Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Besmele: Allah’ın Adı ile Her İşe Başlayın

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Recep 1405 / 23.03.1985

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînes-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü:

Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân ve inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ MuhammedinFa'lemû eyyühe'l-ihvân ve inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'atünsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibihâ fi'n-nârve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibihâ fi'n-nâr ve bi's-senedil-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

ve bi's-senedil-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Emâ innehû lev kâle: Bismillahi le-kefâküm. Fe-izâ ekele ehadüküm ta'âmen fe'l-yekul:Emâ innehû lev kâle: Bismillahi le-kefâküm. Fe-izâ ekele ehadüküm ta'âmen fe'l-yekul: Bismillahi, fe-in nesiye en-yekûle: Bismillahi fî evvelihî fe'l-yekul: Bismillahi evvelehû ve âhirehû.Bismillahi, fe-in nesiye en-yekûle: Bismillahi fî evvelihî fe'l-yekul: Bismillahi evvelehû ve âhirehû. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inAziz ve muhterem kardeşlerim, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadislerinden bir demet okuyup izahına çalışacağız.

mübarek hadislerinden bir demet okuyup izahına çalışacağız.

Râmûzü'l-Ehâdîs isimli hadis kitabının … böyle sırayla devam ediyoruz.

Râmûzü'l-Ehâdîs isimli hadis kitabının … böyle sırayla devam ediyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce başta Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem olmak üzere,Bu hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce başta Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem olmak üzere, onun cümle âlinin, ashabının, etbâ'ının, ahbâbının ve sair enbiyâ ve mürselînonun cümle âlinin, ashabının, etbâ'ının, ahbâbının ve sair enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri ve mürebbileri olanve evliyâullahın ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri ve mürebbileri olan sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin ve onlara bağlı halifelerinin, müritlerinin, muhiblerinin ruhlarına;sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin ve onlara bağlı halifelerinin, müritlerinin, muhiblerinin ruhlarına; bu eseri telif eylemiş olan Gümüşhanevî Hocamızın ruhuna;bu eseri telif eylemiş olan Gümüşhanevî Hocamızın ruhuna; bu eserin içindeki hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan râvîlerin bu eserin içindeki hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan râvîlerin ve âlimlerin cümlesinin ruhlarına; ve âlimlerin cümlesinin ruhlarına; buraları fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, mücahitlerin, gazilerin ruhlarına;buraları fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, mücahitlerin, gazilerin ruhlarına; cümle ashâb-ı hayrât u hasenât ile beraber bilhassa şu caminin yapılmasındacümle ashâb-ı hayrât u hasenât ile beraber bilhassa şu caminin yapılmasında ve yaşamasında emekleri geçmiş olanların geçmişlerinin ruhlarına; ve yaşamasında emekleri geçmiş olanların geçmişlerinin ruhlarına; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu meclise cem olmuş olan siz kardeşlerimizi deuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu meclise cem olmuş olan siz kardeşlerimizi de ahirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin, yakınlarının, akrabasının ruhlarına hediye olmak üzereahirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin, yakınlarının, akrabasının ruhlarına hediye olmak üzere ve biz yaşayan Müslümanlar, sizlerin ve dahi ihvanımızın Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun ömür sürüp,ve biz yaşayan Müslümanlar, sizlerin ve dahi ihvanımızın Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun ömür sürüp, huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olması dileğiyle huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olması dileğiyle bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Buyurun. Bismillâhirrahmânirrahîm.

bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Buyurun. Bismillâhirrahmânirrahîm.

İlk erdem, besmele çekmek hakkındadır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki:

İlk erdem, besmele çekmek hakkındadır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki:

Emmâ innehû lev kâle: Bismillahi le-kefâküm. "Eğer o şahıs başındaEmmâ innehû lev kâle: Bismillahi le-kefâküm. "Eğer o şahıs başında "bismillâhirrahmânirrahîm" deseydi bu yemek hepinize yeterdi." Sofraya oturulmuş, çabucak bitivermiş yemek."bismillâhirrahmânirrahîm" deseydi bu yemek hepinize yeterdi." Sofraya oturulmuş, çabucak bitivermiş yemek. Bereketsizlik olmuş. Peygamber Efendimiz onun üzerine bu hadîs-i şerîfi buyurmuş:

Bereketsizlik olmuş. Peygamber Efendimiz onun üzerine bu hadîs-i şerîfi buyurmuş:

"Eğer başında "bismillâhirrahmânirrahîm" deseydi, aynı yemek ama Allah bir bereket ihsan ederdi."Eğer başında "bismillâhirrahmânirrahîm" deseydi, aynı yemek ama Allah bir bereket ihsan ederdi. Bütün hepinize yeterdi. Aç kalkmazdınız, yani öyle bitiverme durumu olmazdı. Bütün hepinize yeterdi. Aç kalkmazdınız, yani öyle bitiverme durumu olmazdı. Sizden biriniz," Fe-izâ ekele ehadüküm ta'âmen. "Sizden biriniz bir yemek yediği zaman,"Sizden biriniz," Fe-izâ ekele ehadüküm ta'âmen. "Sizden biriniz bir yemek yediği zaman," Fe'l-yekul: Bismillahi. "Bismillah diye başlasın. Bismillâhirrahmânirrahîm desin, taâmına besmeleyle başlasın."Fe'l-yekul: Bismillahi. "Bismillah diye başlasın. Bismillâhirrahmânirrahîm desin, taâmına besmeleyle başlasın." Fe-in nesiye. "… geldi, bir şey konuşuldu, telefon çaldı, kapı açıldı, kapandı, bilmem şunu getir, bunu getir...Fe-in nesiye. "… geldi, bir şey konuşuldu, telefon çaldı, kapı açıldı, kapandı, bilmem şunu getir, bunu getir... Besmele çekmeyi unuttunuz yemeğin başında. Eğer unutursa kişi,"Besmele çekmeyi unuttunuz yemeğin başında. Eğer unutursa kişi," En-yekûle: Bismillahi fî evvelihî. "Başında Bismillah demeyi unutursa,"En-yekûle: Bismillahi fî evvelihî. "Başında Bismillah demeyi unutursa," Fe'l-yekul: Bismillahi evvelehû ve âhirehû. "Hatırladığı zaman 'Bismillahi evvelehû ve âhirehû.' desin."

Fe'l-yekul: Bismillahi evvelehû ve âhirehû. "Hatırladığı zaman 'Bismillahi evvelehû ve âhirehû.' desin."

Yani evveli içinde, âhiri içinde besmele olsun diye o mânaya gelmiş oluyor. Hatırladığı yerde diyecek.Yani evveli içinde, âhiri içinde besmele olsun diye o mânaya gelmiş oluyor. Hatırladığı yerde diyecek. Namazı kılamadığı zaman insan kılması lazım ya vakit kılamadığı zaman nasıl kaza ediyorsaNamazı kılamadığı zaman insan kılması lazım ya vakit kılamadığı zaman nasıl kaza ediyorsa onun gibi yemekte de hatırına gelince o tarzda besmele çekmesi lazım.

onun gibi yemekte de hatırına gelince o tarzda besmele çekmesi lazım.

Bir keresinde Peygamber Efendimiz yemek yiyen bir kimsenin karşısında biraz baktı ona, sonra güldü.Bir keresinde Peygamber Efendimiz yemek yiyen bir kimsenin karşısında biraz baktı ona, sonra güldü. Dedi ki: "Ya Resûlallah tebessüm buyurdunuz, niye?"

Dedi ki: "Ya Resûlallah tebessüm buyurdunuz, niye?"

Dedi ki: "Sen besmele çekmeden başlamıştın. Şeytan seninle beraber yemeğe girişmişti. Dedi ki: "Sen besmele çekmeden başlamıştın. Şeytan seninle beraber yemeğe girişmişti. Ama sen hatırlayıp da besmeleyi çekince o hem çekildi hem yediklerini kustu.Ama sen hatırlayıp da besmeleyi çekince o hem çekildi hem yediklerini kustu. Yani fayda vermedi o mel'una,Yani fayda vermedi o mel'una, mahlûka fayda vermedi." dedi. Şimdi besmele böyle yemekte olduğu gibi her işte bize şart.mahlûka fayda vermedi." dedi. Şimdi besmele böyle yemekte olduğu gibi her işte bize şart. Bismillâhirrahmânirrahîm diye başlayan,

Allah adı olsa her işin önü
Bismillâhirrahmânirrahîm diye başlayan,

Allah adı olsa her işin önü
Herkiz ebter olmaya anın sonu

diyor Süleyman Çelebi. Güzel söylemiş, rahmetullahi aleyh rahmeten vâsiaten.

Herkiz ebter olmaya anın sonu

diyor Süleyman Çelebi. Güzel söylemiş, rahmetullahi aleyh rahmeten vâsiaten.

Allah'ın adı olursa bir işin başlangıcı, sonu hayırlı gelir. Allah adıyla başlayan iş iyi gider.Allah'ın adı olursa bir işin başlangıcı, sonu hayırlı gelir. Allah adıyla başlayan iş iyi gider. Adamlar saç saça, baş başa, kavga gürültü ayrılıyorlar.

Neden?

Adamlar saç saça, baş başa, kavga gürültü ayrılıyorlar.

Neden?

Düğünü nasıl yaptın? Bir anlat bakalım. Salon tuttuk, içki içtik, dans ettik, oynadık.Düğünü nasıl yaptın? Bir anlat bakalım. Salon tuttuk, içki içtik, dans ettik, oynadık. Öyle başlangıcın böyle gümbürtüsü olur derler. Öyle gümbürtülü başlayan şeyin sonu da öyle olur.Öyle başlangıcın böyle gümbürtüsü olur derler. Öyle gümbürtülü başlayan şeyin sonu da öyle olur. Ama dualarla, tesbihlerle başlayınca iyi olur. Biz çocuklarımızın da kulaklarına ezan okuyarak başlarız. Ama dualarla, tesbihlerle başlayınca iyi olur. Biz çocuklarımızın da kulaklarına ezan okuyarak başlarız. Hayata öyle, doğduğu zaman adını söylemeden önce ezan okuruz kulaklarına, kâmet okuruz. Hayata öyle, doğduğu zaman adını söylemeden önce ezan okuruz kulaklarına, kâmet okuruz. Ondan sonra adını söyleriz, öyle ezanlarla hayata başlar biz müslümanların evlatları. Ondan sonra adını söyleriz, öyle ezanlarla hayata başlar biz müslümanların evlatları. Ezanlarla, şehadetlerle bizim hayatımız hitam bulur. Defterimiz mühürlenir, her işimiz Allah'ın adına uygun olur.

Ezanlarla, şehadetlerle bizim hayatımız hitam bulur. Defterimiz mühürlenir, her işimiz Allah'ın adına uygun olur.

Peki, Allah adını çekmenin mânası ne? Allah adını çekmenin faydası ne?

Peki, Allah adını çekmenin mânası ne? Allah adını çekmenin faydası ne?

Faydası şu ki: Bir işi yaparken başında Allah'ı anıyoruz, hatırlıyoruz.Faydası şu ki: Bir işi yaparken başında Allah'ı anıyoruz, hatırlıyoruz. Ve rızâ-yı Bârî'ye uygun olup olmadığı böylece kendiliğinden, otomatik olarak Ve rızâ-yı Bârî'ye uygun olup olmadığı böylece kendiliğinden, otomatik olarak hatırdan bir geçmiş, kontrol edilmiş oluyor. Bir işe başlıyorsun. Bismillâhirrahmânirrahîm.hatırdan bir geçmiş, kontrol edilmiş oluyor. Bir işe başlıyorsun. Bismillâhirrahmânirrahîm. Yaptığın iş hayırlı mı değil mi Allah'ın adını anınca kontrol olmuş oluyor.Yaptığın iş hayırlı mı değil mi Allah'ın adını anınca kontrol olmuş oluyor. Buna kendimizi alıştıracağız, her işimizi rızâ-yı Bârî için yapacağız.

Buna kendimizi alıştıracağız, her işimizi rızâ-yı Bârî için yapacağız.

Kim Allah için alırsa, Allah için verirse, Allah için severse, Allah için buğz ederse;Kim Allah için alırsa, Allah için verirse, Allah için severse, Allah için buğz ederse; yani bu sözleri zikretmekten maksat nedir?

yani bu sözleri zikretmekten maksat nedir?

Her yaptığı işi Allah rızası için yapabilecek duruma gelirse, iste'mene îmânehû, Her yaptığı işi Allah rızası için yapabilecek duruma gelirse, iste'mene îmânehû, imanını sağlamlaştırmıştır o, kemale erdirmiş demektir. Her işimiz Allah rızası için olacak.

imanını sağlamlaştırmıştır o, kemale erdirmiş demektir. Her işimiz Allah rızası için olacak.

Buraya geldik, hadis dinliyoruz, neden?

Buraya geldik, hadis dinliyoruz, neden?

Allah rızası için; Resûlullah'ın yolunu öğreneyim, öğütlerini dinleyeyim de hayatımı ona göre tanzim edeyim.

Allah rızası için; Resûlullah'ın yolunu öğreneyim, öğütlerini dinleyeyim de hayatımı ona göre tanzim edeyim.

Namaz kıldık, neden?

Allah Kur'an'da emretmiş.

Sakal bıraktık, neden?

Namaz kıldık, neden?

Allah Kur'an'da emretmiş.

Sakal bıraktık, neden?

Peygamber Efendimiz'in sünnetidir diye.

Her şeyimizi böyle yapacağız.
Peygamber Efendimiz'in sünnetidir diye.

Her şeyimizi böyle yapacağız.
Böyle yapınca her işimiz ibadet gibi sevaplı olur. Yapmadığı takdirde de hayır ve bereket olmaz o işte. Böyle yapınca her işimiz ibadet gibi sevaplı olur. Yapmadığı takdirde de hayır ve bereket olmaz o işte. Allah'ın adı anılmayan, hamd edilmeyen, senâ edilmeyen, Allah'ın adı anılmayan, hamd edilmeyen, senâ edilmeyen, Resûlullah'a salât u selâm getirilmeyen bir iş güdük kalır, kesik kalır, verimsiz olur. Resûlullah'a salât u selâm getirilmeyen bir iş güdük kalır, kesik kalır, verimsiz olur. Yemek de çabuk biter. Faydası, neticesi, bereketi olmaz.

Yemek de çabuk biter. Faydası, neticesi, bereketi olmaz.

Öbür hadîs-i şerîf. Bu hadîs-i şerîf, Hz. Âişe validemizden rivâyet olunmuş:

Öbür hadîs-i şerîf. Bu hadîs-i şerîf, Hz. Âişe validemizden rivâyet olunmuş:

E mâ şe'arte enne'llahe azze ve celleE mâ şe'arte enne'llahe azze ve celle kad zevvecenî fi'l-cenneti Meryeme binte İmrâne, ve Külsüme uhte Musa ve'mra'ete fir'avne.

kad zevvecenî fi'l-cenneti Meryeme binte İmrâne, ve Külsüme uhte Musa ve'mra'ete fir'avne.

Bu Ebû Ümâme radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş, Taberânî ve İbn Asâkir'de olan bir hadîs-i şerîftir. Bu Ebû Ümâme radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş, Taberânî ve İbn Asâkir'de olan bir hadîs-i şerîftir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

E mâ şe'arte. "Akıl etmedin mi, bilmiyor musun, bilemedin mi, bilmedin mi ki" Enne'llahe azze ve celle.E mâ şe'arte. "Akıl etmedin mi, bilmiyor musun, bilemedin mi, bilmedin mi ki" Enne'llahe azze ve celle. "Aziz ve Celil olan Allahu Teâlâ hazretleri," Kad zevvecenî. "Beni evlendirdi""Aziz ve Celil olan Allahu Teâlâ hazretleri," Kad zevvecenî. "Beni evlendirdi" Fi'l-cenneti."cennette" Meryeme binte İmrâne.Fi'l-cenneti."cennette" Meryeme binte İmrâne. "Meryem validemizle, Hz. İsa'nın anası Meryem valide ile, Meryem Hatun ile beni evlendirdi.""Meryem validemizle, Hz. İsa'nın anası Meryem valide ile, Meryem Hatun ile beni evlendirdi." Ve Külsüme uhte Musa. "Musa aleyhisselam'ın kız kardeşi Külsüm'le beni evlendirdi." Ve'mra'ete fir'avne.

Ve Külsüme uhte Musa. "Musa aleyhisselam'ın kız kardeşi Külsüm'le beni evlendirdi." Ve'mra'ete fir'avne.

Firavunun karısı mü'mindi. Firavun kâfir, ulûhiyet iddiasında, hain. Karısı mü'mindi.Firavunun karısı mü'mindi. Firavun kâfir, ulûhiyet iddiasında, hain. Karısı mü'mindi. O kâfirin yanında olduğu halde imandan geçmediği,O kâfirin yanında olduğu halde imandan geçmediği, imanına sâdık olduğu için mükâfaten cennette Allah ona Resûlullah'a eşlik nasip etti.imanına sâdık olduğu için mükâfaten cennette Allah ona Resûlullah'a eşlik nasip etti. Bu üç mükafatı cennette Allahu Teâlâ hazretleri zevce olarak ihsan edecek Peygamber Efendimiz'e,Bu üç mükafatı cennette Allahu Teâlâ hazretleri zevce olarak ihsan edecek Peygamber Efendimiz'e, bu hadîs-i şerîften anlaşıldığı üzere.

bu hadîs-i şerîften anlaşıldığı üzere.

Tabii, Meryem validemiz de Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiriyle evlenmedenTabii, Meryem validemiz de Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiriyle evlenmeden ve bir beşer kendisine değmeden İsa aleyhisselam'ı dünyaya getirdi. ve bir beşer kendisine değmeden İsa aleyhisselam'ı dünyaya getirdi. Tabii, böyle evlenmeden ve bir şey olmayınca bilmeyenler ileri geri konuştular.

Tabii, böyle evlenmeden ve bir şey olmayınca bilmeyenler ileri geri konuştular.

Halbuki o kendisini ibadete tahsis etmiş, muharrer yani camiden, ibadethaneden çıkmıyorHalbuki o kendisini ibadete tahsis etmiş, muharrer yani camiden, ibadethaneden çıkmıyor ve kerametleri zâhir olan mübarek bir hatun idi.ve kerametleri zâhir olan mübarek bir hatun idi. Kur'an-ı Kerim'de bildiriliyor ki Zekeriya aleyhisselam ona tekeffül etmiştir.Kur'an-ı Kerim'de bildiriliyor ki Zekeriya aleyhisselam ona tekeffül etmiştir. Yani ona bakmayı eniştesi Zekeriya aleyhisselam tekeffül etmiştir.Yani ona bakmayı eniştesi Zekeriya aleyhisselam tekeffül etmiştir. Ve ne zaman Zekeriya aleyhisselam -o da peygamber, Zekeriya aleyhisselam-Ve ne zaman Zekeriya aleyhisselam -o da peygamber, Zekeriya aleyhisselam- Meryem validemizin yanına girse, Meryem hatunun,Meryem validemizin yanına girse, Meryem hatunun, orada çeşit çeşit rızıklar görürdü.

orada çeşit çeşit rızıklar görürdü.

Külle mâ dehale aleyhâ Zekeriyye'l-mihrâbe vecede indehâ rizkan. Kâle yâ Meryemu ennâ leki hâzâ.Kâlet hüve min indi'llahi, inne'llahe yerzuku men yeşâ'u bi-ğayri hisâbin.

Külle mâ dehale aleyhâ Zekeriyye'l-mihrâbe vecede indehâ rizkan. Kâle yâ Meryemu ennâ leki hâzâ.Kâlet hüve min indi'llahi, inne'llahe yerzuku men yeşâ'u bi-ğayri hisâbin.

Allah Allah! Kendisi götürmemiş, başkası girmiyor. Kilidi, anahtarı kendisinde.Allah Allah! Kendisi götürmemiş, başkası girmiyor. Kilidi, anahtarı kendisinde. Buraya çeşit çeşit rızıklar nereden geliyor?

Buraya çeşit çeşit rızıklar nereden geliyor?

Kâle yâ Meryemu ennâ leki hâzâ. "Yâ Meryem, bunlar sana nereden geliyor, diye sordu, sorardı."

Kâle yâ Meryemu ennâ leki hâzâ. "Yâ Meryem, bunlar sana nereden geliyor, diye sordu, sorardı."

Kâlet hüve min indi'llahi. "Bu rızık bana Allah tarafından gönderiliyor."Kâlet hüve min indi'llahi. "Bu rızık bana Allah tarafından gönderiliyor." İnne'llahe yerzuku men yeşâ'u bi-ğayri hisâbin.İnne'llahe yerzuku men yeşâ'u bi-ğayri hisâbin. "Allah dilediği halis kullarını, ibadetkâr kullarını umulmadan, umulmayacak taraflardan,"Allah dilediği halis kullarını, ibadetkâr kullarını umulmadan, umulmayacak taraflardan, min tarafillah mânevî sofralarla böyle rızıklandırır."

min tarafillah mânevî sofralarla böyle rızıklandırır."

Şeyi de biliyorsunuz, İsa aleyhisselam'dan da Havariler mucize istediler.Şeyi de biliyorsunuz, İsa aleyhisselam'dan da Havariler mucize istediler. Gökten sofra indirdi Allahu Teâlâ hazretleri, yediler. Yani, "Gönlümüz mutmain olsun yâ İsa." dediler.

Gökten sofra indirdi Allahu Teâlâ hazretleri, yediler. Yani, "Gönlümüz mutmain olsun yâ İsa." dediler.

"İnanmadınız mı bana?" dedi.

"İnandık ama bir mucize göster de gönlümüze iyice yatışsın bu imana."
"İnanmadınız mı bana?" dedi.

"İnandık ama bir mucize göster de gönlümüze iyice yatışsın bu imana."
Dua etti, Allahu Teâlâ hazretleri bir sofra indirdi. O dua Maide suresinde bildiriliyor.

Dua etti, Allahu Teâlâ hazretleri bir sofra indirdi. O dua Maide suresinde bildiriliyor.

Mübarek bir annenin mübarek bir oğlu. İkisi de Allah'ın has, halis kulları.Mübarek bir annenin mübarek bir oğlu. İkisi de Allah'ın has, halis kulları. Tabii, o mânevî şeyleri bilmeyen insanlar ileri geri konuştular. Meryem validemiz tabii çok üzüldü.Tabii, o mânevî şeyleri bilmeyen insanlar ileri geri konuştular. Meryem validemiz tabii çok üzüldü. Dediler ki "Yâ Meryem, bu ne biçim şey böyle, bir çocukla kucağında kalktın geldin?!" Dediler ki "Yâ Meryem, bu ne biçim şey böyle, bir çocukla kucağında kalktın geldin?!" Hz. İsa'ya işaret etti.

Dediler ki: "Beşikte olan bir çocuk ne söyleyecek, niye işaret ediyorsun?"
Hz. İsa'ya işaret etti.

Dediler ki: "Beşikte olan bir çocuk ne söyleyecek, niye işaret ediyorsun?"
Ama Hz. İsa dile geldi. Bunlar hep Kur'an âyetlerinde.Ama Hz. İsa dile geldi. Bunlar hep Kur'an âyetlerinde. Kur'an âyetleriyle onun şeyi ispat edilmiş ve bildirilmiş bize.

Kur'an âyetleriyle onun şeyi ispat edilmiş ve bildirilmiş bize.

Kâle innî Abdullah, âtâniye'l-kitâbe ve ce'alenî nebiyyen.

Kâle innî Abdullah, âtâniye'l-kitâbe ve ce'alenî nebiyyen.

Kâle innî Abdullah. "Ben Allah'ın kuluyum, dedi." Hz. İsa beşikte, üç kişi beşikte konuşmuştur. Kâle innî Abdullah. "Ben Allah'ın kuluyum, dedi." Hz. İsa beşikte, üç kişi beşikte konuşmuştur. Beşikte konuşanlardan bir tanesi Hz. İsa'dır. Anasına şehadet etti. "Ben Allah'ın kuluyum." Beşikte konuşanlardan bir tanesi Hz. İsa'dır. Anasına şehadet etti. "Ben Allah'ın kuluyum." Âtâniye'l-kitâbe. "Allah Bana kitap gönderdi. Verecek, İncil'i nâzil edecek."Âtâniye'l-kitâbe. "Allah Bana kitap gönderdi. Verecek, İncil'i nâzil edecek." Ve ce'alenî nebiyyen. "Ve beni peygamber kıldı." diye öyle şey yaptı.

Ve ce'alenî nebiyyen. "Ve beni peygamber kıldı." diye öyle şey yaptı.

Tabii, bilmeyenler ileri geri söyledikleri için o mübarek Meryem Hatun çok üzüldü.Tabii, bilmeyenler ileri geri söyledikleri için o mübarek Meryem Hatun çok üzüldü. O üzüntüsünün, o sıkıntısının, o derdinin, o insanların öyle kendisine yan bakmasının mükâfatı olarakO üzüntüsünün, o sıkıntısının, o derdinin, o insanların öyle kendisine yan bakmasının mükâfatı olarak Allahu Teâlâ hazretleri cennette Peygamber Efendimiz'in zevceliğini ona nasip ediyor.

Allahu Teâlâ hazretleri cennette Peygamber Efendimiz'in zevceliğini ona nasip ediyor.

E mâ inne'l-abde izâ kâle li-ehîhi'l-müslim: Cezâke'llahu hayran, fe-kad bâleğa fî'd-duâi.

E mâ inne'l-abde izâ kâle li-ehîhi'l-müslim: Cezâke'llahu hayran, fe-kad bâleğa fî'd-duâi.

Bu da Enes radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş bir sözdür. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

Bu da Enes radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş bir sözdür. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

"Bir kul, müslüman kardeşine kendisine bir iyilik yaptığı zaman 'cezâke'llahu hayran' dese; "Bir kul, müslüman kardeşine kendisine bir iyilik yaptığı zaman 'cezâke'llahu hayran' dese; 'Allah seni hayırla mükâfatlandırsın.' dese,"'Allah seni hayırla mükâfatlandırsın.' dese," Fe-kad bâleğa fî'd-duâi. "En güzel şeyi söylemiş, mübalağalı karşılığını vermiş olur.Fe-kad bâleğa fî'd-duâi. "En güzel şeyi söylemiş, mübalağalı karşılığını vermiş olur. En güzel şeyi temenniyi yapmış olur." diyor Peygamber Efendimiz.

Cezâke'llahu hayran.
En güzel şeyi temenniyi yapmış olur." diyor Peygamber Efendimiz.

Cezâke'llahu hayran.
Cezâke'llahu hayran kesîran diye de günümüzde geçiyor.Cezâke'llahu hayran kesîran diye de günümüzde geçiyor. Demek ki bize birisi güzel bir şey yaptığı zaman, ihsanda bulunduğu zaman,Demek ki bize birisi güzel bir şey yaptığı zaman, ihsanda bulunduğu zaman, bir iyilik yaptığı zaman böyle dua etmemiz lazım. Bu duayı hatırımızda tutalım.bir iyilik yaptığı zaman böyle dua etmemiz lazım. Bu duayı hatırımızda tutalım. "Allah seni hayırla mükâfatlandırsın. Hayırlara erdirsin."Allah seni hayırla mükâfatlandırsın. Hayırlara erdirsin. Allah senden razı olsun." gibi bir söz olmuş oluyor bu.

Allah senden razı olsun." gibi bir söz olmuş oluyor bu.

E mâ yahşâ ehadüküm izâ rafe'a ra'sehû kable'l-imâmiE mâ yahşâ ehadüküm izâ rafe'a ra'sehû kable'l-imâmi en-yec'ale'llahu ra'sehû ra'se himârin ev yec'ale'llahu sûretehû surete himârin.

en-yec'ale'llahu ra'sehû ra'se himârin ev yec'ale'llahu sûretehû surete himârin.

Bu hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş.Bu hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş. Sahih bir hadîs-i şerîftir ki namazın imamla nasıl kılınacağına dair bir inceliği bize öğretiyor.Sahih bir hadîs-i şerîftir ki namazın imamla nasıl kılınacağına dair bir inceliği bize öğretiyor. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

E mâ yahşâ ehadüküm. "Sizden biriniz korkmaz mı?"E mâ yahşâ ehadüküm. "Sizden biriniz korkmaz mı?" İzâ rafe'a ra'sehû kable'l-imâmi. "İmam secdedeyken, imamdan evvel başını kaldırdığı zaman korkmaz mı?" İzâ rafe'a ra'sehû kable'l-imâmi. "İmam secdedeyken, imamdan evvel başını kaldırdığı zaman korkmaz mı?" En yec'ale'llahu ra'sehû ra'se himârin. "Başını eşek başına çevirmesini, Allah'ın çevirmesinden korkmaz mı?" En yec'ale'llahu ra'sehû ra'se himârin. "Başını eşek başına çevirmesini, Allah'ın çevirmesinden korkmaz mı?" Ev yec'ale'llahu sûretehû surete himârin.Ev yec'ale'llahu sûretehû surete himârin. "Veyahut Allah'ın onun suretini eşek suretine getirmesinden korkmaz mı da böyle yapar?""Veyahut Allah'ın onun suretini eşek suretine getirmesinden korkmaz mı da böyle yapar?" buyurmuş Peygamber Efendimiz.

Bu çok ağır bir ifadedir.
buyurmuş Peygamber Efendimiz.

Bu çok ağır bir ifadedir.
Bu ağır ifadeden anlaşılıyor ki imama uyuduğumuz zaman, imamdan evvel oturmak, Bu ağır ifadeden anlaşılıyor ki imama uyuduğumuz zaman, imamdan evvel oturmak, kalkmak, kaldırmak başı, doğrulmak veya secdeye yönelmek yok. Sakin olacağız.kalkmak, kaldırmak başı, doğrulmak veya secdeye yönelmek yok. Sakin olacağız. O Allahuekber dediği zaman, eğildiği zaman eğileceğiz. Allahuekber dediği zaman kalkacağız. O Allahuekber dediği zaman, eğildiği zaman eğileceğiz. Allahuekber dediği zaman kalkacağız. Böyle ondan evvel kalktığı zaman tabii bu duruma düşüyor.

Böyle ondan evvel kalktığı zaman tabii bu duruma düşüyor.

Peki, bu durum hakikat midir yoksa bir işaret ve mecaz mıdır?

Peki, bu durum hakikat midir yoksa bir işaret ve mecaz mıdır?

Bir hadîs-i şerîfte geçmiş ki: Allah bu ümmeti suret değiştirmekten mahfuz etmiştir.Bir hadîs-i şerîfte geçmiş ki: Allah bu ümmeti suret değiştirmekten mahfuz etmiştir. Eski ümmetlerde olmuş yani.Eski ümmetlerde olmuş yani. Hınzır hâline getirmiş, maymun hâline getirmiş Allah ama bu ümmette öyle şey yok.Hınzır hâline getirmiş, maymun hâline getirmiş Allah ama bu ümmette öyle şey yok. Bu mânevî bir işarettir ki o adamın aklının gideceğine, aptallaşacağına yani hımar gibi,Bu mânevî bir işarettir ki o adamın aklının gideceğine, aptallaşacağına yani hımar gibi, eşek gibi olacağına işaret. Yani onun bereketsizliğinden, o itaatsizliğinden,eşek gibi olacağına işaret. Yani onun bereketsizliğinden, o itaatsizliğinden, uyumsuzluğundan dolayı hâlinin öyle olacağına işaret ediyor.

uyumsuzluğundan dolayı hâlinin öyle olacağına işaret ediyor.

Onun için namazda imama güzel ittibâ edelim. Allahuekber dedi, arkasından Allahuekber diyelim.Onun için namazda imama güzel ittibâ edelim. Allahuekber dedi, arkasından Allahuekber diyelim. Sonra dikkatle dinleyelim. Oturmada, kalkmada, diğer intikal tekbirlerinde tekbirden sonraSonra dikkatle dinleyelim. Oturmada, kalkmada, diğer intikal tekbirlerinde tekbirden sonra yavaş yavaş hareketimizi ona göre ayarlayalım. Bu da namazın intizamı ile ilgili bir hususta.

yavaş yavaş hareketimizi ona göre ayarlayalım. Bu da namazın intizamı ile ilgili bir hususta.

Dikkat ederseniz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize her şeyimizi öğretiyor.Dikkat ederseniz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize her şeyimizi öğretiyor. Safların intizamına varıncaya kadar şöyle bir tarafından giren, öbür tarafa kadar dümdüz olmasını;Safların intizamına varıncaya kadar şöyle bir tarafından giren, öbür tarafa kadar dümdüz olmasını; kimisini öne çekerek, kimisini göğsünden geriye doğru ittirerek sağlardı Peygamber Efendimiz. kimisini öne çekerek, kimisini göğsünden geriye doğru ittirerek sağlardı Peygamber Efendimiz. Saflar böyle olmaz, müslümanlar intizama alışsın diye her şeyi bize dair böyle nasihati, tavsiyesi vardır.Saflar böyle olmaz, müslümanlar intizama alışsın diye her şeyi bize dair böyle nasihati, tavsiyesi vardır. Dün akşamki okuduğum hadîs-i şerîfte diyor ki:

"Şam eyaletleri size fetholunacak.
Dün akşamki okuduğum hadîs-i şerîfte diyor ki:

"Şam eyaletleri size fetholunacak.
Şam taraflarını alacaksınız, şu anda Medine'desiniz.Şam taraflarını alacaksınız, şu anda Medine'desiniz. Kumların arasındasınız, bir avuç insansınız ama değişecek durum.Kumların arasındasınız, bir avuç insansınız ama değişecek durum. Şamları, Irakları, Suriyeleri, Mısırları fethedeceksiniz.Şamları, Irakları, Suriyeleri, Mısırları fethedeceksiniz. Oralarda hamam denilen evler, binalar göreceksiniz. Sakın oraya peştamalsız girmeyin.Oralarda hamam denilen evler, binalar göreceksiniz. Sakın oraya peştamalsız girmeyin. Peştamalsız girmek benim erkeklerime, ümmetimin erkeklerine haramdır.Peştamalsız girmek benim erkeklerime, ümmetimin erkeklerine haramdır. Kadınlar da ancak hasta olduğu takdirde oraya gitsin. Aksi takdirde gitmesin. Kadınlar da ancak hasta olduğu takdirde oraya gitsin. Aksi takdirde gitmesin. Çocuk doğuran lohusalar gidebilir. Bir de hasta olan erkekler tedavi için gidebilir.Çocuk doğuran lohusalar gidebilir. Bir de hasta olan erkekler tedavi için gidebilir. Başka türlü oraya gitmesinler." diye buyuruyor. Onu bile tavsiye etmiş.Başka türlü oraya gitmesinler." diye buyuruyor. Onu bile tavsiye etmiş. Hiçbir şey bırakmamışlar yani. Hiçbir şey bırakmamışlar yani. Şu hadîs-i şerîfleri, hadis kitaplarını, sahih kitapları güzelce okusak tepeden tırnağaŞu hadîs-i şerîfleri, hadis kitaplarını, sahih kitapları güzelce okusak tepeden tırnağa edepli, intizamlı, temiz, pak, has, halis insanlar oluruz.

edepli, intizamlı, temiz, pak, has, halis insanlar oluruz.

Çünkü her şeyimizi öğretmiş, şefkatli bir baba gibi, bir aile terbiyesi gibi müslüman ümmetini, Çünkü her şeyimizi öğretmiş, şefkatli bir baba gibi, bir aile terbiyesi gibi müslüman ümmetini, ümmet-i Muhammed'i Peygamber Efendimiz öyle güzelce terbiye eylemiştir.ümmet-i Muhammed'i Peygamber Efendimiz öyle güzelce terbiye eylemiştir. Allah bizi o edeplerle müeddeb eylesin.

Allah bizi o edeplerle müeddeb eylesin.

E mâ innehû lev kâle hîne emsâ: Eûzu bi-kelimâti'llahi't-tâmmâti min şerri mâ halaka,E mâ innehû lev kâle hîne emsâ: Eûzu bi-kelimâti'llahi't-tâmmâti min şerri mâ halaka, mâ darrahû ledğu akrabin hattâ yusbiha.

mâ darrahû ledğu akrabin hattâ yusbiha.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten yeni bir hadîs-i şerîf.Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten yeni bir hadîs-i şerîf. Birisini geceleyin akrep sokmuş. Orada akrep sokmuş. Sabaha kadar uyuyamamış.

Birisini geceleyin akrep sokmuş. Orada akrep sokmuş. Sabaha kadar uyuyamamış.

Bu akrep sokması Allah esirgesin yani çok böyle, sanki insanın damarlarını ustura vurulup da kesiliyormuş gibiBu akrep sokması Allah esirgesin yani çok böyle, sanki insanın damarlarını ustura vurulup da kesiliyormuş gibi cız cız içini yakan, üşüten, titreten, ağrıdan perişan eden yani babayiğit insanı yere çalan bir şey.

cız cız içini yakan, üşüten, titreten, ağrıdan perişan eden yani babayiğit insanı yere çalan bir şey.

Oranın akrepleri de daha bir şey oluyor. İri oluyor böyle, zehri daha kuvvetli oluyor.Oranın akrepleri de daha bir şey oluyor. İri oluyor böyle, zehri daha kuvvetli oluyor. Çok da hızlı hareket ediyorlarmış yani böyle fare gibi fırt oradan oraya çarçabuk gidiyorlarmış.Çok da hızlı hareket ediyorlarmış yani böyle fare gibi fırt oradan oraya çarçabuk gidiyorlarmış. İnsanın kendisini koruması çok zor oluyormuş. E, ne olacak?

Birisi öyle şey yapmış.
İnsanın kendisini koruması çok zor oluyormuş. E, ne olacak?

Birisi öyle şey yapmış.
Akrep sokmuş da sabaha kadar inlemiş. Peygamber Efendimiz diyor ki:

Akrep sokmuş da sabaha kadar inlemiş. Peygamber Efendimiz diyor ki:

Lev kâle hîne emsâ. "Eğer o akşama girdiği zaman, akşam bastırdığı zaman o şahıs deseydi ki:"Lev kâle hîne emsâ. "Eğer o akşama girdiği zaman, akşam bastırdığı zaman o şahıs deseydi ki:" Eûzu bi-kelimâti'llahi't-tâmmâti. "Allah'ın tam, noksansız, eksiksiz, dâim isimlerine sığınırım."Eûzu bi-kelimâti'llahi't-tâmmâti. "Allah'ın tam, noksansız, eksiksiz, dâim isimlerine sığınırım." Min şerri mâ halaka. "Yarattıklarının şerrinden Allah'a sığınırım, deseydi."Min şerri mâ halaka. "Yarattıklarının şerrinden Allah'a sığınırım, deseydi." Mâ darrahû. "O akrep ona zarar vermezdi."

Hani mâlum televizyonda da göstermişler, anlatıyorlardı.
Mâ darrahû. "O akrep ona zarar vermezdi."

Hani mâlum televizyonda da göstermişler, anlatıyorlardı.
Akrebi alıyormuş eline. Elinde gezdirtiyormuş, şey yaptırtıyormuş; sokmuyormuş. Akrebi alıyormuş eline. Elinde gezdirtiyormuş, şey yaptırtıyormuş; sokmuyormuş. Bu dualıdır, sokmaz falan diyormuş.Bu dualıdır, sokmaz falan diyormuş. Akrep sokmuyormuş yani, biraz bu şey yaptığı halde, kızdırdığı halde sokmuyormuş.

Akrep sokmuyormuş yani, biraz bu şey yaptığı halde, kızdırdığı halde sokmuyormuş.

Şeyde de yani böyle şeyler olduğuna alâmet, ağabeyimin romatizma ağrıları var.Şeyde de yani böyle şeyler olduğuna alâmet, ağabeyimin romatizma ağrıları var. Arı sokması iyi gelirmiş diye duymuş. Yakalamış bir bal arısı; uğraşıyor, didiniyor ya sok diye.Arı sokması iyi gelirmiş diye duymuş. Yakalamış bir bal arısı; uğraşıyor, didiniyor ya sok diye. Dizinin üstüne koymuş, sokmuyor hayvan bir türlü.Dizinin üstüne koymuş, sokmuyor hayvan bir türlü. Orasını sıkıyor, burasını tutuyor; soksun da şey yapsın diye. Allah sokturmayınca yani sokturmaz.Orasını sıkıyor, burasını tutuyor; soksun da şey yapsın diye. Allah sokturmayınca yani sokturmaz. Böyle dua etseydi sokmazdı buyurmuş. Bunu da ezberleyelim:

Böyle dua etseydi sokmazdı buyurmuş. Bunu da ezberleyelim:

Eûzu bi-kelimâti'llahi't-tâmmâti min şerri mâ halaka.

Eûzu bi-kelimâti'llahi't-tâmmâti min şerri mâ halaka.

Gayet kolay. Şöyle bir defterimiz, kalemimiz varsa hemen herkes yazabilir.Gayet kolay. Şöyle bir defterimiz, kalemimiz varsa hemen herkes yazabilir. Türkçesi de "Allah'ın tam olan kelimeleri ileTürkçesi de "Allah'ın tam olan kelimeleri ile Allah'a dayanırım yarattıklarının şerrinden." demiş oluyor insan.

Allah'a dayanırım yarattıklarının şerrinden." demiş oluyor insan.

Tabii, Allahu Teâlâ hazretlerinin bazı esmâsı vardır, kelimeleri vardır kiTabii, Allahu Teâlâ hazretlerinin bazı esmâsı vardır, kelimeleri vardır ki onların azîm tesirleri vardır, mânevî tesirleri vardır. Onu erbâbı bilir. Mesela İsm-i Azam diye duası vardır.onların azîm tesirleri vardır, mânevî tesirleri vardır. Onu erbâbı bilir. Mesela İsm-i Azam diye duası vardır. Sonra Peygamber Efendimiz'in bize tavsiye ettiği şeyler vardır. Sonra Peygamber Efendimiz'in bize tavsiye ettiği şeyler vardır. Mesela dua ederken "Allahümme innî es'elüke bi'smike'l-a'zam ve rıdvânike'l-ekber." diye dua etsin; Mesela dua ederken "Allahümme innî es'elüke bi'smike'l-a'zam ve rıdvânike'l-ekber." diye dua etsin; çünkü o O'nun esmâsındandır, buyuruyor. Böyle dua ettiği zaman şıp diye tutar.

çünkü o O'nun esmâsındandır, buyuruyor. Böyle dua ettiği zaman şıp diye tutar.

Adamcağızın birisi bir diyardan bir diyara yalnız seyahat edermiş.Adamcağızın birisi bir diyardan bir diyara yalnız seyahat edermiş. Derlermiş ki "Ya kervanla gitsene topluluk içinde.Derlermiş ki "Ya kervanla gitsene topluluk içinde. Yalnız başına olunca haramiler yolunu kesip de seni soyarlar, canına kast ederler."Yalnız başına olunca haramiler yolunu kesip de seni soyarlar, canına kast ederler." "Yok, ben Allah'a sığınıyorum." dermiş. Bir gün yolda harami çıkıyor karşısına. Kılıcı çekmiş, durdurmuş."Yok, ben Allah'a sığınıyorum." dermiş. Bir gün yolda harami çıkıyor karşısına. Kılıcı çekmiş, durdurmuş. "Seni öldüreceğim, mallarını alacağım." Demiş ki şurada namaz kılayım da ondan sonra. "Seni öldüreceğim, mallarını alacağım." Demiş ki şurada namaz kılayım da ondan sonra. Namaz kılmasına demek ki o zamanın haramilerinin de az çok yine bir namaz kılacak kadarNamaz kılmasına demek ki o zamanın haramilerinin de az çok yine bir namaz kılacak kadar bir vakit bırakma şeyi olanları oluyor demek ki. Bir açmış elini, bir dua eylemiş:

bir vakit bırakma şeyi olanları oluyor demek ki. Bir açmış elini, bir dua eylemiş:

Yâ Vedûd, yâ Vedûd, yâ Ze'l-arş el-Mecîd… diye böyle bir dua.Yâ Vedûd, yâ Vedûd, yâ Ze'l-arş el-Mecîd… diye böyle bir dua. Bir atlı peydah olmuş kum tepelerinin arasından. Elinde mızrap, yıldırım gibi atıyla gelmiş.Bir atlı peydah olmuş kum tepelerinin arasından. Elinde mızrap, yıldırım gibi atıyla gelmiş. O haramiyi haklamış, geçmiş gitmiş. Yani Allah Teâlâ hazretleri her şeye Kâdir'dir. O haramiyi haklamış, geçmiş gitmiş. Yani Allah Teâlâ hazretleri her şeye Kâdir'dir. Müsebbibü'l-esbâbtır. Nereden olacağı, nasıl olacağı belli olmaz.Müsebbibü'l-esbâbtır. Nereden olacağı, nasıl olacağı belli olmaz. Onun için bunların çok faydası böyle tecrübe edilmiş, görülmüştür. Bunları yazacağız.Onun için bunların çok faydası böyle tecrübe edilmiş, görülmüştür. Bunları yazacağız. Hatırımızda olacak, tesiri vardır.Hatırımızda olacak, tesiri vardır. Duanın öyle tesiri vardır ki hastalık olmadan olmasını da engeller, olduktan sonra geçirir de.

Duanın öyle tesiri vardır ki hastalık olmadan olmasını da engeller, olduktan sonra geçirir de.

Peygamber Efendimiz'in sahabesinden bir grup, olmuş bir hadise. Çöle bir vazifeyle gittiler. Peygamber Efendimiz'in sahabesinden bir grup, olmuş bir hadise. Çöle bir vazifeyle gittiler. Aç kaldılar, susuz kaldılar. Çölün ortasında yürüdüler, yürüdüler.Aç kaldılar, susuz kaldılar. Çölün ortasında yürüdüler, yürüdüler. Bir ağaçlık, hurmalık köy gördüler, oraya yanaştılar. Köyün ahalisi bunları misafir etmedi. Bir ağaçlık, hurmalık köy gördüler, oraya yanaştılar. Köyün ahalisi bunları misafir etmedi. Öyle adam, misafir etmedi. Ne su verdiler, ne yiyecek verdiler.Öyle adam, misafir etmedi. Ne su verdiler, ne yiyecek verdiler. Bu mübarekler de çölün kenarında, kumların üstüne kıvrıldılar. Bu mübarekler de çölün kenarında, kumların üstüne kıvrıldılar. Vahanın kenarında, çölün yakınında, aç açık, bitap, yorgun…

Vahanın kenarında, çölün yakınında, aç açık, bitap, yorgun…

Orada şey yaparken böyle köyden bir feryat, bir gürültü, bir patırtı, bir vaveyla…Orada şey yaparken böyle köyden bir feryat, bir gürültü, bir patırtı, bir vaveyla… Ne oluyor diye sordular. Köyümüzün reisini, kabilenin reisini yılan soktu.Ne oluyor diye sordular. Köyümüzün reisini, kabilenin reisini yılan soktu. Zehirli yılan sokmuş, biliyorlar zehirli yılanı. Başlamış şişmeye, ölecek. Kabile reisi ölecek.

Zehirli yılan sokmuş, biliyorlar zehirli yılanı. Başlamış şişmeye, ölecek. Kabile reisi ölecek.

Feryadın figanın sebebi o. Demiş ki o sahabeden olan gurubun reisi:Feryadın figanın sebebi o. Demiş ki o sahabeden olan gurubun reisi: Ben onu iyileştiririm ama demiş bizim karnımız aç. Yedirmediniz, susuzuz. Su ikram etmediniz.Ben onu iyileştiririm ama demiş bizim karnımız aç. Yedirmediniz, susuzuz. Su ikram etmediniz. Aman demişler, sen geçir; ne istersen veririz. Onun üzerine gitmiş, bir dua etmiş.

Aman demişler, sen geçir; ne istersen veririz. Onun üzerine gitmiş, bir dua etmiş.

Yılan soktuğu ve şişmeye başladığı halde ağzın bereketine, duanın kuvvetine bakın ki geçiveriyor.Yılan soktuğu ve şişmeye başladığı halde ağzın bereketine, duanın kuvvetine bakın ki geçiveriyor. Hastalık yani, yılan sokmasının tesiri geçivermiş. Hastalık yani, yılan sokmasının tesiri geçivermiş. Artık bunlara izzet, ikram, yedirmişler içirmişler de giderken de yanlarına koyunları, kuzuları katmışlar.Artık bunlara izzet, ikram, yedirmişler içirmişler de giderken de yanlarına koyunları, kuzuları katmışlar. Hadi, bunları da götürün diye öyle göndermişler. Hadi, bunları da götürün diye öyle göndermişler. Demiş ki: Şimdi Peygamber Efendimiz'in yanına gelinceye kadar bu koyunlara aman dokunmayın.Demiş ki: Şimdi Peygamber Efendimiz'in yanına gelinceye kadar bu koyunlara aman dokunmayın. Bunu Resûlullah'a soracağız, bu durumumuzu.

Bunu Resûlullah'a soracağız, bu durumumuzu.

Demişler ki: Yâ Resûlallah, iyi mi yaptık kötü mü yaptık? Bizim böyle bir iş başımıza geldi.Demişler ki: Yâ Resûlallah, iyi mi yaptık kötü mü yaptık? Bizim böyle bir iş başımıza geldi. Böyle dedik yani, dua ederiz ama siz şöyle yaparsanız diyeBöyle dedik yani, dua ederiz ama siz şöyle yaparsanız diye yani âhiret işini dünya menfaati için yapmış gibi olduk mu acaba?

yani âhiret işini dünya menfaati için yapmış gibi olduk mu acaba?

Peygamber Efendimiz yok demiş. Mahsuru yok. Peygamber Efendimiz yok demiş. Mahsuru yok. Sizin durumunuz orada aç açık kalmaktan dolayı öyle olması normal.Sizin durumunuz orada aç açık kalmaktan dolayı öyle olması normal. Bir mahsuru yok, hatta demiş o koyunlardan bana da getirin.Bir mahsuru yok, hatta demiş o koyunlardan bana da getirin. Yani teselli bulsunlar diye, helal olduğundan bir tereddütleri kalmasın diye bana da getirin diye buyurmuş.

Yani teselli bulsunlar diye, helal olduğundan bir tereddütleri kalmasın diye bana da getirin diye buyurmuş.

Şimdi Konya'da evliyaullahtan bir zât anlatıyorlar, onun hayatını okuyordum da.Şimdi Konya'da evliyaullahtan bir zât anlatıyorlar, onun hayatını okuyordum da. Birisi gelmiş, kadının birisi kuyumuzun içine tavuk düştü, öldü zavallı. Ne yapalım?Birisi gelmiş, kadının birisi kuyumuzun içine tavuk düştü, öldü zavallı. Ne yapalım? Necis oldu, pis oldu su. Demiş: İki yüz kova su çekersen şer'an temiz olur suyun.

Necis oldu, pis oldu su. Demiş: İki yüz kova su çekersen şer'an temiz olur suyun.

İki yüz kova çekersin, tabii o hayvanı da aldıktan sonra dışarıya dökersin.İki yüz kova çekersin, tabii o hayvanı da aldıktan sonra dışarıya dökersin. Su ondan sonra şer'an hükmü temiz olur; ama daha da fazla çeksen daha da iyi olur deyinceSu ondan sonra şer'an hükmü temiz olur; ama daha da fazla çeksen daha da iyi olur deyince yanında hocası varmış, şeyhi varmış. Kadına demiş ki: Evladım 200 kova çek, 201.yanında hocası varmış, şeyhi varmış. Kadına demiş ki: Evladım 200 kova çek, 201. kovayı bana getir ben içeyim, demiş.

kovayı bana getir ben içeyim, demiş.

Kadını uğurladıktan sonra da talebesi olan o hocaya demiş ki: Kadını uğurladıktan sonra da talebesi olan o hocaya demiş ki: Bak evladım, şu halka söylediğin şeyi sağlam söyle. Bak evladım, şu halka söylediğin şeyi sağlam söyle. Böyle de yapsan iyi olur, böyle de yapsan iyi olmaz. Sağlam söyle ki tereddüt etmesinler.Böyle de yapsan iyi olur, böyle de yapsan iyi olmaz. Sağlam söyle ki tereddüt etmesinler. Onların akılları o kadara erer. 200 kova çek, 201. kovayı bana getir ben içeyim demiş.

Onların akılları o kadara erer. 200 kova çek, 201. kovayı bana getir ben içeyim demiş.

Bu teselli olsun diye tabii çok hoşuma gitti yani. Bu bir halk terbiyesidir, metodudur.Bu teselli olsun diye tabii çok hoşuma gitti yani. Bu bir halk terbiyesidir, metodudur. Sorar şu şöyle olsa böyle olsa ne yapmak lazım, bu doğru olur mu diye.

Sorar şu şöyle olsa böyle olsa ne yapmak lazım, bu doğru olur mu diye.

El cevap doğrudur, caizdir veya doğru değildir, yasaktır. Şıp, bıçakla, kılıçla keser gibi keser, bitirir. El cevap doğrudur, caizdir veya doğru değildir, yasaktır. Şıp, bıçakla, kılıçla keser gibi keser, bitirir. Şöyle olsa da böyle olsa da lafı dolandırmaz. Şöyle olsa da böyle olsa da lafı dolandırmaz. Yani böyle net konuşmak lazım ki aklında yanlış şey kalmasın diye sonra.Yani böyle net konuşmak lazım ki aklında yanlış şey kalmasın diye sonra. Anlayışları farklıdır tabii, halkın anlayışı. Peygamber Efendimiz öyle şey yapmış.

Anlayışları farklıdır tabii, halkın anlayışı. Peygamber Efendimiz öyle şey yapmış.

Şimdi buradan da anlaşılıyor ki sahâbe-i kirâmın böyle kerametleri var.Şimdi buradan da anlaşılıyor ki sahâbe-i kirâmın böyle kerametleri var. Evliyaullahın da kerametleri var, sahih rivâyetlerle bize kadar gelmiş.Evliyaullahın da kerametleri var, sahih rivâyetlerle bize kadar gelmiş. İspat edilmiş şeyler ki, demek ki yılan soktuğu ve zehri tesirini göstermeye başladığı zaman bile İspat edilmiş şeyler ki, demek ki yılan soktuğu ve zehri tesirini göstermeye başladığı zaman bile o duanın mânevî tesiri ile o geçiyor.

o duanın mânevî tesiri ile o geçiyor.

Onun için tereddüt etmeyin ki Allahu Teâlâ hazretleri duaya çok hayır ve bereket vermiştir.Onun için tereddüt etmeyin ki Allahu Teâlâ hazretleri duaya çok hayır ve bereket vermiştir. Çok şeyler dua vesilesiyle olur. Kulun duadan gayri yapacak hiçbir şeyi yoktur. Çok şeyler dua vesilesiyle olur. Kulun duadan gayri yapacak hiçbir şeyi yoktur. Boynunu bükecek kul, Boynunu bükecek kul, Mevlâ'sına teslim olacak, dua edecek. Başka neyimiz var? Her güç kuvvet, her...

Mevlâ'sına teslim olacak, dua edecek. Başka neyimiz var? Her güç kuvvet, her...

"Yâ Resûlallah, kim güç getirebilir?" demişler. Buyurmuş ki:

"Yâ Resûlallah, kim güç getirebilir?" demişler. Buyurmuş ki:

Kâle: E mâ yestetîu ehedüküm en yekra'e: "el-Hâkümü't-tekâsür".

Kâle: E mâ yestetîu ehedüküm en yekra'e: "el-Hâkümü't-tekâsür".

"Sizden biriniz el-Hâkümü't-tekâsür suresini okumaya güç yetiremez mi?"

"Sizden biriniz el-Hâkümü't-tekâsür suresini okumaya güç yetiremez mi?"

Yani, demek istiyor ki el-Hâkümü't-tekâsür suresini okursanız bin âyet okumuşçasına sevap kazanırsınız.

Yani, demek istiyor ki el-Hâkümü't-tekâsür suresini okursanız bin âyet okumuşçasına sevap kazanırsınız.

Neden?

Bu el-Hâkümü't-tekâsür suresinde ölümü hatırlamak var.
Neden?

Bu el-Hâkümü't-tekâsür suresinde ölümü hatırlamak var.
Ölümden sonra hesabın muhakkak ve muhakkak olacağını hatırlatmak var.Ölümden sonra hesabın muhakkak ve muhakkak olacağını hatırlatmak var. İnsanların doğru yola gelmesine vesile olacak ihtarlar var bu âyetlerin içinde. İnsanların doğru yola gelmesine vesile olacak ihtarlar var bu âyetlerin içinde. Onun için bu sureyi okumak sevaplı oluyor. 1000 âyeti okumuş gibi sevaplı oluyor.

Onun için bu sureyi okumak sevaplı oluyor. 1000 âyeti okumuş gibi sevaplı oluyor.

Tabii, Allahu Teâlâ hazretleri başka surelere de başka sevaplar vermiştir.Tabii, Allahu Teâlâ hazretleri başka surelere de başka sevaplar vermiştir. Mesela hepimizin bildiği Kul hüve'llahu Ehad suresini on defa okuyana Allah cennette bir köşk bina eder.Mesela hepimizin bildiği Kul hüve'llahu Ehad suresini on defa okuyana Allah cennette bir köşk bina eder. 10 defa okuyana10 defa okuyana cennette bir köşk bina eder.

Günde 100 defa okuyan çok hayırlara erer.
cennette bir köşk bina eder.

Günde 100 defa okuyan çok hayırlara erer.
Üç tanesi Kur'ân-ı Kerîm hatmetmiş gibi sevap kazandırırÜç tanesi Kur'ân-ı Kerîm hatmetmiş gibi sevap kazandırır çünkü üçünün Kur'an'a bedel sevabı vardır, Kul hüve'llahu Ehad suresinin.

çünkü üçünün Kur'an'a bedel sevabı vardır, Kul hüve'llahu Ehad suresinin.

Neden böyle kısa olduğu halde sevabı bu kadar çok oluyor?

Neden böyle kısa olduğu halde sevabı bu kadar çok oluyor?

Mânasının büyüklüğünden, azametinden dolayı.Mânasının büyüklüğünden, azametinden dolayı. Kul hüve'llahu Ehad suresi deniliyor ya, Allahu Teâlâ hazretlerinin Vahdaniyeti anlatılıyor. Kul hüve'llahu Ehad suresi deniliyor ya, Allahu Teâlâ hazretlerinin Vahdaniyeti anlatılıyor. Allahu Teâlâ hazretleri birdir, hem de öyle bir bir ki başka hiçbir bire benzemez.Allahu Teâlâ hazretleri birdir, hem de öyle bir bir ki başka hiçbir bire benzemez. Öteki biri bölersin, yarım olur; bir daha bölersin dörtte bir olur. Bir daha bölersin sekizde bir olur.Öteki biri bölersin, yarım olur; bir daha bölersin dörtte bir olur. Bir daha bölersin sekizde bir olur. Bu ne bölünür ne küçülür. Ne eksilir ne çıkartılır. Böyle bir birliktir Allahu Teâlâ hazretlerinin birliği.

Bu ne bölünür ne küçülür. Ne eksilir ne çıkartılır. Böyle bir birliktir Allahu Teâlâ hazretlerinin birliği.

O'na onun için Vahid demiyor, Ehad diyor, Kul hüve'llahu Ehad. Sırf bir, tek bir Allahu Teâlâ hazretleri.O'na onun için Vahid demiyor, Ehad diyor, Kul hüve'llahu Ehad. Sırf bir, tek bir Allahu Teâlâ hazretleri. Ve Samed'dir Allahu Teâlâ hazretleri. Herkesin hacetini Allah verir, herkesin dileğini o ihsan eder. Ve Samed'dir Allahu Teâlâ hazretleri. Herkesin hacetini Allah verir, herkesin dileğini o ihsan eder. Her hacetler onun kapısında reva olur. Oradan gider, o dergâhta hallolur hepsi. Her hacetler onun kapısında reva olur. Oradan gider, o dergâhta hallolur hepsi. Onun için insan her şeyin Allah'tan olduğunu bilince kula eyvallah etmez, iyi kul olur.Onun için insan her şeyin Allah'tan olduğunu bilince kula eyvallah etmez, iyi kul olur. İnsan kula eyvallah etmedi mi hakiki hürriyeti bulur.

İnsan kula eyvallah etmedi mi hakiki hürriyeti bulur.

Ondan bir tamahın yok, beklediğin bir şey yok; isterse darılsın isterse kızsın. Ondan bir tamahın yok, beklediğin bir şey yok; isterse darılsın isterse kızsın. Beğenmeyen küçük kızını vermesin deyiverirler ya köyde.

Beğenmeyen küçük kızını vermesin deyiverirler ya köyde.

İster beğensin ister beğenmesin, beğenmeyen küçük kızını vermesin deyiverirler ya.İster beğensin ister beğenmesin, beğenmeyen küçük kızını vermesin deyiverirler ya. Yani eyvallahı olmazsa insanın o zaman hakkı dobra dobra söyler.Yani eyvallahı olmazsa insanın o zaman hakkı dobra dobra söyler. Kardeşim şu yaptığın öyle değildir, gerçeği dobra dobra söyler. Hiç kimseden korkmaz yani.

Kardeşim şu yaptığın öyle değildir, gerçeği dobra dobra söyler. Hiç kimseden korkmaz yani.

İşte o Samedliğini anlatıyor Allahu Teâlâ hazretlerinin Kul hüve'llahu Ehad.İşte o Samedliğini anlatıyor Allahu Teâlâ hazretlerinin Kul hüve'llahu Ehad. Sonra anası, atası, ceddi, evlâdı, çoluğu çocuğu, kızı, oğlu olmadığını bildiriyor kiSonra anası, atası, ceddi, evlâdı, çoluğu çocuğu, kızı, oğlu olmadığını bildiriyor ki olmadığını biz şimdi çok rahat biliyoruz da bazı kimseler saçma sapan laflar söylemiş,olmadığını biz şimdi çok rahat biliyoruz da bazı kimseler saçma sapan laflar söylemiş, bu insanların arasında deli divane az değil. Kimisi melekler Allah'ın kızlarıdır demiş. Sübhanallah.

bu insanların arasında deli divane az değil. Kimisi melekler Allah'ın kızlarıdır demiş. Sübhanallah.

Sübhânehû ve teâlâ ammâ yekûlûne ulüvven kebîrâ.

Sübhânehû ve teâlâ ammâ yekûlûne ulüvven kebîrâ.

Kimisi de, hala yaşayanların çoğu demiyor mu ki Hz. İsa Allah'ın oğludur. Tövbe estağfirullah. Sübhanallah. Kimisi de, hala yaşayanların çoğu demiyor mu ki Hz. İsa Allah'ın oğludur. Tövbe estağfirullah. Sübhanallah. Allahu Teâlâ hazretleri hanım edinmekten, evlat edinmekten münezzehtir.Allahu Teâlâ hazretleri hanım edinmekten, evlat edinmekten münezzehtir. O insanların aptallıkları, şaşkınlıklarıdır.

O insanların aptallıkları, şaşkınlıklarıdır.

Hz. İsa Allah'ın hak peygamberidir. Hepimiz peygamberler dâhil Allah'ın âciz nâçiz, boynu bükük kullarıyız.Hz. İsa Allah'ın hak peygamberidir. Hepimiz peygamberler dâhil Allah'ın âciz nâçiz, boynu bükük kullarıyız. O kâinatın sahibidir; hiçbir şeriki, naziri yoktur. Doğmamıştır, doğurmamıştır. Benzeri yoktur. O kâinatın sahibidir; hiçbir şeriki, naziri yoktur. Doğmamıştır, doğurmamıştır. Benzeri yoktur. Bu güzel mânaları anlatıyor Kul hüve'llahu Ehad.Bu güzel mânaları anlatıyor Kul hüve'llahu Ehad. Küçücük, iki satır ama, hatta bir satır bazı Kur'ân-ı Kerîmlerde ama ne mânalar içinde var ki Küçücük, iki satır ama, hatta bir satır bazı Kur'ân-ı Kerîmlerde ama ne mânalar içinde var ki insan o mânalara yapıştı mı şu dünyada hür bir insan olur.insan o mânalara yapıştı mı şu dünyada hür bir insan olur. Hakiki hürriyetine ermiş, Allahu Teâlâ hazretlerinin has, halis, velî, mahbub, makbul kulu oluverir. Hakiki hürriyetine ermiş, Allahu Teâlâ hazretlerinin has, halis, velî, mahbub, makbul kulu oluverir. Onun için kıymetli oluyor.

Bu da el-Hâkümü't-tekâsür suresinin sevabı ile ilgili bir şey.
Onun için kıymetli oluyor.

Bu da el-Hâkümü't-tekâsür suresinin sevabı ile ilgili bir şey.
Bir keresinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz evinde yattı, yattı ama yemek yememişti.Bir keresinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz evinde yattı, yattı ama yemek yememişti. Uyursan uyu bakalım, hiç aç yatılır mı?

Uyku tutmaz, insan uyku uyuyamaz.
Uyursan uyu bakalım, hiç aç yatılır mı?

Uyku tutmaz, insan uyku uyuyamaz.
Uykular falan hep midelerin dolu olmasından geliyor. Kalktı, çıktı karanlıkta. Uykular falan hep midelerin dolu olmasından geliyor. Kalktı, çıktı karanlıkta. Karanlık ama nasıl karanlık, hiçbir yer görünmüyor. Bir karaltı ile karşılaştı yolda.

Karanlık ama nasıl karanlık, hiçbir yer görünmüyor. Bir karaltı ile karşılaştı yolda.

Kimdir, diye sordu. Sesinden tanıdı, yâ Resûlallah ben Ebu Bekir'im, dedi.

Kimdir, diye sordu. Sesinden tanıdı, yâ Resûlallah ben Ebu Bekir'im, dedi.

E, bu gecenin bu saatinde dışarıda ne arıyorsun yâ Ebu Bekir?

E, bu gecenin bu saatinde dışarıda ne arıyorsun yâ Ebu Bekir?

Karnım aç ya Resûlallah. Evimizde yiyecek bir şey bulunmadı da uyku tutmadı dedi.Karnım aç ya Resûlallah. Evimizde yiyecek bir şey bulunmadı da uyku tutmadı dedi. Siz ne yapıyorsunuz yâ Resûlallah deyince Peygamber Efendimiz dedi ki: Ben de aynı nedenle kalktım.

Siz ne yapıyorsunuz yâ Resûlallah deyince Peygamber Efendimiz dedi ki: Ben de aynı nedenle kalktım.

Hz Ebu Bekir'in 90 bin altını vardı Müslümanlığa girdiği zaman.Hz Ebu Bekir'in 90 bin altını vardı Müslümanlığa girdiği zaman. Zengin insandı ama hak yolda hepsini i'tâ eyledi, saçtı Allah yolunda. Yiyecek gıdası yok evinde.Zengin insandı ama hak yolda hepsini i'tâ eyledi, saçtı Allah yolunda. Yiyecek gıdası yok evinde. Peygamber Efendimiz'in bir hurması yok, yok ki çıktı.

"E, başka yerde yok muydu?"

Var.

Peygamber Efendimiz'in bir hurması yok, yok ki çıktı.

"E, başka yerde yok muydu?"

Var.

"E onun evinde niye yok?"

"E onun evinde niye yok?"

Peygamber Efendimiz yarının gamını çekmez, ertesi güne mal biriktirmezdi.Peygamber Efendimiz yarının gamını çekmez, ertesi güne mal biriktirmezdi. Eline geleni ikram ederdi. Eline geleni sadaka olarak verirdi. Onun için o akşam bir şey bulunmamış.

Eline geleni ikram ederdi. Eline geleni sadaka olarak verirdi. Onun için o akşam bir şey bulunmamış.

Biraz daha yürüdüler. Bir karaltı daha çıkmasın mı karşılarına karanlıkta.Biraz daha yürüdüler. Bir karaltı daha çıkmasın mı karşılarına karanlıkta. Beraber yürürken bir de baktılar ki babayiğit Hz. Ömer.

Dediler ki yâ Ömer gecenin bu saatinde nedir sebep?

Beraber yürürken bir de baktılar ki babayiğit Hz. Ömer.

Dediler ki yâ Ömer gecenin bu saatinde nedir sebep?

Anlaşıldı ki o da açmış. Onun da evinde yiyecek bir şey bulunmamış.Anlaşıldı ki o da açmış. Onun da evinde yiyecek bir şey bulunmamış. Hepsi boynu bükük, gittiler sahâbe-i kirâmdan bir zatın geceleyin kapısını vurdular.

Hepsi boynu bükük, gittiler sahâbe-i kirâmdan bir zatın geceleyin kapısını vurdular.

Açtı; bir güneş, iki tane ay parçası, Resûlullah Efendimiz ve iki mübarek sahabesi gelmiş.Açtı; bir güneş, iki tane ay parçası, Resûlullah Efendimiz ve iki mübarek sahabesi gelmiş. Bayram etti, buyurun yâ Resûlallah dedi. İçeriye aldı onları.Bayram etti, buyurun yâ Resûlallah dedi. İçeriye aldı onları. Ondan sonra hemen önlerine bir hurma salkımı getirdi.

Ondan sonra hemen önlerine bir hurma salkımı getirdi.

Hurma biliyorsunuz uzun bir sapta olur, salkım halinde. Rutab; yarısı böyle olmuş, yarısı daha şey sert.Hurma biliyorsunuz uzun bir sapta olur, salkım halinde. Rutab; yarısı böyle olmuş, yarısı daha şey sert. Çok tatlı, hoş bir hâli oluyor onun. Getirdi önlerine, bıraktı. Çok tatlı, hoş bir hâli oluyor onun. Getirdi önlerine, bıraktı. Bunlardan tenâvül buyurun, yiyedurun yâ Resûlallah diye. Onlar onları yediler, yediler hurmaları.Bunlardan tenâvül buyurun, yiyedurun yâ Resûlallah diye. Onlar onları yediler, yediler hurmaları. Tatlı tatlı, hoş hoş.

Ondan sonra o arada gitti, bir oğlak hakladı.
Tatlı tatlı, hoş hoş.

Ondan sonra o arada gitti, bir oğlak hakladı.
Oğlağı pişirdi, bir keçi yavrusu. Getirdi önlerine koydu. Karınlarını doyurdu mübareklerin o zât-ı muhterem.Oğlağı pişirdi, bir keçi yavrusu. Getirdi önlerine koydu. Karınlarını doyurdu mübareklerin o zât-ı muhterem. Peygamber Efendimiz ondan sonra el-Hâkümü't-tekâsür suresini okudu da dedi ki:

Peygamber Efendimiz ondan sonra el-Hâkümü't-tekâsür suresini okudu da dedi ki:

Sümme le-tüs'elünne yevmeizin ani'n-naîm.

Sümme le-tüs'elünne yevmeizin ani'n-naîm.

"O gün muhakkak ve muhakkak dünyadaki nimetlerinizden; "O gün muhakkak ve muhakkak dünyadaki nimetlerinizden; yiyeceklerinizden, rahatlarınızdan sorgu suale tâbi tutulacaksınız buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri.yiyeceklerinizden, rahatlarınızdan sorgu suale tâbi tutulacaksınız buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri. İşte bu yaptıklarımız, yediklerimiz de bu nimetlerden birisi." diye söyledi.

İşte bu yaptıklarımız, yediklerimiz de bu nimetlerden birisi." diye söyledi.

Evet kendisi yiyor, içiyor elhamdülillah. Yesin, afiyet olsun, şifa olsun. Helalinden kan olsun.Evet kendisi yiyor, içiyor elhamdülillah. Yesin, afiyet olsun, şifa olsun. Helalinden kan olsun. Helalinden yesin. Kendisi de yesin, başkasına da yedirsin ama bunların hepsinin bir hesabı var tabii.Helalinden yesin. Kendisi de yesin, başkasına da yedirsin ama bunların hepsinin bir hesabı var tabii. Hepsinin bir hesabı olacak. O hesaptan geçecek.

Hepsinin bir hesabı olacak. O hesaptan geçecek.

Ama işte bu aşağıdaki hadîs-i şerîfte Beydâvî'nin naklettiği hadîs-i şerîfte geçmiş ki:Ama işte bu aşağıdaki hadîs-i şerîfte Beydâvî'nin naklettiği hadîs-i şerîfte geçmiş ki: Kim el-Hâkümü't-tekâsür suresini okursaKim el-Hâkümü't-tekâsür suresini okursa Allah'ın o nimetten onu sorgu sual etmesi tekrar etmez âhirette.Allah'ın o nimetten onu sorgu sual etmesi tekrar etmez âhirette. Yani bu nimetin kendisine Allah tarafından verildiğini dünyada hatırladı. Yani bu nimetin kendisine Allah tarafından verildiğini dünyada hatırladı. Şükrünü eda etti, helalden gelip gelmediğini kontrol etti gibi oluyor o şahıs.

Şükrünü eda etti, helalden gelip gelmediğini kontrol etti gibi oluyor o şahıs.

Onun için o hesap olmaz diye o hâlde bu el-Hâkümü't-tekâsür suresini hatırlayın.Onun için o hesap olmaz diye o hâlde bu el-Hâkümü't-tekâsür suresini hatırlayın. O nimetlerin arkasından okuyun da onlardan hesap olmasın.O nimetlerin arkasından okuyun da onlardan hesap olmasın. Siz de bin âyet okumuş gibi sevaba nâil olalım, mükâfat alalım inşaallah.

Siz de bin âyet okumuş gibi sevaba nâil olalım, mükâfat alalım inşaallah.

Emmâ evvelü eşrâti's-sâ'ati fe-nârun tahrucü mine'l-maşrıkı, fe-tehşuru'n-nâse ilâ'l-mağribi,Emmâ evvelü eşrâti's-sâ'ati fe-nârun tahrucü mine'l-maşrıkı, fe-tehşuru'n-nâse ilâ'l-mağribi, ve emmâ evvelü mâ ye'külü ehlü'l-cenneti fe-ziyâdetü kebidi hûtin, ve emmâ şebehü'l-veledi ebâhu ve ümmehû:ve emmâ evvelü mâ ye'külü ehlü'l-cenneti fe-ziyâdetü kebidi hûtin, ve emmâ şebehü'l-veledi ebâhu ve ümmehû: Fe-izâ sebeka mâu'r-racüli mâe'l-mer'eti nüzi'a ileyhi'l-veledü,Fe-izâ sebeka mâu'r-racüli mâe'l-mer'eti nüzi'a ileyhi'l-veledü, ve izâ sebeka mâü'l-mer'eti mâe'r-racüli nüzi'a ileyhâ.

ve izâ sebeka mâü'l-mer'eti mâe'r-racüli nüzi'a ileyhâ.

Bu hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş bir hadîs-i şerîftir.Bu hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten rivâyet edilmiş bir hadîs-i şerîftir. Peygamber Efendimiz'in Medine-i Münevvere'ye gelişi mâlum olunca;Peygamber Efendimiz'in Medine-i Münevvere'ye gelişi mâlum olunca; Peygamber gelmiş Medine-i Münevvere'ye, Mekke'den hicret etmiş.Peygamber gelmiş Medine-i Münevvere'ye, Mekke'den hicret etmiş. Peygamber gelmiş, Medine-i Münevvere'ye bir mübarek zât gelmiş,Peygamber gelmiş, Medine-i Münevvere'ye bir mübarek zât gelmiş, kendisine Allah vahyediyormuş diyekendisine Allah vahyediyormuş diye Geldi ve sordu.

Fe-kâle innî sâilün an selâsin lâ ya'lemuhünne illâ nebiyyün.
Geldi ve sordu.

Fe-kâle innî sâilün an selâsin lâ ya'lemuhünne illâ nebiyyün.
"Ben sana üç şey soracağım. Bunun ancak cevaplarını, bunların cevaplarını ancak bir peygamber bilebilir."Ben sana üç şey soracağım. Bunun ancak cevaplarını, bunların cevaplarını ancak bir peygamber bilebilir. Üç sorum var." dedi, sordu.

Kıyametin ilk şartlarından, alametlerinden ilk alâmet hangisidir, dedi.

Üç sorum var." dedi, sordu.

Kıyametin ilk şartlarından, alametlerinden ilk alâmet hangisidir, dedi.

Ondan sonra cennet ehlinin cennette ilk yedikleri yemek ne olacak, dedi.

Ondan sonra cennet ehlinin cennette ilk yedikleri yemek ne olacak, dedi.

Ondan sonra da çocuğun anaya veya babaya veyahut halalara, amcalara benzemesinin,Ondan sonra da çocuğun anaya veya babaya veyahut halalara, amcalara benzemesinin, dayılara benzemesi yani oğlan tarafına, kız tarafına benzemesinin sebebi nedir?

dayılara benzemesi yani oğlan tarafına, kız tarafına benzemesinin sebebi nedir?

Bundan beni haberdar et, cevapları ver diye sordu. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:

Bundan beni haberdar et, cevapları ver diye sordu. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:

Fe-kâle'n-Nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem: Ehberanî bihinne ânifen Cibrîlü.

Fe-kâle'n-Nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem: Ehberanî bihinne ânifen Cibrîlü.

Az evvel senden evvel Cebrail geldi. Bunların cevabını bana bildirdi, dedi. Az evvel senden evvel Cebrail geldi. Bunların cevabını bana bildirdi, dedi. Daha soruyu soran kişi gelmeden Allah o sorulacak soruların cevaplarını Peygamber Efendimiz'e bilirmiş.Daha soruyu soran kişi gelmeden Allah o sorulacak soruların cevaplarını Peygamber Efendimiz'e bilirmiş. İşte bu cevaplar:

Emmâ evvelü eşrâti's-sâ'ati fe-nârun tahrucü mine'l-maşrıkı, fe-tehşuru'n-nâse ilâ'l-mağribi.

İşte bu cevaplar:

Emmâ evvelü eşrâti's-sâ'ati fe-nârun tahrucü mine'l-maşrıkı, fe-tehşuru'n-nâse ilâ'l-mağribi.

"Kıyamet alametlerinin evveli şudur ki doğudan bir ateş çıkar. "Kıyamet alametlerinin evveli şudur ki doğudan bir ateş çıkar. İnsanları batıya sürer, toplar. Hepsini böyle böyle sürer, batıda toplar."

İnsanları batıya sürer, toplar. Hepsini böyle böyle sürer, batıda toplar."

Ve emmâ evvelü mâ ye'külü ehlü'l-cenneti.Ve emmâ evvelü mâ ye'külü ehlü'l-cenneti. "Cennet ehlinin cennete girince ilk yiyecekleri gıda," nedir? Fe-ziyâdetü kebidi hûtin.

"Cennet ehlinin cennete girince ilk yiyecekleri gıda," nedir? Fe-ziyâdetü kebidi hûtin.

"Balık ciğerinin yenmesi." "Balık ciğerinin yenmesi." Kelime kelime tercümesi bu. Balığın ciğerinde şöyle ayrı bir şeyi olurmuş, kısım olurmuş. O çok tatlı olurmuş. Kelime kelime tercümesi bu. Balığın ciğerinde şöyle ayrı bir şeyi olurmuş, kısım olurmuş. O çok tatlı olurmuş. Tahmin ediyorum bizim balık havyarı dediğimiz şey galiba. Hani çok kıymetli.Tahmin ediyorum bizim balık havyarı dediğimiz şey galiba. Hani çok kıymetli. On binlerce, yüz binlerce, belki milyonlarca lira kıymetinde olan bir şey.On binlerce, yüz binlerce, belki milyonlarca lira kıymetinde olan bir şey. Çok kıymetli, siyah havyar falan diyorlar. Bunu kahvaltıda ancak milyonerler falan yiyebiliyor.Çok kıymetli, siyah havyar falan diyorlar. Bunu kahvaltıda ancak milyonerler falan yiyebiliyor. Öyle kıymetli bir şey. İşte o havyar gibi bir şey yani onu yiyeceklermiş cennette.

Öyle kıymetli bir şey. İşte o havyar gibi bir şey yani onu yiyeceklermiş cennette.

Ondan sonra çocuğun anaya veya baba tarafına benzemesinin sebebi de, diyor Peygamber Efendimiz: Ondan sonra çocuğun anaya veya baba tarafına benzemesinin sebebi de, diyor Peygamber Efendimiz: Eğer adamın suyu kadının suyundan öne geçerse o zaman çocuk babaya benzer. Eğer adamın suyu kadının suyundan öne geçerse o zaman çocuk babaya benzer. Aksi takdirde yani kadının suyu erkeğin suyundan öne geçerse o zaman çocuk ana tarafına çeker diye,Aksi takdirde yani kadının suyu erkeğin suyundan öne geçerse o zaman çocuk ana tarafına çeker diye, bu ana baba tarafına çekme meselesini bu tarzda ve bu kelimelerle ifade etmiş.bu ana baba tarafına çekme meselesini bu tarzda ve bu kelimelerle ifade etmiş. Artık izahat, incelikler bu meselede mütehassıs olan doktorların, biyoloji âlimlerinin,Artık izahat, incelikler bu meselede mütehassıs olan doktorların, biyoloji âlimlerinin, düşünsünler üzerinde ki mâna olarak anlayacakları bir şeydir.

düşünsünler üzerinde ki mâna olarak anlayacakları bir şeydir.

Şimdi kıyametin ilk alameti budur diye söylemiş. Bazı hadîs-i şerîflerde de buyruluyor ki:Şimdi kıyametin ilk alameti budur diye söylemiş. Bazı hadîs-i şerîflerde de buyruluyor ki: Kıyametin ilk alameti benim peygamberliğimdir.

Bu hadîs-i şerîf ile bunun izahı nedir?

Kıyametin ilk alameti benim peygamberliğimdir.

Bu hadîs-i şerîf ile bunun izahı nedir?

Bunun izahı şu ki yani vukû' bulacağının alameti benim peygamberliğim demek.Bunun izahı şu ki yani vukû' bulacağının alameti benim peygamberliğim demek. Böyle teyit etmişler yani hadis âlimleri.Böyle teyit etmişler yani hadis âlimleri. Yani ben gelmeden, ben peygamber olarak gelmeden kıyamet kopması yok. Yani ben gelmeden, ben peygamber olarak gelmeden kıyamet kopması yok. Benim gelmem de vukû'unun alameti. Benim gelmem de vukû'unun alameti. Ötekisi, ateş meselesi, kıyametin tümden kopmaya başlamasının ilk alameti olmuş oluyor.Ötekisi, ateş meselesi, kıyametin tümden kopmaya başlamasının ilk alameti olmuş oluyor. Arada böyle ince bir fark var diye âlimler bildirmişler.

Arada böyle ince bir fark var diye âlimler bildirmişler.

Şimdi Peygamber Efendimiz mâlum öyle bir peygamber ki tâ Hz. Âdem atamızdan beri namı biliniyor.Şimdi Peygamber Efendimiz mâlum öyle bir peygamber ki tâ Hz. Âdem atamızdan beri namı biliniyor. O zamandan beri biliniyor. O zamandan beri biliniyor. Peygamberler hep temenni etmişler ki ah onun zamanına yetişsek ah onun ümmeti olsak diye.Peygamberler hep temenni etmişler ki ah onun zamanına yetişsek ah onun ümmeti olsak diye. Öyle temenni etmişler.Öyle temenni etmişler. Ve bildirmiş Beni İsrail'in peygamberleri ve Hz. İsa, Tevrat'ta ve İncil'de ve eski kitaplardaVe bildirmiş Beni İsrail'in peygamberleri ve Hz. İsa, Tevrat'ta ve İncil'de ve eski kitaplarda Peygamber Efendimiz'in geleceğini dair adıyla, sanıyla bilgi var.

Nedir delilimiz?

Peygamber Efendimiz'in geleceğini dair adıyla, sanıyla bilgi var.

Nedir delilimiz?

Delilimiz bir kere eski kitaplardaki ifadelerden biliyoruzDelilimiz bir kere eski kitaplardaki ifadelerden biliyoruz bunu da Kur'ân-ı Kerîm'de de, bize âyet-i kerîmede bildirilmiş:

bunu da Kur'ân-ı Kerîm'de de, bize âyet-i kerîmede bildirilmiş:

Ve iz kâle Îse'bnü Meryeme yâ benî İsraîle innî Rasûlullahi ileyküm musaddikan li-mâ beyne yedeyyeVe iz kâle Îse'bnü Meryeme yâ benî İsraîle innî Rasûlullahi ileyküm musaddikan li-mâ beyne yedeyye mine't-Tevrâti ve mübeşşiran bi-rasûlin ye'tî min ba'di'smuhû Ahmedü.mine't-Tevrâti ve mübeşşiran bi-rasûlin ye'tî min ba'di'smuhû Ahmedü. Fe-lemmâ câ'ehüm bi'l-beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubînün.

Fe-lemmâ câ'ehüm bi'l-beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubînün.

İsa aleyhisselam demiş ki bu âyet-i kerîmeden anlaşıldığına göre:

İsa aleyhisselam demiş ki bu âyet-i kerîmeden anlaşıldığına göre:

"Ey Beni İsrâil! Ben Allah'ın peygamberiyim. Bana karşı gelmeyin, benim buyruğumu tutun."Ey Beni İsrâil! Ben Allah'ın peygamberiyim. Bana karşı gelmeyin, benim buyruğumu tutun. Benim yaptığım, işte ben Tevrat'tan size daha önce indirilmiş olan ahkâmı teyit ediciyim."

Benim yaptığım, işte ben Tevrat'tan size daha önce indirilmiş olan ahkâmı teyit ediciyim."

Musaddikan li-mâ beyne yedeyye mine't-Tevrâti. "Tasdik edici, teyit ediciyim.Musaddikan li-mâ beyne yedeyye mine't-Tevrâti. "Tasdik edici, teyit ediciyim. Evet, onlar Allah'ın emirleridir, onları yapmaya devam edin diye. Onları tavsiye edici, tasdik ediciyim."

Evet, onlar Allah'ın emirleridir, onları yapmaya devam edin diye. Onları tavsiye edici, tasdik ediciyim."

Ve mübeşşiran bi-rasûlin ye'tî min ba'dî. "Benden sonra gelecek bir Peygamberi de müjdeleyiciyim ben size.Ve mübeşşiran bi-rasûlin ye'tî min ba'dî. "Benden sonra gelecek bir Peygamberi de müjdeleyiciyim ben size. Benim vazifem müjdeleyici olmak, müjdeleyicilik.

Neyi müjdeliyorum?

Benim vazifem müjdeleyici olmak, müjdeleyicilik.

Neyi müjdeliyorum?

Benden sonra bir peygamber gelecek ki güneşler güneşi…" İsmuhû Ahmed.Benden sonra bir peygamber gelecek ki güneşler güneşi…" İsmuhû Ahmed. Adını da Ahmed diye Allahu Teâlâ hazretleri adıyla, sanıyla eski ümmetlere bildirmiş.

Adını da Ahmed diye Allahu Teâlâ hazretleri adıyla, sanıyla eski ümmetlere bildirmiş.

Onun için onlar her şeyi biliyorlardı.Onun için onlar her şeyi biliyorlardı. Kıyamet âhir zaman peygamberi, âhir zaman peygamberi, Kıyamet âhir zaman peygamberi, âhir zaman peygamberi, bu âhir zaman peygamberi gelmeden kıyamet kopmayacak.

bu âhir zaman peygamberi gelmeden kıyamet kopmayacak.

Hatta Hz. İsa'ya, Hz. Yahya'ya eski kitaplarda böyle bildirildiği için sen peygamber misin acaba;Hatta Hz. İsa'ya, Hz. Yahya'ya eski kitaplarda böyle bildirildiği için sen peygamber misin acaba; o kitaplarda bahsedilen o Peygamber misin diye sorarlardı. Yok, ben o değilim.o kitaplarda bahsedilen o Peygamber misin diye sorarlardı. Yok, ben o değilim. Benden sonra gelecek diye söylemişler onlar da. Benden sonra gelecek diye söylemişler onlar da. O bahsedilen şahıs ben değilim diye onlar öyle söylemişlerdir.

Böyle bir Peygamberin ümmetiyiz.
O bahsedilen şahıs ben değilim diye onlar öyle söylemişlerdir.

Böyle bir Peygamberin ümmetiyiz.
İşte o kıyametin zamanının ilk alameti olmuş oluyor. Zamanının geldiğinin alameti oluyor.İşte o kıyametin zamanının ilk alameti olmuş oluyor. Zamanının geldiğinin alameti oluyor. Bu ateş de kıyametin tümden kopmaya başladığının alameti oluyor.

Bu ateş de kıyametin tümden kopmaya başladığının alameti oluyor.

Şimdi ateş çıkacak doğudan. İnsanları batıya toplayacak.

Nasıl olur?

Şimdi ateş çıkacak doğudan. İnsanları batıya toplayacak.

Nasıl olur?

Ormanın bir yerinde bir yangın çıkarsa rüzgâr böyle üfüre üfüre ormanı yakarsa ne yapar hayvanlar?Ormanın bir yerinde bir yangın çıkarsa rüzgâr böyle üfüre üfüre ormanı yakarsa ne yapar hayvanlar? Canlılar, böyle olanlar ne yapacak?

Kaçabilirler, eli ayağı olanlar.
Canlılar, böyle olanlar ne yapacak?

Kaçabilirler, eli ayağı olanlar.
Ateşin geldiği tarafa değil de bu tarafa doğru kaçarlar. Ateşin geldiği tarafa değil de bu tarafa doğru kaçarlar. Bir yerden bir ateş ki insanların hepsini şarktan çekecek ve batıya doğru böyle çekip götürecek.Bir yerden bir ateş ki insanların hepsini şarktan çekecek ve batıya doğru böyle çekip götürecek. Sürüp götürecek, kıyametin ilk alameti bu.

Sürüp götürecek, kıyametin ilk alameti bu.

Şimdi acaba bu hakiki mi, yani hakikaten dünyanın üzerinde bir yangın başlayacak daŞimdi acaba bu hakiki mi, yani hakikaten dünyanın üzerinde bir yangın başlayacak da şarktan insanları bu tarafa doğru çekecek mi? Belki öyledir. Allah ona da kadirdir, bilmiyoruz.şarktan insanları bu tarafa doğru çekecek mi? Belki öyledir. Allah ona da kadirdir, bilmiyoruz. Oradan bir yangın başlar, öyle çıkar.

Oradan bir yangın başlar, öyle çıkar.

Ama bazıları demişler ki muhtemelen onun mecazî bir mânası vardır.Ama bazıları demişler ki muhtemelen onun mecazî bir mânası vardır. Bir bela, bir musibet çıkacak şarktan, insanları batıya toplayacak.Bir bela, bir musibet çıkacak şarktan, insanları batıya toplayacak. O zaman insanın aklı hemen başka şeylere gidiyor.

Bu komünizm belası çıkmadı mı şarktan, çıktı.

O zaman insanın aklı hemen başka şeylere gidiyor.

Bu komünizm belası çıkmadı mı şarktan, çıktı.

O komünistlerin korkusundan, belasından Müslümanlar batıya sığınmadılar mı?

O komünistlerin korkusundan, belasından Müslümanlar batıya sığınmadılar mı?

Batıya sığındılar. Hepsi, NATO'ya girdik biz bile mesela. Batıya sığındılar. Hepsi, NATO'ya girdik biz bile mesela. Aman Ruslar boğazları istiyor, Kars'ı Ardahan'ı istiyor filan diye; Aman Ruslar boğazları istiyor, Kars'ı Ardahan'ı istiyor filan diye; NATO'ya girdik ki bir saldırma olmasın, müttefiklerimizle çarpışalım, bizden çekinsin,NATO'ya girdik ki bir saldırma olmasın, müttefiklerimizle çarpışalım, bizden çekinsin, korksun falan diye herkes batıya iltica etti.

korksun falan diye herkes batıya iltica etti.

Batıya iltica etti ama işte o zaman din, iman şunu bunu neler gitti.Batıya iltica etti ama işte o zaman din, iman şunu bunu neler gitti. Neler gitti; örf, âdet, ilim, irfan, ahlâk, âdâb…Neler gitti; örf, âdet, ilim, irfan, ahlâk, âdâb… Kadınlarımızın hâlleri, evlerimizin hâlleri, paralar, pullar, memleketler, neler oldu.Kadınlarımızın hâlleri, evlerimizin hâlleri, paralar, pullar, memleketler, neler oldu. Bu mecazî mâna da olabilir diye söylüyorlar.Bu mecazî mâna da olabilir diye söylüyorlar. Allahu Teâlâ hazretleri bizi her zaman hazırlıklı olan kullardan eylesin.

Niye?

Allahu Teâlâ hazretleri bizi her zaman hazırlıklı olan kullardan eylesin.

Niye?

Çünkü bir insan öldü mü onun kıyameti kopmuştur diyor Peygamber Efendimiz.Çünkü bir insan öldü mü onun kıyameti kopmuştur diyor Peygamber Efendimiz. Başka kıyamet beklemesine lüzum kalmadı, gitti işte. Allah ruhunu kabz etti.Başka kıyamet beklemesine lüzum kalmadı, gitti işte. Allah ruhunu kabz etti. Hayatı bitti, kıyameti koptu. Hayatı bitti, kıyameti koptu. İzâ mâte'l-insânü fe-kad kâmet kıyâmetuhû. Ve bu kıyamet hep başımızda dolaşıyor.İzâ mâte'l-insânü fe-kad kâmet kıyâmetuhû. Ve bu kıyamet hep başımızda dolaşıyor. Bilmiyoruz ölüm nerede olacak, nasıl olacak, ne surette olacak…

Bilmiyoruz ölüm nerede olacak, nasıl olacak, ne surette olacak…

Allah hayırlı bir hâlde, imân-ı kâmil ile hayır üzere ölmeyi nasip etsin.Allah hayırlı bir hâlde, imân-ı kâmil ile hayır üzere ölmeyi nasip etsin. Şöyle mihraplarda namaz kıldırırken, camilerde namaz kılarken, ağzımız oruçluyken,Şöyle mihraplarda namaz kıldırırken, camilerde namaz kılarken, ağzımız oruçluyken, dualı iken, güzel hâl üzere, hac yollarında, Arafat'ta, Müzdelife'de…

dualı iken, güzel hâl üzere, hac yollarında, Arafat'ta, Müzdelife'de…

Böyle bir kardeşimiz var, mübarek bir kardeşimiz. Allah razı olsun, anası dua edermiş.Böyle bir kardeşimiz var, mübarek bir kardeşimiz. Allah razı olsun, anası dua edermiş. Yâ Rabbi! Benim canımı Arafat'ta al, Arafat'ta al. Hacca gitmiş, Arafat'ta:

Yâ Rabbi! Benim canımı Arafat'ta al, Arafat'ta al. Hacca gitmiş, Arafat'ta:

İnnâ li'llahi ve innâ ileyhi râci'ûn.

Ruhunun kuşu, beden kafesinden uçmuş gitmiş orada.
İnnâ li'llahi ve innâ ileyhi râci'ûn.

Ruhunun kuşu, beden kafesinden uçmuş gitmiş orada.
Allah bak sevdiği kullarının da duasını kabul ettiğinin bir alameti işte. Allah bak sevdiği kullarının da duasını kabul ettiğinin bir alameti işte. Allah bizi güzel hâl üzere ölenlerden eylesin. Huzuruna sevdiği kul olarak varanlardan eylesin.

Allah bizi güzel hâl üzere ölenlerden eylesin. Huzuruna sevdiği kul olarak varanlardan eylesin.

Ama bu büyük kıyamet de, bu da korkunç bir şey.Ama bu büyük kıyamet de, bu da korkunç bir şey. Allah korusun, öyle bir hâl ki dağlar hallaç pamuğu gibi atılacak. Hallaç pamuğu gibi dağlar atılacak.Allah korusun, öyle bir hâl ki dağlar hallaç pamuğu gibi atılacak. Hallaç pamuğu gibi dağlar atılacak. Denizler yarılacak. Şu düzen darmadağın dağılacak. Yıldızlar sapır sapır dökülecek. Gök yarılacak. Denizler yarılacak. Şu düzen darmadağın dağılacak. Yıldızlar sapır sapır dökülecek. Gök yarılacak. Yani bir korkunç hâller olacak. Toz toprak ortalığa kalkacak.

Yani bir korkunç hâller olacak. Toz toprak ortalığa kalkacak.

Allah bizi her türlü felaketlerden, musibetlerden, âhir zamanın korkularından emniyetli eylesin.Allah bizi her türlü felaketlerden, musibetlerden, âhir zamanın korkularından emniyetli eylesin. Gafletle, cehâlet üzere olmamayı nasip eylesin. İki cihanın hayrına nâil eylesin.

Gafletle, cehâlet üzere olmamayı nasip eylesin. İki cihanın hayrına nâil eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-besmele-i şerîfe.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-besmele-i şerîfe.

Yayacaklar, Peygamber Efendimiz böyle buyurmuş. Ama bazı kabileler çeşitli ihtilaflara, çekişmelere girdiler.Yayacaklar, Peygamber Efendimiz böyle buyurmuş. Ama bazı kabileler çeşitli ihtilaflara, çekişmelere girdiler. İslâm tarihinde mâlum; olmuş, bitmiş çeşitli sıkıntılar, ihtilaflar…İslâm tarihinde mâlum; olmuş, bitmiş çeşitli sıkıntılar, ihtilaflar… Allah bize bu devirde ittifak nasip etsin. Birlik, beraberlik nasip etsin.

Allah bize bu devirde ittifak nasip etsin. Birlik, beraberlik nasip etsin.

Rabbimiz bir, Allahu celle celalühü. Kitabımız bir, Kur'ân-ı Kerîm.Rabbimiz bir, Allahu celle celalühü. Kitabımız bir, Kur'ân-ı Kerîm. Peygamberimiz bir, Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem.

Niye ihtilaf ediyoruz?

Peygamberimiz bir, Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem.

Niye ihtilaf ediyoruz?

Kavga, gürültü, çekişme, harp, darp; kıyasıya müslüman birbirini öldürüyor.

Nasıl öldürüyor, nasıl kıyıyor?

Kavga, gürültü, çekişme, harp, darp; kıyasıya müslüman birbirini öldürüyor.

Nasıl öldürüyor, nasıl kıyıyor?

Bu ihtilaflardan Allah bizi kurtarsın. Basiret versin; akıl fikir ihsan eylesin.Bu ihtilaflardan Allah bizi kurtarsın. Basiret versin; akıl fikir ihsan eylesin. Demek ki bir şeytanın hizbi var, bir Allah'ın hizbi var.

Bir hizbullah var, bir hizbü'ş-şeytan var.
Demek ki bir şeytanın hizbi var, bir Allah'ın hizbi var.

Bir hizbullah var, bir hizbü'ş-şeytan var.
Hizbullah felah bulacak, hizbü'ş-şeytan cehenneme girecek. Hangi hizipten olduğuna insan dikkat etsin.Hizbullah felah bulacak, hizbü'ş-şeytan cehenneme girecek. Hangi hizipten olduğuna insan dikkat etsin. Hangi partiden, hangi gruptan, Allah grubundan mı şeytan grubundan mı, Hangi partiden, hangi gruptan, Allah grubundan mı şeytan grubundan mı, iman grubundan mı küfür grubundan mı dikkat etsin.

Yerine hep dikkat etsin.
iman grubundan mı küfür grubundan mı dikkat etsin.

Yerine hep dikkat etsin.
Nerede kime karşı atış yapıyor?Nerede kime karşı atış yapıyor? Girmiş kâfir grubun içine, şeytan grubunun içine; imanlılara mı saldırıp duruyor, atış yapıp duruyor?Girmiş kâfir grubun içine, şeytan grubunun içine; imanlılara mı saldırıp duruyor, atış yapıp duruyor? Yoksa müslümanların safında yer almış da küfürle göğüs göğse mi çarpışıyor?

Durumuna dikkat etsin.

Yoksa müslümanların safında yer almış da küfürle göğüs göğse mi çarpışıyor?

Durumuna dikkat etsin.

Emânü ümmetî mine'l-ğaraki izâ rakibu'l-bahre en yekûlû:Emânü ümmetî mine'l-ğaraki izâ rakibu'l-bahre en yekûlû: Bismillâhi mecrâhâ ve müsrâhâ inne Rabbî le-Ğafûrun Rahîm. Ve mâ kaderu'llahe hakka kadrihî.

Bismillâhi mecrâhâ ve müsrâhâ inne Rabbî le-Ğafûrun Rahîm. Ve mâ kaderu'llahe hakka kadrihî.

Hz. Hüseyin Efendimiz'den merfû'an zikredilmiş bir hadîs-i şerîftir kiHz. Hüseyin Efendimiz'den merfû'an zikredilmiş bir hadîs-i şerîftir ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş:

"Benim ümmetimin garantisi, emânı, kurtuluşu," nereden?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş:

"Benim ümmetimin garantisi, emânı, kurtuluşu," nereden?

Mine'l-ğaraki. "Boğulmaktan."Mine'l-ğaraki. "Boğulmaktan." İzâ rakibu'l-bahre. "Denize, sefere çıktıkları zaman, gemiye bindikleri zaman gemi batabilir, boğulabilirler.İzâ rakibu'l-bahre. "Denize, sefere çıktıkları zaman, gemiye bindikleri zaman gemi batabilir, boğulabilirler. Boğulmamak garantisi, emânları, emniyetleri nedir? Şu sözleri okumaktır, şu âyet-i kerîmeyi okumaktır:

Boğulmamak garantisi, emânları, emniyetleri nedir? Şu sözleri okumaktır, şu âyet-i kerîmeyi okumaktır:

Bismillâhi mecrâhâ ve müsrâhâ inne Rabbî le-Ğafûrun Rahîm."

Bismillâhi mecrâhâ ve müsrâhâ inne Rabbî le-Ğafûrun Rahîm."

Bu Kur'ân-ı Kerîm'den bir âyet-i kerîmeden alınmıştır, ibaresi.Bu Kur'ân-ı Kerîm'den bir âyet-i kerîmeden alınmıştır, ibaresi. Nuh aleyhisselam ve ona iman edip, tâbi olanlar gemiye bindilerken;

Nuh aleyhisselam ve ona iman edip, tâbi olanlar gemiye bindilerken;

Ve kâle'rkebû fîhâ bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ. İnne Rabbî le-Ğafûrun Rahîm.

diye
Ve kâle'rkebû fîhâ bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ. İnne Rabbî le-Ğafûrun Rahîm.

diye
âyet-i kerîmede Nuh aleyhisselam'ın kavmine "Böyle diyerek gemiye binin." dediğini anlatıyor Kur'ân-ı Kerîm. âyet-i kerîmede Nuh aleyhisselam'ın kavmine "Böyle diyerek gemiye binin." dediğini anlatıyor Kur'ân-ı Kerîm. Biz de bu dua ile gemiye binersek, uçağa binersek, bir vasıtaya binersek böyle şey yapalım.Biz de bu dua ile gemiye binersek, uçağa binersek, bir vasıtaya binersek böyle şey yapalım. Bu duayı unutmayalım:

Bismillâhi mecrâhâ ve müsrâhâ inne Rabbî le-Ğafûrun Rahîm.

Bu duayı unutmayalım:

Bismillâhi mecrâhâ ve müsrâhâ inne Rabbî le-Ğafûrun Rahîm.

Yani "Allah'ın adıyla hareket etmesi, bunun menzîl-i maksûduna varıp erişmesi, kavuşması Allah'ın adıyladır.Yani "Allah'ın adıyla hareket etmesi, bunun menzîl-i maksûduna varıp erişmesi, kavuşması Allah'ın adıyladır. Rabbim Gafûr'dur, Rahîm'dir. Merhameti çoktur, rahmeti boldur.Rabbim Gafûr'dur, Rahîm'dir. Merhameti çoktur, rahmeti boldur. Afv u mağfiret eder." diye ona iltica ederek, şey yapıyor arkasından bu âyeti.Afv u mağfiret eder." diye ona iltica ederek, şey yapıyor arkasından bu âyeti. Bunun arkasından da denilecek ki:

Ve mâ kaderu'llahe hakka kadrihî.

Bunun arkasından da denilecek ki:

Ve mâ kaderu'llahe hakka kadrihî.

Kâfirler, müşrikler, zavallılar Allahu Teâlâ hazretlerini hakkıyla takdir edemediler.Kâfirler, müşrikler, zavallılar Allahu Teâlâ hazretlerini hakkıyla takdir edemediler. Sığınılacak kapı orası hâlbuki.

Sığınılacak kapı orası hâlbuki.

Ve mâ kaderu'llahe hakka kadrihî.Ve mâ kaderu'llahe hakka kadrihî. Ve'l-ardu cemî'an kabzatuhû yevme'l-kıyâmeti ve's-semâvâtü matviyyâtün bi-yemînihî.

Ve'l-ardu cemî'an kabzatuhû yevme'l-kıyâmeti ve's-semâvâtü matviyyâtün bi-yemînihî.

Âyet-i kerime uzundur. Yani "Allahu Teâlâ hazretlerinin azametini kâfirler anlayamadılar. Âyet-i kerime uzundur. Yani "Allahu Teâlâ hazretlerinin azametini kâfirler anlayamadılar. Kıyamet gününde bütün dünya yed-i kudretindedir, kabza-i kudretindedir.Kıyamet gününde bütün dünya yed-i kudretindedir, kabza-i kudretindedir. Ve semâvât yemîninde dürülmüştür.Ve semâvât yemîninde dürülmüştür. Yani gökler, yerler O'nun yanında, O'nun azameti karşısında bu durumdadır." diyeYani gökler, yerler O'nun yanında, O'nun azameti karşısında bu durumdadır." diye O'nun azametini gösteren bir büyük âyet-i kerîmedir.O'nun azametini gösteren bir büyük âyet-i kerîmedir. Bunu okuyarak böyle şeye binecek; bineceği vasıtaya, gemiye böyle binecek. Bunu okuyarak böyle şeye binecek; bineceği vasıtaya, gemiye böyle binecek. Böyle olduğu takdirde batmaz. Mahfuz kalır.

E bu gemi için, o zaman uçak yoktu.
Böyle olduğu takdirde batmaz. Mahfuz kalır.

E bu gemi için, o zaman uçak yoktu.
Şimdi uçak da uçak gemisidir yani o da havada yüzüyor yani aynı tarzda. Uçakta da bunu okuyalım.Şimdi uçak da uçak gemisidir yani o da havada yüzüyor yani aynı tarzda. Uçakta da bunu okuyalım. Binecek olursak bir yere giderken, otomobile binerken veya bir ata vesaireye binerken umumiyetle okunan;

Binecek olursak bir yere giderken, otomobile binerken veya bir ata vesaireye binerken umumiyetle okunan;

Sübhâne'llezî sehhara lenâ hâzâ ve mâ künnâ lehû mukrinîne ve innâ ilâ Rabbinâ le-munkalibûne.

Sübhâne'llezî sehhara lenâ hâzâ ve mâ künnâ lehû mukrinîne ve innâ ilâ Rabbinâ le-munkalibûne.

Âyet-i kerîmeleridir. Bu okunmuştur. Bu da yine gemiye binmekle ilgilidir; Âyet-i kerîmeleridir. Bu okunmuştur. Bu da yine gemiye binmekle ilgilidir; ama öteki bineklere de teşbih edilmiştir. ama öteki bineklere de teşbih edilmiştir. Böyle bineğe binildiği zaman bu dua ile dua edilmesi tavsiye olunmuştur.

Böyle bineğe binildiği zaman bu dua ile dua edilmesi tavsiye olunmuştur.

Allahu Teâlâ hazretleri her işimizde ona hakkıyla tevekkül etmeyi bizlere nasip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri her işimizde ona hakkıyla tevekkül etmeyi bizlere nasip eylesin. Çünkü ona tevekkül edenleri Allah sever ve mahrum koymaz. Menzîl-i maksûduna ulaştırır, işini kollar. Çünkü ona tevekkül edenleri Allah sever ve mahrum koymaz. Menzîl-i maksûduna ulaştırır, işini kollar. Kendisine emanet olunana, kendisine sığınana Allah zarar getirmez.

Kendisine emanet olunana, kendisine sığınana Allah zarar getirmez.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği, razı olduğu, hıfzında, himayesinde tuttuğu, koruduğu,Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği, razı olduğu, hıfzında, himayesinde tuttuğu, koruduğu, kolladığı iyi kulların zümresine dâhil eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-besmele.

kolladığı iyi kulların zümresine dâhil eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2