Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Dünya ve Âhiret İmanın Gözüyle Değerlendirme

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemin ve'l-âkibetü li'l-muttakîn es-salâtu ve's-selâmuel-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemin ve'l-âkibetü li'l-muttakîn es-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh fe-enne efdale'l-hedyi hedyu Muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh fe-enne efdale'l-hedyi hedyu Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâr fe bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyive külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâr fe bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Mikâil mü'min min kalbihî ve mikâil münâfık min hânetihî. sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Mikâil mü'min min kalbihî ve mikâil münâfık min hânetihî.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. An Huzeyfe. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

An Huzeyfe.

Bazı insanlar gerek bir musibet anında gerek bir havf u haşyet anında, Kur'an okunurken dinlerken ağlar.Bazı insanlar gerek bir musibet anında gerek bir havf u haşyet anında, Kur'an okunurken dinlerken ağlar. Canı istediği her vakitte ağlayabilmek katiyen makbul değildir.Canı istediği her vakitte ağlayabilmek katiyen makbul değildir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem; Mikâil mü'min min kalbihî ve mikâil münâfık min hânetihî.Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

Mikâil mü'min min kalbihî ve mikâil münâfık min hânetihî.
"Mü'min içinden ağlar, münafık da gözlerinden ağlar!" buyurmuştur. "Mü'min içinden ağlar, münafık da gözlerinden ağlar!" buyurmuştur.

İstediği her zaman ağlayana; "Bak hiç dayanamıyor, hemen ağlıyor, ne güzel adam…" derler.İstediği her zaman ağlayana; "Bak hiç dayanamıyor, hemen ağlıyor, ne güzel adam…" derler. Bu münafık ağlamasıdır. Münafık her zaman gözünden yaş çıkarabilir. Bu münafık ağlamasıdır. Münafık her zaman gözünden yaş çıkarabilir. Mü'min ise kalbinden ağlar, ağladığını kimseye göstermez.Mü'min ise kalbinden ağlar, ağladığını kimseye göstermez. Onun ağladığını, yandığını Allah'tan başka kimse bilmez. Bu çok ince bir meseledir. Onun ağladığını, yandığını Allah'tan başka kimse bilmez. Bu çok ince bir meseledir.

Bekkirû bi's-salâti fî yevmi'l-ğaymi. "Bulutlu havalarda namazları kılmakta acele ediniz!" Bekkirû bi's-salâti fî yevmi'l-ğaymi. "Bulutlu havalarda namazları kılmakta acele ediniz!"

Fe-innehû men tetake salâte'l-asri habita amelühû.Fe-innehû men tetake salâte'l-asri habita amelühû. "Her kim ki ikindi namazını kaçırırsa o günkü ameli mahvolur!" "Her kim ki ikindi namazını kaçırırsa o günkü ameli mahvolur!"

O günkü sevapları, kazançları mahvolur. İkindi namazı çok dikkat edilecek bir namazdır. O günkü sevapları, kazançları mahvolur. İkindi namazı çok dikkat edilecek bir namazdır.

Hâfizû ala's-salavât, âyet-i kerîmesinde muhafaza edilmesi gereken namazınHâfizû ala's-salavât, âyet-i kerîmesinde muhafaza edilmesi gereken namazın hangisi olduğu konusunda ihtilaf olunmuş ama ekseriyetle ikindi namazı olduğu [söylenmiştir].hangisi olduğu konusunda ihtilaf olunmuş ama ekseriyetle ikindi namazı olduğu [söylenmiştir]. Cenâb-ı Hakk bu namaza ayrı bir önem verdiğine dikkat çekmiştir. Çünkü ikindi vakti işlerin vaktidir.Cenâb-ı Hakk bu namaza ayrı bir önem verdiğine dikkat çekmiştir. Çünkü ikindi vakti işlerin vaktidir. İkindi namazı bu işlerin vaktinde ihmale uğrar, onun ihmale uğramaması için deİkindi namazı bu işlerin vaktinde ihmale uğrar, onun ihmale uğramaması için de dikkat edilmesi tavsiye edilmiş. dikkat edilmesi tavsiye edilmiş. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri de bulutlu havalarda ikindi namazınınEfendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri de bulutlu havalarda ikindi namazının akşam [güneş] batmadan evvel hemen kılınması için acele edilmesi gerektiğini söylemiştir. akşam [güneş] batmadan evvel hemen kılınması için acele edilmesi gerektiğini söylemiştir.

"Her kim ikindi namazını kaçırır, terk ederse amelleri mahvolur!" "Her kim ikindi namazını kaçırır, terk ederse amelleri mahvolur!"

Oruç her sene ya, bir zât Resûlullah Efendimiz'e;Oruç her sene ya, bir zât Resûlullah Efendimiz'e; "Hac ibadeti her sene mi yapılacak?" diye sormuş. Buyurmuşlar ki; "Hac ibadeti her sene mi yapılacak?" diye sormuş. Buyurmuşlar ki;

Bel merratün vâhidetün. "Hac bir keredir!"Bel merratün vâhidetün. "Hac bir keredir!" Fe-men zâde fe hüve tetavvuun. "Kim başka haclar yaparsa bu tatavvû olur, bunlar nafiledir!" Fe-men zâde fe hüve tetavvuun. "Kim başka haclar yaparsa bu tatavvû olur, bunlar nafiledir!"

Beytün bi'ş-şâmi lâ yehıllü li'l-mü'minîne en yedhulûhü illâ bimîzeBeytün bi'ş-şâmi lâ yehıllü li'l-mü'minîne en yedhulûhü illâ bimîze ve lâ yehıllü li'l-mü'minâti en yudhilennehû elbettete. ve lâ yehıllü li'l-mü'minâti en yudhilennehû elbettete.

Beytün bi'ş-şâmi lâ yehıllü li'l-mü'minîne en yedhulûhü illâ bimîze. "Şam'da bir ev vardır ki o eve 'hamam' derler.Beytün bi'ş-şâmi lâ yehıllü li'l-mü'minîne en yedhulûhü illâ bimîze. "Şam'da bir ev vardır ki o eve 'hamam' derler. Mü'minlerin bu evlere girmesi yakışmaz. Oraya ancak peştamallarla girilir!" Peştamalsiz girilmez. Mü'minlerin bu evlere girmesi yakışmaz. Oraya ancak peştamallarla girilir!" Peştamalsiz girilmez. Ve lâ yehıllü li'l-mü'minâti en yudhilennehû elbettete. "Kadınlar ise hiç giremez. Ve lâ yehıllü li'l-mü'minâti en yudhilennehû elbettete. "Kadınlar ise hiç giremez. Peştamallı olsalar da kadınların o evlere girmesi doğru değildir!" Peştamallı olsalar da kadınların o evlere girmesi doğru değildir!"

Ancak hasta ise zaruretten, terlemek için bir zarureti varsa o zaman oraya girebilir.Ancak hasta ise zaruretten, terlemek için bir zarureti varsa o zaman oraya girebilir. Yoksa yıkanmak için, temizlenmek için vs. oralara gitmelerine cevaz verilmemiş. Yoksa yıkanmak için, temizlenmek için vs. oralara gitmelerine cevaz verilmemiş.

Acaba bugün ne dersiniz? Bilindiği gibi hamam kapalı bir yerdir.Acaba bugün ne dersiniz?

Bilindiği gibi hamam kapalı bir yerdir.
Erkekler kısmına sadece erkekler girer, kadınlar kısmına da sadece kadınlar.Erkekler kısmına sadece erkekler girer, kadınlar kısmına da sadece kadınlar. Erkekler kadınları, kadınlar da erkekleri görmez. Buralara ekseriyetle peştamallarla girilir.Erkekler kadınları, kadınlar da erkekleri görmez. Buralara ekseriyetle peştamallarla girilir. Peştamal giyildiği hâlde Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem oralara girilmesini tavsiye etmemiştir.Peştamal giyildiği hâlde Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem oralara girilmesini tavsiye etmemiştir. Çünkü hamam, nefislerin tahrik olduğu, şehvetlerin tahrik olunduğu bir yerdir.Çünkü hamam, nefislerin tahrik olduğu, şehvetlerin tahrik olunduğu bir yerdir. "Oralara girmektense girmemek daha iyidir!" demişler."Oralara girmektense girmemek daha iyidir!" demişler. "Onun şifasını Allah'tan isteyin, günah olacak şeylerle şifa bulunmaz!" buyurmuştur. "Onun şifasını Allah'tan isteyin, günah olacak şeylerle şifa bulunmaz!" buyurmuştur. Bugün ise tamamıyla zıt bir hâldeyiz. Allah hepimizi affetsin.Bugün ise tamamıyla zıt bir hâldeyiz. Allah hepimizi affetsin. İnsanlar bugün bu zıt olan şeye o kadar müptela oldular ki Allah affetsin. İnsanlar bugün bu zıt olan şeye o kadar müptela oldular ki Allah affetsin.

Beytün lâ sıbyâne fîhi lâ berakete fîhi. "Bir evde hiç çocuk yoksa o evde bereket olmaz!" Beytün lâ sıbyâne fîhi lâ berakete fîhi. "Bir evde hiç çocuk yoksa o evde bereket olmaz!"

Çocuk evin bereketidir. İnsan çocukların çokluğundan yılmamalı, kızmamalıdır.Çocuk evin bereketidir. İnsan çocukların çokluğundan yılmamalı, kızmamalıdır. Çocuklar Allah'ın vermiş olduğu bir lütuftur, evladın iyisini kötüsünü sen de bilemezsin ben de bilemem. Çocuklar Allah'ın vermiş olduğu bir lütuftur, evladın iyisini kötüsünü sen de bilemezsin ben de bilemem. Allah nasıl takdir ettiyse öyle olacaktır. Allah nasıl takdir ettiyse öyle olacaktır.

Ve beytün lâ halle fîhi yüâlü li-ehlihî. "Bir evde sirke bulunmazsa o ev, o aile için sıkıntılı olur!" Ve beytün lâ halle fîhi yüâlü li-ehlihî. "Bir evde sirke bulunmazsa o ev, o aile için sıkıntılı olur!"

Katıkların en kolayı sirke, banarsın; mü'min için kâfi demek. Katıkların en kolayı sirke, banarsın; mü'min için kâfi demek.

Beyne'l-abdi ve'l-cenneti seb'u ıkâbin ehvenühâ el-mevtü.Beyne'l-abdi ve'l-cenneti seb'u ıkâbin ehvenühâ el-mevtü. "Cennet ile kulun arasında yedi tane hendek, tepe, mânia vardır."Cennet ile kulun arasında yedi tane hendek, tepe, mânia vardır. Bunun en kolayı ölümdür, ölüm birinci kademedir. Cennete girmenin birinci kademesi ölümdür!" Bunun en kolayı ölümdür, ölüm birinci kademedir. Cennete girmenin birinci kademesi ölümdür!"

Ölüm olmadan adamı cennete koymuyorlar. Ölüm olmadan adamı cennete koymuyorlar.

Ve es'abühâ el-vukûfü beyne yedeyi'llâhi Teâlâ. "En zoru daVe es'abühâ el-vukûfü beyne yedeyi'llâhi Teâlâ. "En zoru da Allah celle ve âlâ'nın huzurunda, Rabbu'l-izzet'teki vakfe, duruştur!"Allah celle ve âlâ'nın huzurunda, Rabbu'l-izzet'teki vakfe, duruştur!" İzâ teallaka'l-mazlumûne bi'z-zâlimîne.İzâ teallaka'l-mazlumûne bi'z-zâlimîne. "O anda mazlumlar zalimlerin yakasına yapışmış, haklarını isteyeceklerdir!" "O anda mazlumlar zalimlerin yakasına yapışmış, haklarını isteyeceklerdir!"

En ağırı, en korkuncu da bu olacaktır. Onun için hukuktan son derece sakınmak lazım. En ağırı, en korkuncu da bu olacaktır. Onun için hukuktan son derece sakınmak lazım.

İnsan tevbe eder: "Estağfirullah, bu hatadan, bu kusurdan tevbe ettim,İnsan tevbe eder: "Estağfirullah, bu hatadan, bu kusurdan tevbe ettim, bir daha yapmayacağım yâ Rabbi!.." der.bir daha yapmayacağım yâ Rabbi!.." der. Ama eğer onda hukuk-u nâs varsa onunla helalleşmedikçe tevbe tevbe olmaz.Ama eğer onda hukuk-u nâs varsa onunla helalleşmedikçe tevbe tevbe olmaz. Tevbenin tevbe olması, Allahu Teâlâ tarafından kabul edilmesi için hak sahipleriyle helalleşmesine bağlıdır. Tevbenin tevbe olması, Allahu Teâlâ tarafından kabul edilmesi için hak sahipleriyle helalleşmesine bağlıdır.

Hakların bir kısmı da laftan ibarettir,Hakların bir kısmı da laftan ibarettir, birbirimizin arkasından rencide edecek konuşmalar yapmaktandır. birbirimizin arkasından rencide edecek konuşmalar yapmaktandır. O adamın yüzüne söylesen o adam çok incinecek, kırılacak.O adamın yüzüne söylesen o adam çok incinecek, kırılacak. Bunu ses yüzüne karşı söylemiyorsun da başka birisine naklediyorsun.Bunu ses yüzüne karşı söylemiyorsun da başka birisine naklediyorsun. Bu nakil bir haktır! O kişiyle helalleşmedikçe o tevben tevbe olmaz. Bu nakil bir haktır! O kişiyle helalleşmedikçe o tevben tevbe olmaz.

Birinden para yahut bir mal alırsın, sonra onu sahibine iade edersin, bu kolaydır.Birinden para yahut bir mal alırsın, sonra onu sahibine iade edersin, bu kolaydır. Fakat adamın hatırını yıkacak, gönlünü kıracak şekilde arkasından konuşmuş,Fakat adamın hatırını yıkacak, gönlünü kıracak şekilde arkasından konuşmuş, bu konuşmadan dolayı da ona gidip;bu konuşmadan dolayı da ona gidip; "Ya hu ben senin hakkında şöyle haksız bir konuşma yaptım, kusurumu affet…" dememişsin."Ya hu ben senin hakkında şöyle haksız bir konuşma yaptım, kusurumu affet…" dememişsin. Bir insana sonradan bu durumu söyleyip özür dilemek ve helallik istemek çok zordur,Bir insana sonradan bu durumu söyleyip özür dilemek ve helallik istemek çok zordur, yapanlar da pek nadirdir! Onun için o gün geldiği vakitte çok fena: yapanlar da pek nadirdir! Onun için o gün geldiği vakitte çok fena:

Mazlumlar zalimlere yapışıp; "Hakkımızı isteriz!" diyecekler.Mazlumlar zalimlere yapışıp; "Hakkımızı isteriz!" diyecekler. Gerek verilen paralardan dolayı gerek dövme, sövme ve ağır konuşmaların Gerek verilen paralardan dolayı gerek dövme, sövme ve ağır konuşmaların mukabilinde olan haklar, sevapları elimizden alacak!mukabilinde olan haklar, sevapları elimizden alacak! Hakları ancak sevaplarımızı vermek suretiyle ödeyeceğiz çünkü o gün para yok!Hakları ancak sevaplarımızı vermek suretiyle ödeyeceğiz çünkü o gün para yok! Sevaplarımız yetmediği takdirde bu adamın günahlarını bizim sırtımıza yükleyecekler. Sevaplarımız yetmediği takdirde bu adamın günahlarını bizim sırtımıza yükleyecekler. O zaman işin içerisinden nasıl çıkılır, Allah muhafaza! O zaman işin içerisinden nasıl çıkılır, Allah muhafaza!

Beyne'l-âlimi ve'l-âbidi seb'ûne deraceten. "Alim ile âbid arasında yetmiş derece fark vardır." Beyne'l-âlimi ve'l-âbidi seb'ûne deraceten. "Alim ile âbid arasında yetmiş derece fark vardır."

Çünkü alimler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den bugüne kadar gelen ilmi bize iletirler.Çünkü alimler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den bugüne kadar gelen ilmi bize iletirler. Âbidin kendisine mahsus bir ibadeti vardır, onu yapar. Âbidin kendisine mahsus bir ibadeti vardır, onu yapar. Binâenaleyh Peygamber'in vazifesinin mirasçısı alimlerdir.Binâenaleyh Peygamber'in vazifesinin mirasçısı alimlerdir. Onun için; "Dereceleri çok yüksektir!" buyurulmuştur. Onun için; "Dereceleri çok yüksektir!" buyurulmuştur.

Ehlü'l-cenneti fî-neîmihim iz satea lehüm nurun. "Ehli cennet, cennete girdikleri vakitte himmetlere gark oluyorlar."Ehlü'l-cenneti fî-neîmihim iz satea lehüm nurun. "Ehli cennet, cennete girdikleri vakitte himmetlere gark oluyorlar." "Herkes cennet nimetleri ile mest olmuş bir durumdayken kendilerine bir nur zahir oluyor."Herkes cennet nimetleri ile mest olmuş bir durumdayken kendilerine bir nur zahir oluyor. Başlarını kaldırıp 'Bu nur nedir?' diyerek bakıyorlar. Başlarını kaldırıp 'Bu nur nedir?' diyerek bakıyorlar. O arada Cenâb-ı Vacibü'l-Vücûd ve Tekaddes hazretleri kendisini izhar eyliyor. O arada Cenâb-ı Vacibü'l-Vücûd ve Tekaddes hazretleri kendisini izhar eyliyor. Yüksekte, kendilerini ihata eden nurun içerisinden Cenâb-ı Hak kendisini izhar ediyor." Yüksekte, kendilerini ihata eden nurun içerisinden Cenâb-ı Hak kendisini izhar ediyor."

Bütün insanlar bulunduğu yerden dağılmış ama herkes ayı bulunduğu yerden nasıl görebiliyorsaBütün insanlar bulunduğu yerden dağılmış ama herkes ayı bulunduğu yerden nasıl görebiliyorsa Cenâb-ı Hakk'ı da öyle görüyorlar. Fe-kâle es-selâmü aleyküm.Cenâb-ı Hakk'ı da öyle görüyorlar.

Fe-kâle es-selâmü aleyküm.
"Bu şekilde gördükleri sırada Cenâb-ı Hak selam veriyor!" Yâ ehle'l-cenneti."Bu şekilde gördükleri sırada Cenâb-ı Hak selam veriyor!" Yâ ehle'l-cenneti. "Ey cennet ehli, Allah'ın selamı size olsun!" dedikten sonra; "Ey cennet ehli, Allah'ın selamı size olsun!" dedikten sonra;

Ve zâlike kavlü'l-lâhi selâmün kavlen min rabbi'r-rahîmin. Ve zâlike kavlü'l-lâhi selâmün kavlen min rabbi'r-rahîmin.

Yâsîn'de okuduğumuz Selamün kavlen min rabbi'r-rahîm, işte bu selamdır.Yâsîn'de okuduğumuz Selamün kavlen min rabbi'r-rahîm, işte bu selamdır. Cenâb-ı Hak bugün tecelli buyurduğu vakitte ehli cennete böyle selam verecektir.Cenâb-ı Hak bugün tecelli buyurduğu vakitte ehli cennete böyle selam verecektir. Allah cümlemizi mazhar kılsın. Fe-yenzuru ileyhim ve yenzurûne ileyhi.Allah cümlemizi mazhar kılsın.

Fe-yenzuru ileyhim ve yenzurûne ileyhi.
"O zaman Cenâb-ı Hak kullarına muhabbetle bakar, kulları da Hz. Hâlik-ı celle ve âlâ'ya bakarlar!""O zaman Cenâb-ı Hak kullarına muhabbetle bakar, kulları da Hz. Hâlik-ı celle ve âlâ'ya bakarlar!" Fe lâ yeltefitûne ilâ şey'in mine'n-neîmi. "Artık o arada cennet nimetlerinin hepsini unuturlar." Fe lâ yeltefitûne ilâ şey'in mine'n-neîmi. "Artık o arada cennet nimetlerinin hepsini unuturlar."

Kimse artık en güzel şeylere bile bakmaya vakit bulamaz. Mâ dâmû yenzurûne ileyhi.Kimse artık en güzel şeylere bile bakmaya vakit bulamaz.

Mâ dâmû yenzurûne ileyhi.
"Cenâb-ı Hak'a baktıkları müddetçe cennetin başka nimetlerine iltifat edecek halleri kalmaz!""Cenâb-ı Hak'a baktıkları müddetçe cennetin başka nimetlerine iltifat edecek halleri kalmaz!" Hattâ yahtecibu anhüm ve yebkâ nûrühû ve beraketühû aleyhim fî diyârihim.Hattâ yahtecibu anhüm ve yebkâ nûrühû ve beraketühû aleyhim fî diyârihim. "Bir müddet sonra Cenâb-ı Hak nurunu kapatır, sonra artık herkes O'nun nuru"Bir müddet sonra Cenâb-ı Hak nurunu kapatır, sonra artık herkes O'nun nuru ve Arş-ı Alâ'da bereketi içerisinde mest ü hayrân nasıl kalırlarsa öyle kalırlar!" ve Arş-ı Alâ'da bereketi içerisinde mest ü hayrân nasıl kalırlarsa öyle kalırlar!"

Allah cümlemizi bu nimetlere mazhar olan, sevgili, bahtiyar kullarının arasına kabul buyursun. Allah cümlemizi bu nimetlere mazhar olan, sevgili, bahtiyar kullarının arasına kabul buyursun.

Te'tîküm min-ba'dî erbeu fitenin. "Benden sonra sizin başınıza dört tane fitne gelecek!" Te'tîküm min-ba'dî erbeu fitenin. "Benden sonra sizin başınıza dört tane fitne gelecek!"

Birinci, ikinci, üçüncü fitneyi söylemedi [de dördüncü fitneyi söyledi]: Birinci, ikinci, üçüncü fitneyi söylemedi [de dördüncü fitneyi söyledi]:

Fe'r-râbiatü minhâ es-sammâü'l-umyâ. "Dördüncü fitne öyle bir fitnedir ki o sağırlık ve körlüktür!" Fe'r-râbiatü minhâ es-sammâü'l-umyâ. "Dördüncü fitne öyle bir fitnedir ki o sağırlık ve körlüktür!"

Gözler görmez, kulaklar da duymaz olacak!Gözler görmez, kulaklar da duymaz olacak! Ama bu körlük ve sağırlık değildir. Ama bu körlük ve sağırlık değildir.

Göz görür kulak da işitir ama hakkı görmek, hakkı işitmek imkânı olmayacaktır.Göz görür kulak da işitir ama hakkı görmek, hakkı işitmek imkânı olmayacaktır. Ne kadar vaiz, ne kadar hoca, ne kadar mühim kimseler söylerse söylesin kimsenin kulağına girmeyecek.Ne kadar vaiz, ne kadar hoca, ne kadar mühim kimseler söylerse söylesin kimsenin kulağına girmeyecek. Hakkı kimse göremeyecektir. Kâinata bakacak ama o bakıştan bir fayda te'min olmayacaktır. Hakkı kimse göremeyecektir.

Kâinata bakacak ama o bakıştan bir fayda te'min olmayacaktır.

el-Mütbikatü. "Öyle körlük ve sağırlık ki her tarafı daim olarak tamamıyla istila etmiştir."el-Mütbikatü. "Öyle körlük ve sağırlık ki her tarafı daim olarak tamamıyla istila etmiştir." Tü'rakü'l-âmmetü fîhâ bi'l-belâi arke'l-edîmi.Tü'rakü'l-âmmetü fîhâ bi'l-belâi arke'l-edîmi. "Burada yılanların insanları ürkütmesi gibi insanları korkutan şeyler olacaktır!" "Burada yılanların insanları ürkütmesi gibi insanları korkutan şeyler olacaktır!" Hattâ yünkera fîhâ el-ma'rûfu. "İnsan burada birtakım iftiralara uğrayacak, bunun korkusunun şiddetiyle emirler tamamıyla inkâr olunacak!" Hattâ yünkera fîhâ el-ma'rûfu. "İnsan burada birtakım iftiralara uğrayacak, bunun korkusunun şiddetiyle emirler tamamıyla inkâr olunacak!"

Allah'ın emirleri ve Peygamber'in sünnetleri tamamıyla inkâr olunacak, kimse dinlemeyecek. Allah'ın emirleri ve Peygamber'in sünnetleri tamamıyla inkâr olunacak, kimse dinlemeyecek.

Ve yu'rafe fîhâ el-münkeru. "Ne kadar yasak varsa onlar da işlenecek!" Ve yu'rafe fîhâ el-münkeru. "Ne kadar yasak varsa onlar da işlenecek!"

"İşlenmesin!" denen şeylerin hepsi işlenecek;"İşlenmesin!" denen şeylerin hepsi işlenecek; "İşleyin, yapın!" denilen şeylerin hiçbirisi de yapılmayacak. "İşleyin, yapın!" denilen şeylerin hiçbirisi de yapılmayacak.

Temûtü fîhâ kulûbühüm. Temûtü fîhâ kulûbühüm.

Kalbin birçok adı vardır. Akla, ruha, idrake kalp denir. Kalpler ölüyor;Kalbin birçok adı vardır. Akla, ruha, idrake kalp denir. Kalpler ölüyor; insan idraksiz, ruhsuz, şuursuz kalıyor. Kalbin ölmesi cesedin ölmesi değildir. insan idraksiz, ruhsuz, şuursuz kalıyor. Kalbin ölmesi cesedin ölmesi değildir.

Kemâ temûtü ebdânühüm. "İnsanların cesetleri nasıl ölüyorsa gönülleri de böyle ölecek!" Kemâ temûtü ebdânühüm. "İnsanların cesetleri nasıl ölüyorsa gönülleri de böyle ölecek!"

Gönülsüz bir mahlûk yaşayacak.Gönülsüz bir mahlûk yaşayacak. Artık onun dünya zevk ü sefâsından başka gayesi, emeli olmayacak!Artık onun dünya zevk ü sefâsından başka gayesi, emeli olmayacak! Bütün gayesi, emeli; dünya zevk ü sefâsı olacak! Allah o fitnelerden cümlemizi muhafaza buyursun. Bütün gayesi, emeli; dünya zevk ü sefâsı olacak!

Allah o fitnelerden cümlemizi muhafaza buyursun.

Onun için Cuma günleri sûre-i Kehf, sûre-i Duhân, Hâmîm sûresini okuyanlaraOnun için Cuma günleri sûre-i Kehf, sûre-i Duhân, Hâmîm sûresini okuyanlara Allahu Teâlâ'nın lütf u inayetiyle bu fitneler isabet etmeyecek, bunlar korunacaklar. Allahu Teâlâ'nın lütf u inayetiyle bu fitneler isabet etmeyecek, bunlar korunacaklar. Allahu Teâlâ Ye'cüc Me'cüc denilen fitnelerden de bu fitnelerden de onları koruyacaktır. Allahu Teâlâ Ye'cüc Me'cüc denilen fitnelerden de bu fitnelerden de onları koruyacaktır.

Kur'an'a sarılanlar, Allahu Teâlâ'nın izniyle bu fitnelerden emin olurlar. Kur'an'a sarılanlar, Allahu Teâlâ'nın izniyle bu fitnelerden emin olurlar.

Tâbiû beyne'l-hacci ve'l-umreti. "Haccınızı umreyle beraber yapın!" Tâbiû beyne'l-hacci ve'l-umreti. "Haccınızı umreyle beraber yapın!"

Haccın üç çeşidi vardır: Bunlar haccı ifrat, haccı temettü, haccı kırandır.Haccın üç çeşidi vardır: Bunlar haccı ifrat, haccı temettü, haccı kırandır. İfrat haccında yalnız haccedilir, umre yapılmaz. İfrat haccında yalnız haccedilir, umre yapılmaz. Temettu' haccında umre yapılır ama hacdan ayrı bir ihramla yapılır. Temettu' haccında umre yapılır ama hacdan ayrı bir ihramla yapılır. Hacc-ı kıran bir ihram içerisinde hem haccı hem de umreyi yapmaktır. Hacc-ı kıran bir ihram içerisinde hem haccı hem de umreyi yapmaktır.

Cenâb-ı Peygamber Efendimiz hacc-ı kıranı tavsiye buyururlar.Cenâb-ı Peygamber Efendimiz hacc-ı kıranı tavsiye buyururlar. Bizim mezhebimizin sahibi İmâm-ı Âzam hazretleri de; "Efdal olan hac, hacc-ı kırandır!" buyurmuştur. Bizim mezhebimizin sahibi İmâm-ı Âzam hazretleri de; "Efdal olan hac, hacc-ı kırandır!" buyurmuştur.

Önceden hacca gidersen hacc-ı kıran yapmak zor olur, aradaki günler çoksa bunu yapmak mümkün olmaz.Önceden hacca gidersen hacc-ı kıran yapmak zor olur, aradaki günler çoksa bunu yapmak mümkün olmaz. Çünkü insan 20-30 gün ihramlı olarak kalamaz, zor olur. Çünkü insan 20-30 gün ihramlı olarak kalamaz, zor olur.

"Hac ve umreyi bir arada yaparsan ömrün uzar, senden fakirlik de gider günahlar da gider!""Hac ve umreyi bir arada yaparsan ömrün uzar, senden fakirlik de gider günahlar da gider!" Kemâ yenfî el-kîru habese'l-hadîdi ve'z-zehebi ve'l-fiddati. "Nasıl demircinin körüğü, demirleri dövdüğü vakitteKemâ yenfî el-kîru habese'l-hadîdi ve'z-zehebi ve'l-fiddati. "Nasıl demircinin körüğü, demirleri dövdüğü vakitte onun pislikleri dağılıp gidiyorsa hacc-ı kıran olarak hac ile umreyi bir arada yaparsan günahların dökülür,onun pislikleri dağılıp gidiyorsa hacc-ı kıran olarak hac ile umreyi bir arada yaparsan günahların dökülür, ömrün uzar ve rızkın da artar!" Bu diğer bir hadiste yine tekid edilmiştir.ömrün uzar ve rızkın da artar!"

Bu diğer bir hadiste yine tekid edilmiştir.
Burada hubse'l-hadid yerine ve'z-zehebi ve'l-fıddan ilave olunuyor. Burada hubse'l-hadid yerine ve'z-zehebi ve'l-fıddan ilave olunuyor. Demirin kiri nasıl gidiyorsa altının, gümüşün nasıl eksiklikleri kayboluyor,Demirin kiri nasıl gidiyorsa altının, gümüşün nasıl eksiklikleri kayboluyor, safı kalıyorsa insanın da böyle safı kalır. el-Haccu'l-mebrûru leyse lehû cezâun ille'l-cennetü.safı kalıyorsa insanın da böyle safı kalır.

el-Haccu'l-mebrûru leyse lehû cezâun ille'l-cennetü.
"Hacc-ı mebrurun, kabul olunmuş haccın mükâfatı ancak cennettir!" "Hacc-ı mebrurun, kabul olunmuş haccın mükâfatı ancak cennettir!"

Eğer hac ind-i ilâhîde makbul olursa mükâfatı cennettir. "Hacc günahları döker!" Eğer hac ind-i ilâhîde makbul olursa mükâfatı cennettir.

"Hacc günahları döker!"

Şârih diyor ki; "Buradaki dökülenler yalnız günâh-ı sağâirdir, günâh-ı kebâirin dökülmesi değildir. Şârih diyor ki; "Buradaki dökülenler yalnız günâh-ı sağâirdir, günâh-ı kebâirin dökülmesi değildir.

Bizim en büyük ibadetimiz namazlarımızdır; bu günahları döker, abdestlerimiz de bu günahları döker.Bizim en büyük ibadetimiz namazlarımızdır; bu günahları döker, abdestlerimiz de bu günahları döker. Evimizden camiye gelirken attığımız adımlarla bu günahlarımız yine dökülür. Evimizden camiye gelirken attığımız adımlarla bu günahlarımız yine dökülür. Verdiğimiz sadakalarla, yaptığımız hayr u hasenâtlarla da bu günahlarımız dökülür.Verdiğimiz sadakalarla, yaptığımız hayr u hasenâtlarla da bu günahlarımız dökülür. Binâenaleyh hac bundan fazla bir şey değildir. Yalnız hacda bir fevâid vardır.Binâenaleyh hac bundan fazla bir şey değildir.

Yalnız hacda bir fevâid vardır.
Esnâ-i hacda insanın kalbine bir rikkat gelir, bu rikkatten dolayı mâzisindeki Esnâ-i hacda insanın kalbine bir rikkat gelir, bu rikkatten dolayı mâzisindeki bütün fenalıklarına nâdim olur, pişman olur, tam bir tevbe ile tevbe edip döner. bütün fenalıklarına nâdim olur, pişman olur, tam bir tevbe ile tevbe edip döner. İşte o zaman günahları mağfiret olunur. İşte o zaman günahları mağfiret olunur.

Tebdül melaiketi bi edibi zikrin maa'n-nebiyyin ve sıddıgin ve zikruhu ile'l-cenneti Zehra. Tebdül melaiketi bi edibi zikrin maa'n-nebiyyin ve sıddıgin ve zikruhu ile'l-cenneti Zehra.

Efendimiz, Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'inEfendimiz, Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'in büyüklüğünü beyan sadedinde şöyle buyurmuş: büyüklüğünü beyan sadedinde şöyle buyurmuş:

"Ebû Bekir es-Sıddîk peygamberlerle ve sıddîklarla beraber"Ebû Bekir es-Sıddîk peygamberlerle ve sıddîklarla beraber melekler tarafından süratle ve kemâl-i ihtiramla cennete sevk olunur!" melekler tarafından süratle ve kemâl-i ihtiramla cennete sevk olunur!"

"Cennette kadınların ziynetleri gibi erkeklere de ziynetler verilecek. "Cennette kadınların ziynetleri gibi erkeklere de ziynetler verilecek. Bu ziynetler abdest azalarımızdaki yerlere kadar olacaktır!" Bu ziynetler abdest azalarımızdaki yerlere kadar olacaktır!"

Abdest alırken biz daha çok elbisemizi pazılara kadar sıvayıp da yıkarız.Abdest alırken biz daha çok elbisemizi pazılara kadar sıvayıp da yıkarız. Yüzlerimizi daha bol yıkamak, ayaklarımızı daha güzel yıkamak suretiyleYüzlerimizi daha bol yıkamak, ayaklarımızı daha güzel yıkamak suretiyle inşallah bu ziynetlerden üzerimize o gün verecekler. inşallah bu ziynetlerden üzerimize o gün verecekler.

Bu çok mühim bir noktadır! Bu çok mühim bir noktadır!

Tebben li'z-zehebi ve'l-fiddati. "Altın ve gümüşe tapanlar helak olsun!" Tebben li'z-zehebi ve'l-fiddati. "Altın ve gümüşe tapanlar helak olsun!"

Buradaki tebb, Tebbetyedâ'da okuduğumuz tebbe kelimesidir. Tebb; "helak" mânasına gelir. Buradaki tebb, Tebbetyedâ'da okuduğumuz tebbe kelimesidir.

Tebb; "helak" mânasına gelir.

"Ebu Leheb'in elleri helak olsun, mahvolsun!" "Ebu Leheb'in elleri helak olsun, mahvolsun!"

Tebben li'z-zehebi ve'l-fiddati.Tebben li'z-zehebi ve'l-fiddati. "Altın ve gümüşlere, mala mülke tapanlar ve onları gaye edinenler yok olsun!" "Altın ve gümüşlere, mala mülke tapanlar ve onları gaye edinenler yok olsun!"

Bunlar için üzülmeye değmez. Ashâb-ı kirâm bunu dinledi ve dediler ki; Bunlar için üzülmeye değmez.

Ashâb-ı kirâm bunu dinledi ve dediler ki;

Femâ nudehhiru. "Yâ Resûlullah! Altını gümüşü kullanmayacağız, saklamayacağız.Femâ nudehhiru. "Yâ Resûlullah! Altını gümüşü kullanmayacağız, saklamayacağız. Öyleyse ne yapalım?" Buyurdular ki; Öyleyse ne yapalım?" Buyurdular ki;

Kâle lisânen zâkiran. "Altın ve gümüş insanın dilini Allah'ın zikrinden alıkoyar.Kâle lisânen zâkiran. "Altın ve gümüş insanın dilini Allah'ın zikrinden alıkoyar. Altınları, gümüşleri hesaplamaktan zikrullah etmeye vakit bulamazsın.Altınları, gümüşleri hesaplamaktan zikrullah etmeye vakit bulamazsın. Onun helak olması, insanların zikrullaha ve ibadete gelmelerine mâni olduğu içindir." Onun helak olması, insanların zikrullaha ve ibadete gelmelerine mâni olduğu içindir."

Ni'me'l-malû's-salih li'r-racüli's-sâlih. "Güzel bir insan için o mal ne güzel maldır! Ni'me'l-malû's-salih li'r-racüli's-sâlih. "Güzel bir insan için o mal ne güzel maldır!

Onunla hayırlar yapar, dünyasını da âhiretini de kazandırır.Onunla hayırlar yapar, dünyasını da âhiretini de kazandırır. Yoksa dünyasını kazandırıp âhiretini mahveden malın varlığından ise yokluğu daha iyidir! Yoksa dünyasını kazandırıp âhiretini mahveden malın varlığından ise yokluğu daha iyidir!

Lisânen zâkiran. "Allahu Teâlâ'yı zikreden bir lisan size yeter!"Lisânen zâkiran. "Allahu Teâlâ'yı zikreden bir lisan size yeter!" Ve kalben şâkiran. "Allahu Teâlâ'nın nimetlerine şükreden bir gönül size yeter!" Ve kalben şâkiran. "Allahu Teâlâ'nın nimetlerine şükreden bir gönül size yeter!"

Allahu Teâlâ'nın zikrini yapan bir dil ile onun nimetlerine şükreden bir gönül size yeter. Allahu Teâlâ'nın zikrini yapan bir dil ile onun nimetlerine şükreden bir gönül size yeter.

Bugünkü nimetlerin şükrünü ifa etmek hiçbirimizin hakkından geleceği şey değildir.Bugünkü nimetlerin şükrünü ifa etmek hiçbirimizin hakkından geleceği şey değildir. Eski zamandaki müslümanlarla bugünkü müslümanların nail olduğu devlet ölçülecek gibi değildir Eski zamandaki müslümanlarla bugünkü müslümanların nail olduğu devlet ölçülecek gibi değildir

Medine-i Münevvere'den gelen güzel bir misafir efendi ile tanıştık.Medine-i Münevvere'den gelen güzel bir misafir efendi ile tanıştık. Kendisinden Medine-i Münevvere hakkında bir şeyler anlatması için ricada bulunduk. Kendisinden Medine-i Münevvere hakkında bir şeyler anlatması için ricada bulunduk. Bize şöyle bir hikâye nakletti: Uhud denilen muharebeden evvel Medine-i Münevvere'nin Bize şöyle bir hikâye nakletti:

Uhud denilen muharebeden evvel Medine-i Münevvere'nin
etrafında yaşayan Benî Nâdır adlı bir Yahudi kabilesi vardı.etrafında yaşayan Benî Nâdır adlı bir Yahudi kabilesi vardı. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu kabilelerle bir muahede yapmıştı.Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu kabilelerle bir muahede yapmıştı. Birbirlerinin düşmanlarına yardım etmeme ve İslâm'a taarruzda bulunmama konusunda muahedeleri vardı: Birbirlerinin düşmanlarına yardım etmeme ve İslâm'a taarruzda bulunmama konusunda muahedeleri vardı:

Uhud muharebesi olduğu zaman Benî Nadir kabilesi bunu fırsat bilerek Mekkeli müşriklerleUhud muharebesi olduğu zaman Benî Nadir kabilesi bunu fırsat bilerek Mekkeli müşriklerle el birliği yaptı ve ahitlerini bozdular. el birliği yaptı ve ahitlerini bozdular. Gelen düşman kuvvetinin 225 bin kişi kadar olduğu tahmin ediliyordu.Gelen düşman kuvvetinin 225 bin kişi kadar olduğu tahmin ediliyordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onları bozdurdu. Muvaffak olamadan döndüler gittiler.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onları bozdurdu. Muvaffak olamadan döndüler gittiler. Onlar dönüp gidince ahdini bozan Benî Nadir'in cezasının verilmesi içinOnlar dönüp gidince ahdini bozan Benî Nadir'in cezasının verilmesi için Peygamber Efendimiz silahlar henüz bırakılmadan onların üzerine gidilmesini emretti.Peygamber Efendimiz silahlar henüz bırakılmadan onların üzerine gidilmesini emretti. 15 gün kuşatma altında kaldıktan sonra Benî Nâdır teslim olmaya karar verdi.15 gün kuşatma altında kaldıktan sonra Benî Nâdır teslim olmaya karar verdi. Bütün mallarını geride bırakmak şartıyla canlarına dokunulmadı ve başka yere hicret ettirildi. Mallar kaldı.Bütün mallarını geride bırakmak şartıyla canlarına dokunulmadı ve başka yere hicret ettirildi. Mallar kaldı. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem o zaman ashabına şöyle buyurmuşlar: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem o zaman ashabına şöyle buyurmuşlar:

"Ey Medine ashabı! Sizden bir kısmınız Medine-i Münevvereli, yerli, mallı mülklü insanlarsınız."Ey Medine ashabı! Sizden bir kısmınız Medine-i Münevvereli, yerli, mallı mülklü insanlarsınız. Bir kısmınız da Mekke'den buraya muhacir gelmiş, Medineliler'in himayesi altında bulunuyorsunuzBir kısmınız da Mekke'den buraya muhacir gelmiş, Medineliler'in himayesi altında bulunuyorsunuz sizin malınız, mülkünüz yok.sizin malınız, mülkünüz yok. Ey Medine halkı! Siz bu ganimetten hisselerinizi almayın da bu ganimeti ehl-i Mekke'ye verelim.Ey Medine halkı! Siz bu ganimetten hisselerinizi almayın da bu ganimeti ehl-i Mekke'ye verelim. Onlar da mal mülk sahibi olsun!" O zaman Medineli ensar cevaben demişler ki; Onlar da mal mülk sahibi olsun!"

O zaman Medineli ensar cevaben demişler ki;

"Yâ Resûlallah! Can baş üzerine, çok güzel, makbulümüz. Fakat bir şart ile:"Yâ Resûlallah! Can baş üzerine, çok güzel, makbulümüz. Fakat bir şart ile: Onlar bizim evlerimizde oturmaya devam etsinler…" Onlar bizim evlerimizde oturmaya devam etsinler…"

Dört buçuk senedir evlerinde himaye ettikleri, besledikleri, baktıkları kardeşlerininDört buçuk senedir evlerinde himaye ettikleri, besledikleri, baktıkları kardeşlerinin ev bark sahibi olduktan sonra evlerine dönmelerine razı olmuyorlar. ev bark sahibi olduktan sonra evlerine dönmelerine razı olmuyorlar. "Yine bizim evlerimizde otursunlar, yine bizim ekmeklerimizi yesinler, "Yine bizim evlerimizde otursunlar, yine bizim ekmeklerimizi yesinler, evleri yine onların olsun." diyorlar. Dünya tarihinde böyle vakaların eşi benzeri yoktur.evleri yine onların olsun." diyorlar. Dünya tarihinde böyle vakaların eşi benzeri yoktur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in devrinde ehl-i Mekke ile ehl-i Medine arasındaki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in devrinde ehl-i Mekke ile ehl-i Medine arasındaki kardeşliğin numunesi bir daha görülemez. Bu hadise altın yazılarla yazılmaya şayestedir.kardeşliğin numunesi bir daha görülemez. Bu hadise altın yazılarla yazılmaya şayestedir. Bunun emsali de pek çoktur. Bunun emsali de pek çoktur.

İnsan bugün bakıyor da şaşırıyor: İnsan bugün bakıyor da şaşırıyor: "Biz nasıl müslümanız." diyesi geliyor, "Belki de hepimiz bir sahtekârız." diyeceğimiz geliyor."Biz nasıl müslümanız." diyesi geliyor, "Belki de hepimiz bir sahtekârız." diyeceğimiz geliyor. Müslümanlık sadece dilimizde, şimdiki Müslümanlık Müslümanlık değil!Müslümanlık sadece dilimizde, şimdiki Müslümanlık Müslümanlık değil! Silahı boğazımıza dayamışlar, canımızı alacaklar: "Paranı veriyor musun?" diyorlar. Silahı boğazımıza dayamışlar, canımızı alacaklar: "Paranı veriyor musun?" diyorlar. İnsan ölmeyi tercih ediyor da parayı veremiyor. Ne hâllere gelmişiz. İnsan ölmeyi tercih ediyor da parayı veremiyor. Ne hâllere gelmişiz. O gün ise müslümanlar Müslümanlık namına ne fedakârlıklar yapıyor! O gün ise müslümanlar Müslümanlık namına ne fedakârlıklar yapıyor!

Bunun bir benzerini de bugün memleketimizde görüyoruz.Bunun bir benzerini de bugün memleketimizde görüyoruz. Pakistanlı, Hintli, Amerikalı birtakım yabancı insanlar var.Pakistanlı, Hintli, Amerikalı birtakım yabancı insanlar var. Ekseriyetle bize uğruyorlar, selam verip gidiyorlar. Bu adamlardan da aldığımız bir ders oldu.Ekseriyetle bize uğruyorlar, selam verip gidiyorlar. Bu adamlardan da aldığımız bir ders oldu. Bu adamlar her sene toplanıyor, bu toplantılardan sonra her sene dünyaya dağılmak için Bu adamlar her sene toplanıyor, bu toplantılardan sonra her sene dünyaya dağılmak için teşkilat kuruyorlar. Buna "irşad" diyorlar.teşkilat kuruyorlar. Buna "irşad" diyorlar. Gittikleri ülkelerde hem ders almak hem oralardaki müslümanlaraGittikleri ülkelerde hem ders almak hem oralardaki müslümanlara faydalı olabilmek için memleketlerinden ayrılıyorlar. Mesela Pakistan neresidir, Londra neresidir?!.. faydalı olabilmek için memleketlerinden ayrılıyorlar.

Mesela Pakistan neresidir, Londra neresidir?!..

Birisi dünyanın bir ucu birisi de bir ucu. Buraya gitmek kolay bir şey değildir.Birisi dünyanın bir ucu birisi de bir ucu. Buraya gitmek kolay bir şey değildir. Çok paraya mutavakkıftır. Bunlar zevk sefa adamları da değildir, gittikleri yerde güzel eserler,Çok paraya mutavakkıftır. Bunlar zevk sefa adamları da değildir, gittikleri yerde güzel eserler, güzel yerler, güzel yemekler bulma çabaları yoktur. Bu kişiler mutlaka camiye gider güzel yerler, güzel yemekler bulma çabaları yoktur. Bu kişiler mutlaka camiye gider ve yahut caminin yakınında boş bir yer bulup orada çadırlarda otururlar. Fuzuli yere para harcamazlar. ve yahut caminin yakınında boş bir yer bulup orada çadırlarda otururlar. Fuzuli yere para harcamazlar.

Londra'ya gitmişler. Birisi; "On beş sene evvel Londra'da sadece üç cami vardı.Londra'ya gitmişler. Birisi; "On beş sene evvel Londra'da sadece üç cami vardı. O zaman müslümanların pek farklı bir hâlleri vardı. O zaman müslümanların pek farklı bir hâlleri vardı. Kendilerine; 'Müslümanız!' diyecek durumları bile yoktu.Kendilerine; 'Müslümanız!' diyecek durumları bile yoktu. Fakat biz oraya gide gele, elhamdülillah bugün camilerinin sayısını arttırdık Fakat biz oraya gide gele, elhamdülillah bugün camilerinin sayısını arttırdık ve müslümanların da sayıları arttı, burada birçok Kur'an kursu da açıldı." diyor. ve müslümanların da sayıları arttı, burada birçok Kur'an kursu da açıldı." diyor.

Dün de Amerika'dan Dahi isimli bir arkadaş geldi. Orada bir şirkette çalışıyormuş.Dün de Amerika'dan Dahi isimli bir arkadaş geldi. Orada bir şirkette çalışıyormuş. Onlar da orada müteaddit müslüman gurupları etrafa, civara giderek Onlar da orada müteaddit müslüman gurupları etrafa, civara giderek oradaki hristiyanları uyandırmaya çalışıyorlar. oradaki hristiyanları uyandırmaya çalışıyorlar. Siyahı beyazı, her çeşit insan bir araya gelmişler, orada toplanmışlar.Siyahı beyazı, her çeşit insan bir araya gelmişler, orada toplanmışlar. Amerikalılar siyahîleri pek sevmez.Amerikalılar siyahîleri pek sevmez. Hâlbuki Müslümanlıkta siyahlık beyazlık ayrımı olmadığı için siyahlarla beyazlar karışık olur.Hâlbuki Müslümanlıkta siyahlık beyazlık ayrımı olmadığı için siyahlarla beyazlar karışık olur. Araplar'da da bu çok hoşuna gidiyor.Araplar'da da bu çok hoşuna gidiyor. Bundan dolayı 10 bin kişilik büyük bir kabile hep birlikte İslâmiyet'e dönmüş, elhamdülillah.Bundan dolayı 10 bin kişilik büyük bir kabile hep birlikte İslâmiyet'e dönmüş, elhamdülillah. Orada çıkan bir İslâm gazetesinden Dahi denilen arkadaşımız bu haberi bize naklediyor.Orada çıkan bir İslâm gazetesinden Dahi denilen arkadaşımız bu haberi bize naklediyor. Oradaki bir kabile bakmış ki İslâmiyet çok güzel; toptan müslüman olmaya karar vermişler. Oradaki bir kabile bakmış ki İslâmiyet çok güzel; toptan müslüman olmaya karar vermişler.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hamama gitmeye razı olmuyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hamama gitmeye razı olmuyor. Bizse bugün deniz kıyılarında erkek-kadın karmakarışık bir âlem içindeyiz. Bizse bugün deniz kıyılarında erkek-kadın karmakarışık bir âlem içindeyiz. O âlem için dünya kadar da para harcıyoruz. Ne o? "Güneşten istifade ettik…" O âlem için dünya kadar da para harcıyoruz.

Ne o?

"Güneşten istifade ettik…"

Tamam da güneş her yere gidiyor canım. "Denizden istifade ettik…" Tamam da güneş her yere gidiyor canım.

"Denizden istifade ettik…"

Deniz olmayan yerlerdeki insanlar ne yapıyor acaba, her yerde deniz mi var,Deniz olmayan yerlerdeki insanlar ne yapıyor acaba, her yerde deniz mi var, deniz olmayan yerlerdeki insanlar ölü mü veriyor?!.. deniz olmayan yerlerdeki insanlar ölü mü veriyor?!..

Onlar da mukadder olan ömürleri kadar yaşıyorlar. Onlar da mukadder olan ömürleri kadar yaşıyorlar.

İnsanlar günahların verdiği zararın farkında değil!İnsanlar günahların verdiği zararın farkında değil! Evet, belki kışın hasta olmayacak, nezle olmayacak ama Evet, belki kışın hasta olmayacak, nezle olmayacak ama aldığı mânevî günahların sebebiyle kim bilir âhireti ne olacaktır. Orasının farkında değil! Onun için; aldığı mânevî günahların sebebiyle kim bilir âhireti ne olacaktır. Orasının farkında değil! Onun için;

Tebben li'z-zehebi ve'l-fiddati. "Altınlar, gümüşler ve kazandıkları paraları ile israf yollarında,Tebben li'z-zehebi ve'l-fiddati. "Altınlar, gümüşler ve kazandıkları paraları ile israf yollarında, günah yollarında harcayan insanların kendileri de malları da yok olsun!" "Ne yapalım ya Resûlallah?" günah yollarında harcayan insanların kendileri de malları da yok olsun!"

"Ne yapalım ya Resûlallah?"

Lisânen zâkiran ve kalben şâkira.Lisânen zâkiran ve kalben şâkira. Ve zevceten tuayyinu ale'l-âhirati. "Sana âhiret hususunda yardımcı olacak bir hanım!" Üç şey: Ve zevceten tuayyinu ale'l-âhirati. "Sana âhiret hususunda yardımcı olacak bir hanım!"

Üç şey:

"Lisân-ı zâkir, Lakb-i şâkir, bir de sana âhiretin için yardımcı olacak bir hanım!" "Lisân-ı zâkir, Lakb-i şâkir, bir de sana âhiretin için yardımcı olacak bir hanım!"

Dünya için değil âhiret için! Dünya için değil âhiret için!

Gece kaldırıp; "Efendi kalk, teheccüt zamanı geldi, bir namaz kılalım." der, namaza kaldırır.Gece kaldırıp; "Efendi kalk, teheccüt zamanı geldi, bir namaz kılalım." der, namaza kaldırır. "Efendi yarın pazartesidir, perşembedir; beraberce oruç tutalım." der. "Efendi yarın pazartesidir, perşembedir; beraberce oruç tutalım." der. "Şunu da isterim, bunu da isterim." diyerek seni müsrifâtlara zorlamaz."Şunu da isterim, bunu da isterim." diyerek seni müsrifâtlara zorlamaz. Olduğu hâle razı olur, kanaat eder. Sana âhiretinde yardımcı olacak bir hanım, bir baş vezirdir.Olduğu hâle razı olur, kanaat eder. Sana âhiretinde yardımcı olacak bir hanım, bir baş vezirdir. Âhiretine yardımcı olmayan da baş belasıdır, Allah muhafaza. Âhiretine yardımcı olmayan da baş belasıdır, Allah muhafaza.

Tüb'asü'l-melâiketü el-cümüatü ilâ ebvâbi'l-mescidi.Tüb'asü'l-melâiketü el-cümüatü ilâ ebvâbi'l-mescidi. "Cuma günleri vazifeli melekler, mescitlerin kapısı üzerine giderler, ba's olurlar." "Cuma günleri vazifeli melekler, mescitlerin kapısı üzerine giderler, ba's olurlar."

Nasıl ki insanlar vazifelerine dağılıyor, melekler de tam vaktinde mescit kapılarında Nasıl ki insanlar vazifelerine dağılıyor, melekler de tam vaktinde mescit kapılarında bekçilik vazifesiyle dikilirler. Yektübûne el-evvele fe'l-evvele. "Evvel camiye geleni yazarlar." bekçilik vazifesiyle dikilirler.

Yektübûne el-evvele fe'l-evvele. "Evvel camiye geleni yazarlar."

"Bugün filan camiye en erken filan geldi…" Fe izâ saida'l-imâmü ale'l-minberi."Bugün filan camiye en erken filan geldi…"

Fe izâ saida'l-imâmü ale'l-minberi.
"İmam minbere çıkıncaya kadar melekler tarafından kimin ne zaman geldiği yazılır.""İmam minbere çıkıncaya kadar melekler tarafından kimin ne zaman geldiği yazılır." Tuviyeti's-suhufü. "İmam minberin üzerine çıktı mı defterlerini kaparlar!"Tuviyeti's-suhufü. "İmam minberin üzerine çıktı mı defterlerini kaparlar!" "Birinci gelene deve kesmiş insan sevabı verilir, ikinci gelene sığır kesmiş sevabı,"Birinci gelene deve kesmiş insan sevabı verilir, ikinci gelene sığır kesmiş sevabı, üçüncü gelene koyun kesmiş sevabı, dördüncü gelene tavuk kesmiş sevabı verilir!" üçüncü gelene koyun kesmiş sevabı, dördüncü gelene tavuk kesmiş sevabı verilir!"

Böyle düşe düşe on paraya düşer. Böyle düşe düşe on paraya düşer. Bu yüzden eski zamanın müslümanları,Bu yüzden eski zamanın müslümanları, cuma günleri sabah namazını kıldıktan sonra camiden çıkmazlarmış.cuma günleri sabah namazını kıldıktan sonra camiden çıkmazlarmış. camiye evvel girenin deftere geçilmesi fırsatını kaçırmamak için. camiye evvel girenin deftere geçilmesi fırsatını kaçırmamak için.

Önceden Cuma günü sadece cami içinde ezan okunurdu. Çünkü cemaat camiye toplanmış olurdu.Önceden Cuma günü sadece cami içinde ezan okunurdu. Çünkü cemaat camiye toplanmış olurdu. Dışarıdaki insanlara; "Camiye gelin." demeye ihtiyaç kalmıyordu. Hatip hutbesini okur, namazını kılardı.Dışarıdaki insanlara; "Camiye gelin." demeye ihtiyaç kalmıyordu. Hatip hutbesini okur, namazını kılardı. Hz. Osman zamanında dış ezanın okunması ihtiyaç oldu. Hz. Osman zamanında dış ezanın okunması ihtiyaç oldu. Halkın gevşemeye başladığı, cami dolsa da dışarıda da çok insan olduğu görüldü.Halkın gevşemeye başladığı, cami dolsa da dışarıda da çok insan olduğu görüldü. Artık Cumanın kılınmasının yakın olduğunu duyurmak için ikinci ezan okunuyor.Artık Cumanın kılınmasının yakın olduğunu duyurmak için ikinci ezan okunuyor. Birinci ezan iç ezanıdır. İkinci ezan ihbar eden ezandır, onu duyan gelir. Birinci ezan iç ezanıdır. İkinci ezan ihbar eden ezandır, onu duyan gelir.

Onun için Cuma günleri mümkün mertebe [camiye erken gitmemiz gerekir].Onun için Cuma günleri mümkün mertebe [camiye erken gitmemiz gerekir]. Diyeceksiniz ki; "Bugün bizim ne işimizi yapmaya kâfidir, ne vazifelerimize kâfidir.Diyeceksiniz ki; "Bugün bizim ne işimizi yapmaya kâfidir, ne vazifelerimize kâfidir. Bu iş bugün çok müşkül!.." Memur dairesinde bulunacak, işçi vazifesinde bulunacak,Bu iş bugün çok müşkül!.."

Memur dairesinde bulunacak, işçi vazifesinde bulunacak,
tacir dükkânında bulunacak, herkes vazifesinde olacak. tacir dükkânında bulunacak, herkes vazifesinde olacak. Bugün erken vakitte camiye gidecek, oturup bu sevabı kazanacak mü'mini bulmak çok zor.Bugün erken vakitte camiye gidecek, oturup bu sevabı kazanacak mü'mini bulmak çok zor. Allah kusurumuzu affetsin.Allah kusurumuzu affetsin. Ancak bu ashâb-ı kirâm ve tabiin devri insanlarının harcıydı ki Ancak bu ashâb-ı kirâm ve tabiin devri insanlarının harcıydı ki onların dünyaya meyilleri, muhabbetleri yoktu.onların dünyaya meyilleri, muhabbetleri yoktu. Onlar ancak Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için sevaplara canla başla koşarlardı. Onlar ancak Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için sevaplara canla başla koşarlardı.

Tecâfû an-zelleti's-sehıyyi fe-innehû izâ asüra ehaze'r-rahmânü bi-yedihî. Tecâfû an-zelleti's-sehıyyi fe-innehû izâ asüra ehaze'r-rahmânü bi-yedihî.

Bu hadislere bazıları "zayıftır" dese de bunlar birbirlerini tekid etmek suretiyle takviye olmalılar. Bu hadislere bazıları "zayıftır" dese de bunlar birbirlerini tekid etmek suretiyle takviye olmalılar.

"Zenginlerin hatalarına göz yumun, hatalarından dolayı zenginleri muaheze etmeyin!" "Zenginlerin hatalarına göz yumun, hatalarından dolayı zenginleri muaheze etmeyin!"

Zenginleri değil cömertleri, cömertlik zenginlikle olur.Zenginleri değil cömertleri, cömertlik zenginlikle olur. Kusura bakmayın fakir adam da nereden Kusura bakmayın fakir adam da nereden olsun? Bazen fakir bu sahaveti yapabilir. Sahavet mutlaka zenginliğe bağlı değildir. olsun?

Bazen fakir bu sahaveti yapabilir. Sahavet mutlaka zenginliğe bağlı değildir.

"Cömertin hatasından dolayı onu muaheze etmeyin!" Niçin? "Cömertin hatasından dolayı onu muaheze etmeyin!"

Niçin?

Fe-innehû izâ asüra ehaze'r-rahmânü biyedihî. "Çünkü o her ne zaman bir kabahat,Fe-innehû izâ asüra ehaze'r-rahmânü biyedihî. "Çünkü o her ne zaman bir kabahat, bir kusur işlese Allah onun elinden tutar!" bir kusur işlese Allah onun elinden tutar!"

Ona hatayı işletmez ve arkasından da tevbe nasip eder, hatayı defterine geçirtmez.Ona hatayı işletmez ve arkasından da tevbe nasip eder, hatayı defterine geçirtmez. Ayağı kaydığı zaman Allah onu eliyle yakalar, ona o kabahati işletmez.Ayağı kaydığı zaman Allah onu eliyle yakalar, ona o kabahati işletmez. Bu Ebû Hureyre'nin rivayetidir. Bu Ebû Hureyre'nin rivayetidir.

İbn Abbas'ın rivayeti. Tecâvezû an-zenbi's-sehıyyi. "Sahıyenin, cömerdin hatasına müsamaha ediniz." İbn Abbas'ın rivayeti.

Tecâvezû an-zenbi's-sehıyyi. "Sahıyenin, cömerdin hatasına müsamaha ediniz."

Onu muaheze edip dedikodu yapmaya kalkmayınız. Onu muaheze edip dedikodu yapmaya kalkmayınız.

Ve zellete'l-âlim. "Alimin de hatası oluyor, onunla da meşgul olmayınız!"Ve zellete'l-âlim. "Alimin de hatası oluyor, onunla da meşgul olmayınız!" Ve saddaku's-sultân. "Sultanın da kahr u gazabından muaheze etmeye kalkmayın!" Ve saddaku's-sultân. "Sultanın da kahr u gazabından muaheze etmeye kalkmayın!"

Ama "sultan-ı âdil" diyor. Fe-innellâhe Teâlâ âhizün bi-yedihî küllemâ usera. "Çünkü Allahu Teâlâ hazretleriAma "sultan-ı âdil" diyor.

Fe-innellâhe Teâlâ âhizün bi-yedihî küllemâ usera. "Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri
her ne zaman ayakları kayarsa bunların elinden tutucudur!" her ne zaman ayakları kayarsa bunların elinden tutucudur!"

Bir hata, bir kusur işlerlerse Cenâb-ı Hak bunların elinden tutar, onları himaye eder, o günahı işletmez.Bir hata, bir kusur işlerlerse Cenâb-ı Hak bunların elinden tutar, onları himaye eder, o günahı işletmez. Yahut işledilerse de derhal tevbe nasip eder.Yahut işledilerse de derhal tevbe nasip eder. Nedametler, pişmanlıklar gösterir ve bir daha o günahı işletmez. Nedametler, pişmanlıklar gösterir ve bir daha o günahı işletmez.

İnnellâhe tecâveze li-ümmetî ammâ tüvesvisü bihî sudûruhüm.İnnellâhe tecâveze li-ümmetî ammâ tüvesvisü bihî sudûruhüm. "İnsanların içerisinden bazı kuruntular, vesveseler gelir." "İnsanların içerisinden bazı kuruntular, vesveseler gelir."

İnsanın içerisinden günahı mucip şeyler olur, hadiseler çıkar.İnsanın içerisinden günahı mucip şeyler olur, hadiseler çıkar. Hatta söylemesi caiz olmayan bazı "Böyle de, böyle yap, böyle et…" diye içeriden bazı çirkin kuruntular,Hatta söylemesi caiz olmayan bazı "Böyle de, böyle yap, böyle et…" diye içeriden bazı çirkin kuruntular, vesveseler hâsıl olur. vesveseler hâsıl olur.

Bunlardan dolayı katiyen mesul olmaz!Bunlardan dolayı katiyen mesul olmaz! o içinden gelen fena, çirkin kuruntularından dolayı insan katiyen mesul olmaz.o içinden gelen fena, çirkin kuruntularından dolayı insan katiyen mesul olmaz. Mâ lem ta'mel ev tetekellem.Mâ lem ta'mel ev tetekellem. Bu içinden gelen kuruntulara uymadıkça veya söylemedikçe. Bu içinden gelen kuruntulara uymadıkça veya söylemedikçe.

Mesela içeriden Allah hakkında, Peygamber hakkında,Mesela içeriden Allah hakkında, Peygamber hakkında, Kitab hakkında çirkin çirkin bir şeyler söylüyor, inkârlar geliyor.Kitab hakkında çirkin çirkin bir şeyler söylüyor, inkârlar geliyor. İşte bunlara uymadıkça ve bunları diliyle söylemedikçe insan mesul olmaz.İşte bunlara uymadıkça ve bunları diliyle söylemedikçe insan mesul olmaz. Bu gibi şeyler insanın içinde kalmalıdır ve kişi bunlarla meşgul olmamalıdır. Bu gibi şeyler insanın içinde kalmalıdır ve kişi bunlarla meşgul olmamalıdır.

Bu imanın kuvvetinden ileri gelir.Bu imanın kuvvetinden ileri gelir. Kuvvetli yağmurlar yağdığı vakit bu yağmur birçok pisliği de toplar, su o pisliklerle beraber akar.Kuvvetli yağmurlar yağdığı vakit bu yağmur birçok pisliği de toplar, su o pisliklerle beraber akar. Bu su artık suya benzemez. Siyah, pis, içinde birçok çöplüğü olan bir hâlde akıp gider.Bu su artık suya benzemez. Siyah, pis, içinde birçok çöplüğü olan bir hâlde akıp gider. Ama gittiği yerde de durulur, durulduğu vakitte de tertemiz olur.Ama gittiği yerde de durulur, durulduğu vakitte de tertemiz olur. Bu hayatta olan insanlar bu gibi kuruntulardan salim olamazlar. Bu hayatta olan insanlar bu gibi kuruntulardan salim olamazlar.

Fakat bu insanın kendi çürüklüğünden zannetmesin, imanın kuvvetinden ileri gelir.Fakat bu insanın kendi çürüklüğünden zannetmesin, imanın kuvvetinden ileri gelir. Çünkü bunlar şeytanın vesveseleridir, şeytan ise zengin evine girer.Çünkü bunlar şeytanın vesveseleridir, şeytan ise zengin evine girer. Hırsız nasıl zengin evini ararsa şeytan da imanı kuvvetli insanları arar, onları günaha sokmaya çalışır.Hırsız nasıl zengin evini ararsa şeytan da imanı kuvvetli insanları arar, onları günaha sokmaya çalışır. İnsan onlara kulak asmazsa bir şey lazım gelmez. İnsan onlara kulak asmazsa bir şey lazım gelmez.

Tecibü es-salâtü ale'l-ğulâmi. "Çocuğun aklı başına geldiği zaman namaz vacip olur." Tecibü es-salâtü ale'l-ğulâmi. "Çocuğun aklı başına geldiği zaman namaz vacip olur."

Çocuk büyüdüğü zaman beyazı karayı fark ediyor, tatlıyı acıyı, iyiyi kötüyü fark ediyor.Çocuk büyüdüğü zaman beyazı karayı fark ediyor, tatlıyı acıyı, iyiyi kötüyü fark ediyor. Bu fark etme, temyiz devrine gelince çocuğu namaza alıştırmak lazımdır. Bu fark etme, temyiz devrine gelince çocuğu namaza alıştırmak lazımdır.

Ve's-savmü izâ etlaka. "Çocuğun üç gün oruç tutmaya gücü yetebiliyorsa oruç da vacip olur."Ve's-savmü izâ etlaka. "Çocuğun üç gün oruç tutmaya gücü yetebiliyorsa oruç da vacip olur." Ve'l-hudûdü ve'i-şehâdetü izâ ihteleme. Ve'l-hudûdü ve'i-şehâdetü izâ ihteleme. "Çocuğa kabahatinden dolayı had vurulması için,"Çocuğa kabahatinden dolayı had vurulması için, kendisinin şahitliğinin kabul edilmesi için buluğa erişmiş olması gerekir." kendisinin şahitliğinin kabul edilmesi için buluğa erişmiş olması gerekir."

İhtilam olması, erkeklik İhtilam olması, erkeklik kendisine zahir olur. Ondan sonra kendisine ceza verilecekse verilir. kendisine zahir olur. Ondan sonra kendisine ceza verilecekse verilir.

Tüc'alü'n-nevâihu yevme'l-kıyâmeti saffayniTüc'alü'n-nevâihu yevme'l-kıyâmeti saffayni "Ölüleri için ifrat derecede ağlayan, onların geçmişteki hâllerini mübalağa ile zikredip duran"Ölüleri için ifrat derecede ağlayan, onların geçmişteki hâllerini mübalağa ile zikredip duran ve boyuna ağlayan, hatta bu da yetmeyip mezarlıklarda hususi olarak ağlayıcılar tutanlarve boyuna ağlayan, hatta bu da yetmeyip mezarlıklarda hususi olarak ağlayıcılar tutanlar ceza olarak kıyamet gününde saf saf olacaklar ve bunlar cehennemde köpeklerin ürüdükleri gibi ürüyecekler!" ceza olarak kıyamet gününde saf saf olacaklar ve bunlar cehennemde köpeklerin ürüdükleri gibi ürüyecekler!"

Allah muhafaza. Ölüm takdir-i ilâhîdir.Allah muhafaza.

Ölüm takdir-i ilâhîdir.
Ama kazayla olur ama yatakta eceliyle olabilir, nasıl olursa olsun hepsi takdir-i ilâhînin içindedir.Ama kazayla olur ama yatakta eceliyle olabilir, nasıl olursa olsun hepsi takdir-i ilâhînin içindedir. Buna razı olmak müslümanın vazifesidir. Buna razı olmak müslümanın vazifesidir.

Buna razı olan bir müslüman niçin böyle feryâd u figân ederek ağlasın? Buna razı olan bir müslüman niçin böyle feryâd u figân ederek ağlasın?

Ağlamamak insanın elinden gelmez ama ağlarken de ses seda çıkarmaz, bağırıp çığırmaz. Ağlamamak insanın elinden gelmez ama ağlarken de ses seda çıkarmaz, bağırıp çığırmaz.

Tücehhizü'l-kubûraküm fe inne'l-kabre lehû fî külli yevmin seb'a merratin. Tücehhizü'l-kubûraküm fe inne'l-kabre lehû fî külli yevmin seb'a merratin.

"Siz mezarınız, âhiret hayatınız için hazırlanınız!" "Siz mezarınız, âhiret hayatınız için hazırlanınız!"

Muhakkak oraya girmedik kimse kalmayacak, herkes o kabre girecektir. O kabir de âhiretin ilk kapısıdır. Muhakkak oraya girmedik kimse kalmayacak, herkes o kabre girecektir. O kabir de âhiretin ilk kapısıdır.

Fe inne'l-kabre lehû fî külli yevmin seb'a merratin. "Her kabir, sahibi için, her gün yedi defa seslenir!" Fe inne'l-kabre lehû fî külli yevmin seb'a merratin. "Her kabir, sahibi için, her gün yedi defa seslenir!"

Ne der? Yebne âdeme'z-daîfi. "Ey Âdemoğlu!"Ne der?

Yebne âdeme'z-daîfi. "Ey Âdemoğlu!"
Terham fi hayâtike alâ nefsike kable en tilgâni. "Hayatında zayıfken hiçbir şeyine kâdir değilsin!" Terham fi hayâtike alâ nefsike kable en tilgâni. "Hayatında zayıfken hiçbir şeyine kâdir değilsin!"

Azrail geldi mi insan ne kadar kuvvetli olursa olsun teslim olmaktan başka çaresi olmuyor.Azrail geldi mi insan ne kadar kuvvetli olursa olsun teslim olmaktan başka çaresi olmuyor. Binâenaleyh sen zayıf bir insansın! Binâenaleyh sen zayıf bir insansın!

Eterhamü aleyke ve telkâ metâ es-sürûri.Eterhamü aleyke ve telkâ metâ es-sürûri. "Sen bana mülaki olmadan, bana gelmeden, ecelin gelmeden, ölmeden evvel bugünün için hazırlan!" "Sen bana mülaki olmadan, bana gelmeden, ecelin gelmeden, ölmeden evvel bugünün için hazırlan!"

"Yapacağın hayırları, ibadetleri, taatleri vaktinde yap ki bana geldiğin vakit sana acıyayım,"Yapacağın hayırları, ibadetleri, taatleri vaktinde yap ki bana geldiğin vakit sana acıyayım, merhamet edeyim ve sen benden sürur göresin…" merhamet edeyim ve sen benden sürur göresin…"

Çünkü kabir, ehl-i cennet için çok genişleyecektir.Çünkü kabir, ehl-i cennet için çok genişleyecektir. Hatta bunu yetmiş metre diyerek, yetmiş kulaç diyerek de tasvir ederler. Hatta bunu yetmiş metre diyerek, yetmiş kulaç diyerek de tasvir ederler. Buna bizim aklımız ermez, buna iman şarttır! Bu nasıl genişler, nasıl daralır? Buna bizim aklımız ermez, buna iman şarttır!

Bu nasıl genişler, nasıl daralır?

İnsan dünyanın ne kadar geniş olduğunu bilir mi? Dünya çok geniştir.İnsan dünyanın ne kadar geniş olduğunu bilir mi?

Dünya çok geniştir.
Fakat öyle bir zaman geliyor ki koca dünya insana dar geliyor.Fakat öyle bir zaman geliyor ki koca dünya insana dar geliyor. Bazı insanlar da ufacık kulübe içerisindedir fakat o ufacık kulübesi kendisine çok geniş gelir.Bazı insanlar da ufacık kulübe içerisindedir fakat o ufacık kulübesi kendisine çok geniş gelir. Bu herkes için malumdur, bu gönül işidir.Bu herkes için malumdur, bu gönül işidir. Binâenaleyh kabre gönül saadeti ve selametiyle girenler için kabir geniştir. Binâenaleyh kabre gönül saadeti ve selametiyle girenler için kabir geniştir. Orada çok başka mâneviyatlar vardır. Kabre muhakkak bir pencere açılır.Orada çok başka mâneviyatlar vardır.

Kabre muhakkak bir pencere açılır.
Bu pencereden kişinin cennetteki yeri gösterilir. Bu pencereden kişinin cennetteki yeri gösterilir. Yine o kabirden bir pencere açılır, kişinin cehennemdeki yeri gösterilir. Yine o kabirden bir pencere açılır, kişinin cehennemdeki yeri gösterilir.

Cennetteki yerini gören ile cehennemdeki yerini gören insana kabir bir olur mu? Cennetteki yerini gören ile cehennemdeki yerini gören insana kabir bir olur mu?

Elbette ki cennetteki yerini gören insana kabir hiçtir. Orası ona adeta bir cennet bahçesidir.Elbette ki cennetteki yerini gören insana kabir hiçtir. Orası ona adeta bir cennet bahçesidir. Çünkü o cennetteki yerini görünce kabri unutur.Çünkü o cennetteki yerini görünce kabri unutur. Nasıl ki ehl-i cennet Cenâb-ı Hakk'ın bütün nimetleriyle mest iken kendisini gösterdiği vakitNasıl ki ehl-i cennet Cenâb-ı Hakk'ın bütün nimetleriyle mest iken kendisini gösterdiği vakit bütün nimetleri herkes unutuveriyor.bütün nimetleri herkes unutuveriyor. Kabre gelen insana da cennetteki yeri gösterilince kabir filan aklına bile gelmez. Kabre gelen insana da cennetteki yeri gösterilince kabir filan aklına bile gelmez. Maazallah bir de cehennemdeki yerini gördü mü artık o kabir ona cehennem çukurundan başka bir şey değildir! Maazallah bir de cehennemdeki yerini gördü mü artık o kabir ona cehennem çukurundan başka bir şey değildir!

Bu ayrıca Buharî, Müslim hadislerinde tekid olunan bir haberdir ki bazı münafıklar; Bu ayrıca Buharî, Müslim hadislerinde tekid olunan bir haberdir ki bazı münafıklar;

"Biz ölünün üzerine mısır koyduk, darı koyduk da ne kalkanını gördük,"Biz ölünün üzerine mısır koyduk, darı koyduk da ne kalkanını gördük, ne de kımıldananını gördük!" diye itiraz ederler ama bunlar iman alameti değildir, İslâm alameti değildir.ne de kımıldananını gördük!" diye itiraz ederler ama bunlar iman alameti değildir, İslâm alameti değildir. İman ve İslâmiyet'imizde Peygamberimiz'in söylediklerine inanç şarttır.İman ve İslâmiyet'imizde Peygamberimiz'in söylediklerine inanç şarttır. Onun söylediği söz haktır. O ne söylediyse olacaktır.Onun söylediği söz haktır. O ne söylediyse olacaktır. Kabir genişleyecek, daralacak ve cennetteki yeri de gösterilecektir… Kabir genişleyecek, daralacak ve cennetteki yeri de gösterilecektir…

Bugün televizyondan Amerika'daki hadiseyi seyrediyorsun. Bugün televizyondan Amerika'daki hadiseyi seyrediyorsun.

Pekâlâ, bu insanın yaptığı bir kudret de Allahu Teâlâ'nın kudretini neden inkâr ediyorsun,Pekâlâ, bu insanın yaptığı bir kudret de Allahu Teâlâ'nın kudretini neden inkâr ediyorsun, sana mezarındayken cenneti göstermesinin ne zorluğu var? sana mezarındayken cenneti göstermesinin ne zorluğu var?

Diyeceksiniz ki; "Ama onun direği [anteni] var!.." Onun da mânevî nur direkleri var.Diyeceksiniz ki; "Ama onun direği [anteni] var!.."

Onun da mânevî nur direkleri var.
Burada yaptığın ibadet ve taatlerin nurları mezarının üzerinde sana siper olacakBurada yaptığın ibadet ve taatlerin nurları mezarının üzerinde sana siper olacak ve böylece senin âhiret âlemiyle olan ünsiyetini temin edecek. ve böylece senin âhiret âlemiyle olan ünsiyetini temin edecek.

Onun için Allahu Teâlâ cümlemizi affetsin. Tevfikât-ı samedâniyyesine mazhar eylesin. Onun için Allahu Teâlâ cümlemizi affetsin. Tevfikât-ı samedâniyyesine mazhar eylesin.

Kardeşler! Bu ibadetler çok iyi şeylerdir, bunları yapmayan kardeşlere acımakKardeşler!

Bu ibadetler çok iyi şeylerdir, bunları yapmayan kardeşlere acımak
ve onlara elimizden geldiği kadar yardımcı olmak gerekir. Bunları kendi hallerine bırakmak da doğru olmaz. ve onlara elimizden geldiği kadar yardımcı olmak gerekir. Bunları kendi hallerine bırakmak da doğru olmaz.

Pakistanlı bir arkadaş burada bize bir nasihat etti. Dedi ki; "Biz altı vazifeyle mükellef ve muvazzafız.Pakistanlı bir arkadaş burada bize bir nasihat etti. Dedi ki;

"Biz altı vazifeyle mükellef ve muvazzafız.
Birincisi, memleketimizde camide en aşağı 20-30 dakika Kur'an okumakla mükellefiz. Birincisi, memleketimizde camide en aşağı 20-30 dakika Kur'an okumakla mükellefiz. Okumayı aşikâr yaparız, birimiz dinler; 'Sen eksik okudun, sen doğru okudun,Okumayı aşikâr yaparız, birimiz dinler; 'Sen eksik okudun, sen doğru okudun, sen şurasını yanlış okudun…' diyerek tahkikat yapar. sen şurasını yanlış okudun…' diyerek tahkikat yapar. Bu okuma bittikten sonra herkes evine gider, bu öğrendiklerini evine öğretir. Bu okuma bittikten sonra herkes evine gider, bu öğrendiklerini evine öğretir. Bu bütün Pakistanlılar'ın vazifesidir." Bildiği hâlde camiye geliyor, yarım saat vakit ayırıyor. Bu bütün Pakistanlılar'ın vazifesidir."

Bildiği hâlde camiye geliyor, yarım saat vakit ayırıyor.

"Pakistanlılar'ın diğer bir vazifesi de haftada bir gün komşuları ziyaret etmeleridir. "Pakistanlılar'ın diğer bir vazifesi de haftada bir gün komşuları ziyaret etmeleridir. Komşulardan camiye gelmeyenlere de gider; 'Aziz kardeş, sizi bugün camide göremedim,Komşulardan camiye gelmeyenlere de gider; 'Aziz kardeş, sizi bugün camide göremedim, aramızda bulunamadın, ibadet şöyle sevaptır, namaz böyle iyidir, aramızda bulunamadın, ibadet şöyle sevaptır, namaz böyle iyidir, yapmayanları şöyle cezaya çarparlar…' gibi elinden geldiği kadar bir şeyler söylerler.yapmayanları şöyle cezaya çarparlar…' gibi elinden geldiği kadar bir şeyler söylerler. Ayda üç gün de civar camilerini ve komşularını ziyaret ederler.Ayda üç gün de civar camilerini ve komşularını ziyaret ederler. Onlarla hasbihâl ederler, onlarla birleşirler, onlarla ülfet-i ünsiyet ederler.Onlarla hasbihâl ederler, onlarla birleşirler, onlarla ülfet-i ünsiyet ederler. Senede kırk gün de memleket içerisinde dolaşırlar, oradaki mü'min-muvahhidleri uyandırmaya çalışırlar…" Senede kırk gün de memleket içerisinde dolaşırlar, oradaki mü'min-muvahhidleri uyandırmaya çalışırlar…"

Bizim de senede bir ay iznimiz var;Bizim de senede bir ay iznimiz var; "Acaba hangi memlekette, hangi denizin kıyısında zevki sefâ edebiliriz?" diye düşünerek oralara kaçarız. "Acaba hangi memlekette, hangi denizin kıyısında zevki sefâ edebiliriz?" diye düşünerek oralara kaçarız.

Üç beş kişi grup olarak memleketimizin etrafındaki köylere gitsek onlara misafir olsak Üç beş kişi grup olarak memleketimizin etrafındaki köylere gitsek onlara misafir olsak onlarla hemhâl olsak dertleşsek onların bilmediklerini onlara bildirmeye çalışsak ne güzel olur. onlarla hemhâl olsak dertleşsek onların bilmediklerini onlara bildirmeye çalışsak ne güzel olur. Ziraatla, ticaretle, sanatla ilgili ve alakalı kimseler olsa…Ziraatla, ticaretle, sanatla ilgili ve alakalı kimseler olsa… Mesela doktor olsa hastalarına bakar, onlara doktorluk hakkında güzel mâlumatlar verir:Mesela doktor olsa hastalarına bakar, onlara doktorluk hakkında güzel mâlumatlar verir: "Mikroplardan korunun kardeşler! Mikroplar şunlar vasıtasıyla içimize girer,"Mikroplardan korunun kardeşler! Mikroplar şunlar vasıtasıyla içimize girer, bizi hasta yapar, neslimiz bozulur…" Mühendis olursa o da kendisi hakkında mâlumatlar verir. bizi hasta yapar, neslimiz bozulur…" Mühendis olursa o da kendisi hakkında mâlumatlar verir. Diğer bilginler de kardeşlerine mâlumat verirler.Diğer bilginler de kardeşlerine mâlumat verirler. O cahil olan köylü kardeşler de; "Bir dahaki sene gelse de şu arkadaşlarla sohbet etsek."O cahil olan köylü kardeşler de; "Bir dahaki sene gelse de şu arkadaşlarla sohbet etsek." diye gözler dururlar. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in zaman-ı saadetlerinde medrese var mıydı, diye gözler dururlar.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in zaman-ı saadetlerinde medrese var mıydı,
üniversite var mıydı, mektep var mıydı?.. Bunların hiçbiri yoktu. üniversite var mıydı, mektep var mıydı?..

Bunların hiçbiri yoktu.
Bütün ilimleri camide Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem söylüyor, onlar da dinliyor,Bütün ilimleri camide Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem söylüyor, onlar da dinliyor, dinledikten sonra kabilelerine gidiyorlar, "Böyle duyduk." diye onlara söylüyorlar.dinledikten sonra kabilelerine gidiyorlar, "Böyle duyduk." diye onlara söylüyorlar. Onlar da onları belliyor, başkalarına söylüyorlardı, bu suretle ilim dünyaya yayılmış oluyordu.Onlar da onları belliyor, başkalarına söylüyorlardı, bu suretle ilim dünyaya yayılmış oluyordu. Bunun kökü camidir. Caminin mümkün mertebe bir kütüphanesi olur,Bunun kökü camidir. Caminin mümkün mertebe bir kütüphanesi olur, caminin kütüphanesine de herkes bir kitap alır, okur mütalaa eder,caminin kütüphanesine de herkes bir kitap alır, okur mütalaa eder, anlamadığı bir şey olursa biri diğerinden istifade ederek mâlumatlar edinilir.anlamadığı bir şey olursa biri diğerinden istifade ederek mâlumatlar edinilir. Bu suretle de köylü kardeşlerle ünsiyet ve sevgi hâsıl olur. Bu suretle de köylü kardeşlerle ünsiyet ve sevgi hâsıl olur.

Vazifelerimizden birisi de müslümanlara imanı öğretmek! Vazifelerimizden birisi de müslümanlara imanı öğretmek!

Lâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah! Birinci vazifemiz budur, telkin! Lâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah! Birinci vazifemiz budur, telkin! İkincisi Lâ ilâhe illallah'ın mânası geniştir, o mânaları öğretmeye çalışırız.İkincisi Lâ ilâhe illallah'ın mânası geniştir, o mânaları öğretmeye çalışırız. Üçüncüsü, ilim tahsilinden bahsederiz, ilim tahsilinin içerisine zikrullah ve ibadet dâhildir.Üçüncüsü, ilim tahsilinden bahsederiz, ilim tahsilinin içerisine zikrullah ve ibadet dâhildir. Dördüncüsü Müslümanlığın birbirine ikramının lüzumundan bahsederiz. Dördüncüsü Müslümanlığın birbirine ikramının lüzumundan bahsederiz.

Şu gördüğünüz ufacık bir eser! Müslümanlar bunu temin etmeselerdi bu kendi kendine olur muydu? Şu gördüğünüz ufacık bir eser!

Müslümanlar bunu temin etmeselerdi bu kendi kendine olur muydu?

Olmazdı. Camilerimiz öyle, mekteplerimiz, medreselerimiz öyle! Olmazdı. Camilerimiz öyle, mekteplerimiz, medreselerimiz öyle! Bu ufacık eserler, müslümanların ufacık teberruları ile nasıl elde ediliyorsa Bu ufacık eserler, müslümanların ufacık teberruları ile nasıl elde ediliyorsa bütün kuvvet ve kudretler de müslümanların ikramları sayesinde olmuştur.bütün kuvvet ve kudretler de müslümanların ikramları sayesinde olmuştur. Akıllarında havsalalarının dışarısında varlıklar meydana getirir.Akıllarında havsalalarının dışarısında varlıklar meydana getirir. Akıllarında havsalalarının dışarısında fevkaladelikler hâsıl olur.Akıllarında havsalalarının dışarısında fevkaladelikler hâsıl olur. Müslümanların birbirine ikramın gerekliliğini anlayabilmesi lazımdır.Müslümanların birbirine ikramın gerekliliğini anlayabilmesi lazımdır. Bunu anlarsa israfa para harcamaz, zevk ü sefasına para harcamaz.Bunu anlarsa israfa para harcamaz, zevk ü sefasına para harcamaz. Bu para İslâmiyet'in neresine lazımdır, hangi işine lazımdır, nerede daha mühimdir;Bu para İslâmiyet'in neresine lazımdır, hangi işine lazımdır, nerede daha mühimdir; onu arar ve parasını oraya harcar. Bir mısır tanesi… Herkes bir tane mısır getirse bir sürü mısır yapar. onu arar ve parasını oraya harcar.

Bir mısır tanesi… Herkes bir tane mısır getirse bir sürü mısır yapar.
Kadınlarımızın giydiği incecik bir çorap var, ipi ince ince ipliklerden ibaret, çocuk çekse koparır.Kadınlarımızın giydiği incecik bir çorap var, ipi ince ince ipliklerden ibaret, çocuk çekse koparır. Fakat hepsi bir araya geldikten sonra pehlivan gelse onu koparamaz! Niçin? Fakat hepsi bir araya geldikten sonra pehlivan gelse onu koparamaz!

Niçin?

Çünkü o çürükler bir araya gelmiş, bir kuvvet sahibi olmuş.Çünkü o çürükler bir araya gelmiş, bir kuvvet sahibi olmuş. Biz de zayıfız filan ama bir araya gelirsek hepimiz koca bir kuvvet sahibi oluruz.Biz de zayıfız filan ama bir araya gelirsek hepimiz koca bir kuvvet sahibi oluruz. Bu yüzden etrafımızın kusurlarıyla muaheze edip ayrılıklar çıkaracağımıza,Bu yüzden etrafımızın kusurlarıyla muaheze edip ayrılıklar çıkaracağımıza, birbirimizin elinden tutarak kabahatleri görmezden gelmeliyiz.birbirimizin elinden tutarak kabahatleri görmezden gelmeliyiz. Başkasının kabahatleri çoktur ama kendimizinki daha çoktur.Başkasının kabahatleri çoktur ama kendimizinki daha çoktur. Kendimizinkini bırakıyoruz başkasının kabahatiyle uğraşıyoruz. Bu cahilane bir harekettir. Kendimizinkini bırakıyoruz başkasının kabahatiyle uğraşıyoruz. Bu cahilane bir harekettir.

Allah hepimizi affetsin, tevfikât-ı samedâniyyesine mazhar etsin.Allah hepimizi affetsin, tevfikât-ı samedâniyyesine mazhar etsin. Cenâb-ı Hak cümlemizi affetsin, tevfikât-ı samadâniyyesine mazhar olupCenâb-ı Hak cümlemizi affetsin, tevfikât-ı samadâniyyesine mazhar olup cennet-i âliyâtında cemâli bâ-kemâlini müşahede eden sevgili bahtiyarların arasınacennet-i âliyâtında cemâli bâ-kemâlini müşahede eden sevgili bahtiyarların arasına bu günahkâr kullarını da kabul buyursun inşaallah. Li'l-lâhi'l-Fâtiha! bu günahkâr kullarını da kabul buyursun inşaallah.

Li'l-lâhi'l-Fâtiha!

Sübhane rabbiye'l-aliyyi'l-ale'l-vehhâb. Elhamdülillâhi hakkâ hamdihî ve's-salâtü ve's-selâmuSübhane rabbiye'l-aliyyi'l-ale'l-vehhâb.

Elhamdülillâhi hakkâ hamdihî ve's-salâtü ve's-selâmu
alâ hayrı halkıhî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. alâ hayrı halkıhî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

Allahümme Rabbenâ yâ Rabbenâ tekabbe'l-minnâ inneke ente's-semi'u'l-alîmAllahümme Rabbenâ yâ Rabbenâ tekabbe'l-minnâ inneke ente's-semi'u'l-alîm ve tüb aleynâ yâ Mevlânâ inneke ente't-tevvâbü'r-rahîm vehdinâ ve veffiknâ ile'l-hakkive tüb aleynâ yâ Mevlânâ inneke ente't-tevvâbü'r-rahîm vehdinâ ve veffiknâ ile'l-hakki ve ile'n-necâti ve ilâ tarik-i müstakîm bi-beraketi hatemâti'l- ve ile'n-necâti ve ilâ tarik-i müstakîm bi-beraketi hatemâti'l- Kur'âni'l-azîm ve bi-hürmeti men erseltehû rahmeten li'l-âlemîn. Kur'âni'l-azîm ve bi-hürmeti men erseltehû rahmeten li'l-âlemîn.

Vâfu annâ yâ Kerîm vâfu annâ yâ Rahîm vağfirlenâ zünûbenâ bi-fadlikeVâfu annâ yâ Kerîm vâfu annâ yâ Rahîm vağfirlenâ zünûbenâ bi-fadlike ve cûdike ve keramike yâ ekrame'l-ekramîn ve yâ erhame'r-râhimîn. ve cûdike ve keramike yâ ekrame'l-ekramîn ve yâ erhame'r-râhimîn.

Allahümme zeyyinnâ bi-zîneti'l-Kur'âni'l-azîm ve ekrimnâ bi-kerâmeti'l-Kur'âni'l-azîmAllahümme zeyyinnâ bi-zîneti'l-Kur'âni'l-azîm ve ekrimnâ bi-kerâmeti'l-Kur'âni'l-azîm ve edhilne'l-cennete bi-şefaati'l-Kur'âni'l-azîm. Allahümme'c-al Kur'âne fi'd-dünyâ karînâve edhilne'l-cennete bi-şefaati'l-Kur'âni'l-azîm.

Allahümme'c-al Kur'âne fi'd-dünyâ karînâ
ve fi'l-kabri mûnisâ ve fi'l-kıyâmeti şefîâ ve ale's-sırâtı nûrâ ve fi'l-kabri mûnisâ ve fi'l-kıyâmeti şefîâ ve ale's-sırâtı nûrâ ve ile'l-cenneti refîkâ ve ilel-hayrâti küllihâ delîlen ve imâmâ. ve ile'l-cenneti refîkâ ve ilel-hayrâti küllihâ delîlen ve imâmâ.

Allahümme'rhamnî bi'l-Kur'ân vec'alhü li-imâmen ve nûran ve hüden yâ rahmeten li'l-âlemîn… Allahümme'rhamnî bi'l-Kur'ân vec'alhü li-imâmen ve nûran ve hüden yâ rahmeten li'l-âlemîn…

Yâ Rabbi! Bu okuduğumuz hatimlerden hâsıl olan ecr ü me'sûbatıYâ Rabbi!

Bu okuduğumuz hatimlerden hâsıl olan ecr ü me'sûbatı
Sevgili Peygamberimiz sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin;Sevgili Peygamberimiz sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin; ve bilcümle Peygamberân-ı İzâm hazerâtının; evlâd, ezvâc, eshâbının;ve bilcümle Peygamberân-ı İzâm hazerâtının; evlâd, ezvâc, eshâbının; bu ana kadar geçmiş olan bilcümle mü'min ve mü'minât ve meşâyıh-ı izâm hazerâtınınbu ana kadar geçmiş olan bilcümle mü'min ve mü'minât ve meşâyıh-ı izâm hazerâtının ruhlarıyla beraber memleketimizin medâr-ı iftihârı Hâlid b. Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin ruhlarıyla beraber memleketimizin medâr-ı iftihârı Hâlid b. Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin ruhu ile bilumum eshâb-ı güzîn rıdvanullâhi teâlâ aleyhim ecmaîn hazretlerinin ruhlarına;ruhu ile bilumum eshâb-ı güzîn rıdvanullâhi teâlâ aleyhim ecmaîn hazretlerinin ruhlarına; selâtîn-i mâzıyyenin ruhları ile birlikte İskender Paşa'nın ruhu ile bilumum ashâb-ı hayrâtın da ruhlarına;selâtîn-i mâzıyyenin ruhları ile birlikte İskender Paşa'nın ruhu ile bilumum ashâb-ı hayrâtın da ruhlarına; bahusus hazırûn ve cemaat kardeşlerimizin de geçmişlerinin ruhlarıyla beraberbahusus hazırûn ve cemaat kardeşlerimizin de geçmişlerinin ruhlarıyla beraber camimizin etrafında yatan mü'minlerin de ruhlarına ayrıca hediye eyledik, Mevla vasıl eyleye!camimizin etrafında yatan mü'minlerin de ruhlarına ayrıca hediye eyledik, Mevla vasıl eyleye! Cümlesinin ruhlarını mesrur, kabirlerini pürnûr, makamlarını âlî, derecelerini yüksek eyleyipCümlesinin ruhlarını mesrur, kabirlerini pürnûr, makamlarını âlî, derecelerini yüksek eyleyip seyyiatlarını da hasenata tebdil eyleye! Bizleri dahi onlar gibi bu dâr-ı dünyadan âhireteseyyiatlarını da hasenata tebdil eyleye! Bizleri dahi onlar gibi bu dâr-ı dünyadan âhirete göç vakti gelince cümlemize az ağrı, âsân ölüm, kâmil bir iman ile;göç vakti gelince cümlemize az ağrı, âsân ölüm, kâmil bir iman ile; Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühû kelime-i tayyibe-i münciyesini deEşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühû kelime-i tayyibe-i münciyesini de cân-ı yürekten söyleye söyleye çene kapayıp göz yummayı Mevla cümle Ümmet-i Muhammed'e cân-ı yürekten söyleye söyleye çene kapayıp göz yummayı Mevla cümle Ümmet-i Muhammed'e ve bizlere de nasip ve müyesser eyleye! ve bizlere de nasip ve müyesser eyleye!

Allahümme'c-alnâ mine't-tevvâbîn ve'c-alnâ mine'l-mutatahhirîn ve'c-alnâ min ibâdike's-sâlihînAllahümme'c-alnâ mine't-tevvâbîn ve'c-alnâ mine'l-mutatahhirîn ve'c-alnâ min ibâdike's-sâlihîn ve'c-alnâ minellezîne lâ havfun aleyhim ve lâ hüm yahzenûn ve'c-alnâ minellezîne lâ havfun aleyhim ve lâ hüm yahzenûn

Allahümme'h-dinâ min indik ve efız aleynâ min fadlik ve esbiğ aleynâ ve enzil aleynâ min berekâtik. Allahümme'h-dinâ min indik ve efız aleynâ min fadlik ve esbiğ aleynâ ve enzil aleynâ min berekâtik.

Allahümme innâ nes'elüke tamâmen ni'me ve devâme'l-âfiye ve hüsne'l-hâtime bi-hürmeti'l-Fâtiha! Allahümme innâ nes'elüke tamâmen ni'me ve devâme'l-âfiye ve hüsne'l-hâtime bi-hürmeti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2