Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Asıl Gayemiz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Rebîü'l-Âhir 1401 / 10.02.1981

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İbrahim İbn-İ Edhem'in Hikayesi, Hayatımızın Gayesi, Cuma Günü, Günlerin En Hayırlısı, Ayların Hayırlısı, Ramazan Ayı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Asıl Gayemiz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Rebîü'l-Âhir 1401 / 10.02.1981

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İbrahim İbn-İ Edhem'in Hikayesi, Hayatımızın Gayesi, Cuma Günü, Günlerin En Hayırlısı, Ayların Hayırlısı, Ramazan Ayı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayri halkihî Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihîVe's-salâtu ve's-selâmu alâ hayri halkihî Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Sözüme bir kıssa ile başlayacağım. O kıssadan hisse alırız, ibret alırız inşaallah. Sözüme bir kıssa ile başlayacağım. O kıssadan hisse alırız, ibret alırız inşaallah.

Horasan'ın meşhur bir şehri var: Belh şehri. Horasan'ın meşhur bir şehri var: Belh şehri. Bu Belh şehrinde zamanın birinde İbrahim b. Edhem isminde bir hükümdar yaşarmış.Bu Belh şehrinde zamanın birinde İbrahim b. Edhem isminde bir hükümdar yaşarmış. Babasının adı Edhem, kendisinin adı İbrahim adlı bir sultan. Babasının adı Edhem, kendisinin adı İbrahim adlı bir sultan.

Bir gece yatağına yatmış. Henüz uykuya dalmadan sarayının çatısında gürültüler duymuş. Bir gece yatağına yatmış. Henüz uykuya dalmadan sarayının çatısında gürültüler duymuş. Hükümdarın sarayının çatısında, hükümdarın uyuduğu yerde, yukarıda, Hükümdarın sarayının çatısında, hükümdarın uyuduğu yerde, yukarıda, tam uyuma vaktinde kim gürültü yapmaya cesaret edebilir? tam uyuma vaktinde kim gürültü yapmaya cesaret edebilir?

"O yukarıda dolaşan, gecenin bu vaktinde gürültü yapan kimdir?" diye seslenmiş. "O yukarıda dolaşan, gecenin bu vaktinde gürültü yapan kimdir?" diye seslenmiş.

Yukarıdaki şahıs kimse, o da ona aşağıya doğru seslenmiş; Yukarıdaki şahıs kimse, o da ona aşağıya doğru seslenmiş;

"Devemi kaybettim de devemi arıyorum." demiş. "Devemi kaybettim de devemi arıyorum." demiş.

Onun üzerine, hükümdar bu sefer hem şaşırmış hem kızgınlıkla; Onun üzerine, hükümdar bu sefer hem şaşırmış hem kızgınlıkla;

"Be hey şaşkın! Deve çatıda mı aranır? Kaybolduysa deve bahçede aranır, "Be hey şaşkın! Deve çatıda mı aranır? Kaybolduysa deve bahçede aranır, tarlada aranır, sokaklarda aranır.tarlada aranır, sokaklarda aranır. Çatının üstünde deve olur mu?" demiş. Çatının üstünde deve olur mu?" demiş.

O öyle söyleyince yukarıdaki şahıs da cevabı yapıştırmış; O öyle söyleyince yukarıdaki şahıs da cevabı yapıştırmış;

"Be hey şaşkın! Peki Allahu Teâlâ hazretleri de böyle atlas döşeklerin içinde, "Be hey şaşkın! Peki Allahu Teâlâ hazretleri de böyle atlas döşeklerin içinde, böyle nimetlerin içinde mi aranır?böyle nimetlerin içinde mi aranır? Böyle bulunur mu?" Anlamış ki yukarıda dolaşan, bildiği insanlardan değil.Böyle bulunur mu?"

Anlamış ki yukarıda dolaşan, bildiği insanlardan değil.
Tabii sonra bakmışlar, yukarıda kimse yok. Tabii sonra bakmışlar, yukarıda kimse yok.

Bu hâdise İbrahim Sultan'ı epeyce düşündürmüş.Bu hâdise İbrahim Sultan'ı epeyce düşündürmüş. Sabahleyin üzüntülü ve düşünceli kalkmış. Beyleri her zamanki gibi toplantı odasında toplanmışlar.Sabahleyin üzüntülü ve düşünceli kalkmış. Beyleri her zamanki gibi toplantı odasında toplanmışlar. Sağlı sollu askerler... Sağlı sollu askerler... O kadar ihtişamlıymış ki, bir yere gideceği zaman, önünden arkasından işlemeli, altınlı,O kadar ihtişamlıymış ki, bir yere gideceği zaman, önünden arkasından işlemeli, altınlı, gümüşlü muhafızlar, tantanalı askerler gider gelirmiş.gümüşlü muhafızlar, tantanalı askerler gider gelirmiş. Toplantı salonunda vezirler, paşalar, beyler, askerler karşısındaToplantı salonunda vezirler, paşalar, beyler, askerler karşısında çepeçevre otururken bir ak sakallı adam heybetli adımlarla yürümüş, yürümüş, yürümüşçepeçevre otururken bir ak sakallı adam heybetli adımlarla yürümüş, yürümüş, yürümüş hükümdarın yakınına kadar gelmiş, bir yere oturmuş.hükümdarın yakınına kadar gelmiş, bir yere oturmuş. Herkes de hayret etmiş; "Bu yabancı buraya kadar nasıl girer? Herkes de hayret etmiş; "Bu yabancı buraya kadar nasıl girer? O kadar asker var, o kadar muhafız var, kapılar kapalı. O kadar asker var, o kadar muhafız var, kapılar kapalı. Bu adam bu kadar askerin içinden nasıl geçti de buraya böyle pervasızca geldi?Bu adam bu kadar askerin içinden nasıl geçti de buraya böyle pervasızca geldi? Hükümdara bir hürmet emaresi göstermedi. Ondan sonra da 'otur' demeden geçti, oturdu." Hükümdara bir hürmet emaresi göstermedi. Ondan sonra da 'otur' demeden geçti, oturdu."

Hükümdar demiş ki; "Sen kimsin?" "Ben yolcuyum." demiş. Hükümdar demiş ki;

"Sen kimsin?"

"Ben yolcuyum." demiş.

"Allah Allah! Ne arıyorsun burada?" "Burası kervansaray değil mi? Konmaya geldim." demiş. "Allah Allah! Ne arıyorsun burada?"

"Burası kervansaray değil mi? Konmaya geldim." demiş.

"Yolcular nasıl hanlarda, otellerde dinleniyorlarsa "Yolcular nasıl hanlarda, otellerde dinleniyorlarsa ben de burada dinlenmeye, mola vermeye geldim." deyince, demiş ki; ben de burada dinlenmeye, mola vermeye geldim." deyince, demiş ki;

"Burası kervansaray filan değil, benim sarayımdır." "Yok, burası kervansaraydır." demiş. "Burası kervansaray filan değil, benim sarayımdır."

"Yok, burası kervansaraydır." demiş.

"Değildir" deyince, sormuş: "Peki senden evvel kimindi bu senin dediğin saray?" "Değildir" deyince, sormuş:

"Peki senden evvel kimindi bu senin dediğin saray?"

İbrahim Sultan cevap vermiş, demiş ki; "Babamındı." "Babandan önce kimindi?" İbrahim Sultan cevap vermiş, demiş ki;

"Babamındı."

"Babandan önce kimindi?"

"Dedemindi." "Dedenden önce kimindi?" "Filanca şahsındı." "Dedemindi."

"Dedenden önce kimindi?"

"Filanca şahsındı."

"O zaman onlar nereye gittiler? Hani onlarındı? Onlar nerede şimdi?" "Onlar göçtüler." "O zaman onlar nereye gittiler? Hani onlarındı? Onlar nerede şimdi?"

"Onlar göçtüler."

"Birisinin gelip oturduğu, ötekisinin gittiği, göçtüğü yer kervansaray değildir de nedir?" demiş. "Birisinin gelip oturduğu, ötekisinin gittiği, göçtüğü yer kervansaray değildir de nedir?" demiş.

Ondan sonra yine kaybolmuş, gitmiş. O zaman hükümdarınOndan sonra yine kaybolmuş, gitmiş. O zaman hükümdarın aklı daha beter karışmış.aklı daha beter karışmış. Geceleyin böyle bir şey duydu, gündüz böyle bir hâdiseyle karşılaştı.Geceleyin böyle bir şey duydu, gündüz böyle bir hâdiseyle karşılaştı. "Hadi biraz gönlümüz açılsın. Hazırlık yapın, atları av malzemesini hazırlayın."Hadi biraz gönlümüz açılsın. Hazırlık yapın, atları av malzemesini hazırlayın. Biraz avlanalım da şu sıkıntım dağılsın." demiş. Biraz avlanalım da şu sıkıntım dağılsın." demiş.

Rivayete göre ava gitmişler. Arkadaşlarından ayrı, bir geyik görmüş.Rivayete göre ava gitmişler. Arkadaşlarından ayrı, bir geyik görmüş. Onun peşinden koşarken arkadaşlarından epeyce bir ayrılmış.Onun peşinden koşarken arkadaşlarından epeyce bir ayrılmış. Ondan sonra biraz oklayıp onu avlamak istemiş ama onu kovalarken kulağına bir ses gelmiş.Ondan sonra biraz oklayıp onu avlamak istemiş ama onu kovalarken kulağına bir ses gelmiş. İntebih, intebih! diyor. İntebih, "uyan" demek. İntebih, intebih! diyor. İntebih, "uyan" demek. Gözünü aç, uyan. Söze pek dikkat etmemiş. Kulağına gelmiş bu söz ama dikkat etmemiş.Gözünü aç, uyan. Söze pek dikkat etmemiş. Kulağına gelmiş bu söz ama dikkat etmemiş. Biraz daha sürmüş geğiyi. O zaman -Tezkiretü'l-evliyâ kitabı öyle yazıyor.-Biraz daha sürmüş geğiyi. O zaman -Tezkiretü'l-evliyâ kitabı öyle yazıyor.- geyik dönmüş, demiş ki; geyik dönmüş, demiş ki;

E li-zâlike hulukte em bi-zâlike ümirte? "Sen bu iş için mi yaratıldın? E li-zâlike hulukte em bi-zâlike ümirte? "Sen bu iş için mi yaratıldın? Yoksa bu işi yap diye sana emir mi ettiler?" Yoksa bu işi yap diye sana emir mi ettiler?"

"Başka hiç işin yok da sadece işin böyle hayvan kovalayıp "Başka hiç işin yok da sadece işin böyle hayvan kovalayıp o zavallı masum hayvanları öldürmek midir?" diye bir cevapo zavallı masum hayvanları öldürmek midir?" diye bir cevap [verince] artık oradan anlamış ki etrafındaki dönen hâdiselerin hepsinin bir mânası var. [verince] artık oradan anlamış ki etrafındaki dönen hâdiselerin hepsinin bir mânası var.

Onun üzerine, askerlerinin arasına dönmemiş. Onun üzerine, askerlerinin arasına dönmemiş. Giderken karşısına kendi sürülerini otlatan bir çoban çıkmış, demiş ki; "Gel buraya." Giderken karşısına kendi sürülerini otlatan bir çoban çıkmış, demiş ki;

"Gel buraya."

"Buyurun efendim." demiş. "Al şu benim elbiseleri, ver sendeki elbiseleri." "Buyurun efendim." demiş.

"Al şu benim elbiseleri, ver sendeki elbiseleri."

Çoban elbiselerini almış, kendi sırtındaki elbiseleri çıkartmış. Çoban elbiselerini almış, kendi sırtındaki elbiseleri çıkartmış. Ondan sonra terk-i diyar etmiş, gitmiş. "Allahu Teâlâ hazretleri kendisini neden yarattı?Ondan sonra terk-i diyar etmiş, gitmiş. "Allahu Teâlâ hazretleri kendisini neden yarattı? Bu hayatın mânası nedir? Gayesi nedir?" diye arayıp bulmaya, bu hususu öğrenmeye,Bu hayatın mânası nedir? Gayesi nedir?" diye arayıp bulmaya, bu hususu öğrenmeye, araştırmaya karar vermiş.araştırmaya karar vermiş. Hükümdarlığı terk etmiş. Bağdat taraflarına geliyor. Hükümdarlığı terk etmiş.

Bağdat taraflarına geliyor.
Rivayete göre İmâm-ı Âzam hazretleriyle de tanışmış.Rivayete göre İmâm-ı Âzam hazretleriyle de tanışmış. Hatta İmâm-ı Âzam hazretlerinin meclisine girdiği zaman İmâm-ı Âzam hazretleri ayağa kalkarmış; Hatta İmâm-ı Âzam hazretlerinin meclisine girdiği zaman İmâm-ı Âzam hazretleri ayağa kalkarmış; "Hoş geldiniz efendim." dermiş. Ama üstünde eski püskü kıyafetler var."Hoş geldiniz efendim." dermiş. Ama üstünde eski püskü kıyafetler var. Derviş, boynu bükük, fakir bir kimse görünüşlü...Derviş, boynu bükük, fakir bir kimse görünüşlü... İmâm-ı Âzam'ın etrafındaki talebeleri; "Efendim, bunaİmâm-ı Âzam'ın etrafındaki talebeleri;

"Efendim, buna
yâ seyyidî diyorsun, 'ey efendim' diyorsun.yâ seyyidî diyorsun, 'ey efendim' diyorsun. Bunun efendiliği nereden oluyor?" [demişler.] Bunun efendiliği nereden oluyor?" [demişler.]

"Onun mârifetullahı, Allahu Teâlâ hazretlerine âşinâlığı bizden yüksektir, fazladır." diye "Onun mârifetullahı, Allahu Teâlâ hazretlerine âşinâlığı bizden yüksektir, fazladır." diye ona hürmet edermiş. ona hürmet edermiş.

Bu hikâyeyi Tezkiretü'l-evliyâ kitabı yazar. Buradan bize çıkacak ders nedir? Bu hikâyeyi Tezkiretü'l-evliyâ kitabı yazar.

Buradan bize çıkacak ders nedir?

Olmuş bir hâdise, muhakkak. Belh şehri var. Olmuş bir hâdise, muhakkak. Belh şehri var. Belh şehrinde böyle İbrahim b. Edhem denilen bir zat yaşamış.Belh şehrinde böyle İbrahim b. Edhem denilen bir zat yaşamış. Ondan sonra eski hayatını değiştirmiş. İslâmiyet'in, imanın inceliklerini öğrenmiş. Ondan sonra eski hayatını değiştirmiş. İslâmiyet'in, imanın inceliklerini öğrenmiş. Yolunu Allah'ın istediği şekle getirmiş, o yola girmiş, büyük velîlerden bir kimse olmuş. Yolunu Allah'ın istediği şekle getirmiş, o yola girmiş, büyük velîlerden bir kimse olmuş.

Hatta bir kere dere kenarında urbasını yamıyormuş, elbisesinin bir yerini dikiyormuş. Hatta bir kere dere kenarında urbasını yamıyormuş, elbisesinin bir yerini dikiyormuş. Onu tanıyanlar gelmişler, demişler ki; "Sen ne ettin böyle? Onu tanıyanlar gelmişler, demişler ki;

"Sen ne ettin böyle?
Tantanayı, zenginliği bıraktın, koca bir şehir senin emrindeydi, hazinler senin emrindeydi. Tantanayı, zenginliği bıraktın, koca bir şehir senin emrindeydi, hazinler senin emrindeydi. Sen ne yaptın, böyle bu fakir hâle düştün?" Öyle deyince hiç ses çıkartmamış. Sen ne yaptın, böyle bu fakir hâle düştün?"

Öyle deyince hiç ses çıkartmamış.
Elindeki iğneyi suyun içine atmış. Ondan sonra; "Ey balıklar, benim iğnemi getirin." demiş.Elindeki iğneyi suyun içine atmış. Ondan sonra; "Ey balıklar, benim iğnemi getirin." demiş. Balıklardan bir tanesi yakalamış iğneyi, ağzıyla uzatmış. Almış. Balıklardan bir tanesi yakalamış iğneyi, ağzıyla uzatmış. Almış.

"Bak, o sultanlığı terk ettim ama… Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını bulmak için"Bak, o sultanlığı terk ettim ama… Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını bulmak için bir değişiklik yaptım.bir değişiklik yaptım. Evet, elimden para pul gitmiş gibi görünüyor…Evet, elimden para pul gitmiş gibi görünüyor… Ama bak, Allahu Teâlâ hazretleri kendi yolunda giden kimseye neler ihsan ediyor." demiş oluyor. Ama bak, Allahu Teâlâ hazretleri kendi yolunda giden kimseye neler ihsan ediyor." demiş oluyor.

Peygamber aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz buyurmuş ki; Lâ ibâdete ke't-tefekküri. Peygamber aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz buyurmuş ki;

Lâ ibâdete ke't-tefekküri.
"Düşünmek kadar yüksek, sevaplı, değerli bir ibadet olmaz." "Düşünmek kadar yüksek, sevaplı, değerli bir ibadet olmaz."

İnsanoğlu, öteki mahluklardan düşünmesiyle ayrılıyor. İnsanoğlu, öteki mahluklardan düşünmesiyle ayrılıyor. Allahu Teâlâ hazretleri insana bir düşünme kabiliyeti vermiş.Allahu Teâlâ hazretleri insana bir düşünme kabiliyeti vermiş. Elhamdülillah, gözünü yumar, oturduğu yerden düşünür. En büyük nimetlerden biridir.Elhamdülillah, gözünü yumar, oturduğu yerden düşünür. En büyük nimetlerden biridir. Akıl nimeti, düşünme nimeti, en büyük nimettir! İnsanoğlunun bu düşünmesi... Akıl nimeti, düşünme nimeti, en büyük nimettir!

İnsanoğlunun bu düşünmesi...
"Ben neden dünyaya geldim? Benim bu dünyadaki maksadım, gayem ne?"Ben neden dünyaya geldim? Benim bu dünyadaki maksadım, gayem ne? Bu dünyanın sonunda iş nereye varacak? Bu dünyanın sonunda iş nereye varacak? Bu ölenler, gidenler, aramızdan ayrılanlar nereye gidiyor? Bu ölenler, gidenler, aramızdan ayrılanlar nereye gidiyor? Bundan sonra bizim başımıza ne gelecek? Bundan sonra bizim başımıza ne gelecek? Bu daha sonraki işler hakkında kimler ne demiş?Bu daha sonraki işler hakkında kimler ne demiş? Bizden öncekilerden nice insanlar gelmiş geçmiş. Bizden öncekilerden nice insanlar gelmiş geçmiş. Kimisi hakîm, kimisi nebî, kimisi velî; birçok insanlar gelmiş, geçmiş.Kimisi hakîm, kimisi nebî, kimisi velî; birçok insanlar gelmiş, geçmiş. Bunlar bunun hakkında ne demiş?" diye düşünmek lazım. Bunlar bunun hakkında ne demiş?" diye düşünmek lazım.

Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususta bizi -elhamdülillah- irşat eden pek çok âyet-i kerîme var.Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususta bizi -elhamdülillah- irşat eden pek çok âyet-i kerîme var. Mesela Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Mesela Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Ellezî halaka'l-mevte ve'l-hayâte li-yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ. Ellezî halaka'l-mevte ve'l-hayâte li-yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ.

Bu ölümü ve hayatı Allahu Teâlâ hazretleri yaratmıştır. Bu ölümü ve hayatı Allahu Teâlâ hazretleri yaratmıştır. "O Allah'tır ki ölümü ve hayatı yaratmıştır." "O Allah'tır ki ölümü ve hayatı yaratmıştır."

Neden? Li-yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ. Neden?

Li-yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ.
"Hanginiz daha güzel amel işleyecek diye." "Hanginiz daha güzel amel işleyecek diye."

Sonra, bir başka âyet-i kerîmede buyuruyor ki; Sonra, bir başka âyet-i kerîmede buyuruyor ki;

Ve zekkir fe-inne'z-zikrâ tenfeu'l-mü'minîn. "Müslümanlara, insanlara hatırlat, bildir.Ve zekkir fe-inne'z-zikrâ tenfeu'l-mü'minîn. "Müslümanlara, insanlara hatırlat, bildir. Çünkü bu hatırlatma, anma, andırma fayda verir.Çünkü bu hatırlatma, anma, andırma fayda verir. Söylersin, sözü hatırlatmanın faydası vardır." Söylersin, sözü hatırlatmanın faydası vardır."

Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'budûn. Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'budûn. "Ben Azîmüşşân" buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri, "insanları da cinleri de "Ben Azîmüşşân" buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri, "insanları da cinleri de başka bir şey için değil, ancak ve ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." başka bir şey için değil, ancak ve ancak bana ibadet etsinler diye yarattım."

Mâ ürîdü minhüm min rızkin ve mâ ürîdü en yut'imûn. Mâ ürîdü minhüm min rızkin ve mâ ürîdü en yut'imûn. "Ben onlardan rızık istemiyorum. Rızık peşinde koşup da âhireti unutmalarını, "Ben onlardan rızık istemiyorum. Rızık peşinde koşup da âhireti unutmalarını, dünya metaını kazanacağız diye uğraşıp uğraşıp dadünya metaını kazanacağız diye uğraşıp uğraşıp da asıl vazifeleri olan kulluğu ihmal etmelerini istemiyorum." asıl vazifeleri olan kulluğu ihmal etmelerini istemiyorum." Ve mâ ürîdü en yut'imûn. "Benim için it'âm etmelerini, yemek yedirmelerini de istemiyorum." Ve mâ ürîdü en yut'imûn. "Benim için it'âm etmelerini, yemek yedirmelerini de istemiyorum."

"Ne istiyorum?" "Bana ibadet etmelerini, bana itaat etmelerini istiyorum."Ne istiyorum?"

"Bana ibadet etmelerini, bana itaat etmelerini istiyorum.
Benim emirlerimi tutmalarını istiyorum." İnna'llâhe hüve'r-rezzâku zü'l-kuvveti'l-metîn.Benim emirlerimi tutmalarını istiyorum."

İnna'llâhe hüve'r-rezzâku zü'l-kuvveti'l-metîn.
"Çünkü rezzâk-ı âlem, insanlara rızıkları tevdî eden zaten Allahu Teâlâ hazretleridir." "Çünkü rezzâk-ı âlem, insanlara rızıkları tevdî eden zaten Allahu Teâlâ hazretleridir."

O'nun rızka ne ihtiyacı var ki, bize rızkı zaten kendisi veriyor. O'nun rızka ne ihtiyacı var ki, bize rızkı zaten kendisi veriyor. Biz O'na ne yapabiliriz, âciz, nâçiz mahluklar olarak? Biz O'na ne yapabiliriz, âciz, nâçiz mahluklar olarak?

Demek ki bizim asıl maksadımız, asıl çalışmamız, asıl gayemiz ne olmalı? Demek ki bizim asıl maksadımız, asıl çalışmamız, asıl gayemiz ne olmalı?

Allahu Teâlâ hazretlerine iyi kulluk etmek olmalı. Rızık? Allahu Teâlâ hazretlerine iyi kulluk etmek olmalı.

Rızık?

Rezzâk-ı âlem zaten rızkı tekeffül etmiş, rızkı verecek.Rezzâk-ı âlem zaten rızkı tekeffül etmiş, rızkı verecek. Helalinden rızık için çalışacağız. Ama rızık için çalışacağız diye âhireti, Helalinden rızık için çalışacağız. Ama rızık için çalışacağız diye âhireti, Allah'ın emirlerini unutmak veyahut emirleri çiğnemek yok! Allah'ın emirlerini unutmak veyahut emirleri çiğnemek yok!

Yazmışız duvara: er-rızku ala'llâh diye. "Rızık Allah'ın üzerinedir.Yazmışız duvara: er-rızku ala'llâh diye. "Rızık Allah'ın üzerinedir. Allahu Teâlâ hazretleri cümle mahlukâtın rızkını ihsan eder, gönderir." diye yazmışız. Allahu Teâlâ hazretleri cümle mahlukâtın rızkını ihsan eder, gönderir." diye yazmışız. Ondan sonra haram alışverişlerle rızık teminine çalışıyoruz. Sonra söylüyorsun: Ondan sonra haram alışverişlerle rızık teminine çalışıyoruz. Sonra söylüyorsun:

"Ya şu haram şeyleri alma, yapma, satma, etme ki günaha girmeyesin. "Ya şu haram şeyleri alma, yapma, satma, etme ki günaha girmeyesin. Allah sonra bunun hesabını sorar." "Onu satmadığım zaman kazanamıyorum." diyor. Allah sonra bunun hesabını sorar."

"Onu satmadığım zaman kazanamıyorum." diyor.

O zaman o levhayı indir oradan. Madem oraya o levhayı yazdın,O zaman o levhayı indir oradan. Madem oraya o levhayı yazdın, "Rızık Allah'ın üzerinedir." dedin; o zaman inanmıyorsan o levhayı indir."Rızık Allah'ın üzerinedir." dedin; o zaman inanmıyorsan o levhayı indir. İnanıyorsan öteki haram şeyleri satma. Değil mi? İnanıyorsan öteki haram şeyleri satma. Değil mi?

O halde, hayatımızın gayesi, bu âyet-i kerîmelerden bize bildiriliyor kiO halde, hayatımızın gayesi, bu âyet-i kerîmelerden bize bildiriliyor ki bizim bu dünyadaki vazifemiz, Allahu Teâlâ hazretlerini bilmek, bulmakbizim bu dünyadaki vazifemiz, Allahu Teâlâ hazretlerini bilmek, bulmak ve O'nun emirleri ve yasakları neyse ona göre hareket etmek. ve O'nun emirleri ve yasakları neyse ona göre hareket etmek.

Sonu ne olacak? Yine âyet-i kerîmede buyuruluyor ki; Sonu ne olacak?

Yine âyet-i kerîmede buyuruluyor ki;

Yâ eyyühe'llezîne âmenu'tteku'llâhe hakka tukâtihî. "Ey iman edenler! Yâ eyyühe'llezîne âmenu'tteku'llâhe hakka tukâtihî. "Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun!" Ve lâ temûtünne.Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun!" Ve lâ temûtünne. "Sakın ha, asla ve kat'a ölmeyin!" İllâ ve entüm müslimûn."Sakın ha, asla ve kat'a ölmeyin!" İllâ ve entüm müslimûn. "Ancak ve ancak müslüman kimseler olarak ölün, başka bir şekilde ölmeyin!" diyor. "Ancak ve ancak müslüman kimseler olarak ölün, başka bir şekilde ölmeyin!" diyor.

Demek ki asıl gaye, insanın bu dünyada Allahu Teâlâ hazretlerini bilmesi, Demek ki asıl gaye, insanın bu dünyada Allahu Teâlâ hazretlerini bilmesi, imanını taklitten kurtarıp imanın hakîkatine ermesi, tahkîke ermesiimanını taklitten kurtarıp imanın hakîkatine ermesi, tahkîke ermesi ve kâmil bir müslüman olarak canını teslim etmesi.ve kâmil bir müslüman olarak canını teslim etmesi. Öyle olmazsa demek ki başına ne kadar fena şeyler gelecek ki, ve lâ temûtünne diye Öyle olmazsa demek ki başına ne kadar fena şeyler gelecek ki, ve lâ temûtünne diye Allahu Teâlâ hazretleri tehdit ediyor.Allahu Teâlâ hazretleri tehdit ediyor. "Sakın ha başka bir şekilde ölme! Sakın başka bir şekilde benim karşıma gelme! "Sakın ha başka bir şekilde ölme! Sakın başka bir şekilde benim karşıma gelme! Ancak kâmil bir müslüman olarak karşıma gel!" buyuruyor. Peki ne yapacağız? Ancak kâmil bir müslüman olarak karşıma gel!" buyuruyor.

Peki ne yapacağız?

Bu gayeyi anladık. Hayat demek ki bir imtihan yeriymiş. Bu gayeyi anladık. Hayat demek ki bir imtihan yeriymiş. Demek ki hangimiz daha güzel amel işleyeceğiz diye Allahu Teâlâ hazretleriDemek ki hangimiz daha güzel amel işleyeceğiz diye Allahu Teâlâ hazretleri bizi bir müddet bu dünyada tutuyor, ondan sonra âhirete çekiyor.bizi bir müddet bu dünyada tutuyor, ondan sonra âhirete çekiyor. Hayatta yapmamız gereken şeyi bildirmiş; nasıl ölmemiz gerektiğini, Hayatta yapmamız gereken şeyi bildirmiş; nasıl ölmemiz gerektiğini, hangi hal üzere ölmemiz gerektiğini de bildirmiş. hangi hal üzere ölmemiz gerektiğini de bildirmiş.

O halde ne yapacağız? O halde ne yapacağız?

Evvela içinde bulunduğumuz hâli bir düşüneceğiz. Evvela içinde bulunduğumuz hâli bir düşüneceğiz. "Benim hâlim acaba Allahu Teâlâ hazretlerinin isteğine uygun bir hal mi, "Benim hâlim acaba Allahu Teâlâ hazretlerinin isteğine uygun bir hal mi, değil mi?" diye düşüneceğiz. değil mi?" diye düşüneceğiz. Hâlimiz iyi bir hal değilse... Mesela Allah'ın emirlerine, yasaklarına aykırı bir yolda gidiyorsak,Hâlimiz iyi bir hal değilse... Mesela Allah'ın emirlerine, yasaklarına aykırı bir yolda gidiyorsak, haramdan para kazanıyorsak, başkasına zulmediyorsak, gafilsek, cahilsek;haramdan para kazanıyorsak, başkasına zulmediyorsak, gafilsek, cahilsek; bu gafillikten, bu cahillikten, bu zalimlikten, bu kötülükten döneceğiz. bu gafillikten, bu cahillikten, bu zalimlikten, bu kötülükten döneceğiz.

Bu dönmeye ne deniliyor? "Tevbe" deniliyor. Yâ eyyühe'llezîne âmenû. Bu dönmeye ne deniliyor?

"Tevbe" deniliyor.

Yâ eyyühe'llezîne âmenû.
"Ey iman edenler!" Tûbû ila'llâhi tevbeten nasûhâ."Ey iman edenler!" Tûbû ila'llâhi tevbeten nasûhâ. "Allahu Teâlâ hazretlerine tevbe-i nasuh ile tevbe edin." "Allahu Teâlâ hazretlerine tevbe-i nasuh ile tevbe edin."

Tevbe-i nasuh ne demek? Tevbe-i nasuh ne demek?

Bir daha hiç bozmayacak gibi, samimi bir şekilde, cân-ı gönülden,Bir daha hiç bozmayacak gibi, samimi bir şekilde, cân-ı gönülden, yürekten Allahu Teâlâ hazretlerine yönelmek. yürekten Allahu Teâlâ hazretlerine yönelmek.

Bu husustaBu hususta bir hadîs-i şerîf vardı, onu da okuyayım.bir hadîs-i şerîf vardı, onu da okuyayım. Böyle hadisler hatırda daha iyi kalır. Böyle hadisler hatırda daha iyi kalır. Sözler unutuluyor da böyle fıkralar, kıssalar insanın hatırında iyi kalıyor. Sözler unutuluyor da böyle fıkralar, kıssalar insanın hatırında iyi kalıyor.

İbn Abbas radıyallahu anhümâ… Peygamber Efendimiz'in amcası Abbas var. İbn Abbas radıyallahu anhümâ… Peygamber Efendimiz'in amcası Abbas var. Onun oğlu var, Abdullah. Ona İbn Abbas diyorlar, yani Abbas'ın oğlu. Onun oğlu var, Abdullah. Ona İbn Abbas diyorlar, yani Abbas'ın oğlu. Peygamber Efendimiz'in yeğeni olmuş oluyor.Peygamber Efendimiz'in yeğeni olmuş oluyor. Peygamber Efendimiz'in peygamberliği zamanında çok gençmiş.Peygamber Efendimiz'in peygamberliği zamanında çok gençmiş. Ama çok dikkat etmiş. İslâmiyet'i çok iyi öğrenmiş, çok ileri bir alim olmuş. Ashâbın alimlerinden...Ama çok dikkat etmiş. İslâmiyet'i çok iyi öğrenmiş, çok ileri bir alim olmuş. Ashâbın alimlerinden... O demiş ki; Hîne suile: Mâ hayru'l-eyyâm? Ve mâ hayru'ş-şuhûr? Ve mâ hayru'l-a'mâl? O demiş ki;

Hîne suile: Mâ hayru'l-eyyâm? Ve mâ hayru'ş-şuhûr? Ve mâ hayru'l-a'mâl?

Bu İbn Abbas'a gelmişler; "Yâ Abbas'ın oğlu Abdullah! Bu İbn Abbas'a gelmişler; "Yâ Abbas'ın oğlu Abdullah! Acaba günlerin en hayırlısı hangi gündür? Ayların en hayırlısı hangi aydır?Acaba günlerin en hayırlısı hangi gündür? Ayların en hayırlısı hangi aydır? Amellerin, insanoğlunun yaptığı işlerin en hayırlısı hangisidir?" diye sormuşlar. Amellerin, insanoğlunun yaptığı işlerin en hayırlısı hangisidir?" diye sormuşlar.

Bakalım ne cevap vermiş: Fe-kâle: Hayru'l-eyyâmi yevmi'l-cumuati. Bakalım ne cevap vermiş:

Fe-kâle: Hayru'l-eyyâmi yevmi'l-cumuati.
"Günlerin en hayırlısı cuma günüdür." Neden en hayırlıdır? "Günlerin en hayırlısı cuma günüdür."

Neden en hayırlıdır?

Allahu Teâlâ hazretlerinin pek çok hikmetleri var. Cuma günü ne zaman başlar? Allahu Teâlâ hazretlerinin pek çok hikmetleri var. Cuma günü ne zaman başlar?

Cuma günü, perşembe günü akşam üstü, akşam ezanı okunduğu zaman, Cuma günü, perşembe günü akşam üstü, akşam ezanı okunduğu zaman, akşam ezanıyla beraber başlar. akşam ezanıyla beraber başlar. Perşembenin güneşi ufuktan battı mı, perşembenin güneşi gitti, artık oradan itibaren cuma başlar.Perşembenin güneşi ufuktan battı mı, perşembenin güneşi gitti, artık oradan itibaren cuma başlar. Demek ki yatsı namazı, cumanın namazı oluyor.Demek ki yatsı namazı, cumanın namazı oluyor. Perşembe günkü yatsı namazı, cumaya ait oluyor.Perşembe günkü yatsı namazı, cumaya ait oluyor. Gecesi cuma gecesi oluyor. Sabahı sabah namazı oluyor. Gecesi cuma gecesi oluyor. Sabahı sabah namazı oluyor. Cuma günü cuma namazını kılıyoruz, ikindiyi kılıyoruz, akşam ezanı okununcaya kadar Cuma günü cuma namazını kılıyoruz, ikindiyi kılıyoruz, akşam ezanı okununcaya kadar cuma devam ediyor. cuma devam ediyor. Akşam ezanı okundu mu cumartesi giriyor. En hayırlı gün cuma günüymüş.Akşam ezanı okundu mu cumartesi giriyor.

En hayırlı gün cuma günüymüş.
Çünkü "Cuma gününde bir saat vardır kiÇünkü "Cuma gününde bir saat vardır ki o saatte kim dua ederse duası reddolmaz, kabul olunur." diyor Peygamber Efendimiz. o saatte kim dua ederse duası reddolmaz, kabul olunur." diyor Peygamber Efendimiz.

Cuma günü mü'minlerin amelleri ninelerine, dedelerine, babalarına, büyüklerine arz olunurmuş.Cuma günü mü'minlerin amelleri ninelerine, dedelerine, babalarına, büyüklerine arz olunurmuş. Cuma günü arz olunuyor.Cuma günü arz olunuyor. Bizim yaptığımız işler, Peygamber Efendimiz'e, büyüklerimize ve ecdadımıza cuma günü arz olunurmuş.Bizim yaptığımız işler, Peygamber Efendimiz'e, büyüklerimize ve ecdadımıza cuma günü arz olunurmuş. Hadîs-i şerîfte geçiyor bu. "Bak, senin zürriyetinden filanca şahıs şu şu şu işleri yaptı."Hadîs-i şerîfte geçiyor bu. "Bak, senin zürriyetinden filanca şahıs şu şu şu işleri yaptı." Veyahut peygamber ise, "Bak, senin ümmetinden filanca şahıs şu şu şu işleri yaptı." diyeVeyahut peygamber ise, "Bak, senin ümmetinden filanca şahıs şu şu şu işleri yaptı." diye cuma günü arz olunurmuş.cuma günü arz olunurmuş. Hatta Peygamber Efendimiz diyor ki; "Sizin yaptığınız şeyler iyi ise geçmişleriniz memnun olurlar,Hatta Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Sizin yaptığınız şeyler iyi ise geçmişleriniz memnun olurlar,
kötü ise üzülürler." kötü ise üzülürler." Ve'tteku'llâhe ve lâ tü'zû mevtâküm. "Onun için Allah'tan korkun da mevtânızı, Ve'tteku'llâhe ve lâ tü'zû mevtâküm. "Onun için Allah'tan korkun da mevtânızı, âhirete göçmüş eski büyüklerinizi, ölülerinizi sakın ezalandırmayın!" âhirete göçmüş eski büyüklerinizi, ölülerinizi sakın ezalandırmayın!"

Demek ki ben burada bir günah işlesem, ondan dedelerimin kemikleri sızlayacak! Demek ki ben burada bir günah işlesem, ondan dedelerimin kemikleri sızlayacak! İşte cuma günü böyle bir gün. İşte cuma günü böyle bir gün.

Allahu Teâlâ hazretleri;Allahu Teâlâ hazretleri; "Yok mu bir dua eden, duasını kabul edeyim."Yok mu bir dua eden, duasını kabul edeyim. Yok mu mağfiret talep eden, affedilmesini isteyen, onu affedeyim." diyeYok mu mağfiret talep eden, affedilmesini isteyen, onu affedeyim." diye cumanın gecesinde seslenirmiş. cumanın gecesinde seslenirmiş. Hayırlı bir gün. İbn Abbas radıyallahu anhümâ,Hayırlı bir gün. İbn Abbas radıyallahu anhümâ, Allah razı olsun, doğru söylemiş. Günlerin en hayırlısı cuma günüdür.Allah razı olsun, doğru söylemiş.

Günlerin en hayırlısı cuma günüdür.
Başka hayırlı günler var ama cuma, elhamdülillah, belli.Başka hayırlı günler var ama cuma, elhamdülillah, belli. Ne zaman olduğu hepimizce malum bir [gündür]. Hem de her hafta geli geliveriyor. Ne zaman olduğu hepimizce malum bir [gündür]. Hem de her hafta geli geliveriyor. Çok şükür o hayırlı güne her hafta kavuşuyoruz. İhyâ etmek bakımından söylüyorum.Çok şükür o hayırlı güne her hafta kavuşuyoruz. İhyâ etmek bakımından söylüyorum. İnşaallah cumalara dikkat edelim, cumayı ihyâ etmeye çalışalım. İnşaallah cumalara dikkat edelim, cumayı ihyâ etmeye çalışalım.

Cuma günü nasıl ihyâ olur? Bir kere sabah namazını camide kılarız. Cuma günü nasıl ihyâ olur?

Bir kere sabah namazını camide kılarız.
Ondan sonra, Cuma'dan evvel bir gusül abdesti alalım. Ondan sonra, Cuma'dan evvel bir gusül abdesti alalım. Çünkü Peygamber aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz diyor ki; Çünkü Peygamber aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz diyor ki;

Men iğtesele yevme'l-cumuati îmânen va'htisâben.Men iğtesele yevme'l-cumuati îmânen va'htisâben. "Kim cuma günü inanarak, Allah'tan sevabını bekleyerek gusül abdesti alırsa "Kim cuma günü inanarak, Allah'tan sevabını bekleyerek gusül abdesti alırsa -Temizleniyor, boy abdesti [alıyor], yıkanıyor. -Temizleniyor, boy abdesti [alıyor], yıkanıyor. Böyle bir abdest alırsa.- geçmiş haftanın günahları üç gün ziyadesiyle affolunur." diyor. Böyle bir abdest alırsa.- geçmiş haftanın günahları üç gün ziyadesiyle affolunur." diyor.

Yani hem geçen evvelki cumaya kadarki işlenmiş günahlar affoluyor, bir de üç gün ziyade. Yani hem geçen evvelki cumaya kadarki işlenmiş günahlar affoluyor, bir de üç gün ziyade. el-Hasenetü bi-aşri emsâlihâ olduğundan, iyilik on misli olduğundan,el-Hasenetü bi-aşri emsâlihâ olduğundan, iyilik on misli olduğundan, öyle günahların affına vesile oluyor. öyle günahların affına vesile oluyor.

Ondan sonra, Cuma namazına erken gelelim.Ondan sonra, Cuma namazına erken gelelim. Tam ezan okunurken gelmek değil de, erkenden gelelim;Tam ezan okunurken gelmek değil de, erkenden gelelim; Kur'an okuyalım, zikredelim, ibadet edelim, sevabı kaçırmayalım. Kur'an okuyalım, zikredelim, ibadet edelim, sevabı kaçırmayalım.

Cuma hakkında sözler çok da, onu geçelim. "Günlerin en hayırlısı cuma." demiş. Cuma hakkında sözler çok da, onu geçelim.

"Günlerin en hayırlısı cuma." demiş.

"Ayların en hayırlısı?" Hayru'ş-şuhûri şehru Ramadân."Ayların en hayırlısı?"

Hayru'ş-şuhûri şehru Ramadân.
"Ayların en hayırlısı Ramazan ayıdır." buyurmuş. Neden? "Ayların en hayırlısı Ramazan ayıdır." buyurmuş.

Neden?

Çünkü Ramazan'da göğün kapıları açılır. Çünkü Ramazan'da göğün kapıları açılır. Cehennem kapıları kapatılır, cennet kapıları açılır. Allahu Teâlâ hazretleri yedi göğü bezer.Cehennem kapıları kapatılır, cennet kapıları açılır. Allahu Teâlâ hazretleri yedi göğü bezer. Şeytanları bukağılar, zincirlere bağlar. Şeytanları bukağılar, zincirlere bağlar. Müslümanlara feyz ü bereketini, Ramazan ayında bol bol ihsan eder. Müslümanlara feyz ü bereketini, Ramazan ayında bol bol ihsan eder.

Allahu Teâlâ hazretleri tekrar tekrar kavuştursun ve feyzinden bizi istifade ettirsin. Allahu Teâlâ hazretleri tekrar tekrar kavuştursun ve feyzinden bizi istifade ettirsin.

O da doğru. Ramazan da öyle. Ramazan'ın içinde hele bir Kadir gecesi var ki,O da doğru. Ramazan da öyle.

Ramazan'ın içinde hele bir Kadir gecesi var ki,
Leyletü'l-kadri hayrun min-elfi şehrin bin aydan daha hayırlı bir gece.Leyletü'l-kadri hayrun min-elfi şehrin bin aydan daha hayırlı bir gece. Bin ay da 83 sene filan ediyor. Yani bir ömre bedel bir gece var.Bin ay da 83 sene filan ediyor. Yani bir ömre bedel bir gece var. Demek ki insan bir Ramazan'da o Kadir gecesini ihyâya muvaffak olsa,Demek ki insan bir Ramazan'da o Kadir gecesini ihyâya muvaffak olsa, Allahu Teâlâ hazretleri bir ömürlük sevabı ihsan edecek. Ne kadar büyük bir şey! Allahu Teâlâ hazretleri bir ömürlük sevabı ihsan edecek. Ne kadar büyük bir şey! Ve biz ne kadar âciz ve cahiliz, ne kadar gafiliz ki bir ömre bedel bir gece var daVe biz ne kadar âciz ve cahiliz, ne kadar gafiliz ki bir ömre bedel bir gece var da bir Ramazan'da dişimizi sıkıp da kendimizi ibadete tahsis etmiyoruz! bir Ramazan'da dişimizi sıkıp da kendimizi ibadete tahsis etmiyoruz! Ne kadar âhiret ticaretinden gafil insanlarız! Peygamber Efendimiz; Ne kadar âhiret ticaretinden gafil insanlarız! Peygamber Efendimiz; "Kadir gecesini Ramazan'ın son on gününde arayın." buyurmuş. "Kadir gecesini Ramazan'ın son on gününde arayın." buyurmuş. Ve Ramazan'ın son on günlerinde hep camide itikâfa girmiş. Ve Ramazan'ın son on günlerinde hep camide itikâfa girmiş.

İtikâf ne demek? İtikâf ne demek?

Evine gitmeyeceksin. Hanımının, çoluk çocuğunun yanına gitmiyorsun.Evine gitmeyeceksin. Hanımının, çoluk çocuğunun yanına gitmiyorsun. "Ben sana ibadete geldim yâ Rabbi! Ben senin misafirin oldum." der gibi"Ben sana ibadete geldim yâ Rabbi! Ben senin misafirin oldum." der gibi camide yatıyorsun, kalkıyorsun.camide yatıyorsun, kalkıyorsun. Zikirle, ibadetle, Kur'an okumakla, namaz kılmakla meşgul oluyorsun. Zikirle, ibadetle, Kur'an okumakla, namaz kılmakla meşgul oluyorsun.

Allah bize bunu nasip etsin. Allah bize bunu nasip etsin. Bu müekked sünnet, yani Peygamber Efendimiz'in çok riayet etmiş olduğu bir sünnettir. Bu müekked sünnet, yani Peygamber Efendimiz'in çok riayet etmiş olduğu bir sünnettir.

Hatta o kadar önemlidir ki bir şehirde, bir beldede, bir köyde, Hatta o kadar önemlidir ki bir şehirde, bir beldede, bir köyde, bir kasabada Ramazan'ın son onunda itikâf etmeyen hiçbir kimse çıkmasa,bir kasabada Ramazan'ın son onunda itikâf etmeyen hiçbir kimse çıkmasa, itikâf eden hiç kimse olmasa,itikâf eden hiç kimse olmasa, bu işi yapmasalar, hepsi mesul olurlar.bu işi yapmasalar, hepsi mesul olurlar. Ama birkaç tanesi yapınca, ötekileri de sorgudan sualden kurtarmış oluyor. Ama birkaç tanesi yapınca, ötekileri de sorgudan sualden kurtarmış oluyor.

İnşaallah Ramazan'ın sonu gelsin de, şu son on günü, İnşaallah Ramazan'ın sonu gelsin de, şu son on günü, siz bu camide [yapın,] biz de bulunduğumuz yerde [yapalım.]siz bu camide [yapın,] biz de bulunduğumuz yerde [yapalım.] Duyanlar bu itikâf sünnetini de yapsın. Duyanlar bu itikâf sünnetini de yapsın. Belki o arada Kadir gecesine de isabet eder de bir ömre bedel sevapları elde eder inşaallah. Belki o arada Kadir gecesine de isabet eder de bir ömre bedel sevapları elde eder inşaallah.

Ve hayru'l-a'mâli? "Amellerin en hayırlısı nedir?" diye sormuştu ya... Ve hayru'l-a'mâli? "Amellerin en hayırlısı nedir?" diye sormuştu ya...

Bu soruyu soran üç şey sormuştu. İbn Abbas radıyallahu anhümâ da cevap veriyor idi. Bu soruyu soran üç şey sormuştu. İbn Abbas radıyallahu anhümâ da cevap veriyor idi.

"Günlerin en hayırlısı cuma günü, ayların en hayırlısı Ramazan ayı." dedi. "Günlerin en hayırlısı cuma günü, ayların en hayırlısı Ramazan ayı." dedi.

Amellerin en hayırlısı hangisi? -Bak, ne kadar önemli!- Amellerin en hayırlısı hangisi? -Bak, ne kadar önemli!-

Hayru'l-a'mâli: es-salavâtu'l-hamsu li-vaktihâ. Hayru'l-a'mâli: es-salavâtu'l-hamsu li-vaktihâ. "Amellerin en hayırlısı, vaktinde kılınan beş vakit namazdır." "Amellerin en hayırlısı, vaktinde kılınan beş vakit namazdır."

Beş vakit namazı vaktinde kılmak, amellerin en hayırlısı. Neden? Beş vakit namazı vaktinde kılmak, amellerin en hayırlısı.

Neden?

Namaz mü'minin mirâcıdır da ondan.Namaz mü'minin mirâcıdır da ondan. Biz namaz kıldığımız zaman, Allahu Teâlâ hazretlerinin hûzûr-u âlîsine çıkıyoruz.Biz namaz kıldığımız zaman, Allahu Teâlâ hazretlerinin hûzûr-u âlîsine çıkıyoruz. Lâlettâyin bir şey değil. Peygamber Efendimiz'in torunlarından,Lâlettâyin bir şey değil. Peygamber Efendimiz'in torunlarından, bazılarından rivayet ediliyor ki,bazılarından rivayet ediliyor ki, -İmam Câfer-i Sâdık mesela, Hz. Hüseyin Efendimiz'den naklediliyor--İmam Câfer-i Sâdık mesela, Hz. Hüseyin Efendimiz'den naklediliyor- sabah namaz vakti geldiği zaman sapsarı kesilirmiş. sabah namaz vakti geldiği zaman sapsarı kesilirmiş. "Hasta mı oldun, hayrola, neyin var?" diye sordukları zaman;"Hasta mı oldun, hayrola, neyin var?" diye sordukları zaman; "Yapacağım iş çok mühim! Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkacağım. "Yapacağım iş çok mühim! Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkacağım. Nasıl heyecanlanmayayım, nasıl telaşlanmayayım?" dermiş. Heyecanından sapsarı olurmuş.Nasıl heyecanlanmayayım, nasıl telaşlanmayayım?" dermiş. Heyecanından sapsarı olurmuş. Demek ki namaz böyle, mü'minin miracı olduğu için önemli. Demek ki namaz böyle, mü'minin miracı olduğu için önemli.

Sonra, namazın en üstün zikir olduğu zikrediliyor. Hani zikir, elimize tesbih alıyoruz; Sonra, namazın en üstün zikir olduğu zikrediliyor. Hani zikir, elimize tesbih alıyoruz; Allah Allah diyoruz, Lâ ilâhe illallah diyoruz, Sübhanallah diyoruz, Elhamdülillah diyoruz. Allah Allah diyoruz, Lâ ilâhe illallah diyoruz, Sübhanallah diyoruz, Elhamdülillah diyoruz. Hepsi var namazın içinde.Hepsi var namazın içinde. Bütün gök ehlinin, meleklerin yaptıkları ibadetler namazın içinde toplu halde bulunuyor.Bütün gök ehlinin, meleklerin yaptıkları ibadetler namazın içinde toplu halde bulunuyor. Kolleksiyon yani… İbadet kolleksiyonu mübarek! Her çeşit hayır var.Kolleksiyon yani… İbadet kolleksiyonu mübarek! Her çeşit hayır var. Onun için namazları bu gözle, biraz daha itina ederek, dikkatle, itina ile kılalım.Onun için namazları bu gözle, biraz daha itina ederek, dikkatle, itina ile kılalım. Çünkü amellerin en hayırlısıdır. Namaz hakkında da çok şey söylenebilir. Çünkü amellerin en hayırlısıdır.

Namaz hakkında da çok şey söylenebilir.
Ramazan hakkında da çok söz söyleriz. Söylenecek şeyler vardır.Ramazan hakkında da çok söz söyleriz. Söylenecek şeyler vardır. Cuma hakkında da çok şeyler vardır. Ama bakalım şimdi bu ne olmuş: Cuma hakkında da çok şeyler vardır. Ama bakalım şimdi bu ne olmuş:

Fe-mâ dâ alâ zâlike selâsetü eyyâm. İbn Abbas radıyallahu anh bu sözü söyleyince dinlemişler,Fe-mâ dâ alâ zâlike selâsetü eyyâm.

İbn Abbas radıyallahu anh bu sözü söyleyince dinlemişler,
hatırlarında tutmuşlar.hatırlarında tutmuşlar. Aradan üç gün geçmiş. Üç gün geçtikten sonra; Aradan üç gün geçmiş. Üç gün geçtikten sonra; Fe-belaga Aliyyen radıyallahu anhu en İbn Abbâsin radıyallahu anhümâ suile an zâlike Fe-belaga Aliyyen radıyallahu anhu en İbn Abbâsin radıyallahu anhümâ suile an zâlike fe-ecâbe bi-kezâ. fe-ecâbe bi-kezâ. Bu İbn Abbas radıyallahu anhümâ'ya böyle sual sorulduğu ve o suale de Bu İbn Abbas radıyallahu anhümâ'ya böyle sual sorulduğu ve o suale de o mübareğin böyle cevap verdiği Hz. Ali Efendimiz'e iletilmiş. o mübareğin böyle cevap verdiği Hz. Ali Efendimiz'e iletilmiş.

Hz. Ali Efendimiz kim? Dördüncü halife. Hz. Ali Efendimiz kim?

Dördüncü halife.
Müslümanların çocuklarından genç yaşta ilk müslüman olan zât. Müslümanların çocuklarından genç yaşta ilk müslüman olan zât. Peygamber Efendimiz'in amcazâdesi. Peygamber Efendimiz'in mübarek damadı. Peygamber Efendimiz'in amcazâdesi. Peygamber Efendimiz'in mübarek damadı. Peygamber Efendimiz'in mübarek kızı Fâtımâtü'z-Zehrâ'nın, cennet kadınlarının efendisi Peygamber Efendimiz'in mübarek kızı Fâtımâtü'z-Zehrâ'nın, cennet kadınlarının efendisi Hz. Fâtımâ'nın kocası. Peygamber Efendimiz'in gözbebeği.Hz. Fâtımâ'nın kocası. Peygamber Efendimiz'in gözbebeği. Hayber'in kahramanı. Allah'ın arslanı. Hz. Ali. Ona sorulmuş.Hayber'in kahramanı. Allah'ın arslanı. Hz. Ali. Ona sorulmuş. Ne kadar zarif, ne kadar hoş, ne kadar tatlı, edepli, terbiyeli insanlar! Ne kadar zarif, ne kadar hoş, ne kadar tatlı, edepli, terbiyeli insanlar!

Allah bizi onların yolundan ayırmasın. Şefaatlerine nâil etsin. Allah bizi onların yolundan ayırmasın. Şefaatlerine nâil etsin.

Ne kadar kibar söz söylüyor, bakın: Fe-kâle Aliyyün radıyallahu anhu. Ne kadar kibar söz söylüyor, bakın:

Fe-kâle Aliyyün radıyallahu anhu.
"Bunun üzerine Hz. Ali Efendimiz buyurdu ki." "Bunun üzerine Hz. Ali Efendimiz buyurdu ki."

Lev suile'l-ulemâu ve'l-hukemâu ve'l-fukahâu mine'l-maşriki ile'l-magribi lemâ Lev suile'l-ulemâu ve'l-hukemâu ve'l-fukahâu mine'l-maşriki ile'l-magribi lemâ ecâbû bi-misli mâ ecâbe bihî İbn Abbâsin illâ ve ennî ekûl. ecâbû bi-misli mâ ecâbe bihî İbn Abbâsin illâ ve ennî ekûl.

İlk önce iltifat ediyor. İlk önce güzelce diyor ki; İlk önce iltifat ediyor. İlk önce güzelce diyor ki; "Eğer maşrikten mağribe kadar, doğudan batıya kadar ne kadar alim, "Eğer maşrikten mağribe kadar, doğudan batıya kadar ne kadar alim, hikmet ehli, fakih, din bilgini varsa, onların hepsine bu sual sorulmuş olsaydı, hikmet ehli, fakih, din bilgini varsa, onların hepsine bu sual sorulmuş olsaydı, İbn Abbas radıyallahu anhümâ'nın verdiği cevap gibi güzel cevap veremezlerdi. İbn Abbas radıyallahu anhümâ'nın verdiği cevap gibi güzel cevap veremezlerdi. Ona benzer, ona denk başka bir cevap veremezlerdi." Ona benzer, ona denk başka bir cevap veremezlerdi."

"Onlar da öyle söylerlerdi. Ancak bu kadar söylenir, çok güzel söylemiş!" diyor. "Onlar da öyle söylerlerdi. Ancak bu kadar söylenir, çok güzel söylemiş!" diyor.

Ne kadar güzel! İlk önce hak sahibinin hakkını veriyor. Ne kadar güzel! İlk önce hak sahibinin hakkını veriyor. İbn Abbas'ı ilk önce methediyor. "Güzel söylemiş, çok doğru! İbn Abbas'ı ilk önce methediyor. "Güzel söylemiş, çok doğru! Mağripten maşrike cümle ulemâya, fukahâya, hukemâya sorulsaMağripten maşrike cümle ulemâya, fukahâya, hukemâya sorulsa onlar daha güzelini söyleyemezlerdi. onlar daha güzelini söyleyemezlerdi. Aşk olsun, ağzı dert görmesin, güzel söylemiş." diyor ilk önce. Aşk olsun, ağzı dert görmesin, güzel söylemiş." diyor ilk önce.

Ondan sonra diyor ki; İllâ ennî ekûl. "Fakat ben de derim ki." Ondan sonra diyor ki;

İllâ ennî ekûl. "Fakat ben de derim ki."

Demek kendisi de bize bir şeyler söyleyecek. Bakalım ne diyecek? Demek kendisi de bize bir şeyler söyleyecek. Bakalım ne diyecek?

İnne hayre'l-a'mâli mâ yakbalu'llâhi teâlâ minke.İnne hayre'l-a'mâli mâ yakbalu'llâhi teâlâ minke. "Amellerin en hayırlısı, Allah'ın kabul etmiş olduğudur." "Amellerin en hayırlısı, Allah'ın kabul etmiş olduğudur."

"Kabul etmemişse ne yapayım ben? Mühim olan kabul etmiş olmasıdır." diyor. "Kabul etmemişse ne yapayım ben? Mühim olan kabul etmiş olmasıdır." diyor.

Ne kadar ince bir noktaya temas ediyor! Ne kadar ince bir noktaya temas ediyor!

Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde; "Öyle kimseler var ki, Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde; "Öyle kimseler var ki, -Bunu izah için söylüyorum, bunun dışında olarak.- -Bunu izah için söylüyorum, bunun dışında olarak.- oruç tutar ama akşama kârı, sadece ve sadece aç ve susuz kalmaktan ibarettir." diyor. oruç tutar ama akşama kârı, sadece ve sadece aç ve susuz kalmaktan ibarettir." diyor.

Neden hiçbir ecir alamaz? Onun sebebi var. Neden hiçbir ecir alamaz?

Onun sebebi var.
Oruç tutmak sadece aç ve susuz kalmaktan ibaret değil.Oruç tutmak sadece aç ve susuz kalmaktan ibaret değil. İnsan aynı zamanda ahlâken de oruç tutacak. İnsan aynı zamanda ahlâken de oruç tutacak. Mesela gözüne, diline, kulağına oruç tutturacak; her âzâsına oruç tutturacak.Mesela gözüne, diline, kulağına oruç tutturacak; her âzâsına oruç tutturacak. Ona gıybet etmiş, buna ağır söz söylemiş, ötekisinin kalbini kırmış, berikisine yalan söylemiş, Ona gıybet etmiş, buna ağır söz söylemiş, ötekisinin kalbini kırmış, berikisine yalan söylemiş, ötekisini kırmış, kötü şeyler dinlemiş…ötekisini kırmış, kötü şeyler dinlemiş… O zaman orucun sevabı kalmıyor. Akşama kârı ne oluyor? Elde bir şey yok.O zaman orucun sevabı kalmıyor. Akşama kârı ne oluyor? Elde bir şey yok. Kâr filan yok. Sadece aç ve susuz kalmış. Demek ki oruç tuttuğu halde insanın kârı olmayabiliyor, Kâr filan yok. Sadece aç ve susuz kalmış. Demek ki oruç tuttuğu halde insanın kârı olmayabiliyor, Allah kabul etmiyor. Allah kabul etmiyor.

Namaz da böyle. Kur'ân-ı Kerîm de böyle. Mesela yine hadîs-i şerîflerde var ki;Namaz da böyle. Kur'ân-ı Kerîm de böyle. Mesela yine hadîs-i şerîflerde var ki; -söz uzamasın diye kısa geçiyorum--söz uzamasın diye kısa geçiyorum- "Nice Kur'an okuyan kimse vardır ki Kur'ân-ı Kerîm ona lanet eder." diyor Peygamber Efendimiz. "Nice Kur'an okuyan kimse vardır ki Kur'ân-ı Kerîm ona lanet eder." diyor Peygamber Efendimiz.

Neden? Kur'an boğazından aşağı geçmiyor ki! Boğazı söylüyor. Gönül? Neden?

Kur'an boğazından aşağı geçmiyor ki! Boğazı söylüyor.

Gönül?

Gönül iştirak etmiyor. Halbuki gönül iştirak etmedi mi olmaz ki! Gönül iştirak etmiyor. Halbuki gönül iştirak etmedi mi olmaz ki!

Münâfikûn sûresinin başında diyor ki; Münâfikûn sûresinin başında diyor ki;

İzâ câeke'l-münâfikûne kâlû neşhedü inneke le-resûlullâh.İzâ câeke'l-münâfikûne kâlû neşhedü inneke le-resûlullâh. "Yâ Resûlüm, münafıklar sana gelirler, derler ki; 'Şehadet ederim ki sen Allah'ın resûlüsün.'" "Yâ Resûlüm, münafıklar sana gelirler, derler ki; 'Şehadet ederim ki sen Allah'ın resûlüsün.'" Vallâhu ya'lemu inneke le-resûlühû. "Allahu Teâlâ biliyor ki sen elbette onun resûlüsün." Vallâhu ya'lemu inneke le-resûlühû. "Allahu Teâlâ biliyor ki sen elbette onun resûlüsün." -O gönderdi, elbet biliyor!- Vallâhu yeşhedü inne'l- münâfikîne le-kâzibûn.-O gönderdi, elbet biliyor!- Vallâhu yeşhedü inne'l- münâfikîne le-kâzibûn. "Ama Allah şehadet eder ki münâfıklar yalan söylüyor." diyor. Neden? "Ama Allah şehadet eder ki münâfıklar yalan söylüyor." diyor.

Neden?

Gönülden söylemiyor da ondan. Dili "sen Allah'ın resûlüsün" diyor amaGönülden söylemiyor da ondan. Dili "sen Allah'ın resûlüsün" diyor ama yine yalancı yine yalancı! yine yalancı yine yalancı!

Neden? Gönülden söylemedi. İçinden iştirak etmiyor. Dili söyledi diye. Neden?

Gönülden söylemedi. İçinden iştirak etmiyor. Dili söyledi diye.

Onun için Kur'an okuyan nice insanlar da vardır ki Kur'an ona lanet edecek,Onun için Kur'an okuyan nice insanlar da vardır ki Kur'an ona lanet edecek, davacı olacak, yakasına yapışacak. davacı olacak, yakasına yapışacak. Namaz? "Nice namaz kılan kimse vardır ki kıldığı namaz onu ancak Allah'tan uzaklaştırmaya yarar,Namaz?

"Nice namaz kılan kimse vardır ki kıldığı namaz onu ancak Allah'tan uzaklaştırmaya yarar,
Allah'la arasındaki mesafeyi açmaya yarar." diyor. Neden? Allah'la arasındaki mesafeyi açmaya yarar." diyor.

Neden?

Namaz kılar, aklı başka yerdedir. Veyahut bir günah üzerinde namaz kılmaktadır.Namaz kılar, aklı başka yerdedir. Veyahut bir günah üzerinde namaz kılmaktadır. Mesela gaspedilmiş bir elbiseyle namaz kılmaktadır; zulüm vardır, başka şeyler vardır diye. Mesela gaspedilmiş bir elbiseyle namaz kılmaktadır; zulüm vardır, başka şeyler vardır diye.

Demek ki Hz. Ali Efendimiz, el-hak doğru söylemiş; Demek ki Hz. Ali Efendimiz, el-hak doğru söylemiş; "Amelin en hayırlısı, Allah'ın kabul ettiğidir." Kabul etmedikten sonra... "Amelin en hayırlısı, Allah'ın kabul ettiğidir." Kabul etmedikten sonra...

Mesela bir başka hadîs-i şerîf var ki uzun bir hadîs-i şerîf...Mesela bir başka hadîs-i şerîf var ki uzun bir hadîs-i şerîf... Onu râvi rivayet ederken soruyorlar kendisine:Onu râvi rivayet ederken soruyorlar kendisine: "Sende bir hadîs-i şerîf varmış, sen o hadîs-i şerîfi rivayet ediyormuşsun. Onu bize söyle." deyince,"Sende bir hadîs-i şerîf varmış, sen o hadîs-i şerîfi rivayet ediyormuşsun. Onu bize söyle." deyince, o hadisi hatırlayınca, düşüyor, bayılıyor ilk önce. o hadisi hatırlayınca, düşüyor, bayılıyor ilk önce. Hadîs-i şerîfin dehşetinden düşüyor, bir bayılıyor.Hadîs-i şerîfin dehşetinden düşüyor, bir bayılıyor. Başında bekliyorlar. Neden sonra kendine geliyor, kalkıyor.Başında bekliyorlar. Neden sonra kendine geliyor, kalkıyor. "Dur, ben size o hadîs-i şerîfi söyleyeyim…" derken"Dur, ben size o hadîs-i şerîfi söyleyeyim…" derken yine gözleri doluyor, yine aklı gidiyor, bir daha düşüyor, bayılıyor. yine gözleri doluyor, yine aklı gidiyor, bir daha düşüyor, bayılıyor. Böyle bir hadîs-i şerîf, uzun bir hadîs-i şerîf… Orada diyor ki; Böyle bir hadîs-i şerîf, uzun bir hadîs-i şerîf… Orada diyor ki;

"Allahu Teâlâ hazretlerine ameller arz olunur. Yedi kat semayı geçer, arz olunur."Allahu Teâlâ hazretlerine ameller arz olunur. Yedi kat semayı geçer, arz olunur. Ama melekler geçirmez ki!" Her semanın meleği, bu amelleri götüren melekleri durdururlarmış. Ama melekler geçirmez ki!"

Her semanın meleği, bu amelleri götüren melekleri durdururlarmış.
"Dur! Nereye gidiyorsun? Ne götürüyorsun? Kiminkini götürüyorsun?" "Dur! Nereye gidiyorsun? Ne götürüyorsun? Kiminkini götürüyorsun?"

"Filanca şahıs. İşte şu kadar namaz kıldı, bu kadar oruç tuttu, şu kadar Kur'an okudu. "Filanca şahıs. İşte şu kadar namaz kıldı, bu kadar oruç tuttu, şu kadar Kur'an okudu. Onun sevabını götürüyorum." "Git, bu yaptığı ibadetleri onun yüzüne çarp! Onun sevabını götürüyorum."

"Git, bu yaptığı ibadetleri onun yüzüne çarp!
Çünkü o riyakâr idi. Allahu Teâlâ hazretleri banaÇünkü o riyakâr idi. Allahu Teâlâ hazretleri bana 'Riya ehlinin amelini bu semadan öbür tarafa geçirme.' diye emretti. 'Riya ehlinin amelini bu semadan öbür tarafa geçirme.' diye emretti. Ben onu yukarıya geçirmem. Git, onun yüzüne çarp!" diyor. Ben onu yukarıya geçirmem. Git, onun yüzüne çarp!" diyor.

Râvinin bayıldığı kadar var.Râvinin bayıldığı kadar var. Müthiş bir hadîs-i şerîf! Demek ki Hz. Ali kerremallâhu vechehû Efendimiz el-hak doğru söylemiş;Müthiş bir hadîs-i şerîf!

Demek ki Hz. Ali kerremallâhu vechehû Efendimiz el-hak doğru söylemiş;
"Amellerin en hayırlısı, Allah'ın kabul ettiğidir." Kabul etmezse hâlimiz ne olacak? "Amellerin en hayırlısı, Allah'ın kabul ettiğidir."

Kabul etmezse hâlimiz ne olacak?

Gece gündüz ağlayalım, yalvaralım da bunun çaresini arayalım, bulalım. Gece gündüz ağlayalım, yalvaralım da bunun çaresini arayalım, bulalım. Nereden, hangi doktorlar bunun çaresini söylüyor ise, Nereden, hangi doktorlar bunun çaresini söylüyor ise, hangi profesör bu işin mütehassısı ise gidelim. hangi profesör bu işin mütehassısı ise gidelim. "Acaba bizim bu amelimizin böyle yüzümüze çarpılmaması için ne yapmamız lazım? "Acaba bizim bu amelimizin böyle yüzümüze çarpılmaması için ne yapmamız lazım? Hangi ameli Allahu Teâlâ hazretleri nasıl kabul eder?" diye bunun çaresine bakalım. Hangi ameli Allahu Teâlâ hazretleri nasıl kabul eder?" diye bunun çaresine bakalım. Biraz boğazın sıkıştığı zaman, kalbin fazla attığı zaman doktora gidiyorsun ya,Biraz boğazın sıkıştığı zaman, kalbin fazla attığı zaman doktora gidiyorsun ya, gidiyoruz ya hepimiz, bu âhiret işi için niye gitmezsin? gidiyoruz ya hepimiz, bu âhiret işi için niye gitmezsin?

El-hak güzel söylemiş. Allah şefaatine nâil etsin. Bakalım, sonra ne demiş? El-hak güzel söylemiş.

Allah şefaatine nâil etsin.

Bakalım, sonra ne demiş?

Ve hayru'ş-şuhûri mâ tetûbu fîhi ila'llâhi tevbeten nasûhâ. Ve hayru'ş-şuhûri mâ tetûbu fîhi ila'llâhi tevbeten nasûhâ. "Ayların hayırlısı, içinde tevbe-i nasuh ile "Ayların hayırlısı, içinde tevbe-i nasuh ile Allahu Teâlâ hazretlerine tevbe edip de yoluna girdiğin aydır." Allahu Teâlâ hazretlerine tevbe edip de yoluna girdiğin aydır."

"Sen nasıldın?" "Aman kardeşim, sen benim eski hâlimi hiç sorma! "Sen nasıldın?"

"Aman kardeşim, sen benim eski hâlimi hiç sorma!
Ben eski filanca. Eskiden o meyhane senin, bu meyhane benim gezerdim.Ben eski filanca. Eskiden o meyhane senin, bu meyhane benim gezerdim. Mahallenin kabadayısıydım. Önümden geçeni yumruklardım, arkamdan geçeni tekmelerdim. Mahallenin kabadayısıydım. Önümden geçeni yumruklardım, arkamdan geçeni tekmelerdim. Şu kadar insana şu zulmü ettim, bu kadar insana şu haksızlığı yaptım..." Şu kadar insana şu zulmü ettim, bu kadar insana şu haksızlığı yaptım..."

"Sonra ne oldu?" "İşte sonra şöyle hâdise oldu, böyle hâdise oldu da hatamı anladım; "Sonra ne oldu?"

"İşte sonra şöyle hâdise oldu, böyle hâdise oldu da hatamı anladım;
tevbe ettim, hak sahiplerinden helalleştim, bu yola girdim." tevbe ettim, hak sahiplerinden helalleştim, bu yola girdim."

İşte bunun gibi! Tevbe-i nasuh ile kötü yolu bırakıp da hak yola girdiğin ay, ayların hayırlısı o. İşte bunun gibi! Tevbe-i nasuh ile kötü yolu bırakıp da hak yola girdiğin ay, ayların hayırlısı o.

"Ramazan hayırlı" dersin de Ramazan'dan istifade etmemiş isen o Ramazan'ın hayrından sana ne? "Ramazan hayırlı" dersin de Ramazan'dan istifade etmemiş isen o Ramazan'ın hayrından sana ne?

Ramazan hayırlı bir aydır. Ramazan hayırlı bir aydır. Hadîs-i şerîfte; "Ramazan'da amellerin kabul edilip edilmediğinin alâmeti,Hadîs-i şerîfte; "Ramazan'da amellerin kabul edilip edilmediğinin alâmeti, Ramazan'dan sonra insanın Ramazan içindeki güzel hâlinin devam etmesidir." diyor.Ramazan'dan sonra insanın Ramazan içindeki güzel hâlinin devam etmesidir." diyor. Sen bir Ramazan içinde sabahları geliyordun, camide mukabeleyi dinliyordun.Sen bir Ramazan içinde sabahları geliyordun, camide mukabeleyi dinliyordun. Gündüzleri oruç tutuyordun. Sigarayı, içkiyi bırakmıştın. Melek gibi bir hâle bürünmüştün. Gündüzleri oruç tutuyordun. Sigarayı, içkiyi bırakmıştın. Melek gibi bir hâle bürünmüştün. Akşamleyin gelip iftarını yapıyordun. Ondan sonra yatsıya, camiye geliyordun.Akşamleyin gelip iftarını yapıyordun. Ondan sonra yatsıya, camiye geliyordun. Hocanın konuşmasını dinliyordun, namazı kılıyordun, melek gibi evine gidiyordun.Hocanın konuşmasını dinliyordun, namazı kılıyordun, melek gibi evine gidiyordun. Bunların hepsi güzel. Ramazan'dan sonra ne oldu? Sen orasını söyle bana.Bunların hepsi güzel. Ramazan'dan sonra ne oldu? Sen orasını söyle bana. Ramazan'da böyleydin de Ramazan'dan sonra ne yaptın? "Hocam hiç orasını sorma. Ramazan'da böyleydin de Ramazan'dan sonra ne yaptın?

"Hocam hiç orasını sorma.
Yine içkiye başladık, yine sigaraya başladık, yine ibadetleri unuttuk,Yine içkiye başladık, yine sigaraya başladık, yine ibadetleri unuttuk, yine evde hanımı bağırıp çağırıp üzmeye başladık, yine şöyle ettik..." yine evde hanımı bağırıp çağırıp üzmeye başladık, yine şöyle ettik..."

Kabul olmamış. "Etme hocam! Hakikaten öyle mi?!" Kabul olmamış.

"Etme hocam! Hakikaten öyle mi?!"

Ben söylemiyorum, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor. Ben söylemiyorum, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor. "Bir Ramazan içinde insanın ibadetleri kabul olmuşsa, onun alâmeti Ramazan'dan sonra "Bir Ramazan içinde insanın ibadetleri kabul olmuşsa, onun alâmeti Ramazan'dan sonra o insanın hak yolda devam etmesidir." o insanın hak yolda devam etmesidir." Etmiyorsa olmamıştır, tutmamış demektir.Etmiyorsa olmamıştır, tutmamış demektir. Ağacı bazen dikiyoruz da [tutmuyor] ya, kuruyuveriyor. Ağacı bazen dikiyoruz da [tutmuyor] ya, kuruyuveriyor. Bir ay geçiyor, iki ay geçiyor, öyle anlıyoruz. Mesela çamı dikiyorsun, yemyeşil duruyor. Bir ay geçiyor, iki ay geçiyor, öyle anlıyoruz. Mesela çamı dikiyorsun, yemyeşil duruyor. "Acaba tuttu mu tutmadı mı?" derken, iki ay, üç ay sonra bakıyorsun, "Acaba tuttu mu tutmadı mı?" derken, iki ay, üç ay sonra bakıyorsun, yaprakları, iğneleri kurumaya başladı.yaprakları, iğneleri kurumaya başladı. "Bu çam tutmadı." diyorsun. Onun gibi. O Ramazan senin için hayırlı değil. "Bu çam tutmadı." diyorsun. Onun gibi. O Ramazan senin için hayırlı değil. Çünkü hayrından istifade edemedin. Ramazan'ın kendisi hayırlı;Çünkü hayrından istifade edemedin. Ramazan'ın kendisi hayırlı; ama o Ramazan'ın hayırlı olmasının kâfirlere, mücrimlere bir faydası olmadığı gibiama o Ramazan'ın hayırlı olmasının kâfirlere, mücrimlere bir faydası olmadığı gibi sana da fayda etmemiş. sana da fayda etmemiş.

O zaman ayların hayırlısı hangisi? "Ayların hayırlısı, içinde senin tevbe-i nasuh ettiğin, O zaman ayların hayırlısı hangisi?

"Ayların hayırlısı, içinde senin tevbe-i nasuh ettiğin,
yolunu tam döndürüp de Allah adamı olduğun zaman, Allah'ın yoluna girdiğin aydır." yolunu tam döndürüp de Allah adamı olduğun zaman, Allah'ın yoluna girdiğin aydır."

Bu da güzel! Çok doğru söylemiş! Gelelim üçüncüsüne: Bu da güzel! Çok doğru söylemiş!

Gelelim üçüncüsüne:

Ve hayru'l-eyyâmi. "Günlerin en hayırlısı" hangisidir?Ve hayru'l-eyyâmi. "Günlerin en hayırlısı" hangisidir? Mâ tahrucu fîhi mine'd-dünyâ ila'llâhi teâlâ mü'minen bi'llâhi.Mâ tahrucu fîhi mine'd-dünyâ ila'llâhi teâlâ mü'minen bi'llâhi. "Günlerin en hayırlısı o gündür ki sen o gün dünyayı terk edersin, emaneti sahibine"Günlerin en hayırlısı o gündür ki sen o gün dünyayı terk edersin, emaneti sahibine teslim edersin de îmân-ı kâmil ile Allahu Teâlâ hazretlerine kavuşursun. teslim edersin de îmân-ı kâmil ile Allahu Teâlâ hazretlerine kavuşursun. En hayırlı gün işte odur." Neden? el-Umûru bi-havâtimihâ.En hayırlı gün işte odur."

Neden?

el-Umûru bi-havâtimihâ.
"İşler sonuna bakılarak bilinir." "İşler sonuna bakılarak bilinir."

Bir ömürde insanın nasıl bir insan olduğu, hâtimesinden belli olur.Bir ömürde insanın nasıl bir insan olduğu, hâtimesinden belli olur. Yani işin sonunda ne olacak? İnsan başında başka türlü olabilir de, işin sonu iyi gelmesi lazım.Yani işin sonunda ne olacak? İnsan başında başka türlü olabilir de, işin sonu iyi gelmesi lazım. Sonunun düzgün gitmesi lazım. Sonunun düzgün gitmesi lazım. Onun için sen Allah'a emaneti mü'min-i kâmil olarak teslim edebiliyorsan,Onun için sen Allah'a emaneti mü'min-i kâmil olarak teslim edebiliyorsan, iman ile göçebiliyorsan ne mutlu sana! a Yemen'in kabilesinden bir kabile reisi, pazar yerinde bir adam iman ile göçebiliyorsan ne mutlu sana!

a Yemen'in kabilesinden bir kabile reisi, pazar yerinde bir adam
İman ile göçemezsen? O zaman burada yaptığın şeylerin kıymeti yok.İman ile göçemezsen?

O zaman burada yaptığın şeylerin kıymeti yok.
Çünkü öyle kimseler var ki, Allah korusun, iman etmiş, mü'min olmuş; ondan sonra bir şeye kızmış, Çünkü öyle kimseler var ki, Allah korusun, iman etmiş, mü'min olmuş; ondan sonra bir şeye kızmış, doğru yoldan çıkmış, raydan çıkmış, paldır küldür gitmiş. doğru yoldan çıkmış, raydan çıkmış, paldır küldür gitmiş. Böylelerine "mürted" diyorlar. İrtidat etmiş, hak yoldan dönmüş. Böylelerine "mürted" diyorlar. İrtidat etmiş, hak yoldan dönmüş.

Mesela Yemen'in kabilesinden bir kabile reisi, pazar yerinde bir adamMesela Yemen'in kabilesinden bir kabile reisi, pazar yerinde bir adam kalabalıkta, yanlışlıkla kendi ayağına basıverdi.kalabalıkta, yanlışlıkla kendi ayağına basıverdi. Sen misin adamın ayağına basan! Kaldırdı, ayağına basan kimseye bir tokat şaplattı!Sen misin adamın ayağına basan! Kaldırdı, ayağına basan kimseye bir tokat şaplattı! Eski devir değil ki, İslâm geldi. O eski Araplar'ın cahiliye devri değil ki! Eski devir değil ki, İslâm geldi. O eski Araplar'ın cahiliye devri değil ki! İslâm geldi, Hz. Ömer'in çağı, adalet zamanı. Tokatı yiyen adam gitti, şikayet etti.İslâm geldi, Hz. Ömer'in çağı, adalet zamanı. Tokatı yiyen adam gitti, şikayet etti. Dedi ki; "Yâ emîre'l-mü'minîn! Ben çarşıda yanlışlıkla, işte şöyle oldu da böyle oldu da,Dedi ki; "Yâ emîre'l-mü'minîn! Ben çarşıda yanlışlıkla, işte şöyle oldu da böyle oldu da, böyle bir şey oldu.böyle bir şey oldu. Bu adam beni çarşıda dövdü." Şikayet etti. Ne olacak? Döven kim? Bu adam beni çarşıda dövdü." Şikayet etti. Ne olacak? Döven kim?

Filanca kabilenin reisi, başkan, itibarlı bir kimse. Ama hükmeden kim? Filanca kabilenin reisi, başkan, itibarlı bir kimse.

Ama hükmeden kim?

Hz. Ömer. Başkanlığı filan dinler mi?! Dedi ki; "O ona vurduysa bu sefer kısas lazım geldi. Hz. Ömer. Başkanlığı filan dinler mi?!

Dedi ki;

"O ona vurduysa bu sefer kısas lazım geldi.
Kendisine sopa vurulan da aynı şekilde ötekisine vuracak." Kendisine sopa vurulan da aynı şekilde ötekisine vuracak."

Kısas. Dişe diş, göze göz, cana can. Kısas... Sen ona vurmasaydın. Kısas. Dişe diş, göze göz, cana can. Kısas... Sen ona vurmasaydın. Madem vurdun, sen de yiyeceksin sopayı. O kabile reisi onuruna yediremedi. Madem vurdun, sen de yiyeceksin sopayı.

O kabile reisi onuruna yediremedi.
Kibirli bir kimse demek ki, sabırsız… Zaten sabırsız olduğu tokatı vuruşundan da belli.Kibirli bir kimse demek ki, sabırsız… Zaten sabırsız olduğu tokatı vuruşundan da belli. Haydi, kalktı, İslâm diyarından kaçtı.Haydi, kalktı, İslâm diyarından kaçtı. Dosdoğru Bizans'a gitti, tanassur etti, hıristiyan oldu, İslâm dinini bıraktı, Dosdoğru Bizans'a gitti, tanassur etti, hıristiyan oldu, İslâm dinini bıraktı, kâfir olarak yuvarlandı gitti. kâfir olarak yuvarlandı gitti. İrtidat etti. Onun bir camideİrtidat etti.

Onun bir camide
namaz kılmasının kıymeti var mı? namaz kılmasının kıymeti var mı?

Yok. İşin sonu mühim. Yok. İşin sonu mühim.

Onun için, Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize hüsn-ü hâtimeler nasip eylesin.Onun için, Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize hüsn-ü hâtimeler nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi yolundan ayırmasın. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi yolundan ayırmasın.

Yanlız şu var ki; işin sonu şimdiden ayarlanıyor. Birdenbire olmuyor o iş.Yanlız şu var ki; işin sonu şimdiden ayarlanıyor. Birdenbire olmuyor o iş. Mesela hakikaten Allah'tan korkan, takvâ ehli insanlar, hayatı en son zamana göre ayarlamışlar.Mesela hakikaten Allah'tan korkan, takvâ ehli insanlar, hayatı en son zamana göre ayarlamışlar. Düşünmüşler, taşınmışlar mübarekler, kitaplarını okuyoruz.Düşünmüşler, taşınmışlar mübarekler, kitaplarını okuyoruz. "Acaba insan nasıl olur da, ne yapar da en sonda "Acaba insan nasıl olur da, ne yapar da en sonda eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû dereşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû der de emanetini mü'min olarak nasıl teslim eder?" diye çok düşünmüşler.de emanetini mü'min olarak nasıl teslim eder?" diye çok düşünmüşler. Bakmışlar, görmüşler ki; en son devir, en son çağ, en son dem,Bakmışlar, görmüşler ki; en son devir, en son çağ, en son dem, en son zaman, korkunç bir zaman.en son zaman, korkunç bir zaman. Azrail aleyhisselam insanın karşısına çıkıverdi mi, "Ver bakalım emaneti!" diye...Azrail aleyhisselam insanın karşısına çıkıverdi mi, "Ver bakalım emaneti!" diye... Öyle müthiş bir manzarası varmış ki…Öyle müthiş bir manzarası varmış ki… Mübarek, melek tabii, Allah'ın emriyle [hareket ediyor]. Mübarek, melek tabii, Allah'ın emriyle [hareket ediyor]. Ama öyle müthiş bir manzarası varmış ki o Azrail'i görmek, 50 kılıç darbesi yemekten daha zormuş. Ama öyle müthiş bir manzarası varmış ki o Azrail'i görmek, 50 kılıç darbesi yemekten daha zormuş. Kılıç, şöyle bir vursalar, insanın vücudunun bir yerden bir yere keser. Kılıç, şöyle bir vursalar, insanın vücudunun bir yerden bir yere keser. Bir daha vursalar, burasını keser. 50 yerden!Bir daha vursalar, burasını keser. 50 yerden! İnsanın vücudu lime lime kesilse, nasıl acır, her tarafı sızlar. "Ondan daha zor!" diyorlar.İnsanın vücudu lime lime kesilse, nasıl acır, her tarafı sızlar. "Ondan daha zor!" diyorlar. Kitaplarda öyle okudum. O zaman akıl kalır mı insanda?Kitaplarda öyle okudum. O zaman akıl kalır mı insanda? "Ya ben ne diyecektim, hangi kelimeydi o? Akıl filan kalmaz. "Ya ben ne diyecektim, hangi kelimeydi o? Akıl filan kalmaz.

Onun için, Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize hüsn-ü hâtime nasip eylesin.Onun için, Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize hüsn-ü hâtime nasip eylesin. Onun hazırlığı şimdi, bu zamandan başlıyor. Onun hazırlığı şimdi, bu zamandan başlıyor.

Her zaman belli miktarda, alacaksın eline tesbihi, Allah diyeceksin, Lâ ilâhe illallah diyeceksin, Her zaman belli miktarda, alacaksın eline tesbihi, Allah diyeceksin, Lâ ilâhe illallah diyeceksin, Allah'ın yolunda gideceksin. O hâle getireceksin ki sen elinle iş yaparken bile için Allah diyecek. Allah'ın yolunda gideceksin. O hâle getireceksin ki sen elinle iş yaparken bile için Allah diyecek.

"Der mi hocam?" Der. "Nereden söylüyorsun?" "Der mi hocam?"

Der.

"Nereden söylüyorsun?"

Gördüm, duydum ve biliyorum. Oradan söylüyorum. Gördüm, duydum ve biliyorum. Oradan söylüyorum.

Birisini hatırlıyorum ki horul horul uyuyordu. Aynı yerde yatıyorduk. Horul horul uyuyordu. Birisini hatırlıyorum ki horul horul uyuyordu. Aynı yerde yatıyorduk. Horul horul uyuyordu. Derin bir uykuda. Horluyor.Derin bir uykuda. Horluyor. Bir taraftan da horultusu içinde Allah Allah Allah… diye devam ediyor.Bir taraftan da horultusu içinde Allah Allah Allah… diye devam ediyor. Hem horluyor hem devam ediyor. Şu kulaklarımla duydum, biliyorum ki olur! Hem horluyor hem devam ediyor. Şu kulaklarımla duydum, biliyorum ki olur! Olduğunu da biliyorum, kitaplardan da biliyorum, bizzat da gördüm, biliyorum. Olduğunu da biliyorum, kitaplardan da biliyorum, bizzat da gördüm, biliyorum.

İşte o hâle gelirse o zaman ne mutlu! O hâle getireceksin. Onun için de şimdiden çalışacaksın. İşte o hâle gelirse o zaman ne mutlu! O hâle getireceksin. Onun için de şimdiden çalışacaksın.

Çünkü Peygamber aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz buyuruyor ki; Çünkü Peygamber aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz buyuruyor ki;

Temûtûn kemâ taîşûn. Temûtûn kemâ taîşûn. "Nasıl yaşadıysanız öyle ölürsünüz." "Nasıl yaşadıysanız öyle ölürsünüz."

En son anda hep insan mesleğiyle ilgili sözleri söyler. En son anda hep insan mesleğiyle ilgili sözleri söyler. Akıl gitti. Sekerâtü'l-mevt diyoruz. Ne demek sekerâtü'l-mevt? Ölümün sarhoşlukları. Akıl gitti. Sekerâtü'l-mevt diyoruz.

Ne demek sekerâtü'l-mevt?

Ölümün sarhoşlukları.

Ve câet sekretü'l-mevti bi'l-hakk. Ölüm sarhoşluğu. Ve câet sekretü'l-mevti bi'l-hakk.

Ölüm sarhoşluğu.
Ölümün sarhoşluğu geldi mi, akıl gitti mi o zaman iş zor olur. Nasıl ölürsün? Ölümün sarhoşluğu geldi mi, akıl gitti mi o zaman iş zor olur.

Nasıl ölürsün?

Kemâ taîşûn. Nasıl yaşadıysan öyle ölürsün. İyi hal üzere yaşadıysan iyi hal üzere ölürsün. Kemâ taîşûn. Nasıl yaşadıysan öyle ölürsün. İyi hal üzere yaşadıysan iyi hal üzere ölürsün.

Bir kitapta okudum ki adamın birisi ayyaşmış. Ama ayyaştan ayyaşa da fark oluyor. Bir kitapta okudum ki adamın birisi ayyaşmış. Ama ayyaştan ayyaşa da fark oluyor. Kimisi hata ettiğini, günah işlediğini bilir de kurtulmaya çalışır. Kimisi hata ettiğini, günah işlediğini bilir de kurtulmaya çalışır. Allah kurtulmak nasip etsin. Kardeşlerimizdendir, mü'mindir...Allah kurtulmak nasip etsin. Kardeşlerimizdendir, mü'mindir... Çünkü günah işlemek insanı dinden çıkartmaz, kâfir etmez de günahkâr müslüman olur.Çünkü günah işlemek insanı dinden çıkartmaz, kâfir etmez de günahkâr müslüman olur. Allah belki tevbe nasip eder, yine iyi olur. Allah belki tevbe nasip eder, yine iyi olur. Öylelerine dua edeceğiz, ayıplamayacağız. İnşaallah düzeltir. Öylelerine dua edeceğiz, ayıplamayacağız. İnşaallah düzeltir. Ama bu adam -kitapta okudum- bir kere tevbe etmiş. Ama bu adam -kitapta okudum- bir kere tevbe etmiş. Ondan sonra, arkadaşları yine içmeye gidince canı çok çekmiş anlaşılan, tevbe ettiğine pişman olmuş.Ondan sonra, arkadaşları yine içmeye gidince canı çok çekmiş anlaşılan, tevbe ettiğine pişman olmuş. Ondan sonra bir söz söylüyor. Kitapta okudum. Diyor ki; Tevbe ettim ki etmeyem tevbe Ondan sonra bir söz söylüyor. Kitapta okudum. Diyor ki;

Tevbe ettim ki etmeyem tevbe

Tevbeye tevbe-i nasuh olsun Demek istiyor ki;Tevbeye tevbe-i nasuh olsun

Demek istiyor ki;
"Ben başka bir zamanda, evvelki bir zamanda tevbe yaptım ama şimdi pişman oldum."Ben başka bir zamanda, evvelki bir zamanda tevbe yaptım ama şimdi pişman oldum. Bir daha kendi kendime söz veriyorum, hiç tevbe etmeyeceğim." Bir daha kendi kendime söz veriyorum, hiç tevbe etmeyeceğim."

Lafa bak lafa! Ne kadar terbiyesizce laf! Acaba bu adamın sonu ne oldu? Lafa bak lafa! Ne kadar terbiyesizce laf!

Acaba bu adamın sonu ne oldu?

Kitabın aşağı tarafını açıyorum, okuyorum: "Meyhane köşesinde çatladı, öldü." diyor. Kitabın aşağı tarafını açıyorum, okuyorum: "Meyhane köşesinde çatladı, öldü." diyor.

Ah zavallı kardeşim benim! Öyle dersen öyle ölürsün. Nasıl yaşadıysa öyle ölür insan. Ah zavallı kardeşim benim! Öyle dersen öyle ölürsün. Nasıl yaşadıysa öyle ölür insan.

Onun için, Allahu Teâlâ hazretleri bizi tevbe-i nasuh; Onun için, Allahu Teâlâ hazretleri bizi tevbe-i nasuh; hak, samimi, güzel bir tevbeyle tevbe edip yoluna dönenlerden eylesin.hak, samimi, güzel bir tevbeyle tevbe edip yoluna dönenlerden eylesin. Yapmış olduğumuz günahları, kusurları, isyanları, hataları bağışlasın.Yapmış olduğumuz günahları, kusurları, isyanları, hataları bağışlasın. Bundan sonraki ömrümüzde bizi hıfz u himaye eylesin, korusun. Bundan sonraki ömrümüzde bizi hıfz u himaye eylesin, korusun.

Çünkü şimdiye kadar yaptıklarımızdan bir korkuyoruz, bundan sonrasından bin korkuyoruz. Çünkü şimdiye kadar yaptıklarımızdan bir korkuyoruz, bundan sonrasından bin korkuyoruz. "Acaba hâlim ne olacak? Acaba dosdoğru durabilecek miyim? Yoksa ayağım takılıp düşecek miyim?" "Acaba hâlim ne olacak? Acaba dosdoğru durabilecek miyim? Yoksa ayağım takılıp düşecek miyim?" Bilmiyoruz ki! Allah lütfederse dururuz. Bilmiyoruz ki! Allah lütfederse dururuz.

Ondan sonra da cümlemize hüsn-ü hâtime nasip etsin. Ondan sonra da cümlemize hüsn-ü hâtime nasip etsin. Hakkı hak olarak görmek, hakka tâbi olmak nasip etsin. Hakkı hak olarak görmek, hakka tâbi olmak nasip etsin. Bâtılı bâtıl olarak görmek, bâtıldan kaçmak nasip etsin. Günahlardan uzaklaşmak nasip etsin. Bâtılı bâtıl olarak görmek, bâtıldan kaçmak nasip etsin. Günahlardan uzaklaşmak nasip etsin.

İman... Hani şu kolumuza, elimize, göğsümüze, kadınların ziynet diye taktıkları zümrütler,İman... Hani şu kolumuza, elimize, göğsümüze, kadınların ziynet diye taktıkları zümrütler, yakutlar, pırlantalar var ya... yakutlar, pırlantalar var ya... İman onlardan da kıymetli bir cevherdir. Çok kıymetlidir. Fevkalâde kıymetli bir cevherdir.İman onlardan da kıymetli bir cevherdir. Çok kıymetlidir. Fevkalâde kıymetli bir cevherdir. Onun için o mübarek cevherin düşmanı çoktur, hırsızı çoktur. Onun için o mübarek cevherin düşmanı çoktur, hırsızı çoktur. Nasıl sen şurana hakikî yakutu, iri yakutu taksan, koluna yakut bilezikleri, yüzükleri taksan, Nasıl sen şurana hakikî yakutu, iri yakutu taksan, koluna yakut bilezikleri, yüzükleri taksan, hırsızlar nasıl gözlerini diker. hırsızlar nasıl gözlerini diker. "Şu adamı, şu kadını tenhada yakalasak da şu mücevherlerini çalsak." demezler mi? "Şu adamı, şu kadını tenhada yakalasak da şu mücevherlerini çalsak." demezler mi?

Bu iman cevherinin de böyle hakikî, azılı, gangster düşmanları vardır. Bu iman cevherinin de böyle hakikî, azılı, gangster düşmanları vardır.

Bu düşmanlardan birisi nedir? Birisi şeytan aleyhillâne. Nereden çıkarttın bu düşmanı? Bu düşmanlardan birisi nedir?

Birisi şeytan aleyhillâne.

Nereden çıkarttın bu düşmanı?

Ben çıkartmadım. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de söylüyor. Ben çıkartmadım. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de söylüyor. Hep Yâsîn sûresi okumaz mısın? Hep Yâsîn sûresi okumaz mısın?

İnnehû leküm adüvvün mübîn diye demiyor mu orada? "Şeytan size apaşikar düşmandır." İnnehû leküm adüvvün mübîn diye demiyor mu orada?

"Şeytan size apaşikar düşmandır."

İşte o imanı çalmak için dolaşır durur. İnsanın etrafında fır fır döner. İşte o imanı çalmak için dolaşır durur. İnsanın etrafında fır fır döner.

Ondan sonra; a'dâ adüvvüke nefsüke'lletî beyne cenbeyke, en büyük düşmanın, Ondan sonra; a'dâ adüvvüke nefsüke'lletî beyne cenbeyke, en büyük düşmanın, şu senin içindeki nefsin var. şu senin içindeki nefsin var. Kendi nefsin. Sana yemek yedirten, uyku isteten, hazların, Kendi nefsin. Sana yemek yedirten, uyku isteten, hazların, zevklerin peşinde koşturtan bir nefsin var içeride.zevklerin peşinde koşturtan bir nefsin var içeride. En büyük düşmanlardan bir tanesi o. En büyük düşmanlardan bir tanesi o.

Ondan sonra kâfirler var, fâsıklar var, zalimler var, ehl-i dünya var...Ondan sonra kâfirler var, fâsıklar var, zalimler var, ehl-i dünya var... Hepsi bizim imanımızın peşindedir. Hepsi bizim imanımızın peşindedir. Hepsi bizi sapıtmak için yalan yanlış bir şeyler ortaya atar, söylerler. Hepsi bizi sapıtmak için yalan yanlış bir şeyler ortaya atar, söylerler. Kendisine benzetecek. Cehenneme ortak arıyor; Kendisine benzetecek. Cehenneme ortak arıyor; beraber, kolkola gideceği arkadaş, yâr arıyor kendisine. beraber, kolkola gideceği arkadaş, yâr arıyor kendisine. Onun için bizi Hak yoldan çıkarmaya çalışıyor. Onun için bizi Hak yoldan çıkarmaya çalışıyor.

Onun için, bu yol ince bir yoldur. Mü'min olmak kolaydır. Nasıl kolaydır? Onun için, bu yol ince bir yoldur.

Mü'min olmak kolaydır.

Nasıl kolaydır?

Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah dersin, mü'min oldun. Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah dersin, mü'min oldun.

Mü'min olmak kolaydır da imanı muhafaza etmek zordur. Mü'min olmak kolaydır da imanı muhafaza etmek zordur. O cevheri sonuna kadar götürmek, emaneti sahibine teslim edinceye kadar muhafaza etmek zordur. O cevheri sonuna kadar götürmek, emaneti sahibine teslim edinceye kadar muhafaza etmek zordur.

Onun için kestirme yollardan birisi, ilim sahibi olmaktır. Onun için kestirme yollardan birisi, ilim sahibi olmaktır. İnsan ilim sahibi olursa, ilmi ile hakkı, bâtılı bilirse kendisini koruyabilir. İnsan ilim sahibi olursa, ilmi ile hakkı, bâtılı bilirse kendisini koruyabilir.

Kestirme yollardan birisi, salih kimselerle arkadaşlık, ahbaplık etmektir. Kestirme yollardan birisi, salih kimselerle arkadaşlık, ahbaplık etmektir. Onların yanından, izinden ayrılmamaktır, eteğini bırakmamaktır. Onların yanından, izinden ayrılmamaktır, eteğini bırakmamaktır. Çünkü bir insan ehl-i dünya değilse, bir insan onun bunun parasında, pulunda, Çünkü bir insan ehl-i dünya değilse, bir insan onun bunun parasında, pulunda, malında gözü olan bir kimse değilse, âhirete ait bilgisi de fazlaysa, yani kâmil bir insansa, malında gözü olan bir kimse değilse, âhirete ait bilgisi de fazlaysa, yani kâmil bir insansa, o insanı arayıp bulup eteğine sımsıkı yapışması lazım ki ondan tehlikeleri öğrensin. o insanı arayıp bulup eteğine sımsıkı yapışması lazım ki ondan tehlikeleri öğrensin.

Sen şimdi hacca gitsen; Sen şimdi hacca gitsen; "Daha önce hacca gitmiş bir iyi hoca olsa da onunla aynı kafilede gitsek."Daha önce hacca gitmiş bir iyi hoca olsa da onunla aynı kafilede gitsek. O bana ne yapmam gerektiğini söyleyi söyleyiverse…O bana ne yapmam gerektiğini söyleyi söyleyiverse… Ya hata edersem, ya haccım boşa giderse?" diye istemez misin? Ya hata edersem, ya haccım boşa giderse?" diye istemez misin?

Onun için, nasıl Kâbe'ye biri gerekiyorsa, Onun için, nasıl Kâbe'ye biri gerekiyorsa, bu hak yolda da yürümek için salih insanlarla beraber olmak lazım. İlim erbâbı olmak lazım.bu hak yolda da yürümek için salih insanlarla beraber olmak lazım. İlim erbâbı olmak lazım. İlim öğrenmek lazım. Ondan sonra da her şeyin sahibi olan Allahu Teâlâ hazretlerine İlim öğrenmek lazım.

Ondan sonra da her şeyin sahibi olan Allahu Teâlâ hazretlerine
çokça yalvarmak lazım. çokça yalvarmak lazım. Öyle kenarda durmakla olmaz. Geceleri böyle seccadeyi ıslatmak lazım.Öyle kenarda durmakla olmaz. Geceleri böyle seccadeyi ıslatmak lazım. Ağlaya ağlaya, kimsenin olmadığı bir yerde, başkasının yanında ağlamaya utanırsın,Ağlaya ağlaya, kimsenin olmadığı bir yerde, başkasının yanında ağlamaya utanırsın, biliyorum da, kimse yokken ağla ağlayabildiğin kadar!biliyorum da, kimse yokken ağla ağlayabildiğin kadar! Hatalarını söyle, kusurlarını söyle, Allahu Teâlâ hazretlerinden af dile ki O'ndan olacak zaten.Hatalarını söyle, kusurlarını söyle, Allahu Teâlâ hazretlerinden af dile ki O'ndan olacak zaten. Her iş oradan bitecek. Eğer lütfederse, kerem eylerse, bağışlarsa, kabul ederse kabul edecek.Her iş oradan bitecek. Eğer lütfederse, kerem eylerse, bağışlarsa, kabul ederse kabul edecek. Eğer reddederse kapısından, gidecek başka hiç yerimiz yok! Eğer reddederse kapısından, gidecek başka hiç yerimiz yok! Onun için o kapıya sımsıkı yapışacağız. Öyle bir gayret içinde olacağız. Onun için o kapıya sımsıkı yapışacağız. Öyle bir gayret içinde olacağız.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi yolunda dâim etsin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi yolunda dâim etsin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh... es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2