edilecek yerlerde söylerlerdi. İslâmî âdâba göre ecdadımız, selef-i sâlihînimiz, hayatta çeşitli şeylerle karşılaştığı zaman,İslâmî âdâba göre ecdadımız, selef-i sâlihînimiz, hayatta çeşitli şeylerle karşılaştığı zaman, kendi duygularını frenlemek için veya kendi duygularını karşı tarafa ifade etmek içinkendi duygularını frenlemek için veya kendi duygularını karşı tarafa ifade etmek için güzel sözleri kullanırlardı. Mesela beğendikleri, hayret ettikleri bir şey olduğu zaman,güzel sözleri kullanırlardı. Mesela beğendikleri, hayret ettikleri bir şey olduğu zaman, Allâhu ekber! diye bağırırlardı, seslenirlerdi. Allâhu ekber! diye bağırırlardı, seslenirlerdi.

Mesela Duhâ suresi indiği zaman, sahabe-i kirâm oradaki o müjdeleri duyunca,Mesela Duhâ suresi indiği zaman, sahabe-i kirâm oradaki o müjdeleri duyunca, sureyi dinledikten sonra Allâhu ekber! "Cenâb-ı Hak en büyüktür!” diye tekbir getirmişlerdi.sureyi dinledikten sonra Allâhu ekber! "Cenâb-ı Hak en büyüktür!” diye tekbir getirmişlerdi. Bu bizim alkışımız gibi, hayranlık duyunca şakır şakır bir alkış tufanı koptuğu gibi; Bu bizim alkışımız gibi, hayranlık duyunca şakır şakır bir alkış tufanı koptuğu gibi; meydanda ise "Yaşa, varol!” sözü gibi.meydanda ise "Yaşa, varol!” sözü gibi. Ama o makamda tabi, İslâmî edebe göre güzel bir söz söyleniyor. 'Allâhu ekber' deniliyor. Ama o makamda tabi, İslâmî edebe göre güzel bir söz söyleniyor. 'Allâhu ekber' deniliyor.

Kızdığı zaman, karşı tarafta kendisini üzecek davranışlar olduğu zaman,Kızdığı zaman, karşı tarafta kendisini üzecek davranışlar olduğu zaman, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyil-azîm denirdi. Veya Lâ ilâhe illallah denirdi. lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyil-azîm denirdi. Veya Lâ ilâhe illallah denirdi. Veya şimdi hacca, umreye gittiğimiz zaman görüyoruz.Veya şimdi hacca, umreye gittiğimiz zaman görüyoruz. Araplar birbirleriyle münakaşa ediyorlar.Araplar birbirleriyle münakaşa ediyorlar. Birbirleriyle biraz yüksek sesle sözler söylenmeye başladığı zaman; Birbirleriyle biraz yüksek sesle sözler söylenmeye başladığı zaman;

Sallû alen-nebiyyi! "Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getir!” diyorlar. Sallû alen-nebiyyi! "Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getir!” diyorlar.

O da tabi; "Hayır, getirmem!” diyemiyor; Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed diyor.O da tabi; "Hayır, getirmem!” diyemiyor; Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed diyor. Böylece kızışan ortam serinlemiş oluyor, kızgınlık dağılıyor, şeytana fırsat verilmemiş oluyor. Böylece kızışan ortam serinlemiş oluyor, kızgınlık dağılıyor, şeytana fırsat verilmemiş oluyor.

Sübhânallah ne demek? "Yâ Rabbi! Sen her türlü noksandan münezzehsin!Sübhânallah ne demek?

"Yâ Rabbi! Sen her türlü noksandan münezzehsin!
Her türlü kemâlâtın sahibisin, hâlikısın, mâlikisin!” demek. Her türlü kemâlâtın sahibisin, hâlikısın, mâlikisin!” demek.

Onun için güzel bir şey, hayran olunacak bir şey gördüğü zaman da selef-i sâlihînimiz, "Sübhânallah!” derlerdi. Onun için güzel bir şey, hayran olunacak bir şey gördüğü zaman da selef-i sâlihînimiz, "Sübhânallah!” derlerdi.

"Sübhânallah, ne kadar güzel manzara!” "Sübhânallah, ne kadar güzel bir çiçek,"Sübhânallah, ne kadar güzel manzara!” "Sübhânallah, ne kadar güzel bir çiçek, ne hoş koku!” filân gibi söylerlerdi. ne hoş koku!” filân gibi söylerlerdi.

İşte burada da, pazar yerine girildiği zaman böyle bir tesbih söylemenin mükâfâtı bildiriliyor. İşte burada da, pazar yerine girildiği zaman böyle bir tesbih söylemenin mükâfâtı bildiriliyor.

Demek ki biz de zikrederek, Allah'ı düşünerek, Cenâb-ı Hakk'a böyle tesbih ederekDemek ki biz de zikrederek, Allah'ı düşünerek, Cenâb-ı Hakk'a böyle tesbih ederek pazar yerine girersek inşaallah hatalardan, günahlardan, o çarşının,pazar yerine girersek inşaallah hatalardan, günahlardan, o çarşının, pazarın şeytanca işlerinden, şeytanın aldatmalarından korunuruz. pazarın şeytanca işlerinden, şeytanın aldatmalarından korunuruz.

Ve men kâle lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.Ve men kâle lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. "Her kim de lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh derse.” "Her kim de lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh derse.”

Bu ne demek? "Allah'ınkinden başka hiçbir güç ve kuvvet yok.Bu ne demek?

"Allah'ınkinden başka hiçbir güç ve kuvvet yok.
Bütün güç ve kuvvet Allah'ındır. O kâdir-i mutlaktır, ne isterse onu yapar. Bütün güç ve kuvvet Allah'ındır. O kâdir-i mutlaktır, ne isterse onu yapar. O müsaade ederse başka şeyler de olabilir, etmezse olmaz!” demek. O müsaade ederse başka şeyler de olabilir, etmezse olmaz!” demek.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh sözü de çok mühim bir sözdür, buna da havkale derler.Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh sözü de çok mühim bir sözdür, buna da havkale derler. Havkale, "lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” demektir. Tesbih de, "Sübhânallah” demektir. Havkale, "lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” demektir. Tesbih de, "Sübhânallah” demektir.

"Böyle havkale eyleyen, 'lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh' diyen.” "Böyle havkale eyleyen, 'lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh' diyen.”

Kâne fî civâri'llâhi hattâ yümsiye. "Akşam oluncaya kadar.” Kâne fî civâri'llâhi hattâ yümsiye. "Akşam oluncaya kadar.”

Akşam olunca tabi pazar yeri dağılacak. Gündüzle kâimdi. Gece oldu mu, ışık olmadığından,Akşam olunca tabi pazar yeri dağılacak. Gündüzle kâimdi. Gece oldu mu, ışık olmadığından, akşam vakti gelmeden evvel herkes metaını toplar, gideceği yere giderdi. akşam vakti gelmeden evvel herkes metaını toplar, gideceği yere giderdi.

"Akşama kadar Cenâb-ı Hakk'ın hıfz u himâyesinde, korumasında olur.” "Akşama kadar Cenâb-ı Hakk'ın hıfz u himâyesinde, korumasında olur.”

Çünkü bütün güç ve kuvvetin Allah'ta olduğunu anlamış, şuurlu bir müslüman.Çünkü bütün güç ve kuvvetin Allah'ta olduğunu anlamış, şuurlu bir müslüman. "Sen bu şuura ermişsin.” diye, Cenâb-ı Hak onu sever ve gafletten, hatadan, yanlıştan,"Sen bu şuura ermişsin.” diye, Cenâb-ı Hak onu sever ve gafletten, hatadan, yanlıştan, aldatılmaktan, zarara uğratılmaktan, artık her türlü istemediği şeyden korur.aldatılmaktan, zarara uğratılmaktan, artık her türlü istemediği şeyden korur. Cenâb-ı Hakk'ın himayesinde olunca, zararlı bir şeye mâruz kalmaz. Cenâb-ı Hakk'ın himayesinde olunca, zararlı bir şeye mâruz kalmaz.

O halde çarşıya pazara gittiğimiz zaman tesbih söyleyelim, Sübhânallah diyelim;O halde çarşıya pazara gittiğimiz zaman tesbih söyleyelim, Sübhânallah diyelim; veya Sübhânallâhi ve'l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illlallâhu vallâhu ekber diyelim.veya Sübhânallâhi ve'l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illlallâhu vallâhu ekber diyelim. Sonunda bu da zikredildiği için, Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyil-azîm diyelim!.. Sonunda bu da zikredildiği için, Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyil-azîm diyelim!..

Demek ki namazların sonrasında,Demek ki namazların sonrasında, Âyetel-kürsî'yi okumadan evvel okuduğumuz tesbihi söylersek, orada bunların hepsi var: Âyetel-kürsî'yi okumadan evvel okuduğumuz tesbihi söylersek, orada bunların hepsi var:

Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illlallâhu vallâhu ekber,Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illlallâhu vallâhu ekber, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm. ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm.

Demek ki pazar yerine girdiğiniz zaman, dilinizle bu sözleri söyleyin de,Demek ki pazar yerine girdiğiniz zaman, dilinizle bu sözleri söyleyin de, bu sevapları Cenâb-ı Hak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bize bildirdiği,bu sevapları Cenâb-ı Hak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bize bildirdiği, müjdelediği, vaat ettiği şekilde sizlere ihsân eylesin.müjdelediği, vaat ettiği şekilde sizlere ihsân eylesin. Sizi korusun, çarşının pazarın şerrine uğratmasın. Hayrına erdirsin.Sizi korusun, çarşının pazarın şerrine uğratmasın. Hayrına erdirsin. Ticaretiniz, alışınız verişiniz hayırlı olsun. İşiniz rast gitsin. Ticaretiniz, alışınız verişiniz hayırlı olsun. İşiniz rast gitsin.

Bu birinci hadîs-i şerîf. İnşaallah üç tane okuruz. Bu birinci hadîs-i şerîf. İnşaallah üç tane okuruz.

İkinci hadîs-i şerîfe geliyorum. Bu da çok çok hoşuma giden bir hadîs-i şerîftir.İkinci hadîs-i şerîfe geliyorum. Bu da çok çok hoşuma giden bir hadîs-i şerîftir. Ebû Saîd radıyallahu anh hazretleri rivayet etmiş. Ebû Saîd radıyallahu anh hazretleri rivayet etmiş. Muhtelif kitaplarda kaydedilmiş, muhtelif ibareleri var.Muhtelif kitaplarda kaydedilmiş, muhtelif ibareleri var. Ahmet b. Hanbel'de, İbn Abdilber'de, Dare Kutni'de, Askeri'de, Beyhaki'de var. Ahmet b. Hanbel'de, İbn Abdilber'de, Dare Kutni'de, Askeri'de, Beyhaki'de var.

Efendimiz buyuruyor ki; Efendimiz buyuruyor ki;

eş-Şitâü rebîu'l-mü'min, kasura nehârühû fe-sıyâmehû ve tâle leylühû fe-kâmeh. eş-Şitâü rebîu'l-mü'min, kasura nehârühû fe-sıyâmehû ve tâle leylühû fe-kâmeh.

Ne kadar hoş, ne kadar tatlı bir hadîs-i şerîf.Ne kadar hoş, ne kadar tatlı bir hadîs-i şerîf. İnşaallah, hattat kardeşlerimiz güzelce yazarlar, duvarlara asılır. İnşaallah, hattat kardeşlerimiz güzelce yazarlar, duvarlara asılır.

Şitâ, Arapça'da "kış” demek. Sayf, "yaz” demek.Şitâ, Arapça'da "kış” demek. Sayf, "yaz” demek. Rihlete'ş-şitâi ves-sayf diye sureden hatırlayacaksınız.Rihlete'ş-şitâi ves-sayf diye sureden hatırlayacaksınız. Sayf'ın yaz olduğunu, "sayfiye” kelimesinden hatırınızda tutabilirsiniz.Sayf'ın yaz olduğunu, "sayfiye” kelimesinden hatırınızda tutabilirsiniz. Sayfiye, yazın gidilen köşkler, deniz kenarları, bağlık bahçelik çiftlik yerlere deniliyor; Sayfiye, yazın gidilen köşkler, deniz kenarları, bağlık bahçelik çiftlik yerlere deniliyor; "yazlık” demek. "yazlık” demek.

Rebi' de "ilkbahar” demek.Rebi' de "ilkbahar” demek. Şimdi burada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz,Şimdi burada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, iki mevsimi yan yana söyleyerek, bir nükte, bir edebî sanat, bir güzel söz ifade buyurmuş: iki mevsimi yan yana söyleyerek, bir nükte, bir edebî sanat, bir güzel söz ifade buyurmuş:

eş-Şitâü rebîu'l-mü'min. "Kış mevsimi, mü'minin baharıdır.” eş-Şitâü rebîu'l-mü'min. "Kış mevsimi, mü'minin baharıdır.”

Ne kadar güzel! Kıştır ama mü'min için ilkbahar gibidir. İlkbaharı severiz. Neden? Ne kadar güzel!

Kıştır ama mü'min için ilkbahar gibidir. İlkbaharı severiz.

Neden?

Kışın soğuktur, ayazdır, dondurucudur. Köylerde, dağlarda çeşitli sıkıntılar olur.Kışın soğuktur, ayazdır, dondurucudur. Köylerde, dağlarda çeşitli sıkıntılar olur. Yakıt olmazsa insan evde üşür. Abdest alacağı zaman elleri, ayakları üşür. Eli yüzü çatlar.Yakıt olmazsa insan evde üşür. Abdest alacağı zaman elleri, ayakları üşür. Eli yüzü çatlar. İlaç sürülecek olur, çatlakları sızlar. Çeşitli zorlukları, meşakkatleri vardır. İlaç sürülecek olur, çatlakları sızlar. Çeşitli zorlukları, meşakkatleri vardır.

Ama ilkbahar geldi mi havalar yumuşar. Koyunlar kuzularını dünyaya getirir.Ama ilkbahar geldi mi havalar yumuşar. Koyunlar kuzularını dünyaya getirir. Kuzular meleşir, kelebekler uçar, kuşlar öter.Kuzular meleşir, kelebekler uçar, kuşlar öter. Çayırlar, çimenler yemyeşil olur, çiçeklerle bezenir, halı gibi olur.Çayırlar, çimenler yemyeşil olur, çiçeklerle bezenir, halı gibi olur. Gökyüzünde bereketli bulutlar, yağmurlar yağdırır. Şırıl şırıl sular akar.Gökyüzünde bereketli bulutlar, yağmurlar yağdırır. Şırıl şırıl sular akar. Şairlere ilham kaynağı olan, şiirlere konu olan bir güzel mevsim. Şairlere ilham kaynağı olan, şiirlere konu olan bir güzel mevsim.

Onun için baharı çok severler, nev-bahar derler.Onun için baharı çok severler, nev-bahar derler. Biz "ilkbahar” diyoruz. Bu herkesin sevdiği bir mevsimdir.Biz "ilkbahar” diyoruz. Bu herkesin sevdiği bir mevsimdir. 'En çok sevdiğin mevsim hangisi?' diye sorulsa ahalinin çoğunluğu acaba baharı mı tercih eder,'En çok sevdiğin mevsim hangisi?' diye sorulsa ahalinin çoğunluğu acaba baharı mı tercih eder, yoksa tatil oluyor, bağ bahçe geziyoruz diye yazı mı tercih eder bilmem ama bahar güzel bir mevsimdir. yoksa tatil oluyor, bağ bahçe geziyoruz diye yazı mı tercih eder bilmem ama bahar güzel bir mevsimdir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de kışı methediyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de kışı methediyor:

"Kış mü'minin baharıdır.” diyor. "Kış mü'minin baharıdır.” diyor.

"İnsanların baharı sevdiği gibi, mü'min kışı sever, kıştan memnundur.” "İnsanların baharı sevdiği gibi, mü'min kışı sever, kıştan memnundur.”

Sonra güzelce de izah ediyor: Sonra güzelce de izah ediyor:

Kasura nehâruhû. "Gündüzü kısadır.” Kasura nehâruhû. "Gündüzü kısadır.”

Kışın gündüzler kısa olur, saat olarak azdır; geceler uzundur. Kışın gündüzler kısa olur, saat olarak azdır; geceler uzundur.

Fe-sâmehû. "Mü'min de o kısa günde orucu kolay tutar, rahat tutar. Orucu tutuverir, sevabı kazanır.” Fe-sâmehû. "Mü'min de o kısa günde orucu kolay tutar, rahat tutar. Orucu tutuverir, sevabı kazanır.”

Bir de harman zamanında, gündüzün çok uzun sürdüğü ve sıcağın çok olduğu,Bir de harman zamanında, gündüzün çok uzun sürdüğü ve sıcağın çok olduğu, insanın çok susadığı, göğsünü bağrını açıp da rüzgâr aradığı zamanı düşünün. insanın çok susadığı, göğsünü bağrını açıp da rüzgâr aradığı zamanı düşünün. O zaman oruç tutarken, akşama kadar ağzının nasıl kuruyacağını düşünün.O zaman oruç tutarken, akşama kadar ağzının nasıl kuruyacağını düşünün. O harman vaktinde, bizim eski dedelerimizin, bir taraftan harman yaparken, döğen çevirirken,O harman vaktinde, bizim eski dedelerimizin, bir taraftan harman yaparken, döğen çevirirken, bir taraftan oruç tuttukları zamanları ben hatırlarım. Allah sevaplarını çok eylesin. Zordur. bir taraftan oruç tuttukları zamanları ben hatırlarım. Allah sevaplarını çok eylesin. Zordur.

Kışın gündüz kısa olduğu için oruç tutmak kolaydır. Kışın gündüz kısa olduğu için oruç tutmak kolaydır.

"Kış mü'minin ilkbaharıdır."Kış mü'minin ilkbaharıdır. Çünkü gündüzü kısa oldu, o da gündüzünde oruç tuttu.” diyor Peygamber Efendimiz. Çünkü gündüzü kısa oldu, o da gündüzünde oruç tuttu.” diyor Peygamber Efendimiz.

Böylece sevabı kazandı. Böylece sevabı kazandı.

Ve tâle leylühû. "Kışın gecesi de uzun oldu.” Ve kâmehû. Ve tâle leylühû. "Kışın gecesi de uzun oldu.”

Ve kâmehû.

Gecesi uzun olunca da, yatsıdan sonra erken yatar, uykusunu alır;Gecesi uzun olunca da, yatsıdan sonra erken yatar, uykusunu alır; zorlanmadan gece ibadetine, teheccüde kalkar. Abdestini alır, namazını kılar, tesbihlerini çeker.zorlanmadan gece ibadetine, teheccüde kalkar. Abdestini alır, namazını kılar, tesbihlerini çeker. Kur'ân-ı Kerîm'ini okur, Cenâb-ı Hakk'a tazarrû ve niyaz eyler.Kur'ân-ı Kerîm'ini okur, Cenâb-ı Hakk'a tazarrû ve niyaz eyler. Seherlerde güzel güzel tevbe ve istiğfar eyler. Seherlerde güzel güzel tevbe ve istiğfar eyler.

Dağlar ile taşlar ile. Çağırayım Mevlâm seni. Seherlerde kuşlar ile. Çağırayım Mevlâm seni. Dağlar ile taşlar ile.

Çağırayım Mevlâm seni.

Seherlerde kuşlar ile.

Çağırayım Mevlâm seni.

Böylece gündüzde oruçlu olup sevap aldığı gibi, gecede de rahatlıkla teheccüde kalkabilir.Böylece gündüzde oruçlu olup sevap aldığı gibi, gecede de rahatlıkla teheccüde kalkabilir. O gece ibadetini yapıp büyük sevapları alır. Çünkü; O gece ibadetini yapıp büyük sevapları alır.

Çünkü;

Rek'atâni mine'l-leyli hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ.Rek'atâni mine'l-leyli hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ. "Geceleyin kılınan iki rekatcık bir namaz, dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır.” "Geceleyin kılınan iki rekatcık bir namaz, dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır.”

Onun için bu kış mevsimi, hem gecede hem gündüzde müslümanın işine çok yarıyor.Onun için bu kış mevsimi, hem gecede hem gündüzde müslümanın işine çok yarıyor. Gündüz kolay oruç tutuyor, yine sevap kazanıyor.Gündüz kolay oruç tutuyor, yine sevap kazanıyor. Gece de teheccüde kolay kalkıyor, sevabı kolayca kazanıyor.Gece de teheccüde kolay kalkıyor, sevabı kolayca kazanıyor. Ama yaz olsaydı, gündüz oruç tutmak zor olacaktı. Gece de kısa olduğundan,Ama yaz olsaydı, gündüz oruç tutmak zor olacaktı. Gece de kısa olduğundan, yattığı zaman uykusunu alamadığından, teheccüde kalkmak zor olurdu. yattığı zaman uykusunu alamadığından, teheccüde kalkmak zor olurdu.

Teheccüde kalkacaktır; bir de bakar ki teheccüdün vakti geçivermiş, sabahın vakti gelmiş.Teheccüde kalkacaktır; bir de bakar ki teheccüdün vakti geçivermiş, sabahın vakti gelmiş. Allah saklasın, bir de sabah vaktinde de uyanamayıpAllah saklasın, bir de sabah vaktinde de uyanamayıp güneş doğduktan ne kadar vakit geçtikten sonra, gafletle uyanmak ne kadar acı olur. güneş doğduktan ne kadar vakit geçtikten sonra, gafletle uyanmak ne kadar acı olur.

"Sabah namazına vaktinde kalkamadım, kılamadım!” diye ne kadar üzülür müslüman. "Sabah namazına vaktinde kalkamadım, kılamadım!” diye ne kadar üzülür müslüman.

Halbuki kış geceleri böyle olmaz; rahatlıkla hem teheccüdünü kılar, hem sabah namazına yetişir. Halbuki kış geceleri böyle olmaz; rahatlıkla hem teheccüdünü kılar, hem sabah namazına yetişir.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bugünlerde zaten kolaylaşmıştır.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bugünlerde zaten kolaylaşmıştır.
Üç ayların içindeyiz, Receb ayındayız. Peygamber Efendimiz Receb ayında çok oruç tutardı.Üç ayların içindeyiz, Receb ayındayız. Peygamber Efendimiz Receb ayında çok oruç tutardı. Siz de böyle gündüzü kısa olan mevsimde oruçları çokça tutun, sevapları kazanın.Siz de böyle gündüzü kısa olan mevsimde oruçları çokça tutun, sevapları kazanın. Geceleri de teheccüde kalkın, sevapları kazanın. Bizi de duadan unutmayın. Geceleri de teheccüde kalkın, sevapları kazanın. Bizi de duadan unutmayın.

Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyorum. Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyorum.

Hz. Âişe Anamız radıyallahu anhâ'dan. Hakîm-i Tirmizî, Hâkim ve Hulvânî rivayet etmişler.Hz. Âişe Anamız radıyallahu anhâ'dan. Hakîm-i Tirmizî, Hâkim ve Hulvânî rivayet etmişler. Birkaç konuyu ihtiva eden bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Birkaç konuyu ihtiva eden bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

eş-Şirkü ahfâ fî ümmetî min debîbin-nemli ale's-safâ fî'l-leyleti'z-zalmâ',eş-Şirkü ahfâ fî ümmetî min debîbin-nemli ale's-safâ fî'l-leyleti'z-zalmâ', ve ednâhü en tühibbe alâ şey'in mine'l-cevri ev en tübğida alâ şey'in minel-adl,ve ednâhü en tühibbe alâ şey'in mine'l-cevri ev en tübğida alâ şey'in minel-adl, ve heli'd-dînü ille'l-hubbu fi'llâh, ve'l-buğdu fi'llâh.ve heli'd-dînü ille'l-hubbu fi'llâh, ve'l-buğdu fi'llâh. Kâle'llâhu Teâlâ: İn küntüm tuhibbûna'llâhe fettebiûnî yuhbibkümü'llâh. Kâle'llâhu Teâlâ: İn küntüm tuhibbûna'llâhe fettebiûnî yuhbibkümü'llâh.

Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl, ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte, birinci konu olarakPeygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte, birinci konu olarak şirkin ince bir tehlike olduğunu, gizli bir tehlike olduğunu anlatıyor. Diyor ki; şirkin ince bir tehlike olduğunu, gizli bir tehlike olduğunu anlatıyor.

Diyor ki;

eş-Şirkü ahfâ fî ümmetî min debîbin-nemli ale's-safâ fî'l-leyleti'z-zalmâ.eş-Şirkü ahfâ fî ümmetî min debîbin-nemli ale's-safâ fî'l-leyleti'z-zalmâ. "Ümmetim hakkında şirk; karanlık gecede kara taşın üzerinde "Ümmetim hakkında şirk; karanlık gecede kara taşın üzerinde karıncanın yürümesinden daha gizli bir şeydir.” karıncanın yürümesinden daha gizli bir şeydir.”

Öyle açık, belirgin bir şey değildir.Öyle açık, belirgin bir şey değildir. Sessiz sedasız, karanlık gecede kara taşın üzerinde karınca -karınca zaten kendisi de kara; Sessiz sedasız, karanlık gecede kara taşın üzerinde karınca -karınca zaten kendisi de kara; kara karınca kara taşın üzerinde, karanlık gecede- yürüdüğü zaman nasıl göreceksin? kara karınca kara taşın üzerinde, karanlık gecede- yürüdüğü zaman nasıl göreceksin?

Işık olmazsa göremezsin. Şirk de öylece görünmez bir şekilde insana geliverir, insan tehlikeye düşer.Işık olmazsa göremezsin. Şirk de öylece görünmez bir şekilde insana geliverir, insan tehlikeye düşer. "Şirk benim ümmetim hakkında böyle karıncanın adımcığından, "Şirk benim ümmetim hakkında böyle karıncanın adımcığından, kara taşın üzerinde karanlık gecede adımcık adımcık gelmesinden daha tehlikeli,kara taşın üzerinde karanlık gecede adımcık adımcık gelmesinden daha tehlikeli, daha gizli bir şekilde geliverir.” diyor. daha gizli bir şekilde geliverir.” diyor.

"Birdenbire karıncanın yürüdüğünü insan anlamadığı gibi bir müslüman da şirke düşüverir,"Birdenbire karıncanın yürüdüğünü insan anlamadığı gibi bir müslüman da şirke düşüverir, aman dikkat edin.” mânasına. aman dikkat edin.” mânasına.

Ve ednâhü. "Bu şirkin en aşağısı.” Ve ednâhü. "Bu şirkin en aşağısı.”

Tabi şirkin en kocamanı, en görüneni, en bilineni; bir insanın Allah'a ortak koşmasıdır,Tabi şirkin en kocamanı, en görüneni, en bilineni; bir insanın Allah'a ortak koşmasıdır, puta tapmasıdır, haça tapmasıdır, insana tapmasıdır, dağa tapmasıdır, öküze, timsaha tapmasıdır,puta tapmasıdır, haça tapmasıdır, insana tapmasıdır, dağa tapmasıdır, öküze, timsaha tapmasıdır, Firavun'a, Nemrud'a tapmasıdır, -neyse tarih boyunca, işte okuduğunuz,Firavun'a, Nemrud'a tapmasıdır, -neyse tarih boyunca, işte okuduğunuz, vaazlardan duyduğunuz çeşit çeşit şaşkınlıklar- aya güneşe tapmasıdır. Bu tabi şirk. vaazlardan duyduğunuz çeşit çeşit şaşkınlıklar- aya güneşe tapmasıdır. Bu tabi şirk. Adamın bir dini var, bir inancı var ama dini bozuk, inancı yanlış, Adamın bir dini var, bir inancı var ama dini bozuk, inancı yanlış, akla aykırı, Allah'ın rızasına aykırı. akla aykırı, Allah'ın rızasına aykırı.

İnne'd-dîne inda'llâhi'l-İslâm. "Allah'ın indinde hakiki din, İslâm dinidir.” İnne'd-dîne inda'llâhi'l-İslâm. "Allah'ın indinde hakiki din, İslâm dinidir.”

Şimdi bu gizlice insana geliveren, insanın içine pattadak düşüverdiği gizli şirke,Şimdi bu gizlice insana geliveren, insanın içine pattadak düşüverdiği gizli şirke, çok dikkat etmek lazım. O öyle güneşe tapmak gibi değildir.çok dikkat etmek lazım. O öyle güneşe tapmak gibi değildir. Bir müslüman güneşe tapmaz, öküze tapmaz, öteki milletlerin taptığı yanlış şeylere tapmaz. Bir müslüman güneşe tapmaz, öküze tapmaz, öteki milletlerin taptığı yanlış şeylere tapmaz.

Ama ednâhu mesela en aşağısı nedir? Ama ednâhu mesela en aşağısı nedir?

En tühibbe alâ şey'in minel-cevr. "Zulümden bir şeyi sevmendir.” En tühibbe alâ şey'in minel-cevr. "Zulümden bir şeyi sevmendir.”

Adam zulmediyor, zalimlik yapıyor. Öyle yapmasına rağmen, o adamı seviyor.Adam zulmediyor, zalimlik yapıyor. Öyle yapmasına rağmen, o adamı seviyor. Bu bir zulüm yapmış, sen bunu niye seviyorsun? İşte bu bir şirktir. Bunu bir şirk olarak kabul ediyor.Bu bir zulüm yapmış, sen bunu niye seviyorsun? İşte bu bir şirktir. Bunu bir şirk olarak kabul ediyor. Efendimiz neden şirk saydığını izah edecek, öyle olduğunu izah edecek. Efendimiz neden şirk saydığını izah edecek, öyle olduğunu izah edecek.

Ve en tubğida alâ şey'in mine'l-adli.Ve en tubğida alâ şey'in mine'l-adli. "Bir de bir adam adaletli, hakkaniyetli, dosdoğru, bir şey söylüyor, yapıyor."Bir de bir adam adaletli, hakkaniyetli, dosdoğru, bir şey söylüyor, yapıyor. Sen de ondan hoşlanmıyorsun, 'Onu yaptı.' diye kızıyorsun.Sen de ondan hoşlanmıyorsun, 'Onu yaptı.' diye kızıyorsun. Halbuki doğruyu yapıyor, adaletli olanı yapıyor.Halbuki doğruyu yapıyor, adaletli olanı yapıyor. Adaletli olan şeyi yapmasına rağmen kızman, Adaletli olan şeyi yapmasına rağmen kızman, zulüm cinsinden bir şeyi yaptığı halde onu yapanı sevmen şirkin aşağı çeşitlerindendir.”zulüm cinsinden bir şeyi yaptığı halde onu yapanı sevmen şirkin aşağı çeşitlerindendir.” Ve heli'd-dînü ille'l-hubbu fillâh, ve'l-buğzu fillâh. Ve heli'd-dînü ille'l-hubbu fillâh, ve'l-buğzu fillâh. "Din, Allah için sevmek ve Allah için kızmaktan başka bir şey midir?” "Din, Allah için sevmek ve Allah için kızmaktan başka bir şey midir?”

İnsan bunu yapmamış oluyor. Sevdiğini Allah için sevecek.İnsan bunu yapmamış oluyor. Sevdiğini Allah için sevecek. Allah rızası için, "Allah seviyor.” diye sevecek. Allah rızası için, "Allah seviyor.” diye sevecek. Sevmediğine, kızdığına da Allah rızası için kızacak.Sevmediğine, kızdığına da Allah rızası için kızacak. "Allah kızıyor, Allah'ın emrine aykırı” diye kızacak."Allah kızıyor, Allah'ın emrine aykırı” diye kızacak. Buna el-hubbu fillâh, ve'l-buğzu fillâh diyoruz. Buna el-hubbu fillâh, ve'l-buğzu fillâh diyoruz.

Bunu bütün müslümanların iyice öğrenmesi lazım.Bunu bütün müslümanların iyice öğrenmesi lazım. Namazı öğreniyorlar, haccı öğreniyorlar da, bak buradaNamazı öğreniyorlar, haccı öğreniyorlar da, bak burada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, aziz kardeşim, dinleyicim nasıl bir soru soruyor? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, aziz kardeşim, dinleyicim nasıl bir soru soruyor?

Ve heli'd-dînü ille'l-hubbu fillâh ve'l-buğzu fillâh.Ve heli'd-dînü ille'l-hubbu fillâh ve'l-buğzu fillâh. "Din; Allah için sevmek ve Allah için buğz etmekten başka bir şey midir?” "Din; Allah için sevmek ve Allah için buğz etmekten başka bir şey midir?”

"Sadece odur.” demek istiyor. Önemini vurgulamak için. "Sadece odur.” demek istiyor. Önemini vurgulamak için.

Demek ki hakiki bir dindar; sevdiğini Allah için sever, kızdığına Allah için kızar.Demek ki hakiki bir dindar; sevdiğini Allah için sever, kızdığına Allah için kızar. Bu sevgiler, bu kızmalar Allah için olmazsa o zaman şirk oluyor.Bu sevgiler, bu kızmalar Allah için olmazsa o zaman şirk oluyor. Çünkü adam adaletle iş yaptığı halde kızıyor, zulüm yaptığı halde seviyor; o zaman şirk oluyor. Çünkü adam adaletle iş yaptığı halde kızıyor, zulüm yaptığı halde seviyor; o zaman şirk oluyor.

Ooo, vah, yazık! O zaman ahalinin çoğu, dünya üzerindeki insanların çoğu şirke düşmüş durumda.Ooo, vah, yazık! O zaman ahalinin çoğu, dünya üzerindeki insanların çoğu şirke düşmüş durumda. Allah rızası için adaleti sevmesi lazımken, Allah rızası için zulme buğz etmesi lazım gelirken,Allah rızası için adaleti sevmesi lazımken, Allah rızası için zulme buğz etmesi lazım gelirken, zulmedeni seviyor, adalet edene kızıyor. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar.zulmedeni seviyor, adalet edene kızıyor. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar. Yamuk iş yapanı baş tacı ediyorlar, alkışlıyorlar, öne geçiriyorlar. Yamuk iş yapanı baş tacı ediyorlar, alkışlıyorlar, öne geçiriyorlar.

"Halbuki din; Allah için sevmek, Allah için buğz etmekten başka bir şey midir?” "Halbuki din; Allah için sevmek, Allah için buğz etmekten başka bir şey midir?”

Demek ki her sevdiğimizi Allah için sevecekmişiz, her kızdığımıza Allah için kızacakmışız. Demek ki her sevdiğimizi Allah için sevecekmişiz, her kızdığımıza Allah için kızacakmışız.

Ölçek ne? "Allahu Teâlâ hazretleri o şeyi seviyor mu?” Seviyor! "Ben de seviyorum.” Ölçek ne?

"Allahu Teâlâ hazretleri o şeyi seviyor mu?”

Seviyor!

"Ben de seviyorum.”

"Allahu Teâlâ hazretleri bu işi sevmez mi?” Sevmez. "O zaman ben de sevmiyorum!” "Allahu Teâlâ hazretleri bu işi sevmez mi?”

Sevmez.

"O zaman ben de sevmiyorum!”

Bunu nereden anlayacağız? Bunu nereden anlayacağız?

Allah'ın Kur'ân-ı Kerîm'inden, gönderdiği Peygamber-i Zîşân'ından.Allah'ın Kur'ân-ı Kerîm'inden, gönderdiği Peygamber-i Zîşân'ından. Peygamber Efendimiz'in hadislerini okuyacağız, Kur'ân-ı Kerîm okuyacağız.Peygamber Efendimiz'in hadislerini okuyacağız, Kur'ân-ı Kerîm okuyacağız. Neyin yasak olduğu, neyin emredildiği belli. Neyin yasak olduğu, neyin emredildiği belli.

Bakın geçen gün de söyledim.Bakın geçen gün de söyledim. Bir hafta önce, on gün önce müslüman olmuş İsveçli kardeş ne diyor? Bir hafta önce, on gün önce müslüman olmuş İsveçli kardeş ne diyor?

"Niye müslüman oldun?” diye sordum. "Niye müslüman oldun?” diye sordum.

"Kur'ân-ı Kerîm'i okudum. Baktım ki müslüman olmaktan başka çare, başka seçenek yok."Kur'ân-ı Kerîm'i okudum. Baktım ki müslüman olmaktan başka çare, başka seçenek yok. 'Müslüman olmam lazım.' dedim, müslüman oldum.” diyor. 'Müslüman olmam lazım.' dedim, müslüman oldum.” diyor.

Muhterem kardeşlerim! Müslümanlığı anneden babadan miras almışız, helâl olsun, çok güzel.Muhterem kardeşlerim!

Müslümanlığı anneden babadan miras almışız, helâl olsun, çok güzel.
Çünkü ölüm hak, miras helâldir. Dedelerimiz iyi müslümanlardı, Allah için çalıştılar,Çünkü ölüm hak, miras helâldir. Dedelerimiz iyi müslümanlardı, Allah için çalıştılar, sevapları kazandılar, mekânları cennet olsun, âhirete göçtüler.sevapları kazandılar, mekânları cennet olsun, âhirete göçtüler. Din de bize miras kaldı. Hatta bu beldeler, bu diyarlar onlardan bize emanet kaldı. Din de bize miras kaldı. Hatta bu beldeler, bu diyarlar onlardan bize emanet kaldı.

Şimdi biz dini miras aldık ama ne yapmamız lazım? Şimdi biz dini miras aldık ama ne yapmamız lazım?

Dinin inceliklerini öğrenip bizim de şuurlu müslüman olmamız lazım. Dini bilmemiz lazım. Dinin inceliklerini öğrenip bizim de şuurlu müslüman olmamız lazım. Dini bilmemiz lazım.

Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyoruz, omuz silkiyoruz. Arapça'yı öğrenmemişiz.Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyoruz, omuz silkiyoruz. Arapça'yı öğrenmemişiz. Bülbül gibi İngilizce, Fransızca, Almanca konuşuyor.Bülbül gibi İngilizce, Fransızca, Almanca konuşuyor. Fasih, hatta konuşan anlayamıyor; "Sen Türk müsün, Alman mısın?” diye soruyor. Fasih, hatta konuşan anlayamıyor; "Sen Türk müsün, Alman mısın?” diye soruyor.

Hatta bir arkadaşımla beraber hacca gitmiştik.Hatta bir arkadaşımla beraber hacca gitmiştik. Orada Cidde havaalanında bir Arap'la konuşmaya tutuştu.Orada Cidde havaalanında bir Arap'la konuşmaya tutuştu. Arap Almanya'da bulunmuş, bizim arkadaşımız da Almanya'da bulunduğu için konuştular.Arap Almanya'da bulunmuş, bizim arkadaşımız da Almanya'da bulunduğu için konuştular. Bizim arkadaş tabi Almanca'yı güzel biliyor.Bizim arkadaş tabi Almanca'yı güzel biliyor. Tabi kendisi de Kazanlı olduğundan uzun boylu, sarışın.Tabi kendisi de Kazanlı olduğundan uzun boylu, sarışın. Oradakiler güneşi çok görmediğinden sarışın oluyorlar. Oradakiler güneşi çok görmediğinden sarışın oluyorlar. Kardeşimiz Kazanlı, Kazan müslümanlarından. Kardeşimiz Kazanlı, Kazan müslümanlarından. Arap, çok güzel Almanca konuşmasından, tipini de sarışın görünce: Arap, çok güzel Almanca konuşmasından, tipini de sarışın görünce:

"Yok, sen Almansın, beni kandırıyorsun.” dedi. "Yok, sen Almansın, beni kandırıyorsun.” dedi.

Cidde'de Alman müslümanı sanıyor. Irk olarak Alman sandı. Cidde'de Alman müslümanı sanıyor. Irk olarak Alman sandı.

"Her dili güzelce öğreniyoruz da şu Kur'ân-ı Kerîm'in yazılmış olduğu,"Her dili güzelce öğreniyoruz da şu Kur'ân-ı Kerîm'in yazılmış olduğu, inmiş olduğu Arapça'yı öğrenmezsek,inmiş olduğu Arapça'yı öğrenmezsek, Peygamber Efendimiz'in konuştuğu Arapça'yı öğrenmezsek olmaz!” deyip öğrenmemiz lazım.Peygamber Efendimiz'in konuştuğu Arapça'yı öğrenmezsek olmaz!” deyip öğrenmemiz lazım. Ben bu yurt dışında kaç müslüman Avrupalıyla tanıştıysam, ilk işleri Arapça'yı öğrenmek. Ben bu yurt dışında kaç müslüman Avrupalıyla tanıştıysam, ilk işleri Arapça'yı öğrenmek.

Neden? Dinin inceliklerini onunla anlayacaklar. Neden?

Dinin inceliklerini onunla anlayacaklar.

Arapça'yı öğreneceğiz, Kur'ân-ı Kerîm'i aşk ile şevk ile güzelce okuyacağız.Arapça'yı öğreneceğiz, Kur'ân-ı Kerîm'i aşk ile şevk ile güzelce okuyacağız. Bak, gayrimüslim olan bile Kur'an okuyunca müslüman oluyor.Bak, gayrimüslim olan bile Kur'an okuyunca müslüman oluyor. "Ben müslüman oldum, haberiniz olsun.” diye müslüman olduğunu ailesine ilan etmiş. "Ben müslüman oldum, haberiniz olsun.” diye müslüman olduğunu ailesine ilan etmiş.

"Ne dediler?” dedim. "Evin içine bomba atmış gibi oldu.” diyor. "Ne dediler?” dedim.

"Evin içine bomba atmış gibi oldu.” diyor.

Bomba atsa, bom diye patlar. Çok tepki göstermişler ama o tepkiye aldırmıyor.Bomba atsa, bom diye patlar. Çok tepki göstermişler ama o tepkiye aldırmıyor. İnsan iyi mü'min oldu mu, kalbine iman girdi mi Allah'ın rızasını düşünür;İnsan iyi mü'min oldu mu, kalbine iman girdi mi Allah'ın rızasını düşünür; ne yapması gerekirse onu yapar, doğru olanı yapar. Kızan kızsın, kızmayan kızmasın.ne yapması gerekirse onu yapar, doğru olanı yapar. Kızan kızsın, kızmayan kızmasın. Anlayan anlasın, anlamayana Allah hidayet versin, ne diyelim. Anlayan anlasın, anlamayana Allah hidayet versin, ne diyelim.

Evet, dini öğreneceğiz, dini bilmeden olmaz.Evet, dini öğreneceğiz, dini bilmeden olmaz. Bakın Peygamber Efendimiz hiç bilmediğimiz bir tarafından bize dini tarif etti. Bakın Peygamber Efendimiz hiç bilmediğimiz bir tarafından bize dini tarif etti.

Ve heli'd-dînü ille'l-hubbu fillâh ve'l-buğzu fillâh.Ve heli'd-dînü ille'l-hubbu fillâh ve'l-buğzu fillâh. "Allah için sevmek, Allah için buğz etmekten başka bir şey midir sanki? Elbette sadece odur!” "Allah için sevmek, Allah için buğz etmekten başka bir şey midir sanki? Elbette sadece odur!”

Allah için sevmek, Allah için kızmak çok önemli.Allah için sevmek, Allah için kızmak çok önemli. Sevdiğini Allah için sevecek, kızdığına da Allah için kızacak. Sevdiğini Allah için sevecek, kızdığına da Allah için kızacak.

Allah için kızılacak kimseye kızması lazım. Severse olmaz şirk olur.Allah için kızılacak kimseye kızması lazım. Severse olmaz şirk olur. O zaman Allah'ın emrini tutmuyor da, başka bir ölçeği ölçek alıyor. O zaman şirk oluyor. O zaman Allah'ın emrini tutmuyor da, başka bir ölçeği ölçek alıyor. O zaman şirk oluyor. Sevilecek insana da kızıyor. Kızmayacak, onu Allah için sevecek, çünkü Allah seviyor. Sevilecek insana da kızıyor. Kızmayacak, onu Allah için sevecek, çünkü Allah seviyor. Bu çok ince bir kural. İnşaallah bu hadîs-i şerîfi iyice hazmeder, öğrenirsiniz.Bu çok ince bir kural.

İnşaallah bu hadîs-i şerîfi iyice hazmeder, öğrenirsiniz.
Râmûzü'l-ehâdîs'in 215. sayfasının 16. hadîs-i şerîfi.Râmûzü'l-ehâdîs'in 215. sayfasının 16. hadîs-i şerîfi. Kardeşlerim bunu güzelce ezberlesin, herkese anlatsınlar. Kardeşlerim bunu güzelce ezberlesin, herkese anlatsınlar.

Efendimiz bir de, Kur'ân-ı Kerîm'den sözüne delil olacak âyet-i kerîmeyi okuyor: Kâle'llâhu Teâlâ.Efendimiz bir de, Kur'ân-ı Kerîm'den sözüne delil olacak âyet-i kerîmeyi okuyor:

Kâle'llâhu Teâlâ.
"Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki.” İn küntüm tuhibbûna'llâhe. "Eğer siz Allah'ı seviyorsanız.”"Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki.” İn küntüm tuhibbûna'llâhe. "Eğer siz Allah'ı seviyorsanız.” Fettebiûnî. "Bana ittibâ edin, bana uyun.” Yuhbibkümu'llâh. "Allah da sizi sevsin.” Fettebiûnî. "Bana ittibâ edin, bana uyun.” Yuhbibkümu'llâh. "Allah da sizi sevsin.”

Bak din neymiş? Allah'ı seven insan... Bak din neymiş?

Allah'ı seven insan...

Çok kimseler var. Şimdi bu gezdiğim dış ülkelerde mesela hıristiyanlar;Çok kimseler var. Şimdi bu gezdiğim dış ülkelerde mesela hıristiyanlar; "Hz. İsa'yı sevmek, Allah'ı sevmek” konusunda çok edebiyatlar gelişmiş, onu söylüyorlar."Hz. İsa'yı sevmek, Allah'ı sevmek” konusunda çok edebiyatlar gelişmiş, onu söylüyorlar. Ama Allah'ı seviyorsanız o zaman Allah'ın peygamberini seveceksiniz,Ama Allah'ı seviyorsanız o zaman Allah'ın peygamberini seveceksiniz, Allah'ın peygamberine tâbi olacaksınız. Allah'ın kelâmını seveceksiniz, Allah'ın peygamberine tâbi olacaksınız. Allah'ın kelâmını seveceksiniz, Allah'ın kelâmını okuyacaksınız, Allah'ın kelâmına, emrine uyacaksınız. Allah'ın kelâmını okuyacaksınız, Allah'ın kelâmına, emrine uyacaksınız.

Allah'ı seven, Allah'ın emrini de sever, Allah'ın sevdiği kulu da sever.Allah'ı seven, Allah'ın emrini de sever, Allah'ın sevdiği kulu da sever. O zaman da, Allah'ın sevgisini kazanır, yapmazsa sevgisini kazanamaz. O zaman da, Allah'ın sevgisini kazanır, yapmazsa sevgisini kazanamaz.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize, gerçekleri görmeyi nasip etsin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize, gerçekleri görmeyi nasip etsin. Görmeyenlerin de, gözlerindeki perdeleri kaldırsın, gönüllerindeki pası izale etsin,Görmeyenlerin de, gözlerindeki perdeleri kaldırsın, gönüllerindeki pası izale etsin, hakkı görmeyi nasip eylesin. Cümlemizi rızasına uygun ömür sürmeye muvaffak eylesin.hakkı görmeyi nasip eylesin. Cümlemizi rızasına uygun ömür sürmeye muvaffak eylesin. Sevdiği, hâlis, salih, hakiki müslümanlar eylesin. İslâm'a güzel hizmetler yapmayı nasip eylesin. Sevdiği, hâlis, salih, hakiki müslümanlar eylesin. İslâm'a güzel hizmetler yapmayı nasip eylesin. İman-ı kâmil ile âhirete göçmeyi nasip eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.İman-ı kâmil ile âhirete göçmeyi nasip eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin. Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2