Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Cihadın Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Ramazan 1402 / 27.06.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Yüzükoyun Yatmayın!, Rasûlüllah’ın Minberi, Cihadın Fazileti, İlmi Yazıyla Tesbit Edin!, Tevekkülün Şekli, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Cihadın Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Ramazan 1402 / 27.06.1982
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Yüzükoyun Yatmayın!, Rasûlüllah’ın Minberi, Cihadın Fazileti, İlmi Yazıyla Tesbit Edin!, Tevekkülün Şekli, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmânirrahîm Bismillahirrahmânirrahîm

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâel-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmeîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din. ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmeîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâhiEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâhi
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemeve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve selleme ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nar ve bi's-senedi'l-muttasılive külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nar ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

Kum fe-innehâ nevmetün cehennemiyyetün ya'ni en nevme ale'l-vech. Kum fe-innehâ nevmetün cehennemiyyetün ya'ni en nevme ale'l-vech.

Sadaka Resûlullah fimâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve Muhterem müslüman kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fimâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve Muhterem müslüman kardeşlerim!

Evvela şu mübarek Ramazan ayınızı; hepiniz için hayırlı, feyizli olmasını temenni ederek tebrik edelim.Evvela şu mübarek Ramazan ayınızı; hepiniz için hayırlı, feyizli olmasını temenni ederek tebrik edelim. Allahu Teâlâ hazretleri bu ayın feyzinden, bereketinden cümlemizi faydalandırsın.Allahu Teâlâ hazretleri bu ayın feyzinden, bereketinden cümlemizi faydalandırsın. Bu ayda kemâlât-ı tahsil edip rızasına vâsıl olan bahtiyarların cümlesine dâhil eylesin, cümlemizi. Bu ayda kemâlât-ı tahsil edip rızasına vâsıl olan bahtiyarların cümlesine dâhil eylesin, cümlemizi.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz'in hadîs-i şerifleriniPeygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz'in hadîs-i şeriflerini Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından okumaya devam edeceğiz.Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından okumaya devam edeceğiz. Hadislerin izahına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Efendimiz başımızın tacı,Hadislerin izahına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Efendimiz başımızın tacı, gönlümüzün sürûru Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriningönlümüzün sürûru Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için, sonra bütün diğer enbiyâ-i ve'l-mürselînin, bütün evliyâullahınmübarek ruhu için, sonra bütün diğer enbiyâ-i ve'l-mürselînin, bütün evliyâullahın ve hâsseten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den bize kadarve hâsseten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den bize kadar müteselsilen gelmiş geçmiş olan sâdât-ı turuk-u aliyyemizin ve hulâsa ehıbbâsı için,müteselsilen gelmiş geçmiş olan sâdât-ı turuk-u aliyyemizin ve hulâsa ehıbbâsı için, eserin müellifi Hocamız Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin rahmetullahi aleyh ruhu için,eserin müellifi Hocamız Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddin rahmetullahi aleyh ruhu için, eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar, bilgilerin bize kadar gelmesindeeserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar, bilgilerin bize kadar gelmesinde emeği geçmiş hissesi bulunmuş olan tüm alimlerin ve râvilerin ruhları için, ve uzaktan ve yakındanemeği geçmiş hissesi bulunmuş olan tüm alimlerin ve râvilerin ruhları için, ve uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerifleri dinlemek üzere şu mübarek mahallede cem olmuş olanbu hadîs-i şerifleri dinlemek üzere şu mübarek mahallede cem olmuş olan siz muhterem kardeşlerimizin âhirete irtihal ve intikal eylemiş olansiz muhterem kardeşlerimizin âhirete irtihal ve intikal eylemiş olan cümle sevdiklerinizin geçmişlerinin ruhları için ve hayatta olan bizlerin de sıhhat, âfiyet,cümle sevdiklerinizin geçmişlerinin ruhları için ve hayatta olan bizlerin de sıhhat, âfiyet, saadet, selamet üzere yaşayıp hüsn ü hâtimeden ahirete göçüpsaadet, selamet üzere yaşayıp hüsn ü hâtimeden ahirete göçüp Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak çıkmamız içinAllahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak çıkmamız için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve selem hazretleri bir gün Ebû Zerr-i Gıfârî hazretlerininPeygamber sallallahu aleyhi ve selem hazretleri bir gün Ebû Zerr-i Gıfârî hazretlerinin yanından geçiyormuş, o da yere uzanmış vaziyetteyken bakmış ki yüzükoyun yatıyor.yanından geçiyormuş, o da yere uzanmış vaziyetteyken bakmış ki yüzükoyun yatıyor. Karnı yere gelecek şekilde uzanmış öyle yere yatıyor. Karnı yere gelecek şekilde uzanmış öyle yere yatıyor.

O zaman buyurmuş ki kum, Arapça'da kum "kalk" demek. O zaman buyurmuş ki kum, Arapça'da kum "kalk" demek.

"Ey uzanmış olan kimse kalk."Ey uzanmış olan kimse kalk. Çünkü bu yatış cehennemî bir yatıştır, yüzükoyun yatmak cehennemî bir yatıştır." diye buyurmuş. Çünkü bu yatış cehennemî bir yatıştır, yüzükoyun yatmak cehennemî bir yatıştır." diye buyurmuş.

Başka rivayetlerde de şöyle geçiyor: İnnâ hâzihî dâcetün yuhricüha'l-lâhu Teâlâ.Başka rivayetlerde de şöyle geçiyor:

İnnâ hâzihî dâcetün yuhricüha'l-lâhu Teâlâ.
"Allahu Teâlâ hazretlerinin kızdığı, buğz ettiği bir yatıştır bu." diye geçiyor. "Allahu Teâlâ hazretlerinin kızdığı, buğz ettiği bir yatıştır bu." diye geçiyor.

Bir başka rivayette de; Hâzihî dâcetün lâ yuhibbullâhu Teâlâ.Bir başka rivayette de;

Hâzihî dâcetün lâ yuhibbullâhu Teâlâ.
"Bu, Allah'ın sevmediği bir yatıştır." diye geçiyor. "Bu, Allah'ın sevmediği bir yatıştır." diye geçiyor.

Demek ki insan da esas itibariyle uzanıp yatacağı zaman yatma şekli böyle yüzükoyun yatmak olmayacak;Demek ki insan da esas itibariyle uzanıp yatacağı zaman yatma şekli böyle yüzükoyun yatmak olmayacak; yüzükoyun yatmak, yüzü karnı yere gelecek şekilde yatmak güzel bir yatış değil,yüzükoyun yatmak, yüzü karnı yere gelecek şekilde yatmak güzel bir yatış değil, Allah'ın sevmediği bir yatış. İnsan geceleyin nasıl yatacak? Allah'ın sevmediği bir yatış.

İnsan geceleyin nasıl yatacak?

Mesela mümkünse sağ tarafına doğru yatacak. Besmeleyle yatacak.Mesela mümkünse sağ tarafına doğru yatacak. Besmeleyle yatacak. Sırt üstü yatabilir, sağına yatabilir fakat yüzüstü yatmak uygun değil. Sırt üstü yatabilir, sağına yatabilir fakat yüzüstü yatmak uygun değil.

Eğer bir karın ağrısı varsa, bir rahatsızlığı varsa, bir hastalık bahis konusuysa bazı sebepler varsaEğer bir karın ağrısı varsa, bir rahatsızlığı varsa, bir hastalık bahis konusuysa bazı sebepler varsa mesela midenin hazmetmemesi veyahut hani diyor ki burada uzuvları korumak için olabilir. mesela midenin hazmetmemesi veyahut hani diyor ki burada uzuvları korumak için olabilir.

Bu sözün altında ne yatıyor biliyor musunuz? O zaman üstlerini örtecek bile kıyafetleri yok.Bu sözün altında ne yatıyor biliyor musunuz?

O zaman üstlerini örtecek bile kıyafetleri yok.
"Kendisinin avretini iyi muhafaza etmek "Kendisinin avretini iyi muhafaza etmek setr-i avretini tam yapabilmek için dönerse dönebilir." demek istiyor. setr-i avretini tam yapabilmek için dönerse dönebilir." demek istiyor.

Demek ki örtü bile tam kifâyet değil.Demek ki örtü bile tam kifâyet değil. Ne sıkıntılar çekmişler mübarekler, ne kadar mahrumiyet içerisinde yaşamışlar.Ne sıkıntılar çekmişler mübarekler, ne kadar mahrumiyet içerisinde yaşamışlar. Biz de ne kadar çok nimetler içerisindeyiz elhamdülillah. Biz de ne kadar çok nimetler içerisindeyiz elhamdülillah. Akşam sofralarında masamızın üstünde sofraya koyacak yer bulamayız.Akşam sofralarında masamızın üstünde sofraya koyacak yer bulamayız. En fakirimizin bile en aşağı birkaç tane giyimi vardır. En fakirimizin bile en aşağı birkaç tane giyimi vardır. Bizim kat kat çok fazla şükretmemiz lazım gelirken demek ki maddî şeyle ilgili değil. Bizim kat kat çok fazla şükretmemiz lazım gelirken demek ki maddî şeyle ilgili değil.

İnsan terbiyeli olsa nimeti arttıkça şükrü artar amaİnsan terbiyeli olsa nimeti arttıkça şükrü artar ama "Bak elhamdülillah Allah bana başkasına vermediği kadar nice nimetler vermiş." diye "Bak elhamdülillah Allah bana başkasına vermediği kadar nice nimetler vermiş." diye terbiyeli zihniyetle tamam güzel yapılmış yerinde olsaterbiyeli zihniyetle tamam güzel yapılmış yerinde olsa o zaman insanın "Layık olmadığım nimetler." diye şükrü de artar. o zaman insanın "Layık olmadığım nimetler." diye şükrü de artar.

Geçen Ramazan'da Medine-i Münevvere'de bir yerde müsteşarlık falan yapmışGeçen Ramazan'da Medine-i Münevvere'de bir yerde müsteşarlık falan yapmış bir dostumuz vardı, onunla karşılaştık. "Ramazan nasıl geçiyor?" dedim? bir dostumuz vardı, onunla karşılaştık. "Ramazan nasıl geçiyor?" dedim?

Başladı şıpır şıpır gözyaşı dökmeye, ağlamaya. Başladı şıpır şıpır gözyaşı dökmeye, ağlamaya.

"Öyle acizim, öyle kusurluyum, öyle hor hakir bir kulum ki hiçbir şeye layık değilim"Öyle acizim, öyle kusurluyum, öyle hor hakir bir kulum ki hiçbir şeye layık değilim ama Mevlâ'nın buradaki nimetleri karşısında utanıyorum." dedi. ama Mevlâ'nın buradaki nimetleri karşısında utanıyorum." dedi.

Akşamüstü Harem-i Şerîf'te gölgeliklerde sofraları kuruyorlar, buzlu zemzemler geliyor,Akşamüstü Harem-i Şerîf'te gölgeliklerde sofraları kuruyorlar, buzlu zemzemler geliyor, hurmalar geliyor, Medine'nin güzel ince kabuklu üzümleri geliyor, işte herkes nesi varsa önüne koyuyor.hurmalar geliyor, Medine'nin güzel ince kabuklu üzümleri geliyor, işte herkes nesi varsa önüne koyuyor. Ezan okunduktan sonra hemen namaza durmuyorlar, bir güzel iftar yapıyorlar,Ezan okunduktan sonra hemen namaza durmuyorlar, bir güzel iftar yapıyorlar, ondan sonra zevk ile şevk ile ibadet yapıyorlar. Böyle gözyaşı dökerek; ondan sonra zevk ile şevk ile ibadet yapıyorlar.

Böyle gözyaşı dökerek;

"Hiç layık olmadığım çeşitli leziz nimetler içindeyim. Ömrümde bu kadar tatlı Ramazan geçirmedim."Hiç layık olmadığım çeşitli leziz nimetler içindeyim. Ömrümde bu kadar tatlı Ramazan geçirmedim. Mevlâ'ya şükrümden acizim." dedi. Mevlâ'ya şükrümden acizim." dedi.

Demek ki insan terbiyeli olunca o hediyeyi, yapılan iyiliği idrak ediyor.Demek ki insan terbiyeli olunca o hediyeyi, yapılan iyiliği idrak ediyor. İdrak etmek de bir derece meselesi, mertebe meselesi. Adama iyilik yaparsın, yüzüne bile bakmaz.İdrak etmek de bir derece meselesi, mertebe meselesi. Adama iyilik yaparsın, yüzüne bile bakmaz. Tabi sen iyiliği Allah için yapıyorsun ama onun namına kusur, onun nezaketine aykırılık oluyor. Tabi sen iyiliği Allah için yapıyorsun ama onun namına kusur, onun nezaketine aykırılık oluyor.

Biz de kullar olarak Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini düşünüpBiz de kullar olarak Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini düşünüp O'na karşı şükranımızı arz etmemiz lazım. Bu vesileyle elhamdülillah nimetlere gark olmuş durumdayız. O'na karşı şükranımızı arz etmemiz lazım. Bu vesileyle elhamdülillah nimetlere gark olmuş durumdayız.

Memleketimizdeki nimetler için Allah'a hamd u senâlar olsun.Memleketimizdeki nimetler için Allah'a hamd u senâlar olsun. Tabi bu kadar tatlı yaşayışın içinde yavaş yavaş kalbimizin kıyısını köşesinde yer açıpTabi bu kadar tatlı yaşayışın içinde yavaş yavaş kalbimizin kıyısını köşesinde yer açıp şöyle biraz harp eden kardeşlerimizi düşünelim. şöyle biraz harp eden kardeşlerimizi düşünelim.

Sıcaklarda düşmanın karşısında 1500 tankla hücum etmiş. İsrail "İcabında Türkiye'yle de savaşırım." demiş.Sıcaklarda düşmanın karşısında 1500 tankla hücum etmiş. İsrail "İcabında Türkiye'yle de savaşırım." demiş. Seneler önce hıristıyanlar İspanya'yı istila ettiler. Müslümanları kestiler, bitirdiler.Seneler önce hıristıyanlar İspanya'yı istila ettiler. Müslümanları kestiler, bitirdiler. Bundan sonra yahudileri kesmeye kalktılar. Bundan sonra yahudileri kesmeye kalktılar.

Bizim Osmanlı da gemileriyle İspanya'dan yahudileri taşıdılar.Bizim Osmanlı da gemileriyle İspanya'dan yahudileri taşıdılar. Yoksa İspanya'daki azılı, gözü dönmüş adamlar hepsini keseceklerdi.Yoksa İspanya'daki azılı, gözü dönmüş adamlar hepsini keseceklerdi. Bizim gemiciler, levendler kalyonlara doldurdular. "İnsandır, yazıktır bunun da canı var." dediler.Bizim gemiciler, levendler kalyonlara doldurdular. "İnsandır, yazıktır bunun da canı var." dediler. Onları getirdiler, bizim memlekete yerleştirdiler. Şimdi aradan birkaç asır geçti.Onları getirdiler, bizim memlekete yerleştirdiler. Şimdi aradan birkaç asır geçti. "İcap ederse Türkiye'yle de harp ederiz!" diyorlarmış. "İcap ederse Türkiye'yle de harp ederiz!" diyorlarmış.

Allahu Teâlâ hazretleri hıfz eylesin, Allahu Teâlâ hazretleri korusun.Allahu Teâlâ hazretleri hıfz eylesin, Allahu Teâlâ hazretleri korusun. Haritalarında bizim memleketin arazileri var. Gözümüzü açalım. Haritalarında bizim memleketin arazileri var. Gözümüzü açalım. Fırsat bulurlarsa Medine'ye kadar alacaklar. Bu iş böyle gaflete gelecek bir şey değil.Fırsat bulurlarsa Medine'ye kadar alacaklar. Bu iş böyle gaflete gelecek bir şey değil. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize uyanıklık ihsan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize uyanıklık ihsan eylesin.

İşte onların karşısında zavallı kardeşlerimiz ne kadar kahramanlık yapsa 1500 tankla hücum etmiş.İşte onların karşısında zavallı kardeşlerimiz ne kadar kahramanlık yapsa 1500 tankla hücum etmiş. Amerika kenardan destekliyor, sonra uçaklar bomba atıyor, tankla ilerliyor. Amerika kenardan destekliyor, sonra uçaklar bomba atıyor, tankla ilerliyor. Mermisi yok, yiyeceği yok; sıcakta ekin biçer gibi biçiyorlar bakalım. Mermisi yok, yiyeceği yok; sıcakta ekin biçer gibi biçiyorlar bakalım.

Bu din dünyada böyle, âhirette nasıl olacak?Bu din dünyada böyle, âhirette nasıl olacak? İşte onlar hatırımıza gelince biraz ağzımızın tadı kaçıyor, keyfimiz kaçıyor ama nasıl olacak bakalım? İşte onlar hatırımıza gelince biraz ağzımızın tadı kaçıyor, keyfimiz kaçıyor ama nasıl olacak bakalım?

Kavâimü minberî hâzâ revâtibü fi'l-cenneh. Sadaka Resûlullah fimâ kâl ev kemâ kâl. Kavâimü minberî hâzâ revâtibü fi'l-cenneh.

Sadaka Resûlullah fimâ kâl ev kemâ kâl.

Peygamber sallallahu aleyhi ve selem hazretleri buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve selem hazretleri buyuruyor ki:

"Şu benim minberimin üzerinde durduğu ayaklar, direkler, cennetin üstünde durduğu temellerdir." "Şu benim minberimin üzerinde durduğu ayaklar, direkler, cennetin üstünde durduğu temellerdir."

Buna benzer hadîs-i şerifler bu manâyı ifade eder: Buna benzer hadîs-i şerifler bu manâyı ifade eder:

"Benim minberimle mihrabım arasında ravzatün fi'r-rıyâbi'l-cenneh"Benim minberimle mihrabım arasında ravzatün fi'r-rıyâbi'l-cenneh cennet bahçelerinden bir bahçe vardır." diye de hadîs-i şerif var. cennet bahçelerinden bir bahçe vardır." diye de hadîs-i şerif var.

Mescid-i Nebevî'ye girdiğiniz zaman tabi Mescid-i Nebevî ilk önce hurma dallarından yapılmış.Mescid-i Nebevî'ye girdiğiniz zaman tabi Mescid-i Nebevî ilk önce hurma dallarından yapılmış. O zaman ne var; kesme taş mı var, büyük usta marangozlar mı var, zenginlik mi var? O zaman ne var; kesme taş mı var, büyük usta marangozlar mı var, zenginlik mi var?

Hurma direklerini dikmişler, hurma dallarını örtmüşler, olmuş Mescid-i Şerîf. Evvel öyle.Hurma direklerini dikmişler, hurma dallarını örtmüşler, olmuş Mescid-i Şerîf. Evvel öyle. Hurma dallarını yan yana koyarsın, toprağı karıp çamur yaparsın, sonra üstüne kapatırsın.Hurma dallarını yan yana koyarsın, toprağı karıp çamur yaparsın, sonra üstüne kapatırsın. İçine girdin mi seni sıcaktan koruyan bir mescid olur. İçine girdin mi seni sıcaktan koruyan bir mescid olur. Öyleymiş, ondan sonra büyümüş, ondan sonra daha da büyümüş, Öyleymiş, ondan sonra büyümüş, ondan sonra daha da büyümüş, ondan sonra daha da büyümüş, ön tarafına ilave yapılmış ondan sonra daha da büyümüş, ön tarafına ilave yapılmış sağ tarafına ilave yapılmış arka tarafına ilave yapılmış. sağ tarafına ilave yapılmış arka tarafına ilave yapılmış.

Şimdi ta ön taraftaki caddeye kadar ilave yaptılar, büyüttüler.Şimdi ta ön taraftaki caddeye kadar ilave yaptılar, büyüttüler. Mescid-i Nebevî'nin sağ tarafına seksen tane gölgelik koydular. Her birinin altında bin kişi barınıyor.Mescid-i Nebevî'nin sağ tarafına seksen tane gölgelik koydular. Her birinin altında bin kişi barınıyor. 80 bin kişi alınacak geniş yer yaptılar. 80 bin kişi alınacak geniş yer yaptılar.

Tabi mescidin ilk yeri mühim. Resulullah'ın ilk mescid yaptığı yer acaba neresiydi? Tabi mescidin ilk yeri mühim. Resulullah'ın ilk mescid yaptığı yer acaba neresiydi?

Bir kere Peygamber Efendimiz Hz. Âişe vâlidemizin kabrinin hücresinin, odasının olduğu yerde.Bir kere Peygamber Efendimiz Hz. Âişe vâlidemizin kabrinin hücresinin, odasının olduğu yerde. "Peygamberler vefat edince başka yere nakledilmezler. "Peygamberler vefat edince başka yere nakledilmezler. Nerede vefat etmişlerse oraya defnolurlar." diye daha önceden hadislerleNerede vefat etmişlerse oraya defnolurlar." diye daha önceden hadislerle vârid olduğundan oraya defneylediler. vârid olduğundan oraya defneylediler.

Demek ki şu anda Peygamber Efendimiz'in kabri Hz. Âişe vâlidemizin hücresinde.Demek ki şu anda Peygamber Efendimiz'in kabri Hz. Âişe vâlidemizin hücresinde. Hz. Âişe vâlidemizin hücresinin kapısı da mescide açılırdı. Hz. Âişe vâlidemizin hücresinin kapısı da mescide açılırdı. Peygamber Efendimiz'in hücresine çıkardı, mescide girerdi; orası mescidin kenarıydı.Peygamber Efendimiz'in hücresine çıkardı, mescide girerdi; orası mescidin kenarıydı. O eski mescidin olduğu yerleri bizim ecdadımız Osmanlı beyaz mermerle kaplamış, O eski mescidin olduğu yerleri bizim ecdadımız Osmanlı beyaz mermerle kaplamış, üstüne de eski yazıyla yazmışlar; "Mescidü'n-Nebî" diye oradan belli oluyor. üstüne de eski yazıyla yazmışlar; "Mescidü'n-Nebî" diye oradan belli oluyor.

O beyaz direklerin olduğu yer, Peygamber Efendimiz'in ilk mescidinin olduğu yer.O beyaz direklerin olduğu yer, Peygamber Efendimiz'in ilk mescidinin olduğu yer. Hele minberle mihrap arası; "Şurası Peygamber Efendimiz'in mihrabıydı, şurası minberiydi." diyeHele minberle mihrap arası; "Şurası Peygamber Efendimiz'in mihrabıydı, şurası minberiydi." diye her zaman kalabalıktır. "Cennet bahçesinde ben de namaz kılayım." diye müslümanlar orayı göz eder.her zaman kalabalıktır.

"Cennet bahçesinde ben de namaz kılayım." diye müslümanlar orayı göz eder.
Fırsat buldu mu "Orada bir namaz kılayım." der. Oturur namaz kılar, Allah cümleye nasip eylesin. Fırsat buldu mu "Orada bir namaz kılayım." der. Oturur namaz kılar, Allah cümleye nasip eylesin. Tadına doyum olmayan güzel yerler. "İşte şu minberimin ayakları, cennetin dayanaklarıdır." Tadına doyum olmayan güzel yerler.

"İşte şu minberimin ayakları, cennetin dayanaklarıdır."

Her şeyi mübarek.Her şeyi mübarek. O mahalde ne incelikler varsa Resûlullah'ın her şeyi mihrabı da minberi de kabrinin arası da mübarek. O mahalde ne incelikler varsa Resûlullah'ın her şeyi mihrabı da minberi de kabrinin arası da mübarek.

Bir hacı kafilesi, Medine'ye varmış.Bir hacı kafilesi, Medine'ye varmış. Otobüs durduğu zaman içlerinden bir hacı kendisini kumların üstüne atmış demiş ki; Otobüs durduğu zaman içlerinden bir hacı kendisini kumların üstüne atmış demiş ki;

"Yâ Rabbi! Acaba buraya Resûlullah ayağını bastı mı ki?" "Yâ Rabbi! Acaba buraya Resûlullah ayağını bastı mı ki?"

Bir öğrencim anlatıyor: Öyle sevgiyle gözlerini kumlara sürüyormuş;Bir öğrencim anlatıyor: Öyle sevgiyle gözlerini kumlara sürüyormuş; "'Acaba Resûlullah buraya ayağını bastı mı ki?" diye ağlayıp duruyordu, hocam." diyor."'Acaba Resûlullah buraya ayağını bastı mı ki?" diye ağlayıp duruyordu, hocam." diyor. Kafile başkanı; "Bizi de ağlattı çok âşık bir kimseydi." diyor. Kafile başkanı; "Bizi de ağlattı çok âşık bir kimseydi." diyor.

Ama bir iki gün geçmiş rüyada Resûlullah Efendimiz'i görmüş. Rüyasında demiş ki; Ama bir iki gün geçmiş rüyada Resûlullah Efendimiz'i görmüş. Rüyasında demiş ki;

"Evladım, kâğıt kalem getir de senin hacılığını yazayım." Ne iltifat, ne iltifat!"Evladım, kâğıt kalem getir de senin hacılığını yazayım."

Ne iltifat, ne iltifat!
Bir kere Resûlullah hitap ediyor, bir de haccının makbullüğüne işaret ediyor, o sevgi ile.Bir kere Resûlullah hitap ediyor, bir de haccının makbullüğüne işaret ediyor, o sevgi ile. O da gitmiş, öbür odadan kâğıt kalem almış gelmiş bakmış kiO da gitmiş, öbür odadan kâğıt kalem almış gelmiş bakmış ki Resûlullah'ın oturduğu yerde şeyhi oturuyor. Onda da bir incelik var, ona teslim etmiş. Resûlullah'ın oturduğu yerde şeyhi oturuyor. Onda da bir incelik var, ona teslim etmiş.

Sevgi insanı aşağılardan alıp yukarıların yukarılarına çıkarır, götürür.Sevgi insanı aşağılardan alıp yukarıların yukarılarına çıkarır, götürür. Kızgınlıktan, kavgadan, gürültüden hiçbir şey olmaz.Kızgınlıktan, kavgadan, gürültüden hiçbir şey olmaz. Kızacaksan kâfire kız, zalime kız, haksızlık yapana kız. Erkeklik öldü mü? Kızacaksan kâfire kız, zalime kız, haksızlık yapana kız.

Erkeklik öldü mü?
Dünyada mertler kalmadı mı? Nerede yiğitler? Bir sürü haksızlık yapılıyor.Dünyada mertler kalmadı mı? Nerede yiğitler? Bir sürü haksızlık yapılıyor. Kızacaksan namertlere, alçaklara, insanları koyun gibi kesenlere, Kızacaksan namertlere, alçaklara, insanları koyun gibi kesenlere, çoluk çocuğa merhamet etmeyenlere, kız, kızabildiğin kadar kız!çoluk çocuğa merhamet etmeyenlere, kız, kızabildiğin kadar kız! Eski ecdadının hatıraları olan yerlere, eski topraklara, elden çıkmış şeylere olan hıyanetlere,Eski ecdadının hatıraları olan yerlere, eski topraklara, elden çıkmış şeylere olan hıyanetlere, onlara kızabildiğin kadar kız. Müslüman kardeşinden ne istiyorsun? onlara kızabildiğin kadar kız.

Müslüman kardeşinden ne istiyorsun?
Kızmanın da yeri var, lazım ama yeri, istikameti var. Biz şimdi müslümanlar olarak birbirimize kızıyoruz.Kızmanın da yeri var, lazım ama yeri, istikameti var.

Biz şimdi müslümanlar olarak birbirimize kızıyoruz.
Birbirimizle kavga gürültü yaka paça, alt alta, üst üste. Birbirimizle kavga gürültü yaka paça, alt alta, üst üste. Kâfir karşıdan gülüyor; ondan sonra bizim topraklarımızı birer ikişer birer ikişer alıyor. Kâfir karşıdan gülüyor; ondan sonra bizim topraklarımızı birer ikişer birer ikişer alıyor. Şimdi maazallah Trakya'yı da alsalar zaten "onun adı Trakya" diyeceğiz. Şimdi maazallah Trakya'yı da alsalar zaten "onun adı Trakya" diyeceğiz.

Bursa'yı alsalar -zaten Bursa'yı ilk Osman Gazi almıştı- öyle bir şey olur mu yahu? Bursa'yı alsalar -zaten Bursa'yı ilk Osman Gazi almıştı- öyle bir şey olur mu yahu?

Diyâr-ı İslâm olmuş; oraya biz mührümüzü vurmuşuz.Diyâr-ı İslâm olmuş; oraya biz mührümüzü vurmuşuz. Müslüman diyarı oralar, camiler var, ecdad kan dökmüş oraya, bırakılır mı, gönülden çıkarılır mı?Müslüman diyarı oralar, camiler var, ecdad kan dökmüş oraya, bırakılır mı, gönülden çıkarılır mı? Nerede cami var, nerede ecdad şey yapmış; orası benim vatanım. Nerede cami var, nerede ecdad şey yapmış; orası benim vatanım.

Şimdi falanca vilayette. Bir gün gelecek, bu dünya değişecek; öyle düşüneceğiz. Şimdi falanca vilayette. Bir gün gelecek, bu dünya değişecek; öyle düşüneceğiz.

Öyle şey olur mu? Hemen ne diye hakkından vazgeçiyorsun?Öyle şey olur mu? Hemen ne diye hakkından vazgeçiyorsun? Sana bir işten, şirketten şuradan buradan hak gelse vazgeçiyor musun? Geçmiyorsun. Ama ecdad kan dökmüş.Sana bir işten, şirketten şuradan buradan hak gelse vazgeçiyor musun? Geçmiyorsun. Ama ecdad kan dökmüş. "Bana bir zahmeti olmadı." diye şimdi mirasyedi, kimsenin aldırdığı yok! Koruyacağız! "Bana bir zahmeti olmadı." diye şimdi mirasyedi, kimsenin aldırdığı yok! Koruyacağız!

Kıyâmü saâtin fi's-saffi li'l-kıtâli fi-sebili'llâhi hayrun min kıyâmi sittîne seneh. Kıyâmü saâtin fi's-saffi li'l-kıtâli fi-sebili'llâhi hayrun min kıyâmi sittîne seneh.

Buyurun hadîs-i şerif: "Allah yolunda yapılan cihada en ön saftaBuyurun hadîs-i şerif:

"Allah yolunda yapılan cihada en ön safta
bir saat ayakta durmak altmış sene gece namaz kılmaktan hayırlıdır." bir saat ayakta durmak altmış sene gece namaz kılmaktan hayırlıdır."

Ya işte böyle. Kâfirler, müşrikler, bizim ezeli hasımlarımız asırlardır bize böyle sefer düzenleyipYa işte böyle. Kâfirler, müşrikler, bizim ezeli hasımlarımız asırlardır bize böyle sefer düzenleyip hala bize "Haçlı seferi düzenleyelim." diyenlere "Ne duruyorsunuz? diyor! Yunanlılar "hadi" diyor! hala bize "Haçlı seferi düzenleyelim." diyenlere "Ne duruyorsunuz? diyor! Yunanlılar "hadi" diyor!

Türklere karşı da haçlı seferi yapalım, çünkü safaya çıkacak.Türklere karşı da haçlı seferi yapalım, çünkü safaya çıkacak. Ona bir kemik atacak olurlarsa o da yine "Haçlı seferi yapalım." diyor.Ona bir kemik atacak olurlarsa o da yine "Haçlı seferi yapalım." diyor. Kâfirlerin bizden en çok korktukları cihad şuuru. Müslümanda cihad şuuru oldu mu ödü patlıyor. Kâfirlerin bizden en çok korktukları cihad şuuru. Müslümanda cihad şuuru oldu mu ödü patlıyor.

Müslüman nasıl olacak? Dostunu, düşmanını hiç bilmesin, onlara "dostum" diye sarılsın;Müslüman nasıl olacak?

Dostunu, düşmanını hiç bilmesin, onlara "dostum" diye sarılsın;
o da öbür taraftan hançerlesin, ondan sonra aldatsın, sömürsün, alsın götürsün,o da öbür taraftan hançerlesin, ondan sonra aldatsın, sömürsün, alsın götürsün, eline fırsat geçirdiği zaman yaksın yıksın, ezsin. Bak, ses çıkarmayan adam!eline fırsat geçirdiği zaman yaksın yıksın, ezsin.

Bak, ses çıkarmayan adam!
İsrail gelmiş o zaman davulla karşılamışlar. "Hoş geldin!" deyip davulla karşılamışlar. İsrail gelmiş o zaman davulla karşılamışlar. "Hoş geldin!" deyip davulla karşılamışlar. Vay hain vay! Demek ki içimizde, koynumuzda yılan beslemişiz. Vay hain vay! Demek ki içimizde, koynumuzda yılan beslemişiz. Koynumuzdaki sana insanlık etmişiz, hayat hakkı tanımışız; onu unutuyorsun. Koynumuzdaki sana insanlık etmişiz, hayat hakkı tanımışız; onu unutuyorsun.

İşte bu, dinin zirvesi. Nasıl Ağrı Dağı'nın zirvesi var, Everest'in zirvesi var.İşte bu, dinin zirvesi. Nasıl Ağrı Dağı'nın zirvesi var, Everest'in zirvesi var. Bu dinin amellerinin zirvesi cihaddır. Cihad olmadan olmaz!Bu dinin amellerinin zirvesi cihaddır. Cihad olmadan olmaz! Keşke bütün insanlar halim selim olsa da biz de halim selim olsak. Keşke bütün insanlar halim selim olsa da biz de halim selim olsak.

"Bak Allahu Teâlâ hazretleri vardır, birdir, bâtılı bırakın, birbirinize zulmetmeyin,"Bak Allahu Teâlâ hazretleri vardır, birdir, bâtılı bırakın, birbirinize zulmetmeyin, haksızlık etmeyin, insanları sevin. haksızlık etmeyin, insanları sevin. Yazık bu insancıklara acıyın, yardımlaşın." diyelim, iş günlük gülistanlık gitsin ama öyle olmuyor ki! Yazık bu insancıklara acıyın, yardımlaşın." diyelim, iş günlük gülistanlık gitsin ama öyle olmuyor ki!

Ben güllük gülistanlık yumuşak yumuşak hareket ederken hop bir saldırıyor hadi şu kadar zarar.Ben güllük gülistanlık yumuşak yumuşak hareket ederken hop bir saldırıyor hadi şu kadar zarar. Daima müslümanlara saldırmışlardır, hem de öyle usta usûlü saldırmışlardır ki hem saldırmıştır Daima müslümanlara saldırmışlardır, hem de öyle usta usûlü saldırmışlardır ki hem saldırmıştır hem de "Müslümanlık kılıçla yayıldı!" demiştir. "Müslümanlar savaşçı, kavgacı millet" demiştir. hem de "Müslümanlık kılıçla yayıldı!" demiştir. "Müslümanlar savaşçı, kavgacı millet" demiştir.

Peki, ta ilk başlardan beri o iktisadî baskılar yapılmadı mı, yerlerinden yurtlarından edilmedi mi,Peki, ta ilk başlardan beri o iktisadî baskılar yapılmadı mı, yerlerinden yurtlarından edilmedi mi, Habeşistan'a hicrete zorlanmadı mı, Habeşistan'a hicrete zorlanmadı mı, Habeşistan'a gidenleri bile "Yok, gidemezsin." diye yoldan çevirmediler mi? Niye? Habeşistan'a gidenleri bile "Yok, gidemezsin." diye yoldan çevirmediler mi?

Niye?

Gidemezsin! Hem zulmediyor hem de "gidemezsin" diyor.Gidemezsin!

Hem zulmediyor hem de "gidemezsin" diyor.
Mahallelerinde muhasara altına almadılar mı?Mahallelerinde muhasara altına almadılar mı? "Bunlarla alışveriş yapmayın, iktisaden bunalsınlar." demediler mi, bunaltmadılar mı? "Bunlarla alışveriş yapmayın, iktisaden bunalsınlar." demediler mi, bunaltmadılar mı?

Daima müslümanlar mazlum, Bilal-i Habeşî'ye işkence yapmadılar mı,Daima müslümanlar mazlum, Bilal-i Habeşî'ye işkence yapmadılar mı, ateşleri yakıp ateşin üstüne sırtını bastırmadılar mı, ıslak sığır derisine sarıp daateşleri yakıp ateşin üstüne sırtını bastırmadılar mı, ıslak sığır derisine sarıp da kızgın güneşe bırakmadılar mı? Yeri kuruyacak, sımsıkı saracak, işkence yapacak. kızgın güneşe bırakmadılar mı? Yeri kuruyacak, sımsıkı saracak, işkence yapacak. Öyle işkenceler yapmadılar mı? Hepsi mazlum müslüman. Öyle işkenceler yapmadılar mı? Hepsi mazlum müslüman.

Allah mazluma yardım ettiği için adım adım ilerlediler. Kaç tane haçlı seferi yaptılar, haddi hesabı yoktur.Allah mazluma yardım ettiği için adım adım ilerlediler. Kaç tane haçlı seferi yaptılar, haddi hesabı yoktur. Hatta İstiklal Harbi bile bir haçlı harbidir. Hatta İstiklal Harbi bile bir haçlı harbidir.

Bizim bu memlekette yaptığımız bu İstiklal Harbi, lalettayin bir harp değildir.Bizim bu memlekette yaptığımız bu İstiklal Harbi, lalettayin bir harp değildir. Yine Yunanlı'nın yanında Fransız'ı gelmiştir, şunu gelmiştir bunu gelmiştir. Yine Yunanlı'nın yanında Fransız'ı gelmiştir, şunu gelmiştir bunu gelmiştir. "Türkleri buralardan atıyoruz." diye haçlı ruhuyla gelmiştir. "Türkleri buralardan atıyoruz." diye haçlı ruhuyla gelmiştir.

Bunları milletten saklamayalım. Gâvurdan dost olmaz, bileceğiz. Tabi politika var, siyaset var.Bunları milletten saklamayalım. Gâvurdan dost olmaz, bileceğiz. Tabi politika var, siyaset var. "Öyle olmuş." diye "İş birliği yapmayalım." demiyorum. Ne gerekiyorsa onu yaparsın! "Öyle olmuş." diye "İş birliği yapmayalım." demiyorum. Ne gerekiyorsa onu yaparsın!

Malını satacaksan satarsın, alacaksan alırsın ama dostunu düşmanını bilirsin.Malını satacaksan satarsın, alacaksan alırsın ama dostunu düşmanını bilirsin. Elini kolunu sallayıp bağrını açıp da kendini hançerlettirmezsin. Elini kolunu sallayıp bağrını açıp da kendini hançerlettirmezsin.

Zaten bir insan şahsiyet sahibi oldu mu kendisini korumasını kollamasını,Zaten bir insan şahsiyet sahibi oldu mu kendisini korumasını kollamasını, hukukunu korumasını takip etmesini bildi mi, herkes ona hürmet eder.hukukunu korumasını takip etmesini bildi mi, herkes ona hürmet eder. Şimdi hem istismar ediyor hem alay ediyor; o zaman hürmet eder. Karşısındakine el pençe divan durur. Şimdi hem istismar ediyor hem alay ediyor; o zaman hürmet eder. Karşısındakine el pençe divan durur.

Onun için dostumuzu, düşmanımızı bileceğiz.Onun için dostumuzu, düşmanımızı bileceğiz. Cihadı bırakmayacağız; cihad, amellerin en sevaplılarından biridir. Cihadı bırakmayacağız; cihad, amellerin en sevaplılarından biridir.

Birinci safta müslümanın bir saat durması; bu saat günün yirmi dörtte biri olanBirinci safta müslümanın bir saat durması; bu saat günün yirmi dörtte biri olan altmış dakikalık bir saat değildir. "Bir miktar" demektir. altmış dakikalık bir saat değildir. "Bir miktar" demektir.

Arapça'da saat kelimesi Peygamber Efendimiz'in zamanındaArapça'da saat kelimesi Peygamber Efendimiz'in zamanında şimdiki gibi altmış dakika mânasına gelmiyor; "Günün bir zamanında bir miktar,şimdiki gibi altmış dakika mânasına gelmiyor; "Günün bir zamanında bir miktar, birazcık ön safta durup da çarpışmak altmış yıl geceleri kalkıp da ibadet etmekten hayırlıdır." diyor. birazcık ön safta durup da çarpışmak altmış yıl geceleri kalkıp da ibadet etmekten hayırlıdır." diyor.

Neden? Bizim dinimizde yine burada bir incelik var kiNeden?

Bizim dinimizde yine burada bir incelik var ki
sen altmış yıl geceleyin kalkıp ibadet ettiğin zaman kendine çalışıyorsun,sen altmış yıl geceleyin kalkıp ibadet ettiğin zaman kendine çalışıyorsun, mânevî bakımdan sevap kazanıyorsun derecen yükseliyor ama düşmanın karşısında durduğun zaman mânevî bakımdan sevap kazanıyorsun derecen yükseliyor ama düşmanın karşısında durduğun zaman koca bir milleti, koca bir ümmeti koruyorsun. koca bir milleti, koca bir ümmeti koruyorsun. Sen orada sağlam durduğun zaman arkadaki bütün insanlar huzur içinde yaşıyor;Sen orada sağlam durduğun zaman arkadaki bütün insanlar huzur içinde yaşıyor; bütün insanlar huzur içinde namaz kılıyor, ibadet ediyor. Korkmuyor; başkalarına faydası oluyor. bütün insanlar huzur içinde namaz kılıyor, ibadet ediyor. Korkmuyor; başkalarına faydası oluyor.

İslamiyet'te bütün ibadetleri, taatleri inceleyin; başkalarına faydası olan ibadetlerin sevabını çok vermiş. İslamiyet'te bütün ibadetleri, taatleri inceleyin; başkalarına faydası olan ibadetlerin sevabını çok vermiş.

"Bencil olmayın, sadece kendinize çalışmayın birazcık müslüman kardeşleriniz için, insanlar için çalışın."Bencil olmayın, sadece kendinize çalışmayın birazcık müslüman kardeşleriniz için, insanlar için çalışın. Onların gönlünü hoş etmeye bakın." diye Allahu Teâlâ bizi hep teşvik ediyor. Onların gönlünü hoş etmeye bakın." diye Allahu Teâlâ bizi hep teşvik ediyor.

Biz birbirimizi sevdikçe, birbirimize yardım ettikçe Allah bize lütfedecek. Biz birbirimizi sevdikçe, birbirimize yardım ettikçe Allah bize lütfedecek.

Birisine iyilik yap, bir sadaka ver, bir hayır yap, bir hediye ver; emin ol on mislisini görürsün.Birisine iyilik yap, bir sadaka ver, bir hayır yap, bir hediye ver; emin ol on mislisini görürsün. On mislisi hemen gelir, çünkü kâinatın hazinelerinin sahibi Allahu Teâlâ hazretleri, On mislisi hemen gelir, çünkü kâinatın hazinelerinin sahibi Allahu Teâlâ hazretleri, bu ameli seviyor, sevince mükâfatlandırıyor. bu ameli seviyor, sevince mükâfatlandırıyor.

Bir hocaefendi bir yerden bir yere gidiyor, bilet parasını alıvermişler;Bir hocaefendi bir yerden bir yere gidiyor, bilet parasını alıvermişler; "Yahu, zahmet olmasın ben ödeyeyim." demiş. "Yahu, zahmet olmasın ben ödeyeyim." demiş.

Karşısındaki diyor ki "Hocam, bir acayip iş, hiç kimsenin işi yokkenKarşısındaki diyor ki "Hocam, bir acayip iş, hiç kimsenin işi yokken bizim başımızda müşteri kaynıyor!" diyor. "Geçen gün de şu kadar kâr yaptık.bizim başımızda müşteri kaynıyor!" diyor. "Geçen gün de şu kadar kâr yaptık. Hissediyoruz ki o hayrı yaptığımız zaman öbür taraftan şu kadar kâr oluyor." diyor. Hissediyoruz ki o hayrı yaptığımız zaman öbür taraftan şu kadar kâr oluyor." diyor.

Hissediyor; gözünü açtı, hisseder.Hissediyor; gözünü açtı, hisseder. Doktor gitmiş, geceleyin yazıhanesini açmış, bir fakir fukaranın dişini tedavi ettirmiş. Doktor gitmiş, geceleyin yazıhanesini açmış, bir fakir fukaranın dişini tedavi ettirmiş. "Ondan sonra yirmi yedi tane protezci geldi." diyor. "Ondan sonra yirmi yedi tane protezci geldi." diyor.

Protez, yani "diş yaptırmak" için oraya yirmi yedi tane müşteri gelmiş.Protez, yani "diş yaptırmak" için oraya yirmi yedi tane müşteri gelmiş. Görülmemiş bir müşteri hücumu olmuş. Görülmemiş bir müşteri hücumu olmuş.

Neden? Allah seviyor.Neden?

Allah seviyor.
O adam istese kapı kapı dolaşsa "Filanca dişçi iyi adam, dişlerinizi ona yaptırın." dese gönderemez,O adam istese kapı kapı dolaşsa "Filanca dişçi iyi adam, dişlerinizi ona yaptırın." dese gönderemez, bunu sağlamak mümkün değil. bunu sağlamak mümkün değil.

Allah onun gönüllerine o ilhamı veriyor; "Filanca kulum başkasına iyilik yapmayı tercih etti,Allah onun gönüllerine o ilhamı veriyor; "Filanca kulum başkasına iyilik yapmayı tercih etti, gecenin yarısında şu hayrı yaptı, yazıhanesini açtı, siz onun yanına gidin." diyor, gecenin yarısında şu hayrı yaptı, yazıhanesini açtı, siz onun yanına gidin." diyor, rızkı öbür taraftan gönderiyor. rızkı öbür taraftan gönderiyor.

Gerçi o, yapılandan para almadı ama öbür taraftan Allah daha fazlasını verdi. Gerçi o, yapılandan para almadı ama öbür taraftan Allah daha fazlasını verdi.

İşte bu âhiret işleri, Allah'ın rızası böyle çalışır; bunu insan ancak basiret gözü açılmışsa görür. İşte bu âhiret işleri, Allah'ın rızası böyle çalışır; bunu insan ancak basiret gözü açılmışsa görür.

"Yahu ben bu işi yapmadan önce haftada bir protez ancak geliyordu gelmiyordu,"Yahu ben bu işi yapmadan önce haftada bir protez ancak geliyordu gelmiyordu, kıt kanaat geçiniyorduk. Birden yirmi otuz tane protez nereden geldi? Bir anormallik var.kıt kanaat geçiniyorduk. Birden yirmi otuz tane protez nereden geldi? Bir anormallik var. Ben ne yaptım, ne oldu da böyle oldu?" diye anlarsa insan böyle anlar. Ben ne yaptım, ne oldu da böyle oldu?" diye anlarsa insan böyle anlar.

İslâm'da başkasına hayrı dokunmak daha önemli.İslâm'da başkasına hayrı dokunmak daha önemli. Onun için bir hadîs-i şerif vardır, hepiniz duymuşsunuzdur: Onun için bir hadîs-i şerif vardır, hepiniz duymuşsunuzdur:

Hayru'n-nâsi enfeuhüm li'n-nâs. "İnsanların en hayırlısı, başkalarına en çok faydası olandır." Hayru'n-nâsi enfeuhüm li'n-nâs. "İnsanların en hayırlısı, başkalarına en çok faydası olandır."

Sonra ondan biraz daha az faydası olandır; rütbe öyle gidiyor. İnsanlara en faydalı olan kim? Sonra ondan biraz daha az faydası olandır; rütbe öyle gidiyor.

İnsanlara en faydalı olan kim?

En yüksek mertebede olan, o. En yüksek mertebede olan, o.

Onun için Allah indinde mertebe kazanmak istiyorsanız insanlara hizmete koşun.Onun için Allah indinde mertebe kazanmak istiyorsanız insanlara hizmete koşun. Müslümanlara, zavallılara, fakirlere, garibanlara koşun, fukaraya, miskinlere, güçsüzlere,Müslümanlara, zavallılara, fakirlere, garibanlara koşun, fukaraya, miskinlere, güçsüzlere, güçlü olup da yardıma muhtaç olanlara... güçlü olup da yardıma muhtaç olanlara...

Veyahut yardıma muhtaç olmadığı halde "müslüman kardeşim" diye seviyorsun, yardıma koş.Veyahut yardıma muhtaç olmadığı halde "müslüman kardeşim" diye seviyorsun, yardıma koş. İşte ecir, feyiz, bereket orada. Allah bu muhabbeti seviyor. Cihadın da aslı budur.İşte ecir, feyiz, bereket orada. Allah bu muhabbeti seviyor.

Cihadın da aslı budur.
Bize faydası yok, biz cihad ediyoruz; ya yaralanacağız ya öleceğiz, bize fayda yok. Bize faydası yok, biz cihad ediyoruz; ya yaralanacağız ya öleceğiz, bize fayda yok. Ama ümmete faydası var, arkadaki ocaklar sönmeyecek. Ama ümmete faydası var, arkadaki ocaklar sönmeyecek.

Düşmanların geldiği yerlerde neler oldu? Ne çabuk unuttuk.Düşmanların geldiği yerlerde neler oldu?

Ne çabuk unuttuk.
Neler oldu kim bilir ki hiçbirimiz söylemeyiz hala da dünyanın en vahşi milleti biz sayılıyoruz. Neler oldu kim bilir ki hiçbirimiz söylemeyiz hala da dünyanın en vahşi milleti biz sayılıyoruz.

Ben hatırlıyorum Yunanlılar Ege'den hücum ettikten sonra her yerden ayağa kalkmışlar;Ben hatırlıyorum Yunanlılar Ege'den hücum ettikten sonra her yerden ayağa kalkmışlar; "Suyu keseceğiz." demişler. Hazırlanmışlar, bazı yerlerde katliama da başlamışlar."Suyu keseceğiz." demişler. Hazırlanmışlar, bazı yerlerde katliama da başlamışlar. Ruslar geldiği zaman Ermeniler Erzurum'a kadar gelmişler, yardım etmişler. Ruslar geldiği zaman Ermeniler Erzurum'a kadar gelmişler, yardım etmişler. Belli; bunlar bizim tarih kitaplarımızın yazdığı, herkesin okuyabileceği hususlar. Belli; bunlar bizim tarih kitaplarımızın yazdığı, herkesin okuyabileceği hususlar.

İşte Allah yolunda cihad etmek fevkalade önemli, çünkü başkasına faydası oluyor,İşte Allah yolunda cihad etmek fevkalade önemli, çünkü başkasına faydası oluyor, çünkü düşman geldi mi ocakları söndürüyor, evleri darmadağın ediyor, çünkü düşman geldi mi ocakları söndürüyor, evleri darmadağın ediyor, senin o çarşıya pazara çıkarmadığın hanımını saçlarından başlarından sürüklüyor. senin o çarşıya pazara çıkarmadığın hanımını saçlarından başlarından sürüklüyor. Çoluğunu çocuğunu süngülüyor, beşikteki çocuğunu süngüye diziyor. Çoluğunu çocuğunu süngülüyor, beşikteki çocuğunu süngüye diziyor. O ön safta sen ölüyorsun ama başkalarının hayrına olduğu için altmış yıllık ibadete bedel oluyor. O ön safta sen ölüyorsun ama başkalarının hayrına olduğu için altmış yıllık ibadete bedel oluyor.

Bir hadîs-i şerif beni çok duygulandırıyor; bizim hâlimizi de biraz anlatıyor gibi.Bir hadîs-i şerif beni çok duygulandırıyor; bizim hâlimizi de biraz anlatıyor gibi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

Kıyamete yakın zamanda ümmetler size hücum edecekler. Nasıl hücum edecekler? Kıyamete yakın zamanda ümmetler size hücum edecekler.

Nasıl hücum edecekler?

Yemek yiyenlerin yemek tabağına saldırdıkları gibi hücum edecekler.Yemek yiyenlerin yemek tabağına saldırdıkları gibi hücum edecekler. Herkes bir lokma, bir kaşık tabağı bitiriyor ya öyle hücum edecekler. Sormuşlar, demişler ki; Herkes bir lokma, bir kaşık tabağı bitiriyor ya öyle hücum edecekler.

Sormuşlar, demişler ki;

"Yâ Resûlallah! O zaman bizim adedimiz mi az olacak da böyle saldıracaklar?" "Yâ Resûlallah! O zaman bizim adedimiz mi az olacak da böyle saldıracaklar?"

"Hayır, bilakis, adet çok olacak ama size eski ümmetlerin iki hastalığı bulaşmış olacak;"Hayır, bilakis, adet çok olacak ama size eski ümmetlerin iki hastalığı bulaşmış olacak; eski ümmetlere gelmiş, yerleşmiş olan iki hastalık bulaşmış olacak." Nedir onlar? eski ümmetlere gelmiş, yerleşmiş olan iki hastalık bulaşmış olacak."

Nedir onlar?

Bir hubbü'd-dünyâ, "dünya sevgisi." Bir hubbü'd-dünyâ, "dünya sevgisi."

O deniz kenarındaki yalılar, o televizyonlar renksizi renklisi, otomobiller,O deniz kenarındaki yalılar, o televizyonlar renksizi renklisi, otomobiller, bol gelir getiren ticarethaneler, zevkler, safalar, izzetler, ikramlar, meyveler,bol gelir getiren ticarethaneler, zevkler, safalar, izzetler, ikramlar, meyveler, hoşa giden o bütün çeşitli her şey. Hanımlar, evlatlar, iyaller. hoşa giden o bütün çeşitli her şey. Hanımlar, evlatlar, iyaller. İşte onları sevdin mi tabi düzenim bozulmasın istiyorsun.İşte onları sevdin mi tabi düzenim bozulmasın istiyorsun. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın." diyorsun. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın." diyorsun.

Hubbü'd-dünya. İkincisi; kerâhiyeti'l-mevt "ölümden korkmak." Hubbü'd-dünya.

İkincisi; kerâhiyeti'l-mevt "ölümden korkmak."

Müslümana yakışmıyor. Müslüman ölümden korkmayacak. Ölümden korkan insan her gün bin defa ölür. Müslümana yakışmıyor. Müslüman ölümden korkmayacak. Ölümden korkan insan her gün bin defa ölür.

"Acaba şimdi mi öleceğim, düşman mı gelecek, hapis mi yatacağım, kurşun mu atacaklar?" "Acaba şimdi mi öleceğim, düşman mı gelecek, hapis mi yatacağım, kurşun mu atacaklar?"

Ölümden korkmayan insan bir defa ölür, kurşunu yiyip şehit olduğu zaman ölür;Ölümden korkmayan insan bir defa ölür, kurşunu yiyip şehit olduğu zaman ölür; ölümden korkan insan her zaman ölür, daima ölür, ölü gibi dolaşır, daima öle öle dolaşır. ölümden korkan insan her zaman ölür, daima ölür, ölü gibi dolaşır, daima öle öle dolaşır.

Onun için ölümden korkmamak, müslümanın esaslı vasfı oluyor. Onun için ölümden korkmamak, müslümanın esaslı vasfı oluyor.

"Hocam, bu dünyada ne yapacağız? Sırtımıza bir çuval atıp da dünyayı terk mi edeceğiz?" "Hocam, bu dünyada ne yapacağız? Sırtımıza bir çuval atıp da dünyayı terk mi edeceğiz?"

Hâşâ sümme hâşâ! Öyle bir şey demedik. Peygamber Efendimiz öyle bir şey dememiş.Hâşâ sümme hâşâ! Öyle bir şey demedik. Peygamber Efendimiz öyle bir şey dememiş. Bu dünyanın sevgisini gönlüne yerleştirmeyeceksin.Bu dünyanın sevgisini gönlüne yerleştirmeyeceksin. Kazan, Allah yolunda sarf et, meşru ölçüler içinde hayra hasenâta sarf et. Kazan, Allah yolunda sarf et, meşru ölçüler içinde hayra hasenâta sarf et. Allah nelere müsaade etmiş ise buyurun âfiyet olsun ye, iç helal olsun ama vazifeni bil,Allah nelere müsaade etmiş ise buyurun âfiyet olsun ye, iç helal olsun ama vazifeni bil, şuurunu yerinde kullan. O dünya sevgisinden dolayı ahirete karşı vazifelerinden,şuurunu yerinde kullan. O dünya sevgisinden dolayı ahirete karşı vazifelerinden, Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruklarına karşı durumun gevşemesin. Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruklarına karşı durumun gevşemesin. Oradaki vazifelerine karşı bir aksama olmasın. Bu kadar yeter. Oradaki vazifelerine karşı bir aksama olmasın.

Bu kadar yeter.

Cihadın çeşitleri var, ona kısaca işaret edelim. Yalnız bu "Çeşitleri var." sözünü yanlış anlamayın.Cihadın çeşitleri var, ona kısaca işaret edelim. Yalnız bu "Çeşitleri var." sözünü yanlış anlamayın. Cihadın bir çeşidi var, düşmanla çarpışmak; bir çeşidi var, Cihadın bir çeşidi var, düşmanla çarpışmak; bir çeşidi var, insanın içindeki düşmanla şeytanla nefisle çarpışması. insanın içindeki düşmanla şeytanla nefisle çarpışması.

"Ben içimdeki şeytanımla çarpışıyorum, nefsimle uğraşıyorum, ötekisine lüzum yok!" dememek şartıyla."Ben içimdeki şeytanımla çarpışıyorum, nefsimle uğraşıyorum, ötekisine lüzum yok!" dememek şartıyla. Çünkü ötekisi bazen nefisle cihaddan daha öne geçer. Çünkü ötekisi bazen nefisle cihaddan daha öne geçer. Düşman geldi mi nefis terbiyesi de yapamazsın. Terbiye ne, her şey elden gider. Düşman geldi mi nefis terbiyesi de yapamazsın. Terbiye ne, her şey elden gider.

Onun için onu mukayese mevzu yapmamak şartıyla, önemli olan cihad;Onun için onu mukayese mevzu yapmamak şartıyla, önemli olan cihad; insanın kendisinin adam olmasına yardımcı olacak şeytanıyla, nefsiyle cihad etmektir.insanın kendisinin adam olmasına yardımcı olacak şeytanıyla, nefsiyle cihad etmektir. Bak şimdi hepimiz, bu cihadın talimini yapıyoruz. Şu anda manevra elbiselerini giymişiz. Bak şimdi hepimiz, bu cihadın talimini yapıyoruz. Şu anda manevra elbiselerini giymişiz.

Ne demek şu an? Ramazan'da hepimiz manevra elbiselerini giymişiz, silahımızı almışız, doldurmuşuz.Ne demek şu an?

Ramazan'da hepimiz manevra elbiselerini giymişiz, silahımızı almışız, doldurmuşuz.
Şimdi o iç düşmanla mücadelenin talimini yapıyoruz, eğitimini yapıyoruz. Şimdi o iç düşmanla mücadelenin talimini yapıyoruz, eğitimini yapıyoruz. Yat, kalk, otur, siper al, kurşun al! Yaptığımız nedir? Nefsi yenme! Yat, kalk, otur, siper al, kurşun al!

Yaptığımız nedir?

Nefsi yenme!

Şu on iki ayda bir ay nefse; "Sen yemek istiyorsun ama vermeyeceğim." diyoruz. Tamam. Şu on iki ayda bir ay nefse; "Sen yemek istiyorsun ama vermeyeceğim." diyoruz.

Tamam.

"Şimdi hava sıcak, su içmek istiyorsun ama içirmeyeceğim, şu vakte kadar bekleyeceksin."Şimdi hava sıcak, su içmek istiyorsun ama içirmeyeceğim, şu vakte kadar bekleyeceksin. Bu saate kadar benim sözümü dinliyorsun!" diyorsun. Dinliyor da bak! Bu saate kadar benim sözümü dinliyorsun!" diyorsun.

Dinliyor da bak!
Demek dinleyebiliyormuş. Kabahat bizde, gevşeklik bizde.Demek dinleyebiliyormuş. Kabahat bizde, gevşeklik bizde. Daha önce dinlememesi bizdenmiş, gevşekliğimizdenmiş. Dinliyor bak, hiç "İtiraz edeceğim." diyor mu?Daha önce dinlememesi bizdenmiş, gevşekliğimizdenmiş. Dinliyor bak, hiç "İtiraz edeceğim." diyor mu? "Su içeceğim!" diyor mu, "Yemek yiyeceğim!" diyor mu? Demiyor işte! "Su içeceğim!" diyor mu, "Yemek yiyeceğim!" diyor mu?

Demiyor işte!

Bu bir ay talimle sözümüzü dinlemeyi iyice öğrettik mi? Otur, kalk! Tamam. Bu bir ay talimle sözümüzü dinlemeyi iyice öğrettik mi?

Otur, kalk!

Tamam.

Camiye yürü, yirmi rekât namaz kılacaksın! Peki. Sahura kalk, uykuyu terk et! Tamam. Camiye yürü, yirmi rekât namaz kılacaksın!

Peki.

Sahura kalk, uykuyu terk et!

Tamam.

Bak, hepsini dinliyor. O bir aylık talimden sonra, o son bir ayda,Bak, hepsini dinliyor. O bir aylık talimden sonra, o son bir ayda, o talimin hızıyla bereketiyle nefsi yenmeyi sürdüreceğiz. o talimin hızıyla bereketiyle nefsi yenmeyi sürdüreceğiz.

İşte nefsi yenmek de büyük cihad. Kızmayacağız, sinirlenmeyeceğiz. İşte nefsi yenmek de büyük cihad. Kızmayacağız, sinirlenmeyeceğiz.

"Kendimi kaybettim, hâkim olamadım, vurdum, yaraladım!" "Kendimi kaybettim, hâkim olamadım, vurdum, yaraladım!"

İşte bu Ramazan ayı bize hâkim olmayı öğretiyor. Hâkim olamadım, yok!İşte bu Ramazan ayı bize hâkim olmayı öğretiyor. Hâkim olamadım, yok! Müslümansan kendine hâkim olacaksın. Ne demek hâkim olamadın? Müslümansan kendine hâkim olacaksın. Ne demek hâkim olamadın?

İnsanın vücudunda hâkim akıldır. Şer-î şerîfi, Allah'ın ahkâmını kitaplardan okuyacak. İnsanın vücudunda hâkim akıldır. Şer-î şerîfi, Allah'ın ahkâmını kitaplardan okuyacak.

"Başüstüne yâ Rabbi! Ben zaten sana teslim oldum. Senin iradene teslim oldum."Başüstüne yâ Rabbi! Ben zaten sana teslim oldum. Senin iradene teslim oldum. Ne buyurursan yapmaya hazırım. Buyur, ferman senin yâ Rabbi! Ben senin âciz nâçiz kulunum.Ne buyurursan yapmaya hazırım. Buyur, ferman senin yâ Rabbi! Ben senin âciz nâçiz kulunum. Gücüm yettiğince yolunca yürümeye çalışacağım." Gücüm yettiğince yolunca yürümeye çalışacağım."

Bu talep içindeyiz. Allahu Teâlâ hazretleri,Bu talep içindeyiz. Allahu Teâlâ hazretleri, Ramazan'ın bu faydasını üzerimizde hâsıl eylesin de nefsin kölesi olmayalım.Ramazan'ın bu faydasını üzerimizde hâsıl eylesin de nefsin kölesi olmayalım. Aslında nefis bizim bineğimizdir. Nefsüke natıyyetüke fe'rgat buha.Aslında nefis bizim bineğimizdir.

Nefsüke natıyyetüke fe'rgat buha.
"Nefis senin bineğindir, ona yumuşak muamele et." diyor Peygamber Efendimiz. "Nefis senin bineğindir, ona yumuşak muamele et." diyor Peygamber Efendimiz.

Nefis bizim atımız, biz süvariyiz, onun üstüne binmişiz, bir yerden bir yere gidiyoruz. Nefis bizim atımız, biz süvariyiz, onun üstüne binmişiz, bir yerden bir yere gidiyoruz.

Nereden nereye gidiyoruz? Beşikten geldik, mezara doğru gidiyoruz.Nereden nereye gidiyoruz?

Beşikten geldik, mezara doğru gidiyoruz.
Beşikten geldik o nefis ile yavaş yavaş, hızlı hızlı, doludizgin, şuurlu şuursuz, Beşikten geldik o nefis ile yavaş yavaş, hızlı hızlı, doludizgin, şuurlu şuursuz, neyse mezara doğru gidiyoruz. İşte o bizim bineğimiz. neyse mezara doğru gidiyoruz. İşte o bizim bineğimiz.

O bineğe arpasını vereceğiz, tımarını yapacağız, kontrolünü yapacağız ama dizgini elimizde olacak! O bineğe arpasını vereceğiz, tımarını yapacağız, kontrolünü yapacağız ama dizgini elimizde olacak!

Gemi azıya aldırmayacağız, kendi başına bırakmayacağız beslenirse azgınlaşırsaGemi azıya aldırmayacağız, kendi başına bırakmayacağız beslenirse azgınlaşırsa sonra insanı tepe üstü aşağı atar. At şöyle bir iki süvarisini bir kontrol edermiş;sonra insanı tepe üstü aşağı atar.

At şöyle bir iki süvarisini bir kontrol edermiş;
dizgin tutumundan üzerinde duruşundan acemi mi anlarmış. dizgin tutumundan üzerinde duruşundan acemi mi anlarmış. Acemi şaşar, ustaysa onun da hoşuna gidiyor.Acemi şaşar, ustaysa onun da hoşuna gidiyor. Süvarinin usta olmasından keyiflenirmiş Süvariler anlatıyorlar. Süvarinin usta olmasından keyiflenirmiş Süvariler anlatıyorlar.

İşte bizim nefsimiz; onu terbiye edeceğiz. Nefisle cihad çok önemli.İşte bizim nefsimiz; onu terbiye edeceğiz. Nefisle cihad çok önemli. Ona söz dinletmek ve onun buyruğu altına girmemek. Neden onun buyruğu altına girmeyeceğim? Ona söz dinletmek ve onun buyruğu altına girmemek.

Neden onun buyruğu altına girmeyeceğim?

İnne'n-nefse le emmâretün bi's-sûi illâ mâ rahime rabbî. "Nefis insana kötülüğü emreder" de ondan! İnne'n-nefse le emmâretün bi's-sûi illâ mâ rahime rabbî. "Nefis insana kötülüğü emreder" de ondan!

Onun ermine girersen sana; "Oruç tutma, zayıflıyorsun, gözün kararıyor." diyecek. Onun ermine girersen sana; "Oruç tutma, zayıflıyorsun, gözün kararıyor." diyecek.

Emrini tutarsan; "Gel bu akşam felekten bir gece çal." diyecek. Emrini tutarsan; "Gel bu akşam felekten bir gece çal." diyecek.

Boğaziçi'nde Emirgan'da boğazın sularına karşı mehtaplı havada filan.Boğaziçi'nde Emirgan'da boğazın sularına karşı mehtaplı havada filan. Seni kandırmak için bir yol, bir çare bulacak. "Yan gel, yat." diyecek; şunu diyecek bunu diyecek. Seni kandırmak için bir yol, bir çare bulacak. "Yan gel, yat." diyecek; şunu diyecek bunu diyecek.

Onun için onun emrini tutmayacağız.Onun için onun emrini tutmayacağız. Şer-i şerîfin ahkâmı ile terbiye olmuş aklımızın buyruğu altına gireceğiz. Şer-i şerîfin ahkâmı ile terbiye olmuş aklımızın buyruğu altına gireceğiz. Akıl da kendi başına olursa o da yetmiyor. Neyin doğru neyin eğri olduğunu bize şeriat gösteriyor, neden? Akıl da kendi başına olursa o da yetmiyor. Neyin doğru neyin eğri olduğunu bize şeriat gösteriyor, neden?

Çünkü şeriatın sahibi Allahu Teâlâ hazretleri bizi biliyor.Çünkü şeriatın sahibi Allahu Teâlâ hazretleri bizi biliyor. Bize neyin yaradığını, neyin yaramadığını biliyor.Bize neyin yaradığını, neyin yaramadığını biliyor. Bize yarayan şeyleri emretmiş, yaramayan şeyleri yasaklamış.Bize yarayan şeyleri emretmiş, yaramayan şeyleri yasaklamış. 1400 sene önce ne mikroskop vardı ne doktorluk vardı ne derin bir ilim vardı. 1400 sene önce ne mikroskop vardı ne doktorluk vardı ne derin bir ilim vardı.

Kur'ân-ı Kerîm'imiz; "Domuz eti yasak!" dedi Almanya'da inceliyorlar.Kur'ân-ı Kerîm'imiz; "Domuz eti yasak!" dedi

Almanya'da inceliyorlar.
Domuz etinin zararlarına dair; "Aman, bunu yemeyelim." filan diye televizyonda bir haftadır programlar yapılıyor. Domuz etinin zararlarına dair; "Aman, bunu yemeyelim." filan diye televizyonda bir haftadır programlar yapılıyor. İlim yavaş yavaş hizaya geldi. İlk önce müslümanların karşısında; İlim yavaş yavaş hizaya geldi. İlk önce müslümanların karşısında; "Canım, ne mahzuru varmış!" filan diye dikleniyorlardı. Şimdi hizaya geldiler çünkü ilim ilerledi. "Canım, ne mahzuru varmış!" filan diye dikleniyorlardı. Şimdi hizaya geldiler çünkü ilim ilerledi.

Adını geçen hafta söylemiştim, Fransız tıp profesörü Moris Bükey diyor ki; Adını geçen hafta söylemiştim, Fransız tıp profesörü Moris Bükey diyor ki;

"İlim, Kur'ân-ı Kerîm'in arkasından gidiyor."İlim, Kur'ân-ı Kerîm'in arkasından gidiyor. İlme aykırı olmak şöyle dursun; ilim haddini bilmiş, el pençe divan durmuş, Kur'ân-ı Kerîm'in peşi sıra gidiyor." İlme aykırı olmak şöyle dursun; ilim haddini bilmiş, el pençe divan durmuş, Kur'ân-ı Kerîm'in peşi sıra gidiyor."

"Evinizde köpek beslemeyin!" diyor. Ne olur beslersem? "Evinizde köpek beslemeyin!" diyor.

Ne olur beslersem?

Açın biyoloji kitaplarını, hastalık kitaplarını, göreceksiniz kiAçın biyoloji kitaplarını, hastalık kitaplarını, göreceksiniz ki köpeklerde öyle hastalıklar var ki onlar çoluk çocuklara bulaşıyor: köpeklerde öyle hastalıklar var ki onlar çoluk çocuklara bulaşıyor:

"İnsanın midesinde eriyen yumurtalarda küçücük kurtlar çıkıyor."İnsanın midesinde eriyen yumurtalarda küçücük kurtlar çıkıyor. O kurtlar vücuduna dağılıyor, kasların arasına giriyor, felç yapıyor hatta beyne yerleşiyor,O kurtlar vücuduna dağılıyor, kasların arasına giriyor, felç yapıyor hatta beyne yerleşiyor, hastalıklar yapıyor." diyor. Günaydın, hayırlı sabahlar! hastalıklar yapıyor." diyor.

Günaydın, hayırlı sabahlar!
1400 sene önce bizim şeriatimiz, bizim Peygamberimiz bildirmiş. Biz onu yapıyoruz elhamdülillah.1400 sene önce bizim şeriatimiz, bizim Peygamberimiz bildirmiş. Biz onu yapıyoruz elhamdülillah. İlim bunu yeni yeni keşfediyor. İlim bunu yeni yeni keşfediyor.

Peygamber Efendimiz plastik sanayi yokken, fırçaları imal edecek teknoloji yokken,Peygamber Efendimiz plastik sanayi yokken, fırçaları imal edecek teknoloji yokken, "Dişlerinizi fırçalayın!" demiş. Dişlerinizi fırçalayın; hem de çok önemli! "Dişlerinizi fırçalayın!" demiş.

Dişlerinizi fırçalayın; hem de çok önemli!

"Fırçalarsanız kıldığınız namazın sevabı yetmiş kat, seksen kat olur."Fırçalarsanız kıldığınız namazın sevabı yetmiş kat, seksen kat olur. Hem Allah'ın rızasını kazanırsınız hem de benim karşıma ağzı kokan insanlar olarak Hem Allah'ın rızasını kazanırsınız hem de benim karşıma ağzı kokan insanlar olarak gelmemiş olursunuz, ağzınız pırıl pırıl olur." demiş. "Misvak" diye bir ot, bir ağaç parçası dalı var.gelmemiş olursunuz, ağzınız pırıl pırıl olur." demiş.

"Misvak" diye bir ot, bir ağaç parçası dalı var.
Ucunu parmak kadar kesiyorsun; tık tık vurdun mu telleniyor, fırça gibi kullanıyorsun. Ucunu parmak kadar kesiyorsun; tık tık vurdun mu telleniyor, fırça gibi kullanıyorsun.

Fırça daha iyi değil mi? Ben de daha iyi sanıyordum ama ilmim artınca değiştirdim. Fırça daha iyi değil mi?

Ben de daha iyi sanıyordum ama ilmim artınca değiştirdim.

Çünkü bir araştırmacı diş tabibinin yanına gittim. Dedi ki; Çünkü bir araştırmacı diş tabibinin yanına gittim.

Dedi ki;

"İnsanların yüzde seksen beşinde piyore hastalığı vardır, dişlerinin köklerinde çürüme hastalığı vardır."İnsanların yüzde seksen beşinde piyore hastalığı vardır, dişlerinin köklerinde çürüme hastalığı vardır. Yüz insandan seksen beş insanın dişlerini kontrol edin, piyore hastalığını görürsünüz.Yüz insandan seksen beş insanın dişlerini kontrol edin, piyore hastalığını görürsünüz. Çok yaygın yüzde elli filan da değil yüzde seksen beş. Bu hastalık misvak kullananlarda olmuyor." Çok yaygın yüzde elli filan da değil yüzde seksen beş. Bu hastalık misvak kullananlarda olmuyor."

Neden? Neden?

İzah etti: "Bu misvakın malzemesi içinde antiseptik maddeler var,İzah etti:

"Bu misvakın malzemesi içinde antiseptik maddeler var,
baz özelliği olan maddeler var, dişleri çürüten asitleri söndürüyor." baz özelliği olan maddeler var, dişleri çürüten asitleri söndürüyor."

Hoşgeldin, sefa geldin! 1400 sene önce dinimizin söylediği şeye ilim şimdi "eyvallah" diyor;Hoşgeldin, sefa geldin! 1400 sene önce dinimizin söylediği şeye ilim şimdi "eyvallah" diyor; o noktaya gelmiş bulunuyor. Dişçiye gittim, diş çektirdim. Bir arkadaş; o noktaya gelmiş bulunuyor.

Dişçiye gittim, diş çektirdim.

Bir arkadaş;

"Ben dişlerimden 1976'ya kadar epeyce rahatsızlık çektim. Dişlerim çok rahatsızdı."Ben dişlerimden 1976'ya kadar epeyce rahatsızlık çektim. Dişlerim çok rahatsızdı. 1976'da da dişlerimin bazılarını çektirdim, o zamandan beri misvak kullanıyorum.1976'da da dişlerimin bazılarını çektirdim, o zamandan beri misvak kullanıyorum. 1976-1982 arası, tam altı sene olmuş, hiçbir şikâyetim yok!" dedi. 1976-1982 arası, tam altı sene olmuş, hiçbir şikâyetim yok!" dedi.

"Gel bakalım, şu koltuğa otur, dişlerini göreyim, nasıl?" dedi. "Gel bakalım, şu koltuğa otur, dişlerini göreyim, nasıl?" dedi.

Şöyle bir ağzını açtı, sanki gül bahçesi açılmış gibi, pembe beyaz diş etleri gayet sıhhatli,Şöyle bir ağzını açtı, sanki gül bahçesi açılmış gibi, pembe beyaz diş etleri gayet sıhhatli, pırıl pırıl, sedef gibi dişler. Allah nazardan saklasın. Doktor da hayran kaldı, biz de hayran kaldık. pırıl pırıl, sedef gibi dişler. Allah nazardan saklasın. Doktor da hayran kaldı, biz de hayran kaldık.

İşte bak 1400 sene önceden Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi. Bizim dinimizin ahkâmı böyle. İşte bak 1400 sene önceden Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi. Bizim dinimizin ahkâmı böyle.

İnsan dinimizin emirlerini tutmazsa ne olur? Tutmayabilir. Garpta küfür rüzgârları, fırtınaları esti.İnsan dinimizin emirlerini tutmazsa ne olur?

Tutmayabilir. Garpta küfür rüzgârları, fırtınaları esti.
Hani bir ara baktık ki Avrupalılar bizden teknolojik bakımdan üstün; "Bunlar her şeyi iyi biliyor. Hani bir ara baktık ki Avrupalılar bizden teknolojik bakımdan üstün; "Bunlar her şeyi iyi biliyor. Herhalde dini bakımdan da iyi biliyordur." dedik. Herhalde dini bakımdan da iyi biliyordur." dedik.

Dediklerine kulak verdik, adam; "İslâm kötü!" diyor.Dediklerine kulak verdik, adam; "İslâm kötü!" diyor. Bizim münevverlerin bir kısmı;"O halde İslâm kötüymüş." dedi. Bizim münevverlerin bir kısmı;"O halde İslâm kötüymüş." dedi.

Ötekiler otomobil yapıyor, uçak yapıyor ya, otomobil yaptığı gibi uçak yaptığı gibi;Ötekiler otomobil yapıyor, uçak yapıyor ya, otomobil yaptığı gibi uçak yaptığı gibi; "Her halde din hakkındaki fikirleri de doğru olur." dedi bizimkiler. Dinden çıktılar."Her halde din hakkındaki fikirleri de doğru olur." dedi bizimkiler. Dinden çıktılar. Altı yüz yıllık, yedi yüz yıllık dinimizi bıraktılar. Altı yüz yıllık, yedi yüz yıllık dinimizi bıraktılar. Asırlardır faydasını gördüğümüz mesut bahtiyar, temiz pak yaşadığımız dinimizi bıraktılar,Asırlardır faydasını gördüğümüz mesut bahtiyar, temiz pak yaşadığımız dinimizi bıraktılar, Avrupalı oldular ama felaketler peş peşe devam ediyor. Elli yıl geçti. Avrupalı oldular ama felaketler peş peşe devam ediyor.

Elli yıl geçti.
Cumhuriyeti kurduk, bir anarşi fırtınası geldi geçti, kendimizi zor toparladık.Cumhuriyeti kurduk, bir anarşi fırtınası geldi geçti, kendimizi zor toparladık. Kardeş kardeşin boynuna tel doluyor, sıkıyor, öldürüyor. Neymiş? Kardeş kardeşin boynuna tel doluyor, sıkıyor, öldürüyor.

Neymiş?

"Sen şu partidensin, ben bu partidenim!" Yahu, bu memleketin evlâdı değil misin?"Sen şu partidensin, ben bu partidenim!"

Yahu, bu memleketin evlâdı değil misin?
Bu topraklarda büyümedin mi? Bu toprakların nimetinden istifade etmiyor musun? Bu topraklarda büyümedin mi? Bu toprakların nimetinden istifade etmiyor musun? Şu kâfirin hizmetine girmeye ne lüzum var? Şu kâfirin hizmetine girmeye ne lüzum var?

"Eğer sen akıllıların nasihatini can u gönülden tutup dinlemezsen"Eğer sen akıllıların nasihatini can u gönülden tutup dinlemezsen felek sana o nasihatleri acı acı öğretir." felek sana o nasihatleri acı acı öğretir."

On dokuzuncu asırda Batı'dan bir küfür rüzgârı esti, bizimkiler de kâfir oldu.On dokuzuncu asırda Batı'dan bir küfür rüzgârı esti, bizimkiler de kâfir oldu. Bir kısmı; "Bizim yolumuz bozukmuş." dediler batılıların yoluna döndüler Bir kısmı; "Bizim yolumuz bozukmuş." dediler batılıların yoluna döndüler ama ne tatbik ettilerse bozuk çıkıyor. ama ne tatbik ettilerse bozuk çıkıyor.

Şimdi bak, biz söyleyince kötü oluyoruz ama "Bu faiz istismardır." demedik mi, demiyor muyuz?Şimdi bak, biz söyleyince kötü oluyoruz ama "Bu faiz istismardır." demedik mi, demiyor muyuz? Hiç sözümüzden dönüyor muyuz? "Etmeyin, eylemeyin." dedik. Hiç sözümüzden dönüyor muyuz?

"Etmeyin, eylemeyin." dedik.
Bak ne oluyor şimdi bankerler kaçıyor; şöyle oluyor, böyle oluyor.Bak ne oluyor şimdi bankerler kaçıyor; şöyle oluyor, böyle oluyor. Dönüp dolaşıp buraya gelecek, başka çare yok. Dönüp dolaşıp buraya gelecek, başka çare yok. Çünkü cemiyetin de, insanın da yapısını en iyi Allahu Teâlâ hazretleri biliyor. Çünkü cemiyetin de, insanın da yapısını en iyi Allahu Teâlâ hazretleri biliyor.

Bize en iyi şeyi emretmiş. İnsanın insanı oturduğu yerden istismar etmesi mi iyi,Bize en iyi şeyi emretmiş. İnsanın insanı oturduğu yerden istismar etmesi mi iyi, herkesin altının teriyle geçinmesi mi iyi? Buyur, gün gibi ortada! herkesin altının teriyle geçinmesi mi iyi? Buyur, gün gibi ortada!

Üstelik şimdi bir şey daha var; bizim kâfircikler ne kadar dizlerini dövseler, parçalasalar yeridir.Üstelik şimdi bir şey daha var; bizim kâfircikler ne kadar dizlerini dövseler, parçalasalar yeridir. Bu sefer Avrupa'nın münevverleri müslüman olmaya başladı. Hadi bakalım, buyur, şimdi ne yapacaklar? Bu sefer Avrupa'nın münevverleri müslüman olmaya başladı.

Hadi bakalım, buyur, şimdi ne yapacaklar?

Bu sefer Avrupa'nın profesörleri, kütüphane müdürleri, siyaset adamlarıBu sefer Avrupa'nın profesörleri, kütüphane müdürleri, siyaset adamları hatta papazları din adamları başladı birer, ikişer, üçer, beşer müslüman olmaya. hatta papazları din adamları başladı birer, ikişer, üçer, beşer müslüman olmaya.

İsterseniz size bir sürü isim sayabilirim, kitaplarda da var. Hepsi müslüman olmaya başladılar.İsterseniz size bir sürü isim sayabilirim, kitaplarda da var. Hepsi müslüman olmaya başladılar. Şimdi bizim kafircikler ne yapacaklar, bilmiyoruz.Şimdi bizim kafircikler ne yapacaklar, bilmiyoruz. Elli yıl sonra belki de Avrupa İslamiyet'in kadrini kıymetini anladı.Elli yıl sonra belki de Avrupa İslamiyet'in kadrini kıymetini anladı. Vay, "ben yine eski dinime döneyim" mi diyecek? "İnadım inat" mı diyecek.Vay, "ben yine eski dinime döneyim" mi diyecek? "İnadım inat" mı diyecek. Artık Allah ıslah eylesin, ne diyelim. Artık Allah ıslah eylesin, ne diyelim.

İlk önce adamlar bizi gerici sanıyorlardı.İlk önce adamlar bizi gerici sanıyorlardı. Baktılar ki ilim bizde, irfan bizde, haklılık bizde, dürüstlük bizde, merhamet bizde. Baktılar ki ilim bizde, irfan bizde, haklılık bizde, dürüstlük bizde, merhamet bizde. Bakalım, bir zaman gelir her halde kabul ederler. "Yahu, sen haklıymışsın kusura bakma." Bakalım, bir zaman gelir her halde kabul ederler.

"Yahu, sen haklıymışsın kusura bakma."

Böyle derlerse de biz yine onlara bir şey demeyeceğiz ki zaten bir şey demiyoruz, acıyoruz.Böyle derlerse de biz yine onlara bir şey demeyeceğiz ki zaten bir şey demiyoruz, acıyoruz. "Bunun dedesi müslümandı, yazık! "Bunun dedesi müslümandı, yazık! Bak imansız olmuş, Allah lütfeylesin, ıslah eylesin, hak yola davet etsin." diyoruz. Bak imansız olmuş, Allah lütfeylesin, ıslah eylesin, hak yola davet etsin." diyoruz.

İstediğimiz bu, yine başka bir şey dediğimiz yok. Ama insan biraz açıkgöz olacak.İstediğimiz bu, yine başka bir şey dediğimiz yok.

Ama insan biraz açıkgöz olacak.
Her hakikat elli bin defa tekerrür etmez ki. Her hakikat elli bin defa tekerrür etmez ki. Küçücük bir deliğinden hakikati buldun mu o hakikat üzerinden yürüyeceksin. Küçücük bir deliğinden hakikati buldun mu o hakikat üzerinden yürüyeceksin. İlim öyle gelişmiş, o hakikatler gün gibi aşikâr tekrarlanıp duruyor; İlim öyle gelişmiş, o hakikatler gün gibi aşikâr tekrarlanıp duruyor; bizim efendi hâlâ yerinden kımıldamıyor. bizim efendi hâlâ yerinden kımıldamıyor.

Tren yanından çuf çuf diye geçiyor, Pendik'e varıyor; ondan sonra Söğütlüçeşme çayırında otlayan inekTren yanından çuf çuf diye geçiyor, Pendik'e varıyor; ondan sonra Söğütlüçeşme çayırında otlayan inek kıpırdıyor, ürküyor. Halbuki tren ta öbür tarafa gitti; reaksiyonu o kadar geri.kıpırdıyor, ürküyor. Halbuki tren ta öbür tarafa gitti; reaksiyonu o kadar geri. Neden sonra aklı başına geliyor. Neden sonra aklı başına geliyor. Onlar da inşallah ölüm gelmezden evvel akıllanırlar da imanlarını kurtarırlar. Onlar da inşallah ölüm gelmezden evvel akıllanırlar da imanlarını kurtarırlar.

Yol budur; tek dindir İslamiyet. Dünyada bir sürü dinler var,Yol budur; tek dindir İslamiyet. Dünyada bir sürü dinler var, bir tanesi de Müslümanlık değil, öyle şey yok!bir tanesi de Müslümanlık değil, öyle şey yok! Bir tek din var; Müslümanlık. Bir tek din var; Müslümanlık. Aklın başındaysa gelirsin, mesut olursun; hem bu dünyada da mesut olursun. Aklın başındaysa gelirsin, mesut olursun; hem bu dünyada da mesut olursun.

Neyimiz var? Bak ben elhamdülillah müslümanım, sen de müslümansın. Ne şikâyetimiz var?Neyimiz var? Bak ben elhamdülillah müslümanım, sen de müslümansın. Ne şikâyetimiz var? Ne orucumuzdan şikâyetimiz var, ne zekâtımızdan ne namazımızdan; içimiz dışımız pırıl pırıl. Ne orucumuzdan şikâyetimiz var, ne zekâtımızdan ne namazımızdan; içimiz dışımız pırıl pırıl.

Ötekinin içi içini kemiriyor; kanser gibi hınçla kinle kötü duygular ve kötü hislerle dolu. Ötekinin içi içini kemiriyor; kanser gibi hınçla kinle kötü duygular ve kötü hislerle dolu.

Bizim bir şikâyetimiz var mı Müslümanlıktan? Bizim bir şikâyetimiz var mı Müslümanlıktan?

Allah'ın bize en büyük nimeti elhamdülillah.Allah'ın bize en büyük nimeti elhamdülillah. Ya hakkıyla geleceksin ya da yazık olacak; dünyan da harap olacak, Ya hakkıyla geleceksin ya da yazık olacak; dünyan da harap olacak, dünyada da rahat etmeyeceksin, her şeyin allak bullak olacak. dünyada da rahat etmeyeceksin, her şeyin allak bullak olacak. Dünyada da perişan olacaksın, âhirette de perişan olacaksın. Aklını başına topla.Dünyada da perişan olacaksın, âhirette de perişan olacaksın.

Aklını başına topla.
İlim; bak adam teleskopla gökyüzünü inceliyor şimdi. Koca kâinat...İlim; bak adam teleskopla gökyüzünü inceliyor şimdi. Koca kâinat... Bilmem kaç milyar senede ışığı bu tarafa gelen yıldız var.Bilmem kaç milyar senede ışığı bu tarafa gelen yıldız var. "Bu kâinatta ne oluyor acaba?" diye teleskoptan bakıyor; çok küçük bazı işaretlerden mâna çıkaracak. "Bu kâinatta ne oluyor acaba?" diye teleskoptan bakıyor; çok küçük bazı işaretlerden mâna çıkaracak.

Ulemâ, gök âlimleri "Kâinat genişliyor." demişler. Nereden anladın genişlediğini? Ulemâ, gök âlimleri "Kâinat genişliyor." demişler.

Nereden anladın genişlediğini?

Işık tayfı, bilmem mor ötesi bu tarafa kayarsa şu alametmiş, öbür tarafa kayarsa şu alametmiş. Işık tayfı, bilmem mor ötesi bu tarafa kayarsa şu alametmiş, öbür tarafa kayarsa şu alametmiş.

Binâenaleyh o ışıkların tahlili yapıldığı zaman ışık tayfı şu tarafa kaydığında anlaşılıyor kiBinâenaleyh o ışıkların tahlili yapıldığı zaman ışık tayfı şu tarafa kaydığında anlaşılıyor ki kâinattaki gözlediğimiz o en uzaktaki yıldız daha uzağa gidiyor. Demek ki bir genişleme var. kâinattaki gözlediğimiz o en uzaktaki yıldız daha uzağa gidiyor. Demek ki bir genişleme var.

Bak küçücük bir incelemeden bir hakikati çıkarıyor.Bak küçücük bir incelemeden bir hakikati çıkarıyor. Gün gibi aşikâr hakikatler, sana günde beş yüz defa söyleniyor. Gözünün içine kadar giriyor. Gün gibi aşikâr hakikatler, sana günde beş yüz defa söyleniyor. Gözünün içine kadar giriyor.

Bu gerçeklerle hâlâ müslüman olmazsan Allahu Teâlâ hazretlerininBu gerçeklerle hâlâ müslüman olmazsan Allahu Teâlâ hazretlerinin Mahkeme-i Kübra'sında ona ne cevap vereceksin? Mahkeme-i Kübra'sında ona ne cevap vereceksin?

"Biz sana içinde dışında çeşit çeşit deliller göstermedik mi?"Biz sana içinde dışında çeşit çeşit deliller göstermedik mi? Filanca adamı vasıta edip de kürsüden söylettirmedik mi? Falanca komşu sana ifade etmedi mi?Filanca adamı vasıta edip de kürsüden söylettirmedik mi? Falanca komşu sana ifade etmedi mi? Filanca kitaptan okumadın mı? Filanca kitaptan okumadın mı? Ramazan sayfasında filanca gazete şöyle yazmadı mı?" demeyecek mi Mevlâ? Ramazan sayfasında filanca gazete şöyle yazmadı mı?" demeyecek mi Mevlâ?

Âlem bir ışık tayfının mor ötesinden, kırmızı altından mâna çıkarıp da gökleri fethederkenÂlem bir ışık tayfının mor ötesinden, kırmızı altından mâna çıkarıp da gökleri fethederken sen bu kadar aşikâr hakikatleri kabul etmezsen ne olacak hâlin? Faydanı zararını bilmiyorsun. sen bu kadar aşikâr hakikatleri kabul etmezsen ne olacak hâlin? Faydanı zararını bilmiyorsun.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi şu mübarek günler hürmetine nevm-i gafletten ikaz eylesin . Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi şu mübarek günler hürmetine nevm-i gafletten ikaz eylesin .

Diğer hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Kayyıdü'l-ilme bi'l-kitâbeti. Sadaka Resûlullah. Diğer hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

Kayyıdü'l-ilme bi'l-kitâbeti.

Sadaka Resûlullah.

"İlmi yazıyla tespit ediniz, ilmi yazarak bağlayınız, kaçmasın." Diyelim ki insan ava gitti."İlmi yazıyla tespit ediniz, ilmi yazarak bağlayınız, kaçmasın."

Diyelim ki insan ava gitti.
Geyik yakaladı, ceylan yakaladı, yenilebilen bir hayvan yakaladı.Geyik yakaladı, ceylan yakaladı, yenilebilen bir hayvan yakaladı. "Kaçmasın." diye nasıl bağlar; işte ilim de öyle. İlmi de bağlayacaksın ki kaçmasın unutmayasın. "Kaçmasın." diye nasıl bağlar; işte ilim de öyle. İlmi de bağlayacaksın ki kaçmasın unutmayasın.

Onun bağı nedir? Yazmak. Onun bağı nedir?

Yazmak.

Yazılmasaydı 1400 seneden beri Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerifleri gelir miydi? Yazılmasaydı 1400 seneden beri Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerifleri gelir miydi?

Onun için "İlmi yazmak suretiyle bağlayınız, kaçmasın, tespit etmiş olun." diyor,Onun için "İlmi yazmak suretiyle bağlayınız, kaçmasın, tespit etmiş olun." diyor, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.

Bunun üzerine benim hatırıma gelen, söylenecek bir iki şey var.Bunun üzerine benim hatırıma gelen, söylenecek bir iki şey var. Bir; dinimiz bize ilmi emrediyor, bizi ilme teşvik ediyor.Bir; dinimiz bize ilmi emrediyor, bizi ilme teşvik ediyor. Bir müslümanın ilmi arttıkça daha iyi müslüman olur; cahil kaldıkça ondan bir hayır gelmez. Bir müslümanın ilmi arttıkça daha iyi müslüman olur; cahil kaldıkça ondan bir hayır gelmez.

İnnemâ yahşe'llâhe min ibâdihi'l-ulemâ. "Allah'tan en çok alim kulları korkar." İnnemâ yahşe'llâhe min ibâdihi'l-ulemâ. "Allah'tan en çok alim kulları korkar."

Allah'a iyi kul olmak için de alim olmak lazım;Allah'a iyi kul olmak için de alim olmak lazım; dünyanın âhiretin inceliklerini, hakikatlerini bilmek lazım. dünyanın âhiretin inceliklerini, hakikatlerini bilmek lazım.

Onun için bizim dinimiz, ilim üzerine kurulmuştur. Avrupalı bir alim diyor ki; Onun için bizim dinimiz, ilim üzerine kurulmuştur.

Avrupalı bir alim diyor ki;

"Avrupalı ilimde ilerledikçe dininden uzaklaşır." Neden? "Avrupalı ilimde ilerledikçe dininden uzaklaşır."

Neden?

Çünkü kitapları hurafe dolu; ilimde ilerledikçe dininden uzaklaşır. Çünkü kitapları hurafe dolu; ilimde ilerledikçe dininden uzaklaşır.

"Müslüman ise ilimden uzaklaştıkça dininden uzaklaşır." diyor. "Müslüman ise ilimden uzaklaştıkça dininden uzaklaşır." diyor.

İkisini mukayese etmiş; eski bir mecmuada okumuştum: İkisini mukayese etmiş; eski bir mecmuada okumuştum:

"Müslüman cahil kaldıkça dininden uzaklaşıyor; Avrupalı alim oldukça dininden uzaklaşıyor." "Müslüman cahil kaldıkça dininden uzaklaşıyor; Avrupalı alim oldukça dininden uzaklaşıyor."

Neden? Avrupalı alim oldukça bakıyor ki o kitaplardaki yazılanlar uydurma,Neden?

Avrupalı alim oldukça bakıyor ki o kitaplardaki yazılanlar uydurma,
papazların yazdıkları yalan yanlış şeyler. O zaman bir kısmı da cesaret gösteriyor, müslüman oluyor. papazların yazdıkları yalan yanlış şeyler. O zaman bir kısmı da cesaret gösteriyor, müslüman oluyor.

Moris Bukey, Fransa'da tıp profesörü. Hoca kendisi, cerrah, operatör.Moris Bukey, Fransa'da tıp profesörü. Hoca kendisi, cerrah, operatör. Kur'an'ı incelemiş, Tevrat'ı incelemiş, İncil'i incelemiş. Bunu kendisi hıristiyanken incelemiş. Kur'an'ı incelemiş, Tevrat'ı incelemiş, İncil'i incelemiş. Bunu kendisi hıristiyanken incelemiş. İncelemesinin sonunda; "Hak din, Müslümanlıktır." demiş, müslüman olmuş. İncelemesinin sonunda; "Hak din, Müslümanlıktır." demiş, müslüman olmuş.

Mecburen buraya gelecek. Bir tane din var, başka şey yok.Mecburen buraya gelecek. Bir tane din var, başka şey yok. Salıverin insanları, doğru olsunlar, ilim adamı olsunlar, hakikati araştırsınlar.Salıverin insanları, doğru olsunlar, ilim adamı olsunlar, hakikati araştırsınlar. Dönüp dolaşıp geleceği yer burası; geleceği başka kapı yok. Dönüp dolaşıp geleceği yer burası; geleceği başka kapı yok.

Allah'ın rızası için şu dünya üzerinde başka kapı yok! Allah'ın rızası için şu dünya üzerinde başka kapı yok!

"Ben Allah'a inanmasam, iyi ahlaklı olsam!" Hiçbir şey olamazsın sen!"Ben Allah'a inanmasam, iyi ahlaklı olsam!"

Hiçbir şey olamazsın sen!
İnsan Allah'ın rızasını ve cemiyetin, insanın saadetini, prensiplerini hak dinde bulacak. İnsan Allah'ın rızasını ve cemiyetin, insanın saadetini, prensiplerini hak dinde bulacak.

Hak din İslâm! Çok duydum öyle; "Benim vicdanım temiz!" diyen insanları.Hak din İslâm!

Çok duydum öyle; "Benim vicdanım temiz!" diyen insanları.
"Yan cebime koy!" diyor rüşvetleri. "Yan cebime koy!" diyor rüşvetleri. Nice nice temiz, vicdanlı adamlar gördük; memleketin nelerini satmışlardır. Nice nice temiz, vicdanlı adamlar gördük; memleketin nelerini satmışlardır.

Onun için dindarlık şart. Başka hiçbir şey kurtarmaz. Re'sü'l hikmeti mehâfetullah. Onun için dindarlık şart. Başka hiçbir şey kurtarmaz.

Re'sü'l hikmeti mehâfetullah.

İnsan Allah'tan korktu mu bu dünyada hapse de girer, iflas da eder, her türlü sıkıntıya katlanırİnsan Allah'tan korktu mu bu dünyada hapse de girer, iflas da eder, her türlü sıkıntıya katlanır ama imanını vermez. İman olmadı mı eğilir, bükülür. ama imanını vermez. İman olmadı mı eğilir, bükülür.

Ebü's-Suud Efendi'ye sormuşlar: "Sen dürüst bir adam mısın?" Ebü's-Suud Efendi'ye sormuşlar:

"Sen dürüst bir adam mısın?"

"Altmış bin altına kadar kendimi denedim, dürüstüm." demiş. Altmış bin tane sarı lira, altın."Altmış bin altına kadar kendimi denedim, dürüstüm." demiş.

Altmış bin tane sarı lira, altın.
Matematik bilenler hesabını yapsınlar; bugünün parasıyla ne kadar eder?Matematik bilenler hesabını yapsınlar; bugünün parasıyla ne kadar eder? O kadar teklif etmişler de haktan ayrılmamış müftü efendi; "O kadarına garantim var. O kadar teklif etmişler de haktan ayrılmamış müftü efendi; "O kadarına garantim var. O kadar teklif edildiği halde haktan ayrılmadım." diyor. Bizim dinimiz böyle işte. O kadar teklif edildiği halde haktan ayrılmadım." diyor.

Bizim dinimiz böyle işte.
İlme teşvik etmiştir, bir. İkincisi, ilmi yazacağız unutulur.İlme teşvik etmiştir, bir. İkincisi, ilmi yazacağız unutulur. Halbuki yazarsan hatırda kalır. Bizim bir arkadaşımız var, çok meraklı bir kimse, Allah selamet versin.Halbuki yazarsan hatırda kalır.

Bizim bir arkadaşımız var, çok meraklı bir kimse, Allah selamet versin.
Mesleği de müsait; Anadolu'da diyar diyar geziyor.Mesleği de müsait; Anadolu'da diyar diyar geziyor. Yer olmasa, yol olmasa, vasıta olmasa yürüyerek beş saat, altı saat yola razı oluyor. Yer olmasa, yol olmasa, vasıta olmasa yürüyerek beş saat, altı saat yola razı oluyor.

"Filanca yerde, filanca evliyânın, mübarek zâtın türbesi varmış." diye kalkıyor, oraya gidiyor;"Filanca yerde, filanca evliyânın, mübarek zâtın türbesi varmış." diye kalkıyor, oraya gidiyor; öyle âşık bir kimse. Yol yok, vasıta yok. öyle âşık bir kimse.

Yol yok, vasıta yok.
Besmeleyi çekiyor, vazifesini bitirdikten sonra hadi bakalım dua, tesbih, zikir ile altı saat yol yürüyor.Besmeleyi çekiyor, vazifesini bitirdikten sonra hadi bakalım dua, tesbih, zikir ile altı saat yol yürüyor. O adamı ziyaret edeceği köye gidiyor. O adamı ziyaret edeceği köye gidiyor.

Evine gittik, Siirt'in falanca kasabasında, filanca evliyâullahtan, filanca zât hop dosyasını çıkardı, açtı.Evine gittik, Siirt'in falanca kasabasında, filanca evliyâullahtan, filanca zât hop dosyasını çıkardı, açtı. İşte türbesinin şekli şöyleymiş, kubbe varmış, kapıdan girdiğin zaman sağda sanduka varmış,İşte türbesinin şekli şöyleymiş, kubbe varmış, kapıdan girdiğin zaman sağda sanduka varmış, önde şöyleymiş, orada yatanın adı şuymuş. Hayret ettim. önde şöyleymiş, orada yatanın adı şuymuş. Hayret ettim. Birinci sınıf ilim adamı gibi hepsini tespit etmiş; Evliya Çelebi gibi. Hatırda kalması mümkün değil. Birinci sınıf ilim adamı gibi hepsini tespit etmiş; Evliya Çelebi gibi.

Hatırda kalması mümkün değil.

Nasıl korumuş? Yazmış, dosyalamış.Nasıl korumuş?

Yazmış, dosyalamış.
Ondan sonra gayet muntazam, devlet dairesi gibi hepsini dosyalamış; oradan söylüyor. Ondan sonra gayet muntazam, devlet dairesi gibi hepsini dosyalamış; oradan söylüyor.

Yazmak güzel bir şeydir. Bizim Abdülaziz Hocamız rahmetullahi aleyh'in deYazmak güzel bir şeydir.

Bizim Abdülaziz Hocamız rahmetullahi aleyh'in de
aynı kitabı okuyup yaptığı tercemeleri birisi kaydetmiş.aynı kitabı okuyup yaptığı tercemeleri birisi kaydetmiş. Arkadaşlardan biri de onları topladı bastıracak.Arkadaşlardan biri de onları topladı bastıracak. Bak kaydedilmeseydi Abdülaziz Efendi rahmetullahi aleyh'in tercümesi olmayacaktı. Bak kaydedilmeseydi Abdülaziz Efendi rahmetullahi aleyh'in tercümesi olmayacaktı.

Yazmak lazım; yazdığını da arada bakıp okumak lazım.Yazmak lazım; yazdığını da arada bakıp okumak lazım. Herkesin şöyle cebinde defteri olmalı; insan güzel şeyleri yazmalı. Herkesin şöyle cebinde defteri olmalı; insan güzel şeyleri yazmalı.

Güzel şeyleri yazmanın bir faydası da şudur ki onlara arada sırada baktıkça hafıza idmanı olur.Güzel şeyleri yazmanın bir faydası da şudur ki onlara arada sırada baktıkça hafıza idmanı olur. Şu bizim "hafıza" dediğimiz şey var ya eski şeyleri unutmamakla, hatırlamakla Şu bizim "hafıza" dediğimiz şey var ya eski şeyleri unutmamakla, hatırlamakla ve çalışıldıkça kuvvetleniyor. "Çalışıp da eskiyip de demode oldu, yıprandı, çalışamaz hâle geldi!" ve çalışıldıkça kuvvetleniyor.

"Çalışıp da eskiyip de demode oldu, yıprandı, çalışamaz hâle geldi!"

Böyle olmuyor. Çalıştıkça kuvvetleniyor. Onun için o hadisleri yazmalı, güzel sözleri yazmalı,Böyle olmuyor. Çalıştıkça kuvvetleniyor.

Onun için o hadisleri yazmalı, güzel sözleri yazmalı,
âyetlerden ezberlemeli. Ramazan münasebetiyle, böylece ilmini, bilgisini artırmaya gayret etmeli. âyetlerden ezberlemeli. Ramazan münasebetiyle, böylece ilmini, bilgisini artırmaya gayret etmeli.

Bir hadîs-i şerif daha söyleyelim ve dersimize nihayet verelim: Kayyıdhâ ve tevekkel. Bir hadîs-i şerif daha söyleyelim ve dersimize nihayet verelim:

Kayyıdhâ ve tevekkel.

Kısa bir hadîs-i şerif; içinde iki kelime var. "Bağla da ondan sonra tevekkül et!" Kısa bir hadîs-i şerif; içinde iki kelime var.

"Bağla da ondan sonra tevekkül et!"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu sözü niye demiş? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu sözü niye demiş?

Rivayete göre Abdullah b. Ömer, Hz. Ömer'in, Halife Ömer'in radıyallahu anh oğluRivayete göre Abdullah b. Ömer, Hz. Ömer'in, Halife Ömer'in radıyallahu anh oğlu Hz. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh demiş ki; "Yâ Resûlallah!" Hz. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh demiş ki;

"Yâ Resûlallah!"

Ürsilü ve etevekkelü. "Deve mi salıvereyim de Allah'a tevekkül mü edeyim?' Ürsilü ve etevekkelü. "Deve mi salıvereyim de Allah'a tevekkül mü edeyim?'

Devesiyle caminin yanına geldi, içeri girecek.Devesiyle caminin yanına geldi, içeri girecek. "Salıvereyim de -Allah nasıl olsa benim malımı korur.- tevekkül edeyim." "Salıvereyim de -Allah nasıl olsa benim malımı korur.- tevekkül edeyim."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki; "Bağla da ondan sonra tevekkül et.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki;

"Bağla da ondan sonra tevekkül et.
Bir hurma kütüğüne bir taşa, bir ağaca, bir çiviye bir şeye bağla; ondan sonra tevekkül et!" Bir hurma kütüğüne bir taşa, bir ağaca, bir çiviye bir şeye bağla; ondan sonra tevekkül et!"

Burada bizim için çok önemli bir ders var: "Allah'a iman eden tevekkül eder." Burada bizim için çok önemli bir ders var:

"Allah'a iman eden tevekkül eder."

Hadîs-i şerîflerde de Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül etmek bize tavsiye olunmuştur.Hadîs-i şerîflerde de Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül etmek bize tavsiye olunmuştur. Âyet-i kerimelerde bize ve tevekkel ale'llâh, "Allah'a tevekkül edin." diye emredip duruyor. Âyet-i kerimelerde bize ve tevekkel ale'llâh, "Allah'a tevekkül edin." diye emredip duruyor.

Allah'a tevekkül edeceğiz. Peki, tevekkül nasıl olacak? Allah'a tevekkül edeceğiz. Peki, tevekkül nasıl olacak?

Allah'a itimat edeceğiz, Allah'a havale edeceğiz. Hasbünâ ente ve nime'l-vekile yâ Rabbenâ.Allah'a itimat edeceğiz, Allah'a havale edeceğiz.

Hasbünâ ente ve nime'l-vekile yâ Rabbenâ.
"Sen benim vekilim ol yâ Rabbi! Sen benim işlerimi idare et. Sen bana kâfisin."Sen benim vekilim ol yâ Rabbi! Sen benim işlerimi idare et. Sen bana kâfisin. Sana dayanınca sen bana yetersin, kâfi gelirsin. Sana dayanınca sen bana yetersin, kâfi gelirsin. Her işimi sana havale ettim, sana ısmarladım yâ Rabbi!" demek, tevekkül etmek. Her işimi sana havale ettim, sana ısmarladım yâ Rabbi!" demek, tevekkül etmek.

Bu âyet-i kerimede ve çok âyetlerde emrediliyor, hadîs-i şeriflerde emrediliyor. Bu âyet-i kerimede ve çok âyetlerde emrediliyor, hadîs-i şeriflerde emrediliyor.

O halde işlerimizi Allah'a havale edelim. "Ne yapalım; biz oturalım mı?" O halde işlerimizi Allah'a havale edelim.

"Ne yapalım; biz oturalım mı?"

Yok, tevekkülün mânası bu değil! Tevekkül çalıştıktan sonra neticeyi Allah'a havale etmektir.Yok, tevekkülün mânası bu değil! Tevekkül çalıştıktan sonra neticeyi Allah'a havale etmektir. Deveyi bağladıktan sonra Allah'a havale etmektir. Deveyi bağladıktan sonra Allah'a havale etmektir. Tedbirini aldıktan sonra gerisini Allah'a bırakmaktır.Tedbirini aldıktan sonra gerisini Allah'a bırakmaktır. Tohumu ektikten sonra mahsulü Allah'a bırakmaktır, Tohumu ektikten sonra mahsulü Allah'a bırakmaktır, kendi üzerindeki vazifeyi yaptıktan sonra Allah'a tevekkül etmektir. kendi üzerindeki vazifeyi yaptıktan sonra Allah'a tevekkül etmektir.

"Ben bana düşen kulluk vazifemi yaptım, bundan sonrasını sen bilirsin."Ben bana düşen kulluk vazifemi yaptım, bundan sonrasını sen bilirsin. Nasıl dilersen hükmüne, fermanına razıyım yâ Rabbi!" deyip ondan sonra O'na tevekkül etmektir. Nasıl dilersen hükmüne, fermanına razıyım yâ Rabbi!" deyip ondan sonra O'na tevekkül etmektir.

İnsan bunu iyi anlamazsa bir tehlike var; tembelliğe düşebilir: İnsan bunu iyi anlamazsa bir tehlike var; tembelliğe düşebilir:

"Ben Allah'a tevekkül ediyorum, Allah bana rızkımı gönderir."Ben Allah'a tevekkül ediyorum, Allah bana rızkımı gönderir. Meryem vâlidemizin ibadet ettiği yere yazın kış meyvesi,Meryem vâlidemizin ibadet ettiği yere yazın kış meyvesi, kışın yaz meyvesi göndermiş ya bana da gönderir." kışın yaz meyvesi göndermiş ya bana da gönderir."

Gönderir ama Allah'ın sana; "Çalış!" dediği öteki emirler ne oluyor?Gönderir ama Allah'ın sana; "Çalış!" dediği öteki emirler ne oluyor? Emirlerin bir kısmını tutup bir kısmını yapmamak olur mu? Allah; "Çalış!" diyor. Emirlerin bir kısmını tutup bir kısmını yapmamak olur mu? Allah; "Çalış!" diyor.

Ve en leyse li'l-insâni illâ mâ seâ. "İnsan neye çalışırsa eline o geçer" buyuruyor. Ve en leyse li'l-insâni illâ mâ seâ. "İnsan neye çalışırsa eline o geçer" buyuruyor.

İbadetimiz için de çalışacağız, evladımız için de, rızık için de,İbadetimiz için de çalışacağız, evladımız için de, rızık için de, ticaret ve sâire bunların hepsi meşru; yapmazsak vazifemizi ihmal etmiş oluruz. ticaret ve sâire bunların hepsi meşru; yapmazsak vazifemizi ihmal etmiş oluruz.

Hz. Ömer bir kalabalığın yanından geçiyormuş, asabi, terbiyeli ümmet istiyor elinde kırbaçHz. Ömer bir kalabalığın yanından geçiyormuş, asabi, terbiyeli ümmet istiyor elinde kırbaç ve kendisini mesul hissediyor. "Ben bugün ümmetin başına vazifeli tayin edilmişim, omuzlarımda yük var.ve kendisini mesul hissediyor. "Ben bugün ümmetin başına vazifeli tayin edilmişim, omuzlarımda yük var. Omuzlarım çatır çatır inliyor. Bunlardan mesulüm." diye düşünüyor. Omuzlarım çatır çatır inliyor. Bunlardan mesulüm." diye düşünüyor.

Bakmış orada oturuyorlar. Zihnine takılmış, gözüne takılmış. Yanlarına gidiyor, soruyor: Bakmış orada oturuyorlar. Zihnine takılmış, gözüne takılmış. Yanlarına gidiyor, soruyor:

"Siz nasıl bir kavimsiniz, burada ne yapıyorsunuz?" Oturuyorlar. "Siz nasıl bir kavimsiniz, burada ne yapıyorsunuz?"

Oturuyorlar.

Hz. Ömer bu, elinde kırbaç, halife. Hepsini döver, asabi. Diyorlar ki; Hz. Ömer bu, elinde kırbaç, halife. Hepsini döver, asabi.

Diyorlar ki;

"Biz kanaat ehli mütevekkilleriz Allah'ın rızkına kanaat etmişiz, tevekkül etmişiz"Biz kanaat ehli mütevekkilleriz Allah'ın rızkına kanaat etmişiz, tevekkül etmişiz , oturuyoruz, Allah rızkımızı gönderir." Diyor ki; "Siz mütevekkil değil, müteekkilsiniz;, oturuyoruz, Allah rızkımızı gönderir."

Diyor ki;

"Siz mütevekkil değil, müteekkilsiniz;
-müteekil, yiyici– siz tevekkül falan etmiyorsunuz, yiyicisiniz. Burada oturup hazır yiyorsunuz. -müteekil, yiyici– siz tevekkül falan etmiyorsunuz, yiyicisiniz. Burada oturup hazır yiyorsunuz. Başkasının çalışması, elinin emeğinin artığı size gelince onu yiyorsunuz.Başkasının çalışması, elinin emeğinin artığı size gelince onu yiyorsunuz. Mütevekkil o kimsedir ki tarlayı sürer, tohumu eker, ondan sonra Allah'ın rahmetine elini açar; Mütevekkil o kimsedir ki tarlayı sürer, tohumu eker, ondan sonra Allah'ın rahmetine elini açar; 'Yâ Rabbi! Sen bilirsin, bu mahsulü hayırlı eyle.' diye kendi vazifesini yaptıktan sonra tevekkül eder.'" diyor'Yâ Rabbi! Sen bilirsin, bu mahsulü hayırlı eyle.' diye kendi vazifesini yaptıktan sonra tevekkül eder.'" diyor ve onları azarlıyor, dağıtıyor, çalışmaya teşvik ediyor. ve onları azarlıyor, dağıtıyor, çalışmaya teşvik ediyor.

Bu, İslâm'ın önemli prensiplerinden biridir; tevekkül edeceğiz. Bu, İslâm'ın önemli prensiplerinden biridir; tevekkül edeceğiz. Her işimizi Allah'a havale ettik, ısmarladık. Hasbüna'llâhi ve ni'me'l-vekîl. Her işimizi Allah'a havale ettik, ısmarladık.

Hasbüna'llâhi ve ni'me'l-vekîl.
"O bizim vekilimizdir, o bize yeter." Güzel tamam, imanın kavi, Allah'a teslim oluyorsun."O bizim vekilimizdir, o bize yeter."

Güzel tamam, imanın kavi, Allah'a teslim oluyorsun.
Ama imanın kavi ise Allah'ın öbür buyruklarını da tut, çalış, tembel durma,Ama imanın kavi ise Allah'ın öbür buyruklarını da tut, çalış, tembel durma, başkasına faydalı ol." diyor, tevekkülü bu mânada anlayacağız. başkasına faydalı ol." diyor, tevekkülü bu mânada anlayacağız.

Devemizi bağlayacağız ondan sonra tevekkül edeceğiz. Devemizi bağlayacağız ondan sonra tevekkül edeceğiz.

Allahu Teâlâ hazretleri bize dinimizin emirlerini layıkıyla anlayıp şuurlu,Allahu Teâlâ hazretleri bize dinimizin emirlerini layıkıyla anlayıp şuurlu, uyanık müslüman olmayı nasip eylesin. Bize bahşedilmiş olan bu büyük devletin, bu büyük nimetin,uyanık müslüman olmayı nasip eylesin. Bize bahşedilmiş olan bu büyük devletin, bu büyük nimetin, bu büyük saadetin, müslüman olmak şerefinin, Peygamber Efendimiz'in ümmeti olmak şerefininbu büyük saadetin, müslüman olmak şerefinin, Peygamber Efendimiz'in ümmeti olmak şerefinin kadrini takdir ederek elden kaçırmamayı cümlemize nasip eylesin. kadrini takdir ederek elden kaçırmamayı cümlemize nasip eylesin.

Şu mübarek günler hürmetine, cümlemizi feyizli eylesin. Salih amellere muvaffak eylesin.Şu mübarek günler hürmetine, cümlemizi feyizli eylesin. Salih amellere muvaffak eylesin. İnsanlara faydalı, güzel ahlâklı, âbid, âmil, zarîf, kâmil, edip kullar eylesin. İnsanlara faydalı, güzel ahlâklı, âbid, âmil, zarîf, kâmil, edip kullar eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2