Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Allah’ın Azabını Kaldıran Ameller

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Zilka'de 1414 / 06.05.1994
AKRA- İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Aziz ve sevgili dinleyiciler! Aziz ve sevgili dinleyiciler!

Cumanız mübarek olsun. Cumanız mübarek olsun.

Allah bu güzel günün içinde saklı olan mükâfatlardan, ikramlardan cümlenizi istifade ettirsin.Allah bu güzel günün içinde saklı olan mükâfatlardan, ikramlardan cümlenizi istifade ettirsin. Cuma gününün hayrına, bereketine cümlenizi nâil eylesin...Cuma gününün hayrına, bereketine cümlenizi nâil eylesin... Nice cumalara sıhhat ve âfiyetle ulaşmanızı nasip eylesin... Nice cumalara sıhhat ve âfiyetle ulaşmanızı nasip eylesin...

Bu dünya hayatı, bir dâr-ı imtihandır, bir imtihan halidir.Bu dünya hayatı, bir dâr-ı imtihandır, bir imtihan halidir. Biz burada, bu dünyada yaşıyoruz ama bu yaşamın oturması, kalkması, uyumasıBiz burada, bu dünyada yaşıyoruz ama bu yaşamın oturması, kalkması, uyuması uyanması, kazanması, harcaması, sevinmesi, gülmesi, ağlaması, üzülmesi, hepsi bir imtihandır.uyanması, kazanması, harcaması, sevinmesi, gülmesi, ağlaması, üzülmesi, hepsi bir imtihandır. Hayattaki olaylar karşısında bizim takınacağımız tavır ile bizHayattaki olaylar karşısında bizim takınacağımız tavır ile biz Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanırızAllahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanırız ya da cezaya müstehak bir duruma düşebiliriz. Bu durumdan Allah'a sığınırız. ya da cezaya müstehak bir duruma düşebiliriz. Bu durumdan Allah'a sığınırız.

Bir insanın ömrü boyunca, bu ana hakikati daima göz önünde tutmasıBir insanın ömrü boyunca, bu ana hakikati daima göz önünde tutması ve bütün işlerini bu ana düşüncenin,ve bütün işlerini bu ana düşüncenin, bu büyük hakikatin ışığında tanzim etmesi, davranışlarını ona göre düzenlemesi uygun olur. bu büyük hakikatin ışığında tanzim etmesi, davranışlarını ona göre düzenlemesi uygun olur.

Biz şimdi dünya hayatında çeşitli olaylarla karşılaşıyoruz.Biz şimdi dünya hayatında çeşitli olaylarla karşılaşıyoruz. İstatistik yapılsa bu olayların büyük bir kısmı aslında sevindirici olaylardır.İstatistik yapılsa bu olayların büyük bir kısmı aslında sevindirici olaylardır. Büyük ölçüde ömrümüz mutlulukla geçer.Büyük ölçüde ömrümüz mutlulukla geçer. İnsanların çoğunluğunun, sayı olarak büyük bir kısmınınİnsanların çoğunluğunun, sayı olarak büyük bir kısmının ve bir insanın kendi ömründe de zamanın büyük kısmınınve bir insanın kendi ömründe de zamanın büyük kısmının mutlu geçtiğini kabul etmemiz lazım. Allah'ın nimetiyle geçiyor. mutlu geçtiğini kabul etmemiz lazım. Allah'ın nimetiyle geçiyor.

Sıhhat, ömrümüz boyunca umumî; hastalık ise arızî bir durumdur.Sıhhat, ömrümüz boyunca umumî; hastalık ise arızî bir durumdur. Sıhhatli, sağlıklı olarak uzun yıllar yaşıyoruz daSıhhatli, sağlıklı olarak uzun yıllar yaşıyoruz da bazı zamanlarda hastalanıyoruz. Ama bizim gözümüzde büyüyor hastalık;bazı zamanlarda hastalanıyoruz. Ama bizim gözümüzde büyüyor hastalık; sanki bütün ömrümüz hastalıkla geçmiş gibisanki bütün ömrümüz hastalıkla geçmiş gibi bir duyguya kapılıyoruz. Ama doğru olarak düşünecek olursak,bir duyguya kapılıyoruz. Ama doğru olarak düşünecek olursak, istatistik noktasından, zamanlama bakımından teraziye koyup tartacak olursakistatistik noktasından, zamanlama bakımından teraziye koyup tartacak olursak mutluluklar çok fazladır, Allah'ın nimetleri çok fazladır, sıkıntılar azdır. mutluluklar çok fazladır, Allah'ın nimetleri çok fazladır, sıkıntılar azdır.

Tabi, kullarının her birinin imtihanının başka başka geldiği de muhakkak.Tabi, kullarının her birinin imtihanının başka başka geldiği de muhakkak. Biz genel ölçüler içinde söylüyoruz. Esas itibariyle nimetlere mazharız. Biz genel ölçüler içinde söylüyoruz. Esas itibariyle nimetlere mazharız.

Nimetlere mazhar olduğumuz zaman ne yapmamız lazım? Nimetlere mazhar olduğumuz zaman ne yapmamız lazım?

Bu nimetin bizi yaratan Rabbimizden geldiğini bilmemiz lazım. Bu nimetin bizi yaratan Rabbimizden geldiğini bilmemiz lazım.

Meyveleri biz mi olduruyoruz? Meyveleri biz mi olduruyoruz?

Sıhhati biz kendi kendimize, kendi vücudumuza mı sağlıyoruz? Sıhhati biz kendi kendimize, kendi vücudumuza mı sağlıyoruz?

Aklımızın, gözümüzün kulağımızın, konuşmamızın mükemmelliği, sıhhatimizin tamlığı bizden değil...Aklımızın, gözümüzün kulağımızın, konuşmamızın mükemmelliği, sıhhatimizin tamlığı bizden değil... Bizim dışımızda bir olay. Allah'ın bize verdiği bir şey. Çevremizdeki hava, su, Bizim dışımızda bir olay. Allah'ın bize verdiği bir şey. Çevremizdeki hava, su, manzara, meyveler, yiyecekler... Bunlar hepsi Allahu Teâlâ hazretlerinin ikramı. manzara, meyveler, yiyecekler... Bunlar hepsi Allahu Teâlâ hazretlerinin ikramı.

Biz bu ikramlara bir imtihan olarak aslındaBiz bu ikramlara bir imtihan olarak aslında muhatap oluyoruz, mazhar oluyoruz. Allah bize nimet veriyor. muhatap oluyoruz, mazhar oluyoruz. Allah bize nimet veriyor.

Niçin? Niçin?

"Bakalım şükredecek mi kulum?" diye. "Bakalım şükredecek mi kulum?" diye.

İşin aslı bu. İmtihan dünyasında nimetlerle karşılaştığımız zaman,İşin aslı bu. İmtihan dünyasında nimetlerle karşılaştığımız zaman, bunu bize Allah'ın gönderdiğini bilmeliyiz, mün'im-i hakîkî'yi bilmeliyizbunu bize Allah'ın gönderdiğini bilmeliyiz, mün'im-i hakîkî'yi bilmeliyiz ve ona şükretmeliyiz, hamd etmeliyiz. ve ona şükretmeliyiz, hamd etmeliyiz.

Dünyada centilmen insanlar, kibar insanlar, birbirlerinden küçük bir jest gördükleri zaman dahi,Dünyada centilmen insanlar, kibar insanlar, birbirlerinden küçük bir jest gördükleri zaman dahi, hemen "Teşekkür ederim." diyorlar. Biz de çocuklarımızı öyle yetiştirmeye çalışıyoruz.hemen "Teşekkür ederim." diyorlar. Biz de çocuklarımızı öyle yetiştirmeye çalışıyoruz. "Teşekkür ederim, teşekkür ederim!" diyecek şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz. "Teşekkür ederim, teşekkür ederim!" diyecek şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz.

Bu teşekkürün Allahu Teâlâ hazretlerinin her nimetinde olması lazım. Bu teşekkürün Allahu Teâlâ hazretlerinin her nimetinde olması lazım.

"Elhamdülillah! Çok şükür yâ Rabbi ki bana sıhhat, âfiyet, huzur, sağlık,"Elhamdülillah! Çok şükür yâ Rabbi ki bana sıhhat, âfiyet, huzur, sağlık, hayırlı evlat, güzel iş, temiz kazanç verdin...hayırlı evlat, güzel iş, temiz kazanç verdin... Elhamdülillah! Dünyanın güzel bir yerinde yaşıyorum.Elhamdülillah! Dünyanın güzel bir yerinde yaşıyorum. Elhamdülillah! Sulh ve sükûn içindeyim..." gibiElhamdülillah! Sulh ve sükûn içindeyim..." gibi Binlerce, milyonlarca, milyarlarca nimetin içindeyiz.Binlerce, milyonlarca, milyarlarca nimetin içindeyiz. Bunlara hamd etmemiz, şükretmemiz, bunların nimet olduğunu bilmemiz ve gönderenineBunlara hamd etmemiz, şükretmemiz, bunların nimet olduğunu bilmemiz ve gönderenine teşekkür etmemiz gerektiğini bilmemiz lazım!teşekkür etmemiz gerektiğini bilmemiz lazım! Bu bir... Bu bir...

İkincisi; bazen de sıkıcı olaylar başımıza geliyor. Mesela, hastalık gibi.İkincisi; bazen de sıkıcı olaylar başımıza geliyor. Mesela, hastalık gibi. Hastalık sıkıcı bir olay olmakla beraber, sonuç itibariyle insana büyük sevap kazandırdığı içinHastalık sıkıcı bir olay olmakla beraber, sonuç itibariyle insana büyük sevap kazandırdığı için aslında o da bir sevap kaynağı, mükâfat kaynağı... aslında o da bir sevap kaynağı, mükâfat kaynağı...

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki: "İnsanlar,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki:

"İnsanlar,
hasta olan insanların ne kadar büyük mükâfatlara nail olduğunu,hasta olan insanların ne kadar büyük mükâfatlara nail olduğunu, ne kadar büyük dereceler kazandığını,ne kadar büyük dereceler kazandığını, âhirette ne kadar yüksek mertebeler bulacağını bilselerdi,âhirette ne kadar yüksek mertebeler bulacağını bilselerdi, doğrusu sıhhatli olmayı değil de hasta olmayı temenni bile ederlerdi." doğrusu sıhhatli olmayı değil de hasta olmayı temenni bile ederlerdi."

Hasta olmayı temenni etmek yok. ÇünküHasta olmayı temenni etmek yok. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri, nimetleriAllahu Teâlâ hazretleri, nimetleri insana sağlıklı iken de verebilir. Cennetin nimetlerini sağlıklı iken de bir insaninsana sağlıklı iken de verebilir. Cennetin nimetlerini sağlıklı iken de bir insan kazanabilir. Biz hem sağlığı hem de cenneti isteriz. kazanabilir. Biz hem sağlığı hem de cenneti isteriz.

Fakat bazen insanın başına hastalık geliyor, o zaman ne yapması lazım? Fakat bazen insanın başına hastalık geliyor, o zaman ne yapması lazım?

Sabretmesi, şikâyet etmemesi, dikkat etmesi lazım.Sabretmesi, şikâyet etmemesi, dikkat etmesi lazım. Konuşmasına, duygularına hâkim olması lazım. Sabrederek sevap kazanması lazım. Konuşmasına, duygularına hâkim olması lazım. Sabrederek sevap kazanması lazım.

Demek ki mü'minin iki tane büyük sevap kaynağı var:Demek ki mü'minin iki tane büyük sevap kaynağı var: Şükrederek sevap kazanmakŞükrederek sevap kazanmak Bir...Bir... Nimetler geldiği zaman, nimetleri düşündüğü zaman, nimetlere erdiği zaman şükretmek.Nimetler geldiği zaman, nimetleri düşündüğü zaman, nimetlere erdiği zaman şükretmek. İkincisi de belalara, musibetlere, hastalıklara, sıkıntılara uğradığı zaman sabretmek. İkincisi de belalara, musibetlere, hastalıklara, sıkıntılara uğradığı zaman sabretmek.

Eyyüb aleyhisselam'ın sabrını Kur'ân-ı Kerîm methediyor.Eyyüb aleyhisselam'ın sabrını Kur'ân-ı Kerîm methediyor. Peygamber Efendimiz'in nasıl sıkıntılara uğradığını, sabrettiğini, sebat ettiğini,Peygamber Efendimiz'in nasıl sıkıntılara uğradığını, sabrettiğini, sebat ettiğini, çalıştığını, gayret ettiğini biliyoruz.çalıştığını, gayret ettiğini biliyoruz. Ne kadar onu üzdüklerini müşriklerin, hatta öldürmeye kastettiklerini biliyoruzNe kadar onu üzdüklerini müşriklerin, hatta öldürmeye kastettiklerini biliyoruz Kendi doğduğu sevgili beldesini terk etmek, hicret ermek zorunda bıraktıklarını biliyoruz. Kendi doğduğu sevgili beldesini terk etmek, hicret ermek zorunda bıraktıklarını biliyoruz.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, hicret ettiği yerde de onu cezalandırmakBütün bunlar yetmiyormuş gibi, hicret ettiği yerde de onu cezalandırmak veya onun başlattığı nurlu hareketi söndürmek,veya onun başlattığı nurlu hareketi söndürmek, Allah'ın nurunu söndürmek için nasıl ordu toplayıp da Medine'ye gittiklerini biliyoruz. Allah'ın nurunu söndürmek için nasıl ordu toplayıp da Medine'ye gittiklerini biliyoruz.

Bütün bunlara Peygamber Efendimiz'in nasıl ömrü boyunca sabrettiğini,Bütün bunlara Peygamber Efendimiz'in nasıl ömrü boyunca sabrettiğini, nasıl mütevâzı bir hayat sürdüğünü…nasıl mütevâzı bir hayat sürdüğünü… Bugünkü insanlarımızla mukayese edecek olursak; hani şuBugünkü insanlarımızla mukayese edecek olursak; hani şu köydeki veya gecekondudaki fakir dediğimiz vatandaşlarımızın halleriyle mukayese edelimköydeki veya gecekondudaki fakir dediğimiz vatandaşlarımızın halleriyle mukayese edelim Doğrusu Peygamber Efendimiz'in bizzat Allah'ın en sevgili kulu olmasına rağmenDoğrusu Peygamber Efendimiz'in bizzat Allah'ın en sevgili kulu olmasına rağmen ve etrafındaki sahabe-i kirâmının -rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn-ve etrafındaki sahabe-i kirâmının -rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn- Allah'ın en sevgili, mübarek, sâlih, evliyâ kulları olmalarına rağmen,Allah'ın en sevgili, mübarek, sâlih, evliyâ kulları olmalarına rağmen, ne kadar sıkıntılar çektiğini okuyunca, hayretler içinde kalıyoruz. ne kadar sıkıntılar çektiğini okuyunca, hayretler içinde kalıyoruz.

Giyecekleri yok, yiyecekleri yok, aç kalıyorlar,Giyecekleri yok, yiyecekleri yok, aç kalıyorlar, sabrediyorlar... Ama Allah'a karşı ibadetlerinde, kulluklarında mükemmel bir çizgiyisabrediyorlar... Ama Allah'a karşı ibadetlerinde, kulluklarında mükemmel bir çizgiyi asla bozmuyorlar. Bizim için örnek insanlar, parmakla gösterilecek, peşlerinden gidilecek,asla bozmuyorlar. Bizim için örnek insanlar, parmakla gösterilecek, peşlerinden gidilecek, yollarına uyulacak insanlar oluyorlar. Ümmetin en yüksek tabakasını teşkil ediyorlar. yollarına uyulacak insanlar oluyorlar. Ümmetin en yüksek tabakasını teşkil ediyorlar.

Demek ki sabretmekle de insan sevap kazanır ve hattaDemek ki sabretmekle de insan sevap kazanır ve hatta sabırla insan daha çabuk olgunlaşır. Tasavvufta da öyledir.sabırla insan daha çabuk olgunlaşır. Tasavvufta da öyledir. Sabırla olan gelişme,Sabırla olan gelişme, nimetler içinde olan gelişmeden çok daha fazladır, hızlıdır ve çok daha kesindir.nimetler içinde olan gelişmeden çok daha fazladır, hızlıdır ve çok daha kesindir. O bakımdan sabır da insanın bir derece kazanma sebebidir. O bakımdan sabır da insanın bir derece kazanma sebebidir.

Şimdi çevremizdeki olayları,Şimdi çevremizdeki olayları, bir mü'min gözüyle inceleyecek olursak,bir mü'min gözüyle inceleyecek olursak, bu olayların esas itibariyle Allah'ın bir imtihanı olduğunu biliyoruz da.bu olayların esas itibariyle Allah'ın bir imtihanı olduğunu biliyoruz da. Yalnız bazen bu olayların bir ceza olarak geldiği de kesin, şeksiz şüphesiz bir hakikat...Yalnız bazen bu olayların bir ceza olarak geldiği de kesin, şeksiz şüphesiz bir hakikat... Mesela, Firavun'un başına gelen olay,Mesela, Firavun'un başına gelen olay, sonunda uğradığı ceza, onun tanrılık davasına kalkmasından kaynaklandığı kesin. sonunda uğradığı ceza, onun tanrılık davasına kalkmasından kaynaklandığı kesin.

Nuh kavminin başına gelen tufan belası, cezası; Nuh aleyhisselam'a o kavminNuh kavminin başına gelen tufan belası, cezası; Nuh aleyhisselam'a o kavmin âsî olması, söz dinlememesi… Nuh aleyhisselam'a kötü gözle bakması, onunla alay etmesiâsî olması, söz dinlememesi… Nuh aleyhisselam'a kötü gözle bakması, onunla alay etmesi ciddiye almamasının sonucunda Allahu Teâlâ hazretleri tufanla cezalandırmış. ciddiye almamasının sonucunda Allahu Teâlâ hazretleri tufanla cezalandırmış.

Âd kavminin, Semûd kavminin cezalarını biliyoruz.Âd kavminin, Semûd kavminin cezalarını biliyoruz. Allah'ın bazen bazı insanlara, kâfirliği dolayısıyla,Allah'ın bazen bazı insanlara, kâfirliği dolayısıyla, kâfir olduğu için nasıl yıldırımlar yağdırdığını,kâfir olduğu için nasıl yıldırımlar yağdırdığını, tepelediğini, kahrettiğini, mahvettiğini biliyoruz. tepelediğini, kahrettiğini, mahvettiğini biliyoruz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e ezâ, cefâ edenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e ezâ, cefâ eden müşriklerin, sonunda nasıl cezalarını ve belalarını bulduklarını biliyoruz. müşriklerin, sonunda nasıl cezalarını ve belalarını bulduklarını biliyoruz.

Demek ki dünyadaki olayların bir kısmı da Allah'ınDemek ki dünyadaki olayların bir kısmı da Allah'ın belası ve cezası olarak;belası ve cezası olarak; kulun işledikleri çirkinliklerin karşılığında,kulun işledikleri çirkinliklerin karşılığında, kendi başına ördüğü çorap olarak geldiği de muhakkak... kendi başına ördüğü çorap olarak geldiği de muhakkak...

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîflerinde buyuruyor ki: Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîflerinde buyuruyor ki:

İnne'r-racüle le-yuhramü'r-rizka bi'z-zenbi yusîbuhû.İnne'r-racüle le-yuhramü'r-rizka bi'z-zenbi yusîbuhû. "Kişi bazen işlediği, bulaştığı bir günahtan dolayı rızkından mahrum kılınır." "Kişi bazen işlediği, bulaştığı bir günahtan dolayı rızkından mahrum kılınır."

Rızkından mahrum olur. Neden? Rızkından mahrum olur. Neden?

"Günah işledin ey kulum, onun için ben senin rızkını şimdi ceza olarak kesiyorum;"Günah işledin ey kulum, onun için ben senin rızkını şimdi ceza olarak kesiyorum; mahrum ol da anla bakalım o günahı işlemeninmahrum ol da anla bakalım o günahı işlemenin ne kadar fena olduğunu!.." der gibi bir ilâhî cezaya uğrayabiliyor. ne kadar fena olduğunu!.." der gibi bir ilâhî cezaya uğrayabiliyor.

Hayatımızdaki olayları da biz şöyle bir ibret gözüyle,Hayatımızdaki olayları da biz şöyle bir ibret gözüyle, hikmetli bir insan bakışıyla,hikmetli bir insan bakışıyla, bilge bir insan bakışıyla inceleyecek olursak,bilge bir insan bakışıyla inceleyecek olursak, çevremizdeki insanların başına gelen olayları daima görürüz.çevremizdeki insanların başına gelen olayları daima görürüz. Deriz ki mesela; Deriz ki mesela;

Falanca adamın başına bir şey geldiği zaman, komşumuzdan veya gazetelerde okuduğumuz bir olaydan,Falanca adamın başına bir şey geldiği zaman, komşumuzdan veya gazetelerde okuduğumuz bir olaydan, "Bak ettiğini buldu işte, gördün mü?" "Bak ettiğini buldu işte, gördün mü?"

"Çalma kapısını, çalarlar kapını!" derler "Çalma kapısını, çalarlar kapını!" derler

"İşte bak belasını, cezasını çekti."İşte bak belasını, cezasını çekti. İlâhî adalet tecellî etti, sonunda o haksızlığı yapan belasını buldu." filan diyoruz. İlâhî adalet tecellî etti, sonunda o haksızlığı yapan belasını buldu." filan diyoruz.

Demek ki bazen olaylar da insanın kendisinin Allah'a karşı kulluğundaki kusurdan kaynaklanıyor. Demek ki bazen olaylar da insanın kendisinin Allah'a karşı kulluğundaki kusurdan kaynaklanıyor.

O halde bizim ne yapmamız gerekiyor? O halde bizim ne yapmamız gerekiyor?

Eğer kusurlu bir halimiz varsa,Eğer kusurlu bir halimiz varsa, kendimizin kendimizi kontrol etmesi gerekiyor.kendimizin kendimizi kontrol etmesi gerekiyor. Buna otokontrol veya kendi kendisini kritik etmesi, tenkit etmesiBuna otokontrol veya kendi kendisini kritik etmesi, tenkit etmesi otokritik deniliyor. İnsanın kendi haline bakması ve kendisinin halini değerlendirmesi... otokritik deniliyor. İnsanın kendi haline bakması ve kendisinin halini değerlendirmesi...

Bu, çok normal olmayabilir. İnsanlar kendisi hakkında objektif düşünmeyebilirler.Bu, çok normal olmayabilir. İnsanlar kendisi hakkında objektif düşünmeyebilirler. Onun için genel olarak rûhî terbiyedeOnun için genel olarak rûhî terbiyede bir mürşid-i kâmile teslim olunuyor kibir mürşid-i kâmile teslim olunuyor ki nefsinin ayıplarını ona göstersinnefsinin ayıplarını ona göstersin ve onlardan dönmesini sağlasın. Çünkü dışarıdan bakan, heleve onlardan dönmesini sağlasın. Çünkü dışarıdan bakan, hele bu konuda derin uzman olan bir insan,bu konuda derin uzman olan bir insan, bu olayları daha iyi bildiği için;bu olayları daha iyi bildiği için; nefsin oyunlarını, hilelerini, şeytanın hilelerini bildiği içinnefsin oyunlarını, hilelerini, şeytanın hilelerini bildiği için daha güzel tavsiyelerde bulunur.daha güzel tavsiyelerde bulunur. En iyi [yol] böyle bir mürebbîye,En iyi [yol] böyle bir mürebbîye, bir büyük muallime, bir mürşid-i kâmile bir büyük muallime, bir mürşid-i kâmile teslim olmaktır, diye söylemiştir kitaplarımız. teslim olmaktır, diye söylemiştir kitaplarımız.

Teknik Üniversite'de okumuş olan tanıdığımız bir profesör tasavvufa nasıl intisap etmiş:Teknik Üniversite'de okumuş olan tanıdığımız bir profesör tasavvufa nasıl intisap etmiş: İlkönce Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin -kaddesallâhu sırrahû'lazîz-İlkönce Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin -kaddesallâhu sırrahû'lazîz- Mesnevî tercemesini okumaya başlamış maarif klasikleri arasında çıkan.Mesnevî tercemesini okumaya başlamış maarif klasikleri arasında çıkan. Orada bir noktaya gelmiş, Mevlânâ hazretleri Mesnevî'de diyor ki: Orada bir noktaya gelmiş, Mevlânâ hazretleri Mesnevî'de diyor ki:

"Azîzim, ey müslüman! Eğer aklın varsa, bir mürşid-i kâmilin eteğine yapış!" "Azîzim, ey müslüman! Eğer aklın varsa, bir mürşid-i kâmilin eteğine yapış!"

Onun üzerine bunu kendisine de bir nasihat olarak kabul etmiş,Onun üzerine bunu kendisine de bir nasihat olarak kabul etmiş, etrafındaki insanlara soruşturmuş, bir mürşid-i kâmil aramış. Araştırmışetrafındaki insanlara soruşturmuş, bir mürşid-i kâmil aramış. Araştırmış ve sonundave sonunda Abdülaziz [Bekkine] Kazânî Hocamız'aAbdülaziz [Bekkine] Kazânî Hocamız'a selefimize intisap etmiş diye, kendisinin ağzından dinlemiştim. selefimize intisap etmiş diye, kendisinin ağzından dinlemiştim.

İnsanın kendi kusurlarını görmesi de çok büyük bir fazilettir.İnsanın kendi kusurlarını görmesi de çok büyük bir fazilettir. "Kişi noksanını görmek gibi irfan olmaz.""Kişi noksanını görmek gibi irfan olmaz." İrfanın yüksek bir derecesidir, amaİrfanın yüksek bir derecesidir, ama bu dereceye herkes eremiyor. Çocuk kendi kusurunu göremez, hatada ısrar eder.bu dereceye herkes eremiyor. Çocuk kendi kusurunu göremez, hatada ısrar eder. Basit bir insan da kusurunu göremez, inat eder.Basit bir insan da kusurunu göremez, inat eder. O halde onlara yukarıdan, biraz daha otoriterO halde onlara yukarıdan, biraz daha otoriter bir kaynaktan, hatalarını, kusurlarını göstermek lazım geliyor. bir kaynaktan, hatalarını, kusurlarını göstermek lazım geliyor.

İnsan hatasını görecek, ne yapacak? İnsan hatasını görecek, ne yapacak?

Hatasını görünce tevbe edecek, istiğfar edecek. Hatasını görünce tevbe edecek, istiğfar edecek.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîflerinde buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîflerinde buyuruyor ki:

"Ben peygamberken,"Ben peygamberken, Allah beni çok yüksek mevkiye çıkartmışken, gelmiş gelecekAllah beni çok yüksek mevkiye çıkartmışken, gelmiş gelecek günahlarım olsa bile, olacak olsa bile onları affettiğinigünahlarım olsa bile, olacak olsa bile onları affettiğini Fetih sûresinde bildirmişken, ben dahi günde yetmiş defa, yüz defaFetih sûresinde bildirmişken, ben dahi günde yetmiş defa, yüz defa Allah'tan tevbe ve istiğfar ediyorum, affımı, mağfiretimi diliyorum." diyor. Allah'tan tevbe ve istiğfar ediyorum, affımı, mağfiretimi diliyorum." diyor.

Peygamberler günah işler mi? İşlemez.Peygamberler günah işler mi?

İşlemez.
Peygamberliğin vasıflarından birisidir,Peygamberliğin vasıflarından birisidir, peygamberler günah işlemekten korunmuşlardır. Allah'ın sevgili kullarıdır, günah işlemezler. peygamberler günah işlemekten korunmuşlardır. Allah'ın sevgili kullarıdır, günah işlemezler.

Peygamberimiz niye tevbe ve istiğfar ediyor? Peygamberimiz niye tevbe ve istiğfar ediyor?

Her yüksek makamın da,Her yüksek makamın da, o makamın yüksekliğiyle mütenâsib âdâbı vardır. Allah'a en yakın kul olano makamın yüksekliğiyle mütenâsib âdâbı vardır. Allah'a en yakın kul olan Peygamber-i Zîşân sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in de Peygamber-i Zîşân sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in de

Kâbe kavseyni ev ednâ makamının da bir edebi var,Kâbe kavseyni ev ednâ makamının da bir edebi var, riâyet ettiği yüksek edepler var.riâyet ettiği yüksek edepler var. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de Miraç olayı anlatılırken; Mâ zâğa'l-basaru ve mâ tağâ. buyruluyor. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de Miraç olayı anlatılırken;

Mâ zâğa'l-basaru ve mâ tağâ. buyruluyor.

Peygamber Efendimiz'in Allahu Teâlâ hazretlerinin huzûr-u izzetine Peygamber Efendimiz'in Allahu Teâlâ hazretlerinin huzûr-u izzetine vâsıl olduğu, kabul olunduğu zaman, ne kadar güzel bir edeple hareket ettiğini,vâsıl olduğu, kabul olunduğu zaman, ne kadar güzel bir edeple hareket ettiğini, Allah'ın nasıl sevgisini kazandığını bu âyet-i kerîme bildiriyor. Demek kiAllah'ın nasıl sevgisini kazandığını bu âyet-i kerîme bildiriyor. Demek ki her yüksek makamın edebi olduğu için o kendi edebine göre düşünüyor. Çok mütevâzı olduğundan; her yüksek makamın edebi olduğu için o kendi edebine göre düşünüyor. Çok mütevâzı olduğundan;

"Yâ Rabbi! Sana hakkıyla ibadet edemedim!" buyurduğu da rivayet ediliyor. "Yâ Rabbi! Sana hakkıyla ibadet edemedim!" buyurduğu da rivayet ediliyor.

Hiç bir kul Allah'a hakkıyla ibadet edemez. ÇünküHiç bir kul Allah'a hakkıyla ibadet edemez. Çünkü her şeyimiz Allah'tan olduğu içinher şeyimiz Allah'tan olduğu için her an ibadet halinde olmamız lazım.her an ibadet halinde olmamız lazım. Her an ibadet ve taatte bulunmak da kolay değil... Her an ibadet ve taatte bulunmak da kolay değil...

İbadeti kaliteli yapmak da kolay değil.İbadeti kaliteli yapmak da kolay değil. Ne kadar kaliteli yapılsa daNe kadar kaliteli yapılsa da ufak tefek birtakım beşer olduğu içinufak tefek birtakım beşer olduğu için en yüksek kaliteye göre biraz eksiklikler olabileceğinden, Peygamber Efendimiz dahien yüksek kaliteye göre biraz eksiklikler olabileceğinden, Peygamber Efendimiz dahi günde yetmiş defa, yüz defa istiğfar ettiğini bildiriyor. günde yetmiş defa, yüz defa istiğfar ettiğini bildiriyor.

Bu ne demek? Bu ne demek?

"Ben peygamberken"Ben peygamberken böyle yapıyorum, siz de bu edebe riayet eyleyin!böyle yapıyorum, siz de bu edebe riayet eyleyin! Kendinizi kontrol edin, Allah'tan af dileyin!" demek. Kendinizi kontrol edin, Allah'tan af dileyin!" demek.

İnsan tevbe ve istiğfar edince, Allah'tan af dileyince,İnsan tevbe ve istiğfar edince, Allah'tan af dileyince, Allah affediyor. Hatta bir müjdeli hadîs-i şerîf var: Allah affediyor. Hatta bir müjdeli hadîs-i şerîf var:

"Bir kul hatasını anlasa,"Bir kul hatasını anlasa, Allahu Teâlâ hazretlerine karşı yaptığı işin doğru olmadığını sezse,Allahu Teâlâ hazretlerine karşı yaptığı işin doğru olmadığını sezse, içine pişmanlık,içine pişmanlık, kalbine bir yanma düşse; ‘Ah, ben niye bu işi yaptım?kalbine bir yanma düşse; ‘Ah, ben niye bu işi yaptım? Allah'ın hoşuna gitmeyecek,Allah'ın hoşuna gitmeyecek, hatalı olan, günah olan bir işi yaptım...' diyehatalı olan, günah olan bir işi yaptım...' diye içine pişmanlığın ateşiiçine pişmanlığın ateşi düştüğü zaman,düştüğü zaman, acısını gönlünde hissetmeye başladığı zaman,acısını gönlünde hissetmeye başladığı zaman, daha diline getirip de, ‘Affet beni Allah'ım!..daha diline getirip de, ‘Affet beni Allah'ım!.. Estağfirullah el-azîm...' diye diliyle söylemeden, Allah onu affeder." buyuruluyor. Estağfirullah el-azîm...' diye diliyle söylemeden, Allah onu affeder." buyuruluyor.

Biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri insanların gönüllerine bakıyor.Biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri insanların gönüllerine bakıyor. Gönüllerinden geçen duyguları da biliyorGönüllerinden geçen duyguları da biliyor ve onlara göre, niyetlere göre insanı değerlendiriyor.ve onlara göre, niyetlere göre insanı değerlendiriyor. Demek kiDemek ki ilk önceilk önce hatalı olup olmadığımızı devamlı kontrol altında tutmalı ve uyanık bir müslüman olmalıyız.hatalı olup olmadığımızı devamlı kontrol altında tutmalı ve uyanık bir müslüman olmalıyız. Hatamız varsa,Hatamız varsa, derhal dönmeliyiz. Dönmeye Arapça'da tevbe deniliyor. derhal dönmeliyiz. Dönmeye Arapça'da tevbe deniliyor.

Affımızı, mağfiretimizi istemeliyiz.Affımızı, mağfiretimizi istemeliyiz. Ona da istiğfar deniliyor.Ona da istiğfar deniliyor. Ondan sonra kendimizi düzeltipOndan sonra kendimizi düzeltip iyi bir kul olmaya gayret etmeliyiz. iyi bir kul olmaya gayret etmeliyiz.

Tevbenin ne kadar güzel olduğunu,Tevbenin ne kadar güzel olduğunu, ne kadar tesirli olduğunu gösterenne kadar tesirli olduğunu gösteren İmam Beyhakî'ninİmam Beyhakî'nin Enes radıyallâhu anh'ten rivayet etmiş olduğu bir başka hadîs-i şerîf var.Enes radıyallâhu anh'ten rivayet etmiş olduğu bir başka hadîs-i şerîf var. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

İnnallâhe teâlâ yekûlu:İnnallâhe teâlâ yekûlu: "Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki:"Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: " İnnî le-ehimmü ehli'l-ardı azâben." İnnî le-ehimmü ehli'l-ardı azâben. "Ben yeryüzündeki ahaliye, insanoğluna, yaptıkları kusurlardan dolayı azap etmeye davranıyorum,"Ben yeryüzündeki ahaliye, insanoğluna, yaptıkları kusurlardan dolayı azap etmeye davranıyorum, himmet ediyorum, öyle bir şeyi düşünüyorum.himmet ediyorum, öyle bir şeyi düşünüyorum. " Fe-izâ nazartü ilâ ummâri büyûtî." Fe-izâ nazartü ilâ ummâri büyûtî. "Benim mescitlerimin"Benim mescitlerimin müdâvimlerini,müdâvimlerini, onları mânevî bakımdan imar edenonları mânevî bakımdan imar eden âbidleri,âbidleri, ibadet ehli halis muhlis müslümanları gördüğüm zaman…ibadet ehli halis muhlis müslümanları gördüğüm zaman… " Ve'l-mütehâbbîne fiyye." Ve'l-mütehâbbîne fiyye. "Benim için birbirleriyle samimi dostluk kuran mü'minleri,"Benim için birbirleriyle samimi dostluk kuran mü'minleri, o sıcak kardeşlik duygusu içinde gördüğüm zaman…o sıcak kardeşlik duygusu içinde gördüğüm zaman… " Ve'l-müstağfirîne bi'l-eshâr." Ve'l-müstağfirîne bi'l-eshâr. "Gecenin sonlarında, seher vakitlerinde, herkes uykuda iken uykusunu bölüp kalkıp"Gecenin sonlarında, seher vakitlerinde, herkes uykuda iken uykusunu bölüp kalkıp abdest alıp daabdest alıp da ‘Aman yâ Rabbi!' deyip gözyaşı döküp, tevbe ve istiğfar edenleri gördüğüm zaman...‘Aman yâ Rabbi!' deyip gözyaşı döküp, tevbe ve istiğfar edenleri gördüğüm zaman... " Saraftü azâbî anhüm." Saraftü azâbî anhüm. "O düşündüğüm azabı onlardan kaldırıyorum, onlara azap etmiyorum."O düşündüğüm azabı onlardan kaldırıyorum, onlara azap etmiyorum. Azap etmeyi düşündüğüm halde, bu iyi insanları görünce vazgeçiyorum." buyuruyor. Azap etmeyi düşündüğüm halde, bu iyi insanları görünce vazgeçiyorum." buyuruyor.

Gericilik diyorlar,Gericilik diyorlar, müslümanları bazı şekillerdemüslümanları bazı şekillerde kötü göstermeye çalışıyorlar,kötü göstermeye çalışıyorlar, karalıyorlar, aleyhinde yazıyorlar, çiziyorlar; amakaralıyorlar, aleyhinde yazıyorlar, çiziyorlar; ama işin aslında,işin aslında, dünyada insanların azap görmemesi,dünyada insanların azap görmemesi, huzur içinde yaşamasının mânevî sebebi,huzur içinde yaşamasının mânevî sebebi, o mescitlerdeki mübarek ibadet eden insanlar,o mescitlerdeki mübarek ibadet eden insanlar, o samimi birbirlerini seven müslümanlar;o samimi birbirlerini seven müslümanlar; o geceleri kalkıp da seccadesinde gözyaşı döküp, tesbih çekip, Allah diyeno geceleri kalkıp da seccadesinde gözyaşı döküp, tesbih çekip, Allah diyen âşık-ı sâdıklar...âşık-ı sâdıklar... Onların yüzü suyu hürmetineOnların yüzü suyu hürmetine sağlık ve âfiyet içinde insanlar yaşıyor da yine de dindarlara kızıyorlar,sağlık ve âfiyet içinde insanlar yaşıyor da yine de dindarlara kızıyorlar, dine kızıyorlar.dine kızıyorlar. Çeşitli ileri geri sözler söyleyenler olabiliyor. Çeşitli ileri geri sözler söyleyenler olabiliyor.

Bu ikinci hadîs-i şerîfeBu ikinci hadîs-i şerîfe çok dikkatle bir daha eğilelim:çok dikkatle bir daha eğilelim: Allahu Teâlâ hazretleri azap edecekkenAllahu Teâlâ hazretleri azap edecekken azabınıazabını kaldırıyor, yapmıyor.kaldırıyor, yapmıyor. Azap edecekken azap etmiyor,Azap edecekken azap etmiyor, kullarını bağışlıyor. kullarını bağışlıyor.

Kimler hürmetine? Kimler hürmetine?

Ummâri büyûtî.Ummâri büyûtî. "Benim evlerimi imar eden insanlar hürmetine..." diyor. "Benim evlerimi imar eden insanlar hürmetine..." diyor.

Allahu Teâlâ hazretleriAllahu Teâlâ hazretleri Allah'ın "büyûtî" "benim evlerim" dediği [yerler] nerelerdir? Allah'ın "büyûtî" "benim evlerim" dediği [yerler] nerelerdir?

Mescitlerdir.Mescitlerdir. Mescitler Allah'ın evleridir. Ne güzel!..Mescitler Allah'ın evleridir. Ne güzel!.. Biz mescide gittiğimiz zaman, ne güzel bir şey oluyor. Biz mescide gittiğimiz zaman, ne güzel bir şey oluyor.

Ne yapmış oluyoruz? Ne yapmış oluyoruz?

Allahu Teâlâ hazretlerini evinde ziyaret etmiş oluyoruz.Allahu Teâlâ hazretlerini evinde ziyaret etmiş oluyoruz. Ne kadar hoş bir şey!..Ne kadar hoş bir şey!.. İnsan sevdiği yüksek bir şahsiyetin konağının kapısına, sarayına gitse,İnsan sevdiği yüksek bir şahsiyetin konağının kapısına, sarayına gitse, kapıdan kabul olsa,kapıdan kabul olsa, huzura alınsa, ne kadar memnun olur…huzura alınsa, ne kadar memnun olur… Biz de Allahu Teâlâ hazretlerini, elhamdülillah, istediğimiz zaman ve en aşağı günde beş defa ziyaret ediyoruz.Biz de Allahu Teâlâ hazretlerini, elhamdülillah, istediğimiz zaman ve en aşağı günde beş defa ziyaret ediyoruz. Ezanlar okunup daEzanlar okunup da bir de bize davet oluyor.bir de bize davet oluyor. Hayye ale's-salâh!.. Hayye ale'l-felâh!.. diyeHayye ale's-salâh!.. Hayye ale'l-felâh!.. diye minarelerden müezzinlerle, hoparlörlerleminarelerden müezzinlerle, hoparlörlerle Allahu Teâlâ hazretleri bizi evine kendisi davet ediyor. Ne kadar büyük bir şeref. Allahu Teâlâ hazretleri bizi evine kendisi davet ediyor. Ne kadar büyük bir şeref.

O davet kaçırılır mı? O davet kaçırılır mı?

Allah kullarını evine davet ediyor: "Gelin bakın benim evime!" diyeAllah kullarını evine davet ediyor: "Gelin bakın benim evime!" diye kapılarını açıyor.kapılarını açıyor. Allahu Teâlâ hazretlerininAllahu Teâlâ hazretlerinin evleri ne kadar güzel ki kapılarında bekçiler yok,evleri ne kadar güzel ki kapılarında bekçiler yok, engellemeler yok,engellemeler yok, hüviyet kontrolları yok,hüviyet kontrolları yok, aramalar taramalar yok,aramalar taramalar yok, protokol yok...protokol yok... İnsan samimî olarak Allahu Teâlâ hazretlerinin evine gidiyor.İnsan samimî olarak Allahu Teâlâ hazretlerinin evine gidiyor. OradaOrada cân u gönülden Allahu Teâlâ hazretlerine, Rabbine ibadet ediyor. cân u gönülden Allahu Teâlâ hazretlerine, Rabbine ibadet ediyor.

Hadîs-i şerîfte ibadet edenler demiyor da ummâr diyor,Hadîs-i şerîfte ibadet edenler demiyor da ummâr diyor, mescitleri imar eden kişiler demiş oluyor.mescitleri imar eden kişiler demiş oluyor. Buradan anlıyoruz kiBuradan anlıyoruz ki mescitlerin mâmur, imarlı, şen olması, içinde cemaatin olmasından dolayıdır.mescitlerin mâmur, imarlı, şen olması, içinde cemaatin olmasından dolayıdır. Düşünelim kiDüşünelim ki çok basit yapılmış bir çadır, baraka veya çardak bir mescit...çok basit yapılmış bir çadır, baraka veya çardak bir mescit... Öyle düşünelim.Öyle düşünelim. Köylü çok fakir olduğundan,Köylü çok fakir olduğundan, kendisine çok basit bir çardak yapmış, mescit olarak orayı kullanıyor;kendisine çok basit bir çardak yapmış, mescit olarak orayı kullanıyor; ama içinde cemaati çoksa,ama içinde cemaati çoksa, o zaman orası mâmur oluyor. Yani bakımlı, imarlı,o zaman orası mâmur oluyor. Yani bakımlı, imarlı, süslü, ziynetli oluyor. Neden Cemaat var,süslü, ziynetli oluyor.

Neden

Cemaat var,
cemaat onu ziynetlendiriyor, mâmure haline getiriyor. Bu çok önemli bir şey... cemaat onu ziynetlendiriyor, mâmure haline getiriyor. Bu çok önemli bir şey...

Allah'ın mescitlerine gidilmediği zaman da mescitler harap olmuş oluyor. İsterseAllah'ın mescitlerine gidilmediği zaman da mescitler harap olmuş oluyor. İsterse betondan yapılmış,betondan yapılmış, duvarları nakışlarla, altın yaldızlarla süslenmiş olsun...duvarları nakışlarla, altın yaldızlarla süslenmiş olsun... İyi güzel, kapısı gayet güzel, kıymetli bir ceviz tahtadan oyulmuş,İyi güzel, kapısı gayet güzel, kıymetli bir ceviz tahtadan oyulmuş, minberi çok kıymetli; ama içinde hiç insan yok...minberi çok kıymetli; ama içinde hiç insan yok... Demek ki bu cami ne kadar mâmur gibi görünse maddetenDemek ki bu cami ne kadar mâmur gibi görünse maddeten aslında harabedir. Neden? İçinde cemaat yok.aslında harabedir.

Neden?

İçinde cemaat yok.
O halde, semtimizdeki camileri harabe haline getirmek vebalini de yüklenmeyelim! O halde, semtimizdeki camileri harabe haline getirmek vebalini de yüklenmeyelim!

SenSen evinde namaz kıldığın zaman,evinde namaz kıldığın zaman, camiye gitmediğin zaman, o camiyi âdetâ harap etmiş, yerle bir etmiş oluyorsun.camiye gitmediğin zaman, o camiyi âdetâ harap etmiş, yerle bir etmiş oluyorsun. Çünkü içinde namaz kılan insan olmuyor.Çünkü içinde namaz kılan insan olmuyor. Sen ona gittiğin zaman, o camiyi imar etmiş, bakımlı hale getirmiş,Sen ona gittiğin zaman, o camiyi imar etmiş, bakımlı hale getirmiş, süslü ziynetli hale getirmiş oluyorsun.süslü ziynetli hale getirmiş oluyorsun. Tabi bu,Tabi bu, bizim içimizde ibadethâne sevgisi olmasına bağlı...bizim içimizde ibadethâne sevgisi olmasına bağlı... Ve bir insanın gönlünde ibadethâne sevgisi varsa,Ve bir insanın gönlünde ibadethâne sevgisi varsa, ibadetini gidip camide yapma aşkı ve şevki varsa,ibadetini gidip camide yapma aşkı ve şevki varsa, onun hakkında çok müjdeli hadîs-i şerîfler var. onun hakkında çok müjdeli hadîs-i şerîfler var.

Allahu Teâlâ hazretleri öyleAllahu Teâlâ hazretleri öyle mescit âşıklarına,mescit âşıklarına, ibadet âşıklarına,ibadet âşıklarına, kıyamet gününde Arş-ı âlâsının gölgesinde nurdan minberler verecek,kıyamet gününde Arş-ı âlâsının gölgesinde nurdan minberler verecek, orada oturtacak,orada oturtacak, mahşer gününün sıkıntılarına onlar uğramayacaklar.mahşer gününün sıkıntılarına onlar uğramayacaklar. O halde öyle insanlar olmaya gayret edelim.O halde öyle insanlar olmaya gayret edelim. Çevremizdeki mescitleri mâmur tutalım,Çevremizdeki mescitleri mâmur tutalım, harabe haline getirmeyelim! cemaatsiz bırakmak sûretiyle... harabe haline getirmeyelim! cemaatsiz bırakmak sûretiyle...

Allah'ın sevdiği kimselerin ikincisi kimlermiş ki onların hürmetine azabıAllah'ın sevdiği kimselerin ikincisi kimlermiş ki onların hürmetine azabı çekiyor, kaldırıyor, yapmıyor: çekiyor, kaldırıyor, yapmıyor:

el-Mütehâbbîne fiyye.el-Mütehâbbîne fiyye. "Benim için birbirleriyle muhabbet eden,"Benim için birbirleriyle muhabbet eden, birbirleriyle arkadaş ve dost olan kişileri gördüğüm zaman, azaptan vazgeçerim." buyuruyor. birbirleriyle arkadaş ve dost olan kişileri gördüğüm zaman, azaptan vazgeçerim." buyuruyor.

Bu nedir? Bu nedir?

Bu da o kadar önemli bir şey ki biz müslümanlar,Bu da o kadar önemli bir şey ki biz müslümanlar, o kadar kolaydan Allah'ın rızasını kazanabiliriz kio kadar kolaydan Allah'ın rızasını kazanabiliriz ki o kadar büyük sevapları kolaylıkla alabiliriz kio kadar büyük sevapları kolaylıkla alabiliriz ki o kadar yüksek makamlara kolaylıkla çıkabiliriz ki... o kadar yüksek makamlara kolaylıkla çıkabiliriz ki...

Ama dinimizin inceliklerini bilsek, İslâm'ı doğru tanısak. Ama dinimizin inceliklerini bilsek, İslâm'ı doğru tanısak.

İslâm'ı biz de doğru tanımıyoruz.İslâm'ı biz de doğru tanımıyoruz. İslâm'ı biz doğru tanımayınca, çevremizde İslâm'dan uzak yaşayan insanlar da tanımadığından,İslâm'ı biz doğru tanımayınca, çevremizde İslâm'dan uzak yaşayan insanlar da tanımadığından, İslâm'a düşman gözüyle bakıyor, İslâm'ı kötü görüyor. İslâm'a düşman gözüyle bakıyor, İslâm'ı kötü görüyor.

Aslında Avrupalılar'ın içinde,Aslında Avrupalılar'ın içinde, sadece Avrupalı değil, Amerikalı, Asyalı, Kanadalı, Hintli, Japon,sadece Avrupalı değil, Amerikalı, Asyalı, Kanadalı, Hintli, Japon, dünyanın her yerindeki gayrimüslim olan,dünyanın her yerindeki gayrimüslim olan, İslâm'la henüz müşerref olmamış insanlar,İslâm'la henüz müşerref olmamış insanlar, İslâm'ı inceledikleri zaman İslâm'a hayran kalıyorlar. İslâm'ı inceledikleri zaman İslâm'a hayran kalıyorlar.

Meşhur filozof Voltaire var.Meşhur filozof Voltaire var. O, Peygamber Efendimiz'i, dinimizi nasıl methetmiş.O, Peygamber Efendimiz'i, dinimizi nasıl methetmiş. Bir takım kitaplarda Avrupalı filozofların İslâm'ı nasıl methettiğiniBir takım kitaplarda Avrupalı filozofların İslâm'ı nasıl methettiğini ve bazılarının da yaşayanlarının dahive bazılarının da yaşayanlarının dahi nasıl sonunda inceleyip müslüman olduklarını biliyoruz. nasıl sonunda inceleyip müslüman olduklarını biliyoruz.

Ah şu İslâm'ın güzelliklerini biz de bilsek...Ah şu İslâm'ın güzelliklerini biz de bilsek... Babadan, dededen, ecdattan,Babadan, dededen, ecdattan, böyle soyca hep müslüman olarak gelmişböyle soyca hep müslüman olarak gelmiş bir sülalenin evladı olan, şu zamanda yaşayan, şu Müslümanlar,bir sülalenin evladı olan, şu zamanda yaşayan, şu Müslümanlar, ah elindeki cevherin kıymetini bilse!.. İslâm'ın ne kadar kıymetli olduğunu,ah elindeki cevherin kıymetini bilse!.. İslâm'ın ne kadar kıymetli olduğunu, içindeki güzel hükümleri bilse; başkalarına anlatsa da kimse İslâm'a düşman olmasa... içindeki güzel hükümleri bilse; başkalarına anlatsa da kimse İslâm'a düşman olmasa...

Ben gazetecilere, bazı yazarlara bakıyorum;Ben gazetecilere, bazı yazarlara bakıyorum; İslâm'ın bir iki meselesini hemen öneİslâm'ın bir iki meselesini hemen öne getirip İslâm'ı karalamaya, kötülemeye çalışıyorlar. Halbuki bu yanlış. getirip İslâm'ı karalamaya, kötülemeye çalışıyorlar. Halbuki bu yanlış.

"İşte cihat var!" "İşte cihat var!"

Peki, şimdi Sırplara karşı cihat etmeyelim mi? Peki, şimdi Sırplara karşı cihat etmeyelim mi?

Saldırıyor, evimizi yıkıyor, köyümüzü yıkıyor. Biz huzur içinde yaşayalım derken,Saldırıyor, evimizi yıkıyor, köyümüzü yıkıyor. Biz huzur içinde yaşayalım derken, saldırıyor. saldırıyor.

Buyur,Buyur, cihadın gereği ortaya çıkıyor. cihadın gereği ortaya çıkıyor.

"İslâm'da cihat olması fena..." "İslâm'da cihat olması fena..."

İyi ama cihat olmaması,İyi ama cihat olmaması, yeryüzünün fesada uğramasına sebep olur. Cihat elbette gerekli. yeryüzünün fesada uğramasına sebep olur. Cihat elbette gerekli.

Böyle yanlış şeylerle insan, çok güzel şeyleri de kötü gösterebilir.Böyle yanlış şeylerle insan, çok güzel şeyleri de kötü gösterebilir. MeselaMesela tıbbı ele alalım. Geçen gün düşündüm, aklıma geldi.tıbbı ele alalım. Geçen gün düşündüm, aklıma geldi. Ben şimdi elime kalemi alsam, güzelim tıbbı kötülemeye kalksam, desem ki; Ben şimdi elime kalemi alsam, güzelim tıbbı kötülemeye kalksam, desem ki;

"Aman efendim, bu doktorlar ne kadar fena insanlar!" "Aman efendim, bu doktorlar ne kadar fena insanlar!"

"Niye?" "Niye?"

"İğneleri alıyorlar, insanın eline, butlarına, kollarına hart batırıyorlar, kanlar çıkıyor."İğneleri alıyorlar, insanın eline, butlarına, kollarına hart batırıyorlar, kanlar çıkıyor. Ellerine keskin neşterleri alıyorlar, cart karnını yırtıyorlar.Ellerine keskin neşterleri alıyorlar, cart karnını yırtıyorlar. Kesiyorlar uzuvlarını...Kesiyorlar uzuvlarını... Aman bu doktorların yanına hiç yanaşmamak lazım!Aman bu doktorların yanına hiç yanaşmamak lazım! Hele insanlara bir takımHele insanlara bir takım haplar veriyorlar, şuruplar veriyorlar. İçiyorsun zehir gibi, ağzın berbat oluyor...haplar veriyorlar, şuruplar veriyorlar. İçiyorsun zehir gibi, ağzın berbat oluyor... Aman bu doktorlar ne fena!" desem, herkes gülmez mi? Aman bu doktorlar ne fena!" desem, herkes gülmez mi?

Güler. Güler.

Niye? Niye?

Çünkü,Çünkü, "Kardeşim, evet bunlar böyle, ama bunların hepsinin faydası var."Kardeşim, evet bunlar böyle, ama bunların hepsinin faydası var. Bunlar olmasa, vaziyet daha kötüye gidecek. Onun içinBunlar olmasa, vaziyet daha kötüye gidecek. Onun için tıbbın bu gibi tedbirlerini hoş gör, sen genel yapısıyla tıbba bak!" der. tıbbın bu gibi tedbirlerini hoş gör, sen genel yapısıyla tıbba bak!" der.

İşte bunun gibi, insanların da Müslümanlığa böyle bakması lazım. İşte bunun gibi, insanların da Müslümanlığa böyle bakması lazım.

Bu parantez içindeki konuyu nereden açtık? Bu parantez içindeki konuyu nereden açtık?

İslâm'da Allah, el-mütehâbbîne fiyye buyuruyor. Müslümanlarınİslâm'da Allah, el-mütehâbbîne fiyye buyuruyor. Müslümanların birbirlerini Allah için sevmesibirbirlerini Allah için sevmesi ne kadar kıymetli ki Allah azap edecekken, onlar hürmetine azaptan vazgeçiyor. ne kadar kıymetli ki Allah azap edecekken, onlar hürmetine azaptan vazgeçiyor.

Onun içinOnun için muhterem kardeşlerim!muhterem kardeşlerim! "İslâm sevgi dinidir." diye, bastıra bastıra söyleyebilirsiniz."İslâm sevgi dinidir." diye, bastıra bastıra söyleyebilirsiniz. Ve birbirinizi sevmek için biraz da adım atın lütfen!.. Birbirinize doğru adım atın,Ve birbirinizi sevmek için biraz da adım atın lütfen!.. Birbirinize doğru adım atın, kucaklaşın, birbirinizi sevin!.. kucaklaşın, birbirinizi sevin!..

Ben Türkiye'nin haline bakıyorum da ne kadar üzülüyorum bilseniz.Ben Türkiye'nin haline bakıyorum da ne kadar üzülüyorum bilseniz. İlerici-gerici diye bir ayırım, sünnî-alevî diye bir başka ayırım,İlerici-gerici diye bir ayırım, sünnî-alevî diye bir başka ayırım, Türk-Kürt diye bir başka ayırım, şöyle diye böyle diye bir başka ayırım... Türk-Kürt diye bir başka ayırım, şöyle diye böyle diye bir başka ayırım...

Ne lüzumu var? Ne lüzumu var?

Allah'ın birbirini seven insanlara bu kadar mükâfatlarıAllah'ın birbirini seven insanlara bu kadar mükâfatları verdiği dinimizde âşikâr iken,verdiği dinimizde âşikâr iken, birbirimizi sevmek, birbirimizle dost olmak, birbirimize iyilik yapmak varken,birbirimizi sevmek, birbirimizle dost olmak, birbirimize iyilik yapmak varken, bu düşmanlık niye? bu düşmanlık niye?

Dostluk varken, düşmanlık niye?Dostluk varken, düşmanlık niye? Saadet varken, mutsuzluk niye?Saadet varken, mutsuzluk niye? Huzur içinde yaşamak varken, kavga niye?Huzur içinde yaşamak varken, kavga niye? Sıhhatli yaşamak varken, birbirimizi yaralayıp, öldürüp, hapse girmek, kabre girmek niye? Sıhhatli yaşamak varken, birbirimizi yaralayıp, öldürüp, hapse girmek, kabre girmek niye?

İnsanların bunları anlaması lazım!.. İnsanların bunları anlaması lazım!..

Biraz da ben haklıyım galiba;Biraz da ben haklıyım galiba; kendimizi kusurlu görüyorum. Anlatamamışız İslâm'ın bu kadar güzel olduğunu.kendimizi kusurlu görüyorum. Anlatamamışız İslâm'ın bu kadar güzel olduğunu. Siz duyuyorsunuz bunları anlatın!Siz duyuyorsunuz bunları anlatın! el-Mütehâbbîne fiyye.el-Mütehâbbîne fiyye. "Benim için birbirlerini sevenler." diye Allah, o insanları da çok sevdiğini bildiriyor. "Benim için birbirlerini sevenler." diye Allah, o insanları da çok sevdiğini bildiriyor.

Hadîs-i şerîfte üçüncü olarak zikredilen: Hadîs-i şerîfte üçüncü olarak zikredilen:

Ve'l-müstağfirîne bi'l-eshâr.Ve'l-müstağfirîne bi'l-eshâr. "Seher vakitlerinde istiğfar eden insanlar." "Seher vakitlerinde istiğfar eden insanlar."

Tevbe ve istiğfâr etmekTevbe ve istiğfâr etmek her zaman olur; gece de olur, gündüz de olur; amaher zaman olur; gece de olur, gündüz de olur; ama seher vaktinde istiğfâr etmek diyorseher vaktinde istiğfâr etmek diyor bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz

Muhterem kardeşlerim!Muhterem kardeşlerim! Seher vakti, sahur vakti,Seher vakti, sahur vakti, yani gecenin sonu, henüz daha sabahın vakti girmeden, imsak kesilmeden önceki zaman,yani gecenin sonu, henüz daha sabahın vakti girmeden, imsak kesilmeden önceki zaman, kimlerin zamanıdır biliyor musunuz? kimlerin zamanıdır biliyor musunuz?

Âşık-ı sâdıkların zamanıdır.Âşık-ı sâdıkların zamanıdır. Çünkü o zaman herkes uykudadır,Çünkü o zaman herkes uykudadır, hiç kimsenin kimseden haberi yoktur.hiç kimsenin kimseden haberi yoktur. Riyâ, gösteriş yoktur. Şöhret âfetine bulaşmak yoktur.Riyâ, gösteriş yoktur. Şöhret âfetine bulaşmak yoktur. O zaman âşık-ı sâdıklar, Allah'ı seven o muhibb-i sâdıklar... O zaman âşık-ı sâdıklar, Allah'ı seven o muhibb-i sâdıklar...

Muhibb-i sâdık, âşık-ı sâdık olmakMuhibb-i sâdık, âşık-ı sâdık olmak İslâm'ın en yüksek mertebesidir.İslâm'ın en yüksek mertebesidir. Mutasavvıflar böyle söylüyor. Tasavvufta en yüksek mertebe aşk makamıdır.Mutasavvıflar böyle söylüyor. Tasavvufta en yüksek mertebe aşk makamıdır. O âşık-ı sâdıklar uykudan kalkıyorlar,O âşık-ı sâdıklar uykudan kalkıyorlar, seccadelerine oturuyorlar,seccadelerine oturuyorlar, tesbihleri ellerine alıyorlar,tesbihleri ellerine alıyorlar, Kur'ân-ı Kerîm'i okuyorlar,Kur'ân-ı Kerîm'i okuyorlar, Allah diyorlar, Lâ ilâhe illallâh diyorlar,Allah diyorlar, Lâ ilâhe illallâh diyorlar, göz yaşları döküyorlar, yalvarıyorlar, dua ediyorlar...göz yaşları döküyorlar, yalvarıyorlar, dua ediyorlar... Ne kadar güzel! Ne kadar güzel!

Âşık-ı sâdıklarınÂşık-ı sâdıkların Mevlâsıyla, mahbûb-u hakîkî olan Allahu Teâlâ hazretleriyle baş başa olduğu zaman... Mevlâsıyla, mahbûb-u hakîkî olan Allahu Teâlâ hazretleriyle baş başa olduğu zaman...

Allahu Teâlâ hazretleri, o mübarek vakitteAllahu Teâlâ hazretleri, o mübarek vakitte göğün kapılarını açıyor,göğün kapılarını açıyor, kendisi kullarına talip oluyor: kendisi kullarına talip oluyor:

"Ey kullarım!"Ey kullarım! Haydi bakalım, içinizde âşık-ı sâdık varsa,Haydi bakalım, içinizde âşık-ı sâdık varsa, uykusunu terk etsin, kalksın;uykusunu terk etsin, kalksın; benim divanıma gelsin, dursun, benden dilesin.benim divanıma gelsin, dursun, benden dilesin. İstediğini ben de ona vereyim!" diye, kendisinin talip olduğu zaman… İstediğini ben de ona vereyim!" diye, kendisinin talip olduğu zaman…

İşte bunu da hiç unutmayın! İşte bunu da hiç unutmayın!

Evet gündüz de ibadet olur.Evet gündüz de ibadet olur. Günde beş vakit ibadetin zamanları var. Ama gecenin ibadetinin hali ve tadı başkadır.Günde beş vakit ibadetin zamanları var. Ama gecenin ibadetinin hali ve tadı başkadır. Tatmayan bilmez.Tatmayan bilmez. Tadan da o zevkten dolayı, herhalde bir daha onu bırakmak istemez.Tadan da o zevkten dolayı, herhalde bir daha onu bırakmak istemez. Size,Size, gecelerinizi de böyle Allahu Teâlâ hazretlerini zikrederekgecelerinizi de böyle Allahu Teâlâ hazretlerini zikrederek ibadet etmeyi tavsiye de ediyor. Hadîs-i şerîf ibadet etmeyi tavsiye de ediyor. Hadîs-i şerîf

Nakleden bir kimse olarak Efendimiz'in hadîs-i şerîfini,Nakleden bir kimse olarak Efendimiz'in hadîs-i şerîfini, ben de size tavsiye ediyorum ki böyle yapalım!.. ben de size tavsiye ediyorum ki böyle yapalım!..

Birbirimizi Allah için sevelim!Birbirimizi Allah için sevelim! Geceleri Allahu Teâlâ hazretlerine âşıkâne niyaz edelim, yalvaralım, dualar edelim!Geceleri Allahu Teâlâ hazretlerine âşıkâne niyaz edelim, yalvaralım, dualar edelim! Allah'ın evlerini ibadetlerle şenlendirelim,Allah'ın evlerini ibadetlerle şenlendirelim, mâmur hale getirelim,mâmur hale getirelim, camileri dolduralım!.. Allah'ın yolunda yürüyelim, dinimizi öğrenelimcamileri dolduralım!.. Allah'ın yolunda yürüyelim, dinimizi öğrenelim ve hayatımızda yaşayalım kive hayatımızda yaşayalım ki Allah bizi belalardan korusun, sıkıntılardan korusun... Allah bizi belalardan korusun, sıkıntılardan korusun...

Bakın, Türkiye'nin başında bir sürü belalar var...Bakın, Türkiye'nin başında bir sürü belalar var... Kendimiz şahsen mutlu olsak bile, Türkiye nâmına üzülüyoruz.Kendimiz şahsen mutlu olsak bile, Türkiye nâmına üzülüyoruz. "Nereden geldi bu belalar?" diyoruz, bunların kalkması için çareler düşünüyoruz. "Nereden geldi bu belalar?" diyoruz, bunların kalkması için çareler düşünüyoruz.

İşte bunun mânevî çaresi bu.İşte bunun mânevî çaresi bu. Sen iyi müslüman olursan, Allah'a güzel ibadet edersen,Sen iyi müslüman olursan, Allah'a güzel ibadet edersen, sen mü'min kardeşlerini seversen, Allahu Teâlâ hazretleri belaları, azapları kaldıracak.sen mü'min kardeşlerini seversen, Allahu Teâlâ hazretleri belaları, azapları kaldıracak. Bosna'dan, Hersek'ten, Kafkasya'dan, Keşmir'den,Bosna'dan, Hersek'ten, Kafkasya'dan, Keşmir'den, Filistin'den, Afrika'dan, dünyanın her yerindeki zalimlerin zulmü kalkacak.Filistin'den, Afrika'dan, dünyanın her yerindeki zalimlerin zulmü kalkacak. Demek ki Allahu Teâlâ hazretleriDemek ki Allahu Teâlâ hazretleri yeryüzüne güzellikleri hâkim kılacak. O haldeyeryüzüne güzellikleri hâkim kılacak. O halde Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yürümeye gayret edelim. Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yürümeye gayret edelim.

Allahu Teâlâ hazretleri,Allahu Teâlâ hazretleri, cümlemize tevfîkini refîk eylesin... Hakk'ı hak olarak görüp ona uymayı nasip eylesin...cümlemize tevfîkini refîk eylesin... Hakk'ı hak olarak görüp ona uymayı nasip eylesin... Duyduklarımızdan ibret alıp, anlayıp, dinleyip, onları uygulamayı nasip eylesin...Duyduklarımızdan ibret alıp, anlayıp, dinleyip, onları uygulamayı nasip eylesin... Nasihatten murat, nasihati tutmaktır.Nasihatten murat, nasihati tutmaktır. Hadislerin, âyetlerin inmesinden, peygamber gönderilmesinden murat da, insanlarınHadislerin, âyetlerin inmesinden, peygamber gönderilmesinden murat da, insanların tebliğ edilen hakikatleri öğrenip onları uygulamasıdır.tebliğ edilen hakikatleri öğrenip onları uygulamasıdır. İslâm insana dünya ve âhiret saadetini,İslâm insana dünya ve âhiret saadetini, uyguladığı takdirde sağlayacak. uyguladığı takdirde sağlayacak.

O bakımdanO bakımdan Allahu Teâlâ hazretlerinin ahkâmını, dinimizin, şeriatimizin ahkâmını en güzel tarzdaAllahu Teâlâ hazretlerinin ahkâmını, dinimizin, şeriatimizin ahkâmını en güzel tarzda hayatımızda, evimizde, iş hayatımızda, toplum hayatımızdahayatımızda, evimizde, iş hayatımızda, toplum hayatımızda uygulayalım dauygulayalım da Allahu Teâlâ hazretleri bizi hem dünyada bahtiyar, güçlü kuvvetli, mutlu eylesinAllahu Teâlâ hazretleri bizi hem dünyada bahtiyar, güçlü kuvvetli, mutlu eylesin hem de âhirette sevdiği kullar olarak cennetiyle, cemâliyle müşerref eylesin... hem de âhirette sevdiği kullar olarak cennetiyle, cemâliyle müşerref eylesin...

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun... Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun...

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2