Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Allah Yolunda Candan ve Maldan Fedâkârlık

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Rebîü'l-Evvel 1419 / 10.07.1998
AKRA- Mekke

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Mekke-i Mükerreme; Sevgili Peygamberimiz, rehberimiz, önderimiz, her şeyimiz;Mekke-i Mükerreme; Sevgili Peygamberimiz, rehberimiz, önderimiz, her şeyimiz; başımızın tâcı, gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru Efendimiz'in doğduğu belde. başımızın tâcı, gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru Efendimiz'in doğduğu belde.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allah'ın Peygamberi olarak görevlenince,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allah'ın Peygamberi olarak görevlenince, peygamberlik vazifesi kendisine gelince Mekke'nin o zamanki yöneticileri ile arası açıldı.peygamberlik vazifesi kendisine gelince Mekke'nin o zamanki yöneticileri ile arası açıldı. Onlar Peygamber Efendimiz'i önce engellemeye çalıştılar.Onlar Peygamber Efendimiz'i önce engellemeye çalıştılar. Sonra da azıttılar işi öldürmeye teşebbüse kadar götürdüler. Sonra da azıttılar işi öldürmeye teşebbüse kadar götürdüler.

Peygamber Efendimiz; "Ey Mekke! Eğer müşrikler zorlamasalardı ben seniPeygamber Efendimiz; "Ey Mekke! Eğer müşrikler zorlamasalardı ben seni bırakmazdım, terk etmezdim!" diyerek mahzun bir şekilde Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'lebırakmazdım, terk etmezdim!" diyerek mahzun bir şekilde Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'le yol arkadaşı, yâr-ı gâr-ı gam-güzâr olarak Medîne-i Münevvere'ye hicret etti. yol arkadaşı, yâr-ı gâr-ı gam-güzâr olarak Medîne-i Münevvere'ye hicret etti.

Niçin Medîne-i Münevvere'ye hicret eyledi? Niçin Medîne-i Münevvere'ye hicret eyledi?

Peygamber Efendimiz Mekke'ye gelen bütün kabilelerle, heyetlerle yeri geldikçe konuşuyordu.Peygamber Efendimiz Mekke'ye gelen bütün kabilelerle, heyetlerle yeri geldikçe konuşuyordu. Mina'da, Müzdelife'de, Ukaz panayırında vs. hac, alışveriş, âdet diye toplanan kabilelerinMina'da, Müzdelife'de, Ukaz panayırında vs. hac, alışveriş, âdet diye toplanan kabilelerin yanına gidip kendisinin Allah'ın âhir zaman peygamberi olarak gönderdiği kişi olduğunu söylüyordu.yanına gidip kendisinin Allah'ın âhir zaman peygamberi olarak gönderdiği kişi olduğunu söylüyordu. Onları Allah'ın birliğine davet ediyorduOnları Allah'ın birliğine davet ediyordu ve Kureyş'in kendisini sıktığını, üzdüğünü, zulüm ettiğini söylüyordu.ve Kureyş'in kendisini sıktığını, üzdüğünü, zulüm ettiğini söylüyordu. Heyetlerden kendilerine yardım etmelerini, Allah'ın dinine yardımcı olmalarını istiyordu. Heyetlerden kendilerine yardım etmelerini, Allah'ın dinine yardımcı olmalarını istiyordu.

Onlar da dinliyorlardı fakat Kureyş'le bozuşmak istemedikleri için,Onlar da dinliyorlardı fakat Kureyş'le bozuşmak istemedikleri için, o zamanki mevcut yönetimle bozuşmak işlerine gelmediğinden yardım etmiyorlardı.o zamanki mevcut yönetimle bozuşmak işlerine gelmediğinden yardım etmiyorlardı. Açıkça bunu da söylüyorlardı: Açıkça bunu da söylüyorlardı:

"Evet, doğru söylüyorsun!"Evet, doğru söylüyorsun! Belki haklısın ama biz sana tâbi olur senin yanında yer alırsak Belki haklısın ama biz sana tâbi olur senin yanında yer alırsak senin hasmın olan Kureyş'e düşmanlık etmiş oluruz.senin hasmın olan Kureyş'e düşmanlık etmiş oluruz. Kureyş'e düşmanlık edince bizi Hicaz topraklarındanKureyş'e düşmanlık edince bizi Hicaz topraklarından Kureyş'in, müşriklerin hâkim oldukları yerlerden geçirmezler.Kureyş'in, müşriklerin hâkim oldukları yerlerden geçirmezler. Ticaretimiz aksar, işimiz bozulur, geçimimiz zorlaşır.Ticaretimiz aksar, işimiz bozulur, geçimimiz zorlaşır. Onun için biz sana ‘Evet!' diyemeyiz, destek olamayız…" diyorlardı. Onun için biz sana ‘Evet!' diyemeyiz, destek olamayız…" diyorlardı.

Ama Medine'den gelen mübarek kimseler Akabe denilen yerdeAma Medine'den gelen mübarek kimseler Akabe denilen yerde -hacda büyük şeytanın taşlandığı mıntıka Akabe diye isimlendiriliyor--hacda büyük şeytanın taşlandığı mıntıka Akabe diye isimlendiriliyor- Peygamber Efendimiz'i dinlediler, kabul ettiler, itaat ettiler, Peygamberimiz'e iman ettiler.Peygamber Efendimiz'i dinlediler, kabul ettiler, itaat ettiler, Peygamberimiz'e iman ettiler. Onlar gitti, ertesi sene daha kalabalık bir heyet halinde, 70 kişi kadar, geldiler.Onlar gitti, ertesi sene daha kalabalık bir heyet halinde, 70 kişi kadar, geldiler. Aralarında Abdullah b. Revâhâ gibi edip ve şair kimseler de vardı.Aralarında Abdullah b. Revâhâ gibi edip ve şair kimseler de vardı. Hepsi cennetlik kimseler, Allah hepsinden razı olsun.Hepsi cennetlik kimseler, Allah hepsinden razı olsun. İçlerinden bir kısmı Peygamber Efendimiz'e zaten bir sene önceden bağlanmış idi.İçlerinden bir kısmı Peygamber Efendimiz'e zaten bir sene önceden bağlanmış idi. Onlar da bağlanmak istediler ama dediler ki; Onlar da bağlanmak istediler ama dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Senin şartın nedir? Biz ne yapalım, bizden ne istiyorsun?" "Yâ Resûlallah! Senin şartın nedir? Biz ne yapalım, bizden ne istiyorsun?"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şartlarını söyledi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şartlarını söyledi:

"Allah'tan başkasına tapınmak yok!" "Allah'tan başkasına tapınmak yok!"

Lâ ilâhe illallâh Muhammeden Resûlullah! "Benim Peygamber olduğumu tasdik edeceksiniz,Lâ ilâhe illallâh Muhammeden Resûlullah! "Benim Peygamber olduğumu tasdik edeceksiniz, Allah'a itaat edeceksiniz, Allah'ın emirlerini tutacak, yasaklarından kaçınacaksınız!" Allah'a itaat edeceksiniz, Allah'ın emirlerini tutacak, yasaklarından kaçınacaksınız!"

"Peki, kişisel isteğin nedir?" dediler. Peygamberimiz; "Peki, kişisel isteğin nedir?" dediler. Peygamberimiz;

"Beni şehrinize davet ediyorsanız kendinizi koruduğunuz gibi,"Beni şehrinize davet ediyorsanız kendinizi koruduğunuz gibi, kendi mallarınızı koruduğunuz gibi beni koruyacaksınız!" buyurdu. Onlar da; kendi mallarınızı koruduğunuz gibi beni koruyacaksınız!" buyurdu. Onlar da;

"Peki, bunu yaptığımız zaman elimize geçecek sonuç nedir?" "Peki, bunu yaptığımız zaman elimize geçecek sonuç nedir?"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara dedi ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara dedi ki;

"Eğer siz böyle yaparsanız; Allah'ın dinine hizmet ederseniz, beni müşriklere karşı desteklerseniz,"Eğer siz böyle yaparsanız; Allah'ın dinine hizmet ederseniz, beni müşriklere karşı desteklerseniz, din yolunda malınızla, canınızla cihat ederseniz ve kendi malınızı, canınızı koruduğunuz gibi din yolunda malınızla, canınızla cihat ederseniz ve kendi malınızı, canınızı koruduğunuz gibi beni müşriklere kâfirlere karşı korursanız mukabilindebeni müşriklere kâfirlere karşı korursanız mukabilinde Allah size cennetini verecek, cennetlik olacaksınız.Allah size cennetini verecek, cennetlik olacaksınız. Âhiretin ebedî saadetine ereceksiniz." Âhiretin ebedî saadetine ereceksiniz."

Bunun üzerine onlar çok sevindiler, çok heyecanlandılar. Bunun üzerine onlar çok sevindiler, çok heyecanlandılar.

Edîb ve şair Abdullah b. Revâhâ gibi kimseler kalkarak dediler ki; Edîb ve şair Abdullah b. Revâhâ gibi kimseler kalkarak dediler ki;

"Aman! Ne kadar kârlı bir alışveriş?!."Aman! Ne kadar kârlı bir alışveriş?!. Biz itaat ediyoruz, bir şahsı beldemizde misafir ediyoruz, onu kendimizi, malımızı, canımızı korur gibiBiz itaat ediyoruz, bir şahsı beldemizde misafir ediyoruz, onu kendimizi, malımızı, canımızı korur gibi koruyoruz, himayemize alıyoruz, ona destek veriyoruz… Bunun mukabilinde ebedî saadete eriyoruz. koruyoruz, himayemize alıyoruz, ona destek veriyoruz… Bunun mukabilinde ebedî saadete eriyoruz. Ne kârlı bir alışveriş! Bir şey yapıyoruz ama ne kadar güzel bir sonuca ulaşıyoruz?!Ne kârlı bir alışveriş! Bir şey yapıyoruz ama ne kadar güzel bir sonuca ulaşıyoruz?! Böyle bir anlaşma bizim çok hoşumuza gitti.Böyle bir anlaşma bizim çok hoşumuza gitti. Bu anlaşmadan ne biz döneriz ne de karşı tarafın dönmesini isteriz!.." Bu anlaşmadan ne biz döneriz ne de karşı tarafın dönmesini isteriz!.."

Allah bu vaadini vermekten geri durmasın, Resûlullah bu vaadinden dönmesin dileriz… demek istediler. Allah bu vaadini vermekten geri durmasın, Resûlullah bu vaadinden dönmesin dileriz… demek istediler.

Bunun üzerine Tevbe sûresinin 111. âyet-i kerîmesi indi ki çok heyecanlandırıcı bir âyet-i kerîmedir. Bunun üzerine Tevbe sûresinin 111. âyet-i kerîmesi indi ki çok heyecanlandırıcı bir âyet-i kerîmedir.

Ben de bunu daima heyecanla okurum. Ben de bunu daima heyecanla okurum.

Allahu Teâlâ hazretleri bu güzel sözleşmeler, antlaşmalar üzerine Peygamber Efendimiz'eAllahu Teâlâ hazretleri bu güzel sözleşmeler, antlaşmalar üzerine Peygamber Efendimiz'e yardım vaadinde bulunan ensardan 70 kadar mübarek insanınyardım vaadinde bulunan ensardan 70 kadar mübarek insanın "Ne kadar güzel bir alışveriş, ne kârlı bir alışveriş?!.."Ne kadar güzel bir alışveriş, ne kârlı bir alışveriş?!.. Biz bundan ne döneriz ne de dönülmesini isteriz!" demesi üzerine buyurdu ki; Biz bundan ne döneriz ne de dönülmesini isteriz!" demesi üzerine buyurdu ki;

Bismillahirrahmanirrahim. İnnallâhe'şterâ mine'l-müminîne enfusehüm ve emvâlehümBismillahirrahmanirrahim. İnnallâhe'şterâ mine'l-müminîne enfusehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete yukâtilûne fî sebîlillâhi fe-yaktulûne ve yuktelûne va'denbi-enne lehümü'l-cennete yukâtilûne fî sebîlillâhi fe-yaktulûne ve yuktelûne va'den aleyhi hakkan fi't-Tevrâti ve'l-İncîli ve'l-Kur'âni ve men evfâ bi-ahdihî mina'llahi aleyhi hakkan fi't-Tevrâti ve'l-İncîli ve'l-Kur'âni ve men evfâ bi-ahdihî mina'llahi fe'stebşirû bi-bey'ikümüllezî bâya'tüm bihî ve zâlike hüve'l-fevzü'l-azîm. fe'stebşirû bi-bey'ikümüllezî bâya'tüm bihî ve zâlike hüve'l-fevzü'l-azîm.

Bu âyetin sebeb-i nüzulü, mâna-ı münîfi, meâl-i kerîmi nedir? Bu âyetin sebeb-i nüzulü, mâna-ı münîfi, meâl-i kerîmi nedir?

İnnallâhe'şterâ mine'l-müminîne enfusehüm ve emvâlehüm. "Hiç şüphesiz, muhakkak kiİnnallâhe'şterâ mine'l-müminîne enfusehüm ve emvâlehüm. "Hiç şüphesiz, muhakkak ki Allahu Teâlâ mü'minlerden canlarını ve mallarını satın aldı!" Allahu Teâlâ mü'minlerden canlarını ve mallarını satın aldı!"

Bir alışverişte; satışta, alma-verme işinde bir bedel değişmesi olur, takas olur. Bir alışverişte; satışta, alma-verme işinde bir bedel değişmesi olur, takas olur.

Allah mü'minlerin canlarını ve mallarını satın aldı ama ne mukabilinde satın aldı Allah mü'minlerin canlarını ve mallarını satın aldı ama ne mukabilinde satın aldı

Bi-enne lehümü'l-cennete.Bi-enne lehümü'l-cennete. "Mukabilinde onlara cenneti vaat ederek, cenneti vereceğini buyurarak canlarını ve mallarını aldı." "Mukabilinde onlara cenneti vaat ederek, cenneti vereceğini buyurarak canlarını ve mallarını aldı."

Burada enfüsehüm; "canlarını" ifadesi önce, ve emvâlehüm; "mallarını" ifadesi sonra. Burada enfüsehüm; "canlarını" ifadesi önce, ve emvâlehüm; "mallarını" ifadesi sonra.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i Medine'ye çağırmak can meselesiydi.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i Medine'ye çağırmak can meselesiydi. Kureyş Peygamber Efendimiz'i öldürmeye kalkışacak kadar gözü dönmüş, kanlanmış durumdaydı. Kureyş Peygamber Efendimiz'i öldürmeye kalkışacak kadar gözü dönmüş, kanlanmış durumdaydı. Zaten zayıf müslümanları işkencelerle öldürüyorlardı,Zaten zayıf müslümanları işkencelerle öldürüyorlardı, bu sefer gider onlarla da çarpışır ve ensarı öldürebilirlerdi. bu sefer gider onlarla da çarpışır ve ensarı öldürebilirlerdi. Onlar canlarını tehlikeye atmaya dahi söz vermişlerdi, razı olmuşlardı. Onlar canlarını tehlikeye atmaya dahi söz vermişlerdi, razı olmuşlardı.

Enfüsehüm ve emvâlehüm...Enfüsehüm ve emvâlehüm... Mallarını da harcamaya söz vermişlerdi.Mallarını da harcamaya söz vermişlerdi. Bu âyet-i kerîmede onun için enfüsehüm; "canlarını" ifadesi önde gelmiş bulunuyor. Bu âyet-i kerîmede onun için enfüsehüm; "canlarını" ifadesi önde gelmiş bulunuyor.

Ortada bir mânevî alışveriş var! Alan Cenâb-ı Rabbu'l-Âlemîn, satanlar da mü'minler oluyor. Ortada bir mânevî alışveriş var! Alan Cenâb-ı Rabbu'l-Âlemîn, satanlar da mü'minler oluyor.

Satılan nedir? Mü'minlerin canları ve malları. Satılan nedir?

Mü'minlerin canları ve malları.

Alan Allahu Teâlâ hazretleri karşılığında onlara ne verecek? Cenneti verecek! Alan Allahu Teâlâ hazretleri karşılığında onlara ne verecek?

Cenneti verecek!

Bu bir benzetmedir.Bu bir benzetmedir. Allahu Teâlâ hazretleri kullarının anlayabileceği bir şekil ile;Allahu Teâlâ hazretleri kullarının anlayabileceği bir şekil ile; iyi mü'min olmanın ve Allah'ın dinine hizmet etmenin gerektiğinde can kaybına, mal kaybına iyi mü'min olmanın ve Allah'ın dinine hizmet etmenin gerektiğinde can kaybına, mal kaybına sebep olacağını ama bunu göze alanların da cenneti kazanacağınısebep olacağını ama bunu göze alanların da cenneti kazanacağını latif, nükteli bir tarzla, benzetmeyle bildirmiş oluyor. latif, nükteli bir tarzla, benzetmeyle bildirmiş oluyor.

İnsanlar mü'min olduğunda, Kur'an'a sarılıp Resûlullah'a bağlandığında İnsanlar mü'min olduğunda, Kur'an'a sarılıp Resûlullah'a bağlandığında müşrikler de onlara hücum edince ne olur? müşrikler de onlara hücum edince ne olur?

Yukâtilûne fî sebîlillâh; "Allah yolunda cihat ederler, savaşırlar." Yukâtilûne fî sebîlillâh; "Allah yolunda cihat ederler, savaşırlar."

İnsan savaşın sonucunu önceden kestiremez. İnsan savaşın sonucunu önceden kestiremez.

Fe-yaktulûne ve yuktalûne; "Bazen öldürürler, bazen kendileri ölürler." Fe-yaktulûne ve yuktalûne; "Bazen öldürürler, bazen kendileri ölürler."

Kâfir ölürse öldürülmüş olur, mü'min ölürse şehit olur. Neden? Kâfir ölürse öldürülmüş olur, mü'min ölürse şehit olur.

Neden?

Mü'min; Allah için çarpışıyor, ölürse şehit olur. Kâfir; Allah'a karşı, Allah'ın dinine karşı çarpışıyor.Mü'min; Allah için çarpışıyor, ölürse şehit olur. Kâfir; Allah'a karşı, Allah'ın dinine karşı çarpışıyor. Allah'ın sevmediği, gazap ettiği kul cehenneme gider. Allah'ın sevmediği, gazap ettiği kul cehenneme gider.

İkisi de ölüyor ama birisi hırsından, kininden, zalimliğinden dolayı çarpışıyor;İkisi de ölüyor ama birisi hırsından, kininden, zalimliğinden dolayı çarpışıyor; ötekisi imanından, Allah'a bağlılığından dolayı fedakârlık yaparak çarpışıyor.ötekisi imanından, Allah'a bağlılığından dolayı fedakârlık yaparak çarpışıyor. Bu işi birisi zulüm yoluyla, birisi vefa ve feda yoluyla yapıyor. Bu işi birisi zulüm yoluyla, birisi vefa ve feda yoluyla yapıyor.

Bazen öldürürler bazen öldürülürler.Bazen öldürürler bazen öldürülürler. Öldürülmeseler bile nihayet insanların bir zaman sonra ecelleri gelir, ölürler. Öldürülmeseler bile nihayet insanların bir zaman sonra ecelleri gelir, ölürler. Dünyada kimse bâki kalmıyor.Dünyada kimse bâki kalmıyor. Büyüklerimiz; "Her şey fâni kalır hak, sen Hak'la olmaya bak!" demiş. Büyüklerimiz; "Her şey fâni kalır hak, sen Hak'la olmaya bak!" demiş.

Nasıl olsa savaşa gitmeyen de ölüyor. Nasıl olsa savaşa gitmeyen de ölüyor.

Ben gazetelerde ibretle okurdum.Ben gazetelerde ibretle okurdum. Mesela adam İran'daki rejimi sevmediği için kaçıyor veya ölüm korkusundan kaçıyorMesela adam İran'daki rejimi sevmediği için kaçıyor veya ölüm korkusundan kaçıyor ama yolda trafik kazasında ölüyor. Çünkü eceli gelmiş.ama yolda trafik kazasında ölüyor. Çünkü eceli gelmiş. İbret! Kaçıyor ama yolda ölüyor.İbret! Kaçıyor ama yolda ölüyor. Veya Antalya'da yata vs. bindiği sırada bir kaza oluyor, "İranlı falanca öldü." deniliyor... Veya Antalya'da yata vs. bindiği sırada bir kaza oluyor, "İranlı falanca öldü." deniliyor... Veyahut yurt dışında başka şeyler olabiliyor. İnsanlar nasıl olsa ölecek! Veyahut yurt dışında başka şeyler olabiliyor. İnsanlar nasıl olsa ölecek!

Va'den aleyhi hakkan. "Allah'ın vaadi haktır!" Kime vaadi haktır? Mü'min olana! Va'den aleyhi hakkan. "Allah'ın vaadi haktır!"

Kime vaadi haktır?

Mü'min olana!

Ne vaat etmiştir? Cenneti vaat etmişti. Allah'ın üzerine bu vaadini yerine getirmek haktır! Ne vaat etmiştir?

Cenneti vaat etmişti. Allah'ın üzerine bu vaadini yerine getirmek haktır!

Bu vaat nerede, nerelerde var?

Bu vaat nerede, nerelerde var?

Fi't-Tevrâti ve'l-incîli ve'l-Kur'ân.Fi't-Tevrâti ve'l-incîli ve'l-Kur'ân. "Allah'ın bu vaadi Tevrat'ta da, İncil'de de, Kur'ân-ı Kerîm'de de var." "Allah'ın bu vaadi Tevrat'ta da, İncil'de de, Kur'ân-ı Kerîm'de de var."

Burada bir şeyi daha öğreniyoruz:Burada bir şeyi daha öğreniyoruz: Allahu Teâlâ hazretlerinin gönderdiği eski peygamberler de çok sıkıntılara uğradılar. Allahu Teâlâ hazretlerinin gönderdiği eski peygamberler de çok sıkıntılara uğradılar. Musa aleyhisselam Firavun'la uğraştı, ne kadar büyük zorluklar çekti?!Musa aleyhisselam Firavun'la uğraştı, ne kadar büyük zorluklar çekti?! İsa aleyhisselam zamanının muhalifleriyle ne sıkıntılar çekti?!İsa aleyhisselam zamanının muhalifleriyle ne sıkıntılar çekti?! Havarîler, İsa aleyhisselam'ın kavmi ve onlara tâbi olan İsevîler, Musa aleyhisselam'dan sonra Havarîler, İsa aleyhisselam'ın kavmi ve onlara tâbi olan İsevîler, Musa aleyhisselam'dan sonra Musa aleyhisselam'a tâbi olan ümmetler nice eziyetlere maruz kaldılar?!..Musa aleyhisselam'a tâbi olan ümmetler nice eziyetlere maruz kaldılar?!.. İlk hıristiyanların Roma'da aslanlara parçalatıldığını vs. tarih kitaplarından okuruz. İlk hıristiyanların Roma'da aslanlara parçalatıldığını vs. tarih kitaplarından okuruz.

Tevrat'ta da böyledir. Çünkü iman insana sorumluluk ve tehlike getiriyor.Tevrat'ta da böyledir. Çünkü iman insana sorumluluk ve tehlike getiriyor. Allah dünya hayatına bu tehlikeleri imtihan olarak koymuş; bu böyle. Allah dünya hayatına bu tehlikeleri imtihan olarak koymuş; bu böyle.

Mü'min olursan tehlike var, mü'min olmazsan rahat var gibi görünüyor amaMü'min olursan tehlike var, mü'min olmazsan rahat var gibi görünüyor ama mü'min olmayınca da insanlar rahat etmiyor.mü'min olmayınca da insanlar rahat etmiyor. Firavun'un kavmi de rahat etmedi, Romalı imparatorlar da iflah olmadı.Firavun'un kavmi de rahat etmedi, Romalı imparatorlar da iflah olmadı. İmanın karşısına çıkan hiçbir zümre, sonunda kâr etmedi.İmanın karşısına çıkan hiçbir zümre, sonunda kâr etmedi. Ama sadece imtihan olduğu esnada o taraf kârlı, o taraf sakin gibi göründü. Ama sadece imtihan olduğu esnada o taraf kârlı, o taraf sakin gibi göründü.

Va'den aleyhi hakkan. "Allah'ın vaadi haktır." Va'den aleyhi hakkan. "Allah'ın vaadi haktır."

Kâfire cehennemi, cezayı, gazabı verecek;Kâfire cehennemi, cezayı, gazabı verecek; mü'mine cenneti, nimeti, rıdvân-ı ekberini ihsan edecek.mü'mine cenneti, nimeti, rıdvân-ı ekberini ihsan edecek. Tevrat'ta da, İncil'de de böyleydi, Kur'ân-ı Kerîm'de de böyledir. Tevrat'ta da, İncil'de de böyleydi, Kur'ân-ı Kerîm'de de böyledir.

Eski kitaplarda eski ümmetlerin de mâcerâsı aynıydı. Çünkü insanlığın mâcerâsı aynı!Eski kitaplarda eski ümmetlerin de mâcerâsı aynıydı. Çünkü insanlığın mâcerâsı aynı! Her zaman mü'minler var, bir de mü'minlerle uğraşan zalimler var.Her zaman mü'minler var, bir de mü'minlerle uğraşan zalimler var. İmansızlık, nasipsizlik ellerinden menfaat gidiyor diye olabilir,çeşitli sebeplerden olabilir; İmansızlık, nasipsizlik ellerinden menfaat gidiyor diye olabilir,çeşitli sebeplerden olabilir; herkes düşünsün! herkes düşünsün!

Ve men evfâ bi-ahdihî mina'llah. "Allah'tan daha ziyade ahdine sadık kim olabilir?!" Ve men evfâ bi-ahdihî mina'llah. "Allah'tan daha ziyade ahdine sadık kim olabilir?!"

Ahdine en sadık olan, her şeyi en iyi bilen, her şeye kâdir olan Allahu Teâlâ hazretleridir!Ahdine en sadık olan, her şeyi en iyi bilen, her şeye kâdir olan Allahu Teâlâ hazretleridir! Allah'ın vaadi haktır, vaadinden hulfü yoktur. Allah'ın vaadi haktır, vaadinden hulfü yoktur.

Âyet-i kerîmede "Allah'tan daha fazla vefalı olabilecek kimdir?" diye soruluyor. Âyet-i kerîmede "Allah'tan daha fazla vefalı olabilecek kimdir?" diye soruluyor.

Bu nasıl bir sorudur? Bu nasıl bir sorudur?

"Olmaz böyle şey!" mânasında istifhâm-i istinkârî; reddetmek için sorulmuş sorudur. "Olmaz böyle şey!" mânasında istifhâm-i istinkârî; reddetmek için sorulmuş sorudur.

Ve men evfâ bi-ahdihî mina'llah. "Allah'tan daha ahdine vefalı kim olabilir?" Ve men evfâ bi-ahdihî mina'llah. "Allah'tan daha ahdine vefalı kim olabilir?"

"Olamaz, daha vefalısı hiç çıkamaz. Ahdine vefalı olan, en vefalı olan Allah'tır, vaadini yerine getirir."Olamaz, daha vefalısı hiç çıkamaz. Ahdine vefalı olan, en vefalı olan Allah'tır, vaadini yerine getirir. Muhakkak onlara cennet verilecek!.." demek. Muhakkak onlara cennet verilecek!.." demek.

Fe'stebşirû bi-bey'ikümüllezî bâya'tüm bihî. "Ey mü'minler!Fe'stebşirû bi-bey'ikümüllezî bâya'tüm bihî. "Ey mü'minler! O halde Allah'la yapmış olduğunuz bu bey'atten, antlaşmanızdan dolayı size müjdeler olsun.O halde Allah'la yapmış olduğunuz bu bey'atten, antlaşmanızdan dolayı size müjdeler olsun. Müjdelenin, sevinin; çünkü Allah vaadinden dönmez. Cenneti muhakkak alacaksınız!" Müjdelenin, sevinin; çünkü Allah vaadinden dönmez. Cenneti muhakkak alacaksınız!"

Tevbe sûresinin 111. âyet-i kerîmesi: Ve zâlike hüve'l-fevzü'l-azîm.Tevbe sûresinin 111. âyet-i kerîmesi:


Ve zâlike hüve'l-fevzü'l-azîm.
"Bu çok muazzam bir kârlı sonuçtur, başarıdır, kurtuluştur."Bu çok muazzam bir kârlı sonuçtur, başarıdır, kurtuluştur. Bu en güzel sonuçtur, fevz ü felahtır!" diye bitiyor. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bu en güzel sonuçtur, fevz ü felahtır!" diye bitiyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Medîne-i Münevvere'nin ahalisine ensar deniliyor.Medîne-i Münevvere'nin ahalisine ensar deniliyor. Mübarek ensar Peygamber Efendimiz'e yardım ettiklerinden dolayı cennetlik oldularMübarek ensar Peygamber Efendimiz'e yardım ettiklerinden dolayı cennetlik oldular ve bu şerefi kazandılar.ve bu şerefi kazandılar. Peygamber Efendimiz Medîne-i Münevvere'ye, o mübarek ensarın yanına hicret etti.Peygamber Efendimiz Medîne-i Münevvere'ye, o mübarek ensarın yanına hicret etti. Onlar bağırlarını açtılar; evlerini, tarlalarını verdiler.Onlar bağırlarını açtılar; evlerini, tarlalarını verdiler. Sonra Mekke'nin azgınları oraya ordu gönderdiler.Sonra Mekke'nin azgınları oraya ordu gönderdiler. Orada da İslâm'ı söndürmeye çalıştılar ama Allah'ın dinini söndürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir!Orada da İslâm'ı söndürmeye çalıştılar ama Allah'ın dinini söndürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir! Allahu Teâlâ, kıyamete kadar Kur'ân-ı Kerîm'i koruyacak ve nurunu tamamlayacaktır!Allahu Teâlâ, kıyamete kadar Kur'ân-ı Kerîm'i koruyacak ve nurunu tamamlayacaktır! Nitekim orada da söndüremediler. Nitekim orada da söndüremediler.

Hicretten sonraki olayla ilgili birkaç âyet-i kerîme daha okumak istiyorum,Hicretten sonraki olayla ilgili birkaç âyet-i kerîme daha okumak istiyorum, Tevbe sûresinin 20 ve 24. âyet-i kerimeleri: Tevbe sûresinin 20 ve 24. âyet-i kerimeleri:

Bismillahirrahmanirrahim. Ellezîne âmenû ve hâcerû ve câhedû fî sebîlillâhi bi-emvâlihimBismillahirrahmanirrahim. Ellezîne âmenû ve hâcerû ve câhedû fî sebîlillâhi bi-emvâlihim ve enfüsihim a'zamu dereceten indallâhi ve ülâike hümü'l-fâizûn. ve enfüsihim a'zamu dereceten indallâhi ve ülâike hümü'l-fâizûn.

O kimseler ki iman ettiler ve hicret eylediler. Peygamber Efendimiz'e iman ettiler, Peygamber Efendimiz deO kimseler ki iman ettiler ve hicret eylediler. Peygamber Efendimiz'e iman ettiler, Peygamber Efendimiz de "Benim hicret ettiğim Medine'ye herkes gelsin, etrafımda toplansın." buyurdu."Benim hicret ettiğim Medine'ye herkes gelsin, etrafımda toplansın." buyurdu. Onun için fırsat buldukça her kabileden mü'minlerOnun için fırsat buldukça her kabileden mü'minler ve Mekke'dekiler de müşriklerden kaçarak Medine'ye vardılar.ve Mekke'dekiler de müşriklerden kaçarak Medine'ye vardılar. Sonra kâfirler, müşrikler de onları kovalamaya, orada tepelemeye niyet ettikleri için savaşlar oldu… Sonra kâfirler, müşrikler de onları kovalamaya, orada tepelemeye niyet ettikleri için savaşlar oldu…

Ellezîne âmenû ve hâcerû ve câhedû fî sebîlillâhi bi-emvâlihim ve enfüsihim.Ellezîne âmenû ve hâcerû ve câhedû fî sebîlillâhi bi-emvâlihim ve enfüsihim. "İman edenler ve hicret eyleyenler mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihat ettiler." "İman edenler ve hicret eyleyenler mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihat ettiler."

Burada "mal" önce zikrediliyor, "can" sonra zikrediliyor.Burada "mal" önce zikrediliyor, "can" sonra zikrediliyor. Çünkü her İslâmî savaşta her insanın canı gitmez.Çünkü her İslâmî savaşta her insanın canı gitmez. Önce malı gider, malından biraz gider ama malından masrafı hakkıyla yapar, sakınmazsa canı kurtulur!Önce malı gider, malından biraz gider ama malından masrafı hakkıyla yapar, sakınmazsa canı kurtulur! Burada da o nükte var. Burada da o nükte var.

A'zamu dereceten indallâh.A'zamu dereceten indallâh. "İman edenler, hicret eyleyenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla; "İman edenler, hicret eyleyenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla; mallarını, canlarını sarf ederek, ortaya koyarak cihat edenler mallarını, canlarını sarf ederek, ortaya koyarak cihat edenler derece bakımından çok daha yüksek derecelerdedir." Kimlerden daha yüksektedirler? derece bakımından çok daha yüksek derecelerdedir."

Kimlerden daha yüksektedirler?

Bunları yapmayanlardan; iman edip de yerinde oturanlardan,Bunları yapmayanlardan; iman edip de yerinde oturanlardan, hicret etmeyenlerden, hicret etse de cihada katılmayanlardan… hicret etmeyenlerden, hicret etse de cihada katılmayanlardan…

Bazı münafıklar kaytarıyordu, katılmıyorlardı.Bazı münafıklar kaytarıyordu, katılmıyorlardı. Allah indinde derece bakımından onlardan çok daha üstündür. Allah indinde derece bakımından onlardan çok daha üstündür.

Ve ülâike hümü'l-fâizûn. "Fevz u felâha, kurtuluşa, kârlı sonuca ulaşacak olanlar onlardır." Ve ülâike hümü'l-fâizûn. "Fevz u felâha, kurtuluşa, kârlı sonuca ulaşacak olanlar onlardır."

Yübeşşiruhüm rabbühüm bi-rahmetin minhü. "Allah onları kendisinin onlara vereceği rahmetle müjdeler."Yübeşşiruhüm rabbühüm bi-rahmetin minhü. "Allah onları kendisinin onlara vereceği rahmetle müjdeler." Ve rıdvânin. "Ey kullarım! Ben sizleri rahmetime gark edeceğim, derVe rıdvânin. "Ey kullarım! Ben sizleri rahmetime gark edeceğim, der ve razı olacağına rıdvan-ı ekberine eriştireceğini müjdeler."ve razı olacağına rıdvan-ı ekberine eriştireceğini müjdeler." Ve cennâtin. "Ve onları cennetlere sokacağını müjdeler."Ve cennâtin. "Ve onları cennetlere sokacağını müjdeler." Lehüm fî hâ naîmün mukim. "Onlar o cennetlere girdiler mi orada devamlı, mukim olan;Lehüm fî hâ naîmün mukim. "Onlar o cennetlere girdiler mi orada devamlı, mukim olan; izale olmayan, yok olmayan, bitmeyen nimetlere gark olacaklar. Onların içinde bahtiyar olacaklar."izale olmayan, yok olmayan, bitmeyen nimetlere gark olacaklar. Onların içinde bahtiyar olacaklar." Hâlidîne fîhâ. "Bu zevk ü safa nimetler içinde gark olmak muvakkat da olmayacak.Hâlidîne fîhâ. "Bu zevk ü safa nimetler içinde gark olmak muvakkat da olmayacak. Bu iman eden, hicret eden, cihat edenler ebediyen orada kalacaklar." Bu iman eden, hicret eden, cihat edenler ebediyen orada kalacaklar."

Hâlidîne fî hâ ebedâ. "Ebediyen, hâlidî kimseler olarak, hulud ile kalacaklar."Hâlidîne fî hâ ebedâ. "Ebediyen, hâlidî kimseler olarak, hulud ile kalacaklar." İnnallâhe indehû ecrün azîm.İnnallâhe indehû ecrün azîm. "Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yürüyenlere Allah indinde büyük ecirler, mükâfatlar vardır. "Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yürüyenlere Allah indinde büyük ecirler, mükâfatlar vardır.

Peki, herkes bu fedakârlığı, bu ihlâsı yapabildi mi? Herkes mallarını, canlarını ortaya koyabildi mi? Peki, herkes bu fedakârlığı, bu ihlâsı yapabildi mi? Herkes mallarını, canlarını ortaya koyabildi mi?

Herkes koyamıyor. İnsanlar üç sınıf: Bir kısmı kâfir, onlar hiç koymuyor. Herkes koyamıyor. İnsanlar üç sınıf:

Bir kısmı kâfir, onlar hiç koymuyor.

Bir kısmı mü'min; ama zayıf mü'min veya münâfık yahut fâsık, onlar da kaytarıyorlar. Bir kısmı mü'min; ama zayıf mü'min veya münâfık yahut fâsık, onlar da kaytarıyorlar.

Bir kısmı muhlis, ihlâslı, hâlis, müslümanlar.Bir kısmı muhlis, ihlâslı, hâlis, müslümanlar. Bunları hâlis, muhlis müslümanlar yapıyor, mükâfatları da hâlis, muhlisler alıyor. Bunları hâlis, muhlis müslümanlar yapıyor, mükâfatları da hâlis, muhlisler alıyor.

Ötekiler ne olacak? Onlar hakkında da Allahu Teâlâ hazretleri ikaz buyuruyor: Ötekiler ne olacak?

Onlar hakkında da Allahu Teâlâ hazretleri ikaz buyuruyor:

Yâ eyyühellezîne âmenû. "Ey iman edenler!" Yâ eyyühellezîne âmenû. "Ey iman edenler!"

Bir âyet-i kerîme yâ eyyühellezîne âmenû diye başladı mı; "Bak bu iman meselesidir, çok önemlidir.Bir âyet-i kerîme yâ eyyühellezîne âmenû diye başladı mı; "Bak bu iman meselesidir, çok önemlidir. Madem mü'minsiniz, dikkat edin! Yoksa imanınız sakatlanır!" demektir. Madem mü'minsiniz, dikkat edin! Yoksa imanınız sakatlanır!" demektir.

Lâ tettehizû âbâeküm ve ihvâneküm evliyâe inistehabbu'l-küfre ale'l-îmân.Lâ tettehizû âbâeküm ve ihvâneküm evliyâe inistehabbu'l-küfre ale'l-îmân. "Eğer babalarınız bile olsa, has kardeşleriniz bile olsa onlar küfrü tercih edip imana gelmemişlerse,"Eğer babalarınız bile olsa, has kardeşleriniz bile olsa onlar küfrü tercih edip imana gelmemişlerse, imana küfrü tercih edip kâfir olarak, müşrik olarak kalmışlarsa imana küfrü tercih edip kâfir olarak, müşrik olarak kalmışlarsa onları dost tutmayın, dost edinmeyin, onlara sevgi beslemeyin!" onları dost tutmayın, dost edinmeyin, onlara sevgi beslemeyin!"

Lâ tettehizû âbâeküm ve ihvâneküm evliyâ. "Onları veliler, dostlar ittihaz etmeyin!" Lâ tettehizû âbâeküm ve ihvâneküm evliyâ. "Onları veliler, dostlar ittihaz etmeyin!"

Hâlbuki insan babasını sever, hâlbuki insan kardeşini sever ama Allah yasaklıyor. Hâlbuki insan babasını sever, hâlbuki insan kardeşini sever ama Allah yasaklıyor.

"Ey iman edenler! Mü'minseniz küfrü imana tercih etmiş"Ey iman edenler! Mü'minseniz küfrü imana tercih etmiş müşriklikte, kâfirlikte kalmış olanları dost tutmayın!" Peki, tutarsa ne olur? müşriklikte, kâfirlikte kalmış olanları dost tutmayın!"

Peki, tutarsa ne olur?

Ve men yetevellehüm minküm. "Sizden kimler onlara muhabbet besler, dostluk ederse…"Ve men yetevellehüm minküm. "Sizden kimler onlara muhabbet besler, dostluk ederse…" Fe ülâike hümü'z-zâlimûn. "İşte onlar zalimlerin ta kendileri olurlar. Zalim olurlar." Fe ülâike hümü'z-zâlimûn. "İşte onlar zalimlerin ta kendileri olurlar. Zalim olurlar."

Çünkü İslam'a hizmet etmiyorlar, İslam düşmanlarına dost oluyorlar. Çünkü İslam'a hizmet etmiyorlar, İslam düşmanlarına dost oluyorlar.

Ondan sonraki âyet-i kerîme en büyük tehdittir!Ondan sonraki âyet-i kerîme en büyük tehdittir! Bence bu âyet-i kerîmeyi bütün müslümanların Bence bu âyet-i kerîmeyi bütün müslümanların çoluk-çocuğuna öğretmesi lazım, kendilerinin de bilmesi lazım: çoluk-çocuğuna öğretmesi lazım, kendilerinin de bilmesi lazım:

Allahu Teâlâ hazretleri Resûl-u edîbi Peygamberimiz Efendimiz'e emrediyor, buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri Resûl-u edîbi Peygamberimiz Efendimiz'e emrediyor, buyuruyor ki;

Kul in kâne âbâüküm ve ebnâuküm ve ihvânüküm ve ezvâcüküm ve aşîretüküm Kul in kâne âbâüküm ve ebnâuküm ve ihvânüküm ve ezvâcüküm ve aşîretüküm ve emvâlün ukteraftümûhâ ve ticâretün tahşevne kesâdehâ ve mesâkinü terdavnehâve emvâlün ukteraftümûhâ ve ticâretün tahşevne kesâdehâ ve mesâkinü terdavnehâ ehabbe ileyküm mina'llahi ve resûlihî ve cihâdin fî sebîlihî.ehabbe ileyküm mina'llahi ve resûlihî ve cihâdin fî sebîlihî. Fe-terabbesû hattâ ye'tiyallâhü bi-emrihî vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-fâsikîn." Fe-terabbesû hattâ ye'tiyallâhü bi-emrihî vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-fâsikîn."

"Seni etrafında dinleyen, senin çevrene toplanmış,"Seni etrafında dinleyen, senin çevrene toplanmış, sesinin hitabında muhatabı durumunda olan insanlara söyle:sesinin hitabında muhatabı durumunda olan insanlara söyle: Hepsine eğer onların babaları veya evlatları, oğulları veya kardeşleri veya eşleri,Hepsine eğer onların babaları veya evlatları, oğulları veya kardeşleri veya eşleri, zevceleri veya kavim ve kabileleri, aşîretüküm ve emvâlün ukteraftümûhâ …" zevceleri veya kavim ve kabileleri, aşîretüküm ve emvâlün ukteraftümûhâ …"

"Kazandıkları, biriktirdikleri mallar ve yahut…" Ticâretün tahşevne kesâdehâ. "Kazandıkları, biriktirdikleri mallar ve yahut…" Ticâretün tahşevne kesâdehâ. "Aman biz bu işe bulaşırsak ticaretimiz bozulur, diye korktukları ticaretler…" "Aman biz bu işe bulaşırsak ticaretimiz bozulur, diye korktukları ticaretler…" Ve mesâkinü terdavnehâ. "Ve kendilerinin hoşnut, razı oldukları güzel meskenler, rahat;Ve mesâkinü terdavnehâ. "Ve kendilerinin hoşnut, razı oldukları güzel meskenler, rahat; bağlı, bahçeli, gölgelikli, geniş odalı, salonlu, havuzlu vs. hoşlarına giden meskenleri…"bağlı, bahçeli, gölgelikli, geniş odalı, salonlu, havuzlu vs. hoşlarına giden meskenleri…" Ehabbe ileyküm. "Ey mü'minler! İşte bunlar size daha sevgiliyse babalarınız, oğullarınız, Ehabbe ileyküm. "Ey mü'minler! İşte bunlar size daha sevgiliyse babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz, kabileleriniz, biriktirdiğiniz mallar, bozulur diyekardeşleriniz, zevceleriniz, kabileleriniz, biriktirdiğiniz mallar, bozulur diye üzerine titrediğiniz ticaretler, hoşunuza giden o evler size daha sevimli ise…" Neyden? üzerine titrediğiniz ticaretler, hoşunuza giden o evler size daha sevimli ise…"

Neyden?

Mina'llah. "Allah'tan daha sevimliyse…" Mina'llah. "Allah'tan daha sevimliyse…"

Hâşâ sümme hâşâ, bunların ne kıymeti var ki?! Allah'ı en çok sevmesi lazım. Hâşâ sümme hâşâ, bunların ne kıymeti var ki?! Allah'ı en çok sevmesi lazım.

Vellezîne âmenû eşeddü hubben lillah.Vellezîne âmenû eşeddü hubben lillah. Allah'ını sevmesi lazım ama lazım diyoruz da her mü'min lazım olan şeyi yapamıyor. Allah'ını sevmesi lazım ama lazım diyoruz da her mü'min lazım olan şeyi yapamıyor.

Kimisi taraftarlık güdüyor; mahkemeye bile… Biz ne devreler geçirdik.Kimisi taraftarlık güdüyor; mahkemeye bile… Biz ne devreler geçirdik. Mahkemeye gelen kimseyi muhakeme edecek kimseler araştırıyorlardı, Mahkemeye gelen kimseyi muhakeme edecek kimseler araştırıyorlardı, kendi tarafındansa anarşist bile olsa arka kapıdan çıkartıyorlardı!kendi tarafındansa anarşist bile olsa arka kapıdan çıkartıyorlardı! Ceza vermiyorlardı, taraf tutuyorlardı. Ceza vermiyorlardı, taraf tutuyorlardı.

Bir insan babasını tutuyorsa "Bu iman meselesi ama bu benim babam…" veya oğlunu tutuyorsaBir insan babasını tutuyorsa "Bu iman meselesi ama bu benim babam…" veya oğlunu tutuyorsa "Benim oğul o tarafta…" filan veya kardeşini tutuyorsa veya zevcesini düşünüyorsa veya kavim,"Benim oğul o tarafta…" filan veya kardeşini tutuyorsa veya zevcesini düşünüyorsa veya kavim, kabile, aşiret, kavmiyet meselesine düşmüşse… Irkçılığın, kavmiyetçiliğin İslam'da yeri var mı? Yok! kabile, aşiret, kavmiyet meselesine düşmüşse…

Irkçılığın, kavmiyetçiliğin İslam'da yeri var mı?

Yok!

Malını düşünüyorsa…. "Ben bu işe girersem bütün mallarım yağmalanırMalını düşünüyorsa…. "Ben bu işe girersem bütün mallarım yağmalanır veya ceza olarak bana şöyle yaparlar, böyle yaparlar. Aman malım elimden gitmesin!.."veya ceza olarak bana şöyle yaparlar, böyle yaparlar. Aman malım elimden gitmesin!.." ve yahut "Ben mü'min olursam hizmet için, cihat için benden mal isterler; en iyisi hiç girmeyeyim.ve yahut "Ben mü'min olursam hizmet için, cihat için benden mal isterler; en iyisi hiç girmeyeyim. Çünkü onlarda zekât var, sadaka var, cihada para ayırmak var.Çünkü onlarda zekât var, sadaka var, cihada para ayırmak var. Aman girmeyeyim!.." derse bozulacak ticaretinden korkarsa… Aman girmeyeyim!.." derse bozulacak ticaretinden korkarsa…

Kimisi korkuyor! Hakyol'a ilan vermekten korkuyor. Hakyol'la beraber olmaktan çekiniyor.Kimisi korkuyor! Hakyol'a ilan vermekten korkuyor. Hakyol'la beraber olmaktan çekiniyor. Hakyol'un karşısındakiler bir çelme takar, Hakyol'un karşısındakiler bir çelme takar, bir oyun oynar aman ticaretim bozulur diye ilan bile veremiyor. Hâlbuki kârlı.bir oyun oynar aman ticaretim bozulur diye ilan bile veremiyor. Hâlbuki kârlı. İlan verdiği zaman ticareti artacak ama "nemelazım" diyor. İlan verdiği zaman ticareti artacak ama "nemelazım" diyor.

Eğer ticaretin bozulmasından korkarsa ve bir de evleri elinden gider diye korkarsa ne olur?Eğer ticaretin bozulmasından korkarsa ve bir de evleri elinden gider diye korkarsa ne olur? Allah'ı sevmez de bunları severse, Allah'a bunları tercih ederse, Allah'ı sevmez de bunları severse, Allah'a bunları tercih ederse, Allah'a, Resûlullah'a ve Allah yolunda cihat etmeye mukabil bunları tercih eder deAllah'a, Resûlullah'a ve Allah yolunda cihat etmeye mukabil bunları tercih eder de Allah'ın emrinden geri durur, Resûlullah'ın yolundan uzaklaşırAllah'ın emrinden geri durur, Resûlullah'ın yolundan uzaklaşır ve Allah yolunda cihat etmekten geri durursa ne olur? ve Allah yolunda cihat etmekten geri durursa ne olur?

Fe-terabbesû hattâ ye'tiyallâhü bi-emrihî.Fe-terabbesû hattâ ye'tiyallâhü bi-emrihî. "Allah'ın başımıza ne iş getireceğini o zaman bekleyin bakalım!" "Allah'ın başımıza ne iş getireceğini o zaman bekleyin bakalım!"

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah ne getirir? Felaket getirir.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah ne getirir?

Felaket getirir.
Mutlaka gözlerinden sakındıkları bu şeylerin hepsi zarara uğrar!Mutlaka gözlerinden sakındıkları bu şeylerin hepsi zarara uğrar! Babaları zarara uğrar, evlatları, zevceleri, kardeşleri zarara uğrar, ticaretleri mahv u perişan olur,Babaları zarara uğrar, evlatları, zevceleri, kardeşleri zarara uğrar, ticaretleri mahv u perişan olur, beldeleri tarumar olur, kavmi, kabilesi perişan olur, evler harap olur, bombalar gelir yıkılır… beldeleri tarumar olur, kavmi, kabilesi perişan olur, evler harap olur, bombalar gelir yıkılır…

Afganistan'da görmedik mi?Afganistan'da görmedik mi? Daha başka diyarlarda; Bosna'da, Hersek'te başka diyarlarda bunların güncel misalleri yok mu?Daha başka diyarlarda; Bosna'da, Hersek'te başka diyarlarda bunların güncel misalleri yok mu? Tarihte milyonlarca misali var, günümüzde misalleri yok mu? Allah'ın emri nasıl gelir? Tarihte milyonlarca misali var, günümüzde misalleri yok mu?

Allah'ın emri nasıl gelir?

Korkudan üzerine titrenen şeylerin cezalanması tarzında gelir. Korkudan üzerine titrenen şeylerin cezalanması tarzında gelir.

Ermeniler'in, Doğu Anadolu'da bizim mü'min, müslüman halkımıza,Ermeniler'in, Doğu Anadolu'da bizim mü'min, müslüman halkımıza, Türk, Kürt halkımıza ne zulümler yaptığını yazıyor. Tüylerim diken diken oldu.Türk, Kürt halkımıza ne zulümler yaptığını yazıyor. Tüylerim diken diken oldu. Herkesin okuması, herkesin bilmesi lazım!Herkesin okuması, herkesin bilmesi lazım! Çünkü güya "Ermeniler zulme uğramış!" diye cihanı aldatıyorlar. Çünkü güya "Ermeniler zulme uğramış!" diye cihanı aldatıyorlar.

Müslümanlara; müslüman hanımlara, müslüman kızlara neler yapmışlar. Neler neler…Müslümanlara; müslüman hanımlara, müslüman kızlara neler yapmışlar. Neler neler… Ne anlatmaya dilim varır?..Ne anlatmaya dilim varır?.. Utandığım için anlatamam; o kadar müstehcen, o kadar korkunç, çirkin, mütecaviz, o kadar dine saldırgan… Utandığım için anlatamam; o kadar müstehcen, o kadar korkunç, çirkin, mütecaviz, o kadar dine saldırgan…

Hani din hürriyeti? Herkes kendi dininde şey yapsın palavraları hiçbir şey yok. Hani din hürriyeti?

Herkes kendi dininde şey yapsın palavraları hiçbir şey yok.

Kıtır kıtır kesmişler, işkencelerle derilerini yüzmüşler.Kıtır kıtır kesmişler, işkencelerle derilerini yüzmüşler. Tenasül aletlerini kesmişler ağzına vermişler, "Üfürün bakalım, ötecek mi?" demişler!Tenasül aletlerini kesmişler ağzına vermişler, "Üfürün bakalım, ötecek mi?" demişler! Kadınlar, kızlar mahv u perişan olmuş, şehit edilmiş. Kadınlar, kızlar mahv u perişan olmuş, şehit edilmiş. Hatta ilk başta kendileriyle iş birliği yapan insanları [öldürmüşler].Hatta ilk başta kendileriyle iş birliği yapan insanları [öldürmüşler]. Çünkü hainler; onlara da vefası yoktur. Allah'ın da cezası vardır. Allah'ın kâfire vefası yoktur! Çünkü hainler; onlara da vefası yoktur. Allah'ın da cezası vardır. Allah'ın kâfire vefası yoktur!

Allah da Azîzün-züntikâmdır. Allah da cezalandıracak! Allah da Azîzün-züntikâmdır. Allah da cezalandıracak!

Onlarla işbirliği yapanlar perişan olmuşlar, öldürülmüşler. "Şehit edildi!" deniyor.Onlarla işbirliği yapanlar perişan olmuşlar, öldürülmüşler. "Şehit edildi!" deniyor. Orada yazmış ama ben şehit sözünü kuşkuyla karşılıyorum.Orada yazmış ama ben şehit sözünü kuşkuyla karşılıyorum. Kendileriyle işbirliği yaptığı halde, kardeş olduğu halde, anlaştığı halde geldiler şehit ettiler.Kendileriyle işbirliği yaptığı halde, kardeş olduğu halde, anlaştığı halde geldiler şehit ettiler. Onun da şehitliği biraz şüphelidir… Allah böyle şeyler getirir. Onun da şehitliği biraz şüphelidir… Allah böyle şeyler getirir.

Mal sakınılmışsa, mal elden gider; can sakınılmışsa can tehlikeye girer.Mal sakınılmışsa, mal elden gider; can sakınılmışsa can tehlikeye girer. Hangi şeyden korkulmuşsa; Allah'ın emrinden, Allah'ı sevmekten, Resûlullah'ı sevmekten, Hangi şeyden korkulmuşsa; Allah'ın emrinden, Allah'ı sevmekten, Resûlullah'ı sevmekten, Allah yolunda cihat edilmekten geri durulmuşsa o belâ gelir. Balkanlar'da böyle olmuştur.Allah yolunda cihat edilmekten geri durulmuşsa o belâ gelir. Balkanlar'da böyle olmuştur. Kafkasya'da, Orta Asya'da, dünyanın her yerinde böyle olmuştur ve böyle oluyor ve böyle olacak. Kafkasya'da, Orta Asya'da, dünyanın her yerinde böyle olmuştur ve böyle oluyor ve böyle olacak. Kanûn-ı ilâhî budur. Fe-terabbesû hattâ ye'tiyallâhü bi-emrihî. Kanûn-ı ilâhî budur.

Fe-terabbesû hattâ ye'tiyallâhü bi-emrihî.

Suriye'de olan olayların başlangıç zamanını ben hatırlıyorum, ne kadar güzel idareler vardı?!Suriye'de olan olayların başlangıç zamanını ben hatırlıyorum, ne kadar güzel idareler vardı?! Hacca gidemeyenlere yardımcı olurlar, getirirler, götürürlerdi… Hacca gidemeyenlere yardımcı olurlar, getirirler, götürürlerdi… Sonra o fabrikatörler, mallarını sakınanlar vs… Gelen rejimde ne mal-mülk kaldı ne rahat kaldı!Sonra o fabrikatörler, mallarını sakınanlar vs… Gelen rejimde ne mal-mülk kaldı ne rahat kaldı! Hapislere girdiler, hapislerde öldüler. Oralardan benim ismen tanıdığım kimseler var.Hapislere girdiler, hapislerde öldüler. Oralardan benim ismen tanıdığım kimseler var. Hiçbir yerden de yardım olmadı. Hiçbir yerden de yardım olmadı.

Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-fâsikîn. "Allah fasık kavimleri doğru yola çıkartmaz, hidayet eylemez." Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-fâsikîn. "Allah fasık kavimleri doğru yola çıkartmaz, hidayet eylemez."

Allah "Böyle burunlarının doğrusuna, yanlış yaptıkları işlerin devamına giderler.Allah "Böyle burunlarının doğrusuna, yanlış yaptıkları işlerin devamına giderler. Sonunda da mahv u perişan olurlar!" diye bu âyet-i kerîmelerde buyurdu. Sonunda da mahv u perişan olurlar!" diye bu âyet-i kerîmelerde buyurdu.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ben Avustralya'dan buraya geldim ama dünyanın her yerini gezen bir insanım.Ben Avustralya'dan buraya geldim ama dünyanın her yerini gezen bir insanım. "Artık uluslararası hoca oldum." diye latife yollu da söylüyorum. Evliya Çelebi gibi seyyah oldum. "Artık uluslararası hoca oldum." diye latife yollu da söylüyorum. Evliya Çelebi gibi seyyah oldum. Bizim gezmediğimiz, görmediğimiz yer kalmadı.Bizim gezmediğimiz, görmediğimiz yer kalmadı. Emin olun; Batı'ya dönmüşüz, Batıcılık diyoruz, Batı Çalışma Gurubu deniliyor. Emin olun; Batı'ya dönmüşüz, Batıcılık diyoruz, Batı Çalışma Gurubu deniliyor.

Batı'yı -içinde yaşayan insanız- iyi tanırız. Son derece dinlerine bağlı…Batı'yı -içinde yaşayan insanız- iyi tanırız. Son derece dinlerine bağlı… Belki inanmıyor ama kafası kültür olayı olarak "Bu benim kültürüm, bu benim mâzim…" diye hepsi bağlı.Belki inanmıyor ama kafası kültür olayı olarak "Bu benim kültürüm, bu benim mâzim…" diye hepsi bağlı. Düğünlerini kilisede yapıyorlar, eğlencelerini kilisede yapıyorlar.Düğünlerini kilisede yapıyorlar, eğlencelerini kilisede yapıyorlar. Papazlar önlerine düşüyor, önderlik ediyor; son derece canlı bir şekilde. Papazlar önlerine düşüyor, önderlik ediyor; son derece canlı bir şekilde.

İngiltere'de doktora yapmış bir ağabey vardı, orada doktora yaptı geldi.İngiltere'de doktora yapmış bir ağabey vardı, orada doktora yaptı geldi. Biz daha o zaman İngiltere'yi filan görmemiştik. Biz daha o zaman İngiltere'yi filan görmemiştik.

"[Oradakilerin] çoğu ateist!" diyordu. Ateist bile olsa hırıstiyan! Olur mu böyle şey? "[Oradakilerin] çoğu ateist!" diyordu. Ateist bile olsa hırıstiyan!

Olur mu böyle şey?

Olur, oluyor. Fiilen gördüm; ateist hıristiyan. Çünkü Hıristiyanlığı destekliyor.Olur, oluyor. Fiilen gördüm; ateist hıristiyan. Çünkü Hıristiyanlığı destekliyor. Hangi kavim kimi desteklerse ondandır. Kilisenin emrinde, kiliseyi destekliyor. Hangi kavim kimi desteklerse ondandır. Kilisenin emrinde, kiliseyi destekliyor. Kiliseyi de devlet destekliyor. Kiliseyi de devlet destekliyor. Devletle kilise iç içe ve dış işlerini,Devletle kilise iç içe ve dış işlerini, yeni istila edecekleri ülkeleri beraber çalışarak istila ediyorlar. yeni istila edecekleri ülkeleri beraber çalışarak istila ediyorlar.

Mesela Arnavutluk'ta komünist bir rejim vardı. O zaman Arnavut nüfusunun %99'u müslüman oldu.Mesela Arnavutluk'ta komünist bir rejim vardı. O zaman Arnavut nüfusunun %99'u müslüman oldu. Arnavutluk; bizim ortaokulda, lisede bulunduğumuz zaman nüfusunun %99'u müslümanArnavutluk; bizim ortaokulda, lisede bulunduğumuz zaman nüfusunun %99'u müslüman hatta Türkiye'den daha fazla müslüman olan bir ülke diye benim dikkatimi çekmişti. hatta Türkiye'den daha fazla müslüman olan bir ülke diye benim dikkatimi çekmişti.

Son yapılan sayımlarda ne deniliyor? Son yapılan sayımlarda ne deniliyor?

%75'i müslüman! Demek ki hıristiyanlar orada kaç misli artmışlar, arttırılmışlar? %75'i müslüman! Demek ki hıristiyanlar orada kaç misli artmışlar, arttırılmışlar?

25 misli artmışlar. Benim ömrümün yarısından kısa bir zamanda 25 misli artmışlar. 25 misli artmışlar. Benim ömrümün yarısından kısa bir zamanda 25 misli artmışlar.

Bizim rahmetli hadis, tefsir, fıkıh kürsüsü profesörü, Ankara İlâhiyat Fakültesi'nden Tayyip OkiçBizim rahmetli hadis, tefsir, fıkıh kürsüsü profesörü, Ankara İlâhiyat Fakültesi'nden Tayyip Okiç -kendisi Boşnak'tı, daha doğrusu Peygamber Efendimiz'in sülalesindenmiş de söylemezdi,-kendisi Boşnak'tı, daha doğrusu Peygamber Efendimiz'in sülalesindenmiş de söylemezdi, Saraybosna'nın reîsü'l-ulemâsının oğluydu, mübarek bir kimseydi, Allah hepsine rahmet eylesin-Saraybosna'nın reîsü'l-ulemâsının oğluydu, mübarek bir kimseydi, Allah hepsine rahmet eylesin- "Canım, bir şey olmuyor..." gibi konuşanlara kızardı. "Canım, bir şey olmuyor..." gibi konuşanlara kızardı.

"Siz onların huylarını bilmezsiniz."Siz onların huylarını bilmezsiniz. Ben içlerinde yetiştim, onlar 100 senelik, 200 senelik hesap yaparlar.Ben içlerinde yetiştim, onlar 100 senelik, 200 senelik hesap yaparlar. 200 sene sonra alacakları sonuç için şimdiden hazırlanırlar…" derdi. 200 sene sonra alacakları sonuç için şimdiden hazırlanırlar…" derdi.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sonra siz biliyorsunuz,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Sonra siz biliyorsunuz,
Kıbrıs meselesinde ilk önce karşımıza papaz olan din adamı olan Makarios çıkmadı mı? Kıbrıs meselesinde ilk önce karşımıza papaz olan din adamı olan Makarios çıkmadı mı? Siyasî bir şey, siyasetleri din adamlarının beraberliğinde gidiyor.Siyasî bir şey, siyasetleri din adamlarının beraberliğinde gidiyor. Siyasetle din adamları, kilise iç içe; beraber çalışıyor.Siyasetle din adamları, kilise iç içe; beraber çalışıyor. Sırplar'ın müslümanlara karşı kışkırtılmasında, katliamları yapmasında, Sırp kilisesi papazlarınınSırplar'ın müslümanlara karşı kışkırtılmasında, katliamları yapmasında, Sırp kilisesi papazlarının hâlâ etkin olduğunu gazetelerden okuyorsunuz. Dünyanın her yerinde bu böyle oluyor. hâlâ etkin olduğunu gazetelerden okuyorsunuz. Dünyanın her yerinde bu böyle oluyor.

Avustralya'da da biz cami aldık.Avustralya'da da biz cami aldık. Size müjde vermek için ben sonucu kesin olarak alalım, diye söylemiyordum.Size müjde vermek için ben sonucu kesin olarak alalım, diye söylemiyordum. 22 dönümlük yer üzerinde güzel evli, havuzlu bir yeri belediyeden aldık da ön onayları almıştık. 22 dönümlük yer üzerinde güzel evli, havuzlu bir yeri belediyeden aldık da ön onayları almıştık. Tamam, burasını cami yapabilirsiniz, sakin bir yer, ibadet yerine müsaittir diye… Tamam, burasını cami yapabilirsiniz, sakin bir yer, ibadet yerine müsaittir diye…

Civarın papazı bir muhalefet açtı: 200 küsur imza topladılar, belediyeden karar çıkmadı.Civarın papazı bir muhalefet açtı: 200 küsur imza topladılar, belediyeden karar çıkmadı. Bizim aldığımız mülk elimizde mülk olarak kaldı ama cami yapamadık. Bizim aldığımız mülk elimizde mülk olarak kaldı ama cami yapamadık. Dinleri konusunda o kadar duyarlılar.Dinleri konusunda o kadar duyarlılar. Dinlerini korumak, kollamak için çalışıyorlar ve karşı dinlereDinlerini korumak, kollamak için çalışıyorlar ve karşı dinlere -laiklik falan hepsi masal, hikâye- çok saldırıyorlar.-laiklik falan hepsi masal, hikâye- çok saldırıyorlar. Onlar böyle saldırırken, uğraşırken, misyoner teşkilatlarıylaOnlar böyle saldırırken, uğraşırken, misyoner teşkilatlarıyla Hıristiyanlığı yaymaya, kendi dinlerini geliştirmeye çalışırken… Ve geliştiriyorlar!Hıristiyanlığı yaymaya, kendi dinlerini geliştirmeye çalışırken…

Ve geliştiriyorlar!
Bakın Clinton Amerika'ya gitti.Bakın Clinton Amerika'ya gitti. Hemen bir jest, bir tavır, bir davranış biçimi; hemen oradaki kiliseye gitti. Hemen bir jest, bir tavır, bir davranış biçimi; hemen oradaki kiliseye gitti. Kilisede ayine katıldı ve "Ne mutlu! Böyle bir ülkede böyle bir ibadetin serbest yapılabilmesi!" dedi. Kilisede ayine katıldı ve "Ne mutlu! Böyle bir ülkede böyle bir ibadetin serbest yapılabilmesi!" dedi.

Bu bir işarettir. Çinliler'in içinde hırıstiyan olan çok kimse var, ben Avustralya'da çok Çinli gördüm.Bu bir işarettir. Çinliler'in içinde hırıstiyan olan çok kimse var, ben Avustralya'da çok Çinli gördüm. Çin hıristiyanları değil kiliselerini çok gördüm! Boynuna haç takmış Çinli'yi çok gördüm.Çin hıristiyanları değil kiliselerini çok gördüm! Boynuna haç takmış Çinli'yi çok gördüm. Kendi dinlerinde kalmıyorlar, geliyorlar.Kendi dinlerinde kalmıyorlar, geliyorlar. Hırıstiyanlar orayı yavaş yavaş ele almış hıristiyanlaştırmaya çalışıyor. Hırıstiyanlar orayı yavaş yavaş ele almış hıristiyanlaştırmaya çalışıyor.

Ben; Filipinler, Malezya, Endonezya, Bangladeş, Hindistan, Pakistan…Ben; Filipinler, Malezya, Endonezya, Bangladeş, Hindistan, Pakistan… birçok yerde bu çalışmaları bir uzman olarak, üniversite profesörü olarak gözlerimle gördüm.birçok yerde bu çalışmaları bir uzman olarak, üniversite profesörü olarak gözlerimle gördüm. Ve mecmualarda rakamları okudum. Bir gün gelir neşrederim diye mecmuaları sakladım.Ve mecmualarda rakamları okudum. Bir gün gelir neşrederim diye mecmuaları sakladım. Büyük bir gelişme gösteriyorlar. Bizim de çalışmamız lazım. Büyük bir gelişme gösteriyorlar. Bizim de çalışmamız lazım.

Müslümanların da çalışması lazım. Allah'a ve Resûlü'ne ve Allah yolunda hizmet etmeye çalışmamız lazım.Müslümanların da çalışması lazım. Allah'a ve Resûlü'ne ve Allah yolunda hizmet etmeye çalışmamız lazım. Çalışmazsak Allahu Teâlâ hazretleri mutlaka ve mutlaka bunun hesabını sorar! Çalışmazsak Allahu Teâlâ hazretleri mutlaka ve mutlaka bunun hesabını sorar!

Bugünün müslümanları sanıyorlar ki sadece namaz kılmak,Bugünün müslümanları sanıyorlar ki sadece namaz kılmak, camiye gitmekle, hac yapmakla, ramazanda oruç tutmakla iş biter. camiye gitmekle, hac yapmakla, ramazanda oruç tutmakla iş biter.

Hayır, Allah yapılan şeylerin mükâfatını verir ama yapılmayan vazifelerin de hesabını sorar. Hayır, Allah yapılan şeylerin mükâfatını verir ama yapılmayan vazifelerin de hesabını sorar.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Şimdi ben, bir de İlâhiyat Fakültesi profesörü olarak, Türkiye'yi seven bir kimse olarakŞimdi ben, bir de İlâhiyat Fakültesi profesörü olarak, Türkiye'yi seven bir kimse olarak "Türkiye'nin sahiplerinden birisiyim." diye göğsümü gere gere her yerde bunu söylüyorum. "Türkiye'nin sahiplerinden birisiyim." diye göğsümü gere gere her yerde bunu söylüyorum. Benim dedem bu yolda şehit olmuş, Ben şehitlerin torunuyum. Benim dedem bu yolda şehit olmuş, Ben şehitlerin torunuyum. Bu ülkenin sahiplerinden birisi benim. Bu ülkenin sahiplerinden birisi benim. Kimse bana bu ülkenin ev sahipliği numarasını çekip deKimse bana bu ülkenin ev sahipliği numarasını çekip de beni suçlu duruma düşürmez, bu ülkenin sahibi benim!beni suçlu duruma düşürmez, bu ülkenin sahibi benim! Bu ülkenin sahibi olarak, bu ülkenin iyiliğini düşünen bir insan olarak bu acı durumları görüyorum.Bu ülkenin sahibi olarak, bu ülkenin iyiliğini düşünen bir insan olarak bu acı durumları görüyorum. Yıllardır bunu söylüyorum: Bu adamların niyeti Balkanlar'dan müslümanları kazıdıktan sonra Yıllardır bunu söylüyorum: Bu adamların niyeti Balkanlar'dan müslümanları kazıdıktan sonra Anadolu'dan da müslümanları çıkarmaktı.Anadolu'dan da müslümanları çıkarmaktı. Bilmeyenler onlara yardımcı oluyorlarsa cahilliklerinden hainliğe dönüşüyor.Bilmeyenler onlara yardımcı oluyorlarsa cahilliklerinden hainliğe dönüşüyor. Durumları, baskıları hainlikten zalimliğe dönüşüyor.Durumları, baskıları hainlikten zalimliğe dönüşüyor. O bakımdan bu meseleler uluslararası meselelerden ayrı değil. O bakımdan bu meseleler uluslararası meselelerden ayrı değil.

Ben bunları bildiğim için rahmetli hocam Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh hazretleriBen bunları bildiğim için rahmetli hocam Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh hazretleri bana emir buyurduğu zamandan beri daima Ankara'da, İstanbul'dabana emir buyurduğu zamandan beri daima Ankara'da, İstanbul'da -Diyanet İşleri Başkanlığ'ının resmî imzasıyla, mührüyle, kaymakamlığın onayıyla- vaazlarımı yaparım-Diyanet İşleri Başkanlığ'ının resmî imzasıyla, mührüyle, kaymakamlığın onayıyla- vaazlarımı yaparım ama vaaz yeterli değil! Dinî çalışma kâfi gelmiyor.ama vaaz yeterli değil! Dinî çalışma kâfi gelmiyor. Caminin içinde 500 kişiye, 50 kişiye hitap etmek yetmiyor. Caminin içinde 500 kişiye, 50 kişiye hitap etmek yetmiyor.

Onun için dergi çıkarttık, onun için radyo kurduk; ne kadar güzel oldu!Onun için dergi çıkarttık, onun için radyo kurduk; ne kadar güzel oldu! 200 küsur yansıtıcıyla her yerden dinlenen, çok beğenilen200 küsur yansıtıcıyla her yerden dinlenen, çok beğenilen ve ödül kazanan yüksek seviyeli bir yayın; ne kadar güzel! ve ödül kazanan yüksek seviyeli bir yayın; ne kadar güzel!

Yapılan hizmetler güzelse; okullar birincilik kazanan öğrenciler yetiştiriyorsa, tertemizse,Yapılan hizmetler güzelse; okullar birincilik kazanan öğrenciler yetiştiriyorsa, tertemizse, ödül alıyorsa, yayınlarımız, her şeyimiz güzelse o zaman bunun desteklenmesi lazım. ödül alıyorsa, yayınlarımız, her şeyimiz güzelse o zaman bunun desteklenmesi lazım. Arkadaşlar desteklemiyor. Beğeniyor, beğendiğini ifade ediyor, "Aferin!" diyor... Arkadaşlar desteklemiyor. Beğeniyor, beğendiğini ifade ediyor, "Aferin!" diyor...

Osmanlı şairlerinden birisi demiş ki; "Bu zamanın insanları her hünere ‘Aferin.' veriyor.Osmanlı şairlerinden birisi demiş ki; "Bu zamanın insanları her hünere ‘Aferin.' veriyor. Yâ Rabbi! Bu ‘Aferin.' ne tükenmez hazinedir!" Yâ Rabbi! Bu ‘Aferin.' ne tükenmez hazinedir!"

Ebnâ-i dehr her hünere âferîn verir Yâ Râb bu âferîn ne tükenmez hazinedir! diyor, alay ediyor. Ebnâ-i dehr her hünere âferîn verir

Yâ Râb bu âferîn ne tükenmez hazinedir!

diyor, alay ediyor.

"Aferin." ile iş yürür mü? Destekleyeceksin, yükümlü kısmını sen alacaksın, götüreceksin; gelişecek."Aferin." ile iş yürür mü? Destekleyeceksin, yükümlü kısmını sen alacaksın, götüreceksin; gelişecek. Biz bu yayınları ulusal yaparsak, ulusaldan öteye uluslararası yaparsak Amerika'dan, Biz bu yayınları ulusal yaparsak, ulusaldan öteye uluslararası yaparsak Amerika'dan, Afrika'dan, Endonezya'dan dinlenecek hale gelirse… bizim amacımız oydu. Afrika'dan, Endonezya'dan dinlenecek hale gelirse… bizim amacımız oydu.

Eğer sizin desteğiniz olsaydı biz dergilerimizi Arapça, İngilizce de yayımlayacaktık.Eğer sizin desteğiniz olsaydı biz dergilerimizi Arapça, İngilizce de yayımlayacaktık. Televizyonu, radyoyu da öyle yapabiliriz. Televizyonu, radyoyu da öyle yapabiliriz.

Şimdi bizim hanım Avustralya'ya gidiyor, el telefonuyla Türkiye'den konuşuyoruz.Şimdi bizim hanım Avustralya'ya gidiyor, el telefonuyla Türkiye'den konuşuyoruz. Suudi Arabistan'a geliyor, Suudi Arabistan'dan konuşuyoruz. Avrupa'ya gidiyor konuşuyoruz…Suudi Arabistan'a geliyor, Suudi Arabistan'dan konuşuyoruz. Avrupa'ya gidiyor konuşuyoruz… İmkânlar var. Aynı imkânları radyoculukta kullanırdık,İmkânlar var. Aynı imkânları radyoculukta kullanırdık, her yerde çeşitli güzel yayınlar yapardık; tatlı tatlı, bilimsel olarak her şeyi anlatırdık. her yerde çeşitli güzel yayınlar yapardık; tatlı tatlı, bilimsel olarak her şeyi anlatırdık.

Yunus'umuzu tanıtırdık, Mevlânâ'mızı tanıtırdık, Türkler'in zalim olmadığını, mazlum olduğunu anlatırdık.Yunus'umuzu tanıtırdık, Mevlânâ'mızı tanıtırdık, Türkler'in zalim olmadığını, mazlum olduğunu anlatırdık. Ermeniler'in yalan söylediğini anlatırdık.Ermeniler'in yalan söylediğini anlatırdık. Yunanlılar'ın şımarıklık yapıp olayları çarpıttığını anlatırdık.Yunanlılar'ın şımarıklık yapıp olayları çarpıttığını anlatırdık. Çocukları kendilerinin süngülediğini, hamile kadınları öldürdüğünü anlatırdık… Her şeyi güzel anlatırdık. Çocukları kendilerinin süngülediğini, hamile kadınları öldürdüğünü anlatırdık… Her şeyi güzel anlatırdık.

Kanunî sergisinin Avrupa'da, Amerika'da hayranlık uyandırdığı gibi devamlı hayranlık uyandırırdık.Kanunî sergisinin Avrupa'da, Amerika'da hayranlık uyandırdığı gibi devamlı hayranlık uyandırırdık. Savunurduk. Ama kimse çalışmayınca, kimse destek vermeyince bizim tâkatimiz bu kadar! Savunurduk. Ama kimse çalışmayınca, kimse destek vermeyince bizim tâkatimiz bu kadar!

Allahu Teâlâ hazretleri hepimize dinimize hizmet şerefini ihsan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri hepimize dinimize hizmet şerefini ihsan eylesin.

Saf sûresinin son âyet-i kerîmesinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Saf sûresinin son âyet-i kerîmesinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Yâ eyyühellezîne âmenû kûnû ensârallâh. "Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun!" Yâ eyyühellezîne âmenû kûnû ensârallâh. "Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun!"

Allah'ın yardımcıya ihtiyacı yok!Allah'ın yardımcıya ihtiyacı yok! Allah'ın dini öğrenilsin, insanlar müslüman yetişsin diye Allah'ın dinine yardım edilecek. Allah'ın dini öğrenilsin, insanlar müslüman yetişsin diye Allah'ın dinine yardım edilecek.

Eğer bir çocuk bir başka yabancı koleje, misyoner kolejine gidip de hırıstiyanlaşıyorsa bir kayıptır.Eğer bir çocuk bir başka yabancı koleje, misyoner kolejine gidip de hırıstiyanlaşıyorsa bir kayıptır. Çünkü İslâm'dan sonra Hıristiyanlık geriye dönüştür. Akıl, mantık her şeyi aşikâr olarak gösteriyor. Çünkü İslâm'dan sonra Hıristiyanlık geriye dönüştür. Akıl, mantık her şeyi aşikâr olarak gösteriyor. Onun için kolejlerimizin de olması lazım. Onun için kolejlerimizin de olması lazım.

Benim malî imkânım olsa arkadaşlarımla fakülteler de kurarım, üniversiteler de kurarım.Benim malî imkânım olsa arkadaşlarımla fakülteler de kurarım, üniversiteler de kurarım. O kadar çok pırıl pırıl, bilgin, mütedeyyin kardeşimiz var… Üniversiteler de kurarız.O kadar çok pırıl pırıl, bilgin, mütedeyyin kardeşimiz var… Üniversiteler de kurarız. Beş tane üniversite kurabilecek gücümüz var ama malî gücümüz yok!Beş tane üniversite kurabilecek gücümüz var ama malî gücümüz yok! İnsan gücümüz var, malî gücümüz yok. İnsan gücümüz var, malî gücümüz yok. Lütfen malî imkânları olanlar ve olmayanlar,Lütfen malî imkânları olanlar ve olmayanlar, herkes gücü yettiğince hizmetlere koştursun, var gücüyle hizmet etsin. Sonra iş işten geçiyor, herkes gücü yettiğince hizmetlere koştursun, var gücüyle hizmet etsin.

Sonra iş işten geçiyor,

Afganistan bugün bir harabe!Afganistan bugün bir harabe! Geçen gün Mekke'de bir Afganlı ile karşılaştık, doktorası kabul olmamış,Geçen gün Mekke'de bir Afganlı ile karşılaştık, doktorası kabul olmamış, Suud'da doktora yapmış ama kabul etmemişler.Suud'da doktora yapmış ama kabul etmemişler. "Belki ülkene gidersen çalıştığın konuyu kendi üniversitende anlatırsın."Belki ülkene gidersen çalıştığın konuyu kendi üniversitende anlatırsın. Belki orada doktor olursun…" dedim.Belki orada doktor olursun…" dedim. Anlayış göstermemişler veya haksızlık yapmışlar vs. Acı acı güldü, dedi ki;Anlayış göstermemişler veya haksızlık yapmışlar vs.

Acı acı güldü, dedi ki;
"Afganistan'a ne gideceğim?! Afganistan harabe!.." Afganistan tabi harabe olur!"Afganistan'a ne gideceğim?! Afganistan harabe!.."

Afganistan tabi harabe olur!
Çünkü Afganistan'da gereken hizmetleri vaktinde,Çünkü Afganistan'da gereken hizmetleri vaktinde, sulh ve sükûn varken yapmadılar, sonra ceza geldi; harabe oldu! sulh ve sükûn varken yapmadılar, sonra ceza geldi; harabe oldu!

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi gafletten uyarsın.Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi gafletten uyarsın. Dinine güzel hizmet etmeyi; iş işten geçtikten sonra değil Dinine güzel hizmet etmeyi; iş işten geçtikten sonra değil vaktinde, canla başla, malıyla ve bütün varlığıyla hizmet etmeyi nasip eylesin. Lütfen! vaktinde, canla başla, malıyla ve bütün varlığıyla hizmet etmeyi nasip eylesin.

Lütfen!

Müesseselerimiz size emanettir; müesseselerimizi iş birliği içinde koruyun, kollayın, geliştirin.Müesseselerimiz size emanettir; müesseselerimizi iş birliği içinde koruyun, kollayın, geliştirin. Biz kişisel bir şey peşinde değiliz, topluca yapılmasını daha çok tercih ediyoruz. Biz kişisel bir şey peşinde değiliz, topluca yapılmasını daha çok tercih ediyoruz. Toplu katılımla katılın ve müesseselerimiziToplu katılımla katılın ve müesseselerimizi en güzel müesseseler, birinci sıradaki müesseseler haline getirin. en güzel müesseseler, birinci sıradaki müesseseler haline getirin.

Bizim, dışımızdaki hasımlardan hiçbir şekilde geri kalmamamız lazım.Bizim, dışımızdaki hasımlardan hiçbir şekilde geri kalmamamız lazım. Çünkü seviye bakımından, güzellik bakımından geri kalmıyoruz ama malî bakımdanÇünkü seviye bakımından, güzellik bakımından geri kalmıyoruz ama malî bakımdan ve alet-edevat bakımından -iş yine malî noktaya geliyor- biraz geride kalabiliyoruz. ve alet-edevat bakımından -iş yine malî noktaya geliyor- biraz geride kalabiliyoruz. Bu hususlarda hepinizin acilen ve ciddi olarak işe eğilmenizi, gereken atılımları,Bu hususlarda hepinizin acilen ve ciddi olarak işe eğilmenizi, gereken atılımları, yatırımları yapmanızı ve desteği vermenizi rica ediyorum. yatırımları yapmanızı ve desteği vermenizi rica ediyorum.

Allah hepinizden razı olsun. Allah hepinizden razı olsun.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2