Namaz Vakitleri

27 Cemâziye'l-Âhir 1446
28 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:11
İkindi
15:29
Akşam
17:50
Yatsı
19:17
Detaylı Arama

Allah’ı Çok Zikredin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Şa'bân 1421 / 17.11.2000
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Her Yerde Allah’ı Zikredin!, Allah’a İtaat Eden Zikir Ehlidir, Şehadet Getiren Cennete Girecek, Namazda Ölümü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ı Çok Zikredin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Şa'bân 1421 / 17.11.2000
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Her Yerde Allah’ı Zikredin!, Allah’a İtaat Eden Zikir Ehlidir, Şehadet Getiren Cennete Girecek, Namazda Ölümü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Allah cümlenizden razı olsun. Cümlenizi rahmetine erdirsin.Allah cümlenizden razı olsun. Cümlenizi rahmetine erdirsin. Hem dünyada hem âhirette aziz ve bahtiyar olun. Hem dünyada hem âhirette aziz ve bahtiyar olun.

Sevdiğimiz bir kardeşimiz bizi davet etti, evine geldik.Sevdiğimiz bir kardeşimiz bizi davet etti, evine geldik. Kitabı kendisine verdik, "Bir sayfa aç." dedik.Kitabı kendisine verdik, "Bir sayfa aç." dedik. O da bize bir sayfa açtı. Buradan birinci hadîs-i şerîfi okuyorum. O da bize bir sayfa açtı. Buradan birinci hadîs-i şerîfi okuyorum.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Atâ b. Yesâr'dan mürsel olarak Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiğine göreAtâ b. Yesâr'dan mürsel olarak Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiğine göre Üzküru'llâhe inde külli hacerin ve şecerin. Üzküru'llâhe inde külli hacerin ve şecerin.

Birinci hadîs-i şerîf zikirle ilgili. Birinci hadîs-i şerîf zikirle ilgili.

Efendimiz buyuruyor ki: Efendimiz buyuruyor ki:

Üzküru'llâhe. "Allah'ı zikredin." İnde külli hacerin ve şecerin.Üzküru'llâhe. "Allah'ı zikredin." İnde külli hacerin ve şecerin. "Her ağacın yanında ve her taşın yanında -Allah'ı zikredin.-" "Her ağacın yanında ve her taşın yanında -Allah'ı zikredin.-"

Cenâb-ı Hakk'ın zikri. Cenâb-ı Hakk'ın zikri.

İkinci hadîs-i şerîfi de okuyalım: .İkinci hadîs-i şerîfi de okuyalım:

.
Üzküru'llâhe zikran hâmilen. Kîle: Ve me'z-zikrü'l-hâmilü? Kâle: ez-Zikrü'l-hafiyyü. Üzküru'llâhe zikran hâmilen. Kîle: Ve me'z-zikrü'l-hâmilü? Kâle: ez-Zikrü'l-hafiyyü.

Bu da Abdullah b. Mübârek'in kitabından.Bu da Abdullah b. Mübârek'in kitabından. Çok sevdiğim mübarek bir alim, babasının ismi gibi.Çok sevdiğim mübarek bir alim, babasının ismi gibi. Onun tarafindan kitabına alınmış. Gümüşhaneli Hocamız rahmetullahi aleyh oradan naklen veriyor:Onun tarafindan kitabına alınmış. Gümüşhaneli Hocamız rahmetullahi aleyh oradan naklen veriyor: Üzküru'llâhe zikran hâmilen. "Zikr-i hâmil ile Allah'ı zikredin." Üzküru'llâhe zikran hâmilen. "Zikr-i hâmil ile Allah'ı zikredin."

Hâmil, hı harfi ile aşağı, "az sesle" mânasına: "Allah'ı az sesle zikredin!" Hâmil, hı harfi ile aşağı, "az sesle" mânasına:

"Allah'ı az sesle zikredin!"

Kîle. "Denildi ki" Ve me'z-zikrü'l-hâmilü. "Bu az sesle zikir nasıldır?"Kîle. "Denildi ki" Ve me'z-zikrü'l-hâmilü. "Bu az sesle zikir nasıldır?" Kâle: ez-Zikrü'l-hafiyyü. "Hafî olan, saklı olan zikirdir." buyurdu. Kâle: ez-Zikrü'l-hafiyyü. "Hafî olan, saklı olan zikirdir." buyurdu.

Bu iki hadîs-i şerîfte zikrin;Bu iki hadîs-i şerîfte zikrin; her ağacın, taşın yanında yapılması ve sessiz olarak yapılması tavsiye edilmiş oldu. her ağacın, taşın yanında yapılması ve sessiz olarak yapılması tavsiye edilmiş oldu.

Zikir kelimesini kısaca açıklayalım: Zikir kelimesini kısaca açıklayalım:

Arapça'da zikr kelimesi, zekere-yezkürü fiilinin masdarıdır.Arapça'da zikr kelimesi, zekere-yezkürü fiilinin masdarıdır. "Zikretmek" demek; "anmak, hatırına getirmek, hatırında tutmak, hatırında olması" demek…"Zikretmek" demek; "anmak, hatırına getirmek, hatırında tutmak, hatırında olması" demek… "Allah'ı zikretmek" demek; "Allah'ı hatırına getirmek, hatırında olması" demek... "Allah'ı zikretmek" demek; "Allah'ı hatırına getirmek, hatırında olması" demek...

Zikrin mukabili olan fiil nedir?Zikrin mukabili olan fiil nedir? Anmamak, hatırlamamak nedir? Anmamak, hatırlamamak nedir?

O da nesiye-yensâ-nisyan; "hatırlamamak, unutmak" mânasına geliyor.O da nesiye-yensâ-nisyan; "hatırlamamak, unutmak" mânasına geliyor. Demek ki zikir; mefhum-u muhâlifi ile anlatacak olursak,Demek ki zikir; mefhum-u muhâlifi ile anlatacak olursak, "unutmanın zıddı, unutmamak, hatırlamak" mânasına gelen bir kelime."unutmanın zıddı, unutmamak, hatırlamak" mânasına gelen bir kelime. Allah'ı zikretmek de "Allah'ı hatırında tutmak, Allah'ın hatırında olması" demek oluyor. Allah'ı zikretmek de "Allah'ı hatırında tutmak, Allah'ın hatırında olması" demek oluyor.

İnsan; dünya içindeki meşguliyetleri dolayısıyla, işi gücü, gelen giden, konuşmalar, sohbetler,İnsan; dünya içindeki meşguliyetleri dolayısıyla, işi gücü, gelen giden, konuşmalar, sohbetler, gözünün, kulağının takıldığı meşgaleler dolayısıyla bu işi yapamaz.gözünün, kulağının takıldığı meşgaleler dolayısıyla bu işi yapamaz. Hatta unutur, aklına gelmez, gelmeyebilir.Hatta unutur, aklına gelmez, gelmeyebilir. Ama mü'min kullar "bu hatırında olmayı çok yapmak sevaplı" diye, buna gayret ederler.Ama mü'min kullar "bu hatırında olmayı çok yapmak sevaplı" diye, buna gayret ederler. Tefekkür ederler, muhasebe-i nefs yaparlar.Tefekkür ederler, muhasebe-i nefs yaparlar. Yeri göğü incelerken olaylara, varlıklara bakarken kelebeklere,Yeri göğü incelerken olaylara, varlıklara bakarken kelebeklere, çiçeklere, böceklere bakarken "Bunu Rabbim yaratmış." diye Allah'ı hatırlarlar.çiçeklere, böceklere bakarken "Bunu Rabbim yaratmış." diye Allah'ı hatırlarlar. Olayları gördükleri zaman, karşılaştıkları zaman; "Bu benim Rabbim'in takdiridir." derler.Olayları gördükleri zaman, karşılaştıkları zaman; "Bu benim Rabbim'in takdiridir." derler. Cenâb-ı Hakk'ın yarattığı varlıklar ve Cenâb-ı Hakk'ın yaptığı işler,Cenâb-ı Hakk'ın yarattığı varlıklar ve Cenâb-ı Hakk'ın yaptığı işler, çevresinde olup bitenler, olanlar, ölenler dolayısıyla, Cenâb-ı Hakk'ı çok çok hatırlarlar. çevresinde olup bitenler, olanlar, ölenler dolayısıyla, Cenâb-ı Hakk'ı çok çok hatırlarlar.

Makbul olan; Cenâb-ı Hakk'ın hep insanın hatırında olması ve öyleceMakbul olan; Cenâb-ı Hakk'ın hep insanın hatırında olması ve öylece Cenâb-ı Hak hatırında iken Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun hareket etmesidir. Cenâb-ı Hak hatırında iken Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun hareket etmesidir.

Cenâb-ı Hakk'ı hatırlayacak; Cenâb-ı Hakk'ı hatırlayacak;

"Rabbim, âlemlerin Rabbi Allahu Teâlâ hazretleri beni görüyor."Rabbim, âlemlerin Rabbi Allahu Teâlâ hazretleri beni görüyor. Allahu Teâlâ hazretleri her yerde hâzır ve nâzır, sözlerimi işitiyor.Allahu Teâlâ hazretleri her yerde hâzır ve nâzır, sözlerimi işitiyor. Melekler benim yaptıklarımı kaydediyorlar. Allah beni hesaba çekecek." diyeMelekler benim yaptıklarımı kaydediyorlar. Allah beni hesaba çekecek." diye her işini Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun yapmaya çalışır.her işini Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun yapmaya çalışır. Hatırında tutmaktan maksat, itaat etmektir.Hatırında tutmaktan maksat, itaat etmektir. Rızasını kazanmak için tam Cenâb-ı Hakk'ın istediği gibi hareket etmektir. Rızasını kazanmak için tam Cenâb-ı Hakk'ın istediği gibi hareket etmektir.

O bakımdanO bakımdan hadîs-i şerîflerde; "Bir insan, Allah hatırında olsa da günah işlese zikretmiyor sayılır." buyruluyor.hadîs-i şerîflerde; "Bir insan, Allah hatırında olsa da günah işlese zikretmiyor sayılır." buyruluyor. Hatta elinde tesbih olsa veyahut hatırında Allah olsaHatta elinde tesbih olsa veyahut hatırında Allah olsa Allah'ı düşünüyor ama yine de o günahı işliyorsa o zaman "zikretmiyor" demektir. Allah'ı düşünüyor ama yine de o günahı işliyorsa o zaman "zikretmiyor" demektir. Hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz, bunu açıkça beyan eylemiştir.Hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz, bunu açıkça beyan eylemiştir. Demek ki hatırlamaktan murat; itaat etmektir,Demek ki hatırlamaktan murat; itaat etmektir, kulluğu güzel yapmaktır, rızasına uygun davranmaktır. kulluğu güzel yapmaktır, rızasına uygun davranmaktır.

Bu hakiki hatırlama; hûş der dem; "her nefes alışverişte şuurlu olmak,Bu hakiki hatırlama; hûş der dem; "her nefes alışverişte şuurlu olmak, Cenâb-ı Hakk'ın kulu olduğunu bilmek, O'na karşı kulluk görevini doğru yapması gerektiğini bilmekCenâb-ı Hakk'ın kulu olduğunu bilmek, O'na karşı kulluk görevini doğru yapması gerektiğini bilmek için her an bunu düşünmesi, hatırından kaçırmaması için tesbih çekmek,için her an bunu düşünmesi, hatırından kaçırmaması için tesbih çekmek, zikir kelimelerini tekrar tekrar söylemek" de bir çaredir.zikir kelimelerini tekrar tekrar söylemek" de bir çaredir. Böyle yaptıkça, yavaş yavaş, yavaş yavaş, bu zorlamalı,Böyle yaptıkça, yavaş yavaş, yavaş yavaş, bu zorlamalı, itmeli kakmalı olan hatırlama, zikreden insanda daimi bir hâl hâline gelir.itmeli kakmalı olan hatırlama, zikreden insanda daimi bir hâl hâline gelir. O zaman devamlı Cenâb-ı Hakk'ı hatırında tutan, onu düşünen,O zaman devamlı Cenâb-ı Hakk'ı hatırında tutan, onu düşünen, her yaptığı işi Allah için yapan bir insan hâline gelir. Onun için; .her yaptığı işi Allah için yapan bir insan hâline gelir. Onun için;

.
ez-Zikru bi't-tezekküri. "Cenâb-ı Hakk'ın insanın yâdında olması, hatırında olması,ez-Zikru bi't-tezekküri. "Cenâb-ı Hakk'ın insanın yâdında olması, hatırında olması, zikir işine çalışmakla olur, kendisini zorlamakla olur." denmiştir. zikir işine çalışmakla olur, kendisini zorlamakla olur." denmiştir.

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizlere sahih hadîs-i şerîflerde çeşitli zikirleri tavsiye etmiştir: bizlere sahih hadîs-i şerîflerde çeşitli zikirleri tavsiye etmiştir:

"Günde 100 defa lâ ilâhe illallah deyin. Cenâb-ı Hakk'ın isimlerini zikredin." "Günde 100 defa lâ ilâhe illallah deyin. Cenâb-ı Hakk'ın isimlerini zikredin."

Sübhâna'llâhi ve'l-hamdü li'llâhi ve lâ ilâhe illaâllahu va'llâhu ekber.Sübhâna'llâhi ve'l-hamdü li'llâhi ve lâ ilâhe illaâllahu va'llâhu ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyy-i'l-azîm'i yüz defa söyleyin. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyy-i'l-azîm'i yüz defa söyleyin.

Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarını belirten cümleciklerden oluşan bir ibare. Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarını belirten cümleciklerden oluşan bir ibare.

Sübhâna'llâhi ve bi-hamdihî sübhâna'llâhi'l-azîmi ve bi-hamdihî deyin. Sübhâna'llâhi ve bi-hamdihî sübhâna'llâhi'l-azîmi ve bi-hamdihî deyin.

Böyle çeşitli hadîs-i şerîflerde, yüzlerce hadîs-i şerîfte bize bu zikirleri tavsiye etmiştir. Böyle çeşitli hadîs-i şerîflerde, yüzlerce hadîs-i şerîfte bize bu zikirleri tavsiye etmiştir.

Neden? Neden?

Bunlarla meşgul olarak zikir insana yerleşir ve insan zamanla hep Cenâb-ı Hakk'ı düşünen,Bunlarla meşgul olarak zikir insana yerleşir ve insan zamanla hep Cenâb-ı Hakk'ı düşünen, her işini Cenâb-ı Hakk'ın rızası için yapan bir insan hâline gelir.her işini Cenâb-ı Hakk'ın rızası için yapan bir insan hâline gelir. Bu zorlamanın sonunda zorlama kalkar, bir hâl hâline gelir.Bu zorlamanın sonunda zorlama kalkar, bir hâl hâline gelir. Her zaman; aldığında, verdiğinde, kızdığında, sevdiğinde, her düşünce, söz, iş ve faaliyetindeHer zaman; aldığında, verdiğinde, kızdığında, sevdiğinde, her düşünce, söz, iş ve faaliyetinde Cenâb-ı Hakk'ı düşünerek, Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun hareket eden bir insan hâline gelir. Cenâb-ı Hakk'ı düşünerek, Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun hareket eden bir insan hâline gelir.

Onun için burada da birinci okuduğum hadîs-i şerifte; Onun için burada da birinci okuduğum hadîs-i şerifte;

"Her taşın, her ağacın yanında Allah'ı zikredin!" diye buyuruyor. "Her taşın, her ağacın yanında Allah'ı zikredin!" diye buyuruyor.

Taş çoktur, ağaç da çoktur; insan her zaman karşılaşır.Taş çoktur, ağaç da çoktur; insan her zaman karşılaşır. Böylece Cenâb-ı Hakk'ı çok zikretmek tavsiye edilmiş oluyor. Böylece Cenâb-ı Hakk'ı çok zikretmek tavsiye edilmiş oluyor.

Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîme açıkça "çok" kelimesini kullanmış. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîme açıkça "çok" kelimesini kullanmış.

Bismillahirrahmanirrahim. Bismillahirrahmanirrahim.

Yâ eyyühe'llezîne âmenü'zküru'llâhe zikran kesîran:Yâ eyyühe'llezîne âmenü'zküru'llâhe zikran kesîran: "Ey iman edenler! Allah'ı çok şekilde zikredin, çok zikirle zikreyleyin.""Ey iman edenler! Allah'ı çok şekilde zikredin, çok zikirle zikreyleyin." Ve sebbihûhü bükreten ve esîlâ.Ve sebbihûhü bükreten ve esîlâ. "Sabah akşam O'nu tesbih eyleyin." diye çok zikretmeyi beyan etmiş. "Sabah akşam O'nu tesbih eyleyin." diye çok zikretmeyi beyan etmiş.

Bu hususta pek çok âyet-i kerîme var.Bu hususta pek çok âyet-i kerîme var. 80-90 kadar âyet-i kerîme hatırlıyorum. Zikir hakkında yüzlerce hadîs-i şerîf var.80-90 kadar âyet-i kerîme hatırlıyorum. Zikir hakkında yüzlerce hadîs-i şerîf var. O halde demek ki zikretmek Kur'an'ın emri, Peygamberimiz'in emri,O halde demek ki zikretmek Kur'an'ın emri, Peygamberimiz'in emri, sünnet-i seniyyenin gereği, hakiki müslümanın şânı oluyor. sünnet-i seniyyenin gereği, hakiki müslümanın şânı oluyor.

Zikretmemek kimin şânı oluyor? Zikretmemek kimin şânı oluyor?

Ve izâ kâmû ile's-salâti kâmû küsâlâ yurâûne'n-nâse ve lâ yezkürûna'llâhe illâ kalîlâ. Ve izâ kâmû ile's-salâti kâmû küsâlâ yurâûne'n-nâse ve lâ yezkürûna'llâhe illâ kalîlâ.

Bu âyet-i kerîme münafıklar hakkındadır. Bu âyet-i kerîme münafıklar hakkındadır.

Ve izâ kâmû ile's-salâti kâmû küsâlâ.Ve izâ kâmû ile's-salâti kâmû küsâlâ. "Namaza kalktıkları zaman istemeye istemeye, tembellene tembellene kalkarlar.""Namaza kalktıkları zaman istemeye istemeye, tembellene tembellene kalkarlar." Ve lâ yezkürûna'llâhe illâ kalîlâ. "Allah'ı anmazlar, ancak az anarlar." Ve lâ yezkürûna'llâhe illâ kalîlâ. "Allah'ı anmazlar, ancak az anarlar."

Çok az anıyorlar. Demek ki bizim zamanımızdaki bazı zavallı müslümanlar,Çok az anıyorlar. Demek ki bizim zamanımızdaki bazı zavallı müslümanlar, dereceyi münafıklardan da aşağı düşürmüşler ki hiç zikretmiyorlar. dereceyi münafıklardan da aşağı düşürmüşler ki hiç zikretmiyorlar.

"Münafıklar az zikrediyor." diye Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor."Münafıklar az zikrediyor." diye Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor. Ama bizim zamanımızın sözde müslümanları, ortada yalancı pehlivan gibiAma bizim zamanımızın sözde müslümanları, ortada yalancı pehlivan gibi peşrev yapıp dolaşanlar, hiç zikretmiyorlar. O daha da acı oluyor. peşrev yapıp dolaşanlar, hiç zikretmiyorlar. O daha da acı oluyor.

Sonra bu zikrin gösteriş için olmaması esas olduğundan,Sonra bu zikrin gösteriş için olmaması esas olduğundan, insanın kendisiyle Rabbi arasında bir mesele olduğundan dolayı dainsanın kendisiyle Rabbi arasında bir mesele olduğundan dolayı da ikinci hadîs-i şerîfte "zikrin gizlice yapılması, bakanın anlayamaması,ikinci hadîs-i şerîfte "zikrin gizlice yapılması, bakanın anlayamaması, dinlemek isteyenin duyamaması" şeklinde yapılması tavsiye ediliyor. dinlemek isteyenin duyamaması" şeklinde yapılması tavsiye ediliyor.

Zikrin sevabı çok fazladır. Bütün sevaplı amellerin başında, en sevaplı iş olarak gelir.Zikrin sevabı çok fazladır. Bütün sevaplı amellerin başında, en sevaplı iş olarak gelir. Hatta bütün ibadetler de zikirle olursa çok sevaplı olur; zikirsiz olursa az sevaplı olur. Hatta bütün ibadetler de zikirle olursa çok sevaplı olur; zikirsiz olursa az sevaplı olur.

Savaşıyor; zikirle olursa sevabı çok olur.Savaşıyor; zikirle olursa sevabı çok olur. Namaz kılıyor; zikirli olursa, uyanık bir hatır ile olursa sevabı çok olur.Namaz kılıyor; zikirli olursa, uyanık bir hatır ile olursa sevabı çok olur. Oruç zikirle olursa sevabı çok olur.Oruç zikirle olursa sevabı çok olur. Hac -işte tefsir sohbetlerimizde okuyoruz- ihrama girip lebbeyk çektiği andanHac -işte tefsir sohbetlerimizde okuyoruz- ihrama girip lebbeyk çektiği andan Arafat'a, Müzdelife'ye, Mina'ya kadar, tavaf da diğer ibadetler de tamamen, tepeden tırnağa zikirdir.Arafat'a, Müzdelife'ye, Mina'ya kadar, tavaf da diğer ibadetler de tamamen, tepeden tırnağa zikirdir. Onun için ibadetler de zikirle daha güzel oluyor, hakiki oluyor ve sevabı çok oluyor. Onun için ibadetler de zikirle daha güzel oluyor, hakiki oluyor ve sevabı çok oluyor.

Her ibadetin sevabı var, ücreti var; yapılan ibadete göre Cenâb-ı Hakk'ın mükâfatı var.Her ibadetin sevabı var, ücreti var; yapılan ibadete göre Cenâb-ı Hakk'ın mükâfatı var. Mesela Allah yolunda infak etmenin sevabı bire yedi yüz mislidir.Mesela Allah yolunda infak etmenin sevabı bire yedi yüz mislidir. Kesenin ağzını açıyorsun, Allah yolunda paranı veriyorsun.Kesenin ağzını açıyorsun, Allah yolunda paranı veriyorsun. Bir verdiğin zaman, Cenâb-ı Hak 700 vermiş gibi, 700 misli mükâfat veriyor.Bir verdiğin zaman, Cenâb-ı Hak 700 vermiş gibi, 700 misli mükâfat veriyor. Ama zikrullah, bundan da 100 kat fazladır: Bire 70 bin.Ama zikrullah, bundan da 100 kat fazladır: Bire 70 bin. Hadîs-i şerîfte kesin olarak bildiriliyor, böyledir.Hadîs-i şerîfte kesin olarak bildiriliyor, böyledir. Zikr-i hafî de, gizlice içinden zikretmek de bunun 70 kat fazlasıdır. Dört milyon dokuz yüz bindir. Zikr-i hafî de, gizlice içinden zikretmek de bunun 70 kat fazlasıdır. Dört milyon dokuz yüz bindir.

Tasavvuf kitaplarında anlatılan bir hususu beyan etmem lazım.Tasavvuf kitaplarında anlatılan bir hususu beyan etmem lazım. Tasavvuf kitaplarında; "Zikir üç mertebededir, üç çeşittir." diye anlatılır: Tasavvuf kitaplarında; "Zikir üç mertebededir, üç çeşittir." diye anlatılır:

1. Zikr-i cehrî. Yüksek sesle, duyulabilir, görülebilir şekilde zikretmek.1. Zikr-i cehrî. Yüksek sesle, duyulabilir, görülebilir şekilde zikretmek. Bu adam zikrediyor işte, kayda alabilirsiniz, duyabilirsiniz, görebilirsiniz.Bu adam zikrediyor işte, kayda alabilirsiniz, duyabilirsiniz, görebilirsiniz. Bu zikr-i cehrî. Cehren, âşikâre olarak zikir yapıyor. Bu zikr-i cehrî. Cehren, âşikâre olarak zikir yapıyor.

2. Zikr-i hafî: Bizim namazda sureleri, tesbihleri içimizden söylediğimiz gibi.2. Zikr-i hafî: Bizim namazda sureleri, tesbihleri içimizden söylediğimiz gibi. Kendimiz duyacak kadar, çok alçak bir sesle zikretmek olarak tarif ediliyor.Kendimiz duyacak kadar, çok alçak bir sesle zikretmek olarak tarif ediliyor. Fısıltı şeklinde de olsa yine bir ses çıkıyor, dudak kıpırdıyor.Fısıltı şeklinde de olsa yine bir ses çıkıyor, dudak kıpırdıyor. Kulağını çok yanaştırırsa duyabilir. Kulağını çok yanaştırırsa duyabilir.

Mesela Peygamber Efendimiz Berat gecesinde secdeye kapanmış,Mesela Peygamber Efendimiz Berat gecesinde secdeye kapanmış, yarı geceye kadar bir secdesini devam ettirmiş.yarı geceye kadar bir secdesini devam ettirmiş. Sonra kalkmış, doğrulmuş, bir daha secdeye gitmiş. Gecenin öbür yarısında devam etmiş.Sonra kalkmış, doğrulmuş, bir daha secdeye gitmiş. Gecenin öbür yarısında devam etmiş. O secde esnasında da dualar eylemiş.O secde esnasında da dualar eylemiş. Hz Âişe validemiz kulağını yanaştırınca, ne dualar ettiğini duymuş.Hz Âişe validemiz kulağını yanaştırınca, ne dualar ettiğini duymuş. Yüksek sesli değil, "hafif sesli" mânasına. Yüksek sesli değil, "hafif sesli" mânasına.

3. Zikr-i kalbî: Hiç duyulmayan, belli olmayan zikre de zikr-i kalbî derler.3. Zikr-i kalbî: Hiç duyulmayan, belli olmayan zikre de zikr-i kalbî derler. Ağzını kapat, dilini de kıpırdatma, sesini de çıkarma, içinden Allah, Allah de. Ağzını kapat, dilini de kıpırdatma, sesini de çıkarma, içinden Allah, Allah de.

Bunu kimse bilmez, melekler de bilmez; sadece Cenâb-ı Hak bilir.Bunu kimse bilmez, melekler de bilmez; sadece Cenâb-ı Hak bilir. O zaman bu zikr-i kalbî, "gönülden zikir" oluyor. Bunun sesi hiç duyulmuyor.O zaman bu zikr-i kalbî, "gönülden zikir" oluyor. Bunun sesi hiç duyulmuyor. Bu, üç mertebede olur. Allahu a'lem buradaki zikr-i hafîden maksat,Bu, üç mertebede olur. Allahu a'lem buradaki zikr-i hafîden maksat, ez-zikrü'l-hâmil dendiğine göre, "fısıltı şeklinde" mânasına olabilir.ez-zikrü'l-hâmil dendiğine göre, "fısıltı şeklinde" mânasına olabilir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz haccedenlerinPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz haccedenlerin yüksek sesle zikrettiklerini duyduğu zaman, hacda onlara ihtarda bulunmuş: yüksek sesle zikrettiklerini duyduğu zaman, hacda onlara ihtarda bulunmuş:

"Ey insanlar! Bu kadar bağrışıp çağrışmayın!"Ey insanlar! Bu kadar bağrışıp çağrışmayın! Çünkü siz uzakta olan bir kimseye seslenmiyorsunuz.Çünkü siz uzakta olan bir kimseye seslenmiyorsunuz. Cenâb-ı Hak her yerde hâzır ve nâzırdır." diye onları sükunete, sekînete davet etmişti. Cenâb-ı Hak her yerde hâzır ve nâzırdır." diye onları sükunete, sekînete davet etmişti.

Onun için müslüman namaza giderken yavaş yavaş, ağır ağır, vakarla yürür.Onun için müslüman namaza giderken yavaş yavaş, ağır ağır, vakarla yürür. Zikri yaparken, ölçülü bir şekilde yapar. Çok yüksek sesle olmaz. Zikri yaparken, ölçülü bir şekilde yapar. Çok yüksek sesle olmaz.

Senelerce önce bu diyarda gezerken, bir şehre gelmiştik.Senelerce önce bu diyarda gezerken, bir şehre gelmiştik. Orada bir camide zikir yapıldı. Beni bir arkadaş gezdiriyordu, şimdi Konya'da. Orada bir camide zikir yapıldı. Beni bir arkadaş gezdiriyordu, şimdi Konya'da.

"Hocam! Ben ömrümde bu kadar bağırtılı, çağırtılı zikir görmedim." dedi. "Hocam! Ben ömrümde bu kadar bağırtılı, çağırtılı zikir görmedim." dedi.

Hakikaten insanlar öyle terlemişlerdi ki ceketleri bile ıslanmıştı.Hakikaten insanlar öyle terlemişlerdi ki ceketleri bile ıslanmıştı. Bir de hoplayarak, hareket ederek zikir yapmışlardı.Bir de hoplayarak, hareket ederek zikir yapmışlardı. Demek ki burada Peygamber Efendimiz "çok gürültülü olmayan, sessiz bir zikri" tavsiye ediyor. Demek ki burada Peygamber Efendimiz "çok gürültülü olmayan, sessiz bir zikri" tavsiye ediyor.

Zikr-i kalbî ise bunun en ileri mertebesi olmuş olur.Zikr-i kalbî ise bunun en ileri mertebesi olmuş olur. Sesin alçaltılması, "Riyâ olmasın." diyedir. Onu hiç kimse bilmediği içinSesin alçaltılması, "Riyâ olmasın." diyedir. Onu hiç kimse bilmediği için tamamen kalbinden olunca hiç kimse duymayacağı için riyâdan en uzak şekli o olduğundan,tamamen kalbinden olunca hiç kimse duymayacağı için riyâdan en uzak şekli o olduğundan, onun da mükâfatı daha fazla olur. onun da mükâfatı daha fazla olur.

Zikirle ilgili bu sayfada bir hadîs-i şerîf daha var.Zikirle ilgili bu sayfada bir hadîs-i şerîf daha var. İbn Huzeyme ve İbn Hibban Câbir radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.İbn Huzeyme ve İbn Hibban Câbir radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Bu, bütün müslüman kardeşlerimiz için bir müjde: Bu, bütün müslüman kardeşlerimiz için bir müjde:

İzheb fe-nâdi fi'n-nâsi ennehû men şehideİzheb fe-nâdi fi'n-nâsi ennehû men şehide en-lâ ilâhe illa'llâhü mûkınen ev muhlisan fe-lehü'l-cennetü. en-lâ ilâhe illa'llâhü mûkınen ev muhlisan fe-lehü'l-cennetü.

Yanındaki zâta emretmiş. Râvîsi Câbir radıyallahu anh, belki ona söyledi: Yanındaki zâta emretmiş. Râvîsi Câbir radıyallahu anh, belki ona söyledi:

İzheb. "Git." Fe-nâdî. "Nida eyle, yüksek sesle, tellal bağırır gibi bağırarak insanlara duyur!" İzheb. "Git." Fe-nâdî. "Nida eyle, yüksek sesle, tellal bağırır gibi bağırarak insanlara duyur!"

"Hani namaz için yüksek sesle ezan okuyoruz da herkes duyuyor ya"Hani namaz için yüksek sesle ezan okuyoruz da herkes duyuyor ya onun gibi nida eyle,yüksek sesle bağır." onun gibi nida eyle,yüksek sesle bağır."

İnsanların arasında, kalabalık olduğu, toplu olduğu yerde hepsine nida et, yüksek sesle söyle: İnsanların arasında, kalabalık olduğu, toplu olduğu yerde hepsine nida et, yüksek sesle söyle:

Ennehû men şehide. "Kim şahitlik ederse." Neye şahitlik ederse?Ennehû men şehide. "Kim şahitlik ederse." Neye şahitlik ederse? En lâ ilâhe illallâhü. "Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik ederse." En lâ ilâhe illallâhü. "Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik ederse."

Veyahut Eşhedü en lâ ilâhe illallâh derse. Veyahut Eşhedü en lâ ilâhe illallâh derse.

Nasıl ama? Nasıl ama?

Mûkınen. "Şeksiz şüphesiz tam bir inanç ve sağlam bir kanaat olarak." Mûkınen. "Şeksiz şüphesiz tam bir inanç ve sağlam bir kanaat olarak."

"Allah'tan başka ilâh yoktur." diye söylerse şahitlik ederse. "Allah'tan başka ilâh yoktur." diye söylerse şahitlik ederse.

Ev muhlisan. "İhlâsla, riyâkârlıkla değil de hâlis, katıksız bir iyi niyetle söylerse."Ev muhlisan. "İhlâsla, riyâkârlıkla değil de hâlis, katıksız bir iyi niyetle söylerse." Fe-lehü'l-cennetü. "Ona cennet var! O cennetlik olacak." Fe-lehü'l-cennetü. "Ona cennet var! O cennetlik olacak."

"Git bunu insanlara duyur." diye, Câbir radıyallahu anh'a Peygamber Efendimiz emreylemiş. "Git bunu insanlara duyur." diye, Câbir radıyallahu anh'a Peygamber Efendimiz emreylemiş.

Elhamdülillah biz de ihlâs ile şeksiz şüphesiz kesin bir şekilde; Elhamdülillah biz de ihlâs ile şeksiz şüphesiz kesin bir şekilde;

Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh diyoruz. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh diyoruz.

Bunu insan tek başına söylerse yeter ama bu devirde bir de tebliğ vazifesini iyi yapmamız gerekiyor.Bunu insan tek başına söylerse yeter ama bu devirde bir de tebliğ vazifesini iyi yapmamız gerekiyor. Çünkü İslâm düşmanları çok çalışıyor. Hem de çok güzel âlet edevat bulmuşlar.Çünkü İslâm düşmanları çok çalışıyor. Hem de çok güzel âlet edevat bulmuşlar. İmkânları ele geçirirken bir de zenginlemişler.İmkânları ele geçirirken bir de zenginlemişler. Gerçi müslümanların da zenginleri var ama onların İslâm'ı yaymaktaki gayretlerinden,Gerçi müslümanların da zenginleri var ama onların İslâm'ı yaymaktaki gayretlerinden, İslâm düşmanlarının İslâm'ı söndürmek için yaptıkları çalışmalar çok daha fazla ve çok daha çeşitli.İslâm düşmanlarının İslâm'ı söndürmek için yaptıkları çalışmalar çok daha fazla ve çok daha çeşitli. Oturuyorlar, kalkıyorlar, masaların başında, etrafında toplanıyorlar, derin derin düşünüyorlar.Oturuyorlar, kalkıyorlar, masaların başında, etrafında toplanıyorlar, derin derin düşünüyorlar. Uzmanları bu işin içine katıyorlar: Uzmanları bu işin içine katıyorlar:

"İslâm'ı yeryüzünden nasıl yok edebiliriz, İslâm ülkelerini nasıl zayıflatabiliriz? "İslâm'ı yeryüzünden nasıl yok edebiliriz, İslâm ülkelerini nasıl zayıflatabiliriz? Müslüman halkları nasıl baskı altında tutabiliriz? Nereden kandırabiliriz?Müslüman halkları nasıl baskı altında tutabiliriz? Nereden kandırabiliriz? Müslüman halkların idarecilerini idare edilenlerle nasıl düşman hâline getirebiliriz?Müslüman halkların idarecilerini idare edilenlerle nasıl düşman hâline getirebiliriz? Şuradaki halkı, buradaki halkla nasıl düşman hâline getirebiliriz?Şuradaki halkı, buradaki halkla nasıl düşman hâline getirebiliriz? Müslüman milletlerin birbirleriyle işbirliği yapmasını önlemek için neler yaparız?"Müslüman milletlerin birbirleriyle işbirliği yapmasını önlemek için neler yaparız?" diye derin derin düşünüyorlar. diye derin derin düşünüyorlar.

Büyük paralar ayırıyorlar, pek çok insanı bu işlere seferber ediyorlar: Büyük paralar ayırıyorlar, pek çok insanı bu işlere seferber ediyorlar:

"Haydi bakalım çalışın da müslümanların arasını bozun!" diye casuslar gönderiyorlar."Haydi bakalım çalışın da müslümanların arasını bozun!" diye casuslar gönderiyorlar. İki komşu İslâm ülkesi birbirleriyle kanlı bıçaklı düşman oluyor.İki komşu İslâm ülkesi birbirleriyle kanlı bıçaklı düşman oluyor. Birleşmek şöyle dursun, birbirlerini kıtır kıtır kesecek hâle geliyorlar; düşmanlar böyle çalışıyor. Birleşmek şöyle dursun, birbirlerini kıtır kıtır kesecek hâle geliyorlar; düşmanlar böyle çalışıyor.

Düşmanların çalışma şekilleri sadece bunlar değil.Düşmanların çalışma şekilleri sadece bunlar değil. Okuduğunuz kitaplar, seyrettiğiniz filmler, romanlar, tiyatro eserleri, hikâyeler.Okuduğunuz kitaplar, seyrettiğiniz filmler, romanlar, tiyatro eserleri, hikâyeler. Birçok şeyler; İslâm ülkelerine İslâm düşmanlarının bozuk fikirlerini, yamuk fikirlerini aşılıyor.Birçok şeyler; İslâm ülkelerine İslâm düşmanlarının bozuk fikirlerini, yamuk fikirlerini aşılıyor. Veyahut onları İslâm'dan koparıp başka bir bozuk, batıl, modası geçmiş,Veyahut onları İslâm'dan koparıp başka bir bozuk, batıl, modası geçmiş, sönmüş, Allah indinde geçerli olmayan bir dine çekmek çalışmaları yapıyorlar.sönmüş, Allah indinde geçerli olmayan bir dine çekmek çalışmaları yapıyorlar. Hakikaten de büyük müesseseler, okullar, üniversiteler açıyorlar, çocukları okutuyorlar.Hakikaten de büyük müesseseler, okullar, üniversiteler açıyorlar, çocukları okutuyorlar. O okutma esnasında yavaş yavaş, onun da farkında olmayacağı bir şekilde,O okutma esnasında yavaş yavaş, onun da farkında olmayacağı bir şekilde, kanaatlerini bunların kafalarına sokuyorlar: kanaatlerini bunların kafalarına sokuyorlar:

"Bu iş, kısa bir zaman içinde olmaz, ben bunu yavaş yavaş yapayım." diye gizli hareket ediyorlar. "Bu iş, kısa bir zaman içinde olmaz, ben bunu yavaş yavaş yapayım." diye gizli hareket ediyorlar.

Arap ülkelerinde, İslâm düşmanlığı yapmak için ilk iş olarak üniversiteler açtılar;Arap ülkelerinde, İslâm düşmanlığı yapmak için ilk iş olarak üniversiteler açtılar; oralara İslâm düşmanlarını gönderdiler.oralara İslâm düşmanlarını gönderdiler. Onlar Arapça'yı güzelce öğrendiler, İslâm eserlerini güzelce okudular.Onlar Arapça'yı güzelce öğrendiler, İslâm eserlerini güzelce okudular. Okuduktan sonra; "İslâm'ı nasıl, nereden başlayıp alt edebiliriz?Okuduktan sonra; "İslâm'ı nasıl, nereden başlayıp alt edebiliriz? Müslümanların kafasını nasıl bozarız?" diye kolları sıvadılar, çalıştılar.Müslümanların kafasını nasıl bozarız?" diye kolları sıvadılar, çalıştılar. Hâlen de çalışıyorlar. Üniversitelerden başladılar.Hâlen de çalışıyorlar. Üniversitelerden başladılar. O üniversitelerden yetiştirdikleri insanlar da onların maşaları veya robotları olarak çalıştı. O üniversitelerden yetiştirdikleri insanlar da onların maşaları veya robotları olarak çalıştı.

Mesela Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesinde,Mesela Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesinde, şimdiki Boğaziçi Üniversitesi'nin yerinde olan Amerikan Koleji'nde çok çalışma yaptılar.şimdiki Boğaziçi Üniversitesi'nin yerinde olan Amerikan Koleji'nde çok çalışma yaptılar. Oradan yetişen insanlar Bulgar komitecisi oldu, Yunan milliyetçisi oldu,Oradan yetişen insanlar Bulgar komitecisi oldu, Yunan milliyetçisi oldu, Sırp milliyetçisi oldu; Balkanları öyle kopardılar. Sırp milliyetçisi oldu; Balkanları öyle kopardılar.

Bir de düşman bilgili oldu mu onu alt etmek daha zor oluyor.Bir de düşman bilgili oldu mu onu alt etmek daha zor oluyor. Bakıyorsunuz Balkan ülkelerinde bizim zavallı kardeşlerimize Boşnaklar'a, Arnavutlar'aBakıyorsunuz Balkan ülkelerinde bizim zavallı kardeşlerimize Boşnaklar'a, Arnavutlar'a Kosova'dakilere okuma fırsatı vermiyorlar. Esnaf olsun, işçi olsun, cahil kalsın. Kosova'dakilere okuma fırsatı vermiyorlar. Esnaf olsun, işçi olsun, cahil kalsın.

E ne olacak? E ne olacak?

Ötekiler okusun. Onlar yönetici olsun, onlar büyük işler yapsınlar.Ötekiler okusun. Onlar yönetici olsun, onlar büyük işler yapsınlar. Berikiler de işte böyle "Dükkândan eve, evden dükkâna; tarlada ziraatle,Berikiler de işte böyle "Dükkândan eve, evden dükkâna; tarlada ziraatle, çapayla güneşin altında uğraşsınlar." diye okutmamaya gayret ediyorlar.çapayla güneşin altında uğraşsınlar." diye okutmamaya gayret ediyorlar. Hatta İslâm ülkelerinde kurdukları üniversitelerde eğitimin seviyesiHatta İslâm ülkelerinde kurdukları üniversitelerde eğitimin seviyesi düşük tutuluyor ki o ülkelerdeki insanlar kendi evlatları kadar iyi yetişmesin. düşük tutuluyor ki o ülkelerdeki insanlar kendi evlatları kadar iyi yetişmesin.

Hatta bazıları İslâm ülkelerinden, onların ülkelerine tahsil yapmaya gitmişseHatta bazıları İslâm ülkelerinden, onların ülkelerine tahsil yapmaya gitmişse onlara doktora filan yaptırdıkları zaman kolay tarafından, çok çalıştırmadan,onlara doktora filan yaptırdıkları zaman kolay tarafından, çok çalıştırmadan, çok bilgi vermeden, hemen onlara unvanları kazandırıyorlar. "Bunlara bu kadar yeter." diyorlar.çok bilgi vermeden, hemen onlara unvanları kazandırıyorlar. "Bunlara bu kadar yeter." diyorlar. "Çok kuvvetli yetişip de bizim karşımıza çıkmasınlar." gibi çalışmalar yapıyorlar. "Çok kuvvetli yetişip de bizim karşımıza çıkmasınlar." gibi çalışmalar yapıyorlar.

Bunları niçin anlatıyorum? Bunları niçin anlatıyorum?

Bugün ihlâsla iman ile yakîn ile imân-ı kâmil ile eşhedü en lâ ilâhe illallâh diyen,Bugün ihlâsla iman ile yakîn ile imân-ı kâmil ile eşhedü en lâ ilâhe illallâh diyen, Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik eden insanlar, bir de bu şahitliğini müesseseleştirmeli,Allah'tan başka ilâh olmadığına şahitlik eden insanlar, bir de bu şahitliğini müesseseleştirmeli, müessesseler kurmalı. Yüksek eğitim müesseseleri kurmalı ve halkın eğitimine önem vermeli.müessesseler kurmalı. Yüksek eğitim müesseseleri kurmalı ve halkın eğitimine önem vermeli. Halkı eğitecek her çeşit araç ve gereci kurmalı. Halkı eğitecek her çeşit araç ve gereci kurmalı.

Televizyonlar birer araç. "Bakalım bizim güzel Türkiye'mizde hâller nasıl?" diyeTelevizyonlar birer araç. "Bakalım bizim güzel Türkiye'mizde hâller nasıl?" diye dışarıdan bakınca televizyonları beğenmiyorum. dışarıdan bakınca televizyonları beğenmiyorum.

"En akıllısı deli Bekir, ol dahi zincirde yatur." diye bir söz vardır; çok günahlı şeyler var. "En akıllısı deli Bekir, ol dahi zincirde yatur." diye bir söz vardır; çok günahlı şeyler var. RTÜK bazı ölçeklerle hatalı gördüğü yayınları yasaklıyor,RTÜK bazı ölçeklerle hatalı gördüğü yayınları yasaklıyor, bir gün ceza veriyor, bir ay ceza veriyor. Onun ölçeği başka. bir gün ceza veriyor, bir ay ceza veriyor. Onun ölçeği başka.

Bir de Cenâb-ı Hakk'ın cezalandırması var.Bir de Cenâb-ı Hakk'ın cezalandırması var. Günahlı bir şey olduğu zaman, Cenâb-ı Hak cezalandırıyor.Günahlı bir şey olduğu zaman, Cenâb-ı Hak cezalandırıyor. Kur'an'ın ahkâmına, dinin ahkâmına, hadîs-i şerîfe,Kur'an'ın ahkâmına, dinin ahkâmına, hadîs-i şerîfe, Peygamber Efendimiz'in sünnetine aykırı bir şey olduğu zaman, günah olduğu zaman cezalandırıyor. Peygamber Efendimiz'in sünnetine aykırı bir şey olduğu zaman, günah olduğu zaman cezalandırıyor.

Onlara kim dikkat edecek? Onlara kim dikkat edecek?

O yayınları yapan mü'min insanlar dikkat edecek. O yayınları yapan mü'min insanlar dikkat edecek.

"Aman! İmana aykırı, ahlâka aykırı bir şeyler yapmayayım!" diye düşünecek. "Aman! İmana aykırı, ahlâka aykırı bir şeyler yapmayayım!" diye düşünecek.

Bakıyorum, çok zayıf görüyorum. Demek ki müslümanların çok çalışması lazım.Bakıyorum, çok zayıf görüyorum. Demek ki müslümanların çok çalışması lazım. O konularda çalışmalar yapması lazım ki bu kelime-i şehâdeti, -Eşhedü enlâ ilâhe illallah-O konularda çalışmalar yapması lazım ki bu kelime-i şehâdeti, -Eşhedü enlâ ilâhe illallah- Allah'ın varlığını, birliğini herkes bilsin ve başka kanaatlerde olanlar,Allah'ın varlığını, birliğini herkes bilsin ve başka kanaatlerde olanlar, haça, puta tapanlar da yola gelsinler. haça, puta tapanlar da yola gelsinler.

Bunlar için de şöyle bir tasarım yapılmalı:Bunlar için de şöyle bir tasarım yapılmalı: Yılların içinde; "Birkaç yıl şöyle yaparız, ondan sonra böyle yaparız; ondan sonra şu olur. Yılların içinde; "Birkaç yıl şöyle yaparız, ondan sonra böyle yaparız; ondan sonra şu olur. Sonunda onları da lâ ilâhe illallâh inancına kazanırız, batıl inançtan kurtarırız.Sonunda onları da lâ ilâhe illallâh inancına kazanırız, batıl inançtan kurtarırız. Cehennemde çatır çatır, ebedî yanmaktan kurtarırız." diye çalışmak lazım.Cehennemde çatır çatır, ebedî yanmaktan kurtarırız." diye çalışmak lazım. Kendisinin şehadet etmesi güzel, kendisini kurtarıyor.Kendisinin şehadet etmesi güzel, kendisini kurtarıyor. "Kendisini kurtaran hamiyetli insanlar, biraz da başkalarını kurtarmaya çalışmalı" diyorum. "Kendisini kurtaran hamiyetli insanlar, biraz da başkalarını kurtarmaya çalışmalı" diyorum.

Gelelim bugünkü sohbetimizin sonuncu hadîs-i şerîfine. Bu da zikirle ilgili ama bu başka türlü zikir… Gelelim bugünkü sohbetimizin sonuncu hadîs-i şerîfine. Bu da zikirle ilgili ama bu başka türlü zikir…

Bu da Deylemî tarafından, Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmişBu da Deylemî tarafından, Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ve "hasen hadîs-i şerîf" diye kaydedilmiş.ve "hasen hadîs-i şerîf" diye kaydedilmiş. Hâfız İbn Hacer de çok büyük bir alim; o da tasdik eylemiş.Hâfız İbn Hacer de çok büyük bir alim; o da tasdik eylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

Üzküri'l-mevte: "Ölümü zikreyle, ölümü hatırla!" Üzküri'l-mevte: "Ölümü zikreyle, ölümü hatırla!"

Ne zaman? Ne zaman?

Fî-salâtike. "Namazında." Fî-salâtike. "Namazında."

Namazında bir gün gelip de öleceğini, bu dünyanın fâni olduğunu hatırla.Namazında bir gün gelip de öleceğini, bu dünyanın fâni olduğunu hatırla. Hayattayken namazda Cenâb-ı Hakk'ın divanına duruyorsun amaHayattayken namazda Cenâb-ı Hakk'ın divanına duruyorsun ama bir gün de âhirette Cenâb-ı Mevlâ'nın divanında durup mahkeme-i kübrâda hesap vereceğini düşün!bir gün de âhirette Cenâb-ı Mevlâ'nın divanında durup mahkeme-i kübrâda hesap vereceğini düşün! Bir gün gelip öleceğini, kendisinin cenaze namazının kılınacağını,Bir gün gelip öleceğini, kendisinin cenaze namazının kılınacağını, saf saf namaza duracaklarını hatırla! saf saf namaza duracaklarını hatırla!

Hani Osmanlı şairi ne demiş: Hani Osmanlı şairi ne demiş:

Kadrini seng-i musallâda bilip ey Bâkî! Kadrini seng-i musallâda bilip ey Bâkî!

Durup el bağlayalar karşına yârân sâf sâf. Durup el bağlayalar karşına yârân sâf sâf.

"Ahbapların kadrini musalla taşında bilip de karşında el pençe divan dururlar." diyor."Ahbapların kadrini musalla taşında bilip de karşında el pençe divan dururlar." diyor. O ahbabın saf saf durması kadrini bildiğinden, bilmediğinden değil;O ahbabın saf saf durması kadrini bildiğinden, bilmediğinden değil; mü'min öldüğü zaman cenaze namazını kılmak için saf tutuyorlar. Ama şair öyle demiş. mü'min öldüğü zaman cenaze namazını kılmak için saf tutuyorlar. Ama şair öyle demiş.

Neyse insan namaz kıldığı zaman cenaze namazını yahut öleceğini hatırlar,Neyse insan namaz kıldığı zaman cenaze namazını yahut öleceğini hatırlar, Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda olduğunu bilir. Namazında ölümü hatırlamayı tavsiye ediyor. Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda olduğunu bilir. Namazında ölümü hatırlamayı tavsiye ediyor.

Peygamber Efendimiz başka hadîs-i şerîflerinde de her zaman ölümü düşünmeyi bizlere tavsiye ediyor.Peygamber Efendimiz başka hadîs-i şerîflerinde de her zaman ölümü düşünmeyi bizlere tavsiye ediyor. Buna zikrü'l-mevt derler, tezekkür-ü mevt derler; ölümü hatırlama.Buna zikrü'l-mevt derler, tezekkür-ü mevt derler; ölümü hatırlama. Veya tefekkür-ü mevt, "ölümü düşünmek" derler.Veya tefekkür-ü mevt, "ölümü düşünmek" derler. Tasavvufta da bir vazife olarak dervişe verilir.Tasavvufta da bir vazife olarak dervişe verilir. Çünkü ölümü düşünen insan ölüme hazırlanır ve hâlis muhlis bir insan olur.Çünkü ölümü düşünen insan ölüme hazırlanır ve hâlis muhlis bir insan olur. Öyle maddi, küçük hesaplarla onun bunun parasını alıpÖyle maddi, küçük hesaplarla onun bunun parasını alıp şunu bunu hortumlayıp çalıp çırpıp ömrünü haramla geçirmez. şunu bunu hortumlayıp çalıp çırpıp ömrünü haramla geçirmez.

"Namazdayken ölümü hatırlasın!" dedikten sonra; Fe-inne'r-racüle buyuruyor Efendimiz:"Namazdayken ölümü hatırlasın!" dedikten sonra;

Fe-inne'r-racüle buyuruyor Efendimiz:
"Çünkü kişi." İzâ zekere'l-mevte fî-salâtihî. "Namazında ölümü hatırlarsa.""Çünkü kişi." İzâ zekere'l-mevte fî-salâtihî. "Namazında ölümü hatırlarsa." Le-hariyyün en-yuhsine. "Muhakkak ki elbette kulluğunu daha güzel yapar." Le-hariyyün en-yuhsine. "Muhakkak ki elbette kulluğunu daha güzel yapar."

Veyahut buradaki gibi en yahsüne okursak;Veyahut buradaki gibi en yahsüne okursak; "Güzel olmaya daha meyleder; bunun bu hâli daha uygundur." "Güzel olmaya daha meyleder; bunun bu hâli daha uygundur."

Namazda ölümü hatırlayınca, namazın dışında da daha güzel bir kul olur;Namazda ölümü hatırlayınca, namazın dışında da daha güzel bir kul olur; "Nasıl olsa öleceğim?" diye hesaplı hareket eder, günahlardan uzak durur. "Nasıl olsa öleceğim?" diye hesaplı hareket eder, günahlardan uzak durur.

Ve sallâ salâte racülün lâ-yezunnü en-yusalliye salâten gayrihâ.Ve sallâ salâte racülün lâ-yezunnü en-yusalliye salâten gayrihâ. "Ve namazını da güzel kılar. Öyle bir kılar ki namazını,"Ve namazını da güzel kılar. Öyle bir kılar ki namazını, bundan sonra bir daha namaz kılmayacağını düşünen bir adamın,bundan sonra bir daha namaz kılmayacağını düşünen bir adamın, bu sonuncu namazıymış gibi düşünen bir adamın kılışıyla kılar." diyor. bu sonuncu namazıymış gibi düşünen bir adamın kılışıyla kılar." diyor.

Burada hemen, Hâtem-i Esam Efendimiz kaddesallahu sırruhû'yu hatırladık.Burada hemen, Hâtem-i Esam Efendimiz kaddesallahu sırruhû'yu hatırladık. Büyük velî, evliyâullah, kerametleri zahir olan kimse.Büyük velî, evliyâullah, kerametleri zahir olan kimse. O namaza duracağı zaman, çok güzel bir abdest alırmış. O namaza duracağı zaman, çok güzel bir abdest alırmış.

Seccadesine oturduğu zaman nasıl düşünürmüş? Seccadesine oturduğu zaman nasıl düşünürmüş?

"Azrail aleyhisselam arkamda, bu kıldığım son namaz." diye düşünürmüş."Azrail aleyhisselam arkamda, bu kıldığım son namaz." diye düşünürmüş. Başka şeyler de düşünürmüş. Onun çok güzel namaz kılışı var. Başka şeyler de düşünürmüş. Onun çok güzel namaz kılışı var. Demek ki mübarek bu hadîs-i şerîfi uyguluyor.Demek ki mübarek bu hadîs-i şerîfi uyguluyor. "Bundan sonra bir daha namaz kılamayacağım, bu sonuncu namazım." diye düşünürmüş. "Bundan sonra bir daha namaz kılamayacağım, bu sonuncu namazım." diye düşünürmüş.

Demek ki bu hadîs-i şerîfi okumuş, onu uyguluyor. Demek ki bu hadîs-i şerîfi okumuş, onu uyguluyor.

İşte sıradan bilginler ile evliyâullahın, mutasavvıf büyüklerimizin farkı buradadır.İşte sıradan bilginler ile evliyâullahın, mutasavvıf büyüklerimizin farkı buradadır. Sıradan bilginler bilgi çokluğuyla övünür, bilgisini artırmaya çalışır.Sıradan bilginler bilgi çokluğuyla övünür, bilgisini artırmaya çalışır. Ayaklı kütüphane gibi olmaya çalışır.Ayaklı kütüphane gibi olmaya çalışır. Bizim evliyâullah büyüklerimiz de, öğrendiklerini uygulamaya çalışır.Bizim evliyâullah büyüklerimiz de, öğrendiklerini uygulamaya çalışır. Allah'ın rızasını kazanmaya gayret eder.Allah'ın rızasını kazanmaya gayret eder. Bir şeyi okuduğu zaman; "Ben bunu nasıl uygulayacağım?" diye düşünür. Bir şeyi okuduğu zaman; "Ben bunu nasıl uygulayacağım?" diye düşünür. Ben de onun için sizlere her zaman söylüyorum: Ben de onun için sizlere her zaman söylüyorum:

"Aman! Bu vaazları laf olsun diye dinlemeyin."Aman! Bu vaazları laf olsun diye dinlemeyin. Uygulamak aşkıyla, azmiyle dinleyin.Uygulamak aşkıyla, azmiyle dinleyin. ‘Resûlullah Efendimiz böyle buyurmuş, uygulayayım.' diye dinleyin." ‘Resûlullah Efendimiz böyle buyurmuş, uygulayayım.' diye dinleyin."

Sahâbe-i kirâm ve eski selef-i sâlihînimiz Kur'ân-ı Kerîm'i nasıl okurlarmış? Sahâbe-i kirâm ve eski selef-i sâlihînimiz Kur'ân-ı Kerîm'i nasıl okurlarmış?

Onar âyet, onar âyet okurlarmış.Onar âyet, onar âyet okurlarmış. Âyetlerin mânasını bildikten sonra, onların uygulamasını yaparlarmış. Âyetlerin mânasını bildikten sonra, onların uygulamasını yaparlarmış.

"Bu okuduğum on âyetin, aşrın uygulaması, gereği nedir, ne yapmam lazım?" diye onu yaparlarmış."Bu okuduğum on âyetin, aşrın uygulaması, gereği nedir, ne yapmam lazım?" diye onu yaparlarmış. Uygularlarmış, hazmederlermiş; ondan sonraki on âyete geçerlermiş. Uygularlarmış, hazmederlermiş; ondan sonraki on âyete geçerlermiş.

Sanıyorum bu devirde böyle yapan müslümanlar çok azaldı veya mumla arasan bulamazsın.Sanıyorum bu devirde böyle yapan müslümanlar çok azaldı veya mumla arasan bulamazsın. Kur'an'ı okuyor; "Tamam, hatim indirdim." diye seviniyor amaKur'an'ı okuyor; "Tamam, hatim indirdim." diye seviniyor ama "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyayım da uygulayayım; "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyayım da uygulayayım; anlaya anlaya okuyayım da ihlâslı ihlâslı uygulayayım." diye düşünene rastladıysanız bana bildirin; anlaya anlaya okuyayım da ihlâslı ihlâslı uygulayayım." diye düşünene rastladıysanız bana bildirin; ben de vaazımda; "Böyle mübarekler var." diye söyleyeyim. ben de vaazımda; "Böyle mübarekler var." diye söyleyeyim.

O halde yapmıyorsak, yapmaya başlayalım!O halde yapmıyorsak, yapmaya başlayalım! Kıldığımız namazları sonuncu namazmış gibi düşüneceğiz, ölümü anacağız, namazı öyle kılacağız.Kıldığımız namazları sonuncu namazmış gibi düşüneceğiz, ölümü anacağız, namazı öyle kılacağız. Namazın erkânından çalıp çırpıp yerden tavuğun yem topladığı gibiNamazın erkânından çalıp çırpıp yerden tavuğun yem topladığı gibi secdeleri hızlı hızlı yapıp "es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh, es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh." deyip,secdeleri hızlı hızlı yapıp "es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh, es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh." deyip, "Sub, sub, sub." deyip Sübhânallâh demeden işi hızlı hızlı bitirmeyeceğiz."Sub, sub, sub." deyip Sübhânallâh demeden işi hızlı hızlı bitirmeyeceğiz. Hakkını vererek, ta'dil-i erkân ile güzelce namaz kılacağız;Hakkını vererek, ta'dil-i erkân ile güzelce namaz kılacağız; hem de ölümü düşünerek, Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda olduğumuzu düşünerek. hem de ölümü düşünerek, Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda olduğumuzu düşünerek.

Bu sonuncu hadîs-i şerîfin bir de son cümlesi var.Bu sonuncu hadîs-i şerîfin bir de son cümlesi var. Efendimiz muhatabına, namaz kılarken ölümü hatırlamasını söylediği kimseye, bir de buyurmuş ki; Efendimiz muhatabına, namaz kılarken ölümü hatırlamasını söylediği kimseye, bir de buyurmuş ki;

Ve iyyâke ve külle emrin yu'tezeru minhü.Ve iyyâke ve külle emrin yu'tezeru minhü. "Sonunda özür dilemek zorunda kalacağın herhangi bir işi,"Sonunda özür dilemek zorunda kalacağın herhangi bir işi, -her iş ki sonunda ondan özür dilemek zorunda kalacaksın, aman ondan sakın- yapma!" -her iş ki sonunda ondan özür dilemek zorunda kalacaksın, aman ondan sakın- yapma!"

"Sonunda özür dileyeceğin işe yanaşma, kötü işi yapma."Sonunda özür dileyeceğin işe yanaşma, kötü işi yapma. ‘Bunu karşı taraftaki duyarsa benim böyle yaptığım anlaşılırsa özür dilemek zorunda kalırım.'‘Bunu karşı taraftaki duyarsa benim böyle yaptığım anlaşılırsa özür dilemek zorunda kalırım.' diyeceğin işi, en iyisi başından hiç yapma! diyeceğin işi, en iyisi başından hiç yapma! Özür dilenecek bir iş, kötü iş demektir; o işi yapma." diyeÖzür dilenecek bir iş, kötü iş demektir; o işi yapma." diye bir ölçü veriyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.bir ölçü veriyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Biz de sonunda özür dilenecek hatalı işler yapmamaya gayret edelim. Biz de sonunda özür dilenecek hatalı işler yapmamaya gayret edelim.

Evet, bugün evinde misafir olduğumuz kardeşimizin niyetine hâline göre,Evet, bugün evinde misafir olduğumuz kardeşimizin niyetine hâline göre, Peygamber Efendimiz'in zikirle ilgili emirleri geldi. Bunların hepsi emirle başlıyor: Peygamber Efendimiz'in zikirle ilgili emirleri geldi. Bunların hepsi emirle başlıyor:

Üzküru'llâhe inde külli hacerin ve şecerin. "Her taşın ve ağacın yanında Allah'ı zikret!" Üzküru'llâhe inde külli hacerin ve şecerin. "Her taşın ve ağacın yanında Allah'ı zikret!"

Üzküru'llâhe zikran hâmilen. "Allah'ı az sesle zikret!" Bu da bir emir… Üzküru'llâhe zikran hâmilen. "Allah'ı az sesle zikret!" Bu da bir emir…

Üzküru'l-mevte fî-salâtike. "Namazda ölümü an!" Bu da bir emir... Üzküru'l-mevte fî-salâtike. "Namazda ölümü an!" Bu da bir emir...

Ondan sonra da; Ondan sonra da;

İzheb fe-nâdi:İzheb fe-nâdi: "Git insanlara nida et ki ihlâsla, tam bir imanla lâ ilâhe illallâh diye şehâdet eden cennete girecek."Git insanlara nida et ki ihlâsla, tam bir imanla lâ ilâhe illallâh diye şehâdet eden cennete girecek. ‘Muhakkak ona cennet var.' diye müjdele!" ‘Muhakkak ona cennet var.' diye müjdele!"

Bunların hepsi emir…Bunların hepsi emir… O halde bu emirleri tutalım, uygulayalım da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inO halde bu emirleri tutalım, uygulayalım da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şefaatine, sevgisine nâil olalım ve hadîs-i şerîfleri ihya etmiş olalım.şefaatine, sevgisine nâil olalım ve hadîs-i şerîfleri ihya etmiş olalım. Çünkü sünnetleri, hadisleri ihya edene, şehit sevapları verilecek.Çünkü sünnetleri, hadisleri ihya edene, şehit sevapları verilecek. O şehit sevaplarını kazanmak hepimiz için çok güzel bir şey. O şehit sevaplarını kazanmak hepimiz için çok güzel bir şey.

Allah hepimizi şehit sevaplarına nâil eylesin.Allah hepimizi şehit sevaplarına nâil eylesin. İslâm'a çok güzel hizmetler yapmayı nasip eylesin.İslâm'a çok güzel hizmetler yapmayı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı nasip eylesin.

Bir de siz Allah'ı zikrederseniz Allah da sizi zikreder. Bir de siz Allah'ı zikrederseniz Allah da sizi zikreder.

Fe'zkürûnî ezkürküm ve'şkürûlî ve lâ-tekfürûn.Fe'zkürûnî ezkürküm ve'şkürûlî ve lâ-tekfürûn. Bu da çok büyük bir şeref. Allah'ı zikrettiğiniz zaman,Bu da çok büyük bir şeref. Allah'ı zikrettiğiniz zaman, unutmayın elinizde tesbihiniz olsun, yolda giderken onu çekedurun.unutmayın elinizde tesbihiniz olsun, yolda giderken onu çekedurun. Sigara tiryakileri sigarayı bıraksın, eline tesbihi alsın; o onu oyalar. Sigara tiryakileri sigarayı bıraksın, eline tesbihi alsın; o onu oyalar. "Allah, Allah!" desin, diğer tesbihleri çeksin. "Allah, Allah!" desin, diğer tesbihleri çeksin.

"Ne bu tesbih elinde?" "Ne bu tesbih elinde?"

"Sigara tiryakisi idim. Kurtulmak için hocam emretti." dersiniz."Sigara tiryakisi idim. Kurtulmak için hocam emretti." dersiniz. "İşte buna devam ediyorum, çok da faydasını gördüm." diye başkalarına da tavsiye edersiniz. "İşte buna devam ediyorum, çok da faydasını gördüm." diye başkalarına da tavsiye edersiniz.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi İslâm için çalışıp İslâm'a çok faydalar sağlayan,Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi İslâm için çalışıp İslâm'a çok faydalar sağlayan, has hâlis müslümanlardan eylesin.has hâlis müslümanlardan eylesin. Zikir ehli, fikir ehli, hâl ehli, âhireti bilen, öleceğini düşünen, ona göre hasbî hareket eden,Zikir ehli, fikir ehli, hâl ehli, âhireti bilen, öleceğini düşünen, ona göre hasbî hareket eden, tam Allah'ın rızasına göre hareket eden kullardan olmayı;tam Allah'ın rızasına göre hareket eden kullardan olmayı; ihlâsla lâ ilâhe illallâh inancı üzerinde durmayı ve onu yayacak çalışmalar yapmayı; ihlâsla lâ ilâhe illallâh inancı üzerinde durmayı ve onu yayacak çalışmalar yapmayı; malıyla, canıyla, her türlü imkânıyla, müktesebâtıyla İslâm'ı yaymaya çalışmayı nasip eylesin. malıyla, canıyla, her türlü imkânıyla, müktesebâtıyla İslâm'ı yaymaya çalışmayı nasip eylesin.

Sıkıntılar olabilir, dünyanın birçok yerinde var.Sıkıntılar olabilir, dünyanın birçok yerinde var. İşte Filistinli kardeşlerimiz, işte başka ülkelerdeki baskılar vesaire.İşte Filistinli kardeşlerimiz, işte başka ülkelerdeki baskılar vesaire. Bunların hepsi imtihandır.Bunların hepsi imtihandır. Eski zamanda, eski ümmetlere mü'min oldukları için baskılar çok daha fazla olmuştu.Eski zamanda, eski ümmetlere mü'min oldukları için baskılar çok daha fazla olmuştu. Peygamber Efendimiz'in zamanında da Mekke devrinde baskılar oldu.Peygamber Efendimiz'in zamanında da Mekke devrinde baskılar oldu. Dünyanın her yerinde,Dünyanın her yerinde, "Müslümanım." diyen insanı Cenâb-ı Hak imtihan eder, kaderin cilvesidir, sıkıntılar gelir."Müslümanım." diyen insanı Cenâb-ı Hak imtihan eder, kaderin cilvesidir, sıkıntılar gelir. Aman sıkıntılardan yılmayın, Cenâb-ı Hakk'a kulluğunuzda gevşemeyin!Aman sıkıntılardan yılmayın, Cenâb-ı Hakk'a kulluğunuzda gevşemeyin! İmanınız artsın, Cenâb-ı Hakk'a tevekkül edin. İmanınız artsın, Cenâb-ı Hakk'a tevekkül edin.

Ve men yetevekkel ale'llâhi fe-hüve hasbüh.Ve men yetevekkel ale'llâhi fe-hüve hasbüh. "Kim Allah'a tevekkül ederse Allah ona kâfi gelir." "Kim Allah'a tevekkül ederse Allah ona kâfi gelir."

Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn. "Ve sonunda güzel sonuçlar mü'minlerin olacak." Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn. "Ve sonunda güzel sonuçlar mü'minlerin olacak."

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2