Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Allah’ı Çok Zikredin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Recep 1415 / 11.12.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kur’an’ı Yanlış Yorumlamak, Korkunca Okunacak Bir Dua, Allah’ı En Çok Zikreden, Allah’ın Zikrini Çok Yapın!, Evinizde Kur’an | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ı Çok Zikredin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Recep 1415 / 11.12.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kur’an’ı Yanlış Yorumlamak, Korkunca Okunacak Bir Dua, Allah’ı En Çok Zikreden, Allah’ın Zikrini Çok Yapın!, Evinizde Kur’an | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn hamden kesîren tayyiben mübâreken fîhel-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn. Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ekserü mâ etehavvefu alâ ümmetî min ba'dî raculün yetenâvelü'l-Kur'âne yedauhû alâ ğayri mevâdıihîEkserü mâ etehavvefu alâ ümmetî min ba'dî raculün yetenâvelü'l-Kur'âne yedauhû alâ ğayri mevâdıihî ve raculün yerâ ennehû ehakku bi-hâze'l-emri min ğayrihî. ve raculün yerâ ennehû ehakku bi-hâze'l-emri min ğayrihî.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazrelerinin rahmeti, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazrelerinin rahmeti, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun.

Peygamberimiz Muhammed-i Mustafa aleyhi efdalü's-salavât ekmelü'l-tahiyyât ve't-teslîmâtPeygamberimiz Muhammed-i Mustafa aleyhi efdalü's-salavât ekmelü'l-tahiyyât ve't-teslîmât hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerini aziz ve mübarek Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendihazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerini aziz ve mübarek Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin te'lif eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs kitabından takip ediyoruz, okuyoruz,hazretlerinin te'lif eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs kitabından takip ediyoruz, okuyoruz, teallüm ediyoruz, tefeyyüz eyliyoruz. Bu hadîs-i şerîfleri bugün teallüm ediyoruz, tefeyyüz eyliyoruz. Bu hadîs-i şerîfleri bugün 80. sayfanın altıncı hadîs-i şerîfi ve mütebâkîsi, devamı olmak üzere okuyacağız. 80. sayfanın altıncı hadîs-i şerîfi ve mütebâkîsi, devamı olmak üzere okuyacağız.

Hadîs-i şerîflerin okunmasına, izahına başlamadan önce,Hadîs-i şerîflerin okunmasına, izahına başlamadan önce, evvelâ Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkineevvelâ Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine biz âciz nâçiz ümmetlerinden birer hediye-i Kur'aniye olsun diye,biz âciz nâçiz ümmetlerinden birer hediye-i Kur'aniye olsun diye, sonra onun mübarek âl'inin, ezvâcının, evlâdının, ashâbının, etbâının, sonra onun mübarek âl'inin, ezvâcının, evlâdının, ashâbının, etbâının, ahbâbının, ihvânının, verese-i nebî ulemâ-i muhakkıkîn,ahbâbının, ihvânının, verese-i nebî ulemâ-i muhakkıkîn, mürşidîn-i kâmilîn, sâdât-ı turuk-u aliyyemizin ruhları için,mürşidîn-i kâmilîn, sâdât-ı turuk-u aliyyemizin ruhları için, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan Hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadarEbû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan Hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar ve bu eseri te'lif eden Gümüşhaneli Efendimiz dahilve bu eseri te'lif eden Gümüşhaneli Efendimiz dahil bütün sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhları için;bütün sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhları için; bu beldelerde yaşamış bulunan enbiyâullah ve evliyâullahın ruhları için, bu beldelerde yaşamış bulunan enbiyâullah ve evliyâullahın ruhları için, bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin,bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin, başta Fatih Sultan Muhammed han hazretleri olmak üzere cümlesinin ruhları için; başta Fatih Sultan Muhammed han hazretleri olmak üzere cümlesinin ruhları için; cümle hayır hasenât sahiplerinin ve içinde bu dersi yaptığımızcümle hayır hasenât sahiplerinin ve içinde bu dersi yaptığımız İskenderpaşa camiini bina etmiş olan o mübarek paşanın ruhu içinİskenderpaşa camiini bina etmiş olan o mübarek paşanın ruhu için ve bu camiyi şu ana kadar daima hizmette tutmuş olan, tamir ve tecdit ve tevsî eylemiş olanve bu camiyi şu ana kadar daima hizmette tutmuş olan, tamir ve tecdit ve tevsî eylemiş olan bütün hayır hasenât sahiplerinin ruhları için; bütün hayır hasenât sahiplerinin ruhları için; uzaktan yakından bu dersimizi dinlemeye lütfedip ferâgat ve fedakârlık gösteripuzaktan yakından bu dersimizi dinlemeye lütfedip ferâgat ve fedakârlık gösterip gelen siz kıymetli kardeşlerimizin bütün geçmişlerinin ruhları için;gelen siz kıymetli kardeşlerimizin bütün geçmişlerinin ruhları için; yaşamakta olan biz mü'minler de Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürelim, yaşamakta olan biz mü'minler de Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürelim, sevdiği hayırlı amelleri işleyelim, Rabbimiz'in huzurunasevdiği hayırlı amelleri işleyelim, Rabbimiz'in huzuruna netice-i meâl olarak sevdiği razı olduğu kullar olarak varabilelim diye,netice-i meâl olarak sevdiği razı olduğu kullar olarak varabilelim diye, Rabbimiz'den niyaz ederek bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına bağışlayalım,Rabbimiz'den niyaz ederek bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına bağışlayalım, öyle başlayalım. Buyurun. öyle başlayalım. Buyurun.

Demin metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf Demin metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf Hz. Ömer radıyallahu anh'ten. Tayâlisî tarafından nakledilmiş. Hz. Ömer radıyallahu anh'ten. Tayâlisî tarafından nakledilmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde Kur'ân-ı Kerîm'inPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde Kur'ân-ı Kerîm'in tevil ve tefsiri üzerine buyuruyor ki; Ekserü mâ etehavvefu alâ ümmetî.tevil ve tefsiri üzerine buyuruyor ki;

Ekserü mâ etehavvefu alâ ümmetî.
"Benim ümmetim üzerinde en çok korktuğum." "Benim ümmetim üzerinde en çok korktuğum." Min ba'dî. "Benden sonra, ben vefat ettikten sonra..." Min ba'dî. "Benden sonra, ben vefat ettikten sonra..."

"Âhirete göçtükten sonra, geriye kalan ümmetim üzerine en çok korktuğum şey:" "Âhirete göçtükten sonra, geriye kalan ümmetim üzerine en çok korktuğum şey:"

Racülün. "Bir adam ki." Yetenâvelü'l-Kur'âne. Racülün. "Bir adam ki." Yetenâvelü'l-Kur'âne. "Kur'ân-ı Kerîm'in mânasını söylemeye çalışıyor, tevil ediyor, âyetleri açıklamaya çalışıyor." "Kur'ân-ı Kerîm'in mânasını söylemeye çalışıyor, tevil ediyor, âyetleri açıklamaya çalışıyor."

Yedauhû alâ ğayri mevâdıihî. "Ama âyetlerin mânalarını, kelimelerin delillerini, medlüllerini, Yedauhû alâ ğayri mevâdıihî. "Ama âyetlerin mânalarını, kelimelerin delillerini, medlüllerini, olması gereken yerden başka yere koyarak, isabetsiz yerlere yerleştirip koyarak olması gereken yerden başka yere koyarak, isabetsiz yerlere yerleştirip koyarak mânayı gerçek olmayan bir mâna olarak ortaya koyan kimsedir." mânayı gerçek olmayan bir mâna olarak ortaya koyan kimsedir."

Ve racülün. "Bir adamdır ki." Yerâ ennehû ehakku bi-hâze'l-emri min ğayrihî.Ve racülün. "Bir adamdır ki." Yerâ ennehû ehakku bi-hâze'l-emri min ğayrihî. "Bu işe kendisini başkalarından daha liyakatli gören kimsedir." "Bu işe kendisini başkalarından daha liyakatli gören kimsedir."

"Bunlardan korkarım. Ümmetimi bunlar karıştırabilirer, şaşırtabilirler, "Bunlardan korkarım. Ümmetimi bunlar karıştırabilirer, şaşırtabilirler, birtakım fitnelere sebep olabilirler." diye bunları zikretmiş. Aziz ve muhterem kardeşlerim! birtakım fitnelere sebep olabilirler." diye bunları zikretmiş.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Kur'ân-ı Kerîm hakkında Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Bismillâhirrahmânirrahîm. Kur'ân-ı Kerîm hakkında Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Lev enzelnâ hâze'l-Kur'âne alâ cebelin le-raeytehû hâşian mutesaddian min haşyetillâh. Lev enzelnâ hâze'l-Kur'âne alâ cebelin le-raeytehû hâşian mutesaddian min haşyetillâh. "Biz bu Kur'ân-ı Kerîm'i insanlara değil de çatır çatır kayalık olan şu sağlam dağların üzerine"Biz bu Kur'ân-ı Kerîm'i insanlara değil de çatır çatır kayalık olan şu sağlam dağların üzerine indirseydik, dağları büzülmüş, eğilmiş, parça parça parçalanmış bir halde görürdün." indirseydik, dağları büzülmüş, eğilmiş, parça parça parçalanmış bir halde görürdün."

"Kur'ân-ı Kerîm'in azametinden, büyüklüğünden, Kur'ân-ı Kerîm'in mânasının "Kur'ân-ı Kerîm'in azametinden, büyüklüğünden, Kur'ân-ı Kerîm'in mânasının Allah kelâmı olmasının verdiği heybet ve dehşetten dağları parça parça,Allah kelâmı olmasının verdiği heybet ve dehşetten dağları parça parça, huşû içinde eğilmiş görürdün." diye Kur'ân-ı Kerîm'in önemini,huşû içinde eğilmiş görürdün." diye Kur'ân-ı Kerîm'in önemini, Kur'ân-ı Kerîm'in ne kadar ciddiye alınması gerektiğini bu âyet-i kerîme gösteriyor. Kur'ân-ı Kerîm'in ne kadar ciddiye alınması gerektiğini bu âyet-i kerîme gösteriyor.

Dağlara inse o sağlam çatır çatır kayalık dağlar bile parça parça olurlardı. Dağlara inse o sağlam çatır çatır kayalık dağlar bile parça parça olurlardı. Ama bu insanoğlu kendisine indirilmiş olan Allah'ın kelâmının kıymetini, heybetini,Ama bu insanoğlu kendisine indirilmiş olan Allah'ın kelâmının kıymetini, heybetini, hürmetini tam idrak edemiyor da Kur'ân-ı Kerîm'e gereken bağlılığı, saygıyı gösteremiyor. hürmetini tam idrak edemiyor da Kur'ân-ı Kerîm'e gereken bağlılığı, saygıyı gösteremiyor.

Kur'ân-ı Kerîm mü'minlerin gönlünde en yüksek yeri tuttuğu için, Allah'ın kelâmıdır,Kur'ân-ı Kerîm mü'minlerin gönlünde en yüksek yeri tuttuğu için, Allah'ın kelâmıdır, sadaka'llâhü'l-azîm diye öpüp başına koyduğu için, mânasını kabul ettiği için, sadaka'llâhü'l-azîm diye öpüp başına koyduğu için, mânasını kabul ettiği için, sevdiği için ve gönlünden "Allah'ın emrine tam uyacağım, öyle yaşayacağım,sevdiği için ve gönlünden "Allah'ın emrine tam uyacağım, öyle yaşayacağım, ne buyurursa tutacağım." diye düşündüğü için, ümmeti bozmak isteyen insanlar da hep ne buyurursa tutacağım." diye düşündüğü için, ümmeti bozmak isteyen insanlar da hep Kur'ân-ı Kerîm'i kullanarak, "Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyuruyor." diyerekKur'ân-ı Kerîm'i kullanarak, "Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyuruyor." diyerek insanları kendi taraflarına çekmeye çalışmışlardır.insanları kendi taraflarına çekmeye çalışmışlardır. Yani Kur'ân-ı Kerîm'den kendilerine bir mesnet bulmaya çalışmışlardır.Yani Kur'ân-ı Kerîm'den kendilerine bir mesnet bulmaya çalışmışlardır. Fırak-ı dâlle, sapık fırka, yalan yanlış yol, kendisinin kafası yamuk, niyeti bozuk, Fırak-ı dâlle, sapık fırka, yalan yanlış yol, kendisinin kafası yamuk, niyeti bozuk, ama ne yapsın ki kandırmak istediği insanlar Kur'an'a hürmet eden insanlar;ama ne yapsın ki kandırmak istediği insanlar Kur'an'a hürmet eden insanlar; onun için Kur'ân-ı Kerîm'den delil göstermeye çalışmıştır.onun için Kur'ân-ı Kerîm'den delil göstermeye çalışmıştır. "Şu âyet-i kerîme şöyle söylüyor, bu âyet-i kerîme böyle söylüyor... "Şu âyet-i kerîme şöyle söylüyor, bu âyet-i kerîme böyle söylüyor... Bunun mânası şudur, bunun mânası şudur..." diyor; ama mâna öyle değil, tevil ediyor. Bunun mânası şudur, bunun mânası şudur..." diyor; ama mâna öyle değil, tevil ediyor. Kur'ân-ı Kerîm'in mânasını anlatmaya kalkışıyor ama mâna öyle değil. Kur'ân-ı Kerîm'in mânasını anlatmaya kalkışıyor ama mâna öyle değil.

Bu tabii ince ince bir iş. Bu tabii ince ince bir iş. Bizim beldemizin medâr-ı iftihârı Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri savaşa gelmiş.Bizim beldemizin medâr-ı iftihârı Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri savaşa gelmiş. Muhtelif savaşlara girmiş çıkmış. Bir keresinde müslümanlardan bir mücahit kılıcını çekiyor, Muhtelif savaşlara girmiş çıkmış. Bir keresinde müslümanlardan bir mücahit kılıcını çekiyor, "yâ Allah!" deyip düşmana saldırıyor, çarpışıyor çarpışıyor çarpışıyor, vuruyor vuruyor vuruyor..."yâ Allah!" deyip düşmana saldırıyor, çarpışıyor çarpışıyor çarpışıyor, vuruyor vuruyor vuruyor... Tek başına bir hücum... Yani aşka geliyor, şevke geliyor,Tek başına bir hücum... Yani aşka geliyor, şevke geliyor, kâfire tek başına saldırıyor ve çarpışa çarpışa düşmanın arasına giriyor. Tabii şehit oluyor.kâfire tek başına saldırıyor ve çarpışa çarpışa düşmanın arasına giriyor. Tabii şehit oluyor. Arkasındakiler demişler ki; "Ya bak, bu adam şimdi doğru yapmadı işte..." "Niye?" Arkasındakiler demişler ki;

"Ya bak, bu adam şimdi doğru yapmadı işte..."

"Niye?"

"Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri; Ve lâ tülkû bi-eydiyeküm ile't-tehlüketi."Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri;

Ve lâ tülkû bi-eydiyeküm ile't-tehlüketi.
'Ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.' buyurmuş. Bu şimdi tehlikeye attı." deyince,'Ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.' buyurmuş. Bu şimdi tehlikeye attı." deyince, Ebû Eyyûb el-Ensârî, Hâlid b. Zeyd Efendimiz radıyallahu anh diyor ki; "Ey cemaat!Ebû Eyyûb el-Ensârî, Hâlid b. Zeyd Efendimiz radıyallahu anh diyor ki;

"Ey cemaat!
Siz Kur'ân-ı Kerîm'in [bu âyetine] bir mâna veriyorsunuz şimdi ama biz bu âyet-i kerîmeyiSiz Kur'ân-ı Kerîm'in [bu âyetine] bir mâna veriyorsunuz şimdi ama biz bu âyet-i kerîmeyi Resûlullah zamanında böyle anlamıyorduk. Siz buna başka bir mâna veriyorsunuz.Resûlullah zamanında böyle anlamıyorduk. Siz buna başka bir mâna veriyorsunuz. İnsanın canını tehlikeye atmaması bahis konusu olsaydı, o zaman cihada niye gitsin? İnsanın canını tehlikeye atmaması bahis konusu olsaydı, o zaman cihada niye gitsin? Canı tehlikeye atılmasın, o zaman evinde dursun. Halbuki Allah cihadı emrediyor, savaşı emrediyor. Canı tehlikeye atılmasın, o zaman evinde dursun. Halbuki Allah cihadı emrediyor, savaşı emrediyor. Bu mânaya değil bu. 'Kazandığınız malları, kazançlarınızı zekâtı vermemek sûretiyle, Bu mânaya değil bu.

'Kazandığınız malları, kazançlarınızı zekâtı vermemek sûretiyle,
malları depo ederek, Allah yolunda sarf etmediğiniz için, farzları ihmal ettiğiniz için malları depo ederek, Allah yolunda sarf etmediğiniz için, farzları ihmal ettiğiniz için ve vazifeler yapılmamış olduğundan dolayı günaha girersiniz, Allah sizi sorumlu tutar.ve vazifeler yapılmamış olduğundan dolayı günaha girersiniz, Allah sizi sorumlu tutar. Böylece zekâtı vermediğinizden, Allah yoluna malları harcamadığınız içinBöylece zekâtı vermediğinizden, Allah yoluna malları harcamadığınız için kendinizi âhirette tehlikeye atmış olursunuz, cehenneme girme durumu olur.' diye,kendinizi âhirette tehlikeye atmış olursunuz, cehenneme girme durumu olur.' diye, biz bunu bu mânaya anlıyorduk. Siz de şimdi tutmuş böyle bir mâna söylüyorsunuz." diyor. biz bunu bu mânaya anlıyorduk. Siz de şimdi tutmuş böyle bir mâna söylüyorsunuz." diyor.

Demek ki daha sahâbe-i kirâmın sağlığında âyet-i kerîmelerin mânası üzerinde,Demek ki daha sahâbe-i kirâmın sağlığında âyet-i kerîmelerin mânası üzerinde, sebeb-i nüzûlü âyeh, âyetin hangi sebeple nâzil olduğunu bilmeyen,sebeb-i nüzûlü âyeh, âyetin hangi sebeple nâzil olduğunu bilmeyen, kelimelerin medlülünü bilmeyen, âyetin evvelini sonrasını bilmeyen insanlarınkelimelerin medlülünü bilmeyen, âyetin evvelini sonrasını bilmeyen insanların yanlış değerlendirmeleri olabilmiş. Bu bir masum değerlendirme. Kelimelerden öyle anlıyor. yanlış değerlendirmeleri olabilmiş. Bu bir masum değerlendirme. Kelimelerden öyle anlıyor. Hani iki insan karşılıklı gelir, konuşur, birbirlerinin sözlerini bazen doğru anlamazlar. Hani iki insan karşılıklı gelir, konuşur, birbirlerinin sözlerini bazen doğru anlamazlar. Bu masum bir yanlış anlayış. Bir de kasten yanlış anlamak ve anlatmak sûretiyle insanlarıBu masum bir yanlış anlayış. Bir de kasten yanlış anlamak ve anlatmak sûretiyle insanları şaşırtmak ve sapıtmak durumu var. Bir de cesur insanlar oluyor;şaşırtmak ve sapıtmak durumu var.

Bir de cesur insanlar oluyor;
hakkı, haddi, selâhiyeti ve ihtisası olmadığı halde boyundan büyük işleri anlatmaya, konuşmaya kalkıyorlar.hakkı, haddi, selâhiyeti ve ihtisası olmadığı halde boyundan büyük işleri anlatmaya, konuşmaya kalkıyorlar. Ama sen kimsin? Bizim memleketimizde böyle [kimseler var.] Soruyoruz: "Kimsin? Tahsilin ne?" Ama sen kimsin?

Bizim memleketimizde böyle [kimseler var.]

Soruyoruz:

"Kimsin? Tahsilin ne?"

Dinî tahsili yok. "Arapça biliyor musun?" Bilmiyor. "Yüksek tahsil yaptın mı?" Dinî tahsili yok.

"Arapça biliyor musun?"

Bilmiyor.

"Yüksek tahsil yaptın mı?"

"Hayır, yüksek tahsil de yapmadım." "Hayır, yüksek tahsil de yapmadım."

Peki, sen kim oluyorsun da Kur'ân-ı Kerîm hakkında, hadîs-i şerîfler üzerinde, Peki, sen kim oluyorsun da Kur'ân-ı Kerîm hakkında, hadîs-i şerîfler üzerinde, dinin çok mühim meseleleri üzerinde, büyük alimlerin ancak konuşması gereken meseleler üzerindedinin çok mühim meseleleri üzerinde, büyük alimlerin ancak konuşması gereken meseleler üzerinde almışsın eline kalemi, makaleleri döktürüyorsun? Sen kim oluyorsun?almışsın eline kalemi, makaleleri döktürüyorsun? Sen kim oluyorsun? Hangi hakla, hangi selâhiyetle, hangi yüzle? Bu ne cesaret! Nasıl yaparsın bunu? Yapıyor. Hangi hakla, hangi selâhiyetle, hangi yüzle? Bu ne cesaret! Nasıl yaparsın bunu?

Yapıyor.

"Efendim ben askerlikte başarılı bir adamdım, komutanım bana mükâfat vermişti." "Efendim ben askerlikte başarılı bir adamdım, komutanım bana mükâfat vermişti."

Yahu bu askerlik değil ki! Bu ilim bu... Askerliğe benzer mi bu? Yahu bu askerlik değil ki! Bu ilim bu... Askerliğe benzer mi bu?

"İşte ben kalem tuttum, elim kalem tutuyor, makale yazarım, şiir yazarım, "İşte ben kalem tuttum, elim kalem tutuyor, makale yazarım, şiir yazarım, mecmua neşrederim, kitap neşrederim, küpür keserim, şöyle yaparım, böyle yaparım..." mecmua neşrederim, kitap neşrederim, küpür keserim, şöyle yaparım, böyle yaparım..."

İyi ama bu dinin emri. Bak, senin söylediğin alimlerin söylediğine aykırı.İyi ama bu dinin emri. Bak, senin söylediğin alimlerin söylediğine aykırı. Koca alimler ordusu, asırlar boyu müslüman alimleri, büyük, kâmil, Arapça'yı çok iyi bilen,Koca alimler ordusu, asırlar boyu müslüman alimleri, büyük, kâmil, Arapça'yı çok iyi bilen, Kur'ân-ı Kerîm'i çok iyi bilen, tefsiri, fıkhı çok iyi bilen insanlardan başka söz söylüyorsun.Kur'ân-ı Kerîm'i çok iyi bilen, tefsiri, fıkhı çok iyi bilen insanlardan başka söz söylüyorsun. Sen kim oluyorsun [da] böyle bir aykırı söz söylemeye [kalkıyorsun?] Sen kim oluyorsun [da] böyle bir aykırı söz söylemeye [kalkıyorsun?]

Millet de öz Türkçe kullanıyor, yani yeni neslin anladığı dili kullanıyor diye makalelerini okuyor.Millet de öz Türkçe kullanıyor, yani yeni neslin anladığı dili kullanıyor diye makalelerini okuyor. "Tamam, bu ağabey iyi bir ağabey. Bu mücahit." diyor. Mücahit ama... "Tamam, bu ağabey iyi bir ağabey. Bu mücahit." diyor. Mücahit ama... Hani evde yürürken insan sobayı, dolabı, masayı devirirse, tabakları kırarsa olur mu?Hani evde yürürken insan sobayı, dolabı, masayı devirirse, tabakları kırarsa olur mu? Doğru düzgün yürüsene! Sağa sola zarar vermeden yürüsene! Doğru düzgün yürüsene! Sağa sola zarar vermeden yürüsene!

Kimisi Cuma'yı kılmaz. Kimisi şu farzı inkâr eder. Kimisi kerâmeti inkâr eder.Kimisi Cuma'yı kılmaz. Kimisi şu farzı inkâr eder. Kimisi kerâmeti inkâr eder. Kimisi İslâmî bir ilim olan tasavvufu inkâr eder. Kimisi tasavvuf büyüklerine çatar.Kimisi İslâmî bir ilim olan tasavvufu inkâr eder. Kimisi tasavvuf büyüklerine çatar. Kimisi büyük fıkıh alimlerine çatar. Kimisi İmâm-ı Âzam'ı beğenmez. Kimisi İmam Mâturidî'yi beğenmez. Kimisi büyük fıkıh alimlerine çatar. Kimisi İmâm-ı Âzam'ı beğenmez. Kimisi İmam Mâturidî'yi beğenmez.

Yahu kim oluyorsun sen? Nesin yani? Ne kadarsın? Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın. Yahu kim oluyorsun sen? Nesin yani? Ne kadarsın? Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın. Terazi ile tartılsan, para ile satılmak istensen beş para etmezsin. Terazi ile tartılsan, para ile satılmak istensen beş para etmezsin. Niye dinî konular [üzerinde] bu kadar [biliyor gibi konuşuyorsun?] Niye dinî konular [üzerinde] bu kadar [biliyor gibi konuşuyorsun?]

Cesur. Konunun genişliğini bilmediği için azıcık aklıyla, gördüğü kadarıyla dünyayı o kadar sanıyor.Cesur. Konunun genişliğini bilmediği için azıcık aklıyla, gördüğü kadarıyla dünyayı o kadar sanıyor. Koca kitap yazmış, bir de basmış. Koca kitap yazmış, bir de basmış. Bir de kasabasındaki alimlerle, müftüyle, vaizle konuşmuş, onlar cevap verememişler.Bir de kasabasındaki alimlerle, müftüyle, vaizle konuşmuş, onlar cevap verememişler. Efe gibi ortada dolaşıyor; "Bana müftü cevap veremedi, bana vaiz cevap veremedi..."Efe gibi ortada dolaşıyor; "Bana müftü cevap veremedi, bana vaiz cevap veremedi..." Verin bakalım kitabı, neymiş... Bir sayfada 30 tane yanlış var! Verin bakalım kitabı, neymiş... Bir sayfada 30 tane yanlış var! Âyet olmayan şeye âyet diyor. Âyeti hadisten, kibâr-ı kelâmı âyetten ayıracak bilgisi yok. Âyet olmayan şeye âyet diyor. Âyeti hadisten, kibâr-ı kelâmı âyetten ayıracak bilgisi yok. Arapçası yok. Yalan söylüyor, yanlış söylüyor. Kitap yazmış; "Dinin aslı sizin bildiğiniz gibi değildir.Arapçası yok. Yalan söylüyor, yanlış söylüyor. Kitap yazmış; "Dinin aslı sizin bildiğiniz gibi değildir. Bütün din alimleri ve şu ana kadarki müslümanlar yanılmıştır, ben doğruyum." diyor. Bütün din alimleri ve şu ana kadarki müslümanlar yanılmıştır, ben doğruyum." diyor.

Vah zavallı vah! Vay cahil vay! Vay küstah vay! Vay edepsiz vay! Ne oluyorsun? Vah zavallı vah! Vay cahil vay! Vay küstah vay! Vay edepsiz vay! Ne oluyorsun?

Haddini bil! Haddini bilmiyor. Bilmediğini de bilmiyor. Kur'ân-ı Kerîm'den delil getirmiş. Haddini bil!

Haddini bilmiyor. Bilmediğini de bilmiyor. Kur'ân-ı Kerîm'den delil getirmiş.
Kendisinin dediğine Kur'ân-ı Kerîm'den 14 tane âyet getirmiş; "şöyle şöyle şöyle..."Kendisinin dediğine Kur'ân-ı Kerîm'den 14 tane âyet getirmiş; "şöyle şöyle şöyle..." Ama öbür tarafta da başka âyetler var, kendi dediğinin yanlışlığını gösteriyor, onlardan haberi yok.Ama öbür tarafta da başka âyetler var, kendi dediğinin yanlışlığını gösteriyor, onlardan haberi yok. Kur'ân-ı Kerîm'in bütününü okusana.Kur'ân-ı Kerîm'in bütününü okusana. Senin bu gösterdiğin deliller, bu âyet-i kerîmeler senin dediğin mânaya değil ki! Haberi yok. Senin bu gösterdiğin deliller, bu âyet-i kerîmeler senin dediğin mânaya değil ki! Haberi yok.

Kimisi kaderi inkâr eder... Tabii bunların cahiliyle uğraşmak kolay.Kimisi kaderi inkâr eder...

Tabii bunların cahiliyle uğraşmak kolay.
Cahili ile uğraşırsın; "Sus cahil!" dersin, "Edepsiz! Bir şey bilmiyorsun!" dersin,Cahili ile uğraşırsın; "Sus cahil!" dersin, "Edepsiz! Bir şey bilmiyorsun!" dersin, "Bak, daha diploman yok. Arapçan yok." dersin, "Şunu biliyor musun? Bunu biliyor musun?.." dersin. "Bak, daha diploman yok. Arapçan yok." dersin, "Şunu biliyor musun? Bunu biliyor musun?.." dersin.

Bir de ulemâ bâbından, ulemâ zümresinden olan, doktora yapmış, doçent olmuş, profesör olmuş, Bir de ulemâ bâbından, ulemâ zümresinden olan, doktora yapmış, doçent olmuş, profesör olmuş, dekan olmuş kimseler de oluyor. Onlar da kalkıyorlar; "Şöyledir, böyledir... dekan olmuş kimseler de oluyor. Onlar da kalkıyorlar; "Şöyledir, böyledir... Ben doktora yaptım, şu şöyledir. Ben doçentlik yaptım, böyledir..." Ama yanlış.Ben doktora yaptım, şu şöyledir. Ben doçentlik yaptım, böyledir..." Ama yanlış. Tabii onun yanlışlığını da büyük alimler -mesela Kuveyt'te- yazıyorlar.Tabii onun yanlışlığını da büyük alimler -mesela Kuveyt'te- yazıyorlar. "Sen bir makale yazmışsın, 40 tane yanlışı var." Yazıyor, cevap veriyor. "Sen bir makale yazmışsın, 40 tane yanlışı var." Yazıyor, cevap veriyor. "Nedir bu yaptığın? Çok yanlış. Söylediğin şeyler tamamen yanlış." diye söylüyor."Nedir bu yaptığın? Çok yanlış. Söylediğin şeyler tamamen yanlış." diye söylüyor. Söylüyor ama onları anlayacak halk yok burada.Söylüyor ama onları anlayacak halk yok burada. Kuveyt'teki ilmî makalede bu profesörün yanlışlarınıKuveyt'teki ilmî makalede bu profesörün yanlışlarını ortaya döken bir makale yazıldığını nereden bilecek. Takip edemiyor. Millet Arapça bilmiyor.ortaya döken bir makale yazıldığını nereden bilecek. Takip edemiyor. Millet Arapça bilmiyor. Bu da burada unvanlı, unvan kazanmış, "falanca yerde filan" diye.Bu da burada unvanlı, unvan kazanmış, "falanca yerde filan" diye. Onun için, çok yanılma oluyor. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Onun için, çok yanılma oluyor.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Kur'ân-ı Kerîm'i tevil ediyor ama kelimeleri yerli yerince kullanmıyor,"Kur'ân-ı Kerîm'i tevil ediyor ama kelimeleri yerli yerince kullanmıyor, mânayı yerli yerine oturtmuyor." Ne oluyor o zaman? mânayı yerli yerine oturtmuyor."

Ne oluyor o zaman?

Allah'ın ahkâmı doğru söylenmemiş oluyor, kullara doğru öğretilmemiş oluyor.Allah'ın ahkâmı doğru söylenmemiş oluyor, kullara doğru öğretilmemiş oluyor. O zaman kullar sapıtıyor. "Bira içmenin mahzuru yokmuş." Nereden bildin? Kim söyledi? O zaman kullar sapıtıyor.

"Bira içmenin mahzuru yokmuş."

Nereden bildin? Kim söyledi?

Mısırlı bir alim öyle söylemiş. Boynu devrilsin o Mısırlı alimin! Mısırlı bir alim öyle söylemiş. Boynu devrilsin o Mısırlı alimin!

Biranın içinde içki var mı? Alkol var mı? Var. İçen kafayı buluyor, sarhoş oluyor mu? Biranın içinde içki var mı? Alkol var mı?

Var.

İçen kafayı buluyor, sarhoş oluyor mu?

Bal gibi sarhoş oluyor. Almanya'ya gittiğim zaman ben görüyorum.Bal gibi sarhoş oluyor. Almanya'ya gittiğim zaman ben görüyorum. Bira içmişler içmişler, sokaklara, kenara, oraya buraya kesilmiş ağaç kütüğü gibi devrilmişler.Bira içmişler içmişler, sokaklara, kenara, oraya buraya kesilmiş ağaç kütüğü gibi devrilmişler. Bal gibi sarhoş ediyor. Nereden çıkarttın sen? Küllü müskirin harâm değil mi?Bal gibi sarhoş ediyor.

Nereden çıkarttın sen? Küllü müskirin harâm değil mi?
Yani her sarhoşluk veren şey yasak değil mi? Biranın helalliğini nereden çıkarttın? Yani her sarhoşluk veren şey yasak değil mi? Biranın helalliğini nereden çıkarttın?

"Alkol miktarı az varmış da, 'hık'mış da, 'mık'mış da..." "Alkol miktarı az varmış da, 'hık'mış da, 'mık'mış da..."

Hadi oradan yalancı, terbiyesiz, alçak, edepsiz, hain, aldatıcı! Hadi oradan yalancı, terbiyesiz, alçak, edepsiz, hain, aldatıcı! Sen âhiret yoluna çıkmışsın, âhiret yolunda müslümanın yolunu kesip saptırmaya çalışıyorsun.Sen âhiret yoluna çıkmışsın, âhiret yolunda müslümanın yolunu kesip saptırmaya çalışıyorsun. Sen âhiret yolunun harâmisisin! Hocamız öylelerine öyle derdi. Sen âhiret yolunun harâmisisin!

Hocamız öylelerine öyle derdi.
O kılıkla halkın karşısına çıkanlara "âhiret yolunun harâmisi" derdi. O kılıkla halkın karşısına çıkanlara "âhiret yolunun harâmisi" derdi.

Ali baba ve kırk harâmiler -masallarda- yol keserlermiş, kervan soyarlarmış, bir şey değil. Ali baba ve kırk harâmiler -masallarda- yol keserlermiş, kervan soyarlarmış, bir şey değil. İnsanın malı gider, ne yapalım... "Üç deve yükü malım harâmilerin eline geçti."İnsanın malı gider, ne yapalım... "Üç deve yükü malım harâmilerin eline geçti." Ne yapalım, hayat üç deve yüküyle bitmez ki, bir şey değil.Ne yapalım, hayat üç deve yüküyle bitmez ki, bir şey değil. Ama âhiret yolunun harâmisi insana yanlış şey öğretip deAma âhiret yolunun harâmisi insana yanlış şey öğretip de imanını bozarsa dünyasını âhiretini mahveder. imanını bozarsa dünyasını âhiretini mahveder.

Öyle "mürşidim" diye ortaya çıkmış adam var ki namaz kılmıyor.Öyle "mürşidim" diye ortaya çıkmış adam var ki namaz kılmıyor. Namaz kılmayı hamlık sayıyor, abdest almayı lüzumsuz görüyor. "Din adamıyım" diye ortaya çıkmış.Namaz kılmayı hamlık sayıyor, abdest almayı lüzumsuz görüyor. "Din adamıyım" diye ortaya çıkmış. Öyle insan var ki karısına "Namaz kılma!" diyor. "Kılarsan seni asarım, keserim!" diyor.Öyle insan var ki karısına "Namaz kılma!" diyor. "Kılarsan seni asarım, keserim!" diyor. Öyle baba var ki çocuğunu kamçı ile dövüyor, "Yobaz mı olacaksın?" diyor.Öyle baba var ki çocuğunu kamçı ile dövüyor, "Yobaz mı olacaksın?" diyor. Sensin yobaz! Bak, birisini namaz kılıyor diye dövüyorsun; yobaz sensin! Sensin yobaz! Bak, birisini namaz kılıyor diye dövüyorsun; yobaz sensin! O inancına göre bir şey yapıyor, sen onu çat pat kamçılıyorsun, dövüyorsun.O inancına göre bir şey yapıyor, sen onu çat pat kamçılıyorsun, dövüyorsun. Sonra dövmek var mı? İnsanlar konuşa konuşa anlaşır. Bu eşek mi, kamçılıyorsun, dövüyorsun... Sonra dövmek var mı? İnsanlar konuşa konuşa anlaşır. Bu eşek mi, kamçılıyorsun, dövüyorsun...

Peygamber Efendimiz "en çok bunlardan korkuyorum" diyor ya, Peygamber Efendimiz "en çok bunlardan korkuyorum" diyor ya, gerçekten böyleleri insanları sapıtabilir, şaşırtabilir. Neden? gerçekten böyleleri insanları sapıtabilir, şaşırtabilir.

Neden?

Herkes sahteyi hakikisinden ayırt edemiyor.Herkes sahteyi hakikisinden ayırt edemiyor. Senin önüne bahçeyi kazarken bulunmuş kırmızı taşlı bir yüzük getirseler...Senin önüne bahçeyi kazarken bulunmuş kırmızı taşlı bir yüzük getirseler... "Hocam bu camdan bir yüzük mü? Hani çocuklardan birisi almış da, sonra toprağın arasına karışmış da,"Hocam bu camdan bir yüzük mü? Hani çocuklardan birisi almış da, sonra toprağın arasına karışmış da, 20 sene öncenin şeyi... Toprak arasında kalmış böyle bir uyduruk, basit, değersiz bir yüzük mü? 20 sene öncenin şeyi... Toprak arasında kalmış böyle bir uyduruk, basit, değersiz bir yüzük mü? Yoksa Hititliler'den, Frigyalılar'dan, Lidyalılar'dan kalma tarihî bir şey mi buldum ben?Yoksa Hititliler'den, Frigyalılar'dan, Lidyalılar'dan kalma tarihî bir şey mi buldum ben? Bu yakut mu, kıymetli mi? Bak bakalım hocam şuna." deseler, anlar mı herkes? Anlayamaz.Bu yakut mu, kıymetli mi? Bak bakalım hocam şuna." deseler, anlar mı herkes?

Anlayamaz.
Kuyumcuya gidince kuyumcu gözlüğünü takıyor, büyüteciyle bakıyor, inceliyor,Kuyumcuya gidince kuyumcu gözlüğünü takıyor, büyüteciyle bakıyor, inceliyor, ölçüyor, biçiyor, hakikisini sahtesini ayırt ediyor, anlıyor. Yani erbâbı anlıyor. ölçüyor, biçiyor, hakikisini sahtesini ayırt ediyor, anlıyor. Yani erbâbı anlıyor.

Şimdi millet anlamadığı için unvana bakıyor. Şimdi millet anlamadığı için unvana bakıyor. Bu adam unvanlı, unvanı var. Prof. falanca filan... Ne diyor? Bu adam unvanlı, unvanı var. Prof. falanca filan... Ne diyor?

"Müslümanlık yobazlık dini değildir. Günde beş vakit namaz kılmaya lüzum yoktur." "Müslümanlık yobazlık dini değildir. Günde beş vakit namaz kılmaya lüzum yoktur."

Bu adamın dediği 'dır' değil 'dırdır...Bu adamın dediği 'dır' değil 'dırdır... Bu adam hiçbir şey değil! İster profesör olsun, ister ordinaryüs profesör olsun, ne olursa olsun... Bu adam hiçbir şey değil! İster profesör olsun, ister ordinaryüs profesör olsun, ne olursa olsun... Söylediği söz yanlış, yalan. Sonra ne iş yaparmış bu adam? Söylediği söz yanlış, yalan.

Sonra ne iş yaparmış bu adam?

Tıp profesörüymüş. Kur'ân-ı Kerîm tercüme ediyor. Tıp profesörüymüş. Kur'ân-ı Kerîm tercüme ediyor. Nereden tercüme ediyorsun sen? Tıp kitaplarının içinde mi yazıyor? "Hayır." Nereden tercüme ediyorsun sen? Tıp kitaplarının içinde mi yazıyor?

"Hayır."

Arapça bilir misin? "Bilmem." Nasıl tercüme ettin Kur'ân-ı Kerîm'i? Arapça bilir misin?

"Bilmem."

Nasıl tercüme ettin Kur'ân-ı Kerîm'i?

"Lügat-ı Nâcî'yi açtım, kelimelere baktım, tercümeyi öyle yaptım." "Lügat-ı Nâcî'yi açtım, kelimelere baktım, tercümeyi öyle yaptım."

Yahu Lügat-ı Nâcî Osmanlıca lügatı, Arapça lügatı değil. Yahu Lügat-ı Nâcî Osmanlıca lügatı, Arapça lügatı değil. Osmanlıca başka, Arapça başka.Osmanlıca başka, Arapça başka. Bir kelimenin Arapça'da mânası başka, Osmanlıca'daki mânası başka. Tamamen değişebilir.Bir kelimenin Arapça'da mânası başka, Osmanlıca'daki mânası başka. Tamamen değişebilir. Farsça'da gümrah, "yolunu kaybetmiş, sapık" demek; Türkçe gümrah, "bol, bereketli" demek.Farsça'da gümrah, "yolunu kaybetmiş, sapık" demek; Türkçe gümrah, "bol, bereketli" demek. Bizim bahçede mahsül ektik, aman gümrah öyle büyüdü... Yani "çok bol" demek. Bizim bahçede mahsül ektik, aman gümrah öyle büyüdü... Yani "çok bol" demek. Farsça'da öyle değil. Arapça'da şehir kelimesi "ay" mânasına geliyor,Farsça'da öyle değil. Arapça'da şehir kelimesi "ay" mânasına geliyor, Türkçe'de şehir kelimesi "kasaba" mânasına geliyor. Türkçe'de şehir kelimesi "kasaba" mânasına geliyor. Öyle şey olur mu? Lügat-ı Nâci ile Kur'ân-ı Kerîm tercüme edecek...Öyle şey olur mu? Lügat-ı Nâci ile Kur'ân-ı Kerîm tercüme edecek... Vay zavallı vah!Vay zavallı vah! Ondan sonra da "Ordinaryüs profesör falancanın Kur'ân-ı Kerîm [meâli]nde böyle yazıyor." Ondan sonra da "Ordinaryüs profesör falancanın Kur'ân-ı Kerîm [meâli]nde böyle yazıyor." İyi ama o adam o işin selâhiyetlisi değil, bilgilisi değil, bilmiyor. İyi ama o adam o işin selâhiyetlisi değil, bilgilisi değil, bilmiyor.

"Karım yahudi. Oğlum var."Karım yahudi. Oğlum var. Adalet olsun diye Cuma günü çocuğumu benimle beraber Cuma namazına götürüyorum.Adalet olsun diye Cuma günü çocuğumu benimle beraber Cuma namazına götürüyorum. Cumartesi günü de annesi yahudi olduğundan çocuğumu havraya götürüyorum." diyor. Cumartesi günü de annesi yahudi olduğundan çocuğumu havraya götürüyorum." diyor.

Hoppala! Bu adamdan hayır gelir mi? Bu adamın yazdığından hayır gelir mi? Hoppala! Bu adamdan hayır gelir mi? Bu adamın yazdığından hayır gelir mi?

Hâsılı, millet ayırt edemiyor. O zaman çeşit çeşit sapıklıklar ortaya çıkıyor.Hâsılı, millet ayırt edemiyor. O zaman çeşit çeşit sapıklıklar ortaya çıkıyor. Dinin saffeti, asliyeti devam ediyor ama o saffetine, asliyetine uymayan Dinin saffeti, asliyeti devam ediyor ama o saffetine, asliyetine uymayan zümreler, gruplar ortaya çıkıyor. Çeşit çeşit gruplar... Bu adam ne yaparmış? zümreler, gruplar ortaya çıkıyor. Çeşit çeşit gruplar... Bu adam ne yaparmış?

Bunların ana fikirleri şuymuş da, buymuş da, bilmem neymiş de...Bunların ana fikirleri şuymuş da, buymuş da, bilmem neymiş de... İyi ama İslâm'da böyle yok ki. İyi ama İslâm'da böyle yok ki.

Alevî kardeşlerimizin bazı adamları var; -ön planda- "Biz daha iyi müslümanız.Alevî kardeşlerimizin bazı adamları var; -ön planda- "Biz daha iyi müslümanız. Sizden daha müslümanız." [diyorlar.] Sizden daha müslümanız." [diyorlar.] İyi maşaallah, bizden daha iyi müslümansan pekâlâ, Allah sevap versin. Ama namaz kılar mısın? İyi maşaallah, bizden daha iyi müslümansan pekâlâ, Allah sevap versin. Ama namaz kılar mısın?

"Yok, kılmayız." "Niye kılmazsın?" "Camiye gidince pabucumuzu çalıyorlar." "Yok, kılmayız."

"Niye kılmazsın?"

"Camiye gidince pabucumuzu çalıyorlar."

Bizim de çalıyorlar kardeşim... Çalıyorlar diye biz camiyi mi bırakacağız? Camiye mi gitmeyeceğiz? Bizim de çalıyorlar kardeşim... Çalıyorlar diye biz camiyi mi bırakacağız? Camiye mi gitmeyeceğiz?

"Biz çok dürüstüz, çok müsamahalıyız." "Biz çok dürüstüz, çok müsamahalıyız."

Çok müsahamalısın da şu katliamı niye yaptın, bu katliamı niye yaptın? Çok müsahamalısın da şu katliamı niye yaptın, bu katliamı niye yaptın? Niye hazım göstermiyorsun? Niye taraftarlık yapıyorsun? Niye hazım göstermiyorsun? Niye taraftarlık yapıyorsun?

"Biz eline, beline, diline çok sâdık insanlarız." "Biz eline, beline, diline çok sâdık insanlarız."

Eline, diline, beline sâdık ve namuslu insansın da niye rüşvet alıyorsun? Eline, diline, beline sâdık ve namuslu insansın da niye rüşvet alıyorsun? Niye hazinenin parasını çar çur ediyorsun? Niye milyonları milyarları yutuyorsun? Niye hazinenin parasını çar çur ediyorsun? Niye milyonları milyarları yutuyorsun?

Palavrayı bırak. "Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" derler.Palavrayı bırak. "Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" derler. "Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz" diye başlıyor birinci mısra..."Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz" diye başlıyor birinci mısra... Özüne bakıyorsun başka, sözü başka. O fena işte. Özüne bakıyorsun başka, sözü başka. O fena işte.

"En çok korktuğum, Kur'ân-ı Kerîm'i konuşuyor"En çok korktuğum, Kur'ân-ı Kerîm'i konuşuyor ama kelimeleri mânasının dışında kullanıyor, başka mânaya [tevil ediyor.]" ama kelimeleri mânasının dışında kullanıyor, başka mânaya [tevil ediyor.]"

Bazı insanlar Hz. Ali'ye tapınıyormuş. Yahu niye tapınıyorsun Hz. Ali'ye? Bazı insanlar Hz. Ali'ye tapınıyormuş. Yahu niye tapınıyorsun Hz. Ali'ye? Niye Hz. İsa'ya tapınıyorsun? Niye Buda'ya tapınıyorsun? Niye Hz. İsa'ya tapınıyorsun? Niye Buda'ya tapınıyorsun? Niye imparator güneşin oğlu diye güneşe tapınıyorsun? Niye imparator güneşin oğlu diye güneşe tapınıyorsun? Yahu ne biçim adamsın sen; ey Japon, ey Hintli, ey Alevî, ey hıristiyan? Hiç mi aklın yok senin?Yahu ne biçim adamsın sen; ey Japon, ey Hintli, ey Alevî, ey hıristiyan? Hiç mi aklın yok senin? Karıncanın kafası kadar kafan yok mu? Kuş beyni kadar beynin yok mu?Karıncanın kafası kadar kafan yok mu? Kuş beyni kadar beynin yok mu? İnsana niye tapıyorsun? Bu insandan evvelki insanların hâli ne olacak?İnsana niye tapıyorsun? Bu insandan evvelki insanların hâli ne olacak? Bu insan ölüyor, öldükten sonra durum ne olacak? Buda kalmış mı? Ölmüş. Bu insan ölüyor, öldükten sonra durum ne olacak?

Buda kalmış mı?

Ölmüş.

Hz. İsa kalmış mı? Bel refeahu'llâhu ileyhi . Onu da Allahu Teâlâ hazretleri ref' eylemiş. Hz. İsa kalmış mı?

Bel refeahu'llâhu ileyhi . Onu da Allahu Teâlâ hazretleri ref' eylemiş.

Japon imparatoru 405060 sene imparatorluk yaptı, öldü gitti işte, arkasından ağladılar... Japon imparatoru 405060 sene imparatorluk yaptı, öldü gitti işte, arkasından ağladılar... Buna tapınılır mı? Fâni, senin gibi insan, beşer; kaşı var, gözü var... Buna tapınılır mı?

Fâni, senin gibi insan, beşer; kaşı var, gözü var...

Ve lâ yettehize ba'dunâ ba'dan erbâben min dûnillah. Ve lâ yettehize ba'dunâ ba'dan erbâben min dûnillah.

Allah'ı bırakıp da Allah'ın yaratığı olan insanlar birbirlerine tapmalı mı? Tapmamalı. Allah'ı bırakıp da Allah'ın yaratığı olan insanlar birbirlerine tapmalı mı?

Tapmamalı.

Böyle yapılmıyor. İnsanlar böylece büyük büyük kalabalıklar...Böyle yapılmıyor. İnsanlar böylece büyük büyük kalabalıklar... Hem de bir de çıkıyor Amerikalı, salına salına, efe efe; "Biz uzaya füze göndermişiz.Hem de bir de çıkıyor Amerikalı, salına salına, efe efe;

"Biz uzaya füze göndermişiz.
Aya astronotlarımız ayak basmış. Bizim dinimize gel." diyor. Aya astronotlarımız ayak basmış. Bizim dinimize gel." diyor.

Peki ama senin dinin sapık. Sen teknoloji ile oraya gelmişsin. Peki ama senin dinin sapık. Sen teknoloji ile oraya gelmişsin. Daha önce asırlar boyu Hıristiyanlık neler yapmış Avrupa'da, ne yanlışlıklar yapmış...Daha önce asırlar boyu Hıristiyanlık neler yapmış Avrupa'da, ne yanlışlıklar yapmış... Hâlâ da yapmakta... Buyur işte Bosna-Hersek, başka yerler... Hâlâ da yapmakta... Buyur işte Bosna-Hersek, başka yerler... İşte hıristiyan taassubu, işte katliamlar, işte adaletsizlikler, işte çifte standartlar... İşte hıristiyan taassubu, işte katliamlar, işte adaletsizlikler, işte çifte standartlar...

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için, güzel söz söyleyip de, Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için, güzel söz söyleyip de,
sözü allayıp pullayıp da yanlışı yutturmaya kalkışan insanlardan korkulur.sözü allayıp pullayıp da yanlışı yutturmaya kalkışan insanlardan korkulur. Hele bu insan Kur'ân-ı Kerîm üzerine konuşan bir insan olursa daha çok korkulur.Hele bu insan Kur'ân-ı Kerîm üzerine konuşan bir insan olursa daha çok korkulur. Efendimiz ondan korkmuş. Tabii bundan bize ne ders çıkıyor? Efendimiz ondan korkmuş.

Tabii bundan bize ne ders çıkıyor?

Kur'ân-ı Kerîm'i sağlam ağızlardan, sağlam kaynaklardan çok dikkatli bir şekilde öğrenin.Kur'ân-ı Kerîm'i sağlam ağızlardan, sağlam kaynaklardan çok dikkatli bir şekilde öğrenin. Aman selâhiyetsiz insanlara, mesnetsiz tevillere kapılmayın.Aman selâhiyetsiz insanlara, mesnetsiz tevillere kapılmayın. Çünkü Allah'ın kelâmıdır, şakaya gelmez. Elektrik şakaya geliyor mu? Çünkü Allah'ın kelâmıdır, şakaya gelmez.

Elektrik şakaya geliyor mu?

Buyur, aç bakalım kapağını... Açtın. Buyur, telleri yakala bakalım. Çek şunu, al bunu... Buyur, aç bakalım kapağını... Açtın. Buyur, telleri yakala bakalım. Çek şunu, al bunu...

"Aman hocam! Delirdin mi? Burada şu kadar voltaj var, "Aman hocam! Delirdin mi? Burada şu kadar voltaj var, bunlardan bir tanesini ben tuttum mu kömür olurum, elektrik çarpar." bunlardan bir tanesini ben tuttum mu kömür olurum, elektrik çarpar."

Şakası yok, değil mi? Elektriğin şakası yok. Kur'ân-ı Kerîm'in hiç şakası yoktur!Şakası yok, değil mi?

Elektriğin şakası yok.

Kur'ân-ı Kerîm'in hiç şakası yoktur!
Allahu Teâlâ hazretlerinin kelâmı oyun, yalan, hata, aldatma ve kandırma kabul etmez. Allahu Teâlâ hazretlerinin kelâmı oyun, yalan, hata, aldatma ve kandırma kabul etmez.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için, karşımızdaki insanın kim olduğuna,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için, karşımızdaki insanın kim olduğuna,
ne derecede selâhiyetli olduğuna çok dikkat etmemiz lazım.ne derecede selâhiyetli olduğuna çok dikkat etmemiz lazım. Din nâmına konuşan insanların selâhiyet derecesine bakmak lazım, bir.Din nâmına konuşan insanların selâhiyet derecesine bakmak lazım, bir. Bu, işin şahsını kontrol etmek. Bu, işin şahsını kontrol etmek. Olabilir, kaçak olabilir. Unvanı olur da kafası bozuk olur. Bir de söylediği söze bakmak lazım.Olabilir, kaçak olabilir. Unvanı olur da kafası bozuk olur. Bir de söylediği söze bakmak lazım. Söylediği sözün dinin hakikatlerine uyup uymadığına bakmak lazım. Söylediği sözün dinin hakikatlerine uyup uymadığına bakmak lazım. Büyük alimlerimizin asırlar boyu herkesin baş tâcı ettiği, hürmet ettiği, Büyük alimlerimizin asırlar boyu herkesin baş tâcı ettiği, hürmet ettiği, Fâtihalar okuduğu büyük alimlerin söylediklerine aykırı şeyler söylüyor.Fâtihalar okuduğu büyük alimlerin söylediklerine aykırı şeyler söylüyor. Tamam, unvanı ne olursa olsun, bu sapık, bu reformist, bu aldatıcı, bu şöyle böyle...Tamam, unvanı ne olursa olsun, bu sapık, bu reformist, bu aldatıcı, bu şöyle böyle... O zaman sözünün yanlışlığına da bir kontrol koymak lazım, onu da yutmamak lazım.O zaman sözünün yanlışlığına da bir kontrol koymak lazım, onu da yutmamak lazım. Şahsiyetinin selâhiyetli olup olmadığını kontrol edeceğiz, bir.Şahsiyetinin selâhiyetli olup olmadığını kontrol edeceğiz, bir. Söylediği sözün doğru olup olmadığını kontrol edeceğiz, iki. Söylediği sözün doğru olup olmadığını kontrol edeceğiz, iki.

Kur'ân-ı Kerîm konusunda çok ciddi olmalıyız. Çok iyi öğrenmeye çalışmalıyız. Kur'ân-ı Kerîm konusunda çok ciddi olmalıyız. Çok iyi öğrenmeye çalışmalıyız. Çok sağlam ağızlardan, çok selâhiyetli insanlardan, hâfız-ı kelâm, o sahada iyi yetişmiş,Çok sağlam ağızlardan, çok selâhiyetli insanlardan, hâfız-ı kelâm, o sahada iyi yetişmiş, o sahanın en meşhur, en büyük kitaplarını okumuş, biliyor, ondan sonra takvâsı yerinde, o sahanın en meşhur, en büyük kitaplarını okumuş, biliyor, ondan sonra takvâsı yerinde, "Allah'ın rızasına aykırı bir söz söylerim!" diye ödü patlayan, kılı kırka yaran büyük alimler var."Allah'ın rızasına aykırı bir söz söylerim!" diye ödü patlayan, kılı kırka yaran büyük alimler var. Tamam, onlardan öğrenmek lazım. Yoksa; "Ulemâ yanılmış. Tamam, onlardan öğrenmek lazım. Yoksa;

"Ulemâ yanılmış.
O öyle değildir, ben bunu biliyorum, bu böyledir." "Sen çok cahil bir adamsın.O öyle değildir, ben bunu biliyorum, bu böyledir."

"Sen çok cahil bir adamsın.
Ulemânın yanında kendinin hiç olduğunu bile anlamamışsın da böbürleniyorsun."Ulemânın yanında kendinin hiç olduğunu bile anlamamışsın da böbürleniyorsun." demek lazım öylelerine, haddini bildirmek lazım. Ve hiç yüz vermemek lazım. demek lazım öylelerine, haddini bildirmek lazım. Ve hiç yüz vermemek lazım.

Hadîs-i şerîfin ikinci kısmına gelince: Ve raculün yerâ ennehû ehakku bi-hâze'l-emri min ğayrihî. Hadîs-i şerîfin ikinci kısmına gelince:

Ve raculün yerâ ennehû ehakku bi-hâze'l-emri min ğayrihî.
"Bu işe kendisini başkasından daha layık sanan insandan da korkuyorum." diyor Peygamber Efendimiz. "Bu işe kendisini başkasından daha layık sanan insandan da korkuyorum." diyor Peygamber Efendimiz.

Hâze'l-emr, "bu iş" dediği, Kur'ân-ı Kerîm'in açıklaması da olabilir; Hâze'l-emr, "bu iş" dediği, Kur'ân-ı Kerîm'in açıklaması da olabilir; çünkü o cümlenin arkasından geliyor.çünkü o cümlenin arkasından geliyor. Bir de "Bu ümmetin başına reis olarak benim geçmem lazım, buna en çok ben layıkım.Bir de "Bu ümmetin başına reis olarak benim geçmem lazım, buna en çok ben layıkım. Herkesin bana tâbi olması lazım gelir." diye halifeliğin kendisine en layık olduğunu düşünmek,Herkesin bana tâbi olması lazım gelir." diye halifeliğin kendisine en layık olduğunu düşünmek, düşünen insan. "Ondan da korkarım." Neden? Bilgili değildir, selâhiyetli değildir,düşünen insan. "Ondan da korkarım."

Neden?

Bilgili değildir, selâhiyetli değildir,
dindar değildir, dinin emirlerini iyi bilmiyordur, hakkı değildir.dindar değildir, dinin emirlerini iyi bilmiyordur, hakkı değildir. İddia ile ortaya atılır, ondan sonra ümmeti birbirine düşürür, fitne ve fesat olur.İddia ile ortaya atılır, ondan sonra ümmeti birbirine düşürür, fitne ve fesat olur. Fitne ve fesadın olması bakımından o da çok önemli bir nokta olmuş oluyor. Fitne ve fesadın olması bakımından o da çok önemli bir nokta olmuş oluyor.

İkinci hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Sayfanın yedinci hadisi: İkinci hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Sayfanın yedinci hadisi:

Eksir min en tekûle: "Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh. Eksir min en tekûle: "Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh. Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu bi'l-izzeti ve'l-ceberût." Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu bi'l-izzeti ve'l-ceberût."

Bu hadîs-i şerîf, el-Bera' b. Âzib radıyallahu anh'ten İbn Asâkir tarafından rivayet edilmiş.Bu hadîs-i şerîf, el-Bera' b. Âzib radıyallahu anh'ten İbn Asâkir tarafından rivayet edilmiş. Harâitî'nin Mekârimü'l-ahlâk'ında, İbn Sünnî'de var. Harâitî'nin Mekârimü'l-ahlâk'ında, İbn Sünnî'de var.

Peygamber Efendimiz bir duayı tavsiye ediyor.Peygamber Efendimiz bir duayı tavsiye ediyor. "Allah'a sığınma ihtiyacı duyduğun zaman, öyle bir korkulu durum olduğu zaman "Allah'a sığınma ihtiyacı duyduğun zaman, öyle bir korkulu durum olduğu zaman şöyle demeyi çoğalt, şu sözü çok söyle." diye Efendimiz tavsiye etmiş. şöyle demeyi çoğalt, şu sözü çok söyle." diye Efendimiz tavsiye etmiş.

Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh.Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh. Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu bi'l-izzeti ve'l-ceberût. Mânasını söyleyelim. Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu bi'l-izzeti ve'l-ceberût.

Mânasını söyleyelim.

Sözünü bir daha söyleyelim, yazmak isteyenler yazabilsin diye: Sözünü bir daha söyleyelim, yazmak isteyenler yazabilsin diye:

Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh.Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh. Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu bi'l-izzeti ve'l-ceberût. Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs.Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu bi'l-izzeti ve'l-ceberût.

Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs.
"Melik olan, Kuddûs olan Allahu Teâlâ hazretleri her türlü noksandan münezzehtir."Melik olan, Kuddûs olan Allahu Teâlâ hazretleri her türlü noksandan münezzehtir. O'nu tenzih ederim, O'na tesbih eylerim." demek. Melik, "mâlik" mânasına.O'nu tenzih ederim, O'na tesbih eylerim." demek.

Melik, "mâlik" mânasına.
Allah Teâlâ hazretleri her şeyin mâlikidir. Onun için, esmâ-i hüsnâsından birisi budur. Allah Teâlâ hazretleri her şeyin mâlikidir. Onun için, esmâ-i hüsnâsından birisi budur.

Kuddûs da, "her türlü noksandan pak ve münezzeh" demektir.Kuddûs da, "her türlü noksandan pak ve münezzeh" demektir. Allahu Teâlâ hazretleri her türlü noksanlıktan münezzehtir, her türlü kemâlin sahibidir, hâlıkıdır. Allahu Teâlâ hazretleri her türlü noksanlıktan münezzehtir, her türlü kemâlin sahibidir, hâlıkıdır.

"Kuddûs ve Melîk olan Allahu Teâlâ hazretlerini tesbih eylerim." "Kuddûs ve Melîk olan Allahu Teâlâ hazretlerini tesbih eylerim."

Rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh. "O meleklerin ve ruhun rabbidir." Rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh. "O meleklerin ve ruhun rabbidir."

Ruh da büyük, ulu bir meleğin ismidir. Tenezzelü'l-melâiketi ve'r-rûhu fîhâ bi-izni rabbihim. Ruh da büyük, ulu bir meleğin ismidir.

Tenezzelü'l-melâiketi ve'r-rûhu fîhâ bi-izni rabbihim.
Kadir sûresinde de geçiyor. "Melâikeninmeleklerin ve ruhun rabbini tenzih ederim." Kadir sûresinde de geçiyor.

"Melâikeninmeleklerin ve ruhun rabbini tenzih ederim."

Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu. "Gökler ve yerler..." Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu. "Gökler ve yerler..." Bi'l-izzeti ve'l-ceberût. "Allahu Teâlâ hazretlerinin izzeti ve ceberûtuyla, kudretiyle halk olundu." Bi'l-izzeti ve'l-ceberût. "Allahu Teâlâ hazretlerinin izzeti ve ceberûtuyla, kudretiyle halk olundu."

"Kudret, kuvvet sahibi Allahu Teâlâ hazretlerini her türlü noksandan tenzih ederim." diye "Kudret, kuvvet sahibi Allahu Teâlâ hazretlerini her türlü noksandan tenzih ederim." diye bunlar muazzam sözler tabii...bunlar muazzam sözler tabii... Allahu Teâlâ hazretlerine saygımızı ve O'nun şânını ifade eden kelimeler.Allahu Teâlâ hazretlerine saygımızı ve O'nun şânını ifade eden kelimeler. İnsan bu sözleri söylediği zaman, bu tesbihleri yaptığı zamanİnsan bu sözleri söylediği zaman, bu tesbihleri yaptığı zaman bunlardan hâsıl olan bereketten Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasından, lütfundan,bunlardan hâsıl olan bereketten Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasından, lütfundan, kereminden insanın gamı, kederi, sıkıntısı, üzüntüsü dağılır, başındanki bela def olur,kereminden insanın gamı, kederi, sıkıntısı, üzüntüsü dağılır, başındanki bela def olur, Allahu Teâlâ hazretleri onu selâmete çıkartır; çünkü her şeye kâdirdir, Allahu Teâlâ hazretleri onu selâmete çıkartır; çünkü her şeye kâdirdir, her şey O'nunla oluyor, O'nun sayesinde oluyor. her şey O'nunla oluyor, O'nun sayesinde oluyor.

Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh.Sübhâne'l-meliki'l-kuddûs rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh. Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu bi'l-izzeti ve'l-ceberût. Bu tesbih hatırınızda kalsın. Cüllileti's-semâvâtu ve'l-ardu bi'l-izzeti ve'l-ceberût.

Bu tesbih hatırınızda kalsın.

Sekizinci hadîs-i şerîfe geliyoruz. Efendimiz buyurmuş ki; Ekserühüm lillâhi zikren. Sekizinci hadîs-i şerîfe geliyoruz.

Efendimiz buyurmuş ki;

Ekserühüm lillâhi zikren.

Hadîs-i şerîf bu kadar. Ekserühüm lillâhi zikren. Hadîs-i şerîf bu kadar.

Ekserühüm lillâhi zikren.

Ahmed b. Hanbel'de ve bazı başka kaynaklarda var. Ahmed b. Hanbel'de ve bazı başka kaynaklarda var.

Suile aleyhisselâm. Peygaber Efendimiz'e sorulmuş ki; Suile aleyhisselâm. Peygaber Efendimiz'e sorulmuş ki;

Eyyü'l-mücâhidîne a'zamu ecren? "Mücahitlerin hangisi sevap bakımından en çok sevabı kazanıyor? Eyyü'l-mücâhidîne a'zamu ecren? "Mücahitlerin hangisi sevap bakımından en çok sevabı kazanıyor? Hangisi en sevabı çok olandır? Sevabı en çok kazanan mücahit hangisidir?Hangisi en sevabı çok olandır? Sevabı en çok kazanan mücahit hangisidir? Ne yaparsa daha çok sevap kazanır?" diye sormuşlar. Sonra sormuşlar, devam etmişler...Ne yaparsa daha çok sevap kazanır?" diye sormuşlar.

Sonra sormuşlar, devam etmişler...
Cevap verildikçe devam etmiş sorular: Eyyü's-sâimîne a'zamu ecren?Cevap verildikçe devam etmiş sorular:

Eyyü's-sâimîne a'zamu ecren?
"Hangi oruçlular en çok sevabı alır, ötekilerden daha fazla ecir alır? "Hangi oruçlular en çok sevabı alır, ötekilerden daha fazla ecir alır? Ne yaparsa oruçlu öteki oruçlulardan daha fazla sevap alır?" Sonra yine sormuşlar: Ne yaparsa oruçlu öteki oruçlulardan daha fazla sevap alır?"

Sonra yine sormuşlar:

Kezâ es-salah ve'z-zekâh ve'l-hac ve's-sadaka.Kezâ es-salah ve'z-zekâh ve'l-hac ve's-sadaka. "Hangi namaz kılanlar en çok sevap alır, ötekilerden daha fazla alır?"Hangi namaz kılanlar en çok sevap alır, ötekilerden daha fazla alır? Zekâtı verenler içinde en çok sevabı alanlar nasıl hareket edenlerdir?Zekâtı verenler içinde en çok sevabı alanlar nasıl hareket edenlerdir? Haccı yapanlar içinde hangileri en çok sevabı alır?Haccı yapanlar içinde hangileri en çok sevabı alır? Sadaka verenlerin en çok sevap kazananı hangi tipleridir?" Sadaka verenlerin en çok sevap kazananı hangi tipleridir?"

Bunları hep Peygamber Efendimiz'e sormuşlar. İşte o zaman böyle buyurmuş:Bunları hep Peygamber Efendimiz'e sormuşlar.

İşte o zaman böyle buyurmuş:
Ekserühüm lillâhi zikren. "Allah'ı zikretmesi en çok olan." Ekserühüm lillâhi zikren. "Allah'ı zikretmesi en çok olan."

"Hangisi Allah'ı en çok zikrediyorsa sevap en çok ona, sevabı en büyük olan odur." "Hangisi Allah'ı en çok zikrediyorsa sevap en çok ona, sevabı en büyük olan odur."

Şimdi soruyu ve cevabı beraber düşünelim: Eyyü'l-mücâhidîne a'zamu ecren?Şimdi soruyu ve cevabı beraber düşünelim:

Eyyü'l-mücâhidîne a'zamu ecren?
"Yâ Resûlallah, mücahitlerin en çok sevap kazananı hangisi?" "Yâ Resûlallah, mücahitlerin en çok sevap kazananı hangisi?"

Ekserühüm lillâhi zikren. "Allah'ı en çok zikredeni." Ekserühüm lillâhi zikren. "Allah'ı en çok zikredeni."

Anladık ki dedelerimiz harbe gittiği zaman, kılıcı çektiği zaman düşmana saldırırken ne derler? Anladık ki dedelerimiz harbe gittiği zaman, kılıcı çektiği zaman düşmana saldırırken ne derler?

Allah Allah Allah Allah Allah Allah... diye, öyle gidiyorlar. Nedenmiş? Allah Allah Allah Allah Allah Allah... diye, öyle gidiyorlar. Nedenmiş?

Bu hadîs-i şerîftenmiş demek ki... Bunu okumuşlar, bunu biliyorlar,Bu hadîs-i şerîftenmiş demek ki... Bunu okumuşlar, bunu biliyorlar, Allah'ı zikretmenin sevabını bildiklerinden cihadı yaparken zikrederek yapıyorlar, sevabı çok oluyor. Allah'ı zikretmenin sevabını bildiklerinden cihadı yaparken zikrederek yapıyorlar, sevabı çok oluyor.

Tabii bu işin ilk görünen, ilk hatıra gelen tarafı. Tabii bu işin ilk görünen, ilk hatıra gelen tarafı. Oruç tutanların da yine Allah'ı çok zikredeni en çok sevabı alıyor.Oruç tutanların da yine Allah'ı çok zikredeni en çok sevabı alıyor. Oruç tutarken dili zikirli, elinde tesbih, boyuna sabahtan akşama hem orucu tutmuşOruç tutarken dili zikirli, elinde tesbih, boyuna sabahtan akşama hem orucu tutmuş hem de zikretmiş; aferin, sevabı çok alıyor.hem de zikretmiş; aferin, sevabı çok alıyor. Sonra namaz kılan, sonra zekât veren, sonra hacceden... Hacda da her yerde zikredecek. Sonra namaz kılan, sonra zekât veren, sonra hacceden... Hacda da her yerde zikredecek.

Fe'zküru'llâhe inde'l-meş'ari'l-harâmi ve'zkürûhu kemâ hedâküm. Fe'zküru'llâhe inde'l-meş'ari'l-harâmi ve'zkürûhu kemâ hedâküm.

Hac fiilerinin yapıldığı yerleri âyet-i kerîmeler anlatırken çok zikretmeyi hatırlatıyor. Hac fiilerinin yapıldığı yerleri âyet-i kerîmeler anlatırken çok zikretmeyi hatırlatıyor. Sadaka vesaire öyle... Fakat derinlemesine bir tahlil yapalım. Sadaka vesaire öyle...

Fakat derinlemesine bir tahlil yapalım.

Zikretmek ne demek? "Hatırlamak, hatırında tutmak, unutmamak" demek. Zikretmek ne demek?

"Hatırlamak, hatırında tutmak, unutmamak" demek.

Bir insan hatırında Allah'ı tutuyorsa, Allah'ı unutmuyorsa...Bir insan hatırında Allah'ı tutuyorsa, Allah'ı unutmuyorsa... Çünkü Haşr sûresinde de Allahu Teâlâ hazretleri bize emretmiyor mu; Çünkü Haşr sûresinde de Allahu Teâlâ hazretleri bize emretmiyor mu;

Ve lâ tekûnû ke'llezzîne nesu'llâhe. Ve lâ tekûnû ke'llezzîne nesu'llâhe. "Sakın Allah'ı unutanlar gibi olmayın, ey mü'minler! Siz sakın Allah'ı unutmayın!" "Sakın Allah'ı unutanlar gibi olmayın, ey mü'minler! Siz sakın Allah'ı unutmayın!"

Unutmayacağız. Onun için, bizim Nakşî tarikatimizin birinci prensibi nedir? Unutmayacağız. Onun için, bizim Nakşî tarikatimizin birinci prensibi nedir?

Nakşî tarikatindeniz, tamam, tesbihleri çekiyoruz, iyi güzel, maşaallah da birinci prensip ne? Nakşî tarikatindeniz, tamam, tesbihleri çekiyoruz, iyi güzel, maşaallah da birinci prensip ne?

Hûş der dem. "Her nefes alış verişte şuurlu olmak, aklı başında olmak, Hûş der dem. "Her nefes alış verişte şuurlu olmak, aklı başında olmak, ayık olmak, hatırında olmak. Yani zikir hâlinde olmak." Peki bu zikirleri neden yapıyoruz? ayık olmak, hatırında olmak. Yani zikir hâlinde olmak."

Peki bu zikirleri neden yapıyoruz?

Hocası zikir vermiş, derviş günde 5 bin defa Allah Allah Allah Allah... diyor, Hocası zikir vermiş, derviş günde 5 bin defa Allah Allah Allah Allah... diyor, şu kadar lâ ilâhe illallah, sübhânallah, estağfirullah çekiyor, salât u selâm getiriyor. şu kadar lâ ilâhe illallah, sübhânallah, estağfirullah çekiyor, salât u selâm getiriyor.

Zikirden murad nedir? Bu hatırlama hâlinin devamlılığını kazanmaktır. Zikirden murad nedir?

Bu hatırlama hâlinin devamlılığını kazanmaktır.

İnsan sözle zikrede ede, devamlı Allah hatırında olmak hâline ulaşacak.İnsan sözle zikrede ede, devamlı Allah hatırında olmak hâline ulaşacak. Zikr-i müdâm, dâimî zikir hâline ulaşacak.Zikr-i müdâm, dâimî zikir hâline ulaşacak. Yoksa zikir ederken Allah'ı hatırlıyor, ondan sonra unutuyor; iyi değil. Yoksa zikir ederken Allah'ı hatırlıyor, ondan sonra unutuyor; iyi değil.

Hatta bir hadîs-i şerîf var, bu zikrin mânasını anlamak, anlatmak bakımından çok önemli. Hatta bir hadîs-i şerîf var, bu zikrin mânasını anlamak, anlatmak bakımından çok önemli. "Eğer sen" buyuruyor Peygamber Efendimiz, "Allahu Teâlâ hazretlerine itaat ediyorsan,"Eğer sen" buyuruyor Peygamber Efendimiz, "Allahu Teâlâ hazretlerine itaat ediyorsan, yani emirlerini tutmaktaysan, emirlerini yapmaktaysan, yapmakta bulunuyorsan,yani emirlerini tutmaktaysan, emirlerini yapmaktaysan, yapmakta bulunuyorsan, Allah'ı zikrediyorsun demektir. Eğer Allah'a itaat hâlinde değilsen, âsi isen, günah işliyorsan,Allah'ı zikrediyorsun demektir. Eğer Allah'a itaat hâlinde değilsen, âsi isen, günah işliyorsan, günah işlemekte isen..." İçki içiyor, yalan söylüyor, kumar oynuyor, faiz yiyor, günah işlemekte isen..."

İçki içiyor, yalan söylüyor, kumar oynuyor, faiz yiyor,
eğlence yerinde kahvede oturuyor, iskambil oynuyor vesaire... İtaat hâlinde değil. eğlence yerinde kahvede oturuyor, iskambil oynuyor vesaire... İtaat hâlinde değil.

"Zikretsen bile, dilinde Allah lafzı olsa bile Allah'ı zikretmiyorsun demektir." diyor. "Zikretsen bile, dilinde Allah lafzı olsa bile Allah'ı zikretmiyorsun demektir." diyor.

Demek ki aslolan Allah hatırında olacak, Allah'ın istediği gibi kul olacak. Demek ki aslolan Allah hatırında olacak, Allah'ın istediği gibi kul olacak.

Allah hatırında olmaktan maksat ne? O anda Allah'ın istediği hal üzere olmak,Allah hatırında olmaktan maksat ne?

O anda Allah'ın istediği hal üzere olmak,
Allah'ın istediği işi yapmak, istemediği işi yapmamak demek. Allah'ın istediği işi yapmak, istemediği işi yapmamak demek.

Hem Allah hatırında hem de Allah'ın istemediği işi yapıyor, demek ki Allah hatırında değil.Hem Allah hatırında hem de Allah'ın istemediği işi yapıyor, demek ki Allah hatırında değil. O zaman "hatırında değil" demek olur. O zaman "hatırında değil" demek olur.

Cihat ediyor, zikrediyor, Allah hatırında, hem diliyle Allah Allah diyor,Cihat ediyor, zikrediyor, Allah hatırında, hem diliyle Allah Allah diyor, hem de yaptığı işi Allah rızası için yaptığını biliyor, savaşı ne maksatla yaptığının şuurunda,hem de yaptığı işi Allah rızası için yaptığını biliyor, savaşı ne maksatla yaptığının şuurunda, şuuru yerli yerinde; tamam, bunun sevabı en çok. Sonra, namaz kılarken...şuuru yerli yerinde; tamam, bunun sevabı en çok.

Sonra, namaz kılarken...
Namaz kılarken zaten namazın dualarını okuruz, başka bir şey yapmayız.Namaz kılarken zaten namazın dualarını okuruz, başka bir şey yapmayız. Burada benim dediğim mânanın esas olduğu zaten anlaşıldı.Burada benim dediğim mânanın esas olduğu zaten anlaşıldı. Namazda hangisi daha çok sevap alıyor? Allah hatırında en çok olan. Namazda hangisi daha çok sevap alıyor?

Allah hatırında en çok olan.

Adam namaz kılıyor; Allahu ekber, sübhâneke Allâhümme ve bi-hamdike... "Adam namaz kılıyor; Allahu ekber, sübhâneke Allâhümme ve bi-hamdike... " Haa, ben bakkala parayı vermiş miydim yahu? Hay Allah, hanım bana ne söylemişti sabahleyin?Haa, ben bakkala parayı vermiş miydim yahu? Hay Allah, hanım bana ne söylemişti sabahleyin? Beş şey alacaktım, birisi 10 tane yumurta alacaktım, iki kilo domates alacaktım.Beş şey alacaktım, birisi 10 tane yumurta alacaktım, iki kilo domates alacaktım. Üçüncüsü neydi, dördüncüsü neydi? Hay Allah! Ondan sonra, bugün öğleden sonra falancaya söz vermiştim deÜçüncüsü neydi, dördüncüsü neydi? Hay Allah! Ondan sonra, bugün öğleden sonra falancaya söz vermiştim de hastaneye gidecektim, falancayla buluşacaktım..." hastaneye gidecektim, falancayla buluşacaktım..."

Bana bak, gel bakayım buraya; sen namazda mısın, değil misin? Sen ne yapıyorsun? Bana bak, gel bakayım buraya; sen namazda mısın, değil misin? Sen ne yapıyorsun? Allahu ekber dedin, Allah'ın huzurundasın, aklın nerede senin? Allahu ekber dedin, Allah'ın huzurundasın, aklın nerede senin?

Çarşıda, pazarda, işte, alış verişte, sözde... Olmadı! Namazda en çok sevabı kim alıyor? Çarşıda, pazarda, işte, alış verişte, sözde... Olmadı!

Namazda en çok sevabı kim alıyor?

Ekserühüm lillâhi zikren. "Allah hatırında en çok olan." Ekserühüm lillâhi zikren. "Allah hatırında en çok olan."

Allahu ekber dediği zaman, "Ben şimdi Rabbü'l-âlemîn'in, şu koca kâinâtı yaratan Mevlâmın huzurundayım."Allahu ekber dediği zaman, "Ben şimdi Rabbü'l-âlemîn'in, şu koca kâinâtı yaratan Mevlâmın huzurundayım." el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. "Şimdi ben Allah'a hamd ediyorum." el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. "Şimdi ben Allah'a hamd ediyorum." Allahu ekber, rükûya vardığım zaman; "Şimdi ben Mevlâmın huzurunda saygımdan, sevgimden,Allahu ekber, rükûya vardığım zaman; "Şimdi ben Mevlâmın huzurunda saygımdan, sevgimden, Mevlâmın heybetinden rükûya vardım, O'nu tesbih ediyorum."Mevlâmın heybetinden rükûya vardım, O'nu tesbih ediyorum." Sübhâne rabbiye'l-azîm, sübhâne rabbiye'l-azîm. Ne demiş? "Fe-sebbih bi'smi rabbike'l-azîm. buyurmuş Sübhâne rabbiye'l-azîm, sübhâne rabbiye'l-azîm. Ne demiş?

"Fe-sebbih bi'smi rabbike'l-azîm. buyurmuş
Kur'ân-ı Kerîm'de, ondan öyle tesbih ediyorum." Semia'llâhu li-men hamideh. Rabbenâ ve leke'l-hamd. "Kur'ân-ı Kerîm'de, ondan öyle tesbih ediyorum."

Semia'llâhu li-men hamideh. Rabbenâ ve leke'l-hamd. "
Şimdi Rabbime secdedeyim, melekler gibi Allah'ın en sevdiği şekil olan secde hâlindeyim;Şimdi Rabbime secdedeyim, melekler gibi Allah'ın en sevdiği şekil olan secde hâlindeyim; alnımı Allah'ın huzurunda yerlere koymuşum, en şerefli âzâmı yerlere koymuşum,alnımı Allah'ın huzurunda yerlere koymuşum, en şerefli âzâmı yerlere koymuşum, Allah'a sevgimi, saygımı ifade ediyorum..." Allah'a sevgimi, saygımı ifade ediyorum..."

Hep Allah aklında. Tamam, bu adamın namazı en sevaplı olur. Hep Allah aklında. Tamam, bu adamın namazı en sevaplı olur.

Aklı öküzde, tarlada, bahçede, bakkalda, kasapta, vaadde, defterde, vesairede olanın namazı olmaz. Aklı öküzde, tarlada, bahçede, bakkalda, kasapta, vaadde, defterde, vesairede olanın namazı olmaz.

Hani ne yapmış; evliyâullahtan birisinin bir meczup kardeşi varmış. Hani ne yapmış; evliyâullahtan birisinin bir meczup kardeşi varmış. İki kardeş, birisi meczupmuş, evliyâ imiş. Kardeşinin arkasında namaz kılmazmış.İki kardeş, birisi meczupmuş, evliyâ imiş. Kardeşinin arkasında namaz kılmazmış. İmam anasına gitmiş, şikâyet etmiş. İmam anasına gitmiş, şikâyet etmiş.

"Bizim birader arkamda namaz kılmıyor, cemaat de 'Bu namaz kılmıyor.' diye"Bizim birader arkamda namaz kılmıyor, cemaat de 'Bu namaz kılmıyor.' diye çeşitli kötü şeyler düşünüyor, durum fena oluyor.çeşitli kötü şeyler düşünüyor, durum fena oluyor. Niye benim arkamda namaz kılmıyor?" Anası çağırmış; Niye benim arkamda namaz kılmıyor?"

Anası çağırmış;

"Evlâdım, bak kardeşin imam, arkasında bunun namaz kılsana." "Evlâdım, bak kardeşin imam, arkasında bunun namaz kılsana."

"Peki anacığım, sen emrediyorsun, kılayım." Ananın hatırını kollamak lazım. "Peki anacığım, sen emrediyorsun, kılayım."

Ananın hatırını kollamak lazım.
Namaza durmuşlar. Arkasında, Allahu ekber, namaz kılarken, meczup ya,Namaza durmuşlar. Arkasında, Allahu ekber, namaz kılarken, meczup ya, "möö!" demiş, ayrılmış gitmiş. Tabii cemaat şaşırmış, imam üzülmüş. "möö!" demiş, ayrılmış gitmiş. Tabii cemaat şaşırmış, imam üzülmüş. Anasına gelmiş demiş ki; "Gördün mü bizim biraderin yaptığını?" "Ne yaptı?" Anasına gelmiş demiş ki;

"Gördün mü bizim biraderin yaptığını?"

"Ne yaptı?"

"Namaza durduk, arkadan inek gibi bağırdı, 'möö!' dedi, ayrıldı."Namaza durduk, arkadan inek gibi bağırdı, 'möö!' dedi, ayrıldı. Cemaat de bozuldu, çok fena oldu. Tabii kendisi için de fena oldu. Hiç namazda öyle denir mi?Cemaat de bozuldu, çok fena oldu. Tabii kendisi için de fena oldu. Hiç namazda öyle denir mi? Namazı da bozuldu." Anası çağırmış; "Evlâdım, ben 'Kardeşinin arkasında namaz kıl.' dedim,Namazı da bozuldu."

Anası çağırmış;

"Evlâdım, ben 'Kardeşinin arkasında namaz kıl.' dedim,
sen de 'peki' dedin. Niye namazı bozdun, 'möö!' dedin?" sen de 'peki' dedin. Niye namazı bozdun, 'möö!' dedin?"

"Anne, sor bakalım ona, Allahu ekber dediği zaman aklından neler geçiyordu?" "Anne, sor bakalım ona, Allahu ekber dediği zaman aklından neler geçiyordu?"

Sormuş; "Evlâdım, gel bakalım. Sen Allahu ekber diye imamlığa geçtiğin zaman aklına neler geldi?" Sormuş;

"Evlâdım, gel bakalım. Sen Allahu ekber diye imamlığa geçtiğin zaman aklına neler geldi?"

"Anneciğim, Allahu ekber deyince bizim bahçedeki öküzler, inekler geldi,"Anneciğim, Allahu ekber deyince bizim bahçedeki öküzler, inekler geldi, onların meseleleri aklıma geldi. Kendimi de alamadım, onları düşünüyordum." onların meseleleri aklıma geldi. Kendimi de alamadım, onları düşünüyordum."

Arkadan "möö!" diye ondan bağırıyor.Arkadan "möö!" diye ondan bağırıyor. Meczup ama keşfi var, onun namaza uygun olmayan şeylerle kafası meşgul olduğundan öyle yapıyor. Meczup ama keşfi var, onun namaza uygun olmayan şeylerle kafası meşgul olduğundan öyle yapıyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için, namazda Allah hatırınızda olacak.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için, namazda Allah hatırınızda olacak.
Hatırınız, aklınız, hafızanız Allah'la dolu olacak. Zekât verirken Allah hatırınızda olacak.Hatırınız, aklınız, hafızanız Allah'la dolu olacak. Zekât verirken Allah hatırınızda olacak. Haccederken daima Allah hatırınızda olacak. Sadaka verirken öyle olacak.Haccederken daima Allah hatırınızda olacak. Sadaka verirken öyle olacak. O zaman sevabı çok oluyor. Allah hatırında olmadan olmuyor. O zaman sevabı çok oluyor. Allah hatırında olmadan olmuyor.

İnsan dua ediyor; "Yâ Rabbi! Sen bana şunu ver, bunu ver..." Ezberlemiş duaları, söylüyor.İnsan dua ediyor; "Yâ Rabbi! Sen bana şunu ver, bunu ver..." Ezberlemiş duaları, söylüyor. Ne söyledin? Söylediğinin farkında değil. Elini yüzüne sürüyor. Neler istedin? Ne söyledin?

Söylediğinin farkında değil. Elini yüzüne sürüyor. Neler istedin?

"Bilmem, dualar ettim." Olmaz! Allah böyle lâhi bir kalp ile, yani gevşek bir kalp ile, "Bilmem, dualar ettim."

Olmaz! Allah böyle lâhi bir kalp ile, yani gevşek bir kalp ile,
başka şeylerle meşgul bir kalp ile yapılan duayı sevmez ve kabul etmez. Candan isteyecek.başka şeylerle meşgul bir kalp ile yapılan duayı sevmez ve kabul etmez. Candan isteyecek. "Yâ Rabbi! Ben şunu istiyorum! Şöyle yap yâ Rabbi! Şunu ihsan et yâ Rabbi! Bunu ver!""Yâ Rabbi! Ben şunu istiyorum! Şöyle yap yâ Rabbi! Şunu ihsan et yâ Rabbi! Bunu ver!" İstediğini bilecek, şuurlu olacak. Akıl ve şuurunu ibadete bağladığı zaman,İstediğini bilecek, şuurlu olacak.

Akıl ve şuurunu ibadete bağladığı zaman,
ibadeti öyle şuurlu yaptığı zaman zikir tamam olmuş oluyor, hatırlama işi tamam olmuş oluyor, ibadeti öyle şuurlu yaptığı zaman zikir tamam olmuş oluyor, hatırlama işi tamam olmuş oluyor, hatırdan çıkmamış oluyor. Sevap o zaman çok oluyor. İşte zikrin esrârı, hakikati, mahiyeti budur. hatırdan çıkmamış oluyor. Sevap o zaman çok oluyor. İşte zikrin esrârı, hakikati, mahiyeti budur.

Eline tesbih alıyorsun; "Hoca efendi 5 bin tane zikir verdi, ben 5 bin defa Allah diyorum." Eline tesbih alıyorsun;

"Hoca efendi 5 bin tane zikir verdi, ben 5 bin defa Allah diyorum."

Ama kaç tanesini şuurla söyledin? Elinde tesbih, gözü manzarada, kuşları seyrediyor,Ama kaç tanesini şuurla söyledin?

Elinde tesbih, gözü manzarada, kuşları seyrediyor,
vapurları seyrediyor, etrafındakilerin konuşmaları dinliyor, ondan sonra Allah Allah Allah Allah...vapurları seyrediyor, etrafındakilerin konuşmaları dinliyor, ondan sonra Allah Allah Allah Allah... Olmadı ki... Sen Allah sözünü söylerken Allah hatırında değil ki, etraftaki şeylerle meşgulsün.Olmadı ki... Sen Allah sözünü söylerken Allah hatırında değil ki, etraftaki şeylerle meşgulsün. Kendini vereceksin ki, hûş der dem, her nefeste Allahu Teâlâ hazretleri yâdında olacak,Kendini vereceksin ki, hûş der dem, her nefeste Allahu Teâlâ hazretleri yâdında olacak, hatırında olacak, unutmamış olacaksın, heybeti ile, sevgisi ile, saygısı ile meşgul bulunacaksın. hatırında olacak, unutmamış olacaksın, heybeti ile, sevgisi ile, saygısı ile meşgul bulunacaksın.

Evet, bu çok mühim bir hadîs-i şerîftir. Bu hadîs-i şerîfi unutmayın.Evet, bu çok mühim bir hadîs-i şerîftir. Bu hadîs-i şerîfi unutmayın. Bu hadîs-i şerîfin mûcibince amel eylemeye çalışın. Dokuzuncu hadîs-i şerîf: Bu hadîs-i şerîfin mûcibince amel eylemeye çalışın.

Dokuzuncu hadîs-i şerîf:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Eksirû zikrallâhi hattâ yekûlû: mecnûnun. Eksirû zikrallâhi hattâ yekûlû: mecnûnun.

Ahmed b. Hanbel'de, Abd b. Humeyd'de, İbn Abdilberr'de, İbn Sinnî'de, İbn Şâhin'de, Ahmed b. Hanbel'de, Abd b. Humeyd'de, İbn Abdilberr'de, İbn Sinnî'de, İbn Şâhin'de, İbn Hibban'da, el-Hâkim'in Müstedrek'inde ve diğer kaynaklarda,İbn Hibban'da, el-Hâkim'in Müstedrek'inde ve diğer kaynaklarda, Ebû Said el-Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîftir bu. Belki duymuşsunuzdur. Ebû Said el-Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîftir bu. Belki duymuşsunuzdur.

Eksirû zikrallâh. "Allah'ı zikretmeyi öyle çok yapın ki..." Hattâ yekûlû. "Desinler ki;" Eksirû zikrallâh. "Allah'ı zikretmeyi öyle çok yapın ki..." Hattâ yekûlû. "Desinler ki;" Mecnûn. "'Bu adam mecnun.' desinler." Mecnûn. "'Bu adam mecnun.' desinler."

"Size 'Bu adam mecnun!' diyecekleri kadar zikri çok yapın." Muhterem kardeşlerim! "Size 'Bu adam mecnun!' diyecekleri kadar zikri çok yapın."

Muhterem kardeşlerim!

Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîmeler var: Üzküru'llâhe zikren kesîrâ. "Allah'ı çok zikredin.Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîmeler var:

Üzküru'llâhe zikren kesîrâ. "Allah'ı çok zikredin.
Allah'ı çok zikir ile zikreyleyin." Ve'z-zâkirîna'llâhe kesîran ve'z-zâkirât...Allah'ı çok zikir ile zikreyleyin."

Ve'z-zâkirîna'llâhe kesîran ve'z-zâkirât...
"Allah'ı çok zikreden erkekler, Allah'ı çok zikreden hatunlar...""Allah'ı çok zikreden erkekler, Allah'ı çok zikreden hatunlar..." Eadda'llâhu lehüm mağfireten ve ecren azîmâ.Eadda'llâhu lehüm mağfireten ve ecren azîmâ. "İşte onlara Allah -öteki sayılan vasıflara sahip insanlarla beraber bunlara da- "İşte onlara Allah -öteki sayılan vasıflara sahip insanlarla beraber bunlara da- ecr-i azîm ihsan etmiştir, büyük mükâfatlar hazırlamıştır, âhirette onları ihsan edecek."ecr-i azîm ihsan etmiştir, büyük mükâfatlar hazırlamıştır, âhirette onları ihsan edecek." diye çok zikretmek âyet-i kerîmelerde var. Hadîs-i şerîflerde de var. diye çok zikretmek âyet-i kerîmelerde var.

Hadîs-i şerîflerde de var.

Niye insan çok zikrediyor? Bir defa etse olmaz mı? Çok zikretmek, "perçinlemek" demek. Niye insan çok zikrediyor? Bir defa etse olmaz mı?

Çok zikretmek, "perçinlemek" demek.
Çekici çivinin üstüne çok vuruyorsun, tak tak tak tak tak tak... ondan sonra yerleşiyor.Çekici çivinin üstüne çok vuruyorsun, tak tak tak tak tak tak... ondan sonra yerleşiyor. Bakırcı küt küt küt küt küt... çok çok vuruyor, sanat eseri ortaya [çıkıyor.]Bakırcı küt küt küt küt küt... çok çok vuruyor, sanat eseri ortaya [çıkıyor.] Sen de zikri çok çok yapacaksın, senin kalbine, aklına, şuuruna, hafızana zikrullah tesir edecek. Sen de zikri çok çok yapacaksın, senin kalbine, aklına, şuuruna, hafızana zikrullah tesir edecek. Çok yapılınca tekrarda fayda var. Tekrarda yerleşme faydası var.Çok yapılınca tekrarda fayda var. Tekrarda yerleşme faydası var. Hem de zikrullahla meşgul olmadığın zaman bil ki aklın başka şeyle meşgul olacak. Hem de zikrullahla meşgul olmadığın zaman bil ki aklın başka şeyle meşgul olacak. Aklının fitne ile, fesatla yahut da malayani ile meşgul olması mı iyi, Allah'la meşgul olması mı?Aklının fitne ile, fesatla yahut da malayani ile meşgul olması mı iyi, Allah'la meşgul olması mı? Hangisi daha iyi? Tabii Allah'la meşgul olmak daha iyi olduğu için zikri çok yapmak lazım. Hangisi daha iyi?

Tabii Allah'la meşgul olmak daha iyi olduğu için zikri çok yapmak lazım.

Tesbihe çatanlar da çıkıyor tabii... Bu her şeye çatan tipler var ya, kaşları çatık,Tesbihe çatanlar da çıkıyor tabii... Bu her şeye çatan tipler var ya, kaşları çatık, her şeye çatan tipler; işleri çatmak... "Bu tesbih ne oluyor böyle?" her şeye çatan tipler; işleri çatmak...

"Bu tesbih ne oluyor böyle?"

Bu tesbih çok zikretmenin vasıtası oluyor efendim. Ne olacak, beğenemedin mi? Bu tesbih çok zikretmenin vasıtası oluyor efendim. Ne olacak, beğenemedin mi?

"Bid'at!" Tesbih bid'at değil. Tesbihi sahâbe-i kirâm da kullanmışlar; "Bid'at!"

Tesbih bid'at değil. Tesbihi sahâbe-i kirâm da kullanmışlar;
kimisi hurma çekirdeğinden, kimisi çakıl taşından tesbih kullanmış,kimisi hurma çekirdeğinden, kimisi çakıl taşından tesbih kullanmış, kimisi de ipi düğüm düğüm yapmış, her düğümü bir tane gibi oluyor, öyle kullanmış. kimisi de ipi düğüm düğüm yapmış, her düğümü bir tane gibi oluyor, öyle kullanmış.

Mesela Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın bir tesbihi varmış, 2 bin düğümlü,Mesela Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın bir tesbihi varmış, 2 bin düğümlü, o tesbihi devretmeden gece uyumazmış. Demek ki en aşağı 2 bin zikir yapıyor. o tesbihi devretmeden gece uyumazmış. Demek ki en aşağı 2 bin zikir yapıyor. Kaç defa çevirdiğini de artık kendisi bilir... Allah kabul etsin, Allah şefaatine erdirsin. Kaç defa çevirdiğini de artık kendisi bilir...

Allah kabul etsin, Allah şefaatine erdirsin.

Sahâbe-i kirâm böyle yapmış. O zaman sen ukalâlık etme! Sahâbe-i kirâm böyle yapmış. O zaman sen ukalâlık etme! Sünneti, bid'ati sen onlardan daha mı iyi bileceksin? Onun için ukalâlık etme. Sünneti, bid'ati sen onlardan daha mı iyi bileceksin?

Onun için ukalâlık etme.
Ukalâ insanlara söyleyin, ukalâlık etmesinler.Ukalâ insanlara söyleyin, ukalâlık etmesinler. Ya İslâm'ı tam öğrensinler, yarım yamalak öğrenmesinler, doğru bilsinler, doğru söylesinler;Ya İslâm'ı tam öğrensinler, yarım yamalak öğrenmesinler, doğru bilsinler, doğru söylesinler; ya da bilmedikleri şeylere burunları sokmasınlar.ya da bilmedikleri şeylere burunları sokmasınlar. Cahilliklerini biliyorlarsa kenarda dursunlar, bilene sorsunlar. Cahilliklerini biliyorlarsa kenarda dursunlar, bilene sorsunlar.

Niye bu kadar bugünkü konuşmamda çok çattım? Niye bu kadar bugünkü konuşmamda çok çattım?

Çünkü Peygamber Efendimiz; "Bu tiplerden korkuyorum." dedi, "Tehlikeli bu tipler." dedi deÇünkü Peygamber Efendimiz; "Bu tiplerden korkuyorum." dedi, "Tehlikeli bu tipler." dedi de bu tiplerin tehlikesini cemaatin bilmesi lazım. bu tiplerin tehlikesini cemaatin bilmesi lazım.

Ramazan gelecek şimdi, işte Receb ayındayız, mübarek olsun,Ramazan gelecek şimdi, işte Receb ayındayız, mübarek olsun, Şaban mübarek olsun, Ramazan'a Allah bize sıhhat âfiyetle eriştirsin.Şaban mübarek olsun, Ramazan'a Allah bize sıhhat âfiyetle eriştirsin. Bak sen şimdi o müstehcen neşriyat yapan gazetelere, mecmualara, Bak sen şimdi o müstehcen neşriyat yapan gazetelere, mecmualara, ne güzel renkli Ramazan sayfaları tanzim edecekler!ne güzel renkli Ramazan sayfaları tanzim edecekler! Boy boy şimdi kasaplık et gibi çıplak kadın resmi neşredenler, müstehcen resimler neşredenler,Boy boy şimdi kasaplık et gibi çıplak kadın resmi neşredenler, müstehcen resimler neşredenler, cinsî birleşme resmi neşreden hainler cinsî birleşme resmi neşreden hainler Ramazan gelince bak şimdi ne güzel Ramazan sayfaları hazırlayacaklar...Ramazan gelince bak şimdi ne güzel Ramazan sayfaları hazırlayacaklar... Nasıl hazırlayacaklar? Gidecekler, profesörlerle anlaşacaklar, diyecekler ki; Nasıl hazırlayacaklar?

Gidecekler, profesörlerle anlaşacaklar, diyecekler ki;

"Bizim gazetenin Ramazan sayfasını hazırlar mısın?" "Bizim gazetenin Ramazan sayfasını hazırlar mısın?"

O da; "Elbet hazırlarım." diyecek. Güzel Ramazan sayfaları hazırlanacak. O da;

"Elbet hazırlarım." diyecek.

Güzel Ramazan sayfaları hazırlanacak.
Güzel güzel şeyler yazacaklar. Güzel güzel şeyler yazacaklar.

Çok hoşuma gidiyor, her şey güzel de Kur'ân-ı Kerîm'de, Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Çok hoşuma gidiyor, her şey güzel de Kur'ân-ı Kerîm'de, Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. İzâ câeke'l-münâfikûne kâlû neşhedü inneke le-resûlullah.Bismillâhirrahmânirrahîm.

İzâ câeke'l-münâfikûne kâlû neşhedü inneke le-resûlullah.
"Ey Resûlüm! Şu münafıklar var ya, onlar sana geldikleri zaman derler ki; "Ey Resûlüm! Şu münafıklar var ya, onlar sana geldikleri zaman derler ki; neşhedü inneke le-resûlullah. 'Biz şehadet ederiz ki sen Allah'ın Resûlüsün yâ Muhammed! neşhedü inneke le-resûlullah. 'Biz şehadet ederiz ki sen Allah'ın Resûlüsün yâ Muhammed! Seni tasdik ediyoruz, sen Allah'ın Resûlüsün!'" Ne demişler? Seni tasdik ediyoruz, sen Allah'ın Resûlüsün!'"

Ne demişler?

Doğru söylemişler. Peygamber Efendimiz'in Resûlullah olduğuna şehadet etmişler. Doğru söylemişler. Peygamber Efendimiz'in Resûlullah olduğuna şehadet etmişler.

Vallâhu ya'lemu inneke le-resûlühû. "Evet, Allah biliyor, sen Allah'ın Resûlüsün.Vallâhu ya'lemu inneke le-resûlühû. "Evet, Allah biliyor, sen Allah'ın Resûlüsün. Tabii öyle, doğru." Vallâhu yeşhedü inne'l-münâfikîne le-kâzibûn.Tabii öyle, doğru." Vallâhu yeşhedü inne'l-münâfikîne le-kâzibûn. "Allah da şehadet eder ki münafıklar yalan söylüyor." "Allah da şehadet eder ki münafıklar yalan söylüyor."

Ne güzel... Hani münafıklar ne diyor? Neşhedü inneke le-resûlullah.Ne güzel... Hani münafıklar ne diyor?

Neşhedü inneke le-resûlullah.
"Biz şehadet ederiz ki sen Allah'ın Resûlüsün." Allah da buyuruyor ki, onlara cevabı da"Biz şehadet ederiz ki sen Allah'ın Resûlüsün."

Allah da buyuruyor ki, onlara cevabı da
yani üslûbu çok [anlamlı:] "Allah da şehadet eder ki münafıklar yalan söylüyorlar!" yani üslûbu çok [anlamlı:] "Allah da şehadet eder ki münafıklar yalan söylüyorlar!"

Sözü doğru, Resûlullah'ın peygamber olduğunu söylüyorlar. Kalbi inanmıyor da ondan... Sözü doğru, Resûlullah'ın peygamber olduğunu söylüyorlar. Kalbi inanmıyor da ondan... Yalan, inanmadan söylüyor. Münafık, içi kâfir dışı mü'min; dünyada böyle insanlar çok.Yalan, inanmadan söylüyor. Münafık, içi kâfir dışı mü'min; dünyada böyle insanlar çok. Müslümandan korktu mu, doğrudan kâfirlik yapamadı mı münafıklık yapıyor.Müslümandan korktu mu, doğrudan kâfirlik yapamadı mı münafıklık yapıyor. "Kâfirim" diyemiyor, "inançsızım" diyemiyor... "Kâfirim" diyemiyor, "inançsızım" diyemiyor... "Benim de dedem müftüydü, sülalemde şu vardı, biz de müslümanız,"Benim de dedem müftüydü, sülalemde şu vardı, biz de müslümanız, ilkokuldayken Amme cüzünü okuduk, camiye gittik..." ilkokuldayken Amme cüzünü okuduk, camiye gittik..." Geçmiş olsun, şimdi ne haldesin, sen onu söyle bakalım. Onu söylemiyor.Geçmiş olsun, şimdi ne haldesin, sen onu söyle bakalım. Onu söylemiyor. İçki içer, zina eder, kumar oynar, İslâm'a çatar; sıkıştırdığın zaman "Biz de müslümanız." der. İçki içer, zina eder, kumar oynar, İslâm'a çatar; sıkıştırdığın zaman "Biz de müslümanız." der. Kimseye de bırakmıyor. Bir de; "Ben senden daha iyi müslümanım." diyor. Nereden ölçüyorsa... Kimseye de bırakmıyor. Bir de; "Ben senden daha iyi müslümanım." diyor. Nereden ölçüyorsa... Bir de bazısına soruyorsun: "Yahu sende hiçbir Müslümanlık alâmeti yok, Bir de bazısına soruyorsun:

"Yahu sende hiçbir Müslümanlık alâmeti yok,
sen nereden müslümansın?" "Sen benim kalbime bak, kalbim temiz." diyor. sen nereden müslümansın?"

"Sen benim kalbime bak, kalbim temiz." diyor.

Nereden temizse kalbi... Görünmediği için, elbisesinin altında kaldığından,Nereden temizse kalbi... Görünmediği için, elbisesinin altında kaldığından, göğsünün içinde olduğundan "kalbim temiz" diyor. Senin kalbin katran gibi!göğsünün içinde olduğundan "kalbim temiz" diyor.

Senin kalbin katran gibi!
Senin kalbin zehir gibi! Ne temizi? Senin kalbin zehir gibi! Ne temizi?

Gitmiş Eyüpsultan camiinin avlusuna, dekolte kıyafetle, eğildiği zaman giydiği külot görünüyor.Gitmiş Eyüpsultan camiinin avlusuna, dekolte kıyafetle, eğildiği zaman giydiği külot görünüyor. "Niye böyle giyindin, buraya geldin?" diye söylediğin zaman, "Benim kalbim temiz!" diyor. "Niye böyle giyindin, buraya geldin?" diye söylediğin zaman, "Benim kalbim temiz!" diyor. Senin kalbin temiz ama buraya böyle gelinir mi?Senin kalbin temiz ama buraya böyle gelinir mi? Senin kalbin temiz ama başkalarının kalbini bozmaya hakkın var mı? Senin kalbin temiz ama başkalarının kalbini bozmaya hakkın var mı?

Böyle çeşit çeşit insanlar var. Onun için, bunları böyle söylemek gerekiyor. Böyle çeşit çeşit insanlar var. Onun için, bunları böyle söylemek gerekiyor.

Zikrullaha da çatanlar var.Zikrullaha da çatanlar var. Gelsinler bakalım, şu hadîs-i şerîfin karşısında cevaplarını versinler. Zikrullaha çatıyor.Gelsinler bakalım, şu hadîs-i şerîfin karşısında cevaplarını versinler. Zikrullaha çatıyor. Oğluna; "Çok zikretme, deli olursun!" diyor. Karısına; "Tarikate girme, hakkımı helal etmem!" diyor.Oğluna; "Çok zikretme, deli olursun!" diyor. Karısına; "Tarikate girme, hakkımı helal etmem!" diyor. Senin böyle bir şey söylemeye hakkın yok ki! Resûlullah'ın söylediğinin aksini söylemeye hakkın yok ki!Senin böyle bir şey söylemeye hakkın yok ki! Resûlullah'ın söylediğinin aksini söylemeye hakkın yok ki! Allah'ın söylediğinin aksini istemeye hakkın yok ki senin be adam! Allah'ın söylediğinin aksini istemeye hakkın yok ki senin be adam! Sen çok yanlış bir yoldasın, yanlış iş yapıyorsun! Eksirû zikrallâhi hattâ yekûlû mecnûn.Sen çok yanlış bir yoldasın, yanlış iş yapıyorsun!

Eksirû zikrallâhi hattâ yekûlû mecnûn.
"Mecnun diyecek kadar zikri çok yap." diyor. Mecnun ne yapmış? "Mecnun diyecek kadar zikri çok yap." diyor.

Mecnun ne yapmış?

Mecnun, aklı başından gitmiş, bir şeye kafasını takmış, hep onu istiyor.Mecnun, aklı başından gitmiş, bir şeye kafasını takmış, hep onu istiyor. Öyle olunca, Allah sevgisi gönlünü yerleşti mi bir insanın,Öyle olunca, Allah sevgisi gönlünü yerleşti mi bir insanın, Allah'ı seven bir insan oldu mu kale gibi olur, altın gibi olur, elmas gibi olur.Allah'ı seven bir insan oldu mu kale gibi olur, altın gibi olur, elmas gibi olur. Bütün faydalar öyle insanlardan gelir. Bütün zararlar da kalbi kara insanlardan gelir. Bütün faydalar öyle insanlardan gelir. Bütün zararlar da kalbi kara insanlardan gelir. Kalbi kara, niyeti kötü, ahlâkı fena, içi fesat; bütün memleketleri batıran onlardır,Kalbi kara, niyeti kötü, ahlâkı fena, içi fesat; bütün memleketleri batıran onlardır, dünyayı karıştıran onlardır, fitneyi, terörü çıkartan onlardır, milletleri birbirine düşüren onlardır,dünyayı karıştıran onlardır, fitneyi, terörü çıkartan onlardır, milletleri birbirine düşüren onlardır, astıran, kestiren, öldüren hep onlar, kalbi karalardır,astıran, kestiren, öldüren hep onlar, kalbi karalardır, kalbi taşlaşmış olanlardır, ahlâkı bozuk olanlardır. kalbi taşlaşmış olanlardır, ahlâkı bozuk olanlardır.

Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyalım, bitirelim. Sayfadaki onuncu hadîs-i şerîf: Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyalım, bitirelim. Sayfadaki onuncu hadîs-i şerîf:

Eksirû min tilâveti'l-Kur'âni fî buyûtiküm Eksirû min tilâveti'l-Kur'âni fî buyûtiküm fe-inne'l-beyte'llezî lâ yukrau fîhi'l-Kur'ânu yekillu hayruhû ve yeksürü şerruhû ve yedîku alâ ehlihî. fe-inne'l-beyte'llezî lâ yukrau fîhi'l-Kur'ânu yekillu hayruhû ve yeksürü şerruhû ve yedîku alâ ehlihî.

Câbir ve Enes radıyallahu anh'ten Dârekutnî rivayet etmiş. Câbir ve Enes radıyallahu anh'ten Dârekutnî rivayet etmiş.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Kur'ân-ı Kerîm'i evlerimizde çok okumayı tavsiye ediyor. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Kur'ân-ı Kerîm'i evlerimizde çok okumayı tavsiye ediyor.

Eksirû min tilâveti'l-Kur'âni fî buyûtiküm. "Evlerinizde Kur'an okumayı çoğaltınız, çok yapınız." Eksirû min tilâveti'l-Kur'âni fî buyûtiküm. "Evlerinizde Kur'an okumayı çoğaltınız, çok yapınız."

Evde çok Kur'an okuyor musunuz? Hanım okuyor mu? Sen okuyor musun? Çocuklar okuyor mu?Evde çok Kur'an okuyor musunuz? Hanım okuyor mu? Sen okuyor musun? Çocuklar okuyor mu? Açıyor musunuz, dinliyor musunuz? "Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm..." Açıyor musunuz, dinliyor musunuz? "Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm..." Bir cüz mü okuyorsunuz? Ne kadar okuyorsunuz? Bir hizb mi okuyorsunuz, bir sayfa mı okuyorsunuz? Bir cüz mü okuyorsunuz? Ne kadar okuyorsunuz? Bir hizb mi okuyorsunuz, bir sayfa mı okuyorsunuz? Ne oluyor? Haftada bir mi hatim ediyorsunuz, ayda bir mi hatim ediyorsunuz, Ne oluyor? Haftada bir mi hatim ediyorsunuz, ayda bir mi hatim ediyorsunuz, yılda bir mi hatim ediyorsunuz, ömürde bir mi hatim etmeye niyet ettiniz?yılda bir mi hatim ediyorsunuz, ömürde bir mi hatim etmeye niyet ettiniz? Yoksa Fâtiha'da mı kaldınız? Bakara'ya geçtiniz mi, geçmediniz mi? Ne oluyor? Yoksa Fâtiha'da mı kaldınız? Bakara'ya geçtiniz mi, geçmediniz mi? Ne oluyor?

Eksirû min tilâveti'l-Kur'âni fî buyûtiküm.Eksirû min tilâveti'l-Kur'âni fî buyûtiküm. Camide dinliyorsunuz, okuyorsunuz ayrı, bir de evinizde Kur'ân-ı Kerîm'i çok okuyun. Camide dinliyorsunuz, okuyorsunuz ayrı, bir de evinizde Kur'ân-ı Kerîm'i çok okuyun.

"Çünkü içinde Kur'ân-ı Kerîm okunmayan evin hayrı az olur, şerri çok olur." "Çünkü içinde Kur'ân-ı Kerîm okunmayan evin hayrı az olur, şerri çok olur."

Evde fitne, fesat, kavga gürültü, dırıltı, geçimsizlik, bereketsizlik, uğursuzluk, hayırsızlık... Evde fitne, fesat, kavga gürültü, dırıltı, geçimsizlik, bereketsizlik, uğursuzluk, hayırsızlık...

"Hocam bize büyü mü yaptılar acaba?" Soruyor, bana kağıt gönderiyor:"Hocam bize büyü mü yaptılar acaba?"

Soruyor, bana kağıt gönderiyor:
"Başımıza şunlar şunlar şunlar geliyor, bunlar bunlar bunlar geliyor. "Başımıza şunlar şunlar şunlar geliyor, bunlar bunlar bunlar geliyor. 'Bazıları size büyü yapmışlar.' diyorlar." 'Bazıları size büyü yapmışlar.' diyorlar."

Sen evde Kur'ân-ı Kerîm okuyor musun? Resûlullah'ın tavsiyelerini tutuyor musun? Sen evde Kur'ân-ı Kerîm okuyor musun? Resûlullah'ın tavsiyelerini tutuyor musun?

Yok, tutmuyor. Sen kendine kendin ediyorsun, başka sebep aramana lüzum yok. Yok, tutmuyor. Sen kendine kendin ediyorsun, başka sebep aramana lüzum yok.

Ve yedîku alâ ehlihî. "Ev, sahiplerine dar gelir." Kur'an okunmayan ev başlarına dar gelir. Ve yedîku alâ ehlihî. "Ev, sahiplerine dar gelir."

Kur'an okunmayan ev başlarına dar gelir.

Kur'ân-ı Kerîm'i çok okuyacak. Umreye gittik geldik. Orada güzel âdetler var.Kur'ân-ı Kerîm'i çok okuyacak.

Umreye gittik geldik. Orada güzel âdetler var.
Suudi Arabistan bizden çok ileri. Hani biz dünyanın en müslüman ülkesiymişiz ya, öyle diyorlar,Suudi Arabistan bizden çok ileri. Hani biz dünyanın en müslüman ülkesiymişiz ya, öyle diyorlar, biz de koltuklarımız kabarıyor, beğeniyoruz... Hiç de öyle değil! biz de koltuklarımız kabarıyor, beğeniyoruz... Hiç de öyle değil! Yalanı, dolanı, palavrayı bir tarafa bırakalım. Ezan okundu mu herkes camiye gidiyor.Yalanı, dolanı, palavrayı bir tarafa bırakalım. Ezan okundu mu herkes camiye gidiyor. Ezan okunduktan sonra hemen farza durulmuyor, 20 dakika bekleniyor.Ezan okunduktan sonra hemen farza durulmuyor, 20 dakika bekleniyor. Ezanı duyan evinde uykudaysa uyanıyor, gusül abdesti alacaksa alıyor,Ezanı duyan evinde uykudaysa uyanıyor, gusül abdesti alacaksa alıyor, normal abdest alacaksa alıyor, camiye yürüyerek geliyor, sünnetini kılıyor,normal abdest alacaksa alıyor, camiye yürüyerek geliyor, sünnetini kılıyor, vakit artıyor, çekiyor oradan Kur'ân-ı Kerîm'i, açıyor, Kur'ân-ı Kerîm okuyor.vakit artıyor, çekiyor oradan Kur'ân-ı Kerîm'i, açıyor, Kur'ân-ı Kerîm okuyor. Mecburen okuyor, vakit var. İmamın namaz kıldırmasına zaman var, mecburen okuyor. Mecburen okuyor, vakit var. İmamın namaz kıldırmasına zaman var, mecburen okuyor.

Bizde? Minareden müezzin inerken içeriden millet daha müezzini bile beklemiyor,Bizde?

Minareden müezzin inerken içeriden millet daha müezzini bile beklemiyor,
Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, hadi bakalım sünnete...Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, hadi bakalım sünnete... Dört rekât sünneti kıldılar mı birbirlerine bakıyorlar;Dört rekât sünneti kıldılar mı birbirlerine bakıyorlar; kalk, hemen Allahu ekber Allahu ekber, Allahu ekber Allahu ekber, hemen kamet.kalk, hemen Allahu ekber Allahu ekber, Allahu ekber Allahu ekber, hemen kamet. Ondan sonra imam da Allahu ekber, semia'llâhu li-men hâmideh, rabbenâ ve leke'l-hamd,Ondan sonra imam da Allahu ekber, semia'llâhu li-men hâmideh, rabbenâ ve leke'l-hamd, Allahu ekber, Allahu ekber... Ne oluyor, hayrola? Birisi mi kovalıyor arkanızdan?Allahu ekber, Allahu ekber... Ne oluyor, hayrola? Birisi mi kovalıyor arkanızdan? Trene mi yetişeceksiniz, uçak mı kaçıyor? Ne oluyor? Trene mi yetişeceksiniz, uçak mı kaçıyor? Ne oluyor?

Bilmiyor musunuz ki el-aceletü mine'ş-şeytân. Acelenin şeytandan olduğunu bilmiyor musun? Bilmiyor musunuz ki el-aceletü mine'ş-şeytân. Acelenin şeytandan olduğunu bilmiyor musun? Şeytanın oyunlarından bir tanesi güzel işleri aceleye getirtmektir, gargaraya getirtmektir;Şeytanın oyunlarından bir tanesi güzel işleri aceleye getirtmektir, gargaraya getirtmektir; bilmiyor musun bu şeytanın oyununu? bilmiyor musun bu şeytanın oyununu?

Namazı tatlı tatlı kılsana! Bekleye bekleye, tadını çıkarta çıkarta, Namazı tatlı tatlı kılsana! Bekleye bekleye, tadını çıkarta çıkarta, süze süze, bal gibi, kaymak gibi, güzel bir namaz kılsana! Ne oluyorsun? süze süze, bal gibi, kaymak gibi, güzel bir namaz kılsana! Ne oluyorsun?

"Efendim işim var, gücüm var." Şeytan o işi acele telaş içinde yaptırtıyor."Efendim işim var, gücüm var."

Şeytan o işi acele telaş içinde yaptırtıyor.
İşin namaz vaktinde yok. 20 dakika, yarım saat namaz kılacaksın, o kadar. İşin namaz vaktinde yok. 20 dakika, yarım saat namaz kılacaksın, o kadar. Öğle namazı kılınacak, bu işe yarım saat harcanacak, bitti. Şeytana yüz vermeyeceksin.Öğle namazı kılınacak, bu işe yarım saat harcanacak, bitti. Şeytana yüz vermeyeceksin. İkindi namazı, yarım saat harcanacak.İkindi namazı, yarım saat harcanacak. Günde bir saat, hem dinlenme olur sana, hem huzur olur, hem sevap olur.Günde bir saat, hem dinlenme olur sana, hem huzur olur, hem sevap olur. Ondan sonra hangi işi yapacaksan yap. Randevunu ona göre ver, işini ona göre yap. Ondan sonra hangi işi yapacaksan yap. Randevunu ona göre ver, işini ona göre yap. Her şeyi aceleye getiriyoruz. Her şeyi aceleye getiriyoruz.

Sapanca'da , 3-5 ev ötede oturuyordum.Sapanca'da , 3-5 ev ötede oturuyordum. Ezan okunduğu zaman evden çıkarsam farzın bir-iki rekatını kaçırıyordum. Ezan okunduğu zaman evden çıkarsam farzın bir-iki rekatını kaçırıyordum. Jet maşaallah... Jet imam, jet cemaat ve jet namaz! Ne oluyor? Jet maşaallah... Jet imam, jet cemaat ve jet namaz! Ne oluyor?

Ondan sonra ne yapıyorlar? Dışarı çıkıyorlar, kumrular gibi oturuyorlar,Ondan sonra ne yapıyorlar?

Dışarı çıkıyorlar, kumrular gibi oturuyorlar,
güneşte güneşleniyorlar, bacaklarını bacaklarının üstüne atıp sallıyorlar,güneşte güneşleniyorlar, bacaklarını bacaklarının üstüne atıp sallıyorlar, bastonla yeri dürtüyorlar. Akşama kadar... Bir şey de konuşmuyorlar.bastonla yeri dürtüyorlar. Akşama kadar... Bir şey de konuşmuyorlar. Zikir de yapmıyorlar. Orada kukuman kuşları gibi, puhu kuşu gibi oturuyorlar.Zikir de yapmıyorlar. Orada kukuman kuşları gibi, puhu kuşu gibi oturuyorlar. Niye namazı acele kıldın? Dışarıda böyle beklemek çok mu önemliydi?Niye namazı acele kıldın? Dışarıda böyle beklemek çok mu önemliydi? İçeride biraz daha çok kalsaydın? İnsan namazı beklerken namazdaymış gibi sevap alıyor. İçeride biraz daha çok kalsaydın?

İnsan namazı beklerken namazdaymış gibi sevap alıyor.

Suud'da camide imam namazı kıldırıncaya kadar camide Kur'an okuma vakti oluyor. Suud'da camide imam namazı kıldırıncaya kadar camide Kur'an okuma vakti oluyor. Bizde öyle bir vakit yok. Zaten camide cemaate yetecek kadar da Kur'ân-ı Kerîm yoktur. Bizde öyle bir vakit yok. Zaten camide cemaate yetecek kadar da Kur'ân-ı Kerîm yoktur.

Neden? Rağbet yok da ondan. Vakit de yok, rağbet de yok. Neden?

Rağbet yok da ondan. Vakit de yok, rağbet de yok.

Şimdi bütün cemaat; "Tamam, Es'ad hocam 'Kur'an okuyun.' dedi, Şimdi bütün cemaat; "Tamam, Es'ad hocam 'Kur'an okuyun.' dedi, ben bundan sonra Kur'an okuyayım." dese, camide Kur'an yetmez. Neden? ben bundan sonra Kur'an okuyayım." dese, camide Kur'an yetmez.

Neden?

Alışılmamış. Kur'an'a ihtiyaç yok da onun için adet az. Olsaydı dolardı.Alışılmamış. Kur'an'a ihtiyaç yok da onun için adet az. Olsaydı dolardı. Bütün bu duvarlar Kur'ân-ı Kerîm rafı dolardı. Bütün bu duvarlar Kur'ân-ı Kerîm rafı dolardı. Çünkü her gelen "Namaz kılınıncaya kadar Kur'an okuyacağım." derdi. Bak, kötü alışkanlık... Çünkü her gelen "Namaz kılınıncaya kadar Kur'an okuyacağım." derdi. Bak, kötü alışkanlık...

Kur'an'ı okuyacağız. Tamam, camide okuyoruz, o güzel. Başka? Evde de okuyacaksın. Kur'an'ı okuyacağız. Tamam, camide okuyoruz, o güzel. Başka?

Evde de okuyacaksın.
Evin de şenlenecek. Evin de güzelleşecek. Evinde de namaz kılacaksın.Evin de şenlenecek. Evin de güzelleşecek. Evinde de namaz kılacaksın. Evinde de Kur'an okuyacaksın. Sünneti evinde kılacaksın, farzı camide kılacaksın.Evinde de Kur'an okuyacaksın. Sünneti evinde kılacaksın, farzı camide kılacaksın. Farzı camide kılacaksın, şu namazı evinde kılacaksın. Farzı camide kılacaksın, şu namazı evinde kılacaksın. Çünkü evin içinde namaz kılınması da sevap. Evler namazdan mahrum edilmeyecek.Çünkü evin içinde namaz kılınması da sevap. Evler namazdan mahrum edilmeyecek. Amma velâkin, sünneti [evde] kılmak istersen bizim Türkiyemiz'de,Amma velâkin, sünneti [evde] kılmak istersen bizim Türkiyemiz'de, hiçbir camide cemaate yetişemezsin, mümkün değil!hiçbir camide cemaate yetişemezsin, mümkün değil! Sünneti evde kıldın mı, camiye geldiğin zaman cemaat tesbihleri de bitirmiştir,Sünneti evde kıldın mı, camiye geldiğin zaman cemaat tesbihleri de bitirmiştir, dua ediyorlardır, ancak ona yetişirsin. "Vah! Namaz kaçmış!" dersin. dua ediyorlardır, ancak ona yetişirsin. "Vah! Namaz kaçmış!" dersin.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Evimizde Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacağız, bir. Kur'ân-ı Kerîm'i anlayacağız, mânasını bileceğiz, iki.Evimizde Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacağız, bir. Kur'ân-ı Kerîm'i anlayacağız, mânasını bileceğiz, iki. Ondan sonra da mânasını tatbik edeceğiz, Kur'an ehli olacağız. Ondan sonra da mânasını tatbik edeceğiz, Kur'an ehli olacağız. Kur'ân-ı Kerîm müslümanı olacağız. Asr-ı saadet müslümanı olacağız. Sahabe Müslümanlığını yaşayacağız. Kur'ân-ı Kerîm müslümanı olacağız. Asr-ı saadet müslümanı olacağız. Sahabe Müslümanlığını yaşayacağız. Öyle zamâne Müslümanlığı, uyduruk Müslümanlık yok. Öyle zamâne Müslümanlığı, uyduruk Müslümanlık yok.

Bizim Müslümanlığımızı al, bir de sahabe Müslümanlığını al, yan yana koy; eyne's-serâ mine's-süreyyâ? Bizim Müslümanlığımızı al, bir de sahabe Müslümanlığını al, yan yana koy; eyne's-serâ mine's-süreyyâ? Nerede o, nerede o? Hiçbir alâkası yok! Bizim Müslümanlığımız bir acayip Müslümanlık! Nerede o, nerede o? Hiçbir alâkası yok! Bizim Müslümanlığımız bir acayip Müslümanlık! Kravatlı, fötr şapkalı, sinekkaydı tıraşlı, pantolonlu, biralı, faizli,Kravatlı, fötr şapkalı, sinekkaydı tıraşlı, pantolonlu, biralı, faizli, cebinde banka cüzdanlı vesaireli, acayip bir Müslümanlık, yirminci yüzyılın Müslümanlığı... cebinde banka cüzdanlı vesaireli, acayip bir Müslümanlık, yirminci yüzyılın Müslümanlığı... Olmaz. Tam müslüman olacak. Yamuk Müslümanlık olmaz; doğru düzgün müslüman olacak. Olmaz. Tam müslüman olacak. Yamuk Müslümanlık olmaz; doğru düzgün müslüman olacak.

Kur'ân-ı Kerîm bizim en büyük rehberimizdir, ona sarılırsak bu böyle olur. Kur'ân-ı Kerîm bizim en büyük rehberimizdir, ona sarılırsak bu böyle olur. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sarılırsak olur. Sarılmazsak olmaz.Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sarılırsak olur. Sarılmazsak olmaz. Dervişlik de olmaz. Zaten dervişlere de bakıyorsun; çoğunun dervişlikle ilgisi yok.Dervişlik de olmaz. Zaten dervişlere de bakıyorsun; çoğunun dervişlikle ilgisi yok. Tarikat erbâbına bakıyorsun; tarikat âdâbına uymayan işler...Tarikat erbâbına bakıyorsun; tarikat âdâbına uymayan işler... Ahlâkları tarikatin ahlâkına uygun değil, tasavvufun söylediği güzelliklere uygun değil. Ahlâkları tarikatin ahlâkına uygun değil, tasavvufun söylediği güzelliklere uygun değil.

Neden? Cahillikten kaynaklanıyor. Bu cahilliği izâle etmeye Kur'ân-ı Kerîm'den başlayalım. Neden?

Cahillikten kaynaklanıyor.

Bu cahilliği izâle etmeye Kur'ân-ı Kerîm'den başlayalım.
Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenerek başlayalım. Allah cümlemizin gönlüne Kur'ân-ı Kerîm sevgisi versin. Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenerek başlayalım.

Allah cümlemizin gönlüne Kur'ân-ı Kerîm sevgisi versin.
Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenelim. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uyalım.Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenelim. Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uyalım. Peygamber Efendimiz'in sünnetine hüsnü ittibâ eyleyipPeygamber Efendimiz'in sünnetine hüsnü ittibâ eyleyip sünnet-i seniyye-i nebeviyyeyi ihyâ eyleyelim de Allah bize şehit sevapları ihsan eylesin. sünnet-i seniyye-i nebeviyyeyi ihyâ eyleyelim de Allah bize şehit sevapları ihsan eylesin.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2