Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Büyük Cihad

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Şa'bân 1402 / 06.06.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Küçük Cihaddan Büyük Cihada, Amellerde Niyetin Önemi, Kur’an’ı Mushaftan Okumak, Eski Bir Peygamberin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Büyük Cihad

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Şa'bân 1402 / 06.06.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Küçük Cihaddan Büyük Cihada, Amellerde Niyetin Önemi, Kur’an’ı Mushaftan Okumak, Eski Bir Peygamberin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim.

Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdulillahi Rabbi'l-âlemîn.

el-Hamdulillahi Rabbi'l-âlemîn.

Ve's-salâtu ve's-selâmu âlâ hayra halkıhî Muhammedin ve âlihi ve sahbihîVe's-salâtu ve's-selâmu âlâ hayra halkıhî Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebiahu bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

ve men tebiahu bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'du.

Emmâ ba'du.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân.Fa'lemû eyyühe'l-ihvân. Fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve efdale'l-hedyiFe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve selem.hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve selem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün.Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün. Ve külle bid'atin dalâletün. Ve külle bid'atin dalâletün. Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Kadimtüm hayra makdemin mine'l-cihâdi'l-asgari ile'l-cidâhi'l-ekberi hüve mücâhedetü'l-abdi hevâhû.

Kadimtüm hayra makdemin mine'l-cihâdi'l-asgari ile'l-cidâhi'l-ekberi hüve mücâhedetü'l-abdi hevâhû.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâle ev kemâ kâle

.
Sadaka Resûlullah fî mâ kâle ev kemâ kâle

.
Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allah Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi hepinizin üzerinize olsun.

Allah Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi hepinizin üzerinize olsun.

Allahu Teâlâ hazretleri bu gününüzü, beraat gecenizi hayırlı eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri bu gününüzü, beraat gecenizi hayırlı eylesin, nicelerine sıhhat afiyetle eriştirsin.

nicelerine sıhhat afiyetle eriştirsin.

Peygamberimiz, Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininPeygamberimiz, Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerinden bir miktarını sizlere izah edeceğim.

mübarek hadislerinden bir miktarını sizlere izah edeceğim.

Bu izahlara geçmezden önce evvelen ve hassetenBu izahlara geçmezden önce evvelen ve hasseten Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek rûh-u saadeti için,Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek rûh-u saadeti için, sonra sâir enbiyâ ve mürselîn,sonra sâir enbiyâ ve mürselîn, cümle evliyâullahın sülehânın ruhları için,cümle evliyâullahın sülehânın ruhları için, hâssaten Peygamber Efendimiz'in ashâb-ı kirâmının rıdvanullah aleyhim ecmainhâssaten Peygamber Efendimiz'in ashâb-ı kirâmının rıdvanullah aleyhim ecmain ve onlardan müteselsilen hocamız, üstâdımız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadarve onlardan müteselsilen hocamız, üstâdımız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan cümle sâdât-ı meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin,güzerân eylemiş olan cümle sâdât-ı meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin, bu okuduğumuz eserin müellifi Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin rahmetullahi aleyh hazretlerinin mübarek ruhu için,bu okuduğumuz eserin müellifi Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin rahmetullahi aleyh hazretlerinin mübarek ruhu için, ve eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar sıhhatle,ve eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar sıhhatle, selametle gelmesinde emeği geçmiş olan bütün râvilerin, âlimerin ruhları içinselametle gelmesinde emeği geçmiş olan bütün râvilerin, âlimerin ruhları için ve uzaktan yakından bu hadîs-i şeriîfleri dinlemek üzere şu mescide cem olmuş olanve uzaktan yakından bu hadîs-i şeriîfleri dinlemek üzere şu mescide cem olmuş olan siz muhterem kardeşlerimizin âhirete irtihal ve intikal eylemiş olan bütün yakınlarının sevdiklerinin;siz muhterem kardeşlerimizin âhirete irtihal ve intikal eylemiş olan bütün yakınlarının sevdiklerinin; ve hayatta olanlarımızın da Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun yaşayıpve hayatta olanlarımızın da Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun yaşayıp pak bir itikad ve temiz bir iman ile,pak bir itikad ve temiz bir iman ile, Allahu Teâlâ hazretlerine kavuşup huzur-u âlisine sevdiği, razı olduğu bir kul olarakAllahu Teâlâ hazretlerine kavuşup huzur-u âlisine sevdiği, razı olduğu bir kul olarak çıkmamız için bir Fâtihâ üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

çıkmamız için bir Fâtihâ üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Kadimtüm hayra makdemin.Kadimtüm hayra makdemin. "Hoş geldiniz; hoş gelişle geldiniz."

"Hoş geldiniz; hoş gelişle geldiniz."

Efendimiz bu sözü, bir sefere göndermiş olduğuEfendimiz bu sözü, bir sefere göndermiş olduğu topluluğun Medine-i Münevvere'ye dönüşünde söylemiş. topluluğun Medine-i Münevvere'ye dönüşünde söylemiş. Bir askerî vazifeyle göndermiş.Bir askerî vazifeyle göndermiş. Cihat için dolaşmışlar, vazifeyi yapmışlar.Cihat için dolaşmışlar, vazifeyi yapmışlar. Can pazarı; düşmanı aramışlar, düşmanın korkusuyla tehlikeli günler geçirmişler,Can pazarı; düşmanı aramışlar, düşmanın korkusuyla tehlikeli günler geçirmişler, çarpışmışlar sonra dönmüşler.çarpışmışlar sonra dönmüşler. Harpten, cihattan dönmüşler, Medine'ye gelmişler.

Harpten, cihattan dönmüşler, Medine'ye gelmişler.

Peygamber Efendimiz iltifat edip karşılıyor;

Peygamber Efendimiz iltifat edip karşılıyor;

Kadimtüm hayra makdemin. "Hoş geldiniz; hoş gelişle geldiniz."Kadimtüm hayra makdemin. "Hoş geldiniz; hoş gelişle geldiniz." Mine'l-cihâdi'l-asgari ile'l-cidâhi'l-ekberi. Mine'l-cihâdi'l-asgari ile'l-cidâhi'l-ekberi. "Küçük cihattan daha büyük olan cihada geldiniz!"

"Küçük cihattan daha büyük olan cihada geldiniz!"

Küçük olan cihat hangisi, daha büyük olan cihat hangisi?

Küçük olan cihat hangisi, daha büyük olan cihat hangisi?

Küçük cihat onların geldikleri cihat;Küçük cihat onların geldikleri cihat; düşmanla kılıç, ok, silah ile canını ortaya koyup çarpışmak, o küçük cihat oldu.

düşmanla kılıç, ok, silah ile canını ortaya koyup çarpışmak, o küçük cihat oldu.

Cihâd-ı ekber: Mücâhedetu'l-abdi havâhu.Cihâd-ı ekber: Mücâhedetu'l-abdi havâhu. "Büyük cihat, kulun kendi hevâ-yı nefsi ile cihat etmesi."

"Büyük cihat, kulun kendi hevâ-yı nefsi ile cihat etmesi."

İnsan kendi içinde de mücadele yapıyor; bir iç mücadelesi geçiriyor,İnsan kendi içinde de mücadele yapıyor; bir iç mücadelesi geçiriyor, birçok şeyler düşünüyor, birçok işleri yapması için içinden duygular geliyorbirçok şeyler düşünüyor, birçok işleri yapması için içinden duygular geliyor ama onlarla bir mücadele geçiriyor, onları yapmıyor.ama onlarla bir mücadele geçiriyor, onları yapmıyor. Kötü, zararlı ise onları yapmaktan vazgeçiyor, kendisini tutuyor; Kötü, zararlı ise onları yapmaktan vazgeçiyor, kendisini tutuyor; kızgınsa kızgınlığını tutuyor; içi kötü bir şey istemiş,emretmiş isekızgınsa kızgınlığını tutuyor; içi kötü bir şey istemiş,emretmiş ise o kötü isteği önlemeye çalışıyor.o kötü isteği önlemeye çalışıyor. Bu ikincisi daha büyük bir cihat.

Bu ikincisi daha büyük bir cihat.

Düşmanla çarpışmak kolay, herkes yapar!Düşmanla çarpışmak kolay, herkes yapar! İnsanda biraz yürek oldu mu; insan, arkadaşlarla beraber vasıtalara biner, gider.

İnsanda biraz yürek oldu mu; insan, arkadaşlarla beraber vasıtalara biner, gider.

Sonra o nadir olur, her zaman olmaz!Sonra o nadir olur, her zaman olmaz! Bir düşman tehlikesi olacak, düşman saldıracak da onu bertaraf etmek içinBir düşman tehlikesi olacak, düşman saldıracak da onu bertaraf etmek için veyahut onu cezalandırmak, yaptığı bir zararı ona ödetmek içinveyahut onu cezalandırmak, yaptığı bir zararı ona ödetmek için insan böyle bir şey yapacak; nadir olur. Ama berikisi daimî!

insan böyle bir şey yapacak; nadir olur. Ama berikisi daimî!

İçimizdeki arzular bitip tükenmez ki…İçimizdeki arzular bitip tükenmez ki… Ömrümüz boyunca devam edecek, hakikaten daha büyük.Ömrümüz boyunca devam edecek, hakikaten daha büyük. Zaman bakımından ölçersek birisi küçük, ötekisi büyük!Zaman bakımından ölçersek birisi küçük, ötekisi büyük! Birisi ömür boyu sürüyor, birisi kısa bir müddet sürüyor.Birisi ömür boyu sürüyor, birisi kısa bir müddet sürüyor. Büyüklüğünün ispatı olan ikinci fark şu ki;

Büyüklüğünün ispatı olan ikinci fark şu ki;

İnsan düşmanla cihat ederken de içiyle mücadele duygusu devam eder.İnsan düşmanla cihat ederken de içiyle mücadele duygusu devam eder. Düşmanla cihat ederken de insan kendi içine hâkim olamazsa,Düşmanla cihat ederken de insan kendi içine hâkim olamazsa, kendi duygularına hâkim olamazsa belki boşuna cihat etmiş bile olabilir.

kendi duygularına hâkim olamazsa belki boşuna cihat etmiş bile olabilir.

Nitekim et-Terğîb ve't-Terhîb diye bir hadîs-i şerîf kitabı vardır,Nitekim et-Terğîb ve't-Terhîb diye bir hadîs-i şerîf kitabı vardır, onun baş tarafında ihlâsı anlatmak için bir bahis açılmıştır.

onun baş tarafında ihlâsı anlatmak için bir bahis açılmıştır.

İhlâs: Amellerini sırf Allahu Teâlâ hazretlerinin rızası için yapmak,İhlâs: Amellerini sırf Allahu Teâlâ hazretlerinin rızası için yapmak, başka bir şey düşünmemek, Allah'ı düşünmek.başka bir şey düşünmemek, Allah'ı düşünmek. Yapacağı işi; Allah senden hoşnut olursa inşaallah olur, diye onun için yapmak,Yapacağı işi; Allah senden hoşnut olursa inşaallah olur, diye onun için yapmak, aksi takdirde böyle yaparsam Allah beni sevmez, diye o işi bırakmak.

aksi takdirde böyle yaparsam Allah beni sevmez, diye o işi bırakmak.

İhlâs; Allah için yapmak, niyetine başka bir menfaat katıştırmamak,İhlâs; Allah için yapmak, niyetine başka bir menfaat katıştırmamak, dünya menfaati, alışveriş duygusu, sevgi,dünya menfaati, alışveriş duygusu, sevgi, kin gibi bir şey katıştırmayıp sırf Allah rızası için yapmak.

kin gibi bir şey katıştırmayıp sırf Allah rızası için yapmak.

Orada bir hadîs-i şerîf geçer ki o hadîs-i şerîf insanın tüylerini diken diken eder.Orada bir hadîs-i şerîf geçer ki o hadîs-i şerîf insanın tüylerini diken diken eder. Cehenneme gidecek olan üç zümreyi tarif eder. Cehenneme gidecek olan üç zümreyi tarif eder. O ihlâs bâbının arkasından ihlâsın zıddı olan riyâ bölümünü anlatmaya geçer.O ihlâs bâbının arkasından ihlâsın zıddı olan riyâ bölümünü anlatmaya geçer. İhlâs nedir?

İhlâs nedir?

Kalbini sırf Allah rızası için halis niyetle o işe yöneltmek.

Kalbini sırf Allah rızası için halis niyetle o işe yöneltmek.

Riyâ nedir?

Riyâ nedir?

İşin içine Allah'tan gayrı niyetler katıştırmak, başkasının görmesini,İşin içine Allah'tan gayrı niyetler katıştırmak, başkasının görmesini, beğenmesini, alkışlamasını istemek, başka şeyler peşinden olmak; o ihlâssızlığa riya deniyor.

beğenmesini, alkışlamasını istemek, başka şeyler peşinden olmak; o ihlâssızlığa riya deniyor.

Onlardan bir tanesi Allah yolunda yapılan bir savaşta öldürülen insandır.

Onlardan bir tanesi Allah yolunda yapılan bir savaşta öldürülen insandır.

Birisi malını sarf eden zengindir.

Birisi malını sarf eden zengindir.

Ötekisi de başkasına ilim öğreten alimdir.

Ötekisi de başkasına ilim öğreten alimdir.

Cehenneme ilk giderek kendileriyle cehennem ateşinin tutuşturulacağı kimseler,Cehenneme ilk giderek kendileriyle cehennem ateşinin tutuşturulacağı kimseler, diye hadîs-i şerîfte ifade olarak geçer.

diye hadîs-i şerîfte ifade olarak geçer.

Neden?

Neden?

Mesela o savaşta öldürülen şahıs diyecekmiş ki;

Mesela o savaşta öldürülen şahıs diyecekmiş ki;

"Yâ Rabbi! Ben senin için başlamış olan bir savaşa gittim,"Yâ Rabbi! Ben senin için başlamış olan bir savaşa gittim, o savaşta çarpıştım, mücadele ettim fakat sonra da öldürüldüm,o savaşta çarpıştım, mücadele ettim fakat sonra da öldürüldüm, binaenaleyh şehidim; o halde cennete gitmem lazım…"

binaenaleyh şehidim; o halde cennete gitmem lazım…"

Böyle bir düşünce üzerine Allahu Teâlâ hazretleriBöyle bir düşünce üzerine Allahu Teâlâ hazretleri kalbini, niyetini çok daha iyi bildiği için buyuracak ki;

kalbini, niyetini çok daha iyi bildiği için buyuracak ki;

Kezebte. "Yalan söyledin, senin sözün doğru değil!"

Kezebte. "Yalan söyledin, senin sözün doğru değil!"

"Doğruyu söylemiyorsun, bu sözün gerçeğe uygun değil."Doğruyu söylemiyorsun, bu sözün gerçeğe uygun değil. Sen 'Ne kahraman adam!' desinler diye gösteriş yapmak, fiyaka yapmak,Sen 'Ne kahraman adam!' desinler diye gösteriş yapmak, fiyaka yapmak, başkalarına kendini beğendirmek için bu savaşa girdin.başkalarına kendini beğendirmek için bu savaşa girdin. Yürüyüşünde, edanda kılış savuruşunda vs. hep o duygu hâkimdi."

Yürüyüşünde, edanda kılış savuruşunda vs. hep o duygu hâkimdi."

"Onun için dünyada da sana"Onun için dünyada da sana 'Ne kadar güzel çarpışıyor, ne kahraman, ne cesur adam,'Ne kadar güzel çarpışıyor, ne kahraman, ne cesur adam, ne güzel kılıç sallıyor, ne güzel ok atıyor…' dediler, hediyeni dünyada aldın.ne güzel kılıç sallıyor, ne güzel ok atıyor…' dediler, hediyeni dünyada aldın. Burada sana hiçbir fayda yok!" buyrulacak, cehenneme sevk edilecek.

Burada sana hiçbir fayda yok!" buyrulacak, cehenneme sevk edilecek.

Demek ki insan cihat ederken de duygularına;Demek ki insan cihat ederken de duygularına; kalp dediğimiz, gönül dediğimiz şeye hâkim olmazsa yaptığı iş heba olabiliyor, boşuna gidebiliyor.

kalp dediğimiz, gönül dediğimiz şeye hâkim olmazsa yaptığı iş heba olabiliyor, boşuna gidebiliyor.

Alim; ilim öğretiyor, herkes hürmet ediyor.Alim; ilim öğretiyor, herkes hürmet ediyor. Alim; âyetten, hadîs-i şerîften bahsediyor filan diye hepimiz hürmet ederiz.Alim; âyetten, hadîs-i şerîften bahsediyor filan diye hepimiz hürmet ederiz. Bir kimse alim oldu mu severiz çünkü bize dinimizi öğretiyor.Bir kimse alim oldu mu severiz çünkü bize dinimizi öğretiyor. Ama ona "Dünya hayatında ne yaptın, ne eyledin?" diye sorulacakmış.

Ama ona "Dünya hayatında ne yaptın, ne eyledin?" diye sorulacakmış.

"Yâ Rabbi! İlim öğrendim, öğrendiğim ilmi de senin rızan için başkalarına öğrettim…"

"Yâ Rabbi! İlim öğrendim, öğrendiğim ilmi de senin rızan için başkalarına öğrettim…"

"Yalan söylüyorsun! Sen bu işi başından beri 'Ne kadar bilgili adam…' desinler diye yaptın."Yalan söylüyorsun! Sen bu işi başından beri 'Ne kadar bilgili adam…' desinler diye yaptın. İşin başka alimlerle münakaşa etmek, fiyaka yapmak,İşin başka alimlerle münakaşa etmek, fiyaka yapmak, münakaşalara girip fikirlerle ötekini yenmek, yanında kimseyi konuşturmamak.münakaşalara girip fikirlerle ötekini yenmek, yanında kimseyi konuşturmamak. Güzel duygular değil! Dünyada da sana alim dediler ama burada bir şey yok!"

Güzel duygular değil! Dünyada da sana alim dediler ama burada bir şey yok!"

O da cehenneme atılacak.

O da cehenneme atılacak.

Bizim mektebimizde birisi gelmişti, biz o zamanlar imtihan ederdik.

Bizim mektebimizde birisi gelmişti, biz o zamanlar imtihan ederdik.

Giriş olarak imtihanın bir bölümünü sözlü olarak yapardık. Sordum:

Giriş olarak imtihanın bir bölümünü sözlü olarak yapardık. Sordum:

"Fakülteye niye geldin?" dedim. Bana;

"Fakülteye niye geldin?" dedim. Bana;

"Bizim orada çok kızdığım hocalar var, ilim öğrenip onlarla mücadele etmek için geldim." dedi.

"Bizim orada çok kızdığım hocalar var, ilim öğrenip onlarla mücadele etmek için geldim." dedi.

"Niye fakülteye geldin, niye bu fakülteyi seçtin?"

"Hocalarla mücadele etmek için…"

"Niye fakülteye geldin, niye bu fakülteyi seçtin?"

"Hocalarla mücadele etmek için…"

İlim hocalarla, başkalarıyla mücadele etmeye,İlim hocalarla, başkalarıyla mücadele etmeye, münakaşa etmeye öğrenilmez, o maksatla öğrenilmez!

münakaşa etmeye öğrenilmez, o maksatla öğrenilmez!

İlim, Allahu Teâlâ hazretlerini tanımak,İlim, Allahu Teâlâ hazretlerini tanımak, Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasının yolunu görmek, öğrenmek,Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasının yolunu görmek, öğrenmek, o yolda yürüyüp Allah'ın sevdiği, razı olduğu bir kulo yolda yürüyüp Allah'ın sevdiği, razı olduğu bir kul olmayı başarmak için öğrenilir; niyet böyle olursa insan kazanır.olmayı başarmak için öğrenilir; niyet böyle olursa insan kazanır. Öteki türlü olursa onlarla münakaşa edeceğim,Öteki türlü olursa onlarla münakaşa edeceğim, berikilerle konuşacağım, diye yaparsa İnsan bir faydasını görmez.

berikilerle konuşacağım, diye yaparsa İnsan bir faydasını görmez.

Demek ki niyeti kötü oldu mu alim de kâr etmiyor.Demek ki niyeti kötü oldu mu alim de kâr etmiyor. Öteki zengin de diyecekmiş ki;

Öteki zengin de diyecekmiş ki;

"Yâ Rabbi! Ben kazandım; kazandıklarımı insanlara sarf ettim,"Yâ Rabbi! Ben kazandım; kazandıklarımı insanlara sarf ettim, fakirleri doyurdum, giydirdim, malî yardımda bulundum…"

fakirleri doyurdum, giydirdim, malî yardımda bulundum…"

"Yalan söylüyorsun! Sen 'Ne kadar cömert adam, aferin, ağa adam…'"Yalan söylüyorsun! Sen 'Ne kadar cömert adam, aferin, ağa adam…' desinler diye böyle yaptın ve öyle de denildin!" diye buyrulacakmış.

desinler diye böyle yaptın ve öyle de denildin!" diye buyrulacakmış.

Buradan da bir kaide çıkıyor:

Buradan da bir kaide çıkıyor:

Amellerde kalbin, aklın, gönlün durumu çok önemli!Amellerde kalbin, aklın, gönlün durumu çok önemli! Doğrudan doğruya insanın bir namaz kılması, bir oruç tutması, hacca gitmesi,Doğrudan doğruya insanın bir namaz kılması, bir oruç tutması, hacca gitmesi, cihat yapması, ilim öğretmesi, bir sadaka yapması yetmiyor.cihat yapması, ilim öğretmesi, bir sadaka yapması yetmiyor. Aslında başka şeyler yapması lazım.Aslında başka şeyler yapması lazım. İlmihallerin içine onu da yazmak lazım.İlmihallerin içine onu da yazmak lazım. İlmihallerde Namazın Farzları, İçindeki Farzları, Dışındaki Farzlar, Abdestin Şekli Şemâili, Farzları vs. yazıyor ya,İlmihallerde Namazın Farzları, İçindeki Farzları, Dışındaki Farzlar, Abdestin Şekli Şemâili, Farzları vs. yazıyor ya, onları da yazmak lazım.

onları da yazmak lazım.

"Nice namaz vardır ki sahibini Allah'tan uzaklaştırmaktan"Nice namaz vardır ki sahibini Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramaz!" diye hadîs-i şerîf var.başka bir şeye yaramaz!" diye hadîs-i şerîf var. Sahibi namazı kılıyor, Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramıyor.

Sahibi namazı kılıyor, Allah'tan uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramıyor.

Bunu duymuşsunuzdur, Ramazanlar'da hoca efendiler çoğu kez söylerler:

Bunu duymuşsunuzdur, Ramazanlar'da hoca efendiler çoğu kez söylerler:

Nice oruç vardır ki: Onun sahibinin akşamleyin eline geçen kâr, sevap bir şey değil;Nice oruç vardır ki: Onun sahibinin akşamleyin eline geçen kâr, sevap bir şey değil; aç ve susuz kalmaktan ibarettir. Başka bir kârı yok, boşuna geçirmişsindir.

aç ve susuz kalmaktan ibarettir. Başka bir kârı yok, boşuna geçirmişsindir.

Neden?

Neden?

Namazın, orucun şartları var. Hac, sadaka, diğer şeyler öyle…Namazın, orucun şartları var. Hac, sadaka, diğer şeyler öyle… Şartların bir kısmı dışa, bir kısmı içe ait; bir kısmı şekle, bir kısmı öze ait.Şartların bir kısmı dışa, bir kısmı içe ait; bir kısmı şekle, bir kısmı öze ait. İnsanlar şekli yapıyorlar, şekle çok dikkat ediyorlar: Sakal yerinde, kavuk, cübbe yerinde oluyor.İnsanlar şekli yapıyorlar, şekle çok dikkat ediyorlar: Sakal yerinde, kavuk, cübbe yerinde oluyor. Dış görünüşte her şey güzel; kalbe dikkat eden yok!

Dış görünüşte her şey güzel; kalbe dikkat eden yok!

Onun için bir hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

Onun için bir hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

"Âhir zamanda insanlar türeyecek;"Âhir zamanda insanlar türeyecek; sözleri yumuşak, dış görünüşleri kuzu gibi fakat kalpleri kurt gibi."

sözleri yumuşak, dış görünüşleri kuzu gibi fakat kalpleri kurt gibi."

Kalp bozuk oldu mu kıymeti yok ki..

Kalp bozuk oldu mu kıymeti yok ki..

"Allahu Teâlâ hazretleri insanın suretine, şekline bakmaz!"

"Allahu Teâlâ hazretleri insanın suretine, şekline bakmaz!"

Mevkiin makamının, zenginliğin, ne kıymeti var!Mevkiin makamının, zenginliğin, ne kıymeti var! Hepsini Allah veriyor, Allah'ın verdikleri ile Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk etmeye bakar!

Hepsini Allah veriyor, Allah'ın verdikleri ile Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk etmeye bakar!

"Kalbe bakar; kalbin niyetine, kalbin selametine bakar, elim has kalp olmasına bakar.""Kalbe bakar; kalbin niyetine, kalbin selametine bakar, elim has kalp olmasına bakar." Yevme lâ yenfeu mâlun ve lâ benûn illâ men etallâhe bi-kalbin selîm.

Yevme lâ yenfeu mâlun ve lâ benûn illâ men etallâhe bi-kalbin selîm.

"İnsanların hepsi bu dünya da muhakkak bir müddet yaşayacaklar, elveda deyip gidecekler."

"İnsanların hepsi bu dünya da muhakkak bir müddet yaşayacaklar, elveda deyip gidecekler."

Bir gün Allahu Teâlâ hazretlerin huzurunda bu dünyadaki yaşayışlarından;Bir gün Allahu Teâlâ hazretlerin huzurunda bu dünyadaki yaşayışlarından; şiddetli, dehşetli, terletici bir hesaba tâbi tutulacaklar.şiddetli, dehşetli, terletici bir hesaba tâbi tutulacaklar. O gün insanlara mal, mülk, para, fayda vermeyecek.O gün insanlara mal, mülk, para, fayda vermeyecek. Evladın, kabilenin, kavmin çokluğu fayda vermeyecek.Evladın, kabilenin, kavmin çokluğu fayda vermeyecek. Ben falanca kabilenin reisiyim, falanca köyün ağasıyım, filanca kavmin başkanıyım reisiyim,Ben falanca kabilenin reisiyim, falanca köyün ağasıyım, filanca kavmin başkanıyım reisiyim, reisicumhurum, başvekilim, bakanım, müdürüm, hükümdarım, şahım…reisicumhurum, başvekilim, bakanım, müdürüm, hükümdarım, şahım… Hiçbirisinin faydası yok, paranın da faydası yok!

Hiçbirisinin faydası yok, paranın da faydası yok!

İllâ men etallâhe bi-kalbin selîm.

İllâ men etallâhe bi-kalbin selîm.

"Allah'a selim bir kalp ile; içi pis olmayan, günahlarla kararmış,"Allah'a selim bir kalp ile; içi pis olmayan, günahlarla kararmış, kötü huylarla dolu olmayan bir kalp ile gidenler fayda görecek.kötü huylarla dolu olmayan bir kalp ile gidenler fayda görecek. Ötekiler hiç fayda görmeyecekler."

Ötekiler hiç fayda görmeyecekler."

Bu âyet-i kerîmeden ve emsalinden okuduğumuz hadîs-i şerîften anlaşılıyor kiBu âyet-i kerîmeden ve emsalinden okuduğumuz hadîs-i şerîften anlaşılıyor ki kalbin amellerini, gönle ait şartları yerine getirmek;kalbin amellerini, gönle ait şartları yerine getirmek; dışa ait şartları yerine getirmekten daha önde gelir, daha önce olur.dışa ait şartları yerine getirmekten daha önde gelir, daha önce olur. Çünkü dış şartların hepsi tahakkuk ettiği halde bir şey kâr eylemiyor.

Çünkü dış şartların hepsi tahakkuk ettiği halde bir şey kâr eylemiyor.

Peygamber Efendimiz; "İki kimse camiye gelir.Peygamber Efendimiz; "İki kimse camiye gelir. Yan yana, omuz omuza içeriye girer.Yan yana, omuz omuza içeriye girer. Bir tanesi çok büyük sevaplar alarak çıkar,Bir tanesi çok büyük sevaplar alarak çıkar, bir tanesi bir zerre miktarı kâr etmeden ayrılır." diye buyuruyor.

bir tanesi bir zerre miktarı kâr etmeden ayrılır." diye buyuruyor.

Neden?

Birisi; kalp, şuur, niyet denilen hususlarda, duygularda dikkat etmedi.
Neden?

Birisi; kalp, şuur, niyet denilen hususlarda, duygularda dikkat etmedi.
Aklı, fikri başka yerde olarak namazı kıldı onun için kâr edemedi.

Aklı, fikri başka yerde olarak namazı kıldı onun için kâr edemedi.

Demek ki dış şekil önemli değil, iç şekil önemli!Demek ki dış şekil önemli değil, iç şekil önemli! O halde bizim de bugünden itibaren gönlümüze dikkat etmemiz lazım,O halde bizim de bugünden itibaren gönlümüze dikkat etmemiz lazım, gönlümüzü pâk etmeye, niyetimizi halis kılmaya dikkat etmemiz lazım. Çünkü;

gönlümüzü pâk etmeye, niyetimizi halis kılmaya dikkat etmemiz lazım. Çünkü;

ed-Dînü en-nasîhatü. "Din halis kalplilikten ibarettir, başka bir şey değildir."

ed-Dînü en-nasîhatü. "Din halis kalplilikten ibarettir, başka bir şey değildir."

İslâmiyet, dindarlık, insanın dindar olması, Allah indinde makbul bir kul olması;İslâmiyet, dindarlık, insanın dindar olması, Allah indinde makbul bir kul olması; kalbinin halis muhlis, has, samimi, pâk olmasıdır.

kalbinin halis muhlis, has, samimi, pâk olmasıdır.

Kime karşı?

Kime karşı?

Allahu Teâlâ hazretlerine karşı has, halis, samimi olacak,Allahu Teâlâ hazretlerine karşı has, halis, samimi olacak, Resûlullah'a karşı has, halis, samimi olacak,Resûlullah'a karşı has, halis, samimi olacak, Ümmet-i Muhammed'in idarecilerine, cemaatlerin başındaki başkanlara karşı,Ümmet-i Muhammed'in idarecilerine, cemaatlerin başındaki başkanlara karşı, tâbi olduğu imamlara karşı samimi olacak, bütün müslümanlara karşı samimi duygular besleyecek, tâbi olduğu imamlara karşı samimi olacak, bütün müslümanlara karşı samimi duygular besleyecek, Kur'ân-ı Kerîm'e karşı has, halis samimi, olacak.

Kur'ân-ı Kerîm'e karşı has, halis samimi, olacak.

Allahu Teâlâ hazretlerine has, halis, kulluk etmek nasıl olur?

Allahu Teâlâ hazretlerine has, halis, kulluk etmek nasıl olur?

Açık kalple! Allahu Teâlâ hazretleri bizim kalbimizi biliyor,Açık kalple! Allahu Teâlâ hazretleri bizim kalbimizi biliyor, hiçbir şeyi gizlememiz mümkün değil. Her şeyi halis muhlis bir niyetle yapacağız.

hiçbir şeyi gizlememiz mümkün değil. Her şeyi halis muhlis bir niyetle yapacağız.

Resûlullah'a karşı samimiyetimiz nasıl olur?

Resûlullah'a karşı samimiyetimiz nasıl olur?

Onun sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılmamız, bildiğimizi tatbik etmemiz,Onun sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılmamız, bildiğimizi tatbik etmemiz, bilmediğimizi de "Öğrendiğim zaman tatbik edeceğim yâ Resûlallah!" diyebilmediğimizi de "Öğrendiğim zaman tatbik edeceğim yâ Resûlallah!" diye o sevgiyi içimizde beslememiz, onun izinden ayrılamamaya çalışmamızla olur.o sevgiyi içimizde beslememiz, onun izinden ayrılamamaya çalışmamızla olur. Oturduğu yerde oturmak, kalktığı yerde kalkmak, "Yap." dediğini yapmak "Yapma." dediğini yapmamakOturduğu yerde oturmak, kalktığı yerde kalkmak, "Yap." dediğini yapmak "Yapma." dediğini yapmamak suretiyle kendimizi ona benzetmeye çalışmamızla olur.

suretiyle kendimizi ona benzetmeye çalışmamızla olur.

Kitâbullah'a karşı samimiyet nasıl olur?

Kitâbullah'a karşı samimiyet nasıl olur?

Okursun, okuduğuna tâbi olursun.Okursun, okuduğuna tâbi olursun. Kur'ân-ı Kerîm okursun; ne diyorsa emirlerini tutarsın, yasaklarından kaçarsın.Kur'ân-ı Kerîm okursun; ne diyorsa emirlerini tutarsın, yasaklarından kaçarsın. Samimiyet öyle olur.

Samimiyet öyle olur.

Ümmet-i Muhammed'in imamlarına, önderlerine karşı samimiyet nasıl olur?

Ümmet-i Muhammed'in imamlarına, önderlerine karşı samimiyet nasıl olur?

Hizmetine koşarsın.Hizmetine koşarsın. Onlar madem bir cemaatin başına geçmişler,Onlar madem bir cemaatin başına geçmişler, o cemaatin işlerini idare etmeye çalışıyorlar ki o cemaatin işlerini idare etmeye çalışıyorlar ki mesuliyetlerin en ağırıdır, zorlukların en zorudur.mesuliyetlerin en ağırıdır, zorlukların en zorudur. Çünkü bir insanın kendi başının derdi kendisine yetmiyor mu?

Çünkü bir insanın kendi başının derdi kendisine yetmiyor mu?

Hepimize Allah bir akıl vermiş, bir göz, iki kulak vermiş;Hepimize Allah bir akıl vermiş, bir göz, iki kulak vermiş; bütün gayretimizle kendimiz için çalışıyoruz ve gene yetiremiyoruz.bütün gayretimizle kendimiz için çalışıyoruz ve gene yetiremiyoruz. Yetmiyor, bir sürü hata, bir sürü yanlışlık yapıyoruz.Yetmiyor, bir sürü hata, bir sürü yanlışlık yapıyoruz. Ve o zât çıkmış, bir topluluğun başına imam olmuş, müslümanların başına önder olmuş;hâli harap!Ve o zât çıkmış, bir topluluğun başına imam olmuş, müslümanların başına önder olmuş;hâli harap! Allahu Teâlâ hazretleri öyle yardımcı olsun ki halleri çok haraptır, çok zordur.

Allahu Teâlâ hazretleri öyle yardımcı olsun ki halleri çok haraptır, çok zordur.

Çünkü hepsinin vebali ona yüklenir.Çünkü hepsinin vebali ona yüklenir. Bir yanlış adım attı mı bir yanlış tarafa sevk etti mi hepsinin vebali onun omzuna yüklenir.Bir yanlış adım attı mı bir yanlış tarafa sevk etti mi hepsinin vebali onun omzuna yüklenir. Allah hıfz eylesin.

Allah hıfz eylesin.

Ona karşı biz tabii ki samimi davranmalıyız.Ona karşı biz tabii ki samimi davranmalıyız. Yardımcı olmak, dediklerinde onu üzmemek, iki defa söylettirmemek lazım.

Yardımcı olmak, dediklerinde onu üzmemek, iki defa söylettirmemek lazım.

Bütün müslümanlara karşı has, halis, temiz kalpli olmak;Bütün müslümanlara karşı has, halis, temiz kalpli olmak; o da keza müslüman kardeşliğin icabı olmuş oluyor.

o da keza müslüman kardeşliğin icabı olmuş oluyor.

Bu kadar izahtan çok aşikâr bir şekilde anlaşıldı kiBu kadar izahtan çok aşikâr bir şekilde anlaşıldı ki insanın kendi içindeki hevâ-yı nefsi ile uğraşması hakikaten en önemlisi!insanın kendi içindeki hevâ-yı nefsi ile uğraşması hakikaten en önemlisi! Çünkü insan kendi içini yenemezse, kendi duygularına hâkim olamazsa insanlıktan çıkıyor,Çünkü insan kendi içini yenemezse, kendi duygularına hâkim olamazsa insanlıktan çıkıyor, her türlü hatayı onun için yapıyor.

her türlü hatayı onun için yapıyor.

Falanca adama kızıyoruz. Kızgınlığımızdan hıncımızı çıkartacağız diye etmediğimizi koymuyoruz.Falanca adama kızıyoruz. Kızgınlığımızdan hıncımızı çıkartacağız diye etmediğimizi koymuyoruz. İnsan, filanca şeyi arzu ediyor, haram-helal demeden; rüşvet, iftira, gıybet, dedikodu, İnsan, filanca şeyi arzu ediyor, haram-helal demeden; rüşvet, iftira, gıybet, dedikodu, haram, hırsızlık, arsızlık ile içi istedi diye onu elde etmeye çalışıyor.

haram, hırsızlık, arsızlık ile içi istedi diye onu elde etmeye çalışıyor.

O halde bu devirde unutulmuş olan bir şeyi hiç hatırımızdan çıkartmayacağız:

O halde bu devirde unutulmuş olan bir şeyi hiç hatırımızdan çıkartmayacağız:

İnne'n-nefse le-emmâratun bi's-sû'i illâ mâ rahime rabbî.İnne'n-nefse le-emmâratun bi's-sû'i illâ mâ rahime rabbî. "İnsanoğlunun içinde -Allah'ın acıyıp da merhamet edip de"İnsanoğlunun içinde -Allah'ın acıyıp da merhamet edip de değişik vasıflar verdiği kimseler bir tarafa atılırsa-değişik vasıflar verdiği kimseler bir tarafa atılırsa- kötülüğü emreden bir varlık vardır, kötülüklerin başıdır, insana kötülükleri emreder."

kötülüğü emreden bir varlık vardır, kötülüklerin başıdır, insana kötülükleri emreder."

"Yat, rahat et, keyfine bak, okuma, camiye gitme, dinleme, namaz kılma,"Yat, rahat et, keyfine bak, okuma, camiye gitme, dinleme, namaz kılma, oruç tutma, paranı kimseye verme, kendi zevkine, safana bak, harama bak, haram ye…"

oruç tutma, paranı kimseye verme, kendi zevkine, safana bak, harama bak, haram ye…"

Hep iştiha çekici şeylere karşı insanı teşvik eden bir nefsi var.Hep iştiha çekici şeylere karşı insanı teşvik eden bir nefsi var. Yaratılışının icabı bu hayvanlarda da öyledir.

Yaratılışının icabı bu hayvanlarda da öyledir.

Hayvanlar da bir şey yiyeceklerinde haram helal düşünür mü!Hayvanlar da bir şey yiyeceklerinde haram helal düşünür mü! Kediler karnı acıktı mı mutfağa girer, pencereden filan alır yer.Kediler karnı acıktı mı mutfağa girer, pencereden filan alır yer. Başka arzuları belirdi mi onu insanların önünde vs. her yerde yerine getirmeye çalışır.Başka arzuları belirdi mi onu insanların önünde vs. her yerde yerine getirmeye çalışır. Mücadele eder, tırmalar vs.

Mücadele eder, tırmalar vs.

Her insanın da böyle hayvanî bir tarafı, hayvanî tabiatı, hayvanî tabiatlı istekleri var.Her insanın da böyle hayvanî bir tarafı, hayvanî tabiatı, hayvanî tabiatlı istekleri var. İnsan ona tâbi olursa hayvan gibi olur, onu kontrol altına alması lazım.

İnsan ona tâbi olursa hayvan gibi olur, onu kontrol altına alması lazım.

Allah; biz onu kontrol edelim diye insanları bütün hayvanların hepsinden ayırmış,Allah; biz onu kontrol edelim diye insanları bütün hayvanların hepsinden ayırmış, mümtaz kılmış, akıl diye bir kontrol mekanizması, bir alet vermiş.mümtaz kılmış, akıl diye bir kontrol mekanizması, bir alet vermiş. Akıl; kalpten, gönülden, nefisten gelen, içerden gelen şeyleriAkıl; kalpten, gönülden, nefisten gelen, içerden gelen şeyleri süzgecinden geçiriyor ve vücuda hâkim oluyor.

süzgecinden geçiriyor ve vücuda hâkim oluyor.

Vücudun iki tane hâkimi var:

Vücudun iki tane hâkimi var:

Ya nefs hâkim olur, kötü yollara götürür.

Ya nefs hâkim olur, kötü yollara götürür.

Yahut akıl hâkim olur; onu dizginler, lazım olduğu kadarını ona verir, fazlasını ona vermez.

Yahut akıl hâkim olur; onu dizginler, lazım olduğu kadarını ona verir, fazlasını ona vermez.

Biz at kullanmadık eskiden cihatta çok kullanılan bir malzemeymiş, herkes de bilirmiş.Biz at kullanmadık eskiden cihatta çok kullanılan bir malzemeymiş, herkes de bilirmiş. Ata arpasını fazlasını verdiğin zaman "Gemi azıya almış, arpası fazla gelmiş." derler.Ata arpasını fazlasını verdiğin zaman "Gemi azıya almış, arpası fazla gelmiş." derler. Hayvana biraz haddinden fazla verdin mi olmuyor, demek ki nefse de ölçülü vermek lazım.

Hayvana biraz haddinden fazla verdin mi olmuyor, demek ki nefse de ölçülü vermek lazım.

Bugün bildiğimiz şeylerden kıyas edecek olursak,Bugün bildiğimiz şeylerden kıyas edecek olursak, arabayı çalıştıracağın zaman fazla gaza bastın mı çalışmıyor. Soruyoruz:

arabayı çalıştıracağın zaman fazla gaza bastın mı çalışmıyor. Soruyoruz:

Neden çalışmıyor?

Neden çalışmıyor?

Gaza boğuldu, diyorlar. Fazla gaz gitti, gaza boğuldu da ondan çalışmıyor.

Gaza boğuldu, diyorlar. Fazla gaz gitti, gaza boğuldu da ondan çalışmıyor.

Gazı var işte. Çalışsa ya!

Gazı var işte. Çalışsa ya!

Boğuldu. Fazlası da iyi gelmiyor, ölçülü olarak vermek; o ölçüyü insana akıl veriyor,Boğuldu. Fazlası da iyi gelmiyor, ölçülü olarak vermek; o ölçüyü insana akıl veriyor, akıl da kendi kendine ölçüyü tam bulamaz, aklı şeriat irşat eder.

akıl da kendi kendine ölçüyü tam bulamaz, aklı şeriat irşat eder.

Şeriat akla hitap eder.Şeriat akla hitap eder. Kur'ân-ı Kerîm'in hadîs-i şerîfin ahkâmı insanın aklına hitap ederKur'ân-ı Kerîm'in hadîs-i şerîfin ahkâmı insanın aklına hitap eder ve böylece insan aklını bir ölçüye sahip kılarve böylece insan aklını bir ölçüye sahip kılar ve onu da hükümdarın memlekete hâkim olduğu, sahip olduğu gibive onu da hükümdarın memlekete hâkim olduğu, sahip olduğu gibi bedene hâkim kılarsa insan kurtulur.bedene hâkim kılarsa insan kurtulur. Eğer şehvet ve nefs hâkim olursa o zaman felaketten felakete sürüklenir.

Eğer şehvet ve nefs hâkim olursa o zaman felaketten felakete sürüklenir.

Onun için bu hadîs-i şerîf bizim erbâb-ı tasavvufun, ehl-i tarîkin mânevî inceliklere dikkat edenOnun için bu hadîs-i şerîf bizim erbâb-ı tasavvufun, ehl-i tarîkin mânevî inceliklere dikkat eden kalbin ahvaline riayet etmeye çalışıp da Allah rızasını kazanmak isteyen insanlarınkalbin ahvaline riayet etmeye çalışıp da Allah rızasını kazanmak isteyen insanların en önemli prensiplerinden birisini ortaya koyar. en önemli prensiplerinden birisini ortaya koyar. İnsanın kendi nefsiyle cihat etmesi cihatların en büyüğüdür. İnsanın kendi nefsiyle cihat etmesi cihatların en büyüğüdür. Çünkü her şeyin başı odur.

Çünkü her şeyin başı odur.

Bir insan kötü insan oldu mu ondan hiçbir hayır gelmez,Bir insan kötü insan oldu mu ondan hiçbir hayır gelmez, ne cihatta hayır gelir ne başka bir yerde hayır gelir.ne cihatta hayır gelir ne başka bir yerde hayır gelir. Nereye götürsen, nerenin başına getirsen sana oradan -hayırsız evlat gibi- çıkartır, dert getirir.Nereye götürsen, nerenin başına getirsen sana oradan -hayırsız evlat gibi- çıkartır, dert getirir. Hayırlı bir insan da nerede olsa, toprakta bile olsa orada fayda verir.Hayırlı bir insan da nerede olsa, toprakta bile olsa orada fayda verir. Hangi işin başına getirsen takdir neticeler alırsın.Hangi işin başına getirsen takdir neticeler alırsın. Hayırlı insan olmanın yolu insanın kendi nefsiyle mücahede etmektir.

Hayırlı insan olmanın yolu insanın kendi nefsiyle mücahede etmektir.

İbrahim b. Edhem rahmetullahi aleyh demiş ki;

İbrahim b. Edhem rahmetullahi aleyh demiş ki;

Eşeddü'l-cihâdi cihâdü'l-hevâ.Eşeddü'l-cihâdi cihâdü'l-hevâ. "Cihatların en şiddetlisi, en zoru insanın kendi içindeki arzusuna, içinden gelen arzusuna mâni olmaktır."

"Cihatların en şiddetlisi, en zoru insanın kendi içindeki arzusuna, içinden gelen arzusuna mâni olmaktır."

Doğup gelen arzusuna karşı koymak çok zordur, kolay bir şey değildir.Doğup gelen arzusuna karşı koymak çok zordur, kolay bir şey değildir. Nefs, nice babayiğitleri küt yere devirmektedir.

Nefs, nice babayiğitleri küt yere devirmektedir.

Kapıdan sığmaz, pazusunu kimse yere dikemez, kimse kıvıramaz,Kapıdan sığmaz, pazusunu kimse yere dikemez, kimse kıvıramaz, on kişinin işini yapacak kadar gücü kuvveti vardı ama nefsin elinde zebundur.on kişinin işini yapacak kadar gücü kuvveti vardı ama nefsin elinde zebundur. Nefsi onu bir yerden parmağına dolamıştır, yerden yere çalar,Nefsi onu bir yerden parmağına dolamıştır, yerden yere çalar, nefsin arzularının karşısında durmak çok zordur.nefsin arzularının karşısında durmak çok zordur. İnsanın ona yavaş yavaş alışması lazım.İnsanın ona yavaş yavaş alışması lazım. Bizim dinimizde, insanlar bilmeden bunun yolunu insanlara öğretmiştir.Bizim dinimizde, insanlar bilmeden bunun yolunu insanlara öğretmiştir. Bizim dinimizde insan ibadetleri yaparsa ibadetler nefsi terbiye vasıtasıdır.Bizim dinimizde insan ibadetleri yaparsa ibadetler nefsi terbiye vasıtasıdır. Mesela namaz; insan o farzı yapa yapa nefsine hâkim olmanın egzersizlerini, idmanlarını yapar.Mesela namaz; insan o farzı yapa yapa nefsine hâkim olmanın egzersizlerini, idmanlarını yapar. Mesela sabah namazına; uykuyu, nefsini yenerek bir hayırlı iş yapmaya kalkacak.Mesela sabah namazına; uykuyu, nefsini yenerek bir hayırlı iş yapmaya kalkacak. Kendisine bir idman olmuş oluyor.Kendisine bir idman olmuş oluyor. Yatsı namazına kadar duracak…

Yatsı namazına kadar duracak…

Geçen gün şunu söylediler:

Geçen gün şunu söylediler:

Eskiden birisi namaz kılarmış, bırakmış. Akşam işten geliyormuş 18.00'de, 18.30-19.00'da yatıyormuş.Eskiden birisi namaz kılarmış, bırakmış. Akşam işten geliyormuş 18.00'de, 18.30-19.00'da yatıyormuş. Bir daha sabah 8.00'de kalkıyormuş. Bir daha sabah 8.00'de kalkıyormuş. Nefsine mağlup, nefsi direk gibi kuvvetlenmiş; adamı yere vurmuş, paçayı kurtaramıyor, işte en zoru!Nefsine mağlup, nefsi direk gibi kuvvetlenmiş; adamı yere vurmuş, paçayı kurtaramıyor, işte en zoru! Hadi bakalım içinde o kadar uyku arzusu var iken onu yenmeyi öğren!

Hadi bakalım içinde o kadar uyku arzusu var iken onu yenmeyi öğren!

Sonra Ramazan orucu bizi ne güzel yetiştirir!

Sonra Ramazan orucu bizi ne güzel yetiştirir!

"Sigarayı bırak! Sıhhatine zararlı, insanı yavaş yavaş öldüren bir şeydir."

"Sigarayı bırak! Sıhhatine zararlı, insanı yavaş yavaş öldüren bir şeydir."

Bir yerde okudum: "Sigarayı içen yavaş intihar ediyor demektir." diyor.Bir yerde okudum: "Sigarayı içen yavaş intihar ediyor demektir." diyor. Bir müessese güzelce çerçeveyle yazmış.Bir müessese güzelce çerçeveyle yazmış. Sigarayı içen birden intihar etmiyor, zehri fincanla içip intihar etmiyor; yavaş intihar ediyor,Sigarayı içen birden intihar etmiyor, zehri fincanla içip intihar etmiyor; yavaş intihar ediyor, 30 yılda, 40 yılda intihar ediyor, onu bırakamıyor.

30 yılda, 40 yılda intihar ediyor, onu bırakamıyor.

"Bırak!" diyorsun, "Alışmışım bir kere, elim ayağım titriyor…" diyor.

"Bırak!" diyorsun, "Alışmışım bir kere, elim ayağım titriyor…" diyor.

Ramazan'da nasıl bırakıyorsun?

Ramazan'da nasıl bırakıyorsun?

Ramazan'da bırakıyor, "Hiç hatırıma gelmiyor!" diyor.Ramazan'da bırakıyor, "Hiç hatırıma gelmiyor!" diyor. Soruyorum, "Ramazan'da hiç hatırıma gelmiyor." diyor, Ramazan alıştırıyor.

Soruyorum, "Ramazan'da hiç hatırıma gelmiyor." diyor, Ramazan alıştırıyor.

Demek ki oruç nefsi yenmeye alıştırıyor, namaz ibadeti nefsi yenmeye alıştırıyor.Demek ki oruç nefsi yenmeye alıştırıyor, namaz ibadeti nefsi yenmeye alıştırıyor. Zekât; kazandığın o tatlı paraları Allah yolunda veriyorsun, insanı bir fedakârlığa alıştırıyor.Zekât; kazandığın o tatlı paraları Allah yolunda veriyorsun, insanı bir fedakârlığa alıştırıyor. Hac, baştan aşağıya kadar sabır imtihanıdır.Hac, baştan aşağıya kadar sabır imtihanıdır. Hac yolculuğunun en zor tarafı nefisle mücadele etmektir, nefsi yenmektir.

Hac yolculuğunun en zor tarafı nefisle mücadele etmektir, nefsi yenmektir.

Sinirleniyor musun, kızıp parlayıveriyor musun, arkadaşlarını darıltıp…

Sinirleniyor musun, kızıp parlayıveriyor musun, arkadaşlarını darıltıp…

Olmaz hacda başından sonuna kadar nefse hâkim olmak ve sabır egzersizleri yapmak var.Olmaz hacda başından sonuna kadar nefse hâkim olmak ve sabır egzersizleri yapmak var. Sonra orada, buradaki kuş tüyü yatakları bulamazsın,Sonra orada, buradaki kuş tüyü yatakları bulamazsın, iki milyon kalabalık oraya geldiği için evler dolar, iki milyon kalabalık oraya geldiği için evler dolar, evler dolduğu için, senin bugün iki kişi yattığın oda kadar bir yere orada 20 kişiyi sığdırırlar.evler dolduğu için, senin bugün iki kişi yattığın oda kadar bir yere orada 20 kişiyi sığdırırlar. Hadi bakalım; senin kendine mahsus yüznumaran vardı, lavabon vardı, güzelce abdest alırdın…Hadi bakalım; senin kendine mahsus yüznumaran vardı, lavabon vardı, güzelce abdest alırdın… Orada bakarsın su da kesilivermiş, yüznumara yetmez, su yetmez,Orada bakarsın su da kesilivermiş, yüznumara yetmez, su yetmez, oda yetmez; bütün hepsine fedakârlık gösterip sabredeceksin!

oda yetmez; bütün hepsine fedakârlık gösterip sabredeceksin!

Hâsılı, ibadetler -yapılırsa- insana nefsi yenmeyi öğretir.Hâsılı, ibadetler -yapılırsa- insana nefsi yenmeyi öğretir. Ondan sonra da nefsin ince bir ilmi, uzun bir çalışması vardır kiOndan sonra da nefsin ince bir ilmi, uzun bir çalışması vardır ki nefsi yenmek için büyüklerimiz iki yol seçmişler:

nefsi yenmek için büyüklerimiz iki yol seçmişler:

Yollardan bir tanesi nefsi besleyen kaynakları kurutmak,Yollardan bir tanesi nefsi besleyen kaynakları kurutmak, yolları kesmek, nefsi aciz, zayıf bırakıp öyle yenmektir.

yolları kesmek, nefsi aciz, zayıf bırakıp öyle yenmektir.

"Nefis neden kuvvetlenir?"

"Nefis neden kuvvetlenir?"

Çok yemek yemekten kuvvetlenir.

Çok yemek yemekten kuvvetlenir.

Yemeği azaltmışlar.

"Neden kuvvetlenir?"

Yemeği azaltmışlar.

"Neden kuvvetlenir?"

Fazla uyku uyumaktan kuvvetlenir.

Fazla uyku uyumaktan kuvvetlenir.

İnsan uyudu mu nefsi adam akıllı takviye olur. Az uyumayı tercih etmişler.

İnsan uyudu mu nefsi adam akıllı takviye olur. Az uyumayı tercih etmişler.

Sonra insanlardan alakayı çekmek lazım, insanların arasına girdi mi onların arasında zevk safa görür, onlara uyar.Sonra insanlardan alakayı çekmek lazım, insanların arasına girdi mi onların arasında zevk safa görür, onlara uyar. Sonra fazla konuşmaktan nefis çeşitli şeyler alır, konuşmayı kesmişler...Sonra fazla konuşmaktan nefis çeşitli şeyler alır, konuşmayı kesmişler... Böylece çeşitli yollarla, riyazetlerle, uykusuzluklarla, ibadetlerle, açlıklarla, oruçlarla Böylece çeşitli yollarla, riyazetlerle, uykusuzluklarla, ibadetlerle, açlıklarla, oruçlarla nefsi zayıflatıp ondan sonra yenmeyi düşünmüşler; bu uzun bir yol.nefsi zayıflatıp ondan sonra yenmeyi düşünmüşler; bu uzun bir yol. Bazı büyüklerimiz de demişler ki bunun bir başka yolu var:

Bazı büyüklerimiz de demişler ki bunun bir başka yolu var:

Nasıl?

İlk önce ruhu tasfiye eder, ruhu güzelleştirirsin.
Nasıl?

İlk önce ruhu tasfiye eder, ruhu güzelleştirirsin.
İnsanın güzel tarafını uyandırırsın; zikirlerle, fikirlerle gönül uyandı mı,İnsanın güzel tarafını uyandırırsın; zikirlerle, fikirlerle gönül uyandı mı, gönle mârifet nuru girdi mi Allahu Teâlâ hazretlerini bilmeye, tanımaya başladı mı,gönle mârifet nuru girdi mi Allahu Teâlâ hazretlerini bilmeye, tanımaya başladı mı, zikrin tadını aldı mı, Allah'a kulluk etmenin tadını aldı mı nefis de oraya yanaşır!

zikrin tadını aldı mı, Allah'a kulluk etmenin tadını aldı mı nefis de oraya yanaşır!

Nefsi bir tarafa bırakırlar, ruhu güzelleştirmeye, tasfiye etmeye, saflaştırmaya çalışırlar.

Nefsi bir tarafa bırakırlar, ruhu güzelleştirmeye, tasfiye etmeye, saflaştırmaya çalışırlar.

Sonra o kendiliğinden az uyur, kalkar konuşur, gider insanların arasında işini yaparSonra o kendiliğinden az uyur, kalkar konuşur, gider insanların arasında işini yapar ama sonunda nefsi terbiye etmiş olur.ama sonunda nefsi terbiye etmiş olur. Böyle iki esaslı yolu vardır, birisine tarîk-ı ruhanî derler, birisine tarîk-ı nefsanî derler.Böyle iki esaslı yolu vardır, birisine tarîk-ı ruhanî derler, birisine tarîk-ı nefsanî derler. Birisi uzundur; nefsi kahretmek yoluyla terbiye etmek uzundur.Birisi uzundur; nefsi kahretmek yoluyla terbiye etmek uzundur. Ötekisi ruhanî yol, nefsi razı etmek yolu kolaydır. Hâsılı insanın bunun çaresine bakması lazım.

Ötekisi ruhanî yol, nefsi razı etmek yolu kolaydır. Hâsılı insanın bunun çaresine bakması lazım.

Kad eflehâ men zekkâhâ. "Kim nefsini terbiye ettiyse felah bulur."Kad eflehâ men zekkâhâ. "Kim nefsini terbiye ettiyse felah bulur." Ve kad hâbe men dessâhâ. "Ona sahip olamamış olan da perişan, pişman olur; sonunda çok ziyan eder."

Ve kad hâbe men dessâhâ. "Ona sahip olamamış olan da perişan, pişman olur; sonunda çok ziyan eder."

Âyet-i kerîmelerde böyle bildiriliyor.

Âyet-i kerîmelerde böyle bildiriliyor.

Allahu Teâlâ hazretleri mübarek günler hürmetine bizleri lütf u keremiyle ıslah eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri mübarek günler hürmetine bizleri lütf u keremiyle ıslah eylesin, nefsimizi Hakk'a boyun eğmiş, hakka vermiş, kötülüklerden dönmüş,nefsimizi Hakk'a boyun eğmiş, hakka vermiş, kötülüklerden dönmüş, iyilikler kendisine ilham olunan, huzura ermiş bir nefis eylesin.iyilikler kendisine ilham olunan, huzura ermiş bir nefis eylesin. Yolundan ayırmasın, günahın zilletinden, horluğundan bizi kurtarsın.Yolundan ayırmasın, günahın zilletinden, horluğundan bizi kurtarsın. Kendisine kulluğun şerefiyle bizi şereflendirsin.

Kendisine kulluğun şerefiyle bizi şereflendirsin.

Bu hadis, hayatımızın prensibi olduğu için ne kadar söz söylesek azdır.

Bu hadis, hayatımızın prensibi olduğu için ne kadar söz söylesek azdır.

Kendi içimize dikkat edeceğiz, kendi içimizden bir duygu kopup geldiği zamanKendi içimize dikkat edeceğiz, kendi içimizden bir duygu kopup geldiği zaman onu aklın süzgecinden geçireceğiz, aklımızı da şeriatte terbiye edeceğiz.onu aklın süzgecinden geçireceğiz, aklımızı da şeriatte terbiye edeceğiz. Kur'ân-ı Kerîm'i, hadîs-i şerîfi, dinimizin aslını öğreneceğiz.Kur'ân-ı Kerîm'i, hadîs-i şerîfi, dinimizin aslını öğreneceğiz. Sonra her hareketimizi süzgeçten geçirerek yapacağız,Sonra her hareketimizi süzgeçten geçirerek yapacağız, her sözümüzü süzgeçten geçirip yapacağız ve her işimizde kalbimizin ameline,her sözümüzü süzgeçten geçirip yapacağız ve her işimizde kalbimizin ameline, niyetine dikkat edeceğiz.

niyetine dikkat edeceğiz.

"Bunu ne niyetle yapıyorsun, söyle bakım?" diye kendi kendimize sorarak yapacağız."Bunu ne niyetle yapıyorsun, söyle bakım?" diye kendi kendimize sorarak yapacağız. Öyle yaparsak kurtuluruz!

Öyle yaparsak kurtuluruz!

Demek ki nefsi dizginlemeyi öğrenmiş oluyoruz.Demek ki nefsi dizginlemeyi öğrenmiş oluyoruz. Eskiler buna çok dikkat ederlermiş, her zaman söylediğim bir misâli yeri gelmişken bir daha söyleyeyim:

Eskiler buna çok dikkat ederlermiş, her zaman söylediğim bir misâli yeri gelmişken bir daha söyleyeyim:

Adamın birisini bir şehirden bir şehre gezerken yakalamışlar.Adamın birisini bir şehirden bir şehre gezerken yakalamışlar. Sen casussun, kötü adamsın, gel bakalım keseceğiz, diye hapse atmışlar.Sen casussun, kötü adamsın, gel bakalım keseceğiz, diye hapse atmışlar. Sonra da celladın yanına götürmüşler, hapisten celladın yanına giderken insan ne düşünür bilmem.Sonra da celladın yanına götürmüşler, hapisten celladın yanına giderken insan ne düşünür bilmem. Allah insanı bu duruma düşürmesin ama herhalde insanın aklı başından gider.Allah insanı bu duruma düşürmesin ama herhalde insanın aklı başından gider. Hele haksız yere öldürülüyorsaHele haksız yere öldürülüyorsa "Benim hiçbir günahım yok, derdimi anlatamadım…" filan, feryad u figan eder."Benim hiçbir günahım yok, derdimi anlatamadım…" filan, feryad u figan eder. Bu öyle yapmamış da kendi kendine demiş ki;

Bu öyle yapmamış da kendi kendine demiş ki;

"Ey nefsim! Söyle bakalım;"Ey nefsim! Söyle bakalım; eskiden beri sen Allahu Teâlâ hazretlerinin hükmüne razı olmaktan bahsederdin,eskiden beri sen Allahu Teâlâ hazretlerinin hükmüne razı olmaktan bahsederdin, şimdi Allah sana ölümü böyle nasip etmiş, cellâdın önüne gidiyorsun. Az sonra kafanı kesecek.şimdi Allah sana ölümü böyle nasip etmiş, cellâdın önüne gidiyorsun. Az sonra kafanı kesecek. Allah'tan şimdi de razı mısın, Allah'ın bu takdirine razı mısın?" diye kendisine sormuş.

Allah'tan şimdi de razı mısın, Allah'ın bu takdirine razı mısın?" diye kendisine sormuş.

Sanki nefsi bir başka varlıkmış gibi onunla sorgulu sualli konuşuyor.

Sanki nefsi bir başka varlıkmış gibi onunla sorgulu sualli konuşuyor.

Bakmış ki hiç itiraz yok:

Bakmış ki hiç itiraz yok:

"Madem Mevlâm yazımızı öyle yazmış, ne yapalım;"Madem Mevlâm yazımızı öyle yazmış, ne yapalım; nasıl olsa bir gün gelip öleceğiz, takdir böyleymiş…"

nasıl olsa bir gün gelip öleceğiz, takdir böyleymiş…"

İçinde hiç itiraz yok, çırpınması haksızlığa uğraması gibi bir duygusu yok!

İçinde hiç itiraz yok, çırpınması haksızlığa uğraması gibi bir duygusu yok!

Allah'ın imtihanı ki o anda suçsuzluğu belli olmuş, cellâdın önünden dönmüş.

Allah'ın imtihanı ki o anda suçsuzluğu belli olmuş, cellâdın önünden dönmüş.

Demek ki imtihanmış.

Demek ki imtihanmış.

"Hadi gel; senin suçsuzluğun anlaşıldı, halas oldun, kurtuldun!" demişler.

"Hadi gel; senin suçsuzluğun anlaşıldı, halas oldun, kurtuldun!" demişler.

Sözü çok hoşuma gidiyor. Diyor ki;

Sözü çok hoşuma gidiyor. Diyor ki;

"Allah'a yemin ederim ki o ölümden halâsıma sevinmiyorum, o andaki ihlâsıma seviniyorum;"Allah'a yemin ederim ki o ölümden halâsıma sevinmiyorum, o andaki ihlâsıma seviniyorum; halâsıma değil ihlâsıma seviniyorum, ya o zaman nefsim itiraz etseydi!"

halâsıma değil ihlâsıma seviniyorum, ya o zaman nefsim itiraz etseydi!"

"Böyle takdir mi olur, başıma bu da mı gelecekti, bu haksızlığa uğradım…"

"Böyle takdir mi olur, başıma bu da mı gelecekti, bu haksızlığa uğradım…"

Hani edepsiz insanlar vardır ya çocuğu ölür, başına sıkıntılı bir hal gelir,Hani edepsiz insanlar vardır ya çocuğu ölür, başına sıkıntılı bir hal gelir, mahalleyi mahallelinin başına yıkar, bağırır, feryat figan, gürültü patırtı…

mahalleyi mahallelinin başına yıkar, bağırır, feryat figan, gürültü patırtı…

Ne oluyor ya, Allah çeşit çeşit şeyler takdir ediyor, herkesin başına geliyor, ne yapalım…

Ne oluyor ya, Allah çeşit çeşit şeyler takdir ediyor, herkesin başına geliyor, ne yapalım…

Allahu Teâlâ hazretleri imtihanı herkese başka türlü şey yapıyor.Allahu Teâlâ hazretleri imtihanı herkese başka türlü şey yapıyor. Ne yapalım, sana da bunu getirmiş, ya malına ya canına; sabretsen büyük ecir alacaksın, ne var?

Ne yapalım, sana da bunu getirmiş, ya malına ya canına; sabretsen büyük ecir alacaksın, ne var?

Allah nefsimizin oyunlarını bilip ona karşı kendimize hâkim olup, onu ıslah etmek nasip eylesin.Allah nefsimizin oyunlarını bilip ona karşı kendimize hâkim olup, onu ıslah etmek nasip eylesin. Cihâd-ı ekberde cümlemizin gazası mübarek olsun, Allah muvaffak eylesin.

Cihâd-ı ekberde cümlemizin gazası mübarek olsun, Allah muvaffak eylesin.

Kıraatu raculün Kur'âne fî gayri mushafın elfü derecetinKıraatu raculün Kur'âne fî gayri mushafın elfü derecetin ve kıratuhû fî'l-mushafı yudâ'afu alâ zâlike ilâ elfey derecetin.

ve kıratuhû fî'l-mushafı yudâ'afu alâ zâlike ilâ elfey derecetin.

Bu sahih hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem,Bu sahih hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem, bize Kur'an okumaktan bilgi veriyor.

bize Kur'an okumaktan bilgi veriyor.

Adamın; kişinin, kişi mânasında adam sözünü kullanırlar.Adamın; kişinin, kişi mânasında adam sözünü kullanırlar. Arap dilinin kaidesidir, maksat kişi demektir.Arap dilinin kaidesidir, maksat kişi demektir. Kadın için de aynı hüküm cârîdir; ille bıyıklı, sakallı erkek olacak değil,Kadın için de aynı hüküm cârîdir; ille bıyıklı, sakallı erkek olacak değil, kadınlar bu hükümden müstesnadır, mânasında değil de kişi demek, insanoğlu demek.

kadınlar bu hükümden müstesnadır, mânasında değil de kişi demek, insanoğlu demek.

Adamın Kur'ân-ı Kerîm'i önünde yazılı mushaftan okuması -bakarak okuması demek-Adamın Kur'ân-ı Kerîm'i önünde yazılı mushaftan okuması -bakarak okuması demek- ve bir de mushafa bakmadan okuması mukayesesi yapılıyor.

ve bir de mushafa bakmadan okuması mukayesesi yapılıyor.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki;

Kıraatu raculün Kur'âne fî gayri mushafın elfü derecetin.Kıraatu raculün Kur'âne fî gayri mushafın elfü derecetin. "Kişinin Kur'ân-ı Kerîm'i mushaf olmadan okuması bin derecedir;"Kişinin Kur'ân-ı Kerîm'i mushaf olmadan okuması bin derecedir; ona bin derece kazandırır, sevap kazandırır."

ona bin derece kazandırır, sevap kazandırır."

Kur'ân-ı Kerîm'in ecri, Allah'ın kelamı olduğu için hadden ziyadedir, dille anlatmak mümkün değildir.Kur'ân-ı Kerîm'in ecri, Allah'ın kelamı olduğu için hadden ziyadedir, dille anlatmak mümkün değildir. İnsan Kur'ân-ı Kerîm'i açsa; okumasını hiç bilmese, Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne bakması sevaptır.

İnsan Kur'ân-ı Kerîm'i açsa; okumasını hiç bilmese, Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne bakması sevaptır.

Neden?

Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabı da ondan, Kitâbullah.
Neden?

Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabı da ondan, Kitâbullah.
O şereften dolayı yüzüne bakmak da sevaptır.O şereften dolayı yüzüne bakmak da sevaptır. Hiç okuma bilmiyor, cahil, ümmî adam; Kur'ân-ı Kerîm'i açmış bakıyor.

Hiç okuma bilmiyor, cahil, ümmî adam; Kur'ân-ı Kerîm'i açmış bakıyor.

Osman-ı Gazi niçin bunca hürmetlere mazhar oldu?

Osman-ı Gazi niçin bunca hürmetlere mazhar oldu?

Osman-ı Gazi Şeyh Edebali'nin evine misafir gitmiş, kendisi okuma yazma bilmeyen bir kimse;Osman-ı Gazi Şeyh Edebali'nin evine misafir gitmiş, kendisi okuma yazma bilmeyen bir kimse; okuma yazma bilmiyor, bir şeyden haberi yok!okuma yazma bilmiyor, bir şeyden haberi yok! Horasan taraflarından hicret etmişler, buralara gelmiş bir kabilenin başkanı,Horasan taraflarından hicret etmişler, buralara gelmiş bir kabilenin başkanı, bilgisi olmayan bir insan.bilgisi olmayan bir insan. Şeyh Edebali de çok alim, ârif, kâmil bir kimse, onun evine gitmiş.Şeyh Edebali de çok alim, ârif, kâmil bir kimse, onun evine gitmiş. Gece misafir edince bakmış duvarda bir şey var.

Gece misafir edince bakmış duvarda bir şey var.

"Bu nedir?" demiş.

"Bu Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabı Kur'ân-ı Kerîm." demiş.

"Bu nedir?" demiş.

"Bu Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabı Kur'ân-ı Kerîm." demiş.

"Öyle mi, peki!"

"Öyle mi, peki!"

Gece yatağı yorganı yapmışlar. Sabah Şeyh Edebali gelmiş, bakmış ki yatak yorgan hiç bozulmamış.

Gece yatağı yorganı yapmışlar. Sabah Şeyh Edebali gelmiş, bakmış ki yatak yorgan hiç bozulmamış.

"Ne oldu?" demiş.

"Ne oldu?" demiş.

"Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabı karşısında ben nasıl ayağımı uzatır yatarım." demiş.

"Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabı karşısında ben nasıl ayağımı uzatır yatarım." demiş.

Hürmete bak! O hürmetten sonra gece bir rüya görmüş:Hürmete bak! O hürmetten sonra gece bir rüya görmüş: Göbeğinden bir ağaç çıkıyor, dalı budağı her tarafı sarıyor,Göbeğinden bir ağaç çıkıyor, dalı budağı her tarafı sarıyor, imparatorluk kuracağına, sülalesinin çocuklarının büyük devlete nâil olacağına yorulmuş.

imparatorluk kuracağına, sülalesinin çocuklarının büyük devlete nâil olacağına yorulmuş.

İnsan nelere sahip olursa hürmetten, edepten sahip olur! Ne ziyana uğrarsa edepsizlikten uğrar!

İnsan nelere sahip olursa hürmetten, edepten sahip olur! Ne ziyana uğrarsa edepsizlikten uğrar!

Bir edep insanı çok yükseklere çıkartır, çok kazançlara uğratır;Bir edep insanı çok yükseklere çıkartır, çok kazançlara uğratır; bir edepsizlik ise insanı ta yukarılardan yüzükoyun yere düşürür.

bir edepsizlik ise insanı ta yukarılardan yüzükoyun yere düşürür.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi edep sahibi eylesin;Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi edep sahibi eylesin; terbiyeli, zarif, nazik, hassas, duygulu kimseler eylesin.

terbiyeli, zarif, nazik, hassas, duygulu kimseler eylesin.

Kur'ân-ı Kerîm böyle bir kitaptır; hürmet eden izzet bulur, dünyada âhirette rahat eder.Kur'ân-ı Kerîm böyle bir kitaptır; hürmet eden izzet bulur, dünyada âhirette rahat eder. Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın ipidir, sarılan kurtulur.Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın ipidir, sarılan kurtulur. Kuyuya düşmüş bir insanı kuyudan çıkarmak için ip sarkıtırlar ya;Kuyuya düşmüş bir insanı kuyudan çıkarmak için ip sarkıtırlar ya; Kur'ân-ı Kerîm, düşmüşlere Allahu Teâlâ hazretlerinin ipidir.Kur'ân-ı Kerîm, düşmüşlere Allahu Teâlâ hazretlerinin ipidir. Kim ona sarılırsa karanlıktan, zulumâttan nura çıkar, kurtulur. Kim ona sarılırsa karanlıktan, zulumâttan nura çıkar, kurtulur. Onun için yüzüne bakmak sevaptır.

Onun için yüzüne bakmak sevaptır.

Elif lâm mîm diye okusan Allah elif için bir hasene verir, lâm için bir hasene,Elif lâm mîm diye okusan Allah elif için bir hasene verir, lâm için bir hasene, mîm için bir hasene verir; hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bu ifadeyle bildiriyor, sevabı çoktur.

mîm için bir hasene verir; hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bu ifadeyle bildiriyor, sevabı çoktur.

Onun için aklımız varsa Kur'an'a gayret etmemiz lazım.Onun için aklımız varsa Kur'an'a gayret etmemiz lazım. Aklımız varsa Kur'ân-ı Kerîm'in okumasına, ezberlemesine gayret etmeliyiz.Aklımız varsa Kur'ân-ı Kerîm'in okumasına, ezberlemesine gayret etmeliyiz. Ondan sonra da ahkâmıyla onu öğrenip hayatımızı tanzime gayret etmeliyiz.

Ondan sonra da ahkâmıyla onu öğrenip hayatımızı tanzime gayret etmeliyiz.

İnsan Kur'ân-ı Kerîm'i ezberinden okursa Allah bin derece verirİnsan Kur'ân-ı Kerîm'i ezberinden okursa Allah bin derece verir ama önüne mushafı açıp da yazısına baka baka okursa bu iki bin dereceye kadar faklı bir kârı sağlar.ama önüne mushafı açıp da yazısına baka baka okursa bu iki bin dereceye kadar faklı bir kârı sağlar. İnsan bin derece daha fazla alır, alabilir.

İnsan bin derece daha fazla alır, alabilir.

İlâ elfey derecetin. "İki bin dereceye kadar…"

İlâ elfey derecetin. "İki bin dereceye kadar…"

Demek ki o arada çeşitli duyguların ihlâsına göre,Demek ki o arada çeşitli duyguların ihlâsına göre, çeşitli seviyelerde ama daha fazla bir ecir kazanır.

çeşitli seviyelerde ama daha fazla bir ecir kazanır.

Demek ki yüzünden okumak iyidir, yüzünden okumakta fayda vardırDemek ki yüzünden okumak iyidir, yüzünden okumakta fayda vardır çünkü insan yüzünden okuya okuya eksiklerini tamamlar ve garantili okur.çünkü insan yüzünden okuya okuya eksiklerini tamamlar ve garantili okur. Ezber okurken de bakarsın o âyeti yanlış okuyormuşsun da farkında değilsin, öyle gider.Ezber okurken de bakarsın o âyeti yanlış okuyormuşsun da farkında değilsin, öyle gider. Fe mi re mi, şu harf miydi bu harf mi, turceûn muydu yurceûn muydu…Fe mi re mi, şu harf miydi bu harf mi, turceûn muydu yurceûn muydu… İnsan bir yanlış ezberledi mi yanlış gider; yüzüne bakmak faydalıdır.İnsan bir yanlış ezberledi mi yanlış gider; yüzüne bakmak faydalıdır. Yüzünden okumanın insana kazancı daha fazladır,Yüzünden okumanın insana kazancı daha fazladır, bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bunu bildiriyor.

bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bunu bildiriyor.

Karasat nemletün nebiyyen mine'l-enbiyâi fe-emere bi-karyeti'n-nemliKarasat nemletün nebiyyen mine'l-enbiyâi fe-emere bi-karyeti'n-nemli fe-uhrikat fe-evhallâhu ileyhi en karasetke nemletün ahrakte ümmeten mine'l-ümemi tusebbihu.

fe-uhrikat fe-evhallâhu ileyhi en karasetke nemletün ahrakte ümmeten mine'l-ümemi tusebbihu.

Eski ümmetlere ait bir hususu anlatan bir hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh işitmiş,Eski ümmetlere ait bir hususu anlatan bir hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh işitmiş, Peygamber Efendimiz'den nakletmiş. Hocamız da diyor ki;

Peygamber Efendimiz'den nakletmiş. Hocamız da diyor ki;

"İçinde zarif nükteler var da onun için bu hadîs-i şerîfi ihvanım okusun diye buraya yazdım.""İçinde zarif nükteler var da onun için bu hadîs-i şerîfi ihvanım okusun diye buraya yazdım." diye oradan işaret etmiş.

diye oradan işaret etmiş.

Eski ümmetlerde bir peygamber gelmiş.Eski ümmetlerde bir peygamber gelmiş. Bu peygamber peygamberlerden bir peygamber;Bu peygamber peygamberlerden bir peygamber; bir yerde dururken bir karınca gelmiş, bunun bacağını fena halde ısırmış.

bir yerde dururken bir karınca gelmiş, bunun bacağını fena halde ısırmış.

Karıncanın da bazen insana sarıp da ısıran cinsi vardır.Karıncanın da bazen insana sarıp da ısıran cinsi vardır. Bilmiyorum ağaca çıktığı zaman size saldıranına rastladınız mı, insanı çimdik çimdik çimdirirler,Bilmiyorum ağaca çıktığı zaman size saldıranına rastladınız mı, insanı çimdik çimdik çimdirirler, çok fena yaparlar ve çekersin gelmez, kafası kopar. Isırdığı yerden kıskacını çekmez, öyle ısırır.

çok fena yaparlar ve çekersin gelmez, kafası kopar. Isırdığı yerden kıskacını çekmez, öyle ısırır.

Küllü mudırrin yuktel. "Her zararlı mahlûk öldürülür." diye bir kaide vardır.

Küllü mudırrin yuktel. "Her zararlı mahlûk öldürülür." diye bir kaide vardır.

Akrep, yılan, çıyan vs. zarar verir; bıraksan öbür tarafta çocuğu ısırır, öldürülür.

Akrep, yılan, çıyan vs. zarar verir; bıraksan öbür tarafta çocuğu ısırır, öldürülür.

O da bunu zararlı görmüş. Karıncaların tepesini, yuvasını yaktırmış.O da bunu zararlı görmüş. Karıncaların tepesini, yuvasını yaktırmış. Karıncalar tepe yaparlar, tümsek olur.Karıncalar tepe yaparlar, tümsek olur. Kızgınlığından tümüyle yuvasını yaktırmış. Onun üzerine kendisine buyurulmuş ki;

Kızgınlığından tümüyle yuvasını yaktırmış. Onun üzerine kendisine buyurulmuş ki;

"Allah ona vahyetti ki; 'Seni bir karınca ısırdı, sen topluluklardan"Allah ona vahyetti ki; 'Seni bir karınca ısırdı, sen topluluklardan Allah'ı tesbih eden bir topluluğu bütünüyle yaktın, bir karınca ısırdı, topunu birden yaktın!'"

Allah'ı tesbih eden bir topluluğu bütünüyle yaktın, bir karınca ısırdı, topunu birden yaktın!'"

Buradaki nükteler nedir?

Buradaki nükteler nedir?

Aklımızın aldığı kadar, nükteler; her can sahibi mahlûku mümkünse öldürmemek lazım.Aklımızın aldığı kadar, nükteler; her can sahibi mahlûku mümkünse öldürmemek lazım. Mümkünse, eğer zararlı değilse öldürmemek lazım! Bak ne diyor:

Mümkünse, eğer zararlı değilse öldürmemek lazım! Bak ne diyor:

Ahrakte ümmeten mine'l-ümemi tusebbihu. "Allah'a tesbih eden gruplardan bir grubu öldürdün!"

Ahrakte ümmeten mine'l-ümemi tusebbihu. "Allah'a tesbih eden gruplardan bir grubu öldürdün!"

Her hayvanın tesbihi vardır, her ağacın, her otun, her mahlûkun,Her hayvanın tesbihi vardır, her ağacın, her otun, her mahlûkun, bildiğimiz bilmediğimiz her varlığın tesbihi vardır; tesbih edip duruyorlar.

bildiğimiz bilmediğimiz her varlığın tesbihi vardır; tesbih edip duruyorlar.

Tesbih ne demek?

Allah'a itaat ve hizmet vazifeleri!

Tesbih ne demek?

Allah'a itaat ve hizmet vazifeleri!

Allahu Teâlâ hazretleri hikmetiyle yaratmış, insana her şeyin bir faydası var.Allahu Teâlâ hazretleri hikmetiyle yaratmış, insana her şeyin bir faydası var. Mikrobun da faydası var. Zamanı gelince insanın cezalandırması lazım.Mikrobun da faydası var. Zamanı gelince insanın cezalandırması lazım. Her şeyin bir faydası var.Her şeyin bir faydası var. Diyorlar ki; çürütücü mikroplar olmasa, hiçbir şey çürümese hayat hayat olmaz.Diyorlar ki; çürütücü mikroplar olmasa, hiçbir şey çürümese hayat hayat olmaz. Her şey olduğu gibi kalsa o zaman her taraf perişan olur! Her şeyde bir hikmet var, fayda var...

Her şey olduğu gibi kalsa o zaman her taraf perişan olur! Her şeyde bir hikmet var, fayda var...

Can sahibi olan bir şeyi öldürmemek, hele yakarak öldürmeme dersi de çıkıyor. Çünkü o öldürmelerin en kötüsüdür.

Can sahibi olan bir şeyi öldürmemek, hele yakarak öldürmeme dersi de çıkıyor. Çünkü o öldürmelerin en kötüsüdür.

Sebebi de şuymuş: Bu peygamber Allahu Teâlâ hazretlerin helak ettiği bir yerden geçiyormuş.Sebebi de şuymuş: Bu peygamber Allahu Teâlâ hazretlerin helak ettiği bir yerden geçiyormuş. Eski kavimlerden bir helak edilenler var, mesela Lut kavmi.Eski kavimlerden bir helak edilenler var, mesela Lut kavmi. Lut kavmi çok kötülükler işlerlerdi, cinsî sapıklıkları vs. vardı; Allah helak etti.Lut kavmi çok kötülükler işlerlerdi, cinsî sapıklıkları vs. vardı; Allah helak etti. Âd kavmi, Semûd kavmi, Nuh aleyhisselam'ın kavmi, nice kavimler… Âyet-i kerîmede;

Âd kavmi, Semûd kavmi, Nuh aleyhisselam'ın kavmi, nice kavimler… Âyet-i kerîmede;

Kâle Rabbi innî daevtu kavmî leylen ve nehârâ.Kâle Rabbi innî daevtu kavmî leylen ve nehârâ. "Yâ Rabbi! Ben gece gündüz kavmimi sana davet ettim, hak yola davet ettim."

"Yâ Rabbi! Ben gece gündüz kavmimi sana davet ettim, hak yola davet ettim."

Fe-lem yezidhüm duâî illâ firârâ. "Benim davetime hiç cevap vermediler;Fe-lem yezidhüm duâî illâ firârâ. "Benim davetime hiç cevap vermediler; ancak firarlarını artırdılar, çağırdıkça geri kaçmayı artırdılar!" buyuruluyor.

ancak firarlarını artırdılar, çağırdıkça geri kaçmayı artırdılar!" buyuruluyor.

Çok beliğ bir şekilde ifade edilmiş.Çok beliğ bir şekilde ifade edilmiş. O kadar çağırdı, gelmedi; sonra Tufan meydana geldi. Çeşitli kavimlerin helaki var.

O kadar çağırdı, gelmedi; sonra Tufan meydana geldi. Çeşitli kavimlerin helaki var.

Helak edilmiş bir kavmin yerinden geçiyormuş da, içinden;Helak edilmiş bir kavmin yerinden geçiyormuş da, içinden; helak olanların içinde çoluk çocuk yok muydu, kadınlar, mâsumlar yok muydu, diye bir düşünce geçmiş.

helak olanların içinde çoluk çocuk yok muydu, kadınlar, mâsumlar yok muydu, diye bir düşünce geçmiş.

Sen misin düşünen!

Sen misin düşünen!

Biraz sonra bir ağacın altına gidip yatınca Allah o karıncayı göndermiş, bacağını ısırtmış.Biraz sonra bir ağacın altına gidip yatınca Allah o karıncayı göndermiş, bacağını ısırtmış. O da o hınçla uyandı, bacağı fena halde acıyor:

O da o hınçla uyandı, bacağı fena halde acıyor:

"Yakın şu karınca yuvasını!" demiş. İbret alınsın diye bir şey!

"Yakın şu karınca yuvasını!" demiş. İbret alınsın diye bir şey!

Eski mutasavvıflardan bir zât-ı muhterem de bir gün kitabı açmış, sabırdan bahsediyormuş.Eski mutasavvıflardan bir zât-ı muhterem de bir gün kitabı açmış, sabırdan bahsediyormuş. Sabırdan bahsederken akrebin birisi gelmiş, ayağını sokmuş; kılını kıpırdatmamış!

Sabırdan bahsederken akrebin birisi gelmiş, ayağını sokmuş; kılını kıpırdatmamış!

"Ayağınızda akrep var, ayağınızı sokuyor…" deyince;

"Ayağınızda akrep var, ayağınızı sokuyor…" deyince;

"Sabırdan bahsederken feryat etmeye utandım." demiş.

"Sabırdan bahsederken feryat etmeye utandım." demiş.

Ârif kimseler neleri nasıl düşünüyorlar!

Ârif kimseler neleri nasıl düşünüyorlar!

"Bunu gönderen Allah, tam ben sabırdan bahsederken göndermesinde bir hikmeti var." diyor,"Bunu gönderen Allah, tam ben sabırdan bahsederken göndermesinde bir hikmeti var." diyor, ona göre hareket ediyor.

ona göre hareket ediyor.

Nasıl zarif insanlar gelmiş geçmiş!

Akrebin sokmasına gık dememiş.

Nasıl zarif insanlar gelmiş geçmiş!

Akrebin sokmasına gık dememiş.

Büyükler dereceleri öyle kolay kazanmamışlar.

Büyükler dereceleri öyle kolay kazanmamışlar.

Hepimiz isteriz ki tesbih çektiğimiz zaman hop uçalım, havalarda gezelim;Hepimiz isteriz ki tesbih çektiğimiz zaman hop uçalım, havalarda gezelim; gözümüzü kapattığımız zaman Medine'ye gidelim,gözümüzü kapattığımız zaman Medine'ye gidelim, Peygamber Efendimiz'in mescidinde namaz kılalım; Mekke-i Mükerreme'de tavaf edelim…

Peygamber Efendimiz'in mescidinde namaz kılalım; Mekke-i Mükerreme'de tavaf edelim…

Kim istemez?

Herkesin arzusu budur ama kolay değil.

Kim istemez?

Herkesin arzusu budur ama kolay değil.

30 yıl adamın nefsi balık istemiş,30 yıl adamın nefsi balık istemiş, 30 yıl! "Sen balık mı istiyorsun? Vermeyeceğim!" diye vermemiş.30 yıl! "Sen balık mı istiyorsun? Vermeyeceğim!" diye vermemiş. Nefisle mücadele etmek var ya, 30 yıl balık vermemiş, istediği şeyi vermemiş!Nefisle mücadele etmek var ya, 30 yıl balık vermemiş, istediği şeyi vermemiş! Böyle uğraşmışlar; geceleri uyumamışlar, sabahlara kadar ibadet etmişler.

Böyle uğraşmışlar; geceleri uyumamışlar, sabahlara kadar ibadet etmişler.

Bizim onların yanında tutar yanımız yoktur,Bizim onların yanında tutar yanımız yoktur, yan yana tutsan onlar kar gibi ak pak kalırlar, biz de zift gibi kapkara kalırız.yan yana tutsan onlar kar gibi ak pak kalırlar, biz de zift gibi kapkara kalırız. Onların o hallerini biz ancak kitaplarda masal gibi okuyoruz.Onların o hallerini biz ancak kitaplarda masal gibi okuyoruz. Acaba olur mu böyle şey, diyoruz. Adamlar ömürlerini öyle geçirmiş.

Acaba olur mu böyle şey, diyoruz. Adamlar ömürlerini öyle geçirmiş.

Allah şefaatlerine nâil eylesin. Bize de o edeplerinden -ne kadarını lütfederse- lütfeylesin.Allah şefaatlerine nâil eylesin. Bize de o edeplerinden -ne kadarını lütfederse- lütfeylesin. Pehlivanlar atlara binip koşuşurkenPehlivanlar atlara binip koşuşurken küçük çocuklar da çomaklara biner, etrafta onları taklit ederlermiş.küçük çocuklar da çomaklara biner, etrafta onları taklit ederlermiş. Artık öyle mi olur, başka türlü mü olur, Allah bize de lütfederse diyorum.

Artık öyle mi olur, başka türlü mü olur, Allah bize de lütfederse diyorum.

Yuhricu'l-hayya mine'l-meyyiti. "Ölüden diriyi çıkartmıyor mu!"

Yuhricu'l-hayya mine'l-meyyiti. "Ölüden diriyi çıkartmıyor mu!"

Âyet-i kerîme de öyle bildirmemiş mi?

Âyet-i kerîme de öyle bildirmemiş mi?

Biz de -hepimiz- ölüyüz, dilerse çıkartır.Biz de -hepimiz- ölüyüz, dilerse çıkartır. Ama lütuf onda; ne övünmeye lüzum var ne böbürlenmeye lüzum var.Ama lütuf onda; ne övünmeye lüzum var ne böbürlenmeye lüzum var. Lütfederse kara taştan pınar çıkartır, billur gibi su akıtır.Lütfederse kara taştan pınar çıkartır, billur gibi su akıtır. Lütfunu talep ederiz; azabından korkar, çekiniriz, kendisinin azabından lütfuna, merhametine iltica ederiz.

Lütfunu talep ederiz; azabından korkar, çekiniriz, kendisinin azabından lütfuna, merhametine iltica ederiz.

İnsan her an da böyle imtihandadır. Allah bu imtihanlara karşı da bizleri uyanık eylesin.

İnsan her an da böyle imtihandadır. Allah bu imtihanlara karşı da bizleri uyanık eylesin.

Kurayşun hâlisatulllâhi fe-men nasebe lehâ harben sülibeKurayşun hâlisatulllâhi fe-men nasebe lehâ harben sülibe ve men erâdehâ bi-sûin huzie fi'd-dünyâ ve'l-âhirati.

ve men erâdehâ bi-sûin huzie fi'd-dünyâ ve'l-âhirati.

Amr b. Âsî -burada ye ile yazılmış- radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göreAmr b. Âsî -burada ye ile yazılmış- radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz bize kendi kavmi, kabilesi olan Kureyş'i tarif etmiş. Buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz bize kendi kavmi, kabilesi olan Kureyş'i tarif etmiş. Buyuruyor ki;

"Kureyş Allah'ın seçkin bir zümresidir, Allah'ın seçkin kullarından ibaret bir topluluktur."Kureyş Allah'ın seçkin bir zümresidir, Allah'ın seçkin kullarından ibaret bir topluluktur. Kureyş'e harp açan kendisi silinir,Kureyş'e harp açan kendisi silinir, kim ona kötülük murad ederse dünyada da âhirette de perişanlığa uğrar!"

kim ona kötülük murad ederse dünyada da âhirette de perişanlığa uğrar!"

Neden?

Neden?

Peygamber Efendimiz'in kabilesi! Allah o kabileyi seçmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz'in kabilesi! Allah o kabileyi seçmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Ben Âdem aleyhisselam'dan kendi zamanıma kadar,"Ben Âdem aleyhisselam'dan kendi zamanıma kadar, insanlar daima iki bölüğe ayrıldığı zaman hayırlısı tarafından geldim.insanlar daima iki bölüğe ayrıldığı zaman hayırlısı tarafından geldim. İnsanlar gruplara ayrıldıkça, şubelendikçe, dağıldıkça, dallanıp budaklandıkçaİnsanlar gruplara ayrıldıkça, şubelendikçe, dağıldıkça, dallanıp budaklandıkça daima benim soyumun olduğu taraf en asil, en şerefli kabile oldudaima benim soyumun olduğu taraf en asil, en şerefli kabile oldu ve ecdadım daima nikâhlı insanlardan geldi. Benim sülalemde hiç haramla meydana gelen yoktur!"

ve ecdadım daima nikâhlı insanlardan geldi. Benim sülalemde hiç haramla meydana gelen yoktur!"

Asil bir kabile! Allah kendi sevgili habibi içinden çıksın diye başından beri öyle seçmiş, çıkmış.Asil bir kabile! Allah kendi sevgili habibi içinden çıksın diye başından beri öyle seçmiş, çıkmış. Hâlâ da öyledir; hakikaten ona mensup olan kimseler,Hâlâ da öyledir; hakikaten ona mensup olan kimseler, Peygamber Efendimiz'in akrabası, yakınları olan kimseler olarak Allah'ın has halis, iyi kullardır.Peygamber Efendimiz'in akrabası, yakınları olan kimseler olarak Allah'ın has halis, iyi kullardır. Nice güzel, ciddi alimler yetişmiş, ki kitabını okuduğunuz zaman asaletini anlarsınız.Nice güzel, ciddi alimler yetişmiş, ki kitabını okuduğunuz zaman asaletini anlarsınız. Okuduğunuz zaman kitabından asalet fışkırıyor. Yazdığı kitaplardan ciddiyet, asalet belli olur.

Okuduğunuz zaman kitabından asalet fışkırıyor. Yazdığı kitaplardan ciddiyet, asalet belli olur.

Kureyşliler, sima olarak çok da güzel olurlarmış, Peygamber Efendimiz'in akrabalarıKureyşliler, sima olarak çok da güzel olurlarmış, Peygamber Efendimiz'in akrabaları yüzünün şekli şemâili itibariyle yüzüne bakılmaya doyulamayacak kadar güzel olurmuş.

yüzünün şekli şemâili itibariyle yüzüne bakılmaya doyulamayacak kadar güzel olurmuş.

Kurayşun ve'l-ensâru ve Cüheyne ve Müzeyne Eslemu ve EşcauKurayşun ve'l-ensâru ve Cüheyne ve Müzeyne Eslemu ve Eşcau ve Ğifâru mevâliyye leyse lehüm Mevlân dûnallâhi ve Resûlihî.

ve Ğifâru mevâliyye leyse lehüm Mevlân dûnallâhi ve Resûlihî.

Peygamber Efedimiz bu hadîs-i şerîfinde bazı Arap kabilelerini metheylemiş.

Peygamber Efedimiz bu hadîs-i şerîfinde bazı Arap kabilelerini metheylemiş.

1.Kureyş

2.Ensar; Medine'nin müslümanları ki Mekke'nin kâfirleri, müşrikleri;
1.Kureyş

2.Ensar; Medine'nin müslümanları ki Mekke'nin kâfirleri, müşrikleri;
müslümanları oradan çıkartınca mü'minlere kucak açtılar, o diyâr-ı gurbette yardımcı oldular.

müslümanları oradan çıkartınca mü'minlere kucak açtılar, o diyâr-ı gurbette yardımcı oldular.

"Gel, tarlamın yarısı senin, evimin yarısı senin..." dediler."Gel, tarlamın yarısı senin, evimin yarısı senin..." dediler. Ensar, görülmemiş bir kardeşlik gösterdiler. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de methediyor:

Ensar, görülmemiş bir kardeşlik gösterdiler. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de methediyor:

Ve yu'sirune alâ enfüsihim ve lev kâne bihim hasâsen.Ve yu'sirune alâ enfüsihim ve lev kâne bihim hasâsen. "Kendilerinin ihtiyaçları olsa kıvransalar bile kardeşlerini tercih ederler."

"Kendilerinin ihtiyaçları olsa kıvransalar bile kardeşlerini tercih ederler."

Müslümanlara bağırlarını açmaları, barındırmaları çok methedilen bir haldir.

Müslümanlara bağırlarını açmaları, barındırmaları çok methedilen bir haldir.

"Kureyş, Eşcar, Cüheyle, Cüzeyne, Elsem, Eşça' ve Gıfar kabileleri…" diye yedi kabile sayıyor,"Kureyş, Eşcar, Cüheyle, Cüzeyne, Elsem, Eşça' ve Gıfar kabileleri…" diye yedi kabile sayıyor, "Bunlar benim anlaşma kabilelerimdir ve Mevlâ'mdır diyor."

"Bunlar benim anlaşma kabilelerimdir ve Mevlâ'mdır diyor."

Mevlâ: Araplar'da, iki kimse anlaşırsa birbirlerinin Mevlâ'sı olurlar.Mevlâ: Araplar'da, iki kimse anlaşırsa birbirlerinin Mevlâ'sı olurlar. Bu benim dostumdur, bu benim yakınımdır.Bu benim dostumdur, bu benim yakınımdır. Anlaşma olan; benim hatırım için kimse buna dokunmasın, diye söylenilen kimse Mevlâ oluyor.Anlaşma olan; benim hatırım için kimse buna dokunmasın, diye söylenilen kimse Mevlâ oluyor. Peygamber Efendimiz; "Bu kabileler benim Mevlâ'mdır." diyor.

Peygamber Efendimiz; "Bu kabileler benim Mevlâ'mdır." diyor.

Neden?

Neden?

Bu kabileler kuvvetli kabilelerdir, İslam'dan önce hatırlı kabilelermiş İslam'a ilk önce girmişler.Bu kabileler kuvvetli kabilelerdir, İslam'dan önce hatırlı kabilelermiş İslam'a ilk önce girmişler. Ondan sonra da İslâm'a güzel hizmet etmişler.

Ondan sonra da İslâm'a güzel hizmet etmişler.

Peygamber Efendimiz vefalıların en vefalısıydı.Peygamber Efendimiz vefalıların en vefalısıydı. Kendisine karşı yapılan hiçbir iyiliği, gösterilen yakınlığı karşılıksız bırakmamıştır.Kendisine karşı yapılan hiçbir iyiliği, gösterilen yakınlığı karşılıksız bırakmamıştır. Hepsini en üstün şekilde mükâfatlandırmıştır.Hepsini en üstün şekilde mükâfatlandırmıştır. Mekke'yi fethettikten sonra Mekke'den çıkarken döndü, mahzun mahzun Mekke'ye baktı da;

Mekke'yi fethettikten sonra Mekke'den çıkarken döndü, mahzun mahzun Mekke'ye baktı da;

"Seni bırakacak değildim. Beni zorla çıkartmasalardı buradan ayrılmazdım! dedi.

"Seni bırakacak değildim. Beni zorla çıkartmasalardı buradan ayrılmazdım! dedi.

Mekke; mübarek belde, ta Âdem aleyhisselam'dan beri oranın bir özelliği var.Mekke; mübarek belde, ta Âdem aleyhisselam'dan beri oranın bir özelliği var. O Arafat dağı eski kitaplarda methedilmiş bir dağdır, müstesna, mübarek bir makamdır.

O Arafat dağı eski kitaplarda methedilmiş bir dağdır, müstesna, mübarek bir makamdır.

İnne evvele beyti vudia li'n-nâsi lellezî bi-bekkete mübareken ve huden li'l-âlemîn.

İnne evvele beyti vudia li'n-nâsi lellezî bi-bekkete mübareken ve huden li'l-âlemîn.

"Kâbe mübarek bir yerde kurulmuş"

"Kâbe mübarek bir yerde kurulmuş"

Oradan çıkmak istemedi ve çıkaranlara intizar etti.Oradan çıkmak istemedi ve çıkaranlara intizar etti. "Senden beni çıkartanlar, senden beni ayıranlar…" diyerek üzüntüsünü izhar etti.

"Senden beni çıkartanlar, senden beni ayıranlar…" diyerek üzüntüsünü izhar etti.

Peki, böyle diyen bir insan Mekke fethedilince ne yapar?

Peki, böyle diyen bir insan Mekke fethedilince ne yapar?

Mekke fetholdu. Müslümanlar galip geldiler, herkes aman diledi.

Mekke fetholdu. Müslümanlar galip geldiler, herkes aman diledi.

Mekke tekrar müslümanların oldu.

Ne olur?

Mekke tekrar müslümanların oldu.

Ne olur?

Gelir orada oturur…

Vefakâr! Ensara;

Gelir orada oturur…

Vefakâr! Ensara;

"Ben size kendimi ayırdım dedi. Buna razı değil misiniz?" dedi.

"Ben size kendimi ayırdım dedi. Buna razı değil misiniz?" dedi.

Huneyn Gazvesi'nden sonra;

Huneyn Gazvesi'nden sonra;

"Ben kendimi size ayırdım, sizin yanınıza geleceğim. Mekke'de oturmayacağım!" dedi.

"Ben kendimi size ayırdım, sizin yanınıza geleceğim. Mekke'de oturmayacağım!" dedi.

Medine'de oturdu.

Medine'de oturdu.

Vefakârlık numuneleri sayılmakla bitmez.Vefakârlık numuneleri sayılmakla bitmez. Bu kabileler İslam'a hizmet ettiği için Peygamber Efendimiz diyor ki;

Bu kabileler İslam'a hizmet ettiği için Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Bunlar benim anlaşmalarımdır, dostlarımdır."

"Bunlar benim anlaşmalarımdır, dostlarımdır."

Ve leyse lehüm Mevlân dûnallâhi ve Resûlihî.Ve leyse lehüm Mevlân dûnallâhi ve Resûlihî. "Onların Allah'tan ve Resûlü'nden başka Mevlâsı yoktur!"

"Onların Allah'tan ve Resûlü'nden başka Mevlâsı yoktur!"

En şerefli Mevlâ, en şerefli dostlar bu kabileleri böylece şereflendirmiş.

En şerefli Mevlâ, en şerefli dostlar bu kabileleri böylece şereflendirmiş.

Ebû Zerr el-Gıfârî de Peygamber Efendimiz'in huzuruna gelmiş, müslüman olmuş, gitmiş.Ebû Zerr el-Gıfârî de Peygamber Efendimiz'in huzuruna gelmiş, müslüman olmuş, gitmiş. Kısa bir zaman sonra dönmüş, gelmiş; Eslem ve Gıfar kabileleri müslüman olmuş.Kısa bir zaman sonra dönmüş, gelmiş; Eslem ve Gıfar kabileleri müslüman olmuş. Ebû Zerr el-Gıfârî onları çekmiş getirmiş.

Ebû Zerr el-Gıfârî onları çekmiş getirmiş.

Hocamız rahmetullahi aleyh hep bunu söyler, bahis konusu ederdi.

Hocamız rahmetullahi aleyh hep bunu söyler, bahis konusu ederdi.

"Bu Ebû Zerr el-Gıfârî hangi üniversitede okudu?" derdi.

"Bu Ebû Zerr el-Gıfârî hangi üniversitede okudu?" derdi.

Söz tesiri oraya gitti de iki kabileyi birden çekti çevirdi, Peygamber Efendimiz'e getirdi bağladı.Söz tesiri oraya gitti de iki kabileyi birden çekti çevirdi, Peygamber Efendimiz'e getirdi bağladı. Söz; imanla, kalpten söylenince basit bir şey bile söylese tesir eder.Söz; imanla, kalpten söylenince basit bir şey bile söylese tesir eder. Sahan aldım, içine tereyağı koydum, yumurta kırdım… dersin. Gene tesir eder.Sahan aldım, içine tereyağı koydum, yumurta kırdım… dersin. Gene tesir eder. Ama kalpten olmayınca, samimiyetsiz, kibirle, gururla olunca,Ama kalpten olmayınca, samimiyetsiz, kibirle, gururla olunca, başka art niyet olunca onun tesiri olmaz; insan halis niyetle söyleyince tesiri olur.

başka art niyet olunca onun tesiri olmaz; insan halis niyetle söyleyince tesiri olur.

Allah cümlemizi o mübareklerin şefaatlerine nâil eylesin.

Allah cümlemizi o mübareklerin şefaatlerine nâil eylesin.

Kusimetü'l-hikmetü aşerete eczâi'l-feûtiye aliyyün tıs'atün tıs'atenKusimetü'l-hikmetü aşerete eczâi'l-feûtiye aliyyün tıs'atün tıs'aten fe-u'tiye aliyyün tıs'ate eczain ve'n-nâsu cüz'en vâhidâ ve aliyyün a'lemu bi'l-vâhidi'l-ilmun.

fe-u'tiye aliyyün tıs'ate eczain ve'n-nâsu cüz'en vâhidâ ve aliyyün a'lemu bi'l-vâhidi'l-ilmun.

Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh'ten Peygamber Efendimiz'inAbdullah b. Mes'ud radıyallahu anh'ten Peygamber Efendimiz'in Hz. Ali Efendimiz'i övücü bir hadisi rivayet edilmiş. Buyuruyor ki;

Hz. Ali Efendimiz'i övücü bir hadisi rivayet edilmiş. Buyuruyor ki;

"Hikmet denilen şey ona ayrıldı;"Hikmet denilen şey ona ayrıldı; bunun dokuz tanesi Ali'ye verildi, diğer bir tanesi diğerlerine dağıtıldı."

bunun dokuz tanesi Ali'ye verildi, diğer bir tanesi diğerlerine dağıtıldı."

Böylece Hz. Ali onların hepsinden daha bilgilidir, diye buyurulmuş.

Böylece Hz. Ali onların hepsinden daha bilgilidir, diye buyurulmuş.

Hz. Ali Efendimiz'in methi hakkında çok sözler vardır.Hz. Ali Efendimiz'in methi hakkında çok sözler vardır. Bir kere şeref olarak şu yeter ki; müslümanlar Hayber'in fethine gitti, koca kale,Bir kere şeref olarak şu yeter ki; müslümanlar Hayber'in fethine gitti, koca kale, o zamanın imkânları mahdut, o kalede o düşmanları yenmek mümkün değil! Peygamber Efendimiz dedi ki;

o zamanın imkânları mahdut, o kalede o düşmanları yenmek mümkün değil! Peygamber Efendimiz dedi ki;

"Ben müslümanların sancağını birisinin eline vereceğim ki Allah onu sever, o Allah'ı sever!""Ben müslümanların sancağını birisinin eline vereceğim ki Allah onu sever, o Allah'ı sever!" "O bayrağı öyle bir kimseye vereceğim ki Allah onu sever o Allah'ı sever." dedi, ashâb-ı kiramın:

"O bayrağı öyle bir kimseye vereceğim ki Allah onu sever o Allah'ı sever." dedi, ashâb-ı kiramın:

"Ah keşke bana verilse..." diye geceleyin uykusu kaçtı."Ah keşke bana verilse..." diye geceleyin uykusu kaçtı. Çünkü medih çok üstün: Allah onu sever, o Allah'ı sever!

Çünkü medih çok üstün: Allah onu sever, o Allah'ı sever!

Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki;

Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki;

"Yarın inşaallah bana versin, diye o kadar candan istedim ki ömrümde hiçbir şeyi"Yarın inşaallah bana versin, diye o kadar candan istedim ki ömrümde hiçbir şeyi o kadar şiddetli bir şekilde istememiştim!"

o kadar şiddetli bir şekilde istememiştim!"

Ertesi gün ki herkes beni görsün de bana versin diye boynunu kaldırıyor, bakınmış:

Ertesi gün ki herkes beni görsün de bana versin diye boynunu kaldırıyor, bakınmış:

"Ali nerede?" demiş.

"Yâ Resûlallah! Gözü ağrıyor, rahatsız, çadırda yatıyor."

"Ali nerede?" demiş.

"Yâ Resûlallah! Gözü ağrıyor, rahatsız, çadırda yatıyor."

"Çağırın bana!" demiş.

"Çağırın bana!" demiş.

Çağırmışlar. Mübarek, gözünü bir sıvazlamış, gözünün ağrısı geçmiş.Çağırmışlar. Mübarek, gözünü bir sıvazlamış, gözünün ağrısı geçmiş. Sonra bayrağı vermiş. Hayber öylece fetholunmuş.

Sonra bayrağı vermiş. Hayber öylece fetholunmuş.

Fazâili çoktur, Hz. Ali Efendimiz'in hakikaten hikmetli söz bâbında fevkalade güzel ifadeleri vardır,Fazâili çoktur, Hz. Ali Efendimiz'in hakikaten hikmetli söz bâbında fevkalade güzel ifadeleri vardır, her birisi bir dağ kadar kıymetli güzel güzel sözler söylemiştir ki kitaplar kaydetmiştir.

her birisi bir dağ kadar kıymetli güzel güzel sözler söylemiştir ki kitaplar kaydetmiştir.

Allahu Teâlâ hazretleri şefaatine nâil eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri şefaatine nâil eylesin. O esedullah, "Allah'ın arslanı" diye adlandırılmıştır, kahramandır.

O esedullah, "Allah'ın arslanı" diye adlandırılmıştır, kahramandır.

Küçük bir çocuk iken müslüman oldu, ömrü hiç isyanda geçmedi.

Küçük bir çocuk iken müslüman oldu, ömrü hiç isyanda geçmedi.

Çocukluğunda, daha büluğa ermeden müslüman olan ilk çocuk kim?

Çocukluğunda, daha büluğa ermeden müslüman olan ilk çocuk kim?

Hz. Ali Efendimiz.Hz. Ali Efendimiz. Çocukluğundan müslüman oldu, pırıl pırıl müslüman olarak yaşadı, ruhunu şehit olarak teslim etti.Çocukluğundan müslüman oldu, pırıl pırıl müslüman olarak yaşadı, ruhunu şehit olarak teslim etti. Elbette insanların en yükseklerinden birisidir.

Elbette insanların en yükseklerinden birisidir.

Allahu Teâlâ hazretleri şefaatine nâil eylesin, yolundan ayırmasın.

Allahu Teâlâ hazretleri şefaatine nâil eylesin, yolundan ayırmasın.

Bi-hürmeti esrârı sûrati'l-Fâtihâ.

Bi-hürmeti esrârı sûrati'l-Fâtihâ.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2