Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Cennetin Reyyan Kapısı ve Oruçluların Girişi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Şa'bân 1420 / 01.12.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cennetin Kapıları ve Kapılardan Girecek Kimselerin Özellikleri, Sadece Oruç Tutanların Gireceği Reyyan Kapısı, Allah Rızası İçin Ramazan | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Cennetin Reyyan Kapısı ve Oruçluların Girişi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Şa'bân 1420 / 01.12.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cennetin Kapıları ve Kapılardan Girecek Kimselerin Özellikleri, Sadece Oruç Tutanların Gireceği Reyyan Kapısı, Allah Rızası İçin Ramazan | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyibenBismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben
mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ ve seyyidi'l-âlemînVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ ve seyyidi'l-âlemîn Muhammedini'l-mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'dîn. Muhammedini'l-mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'dîn. Emmâ ba'dü fe-kâle'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem kemâ ruviye; Emmâ ba'dü fe-kâle'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem kemâ ruviye;

An ebî Hureyrete radıyallahu anh men enfeka zevceyni fî-sebîlillâhi nûdiye min ebvâbi'l-cennetiAn ebî Hureyrete radıyallahu anh men enfeka zevceyni fî-sebîlillâhi nûdiye min ebvâbi'l-cenneti yâ abdellah hâzâ hayrun fe-men kâne min ehli's-salâti du'iye min bâbi's-salâtiyâ abdellah hâzâ hayrun fe-men kâne min ehli's-salâti du'iye min bâbi's-salâti ve men kâne min ehli'l-cihâdi du'iye min bâbi'l-cihâdi ve men kâne min ehli's-sıyâmi du'iyeve men kâne min ehli'l-cihâdi du'iye min bâbi'l-cihâdi ve men kâne min ehli's-sıyâmi du'iye min bâbi'r-reyyâni ve men kâne min ehli's-sadakati du'iye min bâbi's-sadakati.min bâbi'r-reyyâni ve men kâne min ehli's-sadakati du'iye min bâbi's-sadakati. Kâle Ebû Bekrin radıyallahu anh bi-ebî ente ve ümmî yâ resûlallah mâ alâ men du'iyeKâle Ebû Bekrin radıyallahu anh bi-ebî ente ve ümmî yâ resûlallah mâ alâ men du'iye min tilke'l-ebvâbi min darûratin. Fe-hel yüd'â ehadün min tilke'l-ebvâbi küllihâ?min tilke'l-ebvâbi min darûratin. Fe-hel yüd'â ehadün min tilke'l-ebvâbi küllihâ? Fe-kâle ne'am, ve ercû en tekûne minhüm. Müttefekun aleyh. Fe-kâle ne'am, ve ercû en tekûne minhüm. Müttefekun aleyh.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinden Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet eylemiş ki, Peygamber Efendimiz söyle buyurmuş; Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet eylemiş ki, Peygamber Efendimiz söyle buyurmuş;

Men enfeka zevceyni fî-sebîlillâhi. "Kim Allah yolunda çift çift, kat kat infakta bulunursa,Men enfeka zevceyni fî-sebîlillâhi. "Kim Allah yolunda çift çift, kat kat infakta bulunursa, masraf yaparsa, Allah'ın rızasını kazanmak için sarfiyat yaparsa, para harcarsa..."masraf yaparsa, Allah'ın rızasını kazanmak için sarfiyat yaparsa, para harcarsa..." Nûdiye min ebvâbi'l-cenneti. "Cennetin kapılarından kendisine seslenilir ki..."Nûdiye min ebvâbi'l-cenneti. "Cennetin kapılarından kendisine seslenilir ki..." Yâ abdellah. "Ey Allah'ın mübarek, salih kulu!" Hâzâ hayrun.Yâ abdellah. "Ey Allah'ın mübarek, salih kulu!" Hâzâ hayrun. "Bu daha hayırlıdır, buyur bu kapıdan gel, bu daha hayırlıdır." denir. "Bu daha hayırlıdır, buyur bu kapıdan gel, bu daha hayırlıdır." denir.

Fe-men kâne min ehli's-salâti. "Namazcı bir müslüman ise, namazı çok kılan,Fe-men kâne min ehli's-salâti. "Namazcı bir müslüman ise, namazı çok kılan, namaz ehli, geceleri gündüzleri namaz kılan bir müslüman ise." Du'iye min bâbi's-salâti.namaz ehli, geceleri gündüzleri namaz kılan bir müslüman ise." Du'iye min bâbi's-salâti. "Gel mübarek cennete diye namaz kapısından cennete çağırılır." "Gel mübarek cennete diye namaz kapısından cennete çağırılır."

Ve men kâne min ehli'l-cihâdi. "Bu mübarek savaş ve cihat ehlinden bir kimse ise."Ve men kâne min ehli'l-cihâdi. "Bu mübarek savaş ve cihat ehlinden bir kimse ise." Du'iye min bâbi'l-cihâdi. "Cihat kapısından gel cennete gir diye kendisine seslenilir, çağrılır." Du'iye min bâbi'l-cihâdi. "Cihat kapısından gel cennete gir diye kendisine seslenilir, çağrılır."

Ve men kâne min ehli's-sıyâmi. "Bu kişi oruç ehli ise, oruçlarını tutumuş bir kimse ise..."Ve men kâne min ehli's-sıyâmi. "Bu kişi oruç ehli ise, oruçlarını tutumuş bir kimse ise..." Farz ve diğer oruçları tutmuş bir kimse ise. Du'iye min bâbi'r-reyyâni.Farz ve diğer oruçları tutmuş bir kimse ise. Du'iye min bâbi'r-reyyâni. "Cennetin reyyan isimli kapısından çağrılır." Oruçluların gireceği kapı reyyan kapısıdır. "Cennetin reyyan isimli kapısından çağrılır." Oruçluların gireceği kapı reyyan kapısıdır.

Ve men kâne min ehli's-sadakati. "Hayır, hasenât, sadaka, para veren bir kimse ise."Ve men kâne min ehli's-sadakati. "Hayır, hasenât, sadaka, para veren bir kimse ise." Du'iye min bâbi's-sadakati. "O sadaka kapısından cennete buyur, gel buradan cennete gir diye davet olunur." Du'iye min bâbi's-sadakati. "O sadaka kapısından cennete buyur, gel buradan cennete gir diye davet olunur."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu bilgileri verince,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu bilgileri verince, her insanın en temayüz ettiği ibadeti yerine o ibadeti yapanların her insanın en temayüz ettiği ibadeti yerine o ibadeti yapanların kapısından cennete çağırılacağını söyleyince Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz dedi ki; kapısından cennete çağırılacağını söyleyince Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz dedi ki;

Bi-ebî ente ve ümmî yâ resûlallah. "Annem babam senin yoluna feda olsunlar ey Allah'ın Resûlü."Bi-ebî ente ve ümmî yâ resûlallah. "Annem babam senin yoluna feda olsunlar ey Allah'ın Resûlü." Mâ alâ men du'iye min tilke'l-ebvâbi min darûretin.Mâ alâ men du'iye min tilke'l-ebvâbi min darûretin. "Bu kapıların hepsinden çağrılan, mecburen çağrılan bir kimsenin ne yapması icap edecek?"Bu kapıların hepsinden çağrılan, mecburen çağrılan bir kimsenin ne yapması icap edecek? Fe-hel yüd'â ehadün min tilke'l-ebvâbi küllihâ?Fe-hel yüd'â ehadün min tilke'l-ebvâbi küllihâ? "Acaba bazı kullar bütün kapılardan, hepsinden birden çağrılır mı?" "Ey mübarek kul!"Acaba bazı kullar bütün kapılardan, hepsinden birden çağrılır mı?" "Ey mübarek kul! 'Gel buradan cennete gir!' diye hepsinden çağrılma ihtimali var mıdır?" deyince, Fe-kâle ne'am.'Gel buradan cennete gir!' diye hepsinden çağrılma ihtimali var mıdır?" deyince, Fe-kâle ne'am. "Evet, düşündüğün böyle bir durum olabilir." Mümkün, olabilir. Ve ercû en tekûne minhüm."Evet, düşündüğün böyle bir durum olabilir." Mümkün, olabilir. Ve ercû en tekûne minhüm. "Umuyorum ki sen öyle kimselerden birisi olacaksın." "Umuyorum ki sen öyle kimselerden birisi olacaksın."

Yani Ebû Bekr-i Sıddık radıyallahu anh Efendimiz cennetin bütün kapılarından;Yani Ebû Bekr-i Sıddık radıyallahu anh Efendimiz cennetin bütün kapılarından; "Gel gir içeriye ey Allah'ın kulu!" diye seslenilen bir kimse olacak. Allah şefaatine erdirsin. "Gel gir içeriye ey Allah'ın kulu!" diye seslenilen bir kimse olacak.

Allah şefaatine erdirsin.

Ebû Bekr-i sıddîk Efendimiz hayatında iken cennetle müjdelenmiş olanEbû Bekr-i sıddîk Efendimiz hayatında iken cennetle müjdelenmiş olan Aşere-i Mübeşşere'den mübarek bir kimse. Aşere-i Mübeşşere'den mübarek bir kimse.

Tabii bu sözlerin altında yatan derin derin derin nice manalar vardır. Biz böyle kısaca geçiyoruz.Tabii bu sözlerin altında yatan derin derin derin nice manalar vardır. Biz böyle kısaca geçiyoruz. Ve an sehlibn-i sa'din radıyallahu anhu ani'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellemeVe an sehlibn-i sa'din radıyallahu anhu ani'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme inne fi'l-cenneti bâben yükâlü lehü'r-reyyânü yedhulü minhü's-sâimûne yevme'l-kıyametiinne fi'l-cenneti bâben yükâlü lehü'r-reyyânü yedhulü minhü's-sâimûne yevme'l-kıyameti lâ yedhulü minhü ehadün ğayruhüm yükâlü eyne's-sâimûne fe-yekûmûne minhü fe-izâlâ yedhulü minhü ehadün ğayruhüm yükâlü eyne's-sâimûne fe-yekûmûne minhü fe-izâ uğlika fe-lem yedhul minhü ehadün. Müttefekun aleyh. uğlika fe-lem yedhul minhü ehadün. Müttefekun aleyh.

Buhârî ve Müslim rahmetullahi aleyhimâ bu hadîs-i şerîfi beraberce rivayet etmişlerdir.Buhârî ve Müslim rahmetullahi aleyhimâ bu hadîs-i şerîfi beraberce rivayet etmişlerdir. Sıhhatli hadis-i şeriflerden. Hadîs-i şerîfi Sehl b. Sa'd es-Sâ'idî radıyallahu anh rivayet etmiş.Sıhhatli hadis-i şeriflerden. Hadîs-i şerîfi Sehl b. Sa'd es-Sâ'idî radıyallahu anh rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

İnne fi'l-cenneti bâben. "Cennette bir kapı vardır ki." Yükâlü lehü'r-reyyânü.İnne fi'l-cenneti bâben. "Cennette bir kapı vardır ki." Yükâlü lehü'r-reyyânü. "Bu kapıya er-Reyyân, Reyyan kapısı denir." Yedhulü minhü's-sâimûne yevme'l-kıyâmeti."Bu kapıya er-Reyyân, Reyyan kapısı denir." Yedhulü minhü's-sâimûne yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde, oruçlular bu kapıdan cennete girecek." Reyyan kapısından oruçlular girecek.""Kıyamet gününde, oruçlular bu kapıdan cennete girecek." Reyyan kapısından oruçlular girecek." Lâ yedhulü minhü ehadün ğayruhüm. "Oruçlulardan başkası bu kapıdan girmeyecek." Lâ yedhulü minhü ehadün ğayruhüm. "Oruçlulardan başkası bu kapıdan girmeyecek."

Yani oruç tutmadan cennetlik olan insan olabilir mi? Olabilir mi, oluyor.Yani oruç tutmadan cennetlik olan insan olabilir mi?

Olabilir mi, oluyor.
Çünkü birisi Peygamber Efendimiz'e savaş esnasında geldi dedi ki; Çünkü birisi Peygamber Efendimiz'e savaş esnasında geldi dedi ki;

"Yâ Resûlallah! Ben müslüman olmak istiyorum şimdi.""Yâ Resûlallah! Ben müslüman olmak istiyorum şimdi." Müslüman değil, daha İslâm'a girmemiş. "Müslüman olmak istiyorum. Müslüman değil, daha İslâm'a girmemiş. "Müslüman olmak istiyorum. Müslüman olup sizin yanınızda savaşacağım. Ölürsem Cennete gider miyim?" dedi. Müslüman olup sizin yanınızda savaşacağım. Ölürsem Cennete gider miyim?" dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Gidersin, evet cennete gidersin." buyurdu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

"Gidersin, evet cennete gidersin." buyurdu.

O da oturdu kenara, torbasını [açtı, hurma] çıkardı, biraz kuvvetleneyim diyeO da oturdu kenara, torbasını [açtı, hurma] çıkardı, biraz kuvvetleneyim diye ağzına hurma atmaya başladı. Hurma yiyecek, savaşta rahat hareket edecek diye kuvvetlenecek.ağzına hurma atmaya başladı. Hurma yiyecek, savaşta rahat hareket edecek diye kuvvetlenecek. Sonra hurmayı yerken aklına geldi, dedi ki; Sonra hurmayı yerken aklına geldi, dedi ki;

"Ya ben cennete gideceğim, burada [oturmuş] hurma tıkıştırıyorum!.." "Ya ben cennete gideceğim, burada [oturmuş] hurma tıkıştırıyorum!.."

Hurma torbasını savurdu kenara attı, savaşa kalktı, çarpışmaya girdi, çarpışırken şehit oldu. Hurma torbasını savurdu kenara attı, savaşa kalktı, çarpışmaya girdi, çarpışırken şehit oldu.

Yeni müslüman olmuştu [bu adam!] Ne namaz kıldı adamcağız,Yeni müslüman olmuştu [bu adam!] Ne namaz kıldı adamcağız, ne oruç tuttu, ne hacca gitti, ne zekât verdi. ne oruç tuttu, ne hacca gitti, ne zekât verdi. Bir tek bir şey yaptı; Allah yolunda cihada girdi, cihatta şehit oldu. Bir tek bir şey yaptı; Allah yolunda cihada girdi, cihatta şehit oldu.

Şimdi bu hangi kapıdan girecek? Cihad kapısından.Şimdi bu hangi kapıdan girecek?

Cihad kapısından.
Yani [oruç tutmadan da cennete giren] olabilir diye [anlattım bunu.] Yani [oruç tutmadan da cennete giren] olabilir diye [anlattım bunu.] Her kapıdan çağrılan da olabilir çünkü bunların hepsini yapmışsa her kapıdan çağrılır,Her kapıdan çağrılan da olabilir çünkü bunların hepsini yapmışsa her kapıdan çağrılır, o zaman istediği kapıdan girer. o zaman istediği kapıdan girer. İstediği kapıdan girer bir zarar yok ama bazısının giriş kapısı işte bu mübarek gibi bir tane. İstediği kapıdan girer bir zarar yok ama bazısının giriş kapısı işte bu mübarek gibi bir tane.

Cennetin Reyyan kapısından da oruçlular girecek, mesela bu zât girmeyecek. Neden? Cennetin Reyyan kapısından da oruçlular girecek, mesela bu zât girmeyecek.

Neden?

O kapı oruçlulara mahsus. Reyyan, revâ-yervî kökünden geliyor, "suya kanmak" demek. O kapı oruçlulara mahsus.

Reyyan, revâ-yervî kökünden geliyor, "suya kanmak" demek.

Yükâlü eyne's-sâimûne. "Mahşer yerinde seslenecek melekler: Oruçlular nerede?" Yükâlü eyne's-sâimûne. "Mahşer yerinde seslenecek melekler: Oruçlular nerede?"

Fe-yekûmûne. "Onun üzerine oruçlular kalabalığın içinden kalkacaklar."Fe-yekûmûne. "Onun üzerine oruçlular kalabalığın içinden kalkacaklar." Allah'ın bildiği, takdir ettiği, yalan söylemek, aldatmak mümkün değil. Oruçlular kalkacaklar. Allah'ın bildiği, takdir ettiği, yalan söylemek, aldatmak mümkün değil. Oruçlular kalkacaklar.

Lâ yedhulü minhü ehadün ğayruhüm. "Bu kapıdan oruçlular girecek başkası girmeyecek."Lâ yedhulü minhü ehadün ğayruhüm. "Bu kapıdan oruçlular girecek başkası girmeyecek." Fe-izâ dehelû. "Oruçluların hepsi o kapıdan cennete geçtikten sonra." Uğlika. Fe-izâ dehelû. "Oruçluların hepsi o kapıdan cennete geçtikten sonra." Uğlika. "Kapı kapanacak." Fe-lem yedhul minhu ehadün. "O kapıdan artık başka kimse cennete girmeyecek." "Kapı kapanacak." Fe-lem yedhul minhu ehadün. "O kapıdan artık başka kimse cennete girmeyecek." [O kapı] oruçlular kapısıydı, kapandı. İlginç!.. [O kapı] oruçlular kapısıydı, kapandı.

İlginç!..

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi her kapıdan çağırılanlardan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi her kapıdan çağırılanlardan eylesin.

Ve an ebî sa'îdin radıyallahu anhu kâle kâle Resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellemVe an ebî sa'îdin radıyallahu anhu kâle kâle Resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem mâ min abdin yesûmü yevmen fî-sebîlillâhi illâ bâ'adellâhu bi-zâlike'l-yevmi vechehû mâ min abdin yesûmü yevmen fî-sebîlillâhi illâ bâ'adellâhu bi-zâlike'l-yevmi vechehû ani'n-nâri seb'îne harîfen. Müttefekun aleyh. ani'n-nâri seb'îne harîfen. Müttefekun aleyh.

Bu hadîs-i şerîfi de Buhârî ve Müslim [rahmetullahi aleyhimâ] beraberce rivayet etmişler.Bu hadîs-i şerîfi de Buhârî ve Müslim [rahmetullahi aleyhimâ] beraberce rivayet etmişler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Mâ min abdin yesûmü yevmen fî-sebîlillâhi.Mâ min abdin yesûmü yevmen fî-sebîlillâhi. "Allah rızası için, Allah yolunda birgün bile oruç tutan bir kul…""Allah rızası için, Allah yolunda birgün bile oruç tutan bir kul…" İllâ bâ'adellâhu bi-zâlike'l-yevmi vechehû ani'n-nâri seb'îne harîfen. İllâ bâ'adellâhu bi-zâlike'l-yevmi vechehû ani'n-nâri seb'îne harîfen. "O bir gün orucundan dolayı zâtını, yüzünü Allah cehennemden "O bir gün orucundan dolayı zâtını, yüzünü Allah cehennemden 70 bahar mevsimi kadar cehennemden uzaklaştırır."70 bahar mevsimi kadar cehennemden uzaklaştırır." Yani harîf bahar demek ama bir bahardan bir bahara bir yıl geçtiği için yıl demek oluyor.Yani harîf bahar demek ama bir bahardan bir bahara bir yıl geçtiği için yıl demek oluyor. Cenâb-ı Hak o kimsenin zâtını [cehennemden] 70 yıl uzaklaştırır. Vecih aslında "yüz" demek.Cenâb-ı Hak o kimsenin zâtını [cehennemden] 70 yıl uzaklaştırır.

Vecih aslında "yüz" demek.
"Yüzünü 70 yıl uzaklaştırır." diyor ama yüzden murat, zikrü'l-cüz irâdetü'l-kül."Yüzünü 70 yıl uzaklaştırır." diyor ama yüzden murat, zikrü'l-cüz irâdetü'l-kül. "Sadece yüzünü zikrediyor, bütün zâtını kastediyor.""Sadece yüzünü zikrediyor, bütün zâtını kastediyor." O kişiyi Allah cehennemden 70 sene[lik] mesafe uzaklaştırır.O kişiyi Allah cehennemden 70 sene[lik] mesafe uzaklaştırır. Cehennemden uzaklaşmak çok çok güzel bir şey. Bir gün böyle oruç tutarsa bile... Cehennemden uzaklaşmak çok çok güzel bir şey. Bir gün böyle oruç tutarsa bile...

Ve kısa bir hadîs-i şerîfle bitiriyoruz. Ve kısa bir hadîs-i şerîfle bitiriyoruz.

An ebî hureyrete radıyallahu anhu ani'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem kâle:An ebî hureyrete radıyallahu anhu ani'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem kâle: men sâme râmazâne îmânen ve'htisâben ğufire lehû mâ tekaddeme min zenbihî. men sâme râmazâne îmânen ve'htisâben ğufire lehû mâ tekaddeme min zenbihî.

Buhârî ve Müslim rahmetullahi aleyhimâ bu iki büyük hadis âlimiBuhârî ve Müslim rahmetullahi aleyhimâ bu iki büyük hadis âlimi Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten beraber rivayet etmişler ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten beraber rivayet etmişler ki;

"Ramazan ayında Allah'a iman ile inanarak hesabını, sevabını Allah'tan umup bekleyerek,"Ramazan ayında Allah'a iman ile inanarak hesabını, sevabını Allah'tan umup bekleyerek, sırf Allah rızası için Ramazan ayını oruçlu geçiren, oruç tutan bir kimseninsırf Allah rızası için Ramazan ayını oruçlu geçiren, oruç tutan bir kimsenin Allahu Teâlâ hazretleri geçmiş günahlarının hepsini siler." Sahih hadis, kuvvetli hadîs-i şerîf. Allahu Teâlâ hazretleri geçmiş günahlarının hepsini siler."

Sahih hadis, kuvvetli hadîs-i şerîf.

Bunu ilk günde de okumuştuk ama burada sırası geldiği için bir daha karşımıza geldi [tekrar] okuduk.Bunu ilk günde de okumuştuk ama burada sırası geldiği için bir daha karşımıza geldi [tekrar] okuduk. Elhamdülillah bu müjdeyi bir daha görmüş oluyoruz. Allah geçmiş günahları affedecek. Elhamdülillah bu müjdeyi bir daha görmüş oluyoruz. Allah geçmiş günahları affedecek.

Yanlız tekrar hatırlatıyorumYanlız tekrar hatırlatıyorum Bazı kötülükler, çirkinlikler orucun sevabını siler, bereketini, hayrını yok eder. Neydi onlar? Bazı kötülükler, çirkinlikler orucun sevabını siler, bereketini, hayrını yok eder.

Neydi onlar?

Yalan söylemek, laf taşımak, gıybet etmek,Yalan söylemek, laf taşımak, gıybet etmek, şehvetle haram olan kimseye bakmak gibi şey[ler]...şehvetle haram olan kimseye bakmak gibi şey[ler]... Bunlar misaldir, buna benzer vesair kötülükler biliyorsunuz orucun sevabını kaçırıyor idi. Bunlar misaldir, buna benzer vesair kötülükler biliyorsunuz orucun sevabını kaçırıyor idi. Onun için oruç tutup da sevabı kaçanlardan olmayalım.Onun için oruç tutup da sevabı kaçanlardan olmayalım. Akşama çıkıp da, akşama kadar oruç tutup da akşama hava alanlardan, eli boş kalanlardan,Akşama çıkıp da, akşama kadar oruç tutup da akşama hava alanlardan, eli boş kalanlardan, bir sevap kazanamayanlardan olmayalım diye var gücümüzle bu noktaya dikkat etmemiz lazım.bir sevap kazanamayanlardan olmayalım diye var gücümüzle bu noktaya dikkat etmemiz lazım. Çok önemli bu nokta yani gözümüzü, kulağımızı, dilimizi, elimizi,Çok önemli bu nokta yani gözümüzü, kulağımızı, dilimizi, elimizi, her âzâmızı her günahtan korumamız gerekiyor. her âzâmızı her günahtan korumamız gerekiyor.

Çok yanlış bir kanaat ki oruç tutmak sadece yememek, içmemek sanılıyor. Değil.Çok yanlış bir kanaat ki oruç tutmak sadece yememek, içmemek sanılıyor. Değil. Oruç tutmak, "her türlü kötülükten uzak durmak" demek. Bunu böylece kafamıza yerleştirmeliyiz.Oruç tutmak, "her türlü kötülükten uzak durmak" demek. Bunu böylece kafamıza yerleştirmeliyiz. Oruçlu insan her türlü kötülükten uzaklaşacak.Oruçlu insan her türlü kötülükten uzaklaşacak. Yemeyi içmeyi bırakıp da öteki kötülükleri bırakmazsa, devam ederse olmuyor.Yemeyi içmeyi bırakıp da öteki kötülükleri bırakmazsa, devam ederse olmuyor. Olmadığını pek çok hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Olmadığını pek çok hadîs-i şerîflerden biliyoruz.

Allah hepinizden razı olsun. Hepinizi razı olduğu amelleri, ibadetleri yapmaya muvaffak eylesin.Allah hepinizden razı olsun. Hepinizi razı olduğu amelleri, ibadetleri yapmaya muvaffak eylesin. İbadetleri Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun vech ile ifâ etmeyi Cenâb-ı hak cümlemize nasip eylesin.İbadetleri Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun vech ile ifâ etmeyi Cenâb-ı hak cümlemize nasip eylesin. Tevfikini refik eylesin. Sonuç itibari ile sevdiği kul eylesin, günahlarımızı affeylesin, Tevfikini refik eylesin. Sonuç itibari ile sevdiği kul eylesin, günahlarımızı affeylesin, Cennetiyle cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin.

Bi-hürmeti habîbihî Muhammedini'l-MustafâBi-hürmeti habîbihî Muhammedini'l-Mustafâ ve bi-hürmeti şehr-i ramazân el--mübarek ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha… ve bi-hürmeti şehr-i ramazân el--mübarek ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2