Namaz Vakitleri

6 Cemâziye'l-Evvel 1446
08 Kasım 2024
İmsak
06:08
Güneş
07:35
Öğle
12:53
İkindi
15:35
Akşam
18:00
Yatsı
19:22
Detaylı Arama

Allah’ın Sevdiği ve Sevmediği Ameller

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Recep 1401 / 24.05.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bazı Tesbihlerin Faziletleri, İlmi Kimden Aldığınıza Dikkat Edin!, Lânete Uğrayan Yedi Kimse, Allah’ın Sevmediği Yedi Kimse, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ın Sevdiği ve Sevmediği Ameller

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Recep 1401 / 24.05.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bazı Tesbihlerin Faziletleri, İlmi Kimden Aldığınıza Dikkat Edin!, Lânete Uğrayan Yedi Kimse, Allah’ın Sevmediği Yedi Kimse, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkihî Muhammedin ve âlihî ve sahbihîVe's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkihî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Sebbihi'llâhe miete tesbîhatin fe-innehâ ta'dilü leki miete rakabetin tu'tikihâ min veledi İsmaîl.Sebbihi'llâhe miete tesbîhatin fe-innehâ ta'dilü leki miete rakabetin tu'tikihâ min veledi İsmaîl. Muhterem müslümanlar! Muhterem müslümanlar!

Üstâdımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin cem' eylemiş olduğuÜstâdımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin cem' eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından hadisleri okumaya devam edeceğiz. Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından hadisleri okumaya devam edeceğiz.

Dersimize başlamadan önce, evvelâ Peygamberimiz Muhammed-i MustafâDersimize başlamadan önce, evvelâ Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ruhu için, sonra cümle enbiyânın, evliyânın,sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ruhu için, sonra cümle enbiyânın, evliyânın, asfiyânın, sâdâtımızın, meşâyihimizin ruhları için; bu eserin içindeki hadîs-i şerîflerin asfiyânın, sâdâtımızın, meşâyihimizin ruhları için; bu eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesinde emeği geçmiş olan ruvâtın, râvilerin ve ulemânın ruhları için;bize kadar gelmesinde emeği geçmiş olan ruvâtın, râvilerin ve ulemânın ruhları için; eserin müellifinin, hocalarının ve talebelerinin ve yakınlarının ruhları için;eserin müellifinin, hocalarının ve talebelerinin ve yakınlarının ruhları için; ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu meclise teşrif edenve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu meclise teşrif eden siz müslüman kardeşlerimizin cümle geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim. siz müslüman kardeşlerimizin cümle geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim.

Baş tarafını okuduğum hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizBaş tarafını okuduğum hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tesbihlerin faziletleri hakkında bizi irşad ediyor. tesbihlerin faziletleri hakkında bizi irşad ediyor. Bu hadîs-i şerîfi Ümmü Hâni radıyallahu anhâ rivayet eylemiş. Râviyesi o. Bu hadîs-i şerîfi Ümmü Hâni radıyallahu anhâ rivayet eylemiş. Râviyesi o. Ümmü Hâni hazretleri Hz. Ali kerremallâhu vecheh hazretlerinin kız kardeşidir.Ümmü Hâni hazretleri Hz. Ali kerremallâhu vecheh hazretlerinin kız kardeşidir. Bu hadisi Peygamber sallallahu ve aleyhi ve sellem Efendimiz'in îrad buyurmasının sebebi şu olmuş: Bu hadisi Peygamber sallallahu ve aleyhi ve sellem Efendimiz'in îrad buyurmasının sebebi şu olmuş:

Bir gün demiş ki; Kultü: Yâ Resûlallah, kebüre sinnî.Bir gün demiş ki;

Kultü: Yâ Resûlallah, kebüre sinnî.
"Ey Allah'ın elçisi, ey Allah'ın Resûlü! Yaşım büyüdü, ihtiyarladım.""Ey Allah'ın elçisi, ey Allah'ın Resûlü! Yaşım büyüdü, ihtiyarladım." Ve rakka azmî. "Kemiklerim ihtiyarlıktan eridi, inceldi." Fe-düllenî alâ amelin yüdhilini'l-cennete.Ve rakka azmî. "Kemiklerim ihtiyarlıktan eridi, inceldi." Fe-düllenî alâ amelin yüdhilini'l-cennete. "Bana bir amel, yapılacak bir iş tavsiye eyle, ben onu yaptığım zaman o amel beni cennete soksun." "Bana bir amel, yapılacak bir iş tavsiye eyle, ben onu yaptığım zaman o amel beni cennete soksun."

"Benim cennete girmeme sebep olacak bir [amel] bana tavsiye buyur, yâ Resûlallah!" demiş. "Benim cennete girmeme sebep olacak bir [amel] bana tavsiye buyur, yâ Resûlallah!" demiş.

Onun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu tavsiyede bulunmuş. Onun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu tavsiyede bulunmuş.

Bakalım bu tavsiye ne imiş? Bakalım bu tavsiye ne imiş?

Sebbihi'llâhe miete tesbîhatin. "Allahu Teâlâ hazretlerine 100 defa tesbih eylersin." Sebbihi'llâhe miete tesbîhatin. "Allahu Teâlâ hazretlerine 100 defa tesbih eylersin."

Tesbih, sübhanallah demek.Tesbih, sübhanallah demek. Sübhâne rabbiye'l-azîm, sübhâne rabbiye'l-a'lâ, sübhanallah, sübhanallâhi ve bi-hamdihî...Sübhâne rabbiye'l-azîm, sübhâne rabbiye'l-a'lâ, sübhanallah, sübhanallâhi ve bi-hamdihî... İçinde sübhanallah geçen sözlerin hepsi -uzun cümle, kısa cümle- birer tesbihtir. Mânası;İçinde sübhanallah geçen sözlerin hepsi -uzun cümle, kısa cümle- birer tesbihtir.

Mânası;
"Yâ Rabbi! Sen her türlü noksandan münezzehsin. Her vasfın en kâmil, en tam."Yâ Rabbi! Sen her türlü noksandan münezzehsin. Her vasfın en kâmil, en tam. Senin noksanın, kusurun, eksiğin yok. Yaptığın işlerin hepsi çok güzel.Senin noksanın, kusurun, eksiğin yok. Yaptığın işlerin hepsi çok güzel. Her şeyin en güzel, en olgun, en yüksek, en çok derecede sende mevcut yâ Rabbi!Her şeyin en güzel, en olgun, en yüksek, en çok derecede sende mevcut yâ Rabbi! Sende hiçbir kusur, eksiklik görmek mümkün değil; seni her türlü noksandan, eksiklikten,Sende hiçbir kusur, eksiklik görmek mümkün değil; seni her türlü noksandan, eksiklikten, hatadan, kusurdan, kudretsizlikten, güçsüzlükten, bilmezlikten tenzih eylerim; hatadan, kusurdan, kudretsizlikten, güçsüzlükten, bilmezlikten tenzih eylerim; sen böyle şeylerden berî ve münezzehsin yâ Rabbi!" demek. sen böyle şeylerden berî ve münezzehsin yâ Rabbi!" demek.

Bu kısa cümle bu kadar güzel mânaları ihtivâ ediyor.Bu kısa cümle bu kadar güzel mânaları ihtivâ ediyor. Tabii dillerin özellikleri bu, her dilin kendine göre tabirleri var.Tabii dillerin özellikleri bu, her dilin kendine göre tabirleri var. Nasıl bizde de bir küçücük söz büyük mânalar ihtiva ederse; bazen bir atasözünün,Nasıl bizde de bir küçücük söz büyük mânalar ihtiva ederse; bazen bir atasözünün, bir halk tâbirinin bir-iki cümlesi, bir-iki kelimesi satırlarla, bir halk tâbirinin bir-iki cümlesi, bir-iki kelimesi satırlarla, sayfalarla söylenecek sözü bize anlatıyor, iş bitiyor. Sübhanallah da böyle güzel bir [söz.] sayfalarla söylenecek sözü bize anlatıyor, iş bitiyor. Sübhanallah da böyle güzel bir [söz.]

"İhtiyarladım, artık kemiklerim inceldi."İhtiyarladım, artık kemiklerim inceldi. Bana beni cennete sokacak bir amel öğret." dediği zaman Peygamber Efendimiz o akrabası olan, Bana beni cennete sokacak bir amel öğret." dediği zaman Peygamber Efendimiz o akrabası olan, amcazâdesi olan Hz. Ali Efendimiz'in kız kardeşi olan Ümmü Hâni'ye demiş ki; amcazâdesi olan Hz. Ali Efendimiz'in kız kardeşi olan Ümmü Hâni'ye demiş ki;

"100 defa tesbih çekersin. Sübhanallah, sübhanallah, sübhanallah... diye 100 defa söylersin." "100 defa tesbih çekersin. Sübhanallah, sübhanallah, sübhanallah... diye 100 defa söylersin."

Fe-innehâ. "Zira bu tesbihat." Ta'dilü leke miete rakabetin tu'tikihâ min veledi İsmaîl.Fe-innehâ. "Zira bu tesbihat." Ta'dilü leke miete rakabetin tu'tikihâ min veledi İsmaîl. "Çünkü bu senin çekmiş olduğun tesbihler senin için Hz. İsmail'in soyundan, "Çünkü bu senin çekmiş olduğun tesbihler senin için Hz. İsmail'in soyundan, onun evlâdından 100 tane köleyi âzat etmek kadar sevap kazandırır." onun evlâdından 100 tane köleyi âzat etmek kadar sevap kazandırır."

Hz. İsmail, Hz. İbrahim aleyhisselâm'ın meşhur oğlu ve peygamberlerden.Hz. İsmail, Hz. İbrahim aleyhisselâm'ın meşhur oğlu ve peygamberlerden. Ne kadar itaatli, ne kadar güzel huy sahibi ki İbrahim aleyhisselâm diyor ki; Ne kadar itaatli, ne kadar güzel huy sahibi ki İbrahim aleyhisselâm diyor ki;

"Oğulcuğum! Rüyamda seni kesiyor gördüm, seni kestiğimi gördüm. Rüyamda bana böyle bildirdiler." "Oğulcuğum! Rüyamda seni kesiyor gördüm, seni kestiğimi gördüm. Rüyamda bana böyle bildirdiler."

Kâle yâ ebeti'fal mâ tü'meru. "Ey babacığım! Emir olunduğun şeyi yap.Kâle yâ ebeti'fal mâ tü'meru. "Ey babacığım! Emir olunduğun şeyi yap. Yani kesmen gerekiyorsa kes." Setecidünî inşâallâhu mine's-sâbirîn.Yani kesmen gerekiyorsa kes." Setecidünî inşâallâhu mine's-sâbirîn. "İnşaallah sen beni sabredicilerden göreceksin. Sabredeceğim, sana itiraz etmeyeceğim."İnşaallah sen beni sabredicilerden göreceksin. Sabredeceğim, sana itiraz etmeyeceğim. Feryat figan da etmeyeceğim, karşı da gelmeyeceğim." diyor. İtaate bak! Feryat figan da etmeyeceğim, karşı da gelmeyeceğim." diyor.

İtaate bak!
Allahu Teâlâ hazretleri karşısında can ne imiş, boyun veriyor...Allahu Teâlâ hazretleri karşısında can ne imiş, boyun veriyor... "Babacığım, nasıl emrolunmuşsan öyle yap, vur boynuma bıçağı." diyor. Öyle bir zât-ı celîl... "Babacığım, nasıl emrolunmuşsan öyle yap, vur boynuma bıçağı." diyor. Öyle bir zât-ı celîl...

Peygamber Efendimiz'in dedelerinden... Peygamber Efendimiz Hz. İsmail aleyhisselâm'ın soyundan geldi. Peygamber Efendimiz'in dedelerinden... Peygamber Efendimiz Hz. İsmail aleyhisselâm'ın soyundan geldi.

Onun için kurban bayramında kurban kesiyoruz ya, o zamandan töre olmuş. Onun için kurban bayramında kurban kesiyoruz ya, o zamandan töre olmuş.

Allahu Teâlâ hazretleri imtihan ediyor. Ötekisi kesmeye kalkıştı, berikisi itaat etti.Allahu Teâlâ hazretleri imtihan ediyor. Ötekisi kesmeye kalkıştı, berikisi itaat etti. Şu itaatin yüksekliğine bak ki Allahu Teâlâ hazretleri emrediyor, sevgili oğlunu kesiyor.Şu itaatin yüksekliğine bak ki Allahu Teâlâ hazretleri emrediyor, sevgili oğlunu kesiyor. Tabii onun da nice nice hikmetleri var...Tabii onun da nice nice hikmetleri var... Hz. İsmail aleyhisselam öyle kıymetliydi ki; sonradan doğdu, sonradan oldu... Hz. İsmail aleyhisselam öyle kıymetliydi ki; sonradan doğdu, sonradan oldu... İbrahim aleyhisselâm'ın çocuğu olmadı, olmadı, olmadı, ondan sonra oldu...İbrahim aleyhisselâm'ın çocuğu olmadı, olmadı, olmadı, ondan sonra oldu... Uzun hikâyeler... Öyle kıymetli oğul... Uzun hikâyeler... Öyle kıymetli oğul...

Allahu Teâlâ hazretleri kendi sevgisinin önüne hiçbir sevginin geçmesini istemez;Allahu Teâlâ hazretleri kendi sevgisinin önüne hiçbir sevginin geçmesini istemez; sadece Allahu Teâlâ hazretleri sevilecek. İmtihan ediyor. sadece Allahu Teâlâ hazretleri sevilecek. İmtihan ediyor. Hz. İsmail doğdu, Hz. İbrahim aleyhisselam ona çok büyük sevgi duyuyor;Hz. İsmail doğdu, Hz. İbrahim aleyhisselam ona çok büyük sevgi duyuyor; itaatkâr, tertemiz bir genç yavru... "Bakalım benim için bu evlâdından da vazgeçecek mi?" itaatkâr, tertemiz bir genç yavru...

"Bakalım benim için bu evlâdından da vazgeçecek mi?"

İmtihanın büyüklüğüne bak! Allah korusun... Çok zayıf mahluklarız...İmtihanın büyüklüğüne bak!

Allah korusun... Çok zayıf mahluklarız...
Küçük küçük imtihanlar olur; hastalık olur, malımıza bazı arızalar gelir, başımıza bazı sıkıntılar gelir...Küçük küçük imtihanlar olur; hastalık olur, malımıza bazı arızalar gelir, başımıza bazı sıkıntılar gelir... Bazı insanlar feryâd u figan ediyor, hemen isyana yöneliyor. Halbuki sabredecek. Bazı insanlar feryâd u figan ediyor, hemen isyana yöneliyor. Halbuki sabredecek.

Peygamberler Allah'ın en sevgili kulları olduğu halde nasıl imtihanlar geçiriyorlar.Peygamberler Allah'ın en sevgili kulları olduğu halde nasıl imtihanlar geçiriyorlar. Onlar ondan büyük oluyor, o imtihanlara karşı takındıkları tavırların büyüklüğündenOnlar ondan büyük oluyor, o imtihanlara karşı takındıkları tavırların büyüklüğünden büyük insan oluyorlar. İnsan durup dururken büyük olmaz. büyük insan oluyorlar. İnsan durup dururken büyük olmaz.

Hz. İbrahim aleyhisselam misafir olmadan sofraya oturmazmış.Hz. İbrahim aleyhisselam misafir olmadan sofraya oturmazmış. Allah sevgisinden, Allah korkusundan gözü daima yaşlı imiş. Evvâhun halîm.Allah sevgisinden, Allah korkusundan gözü daima yaşlı imiş. Evvâhun halîm. Çok âh u figân eden, gözü yaşlı, rakîk, hassas, zarif, nazik bir kimseymiş İbrahim aleyhisselam... Çok âh u figân eden, gözü yaşlı, rakîk, hassas, zarif, nazik bir kimseymiş İbrahim aleyhisselam...

O da davası için canını feda etti. O da ateşe atılmaya razı oldu.O da davası için canını feda etti. O da ateşe atılmaya razı oldu. Allahu Teâlâ hazretleri ateşlerden döndürdü, İbrahim aleyhisselâm'ı ateşe yaktırmadı.Allahu Teâlâ hazretleri ateşlerden döndürdü, İbrahim aleyhisselâm'ı ateşe yaktırmadı. Onun da nice imtihanları var. Onun da nice imtihanları var.

Koca bir şehir, koskoca bir belde ahâlisi bir tarafa, İbrahim aleyhisselam bir tarafa.Koca bir şehir, koskoca bir belde ahâlisi bir tarafa, İbrahim aleyhisselam bir tarafa. Ötekiler; ailesi, çevresindeki yakınları, halk, ahâli, hepsi puta tapıyor. O puta tapmadı.Ötekiler; ailesi, çevresindeki yakınları, halk, ahâli, hepsi puta tapıyor. O puta tapmadı. Putlara boyun eğmedi. Uzun mücadeleler sonunda onlar bir gün şehirden uzaklaştığı zamanPutlara boyun eğmedi. Uzun mücadeleler sonunda onlar bir gün şehirden uzaklaştığı zaman puthanelerine girdi, hepsinin putlarını parçaladı, baltayı da götürdü büyük putun başına astı. puthanelerine girdi, hepsinin putlarını parçaladı, baltayı da götürdü büyük putun başına astı. Döndüler geldiler, baktılar ki putlar perişan olmuş. "Kim yaptı bunu?" Döndüler geldiler, baktılar ki putlar perişan olmuş.

"Kim yaptı bunu?"

Men feale hâzâ bi-âlihetinâ? "Bizim putlarımıza, tapındığımız mâbutlara, ilahlara bu işi kim yaptı?" Men feale hâzâ bi-âlihetinâ? "Bizim putlarımıza, tapındığımız mâbutlara, ilahlara bu işi kim yaptı?"

Dediler ki; Dediler ki;

"İbrahim denilen bir yiğit delikanlı var, o hep aleyhinde konuşup duruyordu, yapsa yapsa o yapmıştır." "İbrahim denilen bir yiğit delikanlı var, o hep aleyhinde konuşup duruyordu, yapsa yapsa o yapmıştır."

Feten-fetâ; yiğit, delikanlı... "Yapsa yapsa o yapmıştır." Feten-fetâ; yiğit, delikanlı...

"Yapsa yapsa o yapmıştır."

Getirdiler, insanların huzurunda sorguya çektiler. "Bunu bizim putlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?" Getirdiler, insanların huzurunda sorguya çektiler.

"Bunu bizim putlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?"

"Sorun büyüğüne, eğer konuşursa sorun, o söylesin." dedi. Dediler ki; "Sorun büyüğüne, eğer konuşursa sorun, o söylesin." dedi.

Dediler ki;

"Biliyorsun ki bunlar konuşmaz." "Madem konuşmaz, madem kendisini müdafaa edemez,"Biliyorsun ki bunlar konuşmaz."

"Madem konuşmaz, madem kendisini müdafaa edemez,
madem başına gelen zararı defedemez, kendisine bir fayda sağlayamaz; madem başına gelen zararı defedemez, kendisine bir fayda sağlayamaz; ne diye taparsınız be adamlar?.." demek istedi. Tabii cevap yok. ne diye taparsınız be adamlar?.." demek istedi.

Tabii cevap yok.

Böyle mâkul söze cevap mı olur? Cevap yok. Cevap olmayınca ne olur? O zaman zorbalık olur.Böyle mâkul söze cevap mı olur?

Cevap yok.

Cevap olmayınca ne olur?

O zaman zorbalık olur.
Mantık bittiği yerde, karşısında mağlup olursa hasım o zaman başlar kaba kuvvete, zorbalığa... Mantık bittiği yerde, karşısında mağlup olursa hasım o zaman başlar kaba kuvvete, zorbalığa...

"Bunu yakın da mâbutlarınıza yardım edin." dediler. "Bunu yakın da mâbutlarınıza yardım edin." dediler.

Ama Allahu Teâlâ hazretleri ateşin de sahibi, her şeyin sahibi; İbrahim aleyhisselâm'ı ateşe yaktırmadı. Ama Allahu Teâlâ hazretleri ateşin de sahibi, her şeyin sahibi; İbrahim aleyhisselâm'ı ateşe yaktırmadı.

Yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ İbrâhim.Yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ İbrâhim. "İbrahim aleyhisselam için soğuk ol ve selametlik ol ey ateş!" dedi. Nasıl bir şekilde olduysa... "İbrahim aleyhisselam için soğuk ol ve selametlik ol ey ateş!" dedi.

Nasıl bir şekilde olduysa...

Bir mühendis arkadaşımız var, izah ediyor, diyor ki; Bir mühendis arkadaşımız var, izah ediyor, diyor ki;

"Dağlar gibi odunları birden tutuşturursan dumanı çöker."Dağlar gibi odunları birden tutuşturursan dumanı çöker. Dumanı çöktüğü zaman oksijensizlikten ateş yanmaz, böylece kurtulur." Dumanı çöktüğü zaman oksijensizlikten ateş yanmaz, böylece kurtulur."

Ama nasıl kurtulursa kurtulsun, biz onun inceliğini bilmiyoruz.Ama nasıl kurtulursa kurtulsun, biz onun inceliğini bilmiyoruz. Allahu Teâlâ hazretleri, o kadar ateşi yaktılar, mancınıkla attılarAllahu Teâlâ hazretleri, o kadar ateşi yaktılar, mancınıkla attılar ama İbrahim aleyhisselâm'ı yaktırmadı, kurtardı ya, netice itibarıyla mühim olan o...ama İbrahim aleyhisselâm'ı yaktırmadı, kurtardı ya, netice itibarıyla mühim olan o... Sevdiği kulunu nasıl korudu, kurtardı?.. Sevdiği kulunu nasıl korudu, kurtardı?..

O da canını ortaya koyarak Allahu Teâlâ hazretlerine bağlılığını [gösteriyor.] O da canını ortaya koyarak Allahu Teâlâ hazretlerine bağlılığını [gösteriyor.]

Halîlullah, "Allah'ın samimi dostu" mânasına. Halil, "samimi dost" demek. "Allah dostu."Halîlullah, "Allah'ın samimi dostu" mânasına. Halil, "samimi dost" demek. "Allah dostu." İbrahim aleyhisselâm'ın vasfı Halîlullah. İsmail aleyhisselâm'ın vasfı Zebîhullah. İbrahim aleyhisselâm'ın vasfı Halîlullah. İsmail aleyhisselâm'ın vasfı Zebîhullah. O da Allah'ın kurbanı, o da kurban olacaktı ya,O da Allah'ın kurbanı, o da kurban olacaktı ya, sonradan Allahu Teâlâ hazretleri [kurban olarak koç gönderdi.] sonradan Allahu Teâlâ hazretleri [kurban olarak koç gönderdi.]

Bir kitapta okudum, rivayete göre melekler İbrahim aleyhisselam hakkında sormuşlar: Bir kitapta okudum, rivayete göre melekler İbrahim aleyhisselam hakkında sormuşlar:

"Yâ Rabbi! Neden bu bu zâtı kendine halil ittihaz eyledin, samimi dost eyledin?" "Yâ Rabbi! Neden bu bu zâtı kendine halil ittihaz eyledin, samimi dost eyledin?"

"Gidin sorun bakalım." demiş. Melekler insan sûretine girmişler, gitmişler."Gidin sorun bakalım." demiş.

Melekler insan sûretine girmişler, gitmişler.
İbrahim aleyhisselam sürülerin başında sürüleri otlatmaktaymış. Ama o kadar çok sürüsü varmış... İbrahim aleyhisselam sürülerin başında sürüleri otlatmaktaymış. Ama o kadar çok sürüsü varmış... Kitapta uzun tasvir ediliyor... İbrahim aleyhisselâm'a; "Bunlar kimin?" diye soruyorlar. Kitapta uzun tasvir ediliyor...

İbrahim aleyhisselâm'a;

"Bunlar kimin?" diye soruyorlar.

"Allah'ın ama ben bekçisiyim. Sen de Allah de, sana üçte birini vereyim." diyor. Allah diyor. "Allah'ın ama ben bekçisiyim. Sen de Allah de, sana üçte birini vereyim." diyor.

Allah diyor.

"Üçte birini bağışladım." diyor. "Bir daha Allah dersen üçte birini daha veririm." diyor. "Üçte birini bağışladım." diyor.

"Bir daha Allah dersen üçte birini daha veririm." diyor.

Koca sürüler, yani her tarafı, dağı taşı tutmuş sürüler... Bir kere daha Allah diyor. Koca sürüler, yani her tarafı, dağı taşı tutmuş sürüler...

Bir kere daha Allah diyor.

"Öteki üçte birini de verdim." diyor. "Bir kere daha dersen hepsini, tamamını veririm." diyor. "Öteki üçte birini de verdim." diyor.

"Bir kere daha dersen hepsini, tamamını veririm." diyor.

Bir kere daha Allah diyor. "O zaman hepsini, bütün sürüleri sana verdim." Bir kere daha Allah diyor.

"O zaman hepsini, bütün sürüleri sana verdim."

"Bir daha Allah dersen kendimi de sana bağışlarım,"Bir daha Allah dersen kendimi de sana bağışlarım, kendim de senin kölen olurum." diyor, "Allah dedi..." diye. Melekler geliyorlar; kendim de senin kölen olurum." diyor, "Allah dedi..." diye.

Melekler geliyorlar;

"Yâ Rabbi! Hakikaten dostunmuş, neden dostun olduğunu anladık." diyorlar. "Yâ Rabbi! Hakikaten dostunmuş, neden dostun olduğunu anladık." diyorlar.

İşte İbrahim aleyhisselam böyle kıymetli bir zât.İşte İbrahim aleyhisselam böyle kıymetli bir zât. İsmail aleyhisselâm'ın evlâdı da öyle kıymetli; çünküİsmail aleyhisselâm'ın evlâdı da öyle kıymetli; çünkü o sülaleden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz gelecek, öyle kıymetli bir sülale. o sülaleden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz gelecek, öyle kıymetli bir sülale.

O sülaleden bir insan herhangi bir şekilde bir yere köle olduysa,O sülaleden bir insan herhangi bir şekilde bir yere köle olduysa, onun o kölelikten kurtarılması daha kıymetli bir şey oluyor.onun o kölelikten kurtarılması daha kıymetli bir şey oluyor. Lâlettâyin bir insan değil; Allah yanında makbul olan bir aileden, asaletli bir aileden. Lâlettâyin bir insan değil; Allah yanında makbul olan bir aileden, asaletli bir aileden.

"Ondan 100 tane köleyi âzat etmiş gibi sana sevap verilir." diyor. "Ondan 100 tane köleyi âzat etmiş gibi sana sevap verilir." diyor.

Peygamber Efendimiz, Ümmü Hâni radıyallahu anhâ'ya; Peygamber Efendimiz, Ümmü Hâni radıyallahu anhâ'ya;

Va'hmedi'llâhe miete tahmîdetin. "Allahu Teâlâ hazretlerine 100 defa da hamd eyle." Va'hmedi'llâhe miete tahmîdetin. "Allahu Teâlâ hazretlerine 100 defa da hamd eyle."

Elhamdülillah'ın mânası; Elhamdülillah'ın mânası; "Yâ Rabbi! Her türlü övgüler, medihler, senâlar sana layıktır,"Yâ Rabbi! Her türlü övgüler, medihler, senâlar sana layıktır, sana şâyestedir, sana râcidir, sana gider.sana şâyestedir, sana râcidir, sana gider. Ben neyi methetsem hâliki sensin, sonunda seni methetmiş olurum.Ben neyi methetsem hâliki sensin, sonunda seni methetmiş olurum. Her türlü övmeler sana layıktır." demek. Her türlü övmeler sana layıktır." demek.

Sübhan olunca Allah, noksandan münezzeh olunca elbette kendine hamd da edilecek;Sübhan olunca Allah, noksandan münezzeh olunca elbette kendine hamd da edilecek; çünkü kusursuz olan, her bakımdan tam olan methedilir. çünkü kusursuz olan, her bakımdan tam olan methedilir.

"100 defa da Allah'a hamd et." diye tavsiye ediyor. "100 defa da Allah'a hamd et." diye tavsiye ediyor.

Fe-innehâ ta'dilü miete feresin müsrecetin mülcemetin tahmilîne aleyhâFe-innehâ ta'dilü miete feresin müsrecetin mülcemetin tahmilîne aleyhâ fî sebîlillâhi."Bu hamdler, Allah yolunda cihat etmek üzere üzerine bindiğin, dizginlenmiş,fî sebîlillâhi."Bu hamdler, Allah yolunda cihat etmek üzere üzerine bindiğin, dizginlenmiş, eğerlenmiş 100 tane ata bedeldir." eğerlenmiş 100 tane ata bedeldir."

Allah yolunda insanın harp malzemesi, cihat malzemesi hazırlaması...Allah yolunda insanın harp malzemesi, cihat malzemesi hazırlaması... At, savaşmaya hazır malzeme, o zaman en kıymetli şey;At, savaşmaya hazır malzeme, o zaman en kıymetli şey; bugünün tankı mı diyelim, o kadar önemli bir şey.bugünün tankı mı diyelim, o kadar önemli bir şey. Atlı oldu mu insan, hem de eğerlenmiş, dizginlenmiş, harbe hazırlanmış oldu mu gayet kıymetli oluyor. Atlı oldu mu insan, hem de eğerlenmiş, dizginlenmiş, harbe hazırlanmış oldu mu gayet kıymetli oluyor.

"Senin 100 defa hamd etmen harpte kullanılmak üzere hazırlanmış 100 tane at yerine geçer." diyor. "Senin 100 defa hamd etmen harpte kullanılmak üzere hazırlanmış 100 tane at yerine geçer." diyor.

Devam ediyor: Ve kebbiri'llâhe miete tekbîretin. "Allahu Teâlâ hazretlerine 100 defa tekbir getir." Devam ediyor:

Ve kebbiri'llâhe miete tekbîretin. "Allahu Teâlâ hazretlerine 100 defa tekbir getir."

Tekbir de, Allahu ekber demek. Allahu ekber'in mânası da;Tekbir de, Allahu ekber demek.

Allahu ekber'in mânası da;
"Allahu Teâlâ hazretleri sonsuz azamet, celal, kibriya sahibi." demek."Allahu Teâlâ hazretleri sonsuz azamet, celal, kibriya sahibi." demek. Yani "Sonsuz derecede ulu ve büyük Zât-ı celîl." demek.Yani "Sonsuz derecede ulu ve büyük Zât-ı celîl." demek. Allahu ekber demek, "Hiçbir şeyle mukayese edilemeyecek kadar Allahu Teâlâ hazretleriAllahu ekber demek, "Hiçbir şeyle mukayese edilemeyecek kadar Allahu Teâlâ hazretleri azamet sahibidir, uludur, yücedir, yüksektir, büyüktür." demek. "100 defa Allahu ekber derse..." azamet sahibidir, uludur, yücedir, yüksektir, büyüktür." demek.

"100 defa Allahu ekber derse..."

Fe-innehâ ta'dilü leki. "Bu senin için muâdil olur."Fe-innehâ ta'dilü leki. "Bu senin için muâdil olur." Miete bedenetin mukalledetin mütekabbeletin.Miete bedenetin mukalledetin mütekabbeletin. "Boyunlarına süsler takılmış ve Allah tarafından kabul olunmuş 100 kurbanlığa muâdildir." "Boyunlarına süsler takılmış ve Allah tarafından kabul olunmuş 100 kurbanlığa muâdildir."

Ve hellili'llâhe miete tehlîletin. "Ve Allahu Teâlâ hazretlerine 100 defa da tehlil getir." Ve hellili'llâhe miete tehlîletin. "Ve Allahu Teâlâ hazretlerine 100 defa da tehlil getir."

Tehlil de, lâ ilâhe illallah demek; "Allah'tan başka mâbut yok.Tehlil de, lâ ilâhe illallah demek; "Allah'tan başka mâbut yok. Tapılacak, sevilecek, gönül bağlanacak, ibadet edilecek varlık yok;Tapılacak, sevilecek, gönül bağlanacak, ibadet edilecek varlık yok; sadece Allahu Teâlâ hazretleri var." demek. "Bunu da 100 defa söylersen..." sadece Allahu Teâlâ hazretleri var." demek.

"Bunu da 100 defa söylersen..."

Fe-innehâ temleu mâ beyne's-semâi ve'l-ardi. "Bu, sema ile arzın arasını doldurur." Fe-innehâ temleu mâ beyne's-semâi ve'l-ardi. "Bu, sema ile arzın arasını doldurur."

O kadar azametli, o kadar sevap bakımından yüksektir ki bunun sevabı sema ile arzın arasını doldurur. O kadar azametli, o kadar sevap bakımından yüksektir ki bunun sevabı sema ile arzın arasını doldurur.

Ve lâ yurfau yevme izin li-ehadin amelün efdalü minhâ.Ve lâ yurfau yevme izin li-ehadin amelün efdalü minhâ. "Ve insanların hesaplarının görüldüğü, amellerinin tartıldığı, muhasebelerinin yapıldığı,"Ve insanların hesaplarının görüldüğü, amellerinin tartıldığı, muhasebelerinin yapıldığı, bahtiyarların cennete, mücrimlerin, kusurluların, suçluların, kabahatlilerinbahtiyarların cennete, mücrimlerin, kusurluların, suçluların, kabahatlilerin cehenneme sevk edildiği o gün, hiçbir kimse için daha faziletli bir amel yükseltilmez,cehenneme sevk edildiği o gün, hiçbir kimse için daha faziletli bir amel yükseltilmez, o mizanın olduğu yere getirilmez..." İllâ en ye'tiye bi-misli mâ eteyti.o mizanın olduğu yere getirilmez..." İllâ en ye'tiye bi-misli mâ eteyti. "Ancak senin yaptığın gibi yapanın durumu müstesna." "Ancak senin yaptığın gibi yapanın durumu müstesna."

"Senin yaptığın şeyi aynen yapmışsa ne âlâ, yapmamışsa bu kadar,"Senin yaptığın şeyi aynen yapmışsa ne âlâ, yapmamışsa bu kadar, bunun derecesine yükselecek bir şeyi kimse yapamamış olur. bunun derecesine yükselecek bir şeyi kimse yapamamış olur. Mizanda en çok ağır çekecek bir ibadettir." diye,Mizanda en çok ağır çekecek bir ibadettir." diye, Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selam Efendimiz böyle tavsiye buyurmuş. Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selam Efendimiz böyle tavsiye buyurmuş.

Bu hadîs-i şerîften neler çıkıyor, hangi dersler çıkıyor, aklımızın aldığı kadarıyla izah edelim. Bu hadîs-i şerîften neler çıkıyor, hangi dersler çıkıyor, aklımızın aldığı kadarıyla izah edelim.

Bizim bugün Türkiyemiz'de çok akıllı insanlar var, serâpâ, baştan tırnağa kadar akıl kesilmişler; Bizim bugün Türkiyemiz'de çok akıllı insanlar var, serâpâ, baştan tırnağa kadar akıl kesilmişler;

"Ne lüzum var fazla tesbih çekmeye, fazla Allah demeye, fazla lâ ilâhe illallah demeye?" "Ne lüzum var fazla tesbih çekmeye, fazla Allah demeye, fazla lâ ilâhe illallah demeye?"

Lüzumsuzmuş! Bak, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ne diyor? Lüzumsuzmuş!

Bak, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ne diyor?

Onların kulağına küpe olsun. Zikri, fikri, tesbihi, tekbiri, tehlili küçümseyen, önemsemeyenler var.Onların kulağına küpe olsun. Zikri, fikri, tesbihi, tekbiri, tehlili küçümseyen, önemsemeyenler var. Bu hadîs-i şerîf sahih, sağlam bir hadîs-i şerîftir.Bu hadîs-i şerîf sahih, sağlam bir hadîs-i şerîftir. Bak sevgili akrabasından, sevdiği bir kimseye Peygamber Efendimiz neler tavsiye ediyor. Bak sevgili akrabasından, sevdiği bir kimseye Peygamber Efendimiz neler tavsiye ediyor.

Sonra, mübarek, her namazın arkasından sen sübhanallah, elhamdülillah,Sonra, mübarek, her namazın arkasından sen sübhanallah, elhamdülillah, Allahu ekber demiyor musun da geçiyorsun zikrin, tesbihin aleyhinde [konuşuyorsun]? Allahu ekber demiyor musun da geçiyorsun zikrin, tesbihin aleyhinde [konuşuyorsun]?

Hem de din namına!.. Hani dinsiz bir insan "Bunların lüzumu yok." dese...Hem de din namına!.. Hani dinsiz bir insan "Bunların lüzumu yok." dese... Kâfir, kâfircik aklı ermiyor ki elbette böyle diyecek, insan mâkul karşılar. Kâfir, kâfircik aklı ermiyor ki elbette böyle diyecek, insan mâkul karşılar. Ama hem namaz kılıyor hem de biraz Arapça da biliyor; "Bunlara lüzum yok." diyor. Ama hem namaz kılıyor hem de biraz Arapça da biliyor; "Bunlara lüzum yok." diyor.

Böyle hadîs-i şerîfleri görmez mi? Görünce ibret almaz mı? Böyle hadîs-i şerîfleri görmez mi? Görünce ibret almaz mı?

Bak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunları böyle tavsiye buyurmuş. Bak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunları böyle tavsiye buyurmuş.

Demek ki insan her gün 100 defa sübhanallah dese, 100 defa elhamdülillah dese,Demek ki insan her gün 100 defa sübhanallah dese, 100 defa elhamdülillah dese, 100 defa Allahu ekber dese, 100 defa lâ ilâhe illallah dese... Bir rivayette de; 100 defa Allahu ekber dese, 100 defa lâ ilâhe illallah dese... Bir rivayette de;

Ve lebbi'llâhe miete telbiyetin. "100 defa da Allah'a telbiye getir." diyor. Ve lebbi'llâhe miete telbiyetin. "100 defa da Allah'a telbiye getir." diyor.

Telbiye de hacca gidenlerin bildiği bir ibâredir.Telbiye de hacca gidenlerin bildiği bir ibâredir. Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, inne'l-hamdeLebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, inne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk lâ şerike lek diye bütün hacılar buradan yola çıktığı andanve'n-ni'mete leke ve'l-mülk lâ şerike lek diye bütün hacılar buradan yola çıktığı andan o yere varıncaya kadar, her vadiye inişte, her yokuşu çıkışta, o yere varıncaya kadar, her vadiye inişte, her yokuşu çıkışta, her toplulukla karşılaştıkça bu sözleri söylerler. "Yâ Rabbi! Ben senin emrindeyim,her toplulukla karşılaştıkça bu sözleri söylerler. "Yâ Rabbi! Ben senin emrindeyim, senin fermanının karşısında el pençe divan durmuşum, bel bağlamışım.senin fermanının karşısında el pençe divan durmuşum, bel bağlamışım. Sen emir buyur, ben senin emrini yerine getirmeye âmâdeyim." mânasına geliyor. Sen emir buyur, ben senin emrini yerine getirmeye âmâdeyim." mânasına geliyor.

Bunu da ilave etmiş. Bir rivayette de bu varmış. Bunu da ilave etmiş. Bir rivayette de bu varmış.

İnsan bunları böyle söylerse demek ki çok büyük ecirlere mazhar oluyor. İnsan bunları böyle söylerse demek ki çok büyük ecirlere mazhar oluyor.

Onun için, Allahu Teâlâ hazretlerini zikretmeyi, tesbih, tahmid etmeyi, tekbir getirmeyi,Onun için, Allahu Teâlâ hazretlerini zikretmeyi, tesbih, tahmid etmeyi, tekbir getirmeyi, lâ ilâhe illallah demeyi, Allah demeyi kimse hor görmesin, küçük görmesin. lâ ilâhe illallah demeyi, Allah demeyi kimse hor görmesin, küçük görmesin.

Geçen gün elime bir el yazması kitabın fotoğrafları geçti. 40 tane hadis toplamış.Geçen gün elime bir el yazması kitabın fotoğrafları geçti. 40 tane hadis toplamış. Hepsini de âlimâne bir şekilde izah etmiş.Hepsini de âlimâne bir şekilde izah etmiş. Hepsi de Allahu Teâlâ hazretlerini zikretmeninHepsi de Allahu Teâlâ hazretlerini zikretmenin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tarafından nasıl tavsiye edildiğini, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tarafından nasıl tavsiye edildiğini, ne kadar mühim olduğunu, ne kadar büyük neticeler hâsıl ettiğini,ne kadar mühim olduğunu, ne kadar büyük neticeler hâsıl ettiğini, ne kadar büyük sevaplar kazandırdığını ifade ediyor. ne kadar büyük sevaplar kazandırdığını ifade ediyor.

Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz diyor ki; Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz diyor ki;

"İlmi kimden aldığınıza bakın; çünkü bu ilim dindir." "İlmi kimden aldığınıza bakın; çünkü bu ilim dindir."

Onun için, bilgiyi kimden aldığınıza bakın.Onun için, bilgiyi kimden aldığınıza bakın. Size birisi bir laf söylediği zaman neye dayanarak söylüyor? Size birisi bir laf söylediği zaman neye dayanarak söylüyor? Bu hususta konuşmaya hakkı, selahiyeti var mı? Mesleği müsait mi? Bilgisi müsait mi? Bu hususta konuşmaya hakkı, selahiyeti var mı? Mesleği müsait mi? Bilgisi müsait mi? Takvâsı müsait mi? Art niyeti yok mu? Hakikati mi söylüyor, yoksa kandırmaya mı çalışıyor? Takvâsı müsait mi? Art niyeti yok mu? Hakikati mi söylüyor, yoksa kandırmaya mı çalışıyor?

Buna dikkat edin. Çünkü Allah'ın hikmeti, imtihan dünyası olduğu için çatlak ses de çıkıyor,Buna dikkat edin. Çünkü Allah'ın hikmeti, imtihan dünyası olduğu için çatlak ses de çıkıyor, doğru ses de çıkıyor, eğri söz de çıkıyor, yalan da çıkıyor, doğru ses de çıkıyor, eğri söz de çıkıyor, yalan da çıkıyor, doğru da çıkıyor; kendini bilen de söylüyor, bilmeyen de söylüyor. O halde bize ne düşüyor? doğru da çıkıyor; kendini bilen de söylüyor, bilmeyen de söylüyor.

O halde bize ne düşüyor?

Allah'a sığınıp, Allahu Teâlâ hazretlerine iltica edip hakkı çok titiz bir şekilde aramak.Allah'a sığınıp, Allahu Teâlâ hazretlerine iltica edip hakkı çok titiz bir şekilde aramak. Her şeyin aslını sormak. Her şeyin kaynağını öğrenip dinî bilgimizi hadîs-i şerîfe,Her şeyin aslını sormak. Her şeyin kaynağını öğrenip dinî bilgimizi hadîs-i şerîfe, âyet-i kerîmeye dayandırmak; hurafeye dayandırmamak,âyet-i kerîmeye dayandırmak; hurafeye dayandırmamak, onun bunun ileri geri sözüne dayandırmamak. Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek, hadîs-i şerîfi öğrenmek. onun bunun ileri geri sözüne dayandırmamak. Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek, hadîs-i şerîfi öğrenmek.

Aksi takdirde yanıltırlar, şaşırtırlar, kendi nursuzluklarından bize de uğursuzluk akseder.Aksi takdirde yanıltırlar, şaşırtırlar, kendi nursuzluklarından bize de uğursuzluk akseder. Allah korusun, bir sohbetine oturursun, üç gün, 40 gün kendini toparlayamazsın! Allah korusun, bir sohbetine oturursun, üç gün, 40 gün kendini toparlayamazsın! Öyle uğursuz insanlar var ki oturursun, karşısında biraz konuştuğun zaman Öyle uğursuz insanlar var ki oturursun, karşısında biraz konuştuğun zaman 40 gün ağzının tadı gider, uğursuzluğu seni tesiri altına alır. Onun için büyüklerimiz demişler ki; 40 gün ağzının tadı gider, uğursuzluğu seni tesiri altına alır. Onun için büyüklerimiz demişler ki;

"Gafil insanlardan arslandan kaçar gibi kaç." Dervişlerine, müritlerine böyle tavsiyede bulunmuşlar. "Gafil insanlardan arslandan kaçar gibi kaç."

Dervişlerine, müritlerine böyle tavsiyede bulunmuşlar.

Uyanık insanın yanına git. Alim insanın yanına git. Allah'tan korkan insanın yanına git.Uyanık insanın yanına git. Alim insanın yanına git. Allah'tan korkan insanın yanına git. Ağzından yağ bal akan, ilim saçılan, etrafa nur saçan insanın yanına git. Ağzından yağ bal akan, ilim saçılan, etrafa nur saçan insanın yanına git. Gafilin, cahilin yanına gidersen... Kömürcü dükkânına, demirci dükkânına giden insanın ne olur? Gafilin, cahilin yanına gidersen... Kömürcü dükkânına, demirci dükkânına giden insanın ne olur?

Üstüne ocaktan bir kömür veya demir parçası sıçrar, yakar. Orada olacağı odur, is pas olur.Üstüne ocaktan bir kömür veya demir parçası sıçrar, yakar. Orada olacağı odur, is pas olur. Bembeyaz elbiseleri giydin, kömürcünün, nalbantın dükkânına gittin; elbet bir yerinden kirlenir.Bembeyaz elbiseleri giydin, kömürcünün, nalbantın dükkânına gittin; elbet bir yerinden kirlenir. Ne kadar [kaçınsan] da zaten oranın havasının o kömür dumanı senin üstüne başına yapışır. Ne kadar [kaçınsan] da zaten oranın havasının o kömür dumanı senin üstüne başına yapışır.

Diğer hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Diğer hadise geçmeden önce burada bir şeye işaret etmişim,Diğer hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

Diğer hadise geçmeden önce burada bir şeye işaret etmişim,
onu da size izah edeyim. İlginizi çekeceğini tahmin ediyorum. onu da size izah edeyim. İlginizi çekeceğini tahmin ediyorum.

Bazı hadîs-i şerîflerde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz miktar söylemiş,Bazı hadîs-i şerîflerde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz miktar söylemiş, mesela; "33 sübhanallah de, 33 elhamdülillah de." demiş. mesela; "33 sübhanallah de, 33 elhamdülillah de." demiş.

Ne olacak; bu rakamdan biraz fazla yaparsam ne olur acaba? Ne olacak; bu rakamdan biraz fazla yaparsam ne olur acaba?

Hatm-i hâcegân var mâlum; 7 Fâtiha, 100 salavât-ı şerîfe, 79 elem neşrah leke,Hatm-i hâcegân var mâlum; 7 Fâtiha, 100 salavât-ı şerîfe, 79 elem neşrah leke, 1001 İhlâs-ı Şerîf, 7 Fâtiha, 100 salavât-ı şerîfe... Bu da öyle. 1001 İhlâs-ı Şerîf, 7 Fâtiha, 100 salavât-ı şerîfe... Bu da öyle.

Peygamber Efendimiz'in daha başka tavsiyeleri de var. Adet zikrettiği zaman durum ne olur? Peygamber Efendimiz'in daha başka tavsiyeleri de var.

Adet zikrettiği zaman durum ne olur?

Burada iki çeşit kanaati Gümüşhaneli rahmetullâhi aleyh zikretmiş. Bazı alimler demişler ki; Burada iki çeşit kanaati Gümüşhaneli rahmetullâhi aleyh zikretmiş.

Bazı alimler demişler ki;

"Nasıl her anahtar her kapıyı açmazsa, ille dişlerinin sayısı uyması lazım,"Nasıl her anahtar her kapıyı açmazsa, ille dişlerinin sayısı uyması lazım, girintisi çıkıntısı uyması lazım geliyorsa, ne demişse Resûlullah Efendimiz, girintisi çıkıntısı uyması lazım geliyorsa, ne demişse Resûlullah Efendimiz, o rakam aynen tatbik edilmeli ki kapı açılsın." o rakam aynen tatbik edilmeli ki kapı açılsın."

Yani anahtarın kilide uyduğu gibi böyle benzetme yapmış. Benim hoşuma gitti. Yani anahtarın kilide uyduğu gibi böyle benzetme yapmış. Benim hoşuma gitti.

"Miftah-anahtar gibidir, ancak o adede çok riâyet edilmesi lazım." demiş. "Miftah-anahtar gibidir, ancak o adede çok riâyet edilmesi lazım." demiş.

Bir kısım ulemâ da demiş ki; Bir kısım ulemâ da demiş ki;

"O miktarı yaptıktan sonra aynı cinsten olan fazlalık ziyan etmez;"O miktarı yaptıktan sonra aynı cinsten olan fazlalık ziyan etmez; çünkü hayır değil mi söylenen sözler? Hayır. çünkü hayır değil mi söylenen sözler? Hayır. O hayır birazcık daha fazla oluverse, asıl rakam, yapılması gereken rakam tamamlandığı için O hayır birazcık daha fazla oluverse, asıl rakam, yapılması gereken rakam tamamlandığı için üstündeki de onun fazileti olur, ilavesi olur, ziyan etmez." Ve diyor ki; üstündeki de onun fazileti olur, ilavesi olur, ziyan etmez."

Ve diyor ki;

Ve hüve esahhu. "Daha sahih yani doğru olan kanaat budur." Ve hüve esahhu. "Daha sahih yani doğru olan kanaat budur."

Demek ki insan böyle rakam zikredilmiş olan zikirlerde, tesbihatta o rakamları tutturmaya çalışmalı.Demek ki insan böyle rakam zikredilmiş olan zikirlerde, tesbihatta o rakamları tutturmaya çalışmalı. Ama ulemânın "Fazla olursa ziyan etmez." dedikleri daha sahihtir.Ama ulemânın "Fazla olursa ziyan etmez." dedikleri daha sahihtir. Bunu da bilgi olarak size nakletmiş olalım. Bunu da bilgi olarak size nakletmiş olalım.

Diğer hadîs-i şerîfte Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz buyuruyor: Diğer hadîs-i şerîfte Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz buyuruyor:

Seb'atün. "Yedi tipsınıftür insan vardır..."Seb'atün. "Yedi tipsınıftür insan vardır..." Leantühüm ve küllü nebiyyin mücâbin.Leantühüm ve küllü nebiyyin mücâbin. "Hem ben onlara lanet ettimederim, benim lanetim onlara gider yapışır, hem de duası makbul,"Hem ben onlara lanet ettimederim, benim lanetim onlara gider yapışır, hem de duası makbul, müstecâb olan her peygamber ona lanet etmiştireder." müstecâb olan her peygamber ona lanet etmiştireder."

Kim? Demek ki bu hadîs-i şerîfte Allah'ın sevmediği insanlar sıralanacak. Kim?

Demek ki bu hadîs-i şerîfte Allah'ın sevmediği insanlar sıralanacak.

Hep güzel şeyleri söylemek iyi de, o zaman kötülükleri insan nereden öğrenecek? Hep güzel şeyleri söylemek iyi de, o zaman kötülükleri insan nereden öğrenecek?

Kötülükleri de bilelim ki yapmayalım. İyilikleri bildik, yapıyoruz; kötülükleri de yapmamak için bilelim.Kötülükleri de bilelim ki yapmayalım. İyilikleri bildik, yapıyoruz; kötülükleri de yapmamak için bilelim. Çünkü bir söz var ki; Men lem ya'rifi'ş-şerre yakau fîhi. "Kim şerri bilmezse onun içine düşer." Çünkü bir söz var ki;

Men lem ya'rifi'ş-şerre yakau fîhi. "Kim şerri bilmezse onun içine düşer."

Yolun üzerine bir tuzak kurulmuşsa, üstü güzelce kapatılmışsaYolun üzerine bir tuzak kurulmuşsa, üstü güzelce kapatılmışsa veyahut bir tarlaya mayın döşetilmişse, insan oradan bilmeden geçerse ne olur? veyahut bir tarlaya mayın döşetilmişse, insan oradan bilmeden geçerse ne olur?

Düşer veya patlar. Onun için şerri de bilmek lazım. Düşer veya patlar.

Onun için şerri de bilmek lazım.

Burada Peygamber Efendimiz şerleri anlatıyor. Burada Peygamber Efendimiz şerleri anlatıyor.

Allah cümlemizi bu şerli vasıflardan, sıfatlardan korusun, uzak eylesin. Allah cümlemizi bu şerli vasıflardan, sıfatlardan korusun, uzak eylesin.

ez-Zâidu fî kitâbillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabına ilave yapan." ez-Zâidu fî kitâbillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabına ilave yapan."

Lanete mâruz kalan insanların bir tanesi; ez-zâidu fî kitâbillâhi.Lanete mâruz kalan insanların bir tanesi; ez-zâidu fî kitâbillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabına ilave yapanlar." "Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabına ilave yapanlar."

O vahiydir, Allah tarafından peygamberine gönderilmiştir;O vahiydir, Allah tarafından peygamberine gönderilmiştir; ona herhangi bir şekilde herhangi bir kimse bir ilave yaparsa o mel'undur, ona herhangi bir şekilde herhangi bir kimse bir ilave yaparsa o mel'undur, Allah'ın lanetine uğramıştır, Peygamber Efendimiz lanet etmiştir,Allah'ın lanetine uğramıştır, Peygamber Efendimiz lanet etmiştir, eski duası makbul peygamberler de lanet etmişlerdir. Böyle şey olmuş mu? Olmuş.eski duası makbul peygamberler de lanet etmişlerdir.

Böyle şey olmuş mu?

Olmuş.
Bizden önceki ümmetlerin kitapları maalesef değişikliklere uğramış. Bizden önceki ümmetlerin kitapları maalesef değişikliklere uğramış. Onlara "tahrif" deniliyor. Tahrifâta, değiştirmelere uğramış. Onlara "tahrif" deniliyor. Tahrifâta, değiştirmelere uğramış.

Allahu Teâlâ hazretlerini -hâşâ- şerik koşuyorlar, üçlüyorlar.Allahu Teâlâ hazretlerini -hâşâ- şerik koşuyorlar, üçlüyorlar. Hz. İsa'yı, Rûhu'l-kudüs'ü, hatta Meryem validemizi de beşer olduğu halde "mâbut" diye söylüyorlar. Hz. İsa'yı, Rûhu'l-kudüs'ü, hatta Meryem validemizi de beşer olduğu halde "mâbut" diye söylüyorlar.

Bu aslında var mıydı? Bu aslında var mıydı?

Yoktu, sonradan sokulmuş bir şey. Hatta Allahu Teâlâ hazretleri İsa aleyhisselâm'a; Yoktu, sonradan sokulmuş bir şey. Hatta Allahu Teâlâ hazretleri İsa aleyhisselâm'a;

E ente kulte li'n-nâsi't-tehizûnî ve ümmiye ilâheyni min dûnillah diye soracak kıyamet gününde;E ente kulte li'n-nâsi't-tehizûnî ve ümmiye ilâheyni min dûnillah diye soracak kıyamet gününde; "Sen mi söyledin kullara, 'Beni ve anamı mâbut ittihaz edin, "Sen mi söyledin kullara, 'Beni ve anamı mâbut ittihaz edin, put ittihaz edin de geçin karşıma tapının.' diye?" Diyecek ki; Sübhâneke. put ittihaz edin de geçin karşıma tapının.' diye?"

Diyecek ki;

Sübhâneke.
"Yâ Rabbi! Seni tesbih ederim. Sen her türlü ayıptan, eksiklikten, noksanlıktan münezzehsin.""Yâ Rabbi! Seni tesbih ederim. Sen her türlü ayıptan, eksiklikten, noksanlıktan münezzehsin." İn küntü kultühû fekad alimtehû. İn küntü kultühû fekad alimtehû. "Eğer ben onu söylemiş olsaydım muhakkak senin mâlumundur o, bilirsin. "Eğer ben onu söylemiş olsaydım muhakkak senin mâlumundur o, bilirsin. Ben böyle bir şey söylemedim. Sen bana ne emreylediysen onu söyledim." Ben böyle bir şey söylemedim. Sen bana ne emreylediysen onu söyledim."

Bunlar şimdiki kitabın muharref olduğuna delil, işaret. Bunlar şimdiki kitabın muharref olduğuna delil, işaret.

Demek ki bir kimse de -Peygamber Efendimiz'in zamanından beri elhamdülillah böyle bir şey olmamışDemek ki bir kimse de -Peygamber Efendimiz'in zamanından beri elhamdülillah böyle bir şey olmamış ama- Kur'an'a bir şey ilave etse veyahut bir şey eksiltse, o zaman o da mel'un olacaktı.ama- Kur'an'a bir şey ilave etse veyahut bir şey eksiltse, o zaman o da mel'un olacaktı. Ama elhamdülillah, bizim kitabımız aynen Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inAma elhamdülillah, bizim kitabımız aynen Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanındaki gibi bugüne kadar gelmiştir. zamanındaki gibi bugüne kadar gelmiştir. Elimizde o zamandan, o zamanda yazılmış Kur'ân-ı Kerîmler var.Elimizde o zamandan, o zamanda yazılmış Kur'ân-ı Kerîmler var. Hz. Ali radıyallahu anh'ın yazmış olduğu Kur'ân-ı KerîmHz. Ali radıyallahu anh'ın yazmış olduğu Kur'ân-ı Kerîm elhamdülillah bizim Topkapı Sarayı müzesinde onun imzasıyla duruyor. elhamdülillah bizim Topkapı Sarayı müzesinde onun imzasıyla duruyor.

Şimdi bazı Alevî vatandaşlar var; "Kur'ân-ı Kerîm değiştirilmiştir." diyeŞimdi bazı Alevî vatandaşlar var; "Kur'ân-ı Kerîm değiştirilmiştir." diye din düşmanları onların arasına yanlış bir kanaat, propaganda sokmuşlar.din düşmanları onların arasına yanlış bir kanaat, propaganda sokmuşlar. -onların sevdikleri kimse- Hz. Ali Efendimiz'in imzasını taşıyan,-onların sevdikleri kimse- Hz. Ali Efendimiz'in imzasını taşıyan, onun tarafından yazılmış Kur'ân-ı Kerîm varonun tarafından yazılmış Kur'ân-ı Kerîm var Emânât-ı Mukaddesât dairesinde. Emânât-ı Mukaddesât dairesinde.

Birincisi, Allah'ın kitabına ilave yapan kimse mel'undur. Birincisi, Allah'ın kitabına ilave yapan kimse mel'undur.

İkincisi; ve'l-mükezzibü bi-kaderillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin kaderini yalanlayanlar." İkincisi; ve'l-mükezzibü bi-kaderillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin kaderini yalanlayanlar."

Kadere inanmayanlar da lanetlenmiştir.Kadere inanmayanlar da lanetlenmiştir. Peygamber Efendimiz evvelce de; "Ben de onlara lanet ettim." diyor. Kader nedir? Peygamber Efendimiz evvelce de; "Ben de onlara lanet ettim." diyor.

Kader nedir?

Bu -kadere iman- ilm-i kelâmda fevkalâde mühim bir meseledir. Âmentümüzün içinde ne diyoruz? Bu -kadere iman- ilm-i kelâmda fevkalâde mühim bir meseledir.

Âmentümüzün içinde ne diyoruz?

Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi. Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî ve'l-yevmi'l-âhiri ve bi'l-kaderi.

"Kadere de iman ettim." diyoruz. Hayrihî ve şerrihî mina'llâhi teâlâ diye"Kadere de iman ettim." diyoruz. Hayrihî ve şerrihî mina'llâhi teâlâ diye kadere de iman ettiğimizi beyan ediyoruz. kadere de iman ettiğimizi beyan ediyoruz.

Kader mevzuunda çeşitli tesirler ile insanlar çeşitli fikirler, yanlış yanlış sözler ileri sürmüşlerdir.Kader mevzuunda çeşitli tesirler ile insanlar çeşitli fikirler, yanlış yanlış sözler ileri sürmüşlerdir. Kısaca söylemek gerekirse: Bir kısmı demiştir ki; Kısaca söylemek gerekirse:

Bir kısmı demiştir ki;

"Allahu Teâlâ hazretleri hiçbir şey takdir etmemiştir. Her şey insanın kendisinin elinden öyle çıkar." "Allahu Teâlâ hazretleri hiçbir şey takdir etmemiştir. Her şey insanın kendisinin elinden öyle çıkar."

İşte bunlar kaderi inkâr edenler... Bu tabii Allahu Teâlâ hazretlerinin şânına yakışmayan bir şey. İşte bunlar kaderi inkâr edenler... Bu tabii Allahu Teâlâ hazretlerinin şânına yakışmayan bir şey.

Ve lâ ratbin ve lâ yâbisin illâ fî kitâbin mübîn. Allahu Teâlâ hazretlerine her şey mâlumdur.Ve lâ ratbin ve lâ yâbisin illâ fî kitâbin mübîn. Allahu Teâlâ hazretlerine her şey mâlumdur. Hepsi takdir edilmiştir. Hepsinin hâliki ve takdir edicisi Allahu Teâlâ hazretleridir. Hepsi takdir edilmiştir. Hepsinin hâliki ve takdir edicisi Allahu Teâlâ hazretleridir.

Bir kısmı da; "Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi takdir etmiştir.Bir kısmı da;

"Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi takdir etmiştir.
Bizim hiç yapacağımız bir şey yok. Ben günah işliyorsam bile Allah takdir ettiği için yapıyorum."Bizim hiç yapacağımız bir şey yok. Ben günah işliyorsam bile Allah takdir ettiği için yapıyorum." gibi birtakım yanlış kanaatlere sürüklenmiştir. Bu da yanlıştır. gibi birtakım yanlış kanaatlere sürüklenmiştir.

Bu da yanlıştır.
Çünkü hadîs-i şerîflerle, âyet-i kerîmelerle, Kur'ân-ı Kerîm'in mânası ile yanlıştır.Çünkü hadîs-i şerîflerle, âyet-i kerîmelerle, Kur'ân-ı Kerîm'in mânası ile yanlıştır. İlm-i kelâm kitaplarımızda [bu konuyu] ulemâmız çok güzel tespit etmiştir. İlm-i kelâm kitaplarımızda [bu konuyu] ulemâmız çok güzel tespit etmiştir. Allahu Teâlâ hazretleri kula bir cüz'î seçme, ihtiyar hakkı vermiştir.Allahu Teâlâ hazretleri kula bir cüz'î seçme, ihtiyar hakkı vermiştir. Kul o seçmesi ile, ihtiyarı ile azabı ve sevabı hak eder, istihkak kesb eder. Kulun kesbi vardır.Kul o seçmesi ile, ihtiyarı ile azabı ve sevabı hak eder, istihkak kesb eder. Kulun kesbi vardır. O kesbden dolayı hiç kimse kaçamaz.O kesbden dolayı hiç kimse kaçamaz. İnsanlar cezayı ve mükâfatı, cennet ve cehennemi kendileri yaptıkları amelleriyle hak ediyorlar. İnsanlar cezayı ve mükâfatı, cennet ve cehennemi kendileri yaptıkları amelleriyle hak ediyorlar. O hususta da bazıları ifrata gitmiştir. Kadere inanmak lazım.O hususta da bazıları ifrata gitmiştir.

Kadere inanmak lazım.
Kadere inanmak dinimizin esaslarındandır.Kadere inanmak dinimizin esaslarındandır. Ve kaderi inkâr eden kimseye Peygamber Efendimiz lanet ettiğini bildiriyor. Ve kaderi inkâr eden kimseye Peygamber Efendimiz lanet ettiğini bildiriyor.

Ve'l-müstahillu hürmetillâhi. "Allah'ın muhterem kıldığı şeyi hürmetsizlikle helal sayanlar,Ve'l-müstahillu hürmetillâhi. "Allah'ın muhterem kıldığı şeyi hürmetsizlikle helal sayanlar, orada hürmetsizlik yapmayı helal sayanlar, onlar da mel'undur." Allah'ın muhterem kıldığı şey nedir? orada hürmetsizlik yapmayı helal sayanlar, onlar da mel'undur."

Allah'ın muhterem kıldığı şey nedir?

"Mekke-i Mükerreme'dir, Kâbe-i Muazzama'dır." diye açıklamada, şerhte geçiyor. "Mekke-i Mükerreme'dir, Kâbe-i Muazzama'dır." diye açıklamada, şerhte geçiyor.

Allahu Teâlâ hazretleri Mekke-i Mükerreme'yi, Beytullah'ıAllahu Teâlâ hazretleri Mekke-i Mükerreme'yi, Beytullah'ı ve onun etrafındaki mıntıkayı Harem-i Şerîf eylemiştir. Orada yasaklar vardır.ve onun etrafındaki mıntıkayı Harem-i Şerîf eylemiştir. Orada yasaklar vardır. Orada yapılmayacak şeyler vardır. Oraya hürmet etmek gerekir.Orada yapılmayacak şeyler vardır. Oraya hürmet etmek gerekir. Oranın hürmetini çiğneyen kimse mel'undur.Oranın hürmetini çiğneyen kimse mel'undur. Allahu Teâlâ hazretleri orayı muhterem bir mıntıka kıldığı için oranın şânına yakışmayacak Allahu Teâlâ hazretleri orayı muhterem bir mıntıka kıldığı için oranın şânına yakışmayacak yasak olan şeyleri, hürmetsizlikleri yapan kimseyasak olan şeyleri, hürmetsizlikleri yapan kimse o zaman Peygamber Efendimiz'in lanetine müstahak olur, mâruz kalır. o zaman Peygamber Efendimiz'in lanetine müstahak olur, mâruz kalır.

Ve'l-müstahillu min ıtretî. "Benim sülaleme şânına yakışmayan..." Mâ harrama'llâhu.Ve'l-müstahillu min ıtretî. "Benim sülaleme şânına yakışmayan..." Mâ harrama'llâhu. "Allah'ın yasak ettiği şekilde, lisânen veya fiîlen tecavüzde bulunan, "Allah'ın yasak ettiği şekilde, lisânen veya fiîlen tecavüzde bulunan, hakaret eden, saygısızlık gösteren kimseler..." hakaret eden, saygısızlık gösteren kimseler..."

"Onlara da ben lanet ederim ve her duası makbul peygamber lanet eder." buyuruyor. "Onlara da ben lanet ederim ve her duası makbul peygamber lanet eder." buyuruyor.

O halde, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inO halde, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sülâle-i tâhiresine hürmet etmek müslümanların vazifesidir.sülâle-i tâhiresine hürmet etmek müslümanların vazifesidir. Biz her namazda, tâhiyyatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e Biz her namazda, tâhiyyatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e ve onun mübarek sülalesine dua ediyoruz. ve onun mübarek sülalesine dua ediyoruz.

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.

Âli seyyidinâ Muhammed ne demek? -Âl-i Osman ne demek? Âl-i Selçuk ne demek?- Âli seyyidinâ Muhammed ne demek?

-Âl-i Osman ne demek? Âl-i Selçuk ne demek?-

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sülalesi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sülalesi.

Elhamdülillah onlar dünyanın her yerine İslâm'ın güzelliklerini nakletmişlerdir.Elhamdülillah onlar dünyanın her yerine İslâm'ın güzelliklerini nakletmişlerdir. Peygamber Efendimiz'in yolunda giderek İslâm'ın inceliklerini öğretmişlerdir. Peygamber Efendimiz'in yolunda giderek İslâm'ın inceliklerini öğretmişlerdir. Onun için, bizim dedelerimiz eskiden beri o sülâle-i tâhireye mensup kimselere Onun için, bizim dedelerimiz eskiden beri o sülâle-i tâhireye mensup kimselere çok güzel hürmet etmiştir, onların kadr ü kıymetine riâyet etmiştir. çok güzel hürmet etmiştir, onların kadr ü kıymetine riâyet etmiştir.

Bir hadîs-i şerîf daha var, onu da burada söylemeden geçmek doğru olmaz. Bir hadîs-i şerîf daha var, onu da burada söylemeden geçmek doğru olmaz.

Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz buyuruyor ki;

Âlî küllü takiyyin. "Benim soyum, her müttakî kimsedir." Âlî küllü takiyyin. "Benim soyum, her müttakî kimsedir."

Yani "Dine sımsıkı sarılmış, benim yolumda yürüyen, Kur'an yolunda,Yani "Dine sımsıkı sarılmış, benim yolumda yürüyen, Kur'an yolunda, hadis yolunda yürüyen her müttakî insan, iyi müslüman, ihlâslı, takvâ ehli müslüman benim soyumdandır." hadis yolunda yürüyen her müttakî insan, iyi müslüman, ihlâslı, takvâ ehli müslüman benim soyumdandır."

Demek ki sadece kan değil, aynı zamanda yol, Peygamber Efendimiz'in izinde gitmek... Demek ki sadece kan değil, aynı zamanda yol, Peygamber Efendimiz'in izinde gitmek...

Ve't-târiku li-sünnetî. "Mel'unlardan birisi de; benim sünnetimi terk eden kimsedir." Ve't-târiku li-sünnetî. "Mel'unlardan birisi de; benim sünnetimi terk eden kimsedir."

"Benim sünnetimi terk eden mel'undur." Sünnet, "bir yol" demek."Benim sünnetimi terk eden mel'undur."

Sünnet, "bir yol" demek.
Yani takip edilen hatt-ı harekât tarzı, yol.Yani takip edilen hatt-ı harekât tarzı, yol. Peygamber Efendimiz'in bize çizdiği yol, onun hayatı bizim için örnektir.Peygamber Efendimiz'in bize çizdiği yol, onun hayatı bizim için örnektir. Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den örnek alacağız.Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den örnek alacağız. Bizim numûne-i imtisâlimiz o.Bizim numûne-i imtisâlimiz o. Ona bakarak, kendimizi o modele, o mükemmel zât-ı celîle uydurmaya çalışacağız.Ona bakarak, kendimizi o modele, o mükemmel zât-ı celîle uydurmaya çalışacağız. Onun yolunda gideceğiz. Onun tavsiyesini tutacağız. Onun hadîs-i şerîflerine sımsıkı sarılacağız.Onun yolunda gideceğiz. Onun tavsiyesini tutacağız. Onun hadîs-i şerîflerine sımsıkı sarılacağız. Onu terk eden, Peygamber Efendimiz'in yolunu bırakan, o da mel'undur. Onu terk eden, Peygamber Efendimiz'in yolunu bırakan, o da mel'undur.

Peygamber Efendimiz'in yolu hadîs-i şerîflerle tarif edilmiştir.Peygamber Efendimiz'in yolu hadîs-i şerîflerle tarif edilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hayatını, hadîs-i şerîflerini okuyacağız;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hayatını, hadîs-i şerîflerini okuyacağız; yolundan, izinden gideceğiz. Onu kendimize rehber ittihaz edeceğiz.yolundan, izinden gideceğiz. Onu kendimize rehber ittihaz edeceğiz. Onun peşinde giden, onun sünnetine sarılan Livâü'l-hamd'in altında, Onun peşinde giden, onun sünnetine sarılan Livâü'l-hamd'in altında, Havz-ı Kevser'in başında onunla beraber olacak inşaallah... Havz-ı Kevser'in başında onunla beraber olacak inşaallah...

"Biz o zamana yetişemedik de âhir zamana kaldık..." Ne mutlu bizlere ki..."Biz o zamana yetişemedik de âhir zamana kaldık..."

Ne mutlu bizlere ki...
Bu zamanda yaşayan insanlara da çok müjdeler var.Bu zamanda yaşayan insanlara da çok müjdeler var. Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz kendinden asırlarca sonra gelen kimselerePeygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz kendinden asırlarca sonra gelen kimselere "kardeşlerim" demiş, onları metheylemiş."kardeşlerim" demiş, onları metheylemiş. Uzun asırlar geçtikten sonra onun yolunda yürüyen, onun sünnetine sarılan kimseleri metheylemiş. Uzun asırlar geçtikten sonra onun yolunda yürüyen, onun sünnetine sarılan kimseleri metheylemiş. Çok meth ü sena etmiş. Başka hadîs-i şerîfler var ki; Çok meth ü sena etmiş. Başka hadîs-i şerîfler var ki;

"Ümmetin fesada uğradığı bir zamanda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in"Ümmetin fesada uğradığı bir zamanda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılan kimseye 100 şehit sevabı var." sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılan kimseye 100 şehit sevabı var."

Allah bu sevabı, bu yolu, bu mertebeyi cümlemize ihsan eylesin. Allah bu sevabı, bu yolu, bu mertebeyi cümlemize ihsan eylesin.

Evet, zaman bozuldu, insanlar şaşırdı, Allah'ı unuttular, dinden çıktılar, zevk ü sefa peşine koşuyorlar;Evet, zaman bozuldu, insanlar şaşırdı, Allah'ı unuttular, dinden çıktılar, zevk ü sefa peşine koşuyorlar; birbirlerini asıyorlar, kesiyorlar, öldürüyorlar, cana kıyıyorlar, mala hücum ediyorlar. birbirlerini asıyorlar, kesiyorlar, öldürüyorlar, cana kıyıyorlar, mala hücum ediyorlar. İnsanlar azgınlaştıkça azgınlaştı... İnsanlar azgınlaştıkça azgınlaştı...

Yâ Rabbi! Sen bizi bu azgınlara uydurma.Yâ Rabbi! Sen bizi bu azgınlara uydurma. Bizi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesinden kıl kadar ayırma yâ Rabbi! Bizi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesinden kıl kadar ayırma yâ Rabbi!

Ve'l-müste'siru bi'l-fey'i. "Mel'unlardan birisi de; müslümanların eline geçen paraları,Ve'l-müste'siru bi'l-fey'i. "Mel'unlardan birisi de; müslümanların eline geçen paraları, kazançları, gelirleri kendisine mal eden komutan ve idareci, emir veyahut vali." kazançları, gelirleri kendisine mal eden komutan ve idareci, emir veyahut vali."

Müslümanların başına idareci olarak geçmiş, onların başkanı...Müslümanların başına idareci olarak geçmiş, onların başkanı... Müslümanlar kâfirlerle harbederse, kâfirlerin mallarını alırlarsa onlara "ganimet" deniliyor.Müslümanlar kâfirlerle harbederse, kâfirlerin mallarını alırlarsa onlara "ganimet" deniliyor. Harbetmeden alınan gelirler, onlara da fey adı veriliyor. Harbetmeden alınan gelirler, onlara da fey adı veriliyor.

Vergi yoluyla olsun daha başka şekillerle olsun, fey'i kendi zimmetine geçiriyorsa,Vergi yoluyla olsun daha başka şekillerle olsun, fey'i kendi zimmetine geçiriyorsa, müslümanların malını kendisi kullanıyorsa, istifade ediyorsa bu da mel'undur. müslümanların malını kendisi kullanıyorsa, istifade ediyorsa bu da mel'undur.

O halde âmme hizmeti gören müslümanlar,O halde âmme hizmeti gören müslümanlar, müslümanların başındaki kimseler bu noktaya çok dikkat etmeliler.müslümanların başındaki kimseler bu noktaya çok dikkat etmeliler. Müslümanların âmmesi için olan o vâridâtı, o gelirleri onların hizmetine tahsis etmeleri lazım.Müslümanların âmmesi için olan o vâridâtı, o gelirleri onların hizmetine tahsis etmeleri lazım. O paralar kendileri köşkler saraylar yapıp da zevk ü sefa sürsünler diye değil;O paralar kendileri köşkler saraylar yapıp da zevk ü sefa sürsünler diye değil; orada İslâm'ın, o zavallı müslümanların, açın, yoksulun, yetimin, dulun hakkı var. orada İslâm'ın, o zavallı müslümanların, açın, yoksulun, yetimin, dulun hakkı var. İnsan oradan bir kuruş zimmetine geçirse onun hesabını ödeyemez. İnsan oradan bir kuruş zimmetine geçirse onun hesabını ödeyemez. Çünkü bütün hak sahipleri, hepsi mahşer yerinde karşısına dizilir. Çünkü bütün hak sahipleri, hepsi mahşer yerinde karşısına dizilir.

Demek ki o da mel'undur; [fey'i] suistimal ediyor, zimmetine geçiriyor. Demek ki o da mel'undur; [fey'i] suistimal ediyor, zimmetine geçiriyor.

Ve'l-mütecebbiru bi-sultânihî li-yuizze men ezella'llâhu ve yuzille men eazza'llâhu.Ve'l-mütecebbiru bi-sultânihî li-yuizze men ezella'llâhu ve yuzille men eazza'llâhu. "Mel'unlardan yedincisi de; bir kabadayı, zorba kimse ki elindeki güç kuvvet sayesinde"Mel'unlardan yedincisi de; bir kabadayı, zorba kimse ki elindeki güç kuvvet sayesinde Allah'ın hor zelil kıldığı kimseleri yükseltmeye, Allah'ın aziz, şerefli, Allah'ın hor zelil kıldığı kimseleri yükseltmeye, Allah'ın aziz, şerefli, yüksek kılmış olduğu kimseleri de alçaltmaya çalışıyor." yüksek kılmış olduğu kimseleri de alçaltmaya çalışıyor."

Zorba bir adam; Allah'ın sevdiği kulları alçaltmaya çalışıyor,Zorba bir adam; Allah'ın sevdiği kulları alçaltmaya çalışıyor, Allah'ın sevmediği insanları yükseltmeye çalışıyor. Bu da mel'undur. Allah'ın sevmediği insanları yükseltmeye çalışıyor. Bu da mel'undur.

Allah'ın sevdiği kimseler kimlerdir? Allah'a itaat eden, Resûlullah'a itaat eden,Allah'ın sevdiği kimseler kimlerdir?

Allah'a itaat eden, Resûlullah'a itaat eden,
Allah yolunda yürüyen, müslümanlara faydalı olan kimselerdir. Allah'ın sevmediği kimseler kimlerdir? Allah yolunda yürüyen, müslümanlara faydalı olan kimselerdir.

Allah'ın sevmediği kimseler kimlerdir?

Mücrimlerdir, günahkârlardır, hak yiyicilerdir, zulmedicilerdir,Mücrimlerdir, günahkârlardır, hak yiyicilerdir, zulmedicilerdir, Allah'ın kullarına eza cefa eden kimselerdir. Onların hor olması lazım.Allah'ın kullarına eza cefa eden kimselerdir.

Onların hor olması lazım.
İyi insanların aziz ve şerefli, yüksek olması lazım.İyi insanların aziz ve şerefli, yüksek olması lazım. Allah'ın itibar vererek, sevap vaat ederek, paye vererek yükselttiği kimseleri hor kılmaya çalışan;Allah'ın itibar vererek, sevap vaat ederek, paye vererek yükselttiği kimseleri hor kılmaya çalışan; Allah'ın alçalttığı alçak, günahkâr, mücrim kimseleri de yükseltmeye çalışan Allah'ın alçalttığı alçak, günahkâr, mücrim kimseleri de yükseltmeye çalışan zorba, kuvvet sahibi insan, elindeki gücü kuvveti ona kullanan, o da mel'undur. zorba, kuvvet sahibi insan, elindeki gücü kuvveti ona kullanan, o da mel'undur.

O halde bundan ne ders çıkıyor? O halde bundan ne ders çıkıyor?

Bundan şu ders çıkıyor ki; insanın elinde bir parça güç kuvvet varsaBundan şu ders çıkıyor ki; insanın elinde bir parça güç kuvvet varsa onu Allah'ın istediği istikamette kullansın, ters istikamette kullanmasın.onu Allah'ın istediği istikamette kullansın, ters istikamette kullanmasın. Şu kâinatın nizamını tersine çalıştırmaya harcamasın.Şu kâinatın nizamını tersine çalıştırmaya harcamasın. Allah'ın rızasına uygun, Kur'an'ın, hadîs-i şerîfin ahkâmına uygun tarzda hareket etsin.Allah'ın rızasına uygun, Kur'an'ın, hadîs-i şerîfin ahkâmına uygun tarzda hareket etsin. İyiyi desteklesin, güzeli desteklesin, hayırlıyı desteklesin de her yerde hayır galip olsun. İyiyi desteklesin, güzeli desteklesin, hayırlıyı desteklesin de her yerde hayır galip olsun. Çünkü şerli insan başa geçti mi...Çünkü şerli insan başa geçti mi... Hani "Çingeneye pâye verseler önce babasını asar." diye bir atasözü var.Hani "Çingeneye pâye verseler önce babasını asar." diye bir atasözü var. Kötü insan ne yaptığını bilmez. Kötü insan ne yaptığını bilmez. Kötü insana pâye, iktidar, para, güç kuvvet, mevki makam, selahiyet verilirse, Kötü insana pâye, iktidar, para, güç kuvvet, mevki makam, selahiyet verilirse, kötü olduğu için iyiyi bilemez. Zevki yok, terazisi bozuk; yanlış iş yapar ve memleketi fesada götürür. kötü olduğu için iyiyi bilemez. Zevki yok, terazisi bozuk; yanlış iş yapar ve memleketi fesada götürür.

Osman-ı Gazi'nin mesajı hatırıma geldi; öleceği zaman oğluna vasiyet etmiş, diyor ki; Osman-ı Gazi'nin mesajı hatırıma geldi; öleceği zaman oğluna vasiyet etmiş, diyor ki;

"Evlâdım, etrafında iyi kimseleri topla. İyi kimselere devlet hizmeti ver."Evlâdım, etrafında iyi kimseleri topla. İyi kimselere devlet hizmeti ver. Allah'a isyan eden, günahkâr, mücrim, sahtekâr insanlara pâye verme. Allah'a isyan eden, günahkâr, mücrim, sahtekâr insanlara pâye verme. Çünkü onların eğer vefası olsa kendilerini yaratan Mevlâlarına itaat ederlerdi, O'nun sözünü dinlerlerdi.Çünkü onların eğer vefası olsa kendilerini yaratan Mevlâlarına itaat ederlerdi, O'nun sözünü dinlerlerdi. Allah'ı dinlemeyene, Allah'a itaat etmeyene sen pâye verme, yanında bulundurma. İyi kimseleri bulundur. Allah'ı dinlemeyene, Allah'a itaat etmeyene sen pâye verme, yanında bulundurma. İyi kimseleri bulundur.

Ulemâya hürmet et, izzet et. Onlara iltifat eyle, bağışlarda bulun.Ulemâya hürmet et, izzet et. Onlara iltifat eyle, bağışlarda bulun. Dünyanın her yerindeki alim kimseler senin memleketine koşup gelsinler.Dünyanın her yerindeki alim kimseler senin memleketine koşup gelsinler. 'Burada ilmin kadr ü kıymeti biliniyor.' diye gelsinler, o memlekete yığılsınlar. 'Burada ilmin kadr ü kıymeti biliniyor.' diye gelsinler, o memlekete yığılsınlar. Alimlere böyle itibar et." diye bu hadîs-i şerîfte işaret edilen istikamette [yönlendiriyor.] Alimlere böyle itibar et." diye bu hadîs-i şerîfte işaret edilen istikamette [yönlendiriyor.]

Makbul olmayan insanlar, Allah'ın, Resûlü'nün lanetine uğrayan kimseler,Makbul olmayan insanlar, Allah'ın, Resûlü'nün lanetine uğrayan kimseler, bir daha kısaca söylemek gerekirse: Allah'ın kitabına ilaveler yapan, Allah'ın kitabını tahrip edenler. bir daha kısaca söylemek gerekirse:

Allah'ın kitabına ilaveler yapan, Allah'ın kitabını tahrip edenler.
Allah'ın kaderini inkâr edenler. Mekke-i Mükerreme'nin hürmetini ihlal edenler.Allah'ın kaderini inkâr edenler. Mekke-i Mükerreme'nin hürmetini ihlal edenler. Peygamberimiz'in sülâle-i tâhiresine saygısızlık edenler.Peygamberimiz'in sülâle-i tâhiresine saygısızlık edenler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini terk edenler,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini terk edenler, onu hor görüp bırakanlar, o yolda gitmeyenler, Peygamber Efendimiz'in yolundan başka yola gidenler. onu hor görüp bırakanlar, o yolda gitmeyenler, Peygamber Efendimiz'in yolundan başka yola gidenler. Müslümanların âmmesine ait olan gelirleri kendi şahsî çıkarlarına kullananlar, zimmetlerine geçirenler.Müslümanların âmmesine ait olan gelirleri kendi şahsî çıkarlarına kullananlar, zimmetlerine geçirenler. Ve elinde bulunan gücü, kuvveti, saltanatı, imkânı Allah'ın hor kıldığını yükseltmeye, Ve elinde bulunan gücü, kuvveti, saltanatı, imkânı Allah'ın hor kıldığını yükseltmeye, Allah'ın şerefli kıldığını alçaltmaya harcayanlar, ters istikamette harcayan zorba takımı. Allah'ın şerefli kıldığını alçaltmaya harcayanlar, ters istikamette harcayan zorba takımı.

Bir hadîs-i şerîf daha var. Bu da yine Allahu Teâlâ hazretlerinin sevmediği insanları anlatıyor. Bir hadîs-i şerîf daha var. Bu da yine Allahu Teâlâ hazretlerinin sevmediği insanları anlatıyor.

Peygamber aleyhisselâtu ve's-selam Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde de buyurmuş ki; Peygamber aleyhisselâtu ve's-selam Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde de buyurmuş ki;

Seb'atün. "Yedi sınıfçeşit insan vardır." Lâ yenzuru'llâhu ileyhim yevme'l-kıyâmeti.Seb'atün. "Yedi sınıfçeşit insan vardır." Lâ yenzuru'llâhu ileyhim yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde Allahu Teâlâ hazretleri onlara nazar eylemez, onlara bakmaz." "Kıyamet gününde Allahu Teâlâ hazretleri onlara nazar eylemez, onlara bakmaz."

"Onların yüzlerine rahmet ve merhamet nazarı ile nazar etmez." Yani onların işleri fenadır. "Onların yüzlerine rahmet ve merhamet nazarı ile nazar etmez."

Yani onların işleri fenadır.

Ve lâ yüzekkîhim. "Onları temizlemez, paklamaz, temize çıkarmaz, kurtarmaz."Ve lâ yüzekkîhim. "Onları temizlemez, paklamaz, temize çıkarmaz, kurtarmaz." Ve lâ yecmeuhüm mea'l-âlemîn . "Onları alimlerle bir araya getirmez." Ve lâ yecmeuhüm mea'l-âlemîn . "Onları alimlerle bir araya getirmez."

Yani "Allah'ın dininin kadr ü kıymetini bilip de Allah'ın emirlerine uygun hareket edip deYani "Allah'ın dininin kadr ü kıymetini bilip de Allah'ın emirlerine uygun hareket edip de cenneti hak etmiş kimselerle bir araya getirmez. İyi kimselerle bir araya getirmez." cenneti hak etmiş kimselerle bir araya getirmez. İyi kimselerle bir araya getirmez."

Yudhiluhümü'n-nâre evvele'd-dâhilîne. "Ve cehenneme ilk girenlerle beraber onları cehenneme atar." Yudhiluhümü'n-nâre evvele'd-dâhilîne. "Ve cehenneme ilk girenlerle beraber onları cehenneme atar."

İllâ en yetûbû illâ en yetûbû illâ en yetûbû.İllâ en yetûbû illâ en yetûbû illâ en yetûbû. Üç defa da diyor ki; "Tevbe ederlerse müstesna, tevbe ederlerse müstesna, tevbe ederlerse müstesna..." Üç defa da diyor ki; "Tevbe ederlerse müstesna, tevbe ederlerse müstesna, tevbe ederlerse müstesna..."

Tevbe kapısını kapatmıyor. Tevbe ederse kul, ne kadar çok günah işlerse işlesin, korkmasın.Tevbe kapısını kapatmıyor.

Tevbe ederse kul, ne kadar çok günah işlerse işlesin, korkmasın.
Yani şundan korkmasın; "Allah beni artık affetmez, ben o kadar berbat bir insan oldum kiYani şundan korkmasın; "Allah beni artık affetmez, ben o kadar berbat bir insan oldum ki benim tutulacak yanım kalmadı, ben muhakkak cehennem ehliyim. Allah beni affetmez...benim tutulacak yanım kalmadı, ben muhakkak cehennem ehliyim. Allah beni affetmez... Bu kadar günah affedilir mi?" deyip ümitsizliğe düşmesin. Allah her günahı affeder.Bu kadar günah affedilir mi?" deyip ümitsizliğe düşmesin. Allah her günahı affeder. Tevbe ederse kul, dönerse, Allahu Teâlâ hazretleri Tevvâbü'r-rahîm'dir, merhameti çoktur,Tevbe ederse kul, dönerse, Allahu Teâlâ hazretleri Tevvâbü'r-rahîm'dir, merhameti çoktur, tevbeleri çok çok kabul edicidir; bağışlar. Onun için şair ne demiş? tevbeleri çok çok kabul edicidir; bağışlar.

Onun için şair ne demiş?

Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil. Yüz defa tevbeni bozmuş olsan da yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil.

Yüz defa tevbeni bozmuş olsan da yine gel.

Yani "Doğru yola niyet ettiğin zaman çekinme, 'Ben çok günahkâr bir insandım.' deme." diyor. Yani "Doğru yola niyet ettiğin zaman çekinme, 'Ben çok günahkâr bir insandım.' deme." diyor.

Meşhur bir şiiri, hani gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda söylenir. Meşhur bir şiiri, hani gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda söylenir.

Peygamber Efendimiz tevbe şartını açık bırakıyor.Peygamber Efendimiz tevbe şartını açık bırakıyor. Tevbe etmeden ölürlerse demek ki Allahu Teâlâ hazretleri bu kimselere rahmet nazarı ile bakmayacak. Tevbe etmeden ölürlerse demek ki Allahu Teâlâ hazretleri bu kimselere rahmet nazarı ile bakmayacak. Onları temizlemeyecek, paklamayacak, alimlerle beraber cem' etmeyecek, Onları temizlemeyecek, paklamayacak, alimlerle beraber cem' etmeyecek, haşretmeyecek ve cehenneme ilk girenlerle beraber cehenneme sokacak. haşretmeyecek ve cehenneme ilk girenlerle beraber cehenneme sokacak.

Kimmiş bakalım bu bahtsız kimseler, zavallılar?.. Dinde tabii ayıp [yoktur].Kimmiş bakalım bu bahtsız kimseler, zavallılar?..

Dinde tabii ayıp [yoktur].
Ayıp her yerde vardır ama söylemesek o zaman günahın ne olduğu bilinmez.Ayıp her yerde vardır ama söylemesek o zaman günahın ne olduğu bilinmez. Mesela gusül icap ediyor diye söylemesek, birçok kimse gusletmeden dolaşır. Mesela gusül icap ediyor diye söylemesek, birçok kimse gusletmeden dolaşır. İbadeti de ibadet olmaz. Onun için, ulemâ yeri geldikçe İbadeti de ibadet olmaz. Onun için, ulemâ yeri geldikçe söylemesi gereken şeyi utansa da yüzü kızarsa da söyler.söylemesi gereken şeyi utansa da yüzü kızarsa da söyler. Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selam Efendimiz de söylemesi gerektiği zaman böyle söylemiş. Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selam Efendimiz de söylemesi gerektiği zaman böyle söylemiş.

Bu hadîs-i şerîfte de buyuruyor ki; en-Nâkihu yedihû. "Eliyle nikâhlanan." Bu hadîs-i şerîfte de buyuruyor ki;

en-Nâkihu yedihû. "Eliyle nikâhlanan."

Bundan kastettiği; suistimal eden. Allahu Teâlâ hazretleri erkeklere, kadınlara karşı alaka vermiş;Bundan kastettiği; suistimal eden. Allahu Teâlâ hazretleri erkeklere, kadınlara karşı alaka vermiş; kadınlara, erkeklere karşı alaka vermiş de bunlar birbirleriyle Allah'ın emrettiği şekilde evlensinler, kadınlara, erkeklere karşı alaka vermiş de bunlar birbirleriyle Allah'ın emrettiği şekilde evlensinler, çoluk çocukları olsun, insan nesli devam etsin diye. Kanun böyle.çoluk çocukları olsun, insan nesli devam etsin diye. Kanun böyle. Onun için evlenmek Peygamber Efendimiz'in sünnetidir. Bu duygu olmasa evlenmek de olmaz.Onun için evlenmek Peygamber Efendimiz'in sünnetidir. Bu duygu olmasa evlenmek de olmaz. Allah insanların içine teşvik edici olan bu sevgi duygusunu vermiş.Allah insanların içine teşvik edici olan bu sevgi duygusunu vermiş. Fakat bunun kötüye kullanma şekilleri de var.Fakat bunun kötüye kullanma şekilleri de var. Kötüye kullanıldığı zaman Allahu Teâlâ hazretleri kıyamet gününde o kimselere nazar etmiyor,Kötüye kullanıldığı zaman Allahu Teâlâ hazretleri kıyamet gününde o kimselere nazar etmiyor, cehenneme ilk giriyor. cehenneme ilk giriyor.

Demek ki eliyle insan cinsî ihtiyacını tatmin etmeye kalkarsa; Demek ki eliyle insan cinsî ihtiyacını tatmin etmeye kalkarsa; o zaman o, Allah'ın nazar etmediği, yüzüne bakmadığı, temizlemediği, alimlerle haşretmediğio zaman o, Allah'ın nazar etmediği, yüzüne bakmadığı, temizlemediği, alimlerle haşretmediği ve cehenneme ilk soktuğu kimselerden oluyor. Allah korusun. Bunu söylemek lazım.ve cehenneme ilk soktuğu kimselerden oluyor. Allah korusun. Bunu söylemek lazım. İnsan utansa da söylemesi lazım ki cahiller yapmasınlar. Ve'l-fâilu ve'l-mef'ûlu bihî. İnsan utansa da söylemesi lazım ki cahiller yapmasınlar.

Ve'l-fâilu ve'l-mef'ûlu bihî.
Bir de; -yine bu da utanarak söylenecek bir şey ki- Allah kadını erkek için, erkeği kadın için yaratmış Bir de; -yine bu da utanarak söylenecek bir şey ki- Allah kadını erkek için, erkeği kadın için yaratmış ama öyle sapıklar var ki erkek erkekle, kadın kadınla tatmin olma yolunu, sapık yolu [seçmişler.]ama öyle sapıklar var ki erkek erkekle, kadın kadınla tatmin olma yolunu, sapık yolu [seçmişler.] O yüzden Lut kavmi yere batırılmış. "O işi yapan ve kendisi üzerinde bu iş yapılan kimse de..." O yüzden Lut kavmi yere batırılmış. "O işi yapan ve kendisi üzerinde bu iş yapılan kimse de..." Birinciye fâil deniliyor, ikinciye mef'ûlu bih deniliyor.Birinciye fâil deniliyor, ikinciye mef'ûlu bih deniliyor. Bu çeşit, yani Lut kavminin amelini kendisi başkası üzerinde yapan ve kendi üzerinde yapılanBu çeşit, yani Lut kavminin amelini kendisi başkası üzerinde yapan ve kendi üzerinde yapılan bu bedbahtlar da, kötü kimseler de cehenneme ilk girecekler, Allah onlara nazar etmeyecek. bu bedbahtlar da, kötü kimseler de cehenneme ilk girecekler, Allah onlara nazar etmeyecek. Şimdi Batı tâbiriyle "homoseksüel" mi diyorlar... "Aktif ve pasif homoseksüel" demek. Şimdi Batı tâbiriyle "homoseksüel" mi diyorlar... "Aktif ve pasif homoseksüel" demek.

Ve müdminü'l-hamri. "İçkiye idmanlı kimse." İdman kelimesini biliriz, "jimnastik" mânasına kullanıyoruz.Ve müdminü'l-hamri. "İçkiye idmanlı kimse."

İdman kelimesini biliriz, "jimnastik" mânasına kullanıyoruz.
Müdminü'l-hamr, "içkiye idmanlı yani devam ediyor, içki içmeyi kendisine âdet, îtiyat edinmiş;Müdminü'l-hamr, "içkiye idmanlı yani devam ediyor, içki içmeyi kendisine âdet, îtiyat edinmiş; ayyaş, içkiye müptela" demek. ayyaş, içkiye müptela" demek.

İçkiye fena halde tutulmuş, böyle bir kimse de Allah tarafındanİçkiye fena halde tutulmuş, böyle bir kimse de Allah tarafından rahmet nazarıyla muamele görmeyecek ve cehenneme ilk girecek. rahmet nazarıyla muamele görmeyecek ve cehenneme ilk girecek.

Ve'd-dâribu ebeveyhi hatta yesteğîse. "Bağırta bağırta, imdat istete istete anasını babasını döven." Ve'd-dâribu ebeveyhi hatta yesteğîse. "Bağırta bağırta, imdat istete istete anasını babasını döven."

Böyleleri var mı? Varmış. Allah korusun. Böyleleri var mı?

Varmış.

Allah korusun.

İnsan mesela kötü şeylere, kumara veyahut esrara alışıyormuş.İnsan mesela kötü şeylere, kumara veyahut esrara alışıyormuş. O esrarı içme zamanı geldi mi, esrarı bulamadı mı deli divane oluyormuş. "Ver parayı!" O esrarı içme zamanı geldi mi, esrarı bulamadı mı deli divane oluyormuş.

"Ver parayı!"

"Para yok evlâdım." dedi mi, artık bağırta bağırta dövdüklerini duyuyoruz. "Para yok evlâdım." dedi mi, artık bağırta bağırta dövdüklerini duyuyoruz.

Esrarkeş filan olmasa bile sırf terbiyesizliğinden de belki anasına babasınaEsrarkeş filan olmasa bile sırf terbiyesizliğinden de belki anasına babasına saygısızlık eden bahtsız kimseler vardır.saygısızlık eden bahtsız kimseler vardır. Ana babasını döven de Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetine mazhar olmayacakAna babasını döven de Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetine mazhar olmayacak ve cehenneme ilk gireceklerden olacak. Tevbe ederlerse müstesna tabii... ve cehenneme ilk gireceklerden olacak. Tevbe ederlerse müstesna tabii...

Ana babaya hürmet İslâm'ın en önemli emirlerinden biridir.Ana babaya hürmet İslâm'ın en önemli emirlerinden biridir. İnsanın anası babası farz edelim başka dinden olsa, hıristiyan olsa,İnsanın anası babası farz edelim başka dinden olsa, hıristiyan olsa, -rahmetli anam öyle derdi- kiliseye kadar götürmeyecek, çünkü kötü yere gidiyor;-rahmetli anam öyle derdi- kiliseye kadar götürmeyecek, çünkü kötü yere gidiyor; ama kiliseye nasıl gitmişse gitmiş, -kötürümse- gelirken sırtına alıp getirecek. ama kiliseye nasıl gitmişse gitmiş, -kötürümse- gelirken sırtına alıp getirecek. Ana baba hürmeti bu kadar mühim. Ana babaya hürmet hakkında pek çok hadîs-i şerîfler var.Ana baba hürmeti bu kadar mühim. Ana babaya hürmet hakkında pek çok hadîs-i şerîfler var. Ana da öyle baba da öyle, kayınvalide de öyle kayınpeder de öyle… Ana da öyle baba da öyle, kayınvalide de öyle kayınpeder de öyle…

Altıncısı;Altıncısı; ve'l-mûzî cîrânihî hattâ yel'anûhu. ve'l-mûzî cîrânihî hattâ yel'anûhu. "Kendisine lanet ettirinceye kadar konu komşusuna eza cefa eden." "Kendisine lanet ettirinceye kadar konu komşusuna eza cefa eden."

Komşuları "illallah!" diyor, "Allah kahretsin!" diyor. Şerrinden bıkmışlar, böyle bir kimse.Komşuları "illallah!" diyor, "Allah kahretsin!" diyor. Şerrinden bıkmışlar, böyle bir kimse. Demek ki burada bir aşırılık var, fazlaca yapanı böyle olacak. Demek ki burada bir aşırılık var, fazlaca yapanı böyle olacak.

Tabii komşuya hürmet etmek hakkında da o kadar çok hadîs-i şerîfler var ki...Tabii komşuya hürmet etmek hakkında da o kadar çok hadîs-i şerîfler var ki... Bir tanesini geçenlerde okumuştuk, onu hatırlatayım. Bir tanesini geçenlerde okumuştuk, onu hatırlatayım. Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz buyuruyor ki;

"Cebrail aleyhisselam bana geldi, o kadar çok komşu haklarından bahsetti ki,"Cebrail aleyhisselam bana geldi, o kadar çok komşu haklarından bahsetti ki, 'Aman komşuya dikkat et, aman komşu hukukuna dikkat et!..' diye'Aman komşuya dikkat et, aman komşu hukukuna dikkat et!..' diye o kadar tavsiye etti ki, sandım ki komşuyu komşuya vâris kılacak..." o kadar tavsiye etti ki, sandım ki komşuyu komşuya vâris kılacak..."

Ve'n-nâkihu halîleti cârihî.Ve'n-nâkihu halîleti cârihî. "Komşusunun helali yani hanımı, karısı ile nikâhlanan." "Komşusunun helali yani hanımı, karısı ile nikâhlanan."

Buradaki 'nikâhlanmak'tan maksat resmî nikâh değil.Buradaki 'nikâhlanmak'tan maksat resmî nikâh değil. Komşusu ya, gayrimeşru arada bahçeye çıkarken bakıyor, şuradan bakıyor, Komşusu ya, gayrimeşru arada bahçeye çıkarken bakıyor, şuradan bakıyor, buradan bakıyor, onunla işaretleşiyor, anlaşıyor, böylece kötü fiili beraber işliyorlar.buradan bakıyor, onunla işaretleşiyor, anlaşıyor, böylece kötü fiili beraber işliyorlar. Yani zina ediyorlar. Daha açık tabirle söyleyelim ki iş belli olsun; Yani zina ediyorlar. Daha açık tabirle söyleyelim ki iş belli olsun; "Komşusunun helalliği ile zina eden kimse." Bu da Allah'ın nazar etmeyeceği kimselerdendir. "Komşusunun helalliği ile zina eden kimse." Bu da Allah'ın nazar etmeyeceği kimselerdendir.

Komşunun tabii hakkı var.Komşunun tabii hakkı var. Komşunun karısına kızına karşı da insanın saygılı olmakta çok dikkatli olması lazım. Komşunun karısına kızına karşı da insanın saygılı olmakta çok dikkatli olması lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi her türlü kötü huydan, kötü amelden hıfz eylesin, korusun.Allahu Teâlâ hazretleri bizi her türlü kötü huydan, kötü amelden hıfz eylesin, korusun. Salih amellere muvaffak eylesin. Sevdiği huylarla huylandırsın. Sevdiği yollarda yürütsün.Salih amellere muvaffak eylesin. Sevdiği huylarla huylandırsın. Sevdiği yollarda yürütsün. Sevdiği amelleri işlemeye muvaffak eylesin. Sevdiği amelleri işlemeye muvaffak eylesin. Sevdiği hal üzere emaneti teslim edip kendisine kavuşmayı nasip eylesin.Sevdiği hal üzere emaneti teslim edip kendisine kavuşmayı nasip eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inCennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine ittibâ ederek onun sevgisini, şefaatini kazanıpsünnet-i seniyyesine ittibâ ederek onun sevgisini, şefaatini kazanıp onun Livâü'l-hamd'i altında cem' olmak, cennette ona komşu olmak,onun Livâü'l-hamd'i altında cem' olmak, cennette ona komşu olmak, Havz-ı Kevser'inden içmek nimetini cümlemize ihsan eylesin. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele. Havz-ı Kevser'inden içmek nimetini cümlemize ihsan eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2