Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Aranızda Selâmı Çoğaltın!

Mehmed Zahid KOTKU

22 Safer 1396 / 22.02.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ asbahte fe-kul allâhümme ente rabbî lâ şerike leke.İzâ asbahte fe-kul allâhümme ente rabbî lâ şerike leke. Asbahnâ ve asbaha'l-mülkü lilâhi lâ şerike lehu.Asbahnâ ve asbaha'l-mülkü lilâhi lâ şerike lehu. Selâse merratin ve izâ emseyte fe-kul: misle zâlike fe-innehünne yükeffirne mâ beynehünne. Selâse merratin ve izâ emseyte fe-kul: misle zâlike fe-innehünne yükeffirne mâ beynehünne.

İbnü's-sünnî ve İbnü'n-neccâr Selman radıyallahu anh'ten. İbnü's-sünnî ve İbnü'n-neccâr Selman radıyallahu anh'ten.

Geçen ki derslerimizde de geçmişti, bugünkü dersimizde de yine buyuruyor.Geçen ki derslerimizde de geçmişti, bugünkü dersimizde de yine buyuruyor. İnsan uykuya yatarken, uykudan kalktığı vakitte, sabaha dahil olduğu vakitteİnsan uykuya yatarken, uykudan kalktığı vakitte, sabaha dahil olduğu vakitte bunları birer şükür, birer hamd lazım. İnsan ölü misalidir, yattık uyuduk, kalkmayabiliriz, uyanamayız.bunları birer şükür, birer hamd lazım. İnsan ölü misalidir, yattık uyuduk, kalkmayabiliriz, uyanamayız. Uyanırsak bazı hastalıklarla dertlerle karşılaşabiliriz de. Uyanırsak bazı hastalıklarla dertlerle karşılaşabiliriz de.

Onun için sabaha sağlam olarak elhamdülillah kalktığımız vakitte,Onun için sabaha sağlam olarak elhamdülillah kalktığımız vakitte, hemen işin başına yahut ekmeğin başına oturmamalı. hemen işin başına yahut ekmeğin başına oturmamalı. Abdestini alır insan, namazcağızını kılar ve Peygamberimizin öğrettiği bu dualardan da birer parça okur.Abdestini alır insan, namazcağızını kılar ve Peygamberimizin öğrettiği bu dualardan da birer parça okur. Şimdi bunlar bizim dua kitaplarımızda elhamdülillah az çok yazıyor.Şimdi bunlar bizim dua kitaplarımızda elhamdülillah az çok yazıyor. Hepsinin hakkından gelmek bizim için mümkün değildir. Fakat işte mümkün olanını kitaplarımıza yazdık. Hepsinin hakkından gelmek bizim için mümkün değildir. Fakat işte mümkün olanını kitaplarımıza yazdık.

Şimdi burada diyor ki Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; Şimdi burada diyor ki Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem;

"Siz sabaha dahil olduğunuz vakit de hemen işinizin başına koşmayın."Siz sabaha dahil olduğunuz vakit de hemen işinizin başına koşmayın. Bu kalkışın şükrünü ifa edin, deyiniz ki." Allâhümme ente rabbî. "Elhamdülillah sen benim rabbimsin yâ Rab." Bu kalkışın şükrünü ifa edin, deyiniz ki." Allâhümme ente rabbî. "Elhamdülillah sen benim rabbimsin yâ Rab."

Rabb, mürebbi, yetiştiren, kemale ulaştıran, her şeyin kendisine lazım olan kuvvet ve kudretini veren. Rabb, mürebbi, yetiştiren, kemale ulaştıran, her şeyin kendisine lazım olan kuvvet ve kudretini veren.

Ufacık bir sinek, ufacık bir mikrop, gözümüzle göremediğimiz halde, onları da yetiştiren Allah.Ufacık bir sinek, ufacık bir mikrop, gözümüzle göremediğimiz halde, onları da yetiştiren Allah. Bu şeyler de yaşamaya çalışıyor. İnsanın da kemâle gelişine kadar çok zaman lazım.Bu şeyler de yaşamaya çalışıyor. İnsanın da kemâle gelişine kadar çok zaman lazım. Bu kemâle geliş bittikten sonra yine kemalin sonu olmaz. Bu kemâle geliş bittikten sonra yine kemalin sonu olmaz.

Kemâlin sonu olmaz. Bir şey tamam olur, biter, "Ha bu oldu." [deriz,] ama kemal? Kemâlin sonu olmaz. Bir şey tamam olur, biter, "Ha bu oldu." [deriz,] ama kemal?

Kemâle hudut yok. Binâenaleyh insanın kemâli müşküldür. Müşkül olunca kısmet dahilinde. Kemâle hudut yok. Binâenaleyh insanın kemâli müşküldür. Müşkül olunca kısmet dahilinde.

Allâhümme ente rabbî. "Evvela senin hâlıkını bil ve ona de ki, 'Sen benim rabbimsin.Allâhümme ente rabbî. "Evvela senin hâlıkını bil ve ona de ki, 'Sen benim rabbimsin. Ben senin verdiğin kuvvet ve kudret sayesinde elhamdülillah müslümanığı da öğrendim. Ben senin verdiğin kuvvet ve kudret sayesinde elhamdülillah müslümanığı da öğrendim. Öğrettirdin bana ve müslümancasına yattım elhamdülillah kaldırdın beni sağ olarak,Öğrettirdin bana ve müslümancasına yattım elhamdülillah kaldırdın beni sağ olarak, afiyet üzerine dertsiz, kedersiz olaraktan.'" Lâ şerîke leke. afiyet üzerine dertsiz, kedersiz olaraktan.'" Lâ şerîke leke. "Sen birsin, Senin hiçbir ortağın yoktur, yardımcın yoktur, soracağın istişare edeceğin kimsen yoktur."Sen birsin, Senin hiçbir ortağın yoktur, yardımcın yoktur, soracağın istişare edeceğin kimsen yoktur. Bütün kuvvet, kudret senin yedindendir." Asbahnâ. "Biz de elhamdülillah sabaha dahiliz. Bütün kuvvet, kudret senin yedindendir." Asbahnâ. "Biz de elhamdülillah sabaha dahiliz. Uyandık, sıhhat afiyetimiz yerinde." Ve asbaha'l-mülkü lilâhi lâ şerike lehu.Uyandık, sıhhat afiyetimiz yerinde." Ve asbaha'l-mülkü lilâhi lâ şerike lehu. "Bizimle beraber bu mülkün sahibi de sensin rabbi'l-alemin. Onlar da böyle sabahladılar.""Bizimle beraber bu mülkün sahibi de sensin rabbi'l-alemin. Onlar da böyle sabahladılar." Lâ şerike lehû selâse merratin. "Üç defa bunu tekrarla." Lâ şerike lehû selâse merratin. "Üç defa bunu tekrarla."

Asbahnâ ve asbaha'l-mülkü lilâhi lâ şerike lehu. Asbahnâ ve asbaha'l-mülkü lilâhi lâ şerike lehu.

"Bunu öğren ve de. Dedikten sonra." Ve izâ emseyte. "Akşam oldu tabi." "Bunu öğren ve de. Dedikten sonra." Ve izâ emseyte. "Akşam oldu tabi."

Sabah bitti akşam geldi. Akşam üstü de bunu tekrarla. Esbehnâ yerine emseynâ diyecek.Sabah bitti akşam geldi. Akşam üstü de bunu tekrarla. Esbehnâ yerine emseynâ diyecek. "Yâ Rabbi! Bizi akşama dahil ettin, sıhhat afiyet verdin, "Yâ Rabbi! Bizi akşama dahil ettin, sıhhat afiyet verdin, günümüzü geçirdik iman ile, İslâm ile elhamdülillah." günümüzü geçirdik iman ile, İslâm ile elhamdülillah."

Şimdi akşam oldu aydınlıklar gitti, karanlıklar geldi. E bu mülkün sahibi sensin senin.Şimdi akşam oldu aydınlıklar gitti, karanlıklar geldi. E bu mülkün sahibi sensin senin. Senin şerîkin, nazîrin yoktur. Kudretin sayesinde hepsi böyle oluyor. Senin şerîkin, nazîrin yoktur. Kudretin sayesinde hepsi böyle oluyor.

"Bunu böyle sabah akşam derse." Fe-innehünne yükeffirne mâ beynehünne. "Bunu böyle sabah akşam derse." Fe-innehünne yükeffirne mâ beynehünne.

Sabahtan akşama kadar hatadan da sâlim değiliz bazı kusurlar yapmışızdır. Sabahtan akşama kadar hatadan da sâlim değiliz bazı kusurlar yapmışızdır.

"İşte bu iki duanın arasında bu kusurlar erir gider." "İşte bu iki duanın arasında bu kusurlar erir gider."

Erir gider, onun için bunları öğrenmeye gayret etmek lazımdır. Erir gider, onun için bunları öğrenmeye gayret etmek lazımdır.

İze'stahabe racülâni. "İki kişi sohbet ettiler." İze'stahabe racülâni. "İki kişi sohbet ettiler."

Sohbet ettiler, görüşüyorlar, konuşuyorlar, muhabbet ettiler, derken ayrıldılar. Sohbet ettiler, görüşüyorlar, konuşuyorlar, muhabbet ettiler, derken ayrıldılar.

Racülâni müslimâni. "İkisi de müslüman kişiler." Fe-hâle beynehümâ şecarun ev mederun ev hacerun.Racülâni müslimâni. "İkisi de müslüman kişiler." Fe-hâle beynehümâ şecarun ev mederun ev hacerun. "Aralarına bir ağaç geldi, yahut bir kum yığını geldi, yahut bir dere parçası geldi birbirini göremediler." "Aralarına bir ağaç geldi, yahut bir kum yığını geldi, yahut bir dere parçası geldi birbirini göremediler."

Derken karşılaştılar yine. O ağaçtan geçtiler karşıya geçtiler, kumu geçtiler. Derken karşılaştılar yine. O ağaçtan geçtiler karşıya geçtiler, kumu geçtiler.

Fe'l-yüsellim ehadühümâ ale'l-âhari. "Şimdi yine birbirlerine selam versinler." Fe'l-yüsellim ehadühümâ ale'l-âhari. "Şimdi yine birbirlerine selam versinler."

"Hani biz evvelce selam verdik, ayrıldık. E şimdi ne olacak?" deme. Yine selamı ver. "Hani biz evvelce selam verdik, ayrıldık. E şimdi ne olacak?" deme. Yine selamı ver.

Ve yetebâzelu's-selâme. "Selamı bollaştırın. Bollaştırın, çok verin." Niçin? Ve yetebâzelu's-selâme. "Selamı bollaştırın. Bollaştırın, çok verin."

Niçin?

Parasız pulsuz bir dua: "Allah seni selamette kılsın, afiyetti kılsın, dertsiz belasız kılsın.Parasız pulsuz bir dua: "Allah seni selamette kılsın, afiyetti kılsın, dertsiz belasız kılsın. Cenab-ı Hak nasıl afâtlardan salim, sen de böyle selametli olasın." Cenab-ı Hak nasıl afâtlardan salim, sen de böyle selametli olasın."

Selametin mânası çok geniş. Çok geniş yani aylarca selametin mânası hakkında söz söylense bitmez.Selametin mânası çok geniş. Çok geniş yani aylarca selametin mânası hakkında söz söylense bitmez. Kur'ân-ı Azimüşşân selamlarla dolu. Binâenaleyh siz de o selamı bol bol verin. Kur'ân-ı Azimüşşân selamlarla dolu. Binâenaleyh siz de o selamı bol bol verin.

Günaydın bir mâna ifade etmez. Selamı da yok, günün aydın olsun. Pek güzel.Günaydın bir mâna ifade etmez. Selamı da yok, günün aydın olsun. Pek güzel. Ama Allah'ın selâmı ismullahtandır, esmâ-i hüsnadandır.Ama Allah'ın selâmı ismullahtandır, esmâ-i hüsnadandır. Onun ismini anaraktan, "Yâ Rab! Esselamu Aleyküm." [deriz.] Onun ismini anaraktan, "Yâ Rab! Esselamu Aleyküm." [deriz.]

Nasıl camilerin kapılarına da yazılır. Nasıl camilerin kapılarına da yazılır.

Cennete girerken de; Esselamu aleyküm fedhulühâ hâlidîn diye girilecek. Cennete girerken de; Esselamu aleyküm fedhulühâ hâlidîn diye girilecek.

Onun için selamı ne kadar bol ederseniz her bir selamda 10, 20, 30, 40, 50, 100 sevaplar var. Onun için selamı ne kadar bol ederseniz her bir selamda 10, 20, 30, 40, 50, 100 sevaplar var.

Beyhakî Ebü'd-Derdâ hazretlerinden rivayet ediyor. Beyhakî Ebü'd-Derdâ hazretlerinden rivayet ediyor.

Şimdi bugün çok acayip bir kudreti ilahi. Biz bak bu kadar haz. Hava sert, şiddetli. Ben dedim ki; Şimdi bugün çok acayip bir kudreti ilahi. Biz bak bu kadar haz. Hava sert, şiddetli. Ben dedim ki;

"Bugün gelen de olmaz." Elhamdülillah karşısı da dolmuş, caminin dışarısı da dolmuş, içerisi de almıyor."Bugün gelen de olmaz."

Elhamdülillah karşısı da dolmuş, caminin dışarısı da dolmuş, içerisi de almıyor.
Camimiz de daha henüz bitmedi. Bu gayret az bir gayret değil yani. Cenâb-ı Hakk'ın bir lütfudur.Camimiz de daha henüz bitmedi. Bu gayret az bir gayret değil yani. Cenâb-ı Hakk'ın bir lütfudur. Bizi polis kovalayıp da Jandarma kovalayıp da sokmadı buraya.Bizi polis kovalayıp da Jandarma kovalayıp da sokmadı buraya. İçimizdeki imanın verdiği zevk neşe [getirdi.] "Soğuk olsun ne olacak?" dedik. İçimizdeki imanın verdiği zevk neşe [getirdi.] "Soğuk olsun ne olacak?" dedik. "Allah kolaylık verir." dedik [geldik.] "Allah kolaylık verir." dedik [geldik.]

Ben bile düşünüyordum, "Acaba bugün gitmesek olmaz mı, ders yapmasak olmaz mı?" diyerektenBen bile düşünüyordum, "Acaba bugün gitmesek olmaz mı, ders yapmasak olmaz mı?" diyerekten ama Allahu Teâlâ'nın kudretini görünce ben de utandım. ama Allahu Teâlâ'nın kudretini görünce ben de utandım.

Çocuk yetişiyor, o yetiştiği vakitte ona, "Hadi oğlum sen de oruç tutacaksın beraber bakalım." dedik. Çocuk yetişiyor, o yetiştiği vakitte ona, "Hadi oğlum sen de oruç tutacaksın beraber bakalım." dedik.

İzâ etâka'l-ğulâmü sıyâme selâseti eyyâmin. "Üç gün oruç tutabilirse bu çocuk birbiri üzerine." İzâ etâka'l-ğulâmü sıyâme selâseti eyyâmin. "Üç gün oruç tutabilirse bu çocuk birbiri üzerine."

Üç gün tutarsa, mütetâbiâtin. Birbiri arkasına, bitişik; bir başında bir ortasında bir sonunda değil.Üç gün tutarsa, mütetâbiâtin. Birbiri arkasına, bitişik; bir başında bir ortasında bir sonunda değil. Bir, iki, üçüncü günleri oruç tutabilirse; Bir, iki, üçüncü günleri oruç tutabilirse;

Fe-kad vecebe aleyhi savmu şehri ramadâne. "Ona Ramazan ayında tutmak vacip olur." Fe-kad vecebe aleyhi savmu şehri ramadâne. "Ona Ramazan ayında tutmak vacip olur."

Üç gün tutabildi mi ona artık Ramazan ayında tutmak vacip olur demiş. Üç gün tutabildi mi ona artık Ramazan ayında tutmak vacip olur demiş.

Burada çocuğun şeklini de tarif ederken, diş değiştirmesi var ya çocuklarda.Burada çocuğun şeklini de tarif ederken, diş değiştirmesi var ya çocuklarda. Çocukluk dişleri gidip büyüklük dişleri geldi. Artık çocuğun güce yetiştiği oradan anlaşılırmış. Çocukluk dişleri gidip büyüklük dişleri geldi. Artık çocuğun güce yetiştiği oradan anlaşılırmış.

İza't-meenne'r-racülü ile'r-racüli. İki kişi ahbap olduk, "Oh bu bana şey yapmaz."İza't-meenne'r-racülü ile'r-racüli. İki kişi ahbap olduk, "Oh bu bana şey yapmaz." O da diyor, "Bu da bana bir şey yapmaz." İyi iki arkadaşlar derken; O da diyor, "Bu da bana bir şey yapmaz."

İyi iki arkadaşlar derken;

Sümme katelehû ba'de mat'meenne ileyhi. "[Birbirlerine itimat ettikten] sonra [birisi] bir fırsatını buldu [diğer]Sümme katelehû ba'de mat'meenne ileyhi. "[Birbirlerine itimat ettikten] sonra [birisi] bir fırsatını buldu [diğer] adamın parasına yahut dükkanına tamah etti, öldürdü adamı." Evvela dost olarak gözüktü sonra da öldürdü. adamın parasına yahut dükkanına tamah etti, öldürdü adamı."

Evvela dost olarak gözüktü sonra da öldürdü.

Nusıbe lehû yevme'l-kıyâmeti livâü ğadrin.Nusıbe lehû yevme'l-kıyâmeti livâü ğadrin. "Ona kıyamet gününde zalimler bayrağı dikilir, teşhir olunur herkese ki, 'İşte şu adamı görün!"Ona kıyamet gününde zalimler bayrağı dikilir, teşhir olunur herkese ki, 'İşte şu adamı görün! Bu adam bu adamı kandırdı. Dost göründü bunu öldürdü.'" Bu adam bu adamı kandırdı. Dost göründü bunu öldürdü.'"

Herkesin yanında rezil edilir, sonra cehenneme de sürüklenerek götürülür. Herkesin yanında rezil edilir, sonra cehenneme de sürüklenerek götürülür.

Onun için insan nasılsa öyle görünmelidir, iyi ise iyi, değilse değil. Onun için insan nasılsa öyle görünmelidir, iyi ise iyi, değilse değil.

Bunların çok çeşit hikayelerini de dinleriz ki bazı insanlar böyle evlere girerler, misafir olurlar.Bunların çok çeşit hikayelerini de dinleriz ki bazı insanlar böyle evlere girerler, misafir olurlar. Sonra sabahleyin de cenazesi çıkarmış adamın. Böyle yaramaz adamlar da, şer adamlar da var yani. Sonra sabahleyin de cenazesi çıkarmış adamın. Böyle yaramaz adamlar da, şer adamlar da var yani.

Allah şerlerinden muhafaza buyursun. Şimdi bakınız yine Cenâb-ı Peygamber bize buyuruyor; Allah şerlerinden muhafaza buyursun.

Şimdi bakınız yine Cenâb-ı Peygamber bize buyuruyor;

İza'dtacea ehadüküm alâ cenbihi'l-eymâni. "Uykumuz geldi, sağ tarafımıza yattık." İza'dtacea ehadüküm alâ cenbihi'l-eymâni. "Uykumuz geldi, sağ tarafımıza yattık."

Yattıktan sonra hemen uyumaya bakma! Sümme kâle allâhümme innî eslemtü nefsî ileyke.Yattıktan sonra hemen uyumaya bakma!

Sümme kâle allâhümme innî eslemtü nefsî ileyke.
"De ki: Yâ Rabbi! Ben şimdi bu nefsimi, canımı sana teslim ediyorum." "De ki: Yâ Rabbi! Ben şimdi bu nefsimi, canımı sana teslim ediyorum."

Uykum gelecek uyuyacağım gidecek, kendimden haberim olmayacak. Teslim ettim sana. Uykum gelecek uyuyacağım gidecek, kendimden haberim olmayacak. Teslim ettim sana.

Ve veccehtü vechî ileyke. "Kastım sensin." Ve veccehtü vechî ileyke. "Kastım sensin."

Dinleneyim, rahatlayım, vücudum kuvvet kesilsin, sabahleyin kalkınca daDinleneyim, rahatlayım, vücudum kuvvet kesilsin, sabahleyin kalkınca da yine senin emirlerini yapayım yâ Rabbi. yine senin emirlerini yapayım yâ Rabbi.

Ve elce'tü zahrî ileyke. "Arkamı da başkasına değil sana dayadım." Ve elce'tü zahrî ileyke. "Arkamı da başkasına değil sana dayadım."

Hani insanlar birbirlerinden destek alırlar da, "Benim filan ağam var, o varken bana bir şey olmaz." derler.Hani insanlar birbirlerinden destek alırlar da, "Benim filan ağam var, o varken bana bir şey olmaz." derler. Yoo, ancak Allah'a dayan. Dayanacaksan Allah'a dayan. Yoo, ancak Allah'a dayan. Dayanacaksan Allah'a dayan.

Ve fevvadtü emrî ileyke. "Ya Rabbim! Bütün işlerimi sana terk ettim." Ve fevvadtü emrî ileyke. "Ya Rabbim! Bütün işlerimi sana terk ettim."

Bütün işlerimi sana terk ettim. Senin himayene girdim ben. Senin kuvvetinin altına girdim.Bütün işlerimi sana terk ettim. Senin himayene girdim ben. Senin kuvvetinin altına girdim. Sen kabul et beni sen himaye eyle. Sen muhafaza et ben işlerimi sana devrettim. Sen kabul et beni sen himaye eyle. Sen muhafaza et ben işlerimi sana devrettim.

Lâ melcee minke illâ ileyke. "Başksına dayanacak ne var ki!" Lâ melcee minke illâ ileyke. "Başksına dayanacak ne var ki!"

Hep dayandıklarımız çürüktür.Hep dayandıklarımız çürüktür. Hep dayandıklarımız fanidir, bunlar nasıl bırakıp gitti iseler Hep dayandıklarımız fanidir, bunlar nasıl bırakıp gitti iseler biz bu fani olanlara dayanacağımızdan bakî olan Allah'a dayanmak elbette daha evlâ. biz bu fani olanlara dayanacağımızdan bakî olan Allah'a dayanmak elbette daha evlâ. Faniye ne kadar dayansan o birgün ölecek sen de onunla beraber gideceksin, kıymeti yok.Faniye ne kadar dayansan o birgün ölecek sen de onunla beraber gideceksin, kıymeti yok. Ama Allah'a dayanırsan Allah seni hiç ihmal etmez, daim muhafaza eder. Ama Allah'a dayanırsan Allah seni hiç ihmal etmez, daim muhafaza eder.

Bizim öğrendiğimiz duaların içerisinde çeşitli dualar var. Bu kısasını söylemiş. Bizim öğrendiğimiz duaların içerisinde çeşitli dualar var. Bu kısasını söylemiş.

Ûminü bi-kitâbike. "Yâ Rab! Ben senin gönderdiğin kitaba iman ettim." Ûminü bi-kitâbike. "Yâ Rab! Ben senin gönderdiğin kitaba iman ettim."

Kur'ân-ı Azîmüşşân'a imanım var. Ve bi-rasûlike. "Senin gönderdiğin resûle de iman ediyorum." Kur'ân-ı Azîmüşşân'a imanım var.

Ve bi-rasûlike. "Senin gönderdiğin resûle de iman ediyorum."

Kitabına da iman ettim, resûle de iman ettim.Kitabına da iman ettim, resûle de iman ettim. Şimdi sana dayanaraktan ve bütün işlerimi sana bırakaraktan senin rızanı da kastederekten uykuya yatıyorum. Şimdi sana dayanaraktan ve bütün işlerimi sana bırakaraktan senin rızanı da kastederekten uykuya yatıyorum.

Fe-in mâte min leyletihi. "Eh, ecel geldi öldü." Dehale'l-cennete. "[Cennete girer.]" Fe-in mâte min leyletihi. "Eh, ecel geldi öldü." Dehale'l-cennete. "[Cennete girer.]"

Kısa bir duadır ama bak ne kadar mühim bir şey. Kısa bir duadır ama bak ne kadar mühim bir şey.

Ravileri Tirmizi, Ebû Yâlâ, Taberanî ve Ziyâ el-Makdisî hazretleri Râfi hazretlerinden rivayet etmişler. Ravileri Tirmizi, Ebû Yâlâ, Taberanî ve Ziyâ el-Makdisî hazretleri Râfi hazretlerinden rivayet etmişler.

İza'dturirtüm ileyhâ fe'ğsilûhâ bi'l-mâi ve'tbuhû fîhâ. Ya'nî âniyete'l-mecûsi. Bir yere gittik yemek pişireceğiz, kabımız yok.İza'dturirtüm ileyhâ fe'ğsilûhâ bi'l-mâi ve'tbuhû fîhâ. Ya'nî âniyete'l-mecûsi.

Bir yere gittik yemek pişireceğiz, kabımız yok.
Bir gavura müracaat ettik kabını aldık, bir tencere ver bize dedik. Bir gavura müracaat ettik kabını aldık, bir tencere ver bize dedik. Ha o gavurdan aldığımız tencereyi hemen ateşin üzerine oturtturma. Ha o gavurdan aldığımız tencereyi hemen ateşin üzerine oturtturma.

Fe'ğsilûhâ bi'l-mâi. "Evvela onu güzelce bir yıka." Güzelce yıka.Fe'ğsilûhâ bi'l-mâi. "Evvela onu güzelce bir yıka."

Güzelce yıka.
Ne kadar temiz olursa olsun o gavurun malıydı. Onun onun yıkamasına itibar etme, sen onu güzelce yıka. Ne kadar temiz olursa olsun o gavurun malıydı. Onun onun yıkamasına itibar etme, sen onu güzelce yıka.

Bi'l-mâi. "Suyla." Ve'tbuhû fîhâ. "Ondan sonra pişireceğini onda pişir." Bi'l-mâi. "Suyla." Ve'tbuhû fîhâ. "Ondan sonra pişireceğini onda pişir."

Ya'nî âniyete'l-mecûsi. "[Yani mecusilerin kapları.]" Ya'nî âniyete'l-mecûsi. "[Yani mecusilerin kapları.]"

Hristiyanların kaplarını mustar yani mecbur olmadıkça onların kabını kullanmayın.Hristiyanların kaplarını mustar yani mecbur olmadıkça onların kabını kullanmayın. Kullanırsan da bu şekilde kullanın. Daha mecbur olmazsanız, peynir ekmek yiyiverin. Kullanırsan da bu şekilde kullanın. Daha mecbur olmazsanız, peynir ekmek yiyiverin.

Dün bizim bir aşçımız var da ondan konuşurken, işte insanlar bugün hep yemeğe çok önem vermişlerdir.Dün bizim bir aşçımız var da ondan konuşurken, işte insanlar bugün hep yemeğe çok önem vermişlerdir. Öğlen yemeğimiz geçmesin diye herkes öğlen üstü karınlarını doyurmak için aşçı dükkanlarına dolarlar.Öğlen yemeğimiz geçmesin diye herkes öğlen üstü karınlarını doyurmak için aşçı dükkanlarına dolarlar. Halbuki bu aşçı dükkanlarında karınlarımızı doyurmak bir külfettir, bir masraftır. Halbuki bu aşçı dükkanlarında karınlarımızı doyurmak bir külfettir, bir masraftır. Alacağımız 5-10 kuruşluk ekmek, yanı başına da biraz mümkün olursa tuz ve biber. Pekâlâ öğleni idare eder. Alacağımız 5-10 kuruşluk ekmek, yanı başına da biraz mümkün olursa tuz ve biber. Pekâlâ öğleni idare eder.

Zaten bir öğünün insana kafi olduğunu bugün herkes teslim etmiştir.Zaten bir öğünün insana kafi olduğunu bugün herkes teslim etmiştir. Ya sabahleyin ya akşam üstü karnını güzelce doyurunca öğle yemeğine ihtiyaç kalmaz. Ya sabahleyin ya akşam üstü karnını güzelce doyurunca öğle yemeğine ihtiyaç kalmaz. Onu bir iki lokma ile, bir simitle, bir pastacıkla atlatabilirsin. Hatta simite bile ihtiyaç yok. Onu bir iki lokma ile, bir simitle, bir pastacıkla atlatabilirsin. Hatta simite bile ihtiyaç yok.

Onun için muztar, yani ihtiyarlık, rahatsızlık dolayısıyla,Onun için muztar, yani ihtiyarlık, rahatsızlık dolayısıyla, takatsizlik nispeti ile yemek ihtiyacı olursa bu şekilde yiyin.takatsizlik nispeti ile yemek ihtiyacı olursa bu şekilde yiyin. Ve yiyeceğiniz zaman da burada şimdi onun kabını kullanıyoruz.Ve yiyeceğiniz zaman da burada şimdi onun kabını kullanıyoruz. Kabını kullandığımız halde böyle yaparsak, onun dükkanına girip de onun yemeğini yemek hiç te caiz olmayacak.Kabını kullandığımız halde böyle yaparsak, onun dükkanına girip de onun yemeğini yemek hiç te caiz olmayacak. O nasıl yaptı bilmem artık. Şimdi bir mektup geldi bana bir yerden. O mektupta diyor ki; O nasıl yaptı bilmem artık.

Şimdi bir mektup geldi bana bir yerden. O mektupta diyor ki;

"Bizim imam efendi." diyor, "Kızını bir mürtede verdi."Bizim imam efendi." diyor, "Kızını bir mürtede verdi. Bu imam efendinin arkasında namaz kılmak caiz midir, değil midir?" diye sormuş bana adam. İşi yok ya adamın. Bu imam efendinin arkasında namaz kılmak caiz midir, değil midir?" diye sormuş bana adam. İşi yok ya adamın.

"Mürted, neden?" dedim. "Mürted, neden?" dedim.

Kızına bir mürtede verdi diyor.Kızına bir mürtede verdi diyor. "Bu mürtede veren adamın arkasında namaz kılınır mı?" diye şimdi soruyor bana. "Bu mürtede veren adamın arkasında namaz kılınır mı?" diye şimdi soruyor bana.

Dinsize kız vermek, o tabiatıyla caiz değil. Fakat mürted dinsizden daha beterdir.Dinsize kız vermek, o tabiatıyla caiz değil. Fakat mürted dinsizden daha beterdir. Dinsize kız vermek caiz değildir. Dinsize kız vermek caiz değildir. Mesela yahudi olsun nasara olsun, bunlar kız isteseler bizden veremeyiz bunlara kızlarımızı.Mesela yahudi olsun nasara olsun, bunlar kız isteseler bizden veremeyiz bunlara kızlarımızı. Ama mürtede hiç verilmez. Çünkü bu ermeni olsun, yahudi olsun, rum olsun kestiğini yeriz.Ama mürtede hiç verilmez. Çünkü bu ermeni olsun, yahudi olsun, rum olsun kestiğini yeriz. Ehli kitap diyor onlara, kestiklerini yemek caiz. Mürtedin kestiği de yenmez.Ehli kitap diyor onlara, kestiklerini yemek caiz. Mürtedin kestiği de yenmez. Mürtedin katli caiz olan bir şey. Kim o mürted? Dinden dönen adam. Adı Ahmet!.. Mürtedin katli caiz olan bir şey.

Kim o mürted?

Dinden dönen adam.

Adı Ahmet!..

Ne işime lazım, ne olursa olsun. Adı bana lazım değil onun yolu lazım.Ne işime lazım, ne olursa olsun. Adı bana lazım değil onun yolu lazım. O dinden döndüyse, benim kitabıma inanmıyorsa, kitabımın aleyhinde konuşuyorsa,O dinden döndüyse, benim kitabıma inanmıyorsa, kitabımın aleyhinde konuşuyorsa, Peygamberime inanmıyor peygamberimin aleyhinde konuşuyorsa tam mürteddir. Daha nasıl olacak insan. Peygamberime inanmıyor peygamberimin aleyhinde konuşuyorsa tam mürteddir. Daha nasıl olacak insan.

İzâ edalle ehadüküm şey'en. "Sizin biriniz bir şeyinizi kaybetti." İzâ edalle ehadüküm şey'en. "Sizin biriniz bir şeyinizi kaybetti."

Atını kaybetti, malını kaybetti, etti. Ev erâde ehadüküm ğavsen. "Yahut bir yardım istiyor." Atını kaybetti, malını kaybetti, etti.

Ev erâde ehadüküm ğavsen. "Yahut bir yardım istiyor."

Bir şeysini kaybetti yahut bir yardıma ihtiyacı var. Bir şeysini kaybetti yahut bir yardıma ihtiyacı var.

Ve hüve bi-ardin leyse bihâ enîsün.Ve hüve bi-ardin leyse bihâ enîsün. "Halbuki kendisi bir çöldedir ki, bir çöl ki kendisine yardım edecek kimse yok." "Halbuki kendisi bir çöldedir ki, bir çöl ki kendisine yardım edecek kimse yok."

Kendisine yardım edecek kimse yok, muztar kalmış, aciz bir halde.Kendisine yardım edecek kimse yok, muztar kalmış, aciz bir halde. Böyle bir yerde bulunduğunuz vakitte gerek kaybınızı gerek imdat istediğiniz vakitte deyiniz ki; Böyle bir yerde bulunduğunuz vakitte gerek kaybınızı gerek imdat istediğiniz vakitte deyiniz ki;

Fe'l-yekul: yâ ibâdallâhi "Bağır böyle, 'Ey Allah'ın kulları!' de." Fe'l-yekul: yâ ibâdallâhi "Bağır böyle, 'Ey Allah'ın kulları!' de."

Ama kimse yok ki ortada, çöl bu? "Sen de bunu!" Ama kimse yok ki ortada, çöl bu?

"Sen de bunu!"

Eğîsûnî yâ ibâdallâhi eînûnî. "Yüksek bir sesle, 'Ey Allah'ın kulları!' Yetişin benim imdadıma." Eğîsûnî yâ ibâdallâhi eînûnî. "Yüksek bir sesle, 'Ey Allah'ın kulları!' Yetişin benim imdadıma."

Eğîsûnî yâ ibâdallâhi eînûnî de, iki defa üç defa böyle bağır. Ha bak! Eğîsûnî yâ ibâdallâhi eînûnî de, iki defa üç defa böyle bağır. Ha bak!

Fe-innallâhe ibâden. "Çünkü Allah'ın öyle kulları vardır ki görülmez ve bilinmez öyle kulları vardır ki."Fe-innallâhe ibâden. "Çünkü Allah'ın öyle kulları vardır ki görülmez ve bilinmez öyle kulları vardır ki." Lâ yerâhüm. "Sen onları görmezsin." Sen böyle deyince onlar senin imdadına yetişir. Lâ yerâhüm. "Sen onları görmezsin."

Sen böyle deyince onlar senin imdadına yetişir.

Bunun bir hikayesini yazmışlar şeye.Bunun bir hikayesini yazmışlar şeye. Adamcağızın birisi Şam ile Medine-i Münevvere arasında ticaret yapıyor.Adamcağızın birisi Şam ile Medine-i Münevvere arasında ticaret yapıyor. Mal getirip götürüp satıyor Medine'de. Fakat hep yalnız başına gidermiş. Mal getirip götürüp satıyor Medine'de. Fakat hep yalnız başına gidermiş. 5-10 devesi var, alıyor götürüyor yalnız başına. 5-10 devesi var, alıyor götürüyor yalnız başına.

Demişler ki sen tehlikeli iş yapıyorsun yahu! 5-10 günde gidilen bir yol.Demişler ki sen tehlikeli iş yapıyorsun yahu! 5-10 günde gidilen bir yol. Buraya kafileler var giden, bu kafilelere takıl da öyle git! Kendi başına gidiyorsun tehlike var burada. Buraya kafileler var giden, bu kafilelere takıl da öyle git! Kendi başına gidiyorsun tehlike var burada.

Adam dinlemezmiş gidermiş. Nasılsa bir sefer yakalanmış eşkiyalara.Adam dinlemezmiş gidermiş. Nasılsa bir sefer yakalanmış eşkiyalara. Bakmış ki kurtulmanın da imkanı yok. Gidecek, can da gidecek mal da gidecek. Bakmış ki kurtulmanın da imkanı yok. Gidecek, can da gidecek mal da gidecek.

"Müsaade edin de iki rekat namaz kılayım." demiş. E kıl bakalım. "Müsaade edin de iki rekat namaz kılayım." demiş.

E kıl bakalım.

İki rekat namazı kılmış, galiba dört rekat. Dört rekat namazı kılmış ardından demiş ki; İki rekat namazı kılmış, galiba dört rekat. Dört rekat namazı kılmış ardından demiş ki;

Yâ Vedûd! Yâ Vedûd!.. Dua iki satır kadar var ama ezberimde yok. Yazısı orada.Yâ Vedûd! Yâ Vedûd!..

Dua iki satır kadar var ama ezberimde yok. Yazısı orada.
İmam Şârânî'nin kitabından alıntı. İmam Şârânî'nin kitabından alıntı. Bu duayı okuyor, "Yâ Vedûd! Yâ Vedûd! "Yetiş imdadıma!" diyerekten,Bu duayı okuyor, "Yâ Vedûd! Yâ Vedûd! "Yetiş imdadıma!" diyerekten, eğîsûnî, eğîsûnî diyerekten bunu da okuyor. eğîsûnî, eğîsûnî diyerekten bunu da okuyor.

Eğîsnî diyor, burada eğîsûnî. "Bana yardım ediniz. Bana yardım et." Eğîsnî diyor, burada eğîsûnî. "Bana yardım ediniz. Bana yardım et."

Yani böyle müfred cemî arasında bir değişiklik. Yani böyle müfred cemî arasında bir değişiklik.

Derken bir şimşek gürültüsü, bir parıltı, bir gürültü. Birisi geliyor ama hışım gibi.Derken bir şimşek gürültüsü, bir parıltı, bir gürültü. Birisi geliyor ama hışım gibi. Şaşırmış eşkiya yani ne bu derken gelmiş bir tane patlatmış ona, yuvarlanıp canı cehenneme gitmiş. Demiş ki; Şaşırmış eşkiya yani ne bu derken gelmiş bir tane patlatmış ona, yuvarlanıp canı cehenneme gitmiş. Demiş ki;

"Yahu sen kimsin?" Benim burada imdadıma yetiştin, beni bu adamın elinden kurtardın şimdi. "Yahu sen kimsin?"

Benim burada imdadıma yetiştin, beni bu adamın elinden kurtardın şimdi.

Ben demiş 3. semanın meleğiyim demiş.Ben demiş 3. semanın meleğiyim demiş. Sen bu duayı okurken Allahu Teâlâ bana emretti git bu kulumun imdadına yetiş dedi. Sen bu duayı okurken Allahu Teâlâ bana emretti git bu kulumun imdadına yetiş dedi.

Allahu Teâlâ'nın görmediğimiz çeşit mahlukları, melekleri var, envai çeşit mahluku çok yani.Allahu Teâlâ'nın görmediğimiz çeşit mahlukları, melekleri var, envai çeşit mahluku çok yani. Cinnisi de onun, perisi de onun, şeytanı da onun. Çok. Cinnisi de onun, perisi de onun, şeytanı da onun. Çok.

Kimisi mutî kimse gayri mutî, bizim gibi. Biz nasıl kimimiz mutî kimimiz [gayri mutî.] Bak camiye geldik şimdi.Kimisi mutî kimse gayri mutî, bizim gibi. Biz nasıl kimimiz mutî kimimiz [gayri mutî.] Bak camiye geldik şimdi. Kimisi de gelmiyor işte, çeksen de gelmez. Bunun gibi işte. Kimisi de gelmiyor işte, çeksen de gelmez. Bunun gibi işte.

Onun için adam yazmış duayı da, okuduğu duayı da.Onun için adam yazmış duayı da, okuduğu duayı da. Bizde yazdık ki böyle sıkılanlar bu duayı okusunlar diye inşallah. Bizde yazdık ki böyle sıkılanlar bu duayı okusunlar diye inşallah.

İzâ a'tallâhu ehadeküm hayran fe'l-yebde' bi-nefsihi ve ehli beytihi. İzâ a'tallâhu ehadeküm hayran fe'l-yebde' bi-nefsihi ve ehli beytihi.

Bak, hayran diyor. Hayrın tevili mal. İzâ a'tallâhu ehadeküm hayran. "Cenâb-ı Hak sizin birinize bir mal verdi." Bak, hayran diyor. Hayrın tevili mal.

İzâ a'tallâhu ehadeküm hayran. "Cenâb-ı Hak sizin birinize bir mal verdi."

Kazandınız yahut ummadığınız taraflardan geldi elinize bir mal. Hayran tabiriyle, hayır tabiriyle. Kazandınız yahut ummadığınız taraflardan geldi elinize bir mal. Hayran tabiriyle, hayır tabiriyle.

Ve innehu li-hubbi'l- hayri le-şedîd. Li-hubbi'l-hayri. "Mala şiddetli hırsı var insanın." Ve innehu li-hubbi'l- hayri le-şedîd.

Li-hubbi'l-hayri. "Mala şiddetli hırsı var insanın."

Burada hayır, mal.Burada hayır, mal. O mala hırsından dolayı, burada da sana böyle bir hayır verildiği vakitte yani bir mal verildiği vakitte. O mala hırsından dolayı, burada da sana böyle bir hayır verildiği vakitte yani bir mal verildiği vakitte.

Fe'l-yebde' bi-nefsihi. "Evvela kendin o maldan istifade et." Fe'l-yebde' bi-nefsihi. "Evvela kendin o maldan istifade et."

Verilen maldan kendin istifade et. Ye, ne yapacaksan yap. Verilen maldan kendin istifade et. Ye, ne yapacaksan yap.

Ve ehli beytihi. "Çoluğuna çocuğuna yedir." Sonra mümkün olursa başkalarına da yedirirsin.Ve ehli beytihi. "Çoluğuna çocuğuna yedir."

Sonra mümkün olursa başkalarına da yedirirsin.
Ama evvela kendine, sonra ehline, sonra da başkalarına da verebilirsin. Ama evvela kendine, sonra ehline, sonra da başkalarına da verebilirsin.

Ahmed b. Hanbel'in, Müslim'in ve Taberanî'nin Hz. Câbir b. Semüre'den rivayeti. Ahmed b. Hanbel'in, Müslim'in ve Taberanî'nin Hz. Câbir b. Semüre'den rivayeti.

Bazı kokular ikram ederler bizlere ya. İzâ ü'tıye ehadükümü'r-rayhâne.Bazı kokular ikram ederler bizlere ya.

İzâ ü'tıye ehadükümü'r-rayhâne.
"Bu kokular size ikram olunduğu vakitte." Fe-lâ yeruddehu. "Ben istemem deme. Kokuyu reddetme.""Bu kokular size ikram olunduğu vakitte." Fe-lâ yeruddehu. "Ben istemem deme. Kokuyu reddetme." Fe-innehu harace mine'l-cenneti. "O kokular cennetten gelmiştir." Fe-innehu harace mine'l-cenneti. "O kokular cennetten gelmiştir."

Yani teşbihen kokunun aslı ordan gelmedir.Yani teşbihen kokunun aslı ordan gelmedir. İnsan aldı mı bazı adam sevmez, dokunuyor kalbime der, bir şey der. Halbuki onu reddetmemek lazım. İnsan aldı mı bazı adam sevmez, dokunuyor kalbime der, bir şey der. Halbuki onu reddetmemek lazım.

İzâ a'yâ ehadüküm fe'l-yühervil fe innehu yüzhibü'l-ayâ. İzâ a'yâ ehadüküm fe'l-yühervil fe innehu yüzhibü'l-ayâ.

Ekseriyetle kara yollarında yürüyen insanlar bir müddet yürüdükten sonraEkseriyetle kara yollarında yürüyen insanlar bir müddet yürüdükten sonra bir ağırlık gelir kendilerine, yorgunluk gelir. bir ağırlık gelir kendilerine, yorgunluk gelir.

"Bu yorgunluk geldiği vakitte." Fe'l-yühervil."Bu yorgunluk geldiği vakitte." Fe'l-yühervil. "O zaman süratle şöyle bir hacda yaptığımız gibi bir koşuş yapsın." "O zaman süratle şöyle bir hacda yaptığımız gibi bir koşuş yapsın."

Yarım koşuş yani bütün koşuş değil de şöyle hoplayıp filan biraz koşsun. Yarım koşuş yani bütün koşuş değil de şöyle hoplayıp filan biraz koşsun.

Fe-innehu yüzhibü'l-a'yâ. "Bu, ondaki o yorgunluğu giderir." Fe-innehu yüzhibü'l-a'yâ. "Bu, ondaki o yorgunluğu giderir."

Bundan sonra yeniden bir kuvvet gelir kendisine. Yeniden yürümeye başlar. Bundan sonra yeniden bir kuvvet gelir kendisine. Yeniden yürümeye başlar.

Hanımlara bir hayız hali geliyor ya. İze'ğteseleti'l-mer'etü min haydıhâ.Hanımlara bir hayız hali geliyor ya.

İze'ğteseleti'l-mer'etü min haydıhâ.
"Bu hayız hallerinden yıkanmak icap ettiği, gusletmek icap ettiği vakitte.""Bu hayız hallerinden yıkanmak icap ettiği, gusletmek icap ettiği vakitte." Nekadat şa'rahâ. "Bütün saçlarını dağıtsınlar." Nekdan. "Dağıtmakla dağıtsınlar."Nekadat şa'rahâ. "Bütün saçlarını dağıtsınlar." Nekdan. "Dağıtmakla dağıtsınlar." Ve ğaselet bi-hıtmiyyi ve üşnânin. "Sabunla, lifle, şunla bunla güzelce yıkasınlar."Ve ğaselet bi-hıtmiyyi ve üşnânin. "Sabunla, lifle, şunla bunla güzelce yıkasınlar." Ve izâ iğteselet mine'l-cenâbeti.Ve izâ iğteselet mine'l-cenâbeti. "Eğer cünüplükten yıkanmak lazım geliyorsa, o zaman baştaki saçlarını dağıtmaya lüzum yok." "Eğer cünüplükten yıkanmak lazım geliyorsa, o zaman baştaki saçlarını dağıtmaya lüzum yok."

Ne yapar? Sabbeti'l-mâe alâ ra'sihâ sabben ve asarathu.Ne yapar?

Sabbeti'l-mâe alâ ra'sihâ sabben ve asarathu.
"Başına suyu döker, onu şöyle ovalar. Bu onun için kafi gelir." "Başına suyu döker, onu şöyle ovalar. Bu onun için kafi gelir."

Sıktı mıydı o saçların ıslanması ile bütün vücut ıslanmıştır, bu kafidir.Sıktı mıydı o saçların ıslanması ile bütün vücut ıslanmıştır, bu kafidir. Cenabetten gusül ettiği vakitte dağıtmaya lüzum kalmaz. Cenabetten gusül ettiği vakitte dağıtmaya lüzum kalmaz. Fakat hayızdan gusül ettiği vakitte tamamını sökecek ve sabunla, lifle filan da ovalayaraktan yıkayacak.Fakat hayızdan gusül ettiği vakitte tamamını sökecek ve sabunla, lifle filan da ovalayaraktan yıkayacak. Ancak o zaman temiz olur buyurmuşlar. Bir tanecik daha okuyalım da yetsin bugün. Ancak o zaman temiz olur buyurmuşlar.

Bir tanecik daha okuyalım da yetsin bugün.

İzâ efâde ehadükümü'mraeten. "Bir hanım aldık." İzâ efâde ehadükümü'mraeten. "Bir hanım aldık."

Gerek cariye olarak hizmetkar olarak olsun, gerekse nikahlı olsun, hangisi olursa olsun, aldık. Gerek cariye olarak hizmetkar olarak olsun, gerekse nikahlı olsun, hangisi olursa olsun, aldık.

Ev hâdimen. "Yahut bir hizmetkar aldık. Erkek kadın." Ev dâbbeten. "Yahut bir hayvan satın aldık." Ev hâdimen. "Yahut bir hizmetkar aldık. Erkek kadın." Ev dâbbeten. "Yahut bir hayvan satın aldık."

Araba da bunun içerisine dahil olur zannedersem. Araba da bunun içerisine dahil olur zannedersem.

Fe'l-ye'hüz bi-nâsiyetihâ. "Onun alnından yapışsın." Fe'l-ye'hüz bi-nâsiyetihâ. "Onun alnından yapışsın."

Hayvansa saçından, kadınsa alnından tutar. Ve'l-yed'u bi'l-beraketi. "Ona hayırlı dua et bereketle dua et." Hayvansa saçından, kadınsa alnından tutar.

Ve'l-yed'u bi'l-beraketi. "Ona hayırlı dua et bereketle dua et."

İnekse mesela sütünü bol et de, bir zarar yapmasın, tepmesin, süsmesin. Bereketle dua et. İnekse mesela sütünü bol et de, bir zarar yapmasın, tepmesin, süsmesin. Bereketle dua et.

Ve'l-yekul. "De ki." Allâhümme innî es'elüke min hayrihâ.Ve'l-yekul. "De ki." Allâhümme innî es'elüke min hayrihâ. "Yâ Rab! Ben bu hayvanın hayırlı şeylerini senden isterim." "Yâ Rab! Ben bu hayvanın hayırlı şeylerini senden isterim."

Sütü bol olsun yağı bol olsun şusu bol olsun. Kimseye eziyet etmesin. Sütü bol olsun yağı bol olsun şusu bol olsun. Kimseye eziyet etmesin.

Ve hayri mâ cübilet aleyhi. "Bunun cibilliyetindeki bütün hayırları senden isterim." Ve hayri mâ cübilet aleyhi. "Bunun cibilliyetindeki bütün hayırları senden isterim."

Gerek insandan gerek hayvandan bunun hayırlarla bana ihsan et. Gerek insandan gerek hayvandan bunun hayırlarla bana ihsan et.

E aldık hanımı ama hanımın huyu çirkinse, yahut böyle insanı incitici ise.E aldık hanımı ama hanımın huyu çirkinse, yahut böyle insanı incitici ise. E onu işte Cenab-ı Hak'tan istiyoruz ki bunun hayrını ver yâ Rabbi!E onu işte Cenab-ı Hak'tan istiyoruz ki bunun hayrını ver yâ Rabbi! Kötülükleri kendinde kalsın yahut bunun kötülüklerini sen ört, at bundan, o kötülükler çıkmasın dışarıya.Kötülükleri kendinde kalsın yahut bunun kötülüklerini sen ört, at bundan, o kötülükler çıkmasın dışarıya. Kendinde kalsın. Kendinde kalsın.

Ve eûzü bi-ke min şerrihâ ve şerri mâ cübilet aleyhi. "Bunun şerrinden de sana sığınırım yâ Rabbi!" Ve eûzü bi-ke min şerrihâ ve şerri mâ cübilet aleyhi. "Bunun şerrinden de sana sığınırım yâ Rabbi!"

Hayvan insan ne olursa olsun, bu insanda var o cibiliyetler çünkü. Hayvan insan ne olursa olsun, bu insanda var o cibiliyetler çünkü.

İnsanın kemali ancak nefsinin ıslahı ile olur. Nefsin ıslahı da mümkün değildir, insan ölmedikçe.İnsanın kemali ancak nefsinin ıslahı ile olur. Nefsin ıslahı da mümkün değildir, insan ölmedikçe. Yani ölmedikçe nefsin elinden kurtulamaz insan. Onun kemale ulaşması da çok nadir kimselere nasip olur.Yani ölmedikçe nefsin elinden kurtulamaz insan. Onun kemale ulaşması da çok nadir kimselere nasip olur. Onun için birbirimize kusur buluruz. Bu ayıp şey. Onun için birbirimize kusur buluruz. Bu ayıp şey.

Kemâlât ancak Allah'a mahsustur. Allah'tan gayrı hepimiz noksanız Veli de olsa onun da noksanlığı vardır.Kemâlât ancak Allah'a mahsustur. Allah'tan gayrı hepimiz noksanız Veli de olsa onun da noksanlığı vardır. Kemale ulaşmakla onun artık bütün kusurları bitmiş değildir yani. Kemale ulaşmakla onun artık bütün kusurları bitmiş değildir yani. Bütün kusurları bitmiş, kusursuz bir Allah'tır yani. Onun için Cenâb-ı Peygambere de; Bütün kusurları bitmiş, kusursuz bir Allah'tır yani.

Onun için Cenâb-ı Peygambere de;

İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ.İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ. Li yağfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yütimme ni'metehu aleyke Li yağfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yütimme ni'metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ da, bütün günahları mağfiret olunduğu haldeve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ da, bütün günahları mağfiret olunduğu halde yine de ve'stağfiru buyrulmuş ona. "İstiğfar et!" Peygamberden daha büyük insan olmaz ya. yine de ve'stağfiru buyrulmuş ona. "İstiğfar et!" Peygamberden daha büyük insan olmaz ya. Ona bile istiğfarı Cenâb-ı Hak emrediyor. Binâenaleyh biz de istiğfarla şeyiz. Ona bile istiğfarı Cenâb-ı Hak emrediyor. Binâenaleyh biz de istiğfarla şeyiz.

Binâenaleyh insanda iyilik de vardır kötülük de vardır. İyiliğini isteriz kötülükten de ona sığınırız.Binâenaleyh insanda iyilik de vardır kötülük de vardır. İyiliğini isteriz kötülükten de ona sığınırız. Yâ Rabbi! Sen bunun kötülüklerini bize ulaştırma.Yâ Rabbi! Sen bunun kötülüklerini bize ulaştırma. Kötülüğü kendinde kalsın, şöyle olsun böyle olsun, isteriz. Kötülüğü kendinde kalsın, şöyle olsun böyle olsun, isteriz.

Ve in kâne beîran. "Deve aldık." Devenin alnından tutmaya boyumuz yetişmez. Ve in kâne beîran. "Deve aldık."

Devenin alnından tutmaya boyumuz yetişmez.

Fe'l-ye'hüz bi-zirveti senâmihi. Fe'l-ye'hüz bi-zirveti senâmihi.

Onun da ortasında, belinin ortasında yüksek yeri var ya, senam diyorlar oraya. Onun da ortasında, belinin ortasında yüksek yeri var ya, senam diyorlar oraya.

"Orasından tutsun böylece dua etsin." "Orasından tutsun böylece dua etsin."

"Yâ Rabbi! Bu devenin hayrını isterim şerrinden de sana sığınırım."Yâ Rabbi! Bu devenin hayrını isterim şerrinden de sana sığınırım. Bu hanımın hayrını isterim yâ Rabbi! Şerrinden de sığınırım." Bu hanımın hayrını isterim yâ Rabbi! Şerrinden de sığınırım."

İlk gelin gelişinde bunu yaparsa, iki rekat namazı kılarlar. Evlenme kitaplarında da yazılıdır.İlk gelin gelişinde bunu yaparsa, iki rekat namazı kılarlar. Evlenme kitaplarında da yazılıdır. Bir parçada su alır o suyla da sıvazlar. Hayrını ister şerrinden sana sığınırım der. Bir parçada su alır o suyla da sıvazlar. Hayrını ister şerrinden sana sığınırım der. Allah inşallah hayırlarını nasip eder şerlerinden de bizi muhafaza eder. Allah inşallah hayırlarını nasip eder şerlerinden de bizi muhafaza eder.

Bir mesele daha varmış şurada. Bir mesele daha varmış şurada.

İzâ efdâ ehadüküm bi-yedihi ilâ fercihi. "İnsanın elini avret yerine her ne şekilde ulaştırırsa, değdirirse;İzâ efdâ ehadüküm bi-yedihi ilâ fercihi. "İnsanın elini avret yerine her ne şekilde ulaştırırsa, değdirirse; elini avret yerine değdirirse." Ve leyse beynehu ve beynehâ hicâbün. "Arada bir şey yok."elini avret yerine değdirirse." Ve leyse beynehu ve beynehâ hicâbün. "Arada bir şey yok." Yani mendil gibi, bez gibi bir şey olmadan tenine değdiriyor yani avret yerindeki tenine değdirirse."Yani mendil gibi, bez gibi bir şey olmadan tenine değdiriyor yani avret yerindeki tenine değdirirse." Ve lâ sitrun. "Sitre olmadıkça." Fe-kad vecebe aleyhi'l-vudûu. "Artık ona abdest vacip olur." Ve lâ sitrun. "Sitre olmadıkça." Fe-kad vecebe aleyhi'l-vudûu. "Artık ona abdest vacip olur."

Elini avret yerine dokundurmakla onun abdesti bozulmuştur. Abdestini tazelemek lazımdır. Elini avret yerine dokundurmakla onun abdesti bozulmuştur. Abdestini tazelemek lazımdır.

Fe'l-yetevedda'. "Abdest alsın." İmamı Şâfii hazretleri bunu delil edilmiştir.Fe'l-yetevedda'. "Abdest alsın."

İmamı Şâfii hazretleri bunu delil edilmiştir.
Kendisi de bir erkekte böyle bir hal olursa onun abdesti bozulmuştur, yenisini almıştır.Kendisi de bir erkekte böyle bir hal olursa onun abdesti bozulmuştur, yenisini almıştır. Fakat bizim imamımız İmam Azam hazretlerine göre bir su gelmedikçeFakat bizim imamımız İmam Azam hazretlerine göre bir su gelmedikçe bir şehvet şeysi gelmedikçe bozulmaz demiştir. Allah kusurlarımızı affetsin.bir şehvet şeysi gelmedikçe bozulmaz demiştir.

Allah kusurlarımızı affetsin.
Cümlemize tevkifatı samadaniyesine mazhar buyursun.Cümlemize tevkifatı samadaniyesine mazhar buyursun. Sevdiğime razı olduğu kullarının arasına cümlemizi kabul etsin. Lillahi'l-Fâtiha. Sevdiğime razı olduğu kullarının arasına cümlemizi kabul etsin.

Lillahi'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2