Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Deccalin Vasıfları ve Deccalin Fitnesinden Korunmanın Yolları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Safer 1420 / 07.06.1999
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah’a c.c. ve Resullerine a.s. Şehadet Etmek, Hz. Âdem a.s. ile Kıyamet Arasındaki En Büyük Olay, Peygamber Efendimizin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Deccalin Vasıfları ve Deccalin Fitnesinden Korunmanın Yolları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Safer 1420 / 07.06.1999
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah’a c.c. ve Resullerine a.s. Şehadet Etmek, Hz. Âdem a.s. ile Kıyamet Arasındaki En Büyük Olay, Peygamber Efendimizin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm ve bihî nestaîn. Bismillâhirrahmânirrahîm ve bihî nestaîn.

Nahmedu'llâhe hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlinNahmedu'llâhe hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn kemâ yenbegî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.ve fî külli hîn kemâ yenbegî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn et-tayyibîn et-tâhirîn. Emmâ ba'd: ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn et-tayyibîn et-tâhirîn.

Emmâ ba'd:

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ben de şehadet ederim siz de şehadet edersiniz;Ben de şehadet ederim siz de şehadet edersiniz; yeri göğü, insi cinni yaratan Allahu Teâlâ hazretleridir. Allahu Teâlâ hazretleri âlemlerin Rabbidir.yeri göğü, insi cinni yaratan Allahu Teâlâ hazretleridir. Allahu Teâlâ hazretleri âlemlerin Rabbidir. Bizi yaratan ve yaşatan, rızkımızı veren O'dur.Bizi yaratan ve yaşatan, rızkımızı veren O'dur. Hayatımızın sona ermesinden sonra âhirette yine O'nun huzuruna varacağız, O'na hesap vereceğiz.Hayatımızın sona ermesinden sonra âhirette yine O'nun huzuruna varacağız, O'na hesap vereceğiz. Allahu Teâlâ hazretleri bu dünya hayatında sevdiği razı olduğu şekildeAllahu Teâlâ hazretleri bu dünya hayatında sevdiği razı olduğu şekilde ömür süren kullarına cennetini ihsan edecek.ömür süren kullarına cennetini ihsan edecek. Âsî, mücrim, günahkâr kullarını da cehenneme atacak. Kâfirler ebediyen cehennemde kalacaklar. Âsî, mücrim, günahkâr kullarını da cehenneme atacak. Kâfirler ebediyen cehennemde kalacaklar.

Yine hepimiz şehadet ederiz ki Allahu Teâlâ hazretleri insanlık yaratıldığı zamandan beriYine hepimiz şehadet ederiz ki Allahu Teâlâ hazretleri insanlık yaratıldığı zamandan beri insanlara doğru yolu gösterecek salih, mübarek insanları peygamber olarak göndermiştir.insanlara doğru yolu gösterecek salih, mübarek insanları peygamber olarak göndermiştir. Bu peygamberlerin evveli Âdem aleyhisselam'dır,Bu peygamberlerin evveli Âdem aleyhisselam'dır, âhiri âhir zaman peygamberi Muhammed-i Mustafâ Efendimiz hazretleridir.âhiri âhir zaman peygamberi Muhammed-i Mustafâ Efendimiz hazretleridir. Arasında nice nice peygamber, enbiyâ ve mürselîn gelmiş, geçmiş,Arasında nice nice peygamber, enbiyâ ve mürselîn gelmiş, geçmiş, insanlara hak yolu göstermeye çalışmışlardır. Bunlar kesin. insanlara hak yolu göstermeye çalışmışlardır. Bunlar kesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Mâ beyne halki Âdeme ilâ kıyâmi's-sâati emrün ekberü mine'd-deccâli. Mâ beyne halki Âdeme ilâ kıyâmi's-sâati emrün ekberü mine'd-deccâli.

Sadaka Resûlullah fîmâ kal ev kemâ kal. Sadaka Resûlullah fîmâ kal ev kemâ kal.

Mâ burada leyse mânasına. Mâ emrün ekbere mine'd-deccâl demek. Ana cümle böyle. Mâ burada leyse mânasına. Mâ emrün ekbere mine'd-deccâl demek. Ana cümle böyle.

Size bugün Deccal ile ilgili bir hadîs-i şerîfi okuyup anlatacağım diye söz vermiştim.Size bugün Deccal ile ilgili bir hadîs-i şerîfi okuyup anlatacağım diye söz vermiştim. Ve bu maksatla 500 kilometre uzak yoldan şuraya yatsı namazına bu konuşmayı yapmak için geldim.Ve bu maksatla 500 kilometre uzak yoldan şuraya yatsı namazına bu konuşmayı yapmak için geldim. 500 kilometreden fazla yoldan… Allah hepinizden razı olsun.500 kilometreden fazla yoldan… Allah hepinizden razı olsun. Bu Deccal meselesini niye bu kadar önemsedim, üzerime yük olarak aldım?Bu Deccal meselesini niye bu kadar önemsedim, üzerime yük olarak aldım? O kadar uzaktan süratle, -Polis görse ceza yazacaktı.- hızlı şekilde kalktım, buraya niye geldim? O kadar uzaktan süratle, -Polis görse ceza yazacaktı.- hızlı şekilde kalktım, buraya niye geldim?

Çünkü Ahmed b. Hanbel'in ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfe göreÇünkü Ahmed b. Hanbel'in ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfe göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Mâ. "Yoktur." Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Mâ. "Yoktur."
Beyne halki Âdeme. "Âdem aleyhisselam'ın yaratılmasıyla." Beyne halki Âdeme. "Âdem aleyhisselam'ın yaratılmasıyla." İlâ kıyâmi's-sâati. "Kıyametin kopması arasında geçen o muazzam zaman içinde."İlâ kıyâmi's-sâati. "Kıyametin kopması arasında geçen o muazzam zaman içinde." Emrün ekberü mine'd-deccâl. Emrün ekberü mine'd-deccâl. "Deccal'den daha mühim, daha büyük, daha muazzam, daha önemli bir hâdise yoktur." "Deccal'den daha mühim, daha büyük, daha muazzam, daha önemli bir hâdise yoktur."

En mühim olay, en büyük olay buymuş demek ki; Deccal olayıymış.En mühim olay, en büyük olay buymuş demek ki; Deccal olayıymış. Bu kadar mühim bir olay, o zaman sizin de can kulağıyla dinlemeniz gereken bir olay. Bu kadar mühim bir olay, o zaman sizin de can kulağıyla dinlemeniz gereken bir olay. Ve hatırınızdan çıkartmamanız gereken bir olay. Onun için buraya mûtattan fazla cemaat gelmiş.Ve hatırınızdan çıkartmamanız gereken bir olay. Onun için buraya mûtattan fazla cemaat gelmiş. Allah razı olsun. Herhalde bu konuyu konuşacağım duyurulduğu için.Allah razı olsun. Herhalde bu konuyu konuşacağım duyurulduğu için. Gelenlere teşekkür ederim, Allah hepsinden razı olsun. Gelenlere teşekkür ederim, Allah hepsinden razı olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; -Bu da önemli bir husus!- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; -Bu da önemli bir husus!-

İnnehû lem yekün nebiyyün kablî illâ hazzera ümmetehû ed-deccâle.İnnehû lem yekün nebiyyün kablî illâ hazzera ümmetehû ed-deccâle. A'verü aynihi'l-yüsrâ bi-aynihi'l-yümnâ zufretün galîzatün beyne ayneyhi mektûbun kâfir,A'verü aynihi'l-yüsrâ bi-aynihi'l-yümnâ zufretün galîzatün beyne ayneyhi mektûbun kâfir, yahrucu meahû vâdiyâni:yahrucu meahû vâdiyâni: ehadühümâ cennetün ve'l-âharu nârun ve cennetühû nârun ve nâruhû cennetün. ehadühümâ cennetün ve'l-âharu nârun ve cennetühû nârun ve nâruhû cennetün. Meahû melekâni mine'l-melâiketi yüşbihâni nebiyyeyni mine'l-enbiyâi:Meahû melekâni mine'l-melâiketi yüşbihâni nebiyyeyni mine'l-enbiyâi: ehadühümâ an yemînihî ve'l-âharu an şimâlihî ve zâlike fitnetü'n-nâsi.ehadühümâ an yemînihî ve'l-âharu an şimâlihî ve zâlike fitnetü'n-nâsi. Yekûlü: e lestü bi-rabbiküm uhyî ve umîtü? Fe-yekûlü ehadü'l-melekeyni: kezebte.Yekûlü: e lestü bi-rabbiküm uhyî ve umîtü? Fe-yekûlü ehadü'l-melekeyni: kezebte. Femâ yesmau ehadün mine'n-nâsi illâ sahibuhû fe-yekûlü lehû sâhibuhû: sadakte. Femâ yesmau ehadün mine'n-nâsi illâ sahibuhû fe-yekûlü lehû sâhibuhû: sadakte. Fe-yesmeuhu'n-nâsu fe-yahsebûne ennehû saddaka'd-deccâle ve zâlike fitnetün; Fe-yesmeuhu'n-nâsu fe-yahsebûne ennehû saddaka'd-deccâle ve zâlike fitnetün; sümme yesîru hattâ ye'tiye'l-medînete ve lâ yü'zenü lehû fîhâ fe-yekûlü:sümme yesîru hattâ ye'tiye'l-medînete ve lâ yü'zenü lehû fîhâ fe-yekûlü: hâzihi'l-karyetü zâke'r-raculi sümme yesîru hattâ ye'tiye'ş-şâm hâzihi'l-karyetü zâke'r-raculi sümme yesîru hattâ ye'tiye'ş-şâm fe-yühlikühu'llâhu azze ve celle inde akabetin efîkin. fe-yühlikühu'llâhu azze ve celle inde akabetin efîkin.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Bu hadîs-i şerîfi de Tahavî, Ahmed b. Hanbel, Begavî, Taberânî, İbn Asâkîr rivayet etmişler. Bu hadîs-i şerîfi de Tahavî, Ahmed b. Hanbel, Begavî, Taberânî, İbn Asâkîr rivayet etmişler.

Böyle yazdığım çok hadîs-i şerîfler var ama bu hadîs-i şerîf üzerindenBöyle yazdığım çok hadîs-i şerîfler var ama bu hadîs-i şerîf üzerinden onların içindeki mânaları da size nakletmeyi düşünüyorum. onların içindeki mânaları da size nakletmeyi düşünüyorum.

Birinci cümlesinde buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; Birinci cümlesinde buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

İnnehû lem yekün nebiyyün kablî illâ hazzera ümmetehû ed-deccâle.İnnehû lem yekün nebiyyün kablî illâ hazzera ümmetehû ed-deccâle. "Benden evvel gelen peygamberlerden hiçbir peygamber yoktur ki"Benden evvel gelen peygamberlerden hiçbir peygamber yoktur ki ümmetini Deccal konusunda uyarıp korkutmasın." ümmetini Deccal konusunda uyarıp korkutmasın."

"Aman dikkat edin ha! Deccal gelir, gözünüzü açın! Deccal'e aldanmayın!" de[n]miş bütün ümmetlere. "Aman dikkat edin ha! Deccal gelir, gözünüzü açın! Deccal'e aldanmayın!" de[n]miş bütün ümmetlere.

Peki nasıl der? Niye der? Âhir zaman peygamberi Peygamber Efendimiz; niyePeki nasıl der? Niye der? Âhir zaman peygamberi Peygamber Efendimiz; niye öteki peygamberler de ümmetlerini korkutuyorlar? öteki peygamberler de ümmetlerini korkutuyorlar?

Çünkü onlar da yaşıyor.Çünkü onlar da yaşıyor. İşte yahudileri görüyorsunuz, "Musa aleyhisselam'a inandık." diyenleri; varlığı var aramızda.İşte yahudileri görüyorsunuz, "Musa aleyhisselam'a inandık." diyenleri; varlığı var aramızda. "İsa aleyhisselam'a inandık." diyenlerin de varlığı var."İsa aleyhisselam'a inandık." diyenlerin de varlığı var. Dünyanın muhtelif yerlerinde daha başkaları da vardır. Dünyanın muhtelif yerlerinde daha başkaları da vardır. Hani Afrika'da birileri bulundu; İbrahim aleyhisselam'ın dini üzerindeymiş.Hani Afrika'da birileri bulundu; İbrahim aleyhisselam'ın dini üzerindeymiş. Yahudiler hemen "Bunlar bizden." diye aldılar gittiler. Falaşa denilen bir kavim.Yahudiler hemen "Bunlar bizden." diye aldılar gittiler. Falaşa denilen bir kavim. Getirdiler İsrail'e, okutmaya çalıştılar. Getirdiler İsrail'e, okutmaya çalıştılar.

"Ey benim ümmetim! Sizin neslinizden kim gelirse ileriye doğru, âhir zamana varırsa,"Ey benim ümmetim! Sizin neslinizden kim gelirse ileriye doğru, âhir zamana varırsa, o zaman Deccal çıkarsa aman Deccal'e karşı uyanık olun!" diye her peygamber korkutmuş. o zaman Deccal çıkarsa aman Deccal'e karşı uyanık olun!" diye her peygamber korkutmuş.

O halde en mühim meselelerden birisi! O halde en mühim meselelerden birisi!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de Deccal'le ilgili pek çok hadîs-i şerîfler buyurmuş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de Deccal'le ilgili pek çok hadîs-i şerîfler buyurmuş. İşte bu hadîs-i şerîflerin 15-20 tanesini sizin için yazdım, okuyayım diye.İşte bu hadîs-i şerîflerin 15-20 tanesini sizin için yazdım, okuyayım diye. Bu Deccal mutlaka öğrenilmesi gereken mühim bir konu! Bu Deccal mutlaka öğrenilmesi gereken mühim bir konu!

Diyor ki Peygamber Efendimiz; A'verü aynihi'l-yüsrâ. "Deccal'in sol gözü kör." Diyor ki Peygamber Efendimiz;

A'verü aynihi'l-yüsrâ. "Deccal'in sol gözü kör."

Tarif ediyor. Sol gözü kör. Tarif ediyor. Sol gözü kör.

Bi-aynihi'l-yümnâ zufretün galîzatün. "Sağ gözünde de kalın bir perde var." Bi-aynihi'l-yümnâ zufretün galîzatün. "Sağ gözünde de kalın bir perde var."

Göze perde inince iyi görmez ya, öyle bir perdesi de var. Göze perde inince iyi görmez ya, öyle bir perdesi de var.

Beyne ayneyhi mektûbun kâfir. "İki gözünün arasına 'Bu adam kâfir.' diye yazılıdır." Beyne ayneyhi mektûbun kâfir. "İki gözünün arasına 'Bu adam kâfir.' diye yazılıdır."

"Bu adam" demiyor da, iki gözünün arasına kâfir sözü yazılıdır. Yani levhalı. Allahu Ekber! Kâfir yazılı. "Bu adam" demiyor da, iki gözünün arasına kâfir sözü yazılıdır. Yani levhalı. Allahu Ekber! Kâfir yazılı.

Yahrucu meahû vâdiyâni. "Onun iki yanında iki tane vadi çıkacak." İki tarafında iki tane vadi olacak. Yahrucu meahû vâdiyâni. "Onun iki yanında iki tane vadi çıkacak."

İki tarafında iki tane vadi olacak.

Ehadühümâ cennetün. "Deccal'in bir vadisi cennet." Ve'l-âharu nârun. "Öteki vadisi ateş." Ehadühümâ cennetün. "Deccal'in bir vadisi cennet." Ve'l-âharu nârun. "Öteki vadisi ateş."

Ama bu görünüşte böyle, hakikatte böyle değil. Ama bu görünüşte böyle, hakikatte böyle değil.

Ve cennetühû nârun. "Aslında cennet diye görünen yer cehennem aslında." Kanıp gidenler cehenneme gidecek.Ve cennetühû nârun. "Aslında cennet diye görünen yer cehennem aslında."

Kanıp gidenler cehenneme gidecek.
Görüntüsü ters. Görüntüsü ters.

Ve nâruhu cennetün. "Ama cehennem görünen taraf da aslında cennet." Ve nâruhu cennetün. "Ama cehennem görünen taraf da aslında cennet."

O tarafa giden de cennete gidecek. Çok mühim! O tarafa giden de cennete gidecek. Çok mühim!

Meahû melekâni. "Deccal'in yanında iki tane melek olacak." Mine'l-melâiketi. "Meleklerden iki tane melek." Meahû melekâni. "Deccal'in yanında iki tane melek olacak." Mine'l-melâiketi. "Meleklerden iki tane melek."

Allah iki tarafına koyacak. Allah iki tarafına koyacak.

Yüşbihâni nebiyyeyni mine'l-enbiyâi.Yüşbihâni nebiyyeyni mine'l-enbiyâi. "İki tarafında peygamberlerden iki peygambere benzer surette iki melek olacak." "İki tarafında peygamberlerden iki peygambere benzer surette iki melek olacak."

İki peygambere benzeyen şekilde. Hangi peygambere benzeyeceğini söylemiyor.İki peygambere benzeyen şekilde. Hangi peygambere benzeyeceğini söylemiyor. Ama insanlar zaten her peygamberin suretini bilemiyorlar.Ama insanlar zaten her peygamberin suretini bilemiyorlar. Bilseler resimleri ortalıkta yaygın olan bir iki tanesini bilirler. Bilseler resimleri ortalıkta yaygın olan bir iki tanesini bilirler.

Ehadühümâ an yemînihî ve'l-âharu an şimâlihî.Ehadühümâ an yemînihî ve'l-âharu an şimâlihî. "Bu meleklerin bir tanesi sağ tarafında, bir tanesi sol tarafında.""Bu meleklerin bir tanesi sağ tarafında, bir tanesi sol tarafında." Ve zâlike fitnetü'n-nâsi. "Bu Allah'ın kullara bir imtihanı, bir fitne bu." Ve zâlike fitnetü'n-nâsi. "Bu Allah'ın kullara bir imtihanı, bir fitne bu."

Bu işin böyle olması bir imtihan. Kullar imtihan ediliyorlar. Fitne ne demek? Bu işin böyle olması bir imtihan. Kullar imtihan ediliyorlar.

Fitne ne demek?

Bir acayip musibet; ama imtihan olsun diye gönderiyor. Böyle bir fitne. Bir acayip musibet; ama imtihan olsun diye gönderiyor. Böyle bir fitne.

Yekûlü: e lestü bi-rabbiküm. "Deccal der ki insanlara; 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?'" Yekûlü: e lestü bi-rabbiküm. "Deccal der ki insanlara; 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?'"

Tanrılık davası güdüyor. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Tanrılık davası güdüyor. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"

Uhyî ve umîtü. "Bak yaşatıyorum, öldürüyorum." Uhyî ve umîtü. "Bak yaşatıyorum, öldürüyorum."

Çünkü öyle hünerler gösterecek. Çünkü öyle hünerler gösterecek.

Fe-yekûlü ehadü'l-melekeyni. "Meleklerden bir tanesi diyecek ki." Kezebte. "Alçak, yalan söyledin!" Fe-yekûlü ehadü'l-melekeyni. "Meleklerden bir tanesi diyecek ki." Kezebte. "Alçak, yalan söyledin!"

"Ben sizin rabbiniz değil miyim?" deyince melek diyecek ki; "Alçak, yalan söyledin!" "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" deyince melek diyecek ki; "Alçak, yalan söyledin!"

"Alçak" sözü yok ama, öyle hakaretle Deccal'e "Yalancı, yalan söyledin!" diyecek. "Alçak" sözü yok ama, öyle hakaretle Deccal'e "Yalancı, yalan söyledin!" diyecek.

Femâ yesmau ehadün mine'n-nâsi.Femâ yesmau ehadün mine'n-nâsi. "Ama bu sözü insanlar duymayacak."Ama bu sözü insanlar duymayacak. İnsanlardan hiçbir kimse o meleğin ona 'Yalan söyledin!' dediğini duymayacak."İnsanlardan hiçbir kimse o meleğin ona 'Yalan söyledin!' dediğini duymayacak." İllâ sahibuhû. "Ancak öteki melek duyacak." İllâ sahibuhû. "Ancak öteki melek duyacak."

Fe-yekûlü lehû sâhibuhû. "Bu taraftaki melek diyecek ki." Sadakte. "Doğru söyledin." Fe-yekûlü lehû sâhibuhû. "Bu taraftaki melek diyecek ki." Sadakte. "Doğru söyledin."

"Evet, bu yalancı. Doğru söyledin." diyecek meleğe."Evet, bu yalancı. Doğru söyledin." diyecek meleğe. Ama bakın işin içine ki; Fe-yesmeuhu'n-nâsu. "İnsanlar bu 'Doğru söyledin.' sözünü duyacaklar."Ama bakın işin içine ki;

Fe-yesmeuhu'n-nâsu. "İnsanlar bu 'Doğru söyledin.' sözünü duyacaklar."
Fe-yahsebûne. "Sanacaklar ki." Ennehû saddaka'd-deccâle. Fe-yahsebûne. "Sanacaklar ki." Ennehû saddaka'd-deccâle. "Bu Deccal'in sözüne 'Doğru söyledin.' diyor sanacaklar." "Bu Deccal'in sözüne 'Doğru söyledin.' diyor sanacaklar."

Allahu Ekber! Fitneye bak! İmtihana bak! İşin acayipliğine bak! Önemine bak!Allahu Ekber! Fitneye bak! İmtihana bak! İşin acayipliğine bak! Önemine bak! Öneminin yanında işin acayipliğine bak! Öneminin yanında işin acayipliğine bak!

Ve zâlike fitnetün. "Bu imtihan." diyor tekrar Peygamber Efendimiz. Ne imtihanı bu? Ve zâlike fitnetün. "Bu imtihan." diyor tekrar Peygamber Efendimiz.

Ne imtihanı bu?

İman imtihanı. Mü'minler Rablerini iyi biliyorlar mı bilmiyorlar mı?İman imtihanı. Mü'minler Rablerini iyi biliyorlar mı bilmiyorlar mı? Olur olmaz şeye kapılacaklar mı kapılmayacaklar mı? Onun için çok önemli bir konu!Olur olmaz şeye kapılacaklar mı kapılmayacaklar mı? Onun için çok önemli bir konu! "Bakalım kendileri ferasetleriyle yalanı anlayabilecekler mi?" diye imtihan bu. "Bakalım kendileri ferasetleriyle yalanı anlayabilecekler mi?" diye imtihan bu.

Sümme yesîru hattâ ye'tiye'l-medînete. "Deccal Medine'ye kadar gelecek." Sümme yesîru hattâ ye'tiye'l-medînete. "Deccal Medine'ye kadar gelecek."

el-Medînetü'l-Münevvere.el-Medînetü'l-Münevvere. Peygamber Efendimiz'in mescidinin, kabrinin olduğu Medine-i Münevvere'ye kadar Deccal gelecek. Peygamber Efendimiz'in mescidinin, kabrinin olduğu Medine-i Münevvere'ye kadar Deccal gelecek.

Ve lâ yü'zenü lehû fîhâ. "Oraya girmesine izin olmayacak." Ve lâ yü'zenü lehû fîhâ. "Oraya girmesine izin olmayacak."

Çünkü melekler bekleyecekler Medine'yi; Deccal'i sokmayacaklar. Çünkü melekler bekleyecekler Medine'yi; Deccal'i sokmayacaklar.

Fe-yekûlü: hâzihi'l-karyetü zâke'r-raculi.Fe-yekûlü: hâzihi'l-karyetü zâke'r-raculi. "Deccal diyecek ki; 'İşte bu âhir zaman peygamberinin şehri burası, ondan beni sokmadılar.'" "Deccal diyecek ki; 'İşte bu âhir zaman peygamberinin şehri burası, ondan beni sokmadılar.'"

O mübarek yere sokulmadığının sebebini anlayacak.O mübarek yere sokulmadığının sebebini anlayacak. Âhir zaman peygamberinin şehri de ondan. "Şu adamın köyü burası da ondan sokmadılar." diyecek. Âhir zaman peygamberinin şehri de ondan. "Şu adamın köyü burası da ondan sokmadılar." diyecek.

Sümme yesîru hattâ ye'tiye'ş-şâm. "Oradan Şam'a doğru gidecek, Şam'a gelecek."Sümme yesîru hattâ ye'tiye'ş-şâm. "Oradan Şam'a doğru gidecek, Şam'a gelecek." Fe-yühlikühu'llâhu azze ve celle inde akabetin efîkin. Fe-yühlikühu'llâhu azze ve celle inde akabetin efîkin. "Oradaki efîk isimli dar geçit yerinde Allah onu helâk edecek." "Oradaki efîk isimli dar geçit yerinde Allah onu helâk edecek."

Bu hadisi Tahâvî, Ahmed b. Hanbel.Bu hadisi Tahâvî, Ahmed b. Hanbel. -Ahmed b. Hanbel, Hanbelî mezhebinin kurucusudur.- Begâvî, Taberânî, İbn Asâkîr rivayet etmişler. -Ahmed b. Hanbel, Hanbelî mezhebinin kurucusudur.- Begâvî, Taberânî, İbn Asâkîr rivayet etmişler.

İkinci hadîs-i şerîfe geliyoruz. İkinci hadîs-i şerîfe geliyoruz.

Bu hadîs-i şerîf de İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Deylemî rivayet etmiş. Bu hadîs-i şerîf de İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Deylemî rivayet etmiş.

Bu rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Bu rivayete göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Ye'tî ale'n-nâsi zemânun. "İnsanların başına seneler, yıllar, asırlar geçinceYe'tî ale'n-nâsi zemânun. "İnsanların başına seneler, yıllar, asırlar geçince öyle bir zaman gelecek ki…" Yekûnü âmmetühüm yakraûne'l-Kur'ân.öyle bir zaman gelecek ki…" Yekûnü âmmetühüm yakraûne'l-Kur'ân. "Hepsi Kur'an okumayı bilecekler. Hepsi Kur'an okuyan kimseler olacaklar.""Hepsi Kur'an okumayı bilecekler. Hepsi Kur'an okuyan kimseler olacaklar." Ve yectehidûne fi'l-ibâdeti. "İbadette de gayretli olacaklar, çalışacaklar." Ve yectehidûne fi'l-ibâdeti. "İbadette de gayretli olacaklar, çalışacaklar."

Yectehidûne demek, yani "koşuşmak, gayret etmek" demek. Yectehidûne demek, yani "koşuşmak, gayret etmek" demek.

Ve yeştegılûne bi-ehli'l-bida'. "Ama ehl-i bid'at ile düşüp kalkacaklar, onlarla meşgul olacaklar." Ve yeştegılûne bi-ehli'l-bida'. "Ama ehl-i bid'at ile düşüp kalkacaklar, onlarla meşgul olacaklar."

Ehl-i bid'at ne demek? "Sünnete uymayan insanlar, sünnete aykırı iş yapan insanlar" demek.Ehl-i bid'at ne demek?

"Sünnete uymayan insanlar, sünnete aykırı iş yapan insanlar" demek.
"Peygamber Efendimiz'in yolunda gitmeyen insanlar" demek. Onlarla meşgul olacaklar. "Peygamber Efendimiz'in yolunda gitmeyen insanlar" demek.

Onlarla meşgul olacaklar.

Yüşrikûne min haysü lâ ya'lemûn.Yüşrikûne min haysü lâ ya'lemûn. "Bilmeden, anlamadan onlara uydukları için şirke düşecekler, müşrik olacaklar.""Bilmeden, anlamadan onlara uydukları için şirke düşecekler, müşrik olacaklar." Ve ye'huzûne alâ kavlihim ve ilmihimü'r-rızka.Ve ye'huzûne alâ kavlihim ve ilmihimü'r-rızka. "Söylediği sözler ve bildikleri bilgiler için karşılık alacaklar, rızık alacaklar.""Söylediği sözler ve bildikleri bilgiler için karşılık alacaklar, rızık alacaklar." Ye'kulûne'd-dünyâ bi'd-dîni. "Dinlerini satıp dünyayı yiyecekler." Ye'kulûne'd-dünyâ bi'd-dîni. "Dinlerini satıp dünyayı yiyecekler."

Dinî bilgilerini dünyalık kazanmakta araç yapıyorlar. Dinî bilgilerini dünyalık kazanmakta araç yapıyorlar.

Hüm etbâu'd-Deccâli'l-a'ver. "Bunlar kör Deccal'in tebâsıdır, ona tâbi olan kimselerdir." buyuruyor. Hüm etbâu'd-Deccâli'l-a'ver. "Bunlar kör Deccal'in tebâsıdır, ona tâbi olan kimselerdir." buyuruyor.

Diğer hadîs-i şerîf. Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilmiş, alınmış bir hadîs-i şerîf.Diğer hadîs-i şerîf. Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilmiş, alınmış bir hadîs-i şerîf. Burada Peygamber Efendimiz Deccal'le ilgili bazı daha başka açıklamalar zikrediyor. Burada Peygamber Efendimiz Deccal'le ilgili bazı daha başka açıklamalar zikrediyor.

İnne'd-Deccâle hâricun. "Bir zaman gelecek, Deccal çıkacak."İnne'd-Deccâle hâricun. "Bir zaman gelecek, Deccal çıkacak." Ve innehû a'veru ayni'ş-şimâli. "Onun sol gözü şaşıdır." Aleyhâ zafratün galîzatün.Ve innehû a'veru ayni'ş-şimâli. "Onun sol gözü şaşıdır." Aleyhâ zafratün galîzatün. "Gözünün üzerinde bir perde vardır.""Gözünün üzerinde bir perde vardır." Ve innehû yubriu'l-ekmehe ve'l-ebrasa.Ve innehû yubriu'l-ekmehe ve'l-ebrasa. "Cüzzamlı hastayı, yani iyi olmaz hastayı iyi edecek; gözü görmez gözsüzü gördürecek.""Cüzzamlı hastayı, yani iyi olmaz hastayı iyi edecek; gözü görmez gözsüzü gördürecek." Ve yuhyi'l-mevtâ. "Ölüyü diriltecek."Ve yuhyi'l-mevtâ. "Ölüyü diriltecek." Ve yekûlü li'n-nâsi: ene rabbüküm."Ve böyle hünerler gösterip insanlara diyecek ki; 'Ben sizin rabbinizim!'"Ve yekûlü li'n-nâsi: ene rabbüküm."Ve böyle hünerler gösterip insanlara diyecek ki; 'Ben sizin rabbinizim!'" Fe-men kâle: ente rabbî. Fe-men kâle: ente rabbî. "Kim inanır da 'Evet, sen madem böyle yapabiliyorsun, benim Rabbimsin!' derse.""Kim inanır da 'Evet, sen madem böyle yapabiliyorsun, benim Rabbimsin!' derse." Fekad fütine. "İmtihanı kaybetmiş, belasını bulmuş demektir." Ve men kâle: rabbiyallâh.Fekad fütine. "İmtihanı kaybetmiş, belasını bulmuş demektir." Ve men kâle: rabbiyallâh. "Ama kim de 'Hayır, benim Rabbim Allah'tır!' derse.""Ama kim de 'Hayır, benim Rabbim Allah'tır!' derse." -Bak biz bunu diyebiliriz Allah'ın izniyle, şaşırmayabiliriz Allah yardım ederse.- Hattâ yemûte.-Bak biz bunu diyebiliriz Allah'ın izniyle, şaşırmayabiliriz Allah yardım ederse.- Hattâ yemûte. "Ölünceye kadar bu imanı muhafaza ederse." "Ölünceye kadar bu imanı muhafaza ederse." Hattâ yemûte alâ zâlike.Hattâ yemûte alâ zâlike. "'Rabbim Allah' inancı üzerine ölünceye kadar bu sözü söyleyip de öyle sebat gösterirse bir kimse.""'Rabbim Allah' inancı üzerine ölünceye kadar bu sözü söyleyip de öyle sebat gösterirse bir kimse." Fekad usime min fitneti'd-Deccâl.Fekad usime min fitneti'd-Deccâl. "'Rabbim Allah' diyen bu Deccal'in fitnesinden kendisini korumuş olur, korunmuş bir kimse olur." "'Rabbim Allah' diyen bu Deccal'in fitnesinden kendisini korumuş olur, korunmuş bir kimse olur."

Demek ki "Benim Rabbim, yaradanım Allah!" demek çok önemli! Demek ki "Benim Rabbim, yaradanım Allah!" demek çok önemli!

Ve lâ fitnete aleyhi ve lâ azâbe.Ve lâ fitnete aleyhi ve lâ azâbe. "Buna artık bu imtihanın dalga dümenleri, şaşırtmacaları zarar vermeyecek. Ve ona bir azap da olmayacak." "Buna artık bu imtihanın dalga dümenleri, şaşırtmacaları zarar vermeyecek. Ve ona bir azap da olmayacak."

Çünkü imtihanı kazanmış oluyor. Çünkü imtihanı kazanmış oluyor.

Fe-yelbesü fi'l-ardi mâşâallah. "Deccal böylece yeryüzünde bir müddet kalacak, hüküm sürecek."Fe-yelbesü fi'l-ardi mâşâallah. "Deccal böylece yeryüzünde bir müddet kalacak, hüküm sürecek." Sümme yecîu Îse'bnü Meryem. "Sonra Meryem'in oğlu İsa aleyhimesselam gelecek."Sümme yecîu Îse'bnü Meryem. "Sonra Meryem'in oğlu İsa aleyhimesselam gelecek." Min kıbeli'l-magribi. "Mağrib tarafından." Musaddikan bi-Muhammedin.Min kıbeli'l-magribi. "Mağrib tarafından." Musaddikan bi-Muhammedin. Muhammed-i Mustafâ'yı, peygamber olduğunu tasdik ederek."Muhammed-i Mustafâ'yı, peygamber olduğunu tasdik ederek." Ve alâ milletihî. "Peygamber Efendimiz'in dini üzere, İslâm üzere hareket ederek." Ve alâ milletihî. "Peygamber Efendimiz'in dini üzere, İslâm üzere hareket ederek." Fe-yaktülü'd-Deccâle. "Deccal'i gebertecek, öldürecek." Fe-yaktülü'd-Deccâle. "Deccal'i gebertecek, öldürecek." Sümme innemâ hüve kıyâmü's-sâati. Sümme innemâ hüve kıyâmü's-sâati. "Ondan sonra da artık kıyametin kopmasına az kalmış oluyor,"Ondan sonra da artık kıyametin kopmasına az kalmış oluyor, kıyamet kopma olayı gelecek." kıyamet kopma olayı gelecek."

Bir başka hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Bir başka hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

-Bu da çok önemli. Acıklı ama gerçek.-Bu da çok önemli. Acıklı ama gerçek. Bunu da iyice hatırınızda tutun. Hâkim Müstedrek'inde yazmış bunu.Bunu da iyice hatırınızda tutun. Hâkim Müstedrek'inde yazmış bunu. Huzeyfe b. Yeman radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.- Huzeyfe b. Yeman radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.-

Le-tünkadanne ure'l-İslâmi urveten urveten ve le-yekûnenne eimmetün mudillûneLe-tünkadanne ure'l-İslâmi urveten urveten ve le-yekûnenne eimmetün mudillûne ve le -yahrucenne alâ eseri zâlike'd-Deccâlûne es-selâsetü. ve le -yahrucenne alâ eseri zâlike'd-Deccâlûne es-selâsetü.

"Dünyanın sonuna doğru İslâm'ın tutamakları, esasları, İslâm dininin temelleri…" "Dünyanın sonuna doğru İslâm'ın tutamakları, esasları, İslâm dininin temelleri…"

Urve "tutamak, kulp" demek. Yapışıp bir şeyi tutmaya yarayan şey. Urve "tutamak, kulp" demek. Yapışıp bir şeyi tutmaya yarayan şey.

"Bütün kulpları, tutamakları birer birer kopacak. Ve insanları dalâlete götüren, saptıran önderler çıkacak."Bütün kulpları, tutamakları birer birer kopacak. Ve insanları dalâlete götüren, saptıran önderler çıkacak. Bu olayların arkasından da üç tane Deccal çıkacak." diyor. Bu olayların arkasından da üç tane Deccal çıkacak." diyor.

Bu deccallerin en önemlisi Peygamber Efendimiz'in anlattığı Deccal'dir de,Bu deccallerin en önemlisi Peygamber Efendimiz'in anlattığı Deccal'dir de, ondan evvel müteaddit deccaller çıkacağını hadîs-i şerîflerdeondan evvel müteaddit deccaller çıkacağını hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz muhtelif rakamlarla bildirmiş. Peygamber Efendimiz muhtelif rakamlarla bildirmiş.

Mesela: Yekûnu kable hurûcu'd-Deccâli nîfe alâ seb'îne Deccâlen. Mesela:

Yekûnu kable hurûcu'd-Deccâli nîfe alâ seb'îne Deccâlen.

"Asıl Deccal'in çıkmasından evvel, onun gelişinin alâmeti olan yetmiş kadar Deccal yaşayıp"Asıl Deccal'in çıkmasından evvel, onun gelişinin alâmeti olan yetmiş kadar Deccal yaşayıp ortamı hazırlayan herifler, deccaller gelip geçecek." ortamı hazırlayan herifler, deccaller gelip geçecek."

Sonra bir başka hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Sonra bir başka hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Fî ümmetî kezzâbûne. "Benim ümmetimin içinden çok yalancı herifler çıkacak." Fî ümmetî kezzâbûne. "Benim ümmetimin içinden çok yalancı herifler çıkacak."

"Ve Deccaller çıkacak. 27 tane kadar. Bunlardan dört tanesi de kadın." "Ve Deccaller çıkacak. 27 tane kadar. Bunlardan dört tanesi de kadın."

Ve innî hâtemü'n-nebiyyîn. "Halbuki ben peygamberlerin sonuncusuyum."Ve innî hâtemü'n-nebiyyîn. "Halbuki ben peygamberlerin sonuncusuyum." Lâ nebiyye ba'dî. "Benden başka peygamber yok." Aziz ve muhterem kardeşlerim! Lâ nebiyye ba'dî. "Benden başka peygamber yok."

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Gazetelerde ben isimlerini hatırlayamıyorum.Gazetelerde ben isimlerini hatırlayamıyorum. Gazeteleri belki okuyamadığım için böyle peygamberlik iddia eden kadın birilerinin çıktığını gazeteler yazmadı mı?Gazeteleri belki okuyamadığım için böyle peygamberlik iddia eden kadın birilerinin çıktığını gazeteler yazmadı mı? Röportajlar, konuşmalar yapıldı.Röportajlar, konuşmalar yapıldı. İşte bu asıl Deccal'den önceki deccallerin arasında dört tane de kadın olacak.İşte bu asıl Deccal'den önceki deccallerin arasında dört tane de kadın olacak. Ondan sonra kıyamet alâmetleri Ondan sonra kıyamet alâmetleri bir tesbihin ipi koptuğu zaman tanelerinin dağıldığı gibi hızlı hızlı peş peşe gelecek. bir tesbihin ipi koptuğu zaman tanelerinin dağıldığı gibi hızlı hızlı peş peşe gelecek.

Deccal'in giremediği yerlerden birisi Mescid-i Nebî.Deccal'in giremediği yerlerden birisi Mescid-i Nebî. Birisi el-Mescidi'l-Harâm; Mekke-i Mükerreme'deki, hacca gidenlerin bildikleri.Birisi el-Mescidi'l-Harâm; Mekke-i Mükerreme'deki, hacca gidenlerin bildikleri. Birisi Tûr-ı Sînâ mescidi. Birisi de Mescid-i Aksâ. Buraya da giremeyecek. Şarktan çıkacak. Birisi Tûr-ı Sînâ mescidi. Birisi de Mescid-i Aksâ. Buraya da giremeyecek.

Şarktan çıkacak.

İnne'd-Deccâle yahrucü min kıbeli'l-maşrıki min medînetin. "Şark tarafındaki araziden çıkacak."İnne'd-Deccâle yahrucü min kıbeli'l-maşrıki min medînetin. "Şark tarafındaki araziden çıkacak." Yukâlü lehâ: hurâsân. "Horasan denilen." Yetbeuhû akvâmun.Yukâlü lehâ: hurâsân. "Horasan denilen." Yetbeuhû akvâmun. "Bazı kavimler onun peşine ordusu olarak, destekçisi olarak katılacak.""Bazı kavimler onun peşine ordusu olarak, destekçisi olarak katılacak." Vücûhühümü'l-mecânnü'l-mutarrakatü.Vücûhühümü'l-mecânnü'l-mutarrakatü. "Sanki yüzleri savaş kalkanı gibi böyle yuvarlak birtakım kavimler ona katılacak." "Sanki yüzleri savaş kalkanı gibi böyle yuvarlak birtakım kavimler ona katılacak."

İsfahan'dan 70 bin İsfahan yahudisi katılacak. Ama tabii bir şey daha var: İsfahan'dan 70 bin İsfahan yahudisi katılacak.

Ama tabii bir şey daha var:

Le-yüdrikenne'd-Deccâlu kavmen misleküm ev hayran minkümLe-yüdrikenne'd-Deccâlu kavmen misleküm ev hayran minküm ve len yuhziya'llâhu ümmeten ene evveleha ve Îse'bnü Meryeme âhirehâ. ve len yuhziya'llâhu ümmeten ene evveleha ve Îse'bnü Meryeme âhirehâ.

Bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz [böyle] buyurmuş. Bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz [böyle] buyurmuş.

Deccal çıktığı zaman imanı kavî, iyi insanlar da olacak.Deccal çıktığı zaman imanı kavî, iyi insanlar da olacak. "Sizin gibi…" diyor Peygamber Efendimiz ashâbına."Sizin gibi…" diyor Peygamber Efendimiz ashâbına. "Yahut sizden hayırlı insanlar olacak."Yahut sizden hayırlı insanlar olacak. Allahu Teâlâ hazretleri evvelinden âhirinde de Hz. İsa'nın gelip de destekçisi olduğu Allahu Teâlâ hazretleri evvelinden âhirinde de Hz. İsa'nın gelip de destekçisi olduğu bu dini ve bu ümmeti Allah mahcup etmeyecek, mağlup etmeyecek." buyuruyor. bu dini ve bu ümmeti Allah mahcup etmeyecek, mağlup etmeyecek." buyuruyor.

Bu konulardaki çeşitli hadisleri yazdığım için önemli konuları ihtiva edenlerini sizlere [aktarıyorum.]Bu konulardaki çeşitli hadisleri yazdığım için önemli konuları ihtiva edenlerini sizlere [aktarıyorum.] Sonra bir özetleme yapacağım. Sonra bir özetleme yapacağım.

Taberânî'nin İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf,Taberânî'nin İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf, biraz konuya açıklık getirmek bakımından aydınlatacağı için ayrıca okuyorum: biraz konuya açıklık getirmek bakımından aydınlatacağı için ayrıca okuyorum:

İnne beyne yedeyi's-sâati ed-Deccâl.İnne beyne yedeyi's-sâati ed-Deccâl. "Kıyametin evvelinde Deccal çıkacak, Deccal olacak.""Kıyametin evvelinde Deccal çıkacak, Deccal olacak." Ve beyne yedeyi'd-Deccâli. "Deccaldan önce." Kezzâbîne selâsîn.Ve beyne yedeyi'd-Deccâli. "Deccaldan önce." Kezzâbîne selâsîn. "Otuz kadar -Bir yerde 27 dedi.- o tipten Deccal gibi yalancılar çıkacak." Ev ekser. "Veya daha fazla." "Otuz kadar -Bir yerde 27 dedi.- o tipten Deccal gibi yalancılar çıkacak." Ev ekser. "Veya daha fazla."

Mâ âyetühüm? Peygamber Efendimiz'e o zaman ashâb -rıdvanullâhi aleyhim ecmaîn- sormuşlar ki;Mâ âyetühüm? Peygamber Efendimiz'e o zaman ashâb -rıdvanullâhi aleyhim ecmaîn- sormuşlar ki; "Bunların alâmetleri ne, yâ Resûlallah? Nasıl bileceğiz bunları?" Alâmetlerine dikkat edin! "Bunların alâmetleri ne, yâ Resûlallah? Nasıl bileceğiz bunları?"

Alâmetlerine dikkat edin!

Kâle: en ye'tûküm bi-sünnetin lem tekûnü aleyhâ.Kâle: en ye'tûküm bi-sünnetin lem tekûnü aleyhâ. "Bu adam sizin doğru yolunuzda olmayan ayrı bir yol getirecek." "Bu adam sizin doğru yolunuzda olmayan ayrı bir yol getirecek."

Sizin yolunuzdan ayrı bir yol getirecekler önünüze, ayrı bir yol gösterecekler. Sizin yolunuzdan ayrı bir yol getirecekler önünüze, ayrı bir yol gösterecekler.

Yugayyirûne bihâ sünneteküm. "Sizin sünnetinizi tağyir edecekler, bozacaklar." Ve dîneküm.Yugayyirûne bihâ sünneteküm. "Sizin sünnetinizi tağyir edecekler, bozacaklar." Ve dîneküm. "Dininizi, Müslümanlığınızı bozacaklar.""Dininizi, Müslümanlığınızı bozacaklar." Fe-izâ raeytümûhüm. "Ümmetimden birileri bu yalancılara rastlarsanız."Fe-izâ raeytümûhüm. "Ümmetimden birileri bu yalancılara rastlarsanız." Fe'ctenibûhüm. "Onlardan kaçının." Ve âdûhüm. "Ve onları düşman belleyin, onlara karşı tedbir alın." Fe'ctenibûhüm. "Onlardan kaçının." Ve âdûhüm. "Ve onları düşman belleyin, onlara karşı tedbir alın."

Burada da neyi anlıyoruz? Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sarılmanın önemini anlıyoruz.Burada da neyi anlıyoruz?

Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sarılmanın önemini anlıyoruz.
Gelen yalancıların, Deccal bozuntularının ve asıl Deccal'in de sünneti bozupGelen yalancıların, Deccal bozuntularının ve asıl Deccal'in de sünneti bozup sünnet yolundan sünnet-i seniyye-i nebeviyyesünnet yolundan sünnet-i seniyye-i nebeviyye yolundan ümmeti çıkartıp yanlış yollara kaydıracağını öğreniyoruz. yolundan ümmeti çıkartıp yanlış yollara kaydıracağını öğreniyoruz.

Son bir hadîs-i şerîfi okumak için şu kitabı getirdim.Son bir hadîs-i şerîfi okumak için şu kitabı getirdim. Bu da Deccal'in çıkacağı zamanı gösteren bir rivayet olduğu için okuyorum.Bu da Deccal'in çıkacağı zamanı gösteren bir rivayet olduğu için okuyorum. Bunu da Taberânî Avf b. Mâlik'ten -radıyallahu anh- rivayet etmiş. Bunu da Taberânî Avf b. Mâlik'ten -radıyallahu anh- rivayet etmiş.

Tekûnü emâme'd-Deccâli sinûne havâdiu yükserü fîhe'l-mataru ve yükallü fîhe'n-nebtüTekûnü emâme'd-Deccâli sinûne havâdiu yükserü fîhe'l-mataru ve yükallü fîhe'n-nebtü ve yükezzebü fîhe's-sâdiku ve yüsaddaku fîhe'l-kâzibu ve yü'temenü fîhe'l-hâinuve yükezzebü fîhe's-sâdiku ve yüsaddaku fîhe'l-kâzibu ve yü'temenü fîhe'l-hâinu ve yühavvenü fîhe'l-emînu ve tantiku fîhe'r-rüveybidatü.ve yühavvenü fîhe'l-emînu ve tantiku fîhe'r-rüveybidatü. Kîle: yâ Resûlallah ve me'r-rüveybida? Kâle: men lâ yü'behû lehû. Kîle: yâ Resûlallah ve me'r-rüveybida? Kâle: men lâ yü'behû lehû.

"Deccal'in evvelinde, Deccal'in çıkmasına yakın zamanda aldatıcı yıllar gelecek." "Deccal'in evvelinde, Deccal'in çıkmasına yakın zamanda aldatıcı yıllar gelecek."

İnsanı aldatan… Aldatması, göründüğü gibi çıkmamasından. Sene neden aldatıcı, göreceğiz. İnsanı aldatan… Aldatması, göründüğü gibi çıkmamasından. Sene neden aldatıcı, göreceğiz.

Yükserü fîhe'l-mataru. "Yağmur çok yağacak." Yükserü fîhe'l-mataru. "Yağmur çok yağacak."

Yağmur yağınca bereket olur diye aldanır insan. Öyle değil. Yağmur yağınca bereket olur diye aldanır insan. Öyle değil.

Ve yükallü fîhe'n-nebtü. "Bitki, mahsul olmayacak." Yağmur olacak, mahsul olmayacak. Ve yükallü fîhe'n-nebtü. "Bitki, mahsul olmayacak."

Yağmur olacak, mahsul olmayacak.

"Bu devrede doğru düzgün, dürüst insanlara 'yalancı' denilecek."Bu devrede doğru düzgün, dürüst insanlara 'yalancı' denilecek. Ve yalancı insanlara da 'Sen doğrusun, haklısın.' denilecek.Ve yalancı insanlara da 'Sen doğrusun, haklısın.' denilecek. Yalancılar alkışlanacak, doğrulanacak.Yalancılar alkışlanacak, doğrulanacak. Dürüst insanlar reddedilecek, tenkit edilecek, yalancılıkla itham olunacak." Dürüst insanlar reddedilecek, tenkit edilecek, yalancılıkla itham olunacak."

Ve yü'temenü fîhe'l-hâinu. "Hain insana güvenilecek, iş güç verilecek."Ve yü'temenü fîhe'l-hâinu. "Hain insana güvenilecek, iş güç verilecek." -Güvenin sonucu neyse o yapılacak.- Ve yühavvenü fîhe'l-emînu.-Güvenin sonucu neyse o yapılacak.- Ve yühavvenü fîhe'l-emînu. "Güvenilir, emniyetli insana da hain muamelesi yapılacak. "Güvenilir, emniyetli insana da hain muamelesi yapılacak. Ona güvenilmeyecek, ona verilmeyecek."Ona güvenilmeyecek, ona verilmeyecek." Tantiku fîhe'r-rüveybidatü. "Söz bu sırada rüveybidanın elinde olacak. Öyle insanların elinde olacak." Tantiku fîhe'r-rüveybidatü. "Söz bu sırada rüveybidanın elinde olacak. Öyle insanların elinde olacak."

"Nedir bu rüveybida?" diye sordular. "Nedir bu rüveybida?" diye sordular.

"Güvenilmeyen insanlar" diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu. "Güvenilmeyen insanlar" diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bu Deccal nasıl bir varlık ki her yere giriyor.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bu Deccal nasıl bir varlık ki her yere giriyor.
Bir insan olsa bir insan bir yere girer, orada durur. Bir insan olsa bir insan bir yere girer, orada durur. Demek ki bununla daha başka bir şey anlatılmak isteniyor. Demek ki bununla daha başka bir şey anlatılmak isteniyor. Sonra insanlara cenneti gösteriyor, "Burası benim cennetim" diyor, insanları cennetine çağırıyor. Sonra insanlara cenneti gösteriyor, "Burası benim cennetim" diyor, insanları cennetine çağırıyor. Ama ona aldanan, ona giden aslında cehenneme gidecek, Allah tarafından cehenneme atılacak.Ama ona aldanan, ona giden aslında cehenneme gidecek, Allah tarafından cehenneme atılacak. Cehennem gibi gösterdiği bir taraf var, aslında oraya giden cennetlik olacak. Cehennem gibi gösterdiği bir taraf var, aslında oraya giden cennetlik olacak.

Sonra diyor ki; "Ben sizin Rabbinizim."Sonra diyor ki; "Ben sizin Rabbinizim." İnsanlar onun böyle yaptığı birtakım hünerleri görünce, "Evet, rabbimizsin." derse İnsanlar onun böyle yaptığı birtakım hünerleri görünce, "Evet, rabbimizsin." derse kâfir olacaklar ve belalarını bulacaklar. "Hayır, sen rab değilsin!kâfir olacaklar ve belalarını bulacaklar. "Hayır, sen rab değilsin! Bizim Rabbimiz Allah'tır!" diyen ve bu söz üzere duranlar imanlarını kurtaracak. Bizim Rabbimiz Allah'tır!" diyen ve bu söz üzere duranlar imanlarını kurtaracak. Ve Deccal'in iki gözünün arasında kâfir olduğu zaten yazılı.Ve Deccal'in iki gözünün arasında kâfir olduğu zaten yazılı. Demek ki basîreti olan onun mü'min olmadığını anlayacak. Demek ki basîreti olan onun mü'min olmadığını anlayacak.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Burada ne anlıyoruz? Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Burada ne anlıyoruz?

Size, bize, ümmete, insanlara bazı şeyler hoş gösterilirSize, bize, ümmete, insanlara bazı şeyler hoş gösterilir ama aslında o şeyler dinimiz bakımından doğru değildir ve insan günaha gider. ama aslında o şeyler dinimiz bakımından doğru değildir ve insan günaha gider. Demek ki yapmayacağız. Demek ki dinimizi öğreneceğiz.Demek ki yapmayacağız. Demek ki dinimizi öğreneceğiz. Başkalarının bize "Gel yahu, yap şunu yahu. Bak ne kadar tatlı!" dediği şeylere gitmeyeceğiz.Başkalarının bize "Gel yahu, yap şunu yahu. Bak ne kadar tatlı!" dediği şeylere gitmeyeceğiz. Çünkü dinimiz yasaklıyor. Veyahut "yapma" dediği bazı şeyler ki bizim dinimizin emri…Çünkü dinimiz yasaklıyor. Veyahut "yapma" dediği bazı şeyler ki bizim dinimizin emri… "Ya sen aptal mısın, ne diye yapıyorsun bunu? Sabahtan akşama ne diye aç kalıyorsun?""Ya sen aptal mısın, ne diye yapıyorsun bunu? Sabahtan akşama ne diye aç kalıyorsun?" Mesela oruç tutana [böyle] demiyorlar mı? Sonra hacca gidene "Pis Arap'a niye paranı yediriyorsun?" demiyorlar mı?Mesela oruç tutana [böyle] demiyorlar mı? Sonra hacca gidene "Pis Arap'a niye paranı yediriyorsun?" demiyorlar mı? Örtünene, Allah'ın emirlerini tutana çeşitli sözler söylüyorlar ve kötü gösteriyorlar. Örtünene, Allah'ın emirlerini tutana çeşitli sözler söylüyorlar ve kötü gösteriyorlar.

Demek ki biz bilmiyoruz; Deccal'in karşısında mıyız? Deccali görüyor muyuz?Demek ki biz bilmiyoruz; Deccal'in karşısında mıyız? Deccali görüyor muyuz? Görecek miyiz, görmeyecek miyiz?Görecek miyiz, görmeyecek miyiz? Ama bu hadîs-i şerîflerden kesin bir şeyi anlıyoruz ki dinimizin esaslarını iyi öğrenir deAma bu hadîs-i şerîflerden kesin bir şeyi anlıyoruz ki dinimizin esaslarını iyi öğrenir de ona sımsıkı sarılırsak Deccal'den korunacağız. Rabbimizin varlığını birliğini bilip de "Rabbim Allah.ona sımsıkı sarılırsak Deccal'den korunacağız. Rabbimizin varlığını birliğini bilip de "Rabbim Allah. Beni yaratan, yaşatan, yeri göğü yaratan Allah." dersek, bu fikirde sebat edersek kurtulacağız. Beni yaratan, yaşatan, yeri göğü yaratan Allah." dersek, bu fikirde sebat edersek kurtulacağız.

Ama birtakım olağanüstü veya ileri veya yüksek veya şaşırtıcı bir şeyler görüp de;Ama birtakım olağanüstü veya ileri veya yüksek veya şaşırtıcı bir şeyler görüp de; "Vay be, bunu yapan insanlar…" diye birtakım göz boyama işlerine kanarsak…"Vay be, bunu yapan insanlar…" diye birtakım göz boyama işlerine kanarsak… Adamın gözünü açıyor, iyileşmez hastalığı iyileştiriyor, Adamın gözünü açıyor, iyileşmez hastalığı iyileştiriyor, ölüyü diriltiyor [vesaire] gibi böyle şeyleri görünce… Olabilir, ne yapalım. ölüyü diriltiyor [vesaire] gibi böyle şeyleri görünce… Olabilir, ne yapalım. Teknik ilerliyor işte, bazı şeyler yapılabiliyor. "Benim Rabbim Allah" diyeceğiz. Teknik ilerliyor işte, bazı şeyler yapılabiliyor. "Benim Rabbim Allah" diyeceğiz.

Demek ki ilk önce ne lazım? Dinimizi, kitabımızı, Kur'ân-ı Kerîmimiz'i güzel öğrenmemiz lazım. Demek ki ilk önce ne lazım?

Dinimizi, kitabımızı, Kur'ân-ı Kerîmimiz'i güzel öğrenmemiz lazım.

"Bazı insanlar da vardır, Kur'an'ı biliyorlar." diyor, Peygamber Efendimiz."Bazı insanlar da vardır, Kur'an'ı biliyorlar." diyor, Peygamber Efendimiz. "Kur'an'ı biliyorlar ama sünnete aykırı iş yapan bid'at ehlinin ağzına bakıyorlar, onların sözünü dinliyorlar."Kur'an'ı biliyorlar ama sünnete aykırı iş yapan bid'at ehlinin ağzına bakıyorlar, onların sözünü dinliyorlar. Onlar Deccal'in ordusu, tâbîleri, tebâsı" diyor. Onlar Deccal'in ordusu, tâbîleri, tebâsı" diyor.

Demek ki Kur'ân-ı Kerîm'i okumaktan murat, Kur'ân-ı Kerîm'i uygulamakDemek ki Kur'ân-ı Kerîm'i okumaktan murat, Kur'ân-ı Kerîm'i uygulamak ve sünnet-i seniyyeye uygun bir şekilde yaşamak.ve sünnet-i seniyyeye uygun bir şekilde yaşamak. Eğer sünnet-i seniyyeye uygun olarak yaşarsak kurtulacağız. Eğer sünnet-i seniyyeye uygun olarak yaşarsak kurtulacağız. Bid'at ehlinin sözlerini dinleyip de bilgimiz veyahut sözümüz üzerine Bid'at ehlinin sözlerini dinleyip de bilgimiz veyahut sözümüz üzerine maddî menfaat sağlayıp da onların yolunda gidersek o zaman dinini satıp dünyalık elde eden insan;maddî menfaat sağlayıp da onların yolunda gidersek o zaman dinini satıp dünyalık elde eden insan; onların da âkıbetinin kötü olacağı anlaşılmış oluyor. onların da âkıbetinin kötü olacağı anlaşılmış oluyor.

Bu Deccal fitnesine Allah bizi uğratmasın. O mel'un ile karşılaştırmasın. Bu Deccal fitnesine Allah bizi uğratmasın. O mel'un ile karşılaştırmasın.

Eğer karşılaşmadıysak şu ana kadar…Eğer karşılaşmadıysak şu ana kadar… Eğer bu "medeniyet" dediğimiz tek dişi kalmış canavar değilse… Eğer Batı medeniyeti değilse…Eğer bu "medeniyet" dediğimiz tek dişi kalmış canavar değilse… Eğer Batı medeniyeti değilse… Bazıları da böyle yorumluyorlar. "Bu kişi değildir."Bazıları da böyle yorumluyorlar. "Bu kişi değildir." Çünkü tam da onların karşısında ümmetin durumu öyle oldu.Çünkü tam da onların karşısında ümmetin durumu öyle oldu. Sünnet-i seniyyeyi bıraktı, dini imanı bıraktı. Dedelerimizin fena mıydı hâli?Sünnet-i seniyyeyi bıraktı, dini imanı bıraktı. Dedelerimizin fena mıydı hâli? Osmanlılar'ın, anlı şanlı Fatihler'in yolu fena mıydı? Bıraktı. Dini imanı bıraktı. Kur'anı sünneti bıraktı.Osmanlılar'ın, anlı şanlı Fatihler'in yolu fena mıydı? Bıraktı. Dini imanı bıraktı. Kur'anı sünneti bıraktı. Şimdi başka yolları güzelmiş gibi burası doğru diye gidiyor.Şimdi başka yolları güzelmiş gibi burası doğru diye gidiyor. Yani cennetmiş gibi orası o tarafa koşturuyor. Ama cehenneme gidiyor aslında.Yani cennetmiş gibi orası o tarafa koşturuyor. Ama cehenneme gidiyor aslında. Çünkü aslında mü'min olanlar görüyor ki gittikleri yol yanlış. Onun sonunda cehennem var.Çünkü aslında mü'min olanlar görüyor ki gittikleri yol yanlış. Onun sonunda cehennem var. Onların "gitme" dediği yol tehlikeli, zararlı veyahut insanın menfaatine dokunuyor gibi;Onların "gitme" dediği yol tehlikeli, zararlı veyahut insanın menfaatine dokunuyor gibi; ama o yol da sağlam, İslâm yolu, orada gidenler de cenneti kazanacak. ama o yol da sağlam, İslâm yolu, orada gidenler de cenneti kazanacak.

Şaşırtmacalı bir durum varsa biz bu şaşırtmacalı durumdan nasıl kurtulacağız? Şaşırtmacalı bir durum varsa biz bu şaşırtmacalı durumdan nasıl kurtulacağız?

Kur'ân-ı Kerîm'e ve sünnet-i seniyyeye uyarak. Eğer onlara uymazsak şaşırabiliriz.Kur'ân-ı Kerîm'e ve sünnet-i seniyyeye uyarak. Eğer onlara uymazsak şaşırabiliriz. Çünkü Allah fitne, imtihan olarak zaten bu Deccal'i gönderiyor. İki tane melek var yanında.Çünkü Allah fitne, imtihan olarak zaten bu Deccal'i gönderiyor. İki tane melek var yanında. Birisinin dediğini insanlar duymuyor, ötekisinin dediğini duyuyor.Birisinin dediğini insanlar duymuyor, ötekisinin dediğini duyuyor. Ötekisi halbuki onu tasdik etmiyor, meleği tasdik ediyor. "Yalan söyledin, doğru." diyor.Ötekisi halbuki onu tasdik etmiyor, meleği tasdik ediyor. "Yalan söyledin, doğru." diyor. Onlar da sanıyor ki Deccal'i tasdik ediyor. Demek ki aklımızı fikrimizi iyi kullanmamız lazım.Onlar da sanıyor ki Deccal'i tasdik ediyor. Demek ki aklımızı fikrimizi iyi kullanmamız lazım. İmanımızı korumaya büyük özen ve gayret göstermemiz lazım. İmanımızı korumaya büyük özen ve gayret göstermemiz lazım.

İmanı korumanın yegâne yolu, tek yolu muhterem kardeşlerim; Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmaktır!İmanı korumanın yegâne yolu, tek yolu muhterem kardeşlerim; Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmaktır! Çünkü sünnet Kur'ân-ı Kerîm'i açıklayıp teferruâtı bize bildiriyor.Çünkü sünnet Kur'ân-ı Kerîm'i açıklayıp teferruâtı bize bildiriyor. Bazıları sünnetten bizi ayırarak, sünnetten koparttıktan sonra,Bazıları sünnetten bizi ayırarak, sünnetten koparttıktan sonra, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri öz olduğu için Kur'ân-ı Kerîm'i başka tevillerleKur'ân-ı Kerîm'in âyetleri öz olduğu için Kur'ân-ı Kerîm'i başka tevillerle başka taraflara çekerek milleti başka tarafa götürüyorlar. Mesela şöyle sözleri duymadınız mı? başka taraflara çekerek milleti başka tarafa götürüyorlar.

Mesela şöyle sözleri duymadınız mı?

"Güzele bakmak sevap." Ya utanmıyor, bir de "sevap" diyor!"Güzele bakmak sevap."

Ya utanmıyor, bir de "sevap" diyor!
Halbuki Peygamber Efendimiz diyor ki; "Bir insan bir nâmahreme bir kere bakarsa şöyle olur."Halbuki Peygamber Efendimiz diyor ki; "Bir insan bir nâmahreme bir kere bakarsa şöyle olur." Yani bir kere bakarsa, gözü takıldı, tamam. İkinci defa baktı mı o şeytandandır.Yani bir kere bakarsa, gözü takıldı, tamam. İkinci defa baktı mı o şeytandandır. Âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri "Gözünüzü nâmahreme bakmaktan yumun." diyor.Âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri "Gözünüzü nâmahreme bakmaktan yumun." diyor. "Bu güzele bakmak"Bu güzele bakmak sevap!" sözü ne kadar terbiyesizce bir söz! Günaha bakmayı böyle Allah'la,sevap!" sözü ne kadar terbiyesizce bir söz! Günaha bakmayı böyle Allah'la, dinle imanla alay eder gibi böyle söylemek olur mu? Bir de "sevap" diyor! dinle imanla alay eder gibi böyle söylemek olur mu? Bir de "sevap" diyor!

"Vazife kutsaldır. Vazifeni yap." Cuma, namazımı kılacağım."Vazife kutsaldır. Vazifeni yap."

Cuma, namazımı kılacağım.
Vazife kutsalsa, vazife asıl kutsal olan şeyleri engellemesin, yolumu aç. Vazife kutsalsa, vazife asıl kutsal olan şeyleri engellemesin, yolumu aç. Hem onu yapayım, bir saat fazla çalışmaya razıyım cuma günü.Hem onu yapayım, bir saat fazla çalışmaya razıyım cuma günü. Sen benim Cuma namazımı kılmama izin ver. Aldatıyor. "Kutsal" sözünü sokuyor. Ne kutsalı?Sen benim Cuma namazımı kılmama izin ver. Aldatıyor. "Kutsal" sözünü sokuyor. Ne kutsalı? Dine karşı olan şey kutsal olur mu? Dine karşı olan şey kutsal olur mu?

Buna benzer başka misalleri çoğaltabiliriz. Buna benzer başka misalleri çoğaltabiliriz.

Demek ki sırf Kur'ân-ı Kerîm'e dayanarak "sevaptır, kutsaldır…" diye,Demek ki sırf Kur'ân-ı Kerîm'e dayanarak "sevaptır, kutsaldır…" diye, özlü olduğu için Kur'ân-ı Kerîm, oradan milleti aldatabilirler. Aldanmamanın yolu nedir? özlü olduğu için Kur'ân-ı Kerîm, oradan milleti aldatabilirler.

Aldanmamanın yolu nedir?

Bize her türlü teferruâtı anlatan Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmak.Bize her türlü teferruâtı anlatan Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmak. Kur'ân-ı Kerîm'de bu kadar teferruât yok. Kıyametin kopacağına dair âyetler var, pek çok âyet var.Kur'ân-ı Kerîm'de bu kadar teferruât yok. Kıyametin kopacağına dair âyetler var, pek çok âyet var. Ama Deccal'in gözünün şaşı olduğu, kör olduğu, perdeli olduğu, nereden çıkacağı, neler yapacağı,Ama Deccal'in gözünün şaşı olduğu, kör olduğu, perdeli olduğu, nereden çıkacağı, neler yapacağı, Medine'ye giremeyeceği vesaire hadîs-i şerîflerde var. Medine'ye giremeyeceği vesaire hadîs-i şerîflerde var.

Teferruât, ince bilgi ararsan, ustalık istersen,Teferruât, ince bilgi ararsan, ustalık istersen, dinini derinlemesine öğrenmek istersen hadîs-i şerîflere sarılacaksın! dinini derinlemesine öğrenmek istersen hadîs-i şerîflere sarılacaksın!

"Hocam çok hadis kitabı var, hangisini okuyayım?" En kolayı Riyâzü's-sâlihîn. "Hocam çok hadis kitabı var, hangisini okuyayım?"

En kolayı Riyâzü's-sâlihîn.

İşte bak burada bu kardeşlerimiz Allah razı olsun, hizmet olsun diye,İşte bak burada bu kardeşlerimiz Allah razı olsun, hizmet olsun diye, Riyâzü's-sâlihîn okuyorlar. Üç cilt işte. Diyanet de basmış, başka özel şirketler de basmış. Riyâzü's-sâlihîn okuyorlar. Üç cilt işte. Diyanet de basmış, başka özel şirketler de basmış.

Peygamberimiz'in hadislerini bir oku bakalım.Peygamberimiz'in hadislerini bir oku bakalım. Bakalım gazete yazarları mı doğru söylüyor, televizyon programları mı doğru söylüyor,Bakalım gazete yazarları mı doğru söylüyor, televizyon programları mı doğru söylüyor, Peygamber Efendimiz mi doğru söylüyor? Bakalım işin aslı, doğrusu hangisiymiş? "Benim kalbim temiz." Peygamber Efendimiz mi doğru söylüyor? Bakalım işin aslı, doğrusu hangisiymiş?

"Benim kalbim temiz."

Böyle saçma şey olmaz! Ebû Eyyûb el-Ensârî, Eyüp Sultan camisinin avlusunda…Böyle saçma şey olmaz!

Ebû Eyyûb el-Ensârî, Eyüp Sultan camisinin avlusunda…
Libyalı bir profesörü aldım. "Bak, bizim İstanbulumuz'da bir sahâbi var.Libyalı bir profesörü aldım. "Bak, bizim İstanbulumuz'da bir sahâbi var. Mübarek buraya İstanbul'u fethetmeye gelmiş; şehid olmuş. Burada kabri var." dedim, getirdim.Mübarek buraya İstanbul'u fethetmeye gelmiş; şehid olmuş. Burada kabri var." dedim, getirdim. Adam profesör. Üniversitenin dekanı. Amîdü'l-külliye yani. Dekan, bir fakültenin başkanı.Adam profesör. Üniversitenin dekanı. Amîdü'l-külliye yani. Dekan, bir fakültenin başkanı. Ben aldım, bir de Teknik Üniversite'den bir kardeşimiz vardı, arabası vardı; onu gezdiriyoruz.Ben aldım, bir de Teknik Üniversite'den bir kardeşimiz vardı, arabası vardı; onu gezdiriyoruz. Nereyi gezdirelim? Libya'dan gelmiş profesör. Sarıklı, cübbeli adam.Nereyi gezdirelim? Libya'dan gelmiş profesör. Sarıklı, cübbeli adam. Sahabe kabri gösterelim, sevinir." dedik, müslüman adam olduğu için. Sahabe kabri gösterelim, sevinir." dedik, müslüman adam olduğu için.

Adam dedi ki; "Ben bu zât-ı muhteremi çok iyi tanıyorum.Adam dedi ki; "Ben bu zât-ı muhteremi çok iyi tanıyorum. Bu hayattayken de mücahitti, öldükten sonra da mücahitti." Bu hayattayken de mücahitti, öldükten sonra da mücahitti."

Biz bunu duymamıştık. Bizden baskın çıktı adam, bilgin çıktı. Öldükten sonra nasıl mücahit imiş? Biz bunu duymamıştık. Bizden baskın çıktı adam, bilgin çıktı. Öldükten sonra nasıl mücahit imiş?

Dedi ki; "Bu vefat ederken vasiyet etmiş. 'Ey benim kardeşlerim, silah arkadaşlarım, mücahitler!Dedi ki; "Bu vefat ederken vasiyet etmiş. 'Ey benim kardeşlerim, silah arkadaşlarım, mücahitler! Ben öldüğüm zaman benim kabrimi çarpışa çarpışa sura en yakın yere kadar götürün, oraya gömün.Ben öldüğüm zaman benim kabrimi çarpışa çarpışa sura en yakın yere kadar götürün, oraya gömün. Sura en yakın olayım. Onun için vefat ettikten sonra tabutunu almışlar.Sura en yakın olayım. Onun için vefat ettikten sonra tabutunu almışlar. Çarpışa çarpışa sura yakın yere kadar gelmişler. Düşmanı püskürtmüşler, oraya gömmüşler.Çarpışa çarpışa sura yakın yere kadar gelmişler. Düşmanı püskürtmüşler, oraya gömmüşler. Vefatında da düşmana saldırmış, tabutuyla da saldırmış, hayatında da saldırdı. Bu çok büyük zât." dedi. Vefatında da düşmana saldırmış, tabutuyla da saldırmış, hayatında da saldırdı. Bu çok büyük zât." dedi.

Hakikaten ben sonradan Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri üzerine bir konferans hazırladım,Hakikaten ben sonradan Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri üzerine bir konferans hazırladım, Eyüp Sultan'da vereyim diye. Kitapları karıştırdıkça mübareğin meziyeti çıkıyor. Çok üstün bir şahısmış. Eyüp Sultan'da vereyim diye. Kitapları karıştırdıkça mübareğin meziyeti çıkıyor. Çok üstün bir şahısmış.

Onun camisinde, herkes ziyarete geliyor ya mübarek zât diye… Kızın birisi, yetişkin bir kız.Onun camisinde, herkes ziyarete geliyor ya mübarek zât diye… Kızın birisi, yetişkin bir kız. Etekleri dizinden bir karış yukarıda, bol. Entarisinin kolları yok, japone kol.Etekleri dizinden bir karış yukarıda, bol. Entarisinin kolları yok, japone kol. Göğsü de havuz yaka, o da bol. Yaz günü ya, sıcakta terleyecek mi millet! Göğsü de havuz yaka, o da bol. Yaz günü ya, sıcakta terleyecek mi millet!

"Kendine ne azap ediyorsun kardeşim? Soyun, gez." Öyle demiyorlar mı?"Kendine ne azap ediyorsun kardeşim? Soyun, gez." Öyle demiyorlar mı? "Bu ne böyle, tepeden tırnağa örtünmüş!" diyor. Bak nasıl ters, her şey değişiyor."Bu ne böyle, tepeden tırnağa örtünmüş!" diyor. Bak nasıl ters, her şey değişiyor. Bir hoca hanımı gördüğü zaman diyorlar ki; "Ya bu ne böyle? Niye böyle bu kadar kapanmış!" diyorlar. Bir hoca hanımı gördüğü zaman diyorlar ki; "Ya bu ne böyle? Niye böyle bu kadar kapanmış!" diyorlar.

Bizim arkadaşın hanımı da diyor ki böyle soran birisine…Bizim arkadaşın hanımı da diyor ki böyle soran birisine… Çarşıda, mal aldı, hesap yaparken çarşıda soruyor; "Niye böyle giyinmişsiniz?" diye. Çarşıda, mal aldı, hesap yaparken çarşıda soruyor; "Niye böyle giyinmişsiniz?" diye.

"E sizin kilisedeki rahibeler böyle giyinmiyor mu?" "Ha, öyle mi?" diyor. Öyle ya, ne sandın? "E sizin kilisedeki rahibeler böyle giyinmiyor mu?"

"Ha, öyle mi?" diyor.

Öyle ya, ne sandın?

Ama "Açılsana kardeşim, bu sıcakta ne lüzumu var." diyor. Öyle gösteriyor, ters gösteriyor. Ama "Açılsana kardeşim, bu sıcakta ne lüzumu var." diyor. Öyle gösteriyor, ters gösteriyor.

Kız açık. Berbat vaziyet. Bir de küçük çocuk var. Bir de avluda güvercinler var.Kız açık. Berbat vaziyet. Bir de küçük çocuk var. Bir de avluda güvercinler var. Çocuk güvercinlere koşuyor. Kız çocuğa koşuyor. Çocuğu tutuyor. Eğiliyor, kalkıyor…Çocuk güvercinlere koşuyor. Kız çocuğa koşuyor. Çocuğu tutuyor. Eğiliyor, kalkıyor… Bizim Teknik Üniversite'deki arabası olan arkadaş dayanamadı, kalktı gitti kızın yanına;Bizim Teknik Üniversite'deki arabası olan arkadaş dayanamadı, kalktı gitti kızın yanına; "Bak kardeşim, burası bir sahabe mescidi. Burada sahabe kabri var. Mübarek yer."Bak kardeşim, burası bir sahabe mescidi. Burada sahabe kabri var. Mübarek yer. Böyle bu kıyafetle buraya gelmen doğru mu senin? Doğru değil bu." dedi. Böyle bu kıyafetle buraya gelmen doğru mu senin? Doğru değil bu." dedi.

"Sen benim kalbime bak, benim kalbim temiz!" diyor. "Sen benim kalbime bak, benim kalbim temiz!" diyor.

Allah senin kalbinin temizliğini, pisliğini pekâlâ biliyor.Allah senin kalbinin temizliğini, pisliğini pekâlâ biliyor. Ama Allahu Teâlâ hazretleri hanımların yüzleri elleri hariç, ayaklarının topuktan aşağısı hariç Ama Allahu Teâlâ hazretleri hanımların yüzleri elleri hariç, ayaklarının topuktan aşağısı hariç her tarafının kapatılmasını emretmiş. Emir o işte. "Benim kalbim temiz…" Onlar yamuk laf.her tarafının kapatılmasını emretmiş. Emir o işte. "Benim kalbim temiz…" Onlar yamuk laf. İşin doğrusu tesettür, örtünmek. İşin yamuğu; "Kalbim temiz. İşin doğrusu tesettür, örtünmek. İşin yamuğu; "Kalbim temiz. Ne olacak yani, yeter ki kalbi temiz olsun!" Senin kalbin temiz olur, karşı tarafın kalbi kötü olur.Ne olacak yani, yeter ki kalbi temiz olsun!" Senin kalbin temiz olur, karşı tarafın kalbi kötü olur. Kaçırılan kızlar boşuna mı kaçırılıyor? Kızın kalbinin temizliği yetmez ki. Allah temizliği emretmiş. Kaçırılan kızlar boşuna mı kaçırılıyor? Kızın kalbinin temizliği yetmez ki. Allah temizliği emretmiş.

Neyi anlatmak istiyorum? Misal vermek istiyorum.Neyi anlatmak istiyorum?

Misal vermek istiyorum.
İnsanlar şimdi dinin her emrine karşı ayrı bir mantık üretmişler, savunma üretmişler, onu söylüyorlar. İnsanlar şimdi dinin her emrine karşı ayrı bir mantık üretmişler, savunma üretmişler, onu söylüyorlar.

"Bira içme." "Birada alkol miktarı az." diyor. Daha zorlarsan, "Elmada da alkol var." diyor."Bira içme."

"Birada alkol miktarı az." diyor.

Daha zorlarsan, "Elmada da alkol var." diyor.
Elmada da çürüdüğü zaman alkol oluşuyormuş. Elmanın çürüğünün zararı yok.Elmada da çürüdüğü zaman alkol oluşuyormuş. Elmanın çürüğünün zararı yok. O sarhoş etmez. Elmanın üstündeki… Ama Allah "İçkiyi içmeyin." demiş. "Birada alkol miktarı az." O sarhoş etmez. Elmanın üstündeki… Ama Allah "İçkiyi içmeyin." demiş.

"Birada alkol miktarı az."

Git de Almanya'ya, gör.Git de Almanya'ya, gör. Bira içmekten nasıl alkolik olmuşlar, ne kadar böyle sokaklara yatmışlar, perişan olmuşlar.Bira içmekten nasıl alkolik olmuşlar, ne kadar böyle sokaklara yatmışlar, perişan olmuşlar. Hayatı kaymış nice insan var, git gör. Su gibi bira içiyorlar.Hayatı kaymış nice insan var, git gör. Su gibi bira içiyorlar. Bak nasıl alkolik oluyormuş, gel gör orada. Yani yalancı mantık. Bak nasıl alkolik oluyormuş, gel gör orada. Yani yalancı mantık.

"Bu şifalı. Biraz da şişmanlarsın, iç." diyor. Ben öyle haramdan şifa istemem! "Bu şifalı. Biraz da şişmanlarsın, iç." diyor.

Ben öyle haramdan şifa istemem!

Bak her yerde imtihanımız var, muhterem kardeşlerim. Görüyor musunuz?Bak her yerde imtihanımız var, muhterem kardeşlerim. Görüyor musunuz? Her yerde İslâm'ın emrinin karşısına birtakım laflar çıkartmışlar. Her yerde İslâm'ın emrinin karşısına birtakım laflar çıkartmışlar. Hepsinin aslında savunması var ama savunmasını bilemeyenin ayağı kayabilir.Hepsinin aslında savunması var ama savunmasını bilemeyenin ayağı kayabilir. "Boş ver ya, bizim de çok darmış kafamız." dedi mi hapı yuttu. "Boş ver ya, bizim de çok darmış kafamız." dedi mi hapı yuttu.

Onun için, size bu akşamki konuşmamın özeti olarak, daha misalleri çoğaltabilirim,Onun için, size bu akşamki konuşmamın özeti olarak, daha misalleri çoğaltabilirim, böyle yalan yanlış yamuk laflar o kadar çok ki… böyle yalan yanlış yamuk laflar o kadar çok ki… Onlarla hep uğraşıyoruz, böyle hoca olduğumuz için çeşit çeşit bize geliyor… Onlarla hep uğraşıyoruz, böyle hoca olduğumuz için çeşit çeşit bize geliyor…

Bir tanesi daha [aklıma] geldi,Bir tanesi daha [aklıma] geldi, gülersiniz belki, onu da anlatayım. gülersiniz belki, onu da anlatayım.

İmansızın birisi -"Dehrî" diyorlar, yani Allah'ın varlığını reddediyor.- gelmiş, adama demiş ki; İmansızın birisi -"Dehrî" diyorlar, yani Allah'ın varlığını reddediyor.- gelmiş, adama demiş ki;

"Şeytan nereden yaratıldı?" "Şeytan nereden yaratıldı?"

Ateşten yaratılmış. Kur'ân-ı Kerîm öyle bildiriyor. Biz onun nasıl yaratıldığını bilemeyiz.Ateşten yaratılmış. Kur'ân-ı Kerîm öyle bildiriyor. Biz onun nasıl yaratıldığını bilemeyiz. Ateşten yaratılmış, Allah bildiriyor. Adam bu sefer bıyık altından gülmüş. Demiş ki; Ateşten yaratılmış, Allah bildiriyor.

Adam bu sefer bıyık altından gülmüş. Demiş ki;

"Şeytanı Allah nereye atacak?" "Cehenneme atacak." "E cehennemde ne var?" "Ateş var." "Şeytanı Allah nereye atacak?"

"Cehenneme atacak."

"E cehennemde ne var?"

"Ateş var."

"Zaten o ateşten yaratılmış. Cehenneme atılırsa ne olur?" "Zaten o ateşten yaratılmış. Cehenneme atılırsa ne olur?"

Bak, imanı sarsılıverir insanın.Bak, imanı sarsılıverir insanın. Nasıl karşısına müslümanı şaşırtacak şeyler buluyorlar. Nasıl karşısına müslümanı şaşırtacak şeyler buluyorlar.

Adam bu lafı duyunca, yolda beraber gidiyorlarmış…Adam bu lafı duyunca, yolda beraber gidiyorlarmış… Tarla da sürülmüş orada, böyle kesmikler pulluğun önünden devrilmiş. Kesek. Bir kesek almış.Tarla da sürülmüş orada, böyle kesmikler pulluğun önünden devrilmiş. Kesek. Bir kesek almış. O da kurumuş güneşten. Bu herifin kafasına bir tane patlatmış. Anlı şişmiş, böyle gözüne de morluk inmiş. O da kurumuş güneşten. Bu herifin kafasına bir tane patlatmış. Anlı şişmiş, böyle gözüne de morluk inmiş.

Davacı olmuşlar. Hâkimin huzuruna çıkmışlar. Demiş ki; Davacı olmuşlar. Hâkimin huzuruna çıkmışlar. Demiş ki;

"Sen bu adama niye bu kesekle vurdun? Baksana perişan etmişsin kafasını." Demiş ki; "Sen bu adama niye bu kesekle vurdun? Baksana perişan etmişsin kafasını."

Demiş ki;

"Efendim o bana bir soru sordu, ben onun cevabını verdim." "Ne cevabı?" "Efendim o bana bir soru sordu, ben onun cevabını verdim."

"Ne cevabı?"

Demiş ki; "'Şeytan ateşten yaratıldı. Ateşten nasıl azap olacak?' diye sordu.Demiş ki;

"'Şeytan ateşten yaratıldı. Ateşten nasıl azap olacak?' diye sordu.
Ben de nasıl anlatayım; insan da topraktan yaratıldı, Ben de nasıl anlatayım; insan da topraktan yaratıldı, topraktan azap nasıl oluyormuş görsün diye kafasına bir tane vurdum." topraktan azap nasıl oluyormuş görsün diye kafasına bir tane vurdum."

Bu benim hoşuma gidiyor. Bir fıkra ama karşı tarafı susturuyor. Bu benim hoşuma gidiyor. Bir fıkra ama karşı tarafı susturuyor.

Birisi demiş ki; "Şıra içer misin?" "İçeriz." Çünkü üzümü sıkıyorsun, şıra oluyor, içiliyor. Birisi demiş ki;

"Şıra içer misin?"

"İçeriz."

Çünkü üzümü sıkıyorsun, şıra oluyor, içiliyor.

"Şarap içer misin?" "İçmem, haram." "E ikisi de üzümden, ne farkı var?" Bir durmuş, demiş ki; "Şarap içer misin?"

"İçmem, haram."

"E ikisi de üzümden, ne farkı var?"

Bir durmuş, demiş ki;

"Hanımın sana helâl mi?" "Helâl." "Kızın?" Kızın helâl değil. Susturmuş. "Hanımın sana helâl mi?"

"Helâl."

"Kızın?"

Kızın helâl değil. Susturmuş.

Güzel cevap verirsen susturuyorsun. Güzel cevap veremeyen bir kimseyi buldu mu ayağını kaydırıyorlar. Güzel cevap verirsen susturuyorsun. Güzel cevap veremeyen bir kimseyi buldu mu ayağını kaydırıyorlar.

En iyisi Kur'an'a sarılmak. Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmak.En iyisi Kur'an'a sarılmak. Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılmak. Doğru yolda yürümek. Çok Deccal'li, yalancılı, fitneli bir dünyada yaşıyoruz. Gözünüzü açın. Doğru yolda yürümek. Çok Deccal'li, yalancılı, fitneli bir dünyada yaşıyoruz. Gözünüzü açın.

Allah hepimizin yardımcısı olsun. Şaşırtmasın, yanıltmasın, ayağımızı kaydırtmasın.Allah hepimizin yardımcısı olsun. Şaşırtmasın, yanıltmasın, ayağımızı kaydırtmasın. Dinimizi öğrenip dosdoğru yaşamayı nasip etsin.Dinimizi öğrenip dosdoğru yaşamayı nasip etsin. Huzuruna imân-ı kâmil ile mü'min-i kâmil olarak varmayı nasip etsin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Huzuruna imân-ı kâmil ile mü'min-i kâmil olarak varmayı nasip etsin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû.

Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ men allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm.Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ men allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm. Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yasifûn ve selâmun ale'l-mürselîn. Ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yasifûn ve selâmun ale'l-mürselîn. Ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn.

el-Fâtiha! el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2