Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Dünya, İmtihan Dünyası

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Recep 1403 / 08.05.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Mü’min İçin Rahat Yok, Diğer Milletlerin Üzerimize Üşüşmesi, Cuma Günü Kulların Affedilmesi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Dünya, İmtihan Dünyası

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Recep 1403 / 08.05.1983
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Mü’min İçin Rahat Yok, Diğer Milletlerin Üzerimize Üşüşmesi, Cuma Günü Kulların Affedilmesi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Elhamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn.Elhamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Seyyidina ve senedina Muhammedin ve âlihî ve sahbihîSeyyidina ve senedina Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd. Fa'lemû eyyühe'l-ihvânEmmâ ba'd.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân
fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâfe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâMuhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâl. ve bi's-senedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâl.

Leyse li-kâtilin şey'ün mine'l-mirâsi fe-in lem yekün lehû vârisunLeyse li-kâtilin şey'ün mine'l-mirâsi fe-in lem yekün lehû vârisun yerisuhû akrabu'n-nâsu ileyhi ve lâ yerisu'l-kâtilu şey'en. yerisuhû akrabu'n-nâsu ileyhi ve lâ yerisu'l-kâtilu şey'en.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, lütfu, keremi, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, lütfu, keremi, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden –ki dinimizin özü,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden –ki dinimizin özü, esası hadîs-i şerîflerdir- bir nebze, bir demet okuyup şeref ve feyiz kesbedeceğiz.esası hadîs-i şerîflerdir- bir nebze, bir demet okuyup şeref ve feyiz kesbedeceğiz. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi feyizyâb eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi feyizyâb eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Abdullah b. Amr ibni'l-Âs radıyallahu anhumâ'danPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Abdullah b. Amr ibni'l-Âs radıyallahu anhumâ'dan rivayet edildiğine göre katilin miras hakkı ile ilgili şöyle buyurmuşlar: rivayet edildiğine göre katilin miras hakkı ile ilgili şöyle buyurmuşlar:

Leyse li-kâtilin şey'ün mine'l-mirâsi.Leyse li-kâtilin şey'ün mine'l-mirâsi. "Öldüren, katil için mirastan bir şey yoktur." "Öldüren, katil için mirastan bir şey yoktur." Fe-in lem yekün lehû vârisun. "Eğer o kimsenin, öldürülenin varisi yoksa..."Fe-in lem yekün lehû vârisun. "Eğer o kimsenin, öldürülenin varisi yoksa..." Yerisuhû akrabu'n-nâsu ileyhi. "Ona akrabasından en yakın kim ise o varis olur.Yerisuhû akrabu'n-nâsu ileyhi. "Ona akrabasından en yakın kim ise o varis olur. Ama öldüren varis olamaz." Ve lâ yerisu'l-kâtilu şey'en. "Katil ondan hiçbir şey alamaz." Ama öldüren varis olamaz." Ve lâ yerisu'l-kâtilu şey'en. "Katil ondan hiçbir şey alamaz."

Eğer böyle bir şeye müsaade olunsa; "Eh ne yapalım, ölüm hak, miras helal, bu adam öldü.Eğer böyle bir şeye müsaade olunsa; "Eh ne yapalım, ölüm hak, miras helal, bu adam öldü. Nasıl ölürse ölsün. Malını gel bölüşelim, şuna şu kadar, buna bu kadar." olsa... Adam öldürdü onu. Nasıl ölürse ölsün. Malını gel bölüşelim, şuna şu kadar, buna bu kadar." olsa... Adam öldürdü onu. O zaman herkes herkesi öldürür. Öyle şey olmaz. Allah korusun.O zaman herkes herkesi öldürür. Öyle şey olmaz. Allah korusun. O bakımdan katil öldürme cürmü dolayısıyla bir suç işlemiştir ki eğer kendisi hak sahibi olsa dahi -O bakımdan katil öldürme cürmü dolayısıyla bir suç işlemiştir ki eğer kendisi hak sahibi olsa dahi - aslında normal bir vefat olsaydı miras alacak olsa bile- artık miras alma durumu olmaz.aslında normal bir vefat olsaydı miras alacak olsa bile- artık miras alma durumu olmaz. Çünkü öldürme durumu oldu, "miras alamaz" diye Peygamber Efendimiz bildiriyor. Çünkü öldürme durumu oldu, "miras alamaz" diye Peygamber Efendimiz bildiriyor.

Leyse li'l-abdi mine'l-ganîmeti illâ harse'l-metâ' ve emânuhû câizunLeyse li'l-abdi mine'l-ganîmeti illâ harse'l-metâ' ve emânuhû câizun ve emânu'l-mer'eti câizun izâ hiye a'teti'l-kavme'l-emân. ve emânu'l-mer'eti câizun izâ hiye a'teti'l-kavme'l-emân.

Hz. Ali Efendimiz, harp hukukuyla ilgili bir hususuHz. Ali Efendimiz, harp hukukuyla ilgili bir hususu Peygamber Efendimiz'den naklederek bize intikal ettirmiş.Peygamber Efendimiz'den naklederek bize intikal ettirmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki:

"Köleye ganimetten elde edilen metaın ancak zayıfları, artıkları olur; başka bir şey olmaz." "Köleye ganimetten elde edilen metaın ancak zayıfları, artıkları olur; başka bir şey olmaz."

Mâlum İslâm'ın zuhuru devresinde ve ondan çok sonra, yakın zamanlara kadar -Mâlum İslâm'ın zuhuru devresinde ve ondan çok sonra, yakın zamanlara kadar - ve belki bugün dahi- bir kölelik meselesi vardı.ve belki bugün dahi- bir kölelik meselesi vardı. İslâm köle hukukuna açıklık getirmiş, köleyi korumuştur. İslâm köle hukukuna açıklık getirmiş, köleyi korumuştur. İslâm'dan önce Romalılar, Araplar, başka kavimler,İslâm'dan önce Romalılar, Araplar, başka kavimler, başka insanları köle almışlardır, köle olarak kullanmışlardır.başka insanları köle almışlardır, köle olarak kullanmışlardır. İslâm kölenin de, kadının da, herkesin insan olmak dolayısıylaİslâm kölenin de, kadının da, herkesin insan olmak dolayısıyla hukukunu ortaya koymuş, insanî esaslar getirmiştir. hukukunu ortaya koymuş, insanî esaslar getirmiştir.

Köle; sofrasında oturtulup yemek yedirtilir. Hakkının üstünde kendisine yük yüklenmez.Köle; sofrasında oturtulup yemek yedirtilir. Hakkının üstünde kendisine yük yüklenmez. Bir anlaşma yapılırsa çalışmak ve ödemek suretiyle kendisi hürriyetini alabilir.Bir anlaşma yapılırsa çalışmak ve ödemek suretiyle kendisi hürriyetini alabilir. Bir müslüman herhangi bir şekil ile bazı hatalar, suçlar işlemiş iseBir müslüman herhangi bir şekil ile bazı hatalar, suçlar işlemiş ise dinimizce o suçların kefareti olmak üzere kendisinden köle âzat etmesi istenir. dinimizce o suçların kefareti olmak üzere kendisinden köle âzat etmesi istenir. Böylece dinimiz kölelere yüz güldürücü hükümler getirmiştir. Böylece dinimiz kölelere yüz güldürücü hükümler getirmiştir.

Burada Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Burada Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

"Müslümanlar kâfirlerle harp ettiler ve ganimet hâsıl oldu." "Müslümanlar kâfirlerle harp ettiler ve ganimet hâsıl oldu."

Mâlum harpte düşman tarafından ganimet alınır.Mâlum harpte düşman tarafından ganimet alınır. Eski ümmetlere ganimet yasaktı, Allahu Teâlâ tarafından bizim ümmetimize müsaade buyurulmuştur. Eski ümmetlere ganimet yasaktı, Allahu Teâlâ tarafından bizim ümmetimize müsaade buyurulmuştur. Ganimet, İslâm'ın emrettiği şekilde ve devlet büyüğü için ayrılarak gaziler arasında taksim edilir. Ganimet, İslâm'ın emrettiği şekilde ve devlet büyüğü için ayrılarak gaziler arasında taksim edilir.

Bu taksimde köleler ne olacak? Bu taksimde köleler ne olacak?

Gaziler gibi yani hür olan, asıl bu işi yöneten, yürüten insanlar gibi değilGaziler gibi yani hür olan, asıl bu işi yöneten, yürüten insanlar gibi değil ama kölelere de ganimetin harse'l-metâ' yani metaların zayıflarından bir şeyler, bir hak verilir.ama kölelere de ganimetin harse'l-metâ' yani metaların zayıflarından bir şeyler, bir hak verilir. Dinimiz böyle bir ganimet hakkı tespit etmiş. Dinimiz böyle bir ganimet hakkı tespit etmiş.

Ve emânuhû câizun. "Kölenin emân vermesi de caizdir." Ve emânuhû câizun. "Kölenin emân vermesi de caizdir."

O köledir, onun hukuku yok değil. O da düşmandan bir kimseye emân vermişse,O köledir, onun hukuku yok değil. O da düşmandan bir kimseye emân vermişse, "Tamam, ben bunu emânıma aldım, buna dokunmayın,"Tamam, ben bunu emânıma aldım, buna dokunmayın, bu benim emânım altındadır." demişse onun da canı bağışlanır. Onun emânı da caizdir, mümkündür. bu benim emânım altındadır." demişse onun da canı bağışlanır. Onun emânı da caizdir, mümkündür.

Ve emânu'l-mer'eti câizun. "Kadının emân vermesi de caizdir." Emân ne demek? Ve emânu'l-mer'eti câizun. "Kadının emân vermesi de caizdir."

Emân ne demek?

Karşı taraf çarpışmaya başlamış.Karşı taraf çarpışmaya başlamış. Çarpışmaya başladığına göre seni öldürecek, senin de onu öldürmeye hakkın var. Harp hali bu...Çarpışmaya başladığına göre seni öldürecek, senin de onu öldürmeye hakkın var. Harp hali bu... Gazilerden birisi birisine emân vermişse, o zaman o öldürülmez.Gazilerden birisi birisine emân vermişse, o zaman o öldürülmez. "Ver onu, o bizimle çarpışmıştı, kafasını keseceğim." diyemez. Emân verilirse o artık öldürülmez. "Ver onu, o bizimle çarpışmıştı, kafasını keseceğim." diyemez. Emân verilirse o artık öldürülmez. Demek ki kölenin ve kadının da emân verme selahiyeti var. Demek ki kölenin ve kadının da emân verme selahiyeti var.

İz hiye a'teti'l-kavme'l-emân. "Eğer o kavme bir kadın bir emân vermişse,İz hiye a'teti'l-kavme'l-emân. "Eğer o kavme bir kadın bir emân vermişse, 'Şu kimseyi ben emânıma aldım, bunu öldürmeyin.' diye ilan etmişse 'Şu kimseyi ben emânıma aldım, bunu öldürmeyin.' diye ilan etmişse ona da bir şey yapılmaz." diye bildiriliyor. ona da bir şey yapılmaz." diye bildiriliyor.

Leyse li'l-mü'mini râhatün dûne likâillah ve men ehabbe likâallâhi fekâne kadde.Leyse li'l-mü'mini râhatün dûne likâillah ve men ehabbe likâallâhi fekâne kadde. "Mü'min için, iman ehli kimse için Allah'la mülaki oluncaya kadar rahat yoktur." "Mü'min için, iman ehli kimse için Allah'la mülaki oluncaya kadar rahat yoktur."

Mü'mine rahat yoktur. Ne zamana kadar? Allah'a kavuşuncaya kadar.Mü'mine rahat yoktur. Ne zamana kadar? Allah'a kavuşuncaya kadar. Bu, ibârenin izahı olarak buyurulmuş ki; ey temme murâduhû yani muradına kadar...Bu, ibârenin izahı olarak buyurulmuş ki; ey temme murâduhû yani muradına kadar... Kim Allah'a kavuşmak istiyorsa Allah da ona kavuşmayı ister, kendisine kavuşturur.Kim Allah'a kavuşmak istiyorsa Allah da ona kavuşmayı ister, kendisine kavuşturur. İsteyeni isteğinden mahrum bırakmaz. Bir hadîs-i kudsîde, "Madem bu kulum beni istiyor...İsteyeni isteğinden mahrum bırakmaz. Bir hadîs-i kudsîde, "Madem bu kulum beni istiyor... Kim bana kavuşmayı istiyor, seviyor ise ben de onunla kavuşmayı severim." buyuruyor. O da onu sever. Kim bana kavuşmayı istiyor, seviyor ise ben de onunla kavuşmayı severim." buyuruyor. O da onu sever.

İkinci tür anlayışa dair işaretler de vardır: İkinci tür anlayışa dair işaretler de vardır:

Mü'min kul Allah'a kavuşuncaya kadar çeşit çeşit sıkıntılara uğrar. Çeşit çeşit meşakkatler çeker.Mü'min kul Allah'a kavuşuncaya kadar çeşit çeşit sıkıntılara uğrar. Çeşit çeşit meşakkatler çeker. Evladından, canından, malından, işinden, gücünden,Evladından, canından, malından, işinden, gücünden, sıhhatinden yana çeşit çeşit üzüntülere, vesairelere uğrar.sıhhatinden yana çeşit çeşit üzüntülere, vesairelere uğrar. Bu sıkıntılar Allah'a kavuşuncaya kadar devam eder. İmtihan dünyasıdır.Bu sıkıntılar Allah'a kavuşuncaya kadar devam eder. İmtihan dünyasıdır. Yani Allah, mü'min kulunu, "Benim bu kulum mü'min kuldur, Yani Allah, mü'min kulunu, "Benim bu kulum mü'min kuldur, ben bunu dünya içinde her türlü âfetten mahfuz tutayım.ben bunu dünya içinde her türlü âfetten mahfuz tutayım. Beyler, paşalar gibi yaşasın, bir eli yağda bir eli balda olsun." gibi bir muameleye tabi tutmaz. Beyler, paşalar gibi yaşasın, bir eli yağda bir eli balda olsun." gibi bir muameleye tabi tutmaz.

Eşeddü'l-belâya ale'l-enbiyâ. "İmtihanların en şiddetlileri peygamberlere gelir.Eşeddü'l-belâya ale'l-enbiyâ. "İmtihanların en şiddetlileri peygamberlere gelir. Ondan sonra evliyâlara, ondan sonra salihlere, ondan sonra da insanlara derecesine göre gelir." Ondan sonra evliyâlara, ondan sonra salihlere, ondan sonra da insanlara derecesine göre gelir."

Yani Allah dağına göre kar verir. Mertebesi, sabrı nispetinde çok olur.Yani Allah dağına göre kar verir. Mertebesi, sabrı nispetinde çok olur. Kullara sıkıntılar, çeşit çeşit üzüntüler gelir. Kullara sıkıntılar, çeşit çeşit üzüntüler gelir. "Büyük başın derdi büyük olur.", büyük sıkıntılar gelir."Büyük başın derdi büyük olur.", büyük sıkıntılar gelir. Onlara sabredince de Allahu Teâlâ hazretleri ona ecir verir. Onlara sabredince de Allahu Teâlâ hazretleri ona ecir verir.

Bir hadîs-i şerîf hatırlıyorum, yücâu yevme'l-kıyâmeti bi ehli'l-belâ diye başlıyor.Bir hadîs-i şerîf hatırlıyorum, yücâu yevme'l-kıyâmeti bi ehli'l-belâ diye başlıyor. Buyuruyor ki Allahu Teâlâ hazretleri; Buyuruyor ki Allahu Teâlâ hazretleri;

"Kıyamet günü herkesin hesabı görüldüğü zaman, Allahu Teâlâ hazretlerinin emriyle"Kıyamet günü herkesin hesabı görüldüğü zaman, Allahu Teâlâ hazretlerinin emriyle belalara müptela olmuş kullar ortaya getirilir." belalara müptela olmuş kullar ortaya getirilir."

Nereden belaya uğramış? Nereden belaya uğramış?

Ya bir hastalığa tutulmuş; ya gözünü, kulağını, bir duyusunu, bir âzâsını kaybetmiş;Ya bir hastalığa tutulmuş; ya gözünü, kulağını, bir duyusunu, bir âzâsını kaybetmiş; ya malından, ya hanımından, ya çocuğundan yana bir sıkıntıya uğramışya malından, ya hanımından, ya çocuğundan yana bir sıkıntıya uğramış ya da daha başka dertler, üzüntüler çekmiş. ya da daha başka dertler, üzüntüler çekmiş. İçi yanmış, yakılmış, dertli olmuş, dert ehli olmuş. Böyle kimseler getirilir. İçi yanmış, yakılmış, dertli olmuş, dert ehli olmuş. Böyle kimseler getirilir.

Fe-lâ yünşerû lehüm divânun.Fe-lâ yünşerû lehüm divânun. "Onlar için amel defterleri açılıp hesaba kalkışılmaz." "Onlar için amel defterleri açılıp hesaba kalkışılmaz."

Onlara, "Aç bakalım şu defterini, dünyada neler işlemişsin." denmez. Onlara, "Aç bakalım şu defterini, dünyada neler işlemişsin." denmez.

Velâ yû'dau lehüm mîzânun. "Onlar için terazi de kurulmaz." Velâ yû'dau lehüm mîzânun. "Onlar için terazi de kurulmaz."

"Getir bakalım, tartacağız amellerini. Ne kadar sevap işledin, ne kadar günah işledin?" denmez. "Getir bakalım, tartacağız amellerini. Ne kadar sevap işledin, ne kadar günah işledin?" denmez.

"Ve onlar için cehennem üstünde sırat denilen köprü de kurulmaz." "Ve onlar için cehennem üstünde sırat denilen köprü de kurulmaz."

Yusabbu aleyhimü'l-ecrü sabben.Yusabbu aleyhimü'l-ecrü sabben. "Allahu Teâlâ ecr ü sevabını, lütf u keremini onların üstüne bardaktan boşanırcasına döker." "Allahu Teâlâ ecr ü sevabını, lütf u keremini onların üstüne bardaktan boşanırcasına döker."

Hesaba gelmez miktarda, demek. Neden? Sabrettikleri için...Hesaba gelmez miktarda, demek.

Neden?

Sabrettikleri için...
Âyet-i kerîme de öyle bildirmiyor mu; İnnemâ yüveffe's-sâbirûne ecrehüm bi-gayri hisâb.Âyet-i kerîme de öyle bildirmiyor mu;

İnnemâ yüveffe's-sâbirûne ecrehüm bi-gayri hisâb.
"Sabredenlere Allah ecrini hesaba, kitaba sığmaz tarzda bol verecek." "Sabredenlere Allah ecrini hesaba, kitaba sığmaz tarzda bol verecek."

Onun için gama, derde, eleme, kedere uğrarsanız sakın feryadı basmayın.Onun için gama, derde, eleme, kedere uğrarsanız sakın feryadı basmayın. İstemeyiz gam, dert, keder, elem ama herhangi bir şekilde malınızda, canınızda, yakınınızda, İstemeyiz gam, dert, keder, elem ama herhangi bir şekilde malınızda, canınızda, yakınınızda, işinizde, gücünüzde bir sıkıntıya uğradınız;işinizde, gücünüzde bir sıkıntıya uğradınız; feryat etmeyin, intihara, itiraza kalkışmayın, üzülmeyin. Neden? feryat etmeyin, intihara, itiraza kalkışmayın, üzülmeyin.

Neden?

Ecri çok, sevabı çok... Allahu Teâlâ hazretleri onunla sana âhiretin ecirlerini verecek. Ecri çok, sevabı çok... Allahu Teâlâ hazretleri onunla sana âhiretin ecirlerini verecek.

Sonra bu dünya imtihan dünyası değil mi? Sonra bu dünya imtihan dünyası değil mi?

Senin aklın da kabul etmiyor mu ki hep iyilikler olsaSenin aklın da kabul etmiyor mu ki hep iyilikler olsa belki imansızlar da bu iyiliklere tamah edip mü'minlerin yanına gelirler. belki imansızlar da bu iyiliklere tamah edip mü'minlerin yanına gelirler. Mü'minler sıkıntı çekecek, üzüntü çekecek, tehlikelere mâruz kalacak,Mü'minler sıkıntı çekecek, üzüntü çekecek, tehlikelere mâruz kalacak, canından malından yana çeşit çeşit sıkıntılara uğrayacak da imanın kadr ü kıymeti, halisliği anlaşılacak.canından malından yana çeşit çeşit sıkıntılara uğrayacak da imanın kadr ü kıymeti, halisliği anlaşılacak. Halis değilse adam yarı yolda bırakıp gidecek. "Aman, ben böyle sıkıntıya gelemem." diyecek, gidecek. Halis değilse adam yarı yolda bırakıp gidecek. "Aman, ben böyle sıkıntıya gelemem." diyecek, gidecek.

Terk et bakalım rahatını da geceleyin kalk ibadete.Terk et bakalım rahatını da geceleyin kalk ibadete. Terk et bakalım paranın bir miktarını şu fakirin eline.Terk et bakalım paranın bir miktarını şu fakirin eline. Sen kendin kazandın ama ver, gibi şekillerle...Sen kendin kazandın ama ver, gibi şekillerle... Ben seni fakir kılmamışım, yiyeceğin var, içeceğin var,Ben seni fakir kılmamışım, yiyeceğin var, içeceğin var, buzdolabı ağzına kadar gıda dolu ama hadi bakalım oruç tut... İmtihan işte.buzdolabı ağzına kadar gıda dolu ama hadi bakalım oruç tut... İmtihan işte. Allah, insanın sadıklığını, sıdk u sadâkatini anlamak için böyle imtihanlarla imtihan eder.Allah, insanın sadıklığını, sıdk u sadâkatini anlamak için böyle imtihanlarla imtihan eder. Bu dünya imtihan dünyası olduğundan böyle şeyler gelir.Bu dünya imtihan dünyası olduğundan böyle şeyler gelir. Sakın ha, başınıza böyle bir sıkıntı geldiği zaman "üf" demeyin, "ah" demeyin, "vah" demeyin. Sakın ha, başınıza böyle bir sıkıntı geldiği zaman "üf" demeyin, "ah" demeyin, "vah" demeyin.

Kim gönderdi? Allah celle celâlühû ve ammenevâlühû gönderdi.Kim gönderdi?

Allah celle celâlühû ve ammenevâlühû gönderdi.
Allah'tan gayri cümle cihan halkı bir araya gelse, sana bir zerre zarar vermeye kâdir olamaz.Allah'tan gayri cümle cihan halkı bir araya gelse, sana bir zerre zarar vermeye kâdir olamaz. Allah'tan başka cümle cihan halkı bir araya gelse, sana bir zerre fayda vermeye kâdir olamaz.Allah'tan başka cümle cihan halkı bir araya gelse, sana bir zerre fayda vermeye kâdir olamaz. Zarar da O'ndan, fayda da O'ndan! "Hocam biraz iyi düşün, bu sözlerin doğru mu?" Zarar da O'ndan, fayda da O'ndan!

"Hocam biraz iyi düşün, bu sözlerin doğru mu?"

Doğru! Esmâü'l-Hüsnâ'da okumaz mısın her sabah?Doğru! Esmâü'l-Hüsnâ'da okumaz mısın her sabah? Hadîs-i şerîfte Allahu Teâlâ hazretlerinin isimleri zikredilirken ed-Dârr, en-Nâfi' denmiyor mu? Hadîs-i şerîfte Allahu Teâlâ hazretlerinin isimleri zikredilirken ed-Dârr, en-Nâfi' denmiyor mu? Zarar veren de Allah, fayda sağlayan da Allah demiyor mu? Nasıl oluyor bu?Zarar veren de Allah, fayda sağlayan da Allah demiyor mu? Nasıl oluyor bu? Allahu Teâlâ hazretleri müsebbibu'l-esbâb'tır.Allahu Teâlâ hazretleri müsebbibu'l-esbâb'tır. Sen bu işi anlamak için üniversiteleri bitirmen, profesör olman lazım.Sen bu işi anlamak için üniversiteleri bitirmen, profesör olman lazım. Bu işler çok incedir ama hepsini Allah yapıyor. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî diyor ki: Bu işler çok incedir ama hepsini Allah yapıyor.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî diyor ki:

"Biz çömlekçinin elindeki bir tutam kil gibiyiz."Biz çömlekçinin elindeki bir tutam kil gibiyiz. Çömlekçi bize istediği şekli veriyor da biz gafletimizden,Çömlekçi bize istediği şekli veriyor da biz gafletimizden, 'Acaba bizi çömlek haline getiren nerede?' diyoruz." 'Acaba bizi çömlek haline getiren nerede?' diyoruz."

O'nun elindeyiz. Hayatımızı takdir eden O. Bu hayatı böyle takdir eden O.O'nun elindeyiz. Hayatımızı takdir eden O. Bu hayatı böyle takdir eden O. Bize bu hadiseleri nasip eden O. Her şey O'ndan... Bize bu hadiseleri nasip eden O. Her şey O'ndan...

Bir insan bu hâle geldi mi, onu hiçbir şey deviremez. O ruhen en kuvvetli insan olur.Bir insan bu hâle geldi mi, onu hiçbir şey deviremez. O ruhen en kuvvetli insan olur. Başına biraz sıkıntı geldiği zaman feryâd u figânı basıp morali bozulmaz.Başına biraz sıkıntı geldiği zaman feryâd u figânı basıp morali bozulmaz. Askerde biraz sıkıntı çektiği zaman cepheden kaçmaz, komutanına âsî gelmez.Askerde biraz sıkıntı çektiği zaman cepheden kaçmaz, komutanına âsî gelmez. Bir amansız hastalığa yakalandığı zaman gidip Boğaz Köprüsü'nden,Bir amansız hastalığa yakalandığı zaman gidip Boğaz Köprüsü'nden, Beyazıd Kulesi'nden tepesi aşağı kendisini atmaz.Beyazıd Kulesi'nden tepesi aşağı kendisini atmaz. İmanın faydası; insanın psikolojisini sapasağlam yapıyor. İmanın faydası; insanın psikolojisini sapasağlam yapıyor.

Ama iman insanın psikolojisini sağlamlaştırıyor, öyleyse mü'min olalım diye düşünmek bezirgânlıktır.Ama iman insanın psikolojisini sağlamlaştırıyor, öyleyse mü'min olalım diye düşünmek bezirgânlıktır. Öyle şey yok! Yahudi bezirgânlığı yok. Biz Allah'a iman ediyoruz, onlar imanımızın meyveleridir. Öyle şey yok! Yahudi bezirgânlığı yok. Biz Allah'a iman ediyoruz, onlar imanımızın meyveleridir.

Biz Allah'a iman ediyoruz. Âmentü billah. "Allah'a inandım." Ve melâiketihî. "Meleklerine inandım." Biz Allah'a iman ediyoruz. Âmentü billah. "Allah'a inandım." Ve melâiketihî. "Meleklerine inandım."

Göklere kadar melek dolu burası... Resûlullah bildirmiş.Göklere kadar melek dolu burası... Resûlullah bildirmiş. Ben acizim, görmem ama Resûlullah bildirmiş.Ben acizim, görmem ama Resûlullah bildirmiş. Melekler, ilim ve zikir meclislerini arar bulurlar da göklere kadar yığılırlar, diyor. Melekler, ilim ve zikir meclislerini arar bulurlar da göklere kadar yığılırlar, diyor. Hem senin yanında melekler var, her yaptığın kaydediliyor. Hem senin yanında melekler var, her yaptığın kaydediliyor. Sen seni kimse görmez mi sanırsın? Yaptığın her iyilik, her kötülük... Meleklerine de inandım. Sen seni kimse görmez mi sanırsın? Yaptığın her iyilik, her kötülük...

Meleklerine de inandım.

Peygamberlerine de inandım.Peygamberlerine de inandım. Allahu Teâlâ hazretleri lütfundan, kereminden insanlar hakikatleri kolay bulamıyorlar diyeAllahu Teâlâ hazretleri lütfundan, kereminden insanlar hakikatleri kolay bulamıyorlar diye has kullarından elçiler göndermiş de bize dünyayı ve âhireti tanıtmıştır. has kullarından elçiler göndermiş de bize dünyayı ve âhireti tanıtmıştır.

Meleklerine de inandım, Peygamberlerine de inandım... Meleklerine de inandım, Peygamberlerine de inandım...

Kitaplarına da inandım.Kitaplarına da inandım. Allah peygamberlerine vahiyler indirip onları kitap halinde bizlere bırakmıştır kiAllah peygamberlerine vahiyler indirip onları kitap halinde bizlere bırakmıştır ki biz onları okuyalım da Cenâb-ı Mevlâ'nın yolunca yürüyelim.biz onları okuyalım da Cenâb-ı Mevlâ'nın yolunca yürüyelim. Kimseye zulmetmeden, haksızlık etmeden insanca yaşayalım, kâmil insan olalım.Kimseye zulmetmeden, haksızlık etmeden insanca yaşayalım, kâmil insan olalım. Dünya ve âhirette mesut olalım; ferden ve cemiyet olarak Dünya ve âhirette mesut olalım; ferden ve cemiyet olarak düzenli, intizamlı bahtiyar insanlar olalım diye... düzenli, intizamlı bahtiyar insanlar olalım diye...

Şimdi hepimizin çırpınıp gönül birliği ile elde etmek istediğimiz şey kardeşlik değil mi?Şimdi hepimizin çırpınıp gönül birliği ile elde etmek istediğimiz şey kardeşlik değil mi? Hepimiz sevgi, kardeşlik istemiyor muyuz? Hepimiz sevgi, kardeşlik istemiyor muyuz? Şimdi Sirkeci meydanında, Taksim meydanında bir anket yapın,Şimdi Sirkeci meydanında, Taksim meydanında bir anket yapın, herkesin birleştiği bir şey varsa, "İhtilafı bırakalım, kardeş olalım.herkesin birleştiği bir şey varsa, "İhtilafı bırakalım, kardeş olalım. Allah bize güzel bir memleket vermiş, nedir bu çekişmemiz? Sevelim birbirimizi." demez mi?Allah bize güzel bir memleket vermiş, nedir bu çekişmemiz? Sevelim birbirimizi." demez mi? Herkes bunu temenni eder. Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuş: Herkes bunu temenni eder.

Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuş:

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Mü'minler birbirlerinin kardeşleridir, başka bir şey değil." İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Mü'minler birbirlerinin kardeşleridir, başka bir şey değil."

Biz iyi mü'min olduk mu, kâmil insan olduk mu,Biz iyi mü'min olduk mu, kâmil insan olduk mu, Yunus Emre gibi, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi olacağız. Kâmil ve velî kullar gibi olacağız.Yunus Emre gibi, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi olacağız. Kâmil ve velî kullar gibi olacağız. İstemez misin cümle cihan halkı ârif, zarif, tatlı dilli, güleç yüzlü, başkasına hayır eden,İstemez misin cümle cihan halkı ârif, zarif, tatlı dilli, güleç yüzlü, başkasına hayır eden, hasenat eyleyen, fedakâr, sabırlı, tahammüllü, anlayışlı, yardımsever insanlar olsa... hasenat eyleyen, fedakâr, sabırlı, tahammüllü, anlayışlı, yardımsever insanlar olsa... Tüccarlar vadeleri gelince borcunu verseler, kimse kimseyi aldatmasa, kandırmasa,Tüccarlar vadeleri gelince borcunu verseler, kimse kimseyi aldatmasa, kandırmasa, paralar çarçur edilmese, hıyanet olmasa, hırsızlık olmasa, katil olmasa, vurma çarpma olmasa, paralar çarçur edilmese, hıyanet olmasa, hırsızlık olmasa, katil olmasa, vurma çarpma olmasa, kimse kimseyi üzmese, komşular birbiriyle güzel geçinse, kurt kuzuyla dost olsa istemez misin?.. kimse kimseyi üzmese, komşular birbiriyle güzel geçinse, kurt kuzuyla dost olsa istemez misin?..

Hayal! Hayal değil! Bir ara bizim memlekette bu olmuş.Hayal!

Hayal değil! Bir ara bizim memlekette bu olmuş.
Avrupalılar gelmişler, bizim diyarlarımızı dolaşmışlar, kitaplarına yazmışlar.Avrupalılar gelmişler, bizim diyarlarımızı dolaşmışlar, kitaplarına yazmışlar. Bu diyar ne mutlu günler görmüş. Neden? İman sayesinde...Bu diyar ne mutlu günler görmüş.

Neden?

İman sayesinde...
Seyyah, "Aylar geçer mahkemeye bir dava gelmez. Çünkü bunlar birbirleriyle kavga etmezler.Seyyah, "Aylar geçer mahkemeye bir dava gelmez. Çünkü bunlar birbirleriyle kavga etmezler. Hepsi hakkını, haddini bilir, hepsi fedakârdır, öbür tarafa daha hayır yapayım der.Hepsi hakkını, haddini bilir, hepsi fedakârdır, öbür tarafa daha hayır yapayım der. Onun için bir şey olmaz.Onun için bir şey olmaz. Zaten bir şey olsa da mahallenin yaşlı başlı, güngörmüş, Zaten bir şey olsa da mahallenin yaşlı başlı, güngörmüş, ak sakallı, nûranî ihtiyarları o ihtilafı halleder." diyor. Öyle mesut, bahtiyar günler geçirmişiz.ak sakallı, nûranî ihtiyarları o ihtilafı halleder." diyor. Öyle mesut, bahtiyar günler geçirmişiz. Biz elimize parayı geçirmişiz de kaçırmışız, farkında değiliz. Biz elimize parayı geçirmişiz de kaçırmışız, farkında değiliz.

Şimdi etrafımıza bakıyoruz, yok sanıyoruz. "Arkadaş, bugün babana dahi itimat etme." Şimdi etrafımıza bakıyoruz, yok sanıyoruz.

"Arkadaş, bugün babana dahi itimat etme."

Felsefe bu! "Fırsatı buldun mu gözünün yaşına bakma." Felsefe bu!

"Fırsatı buldun mu gözünün yaşına bakma."

"İnsan dünyaya bir defa gelir." "Vur patlasın, çal oynasın, yaşa..."İnsan dünyaya bir defa gelir."

"Vur patlasın, çal oynasın, yaşa...
Sen yaşa, istersen başkalarının cesetleri üzerinde dans et, yeter ki sen safa sür." Sen yaşa, istersen başkalarının cesetleri üzerinde dans et, yeter ki sen safa sür."

Bu felsefe mi iyi, Yunus'un, Mevlânâ'nın felsefesi mi iyi? Bu felsefe mi iyi, Yunus'un, Mevlânâ'nın felsefesi mi iyi?

İkisini de tanıyorsun, ikisini de yakın zamanda gördün. Birisini kitapta okuyorsun, ötekisini gördün. İkisini de tanıyorsun, ikisini de yakın zamanda gördün. Birisini kitapta okuyorsun, ötekisini gördün.

İki kardeş beraber tarlayı ekmişler, harmanı yapmışlar,İki kardeş beraber tarlayı ekmişler, harmanı yapmışlar, buğdayı samandan ayırmışlar, evlerine taşıyacaklar.buğdayı samandan ayırmışlar, evlerine taşıyacaklar. Bir araba birisi götürüyormuş samanı, bir araba birisi...Bir araba birisi götürüyormuş samanı, bir araba birisi... Bir araba birisi götürüyormuş buğdayı, bir araba ötekisi... Birisi gittiği zaman geride kalan; Bir araba birisi götürüyormuş buğdayı, bir araba ötekisi... Birisi gittiği zaman geride kalan;

"Bu benim küçük kardeşim daha evlenmedi. Buna çeyiz için, altın için para lazım."Bu benim küçük kardeşim daha evlenmedi. Buna çeyiz için, altın için para lazım. Ben buna her ne kadar malı ikiye bölüştükse de biraz kendi malımdan ittirteyim, biraz fazla vereyim.Ben buna her ne kadar malı ikiye bölüştükse de biraz kendi malımdan ittirteyim, biraz fazla vereyim. Kardeşim yanımda olsa razı olmaz, yokken Kardeşim yanımda olsa razı olmaz, yokken şuna biraz kendi malımdan ittireyim de ona para daha çok lazım." diyormuş. şuna biraz kendi malımdan ittireyim de ona para daha çok lazım." diyormuş.

Ondan sonra sıra ona geliyormuş.Ondan sonra sıra ona geliyormuş. Araba köye gidip geldikten sonra, tekrar dolup bu sefer bu evine giderken öteki kardeş diyormuş ki; Araba köye gidip geldikten sonra, tekrar dolup bu sefer bu evine giderken öteki kardeş diyormuş ki;

"Ben bekârım, bana çok para gerekmez ki... Bu kardeşim evli, kaç tane çocuğu var."Ben bekârım, bana çok para gerekmez ki... Bu kardeşim evli, kaç tane çocuğu var. Ben biraz malımdan buna vereyim de çoluk çocuğuna baksın, beslesin, rahat ettirsin." Ben biraz malımdan buna vereyim de çoluk çocuğuna baksın, beslesin, rahat ettirsin."

Hisseler ayrılmış olduğu halde samandan, buğdaydan bu tarafa kürek kürek itiyormuş. Hisseler ayrılmış olduğu halde samandan, buğdaydan bu tarafa kürek kürek itiyormuş.

"Ağabeyim olsa buna razı olmaz, şu tarafa atayım da onun ki çok olsun." diyormuş. "Ağabeyim olsa buna razı olmaz, şu tarafa atayım da onun ki çok olsun." diyormuş.

Akşamlara kadar taşımışlar taşımışlar, günlerce bitirememişler diye kitaplar yazıyor. Neden? Akşamlara kadar taşımışlar taşımışlar, günlerce bitirememişler diye kitaplar yazıyor.

Neden?

Allah bereket veriyor. Bereket denilen bir mânevî şey var. Peygamber Efendimiz'in mucizeleri var.Allah bereket veriyor. Bereket denilen bir mânevî şey var. Peygamber Efendimiz'in mucizeleri var. Yüzlerce kişiyi bir tas suyla doyurmuş, ordunun su ihtiyacını gidermiş.Yüzlerce kişiyi bir tas suyla doyurmuş, ordunun su ihtiyacını gidermiş. Manevi şeyler var.Manevi şeyler var. O sevgiden Allah bereket veriyor. O kardeş onu seviyor, o onu seviyor.O sevgiden Allah bereket veriyor. O kardeş onu seviyor, o onu seviyor. Yüzüne karşı, "Nasılsın canım, ciğerim, kardeşim." deyip arkasından hançerlemek değil. Yüzüne karşı, "Nasılsın canım, ciğerim, kardeşim." deyip arkasından hançerlemek değil. Yüzüne bir şey demiyor, arkasından iyiliği yapıyor. Yüzüne bir şey demiyor, arkasından iyiliği yapıyor.

Bizim âdetimiz öyleydi. Bizim babalarımız bizi yüzümüze karşı sevmezlerdi, uyurken severlermiş.Bizim âdetimiz öyleydi. Bizim babalarımız bizi yüzümüze karşı sevmezlerdi, uyurken severlermiş. Eskiden gösteriş yoktu, iman vardı. Şimdi gösteriş var, yaldızlı ama iman nerede?Eskiden gösteriş yoktu, iman vardı. Şimdi gösteriş var, yaldızlı ama iman nerede? Birbirini yiyor millet, kimse kimseye itimat etmiyor.Birbirini yiyor millet, kimse kimseye itimat etmiyor. Aynı memleketin çocuklarısınız, aynı tarihi yaşamışsınız. Aynı memleketin çocuklarısınız, aynı tarihi yaşamışsınız.

Elhamdülillah, Allah sana bir millete mensup olma şerefi vermiş ki emsalsiz bir millet.Elhamdülillah, Allah sana bir millete mensup olma şerefi vermiş ki emsalsiz bir millet. Âdil, müslüman, mütedeyyin, gittiği yere hayır götürmüş, ayrıldığı yerden hasretle yâd ediyorlar.Âdil, müslüman, mütedeyyin, gittiği yere hayır götürmüş, ayrıldığı yerden hasretle yâd ediyorlar. Şimdi başka memleketlerin idaresine geçmiş yerler, "Ah o Türkler'in olduğu zaman!" diyorlar.Şimdi başka memleketlerin idaresine geçmiş yerler, "Ah o Türkler'in olduğu zaman!" diyorlar. Kaç arkadaştan duydum... Geçip geliyorlar onların içinden de,Kaç arkadaştan duydum... Geçip geliyorlar onların içinden de, "Neydi o zaman, ne mesut zamanmış, kadrini kıymetini bilemedik." diyorlar."Neydi o zaman, ne mesut zamanmış, kadrini kıymetini bilemedik." diyorlar. Öyle sessiz, sedasız, gösterişsiz ama pırlanta gibi, altın gibi bir medeniyetin çocuklarıyız biz.Öyle sessiz, sedasız, gösterişsiz ama pırlanta gibi, altın gibi bir medeniyetin çocuklarıyız biz. İman medeniyetinin çocuklarıyız. İman medeniyetinin çocuklarıyız.

Onu bırakmışız, düşmüşüz dünya derdine, zevkine.Onu bırakmışız, düşmüşüz dünya derdine, zevkine. Allah da bize ceza olarak aramızdan sevgiyi kaldırmış;Allah da bize ceza olarak aramızdan sevgiyi kaldırmış; hepimiz birbirimize Yunan gavuruna bakar gibi bakıyoruz. hepimiz birbirimize Yunan gavuruna bakar gibi bakıyoruz.

"Ah benim elime bir fırsat geçse bak seni nasıl keserim!" "Ah benim elime bir fırsat geçse bak seni nasıl keserim!"

"Ah senin eline bir fırsat geçse bak beni nasıl sallandırırsın." "Ah senin eline bir fırsat geçse bak beni nasıl sallandırırsın."

Öyle şey olur mu ya! Nerede kaldı bu sevgi? Yaratılanı hoş gör Yaradan'dan ötürü. Öyle şey olur mu ya! Nerede kaldı bu sevgi?

Yaratılanı hoş gör

Yaradan'dan ötürü.

diyordu Yunus Emre. Ne oldu o? Beğenmedin mi o terbiyeyi? "Beğenmedim." Beğenmezsen böyle olur. diyordu Yunus Emre. Ne oldu o? Beğenmedin mi o terbiyeyi?

"Beğenmedim."

Beğenmezsen böyle olur.

O terbiye güzeldi.O terbiye güzeldi. O terbiye bir medeniyetti, bir dünya görüşüydü; o insanı insan, insanı sultan yapıyordu.O terbiye bir medeniyetti, bir dünya görüşüydü; o insanı insan, insanı sultan yapıyordu. Biz o sayede bir avuç insan geldik buralara...Biz o sayede bir avuç insan geldik buralara... Buralar boş tarla değildi, buralarda insanlar, buranın ahalisi vardı; Buralar boş tarla değildi, buralarda insanlar, buranın ahalisi vardı; bize hayran olarak kucak açtılar. Şimdi Avrupa'ya giden işçilerimize diyorlarmış ki; bize hayran olarak kucak açtılar. Şimdi Avrupa'ya giden işçilerimize diyorlarmış ki;

"Biz sizin kitaplarda methinizi duyuyoruz,"Biz sizin kitaplarda methinizi duyuyoruz, siz ne biçim insansınız, sizin methedilecek tarafınız yok ki..." Doğru, her ikisi de doğru.siz ne biçim insansınız, sizin methedilecek tarafınız yok ki..."

Doğru, her ikisi de doğru.
Hem kitapta okuduğu hem gözünün gördüğü doğru... Kitapta okuduğu dedelerimiz, gördüğü biz.Hem kitapta okuduğu hem gözünün gördüğü doğru... Kitapta okuduğu dedelerimiz, gördüğü biz. Biz dedelerimizin yolunda değiliz ki!... Biz dedelerimizin yolunda değiliz ki!...

Gavur, "Buyur" diyormuş, içkiyi ikram ediyormuş, ondan sonra da göz ucuyla bakıyormuş.Gavur, "Buyur" diyormuş, içkiyi ikram ediyormuş, ondan sonra da göz ucuyla bakıyormuş. İçince, yakaladı ya soruyormuş; "Sen müslüman değil misin?" "Müslümanım" İçince, yakaladı ya soruyormuş;

"Sen müslüman değil misin?"

"Müslümanım"

"E niye içki içiyorsun?" Cevap veremiyor gavura. "E niye içki içiyorsun?"

Cevap veremiyor gavura.

Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin, demiş El aman ey dil ne müşkil-ter suâl olmuş sana. Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin, demiş

El aman ey dil ne müşkil-ter suâl olmuş sana.

Ver bakalım cevabını... "Sen nasıl müslümansın? Senin dininde içki içme yasağı yok mu?" Ver bakalım cevabını...

"Sen nasıl müslümansın? Senin dininde içki içme yasağı yok mu?"

Var. "Niye içiyorsun? Ver bakalım cevabını..." Veremiyor. Onun için diyorlarmış ki; Var.

"Niye içiyorsun? Ver bakalım cevabını..."

Veremiyor. Onun için diyorlarmış ki;

"Siz ne biçim insansınız?" "Siz ne biçim insansınız?"

Tarih kitaplarında, dedelerimiz geçtikleri yerlerden üzüm yemişlerTarih kitaplarında, dedelerimiz geçtikleri yerlerden üzüm yemişler ama üzümün parasını sapına bağlamışlar diye yazıyor.ama üzümün parasını sapına bağlamışlar diye yazıyor. Çünkü adam "Osmanlı ordusu geliyor, Türkler geliyor." diye korkusundan dağların tepelerine kaçmış.Çünkü adam "Osmanlı ordusu geliyor, Türkler geliyor." diye korkusundan dağların tepelerine kaçmış. Ordu geçip gidecek, kendisine gıda lazım. Ordu geçip gidecek, kendisine gıda lazım. Gitmiş bağdan üzümü koparmış ama sahibini aramış, yok;Gitmiş bağdan üzümü koparmış ama sahibini aramış, yok; oraya parayı bir çaputla bağlamış, yürümüş gitmiş.oraya parayı bir çaputla bağlamış, yürümüş gitmiş. Gelmiş bakmışlar ki üzüm kütüklerinin salkımları yerinde paralar bağlı duruyor. Gelmiş bakmışlar ki üzüm kütüklerinin salkımları yerinde paralar bağlı duruyor. Haram yememiş, o huy güzeldi! Kötüsü de varsa ayıklardık.Haram yememiş, o huy güzeldi!

Kötüsü de varsa ayıklardık.
Ne var yani, aklımız yok mu, yirminci yüzyılda değil miyiz?Ne var yani, aklımız yok mu, yirminci yüzyılda değil miyiz? Kötüsünü ayıklar, iyi olanı teşvik ederdik. Sevmek kötü, fena bir şey mi?Kötüsünü ayıklar, iyi olanı teşvik ederdik. Sevmek kötü, fena bir şey mi? Ne diye bıraktık? Sen misin bırakan?Ne diye bıraktık? Sen misin bırakan? O zaman Allahu Teâlâ bizi birbirimize düşürdü, birbirimizin cezasını birbirimize tattırıyor.O zaman Allahu Teâlâ bizi birbirimize düşürdü, birbirimizin cezasını birbirimize tattırıyor. Cümle cihan halkı bir araya gelse bize bizim kendi kendimize yaptığımız bu kötülüğü yapamaz. Cümle cihan halkı bir araya gelse bize bizim kendi kendimize yaptığımız bu kötülüğü yapamaz.

"Mü'minin başına çeşitli sıkıntılar gelir." "Mü'minin başına çeşitli sıkıntılar gelir."

Dert gelirse, gam gelirse üzülmeyin, sabredin, ecri çoktur.Dert gelirse, gam gelirse üzülmeyin, sabredin, ecri çoktur. Ama dua ederken Allah'tan afiyet isteyin. Ama dua ederken Allah'tan afiyet isteyin.

"Yâ Rabbi! Sen bana dinimde, dünyamda, âhiretimde afiyet, selamet ihsan eyle."Yâ Rabbi! Sen bana dinimde, dünyamda, âhiretimde afiyet, selamet ihsan eyle. Hem vücudum dinç olsun, hastalıklardan uzak olayım hem de ruhum, başım esen kalsın;Hem vücudum dinç olsun, hastalıklardan uzak olayım hem de ruhum, başım esen kalsın; gam, kasavet, keder olmasın." diye isteyin. gam, kasavet, keder olmasın." diye isteyin.

Gelirse de korkmayın, sabredin; sabrederseniz ecir çok! Gelirse de korkmayın, sabredin; sabrederseniz ecir çok!

Yusuf aleyhisselam peygamber olduğu halde hapse girmedi mi? Girdi... Yusuf aleyhisselam peygamber olduğu halde hapse girmedi mi?

Girdi...

Kardeşleri sattılar, köle oldu. Gittiği yerde bir müddet kölelik yaptı. İftiraya uğradı, hapse girdi.Kardeşleri sattılar, köle oldu. Gittiği yerde bir müddet kölelik yaptı. İftiraya uğradı, hapse girdi. Ama sonunda Mısır'a sultan oldu. Dünya hayatı bu, hepsi gelir geçer.Ama sonunda Mısır'a sultan oldu. Dünya hayatı bu, hepsi gelir geçer. Kölelik olur, efendilik olur, hapis olur, hürriyet olur. Hepsine sabredin, hepsi Allah'tan.Kölelik olur, efendilik olur, hapis olur, hürriyet olur. Hepsine sabredin, hepsi Allah'tan. Allahu Teâlâ hazretleri sabredenlere ecrini kat kat ihsan edecek.Allahu Teâlâ hazretleri sabredenlere ecrini kat kat ihsan edecek. Ve kim Allah'ın likâsını, Allah'a kavuşmayı temenni ederse Allah da ona kavuşmayı temenni eder.Ve kim Allah'ın likâsını, Allah'a kavuşmayı temenni ederse Allah da ona kavuşmayı temenni eder. O muradına erer. "Peki..." demiş Hz. Âişe validemiz, O muradına erer.

"Peki..." demiş Hz. Âişe validemiz,
Resûlullah Efendimiz'den böyle bir söz duyunca. Resûlullah Efendimiz'den böyle bir söz duyunca.

"Yâ Resûlallah! Hepimiz ölümden ürküyoruz, ölüm soğuk, ölmeden de âhirete gidilmiyor." "Yâ Resûlallah! Hepimiz ölümden ürküyoruz, ölüm soğuk, ölmeden de âhirete gidilmiyor."

Peygamber Efendimiz, "Yok, o değil. Bu Allah'ın likâsını istemenin mânası..." demiş.Peygamber Efendimiz, "Yok, o değil. Bu Allah'ın likâsını istemenin mânası..." demiş. Şöyle, iki izah var: Bir izahta diyor ki: Şöyle, iki izah var:

Bir izahta diyor ki:

"Kim dünyayı terk ederse yani gaye olarak dünyayı almazsa." "Kim dünyayı terk ederse yani gaye olarak dünyayı almazsa."

"Ben bu dünyayı hedef alayım, hiç âhireti, hesabı, kitabı hesaba katmayayım; burada yaşayayım."Ben bu dünyayı hedef alayım, hiç âhireti, hesabı, kitabı hesaba katmayayım; burada yaşayayım. Epikür felsefesi, gününü gün etme felsefesi ile yaşayayım." derse,Epikür felsefesi, gününü gün etme felsefesi ile yaşayayım." derse, âhireti hiç hesaba katmazsa işte o Allah'ı istemiyor, demektir. âhireti hiç hesaba katmazsa işte o Allah'ı istemiyor, demektir. Âhirette Allah'a mülâki olmayı istemiyor, demektir.Âhirette Allah'a mülâki olmayı istemiyor, demektir. Kim de Allah'a kavuşmayı isteyip de hayatını ona göre tanzim ediyorsa, Kim de Allah'a kavuşmayı isteyip de hayatını ona göre tanzim ediyorsa, işlerini ona göre yapıyorsa o istiyor, demektir. işlerini ona göre yapıyorsa o istiyor, demektir.

Bir de Peygamber Efendimiz, Hz. Âişe validemizin sözü üzerine buyurmuş ki; Bir de Peygamber Efendimiz, Hz. Âişe validemizin sözü üzerine buyurmuş ki;

"Mü'min kimsenin ölüm vakti geldiği zaman Allahu Teâlâ hazretleri ona müjdeli şeyler gösterir."Mü'min kimsenin ölüm vakti geldiği zaman Allahu Teâlâ hazretleri ona müjdeli şeyler gösterir. Cennetten gösterir, hoş şeyler, haller gösterir.Cennetten gösterir, hoş şeyler, haller gösterir. O zaman rızasının olduğunu, ikramının olduğunu görünce kul ruhunu teslim etmeye can atar.O zaman rızasının olduğunu, ikramının olduğunu görünce kul ruhunu teslim etmeye can atar. Yani onu ister. O zaman Allah'ı isteyerek Allah'a kavuşur." Yani onu ister. O zaman Allah'ı isteyerek Allah'a kavuşur."

Kâfir de gözünden perde kalkıp da son nefeslerine doğru,Kâfir de gözünden perde kalkıp da son nefeslerine doğru, kendisinin ehl-i cehennem olup da başına gelecekleri, işin iç yüzünü anlayıverdiği zamankendisinin ehl-i cehennem olup da başına gelecekleri, işin iç yüzünü anlayıverdiği zaman hiç ölmek istemez. Âhirete hiç gitmek istemez ama istemeye istemeye giderhiç ölmek istemez. Âhirete hiç gitmek istemez ama istemeye istemeye gider ve yine başına o gelecek cezalar gelir, diye izah etmiş. ve yine başına o gelecek cezalar gelir, diye izah etmiş.

Ölüm insana bir defa gelecek, hayatta bir tane ölüm var.Ölüm insana bir defa gelecek, hayatta bir tane ölüm var. Bir hayat var, ondan sonra bir de öleceğiz.Bir hayat var, ondan sonra bir de öleceğiz. Ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz ama bu ölümün zamanı değişmez.Ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz ama bu ölümün zamanı değişmez. Allah'ın takdir ettiği ömür uzamaz, kısalmaz. Ölüm insana bir defa gelecek.Allah'ın takdir ettiği ömür uzamaz, kısalmaz. Ölüm insana bir defa gelecek. İnsan bunu bilirse rahat eder, o zaman korkmaz. İnsan bunu bilirse rahat eder, o zaman korkmaz.

Ashâb-ı kirâmdan birisi vefat etmek üzere iken, Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh için derler.Ashâb-ı kirâmdan birisi vefat etmek üzere iken, Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh için derler. Hanımları, "Vahh yazık..." derler, O; Hanımları, "Vahh yazık..." derler, O;

"Öyle deme, neresi yazık. Ben yarın sevdiklerime kavuşacağım." der. "Öyle deme, neresi yazık. Ben yarın sevdiklerime kavuşacağım." der.

Ölüm fena bir şey değil ki. "Sus" demiş, "Bana niye acınıyorsun, ben Resûlullah'a kavuşacağım." Ölüm fena bir şey değil ki. "Sus" demiş, "Bana niye acınıyorsun, ben Resûlullah'a kavuşacağım."

Resûlullah Efendimiz daha önce vefat etti ya...Resûlullah Efendimiz daha önce vefat etti ya... Resûlullah Efendimiz vefat etti, Bilâl-i Habeşî Medine'de ezan okuyamaz oldu.Resûlullah Efendimiz vefat etti, Bilâl-i Habeşî Medine'de ezan okuyamaz oldu. Boğazı tıkanıyordu, okuyamıyordu. Terk-i diyar etti, Şam taraflarına gitti.Boğazı tıkanıyordu, okuyamıyordu. Terk-i diyar etti, Şam taraflarına gitti. Sonra seneler senesi gezdi dolaştı, bir zaman hasreti galebe çaldı,Sonra seneler senesi gezdi dolaştı, bir zaman hasreti galebe çaldı, kalktı Medine-i Münevvere'ye geldi. "Hadi kalk, bir ezan oku." dediler. kalktı Medine-i Münevvere'ye geldi.

"Hadi kalk, bir ezan oku." dediler.

Çıktı bir ezan okudu, ahalinin hepsi o ezanı duyunca sokaklara döküldü; Çıktı bir ezan okudu, ahalinin hepsi o ezanı duyunca sokaklara döküldü;

"Resûlullah'ın zamanı geri mi geldi?" dediler. "Resûlullah'ın zamanı geri mi geldi?" dediler.

Hani bazen Medine usulü ezanı duyuveriyoruz, burada da hatırımıza Medine, hac, umre geliyor ya...Hani bazen Medine usulü ezanı duyuveriyoruz, burada da hatırımıza Medine, hac, umre geliyor ya... Onun gibi. Herkes ağlaştılar. Onun gibi. Herkes ağlaştılar.

"Bana hiç yazık deme, ben yarın Resûlullah'a kavuşacağım." diye nasıl can atıyor. "Bana hiç yazık deme, ben yarın Resûlullah'a kavuşacağım." diye nasıl can atıyor.

Mü'min ölümden korkmaz. Ölümden korkmak insanı küçültür.Mü'min ölümden korkmaz. Ölümden korkmak insanı küçültür. Bizim milletimiz ölümden korkmaz. Allah bize iman selametliği versin.Bizim milletimiz ölümden korkmaz. Allah bize iman selametliği versin. Ölüm bir defa gelecek, ne zaman gelecekse...Ölüm bir defa gelecek, ne zaman gelecekse... "Hoş geldi safa geldi." Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî diyor ki: "Hoş geldi safa geldi." Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî diyor ki:

"Benim ölümümün vakti, şeb-i arus... Benim öleceğim gece, şeb-i arus... Düğün gecesi..." "Benim ölümümün vakti, şeb-i arus... Benim öleceğim gece, şeb-i arus... Düğün gecesi..."

Öyle yazmış kitaplarına, "Düğün gecem." Ne düğünü bu? Öyle yazmış kitaplarına, "Düğün gecem."

Ne düğünü bu?

Dünyayı terkedip âhirete gittiği gece...Dünyayı terkedip âhirete gittiği gece... "Benim tabutum önünüzden geçerken, 'El-firâk, el-firâk, vah senden ayrılıyor muyuz?' demeyin."Benim tabutum önünüzden geçerken, 'El-firâk, el-firâk, vah senden ayrılıyor muyuz?' demeyin. Ben ayrılmaya değil kavuşmaya gidiyorum." diyor bir şiirinde. Ölümü böyle düşünmek lazım... Ben ayrılmaya değil kavuşmaya gidiyorum." diyor bir şiirinde. Ölümü böyle düşünmek lazım...

Bir hadîs-i şerîf var. O da bana tesir etmiş, zihnimde yer etmiştir, onu da size nakledeyim.Bir hadîs-i şerîf var. O da bana tesir etmiş, zihnimde yer etmiştir, onu da size nakledeyim. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize olmuşlardan,Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize olmuşlardan, geçmiş ümmetlerin başına gelenlerden bahsettiği gibi geleceklerden de bahsetmiştir. geçmiş ümmetlerin başına gelenlerden bahsettiği gibi geleceklerden de bahsetmiştir.

Öyle mi? Öyle, elhak öyle... Öyle mi?

Öyle, elhak öyle...

Resûlullah Efendimiz asırlar sonrasından bahsetmiştir. Nasıl bahsediyor? Resûlullah Efendimiz asırlar sonrasından bahsetmiştir.

Nasıl bahsediyor?

Allah'ın resûlü de ondan... Dikkat et, Allah'ın elçisi, kâinâtın sahibinin, yaradanın elçisi... Allah'ın resûlü de ondan... Dikkat et, Allah'ın elçisi, kâinâtın sahibinin, yaradanın elçisi...

"İstanbul fetholunacaktır." demiş. Biz şimdi bu dersi nerede yapıyoruz?"İstanbul fetholunacaktır." demiş.

Biz şimdi bu dersi nerede yapıyoruz?
Medine'de mi yapıyoruz, Şam'da mı yapıyoruz? Bak, İstanbul'da yapıyoruz. Medine'de mi yapıyoruz, Şam'da mı yapıyoruz?

Bak, İstanbul'da yapıyoruz.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Ne doğru söylemiş, Resûlullah. "Roma da fetholuncak!" diyor, müjdeler olsun.Ne doğru söylemiş, Resûlullah. "Roma da fetholuncak!" diyor, müjdeler olsun. "Roma da fetholacak ama Roma'yı silahla fethetmeyeceksiniz, "Roma da fetholacak ama Roma'yı silahla fethetmeyeceksiniz, lâ ilâhe illallah'la fethedeceksiniz." diyor. Roma'yı da fethedeceğiz. lâ ilâhe illallah'la fethedeceksiniz." diyor.

Roma'yı da fethedeceğiz.
Zaten Roma'ya camiyi kurduk, orada eşhedü en lâ ilâhe illallahZaten Roma'ya camiyi kurduk, orada eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammede'r-resûlullah diyoruz.ve eşhedü enne Muhammede'r-resûlullah diyoruz. Orada Roma Belediyesi çırpındı çırpındı, camiyi kurdu, elhamdülillah... Her dediği olacak. Orada Roma Belediyesi çırpındı çırpındı, camiyi kurdu, elhamdülillah...

Her dediği olacak.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

"İleride sizin başınıza ümmetler üşüşecekler." "İleride sizin başınıza ümmetler üşüşecekler."

Öteki milletlere mensup insanlar Ümmet-i Muhammed'in üstüne çullanacak. Nasıl? Öteki milletlere mensup insanlar Ümmet-i Muhammed'in üstüne çullanacak.

Nasıl?

"Yemek tabağına yemek yiyicilerinin üşüştüğü gibi..." Nasıl üşüşürler, bilirsiniz."Yemek tabağına yemek yiyicilerinin üşüştüğü gibi..."

Nasıl üşüşürler, bilirsiniz.
Anadolu'da sofra kurulur, ortaya kâse konulur. Herkes kaşıkları alır, kâseye hücum eder.Anadolu'da sofra kurulur, ortaya kâse konulur. Herkes kaşıkları alır, kâseye hücum eder. Hele bir de iftar vaktindeyse hızlı hızlı yemek yerler, kâseye saldırırlar.Hele bir de iftar vaktindeyse hızlı hızlı yemek yerler, kâseye saldırırlar. İşte tabağa herkesin hücum ettiği gibi bütün ümmetler size saldıracak. Ne demek? İşte tabağa herkesin hücum ettiği gibi bütün ümmetler size saldıracak.

Ne demek?

Sizi yiyip içecekler, sömürecekler, maddî ve mânevî zenginlikleriniziSizi yiyip içecekler, sömürecekler, maddî ve mânevî zenginliklerinizi soyup soğana çevirecekler, yiyecekler... soyup soğana çevirecekler, yiyecekler...

"Ama bu zillet neden?" Ashâb-ı kîram alışmamış... Öyle hor, zelil olur mu müslüman? "Ama bu zillet neden?" Ashâb-ı kîram alışmamış... Öyle hor, zelil olur mu müslüman?

Ve lillâhi'l-izzetü ve li-Resûlihî ve li'l-mü'minîne ve lâkinne'l-münâfikîne lâ yefkahûn. Ve lillâhi'l-izzetü ve li-Resûlihî ve li'l-mü'minîne ve lâkinne'l-münâfikîne lâ yefkahûn.

"İzzet kimindir? İzzet, celal, azamet, şan, şevket Allah'ındır, Resûlü'nündür, müslümanlarındır."İzzet kimindir? İzzet, celal, azamet, şan, şevket Allah'ındır, Resûlü'nündür, müslümanlarındır. Münafıklar onu anlamaz." Kimdir aziz olan? Münafıklar onu anlamaz."

Kimdir aziz olan?

Mü'mindir aziz olan. Tabi o zât-ı muhteremler alışmamışlar, diyorlar ki; Mü'mindir aziz olan. Tabi o zât-ı muhteremler alışmamışlar, diyorlar ki;

"Yâ Resûlallah! O zaman adedimiz az olacak da ondan mı bize düşmanlar böyle saldıracaklar?" "Yâ Resûlallah! O zaman adedimiz az olacak da ondan mı bize düşmanlar böyle saldıracaklar?"

"Hayır" diyor Resûlullah Efendimiz. "Az olmayacaksınız, bilakis çok olacaksınız."Hayır" diyor Resûlullah Efendimiz. "Az olmayacaksınız, bilakis çok olacaksınız. Ama size eski ümmetlerin iki kusuru, iki hastalığı bulaşmış olacak. Ama size eski ümmetlerin iki kusuru, iki hastalığı bulaşmış olacak. O hastalıktan dolayı onlar size hücum edebilecekler." Ne? O hastalıktan dolayı onlar size hücum edebilecekler."

Ne?

"Bir, hubbu'd-dünyâ, dünyalık sevgisi, dünya sevgisi..." Parayı sever misin? Bayılırım... "Bir, hubbu'd-dünyâ, dünyalık sevgisi, dünya sevgisi..."

Parayı sever misin?

Bayılırım...

Köşkü? Oo, sorulur mu?.. Köşkü?

Oo, sorulur mu?..

Yemek içmek, zevk u sefa, mevki makam, rütbe, şan şeref, rahat, otomobiller, Mercedes'ler?.. Yemek içmek, zevk u sefa, mevki makam, rütbe, şan şeref, rahat, otomobiller, Mercedes'ler?..

Hepsi güzel. Hubbu'd-dünyâ! Onu esas alıp onu seversen o zaman küçülüyorsun.Hepsi güzel.

Hubbu'd-dünyâ! Onu esas alıp onu seversen o zaman küçülüyorsun.
Onları elinin tersiyle itip de, "Ben Allah'ı severim, Allah'ın yolunu severim." dediğin zamanOnları elinin tersiyle itip de, "Ben Allah'ı severim, Allah'ın yolunu severim." dediğin zaman azametli oluyorsun, karşındakiler küçülüyor, sen büyüyorsun. azametli oluyorsun, karşındakiler küçülüyor, sen büyüyorsun. Sen devleşiyorsun, onlar cüceleşiyor. Dünya sevgisi, hastalıklardan birincisi. Sen devleşiyorsun, onlar cüceleşiyor. Dünya sevgisi, hastalıklardan birincisi.

"İkincisi, kerâhiyetü'l-mevt, ölümden korkmak." "İkincisi, kerâhiyetü'l-mevt, ölümden korkmak."

Sen ölümden korkarsan düşman senden korkmaz. Sen ölümden korkmazsan ödü patlar.Sen ölümden korkarsan düşman senden korkmaz. Sen ölümden korkmazsan ödü patlar. Peygamber Efendimiz'in özelliklerinden, kendisine mahsus hususiyetlerden biriydi ki Peygamber Efendimiz'in özelliklerinden, kendisine mahsus hususiyetlerden biriydi ki bir aylık mesafedeki düşmanına Resûlullah'ın korkusu tesir ederdi.bir aylık mesafedeki düşmanına Resûlullah'ın korkusu tesir ederdi. Bir aylık mesafeden düşmanının kalbine Resûlullah'ın dehşeti,Bir aylık mesafeden düşmanının kalbine Resûlullah'ın dehşeti, heybeti düşerdi de Resûlullah'tan korkardı. Nusirtu bi'r-rub'i mesîrete şehrin. heybeti düşerdi de Resûlullah'tan korkardı.

Nusirtu bi'r-rub'i mesîrete şehrin.

"Bir aylık mesafeden düşmanıma korku salmak suretiyle Allah bana yardım eyledi." diyor. "Bir aylık mesafeden düşmanıma korku salmak suretiyle Allah bana yardım eyledi." diyor.

Mü'minlerin de öyleydi. Bir müslümandan kâfirlerin ödü patlar. Hâlâ da patlar.Mü'minlerin de öyleydi. Bir müslümandan kâfirlerin ödü patlar. Hâlâ da patlar. Mü'min-i kâmil olsun, alimallah ödü patlar. Mümkün değil...Mü'min-i kâmil olsun, alimallah ödü patlar. Mümkün değil... Hakikaten de müslümandan korkulur, müslümanın yapmayacağı şey yok. Hakikaten de müslümandan korkulur, müslümanın yapmayacağı şey yok.

İnsan neden küçülüyor? Dünya sevgisinden, ölüm korkusundan... İnsan neden küçülüyor?

Dünya sevgisinden, ölüm korkusundan...

Peki, dünyayı sevmezse? Dû cihânı ehline verdim hemân. Peki, dünyayı sevmezse?

Dû cihânı ehline verdim hemân.

"İki cihan da ehlinin olsun, ben Allah'ı istiyorum." diyorsa ne yapacak o kimseye?"İki cihan da ehlinin olsun, ben Allah'ı istiyorum." diyorsa ne yapacak o kimseye? Düşmanlar ne yapacak? Rusya ne yapacak, Kızıl Çin ne yapacak? Amerika, İngiltere, Fransa ne yapacak? Düşmanlar ne yapacak? Rusya ne yapacak, Kızıl Çin ne yapacak? Amerika, İngiltere, Fransa ne yapacak?

Bir şey yapamaz, çaresiz kalır. Tekniği ve teknolojisi mü'minin karşısında durur. Bir şey yapamaz, çaresiz kalır. Tekniği ve teknolojisi mü'minin karşısında durur.

İstiklal harbinde öyle olmadı mı? Kıbrıs'ta öyle olmadı mı? Biz Kıbrıs'ı teknikle mi aldık? İstiklal harbinde öyle olmadı mı? Kıbrıs'ta öyle olmadı mı? Biz Kıbrıs'ı teknikle mi aldık?

İmanla aldık, "Allah" diyerek aldık. İmanla aldık, "Allah" diyerek aldık.

Çok kimseden duydum, kimisi menkabe gibi geliyor...Çok kimseden duydum, kimisi menkabe gibi geliyor... Aklı başında, tahsilli bir insan geçen gün söyledi.Aklı başında, tahsilli bir insan geçen gün söyledi. Kıbrıs'ta vazife görmüş, orada vazife görürken bir papazla konuşmuş. Diyor ki; Kıbrıs'ta vazife görmüş, orada vazife görürken bir papazla konuşmuş. Diyor ki;

"Biz sizin bize hücum ettiğiniz zaman aranızda sarıklı, cübbeli insanlar görüyorduk, nerede onlar?" "Biz sizin bize hücum ettiğiniz zaman aranızda sarıklı, cübbeli insanlar görüyorduk, nerede onlar?"

Bunu çok kimseden duydum, siz de duymuşsunuzdur ama çok güvenilir bir kimse de tekrar söyledi.Bunu çok kimseden duydum, siz de duymuşsunuzdur ama çok güvenilir bir kimse de tekrar söyledi. Papaz, "Nerede o sarıklılar?" diyormuş. Kıbrıs'ı mânevî yardımla aldık. Papaz, "Nerede o sarıklılar?" diyormuş. Kıbrıs'ı mânevî yardımla aldık.

Bizim 50-60 yıldır toprak aldığımız var mıydı? Bizim 50-60 yıldır toprak aldığımız var mıydı?

Hep biz vermeye alışmışız, karşı taraf da almaya alışmış. "Ver şurasını, ver burasını...Hep biz vermeye alışmışız, karşı taraf da almaya alışmış. "Ver şurasını, ver burasını... Ver bilmem nereyi..." "Ver İzmir'i" dediler, ayakbastılar oraya... Ver bilmem nereyi..." "Ver İzmir'i" dediler, ayakbastılar oraya...

Nasıl attık onları biz? Fabrikalarımız mı, tekniğimiz mi vardı? Askerin postalı mı, silahı mı vardı?Nasıl attık onları biz? Fabrikalarımız mı, tekniğimiz mi vardı? Askerin postalı mı, silahı mı vardı? Kırıkkale Fabrikası silah mı imal ediyordu? İmanla!.. İman ile yendik. Kırıkkale Fabrikası silah mı imal ediyordu?

İmanla!.. İman ile yendik.

İman silahların en üstünüdür. Bunu bugün modern askerler de bilir; "moral, moral eğitim" derler.İman silahların en üstünüdür. Bunu bugün modern askerler de bilir; "moral, moral eğitim" derler. Moral eğitimi dansöz oynatmak değil... Moral eğitimi, insanın içindeki asalet duygusu... Moral eğitimi dansöz oynatmak değil... Moral eğitimi, insanın içindeki asalet duygusu... O duygu oldu mu, insanın önünde kimse duramaz. Bu duyguyu geliştirmeliyiz. O duygu oldu mu, insanın önünde kimse duramaz. Bu duyguyu geliştirmeliyiz. Halkımızı cüce insanlar yapmamalı, asil insanlar yapmalıyız.Halkımızı cüce insanlar yapmamalı, asil insanlar yapmalıyız. Halkımızın başı dik, göğsü kabarık durmalı. Halkımızın başı dik, göğsü kabarık durmalı.

Fakir olabiliriz. Varsın Amerika'nın parası çok olsun. Ne yapalım? Fakir olabiliriz. Varsın Amerika'nın parası çok olsun. Ne yapalım?

Fakîr-i padişah âsâ gedâyi muhteşemem. Fakîr-i padişah âsâ gedâyi muhteşemem.

"Fakirim ama öyle bir padişahın fakiriyim ki muhteşem bir fakirim." "Fakirim ama öyle bir padişahın fakiriyim ki muhteşem bir fakirim."

Benim kimseye ihtiyacım yok. Ben bir lokma yedim mi doyarım. Elim tuttuğu müddetçe çalışırım da...Benim kimseye ihtiyacım yok. Ben bir lokma yedim mi doyarım. Elim tuttuğu müddetçe çalışırım da... Sen bana makine vermezsen ben kazmayla, kürekle yolumu yaparım.Sen bana makine vermezsen ben kazmayla, kürekle yolumu yaparım. Sen bana bir şey vermezsen bana Allah ilham eder,Sen bana bir şey vermezsen bana Allah ilham eder, senin yaptığından daha âlâ fabrika, daha güzel silah yaparım. O şuuru almalıyız.senin yaptığından daha âlâ fabrika, daha güzel silah yaparım.

O şuuru almalıyız.
O şuuru almadık mı adamı yetiştiririz, münevver ederiz; iki dil öğrenir, kolej bitirir,O şuuru almadık mı adamı yetiştiririz, münevver ederiz; iki dil öğrenir, kolej bitirir, yükselir tahsil yapar, iki fakülteden mezun olur; adamlar elde ederler, senin aleyhine çalışır.yükselir tahsil yapar, iki fakülteden mezun olur; adamlar elde ederler, senin aleyhine çalışır. Yalan mı, yanlış mı söylüyorum? Böyle olmaz mı, böyle olmuyor mu?Yalan mı, yanlış mı söylüyorum? Böyle olmaz mı, böyle olmuyor mu? Ajan olmuyor mu, casus olmuyor mu?Ajan olmuyor mu, casus olmuyor mu? Bu anarşik hadiselerin en çoğu yüksek tahsil müesseselerinde olmadı mı arkadaşlar?Bu anarşik hadiselerin en çoğu yüksek tahsil müesseselerinde olmadı mı arkadaşlar? Yanlış söylüyorsam birbirimizi düzelteceğiz.Yanlış söylüyorsam birbirimizi düzelteceğiz. İşte iki kardeşiz, karşı karşıya geçmiş konuşuyoruz. Bu iş bu kadar önemli bir meseledir. İşte iki kardeşiz, karşı karşıya geçmiş konuşuyoruz. Bu iş bu kadar önemli bir meseledir.

İman en önemli şeydir. Bu imanı hepimiz tesahüp edeceğiz.İman en önemli şeydir. Bu imanı hepimiz tesahüp edeceğiz. Kendimizi yoklayalım, bizde iman yoksa biz de sahip olmaya çalışalım. Kendimizi yoklayalım, bizde iman yoksa biz de sahip olmaya çalışalım. Bu Allah'ın bir lütfudur, herkese verir. Sende yoksa sen de çalış, sen de imanlı ol.Bu Allah'ın bir lütfudur, herkese verir. Sende yoksa sen de çalış, sen de imanlı ol. Bir kimseye münhasır değil. Sonra ben, "Bende iman var sende olmasın." diyeBir kimseye münhasır değil. Sonra ben, "Bende iman var sende olmasın." diye sende iman olmasını kıskanmıyorum.sende iman olmasını kıskanmıyorum. Gel kardeşim, sen de mü'min ol, sen geç imamlığa, ben cemaat olayım. Ben senin kölen olayım.Gel kardeşim, sen de mü'min ol, sen geç imamlığa, ben cemaat olayım. Ben senin kölen olayım. Sen "Allah" de, ben senin ayağını öpeyim. Daha ne istiyorsun? Köle istemiyor musun? Sen "Allah" de, ben senin ayağını öpeyim. Daha ne istiyorsun? Köle istemiyor musun? Al sana köle işte, daha ne istiyorsun?Al sana köle işte, daha ne istiyorsun? Vazifemden istifa edeceğim, kapında köle olacağım, "Allah" de, Allah'a kul ol! Vazifemden istifa edeceğim, kapında köle olacağım, "Allah" de, Allah'a kul ol!

Kendisinde iman yok, hayata bakışı, istikbali karanlık, imansız... İmansız yürek sinede yüktür.Kendisinde iman yok, hayata bakışı, istikbali karanlık, imansız... İmansız yürek sinede yüktür. Paslı bir demir gibidir. Kendisine faydası yok, ailesine faydası yok, milletine faydası yok...Paslı bir demir gibidir. Kendisine faydası yok, ailesine faydası yok, milletine faydası yok... Aldığı işi güzel yapmaz ki... Rüşvet yer... Yemiyorlar mı? İmanlı insan gece uyku uyuyamaz.Aldığı işi güzel yapmaz ki... Rüşvet yer... Yemiyorlar mı? İmanlı insan gece uyku uyuyamaz. Bize iman lazım...Bize iman lazım... Rüşvetin, hırsızlığın, tembelliğin, hırsın, adam öldürmenin, gaddarlığın tedavisi iman... Rüşvetin, hırsızlığın, tembelliğin, hırsın, adam öldürmenin, gaddarlığın tedavisi iman...

Niye bu ilaçtan kaçıyorsun?Niye bu ilaçtan kaçıyorsun? Küçük çocuğun acı ilaçtan kaçtığı gibi, ne diye kaçıyorsun? Niye ben söyleyince bana kızıyorsun? Küçük çocuğun acı ilaçtan kaçtığı gibi, ne diye kaçıyorsun? Niye ben söyleyince bana kızıyorsun?

Ben senin kardeşinim, ben senin iyiliğini istiyorum. Ben bir zaman sonra öleceğim.Ben senin kardeşinim, ben senin iyiliğini istiyorum. Ben bir zaman sonra öleceğim. Ömrümün yarısını mı yaşadım, üçte ikisini mi yaşadım, yarın mı öleceğim bilmiyorum ki... Ömrümün yarısını mı yaşadım, üçte ikisini mi yaşadım, yarın mı öleceğim bilmiyorum ki...

İki gün önce bir hacı amcanın evine hasta ziyaretine gittik. Ertesi gün vefatını duyduk.İki gün önce bir hacı amcanın evine hasta ziyaretine gittik. Ertesi gün vefatını duyduk. Sapasağlam adamdı. Bana sıra gelmeyecek diye elimde kâğıt yok ki. Sapasağlam adamdı. Bana sıra gelmeyecek diye elimde kâğıt yok ki. Belki yarın ben öleceğim, belki şuradan çıkınca; belki kalp krizinden, belki bir otomobil çarpacak.Belki yarın ben öleceğim, belki şuradan çıkınca; belki kalp krizinden, belki bir otomobil çarpacak. Belki 150 yıl yaşayacağım, cümle âlem başıma üşüşüp, "Allah Allah! Belki 150 yıl yaşayacağım, cümle âlem başıma üşüşüp, "Allah Allah! Bu kaç asırdan önce kalmış bir insan." diyecek. Bilemeyiz ki... Bu kaç asırdan önce kalmış bir insan." diyecek. Bilemeyiz ki...

Sen eğer mü'min değilsen, benim iç huzuruma sahip değilsen...Sen eğer mü'min değilsen, benim iç huzuruma sahip değilsen... Benim iç huzuruma bak, benim iç huzurumu gör; gel, sen de al bu iç huzurunu...Benim iç huzuruma bak, benim iç huzurumu gör; gel, sen de al bu iç huzurunu... Ne istiyorsun yani? Ne diye çelme takıyorsun? Cümle âlemin ihtiyacı iman... Ne istiyorsun yani? Ne diye çelme takıyorsun? Cümle âlemin ihtiyacı iman...

Amerikalı sanki bu imana muhtaç değil mi? Amerikalı senden benden muhtaç. Amerikalı sanki bu imana muhtaç değil mi? Amerikalı senden benden muhtaç.

Kem dürür yoksulluktan nicelerin varlığı Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı. Kem dürür yoksulluktan nicelerin varlığı

Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı.

Amerikalı'nın parası kasasında doludur, altında güzel otomobili,Amerikalı'nın parası kasasında doludur, altında güzel otomobili, istediği yere gitmek için özel uçağı vardır; gönlünün darlığı gitmez.istediği yere gitmek için özel uçağı vardır; gönlünün darlığı gitmez. Arabasına biner, 200 kilometre süratle uçurumdan yuvarlar, kendi intihar eder.Arabasına biner, 200 kilometre süratle uçurumdan yuvarlar, kendi intihar eder. Arkasına mektup bırakır; "Bu hayattan bir tat alamadım."Arkasına mektup bırakır; "Bu hayattan bir tat alamadım." Kerata; paran vardı, pulun vardı, malın vardı, köşkün vardı, araban vardı... Niye? Kerata; paran vardı, pulun vardı, malın vardı, köşkün vardı, araban vardı...

Niye?

İmanı yoktu da ondan... İmana, Amerikalı'nın da ihtiyacı var. İmanı yoktu da ondan... İmana, Amerikalı'nın da ihtiyacı var.

Fransa'da, İngiltere'de, Avrupa'da adam okumuş, profesör olmuş, yüksek mütefekkir olmuş.Fransa'da, İngiltere'de, Avrupa'da adam okumuş, profesör olmuş, yüksek mütefekkir olmuş. Sonunda inceliyor, müslüman oluyor.Sonunda inceliyor, müslüman oluyor. Avrupa'nın hıristiyanı, komünisti müslüman oluyor da sen ne duruyorsun? Senin deden müslümandı.Avrupa'nın hıristiyanı, komünisti müslüman oluyor da sen ne duruyorsun? Senin deden müslümandı. Ben seninle şöyle karşı karşıya bir kahve höpürdetsem, beraber çay içsek, sen bana,Ben seninle şöyle karşı karşıya bir kahve höpürdetsem, beraber çay içsek, sen bana, "Benim dedem de müftüydü, vaizdi. Ben de küçükken Amme cüzünü okumuştum."Benim dedem de müftüydü, vaizdi. Ben de küçükken Amme cüzünü okumuştum. Benim de babam çok iyi bir insandı.Benim de babam çok iyi bir insandı. Anam hacıydı, başörtüsünü hiç çıkartmazdı, tesbih elinden düşmezdi." demeye başlarsın. Anam hacıydı, başörtüsünü hiç çıkartmazdı, tesbih elinden düşmezdi." demeye başlarsın.

Sen beni acayip bir hilkat garibesi olarak ne diye görüyorsun?Sen beni acayip bir hilkat garibesi olarak ne diye görüyorsun? Ben dedelerimin soyundan, yolundan gelmiş normal imâlâtım. Sen kendine bak! Ben dedelerimin soyundan, yolundan gelmiş normal imâlâtım. Sen kendine bak! Sen nereden model aldın da nasıl oldun böyle?.. Sen nereden model aldın da nasıl oldun böyle?..

Leyse min yevmin illâ le-yu'radu alâ ehli kubûri makâiduhum mine'l-cenneti ve'n-nar. Leyse min yevmin illâ le-yu'radu alâ ehli kubûri makâiduhum mine'l-cenneti ve'n-nar.

Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri diyor ki: Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri diyor ki:

"Hiçbir gün yoktur ki o günde şu hadise cerayan etmesin;"Hiçbir gün yoktur ki o günde şu hadise cerayan etmesin; kabir ehline cennetteyse cennetteki yeri, cehennemlikse cehennemdeki yeri gösterilmiş olmasın." kabir ehline cennetteyse cennetteki yeri, cehennemlikse cehennemdeki yeri gösterilmiş olmasın."

Hiçbir gün yoktur ki yani her gün gösterilir.Hiçbir gün yoktur ki yani her gün gösterilir. Hatta bazı hadisler var, sabah akşam gösterilir demekte... Hatta bazı hadisler var, sabah akşam gösterilir demekte... İnsan kabre giriyor ya, ehl-i cennetse oradan açık manzaralı yerdenİnsan kabre giriyor ya, ehl-i cennetse oradan açık manzaralı yerden Boğaz'ın güzel manzarasını seyreder gibi cennetteki makamını seyrediyor.Boğaz'ın güzel manzarasını seyreder gibi cennetteki makamını seyrediyor. O kabir toprağın altı ama orada safalı, manzaralı, keyifte... O kabir toprağın altı ama orada safalı, manzaralı, keyifte...

el-Kabru ravzatun min riyadi'l-cenneti ev hufretün min huferi'n-nîrân.el-Kabru ravzatun min riyadi'l-cenneti ev hufretün min huferi'n-nîrân. "Kabir, mü'mine cennet bahçelerinden bir bahçedir veya kâfire cehennem çukurlarından bir çukurdur." "Kabir, mü'mine cennet bahçelerinden bir bahçedir veya kâfire cehennem çukurlarından bir çukurdur."

Cehennemlikse cehennemdeki yeri gösterilecek. "Ah, keşke kabirde kalsam." diyecek.Cehennemlikse cehennemdeki yeri gösterilecek. "Ah, keşke kabirde kalsam." diyecek. Orası ona daha safalı gelecek ama cehenneme gidecek.Orası ona daha safalı gelecek ama cehenneme gidecek. Oranın ateşlerini, azaplarını, ızdıraplarını her gün gördükçe elemlere gark olacak.Oranın ateşlerini, azaplarını, ızdıraplarını her gün gördükçe elemlere gark olacak. Kederinden ayrıca kabrinde ölür gibi olacak. Kederinden ayrıca kabrinde ölür gibi olacak. Mü'min de her gün sabah akşam cenneti gördükçe, Mü'min de her gün sabah akşam cenneti gördükçe, cennetteki makamını gördükçe kabirde safadan safaya geçecek. cennetteki makamını gördükçe kabirde safadan safaya geçecek.

Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor. Biz bilmeyiz, âciz nâçiz kullarız... Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor. Biz bilmeyiz, âciz nâçiz kullarız...

"Hiçbir gün yoktur ki o gün kabir ehline cennetteki veya cehennemdeki"Hiçbir gün yoktur ki o gün kabir ehline cennetteki veya cehennemdeki müstehak olduğu yer neresi ise oradaki oturma yeri, ikametgâhı gösterilmiş olmasın." müstehak olduğu yer neresi ise oradaki oturma yeri, ikametgâhı gösterilmiş olmasın."

Herkese gösterilir, her zaman gösterilir.Herkese gösterilir, her zaman gösterilir. Ehl-i cennet cenneti görmekten şâd olur, ehl-i nârEhl-i cennet cenneti görmekten şâd olur, ehl-i nâr cehennemi görmekten elemnâk olur, kederlere gark olur. cehennemi görmekten elemnâk olur, kederlere gark olur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi iman sahibi eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi iman sahibi eylesin. İman cevherimizi elimizden kaybettirmesin, zayi ettirmesin. İman cevherimizi elimizden kaybettirmesin, zayi ettirmesin. İman-ı kâmil ile ruhumuzu teslim etmeyi nasip eylesin.İman-ı kâmil ile ruhumuzu teslim etmeyi nasip eylesin. Kabrimizi cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin, cehennem çukurlarından bir çukur eylemesin. Kabrimizi cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin, cehennem çukurlarından bir çukur eylemesin.

Leyse min yevmi cum'atin illâ ve lillâhi fîhi utakâu mine'n-nâriLeyse min yevmi cum'atin illâ ve lillâhi fîhi utakâu mine'n-nâri sittu mieti elfin ve neyyikun ilâ ışrîne elfen küllühüm kad istevcebü'n-nâr. sittu mieti elfin ve neyyikun ilâ ışrîne elfen küllühüm kad istevcebü'n-nâr.

Hz. Enes b. Malik radıyallahu anh'ın Peygamber Efendimiz'den nakledipHz. Enes b. Malik radıyallahu anh'ın Peygamber Efendimiz'den nakledip Deylemî'nin de kitabında kaydettiğine göre Peygamber Efendimiz,Deylemî'nin de kitabında kaydettiğine göre Peygamber Efendimiz, bu hadîs-i şerîfinde cuma gününü methetmiş. bu hadîs-i şerîfinde cuma gününü methetmiş.

Cuma var ya, hani haftada bir dönüp dönüp de gelir bize cuma günü...Cuma var ya, hani haftada bir dönüp dönüp de gelir bize cuma günü... O çok kıymetli, çok önemli bir gündür. Bakın, Peygamber Efendimiz ne buyuruyor; O çok kıymetli, çok önemli bir gündür. Bakın, Peygamber Efendimiz ne buyuruyor;

"Hiçbir cuma günü yoktur ki o günde Allah'ın cehennemi yüzde yüz hak etmiş olan kimselerden"Hiçbir cuma günü yoktur ki o günde Allah'ın cehennemi yüzde yüz hak etmiş olan kimselerden 600 küsür bin veyahut 20 bine kadar cehennemden âzat ettiği insan olmasın." 600 küsür bin veyahut 20 bine kadar cehennemden âzat ettiği insan olmasın."

Araplar'ın üslûbuna göre söylenmiş bu ifadenin düz şekli nedir? Araplar'ın üslûbuna göre söylenmiş bu ifadenin düz şekli nedir?

Her cuma günü Allahu Teâlâ hazretleri büyük miktarda,Her cuma günü Allahu Teâlâ hazretleri büyük miktarda, cehennem ehli olmaya müstahak olmuş insanları cehennemden âzat eder yani affeder. cehennem ehli olmaya müstahak olmuş insanları cehennemden âzat eder yani affeder.

Ne miktar? Sitti mieti elfin. "600 bin küsurdan." Her cuma günü 600 bin küsur kimseden... Ne miktar?

Sitti mieti elfin. "600 bin küsurdan." Her cuma günü 600 bin küsur kimseden...

İlâ işrîne elfen. "20 bin kişiye kadar." İlâ işrîne elfen. "20 bin kişiye kadar."

Demek ki miktar zamanına göre değişiyor. Bu kadar insanı cuma günü affeder. Demek ki miktar zamanına göre değişiyor. Bu kadar insanı cuma günü affeder.

Cuma günü önemli bir gündür. Cuma gününün önemi hakkında bir hadîs-i şerîf daha var: Cuma günü önemli bir gündür. Cuma gününün önemi hakkında bir hadîs-i şerîf daha var:

Leyse min â'yâdi ümmetî 'îdün efdale min yevmi'l-cum'atiLeyse min â'yâdi ümmetî 'îdün efdale min yevmi'l-cum'ati ve rek'atâni fî yevmi'l-cum'ati efdalu min elfi rek'atin fî gayri yevmi'l-cum'a.ve rek'atâni fî yevmi'l-cum'ati efdalu min elfi rek'atin fî gayri yevmi'l-cum'a. "Ümmetimin bayramlarından hiçbir bayram, cuma günü bayramından daha üstün değildir." "Ümmetimin bayramlarından hiçbir bayram, cuma günü bayramından daha üstün değildir."

Cuma müslümanın bayramıdır.Cuma müslümanın bayramıdır. Onun için süslen, ziynetlen, gusül abdesti al, tertemiz yıkan, tertemiz giyin kuşan,Onun için süslen, ziynetlen, gusül abdesti al, tertemiz yıkan, tertemiz giyin kuşan, temiz ve güzel elbiselerini giy, güzel kokuları sürün camiye traşlı, hoş bir halde gel. temiz ve güzel elbiselerini giy, güzel kokuları sürün camiye traşlı, hoş bir halde gel.

Leyse min â'yâdi ümmetî. "Ümmetimin bayramlarından hiçbirisi yoktur ki..."Leyse min â'yâdi ümmetî. "Ümmetimin bayramlarından hiçbirisi yoktur ki..." Efdale min yevmi'l-cum'ati. "Cuma günü bayramından daha üstün olsun." Efdale min yevmi'l-cum'ati. "Cuma günü bayramından daha üstün olsun."

Demek ki cuma günü, Kurban Bayramı'ndan da Ramazan Bayramı'ndan da diğer şeylerden de daha üstünmüş.Demek ki cuma günü, Kurban Bayramı'ndan da Ramazan Bayramı'ndan da diğer şeylerden de daha üstünmüş. Cuma günü böyle her hafta gelen mübarek gündür işte. Cuma günü böyle her hafta gelen mübarek gündür işte.

Rek'atâni fi yevmi'l-cum'ati efdalu min elfi rek'atin fi gayri yevmi'l-cum'a.Rek'atâni fi yevmi'l-cum'ati efdalu min elfi rek'atin fi gayri yevmi'l-cum'a. "Cuma günü kılınan iki rekât namaz cumanın gayrısında kılınan bin rekâttan daha üstündür." "Cuma günü kılınan iki rekât namaz cumanın gayrısında kılınan bin rekâttan daha üstündür."

Demek ki cuma günü insan biraz hayr u hasenâta gayret etmeli.Demek ki cuma günü insan biraz hayr u hasenâta gayret etmeli. Allah'ın kendisini affettiği kimselerin zümresinden olmaya çalışmalı. Biraz tevbe ve istiğfar etmeli.Allah'ın kendisini affettiği kimselerin zümresinden olmaya çalışmalı. Biraz tevbe ve istiğfar etmeli. Önümüzdeki cumadan itibaren cumalara biraz daha bu gözle bakarak inşaallah gayret edin. Önümüzdeki cumadan itibaren cumalara biraz daha bu gözle bakarak inşaallah gayret edin.

Sonra üç aylar; Receb, Şaban, Ramazan...Sonra üç aylar; Receb, Şaban, Ramazan... Allahu Teâlâ hazretleri, "Receb ayı benim ayımdır." buyurmuş, şehrullah...Allahu Teâlâ hazretleri, "Receb ayı benim ayımdır." buyurmuş, şehrullah... Şaban ayı Resûlullah'ın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ayıdır.Şaban ayı Resûlullah'ın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ayıdır. Ramazan da bizim ayımızdır, biz günahkârların ayıdır.Ramazan da bizim ayımızdır, biz günahkârların ayıdır. Bu aylarda Allahu Teâlâ hazretlerine tevbe etmeye, yönelmeye kendimizi alıştıralım. Bu aylarda Allahu Teâlâ hazretlerine tevbe etmeye, yönelmeye kendimizi alıştıralım.

Ramazan'dan inşaallah günahlarımızdan tertemiz sıyrılıp çıkalım.Ramazan'dan inşaallah günahlarımızdan tertemiz sıyrılıp çıkalım. Tozlu topraklı soğanın dış kabuğundan bembeyaz sıyrılıp çıktığı gibi inşaallah tertemiz,Tozlu topraklı soğanın dış kabuğundan bembeyaz sıyrılıp çıktığı gibi inşaallah tertemiz, pak müslümanlar olarak çıkalım. Bu mânevî mevsim, çok kıymetli mevsimdir.pak müslümanlar olarak çıkalım. Bu mânevî mevsim, çok kıymetli mevsimdir. Bu aylarda ibadete, oruca, dua etmeye, hayr u hasenât yapmaya,Bu aylarda ibadete, oruca, dua etmeye, hayr u hasenât yapmaya, sadaka vermeye çokça dikkat edin. Cumaların da kadr u kıymetini gözetin, bilin. sadaka vermeye çokça dikkat edin. Cumaların da kadr u kıymetini gözetin, bilin.

Cuma günlerinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine çokça salât u selâm edin.Cuma günlerinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine çokça salât u selâm edin. İnsan salât u selâm edince, Allahu Teâlâ hazretleri İnsan salât u selâm edince, Allahu Teâlâ hazretleri o salât u selâmı bir vazifeli melekle Resûlullah'a iletir. o salât u selâmı bir vazifeli melekle Resûlullah'a iletir.

Resûlullah'a nasıl iletirler o salavâtı? Resûlullah'a nasıl iletirler o salavâtı?

"Yâ Resûlallah! Sana İstanbul'dan filancanın oğlu filanca"Yâ Resûlallah! Sana İstanbul'dan filancanın oğlu filanca salât u selâm ediyor." diye senin isminle iletirler.salât u selâm ediyor." diye senin isminle iletirler. Senin isminle iletince de Allahu Teâlâ hazretlerinin lütf u keremi, kudreti her şeye yeter.Senin isminle iletince de Allahu Teâlâ hazretlerinin lütf u keremi, kudreti her şeye yeter. Resûlullah Efendimiz onu yanındaki bir sahife-i beyzâya yani nuranî bir sayfaya, Resûlullah Efendimiz onu yanındaki bir sahife-i beyzâya yani nuranî bir sayfaya, "Bana selam gönderen ümmetimden filanca." diye senin ismini kaydeder. "Bana selam gönderen ümmetimden filanca." diye senin ismini kaydeder.

Resûlullah ile âşinâlık olmasını istemez misin? İstersin...Resûlullah ile âşinâlık olmasını istemez misin?

İstersin...
Onun için salât u selâmı da çokça edersin.Onun için salât u selâmı da çokça edersin. İki rekât namaz da başka zamanlarda kılınan namazlardan daha fazlaymış.İki rekât namaz da başka zamanlarda kılınan namazlardan daha fazlaymış. Bakarsın Allah gönlüne bir yumuşaklık verivermiş.Bakarsın Allah gönlüne bir yumuşaklık verivermiş. Bakarsın yoluna girmek, yolunda gitmek sana kolaylanıvermiş.Bakarsın yoluna girmek, yolunda gitmek sana kolaylanıvermiş. Eskiden isteyip dururdun, şeytan mâni olurdu, gidemezdin. Şimdi mümkün oluyor. Bu cumada dene... Eskiden isteyip dururdun, şeytan mâni olurdu, gidemezdin. Şimdi mümkün oluyor. Bu cumada dene...

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi cumaların, Receblerin, mübarek günlerin feyzinden feyizyâb eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi cumaların, Receblerin, mübarek günlerin feyzinden feyizyâb eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.

Fâtiha-i şerîfe meâl besmele. Fâtiha-i şerîfe meâl besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2