Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Allah'ın Sevgili Kulları Olmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Safer 1419 / 19.06.1998
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Asıl İşimiz Allah'a Güzel Kulluk, İhlasla Yapılan Ameller, Ezan Okumanın Güzelliği, Alimlerin Üstünlüğü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah'ın Sevgili Kulları Olmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Safer 1419 / 19.06.1998
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Asıl İşimiz Allah'a Güzel Kulluk, İhlasla Yapılan Ameller, Ezan Okumanın Güzelliği, Alimlerin Üstünlüğü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîneel-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-Mustafâ ve 'alâ âlihî ve sahbihîve'l-âhirîne Muhammedini'l-Mustafâ ve 'alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ. ve men tebi'ahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân.Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân.
Fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.

Bu beldeleri, mallarını, canlarını, her türlü varlıklarını Allah yolundaBu beldeleri, mallarını, canlarını, her türlü varlıklarını Allah yolunda Allah aşkıyla ortaya koyup feda etmiş ve cihat ederek fetheylemiş olan mübarek fatihlerin, Allah aşkıyla ortaya koyup feda etmiş ve cihat ederek fetheylemiş olan mübarek fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, cümle hayrât ü hasenât sahiplerinin;şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, cümle hayrât ü hasenât sahiplerinin; şu cami-i şerîfin banisi İskender Paşa'nın, tekrar tekrar bu camiyi tamirşu cami-i şerîfin banisi İskender Paşa'nın, tekrar tekrar bu camiyi tamir ve tecdit ve tevsi eylemiş olanların, genişletenlerin, içine cemaat olarak gelip de mâmur hâldeve tecdit ve tevsi eylemiş olanların, genişletenlerin, içine cemaat olarak gelip de mâmur hâlde tutanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye;tutanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzereuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere Peygamber Efendimiz'e bağlılık duygusundan, birbirlerine kardeşlik şuurundan, Peygamber Efendimiz'e bağlılık duygusundan, birbirlerine kardeşlik şuurundan, başka yerlerde görülmeyecek bir muhabbetle buraya toplanmış olan başka yerlerde görülmeyecek bir muhabbetle buraya toplanmış olan siz mübarek kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerininsiz mübarek kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; nihayet biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürelim,nihayet biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürelim, Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda yürüyelim, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyup şehit sevapları kazanalımKur'ân-ı Kerîm'in yolunda yürüyelim, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyup şehit sevapları kazanalım ve Rabbimizin huzuruna neticede yüzü ak, alnı açık, sevdiği,ve Rabbimizin huzuruna neticede yüzü ak, alnı açık, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyarak başlayalım. razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyarak başlayalım.

Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız rahmetullahi aleyh tarafından bizim tekkemizde okunsun, Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız rahmetullahi aleyh tarafından bizim tekkemizde okunsun, okunagelsin de müritlerimiz Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini öğrensinler,okunagelsin de müritlerimiz Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini öğrensinler, onu yaşayarak Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgili kulları olsunlar diye onu yaşayarak Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgili kulları olsunlar diye tertip etmiş olduğu tertip etmiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs isimli alfabetik sıra ile hadîs-i şerîfleri sıralamış olan hadis koleksiyonunun 512. sayfası. Râmûzü'l-ehâdîs isimli alfabetik sıra ile hadîs-i şerîfleri sıralamış olan hadis koleksiyonunun 512. sayfası.

Hadîs-i şerîf Berâ radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş: Hadîs-i şerîf Berâ radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş:

Müezzinlere müjde olarak Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Müezzinlere müjde olarak Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Yuğferu li'l-müezzini medde savtihî. "Ezan okuyan müezzin, sesinin uzandığı yere kadar mağfiret olunur.Yuğferu li'l-müezzini medde savtihî. "Ezan okuyan müezzin, sesinin uzandığı yere kadar mağfiret olunur. Sesinin uzanması müddetince mağfiret olunur,Sesinin uzanması müddetince mağfiret olunur, sesinin uzandığı yere kadar afv u mağfirete mazhar olur."sesinin uzandığı yere kadar afv u mağfirete mazhar olur." Ve yücîbühû küllü ratbin ve yâbisin. Ve yücîbühû küllü ratbin ve yâbisin. "Yaş kuru o sesin uzandığı yerlerde nice mahlûklar varsa onların hepsi ona cevap verir,"Yaş kuru o sesin uzandığı yerlerde nice mahlûklar varsa onların hepsi ona cevap verir, onun söylediği söze iştirak ederler." onun söylediği söze iştirak ederler."

Onun; Allahu ekber, eşhedü en lâ ilâhe illallah, hayye 'ale's-sâlah, hayye 'ale'l-felah… gibi Onun; Allahu ekber, eşhedü en lâ ilâhe illallah, hayye 'ale's-sâlah, hayye 'ale'l-felah… gibi mübarek kelimeleri seslenmesine karşılık verirler, iştirak ederler. mübarek kelimeleri seslenmesine karşılık verirler, iştirak ederler.

Ve lehû mislü ecri men salle meahû. Ve lehû mislü ecri men salle meahû. "Ve müezzine, o ezanın arkasından o namazı kimler kılmışsa onların sevapları kadar sevap verilir." "Ve müezzine, o ezanın arkasından o namazı kimler kılmışsa onların sevapları kadar sevap verilir."

İnsan; "Tamam, ben memuriyeti bırakıyorum, ticareti, esnaflığı bırakıyorum; müezzin oluyorum!İnsan; "Tamam, ben memuriyeti bırakıyorum, ticareti, esnaflığı bırakıyorum; müezzin oluyorum! Hocam, bu kadar güzel, bu kadar büyük mükâfattan sonra -bugünden tezi yok- müezzinliği seçtim." der. Hocam, bu kadar güzel, bu kadar büyük mükâfattan sonra -bugünden tezi yok- müezzinliği seçtim." der.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi sevdiği, razı olduğu amelleri işlemeye muvaffak eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi sevdiği, razı olduğu amelleri işlemeye muvaffak eylesin.

Muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk bizim asıl işimizdir! Muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk bizim asıl işimizdir!

Bu dünyaya niye geldik? Allah'a güzel kulluk edelim diye geldik. Başka? Bu dünyaya niye geldik?

Allah'a güzel kulluk edelim diye geldik.

Başka?

Başka bir şey yok! Burası imtihan dünyası; işte geldik, işte gidiyoruz. Başka bir şey yok! Burası imtihan dünyası; işte geldik, işte gidiyoruz. Zaten küçükken bir şey anlayamadık. Delikanlılık zamanında da aklımız biraz başımızdan yukarıdaydı.Zaten küçükken bir şey anlayamadık. Delikanlılık zamanında da aklımız biraz başımızdan yukarıdaydı. Ondan sonra da ömrümüzün sonuna doğru; belim ağrıyor, bacağım ağrıyor,Ondan sonra da ömrümüzün sonuna doğru; belim ağrıyor, bacağım ağrıyor, romatizmalarım, ah vah… filan, ömür geldi geçti. romatizmalarım, ah vah… filan, ömür geldi geçti. Vazifemiz Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk etmek. Vazifemiz Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk etmek.

"Hocam, herkes 'Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk edelim.' derse"Hocam, herkes 'Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk edelim.' derse o zaman dünyanın işleri yapılmaz, memleketin işleri yürümez…" o zaman dünyanın işleri yapılmaz, memleketin işleri yürümez…"

Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk her yerde, her işte, her mekânda, her zamanda olacak. Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk her yerde, her işte, her mekânda, her zamanda olacak. Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk camide olur da camiden çıktın mı âzat olursun,Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk camide olur da camiden çıktın mı âzat olursun, istediğini yapmakta serbest [olursun, diye bir şey yok]. istediğini yapmakta serbest [olursun, diye bir şey yok]. Öyle şey yok! Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk evde olur da daireye gittiğin zamanÖyle şey yok!

Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk evde olur da daireye gittiğin zaman
kulluğun dışına çıkarsın, öyle şey yok! kulluğun dışına çıkarsın, öyle şey yok! Dairenin içi de kulluk dairenin dışı da kulluk! Dükkânın içi de kulluk dışı da kulluk, Dairenin içi de kulluk dairenin dışı da kulluk! Dükkânın içi de kulluk dışı da kulluk, ticaret de kulluk esnaflık da kulluk, memurluk da kulluk amirlik de, ticaret de kulluk esnaflık da kulluk, memurluk da kulluk amirlik de, emirlik de kulluk komutanlık da askerlik de kulluk... emirlik de kulluk komutanlık da askerlik de kulluk... Herkes Allah'a kul olacak. Herkes o vazifeyi Allah'ın kulu olduğunun şuuru içinde yapacak. Herkes Allah'a kul olacak. Herkes o vazifeyi Allah'ın kulu olduğunun şuuru içinde yapacak.

İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır. İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır. Bizim dinimiz insana; "Bütün meslekleri bırakın!" demiyor ki! Bizim dinimiz insana; "Bütün meslekleri bırakın!" demiyor ki! Ailesinin ihtiyacını görmek için kimseye muhtaç olmayayım, kimseye yük olmayayım diyeAilesinin ihtiyacını görmek için kimseye muhtaç olmayayım, kimseye yük olmayayım diye çalışan insanı alkışlıyor, tebcil ediyor, takdir ediyor, teşvik ediyor.çalışan insanı alkışlıyor, tebcil ediyor, takdir ediyor, teşvik ediyor. Bizim dinimizde çalışmak tatlı bir şey, sevimli, kıymetli, teşvik edilen bir şey!Bizim dinimizde çalışmak tatlı bir şey, sevimli, kıymetli, teşvik edilen bir şey! Peygamber Efendimiz'in çalışmayana ikazları var. Peygamber Efendimiz'in çalışmayana ikazları var. Peygamber Efendimiz'in dilenene ikazı var: "Senin bir şeyin yok mu?" Peygamber Efendimiz'in dilenene ikazı var:

"Senin bir şeyin yok mu?"

"Hiçbir şeyim yok." "Hiç mi yok?" "İşte birazcık bir şeyim var." "Hiçbir şeyim yok."

"Hiç mi yok?"

"İşte birazcık bir şeyim var."

"Getir, onu sat." Sattı. "Bu paranla şuradan bir ip al." "Getir, onu sat."

Sattı.

"Bu paranla şuradan bir ip al."

Aldı. "Tamam, dağlardan topladığın odunları -ipi arkasından geçir- omzuna al, getir. Aldı.

"Tamam, dağlardan topladığın odunları -ipi arkasından geçir- omzuna al, getir.
Demeti beş kuruş, on kuruş, elli lira, yüz liraya sat. Bunun geliriyle geçin!" Demeti beş kuruş, on kuruş, elli lira, yüz liraya sat. Bunun geliriyle geçin!"

Dinimiz; "İnsanın en hayırlı kazancı kendi elinin emeğidir, alnının teridir." diyeDinimiz; "İnsanın en hayırlı kazancı kendi elinin emeğidir, alnının teridir." diye bunu ortaya koymuş. bunu ortaya koymuş. Ama Allah'ın rızasına uygun olarak yapacaksın. Ticarette yalan söylemeyeceksin,Ama Allah'ın rızasına uygun olarak yapacaksın. Ticarette yalan söylemeyeceksin, hile yapmayacaksın, memuriyette dürüst olacaksın. hile yapmayacaksın, memuriyette dürüst olacaksın. Halka hizmeti Hakk'a hizmetin, Hakk'ın rızasını kazanmanın bir vesilesi bileceksin.Halka hizmeti Hakk'a hizmetin, Hakk'ın rızasını kazanmanın bir vesilesi bileceksin. Evinde hanımınla konuşurken o şuurla konuşacaksın. Evinde hanımınla konuşurken o şuurla konuşacaksın. Çocuğunla konuşurken babalık mesuliyetini idrak ederek konuşacaksın.Çocuğunla konuşurken babalık mesuliyetini idrak ederek konuşacaksın. Onu yetiştirirken nereye gönderiyorsun; serbest mi bırakıyorsun, takip mi ediyorsun?Onu yetiştirirken nereye gönderiyorsun; serbest mi bırakıyorsun, takip mi ediyorsun? O evden çıktıktan sonra ne yapacak, onun takibini Allah'a kulluk şuuru içinde yapacaksın. O evden çıktıktan sonra ne yapacak, onun takibini Allah'a kulluk şuuru içinde yapacaksın.

Hâsılı, hayatında sağ olduğun, nefes aldığın müddetçe Allah'ın kulluğunun dışında bir yer yok! Hâsılı, hayatında sağ olduğun, nefes aldığın müddetçe Allah'ın kulluğunun dışında bir yer yok!

Eski zamanda şeyh efendinin birisi müridine; "Al bu tavuğu, kimsenin görmediği bir yerde kes, getir." demiş. Eski zamanda şeyh efendinin birisi müridine;

"Al bu tavuğu, kimsenin görmediği bir yerde kes, getir." demiş.

Mürit dolaşmış dolaşmış. Canlı tavuk elinde, geri gelmiş. Mürit dolaşmış dolaşmış. Canlı tavuk elinde, geri gelmiş. Demiş ki; "Evladım, kimsenin görmediği bir yerde kes dedim." Mürit demiş ki; Demiş ki;

"Evladım, kimsenin görmediği bir yerde kes dedim." Mürit demiş ki;

"Üstadım, hocam, efendim, her yerde Allah bizi görüyor. Kimsenin görmediği yer var mı?!.." "Üstadım, hocam, efendim, her yerde Allah bizi görüyor. Kimsenin görmediği yer var mı?!.."

Allah'ın görmediği, bilmediği, Allah'ın takip etmediği, rakîb, mutarassıd olmadığı, Allah'ın görmediği, bilmediği, Allah'ın takip etmediği, rakîb, mutarassıd olmadığı, bakmadığı, bilmediği bir yer var mı?!.. bakmadığı, bilmediği bir yer var mı?!..

Yok! Her halimizi biliyor. Her hâlimizde O'nun rızasına uygun olmalıyız. Yok! Her halimizi biliyor. Her hâlimizde O'nun rızasına uygun olmalıyız. Yatak hâlimizi biliyor, pijamalı hâlimizi biliyor, kravatlı halimizi, şapkalı, fötrlü hâlimizi biliyor...Yatak hâlimizi biliyor, pijamalı hâlimizi biliyor, kravatlı halimizi, şapkalı, fötrlü hâlimizi biliyor... Her hâlimizi biliyor. Daireyi biliyor, dairenin dışını biliyor.Her hâlimizi biliyor. Daireyi biliyor, dairenin dışını biliyor. Kendi başımıza kaldığımız zamanki kara kara düşüncelerimizi biliyor,Kendi başımıza kaldığımız zamanki kara kara düşüncelerimizi biliyor, başkasının yanında sırıtmamızı biliyor. başkasının yanında sırıtmamızı biliyor. Her şeyimizi biliyor. Her şeyimizi biliyor. Allah celle celâlüh içimizi biliyor, dışımızı biliyor.Allah celle celâlüh içimizi biliyor, dışımızı biliyor. Kalbimizi biliyor, niyetimizi biliyor. Geçmişimizi biliyor, geleceğimizi biliyor… Kalbimizi biliyor, niyetimizi biliyor. Geçmişimizi biliyor, geleceğimizi biliyor…

Onun için insan o şuura erdiği zaman has müslüman oluyor. Onun için insan o şuura erdiği zaman has müslüman oluyor. Allah beni görüyor, o hâlde kendime çekidüzen vereyim. Allah beni görüyor, o hâlde kendime çekidüzen vereyim.

İnsan boğazını temizler, yakasına çekidüzen verir. İnsan boğazını temizler, yakasına çekidüzen verir. Aynaya gider bakar, bir şurasını bir burasını düzeltir. Ne oluyor? Aynaya gider bakar, bir şurasını bir burasını düzeltir.

Ne oluyor?

İnsanların içine çıkacak. Peki, insanların içine çıkmadığın zaman seni Allah görmüyor mu?!.. İnsanların içine çıkacak.

Peki, insanların içine çıkmadığın zaman seni Allah görmüyor mu?!..

Görüyor! Allah senin bıyığını düzeltmene, kaşını düzeltmene bakar mı? Bakmaz. Görüyor!

Allah senin bıyığını düzeltmene, kaşını düzeltmene bakar mı?

Bakmaz.

Allah insanın şekline şemailine, yüzüne gözüne göre sevap vermez. Allah insanın şekline şemailine, yüzüne gözüne göre sevap vermez. Sevabı; kalbinin paklığına, amelinin ihlâslılığına ve neticesinin güzelliğine göre verir,Sevabı; kalbinin paklığına, amelinin ihlâslılığına ve neticesinin güzelliğine göre verir, ona göre değer verir. ona göre değer verir.

Küçücük bir kul temiz bir kalp ile küçücük bir jest yapar, Allah'ın rızasını kazanır; Küçücük bir kul temiz bir kalp ile küçücük bir jest yapar, Allah'ın rızasını kazanır; kocaman bir herif gösterişle tantanalı, davullu zurnalı bir iş yapar, kocaman bir herif gösterişle tantanalı, davullu zurnalı bir iş yapar, Allah indinde beş para etmez!Allah indinde beş para etmez! Allah; "Al bu ameli, başına çal!" der, huzuruna bile kabul etmez.Allah; "Al bu ameli, başına çal!" der, huzuruna bile kabul etmez. Meleklerine o ibadeti o adamın başına geçirttirir.Meleklerine o ibadeti o adamın başına geçirttirir. Çünkü ancak ihlâs ile yapılan, riyasız yapılan ameli Allahu Teâlâ hazretleri kabul eder. Çünkü ancak ihlâs ile yapılan, riyasız yapılan ameli Allahu Teâlâ hazretleri kabul eder.

Her hâlimizde Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk etmeye dikkat edelim. Her hâlimizde Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk etmeye dikkat edelim. Bilelim ki Allah bizi görüyor. Biz O'nu görmüyorsak da O bizi görüyor. Bilelim ki Allah bizi görüyor. Biz O'nu görmüyorsak da O bizi görüyor. O her yerde hâzır ve nâzırdır. Her işimize vâkıfdır. Kalbimizden geçen niyetimizi de biliyor.O her yerde hâzır ve nâzırdır. Her işimize vâkıfdır. Kalbimizden geçen niyetimizi de biliyor. O'na iltica edelim. İnnallâhe yuhibbu'l-mütevekkilîn.O'na iltica edelim.

İnnallâhe yuhibbu'l-mütevekkilîn.
"Allah kendisine tevekkül eden, kendisine sığınan, yalvaran, kendisine iltica eden kulu sever!" "Allah kendisine tevekkül eden, kendisine sığınan, yalvaran, kendisine iltica eden kulu sever!"

"Yâ Rabbi! Çok perişanım, hiçbir şeyim yok yâ Rabbi."Yâ Rabbi! Çok perişanım, hiçbir şeyim yok yâ Rabbi. Çok kusurluyum, kendimi hiç beğenmiyorum. Çok kusurluyum, kendimi hiç beğenmiyorum. Yaptıklarımdan perişanım, pişmanım, yüzüm kara, elim boş, mahcubum.Yaptıklarımdan perişanım, pişmanım, yüzüm kara, elim boş, mahcubum. Kaçılacak bir yer olsa kaçacağım, nereye kaçayım?! Medet yâ Rabbi, affet yâ Rabbi!Kaçılacak bir yer olsa kaçacağım, nereye kaçayım?! Medet yâ Rabbi, affet yâ Rabbi! Bu edepsizlikten ben de bıktım. Bu terbiyesizlikten ben de usandım amaBu edepsizlikten ben de bıktım. Bu terbiyesizlikten ben de usandım ama şu nefsin elinden yakamı kurtaramıyorum.şu nefsin elinden yakamı kurtaramıyorum. Bu meret beni yerden yere çalıyor, bu şeytan beni aldatıyor. Bu meret beni yerden yere çalıyor, bu şeytan beni aldatıyor. Yardım et yâ Rabbi de sana güzel kulluk edeyim, sana güzel ibadet edeyim,Yardım et yâ Rabbi de sana güzel kulluk edeyim, sana güzel ibadet edeyim, senin yolunda olayım.senin yolunda olayım. Namaz kıldığım zaman içim ferahlıyor. Senin istediğin şeyleri yaptığım zaman rahatlıyorum. Namaz kıldığım zaman içim ferahlıyor. Senin istediğin şeyleri yaptığım zaman rahatlıyorum. Günahlı bir şey yaptığım zaman elime para da geçse, keyfim rahat da olsa,Günahlı bir şey yaptığım zaman elime para da geçse, keyfim rahat da olsa, zurnalar da çalsa cazlar da çalsa, şarkılar-türküler de olsa, karnım davul gibi de zurnalar da çalsa cazlar da çalsa, şarkılar-türküler de olsa, karnım davul gibi de şişse o zaman içimde bir eziklik, huzursuzluk oluyor.şişse o zaman içimde bir eziklik, huzursuzluk oluyor. Benim kötü yollardan ayağımı kes yâ Rabbi, beni yoluna döndür yâ Rabbi.Benim kötü yollardan ayağımı kes yâ Rabbi, beni yoluna döndür yâ Rabbi. Ben bana neyin gerektiğini bilmem, sen bana neyin gerektiğini bilirsin. Ben bana neyin gerektiğini bilmem, sen bana neyin gerektiğini bilirsin. Sana teslim oldum; sen bana ne gerekiyorsa onu ver, Sana teslim oldum; sen bana ne gerekiyorsa onu ver, ne gerekmiyorsa ben istesem bile verme yâ Rabbi!.." ne gerekmiyorsa ben istesem bile verme yâ Rabbi!.."

Ben bilmezem bana gereken sen Hakîm'sin Men eyle verme her ne gerekmez sana bana Ben bilmezem bana gereken sen Hakîm'sin

Men eyle verme her ne gerekmez sana bana

Fuzûlî'nin sözü ne güzel! "Ben bilmem, sen bilirsin yâ Rabbi;Fuzûlî'nin sözü ne güzel!

"Ben bilmem, sen bilirsin yâ Rabbi;
bana ne gerekmiyorsa ben istesem bile verme!" diyor. bana ne gerekmiyorsa ben istesem bile verme!" diyor. Bana gerekmeyeni sen bana verme, istesem bile verme. Ne güzel! Bana gerekmeyeni sen bana verme, istesem bile verme. Ne güzel!

Sarhoşun, kumarbazın birisi bütün malı mülkü satmış savmış.Sarhoşun, kumarbazın birisi bütün malı mülkü satmış savmış. Bir malı kalmış, kocaman bir malı, onu da almak istiyor.Bir malı kalmış, kocaman bir malı, onu da almak istiyor. Anası da, kardeşleri de vermek istemiyor. Mirasta onun hakkı ama satacak. Anası da, kardeşleri de vermek istemiyor. Mirasta onun hakkı ama satacak. [Çoluk çocuğu da var, yazık günah olacak diye düşündüklerinden vermek istemiyorlar].[Çoluk çocuğu da var, yazık günah olacak diye düşündüklerinden vermek istemiyorlar]. O da geliyor, almaya çalışıyor. Ben dedim ki; O da geliyor, almaya çalışıyor. Ben dedim ki;

"Böyle şey mi olur? Sen diyeceksin ki; 'Ben bu tarlayı sizden istesem bile bana vermeyin."Böyle şey mi olur? Sen diyeceksin ki; 'Ben bu tarlayı sizden istesem bile bana vermeyin. Çünkü ben bunu harcarım. Ben ıslah olmadım, benim hâlim şöyle!' demen lazım." Çünkü ben bunu harcarım. Ben ıslah olmadım, benim hâlim şöyle!' demen lazım."

Allah Erhamü'r-râhimîn'dir. Evet, yüzümüz kara, cezayı çoktan hak ettik. Allah Erhamü'r-râhimîn'dir. Evet, yüzümüz kara, cezayı çoktan hak ettik. Cehenneme atsa bizim edepsizliğimizdendir, kusurumuzdandır.Cehenneme atsa bizim edepsizliğimizdendir, kusurumuzdandır. Ama rahmeti gazabından ileridir, affetmeyi sever. Rabbimiz bizi affetsin. Ama rahmeti gazabından ileridir, affetmeyi sever. Rabbimiz bizi affetsin.

Yaşıyoruz, daha hayattan kesilmemişiz; bize bundan sonraki ömrümüzde rızasına uygun Yaşıyoruz, daha hayattan kesilmemişiz; bize bundan sonraki ömrümüzde rızasına uygun hareket etmeyi nasip eylesin.hareket etmeyi nasip eylesin. Rızasına uygun işler yapmayı nasip eylesin.Rızasına uygun işler yapmayı nasip eylesin. Rızasına aykırı olan şeylerden bizi çeksin. Rızasına aykırı olan şeylerden bizi çeksin. Bizde sevmediği ne gibi huy varsa alsın, bizi o huylardan pak eylesin. Bizde sevmediği ne gibi huy varsa alsın, bizi o huylardan pak eylesin. Bize sevdiği duyguları, sevdiği huyları, sevdiği hâlleri versin.Bize sevdiği duyguları, sevdiği huyları, sevdiği hâlleri versin. Bizi sevdiği yollarda yürütsün, sevdiği kullarla dost eylesin.Bizi sevdiği yollarda yürütsün, sevdiği kullarla dost eylesin. Sevmediği kullarla aramızı bozsun.Sevmediği kullarla aramızı bozsun. Bizim etrafımızda onun sevmediği ne gibi kullar varsa onları savursun atsın,Bizim etrafımızda onun sevmediği ne gibi kullar varsa onları savursun atsın, sevdiği kullarla kalalım.sevdiği kullarla kalalım. Fakir de olsa, bir lokma bir hırkalılar da olsa, tuzu ekmeğe katık yapıp da yiyenler de olsa,Fakir de olsa, bir lokma bir hırkalılar da olsa, tuzu ekmeğe katık yapıp da yiyenler de olsa, ayağı çıplak, sırtı yamalı da olsa Rabbimiz bizi sevdiği kullarla beraber eylesin,ayağı çıplak, sırtı yamalı da olsa Rabbimiz bizi sevdiği kullarla beraber eylesin, sevdiği kullardan eylesin, sevdiği kullarla haşreylesin! sevdiği kullardan eylesin, sevdiği kullarla haşreylesin!

Evet, müezzinlik sevaplı bir iştir ama insan şuur sahibi olursa her işte o sevabı alır. Evet, müezzinlik sevaplı bir iştir ama insan şuur sahibi olursa her işte o sevabı alır. Memuriyette de alır amirlikte de alır, emirlikte de alır komutanlıkta da alır, askerlikte de alır, Memuriyette de alır amirlikte de alır, emirlikte de alır komutanlıkta da alır, askerlikte de alır, efendilikte de kölelikte de alır. efendilikte de kölelikte de alır.

Kölenin birisi varmış, mükemmel bir müslüman. Köle, sonra müslüman olmuş. Kölenin birisi varmış, mükemmel bir müslüman. Köle, sonra müslüman olmuş. Köleliği devam ediyor; efendisine hizmet ediyor, hizmet etmekle vazifeli.Köleliği devam ediyor; efendisine hizmet ediyor, hizmet etmekle vazifeli. Ama mü'min; namazını kılıyor, orucunu tutuyor, tesbihini çekiyor…Ama mü'min; namazını kılıyor, orucunu tutuyor, tesbihini çekiyor… "Efendim, nasıl yapayım, şöyle mi olsun?.." [diye] rızasını alarak yapmak için efendisine her şeyi sorarmış. "Efendim, nasıl yapayım, şöyle mi olsun?.." [diye] rızasını alarak yapmak için efendisine her şeyi sorarmış.

Çünkü her ikisini birden yapana çok büyük mükâfatlar vaad edilmiş. Çünkü her ikisini birden yapana çok büyük mükâfatlar vaad edilmiş.

"Ekmek yapılacak, ne yapayım?" "Fırını yak." "Fırını yaktım efendim, ne yapayım?" "Ekmek yapılacak, ne yapayım?"

"Fırını yak."

"Fırını yaktım efendim, ne yapayım?"

"Ekmeği içine at." "Ekmeği içine attım, ne yapayım?.." "Ekmeği içine at."

"Ekmeği içine attım, ne yapayım?.."

Böyle iki de bir de gelip sorunca efendi kızmış: "Gir içine be adam!" demiş. Böyle iki de bir de gelip sorunca efendi kızmış:

"Gir içine be adam!" demiş.

Fırını yaktı ya, iki de bir soru soruyor diye "Gir içine!" demiş. Fırını yaktı ya, iki de bir soru soruyor diye "Gir içine!" demiş. Ama kölenin pırıl pırıl, altın gibi kalbi var. Biraz sonra bakmış, köle ortalıkta yok. Ama kölenin pırıl pırıl, altın gibi kalbi var.

Biraz sonra bakmış, köle ortalıkta yok.
"Bu ekmekleri yakacak, ortalıkta görünmüyor?.." demiş. "Bu ekmekleri yakacak, ortalıkta görünmüyor?.." demiş. Fırına gitmiş, içine bir eğilmiş bakmış ki köle içine girmiş bağdaş kurmuş, tesbih çekip duruyor! Fırına gitmiş, içine bir eğilmiş bakmış ki köle içine girmiş bağdaş kurmuş, tesbih çekip duruyor!

Allah İbrahim aleyhisselam'ı Nemrud'un yaktığı ateşte yakmadı, Allah İbrahim aleyhisselam'ı Nemrud'un yaktığı ateşte yakmadı, bu sevdiği kulu da fırında yakmamış.bu sevdiği kulu da fırında yakmamış. Girmiş orada masum masum tesbih çekip duruyor. Allah her şeye kâdir! Girmiş orada masum masum tesbih çekip duruyor. Allah her şeye kâdir!

İsterse bir sembolik hikâye olsun isterse hakikaten olmuş olsun. İsterse bir sembolik hikâye olsun isterse hakikaten olmuş olsun. Demek ki Allah sevgili kulu oldu mu köleyi de sevebiliyor. Demek ki Allah sevgili kulu oldu mu köleyi de sevebiliyor.

Sevgili kulu oldu mu komutanı da sever. Sevgili kulu oldu mu komutanı da sever. Belh şehrinin sultanı İbrahim b. Edhem'i de sevmiş, mânevî hayatın sultanı yapmış.Belh şehrinin sultanı İbrahim b. Edhem'i de sevmiş, mânevî hayatın sultanı yapmış. "Ne yapacaksın dünya sultanlığını?" demiş, oradan çekmiş almış. "Ne yapacaksın dünya sultanlığını?" demiş, oradan çekmiş almış. Ona önceden işaretleri göndermiş: İntebih intebih intebih intebih…Ona önceden işaretleri göndermiş:

İntebih intebih intebih intebih…
"Uyan uyan uyan uyan… Kendine gel, kendine gel…" "Uyan uyan uyan uyan… Kendine gel, kendine gel…"

Kendine getirmiş. Cezbetün min cezebâti'r-rahmâni tuvâzî amele's-sakaleyn. Kendine getirmiş.

Cezbetün min cezebâti'r-rahmâni tuvâzî amele's-sakaleyn.
"Allah'ın bir lütfunun tecelli edip de insanı Rabbinin yoluna çekivermesi insana;"Allah'ın bir lütfunun tecelli edip de insanı Rabbinin yoluna çekivermesi insana; iki cihan, sekaleyn, insanların ve cinlerin tümünün yaptığı amellerden daha çok kâr getirir!" iki cihan, sekaleyn, insanların ve cinlerin tümünün yaptığı amellerden daha çok kâr getirir!"

Çünkü Allah diledi mi çeker alır, en yakın kulları hâline getirir. Çünkü Allah diledi mi çeker alır, en yakın kulları hâline getirir. Belh sultanlığı elden gitmiş, saraylar, hazineler elden gitmiş. Allah'ın sevgili kulu olmuş.Belh sultanlığı elden gitmiş, saraylar, hazineler elden gitmiş. Allah'ın sevgili kulu olmuş. Allah imtihan ediyor. Allah insanı sevdiği şeylerden imtihan eder. Allah imtihan ediyor.

Allah insanı sevdiği şeylerden imtihan eder.

Parayı mı çok seviyorsun? İmtihan paradan gelir. Parayı vermen lazım. Parayı mı çok seviyorsun?

İmtihan paradan gelir. Parayı vermen lazım.
Eli titriyor, veremiyor. Sen demek ki Allah'ı sevmiyorsun. Elin niye titriyor?Eli titriyor, veremiyor. Sen demek ki Allah'ı sevmiyorsun. Elin niye titriyor? Allah sana verirken öyle mi oluyor? Bol bol veriyor; sen bol bol alıyorsun, kasaya tıkıyorsun. Allah sana verirken öyle mi oluyor? Bol bol veriyor; sen bol bol alıyorsun, kasaya tıkıyorsun. Alırken elin titremiyordu, verirken niye titriyor? Çok mu hak ettin? Alırken elin titremiyordu, verirken niye titriyor? Çok mu hak ettin? Oturduğun yerden Allah gönderiyor. Ötekisi senden daha çok çalışıyor;Oturduğun yerden Allah gönderiyor. Ötekisi senden daha çok çalışıyor; o para kazanamıyor, sen kazanıyorsun.o para kazanamıyor, sen kazanıyorsun. Veren Allah! Belki senin baktığın bir fakir hürmetine, belki hürmet ettiğinVeren Allah! Belki senin baktığın bir fakir hürmetine, belki hürmet ettiğin anan-baban hürmetine, belki daha başka bir sebeple,anan-baban hürmetine, belki daha başka bir sebeple, belki sırf imtihan olsun diye [Allah sana veriyor]. belki sırf imtihan olsun diye [Allah sana veriyor].

Sonra para Allah indinde makbul bir şey değil ki!..Sonra para Allah indinde makbul bir şey değil ki!.. Nemrud'a da vermiş, Firavun'a da vermiş. Ne olacak, verir de alır da, hepsi imtihan.Nemrud'a da vermiş, Firavun'a da vermiş. Ne olacak, verir de alır da, hepsi imtihan. Allah her hâlimizde her işimizi rızasına uygun yapmaya bizi muvaffak eylesin. Allah her hâlimizde her işimizi rızasına uygun yapmaya bizi muvaffak eylesin.

Ama müezzinliğin şerefi hakkında bu hadîs-i şerîf var. Ama müezzinliğin şerefi hakkında bu hadîs-i şerîf var. Demek ki sesinin uzandığı yer kadar, o kadar uzaklara kadar afv u mağfiret olur.Demek ki sesinin uzandığı yer kadar, o kadar uzaklara kadar afv u mağfiret olur. Veyahut sesini uzattığı müddetçe, sadası devam ettiği müddetçe Veyahut sesini uzattığı müddetçe, sadası devam ettiği müddetçe Allah'ın afv u mağfiretinden hissesi kendisine akar gelir. Allah'ın afv u mağfiretinden hissesi kendisine akar gelir.

"Hocam, ben bu hadîs-i şerîften sonra Diyanet'e müracaat etsem; "Hocam, ben bu hadîs-i şerîften sonra Diyanet'e müracaat etsem; 'Sen imam-hatip okulu mezunu değilsin, hafızlık belgen yok!' derler, beni müezzin yapmazlar…" 'Sen imam-hatip okulu mezunu değilsin, hafızlık belgen yok!' derler, beni müezzin yapmazlar…"

Sen de Allah rızası için oku! Allah rızası için, fîsebîlillâh, bedavadan yap! Sen de Allah rızası için oku! Allah rızası için, fîsebîlillâh, bedavadan yap! Dükkândan paran geliyor ya, geliyor. Dairelerden de para geliyor mu?.. Dükkândan paran geliyor ya, geliyor.

Dairelerden de para geliyor mu?..

"Nereden bildin hocam?" Belli işte! O zaman sen de burada Allah rızası için çalış! "Nereden bildin hocam?"

Belli işte! O zaman sen de burada Allah rızası için çalış!

Hocanın birisi bir arsa almış. Müteahhit gelmiş; Hocanın birisi bir arsa almış. Müteahhit gelmiş; "Şu arsayı bana ver, ben buraya bir apartman dikeyim, üç dairesi senin olsun." demiş. "Şu arsayı bana ver, ben buraya bir apartman dikeyim, üç dairesi senin olsun." demiş.

Durup dururken küçücük cüz'î bir tasarrufuyla almış olduğu arsadan Durup dururken küçücük cüz'î bir tasarrufuyla almış olduğu arsadan şimdi üç tane daire sahibi olunca hoca demiş ki; şimdi üç tane daire sahibi olunca hoca demiş ki;

"Allah bana üç tane daire verdi. Birisinde oturacağım, öteki ikisinin kirasını alacağım. "Allah bana üç tane daire verdi. Birisinde oturacağım, öteki ikisinin kirasını alacağım. Bundan sonra benim işim Rabbim'in dinine hizmet etmek!Bundan sonra benim işim Rabbim'in dinine hizmet etmek! Talebe okutmam lazım, Kur'an'a hizmet, dinimize hizmet etmem lazım." Talebe okutmam lazım, Kur'an'a hizmet, dinimize hizmet etmem lazım."

Ne güzel! Rabbimiz her şeyi veriyor. Rabbimiz müsebbibü'l-esbâb. Ne güzel!

Rabbimiz her şeyi veriyor. Rabbimiz müsebbibü'l-esbâb.
Herkesin Rabbi! Herkesi O yönetiyor; verdiren O, getirten götürten O,Herkesin Rabbi! Herkesi O yönetiyor; verdiren O, getirten götürten O, açtıran kapattıran O, müşteriyi yığan O, canı alan O veren O!.. açtıran kapattıran O, müşteriyi yığan O, canı alan O veren O!..

O bakımdan sesinin uzandığı müddetçe, sesinin uzandığı yere kadarO bakımdan sesinin uzandığı müddetçe, sesinin uzandığı yere kadar mağfiret-i Rahmân'a mazhar oluyor. mağfiret-i Rahmân'a mazhar oluyor. Sen de bedavadan okursun. Ama insanın biraz da sesini talim etmesi lazım. Sen de bedavadan okursun. Ama insanın biraz da sesini talim etmesi lazım.

Biraz da latife yapayım, arada o da lazım oluyor: Biraz da latife yapayım, arada o da lazım oluyor:

Adamın birisi minareye çıkmış, bir ezan okuyormuş ki Adamın birisi minareye çıkmış, bir ezan okuyormuş ki Allah affetsin, kulakları tıkayacak gibi! Allah affetsin, kulakları tıkayacak gibi! Gıcır gıcır, çok fena bir sesle ezan okuyormuş. Aşağıdan birisi; Gıcır gıcır, çok fena bir sesle ezan okuyormuş. Aşağıdan birisi;

"Yahu sen ne yapıyorsun?" diye bağırmış. O da şerefeden aşağıya seslenmiş: "Yahu sen ne yapıyorsun?" diye bağırmış. O da şerefeden aşağıya seslenmiş:

"Ne yapıyorum? Ezan okuyorum, duymuyor musun?.." Aşağıdaki; "Ne yapıyorum? Ezan okuyorum, duymuyor musun?.." Aşağıdaki;

"Bu ezanı niçin okuyorsun, buna ne kadar para alıyorsun?" demiş."Bu ezanı niçin okuyorsun, buna ne kadar para alıyorsun?" demiş. Yukarıdan ezan okuyan; "Ne para alması, ben bunu Allah rızası için okuyorum!" demiş.Yukarıdan ezan okuyan;

"Ne para alması, ben bunu Allah rızası için okuyorum!" demiş.
Aşağıdaki de cevabı yapıştırmış: "Öyleyse Allah rızası için okuma!" Aşağıdaki de cevabı yapıştırmış:

"Öyleyse Allah rızası için okuma!"

Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin, Ali Rıza Hakses diye yaşlı bir müftü efendi vardı. O anlatırdı: Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin, Ali Rıza Hakses diye yaşlı bir müftü efendi vardı. O anlatırdı:

"Ben sesi güzel olanları seçer, şehrin en kalabalık muhitindeki"Ben sesi güzel olanları seçer, şehrin en kalabalık muhitindeki camilere müezzin tayin ederdim." derdi. camilere müezzin tayin ederdim." derdi.

Bir tanesini Ankara'da Zincirli Camii'ne müezzin tayin etmiş. Bir tanesini Ankara'da Zincirli Camii'ne müezzin tayin etmiş. Orada akşam oldu mu memurlar, işini kapatan esnaf, semtine gidecek minibüslerin kuyruğuna,Orada akşam oldu mu memurlar, işini kapatan esnaf, semtine gidecek minibüslerin kuyruğuna, otobüslerin kuyruğuna girerler. otobüslerin kuyruğuna girerler. Kuyruğa girersin, uzun bir kuyruk. Sıran yavaş yavaş azalıyor azalıyor,Kuyruğa girersin, uzun bir kuyruk. Sıran yavaş yavaş azalıyor azalıyor, sıran gelince bineceksin, semtine gideceksin. sıran gelince bineceksin, semtine gideceksin. Ezan okunur, kuyruktan çıksa kuyruktaki hakkı yanacak, camiye gitmese sevabı yanacak.Ezan okunur, kuyruktan çıksa kuyruktaki hakkı yanacak, camiye gitmese sevabı yanacak. Böyle bocalar. O müezzinin sesinin güzelliğine yoldan dönüp gelirlermiş. Böyle bocalar. O müezzinin sesinin güzelliğine yoldan dönüp gelirlermiş.

Sesin de güzelliği Allah'ın bir vergisi oluyor. Sesin de güzelliği Allah'ın bir vergisi oluyor. Ama aslında mânası güzel. İnsan, mânasındaki güzelliği görmeli. Ama aslında mânası güzel. İnsan, mânasındaki güzelliği görmeli.

Bir de o fıkrayı söyleyelim: Birisi bir ezan okumuş. Aşağıdan evliyâullahtan birisi geçiyormuş: Bir de o fıkrayı söyleyelim:

Birisi bir ezan okumuş. Aşağıdan evliyâullahtan birisi geçiyormuş:

"Bu ne biçim ezan okumak?!.." demiş. "Bu ne biçim ezan okumak?!.." demiş. O da yukarıdan onun ne maksatla söylediğinden haberdar değil. O da yukarıdan onun ne maksatla söylediğinden haberdar değil.

"Beğenmedin mi, beğenmediysen gel sen oku!" diye ters bir cevap vermiş. "Beğenmedin mi, beğenmediysen gel sen oku!" diye ters bir cevap vermiş. O da taşın üstüne çıkmış. Onun ezan okuduğu yerde bir Allahu ekber demiş, O da taşın üstüne çıkmış. Onun ezan okuduğu yerde bir Allahu ekber demiş, taş ortasından ikiye bölünmüş! taş ortasından ikiye bölünmüş!

İnsan; o aşk, şevk ile taşı çatlatacak gibi, yanlış yolda gideni doğru yola döndürecek gibi İnsan; o aşk, şevk ile taşı çatlatacak gibi, yanlış yolda gideni doğru yola döndürecek gibi maddî ve mânevî güzelliğiyle okumaya gayret etmeli. maddî ve mânevî güzelliğiyle okumaya gayret etmeli.

O eskiler ne güzel mübarek insanlar imiş, ne güzel zamanlar geçirmişler: O eskiler ne güzel mübarek insanlar imiş, ne güzel zamanlar geçirmişler: Sabah ezanı şu makamdan okunur,Sabah ezanı şu makamdan okunur, öğlen ezanı şu makamdan okunur, [diyerek her vakit için ayrı makam tayininde bulunmuşlar].öğlen ezanı şu makamdan okunur, [diyerek her vakit için ayrı makam tayininde bulunmuşlar]. Sabahleyin sessiz, erken kalkmışsan bir dinliyorsun, gökyüzünden böyle bir ezan sedası çalkanıyor.Sabahleyin sessiz, erken kalkmışsan bir dinliyorsun, gökyüzünden böyle bir ezan sedası çalkanıyor. Sanki şıldır şıldır, şarıl şarıl sular yıkıyormuş gibi kâinatı yıkıyor.Sanki şıldır şıldır, şarıl şarıl sular yıkıyormuş gibi kâinatı yıkıyor. Bir güzel müezzin bülbülleri imrendirecek gibi ezan okuyor, insan mest oluyor.Bir güzel müezzin bülbülleri imrendirecek gibi ezan okuyor, insan mest oluyor. Ne güzel dinî hayatı yaşamışlar; aşklarını, sevgilerini, muhabbetlerini ne güzel dökmüşler Ne güzel dinî hayatı yaşamışlar; aşklarını, sevgilerini, muhabbetlerini ne güzel dökmüşler yaptıkları işlere, ne güzel işler yapmışlar, göçmüşler. yaptıkları işlere, ne güzel işler yapmışlar, göçmüşler. Sıra bize geldi. Şimdi bize bakalım;Sıra bize geldi. Şimdi bize bakalım; Rabbimiz hangi güzel işleri yapmayı nasip edecek, onu gözleyelim. Rabbimiz hangi güzel işleri yapmayı nasip edecek, onu gözleyelim.

Ve yücîbühû küllü ratbin ve yâbisin. "Yaş ve kuru her şey ona cevap verir!" Ve yücîbühû küllü ratbin ve yâbisin. "Yaş ve kuru her şey ona cevap verir!"

Yaş ve kuru diye iki zıt şeyi söylemekten maksadı, Yaş ve kuru diye iki zıt şeyi söylemekten maksadı, sesinin yayıldığı yerdeki her mahlûk demek; yaşı kurusu, büyüğü küçüğü,sesinin yayıldığı yerdeki her mahlûk demek; yaşı kurusu, büyüğü küçüğü, canlısı cansızı, taşı ağacı, otu, böceği çiçeği; hepsi ona cevap verir, diyor.canlısı cansızı, taşı ağacı, otu, böceği çiçeği; hepsi ona cevap verir, diyor. Âyet-i kerîmelerde çok geçiyor: Yüsebbihu lillâhi mâ fi's-semavâti ve mâ fi'l-ard. Âyet-i kerîmelerde çok geçiyor:

Yüsebbihu lillâhi mâ fi's-semavâti ve mâ fi'l-ard.

Veyahut; Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî velâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm. Veyahut;

Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî velâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm.

Her şey Allah'ı zikr ü tesbih ediyor. Her şey; taş, hücre, molekül, atom,Her şey Allah'ı zikr ü tesbih ediyor. Her şey; taş, hücre, molekül, atom, zerre, küre, kâinat, yıldızlar, aylar, güneş, bulutlar, yağmurlar, rüzgârlar… zerre, küre, kâinat, yıldızlar, aylar, güneş, bulutlar, yağmurlar, rüzgârlar… Her şey Allahu Teâlâ hazretlerini zikrediyor, tesbih ediyor. Her şey Allahu Teâlâ hazretlerini zikrediyor, tesbih ediyor.

"Ama ben duymuyorum?" Sen radyo olmasa elektromagnetik dalgaları sezinleyebiliyor musun? "Ama ben duymuyorum?"

Sen radyo olmasa elektromagnetik dalgaları sezinleyebiliyor musun?

Sezinlemiyorsun. Televizyon cihazın olmasa görüntüyü görebiliyor musun? Sezinlemiyorsun.

Televizyon cihazın olmasa görüntüyü görebiliyor musun?

Göremiyorsun. Kuşun duyduğu sesi duyabiliyor musun? Duyamıyorsun. Göremiyorsun.

Kuşun duyduğu sesi duyabiliyor musun?

Duyamıyorsun.

Atın sezdiği hissi sezebiliyor musun? Sezemiyorsun. Atın sezdiği hissi sezebiliyor musun?

Sezemiyorsun.

Sivrisineğin zekâsı sende var mı? Yok. Sivrisineğin zekâsı sende var mı?

Yok.
Küçücük, ufacık tefecik hayvan, medeniyete meydan okuyor. Sen âciz bir mahlûksun.Küçücük, ufacık tefecik hayvan, medeniyete meydan okuyor. Sen âciz bir mahlûksun. Senin bir ayarın, bir skalan var; o skalanın dışındaki şeyleri görmezsin, duymazsın.Senin bir ayarın, bir skalan var; o skalanın dışındaki şeyleri görmezsin, duymazsın. Eğer istiabın geniş olsa sıan fazla olsa o zaman kim bilir neler göreceksin! Eğer istiabın geniş olsa sıan fazla olsa o zaman kim bilir neler göreceksin!

İnsanın beyninde milyonlarca milyarlarca hücre var da İnsanın beyninde milyonlarca milyarlarca hücre var da insan onun çok küçük bir kısmını kullanıyormuş, dokuz da birini kullanıyormuş insan onun çok küçük bir kısmını kullanıyormuş, dokuz da birini kullanıyormuş veya çok daha azını kullanıyormuş. veya çok daha azını kullanıyormuş. Büyük bir kısmı duruyor, boş. İnsan ötekileri de kullansa ne büyük insan olacak! Büyük bir kısmı duruyor, boş. İnsan ötekileri de kullansa ne büyük insan olacak!

Onun için gözünü aç, hikmetleri sez, etrafındaki esrarı anlamaya pürdikkat kesil! Onun için gözünü aç, hikmetleri sez, etrafındaki esrarı anlamaya pürdikkat kesil! Dikkat edersen görürsün. Dikkat etmezsen dümdüz görürsün, hiçbir şeyi anlamazsın;Dikkat edersen görürsün. Dikkat etmezsen dümdüz görürsün, hiçbir şeyi anlamazsın; her şey sana dümdüz gelir. her şey sana dümdüz gelir. Halıya bakarsın, dümdüz dersin; yakından bakarsan düğüm düğüm.Halıya bakarsın, dümdüz dersin; yakından bakarsan düğüm düğüm. Düğümlere bakarsan lif lif, liflere bakarsan nice nice şekil şekil, şekillere bakarsan hücre hücre, Düğümlere bakarsan lif lif, liflere bakarsan nice nice şekil şekil, şekillere bakarsan hücre hücre, hücrelere bakarsan atom atom, atomlara bakarsan molekül molekül, hücrelere bakarsan atom atom, atomlara bakarsan molekül molekül, moleküllere bakarsan elektron, proton, atom parçaları,moleküllere bakarsan elektron, proton, atom parçaları, onlara bakarsan enerji, enerjiye bakarsan… onlara bakarsan enerji, enerjiye bakarsan… Oradan ötesine karışma! İnsan, oradan ötede duruyor.Oradan ötesine karışma! İnsan, oradan ötede duruyor. Ama Allah bildirince bilir. Allah öğretirse insan her şeyi bilir. Ama Allah bildirince bilir. Allah öğretirse insan her şeyi bilir.

Çevremizde her şey kendisini zikr ü tesbih ediyor; Rabbimiz Teâlâ bizi de Çevremizde her şey kendisini zikr ü tesbih ediyor; Rabbimiz Teâlâ bizi de zikr ü tesbih edenlerden eylesin, gafillerden eylemesin.zikr ü tesbih edenlerden eylesin, gafillerden eylemesin. Koskoca boyumuzla posumuzla, aklımızla, gözümüzle, kulağımızla, dilimizle, dişimizle, Koskoca boyumuzla posumuzla, aklımızla, gözümüzle, kulağımızla, dilimizle, dişimizle, kalbimizle, midemizle ortalıkta dolaşıyoruz ama Rabbimiz'den haberimiz yok! kalbimizle, midemizle ortalıkta dolaşıyoruz ama Rabbimiz'den haberimiz yok! Edebimiz yok, saygımız, sezgimiz, sevgimiz yok; yazık! Edebimiz yok, saygımız, sezgimiz, sevgimiz yok; yazık!

Mesela bir adam hasta oluyor; hastaneye yatırıyorlar,zincirlere vuruyorlar, Mesela bir adam hasta oluyor; hastaneye yatırıyorlar,zincirlere vuruyorlar, bağlıyorlar, bir odaya kilitliyorlar. bağlıyorlar, bir odaya kilitliyorlar. Demir kapıda küçücük bi pencere, oradan açıp içeriye bakıyorlar.Demir kapıda küçücük bi pencere, oradan açıp içeriye bakıyorlar. Arslan gibi adam ama "Yazık!.." diyorlar. Neden? Aklı yok!Arslan gibi adam ama "Yazık!.." diyorlar.

Neden?

Aklı yok!
Rabbimiz bizi akıldan, sezgiden, sevgiden, mâneviyattan mahrum etmesin. Rabbimiz bizi akıldan, sezgiden, sevgiden, mâneviyattan mahrum etmesin.

Ve lehû mislü ecri men salle meahû. Ve lehû mislü ecri men salle meahû. "Müezzinle beraber kimler namaz kılmışsa onların ecirlerinin bir misli de ona veriliyor." "Müezzinle beraber kimler namaz kılmışsa onların ecirlerinin bir misli de ona veriliyor."

Neden? Sebep oldu, o çağırdı; Hayye 'ale's-sâlah, Namaza gel!" dedi. Neden?

Sebep oldu, o çağırdı; Hayye 'ale's-sâlah, Namaza gel!" dedi.
Onlar da; "Ezan olmuş, vakit gelmiş, hadi namaza gidelim…" dediler, geldiler. Sebep oldu.Onlar da; "Ezan olmuş, vakit gelmiş, hadi namaza gidelim…" dediler, geldiler. Sebep oldu. Vakti koyan Allah, namazı emreden Allah, ezanı emreden Allah! Vakti koyan Allah, namazı emreden Allah, ezanı emreden Allah! Bu adamcağız kalktı sadeceBu adamcağız kalktı sadece yüksek bir yerden veya ezanı okuduğu mekân neresi ise; Allahu ekber Allahu ekber, hayye 'ale's-sâlah, hayye 'ale'l-felâh… dedi,yüksek bir yerden veya ezanı okuduğu mekân neresi ise; Allahu ekber Allahu ekber, hayye 'ale's-sâlah, hayye 'ale'l-felâh… dedi, ötekisi de duydu geldi. ötekisi de duydu geldi. Bu kadarcık küçük bir gayrete Allah gelenlerin sevabını veriyor. Bu kadarcık küçük bir gayrete Allah gelenlerin sevabını veriyor.

Peki, insan daha büyük gayretlerle İslâm'a daha büyük hizmet ederse ne olur? Peki, insan daha büyük gayretlerle İslâm'a daha büyük hizmet ederse ne olur?

Ne kadar büyük sevaplar alır, oradan kıyas edelim! Ne kadar büyük sevaplar alır, oradan kıyas edelim!

Müezzin hayye 'ale's-sâlah diyor; ev Allah'ın, din Allah'ın, erkân Allah'ın! Hepsini öğretmiş, Müezzin hayye 'ale's-sâlah diyor; ev Allah'ın, din Allah'ın, erkân Allah'ın! Hepsini öğretmiş, hepsi usulü olarak mevcut, sadece müezzin bir seslenivermiş oluyor. hepsi usulü olarak mevcut, sadece müezzin bir seslenivermiş oluyor. "Hadi gelin, namaz vaktidir, vakt-i sâlah, gelin!.." diyor, ondan bu kadar ecir kazanıyor. "Hadi gelin, namaz vaktidir, vakt-i sâlah, gelin!.." diyor, ondan bu kadar ecir kazanıyor. Rabbimiz'in lütfuna, keremine bakın, Rabbimiz'in bizlere bahşettiği nimetleriRabbimiz'in lütfuna, keremine bakın, Rabbimiz'in bizlere bahşettiği nimetleri ne sebeplerle verdiğini görün. ne sebeplerle verdiğini görün.

Hak mı ediyoruz, müstehak mı olmuşuz? Çok mu büyük iş yapıyoruz,Hak mı ediyoruz, müstehak mı olmuşuz? Çok mu büyük iş yapıyoruz, müezzin çok mu büyük bir iş yaptı?!.. müezzin çok mu büyük bir iş yaptı?!..

Hayır ama Allah'ın adını andı, Allah'ın büyüklüğünü semalara seslendi. Hayır ama Allah'ın adını andı, Allah'ın büyüklüğünü semalara seslendi. Sesinin duyurulabileceği yere kadar duyurdu.Sesinin duyurulabileceği yere kadar duyurdu. Allah'ın birliğini, Peygamber Efendimiz'in onun elçisi olduğunu söyledi. Allah'ın birliğini, Peygamber Efendimiz'in onun elçisi olduğunu söyledi. Namaza çağırdı, felaha çağırdı. İşte bu söylediği sözlerden,Namaza çağırdı, felaha çağırdı. İşte bu söylediği sözlerden, bu şehadetten dolayı bu ecirleri kazanıyor. bu şehadetten dolayı bu ecirleri kazanıyor.

Bir de düşünün ki dini müdafaha ediyor: Bir de düşünün ki dini müdafaha ediyor:

Elinde kalemiyle basını ile kitabı ile alimin sevabını düşünün! Elinde kalemiyle basını ile kitabı ile alimin sevabını düşünün!

Alim mi üstün şehit mi üstün? Alim mi üstün şehit mi üstün?

Alim daha üstün. "Hocam, alim masasında oturuyor. Alim daha üstün.

"Hocam, alim masasında oturuyor.
Şehit kanını döküyor, canını veriyor…" Şehidi de yetiştiren alim. Alimler olmasa din çöker.Şehit kanını döküyor, canını veriyor…"

Şehidi de yetiştiren alim. Alimler olmasa din çöker.
Onun için en üstün alimdir. Kimse böbürlenmesin! Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb. Onun için en üstün alimdir. Kimse böbürlenmesin!

Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb.

İlme tabii ol, alime tabii ol. İlme tabii ol, alime tabii ol.

Yafdulü'z-zikrü'l-hafiyüllezî lâ tesmeuhü'l-hafazatü alellezî tesmeuhû seb'îne dı'fen. Yafdulü'z-zikrü'l-hafiyüllezî lâ tesmeuhü'l-hafazatü alellezî tesmeuhû seb'îne dı'fen.

Hadîs-i şerîf zikirle ilgili. İbn Ebi'd-Dünyâ ve İbn Hibbân, Hadîs-i şerîf zikirle ilgili. İbn Ebi'd-Dünyâ ve İbn Hibbân, Câbir radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Câbir radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Yafdulü'z-zikrü'l-hafiyüllezî lâ tesmeuhü'l-hafazatü. Yafdulü'z-zikrü'l-hafiyüllezî lâ tesmeuhü'l-hafazatü. "Hafaza meleklerinin duymamış olduğu zikr-i hafî daha faziletlidir, daha sevaplı, daha faziletlidir." "Hafaza meleklerinin duymamış olduğu zikr-i hafî daha faziletlidir, daha sevaplı, daha faziletlidir."

Ne kadar daha faziletlidir? Seb'îne dı'fen. "Yetmiş misli daha sevaplıdır." Ne kadar daha faziletlidir?

Seb'îne dı'fen. "Yetmiş misli daha sevaplıdır."

Bir insan duyulabilecek bir şekilde Allah, Allah, Allah veya Lâ ilâhe illallah,Bir insan duyulabilecek bir şekilde Allah, Allah, Allah veya Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, Sübhanallah, Allahu ekber veya lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, Sübhanallah, Allahu ekber veya yâ Baki, yâ Latîf, yâ Hakk, yâ Selâm… yâ Baki, yâ Latîf, yâ Hakk, yâ Selâm… Allah'ın esmasından birisini söylüyor; bunların hepsi zikirdir. Allah'ın esmasından birisini söylüyor; bunların hepsi zikirdir. Bunu duyulacak şekilde söylerse bir sevap alır. Kalpten, candan sevgiyle söylerse; Bunu duyulacak şekilde söylerse bir sevap alır. Kalpten, candan sevgiyle söylerse;

Bir kez Allah dese aşk ile lisân Dökülür cümle günah misli hazân Bir kez Allah dese aşk ile lisân

Dökülür cümle günah misli hazân

Bir insan bir kere aşk ile Allah dese sonbaharda yaprakların kuruyup da Bir insan bir kere aşk ile Allah dese sonbaharda yaprakların kuruyup da ağaç sallandığı zaman yaprakların döküldüğü gibi günahlar dökülüyor. ağaç sallandığı zaman yaprakların döküldüğü gibi günahlar dökülüyor. Bunu sessiz söylese içinden, kimsenin anlamayacağı bir şekilde söylese yetmiş katBunu sessiz söylese içinden, kimsenin anlamayacağı bir şekilde söylese yetmiş kat sevabı daha fazla oluyor, sevabı yetmiş misli daha fazla! sevabı daha fazla oluyor, sevabı yetmiş misli daha fazla!

Neden? Çünkü içinden söyledi! Hafaza melekleri hangileridir? Neden?

Çünkü içinden söyledi!

Hafaza melekleri hangileridir?

İnsanın amellerini kaydedip hıfzeden, onların kayda geçmesini sağlayan, İnsanın amellerini kaydedip hıfzeden, onların kayda geçmesini sağlayan, sevapları, günahları yazan melekler. sevapları, günahları yazan melekler. Sonra insanın her ekleminde, her azasında melek var, koruyor. Sonra insanın her ekleminde, her azasında melek var, koruyor. Korumazsa mahvolur, kazaya uğrar, çalışamaz hâle gelir. Korumazsa mahvolur, kazaya uğrar, çalışamaz hâle gelir. Bu hafaza meleklerinin bile duymadığı -ki onlar sevap günah neyse yazacaklar, Bu hafaza meleklerinin bile duymadığı -ki onlar sevap günah neyse yazacaklar, duymaları lazım- içinden, gönülden yapılan o gizli zikir yetmiş kat daha sevaplı oluyor! duymaları lazım- içinden, gönülden yapılan o gizli zikir yetmiş kat daha sevaplı oluyor!

Ötekisi duyulduğu zaman gösteriş olabilir, şöhret olabilir. Ötekisi duyulduğu zaman gösteriş olabilir, şöhret olabilir.

"Filanca mahallemizde filanca efendi var ya; mübareğin dilinden "Filanca mahallemizde filanca efendi var ya; mübareğin dilinden Allah'ın adı hiç eksik olmaz, boyuna Allah'ı zikreder durur.Allah'ın adı hiç eksik olmaz, boyuna Allah'ı zikreder durur. Elinde tesbih, şıkır şıkır şıkır şıkır çeker durur, mâşaallah ne mübarek adam…" Elinde tesbih, şıkır şıkır şıkır şıkır çeker durur, mâşaallah ne mübarek adam…"

"Öyle mi, gidelim elini öpelim, bir de duasını alalım. Hastayı götürelim, şifa isteyelim…" vs. "Öyle mi, gidelim elini öpelim, bir de duasını alalım. Hastayı götürelim, şifa isteyelim…" vs.

Şöhret olur. Kapısına dizilmeye başlarlar: Şöhret olur. Kapısına dizilmeye başlarlar:

"Aman hocam, etme hocam, hastamıza bir nefes ediver, dua ediver hocam…" "Aman hocam, etme hocam, hastamıza bir nefes ediver, dua ediver hocam…"

Tehlike! eş-Şöhretü âfetün. "Şöhret afettir, insanın şöhret kazanması afettir." Tehlike!

eş-Şöhretü âfetün. "Şöhret afettir, insanın şöhret kazanması afettir."

"Hocam nasıl olur yahu, herkes beğeniyor, âfet olur mu?.." "Hocam nasıl olur yahu, herkes beğeniyor, âfet olur mu?.."

Film artistleri bile gazetecilerden illallah dedikleri için ön kapıdan giriyor; Film artistleri bile gazetecilerden illallah dedikleri için ön kapıdan giriyor; arka kapıdan, yangın merdiveninden kaçıyor. arka kapıdan, yangın merdiveninden kaçıyor. Şöhret gerçekten afettir. İnsanın bir kenarda kimsenin bilmediği Şöhret gerçekten afettir. İnsanın bir kenarda kimsenin bilmediği bir şekilde kendi başına huzur içinde rahat rahat ibadet etmesi çok tatlı. bir şekilde kendi başına huzur içinde rahat rahat ibadet etmesi çok tatlı. En güzeli o. Ama şöhrete bulaştı mı bu sefer şeytan gelir: En güzeli o. Ama şöhrete bulaştı mı bu sefer şeytan gelir:

"Sen nesin be! Arslansın, kırkpınar pehlivanları senin yanında solda sıfır kalır. "Sen nesin be! Arslansın, kırkpınar pehlivanları senin yanında solda sıfır kalır. Sen ağasın, paşasın, senin yanına kimse yanaşamaz, edemez…" der.Sen ağasın, paşasın, senin yanına kimse yanaşamaz, edemez…" der. Adam da; "Hakikaten ben öyleyim galiba, dur bakalım herkes etrafıma toplanıyor…"Adam da; "Hakikaten ben öyleyim galiba, dur bakalım herkes etrafıma toplanıyor…" filan derken nefsi bir oyun eder, şeytan bir oyun eder, sonunda insan helâk olur.filan derken nefsi bir oyun eder, şeytan bir oyun eder, sonunda insan helâk olur. Çünkü Allah kibri sevmez, gururu sevmez. Çünkü Allah kibri sevmez, gururu sevmez.

Neyiz ki? O'nun verdiğinden başka neyimiz var ki? O verdiyse O'nundur. Neyiz ki? O'nun verdiğinden başka neyimiz var ki? O verdiyse O'nundur. Benim neyim var ki?!.. Hepsi O'nun! Veren Allah, alan Allah!Benim neyim var ki?!..

Hepsi O'nun! Veren Allah, alan Allah!
Eğer akıl vermişse Allah vermiş. Alırsa görürsün gününü.Eğer akıl vermişse Allah vermiş. Alırsa görürsün gününü. Zenginlik vermişse Allah vermiş. Alırsa anlarsın hâlini; köşelerde sürünürsün,Zenginlik vermişse Allah vermiş. Alırsa anlarsın hâlini; köşelerde sürünürsün, küflü ekmek ararsın, Allah etmesin. Hepsi Allah'tan!küflü ekmek ararsın, Allah etmesin. Hepsi Allah'tan! O hâlde övünmeye mahâl yok ama insanoğlu şaşırıverir.O hâlde övünmeye mahâl yok ama insanoğlu şaşırıverir. Biraz alkış, biraz şöhret, biraz zenginlik insanın yürüyüşünü, tavrını değiştirir. Biraz alkış, biraz şöhret, biraz zenginlik insanın yürüyüşünü, tavrını değiştirir. Burnunun ucunu havaya kaldırttırır, eski dostları görmez, beğenmez olur. Burnunun ucunu havaya kaldırttırır, eski dostları görmez, beğenmez olur. Felaket başladı. Onun için her şeyin gizli olması iyi! Felaket başladı. Onun için her şeyin gizli olması iyi!

Bir arkadaşımız anlatmıştı. Babası vefat etmiş. Üzülmüş. Vazifelerini yapmış. Bir arkadaşımız anlatmıştı. Babası vefat etmiş. Üzülmüş. Vazifelerini yapmış. Mirasçı olduğu için evrâk-ı metrûkesini inceliyor, karıştırıyor. Mirasçı olduğu için evrâk-ı metrûkesini inceliyor, karıştırıyor. Karıştırırken bir de bakmış ki meğerse babası Nakşî tarikatının dervişlerindenmiş; haberi yok!Karıştırırken bir de bakmış ki meğerse babası Nakşî tarikatının dervişlerindenmiş; haberi yok! Babası ömür boyu onun yanında yaşadı; evlâdı babasının zikir ehli bir kimse,Babası ömür boyu onun yanında yaşadı; evlâdı babasının zikir ehli bir kimse, tesbih çeken, ibadet eden, boynu bükük bir ibadet düşkünü âşık-ı sâdık bir kimse olduğundantesbih çeken, ibadet eden, boynu bükük bir ibadet düşkünü âşık-ı sâdık bir kimse olduğundan haberi olmamış. haberi olmamış. Vefatında evrakını karıştırırken anlamış. Ne tevazu! Vefatında evrakını karıştırırken anlamış. Ne tevazu! Ne mübarek insanlar var ki en övünülecek şeylerini en çok saklamışlar,Ne mübarek insanlar var ki en övünülecek şeylerini en çok saklamışlar, ibadetlerini belli etmemişler! ibadetlerini belli etmemişler!

İbadet de gizli, kabahat da gizli! İbadet de gizli, kabahat da gizli!

Kabahatın gizli olmasını anladık ama hocam ibadet niye gizli olsun? Kabahatın gizli olmasını anladık ama hocam ibadet niye gizli olsun?

Nafile ibadetlerin gizlisi makbuldür; söylersen sevabı kaçar. Nafile ibadetlerin gizlisi makbuldür; söylersen sevabı kaçar. Farz ibadetlerin aşikâre olması makbuldur çünkü başkası da görür,Farz ibadetlerin aşikâre olması makbuldur çünkü başkası da görür, "Ben de yapayım." der. "Namaz vakti geldi, kusura bakmayın, şurada namazı kılıverelim…" "Ben de yapayım." der.

"Namaz vakti geldi, kusura bakmayın, şurada namazı kılıverelim…"

"Hocam, hacı efendi caddenin kenarına seccadeyi sermiş. "Hocam, hacı efendi caddenin kenarına seccadeyi sermiş. Çimenin üstünde namazı âşikare kılıyor. Sen de; 'İbadet gizli olur!' diye söyledin. Çimenin üstünde namazı âşikare kılıyor. Sen de; 'İbadet gizli olur!' diye söyledin. Hacı efendi koca sakalıyla çimenin üstünde namaz kılıyor,Hacı efendi koca sakalıyla çimenin üstünde namaz kılıyor, caddeden geçen bütün insanlar dönüp dönüp bakıyorlar. caddeden geçen bütün insanlar dönüp dönüp bakıyorlar.

Onun yaptığı doğru! Farz namazı kıldığı için doğru! Onun yaptığı doğru! Farz namazı kıldığı için doğru! O caddedekilerin hepsine ibret olsun: "Ey ahâli, siz Allah'ın kulu değil misiniz?" O caddedekilerin hepsine ibret olsun:

"Ey ahâli, siz Allah'ın kulu değil misiniz?"

"Kuluyuz." "Siz müslüman değil misiniz?" "Müslümanız." "Kuluyuz."

"Siz müslüman değil misiniz?"

"Müslümanız."

"Namaz size de farz değil mi?" "Farz." "Vakti geldi, burada kılıyorum."Namaz size de farz değil mi?"

"Farz."

"Vakti geldi, burada kılıyorum.
Size de ibret olsun, siz de kılın!" demiş oluyor. Lisan-ı hâl ile onlara nasihat etmiş oluyor. Size de ibret olsun, siz de kılın!" demiş oluyor. Lisan-ı hâl ile onlara nasihat etmiş oluyor. Kürsüsüz, mikrofonsuz, teypsiz vaaz. Orada namaz kılıyor, ötekisinin aklına geliyor. Kürsüsüz, mikrofonsuz, teypsiz vaaz. Orada namaz kılıyor, ötekisinin aklına geliyor.

Zekâtını veriyor, öteki komşunun da; Zekâtını veriyor, öteki komşunun da;

"Yahu ben de zenginim, bu zekâtını veriyor, ben niye vermeyeyim?" diye hatırına geliyor. "Yahu ben de zenginim, bu zekâtını veriyor, ben niye vermeyeyim?" diye hatırına geliyor.

Ama nafile ibadetleri gizli, tenhalarda yapmak sevap! Ama nafile ibadetleri gizli, tenhalarda yapmak sevap!

"Geceleyin fukaralar gibi gözyaşı dök, gündüzleyin sana padişahlık lazım ise!" "Geceleyin fukaralar gibi gözyaşı dök, gündüzleyin sana padişahlık lazım ise!"

Geceleyin uyuma, seher vaktinde kalk! Geceleyin uyuma, seher vaktinde kalk! Seccadene otur, karanlıkta kimse görmezken Allah de, tevbe istiğfar eyle, Seccadene otur, karanlıkta kimse görmezken Allah de, tevbe istiğfar eyle, ibadet eyle, gözyaşı dök, ağla. ibadet eyle, gözyaşı dök, ağla. O zaman mânevî padişah olursun! O zaman mânevî padişah olursun!

Sultan Abdülkâdir-i Geylânî hangi devletin sultanıymış, başşehri neresiymiş? Sultan Abdülkâdir-i Geylânî hangi devletin sultanıymış, başşehri neresiymiş?

Başşehri filan yok! Mânevî âlemin sultanı! Hacı Bayram-ı Veli Sultan. Başşehri filan yok! Mânevî âlemin sultanı!

Hacı Bayram-ı Veli Sultan.
Ankara'nın [büyüklerinden] Taceddin Sultan. Eyyüb Sultan… Ankara'nın [büyüklerinden] Taceddin Sultan. Eyyüb Sultan…

"Demek ki Eyyüb Sultan devleti varmış. "Demek ki Eyyüb Sultan devleti varmış. Onun zamanında hangi vezirler yaşamış, ordusu kaç kişiymiş?.." Onun zamanında hangi vezirler yaşamış, ordusu kaç kişiymiş?.."

Ordusu mordusu yok, mânevî hayatın sultanı!Ordusu mordusu yok, mânevî hayatın sultanı! Eğer öyle maneviyatın sultanı olmak istersen sessiz sakin yapacaksın, göstermeyeceksin, Eğer öyle maneviyatın sultanı olmak istersen sessiz sakin yapacaksın, göstermeyeceksin, belli etmeyeceksin ki ecri çok olsun. belli etmeyeceksin ki ecri çok olsun.

Belli ederse? İnsan ibadetlerini aşikâre yaparsa sevabı azalır. Belli ederse?

İnsan ibadetlerini aşikâre yaparsa sevabı azalır.
Birkaç defa söylerse riyadan dolayı sevap silinir, günah yazılmaya başlanır! Birkaç defa söylerse riyadan dolayı sevap silinir, günah yazılmaya başlanır!

"Ben her gece kalkarım namaz kılarım, Kur'an okurum, tesbih çekerim. "Ben her gece kalkarım namaz kılarım, Kur'an okurum, tesbih çekerim. Pazartesi perşembe günleri de oruç tutarım… Sen yapıyor musun? Pazartesi perşembe günleri de oruç tutarım… Sen yapıyor musun? Seksen defa da hacca gittim, yetmiş defa da umre yaptım.Seksen defa da hacca gittim, yetmiş defa da umre yaptım. Paramın şu kadarını da fukaraya dağıtırım, şu kadar talebe yetiştirdim…" Paramın şu kadarını da fukaraya dağıtırım, şu kadar talebe yetiştirdim…"

Söyledikçe sevabı gider. Gizli, sessiz, karanlıkta, kimse görmeden yapacak; sevabı çok olur.Söyledikçe sevabı gider. Gizli, sessiz, karanlıkta, kimse görmeden yapacak; sevabı çok olur. Onun için zikr-i hafî kıymetli oluyor. Onun için zikr-i hafî kıymetli oluyor.

Muhterem kardeşlerim! Onun için kalbinizi Allah'ın zikrine alıştırın.Muhterem kardeşlerim!

Onun için kalbinizi Allah'ın zikrine alıştırın.
Sessiz sedasız, kimse bilmeden, dil dudak deprenmeden, ses dışarıya çıkmadan,Sessiz sedasız, kimse bilmeden, dil dudak deprenmeden, ses dışarıya çıkmadan, kimsenin anlamasına hacet kalmadan, meydan kalmadan içeriden Allahu Teâlâ hazretlerinin kimsenin anlamasına hacet kalmadan, meydan kalmadan içeriden Allahu Teâlâ hazretlerinin zikri ile kalp meşgul olsun dursun. Allah Allah Allah Allah Allah… zikri ile kalp meşgul olsun dursun. Allah Allah Allah Allah Allah… Belki daha şiddetli bir şekilde, daha hızlı bir tarzdaBelki daha şiddetli bir şekilde, daha hızlı bir tarzda Allahu Teâlâ hazretlerinin zikriyle kalbin meşgul olsun! Allahu Teâlâ hazretlerinin zikriyle kalbin meşgul olsun!

Yukâtilü bakıyyetükümü'd-deccâle 'alâ nehri'l-urdüni entüm şarkıyyü'n-nehri vehüm garbiyyehû. Yukâtilü bakıyyetükümü'd-deccâle 'alâ nehri'l-urdüni entüm şarkıyyü'n-nehri vehüm garbiyyehû.

"Sizin şehit olmayıp geriye kalanlarınız deccal ile Ürdün nehri üzerinde savaşacaksınız. "Sizin şehit olmayıp geriye kalanlarınız deccal ile Ürdün nehri üzerinde savaşacaksınız. Siz nehrin şark tarafında olacaksınız, o deccalın ordusu, avenesi garp tarafında olacak!" diyeSiz nehrin şark tarafında olacaksınız, o deccalın ordusu, avenesi garp tarafında olacak!" diye kıyamete tekaddüm eden zamanda deccalın çıkmasıyla kıyamete tekaddüm eden zamanda deccalın çıkmasıyla ondan sonra olacak hadiselerle ilgili bir haberi de Peygamber Efendimiz böylece bildirmiş. ondan sonra olacak hadiselerle ilgili bir haberi de Peygamber Efendimiz böylece bildirmiş.

Peygamber Efendimiz'in dünyanın geleceği ile ilgili hadîs-i şerîfleri çoktur. Peygamber Efendimiz'in dünyanın geleceği ile ilgili hadîs-i şerîfleri çoktur. Bazı alimler bu hadîs-i şerîfleri ayrı kitaplar hâlinde toplamışlardır. Bazı alimler bu hadîs-i şerîfleri ayrı kitaplar hâlinde toplamışlardır. Bazı kardeşlerimiz bu meselelere çok çok meraklıdır, çok severler.Bazı kardeşlerimiz bu meselelere çok çok meraklıdır, çok severler. Bazıları bu konularda ihtisas sahibi olmuşlardır. Bazıları bu konularda ihtisas sahibi olmuşlardır. Mehdi aleyhisselam üzerinde, deccal üzerinde, kıyamet ahvali üzerinde,Mehdi aleyhisselam üzerinde, deccal üzerinde, kıyamet ahvali üzerinde, derin derin araştırmalar [yapmışlardır], hadîs-i şerîfleri toplamışlardır filan.derin derin araştırmalar [yapmışlardır], hadîs-i şerîfleri toplamışlardır filan. Hepsi güzel. Hepsinden sadesi, hepsinden güzeli, acizâne bana daha güzel geliyor. Hepsi güzel.

Hepsinden sadesi, hepsinden güzeli, acizâne bana daha güzel geliyor.
Buyuruluyor ki; İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetühû. Buyuruluyor ki;

İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetühû.
"İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuş demektir." "İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuş demektir."

"Daha dur bakalım, Mehdi de çıkmadı deccal de çıkmadı, kıyamet de kopmadı…" desen "Daha dur bakalım, Mehdi de çıkmadı deccal de çıkmadı, kıyamet de kopmadı…" desen Azrail fırsat vermez ki! İnsanın yakasına yapıştı mı, gel bakalım, Azrail fırsat vermez ki! İnsanın yakasına yapıştı mı, gel bakalım, hadi bakalım dediği zaman onun kıyameti koptu bitti, demek. hadi bakalım dediği zaman onun kıyameti koptu bitti, demek.

Demek ki kıyamet hepimize burnumuzun ucu gibi yakın. Kendi kıyametimiz yakın. Demek ki kıyamet hepimize burnumuzun ucu gibi yakın. Kendi kıyametimiz yakın. Ne zaman öleceğimizi bilmeyiz. Sabah çıkarız, akşam belki eve dönmeyiz.Ne zaman öleceğimizi bilmeyiz. Sabah çıkarız, akşam belki eve dönmeyiz. Ne olacağı belli olmaz. Boğaz köprüsünden geçerken hayalime geliyor: Ne olacağı belli olmaz.

Boğaz köprüsünden geçerken hayalime geliyor:
Köprü asma bir köprü, ortasından çat diye kırılıverse Köprü asma bir köprü, ortasından çat diye kırılıverse sapır sapır iki taraftan gelen bütün arabalar boğazın içine dökülecek. sapır sapır iki taraftan gelen bütün arabalar boğazın içine dökülecek. İki kilometrelik açıklığı Allah bizi havadan uçurup geçirtiyor, böyle bir şey! İki kilometrelik açıklığı Allah bizi havadan uçurup geçirtiyor, böyle bir şey!

Gazeteler köprünün ağırlığını çeken tellerin yorulduğunu yazıyor! Gazeteler köprünün ağırlığını çeken tellerin yorulduğunu yazıyor!

Allah Allah! Yorgunluktan sonra bîtap düşmesin, bîtap düştükten sonra bir şey olmasın. Allah Allah! Yorgunluktan sonra bîtap düşmesin, bîtap düştükten sonra bir şey olmasın. İnsanın aklına geliyor, her şey olabilir. Cump aşağıya gittin mi bitti! İnsanın aklına geliyor, her şey olabilir. Cump aşağıya gittin mi bitti!

İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetuhû. İnsan öldü mü kıyameti kopmuştur. İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetuhû. İnsan öldü mü kıyameti kopmuştur. Onun için kıyamet bu kadar yakındır. İki parmağın birbirine yakınlığı kadar yakındır. Onun için kıyamet bu kadar yakındır. İki parmağın birbirine yakınlığı kadar yakındır.

Onun için ne yapmamız lazım? Tevbe etmemiz lazım, hak yolda olmamız, gafil olmamamız, Onun için ne yapmamız lazım?

Tevbe etmemiz lazım, hak yolda olmamız, gafil olmamamız,
kendimizi uyarmamız, uyanmamız lazım. kendimizi uyarmamız, uyanmamız lazım. Allah'ın sevdiği bir hâl üzere olmamız lazım. Devamlı Allah'ın sevdiği hâl üzere olursan ne âlâ! Allah'ın sevdiği bir hâl üzere olmamız lazım. Devamlı Allah'ın sevdiği hâl üzere olursan ne âlâ!

Olmazsan bir gafil anında [ölüm gelirse ne olacak?]?!Olmazsan bir gafil anında [ölüm gelirse ne olacak?]?! Tam pokerde, eldeki kâğıtlar bile bitmemişken ecel gelirse ne olacak?Tam pokerde, eldeki kâğıtlar bile bitmemişken ecel gelirse ne olacak? Biraz müsaade et de elimdeki şu kâğıtları bir harcayayım, mı diyeceksin?Biraz müsaade et de elimdeki şu kâğıtları bir harcayayım, mı diyeceksin? Veyahut tam kumaşı ölçmüş, biçmiş, tartmış, parayı almamış [vaziyette iken];Veyahut tam kumaşı ölçmüş, biçmiş, tartmış, parayı almamış [vaziyette iken]; "Dur bakalım Azrail aleyhisselam. Şu kumaşı adamın eline verdik, parasını alalım…" mı diyecek? "Dur bakalım Azrail aleyhisselam. Şu kumaşı adamın eline verdik, parasını alalım…" mı diyecek?

Yok! Kıyamet koptu mu zaten alışveriş eden insan aldığının parasını veremeden kopacak,Yok! Kıyamet koptu mu zaten alışveriş eden insan aldığının parasını veremeden kopacak, ani, birden kopacak! Bizim de kıyametimiz öyle olacak. ani, birden kopacak! Bizim de kıyametimiz öyle olacak. Ölüm, kim bilir nerede, nasıl, ne zaman, kaç yaşında, ne şekille olacak?.. Ölüm, kim bilir nerede, nasıl, ne zaman, kaç yaşında, ne şekille olacak?..

Rabbimiz sevdiği bir kul olarak, sevdiği bir hâl ile, sevdiği bir sıfat üzere,Rabbimiz sevdiği bir kul olarak, sevdiği bir hâl ile, sevdiği bir sıfat üzere, sevdiği amelleri işlerken [son nefesi vermeyi nasip etsin].sevdiği amelleri işlerken [son nefesi vermeyi nasip etsin]. Diyoruz ki; dilimizde Kur'ân-ı Kerîm, ağzımız oruçlu iken, camide, secdede…Diyoruz ki; dilimizde Kur'ân-ı Kerîm, ağzımız oruçlu iken, camide, secdede… Ne güzel, Rabbimiz böyle güzel hallerle hüsn-ü hatimeler nasip eylesin. Ne güzel, Rabbimiz böyle güzel hallerle hüsn-ü hatimeler nasip eylesin.

Bir de kıyamet meseleleri çok konuşulduğu için kendi kendime bir yol tutturdum. Diyorum ki; Bir de kıyamet meseleleri çok konuşulduğu için kendi kendime bir yol tutturdum. Diyorum ki;

"Yâ Rabbi! Bize kıyametin sıkıntılarını, dehşetlerini tattırma; "Yâ Rabbi! Bize kıyametin sıkıntılarını, dehşetlerini tattırma; uzak zamana at, öte bir zamana at.uzak zamana at, öte bir zamana at. Bize sevdiğin kul olarak yaşamayı nasip eyle, huzuruna sevdiğin bir kul olarak gelmeyi nasip eyle!" Bize sevdiğin kul olarak yaşamayı nasip eyle, huzuruna sevdiğin bir kul olarak gelmeyi nasip eyle!"

Kıyametin sıkıntıları, telaşları; oradan oraya git, oraya gel; zor… Kıyametin sıkıntıları, telaşları; oradan oraya git, oraya gel; zor… Zaten kıyamet, insanların ancak şerlileri üzerine kopacak!Zaten kıyamet, insanların ancak şerlileri üzerine kopacak! Ama bir grup iyi insan da daima mevcut olacak! Her ne hâl ise Rabbimiz bizi sevdiği,Ama bir grup iyi insan da daima mevcut olacak! Her ne hâl ise Rabbimiz bizi sevdiği, razı olduğu zümreden eylesin. razı olduğu zümreden eylesin. Gaflet içinde olmayan kullardan eylesin. Daima abdestli namazlı, daima hak yolda, Gaflet içinde olmayan kullardan eylesin. Daima abdestli namazlı, daima hak yolda, daima hizmet yolunda, sevdiği sıfatlara sahip olarak iyi bir yol üzerindeyken hayırlı, daima hizmet yolunda, sevdiği sıfatlara sahip olarak iyi bir yol üzerindeyken hayırlı, uzun ömür ihsan eylesin. uzun ömür ihsan eylesin. Vademiz yettiği zaman da sevdiği bir kul olarak ruhumuzu teslim etmeyi nasip eylesin. Vademiz yettiği zaman da sevdiği bir kul olarak ruhumuzu teslim etmeyi nasip eylesin.

Yukâlü li-sâhibi'l-kur'âni izâ dehale'l-cennete ikra' ves'ad fe yakraeYukâlü li-sâhibi'l-kur'âni izâ dehale'l-cennete ikra' ves'ad fe yakrae ve yes'adu bi-külli âyetin deraceten hattâ yakrae âhire şey'in meahû. ve yes'adu bi-külli âyetin deraceten hattâ yakrae âhire şey'in meahû.

Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce, İbn Abdilber ve diğer bir kaynak Ebû Said hazretlerinden Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce, İbn Abdilber ve diğer bir kaynak Ebû Said hazretlerinden radıyallahu anh rivayet etmiş.radıyallahu anh rivayet etmiş. Kur'an ehline bir müjde. Kur'an ehline bir müjde. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Yukâlü li-sâhibi'l-kur'âni izâ dehale'l-cennete ikra' ves'ad.Yukâlü li-sâhibi'l-kur'âni izâ dehale'l-cennete ikra' ves'ad. "Kur'an ehli olan, Kur'an'a sahip olan kimseye cennete girdiği zaman denir ki:"Kur'an ehli olan, Kur'an'a sahip olan kimseye cennete girdiği zaman denir ki: Oku da yüksel, oku, okudukça yüksel!" Fe yakrae ve yes'adu. Oku da yüksel, oku, okudukça yüksel!" Fe yakrae ve yes'adu. "O da Kur'ân-ı Kerîm'den âyetleri okur, okudukça derecesi yükselir yükselir,"O da Kur'ân-ı Kerîm'den âyetleri okur, okudukça derecesi yükselir yükselir, yukarıya çıkar çıkar.yukarıya çıkar çıkar. Bi-külli âyetin deraceten hattâ yakrae âhire şey'in meahû.Bi-külli âyetin deraceten hattâ yakrae âhire şey'in meahû. "Yanındaki en son bildiği âyet bitip tükeninceye kadar yükselmeye devam eder."Yanındaki en son bildiği âyet bitip tükeninceye kadar yükselmeye devam eder. Âyetler bitti mi yükselmesi de durur, derecesi orası!" Âyetler bitti mi yükselmesi de durur, derecesi orası!"

Rabbimiz cümlemizi Kur'ân-ı Kerîm'in sahibi eylesin. Rabbimiz cümlemizi Kur'ân-ı Kerîm'in sahibi eylesin. Cümlemizi Kur'ân-ı Kerîm'in ehli eylesin. Cümlemizi Kur'ân-ı Kerîm'in ehli eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'i okumak, anlamak, sevmek, Kur'ân-ı Kerîm tarafından sevilmek, Kur'ân-ı Kerîm'i okumak, anlamak, sevmek, Kur'ân-ı Kerîm tarafından sevilmek, Kur'ân-ı Kerîm tarafından şefaat olunmak nasip eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyoruz. Kur'ân-ı Kerîm tarafından şefaat olunmak nasip eylesin.

Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyoruz.
"Hadi oku bakalım, yüksel bakalım." dediler. Kanatsız kuş gibi,"Hadi oku bakalım, yüksel bakalım." dediler. Kanatsız kuş gibi, battal ördek gibi çırpın çırpın olduğun yerde dur! battal ördek gibi çırpın çırpın olduğun yerde dur! Ne kadar acı! Rabbimiz hepimize Kur'ân-ı Kerîm'den çok şeyler bilmeyi nasip eylesin. Ne kadar acı! Rabbimiz hepimize Kur'ân-ı Kerîm'den çok şeyler bilmeyi nasip eylesin. Evlatlarımızı iyi yetiştirelim. Evlatlarımızı Kur'an'ın ehli olarak yetiştirelim,Evlatlarımızı iyi yetiştirelim. Evlatlarımızı Kur'an'ın ehli olarak yetiştirelim, hafız, alim, takvâ ehli yetiştirelim. hafız, alim, takvâ ehli yetiştirelim.

Bir insan bir şeyin haram olduğunu bilse o haramı, o günahı işlese o adam Bir insan bir şeyin haram olduğunu bilse o haramı, o günahı işlese o adam o işin haram olduğunu biliyor sayılır mı? o işin haram olduğunu biliyor sayılır mı?

Sayılmaz, biliyor sayılmaz. Gerçekten bilseydi o haramı işlemeyecekti.Sayılmaz, biliyor sayılmaz. Gerçekten bilseydi o haramı işlemeyecekti. Yapıyor, demek ki bilmiyor. O cahil sayılır. Günah işleyen insan cahildir!Yapıyor, demek ki bilmiyor. O cahil sayılır.

Günah işleyen insan cahildir!
Günah işleyen insanların hepsi cahildir! Alim olan insan; kalbi doğru olan, sözü sâdık olan,Günah işleyen insanların hepsi cahildir! Alim olan insan; kalbi doğru olan, sözü sâdık olan, ameli müstakim olan, Hakk'ın yolunda yürüyen insandır! ameli müstakim olan, Hakk'ın yolunda yürüyen insandır!

"Hocam, bu mektebe gitmedi, medrese okumadı, yanında bir diploması yok. "Hocam, bu mektebe gitmedi, medrese okumadı, yanında bir diploması yok. Ben biliyorum, ilkokulu bile bitirmedi, ayrıldı…" Ben biliyorum, ilkokulu bile bitirmedi, ayrıldı…"

Ayrıldı ama Allah'ın rızasına uygun işleri yapıyor! Sen de üniversiteyi bitirdin amaAyrıldı ama Allah'ın rızasına uygun işleri yapıyor! Sen de üniversiteyi bitirdin ama sen de boyuna günahlarda koşturuyorsun! Kırmadığın ceviz kalmadı, yemediğin nane kalmadı. sen de boyuna günahlarda koşturuyorsun! Kırmadığın ceviz kalmadı, yemediğin nane kalmadı. Nerede kaldı senin diploman? Sen o diplomaları ne diye okudun?Nerede kaldı senin diploman? Sen o diplomaları ne diye okudun? Vebalin, mesuliyetin artsın diye mi aldın?!.. Vebalin, mesuliyetin artsın diye mi aldın?!..

İmam-hatibi okumuş; imamlıktan hatiplikten, dinden imandan nasibi yok! İmam-hatibi okumuş; imamlıktan hatiplikten, dinden imandan nasibi yok!

Birisi var, bir iki yerde tanıtayım diye; Birisi var, bir iki yerde tanıtayım diye; "Bu şahıs hem yüksek ticareti bitirmiştir hem hafızdır." dedim. Baktım köpürüyor, kızıyor: "Bu şahıs hem yüksek ticareti bitirmiştir hem hafızdır." dedim. Baktım köpürüyor, kızıyor:

"Benim hafızlığımı söyleme!" "İyi, söylemeyeyim ama ne oluyor?" dedim. "Benim hafızlığımı söyleme!"

"İyi, söylemeyeyim ama ne oluyor?" dedim.

"Çok kızar." dediler. Maşaallah, olgun bir kimseymiş ki hafızlığı övülmesin, "Çok kızar." dediler.

Maşaallah, olgun bir kimseymiş ki hafızlığı övülmesin,
övünç meselesi olmasın diye söylettirmiyor demek, [diye düşündüm]. övünç meselesi olmasın diye söylettirmiyor demek, [diye düşündüm]. Ben hâlâ işin farkında değilim. Sonradan anladım ki kumarbazmış, içkiciymiş, bilmem neymiş. Ben hâlâ işin farkında değilim. Sonradan anladım ki kumarbazmış, içkiciymiş, bilmem neymiş. Tabii o yolla ötekisi zıt olduğundan söylenmesine kızıyor. Tabii o yolla ötekisi zıt olduğundan söylenmesine kızıyor.

Yazıklar olsun! O zaman Kur'ân-ı Kerîm'in ehli değil, sahibi değil. Yazıklar olsun! O zaman Kur'ân-ı Kerîm'in ehli değil, sahibi değil. Kur'ân-ı Kerîm onu bırakmış gitmiş ki içki içiyor, kumar oynuyor, yolda yürümüyor. Kur'ân-ı Kerîm onu bırakmış gitmiş ki içki içiyor, kumar oynuyor, yolda yürümüyor. İllallah demiş. Evli, hanımından başka dost edinmiş vs. İllallah demiş. Evli, hanımından başka dost edinmiş vs.

Allah insanı şaşırtmasın. Şaşırttı mı çok zor.Allah insanı şaşırtmasın. Şaşırttı mı çok zor. Şeytan insanın burnuna kancayı bir taktı mı bu ayıcıların ayıyı oynattığından beter oynatır!Şeytan insanın burnuna kancayı bir taktı mı bu ayıcıların ayıyı oynattığından beter oynatır! Kalk bakalım kaynana nasıl bağırıyor, gelin nasıl utanıyor!Kalk bakalım kaynana nasıl bağırıyor, gelin nasıl utanıyor! Koca ayı, dağda onu görse parçalar ama burada burnuna halka geçirilmiş. Koca ayı, dağda onu görse parçalar ama burada burnuna halka geçirilmiş. Sopayı gördüğü için ayıcının dediği her şeyi yapıyor. Neden? Sopayı gördüğü için ayıcının dediği her şeyi yapıyor.

Neden?

Burnuna halka geçtiği için! Şeytan da mânevî bakımdan bir müslümanın Burnuna halka geçtiği için!

Şeytan da mânevî bakımdan bir müslümanın
burnuna halkayı geçirtirse onun gibi oynatırsa yazık olmaz mı?!.. burnuna halkayı geçirtirse onun gibi oynatırsa yazık olmaz mı?!..

Üstüne güldürme öyle düşmen-i bed-sîreti Üstüne güldürme öyle düşmen-i bed-sîreti

Diyarbakırlı Said Paşa; "Öyle kötü bir düşmanı sana güldürme." diyor. Diyarbakırlı Said Paşa; "Öyle kötü bir düşmanı sana güldürme." diyor.

Müstakîm ol, Hazretii Allah utandırmaz seni "Allah'ın yolunda yürü, doğru yolda yürü;Müstakîm ol, Hazretii Allah utandırmaz seni

"Allah'ın yolunda yürü, doğru yolda yürü;
günahlı işler yapıp da şeytanı kendine güldürme, şeytanın maskarası olma!" diyor. günahlı işler yapıp da şeytanı kendine güldürme, şeytanın maskarası olma!" diyor.

Rabbimiz bizi şeytanın maskarası olmayanlardan eylesin. Rabbimiz bizi şeytanın maskarası olmayanlardan eylesin. Rahmân'ın yolunda yürüyenlerden eylesin. Rahmân'ın yolunda yürüyenlerden eylesin.

Kur'ân-ı Kerîm'e çok çalışmalıyız. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmalıyız amaKur'ân-ı Kerîm'e çok çalışmalıyız. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmalıyız ama Kur'ân-ı Kerîm'i uygulamalıyız, yaşamalıyız; yaşamazsak ehli sayılmayız, demek istedim. Kur'ân-ı Kerîm'i uygulamalıyız, yaşamalıyız; yaşamazsak ehli sayılmayız, demek istedim.

Hepimiz için ibret verici ikaz mahiyetinde bir hadîs-i şerîf: Hepimiz için ibret verici ikaz mahiyetinde bir hadîs-i şerîf:

Yukâlu li'l-âkki i'mel mâ şi'te mine't-tâ'ati fe innî lâ ağfiru lekeYukâlu li'l-âkki i'mel mâ şi'te mine't-tâ'ati fe innî lâ ağfiru leke ve yukâlu li'l-bârri i'mel mâ şi'te fe innî ağfiru leke. ve yukâlu li'l-bârri i'mel mâ şi'te fe innî ağfiru leke.

Âkkun, ayn-elif-kaf ile, Arapça'da; "anneye ve babaya âsi olan edepsiz evlat" demek. Âkkun, ayn-elif-kaf ile, Arapça'da; "anneye ve babaya âsi olan edepsiz evlat" demek. Anasını babasını saymıyor, sözünü dinlemiyor, kan kusturuyor, kendisine lanet ettirtiyor.Anasını babasını saymıyor, sözünü dinlemiyor, kan kusturuyor, kendisine lanet ettirtiyor. Böyle evlada âk derler. Böyle evlada âk derler.

Ukûku'l-valideyn; "ana ve baba hukukuna riayet etmeyip âsi olmak" demek.Ukûku'l-valideyn; "ana ve baba hukukuna riayet etmeyip âsi olmak" demek. Ana babasına âsi olan edepsiz evlada denilir ki; Ana babasına âsi olan edepsiz evlada denilir ki;

İ'mel mâ şi'te. "Ne iş yaparsan yap!" Mine't-tâati. "İbadetten, taatten ne yaparsan yap!" İ'mel mâ şi'te. "Ne iş yaparsan yap!" Mine't-tâati. "İbadetten, taatten ne yaparsan yap!" Fe innî lâ ağfiru leke. "Çünkü ben seni affetmiyorum!" Fe innî lâ ağfiru leke. "Çünkü ben seni affetmiyorum!"

Allahu Teâlâ hazretleri meleklerine öyle dedirtir: Allahu Teâlâ hazretleri meleklerine öyle dedirtir: "Ne yaparsan yap boşuna, ben seni affetmiyorum!" "Ama namaz kıldı, hacca gitti…" "Ne yaparsan yap boşuna, ben seni affetmiyorum!"

"Ama namaz kıldı, hacca gitti…"

Anasına âsi, babasına âsi. Onlar orada inileyip duruyor, o orada namaz kılmış. Anasına âsi, babasına âsi. Onlar orada inileyip duruyor, o orada namaz kılmış.

"Namaz kıldım ya! Zekât da verdim, sadaka da verdim ya! "Namaz kıldım ya! Zekât da verdim, sadaka da verdim ya! Daha ne olacak, daha ne istiyorsun?.." Allah; anana babana itaatli olmanı,Daha ne olacak, daha ne istiyorsun?.."

Allah; anana babana itaatli olmanı,
annenin babanın gönlünü almanı istiyor.annenin babanın gönlünü almanı istiyor. Annenin babanın hakkını ödeyemezsin de mümkün mertebe hizmet etmeni istiyor.Annenin babanın hakkını ödeyemezsin de mümkün mertebe hizmet etmeni istiyor. Anan üzgün, baban kırgın: "Dinlemez ki bizim oğlan bizi, edepsiz! Anan üzgün, baban kırgın:

"Dinlemez ki bizim oğlan bizi, edepsiz!
Yetiştirdik, okuttuk ama dinlemez! Allah cezasını versin. Allah müstahakını versin!.." diyor. Yetiştirdik, okuttuk ama dinlemez! Allah cezasını versin. Allah müstahakını versin!.." diyor.

Tarlayı satmış, oğlunu Hukuk Fakültesinde okutmuş. Dikilmiş babasının karşısına: Tarlayı satmış, oğlunu Hukuk Fakültesinde okutmuş. Dikilmiş babasının karşısına:

"Biz fakültede gericilerle mücadele etmek için devrimcilerle aramızda teşkilat kurduk. "Biz fakültede gericilerle mücadele etmek için devrimcilerle aramızda teşkilat kurduk. Sen benim kız kardeşime baş örttürüyorsun, çarşaf giydirtiyorsun.Sen benim kız kardeşime baş örttürüyorsun, çarşaf giydirtiyorsun. Bu ne biçim şeydir?" [demiş]. Adam hacı, dindar, namazlı niyazlı kimse.Bu ne biçim şeydir?" [demiş].

Adam hacı, dindar, namazlı niyazlı kimse.
Oğlunun yetişmesi için tarlada mahsulünü satmış, çocuğu okusun diye tarlanın kökünü satmış. Oğlunun yetişmesi için tarlada mahsulünü satmış, çocuğu okusun diye tarlanın kökünü satmış. Çocuk da okumuş, anasının babasının karşısına çıkıyor;Çocuk da okumuş, anasının babasının karşısına çıkıyor; "Kız kardeşimi aç!" diyor. Ne yapacaksın kız kardeşini açınca, vitrine mi koyacaksın? "Kız kardeşimi aç!" diyor.

Ne yapacaksın kız kardeşini açınca, vitrine mi koyacaksın?
Satırla kesip kesip parça parça mı satacaksın, bütün mü satacaksın? Ne yapmak istiyorsun?!.. Satırla kesip kesip parça parça mı satacaksın, bütün mü satacaksın? Ne yapmak istiyorsun?!..

"Açılsın, ben kardeşimden utanıyorum." diyormuş. "Açılsın, ben kardeşimden utanıyorum." diyormuş.

Sen Avrupalı mısın, Asyalı mısın, müslüman mısın? Nesin? Senin örfün, tören [ne]?!..Sen Avrupalı mısın, Asyalı mısın, müslüman mısın? Nesin? Senin örfün, tören [ne]?!.. Avrupa'da çıplaklar kampı bile var; bikiniyle gezerler, mayoyla, mini etekle, japone kolla gezerler.Avrupa'da çıplaklar kampı bile var; bikiniyle gezerler, mayoyla, mini etekle, japone kolla gezerler. Onlar gezer ama sen müslümansın, senin imanın var! Onlar gezer ama sen müslümansın, senin imanın var!

"İşte söylediğin gibi hocam, benim kardeşim de öyle olsun." Olur mu, biz taklitçi miyiz? "İşte söylediğin gibi hocam, benim kardeşim de öyle olsun."

Olur mu, biz taklitçi miyiz?

Biz bir işi neden yapıyoruz? Allah'ın rızası için yapıyoruz. Allah emretti diye namaz kılıyoruz.Biz bir işi neden yapıyoruz?

Allah'ın rızası için yapıyoruz. Allah emretti diye namaz kılıyoruz.
Allah emretti diye hadis okuyoruz. Allah, Resûlü'ne uymamızı emir buyurduğu için Allah emretti diye hadis okuyoruz. Allah, Resûlü'ne uymamızı emir buyurduğu için Resûlü'nün hadîs-i şerîflerini okuyoruz. Okuduklarımızı Allah'ın rızası burada diye tatbik ediyoruz.Resûlü'nün hadîs-i şerîflerini okuyoruz. Okuduklarımızı Allah'ın rızası burada diye tatbik ediyoruz. Müezzinlik sevap diye şimdi aklımıza yerleştirdik, aman yaz tatilinde bir yere gittiğimiz zaman Müezzinlik sevap diye şimdi aklımıza yerleştirdik, aman yaz tatilinde bir yere gittiğimiz zaman minareye çıkalım da biraz ezanı biz okuyalım diye niyetimizi kurduk. minareye çıkalım da biraz ezanı biz okuyalım diye niyetimizi kurduk.

Neden? Her şeyi Allah rızası için yapıyoruz!Neden?

Her şeyi Allah rızası için yapıyoruz!
Allah'ın rızasına aykırı olan şeyi de para da olsa pul da olsa büyük kâr da olsa istemiyoruz. Allah'ın rızasına aykırı olan şeyi de para da olsa pul da olsa büyük kâr da olsa istemiyoruz.

"Lokantamıza içki koyarsak çok müşteri gelir, çok para kazanırız."Lokantamıza içki koyarsak çok müşteri gelir, çok para kazanırız. Bakkalımıza içkileri sıralarsak içkici geliyor, çok satılıyor hocam. Çok da para veriyorlar.Bakkalımıza içkileri sıralarsak içkici geliyor, çok satılıyor hocam. Çok da para veriyorlar. Hem oraya geldiği zaman meze de alıyor.Hem oraya geldiği zaman meze de alıyor. Adam parayı nereden buluyorsa mezenin de fiyatını sormuyor. Adam parayı nereden buluyorsa mezenin de fiyatını sormuyor. Ondan sonra hepsini alıyor alıyor, parayı atıyor; 'Üstü de sen de kalsın.' diyor, fileyi alıp gidiyor.Ondan sonra hepsini alıyor alıyor, parayı atıyor; 'Üstü de sen de kalsın.' diyor, fileyi alıp gidiyor. Âlem yapacak! Arkadaşlarını toplamış; manzaraya, boğaza karşı içecekler. Âlem yapacak! Arkadaşlarını toplamış; manzaraya, boğaza karşı içecekler. Çok para veriyor. Onun için içki koyalım. Hocam müsaade et.Çok para veriyor. Onun için içki koyalım. Hocam müsaade et. Ben kendim hiç içmem. Hacca gittim, beş vakit namazı camide kılarım…" Ben kendim hiç içmem. Hacca gittim, beş vakit namazı camide kılarım…"

Satamazsın! Satmak da yasak, haram! Menfaatimiz de olsa günahlı işten geri duruyoruz, Satamazsın! Satmak da yasak, haram!

Menfaatimiz de olsa günahlı işten geri duruyoruz,
zararımız da olsa sevaplı işi yapıyoruz.zararımız da olsa sevaplı işi yapıyoruz. Mehmet Akif; Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım diyor. Mehmet Akif;

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım

diyor.

Mehmet Akif ne diye İstanbul'da oturmadı? Mehmet Akif ne diye İstanbul'da oturmadı? Otursaydı, niye Kastamonu'ya gitti, niye İstiklâl Harbi'ne katıldı, cephelerde koşturdu, Otursaydı, niye Kastamonu'ya gitti, niye İstiklâl Harbi'ne katıldı, cephelerde koşturdu, niye canını dişine taktı? Niye dedelerimiz Yunanistan'la, yedi düvelle dünyanın niye canını dişine taktı? Niye dedelerimiz Yunanistan'la, yedi düvelle dünyanın her yerinde çarpıştılar? Niye canlarını verdiler?!.. her yerinde çarpıştılar? Niye canlarını verdiler?!..

İmanları için! Onlar dünya nimetini isteselerdi çoktan çok şeyler elde ederlerdi. İmanları için! Onlar dünya nimetini isteselerdi çoktan çok şeyler elde ederlerdi. Âhiret nimetini istediler. Bizimki şaşırmış, şimdi anne babasına âsi! İstediğini yapsın.Âhiret nimetini istediler.

Bizimki şaşırmış, şimdi anne babasına âsi! İstediğini yapsın.
Kıymeti yok. Anne babasına âsi oldu mu insanın ibadetleri kabul olmuyor! Kıymeti yok. Anne babasına âsi oldu mu insanın ibadetleri kabul olmuyor! Bunu aklınıza yerleştirin. Annenizin babanızın gönlünü alın. Bunu aklınıza yerleştirin. Annenizin babanızın gönlünü alın.

Birisi diyecek ki; "Hocam, benim bir annem babam var, benim namaz kıldığıma razı değil, Birisi diyecek ki;

"Hocam, benim bir annem babam var, benim namaz kıldığıma razı değil,
senin vaazına geldiğime razı değil, tesbih çektiğime razı değil, müslüman olduğuma razı değil, senin vaazına geldiğime razı değil, tesbih çektiğime razı değil, müslüman olduğuma razı değil, kızlarla flört etmediğime razı değil…" kızlarla flört etmediğime razı değil…"

Böyleleri de var. Şimdi ne olacak? O zaman onun sözünü dinlememek vazife oluyor. Böyleleri de var. Şimdi ne olacak?

O zaman onun sözünü dinlememek vazife oluyor.
İş değişti. Bizim bir arkadaşımız vardı, bir yerde hoca: İş değişti.

Bizim bir arkadaşımız vardı, bir yerde hoca:

"Siz Müslümanlığın cefasını mı çektiniz?" derdi. Ben ikindi namazını kılardım, "Siz Müslümanlığın cefasını mı çektiniz?" derdi. Ben ikindi namazını kılardım, kılmak üzere Allahu ekber diye namaza dururdum.kılmak üzere Allahu ekber diye namaza dururdum. Evimizin kapısı tıngırt diye açılınca es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, Evimizin kapısı tıngırt diye açılınca es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, namaz kıldığımı belli etmemek için hemen her şeyi saklardım. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, namaz kıldığımı belli etmemek için hemen her şeyi saklardım. Benim Babam süvariydi, kırbaçla döverdi!" diyor. Benim Babam süvariydi, kırbaçla döverdi!" diyor.

"Sen de mi gerici oldun, namaz kılıyorsun!.." diye kırbaçla dövermiş."Sen de mi gerici oldun, namaz kılıyorsun!.." diye kırbaçla dövermiş. Öyle babalar da var. Herkese imtihan çeşit çeşit geliyor. Allah ıslah etsin, akıl fikir versin! Öyle babalar da var. Herkese imtihan çeşit çeşit geliyor. Allah ıslah etsin, akıl fikir versin!

Lâ tâate li-mahlûkin fî masiyeti'l-hâlık. "Günah yolunda kimseye itaat edilmez!" Lâ tâate li-mahlûkin fî masiyeti'l-hâlık. "Günah yolunda kimseye itaat edilmez!"

Babası oğlunu karşısına oturtuyor: "İç evladım şu kadehten." [diyor]. Babası oğlunu karşısına oturtuyor: "İç evladım şu kadehten." [diyor].

İçemez! İçemez!

Kendisi içkiyi içiyor, oğluna diyor ki; "Gel buraya." Kendisi içkiyi içiyor, oğluna diyor ki; "Gel buraya."

Çocuk geliyor. [Babası]; "İç şundan." [diyor]. Kadın oradan; Çocuk geliyor. [Babası];

"İç şundan." [diyor]. Kadın oradan;

"Yahu içirtme şu şeyi, ne biçim adamsın!.." filan [diyor]. [Babası çocuğa]; "Yahu içirtme şu şeyi, ne biçim adamsın!.." filan [diyor]. [Babası çocuğa];

"Annene küfret, şöyle de böyle de!.." diyor. Çocuk söyleyince gülüyor."Annene küfret, şöyle de böyle de!.." diyor. Çocuk söyleyince gülüyor. Tabii böyle babaları anaları Allah ıslah etsin. Tabii böyle babaları anaları Allah ıslah etsin. Onlar Allah'a âsi olduğu için Allah'a isyan yolunda kula itaat edilmez, günaha dalınmaz! Onlar Allah'a âsi olduğu için Allah'a isyan yolunda kula itaat edilmez, günaha dalınmaz!

Bu, kanunlarda da böyledir. Bu, kanunlarda da böyledir. Mesela amir memura diyor ki; "Şu işi şöyle idare ediver." Mesela amir memura diyor ki;

"Şu işi şöyle idare ediver."

"Yapamam." "Ben senin amirinim." "Yapamam, kanunlara aykırı!" "Yapamam."

"Ben senin amirinim."

"Yapamam, kanunlara aykırı!"

Yapamaz. Yaparsa mesul olur. "Amirim söyledi." demek kurtarmaz.Yapamaz. Yaparsa mesul olur. "Amirim söyledi." demek kurtarmaz. Dinimizde bu kâide tabii daha eskiden beri böyle.Dinimizde bu kâide tabii daha eskiden beri böyle. Babası da olsa hocası da kocası da olsa ne olursa olsun, Allah'a isyan yolunda kula itaat edilmez! Babası da olsa hocası da kocası da olsa ne olursa olsun, Allah'a isyan yolunda kula itaat edilmez! İsyanda itaat olmaz, yanlış işte itaat olmaz! İsyanda itaat olmaz, yanlış işte itaat olmaz!

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir müfreze tertip eylemiş, birisine demiş ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir müfreze tertip eylemiş, birisine demiş ki;

"Sen bu müfrezenin komutanısın." Ötekilere demiş ki; "Sen bu müfrezenin komutanısın." Ötekilere demiş ki;

"Buna itaat edin, başkanınız, komutanınız bu." Müfreze yola çıkmış, vazifeleri yapmışlar."Buna itaat edin, başkanınız, komutanınız bu."

Müfreze yola çıkmış, vazifeleri yapmışlar.
Ama aralarına fit girmiş, ihtilaf girmiş, şeytan girmiş. Ama aralarına fit girmiş, ihtilaf girmiş, şeytan girmiş. Komutanla araları biraz bozulmuş. [Komutan] demiş ki; Komutanla araları biraz bozulmuş. [Komutan] demiş ki;

"Peygamber Efendimiz bana itaat edin demedi mi?" "Tamam, dedi, ediyoruz." "Peygamber Efendimiz bana itaat edin demedi mi?"

"Tamam, dedi, ediyoruz."

"Şuraya gideceğiz." "Tamam." "Buraya gideceğiz…" "Tamam…" "Şuraya gideceğiz."

"Tamam."

"Buraya gideceğiz…"

"Tamam…"

İstemeseler de itaat ediyorlar. İstemeseler de itaat ediyorlar.

Ne ifrat ne tefrit; ne o tarafa haksızlık, ne bu tarafa haksızlık. Ne ifrat ne tefrit; ne o tarafa haksızlık, ne bu tarafa haksızlık.

Rabbimiz; rızasını kazanmayı, huzuruna sevdiği kul olarak yüzü ak, alnı açık varmayı,Rabbimiz; rızasını kazanmayı, huzuruna sevdiği kul olarak yüzü ak, alnı açık varmayı, cennetiyle cemâliyle müşerref olmayı,cennetiyle cemâliyle müşerref olmayı, cennet nimetleriyle mütenaim olmayı cümlemize nasip eylesin. cennet nimetleriyle mütenaim olmayı cümlemize nasip eylesin.

Fâtiha-yı Şerîfe me'a'l-besmele. Fâtiha-yı Şerîfe me'a'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2