Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Allah’ın Sevdiği Davranışlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Muharrem 1409 / 21.08.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İnsanların Çoğu Cehenneme Gidecek, Allah’ın Sevdiği Kimseler, Üç Çocuğu Vefat Eden Kimse, İki Gözü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ın Sevdiği Davranışlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Muharrem 1409 / 21.08.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İnsanların Çoğu Cehenneme Gidecek, Allah’ın Sevdiği Kimseler, Üç Çocuğu Vefat Eden Kimse, İki Gözü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Eûzübillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim.

El-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.El-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Seyyidina ve senedina ve mededina Muhammedini'l-MustafâSeyyidina ve senedina ve mededina Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ. ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbu'llâhEmmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atün dalâletünVe şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atün dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ilee'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasıli ilee'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Yekûlullâhu tebâreke ve teâlâ yevme'l-kıyâmeti:Yekûlullâhu tebâreke ve teâlâ yevme'l-kıyâmeti: "Yâ Âdemu, kum fe-cehhiz min ümmetike tis'a-mieten"Yâ Âdemu, kum fe-cehhiz min ümmetike tis'a-mieten ve tis'aten ve tis'îne ile'n-nâri ve vâhiden ile'l-cenneti."ve tis'aten ve tis'îne ile'n-nâri ve vâhiden ile'l-cenneti." Fe-kebâ ashâbuhû ve bekev fe kâle: İrfeû ruûseküm fevellezî nefsî biyedihî mâ ümmetîFe-kebâ ashâbuhû ve bekev fe kâle: İrfeû ruûseküm fevellezî nefsî biyedihî mâ ümmetî fi'l-ümemi illâ ke'ş-şa'reti'l-beyzâi fî celdi's-sevri'l-esvedi. fi'l-ümemi illâ ke'ş-şa'reti'l-beyzâi fî celdi's-sevri'l-esvedi.

Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı dünya ve âhirette üzerinizde olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı dünya ve âhirette üzerinizde olsun. Rabbimiz iki cihanda size rahmetiyle muamele etsin,Rabbimiz iki cihanda size rahmetiyle muamele etsin, cenneti ve cemali ile cümlenizi, cümlemizi müşerref eylesin. cenneti ve cemali ile cümlenizi, cümlemizi müşerref eylesin.

Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininPeygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden okumak üzere toplanmış bulunuyoruz.mübarek hadîs-i şerîflerinden okumak üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, Peygamber Efendimiz'e bağlılığımızın,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, Peygamber Efendimiz'e bağlılığımızın, ümmetliğimizin nişânesi olmak üzere rûh-u pâkine hediye edelim diye, aciz naçiz bir hediye olsun diyeümmetliğimizin nişânesi olmak üzere rûh-u pâkine hediye edelim diye, aciz naçiz bir hediye olsun diye ve onun âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına, vesâir enbiyâ ve mürselînin ervâhına,ve onun âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına, vesâir enbiyâ ve mürselînin ervâhına, hassaten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri, verese-i nebî, ulemâ-i muhakkikîn, hassaten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri, verese-i nebî, ulemâ-i muhakkikîn, meşâyih-i vâsılîn sâdât ve meşâyih-i turûk-u aliyyemizin ruhşlarına hediye olsun diye; meşâyih-i vâsılîn sâdât ve meşâyih-i turûk-u aliyyemizin ruhşlarına hediye olsun diye; kendisinden feyz aldığımız hocamız Mehmed Zahîd-i Bursevî'nin,kendisinden feyz aldığımız hocamız Mehmed Zahîd-i Bursevî'nin, kitabını okuduğumuz Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin Efendi hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye;kitabını okuduğumuz Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin Efendi hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye; bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet etmiş olan âlimlerin, râvilerin, hadisçilerin ruhlarına hediye olsun diye;bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet etmiş olan âlimlerin, râvilerin, hadisçilerin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri canlarını, mallarını ortaya koyup Allah'ın rızasını kazanmak için cihat eyleyerek fethetmiş olan bu beldeleri canlarını, mallarını ortaya koyup Allah'ın rızasını kazanmak için cihat eyleyerek fethetmiş olan vesâir cümle fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; vesâir cümle fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; şu içinde oturduğumuz caminin bânisi İskender Paşa'nınşu içinde oturduğumuz caminin bânisi İskender Paşa'nın ve bu camiyi zaman zaman genişleten, tamir, tecdid ve tevsî edenlerinve bu camiyi zaman zaman genişleten, tamir, tecdid ve tevsî edenlerin ve içinde cemaat olarak ibadet eyleyip mânen ihyâ edenlerin ruhlarına hediye olsun diye;ve içinde cemaat olarak ibadet eyleyip mânen ihyâ edenlerin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizinuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin, yakınlarının ve dilediklerinin ruhlarına hediye olsun diye;âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin, yakınlarının ve dilediklerinin ruhlarına hediye olsun diye; ve nihayet biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım,ve nihayet biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, Kur'an'ın yolunda yürüyelim, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyalım,Kur'an'ın yolunda yürüyelim, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyalım, Rabbimiz'in huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diyeRabbimiz'in huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diye buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, geçmişlerimize hediye edelim öyle başlayalım. buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, geçmişlerimize hediye edelim öyle başlayalım.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Gümüşhaneli Hocamız'ın toplamış olduğu hadis mecmuası,Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Gümüşhaneli Hocamız'ın toplamış olduğu hadis mecmuası, hadis koleksiyonu Râmûzü'l-ehâdîs'in 516. sayfasındadır. hadis koleksiyonu Râmûzü'l-ehâdîs'in 516. sayfasındadır.

Berâ radıyallahu anh'ten, Taberânî rivayet etmiş diye metinde kaydedilmiş.Berâ radıyallahu anh'ten, Taberânî rivayet etmiş diye metinde kaydedilmiş. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu rivayete göre şöyle buyurmuş: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu rivayete göre şöyle buyurmuş:

Yekûlullâhu tebâreke ve teâlâ. "Yüce ve kutlu Rabbimiz Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki…"Yekûlullâhu tebâreke ve teâlâ. "Yüce ve kutlu Rabbimiz Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki…" Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde buyuracak ki…" Yâ Âdemu. "Ey Âdem!" Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde buyuracak ki…" Yâ Âdemu. "Ey Âdem!"

Hz. Âdem peygamber aleyhisselâm ceddimiz, dedemiz, ebu'l-beşer... Hz. Âdem peygamber aleyhisselâm ceddimiz, dedemiz, ebu'l-beşer...

"Hz. Âdem'e Allahu Teâlâ hazretleri kıyamet gününde buyuracak ki 'Ey Âdem!'" "Hz. Âdem'e Allahu Teâlâ hazretleri kıyamet gününde buyuracak ki 'Ey Âdem!'"

Kum. "Kalk ayağa!" Fe-cehhiz min ümmetike. "Senin ümmetinden…"Kum. "Kalk ayağa!" Fe-cehhiz min ümmetike. "Senin ümmetinden…" Tis'a-mieten ve tis'aten ve tis'îne ile'n-nâri.Tis'a-mieten ve tis'aten ve tis'îne ile'n-nâri. "999'unu cehenneme sevket, cehenneme gitmek üzere hazırla.""999'unu cehenneme sevket, cehenneme gitmek üzere hazırla." Ve vâhiden ile'l-cenneti.Ve vâhiden ile'l-cenneti. "Sadece bir tanesi, binde bir tanesi cennete gidecek şekilde onları ayarla, teçhiz et." "Sadece bir tanesi, binde bir tanesi cennete gidecek şekilde onları ayarla, teçhiz et."

Ümmetike dediği Hz. Âdem aleyhiselâm'ın zürriyetinden bugüne kadarÜmmetike dediği Hz. Âdem aleyhiselâm'ın zürriyetinden bugüne kadar yeryüzünde yaşamış olan cemî' zürriyâtı rivayet edilmiş, öyle olduğu belirtilmiş.yeryüzünde yaşamış olan cemî' zürriyâtı rivayet edilmiş, öyle olduğu belirtilmiş. Demek ki Peygamber Efendimiz; "Allahu Teâlâ hazretleri Hz. Âdem aleyhisselâm'ın neslinden gelen,Demek ki Peygamber Efendimiz; "Allahu Teâlâ hazretleri Hz. Âdem aleyhisselâm'ın neslinden gelen, benî Âdem, Hz. Âdem'in evlatları olan biz insan neslinin dokuz yüz doksan dokuz bölüğü cehenneme,benî Âdem, Hz. Âdem'in evlatları olan biz insan neslinin dokuz yüz doksan dokuz bölüğü cehenneme, bir bölüğü cennete gidecek diye onları hazırlamasını, sevk etmesini, temyiz etmesini,bir bölüğü cennete gidecek diye onları hazırlamasını, sevk etmesini, temyiz etmesini, tefrik etmesini Hazreti Âdem'e 'kalk ayır' diye emredecek." dedi. Bilgi olarak bunu verdi. tefrik etmesini Hazreti Âdem'e 'kalk ayır' diye emredecek." dedi. Bilgi olarak bunu verdi.

Bu hadîs-i şerîfin dışında başka hadîs-i şerîflerden de bunu biliyoruz.Bu hadîs-i şerîfin dışında başka hadîs-i şerîflerden de bunu biliyoruz. İnsanların çok büyük ekseriyeti cehenneme,İnsanların çok büyük ekseriyeti cehenneme, çok küçük bir ekalliyet cennete girecek; bunu çok net biliyoruz. çok küçük bir ekalliyet cennete girecek; bunu çok net biliyoruz.

"Ne kadar temenni etsen, arzu etsen ey Resûlüm, insanların çoğu iman etmeyecekler." diye"Ne kadar temenni etsen, arzu etsen ey Resûlüm, insanların çoğu iman etmeyecekler." diye âyet-i kerîmede de bildirildiği gibi sizin de etrafınıza baktığınız zaman gördüğünüz [üzere]âyet-i kerîmede de bildirildiği gibi sizin de etrafınıza baktığınız zaman gördüğünüz [üzere] insanların çoğu cehenneme odun, yakıt, cehennemin malzemesi durumunda... insanların çoğu cehenneme odun, yakıt, cehennemin malzemesi durumunda...

Din yok, iman yok, insaf yok, adalet yok, vefa yok, dürüstlük yok...Din yok, iman yok, insaf yok, adalet yok, vefa yok, dürüstlük yok... Hepsi cezayı hak etmiş, bir yığın güruh! Bunların içinde cennete girecekler binde bir mesabesinde.Hepsi cezayı hak etmiş, bir yığın güruh! Bunların içinde cennete girecekler binde bir mesabesinde. Dokuz yüz doksan dokuzu cehenneme, bir bölüğü cennete gidecek kadar cennetlikler az… Dokuz yüz doksan dokuzu cehenneme, bir bölüğü cennete gidecek kadar cennetlikler az…

Resûlullah Efendimiz'den bu sözler sadır olup da ashâb-ı kirâm bunu duyunca ne yaptılar? Resûlullah Efendimiz'den bu sözler sadır olup da ashâb-ı kirâm bunu duyunca ne yaptılar?

Fe-kebâ ashâbuhû. "Yüzleri üstü yerlere düştüler." Fe-kebâ ashâbuhû. "Yüzleri üstü yerlere düştüler."

Baş üstü, yüz üstü yere kapandılar, düştüler.Baş üstü, yüz üstü yere kapandılar, düştüler. Ayakta duracak takatleri kalmadı veyahut dehşetten, korkudan, üzüntüdenAyakta duracak takatleri kalmadı veyahut dehşetten, korkudan, üzüntüden secdeye varır gibi yüzleri üstü yerlere devrildiler, kapandılar.secdeye varır gibi yüzleri üstü yerlere devrildiler, kapandılar. Ve bekev. "Başladılar ağlamaya."Ve bekev. "Başladılar ağlamaya." Çünkü haberi veren muhbir-i sâdık, Allahu Teâlâ hazretlerinin peygamberi.Çünkü haberi veren muhbir-i sâdık, Allahu Teâlâ hazretlerinin peygamberi. O haberi duyunca, o malumat onların kulağına erişince hepsi yüzüstü yerlere düştü ve ağladılar. O haberi duyunca, o malumat onların kulağına erişince hepsi yüzüstü yerlere düştü ve ağladılar.

Fe kâle. "Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki…"Fe kâle. "Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki…" İrfeû ruûseküm. "Başlarınızı kaldırın."İrfeû ruûseküm. "Başlarınızı kaldırın." Fe-vellezî nefsî biyedihî. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a ant olsun, yemin ederim ki…"Fe-vellezî nefsî biyedihî. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a ant olsun, yemin ederim ki…" Mâ ümmetî fi'l-ümemi. "Benim ümmetime öteki ümmetlere nazaran kıyas edilirse, nispet edilirse…"Mâ ümmetî fi'l-ümemi. "Benim ümmetime öteki ümmetlere nazaran kıyas edilirse, nispet edilirse…" İllâ ke'ş-şa'reti'l-beyzâi fî celdi's-sevri'l-esvedi.İllâ ke'ş-şa'reti'l-beyzâi fî celdi's-sevri'l-esvedi. "Benim ümmetim siyah renkli bir öküzün derisindeki tek bir beyaz kıl gibidir." "Benim ümmetim siyah renkli bir öküzün derisindeki tek bir beyaz kıl gibidir."

Yani bu ne demek? O da ayrı bir acı haber.Yani bu ne demek?

O da ayrı bir acı haber.
Miraçta Peygamber Efendimiz, Hz. Âdem aleyhisselâm'ı sağına baktığı zaman gülüyor,Miraçta Peygamber Efendimiz, Hz. Âdem aleyhisselâm'ı sağına baktığı zaman gülüyor, soluna baktığı zaman ağlıyor gördü. Cebrail aleyhisselâm'a sordu.soluna baktığı zaman ağlıyor gördü. Cebrail aleyhisselâm'a sordu. "Onun sağına bakıp da gördüğü insanlar, zürriyetler,"Onun sağına bakıp da gördüğü insanlar, zürriyetler, Hz. Âdem'in cennete gidecek evlatları olduğundan onları görünce sevinip gülüyor.Hz. Âdem'in cennete gidecek evlatları olduğundan onları görünce sevinip gülüyor. Soluna dönüp baktığı zaman gördükleri de cehenneme gidecekler olduğu için,Soluna dönüp baktığı zaman gördükleri de cehenneme gidecekler olduğu için, canından parça olduğundan, evlatları, zürriyetleri olduğundan onları görünce ağlıyor." dedi.canından parça olduğundan, evlatları, zürriyetleri olduğundan onları görünce ağlıyor." dedi. Miraçtan da Peygamber Efendimiz'in gözüne meselenin böyle gösterildiğini biliyoruz. Miraçtan da Peygamber Efendimiz'in gözüne meselenin böyle gösterildiğini biliyoruz.

Peygamber Efendimiz, "Başınızı kaldırın. Öteki ümmetlere nispetle benim ümmetimPeygamber Efendimiz, "Başınızı kaldırın. Öteki ümmetlere nispetle benim ümmetim bir siyah öküz derisinde -birkaç kişi oturacak gibi büyük, kocaman olur- bir tek beyaz kıl kadar azdır.bir siyah öküz derisinde -birkaç kişi oturacak gibi büyük, kocaman olur- bir tek beyaz kıl kadar azdır. Ve cennet ehlinin üçte biri olmaya, yarısı olmaya razı mısınız?" dedi.Ve cennet ehlinin üçte biri olmaya, yarısı olmaya razı mısınız?" dedi. Anlaşılıyor ki va'd-i ilâhî, ümmet-i Muhammed'in içinden çıkan cennetlikler,Anlaşılıyor ki va'd-i ilâhî, ümmet-i Muhammed'in içinden çıkan cennetlikler, cennete girecekler cennette öteki ümmetlerin hepsine denk olacak, onların hepsinden fazla olacak gibicennete girecekler cennette öteki ümmetlerin hepsine denk olacak, onların hepsinden fazla olacak gibi ama insanların çoğu, büyük ekseriyet cehenneme gidecek. ama insanların çoğu, büyük ekseriyet cehenneme gidecek.

Muhterem kardeşlerim! Belki bu hadîs-i şerîf bize sahâbe-i kirâm kadar tesir etmiyor.Muhterem kardeşlerim!

Belki bu hadîs-i şerîf bize sahâbe-i kirâm kadar tesir etmiyor.
Çünkü biz ağlamadık. İçimizde bir şey kıpırdadı ama onlar yerlere kapandılar,Çünkü biz ağlamadık. İçimizde bir şey kıpırdadı ama onlar yerlere kapandılar, hüngür hüngür ağladılar da biz sadece dinliyoruz. Neden? hüngür hüngür ağladılar da biz sadece dinliyoruz.

Neden?

İmanlar farklı, duygular farklı, seviyeler farklı olduğu için o kadar fazla [tesir etmiyor]İmanlar farklı, duygular farklı, seviyeler farklı olduğu için o kadar fazla [tesir etmiyor] ama derince ekseriyetin cehenneme gideceğini düşünecek olursak;ama derince ekseriyetin cehenneme gideceğini düşünecek olursak; bizim de acaba cennete mi yarar, cehenneme mi yarar iş yaptığımızı düşünecek olursak,bizim de acaba cennete mi yarar, cehenneme mi yarar iş yaptığımızı düşünecek olursak, uykumuzun kaçması lazım. Bizim de biraz aklımızın başımızdan gitmesi lazım.uykumuzun kaçması lazım. Bizim de biraz aklımızın başımızdan gitmesi lazım. Bizim de biraz kalbimizin küt küt atması, biraz telaşa, endişeye düşmemiz gerekir.Bizim de biraz kalbimizin küt küt atması, biraz telaşa, endişeye düşmemiz gerekir. Çünkü bu acı bir haberdir. Cehennem oyuncak değildir. Çünkü bu acı bir haberdir. Cehennem oyuncak değildir.

Türkiye'nin istersen İstanbul'unda istersen Ankara'sında,Türkiye'nin istersen İstanbul'unda istersen Ankara'sında, istersen kasabasında istersen köyünde oturursun gibi değil! istersen kasabasında istersen köyünde oturursun gibi değil! Birisi cennet, Allah'ın nimetlerinin olduğu yer;Birisi cennet, Allah'ın nimetlerinin olduğu yer; öbür tarafta cehennem, Allah'ın kahrının tecelli ettiği yer. O cennete giremezsek halimiz ne olur!öbür tarafta cehennem, Allah'ın kahrının tecelli ettiği yer. O cennete giremezsek halimiz ne olur! O cehenneme düşer, o ateşlerde yanar, o azaplara uğrarsak halimiz ne olur!O cehenneme düşer, o ateşlerde yanar, o azaplara uğrarsak halimiz ne olur! Bir dişçiye tedavi için gidemiyoruz.Bir dişçiye tedavi için gidemiyoruz. Elimize iğne batsa, ayağımıza diken batsa, midemiz rahatsızlansa veya başımız ağrısaElimize iğne batsa, ayağımıza diken batsa, midemiz rahatsızlansa veya başımız ağrısa veyahut başımıza sebebi bilinmeyen bir ağrı saplansa feleğimizi şaşırıyoruz.veyahut başımıza sebebi bilinmeyen bir ağrı saplansa feleğimizi şaşırıyoruz. Allah'ın kahrının yoğun bir şekilde tecelli ettiği cehenneme kim dayanabilir? Allah'ın kahrının yoğun bir şekilde tecelli ettiği cehenneme kim dayanabilir?

Kimse dayanamaz. Onun için çok ciddi olarak bu meseleyi düşünmeliyiz. Kimse dayanamaz. Onun için çok ciddi olarak bu meseleyi düşünmeliyiz.

Biz Resûlullah'ın ashabından mıyız? Değiliz! Biz Resûlullah'ın ashabından mıyız?

Değiliz!

Evliyâullahtan mıyız? Salihlerden mi, kâmillerden mi, alimlerden miyiz?Evliyâullahtan mıyız? Salihlerden mi, kâmillerden mi, alimlerden miyiz? Allah'ın sevdiği muttakî, muhsin, sabırlı, şükürlü kullardan mıyız?Allah'ın sevdiği muttakî, muhsin, sabırlı, şükürlü kullardan mıyız? Herkes kendisini teraziye koysun, haline bir dikkat etsin.Herkes kendisini teraziye koysun, haline bir dikkat etsin. Kötü huylarını bir tarafa koysun, kötü amellerinden vazgeçsin. Hayatına çekidüzen versin.Kötü huylarını bir tarafa koysun, kötü amellerinden vazgeçsin. Hayatına çekidüzen versin. Çünkü elde fırsat var. Çünkü yaşıyoruz, şu anda sağız.Çünkü elde fırsat var. Çünkü yaşıyoruz, şu anda sağız. Tevbe edersek tevbenin kabul olma ihtimali var.Tevbe edersek tevbenin kabul olma ihtimali var. Yolumuzu döndürürsek bir başka yola gitme ihtimali var.Yolumuzu döndürürsek bir başka yola gitme ihtimali var. Yani vazgeçilmez bir yola girmişiz de dönemeyeceğiz gibi bir durum yok. Yani vazgeçilmez bir yola girmişiz de dönemeyeceğiz gibi bir durum yok.

Muhterem kardeşlerim! Allah'ın vaadi haktır. Dinimiz haktır.Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın vaadi haktır. Dinimiz haktır.
Resûlullah Efendimiz haktır. Kur'an haktır.Resûlullah Efendimiz haktır. Kur'an haktır. Resûlullah Efendimiz'in sünneti, sözü, bildirdikleri haktır, gerçektir.Resûlullah Efendimiz'in sünneti, sözü, bildirdikleri haktır, gerçektir. Aklımızı başımıza toplayalım. Aklımızı başımıza toplayalım.

İnsanların gözü dönmüş. Ahlâk, vicdan kalmamış. Hatta dindarım diyen insanlarda bile…İnsanların gözü dönmüş. Ahlâk, vicdan kalmamış. Hatta dindarım diyen insanlarda bile… Şu ağzımı bir açsam söylenecek öyle sözler var ki ortalık karmakarış olur.Şu ağzımı bir açsam söylenecek öyle sözler var ki ortalık karmakarış olur. Sadece karşılaştığım hadiseleri, bana anlatılanları size nakletsem ortalık allak bullak olur.Sadece karşılaştığım hadiseleri, bana anlatılanları size nakletsem ortalık allak bullak olur. Gözümüzü açalım! Gözümüzü açalım!

Düşünün ki geminin birisi bir kayaya çarpmış, içindeki insanların hepsi denize dökülmüşler.Düşünün ki geminin birisi bir kayaya çarpmış, içindeki insanların hepsi denize dökülmüşler. Canını kurtaran kurtaracak, öyle bir durumdayız.Canını kurtaran kurtaracak, öyle bir durumdayız. Aklınızı başınıza toplayın, aklımızı başımıza toplayalım. Kimsenin kimseye caka satacak hali yoktur.Aklınızı başınıza toplayın, aklımızı başımıza toplayalım. Kimsenin kimseye caka satacak hali yoktur. Bu iş sarık işi de, sakal işi de değil. Zor! Cenneti kazanmak kolay bir şey değil.Bu iş sarık işi de, sakal işi de değil. Zor! Cenneti kazanmak kolay bir şey değil. Sadece, "Namaz kıldım, Ramazan'da oruç tuttum." demekle olacak bir şey değil.Sadece, "Namaz kıldım, Ramazan'da oruç tuttum." demekle olacak bir şey değil. Çünkü namazın kabulünün, orucun, Allah'ın bir kulu sevmesinin şartları var...Çünkü namazın kabulünün, orucun, Allah'ın bir kulu sevmesinin şartları var... Bunun için tasa çekmeli, çare aramalıyız. Bunun için tasa çekmeli, çare aramalıyız.

Borcumuzun vadesi geldiği zaman, vergi ayı geldiği zaman nasıl çare düşünüyorsak;Borcumuzun vadesi geldiği zaman, vergi ayı geldiği zaman nasıl çare düşünüyorsak; ayın sonu geldiği zaman kirayı nasıl vereceğiz diye bir şeyler düşünüyorsak;ayın sonu geldiği zaman kirayı nasıl vereceğiz diye bir şeyler düşünüyorsak; sabah kalktığımız zaman o gün ne yemek yiyeceğiz, nereden sağlayacağız diye düşünüyorsak…sabah kalktığımız zaman o gün ne yemek yiyeceğiz, nereden sağlayacağız diye düşünüyorsak… Bunların hepsi gelip geçici şeyler! En çok düşünülmeye uygun ve layık olan; Bunların hepsi gelip geçici şeyler! En çok düşünülmeye uygun ve layık olan;

Cenneti nasıl kazanacağız? Cehennemden paçayı nasıl kurtaracağız?Cenneti nasıl kazanacağız? Cehennemden paçayı nasıl kurtaracağız? Şu azınlığın, mutlu mübareklerin arasına acaba nasıl olur da biz de girebiliriz?Şu azınlığın, mutlu mübareklerin arasına acaba nasıl olur da biz de girebiliriz? Bunların içine girmek çok zor!Bunların içine girmek çok zor! Dokuz yüz doksan dokuz kişiden biri mi olacağız yoksa binde bir olabilecek miyiz? Dokuz yüz doksan dokuz kişiden biri mi olacağız yoksa binde bir olabilecek miyiz?

Onun için çok ciddi gayret sarf edelim. Ömürlerimiz gelip geçiyor. Onun için çok ciddi gayret sarf edelim. Ömürlerimiz gelip geçiyor.

Genç olan kardeşlerimize ihtar ediyorum ki yaşlılara sorsunlar, rüzgâr gibi geçiyor.Genç olan kardeşlerimize ihtar ediyorum ki yaşlılara sorsunlar, rüzgâr gibi geçiyor. "Ben şu anda gencim." diye gençliğine güvenmesinler."Ben şu anda gencim." diye gençliğine güvenmesinler. Bir gözünü kapar, bir açar bakar ki kırk beş yaşına gelmiş.Bir gözünü kapar, bir açar bakar ki kırk beş yaşına gelmiş. Bir gözünü kapar, bir daha açar, bakar ki yetmiş yaşına gelmiş, yürümeye dermanı kalmamış.Bir gözünü kapar, bir daha açar, bakar ki yetmiş yaşına gelmiş, yürümeye dermanı kalmamış. Ondan sonra bir daha gözünü açtığı zaman Azrail'i karşısında görüverir.Ondan sonra bir daha gözünü açtığı zaman Azrail'i karşısında görüverir. Bazen de genç yaşında gider, onu da bilmiyoruz. Bazen de genç yaşında gider, onu da bilmiyoruz.

Bu çok ciddi iş! Hadîs-i şerîfi biz de düşünelim.Bu çok ciddi iş! Hadîs-i şerîfi biz de düşünelim. Gece düşünelim, not alalım; gündüz düşünelim; "Hangi kazancı sağlıyor, nereden kazanıyoruz? Gece düşünelim, not alalım; gündüz düşünelim; "Hangi kazancı sağlıyor, nereden kazanıyoruz? Hangi işleri yapıyoruz? Günümüzü nasıl değerlendiriyoruz? Hangi işleri yapıyoruz? Günümüzü nasıl değerlendiriyoruz? Acaba sağlam yolda mı, çürük yolda mı gidiyoruz?" Acaba sağlam yolda mı, çürük yolda mı gidiyoruz?"

Dünya hırsını bırakalım, âhireti düşünelim. Çünkü Allah bu dünyada rızkı garanti etmiş.Dünya hırsını bırakalım, âhireti düşünelim. Çünkü Allah bu dünyada rızkı garanti etmiş. "Yarattım, rızkınızı da garanti ediyorum." diye rivayetler var."Yarattım, rızkınızı da garanti ediyorum." diye rivayetler var. Asıl âhiretin tasasını çekelim. Çünkü dünya nasıl olsa oluyor. Asıl âhiretin tasasını çekelim. Çünkü dünya nasıl olsa oluyor.

Rabbimiz bizi uyanık müslüman etsin.Rabbimiz bizi uyanık müslüman etsin. Şeytana ve nefse uymaktan, ona köle olmaktan, aldanmaktan bizi korusun.Şeytana ve nefse uymaktan, ona köle olmaktan, aldanmaktan bizi korusun. Bizi sevdiği kul etsin. Sevdiği amelleri işlemeyi muvaffak eylesin.Bizi sevdiği kul etsin. Sevdiği amelleri işlemeyi muvaffak eylesin. Cehenneme düşmeyenlerden eylesin. Has kulları ile cennetine girenlerden eylesin. Cehenneme düşmeyenlerden eylesin. Has kulları ile cennetine girenlerden eylesin.

Yekûlullâhu teâlâ;Yekûlullâhu teâlâ; "Kad hakkat mehabbetî lillezîne yetehâbbûne min eclî ve kad hakkat mehabbetî"Kad hakkat mehabbetî lillezîne yetehâbbûne min eclî ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetezâverûne min eclî ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetebâzelûne min eclîlillezîne yetezâverûne min eclî ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetebâzelûne min eclî ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetesâdekûne min eclî veve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetesâdekûne min eclî ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetenâsarûne min eclî."kad hakkat mehabbetî lillezîne yetenâsarûne min eclî." Mâ min mü'minin ve lâ mü'minetin yukaddimullâhe selâsete evlâdinMâ min mü'minin ve lâ mü'minetin yukaddimullâhe selâsete evlâdin min sulbihî lem yeblüğu'l-hınse illâ edhalehu'l-cennete bi-fazli rahmetihî iyyâhüm. min sulbihî lem yeblüğu'l-hınse illâ edhalehu'l-cennete bi-fazli rahmetihî iyyâhüm.

Amr b. Abese radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.Amr b. Abese radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu rivayete göre buyurdular ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu rivayete göre buyurdular ki;

"Allahu Teâlâ şöyle buyurur…""Allahu Teâlâ şöyle buyurur…" Kad hakkat mehabbetî lillezîne yetehâbbûne min eclî. Kad hakkat mehabbetî lillezîne yetehâbbûne min eclî. "Benden ötürü, benim yüzümden, benim sebebimle birbirleri ile"Benden ötürü, benim yüzümden, benim sebebimle birbirleri ile dostluk, muhabbet edenlere benim sevgim, muhabbetim hak olur." dostluk, muhabbet edenlere benim sevgim, muhabbetim hak olur."

Ben onları severim. Benim muhabbetime nail olur, benim sevgimi ve rızamı kazanırlar. Ben onları severim. Benim muhabbetime nail olur, benim sevgimi ve rızamı kazanırlar.

Muhterem kardeşlerim! Allah'ın her işi hikmetlidir.Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın her işi hikmetlidir.
Yukarıdaki tehdit hadîs-i kudsîsinden sonra Rabbimiz karşımızaYukarıdaki tehdit hadîs-i kudsîsinden sonra Rabbimiz karşımıza kendisinin sevmesini, rızasını nasıl elde edeceğimizi bildiren bir hadîs-i şerîf çıkardı. kendisinin sevmesini, rızasını nasıl elde edeceğimizi bildiren bir hadîs-i şerîf çıkardı.

Allahu Teâlâ hazretleri; "Birbirlerini Allah rızası için seven,Allahu Teâlâ hazretleri; "Birbirlerini Allah rızası için seven, birbirleriyle Allah rızası için dostluk edenlere benim muhabbetim hak olur,birbirleriyle Allah rızası için dostluk edenlere benim muhabbetim hak olur, benim rızama nail olurlar." buyuruyor.benim rızama nail olurlar." buyuruyor. Onun için birbirimizle has kardeş olalım. Samimi olalım.Onun için birbirimizle has kardeş olalım. Samimi olalım. Hani birbirimize "ihvan" diyoruz ya -kardeş demek-Hani birbirimize "ihvan" diyoruz ya -kardeş demek- bu kardeşliği lafta koymayalım, hakiki, candan kardeş olalım.bu kardeşliği lafta koymayalım, hakiki, candan kardeş olalım. Birbirimizi candan sevelim ki Allah'ın sevgisi bize gelsin.Birbirimizi candan sevelim ki Allah'ın sevgisi bize gelsin. Allah kulların birbirleri ileAllah kulların birbirleri ile birlik, muhabbet, düzen içinde olmalarını istediğinden bu şarta bağlamış. birlik, muhabbet, düzen içinde olmalarını istediğinden bu şarta bağlamış.

Elbette sevgi de bir eğitim işidir.Elbette sevgi de bir eğitim işidir. Biz birbirimizi seversek sevginin nasıl olduğunu, nasıl bir duygu olduğunu tatmış, öğrenmiş oluruz.Biz birbirimizi seversek sevginin nasıl olduğunu, nasıl bir duygu olduğunu tatmış, öğrenmiş oluruz. Sevmesini bilmeyen bir insan hiçbir şeyi sevmez.Sevmesini bilmeyen bir insan hiçbir şeyi sevmez. Sevgi duygusu gelişmemişse Kur'an'ı, Resûlullah'ı, Allah'ı, cenneti sevemez…Sevgi duygusu gelişmemişse Kur'an'ı, Resûlullah'ı, Allah'ı, cenneti sevemez… Onun için birbirimizi candan sevmeyi mutlaka becerelim. Onun için birbirimizi candan sevmeyi mutlaka becerelim.

Çünkü birbirimizi candan sevmiyoruz.Çünkü birbirimizi candan sevmiyoruz. Hakiki dostluk, kıyamet alameti midir, âhir zaman alameti midir nedir; kitaplarda kalmış.Hakiki dostluk, kıyamet alameti midir, âhir zaman alameti midir nedir; kitaplarda kalmış. Herkes birbirinin yüzüne gülüyor, ayağının altına karpuz kabuğu koyuyor. Herkes birbirinin yüzüne gülüyor, ayağının altına karpuz kabuğu koyuyor. Arkasından kuyusunu kazıyor, çelme takıyor. Arkasından kuyusunu kazıyor, çelme takıyor.

Kimler? "Müslümanım" diyenler de… Kâfirler öyle zaten.Kimler?

"Müslümanım" diyenler de… Kâfirler öyle zaten.
Babasına hayrı yok, evladına hayrı yok. Karının kocaya, kocanın karıya faydası yok da... Babasına hayrı yok, evladına hayrı yok. Karının kocaya, kocanın karıya faydası yok da...

Onların huyları bizlere de bulaştı. Çünkü her taraf onlarla doldu.Onların huyları bizlere de bulaştı. Çünkü her taraf onlarla doldu. Bir turizm belasına battık. Bir batıcılık fırtınasına tutulduk.Bir turizm belasına battık. Bir batıcılık fırtınasına tutulduk. Bizim sandalımızı o fırtına sürükledi bir kayalık sahile çarptı, mahvolduk, gittik.Bizim sandalımızı o fırtına sürükledi bir kayalık sahile çarptı, mahvolduk, gittik. Bu dinsiz, imansız, edepsiz, arsız, yüzsüz insanların her şeyi bize geldi, bulaştı.Bu dinsiz, imansız, edepsiz, arsız, yüzsüz insanların her şeyi bize geldi, bulaştı. Hastalıkları; frengi, Aids, kolerası vs. dahil…Hastalıkları; frengi, Aids, kolerası vs. dahil… Mânevî hastalıkları, hırsları, hırsızlıkları, edepsizlikleri, yüzsüzlükleri,Mânevî hastalıkları, hırsları, hırsızlıkları, edepsizlikleri, yüzsüzlükleri, şehvetperestlikleri, her şeyleri geldi bulaştı. şehvetperestlikleri, her şeyleri geldi bulaştı.

İslâm ahlâkı, kitaplarda anlatılan mübarek insanların halleri müzelerde,İslâm ahlâkı, kitaplarda anlatılan mübarek insanların halleri müzelerde, kitapların sayfaları arasında kaldı. Şimdi her şeyimiz onlar gibi…kitapların sayfaları arasında kaldı. Şimdi her şeyimiz onlar gibi… Giyimden, kuşamdan, yemeden, içmeden başlıyor, Giyimden, kuşamdan, yemeden, içmeden başlıyor, birbirimize muamelemize kadar, ticari muamelemize kadar... birbirimize muamelemize kadar, ticari muamelemize kadar...

Geçen gün bir kardeş geldi bana diyor ki; "O kadar konuştuk bana söz verdiler.Geçen gün bir kardeş geldi bana diyor ki;

"O kadar konuştuk bana söz verdiler.
En son anda bir oyun ettiler, şu kadar servetim gitti. Mahvoldum." En son anda bir oyun ettiler, şu kadar servetim gitti. Mahvoldum."

Ahde vefa yok ki! Sen tedbir alacaktın. "Ama söz verdiler." Ahde vefa yok ki! Sen tedbir alacaktın.

"Ama söz verdiler."

Söz verirler ama sözlerinde durmazlar. İşi sımsıkı bağlayacaksın, bağlamazsan olmaz.Söz verirler ama sözlerinde durmazlar. İşi sımsıkı bağlayacaksın, bağlamazsan olmaz. Alacağını başından, güzelce, sımsıkı bağlamazsanAlacağını başından, güzelce, sımsıkı bağlamazsan sonradan kendi alacağını alıncaya kadar akla karayı seçiyorsun. Adam ödemiyor.sonradan kendi alacağını alıncaya kadar akla karayı seçiyorsun. Adam ödemiyor. Öbür tarafta dairesi var, arabası var, araba alıyor, keyfine bakıyor.Öbür tarafta dairesi var, arabası var, araba alıyor, keyfine bakıyor. Ama senin paranı ödemiyor. Bir kötü devire düşmüşüz, bilmiyorum eskiden de böyle miydi? Ama senin paranı ödemiyor. Bir kötü devire düşmüşüz, bilmiyorum eskiden de böyle miydi?

Allah'ın iyi kulları da var. Fakat kötülük de çok yaygın.Allah'ın iyi kulları da var. Fakat kötülük de çok yaygın. Biliyoruz ki bu kötülükler bize batıdan geldi.Biliyoruz ki bu kötülükler bize batıdan geldi. Batının edepsizliği, açıklığı, saçıklığı, üstsüzlüğü, altsızlığı, hepsi oradan geldi.Batının edepsizliği, açıklığı, saçıklığı, üstsüzlüğü, altsızlığı, hepsi oradan geldi. Bir profesör; "Ne olacak, bir kadın bir erkekle anlaşmış.Bir profesör; "Ne olacak, bir kadın bir erkekle anlaşmış. Kanunları, polisleri bu adamların peşinde koşturmanın mânası ne?" diyor.Kanunları, polisleri bu adamların peşinde koşturmanın mânası ne?" diyor. Mantığa bak! "Ne isterlerse yapsınlar." diyor.Mantığa bak! "Ne isterlerse yapsınlar." diyor. Alçak! "Ne isterlerse yapsınlar" dediğin taraflardan bir tanesi ya senin anandır,Alçak! "Ne isterlerse yapsınlar" dediğin taraflardan bir tanesi ya senin anandır, ya senin karındır, ya senin kızındır. Hangisine razısın? Herhangi bir tanesine razı mısın?ya senin karındır, ya senin kızındır. Hangisine razısın? Herhangi bir tanesine razı mısın? Belki ona da bir şey demeyecek, çünkü yüzsüzlük adamakıllı almış gitmiş. Belki ona da bir şey demeyecek, çünkü yüzsüzlük adamakıllı almış gitmiş.

Onun için biz birbirimizi candan sevelim. Sevmedikçe cennete girmek yok.Onun için biz birbirimizi candan sevelim. Sevmedikçe cennete girmek yok. Hadîs-i şerîfi biliyorsunuz; "Birbirinizi sevmedikçe gerçek mü'min olamazsınız,Hadîs-i şerîfi biliyorsunuz; "Birbirinizi sevmedikçe gerçek mü'min olamazsınız, gerçek mü'min olamayınca da cennete giremezsiniz." gerçek mü'min olamayınca da cennete giremezsiniz."

Tarikat oyuncak değil, ihvanlık masal değil! Ya bunu tam yaparsınız ya da kimseyi kandıramazsınız.Tarikat oyuncak değil, ihvanlık masal değil! Ya bunu tam yaparsınız ya da kimseyi kandıramazsınız. Mutlaka has, halis, samimi, açık kalpli, temiz kalpli dost olacaksınız.Mutlaka has, halis, samimi, açık kalpli, temiz kalpli dost olacaksınız. Birbirinizi Allah için seveceksiniz ki Allah'ın rızasına, sevgisine erebilesiniz. Yolu bu! Birbirinizi Allah için seveceksiniz ki Allah'ın rızasına, sevgisine erebilesiniz. Yolu bu!

Ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetezâverûne min eclî. Ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetezâverûne min eclî. "Birbirlerini Allah rızası için, benim uğrumda, benim yolumda,"Birbirlerini Allah rızası için, benim uğrumda, benim yolumda, benden ötürü ziyaret edenlere benim sevgim hak olur." benden ötürü ziyaret edenlere benim sevgim hak olur."

Birbirimizi ziyaret de edeceğiz. Alakaları kesmeyeceğiz. Birbirimizi seveceğiz, ziyaretleşeceğiz. Birbirimizi ziyaret de edeceğiz. Alakaları kesmeyeceğiz. Birbirimizi seveceğiz, ziyaretleşeceğiz.

Ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetebâzelûne min eclî.Ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetebâzelûne min eclî. "Benim yüzümden, benim rızam için, ben emrettim ve ben seviyorum diye"Benim yüzümden, benim rızam için, ben emrettim ve ben seviyorum diye birbirlerine ikramda bulunup cömertlik yapanlara,birbirlerine ikramda bulunup cömertlik yapanlara, mallarını, imkânlarını saçanlara benim sevgim hak olur. Muhakkak ben onları severim." mallarını, imkânlarını saçanlara benim sevgim hak olur. Muhakkak ben onları severim."

Demek ki kesemizin ağzını da açacağız. Maddî imkânlarımızı da kardeşlerimize tahsis edeceğiz.Demek ki kesemizin ağzını da açacağız. Maddî imkânlarımızı da kardeşlerimize tahsis edeceğiz. Onların mutluluğu için çalışacağız. Hastalar için hastaneler, tahsilsizler için okullar kuracağız.Onların mutluluğu için çalışacağız. Hastalar için hastaneler, tahsilsizler için okullar kuracağız. Yoksullar için düşkünler evi, ihtiyarlar için ihtiyarlar evi yapacağız.Yoksullar için düşkünler evi, ihtiyarlar için ihtiyarlar evi yapacağız. Susuz köyler için su sağlayacağız. Bunların hepsi fedakârlıkla oluyor.Susuz köyler için su sağlayacağız. Bunların hepsi fedakârlıkla oluyor. Onun için bir de işin para tarafı var. Her şeyi yapmaya razı ama parasından vermiyor.Onun için bir de işin para tarafı var. Her şeyi yapmaya razı ama parasından vermiyor. Olmaz! Para vermeye alışacak. Müslüman, Allah rızası için sevdiklerinden verecek. Olmaz! Para vermeye alışacak. Müslüman, Allah rızası için sevdiklerinden verecek.

"Sevdiğiniz şeyleri infak etmedikçe birr-i takva ehli, has müslümanlar derecesine ulaşamazsınız.""Sevdiğiniz şeyleri infak etmedikçe birr-i takva ehli, has müslümanlar derecesine ulaşamazsınız." Eskiler nasıl fedakârlık yapmışlarsa siz de, biz de yapacağız. "Ancak geçimimi sağlıyorum." Eskiler nasıl fedakârlık yapmışlarsa siz de, biz de yapacağız.

"Ancak geçimimi sağlıyorum."

Bir şey değil ama geçiminden fazlası varsa, televizyonun varsa, yazlığın kışlığın varsa,Bir şey değil ama geçiminden fazlası varsa, televizyonun varsa, yazlığın kışlığın varsa, araban varsa, gelirin fazlaysa, oluk gibi başka yerlere para gidip duruyorkenaraban varsa, gelirin fazlaysa, oluk gibi başka yerlere para gidip duruyorken hayra para vermiyorsan, olmaz. Kişi sevdiği uğurda fedakârlık yapacak. hayra para vermiyorsan, olmaz. Kişi sevdiği uğurda fedakârlık yapacak.

Bunu başkaları yapıyor. Dünyanın her yerinde, her zaman iş malî fedakârlıklarla yürür.Bunu başkaları yapıyor. Dünyanın her yerinde, her zaman iş malî fedakârlıklarla yürür. Hıristiyanlar, masonlar yapıyor.Hıristiyanlar, masonlar yapıyor. "Mason locasına torba koyuyorlar, herkes elini torbaya sokuyor, çıkartıyor.""Mason locasına torba koyuyorlar, herkes elini torbaya sokuyor, çıkartıyor." diye kitaplarda okuyoruz. "Bir şey koyan koyuyor, ihtiyacı olan alıyormuş." diye okuyoruz. diye kitaplarda okuyoruz. "Bir şey koyan koyuyor, ihtiyacı olan alıyormuş." diye okuyoruz.

Gezdiğim hıristiyan ülkelerinde dağı taşı, sokağı binayı,Gezdiğim hıristiyan ülkelerinde dağı taşı, sokağı binayı, parkı bahçeyi her tarafı vakıf olarak gördüm. Kazanıyorlar, kazandıklarını kiliseye vakfediyorlar.parkı bahçeyi her tarafı vakıf olarak gördüm. Kazanıyorlar, kazandıklarını kiliseye vakfediyorlar. Şu bina kilisenin, şu hastane kilisenin, şu üniversite kilisenin,Şu bina kilisenin, şu hastane kilisenin, şu üniversite kilisenin, şu arazi kilisenin, şu şehrin yarısı kilisenin, üçte biri kilisenin… Böyle.şu arazi kilisenin, şu şehrin yarısı kilisenin, üçte biri kilisenin… Böyle. Biz hak yolunun yolcuları bir şey yapacağız, para lazım!Biz hak yolunun yolcuları bir şey yapacağız, para lazım! Para bulamazsak, kimse yardım etmezse o zaman işler olmuyor.Para bulamazsak, kimse yardım etmezse o zaman işler olmuyor. O bakımdan bu hadîs-i şerîf Allah'ın sevgisini kazanmanın yollarını sayıyor;O bakımdan bu hadîs-i şerîf Allah'ın sevgisini kazanmanın yollarını sayıyor; malî fedakârlık da olacak, kesenin ağzını açmamız gerekiyor. Cimri değil cömert olmamız gerekiyor. malî fedakârlık da olacak, kesenin ağzını açmamız gerekiyor. Cimri değil cömert olmamız gerekiyor.

Ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetesâdekûne min eclî.Ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetesâdekûne min eclî. "Benden ötürü, benim rızam için birbirlerine sadakat gösterenlere;"Benden ötürü, benim rızam için birbirlerine sadakat gösterenlere; doğru sözlü, doğru özlü olup sadakat gösterenlere de benim muhabbetim hak olur, ben onları severim." doğru sözlü, doğru özlü olup sadakat gösterenlere de benim muhabbetim hak olur, ben onları severim."

Birbirine karşılıklı sadakat göstermek, doğru sözlü doğru özlü olmak,Birbirine karşılıklı sadakat göstermek, doğru sözlü doğru özlü olmak, aldatmamak, yalan söylememek, hile yapmamak, vefasızlık göstermemek… aldatmamak, yalan söylememek, hile yapmamak, vefasızlık göstermemek…

Ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetenâsarûne min eclî.Ve kad hakkat mehabbetî lillezîne yetenâsarûne min eclî. "Benim rızam için, benden ötürü birbirlerine yardım edenlere de"Benim rızam için, benden ötürü birbirlerine yardım edenlere de benim sevgim hak olur." diye bunları saydı. benim sevgim hak olur." diye bunları saydı.

Hatırlatmak bâbında söyleyeyim; Hatırlatmak bâbında söyleyeyim;

Allah'ın rızasını kazanmak, muhabbetine ermek, Allah'ın sevgisini elde etmek içinAllah'ın rızasını kazanmak, muhabbetine ermek, Allah'ın sevgisini elde etmek için yani Allah tarafından sevilen bir kul olmak için neler ileri sürülüyor bir daha onları sayayım: yani Allah tarafından sevilen bir kul olmak için neler ileri sürülüyor bir daha onları sayayım:

1. Birbirlerimizle muhabbet etmememizi emrediyor.1. Birbirlerimizle muhabbet etmememizi emrediyor. Sen benimle, ben seninle mü'min kardeşler olarak birbirlerimizle muhabbeti emrediyor.Sen benimle, ben seninle mü'min kardeşler olarak birbirlerimizle muhabbeti emrediyor. O zaman Allah sevecek. Muhabbetsiz, kindar, küskün, kırgın, dargın olursak sevmiyor, affetmiyor.O zaman Allah sevecek. Muhabbetsiz, kindar, küskün, kırgın, dargın olursak sevmiyor, affetmiyor. Tövbemiz, istiğfarımız kendisine kadar gitse birbirleriyle barışsınlar diye Allah reddediyor.Tövbemiz, istiğfarımız kendisine kadar gitse birbirleriyle barışsınlar diye Allah reddediyor. Onun için birbirimizi seveceğiz, mecbur. Ve Allah'ın rızasını kazanmanın çıkar yolu, bir. Onun için birbirimizi seveceğiz, mecbur. Ve Allah'ın rızasını kazanmanın çıkar yolu, bir.

Birbirlerimizi ziyaret edeceğiz, alakayı kesmeyeceğiz. Birbirlerimizi ziyaret edeceğiz, alakayı kesmeyeceğiz. Bu şehirde başka mahallede veya başka şehirde veya başka uzak diyarlarda; ziyaret edeceğiz.Bu şehirde başka mahallede veya başka şehirde veya başka uzak diyarlarda; ziyaret edeceğiz. Ziyaretleşme de çok önemli. Buna da zaman ve malî imkân ayırmalıyız.Ziyaretleşme de çok önemli. Buna da zaman ve malî imkân ayırmalıyız. Ziyaretleri de ihmal etmemeliyiz. Ziyaretleri de ihmal etmemeliyiz.

Birbirimize bezl ü ihsân, atâ ve ikramda bulunacağız. Birbirimize bezl ü ihsân, atâ ve ikramda bulunacağız. Cömert olacağız, nekes, eli sıkı, cimri olmayacağız.Cömert olacağız, nekes, eli sıkı, cimri olmayacağız. Kesenin ağzını açıp para saçacağız ki Allah sevsin.Kesenin ağzını açıp para saçacağız ki Allah sevsin. "Allah yolunda kardeşlerime feda olsun." diye cömert olacağız."Allah yolunda kardeşlerime feda olsun." diye cömert olacağız. İkramımızı onlara karşılıklı arzedeceğiz. İkramımızı onlara karşılıklı arzedeceğiz.

Birbirlerimize sadakat göstereceğiz, yalan söylemeyeceğiz, Birbirlerimize sadakat göstereceğiz, yalan söylemeyeceğiz, vefasızlık etmeyeceğiz, alakayı kesmeyeceğiz. vefasızlık etmeyeceğiz, alakayı kesmeyeceğiz.

Birbirimizle yardımlaşacağız. Birbirimizle yardımlaşacağız.

Seveceğiz, ziyaretleşeceğiz, ikramlaşacağız, sadâkat göstereceğiz ve yardımlaşacağız. Seveceğiz, ziyaretleşeceğiz, ikramlaşacağız, sadâkat göstereceğiz ve yardımlaşacağız.

Hadîs-i şerîfte bunları sayıyor. Hadîs-i şerîfte bunları sayıyor.

Allah bizleri kâğıt üzerinde veya lafta ihvan etmesin, gerçekten has kardeşler olmayı,Allah bizleri kâğıt üzerinde veya lafta ihvan etmesin, gerçekten has kardeşler olmayı, Allah'ın istediği tarzda sıfatlara sahip kardeşler olmayı nasip etsin.Allah'ın istediği tarzda sıfatlara sahip kardeşler olmayı nasip etsin. Böylece Allah'ın sevgisine, rızasına ermeyi nasip eylesin. Böylece Allah'ın sevgisine, rızasına ermeyi nasip eylesin.

Aynı hadîs-i şerîfinde Peygamber Efendimiz, bundan sonra başka konuya geçiyor. Buyuruyor ki; Aynı hadîs-i şerîfinde Peygamber Efendimiz, bundan sonra başka konuya geçiyor. Buyuruyor ki;

"Kendi soyundan, kendi neslinden buluğa ermemiş üç tane evladı, kendi sağlığında,"Kendi soyundan, kendi neslinden buluğa ermemiş üç tane evladı, kendi sağlığında, kendinden daha önce göndermiş hiçbir mü'min erkek ve kadın yoktur ki Allah onu cennete sokmasın.kendinden daha önce göndermiş hiçbir mü'min erkek ve kadın yoktur ki Allah onu cennete sokmasın. Mutlaka cennete sokar." Yani insanın evladı öldü mü Allah onu cennete sokmaya vesile ediyor.Mutlaka cennete sokar." Yani insanın evladı öldü mü Allah onu cennete sokmaya vesile ediyor. Bi-fazli rahmetihî iyyâhüm.Bi-fazli rahmetihî iyyâhüm. "O evlatlara olan rahmetinden, acımasından, merhametinden dolayı o anne babayı cennete sokuyor." "O evlatlara olan rahmetinden, acımasından, merhametinden dolayı o anne babayı cennete sokuyor."

Muhterem kardeşlerim! Allah insana evlat verir, bazen de alır.Muhterem kardeşlerim!

Allah insana evlat verir, bazen de alır.
Bu devirde tabi bakımlar iyi, hastaneler var, beslenme imkânları çok.Bu devirde tabi bakımlar iyi, hastaneler var, beslenme imkânları çok. Eski devirde bu imkânlar, ilaçlar vesaireler yoktu.Eski devirde bu imkânlar, ilaçlar vesaireler yoktu. Doğanların nicesi bir yaşında, iki yaşında, üç yaşında -küçük çağlarda- ölürdü.Doğanların nicesi bir yaşında, iki yaşında, üç yaşında -küçük çağlarda- ölürdü. İnsan nasıl olsa ölecek ama küçük çağda, babasının anasının sağlığında öldü mü büyük bir üzüntü olur.İnsan nasıl olsa ölecek ama küçük çağda, babasının anasının sağlığında öldü mü büyük bir üzüntü olur. "Ah mübarek evladım, zavallı yavrucuğum!"Ah mübarek evladım, zavallı yavrucuğum! Şöyle halliydi, gül yanaklıydı…" filan diye insan kendisini tutamaz.Şöyle halliydi, gül yanaklıydı…" filan diye insan kendisini tutamaz. Acı bir durum ama ona sabredildiği zamana Allah onu cennete sokuyor.Acı bir durum ama ona sabredildiği zamana Allah onu cennete sokuyor. Onlar rûz-i mahşerde annelerine babalarına su ikram edecekler. Onlar rûz-i mahşerde annelerine babalarına su ikram edecekler.

Hatta eski devirde birisi varmış. "Ben ibadeti çok edeyim." diye evlenmemiş.Hatta eski devirde birisi varmış. "Ben ibadeti çok edeyim." diye evlenmemiş. "Evlensem çoluk çocuk olacak. Tam serbest hareket edemeyeceğim. Camide bulunamayacağım."Evlensem çoluk çocuk olacak. Tam serbest hareket edemeyeceğim. Camide bulunamayacağım. Gece kalkamayacağım. Çalışmak mecburiyeti daha fazla olacak.Gece kalkamayacağım. Çalışmak mecburiyeti daha fazla olacak. En iyisi evlenmeyeyim, ibadet edeyim." derken bir gece bir rüya görmüş.En iyisi evlenmeyeyim, ibadet edeyim." derken bir gece bir rüya görmüş. Rüyada kıyamet kopmuş görüyor. Kendisini mahşer yerinde bekliyor görüyor. Rüyada kıyamet kopmuş görüyor. Kendisini mahşer yerinde bekliyor görüyor.

Birtakım mübarek simalı küçük çocuklar mahşerin o sıkıntısında, o terinde, o güneşin altında,Birtakım mübarek simalı küçük çocuklar mahşerin o sıkıntısında, o terinde, o güneşin altında, o müthiş günde insanların o susuzluk anında, bazı kimselere götürüp su veriyorlarmış.o müthiş günde insanların o susuzluk anında, bazı kimselere götürüp su veriyorlarmış. Bunu hacca giden kardeşlerimiz bilirler.Bunu hacca giden kardeşlerimiz bilirler. Elinde su kabıyla bir yerden bir yere gidecek olsan,Elinde su kabıyla bir yerden bir yere gidecek olsan, "Aman bana da versene." diye hemen herkes el uzatıyor."Aman bana da versene." diye hemen herkes el uzatıyor. Halbuki Harem-i şerifin her tarafı bidon dolu.Halbuki Harem-i şerifin her tarafı bidon dolu. Sen bir şişeye doldurmuşsun, öbür tarafa götüreceksin,Sen bir şişeye doldurmuşsun, öbür tarafa götüreceksin, "Şuradan bana su versene." filan diye [uzatıyorlar]. "Şuradan bana su versene." filan diye [uzatıyorlar].

Orada imkân var. Bir de mahşer gününde imkânın olmadığı zamanı düşünün.Orada imkân var. Bir de mahşer gününde imkânın olmadığı zamanı düşünün. O zaman tabi o suyu istiyorlarmış. Bu adam da istemiş. Kendisi çok susamış, rüyada.O zaman tabi o suyu istiyorlarmış. Bu adam da istemiş. Kendisi çok susamış, rüyada. O çocuklara demiş ki; "Şu dağıttığınız kupalardan bana da su versenize."O çocuklara demiş ki; "Şu dağıttığınız kupalardan bana da su versenize." Demişler ki; "Veremeyiz, biz görevli insanlarız, biz anne ve babalarımıza su veriyoruz.Demişler ki; "Veremeyiz, biz görevli insanlarız, biz anne ve babalarımıza su veriyoruz. Genç yaşta, bebekken, çocukken öldük. Anne ve babalarımıza su veriyoruz, herkese veremeyiz.Genç yaşta, bebekken, çocukken öldük. Anne ve babalarımıza su veriyoruz, herkese veremeyiz. Ancak evlat sahipleri bu suları evlatlarının elinden içebilirler." Ancak evlat sahipleri bu suları evlatlarının elinden içebilirler."

Rüyayı görünce ertesi gün kalkmış, hemen "Aman! Evleneyim. Çoluk çocuğum olsun.Rüyayı görünce ertesi gün kalkmış, hemen "Aman! Evleneyim. Çoluk çocuğum olsun. Olsun da ölürse ölsün, kalırsa kalsın." demiş, evlenmiş. Bir din kitabında okumuştum. Olsun da ölürse ölsün, kalırsa kalsın." demiş, evlenmiş. Bir din kitabında okumuştum.

O bakımdan bir insanın üç çocuğu ölürse cennete gireceğine dair müjde burada verilmiş oluyor. O bakımdan bir insanın üç çocuğu ölürse cennete gireceğine dair müjde burada verilmiş oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi evlat acısına uğratmasın.Allahu Teâlâ hazretleri bizi evlat acısına uğratmasın. Evlatlarımızı hayırlı yetiştirmek nasip eylesin.Evlatlarımızı hayırlı yetiştirmek nasip eylesin. Ama böyle üzüntülü, sıkıntılı durum olursa da arkasından mükâfat olduğunu bilelim.Ama böyle üzüntülü, sıkıntılı durum olursa da arkasından mükâfat olduğunu bilelim. Her sıkıntının arkasından bir mükâfat vardır. Hatta hadîs-i şerîflerde göreceksiniz; Her sıkıntının arkasından bir mükâfat vardır. Hatta hadîs-i şerîflerde göreceksiniz; "Allah bazı iyi kullarına bela ve üzüntülü, musibetli şeyleri daha çok verir.""Allah bazı iyi kullarına bela ve üzüntülü, musibetli şeyleri daha çok verir." O da ayrı bir kanundur. O da ayrı bir kanundur.

Biz bugünün kafasıyla şöyle düşünebiliriz;Biz bugünün kafasıyla şöyle düşünebiliriz; "Allah bir kulu sevdi mi herhalde onun hiç sıkıntısı olmaz. Havalarda uçar."Allah bir kulu sevdi mi herhalde onun hiç sıkıntısı olmaz. Havalarda uçar. Mânevî sofra önüne açılır. Türlü türlü cennet taamlarından yer.Mânevî sofra önüne açılır. Türlü türlü cennet taamlarından yer. İsterse namazı hemen Kâbe-i Müşerrefe'de kılar. İsterse şöyle yapar, böyle yapar.İsterse namazı hemen Kâbe-i Müşerrefe'de kılar. İsterse şöyle yapar, böyle yapar. Her türlü konfor, rahat… Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmez." Her türlü konfor, rahat… Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmez."

Böyle değil! Bu bizim zannımız, daha doğrusu nefsimizin temennisi. Böyle değil!Böyle değil! Bu bizim zannımız, daha doğrusu nefsimizin temennisi. Böyle değil! En büyük sıkıntılar Peygamberlere geliyor. Ondan sonra evliyaya, salihlere geliyor.En büyük sıkıntılar Peygamberlere geliyor. Ondan sonra evliyaya, salihlere geliyor. Mü'minlere dereceleri üzerine geliyor. İyi kullara dereceleri artsın diye daha çok geliyor. Mü'minlere dereceleri üzerine geliyor. İyi kullara dereceleri artsın diye daha çok geliyor.

Birisi tevbekâr olmuş, iyi bir duruma gelmiş. Hacca gitmiş. "Bayağı değişti." diyorlar.Birisi tevbekâr olmuş, iyi bir duruma gelmiş. Hacca gitmiş. "Bayağı değişti." diyorlar. Ama hacda bir felaket… Hacdan dönmüş, iş yerinde bir felaket… Bilmem nerede bir felaket… Ama hacda bir felaket… Hacdan dönmüş, iş yerinde bir felaket… Bilmem nerede bir felaket…

Neden? Allah ecri çok olsun diye yapıyor. Garip bir kanundur. Bizim sandığımız gibi değil.Neden?

Allah ecri çok olsun diye yapıyor. Garip bir kanundur. Bizim sandığımız gibi değil.
Peygamber Efendimiz ne sıkıntılar çekti! Allah'ın salih kullarının halleri ne sıkıntılarla geçmiştir!Peygamber Efendimiz ne sıkıntılar çekti! Allah'ın salih kullarının halleri ne sıkıntılarla geçmiştir! Hapislerde, zalim sultanların hücumuna uğramakla geçmiştir. Neler çekmişlerdir… Hapislerde, zalim sultanların hücumuna uğramakla geçmiştir. Neler çekmişlerdir…

Meşhur fakih Serahsî… O, 30 ciltlik mübarek, muazzam eserini hapiste yazdırmış.Meşhur fakih Serahsî… O, 30 ciltlik mübarek, muazzam eserini hapiste yazdırmış. Hapsin demir parmaklıklarının yanına talebeleri gelirmiş, o da aşağıdan yazdırırmış.Hapsin demir parmaklıklarının yanına talebeleri gelirmiş, o da aşağıdan yazdırırmış. 30 ciltlik eser! Zalim sultan onu hapsetmiş.30 ciltlik eser! Zalim sultan onu hapsetmiş. İyi ki fırsat vermiş de demir parmaklara kadar talebeleri yanaşabiliyor.İyi ki fırsat vermiş de demir parmaklara kadar talebeleri yanaşabiliyor. Yanında kitap yok, hafızasından yazdırmış. Derya gibi insan… Yanında kitap yok, hafızasından yazdırmış. Derya gibi insan…

Neden kızarlar bu zalimler? Doğruyu söyledi diye kızarlar.Neden kızarlar bu zalimler?

Doğruyu söyledi diye kızarlar.
Dobra dobra doğruyu söyler, Allah'ın rızasını düşünür.Dobra dobra doğruyu söyler, Allah'ın rızasını düşünür. Dobra dobra doğruyu söyleyince insanı dokuz köyden kovarlar. Onun için o zulme uğrar. Dobra dobra doğruyu söyleyince insanı dokuz köyden kovarlar. Onun için o zulme uğrar.

Birisi demiş ki; Birisi demiş ki;

"Müslümanlar zekâtlarını bana versin, ordu kuracağım, düşmanlarla çarpışacağım."Müslümanlar zekâtlarını bana versin, ordu kuracağım, düşmanlarla çarpışacağım. Ordunun teçhizi için zekât toplansın." Ordunun teçhizi için zekât toplansın."

Alimlere sormuş, alimler fetvayı vermişler. Büyük bir alim diyor ki; Alimlere sormuş, alimler fetvayı vermişler. Büyük bir alim diyor ki;

"Hayır, olamaz! Zekât fukaranın hakkıdır. Sen onu ordunun teçhizinde harcayamazsın."Hayır, olamaz! Zekât fukaranın hakkıdır. Sen onu ordunun teçhizinde harcayamazsın. Senin paran yok değil ki! Sarayın var, hazinen var, cariyelerin var.Senin paran yok değil ki! Sarayın var, hazinen var, cariyelerin var. Her bir cariyenin kolunda bileğinden dirseğine kadar altın bilezik dolu, mücevherat dolu...Her bir cariyenin kolunda bileğinden dirseğine kadar altın bilezik dolu, mücevherat dolu... Sat onları, orduyu onunla teçhiz et. Fukaranın malına ne göz dikiyorsun?" Sat onları, orduyu onunla teçhiz et. Fukaranın malına ne göz dikiyorsun?"

"Bu zekât paralarını toplayıp teşkilata harcayalım." "Harcayamazsın. Fukaranın hakkı!" "Bu zekât paralarını toplayıp teşkilata harcayalım."

"Harcayamazsın. Fukaranın hakkı!"

"Hangi dangalak söylemiş?" diyor. "Hangi dangalak söylemiş?" diyor.

Âlimler söylemiş. Var mı bir diyeceğin! Âlimler söylemiş. Var mı bir diyeceğin!

Dangalak filan değil, senden çok daha bilgili.Dangalak filan değil, senden çok daha bilgili. Belki sen öyle söylemekle kendin o duruma düşmüş oluyorsun.Belki sen öyle söylemekle kendin o duruma düşmüş oluyorsun. Senden çok daha bilgili bir insan, Allah'tan korktuğu için doğruyu söylüyor.Senden çok daha bilgili bir insan, Allah'tan korktuğu için doğruyu söylüyor. Senin paran yok mu, bankaları istif etmişsin, yukarıya yığmışsın.Senin paran yok mu, bankaları istif etmişsin, yukarıya yığmışsın. Ondan sonra oradan buradan alacağım diye şey yapıyorsun. Ondan sonra oradan buradan alacağım diye şey yapıyorsun.

Doğruyu söylerler, doğru söylediği için dokuz köyden kovulur, ızdırap, sıkıntı çekerler. Doğruyu söylerler, doğru söylediği için dokuz köyden kovulur, ızdırap, sıkıntı çekerler.

Allah her halükârda kullarını imtihan eder. Dünya hayatının iyi günleri de kötü günleri de olur.Allah her halükârda kullarını imtihan eder. Dünya hayatının iyi günleri de kötü günleri de olur. İnsanın çocuğu da ölür, çocuğu da doğar. Düğünü de olur, matemi de olur.İnsanın çocuğu da ölür, çocuğu da doğar. Düğünü de olur, matemi de olur. Sıhhati de olur, hastalığı da olur. İyi günler olduğu zaman el bebek gül bebek iyi kulluk edeceksin.Sıhhati de olur, hastalığı da olur. İyi günler olduğu zaman el bebek gül bebek iyi kulluk edeceksin. Başına kötü bir imtihan, musibet geldiği zaman isyan bayrağını açıp Allah'a asi olacaksın; reva mı?Başına kötü bir imtihan, musibet geldiği zaman isyan bayrağını açıp Allah'a asi olacaksın; reva mı? "Bu da mı gelecekti benim başıma! Yâ Rabbi! "Bu da mı gelecekti benim başıma! Yâ Rabbi! Bunu da mı yapacaktın bana!" filan, isyan sözlerini şarkılara sokmuşlar.Bunu da mı yapacaktın bana!" filan, isyan sözlerini şarkılara sokmuşlar. Başına gelen bir iş, Allah'a karşı geliyor. Başına gelen bir iş, Allah'a karşı geliyor.

Başına gelen ne? O da ayrıca düşünülmeye değer bir şey.Başına gelen ne?

O da ayrıca düşünülmeye değer bir şey.
Başkaları daha nice sıkıntılar çekiyor, her türlü nimet var.Başkaları daha nice sıkıntılar çekiyor, her türlü nimet var. O nimetleri görmüyor da, "Başıma bu felaket niye geldi?" diyor.O nimetleri görmüyor da, "Başıma bu felaket niye geldi?" diyor. Dünya hayatı lezzetlerle, elemlerle karışık geçer. İnsanın iki günü bir olmaz.Dünya hayatı lezzetlerle, elemlerle karışık geçer. İnsanın iki günü bir olmaz. Padişahken fakir, fakirken zengin olur. Sağlıklı iken hasta düşer…Padişahken fakir, fakirken zengin olur. Sağlıklı iken hasta düşer… Onun için her halükârda Allah'a güzel kulluk etmeyi öğreneceğiz.Onun için her halükârda Allah'a güzel kulluk etmeyi öğreneceğiz. Sıhhatli iken de hasta iken de, varlıklı iken de fakirken de…Sıhhatli iken de hasta iken de, varlıklı iken de fakirken de… Fakirken asi olursan, "Bunu bana niye yaptı?" diye Allah'a küsersen; sen bilirsin.Fakirken asi olursan, "Bunu bana niye yaptı?" diye Allah'a küsersen; sen bilirsin. Allah'ın sana ihtiyacı yok, senin Allah'a ihtiyacın var! İmtihanı kaybedersin, mahvolursun.Allah'ın sana ihtiyacı yok, senin Allah'a ihtiyacın var! İmtihanı kaybedersin, mahvolursun. Ondan sonra Allah, dünyanın nimetini verir ama -başına çalınsın- hiç hayrını görmezsin.Ondan sonra Allah, dünyanın nimetini verir ama -başına çalınsın- hiç hayrını görmezsin. İstersen bu dünyada istediğin kadar rahat et… İstersen bu dünyada istediğin kadar rahat et…

Onun için imtihanı kaybetmemeye dikkat edelim.Onun için imtihanı kaybetmemeye dikkat edelim. İnsanın başına sıkıntı gelebilir ama, "Allah sıkıntı göstermesin, afiyet versin." diye dua ederiz. İnsanın başına sıkıntı gelebilir ama, "Allah sıkıntı göstermesin, afiyet versin." diye dua ederiz. Huzur ve saadet versin, iki cihanda mesut, bahtiyar olalım.Huzur ve saadet versin, iki cihanda mesut, bahtiyar olalım. Hasta olduğumuz zaman Allah'a dua ederiz, geçsin diye... Dua serbest, duaya bir şey yok! Hasta olduğumuz zaman Allah'a dua ederiz, geçsin diye... Dua serbest, duaya bir şey yok!

Yusuf aleyhisselâm'ın babası, "Ben hüznümü, üzüntümü, sıkıntımı, derdimi, tasamıYusuf aleyhisselâm'ın babası, "Ben hüznümü, üzüntümü, sıkıntımı, derdimi, tasamı Rabbimle münacat ederim, O'na yanıp yakınıp anlatırım." diyor. Rabbimle münacat ederim, O'na yanıp yakınıp anlatırım." diyor.

"Yâ Rabbi! Şu sıkıntım var, affet." "Yâ Rabbi! Şu sıkıntım var, affet."

O olur. İnsanın Allah'a münacatı, niyazı caiz; isyanı, itirazı caiz değil.O olur. İnsanın Allah'a münacatı, niyazı caiz; isyanı, itirazı caiz değil. O bakımdan hayatın iyi ve kötü günlerine, hallerine ve imtihanlarına dikkat edelim. O bakımdan hayatın iyi ve kötü günlerine, hallerine ve imtihanlarına dikkat edelim.

… veled-i zina, alçak ama milyonlar, milyarlarla oynuyor. … veled-i zina, alçak ama milyonlar, milyarlarla oynuyor. Milyarlara para demiyor, küçümsüyor. Devleti soyuyor, hazineyi soyuyor filan. Milyarlara para demiyor, küçümsüyor. Devleti soyuyor, hazineyi soyuyor filan.

Olsun! Dünya hayatının kıymeti olmadığından Allah onlara müddet ve mühlet veriyor.Olsun! Dünya hayatının kıymeti olmadığından Allah onlara müddet ve mühlet veriyor. İplerini salıvermiş. Karun hepsinden daha zengindi ama Allah yerin içine batırdı.İplerini salıvermiş. Karun hepsinden daha zengindi ama Allah yerin içine batırdı. O bakımdan varlıktan şımarmayalım, darlıktan raydan çıkmayalım, itiraza kalkmayalım.O bakımdan varlıktan şımarmayalım, darlıktan raydan çıkmayalım, itiraza kalkmayalım. Yunus Emre; "Ne varlığa övünürem, ne yokluğa yerinirem, aşkın ile avunuram, bana seni gerek seni." diyor. Yunus Emre;

"Ne varlığa övünürem, ne yokluğa yerinirem, aşkın ile avunuram, bana seni gerek seni." diyor.

Yunus Emre mesela bu işi anlamış, iyi müslüman, meseleyi biliyor.Yunus Emre mesela bu işi anlamış, iyi müslüman, meseleyi biliyor. Ne varlıktan üzüntü sıkıntı çekerim diyor. Ne varlıktan üzüntü sıkıntı çekerim diyor.

"Ne yokluğa yerinirem." diyor yani varlık olursa şımarmam, yokluk olursa da itiraza kalkmam. "Ne yokluğa yerinirem." diyor yani varlık olursa şımarmam, yokluk olursa da itiraza kalkmam. "Aşkın ile avunuram." diyor yani, "Seni sevdiğim için, o bana yeter,"Aşkın ile avunuram." diyor yani, "Seni sevdiğim için, o bana yeter, ben o sevgiden etrafıma aldırmam." diyor. ben o sevgiden etrafıma aldırmam." diyor. "Bana sen lazımsın, sen gereksin yâ Rabbi! Senin rızan gerek." diyor. "Bana sen lazımsın, sen gereksin yâ Rabbi! Senin rızan gerek." diyor.

Ömrünü öyle geçirmiş mübarekler. O sözleri yaşamasa söyleyebilir mi? Ömrünü öyle geçirmiş mübarekler. O sözleri yaşamasa söyleyebilir mi?

"Derviş bağrı baş gerek." Dervişin bağrı yaralı gelecek. "Gözü dolu yaş gerek.""Derviş bağrı baş gerek." Dervişin bağrı yaralı gelecek. "Gözü dolu yaş gerek." Gözü ağlayacak; sevgiden, saygıdan, hasretlikten, aşktan, muhabbetten gözü yaşlı, duygulu… "Gözü ağlayacak; sevgiden, saygıdan, hasretlikten, aşktan, muhabbetten gözü yaşlı, duygulu… " Koyundan yavaş gerek, dövene elsiz gerek." O vuracak, sen vurmayacaksın.Koyundan yavaş gerek, dövene elsiz gerek." O vuracak, sen vurmayacaksın. "Sövene dilsiz gerek." O sövecek, sen cevap vermeyeceksin. "Sövene dilsiz gerek." O sövecek, sen cevap vermeyeceksin.

Neden? Sen cevap vermeyince melek cevap verir ondan. Neden?

Sen cevap vermeyince melek cevap verir ondan.

"Derviş gönülsüz gerek." Kibirlenmez, gönüllenmez, darılmaz,"Derviş gönülsüz gerek." Kibirlenmez, gönüllenmez, darılmaz, Allah rızası için sabreder, diye güzel şeyler söylemiş.Allah rızası için sabreder, diye güzel şeyler söylemiş. Mübarek, hadislerden alınma ahlâkı bildiği için… Mübarek, hadislerden alınma ahlâkı bildiği için…

Biz de bu hadîs-i şerîften öğrendiğimiz üzere Allah'ın kaderine rıza gösterelim.Biz de bu hadîs-i şerîften öğrendiğimiz üzere Allah'ın kaderine rıza gösterelim. Tasavvufta bu yüksek bir makamdır.Tasavvufta bu yüksek bir makamdır. Buna, "Allah'ın kazasına, kaderine rıza ve teslimiyet makamı" derler. Büyük insanların işidir.Buna, "Allah'ın kazasına, kaderine rıza ve teslimiyet makamı" derler. Büyük insanların işidir. Ufak tefek, beceriksiz, acizler, zayıflar bunu yapamazlar,Ufak tefek, beceriksiz, acizler, zayıflar bunu yapamazlar, beceremezler ama büyük kullar büyük sabırlar içinde yaparlar. beceremezler ama büyük kullar büyük sabırlar içinde yaparlar.

Hz. Eyyüb aleyhisselam'ın hali, hayatı Kur'ân-ı Kerîm'de bize bir numunedir.Hz. Eyyüb aleyhisselam'ın hali, hayatı Kur'ân-ı Kerîm'de bize bir numunedir. Çeşit çeşit nimetlere sahip iken Allah o nimetleri elinden almış.Çeşit çeşit nimetlere sahip iken Allah o nimetleri elinden almış. Nice nice zenginliklere sahip iken Allah o malları elinden almış.Nice nice zenginliklere sahip iken Allah o malları elinden almış. Nice nice evlâd-u ıyâle, akraba-yı tâlukâta sahip iken Allah onları elinden almış.Nice nice evlâd-u ıyâle, akraba-yı tâlukâta sahip iken Allah onları elinden almış. Gül gibi sıhhatli iken Allah ona hastalık vermiş; bütün vücudu yara olmuş, yaraları kurtlanmış.Gül gibi sıhhatli iken Allah ona hastalık vermiş; bütün vücudu yara olmuş, yaraları kurtlanmış. Şimdiki gibi antibiyotikler mi vardı, hemen tedavi olsun.Şimdiki gibi antibiyotikler mi vardı, hemen tedavi olsun. Kurtlar yaraları yemeğe başlamış ama sabretmiş. Allah buyuruyor ki; Kurtlar yaraları yemeğe başlamış ama sabretmiş. Allah buyuruyor ki;

"Ne güzel kuldu o." Allah tarafından ni'me'l-abd denmek az bir şey mi?"Ne güzel kuldu o."

Allah tarafından ni'me'l-abd denmek az bir şey mi?
Ne yüksek makam! "Ne iyi kuldur." diyor. Eyyüb aleyhisselâm'ın sabrı!.. Ne yüksek makam! "Ne iyi kuldur." diyor. Eyyüb aleyhisselâm'ın sabrı!..

Allah'tan bela istemeyiz ama bu dünya hayatı da belasız geçmez.Allah'tan bela istemeyiz ama bu dünya hayatı da belasız geçmez. Ufak tefek belalara da küçücük küçücük biz de sabırlar edelim.Ufak tefek belalara da küçücük küçücük biz de sabırlar edelim. İtiraz etmeyelim, feryat etmeyelim, karşı çıkmayalım, yüz buruşturmayalım, sırt dönmeyelim…İtiraz etmeyelim, feryat etmeyelim, karşı çıkmayalım, yüz buruşturmayalım, sırt dönmeyelim… Adam başına azıcık bir şey geldi, camiden kesiliyor. Adam başına azıcık bir şey geldi, camiden kesiliyor. Başına birazcık sıkıntı geldi, namazı bırakıyor.Başına birazcık sıkıntı geldi, namazı bırakıyor. Başına birazcık bir [sıkıntı] hali geldi, açıyor ağzını yumuyor gözünü, ağzına geleni söylüyor.Başına birazcık bir [sıkıntı] hali geldi, açıyor ağzını yumuyor gözünü, ağzına geleni söylüyor. Bunlar zayıflık, cahillik alametidir.Bunlar zayıflık, cahillik alametidir. Has müslümanlar Allah'ın kaza ve kaderine rıza gösteren insanlardır.Has müslümanlar Allah'ın kaza ve kaderine rıza gösteren insanlardır. Velev çoluk çocuğu ölse bile sabredince karşılığı cennet oluyor. Velev çoluk çocuğu ölse bile sabredince karşılığı cennet oluyor.

"Allah bir kimsenin iki gözünü alırsa yani kör olursa, o da sabrederse;"Allah bir kimsenin iki gözünü alırsa yani kör olursa, o da sabrederse; Allah ona cennetten başka bir mükâfat verilmesine razı olmaz." diye okuduk.Allah ona cennetten başka bir mükâfat verilmesine razı olmaz." diye okuduk. Evet, gözü gidiyor ama cenneti kazanıyor. Nasıl olsa bir gün öleceğiz. Evet, gözü gidiyor ama cenneti kazanıyor. Nasıl olsa bir gün öleceğiz.

Onun için dervişliği iyi öğrenelim. Yarım yamalak anlamayalım, öğrenmeyelim.Onun için dervişliği iyi öğrenelim. Yarım yamalak anlamayalım, öğrenmeyelim. Dervişlik tepeden tırnağa kadar edepli kul olmaktır.Dervişlik tepeden tırnağa kadar edepli kul olmaktır. Camiye giriş edebi, namaz kılış edebi, sabır, şükür, arkadaşlık edebi vardır.Camiye giriş edebi, namaz kılış edebi, sabır, şükür, arkadaşlık edebi vardır. Müslümanlık makamları içinde dervişlik en yüksek makamdır.Müslümanlık makamları içinde dervişlik en yüksek makamdır. Nice nice edeplere riayet etmekle sağlanır. Nice nice edeplere riayet etmekle sağlanır.

Rabbimiz bizi en güzel ahlâk ile ahlâklananlardan, ahlâklanmış olanlardanRabbimiz bizi en güzel ahlâk ile ahlâklananlardan, ahlâklanmış olanlardan ve en güzel adaba riayet edenlerden, en yüksek mertebeleri kazanan kullardan eylesin. ve en güzel adaba riayet edenlerden, en yüksek mertebeleri kazanan kullardan eylesin.

Evet, hepimizin içinde tasavvufa karşı bir sevgi, mâneviyata karşı bir ilgi var.Evet, hepimizin içinde tasavvufa karşı bir sevgi, mâneviyata karşı bir ilgi var. Allah'ın rızasını kazanalım istiyoruz. Bu lafla olmaz, lafla olmuyor. Giyimle kuşamla da olmuyor. Allah'ın rızasını kazanalım istiyoruz. Bu lafla olmaz, lafla olmuyor. Giyimle kuşamla da olmuyor.

"Dervişlik olaydı tâc ile hırka, alırdık biz dahî otuza kırka." şiirini, manzumesini biliyorsunuz."Dervişlik olaydı tâc ile hırka, alırdık biz dahî otuza kırka." şiirini, manzumesini biliyorsunuz. Bu, takke meselesi, kavuk meselesi, hırka meselesi değildir. Bu, takke meselesi, kavuk meselesi, hırka meselesi değildir.

"Bana hocamdan hırka hediye geldi, tamam, ben şeyh oldum." "Bana hocamdan hırka hediye geldi, tamam, ben şeyh oldum."

Şeyh olmayı kolay mı sanıyorsun sen! Sen önce bir derviş ol!Şeyh olmayı kolay mı sanıyorsun sen! Sen önce bir derviş ol! Direk gibi nefsin varken, nerede kaldı gayrıya himmet ede. Direk gibi nefsin varken, nerede kaldı gayrıya himmet ede.

Kendisi muhtâc-ı himmet bir dede, Nerde kaldı gayrıya himmet ede. Kendisi muhtâc-ı himmet bir dede,

Nerde kaldı gayrıya himmet ede.

Herkes şeyh olmak arzusunda… Bir derviş ol bakalım! Edebe riayet etmeyi öğren.Herkes şeyh olmak arzusunda… Bir derviş ol bakalım! Edebe riayet etmeyi öğren. Allah'ın huzurunda olduğunu, O'nun seni gördüğünü,Allah'ın huzurunda olduğunu, O'nun seni gördüğünü, kalbinden geçenleri bildiğini düşün, kalbini temiz eyle, bakalım. kalbinden geçenleri bildiğini düşün, kalbini temiz eyle, bakalım.

Dün akşam akrabadan birisinin evine gittik.Dün akşam akrabadan birisinin evine gittik. Basmış teybin düğmesine, bizim normal konuşmalarımızı almış. Ben de gittim, banyoda abdest alıyorum.Basmış teybin düğmesine, bizim normal konuşmalarımızı almış. Ben de gittim, banyoda abdest alıyorum. Dışarıdan baktım, benim sesim kulağıma geliyor. Ne söylemişsem hepsini banda kaydetmiş. Dışarıdan baktım, benim sesim kulağıma geliyor. Ne söylemişsem hepsini banda kaydetmiş.

Şimdi buna gülelim mi ağlayalım mı? Şimdi buna gülelim mi ağlayalım mı?

Allah her şeyimizi kaydediyor. Güzel şey söylemişsek, ne âlâ!Allah her şeyimizi kaydediyor. Güzel şey söylemişsek, ne âlâ! Ama bir de günah, isyan, kabahat, kusur utanç verici durumsa ne olacak?Ama bir de günah, isyan, kabahat, kusur utanç verici durumsa ne olacak? Her şeyimiz hem de görüntülü olarak tespit ediliyorsa?Her şeyimiz hem de görüntülü olarak tespit ediliyorsa? Hem sözlerimiz hem de işlerimiz tespit ediliyorsa, o zaman halimiz ne olacak? Hem sözlerimiz hem de işlerimiz tespit ediliyorsa, o zaman halimiz ne olacak?

"O zaman ben her halime dikkat edeyim. Her an uyanık bulunayım." "O zaman ben her halime dikkat edeyim. Her an uyanık bulunayım."

İşte Nakşî tarikatinin birinci prensibine şimdi geldin; hûş der dem!İşte Nakşî tarikatinin birinci prensibine şimdi geldin; hûş der dem! Her nefes alış verişte şuurlu olmak. Sen daha yeni yeni dervişliğe geliyorsun. Dur bakalım!Her nefes alış verişte şuurlu olmak. Sen daha yeni yeni dervişliğe geliyorsun. Dur bakalım! Şeyh olmak nerede! Meseleyi daha yeni anladın.Şeyh olmak nerede! Meseleyi daha yeni anladın. Her anında uyanık olacaksın, yaptığın her işinHer anında uyanık olacaksın, yaptığın her işin Allah tarafından görüldüğünü, kaydedildiğini bilerek yaptığın işe dikkat edeceksin. Allah tarafından görüldüğünü, kaydedildiğini bilerek yaptığın işe dikkat edeceksin.

Allah yardım eylesin. Sevdiği kul eylesin. Günahlardan uzak eylesin.Allah yardım eylesin. Sevdiği kul eylesin. Günahlardan uzak eylesin. Nefse, şeytana uydurmasın. Bizleri mahşer halkına rezil, rüsva eylemesin. Nefse, şeytana uydurmasın. Bizleri mahşer halkına rezil, rüsva eylemesin.

Yekûlü Rabbüküm:Yekûlü Rabbüküm: Yebne Âdeme, teferrağ li-ibâdetî emle' kalbeke ğınen ve emle' yedeyke rızkan.Yebne Âdeme, teferrağ li-ibâdetî emle' kalbeke ğınen ve emle' yedeyke rızkan. Yebne Âdeme, lâ tübâıd minnî fe emle' kalbeke fakran ve emle' yedeyke şuğlen. Yebne Âdeme, lâ tübâıd minnî fe emle' kalbeke fakran ve emle' yedeyke şuğlen.

Ma'kıl b. Yesâr radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i kudsî.Ma'kıl b. Yesâr radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i kudsî. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

Yekûlü Rabbüküm. "Sizin Rabbiniz buyuruyor ki…" "Ey Âdemoğulları!" Yekûlü Rabbüküm. "Sizin Rabbiniz buyuruyor ki…" "Ey Âdemoğulları!"

Ey insanlar, ey Hz. Âdem'in evladı olan kul! Ey insanlar, ey Hz. Âdem'in evladı olan kul!

Teferrağ li-ibâdetî. "Sen, benim kulluğum için içindeki şeyleri sil, çıkar." Teferrağ li-ibâdetî. "Sen, benim kulluğum için içindeki şeyleri sil, çıkar."

Kendini konsantre et, topla, içindekileri boşalt.Kendini konsantre et, topla, içindekileri boşalt. Benim ibadetim, kulluğum için lüzumsuz şeyleri at bakalım. Benim ibadetim, kulluğum için lüzumsuz şeyleri at bakalım.

Böyle yaparsa ne olur? Böyle yaparsa ne olur?

Emle' kalbeke ğınen. "O zaman senin gönlünü, kalbini ben zenginlik doldururum." Emle' kalbeke ğınen. "O zaman senin gönlünü, kalbini ben zenginlik doldururum."

Sen benim için içindeki mâlâyâni, boş, lüzumsuz şeyleri sürüp çıkartıp kalbini pak edersenSen benim için içindeki mâlâyâni, boş, lüzumsuz şeyleri sürüp çıkartıp kalbini pak edersen o zaman ben senin kalbini mânevî bakımdan zenginlik doldururum, zinetlendiririm. o zaman ben senin kalbini mânevî bakımdan zenginlik doldururum, zinetlendiririm. "Ve evini de rızık doldururum." "Ve evini de rızık doldururum."

O zaman anlaşıldı ki teferrağ; "Benim ibadetim için boşalt." demesinin iki mânası var.O zaman anlaşıldı ki teferrağ; "Benim ibadetim için boşalt." demesinin iki mânası var. Bir, içini lüzumsuz duygulardan, düşüncelerden, kalbini fesat, fitne hislerden, kötü huylardan temizle…Bir, içini lüzumsuz duygulardan, düşüncelerden, kalbini fesat, fitne hislerden, kötü huylardan temizle… Bir de boş şeylerle uğraşmaktan vazgeç de biraz benim ibadetime zaman ayır. Bir de boş şeylerle uğraşmaktan vazgeç de biraz benim ibadetime zaman ayır.

"Çok işim var." Ne işin var? "Çok işim var."

Ne işin var?

Plaja gidecek, eğlenecek, televizyon seyredecek, yatacak, uyuyacak,Plaja gidecek, eğlenecek, televizyon seyredecek, yatacak, uyuyacak, pikniğe gidecek, arkadaşlarıyla kahvede sohbet edecek, lokalde oturacak vs.pikniğe gidecek, arkadaşlarıyla kahvede sohbet edecek, lokalde oturacak vs. Çok işi varmış, kimi kandırıyorsun? Genel müdürün kapısına gidiyorsun, "İçeride toplantı var."Çok işi varmış, kimi kandırıyorsun? Genel müdürün kapısına gidiyorsun, "İçeride toplantı var." Giriyorsun, bakıyorsun, ne toplantısı; oturmuşlar, kahve içiyorlar.Giriyorsun, bakıyorsun, ne toplantısı; oturmuşlar, kahve içiyorlar. Kapıda levha; "Çok mühim toplantı var!" Ne toplantısı; dışarıdan öyle görünüyor. Kapıda levha; "Çok mühim toplantı var!" Ne toplantısı; dışarıdan öyle görünüyor.

Allah her şeyi, her hâlimizi biliyor.Allah her şeyi, her hâlimizi biliyor. Sen zamanını Allah'ın ibadetine bir tahsis et,Sen zamanını Allah'ın ibadetine bir tahsis et, bir ayır, ona zamanını bir ver o zaman Allah iki şey yapar: bir ayır, ona zamanını bir ver o zaman Allah iki şey yapar:

1. Gönlünü zenginlik doldurur. 1. Gönlünü zenginlik doldurur.

2. Elini rızık doldurur. 2. Elini rızık doldurur.

"Ben çalışamadım, gidemedim." diye rızkın kaçtı sanıyorsun ya,"Ben çalışamadım, gidemedim." diye rızkın kaçtı sanıyorsun ya, rızkı Allah sana başka yerden verir. rızkı Allah sana başka yerden verir.

Benim Ankara'da, İstanbul'da tanıdığım kardeşlerim var.Benim Ankara'da, İstanbul'da tanıdığım kardeşlerim var. Ankara'da bir tanesini çok iyi tanıyorum, biliyorum.Ankara'da bir tanesini çok iyi tanıyorum, biliyorum. Namaz vakti geldi mi dükkânından çıkar, camiye gider.Namaz vakti geldi mi dükkânından çıkar, camiye gider. Namazını camide sakin sakin, sünnetiyle, farzıyla,Namazını camide sakin sakin, sünnetiyle, farzıyla, duasıyla, aşr-ı şerîfini dinleyinceye kadar rahat rahat yapar. Neden? duasıyla, aşr-ı şerîfini dinleyinceye kadar rahat rahat yapar.

Neden?

Bir müşteri giderse bir başka müşteri gelecek. O müşterilerin sonu gelmez ki. Bir müşteri giderse bir başka müşteri gelecek. O müşterilerin sonu gelmez ki.

" Son sünneti kılmayım. Hemen pabucu kapayım, derhal camiden işimin başına…" " Son sünneti kılmayım. Hemen pabucu kapayım, derhal camiden işimin başına…"

Şeytan seni aldatıyor, ibadeti acele getirtiyor. İbadetine biraz zaman ayır.Şeytan seni aldatıyor, ibadeti acele getirtiyor. İbadetine biraz zaman ayır. Öğle namazının bir tadını çıkar. Abdestini güzelce al. Öğle namazının bir tadını çıkar. Abdestini güzelce al.

"Yok hocam. Şu sıkışık abdestle bu namazı çıkartırsam yirmi dakika kazanırım." "Yok hocam. Şu sıkışık abdestle bu namazı çıkartırsam yirmi dakika kazanırım."

Olmaz! Git, güzelce rahatla. Tertemiz elini yüzünü yıkadığın zaman ne rahat edeceksin, bak.Olmaz! Git, güzelce rahatla. Tertemiz elini yüzünü yıkadığın zaman ne rahat edeceksin, bak. İçin dışın temizlenecek çünkü bu abdest, insanı hem maddeten hem mânen temizliyor. İçin dışın temizlenecek çünkü bu abdest, insanı hem maddeten hem mânen temizliyor. Sonra namazını doğru düzgün kıl! Sünnetleri kıl. "Çok yorgunum hocam! On rekat da çok değil mi?" Sonra namazını doğru düzgün kıl! Sünnetleri kıl.

"Çok yorgunum hocam! On rekat da çok değil mi?"

Sen onu kıldığın zaman dinleneceksin.Sen onu kıldığın zaman dinleneceksin. Yatsı namazını kılmadan evvel insanın gözlerinin uçlarına kurşun takılmış gibi uykusu geliyor.Yatsı namazını kılmadan evvel insanın gözlerinin uçlarına kurşun takılmış gibi uykusu geliyor. Yatsı namazı kılıyorsun, gözler böcek gibi açılıyor. Yatsı namazı kılıyorsun, gözler böcek gibi açılıyor.

Neden? Birincisi şeytanın hilesi… Neden?

Birincisi şeytanın hilesi…

"Yat, haydi biraz uyu." Bir yatarsan alimallah sabah namazına kaldırmaz. "Yat, haydi biraz uyu."

Bir yatarsan alimallah sabah namazına kaldırmaz.

"Gece kalkar kılarsın, daha iyi." O, şeytanın aldatması. "Gece kalkar kılarsın, daha iyi."

O, şeytanın aldatması.

"Çok yoruldun, gündüz çok koşturdun." "Çok yoruldun, gündüz çok koşturdun."

Koşturma. Dünya işine o kadar koşturma. Bir bahane bulur.Koşturma. Dünya işine o kadar koşturma. Bir bahane bulur. O bahaneyi yutarsan, takılırsan, kapılırsan çok şeyler kaybedersin.O bahaneyi yutarsan, takılırsan, kapılırsan çok şeyler kaybedersin. İşte Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfinden anlaşılıyor kiİşte Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfinden anlaşılıyor ki ibadete biraz serbest vakit ayır ve gönlünü de başka şeylerden temizle, çıkar. ibadete biraz serbest vakit ayır ve gönlünü de başka şeylerden temizle, çıkar.

Padişah konmaz saraya, hâne ma'mûr olmadan. Padişah konmaz saraya, hâne ma'mûr olmadan.

Kalbine Allah tecelli edecek. Öyle virâneye tecelli eder mi? Kalbine Allah tecelli edecek.

Öyle virâneye tecelli eder mi?

Padişahın mezbeleye, gecekonduya geldiği görülmüş mü? Tertemiz olacak.Padişahın mezbeleye, gecekonduya geldiği görülmüş mü? Tertemiz olacak. Eskiden padişah nereye konaklayacaksa padişah gelmeden evvel otağcılar giderler,Eskiden padişah nereye konaklayacaksa padişah gelmeden evvel otağcılar giderler, otağ-ı hümâyunu kurarlarmış. Tertemiz halılar, şilteler, sedirler vs.otağ-ı hümâyunu kurarlarmış. Tertemiz halılar, şilteler, sedirler vs. Yanında mutfak faaliyete başlarmış, yemekler vs. hazır.Yanında mutfak faaliyete başlarmış, yemekler vs. hazır. Seferde padişah atından indiği zaman otağına giriverirmiş.Seferde padişah atından indiği zaman otağına giriverirmiş. Padişahı olmadık bir yerde oturtmayalım, temiz bir yerde olsun diye tedbir alıyorlar. Padişahı olmadık bir yerde oturtmayalım, temiz bir yerde olsun diye tedbir alıyorlar.

Kalbin günahlarla, fitne fesatla, kötü düşüncelerle dolu olursaKalbin günahlarla, fitne fesatla, kötü düşüncelerle dolu olursa Allahu Teâlâ hazretleri oraya tecelli etmez ki! İhsan etmez, lütuflarını göndermez ki! Allahu Teâlâ hazretleri oraya tecelli etmez ki! İhsan etmez, lütuflarını göndermez ki!

Padişah konmaz saraya, hâne ma'mûr olmadan. Padişah konmaz saraya, hâne ma'mûr olmadan.

Kalbini de kötü duygulardan temizleyeceksin. Zamanının da meşguliyetlerini biraz ayıracaksın.Kalbini de kötü duygulardan temizleyeceksin. Zamanının da meşguliyetlerini biraz ayıracaksın. Sen şu tarafa, sen şu tarafa diye iki tarafa ayıracaksın… Durun bakalım, ibadet edeceğiz.Sen şu tarafa, sen şu tarafa diye iki tarafa ayıracaksın… Durun bakalım, ibadet edeceğiz. O arada bir güzel namaz kılacaksın. Ne olur? O arada bir güzel namaz kılacaksın.

Ne olur?

İki şey olur. Allah kalbini mânevî zenginliklerle doldurur.İki şey olur. Allah kalbini mânevî zenginliklerle doldurur. İçin zenginleşir, ruhaniyâtın, mâneviyatın güzelleşir. Bu, bir.İçin zenginleşir, ruhaniyâtın, mâneviyatın güzelleşir. Bu, bir. İkincisi, Allah elini de rızıkla doldurur. Yani merak etme, sen Allah'a ibadetini yaptın diye İkincisi, Allah elini de rızıkla doldurur. Yani merak etme, sen Allah'a ibadetini yaptın diye maaşından mahrum kalmazsın, geçimin dara düşmez. maaşından mahrum kalmazsın, geçimin dara düşmez.

Hadîs-i şerîf; vemle' yedeyke rızkan, "Elini de rızık doldurur." diyor. Hadîs-i şerîf; vemle' yedeyke rızkan, "Elini de rızık doldurur." diyor.

Rızk, kelimesini biliyorsunuz. Yed kelimesinin de "el" mânasına geldiğini biliyorsunuz.Rızk, kelimesini biliyorsunuz. Yed kelimesinin de "el" mânasına geldiğini biliyorsunuz. "Allah'ın ibadetine zaman ayırırsan Allah senin iki elini rızıkla da doldurur." buyuruyor. "Allah'ın ibadetine zaman ayırırsan Allah senin iki elini rızıkla da doldurur." buyuruyor.

Sonra, Peygamber Efendimiz'in söylediğine göre, Allahu Teâlâ hazretleri ne buyurmuş; Sonra, Peygamber Efendimiz'in söylediğine göre, Allahu Teâlâ hazretleri ne buyurmuş;

"Ey Âdemoğlu! Benden uzaklaşma. Yani benim ibadetimden, kulluğumdan uzaklaşma."Ey Âdemoğlu! Benden uzaklaşma. Yani benim ibadetimden, kulluğumdan uzaklaşma. O zaman ben senin kalbini fakirlikle ve iki elini de meşguliyetlerle doldururum.O zaman ben senin kalbini fakirlikle ve iki elini de meşguliyetlerle doldururum. " Hangi birine yetişeceğini şaşırırsın. Feleğin şaşar. " Hangi birine yetişeceğini şaşırırsın. Feleğin şaşar.

"Oraya gidecektim, bunu yapacaktım, şu da olmadı, bu da gelmedi…"Oraya gidecektim, bunu yapacaktım, şu da olmadı, bu da gelmedi… Postane'den telgraf geldi mi? Şunu aldın mı? Malları yükledin mi? Kontrolünü yaptın mı?" Postane'den telgraf geldi mi? Şunu aldın mı? Malları yükledin mi? Kontrolünü yaptın mı?"

Şeytan sana kıs kıs güler.Şeytan sana kıs kıs güler. Sen oradan namazdan biraz vakti kırpıp buraya [bakayım] dedin,Sen oradan namazdan biraz vakti kırpıp buraya [bakayım] dedin, Allah sana bir meşguliyet salar, namazların hiçbirini kılmasan bitmez o iş.Allah sana bir meşguliyet salar, namazların hiçbirini kılmasan bitmez o iş. Sen orada sünnetin zamanını kâr mı ettin sanıyorsun?Sen orada sünnetin zamanını kâr mı ettin sanıyorsun? Sen ibadetin vaktinden tasarruf edince Allah bu tarafa bir meşguliyet yığar, feleğini şaşırırsın.Sen ibadetin vaktinden tasarruf edince Allah bu tarafa bir meşguliyet yığar, feleğini şaşırırsın. Eğer Allah yolunda gidersen Allah hem gönlüne zenginlik hem eline rızık veriyor. Rahatlık oluyor. Eğer Allah yolunda gidersen Allah hem gönlüne zenginlik hem eline rızık veriyor. Rahatlık oluyor. Ama kendi hesabına göre Allah'ın ibadetinden uzaklaşır, Allah'a kulluktan geri durursan… Ama kendi hesabına göre Allah'ın ibadetinden uzaklaşır, Allah'a kulluktan geri durursan…

Neden geri duruyor? "Çok meşguliyetim var. Ben genel müdürüm. Fabrika sahibiyim.Neden geri duruyor?

"Çok meşguliyetim var. Ben genel müdürüm. Fabrika sahibiyim.
Şu kadar malım var. Sizin gibi boşta gezen, hayta, aylak filan değilim." Şu kadar malım var. Sizin gibi boşta gezen, hayta, aylak filan değilim."

Seni Allah onlara esir etmiş. Sen onlardan biraz kesil.Seni Allah onlara esir etmiş. Sen onlardan biraz kesil. Oralara vekiller vs. tayin et, zenginsen her işe kendin koşma.Oralara vekiller vs. tayin et, zenginsen her işe kendin koşma. Ağalar, kendileri gidip mutfakta bulaşık yıkar mı? Hizmetçisi vs. var.Ağalar, kendileri gidip mutfakta bulaşık yıkar mı? Hizmetçisi vs. var. Sen biraz oralara adam koy, kendin camiye gel, Allah'a ibadete koş, Allah'ın dinine hizmet etmeye gel. Sen biraz oralara adam koy, kendin camiye gel, Allah'a ibadete koş, Allah'ın dinine hizmet etmeye gel.

Fakir, Allah'ın dinine hizmet edemiyor; parası yok.Fakir, Allah'ın dinine hizmet edemiyor; parası yok. Zengin, Allah'ın dinine hizmet edemiyor; işi çok. Bu Allah'ın dinine kim yardım edecek?Zengin, Allah'ın dinine hizmet edemiyor; işi çok. Bu Allah'ın dinine kim yardım edecek? Mezardan dedelerimiz mi kalkacak?Mezardan dedelerimiz mi kalkacak? Ellerinde mızraklar, kılıçlar, kalkanlar, "Yâ Allah!" diye kâfirlerle onlar uğraşacak!Ellerinde mızraklar, kılıçlar, kalkanlar, "Yâ Allah!" diye kâfirlerle onlar uğraşacak! Sen yine fabrikada, işyerinde kazancına devam!.. Sen yine fabrikada, işyerinde kazancına devam!..

Yazın nasıl gezmeye, tatile fırsatı buluyorsun?Yazın nasıl gezmeye, tatile fırsatı buluyorsun? Eğlenceye zamanı nasıl buluyorsun? Sinemadaki filmi seyretmeye vakti nasıl buluyorsun?Eğlenceye zamanı nasıl buluyorsun? Sinemadaki filmi seyretmeye vakti nasıl buluyorsun? Kendi kendimizi aldatmayalım. Kendi kendimizi aldatmayalım.

Hadîs-i şerîfi bir daha okuyalım: Hadîs-i şerîfi bir daha okuyalım:

"Rabbiniz buyurur ki; 'Ey Âdemoğlu!"Rabbiniz buyurur ki; 'Ey Âdemoğlu! Sen benim ibadetim için içini, dışını, çevreni, zamanını biraz boşalt.Sen benim ibadetim için içini, dışını, çevreni, zamanını biraz boşalt. Ben de senin kalbini zenginlik, iki elini de rızık doldurayım.Ben de senin kalbini zenginlik, iki elini de rızık doldurayım. Ey Âdemoğlu! Benim ibadetlerimi yapmaktan geri durmak sureti ile benden uzaklaşma.Ey Âdemoğlu! Benim ibadetlerimi yapmaktan geri durmak sureti ile benden uzaklaşma. O zaman senin kalbini fakirlik, iki elini de meşgale doldururum.O zaman senin kalbini fakirlik, iki elini de meşgale doldururum. Hangi işe, hangi meguliyete koşturacağını şaşırırsın." Hangi işe, hangi meguliyete koşturacağını şaşırırsın."

Bu da bir mânevî kanundur. Yavaş yavaş mânevî kanunları öğrenin.Bu da bir mânevî kanundur. Yavaş yavaş mânevî kanunları öğrenin. İnsan ibadetten geri kaldığı zaman işlerini bitirecek bir zaman kazanmaz.İnsan ibadetten geri kaldığı zaman işlerini bitirecek bir zaman kazanmaz. Şeytan talebeyi de, tüccarı da böyle aldatır. Talebeye der ki; Şeytan talebeyi de, tüccarı da böyle aldatır. Talebeye der ki;

"Oraya gidersen derslerine çalışamazsın, imtihandan muvaffak olamazsın." "Oraya gidersen derslerine çalışamazsın, imtihandan muvaffak olamazsın."

Hayır! Sen camiye git, namazını kıl, ibadetini yap. Allah senin zihnine açıklık verir.Hayır! Sen camiye git, namazını kıl, ibadetini yap. Allah senin zihnine açıklık verir. Başka yerden yardım eder, o iş olur. Sen camiye git, vazifeni yap, Allah senin işini kolaylaştırır.Başka yerden yardım eder, o iş olur. Sen camiye git, vazifeni yap, Allah senin işini kolaylaştırır. O meşguliyeti kendisi halleder. O meşguliyeti kendisi halleder. Adam sana problem olmaz, müşterin sana koşarak gelir, vermeyeceği parayı Allah ona verdirtir.Adam sana problem olmaz, müşterin sana koşarak gelir, vermeyeceği parayı Allah ona verdirtir. İşini kolaylaştırır. İşini kolaylaştırır.

Bak, meşguliyetin çokluğu, iki elinin iş dolu olması Allah'ın insana bir cezasıymış.Bak, meşguliyetin çokluğu, iki elinin iş dolu olması Allah'ın insana bir cezasıymış. Önünde dört tane telefon, bir birisi çalıyor, bir ötekisi çalıyor,Önünde dört tane telefon, bir birisi çalıyor, bir ötekisi çalıyor, hangi birine cevap vereceğini şaşırıyor. Neden? hangi birine cevap vereceğini şaşırıyor.

Neden?

Allah ona ceza veriyor. Genel müdür olmuş ama namaza Cuma'ya gelmiyor.Allah ona ceza veriyor. Genel müdür olmuş ama namaza Cuma'ya gelmiyor. İşte çapına uygun ceza… İşte çapına uygun ceza…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2