Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Cuma Günü ve Cuma Namazı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Şa'bân 1403 / 15.05.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cuma Günü Salât ü Selâmı Çok Eylemek, Ensar’ın Fazîleti, Allah Alimlerden Söz Almıştır, Büyüklere Hürmet, Küçüklere Merhamet, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Cuma Günü ve Cuma Namazı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Şa'bân 1403 / 15.05.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cuma Günü Salât ü Selâmı Çok Eylemek, Ensar’ın Fazîleti, Allah Alimlerden Söz Almıştır, Büyüklere Hürmet, Küçüklere Merhamet, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Elhamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn.Elhamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Muhammedin ve âlihi ve sahbihîVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'du: Emmâ ba'du:

Fa'lemû eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahiFa'lemû eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahi ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve küllü muhtesetin bid'atün ve küllü bid'atin delâletün Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve küllü muhtesetin bid'atün ve küllü bid'atin delâletün ve küllü delâletün ve sâhibihâ fi'n-nâr. ve küllü delâletün ve sâhibihâ fi'n-nâr.

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl:

Leyse min a'yâdi ümmetî iydün efdale min yevmi'l-cum'a.Leyse min a'yâdi ümmetî iydün efdale min yevmi'l-cum'a. Ve rek'atâni fî yevmi'l-cum'ati efdalu min elfi rik'atin fî gayri yevmi'l-cum'a. Ve rek'atâni fî yevmi'l-cum'ati efdalu min elfi rik'atin fî gayri yevmi'l-cum'a.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Şu mübarek güzel bahar gününde, şu mübarek mescitte hadîs-i şerîf dinlemek için toplandınız.Şu mübarek güzel bahar gününde, şu mübarek mescitte hadîs-i şerîf dinlemek için
toplandınız.
Allah cümlenizden razı olsun.Allah cümlenizden razı olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, lütfu, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, lütfu, bereketi cümlenizin üzerine olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîfleriniPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîflerini Hocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi rahmetullâhi aleyh'in telif eylemiş olduğuHocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi rahmetullâhi aleyh'in telif eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis mecmuasından, kolleksiyonundan size nakledeceğim. Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis mecmuasından, kolleksiyonundan size nakledeceğim.

Mukaddimede metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf, cumanın faziletine dair.Mukaddimede metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf, cumanın faziletine dair. Bu hadîs-i şerîfi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinden Bu hadîs-i şerîfi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinden Enes b. Mâlik radıyallâhu anh rivayet eylemiş.Enes b. Mâlik radıyallâhu anh rivayet eylemiş. Deylemî hadis kitabında kaydetmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Deylemî hadis kitabında kaydetmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;


Leyse min a'yâdi ümmetî iydün efdale min yevmi'l-cum'a.Leyse min a'yâdi ümmetî iydün efdale min yevmi'l-cum'a. "Ümmetimin bayramlarından cuma gününden daha faziletli bir bayram yoktur." "Ümmetimin bayramlarından cuma gününden daha faziletli bir bayram yoktur."

Elhamdulillah. Elhamdulillah.

Ve rek'atâni fî yevmi'l-cum'a efdalu min elfi rik'atin fî gayri yevmi'l-cum'a.Ve rek'atâni fî yevmi'l-cum'a efdalu min elfi rik'atin fî gayri yevmi'l-cum'a. "Cuma gününde kılınan iki rekât namaz,"Cuma gününde kılınan iki rekât namaz, cuma gününün dışında kılınan bin rekât namazdan daha faziletlidir." cuma gününün dışında kılınan bin rekât namazdan daha faziletlidir."

Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ü senâlar olsun. Cuma gününün kıymetini bilelim.Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ü senâlar olsun. Cuma gününün kıymetini bilelim. Haftada bir geliyor; Ramazan bayramı gibi, Kurban bayramı gibi senede bir defa değil.Haftada bir geliyor; Ramazan bayramı gibi, Kurban bayramı gibi senede bir defa değil. Elhamdulillah haftada bir geliyor. Ne mutlu, ne güzel! Elhamdulillah haftada bir geliyor. Ne mutlu, ne güzel! Madem Allahu Teâlâ hazretleri bize böyle bir cuma nasip eylemiş, böyle bir mübarek gün nasip eylemiş;Madem Allahu Teâlâ hazretleri bize böyle bir cuma nasip eylemiş, böyle bir mübarek gün nasip
eylemiş;
bunun kadr ü kıymetini bilelim.bunun kadr ü kıymetini bilelim. Bu iki rekât namaz da, yani sevap olsun diye nafileten kılınan namaz demek oluyor.Bu iki rekât namaz da, yani sevap olsun diye nafileten kılınan namaz demek oluyor. Demek ki başka zamanlarda kılınan namazlardan daha da kıymetli oluyor. Demek ki başka zamanlarda kılınan namazlardan daha da kıymetli oluyor.

Şimdi, belki cuma namazının bu kıymeti başka hadîs-i şerîflerde de bildirilmiş.Şimdi, belki cuma namazının bu kıymeti başka hadîs-i şerîflerde de bildirilmiş. Arefe günü çok kıymetli. Hacıların hacca gittiği, o mübarek mahâlde ibadet ettiği,Arefe günü çok kıymetli. Hacıların hacca gittiği, o mübarek mahâlde ibadet ettiği, el açıp dua ettiği o zaman çok kıymetli. Ama senede bir geliyor. Bu senede 52 defa geliyor.el açıp dua ettiği o zaman çok kıymetli. Ama senede bir geliyor. Bu senede 52 defa geliyor. Yani tek olarak ötekisi bir bakıma üstün olsa bile,Yani tek olarak ötekisi bir bakıma üstün olsa bile, bir başka bakıma cumanın üstünlüğü zaten gözler önünde, aşikâr, hiç tereddüte mahâl yok. %3C %2Fp%3Ebir başka bakıma cumanın üstünlüğü zaten gözler önünde, aşikâr, hiç tereddüte mahâl yok. %3C
%2Fp%3E
Bu üstünlük Allahu Teâlâ hazretleri tarafından bu güne verilmiştir.Bu üstünlük Allahu Teâlâ hazretleri tarafından bu güne verilmiştir. Mişkât'ta rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Mişkât'ta rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

"En faziletli günlerinizden birisi cuma günüdür. Âdem aleyhisselâm bugün yaratılmıştır, "En faziletli günlerinizden birisi cuma günüdür. Âdem aleyhisselâm bugün yaratılmıştır, ruhunu bugün teslim eylemiştir, ruhu bugün kabzolunmuştur. ruhunu bugün teslim eylemiştir, ruhu bugün kabzolunmuştur. Bu cuma gününde sûra üfürülecektir. Kıyamet cuma gününde böyle kopacaktır.Bu cuma gününde sûra üfürülecektir. Kıyamet cuma gününde böyle kopacaktır. Cuma gününde insanlar kabirlerinden kalkacaklardır." Cuma gününde insanlar kabirlerinden kalkacaklardır."

Fe eksirû aleyye mine's-salâti fi yevm.Fe eksirû aleyye mine's-salâti fi yevm. "Madem durum böyledir, cuma gününde bana salât ü selâmı çok eyleyin."Madem durum böyledir, cuma gününde bana salât ü selâmı çok eyleyin. " Fe-inne salâteküm ma'rûdatun aleyye. "Çünkü sizin salât ü selâmlarınız bana arzolunur." %3C%2Fp %3E" Fe-inne salâteküm ma'rûdatun aleyye. "Çünkü sizin salât ü selâmlarınız bana arzolunur." %3C%2Fp
%3E
Bu hususta başka hadîs-i şerîfler de vardır.Bu hususta başka hadîs-i şerîfler de vardır. Melekler siz salât ü selâm edince, biz salât ü selâm eyleyince Melekler siz salât ü selâm edince, biz salât ü selâm eyleyince o salât ü selâmı Resûlullah'a arz ediyorlar.o salât ü selâmı Resûlullah'a arz ediyorlar. İsmiyle, salât ü selâm edenin cismiyle, memleketiyle arz ediyorlar.İsmiyle, salât ü selâm edenin cismiyle, memleketiyle arz ediyorlar. Hadîs-i şerîfin birisinde buyuruyor ki Peygamber Efendimiz: Hadîs-i şerîfin birisinde buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

"Ben yanımdaki nurdan bir sayfaya onun ismini kaydederim." "Ben yanımdaki nurdan bir sayfaya onun ismini kaydederim."

Resûlullah'ın şefaatine ermek, muhabbetine ermek, iltifatına mazhar olmak öyle o yolla olur. Resûlullah'ın şefaatine ermek, muhabbetine ermek, iltifatına mazhar olmak öyle o yolla olur.


Şimdi cuma gününün bu fazileti böyle durup dururken,Şimdi cuma gününün bu fazileti böyle durup dururken, insan cumayı nasıl lâlettayin bir gün olarak görür? Nasıl olur da cumayı terk eder? insan cumayı nasıl lâlettayin bir gün olarak görür? Nasıl olur da cumayı terk eder?

Bazı kardeşlerimiz var; iyi Müslümanlıklarından, yani sahip oldukları iman duygusunun tesiriyleBazı kardeşlerimiz var; iyi Müslümanlıklarından, yani sahip oldukları iman duygusunun
tesiriyle
"Cuma kılınmaz, cuma kılmayalım" gibi noktalara geliyorlar. "Cuma kılınmaz, cuma kılmayalım" gibi noktalara geliyorlar.

Yanlış bir muhakeme tarzı. Yanlış bir muhakeme tarzı.

Allahu Teâlâ hazretleri müslümanların toplanmasını seviyor, bir araya gelmesini seviyor.Allahu Teâlâ hazretleri müslümanların toplanmasını seviyor, bir araya gelmesini seviyor. İnsan evinde namaz kılarsa sevap kazanır şüphesiz, vazifesini yapmıştır.İnsan evinde namaz kılarsa sevap kazanır şüphesiz, vazifesini yapmıştır. Allahu Teâlâ hazretleri camide namaz kıldığı zaman 27 kat sevap veriyor.Allahu Teâlâ hazretleri camide namaz kıldığı zaman 27 kat sevap veriyor. Cuma gününde iki rekât kıldığı zaman bin rekâta muadil oluyor.Cuma gününde iki rekât kıldığı zaman bin rekâta muadil oluyor. Yani sanki Mescid-i Nebevî'de kılmış gibi. Ne güzel bir şey!Yani sanki Mescid-i Nebevî'de kılmış gibi. Ne güzel bir şey! Cuma gününü üstün kılan sebeplerden birisi cuma gününün toplanma günü olmasıdır. Cuma gününü üstün kılan sebeplerden birisi cuma gününün toplanma günü olmasıdır.

O toplantıyı nasıl ihmal ederiz? Müslümanlar bir araya geliyor.O toplantıyı nasıl ihmal ederiz? Müslümanlar bir araya geliyor. İki müslüman bir araya gelse, birbirinin elini tutsa, "canım kardeşim" dese, yüzüne tebessüm etseİki müslüman bir araya gelse, birbirinin elini tutsa, "canım kardeşim" dese, yüzüne tebessüm etse günahları kuru ağacın yapraklarının döküldüğü gibi dökülüyor. Daha ne istiyorsun?günahları kuru ağacın yapraklarının döküldüğü gibi dökülüyor. Daha ne istiyorsun? Kolay temin edilebilir mi? Sen o insanları cuma kılmaktan men ediyorsun! Nasıl sağlayacaksın?%3C %2Fp%3EKolay temin edilebilir mi? Sen o insanları cuma kılmaktan men ediyorsun! Nasıl sağlayacaksın?%3C
%2Fp%3E
Bir keresinde Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, abâdile-i erbaa'dan, ashâb-ı kirâmın bilgililerinden, fakihlerinden.Bir keresinde Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, abâdile-i erbaa'dan, ashâb-ı kirâmın bilgililerinden,
fakihlerinden.
Arkadaşlarından birisine demiş ki: Arkadaşlarından birisine demiş ki:

"Kalk pazara gidelim." "Kalk pazara gidelim."

"Ey Ömer'in oğlu, ben senin huyunu bilirim, çarşıyı pazarı sevmezsin. "Ey Ömer'in oğlu, ben senin huyunu bilirim, çarşıyı pazarı sevmezsin. Orada yalan yere yemin edilir, aldatmacalar olur. Neden çarşı pazara gitmeyi istiyorsun, Orada yalan yere yemin edilir, aldatmacalar olur. Neden çarşı pazara gitmeyi istiyorsun, söyle bakalım işin iç yüzünü." gibilerden anlamak için soruyor. söyle bakalım işin iç yüzünü." gibilerden anlamak için soruyor.

Diyor ki; "Orada insan çoktur; selam veririz sevap kazanırız." diyor. Diyor ki;

"Orada insan çoktur; selam veririz sevap kazanırız." diyor.


Bak kalabalığın bereketine. Şu topluluğun bereketi başka bir şeyle sağlanır mı? Bak kalabalığın bereketine. Şu topluluğun bereketi başka bir şeyle sağlanır mı?

el-Cemaatü rahmetün ve'l-fırkatü azâbün. "Toplanmak, bir araya gelmek rahmettir, ayrılık da azaptır." el-Cemaatü rahmetün ve'l-fırkatü azâbün. "Toplanmak, bir araya gelmek rahmettir, ayrılık da
azaptır."

Tek başına kalsan, balla börekle besleseler; gene ruhî bunalıma düşersin.Tek başına kalsan, balla börekle besleseler; gene ruhî bunalıma düşersin. Bir müddet [durursun], canın sıkılır, patlayacak hâle gelirsin. Bir müddet [durursun], canın sıkılır, patlayacak hâle gelirsin. Çok safâlı bir köyde, bir dağın başında yayla evine oturtsalar; Çok safâlı bir köyde, bir dağın başında yayla evine oturtsalar; bir gün durursun, iki gün durursun, üç gün durursun, sonra insan istersin, sohbet istersin. bir gün durursun, iki gün durursun, üç gün durursun, sonra insan istersin, sohbet istersin.

Bizim Fakülte'de bir ordinaryüs profesör vardı.Bizim Fakülte'de bir ordinaryüs profesör vardı. Çok meşhur, şöhret yapmış bir kimse.Çok meşhur, şöhret yapmış bir kimse. Türkiye çapında, belki dünya çapında da bilinen bir kimse. Bizim Fakülte'nin sekreteri takılmış; %3C %2Fp%3E Türkiye çapında, belki dünya çapında da bilinen bir kimse. Bizim Fakülte'nin sekreteri takılmış; %3C
%2Fp%3E
"Hocam" demiş, "ihtiyarladın, İstanbul'dan kalkıp buraya her hafta derse geliyorsun. "Hocam" demiş, "ihtiyarladın, İstanbul'dan kalkıp buraya her hafta derse geliyorsun. Trene biniyorsun, tıngır tıngır tıngır geliyorsun, otelde, diyâr-ı gurbet, evin değil.Trene biniyorsun, tıngır tıngır tıngır geliyorsun, otelde, diyâr-ı gurbet, evin değil. Evinde otursana, rahatına baksana." Evinde otursana, rahatına baksana."

Çok dikkatimi çekti cevabı. Sekreter gülerek anlatıyor bana, diyor ki; Çok dikkatimi çekti cevabı. Sekreter gülerek anlatıyor bana, diyor ki;

"Peki" demiş, "ben o zaman kiminle konuşacağım?" "Peki" demiş, "ben o zaman kiminle konuşacağım?"

İhtiyaç konuşmak. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır. İhtiyaç konuşmak. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır.

Onun için cuma gününün böyle bir toplanma imkânı var, günahların dökülme imkânı var.Onun için cuma gününün böyle bir toplanma imkânı var, günahların dökülme imkânı var. Eh imam efendi çıkacak hutbe îrâd edecek, vaaz u nasihat edecek. Eh imam efendi çıkacak hutbe îrâd edecek, vaaz u nasihat edecek. İnsanın bilgisi artar, görgüsü artar, müslümanlardan bir şeyler öğrenir.İnsanın bilgisi artar, görgüsü artar, müslümanlardan bir şeyler öğrenir. Bayram. Haftada bir geliyor bayram, daha ne istiyorsun?Bayram. Haftada bir geliyor bayram, daha ne istiyorsun? Tertemiz giyin kuşan, yukarıdan aşağıya gusül abdesti al, güzel kokuları sür,Tertemiz giyin kuşan, yukarıdan aşağıya gusül abdesti al, güzel kokuları sür, dişini fırçala, tertemiz elbiselerini giy, beyazları, güzel elbiselerini, temiz pak camiye gel. dişini fırçala, tertemiz elbiselerini giy, beyazları, güzel elbiselerini, temiz pak camiye gel.

Allahu Teâlâ hazretlerinin emri: Allahu Teâlâ hazretlerinin emri:

Yâ eyyühellezîne âmenû. "Ey iman edenler!" Yâ eyyühellezîne âmenû. "Ey iman edenler!"

İmanımız varsa bu hitaba hepimiz muhatabız. Ben de iman ediyorum, buyur yâ Rabbi. %3C %2Fp%3Eİmanımız varsa bu hitaba hepimiz muhatabız. Ben de iman ediyorum, buyur yâ Rabbi. %3C
%2Fp%3E
İzâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cum'ati. "Cuma günü vakit gelip de size namaz için nidâ olunursa." İzâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cum'ati. "Cuma günü vakit gelip de size namaz için nidâ
olunursa."

Hayye ale's-salâh diye ezan okunup namaza çağrılırsa; Hayye ale's-salâh diye ezan okunup namaza çağrılırsa;

Fes'av ilâ zikrillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin zikrine koşa koşa gidin." Fes'av ilâ zikrillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin zikrine koşa koşa gidin."

Tembel tembel değil, ayaklarınız geri basa basa değil; seyirte seyirte gidin, koşa koşa gidin. Tembel tembel değil, ayaklarınız geri basa basa değil; seyirte seyirte gidin, koşa koşa gidin.


Ve zeru'l-bey'. "Ticareti, alışverişi bırakın." Ve zeru'l-bey'. "Ticareti, alışverişi bırakın."

Kapatın dükkânı, alışverişi bırakın. Burada daha büyük alışveriş var, daha çok sevap var. Kapatın dükkânı, alışverişi bırakın. Burada daha büyük alışveriş var, daha çok sevap var.


Zâliküm hayrun leküm. Zâliküm hayrun leküm.

Daha büyük sevabın sözü bana ait değil, Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor: Daha büyük sevabın sözü bana ait değil, Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor:

Zâliküm hayrun leküm in küntüm ta'lemûn.Zâliküm hayrun leküm in küntüm ta'lemûn. "Eğer bilirseniz, akıl ederseniz böyle namaza koşmanız sizin için daha hayırlıdır." "Eğer bilirseniz, akıl ederseniz böyle namaza koşmanız sizin için daha hayırlıdır."

Biz bilmeyiz yâ Rabbi, sen bilirsin. Madem sen "daha hayırlı" diyorsun;Biz bilmeyiz yâ Rabbi, sen bilirsin. Madem sen "daha hayırlı" diyorsun; demek ki alışverişten, para kazanmaktan daha hayırlıymış. İnandık. Amennâ ve saddaknâ. Doğru. demek ki alışverişten, para kazanmaktan daha hayırlıymış. İnandık. Amennâ ve saddaknâ. Doğru.


Cuma günü geleceksin. Camiler müslümanın, Allah'ın evi, müslümanların kalesi.Cuma günü geleceksin. Camiler müslümanın, Allah'ın evi, müslümanların kalesi. Şeytan dışarıda kaynar. Fısk u fücûr, fitne fesat dışarıda kaynar. Burası Allah'ın evi. Şeytan dışarıda kaynar. Fısk u fücûr, fitne fesat dışarıda kaynar. Burası Allah'ın evi. Burası ibadethâne. Burası Allah'ın rahmet nazarıyla baktığı yer.Burası ibadethâne. Burası Allah'ın rahmet nazarıyla baktığı yer. Bu yere gelirsin; huzur içinde, yeşil halıların içinde,Bu yere gelirsin; huzur içinde, yeşil halıların içinde, o loşluğun içinde o lezzeti bir daha başka yerde bulamazsın.o loşluğun içinde o lezzeti bir daha başka yerde bulamazsın. Dışarıdaki gürültünün patırtının içinde bulamazsın.Dışarıdaki gürültünün patırtının içinde bulamazsın. Burası müslümanın mânevî kalesidir; buraya sığınıyor, emniyette oluyor. Burası müslümanın mânevî kalesidir; buraya sığınıyor, emniyette oluyor.

"Efendim, hocamız! İşte şöyleyse de böyleyse de." "Efendim, hocamız! İşte şöyleyse de böyleyse de."

Bazen hutbelere kızıyorlar. Yukarıdan tepeden inme hutbe oluncaBazen hutbelere kızıyorlar. Yukarıdan tepeden inme hutbe olunca "Diyanet şöyle yaptı, böyle yaptı" filan diye. "Diyanet şöyle yaptı, böyle yaptı" filan diye.

Canım, biraz da sabırlı ol.Canım, biraz da sabırlı ol. Tabi hocalar da biraz konuyu daha canlı, güzel hâle getirmeli, soğuk halden kurtarmaya çalışmalı. Tabi hocalar da biraz konuyu daha canlı, güzel hâle getirmeli, soğuk halden kurtarmaya çalışmalı.


Hâsılı, cuma günü güzel bir gündür. Haftada bir bayramınız, mübarek olsun. Günahlar affoluyor.Hâsılı, cuma günü güzel bir gündür. Haftada bir bayramınız, mübarek olsun. Günahlar
affoluyor.
Allahu Teâlâ hazretleri her cuma günü, cehennemi hak etmiş binlerce insanı cehennemden âzat ediyor. Allahu Teâlâ hazretleri her cuma günü, cehennemi hak etmiş binlerce insanı cehennemden âzat
ediyor.
O rahmete kavuşmak için cumanın kadr ü kıymetini biliniz. O rahmete kavuşmak için cumanın kadr ü kıymetini biliniz. Topluluğun, toplanmanın kadr ü kıymetini biliniz. İftirakta fayda yok; kardeşlikte fayda var.Topluluğun, toplanmanın kadr ü kıymetini biliniz. İftirakta fayda yok; kardeşlikte fayda var. Kinde, hınçta, kızgınlıkta, hırsta fayda yok; sevgide fayda var.Kinde, hınçta, kızgınlıkta, hırsta fayda yok; sevgide fayda var. Sevgi insana vitamin gibi, et suyu gibi yarar. Sevgi insana vitamin gibi, et suyu gibi yarar.

Nasıl yarar? Nasıl yarar?

Denemişler. Biz bunun lafını söylüyoruz ya.Denemişler. Biz bunun lafını söylüyoruz ya. Büyük bir hastanede aynı günde doğan 20 tane çocuğu ayırmışlar. Büyük bir hastanede aynı günde doğan 20 tane çocuğu ayırmışlar. On tanesini şu tarafa ayırmışlar, on tanesini bu tarafa. Kiloları aynılarından seçmişler.On tanesini şu tarafa ayırmışlar, on tanesini bu tarafa. Kiloları aynılarından seçmişler. Tipleri, çapları hepsi deneme. Tipleri, çapları hepsi deneme. Hepsine suyu, gıdayı gramla veriyorlarmış. Yüzer gram mamadan, şu kadar sütten şöyle beslenecek.Hepsine suyu, gıdayı gramla veriyorlarmış. Yüzer gram mamadan, şu kadar sütten şöyle beslenecek. Hastanede böyle. Bir tanesine, bir gruptaki on tane bebeğe bakanlara demişler ki; Hastanede böyle. Bir tanesine, bir gruptaki on tane bebeğe bakanlara demişler ki;

"Bu çocuklara bakacaksınız ama hiç konuşmak yok. "Bu çocuklara bakacaksınız ama hiç konuşmak yok. Bakacaksınız; karnını doyurun, altını temizleyin, yatırın, bitsin. Laf atmak yok, söz söylemek yok." %3C %2Fp%3EBakacaksınız; karnını doyurun, altını temizleyin, yatırın, bitsin. Laf atmak yok, söz söylemek yok." %3C
%2Fp%3E
Başlarındaki tecrübeyi yapan alimler öbür gruba da demişler ki; Başlarındaki tecrübeyi yapan alimler öbür gruba da demişler ki;

"Siz bu çocuklarla oynaşın; yanaklarını sevin, öpün, hoplayın, şaka yapın." "Siz bu çocuklarla oynaşın; yanaklarını sevin, öpün, hoplayın, şaka yapın."

Bir zaman geçmiş, artık kaç ay geçtiyse aradan, tartmışlar; sevilen çocuklar daha çabuk gelişmiş.Bir zaman geçmiş, artık kaç ay geçtiyse aradan, tartmışlar; sevilen çocuklar daha çabuk
gelişmiş.
Aynı gıdayı aldığı halde, sevilmeyip de bakılanlar ise cılız kalmış. Aynı gıdayı aldığı halde, sevilmeyip de bakılanlar ise cılız kalmış.

Sevgi görülmez bir şey; elle tutulmaz gözle görülmez ama insana yarar.Sevgi görülmez bir şey; elle tutulmaz gözle görülmez ama insana yarar. Kızgınlık insanı kanser eder. Kızgınlık insanı kanser eder. Kızar, içinden sinirlenir; kanser olmasa bile -hep duymuşsunuzdur- mide hastalığı olur.Kızar, içinden sinirlenir; kanser olmasa bile -hep duymuşsunuzdur- mide hastalığı olur. Asabîlikten insanın midesine sancılar girer. Asabîlikten insanın midesine sancılar girer.

Neden miden sancıyor? Neden miden sancıyor?

Asabî. Mide sancısıymış; belli bir sebebi yok, kızgınlıktan.Asabî. Mide sancısıymış; belli bir sebebi yok, kızgınlıktan. Yani insan sevmeyi, dostluğu öğrense öyle olmayacak. Yani insan sevmeyi, dostluğu öğrense öyle olmayacak.

Müslüman müslümana karşı dost olacak. Kızdığı zaman affedecek.Müslüman müslümana karşı dost olacak. Kızdığı zaman affedecek. Kızılacak bir şey yaptığı zaman da hoş görecek. Kızacaksan git bir sürü kâfir var, kâfirlere kız.Kızılacak bir şey yaptığı zaman da hoş görecek. Kızacaksan git bir sürü kâfir var, kâfirlere kız. Ona bir şey demiyoruz. Bir sürü düşman var. Düşmanlara kız kızabildiğin kadar. Ona bir şey demiyoruz. Bir sürü düşman var. Düşmanlara kız kızabildiğin kadar. Bütün kızgınlık hünerini göster. Ona bile zaten esas itibariyle acıman lazım. Bütün kızgınlık hünerini göster. Ona bile zaten esas itibariyle acıman lazım.

"Acaba şunu kızmadan yola getirebilir miyim?" diye düşünmen lazım. Yani insanî olan; "Acaba şunu kızmadan yola getirebilir miyim?" diye düşünmen lazım. Yani insanî olan;


"O da bizim Âdem babamızdan kardeşimiz, o da çok yabancı değil, o da akraba, "O da bizim Âdem babamızdan kardeşimiz, o da çok yabancı değil, o da akraba, o da Âdem aleyhisselâm'dan kardeşimiz oluyor. o da Âdem aleyhisselâm'dan kardeşimiz oluyor. Yazık; bu şimdi böyle küfürlüğünde, müşrikliğinde devam ederse cehenneme gidecek, yanacak.Yazık; bu şimdi böyle küfürlüğünde, müşrikliğinde devam ederse cehenneme gidecek, yanacak. En iyisi ben bunu doğru yola çekmeye çalışayım." diye ona da acımak lazım.En iyisi ben bunu doğru yola çekmeye çalışayım." diye ona da acımak lazım. Doğru yola çekmek için çalışmak lazım. Doğru yola çekmek için çalışmak lazım.

Leyse min ehadin ve kad ehaze sevâbe amelihî illâ mâ kâne mine'l-ensar,Leyse min ehadin ve kad ehaze sevâbe amelihî illâ mâ kâne mine'l-ensar, fe-inne sevâbehüm ale'llâhi azze ve celle. fe-inne sevâbehüm ale'llâhi azze ve celle.

Bu ikinci hadîs-i şerîf, Peygamber Efendimiz'in Ensar hakkında buyurduğu bir sözdür.Bu ikinci hadîs-i şerîf, Peygamber Efendimiz'in Ensar hakkında buyurduğu bir sözdür. Hz. Aişe radıyallâhu anhâ validemiz rivayet eylemiş. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz: Hz. Aişe radıyallâhu anhâ validemiz rivayet eylemiş. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz:

Leyse min ehadin ve kad ehaze sevâbe amelihî.Leyse min ehadin ve kad ehaze sevâbe amelihî. "Hiçbir kimse yoktur ki işlediği sevabın karşılığını almış olmasın." "Hiçbir kimse yoktur ki işlediği sevabın karşılığını almış olmasın."

Allah herkese işlediği amelin sevabını verecek. Allah herkese işlediği amelin sevabını verecek.

"Kulum sen oruç mu tuttun, buyur. Namaz mı kıldın, al. Tesbih mi çektin, al. Hayır mı yaptın, al." "Kulum sen oruç mu tuttun, buyur. Namaz mı kıldın, al. Tesbih mi çektin, al. Hayır mı yaptın,
al."

Bir şey verecek, sevap verecek. Karşılığı vardır. Bir şey verecek, sevap verecek. Karşılığı vardır.

İllâ mâ kâne mine'l-ensar. "Ama o insan Ensar'dan ise o müstesna bir muameleye tâbi tutulacak." İllâ mâ kâne mine'l-ensar. "Ama o insan Ensar'dan ise o müstesna bir muameleye tâbi
tutulacak."

Nasıl bir müstesna muamele? Nasıl bir müstesna muamele?

Fe-inne sevâbehüm ale'llâhi azze ve celle.Fe-inne sevâbehüm ale'llâhi azze ve celle. "Çünkü onun sevabının verilmesi Allahu Teâlâ hazretlerine aittir, O verecektir, O'nun üzerinedir."%3C %2Fp%3E "Çünkü onun sevabının verilmesi Allahu Teâlâ hazretlerine aittir, O verecektir, O'nun üzerinedir."%3C
%2Fp%3E
Bu ne demek? Bu ne demek?

"Çok verecek" demek. Allah özellikle "Ben vereceğim" dedi mi, o çok verecek demek. "Çok verecek" demek. Allah özellikle "Ben vereceğim" dedi mi, o çok verecek demek. Çünkü bir başka hadîs-i şerîften de biliyoruz ki; Çünkü bir başka hadîs-i şerîften de biliyoruz ki;

es-Savmu lî ve ene eczî bihî. "Oruç tutmak benim içindir, onun mükâfatını ben vereceğim." buyuruyor. es-Savmu lî ve ene eczî bihî. "Oruç tutmak benim içindir, onun mükâfatını ben vereceğim."
buyuruyor.

"Çok vereceğim" demek. Şeref. "Çok vereceğim" demek. Şeref.

Düşünün, bir yerden mezun oluyorsunuz; reisicumhur verse diplomanızı ne yaparsınız? %3C %2Fp%3EDüşünün, bir yerden mezun oluyorsunuz; reisicumhur verse diplomanızı ne yaparsınız? %3C
%2Fp%3E
Daha çok memnun olursunuz. Hatta birincilere yüksek vali verir, ikinciye valinin muavini verir,Daha çok memnun olursunuz. Hatta birincilere yüksek vali verir, ikinciye valinin muavini verir, üçüncüye bilmem kim verir, geride kalanlara okulun müdürü verir, ondan sonra öğretmenleri verir. üçüncüye bilmem kim verir, geride kalanlara okulun müdürü verir, ondan sonra öğretmenleri verir. Yani dereceye göre. Veren şahsın yüksek olması bir ayrı iltifattır. Yani dereceye göre. Veren şahsın yüksek olması bir ayrı iltifattır. Allahu Teâlâ hazretleri "Ben vereceğim ecrini." diyor. Allahu Teâlâ hazretleri "Ben vereceğim ecrini." diyor.

Kimmiş bakalım böyle bu iltifata nâil olacak Ensar? Kimmiş bakalım böyle bu iltifata nâil olacak Ensar?

Bu Ensar, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin Medineli ashabıdır.Bu Ensar, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin Medineli ashabıdır. Mâlum-u âlileri, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin kadr ü kıymetini Mekkeliler bilemedi.Mâlum-u âlileri, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin kadr ü kıymetini Mekkeliler
bilemedi.
"Nasıl olur?" derseniz; oluyor, bu dünyanın işi biraz acayipçedir. İnsanın kadr ü kıymetini bilmezler. "Nasıl olur?" derseniz; oluyor, bu dünyanın işi biraz acayipçedir. İnsanın kadr ü kıymetini bilmezler. Resûlullah gibi kendilerinin "Muhammed el-Emîn, emniyetli Muhammed" diye lakap taktıkları,Resûlullah gibi kendilerinin "Muhammed el-Emîn, emniyetli Muhammed" diye lakap taktıkları, "güvenilir, itimada şâyan kimse" diye lakap taktıkları kimseyi çok sıkıntılara düşürdüler, başına dar ettiler."güvenilir, itimada şâyan kimse" diye lakap taktıkları kimseyi çok sıkıntılara düşürdüler, başına dar
ettiler.
Kâbe'de Namaz kıldırmadılar; önüne geçtiler, arkasına geçtiler, başına bir şeyler koydular, Kâbe'de Namaz kıldırmadılar; önüne geçtiler, arkasına geçtiler, başına bir şeyler koydular, laf attılar, hakaret ettiler. Hepsini biliyorsunuz. laf attılar, hakaret ettiler. Hepsini biliyorsunuz.

Hatta müslümanlara o kadar sıkıntılar yaptılar ki;Hatta müslümanlara o kadar sıkıntılar yaptılar ki; kimisi o güzelim şehri bırakmak zorunda kaldı. Demişler ki; kimisi o güzelim şehri bırakmak zorunda kaldı. Demişler ki;

"Ebû Bekir böyle alanen namaz kılmasın, asarız keseriz." "Ebû Bekir böyle alanen namaz kılmasın, asarız keseriz."

Tehdit ettiler. "Çıkmasın evinden dışarı!" Tehdit ettiler.

"Çıkmasın evinden dışarı!"

Güç kuvvet ellerinde ya şimdi, güç kuvvet ellerinde olduğu için "Çıkmasın!" Güç kuvvet ellerinde ya şimdi, güç kuvvet ellerinde olduğu için "Çıkmasın!"

Ebû Bekr-i Sıddîk de lokum gibi bir kimse; ârif, bilgili, zarif, zeki,Ebû Bekr-i Sıddîk de lokum gibi bir kimse; ârif, bilgili, zarif, zeki, Arab'ın örfünü âdetini, tarihini mazisini, ilm-i ensâbını bilen bir zât-ı muhterem.Arab'ın örfünü âdetini, tarihini mazisini, ilm-i ensâbını bilen bir zât-ı muhterem. Zengin, itibarlı, Kureyş'in itibar ettiği bir kimse, Mekke'nin ileri gelenlerinden bir kimse. Zengin, itibarlı, Kureyş'in itibar ettiği bir kimse, Mekke'nin ileri gelenlerinden bir kimse.

"Yok efendim çıkmasın evinden dışarı!" "Yok efendim çıkmasın evinden dışarı!"

Çıkmamış, avlusunda namaz kılmış.Çıkmamış, avlusunda namaz kılmış. Tabi iman insanın içine geldi mi insanı başka türlü yapar; namaz kılarken gözyaşları dökermiş, ağlarmış.Tabi iman insanın içine geldi mi insanı başka türlü yapar; namaz kılarken gözyaşları dökermiş,
ağlarmış.
Kur'ân-ı Kerîm okurmuş. Mahalleli avluya toplaşırlarmış, ona bakarlarmış. Kur'ân-ı Kerîm okurmuş. Mahalleli avluya toplaşırlarmış, ona bakarlarmış.

"Bu nasıl haldir?" diye merak ediyorlar tabi. "Bu nasıl haldir?" diye merak ediyorlar tabi.

"Efendim böyle de yapmasın." "Efendim böyle de yapmasın."

Ya "evinde dur" dediniz işte, evinde duruyor ya. Ya "evinde dur" dediniz işte, evinde duruyor ya.

Çeşitli sıkıntılar… Çeşitli sıkıntılar…

Bir kısmı "Bunlara gıda, yemek vermeyin.Bir kısmı "Bunlara gıda, yemek vermeyin. Bunlarla alışveriş yapmayın; mal vermeyin, mal almayın." dediler. Bunlarla alışveriş yapmayın; mal vermeyin, mal almayın." dediler.

Ambargo dediğimiz şey var ya hani, bazen Amerika bazı yerlere yapıyor. İşte öyle ambargo! Ambargo dediğimiz şey var ya hani, bazen Amerika bazı yerlere yapıyor. İşte öyle ambargo!


Başlarına dar geldi. Kimisi Habeşistan'a gitmek istedi. "Yok gitmeyin!" Başlarına dar geldi. Kimisi Habeşistan'a gitmek istedi.


"Yok gitmeyin!"

Gitmek isteyenlere de bu sefer mâni oluyorlar. Hatta peşlerine düşüyorlar. Gitmek isteyenlere de bu sefer mâni oluyorlar. Hatta peşlerine düşüyorlar.

"Kim gidiyor?" "Kim gidiyor?"

"Filanca kafile Mekke'den ayrılmış Habeşistan'a gitmek üzere." "Filanca kafile Mekke'den ayrılmış Habeşistan'a gitmek üzere."

Hadi atlara atlayıp peşini takip ediyorlar. Yani böyle bir edepsiz tavır. Hadi atlara atlayıp peşini takip ediyorlar. Yani böyle bir edepsiz tavır.

Peygamber Efendimiz'e Medine'nin ahâlisi yardımcı oldu. Peygamber Efendimiz'e Medine'nin ahâlisi yardımcı oldu.

"Bize gel." dediler. "Bize gel." dediler.

Mekke-i Mükerreme'ye hac için gelmişlerdi, Akabe denilen yerde; Mekke-i Mükerreme'ye hac için gelmişlerdi, Akabe denilen yerde;

"Yâ Resûlallah! Biz sana inandık." dediler, "Bize gel, biz sana bağrımızı açıyoruz, "Yâ Resûlallah! Biz sana inandık." dediler, "Bize gel, biz sana bağrımızı açıyoruz, misafir ederiz seni." dediler. misafir ederiz seni." dediler.

Resûlullah Efendimiz'e kucak açtılar. Resûlullah Efendimiz onu, o vefayı unutmadı.Resûlullah Efendimiz'e kucak açtılar. Resûlullah Efendimiz onu, o vefayı unutmadı. Yani vefası zâhir. Medine-i Münevvere'nin, o insanların hislerini, sevgisini hiç kaybetmedi. Yani vefası zâhir. Medine-i Münevvere'nin, o insanların hislerini, sevgisini hiç kaybetmedi.

Hatta Mekke-i Mükerreme fetholdu. Hatta Mekke-i Mükerreme fetholdu.

Mekke-i Mükerreme fetholduğu zaman ne olacak? Mekke-i Mükerreme fetholduğu zaman ne olacak?

Mekkeliler Peygamber Efendimiz'i çıkartmışlardı. Hani yatakta öldüreceklerdi,Mekkeliler Peygamber Efendimiz'i çıkartmışlardı. Hani yatakta öldüreceklerdi, yerinde Hz. Ali Efendimiz vardı. Resûlullah Efendimiz onların arasından Allah göstermeden geçti gitti. yerinde Hz. Ali Efendimiz vardı. Resûlullah Efendimiz onların arasından Allah göstermeden geçti gitti.


Şimdi Mekke'ye geldi. Mekke fetholdu.Şimdi Mekke'ye geldi. Mekke fetholdu. Eski düşmanların boynu hep öne eğildi, mahçup oldular. Onları cezalandırmadı da Resûlullah Efendimiz, Eski düşmanların boynu hep öne eğildi, mahçup oldular. Onları cezalandırmadı da Resûlullah
Efendimiz,
af ile muamele etti. Büyük insan çünkü, hakikaten büyük insan! af ile muamele etti. Büyük insan çünkü, hakikaten büyük insan!

Muzaffer vakt-i fırsatta adüvden intikam almaz. Muzaffer vakt-i fırsatta adüvden intikam almaz.

Büyük insan. İnsanların ızdırap çekip de cezalandırılmasına ihtiyacı yok ki. Büyük insan. İnsanların ızdırap çekip de cezalandırılmasına ihtiyacı yok ki.

Söz sözü açıyor. Peygamberliğini tebliğe gittiği zaman Taif'te kendisini taşladılar. El açıp dua etti: Söz sözü açıyor. Peygamberliğini tebliğe gittiği zaman Taif'te kendisini taşladılar. El açıp dua
etti:

"Yâ Rabbi! Sen bunları affet! Bilmiyorlar. "Yâ Rabbi! Sen bunları affet! Bilmiyorlar. Benim peygamber olduğumu bilmiyorlar. Aman yâ Rabbi, sen bunları affet!" diye dua etti. %3C%2Fp %3EBenim peygamber olduğumu bilmiyorlar. Aman yâ Rabbi, sen bunları affet!" diye dua etti. %3C%2Fp
%3E
Onlar taşlıyorlar. Şu kalbe bak!.. Onlar taşlıyorlar. Şu kalbe bak!..

Mekke-i Mükerreme fetholdu. Şimdi ne olacak?Mekke-i Mükerreme fetholdu. Şimdi ne olacak? Onlar çıkartmışlardı, öldüreceklerdi neredeyse. Mekke fetholdu, ne olacak? Onlar çıkartmışlardı, öldüreceklerdi neredeyse. Mekke fetholdu, ne olacak?

Normali: Madem Mekke fetholmuş, madem Kâbe de Mekke-i Mükerreme'de; insan orada oturur o zaman.Normali: Madem Mekke fetholmuş, madem Kâbe de Mekke-i Mükerreme'de; insan orada
oturur o zaman.
Bitti, düşmanlık bitti. Ötekiler de mahçup oldular, hatalarını anladılar, çoğu imana geldi.Bitti, düşmanlık bitti. Ötekiler de mahçup oldular, hatalarını anladılar, çoğu imana geldi. Bitti. Eman verdi hepsine: Bitti. Eman verdi hepsine:

"Kim Kâbe'ye gelirse canı mahfuz." dedi. "Kim Kâbe'ye gelirse canı mahfuz." dedi.

"Kâbe küçük." dediler. "Kâbe küçük." dediler.

"Kim evinde durursa canı mahfuz." dedi. Herkesi dâhil etti. Ashabına sıkı sıkı tenbihledi: %3C %2Fp%3E "Kim evinde durursa canı mahfuz." dedi. Herkesi dâhil etti. Ashabına sıkı sıkı tenbihledi: %3C
%2Fp%3E
"Sakın ha ok atmayın, kılıç vurmayın." diye. "Sakın ha ok atmayın, kılıç vurmayın." diye.

Öyle güzel bir fetih oldu. Öyle güzel bir fetih oldu.

Resûlullah Efendimiz gene Medine'ye gitti. Resûlullah Efendimiz gene Medine'ye gitti.

Vefa! Vefa denilen bir şey var, vefa.Vefa! Vefa denilen bir şey var, vefa. Vefa demek; yapılan eski, güzel bir davranışı unutmamak, ona mukabele etmek demek. Vefa demek; yapılan eski, güzel bir davranışı unutmamak, ona mukabele etmek demek.

Vefa denilen bir şey vardır arkadaşlar. İnsan hocasına vefa gösterecek, sözüne vefa gösterecek,Vefa denilen bir şey vardır arkadaşlar. İnsan hocasına vefa gösterecek, sözüne vefa
gösterecek,
ahdine vefa gösterecek, dinine vefa gösterecek, arkadaşına vefa gösterecek. ahdine vefa gösterecek, dinine vefa gösterecek, arkadaşına vefa gösterecek.

Vefa diye bir şey vardır. Vefa diye bir şey vardır.

Bugün biraz azaldı.Talebenin hocasına vefası yok, hasım.Bugün biraz azaldı.Talebenin hocasına vefası yok, hasım. Dervişin şeyhine vefası yok. İnsanın sözüne, ahdine vefası yok. Dervişin şeyhine vefası yok. İnsanın sözüne, ahdine vefası yok.

"Bana ne, o zaman öyle söyledim, şimdi başka türlü yaparım, iş değişti." diyorlar. %3C%2Fp %3E "Bana ne, o zaman öyle söyledim, şimdi başka türlü yaparım, iş değişti." diyorlar. %3C%2Fp
%3E
Resûlullah Efendimiz öyle değildi. Resûlullah Efendimiz öyle değildi.

Ganimetleri Mekke'nin adamlarına dağıttı. Savaşlar, cihatlar oldu, aşağı tarafta Huneyn gazvesi vs. oldu.Ganimetleri Mekke'nin adamlarına dağıttı. Savaşlar, cihatlar oldu, aşağı tarafta Huneyn
gazvesi vs. oldu.
Ganimetler oldu. Resûlullah Efendimiz eşit dağıtmadı. Ganimetler oldu. Resûlullah Efendimiz eşit dağıtmadı.

Çoğunu kime dağıtmıştır? Çoğunu kime dağıtmıştır?

Hemen bizim şimdiki yirminci yüzyılın mantığına, felsefesine göre çoğunu kendisi almıştır,Hemen bizim şimdiki yirminci yüzyılın mantığına, felsefesine göre çoğunu kendisi almıştır, sevdiği kimselere vermiştir, Medineliler'e vermiştir, madem onlara vefası var diye düşünürüz. %3C%2Fp %3Esevdiği kimselere vermiştir, Medineliler'e vermiştir, madem onlara vefası var diye düşünürüz. %3C%2Fp
%3E
Öyle değil mi? Öyle değil mi?

Öyle yapmadı; yeni müslüman olanlara verdi, Mekkeliler'e verdi.Öyle yapmadı; yeni müslüman olanlara verdi, Mekkeliler'e verdi. Kendisine en son zamana kadar muhalefet edip kılıç üşürmüş, karşı gelmiş olan, Kendisine en son zamana kadar muhalefet edip kılıç üşürmüş, karşı gelmiş olan, en sonunda artık Mekke fetholduğu zaman çarnâçar yeni müslümanlara verdi. en sonunda artık Mekke fetholduğu zaman çarnâçar yeni müslümanlara verdi.

Tabi onlar da ashab, onlar da müslüman oldu, onlara bir söz söylemek istemiyorum ama Ensar gibi değil. Tabi onlar da ashab, onlar da müslüman oldu, onlara bir söz söylemek istemiyorum ama
Ensar gibi değil.

Çok şeyi sonradan müslüman olanlara verdi. Ensara az verdi. Çok şeyi sonradan müslüman olanlara verdi. Ensara az verdi.

Tabi bu işi anlayan var anlamayan var. Resûlullah'ın gözünde dünya malının kıymeti yok ki.Tabi bu işi anlayan var anlamayan var. Resûlullah'ın gözünde dünya malının kıymeti yok ki. Eline binlerce lira verseler, ertesi güne çıkarttırmazdı. Gece uykudan kalkar dağıtırdı. Eline binlerce lira verseler, ertesi güne çıkarttırmazdı. Gece uykudan kalkar dağıtırdı. Mal biriktirmezdi ki. Malın kıymeti yoktu ki yanında. Zenginliğin kıymeti yoktu ki. Mal biriktirmezdi ki. Malın kıymeti yoktu ki yanında. Zenginliğin kıymeti yoktu ki. Zenginler zengini olan Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül etmiş, ertesi gün için korkmuyor. Zenginler zengini olan Allahu Teâlâ hazretlerine tevekkül etmiş, ertesi gün için korkmuyor.

Ganimetten bir sürü gelmiş. Bedevînin birisi beğenmiş; Ganimetten bir sürü gelmiş. Bedevînin birisi beğenmiş;

"Aman ne kadar güzel sürü." "Aman ne kadar güzel sürü."

"Çok mu beğendin?" "Çok güzel yâ Resûlallah." "Çok mu beğendin?"

"Çok güzel yâ Resûlallah."

"Al, hepsini sana verdim." diyor. Kavmine gittiği zaman diyor ki; "Al, hepsini sana verdim." diyor.

Kavmine gittiği zaman diyor ki;


"Resûlullah fakirlikten korkmayan insanın verişiyle veriyor." "Resûlullah fakirlikten korkmayan insanın verişiyle veriyor."

Bizim elimiz titrer. Yüz bin tane liramız vardır; bin lirayı çıkarır veririzBizim elimiz titrer. Yüz bin tane liramız vardır; bin lirayı çıkarır veririz çünkü geride doksan dokuz bin tane liramız var. çünkü geride doksan dokuz bin tane liramız var. O bana keyfime, zevkime, safâma yeter diye bin lirayı veririz. O bana keyfime, zevkime, safâma yeter diye bin lirayı veririz. Hepsini çıkartıp veremeyiz yani. Zevk için veririz.Hepsini çıkartıp veremeyiz yani. Zevk için veririz. Bir gece için beş yüz bin lira veren var. Bir nişan için birkaç milyon veren var.Bir gece için beş yüz bin lira veren var. Bir nişan için birkaç milyon veren var. Şöyle böyle ama dinî şeyler için veremez. Şöyle böyle ama dinî şeyler için veremez.

Resûlullah malın çoğunu yenilere, hamlara verdi. İçlerinden bazısı bu taksimi anlayamadı.Resûlullah malın çoğunu yenilere, hamlara verdi. İçlerinden bazısı bu taksimi anlayamadı. Bu başka çeşit bir taksim. Mırın kırın etmek isteyenler oldu. "Onlar akrabası da" diyenler bile çıktı.Bu başka çeşit bir taksim. Mırın kırın etmek isteyenler oldu. "Onlar akrabası da" diyenler bile çıktı. Bir güzel hutbe îrâd etti ki okurken insan gözleri yaşarmadan okuyamaz. Bir güzel hutbe îrâd etti ki okurken insan gözleri yaşarmadan okuyamaz.

"Ey Medineliler! Kendimi size ayırdım." dedi ve onlarla gitti. Mekke'de kalmadı. "Ey Medineliler! Kendimi size ayırdım." dedi ve onlarla gitti. Mekke'de kalmadı.

"Alın Mekke ahâlisi, buyurun yurdunuzda oturun. Benim davam, benim derdim Allah'a kul olmanızdı. "Alın Mekke ahâlisi, buyurun yurdunuzda oturun. Benim davam, benim derdim Allah'a kul
olmanızdı.
Lâ ilâhe illallah Muhammedü'r-rasûlullah dediniz ya, benim maksadım fetih de değil;Lâ ilâhe illallah Muhammedü'r-rasûlullah dediniz ya, benim maksadım fetih de değil; buyurun memleketiniz, tarlalarınız, evleriniz, dükkânlarınız sizin olsun." dedi, bıraktı gitti. buyurun memleketiniz, tarlalarınız, evleriniz, dükkânlarınız sizin olsun." dedi, bıraktı gitti. Medine'ye gitti. Ensar'a vefa gösterdi. Medine'de ikamet etti. Medine'de, Mescid-i Medine'de defnoldu.Medine'ye gitti. Ensar'a vefa gösterdi. Medine'de ikamet etti. Medine'de, Mescid-i Medine'de defnoldu. Medine'ye teşrif etti, Medine'yi tercih etti. Çeşitli hikmetleri var, çeşitli sebepleri var. Medine'ye teşrif etti, Medine'yi tercih etti. Çeşitli hikmetleri var, çeşitli sebepleri var.

İşte o Ensar; zorluk zamanında, sıkıntı zamanında Resûlullah'a hizmeti arzetmiş olan,İşte o Ensar; zorluk zamanında, sıkıntı zamanında Resûlullah'a hizmeti arzetmiş olan, "Emrindeyiz yâ Resûlallah, buyur!" diyen, ona kucak açmış olan kimseler. "Emrindeyiz yâ Resûlallah, buyur!" diyen, ona kucak açmış olan kimseler. Resûlullah ile ashâb-ı kirâm Medine'ye gittiler. Medine'ye gidince nasıl gittiler? Resûlullah ile ashâb-ı kirâm Medine'ye gittiler. Medine'ye gidince nasıl gittiler? Arkalarından kamyonlar mı geldi eşyalarıyla? Kendi canlarını kurtararak gitmişlerdi oraya. Arkalarından kamyonlar mı geldi eşyalarıyla? Kendi canlarını kurtararak gitmişlerdi oraya. Malları mülkleri, bir şeyleri yok. Kimisinin aileleri Mekke-i Mükerreme'deydi. Oraya gittiler. Malları mülkleri, bir şeyleri yok. Kimisinin aileleri Mekke-i Mükerreme'deydi. Oraya gittiler.

Nasıl gittiler? Fakir gittiler.Nasıl gittiler?

Fakir gittiler.
Medine-i Münevvere'ye beş parasız gittiler. Medineli müslümanlar dediler ki; Medine-i Münevvere'ye beş parasız gittiler. Medineli müslümanlar dediler ki;

"Evlerimiz, tarlalarımız, her şeyimiz buyurun yarı yarıya." "Evlerimiz, tarlalarımız, her şeyimiz buyurun yarı yarıya."

Peygamber Efendimiz kardeş etti; Gelen muhacirler ile oradaki Ensar'ı birbirine ikişer ikişer kardeş etti.Peygamber Efendimiz kardeş etti; Gelen muhacirler ile oradaki Ensar'ı birbirine ikişer ikişer
kardeş etti.
Onlar da "Kardeşim, buyur, malımın yarısı senin." dediler. Öyle kardeşlik gösterdiler. Onlar da "Kardeşim, buyur, malımın yarısı senin." dediler. Öyle kardeşlik gösterdiler. En geriye Hz. Ali Efendimiz kalmış, o kimseyle kardeş olmamış; En geriye Hz. Ali Efendimiz kalmış, o kimseyle kardeş olmamış;

"Yâ Resûlallah, beni kimseyle kardeş etmedin." gibilerden boynunu bükmüş. "Yâ Resûlallah, beni kimseyle kardeş etmedin." gibilerden boynunu bükmüş.

"Ben de seninle kardeşim." dedi. "Ben de seninle kardeşim." dedi.

İşte o Ensar'a Allah ecrini öyle verecek. Kendisi verecek. Bol verecek, memnun edecek tarzda verecek. İşte o Ensar'a Allah ecrini öyle verecek. Kendisi verecek. Bol verecek, memnun edecek tarzda
verecek.

Allah şefaatlerine nâil eylesin. Allah şefaatlerine nâil eylesin.

Burada bir incelik daha hatırıma geldi ki onu da söyleyeyim: Burada bir incelik daha hatırıma geldi ki onu da söyleyeyim:

Ensar, Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye gelmeden önce birbirleriyle ceng ü cidal ediyordu.Ensar, Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye gelmeden önce birbirleriyle ceng ü
cidal ediyordu.
Elleri birbirlerinin gırtlaklarında idi. Evs diye bir kabile vardı, Hazrec diye bir kabile vardı.Elleri birbirlerinin gırtlaklarında idi. Evs diye bir kabile vardı, Hazrec diye bir kabile vardı. Aralarında yılların husumeti vardı. Kan davası, kavga, gürültü, husumet, kızgınlık vardı.Aralarında yılların husumeti vardı. Kan davası, kavga, gürültü, husumet, kızgınlık vardı. İslâm geldi; o giderdi o kızgınlığı.İslâm geldi; o giderdi o kızgınlığı. İslâm geldi; hınç, kızgınlık, kin, intikam, kan davası bitti; kardeş oldular. İslâm geldi; hınç, kızgınlık, kin, intikam, kan davası bitti; kardeş oldular.

İslâm böyledir işte. İslâm böyledir işte.

İslâm'ı anlamayanlar anlasın.İslâm'ı anlamayanlar anlasın. Anlayanlar da anlamayanlara güzel bir tarzda anlatmak için elinden geleni yapsın.Anlayanlar da anlamayanlara güzel bir tarzda anlatmak için elinden geleni yapsın. İslâm'ı çok kimse anlamıyor. İslâm'ı çok kimse anlamıyor. İslâm böyle birbirlerinin elleri gırtlağında olan insanlara geldi de onları kardeş etti. İslâm böyle birbirlerinin elleri gırtlağında olan insanlara geldi de onları kardeş etti.

Küntüm a'dâen fe-ellefe beyne kulûbiküm demiyor mu Kur'ân-ı Kerîm'de? Küntüm a'dâen fe-ellefe beyne kulûbiküm demiyor mu Kur'ân-ı Kerîm'de?

"Siz birbirlerinizle düşmandınız, Allah kalplerinizi birbirleriniz ile anlaştırdı, uyuşturdu, dost etti." "Siz birbirlerinizle düşmandınız, Allah kalplerinizi birbirleriniz ile anlaştırdı, uyuşturdu, dost etti." diye âyet-i kerîmede buyuruyor. diye âyet-i kerîmede buyuruyor.

Yani benim sözüm delilsiz değil. Allahu Teâlâ hazretleri onların evvelce düşman olduğunu bildiriyor.Yani benim sözüm delilsiz değil. Allahu Teâlâ hazretleri onların evvelce düşman olduğunu
bildiriyor.
Allah, onları dost ettiğini bildiriyor. Allah, onları dost ettiğini bildiriyor.

Yine dilerse yine dost eder. Bak bugün herkes gene birbirini yiyor. Yine dilerse yine dost eder. Bak bugün herkes gene birbirini yiyor.

Neden? Neden?

İslâm'dan uzak. Irak "Ben müslümanım" diyor, İran "Ben de müslümanım" diyor, "kâfirim" demiyor ki.İslâm'dan uzak. Irak "Ben müslümanım" diyor, İran "Ben de müslümanım" diyor, "kâfirim"
demiyor ki.
Bırakalım elâlemi, kendi memleketimiz içinde de herkes birbiriyle can ciğer kuzu sarması mı? Bırakalım elâlemi, kendi memleketimiz içinde de herkes birbiriyle can ciğer kuzu sarması mı? Biliyoruz ki değil. Olmasını temenni ederiz ama değil. Neden? Biliyoruz ki değil. Olmasını temenni ederiz ama değil.


Neden?

İslâm yok, eksik.İslâm yok, eksik. Taş yaparsın, toprak yaparsın, köprü yaparsın, yol yaparsın ama gönül yapmanın ihtisası İslâm'dadır.Taş yaparsın, toprak yaparsın, köprü yaparsın, yol yaparsın ama gönül yapmanın ihtisası İslâm'dadır. Gönülleri birbirleriyle telif etme sanatı. Gönülleri birbirleriyle telif etme sanatı.

"Kardeş olun, emrediyorum." "Kardeş olun, emrediyorum."

Sen istediğin kadar emret, sen çocuğuna söz dinletebiliyor musun?Sen istediğin kadar emret, sen çocuğuna söz dinletebiliyor musun? Kendi çocuğuna var mı bir söz dinletebilen? Var mı karısına söz dinletebilen? Kendi çocuğuna var mı bir söz dinletebilen? Var mı karısına söz dinletebilen?

Herkes kendi bildiğini yapıyor. Kimse kimseyi dinlemez.Herkes kendi bildiğini yapıyor. Kimse kimseyi dinlemez. Allah dinlettirir. Allah kalplere bir yumuşaklık verir. İmanı yoksa istediği kadar aklı olsun; Allah dinlettirir. Allah kalplere bir yumuşaklık verir. İmanı yoksa istediği kadar aklı olsun; o aklı şeytanlıkta kullanır. Onu bütün emniyet tedbirlerini atlatıp bankayı soymakta kullanır.o aklı şeytanlıkta kullanır. Onu bütün emniyet tedbirlerini atlatıp bankayı soymakta kullanır. Bütün tedbirleri atlatıp karşısındaki adamdan kan davası intikamını almakta kullanır. Mâni olamazsın. Bütün tedbirleri atlatıp karşısındaki adamdan kan davası intikamını almakta kullanır. Mâni olamazsın.


İman lazım. İmansız olmaz. Bu öyle bir ilaçtır ki onsuz mümkün değil. İman lazım. İslâm lazım. İman lazım. İmansız olmaz. Bu öyle bir ilaçtır ki onsuz mümkün değil. İman lazım. İslâm lazım.


Hem de nasıl olacak? Hem de nasıl olacak?

İnsanın polisi kendi içinde olacak, müfettişi kendi içinde olacak, hâkimi kendi içinde olacak.İnsanın polisi kendi içinde olacak, müfettişi kendi içinde olacak, hâkimi kendi içinde olacak. Teraziyi kendisi tutacak. İcabında kendi aleyhine hükmedecek;Teraziyi kendisi tutacak. İcabında kendi aleyhine hükmedecek; "Sen haksızlık ediyorsun, otur oturduğun yerde." diyecek."Sen haksızlık ediyorsun, otur oturduğun yerde." diyecek. Bunu başkası insana dedirtmez. Bu nefis terbiyesi, bu iman, bu İslâm olmazsa olmaz.Bunu başkası insana dedirtmez. Bu nefis terbiyesi, bu iman, bu İslâm olmazsa olmaz. Meşhur hikayedir; "Ben sana 'paşa olamazsın' demedim ki, 'adam olamazsın' dedim." demiş. Meşhur hikayedir;


"Ben sana 'paşa olamazsın' demedim ki, 'adam olamazsın' dedim." demiş.

Olmaz. İman lazım. Olmaz. İman lazım.

"Efendim ben imansızlığımla iftihar ederim." "Efendim ben imansızlığımla iftihar ederim."

Ya yazık; etme, hiç olmazsa cehaletini etrafa söyleme! Bir zaman gelir aklın başına gelecek, biliyorum.Ya yazık; etme, hiç olmazsa cehaletini etrafa söyleme! Bir zaman gelir aklın başına gelecek,
biliyorum.
Bir zaman gelecek sonra kendin söylediğin bu söze pişman olacaksın. Ben çok dinsizler bilirim;Bir zaman gelecek sonra kendin söylediğin bu söze pişman olacaksın. Ben çok dinsizler bilirim; 65 yaşına, 70 yaşına gelince, işin iç yüzünü anlamaya başladığı zaman65 yaşına, 70 yaşına gelince, işin iç yüzünü anlamaya başladığı zaman benden ileride namaz kılmaya başladılar.benden ileride namaz kılmaya başladılar. İman bu. İnsanın ihtiyacı. Ruhun ihtiyacı. Hayatın tabii parçası bu. İman olmadan hayat olmaz ki. İman bu. İnsanın ihtiyacı. Ruhun ihtiyacı. Hayatın tabii parçası bu. İman olmadan hayat olmaz ki. Ebedî hayat var, bu işin arka tarafı var. Ebedî hayat var, bu işin arka tarafı var.

Ensar; Resûlullah'ın vefakâr dostları.Ensar; Resûlullah'ın vefakâr dostları. Muhacirler de vefakâr dostlar. Onlar da terk-i diyar ettiler, terk-i emval ettiler. Muhacirler de vefakâr dostlar. Onlar da terk-i diyar ettiler, terk-i emval ettiler. Bunlar da vefakâr; her şeyleriyle kucak açtılar, müslümanları barındırdılar. Bunlar da vefakâr; her şeyleriyle kucak açtılar, müslümanları barındırdılar. Allah cümlesinin şefaatine nâil eylesin. Onların hayatlarını bizlere numune eylesin.Allah cümlesinin şefaatine nâil eylesin. Onların hayatlarını bizlere numune eylesin. O hayatlara bakıp, o salih kimselerin, o velî kimselerin, o Allah'ın sevgili kullarının hayatlarına bakıpO hayatlara bakıp, o salih kimselerin, o velî kimselerin, o Allah'ın sevgili kullarının hayatlarına bakıp bizim de hayatımızdaki davranışlarımızı, hareketlerimizi onlara uydurmamızı bize nasip eylesin. %3C %2Fp%3Ebizim de hayatımızdaki davranışlarımızı, hareketlerimizi onlara uydurmamızı bize nasip eylesin. %3C
%2Fp%3E
Kimi örnek alacağız? Kimi örnek alacağız?

Kaytan bıyıklı filanca film artistini mi örnek alacağız? Kaytan bıyıklı filanca film artistini mi örnek alacağız?

Örnek işte onlar, Allah'ın sevgili kulları. Kur'ân-ı Kerîm'de methediyor, daha ne istiyorsun?Örnek işte onlar, Allah'ın sevgili kulları. Kur'ân-ı Kerîm'de methediyor, daha ne istiyorsun? Kur'ân-ı Kerîm'de methediyor, hadîs-i şerîfte methediyor. Kur'ân-ı Kerîm'de methediyor, hadîs-i şerîfte methediyor. Allah'ın sevgili kulları. Bak bakalım neden sevgili kulu olmuşlar. Sen de onlara benzemeye çalış;Allah'ın sevgili kulları. Bak bakalım neden sevgili kulu olmuşlar. Sen de onlara benzemeye çalış; o zaman sen de Allah'ın sevgili kulu olursun. o zaman sen de Allah'ın sevgili kulu olursun.

Leyse min âlimin illâ ve kad ehazallâhu misâkahû yevme aheze misâka'n-nebiyyînLeyse min âlimin illâ ve kad ehazallâhu misâkahû yevme aheze misâka'n-nebiyyîn yedfau anhu mesaviye amelihî bi-mehâsini amelihî illâ ennehû lâ yûhâ ileyhi. yedfau anhu mesaviye amelihî bi-mehâsini amelihî illâ ennehû lâ yûhâ ileyhi.

Bu hadîs-i şerîf de alimlerle ilgili müjdeli bir hadîs-i şerîf.Bu hadîs-i şerîf de alimlerle ilgili müjdeli bir hadîs-i şerîf. Bu hadîs-i şerîfi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinden Bu hadîs-i şerîfi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinden müfessirlerin üstadı, pîri Abdullah b. Mes'ûd radıyallâhu anh rivayet etmiş.müfessirlerin üstadı, pîri Abdullah b. Mes'ûd radıyallâhu anh rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz alimler hakkında buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz alimler hakkında buyurmuş ki:

Leyse min âlimin. "Hiçbir alim yoktur ki;" "İllâ ve kad ehazallâhu mîsâkahû.Leyse min âlimin. "Hiçbir alim yoktur ki;" "İllâ ve kad ehazallâhu mîsâkahû. "Allah ondan ahd u mîsak almamış olsun." "Allah ondan ahd u mîsak almamış olsun."

Allah her alimden ahd almıştır, söz almıştır. Ne zaman almıştır bu sözü? Allah her alimden ahd almıştır, söz almıştır. Ne zaman almıştır bu sözü?

Yevme aheze mîsâka'n-nebiyyîn. "Peygamberlerden söz aldığı günde alimlerden de söz almıştır."Yevme aheze mîsâka'n-nebiyyîn. "Peygamberlerden söz aldığı günde alimlerden de söz
almıştır."
Yedfau anhu mesaviye amelihî bi-mehâsini amelihî.Yedfau anhu mesaviye amelihî bi-mehâsini amelihî. "Allahu Teâlâ hazretleri alimin amellerinin güzelleriyle amellerinin kötülerini def eder." "Allahu Teâlâ hazretleri alimin amellerinin güzelleriyle amellerinin kötülerini def eder."

"O alimin yaptığı güzel, salih ameller dolayısıyla kötülüklerini affeder." demek. "O alimin yaptığı güzel, salih ameller dolayısıyla kötülüklerini affeder." demek.

Amellerinin kötülerini def etmek demek ne demek? Amellerinin kötülerini def etmek demek ne demek?

Demek ki alim iyi kötü şeyler yapabilir, kusurlu olabilir.Demek ki alim iyi kötü şeyler yapabilir, kusurlu olabilir. O âlimin iyi yaptığı şeylerden iyilerini, kötülerini def etmeye vesile sayar, kötülükleri üstünden atar.O âlimin iyi yaptığı şeylerden iyilerini, kötülerini def etmeye vesile sayar, kötülükleri üstünden atar. Yani iltifat eder,Yani iltifat eder, suçuna bakmaz, suçunu siler. suçuna bakmaz, suçunu siler.

İllâ ennehû lâ yûhâ ileyhi. İllâ ennehû lâ yûhâ ileyhi.

Böyle iltifat eder. Böyle iltifat eder.

"Şu kadar var ki kendisine vahyolmaz." "Şu kadar var ki kendisine vahyolmaz."

Yani Allah'ın sevdiği kuludur ama kendisine vahiy gelmez.Yani Allah'ın sevdiği kuludur ama kendisine vahiy gelmez. Vahiy peygamberlere mahsus. Yoksa alim böyle iltifatlara nâil olur. Vahiy peygamberlere mahsus. Yoksa alim böyle iltifatlara nâil olur.

Allahu Teâlâ hazretleri peygamberlerden nasıl ahd aldı? Allahu Teâlâ hazretleri peygamberlerden nasıl ahd aldı?

Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet-i kerîme vardır, Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet-i kerîme vardır, Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Ve iz ehazallâhu mîsâka'n-nebiyyîn. "Hani o demi, o çağı, o zamanı hatırla ki Allahu Teâlâ hazretleriVe iz ehazallâhu mîsâka'n-nebiyyîn. "Hani o demi, o çağı, o zamanı hatırla ki Allahu Teâlâ
hazretleri
peygamberlerden ahd u mîsak almıştı, peyman almıştı, söz almıştı." peygamberlerden ahd u mîsak almıştı, peyman almıştı, söz almıştı." Lemâ ateytuküm min kitâbin... "Size bir kitap geldiği zaman,Lemâ ateytuküm min kitâbin... "Size bir kitap geldiği zaman, Allah tarafından bir peygamber geldiği zaman muhakkak ve muhakkak onu kabul edeceksiniz.Allah tarafından bir peygamber geldiği zaman muhakkak ve muhakkak onu kabul edeceksiniz. O peygambere tâbi olacaksınız ve onu beyan edeceksiniz ve onu gizlemeyeceksiniz." diye O peygambere tâbi olacaksınız ve onu beyan edeceksiniz ve onu gizlemeyeceksiniz." diye Allahu Teâlâ hazretleri her peygamberden ahd u mîsak aldı. Allahu Teâlâ hazretleri her peygamberden ahd u mîsak aldı.

Bu ahd u mîsâkın ucu nereye gidiyordu? Peygamber Efendimiz'e.Bu ahd u mîsâkın ucu nereye gidiyordu?

Peygamber Efendimiz'e.
Yani Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'in geleceğini eski ümmetlere müjdeledi. %3C%2Fp %3EYani Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'in geleceğini eski ümmetlere müjdeledi. %3C%2Fp
%3E
"Ona erişirseniz ona tâbi olun, "Ona erişirseniz ona tâbi olun, kendi kitaplarınızda onun hakkındaki müjdeleri saklamayın, ketmetmeyin." diye buyurdu. %3C%2Fp %3E kendi kitaplarınızda onun hakkındaki müjdeleri saklamayın, ketmetmeyin." diye buyurdu. %3C%2Fp
%3E
Bu bir delildir. İslâm'ın hak din olması için deliller lazım değil miydi insanlara?Bu bir delildir. İslâm'ın hak din olması için deliller lazım değil miydi insanlara? Daha ne istiyorsun; Daha ne istiyorsun; Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğuna, İslâm'ın hak din olduğuna Tevrat'ta delil var, İncil'de delil var,Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğuna, İslâm'ın hak din olduğuna Tevrat'ta delil var,
İncil'de delil var,
o zamandan müjde var.o zamandan müjde var. Allahu Teâlâ hazretleri o zamandan "Adı Ahmed olan bir peygamber gelecek." diye bildirmiş. Allahu Teâlâ hazretleri o zamandan "Adı Ahmed olan bir peygamber gelecek." diye bildirmiş. O zamandan o peygamberin ümmeti metholunmuş. O zamandan o peygamberin ümmeti metholunmuş. O zamandan o peygamberin ümmeti "Yüzlerinde secdeden nur izleri vardır." diye övülmüş, methedilmiş. O zamandan o peygamberin ümmeti "Yüzlerinde secdeden nur izleri vardır." diye övülmüş,
methedilmiş.

"O geldiği zaman ona tâbi olun, ona itiraz etmeyin. "O geldiği zaman ona tâbi olun, ona itiraz etmeyin. Kendi kitaplarınızda onun hakkındaki delilleri insanlardan saklamayın."Kendi kitaplarınızda onun hakkındaki delilleri insanlardan saklamayın." diye hepsinden ahd u mîsak alınmıştır. diye hepsinden ahd u mîsak alınmıştır.

Hatta Peygamber Efendimiz kendisine bu ahd u mîsak bildirildiği içinHatta Peygamber Efendimiz kendisine bu ahd u mîsak bildirildiği için Medine'ye gittiği zaman yahudilerin ibadethânesine, havrasına gitti. Dedi ki; Medine'ye gittiği zaman yahudilerin ibadethânesine, havrasına gitti. Dedi ki;

"Ey yahudi cemaati, sizinle sözüm var, size bir şey bildireceğim. "Ey yahudi cemaati, sizinle sözüm var, size bir şey bildireceğim. Sizin Tevrat'ınızda şu âyet yok mu, bu âyet yok mu, şu âyet yok mu, şu âyet yok mu?Sizin Tevrat'ınızda şu âyet yok mu, bu âyet yok mu, şu âyet yok mu, şu âyet yok mu? Bunlarda benim geleceğim bildirilmiyor mu? Bu âyetlerin mânası benim geleceğimi bildirmiyor mu size?" Bunlarda benim geleceğim bildirilmiyor mu? Bu âyetlerin mânası benim geleceğimi bildirmiyor mu
size?"

Hiç ses çıkartmadılar. Resûlullah Efendimiz üç defa söyledi. Ondan sonra çıktı.Hiç ses çıkartmadılar. Resûlullah Efendimiz üç defa söyledi. Ondan sonra çıktı. Giderken arkasından onlardan bir tanesi koştu geldi, adı Abdullah b. Selâm radıyallâhu anh, dedi ki; Giderken arkasından onlardan bir tanesi koştu geldi, adı Abdullah b. Selâm radıyallâhu anh, dedi ki;


"Yâ Resûlallah! Senin söylediklerinin hepsi doğru. "Yâ Resûlallah! Senin söylediklerinin hepsi doğru. Haksın, gerçeksin. Seni Allahu Teâlâ Tevrat'ta bize bildirdi. Biz senin geleceğini zaten bekliyorduk,Haksın, gerçeksin. Seni Allahu Teâlâ Tevrat'ta bize bildirdi. Biz senin geleceğini zaten bekliyorduk, Tevrat'ta bildirdi ama bunlar kıskançlıklarından sana 'evet' demediler, sustular, yutkundular." dedi. Tevrat'ta bildirdi ama bunlar kıskançlıklarından sana 'evet' demediler, sustular, yutkundular." dedi.


Abdullah b. Selâm radıyallâhu anh müslüman oldu. Abdullah b. Selâm radıyallâhu anh müslüman oldu.

Hıristiyanlar Necran'dan papazlarını, piskoposlarını topladılar, 70-80 kişilik bir kalabalık grup halindeHıristiyanlar Necran'dan papazlarını, piskoposlarını topladılar, 70-80 kişilik bir kalabalık grup
halinde
şatafatlı cübbeler, elbiseler, başlıklarla o mütevazı Medine-i Münevvere köyüne geldiler. Köy gibi orası.şatafatlı cübbeler, elbiseler, başlıklarla o mütevazı Medine-i Münevvere köyüne geldiler. Köy gibi orası. Resûlullah'ın hurma dallarıyla örtülmüş, hurma sırıklarıyla tutturulmuş, Resûlullah'ın hurma dallarıyla örtülmüş, hurma sırıklarıyla tutturulmuş, altı halı değil kum olan mütevazı mescidine geldiler. altı halı değil kum olan mütevazı mescidine geldiler. Günlerce konuşuldu. Resûlullah Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin birliğini onlara anlattı.Günlerce konuşuldu. Resûlullah Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin birliğini onlara anlattı. Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olamayacağını anlattı. Allah'ın kulu olduğunu, peygamberi olduğunu anlattı.Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olamayacağını anlattı. Allah'ın kulu olduğunu, peygamberi olduğunu anlattı. Delilleri söyledi, söyledi, söyledi; çeşit çeşit [bahanelerle] kabul etmediler, etmediler, etmediler. Dedi ki; Delilleri söyledi, söyledi, söyledi; çeşit çeşit [bahanelerle] kabul etmediler, etmediler, etmediler. Dedi ki;


Teâlev ned'u ebnâenâ ve ebnâeküm ve nisâenâ ve nisâeküm ve enfüsenâ ve enfüsekümTeâlev ned'u ebnâenâ ve ebnâeküm ve nisâenâ ve nisâeküm ve enfüsenâ ve enfüseküm sümme nebtehil fe-nec'al la'netallâhi âle'l-kâzibîn.sümme nebtehil fe-nec'al la'netallâhi âle'l-kâzibîn. "Gelin, madem öyle "Gelin, madem öyle çocuklarınızı getirin, hanımlarınızı getirin, kendilerinizi koyun ortaya, siz bir tarafa biz bir tarafa;çocuklarınızı getirin, hanımlarınızı getirin, kendilerinizi koyun ortaya, siz bir tarafa biz bir tarafa; el açalım Allahu Teâlâ hazretlerine dua edelim; hangimiz haksızsak Allah onun belasını versin!" %3C %2Fp%3Eel açalım Allahu Teâlâ hazretlerine dua edelim; hangimiz haksızsak Allah onun belasını versin!" %3C
%2Fp%3E
Torunlarını bir tarafa çağırdı. Torunlarını bir tarafa çağırdı.

"Ben şimdi dua edeceğim, açın elinizi." dedi. "Ben şimdi dua edeceğim, açın elinizi." dedi.

Kendi evlatlarını, ailesini dizdi.Kendi evlatlarını, ailesini dizdi. Karşı tarafta haçlarıyla, şatafatlı elbiseleriyle piskoposlar, papazlar, hıristiyanlar birbirlerine; %3C%2Fp %3EKarşı tarafta haçlarıyla, şatafatlı elbiseleriyle piskoposlar, papazlar, hıristiyanlar birbirlerine; %3C%2Fp
%3E
"Bir peygamber bir insana beddua ederse ebediyyen o insan iflah olmaz,"Bir peygamber bir insana beddua ederse ebediyyen o insan iflah olmaz, o topluluk iflah olmaz, yeryüzünde hıristiyan kalmaz. Gelin biz bu lanetleşmeyi yapmayalım." dediler. o topluluk iflah olmaz, yeryüzünde hıristiyan kalmaz. Gelin biz bu lanetleşmeyi yapmayalım." dediler.


Sonra Resûlullah'a geldiler, dediler ki; Sonra Resûlullah'a geldiler, dediler ki;

"Biz bu işte yokuz. Sen bize bir adam tayin et, biz sana vergi verelim." "Biz bu işte yokuz. Sen bize bir adam tayin et, biz sana vergi verelim."

İçlerinden bazısı müslüman oldu. O piskoposun kardeşi müslüman oldu.İçlerinden bazısı müslüman oldu. O piskoposun kardeşi müslüman oldu. Birkaç kişi müslüman oldu. Bazısı olmadı. Ne yapalım, nasip. Nasibi yokmuş. Vah yazık, zavallı!%3C %2Fp%3E Birkaç kişi müslüman oldu. Bazısı olmadı. Ne yapalım, nasip. Nasibi yokmuş. Vah yazık, zavallı!%3C
%2Fp%3E
Âhirette hesabını nasıl verecek? O nur yüzlü peygamberi gördü de insan iman etmedi, ne oldu yani?Âhirette hesabını nasıl verecek? O nur yüzlü peygamberi gördü de insan iman etmedi, ne
oldu yani?
Şu dünyanın iki paralık saltanatına insan onu değişir mi? Şu dünyanın iki paralık saltanatına insan onu değişir mi?

Allahu Teâlâ peygamberlerden böyle ahd u mîsak almış. Doğru.Allahu Teâlâ peygamberlerden böyle ahd u mîsak almış. Doğru. O mîsak meyanında alimlerden de ahd u mîsak almıştır ki;O mîsak meyanında alimlerden de ahd u mîsak almıştır ki; onlar da hakkı saklamayacak, onlar da hakkı söyleyecek. onlar da hakkı saklamayacak, onlar da hakkı söyleyecek.

Biz işte, bir kürsüye Allah nasip etmiş, hiç liyakatimiz yokken mikrofonun karşısında size konuşuyoruz;Biz işte, bir kürsüye Allah nasip etmiş, hiç liyakatimiz yokken mikrofonun karşısında size
konuşuyoruz;
hakkı söylemek zorundayız. Kızsanız da, dövseniz de, sövseniz de söyleyeceğiz. Ne yapalım. hakkı söylemek zorundayız. Kızsanız da, dövseniz de, sövseniz de söyleyeceğiz. Ne yapalım. Yani bizim ahbaplığımız sizinle değil ki.Yani bizim ahbaplığımız sizinle değil ki. Bizim sözümüz var. Mecburuz; kusurunuzu görünce kusurunuzu söyleyeceğiz. Darılmayın bize.Bizim sözümüz var. Mecburuz; kusurunuzu görünce kusurunuzu söyleyeceğiz. Darılmayın bize. Siz de darılmayın dışarıdakiler de darılmasın. Siz de darılmayın dışarıdakiler de darılmasın.

Siz darılmazsınız da dışarıdakiler daha çok darılır. Siz darılmazsınız da dışarıdakiler daha çok darılır.

"Vay gerici vay sakallı" derler. "Vay gerici vay sakallı" derler.

Biz onların kötülüğünü istemiyoruz ki.Biz onların kötülüğünü istemiyoruz ki. Ne yapalım, biz bunları söyleyeceğiz. Yani bu can bu tende durdukça, bu ağzın içinde bu dil durdukça,Ne yapalım, biz bunları söyleyeceğiz. Yani bu can bu tende durdukça, bu ağzın içinde bu dil
durdukça,
fırsat buldukça biz bu hadisleri, bu âyetleri insanlara söyleyeceğiz. fırsat buldukça biz bu hadisleri, bu âyetleri insanlara söyleyeceğiz.

Kusurları olabilir. Alimler kusursuz insanlar değillerdir.Kusurları olabilir. Alimler kusursuz insanlar değillerdir. Kusurları olabilir ama Allah onların iyiliklerine bakar, kötülüklerini iyilikleri ile defeder, affeder.Kusurları olabilir ama Allah onların iyiliklerine bakar, kötülüklerini iyilikleri ile defeder, affeder. Hatta bir başka hadîs-i şerîfte geçiyor ki; Hatta bir başka hadîs-i şerîfte geçiyor ki;

"Kıyamet gününde Allahu Teâlâ hazretleri alimleri toplar, karşısına alır. "Kıyamet gününde Allahu Teâlâ hazretleri alimleri toplar, karşısına alır. Der ki; 'Ben size hikmetimi, ilmimi, irfanımı size azap edeyim diye vermedim, hadi bakalımDer ki; 'Ben size hikmetimi, ilmimi, irfanımı size azap edeyim diye vermedim, hadi bakalım buyurun cennette.'" buyurun cennette.'"

Onun için ne yapıp yapıp ya alim olmaya bakın, ya alim yetiştirmeye bakın,Onun için ne yapıp yapıp ya alim olmaya bakın, ya alim yetiştirmeye bakın, ya evlatlarınızı alim etmeye çalışın, ya ilim yolunda olun. ya evlatlarınızı alim etmeye çalışın, ya ilim yolunda olun. Bir çaresini bulun, bu ilmin bir tarafından yapışın. Bir çaresini bulun, bu ilmin bir tarafından yapışın.

Eskiden bir ihtiyar adam gelmiş caminin imamına demiş ki; Eskiden bir ihtiyar adam gelmiş caminin imamına demiş ki;

"Bana tecvid öğret, mahâric-i hurûfu öğret." "Bana tecvid öğret, mahâric-i hurûfu öğret."

'Ha' harfi nasıl çıkacak, 'hı'dan farkı nedir, 'zel' nedir, 'zı'dan farkı nedir, 'za'dan farkı nedir.'Ha' harfi nasıl çıkacak, 'hı'dan farkı nedir, 'zel' nedir, 'zı'dan farkı nedir, 'za'dan farkı nedir. 'Ayn' nasıl olacak, 'gayn' nasıl olacak, peltek 'se' nasıl olacak. 'Ayn' nasıl olacak, 'gayn' nasıl olacak, peltek 'se' nasıl olacak. Bunları öğret gibilerden. Birisi takılmış, demiş: Bunları öğret gibilerden. Birisi takılmış, demiş:

"Amca sen ne yapacaksın, 80 yaşına gelmişsin, değneğini kaka kaka zor yürüyorsun, ayakta zor duruyorsun."Amca sen ne yapacaksın, 80 yaşına gelmişsin, değneğini kaka kaka zor yürüyorsun, ayakta
zor duruyorsun.
Sen mehâric-i hurûfu öğrensen ne olacak öğrenmesen ne olacak.Sen mehâric-i hurûfu öğrensen ne olacak öğrenmesen ne olacak. Senin işin geçmiş yani, bitmiş." gibilerden. O da ârif bir kimseymiş, demiş ki; Senin işin geçmiş yani, bitmiş." gibilerden. O da ârif bir kimseymiş, demiş ki;

"Evlat biliyorum, biliyorum ama" demiş, "benim gayem başka; "Evlat biliyorum, biliyorum ama" demiş, "benim gayem başka; ben istiyorum ki gelip giderken ilim yolundayken Allah canımı alsın, ruhumu o yoldayken teslim edeyim." ben istiyorum ki gelip giderken ilim yolundayken Allah canımı alsın, ruhumu o yoldayken teslim
edeyim."

Allah içimize öyle ilim sevgisini versin. Kur'ân-ı Kerîm'in ilimlerini öğrenmeyi nasip etsin.Allah içimize öyle ilim sevgisini versin. Kur'ân-ı Kerîm'in ilimlerini öğrenmeyi nasip etsin. Hadîs-i şerîflerin ilimlerini öğrenmeyi nasip etsin. Hadîs-i şerîflerin ilimlerini öğrenmeyi nasip etsin.

İlim bir süstür, yetmez. Allah ilim ile amel etmeyi nasip etsin. İlim bir süstür, yetmez. Allah ilim ile amel etmeyi nasip etsin.

Bilip de yapmazsa olur mu insan? Bilip de yapmazsa olur mu insan?

"Yalan söylemek çok fenadır arkadaşlar, yalan söylemeyin." "Yalan söylemek çok fenadır arkadaşlar, yalan söylemeyin."

Söylerse olur mu? Olmaz. Söylerse olur mu?

Olmaz.

"Arkadaşlar sigara içmeyin, çok fena, akciğer kanseri yapar, "Arkadaşlar sigara içmeyin, çok fena, akciğer kanseri yapar, nefes darlığı yapar, şunu yapar bunu yapar." nefes darlığı yapar, şunu yapar bunu yapar."

Çıt bir kibrit, ondan sonra sigara tüttürüyor, doktor. Çıt bir kibrit, ondan sonra sigara tüttürüyor, doktor.

Olmaz ki. "Hastanede sigara içmeyin" levhalar var. Olmaz ki.

"Hastanede sigara içmeyin" levhalar var.

Doktor. Kendi odasında kül tablası var, sigara içiyor. Olmaz. Doktor. Kendi odasında kül tablası var, sigara içiyor.


Olmaz.

Yani ilmiyle âmil olacak. İlmiyle âmil olmadıktan sonra ne anladım ben.Yani ilmiyle âmil olacak. İlmiyle âmil olmadıktan sonra ne anladım ben. Sen sarhoşa git, bak sana ne güzel içkinin aleyhinde vaaz u nasihat eder. Sen sarhoşa git, bak sana ne güzel içkinin aleyhinde vaaz u nasihat eder.

"Ben hayatımı mahvetmişim arkadaş, sen sakın bu yola düşme. Bu içki fenadır, "Ben hayatımı mahvetmişim arkadaş, sen sakın bu yola düşme. Bu içki fenadır, insanın yuvasını yıkar, hayatını perişan eder. Şu halime bak." diye söyler. insanın yuvasını yıkar, hayatını perişan eder. Şu halime bak." diye söyler.

İçki içenlere gidin. Sigara içenlere bir sorun. İçki içenlere gidin. Sigara içenlere bir sorun.

Biz bir gün gidiyorduk, delikanlının birisi böyle eşarpı boynuna bağlamış,Biz bir gün gidiyorduk, delikanlının birisi böyle eşarpı boynuna bağlamış, güzel ütülemiş pantalonunu, elinde sigara içiyor. Saçlarını dalga dalga güzel taramış, güzel ütülemiş pantalonunu, elinde sigara içiyor. Saçlarını dalga dalga güzel taramış, o zamanın biryantiniyle saçlarını parlatmış. o zamanın biryantiniyle saçlarını parlatmış. Biz de ortaokul talebesiyiz, yanından geçerken sigara içişine bakarak geçiyorduk. Biz de ortaokul talebesiyiz, yanından geçerken sigara içişine bakarak geçiyorduk.

"Gelin buraya!" dedi. "Gelin buraya!" dedi.

Biz de korktuk. Şehzadebaşı'nda, kabadayıların olduğu yer, Vefa semti. Kaçamadık da.Biz de korktuk. Şehzadebaşı'nda, kabadayıların olduğu yer, Vefa semti. Kaçamadık da. Yanına yavaş yavaş elimizde çanta geldik. Yanına yavaş yavaş elimizde çanta geldik.

"Durun" dedi. "Durun" dedi.

Cebinden bembeyaz bir mendil çıkarttı. Demek ki temiz bir ailenin çocuğu ki varlıklı bir aile.Cebinden bembeyaz bir mendil çıkarttı. Demek ki temiz bir ailenin çocuğu ki varlıklı bir aile. Bembeyaz mendil. Bir sigaradan bir nefes çekti, bir 'huh' yaptı, avuç içi kadar yer tabâ renkli oldu,Bembeyaz mendil. Bir sigaradan bir nefes çekti, bir 'huh' yaptı, avuç içi kadar yer tabâ renkli oldu, yani kahverengi oldu. Kumral renk oldu, beyaz gitti kahverenkli oldu. yani kahverengi oldu. Kumral renk oldu, beyaz gitti kahverenkli oldu.

"Bak, bir nefes böyle yapıyor bu beyaz mendili" dedi, "siz sakın içmeyin çok fena" dedi. "Bak, bir nefes böyle yapıyor bu beyaz mendili" dedi, "siz sakın içmeyin çok fena" dedi.


Madem biliyorsun, sen de içmesene. Ama yapamıyorlar işte. Madem biliyorsun, sen de içmesene. Ama yapamıyorlar işte.

Yani insan ilmiyle âmil olacak. Bu hadisleri duyuyoruz, söylüyoruz. Bildiğini tatbik et.Yani insan ilmiyle âmil olacak. Bu hadisleri duyuyoruz, söylüyoruz. Bildiğini tatbik et. İlim güzel şey. İlim yoluna gir. Öğren. Her gün bir hadis öğrensen, bir senede 365 tane hadis eder. İlim güzel şey. İlim yoluna gir. Öğren. Her gün bir hadis öğrensen, bir senede 365 tane hadis eder. Her gün bir âyet öğrensen, bir senede 360-400 tane âyet eder. Üç beş senede hafız olursun. %3C%2Fp %3E Her gün bir âyet öğrensen, bir senede 360-400 tane âyet eder. Üç beş senede hafız olursun. %3C%2Fp
%3E
Hiç böyle bu işi sıkı tutup da bu yolla hafız olan insan var mı içimizde? Yok. Hiç böyle bu işi sıkı tutup da bu yolla hafız olan insan var mı içimizde?


Yok.

İlmimizle âmil değiliz. Yani işi sıkı tutmuyoruz. Ama şuurlu münevver bir doktor;İlmimizle âmil değiliz. Yani işi sıkı tutmuyoruz. Ama şuurlu münevver bir doktor; Kadıköy tarafında oturuyormuş, iş yeri bu taraftaymış; gelirken giderken vapurda hafız olmuş. Kadıköy tarafında oturuyormuş, iş yeri bu taraftaymış; gelirken giderken vapurda hafız olmuş. Vapurda hafız olmuş. Her gün üç tane beş tane âyeti yanına alıyormuş, yarım saat vapur,Vapurda hafız olmuş. Her gün üç tane beş tane âyeti yanına alıyormuş, yarım saat vapur, okuya okuya okuya geliyormuş gidiyormuş. Hergün yarım sayfadan demek ki nasıl yaptıysa, okuya okuya okuya geliyormuş gidiyormuş. Hergün yarım sayfadan demek ki nasıl yaptıysa, bir zaman sonra hafız olmuş. Bak, damlaya damlaya göl oluyor. İlim böyle işte. bir zaman sonra hafız olmuş. Bak, damlaya damlaya göl oluyor. İlim böyle işte.

İlmi öğrenin. Ondan sonra da hanımınıza öğretin, çocuğunuza öğretin, komşunuza öğretin. İlmi öğrenin. Ondan sonra da hanımınıza öğretin, çocuğunuza öğretin, komşunuza öğretin.


Yumuşak yumuşak söyleyin. Alime sertlik, vurmak, kırmak yakışmaz. Yumuşak yumuşak söyleyin.Yumuşak yumuşak söyleyin. Alime sertlik, vurmak, kırmak yakışmaz. Yumuşak yumuşak
söyleyin.
Allah kime nasip vermişse o doğru yola gelir. Vermeyenin daha zamanı gelmemiş, ne yapsan olmaz.Allah kime nasip vermişse o doğru yola gelir. Vermeyenin daha zamanı gelmemiş, ne yapsan olmaz. Onun da bir zamanı gelecek, o da çok güneşler görecek, üstünden çok günler geçecek de Onun da bir zamanı gelecek, o da çok güneşler görecek, üstünden çok günler geçecek de bir tarafı kızaracak, bir tarafı sararacak, ondan sonra aklı başına gelecek. bir tarafı kızaracak, bir tarafı sararacak, ondan sonra aklı başına gelecek.

Olmuyor ne yapalım, zamanı gelince olacak. Olmuyor ne yapalım, zamanı gelince olacak.

Leyse minnâ men lem yerham sağîrenâ ve yüvakkir kebîrenâ ve ye'mur bi'l-ma'rûfi ve yenhe ani'l-münker. Leyse minnâ men lem yerham sağîrenâ ve yüvakkir kebîrenâ ve ye'mur bi'l-ma'rûfi ve yenhe
ani'l-münker.

İbn Abbas radıyallâhu anhumâ'dan.İbn Abbas radıyallâhu anhumâ'dan. Hz. Abbas, Peygamber Efendimiz'in amcasıdır. Onun oğlu Abdullah, o da genç müslümanlardandır. Hz. Abbas, Peygamber Efendimiz'in amcasıdır. Onun oğlu Abdullah, o da genç müslümanlardandır. Pırıl pırıl zeka ve müstesna bir yüz güzelliğine sahipmiş.Pırıl pırıl zeka ve müstesna bir yüz güzelliğine sahipmiş. Yani gören gözünden kıskanırmış. O kadar güzelmiş.Yani gören gözünden kıskanırmış. O kadar güzelmiş. Peygamber Efendimiz'in sülalesi yüz güzelliği ile tanınmış bir sülale.Peygamber Efendimiz'in sülalesi yüz güzelliği ile tanınmış bir sülale. Birisi bu Abdullah b. Abbas'ı görmüş de; Birisi bu Abdullah b. Abbas'ı görmüş de;

"Ben bunun dedesini tanırım, dedesi de böyleydi." demiş. "Ben bunun dedesini tanırım, dedesi de böyleydi." demiş. "Tam dedesine çekmiş" demiş, "o güzellikte" demiş. "Tam dedesine çekmiş" demiş, "o güzellikte" demiş.

Yani Abbas da öyle, onun babası Abdulmuttalib de öyle.Yani Abbas da öyle, onun babası Abdulmuttalib de öyle. Sülaleden yüzleri müstesna güzelmiş.Sülaleden yüzleri müstesna güzelmiş. Yani böyle erkek güzeli, kaşı, gözü, kirpiği, yüzü itibariyle çarpıcı bir güzelliği varmış. Yani böyle erkek güzeli, kaşı, gözü, kirpiği, yüzü itibariyle çarpıcı bir güzelliği varmış. Resûlullah Efendimiz'in de öyle.Resûlullah Efendimiz'in de öyle. Yani Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in de çehresi, simasıYani Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in de çehresi, siması bakanların eridiği bir güzel sima imiş. bakanların eridiği bir güzel sima imiş. Allahu Teâlâ hazretleri o güzel simayı görmeyi cümlemize nasip etsin. Allahu Teâlâ hazretleri o güzel simayı görmeyi cümlemize nasip etsin.

Abbas'ın oğlu Abdullah, Allah ikisinden de razı olsun, bizi de onların şefaatine nâil eylesin,Abbas'ın oğlu Abdullah, Allah ikisinden de razı olsun, bizi de onların şefaatine nâil eylesin, nakletmiş. Ravi o. Söyleyen gene Peygamber Efendimiz.nakletmiş. Ravi o. Söyleyen gene Peygamber Efendimiz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Leyse minnâ. "Bizden değildir, bizden sayılmaz." Leyse minnâ. "Bizden değildir, bizden sayılmaz."

Allah Allah, kim acaba? Allah Allah, kim acaba?

Men lem yerham sağîrenâ ve yüvakkir kebirenâ.Men lem yerham sağîrenâ ve yüvakkir kebirenâ. "O kimse ki küçüğümüze merhamet etmez, acımaz; büyüğümüze hürmetkâr davranmaz, saymaz; o bizden değildir.""O kimse ki küçüğümüze merhamet etmez, acımaz; büyüğümüze hürmetkâr davranmaz, saymaz; o
bizden değildir."
Ve ye'mur bi'l-ma'rûfi ve yenhe ani'l-münker.Ve ye'mur bi'l-ma'rûfi ve yenhe ani'l-münker. Yine "bizden değildir", kim? "O kimse ki emr-i mâruf yapmaz, nehy-i münker yapmaz." Yine "bizden değildir", kim? "O kimse ki emr-i mâruf yapmaz, nehy-i münker yapmaz."

Yapıyor musunuz emr-i mâruf, nehy-i münker? Yapıyor musunuz emr-i mâruf, nehy-i münker?

Şimdi söyleyeceğim ne olduğunu. Eğer yapmıyorsanız Peygamber Efendimiz "bizden değildir o kimse" diyor. Şimdi söyleyeceğim ne olduğunu. Eğer yapmıyorsanız Peygamber Efendimiz "bizden değildir
o kimse" diyor.

Sen istediğin kadar uğraş, o reddediyor, "ben kabul etmem, bizden değildir" deyince ne yapacaksın? Sen istediğin kadar uğraş, o reddediyor, "ben kabul etmem, bizden değildir" deyince ne
yapacaksın?

Mecburen bu çizgiye geleceksin.Mecburen bu çizgiye geleceksin. Mecburen onun istediği sıfata bürüneceksin. Resûlullah'ın istediği hâle bürüneceksin. Başka çaren yok. Mecburen onun istediği sıfata bürüneceksin. Resûlullah'ın istediği hâle bürüneceksin. Başka çaren yok.


Başka kapı var mı? Hangi kapıya gideceksin Resûlullah kabul etmezse? Başka kapı var mı? Hangi kapıya gideceksin Resûlullah kabul etmezse?

Yok, bu çizgiye geleceksin. Neymiş? Yok, bu çizgiye geleceksin.


Neymiş?

Küçüğe acımak. Mâlum, çok çeşitleri var. Siz de başkasına izah edebilirsiniz.Küçüğe acımak. Mâlum, çok çeşitleri var. Siz de başkasına izah edebilirsiniz. Kendimizden küçüklere acıyacağız. Bu küçük, yaşça küçük olabilir. Daha büyüyecek, aklı başına gelecek.Kendimizden küçüklere acıyacağız. Bu küçük, yaşça küçük olabilir. Daha büyüyecek, aklı başına
gelecek.
Yani öyle vurup kırıp, dövüp sövüp de hemen şey yapmayalım; acıyarak muamele edelim. Bu bir. Yani öyle vurup kırıp, dövüp sövüp de hemen şey yapmayalım; acıyarak muamele edelim. Bu bir.


Mevki bakımından küçük olur.Mevki bakımından küçük olur. Yani yaşlı başlı olur da mevkisi küçük. Onun omzunda bir yıldız var, bende üç yıldız var. Yani yaşlı başlı olur da mevkisi küçük. Onun omzunda bir yıldız var, bende üç yıldız var. Onun şurasında şöyle bir işaret var, benimkinde böyle bir işaret var.Onun şurasında şöyle bir işaret var, benimkinde böyle bir işaret var. Küçük ama yaşı, büyük olsun isterse.Küçük ama yaşı, büyük olsun isterse. Askerlikte çok görüyoruz ya. Mesela bir yıldızlı teğmen oluyor, genç delikanlı oluyor,Askerlikte çok görüyoruz ya. Mesela bir yıldızlı teğmen oluyor, genç delikanlı oluyor, sırım gibi delikanlı, Harbiye'den yeni çıkmış, cevval, atletik vücutlu bir kimse.sırım gibi delikanlı, Harbiye'den yeni çıkmış, cevval, atletik vücutlu bir kimse. Öbür tarafta kolunda pırpırları olan bir başçavuş oluyor, çavuş sınıfından oluyor,Öbür tarafta kolunda pırpırları olan bir başçavuş oluyor, çavuş sınıfından oluyor, saçı ağarmış oluyor, şakakları ağarmış, emekliliği yaklaşmış oluyor. Ama berikisi komutan,saçı ağarmış oluyor, şakakları ağarmış, emekliliği yaklaşmış oluyor. Ama berikisi komutan, yıldızlı olan komutan. Böyle de olabilir. Yani mevki bakımından birisi yüksek, ötekisi küçük olur.%3C %2Fp%3Eyıldızlı olan komutan. Böyle de olabilir. Yani mevki bakımından birisi yüksek, ötekisi küçük olur.%3C
%2Fp%3E
Yukarıdaki aşağıdakine merhamet edecek. Evet, mevki var.Yukarıdaki aşağıdakine merhamet edecek. Evet, mevki var. Askerlikte hele bir tokat vursa cevap bile veremezsin. İsterse daha kuvvetli olsun.Askerlikte hele bir tokat vursa cevap bile veremezsin. İsterse daha kuvvetli olsun. Vurmaz da, vurmaması lazım da vursa bile karşılık veremez.Vurmaz da, vurmaması lazım da vursa bile karşılık veremez. Ama işte "küçüğüne acımazsa bizden değildir" diyor.Ama işte "küçüğüne acımazsa bizden değildir" diyor. Vali olur, paşa olur, reis-i cumhur olur, halife-yi rûy-i zemîn olur insan, mevkii öyle yüksek olur;Vali olur, paşa olur, reis-i cumhur olur, halife-yi rûy-i zemîn olur insan, mevkii öyle yüksek olur; kendinden aşağıdakine merhamet edecek. Çünkü kendisi güçlü, imkânı var, emrinde ordular var. kendinden aşağıdakine merhamet edecek. Çünkü kendisi güçlü, imkânı var, emrinde ordular var. İmkânı geniş.İmkânı geniş. O bakımdan küçüğüne merhamet edecek. Etmezse "bizden değildir" diyor. O bakımdan küçüğüne merhamet edecek. Etmezse "bizden değildir" diyor.

İkincisi; Ve yüvakkir kebirenâ. İkincisi;

Ve yüvakkir kebirenâ.

Büyüğüne de hürmet edecek. Büyüğün İslâm'da uzun senesi geçmiş, ibadet etmiş, sevabı senden çok.Büyüğüne de hürmet edecek. Büyüğün İslâm'da uzun senesi geçmiş, ibadet etmiş, sevabı
senden çok.
"Allah'ın yanında daha makbul kul" diye düşüneceksin. "Çok yaşamış, çok ibadet etmiş." diyeceksin. "Allah'ın yanında daha makbul kul" diye düşüneceksin. "Çok yaşamış, çok ibadet etmiş." diyeceksin. "Gün görmüş" diyeceksin. "Tecrübesi var." diyeceksin. Veyahut "Çok meşakkat çekmiş, yazık, "Gün görmüş" diyeceksin. "Tecrübesi var." diyeceksin. Veyahut "Çok meşakkat çekmiş, yazık, bir de ben çektirmeyeyim." diyeceksin. "Hayatta neler görmüş!?" diyeceksin. bir de ben çektirmeyeyim." diyeceksin. "Hayatta neler görmüş!?" diyeceksin.

Bizden önceki nesil neler çekti. İstiklal harbini gördü, mahrumiyetler gördü. Bizden önceki nesil neler çekti. İstiklal harbini gördü, mahrumiyetler gördü.

Reva mı? Reva mı?

Ona hürmet edeceğiz. Her çeşidiyle. Hürmetin şekli, sevgi yani. Severek onu saymak, ona bağlanmak,Ona hürmet edeceğiz. Her çeşidiyle. Hürmetin şekli, sevgi yani. Severek onu saymak, ona
bağlanmak,
hizmetin çaresini aramak. Ayakkabısını mı çevirirsin, paltosunu mu tutarsın,hizmetin çaresini aramak. Ayakkabısını mı çevirirsin, paltosunu mu tutarsın, yerini mi ona ikram edersin verirsin, hizmetine mi koşarsın, elindeki yükü mü taşırsın.yerini mi ona ikram edersin verirsin, hizmetine mi koşarsın, elindeki yükü mü taşırsın. Yani hürmet edeceksin. İfaden, konuşma tarzın itibariyle hürmetsizlik etmeyeceksin. Yani hürmet edeceksin. İfaden, konuşma tarzın itibariyle hürmetsizlik etmeyeceksin.

Ne dersiniz bu prensibe? Bak dinimizin, imanımızın prensibi işte. Bu prensibi yaymak iyi değil mi?Ne dersiniz bu prensibe? Bak dinimizin, imanımızın prensibi işte. Bu prensibi yaymak iyi değil
mi?
İslâm kötü mü? İslâm kötü mü?

Ve ye'mur bi'l-ma'rûfi ve yenhe ani'l-münker.Ve ye'mur bi'l-ma'rûfi ve yenhe ani'l-münker. "Emr-i mâruf yapmayan, nehy-i münker yapmayan da bizden değildir." "Emr-i mâruf yapmayan, nehy-i münker yapmayan da bizden değildir."

Ne demek emr-i mâruf, nehy-i münker? Ne demek emr-i mâruf, nehy-i münker?

İyi, güzel olan şeyi emredeceksin, tavsiye edeceksin. "Arkadaş böyle yap." İyi, güzel olan şeyi emredeceksin, tavsiye edeceksin.


"Arkadaş böyle yap."

Kötü olan bir şeyi de görünce men edeceksin. "Arkadaş bunu yapma, bu fena." Kötü olan bir şeyi de görünce men edeceksin.


"Arkadaş bunu yapma, bu fena."

Mesela iki kişi kavga yolda ediyor, ayıracaksın. Ne dövüyorsun bunu? Mesela iki kişi kavga yolda ediyor, ayıracaksın.


Ne dövüyorsun bunu?

Veyahut birisi birisinin duvarına çıkmış eriğini kopartmak istiyor; Veyahut birisi birisinin duvarına çıkmış eriğini kopartmak istiyor;

"İn aşağı bakayım! Utanmıyor musun sen başkasının bahçesinden erik çalmaya?" gibi yani. "İn aşağı bakayım! Utanmıyor musun sen başkasının bahçesinden erik çalmaya?" gibi
yani.

Bu küçük misal de, daha büyük de olabilir. Bu küçük misal de, daha büyük de olabilir.

Kötülüğü men edeceksin, iyiliği emredeceksin.Kötülüğü men edeceksin, iyiliği emredeceksin. İyilik hakim olsun cemiyette diye iyiliği teşvik edeceksin. Cemiyet iyileşsin, güzelleşsin diye İyilik hakim olsun cemiyette diye iyiliği teşvik edeceksin. Cemiyet iyileşsin, güzelleşsin diye iyiliği teşvik edeceksin, emredeceksin, yapmaya çalışacaksın, propoganda edeceksin, yaymaya çalışacaksın.iyiliği teşvik edeceksin, emredeceksin, yapmaya çalışacaksın, propoganda edeceksin, yaymaya
çalışacaksın.
Kötülüğü de bastırmaya, engellemeye, durdurmaya, yok etmeye çalışacaksın.Kötülüğü de bastırmaya, engellemeye, durdurmaya, yok etmeye çalışacaksın. Kötülüğü izale etmeye çalışacaksın. O karayı cemiyetin ak simasından silmeye çalışacaksın. %3C %2Fp%3EKötülüğü izale etmeye çalışacaksın. O karayı cemiyetin ak simasından silmeye çalışacaksın. %3C
%2Fp%3E
"Bilmem hoca, ben öyle bir şey yapmadım." dersen; "Bilmem hoca, ben öyle bir şey yapmadım." dersen; Resûlullah Efendimiz de leyse minnâ diyor, "bizden değildir öyle yapmayan" diyor. Resûlullah Efendimiz de leyse minnâ diyor, "bizden değildir öyle yapmayan" diyor.

Müslüman aktif olacak. Müslüman iyi cemiyet adamı olacak.Müslüman aktif olacak. Müslüman iyi cemiyet adamı olacak. Cemiyet ile ilgilenecek, cemiyetin derdiyle dertlenecek. Cemiyet ile ilgilenecek, cemiyetin derdiyle dertlenecek.

Şu sokak yıllar yılı tozlu topraklı olur, yıllar yılı çukurlu olur, gelen batar çıkar. Olmaz. Şu sokak yıllar yılı tozlu topraklı olur, yıllar yılı çukurlu olur, gelen batar çıkar.


Olmaz.

Müslümanın her şeyi güzel olur. Tertemiz olacak.Müslümanın her şeyi güzel olur. Tertemiz olacak. Sokağa çöp atmayacak, sokağa çamurlu şey, pislik bırakmayacak, temizleyecek vs. Sokağa çöp atmayacak, sokağa çamurlu şey, pislik bırakmayacak, temizleyecek vs. Yani nereden tutturursan tuttur, şu cemiyetin güzelliğini isteyeceksin, güzelliği için çalışacaksın.Yani nereden tutturursan tuttur, şu cemiyetin güzelliğini isteyeceksin, güzelliği için çalışacaksın. Öyle yan gelip yatıp keyif çatarsan, televizyonun başında ömür geçirirsen olmaz. Öyle yan gelip yatıp keyif çatarsan, televizyonun başında ömür geçirirsen olmaz.

Çalışacaksın, cemiyete faydalı olacaksın. İyiliği hakim kılacaksın. Rüşveti önlemeye çalışacaksın.Çalışacaksın, cemiyete faydalı olacaksın. İyiliği hakim kılacaksın. Rüşveti önlemeye
çalışacaksın.
Hırsızlığı önlemeye çalışacaksın. Namussuzluğu önlemeye çalışacaksın. Hırsızlığı önlemeye çalışacaksın. Namussuzluğu önlemeye çalışacaksın. Haksızlığı, gadri önlemeye çalışacaksın.Haksızlığı, gadri önlemeye çalışacaksın. Parayla, malla, mülkle, bedenle, dille, teşvik yoluyla iyi insanlara destek olacaksın. Parayla, malla, mülkle, bedenle, dille, teşvik yoluyla iyi insanlara destek olacaksın.

"İyi maşaallah, sen bunu yapıyorsun, ben de sana yardımcı olayım, al." "İyi maşaallah, sen bunu yapıyorsun, ben de sana yardımcı olayım, al."

İyiliğin taraftarı olacaksın, kötülüğün hasmı olacaksın. İyiliğin taraftarı olacaksın, kötülüğün hasmı olacaksın.

Sakın aldırma deme, aldırırım. Sakın aldırma deme, aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. demiş bizim şairimiz merhum Mehmed Âkif. Aldırmamak yok. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. demiş bizim şairimiz merhum Mehmed Âkif.
Aldırmamak yok.

"Kıyamet neden kopar?" demişler bizim Osmanlı şeyhülislâmlarından Ebussuud Efendi'ye. "Kıyamet neden kopar?" demişler bizim Osmanlı şeyhülislâmlarından Ebussuud Efendi'ye.


"Neme lazım." demiş. Bu misaller hep Avrupa'dan bize naklediliyor. "Neme lazım." demiş.

Bu misaller hep Avrupa'dan bize naklediliyor.


İtalyan reis-i cumhuru böyle demiş, başbakanı böyle demiş.İtalyan reis-i cumhuru böyle demiş, başbakanı böyle demiş. Ebussuud Efendi ondan önce yaşadı, ondan çalmışlar. Ebussuud Efendi'ye soruyorlar; Ebussuud Efendi ondan önce yaşadı, ondan çalmışlar. Ebussuud Efendi'ye soruyorlar;

"Kıyamet neden kopar?" "Neme lazımcılıktan kopar." diyor. %3C %2Fp%3E "Kıyamet neden kopar?"

"Neme lazımcılıktan kopar." diyor. %3C
%2Fp%3E
Bana ne, beni ilgilendirmez. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Benimle ilgili değil. Bana ne, beni ilgilendirmez. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Benimle ilgili değil.


Bizim ağabeyimizin mahallesinde, ağabeyim sabah namazına kalkmış,Bizim ağabeyimizin mahallesinde, ağabeyim sabah namazına kalkmış, bakmış ki aşağıda arabasının camıyla birisi uğraşıyor, kapısını açmaya çalışıyor.bakmış ki aşağıda arabasının camıyla birisi uğraşıyor, kapısını açmaya çalışıyor. Hırsız. Otonun bir şeyini çalacak. Yukarıdan; "Hey, ne yapıyorsun orada!" demiş. Hırsız. Otonun bir şeyini çalacak. Yukarıdan;


"Hey, ne yapıyorsun orada!" demiş.

Adam çekmiş kamasını; Adam çekmiş kamasını;

"Nerdesin?" demiş, "şöyle yukarıda konuşacağına gel de aşağıya aşağıda konuşalım!" demiş. "Nerdesin?" demiş, "şöyle yukarıda konuşacağına gel de aşağıya aşağıda konuşalım!"
demiş.

Hiç pervası yok. Mahallenin kabadayısı demek ki veyahut o semtin haracını yiyen bir kimse anlaşılan. Hiç pervası yok. Mahallenin kabadayısı demek ki veyahut o semtin haracını yiyen bir kimse
anlaşılan.

"Öyle yukarıdan yukarıdan ne konuşuyorsun, aşağı gel de öyle konuşalım!" demiş. %3C %2Fp%3E "Öyle yukarıdan yukarıdan ne konuşuyorsun, aşağı gel de öyle konuşalım!" demiş. %3C
%2Fp%3E
"Aman benim hırsızlığımı anladı!" diye korkusu yok yani. "Aman benim hırsızlığımı anladı!" diye korkusu yok yani.

Ağabeyim diyor ki; Ağabeyim diyor ki;

"Komşulardan hepsi de bakıyormuş perdenin arkasından." "Komşulardan hepsi de bakıyormuş perdenin arkasından."

Tuh! Kaç tane adam var orada. Tuh! Kaç tane adam var orada.

Kaç tane adam var, bir apartman dolusu insan.Kaç tane adam var, bir apartman dolusu insan. Neyse o aşağıya inmiş gene, "ne yapıyorsun, ne ediyorsun" diye. Yaralanmış tabi, bıçaklanmış.Neyse o aşağıya inmiş gene, "ne yapıyorsun, ne ediyorsun" diye. Yaralanmış tabi, bıçaklanmış. Adam da gitmiş elini kolunu sallayarak. Adam da gitmiş elini kolunu sallayarak.

Böyle mi olur Müslümanlık? Böyle mi olur Müslümanlık?

Bir edepsiz, hırsız, haksız; ötekiler hakkından gelemiyor.Bir edepsiz, hırsız, haksız; ötekiler hakkından gelemiyor. İşte "Emr-i mâruf, nehy-i münker yapmayan bizden değildir." diyor. İşte "Emr-i mâruf, nehy-i münker yapmayan bizden değildir." diyor.

Müslüman aktif olacak. Bu cemiyet bizim malımızdır. Bu cemiyet bir gemiye benzer.Müslüman aktif olacak. Bu cemiyet bizim malımızdır. Bu cemiyet bir gemiye benzer. Bu geminin dibini birisi delerse hepimiz batarız. Bu geminin dibini birisi delerse hepimiz batarız. Bu cemiyetin iktisadı bozulursa, bu cemiyetin ahlâkı bozulursa, bu cemiyetin memurluğu bozulursa,Bu cemiyetin iktisadı bozulursa, bu cemiyetin ahlâkı bozulursa, bu cemiyetin memurluğu bozulursa, bu cemiyetin memuru çalışmazsa, rüşvet alırsa, bu cemiyetin müesseseleri dejenere olursa,bu cemiyetin memuru çalışmazsa, rüşvet alırsa, bu cemiyetin müesseseleri dejenere olursa, "Bana ne, beni ilgilendirmez. Benim ticaretim iyi. Bir de Boğaziçi'nde köşküm var." "Bana ne, beni ilgilendirmez. Benim ticaretim iyi. Bir de Boğaziçi'nde köşküm var." diyen insan kurtulur mu? diyen insan kurtulur mu?

Herkes birden batar. Onun için ilgilenecek, en güzel yollarla, en güzel şekillerle gayret sarfedecek. Herkes birden batar. Onun için ilgilenecek, en güzel yollarla, en güzel şekillerle gayret
sarfedecek.

Ud'û ilâ sebîli rabbike bi'l-hikmeti vel-mev'ızeti'l-haseneti ve câdilhüm bi'lletî hiye ahsen. Ud'û ilâ sebîli rabbike bi'l-hikmeti vel-mev'ızeti'l-haseneti ve câdilhüm bi'lletî hiye ahsen.


Çeşitli âyetler var. Çeşitli âyetler var.

"Allah'ın yoluna güzel öğütle, en güzel tarzda çağır, davet et "Allah'ın yoluna güzel öğütle, en güzel tarzda çağır, davet et ve onlarla en uygun tarzda mücadele et, mücahede et." diyor. ve onlarla en uygun tarzda mücadele et, mücahede et." diyor.

Bir cemiyetin iyileri, hasları, halisleri, salihleriBir cemiyetin iyileri, hasları, halisleri, salihleri kötüler kadar aktif olmazsa ne olur o memleketin hali? kötüler kadar aktif olmazsa ne olur o memleketin hali?

Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizden, cümlemizden razı olsun. Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizden, cümlemizden razı olsun.

Fatiha-ı şerife mea'l-Besmele. Fatiha-ı şerife mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2