Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Allah’tan Afiyet İsteyin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Zilka'de 1414 / 24.04.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İmanın En Şereflisi, Peygamber Efendimiz’in Tesiri, Düşmanlara Karşı Güç Kuvvet Hazırlayın! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’tan Afiyet İsteyin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Zilka'de 1414 / 24.04.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İmanın En Şereflisi, Peygamber Efendimiz’in Tesiri, Düşmanlara Karşı Güç Kuvvet Hazırlayın! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Vessalâtu vesselâmu alâ seyyidi'l-evvelîve ve'l-âhirîn Vessalâtu vesselâmu alâ seyyidi'l-evvelîve ve'l-âhirîn Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'âhu bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'âhu bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'dü Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'dü

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ahVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Eşrefü'l-îmâni en ye'meneke'n-nâsu ve eşrafü'l-islâmi en yesleme'n-nâsu min lisânike ve yedikeEşrefü'l-îmâni en ye'meneke'n-nâsu ve eşrafü'l-islâmi en yesleme'n-nâsu min lisânike ve yedike ve eşrafü'l-hicreti en tehcüra's-seyyiâti ve eşrefü'l-cihâdi en tuktele ve yü'kara ferasüke. ve eşrafü'l-hicreti en tehcüra's-seyyiâti ve eşrefü'l-cihâdi en tuktele ve yü'kara ferasüke.

Ve zâde eşrefü'z zühdi en tesküne kalbüke mâ ruzikte Ve zâde eşrefü'z zühdi en tesküne kalbüke mâ ruzikte vene eşrafe mâ elü minellâhi azze ve celle'l-âfiyete fi'd-dünyâ ve'l-âhirati.vene eşrafe mâ elü minellâhi azze ve celle'l-âfiyete fi'd-dünyâ ve'l-âhirati. 'An ibni Umer radıyallahu anh. Sadaka Rasûlullah fîma kâl ev kemâ kâl. 'An ibni Umer radıyallahu anh.

Sadaka Rasûlullah fîma kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimin, değerli kardeşlerim, kıymetli müslümanlar! Aziz ve muhterem cemaat-i müslimin, değerli kardeşlerim, kıymetli müslümanlar!

Allahu Teâlâ hazretlerin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, lütfuAllahu Teâlâ hazretlerin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, lütfu dünyada-âhirette üzerinize olsun. Allah celle celâlüh sizleri iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.dünyada-âhirette üzerinize olsun. Allah celle celâlüh sizleri iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. Cennetiyle cemaliyle taltif ve müşerref eylesin. Cennetiyle cemaliyle taltif ve müşerref eylesin.

Peygamber-i Zîşanımız sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden Peygamber-i Zîşanımız sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup anlatmak ve böylece dinimizi teallüm etmek ve tefeyyüz eylemek üzerebir demet okuyup anlatmak ve böylece dinimizi teallüm etmek ve tefeyyüz eylemek üzere burada mutadımız veçhile, tekkemizin ananesi, âdeti üzere Râmûzü'l-ehâdîs kitabını okuyoruz. burada mutadımız veçhile, tekkemizin ananesi, âdeti üzere Râmûzü'l-ehâdîs kitabını okuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkine hediye olsun diye ve onun âline, ezvâcına, ashâbına, etbâına, ahbâbına, ihvânınarûh-u pâkine hediye olsun diye ve onun âline, ezvâcına, ashâbına, etbâına, ahbâbına, ihvânına hediye olsun diye, hâsseten Peygamber Efendimiz'in mânevî vârisleri hediye olsun diye, hâsseten Peygamber Efendimiz'in mânevî vârisleri sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına hediye olsun, sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına hediye olsun, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyyü'l-Murtazâ'dan Hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî hazretlerine kadar Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyyü'l-Murtazâ'dan Hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî hazretlerine kadar turuk-u aliyyelerimiz silsilelerinden güzerân eylemiş olan cümle sâdât-ı meşâyihimizin, turuk-u aliyyelerimiz silsilelerinden güzerân eylemiş olan cümle sâdât-ı meşâyihimizin, pirlerimizin, şeyhlerimizin, evliyâullah büyüklerimizin ruhlarına hediye olsun diye, pirlerimizin, şeyhlerimizin, evliyâullah büyüklerimizin ruhlarına hediye olsun diye, ve uzaktan yakından bu dersi dinlemeye gelmiş olan siz kıymetli, ve uzaktan yakından bu dersi dinlemeye gelmiş olan siz kıymetli, sevgili, değerli kardeşlerimin âhirete intikal etmiş olan bütün sevdiklerinin, yakınlarının,sevgili, değerli kardeşlerimin âhirete intikal etmiş olan bütün sevdiklerinin, yakınlarının, geçmişlerinin, dostlarının, gönüllerinden dilek ve temenni ettiklerinin ruhlarına hediye olsun diye,geçmişlerinin, dostlarının, gönüllerinden dilek ve temenni ettiklerinin ruhlarına hediye olsun diye, ve sizler ve bizler, yaşayan müslümanlar Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım,ve sizler ve bizler, yaşayan müslümanlar Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, huzuruna işin sonunda sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım,huzuruna işin sonunda sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım, cennetiyle cemaliyle müşerref olalım diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.cennetiyle cemaliyle müşerref olalım diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım. Buyurun. Buyurun.

Okuyacağımız hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs kitabımızın Okuyacağımız hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs kitabımızın

72. sayfasının birinci hadîs-i şerîfi ve okuyabildiğimiz kadar devamı olacak.72. sayfasının birinci hadîs-i şerîfi ve okuyabildiğimiz kadar devamı olacak. Ders tarifi isteyenler var, dersten sonra, hadisleri anlattıktan sonra ders tarifi yapacağım. Ders tarifi isteyenler var, dersten sonra, hadisleri anlattıktan sonra ders tarifi yapacağım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu metnini az önce okuduğumPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu metnini az önce okuduğum İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş olan hadîs-i şerîfte buyuruyor ki... İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş olan hadîs-i şerîfte buyuruyor ki... Ezberlenecek, hatırda kalması gereken, başkalarına da anlatmanız uygun olacak olan bir hadîs-i şerîf.Ezberlenecek, hatırda kalması gereken, başkalarına da anlatmanız uygun olacak olan bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Eşrefü'l-îmâni en ye'meneke'n-nâsü.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Eşrefü'l-îmâni en ye'meneke'n-nâsü.
"İmanın en şereflisi…" Yani herkesin bir imanı var, bunların fazileti, şerefi ve derecesi farklı. "İmanın en şereflisi…" Yani herkesin bir imanı var, bunların fazileti, şerefi ve derecesi farklı. "En şerefli olan, en üstün olan iman." En ye'meneke'n-nâsü. "İnsanların senden emin olmasıdır.""En şerefli olan, en üstün olan iman." En ye'meneke'n-nâsü. "İnsanların senden emin olmasıdır." Sana güvenmesidir, sana itimat edebilmesidir. İmanın en kuvvetlisi budur. Sana güvenmesidir, sana itimat edebilmesidir. İmanın en kuvvetlisi budur. Güvenmek, emniyet hissi duymak kelimesi de iman kelimesiyleGüvenmek, emniyet hissi duymak kelimesi de iman kelimesiyle emine kökünden olarak birbiriyle ilgili ilgili. emine kökünden olarak birbiriyle ilgili ilgili.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in başka hadîs-i şerîflerde mesela başka türlü anlatımları var. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in başka hadîs-i şerîflerde mesela başka türlü anlatımları var.

Efdalü'l-îmâni en ta'leme ennellâhe me'ake haysü mâ künte. Efdalü'l-îmâni en ta'leme ennellâhe me'ake haysü mâ künte. "İmanın en faziletlisi, sen her nerede olursan ol Allah'ın senin yanında olduğunu, "İmanın en faziletlisi, sen her nerede olursan ol Allah'ın senin yanında olduğunu, seni gördüğünü bilmen ve ona öyle inanmandır."seni gördüğünü bilmen ve ona öyle inanmandır." Bir başka hadîs-i şerîfinde en üstün iman budur diyor. Bir başka hadîs-i şerîfinde en üstün iman budur diyor.

Burada ise diyor ki; "İnsanların sana güven duymasıdır." Senden emin olmasıdır, senden korkmamasıdır, Burada ise diyor ki; "İnsanların sana güven duymasıdır." Senden emin olmasıdır, senden korkmamasıdır, senden kuşku duymamasıdır, senden acaba bir iş çıkar mı diye çekinmemesidir. senden kuşku duymamasıdır, senden acaba bir iş çıkar mı diye çekinmemesidir.

Burada imanın sonucu, tezahürü anlatılmış oluyor.Burada imanın sonucu, tezahürü anlatılmış oluyor. Yani sen öyle bir mü'min olacaksın ki, bu imanının gereği olarak öyle bir insan hâline geleceksin kiYani sen öyle bir mü'min olacaksın ki, bu imanının gereği olarak öyle bir insan hâline geleceksin ki kurtlar, kuşlar, insanlar, canlılar senden korkmayacak, sevecek seni,kurtlar, kuşlar, insanlar, canlılar senden korkmayacak, sevecek seni, sana itimat edecek, güvenecek sana. sana itimat edecek, güvenecek sana. Senin yüzüne bakınca, "Bundan bana bir zarar gelmez." diyecek. Senin yüzüne bakınca, "Bundan bana bir zarar gelmez." diyecek.

Mesela Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Mesela Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Medine'ye geldiği zaman, birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ilk defa yüzünü görmüş, demiş ki; Medine'ye geldiği zaman, birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ilk defa yüzünü görmüş, demiş ki;

"Dur bakalım peygamber denilen bir şahıs bizim şehrimize gelmiş, gideyim şu şahsı göreyim." "Dur bakalım peygamber denilen bir şahıs bizim şehrimize gelmiş, gideyim şu şahsı göreyim."

Diyen kim? Alim bir kimse. Yani ehli kitaptan, Tevrat'ı filan okumuş, bilgili bir kimse.Diyen kim?

Alim bir kimse. Yani ehli kitaptan, Tevrat'ı filan okumuş, bilgili bir kimse.
Sıradan bir insan değil. Ve Peygamber Efendimiz'in toplantı yaptığı eve gitmiş.Sıradan bir insan değil. Ve Peygamber Efendimiz'in toplantı yaptığı eve gitmiş. Kapıdan şöyle içeri girmiş, Peygamber Efendimiz'e bakmış muhterem kardeşlerim, diyor ki; Kapıdan şöyle içeri girmiş, Peygamber Efendimiz'e bakmış muhterem kardeşlerim, diyor ki;

Fe-izâ vechühû leyse bi-vechi kezzâb. "Bir de baktım ki yüzü hiç öyle yalancı insan yüzü değil." Fe-izâ vechühû leyse bi-vechi kezzâb. "Bir de baktım ki yüzü hiç öyle yalancı insan yüzü değil."

Yani Efendimiz'in cemaline bakmış, tamam, bu insan yalancı bir insan değil, doğru söyleyen bir insan, Yani Efendimiz'in cemaline bakmış, tamam, bu insan yalancı bir insan değil, doğru söyleyen bir insan, bu insan hak peygamber diye Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin yüzünden, bu insan hak peygamber diye Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin yüzünden, nûrundan, görünüşünden onun gönlüne bir itimat hissi gelmiş, güvenmiş Peygamber Efendimiz'e. nûrundan, görünüşünden onun gönlüne bir itimat hissi gelmiş, güvenmiş Peygamber Efendimiz'e.

Müslümanın amacı nedir? Sizlerin, bizlerin amacımız nedir? Resûlullah'a benzemektir.Müslümanın amacı nedir? Sizlerin, bizlerin amacımız nedir?

Resûlullah'a benzemektir.
Resûlullah gibi olacağız. Ahlâk-ı Muhammediye ile ahlâklanacağız. Resûlullah gibi olacağız. Ahlâk-ı Muhammediye ile ahlâklanacağız. Efendimiz'i okuyacağız, hayatını okuyacağınız, ahlâkını okuyacağız, onun gibi olacağız. Efendimiz'i okuyacağız, hayatını okuyacağınız, ahlâkını okuyacağız, onun gibi olacağız.

Emin olun, samimi kanaatimi söylüyorum; Hocamızı insan olarak tanıdım.Emin olun, samimi kanaatimi söylüyorum; Hocamızı insan olarak tanıdım. Ben damadıyım, evladıyım, dervişiyim, halifesiyim, tanıdım.Ben damadıyım, evladıyım, dervişiyim, halifesiyim, tanıdım. Hadis kitaplarında hadîs-i şerîfleri okudukça Resûlullah Efendimiz'e Hocamız'ınHadis kitaplarında hadîs-i şerîfleri okudukça Resûlullah Efendimiz'e Hocamız'ın her halinde ne kadar benzediğini okudukça anladım.her halinde ne kadar benzediğini okudukça anladım. Her halinde Resûlullah Efendimiz'e ne kadar benzemiş diye ayrıca sevgi ve takdir duydum. Her halinde Resûlullah Efendimiz'e ne kadar benzemiş diye ayrıca sevgi ve takdir duydum. Yani önce tanıdım, sonra hadisleri okudum, sonra hadisleri okudukça,Yani önce tanıdım, sonra hadisleri okudum, sonra hadisleri okudukça, hani ilâhiyat fakültesine asistan olarak gittim, doçent oldum, profesör oldum elhamdülillah da,hani ilâhiyat fakültesine asistan olarak gittim, doçent oldum, profesör oldum elhamdülillah da, okudukça Resûlullah'a ne kadar benzediğini anladım. okudukça Resûlullah'a ne kadar benzediğini anladım.

Hatta Hocamız çok halim selim bir insandı da, çok yumuşaktı evde, lokum gibiydi, Hatta Hocamız çok halim selim bir insandı da, çok yumuşaktı evde, lokum gibiydi, çok tatlı bir insandı. Hiç kızdığı, böyle kötü söz söylediği yok gibiydi. Biraz da latifeciydi. çok tatlı bir insandı. Hiç kızdığı, böyle kötü söz söylediği yok gibiydi. Biraz da latifeciydi. Şaka yapardı. Valide hanım rahmetliye şaka yapardı filan.Şaka yapardı. Valide hanım rahmetliye şaka yapardı filan. Böyle evde bir tatlı, yumuşak, sevimli bir hava olurdu.Böyle evde bir tatlı, yumuşak, sevimli bir hava olurdu. Kitaplarda okudum, "Resûlullah Efendimiz de evde biraz şakacıydı." diyor. Kitaplarda okudum, "Resûlullah Efendimiz de evde biraz şakacıydı." diyor. Aynen öyle yapmış. Şimdi bu kadar yumuşak insan Hocamız, minbere çıktı mı,Aynen öyle yapmış.

Şimdi bu kadar yumuşak insan Hocamız, minbere çıktı mı,
vallahi başımızı kaldırıp gözüne bakmaya korkardık.vallahi başımızı kaldırıp gözüne bakmaya korkardık. Korkardık, çünkü orada celallenirdi, bangır bangır bağırırdı; kubbe, duvarlar sallanır gibi olurdu. Korkardık, çünkü orada celallenirdi, bangır bangır bağırırdı; kubbe, duvarlar sallanır gibi olurdu.

Bir keresinde bir bayram gününde hatırlıyorum; Tabii Hocamızı tanımıyor anlaşılan, Bir keresinde bir bayram gününde hatırlıyorum; Tabii Hocamızı tanımıyor anlaşılan, bayram günü gelmiş, yani bayram günü cemaati,bayram günü gelmiş, yani bayram günü cemaati, başka zaman camiyi hocayı filan bilen bir insan değil. başka zaman camiyi hocayı filan bilen bir insan değil. Daha bayram namazının vakti olmamış hocamız vaaz veriyor.Daha bayram namazının vakti olmamış hocamız vaaz veriyor. Sabah namazını kılmışız, mihrapta konuşma yapıyor Hocamız.Sabah namazını kılmışız, mihrapta konuşma yapıyor Hocamız. Kapıda; "Hoca hoca! Konuşmayı kes de namazı kıldır!" dedi. Yani ukalâlık etti.Kapıda;

"Hoca hoca! Konuşmayı kes de namazı kıldır!" dedi. Yani ukalâlık etti.
Bu caminin imamı var, bu işin vakti var, müftülüğün talimatı var,Bu caminin imamı var, bu işin vakti var, müftülüğün talimatı var, bayram namazının ne zaman kılınacağı belli. bayram namazının ne zaman kılınacağı belli. Cemaati üzmemek, fazla bekletmemek de bizim prensibimiz. O kadarı biz de biliyoruz. Cemaati üzmemek, fazla bekletmemek de bizim prensibimiz. O kadarı biz de biliyoruz.

"Hoca hoca, lafı çok uzatma da namazı kıldır!" deyince "Hoca hoca, lafı çok uzatma da namazı kıldır!" deyince Hocamız konuşmayı kesti, yürüdü minbere çıktı.Hocamız konuşmayı kesti, yürüdü minbere çıktı. Halbuki bayram namazı kılınacak, minbere öyle çıkılacak.Halbuki bayram namazı kılınacak, minbere öyle çıkılacak. Vallahi namazdan önce minbere çıktı, yürüdü. Vallahi namazdan önce minbere çıktı, yürüdü. Öyle bir hutbe irat etti, öyle bir bangır bangır konuştu ki sanıyorum o adam kaçmıştır.Öyle bir hutbe irat etti, öyle bir bangır bangır konuştu ki sanıyorum o adam kaçmıştır. Herhalde kaçmıştır, yani barınamamıştır, duramamıştır oralarda, kaçmıştır. Çok şiddetli konuştu. Herhalde kaçmıştır, yani barınamamıştır, duramamıştır oralarda, kaçmıştır. Çok şiddetli konuştu.

Düşündüm; bu kadar yumuşak insan niye bu kadar sert bir reaksiyon gösterdi? Düşündüm; bu kadar yumuşak insan niye bu kadar sert bir reaksiyon gösterdi?

Şu bakımdan diye karar verdim. Hocamızı şahıs tanımıyor.Şu bakımdan diye karar verdim. Hocamızı şahıs tanımıyor. Yani Hocamız şeyh midir, evliyâullahtan bir kimse midir, tanımıyor.Yani Hocamız şeyh midir, evliyâullahtan bir kimse midir, tanımıyor. Amma cemaat olarak, halktan bir fert olarak hocalara karşı saygısız. Amma cemaat olarak, halktan bir fert olarak hocalara karşı saygısız.

[Halkın gözünde] hocalar nedir? [Halkın gözünde] hocalar nedir?

Maaşını verirsin, öne geçer, sarığı cübbeyi giyer,Maaşını verirsin, öne geçer, sarığı cübbeyi giyer, sanki memuru gibi, "Hoca hoca, çok konuşma, kıldır namazını o kadar!" [der.] sanki memuru gibi, "Hoca hoca, çok konuşma, kıldır namazını o kadar!" [der.]

Halbuki hoca "önder, lider" demek. Senin hizmetçin değil ki Allah'ın yolunda!Halbuki hoca "önder, lider" demek. Senin hizmetçin değil ki Allah'ın yolunda! Hakkı söyleyecek, icabında seninle kavga eder, icabında sana zıt çıkar, ters çıkar. Hakkı söyleyecek, icabında seninle kavga eder, icabında sana zıt çıkar, ters çıkar.

Tabii bir talihsizlik… Hocalar keşke hep zenginlerden hoca olsa da hiç maaş almasa,Tabii bir talihsizlik… Hocalar keşke hep zenginlerden hoca olsa da hiç maaş almasa, maaşlarını daha cemaate verse... Ama dinî tahsil yapıyor, bir mesleğe giriyor,maaşlarını daha cemaate verse... Ama dinî tahsil yapıyor, bir mesleğe giriyor, o mesleği yapacak, başka bir kazancı ve geliri olmadığı içino mesleği yapacak, başka bir kazancı ve geliri olmadığı için Osmanlı zamanından beri din görevlileri yapan kimselerin başka bir şeyle uğraşmayıp daOsmanlı zamanından beri din görevlileri yapan kimselerin başka bir şeyle uğraşmayıp da evleri de aç açık kalmasın, çoluk çocuğu da sıkıntı çekmesin diye beytü'l-mâl-i müslimînden,evleri de aç açık kalmasın, çoluk çocuğu da sıkıntı çekmesin diye beytü'l-mâl-i müslimînden, hazîne-i hümâyundan para verilmesi uygun görülmüş, buna fetva verilmiş. hazîne-i hümâyundan para verilmesi uygun görülmüş, buna fetva verilmiş.

Hocaya karşı bir saygısızlık olduğu için [hocamız böyle davrandı.] Hocaya karşı bir saygısızlık olduğu için [hocamız böyle davrandı.]

Öğretmene saygısızlık olur mu? Öğretmene saygısızlık olur mu?

Hatırlıyorum ben;Hatırlıyorum ben; Evren Paşa o kadar yaşına rağmen, reisicumhur olmasına rağmen "hocam" diye gitmişti birisinin elini öpmüştü. Evren Paşa o kadar yaşına rağmen, reisicumhur olmasına rağmen "hocam" diye gitmişti birisinin elini öpmüştü. Hatırlıyorum... Bizim töremizde hocaya karşı saygı sonsuzdur. Hatırlıyorum... Bizim töremizde hocaya karşı saygı sonsuzdur. Reisicumhur olsa bile "hoca" diye karşısında elini öpüyor, saygılı duruyor. Reisicumhur olsa bile "hoca" diye karşısında elini öpüyor, saygılı duruyor.

Cami hocası mektep hocasından daha önemli. Mektep hocası dünyevî bilgi öğretiyor,Cami hocası mektep hocasından daha önemli. Mektep hocası dünyevî bilgi öğretiyor, caminin hocası, hele şeyh ise, mürşid-i kâmil ise âhiret yolunu, cennet yolunu öğretiyor, caminin hocası, hele şeyh ise, mürşid-i kâmil ise âhiret yolunu, cennet yolunu öğretiyor, cennete gitmesinin bilgilerini veriyor, marifetullahı öğretiyor. cennete gitmesinin bilgilerini veriyor, marifetullahı öğretiyor. Adamın hiçbir şeyden haberi yok! Sen kimsin ya? Hangi meslekten olursan ol.Adamın hiçbir şeyden haberi yok!

Sen kimsin ya?

Hangi meslekten olursan ol.
Bir kere müdahale etme hakkı yok ama böyle kaba bir şekilde konuşmaya da hakkın yok Bir kere müdahale etme hakkı yok ama böyle kaba bir şekilde konuşmaya da hakkın yok ama esas itibariyle bir kere hocayı hakir görüyor. ama esas itibariyle bir kere hocayı hakir görüyor.

Senelerce önce bana birisi geldi, "Ee hafız, nasılsın bakalım?" [dedi] Senelerce önce bana birisi geldi, "Ee hafız, nasılsın bakalım?" [dedi]

Toplumda her insana hitabın bir şekli vardır.Toplumda her insana hitabın bir şekli vardır. 'Bey' denilecek insana 'efendi' denmez, 'efendi' denilecek insana 'bey' denmez. 'Bey' denilecek insana 'efendi' denmez, 'efendi' denilecek insana 'bey' denmez. 'Beyefendi' denilecek insana 'bey' denmez. Mesela [sunucu] konuşurken, 'Sayın bakanım' der,'Beyefendi' denilecek insana 'bey' denmez. Mesela [sunucu] konuşurken, 'Sayın bakanım' der, 'sayın müdürüm' der filan, böyle bir usül ve töre vardır. Haydi bakalım git de sen İstanbul valisine,'sayın müdürüm' der filan, böyle bir usül ve töre vardır.

Haydi bakalım git de sen İstanbul valisine,
"Ee nasılsın bakalım Hayri Efendi?" de. Adam bir kere öyle söyleyişinden tavır alır sana. "Ee nasılsın bakalım Hayri Efendi?" de. Adam bir kere öyle söyleyişinden tavır alır sana.

Neden? Valiliğe hitabın bir şekli şemâili vardır. "Ee hafız, nasılsın bakalım?" dedi. Neden?

Valiliğe hitabın bir şekli şemâili vardır.

"Ee hafız, nasılsın bakalım?" dedi.

"Teşekkür ederim." dedim ben, gayet sakin. "Teşekkür ederim." dedim ben, gayet sakin.

"Nerde vazife görüyorsun, hangi camide vazife görüyorsun?" "Nerde vazife görüyorsun, hangi camide vazife görüyorsun?" Dedim; "Bir resmi görevim yok ama arada pazar günleri İskenderpaşa Camii'nde böyle vaaz veriyorum." Dedim;

"Bir resmi görevim yok ama arada pazar günleri İskenderpaşa Camii'nde böyle vaaz veriyorum."

"E nerede okudun, hangi kursta okudun?" filan dedi."E nerede okudun, hangi kursta okudun?" filan dedi. Dedim; "Bendeniz edebiyat fakültesinden mezun oldum da ilâhiyat fakültesinde deDedim;

"Bendeniz edebiyat fakültesinden mezun oldum da ilâhiyat fakültesinde de
27 sene hizmet yaptım, emekli profesörüm." Hahov! Adam şaşırdı, "Özür dilerim hocam." dedi. 27 sene hizmet yaptım, emekli profesörüm."

Hahov! Adam şaşırdı, "Özür dilerim hocam." dedi.

Sen ne özür dileyeceksin, yani bir şey değil. Ama sakallıyız ya, saymıyor.Sen ne özür dileyeceksin, yani bir şey değil. Ama sakallıyız ya, saymıyor. Sakallı insanlar, sarıklı insanlar, cübbeli insanlar sayılmaz. Öyle şey mi olur? Sakallı insanlar, sarıklı insanlar, cübbeli insanlar sayılmaz.

Öyle şey mi olur?

Ne oluyorsun yani? Hani insanla bir konuş, ondan sonra [kim olduğunu öğren] tepeden [inme konuşma...] Ne oluyorsun yani? Hani insanla bir konuş, ondan sonra [kim olduğunu öğren] tepeden [inme konuşma...]

Hâsılı hocamız o zaman tahminime göre onun için celallendi.Hâsılı hocamız o zaman tahminime göre onun için celallendi. Yani hocalık müessesesini savunmak için. Yoksa biliyorum sabreder, çok şeylere sabreder.Yani hocalık müessesesini savunmak için. Yoksa biliyorum sabreder, çok şeylere sabreder. Ohoo! İhvanın cahillerinin cahil muamelelerine, yersiz [davranış ve sözlerine]Ohoo! İhvanın cahillerinin cahil muamelelerine, yersiz [davranış ve sözlerine] çoook sabrettiğini biliyorum da orada çok celallendi. çoook sabrettiğini biliyorum da orada çok celallendi.

Sonradan hadis kitaplarında okudum, o zamana kadar okumamıştım.Sonradan hadis kitaplarında okudum, o zamana kadar okumamıştım. İnsan okudukça her gün yeni bir şey öğreniyor. İnsan okudukça her gün yeni bir şey öğreniyor. Hadis kitaplarında, işte şu bizim okuduğumuz kitapta da diyor ki; Hadis kitaplarında, işte şu bizim okuduğumuz kitapta da diyor ki;

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz minbere çıktığı zaman "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz minbere çıktığı zaman at üstündeki bir başkomutan kadar celalli olurdu." Haah, bak anladım.at üstündeki bir başkomutan kadar celalli olurdu."

Haah, bak anladım.
Hocamızın mihraptaki celalini anladım. Aşağıdaki cemaline mukabil mihraptaki celalini anladım. Hocamızın mihraptaki celalini anladım. Aşağıdaki cemaline mukabil mihraptaki celalini anladım. Hadîs-i şerîfe uyduruyor. Bu misalleri şu bakımdan veriyorum.Hadîs-i şerîfe uyduruyor.

Bu misalleri şu bakımdan veriyorum.
Bizim ahlâkımız ahlâk-ı Muhammedî olacak. Ahlâk-ı Muhammediye'ye heves edeceğiz,Bizim ahlâkımız ahlâk-ı Muhammedî olacak. Ahlâk-ı Muhammediye'ye heves edeceğiz, onu edinmeye çalışacağız. onu edinmeye çalışacağız.

Ahlâk, cömertlik, dürüstlük vesaire bakımından Peygamberimiz gibi olmaya gayret edeceğiz değil mi? Ahlâk, cömertlik, dürüstlük vesaire bakımından Peygamberimiz gibi olmaya gayret edeceğiz değil mi?

Peygamber Efendimiz'i görünce adam ne diyor? Peygamber Efendimiz'i görünce adam ne diyor?

Kendisi henüz daha müslüman değil ama alim, gün görmüş insan. Şöyle bir bakıyor; Kendisi henüz daha müslüman değil ama alim, gün görmüş insan. Şöyle bir bakıyor;

Fe-izâ. "Bir de ne göreyim, baktım ki..." Vechühû leyse bi-vechi kezzâb. Fe-izâ. "Bir de ne göreyim, baktım ki..." Vechühû leyse bi-vechi kezzâb. "Yüzü hiç öyle yalan söyleyecek bir insan yüzü değil!" Pırıl pırıl, Muhammed el-Emin; güvenilen Muhammed."Yüzü hiç öyle yalan söyleyecek bir insan yüzü değil!" Pırıl pırıl, Muhammed el-Emin; güvenilen Muhammed. Bizim de öyle olmamız lazım. Şimdi gazetelerde, "Memleket tehlikede!Bizim de öyle olmamız lazım.

Şimdi gazetelerde, "Memleket tehlikede!
[Ey] devlet güvenlik mahkemesi savcıları! Rejim elden gidiyor, inkılâplar şöyle olacak,[Ey] devlet güvenlik mahkemesi savcıları! Rejim elden gidiyor, inkılâplar şöyle olacak, bilmem laiklik şey yapıyor, laikliğe karşı tecavüzler arttı, bu müslümanlar, gericiler bilmem laiklik şey yapıyor, laikliğe karşı tecavüzler arttı, bu müslümanlar, gericiler yönetimi elde ederse ne olur?" [diye haberler çıkıyor.] Bir arkadaşımın yeğeni demiş ki; yönetimi elde ederse ne olur?" [diye haberler çıkıyor.] Bir arkadaşımın yeğeni demiş ki;

"Siz yönetime gelirseniz bizi kıtır kıtır kesersiniz." "Ben mi keseceğim?" demiş."Siz yönetime gelirseniz bizi kıtır kıtır kesersiniz."

"Ben mi keseceğim?" demiş.
Dayısına veya amcasına yeğeni söylüyor. "Evet demiş, bizi kesersiniz." Dayısına veya amcasına yeğeni söylüyor.

"Evet demiş, bizi kesersiniz."

Muhterem kardeşlerim! Bu bizim kusurumuz. Vallahi bizim kusurumuz!Muhterem kardeşlerim!

Bu bizim kusurumuz. Vallahi bizim kusurumuz!
Biz müslüman olacağız da millet bizden korkacak. Bizim kusurumuz!Biz müslüman olacağız da millet bizden korkacak. Bizim kusurumuz! Bize hayran olması, bizi sevmesi lazım. Bizi gördüğü zaman boynumuza sarılmak istemesi,Bize hayran olması, bizi sevmesi lazım. Bizi gördüğü zaman boynumuza sarılmak istemesi, hüngür hüngür ağlaması lazım. Kusur bizde; kabalık, sabalık, kusur bizde muhterem kardeşlerim.hüngür hüngür ağlaması lazım. Kusur bizde; kabalık, sabalık, kusur bizde muhterem kardeşlerim. Kendimizi, İslâm'ı sevdirememişiz. Adam geliyor diyor ki; "Hocam bana dua et." Niye? Kendimizi, İslâm'ı sevdirememişiz. Adam geliyor diyor ki;

"Hocam bana dua et."

Niye?

"Dört yıldır karımla anlaşamıyoruz; karım bana düşman, çocuklarımı da bana düşman etmek istiyor." "Dört yıldır karımla anlaşamıyoruz; karım bana düşman, çocuklarımı da bana düşman etmek istiyor."

Kusur onda. Darılmasın kimse. Tabii o kadında daha kusur vardır,Kusur onda. Darılmasın kimse. Tabii o kadında daha kusur vardır, böyle söyleyenlerde daha çok kusur vardır ama esas itibariyle bizde de bir kusur var. böyle söyleyenlerde daha çok kusur vardır ama esas itibariyle bizde de bir kusur var.

Yani ben biraz işi ters taraftan alarak çarpıcı bir hadîs-i şerîfle de ilgili olduğu için Yani ben biraz işi ters taraftan alarak çarpıcı bir hadîs-i şerîfle de ilgili olduğu için çarpıcı bir noktadan götürmek istiyorum. Mürşid-i kâmillerin sözleri, halleri başka oluyor. Hocamız derdi ki; çarpıcı bir noktadan götürmek istiyorum. Mürşid-i kâmillerin sözleri, halleri başka oluyor. Hocamız derdi ki;

"Bir kadını idare edemeyen erkeğe ben erkek mi derim." "Bir kadını idare edemeyen erkeğe ben erkek mi derim."

Haydi bakalım ayıkla pirincin taşını…Haydi bakalım ayıkla pirincin taşını… Mürşid-i kâmil, hocamız işte, cennetmekân, artık öldü, her şeyi söyleyebiliriz. Mürşid-i kâmil, hocamız işte, cennetmekân, artık öldü, her şeyi söyleyebiliriz. Kendisi kerametini, büyüklüğünü saklardı ama biz şimdi her şeyi söyleyebiliriz. Kendisi kerametini, büyüklüğünü saklardı ama biz şimdi her şeyi söyleyebiliriz.

Yahu sevdireceksin! Kadına İslâm'ı sevdireceksin! Yahu sevdireceksin! Kadına İslâm'ı sevdireceksin! Delikanlı çıkıyor kızın önüne, allem ediyor kallem ediyor, kandırıyor, sonra nişanlanıyor. Dil döküyor...Delikanlı çıkıyor kızın önüne, allem ediyor kallem ediyor, kandırıyor, sonra nişanlanıyor. Dil döküyor... E sen de karına İslâm'ı sevdireceksin. Bu basîreti göster. E sen de karına İslâm'ı sevdireceksin. Bu basîreti göster.

Hiç, hiç mi şiir okumadın? Hiç mi edebiyatın yok? Hiç mi şeyin yok? Hiç, hiç mi şiir okumadın? Hiç mi edebiyatın yok? Hiç mi şeyin yok? Yani sevdir; hediye al, yüzük al, "şunu senin için aldım" de, şöyle de, böyle de sevdir kendini. Yani sevdir; hediye al, yüzük al, "şunu senin için aldım" de, şöyle de, böyle de sevdir kendini.

Bizim de topluma kendimizi sevdirmemiz lazım. Şimdi bizim cemiyetimiz, Türkiye topun ağzında. Bizim de topluma kendimizi sevdirmemiz lazım. Şimdi bizim cemiyetimiz, Türkiye topun ağzında. Türkiye çok büyük tehlike içinde. Yani yarın öbür gün, ansızın Bosna-Hersek gibi olabiliriz.Türkiye çok büyük tehlike içinde. Yani yarın öbür gün, ansızın Bosna-Hersek gibi olabiliriz. Gazeteler yazıyor bunu. Harp çıkabilir. Harp çıktı mı karmakarış olur ortalık.Gazeteler yazıyor bunu. Harp çıkabilir. Harp çıktı mı karmakarış olur ortalık. Herkes düşman bildiği insana saldırır.Herkes düşman bildiği insana saldırır. Harpte daha düşmanın gelmesine lüzum kalmadan millet birbirine saldırır. Neden? Harpte daha düşmanın gelmesine lüzum kalmadan millet birbirine saldırır.

Neden?

Şu partili bu partiliye düşman, bu partili o partiliye düşman, köylü şehirliye düşman,Şu partili bu partiliye düşman, bu partili o partiliye düşman, köylü şehirliye düşman, şehirli köylüye düşman, işçi patrona düşman, patron işçiye düşman, bir sürü düşmanlıklar… şehirli köylüye düşman, işçi patrona düşman, patron işçiye düşman, bir sürü düşmanlıklar… Biz birbirimizi yeriz. Türk Kürd'e düşman, Kürt Türk'e düşman, böyle gidiyor. Biz birbirimizi yeriz. Türk Kürd'e düşman, Kürt Türk'e düşman, böyle gidiyor.

Kusur, kusur kimde? En kolayını söylüyorum ben; kusur bizde. Neden? Kusur, kusur kimde?

En kolayını söylüyorum ben; kusur bizde.

Neden?

Sevdirememişiz kendimizi. Kusur var, sevdirememişiz. Sevdirememişiz kendimizi. Kusur var, sevdirememişiz. Peygamber Efendimiz'i bak uzaktan görüyor,Peygamber Efendimiz'i bak uzaktan görüyor, görünüşten, "Bir de ne göreyim, yüzü hiç yalancı yüzü değil." diyor. görünüşten, "Bir de ne göreyim, yüzü hiç yalancı yüzü değil." diyor.

Bir başka hadîs-i şerîfte Hz. Ali Efendimiz diyor ki; Men raâhu bedîheten hâbehû. Bir başka hadîs-i şerîfte Hz. Ali Efendimiz diyor ki;

Men raâhu bedîheten hâbehû.
"İlk gören Peygamber Efendimiz'in karşısında titrerdi, korkardı." Heybetliydi çünkü. "İlk gören Peygamber Efendimiz'in karşısında titrerdi, korkardı."

Heybetliydi çünkü.
Bir heybet-i peygamberîsi, peygamberlik heybeti vardı. Hocamız da öyleydi.Bir heybet-i peygamberîsi, peygamberlik heybeti vardı. Hocamız da öyleydi. Hocamız uzaktan dev gibi görünürdü, dağ gibi görünürdü.Hocamız uzaktan dev gibi görünürdü, dağ gibi görünürdü. Bir arkadaş, bakanlık yapmış bir kimse anlatıyor ki, "Dağ gibi görünüyor.Bir arkadaş, bakanlık yapmış bir kimse anlatıyor ki, "Dağ gibi görünüyor. Yanına gittim, ölçtüm, boyu benden bile kısa." diyor.Yanına gittim, ölçtüm, boyu benden bile kısa." diyor. Yani yanında durmuş, bakmış omuzu daha aşağıda filan. Ama Hocamız dağ gibi görünürdü.Yani yanında durmuş, bakmış omuzu daha aşağıda filan. Ama Hocamız dağ gibi görünürdü. Muhteşem, böyle bir heybetli gibi görünürdü. Şu kapıdan girmez gibi görünürdü.Muhteşem, böyle bir heybetli gibi görünürdü. Şu kapıdan girmez gibi görünürdü. Mehâbeti vardı. O da Peygamber Efendimiz'e benzemesinden. Mehâbeti vardı. O da Peygamber Efendimiz'e benzemesinden.

Peygamber Efendimiz'i ilk gören heybetinden titrerdi. Biraz konuştu mu âşık olurdu.Peygamber Efendimiz'i ilk gören heybetinden titrerdi. Biraz konuştu mu âşık olurdu. Biraz daha tanıdı mı; Yekûlu nâ'itühü lem era kablehû ve lâ ba'dehû mislehû.Biraz daha tanıdı mı;

Yekûlu nâ'itühü lem era kablehû ve lâ ba'dehû mislehû.
"Derdi ki; 'Onun gibisini ne bununla tanışmadan önce ne tanıştıktan sonra görmedim,"Derdi ki; 'Onun gibisini ne bununla tanışmadan önce ne tanıştıktan sonra görmedim, onun gibisini görmedim.'" Emsalsiz. Yusuf aleyhisselâm'ın güzelliği meşhur, çok güzelmiş. onun gibisini görmedim.'" Emsalsiz.

Yusuf aleyhisselâm'ın güzelliği meşhur, çok güzelmiş.
Kadınlar ellerini kesmiş ya.Kadınlar ellerini kesmiş ya. Aziz'in karısı, "Aziz'in hanımı[nın] kölesiyle macerası var, gönül macerası var." deyince, dedikodu çıkınca,Aziz'in karısı, "Aziz'in hanımı[nın] kölesiyle macerası var, gönül macerası var." deyince, dedikodu çıkınca, çağırıyor şehrin kadınlarını, her birinin eline elma, bıçak veriyor.çağırıyor şehrin kadınlarını, her birinin eline elma, bıçak veriyor. Elmayı soyacaklar yiyecekler, meyve ikram ediyor.Elmayı soyacaklar yiyecekler, meyve ikram ediyor. Tam elmayı, meyveyi vermişken Yusuf aleyhisselâm'ı çağırıveriyor içeri; Tam elmayı, meyveyi vermişken Yusuf aleyhisselâm'ı çağırıveriyor içeri;

Kâle'tihruc aleyhinne. "Çık bakalım şunların yanına." diyor. Kâle'tihruc aleyhinne. "Çık bakalım şunların yanına." diyor. Yusuf aleyhisselâm kapıyı açıyor, köle, satıldı ya, Mısır'a köle olarak satıldı ya,Yusuf aleyhisselâm kapıyı açıyor, köle, satıldı ya, Mısır'a köle olarak satıldı ya, kapıdan bir içeri geliyor, kadınlar böyle elmayı kesecekken cart, kapıdan bir içeri geliyor, kadınlar böyle elmayı kesecekken cart,

Katta'ne eydiyehünne. "Ellerini kestiler." Elma filan gitti akıllarından. Katta'ne eydiyehünne. "Ellerini kestiler." Elma filan gitti akıllarından. Kadınlar Yusuf aleyhisselâm'ı, güzelliğini görünce elma yerine ellerini kestiler. Kadınlar Yusuf aleyhisselâm'ı, güzelliğini görünce elma yerine ellerini kestiler. Katta'ne eydiyehünne. Katta'ne, tef'il babından, "parça parça ettiler, çok kestiler" demek.Katta'ne eydiyehünne. Katta'ne, tef'il babından, "parça parça ettiler, çok kestiler" demek. Az değil yani, birazcık "Ay!" filan değil. O kadar yani, akılları başlarından gitmiş. Az değil yani, birazcık "Ay!" filan değil. O kadar yani, akılları başlarından gitmiş. Yusuf aleyhisselâm çok güzeldi. Peygamber Efendimiz daha güzel.Yusuf aleyhisselâm çok güzeldi. Peygamber Efendimiz daha güzel. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz daha güzel. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz daha güzel.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! İşte Peygamber Efendimiz imanı böyle tarif ediyor. Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İşte Peygamber Efendimiz imanı böyle tarif ediyor.
Eşrefü'l-îmân. "İmanın en şereflis." En ye'meneken-nâsü. "İnsanların sana güvenmesidir, Eşrefü'l-îmân. "İmanın en şereflis." En ye'meneken-nâsü. "İnsanların sana güvenmesidir, senden emin olmasıdır, seni sevmesidir, senden endişe etmemesidir." Öyle miyiz? senden emin olmasıdır, seni sevmesidir, senden endişe etmemesidir."

Öyle miyiz?

Komşumuz bizim hakkımızda böyle mi düşünüyor? Hemşerimiz bizim hakkımızda böyle mi düşünüyor? Komşumuz bizim hakkımızda böyle mi düşünüyor?

Hemşerimiz bizim hakkımızda böyle mi düşünüyor?

Öteki partideki bizim hakkımızda böyle mi düşünüyor? Hayır. Herkes korkuyor.Öteki partideki bizim hakkımızda böyle mi düşünüyor?

Hayır. Herkes korkuyor.
Sakalımızdan, kaşımızdan, gözümüzden, şalvarımızdan korkuyor. Sakalımızdan, kaşımızdan, gözümüzden, şalvarımızdan korkuyor.

Ben dergide yazı yazdım. Ben de korkuyorum. Balkanlar'daki olaylar çok mühim olaylar. Ben dergide yazı yazdım. Ben de korkuyorum. Balkanlar'daki olaylar çok mühim olaylar. Kafkasya'daki olaylar da çok önemli. Ben Türkiye'nin parçalanmamasını, müslümanların korunmasını,Kafkasya'daki olaylar da çok önemli. Ben Türkiye'nin parçalanmamasını, müslümanların korunmasını, Türkiye'nin Bosna-Hersek gibi olmamasını istiyorum, silahlanmamız lazım diyorum. Türkiye'nin Bosna-Hersek gibi olmamasını istiyorum, silahlanmamız lazım diyorum. Ama atom silahına da sahip olmamız lazım, kuvvetli olursak düşman saldıramaz diyorum. Ama atom silahına da sahip olmamız lazım, kuvvetli olursak düşman saldıramaz diyorum.

Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah. Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah.

Sulh istiyorsun cenge hazır ol, hazırlıklı ol da adam cesaret edemesin, heveslenmesin.Sulh istiyorsun cenge hazır ol, hazırlıklı ol da adam cesaret edemesin, heveslenmesin. Şimdi hevesleniyor. Şimdi hevesleniyor.

"İstanbul'u Patrikane'ye ver." Ee… "Trakya'yı da Rumlara, Bulgarlara ver." Ee… "İstanbul'u Patrikane'ye ver."

Ee…

"Trakya'yı da Rumlara, Bulgarlara ver."

Ee…

"İzmir'i de, Ege'yi de Yunanlılara ver." Sonra? "Kıbrıs'ı da Yunanlılara ver." Ee… "İzmir'i de, Ege'yi de Yunanlılara ver."

Sonra?

"Kıbrıs'ı da Yunanlılara ver."

Ee…

"Trabzon'u da, Trabzon'dan Samsun'dan İskenderun'a bir çizgi çektiğin zaman "Trabzon'u da, Trabzon'dan Samsun'dan İskenderun'a bir çizgi çektiğin zaman Kayseri'den ötesini de Ermenilere ver." Sonra? Kayseri'den ötesini de Ermenilere ver."

Sonra?

"E Güney Doğu Anadolu'nun GAP bölgesini de barajları filan yaptın ya, "E Güney Doğu Anadolu'nun GAP bölgesini de barajları filan yaptın ya, milyarları harcadın harcadın her şey tamam, onları da yahudilere ver." milyarları harcadın harcadın her şey tamam, onları da yahudilere ver."

Alanda kaçan mı sen? Kimin malını nasıl bölüşüyorsun? Alanda kaçan mı sen?

Kimin malını nasıl bölüşüyorsun?

Biz burada altmış milyon bekçiyiz burada. Kime bir karış toprak vermeyiz. Biz burada altmış milyon bekçiyiz burada. Kime bir karış toprak vermeyiz.

Osmanlılar zamanında birisi demiş ki; "Ya demiş, Ege'deki şu adayı bize ver. Osmanlılar zamanında birisi demiş ki; "Ya demiş, Ege'deki şu adayı bize ver. Ne kadarsa parasını verelim, şu adayı bize ver. Satar mısınız?" "Satarız" demiş, vezir. Ne kadarsa parasını verelim, şu adayı bize ver. Satar mısınız?"

"Satarız" demiş, vezir.

Kaça? "Aldığımız fiyata" demiş. "Biz orayı alırken şu kadar şehit verdik." demiş.Kaça?

"Aldığımız fiyata" demiş.

"Biz orayı alırken şu kadar şehit verdik." demiş.
O kadar şehit, gel bakalım keselim kafanı, gör o zaman. O kadar şehit, gel bakalım keselim kafanı, gör o zaman.

Şimdi ben diyorum ki; "Hazır olsun [millet!] Şimdi ben diyorum ki; "Hazır olsun [millet!] Yani ben razıyım, bütün milletin orduya kayıt olmasına razıyım. Bütün milletin!Yani ben razıyım, bütün milletin orduya kayıt olmasına razıyım. Bütün milletin! Tamam, genelkurmay başkanına telgraf çekelim, emrinizdeyiz buyurun. Tamam, genelkurmay başkanına telgraf çekelim, emrinizdeyiz buyurun. Bütün millet asker olsun, başka meslek olmasın.Bütün millet asker olsun, başka meslek olmasın. Hepimize, kadın erkek, çoluk çocuk silah talimi [verilsin.] Yeter ki adamlar bize heves etmesin,Hepimize, kadın erkek, çoluk çocuk silah talimi [verilsin.] Yeter ki adamlar bize heves etmesin, Jirinovski "Türk illerinde çan çalacağım." demesin. Jirinovski "Türk illerinde çan çalacağım." demesin.

Ben Jirinovski'nin sözü üzerine bir yazı yazdım, haydi... Ben Jirinovski'nin sözü üzerine bir yazı yazdım, haydi... "Bir hoca efendi halkı silahlandırıyor, iç harp çıkartacak." [diye] iç politikada malzeme oldu. "Bir hoca efendi halkı silahlandırıyor, iç harp çıkartacak." [diye] iç politikada malzeme oldu. Ya ben ömrümde kendim tavuk bile kesmedim. Yani benim öyle bir niyetim yok.Ya ben ömrümde kendim tavuk bile kesmedim. Yani benim öyle bir niyetim yok. Ama ben düşmanın bu sözleri üzerine, yani Yunanistan'ın edepsizliği, Sırpların hunharlığı, gaddarlığı, Ama ben düşmanın bu sözleri üzerine, yani Yunanistan'ın edepsizliği, Sırpların hunharlığı, gaddarlığı, Ermenilerin kalleşliği, Rusların küstahlığı üzerine şey yapıyorum [yazıyorum]. Ermenilerin kalleşliği, Rusların küstahlığı üzerine şey yapıyorum [yazıyorum].

Ben biliyorum; bütün âdemoğlu, benî Âdem, hepsi kardeştir, aynı cinstendir. Ben biliyorum; bütün âdemoğlu, benî Âdem, hepsi kardeştir, aynı cinstendir. Ben İngiliz'e karşı, Alman'a karşı, Rus'a karşı, Çinli'ye karşı -demin Çinli bir misafirimiz vardı-Ben İngiliz'e karşı, Alman'a karşı, Rus'a karşı, Çinli'ye karşı -demin Çinli bir misafirimiz vardı- kötü duygular beslemiyorum, hepsinin hayrını, iyiliğini istiyorum ama e o da açıkça bana;kötü duygular beslemiyorum, hepsinin hayrını, iyiliğini istiyorum ama e o da açıkça bana; "Evini ver, barkını ver, sökül paraları, cebindekileri çıkar, sen nereye gidersen git,"Evini ver, barkını ver, sökül paraları, cebindekileri çıkar, sen nereye gidersen git, defol buradan..." derse [olmaz.] O da öyle demesin değil mi yani? defol buradan..." derse [olmaz.]

O da öyle demesin değil mi yani?

Ben o kadar iyi niyetlere sahipsem, Sırp da milli marşında,Ben o kadar iyi niyetlere sahipsem, Sırp da milli marşında, "Balkanlar'da müslüman bırakmayacağım, Anadolu'daki müslümanları da çıkartacağım, sürüceğim, "Balkanlar'da müslüman bırakmayacağım, Anadolu'daki müslümanları da çıkartacağım, sürüceğim, İran'a kadar Anadolu'da ve Balkanlar'da müslüman bırakmayacağım." diye İran'a kadar Anadolu'da ve Balkanlar'da müslüman bırakmayacağım." diye hunharlık gaddarlık yapmasın, değil mi? Yani o kadar da bizim şeyimiz [hakkımız] var.hunharlık gaddarlık yapmasın, değil mi?

Yani o kadar da bizim şeyimiz [hakkımız] var.
Evet, biz gaddar değiliz katil değiliz. Bizim memleketimizde bir sürü kilise var, Evet, biz gaddar değiliz katil değiliz. Bizim memleketimizde bir sürü kilise var, hiçbir şey yapmıyoruz, yapmayız, yaptırtmayız da. Nereden belli, ne mâlum yaptırtmayacağın? hiçbir şey yapmıyoruz, yapmayız, yaptırtmayız da.

Nereden belli, ne mâlum yaptırtmayacağın?

Türkiye'de anarşi olduğu zaman biz anarşiye katılmadık. Türkiye'de anarşi olduğu zaman biz anarşiye katılmadık. Biz anarşiye katılsaydık kimse bizim önümüzde duramazdı. Biz anarşiye katılsaydık kimse bizim önümüzde duramazdı. Çünkü inanan insanın gözü bir şeyi kesti mi, onu kimse durduramaz.Çünkü inanan insanın gözü bir şeyi kesti mi, onu kimse durduramaz. Ama biz haksız yere, yanlış yere birisinin öldürülmesinin vebaliniAma biz haksız yere, yanlış yere birisinin öldürülmesinin vebalini çok büyük bir vebal gördüğümüz için öyle işlere girmedik.çok büyük bir vebal gördüğümüz için öyle işlere girmedik. Mağdur olmaya razı olduk, itilip kakılmaya razı olduk ama anarşinin içine girmedik.Mağdur olmaya razı olduk, itilip kakılmaya razı olduk ama anarşinin içine girmedik. Mazimizden belli bizim halimizin ne olduğu, istikbalimizin ne olacağı.Mazimizden belli bizim halimizin ne olduğu, istikbalimizin ne olacağı. Biz şey yapmıyoruz, ama dedikodu yaptılar, iç politika malzemesi yaptılar,Biz şey yapmıyoruz, ama dedikodu yaptılar, iç politika malzemesi yaptılar, müslümanlar silahlanıyor dediler, filan. müslümanlar silahlanıyor dediler, filan.

Biz Kur'ân-ı Kerîm'in emri olarak dışa karşı güçlü olmak [istiyoruz.] Biz Kur'ân-ı Kerîm'in emri olarak dışa karşı güçlü olmak [istiyoruz.] Burada da zaman zaman söylüyoruz; Ve e'iddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin.Burada da zaman zaman söylüyoruz;

Ve e'iddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin.
"Gücünüzün yettiği kadar silah hazırlayın." Yetmiyor işte bu küçük silahlar. "Gücünüzün yettiği kadar silah hazırlayın."

Yetmiyor işte bu küçük silahlar.
Atom silahına sahip olmazsan adam seni saymıyor.Atom silahına sahip olmazsan adam seni saymıyor. Füzelere sahip olmazsan adam sana değer vermiyor, adam sana saldırmaktan çekinmiyor. Füzelere sahip olmazsan adam sana değer vermiyor, adam sana saldırmaktan çekinmiyor.

Ne yapıyordu? Azerbaycan'ın köyünü uzaktan topa tutuyor.Ne yapıyordu?

Azerbaycan'ın köyünü uzaktan topa tutuyor.
Köydekiler bakıyorlar ki başlarına bomba yağıyor ama nereden yağıyor, kim yağdırıyor belli değil.Köydekiler bakıyorlar ki başlarına bomba yağıyor ama nereden yağıyor, kim yağdırıyor belli değil. Haydiii, köyü bırakıp gidiyorlar, ne yapsınlar yani, yapacak bir şey yok.Haydiii, köyü bırakıp gidiyorlar, ne yapsınlar yani, yapacak bir şey yok. Boşalmış köye de Ermeni geliyor yerleşiyor. Gayet basit. Ermeni nereden kazandı? Boşalmış köye de Ermeni geliyor yerleşiyor. Gayet basit.

Ermeni nereden kazandı?

Uzun menzilli silaha sahip olmaktan, modern silaha sahip olmaktan. Uzun menzilli silaha sahip olmaktan, modern silaha sahip olmaktan. Yoksa ötekisi ondan daha âciz değil ama bomba yağınca ne yapacak!? Yoksa ötekisi ondan daha âciz değil ama bomba yağınca ne yapacak!?

Onun için kuvvetli olmak zorundayız. Onun için milletçe bu konuda hazırlıklı olmak zorundayız. Onun için kuvvetli olmak zorundayız. Onun için milletçe bu konuda hazırlıklı olmak zorundayız. Biz aleviyi sünni ile barıştırmaya çalışıyoruz, ilericiyi gerici ile arada bir şey yok,Biz aleviyi sünni ile barıştırmaya çalışıyoruz, ilericiyi gerici ile arada bir şey yok, bakın aynı hizaya gelin diye gayret ediyoruz,bakın aynı hizaya gelin diye gayret ediyoruz, müslümanlar arasındaki ihtilafları izale etmeye çalışıyoruz filan. müslümanlar arasındaki ihtilafları izale etmeye çalışıyoruz filan.

Hâsılı, bırakalım bu detay fikirleri, hakîki mü'min olan bir insanın hali öyle bir hâle dönecek kiHâsılı, bırakalım bu detay fikirleri, hakîki mü'min olan bir insanın hali öyle bir hâle dönecek ki sonunda, sonucu söylüyor Peygamber Efendimiz; insanlar ona güvenecek.sonunda, sonucu söylüyor Peygamber Efendimiz; insanlar ona güvenecek. Şeyh efendi vefat etmiş, birisine, [bir] adama demişler ki; "Gel bu makama otur,Şeyh efendi vefat etmiş, birisine, [bir] adama demişler ki;

"Gel bu makama otur,
sen vazifeyi devam ettir, ihvana hizmet et." "Bana bir sene müsaade edin." demiş. sen vazifeyi devam ettir, ihvana hizmet et."

"Bana bir sene müsaade edin." demiş.

Hocamız anlatırdı bu hikayeyi, ben ondan duydum. Hocamız anlatırdı bu hikayeyi, ben ondan duydum. Bir sene sonra; "Haydi demişler, hadi beklemekten artık bıkmaya başladık, gel, otur." Bir sene sonra;

"Haydi demişler, hadi beklemekten artık bıkmaya başladık, gel, otur."

"Beklediğim bir şeyler vardı, olmadı, bir sene daha." demiş. Bir sene daha beklemişler. "Beklediğim bir şeyler vardı, olmadı, bir sene daha." demiş.

Bir sene daha beklemişler.
İkinci sene sonunda; "Haydi artık gel." demişler. Bir sene daha müsaade istiyorum filan. İkinci sene sonunda;

"Haydi artık gel." demişler.

Bir sene daha müsaade istiyorum filan.

Sonunda, üçüncü seneden sonra gelmiş, öyle bir mürşid-i kâmillik yapmış ki Sonunda, üçüncü seneden sonra gelmiş, öyle bir mürşid-i kâmillik yapmış ki cümle cihan halkı memnun olmuş. Demişler ki; "Ya mübarek!cümle cihan halkı memnun olmuş. Demişler ki;

"Ya mübarek!
Niye bizi üç sene beklettin, niye daha evvelinden gelmedin?"Niye bizi üç sene beklettin, niye daha evvelinden gelmedin?" Demiş ki; "Ben kendimi deniyordum. Hayvanların yanına gittiğim zaman hayvanlar benden kaçıyordu.Demiş ki;

"Ben kendimi deniyordum. Hayvanların yanına gittiğim zaman hayvanlar benden kaçıyordu.
Hayvanlar kaçarsa insanlar haydi haydi kaçar diye vazifeye yanaşamıyordum." demiş. Hayvanlar kaçarsa insanlar haydi haydi kaçar diye vazifeye yanaşamıyordum." demiş.

Benim hakkatten tanıdığım insanlar var, güvencinler geliyor eline konuyor.Benim hakkatten tanıdığım insanlar var, güvencinler geliyor eline konuyor. Eline omzuna konuyor. İtimat etmiş ona, halbuki bazısını uzaktan görse kaçar.Eline omzuna konuyor. İtimat etmiş ona, halbuki bazısını uzaktan görse kaçar. Yani hayvan da [hissediyor.] Mesela köpek kendisinden korkana saldırırmış,Yani hayvan da [hissediyor.] Mesela köpek kendisinden korkana saldırırmış, herhalde kalbinin atışını matışını vesairesini veya korktuğu zaman insanın bilmem hangiherhalde kalbinin atışını matışını vesairesini veya korktuğu zaman insanın bilmem hangi salgı bezi salgı yaparmış da onun kokusunu duyarmış da köpek,salgı bezi salgı yaparmış da onun kokusunu duyarmış da köpek, bunun kötü niyeti olduğunu anlayıp ondan saldırırmış diyorlar.bunun kötü niyeti olduğunu anlayıp ondan saldırırmış diyorlar. Korkmayana, yani emin yürüyene bir şey yapmazmış, korkana saldırırmış diyorlar.Korkmayana, yani emin yürüyene bir şey yapmazmış, korkana saldırırmış diyorlar. E hayvanlar da bir şeyler hissediyor. Mesela at durduğu yerde kişnediği zaman,E hayvanlar da bir şeyler hissediyor.

Mesela at durduğu yerde kişnediği zaman,
haa bir şey var. Kuşlar ormandan kaçmaya başladığı zaman, haa biraz sonra zelzele olacak filan, haa bir şey var. Kuşlar ormandan kaçmaya başladığı zaman, haa biraz sonra zelzele olacak filan, bir şeyler. Hayvanların bir sezgileri var. Yani adamcağız hayvanlar kendisinden kaçmaz, bir şeyler. Hayvanların bir sezgileri var.

Yani adamcağız hayvanlar kendisinden kaçmaz,
kendisini sever, kendisinin yanına sokulur duruma gelince vazife yapmaya gelmiş. kendisini sever, kendisinin yanına sokulur duruma gelince vazife yapmaya gelmiş. Bir menkabe tabii bu, nihayet bir fıkra, bir ibretli bir şey, hisse almak için kıssa diyelim. Bir menkabe tabii bu, nihayet bir fıkra, bir ibretli bir şey, hisse almak için kıssa diyelim.

E bizim de imanımız öyle olacak, hayatımıza öyle tesir edecek, E bizim de imanımız öyle olacak, hayatımıza öyle tesir edecek, yüzümüze halimize öyle aksedecek ki herkes sevecek bizi, güvenecek.yüzümüze halimize öyle aksedecek ki herkes sevecek bizi, güvenecek. "Haa ondan bir zarar gelmez, o melek gibidir, ona itimat ediyoruz." diyebilecekler. "Haa ondan bir zarar gelmez, o melek gibidir, ona itimat ediyoruz." diyebilecekler.

Tamam mı kardeşlerim? Peygamber Efendimiz'in hadisini söylüyoruz, Tamam mı kardeşlerim?

Peygamber Efendimiz'in hadisini söylüyoruz,
burada kendimiz yeni bir prensip ortaya koymuyoruz. Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor.burada kendimiz yeni bir prensip ortaya koymuyoruz. Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor. İmanın en şereflisi insanların sana karşı emniyet duymasıdır, güvenmesidir sana. İmanın en şereflisi insanların sana karşı emniyet duymasıdır, güvenmesidir sana. Senden çekinmemesidir, endişe duymamasıdır. O hâle geleceğiz, gelmemiz lazım. Senden çekinmemesidir, endişe duymamasıdır. O hâle geleceğiz, gelmemiz lazım.

Nasıl olur bu? Halimlikle, sabırla, hizmetle, sevgiyle, ikramla, cömertlikle böyle olur.Nasıl olur bu?

Halimlikle, sabırla, hizmetle, sevgiyle, ikramla, cömertlikle böyle olur.
E bunların hepsi de Allah'ın sevdiği güzel huylar. E bunların hepsi de Allah'ın sevdiği güzel huylar.

Biz şimdi öyle yapmıyoruz, kaşımızı çatıyoruz, ben Allah'ın doğru yolunda giden doğru kuluyum ya, Biz şimdi öyle yapmıyoruz, kaşımızı çatıyoruz, ben Allah'ın doğru yolunda giden doğru kuluyum ya, kaşımızı bir çatıyoruz. Ötekisi de Allah'ın eğri yolda giden eğri kulu, ona kızıyoruz. kaşımızı bir çatıyoruz. Ötekisi de Allah'ın eğri yolda giden eğri kulu, ona kızıyoruz.

Öteki mahluklar insandaki duyguları anlıyor da o anlamıyor mu? Öteki mahluklar insandaki duyguları anlıyor da o anlamıyor mu?

Tabii o da bakışından anlıyor. Bu bana kızıyor diyor, o da bize kızıyor. Tabii o da bakışından anlıyor. Bu bana kızıyor diyor, o da bize kızıyor.

Halbuki büyük insanlar kötülüğe iyilikle mukabele etmişler. Halbuki büyük insanlar kötülüğe iyilikle mukabele etmişler. Kötülüğe iyilikle mukabele ede ede düzeltmişler. Kötülüğe iyilikle mukabele ede ede düzeltmişler. Yoksa kötüyle kötü olunduğu zaman, kötülüğe kötülükle mukabele edildiği zamanYoksa kötüyle kötü olunduğu zaman, kötülüğe kötülükle mukabele edildiği zaman cihanda kavga olur, gürültü olur.cihanda kavga olur, gürültü olur. Kötülüğe iyilikle mukabele edecek, yani tasavvufî ahlâk olacak.Kötülüğe iyilikle mukabele edecek, yani tasavvufî ahlâk olacak. Müslümanın ilâhi bir ahlâkı olacak. Peygamber Efendimiz'in ahlâkı olacak. Müslümanın ilâhi bir ahlâkı olacak. Peygamber Efendimiz'in ahlâkı olacak.

Peygamber Efendimiz'e kanlı bıçaklı, can düşmanı, hasım olan insanlar sonradan nasıl sahabesi oldular?Peygamber Efendimiz'e kanlı bıçaklı, can düşmanı, hasım olan insanlar sonradan nasıl sahabesi oldular? Nasıl Hz. Hamza'nın ciğerini çiğneyen insanlar sonradan müslüman oldu? Eee... Nasıl Hz. Hamza'nın ciğerini çiğneyen insanlar sonradan müslüman oldu?

Eee...

Kaç kişi, kaç kişi ölmüş İslâm'ın yayılmasında? Kaç kişi, kaç kişi ölmüş İslâm'ın yayılmasında?

Birkaç yüz kişi. Koca İslâm'ın Suudi Arabistan'a yayılması,Birkaç yüz kişi. Koca İslâm'ın Suudi Arabistan'a yayılması, Bedir harbi, Uhud harbi, Hendek harbi, bilmem ne. Müşriklerden toplam zayiat birkaç yüz kişi. Bedir harbi, Uhud harbi, Hendek harbi, bilmem ne. Müşriklerden toplam zayiat birkaç yüz kişi.

E şu Bosna-Hersek'e bakın, sırf Bosna-Hersek'te, şu Bosna Herseklilerin öldürdükleri, E şu Bosna-Hersek'e bakın, sırf Bosna-Hersek'te, şu Bosna Herseklilerin öldürdükleri, Ermenilerin öldürdüğü adam sayısına bakın. Şimdi gelin bakalım hangi din, hangi mü'min, Ermenilerin öldürdüğü adam sayısına bakın. Şimdi gelin bakalım hangi din, hangi mü'min, hangi dinin mensubu daha medeniymiş görün. İslâm'ı kılıç dini diyorlar.hangi dinin mensubu daha medeniymiş görün. İslâm'ı kılıç dini diyorlar. E görün bakalım haydi, işin nasıl olduğunu... E görün bakalım haydi, işin nasıl olduğunu...

İmanımız böyle olacak; insanlar bizden endişe duymayacak, bizi sevecek, bizi sayacak, İmanımız böyle olacak; insanlar bizden endişe duymayacak, bizi sevecek, bizi sayacak, bizi görünce yüreğinin yağı akacak. Bir. bizi görünce yüreğinin yağı akacak. Bir.

Ve eşrefü'l-islâmi en yeslemen-nâsü min lisânike ve yedike. Ve eşrefü'l-islâmi en yeslemen-nâsü min lisânike ve yedike. "Müslümanlığın, İslâm'ın en şerefli derecesi de insanların senin elinden ve dilinden selamette olmasıdır." "Müslümanlığın, İslâm'ın en şerefli derecesi de insanların senin elinden ve dilinden selamette olmasıdır."

Yani Müslümanlık, hakîki Müslümanlık sen elinle dilinle kimseye zarar vermemendir. Yani Müslümanlık, hakîki Müslümanlık sen elinle dilinle kimseye zarar vermemendir. Hakîki mü'minlik herkesin sana güven duymasıdır, hakîki Müslümanlık da kimsenin senin elinden,Hakîki mü'minlik herkesin sana güven duymasıdır, hakîki Müslümanlık da kimsenin senin elinden, dilinden zarar görmemesidir. Bu da bir tarif işte, Müslümanlığın tarifi. E biz öyle miyiz? dilinden zarar görmemesidir. Bu da bir tarif işte, Müslümanlığın tarifi.

E biz öyle miyiz?

Ölçelim kendi kendimizi, muhasebemizi yapalım; Ölçelim kendi kendimizi, muhasebemizi yapalım; kârımızı zararımızı, iyi huyumuzu kötü huyumuzu göz önünde bulunduralım, çıkacak ortaya. kârımızı zararımızı, iyi huyumuzu kötü huyumuzu göz önünde bulunduralım, çıkacak ortaya.

Peygamber Efendimiz din için, iman için, Allah yolunda Peygamber Efendimiz din için, iman için, Allah yolunda doğduğu şehri terk edip de Medine'ye hicret etmiş miydi? Etmişti. doğduğu şehri terk edip de Medine'ye hicret etmiş miydi?

Etmişti.

Öteki müslümanlar da hicret etmişler miydi? Etmişlerdi. Öteki müslümanlar da hicret etmişler miydi?

Etmişlerdi.

Hepsinin Medine'ye gelip Peygamber Efendimiz'in etrafında toplanması emredilmiş miydiHepsinin Medine'ye gelip Peygamber Efendimiz'in etrafında toplanması emredilmiş miydi o zamanın müslümanlarına? Emredilmişti. o zamanın müslümanlarına?

Emredilmişti.

Yaa, iman için, Peygamber Efendimiz'e hizmet için, Allah'ın buyruğunu tutmak içinYaa, iman için, Peygamber Efendimiz'e hizmet için, Allah'ın buyruğunu tutmak için evlerini barkları, mallarını mülklerini, işlerini güçlerini terk ettiler,evlerini barkları, mallarını mülklerini, işlerini güçlerini terk ettiler, müslümanlar Medîne-i Münevvere'ye geldiler. Haa, o o zamandı. Şimdi burada diyor ki; müslümanlar Medîne-i Münevvere'ye geldiler. Haa, o o zamandı. Şimdi burada diyor ki;

"Hicretin en şereflisi kötülüklerden vazgeçmektir, hicret etmektir." "Hicretin en şereflisi kötülüklerden vazgeçmektir, hicret etmektir."

Yani Mekke'den Medine'ye gitmek bir hicretti, yok şimdi. Şimdi ne var? Yani Mekke'den Medine'ye gitmek bir hicretti, yok şimdi. Şimdi ne var?

[Şimdi hicret] sahip olduğun kötülükleri, günahları bırakmak işte. [Şimdi hicret] sahip olduğun kötülükleri, günahları bırakmak işte. Kötülükleri bırakıp hasenâta yönelmek; seyyiâttan vazgeçip hasenâtı işlemeye başlamak;Kötülükleri bırakıp hasenâta yönelmek; seyyiâttan vazgeçip hasenâtı işlemeye başlamak; bu da bir hicret. Kötü işi bırakıyor, iyi işi [yapmaya başlıyor.] Sigarayı bırakıyor, şey yapıyor. bu da bir hicret. Kötü işi bırakıyor, iyi işi [yapmaya başlıyor.] Sigarayı bırakıyor, şey yapıyor. İçkiyi kumarı bırakıyor. Namazsızlık niyazsızlığı bırakıyor, ibadete yöneliyor.İçkiyi kumarı bırakıyor. Namazsızlık niyazsızlığı bırakıyor, ibadete yöneliyor. Ona buna cevretmeyi, zulmetmeyi, kötülükleri bırakıyor, iyi insan oluyor.Ona buna cevretmeyi, zulmetmeyi, kötülükleri bırakıyor, iyi insan oluyor. İşte hicretin en hayırlısı bu. Sonra? Ve eşrefü'l-cihâdi. "Cihadın en şereflisi."İşte hicretin en hayırlısı bu.

Sonra?

Ve eşrefü'l-cihâdi. "Cihadın en şereflisi."
En tuktele ve yü'kere feresüke. Senin savaşa girdiğin zaman atın perişan oluyor,En tuktele ve yü'kere feresüke. Senin savaşa girdiğin zaman atın perişan oluyor, yaralanıyor, yere düşüyor, sen parça parça darbeler yiyorsun. İşte cihadın [en şereflisi] budur." yaralanıyor, yere düşüyor, sen parça parça darbeler yiyorsun. İşte cihadın [en şereflisi] budur."

Yani atınla, okunla, mızrağınla düşmana bir dalıyorsun,Yani atınla, okunla, mızrağınla düşmana bir dalıyorsun, kendin de, hayvanın da yerlere kanlara bulanıp gidiyor işte. Cihadın en şereflisi budur.kendin de, hayvanın da yerlere kanlara bulanıp gidiyor işte. Cihadın en şereflisi budur. Yani düşmandan kaçmıyor, sağ kalayım diye hesap yapmıyor, saldırıyor,Yani düşmandan kaçmıyor, sağ kalayım diye hesap yapmıyor, saldırıyor, sebat ediyor, çarpışıyor, yaralanıyor, atı da yaralanıyor düşüyorlar,sebat ediyor, çarpışıyor, yaralanıyor, atı da yaralanıyor düşüyorlar, al kanlar içinde kara toprağın üstüne düşüyorlar, şehadet şerbetini içiyor. al kanlar içinde kara toprağın üstüne düşüyorlar, şehadet şerbetini içiyor. Cihadın en şereflisi bu. Bazı hadis kitaplarında hadis bu kadarla tamamlanıyor.Cihadın en şereflisi bu.

Bazı hadis kitaplarında hadis bu kadarla tamamlanıyor.
İbnü'n-Neccâr isimli hadis aliminin kitabında ilaveleri var, şöyle; İbnü'n-Neccâr isimli hadis aliminin kitabında ilaveleri var, şöyle;

Efdalü'z zühdi. "Zühdün en şereflisi..." Zühd ne demek? Efdalü'z zühdi. "Zühdün en şereflisi..."

Zühd ne demek?

Dünyaya önem, kıymet vermemek, dünyayı sevmemek, dünyaya karşı gözü tok olmak demek. Dünyaya önem, kıymet vermemek, dünyayı sevmemek, dünyaya karşı gözü tok olmak demek.

Zühdün en şereflisi nedir? En tesküne kalbüke âlâ mâ ruzikte. Zühdün en şereflisi nedir?

En tesküne kalbüke âlâ mâ ruzikte.
"Allah'ın sana verdiği rızka gönlünün razı olmasıdır, huzur sükun bulmasıdır." "Allah'ın sana verdiği rızka gönlünün razı olmasıdır, huzur sükun bulmasıdır."

Böyle hırs, kıskançlık vesaire filan duymayıp, Böyle hırs, kıskançlık vesaire filan duymayıp, "Tamam, Allah bana bu kadar vermiş, elhamdülillah." deyip"Tamam, Allah bana bu kadar vermiş, elhamdülillah." deyip Allah'ın sana verdiği rızıktan gönlünün sakin, mutmain olması, huzur duymasıdır. Zühd bu. Allah'ın sana verdiği rızıktan gönlünün sakin, mutmain olması, huzur duymasıdır. Zühd bu. Gözü tok adam. Ötekisi çok almış, üzülmüyor; çok kazanmış, şey yapmıyor, Gözü tok adam. Ötekisi çok almış, üzülmüyor; çok kazanmış, şey yapmıyor, helalinden Allah şu kadar vermiş kendisine, ooh elhamdülillah diyor. helalinden Allah şu kadar vermiş kendisine, ooh elhamdülillah diyor.

Ve inne eşrafe mâ tüs'elü minellâhi azze ve celle. Ve inne eşrafe mâ tüs'elü minellâhi azze ve celle. "Ve Aziz ve celil olan Allahu Azîmuşşan hazretlerinden istenen,"Ve Aziz ve celil olan Allahu Azîmuşşan hazretlerinden istenen, dua edilip de niyaz edilen, istenen şeylerin en şereflisi."dua edilip de niyaz edilen, istenen şeylerin en şereflisi." el-Âfiyetü fi'd-dünya ve'l-âhirati. "Dünyada âhirette âfiyettir." el-Âfiyetü fi'd-dünya ve'l-âhirati. "Dünyada âhirette âfiyettir."

Yani Allah'tan birçok şey istiyoruz ya; para ver yâ Rabbi, sıhhat ver yâ Rabbi,Yani Allah'tan birçok şey istiyoruz ya; para ver yâ Rabbi, sıhhat ver yâ Rabbi, şunu ver yâ Rabbi, bunu ver yâ Rabbi…" İstenir mi, ayıp mı? [Ayıp] değil, istenir. şunu ver yâ Rabbi, bunu ver yâ Rabbi…" İstenir mi, ayıp mı?

[Ayıp] değil, istenir.
Dua etmek ibadettir. Dua etmek ibadettir.

Hatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfi bu konuda çok hoşuma gidiyor; Hatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfi bu konuda çok hoşuma gidiyor; "Ayakkabının bağcığı kopsa Allah'tan iste." diyor. Ne güzel! Allah'la o kadar yakın ki kul; "Ayakkabının bağcığı kopsa Allah'tan iste." diyor. Ne güzel! Allah'la o kadar yakın ki kul;

"Yâ Rabbi ayakkabımın bağcığı koptu, ver bir ayakkabı bağı." "Yâ Rabbi ayakkabımın bağcığı koptu, ver bir ayakkabı bağı."

Güzelliğe bak! Allah vermez mi? Verir. Verdiği zaman da o kulun imanı nasıl olur? Güzelliğe bak! Allah vermez mi?

Verir.

Verdiği zaman da o kulun imanı nasıl olur?

Böyle çelik gibi, kale gibi olur! "Ben istiyorum, Rabbim bana veriyor. Böyle çelik gibi, kale gibi olur!

"Ben istiyorum, Rabbim bana veriyor.
Bizim aramızda yakınlık var." Yani Allah'ın varlığından birliğinden tereddüdü kalmaz. Bizim aramızda yakınlık var." Yani Allah'ın varlığından birliğinden tereddüdü kalmaz. [İmanı] nasıl [kuvvetli] olur... Yani istemek sevap, dua etmek sevap.[İmanı] nasıl [kuvvetli] olur...

Yani istemek sevap, dua etmek sevap.
Kendine, dünyana, âhiretine, komşuna, arkadaşına iste, lütfen benim için iste filan. Kendine, dünyana, âhiretine, komşuna, arkadaşına iste, lütfen benim için iste filan. Müslüman kardeşine dua etmek sevap. Allah'tan istenen şeylerin en şereflisi nedir? Müslüman kardeşine dua etmek sevap.

Allah'tan istenen şeylerin en şereflisi nedir?

Dünyada ve âhirette afiyettir. Ne demek âfiyet? Dünyada ve âhirette afiyettir.

Ne demek âfiyet?

Âfiyet olsun diyoruz, yemek yiyor adam, âfiyet olsun. Âfiyet ne demek aslında? Âfiyet olsun diyoruz, yemek yiyor adam, âfiyet olsun.

Âfiyet ne demek aslında?

Âfiyet; hem hastalıklardan hem de üzüntü ve belalardan selamette olmak demek. Âfiyet; hem hastalıklardan hem de üzüntü ve belalardan selamette olmak demek. Hasta değil, üzücü bir durumda da değil. Hem şen hem sıhhatli.Hasta değil, üzücü bir durumda da değil. Hem şen hem sıhhatli. "Şen ve esen kalınız." diyor ya hani şeyler."Şen ve esen kalınız." diyor ya hani şeyler. Yani hem gönlü hoş hem sıhhati tam, ne karnı ağrıyor ne kafası, ne derdi var ne üzüntüsü.Yani hem gönlü hoş hem sıhhati tam, ne karnı ağrıyor ne kafası, ne derdi var ne üzüntüsü. Tabii bu dünyada da olabilir, dünyada da âfiyet olur, âhirette de olur. Tabii bu dünyada da olabilir, dünyada da âfiyet olur, âhirette de olur.

Âhiretteki âfiyet ne demek? Cehenneme düşmemek, Allah'ın kahrına gazabına uğramamak, Âhiretteki âfiyet ne demek?

Cehenneme düşmemek, Allah'ın kahrına gazabına uğramamak,
cezaya belaya duçar olmamak, sıkıntı görmemek demek.cezaya belaya duçar olmamak, sıkıntı görmemek demek. Allah'tan istenecek şeylerin en hayırlısı âfiyettir. Allah'tan istenecek şeylerin en hayırlısı âfiyettir.

O zaman, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfi var, başka hadîs-i şerîfleri, böyle buyurmuş; O zaman, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfi var, başka hadîs-i şerîfleri, böyle buyurmuş;

Allahümme innî es'elüke'l-affe ve'l-âfiyeteAllahümme innî es'elüke'l-affe ve'l-âfiyete ve'd-dünya ve'l-âhirati. Böyle dua etmeyi tavsiye ediyor Peygamber Efendimiz.ve'd-dünya ve'l-âhirati.

Böyle dua etmeyi tavsiye ediyor Peygamber Efendimiz.
Yani, "Yâ Rabbi! Ben senden dinî konularda, dünyevî konularda ve uhrevî konularda,Yani, "Yâ Rabbi! Ben senden dinî konularda, dünyevî konularda ve uhrevî konularda, hem dünyada hem âhirette hem de dinimde âfiyet istiyorum." hem dünyada hem âhirette hem de dinimde âfiyet istiyorum."

Ha bir de burada dinde âfiyet çıktı. Dinde âfiyet ne demek? Ha bir de burada dinde âfiyet çıktı. Dinde âfiyet ne demek?

İnsanın dinî yaşantısının sakat olmaması, tam olması, kulluğunu güzel yapması,İnsanın dinî yaşantısının sakat olmaması, tam olması, kulluğunu güzel yapması, itikadının doğru olması demek. İtikadı bozuk olsa hapı yuttu. itikadının doğru olması demek. İtikadı bozuk olsa hapı yuttu. Allah bozuk itikatlıyı, bidat ehlinin ibadetini kabul etmiyor.Allah bozuk itikatlıyı, bidat ehlinin ibadetini kabul etmiyor. Yani amellerin kabul olması için şartlar, kabul olmamasının sebepleri var. Yani amellerin kabul olması için şartlar, kabul olmamasının sebepleri var. O sebepler olmayacak; ibadetlerini iptal eden, bâtıl duruma, fâsit duruma düşüren,O sebepler olmayacak; ibadetlerini iptal eden, bâtıl duruma, fâsit duruma düşüren, Allah'ın sevgisini kaybettiren şeyler var; onlar olmayacak, güzel bir dindarlığı olacak.Allah'ın sevgisini kaybettiren şeyler var; onlar olmayacak, güzel bir dindarlığı olacak. Dinî konuda âfiyet bu. Vücudu sıhhatli, gönlü, başı hem dünyada hem âhirette şen ve dinç olacak. Dinî konuda âfiyet bu. Vücudu sıhhatli, gönlü, başı hem dünyada hem âhirette şen ve dinç olacak.

Âfiyet böyle bir güzel kelime, yani her şeyi ihtiva ediyor, içinde her türlü şey komprime olarakÂfiyet böyle bir güzel kelime, yani her şeyi ihtiva ediyor, içinde her türlü şey komprime olarak mevcut, yani tam bir şey. Allah'tan insan dinde dünyada âhirette âfiyet istediği zaman mevcut, yani tam bir şey. Allah'tan insan dinde dünyada âhirette âfiyet istediği zaman her türlü şeyi istemiş oluyor; cennet de dahil, cehennemden korunmak da dahil, her türlü şeyi istemiş oluyor; cennet de dahil, cehennemden korunmak da dahil, hastalıktan kurtulmak da dahil her şeyi istemiş oluyor. hastalıktan kurtulmak da dahil her şeyi istemiş oluyor.

Bir hadisle dersi bitirdik ama bu hadîs-i şerîf güzel, yani hatırda kalacak bir hadis. Bir hadisle dersi bitirdik ama bu hadîs-i şerîf güzel, yani hatırda kalacak bir hadis.

Allah hepinizden razı olsun. Allah hepinizden razı olsun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2