Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Cennetin Dereceleri

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâl; Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâl;

Mefharu mevcudât Muhammed Mustafa râ salavât. Seyyidüssadat Muhammed Mustafa râ salavât. Mefharu mevcudât Muhammed Mustafa râ salavât.

Seyyidüssadat Muhammed Mustafa râ salavât.

Habib-i hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât. Habib-i hüdâ Muhammed Mustafa râ salavât.

İnne fi'l-cenneti. "Tahkik, cennette vardır." Le-amûden min zehebin. "Altından bir yüksek yer."İnne fi'l-cenneti. "Tahkik, cennette vardır." Le-amûden min zehebin. "Altından bir yüksek yer." Aleyhi medâinü. "Onun üzerinde birçok şehirler vardır." Aleyhi medâinü. "Onun üzerinde birçok şehirler vardır."

Yüksek, altından, kendisi altından yapılmış yüksek bir yer var, amûd tâbir etmişler.Yüksek, altından, kendisi altından yapılmış yüksek bir yer var, amûd tâbir etmişler. Bunun üzerinde birçok şehirler ama şehirlerde öyle kerpiçten merpiçten, taştan topraktan değil de; Bunun üzerinde birçok şehirler ama şehirlerde öyle kerpiçten merpiçten, taştan topraktan değil de;

Min zebercedin. "Zeberced denilen bir cevahir." Şehirler de bu cevahirden yapılmış.Min zebercedin. "Zeberced denilen bir cevahir."

Şehirler de bu cevahirden yapılmış.
Bu şimdi camlara güneş vurduğu vakit nasıl ziyası başka tarafa akis yapıyor, bu da; Bu şimdi camlara güneş vurduğu vakit nasıl ziyası başka tarafa akis yapıyor, bu da;

Tudîü li-ehli'l-cenneti. "Bu zeberced denilen cevher ehli cennete aydınlık veriyor."Tudîü li-ehli'l-cenneti. "Bu zeberced denilen cevher ehli cennete aydınlık veriyor." Kemâ yudîü'l-kevkebü'd-dürriyyü fî cevvi's-semâi.Kemâ yudîü'l-kevkebü'd-dürriyyü fî cevvi's-semâi. "Gökteki yıldızlar yere nasıl, yani gökyüzü dediği parlak yıldızlar,"Gökteki yıldızlar yere nasıl, yani gökyüzü dediği parlak yıldızlar, nasıl yere ışık veriyor aydınlık veriyorlar bu da, cennetteki cennetlere ışık veriyor." nasıl yere ışık veriyor aydınlık veriyorlar bu da, cennetteki cennetlere ışık veriyor."

Çünkü cennette güneş, gece gündüz yok, hep bir şey üzerinde.Çünkü cennette güneş, gece gündüz yok, hep bir şey üzerinde. Bu cennet bu kadar güzel yani altından yapılmış.Bu cennet bu kadar güzel yani altından yapılmış. Binaları zebercedden, ehli cenneti de ışıklandırıyor aydınlatıyor. Binaları zebercedden, ehli cenneti de ışıklandırıyor aydınlatıyor.

Bunu Cenâb-ı Hak kime verecek acaba? Bunu Cenâb-ı Hak kime verecek acaba?

Li'l-mütehâbbîne fillâhi azze ve celle. "Bu Allah için dar-ı dünyada birbirlerini sevenlere." Li'l-mütehâbbîne fillâhi azze ve celle. "Bu Allah için dar-ı dünyada birbirlerini sevenlere."

Dünyada iken Allah için birbirlerini sevenlerin yarın kıyamet günündeki yerleri bu cennet evleri olacak.Dünyada iken Allah için birbirlerini sevenlerin yarın kıyamet günündeki yerleri bu cennet evleri olacak. Onun için bakınız ki Allahü Teâlâ'nın lütfuna, in'âmına, ihsanına...Onun için bakınız ki Allahü Teâlâ'nın lütfuna, in'âmına, ihsanına... Burada bak yüzlerce kardeş kucak kucağa oturmuş, hepsi birbirini tanımaz, çoğunluk birbirimizi tanımayız.Burada bak yüzlerce kardeş kucak kucağa oturmuş, hepsi birbirini tanımaz, çoğunluk birbirimizi tanımayız. Muhtelif yerlerden gelmişizdir. Fakat Allah'ın lütfu burada bizi toplamış. Muhtelif yerlerden gelmişizdir. Fakat Allah'ın lütfu burada bizi toplamış. Kardeşler bile böyle toplanamazlar yani saatlerce duramazlar.Kardeşler bile böyle toplanamazlar yani saatlerce duramazlar. Ama bu Allah'ın sevgisi dolayısıyla toplanmış böyle ibadethane deAma bu Allah'ın sevgisi dolayısıyla toplanmış böyle ibadethane de Peygamber Efendimizin sözlerini dinlemek için aşk ile kulaklarını veriyorlar. Peygamber Efendimizin sözlerini dinlemek için aşk ile kulaklarını veriyorlar.

Şimdi bugün öyle bir gün ki görüyorsunuz sokaklarda hep yine bu vatanın evlatlarıŞimdi bugün öyle bir gün ki görüyorsunuz sokaklarda hep yine bu vatanın evlatları birbirlerini sopalarla kovalıyorlar, olmazsa silahlarla öldürüyorlar.birbirlerini sopalarla kovalıyorlar, olmazsa silahlarla öldürüyorlar. İşte birbirlerinin aleyhlerinde envai çeşit yazılar yazıyorlar.İşte birbirlerinin aleyhlerinde envai çeşit yazılar yazıyorlar. Ama şu müslümanların haline baksalar da bir ibret alsalar. Ama şu müslümanların haline baksalar da bir ibret alsalar. Yani Allah ibret gözü versin de Müslümanlığı bilseler, Müslümanlığı Allah onlara da bildirsin yani.Yani Allah ibret gözü versin de Müslümanlığı bilseler, Müslümanlığı Allah onlara da bildirsin yani. Bunun en büyük acısı Müslümanlığı bilmemenin neticesidir. Bunun en büyük acısı Müslümanlığı bilmemenin neticesidir. Müslümanlığı bilen, Müslümanlığa yakışan, müslüman olarak yaşamayı seven insanlar kuzu gibidirler. Müslümanlığı bilen, Müslümanlığa yakışan, müslüman olarak yaşamayı seven insanlar kuzu gibidirler. İşte şurada bak ne kadar tatlı, ses yok seda yok, bağırış yok çağırış yok. Kimse birşey demez.İşte şurada bak ne kadar tatlı, ses yok seda yok, bağırış yok çağırış yok. Kimse birşey demez. Herkes şöyle içinden gelen bir sevinç aşk ile,Herkes şöyle içinden gelen bir sevinç aşk ile, "Bakayım şu hoca ne diyecek?" diyerekten kulağını açmış dinliyor. Allah affetsin kusurlarımızı da. "Bakayım şu hoca ne diyecek?" diyerekten kulağını açmış dinliyor.

Allah affetsin kusurlarımızı da.

Geçen sene hac esnasında iken o Suud radyoları, sokaklarda işitiliyor sesleri, konuşuyor.Geçen sene hac esnasında iken o Suud radyoları, sokaklarda işitiliyor sesleri, konuşuyor. Konuşurken övüyor memleketini; "Ne güzel bak! Milyonlarca hacı etrafı civardan gelmiş.Konuşurken övüyor memleketini;

"Ne güzel bak! Milyonlarca hacı etrafı civardan gelmiş.
Fakat kimse kimseye ilişmez, herkes birbirini kucaklar, sever.Fakat kimse kimseye ilişmez, herkes birbirini kucaklar, sever. Araptır siyahtır, karadır beyazdır hep birbirleriyle sevişirler, öpüşürler, kokuşurlar.Araptır siyahtır, karadır beyazdır hep birbirleriyle sevişirler, öpüşürler, kokuşurlar. Hiç kimse kimseyi incitmekten ödü kopar. Niçin? Hep müslüman.Hiç kimse kimseyi incitmekten ödü kopar.

Niçin?

Hep müslüman.
Müslümanların birbirlerine karşı sevgisi bu, saygısı bu, hürmeti bu hep. Müslümanların birbirlerine karşı sevgisi bu, saygısı bu, hürmeti bu hep.

el-Müslimü men selime'l-müslimûne.el-Müslimü men selime'l-müslimûne. "Bütün müslümanlar senden selametli olacak, kimseyi incitmeyeceğiz, kimseyi darıltmayacağız." "Bütün müslümanlar senden selametli olacak, kimseyi incitmeyeceğiz, kimseyi darıltmayacağız."

Kimseyi incitmeyeceğiz. Bugün bizim Rabia, Yunus'un şiirlerini okuyordu.Kimseyi incitmeyeceğiz. Bugün bizim Rabia, Yunus'un şiirlerini okuyordu. Yunus'un şiirlerini okuyordu, ezberleyemedim tabi ama siz daha iyi bilirsiniz belki. Yunus'un şiirlerini okuyordu, ezberleyemedim tabi ama siz daha iyi bilirsiniz belki. Yunus, aşk, muhabbet-i ilahi kendisini istila etmiş. Yunus, aşk, muhabbet-i ilahi kendisini istila etmiş. Muhabbet-i ilahinin artığına aşk diyorlar. Işk aslında.Muhabbet-i ilahinin artığına aşk diyorlar. Işk aslında. Bu ışk, aşk içinden gelmişte hep bütün insanları bilâfark kendi kucağına almak istiyor,Bu ışk, aşk içinden gelmişte hep bütün insanları bilâfark kendi kucağına almak istiyor, hepsi Allah'ın kulları diyor. E biz müslüman bir memlekette doğmuşuz, bir memlekette büyümüşüz.hepsi Allah'ın kulları diyor.

E biz müslüman bir memlekette doğmuşuz, bir memlekette büyümüşüz.
Bir ananın bir babanın evlatları, bir Peygamberin evladı, bir kitabın sahibiyiz, bir milletiz. Bir ananın bir babanın evlatları, bir Peygamberin evladı, bir kitabın sahibiyiz, bir milletiz.

Neden böyle dövüşürüz, kovuşuruz, kakışırız? Müslümanlık ne kadar güzeldir! Neden böyle dövüşürüz, kovuşuruz, kakışırız?

Müslümanlık ne kadar güzeldir!

Allah cümlemize cümle insanlara da bu Müslümanlığı tattırsın yani. Allah cümlemize cümle insanlara da bu Müslümanlığı tattırsın yani.

Tabi bu kardeşlerimiz müslüman kitaplarını okumuyorlar, Müslümanlığın inceliklerini görmüyorlar.Tabi bu kardeşlerimiz müslüman kitaplarını okumuyorlar, Müslümanlığın inceliklerini görmüyorlar. Belki ufak tefek kusurlarımız hepimizin oluyordur. Bu ufak tefek kusurlarla İslâmiyet küçülmez. Belki ufak tefek kusurlarımız hepimizin oluyordur. Bu ufak tefek kusurlarla İslâmiyet küçülmez.

Bu kabahat bizlerin ama kitabın emri nedir? Ne diyor kitabımız, ne kadar güzel yollar gösteriyor.Bu kabahat bizlerin ama kitabın emri nedir?

Ne diyor kitabımız, ne kadar güzel yollar gösteriyor.
Âhirette böyle bir cennet verecek bize Allah celle ve alâ ki, herkes ona hayran olacak. Âhirette böyle bir cennet verecek bize Allah celle ve alâ ki, herkes ona hayran olacak.

Herkes ona hayran olacak, bu cennet kolaycacık kazanılır mı acaba? Herkes ona hayran olacak, bu cennet kolaycacık kazanılır mı acaba?

İşte böyle cennet evleri, burası da bir cennet evidir yani.İşte böyle cennet evleri, burası da bir cennet evidir yani. Camiler cennet evidir, camilerde toplanan kardeşlerin yeri de yarın cennettir inşallah. Camiler cennet evidir, camilerde toplanan kardeşlerin yeri de yarın cennettir inşallah.

Kusurdan hâlî değiliz ama Allahu Teâlâ erhamürrahimin. Onun rahmeti her şeyin üstünde.Kusurdan hâlî değiliz ama Allahu Teâlâ erhamürrahimin. Onun rahmeti her şeyin üstünde. Günahımız çok onun da rahmeti bol. Bizim gibi değil ki! Günahımız çok onun da rahmeti bol. Bizim gibi değil ki!

Onun için size bugün ders hem kısa olacak, hem şunu da anlatayım. Onun için size bugün ders hem kısa olacak, hem şunu da anlatayım.

İslam demek ilim demektir. İslam ilimle yaşar. İlmin olmadığı yerde İslam yoktur.İslam demek ilim demektir. İslam ilimle yaşar. İlmin olmadığı yerde İslam yoktur. Yani kuru kuruya Müslümanlık olmaz. Müslümanlık ancak ilim sayesinde olur.Yani kuru kuruya Müslümanlık olmaz. Müslümanlık ancak ilim sayesinde olur. İlim nerede varsa orada Müslümanlık vardır.İlim nerede varsa orada Müslümanlık vardır. Binâenaleyh o bugün Müslümanlığı bilmeyen, Müslümanlığa yanaşmayan,Binâenaleyh o bugün Müslümanlığı bilmeyen, Müslümanlığa yanaşmayan, Müslümanlığı hor gören hakir gören zavallı ilimden haberi yok, bilinçsiz bir insan.Müslümanlığı hor gören hakir gören zavallı ilimden haberi yok, bilinçsiz bir insan. Onun tarih bilgisi şu bilgisi bu bilgisi fayda vermez. Onun tarih bilgisi şu bilgisi bu bilgisi fayda vermez. Bilgi dedin mi Allahü Teâlâ'nın kelamından ve Resûlullah'ın kelamından nur alabilmek, Bilgi dedin mi Allahü Teâlâ'nın kelamından ve Resûlullah'ın kelamından nur alabilmek, ışık alabilmek, faydalanabilmek.ışık alabilmek, faydalanabilmek. Yoksa senin tabiat bilgilerin, işte şu bilgin bu bilgin onlar dünyaya ait bilgilerdir,Yoksa senin tabiat bilgilerin, işte şu bilgin bu bilgin onlar dünyaya ait bilgilerdir, onlar gavurlar da daha çok. Biz ondan değil, biz asıl Allahu Teâlâ'nın kelamından müstefit olmak isteriz.onlar gavurlar da daha çok. Biz ondan değil, biz asıl Allahu Teâlâ'nın kelamından müstefit olmak isteriz. Resûlullah'ın kelamlarından müstefit olmak isteriz ki işte böyle kuzu yapar bizi.Resûlullah'ın kelamlarından müstefit olmak isteriz ki işte böyle kuzu yapar bizi. Koyun kuzu gibi birbirimizi böyle avuçlarınız, kucaklarız, severiz öperiz ama arapmış, Koyun kuzu gibi birbirimizi böyle avuçlarınız, kucaklarız, severiz öperiz ama arapmış, ama karaymış, ama şuymuş buymuş. O bizi alakadar etmez. ama karaymış, ama şuymuş buymuş. O bizi alakadar etmez. Allah yaratmış bu mülkü O'nun. Çeşitli insanlar yaratmış işte. Onun için Cenâb-ı Hak hepimizi affetsin. Allah yaratmış bu mülkü O'nun. Çeşitli insanlar yaratmış işte.

Onun için Cenâb-ı Hak hepimizi affetsin.

Bakın şimdi yarın rûz u kıyamet kopacak hep bir toplanacağız mahşer âleminde.Bakın şimdi yarın rûz u kıyamet kopacak hep bir toplanacağız mahşer âleminde. Bu mahşer âleminde Cenâb-ı Hak ulemasına diyecek ki, yani burada ilim tahsil etmiş,Bu mahşer âleminde Cenâb-ı Hak ulemasına diyecek ki, yani burada ilim tahsil etmiş, Kur'an'ı öğrenmiş, Kur'an bilgisine vâkıf, Peygamberin sözlerini öğrenmiş, bu bilgiye vâkıf.Kur'an'ı öğrenmiş, Kur'an bilgisine vâkıf, Peygamberin sözlerini öğrenmiş, bu bilgiye vâkıf. Yoksa her bilgin değil yani. Kur'an bilgisine, hadis bilgisine vâkıf insanlara,Yoksa her bilgin değil yani. Kur'an bilgisine, hadis bilgisine vâkıf insanlara, "Siz burada durun." diyecek. "Siz durun, bekleyin azıcık." Ne var? "Siz burada durun." diyecek. "Siz durun, bekleyin azıcık."

Ne var?

"Siz burada tanıdığınız dost ahbap, size yardım eden şu kimler varsa, şefaat hakkını verdim size."Siz burada tanıdığınız dost ahbap, size yardım eden şu kimler varsa, şefaat hakkını verdim size. Şefaat ediniz onlara, onları da kurtarınız. Sizin şefaatiniz indimde de makbul." diyecek Cenâb-ı Hak. Şefaat ediniz onlara, onları da kurtarınız. Sizin şefaatiniz indimde de makbul." diyecek Cenâb-ı Hak.

Yüb'asü'l-âlimi ve'l-âbidü fe yükâlü li'l-âbidi üdhuli'l-cennete ve yükâlü li'l-âlimi üsbüt hattâ teşfea li'n-nâsi bimâ ahsente edebehüm. Yüb'asü'l-âlimi ve'l-âbidü fe yükâlü li'l-âbidi üdhuli'l-cennete ve yükâlü li'l-âlimi üsbüt hattâ teşfea li'n-nâsi bimâ ahsente edebehüm.

Âbid ile alim ba's olunduğu vakit âbide diyecekler ki; Âbid ile alim ba's olunduğu vakit âbide diyecekler ki;

"Hadi sen cennete. İbadet ettin güzel. Hadi git cenette rahatına bak!" "Hadi sen cennete. İbadet ettin güzel. Hadi git cenette rahatına bak!"

Alime; "Sen dur. Buradan geçecek Ümmet-i Muhammed'den istediklerine şefaat et.Alime;

"Sen dur. Buradan geçecek Ümmet-i Muhammed'den istediklerine şefaat et.
Şefaatin ind-i ilahide makbul!" [denilecek.] Şefaatin ind-i ilahide makbul!" [denilecek.]

Ne büyük devlet bu! Ne devlet bu! Tabiat bilginlerine vermezler bu nimeti. Ne büyük devlet bu! Ne devlet bu! Tabiat bilginlerine vermezler bu nimeti.

Onun için her kardeşten şimdi ben rica ederim ki, din bilgisini elde etmek lazım. Ama başka bilgi de lazım? Onun için her kardeşten şimdi ben rica ederim ki, din bilgisini elde etmek lazım.

Ama başka bilgi de lazım?

Onları da yapabildiğin kadar yap. Ne kadar bilgi varsa hepsini yap, mani değildir ama dinini bil.Onları da yapabildiğin kadar yap. Ne kadar bilgi varsa hepsini yap, mani değildir ama dinini bil. Dinine hakim ol, dinine sahip ol, dinini belle, dinini bellet başkalarına da. Dinine hakim ol, dinine sahip ol, dinini belle, dinini bellet başkalarına da.

Bu hususta bir son hadis olarak yazmıştım, şunu da okuyuvereyim size. Bu hususta bir son hadis olarak yazmıştım, şunu da okuyuvereyim size.

Yekûlullâhu teâlâ li'l-ulemâi. "İlim tahsil etmiş, ilmi ile yaşamış, ilmi âhirete göçen bir insana." Yekûlullâhu teâlâ li'l-ulemâi. "İlim tahsil etmiş, ilmi ile yaşamış, ilmi âhirete göçen bir insana."

İlmi tahsil etmiş, ilmi ile de yapabildiği kadar yapmış ve âhirete göçmüş.İlmi tahsil etmiş, ilmi ile de yapabildiği kadar yapmış ve âhirete göçmüş. Bu âhirete göçen muhterem zâta Cenâb-ı Hak kıyamet gününde buyuruyor ki; Bu âhirete göçen muhterem zâta Cenâb-ı Hak kıyamet gününde buyuruyor ki;

Alâ kürsiyyihi li-kadâi ibâdihi.Alâ kürsiyyihi li-kadâi ibâdihi. "Ogün kullarının hakkında hükmedecek herkese, "Ogün kullarının hakkında hükmedecek herkese, cennetlik cehennemlik diye ayıracağı bir günde, o gün bu ulemasına diyor ki." cennetlik cehennemlik diye ayıracağı bir günde, o gün bu ulemasına diyor ki."

İnnî lem ec'al ilmî ve hılmî fîküm. "Ey kulum Ahmet Mehmet! Sana bu dünyada ben ilim verdim.İnnî lem ec'al ilmî ve hılmî fîküm. "Ey kulum Ahmet Mehmet! Sana bu dünyada ben ilim verdim. İlmi öğrendin, elinden geldiği kadar onu da öğretmeye çalıştın. İlmi öğrendin, elinden geldiği kadar onu da öğretmeye çalıştın. Bir de hilm de verdim, yumuşaktın da yani sert değildin.Bir de hilm de verdim, yumuşaktın da yani sert değildin. Mizacın da öyle sert değildi, kimseyi de darıltmazdın." Mizacın da öyle sert değildi, kimseyi de darıltmazdın."

Şimdi sana ben bu ilimle hilmi verdim de şimdi seni bugün cezaya mı atacağım? Cehenneme mi atacağım? Şimdi sana ben bu ilimle hilmi verdim de şimdi seni bugün cezaya mı atacağım?

Cehenneme mi atacağım?

Seni sıkıştıracağım mı zorlayacağım mı? Hayır! Seni sıkıştıracağım mı zorlayacağım mı?

Hayır!

İllâ ve ene ürîdü en ağfira leküm. "Ancak ben sana o ilmi verdim.İllâ ve ene ürîdü en ağfira leküm. "Ancak ben sana o ilmi verdim. O ilmi verdim seni bugün mağfiret etmek için." Bugün sen benim mağfiretime mazharsın. Korkma, üzülme! O ilmi verdim seni bugün mağfiret etmek için."

Bugün sen benim mağfiretime mazharsın. Korkma, üzülme!

Aziz kardeş! Onun için sen bu hadisi şeriften dersimizi alalım da Kur'an ilmini öğrenmeye başlayalım. Aziz kardeş!

Onun için sen bu hadisi şeriften dersimizi alalım da Kur'an ilmini öğrenmeye başlayalım.

Geçende naklettim size, iki tane büyük efendi geldi de, bir Elham okumasını beceremiyorlar,Geçende naklettim size, iki tane büyük efendi geldi de, bir Elham okumasını beceremiyorlar, bir Kur'an okumasını beceremiyorlar. Yaşları da kemale gelmiş.bir Kur'an okumasını beceremiyorlar. Yaşları da kemale gelmiş. Bilgin insanlar ama ne kadar ayıptır ki bir insan Bilgin insanlar ama ne kadar ayıptır ki bir insan hem müslüman memleketinde yaşasın [hem Kur'an okumasını bilmesin!] hem müslüman memleketinde yaşasın [hem Kur'an okumasını bilmesin!]

Bizim zamanımızda küçüklüğümüzde bizim mekteplerimize ermeniler ve yahudiler de gelirdi.Bizim zamanımızda küçüklüğümüzde bizim mekteplerimize ermeniler ve yahudiler de gelirdi. Onlar da mekteplerimizde bizden Kur'an öğrenirlerdi. Onlar da mekteplerimizde bizden Kur'an öğrenirlerdi.

Bugün bir müslüman evladı neden Kur'an'ını okumasını bilemezsin, neden Kur'an'a sahip olamasın?Bugün bir müslüman evladı neden Kur'an'ını okumasını bilemezsin, neden Kur'an'a sahip olamasın? Niçin "Kur'an bana ne diyor?" [diye merak etmesin?] Niçin "Kur'an bana ne diyor?" [diye merak etmesin?]

Senin bir oğlun var Amerika'da, şurada burada. Bak sana bir mektup yazmış; Senin bir oğlun var Amerika'da, şurada burada. Bak sana bir mektup yazmış;

"Baba." diyor ama İngilizce yazmış mektubu, sen de İngilizce okumasını bilmiyorsun. "Baba." diyor ama İngilizce yazmış mektubu, sen de İngilizce okumasını bilmiyorsun.

Bu mektubu alıp da dolaba koyar mısın arkadaş?Bu mektubu alıp da dolaba koyar mısın arkadaş? Yoksa, "Benim oğlum bana ne diye bu mektubu yazmış?" diye bir İngilizceyi bileni bulur, "Oku bakalım şunu,Yoksa, "Benim oğlum bana ne diye bu mektubu yazmış?" diye bir İngilizceyi bileni bulur, "Oku bakalım şunu, ne istiyor benim oğlum?" dersin, okutursun anlarsın oğlunun senden ne istediğini, ne istiyor benim oğlum?" dersin, okutursun anlarsın oğlunun senden ne istediğini, onu yapabildiğin kadar yapmaya çalışırsın. onu yapabildiğin kadar yapmaya çalışırsın.

Bize Allah'ımızın kitabı gelmişte biz o Allah'ımızın bize ne dediğini öğrenmek istemiyoruz olur mu acaba? Bize Allah'ımızın kitabı gelmişte biz o Allah'ımızın bize ne dediğini öğrenmek istemiyoruz olur mu acaba?

Bir evladın mektubundaki gayeyi öğrenmeye çalışıyoruz da Kitab-ı iİlahiye'dekiBir evladın mektubundaki gayeyi öğrenmeye çalışıyoruz da Kitab-ı iİlahiye'deki veyahut Resûlullah'ın sözlerini öğrenmeye dikkat ve gayret etmezsek veyahut Resûlullah'ın sözlerini öğrenmeye dikkat ve gayret etmezsek elbette bizim ne kadar şeyimiz [hatalarımızın] olduğu meydana çıkar. Allah cümlemizi affetsin. elbette bizim ne kadar şeyimiz [hatalarımızın] olduğu meydana çıkar.

Allah cümlemizi affetsin.

Onun için şimdi burada Cenâb-ı Hak diyor ki; Onun için şimdi burada Cenâb-ı Hak diyor ki;

İllâ ve ene ürîdü en ağfira leküm. "Benim gönderdiğim kitabı öğrenen benim Resûlümün sözlerini öğrenen." İllâ ve ene ürîdü en ağfira leküm. "Benim gönderdiğim kitabı öğrenen benim Resûlümün sözlerini öğrenen."

Bir de şu var ki, Resûlullah'ın sözlerinden 40 tane sözü ezberleyen, 40 tane sözü,Bir de şu var ki, Resûlullah'ın sözlerinden 40 tane sözü ezberleyen, 40 tane sözü, Cenâb-ı Resûlullah'ın hadislerinden yani 40 tane sahih hadis ezberleyen Cenâb-ı Resûlullah'ın hadislerinden yani 40 tane sahih hadis ezberleyen yarın Resûlullah ile beraber haşrolunacak, alim olarak haşrolunacak. yarın Resûlullah ile beraber haşrolunacak, alim olarak haşrolunacak.

Kırk tane çok değil. Günde insan, haftada bir tane öğrense senede 50 tane yapar.Kırk tane çok değil. Günde insan, haftada bir tane öğrense senede 50 tane yapar. Haftada bir tanesini ezberlediyse bir senede [52 tane yapar.] Genç insan niçin yapmasın bunları? Haftada bir tanesini ezberlediyse bir senede [52 tane yapar.]

Genç insan niçin yapmasın bunları?

Alâ mâ kâne minküm ve lâ übâlî. "Birtakım kabahatleriniz vardı ya, kusurlarınız da var.Alâ mâ kâne minküm ve lâ übâlî. "Birtakım kabahatleriniz vardı ya, kusurlarınız da var. Fakat onlarla sizi muâheze etmiyorum ben bugün." Ve lâ übâlî. "Hiç o yaptığınız hatalara [bakmam.]" Fakat onlarla sizi muâheze etmiyorum ben bugün." Ve lâ übâlî. "Hiç o yaptığınız hatalara [bakmam.]"

Beşersiniz çünkü. Bir de şehvet ve nefis var sizde. Onu da ben verdim, biliyorum siz de acizsiniz.Beşersiniz çünkü. Bir de şehvet ve nefis var sizde. Onu da ben verdim, biliyorum siz de acizsiniz. Onun altından kolayca kurtaramazsınız kendinizi. Onun altından kolayca kurtaramazsınız kendinizi. Bazen mağlup olduğunuz taraflar da olmuştur ama ben affettim sizi. Bazen mağlup olduğunuz taraflar da olmuştur ama ben affettim sizi. Cenâb-ı Hak, ulemasına olan sevgisinin alameti olarak, "Mağfiret ediyorum." diyor. Cenâb-ı Hak, ulemasına olan sevgisinin alameti olarak, "Mağfiret ediyorum." diyor.

Allah hepimizi affetsin de bu ilme can u gönülden bağlanan kullarından etsin hepimizi inşallah. Allah hepimizi affetsin de bu ilme can u gönülden bağlanan kullarından etsin hepimizi inşallah.

O demin söylediğim hadisin devamını okuyorum; O demin söylediğim hadisin devamını okuyorum;

Yüb'asü'l-âlimi ve'l-âbidü fe-yükâlü li'l-âbidi üdhuli'i-cennete ve yükâlü li'l-âlimi üsbüt hattâ teşfea li'n-nâsi bimâ ahsente edebehüm. Yüb'asü'l-âlimi ve'l-âbidü fe-yükâlü li'l-âbidi üdhuli'i-cennete ve yükâlü li'l-âlimi üsbüt hattâ teşfea li'n-nâsi bimâ ahsente edebehüm.

Alim bilen kimse, âbid de ibadetle meşgul. Bilgisi yok ama ibadeti var yani.Alim bilen kimse, âbid de ibadetle meşgul. Bilgisi yok ama ibadeti var yani. Geceleri ibadet eder, oruç tutar gündüzleri, cihatlara gider, hayırlara iştirak eder, âbid bir adam. Geceleri ibadet eder, oruç tutar gündüzleri, cihatlara gider, hayırlara iştirak eder, âbid bir adam.

Yüb'asü'l-âlimi ve'l-âbidü. "Kıyamet gününde bu ikisi ba's olunur." Fe-yükâlü li'l-âbidi. "Âbide derler ki." Yüb'asü'l-âlimi ve'l-âbidü. "Kıyamet gününde bu ikisi ba's olunur." Fe-yükâlü li'l-âbidi. "Âbide derler ki."

İbadetle meşgul olmuş ya âbid. İbadetle meşgul olmuş ya âbid.

Üdhuli'l-cennete. "Eh maşallah! Sözümü dinledin ibadetler yaptın,Üdhuli'l-cennete. "Eh maşallah! Sözümü dinledin ibadetler yaptın, hayırlar işledin sevaplarla dolu defterlerin." Üdhuli'l-cennete. "Hadi git cennete gir." hayırlar işledin sevaplarla dolu defterlerin." Üdhuli'l-cennete. "Hadi git cennete gir."

Götürürler cennete koyarlar onu. Ve yükâlü li'l-âlimi. "Alime de derler ki." Üsbüt. "Dur."Götürürler cennete koyarlar onu.

Ve yükâlü li'l-âlimi. "Alime de derler ki." Üsbüt. "Dur."
Hattâ teşfea li'n-nâsi. "İnsanlara şefaat edeceksin, onun için burada bekle sen, dur." Hattâ teşfea li'n-nâsi. "İnsanlara şefaat edeceksin, onun için burada bekle sen, dur."

Peygamberler gibi yani. Peygamberler nasıl şefaat edecekler ümmetlerine,Peygamberler gibi yani. Peygamberler nasıl şefaat edecekler ümmetlerine, Cenâb-ı Hak böyle bizim için birçok şefaatçiler halketmiştir. Ramazan şefaatçidir, Kur'an da şefaatçidir. Cenâb-ı Hak böyle bizim için birçok şefaatçiler halketmiştir.

Ramazan şefaatçidir, Kur'an da şefaatçidir.

Kur'an da şefaat edecek; "Yâ Rabbi! Bu geceleri uyumadı, beni okudu durdu.Kur'an da şefaat edecek;

"Yâ Rabbi! Bu geceleri uyumadı, beni okudu durdu.
Bunun hatalarını, kusurlarını affet!" diyecek Kur'an. Bunun hatalarını, kusurlarını affet!" diyecek Kur'an.

Oruç diyecek ki; "Yâ Rabbi! Bu da gündüzleri aç durdu. Boyna oruç tuttu.Oruç diyecek ki;

"Yâ Rabbi! Bu da gündüzleri aç durdu. Boyna oruç tuttu.
Bunu da sen affet!" diyecek bu da şefaat edecek. Ve bir de ulemaya veriyor şefaat hakkını Cenâb-ı Hak. Bunu da sen affet!" diyecek bu da şefaat edecek.

Ve bir de ulemaya veriyor şefaat hakkını Cenâb-ı Hak.

O yavru sabi çocuklar ölüyor ya hani bir yaşında, iki yaşında,O yavru sabi çocuklar ölüyor ya hani bir yaşında, iki yaşında, üç yaşında buluğa ermeden ufacık çocuklar. Onlar da anne babalarına şefaat edecek.üç yaşında buluğa ermeden ufacık çocuklar. Onlar da anne babalarına şefaat edecek. Yalnız şu kadar var ki o çocukların şefaatleri babalarının onlar hakkında keseceği akika kurbanına bağlıdır.Yalnız şu kadar var ki o çocukların şefaatleri babalarının onlar hakkında keseceği akika kurbanına bağlıdır. Çocukları için akika kurbanı kesmemiş olan babalar, çocuk olarak öldükleri zaman daÇocukları için akika kurbanı kesmemiş olan babalar, çocuk olarak öldükleri zaman da onların şefaatlerine nail olamayacaklar demişler. onların şefaatlerine nail olamayacaklar demişler.

Onun için alime de şefaat hakkı vermiş, şehide de şefaat hakkı var.Onun için alime de şefaat hakkı vermiş, şehide de şefaat hakkı var. Hâfız-ı Kelam olan kimsenin de, kim olursa olsun onlar, kabrinin etrafındaki 70 kabre şefaati var. Hâfız-ı Kelam olan kimsenin de, kim olursa olsun onlar, kabrinin etrafındaki 70 kabre şefaati var.

Allah kusurlarımızı affetsin. Alime de Cenâb-ı Hak böyle bir lütuf da bulunuyor. Diyor ki; Allah kusurlarımızı affetsin.

Alime de Cenâb-ı Hak böyle bir lütuf da bulunuyor. Diyor ki;

Üsbüt hattâ teşfea li'n-nâsi bimâ ahsente edebehüm. Üsbüt hattâ teşfea li'n-nâsi bimâ ahsente edebehüm.

Bunların ravileri İbn Adî ve Beyhakî Câbir radıyallahu anh'ten. Bunların ravileri İbn Adî ve Beyhakî Câbir radıyallahu anh'ten.

Bunlar bunun için bir "zayıf" lafzı koymuşlarsa daBunlar bunun için bir "zayıf" lafzı koymuşlarsa da bunlar birbirlerini tekit ederler bu surette de kuvvet hasıl olur. bunlar birbirlerini tekit ederler bu surette de kuvvet hasıl olur.

Binaenaleyh hepimiz bu dünyanın misafiriyiz. Misafiriz burada hepimiz, burası bizim mülkümüz değil.Binaenaleyh hepimiz bu dünyanın misafiriyiz. Misafiriz burada hepimiz, burası bizim mülkümüz değil. Burada emanethanedeyiz, emanethane. Şimdi hacıya gidiyoruz ya.Burada emanethanedeyiz, emanethane. Şimdi hacıya gidiyoruz ya. Giderken tabi şu memleketten geçeceğiz, bu memleketten geçeceğiz ama geçeceğiz,Giderken tabi şu memleketten geçeceğiz, bu memleketten geçeceğiz ama geçeceğiz, orası bizim memleketimiz değil. Duracak değiliz orada. orası bizim memleketimiz değil. Duracak değiliz orada. Belki birgün misafir kalırız belki iki gün misafir kalırız ama gayemiz ilerisi Mekke. Oraya gideceğiz. Belki birgün misafir kalırız belki iki gün misafir kalırız ama gayemiz ilerisi Mekke. Oraya gideceğiz.

Şimdi buraya gelen insanların da gayesi Allah yani âhiret. Âhirete gidiş.Şimdi buraya gelen insanların da gayesi Allah yani âhiret. Âhirete gidiş. Onun için burada bir misafirin durduğu gibi işte o kadar duracağız. Ha biz öldük, ne olur? Onun için burada bir misafirin durduğu gibi işte o kadar duracağız.

Ha biz öldük, ne olur?

Bak; Yetbeu'l-meyyite selâsetün. "Üç kişi arkamızda takılır." Ehlühû. "Birisi ehli." Bak;

Yetbeu'l-meyyite selâsetün. "Üç kişi arkamızda takılır." Ehlühû. "Birisi ehli."

İşte çocukların gelir, akrabaların gelir, dostların gelir cenazeyi götürüyorlar. İşte çocukların gelir, akrabaların gelir, dostların gelir cenazeyi götürüyorlar.

Ve mâlühû. "Bir de malı." demiş, "O da arkasından geliyor." Ve mâlühû. "Bir de malı." demiş, "O da arkasından geliyor."

İşte kefeni bağlarlar, şunu yaparlar bunu yaparlar. İşte kefeni bağlarlar, şunu yaparlar bunu yaparlar.

Ve amelühû. "Bir de amelidir." Fe-yerciu's-nâni. "Ehli bırakır mezara evine döner." Ve amelühû. "Bir de amelidir." Fe-yerciu's-nâni. "Ehli bırakır mezara evine döner."

Eh üzerinde neler varsa onları da alırlar, onları da götürürler. Eh üzerinde neler varsa onları da alırlar, onları da götürürler.

Ve amelühû. "Ameli kalır kendiyle beraber." Fe-yerciu ehlühu ve mâlühu ve yebkâ amelühu. Ve amelühû. "Ameli kalır kendiyle beraber."

Fe-yerciu ehlühu ve mâlühu ve yebkâ amelühu.

Neseî, Ahmed b. Hanbel, Buhari, Müslim ve Tirmizi'nin Enes radıyallahu anh'ten rivayet ettiği bir hadis-i şerif. Neseî, Ahmed b. Hanbel, Buhari, Müslim ve Tirmizi'nin Enes radıyallahu anh'ten rivayet ettiği bir hadis-i şerif.

Binâenaleyh bu misafirhaneden giderken götüreceğimiz şey amelimizdir.Binâenaleyh bu misafirhaneden giderken götüreceğimiz şey amelimizdir. Amelimiz iyi ise ne mutlu bize!Amelimiz iyi ise ne mutlu bize! Eğer amelimiz bozuksa ki dinden haberimiz yoksa, dinin emirlerine riayetkâr değilsek,Eğer amelimiz bozuksa ki dinden haberimiz yoksa, dinin emirlerine riayetkâr değilsek, ki en büyük felaket buradadır. ki en büyük felaket buradadır.

Onun için günahların başı namaz kılmamaktır. Hani insan benim hiç kabahatim yok der.Onun için günahların başı namaz kılmamaktır. Hani insan benim hiç kabahatim yok der. Namaz kılmamak günahı kâfidir insana, başka günah aramaya lüzum yok. Namaz kılmamak günahı kâfidir insana, başka günah aramaya lüzum yok.

Bakınız şimdi hac zamanıdır ya, en büyük bir ibadete gidilecek.Bakınız şimdi hac zamanıdır ya, en büyük bir ibadete gidilecek. Eğer bir insan, ben bugün gideceğim ama öğlen namazını kılamayacağım. Niçin? Eğer bir insan, ben bugün gideceğim ama öğlen namazını kılamayacağım.

Niçin?

Şöyle bir tehlike var, böyle bir tehlike var namazı kılamam. Kılmama imkan da yok.Şöyle bir tehlike var, böyle bir tehlike var namazı kılamam. Kılmama imkan da yok. Bunu bildin miydi hac o sene senden sâkıt olur. Çünkü bir vakit namaz bir hac sevabı ile birdir.Bunu bildin miydi hac o sene senden sâkıt olur. Çünkü bir vakit namaz bir hac sevabı ile birdir. O bir vakit namazı kaçıracağım diye aklına geldi miydi, onun için sen hacca o sene gitme de başka sene git.O bir vakit namazı kaçıracağım diye aklına geldi miydi, onun için sen hacca o sene gitme de başka sene git. O namazı kaçırmayacağın sene git. Onun için namaz kılmamanın günahı kadar büyük günah yoktur. O namazı kaçırmayacağın sene git. Onun için namaz kılmamanın günahı kadar büyük günah yoktur.

Allah celle ve alâ hepimizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar etsin.Allah celle ve alâ hepimizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar etsin. Sevdiği ve razı olduğu kullarının arasına kabul etsin cümlemizi. Sevdiği ve razı olduğu kullarının arasına kabul etsin cümlemizi.

Onun için o cennete girecek insanlarOnun için o cennete girecek insanlar Allahü Teâlâ'nın rızasını kazanmak için birbirleri ile sevişen müslümanlar. Allahü Teâlâ'nın rızasını kazanmak için birbirleri ile sevişen müslümanlar.

O sevişi Cenâb-ı Hak cümlemize lütfetsin. O sevişi Cenâb-ı Hak cümlemize lütfetsin.

İnsan birisini sever: Malı vardır sever, güzelliği vardır sever, kuvveti vardır kuvvetinden dolayıİnsan birisini sever: Malı vardır sever, güzelliği vardır sever, kuvveti vardır kuvvetinden dolayı onun himayesine girmek için onu sever. Bunlar masal, bunların kıymeti yok. Sevgi Allah için olacak.onun himayesine girmek için onu sever. Bunlar masal, bunların kıymeti yok. Sevgi Allah için olacak. Bu Allah'ın kuludur, bak yaratmış ne güzel. Bu Allah'ın kuludur, bak yaratmış ne güzel. Namaza geliyor, İslam'ın şiarına riayet ediyor, âdabına riayet ediyor.Namaza geliyor, İslam'ın şiarına riayet ediyor, âdabına riayet ediyor. Allah'ın güzel kulu diye yaşlı genç ne olursa olsun onu sever insan. Allah'ın güzel kulu diye yaşlı genç ne olursa olsun onu sever insan. Bir ihtiyacı olursa kendi ihtiyacından daha fazlasıyla ona yardım etmeye kalkar. Bir ihtiyacı olursa kendi ihtiyacından daha fazlasıyla ona yardım etmeye kalkar.

İşte bu gibi insanlara da Cenâb-ı Hak cennetteki o güzel cennet evine idhal edecek. İşte bu gibi insanlara da Cenâb-ı Hak cennetteki o güzel cennet evine idhal edecek.

Kusurlarımızı affetsin de Cenâb-ı Hak cümlemizi bu güzel cennet evine idhal olan kullarından etsin inşallah. Kusurlarımızı affetsin de Cenâb-ı Hak cümlemizi bu güzel cennet evine idhal olan kullarından etsin inşallah.

Bakın şimdi bir tane daha var; Bakın şimdi bir tane daha var;

İnne fi'l-cenneti miete deracetin. "Cennette 100 derece var." İnne fi'l-cenneti miete deracetin. "Cennette 100 derece var."

Bu 100 derece demekle yani sayı değil de çokluğu gösteren bir [sayı.] Sayısını, adedini Allah bilir.Bu 100 derece demekle yani sayı değil de çokluğu gösteren bir [sayı.] Sayısını, adedini Allah bilir. Kur'an âyetleri kadar denilince 6600 derecesi var. Burada bunu 100'e göndermiş. Cennette 100 derece var. Kur'an âyetleri kadar denilince 6600 derecesi var. Burada bunu 100'e göndermiş. Cennette 100 derece var.

Eaddehallâhu. "Bu cennetin derecelerini Allah vaat etmiştir."Eaddehallâhu. "Bu cennetin derecelerini Allah vaat etmiştir." Li'l-mücâhidîne fî sebîlillâhi. "Allah yolunda mücahede edenlere." Li'l-mücâhidîne fî sebîlillâhi. "Allah yolunda mücahede edenlere."

Malum mücahede sekiz nevi idi. Düşman karşısında dövüşmek bir. Malum mücahede sekiz nevi idi.

Düşman karşısında dövüşmek bir.

Bu her zaman olmaz. Düşman karşısında dövüşmek 40 yılda bir olacak. Bu her zaman olmaz. Düşman karşısında dövüşmek 40 yılda bir olacak.

Ondan sonrası, memlekette imanı İslâmiyeyi duyurabilmek için çalışmak. Ondan sonrası, memlekette imanı İslâmiyeyi duyurabilmek için çalışmak.

Biz insanlara İslâm'ı tarif edeceğiz, İslâm'ı bildireceğiz. Evvela bilmemiz lazım ki başkasına bildirebilelim. Biz insanlara İslâm'ı tarif edeceğiz, İslâm'ı bildireceğiz. Evvela bilmemiz lazım ki başkasına bildirebilelim.

İslâm nedir? Bunu bilmek, bunu öğrenmek bu da bir mücahede. İslâm nedir?

Bunu bilmek, bunu öğrenmek bu da bir mücahede.

Bu mücahede ile İslâm'ı güzelce öğreneceğiz ve İslâm'ı başkalarına öğretmeye çalışacağız.Bu mücahede ile İslâm'ı güzelce öğreneceğiz ve İslâm'ı başkalarına öğretmeye çalışacağız. Eğer bugün gâvurlar Müslümanlığı bilseler müslüman olmayan hiçbir gâvur kalmaz, hepsi müslüman olur.Eğer bugün gâvurlar Müslümanlığı bilseler müslüman olmayan hiçbir gâvur kalmaz, hepsi müslüman olur. Bizim memleketimizde yaşayan insanlara biz Müslümanlığı henüz öğretememişiz ki Bizim memleketimizde yaşayan insanlara biz Müslümanlığı henüz öğretememişiz ki Müslümanlığın aleyhine bugün envai çeşit propaganda yaparlar insanlar.Müslümanlığın aleyhine bugün envai çeşit propaganda yaparlar insanlar. Halbuki Müslümanlık kadar yüksek bir din yok. Halbuki Müslümanlık kadar yüksek bir din yok. Ne yahudiliğe benzer ne nasraniliğe benzer, ne başka bir şeye benzer.Ne yahudiliğe benzer ne nasraniliğe benzer, ne başka bir şeye benzer. En güzel din Allah'ın gönderdiği İslam dinidir. Ne güzel bak, hepimiz kardeş gibi elhamdülillah! En güzel din Allah'ın gönderdiği İslam dinidir. Ne güzel bak, hepimiz kardeş gibi elhamdülillah!

Mâ beyne'd-deraceteyni. "Yüz derece var dedi ya, her derecesinin arası."Mâ beyne'd-deraceteyni. "Yüz derece var dedi ya, her derecesinin arası." Kemâ beyne's-semâi ve'l-ardi. "Şu yerle gök arasının derecesi kadar bir derece var." Kemâ beyne's-semâi ve'l-ardi. "Şu yerle gök arasının derecesi kadar bir derece var."

Böyle 100 tane derece var. Aklın haricinde birşey. Böyle 100 tane derece var. Aklın haricinde birşey.

Fe-izâ seeltümüllâhe. "Siz cennet isteyeceksiniz Allah'tan ya, siz Allah'tan o cenneti isterken." Fe-izâ seeltümüllâhe. "Siz cennet isteyeceksiniz Allah'tan ya, siz Allah'tan o cenneti isterken."

Cennetin içerisinde 800 tane [cennet var ve] onların adları var. En güzeli Firdevs-i Âlâ. Cennetin içerisinde 800 tane [cennet var ve] onların adları var. En güzeli Firdevs-i Âlâ.

Fe-selûhu'l-firdevse. "Cenâb-ı Hakt'an bu Firdevs'i isteyin." Firdevs cennetini isteyin.Fe-selûhu'l-firdevse. "Cenâb-ı Hakt'an bu Firdevs'i isteyin."

Firdevs cennetini isteyin.
Öteki cennetler de güzel ama Firdevs cenneti daha güzel. Bunu isteyin Allah'tan. Öteki cennetler de güzel ama Firdevs cenneti daha güzel. Bunu isteyin Allah'tan.

Fe-innehu evsetu'l-cenneti ve a'le'l-cenneti. "O cennetin ortası ve en üstünü." Fe-innehu evsetu'l-cenneti ve a'le'l-cenneti. "O cennetin ortası ve en üstünü."

En üstünü. Hayru'l-umûri evsetahâ var ya. Ve fevkahû. "O cennetin üstünde vardır."En üstünü. Hayru'l-umûri evsetahâ var ya.

Ve fevkahû. "O cennetin üstünde vardır."
Arşu'r-rahmâni. "Arş-ı Rahman." Ve minhu tefcüru enhâru'l-cenneti. "Oradan cennet nehirleri akar." Arşu'r-rahmâni. "Arş-ı Rahman." Ve minhu tefcüru enhâru'l-cenneti. "Oradan cennet nehirleri akar."

Cennet nehirlerinin aktığı yer arştan bir yer. Bir küpten akar, dört göz ile akar. Birisi su akar, birisi süt akar. Cennet nehirlerinin aktığı yer arştan bir yer. Bir küpten akar, dört göz ile akar. Birisi su akar, birisi süt akar.

Kökü? Kökü birdir ama akarken birisi süt olur, birisi su olur, birisi bal olur.Kökü?

Kökü birdir ama akarken birisi süt olur, birisi su olur, birisi bal olur.
Birisi de dünya şarabı değil âhiret şaraplarından, insanlara zevk veren bir şarap olur.Birisi de dünya şarabı değil âhiret şaraplarından, insanlara zevk veren bir şarap olur. İnsan içtikçe zevklenir, sarhoşlanmaz, sarhoşluk yok burada. Zevklidir, öyle bir şarabtır, âhiret şarabı. İnsan içtikçe zevklenir, sarhoşlanmaz, sarhoşluk yok burada. Zevklidir, öyle bir şarabtır, âhiret şarabı.

İşte Cenâb-ı Hak o cennetten akan bu sularla, bu suların aktığı yerde size evler hazırlamıştır.İşte Cenâb-ı Hak o cennetten akan bu sularla, bu suların aktığı yerde size evler hazırlamıştır. Binâenaleyh siz İslâm'a sahip olun İslâm'a hakim olun, İslam'a malik olun.Binâenaleyh siz İslâm'a sahip olun İslâm'a hakim olun, İslam'a malik olun. İslâm'ı hem öğrenin hem öğretin. Çocuklarınızı katiyen cahil bırakmayın. İslâm'ı hem öğrenin hem öğretin. Çocuklarınızı katiyen cahil bırakmayın. Mühendis olsun, doktor olsun, avukatlar olsun, ne olursa olsun ama dindar olsun. Mühendis olsun, doktor olsun, avukatlar olsun, ne olursa olsun ama dindar olsun. Dindar olsun, dinini bilsin. Öğrensin ve çocuklarına da beraber öğretsin. Dindar olsun, dinini bilsin. Öğrensin ve çocuklarına da beraber öğretsin.

Onun için; İnne fi'l-cenneti miete deracetin. "Cennette yine 100 derece var ama."Onun için;

İnne fi'l-cenneti miete deracetin. "Cennette yine 100 derece var ama."
Lev enne'l-âlemîne. "Şu bütün âlemler, yer gök neler varsa." Lev enne'l-âlemîne. "Şu bütün âlemler, yer gök neler varsa." İctemeû fî ihdâhünne. "Onun bir tanesine konsa." Le-vesiathüm. "Yine boş kalır." İctemeû fî ihdâhünne. "Onun bir tanesine konsa." Le-vesiathüm. "Yine boş kalır."

Yine boş kalır dolmaz yani. Böyle bizim dünya gibi nüfus çoğaldı, ne yapalım bu nüfusu arttırmayalım.Yine boş kalır dolmaz yani. Böyle bizim dünya gibi nüfus çoğaldı, ne yapalım bu nüfusu arttırmayalım. Ekmek gelmeyecek, yemek gelmeyecek, erzak yetişmiyor, nüfusu keselim demezler. Yine boştur kıyamet kadar. Ekmek gelmeyecek, yemek gelmeyecek, erzak yetişmiyor, nüfusu keselim demezler. Yine boştur kıyamet kadar.

Yine bu cennet bu kadar güzel bir yer ki; Yine bu cennet bu kadar güzel bir yer ki;

İnne fi'l-cenneti le-ğurafen. "Öyle güzel köşkler var ki dünya köşkleri, sarayları hiç kalır onun yanında.İnne fi'l-cenneti le-ğurafen. "Öyle güzel köşkler var ki dünya köşkleri, sarayları hiç kalır onun yanında. Zerre olmaz." Yerâ men fî zâhirihâ men fî bâtinihâ. Zerre olmaz." Yerâ men fî zâhirihâ men fî bâtinihâ. "Dışındaki içindekini görür içindeki de dışındakini görür." "Dışındaki içindekini görür içindeki de dışındakini görür."

Mani yok yani. Duvarsız bir yer, duvarları nurdan. Bu kimin için bu cennet? Cennet çok da değil. Mani yok yani. Duvarsız bir yer, duvarları nurdan.

Bu kimin için bu cennet?

Cennet çok da değil.

Limen etâbe'l-kelâme. "Tatlı söz söyleyene." Tıyb, güzel söz söyleyen insanların yeridir bu cennet. Limen etâbe'l-kelâme. "Tatlı söz söyleyene."

Tıyb, güzel söz söyleyen insanların yeridir bu cennet.

Daha? Ve efşe's-selâme. "Daima kardeşlerine esselamu aleyküm,Daha?

Ve efşe's-selâme. "Daima kardeşlerine esselamu aleyküm,
esselamu aleyküm ve rahmetullah, esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü gibi esselamu aleyküm ve rahmetullah, esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü gibi güzel iltifatlarla Allahu celle ve alâ'nın bize öğrettiği bir selamı vermek." güzel iltifatlarla Allahu celle ve alâ'nın bize öğrettiği bir selamı vermek."

Ve izâ huyyiytüm bi-tahiyyetin fe-hayyû bi-ahseni minhâ ev ruudûhâ.Ve izâ huyyiytüm bi-tahiyyetin fe-hayyû bi-ahseni minhâ ev ruudûhâ. "Sana birisi esselamu aleyküm dediği vakitte sen daha ahsen olaraktan "Sana birisi esselamu aleyküm dediği vakitte sen daha ahsen olaraktan ve aleykümselam ve rahmetullahi ve berekatuhu de." Bunu öğren. ve aleykümselam ve rahmetullahi ve berekatuhu de."

Bunu öğren.

Ne için bu cennet bu güzel cennet? Limen etâbe'l-kelâme ve efşe's-selâme. Acı söz söylemiyor yani.Ne için bu cennet bu güzel cennet?

Limen etâbe'l-kelâme ve efşe's-selâme.

Acı söz söylemiyor yani.
Hatır kırıcı söz söylemiyor, gönül yıkıcı söz söylemiyor. Gâvur olsun [müslüman olsun]. Hatır kırıcı söz söylemiyor, gönül yıkıcı söz söylemiyor. Gâvur olsun [müslüman olsun]. Gâvurdur ama ne yapalım, Allah onu gâvur yaratmış. "Sen gâvursun, herif defol buradan.Gâvurdur ama ne yapalım, Allah onu gâvur yaratmış. "Sen gâvursun, herif defol buradan. Sokulma buraya! Kafanı patlatırım, şunu yaparım bunu yaparım!" diyeSokulma buraya! Kafanı patlatırım, şunu yaparım bunu yaparım!" diye böyle bir kelam söylemiyor, gâvura bile söylemiyor. böyle bir kelam söylemiyor, gâvura bile söylemiyor.

E senin memleketindeki kardeşine kötü söylerse olur mu bu? Müslümanlık bunu hiç ister mi? E senin memleketindeki kardeşine kötü söylerse olur mu bu?

Müslümanlık bunu hiç ister mi?

Bak, limen etâbe'l-kelâme. "Tatlı olsun sözün, kime olursa olsun." Bak, limen etâbe'l-kelâme. "Tatlı olsun sözün, kime olursa olsun."

Çirkin söz söyleme, hatır kırıcı söz söyleme, gönül yıkıcı söz söyleme, incitici söz söyleme. Çirkin söz söyleme, hatır kırıcı söz söyleme, gönül yıkıcı söz söyleme, incitici söz söyleme.

Geçende söylemiştim galiba; "Gönül bir sırça saraydır bir kere kırıldı mıydı kolayca toplanmaz artık o." Geçende söylemiştim galiba;

"Gönül bir sırça saraydır bir kere kırıldı mıydı kolayca toplanmaz artık o."

Gönül bir sırça saraydır, kırıldı mıydı toplanması mümkün değildir onun.Gönül bir sırça saraydır, kırıldı mıydı toplanması mümkün değildir onun. Onun için kırma gönülü. Gönül kıranların gönlü kırılır. Onun için kırma gönülü. Gönül kıranların gönlü kırılır.

Ve efşe's-selâme. "Selamını böyle yap." Ve et'ame't-taâme. "Sonra yedirici ol." Ve efşe's-selâme. "Selamını böyle yap." Ve et'ame't-taâme. "Sonra yedirici ol."

Yiyici değil yedirici olmaya bak. Daima sofran açık olsun. Elin açık olsun. Yiyici değil yedirici olmaya bak. Daima sofran açık olsun. Elin açık olsun.

Ve edâme's-sıyâme. "Bir de oruca devam et." diyor. Ve edâme's-sıyâme. "Bir de oruca devam et." diyor.

Pazartesi Perşembeyi bırakmıyor, ayın 13'ü 14'ü 15'i diyor bırakmıyor. Bir gün tutuyor bir gün yiyor.Pazartesi Perşembeyi bırakmıyor, ayın 13'ü 14'ü 15'i diyor bırakmıyor. Bir gün tutuyor bir gün yiyor. Onu da bırakmıyor. Gençlere bağlı. Hatta geçen bir ihtiyar geldi de 90 yaşındaymış ihtiyar.Onu da bırakmıyor.

Gençlere bağlı. Hatta geçen bir ihtiyar geldi de 90 yaşındaymış ihtiyar.
Kırk seneden beri üç aylar orucunu bırakmam diyor. Onun için oruç korkulacak bir şey değil. Kırk seneden beri üç aylar orucunu bırakmam diyor. Onun için oruç korkulacak bir şey değil. Oruç insana sıhhat verir. "Bununla beraber orucuna devam eder."Oruç insana sıhhat verir.

"Bununla beraber orucuna devam eder."
Ve bâtallâhi kâimen ve'n-nâsü niyâmün. Ve bâtallâhi kâimen ve'n-nâsü niyâmün. "Ve bir de herkes uyurken o da kalkıp Allahu Teâlâ'nın divanında el bağlayıp"Ve bir de herkes uyurken o da kalkıp Allahu Teâlâ'nın divanında el bağlayıp Allahuekber der namaz kılması yok mu, işte Cenâb-ı Hakk'ın hoşuna gittiğinden dolayıAllahuekber der namaz kılması yok mu, işte Cenâb-ı Hakk'ın hoşuna gittiğinden dolayı bu güzel cenneti de onlara veriyor." Allah cümlemize nasip etsin inşallah. bu güzel cenneti de onlara veriyor."

Allah cümlemize nasip etsin inşallah.

Bunun altında bir acısı var ama, acı biberler vardır hani.Bunun altında bir acısı var ama, acı biberler vardır hani. Ama o acı biberleri bazı insan sever ve o acı biberlerden bazı yerlerde bazı şifalar da oluyor. Ama o acı biberleri bazı insan sever ve o acı biberlerden bazı yerlerde bazı şifalar da oluyor.

Şimdi diyor ki; İnne fî cehenneme vâdiyen. "Cehennemde bir vadi var." Şimdi diyor ki;

İnne fî cehenneme vâdiyen. "Cehennemde bir vadi var."

Allah yüzünü göstermesin inşallah. Allah yüzünü göstermesin inşallah.

Ama yol o cehennemin üzerinden geçiyor yani cennete gidecekAma yol o cehennemin üzerinden geçiyor yani cennete gidecek mutlaka o cehennemden geçilecek ki öyle gidecek. Ama şimdi bizim köprü var ya. mutlaka o cehennemden geçilecek ki öyle gidecek. Ama şimdi bizim köprü var ya. Şimdi altı deniz de, denizden geçeceğiz derken üzerine güzel bir köprü koymuşlar.Şimdi altı deniz de, denizden geçeceğiz derken üzerine güzel bir köprü koymuşlar. Kimisi o köprüden geçiyor, kimisi yayan geçiyor, kimisi eskiden tramvaydı, tramvayla geçiyor. Kimisi o köprüden geçiyor, kimisi yayan geçiyor, kimisi eskiden tramvaydı, tramvayla geçiyor. Kimisi tayyare ile geçiyor, üzerinden uçup gidiyor. Kimisi tayyare ile geçiyor, üzerinden uçup gidiyor.

İnşallah bizi Cenâb-ı Hak yıldırım süratı ile üzerinden geçip deİnşallah bizi Cenâb-ı Hak yıldırım süratı ile üzerinden geçip de cehennemi görmeden geçenlerden eylesin inşallah. cehennemi görmeden geçenlerden eylesin inşallah.

"Şimdi bu cehennem." Ve fî zâlike'l-vâdî. "Bir vadisi var cehennemin, çukuru var.""Şimdi bu cehennem." Ve fî zâlike'l-vâdî. "Bir vadisi var cehennemin, çukuru var." Ve fî zâlike'l-vâdî. "Bu çukur da var." Bi'run. "Bir kuyu." Ve fî zâlike'l-vâdî. "Bu çukur da var." Bi'run. "Bir kuyu."

Cehennemin içindeki çukur yerde, vadi yerde bir de kuyu var. Cehennemin içindeki çukur yerde, vadi yerde bir de kuyu var.

Yükâlü lehu hebhebün. "Kuyunun adı da hebheb imiş.Yükâlü lehu hebhebün. "Kuyunun adı da hebheb imiş. Hakkun alellâhi. "Allahu Teâlâ'ya haktır ki." En yüskinehu külle cebbârin. "Zalimlerin yeri de orasıdır." Hakkun alellâhi. "Allahu Teâlâ'ya haktır ki." En yüskinehu külle cebbârin. "Zalimlerin yeri de orasıdır."

En büyük zalim deyince fena bir şey. Sizin bir köleniz var.En büyük zalim deyince fena bir şey. Sizin bir köleniz var. Köleniz var yani hizmetkârınız. Akşam parayı vereceksiniz ona; Köleniz var yani hizmetkârınız. Akşam parayı vereceksiniz ona;

"İşte benim şu işim var yap yavrum. Akşama sana 5-10 lira neyse gündeliğini vereceğim." "İşte benim şu işim var yap yavrum. Akşama sana 5-10 lira neyse gündeliğini vereceğim."

O adam senin işini yapmıyor da komşunun işini yapıyor. Komşunda çalışıyor işi orada yapıyor.O adam senin işini yapmıyor da komşunun işini yapıyor. Komşunda çalışıyor işi orada yapıyor. Akşamüstü geliyor, "Ver parayı." diyor.Akşamüstü geliyor, "Ver parayı." diyor. Yahut peşin veriyorsun parayı, "Al bu parayı da yap benim şu işimi." diyorsun, o da gidiyor komşuda çalışıyor. Yahut peşin veriyorsun parayı, "Al bu parayı da yap benim şu işimi." diyorsun, o da gidiyor komşuda çalışıyor. Halbuki parayı senden aldı, senin işini görmesi lazım gelirken görmedi komşusuna çalıştı. Halbuki parayı senden aldı, senin işini görmesi lazım gelirken görmedi komşusuna çalıştı.

İşte bu nasıl zulümse, bu nasıl zulümse... Bu memleket Allahu Teâlâ'nın memleketi yani mülk Allah'ın. İşte bu nasıl zulümse, bu nasıl zulümse... Bu memleket Allahu Teâlâ'nın memleketi yani mülk Allah'ın.

Var mı başka bunun sahibi? Var mı başka bunun sahibi?

Hepsi gitti, dedelerimiz de gitti hepsi bıraktı. "Hepsi benim!" diyorlardı hiç kimseye kalmadı. Hepsi gitti, dedelerimiz de gitti hepsi bıraktı. "Hepsi benim!" diyorlardı hiç kimseye kalmadı.

Süleyman aleyhisselam dünyaya hakim. Gökte ordusuyla uçan bir peygamber, o da gitti, ona da kalmadı. Süleyman aleyhisselam dünyaya hakim. Gökte ordusuyla uçan bir peygamber, o da gitti, ona da kalmadı.

Hani Musa? O da gitti. Hani İsa? O da gitti. Ölüleri diriltiyordu ya, o da gitti. Hani Musa?

O da gitti.

Hani İsa?

O da gitti. Ölüleri diriltiyordu ya, o da gitti.

Hani iki cihan serveri Peygamber aleyhisselam? O da gitti. Herkes, herkes de gidecek. Hani iki cihan serveri Peygamber aleyhisselam?

O da gitti.

Herkes, herkes de gidecek.

Mülk, limeni'l-mülk? Lillahi'l-vâhidi'l-kahhâr. "Mülk Allah'ın, kimsenin değil!" Mülk, limeni'l-mülk?

Lillahi'l-vâhidi'l-kahhâr. "Mülk Allah'ın, kimsenin değil!"

Soracak yarın Cenâb-ı Hak; Hani senin tapun vardı elinde kocaman, nerede o? Soracak yarın Cenâb-ı Hak;

Hani senin tapun vardı elinde kocaman, nerede o?

Nerede o senin mülkün? Gitti. Lillahi'l-vâhidi'l-kahhâr. "Mülk Allah'ın, başkasının değil." Nerede o senin mülkün?

Gitti.

Lillahi'l-vâhidi'l-kahhâr. "Mülk Allah'ın, başkasının değil."

Bugün muvakkaten oturuyoruz içerisinde. Yarın? İşte çoluk çocuk gelir darmadağın olur gider hepsi. Bugün muvakkaten oturuyoruz içerisinde.

Yarın?

İşte çoluk çocuk gelir darmadağın olur gider hepsi.

Onun için o cebbâr, nasıl ki paranı alıp da başkasına çalışan adam ne zalim adam!Onun için o cebbâr, nasıl ki paranı alıp da başkasına çalışan adam ne zalim adam! Senin paranı alıyor senin işini görmüyor başkasının hizmetini görüyor. Senin paranı alıyor senin işini görmüyor başkasının hizmetini görüyor.

Bu nasıl zalimse, mülkünde yaşadığın Allahu Teâlâ'nın nimetlerini yiyip deBu nasıl zalimse, mülkünde yaşadığın Allahu Teâlâ'nın nimetlerini yiyip de Allahu Teâlâ'yı tanımamaktan daha büyük bir zulüm aranmaz yani. Allahu Teâlâ'yı tanımamaktan daha büyük bir zulüm aranmaz yani. En büyük zulüm, Allahu Teâlâ'nın mülkünde yaşıyorsun ve O'nun nimetleri ile perverde oluyorsun. En büyük zulüm, Allahu Teâlâ'nın mülkünde yaşıyorsun ve O'nun nimetleri ile perverde oluyorsun.

O sıhhati vermezse sıhhati nereden bulacaksın? Doktorlarımız var efendim, ilaçlar da var. O sıhhati vermezse sıhhati nereden bulacaksın?

Doktorlarımız var efendim, ilaçlar da var.

Bir anlamı var mı bakalım? Eğer bunlar çare olsa kimsenin ölmemesi lazım.Bir anlamı var mı bakalım?

Eğer bunlar çare olsa kimsenin ölmemesi lazım.
Ecel gelince kimse işin içinden çıkamıyor. Ecel alıp götürüyor insanları. Onun için Allah affetsin kusurlarımız. Ecel gelince kimse işin içinden çıkamıyor. Ecel alıp götürüyor insanları.

Onun için Allah affetsin kusurlarımız.

En büyük zulüm mülkünde yaşadığımız Allahu Teâlâ'nın nimetleri ile perverde oluyoruz da,En büyük zulüm mülkünde yaşadığımız Allahu Teâlâ'nın nimetleri ile perverde oluyoruz da, bu güzel ekmekler, bu güzel yemekler, bu güzel nimetler mebzül mebzül, bol bol [bize veriliyor da], bu güzel ekmekler, bu güzel yemekler, bu güzel nimetler mebzül mebzül, bol bol [bize veriliyor da], bu nankör insan bunları görmüyor da hâlâ komünistliğin peşinde. bu nankör insan bunları görmüyor da hâlâ komünistliğin peşinde.

Git bir komünist memleketine gör de bak nasıl yaşıyor insanlar orada? Git bir komünist memleketine gör de bak nasıl yaşıyor insanlar orada?

Ne sefalet, ne zulüm, ne işkence altındalar insanlar! Ne sefalet, ne zulüm, ne işkence altındalar insanlar!

Şurada Bulgarya yakın, git oraya misafireten bir gir deŞurada Bulgarya yakın, git oraya misafireten bir gir de oradaki müslüman olsun gâvur olsun, onların halini bir gör! Bir misal olarak söyleyeyim. oradaki müslüman olsun gâvur olsun, onların halini bir gör!

Bir misal olarak söyleyeyim.

Kardeşlerimizden birisi yeni geldi. Gelirken, oranın kaşar peyniri meşhur imiş. Güzel kaşar yapıyorlar.Kardeşlerimizden birisi yeni geldi. Gelirken, oranın kaşar peyniri meşhur imiş. Güzel kaşar yapıyorlar. Her şey tabi vesika ile, vesikasız bir şey vermiyorlar. Her şey tabi vesika ile, vesikasız bir şey vermiyorlar.

Adam işte kapıdan girerken "Ben peynir alacağım, bana bir peynir parası verin." demiş onların parasından. Adam işte kapıdan girerken "Ben peynir alacağım, bana bir peynir parası verin." demiş onların parasından.

Bizim paramızdan vermiş onların parasından almış, peynirci dükkanına gelmiş, işte kağıdı var elinde. Bizim paramızdan vermiş onların parasından almış, peynirci dükkanına gelmiş, işte kağıdı var elinde.

"Bana bir kalıp peynir ver." "Yağma mı var?" demiş, "Sana bir kalıp peynir vereceğim?"Bana bir kalıp peynir ver."

"Yağma mı var?" demiş, "Sana bir kalıp peynir vereceğim?
Bak bu kadar insan bekliyor burada? Sana verirsem bunlara ne vereceğim? Veremem!" demiş. Bak bu kadar insan bekliyor burada? Sana verirsem bunlara ne vereceğim? Veremem!" demiş.

Kavga kıyamet neyse, elinde vesikası olduğu için almış peyniri. Ekmek de öyle. Kavga kıyamet neyse, elinde vesikası olduğu için almış peyniri.

Ekmek de öyle.

Huduttan geçecekler. Hudut kontrolcüleri gümrükçüler; "Dur bakalım." demişler, "Neyin var neyin yok?" Huduttan geçecekler. Hudut kontrolcüleri gümrükçüler;

"Dur bakalım." demişler, "Neyin var neyin yok?"

"İşte!" demiş, "Bir peynir aldım o var, başka bir şey yok." "Bakalım!" Bakmışlar koca kalıp peynir. "İşte!" demiş, "Bir peynir aldım o var, başka bir şey yok."

"Bakalım!"

Bakmışlar koca kalıp peynir.

"Ooo!" demiş gümrükçü. Türkçede biliyorlarmış hep. "Bu peyniri sen nasıl alacaksın, nasıl götüreceksin?"Ooo!" demiş gümrükçü. Türkçede biliyorlarmış hep.

"Bu peyniri sen nasıl alacaksın, nasıl götüreceksin?
Bu burada 100 tane bulgarın hakkı var burada!" demiş. Böyle dilim dilim kesecekler, bize verecekler.Bu burada 100 tane bulgarın hakkı var burada!" demiş. Böyle dilim dilim kesecekler, bize verecekler. Sen buradan aldın götürüyorsun. Biz ne yapacağız ya?" demiş adam. "Öyleyse bırakayım alın!" demiş. Sen buradan aldın götürüyorsun. Biz ne yapacağız ya?" demiş adam.

"Öyleyse bırakayım alın!" demiş.

Yani bakın bir peyniri, bir peyniri geçirttirmek istemiyor adam; "Yüz tane bulgarın hakkı var." diyor.Yani bakın bir peyniri, bir peyniri geçirttirmek istemiyor adam; "Yüz tane bulgarın hakkı var." diyor. "Dilim dilim yiyeceğiz bundan birer parça biz de. Sen bunu alıp götürürsen biz ne yiyeceğiz?" diyor. "Dilim dilim yiyeceğiz bundan birer parça biz de. Sen bunu alıp götürürsen biz ne yiyeceğiz?" diyor.

Her şeyi bu kadar zorluğun içerisinde.Her şeyi bu kadar zorluğun içerisinde. Allah elhamdülillah memleketimize yağını balını ayaklarımızın altında böyle adeta akıyor da yine nankör insan!Allah elhamdülillah memleketimize yağını balını ayaklarımızın altında böyle adeta akıyor da yine nankör insan! Bunu da istemiyor bunun da aleyhinde konuşuyor. Bunu da istemiyor bunun da aleyhinde konuşuyor.

Biz de yarın vesika ile böyle kapıda bekleyip de kuyruk olup da alacağız mı? Biz de yarın vesika ile böyle kapıda bekleyip de kuyruk olup da alacağız mı?

Vesika onu mu istiyoruz yani? Vesika onu mu istiyoruz yani?

Allah affetsin kusurlarımızı. Bu işte cehenneme atılacak. Allah affetsin kusurlarımızı.

Bu işte cehenneme atılacak.

İnne fî cehenneme vâdiyen ve fî zâlike'l-vâdî bi'run.İnne fî cehenneme vâdiyen ve fî zâlike'l-vâdî bi'run. "Orada bu cehennemin çukurunda bir kuyu var, ucu bucağı yok." "Orada bu cehennemin çukurunda bir kuyu var, ucu bucağı yok."

Bir kuyu var, hatta oraya bir taş atılmışta 70 senedir dibine inmemiş taş.Bir kuyu var, hatta oraya bir taş atılmışta 70 senedir dibine inmemiş taş. Öyle koyu deyince bizim kuyu gibi anlama yani. Uçsuz bucaksız bir kuyu. Öyle koyu deyince bizim kuyu gibi anlama yani. Uçsuz bucaksız bir kuyu.

Kim bilir ne kadar zalim atılacak o kuyunun içerisine yani? Kim bilir ne kadar zalim atılacak o kuyunun içerisine yani?

İnsanları işkenceye sokan, Allah tanımayan, peygamber tanımayan, kitap tanımayan.İnsanları işkenceye sokan, Allah tanımayan, peygamber tanımayan, kitap tanımayan. İnsanları böyle işkenceye sokan ne gibi zalimler varsa hep o kuyuya yuvarlanacak. İnsanları böyle işkenceye sokan ne gibi zalimler varsa hep o kuyuya yuvarlanacak.

Onun için öyle ufak bir şey zannetme. Onun adı da hebheb imiş. Onun için öyle ufak bir şey zannetme.

Onun adı da hebheb imiş.

Allah affetsin kusurlarımızı da yüzünü de göstermesin o cehennemin bizlere. Allah affetsin kusurlarımızı da yüzünü de göstermesin o cehennemin bizlere.

Bir de cuma hakkında şunu okuyayım kafi gelsin. Bir de cuma hakkında şunu okuyayım kafi gelsin.

İnne fi'l-cumuati sâaten lâ yes'elullâhe'l-abdü fîhâ şey'en illâ âtâhu iyyâhu hîne tükâmu's-salâtü ile'l-insirâfi minhâ. İnne fi'l-cumuati sâaten lâ yes'elullâhe'l-abdü fîhâ şey'en illâ âtâhu iyyâhu hîne tükâmu's-salâtü ile'l-insirâfi minhâ.

Cuma günümüz var ya, cuma müslümanların bayramıdır.Cuma günümüz var ya, cuma müslümanların bayramıdır. Cuma müslümanların bayramıdır bunu biliyoruzdur. Cuma kadir gecesinden de efdaldir derler.Cuma müslümanların bayramıdır bunu biliyoruzdur. Cuma kadir gecesinden de efdaldir derler. Kadir gecesi bilinmiyor. Biliyor muyuz kadir gecesini? Kadir gecesi bilinmiyor.

Biliyor muyuz kadir gecesini?

Yirmi yedi diye biz tutturduk ama bu bizim tabirimiz. Meçhuldür bu gece, o da senede bir gecedir. Yirmi yedi diye biz tutturduk ama bu bizim tabirimiz. Meçhuldür bu gece, o da senede bir gecedir.

Binâenaleyh meçhul olduğu için Cuma da malum. Biri meçhul birisi malum.Binâenaleyh meçhul olduğu için Cuma da malum. Biri meçhul birisi malum. Her haftada bir gün Cuma gelir bu Cuma günü. Onun için mü'minlerin bayramı, fukaranın da haccıdır.Her haftada bir gün Cuma gelir bu Cuma günü. Onun için mü'minlerin bayramı, fukaranın da haccıdır. Fukara hacıya gidemez ama fukara cumaya gelir hac sevabını kazanır. Fukaranın haccıdır.Fukara hacıya gidemez ama fukara cumaya gelir hac sevabını kazanır. Fukaranın haccıdır. Sabah namazını kılar, namazdan sonra elini açar, işrak vakti gelinceye kadar ibadetle meşgul olur.Sabah namazını kılar, namazdan sonra elini açar, işrak vakti gelinceye kadar ibadetle meşgul olur. İki rekat işrak namazını kılıp çıkar. Hiç eksiksiz bir hac ve bir umre sevabını bedava kazanır. İki rekat işrak namazını kılıp çıkar. Hiç eksiksiz bir hac ve bir umre sevabını bedava kazanır.

Hem de şimdi hepimiz bir boğaz derdindeyiz ya.Hem de şimdi hepimiz bir boğaz derdindeyiz ya. Herkesin bir boğazı var, bunun çoluğu çocuğu var, evi barkı var.Herkesin bir boğazı var, bunun çoluğu çocuğu var, evi barkı var. Bir ihtiyaç var yani zaruri bir ihtiyacımız var. Bir ihtiyaç var yani zaruri bir ihtiyacımız var. Bu ihtiyacımızı karşılamak için herhalde bir çalışmak mecburiyetindeyiz. Envai çeşit iş yolları. Bu ihtiyacımızı karşılamak için herhalde bir çalışmak mecburiyetindeyiz. Envai çeşit iş yolları.

İşte sabah namazlarını camide, camisinde kılıp da işrak vaktine kadarİşte sabah namazlarını camide, camisinde kılıp da işrak vaktine kadar ibadetle meşgul olanın rızkını Allah ayağına yollar. Yorulmaz o kul, Allah ayağına yollar. ibadetle meşgul olanın rızkını Allah ayağına yollar. Yorulmaz o kul, Allah ayağına yollar. Kuşların ağzına verdiği gibi rızkın ağzına gelir. Nasıl olur hocaefendi? Hiç itiraz etme!Kuşların ağzına verdiği gibi rızkın ağzına gelir.

Nasıl olur hocaefendi?

Hiç itiraz etme!
Allah mülkün sahibi! Bu âlemi yaradan Allah. Şu bizi yaratan Allah!Allah mülkün sahibi! Bu âlemi yaradan Allah. Şu bizi yaratan Allah! Bak ne güzel sima vermiş, ne güzel endam vermiş, ne güzel gözler vermiş,Bak ne güzel sima vermiş, ne güzel endam vermiş, ne güzel gözler vermiş, ne güzel kulaklar vermiş, ne güzel akıllar vermiş göklere sığmıyoruz bugün. ne güzel kulaklar vermiş, ne güzel akıllar vermiş göklere sığmıyoruz bugün. Bu güzel Allah, bu güzel yüzü veren Allah kulunu istediği şekilde besler. Manen besler. Bu güzel Allah, bu güzel yüzü veren Allah kulunu istediği şekilde besler. Manen besler. Rızkını gökten gönderir. Yerde olmasa da gökten gönderir yine doyurur onu. Korkma! Rızkını gökten gönderir. Yerde olmasa da gökten gönderir yine doyurur onu.

Korkma!

Şimdi sen peygamberin sözüne bel bağla, Allah'ın kelamına söz bağla. Allahu Teâlâ diyor ki; Şimdi sen peygamberin sözüne bel bağla, Allah'ın kelamına söz bağla.

Allahu Teâlâ diyor ki;

Ve men yettekıllâhe yec'al lehu mahracen ve yerzükhu min haysü lâ yehtesibü. Ve men yettekıllâhe yec'al lehu mahracen ve yerzükhu min haysü lâ yehtesibü.

"Allah onun ummadığı yerden onun rızkını verir." Sen Allah'a kul ol yalnız! "Allah onun ummadığı yerden onun rızkını verir."

Sen Allah'a kul ol yalnız!

Canım hocaefendi öyle şey mi olur yahu? Biz camide oturalım da sonra bu işleri kim görecek? Canım hocaefendi öyle şey mi olur yahu? Biz camide oturalım da sonra bu işleri kim görecek?

Ha bu işlerimizi yine göreceğiz ama Allah'ın emrini de yapacağız. Rızkımızı da Allah verecek.Ha bu işlerimizi yine göreceğiz ama Allah'ın emrini de yapacağız. Rızkımızı da Allah verecek. Ama o verecek diye biz de oturup kalmayız ya. Ama o verecek diye biz de oturup kalmayız ya. Elbette hepimiz vazifelerimiz yine yapmaya çalışacağız insanlık icabı. Çünkü yalnız kendimiz için değil. Elbette hepimiz vazifelerimiz yine yapmaya çalışacağız insanlık icabı. Çünkü yalnız kendimiz için değil. İnsan yalnız kendi için insan değildir. İnsan başkalarının da yardımına koşacak. İnsan yalnız kendi için insan değildir. İnsan başkalarının da yardımına koşacak. Onun için kazanacağız kazandıktan sonra başka çalışamayanlar var, muhtaçlar var, garipler var.Onun için kazanacağız kazandıktan sonra başka çalışamayanlar var, muhtaçlar var, garipler var. Onların da yardımına koşmak için çalışmak mecbur. Ama o rızkı verecek olan yine Allah'tır. Onların da yardımına koşmak için çalışmak mecbur.

Ama o rızkı verecek olan yine Allah'tır.
Ne çalışanlar var, ne bilginler var bugün ekmek parasını bulamazlar. Ne çalışanlar var, ne bilginler var bugün ekmek parasını bulamazlar. Çok çalışır, ekmek parasını bulamaz bir türlü. Çok çalışır, ekmek parasını bulamaz bir türlü. Sağlamdır fakat iki tarafı da beceriksizdir, okumamıştır da bir şey ama çok parası da vardır.Sağlamdır fakat iki tarafı da beceriksizdir, okumamıştır da bir şey ama çok parası da vardır. İşte o rızkı veren Allah'tır. Onun için onda üzülme! Yalnız bu cehenneme girmemeye çalış!İşte o rızkı veren Allah'tır.

Onun için onda üzülme! Yalnız bu cehenneme girmemeye çalış!
Cehenneme girmemek için zalim olmamaya çalış. Zalim olmamak için de Allah'ın sözünü dinlemek lazım. Cehenneme girmemek için zalim olmamaya çalış. Zalim olmamak için de Allah'ın sözünü dinlemek lazım.

Ve men ezlamu mimmen menea mesâcidallâhi en yüzkera fîhâ ismühü ve seâ fî harabihâ. Ve men ezlamu mimmen menea mesâcidallâhi en yüzkera fîhâ ismühü ve seâ fî harabihâ.

"Allah'ın ibadethanesine girmeye mani olanlardan daha zalim kim vardır? diyor Allah. "Allah'ın ibadethanesine girmeye mani olanlardan daha zalim kim vardır? diyor Allah.

Allah'ın ibadethanesine girip de zikretmek için,Allah'ın ibadethanesine girip de zikretmek için, Allah'a ibadet için girmelerine mani olanlardan daha zalim kim vardır? Kim vardır? Allah'a ibadet için girmelerine mani olanlardan daha zalim kim vardır?

Kim vardır?

Bu manilerin [çeşitleri var.] Buraya polis koymaz, yahut burasını gelip de yıkmaz.Bu manilerin [çeşitleri var.] Buraya polis koymaz, yahut burasını gelip de yıkmaz. İlmi kaldırdın mı bitti işte ibadet. İbadetin kökü ilim! İlim kalktı mıydı hepsi gider. İlmi kaldırdın mı bitti işte ibadet. İbadetin kökü ilim! İlim kalktı mıydı hepsi gider.

Onun için İngilize derler ki, İngiliz çok usta bir gâvurdur.Onun için İngilize derler ki, İngiliz çok usta bir gâvurdur. Ağacı kesmez, dibine suyu döker kökünü kurutur ağacın.Ağacı kesmez, dibine suyu döker kökünü kurutur ağacın. Ağaç kökünden kurur, "Ne bileyim ben kurudu." der, ama oraya tuzu dökmüştür,Ağaç kökünden kurur, "Ne bileyim ben kurudu." der, ama oraya tuzu dökmüştür, ilacı dökmüştür Ağaçta tabiatıyla kuruyacak. ilacı dökmüştür Ağaçta tabiatıyla kuruyacak.

"Ben yapmadım ki! Ne yapayım ağaç kurumuş." der. "Ben yapmadım ki! Ne yapayım ağaç kurumuş." der.

E tabi ilim ortadan kalkınca, mektep olmayınca, medrese olmayınca ne olur arkadaş? E tabi ilim ortadan kalkınca, mektep olmayınca, medrese olmayınca ne olur arkadaş?

Mühendis mektebi olmazsa mühendis nereden bulunacak? Mühendis mektebi olmazsa mühendis nereden bulunacak?

Doktor mektebi olmazsa doktoru nereden buluruz? Kimya mektebi olmazsa kimyacıyı nereden buluruz? Doktor mektebi olmazsa doktoru nereden buluruz?

Kimya mektebi olmazsa kimyacıyı nereden buluruz?

Uçakçıyı nereden buluruz, gemiciyi nereden buluruz? Bunların hepsi mekteplerden çıkar. Uçakçıyı nereden buluruz, gemiciyi nereden buluruz?

Bunların hepsi mekteplerden çıkar.

E din adamı da olmazsa din nereden öğreneceğiz yani? E din adamı da olmazsa din nereden öğreneceğiz yani?

"Dinsiz millet yaşamaz." derler. Elbette yaşamaz! İnsanı ayakta tutan dindir. "Dinsiz millet yaşamaz." derler. Elbette yaşamaz! İnsanı ayakta tutan dindir.

Allah cümlemizi affetsin, tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin.Allah cümlemizi affetsin, tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin. Sevdiği razı olduğu kullarının arasına kabul etsin. İslâm dini üzerine doğduk elhamdülillah.Sevdiği razı olduğu kullarının arasına kabul etsin. İslâm dini üzerine doğduk elhamdülillah. İslâm dini üzerine yaşayıp İslâm olarak ölmeyi İslâm dini üzerine yaşayıp İslâm olarak ölmeyi Cenâb-ı Hak cümle Ümmet-i Muhammed'e size ve bize de hakkaten nasip etsin. Cenâb-ı Hak cümle Ümmet-i Muhammed'e size ve bize de hakkaten nasip etsin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2