Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Allah’ın Taksimine Razı Ol! (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Zilhicce 1411 / 30.06.1991
İskenderpaşa Camii / İstanbul

İçerik

Soru: Tarikat derslerini bir müddet bırakıp yeniden başlayan bir insan ne yapması lazım? Önceki derslerin kazası olur mu? Bu durumda müridle mürşidin bağlantısı kopar mı?

Soru: 22 Haziran Cumartesi arefe gününü oruçlu geçirmeyi tavsiye ettiniz. Çevremizdeki hocalar o gün Arabistan'da kurban bayramı olduğu için oruç tutulmaz dediler, ne diyorsunuz?

Soru: Bende çok uyku hastalığı var, lüzumsuz uyuyorum diyor.

Soru: Hocam karşımızdaki kardeşimizin kusurları büyük bir kalabalığı etkiliyorsa o zaman ne olacak? Bu kişi bir başkan ise yine mi tenkit etmeyeceğiz?

Soru: 4-5 ay evvel evlendim. Bir süre önceye kadar derslerimi yapıyordum sonra aksattım?

Soru: Kadınlar altınlarının zekatını kendi altınlarından vermek istemiyorlar diyor birisi, erkek olarak biz vermek zorunda mıyız?

Soru: Düğünlerde gelinin beyaz gelinlik giymesi doğrumudur?

Soru: Muhterem hocam, size iki bid'at hakkında soru soracağım. Birincisi imamların fes üzerine sarılmış sarıkla beraber olan kavuk giymeleri. Sarık sarma sünnetini ortadan kaldırmıyor mu?

Soru: Sorduğu sorunun ikincisi, teheccüd namazının cemaatle kılınması hakkında İmam-ı Rabbani'de bidat ve mekruh olduğu yazıyor. Ben İskenderpaşa'da cemaatle teheccüd kılındığını gördüm, acaba bilmediğim bir şeyler mi var diye açıklarsınız diye sordum.

Soru: Ana ve babası ehl-i şirk ise mü'min evladın görevleri nelerdir? Akrabaları da ehl-i şirk ise onlara yardım yapılabilir mi?

Soru: Askerlikte namazları seferi mi normal mi kılacağız?

Soru: Askerde namaz kılamayan birinin orada kalması doğru mu, kaçmak gerekir mi?

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Soru: Tarikat derslerini bir müddet bırakıp yeniden başlayan bir insan ne yapması lazım? Önceki derslerin kazası olur mu? Bu durumda | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ın Taksimine Razı Ol! (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Zilhicce 1411 / 30.06.1991
İskenderpaşa Camii / İstanbul

İçerik

Soru: Tarikat derslerini bir müddet bırakıp yeniden başlayan bir insan ne yapması lazım? Önceki derslerin kazası olur mu? Bu durumda müridle mürşidin bağlantısı kopar mı?

Soru: 22 Haziran Cumartesi arefe gününü oruçlu geçirmeyi tavsiye ettiniz. Çevremizdeki hocalar o gün Arabistan'da kurban bayramı olduğu için oruç tutulmaz dediler, ne diyorsunuz?

Soru: Bende çok uyku hastalığı var, lüzumsuz uyuyorum diyor.

Soru: Hocam karşımızdaki kardeşimizin kusurları büyük bir kalabalığı etkiliyorsa o zaman ne olacak? Bu kişi bir başkan ise yine mi tenkit etmeyeceğiz?

Soru: 4-5 ay evvel evlendim. Bir süre önceye kadar derslerimi yapıyordum sonra aksattım?

Soru: Kadınlar altınlarının zekatını kendi altınlarından vermek istemiyorlar diyor birisi, erkek olarak biz vermek zorunda mıyız?

Soru: Düğünlerde gelinin beyaz gelinlik giymesi doğrumudur?

Soru: Muhterem hocam, size iki bid'at hakkında soru soracağım. Birincisi imamların fes üzerine sarılmış sarıkla beraber olan kavuk giymeleri. Sarık sarma sünnetini ortadan kaldırmıyor mu?

Soru: Sorduğu sorunun ikincisi, teheccüd namazının cemaatle kılınması hakkında İmam-ı Rabbani'de bidat ve mekruh olduğu yazıyor. Ben İskenderpaşa'da cemaatle teheccüd kılındığını gördüm, acaba bilmediğim bir şeyler mi var diye açıklarsınız diye sordum.

Soru: Ana ve babası ehl-i şirk ise mü'min evladın görevleri nelerdir? Akrabaları da ehl-i şirk ise onlara yardım yapılabilir mi?

Soru: Askerlikte namazları seferi mi normal mi kılacağız?

Soru: Askerde namaz kılamayan birinin orada kalması doğru mu, kaçmak gerekir mi?

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Soru: Tarikat derslerini bir müddet bırakıp yeniden başlayan bir insan ne yapması lazım? Önceki derslerin kazası olur mu? Bu durumda | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Tarikat derslerini bir müddet bırakıp yeniden başlayan bir insan ne yapması lazım?Soru: Tarikat derslerini bir müddet bırakıp yeniden başlayan bir insan ne yapması lazım? Önceki derslerin kazası olur mu? Bu durumda müridle mürşidin bağlantısı kopar mı? Önceki derslerin kazası olur mu? Bu durumda müridle mürşidin bağlantısı kopar mı?

Cevap: Eski derslerin kazası olmuyor. Tevbe istiğfar edecek.Cevap: Eski derslerin kazası olmuyor. Tevbe istiğfar edecek. Allah affetsin diyecek hocasına da gelip özür dileyecek.Allah affetsin diyecek hocasına da gelip özür dileyecek. Allahu Teâlâ hazretleri kusurlarını affetsin ne diyelim,Allahu Teâlâ hazretleri kusurlarını affetsin ne diyelim, yani yapması gereken vazifeleri sevaplı işleri kaçırmış oldu.yani yapması gereken vazifeleri sevaplı işleri kaçırmış oldu. Allah bir daha o durama düşürmesin demek [lazım.] Allah bir daha o durama düşürmesin demek [lazım.]

Soru: 22 Haziran Cumartesi arefe gününü oruçlu geçirmeyi tavsiye ettiniz.Soru: 22 Haziran Cumartesi arefe gününü oruçlu geçirmeyi tavsiye ettiniz. Çevremizdeki hocalar o gün Arabistan'da kurban bayramı olduğu için oruç tutulmaz dediler, ne diyorsunuz? Çevremizdeki hocalar o gün Arabistan'da kurban bayramı olduğu için oruç tutulmaz dediler, ne diyorsunuz?

Cevap: Arabistan'a karıştırmalarını doğru bulmadım.Cevap: Arabistan'a karıştırmalarını doğru bulmadım. Çünkü Arabistan'da zaten bir gün evvel yaptılar. Çünkü Arabistan'da zaten bir gün evvel yaptılar. Bir gün evvel yaptılar ama hacıların hacılığı kabuldür de doğrusu Türkiye'ninki idi.Bir gün evvel yaptılar ama hacıların hacılığı kabuldür de doğrusu Türkiye'ninki idi. Arabistan'da bayram bile olsa orada bayram değil olduğu için burada arefe günü olduğu içinArabistan'da bayram bile olsa orada bayram değil olduğu için burada arefe günü olduğu için burada bu sevabı kaçırmamaları lazım geliyordu. Çünkü burası Arabistan değil burası Türkiye. burada bu sevabı kaçırmamaları lazım geliyordu. Çünkü burası Arabistan değil burası Türkiye.

Beldelerde farklı zamanlarda Ramazan, bayram,Beldelerde farklı zamanlarda Ramazan, bayram, kurban olabildiğini tarih kitaplarında görüyoruz. kurban olabildiğini tarih kitaplarında görüyoruz. Herkes kendi beldesine tâbi olması lazım geliyordu.Herkes kendi beldesine tâbi olması lazım geliyordu. Arefe gününde buralarda olan insanların oruç tutması çok sevap diye Arefe gününde buralarda olan insanların oruç tutması çok sevap diye ben sevabı kaçırmasınlar diye söyledim, bazı arkadaşlar pişmiş aşa su katıp demek kiben sevabı kaçırmasınlar diye söyledim, bazı arkadaşlar pişmiş aşa su katıp demek ki sevabı engellemişler günaha girmişler.sevabı engellemişler günaha girmişler. Bir sevabı engelleyip insanların sevaba girmesini engellemişler bilmeden işe karışmışlar. Bir sevabı engelleyip insanların sevaba girmesini engellemişler bilmeden işe karışmışlar.

Sözü tam anlayın tam dinleyin, burada tek başınıza bayram yapacak haliniz de yok,Sözü tam anlayın tam dinleyin, burada tek başınıza bayram yapacak haliniz de yok, başkasının bayramı nasıl tespit ettiğini de bilemiyorsunuz,başkasının bayramı nasıl tespit ettiğini de bilemiyorsunuz, bizim buradaki şeye tâbi olursunuz hatırınızda olsun. bizim buradaki şeye tâbi olursunuz hatırınızda olsun.

Soru: Bende çok uyku hastalığı var, lüzumsuz uyuyorum diyor. Soru: Bende çok uyku hastalığı var, lüzumsuz uyuyorum diyor.

Cevap: Allah şifa versin. Uyku bazen hastalıktan olur.Cevap: Allah şifa versin. Uyku bazen hastalıktan olur. Yani vücudunda bir eksiklik, bir hastalık vardır.Yani vücudunda bir eksiklik, bir hastalık vardır. Doktora gitsin, eğer bir hastalık yoksa, çok yemek yiyorsa çok yemeği keserse uyku azalır.Doktora gitsin, eğer bir hastalık yoksa, çok yemek yiyorsa çok yemeği keserse uyku azalır. Yemeği azalttığı zaman uyku kendiliğinden hafifler.Yemeği azalttığı zaman uyku kendiliğinden hafifler. Vücudunda bir eksiklik varsa ilaçlar alır ona göre kendisini takviye eder.Vücudunda bir eksiklik varsa ilaçlar alır ona göre kendisini takviye eder. Mânevî bir kusur varsa Allah affetsin, tevbe ve istiğfar eylesin, inşaallah düzelir. Mânevî bir kusur varsa Allah affetsin, tevbe ve istiğfar eylesin, inşaallah düzelir.

Soru: Hocam karşımızdaki kardeşimizin kusurları büyük bir kalabalığı etkiliyorsa o zaman ne olacak?Soru: Hocam karşımızdaki kardeşimizin kusurları büyük bir kalabalığı etkiliyorsa o zaman ne olacak? Bu kişi bir başkan ise yine mi tenkit etmeyeceğiz? Bu kişi bir başkan ise yine mi tenkit etmeyeceğiz?

Cevap: İslâm'da nasihat denilen bir müessese vardır,Cevap: İslâm'da nasihat denilen bir müessese vardır, yani müslümanın müslüman kardeşine karşı nasihat vazifesi var. Bu nasihat ne demek? yani müslümanın müslüman kardeşine karşı nasihat vazifesi var.

Bu nasihat ne demek?

Samimi olmak, içten olmak demek ve kusuru varsa lisan-ı münasip ile bildirmek, anlatmak demek.Samimi olmak, içten olmak demek ve kusuru varsa lisan-ı münasip ile bildirmek, anlatmak demek. Kusurda ısrar ediyorsa o zaman alenen de söylenebilir. Kusurda ısrar ediyorsa o zaman alenen de söylenebilir. Bak bu şeriata uygun değil, şurada bir kusur vardır diye ilk önce kendisiyle konuşursunuz,Bak bu şeriata uygun değil, şurada bir kusur vardır diye ilk önce kendisiyle konuşursunuz, ondan sonra hatasında, günahında ısrar ediyorsa bak bu hata işliyor diye de söylemek gerekir.ondan sonra hatasında, günahında ısrar ediyorsa bak bu hata işliyor diye de söylemek gerekir. O başkan olursa vebali daha çok oluyor, onun için onu ikaz etmek daha önem kazanıyor. O başkan olursa vebali daha çok oluyor, onun için onu ikaz etmek daha önem kazanıyor.

Soru: 4-5 ay evvel evlendim. Bir süre önceye kadar derslerimi yapıyordum sonra aksattım Soru: 4-5 ay evvel evlendim. Bir süre önceye kadar derslerimi yapıyordum sonra aksattım

Soru: Bazılarına göre güya mürşitlerin talebelerine verdikleri derslerde "Sen bin tane çek,Soru: Bazılarına göre güya mürşitlerin talebelerine verdikleri derslerde "Sen bin tane çek, sen iki bin tane çek." demeleri hatalıymış, buna muktedi değillermiş,sen iki bin tane çek." demeleri hatalıymış, buna muktedi değillermiş, peygamberimiz zamanında böyle değilmiş güya, tesbih sayıları sabitmiş. peygamberimiz zamanında böyle değilmiş güya, tesbih sayıları sabitmiş. Lütfen bu konuda bizi aydınlatır mısınız? Lütfen bu konuda bizi aydınlatır mısınız?

Cevap: Peygamber Efendimiz'in muhtelif hadîs-i şerîfleri var, muhtelif sahabesine tavsiyeleri var.Cevap: Peygamber Efendimiz'in muhtelif hadîs-i şerîfleri var, muhtelif sahabesine tavsiyeleri var. O tavsiyelere göre biz de o hadîs-i şerîflerdeki şeyleri söylüyoruz.O tavsiyelere göre biz de o hadîs-i şerîflerdeki şeyleri söylüyoruz. Bir de insanların kendilerinin kabiliyetleri ve tabiatları vardır. Bir de insanların kendilerinin kabiliyetleri ve tabiatları vardır. Mürşit o kabiliyet ve tabiatına göre müride dersini söyler ve değiştirir, takip eder,Mürşit o kabiliyet ve tabiatına göre müride dersini söyler ve değiştirir, takip eder, yani doktorun ilacın miktarını söylediği gibi. yani doktorun ilacın miktarını söylediği gibi.

Zikrin illa az yapılacak diye bir alt hududu var,Zikrin illa az yapılacak diye bir alt hududu var, daha yukarı çıkılmaz diye bir fikre sahipse bu tenkitçiler yanlıştır.daha yukarı çıkılmaz diye bir fikre sahipse bu tenkitçiler yanlıştır. Çünkü Peygamber Efendimiz çok zikretmeyi tavsiye ediyor, Kur'ân-ı Kerîm de tavsiye ediyor. Çünkü Peygamber Efendimiz çok zikretmeyi tavsiye ediyor, Kur'ân-ı Kerîm de tavsiye ediyor.

Yâ eyyuühellezîne âmenü'z-kürullâhe zikran kesîrâ ve sebbihûhü bükraten ve esîlâ.Yâ eyyuühellezîne âmenü'z-kürullâhe zikran kesîrâ ve sebbihûhü bükraten ve esîlâ. Çok zikretmeyi âyet ve hadisler tavsiye ediyor. Onun için yanlıştır onların sözleri. Çok zikretmeyi âyet ve hadisler tavsiye ediyor. Onun için yanlıştır onların sözleri. Âyetleri hadisleri okusunlar biraz, böyle bilmedikleri şeylere bilmeden karışmasınlar. Âyetleri hadisleri okusunlar biraz, böyle bilmedikleri şeylere bilmeden karışmasınlar.

Soru: Kadınlar altınlarının zekatını kendi altınlarından vermek istemiyorlar diyor birisi,Soru: Kadınlar altınlarının zekatını kendi altınlarından vermek istemiyorlar diyor birisi, erkek olarak biz vermek zorunda mıyız? erkek olarak biz vermek zorunda mıyız?

Cevap: Hayır, zorunda değilsin herkes kendi vazifesini kendisi yapacak. Cevap: Hayır, zorunda değilsin herkes kendi vazifesini kendisi yapacak. Vermezse zekatını vermemiş insan olarak cezayı onlar çekerlerVermezse zekatını vermemiş insan olarak cezayı onlar çekerler ama sen ona acıdığından onun yerine verebilirsin.ama sen ona acıdığından onun yerine verebilirsin. Bir de şöyle oluyor, şimdi zekâtı vermek için bileziği bozmak lazım,Bir de şöyle oluyor, şimdi zekâtı vermek için bileziği bozmak lazım, bileziği bozmaktansa sen ona hayrına onun zekatını onun namına veriverirsin. bileziği bozmaktansa sen ona hayrına onun zekatını onun namına veriverirsin. Bilezik yerinde durur. Yani bu durumlar olabiliyor, verirseniz hayır olur. Bilezik yerinde durur. Yani bu durumlar olabiliyor, verirseniz hayır olur. Senin namına ben veriyorum falan diyerek. Senin namına ben veriyorum falan diyerek.

Soru: Düğünlerde gelinin beyaz gelinlik giymesi doğrumudur? Soru: Düğünlerde gelinin beyaz gelinlik giymesi doğrumudur?

Cevap: Gelinliğin rengi hususunda bir mecburiyet yok.Cevap: Gelinliğin rengi hususunda bir mecburiyet yok. Eski gelinlikleri inceliyoruz biz, Osmanlıların eski kültürel kıyafetleri müzelerde filan görülüyor.Eski gelinlikleri inceliyoruz biz, Osmanlıların eski kültürel kıyafetleri müzelerde filan görülüyor. Mor, kırmızı oluyor, çeşitli şekillerde olabiliyor.Mor, kırmızı oluyor, çeşitli şekillerde olabiliyor. Beyaz gelinlik daha ziyade batıdan gelmiş, yani bizim gelinlerimiz allı pulluydu eskiden,Beyaz gelinlik daha ziyade batıdan gelmiş, yani bizim gelinlerimiz allı pulluydu eskiden, mâlum allı pullu gelin derlerdi. Bu beyaz kıyafet onların kilisede giydikleri bir kıyafetmiş.mâlum allı pullu gelin derlerdi. Bu beyaz kıyafet onların kilisede giydikleri bir kıyafetmiş. Batılılara, gayrimüslimlere benzememek bakımından onu giymemek daha iyi gibi yani.Batılılara, gayrimüslimlere benzememek bakımından onu giymemek daha iyi gibi yani. Bir mecburiyet yok beyaz giyilecek giyilmeyecek diyeBir mecburiyet yok beyaz giyilecek giyilmeyecek diye ama takliden onların kilisede giydiği bir kıyafetse özellikle giymemeye dikkat etmek uygun olur. ama takliden onların kilisede giydiği bir kıyafetse özellikle giymemeye dikkat etmek uygun olur.

Soru: Muhterem hocam, size iki bid'at hakkında soru soracağım.Soru: Muhterem hocam, size iki bid'at hakkında soru soracağım. Birincisi imamların fes üzerine sarılmış sarıkla beraber olan kavuk giymeleri.Birincisi imamların fes üzerine sarılmış sarıkla beraber olan kavuk giymeleri. Sarık sarma sünnetini ortadan kaldırmıyor mu? Sarık sarma sünnetini ortadan kaldırmıyor mu?

Cevap: Hayır, sarık sarma sünnetini yerine getiriyor.Cevap: Hayır, sarık sarma sünnetini yerine getiriyor. Yani Peygamber Efendimiz fes yerine kalensöve derlerdi eskiden kalensöve giyip namaz kıldı,Yani Peygamber Efendimiz fes yerine kalensöve derlerdi eskiden kalensöve giyip namaz kıldı, kalensövenin üzerine sarık sardı. kalensövenin üzerine sarık sardı. Öyle de tatbikatı var, hiç kalensövesi olmayan yani fesi olmadan sadece sarık sarıp öyle de namaz kıldı.Öyle de tatbikatı var, hiç kalensövesi olmayan yani fesi olmadan sadece sarık sarıp öyle de namaz kıldı. Bazı kereler de başı açık kıldığı da olmuş, yani her çeşidi var ama sarık sarmak sünnet. Bazı kereler de başı açık kıldığı da olmuş, yani her çeşidi var ama sarık sarmak sünnet.

Şimdi bu kavukların üzerine de dolana dolana bir sürü şeyler sarıldığı içinŞimdi bu kavukların üzerine de dolana dolana bir sürü şeyler sarıldığı için bir hadîs-i şerîfte geçiyor ki her dolamasına bir sevap var. bir hadîs-i şerîfte geçiyor ki her dolamasına bir sevap var. Onun için bu da sarık sarıldığı için üstüne o sevabı alıyordur diye Rabbimizin lütfundan umarız.Onun için bu da sarık sarıldığı için üstüne o sevabı alıyordur diye Rabbimizin lütfundan umarız. Yani o işi yapmanın bir şekli olmuş oluyor. Bidat değil yani inşaallah. Yani o işi yapmanın bir şekli olmuş oluyor. Bidat değil yani inşaallah.

Soru: Sorduğu sorunun ikincisi, teheccüd namazının cemaatle kılınması hakkındaSoru: Sorduğu sorunun ikincisi, teheccüd namazının cemaatle kılınması hakkında İmam-ı Rabbani'de bidat ve mekruh olduğu yazıyor. İmam-ı Rabbani'de bidat ve mekruh olduğu yazıyor. Ben İskenderpaşa'da cemaatle teheccüd kılındığını gördüm,Ben İskenderpaşa'da cemaatle teheccüd kılındığını gördüm, acaba bilmediğim bir şeyler mi var diye açıklarsınız diye sordum. acaba bilmediğim bir şeyler mi var diye açıklarsınız diye sordum.

Cevap: Nafile namazlar esas itibariyle yalnız kılınır.Cevap: Nafile namazlar esas itibariyle yalnız kılınır. Tek başına kendisi hissede ede, şuurunu, tadını çıkarta çıkarta kılar.Tek başına kendisi hissede ede, şuurunu, tadını çıkarta çıkarta kılar. Ama bunları cemaatle kılmak mekruh görümüştür denilmiş ama tesbih namazı mesela bir nafile,Ama bunları cemaatle kılmak mekruh görümüştür denilmiş ama tesbih namazı mesela bir nafile, sevaplı bir namazdır;cemaat öğrensin diye ve tek başına kalsa kılamayacak diyesevaplı bir namazdır;cemaat öğrensin diye ve tek başına kalsa kılamayacak diye cemaatle kılınmasını bazı kitaplarda şimdi mekruh değildir,cemaatle kılınmasını bazı kitaplarda şimdi mekruh değildir, bu zamanın şartlarına uygundur diye söylemişler. bu zamanın şartlarına uygundur diye söylemişler.

Bizim geçen ramazanda başlatmıştık teheccüdü cemaatle kılmaya.Bizim geçen ramazanda başlatmıştık teheccüdü cemaatle kılmaya. Çünkü hatim sürüyorduk, yani herkes hatmi okuyamadığındanÇünkü hatim sürüyorduk, yani herkes hatmi okuyamadığından hatim sürerken cemaatle teheccüd namazı kılıyorduk.hatim sürerken cemaatle teheccüd namazı kılıyorduk. Bunu Mekke-i Mükerreme'de ve Medine-i Münevvere'de de yapıyorlar.Bunu Mekke-i Mükerreme'de ve Medine-i Münevvere'de de yapıyorlar. Ramazan'ın son on gününde teheccüdü beraberce kılıyorlar.Ramazan'ın son on gününde teheccüdü beraberce kılıyorlar. Allah'ın izniyle yani sevaplı bir şey, inşaallah bir mahsuru yoktur. Allah'ın izniyle yani sevaplı bir şey, inşaallah bir mahsuru yoktur. Mekke'de ve Medine'de halen yapıyorlar biz de öyle şey yaptık. Mekke'de ve Medine'de halen yapıyorlar biz de öyle şey yaptık. Bir iki senedir bazı hafız kardeşlerimizi de buraya çağırarak Bir iki senedir bazı hafız kardeşlerimizi de buraya çağırarak o namazın burada da kılınmasını şey yaptık.o namazın burada da kılınmasını şey yaptık. Kur'ân-ı Kerîm tekrar edilmiş oluyor, hatim sürülmüş oluyor o bakımdan güzel olduğu kanaatindeyim. Kur'ân-ı Kerîm tekrar edilmiş oluyor, hatim sürülmüş oluyor o bakımdan güzel olduğu kanaatindeyim.

Soru: Ana ve babası ehl-i şirk ise mü'min evladın görevleri nelerdir?Soru: Ana ve babası ehl-i şirk ise mü'min evladın görevleri nelerdir? Akrabaları da ehl-i şirk ise onlara yardım yapılabilir mi? Akrabaları da ehl-i şirk ise onlara yardım yapılabilir mi?

Cevap: Ehl-i şirk demek müşrik demek, yani Allah'a inanmıyor da kâfir demek.Cevap: Ehl-i şirk demek müşrik demek, yani Allah'a inanmıyor da kâfir demek. Onlara bir yardım falan yapılmaz. Onlara bir yardım falan yapılmaz. Öyle kimseler annesi babası olursa tabii evlat olarak onlara evlatlık yapacakÖyle kimseler annesi babası olursa tabii evlat olarak onlara evlatlık yapacak ama İslâm'ı telkin edecek ve onların onlardan farklı olduğunu bilecek. ama İslâm'ı telkin edecek ve onların onlardan farklı olduğunu bilecek. Ama şuursuz demek istiyorsa, hani bazı yanlış fikirleri var,Ama şuursuz demek istiyorsa, hani bazı yanlış fikirleri var, yani annesine babasına gitsen sorsan "Sen nesin?" diye.yani annesine babasına gitsen sorsan "Sen nesin?" diye. Belki diyecek ki, "Ben müslümanım elhamdülillah." Belki diyecek ki, "Ben müslümanım elhamdülillah." Ama evlat beğenmiyor onları, biraz kusurlu buluyor.Ama evlat beğenmiyor onları, biraz kusurlu buluyor. O durumdaysa tabii onların kusurlarını yavaş yavaş düzeltmek için bir politika uygulayacak,O durumdaysa tabii onların kusurlarını yavaş yavaş düzeltmek için bir politika uygulayacak, anlatacak, kitaplar verecek, bantlar götürecek filan, yavaş yavaş onları doğru yola çekmeye çalışacak. anlatacak, kitaplar verecek, bantlar götürecek filan, yavaş yavaş onları doğru yola çekmeye çalışacak.

Soru: Askerlikte namazları seferi mi normal mi kılacağız? Soru: Askerlikte namazları seferi mi normal mi kılacağız?

Cevap: Bir yerde oturduğu garantiliyken dört rekât kılar,Cevap: Bir yerde oturduğu garantiliyken dört rekât kılar, yola çıktığı zaman tabii ne kadar kalacağı nereden ne tarafa gidileceği bilinmediği zaman yola çıktığı zaman tabii ne kadar kalacağı nereden ne tarafa gidileceği bilinmediği zaman o zaman seferî sayılır. Fakat kışlada oturuyorlar, üç ay belli ki orada duracaklaro zaman seferî sayılır. Fakat kışlada oturuyorlar, üç ay belli ki orada duracaklar talim görecekler, o zaman dört rekât kılar. talim görecekler, o zaman dört rekât kılar.

Soru: Askerde namaz kılamayan birinin orada kalması doğru mu, kaçmak gerekir mi? Soru: Askerde namaz kılamayan birinin orada kalması doğru mu, kaçmak gerekir mi?

Cevap: Kaçmak gerekmez onu net olarak söyleyeyim.Cevap: Kaçmak gerekmez onu net olarak söyleyeyim. Hükümetten korktuğum için filan değil de, askerlik bir vazifedir, Hükümetten korktuğum için filan değil de, askerlik bir vazifedir, şereflidir ve sevaplıdır, kaçmak gerekmez. Namazı kılacak orada.şereflidir ve sevaplıdır, kaçmak gerekmez. Namazı kılacak orada. Biz askerliği yaptık biliyoruz, sizlerin içinde de askerlik yapmış olanlar vardır, bilirler.Biz askerliği yaptık biliyoruz, sizlerin içinde de askerlik yapmış olanlar vardır, bilirler. Askerde namaz kılınabiliyor, hiç aksatılmadan namaz kılınabiliyor. Kılmaya çalışacak.Askerde namaz kılınabiliyor, hiç aksatılmadan namaz kılınabiliyor. Kılmaya çalışacak. Kaçarsa nizamı bozacak, cezaya uğrayacak, sonra herkes kaçarsa bu memleketi kim savunacak? Kaçarsa nizamı bozacak, cezaya uğrayacak, sonra herkes kaçarsa bu memleketi kim savunacak? Yanlış bir şey. Kaçmayacak ve vazifeyi yapacak. Yanlış bir şey. Kaçmayacak ve vazifeyi yapacak.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2