Namaz Vakitleri
İstanbul
1 Rebîü'l-Âhir 1447
23 September 2025
İmsak
05:20
Güneş
06:46
Öğle
13:02
İkindi
16:24
Akşam
19:07
Yatsı
20:26
Detaylı Arama

Din ve Hayat Dengesi

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Din ve Hayat Dengesi

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm.Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi Rabbi’l-âlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.

el-Hamdülillahi Rabbi’l-âlemin ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.
Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ MuhammedinVe’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullahİ’lemû eyyühe’l-ihvân enne efdale’l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale’l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve enne efdale’l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ahve şerra’l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri.ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâri. Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem. Estağfirullah.

Estağfirullah.
Estağfirullah.Estağfirullah. Estağfirullah el-Azîm, el-Kerîm er-Rahîm ellezî lâ ilâhe illâ hûEstağfirullah el-Azîm, el-Kerîm er-Rahîm ellezî lâ ilâhe illâ hû el-Hayye'l-Kayyûm ve netûbu ileyh.el-Hayye'l-Kayyûm ve netûbu ileyh. Ve es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâVe es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ innehû hüve't-tevvâbün rahîm.innehû hüve't-tevvâbün rahîm. Tevbete abdin zâlimin linefsihîTevbete abdin zâlimin linefsihî lâ yemlikü linefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ.lâ yemlikü linefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ. Allâhümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen

Allâhümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen
alâ seyyidinâ Muhammedini'llezî tenhâllü bihi'l-ugadüalâ seyyidinâ Muhammedini'llezî tenhâllü bihi'l-ugadü ve tenfericü bihi'l kürebü ve tukdâ bihi'l-havâicüve tenfericü bihi'l kürebü ve tukdâ bihi'l-havâicü ve tünâli bihi'r-reğâibüve tünâli bihi'r-reğâibü ve hüsni'l-havâtimi ve yüstesğa'l-ğamâmü bi-vechihi'l-kerîmive hüsni'l-havâtimi ve yüstesğa'l-ğamâmü bi-vechihi'l-kerîmi ve alâ âlihî ve sahbihîve alâ âlihî ve sahbihî fi külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek.fi külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek. Yahudilikten dönmüş bir Müslüman,

Yahudilikten dönmüş bir Müslüman,
Yahudi'den Müslüman olmuş, bir mektup yazmış bana.Yahudi'den Müslüman olmuş, bir mektup yazmış bana. Tabi bunu çok yerlere de yazmıştır ya.Tabi bunu çok yerlere de yazmıştır ya. Şu okuduğum salât-u selâmdanŞu okuduğum salât-u selâmdan dört bin dört yüz kırk dört tane benim için okuyuverirsiniz diyor.dört bin dört yüz kırk dört tane benim için okuyuverirsiniz diyor. Bir işim var dostlar.Bir işim var dostlar. Bu işin olması için bunu bu kadar okumanızı,Bu işin olması için bunu bu kadar okumanızı, okuyucuları bulup okutmanızı rica ederim demiş.okuyucuları bulup okutmanızı rica ederim demiş. İkinci mektubunun bir de destan kısmı var.

İkinci mektubunun bir de destan kısmı var.
Uzunca yazmış.Uzunca yazmış. Bu mektupta da camilerimizinBu mektupta da camilerimizin kirliliğinden, pisliliğinden bahseder.kirliliğinden, pisliliğinden bahseder. Camilerin temiz tutulmasını bize tavsiye eder.Camilerin temiz tutulmasını bize tavsiye eder. Bu hareketi şimdi dersimizin içinde inşallah gelir deBu hareketi şimdi dersimizin içinde inşallah gelir de hepimiz için yüz kızartıcı bir hal.hepimiz için yüz kızartıcı bir hal. Yüz kızartıcı bir hal.Yüz kızartıcı bir hal. Allah kusurlarımızı affetsin.Allah kusurlarımızı affetsin. Bu tabi fertlerin elinden gelmez.

Bu tabi fertlerin elinden gelmez.
Bir fert ne kadar çalışsaBir fert ne kadar çalışsa bu caminin temizliği için, içinden gece gündüz çıkmasabu caminin temizliği için, içinden gece gündüz çıkmasa yine beceremez.yine beceremez. Buna cemaat yardımı lazım, elbirliği lazım,Buna cemaat yardımı lazım, elbirliği lazım, teşkilat da lazım.teşkilat da lazım. Şimdi bu tavanı kimse süpüremez.Şimdi bu tavanı kimse süpüremez. Buraya koca bir merdiven lazım,Buraya koca bir merdiven lazım, onun temizliği için mahsus süpürgesi lazım,onun temizliği için mahsus süpürgesi lazım, badanası lazım.badanası lazım. Ve bunlar da kolay işler değil.Ve bunlar da kolay işler değil. Allah kusurumuzu affetsin.Allah kusurumuzu affetsin. Yapanlardan, bırakanlardan Allah razı olsun.Yapanlardan, bırakanlardan Allah razı olsun. Onlar yapmışlar, bırakmışlar daOnlar yapmışlar, bırakmışlar da biz bugün bunların muhafazasından aciziz.biz bugün bunların muhafazasından aciziz. Şimdi, Mustafa kardeşime getireceğim lafı.

Şimdi, Mustafa kardeşime getireceğim lafı.
Bir hanım var gelmiş, çocuğunu okutuyordu mektepte.Bir hanım var gelmiş, çocuğunu okutuyordu mektepte. Neyse yaramaz oldukları için bunları çıkardı.Neyse yaramaz oldukları için bunları çıkardı. Başka mektebe verdi.Başka mektebe verdi. Şimdi başka mektepten para isterlerkenŞimdi başka mektepten para isterlerken Eşref Bey onu ben veririm demiş amaEşref Bey onu ben veririm demiş ama şimdi de ödeyemiyor galiba.şimdi de ödeyemiyor galiba. Şimdi bitti ya, seninki isterler.Şimdi bitti ya, seninki isterler. Onun için hanım gelmiş birkaç defadır rica eder.Onun için hanım gelmiş birkaç defadır rica eder. Şimdi bu mektebin yapılış tarzını hepimiz biliriz ki

Şimdi bu mektebin yapılış tarzını hepimiz biliriz ki
burası bir Kur'an kursu olarak çalışıldı, yapıldı.burası bir Kur'an kursu olarak çalışıldı, yapıldı. Bugün de bir lise haline çevrildi.Bugün de bir lise haline çevrildi. Her mektepte lise çok.Her mektepte lise çok. Bu lisenin belki bir mümtaz tarafı varsa işte,Bu lisenin belki bir mümtaz tarafı varsa işte, şusu busu vardır da orası şöyle dört yüz bin Müslüman,şusu busu vardır da orası şöyle dört yüz bin Müslüman, bin tane profesör yetiştirse hepsi de Müslüman olaraktan,bin tane profesör yetiştirse hepsi de Müslüman olaraktan, bir Elham okuyan çocuğun sevabını alamazlar.bir Elham okuyan çocuğun sevabını alamazlar. Bir Elham okumasını öğrenen çocuğun sevabını alamazlar.Bir Elham okumasını öğrenen çocuğun sevabını alamazlar. Kur'an başka, diğer meslekler başka.Kur'an başka, diğer meslekler başka. Kur'an ile hiçbir meslek ölçülemez.Kur'an ile hiçbir meslek ölçülemez. Ama ne yazık ki bizim paralarımız o kadar şey kiAma ne yazık ki bizim paralarımız o kadar şey ki diğer meslekleri Kur'an'a tercih ediyoruz.diğer meslekleri Kur'an'a tercih ediyoruz. Buradan adam çıkarsa bu memleketi göklere çıkarır.Buradan adam çıkarsa bu memleketi göklere çıkarır. Balınan kaymak yapar.Balınan kaymak yapar. Millet de rahat eder düşüncesine kapılıyoruz.Millet de rahat eder düşüncesine kapılıyoruz. Kur'an kursunu kapatıp, bugünküKur'an kursunu kapatıp, bugünkü dünya mekteplerinden bir mektep haline çeviriyoruz.dünya mekteplerinden bir mektep haline çeviriyoruz. Bilmem bunun bu vebalin altından nasıl kalkabiliriz?Bilmem bunun bu vebalin altından nasıl kalkabiliriz? Allah cümlemizi affetsin.Allah cümlemizi affetsin. Allah bizi erkek yaratmış.

Allah bizi erkek yaratmış.
Kadını da kadın yaratmış.Kadını da kadın yaratmış. Çocuğu var, büyütüyor.Çocuğu var, büyütüyor. Kılık değiştirsek olur mu? Olmaz.Kılık değiştirsek olur mu? Olmaz. Herkesin ne ki şekilde yaratılırsa o şekilde hareket etmesi lazım.Herkesin ne ki şekilde yaratılırsa o şekilde hareket etmesi lazım. Şimdi buraları cami olarak yapmış.Şimdi buraları cami olarak yapmış. Burasını başka bir kılığa çevirsek de buradaki aldığımız paraylaBurasını başka bir kılığa çevirsek de buradaki aldığımız parayla efendim başka yerde namaz kıldırsak bunun sevabını alır mıyız?efendim başka yerde namaz kıldırsak bunun sevabını alır mıyız? Adam dese ki senin caminizi şu iş için kullanıyoruz amaAdam dese ki senin caminizi şu iş için kullanıyoruz ama kirayı veriyoruz zamanında.kirayı veriyoruz zamanında. İşte şu filan gibi çocukları okutuyoruz.İşte şu filan gibi çocukları okutuyoruz. O adam bizim yakamıza yapıştığı vakitte acabaO adam bizim yakamıza yapıştığı vakitte acaba kurtarabilir miyiz yakamızı?kurtarabilir miyiz yakamızı? Yani mesuliyet ağırdır.Yani mesuliyet ağırdır. Allah cümlemizin yardımcısı olsun.Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Şimdi burada Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Şimdi burada Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
Fi’l-erdi emânâni.

Fi’l-erdi emânâni.
Yerde iki eman var.Yerde iki eman var. İki kurtuluş yolu var yerde eman, emniyet.İki kurtuluş yolu var yerde eman, emniyet. Bir. Ene emânün, birisi benim.Bir. Ene emânün, birisi benim. Birisi de istiğfardır. Estağfirullah.Birisi de istiğfardır. Estağfirullah. İstiğfara iyi yapışınız.İstiğfara iyi yapışınız. İmâm-ı Âzam Hazretleri'nin oğlu Hammadad'a tavsiye ettiği mektubu var.

İmâm-ı Âzam Hazretleri'nin oğlu Hammadad'a tavsiye ettiği mektubu var.
19 nasihat var.19 nasihat var. 19 nasihatinin başında, istiğfarı oğluna tavsiye ediyor.19 nasihatinin başında, istiğfarı oğluna tavsiye ediyor. Hem de, o Allah'ın Ente Rabbi diye her gün okuduğumuz istiğfar yok mu,Hem de, o Allah'ın Ente Rabbi diye her gün okuduğumuz istiğfar yok mu, o istiğfarı tembih ediyor.o istiğfarı tembih ediyor. Sakın bu istiğfarı bırakma diyor.Sakın bu istiğfarı bırakma diyor. Burada da Efendimiz ene emânün, ve’stiğfâru.Burada da Efendimiz ene emânün, ve’stiğfâru. Ben bir kere emânım, siz ben oldukça içinizde,Ben bir kere emânım, siz ben oldukça içinizde, size bir şey olmaz.size bir şey olmaz. Bir de istiğfardır.Bir de istiğfardır. Siz de istiğfara devam ettikçe size de bir şey olmazsınız.Siz de istiğfara devam ettikçe size de bir şey olmazsınız. Ama ve ene mezhûbün.Ama ve ene mezhûbün. Ben içinizde temelli kalacak değilim.Ben içinizde temelli kalacak değilim. Bugün varsam bir gün ecelim gelecek.Bugün varsam bir gün ecelim gelecek. Götürülüp ayrılacağım aranızdan.Götürülüp ayrılacağım aranızdan. Ve yebkâ emânu.

Ve yebkâ emânu.
O zaman bir emân kalıyor bize.O zaman bir emân kalıyor bize. Bu da nedir?Bu da nedir? El-İstiğfar.El-İstiğfar. İstiğfardır.İstiğfardır. Öyleyse fe aleyküm bi’stiğfâri ‘inde külli hadesin.Öyleyse fe aleyküm bi’stiğfâri ‘inde külli hadesin. Her an için istiğfar edilmeli.Her an için istiğfar edilmeli. Elinizden gelirse her an için istiğfar ediniz.Elinizden gelirse her an için istiğfar ediniz. Her hadesten.Her hadesten. İnsan hatadan salim değil.İnsan hatadan salim değil. Her an birçok kusurlarımız oluyor.Her an birçok kusurlarımız oluyor. Bu kusurlarımıza karşı daima istiğfar edin.Bu kusurlarımıza karşı daima istiğfar edin. Estağfirullah deyin.Estağfirullah deyin. Bir daha onu yapmamanın çalışması lazımdır.Bir daha onu yapmamanın çalışması lazımdır. Fî kitâbillâhi teâlâ semânü âyâtin.

Fî kitâbillâhi teâlâ semânü âyâtin.
Kur'an-ı azimüşşanda sekiz ayet vardır ki.Kur'an-ı azimüşşanda sekiz ayet vardır ki. Li’l-ayni, göz için, göz değmemesi için.Li’l-ayni, göz için, göz değmemesi için. Kur'an-ı azimüşşanda sekiz ayet vardır.Kur'an-ı azimüşşanda sekiz ayet vardır. Bunları okursa, lâ yekraûhâ abdün fî dârinBunları okursa, lâ yekraûhâ abdün fî dârin fe tüsîbehüm zâlike’l-yevme aynü insin ev cinnin.fe tüsîbehüm zâlike’l-yevme aynü insin ev cinnin. Ne insanın ne de cinni dediğimiz gözümüzle göremeyipNe insanın ne de cinni dediğimiz gözümüzle göremeyip mevcut olan bir mahlukun şerrine uğramayız.mevcut olan bir mahlukun şerrine uğramayız. Bunun birisi Fâtihatü’l-kitâb.Bunun birisi Fâtihatü’l-kitâb. Elham.Elham. Yedi tane ayet.Yedi tane ayet. Bir tanesi de âyetü’l-kürsi Kur'an ayeti.Bir tanesi de âyetü’l-kürsi Kur'an ayeti. Kâbilü’n-ni’âle.

Kâbilü’n-ni’âle.
Kâbil, mukabil eden.Kâbil, mukabil eden. Ni’âle. Ayakkabı.Ni’âle. Ayakkabı. Ayakkabılarınızı camiye girerken alt, alt, alt koyun.Ayakkabılarınızı camiye girerken alt, alt, alt koyun. Böyle toprağa, suyu dökülmesin yerlere.Böyle toprağa, suyu dökülmesin yerlere. Öyle getirin.Öyle getirin. Öyle koyun camiye.Öyle koyun camiye. Bak bin üç yüz küsur sene evvel EfendimizBak bin üç yüz küsur sene evvel Efendimiz camiye ayakkabının nasıl sokulacağını bize tavsiye ediyor.camiye ayakkabının nasıl sokulacağını bize tavsiye ediyor. Bugün de bazı camilerde reklamları asılı oraya koymuşBugün de bazı camilerde reklamları asılı oraya koymuş ayakkabını böyle yap da gir diyerekten.ayakkabını böyle yap da gir diyerekten. Bizim bir hakimimiz vardı, Allah rahmet eylesin gani gani,

Bizim bir hakimimiz vardı, Allah rahmet eylesin gani gani,
beyaz esbaplar giyer, temiz bir efendi,beyaz esbaplar giyer, temiz bir efendi, bir de torbası var naylondan,bir de torbası var naylondan, ayakkabılarını naylon torbasınınayakkabılarını naylon torbasının içerisine kor, getirir gözlerinin önüne bırakırdı.içerisine kor, getirir gözlerinin önüne bırakırdı. Bu ikinci bir mana burada,Bu ikinci bir mana burada, ayakkabını da gözünün önüne koy,ayakkabını da gözünün önüne koy, aklın arkanda olmasın, ayakkabım acaba çalındı mı,aklın arkanda olmasın, ayakkabım acaba çalındı mı, başkası değiştirir mi falan.başkası değiştirir mi falan. Bunun da olmamak için ayakkabını da gözünün önüne koy,Bunun da olmamak için ayakkabını da gözünün önüne koy, tabirini de kullanmışlar.tabirini de kullanmışlar. Bak şimdi.Bak şimdi. Kâtelellâhü’l-yehûde.

Kâtelellâhü’l-yehûde.
Allah, Yahudi'yi perişan etsin yani katletsin, niçin?Allah, Yahudi'yi perişan etsin yani katletsin, niçin? İnnellâhe azze ve celleİnnellâhe azze ve celle lemmâ harrame aleyhimü’ş-şühûme.lemmâ harrame aleyhimü’ş-şühûme. Onlar, onlara yağı Cenâb-ı Hak,Onlar, onlara yağı Cenâb-ı Hak, hayvanların yağlarını haram etti.hayvanların yağlarını haram etti. Yağını yemeyeceğiniz dedi.Yağını yemeyeceğiniz dedi. Onlar da, cemmelûhâ sümme bâûhâ.Onlar da, cemmelûhâ sümme bâûhâ. Et, yağı sebebiyle yemiyorlar.Et, yağı sebebiyle yemiyorlar. Sattılar, parasını yiyorlar.Sattılar, parasını yiyorlar. Şimdi tam bizim işe denk gelecek bu.Şimdi tam bizim işe denk gelecek bu. Etini haram etmişken Allah,Etini haram etmişken Allah, yemiyorlar ama bunun yerine eti eritip,yemiyorlar ama bunun yerine eti eritip, yağı eritip satıyorlar ve parasını yiyorlar.yağı eritip satıyorlar ve parasını yiyorlar. Fe ekelû esmânehâ.

Fe ekelû esmânehâ.
Bak ravileri ne kadar çok.Bak ravileri ne kadar çok. Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Tirmizî,Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Dâvud, Nesaî, İbn Mâce.Dâvud, Nesaî, İbn Mâce. Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Dâvud, Nesaî, İbn Mâce.Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Dâvud, Nesaî, İbn Mâce. Tekrar.Tekrar. Buhâri, Müslim, tekrar Taberânî,Buhâri, Müslim, tekrar Taberânî, tekrar Ahmed b. Hanbel, Câbir'den,tekrar Ahmed b. Hanbel, Câbir'den, İbn Ömer'den, Ebû Hüreyre'den rivayetler böyle.İbn Ömer'den, Ebû Hüreyre'den rivayetler böyle. Demek aslı değiştirme, hileye kaçma,Demek aslı değiştirme, hileye kaçma, ne kadar fena bir şey.ne kadar fena bir şey. Bunlar hile yapıyorlar, yağı haram iken,Bunlar hile yapıyorlar, yağı haram iken, eh biz yağını yemiyoruz ya.eh biz yağını yemiyoruz ya. Eritiyor, satıyor, parasını yiyor.Eritiyor, satıyor, parasını yiyor. İkinci, Kâtelellâhü’l-yehûde ve’n-nesârâ.

İkinci, Kâtelellâhü’l-yehûde ve’n-nesârâ.
Allah bu Nesârâ ve Yahudileri mahvetsin ki;Allah bu Nesârâ ve Yahudileri mahvetsin ki; İttehazzû kubura enbiyâihim mesâcide.

İttehazzû kubura enbiyâihim mesâcide.
Bunlar, Peygamberlerin kabirlerini mescid ittihaz ettiler.Bunlar, Peygamberlerin kabirlerini mescid ittihaz ettiler. İyi dinleyin.İyi dinleyin. Peygamberlerin kabirlerini

Peygamberlerin kabirlerini
mescid ittihaz ettiklerinden dolayımescid ittihaz ettiklerinden dolayı Cenâb-ı Peygamber bunlara lanet ediyor.Cenâb-ı Peygamber bunlara lanet ediyor. Peygamberin mescidi, mesciddir ama onunPeygamberin mescidi, mesciddir ama onun içinde kabirde var ama kabrine karşı namaz kılınmaz.içinde kabirde var ama kabrine karşı namaz kılınmaz. Kabir, kabirdir.Kabir, kabirdir. Ona hürmetimiz, saygımız hepsinden üstün,Ona hürmetimiz, saygımız hepsinden üstün, fakat oraya karşı namaz kılınmazfakat oraya karşı namaz kılınmaz ve onun içine girip de namaz da kılınmaz.ve onun içine girip de namaz da kılınmaz. Şimdi bazı türbelerimiz var, o türbelerin içinde namazgah yerleri vardır.Şimdi bazı türbelerimiz var, o türbelerin içinde namazgah yerleri vardır. Oraya girerler, namaz kılarlar.Oraya girerler, namaz kılarlar. Namaz yeri başka, türbenin yeri başka.Namaz yeri başka, türbenin yeri başka. Onun için İttehazzû kubura enbiyâihim.Onun için İttehazzû kubura enbiyâihim. Enbiyaların kabirlerini ittihaz ettiler, mesâcid.Enbiyaların kabirlerini ittihaz ettiler, mesâcid. Enbiyaların kabirlerini mesâcid edince, evliyâların ki hiç kalır.Enbiyaların kabirlerini mesâcid edince, evliyâların ki hiç kalır. Bunu istemiyor Peygamber sallâllâhü aleyhi ve sellem.Bunu istemiyor Peygamber sallâllâhü aleyhi ve sellem. Benim kabrime mescid ittihaz etmeyin.Benim kabrime mescid ittihaz etmeyin. Ben Allah'ın kuluyum.Ben Allah'ın kuluyum. Lâ yebkayenne dînâni bi erdi’l-Arabi.

Lâ yebkayenne dînâni bi erdi’l-Arabi.
Arap diyarındaki Arabistan'da iki gün yaşamakArap diyarındaki Arabistan'da iki gün yaşamak onun için bunların bu memleketten mahvolup gitmeleri lazım.onun için bunların bu memleketten mahvolup gitmeleri lazım. Kâtil dûne mâlike.

Kâtil dûne mâlike.
Malın için dövüş.Malın için dövüş. Malını birisi elinden alır da, ne yapayım tufaya geldim deme.Malını birisi elinden alır da, ne yapayım tufaya geldim deme. Eşkıyalar bugün soyuyorlar ya yolları kesip de.Eşkıyalar bugün soyuyorlar ya yolları kesip de. Herkes parasını çıkarıyor veriyor neyi varsa elinde.Herkes parasını çıkarıyor veriyor neyi varsa elinde. Kimsenin cesareti olmuyor bir vuruşmaya, dövüşmeye.Kimsenin cesareti olmuyor bir vuruşmaya, dövüşmeye. Canım birisi ikisi dövülürse deCanım birisi ikisi dövülürse de o adamın el birliğiyle ellerini tutup bağlayıversek,o adamın el birliğiyle ellerini tutup bağlayıversek, bir ikisi belki yaralanır, belki ölüverir ama şehid olur bak.bir ikisi belki yaralanır, belki ölüverir ama şehid olur bak. Kâtil dûne mâlike.

Kâtil dûne mâlike.
Malını elinden almak isteyenler için dövüş.Malını elinden almak isteyenler için dövüş. Mukatile. Mukatiledir.Mukatile. Mukatiledir. Hattâ tehavveze mâleke.Hattâ tehavveze mâleke. Malını kurtarıncaya kadar.Malını kurtarıncaya kadar. Ev tüktele.Ev tüktele. Yahut öldürülürsün.Yahut öldürülürsün. Fe tekûne min şühedâi’l-âhirati.Fe tekûne min şühedâi’l-âhirati. Ahiret şehidi olursun ölürsen de.Ahiret şehidi olursun ölürsen de. Ne korkuyorsun?Ne korkuyorsun? O malı Allah sana vermiş.O malı Allah sana vermiş. Onun ile hayırlar yapacaksın.Onun ile hayırlar yapacaksın. Eşkıyalara yedirmek için vermemiş ki Allah.Eşkıyalara yedirmek için vermemiş ki Allah. O eşkıya senin elinden alırsa, aaO eşkıya senin elinden alırsa, aa benim canım kıymetli malım gitsin de kendim kurtulayım.benim canım kıymetli malım gitsin de kendim kurtulayım. Bu aptallıktır diyor Peygamber.Bu aptallıktır diyor Peygamber. Şühedâi’l-âhirati öldürülürsen ahiret şühedâsı olacaksın.Şühedâi’l-âhirati öldürülürsen ahiret şühedâsı olacaksın. Binâenaleyh öyle malını kolaycacık teslim etme.Binâenaleyh öyle malını kolaycacık teslim etme. Kâtilhüm hattâ yeşhedû

Kâtilhüm hattâ yeşhedû
en lâ ilâhe illellâhü,en lâ ilâhe illellâhü, ve enne Muhammeden rasûlüllâhi.ve enne Muhammeden rasûlüllâhi. Fe izâ fe’alû zâlikeFe izâ fe’alû zâlike fekad mene’û minke dimâehümfekad mene’û minke dimâehüm ve emvâlehüm, illâ bi hakkihâ ve hisâbühüm alellâhi azze ve celle.ve emvâlehüm, illâ bi hakkihâ ve hisâbühüm alellâhi azze ve celle. Düşmanlarla dövüşülürken onlara karşı

Düşmanlarla dövüşülürken onlara karşı
bu kelimeyi getirin, kurtarın kendinizi.bu kelimeyi getirin, kurtarın kendinizi. Bu kelimeye tayyibeyi söyleyin.Bu kelimeye tayyibeyi söyleyin. Şehadet kelimesini.Şehadet kelimesini. Ondan sonra onların malı,Ondan sonra onların malı, canları bizim malımız gibi muhafaza olunur.canları bizim malımız gibi muhafaza olunur. Bu kelimeyi dedikten sonra.Bu kelimeyi dedikten sonra. Ama Hakkıyla riayet edin.Ama Hakkıyla riayet edin. Cenâb-ı Allah'a ait.Cenâb-ı Allah'a ait. Bu kelimeyi dedin mi bir kere.Bu kelimeyi dedin mi bir kere. Bir kere çünkü adam vurmuş, öldürmüş.Bir kere çünkü adam vurmuş, öldürmüş. Neden öldürdün demişler?Neden öldürdün demişler? E demiş korkudan yaptı.E demiş korkudan yaptı. Yardın da baktın mı acaba gönlünün içerisine?Yardın da baktın mı acaba gönlünün içerisine? Korkudan mıdır, sahiden midir dedi.Korkudan mıdır, sahiden midir dedi. Binâenaleyh öyle bunu diyen insanlar mahfuzdur.Binâenaleyh öyle bunu diyen insanlar mahfuzdur. Demeyiniz, onlara elleşmemeniz lazım.Demeyiniz, onlara elleşmemeniz lazım. Kâle’llâhü azze ve celle.

Kâle’llâhü azze ve celle.
Hadîs-i kutsi derler bunlara.Hadîs-i kutsi derler bunlara. Kâle’llâhü azze ve celle.Kâle’llâhü azze ve celle. Uzkürûnî bi tâ’atî.

Uzkürûnî bi tâ’atî.
Bana, benim sözümü dinlemekle beni zikrediniz.Bana, benim sözümü dinlemekle beni zikrediniz. Benim sözümü dinlemek suretiyle beni zikredebilirsiniz.Benim sözümü dinlemek suretiyle beni zikredebilirsiniz. Benim sözümü dinlemeden beni zikretmiş sayılmazsınız.Benim sözümü dinlemeden beni zikretmiş sayılmazsınız. Ne kadar Allah deseniz de ne kadar tesbih çekseniz deNe kadar Allah deseniz de ne kadar tesbih çekseniz de benim yolumda gitmedikçe beni zikretmiş sayılmazsınız.benim yolumda gitmedikçe beni zikretmiş sayılmazsınız. Siz benim taatımla beni zikrederseniz,Siz benim taatımla beni zikrederseniz, taatıma devam ederseniz.taatıma devam ederseniz. Ezkürküm bi mağfiratî.

Ezkürküm bi mağfiratî.
Ben de sizi mağfiretimle anarım.Ben de sizi mağfiretimle anarım. Mağfiretimle anarım.Mağfiretimle anarım. Femen zekeranî ve hüve mütî’unFemen zekeranî ve hüve mütî’un fehakkun aleyye en ezkürahû minnî bi mağfiratî.fehakkun aleyye en ezkürahû minnî bi mağfiratî. Böyle bana muti olduğu halde,Böyle bana muti olduğu halde, bana muti olduğu halde, sözlerimizin dinlediği halde,bana muti olduğu halde, sözlerimizin dinlediği halde, beni zikreden insanı, ben mağfiretimle karşılarım.beni zikreden insanı, ben mağfiretimle karşılarım. İyi dinleyin.İyi dinleyin. Ve men zekeranî ve hüve lî âsin.

Ve men zekeranî ve hüve lî âsin.
Ama âsî.Ama âsî. Âsî olduğu halde de tesbihi de bırakmıyor elinden.Âsî olduğu halde de tesbihi de bırakmıyor elinden. Allah diyor, Lâ ilâhe illallâh diyor, Subhanallah diyor,Allah diyor, Lâ ilâhe illallâh diyor, Subhanallah diyor, bir şeyler diyor, hatta namaz da kılıyor.bir şeyler diyor, hatta namaz da kılıyor. Âsî zikir sünnette var.Âsî zikir sünnette var. Fehakkun aleyye en ezkürahû bi maktin.

Fehakkun aleyye en ezkürahû bi maktin.
Gazabımla ona muamele ederim diyor.Gazabımla ona muamele ederim diyor. Bana âsî olduğu halde namaz kılanın,Bana âsî olduğu halde namaz kılanın, zikredenin, tesbih edeni azabımla karşılarım.zikredenin, tesbih edeni azabımla karşılarım. Evvela yolu düzeltmek lazım.Evvela yolu düzeltmek lazım. İsyan, yolun dışına çıkmak.İsyan, yolun dışına çıkmak. Yolun dışına çıkıldıktan sonra yapılan tesbihlerin kıymeti olmuyor yani.Yolun dışına çıkıldıktan sonra yapılan tesbihlerin kıymeti olmuyor yani. Tesbihler Allah'ın yolunda oldukça da makbul.Tesbihler Allah'ın yolunda oldukça da makbul. Allah'ın yolundan çıktıktan sonra tesbihler de şey olmuyor.Allah'ın yolundan çıktıktan sonra tesbihler de şey olmuyor. Allah kusurlarınızı affetsin.Allah kusurlarınızı affetsin. Yani mühim şey.Yani mühim şey. Onun için Allah cümlemize istikamet nasip etsin.Onun için Allah cümlemize istikamet nasip etsin. İstikametle olunca zikirler makbul.İstikametle olunca zikirler makbul. İsyan istikametin dışı.İsyan istikametin dışı. İsyanlar istikametinin dışında hareket ediyorsun.İsyanlar istikametinin dışında hareket ediyorsun. Kâlellâhü: Cenâb-ı Hak celle velâ buyuruyor.

Kâlellâhü: Cenâb-ı Hak celle velâ buyuruyor.
İnnî ve’l-cinne ve’l-inse fî nebein azîmin.İnnî ve’l-cinne ve’l-inse fî nebein azîmin. İnsanları ve cinlileri bir büyük meydan,İnsanları ve cinlileri bir büyük meydan, meydanda orada topluyor.meydanda orada topluyor. Amme yetesâelûn(yetesâelûne).

Amme yetesâelûn(yetesâelûne).
Anin nebeil azîm(azîmi).Anin nebeil azîm(azîmi). Nebe.

Nebe.
Bu kıyamet halini bildiren vasıtalar, ki büyük bir şan.Bu kıyamet halini bildiren vasıtalar, ki büyük bir şan. O gün Cenâb-ı Hak buyuruyor ki:O gün Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: Ehlüku ve yü’bedü ğayrî.Ehlüku ve yü’bedü ğayrî. Seni yaratan benim.Seni yaratan benim. Senin yaratan ben olduğum halde,Senin yaratan ben olduğum halde, niçin benden gayrısına ibadet ediyorsun sen?niçin benden gayrısına ibadet ediyorsun sen? Niçin benden gayrısına boyun büküyorsun?Niçin benden gayrısına boyun büküyorsun? Seni yaratan benim.Seni yaratan benim. Biliyorsun işte.Biliyorsun işte. Hâlik'in ben olduğum halde,Hâlik'in ben olduğum halde, benden gayrıya ibadet ediyorsun, ve erzüku.benden gayrıya ibadet ediyorsun, ve erzüku. Rızkı da veren benim.Rızkı da veren benim. Ve yüşkeru ğayrî.Ve yüşkeru ğayrî. Başkalarına teşekkür ediyorsun.Başkalarına teşekkür ediyorsun. Allah ömürler versin efendim, filan diyerekten.Allah ömürler versin efendim, filan diyerekten. Demek ki asıl şükür, Allah'a lazım.Demek ki asıl şükür, Allah'a lazım. Bu da emrine itaat ile olur.Bu da emrine itaat ile olur. Kendimizin de Hâlik'i olduğu için,Kendimizin de Hâlik'i olduğu için, ibadetlerimizin de sırf O’na olması lazım.ibadetlerimizin de sırf O’na olması lazım. Ondan gayrısına caiz değil.Ondan gayrısına caiz değil. Kâle’llâhü azze ve celle:

Kâle’llâhü azze ve celle:
Yine buyuruyor ki:Yine buyuruyor ki: Men lem yerda bi kadâî,

Men lem yerda bi kadâî,
ve lem yesbir alâ belâî fe’l-yeltemis rabben sivâî.ve lem yesbir alâ belâî fe’l-yeltemis rabben sivâî. Ne kadar mühim bir şey.Ne kadar mühim bir şey. Her kim benim hükmü ve kazama razı olmazsaHer kim benim hükmü ve kazama razı olmazsa ve verdiğim ibtilalara da razı olmazsa.ve verdiğim ibtilalara da razı olmazsa. Fe’l-yeltemis rabben ğayri.

Fe’l-yeltemis rabben ğayri.
Kendisine başka Allah arasın artık.Kendisine başka Allah arasın artık. Bu ibtila, Allah'tan gelmiştir insanlara.Bu ibtila, Allah'tan gelmiştir insanlara. Eh acıdır, zordur,Eh acıdır, zordur, mordur ama katlanmak mecburiyetindeyiz.mordur ama katlanmak mecburiyetindeyiz. Ve şikayetçi olmamaktır mümkün mertebe.Ve şikayetçi olmamaktır mümkün mertebe. Ki bunlar makbul şeyler olmadığı için,Ki bunlar makbul şeyler olmadığı için, fe’l-yeltemis rabben sivâî benden başka Allah arasın diyor kendisine.fe’l-yeltemis rabben sivâî benden başka Allah arasın diyor kendisine. Yine buyuruyor:Yine buyuruyor: Men lem yerda bi kadâî

Men lem yerda bi kadâî
ve kaderî fe’l-yeltemis rabben ğayrî.ve kaderî fe’l-yeltemis rabben ğayrî. Benim kazama razı olmayan,Benim kazama razı olmayan, kaderime de razı olmayan, takdirime de razı olmayan,kaderime de razı olmayan, takdirime de razı olmayan, benden gayrı Allah arasın kendisine.benden gayrı Allah arasın kendisine. Fe’l-yeltemis rabben ğayrî.Fe’l-yeltemis rabben ğayrî. Yine buyuruyor:Yine buyuruyor: Kâlellâhü teâlâ:

Kâlellâhü teâlâ:
İnne abden eshahtü lehû cismehû,İnne abden eshahtü lehû cismehû, ve vesse’tü aleyhi fî rizkihî,ve vesse’tü aleyhi fî rizkihî, lâ yefidü ileyye fî külli hamseti e’vâmin le mehrûmün.lâ yefidü ileyye fî külli hamseti e’vâmin le mehrûmün. İlm-i hadîs kadar güzel bir şey yoktur.

İlm-i hadîs kadar güzel bir şey yoktur.
Çok güzel bir şey.Çok güzel bir şey. Fakat İlm-i hadîs zordur yani.Fakat İlm-i hadîs zordur yani. Kolay bir şey de değildir.Kolay bir şey de değildir. Şimdi bazı kardeşlerimiz, yeni yeni yetişen kardeşlerimizŞimdi bazı kardeşlerimiz, yeni yeni yetişen kardeşlerimiz bunları Türkçe’ye çevirerekten,bunları Türkçe’ye çevirerekten, her ne gayesi için yapıyorsa yapsın,her ne gayesi için yapıyorsa yapsın, büyük bir hataya düşüyorlar.büyük bir hataya düşüyorlar. Herkes bundan bir şeyler öğreniyor.Herkes bundan bir şeyler öğreniyor. Ha böyle dedi Peygamber diyor.Ha böyle dedi Peygamber diyor. Bunlar zübdelenmiş, hülasalanmış,Bunlar zübdelenmiş, hülasalanmış, bizim fukahalarımızın eline geçmiş,bizim fukahalarımızın eline geçmiş, eleklerden geçmiş,eleklerden geçmiş, fıkıh kitaplarına naklolunmuştur bu emirler.fıkıh kitaplarına naklolunmuştur bu emirler. Bunların hangisi ne zaman söylenmiş, biz bilemeyiz bunu.Bunların hangisi ne zaman söylenmiş, biz bilemeyiz bunu. Ama biz de bu İmâm-ı Âzamların devrindeAma biz de bu İmâm-ı Âzamların devrinde büyük fukahalar, bunların hangisinin evvel,büyük fukahalar, bunların hangisinin evvel, hangisinin sonunda olduğunu,hangisinin sonunda olduğunu, manalar bunlardan nasıl istidlal edileceğini bildikleri için,manalar bunlardan nasıl istidlal edileceğini bildikleri için, bakınız bu zamanda bu hadîsleri rivayet edenlerebakınız bu zamanda bu hadîsleri rivayet edenlere demişler ki, bunun manası nedir?demişler ki, bunun manası nedir? Onu ben karışmam bilmem dedi,

Onu ben karışmam bilmem dedi,
onu erbabına sorun, fukahasına sorunonu erbabına sorun, fukahasına sorun diyerekten hem hadîsi naklediyor, Arap’tır biliyor manasını amadiyerekten hem hadîsi naklediyor, Arap’tır biliyor manasını ama karışmıyor, onu erbabına sorun diyor.karışmıyor, onu erbabına sorun diyor. Şimdi maksadın, hacca gidiliyor ya bir sürü insanlar şimdi,Şimdi maksadın, hacca gidiliyor ya bir sürü insanlar şimdi, bu arada hanım yengelerimiz de gidiyor.bu arada hanım yengelerimiz de gidiyor. Hanım yengelerimiz, bir tanesi de dedim ki, hanım yenge,Hanım yengelerimiz, bir tanesi de dedim ki, hanım yenge, caiz değil bu ya.caiz değil bu ya. Hanım yenge hacca giderken ya kocası olacak,Hanım yenge hacca giderken ya kocası olacak, ya babası olacak, ya kardeşi olacak, ya annesi olacak,ya babası olacak, ya kardeşi olacak, ya annesi olacak, yakınından birisi olacak, kardeşi olacak.yakınından birisi olacak, kardeşi olacak. Caiz değil.Caiz değil. E ben gördüm hadîste.E ben gördüm hadîste. Diyor ki kadının cihadı hacmış.Diyor ki kadının cihadı hacmış. Kadının cihadı hacmış.Kadının cihadı hacmış. Binâenaleyh niye engel oluyorsun?Binâenaleyh niye engel oluyorsun? Ben de cihada gidiyorum işte, paramı da o yolda harcayacağım.

Ben de cihada gidiyorum işte, paramı da o yolda harcayacağım.
O yolda cihad da edeceğim orada.O yolda cihad da edeceğim orada. Şimdi çok zor.Şimdi çok zor. Şimdi bu hadîs-i şerîfte diyor ki, bir insanınŞimdi bu hadîs-i şerîfte diyor ki, bir insanın malı olduğu halde, vücudu da sağlam olduğu halde,malı olduğu halde, vücudu da sağlam olduğu halde, her beş senede bir kere hacca gitmezse,her beş senede bir kere hacca gitmezse, o mahrumdur diyor.o mahrumdur diyor. Hayırlardan mahrum, hayırlardan memnudur.Hayırlardan mahrum, hayırlardan memnudur. Çok güzel hadîs.Çok güzel hadîs. Fakat bu büyüklerden birisi de demiş ki,Fakat bu büyüklerden birisi de demiş ki, bu hadîsin nakli bile caiz değildir, demiş.bu hadîsin nakli bile caiz değildir, demiş. Bu hadiîsin nakli bile caiz değildir, haramdır demiş.Bu hadiîsin nakli bile caiz değildir, haramdır demiş. Bu hadîsin nakli, haramdır.Bu hadîsin nakli, haramdır. Çünkü zayıftır demiş.Çünkü zayıftır demiş. Hadîsin zayıfını, kaviyetini kim bilecek bizim şimdi bu devirde?Hadîsin zayıfını, kaviyetini kim bilecek bizim şimdi bu devirde? Kim bilecek yani?Kim bilecek yani? Bu gönlü açık, peygamberle sohbete muktedir,Bu gönlü açık, peygamberle sohbete muktedir, büyük evliyâlarmış bunlar.büyük evliyâlarmış bunlar. Allah affetsin kusurlarımızı.Allah affetsin kusurlarımızı. Kâlellâhü:

Kâlellâhü:
Ya Âdem, Ye’bne âdeme?Ya Âdem, Ye’bne âdeme? Ey Âdemoğlu!

Ey Âdemoğlu!
İnneke mâ zekertenî şekertenî.İnneke mâ zekertenî şekertenî. Beni zikredersen, bana şükretmiş olursun.Beni zikredersen, bana şükretmiş olursun. Bana şükür de yapmak, benim zikrimle olur.Bana şükür de yapmak, benim zikrimle olur. Namazını kılarsan, orucunu tutarsan,Namazını kılarsan, orucunu tutarsan, paranın zekâtını verirsen, hayrı hasenata iştirak edersen,paranın zekâtını verirsen, hayrı hasenata iştirak edersen, bana karşı şükranı nimet etmiş olursun.bana karşı şükranı nimet etmiş olursun. Yoksa Ya Rabbi şükür demekle olmaz o iş.Yoksa Ya Rabbi şükür demekle olmaz o iş. Mâ zekertenî.

Mâ zekertenî.
Beni zikrettiğin vakit, yani emirlerimi,Beni zikrettiğin vakit, yani emirlerimi, sözlerimi dinlediğin vakitte bana şükredersin.sözlerimi dinlediğin vakitte bana şükredersin. İstersen ağzın söylemesin.İstersen ağzın söylemesin. Bu hareketlerin yapılması lazım.Bu hareketlerin yapılması lazım. Ve mâ nesîtenî.Ve mâ nesîtenî. Eğer bana bunları yapmazsan,Eğer bana bunları yapmazsan, zikrimi yapmazsan, ibadetlerini yapmazsan, kefertenî,zikrimi yapmazsan, ibadetlerini yapmazsan, kefertenî, bana da küfran-i nimet etmiş olur.bana da küfran-i nimet etmiş olur. Küfran-i nimet.Küfran-i nimet. Allah sağlık vermiş elhamdülillah.Allah sağlık vermiş elhamdülillah. En güzel bir mahluk olarak bizi yaratmış.En güzel bir mahluk olarak bizi yaratmış. Tam böyle sıhhat, endam hepsi yerinde.Tam böyle sıhhat, endam hepsi yerinde. Ufacık bir arıza olsa bir yerimizdeUfacık bir arıza olsa bir yerimizde feryat figan koparıyoruz.feryat figan koparıyoruz. E bunları elhamdülillah çok şükür, bak ne güzel.E bunları elhamdülillah çok şükür, bak ne güzel. E bunun şükrü lazım değil mi?E bunun şükrü lazım değil mi? Şükrü lazım değil mi?Şükrü lazım değil mi? Şükrü de ibadet-u taat.Şükrü de ibadet-u taat. Buyuruyor yine:Buyuruyor yine: Kâlellâhü azze celle:

Kâlellâhü azze celle:
İzâ’bteleytü abden min ibâdî mü’minen.İzâ’bteleytü abden min ibâdî mü’minen. Mü'min bir kulumu, bir ibtila ile ibtila.Mü'min bir kulumu, bir ibtila ile ibtila. İbtilanın çeşidi çok.İbtilanın çeşidi çok. Her birisi, bazısı çok üstün,Her birisi, bazısı çok üstün, bazısı da hafif, çok ibtilalar var.bazısı da hafif, çok ibtilalar var. Bu ibtilalardan birisiyle mü'min kulumu müptela kıldım.Bu ibtilalardan birisiyle mü'min kulumu müptela kıldım. Fe hamidenî.

Fe hamidenî.
O da bana, Ya Rabbim bu senden geldi.O da bana, Ya Rabbim bu senden geldi. Rızıklar gelirken şükrediyoruz ya,Rızıklar gelirken şükrediyoruz ya, oh ya rabbi seviniyoruz.oh ya rabbi seviniyoruz. Bazen de da böyle darlık gelir,Bazen de da böyle darlık gelir, o darlıktan dolayı da, eh bu da senden Ya Rabbi,o darlıktan dolayı da, eh bu da senden Ya Rabbi, dediğin vakitte ve sabera alâ mâ’bteleytühû.dediğin vakitte ve sabera alâ mâ’bteleytühû. Verdiğim ibtilaya karşı da sabrediyor.Verdiğim ibtilaya karşı da sabrediyor. Feinnehû yekûmü min medce’ihî zâlike

Feinnehû yekûmü min medce’ihî zâlike
keyevmi veledethü ümmühû mine’l-hatâyâ.keyevmi veledethü ümmühû mine’l-hatâyâ. O gün, o iyi olduğu vakitte,O gün, o iyi olduğu vakitte, sırata döndüğü vakitte, yatağından,sırata döndüğü vakitte, yatağından, anasından doğduğu gün nasıl tertemizdi,anasından doğduğu gün nasıl tertemizdi, hiç günahı yoktur, öyle çıkar meydana.hiç günahı yoktur, öyle çıkar meydana. Ve yekûlü’r-Rabb.

Ve yekûlü’r-Rabb.
Hazreti Allah Celle ve Alâ diyor ki,Hazreti Allah Celle ve Alâ diyor ki, lil hafezati, hafaza meleklerine,lil hafezati, hafaza meleklerine, İnnî kad kayyettü abdî hâzâ.İnnî kad kayyettü abdî hâzâ. Şu adamı, ben, kulumu bağladım.Şu adamı, ben, kulumu bağladım. Hasta oldu, yatağında kaldı.Hasta oldu, yatağında kaldı. Ve’bteleytühû. Bir takım da iptilalar verdim kiVe’bteleytühû. Bir takım da iptilalar verdim ki herkesi şaşırtan bir hal ile.herkesi şaşırtan bir hal ile. Fe ecrû lehû mâ küntümFe ecrû lehû mâ küntüm tücrûne lehû kable zâlike mine’l-ecri.tücrûne lehû kable zâlike mine’l-ecri. Bu sahîhken, sağlam ikenBu sahîhken, sağlam iken ne kadar ibadet taat yapıyorsa,ne kadar ibadet taat yapıyorsa, şimdi bunun defterine durmadan işleyin bunu.şimdi bunun defterine durmadan işleyin bunu. Yatıyor yatakta, yapamıyor onları.Yatıyor yatakta, yapamıyor onları. Edemiyor, geceleri kalkamıyor.Edemiyor, geceleri kalkamıyor. Birçok şeyler var, sıkıntılar var.Birçok şeyler var, sıkıntılar var. Ve hüve sahîhun.Ve hüve sahîhun. Sahîh olduğun vakitte nasıl ibadet ediyorsa,Sahîh olduğun vakitte nasıl ibadet ediyorsa, şimdi o hastalık derdinde yapamadığı haldeşimdi o hastalık derdinde yapamadığı halde yine defterine yazın bu ecirleri.yine defterine yazın bu ecirleri. Ne kadar lütfu İlahi.Ne kadar lütfu İlahi. Yine buyuruyor:Yine buyuruyor: Men selebtü kerimeteyhi.

Men selebtü kerimeteyhi.
Bir insanın gözlerini ben alırım.Bir insanın gözlerini ben alırım. Gerek hastalık dolayısıyla, gerek doğum dolayısıyla,Gerek hastalık dolayısıyla, gerek doğum dolayısıyla, gerek başka şeyler, kazalarla,gerek başka şeyler, kazalarla, ayık gözlerini alırsam, avvadtühû minhümâ’l cennete.ayık gözlerini alırsam, avvadtühû minhümâ’l cennete. Onun yerine ona cennetimi veririm.Onun yerine ona cennetimi veririm. Es-siyâmü cünnetün.

Es-siyâmü cünnetün.
Yestecinnü bihi’l-abdü mine’n-nâri,Yestecinnü bihi’l-abdü mine’n-nâri, ve hüve lî ve ene ücziü bihî.ve hüve lî ve ene ücziü bihî. Oruç, önümüzde, giriyor şimdi inşallah, o bir kalkandır.Oruç, önümüzde, giriyor şimdi inşallah, o bir kalkandır. Kalkandır ki onunla kul kendini cehennemden korur.Kalkandır ki onunla kul kendini cehennemden korur. Nasıl ki kalkan insanları gelen kurşunlardan koruyor,Nasıl ki kalkan insanları gelen kurşunlardan koruyor, bu da kulu cehenneme düşmekten korur.bu da kulu cehenneme düşmekten korur. O oruç benim içindir, onun cezasını, mükâfatını ben vereceğim.O oruç benim içindir, onun cezasını, mükâfatını ben vereceğim. Ben vereceğim dediği vakit, takdir yok.Ben vereceğim dediği vakit, takdir yok. Allah verecek, takdir yok.Allah verecek, takdir yok. Aklımız da ermez, hesabını da bulamayız yani.Aklımız da ermez, hesabını da bulamayız yani. O kadar çok veriyor Allahu Teâlâ'nın verdiği insanlara.O kadar çok veriyor Allahu Teâlâ'nın verdiği insanlara. Buyuruyor yine:Buyuruyor yine: Ea’dedtü li ‘ibâdiye’s-sâlihîne.

Ea’dedtü li ‘ibâdiye’s-sâlihîne.
Ben sâlih kullarım için hazırladım.Ben sâlih kullarım için hazırladım. Hazır duruyor yani.Hazır duruyor yani. Ben salih kullarım için hazırladım, neleri?Ben salih kullarım için hazırladım, neleri? Mâ lâ ‘aynün raet.

Mâ lâ ‘aynün raet.
Gözlerin göremediği şeyleri.Gözlerin göremediği şeyleri. Dünyadayken gözler onu görememiş.Dünyadayken gözler onu görememiş. O kadar güzel şeyler hazırladım ona.O kadar güzel şeyler hazırladım ona. Ve lâ üzünün semiat.Ve lâ üzünün semiat. O güzel şeyleri hiçbir kulak da dinlememiş.O güzel şeyleri hiçbir kulak da dinlememiş. Duymamış öyle şey.Duymamış öyle şey. Gözü de görmemiş, kulağı da işitmemiş.Gözü de görmemiş, kulağı da işitmemiş. Öyle şeyler hazırladım.Öyle şeyler hazırladım. Ve lâ hatâra alâ kalbi beşerin.Ve lâ hatâra alâ kalbi beşerin. Böyle şey olur mu diyerekten.Böyle şey olur mu diyerekten. Hatıra da bile gelemiyor.Hatıra da bile gelemiyor. O hatıra bile gelemeyen o güzel şeyleriO hatıra bile gelemeyen o güzel şeyleri ben o salih kullarım için hazırladım.ben o salih kullarım için hazırladım. Siz o salih kullarımın arasına girmeye bakın.Siz o salih kullarımın arasına girmeye bakın. Buyuruyor yine ki:Buyuruyor yine ki: Yü’zîni’bnu Adem yesübbü’d-dehra, bi yedi’l-emru

Yü’zîni’bnu Adem yesübbü’d-dehra, bi yedi’l-emru
ükallibu’l-leyle ve’n-nehâra.ükallibu’l-leyle ve’n-nehâra. Bazı insanlar zamanlara iftira ederler.Bazı insanlar zamanlara iftira ederler. Allah bu zamanın belasını versin.Allah bu zamanın belasını versin. Bu devrin belasını versin.Bu devrin belasını versin. Öyle bir devre çattık ki, der ya diyoruz da yani.Öyle bir devre çattık ki, der ya diyoruz da yani. Öyle bir devre çattık ki Allah şöyle yapsın böyle yapsın.Öyle bir devre çattık ki Allah şöyle yapsın böyle yapsın. Diyor ki Cenâb-ı Hak:

Diyor ki Cenâb-ı Hak:
Devre ne ki, niçin sebbediyorsun devreye?Devre ne ki, niçin sebbediyorsun devreye? Devrin ne kabahati var?Devrin ne kabahati var? O devir, o devirleri döndüren benim.O devir, o devirleri döndüren benim. O devirleri döndüren benim.O devirleri döndüren benim. Geceyi gündüz yapıyorum, gündüzü geceye nasıl yapıyorum?Geceyi gündüz yapıyorum, gündüzü geceye nasıl yapıyorum? O devirlerimi böylece çeviriyorsam,O devirlerimi böylece çeviriyorsam, o gecenin, gündüzün devirleri gibio gecenin, gündüzün devirleri gibi bütün varlıkların da böylebütün varlıkların da böyle çeşitli halleri yine benim elimde.çeşitli halleri yine benim elimde. Benim elimde, ukallibu, ben çeviriyorum,Benim elimde, ukallibu, ben çeviriyorum, her devrin sahibi benim.her devrin sahibi benim. Binâenaleyh sen o devre söver, sebbederken o bana kadar geliyor.Binâenaleyh sen o devre söver, sebbederken o bana kadar geliyor. Çünkü döndüreni benim.Çünkü döndüreni benim. Sen onu diyeceğine, ‘Yâ Rabb! Bizi affet!’ de.Sen onu diyeceğine, ‘Yâ Rabb! Bizi affet!’ de. ‘Bu âfâtı bizim başımızdan kaldır!’ de.‘Bu âfâtı bizim başımızdan kaldır!’ de. Allah’a iltica et!”Allah’a iltica et!” Yoksa devre küfretmekten bir şey çıkmaz.Yoksa devre küfretmekten bir şey çıkmaz. Devre sebbetmekten bir şey çıkmaz.Devre sebbetmekten bir şey çıkmaz. Onun için, yü’zîni’bnu Adem yesübbü’d-dehre.Onun için, yü’zîni’bnu Adem yesübbü’d-dehre. “Sebbediyor dehre, devre, zamana.”“Sebbediyor dehre, devre, zamana.” Yüz seneye bir devir diyorlar.Yüz seneye bir devir diyorlar. Ve ene’d-dehrü bi-yedi’l-emrü

Ve ene’d-dehrü bi-yedi’l-emrü
ukallibu’l-leyle ve ne’n-nehâre.ukallibu’l-leyle ve ne’n-nehâre. Buhârî ve Müslim de bunun içerisine dâhil olmakBuhârî ve Müslim de bunun içerisine dâhil olmak üzere Ebû Hüreyre’den rivayet buyuruyorlar ki:üzere Ebû Hüreyre’den rivayet buyuruyorlar ki: “Bunların döndürücüsü benim, kâinatın,“Bunların döndürücüsü benim, kâinatın, varlıkların sahibi benim, mutasarrıfı da benim.”varlıkların sahibi benim, mutasarrıfı da benim.” Sen evinin mutasarrıfı olduğun vakitte kapıyı istediğin zaman açıyorsun,Sen evinin mutasarrıfı olduğun vakitte kapıyı istediğin zaman açıyorsun, istediğin zaman kapıyorsun, istediğin zaman giriyorsunistediğin zaman kapıyorsun, istediğin zaman giriyorsun istediğin zaman çıkıyorsun, “Bu benim evimdir.” diyorsun.istediğin zaman çıkıyorsun, “Bu benim evimdir.” diyorsun. Bu mülk de Allah’ındır, istediği gibi tasarruf eder.Bu mülk de Allah’ındır, istediği gibi tasarruf eder. Binâenaleyh O’nun tasarrufuna karşı isyan etmek değil,Binâenaleyh O’nun tasarrufuna karşı isyan etmek değil, O’nun tasarrufuna karşı, “Yâ Rab!O’nun tasarrufuna karşı, “Yâ Rab! Bizim kusurlarımızla bizleri muâhaze etme, bizi affet,Bizim kusurlarımızla bizleri muâhaze etme, bizi affet, bize iyi günler göster yâ Rabbi!” diyerektenbize iyi günler göster yâ Rabbi!” diyerekten hayırlı dualar etmek lazım.hayırlı dualar etmek lazım. Yine buyuruyor ki:Yine buyuruyor ki: İzâ hemme abdî bihasenetin.

İzâ hemme abdî bihasenetin.
“İstedik ki bir iyilik yapalım.”“İstedik ki bir iyilik yapalım.” Ve lem ya’melhâ. “Yapamadık.”Ve lem ya’melhâ. “Yapamadık.” İstedik yapmasını, içimizden geldi,İstedik yapmasını, içimizden geldi, şu adama bir iş yapayım yahut şu camiye bir iş yapayım,şu adama bir iş yapayım yahut şu camiye bir iş yapayım, bir iyiliğim dokunsun istedi de yapamadı,bir iyiliğim dokunsun istedi de yapamadı, ve lem ya’melhâ.ve lem ya’melhâ. Ketebtühâ lehû haseneten.Ketebtühâ lehû haseneten. “O içinden geçtiği için ben ona bir hasene yazarım.” diyor.“O içinden geçtiği için ben ona bir hasene yazarım.” diyor. Fein amilehâ.Fein amilehâ. “Onu yapabilirse o içinden geçirdiği iyiliği yapabilirse.”“Onu yapabilirse o içinden geçirdiği iyiliği yapabilirse.” Ketebtühâ aşra hasenâtin ilâ seb’i mietin dı’fin.Ketebtühâ aşra hasenâtin ilâ seb’i mietin dı’fin. “Ondan yedi yüze kadar arttırırım onun ecrini.”“Ondan yedi yüze kadar arttırırım onun ecrini.” Yani niyetine bağlı.Yani niyetine bağlı. Ve izâ hemme biseyyietin.

Ve izâ hemme biseyyietin.
“Bir de istedi ki bir fenalık yapsın.”“Bir de istedi ki bir fenalık yapsın.” Seyyie, günah türünden.Seyyie, günah türünden. Ve lem ya’melhâ.Ve lem ya’melhâ. “Düşündü taşındı olacak şey değil, yapmadı.”“Düşündü taşındı olacak şey değil, yapmadı.” Yapmadığı için, lem ektübha aleyhi.Yapmadığı için, lem ektübha aleyhi. “Ona bir günah yazmam.”“Ona bir günah yazmam.” İstedi ama yapamadı, yapamadığı içinİstedi ama yapamadı, yapamadığı için hasenesine sevap verir ama buna günah yazmıyor.hasenesine sevap verir ama buna günah yazmıyor. Yalnız bu [durumdan] Mekke müstesna.Yalnız bu [durumdan] Mekke müstesna. Mekke’de bu hatıra gelince derhal günah yazılır,Mekke’de bu hatıra gelince derhal günah yazılır, hem de orada günah yüz bin misliyle.hem de orada günah yüz bin misliyle. Orada günah, onun için büyüklerimizOrada günah, onun için büyüklerimiz Mekke-i Mükerreme’de mücâvir kalmayı tecviz etmemişler.Mekke-i Mükerreme’de mücâvir kalmayı tecviz etmemişler. Ancak olgun insan olursan,Ancak olgun insan olursan, o zaman orada mücâvir ol.o zaman orada mücâvir ol. Çünkü hata görürsün, kusur görürsünÇünkü hata görürsün, kusur görürsün içerisinden bir buğz gelir, bir kin geliriçerisinden bir buğz gelir, bir kin gelir deftere günahlar işlenir.deftere günahlar işlenir. Lafla söylemedim, demedim, içimden geçti ama.Lafla söylemedim, demedim, içimden geçti ama. Evet, Mekke’deyken orası mukaddes bir mekândır,Evet, Mekke’deyken orası mukaddes bir mekândır, o mukaddes mekânda dilini nasıl tutuyorsan,o mukaddes mekânda dilini nasıl tutuyorsan, gönlünü de öyle zapt etmeye çalışacaksın.gönlünü de öyle zapt etmeye çalışacaksın. Çalışamadığın takdirde orası senin içinÇalışamadığın takdirde orası senin için mükâfat yeri değil, mücâzât yeri olur Allah esirgesin.mükâfat yeri değil, mücâzât yeri olur Allah esirgesin. Fein amilehâ.

Fein amilehâ.
“Eğer işlerse o kötülüğünü.”“Eğer işlerse o kötülüğünü.” Ketebtühâ seyyieten vâhideten.Ketebtühâ seyyieten vâhideten. “Ona bir günah yazarım.”“Ona bir günah yazarım.” Ötekinde, hasenede ondan yedi yüze kadar yazıyordu ya hasenede,Ötekinde, hasenede ondan yedi yüze kadar yazıyordu ya hasenede, günahta ise birebir yazıyor.günahta ise birebir yazıyor. Buhari’nin ve Müslim’in rivayeti.Buhari’nin ve Müslim’in rivayeti. Yine buyuruyor ki:Yine buyuruyor ki: İzâ ehabbe abdî likâî.

İzâ ehabbe abdî likâî.
“Bir kulum bana gelmeyi arzu ediyorsa.”“Bir kulum bana gelmeyi arzu ediyorsa.” Seviyor, “Bir an evvel Cenâb-ı Hakk’a kavuşayım.” diyor.Seviyor, “Bir an evvel Cenâb-ı Hakk’a kavuşayım.” diyor. Ahbabtü likâehû.Ahbabtü likâehû. “Ben de onun bana mülakî olmasını isterim, severim.”“Ben de onun bana mülakî olmasını isterim, severim.” Ve izâ kerihe likâî.Ve izâ kerihe likâî. “Bana gelmesini arzu etmiyorsa, zorlanıyorsa,“Bana gelmesini arzu etmiyorsa, zorlanıyorsa, ölümden korkuyorsa.”ölümden korkuyorsa.” Kerihtü likâehû.Kerihtü likâehû. “Ben de onun bana gelmesini istemem.”“Ben de onun bana gelmesini istemem.” Burada diyor ki:Burada diyor ki: Leyse’l-murad el-mevtü.

Leyse’l-murad el-mevtü.
“Bundan murad ölüm değildir.”“Bundan murad ölüm değildir.” Lienne külle yekruhu femen terake’d-dünyâLienne külle yekruhu femen terake’d-dünyâ ve ebğadahâ ehabbe likâallah.ve ebğadahâ ehabbe likâallah. Bak Allah’a mülaki olmak neymiş?Bak Allah’a mülaki olmak neymiş? Femen terake’d-dünyâ ve ebğadahâ.Femen terake’d-dünyâ ve ebğadahâ. “Her kim dünyayı terk ediyor ve onu sevmiyor.”“Her kim dünyayı terk ediyor ve onu sevmiyor.” Dünyayı terk etmekle sevmemek olmaz.Dünyayı terk etmekle sevmemek olmaz. Dünya en güzel bir yer bizim için.Dünya en güzel bir yer bizim için. Cennet burada kazanılacak, Allah burada bilinecek.Cennet burada kazanılacak, Allah burada bilinecek. Onun için Allah’ı bilme yeri burası.Onun için Allah’ı bilme yeri burası. En güzel bir yerdir insanlar için.En güzel bir yerdir insanlar için. Bu devlet her zaman bulunmaz.Bu devlet her zaman bulunmaz. Buradan gittikten sonra bu devlete erişmemize de imkân yok.Buradan gittikten sonra bu devlete erişmemize de imkân yok. Binâenaleyh insanda bir ruh var ya, onunla yaşıyoruz.Binâenaleyh insanda bir ruh var ya, onunla yaşıyoruz. Bu yaşadığımız ruh âlemindeyken,Bu yaşadığımız ruh âlemindeyken, bu kuvveti onun elinde yok.bu kuvveti onun elinde yok. Bugünkü kuvvet onun elinde yok.Bugünkü kuvvet onun elinde yok. Cenâb-ı Hak bu cesedi yaptı, onu bu cesedin içine soktuCenâb-ı Hak bu cesedi yaptı, onu bu cesedin içine soktu kuvvet hasıl oldu.kuvvet hasıl oldu. İki kuvvet bir araya geldi bu kuvvet hâsıl oldu.İki kuvvet bir araya geldi bu kuvvet hâsıl oldu. Bu kuvvetten ayrıldıktan sonra, ceset öldükten sonraBu kuvvetten ayrıldıktan sonra, ceset öldükten sonra kuvvet yine yerinden gidiyor.kuvvet yine yerinden gidiyor. Binâenaleyh fırsat, bu ceset elde, bu mekân elde ikenBinâenaleyh fırsat, bu ceset elde, bu mekân elde iken Allahu Teâlâ’nın sevdiklerini sevme.Allahu Teâlâ’nın sevdiklerini sevme. Dünya demek insanı Allah’tan alıkoyan her şey.

Dünya demek insanı Allah’tan alıkoyan her şey.
Dünya bu varlık değil,Dünya bu varlık değil, insanı Allah’ın rızasından alıkoyan her amel.insanı Allah’ın rızasından alıkoyan her amel. Seni Allah’ın rızasından alıkoyuyor mu?Seni Allah’ın rızasından alıkoyuyor mu? İbadet, taatten alıkoyuyor mu?İbadet, taatten alıkoyuyor mu? O işte dünyadır.O işte dünyadır. Yoksa dünyada para kazanırsın, rahat edersin,Yoksa dünyada para kazanırsın, rahat edersin, hayır hasenat yaparsın;hayır hasenat yaparsın; bunlar dünyadan değil, bunlar âhirettendir.bunlar dünyadan değil, bunlar âhirettendir. Şimdi bu adam bu camiyi bize bırakmış,

Şimdi bu adam bu camiyi bize bırakmış,
500 sene olmuş gideli âhirete,500 sene olmuş gideli âhirete, defterine boyuna işliyor,defterine boyuna işliyor, bunun bu kazandığı paralarla yaptırdığı bu işbunun bu kazandığı paralarla yaptırdığı bu iş dünyadan mı?dünyadan mı? Hayır, âhiret amelidir bu, bak boyuna defteri işliyor işte.Hayır, âhiret amelidir bu, bak boyuna defteri işliyor işte. Bizim de dünyamız bizi Allah’tan alıkoyan şey.Bizim de dünyamız bizi Allah’tan alıkoyan şey. Emrine imtisal etmediğimiz, onunla bizi Allah’ın rızasınaEmrine imtisal etmediğimiz, onunla bizi Allah’ın rızasına kavuşturacak hareketlerden men eden her şey [dünyadır].kavuşturacak hareketlerden men eden her şey [dünyadır]. Canım niçin gelmedin camiye?Canım niçin gelmedin camiye? Canım iş çok yahu, vakit bulamıyorum, mesela.Canım iş çok yahu, vakit bulamıyorum, mesela. Orucu niçin tutmuyorsun yahu?Orucu niçin tutmuyorsun yahu? Bu kadar yorgunluğun üstüne nasıl tutayım yahu?Bu kadar yorgunluğun üstüne nasıl tutayım yahu? Zekâtı niçin vermiyorsun yahu?Zekâtı niçin vermiyorsun yahu? Ben fukaralar için kazanmadım ki onuBen fukaralar için kazanmadım ki onu çoluğum çocuğumla yiyeyim de rahat edeyim.çoluğum çocuğumla yiyeyim de rahat edeyim. Buna ne lüzumu var, aptallık mı, diyerektenBuna ne lüzumu var, aptallık mı, diyerekten hak yolundan kaçanlara,hak yolundan kaçanlara, dünya onlar için felaket yeridir işte.dünya onlar için felaket yeridir işte. Allah da onların kendine mülakî olmalarını istemiyor.Allah da onların kendine mülakî olmalarını istemiyor. Buyuruyor yine ki:Buyuruyor yine ki: Ve men ezlemu mimmen zehebe

Ve men ezlemu mimmen zehebe
yehluku halkan kehalkî?yehluku halkan kehalkî? Fe’l-yehlukû habbetenFe’l-yehlukû habbeten ev liyehlukû zerratenev liyehlukû zerraten ev liyehlukû şa’îraten.ev liyehlukû şa’îraten. Buhari, Müslim ve Ahmed b. Hanbel.Buhari, Müslim ve Ahmed b. Hanbel. Bu reklamcılık var ya resimcilik,Bu reklamcılık var ya resimcilik, gayet mezmum bir şeydir bu, hiç makbul bir şey değil.gayet mezmum bir şeydir bu, hiç makbul bir şey değil. Bugün buna insanlar da çok müptela olmuşlardır.Bugün buna insanlar da çok müptela olmuşlardır. Bugün resim lazım, ne kadar?Bugün resim lazım, ne kadar? İşte pasaportunda bulunacak, şurada bulunacak, mecburiyet.İşte pasaportunda bulunacak, şurada bulunacak, mecburiyet. Bugün ihtiyaç şeylerinden makul olur,Bugün ihtiyaç şeylerinden makul olur, o paraların içerisinde filan neyse, onlar makul.o paraların içerisinde filan neyse, onlar makul. Fakat hususî resimler çıkarıp da evlere asmak,Fakat hususî resimler çıkarıp da evlere asmak, hususi resimler çıkarıp da poz mu diyorlar onlarahususi resimler çıkarıp da poz mu diyorlar onlara çeşit pozlarla hususî resimler çıkarıp,çeşit pozlarla hususî resimler çıkarıp, hele kadın resimleriyle beraber odanın güzel yerlerine koyup dahele kadın resimleriyle beraber odanın güzel yerlerine koyup da gelene gidene bu bizim hanımdır,gelene gidene bu bizim hanımdır, bu bizim teyzedir, bu bizim amcadır,bu bizim teyzedir, bu bizim amcadır, haladır, dayıdır diye göstermek kadar çirkin bir şey olmaz ki.haladır, dayıdır diye göstermek kadar çirkin bir şey olmaz ki. Bunun için bu gibi resimleri yapanlara buyuruyor ki:Bunun için bu gibi resimleri yapanlara buyuruyor ki: Yehluku halkan kehalkî.

Yehluku halkan kehalkî.
“Benim yaptığım gibi bir şey yapıyor adam.”“Benim yaptığım gibi bir şey yapıyor adam.” Fe’l-yehlukû habbeten.Fe’l-yehlukû habbeten. “Hadi bakalım bir tane yap,“Hadi bakalım bir tane yap, bu buğday tanesini sen de yap bakalım?”bu buğday tanesini sen de yap bakalım?” Çıkar bir buğdayı, yap yetiştir de onu toprağa gömelim,Çıkar bir buğdayı, yap yetiştir de onu toprağa gömelim, o da yeşersin buğday versin bize de yiyelim,o da yeşersin buğday versin bize de yiyelim, elinden gelirse.elinden gelirse. Ev liyehlukû zerraten.

Ev liyehlukû zerraten.
“Yahut zerre bir şey yap bakalım elinden geliyor mu?”“Yahut zerre bir şey yap bakalım elinden geliyor mu?” Ev liyehlukû şa’îraten.Ev liyehlukû şa’îraten. “Yahut bir arpa tanesini yap bakalım, geliyor mu elinden?”“Yahut bir arpa tanesini yap bakalım, geliyor mu elinden?” Öyleyse onlara o gün denecek ki burada yok ama başka yerde,Öyleyse onlara o gün denecek ki burada yok ama başka yerde, “Hadi siz bu yaptıklarınıza can verin bakalım?“Hadi siz bu yaptıklarınıza can verin bakalım? Mademki bu kadar özendiniz?”Mademki bu kadar özendiniz?” Tabi kimsenin elinden de gelmeyecek bu iş,Tabi kimsenin elinden de gelmeyecek bu iş, muazzeb olacak duracaklar.muazzeb olacak duracaklar. Onun için şimdi bizim evde de misafir gelmiş de

Onun için şimdi bizim evde de misafir gelmiş de
fotoğraf makinesi var orada, ben de baktım nasıl şey o filan derken,fotoğraf makinesi var orada, ben de baktım nasıl şey o filan derken, sahibisi de geldi, şöyle baktım, dedi, “İşte böyle yapılır şöyle yapılır.”sahibisi de geldi, şöyle baktım, dedi, “İşte böyle yapılır şöyle yapılır.” Ama dedim bu günkü derste geçecek bu.Ama dedim bu günkü derste geçecek bu. Çok fena bir şey bunlarla niye meşgul oluyorsun?Çok fena bir şey bunlarla niye meşgul oluyorsun? Şimdi buna kim bilir kaç para verdin sen?Şimdi buna kim bilir kaç para verdin sen? Sonra bunu cebinde boyuna yanında gezdiriyorsun kolunda,Sonra bunu cebinde boyuna yanında gezdiriyorsun kolunda, şuradan şu resmi alacağım, buradan bu resmi alacağım,şuradan şu resmi alacağım, buradan bu resmi alacağım, şunun resmini bunun resmini alacağım diyerektenşunun resmini bunun resmini alacağım diyerekten hem fuzulî masraf, hem fuzulî vakit geçirme,hem fuzulî masraf, hem fuzulî vakit geçirme, hem boş şeylerle günah kazanmaktan başka bir şey değil.hem boş şeylerle günah kazanmaktan başka bir şey değil. Dedi ki oradan birisi, eh dedi anamızın babamızın resmini görsek,Dedi ki oradan birisi, eh dedi anamızın babamızın resmini görsek, eh fena mı oluyor ya, saklıyoruz sandıkta şurada burada. “eh fena mı oluyor ya, saklıyoruz sandıkta şurada burada. “ Aa bak benim anam da böyleymiş, bak babam da böyleymiş,Aa bak benim anam da böyleymiş, bak babam da böyleymiş, fena mı oluyor?” filan.fena mı oluyor?” filan. Senin neyine lazım canım,Senin neyine lazım canım, sen peygamberimizin resimleri var mı ortada?sen peygamberimizin resimleri var mı ortada? Çizmemişler, yapmamışlar.Çizmemişler, yapmamışlar. Şimdi ananı babanı görmesen ne olacak yani resmini?Şimdi ananı babanı görmesen ne olacak yani resmini? Sen elinden geliyorsa oku onun ruhuna, mağfiret dile.Sen elinden geliyorsa oku onun ruhuna, mağfiret dile. Onun için hayırlar dile, onun resmine bakmaktan ne çıkacak.Onun için hayırlar dile, onun resmine bakmaktan ne çıkacak. Lâ ye’tî’bne âdeme’n-nezrü bi-şey’in lem ekün kad kaddertühü lehu.

Lâ ye’tî’bne âdeme’n-nezrü bi-şey’in lem ekün kad kaddertühü lehu.
Şimdi insanlar nezr ederler ya,Şimdi insanlar nezr ederler ya, bu nezir insanların aptallığından ileri gelir.bu nezir insanların aptallığından ileri gelir. “Benim şu işim olursa, işte ben şu koyun keseceğim,“Benim şu işim olursa, işte ben şu koyun keseceğim, kurban keseceğim, fukaraları besleyeceğim,kurban keseceğim, fukaraları besleyeceğim, efendim üç gün oruç tutacağım, hatim indireceğim,efendim üç gün oruç tutacağım, hatim indireceğim, Eyüp Sultan Hazretlerine yasin okuyacağım.” filan diye bir şeyler yapar,Eyüp Sultan Hazretlerine yasin okuyacağım.” filan diye bir şeyler yapar, işi de olur, der ki;işi de olur, der ki; “Ben böyle bir vaad ettim Eyüp Sultan Hazretlerine,“Ben böyle bir vaad ettim Eyüp Sultan Hazretlerine, oldu işim be ya!oldu işim be ya! Sen de sakın varsa bir sıkıntın, git oraya.Sen de sakın varsa bir sıkıntın, git oraya. Yahut buna benzer şeyler.Yahut buna benzer şeyler. Bunlar aptallık alametidir.Bunlar aptallık alametidir. Allahu Teâlâ takdir ettiği şey ne ise o olacaktır,Allahu Teâlâ takdir ettiği şey ne ise o olacaktır, o iş olmuştur ve olacaktır.o iş olmuştur ve olacaktır. Senin o yaptığın nezir, fukaralara yemek olur işte o.Senin o yaptığın nezir, fukaralara yemek olur işte o. Fukaralar sevinir ondan, yalnız sen günaha girersin, dersin ki,Fukaralar sevinir ondan, yalnız sen günaha girersin, dersin ki, “Bu benim nezrinden dolayı oldu.”“Bu benim nezrinden dolayı oldu.” Allah’ı mı aldatacaksın?Allah’ı mı aldatacaksın? Allah olmayacak bir şeye senin keseceğin bir kurbanla mı yaptıracak?Allah olmayacak bir şeye senin keseceğin bir kurbanla mı yaptıracak? Bak ne kadar [tehlikeli!]Bak ne kadar [tehlikeli!] Olmayacak bir şeyi senin kurbanına [bakarak]:Olmayacak bir şeyi senin kurbanına [bakarak]: “Bu bana kurban kesti, bunu ben buna vermeyecektim ama“Bu bana kurban kesti, bunu ben buna vermeyecektim ama eh kurban kesti, böyle aç da durdu, vereyim buna.eh kurban kesti, böyle aç da durdu, vereyim buna. Bu olmaz!Bu olmaz! Takdîr-i İlâhî ne ise o olacaktır.Takdîr-i İlâhî ne ise o olacaktır. Senin takdirinde o varsa olacak, yoksa olmayacak.Senin takdirinde o varsa olacak, yoksa olmayacak. E nezr etmeyelim mi?E nezr etmeyelim mi? Et ama Allah için et, işin olması için değil.Et ama Allah için et, işin olması için değil. Kâlellâhu te’âlâ:

Kâlellâhu te’âlâ:
İzâ tekarrabe ileyye’l-abdu şibran.İzâ tekarrabe ileyye’l-abdu şibran. Şibir, şuna diyorlar.Şibir, şuna diyorlar. Bir karış bana kulum yakın oldu mu ki,Bir karış bana kulum yakın oldu mu ki, teşbih diyorlar buna.teşbih diyorlar buna. Karış marış yok ortada daKarış marış yok ortada da yani bir anlatma dolayısıyla,yani bir anlatma dolayısıyla, “Şöyle bu kadarcık bir yakınlık bana olursa.”“Şöyle bu kadarcık bir yakınlık bana olursa.” Tekarrabtü ileyhi zirâan.Tekarrabtü ileyhi zirâan. “Ben ona bu kadar yaklaşırım.”“Ben ona bu kadar yaklaşırım.” O bana bir parçacık geliyor amaO bana bir parçacık geliyor ama ben ona bu kadar yaklaşırım.ben ona bu kadar yaklaşırım. Ve izâ tekarrabe ileyye zirâ’an

Ve izâ tekarrabe ileyye zirâ’an
tekarrabtü minhü bâ’an.tekarrabtü minhü bâ’an. “O bana bir zirâ geliyorsa ben ona bir metre gelirim.”“O bana bir zirâ geliyorsa ben ona bir metre gelirim.” Ve izâ etânî meşyen eteytühû herveleten.Ve izâ etânî meşyen eteytühû herveleten. “O bana yürüyerek gelmek istiyorsa,“O bana yürüyerek gelmek istiyorsa, ben ona koşarak gelirim.”ben ona koşarak gelirim.” Hervele, koşmak.Hervele, koşmak. Hacda da hervele diyorlar.Hacda da hervele diyorlar. Gerek Kâbe’nin tavafında gerekGerek Kâbe’nin tavafında gerek sa’y sırasında bir mahal var koşma yeri,sa’y sırasında bir mahal var koşma yeri, o koşma yerinde koşacaksıno koşma yerinde koşacaksın yani o hervele denilen koşma yeri, koşacaksın.yani o hervele denilen koşma yeri, koşacaksın. Binâenaleyh “Bana yürüyerek gelene ben koşarak gelirim.”Binâenaleyh “Bana yürüyerek gelene ben koşarak gelirim.” demenin çok ince manâları var.demenin çok ince manâları var. Sen bir kere candan Allah deSen bir kere candan Allah de Allah sana bak ne mağfiretlerde bulunur.Allah sana bak ne mağfiretlerde bulunur. Bir kez Allah dese aşk ile lisan,

Bir kez Allah dese aşk ile lisan,
dökülür cümle günah misl ü hazan.dökülür cümle günah misl ü hazan. Yapraklar nasıl dökülüyorsa ağaç kuruduğu vakitte,

Yapraklar nasıl dökülüyorsa ağaç kuruduğu vakitte,
günahlar öyle dökülür.günahlar öyle dökülür. Ne ile? Bir Allah demekle!Ne ile? Bir Allah demekle! Bak rahmeti İlahiyeye!Bak rahmeti İlahiyeye! Yani mü’minlik neyi icap ederse, Allah’a tekarrub ibadetlerle olur.Yani mü’minlik neyi icap ederse, Allah’a tekarrub ibadetlerle olur. İbadetin gayrısında tekarrub-u İlâhî olmaz.İbadetin gayrısında tekarrub-u İlâhî olmaz. Demin de arz etti ya, Allah’a ibadetsiz takarrüb hatadır.Demin de arz etti ya, Allah’a ibadetsiz takarrüb hatadır. İbadetsiz takarrüp hatadır.İbadetsiz takarrüp hatadır. O gibi ibadetsiz takarrüb etmek isteyenleri Cenâb-ı Hak,O gibi ibadetsiz takarrüb etmek isteyenleri Cenâb-ı Hak, “Ben azabımla karşılarım.” diyor.“Ben azabımla karşılarım.” diyor. İbadetsiz [birisi diyor ki]:“İçime bak sen benim!İbadetsiz [birisi diyor ki]:“İçime bak sen benim! Ben namaz kılmam belki ama içim çok temiz.Ben namaz kılmam belki ama içim çok temiz. O kadar temiz ki!”O kadar temiz ki!” Bunlar boş ve şeytan laflarından ibarettir.Bunlar boş ve şeytan laflarından ibarettir. İçin temiz olsun yine Allah’a da kulluğunu yap.İçin temiz olsun yine Allah’a da kulluğunu yap. Bakınız şimdi bunu iyi dinleyelim.Bakınız şimdi bunu iyi dinleyelim. Hadîs-i kutsîdir.Hadîs-i kutsîdir. El-mütehâbbûne fî.

El-mütehâbbûne fî.
Mü’minlerin birbirini sevmesi.Mü’minlerin birbirini sevmesi. Bunu kaç derste de cumalarda filan söyler dururuz,Bunu kaç derste de cumalarda filan söyler dururuz, her derste.her derste. Şimdi burası yeri geldi.Şimdi burası yeri geldi. El-mütehâbbûne.El-mütehâbbûne. Mütehâb, muhabbet, sevişmek birbirleriyle.Mütehâb, muhabbet, sevişmek birbirleriyle. “Birbirleriyle sevişen mü’minler.”“Birbirleriyle sevişen mü’minler.” Ne için ama?Ne için ama? Fî celâlî. “Benim azametimden dolayı.”Fî celâlî. “Benim azametimden dolayı.” Allah’ımın kuludur.Allah’ımın kuludur. Allah’a olan saygısının neticesi,Allah’a olan saygısının neticesi, “Allah’ımın yarattıklarını sevmek vazifem.“Allah’ımın yarattıklarını sevmek vazifem. Bunu da mü’min olaraktan yaratmış daha ne istiyorum.Bunu da mü’min olaraktan yaratmış daha ne istiyorum. Bunu sevmek benim vazifem.”Bunu sevmek benim vazifem.” Binâenaleyh bu gibi sevişen iki kişi,Binâenaleyh bu gibi sevişen iki kişi, dört kişi, on kişi, yüz kişi, bin kişi, nedir?dört kişi, on kişi, yüz kişi, bin kişi, nedir? Menâbirü min nûrin.

Menâbirü min nûrin.
“Nurdan minberler, yüksek yerler kurulmuş vardır onlar için.”“Nurdan minberler, yüksek yerler kurulmuş vardır onlar için.” Oralarda onlar hürmet ve saygı görerekten seyirci olurlar.Oralarda onlar hürmet ve saygı görerekten seyirci olurlar. Bunların o haline dikkat ediniz.Bunların o haline dikkat ediniz. Yağbituhumu’n-nebiyyûne.Yağbituhumu’n-nebiyyûne. Nebiler ki en büyük insanlar.Nebiler ki en büyük insanlar. Nebiyyûn.Nebiyyûn. Peygamberimiz de o nebilerin içerisindedir.Peygamberimiz de o nebilerin içerisindedir. O büyük insanlar peygamberlerdir ya, onlardan daha büyüğü yok ya.O büyük insanlar peygamberlerdir ya, onlardan daha büyüğü yok ya. “O insanlar yağbituhum özenirler, gıpta ederler.”“O insanlar yağbituhum özenirler, gıpta ederler.” Gıpta etmek, özenmek,Gıpta etmek, özenmek, “Ah keşke benimde şöyle bir apartmanım olsaydı!” diye yani özenir ya,“Ah keşke benimde şöyle bir apartmanım olsaydı!” diye yani özenir ya, “Benim de böyle bir mobilyam olsa!” diye özenir ya.“Benim de böyle bir mobilyam olsa!” diye özenir ya. “Bu özenme gibi, peygamberler de özenirler“Bu özenme gibi, peygamberler de özenirler bu Allah için sevişen müminlere.”bu Allah için sevişen müminlere.” Şimdi sen gel de gel de mü’min kardeşinin aleyhindeŞimdi sen gel de gel de mü’min kardeşinin aleyhinde onu yere batıracak şekilde konuş!onu yere batıracak şekilde konuş! Senin neren mü’min diyeceğiz biz o zaman.Senin neren mü’min diyeceğiz biz o zaman. Bir de hoca olursan, vay yandın yineBir de hoca olursan, vay yandın yine ki hoca olunca kat kat katmerlenir günahlar.ki hoca olunca kat kat katmerlenir günahlar. Bunu bilerek [konuşalım.]Bunu bilerek [konuşalım.] Allah esirgesin, bir kimsede bir hata görmeyelim.

Allah esirgesin, bir kimsede bir hata görmeyelim.
Canım burası cennet değil ki be yahu,Canım burası cennet değil ki be yahu, hatasız insan olmaz burada.hatasız insan olmaz burada. Cennet değil burası.Cennet değil burası. Hepimizin çeşitli hatası var, hepimizin kusurları var.Hepimizin çeşitli hatası var, hepimizin kusurları var. Kusur yalnız peygamberlerde yok.Kusur yalnız peygamberlerde yok. Binâenaleyh kusursuz insanı bulmak mümkün olmadığı halde,Binâenaleyh kusursuz insanı bulmak mümkün olmadığı halde, bazı kusurlarından dolayı onları kovup çıkarmak?bazı kusurlarından dolayı onları kovup çıkarmak? Canım camide bir safta duruyoruz hep,Canım camide bir safta duruyoruz hep, bir Allah’a yönelmişiz,bir Allah’a yönelmişiz, bir peygamberin ümmetiyiz, bir kitabımız var,bir peygamberin ümmetiyiz, bir kitabımız var, hep ona sarılmışız, e ne olmuş?hep ona sarılmışız, e ne olmuş? E canım böyle bir adam işte bak.E canım böyle bir adam işte bak. Şimdi ben af edersiniz,Şimdi ben af edersiniz, şurada kaç seneden beri imametlik ederim deşurada kaç seneden beri imametlik ederim de daha bir selamına mazhar olmadığım müslüman var.daha bir selamına mazhar olmadığım müslüman var. Cemaate beş vakit gelir, bir selamını almadığım insan var.Cemaate beş vakit gelir, bir selamını almadığım insan var. Pabucunu alır gelir girer, pabucunu alır çıkar gider.Pabucunu alır gelir girer, pabucunu alır çıkar gider. Müslümanlıkta lazım olan birbirine şefkat ve muhabbet iken,Müslümanlıkta lazım olan birbirine şefkat ve muhabbet iken, Müslümanlıkta bir sevişmemiz nerede olacak?Müslümanlıkta bir sevişmemiz nerede olacak? Bir imamıyla tanışmamış,Bir imamıyla tanışmamış, ona karşı bir hürmet bir saygısı olmayan insanınona karşı bir hürmet bir saygısı olmayan insanın Müslümanlığından ne anlarsın?Müslümanlığından ne anlarsın? Geçenlerde de dedim, nispet Allah’adır.

Geçenlerde de dedim, nispet Allah’adır.
Allah’a nispet ama derece derecedir.Allah’a nispet ama derece derecedir. Peygamberini tanımadan Allah’ı tanımak mümkün değildir.Peygamberini tanımadan Allah’ı tanımak mümkün değildir. Peygamberi tanımadan Allah’ı tanımak mümkün değildirPeygamberi tanımadan Allah’ı tanımak mümkün değildir çünkü Allah’ı bize peygamber tanıtacak.çünkü Allah’ı bize peygamber tanıtacak. Peygamberi tanımak mümkün değildir,Peygamberi tanımak mümkün değildir, onun bize bıraktığı mirasçı olan ulemayı tanımadıkça.onun bize bıraktığı mirasçı olan ulemayı tanımadıkça. Çünkü peygamberi de tanıtacak onlardır.Çünkü peygamberi de tanıtacak onlardır. Peygamberi tanımadıkça peygamberi nasıl bileceğiz biz şimdi?Peygamberi tanımadıkça peygamberi nasıl bileceğiz biz şimdi? Şimdi Hazreti Ali Efendimiz’i seviyoruz, Ömer’i seviyoruz, neden?Şimdi Hazreti Ali Efendimiz’i seviyoruz, Ömer’i seviyoruz, neden? Menâkıblarını okuyoruz hayran oluyoruz.Menâkıblarını okuyoruz hayran oluyoruz. Peygamberi seviyoruz, menâkıblarını okuyoruz hayran oluyoruz.Peygamberi seviyoruz, menâkıblarını okuyoruz hayran oluyoruz. Bunları bize kim bıraktı ulemalarımız değil mi?Bunları bize kim bıraktı ulemalarımız değil mi? Bu ulemalarımızı sevmedikçe biz onları nasıl sevelim?Bu ulemalarımızı sevmedikçe biz onları nasıl sevelim? İmkânı yok.İmkânı yok. Ulemamızı sevmek için de yine bizim birbirimizi sevmemiz lazım.Ulemamızı sevmek için de yine bizim birbirimizi sevmemiz lazım. Birbirimizi sevmedikçe ulemamızı da sevemeyiz,Birbirimizi sevmedikçe ulemamızı da sevemeyiz, ulemamızı da sevmedikçe dinimizi de sevemeyiz,ulemamızı da sevmedikçe dinimizi de sevemeyiz, dinimizi sevmedikçe peygamberimizi de sevmeye imkân yoktur tabiatıyla.dinimizi sevmedikçe peygamberimizi de sevmeye imkân yoktur tabiatıyla. Peygamber sevilmeyince de Allah’ın sevilmesine imkân yok.Peygamber sevilmeyince de Allah’ın sevilmesine imkân yok. Onun için kusurlarımız çok bak.Onun için kusurlarımız çok bak. Allah’a nispetimiz nasıl olacak,Allah’a nispetimiz nasıl olacak, Allahu Teâlânın emirlerine imtisalimiz nasıl olacak?Allahu Teâlânın emirlerine imtisalimiz nasıl olacak? Birbirlerimize bağlanacağız, can ciğer olacağız.Birbirlerimize bağlanacağız, can ciğer olacağız. Bu bina nasıl taşlarla müteaddit,Bu bina nasıl taşlarla müteaddit, içinde ufacık kumu da var, kiremiti de var, mermeri de var,içinde ufacık kumu da var, kiremiti de var, mermeri de var, taşı da var, sıvası da var ama hep bir olmuşlartaşı da var, sıvası da var ama hep bir olmuşlar bu bina duruyor ayakta.bu bina duruyor ayakta. Eğer bunlar birbirinden ayrılırsa,Eğer bunlar birbirinden ayrılırsa, kirece desek ki, “Sen çekil buradan, pis adam!”kirece desek ki, “Sen çekil buradan, pis adam!” Öteki ufak taşa desek ki, “Senin ne işin var burada? Sen de çekil!”Öteki ufak taşa desek ki, “Senin ne işin var burada? Sen de çekil!” Demire desek ki, “Senin ne işin var bizim aramızda?”Demire desek ki, “Senin ne işin var bizim aramızda?” filan nasıl olmazsa bu iş,filan nasıl olmazsa bu iş, birbirimizden ayrılınca bu işlerde böylebirbirimizden ayrılınca bu işlerde böyle çorap söküğünün söküldüğü gibi sökülür gider.çorap söküğünün söküldüğü gibi sökülür gider. Artık ucunu bulmanın da imkânı olmaz.Artık ucunu bulmanın da imkânı olmaz. Onun için Müslümanların ne pahasına olursa olsun,Onun için Müslümanların ne pahasına olursa olsun, birbirlerini candan sevmeleri şart.birbirlerini candan sevmeleri şart. İşte o candan sevdiğimiz zamandaİşte o candan sevdiğimiz zamanda Allahu Celle ve Alâ öyle rütbe veriyor ki bize,Allahu Celle ve Alâ öyle rütbe veriyor ki bize, o verdiği rütbeye peygamberler de gıpta ediyor,o verdiği rütbeye peygamberler de gıpta ediyor, şühedâlar da gıpta ediyor.şühedâlar da gıpta ediyor. Onun için sevmeyi sen yabana atma.Onun için sevmeyi sen yabana atma. Şimdi afedersiniz,

Şimdi afedersiniz,
bugün ben giyip de gelecektim ama hanım razı olmadı bizim.bugün ben giyip de gelecektim ama hanım razı olmadı bizim. Almanya’daki kardeşlerden birisi bana güzel bir cübbe yapmış.Almanya’daki kardeşlerden birisi bana güzel bir cübbe yapmış. Beyaz yünden, birisi de dikmiş, dün getirdi bana verdi.Beyaz yünden, birisi de dikmiş, dün getirdi bana verdi. Şimdi Almanya’nın bir yerinde benim yüzümüŞimdi Almanya’nın bir yerinde benim yüzümü senede bir kere görecek yahut ne zaman görecekse göreceksenede bir kere görecek yahut ne zaman görecekse görecek ama içinden bir sevgisiyle, bana bir cübbe hediye etmiş.ama içinden bir sevgisiyle, bana bir cübbe hediye etmiş. Bu hediyeyi ben alınca sevinmemin boşa mı çıkacağını zannediyorsun?Bu hediyeyi ben alınca sevinmemin boşa mı çıkacağını zannediyorsun? Yani birbirinizi sevmek için deYani birbirinizi sevmek için de birbirimizi sevmek için debirbirimizi sevmek için de kuru kuruya, “Ben seni seviyorum.” demek fayda vermez herkese.kuru kuruya, “Ben seni seviyorum.” demek fayda vermez herkese. Sevgi nispetinde, tehâdev tehâbbû buyuruyor Efendimiz.Sevgi nispetinde, tehâdev tehâbbû buyuruyor Efendimiz. “Hediyeleşin ki birbirinizi sevesiniz.”“Hediyeleşin ki birbirinizi sevesiniz.” Hediye vermediğin insanı sevmek de kolay olmuyor yani.Hediye vermediğin insanı sevmek de kolay olmuyor yani. Hediye de sevmeye de vasıta.Hediye de sevmeye de vasıta. Binâenaleyh ben seni çok severim ama nereden belli?Binâenaleyh ben seni çok severim ama nereden belli? Bir selamını bile alamıyoruz, bir kahveni içemiyoruz,Bir selamını bile alamıyoruz, bir kahveni içemiyoruz, bir buyurun diyemiyoruz birbirimize karşı.bir buyurun diyemiyoruz birbirimize karşı. Evimiz müsait değil.Evimiz müsait değil. Canım bak kocaman bir yer yaptık burada evin müsait değilse!Canım bak kocaman bir yer yaptık burada evin müsait değilse! Ama laf çok insanlarda.Ama laf çok insanlarda. Allah kusurumuzu affetsin.Allah kusurumuzu affetsin. Onun için ne pahasına olursa olsun,Onun için ne pahasına olursa olsun, sevmenin mükâfatını, karşılığını hiçbir kimse kazanamıyor.sevmenin mükâfatını, karşılığını hiçbir kimse kazanamıyor. Peygamberler o büyük rütbeleriyle beraberPeygamberler o büyük rütbeleriyle beraber sevgililere verilen bu makama gıpta ediyorlar.sevgililere verilen bu makama gıpta ediyorlar. Bakınız bir tane daha:Bakınız bir tane daha: Kâlellâhu azze ve celle:

Kâlellâhu azze ve celle:
Ehabbu mâ teabbedenî bihî abdî ileyye’n-nushu lî.Ehabbu mâ teabbedenî bihî abdî ileyye’n-nushu lî. “Kulum bana, kullarım için

“Kulum bana, kullarım için
nasihat etmekten daha güzel ibadet edemez.”nasihat etmekten daha güzel ibadet edemez.” İbadetin çeşit nevileri var.İbadetin çeşit nevileri var. Bu çeşit nevilerinden birisi de kullara karşı nâsıh,Bu çeşit nevilerinden birisi de kullara karşı nâsıh, nasihat edici, onları daima iyiliğe teşvik,nasihat edici, onları daima iyiliğe teşvik, iyiliğe sevk edici, kötülüklerden men etmeye çalışıcı olmak lazım.iyiliğe sevk edici, kötülüklerden men etmeye çalışıcı olmak lazım. Yani insan daima hayırlara kendi nefsini feda edecek,Yani insan daima hayırlara kendi nefsini feda edecek, onların işlenmesi için kardeşlerineonların işlenmesi için kardeşlerine faydalı olmaya çalışacak, nasihat, niçin?faydalı olmaya çalışacak, nasihat, niçin? Ed-dînü en-nasîhatü.

Ed-dînü en-nasîhatü.
“Din nasihatla kâimdir.”“Din nasihatla kâimdir.” Üç defa buyurmuş,Üç defa buyurmuş, ed-dînü en-nasîhatü.ed-dînü en-nasîhatü. “Din nasihatle kâimdir.”“Din nasihatle kâimdir.” Şimdi bize bizim hocalarımız nasihat etmeseydiŞimdi bize bizim hocalarımız nasihat etmeseydi biz bu dini nereden öğrenirdik?biz bu dini nereden öğrenirdik? Gidip onların önünde diz çökmeseydik nereden öğrenirdik?Gidip onların önünde diz çökmeseydik nereden öğrenirdik? Siz şimdi buraya gelmeseydiniz bunları nereden öğrenirdiniz?Siz şimdi buraya gelmeseydiniz bunları nereden öğrenirdiniz? Demek ki bu sevginiz, toplanmanız,Demek ki bu sevginiz, toplanmanız, bu dine olan aşkımızın bir meyvesi oluyor.bu dine olan aşkımızın bir meyvesi oluyor. Onun için birbirimizi hem seveceğiz,Onun için birbirimizi hem seveceğiz, hem de böyle daima içten dıştanhem de böyle daima içten dıştan nasihatlerle birbirimize yardımcı olmaya çalışacağız.nasihatlerle birbirimize yardımcı olmaya çalışacağız. İbnü’l-Mübârek’in hadislerinden.İbnü’l-Mübârek’in hadislerinden. Yine buyuruyorlar ki:Yine buyuruyorlar ki: İzâ veccehtü ilâ abdin min abîdî musîbeten fî bedenihî.

İzâ veccehtü ilâ abdin min abîdî musîbeten fî bedenihî.
“Kullarımdan bir kuluma vücutlarında bir musibet verdim.”“Kullarımdan bir kuluma vücutlarında bir musibet verdim.” Çeşitleri var ya musibetlerin, böyle bir musibet verdim.Çeşitleri var ya musibetlerin, böyle bir musibet verdim. Fî bedenihî.Fî bedenihî. Ev fî veledihî. “Yahut çocuğuna verdim.”Ev fî veledihî. “Yahut çocuğuna verdim.” Ev fî mâlihî. “Yahut malına verdim zarar etti,Ev fî mâlihî. “Yahut malına verdim zarar etti, kaybetti servetini tamamen.”kaybetti servetini tamamen.” Sümme’s-takbelehu bi-sabrin cemîlin.Sümme’s-takbelehu bi-sabrin cemîlin. “Sonra bana karşı sabr-ı cemîl,“Sonra bana karşı sabr-ı cemîl, ‘Eh Allah’tan geldi ne yapalım.’”‘Eh Allah’tan geldi ne yapalım.’” Evi yanmış, malı gitmiş,Evi yanmış, malı gitmiş, “Eh ne yapalım, verirken verdiydi ya yine verir inşallah.”“Eh ne yapalım, verirken verdiydi ya yine verir inşallah.” Çocuk vefat etmiş, “Allah’a şefaatçimiz olur.”Çocuk vefat etmiş, “Allah’a şefaatçimiz olur.” filan gibilerden.filan gibilerden. Kendisine karşı da böyle.Kendisine karşı da böyle. Bak şimdi:Bak şimdi: İstahyeytü minhü yevme’l-kıyâmeti

İstahyeytü minhü yevme’l-kıyâmeti
en ensabe lehû mîzânen.en ensabe lehû mîzânen. “Ben o kuluma karşı yarın mizan kurmaya hayâ ederim.”“Ben o kuluma karşı yarın mizan kurmaya hayâ ederim.” Gel senin amelini ölçelim bakalım,Gel senin amelini ölçelim bakalım, hayrın mı çok, şerrin mi çok?hayrın mı çok, şerrin mi çok? “Buna hayâ ederim.” diyor Cenâb-ı Hak.“Buna hayâ ederim.” diyor Cenâb-ı Hak. O madem ki benim verdiğim ibtilalara sabrettiO madem ki benim verdiğim ibtilalara sabretti isyan etmedi.isyan etmedi. Bir mücahid varmış, muharebelerin birisinde

Bir mücahid varmış, muharebelerin birisinde
çok faal dövüşüyor.çok faal dövüşüyor. Herkes hayran oluyor onun dövüşüne,Herkes hayran oluyor onun dövüşüne, “Ne güzel dövüşüyor!” diyorlar.“Ne güzel dövüşüyor!” diyorlar. Cenâb-ı Peygamber’e söylediler, dedi ki:Cenâb-ı Peygamber’e söylediler, dedi ki: “Onun âkibeti fenadır.“Onun âkibeti fenadır. Siz onun böyle dövüşmesine bakmayın.”Siz onun böyle dövüşmesine bakmayın.” Müteessir oldular tabi,Müteessir oldular tabi, “Nasıl olur da böyle bir mücahidin âkibeti fena olur?”“Nasıl olur da böyle bir mücahidin âkibeti fena olur?” Derken yara aldı,Derken yara aldı, aldığı yaranın ıstırabına dayanamayaraktanaldığı yaranın ıstırabına dayanamayaraktan kılıncını karnına dayadı intihar etti.kılıncını karnına dayadı intihar etti. Allah muhafaza!Allah muhafaza! “Ona, mizan yapmaya hayâ ederim.”“Ona, mizan yapmaya hayâ ederim.” Ve enşüra lehû dîvânen.

Ve enşüra lehû dîvânen.
Senin bak kitaplarını getirecekler ya, ikra’ kitâbeke diyerekten.Senin bak kitaplarını getirecekler ya, ikra’ kitâbeke diyerekten. Defterlerimiz önümüzde, eh onun içinde her çeşidi var.Defterlerimiz önümüzde, eh onun içinde her çeşidi var. “Onu da kulumun önüne açmaya hayâ ederim.“Onu da kulumun önüne açmaya hayâ ederim. Göstermem artık onun eksikliklerini de kendisine.”Göstermem artık onun eksikliklerini de kendisine.” Şunu da dinleyelim, yine buyuruyor Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücud Hazretleri:Şunu da dinleyelim, yine buyuruyor Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücud Hazretleri: Hakket mahabbetî li’l-mütehâbbîne fiyye.

Hakket mahabbetî li’l-mütehâbbîne fiyye.
Ya ne kadar güzel!Ya ne kadar güzel! Hakket mahabbetî.Hakket mahabbetî. “Benim muhabbetim vacip olur.” diyor Cenâb-ı Hak.“Benim muhabbetim vacip olur.” diyor Cenâb-ı Hak. Kime?Kime? “Benim için sevişenlere.”“Benim için sevişenlere.” Benim için sevişenlere benim de sevmem bana vacip olur diyor Cenâb-ı Hak.Benim için sevişenlere benim de sevmem bana vacip olur diyor Cenâb-ı Hak. Benim kullarım, benim kulumu o kulum seviyor.Benim kullarım, benim kulumu o kulum seviyor. Bu kullarımın birbirlerinin sevişlerinden nâşiBu kullarımın birbirlerinin sevişlerinden nâşi Allahu Teâlâ’nın sevgisi de inziva ediyor bu işin içine.Allahu Teâlâ’nın sevgisi de inziva ediyor bu işin içine. Ne kadar büyük bir lütuf ve ihsandır aziz kardeşler!Ne kadar büyük bir lütuf ve ihsandır aziz kardeşler! Bunu çiğnemek kadar büyük vebal olmaz.Bunu çiğnemek kadar büyük vebal olmaz. Allah cümlemizi affetsin.Allah cümlemizi affetsin. İnsanlar, bugünkü hayatın seviyeleri çeşitli.

İnsanlar, bugünkü hayatın seviyeleri çeşitli.
İnsanlar mekteplerde okurlar, temeyyüz eder,İnsanlar mekteplerde okurlar, temeyyüz eder, yüksek bir adam olur.yüksek bir adam olur. Ondan sonra mâdûnunda olan küçük insanlara hor bakar.Ondan sonra mâdûnunda olan küçük insanlara hor bakar. Misal kendisini ayrı bir zümre olarak farz eder,Misal kendisini ayrı bir zümre olarak farz eder, ayrı bir zümre, ayrı bir mahlûk gibi.ayrı bir zümre, ayrı bir mahlûk gibi. Mâdûnunda olan insana hiç selam versen selamını almaz,Mâdûnunda olan insana hiç selam versen selamını almaz, görüşmek istiyorum desem lüzumu yok der,görüşmek istiyorum desem lüzumu yok der, mektup yazsan cevabını vermez, saymaz yani.mektup yazsan cevabını vermez, saymaz yani. Sen Allah’a şükret ki, sana böyle bir mevki ve servet vermiştir,Sen Allah’a şükret ki, sana böyle bir mevki ve servet vermiştir, yükselmişin insanların arasında temeyyüz etmişindir.yükselmişin insanların arasında temeyyüz etmişindir. Binâenaleyh bu nimeti sana veren Allahu Celle ve Alâ’ya hamd et kiBinâenaleyh bu nimeti sana veren Allahu Celle ve Alâ’ya hamd et ki sen de Allah’ın bir kulusun,sen de Allah’ın bir kulusun, seni de Allah onun gibi yapsaydı,seni de Allah onun gibi yapsaydı, kafan işlemeseydi, kudretin olmasaydı, gücün olmasaydıkafan işlemeseydi, kudretin olmasaydı, gücün olmasaydı bu serveti, bu makamı kazanamasan da onun gibi birbu serveti, bu makamı kazanamasan da onun gibi bir âdi işçi olsaydın ne yapardın yani, elinden ne gelirdi?âdi işçi olsaydın ne yapardın yani, elinden ne gelirdi? Bir şey de gelemez.Bir şey de gelemez. Binâenaleyh bu zekâyı sana veren Allah’tır.Binâenaleyh bu zekâyı sana veren Allah’tır. O kuvvet ve kudreti verip o serveti veren de yine Allah’tır sana.O kuvvet ve kudreti verip o serveti veren de yine Allah’tır sana. Sen bunların yerine şükredip de Allah’ınSen bunların yerine şükredip de Allah’ın bu nimetlerine mazhar olamayanbu nimetlerine mazhar olamayan zayıf kullarına yardım edeceğin yerdezayıf kullarına yardım edeceğin yerde kendini onlardan böyle çekivermek kadar şaşkınlık olmaz yani.kendini onlardan böyle çekivermek kadar şaşkınlık olmaz yani. Sen de o Allah’ın kullarından birisin,Sen de o Allah’ın kullarından birisin, o da Allah’ın kullarından birisi.o da Allah’ın kullarından birisi. Seni öyle yaratmış, onu da öyle yaratmış.Seni öyle yaratmış, onu da öyle yaratmış. Binâenaleyh ikimiz de Allah’ın kuluyuz,Binâenaleyh ikimiz de Allah’ın kuluyuz, ama seni böyle yaratmış.ama seni böyle yaratmış. Nasıl birimizi kadın birimizi erkek yaratıyor.Nasıl birimizi kadın birimizi erkek yaratıyor. Ona göre çok düşünceli olmak lazım.Ona göre çok düşünceli olmak lazım. Hakket mahabbetî li’l-mütehâbbîne fiyye.Hakket mahabbetî li’l-mütehâbbîne fiyye. “Benim için sevişenlere Allah’ın sevmesi vacip olur.”“Benim için sevişenlere Allah’ın sevmesi vacip olur.” Allah sevdi mi bitti iş zaten.Allah sevdi mi bitti iş zaten. Allah seni sevdi mi iş bitti, başka şeye lüzum yok.Allah seni sevdi mi iş bitti, başka şeye lüzum yok. Kâinatın sahibi O canım.Kâinatın sahibi O canım. Kâinatın sahibi seni sevdikten sonraKâinatın sahibi seni sevdikten sonra her muradına nail olursun, olmuşsun demektir.her muradına nail olursun, olmuşsun demektir. Yine bakınız:Yine bakınız: Ve hakkat mahabbetî li’l-mütevâsilîne.

Ve hakkat mahabbetî li’l-mütevâsilîne.
“Yine benim muhabbetim vacip olur.“Yine benim muhabbetim vacip olur. ”Kimlere?”Kimlere? Akrabayı taallukata sıla ediyor.Akrabayı taallukata sıla ediyor. Yine burada meselaYine burada mesela küçük mekteplerde ve ilk mekteplerde çocuklara yazmışlar işte,küçük mekteplerde ve ilk mekteplerde çocuklara yazmışlar işte, “Oğlum adam olamazsın.” diye bir tâbir.“Oğlum adam olamazsın.” diye bir tâbir. O adam da okumuş paşa olmuş.O adam da okumuş paşa olmuş. Paşa olunca demiş, “Şu benim babayı getirin bakayım buraya!”Paşa olunca demiş, “Şu benim babayı getirin bakayım buraya!” Polisler jandarmalar gelmişler gece,Polisler jandarmalar gelmişler gece, “Kalk bakalım adam, seni bizim paşa istiyor!” diyerekten“Kalk bakalım adam, seni bizim paşa istiyor!” diyerekten götürmüşler, bu da kurulmuş koltuğuna,götürmüşler, bu da kurulmuş koltuğuna, “Bak baba, sen bana adam olamazsın!” diyordun ama“Bak baba, sen bana adam olamazsın!” diyordun ama rütbeleri böyle sırmalarla filan,rütbeleri böyle sırmalarla filan, “Bak ben ne oldum?” demiş.“Bak ben ne oldum?” demiş. “Oğul adam olamazsın!” demiş,“Oğul adam olamazsın!” demiş, “Böyle mi çağırılır baba?”“Böyle mi çağırılır baba?” Böyle mi çağrılır baba?Böyle mi çağrılır baba? Ha, akşam İbni Abidin Hazretlerinin

Ha, akşam İbni Abidin Hazretlerinin
tercüme-i halinden okuyoruz da.tercüme-i halinden okuyoruz da. Allah rahmet eylesin.Allah rahmet eylesin. Çok âlî makama nâil olmuş bir zât-ı muhterem.Çok âlî makama nâil olmuş bir zât-ı muhterem. Bir arkadaş vardı Ankaralı, o da Ankara’da valilik yapmış vaktiyle.Bir arkadaş vardı Ankaralı, o da Ankara’da valilik yapmış vaktiyle. O valiliği esnasında kendisinin bir şeyhi varmış,O valiliği esnasında kendisinin bir şeyhi varmış, ziyaretine gidermiş diyor ki, buradanziyaretine gidermiş diyor ki, buradan Fatih gibi yahut daha uzak bir yerdeFatih gibi yahut daha uzak bir yerde arabasından iner, şeyhinin kapısına yürüyerek giderdi diyor.arabasından iner, şeyhinin kapısına yürüyerek giderdi diyor. Şeyhinin kapısına yürüyerek giderdi diyor.Şeyhinin kapısına yürüyerek giderdi diyor. Kendisi Halvetî tarikatına mensubu imiş.Kendisi Halvetî tarikatına mensubu imiş. O zamanın insanları çokO zamanın insanları çok çalışkan insanlarmış, güzel Arap lisanına vâkıf,çalışkan insanlarmış, güzel Arap lisanına vâkıf, Farisî lisanına vâkıf, Fransızcaya vâkıf, Yunancaya vâkıf.Farisî lisanına vâkıf, Fransızcaya vâkıf, Yunancaya vâkıf. Eserleri var her dilde.Eserleri var her dilde. Onun karşılığında işte bize deOnun karşılığında işte bize de Mevlânâ’nın bir kitabını hediye etmiş,Mevlânâ’nın bir kitabını hediye etmiş, altı cilt üzerine bırakmış,altı cilt üzerine bırakmış, Türkçelemiş yani Mevlânâ’nın ki Farsça üzerinedir,Türkçelemiş yani Mevlânâ’nın ki Farsça üzerinedir, o Farsçayı güzelce Türk diline çevirmiş.o Farsçayı güzelce Türk diline çevirmiş. Bazı Arap eserlerinde de yine tercümeleri vardır.Bazı Arap eserlerinde de yine tercümeleri vardır. E bu lisana vâkıf olup daE bu lisana vâkıf olup da Ümmet-i Muhammed’e bir mukabilinde hizmeti var adamın.Ümmet-i Muhammed’e bir mukabilinde hizmeti var adamın. Ben bu kadar servete malikim, paşayım daBen bu kadar servete malikim, paşayım da neyime lazım benim Arapçayı tercüme edeceğim deneyime lazım benim Arapçayı tercüme edeceğim de şunu bunu tercüme edeceğim de uğraşacağım diyerekten,şunu bunu tercüme edeceğim de uğraşacağım diyerekten, vaktini hevâ-i hevesi ile geçirir.vaktini hevâ-i hevesi ile geçirir. Bu öyle yapmamış, vaktini böyle kıymetlendirerekBu öyle yapmamış, vaktini böyle kıymetlendirerek kendisinden sonra da Ümmet-i Muhammed’in dualarını almak içinkendisinden sonra da Ümmet-i Muhammed’in dualarını almak için çeşitli eserler bırakmış.çeşitli eserler bırakmış. Allah kendisine gani gani rahmet eylesin.Allah kendisine gani gani rahmet eylesin. Binâenaleyh akrabâ-i taallukatın da

Binâenaleyh akrabâ-i taallukatın da
birbirlerini ziyaretibirbirlerini ziyareti edenleri hakkın sevmesine vesile oluyor.edenleri hakkın sevmesine vesile oluyor. Öyle ya, akrabalar arasında bazen duâfâ vardırÖyle ya, akrabalar arasında bazen duâfâ vardır bazen de yüksekleri vardır.bazen de yüksekleri vardır. Yüksek insanlar küçükleri ziyarete mecburdurlar.Yüksek insanlar küçükleri ziyarete mecburdurlar. Ben yükseldim diyerekten.Ben yükseldim diyerekten. Kendisi hangisi köydendir kim bilir,Kendisi hangisi köydendir kim bilir, ama büyümüştür şimdi bir şey olmuşturama büyümüştür şimdi bir şey olmuştur o köylü kardeşini beğenmez,o köylü kardeşini beğenmez, bu onun ziyaretine de gitmez.bu onun ziyaretine de gitmez. Derler ki, “Şu paşanın babasına da bak, kDerler ki, “Şu paşanın babasına da bak, k ardeşlerine de bak, yazık!”ardeşlerine de bak, yazık!” filan diye bunu dedirttirmemek için onları da unutuverir.filan diye bunu dedirttirmemek için onları da unutuverir. Ve hakkat mahabbetî li’l-mütenâsihîne fiyye.

Ve hakkat mahabbetî li’l-mütenâsihîne fiyye.
“Allah rızası için nasihat edenlere,“Allah rızası için nasihat edenlere, nasihat edenleri sevmek bana vaciptir.” diyor Cenâb-ı Hak.nasihat edenleri sevmek bana vaciptir.” diyor Cenâb-ı Hak. Nasihati Allah için yapacaksın,Nasihati Allah için yapacaksın, yaptığın takdirde Allahu Teâlâ’nınyaptığın takdirde Allahu Teâlâ’nın seni sevmesine vesile oluyor, seviyor Allahu Teâlâ.seni sevmesine vesile oluyor, seviyor Allahu Teâlâ. Bak benim dinimi anlatmaya çalışıyor.Bak benim dinimi anlatmaya çalışıyor. Ama para mukabilinde olan nasihatlar bunun dışındadır.Ama para mukabilinde olan nasihatlar bunun dışındadır. Nasihat Allah rızası içindir,Nasihat Allah rızası içindir, yoksa ben maaşımı alayım diyerektenyoksa ben maaşımı alayım diyerekten çıkıp da orada üç konuşup beş konuşup da inmekçıkıp da orada üç konuşup beş konuşup da inmek kâfi değildir.kâfi değildir. Şimdi bakınız:Şimdi bakınız: Ve hakkat mahabbetî li’l-mütezâvirîne.

Ve hakkat mahabbetî li’l-mütezâvirîne.
Mütezâvir, ziyaretçi.Mütezâvir, ziyaretçi. Kardeşler, kim olursa olsun, birbirlerini ziyarete geliyorlar.Kardeşler, kim olursa olsun, birbirlerini ziyarete geliyorlar. Benim kabahatim yalnız çoktur ki,Benim kabahatim yalnız çoktur ki, ziyaretçilerime karşı mukabele-i ziyarette bulunamıyorum.ziyaretçilerime karşı mukabele-i ziyarette bulunamıyorum. Gücüm yetmiyor ona da.Gücüm yetmiyor ona da. Onlardan onun için onlardan da özür diler af dilerim,Onlardan onun için onlardan da özür diler af dilerim, eksik olmasınlar.eksik olmasınlar. Binâenaleyh ziyaretçiye de Allahu Teâlâ’nınBinâenaleyh ziyaretçiye de Allahu Teâlâ’nın sevgisi vacip oluyor.sevgisi vacip oluyor. Ziyaretçiyi ne kadar seviyor Allah.Ziyaretçiyi ne kadar seviyor Allah. Sen benim kullarımdan bir kulun ziyaretine gittin,Sen benim kullarımdan bir kulun ziyaretine gittin, eh ben de seni onun için seviyorum, diyor Allah.eh ben de seni onun için seviyorum, diyor Allah. Ve hakkat mahabbetî.Ve hakkat mahabbetî. Ve hakkat vacip olur.”Ve hakkat vacip olur.” Cenâb-ı Hakk’a hiçbir şey vacip olmaz.Cenâb-ı Hakk’a hiçbir şey vacip olmaz. Cenâb-ı Hakk’a borç olmaz hiçbir şey.Cenâb-ı Hakk’a borç olmaz hiçbir şey. Buradaki vücubtan maksat,Buradaki vücubtan maksat, bize başka türlü nasıl densin ya?bize başka türlü nasıl densin ya? Bir izah şeysi olaraktan, yoksa ona Cenâb-ı Hak hiçbirBir izah şeysi olaraktan, yoksa ona Cenâb-ı Hak hiçbir külfetin altına girmiş olamaz.külfetin altına girmiş olamaz. O zaman Hâlık’e yakışmaz bu sıfat.O zaman Hâlık’e yakışmaz bu sıfat. Ve hakkat mahabbetî li’l-mütebâzilîne fiyye.

Ve hakkat mahabbetî li’l-mütebâzilîne fiyye.
“Allah yolunda birbirlerine ikramda izzette bulunuyorlar.”“Allah yolunda birbirlerine ikramda izzette bulunuyorlar.” Allah yolunda ikramda izzette bulunuyorlar.Allah yolunda ikramda izzette bulunuyorlar. Mesela şu cami bizimdir.Mesela şu cami bizimdir. İcabında tabi eskiyecek,İcabında tabi eskiyecek, eskidiği vakitte tamire ihtiyaç olacak,eskidiği vakitte tamire ihtiyaç olacak, temizliğine lüzum olacak,temizliğine lüzum olacak, badanasına lüzum olacak, şu lüzum bu lüzum.badanasına lüzum olacak, şu lüzum bu lüzum. Bu lüzumlardan dolayı bir teâvün,Bu lüzumlardan dolayı bir teâvün, muâvenet yaparaktan mütebâzilîn bezlediyor,muâvenet yaparaktan mütebâzilîn bezlediyor, veriyor parasını, acımıyor parasını veriyor.veriyor parasını, acımıyor parasını veriyor. “O parasını verenleri benim sevmem vacip olur.” diyor.“O parasını verenleri benim sevmem vacip olur.” diyor. Şimdi buraya Allah razı olsun bir

Şimdi buraya Allah razı olsun bir
bina yaptık, beş on çocuk onun içerisinde oturuyor,bina yaptık, beş on çocuk onun içerisinde oturuyor, okuyor, barınıyorlar.okuyor, barınıyorlar. Eh bunun icap etse deEh bunun icap etse de nafakalarını temin etsek, o daha iyi olur.nafakalarını temin etsek, o daha iyi olur. Ee şimdi onları kışın memleketimiz soğuk memleket.Ee şimdi onları kışın memleketimiz soğuk memleket. Kışın onları odunsuz kömürsüz bırakırsakKışın onları odunsuz kömürsüz bırakırsak burada elbette onlar yaşayamazlar, hasta olurlar,burada elbette onlar yaşayamazlar, hasta olurlar, çeşitli ibtilalara maruz kalırlar, belki de ölürler.çeşitli ibtilalara maruz kalırlar, belki de ölürler. Onun için onların sıcak yerde muhafazaları içinOnun için onların sıcak yerde muhafazaları için odun kömür yakacağız.odun kömür yakacağız. Odun kömür külfetli oluyor.Odun kömür külfetli oluyor. E bir kalorifer yapılırsa daha iyi oluyor,E bir kalorifer yapılırsa daha iyi oluyor, camimiz de ısınacak.camimiz de ısınacak. Ooh, ibadet ederken sabahleyin soğuk, üşür kaçarız.Ooh, ibadet ederken sabahleyin soğuk, üşür kaçarız. Şimdi üşümeyiz de elhamdülillah, kaloriferimiz var.Şimdi üşümeyiz de elhamdülillah, kaloriferimiz var. E şimdi buna yardım etsek zor bir şey mi yani?E şimdi buna yardım etsek zor bir şey mi yani? Ne olur, koca binasını yaptık,Ne olur, koca binasını yaptık, bir de kalorifer masrafı yapacağız,bir de kalorifer masrafı yapacağız, o da olup bitecek.o da olup bitecek. Sonra başka masraflar çıkar, onlar da olur yineSonra başka masraflar çıkar, onlar da olur yine ama bir kişiyle olmaz, hep elbirliğiyle olacak inşallah.ama bir kişiyle olmaz, hep elbirliğiyle olacak inşallah. Onun için hepinize teşekkürler ederiz.Onun için hepinize teşekkürler ederiz. Allah razı olsun hepinizden.Allah razı olsun hepinizden. Çok hepiniz hizmetler edip bunlar meydana gelmiştir.Çok hepiniz hizmetler edip bunlar meydana gelmiştir. Daha inşallah birçok şeyler meydana gelir.Daha inşallah birçok şeyler meydana gelir. Şimdi bunları yaptığımızdan dolayı, el-mütehâbbûne fiyye.Şimdi bunları yaptığımızdan dolayı, el-mütehâbbûne fiyye. Bu birbirleriyle sevişen insanlar, ziyaretçiler,Bu birbirleriyle sevişen insanlar, ziyaretçiler, nasihatçiler, birbirlerine sıla-ı rahim edenler,nasihatçiler, birbirlerine sıla-ı rahim edenler, işte birbirlerini daima böyle muhabbetle karşılayanlara karşıişte birbirlerini daima böyle muhabbetle karşılayanlara karşı Cenâb-ı Hak diyor ki:Cenâb-ı Hak diyor ki: “Ben de bunları severim, sevdiğimden dolayı.”

“Ben de bunları severim, sevdiğimden dolayı.”
Alâ menâbire min nûrin.Alâ menâbire min nûrin. Alâ menâbir, menâbir, minber, minareden gelir.Alâ menâbir, menâbir, minber, minareden gelir. Minare gibi yüksek, minber gibi yüksek.Minare gibi yüksek, minber gibi yüksek. Hani şu oyun meydanlarındaHani şu oyun meydanlarında yüksekten oturup da seyrediyorlar oyuncuları.yüksekten oturup da seyrediyorlar oyuncuları. Ne diyorlar onlara?Ne diyorlar onlara? Loca diyorlar.Loca diyorlar. İşte öyle localar içerisinde bunlar ki ama nurdan,İşte öyle localar içerisinde bunlar ki ama nurdan, bunlar gibi tahtadan betondan değil.bunlar gibi tahtadan betondan değil. “Nurdan yapılmış minberler üzerinde otururlar.”“Nurdan yapılmış minberler üzerinde otururlar.” Yağbituhum.Yağbituhum. “Bunlara gıpta eder, gıpta eder özenir.”“Bunlara gıpta eder, gıpta eder özenir.” Bi-mekânihim.Bi-mekânihim. “Bunların o üstün mevkilerine özenir.”“Bunların o üstün mevkilerine özenir.” Kim? en-Nebiyyûne.Kim? en-Nebiyyûne. “Nebiler.” Daha? Ve’s-sıddîkûne.“Nebiler.” Daha? Ve’s-sıddîkûne. “Ebû Bekr-i Sıddîk gibi Sıddıklar.”“Ebû Bekr-i Sıddîk gibi Sıddıklar.” Ve’ş-şühedâü.Ve’ş-şühedâü. “Hazreti Hamza gibi şühedâlar buna özenirler,“Hazreti Hamza gibi şühedâlar buna özenirler, ‘Ah biz de bunlar gibi olsaydık!’ derler.”‘Ah biz de bunlar gibi olsaydık!’ derler.” Bu yüksek mertebeleri ile beraber, bu bize teşviktir.Bu yüksek mertebeleri ile beraber, bu bize teşviktir. Yine bir tane daha bu hususta buyuruluyor:Yine bir tane daha bu hususta buyuruluyor: Vecebet mahabbetî.

Vecebet mahabbetî.
Burada yine hakkat yerine vecebet dedi,Burada yine hakkat yerine vecebet dedi, yukarıda hakkat dedi burada vecebet.yukarıda hakkat dedi burada vecebet. Vecebet, vacipten, “Vacip olur.”Vecebet, vacipten, “Vacip olur.” Mahabbetî. “Yani ben onu severim demek, severim.”Mahabbetî. “Yani ben onu severim demek, severim.” Mahabbetî lillezîne yetecâlesûne.Mahabbetî lillezîne yetecâlesûne. Yetahâbbûne demek.Yetahâbbûne demek. Birbirleriyle seviştiklerinden dolayı oturmuşlar muhabbet ediyorlar.Birbirleriyle seviştiklerinden dolayı oturmuşlar muhabbet ediyorlar. İki kişi sevişmek için toplanmışlar muhabbet ediyorlar.İki kişi sevişmek için toplanmışlar muhabbet ediyorlar. “Bunlara karşı benim sevgim vacip olur.” diyor Hazreti Allah.“Bunlara karşı benim sevgim vacip olur.” diyor Hazreti Allah. Ne büyük nimet kardeş!Ne büyük nimet kardeş! Sinemada toplanır insanlar, gazinoda toplanır insanlar.

Sinemada toplanır insanlar, gazinoda toplanır insanlar.
İşte daha deniz kıyılarında var birçok sürü toplantı yerleri,İşte daha deniz kıyılarında var birçok sürü toplantı yerleri, gazinolar vesaireler.gazinolar vesaireler. Fakat burada Allah’ın sevgisi ilişmez buralara.Fakat burada Allah’ın sevgisi ilişmez buralara. Çünkü buralar mâsiyet yerleridir.Çünkü buralar mâsiyet yerleridir. Bu mâsiyet yerlerine toplananları,Bu mâsiyet yerlerine toplananları, konuşanları Allah sevmez.konuşanları Allah sevmez. Allah’ın sevgisi, Allah rızası içinAllah’ın sevgisi, Allah rızası için böyle Allah’ın razı olduğu güzel mekânlarda.böyle Allah’ın razı olduğu güzel mekânlarda. Mekân da lazım,Mekân da lazım, bu güzel mekânlardan birisi camiler, mescidler.bu güzel mekânlardan birisi camiler, mescidler. En güzeli de Kâbe-i Muazzama,En güzeli de Kâbe-i Muazzama, Medine-i Münevvere’deki Resûlullah’ın mescidi.Medine-i Münevvere’deki Resûlullah’ın mescidi. Buralara gidip de ölenler şehid olur, diyor.Buralara gidip de ölenler şehid olur, diyor. Şehid rütbesi bile veriliyor aynı zamanda da.Şehid rütbesi bile veriliyor aynı zamanda da. Ve vecebet mahabbetî lillezîne yetebâzelûne.

Ve vecebet mahabbetî lillezîne yetebâzelûne.
Yetebâzelûne, bezletmek, vermek yani,Yetebâzelûne, bezletmek, vermek yani, bahşiş ne gibi şeyler olursa olsun.bahşiş ne gibi şeyler olursa olsun. Bu gibi şeyleri verenleri de birbirlerine karşı himayeci.Bu gibi şeyleri verenleri de birbirlerine karşı himayeci. Birbirlerine karşı himayeci.Birbirlerine karşı himayeci. Bu hususta kusurumuz çok.Bu hususta kusurumuz çok. Bu afedersiniz müşâbehet değil amaBu afedersiniz müşâbehet değil ama şimdi ekseri Yahudi havralarında,şimdi ekseri Yahudi havralarında, Hristiyanların kiliselerinde,Hristiyanların kiliselerinde, papazların idarelerinde çok paraları varmış.papazların idarelerinde çok paraları varmış. Çok paraları varmış, onları besliyor ne şekilde besliyorlarsa.Çok paraları varmış, onları besliyor ne şekilde besliyorlarsa. Devlet kiliseler için milletin vergisine zam koymuş,Devlet kiliseler için milletin vergisine zam koymuş, devlet alıyor vergiyi, kilisesine veriyordevlet alıyor vergiyi, kilisesine veriyor “Kullanın bunu.” diyerekten.“Kullanın bunu.” diyerekten. O da cemaatin ihtiyacı olan ihtiyaçlarınaO da cemaatin ihtiyacı olan ihtiyaçlarına parasını istediği gibi sarfediyor.parasını istediği gibi sarfediyor. Kardeşlerimizden öyle kimseler geliyor müracat ediyor ki,Kardeşlerimizden öyle kimseler geliyor müracat ediyor ki, biz böyle eli bağlı âciz,biz böyle eli bağlı âciz, çok yani utanır bir durumdayız, niçin?çok yani utanır bir durumdayız, niçin? Kardeşimizin bir yardımına el uzatamıyoruz,Kardeşimizin bir yardımına el uzatamıyoruz, kimseye de diyemiyoruz ki,kimseye de diyemiyoruz ki, “Kardeşim bu kardeşe sen bir şey yapıver işte!”“Kardeşim bu kardeşe sen bir şey yapıver işte!” Mesela bir kardeş bir ev almak [istemiş.]Mesela bir kardeş bir ev almak [istemiş.] Zaruret bugün insanlarda ev sahibi olmak.Zaruret bugün insanlarda ev sahibi olmak. Yüz elli bin lirası peşin varmış,Yüz elli bin lirası peşin varmış, yüz yetmiş beş bin liraya da pazarlık etmiş evi alacak,yüz yetmiş beş bin liraya da pazarlık etmiş evi alacak, yirmi beş bin lirası noksan.yirmi beş bin lirası noksan. Bunu nereden temin edecek?Bunu nereden temin edecek? Kadın da vermiyor evi, sahibi ki,Kadın da vermiyor evi, sahibi ki, “Bende başka bir yerden bir ev alacağım, paramı tamam isterim.” diyor.“Bende başka bir yerden bir ev alacağım, paramı tamam isterim.” diyor. Bu paranın tamamı için yirmi beş bin lirayı verecekBu paranın tamamı için yirmi beş bin lirayı verecek gücümüz yok, kimseye de diyecek halimiz de yok.gücümüz yok, kimseye de diyecek halimiz de yok. Çünkü sözümüzü dinleyen yok yani.Çünkü sözümüzü dinleyen yok yani. Sevgimiz bundan ibaret bizim.Sevgimiz bundan ibaret bizim. Bizim sevgimiz bundan ibaret, sevgi bunu mu gösterir?Bizim sevgimiz bundan ibaret, sevgi bunu mu gösterir? Onun için camilerimizin birer kasası olması lazım,

Onun için camilerimizin birer kasası olması lazım,
o kasalarda hiç olmazsa birkaç yüz bin liranın bulunması lazım.o kasalarda hiç olmazsa birkaç yüz bin liranın bulunması lazım. İcabında böyle bir kardeş başı sıkıldığı vakitte,İcabında böyle bir kardeş başı sıkıldığı vakitte, “Al işte, ama getir yine yerine koy.”“Al işte, ama getir yine yerine koy.” Evet, bazı veremeyecek insan da var.Evet, bazı veremeyecek insan da var. “Eh sana da helal olsun!”“Eh sana da helal olsun!” diyecek durumda olmamız lazım gelirken,diyecek durumda olmamız lazım gelirken, maalesef bunların hiçbirisinimaalesef bunların hiçbirisini yapabilecek ne kuvvetimiz var ne de kudretimiz var.yapabilecek ne kuvvetimiz var ne de kudretimiz var. Allah’ın sevgisini nereden alacağız o zaman bilemiyorum.Allah’ın sevgisini nereden alacağız o zaman bilemiyorum. Mütebâzelîn, bezletmek, vermek, nasıl olacak bu vermek?

Mütebâzelîn, bezletmek, vermek, nasıl olacak bu vermek?
Kâğıtları vermesi kâfi gelmiyor, fukara çok memlekette.Kâğıtları vermesi kâfi gelmiyor, fukara çok memlekette. Ben veriyorum bir lira, sen veriyorsun bir lira,Ben veriyorum bir lira, sen veriyorsun bir lira, o fukara geçiniyor başka.o fukara geçiniyor başka. Fakat asıl olan büyük işleri becermek.Fakat asıl olan büyük işleri becermek. Bu büyük işleri becermek için de [büyük vermek gerekiyor.]Bu büyük işleri becermek için de [büyük vermek gerekiyor.] Allah kusurlarımızı affetsin.Allah kusurlarımızı affetsin. Ha bu da, hani yani bundan yanlış bir şey de anlaşılmasın ki:

Ha bu da, hani yani bundan yanlış bir şey de anlaşılmasın ki:
“Bu böyle bir parayı hocamızın eline verirsek, hoca da“Bu böyle bir parayı hocamızın eline verirsek, hoca da işte bir apartman daha alır,işte bir apartman daha alır, bir de otomobil alır kendisine yaşar da yaşar.”bir de otomobil alır kendisine yaşar da yaşar.” Yaşasa ne olur yani?Yaşasa ne olur yani? Şimdi geçen bizim müftü efendiye bir efendi getirmiş,

Şimdi geçen bizim müftü efendiye bir efendi getirmiş,
bir otomobil Almanya’dan gelmiş,bir otomobil Almanya’dan gelmiş, size hediye olsun demiş,size hediye olsun demiş, bağışladım bu otomobili size.bağışladım bu otomobili size. E onun tabi bazı masrafları da var.E onun tabi bazı masrafları da var. O masraflarını karşılamak için de geldiler bize dediler ki: “O masraflarını karşılamak için de geldiler bize dediler ki: “ Siz de şu kadar bize para verin de, camilere taksim edelim.Siz de şu kadar bize para verin de, camilere taksim edelim. Bu otomobil bize hediye edildi,Bu otomobil bize hediye edildi, tabi masraflarını da karşılayacağız.”tabi masraflarını da karşılayacağız.” “E bizim neyimize lazım yahu!“E bizim neyimize lazım yahu! Müftülüğün arabası olacaksa müftü alsın parası varsaMüftülüğün arabası olacaksa müftü alsın parası varsa kendisine, bana ne?” dersek,kendisine, bana ne?” dersek, e öteki diyor ki bak:e öteki diyor ki bak: “Hristiyan papazlarının yaşayış tarzına bak,“Hristiyan papazlarının yaşayış tarzına bak, bir de Müslüman hocalarının yaşayış tarzına bak!”bir de Müslüman hocalarının yaşayış tarzına bak!” Elhamdülillah bizim onların yaşayış tarzlarında hiç gözümüz yok,Elhamdülillah bizim onların yaşayış tarzlarında hiç gözümüz yok, bizi Allah kanaatimizden ayırmasın.bizi Allah kanaatimizden ayırmasın. Ayırmasın ama insana layık olan bir şey deAyırmasın ama insana layık olan bir şey de bezlin yerini bulmak lazım,bezlin yerini bulmak lazım, bedava parayı da atmamalı.bedava parayı da atmamalı. Sadakalar mesela, biz zekât veririz her sene,

Sadakalar mesela, biz zekât veririz her sene,
verdiğimiz zekâtlar uçar gider, niçin?verdiğimiz zekâtlar uçar gider, niçin? Ahmet’e beş lira, Mehmet’e beş lira,Ahmet’e beş lira, Mehmet’e beş lira, Ali’ye beş lira, çünkü muhtaçtır vereceğiz.Ali’ye beş lira, çünkü muhtaçtır vereceğiz. Verir de bu paralar biter gider.Verir de bu paralar biter gider. Fakat bu paraları bir arada toplayıp daFakat bu paraları bir arada toplayıp da bir mühim bir yerin ihtiyacına sarfetmeyebir mühim bir yerin ihtiyacına sarfetmeye imkân bulamıyoruz.imkân bulamıyoruz. Onun için bu bezl çok mühimdir.Onun için bu bezl çok mühimdir. Ve vecebet mahabbetî lillezîne yetebâzelûne fiyye.Ve vecebet mahabbetî lillezîne yetebâzelûne fiyye. “Benim için, benim rızam için ama“Benim için, benim rızam için ama benim rızam için böyle birbirlerine bezleden,benim rızam için böyle birbirlerine bezleden, yardım eden, muâvenet eden, elinden tutanlara,yardım eden, muâvenet eden, elinden tutanlara, benim muhabbetim vacip olur.”benim muhabbetim vacip olur.” Es-selamü aleykümün manâsını unutmayınız.

Es-selamü aleykümün manâsını unutmayınız.
Selam kardeşlerin selametini istemektir.Selam kardeşlerin selametini istemektir. Kardeşlerinin selametini istemektir,Kardeşlerinin selametini istemektir, kardeşlerini sıkıntı halinde, muzâyaka halinde gördüğü haldekardeşlerini sıkıntı halinde, muzâyaka halinde gördüğü halde ona selam vermek ona hakarettir, bu selam değildir.ona selam vermek ona hakarettir, bu selam değildir. Selam muzâyakada olan, sıkıntıda olan kardeşinSelam muzâyakada olan, sıkıntıda olan kardeşin imdadına yetişmekle olur.imdadına yetişmekle olur. Onun imdadına yetişemedikten sonraOnun imdadına yetişemedikten sonra 100 tane de selam ver.100 tane de selam ver. Allah kusurumuzu affetsin.Allah kusurumuzu affetsin. Ve vecebet mahabbetî lillezîne yetelâkavne.

Ve vecebet mahabbetî lillezîne yetelâkavne.
Yetelâkavne, mülâkî olmak.Yetelâkavne, mülâkî olmak. “O geliyor sana, sen de gidiyorsun ona, karşılaşıyorsunuz“O geliyor sana, sen de gidiyorsun ona, karşılaşıyorsunuz işte bu da Allahu Teâlâ’nınişte bu da Allahu Teâlâ’nın kullarını sevmesine vesile oluyor.”kullarını sevmesine vesile oluyor.” Allah cümlemizi affetsin, tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin,Allah cümlemizi affetsin, tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin, kendisini candan seven kullarının arasına kabul buyursun.kendisini candan seven kullarının arasına kabul buyursun. Şurada bir hadîs-i şerîf daha var onu da şey yapayım.

Şurada bir hadîs-i şerîf daha var onu da şey yapayım.
Cenâb-ı Hak o kadar büyük Allah ki,

Cenâb-ı Hak o kadar büyük Allah ki,
o kadar büyük Allah ki,o kadar büyük Allah ki, büyüklüğünü izah etmeyebüyüklüğünü izah etmeye beşerin kudreti yetmez, hepimiz acizizdir.beşerin kudreti yetmez, hepimiz acizizdir. Şimdi insanlar çok, milyarlarca insan,Şimdi insanlar çok, milyarlarca insan, hep bu insanlar günah işlerler.hep bu insanlar günah işlerler. Bunların işledikleri günahlar yerle göğün arasını doldurmuş,Bunların işledikleri günahlar yerle göğün arasını doldurmuş, o kadar çok günah.o kadar çok günah. O kadar çok günah, bu kadar günahlara karşı bir adam gelmiş,O kadar çok günah, bu kadar günahlara karşı bir adam gelmiş, diyor ki Cenâb-ı Hak:diyor ki Cenâb-ı Hak: Mehmâ abedtenî ve racevtenî.

Mehmâ abedtenî ve racevtenî.
“Bana kulluk mu ediyorsun, benden de umuyorsun.”“Bana kulluk mu ediyorsun, benden de umuyorsun.” ve bir de ve lem tüşrik bî şey’en.ve bir de ve lem tüşrik bî şey’en. “Bana hiçbir şeyi şirk etmiyorsun.”“Bana hiçbir şeyi şirk etmiyorsun.” Allah ikidir demiyorsun, üçtür demiyorsun, puta muta tapmıyorsun.Allah ikidir demiyorsun, üçtür demiyorsun, puta muta tapmıyorsun. Şunun bunun karşısında eğilmiyorsun, Allah’a imanın var.Şunun bunun karşısında eğilmiyorsun, Allah’a imanın var. Bu imandan dolayı, ğafertü leke alâ mâ kâne fîke.Bu imandan dolayı, ğafertü leke alâ mâ kâne fîke. “Senin ne kadar günahın varsa hepsini ben mağfiret ederim.“Senin ne kadar günahın varsa hepsini ben mağfiret ederim. Sen bana yalnız yönel.”Sen bana yalnız yönel.” Onun için Mevlânâ, Konya’daki MevlânâOnun için Mevlânâ, Konya’daki Mevlânâ gavur da olsan gel demiş,gavur da olsan gel demiş, çıfıt da olsan gel demiş,çıfıt da olsan gel demiş, günahkâr da olsan gel demiş, niçin?günahkâr da olsan gel demiş, niçin? Allah istiğfarı kabul ediyor.Allah istiğfarı kabul ediyor. Tevbe ettim ben yâ Rabbi!

Tevbe ettim ben yâ Rabbi!
Lâ İlâhe illallahLâ İlâhe illallah Muhammedü’r-Resûlullah bütün günahlar siliniyor.Muhammedü’r-Resûlullah bütün günahlar siliniyor. Doksan senelik gavurun bir lâ İlâhe illallah ile günahları silinir de

Doksan senelik gavurun bir lâ İlâhe illallah ile günahları silinir de
bir günde beş defa secdeye kapanan Müslümanın,bir günde beş defa secdeye kapanan Müslümanın, günde şu kadar Allah diyen, lâ İlâhe illallah diyeningünde şu kadar Allah diyen, lâ İlâhe illallah diyenin üzerinde günah kalır mı dersin?üzerinde günah kalır mı dersin? Fakat bunun altında şârihi diyor ki,Fakat bunun altında şârihi diyor ki, “Hâ, sakın hâ!“Hâ, sakın hâ! Bu hadisler seni de aldatmasın ha!Bu hadisler seni de aldatmasın ha! ‘Allah bu kadar mağfiret sahibidir’ diyerekten‘Allah bu kadar mağfiret sahibidir’ diyerekten sen de aldanıp da günahlara düşmeyesin,sen de aldanıp da günahlara düşmeyesin, çünkü rahmeti bol olduğu gibi,çünkü rahmeti bol olduğu gibi, kuyusu da derindir ha!”kuyusu da derindir ha!” Kuyusu da derindir.Kuyusu da derindir. Ona isyan etmemeye çalışOna isyan etmemeye çalış ama beşeriyet iktizası bazı hatalardan kusurlardan dolayıama beşeriyet iktizası bazı hatalardan kusurlardan dolayı korkma tevbe et daima.korkma tevbe et daima. O tevbeden dolayı inşallah hepimizO tevbeden dolayı inşallah hepimiz mağfûrîn zümresine ilhak oluruzmağfûrîn zümresine ilhak oluruz ve son nefeste de hepimiz deve son nefeste de hepimiz de Allahu Teâlâ’nın rahmetine kavuşuruz.Allahu Teâlâ’nın rahmetine kavuşuruz. Şurada bir tanecik daha var:Şurada bir tanecik daha var: İnne evliyâî. “Tahkik, benim velilerim.”

İnne evliyâî. “Tahkik, benim velilerim.”
Velileri anlatıyor, tahkik benim velilerim evliyalarım yani.Velileri anlatıyor, tahkik benim velilerim evliyalarım yani. Min ibâdî.Min ibâdî. “Kullarımın arasındaki velilerim.”“Kullarımın arasındaki velilerim.” Ve ehibbâî. “Dostlarım, bunlarda yine evliyalardır.”Ve ehibbâî. “Dostlarım, bunlarda yine evliyalardır.” Min halkî. “Halkımın içinden.”Min halkî. “Halkımın içinden.” Benim velilerim ve benim dostlarım kimlerdir biliyor musunuz?Benim velilerim ve benim dostlarım kimlerdir biliyor musunuz? Ellezîne yezkürûne bizikrî.Ellezîne yezkürûne bizikrî. “Benim zikrimle zikrediyorlar, emirlerimi tutuyorlar,“Benim zikrimle zikrediyorlar, emirlerimi tutuyorlar, nasihatlerimi dinliyorlar, benim yolumda devam ediyorlarnasihatlerimi dinliyorlar, benim yolumda devam ediyorlar ve Allah demekten de dillerini bırakmıyorlar.”ve Allah demekten de dillerini bırakmıyorlar.” Bizikri, ve ezkürü bizikrihim.Bizikri, ve ezkürü bizikrihim. “Ben de onları anarım.” Ne ile?“Ben de onları anarım.” Ne ile? Rahmetimle, mağfiretimle.Rahmetimle, mağfiretimle. Yine bir tane daha okuyayım:

Yine bir tane daha okuyayım:
Selâsün men hâfeza aleyhinne

Selâsün men hâfeza aleyhinne
kâne veliyyî hakkan.kâne veliyyî hakkan. “Üç şeyim var, bu üç şeyimi kim tutarsa“Üç şeyim var, bu üç şeyimi kim tutarsa o benim tam dostumdur, tam velimdir.”o benim tam dostumdur, tam velimdir.” Veli, evliya, Allah’ın velisi.Veli, evliya, Allah’ın velisi. Hakkan. “Hem de hak olaraktan.”Hakkan. “Hem de hak olaraktan.” Ve men dayya’ahünne.“Ve men dayya’ahünne.“ Kim bu üç şeyi terk ederse, zayi ederse.”Kim bu üç şeyi terk ederse, zayi ederse.” Fe-hüve aduvvî hakkan.“Fe-hüve aduvvî hakkan.“ O da benim hak ile düşmanımdır.”O da benim hak ile düşmanımdır.” Üçü yapan dostum, üçü yapmayan düşmanımdır.Üçü yapan dostum, üçü yapmayan düşmanımdır. Es-salâtü ve’s-savmu ve’l-ğuslü mine’l-cenâbeti.

Es-salâtü ve’s-savmu ve’l-ğuslü mine’l-cenâbeti.
“Cenabetlikten gusül bir,“Cenabetlikten gusül bir, orucu tutmak iki,orucu tutmak iki, bir de namazımızı kılanlar Allah’ın dostu.”bir de namazımızı kılanlar Allah’ın dostu.” Bunları terk edenler de fehüve aduvvî hakkan.Bunları terk edenler de fehüve aduvvî hakkan. Buyuruyor ki Efendimiz sallalahu aleyhi ve sellem

Buyuruyor ki Efendimiz sallalahu aleyhi ve sellem
Hazreti Allahu Celle ve Alâ’dan:Hazreti Allahu Celle ve Alâ’dan: Kâlellâhu Azze ve Celle diye başlıyor:

Kâlellâhu Azze ve Celle diye başlıyor:
Men zâranî fî beytî.Men zâranî fî beytî. “Her kim beni benim mescidimde ziyaret ederse.”“Her kim beni benim mescidimde ziyaret ederse.” Cenâb-ı Peygamber’in beyti, mesciddeki olan yeri.Cenâb-ı Peygamber’in beyti, mesciddeki olan yeri. “Her kim beni orada ziyaret ederse, beytimde.“Her kim beni orada ziyaret ederse, beytimde. Ev fî mescidi Rasûlî.Ev fî mescidi Rasûlî. “Resûlümün mescidinde beni [ziyaret ederse.]”“Resûlümün mescidinde beni [ziyaret ederse.]” Benim evlerimdeki bu evlerin hepsi Allah’ın evidir.Benim evlerimdeki bu evlerin hepsi Allah’ın evidir. “Kulumla benim aramda bir ahd var.”

“Kulumla benim aramda bir ahd var.”
Kulumla benim aramda bir ahid var, o ahde göre,Kulumla benim aramda bir ahid var, o ahde göre, in ekâme’s-salâte li-vaktihâ.in ekâme’s-salâte li-vaktihâ. “Namazı vaktinde kılan kulumu.”“Namazı vaktinde kılan kulumu.” En lâ ü’azzibehû.En lâ ü’azzibehû. “Ona azap etmemeye ben söz verdim.” Cenâb-ı Hak, diyor.“Ona azap etmemeye ben söz verdim.” Cenâb-ı Hak, diyor. “Vaktinde namazı kılana azap etmemek için söz verdim.”“Vaktinde namazı kılana azap etmemek için söz verdim.” Allah sözünde durur.Allah sözünde durur. Daha, ve en edhalehu’l-cennete bi-gayri hisâbin.Daha, ve en edhalehu’l-cennete bi-gayri hisâbin. “Ben onu hesapsız cennete koymaya da söz vermişimdir ben.” diyor.“Ben onu hesapsız cennete koymaya da söz vermişimdir ben.” diyor. Ahdim var, o ahdimden dolayıAhdim var, o ahdimden dolayı siz namazlarından,siz namazlarından, ne fedakârlık yaparsan yap ama namazlarından fedakârlık yapma.ne fedakârlık yaparsan yap ama namazlarından fedakârlık yapma. Namazdan, oruçtan, gusülden fedakârlık olmaz.Namazdan, oruçtan, gusülden fedakârlık olmaz. Allah cümlemizi affetsin,

Allah cümlemizi affetsin,
tevfikatı samadaniyesine nail eylesin,tevfikatı samadaniyesine nail eylesin, günahlarımızı da affetmekle beraber cümlemize degünahlarımızı da affetmekle beraber cümlemize de hüsn ü hâtimelerle âhirete göçmeye nasibi müyesser etsin.hüsn ü hâtimelerle âhirete göçmeye nasibi müyesser etsin. Allah nasip ederse biz de Salı günü [umreye gidiyoruz].Allah nasip ederse biz de Salı günü [umreye gidiyoruz]. Çoktan beri isterdik de Cenâb-ı HakÇoktan beri isterdik de Cenâb-ı Hak çok şükür bu sene lütfediyor.çok şükür bu sene lütfediyor. Ramazanımızı Mekke-i Mükerreme’de,Ramazanımızı Mekke-i Mükerreme’de, yahut Medine-i Münevvere’de geçirmeyi niyet ettik.yahut Medine-i Münevvere’de geçirmeyi niyet ettik. Salı günü de biletimizi aldık,Salı günü de biletimizi aldık, oraya gideceğimiz için hepinizin hakkını helal etmenizi rica ederim.oraya gideceğimiz için hepinizin hakkını helal etmenizi rica ederim. Bizden de helaller olsun, bizim için dualar ediniz.Bizden de helaller olsun, bizim için dualar ediniz. Allah inşallah afiyetle dönersek

Allah inşallah afiyetle dönersek
derslerimize yine devam ederiz.derslerimize yine devam ederiz. Lillahi’l-Fâtiha.

Lillahi’l-Fâtiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2