Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Dua Etmenin Usûlü

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Muharrem 1408 / 30.08.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dua Ederken Kesin İsteyin!, Dua İbadetin Ta Kendisidir, Kölenize Kulum Demeyin!, Ayağa Kalkılabilecek Kimseler, Yerinden Kalkmadan Yer Açmak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Dua Etmenin Usûlü

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Muharrem 1408 / 30.08.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dua Ederken Kesin İsteyin!, Dua İbadetin Ta Kendisidir, Kölenize Kulum Demeyin!, Ayağa Kalkılabilecek Kimseler, Yerinden Kalkmadan Yer Açmak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Rabbi'şrahlî sadrî ve yessirlî emrî vahlü'l-ukdeten min lisânî yefkahû kavlî. Rabbi'şrahlî sadrî ve yessirlî emrî vahlü'l-ukdeten min lisânî yefkahû kavlî.

Sadakallâhü'l-azîm. Sadakallâhü'l-azîm.

el-Hamdülillahirabbilâlemîn.el-Hamdülillahirabbilâlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîneVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne seyyidinâ ve senedinâ nebiyyi rahmeti Muhammedini'l-Mustafâseyyidinâ ve senedinâ nebiyyi rahmeti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'l cezâ. ve âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'l cezâ.

Emmâ ba'd… Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd…

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atünve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle:

Lâ yekûlenne ehadüküm Allahümma'ğfirlî in şi'teLâ yekûlenne ehadüküm Allahümma'ğfirlî in şi'te Allahümme'rhamnî in şi'te Allahümme'rzuknî in şi'te ve'l-ya'zimi'l-mes'eleteAllahümme'rhamnî in şi'te Allahümme'rzuknî in şi'te ve'l-ya'zimi'l-mes'elete fe innehu yef'alu mâ yeşâü ve lâ mükrihe lehû. fe innehu yef'alu mâ yeşâü ve lâ mükrihe lehû.

Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi dünya ve âhirette üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi dünya ve âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz teâla ibadetlerinizi kabul eyleyip rızasına uygun dileklerinizi, muradlarınızı ihsan eylesin.Rabbimiz teâla ibadetlerinizi kabul eyleyip rızasına uygun dileklerinizi, muradlarınızı ihsan eylesin. Peygamberimiz, efendimiz, rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz, başımızın tacıPeygamberimiz, efendimiz, rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz, başımızın tacı Muhammed Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerindenMuhammed Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerinden bir demet okuyup dinlemek üzere toplandık. Çünkü Allahu teâla hazretleri bid'at sahibinin bir demet okuyup dinlemek üzere toplandık. Çünkü Allahu teâla hazretleri bid'at sahibinin hiçbir ibadetini kabul etmez. Yol Peygamber Efendimiz'in yoludur. Ancak ona uyanlar felah bulur. hiçbir ibadetini kabul etmez. Yol Peygamber Efendimiz'in yoludur. Ancak ona uyanlar felah bulur. Bu hadisleri öğreneceğiz ve ümmetin şaşırdığı şu devrede Peygamber Efendimiz'in sünnetineBu hadisleri öğreneceğiz ve ümmetin şaşırdığı şu devrede Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı yapışıp şehitlerden yüksek derece alanların arasına Rabbimizin lütfuyla inşallahsımsıkı yapışıp şehitlerden yüksek derece alanların arasına Rabbimizin lütfuyla inşallah katılmaya niyet edeceğiz, çalışacağız. Bu hadîs-i şeriflerin okunmasına başlamadan öncekatılmaya niyet edeceğiz, çalışacağız. Bu hadîs-i şeriflerin okunmasına başlamadan önce Peygamber Efendimiz'e sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın, ümmetliğimizin bir nişânesi olmak üzerePeygamber Efendimiz'e sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın, ümmetliğimizin bir nişânesi olmak üzere ruh-i pâkine acizâne bir hediye-i Kur'aniye olsun diye ve onun cümle âlinin, ashabının,ruh-i pâkine acizâne bir hediye-i Kur'aniye olsun diye ve onun cümle âlinin, ashabının, etbâının ve ahbâbının; kıyamete kadar kendisine güzel tarzda ittibâ edeceklerin; etbâının ve ahbâbının; kıyamete kadar kendisine güzel tarzda ittibâ edeceklerin; ümmet-i Muhammed'in mürşitlerinin sâdât ve meşâyih-ı turuk-i aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye; ümmet-i Muhammed'in mürşitlerinin sâdât ve meşâyih-ı turuk-i aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye; -İnsanlara şükretmeyen Allah'a şükretmesini hiç bilemez.- bu beldeleri canlarını ortaya koyup çarpışarak,-İnsanlara şükretmeyen Allah'a şükretmesini hiç bilemez.- bu beldeleri canlarını ortaya koyup çarpışarak, Allah yolunda cihat ederek fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin,Allah yolunda cihat ederek fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, muvahhid askerlerin ruhlarına hediye olsun diye; bu hadîs-i şerifleri yazıp, toplayıp,muvahhid askerlerin ruhlarına hediye olsun diye; bu hadîs-i şerifleri yazıp, toplayıp, rivayet eden bütün âlimlerin, ravilerin ruhlarına hediye olsun diye; kendisinden feyz aldığımızrivayet eden bütün âlimlerin, ravilerin ruhlarına hediye olsun diye; kendisinden feyz aldığımız hocalarımızın, şu kitabı yazan Gümüşhaneli efendimizin, Mehmed Zahid Bursevî hocamızın,hocalarımızın, şu kitabı yazan Gümüşhaneli efendimizin, Mehmed Zahid Bursevî hocamızın, diğer üstatlarımızın ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır sahiplerinin diğer üstatlarımızın ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır sahiplerinin ve şu caminin bânisi İskender Paşa'nın; bunu tekrar tekrar tamir eden, tevsi eden, tecrit edenlerin,ve şu caminin bânisi İskender Paşa'nın; bunu tekrar tekrar tamir eden, tevsi eden, tecrit edenlerin, imarına yardımcı olanların geçmişlerinin ruhları için; uzaktan ve yakından Peygamber Efendimiz'e bağlılığından,imarına yardımcı olanların geçmişlerinin ruhları için; uzaktan ve yakından Peygamber Efendimiz'e bağlılığından, hadîs-i şerîflere sevgisinden ve kardeşlik duygularından dolayı şu camiye toplanıp gelen hadîs-i şerîflere sevgisinden ve kardeşlik duygularından dolayı şu camiye toplanıp gelen siz kardeşlerimizin ahirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diyesiz kardeşlerimizin ahirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye ve biz yaşayan müslümalar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, ve biz yaşayan müslümalar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyalım, Rabbimizin rızasına erelim,Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyalım, Rabbimizin rızasına erelim, Peygamber Efendimiz'in şefaatine nail olalım,Peygamber Efendimiz'in şefaatine nail olalım, ahirette ona komşu olalım diye buyrun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerif okuyalım öyle başlayalım. ahirette ona komşu olalım diye buyrun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerif okuyalım öyle başlayalım.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi hazretleri hocamızınOkuduğumuz hadîs-i şerîfler Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi hazretleri hocamızın telif ettiği Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 490. sayfasındadır.telif ettiği Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 490. sayfasındadır. Metnini tahkik etmek isteyen meraklı ilim sever kardeşlerimiz oradan takip edebilirler. Metnini tahkik etmek isteyen meraklı ilim sever kardeşlerimiz oradan takip edebilirler.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri İbni Mâce'nin ve diğer sahih hadis kitaplarının, Buhârî'nin, Müslim'in vesairenin İbni Mâce'nin ve diğer sahih hadis kitaplarının, Buhârî'nin, Müslim'in vesairenin rivayet ettiğine göre Ebû Hüreyre radıyallahu anh'tenrivayet ettiğine göre Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten naklen rivayet ederek bize bildirdiklerine göre şöyle buyurmuş; naklen rivayet ederek bize bildirdiklerine göre şöyle buyurmuş;

Lâ yekûlenne ehadüküm Allahümma'ğfirlî in şi'te.Lâ yekûlenne ehadüküm Allahümma'ğfirlî in şi'te. "Sizden biriniz sakın ha, aslâ şu tarzda dua etmesin…" "Sizden biriniz sakın ha, aslâ şu tarzda dua etmesin…"

Duanın şeklini öğretiyor Peygamber Efendimiz, sözlerini öğretiyor. Duanın şeklini öğretiyor Peygamber Efendimiz, sözlerini öğretiyor.

Nasıl etmesin? Nasıl etmesin?

Allahümm'ağfirlî in şi'te.Allahümm'ağfirlî in şi'te. "Yâ Rabbi, istersen beni mağfiret et.""Yâ Rabbi, istersen beni mağfiret et." Allahümme'rhamnî in şi'te.Allahümme'rhamnî in şi'te. "Yâ Rabbi, istersen bana rahmetini ihsan et.""Yâ Rabbi, istersen bana rahmetini ihsan et." Allahümme'rzuknî in şi'te.Allahümme'rzuknî in şi'te. "Yâ Rabbi, dilersen beni rızıklandır, istersen bana rızıklar ihsan et, demesin." "Yâ Rabbi, dilersen beni rızıklandır, istersen bana rızıklar ihsan et, demesin."

Dikkat edin, böyle demesin. Dikkat edin, böyle demesin.

Subhanallah, neresinde bir kusur var? Neresinde bir sakat var? Subhanallah, neresinde bir kusur var? Neresinde bir sakat var?

İsteyişin kusuru nerde? "İstersen" şartında. İsteyişin kusuru nerde? "İstersen" şartında.

"İstersen bana şöyle yap, istersen bana böyle yap!" demesin. "İstersen bana şöyle yap, istersen bana böyle yap!" demesin.

Söyleyeceği sözü açıkça söylesin, dileğini ortaya koysun. Söyleyeceği sözü açıkça söylesin, dileğini ortaya koysun.

Fe'l-ya'zimi'l-mes'elete. "Dileğini açıkça söylesin!" Fe'l-ya'zimi'l-mes'elete. "Dileğini açıkça söylesin!"

"Yâ Rabbi, benim rızka ihtiyacım var, rızık ver bana."Yâ Rabbi, benim rızka ihtiyacım var, rızık ver bana. Yâ Rabbi, benim rahmetine ihtiyacım var,Yâ Rabbi, benim rahmetine ihtiyacım var, bana merhamet et, beni affeyle, mağfiret eyle."bana merhamet et, beni affeyle, mağfiret eyle." desin yapışsın kapının koluna, sımsıkı yapışsın. desin yapışsın kapının koluna, sımsıkı yapışsın. "Affolmadan gitmem Yâ Rabbi." desin, azimli olsun."Affolmadan gitmem Yâ Rabbi." desin, azimli olsun. İstediği şeyi kuvvetli istesin. İstediği şeyi kuvvetli istesin.

Çünkü kim Allah'ı zorlayabilir?Çünkü kim Allah'ı zorlayabilir? Zaten onun dilemeden, istemeden bir şeyi yaptırmak ona mümkün mü?Zaten onun dilemeden, istemeden bir şeyi yaptırmak ona mümkün mü? "İstersen ver Yâ Rabbi, istersen rızıklandır Yâ Rabbi, istersen ver…" "İstersen ver Yâ Rabbi, istersen rızıklandır Yâ Rabbi, istersen ver…" Zaten istemezse kim istetecek? Zaten istemezse kim istetecek? Kâdir-i Mutlak. Kâdir-i Mutlak.

Yef'alullâhu mâ yeşâü. Yahkümü mâ yürîd. Yef'alullâhu mâ yeşâü.

Yahkümü mâ yürîd.

Dilediğine hükmeder, dilediğini yapar, kimse gık diyemez. Hele bir desin…Dilediğine hükmeder, dilediğini yapar, kimse gık diyemez. Hele bir desin… Hocam diyorlar dışarıda, derler ama Allahu Teâlâ ve Tekaddes hazretleriHocam diyorlar dışarıda, derler ama Allahu Teâlâ ve Tekaddes hazretleri bu dünyayı imtihan dünyası yaptığından kepazelere serbestlik vermiş de ondan diyorlar.bu dünyayı imtihan dünyası yaptığından kepazelere serbestlik vermiş de ondan diyorlar. Allah'ın verdiği müsaadeyle serbest oldukları için diyorlar, dedirtmez istese. Allah'ın verdiği müsaadeyle serbest oldukları için diyorlar, dedirtmez istese.

Tanıdıklarımızın, dostlarımızın duyuyoruz, düşmanlarımızın, insanların başına geliyor, Tanıdıklarımızın, dostlarımızın duyuyoruz, düşmanlarımızın, insanların başına geliyor, sağ tarafına felç inmiş, kolunu kaldıramıyor, subhanallah!sağ tarafına felç inmiş, kolunu kaldıramıyor, subhanallah! Parmağını kıpırdatamıyor, subhanallah! Gözünü açıp kapayamıyor, kırpamıyor.Parmağını kıpırdatamıyor, subhanallah! Gözünü açıp kapayamıyor, kırpamıyor. Ağzı yamulmuş, konuşamıyor. Dili dönmüyor… Ağzı yamulmuş, konuşamıyor. Dili dönmüyor… Neden? Allah felci indirdi, konuşma kabiliyetini aldı da ondan.Neden? Allah felci indirdi, konuşma kabiliyetini aldı da ondan. Buyurun bakalım, ey cihanın meşhur doktorları toplanın,Buyurun bakalım, ey cihanın meşhur doktorları toplanın, hadi bu adama yardım edin de gözünü kırpsın bakalım.hadi bu adama yardım edin de gözünü kırpsın bakalım. Üst göz kapağından ben tutarım alt göz kapağından sen tutarsın, açıp kapatalım, gözünü kırptı. Üst göz kapağından ben tutarım alt göz kapağından sen tutarsın, açıp kapatalım, gözünü kırptı. Hayır öyle değil, kendisi kırpacak, hadi bakalım! Hayır öyle değil, kendisi kırpacak, hadi bakalım!

Hakk'ın emri olmaz ise sanma bir çöp deprenir.Hakk'ın emri olmaz ise sanma bir çöp deprenir. Bir yaprak yerinden kıpırdamaz Allah'ın emri olmayınca. Bir yaprak yerinden kıpırdamaz Allah'ın emri olmayınca. Allah istemeyince bir şey olmaz.Allah istemeyince bir şey olmaz. İsteyince: İnnemâ emruhû izâ erâde şey'en en yekûle lehû kün fe yekûn.İsteyince:

İnnemâ emruhû izâ erâde şey'en en yekûle lehû kün fe yekûn.
"Allah bir şeyin olmasını murat edince 'ol' der, "Ol!" hemen olur!" "Allah bir şeyin olmasını murat edince 'ol' der, "Ol!" hemen olur!"

Fe-yekûn. İsterse olmasın. Ol dediği şey isterse olmasın. Fe-yekûn.

İsterse olmasın. Ol dediği şey isterse olmasın.

İstemeye ne hakkı var, ne haddi var? İstemeye ne hakkı var, ne haddi var?

Allahu Teâlâ hazretleri Kâdir-i Mutlak, Melîk-i Muktedir, gücü, kuvveti sonsuz, Allahu Teâlâ hazretleri Kâdir-i Mutlak, Melîk-i Muktedir, gücü, kuvveti sonsuz, hiçbir şeyle mukayese etmeye lüzum yok. hiçbir şeyle mukayese etmeye lüzum yok. Her şeyi dilediğini yapar, her türlü gücün kuvvetin sahibi, hiçbir şey; Her şeyi dilediğini yapar, her türlü gücün kuvvetin sahibi, hiçbir şey;

Ve lâ mükrihe lehû. "Hiçbir şey onun başına dikilip de onu icbar edemez." Ve lâ mükrihe lehû. "Hiçbir şey onun başına dikilip de onu icbar edemez."

İnsanın en büyük ihtimamı, dikkati bu noktada toplanacak; İnsanın en büyük ihtimamı, dikkati bu noktada toplanacak; Allah her şeye kâdirdir, ben de O'nun kuluyum, isterim, benim işim istemek. Allah her şeye kâdirdir, ben de O'nun kuluyum, isterim, benim işim istemek. O'nun işi de vermek. "Yâ Rabbi, ben kulum." O'nun işi de vermek.

"Yâ Rabbi, ben kulum."

Yâ Rabbi; ene'l-abdü ve ente'r-rabbu ve ente'l-mâlikü ve ene'l-memlûk.Yâ Rabbi; ene'l-abdü ve ente'r-rabbu ve ente'l-mâlikü ve ene'l-memlûk. "Sen mâliksin ben kölenim senin, kulunum."Sen mâliksin ben kölenim senin, kulunum. Ente'l-hâliku ve ene'l-mahlûk.Ente'l-hâliku ve ene'l-mahlûk. "Sen yaratansın ben yaratılmışım.""Sen yaratansın ben yaratılmışım." Ente'r-râziku ve ene'l-merzûk.Ente'r-râziku ve ene'l-merzûk. "Sen rızık verensin, ben rızkını yiyenim." "Sen rızık verensin, ben rızkını yiyenim."

Senin sofrandan, senin nimetlerinden doğduğum zamandan beri, doğmadığım zamandan beri...Senin sofrandan, senin nimetlerinden doğduğum zamandan beri, doğmadığım zamandan beri... Anamın karnında anamın kanıyla, sütüyle beslenirim.Anamın karnında anamın kanıyla, sütüyle beslenirim. Doğduktan sonra sütüyle besledin.Doğduktan sonra sütüyle besledin. Cümle cihanı benim hizmetime verdin Yâ Rabbi. Cümle cihanı benim hizmetime verdin Yâ Rabbi. Bulutlar koşturur, rüzgarlar bulutları ittirir, yağmurlar dağların yukarısından yağar,Bulutlar koşturur, rüzgarlar bulutları ittirir, yağmurlar dağların yukarısından yağar, güneş çıkar ısıtır, yerden tohum çatlar, güneş çıkar ısıtır, yerden tohum çatlar, bitkiler çıkar, ağaçlar, yapraklar, çiçekler, otlar, böcekler…bitkiler çıkar, ağaçlar, yapraklar, çiçekler, otlar, böcekler… Hepsi insanın hizmetine. Hepsi mûtî, hepsi Allahu Teâlâ hazretlerinin emrine münkâd. Hepsi insanın hizmetine. Hepsi mûtî, hepsi Allahu Teâlâ hazretlerinin emrine münkâd.

Güneş yarın takvimin yazdığı zamanda doğmayacakmış. Güneş yarın takvimin yazdığı zamanda doğmayacakmış. Ya ne olacak hocam? Yarın biraz keyfi yokmuş, rahatsızmış, biraz geç doğacak.Ya ne olacak hocam? Yarın biraz keyfi yokmuş, rahatsızmış, biraz geç doğacak. Ya hocam şaka mı yapıyorsun? Yoksa aklını mı kaçırdın?Ya hocam şaka mı yapıyorsun? Yoksa aklını mı kaçırdın? Güneş mecbur o saatte doğacak.Güneş mecbur o saatte doğacak. Neden? Kânûn-ı İlâhî öyle konmuş, kendi felekinde yüzerek, Neden? Kânûn-ı İlâhî öyle konmuş, kendi felekinde yüzerek, kendi yörüngesini çizerek mecburen o saatte doğacak.kendi yörüngesini çizerek mecburen o saatte doğacak. O onu yapmakla mükellef.O onu yapmakla mükellef. Ya güneş Allah'ın dediğini yapmaya mecbur, mükellef de sen kendini ne sanıyorsun?Ya güneş Allah'ın dediğini yapmaya mecbur, mükellef de sen kendini ne sanıyorsun? Küçük dağları sen mi yarattın? Sen kendini bir şey mi sanıyorsun? Küçük dağları sen mi yarattın? Sen kendini bir şey mi sanıyorsun? Sen de onun gibi âcizsin. Sen de onun gibi âcizsin. Sen de Allah istemediği zaman elini kaldıramazsın, gözünü kırpamazsın,Sen de Allah istemediği zaman elini kaldıramazsın, gözünü kırpamazsın, duyamazsın, işitemezsin, hatta isteyemezsin. duyamazsın, işitemezsin, hatta isteyemezsin.

"İstediğimi yaparım." "İstediğimi yaparım."

Güzel, gel buraya kepaze!Güzel, gel buraya kepaze! Gel bakalım ne diyor bu Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri.Gel bakalım ne diyor bu Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri. Bak filozoflar diz çökmüşler bu âyetin karşısında, filozof diz çökmüş, tamam pes demiş; Bak filozoflar diz çökmüşler bu âyetin karşısında, filozof diz çökmüş, tamam pes demiş;

Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallahu. "Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz." Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallahu. "Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz."

Hadi bakalım Allah'ın dilemediği bir zamanda sen bir şeyi iste, düşün. Hadi bakalım Allah'ın dilemediği bir zamanda sen bir şeyi iste, düşün.

"Hatırıma gelmedi ya tuh..." "Hatırıma gelmedi ya tuh..."

Gelmez, Allah hatırına getirmeyince gelmez.Gelmez, Allah hatırına getirmeyince gelmez. Hiç o tarafını düşünmedim işin. Allah düşündürmeyince düşündürmez.Hiç o tarafını düşünmedim işin. Allah düşündürmeyince düşündürmez. Musa aleyhisselam Yuşa aleyhisselam'a diyor ki; Musa aleyhisselam Yuşa aleyhisselam'a diyor ki;

"Bu balık bu sepetten gittiği zaman haber ver." "Bu balık bu sepetten gittiği zaman haber ver."

Ama Allah unutturuyor, haber vermiyor. Ama Allah unutturuyor, haber vermiyor.

Yusuf aleyhisselam zindandaki arkadaşına diyor ki; Yusuf aleyhisselam zindandaki arkadaşına diyor ki;

"Hükümdarının yanına gittiğin zaman benim mazlumluğumu anlat." "Hükümdarının yanına gittiğin zaman benim mazlumluğumu anlat."

Ama Allah unutturuyor. Ama Allah unutturuyor.

Fe-lebise fi's-sicni bid'a sinîn. Fe-lebise fi's-sicni bid'a sinîn.

Senelerce daha zindanda kalıyor Yusuf aleyhisselam. Senelerce daha zindanda kalıyor Yusuf aleyhisselam.

Yardım kimden istenir? Yardım kimden istenir?

Onu sormaya ne lüzum var hocam, günde kırk defa söylüyoruz; Onu sormaya ne lüzum var hocam, günde kırk defa söylüyoruz;

İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în.İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în. "Yâ Rabbi, ancak senden yardım isteriz, ancak sana ibadet ederiz, senden yardım isteriz." "Yâ Rabbi, ancak senden yardım isteriz, ancak sana ibadet ederiz, senden yardım isteriz."

Ama hepimiz yalancıyız!Ama hepimiz yalancıyız! Camiler dolusu, cihanlar dolusu, ülkeler dolusu, bir sürü sahtekâr, yalancıyız.Camiler dolusu, cihanlar dolusu, ülkeler dolusu, bir sürü sahtekâr, yalancıyız. Ancak sana ibadet ederiz diyoruz,Ancak sana ibadet ederiz diyoruz, ancak senden yardım istiyoruz diyoruz, sözünün eri kaç tane babayiğit var?ancak senden yardım istiyoruz diyoruz, sözünün eri kaç tane babayiğit var? Kimisi paranın kulu, kimisi kadının kulu, kimisi mevkiin kulu, kimisi makamın kulu, Kimisi paranın kulu, kimisi kadının kulu, kimisi mevkiin kulu, kimisi makamın kulu, kimisi şöhretin kulu, kimisi nefsinin karşısına geçmiş emret nefsim,kimisi şöhretin kulu, kimisi nefsinin karşısına geçmiş emret nefsim, emret nefsim, emret nefsim senin emrindeyim diyor. emret nefsim, emret nefsim senin emrindeyim diyor. Kaç tane var Allah'ın has kulu ki; Kaç tane var Allah'ın has kulu ki; "Yâ Rabbi ne dersen, hoşuma gitse de gitmese de senin emrine tâbiyim,"Yâ Rabbi ne dersen, hoşuma gitse de gitmese de senin emrine tâbiyim, ancak sana ibadet ederim, ancak senden yardım dilerim…" ancak sana ibadet ederim, ancak senden yardım dilerim…"

Kapı kapı dolaşır millet… Kapı kapı dolaşır millet…

Ne yapmış ârifin birisi? Ne yapmış ârifin birisi?

Bakalım, Allah tevekkül edenlere istediğini ihsan ediyormuş, bakalım öyle olacak mı demiş,Bakalım, Allah tevekkül edenlere istediğini ihsan ediyormuş, bakalım öyle olacak mı demiş, yanına yemek almamış, içecek almamış, su almamış, çöle çıkmış.yanına yemek almamış, içecek almamış, su almamış, çöle çıkmış. Demiş ki balla kaymaktan başka bir şeyle de ağzıma bir şey almam.Demiş ki balla kaymaktan başka bir şeyle de ağzıma bir şey almam. Yanında yiyecek yok, içecek yok, çıkmış Irak'ın veya Suriye'nin veya Suudi Arabistan'ın çölüne. Yanında yiyecek yok, içecek yok, çıkmış Irak'ın veya Suriye'nin veya Suudi Arabistan'ın çölüne. Yürümüş, yürümüş, yürümüş…Yürümüş, yürümüş, yürümüş… Güneş de tepesinde, altında kum tepeleri, bitmez tükenmez şeyler, yığılmış kalmış bir kenara.Güneş de tepesinde, altında kum tepeleri, bitmez tükenmez şeyler, yığılmış kalmış bir kenara. En son anda düşünmeye başlamış ki ya ben hata ettim galiba, yanıma torba almadım, En son anda düşünmeye başlamış ki ya ben hata ettim galiba, yanıma torba almadım, tulum almadım, yiyecek almadım, içecek almadım,tulum almadım, yiyecek almadım, içecek almadım, yanlış iş yaptım galiba, güneş tepeme geçti, öleceğim burada açlıktan…yanlış iş yaptım galiba, güneş tepeme geçti, öleceğim burada açlıktan… Etrafta köy yok, ev yok, insan yok, ağaç yok, çiçek yok, böcek yok... Etrafta köy yok, ev yok, insan yok, ağaç yok, çiçek yok, böcek yok... Ben burada öleceğim galiba demiş.Ben burada öleceğim galiba demiş. Ama Allah imtihan edilmez, biz kuluz, imtihan olan biziz,Ama Allah imtihan edilmez, biz kuluz, imtihan olan biziz, Allahu Teâlâ hazretlerini imtihan etmek edepsizliktir, edilmez ama o ârifin gönlüne düşmüş. Allahu Teâlâ hazretlerini imtihan etmek edepsizliktir, edilmez ama o ârifin gönlüne düşmüş.

Diyor ki İbrahim aleyhisselam; Rabbî erinî keyfe tuhyî'l-mevtâ. Diyor ki İbrahim aleyhisselam;

Rabbî erinî keyfe tuhyî'l-mevtâ.

Halilullah, Peygamber İbrahim aleyhisselam; Halilullah, Peygamber İbrahim aleyhisselam;

"Göster Yâ Rabbi, ölüleri nasıl dirilttiğini göster." "Göster Yâ Rabbi, ölüleri nasıl dirilttiğini göster."

Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Kâle e velem tü'minü. "İnancın yok mu ya İbrahim, inanmadın mı?" Kâle e velem tü'minü. "İnancın yok mu ya İbrahim, inanmadın mı?"

Kâle belâ ve lâkin li-yatmainne kalbî.Kâle belâ ve lâkin li-yatmainne kalbî. "Değil Yâ Rabbi, inancım tam, elbette şey yaparım ama görüp de gönlüm mutmain olsun istiyorum."Değil Yâ Rabbi, inancım tam, elbette şey yaparım ama görüp de gönlüm mutmain olsun istiyorum. Misalini görmek istiyorum." Misalini görmek istiyorum."

Kıvranıyor yani insan.Kıvranıyor yani insan. Evet, elbette ölüyü diriltir Allah ama bir misalini görmek istiyorum, dediği gibi, Evet, elbette ölüyü diriltir Allah ama bir misalini görmek istiyorum, dediği gibi, o mübarek de demek ki ârif kul, tevekkülü denemek, öğrenmek istemiş kendi nefsine.o mübarek de demek ki ârif kul, tevekkülü denemek, öğrenmek istemiş kendi nefsine. Yanına hiç bir şey almamış Allah'a tevekkül etmiş.Yanına hiç bir şey almamış Allah'a tevekkül etmiş. Allah Rezzak'tır, elbette benim rızkımı verir, gönderir diye çıkmış çöle, düşmüş kuma ölecek.Allah Rezzak'tır, elbette benim rızkımı verir, gönderir diye çıkmış çöle, düşmüş kuma ölecek. Zâhir gözüyle bakarken ölecek ama Allah kullarına boş ve batıl şeyleri emretmez.Zâhir gözüyle bakarken ölecek ama Allah kullarına boş ve batıl şeyleri emretmez. Tevekkül edeni Allah yolda koymaz.Tevekkül edeni Allah yolda koymaz. Allah'a inansın, Rezzak'lığını bilsin, O'na dayansın, Allah'a inansın, Rezzak'lığını bilsin, O'na dayansın, O'ndan sonra da o kul açıkta kalsın, olmaz, olmaz! O'ndan sonra da o kul açıkta kalsın, olmaz, olmaz!

O kul bir de şart koymuş, naz makamı derler buna. O kul bir de şart koymuş, naz makamı derler buna. Bazı kullar nazlı oluyor, niyaz makamını geçiyor, naz makamına geliyor.Bazı kullar nazlı oluyor, niyaz makamını geçiyor, naz makamına geliyor. Bir de naz yapmış; balla kaymak ver ağzıma, başka şeyle açmam.Bir de naz yapmış; balla kaymak ver ağzıma, başka şeyle açmam. Yahu çölde balı nereden bulalım, kaymağı nerden bulalım?Yahu çölde balı nereden bulalım, kaymağı nerden bulalım? Gelip yardım etmek istesek sana helikopterle balı kaymağı nereden bulacağız?Gelip yardım etmek istesek sana helikopterle balı kaymağı nereden bulacağız? Düşmüş kumlara...Düşmüş kumlara... Olacak bu ya, her şeyi takdir eden Allahu Teâlâ hazretleri, ileride kervan geçiyor, Olacak bu ya, her şeyi takdir eden Allahu Teâlâ hazretleri, ileride kervan geçiyor, kervandan birisi ötekisine devenin üstünde sallana sallana, löngüdük löngüdük giderken diyor ki; kervandan birisi ötekisine devenin üstünde sallana sallana, löngüdük löngüdük giderken diyor ki;

"Ya ileride bir karaltı gördüm, insana benziyordu." "Ya ileride bir karaltı gördüm, insana benziyordu."

Arkadaşı diyor ki; Arkadaşı diyor ki;

"Buralarda hiç ev köy yoktur, burası ıssız ve yaban çöldür."Buralarda hiç ev köy yoktur, burası ıssız ve yaban çöldür. Burada insan yaşamaz. Buraya işte 15-16 saat yürüyüp geçeceğiz, burada hayat olmaz.Burada insan yaşamaz. Buraya işte 15-16 saat yürüyüp geçeceğiz, burada hayat olmaz. İnsanı nerde kilometrelerce uzaktadır buralardan, meskûn mahaller, insan olmaz." İnsanı nerde kilometrelerce uzaktadır buralardan, meskûn mahaller, insan olmaz."

"Yok, iki ayağı üstünde yürüyor gibiydi." diyor. "Yok, iki ayağı üstünde yürüyor gibiydi." diyor.

"Canım başka mahluk görmüşsündür…" "Hayır insandı.." "Canım başka mahluk görmüşsündür…"

"Hayır insandı.."

İş iddiaya girince peki, gidelim demişler, o tarafa doğru bağırarak bir taraftan gidiyorlar. İş iddiaya girince peki, gidelim demişler, o tarafa doğru bağırarak bir taraftan gidiyorlar. Bu sefer bağırtıyı bu adam duyunca, bu tevekkülü denemek isteyen, yıkılan, Bu sefer bağırtıyı bu adam duyunca, bu tevekkülü denemek isteyen, yıkılan, yere dermansızlıktan çöken adam duyunca demiş ki;yere dermansızlıktan çöken adam duyunca demiş ki; hadi gene insanlar yardımıma geliyor, halbuki ben Allah'tan yardım istiyordum, hadi gene insanlar yardımıma geliyor, halbuki ben Allah'tan yardım istiyordum, gene insanlar yardımıma geliyor.gene insanlar yardımıma geliyor. Susmuş. "Ben buradayım, yıkıldım, dermanım kalmadı, gelin beni kurtarın!" demiyor.Susmuş. "Ben buradayım, yıkıldım, dermanım kalmadı, gelin beni kurtarın!" demiyor. Ben insanlardan yardım istemedim, Allah'tan istedim dediği gibi... Ben insanlardan yardım istemedim, Allah'tan istedim dediği gibi... Hani Cebrail aleyhisselam gelmiş de; "Ya İbrahim, seni ateşten kurtarayım." demiş; Hani Cebrail aleyhisselam gelmiş de;

"Ya İbrahim, seni ateşten kurtarayım." demiş;

"Rabbim beni görmüyor mu, sen çekil aradan…" dediği gibi. "Rabbim beni görmüyor mu, sen çekil aradan…" dediği gibi.

Ses çıkartmamış ama oralara gelmişler, ayak izlerinden bulmuşlar, Ses çıkartmamış ama oralara gelmişler, ayak izlerinden bulmuşlar, bakmışlar ki bir adam yerde yatıyor.bakmışlar ki bir adam yerde yatıyor. "Vah!" demiş bir tanesi ötekisine, "Bunu güneş çarpmış." demiş. Nedir çare, ilaç? "Vah!" demiş bir tanesi ötekisine, "Bunu güneş çarpmış." demiş.

Nedir çare, ilaç?

Ağzına yağ ve bal damlatmak lazım.Ağzına yağ ve bal damlatmak lazım. Kervana koşmuşlar, tereyağı zaten şey gibi erir sıcakta, yağı balı getirmişler kaşıkla...Kervana koşmuşlar, tereyağı zaten şey gibi erir sıcakta, yağı balı getirmişler kaşıkla... Adam böyle mahsustan duruyor, ses çıkartmıyor.Adam böyle mahsustan duruyor, ses çıkartmıyor. Çevirmişler, gene ses çıkartmıyor. Kaşığı zorla ağzına şey yapmışlar.Çevirmişler, gene ses çıkartmıyor. Kaşığı zorla ağzına şey yapmışlar. Yağı balı damlatırken tadını şey yapınca yağın balın, eşhedü en lâ ilâhe illallah diye kalkmış.Yağı balı damlatırken tadını şey yapınca yağın balın, eşhedü en lâ ilâhe illallah diye kalkmış. Şehadet ederim ki sen Rabbim'sin, Hâlıkım'sın, her şeye kâdirsin, haktır, gerçektir sözün,Şehadet ederim ki sen Rabbim'sin, Hâlıkım'sın, her şeye kâdirsin, haktır, gerçektir sözün, bak ben yağla baldan gayrı şeyden ağzımı açmayacağım dedim, onu bile burada imtihan etmiş gibi…bak ben yağla baldan gayrı şeyden ağzımı açmayacağım dedim, onu bile burada imtihan etmiş gibi… İşte öyle oluyor diye. Muhterem kardeşlerim! İşte öyle oluyor diye.

Muhterem kardeşlerim!

Bu maceralar sadece tarih kitaplarında değildir.Bu maceralar sadece tarih kitaplarında değildir. Bu her insanın ömründe geçer. Bu her insanın ömründe geçer. İnsan Allah'a kul olursa her tarafı ibret görür.İnsan Allah'a kul olursa her tarafı ibret görür. Ama kör olursa görmez, körün gözünün görmemesinden ne yapalım, ne diyelim?Ama kör olursa görmez, körün gözünün görmemesinden ne yapalım, ne diyelim? Kör olursa görmez. Ters çalıştırırsa mantığını görmez. Kör olursa görmez. Ters çalıştırırsa mantığını görmez. Tersine çalıştırırsa, inat ederse o zaman görmez.Tersine çalıştırırsa, inat ederse o zaman görmez. Onun için şimdi Rabbimiz'e şey mi yapacağız, istemem mi diyeceğiz?Onun için şimdi Rabbimiz'e şey mi yapacağız, istemem mi diyeceğiz? Bizi küçükten beri besleyen, varlığı veren, rızkı veren, büyüten yetiştiren O. Bizi küçükten beri besleyen, varlığı veren, rızkı veren, büyüten yetiştiren O.

Her şeyimizi isteyeceğiz ama küçük şeyleri istemek ayıp olmaz mı? Her şeyimizi isteyeceğiz ama küçük şeyleri istemek ayıp olmaz mı?

O yüksek makamı işgal etmek olmaz mı? O yüksek makamı işgal etmek olmaz mı?

Belki böyle bir şey edeben düşünülebilirdi ama Peygamber Efendimiz meraklanmayalım diye açıklamış: Belki böyle bir şey edeben düşünülebilirdi ama Peygamber Efendimiz meraklanmayalım diye açıklamış:

"Ayakkabınızın bağcığı bile kopsa Allah'tan isteyin." diyor Peygamber Efendimiz. "Ayakkabınızın bağcığı bile kopsa Allah'tan isteyin." diyor Peygamber Efendimiz.

Küçük büyük demeyin, Allah'tan isteyin. Küçük büyük demeyin, Allah'tan isteyin. Küçük bir şey bile olsa Allah'tan isteyin.Küçük bir şey bile olsa Allah'tan isteyin. Onun için Allah'a elimizi açacağız, gözümüzü yumacağız, cân u gönülden dua etmeyi öğreneceğiz.Onun için Allah'a elimizi açacağız, gözümüzü yumacağız, cân u gönülden dua etmeyi öğreneceğiz. Her zaman, her yerde, daima, her müşkül işimizde Her zaman, her yerde, daima, her müşkül işimizde Allahu Teâlâ hazretlerine dayanmayı, O'ndan istemeyi öğreneceğiz. Allahu Teâlâ hazretlerine dayanmayı, O'ndan istemeyi öğreneceğiz.

İyi Müslümanlık lafla değildir, işledir, fiilledir, hareketledir. İyi Müslümanlık lafla değildir, işledir, fiilledir, hareketledir. Kavukla cübbeyle değildir, sakalla bıyıkla değildir, kalbin temizliğiyledir.Kavukla cübbeyle değildir, sakalla bıyıkla değildir, kalbin temizliğiyledir. Onun için kulluğumuzu bilelim. Kulluğumuzu bilelim. Onun için kulluğumuzu bilelim. Kulluğumuzu bilelim.

Biz kuluz, biz isteriz.Biz kuluz, biz isteriz. Bizim işimiz istemek, O da Rab'dir, Hâlıkımız'dır, O da ihsan eder.Bizim işimiz istemek, O da Rab'dir, Hâlıkımız'dır, O da ihsan eder. O'nun şânı odur, O'nun şânına o yakışır, bizim şânımıza da yokluk yakışır.O'nun şânı odur, O'nun şânına o yakışır, bizim şânımıza da yokluk yakışır. Yokluk, hiçlik, tevâzu, mahviyet, haddini bilmek, Yokluk, hiçlik, tevâzu, mahviyet, haddini bilmek, edebini takınmak, edebini takınmak, edebini takınmak… edebini takınmak, edebini takınmak, edebini takınmak…

Edeple, insan edebini takınırsa ilerler. Edeple, insan edebini takınırsa ilerler. Dünya hayatında ilerler, tasavvufta ilerler, yüksek makamlara çıkar,Dünya hayatında ilerler, tasavvufta ilerler, yüksek makamlara çıkar, dereceler alır, cennette yüksek makamları bulur. dereceler alır, cennette yüksek makamları bulur. Edepsiz olursa her türlü şeyden mahrum kalır. Edepsiz olursa her türlü şeyden mahrum kalır.

Birçok kimse müslüman, kimse İslâm'ın inceliklerini bilmiyor.Birçok kimse müslüman, kimse İslâm'ın inceliklerini bilmiyor. İslâm'ı kendine göre yorumluyor.İslâm'ı kendine göre yorumluyor. Kendi kısır dünyasıyla, yanlış bilgisiyle, Batıdan alma yarım yamalak aktarma küfürKendi kısır dünyasıyla, yanlış bilgisiyle, Batıdan alma yarım yamalak aktarma küfür ve inkâr ve materyalizm ve dinsizlik fikirleriyle doldurulmuş kültürüyle yorumlamaya çalışıyor.ve inkâr ve materyalizm ve dinsizlik fikirleriyle doldurulmuş kültürüyle yorumlamaya çalışıyor. İslâm'ın özünü bilmiyor.İslâm'ın özünü bilmiyor. Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuyor mu;Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuyor mu; Ve hüve me'aküm eyne mâ küntüm. Ve hüve me'aküm eyne mâ küntüm. "Nerede olursanız Allahu Teâlâ hazretleri sizin yanınızda." buyuruyor. "Nerede olursanız Allahu Teâlâ hazretleri sizin yanınızda." buyuruyor.

Böyle buyuruyor, öyle buyurmuyor mu? Böyle buyuruyor. Böyle buyuruyor, öyle buyurmuyor mu?

Böyle buyuruyor.

Peki Esmâ-i Hüsnâ'sından birisi ez-Zâhir değil mi? Peki Esmâ-i Hüsnâ'sından birisi ez-Zâhir değil mi?

Zâhir, âşikâr. Allah'ın isimlerinden birisi Zâhir. Zâhir, âşikâr. Allah'ın isimlerinden birisi Zâhir.

Bir tanesi Mübîn değil mi? Mübîn. Bir tanesi Mübîn değil mi? Mübîn.

Bir tanesi Nûr değil mi? Niye görmüyorsun? Bir tanesi Nûr değil mi?

Niye görmüyorsun?

Allahu Teâlâ hazretleri sana yalvaracak mı? Allahu Teâlâ hazretleri sana yalvaracak mı?

Sen Allah'a yalvaracaksın, sen arayacaksın.Sen Allah'a yalvaracaksın, sen arayacaksın. O sana senden yakın, sen O'ndan fersah fersah uzakta!O sana senden yakın, sen O'ndan fersah fersah uzakta! O seni cennetine çağırıyor, sen cehennemine doğru kaçıyorsun!O seni cennetine çağırıyor, sen cehennemine doğru kaçıyorsun! O sana itaati emrediyor, sen isyanda koşuyorsun!O sana itaati emrediyor, sen isyanda koşuyorsun! O zaman göremezsin. Burnunun ucunu göremezsin.O zaman göremezsin. Burnunun ucunu göremezsin. İnsan gaflette oldu mu burnunun ucunu görmez, uçuruma yuvarlanır. İnsan gaflette oldu mu burnunun ucunu görmez, uçuruma yuvarlanır. Gaflette olmayacak. Gözünü açtı mı da görür. Gaflette olmayacak. Gözünü açtı mı da görür.

Bir kardeşimiz vardı Ankara'da cami cemaatinden; Bir kardeşimiz vardı Ankara'da cami cemaatinden;

"Yahu ben bunlara acıyorum. Niye görmüyorlar? Bu kadar okumuşlar, görmüyorlar." diyor. "Yahu ben bunlara acıyorum. Niye görmüyorlar? Bu kadar okumuşlar, görmüyorlar." diyor.

Allah gözünün perdesini açmış, gerçekleri şey yapmış, Allah gözünün perdesini açmış, gerçekleri şey yapmış, içi dolmuş imân-ı kâmil ile yakîn-i sâdık ile; içi dolmuş imân-ı kâmil ile yakîn-i sâdık ile;

"Ya ben bunlara acıyorum bunlar nasıl hacı, nasıl hoca, nasıl müftü, nasıl alim?" diyor. "Ya ben bunlara acıyorum bunlar nasıl hacı, nasıl hoca, nasıl müftü, nasıl alim?" diyor.

Hemen Allah canını alıverdi.Hemen Allah canını alıverdi. Çünkü bu taraftan aşk galeyan edince bunda sabır kalmıyor, onda şey kalmıyor.Çünkü bu taraftan aşk galeyan edince bunda sabır kalmıyor, onda şey kalmıyor. Haydi, innâ lillâh ve innâ ileyhi râci'ûn, göçüyor o zaman. Haydi, innâ lillâh ve innâ ileyhi râci'ûn, göçüyor o zaman.

"Al yâ Rabbi canımı, tahammülüm kalmadı ayrılığa..." diyor, oluyor o zaman şey. "Al yâ Rabbi canımı, tahammülüm kalmadı ayrılığa..." diyor, oluyor o zaman şey.

Allah bize imanın güzel lezzetini tattırsın. Allah bize imanın güzel lezzetini tattırsın. Ona kulluğumuzu bildirsin. Ona kulluğumuzu bildirsin.

Dua nedir? Dua, ibadetin sonunda, ver benim ücretimi, demektir.Dua nedir?

Dua, ibadetin sonunda, ver benim ücretimi, demektir.
Hayır, dua ibadettir. Dua ibadetin kendisidir. Dua bizatihi ibadettir. Hayır, dua ibadettir. Dua ibadetin kendisidir. Dua bizatihi ibadettir.

Namaz nedir? İbadet. Oruç nedir? İbadet. Namaz nedir? İbadet. Oruç nedir?

İbadet.

Hac nedir? İbadet. Dua ibadettir. Hac nedir?

İbadet.

Dua ibadettir.

Peygamber Efendimiz buyurdu; ed-Du'âu hüve'l-ibâdetü. Peygamber Efendimiz buyurdu;

ed-Du'âu hüve'l-ibâdetü.

Hem de nasıl diyor? Hüve. "İbadetin ta kendisi, özüdür, can damarıdır, canıdır." Hem de nasıl diyor?

Hüve. "İbadetin ta kendisi, özüdür, can damarıdır, canıdır."

Onun için Allah'a münacatı, dua etmeyi, bağlanmayı, istemeyi öğrenelim. Onun için Allah'a münacatı, dua etmeyi, bağlanmayı, istemeyi öğrenelim. İstemenin de usûlünü öğrenelim. İstemenin de usûlünü öğrenelim. Bak Fâtiha'da istemenin usûlünü bize Allahu Teâlâ hazretleri öğretmiş; Bak Fâtiha'da istemenin usûlünü bize Allahu Teâlâ hazretleri öğretmiş;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Allah'ın adıyla başlıyoruz. Allah'ın adıyla başlıyoruz.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. "Övmek, övünmek, her türlü müspet sıfatlar Allah'ındır." "Övmek, övünmek, her türlü müspet sıfatlar Allah'ındır."

Her türlü kemâlât Allah'ındır. Hamd O'nundur. Her türlü kemâlât Allah'ındır. Hamd O'nundur. O Rahman'dır, Rahim'dir. Dünyada da âhirette de nimetlerini ihsan ediyor. O Rahman'dır, Rahim'dir. Dünyada da âhirette de nimetlerini ihsan ediyor. Dünyada kullarına, kâfire bile veriyor, münkire bile veriyor, komüniste, dinsize,Dünyada kullarına, kâfire bile veriyor, münkire bile veriyor, komüniste, dinsize, putpereste, Hindu'ya veriyor, öküze tapana veriyor. putpereste, Hindu'ya veriyor, öküze tapana veriyor.

Birisi gazetede başlığı vardı; Birisi gazetede başlığı vardı;

"Ben şeytana tapıyorum…" "Ben şeytana tapıyorum…"

Cehenneme kadar… Cehenneme kadar…

Şeytana tapanlar var kardeşlerim. Şeytana tapanlar var kardeşlerim.

Gülüyorsunuz. Gülüyorsunuz.

Şeytana tapanlar var. Şeytana tapanlar var.

Nerede? Türkiye'de. Nerede?

Türkiye'de.

"Hocam mecâzî mânaya mı söylüyorsunuz, hakikî mânaya mı söylüyorsun? "Hocam mecâzî mânaya mı söylüyorsunuz, hakikî mânaya mı söylüyorsun? Hani bazı insanlar şeytanın emrini tutar, onun yolunda gider, o mânaya mı?" Hani bazı insanlar şeytanın emrini tutar, onun yolunda gider, o mânaya mı?"

O mânaya zaten çok kimse şeytana tapıyor.O mânaya zaten çok kimse şeytana tapıyor. Nefsine tapan, paraya tapan, şeytana tapan o ayrı… Nefsine tapan, paraya tapan, şeytana tapan o ayrı… Bizzat şeytana tapınan var. Bizzat şeytana tapınan var. Şeytana tapınıyorlar! Şeytana sen lanet falan dedin mi kızıyorlar.Şeytana tapınıyorlar! Şeytana sen lanet falan dedin mi kızıyorlar. Bir taife var Yezîdî denen bir taife var şeytana tapıyor. Bir taife var Yezîdî denen bir taife var şeytana tapıyor.

Hindistan'da bir taife var, çok afedersiniz,Hindistan'da bir taife var, çok afedersiniz, küfrün insanı ne kadar alçak derecelere düşürdüğünü belirtmek için söylüyorum, küfrün insanı ne kadar alçak derecelere düşürdüğünü belirtmek için söylüyorum, tenasül uzuvlarına tapıyor. tenasül uzuvlarına tapıyor.

Tevbe estağfirullah, tevbe Yâ Rabbi, tevbe Yâ Rabbi… Tevbe estağfirullah, tevbe Yâ Rabbi, tevbe Yâ Rabbi… Aman Yâ Rabbi, insanların bu İlâhî nurdan mahrum,Aman Yâ Rabbi, insanların bu İlâhî nurdan mahrum, kâsır ve bîçare ve zalim ve küstah akıllarından illallah Yâ Rabbi!kâsır ve bîçare ve zalim ve küstah akıllarından illallah Yâ Rabbi! Tenasül uzvuna tapıyor. Tenasül uzvuna tapıyor.

Başka? Öküze tapıyor.Başka?

Öküze tapıyor.
'Mö' diye o karşıdan geldi mi, bu da buradan eğiliyor. 'Mö' diye o karşıdan geldi mi, bu da buradan eğiliyor. Putu geliyor. Tevbe...Putu geliyor. Tevbe... Ya biz bunu keseriz, derisini yüzeriz, üstünde tepiniriz,Ya biz bunu keseriz, derisini yüzeriz, üstünde tepiniriz, pabuç yaparız, bu mu senin tapındığın?pabuç yaparız, bu mu senin tapındığın? Kızıyor, sen benim tapındığımı ne diye şey yaptın? Kızıyor, sen benim tapındığımı ne diye şey yaptın? Ya benim sana kızmaya hakkım var, sen ona niye tapınıyorsun? Ya benim sana kızmaya hakkım var, sen ona niye tapınıyorsun?

Allah'ın âciz bir mahlûku. Allah'ın âciz bir mahlûku.

Onun için aklına güvenme, aklına güvenme! Onun için aklına güvenme, aklına güvenme!

Neye güven? Neye güven?

Peygamber Efendimiz'in terbiyesine güven, ona dayan, ona gel, yoksa gerçeği bulamazsın. Peygamber Efendimiz'in terbiyesine güven, ona dayan, ona gel, yoksa gerçeği bulamazsın.

"Hocam ben filozofum, Aristo'yu bilirim, Eflatun'u bilirim…"Hocam ben filozofum, Aristo'yu bilirim, Eflatun'u bilirim… Sadece ilk çağ felsefesini okumadım, orta çağ felsefesini de okudum,Sadece ilk çağ felsefesini okumadım, orta çağ felsefesini de okudum, Descartes'i da bilirim, ondan sonra yeniçağ felsefesini de okudum, yakınçağ felsefesini de okudum,Descartes'i da bilirim, ondan sonra yeniçağ felsefesini de okudum, yakınçağ felsefesini de okudum, egzistansiyalizmi de bilirim, şunu da bilirim bunu da bilirim…" egzistansiyalizmi de bilirim, şunu da bilirim bunu da bilirim…"

Ne olacak? Ne bilirsen bil, onların hepsi emeklemedir. Emeklemedir.Ne olacak?

Ne bilirsen bil, onların hepsi emeklemedir. Emeklemedir.
Şöyle biraz emekliyor insanoğlu, gerçeği arıyor. Şöyle biraz emekliyor insanoğlu, gerçeği arıyor.

Ama nasıl arıyor? Küstahça arıyor. Ama nasıl arıyor?

Küstahça arıyor.
Peygamberlere sırtını dönmüş öyle arıyor. Bulamaz. Peygamberlere sırtını dönmüş öyle arıyor. Bulamaz.

Bana Ankara'da birisi geldi, adımı vermişler, bir Es'ad Hoca var demişler, Bana Ankara'da birisi geldi, adımı vermişler, bir Es'ad Hoca var demişler, işte nasıl söyledilerse, bizim fakülteye geldi; işte nasıl söyledilerse, bizim fakülteye geldi;

"Sizinle görüşmek istiyorum." dedi. "Sizinle görüşmek istiyorum." dedi.

Baktım sakin sakin konuşan bir kimse. Baktım sakin sakin konuşan bir kimse.

"Oturabilir miyim?" dedi. "Otur." dedim karşıma oturdu. "Oturabilir miyim?" dedi.

"Otur." dedim karşıma oturdu.

Sakin, dengeli, ölçülü şey gibi böyle, judocu, karateci, karşısındakini kollar gibiSakin, dengeli, ölçülü şey gibi böyle, judocu, karateci, karşısındakini kollar gibi dengeli bir kimse oturdu karşıma. dengeli bir kimse oturdu karşıma.

Baktım bir pabucu bir başka, bir pabucu bir başka, pabuçları farklı. Baktım bir pabucu bir başka, bir pabucu bir başka, pabuçları farklı. Kıyafete önem vermiyor ama dengeli, deli gibi değil, feveran etmiyor. Kıyafete önem vermiyor ama dengeli, deli gibi değil, feveran etmiyor.

"Peki, buyurun, nedir isteğiniz?" "Peki, buyurun, nedir isteğiniz?"

"Ben transandantal meditasyon yapıyorum." dedi. "Ben transandantal meditasyon yapıyorum." dedi.

Transandantal meditasyon yapıyormuş. Transandantal meditasyon yapıyormuş.

Pekâlâ, aşkın, insanın şuurunun ötesindeki derinliklere böyle vecd ve istiğrak yoluyla dalarak Pekâlâ, aşkın, insanın şuurunun ötesindeki derinliklere böyle vecd ve istiğrak yoluyla dalarak derin bir konsantre olma hâlini yaşayıp böyle rûhî tecrübeler yapıyormuş. derin bir konsantre olma hâlini yaşayıp böyle rûhî tecrübeler yapıyormuş.

"Bana yardım edebilir misiniz?" dedi. "Bana yardım edebilir misiniz?" dedi.

Dedim ki; Dedim ki;

"Sen inanç bakımından Allah'a celle celaluh "Sen inanç bakımından Allah'a celle celaluh ve Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ'ya inanıyor musun?" ve Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ'ya inanıyor musun?"

Anladım adamın şeyini. Anladım adamın şeyini.

"İnanıyor musun?" "İnanıyor musun?"

"İnanmıyorum." dedi. "İnanmıyorum." dedi.

Peygamberlere sırt çevirmiş, hakikat bulacak, benden de yardım isteyecek. Peygamberlere sırt çevirmiş, hakikat bulacak, benden de yardım isteyecek.

Yağma Hasanın böreği. Öyle şey olur mu? Yağma Hasanın böreği.

Öyle şey olur mu?

Ben dedim; "Sana zırnık yardım etmem." Ben dedim;

"Sana zırnık yardım etmem."

Zırnık yardım etmem çünkü nâehle ilim öğretmek ilme zulümdür. Zırnık yardım etmem çünkü nâehle ilim öğretmek ilme zulümdür.

Ehil olmayan bir insana ilim öğretirsen ilme zulümdür. Ehil olmayan bir insana ilim öğretirsen ilme zulümdür. İstismar eder, gelir senden ilmi alır, öbür tarafta dünyalık, etrafında adam toplamak,İstismar eder, gelir senden ilmi alır, öbür tarafta dünyalık, etrafında adam toplamak, bilmem nelik taslamak peşinde koşar. bilmem nelik taslamak peşinde koşar. Bilmez ki din tevâzudur, bilmez ki din tevekküldür, bilmez ki din daha başka şeylerdir. Bilmez ki din tevâzudur, bilmez ki din tevekküldür, bilmez ki din daha başka şeylerdir. Dünyalığının peşindedir o, mevki peşindedir, hayal peşindedir,Dünyalığının peşindedir o, mevki peşindedir, hayal peşindedir, vehim peşindedir, o bir şey elde edemez. vehim peşindedir, o bir şey elde edemez.

Dedim; "Ben sana zırnık yardım etmem.."Dedim; "Ben sana zırnık yardım etmem.." İstediği kadar dolaşsın, filozofların hepsi dolaşıp dolaşıp durmuşlardır. İstediği kadar dolaşsın, filozofların hepsi dolaşıp dolaşıp durmuşlardır. Bostan kuyusunun etrafında gözleri bağlı eşek de çok dolaştı.Bostan kuyusunun etrafında gözleri bağlı eşek de çok dolaştı. O da çok dolaştı faydalı olmadı mı dolaşması? O da çok dolaştı faydalı olmadı mı dolaşması? Oldu, bostan kuyusundan sular çıktı, bizim patlıcanlar, domatesler sulandı, o kadar.Oldu, bostan kuyusundan sular çıktı, bizim patlıcanlar, domatesler sulandı, o kadar. Başka bir faydası olmaz. Başka bir faydası olmaz.

İnsan gerçeği bulmak istiyorsa gelsin, Peygamber Efendimiz âhir zaman peygamberidir, ona tâbi olsun.İnsan gerçeği bulmak istiyorsa gelsin, Peygamber Efendimiz âhir zaman peygamberidir, ona tâbi olsun. Bak hadisleri okusun, her birisi pırlanta.Bak hadisleri okusun, her birisi pırlanta. Bir tanesi insanın saadetine yeter. Bir tanesi insanın saadetine yeter. Bir tanesini okudu mu Yâ Rabbi çok şükür, ne güzel, geçen hafta okuduk, nasıl içim rahatladı... Bir tanesini okudu mu Yâ Rabbi çok şükür, ne güzel, geçen hafta okuduk, nasıl içim rahatladı... Allah bid'at ehlinin namazını, orucunu, haccını, umresini, ibadetini,Allah bid'at ehlinin namazını, orucunu, haccını, umresini, ibadetini, taatini, farzını, nafilesini, bedelini, fidyesini, hiçbir şeyini kabul etmez.taatini, farzını, nafilesini, bedelini, fidyesini, hiçbir şeyini kabul etmez. Ne güzel söylemiş, ne güzel söylemiş... Ne güzel söylemiş, ne güzel söylemiş...

Tâbi olacaksın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tâbi olacaksın. Tâbi olacaksın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tâbi olacaksın. O ümmî Peygamber'e tâbi olacaksın.O ümmî Peygamber'e tâbi olacaksın. Ümmî ama; Eddebenî Rabbî fe ahsene te'dîbî.Ümmî ama;

Eddebenî Rabbî fe ahsene te'dîbî.
"Ben Rabbim terbiye etti." buyuruyor. "Ben Rabbim terbiye etti." buyuruyor.

Allahu Teâlâ hazretleri anasını aldı, babasını aldı, kendisi terbiye etmek için.Allahu Teâlâ hazretleri anasını aldı, babasını aldı, kendisi terbiye etmek için. Yetim ama dürr-i yetîm, müstesna bir ilgi. Yetim ama dürr-i yetîm, müstesna bir ilgi. O'na tâbi oldu. O'na tâbi oldu. O hiç kitap okumadı, hiçbir öğretmenin önünde diz çökmedi amaO hiç kitap okumadı, hiçbir öğretmenin önünde diz çökmedi ama Cebrail'den Allahu Teâlâ hazretleri bilgileri gönderdi, öğretti.Cebrail'den Allahu Teâlâ hazretleri bilgileri gönderdi, öğretti. Cebrail'le, vahiyle, başka vahiy çeşitleriyle öğretti.Cebrail'le, vahiyle, başka vahiy çeşitleriyle öğretti. Onun için O'na kul olacağız, yani Allah'a kul olacağız.Onun için O'na kul olacağız, yani Allah'a kul olacağız. Peygamber Efendimiz'e ittiba edin, edebi ondan öğrenin, Peygamber Efendimiz'e ittiba edin, edebi ondan öğrenin, dediği için Peygamber Efendimiz'e bağlanacağız. dediği için Peygamber Efendimiz'e bağlanacağız. Onun elçisi olduğu için. Onun elçisi olduğu için.

Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fe'ttebi'ûnî yuhbibkümullâhu. Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fe'ttebi'ûnî yuhbibkümullâhu.

Bunu anlatamıyoruz insanlara.Bunu anlatamıyoruz insanlara. Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki anlatıyoruz da bilmiyorum neler dönüyor arkada… Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor ki anlatıyoruz da bilmiyorum neler dönüyor arkada…

"Eğer Allah'ı seviyorsanız…" "Eğer Allah'ı seviyorsanız…"

Çünkü bazı kimseler öyle diyorlar.Çünkü bazı kimseler öyle diyorlar. Soruyoruz, İngiliz'in birisi gelmiş löb gibi oturmuş, şişman, orada bankın üstüne; Soruyoruz, İngiliz'in birisi gelmiş löb gibi oturmuş, şişman, orada bankın üstüne;

"Size bazı sorularım var." "Size bazı sorularım var."

Terbiyesiz, yaz sorularını ben de cevaplandırayım. Terbiyesiz, yaz sorularını ben de cevaplandırayım. Ne yani oturmuşsun oraya, ayağa kalkmak nezaketinden bile mahrum, ne olacak...Ne yani oturmuşsun oraya, ayağa kalkmak nezaketinden bile mahrum, ne olacak... Terbiyesini takınacak, haddini bilecek, bir şey elde edebilecek. Terbiyesini takınacak, haddini bilecek, bir şey elde edebilecek. Tevâzu ile [muamele] yaptığı zaman... Tevâzu ile [muamele] yaptığı zaman...

Allahu Teâlâ hazretlerine demek ki dua edeceğiz, bağlanacağız Peygamber Efendimiz'e. Allahu Teâlâ hazretlerine demek ki dua edeceğiz, bağlanacağız Peygamber Efendimiz'e.

Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fe'ttebi'ûnî yuhbibkümullâhu.Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fe'ttebi'ûnî yuhbibkümullâhu. "Eğer beni seviyorsanız Peygamber'e tâbi olun!" diyor Allahu Teâlâ hazretleri. "Eğer beni seviyorsanız Peygamber'e tâbi olun!" diyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Çünkü bazı insanlar var, ben Allah'ı seviyorum iddiasında, öyle sanıyor, Çünkü bazı insanlar var, ben Allah'ı seviyorum iddiasında, öyle sanıyor, şeytan onu öyle aldatıyor.şeytan onu öyle aldatıyor. Bu İngiliz'e de sormuşlar; "Sen nesin? Yani ateist misin?" "Ateist değilim." Bu İngiliz'e de sormuşlar; "Sen nesin? Yani ateist misin?" "Ateist değilim." Ateist, "Allah'ı da kabul etmemek, tam münkir" demek.Ateist, "Allah'ı da kabul etmemek, tam münkir" demek. "O derecede değilim, ateist değilim." demiş. "O derecede değilim, ateist değilim." demiş. Bazıları onu bir hüner sanıyor.Bazıları onu bir hüner sanıyor. Sanki Allah'a inanmasını minnet edecek başımıza kakacak.Sanki Allah'a inanmasını minnet edecek başımıza kakacak. "Allah'a inanıyorum ya…" "Allah'a inanıyorum ya…" O zaman gel başımıza bir balyoz vur, iyi ki inanmışsın. O zaman gel başımıza bir balyoz vur, iyi ki inanmışsın. Yetmez. Allah'a inandıysan elçisinin sözünü dinle.Yetmez. Allah'a inandıysan elçisinin sözünü dinle. Onun elçisi var. Kul in küntüm tuhibbûnallâhe.Onun elçisi var. Kul in küntüm tuhibbûnallâhe. "De ki Resûlüm, onlara söyle bildir ki eğer Allah'ı sevmek iddiasında iseler, "De ki Resûlüm, onlara söyle bildir ki eğer Allah'ı sevmek iddiasında iseler, seviyorlarsa sana tâbi olsunlar."seviyorlarsa sana tâbi olsunlar." Peygambere tâbi olacağız. Peygambere tâbi olacağız.

Peygamber Efendimiz logaritma bilir miydi?Peygamber Efendimiz logaritma bilir miydi? Fizik bilir miydi? Uzay bilgisi bilir miydi? Kimya bilir miydi?Fizik bilir miydi? Uzay bilgisi bilir miydi? Kimya bilir miydi? Allah'ın bildirdiği her şeyi bilirdi, bildi ve söyledi. Allah'ın bildirdiği her şeyi bilirdi, bildi ve söyledi. Kıyametin ahvalinden de söyledi, geçmişin ahvalinden de söyledi.Kıyametin ahvalinden de söyledi, geçmişin ahvalinden de söyledi. Gerekli olanları söyledi. Gerekli olanları söyledi. Sordukları sorulara, imtihan için sordukları her soruya da cevabı da verdi.Sordukları sorulara, imtihan için sordukları her soruya da cevabı da verdi. Sen o zaman sorsaydın logaritmaya da cevabını alırdın, susar kalırdın.Sen o zaman sorsaydın logaritmaya da cevabını alırdın, susar kalırdın. Ama onlar matematiğin bir dalı, fiziğin bir dalı, falancanın bir dalı. Ama onlar matematiğin bir dalı, fiziğin bir dalı, falancanın bir dalı. Genel meseleye gel, sadede gel. Sen kimin kulusun?Genel meseleye gel, sadede gel. Sen kimin kulusun? Allah'ın kuluyum. Sen nasıl hareket edeceksin?Allah'ın kuluyum. Sen nasıl hareket edeceksin? Peygamber Efendimiz'in öğrettiği tarzda hayatını tanzim edeceksin.Peygamber Efendimiz'in öğrettiği tarzda hayatını tanzim edeceksin. Mesele orada, onu anlayacak.Mesele orada, onu anlayacak. Peygamber Efendimiz'in izinden gidecek, buyruğunu tutacak, tavsiyesine uyacak. Peygamber Efendimiz'in izinden gidecek, buyruğunu tutacak, tavsiyesine uyacak.

"Efendim benim felsefî görüşüm başka türlü, iktisadî görüşüm başka türlü,"Efendim benim felsefî görüşüm başka türlü, iktisadî görüşüm başka türlü, ekonomik görüşüm başka türlü, kültürel görüşüm başka türlü,ekonomik görüşüm başka türlü, kültürel görüşüm başka türlü, fizikî görüşüm başka türlü, sanat görüşüm…" Olmaz öyle şey! fizikî görüşüm başka türlü, sanat görüşüm…" Olmaz öyle şey! Heykel yapılsa ne olur? Heykel yapılsa günah olur. Heykel yapılsa ne olur? Heykel yapılsa günah olur. Efendimiz buyurmuş çünkü bu insanlar insanları tapmaya doğru götürme temayülünde.Efendimiz buyurmuş çünkü bu insanlar insanları tapmaya doğru götürme temayülünde. Sonunda tapınırlar. Sonunda tapınırlar.

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hayatı hakkında yazılmış kıymetli bir etüdü okuyordum, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hayatı hakkında yazılmış kıymetli bir etüdü okuyordum, zaten başka zamanlardan da biliyordum. zaten başka zamanlardan da biliyordum.

Hindistan'da Ekber Şah Moğol hükümdarı, bininci yıl tamam oldu diye İslâm'ıHindistan'da Ekber Şah Moğol hükümdarı, bininci yıl tamam oldu diye İslâm'ı kesmeye yerine "dîn-i İlâhî" diye ayrı bir din koymaya çalışmış.kesmeye yerine "dîn-i İlâhî" diye ayrı bir din koymaya çalışmış. Yeni bir din getirmeye çalışmış. Yeni bir din getirmeye çalışmış. Hinduluktan, Brahmanlıktan, Hıristiyanlıktan katmalar yaparak koalisyon yapacak.Hinduluktan, Brahmanlıktan, Hıristiyanlıktan katmalar yaparak koalisyon yapacak. "Dîn-i İlâhî" diye bir din şey yapmaya çalışmış, ortaya koymaya çalışmış. "Dîn-i İlâhî" diye bir din şey yapmaya çalışmış, ortaya koymaya çalışmış.

İmâm-ı Rabbânî karşısına çıkmış kaddesallahu sırrahu,İmâm-ı Rabbânî karşısına çıkmış kaddesallahu sırrahu, İslâm'ı müdafaa etmiş, bid'atin karşısına çıkmış, küfrün karşısına çıkmış.İslâm'ı müdafaa etmiş, bid'atin karşısına çıkmış, küfrün karşısına çıkmış. Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü'ne uymayı talim eylemiş. Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü'ne uymayı talim eylemiş. İnsanlar öyle, o tarafa meyyaldir. İnsanlar öyle, o tarafa meyyaldir. Putlaştırmaya meyyaldir, insanın insana tapmasına meyyaldir. Putlaştırmaya meyyaldir, insanın insana tapmasına meyyaldir.

Hz. İsa'ya bile tapmışlar, insaf! Allah'ın peygamberi gelmiş, Hz. İsa'ya bile tapmışlar, insaf! Allah'ın peygamberi gelmiş, Allah'a kulluk etmeye çağırmış insanları, sonunda Hz. İsa'ya tapmışlar. Allah'a kulluk etmeye çağırmış insanları, sonunda Hz. İsa'ya tapmışlar. Zavallının heykelini yapıyorlar, kollarından çivilenmiş, Zavallının heykelini yapıyorlar, kollarından çivilenmiş, sarkmış, dizleri kıvrılmış, öyle orada çıplak sübhanallah! sarkmış, dizleri kıvrılmış, öyle orada çıplak sübhanallah!

Ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şübbihe lehüm.Ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şübbihe lehüm. "Ne onu öldürdüler ne astılar..." "Ne onu öldürdüler ne astılar..."

Öyle saçma sapan şeylere sapmış. Öyle saçma sapan şeylere sapmış. Onun için din sapasağlam olacak. Onun için din sapasağlam olacak. Bid'ate sapmayacaksın, dinin özü, aslı aynen yürüyor.Bid'ate sapmayacaksın, dinin özü, aslı aynen yürüyor. Giyimini ona göre şey yapacaksın, hâlini ona döndüreceksin, Allah'a tam bağlanacaksın. Giyimini ona göre şey yapacaksın, hâlini ona döndüreceksin, Allah'a tam bağlanacaksın.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

Lâ yekûlenne ehadüküm abdî ve emetî küllüküm abîdullâhi ve küllü nisâiküm imâullâhi Lâ yekûlenne ehadüküm abdî ve emetî küllüküm abîdullâhi ve küllü nisâiküm imâullâhi ve lâkin li-yekul gulâmî ve câriyetî ve fetâye ve fetâtî. ve lâkin li-yekul gulâmî ve câriyetî ve fetâye ve fetâtî.

Bu üçüncüsü de bu konuda onu da okuyalım. Bu üçüncüsü de bu konuda onu da okuyalım.

Lâ yekûlenne ehadüküm abdî ev emetî ve lâ yekûlenne'l-memlûkü rabbî ve rabbetî Lâ yekûlenne ehadüküm abdî ev emetî ve lâ yekûlenne'l-memlûkü rabbî ve rabbetî ve'l-yekul el-mâlikü fetâye ve fetâtî ve'l-yekuli'l-memlûkü seyyidî ve seyyidetîve'l-yekul el-mâlikü fetâye ve fetâtî ve'l-yekuli'l-memlûkü seyyidî ve seyyidetî ve fe inneküm el-memlûkûne ve'r-rabbu Allâhu azze ve celle. ve fe inneküm el-memlûkûne ve'r-rabbu Allâhu azze ve celle.

Bu bir lisan düzelttirmesidir Peygamber Efendimiz'den.Bu bir lisan düzelttirmesidir Peygamber Efendimiz'den. Araplar zamanında kölelik vardı. Araplar zamanında kölelik vardı. Parayla çarşıdan gidip mal alır gibi köle satın alırlardı. Parayla çarşıdan gidip mal alır gibi köle satın alırlardı. Erkek köleye abd derler, kadın köleye de bizim cariye dediğimiz kadın köleye de emet derler. Erkek köleye abd derler, kadın köleye de bizim cariye dediğimiz kadın köleye de emet derler.

Peygamber Efendimiz bu hadislerde buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz bu hadislerde buyuruyor ki; "Aldığınız o şahıslara 'benim abdim' yani 'benim kulum' demeyin, "Aldığınız o şahıslara 'benim abdim' yani 'benim kulum' demeyin, emetî demeyin çünkü herkes Allah'ın kuludur." emetî demeyin çünkü herkes Allah'ın kuludur." Satın alan da satın alınan da herkes, zengini de fakiri de herkes Allah'ın kuludur. Satın alan da satın alınan da herkes, zengini de fakiri de herkes Allah'ın kuludur. Ne diyeceksiniz? Gulâmî. "Oğlum" deyin, "yavrum" deyin. Ne diyeceksiniz? Gulâmî. "Oğlum" deyin, "yavrum" deyin. Hani biz şimdi o makamda şey yapıyoruz ya, evladım veya cariye deyin.Hani biz şimdi o makamda şey yapıyoruz ya, evladım veya cariye deyin. Delikanlı deyin, genç hanım kızım deyin diye böyle ifadeyi kelimeleri değiştiriyor. Delikanlı deyin, genç hanım kızım deyin diye böyle ifadeyi kelimeleri değiştiriyor.

Köle de efendisine rabbî dermiş, rabbî dermiş.Köle de efendisine rabbî dermiş, rabbî dermiş. Rab "efendi, terbiyeden, gıdasını şeyini veren, bakan" filan mânasına geldiği içinRab "efendi, terbiyeden, gıdasını şeyini veren, bakan" filan mânasına geldiği için köle de efendisine rabbî dermiş.köle de efendisine rabbî dermiş. Rabbî demeyin diyor.Rabbî demeyin diyor. Rab Allahu Teâlâ'dır, o ona "efendim" desin seyyidî desin,Rab Allahu Teâlâ'dır, o ona "efendim" desin seyyidî desin, o da ona "evladım" desin gibi kelime tashihi yapıyor.o da ona "evladım" desin gibi kelime tashihi yapıyor. Abdî ve emetî demeyecek, ne diyecek? Fetâye ve fetâtî diyecek. Abdî ve emetî demeyecek, ne diyecek? Fetâye ve fetâtî diyecek. Ötekisi de rabbî demeyecek.Ötekisi de rabbî demeyecek. "Efendim" diyecek yerde rabbî demeyecek, ne diyecek? Seyyidî diyecek, doğru kelime kullanacak. "Efendim" diyecek yerde rabbî demeyecek, ne diyecek? Seyyidî diyecek, doğru kelime kullanacak.

Bu önemlidir.Bu önemlidir. Biz şimdi bu kelimeleri kullanmıyoruz ama bize buradan bir ders çıkıyor:Biz şimdi bu kelimeleri kullanmıyoruz ama bize buradan bir ders çıkıyor: Söylediğimiz söze dikkat edeceğiz.Söylediğimiz söze dikkat edeceğiz. Yerine göre söylediğimiz söz yanlış olmasın, dikkat edeceğiz.Yerine göre söylediğimiz söz yanlış olmasın, dikkat edeceğiz. Mesela ben bazen kullanılan cümlelere takılıyorum.Mesela ben bazen kullanılan cümlelere takılıyorum. Diyorlar ki; "Bu adamın işi artık Allah'a kalmış."Diyorlar ki; "Bu adamın işi artık Allah'a kalmış." Mesela, artık Allah'a kalmıştır.Mesela, artık Allah'a kalmıştır. "Şu noktadan sonra doktorların yapacağı bir şey yok, artık Allah'a kalmıştır.""Şu noktadan sonra doktorların yapacağı bir şey yok, artık Allah'a kalmıştır." Böyle laf denir mi? Böyle laf denir mi? Evvelce de Allah'ın sonradan da Allah'ın, her zaman Allah'a kalmış işimiz. Evvelce de Allah'ın sonradan da Allah'ın, her zaman Allah'a kalmış işimiz. "O adam Allahlıktır!" Hakaret gibi, o adam Allahlıktır, bırak. Allahlıktır…"O adam Allahlıktır!" Hakaret gibi, o adam Allahlıktır, bırak. Allahlıktır… Ya hepimiz Allah'ın kuluyuz, ne biçim sözler! Sözlerimize dikkat edeceğiz. Ya hepimiz Allah'ın kuluyuz, ne biçim sözler! Sözlerimize dikkat edeceğiz.

Diğer hadîs-i şerîfe geçelim. Kullandığımız kelimeler çok önemlidir.Diğer hadîs-i şerîfe geçelim. Kullandığımız kelimeler çok önemlidir. Hatta bu nezaket kaidelerinde vardır ve bizim Hatta bu nezaket kaidelerinde vardır ve bizim mesleğimiz kompozisyon, Türkçe öğretmenliği veyahut dil, lisan, edebiyat, mesleğimiz kompozisyon, Türkçe öğretmenliği veyahut dil, lisan, edebiyat, hitap çok önemlidir. hitap çok önemlidir. Karşındaki şahsa hitabın ile onun gönlünü alabilirsin veya kalbini kırarsın.Karşındaki şahsa hitabın ile onun gönlünü alabilirsin veya kalbini kırarsın. Yerine göre.Yerine göre. Mesela bir kimseye yerine göre, bir adama mesela Hasan Bey denilirMesela bir kimseye yerine göre, bir adama mesela Hasan Bey denilir ötekisine Hasan Efendi denilir, fark var.ötekisine Hasan Efendi denilir, fark var. Birisine beyefendi denilir ötekisine bilmem başka türlü denilir.Birisine beyefendi denilir ötekisine bilmem başka türlü denilir. Biz askere gittik, herkes askere gidiyor ya, silahları alıyoruz, veriyoruz filan. Biz askere gittik, herkes askere gidiyor ya, silahları alıyoruz, veriyoruz filan.

"Sizin silahın numarası şu mu?" "Evet efendim." dedim ben. "Sizin silahın numarası şu mu?"

"Evet efendim." dedim ben.

Silah teslim alıyoruz. "Efendim." yok dedi binbaşı, ya ne var? "Komutanım" var. Silah teslim alıyoruz.

"Efendim." yok dedi binbaşı, ya ne var?

"Komutanım" var.

Öyle alıştırıyorlar ki komutanım, komutanım, komutanım… Öyle alıştırıyorlar ki komutanım, komutanım, komutanım…

İzne gelmiş bizim talebelerden bir tanesi, fakülteden mezun, fakülteye geldiİzne gelmiş bizim talebelerden bir tanesi, fakülteden mezun, fakülteye geldi "Hocam" diyecek "Selamün aleyküm komutanım" diyor bana. "Hocam" diyecek "Selamün aleyküm komutanım" diyor bana. İnsan öyle beynine işlettiriyorlar kelimeleri. Dikkat etmek lazım, o çıkıyor. İnsan öyle beynine işlettiriyorlar kelimeleri. Dikkat etmek lazım, o çıkıyor.

Hitabımız zarif olmalı, kibar olmalı, karşımızdakini kırmayacak tarzda olmalı. Hitabımız zarif olmalı, kibar olmalı, karşımızdakini kırmayacak tarzda olmalı. "Aziz kardeşim" dersek mesela sevinir."Aziz kardeşim" dersek mesela sevinir. "Aziz dostum, muhterem kardeşim" dersek memnun olur. "Aziz dostum, muhterem kardeşim" dersek memnun olur. "Hey, hişt, buraya bak, oradaki..." filan mesela desek kızar, darılır."Hey, hişt, buraya bak, oradaki..." filan mesela desek kızar, darılır. Veyahut layık olmayan bir sıfatla şey yapsak…Veyahut layık olmayan bir sıfatla şey yapsak… Bazen güzel olan sıfatlar bile insana dokunuyor. "Hafız şuraya gel!" Hakaret eder gibi.Bazen güzel olan sıfatlar bile insana dokunuyor. "Hafız şuraya gel!" Hakaret eder gibi. "Hafız şunu tut! Hacı baba şöyle otur, böyle kalk, kapının önünde durma!" "Hafız şunu tut! Hacı baba şöyle otur, böyle kalk, kapının önünde durma!"

Bizim arkadaşlardan birisi müsteşar yardımcısı, bakanlıkta bakan müsteşar muavini, üçüncü rütbede, yüksek şahıs. Bizim arkadaşlardan birisi müsteşar yardımcısı, bakanlıkta bakan müsteşar muavini, üçüncü rütbede, yüksek şahıs. Gittik, ben de yanındayım, seneler önce, sakallı arkadaş, mühendis müsteşar muavini, sakallı. Gittik, ben de yanındayım, seneler önce, sakallı arkadaş, mühendis müsteşar muavini, sakallı. Gittik bir müesseseye misafir olduk, o kendisi meslekî çalışmalarını yaptı,Gittik bir müesseseye misafir olduk, o kendisi meslekî çalışmalarını yaptı, öğle yemeği yediriyor müessesenin müdürü. öğle yemeği yediriyor müessesenin müdürü. Koca, dev müessese, milyarlık müessesenin genel müdürü el pençe divan duruyor. Koca, dev müessese, milyarlık müessesenin genel müdürü el pençe divan duruyor. Yemekte garson şimdi bir şey getiriyor; Yemekte garson şimdi bir şey getiriyor;

"Hacı baba şunu alacak mısın? Hacı baba bunu verecek misin?" filan. "Hacı baba şunu alacak mısın? Hacı baba bunu verecek misin?" filan.

Müsteşarın da dikkat ediyorum canı sıkılıyor.Müsteşarın da dikkat ediyorum canı sıkılıyor. Müsteşar muavininin de canı sıkılıyor. Sonra kibarca; Müsteşar muavininin de canı sıkılıyor. Sonra kibarca;

"Bil bakalım evladım benim mesleğim nedir?" dedi. "Bil bakalım evladım benim mesleğim nedir?" dedi.

"Hacı baba." diyor ya o. "Bil bakalım evladım benim mesleğim nedir?" dedi. "Hacı baba." diyor ya o.

"Bil bakalım evladım benim mesleğim nedir?" dedi.

Oradan gelen bir ışık hemen anladı; Oradan gelen bir ışık hemen anladı;

"Oğlum müsteşar muavinini tanımıyor musun?" dedi. "Oğlum müsteşar muavinini tanımıyor musun?" dedi.

"Affedersiniz efendim..." filan hemen şöyle ceketini ilikledi, o zaman durum değişti. "Affedersiniz efendim..." filan hemen şöyle ceketini ilikledi, o zaman durum değişti.

Mübarek, daha önceden şey yapsana! Mübarek, daha önceden şey yapsana!

Sakallı olunca "Hafız otur kalk…" bilmem ne, öteki şey yaptığı zaman beyefendi. Sakallı olunca "Hafız otur kalk…" bilmem ne, öteki şey yaptığı zaman beyefendi.

Lâ yekûmenne ehadün min meclisihi illâ li'l-Haseni ve'l-Hüseyni ev zürriyetihimâ. Lâ yekûmenne ehadün min meclisihi illâ li'l-Haseni ve'l-Hüseyni ev zürriyetihimâ.

Lâ yekûmu'r-raculü min meclisihi illâ li-benî Hâşimin. Lâ yekûmu'r-raculü min meclisihi illâ li-benî Hâşimin.

İki hadîs-i şerîf okudum. Birisi Ebû Ümâme, birisi Enes radıyallahu anhumâ'dan. İki hadîs-i şerîf okudum. Birisi Ebû Ümâme, birisi Enes radıyallahu anhumâ'dan. Peygamber Efendimiz diyor ki; "Sizden biriniz toplandığı, oturduğu yerdenPeygamber Efendimiz diyor ki; "Sizden biriniz toplandığı, oturduğu yerden başka kimse için kalkmasın, Hasan için, Hüseyin için ve onların evlatları için kalksın.başka kimse için kalkmasın, Hasan için, Hüseyin için ve onların evlatları için kalksın. " Peygamber Efendimiz'in sülalesi, torunları mübarek insanlar, hürmet… " Peygamber Efendimiz'in sülalesi, torunları mübarek insanlar, hürmet…

Muhterem kardeşlerim! Burada bir şey çıkıyor karşımıza: Muhterem kardeşlerim!

Burada bir şey çıkıyor karşımıza:

Bir insan, bir kimseyi sever sayarsa onun çevresini de sayacak.Bir insan, bir kimseyi sever sayarsa onun çevresini de sayacak. Ben falanca adamı sayarım, hanımıyla böyle. Olmaz. Ben falanca adamı sayarım, hanımıyla böyle. Olmaz. Falancayı severim, çocuğunu elime geçirsem testereyle keserim. Olmaz.Falancayı severim, çocuğunu elime geçirsem testereyle keserim. Olmaz. Kesersin ama böyle düşünürsün ama o adam seni sevmez artık, yüzünü görmek istemez. Kesersin ama böyle düşünürsün ama o adam seni sevmez artık, yüzünü görmek istemez. Neden? Kişinin sevdiği kimseleri sevmezsen o sana, senin ona gösterdiğin sevgiye bakmaz. Neden? Kişinin sevdiği kimseleri sevmezsen o sana, senin ona gösterdiğin sevgiye bakmaz. İşin akıllıca olan tarafı sevdiğiniz kimseyi çevresiyle sevin. İşin akıllıca olan tarafı sevdiğiniz kimseyi çevresiyle sevin. Peygamber Efendimiz'i severim ama hanımlarına bir şey yok, çocuklarına bir şey yok. Olur mu? Peygamber Efendimiz'i severim ama hanımlarına bir şey yok, çocuklarına bir şey yok.

Olur mu?

Olmaz. Olmaz.

Peygamber Efendimiz'i seven Ehl-i Beyti'ni sevecek, ashabını sevecek, Peygamber Efendimiz'i seven Ehl-i Beyti'ni sevecek, ashabını sevecek, muhacirîni sevecek, ensârı sevecek.muhacirîni sevecek, ensârı sevecek. Muhacirîni severim ama ensâr sonradan İslâm'a girdiler, onlara yok. Olmaz. Muhacirîni severim ama ensâr sonradan İslâm'a girdiler, onlara yok.

Olmaz.

Hubbu'l-ensâri mine'l-imâni diyor Peygamber Efendimiz. Hubbu'l-ensâri mine'l-imâni diyor Peygamber Efendimiz.

"Ensâra muhabbet imandandır." Hakir görmeyecek onu."Ensâra muhabbet imandandır."

Hakir görmeyecek onu.
Bunlar taşra müslümanı, asıl müslümanlar Peygamber Efendimiz'in akrabası falancalar,Bunlar taşra müslümanı, asıl müslümanlar Peygamber Efendimiz'in akrabası falancalar, gibi yanlış bir görüş olmasın diye; gibi yanlış bir görüş olmasın diye;

"Ensar'ı sevmek imandandır." diyor. "Ensar'ı sevmek imandandır." diyor.

Onun için sevgimize saygımıza dikkat edeceğiz. Sevdiğimiz insanı şümullü seveceğiz. Onun için sevgimize saygımıza dikkat edeceğiz. Sevdiğimiz insanı şümullü seveceğiz.

Benim bir meslektaşım vardı, benden de yaşlı, otobüse bindik. Benim bir meslektaşım vardı, benden de yaşlı, otobüse bindik. Sultan Ahmet'ten Beyazıt'a doğru otobüs geliyor,Sultan Ahmet'ten Beyazıt'a doğru otobüs geliyor, tam yarı yolda Çemberlitaş'a gelmeden otobüste ben yaşlı diye onu oturttum,tam yarı yolda Çemberlitaş'a gelmeden otobüste ben yaşlı diye onu oturttum, ben ayaktayım, o zaman arabam marabam yok, otobüsle geliyoruz.ben ayaktayım, o zaman arabam marabam yok, otobüsle geliyoruz. O otobüste oturduğu yerden hop ayağa kalktı, oturduğu yerden ayağa kalktı.O otobüste oturduğu yerden hop ayağa kalktı, oturduğu yerden ayağa kalktı. Ne oluyor diye şaşırdım. Ne oluyor diye şaşırdım. Hocasının kabrinin önünden geçiliyor, hocasının kabri var orada, Köprülü kabristanı var, Hocasının kabrinin önünden geçiliyor, hocasının kabri var orada, Köprülü kabristanı var, Köprülü var tam Çemberlitaş'ın karşısında.Köprülü var tam Çemberlitaş'ın karşısında. Köprülü hocasıymış, ayağa kalkıyor.Köprülü hocasıymış, ayağa kalkıyor. Otobüsün içinde ayağa kalkıyor. Otobüsün içinde ayağa kalkıyor. Saygı, hocaya saygı, kabrine bile saygı gösteriyor, onu şey yapıyor. Saygı, hocaya saygı, kabrine bile saygı gösteriyor, onu şey yapıyor.

İhyâu ulûm'da okumuştum. Bir hocaefendi bir camide ders veriyormuş. İhyâu ulûm'da okumuştum. Bir hocaefendi bir camide ders veriyormuş. Ders verirken ikide birde ayağa kalkarmış.Ders verirken ikide birde ayağa kalkarmış. Talebelerinden bir tanesi soruyor; "Hocam niye kalkıyorsunuz ikide birde ayağa?" Talebelerinden bir tanesi soruyor; "Hocam niye kalkıyorsunuz ikide birde ayağa?" Ayağa kalkma sebebini soruyor. Ayağa kalkma sebebini soruyor. Sebebi anlaşılmış, camiin kapısı böyle açıkmış, camiin dışında, avlusundaSebebi anlaşılmış, camiin kapısı böyle açıkmış, camiin dışında, avlusunda o ders veren hocanın kendisinden feyiz aldığı hocanın torunları oynuyormuş. o ders veren hocanın kendisinden feyiz aldığı hocanın torunları oynuyormuş. Kapının hizasına geldi mi buradaki adamcağız hocasına saygısından caminin içinde ayağa kalkıyor. Kapının hizasına geldi mi buradaki adamcağız hocasına saygısından caminin içinde ayağa kalkıyor.

Sevgi saygı böyle olur. Sevgi saygı böyle olur.

Bir kimseyi seven, gülü seven dikenine katlanır.Bir kimseyi seven, gülü seven dikenine katlanır. Sen hocayı sev, karısına çelme tak, Sen hocayı sev, karısına çelme tak, Peygamber Efendimiz'i sev, torunlarını Kerbelâ'da kıtır kıtır kes. Peygamber Efendimiz'i sev, torunlarını Kerbelâ'da kıtır kıtır kes. Olur mu? Olur mu? Lalettayin bir insan bile kesilmez, Peygamber Efendimiz'in torunlarını, Lalettayin bir insan bile kesilmez, Peygamber Efendimiz'in torunlarını, çoluk çocuk, evlat, kundaktaki yavru… çoluk çocuk, evlat, kundaktaki yavru… Bir şey demeden hunharca mesela Kerbelâ'da şehit ettiler. Bir şey demeden hunharca mesela Kerbelâ'da şehit ettiler. Olmaz. Olmayacağını herkes biliyor da biz de dikkat edelim. Olmaz. Olmayacağını herkes biliyor da biz de dikkat edelim.

Sevdiğimiz insanı çevresiyle beraber, onun sevdiği şeylerle beraber öyle seveceğiz. Sevdiğimiz insanı çevresiyle beraber, onun sevdiği şeylerle beraber öyle seveceğiz. Ben hocamı severim.Ben hocamı severim. O mübarek, çay bardağının böyle kulplu olanını severdi, ben de ondan seviyorum.O mübarek, çay bardağının böyle kulplu olanını severdi, ben de ondan seviyorum. Böyle olacak. Sevgi, bağlılık böyle olur. Böyle olacak. Sevgi, bağlılık böyle olur. Onun için sevginizi candan tutun, eksik, kusurlu olmasın. Onun için sevginizi candan tutun, eksik, kusurlu olmasın. Çünkü o da sizi bu sefer sevemez çünkü onun sevdiği kimseye sen sevgi göstermiyorsun. Çünkü o da sizi bu sefer sevemez çünkü onun sevdiği kimseye sen sevgi göstermiyorsun. O senin için karısından mı ayrılacak? Ayrılmaz. O senin için karısından mı ayrılacak? Ayrılmaz. O zaman sana sevgi göstermesin.O zaman sana sevgi göstermesin. Gülü seven dikenine katlanır, bir kusuru varsa.Gülü seven dikenine katlanır, bir kusuru varsa. Kaldı ki sen kusuru kendinde gör, kendin kurtulursunKaldı ki sen kusuru kendinde gör, kendin kurtulursun Lâ yekûmu'r-raculü li'r-raculi min mekânihi ve lâkin li-yüvessi'i'r-raculü li-ehîhi'l-müslimi. Lâ yekûmu'r-raculü li'r-raculi min mekânihi ve lâkin li-yüvessi'i'r-raculü li-ehîhi'l-müslimi.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Bir adam oturduğu yerden bir başkası için kalkmasın." "Bir adam oturduğu yerden bir başkası için kalkmasın."

Hani çok olur ya bizim toplantılarımızda, birisi geliyor, kalkarlar; Hani çok olur ya bizim toplantılarımızda, birisi geliyor, kalkarlar;

"Buyur buraya otur." O gelir oturur. Öyle olur ya…"Buyur buraya otur."

O gelir oturur. Öyle olur ya…
Peygamber Efendimiz diyor ki; "Bir adam bir başka adam için yerinden kalkmasın." Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Bir adam bir başka adam için yerinden kalkmasın."

Ve lâkin li-yüvessi'i'r-raculü li-ehîhi'l-müslimi. Kalkmasın da ne yapsın? Ve lâkin li-yüvessi'i'r-raculü li-ehîhi'l-müslimi.

Kalkmasın da ne yapsın?

"Müslüman kardeşine yer açsın." "Müslüman kardeşine yer açsın."

Şöyle biraz sıkışsınlar, toplaşsınlar, oraya o kardeş de otursun. Şöyle biraz sıkışsınlar, toplaşsınlar, oraya o kardeş de otursun.

Neden? Neden?

Allahu a'lem böyle yapıldığı zaman gelen adamda kibir Allahu a'lem böyle yapıldığı zaman gelen adamda kibir meydana gelebilir, bu adamda kırgınlık meydana gelebilir.meydana gelebilir, bu adamda kırgınlık meydana gelebilir. Bazı insanlar oturmaya doğuştan layık, Bazı insanlar oturmaya doğuştan layık, bazı insanlar ayakta kalmaya doğuştan mahkûm, öyle şey yok.bazı insanlar ayakta kalmaya doğuştan mahkûm, öyle şey yok. İslâm böyle şeyi kabul etmiyor.İslâm böyle şeyi kabul etmiyor. İslâm'da üstünlük takvâ ile, tevâzu ile, güzel huy ile, ibadetle, taatle... İslâm'da üstünlük takvâ ile, tevâzu ile, güzel huy ile, ibadetle, taatle... Onun için böyle saltanat temayüllerinin gelişmesini kesiyor, kökünden kurutuyor İslâm.Onun için böyle saltanat temayüllerinin gelişmesini kesiyor, kökünden kurutuyor İslâm. İslâm'ın ilacı o marazları kökünden tedavi etmek. İslâm'ın ilacı o marazları kökünden tedavi etmek. Birisi kalkar ötekisi oturmaya alışır, bu beyzâdedir, ağazâdedir, eşraftandır filandırBirisi kalkar ötekisi oturmaya alışır, bu beyzâdedir, ağazâdedir, eşraftandır filandır diye şey yaparlar, kırgınlıklar olur, dargınlıklar olur diye,diye şey yaparlar, kırgınlıklar olur, dargınlıklar olur diye, yer açın o da otursun, öyle şey yapmayın.yer açın o da otursun, öyle şey yapmayın. Kimse kimseye şey yapmasın diye talim buyurmuş. Kimse kimseye şey yapmasın diye talim buyurmuş.

Alimler için kalkmak, bir kavmin büyük zâtları için kalkmak hakkında hadîs-i şerîfler var.Alimler için kalkmak, bir kavmin büyük zâtları için kalkmak hakkında hadîs-i şerîfler var. Kalkılabiliyor.Kalkılabiliyor. Bir arkadaşımız burada bahis konusu etti de konuşuldu, ben de kitaplarda inceledim. Bir arkadaşımız burada bahis konusu etti de konuşuldu, ben de kitaplarda inceledim. Peygamber Efendimiz kendi kızı geldiği zaman kalkarmış ayağa.Peygamber Efendimiz kendi kızı geldiği zaman kalkarmış ayağa. Fâtımatü'z-Zehrâ geldi mi ayağa kalkarmış.Fâtımatü'z-Zehrâ geldi mi ayağa kalkarmış. Peygamber kendisi, o sevgi ve saygıdan hâsıl olan bir şey, iştiyaktan hâsıl olan bir şey. Peygamber kendisi, o sevgi ve saygıdan hâsıl olan bir şey, iştiyaktan hâsıl olan bir şey.

Lâ yemne'anne ehadüküm heybetü'n-nâsi en yekûle'l-hakka izâ reâhu ev semi'ahu. Lâ yemne'anne ehadüküm heybetü'n-nâsi en yekûle'l-hakka izâ reâhu ev semi'ahu.

Bu hadîs-i şerîf, şimdi gelen, okuduğumuz hadîs-i şerîf Bu hadîs-i şerîf, şimdi gelen, okuduğumuz hadîs-i şerîf İslâm'ın ne kadar yüce, ne kadar eskimez, modern, ne kadar canlı, güzel olduğunu,İslâm'ın ne kadar yüce, ne kadar eskimez, modern, ne kadar canlı, güzel olduğunu, ne kadar kıymetli prensiplere sahip olduğunu gösteren,ne kadar kıymetli prensiplere sahip olduğunu gösteren, bir artık demokrasiden de ileri, demokrasiden de güzel bir nizam olduğunu gösteren bir şey... bir artık demokrasiden de ileri, demokrasiden de güzel bir nizam olduğunu gösteren bir şey... Hani hürriyet bilmem ne falan diyorlar ya, demokrasi diyorlar,Hani hürriyet bilmem ne falan diyorlar ya, demokrasi diyorlar, bilmem cumhuriyet diyorlar, şunu diyorlar bunu diyorlar...bilmem cumhuriyet diyorlar, şunu diyorlar bunu diyorlar... İslâm hepsinden güzel, her şeyden güzel, hepsinden üstün!İslâm hepsinden güzel, her şeyden güzel, hepsinden üstün! Hepsinden farklı biraz çünkü güzel güzellik farkı var, kalite farkı var. Hepsinden farklı biraz çünkü güzel güzellik farkı var, kalite farkı var. Farkı fark etmek lazım, hani meşhur şakaya veya ilana göre,Farkı fark etmek lazım, hani meşhur şakaya veya ilana göre, farkı fark etmek lazım, arada büyük fark var. farkı fark etmek lazım, arada büyük fark var.

Peygamber Efendimiz diyor ki; Peygamber Efendimiz diyor ki;

"İnsanlara karşı duyulan hürmet hissi, saygı hissi, insanların heybeti "İnsanlara karşı duyulan hürmet hissi, saygı hissi, insanların heybeti sizi hakkı gördüğü veyahut işittiği zaman söylemekten katiyen alıkoymasın."sizi hakkı gördüğü veyahut işittiği zaman söylemekten katiyen alıkoymasın." Bu ne demek? Bu ne demek? "Kalabalıktan utanırım ben, hakkı söyleyemem." demesin. "Kalabalıktan utanırım ben, hakkı söyleyemem." demesin.

Veyahut "Filanca adam çok heybetli bir adam, mevki makam sahibi bir adam,Veyahut "Filanca adam çok heybetli bir adam, mevki makam sahibi bir adam, ben susayım fitne çıkmasın." demesin. ben susayım fitne çıkmasın." demesin.

Geçen gün arkadaşlar öyle söylüyorlar: Bir kasabada biraz ihtilaflar olmuş. Geçen gün arkadaşlar öyle söylüyorlar: Bir kasabada biraz ihtilaflar olmuş. Adamın birisi mezhepsizlik cereyanını yaymaya başlamış orada.Adamın birisi mezhepsizlik cereyanını yaymaya başlamış orada. Yanlış, boş bir yol, yanlış bir yol, mantıken yanlış dînen yanlış.Yanlış, boş bir yol, yanlış bir yol, mantıken yanlış dînen yanlış. Bu kardeşimize; "Peki, dedim, sen de niye konuşmadın?" Bu kardeşimize;

"Peki, dedim, sen de niye konuşmadın?"

Diyor ki; "Fitne çıkmasın." diye. Diyor ki;

"Fitne çıkmasın." diye.

Olmaz, sen sustuğun zaman fitne çıkıyor, sen hakkı söyleyeceksin. Olmaz, sen sustuğun zaman fitne çıkıyor, sen hakkı söyleyeceksin.

İnsanların heybeti veyahut saygısı veyahut kalabalığı veyahut onların insana verdiği ürküntü, İnsanların heybeti veyahut saygısı veyahut kalabalığı veyahut onların insana verdiği ürküntü, insana hakkı söylemekten engel olmayacak, hakkı söyleyecek.insana hakkı söylemekten engel olmayacak, hakkı söyleyecek. Kalabalıkta da olsa, âmirine karşıda olsa, memuruna karşı da olsa,Kalabalıkta da olsa, âmirine karşıda olsa, memuruna karşı da olsa, kime karşı olursa olsun insan, hakkı gördüğü, bildiği, duyduğu zaman söyleyecek. kime karşı olursa olsun insan, hakkı gördüğü, bildiği, duyduğu zaman söyleyecek.

"Yok, bu işi o yapmadı, ben gördüm, yanlış, suçsuz bir insanı itham ediyorsunuz, bu böyledir." "Yok, bu işi o yapmadı, ben gördüm, yanlış, suçsuz bir insanı itham ediyorsunuz, bu böyledir."

Veyahut; Veyahut;

"Hayır, bu söylediğin şey yanlış, ben şöyle duydum, işin aslı budur." diyebilecek insan. "Hayır, bu söylediğin şey yanlış, ben şöyle duydum, işin aslı budur." diyebilecek insan.

Gerçekler saklanmasın, gerçekler ortaya çıksın diye. Gerçekler saklanmasın, gerçekler ortaya çıksın diye.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Hepimiz kalın kalın zincirlerle, kuvvetli kuvvetli bağlarla hakka bağlıyız, hakka esiriz.Hepimiz kalın kalın zincirlerle, kuvvetli kuvvetli bağlarla hakka bağlıyız, hakka esiriz. Doğruluğa dürüstlüğe esiriz. Doğruluğun mahkûmuyuz hepimiz.Doğruluğa dürüstlüğe esiriz. Doğruluğun mahkûmuyuz hepimiz. Dosdoğru olmak zorundayız. Başka türlü yapamayız. Dosdoğru olmak zorundayız. Başka türlü yapamayız.

"Hocam birazcık müsaade et, şu zincirleri gevşet, kıvırttırayım." "Hocam birazcık müsaade et, şu zincirleri gevşet, kıvırttırayım."

Öyle şey yok, kıvırttırmak yok, dosdoğru olacağız! Öyle şey yok, kıvırttırmak yok, dosdoğru olacağız! Hepimiz hakka uymaya mecburuz. Hakka uymama serbestliğine sahip değiliz. Hepimiz hakka uymaya mecburuz. Hakka uymama serbestliğine sahip değiliz. Hakka uymama hürriyetine sahip değiliz. Hür değiliz. Bağımlıyız, köleyiz. Hakka uymama hürriyetine sahip değiliz. Hür değiliz. Bağımlıyız, köleyiz.

Neye köleyiz? Hakikate köleyiz, hakikatin, gerçeğin kulu kölesiyiz, onu söyleyeceğiz. Neye köleyiz?

Hakikate köleyiz, hakikatin, gerçeğin kulu kölesiyiz, onu söyleyeceğiz.
Söylemediğimizden bozuluyor ortalık.Söylemediğimizden bozuluyor ortalık. Hakkı söylemediğimizden, batılın karşısına çıkmadığımızdan,Hakkı söylemediğimizden, batılın karşısına çıkmadığımızdan, en az edepsizler kadar edepliler aktif olmadığından memleket bozuluyor!en az edepsizler kadar edepliler aktif olmadığından memleket bozuluyor! Nizam bozuluyor, huzur bozuluyor, asayiş bozuluyor, Nizam bozuluyor, huzur bozuluyor, asayiş bozuluyor, haksızlar, arsızlıklar, zulümler, edepsizlikler alıp gidiyor.haksızlar, arsızlıklar, zulümler, edepsizlikler alıp gidiyor. Halbuki biz kalabalığız, hakkı seven, tutan insanlar ekseriyetteyiz.Halbuki biz kalabalığız, hakkı seven, tutan insanlar ekseriyetteyiz. Aldatıyorlar, parçalıyorlar, bölüyorlar, göz boyuyorlar, hakkı alavere dalavere alt ediyorlar gene. Aldatıyorlar, parçalıyorlar, bölüyorlar, göz boyuyorlar, hakkı alavere dalavere alt ediyorlar gene.

Onun için müslüman feraset sahibidir, hakkı tutar.Onun için müslüman feraset sahibidir, hakkı tutar. Anasının babasının aleyhinde olsa, akrabasının aleyhinde olsa hakkı söyleyecek insan.Anasının babasının aleyhinde olsa, akrabasının aleyhinde olsa hakkı söyleyecek insan. Hakkı söylemeyi, hakkı sevmeyi, hakkı desteklemeyi öğreneceğiz. Hakkı söylemeyi, hakkı sevmeyi, hakkı desteklemeyi öğreneceğiz.

Mehmed Âkif, Allah mekânını cennet etsin, ruhunu şad etsin, ne diyor? Mehmed Âkif, Allah mekânını cennet etsin, ruhunu şad etsin, ne diyor?

Çiğnerim çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Çiğnerim çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

Güzel bir söz bu. Bunu böyle yazın duvara, duvarınızda bulunsun. Güzel bir söz bu. Bunu böyle yazın duvara, duvarınızda bulunsun.

"Çiğnerim çiğnenirim ama hakkı tutar kaldırırım." "Çiğnerim çiğnenirim ama hakkı tutar kaldırırım."

Hakkı tutacağız, hakikati tutacağız. Hakkı tutacağız, hakikati tutacağız. Yalan şahitlik yapmayacağız, doğru şahitlikten kaçmayacağız,Yalan şahitlik yapmayacağız, doğru şahitlikten kaçmayacağız, gerçeği söylemekten çekinmeyeceğiz velev karşımızdaki rütbe sahibi olsa, mevki makam sahibi olsa.gerçeği söylemekten çekinmeyeceğiz velev karşımızdaki rütbe sahibi olsa, mevki makam sahibi olsa. Rüşvet alıyorsa, haksızlık yapıyorsa, dolanlı işler yapıyorsa… Rüşvet alıyorsa, haksızlık yapıyorsa, dolanlı işler yapıyorsa…

Boğaz'a, Beykoz'a çağırdılar, gittik geldik. Boğaz'a, Beykoz'a çağırdılar, gittik geldik. Boğaz'da benim bildiğim inşaat yasakları var,Boğaz'da benim bildiğim inşaat yasakları var, koruluklar, yeşilliklerin korunması, Boğaz korumaya alınmış. koruluklar, yeşilliklerin korunması, Boğaz korumaya alınmış. Birçok korulukta inşaat gördüm. Kılıfına uydurmuşlar, çaresini bulmuşlar. Birçok korulukta inşaat gördüm. Kılıfına uydurmuşlar, çaresini bulmuşlar. Çamlıca'ya baktım, Çamlıca'nın bile yeşilliği kalmamış, kel tepe olmuş, Çamlıca'ya baktım, Çamlıca'nın bile yeşilliği kalmamış, kel tepe olmuş, böyle ağaçları uzaktan sayılabilecek hâle gelmiş. böyle ağaçları uzaktan sayılabilecek hâle gelmiş.

Yasaklar ne oluyor? Çiğneniyor. Bir çaresi bulunuyor, alt ediliyor. Neden? Yasaklar ne oluyor?

Çiğneniyor. Bir çaresi bulunuyor, alt ediliyor.

Neden?

Ses çıkartılmamaktan.Ses çıkartılmamaktan. Ses çıkartılmadığı için usûlü bulunduğundan, zengin olan,Ses çıkartılmadığı için usûlü bulunduğundan, zengin olan, rüşveti veren işini yapıp kanunsuz bir iş yapıyor. rüşveti veren işini yapıp kanunsuz bir iş yapıyor. Âbide, karşınızda kanunsuzluk âbidesi duruyor, gık diyemiyorsunuz. Neden? Âbide, karşınızda kanunsuzluk âbidesi duruyor, gık diyemiyorsunuz.

Neden?

Gık dersen nemelazım, ya bir mafya çıkar karşıma ya da şöyle olur ya da böyle olur, Gık dersen nemelazım, ya bir mafya çıkar karşıma ya da şöyle olur ya da böyle olur, ya mevkiimden olurum ya makamımdan olurum, ya da beni sürerler filan gibi hesaplar yapılıyor.ya mevkiimden olurum ya makamımdan olurum, ya da beni sürerler filan gibi hesaplar yapılıyor. Öyle olmayacak. Hakkı tutacağız. Allah'a tevekkül edeceğiz. Allah yardımcısıdır…Öyle olmayacak.

Hakkı tutacağız. Allah'a tevekkül edeceğiz. Allah yardımcısıdır…
Doğruların yardımcısıdır Hz. Allah.Doğruların yardımcısıdır Hz. Allah. İmtihan için biraz sıkıntı gelir gibi olur.İmtihan için biraz sıkıntı gelir gibi olur. Yusuf aleyhisselam'ı, biliyorsunuz, Allah imtihan etti.Yusuf aleyhisselam'ı, biliyorsunuz, Allah imtihan etti. Yusuf aleyhisselam kuyuya atıldı, anasından babasından ayrı düştü,Yusuf aleyhisselam kuyuya atıldı, anasından babasından ayrı düştü, hapse girdi ama sonunda Mısır'a âdetâ sultan oldu, vezir oldu, tarım bakanı oldu Mısır'a. hapse girdi ama sonunda Mısır'a âdetâ sultan oldu, vezir oldu, tarım bakanı oldu Mısır'a. Kölelikten tarım bakanı oldu. Kölelikten tarım bakanı oldu. Sabretti, Zeliha validenin nefsânî isteklerine hayır dedi… Sabretti, Zeliha validenin nefsânî isteklerine hayır dedi…

Rabbi's-sicnü ehabbu ileyye mimmâ yed'ûnî ileyhi.Rabbi's-sicnü ehabbu ileyye mimmâ yed'ûnî ileyhi. "Kadınların bu beni yaptırmak istedikleri fesatlara, fitnelere, bulaştırmak istedikleri çirkin işlere"Kadınların bu beni yaptırmak istedikleri fesatlara, fitnelere, bulaştırmak istedikleri çirkin işlere bulaşmaktansa hapse girmeyi tercih ederim." dedi, kadınların şerrinden korunmak için hapse girdi. bulaşmaktansa hapse girmeyi tercih ederim." dedi, kadınların şerrinden korunmak için hapse girdi.

Hapse girdi. O kadını Allah gene ona nasip etti. Hapse girdi. O kadını Allah gene ona nasip etti. Ama meşrû yoldan nikâh yoluyla nasip etti. Peygamberler nikâhsız iş yapmazlar. Ama meşrû yoldan nikâh yoluyla nasip etti. Peygamberler nikâhsız iş yapmazlar.

Zeliha valide Yusuf aleyhisselam'la macerası mâlum, üstüne atılmış gömleğini yırtmış cart diye, Zeliha valide Yusuf aleyhisselam'la macerası mâlum, üstüne atılmış gömleğini yırtmış cart diye, ondan sonra Yusuf aleyhisselam da kaçmış.ondan sonra Yusuf aleyhisselam da kaçmış. Erkek adam kaçar mı?Erkek adam kaçar mı? Erkek adam kendisini duvardan bile aşağıya atar! Namusunu korumak için… Erkek adam kendisini duvardan bile aşağıya atar! Namusunu korumak için…

Kadının namusu namus da erkeğin namusu namus değil mi?Kadının namusu namus da erkeğin namusu namus değil mi? Bu mantığa senin aklın yatıyor mu? Bu mantığa senin aklın yatıyor mu? Kadınınki; "Vay edepsiz zânî, fahişe!" bilmem ne, erkeklerin hepsi fahişe. Kadınınki; "Vay edepsiz zânî, fahişe!" bilmem ne, erkeklerin hepsi fahişe.

Erkeklere yapmak serbest kadınlara yasak, öyle şey olur mu? Erkeklere yapmak serbest kadınlara yasak, öyle şey olur mu?

Kadına da yasak erkeğe de yasak! Kadına da yasak erkeğe de yasak! Haram iş yok. Helal iş var, haram iş yok.Haram iş yok. Helal iş var, haram iş yok. Yusuf aleyhisselam kaçtı. Kaçtı arkasından Zeliha validemiz yakaladı, cart gömlek yırtıldı.Yusuf aleyhisselam kaçtı. Kaçtı arkasından Zeliha validemiz yakaladı, cart gömlek yırtıldı. Tam o sırada da Aziz içeri girdi, efendi. Tam o sırada da Aziz içeri girdi, efendi.

Men erâde bi-ehlike sûen.Men erâde bi-ehlike sûen. "Senin ailene kötülük isteyen, kötülük yapmaya çalışan bir kimsenin cezası nedir?"Senin ailene kötülük isteyen, kötülük yapmaya çalışan bir kimsenin cezası nedir? " filan diye kadın bu sefer ters şey söylüyor. " filan diye kadın bu sefer ters şey söylüyor.

Diyor ki Yusuf aleyhisselam; Diyor ki Yusuf aleyhisselam;

"Hayır benim bir suçum yok, o bana saldırdı." "Hayır benim bir suçum yok, o bana saldırdı."

Hangisi doğru? İki ters iddia var. Hangisi doğru? İki ters iddia var. Müspet bir delil lazım. Kur'an'dan ne ibretler çıkar, insan dikkatle incelerse neler çıkar. Müspet bir delil lazım. Kur'an'dan ne ibretler çıkar, insan dikkatle incelerse neler çıkar.

Ve şehide şâhidün. Ve şehide şâhidün. "Bir tanesi dedi ki, meseleleri görenlerden bir tanesi, eğer gömlek önden "Bir tanesi dedi ki, meseleleri görenlerden bir tanesi, eğer gömlek önden yırtılmışsa, ön tarafı yırtılmışsa gömleğin kadın doğru söylüyor." yırtılmışsa, ön tarafı yırtılmışsa gömleğin kadın doğru söylüyor."

Yusuf aleyhisselam yanlış söylüyor demek istiyor. Yusuf aleyhisselam yanlış söylüyor demek istiyor.

"Arkadan yırtılmışsa belli ki Yusuf aleyhisselam kaçıyormuş, kadın haksız Yusuf aleyhisselam doğru."Arkadan yırtılmışsa belli ki Yusuf aleyhisselam kaçıyormuş, kadın haksız Yusuf aleyhisselam doğru. Bakıyorlar ki gömlek arkadan yırtılmış.Bakıyorlar ki gömlek arkadan yırtılmış. Müspet delil, kaçarken arkadan yırtıldığı belli.Müspet delil, kaçarken arkadan yırtıldığı belli. O zaman diyor ki; Yûsufu a'rid an hâzâ.O zaman diyor ki;

Yûsufu a'rid an hâzâ.
"Yusuf sen bu işin üstünü kapat, vazgeç bu şeyden." "Yusuf sen bu işin üstünü kapat, vazgeç bu şeyden."

Ve'stağfirî li-zenbiki. "Ey kadın sen de bu şaşkınlığından tevbe, istiğfar eyle." diyor. Ve'stağfirî li-zenbiki. "Ey kadın sen de bu şaşkınlığından tevbe, istiğfar eyle." diyor.

Öyle bitiyor o macera.Öyle bitiyor o macera. Ama orada bir âyet-i kerîmede iki kelime var Ama orada bir âyet-i kerîmede iki kelime var

Ve lekad hemmet bihî ve hemme bihâ lev lâ en reâ burhâne Rabbihî. Ve lekad hemmet bihî ve hemme bihâ lev lâ en reâ burhâne Rabbihî.

Yusuf aleyhisselam'ın da canı çekmiş, ötekisinin de canı çekmiş ama; Yusuf aleyhisselam'ın da canı çekmiş, ötekisinin de canı çekmiş ama;

"Yusuf aleyhisselam Allah'ın burhanını gördüğü için kendisini tutmuş, haram işe yanaşmamış." "Yusuf aleyhisselam Allah'ın burhanını gördüğü için kendisini tutmuş, haram işe yanaşmamış."

Yusuf aleyhisselam'ın da canı çekmiş, demek ki öbür taraf da güzel, giyimli, asil bir hanım. Yusuf aleyhisselam'ın da canı çekmiş, demek ki öbür taraf da güzel, giyimli, asil bir hanım. Lalettayin bir kimse değil. Lalettayin bir kimse değil. Güzel bir kimse, tahsilli, görgülü, hanımefendi bir kimse amaGüzel bir kimse, tahsilli, görgülü, hanımefendi bir kimse ama Yusuf aleyhisselam çok güzel, dayanamamış, bir hatalı iş yapacak.Yusuf aleyhisselam çok güzel, dayanamamış, bir hatalı iş yapacak. Yusuf aleyhisselam'ın da ona karşı içinde bir meyil meydana gelmiş. Yusuf aleyhisselam'ın da ona karşı içinde bir meyil meydana gelmiş. Onda da ona karşı bir meyil ama Yusuf aleyhisselam; lev lâ en reâ burhâne Rabbihî. Onda da ona karşı bir meyil ama Yusuf aleyhisselam; lev lâ en reâ burhâne Rabbihî.

"Rabbi'nin burhanını görmeseydi o hatayı yapardı ama gördü yapmadı." "Rabbi'nin burhanını görmeseydi o hatayı yapardı ama gördü yapmadı."

Bazı kitaplarda diyorlar ki; Ne gördü Yusuf aleyhisselam? Bazı kitaplarda diyorlar ki;

Ne gördü Yusuf aleyhisselam?

Ne görmüş? Bazı kitaplara göre babası Yakup aleyhisselam'ı görmüş.Ne görmüş?

Bazı kitaplara göre babası Yakup aleyhisselam'ı görmüş.
Yakup aleyhisselam'ın hayali Yusuf aleyhisselam'ın önüne gelmiş, böyle parmağını ısırıp; Yakup aleyhisselam'ın hayali Yusuf aleyhisselam'ın önüne gelmiş, böyle parmağını ısırıp;

"Oğlum sen ne hâldesin, ne yapıyorsun?" gibi"Oğlum sen ne hâldesin, ne yapıyorsun?" gibi hayali parmak ısırır tarzda görünce toparlanmış Yusuf aleyhisselam. hayali parmak ısırır tarzda görünce toparlanmış Yusuf aleyhisselam.

Bu rabıtanın misali, rabıta denilen şeyin misalidir.Bu rabıtanın misali, rabıta denilen şeyin misalidir. Çok bilmediği şeyler var bu koca koca profesörlerin bu dünyada... Çok bilmediği şeyler var bu koca koca profesörlerin bu dünyada...

Lâ yemne'anneküm min sühûriküm ezânü Bilâlin ve le'l-fecrü'l-mustatîlü Lâ yemne'anneküm min sühûriküm ezânü Bilâlin ve le'l-fecrü'l-mustatîlü ve lâkin el-fecrü'l-mustatîrü fi'l-ufuki. ve lâkin el-fecrü'l-mustatîrü fi'l-ufuki.

Bu hadîs-i şerîf de neyle ilgili? Bu hadîs-i şerîf de neyle ilgili?

Orucun başlangıç vaktiyle ilgili bir hadîs-i şerîf. Orucun başlangıç vaktiyle ilgili bir hadîs-i şerîf. Râvilerine bakalım muhterem kardeşlerim;Râvilerine bakalım muhterem kardeşlerim; Ahmed İbni Hanbel, Tahâvî, Dârekutnî, Hâkim'in Müstedrek'i, Tirmizi.Ahmed İbni Hanbel, Tahâvî, Dârekutnî, Hâkim'in Müstedrek'i, Tirmizi. Sahih hadis kitaplarından ve Tirmizi hasen hadis demiş.Sahih hadis kitaplarından ve Tirmizi hasen hadis demiş. Hasen sıfatıyla söylemiş. "Hocam niye bu hadisin böyle kaynakları üzerinde bu kadar durdun?" Hasen sıfatıyla söylemiş. "Hocam niye bu hadisin böyle kaynakları üzerinde bu kadar durdun?"

Bizim ukala, münakaşacı hasımlarımız vardır. Bizim ukala, münakaşacı hasımlarımız vardır. Ukala, münakaşacı hasımlarımız vardır, iddia ederler, şeriata aykırı şeyler iddia ederler. Ukala, münakaşacı hasımlarımız vardır, iddia ederler, şeriata aykırı şeyler iddia ederler. İslâm'ın birtakım gerçeklerini inkâr ederler. İslâm'ın birtakım gerçeklerini inkâr ederler. Ondan sonra da biz bir hadis filan söylediğimiz zaman kaynağını söyle...Ondan sonra da biz bir hadis filan söylediğimiz zaman kaynağını söyle... İşte kaynağı! Kaynağını söyle, işte kaynağı bak; Tirmizi, falanca filanca hem de hasen hadis demiş. İşte kaynağı! Kaynağını söyle, işte kaynağı bak; Tirmizi, falanca filanca hem de hasen hadis demiş.

Ne diyor Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde? Ne diyor Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde?

Daha başka hadisler var.Daha başka hadisler var. Bir çiçekle bahar olmaz dediği gibi, çok çiçekler var, çok şeyler var.Bir çiçekle bahar olmaz dediği gibi, çok çiçekler var, çok şeyler var. Alimlerimiz, müçtehitlerimiz armut mu topladılar?Alimlerimiz, müçtehitlerimiz armut mu topladılar? Sen hadisleri birazcık okuyup kendini medresede biraz okudun, biraz Irak'ta, İran'daSen hadisleri birazcık okuyup kendini medresede biraz okudun, biraz Irak'ta, İran'da Arapça mürekkep yaladın filan diye müçtehitlerden üstün mü sanıyorsun kendini?Arapça mürekkep yaladın filan diye müçtehitlerden üstün mü sanıyorsun kendini? Bizim müçtehitlerimiz armut mu topladılar?Bizim müçtehitlerimiz armut mu topladılar? 4 yaşında hafız olmuş, 15, 17, 13 yaşında fetva vermeye başlamış, 4 yaşında hafız olmuş, 15, 17, 13 yaşında fetva vermeye başlamış, su gibi bunları ezbere biliyorlardı.su gibi bunları ezbere biliyorlardı. Râvilerini ezbere biliyorlardı. Sen onların tırnağının ucu olamazsın. Râvilerini ezbere biliyorlardı. Sen onların tırnağının ucu olamazsın.

Adam gelmiş bizim müçtehitlerin haksızlığını, şeyini çıkartmaya çalışıyor. Adam gelmiş bizim müçtehitlerin haksızlığını, şeyini çıkartmaya çalışıyor. Yok el böyle bağlanmaz, şöyle olacak da böyle olacak… Yok el böyle bağlanmaz, şöyle olacak da böyle olacak… Ya sen burnunun sümüğünü doğru düzgün sil de ondan sonra söyle. Ya sen burnunun sümüğünü doğru düzgün sil de ondan sonra söyle.

"Bu hadis sahih mi?" diye sorarlar, işte sahih hasen hadîs-i şerîf. "Bu hadis sahih mi?" diye sorarlar, işte sahih hasen hadîs-i şerîf.

Ne diyor Peygamber Efendimiz; Ne diyor Peygamber Efendimiz;

"Sakın sizi sahur yemeği yemekten, "Sakın sizi sahur yemeği yemekten, seher vaktinde hani kalkıp sahur yemeği yemekten oruç tutacağınız zaman,seher vaktinde hani kalkıp sahur yemeği yemekten oruç tutacağınız zaman, Bilâl-i Habeşî hazretlerinin teheccüde kalksınlar diye okuduğu ezan alıkoymasın." Bilâl-i Habeşî hazretlerinin teheccüde kalksınlar diye okuduğu ezan alıkoymasın."

Peygamber Efendimiz sahura kalksınlar diye ezan okuttururdu.Peygamber Efendimiz sahura kalksınlar diye ezan okuttururdu. Teheccüd namazı kılsınlar diye... Hâlâ şimdi Mekke'de filan o ezanları okurlar. Teheccüd namazı kılsınlar diye... Hâlâ şimdi Mekke'de filan o ezanları okurlar. O ezan şeydir, ey uyuyanlar kalkın, teheccüd vakti geldi, O ezan şeydir, ey uyuyanlar kalkın, teheccüd vakti geldi, abdest alın, teheccüd namazı kılın, sahur yemeği yiyin filan demektir. abdest alın, teheccüd namazı kılın, sahur yemeği yiyin filan demektir.

"O Bilal'ın ezanını görünce yemek yiyorsanız yemeğinizi kesmeyin, "O Bilal'ın ezanını görünce yemek yiyorsanız yemeğinizi kesmeyin, sabah oldu sanıp da yemeğinizi kesmeyin." diyor Peygamber Efendimiz. sabah oldu sanıp da yemeğinizi kesmeyin." diyor Peygamber Efendimiz.

Başka? Ve le'l-fecrü'l-mustatîlü. Başka?

Ve le'l-fecrü'l-mustatîlü.
"Böyle dikine gökyüzünde hafif bir aydınlanma olmuş, şöyle dikdörtgen şeklinde, "Böyle dikine gökyüzünde hafif bir aydınlanma olmuş, şöyle dikdörtgen şeklinde, yukarıya doğru bir aydınlanma olmuş, fecir doğdu,yukarıya doğru bir aydınlanma olmuş, fecir doğdu, imsak kesildi sanıp da yemeği şey yapmayın, yiyebilirsiniz daha." imsak kesildi sanıp da yemeği şey yapmayın, yiyebilirsiniz daha."

Peki, ne zaman bırakacağız yemeği? Peki, ne zaman bırakacağız yemeği?

Ve lâkin el-fecrü'l-mustatîrü fi'l-ufuki. Ve lâkin el-fecrü'l-mustatîrü fi'l-ufuki. "Ufka yayılmış olan aydınlık belirdiği zaman, o zaman kesin." "Ufka yayılmış olan aydınlık belirdiği zaman, o zaman kesin."

Şimdi burada insan apartmanlardan, dağlardan şeyi göremez.Şimdi burada insan apartmanlardan, dağlardan şeyi göremez. Belki yaylalarda oturanlar, köylerde olanlar, yaşlılar falan bu şeyleri biliyorlardır.Belki yaylalarda oturanlar, köylerde olanlar, yaşlılar falan bu şeyleri biliyorlardır. Gecenin sonuna doğru insan doğu tarafına baktığı zaman her taraf lacivert renkli, böyle karanlıkkenGecenin sonuna doğru insan doğu tarafına baktığı zaman her taraf lacivert renkli, böyle karanlıkken doğu tarafında bir ışıma hâsıl olur, şöyle bir ışıma olur, bir müddet sonra kaybolur.doğu tarafında bir ışıma hâsıl olur, şöyle bir ışıma olur, bir müddet sonra kaybolur. Buna fecr-i kâzib derler, öyle dikine, böyle bir ışık gibi olur, kaybolur. Buna fecr-i kâzib derler, öyle dikine, böyle bir ışık gibi olur, kaybolur. Ondan sonra ufukta böyle dağların silueti belirir, her taraftan yaygın bir aydınlık belirir,Ondan sonra ufukta böyle dağların silueti belirir, her taraftan yaygın bir aydınlık belirir, gittikçe mavileşir, lacivert karanlık mavileşir, sabahın vakti girer.gittikçe mavileşir, lacivert karanlık mavileşir, sabahın vakti girer. O yaygın aydınlık fecr-i sâdıktır, hakikî fecirdir.O yaygın aydınlık fecr-i sâdıktır, hakikî fecirdir. O zaman oruç başlamış oluyor. O zaman oruç başlamış oluyor. Artık sofradan elini çek, sahur yemeğini bırak artık o başladığı zaman, diyor Peygamber Efendimiz. Artık sofradan elini çek, sahur yemeğini bırak artık o başladığı zaman, diyor Peygamber Efendimiz.

Şimdi astronomlar, şeyler, bunlar ufku gözleyip zamanını tespit ediyorlar, Şimdi astronomlar, şeyler, bunlar ufku gözleyip zamanını tespit ediyorlar, takvimlere yazıyorlar ki sahurun vakti, imsakın vakti şudur filan diye yazıyorlar.takvimlere yazıyorlar ki sahurun vakti, imsakın vakti şudur filan diye yazıyorlar. Bu hadîs-i şerîften anlıyoruz ki ufuktan o lacivertlik altından yavaş beyazlanmaya başladı mıBu hadîs-i şerîften anlıyoruz ki ufuktan o lacivertlik altından yavaş beyazlanmaya başladı mı fecr-i sâdık belirdi mi ruç vakti başlıyormuş.fecr-i sâdık belirdi mi ruç vakti başlıyormuş. Niye bunu bastıra bastıra söylüyorsun? Niye bunu bastıra bastıra söylüyorsun?

Bazı kimseler çıktı son zamanlarda dediler ki "Daha yesin, yesin..." Orucunu yer. Bazı kimseler çıktı son zamanlarda dediler ki "Daha yesin, yesin..." Orucunu yer.

Ne zamana kadar yesin? Ne zamana kadar yesin?

"Güneş doğmasına yakın vakte kadar yesin, ortalık aydınlanıncaya kadar yesin." "Güneş doğmasına yakın vakte kadar yesin, ortalık aydınlanıncaya kadar yesin."

Öyle şey yok. Bak bu hadîs-i şerîf sahih hadîs-i şerîf. Öyle şey yok. Bak bu hadîs-i şerîf sahih hadîs-i şerîf. Müçtehitliğe kalkıyorlar, insanları yanlış yollara sevk ediyorlar. Müçtehitliğe kalkıyorlar, insanları yanlış yollara sevk ediyorlar.

Bir gürültü, bir patırtı, bir şamata, millet de şaşırıyor Hanefîlik mi doğru,Bir gürültü, bir patırtı, bir şamata, millet de şaşırıyor Hanefîlik mi doğru, Şafiîlik mi doğru, Hanbelîlik mi doğru, Mâlikîlik mi doğru? Şafiîlik mi doğru, Hanbelîlik mi doğru, Mâlikîlik mi doğru?

Ya o zaman mı şimdi? Ya o zaman mı şimdi?

Zaman; Ahmed b. Hanbel hazretleri mübarek bir imam,Zaman; Ahmed b. Hanbel hazretleri mübarek bir imam, İmâm-ı Âzam Efendimiz de mübarek bir imam, onların da kabul ettiği, onların da takdir ettiği, İmâm-ı Âzam Efendimiz de mübarek bir imam, onların da kabul ettiği, onların da takdir ettiği, üstat dedikleri İmam Şafiî hazretlerinin methiyeleri var hakkında. üstat dedikleri İmam Şafiî hazretlerinin methiyeleri var hakkında.

Şimdi İmam Şâfiî'yle [ötekisini] çatıştırmak mı maksat? O devirde miyiz?Şimdi İmam Şâfiî'yle [ötekisini] çatıştırmak mı maksat? O devirde miyiz? İmam Şâfiî ile şeyi mi kavga ettirtelim? İki mezhebin kavgasını mı çıkartalım şimdi? İmam Şâfiî ile şeyi mi kavga ettirtelim? İki mezhebin kavgasını mı çıkartalım şimdi?

Kendi mezhebinde yürürsün olur biter. Sen kendin içtihat yapacak durumda değilsin. Kendi mezhebinde yürürsün olur biter. Sen kendin içtihat yapacak durumda değilsin. Yeni yeni şeyler ortaya çıkartıyorlar deliller, bu deliller ne oluyor? Yeni yeni şeyler ortaya çıkartıyorlar deliller, bu deliller ne oluyor? Bunları görmezlikten geliyorlar veya bilmiyorlar Bunları görmezlikten geliyorlar veya bilmiyorlar veya gördükleri halde bazısını saklıyorlar, bazısını söylüyorlar. veya gördükleri halde bazısını saklıyorlar, bazısını söylüyorlar.

Bektâşî'nin işine benzer o zaman.Bektâşî'nin işine benzer o zaman. Bektâşî demiş ki; "Kur'ân-ı Kerîm'de 'namaza yaklaşmayın' diyor Allah." Bektâşî demiş ki;

"Kur'ân-ı Kerîm'de 'namaza yaklaşmayın' diyor Allah."

Nasıl demişler, Allah "Namaz kılın." diyor, nasıl yaklaşmayın der? Nasıl demişler, Allah "Namaz kılın." diyor, nasıl yaklaşmayın der?

"İşte demiş parmağını koymuş âyet-i kerîmenin bir tarafına, bak demiş lâ takrabû's-salâte..." "İşte demiş parmağını koymuş âyet-i kerîmenin bir tarafına, bak demiş lâ takrabû's-salâte..."

Çek parmağını oradan, biraz daha çeker; Çek parmağını oradan, biraz daha çeker;

Lâ takrabû's-salâte ve entüm sükârâ. Lâ takrabû's-salâte ve entüm sükârâ. "Sarhoşken namaza yaklaşmayın." diyor, "sarhoşken" tarafını kapatıyor, "namaza yaklaşmayın" diyor. "Sarhoşken namaza yaklaşmayın." diyor, "sarhoşken" tarafını kapatıyor, "namaza yaklaşmayın" diyor.

Öyle yarısını gösterip yarısını göstermemek olmaz. Öyle yarısını gösterip yarısını göstermemek olmaz.

Bir şaşkın adam vardı, öldü, Dinin Özü diye bir kitap yazdı, bana da göndermiş. Bir şaşkın adam vardı, öldü, Dinin Özü diye bir kitap yazdı, bana da göndermiş. Herkesle kavga ediyor. Ben haklıyım, bilmem neyim diye saçma sapan şeylerle dolu.Herkesle kavga ediyor. Ben haklıyım, bilmem neyim diye saçma sapan şeylerle dolu. Cevap vermeyi dahi zâid gördüm çünkü karmakarışık, zihni karmakarışık adamın. Cevap vermeyi dahi zâid gördüm çünkü karmakarışık, zihni karmakarışık adamın.

Onun için büyük alimlere tâbi olun, lalettayin, uydurma, sonradan çıkma, karıştırıcı,Onun için büyük alimlere tâbi olun, lalettayin, uydurma, sonradan çıkma, karıştırıcı, cahil, yarı cahil çünkü yarım doktor insanı candan eder.cahil, yarı cahil çünkü yarım doktor insanı candan eder. Yarım hoca dinden eder, yarım doktor candan eder. Yarım hoca dinden eder, yarım doktor candan eder. Sağlam yere bağlanın, sağlam, sahih kitap okuyun. Sağlam yere bağlanın, sağlam, sahih kitap okuyun.

Bu kitabı kim yazmış, kim tercüme etmiş. Kitap güzel olur tercümesi berbat olur.Bu kitabı kim yazmış, kim tercüme etmiş. Kitap güzel olur tercümesi berbat olur. Geçende bir kitapta bir bahis arıyorum. Abdülkadir Geylâni hazretlerinin kitabı.Geçende bir kitapta bir bahis arıyorum. Abdülkadir Geylâni hazretlerinin kitabı. Abdülkadir Geylâni kaddesallâhu sırrahü efendimiz mübarek, saygımız var, hocamız, hocalarımızın hocası.Abdülkadir Geylâni kaddesallâhu sırrahü efendimiz mübarek, saygımız var, hocamız, hocalarımızın hocası. Günyet'üt Tâlibin diye kitap yazmış. Ya ben bu kitapta bir bahis görmüştüm.Günyet'üt Tâlibin diye kitap yazmış. Ya ben bu kitapta bir bahis görmüştüm. Ara Allah'ım, ara Allah'ım kitapta bahis yok. Şuraya kadar geliyorum.Ara Allah'ım, ara Allah'ım kitapta bahis yok. Şuraya kadar geliyorum. Tamam, sayfa devam ediyor, bahis devam ediyor, hop başka bahse geçiyor. Yok. Benim aradığım bahis yok.Tamam, sayfa devam ediyor, bahis devam ediyor, hop başka bahse geçiyor. Yok. Benim aradığım bahis yok. Ben Arapçasından okumuştum. Arapçası yanımda değil. Türkçe tercümesinden baktım, o bahis yok.Ben Arapçasından okumuştum. Arapçası yanımda değil. Türkçe tercümesinden baktım, o bahis yok. Sonradan karşılaştırdım; mütercim beyefendi hazretleri keyfine uygun gelmediği içinSonradan karşılaştırdım; mütercim beyefendi hazretleri keyfine uygun gelmediği için Abdülkadir Geylâni efendimizin kitabını tercüme ederken bir sayfayı makaslamış! Abdülkadir Geylâni efendimizin kitabını tercüme ederken bir sayfayı makaslamış!

Hakkın var mı! Böyle mütercimlik mi olur! Ben sana itimat ettim kitabını aldım.Hakkın var mı! Böyle mütercimlik mi olur! Ben sana itimat ettim kitabını aldım. Keşke parasını vermez olaydım. Helal olmaz ki paran. Keşke parasını vermez olaydım. Helal olmaz ki paran. Sen Abdülkadir Geylâni hazretlerinin kitabı diyorsun, bazı bahisleri makaslıyorsun. Sen Abdülkadir Geylâni hazretlerinin kitabı diyorsun, bazı bahisleri makaslıyorsun.

Kitabı kim yazmış, bir. Kim tercüme etmiş, iki. Doğru mu tercüme etmiş, dürüst bir insan mı, üç.Kitabı kim yazmış, bir. Kim tercüme etmiş, iki. Doğru mu tercüme etmiş, dürüst bir insan mı, üç. Bu kitap bu konuda salahiyetli mi salahiyetsiz mi. Bu yazar bu konunun ehli mi değil mi. Bu kitap bu konuda salahiyetli mi salahiyetsiz mi. Bu yazar bu konunun ehli mi değil mi.

Adam profesör. Ne profesörü söyle bakayım. Hık mık..Adam profesör.

Ne profesörü söyle bakayım.

Hık mık..
Ya söyle ne profesörü? Tabip hocam, tıp profesörü. Ya söyle ne profesörü?

Tabip hocam, tıp profesörü.

Peki, Kur'an tercümesi ile ne ilgisi var. Doktor, gitsin dalakları, ciğerleri kessin, biçsin, diksin.Peki, Kur'an tercümesi ile ne ilgisi var. Doktor, gitsin dalakları, ciğerleri kessin, biçsin, diksin. Ama bu Kur'an-ı Kerîm'le ne ilgisi var. Veyahut başka bir meslekten, geliyor başka şeye karışıyor. Olmaz. Ama bu Kur'an-ı Kerîm'le ne ilgisi var. Veyahut başka bir meslekten, geliyor başka şeye karışıyor. Olmaz.

Onun için ehlinin yazdığı kaliteli kitapları okuyun. Sorun soruşturun çünkü çok kitap var,Onun için ehlinin yazdığı kaliteli kitapları okuyun. Sorun soruşturun çünkü çok kitap var, çok yalan var, çok yanlış var. Yanlışları düzeltmek için uğraşa uğraşa 'ömür biter yol bitmez' dediği gibiçok yalan var, çok yanlış var. Yanlışları düzeltmek için uğraşa uğraşa 'ömür biter yol bitmez' dediği gibi ömürler biter yanlışlar bitmez. Doğruyu öğren kâfi. Yanlışlar çoktur, doğruyu öğrenmek daha kestirme.ömürler biter yanlışlar bitmez. Doğruyu öğren kâfi. Yanlışlar çoktur, doğruyu öğrenmek daha kestirme. En iyisi doğruyu öğren kâfi. Kur'an-ı Kerîm'i öğren. Büyük, çok meşhur âlimlerimizin kitaplarını oku, En iyisi doğruyu öğren kâfi. Kur'an-ı Kerîm'i öğren. Büyük, çok meşhur âlimlerimizin kitaplarını oku, ana kitapları oku tamam. Bu kitap kıymetli mi? Kıymetli. Müftüye sor, hacıya sor, hocaya sor. ana kitapları oku tamam.

Bu kitap kıymetli mi? Kıymetli. Müftüye sor, hacıya sor, hocaya sor.
Bu âlim değerli mi? Değerli. Tamam oku. Ondan sonra ona tâbi ol. Bu âlim değerli mi? Değerli. Tamam oku. Ondan sonra ona tâbi ol.

Allahu Teâlâ hazretleri yardımcı olsun hakkı bulmakta.Allahu Teâlâ hazretleri yardımcı olsun hakkı bulmakta. Haktan ayırmasın, batıla saplatmasın cümlemizi. Haktan ayırmasın, batıla saplatmasın cümlemizi.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2