Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Allah ve Rasûlünün Sevgisi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Rebîü'l-Evvel 1421 / 16.06.2000
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mevlidiPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mevlidi güzel, mutlu, mübarek bir hadise olduğu içingüzel, mutlu, mübarek bir hadise olduğu için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'le ilgili hadisleri topladım Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'le ilgili hadisleri topladım ve bu cuma konuşmamı bunları anlatarak yapmak istiyorum. Birinci hadisi şerif: ve bu cuma konuşmamı bunları anlatarak yapmak istiyorum. Birinci hadisi şerif:

Âişe-i Sıddîka validemizden Deylemî rahmetullahi aleyh rivayet etmiş. Âişe-i Sıddîka validemizden Deylemî rahmetullahi aleyh rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimize salâtu selam getirmeyle ilgili. Herkesin bildiği bir konu ama tekrar perçinlensin ve daha gayretli olsunlar diye okuyorum.Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimize salâtu selam getirmeyle ilgili. Herkesin bildiği bir konu ama tekrar perçinlensin ve daha gayretli olsunlar diye okuyorum. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlar ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlar ki;

Men serrahû en yelkallâhe azze ve celle gaden râdıyen fel-yüksiru's-salâte aleyye. Men serrahû en yelkallâhe azze ve celle gaden râdıyen fel-yüksiru's-salâte aleyye.

Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirmenin faziletleri, mükâfatları, Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getirmenin faziletleri, mükâfatları, ecirleri çok fazla ama bir başka güzel yönünü öğrenip sevineceğiz.ecirleri çok fazla ama bir başka güzel yönünü öğrenip sevineceğiz. İnşaallah Peygamber Efendimiz'e salât u selâmı daha da çok yapacağız. İnşaallah Peygamber Efendimiz'e salât u selâmı daha da çok yapacağız.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; "Kim yarın rûz-ı mahşerde Allah'ın kendisinden razı olduğu bir güzel durumla Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna varmayı,"Kim yarın rûz-ı mahşerde Allah'ın kendisinden razı olduğu bir güzel durumla Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna varmayı, O'na kavuşmayı severse, arzu eder, temenni ederseO'na kavuşmayı severse, arzu eder, temenni ederse fel-yüksiru's-salâte aleyye bana salât u selâmı çok eylesin!"fel-yüksiru's-salâte aleyye bana salât u selâmı çok eylesin!" diye tavsiye buyuruyor Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz. diye tavsiye buyuruyor Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz.

Salât u selâmın çok çeşitleri var, en kısası; Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed. Salât u selâmın çok çeşitleri var, en kısası;

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed.

Daha kısası; Aleyhi's-selâm. "Ona selâm olsun!" demek. Daha kısası;

Aleyhi's-selâm. "Ona selâm olsun!" demek.

"Musa aleyhisselam, İsa aleyhisselam, Muhammed aleyhisselam..." Hiç olmazsa en kısası söylenmeli! "Musa aleyhisselam, İsa aleyhisselam, Muhammed aleyhisselam..."

Hiç olmazsa en kısası söylenmeli!

"İsmi anıldığı halde salât u selâm getirmeyen, cimridir!" "İsmi anıldığı halde salât u selâm getirmeyen, cimridir!"

Peygamber Efendimiz onun bahil, cimri olduğunu, öyle sayılacağını bildiriyor.Peygamber Efendimiz onun bahil, cimri olduğunu, öyle sayılacağını bildiriyor. Salât ü selâm getirmek lazım! Uzunları var, anlamı çok heyecanlandırıcı, duygulandırıcı olanları var;Salât ü selâm getirmek lazım! Uzunları var, anlamı çok heyecanlandırıcı, duygulandırıcı olanları var; namazları bitirdiğimiz zaman okuduğumuz salâte'n-tüncînâ -salât-ı Münciye deniliyor,namazları bitirdiğimiz zaman okuduğumuz salâte'n-tüncînâ -salât-ı Münciye deniliyor, çok güzel anlamı olan bir salât u selâm- salât-ı münferîce var, daha başka salât u selâm çeşitleri var. çok güzel anlamı olan bir salât u selâm- salât-ı münferîce var, daha başka salât u selâm çeşitleri var.

Ama kısa veya uzun, hacmi küçük veya büyük hangi çeşitte olursa olsun salât u selâm getirmekAma kısa veya uzun, hacmi küçük veya büyük hangi çeşitte olursa olsun salât u selâm getirmek Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın emri olduğu için yerine getirilmesi gereken önemli bir vazife! Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın emri olduğu için yerine getirilmesi gereken önemli bir vazife!

İnnallâhe ve melâiketehû yusallûne alen-nebiyy, yâ eyyühellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. İnnallâhe ve melâiketehû yusallûne alen-nebiyy, yâ eyyühellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ.

Onun için biz kardeşlerimize -yine Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden öğrendiğimiz,Onun için biz kardeşlerimize -yine Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden öğrendiğimiz, aldığımız bilgilere dayanarak- günde hiç olmazsa 100 defa salât ü selâm getirmeyi tavsiye ediyoruz. aldığımız bilgilere dayanarak- günde hiç olmazsa 100 defa salât ü selâm getirmeyi tavsiye ediyoruz.

Kardeşlerimize kendi kendimize herhangi bir şeyi yükleyecek tavrı sevmiyorum;Kardeşlerimize kendi kendimize herhangi bir şeyi yükleyecek tavrı sevmiyorum; Peygamber Efendimiz ne tavsiye etmişse onu tavsiye etmeyi, aynen nakletmeyi seviyorum!Peygamber Efendimiz ne tavsiye etmişse onu tavsiye etmeyi, aynen nakletmeyi seviyorum! Ne az, ne fazla; aynen sünnet-i seniyyeyi uygulamalarını tavsiye ediyorum, temenni ediyorum. Ne az, ne fazla; aynen sünnet-i seniyyeyi uygulamalarını tavsiye ediyorum, temenni ediyorum.

Salât ü selâmı her gün 100 defa söylersiniz. Ayrıca cuma günü salât ü selâmın Salât ü selâmı her gün 100 defa söylersiniz. Ayrıca cuma günü salât ü selâmın çok yapılması da Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi olduğundan çok yapılması da Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi olduğundan cuma günleri de bin tane yapmanızı tavsiye ederim. cuma günleri de bin tane yapmanızı tavsiye ederim.

Hocam Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh Efendimiz de ben kardeşinize öyle tavsiye eylemişti. Hocam Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh Efendimiz de ben kardeşinize öyle tavsiye eylemişti. Bunlar da benden size yadigâr olsun! Bunlar da benden size yadigâr olsun!

Demek ki insan Peygamber Efendimiz'e salât ü selâmı çok ederseDemek ki insan Peygamber Efendimiz'e salât ü selâmı çok ederse yarın Cenâb-ı Hakk'a onun kendisinden razı olduğu bir şekilde mülâki olur, karşılaşır.yarın Cenâb-ı Hakk'a onun kendisinden razı olduğu bir şekilde mülâki olur, karşılaşır. Bu çok büyük bir devlet, çok büyük bir nimettir. Bu çok büyük bir devlet, çok büyük bir nimettir.

İnşaallah bu tavsiyemi unutmazsınız, uygularsınız, hepimiz uygularız.İnşaallah bu tavsiyemi unutmazsınız, uygularsınız, hepimiz uygularız. Temenni ederiz ki Cenâb-ı Hak bu hadîs-i şerîfte vaad edilen mükâfatı biz âciz, naçiz, Temenni ederiz ki Cenâb-ı Hak bu hadîs-i şerîfte vaad edilen mükâfatı biz âciz, naçiz, kusurlu, eksikli, günahkâr kullarına da ihsan eder.kusurlu, eksikli, günahkâr kullarına da ihsan eder. Çünkü vaadi haktır, vaadinden hulfü yoktur, rahmeti çoktur. Çünkü vaadi haktır, vaadinden hulfü yoktur, rahmeti çoktur.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Men serrahû en yühibballâhe ve rasûlehû ve yuhibbühullâhu ve rasûlühû, Men serrahû en yühibballâhe ve rasûlehû ve yuhibbühullâhu ve rasûlühû, fe'l-yasduk fî hadîsihî izâ haddes ve'l-yüeddi emânetehû ize'tümin ve'l-yuhsin civâra men câverahû. fe'l-yasduk fî hadîsihî izâ haddes ve'l-yüeddi emânetehû ize'tümin ve'l-yuhsin civâra men câverahû.

Bu hadîs-i şerîfi daha önceden de [biliyorsunuzdur]. Bilinen bir şeyin tekrarı hem hatırlatma olur,Bu hadîs-i şerîfi daha önceden de [biliyorsunuzdur]. Bilinen bir şeyin tekrarı hem hatırlatma olur, faydası, sevabı vardır hem de bazen bildiği şeylerin üzerinden zaman geçince insan gevşiyor,faydası, sevabı vardır hem de bazen bildiği şeylerin üzerinden zaman geçince insan gevşiyor, sevabını, faziletini unutuyor. Tekrar tekrar hatırlatmakta fayda var.sevabını, faziletini unutuyor. Tekrar tekrar hatırlatmakta fayda var. Nitekim Peygamber Efendimiz; Ceddidû imâneküm eksirû min kavli lâ ilâhe illallah. Nitekim Peygamber Efendimiz;

Ceddidû imâneküm eksirû min kavli lâ ilâhe illallah.

diye de tavsiye buyurmuş. Mü'minler, imanlı kimseler ama; diye de tavsiye buyurmuş. Mü'minler, imanlı kimseler ama; "İmanınızı sık sık Lâ ilâhe illallah sözünü söyleye söyleye tazeleyiniz!" buyuruluyor. "İmanınızı sık sık Lâ ilâhe illallah sözünü söyleye söyleye tazeleyiniz!" buyuruluyor. Demek ki tazelemekte fayda var. Demek ki tazelemekte fayda var. Bu hadisi şerifi, bu bakımdan okuyorum. Bu hadisi şerifi, bu bakımdan okuyorum.

Men serrahû en yühibballâhe ve rasûlehû ve yuhibbehullâhi ve rasûlehû.Men serrahû en yühibballâhe ve rasûlehû ve yuhibbehullâhi ve rasûlehû. "Her kim ki kendisini Allah'ın ve Resûlü'nün sevmesinden memnunluk duyarsa"Her kim ki kendisini Allah'ın ve Resûlü'nün sevmesinden memnunluk duyarsa Allah'ın ve Resûlü'nün de kendisini sevmesinden kim memnun olursa,Allah'ın ve Resûlü'nün de kendisini sevmesinden kim memnun olursa, böyle bir durumu kim isterse, temenni ederse..." böyle bir durumu kim isterse, temenni ederse..."

İki taraflı: Kendisinde aşkullah, muhabbetullah ve muhabbet-i Resûlillah oluşmasını istiyor.İki taraflı: Kendisinde aşkullah, muhabbetullah ve muhabbet-i Resûlillah oluşmasını istiyor. Kalbine bakıyorsun; coşkulu bir Allah sevgisi var, coşkulu bir Resûlullah aşkı, muhabbeti var.Kalbine bakıyorsun; coşkulu bir Allah sevgisi var, coşkulu bir Resûlullah aşkı, muhabbeti var. Bu büyük bir nimet, herkese nasip olmuyor. Bu büyük bir nimet, herkese nasip olmuyor. O yüksek duygulara erişmek için yüksek insan olmak lazım! Cenâb-ı Hakk'ın büyük lütfu! O yüksek duygulara erişmek için yüksek insan olmak lazım! Cenâb-ı Hakk'ın büyük lütfu!

Kim içinde Allah sevgisi, Resûlullah sevgisi uyansın, var olsun,Kim içinde Allah sevgisi, Resûlullah sevgisi uyansın, var olsun, o aşk ateşi canlansın diye temenni ediyorsa; bir de Allah ve Resûlü onu sevsin diye istiyorsao aşk ateşi canlansın diye temenni ediyorsa; bir de Allah ve Resûlü onu sevsin diye istiyorsa -kendisi Allah'ı sevecek, Allah da onu sevecek; kendisi Resûlullah'ı sevecek,-kendisi Allah'ı sevecek, Allah da onu sevecek; kendisi Resûlullah'ı sevecek, Resûlullah da onu sevecek- böyle bir şeye sahip olmaktan kim memnun olursa, Resûlullah da onu sevecek- böyle bir şeye sahip olmaktan kim memnun olursa, kim böyle bir durumdan sevinç duyacaksa... kim böyle bir durumdan sevinç duyacaksa...

Serrahû "Sevindirecekse..." mânasına. Serrahû "Sevindirecekse..." mânasına.

Tabii herkes sevinir.Tabii herkes sevinir. Her müslüman sevindiği için bu ifadeyi, "Kim böyle bir şeyi temenni ediyorsa..." gibi anlamak lazım.Her müslüman sevindiği için bu ifadeyi, "Kim böyle bir şeyi temenni ediyorsa..." gibi anlamak lazım. Bütün müslümanlar temenni eder. Bütün müslümanlar, bütün mü'minlerBütün müslümanlar temenni eder. Bütün müslümanlar, bütün mü'minler Allah'ın kendisini sevmesini, Resûlullah'ın kendisini sevmesini ister.Allah'ın kendisini sevmesini, Resûlullah'ın kendisini sevmesini ister. Kendisinde de onlara karşı sevginin, muhabbetin samimi, hâlisâne, muhlisâne olmasını ister. Kendisinde de onlara karşı sevginin, muhabbetin samimi, hâlisâne, muhlisâne olmasını ister.

Böyle isterse ne yapsın? Böyle isterse ne yapsın?

Fe'lyasduk fî hadîsihî izâ haddese.Fe'lyasduk fî hadîsihî izâ haddese. "Konuştuğu zaman sözünde doğru olsun, sözü doğru söylesin, doğru sözlü olsun!"Konuştuğu zaman sözünde doğru olsun, sözü doğru söylesin, doğru sözlü olsun! Yalancı, kıvırtıcı, aldatıcı, hilâf-ı hakikat söz söyleyen kimse olmasın." Yalancı, kıvırtıcı, aldatıcı, hilâf-ı hakikat söz söyleyen kimse olmasın."

Bir müslüman doğru sözlü olacak! Bir müslüman doğru sözlü olacak!

Ve'l-yüeddi emânetehû ize'tümin. Ve'l-yüeddi emânetehû ize'tümin. "Kendisine bir şey emanet verildiği zaman emanet edilen şeyi, "Kendisine bir şey emanet verildiği zaman emanet edilen şeyi, karşıdaki emanet veren kimseye zamanı gelince versin!" karşıdaki emanet veren kimseye zamanı gelince versin!"

[Buna] "emanete riayet" denilir, bunu yapmamaya da "emanete hıyanet" denilir.[Buna] "emanete riayet" denilir, bunu yapmamaya da "emanete hıyanet" denilir. Birisi buna emanet etmiş, bir şey vermiş. Birisi buna emanet etmiş, bir şey vermiş. O da, "Yok böyle bir şey, almadım!.." diye inkâr ediyor. O da, "Yok böyle bir şey, almadım!.." diye inkâr ediyor.

"Üstüne yatmak, iç etmek" derler; zimmetine geçirmek, almak."Üstüne yatmak, iç etmek" derler; zimmetine geçirmek, almak. Karşı taraf ispat edemiyor diye gasp etmek demek. Bir çeşit hırsızlık, hırsızlıktan da kötü bir şey! Karşı taraf ispat edemiyor diye gasp etmek demek. Bir çeşit hırsızlık, hırsızlıktan da kötü bir şey!

Emanetlere riayet etmek, emaneti geriye vermek dürüstlük nişânesidir. Emanetlere riayet etmek, emaneti geriye vermek dürüstlük nişânesidir.

Emanetler çok çeşitlidir. Hatta Allah'ın dini, bize emanettir,Emanetler çok çeşitlidir. Hatta Allah'ın dini, bize emanettir, hatta Kur'ân-ı Kerîm bize emanettir; bizim ona hizmet etmemiz lazım!hatta Kur'ân-ı Kerîm bize emanettir; bizim ona hizmet etmemiz lazım! Basit eşyaların emanet olarak verilmesinden öte, ulvî emanetler de vardır: Basit eşyaların emanet olarak verilmesinden öte, ulvî emanetler de vardır:

Hanımlar bize emanettir. Kayınpederler, kayınvalidelerHanımlar bize emanettir. Kayınpederler, kayınvalideler ciğerparesini, çok sevgili yavrusunu vermiştir; erkeklerin emanetidir.ciğerparesini, çok sevgili yavrusunu vermiştir; erkeklerin emanetidir. Erkek hanıma hâmi olacak, türlü tehlikeden koruyacak, kollayacak. Erkek hanıma hâmi olacak, türlü tehlikeden koruyacak, kollayacak. Hem dünyasını hem âhiretini koruyacak.Hem dünyasını hem âhiretini koruyacak. İmanına bir zarar gelmemesi, amelinde bir noksanlık olmaması için var gücüyle çalışacak.İmanına bir zarar gelmemesi, amelinde bir noksanlık olmaması için var gücüyle çalışacak. Doğru yolda yaşaması için var gücüyle gayret gösterecek.Doğru yolda yaşaması için var gücüyle gayret gösterecek. "Hayat arkadaşım, bana emanet" diye. "Hayat arkadaşım, bana emanet" diye.

Çoluk çocuk Allah'ın insana emanetidir. Onlara da İslâm'ı güzelce öğretmesi, bakması lazım! Çoluk çocuk Allah'ın insana emanetidir. Onlara da İslâm'ı güzelce öğretmesi, bakması lazım!

"Emanet" çok geniş kapsamlı, alanı çok geniş olan bir sözdür."Emanet" çok geniş kapsamlı, alanı çok geniş olan bir sözdür. Ama en basiti; verilen maddî para pul, eşyayı, "Al, sende bir müddet kalsın,Ama en basiti; verilen maddî para pul, eşyayı, "Al, sende bir müddet kalsın, sonra alacağım…" denilen şeyi, istediği zaman sahibine hemen şıp diye vermektir. sonra alacağım…" denilen şeyi, istediği zaman sahibine hemen şıp diye vermektir.

Aksi oluyor mu? Tarihte olmuş, şimdi de olur.Aksi oluyor mu?

Tarihte olmuş, şimdi de olur.
Malın sahibi bu adama itimat etmiştir, vermiştir ama demek ki bu adam daMalın sahibi bu adama itimat etmiştir, vermiştir ama demek ki bu adam da itimada layık değil,iyi ölçememiş. Bazen; itimada layık değil,iyi ölçememiş. Bazen;

"Almadım öyle bir şey…" der, kovalar, kışalar, "Haydi bakalım…" der. O da nereye başvursun? "Almadım öyle bir şey…" der, kovalar, kışalar, "Haydi bakalım…" der.

O da nereye başvursun?

Başvuracak bir yeri yoktur, elinde ispat edecek belgesi yoktur amaBaşvuracak bir yeri yoktur, elinde ispat edecek belgesi yoktur ama Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi biliyor, görüyor. Âhirette bunun acı bir hesabı, cezası vardır.Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi biliyor, görüyor. Âhirette bunun acı bir hesabı, cezası vardır. Dünyada da cezası kalmaz! Emanete hıyanet edenler bir gün ettiğinin cezasını çeker. Dünyada da cezası kalmaz! Emanete hıyanet edenler bir gün ettiğinin cezasını çeker.

Ve'l-yuhsin civâra men câverah.Ve'l-yuhsin civâra men câverah. "Kendisine mücavirlik eden kimsenin mücavirliğine güzel riayet etsin! "Kendisine mücavirlik eden kimsenin mücavirliğine güzel riayet etsin!

Komşularına, komşuluğu güzel etsin!" mânasına gelebilir. Komşularla iyi geçinmek tavsiyesi olabilir.Komşularına, komşuluğu güzel etsin!" mânasına gelebilir. Komşularla iyi geçinmek tavsiyesi olabilir. Bir de yanına gelip bir müddet yanında beraber bulunan kimseye de iyi davranmak anlamına gelir.Bir de yanına gelip bir müddet yanında beraber bulunan kimseye de iyi davranmak anlamına gelir. İnsan yolda bir müddet beraber bulunabilir, askerlikte, çeşitli vesilelerleİnsan yolda bir müddet beraber bulunabilir, askerlikte, çeşitli vesilelerle belli bir zaman için bir arada bulunabilir. belli bir zaman için bir arada bulunabilir. Mücavir olduğu, beraber bulunduğu, komşu, yan yana olduğu kimseyeMücavir olduğu, beraber bulunduğu, komşu, yan yana olduğu kimseye yan yana olmanın âdabına uygun muamele etmek; onları üzmemek, iyilik etmek gerekir. yan yana olmanın âdabına uygun muamele etmek; onları üzmemek, iyilik etmek gerekir.

Allah'ın bizi sevmesini istiyoruz, Resûlullah'ın bizi sevmesini istiyoruz,Allah'ın bizi sevmesini istiyoruz, Resûlullah'ın bizi sevmesini istiyoruz, içimizde Allah aşkı, Resûlullah aşkı uyansın diye temenni ediyoruz;içimizde Allah aşkı, Resûlullah aşkı uyansın diye temenni ediyoruz; o zaman doğru sözlü olacağız, emanete riayet edeceğiz ve komşuluğumuzu güzel yapacağız. o zaman doğru sözlü olacağız, emanete riayet edeceğiz ve komşuluğumuzu güzel yapacağız.

Basit gibi görünen tavsiyeler ama riayet edilmiyor. Komşular birbiriyle kavgalı, ihtilâflı...Basit gibi görünen tavsiyeler ama riayet edilmiyor. Komşular birbiriyle kavgalı, ihtilâflı... Artık kabahat [kimdeyse] yapmak istemediği hâlde bazen deArtık kabahat [kimdeyse] yapmak istemediği hâlde bazen de bir tanesinin hırçınlığından böyle şeyler oluyor.bir tanesinin hırçınlığından böyle şeyler oluyor. Barışmak isteyen istediği hâlde ötekisi yanaşmazsa;Barışmak isteyen istediği hâlde ötekisi yanaşmazsa; beri taraf yapmamak istediği hâlde, sabrettiği hâlde öbür taraf kasten hırgür, ihtilâf çıkartırsaberi taraf yapmamak istediği hâlde, sabrettiği hâlde öbür taraf kasten hırgür, ihtilâf çıkartırsa o zaman asıl suçluyu Cenâb-ı Hak bilir ve cezalandırır. o zaman asıl suçluyu Cenâb-ı Hak bilir ve cezalandırır.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Men serrahû en yenzura ileyye yevmel-kıyâmeti ke ennehû re'yü ayninMen serrahû en yenzura ileyye yevmel-kıyâmeti ke ennehû re'yü aynin felyakra' ize'ş-şemsü küvvirat, ve ize's-semâü'n-fetarat, ve ize's-semâü'n-şakkat. felyakra' ize'ş-şemsü küvvirat, ve ize's-semâü'n-fetarat, ve ize's-semâü'n-şakkat.

Hadîs-i şerîfi Abdullah b. Ömer radıyallahu anh rivayet eylemiş.Hadîs-i şerîfi Abdullah b. Ömer radıyallahu anh rivayet eylemiş. Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed b. Hanbel, İmam Tirmizî, Taberânî,Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed b. Hanbel, İmam Tirmizî, Taberânî, Hâkim ve diğer kaynaklar kaydetmişler.Hâkim ve diğer kaynaklar kaydetmişler. Bunlar güzel kaynaklardır, büyük, ciddi alimlerdir, rahmetullahi aleyhim ecmaîn, eserleri muteberdir. Bunlar güzel kaynaklardır, büyük, ciddi alimlerdir, rahmetullahi aleyhim ecmaîn, eserleri muteberdir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

"Kim kıyamet gününde bana, vech-i pâkime; sanki gözüyle görüyor gibi"Kim kıyamet gününde bana, vech-i pâkime; sanki gözüyle görüyor gibi âşikâre, karşı karşıya nazar etmek isterseâşikâre, karşı karşıya nazar etmek isterse İze'ş-şemsu küvvirat, İze's-semâün fetarat ve İze'ş-şemâünşakkat okusun!" İze'ş-şemsu küvvirat, İze's-semâün fetarat ve İze'ş-şemâünşakkat okusun!"

Tekvîr sûresi, İnfitar sûresi ve İnşikak sûresi, bu üç sureyi otuzuncu cüzde;Tekvîr sûresi, İnfitar sûresi ve İnşikak sûresi, bu üç sureyi otuzuncu cüzde; yerlerini bulun, okuyun, ezberinizde değilse ezberleyin!yerlerini bulun, okuyun, ezberinizde değilse ezberleyin! Üçüncüsünde secde âyeti vardır, okudukça secde edeceksiniz.Üçüncüsünde secde âyeti vardır, okudukça secde edeceksiniz. Mânasını da okuyup anladığınız zaman Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inMânasını da okuyup anladığınız zaman Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in neden tavsiye ettiğini de o zaman keşfedersiniz.neden tavsiye ettiğini de o zaman keşfedersiniz. Bunlar kıyamet alametlerini ve âhirette hesaba çekilen insanların durumlarını anlatıyor. Bunlar kıyamet alametlerini ve âhirette hesaba çekilen insanların durumlarını anlatıyor.

Âhirete iman, imanımızda en önemli mesele, konu olduğundanÂhirete iman, imanımızda en önemli mesele, konu olduğundan bunu çok iyi düşünmemiz ve âhirete çok iyi hazırlanmamız lazım!bunu çok iyi düşünmemiz ve âhirete çok iyi hazırlanmamız lazım! Âhirete iyi hazırlanarak amellerimizi dikkatli yapmamız lazım!Âhirete iyi hazırlanarak amellerimizi dikkatli yapmamız lazım! Onun için bu sûreleri tavsiye buyuruyor. Onun için bu sûreleri tavsiye buyuruyor.

Size yeni bir vazife: Bunları bilmeyenler ezberlesin!Size yeni bir vazife: Bunları bilmeyenler ezberlesin! Bilenler tefsirine baksın, çok iyi bir şekilde tefsirini öğrensin! İçindeki mânaları düşünsün!Bilenler tefsirine baksın, çok iyi bir şekilde tefsirini öğrensin! İçindeki mânaları düşünsün! Ne yapması gerekiyorsa, mucibince amel eylesin! Ne yapması gerekiyorsa, mucibince amel eylesin!

Abdullah b. Mes'ûd radıyallahu anh'ten, İbnü'n-NeccârAbdullah b. Mes'ûd radıyallahu anh'ten, İbnü'n-Neccâr ve Ebü'l-Hüseyin rahmetullâhi aleyhimâ rivayet etmişler, onların kitaplarında kayıtlı.ve Ebü'l-Hüseyin rahmetullâhi aleyhimâ rivayet etmişler, onların kitaplarında kayıtlı. Efendimiz buyuruyor ki; Efendimiz buyuruyor ki;

Men serra müslimen ba'dî fekad serranî fî kabrî,Men serra müslimen ba'dî fekad serranî fî kabrî, ve men serranî fî kabrî serrahullâhu teâlâ yevmel-kıyâmeh. ve men serranî fî kabrî serrahullâhu teâlâ yevmel-kıyâmeh.

Abdullah b. Mes'ud hadisin râvisi oldu mu bana bir başka itimat, bir başka rahatlık geliyor.Abdullah b. Mes'ud hadisin râvisi oldu mu bana bir başka itimat, bir başka rahatlık geliyor. Çünkü tefsirde ileri, alim bir sahabi. Ashab içindeki Abâdile-i Erbaa'dan,Çünkü tefsirde ileri, alim bir sahabi. Ashab içindeki Abâdile-i Erbaa'dan, dört Abdullah'tan birisi, rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn. Allah şefaatlerine erdirsin. dört Abdullah'tan birisi, rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn. Allah şefaatlerine erdirsin.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Men serra müslimen ba'di fekad serranî fî kabrî. "Kim benden sonra bir müslümanı sevindirirse,Men serra müslimen ba'di fekad serranî fî kabrî. "Kim benden sonra bir müslümanı sevindirirse, benim vefatımdan, âhirete irtihalimden sonra sevimli bir şey yapıp da bir mü'minbenim vefatımdan, âhirete irtihalimden sonra sevimli bir şey yapıp da bir mü'min kardeşinin gönlünü hoş edip de sevindirirse beni kabrimde sevindirmiş gibi olur!" kardeşinin gönlünü hoş edip de sevindirirse beni kabrimde sevindirmiş gibi olur!"

Çünkü Peygamber Efendimiz bütün müslümanların velisidir.Çünkü Peygamber Efendimiz bütün müslümanların velisidir. Her müslümana yapılan iyilik onu sevindiriyor. Her müslümana yapılan iyilik onu sevindiriyor. Raûf ve Rahîm olduğundan, harîsun aleyküm bizim üzerimize çok şefkatli,Raûf ve Rahîm olduğundan, harîsun aleyküm bizim üzerimize çok şefkatli, şefkat kanatlarını germiş bir peygamber olduğundan;şefkat kanatlarını germiş bir peygamber olduğundan; bil-mü'minîne raûfün rahîm mü'minlere Raûf ve Rahîm olduğundan Efendimiz;bil-mü'minîne raûfün rahîm mü'minlere Raûf ve Rahîm olduğundan Efendimiz; "Birisine iyilik yapıldı mı, [bana] iyilik yapılmış demektir." diyor. Vasiyet gibi oluyor! "Birisine iyilik yapıldı mı, [bana] iyilik yapılmış demektir." diyor. Vasiyet gibi oluyor!

"Benden sonra yapabileceğiniz şey budur:"Benden sonra yapabileceğiniz şey budur: Bir müslümanı sevindirin, kabrimde sanki beni sevindirmiş gibi olursunuz!" Bir müslümanı sevindirin, kabrimde sanki beni sevindirmiş gibi olursunuz!"

Çok güzel bir mâna! Bir müslümana iyilik yaparken bu anlamı, bu mânayı düşünerek iyilik yapalım!Çok güzel bir mâna! Bir müslümana iyilik yaparken bu anlamı, bu mânayı düşünerek iyilik yapalım! Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sanki kabrinde bir ikram yapmışız,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sanki kabrinde bir ikram yapmışız, bir iyilik yapmışız gibi kabul olunacak. bir iyilik yapmışız gibi kabul olunacak.

Ve men serranî fî kabri "Kim ben kabrimdeyken beni sevindirirse serrahullâhu teâlâVe men serranî fî kabri "Kim ben kabrimdeyken beni sevindirirse serrahullâhu teâlâ Allahu Teâlâ da onu sevindirir, sevinçlere gark eder yevme'l-kıyâmeti kıyamet gününde." Allahu Teâlâ da onu sevindirir, sevinçlere gark eder yevme'l-kıyâmeti kıyamet gününde."

Demek ki bir müslüman kardeşimize yaptığımız iyilik, Resûlullah'a yapılmış iyilik sayılacak;Demek ki bir müslüman kardeşimize yaptığımız iyilik, Resûlullah'a yapılmış iyilik sayılacak; ne mutlu, ne güzel! Resûlullah'a yapılmış olan [iyilik için] de, Cenâb-ı Hakne mutlu, ne güzel! Resûlullah'a yapılmış olan [iyilik için] de, Cenâb-ı Hak o kulu kıyamet gününde sevindirecek, mükâfatlar, sevaplar vererek,o kulu kıyamet gününde sevindirecek, mükâfatlar, sevaplar vererek, muradlarına erdirerek, taltif edecek. muradlarına erdirerek, taltif edecek.

Sonuç itibariyle; bir müslümanı sevindirecek [işler] yaptınız mıSonuç itibariyle; bir müslümanı sevindirecek [işler] yaptınız mı Allah da âhirette sizi sevindirecek. Âhireti hayırlı edecek.Allah da âhirette sizi sevindirecek. Âhireti hayırlı edecek. Allah sizi âhirette bir sevindirir ki azap etmez, sevindirdi mi arkası iyi gelecek, demektir.Allah sizi âhirette bir sevindirir ki azap etmez, sevindirdi mi arkası iyi gelecek, demektir. Âhirette sevinçten sonra, "Al biraz sevinç, ondan sonra haydi cezaya!" diyecek durum olmaz. Âhirette sevinçten sonra, "Al biraz sevinç, ondan sonra haydi cezaya!" diyecek durum olmaz.

Onun için müslümanları sevindirmeye gayret edelim!Onun için müslümanları sevindirmeye gayret edelim! Kimsenin kalbini kırmamaya, gönül yıkmamaya çalışalım!Kimsenin kalbini kırmamaya, gönül yıkmamaya çalışalım! Kimseyi mağdur etmemeye, üzmemeye gayret edelim! Kimseyi mağdur etmemeye, üzmemeye gayret edelim!

İnsanlar bazen kendi haklarını savunamaz, bazen de savunmaz.İnsanlar bazen kendi haklarını savunamaz, bazen de savunmaz. Susar, "Cenâb-ı Hak biliyor!" der, Allah'a havale eder.Susar, "Cenâb-ı Hak biliyor!" der, Allah'a havale eder. En fenası o! Suskun haklı, Allah'a havale etti mi Allah haksızlık yapanı perişan eder! En fenası o! Suskun haklı, Allah'a havale etti mi Allah haksızlık yapanı perişan eder! O bakımdan son derece dikkatli olmak lazım. O bakımdan son derece dikkatli olmak lazım.

"Bu adam sessiz, gık demiyor. Ağzından lokmasını alsan ses çıkartmıyor."Bu adam sessiz, gık demiyor. Ağzından lokmasını alsan ses çıkartmıyor. Vur ensesine, al ağzından lokmayı..." Vur ensesine, al ağzından lokmayı..."

Ama Allahu Teâlâ hazretleri Azîzü'n-züntikâm'dır, onun cezasını çıkartır.Ama Allahu Teâlâ hazretleri Azîzü'n-züntikâm'dır, onun cezasını çıkartır. Saf da olsa anlamıyor da olsa veya anladığı hâlde edebinden tenezzül etmeyipSaf da olsa anlamıyor da olsa veya anladığı hâlde edebinden tenezzül etmeyip karşılık vermiyorsa öteki de şirretliğe devam ediyorsa Allah onun cezasını verir. karşılık vermiyorsa öteki de şirretliğe devam ediyorsa Allah onun cezasını verir.

Aman kalp yıkmamaya çalışın! Çünkü kalbi yıkmak, Kâbe'yi yıkmak gibi kötüdür!Aman kalp yıkmamaya çalışın! Çünkü kalbi yıkmak, Kâbe'yi yıkmak gibi kötüdür! Kalp yapmak, gönül yapmak, sevindirmek de âhirette sevinçlere gark olmanın,Kalp yapmak, gönül yapmak, sevindirmek de âhirette sevinçlere gark olmanın, Allah'ın iltifatına mazhar olmanın sebebidir! Allah'ın iltifatına mazhar olmanın sebebidir!

Aman müslüman kardeşlerinizi kollayın, üzmeyin. Yardımcı olun!Aman müslüman kardeşlerinizi kollayın, üzmeyin. Yardımcı olun! Hem Türkiye'deki hem Türkiye dışındaki müslüman kardeşlerinizi düşünün!Hem Türkiye'deki hem Türkiye dışındaki müslüman kardeşlerinizi düşünün! Afrika'yı düşünün, Orta Asya'yı, Kafkasya'yı, Çeçenistan'ı, Bosna'yı, Hersek'i düşünün; Afrika'yı düşünün, Orta Asya'yı, Kafkasya'yı, Çeçenistan'ı, Bosna'yı, Hersek'i düşünün; her türlü yardımı yapın! her türlü yardımı yapın!

Ah! Elimizde imkânlar olsa da insanların susuzluktan zayıflayıp kuruduğuAh! Elimizde imkânlar olsa da insanların susuzluktan zayıflayıp kuruduğu şu Afrika ülkelerine gitsek! şu Afrika ülkelerine gitsek! Sondaj makineleriyle yeri delerek aşağıdan suları bulsak, şırıl şırıl akıtsak, insanları sevindirsek… Sondaj makineleriyle yeri delerek aşağıdan suları bulsak, şırıl şırıl akıtsak, insanları sevindirsek…

Ah açlara tonlarla, tırlarla yiyecekler göndersek!Ah açlara tonlarla, tırlarla yiyecekler göndersek! Onların arazilerini nasıl değerlendireceklerini öğretsek, sulasak…Onların arazilerini nasıl değerlendireceklerini öğretsek, sulasak… Çöller; suyla gayet güzel, mümbit arazi hâline geliyor. Çöller; suyla gayet güzel, mümbit arazi hâline geliyor.

Avustralya'nın iç taraflarında Mildura diye bir şehir var, meyvecilik şehri.Avustralya'nın iç taraflarında Mildura diye bir şehir var, meyvecilik şehri. Yanından Murray River diye bir nehir geçiyor. O nehrin sularını alıyorlar... Yanından Murray River diye bir nehir geçiyor. O nehrin sularını alıyorlar...

Avucunuza aldığınız zaman her taraf çöl kumu.Avucunuza aldığınız zaman her taraf çöl kumu. Bizim bildiğimiz kahverengi toprak değil, kum.Bizim bildiğimiz kahverengi toprak değil, kum. Ama o kumlar o nehrin sularıyla sulanınca çölün ortasında bir meyveci şehri çıkmış. Ama o kumlar o nehrin sularıyla sulanınca çölün ortasında bir meyveci şehri çıkmış. Nice nice salkım salkım üzümler, bademler, elmalar, armutlar, incirler, meyveler, Nice nice salkım salkım üzümler, bademler, elmalar, armutlar, incirler, meyveler, zeytinler geniş alanlarda üretiliyor. Daha başka kasabalarda da öyle. zeytinler geniş alanlarda üretiliyor. Daha başka kasabalarda da öyle.

Avustralyalılar'ın size nakletmek istediğim güzel tarafları var.Avustralyalılar'ın size nakletmek istediğim güzel tarafları var. [Avustralyalılar'ın] her birisi suyun her damlasının kıymetini çok iyi bildikleri için [Avustralyalılar'ın] her birisi suyun her damlasının kıymetini çok iyi bildikleri için suyu korumaya çok gayret ediyorlar. Çok yağış alan bir kıta değil, iç tarafları çöl.suyu korumaya çok gayret ediyorlar. Çok yağış alan bir kıta değil, iç tarafları çöl. Onun için her arazide üç beş tane sunî gölet var.Onun için her arazide üç beş tane sunî gölet var. Toprağı kazıyorlar, sel akan kısmının önünü yükseltiyorlar, tedbirleri alıyorlar. Toprağı kazıyorlar, sel akan kısmının önünü yükseltiyorlar, tedbirleri alıyorlar.

Benim bahçemde de var. Türkiye'de böyle bir bahçe olsa da göstersem;Benim bahçemde de var. Türkiye'de böyle bir bahçe olsa da göstersem; içinde kayığı da var, gezilebiliyor, ama sunî. Kazılmış, kazma makineleriyle set yapılmış.içinde kayığı da var, gezilebiliyor, ama sunî. Kazılmış, kazma makineleriyle set yapılmış. Su birikmiş, ortasında bir buçuk adam boyu derinlik, kenarlara doğru azalıyor. Su birikmiş, ortasında bir buçuk adam boyu derinlik, kenarlara doğru azalıyor. Nilüferler vs. var, yaban ördekleri sürüleri var.Nilüferler vs. var, yaban ördekleri sürüleri var. Türkiye'de olsa tüfekleri alırlar, hemen vururlar.Türkiye'de olsa tüfekleri alırlar, hemen vururlar. O tarlada olan kuzular, inekler, mahlukât geliyor, orada sularını içiyor.O tarlada olan kuzular, inekler, mahlukât geliyor, orada sularını içiyor. Gerekirse sulama yapılıyor. Su böylece değerlendiriliyor. Gerekirse sulama yapılıyor. Su böylece değerlendiriliyor.

Türkiye'de de olabilir. Türkiye'nin de birçok yerinde bu uygulanabilir.Türkiye'de de olabilir. Türkiye'nin de birçok yerinde bu uygulanabilir. Yağışların az olduğu yerlerde, sellerin aktığı yerlere, usulüne uygun küçük bentler yaparak,Yağışların az olduğu yerlerde, sellerin aktığı yerlere, usulüne uygun küçük bentler yaparak, setler yaparak oraya suyun toplanması sağlanır.setler yaparak oraya suyun toplanması sağlanır. Sonra yağmur yağmadığı zamanlarda o su kullanılır. Sonra yağmur yağmadığı zamanlarda o su kullanılır.

Sulandığı zaman da toprak -çok sâdık bir dosttur- çok mümbit oluyor.Sulandığı zaman da toprak -çok sâdık bir dosttur- çok mümbit oluyor. Cenâb-ı Hak topraktan neler bitiriyor! Toprak çok muhterem bir varlık. Cenâb-ı Hak topraktan neler bitiriyor! Toprak çok muhterem bir varlık. Hizmetin karşılığını hemen veriyor, kat kat veriyor. Hizmetin karşılığını hemen veriyor, kat kat veriyor.

Hiç ummadığınız yerde, hiç ummadığımız otların arasında,Hiç ummadığınız yerde, hiç ummadığımız otların arasında, kiraz domatesi denilen küçük domates bitmiş; salkım salkım domatesler var. kiraz domatesi denilen küçük domates bitmiş; salkım salkım domatesler var.

Allah Allah! Ben ekmedim, burası çayır çimendi, nereden oldu? Allah Allah! Ben ekmedim, burası çayır çimendi, nereden oldu?

Kuşlar kanatlarıyla, gagalarıyla bunları taşıyorlar.Kuşlar kanatlarıyla, gagalarıyla bunları taşıyorlar. Gidiyorlar domates bahçesinden yiyorlar,Gidiyorlar domates bahçesinden yiyorlar, ağızlarında bulaşıklar kanat çırptıkları zaman buralara düşüyor.ağızlarında bulaşıklar kanat çırptıkları zaman buralara düşüyor. Cenâb- Hak buralarda bitiriyor. Yiyoruz, tabii olarak [neşet ettiği] için tadı da güzel oluyor. Cenâb- Hak buralarda bitiriyor. Yiyoruz, tabii olarak [neşet ettiği] için tadı da güzel oluyor.

Hatta televizyonda anlatıyorlar: Okyanusta volkan, yanardağ patlıyor,Hatta televizyonda anlatıyorlar: Okyanusta volkan, yanardağ patlıyor, suların üstüne toplanıp da lavlar çıkıyor, donuyor, bir ada oluyor.suların üstüne toplanıp da lavlar çıkıyor, donuyor, bir ada oluyor. Yanardağdan oluşan yeni bir ada.Yanardağdan oluşan yeni bir ada. Bakıyorsunuz yüksek yerinde göl var; bu krater, ağzındaki göl. Bakıyorsunuz yüksek yerinde göl var; bu krater, ağzındaki göl. Okyanusta yeni çıktı. Kızgın lavların çukurluğuna yağmur yağdığı için su birikti.Okyanusta yeni çıktı. Kızgın lavların çukurluğuna yağmur yağdığı için su birikti. Burada bir şey olmaması lazım ama bakıyorsunuz bitkiler, balıklar, mahlûklar var. Burada bir şey olmaması lazım ama bakıyorsunuz bitkiler, balıklar, mahlûklar var.

Bunlar nereden geliyor? Bunlar nereden geliyor?

Kuşlar vasıtasıyla, rüzgârlar vasıtasıyla Cenâb-ı Hak oradan oraya sevk ediyor. Kuşlar vasıtasıyla, rüzgârlar vasıtasıyla Cenâb-ı Hak oradan oraya sevk ediyor.

Revâkıha, rüzgârların ilkah edici olduğunu da Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.Revâkıha, rüzgârların ilkah edici olduğunu da Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. Hiç ummadığınız yerde bakıyorsunuz balıklar oluyor, mahlûklar, çeşit çeşit bitkiler bitiyor.Hiç ummadığınız yerde bakıyorsunuz balıklar oluyor, mahlûklar, çeşit çeşit bitkiler bitiyor. Cenâb-ı Hakk'ın lütfu! Cenâb-ı Hakk'ın lütfu!

Onun için Allahu Teâlâ hazretlerinin lütfuna ne kadar hamd ü senâlar etsek azdır. Onun için Allahu Teâlâ hazretlerinin lütfuna ne kadar hamd ü senâlar etsek azdır.

Aman gönül yapmaya çalışalım! Aman mü'minleri sevdirmeye çalışalım!Aman gönül yapmaya çalışalım! Aman mü'minleri sevdirmeye çalışalım! Zayıfların yardımına, yoksulların yardımına koşalım!Zayıfların yardımına, yoksulların yardımına koşalım! Muhtaçlara, hastalara yardım edelim! Sevap kazanalım, ecir kazanalım.Muhtaçlara, hastalara yardım edelim! Sevap kazanalım, ecir kazanalım. Dünyamız, âhiretimiz mâmur olsun. Dünyamız, âhiretimiz mâmur olsun.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2