Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Dünya Zevklerine Aldanmayın! (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Şa'bân 1406 / 04.05.1986
İskenderpaşa Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Soru: Az uyumak için ne yapmalıyız? Soru: Az uyumak için ne yapmalıyız?

Cevap: Az uyumak için -maddî tedbir olarak- akşam yemeğini vakitlice akşam namazından sonra hafifçe yemek lazım, bir.Cevap: Az uyumak için -maddî tedbir olarak- akşam yemeğini vakitlice akşam namazından sonra hafifçe yemek lazım, bir. İnsan tıka basa mideyi doldurursa olmaz. Yatsı namazını kılar kılmaz, İnsan tıka basa mideyi doldurursa olmaz. Yatsı namazını kılar kılmaz, işlerle fazla meşgul olmadan hemen yatmak lazım. Yatarken Allahu Teâlâ hazretlerini zikrederek, işlerle fazla meşgul olmadan hemen yatmak lazım. Yatarken Allahu Teâlâ hazretlerini zikrederek, abdestli olarak, hafifçe dört rekât namaz kılıp abdestli yatıp dua ile yatmak lazım; abdestli olarak, hafifçe dört rekât namaz kılıp abdestli yatıp dua ile yatmak lazım;

Allahümme eykıznî fî ehabbi's-sâati ileyke ve'sta'milnî bi-ehabbi'l-a'mâli yedeyke. Allahümme eykıznî fî ehabbi's-sâati ileyke ve'sta'milnî bi-ehabbi'l-a'mâli yedeyke.

Mânası şudur: "Yâ Rabbi! Sana en sevgili olan zamanda beni ibadete kaldır.Mânası şudur: "Yâ Rabbi! Sana en sevgili olan zamanda beni ibadete kaldır. Senin en çok sevdiğin güzel ibadetleri, amelleri işlemeyi bana nasip eyle." diye dua ederek yatmalı. Senin en çok sevdiğin güzel ibadetleri, amelleri işlemeyi bana nasip eyle." diye dua ederek yatmalı.

Allah inşaallah yardım eder, vakitlice uyur, vakitlice uyanır. Allah inşaallah yardım eder, vakitlice uyur, vakitlice uyanır.

Soru: Almanya'da çalışıp Alman bankalarına para yatırıp faizini alabilir miyiz?Soru: Almanya'da çalışıp Alman bankalarına para yatırıp faizini alabilir miyiz? Alabilirsek istediğimiz hayır işlerinde kullanılabilir mi? Alabilirsek istediğimiz hayır işlerinde kullanılabilir mi?

Cevap: Fıkıh kitaplarımızda yazılmıştır ki diyâr-ı küfürde, dâru'l-İslâm olmayan yerlerde,Cevap: Fıkıh kitaplarımızda yazılmıştır ki diyâr-ı küfürde, dâru'l-İslâm olmayan yerlerde, yani Almanya gibi yerlerde onların usul ve kâidelerine göre onların paraları alınırsa, yani Almanya gibi yerlerde onların usul ve kâidelerine göre onların paraları alınırsa, müslümanın eline geçerse onlar için bir mahzur olmayan bir şekilde o parayı müslüman alır. müslümanın eline geçerse onlar için bir mahzur olmayan bir şekilde o parayı müslüman alır. Çünkü onların rızasıyla gelmiştir, kul hakkı bahis konusu değildir. Ama malını gasbetse,Çünkü onların rızasıyla gelmiştir, kul hakkı bahis konusu değildir. Ama malını gasbetse, çalsa o zaman kul hakkı olur. Kul hakkı kâfir de olsa doğru olmaz. çalsa o zaman kul hakkı olur. Kul hakkı kâfir de olsa doğru olmaz. Bu faiz vesaire onların usullerine göre olduğu için, orada onlara bırakmak uygun olmaz, almak uygun olur. Bu faiz vesaire onların usullerine göre olduğu için, orada onlara bırakmak uygun olmaz, almak uygun olur. Orada diyâr-ı küfürde alınca meşru oluyor, kâfirin [faizinden] almak meşru oluyor. Orada diyâr-ı küfürde alınca meşru oluyor, kâfirin [faizinden] almak meşru oluyor. O aldığını da istediği şekilde kullanmak da serbest oluyor. Kitaplar böyle yazar.O aldığını da istediği şekilde kullanmak da serbest oluyor. Kitaplar böyle yazar. Yani şahsî bir fikir değil, umumî bilgi bu hususta budur. Yani şahsî bir fikir değil, umumî bilgi bu hususta budur.

Soru: Bir ihtiyar kadın ameliyat olmuş, bir böbreğini almışlar. Kadın diyor ki; Soru: Bir ihtiyar kadın ameliyat olmuş, bir böbreğini almışlar. Kadın diyor ki;

"Ben oruç tutamam." Cevap: Tutamazsa tutamaz. Zaten ihtiyarlığı bir mânidir. Bir de ameliyat olmuş."Ben oruç tutamam."

Cevap: Tutamazsa tutamaz. Zaten ihtiyarlığı bir mânidir. Bir de ameliyat olmuş.
Fidye verir, olur. Dinimiz kolaylık dinidir, o müsaade Kur'an'da var.Fidye verir, olur. Dinimiz kolaylık dinidir, o müsaade Kur'an'da var. Her orucu için sadaka-i fıtır miktarı fidye verir, olur. Her orucu için sadaka-i fıtır miktarı fidye verir, olur.

Soru: Cami görevlisiyim. Evimiz camimizin meşrutasıdır.Soru: Cami görevlisiyim. Evimiz camimizin meşrutasıdır. Hoparlör vasıtasıyla kadınlar teravih namazı kılabilirler mi? Hoparlör vasıtasıyla kadınlar teravih namazı kılabilirler mi?

Cevap: Mekân ayrı olunca kılınmaz. Aradan yol geçince, mekân bölünmüş, ayrı bölme yer oluncaCevap: Mekân ayrı olunca kılınmaz. Aradan yol geçince, mekân bölünmüş, ayrı bölme yer olunca hoparlörle iktida sahih değildir, namaz kılınmaz. Ya mekân beraber olacak... hoparlörle iktida sahih değildir, namaz kılınmaz. Ya mekân beraber olacak... Diyelim ki insan Süleymaniye camisinde, camiye girdi, imam okuyor, Fâtiha'yı bitirdi, sûreyi bitirdi.Diyelim ki insan Süleymaniye camisinde, camiye girdi, imam okuyor, Fâtiha'yı bitirdi, sûreyi bitirdi. Mübarek cami öyle büyük ki arka kapısından girip de imamın arkasına yetişinceye kadar rekâtı, namazı kaçırıyor.Mübarek cami öyle büyük ki arka kapısından girip de imamın arkasına yetişinceye kadar rekâtı, namazı kaçırıyor. Oturmuşlar mesela, selam verecekler, cemaatin sevabı kaçacak.Oturmuşlar mesela, selam verecekler, cemaatin sevabı kaçacak. O zaman gelirsin, kapının yanında bir yerde Allahu ekber deyip imama uyarsın, oturursun. O zaman gelirsin, kapının yanında bir yerde Allahu ekber deyip imama uyarsın, oturursun.

Ya arada çok mesafe var? Ya arada çok mesafe var?

Olsun, aynı cami, aynı mekânın içinde arada mesafe olsa da namaz olur. Bu câiz. Olsun, aynı cami, aynı mekânın içinde arada mesafe olsa da namaz olur. Bu câiz.

Ama burada bir yer var, bunun kapısı var, duvarı var, kapanmış, karşı taraftaAma burada bir yer var, bunun kapısı var, duvarı var, kapanmış, karşı tarafta yolun karşısında bir başka daire daha tutulmuş, oraya hoparlör çekilmiş; buradaki imama oradakiler uyamaz.yolun karşısında bir başka daire daha tutulmuş, oraya hoparlör çekilmiş; buradaki imama oradakiler uyamaz. Çünkü mekân farklı, aynı mekân değil. Mekân farklı oldu mu olmaz.Çünkü mekân farklı, aynı mekân değil. Mekân farklı oldu mu olmaz. Bir de aradan yol filan gibi bayağı o mekânı ayıran bir şeyler oldu mu olmaz.Bir de aradan yol filan gibi bayağı o mekânı ayıran bir şeyler oldu mu olmaz. Onun için, ya kapısı penceresi açılacak, bu tarafa ilgi olacak, hava ve mekân irtibatı olacak; Onun için, ya kapısı penceresi açılacak, bu tarafa ilgi olacak, hava ve mekân irtibatı olacak; ya da mekân çok büyük olacak. Zaten bu sorulardan büyük olmadığı anlaşılıyor.ya da mekân çok büyük olacak. Zaten bu sorulardan büyük olmadığı anlaşılıyor. Yani meşrutada camiye uymak olmuyor. Yani meşrutada camiye uymak olmuyor.

Soru: Yevm-i şekte oruç tutmanın hükmü nedir? Ne buyurursunuz? Soru: Yevm-i şekte oruç tutmanın hükmü nedir? Ne buyurursunuz?

Cevap: Yevm-i şek, "Ramazan'dan bir önceki gün, yani Şaban'ın 30'u mudur,Cevap: Yevm-i şek, "Ramazan'dan bir önceki gün, yani Şaban'ın 30'u mudur, yoksa Şaban bitti de Ramazan'ın bugün 1'i midir?" diye tereddüt edilen zamandır. Yevm-i şek orucu mekruhtur.yoksa Şaban bitti de Ramazan'ın bugün 1'i midir?" diye tereddüt edilen zamandır. Yevm-i şek orucu mekruhtur. Öyle ihtiyaten "Ramazansa Ramazan, Şaban'ın sonuysa nafile." diye oruca niyet edilmez. Öyle olmaz. Öyle ihtiyaten "Ramazansa Ramazan, Şaban'ın sonuysa nafile." diye oruca niyet edilmez. Öyle olmaz. Ramazan'ın sonuna doğru, yani Şaban'ın 28'inden, 29'undan itibaren hilâli gözetlersiniz. Ramazan'ın sonuna doğru, yani Şaban'ın 28'inden, 29'undan itibaren hilâli gözetlersiniz.

Hilâli nereden gözetleyeceksiniz? Hilâli nereden gözetleyeceksiniz?

Güneşin battığı tarafa doğru döneceksiniz, akşam vaktinde ufka bakacaksınız.Güneşin battığı tarafa doğru döneceksiniz, akşam vaktinde ufka bakacaksınız. Güneşin battığı yerden yukarılara, güneşin battığı yerin çevrelerine bakacaksınız. Güneşin battığı yerden yukarılara, güneşin battığı yerin çevrelerine bakacaksınız. İncecik hilâli görürseniz tamam, ertesi gün Ramazan demektir. Onu aramaya gayret edersiniz.İncecik hilâli görürseniz tamam, ertesi gün Ramazan demektir. Onu aramaya gayret edersiniz. Göremezseniz o zaman herkesin yaptığı gibi hareket edersiniz. "Ramazan geldi." dediği gün tutarsınız,Göremezseniz o zaman herkesin yaptığı gibi hareket edersiniz. "Ramazan geldi." dediği gün tutarsınız, "gelmedi" dediği gün de öyle ihtiyaten kendi bildiğinize iş yapmazsınız. "gelmedi" dediği gün de öyle ihtiyaten kendi bildiğinize iş yapmazsınız.

Kendi bildiğinize işi yapabilmek için bir şart var; bakıp görürseniz o zaman tamam, çünkü gördün.Kendi bildiğinize işi yapabilmek için bir şart var; bakıp görürseniz o zaman tamam, çünkü gördün. Görmedikten sonra uyun, o zaman umumun hareket ettiği gibi [yapın.] Görmedikten sonra uyun, o zaman umumun hareket ettiği gibi [yapın.]

Herkes şimdi ayrı ayrı yollar çıkartıyor. Kimisi arkadaşının masasına tepesine dikiliyor; Herkes şimdi ayrı ayrı yollar çıkartıyor. Kimisi arkadaşının masasına tepesine dikiliyor;

"Bugün orucu boz, bugün bayram." Nereden bildin? "Filanca yerden ilan ettiler." diyor."Bugün orucu boz, bugün bayram."

Nereden bildin?

"Filanca yerden ilan ettiler." diyor.
Bir karışıklık oluyor. Halbuki o ilan edilen yerde de bazen başka şeyler olabiliyor. Bir karışıklık oluyor.

Halbuki o ilan edilen yerde de bazen başka şeyler olabiliyor.

Biz kendi işimize dikkat edelim. Buraya uyalım. Ama Şaban'ın sonlarına doğru ufku gözleyelim.Biz kendi işimize dikkat edelim. Buraya uyalım. Ama Şaban'ın sonlarına doğru ufku gözleyelim. O ibadete vesile olduğu için insan ibadet sevabı alır. Bakalım, Ramazan'ın gelişini gözetleyelim. O ibadete vesile olduğu için insan ibadet sevabı alır. Bakalım, Ramazan'ın gelişini gözetleyelim. Görürsek ertesi gün Ramazan'ı tutarız, görmezsek buranın usûlüne, takvimine uyarak [oruç tutalım.] Görürsek ertesi gün Ramazan'ı tutarız, görmezsek buranın usûlüne, takvimine uyarak [oruç tutalım.]

Soru: Milyonlarca nesilleri beşikten itibaren yaratılış dininden uzaklaştıran yayınlara ne dersiniz?Soru: Milyonlarca nesilleri beşikten itibaren yaratılış dininden uzaklaştıran yayınlara ne dersiniz? Yayınlar için çareniz nedir? Cevap: Çare; yayını okumazsın, biter. Görmezsin, biter. Yayınlar için çareniz nedir?

Cevap: Çare; yayını okumazsın, biter. Görmezsin, biter.
Allah bu gözün üstüne iki tane kapak koymuş; bir alttan, biri yukarıdan, ikisi kapandı mı görünmüyor. Allah bu gözün üstüne iki tane kapak koymuş; bir alttan, biri yukarıdan, ikisi kapandı mı görünmüyor. Ne diye seyrediyorsun? Karşısındaki şey haram; "Hocam, buna çare ne?" Ne diye seyrediyorsun?

Karşısındaki şey haram; "Hocam, buna çare ne?"

Gözünü kapat, bakma, oradan kaldır, alma. Bir şeyi beğenmedin mi alma. Senin zevkin yok mu? Gözünü kapat, bakma, oradan kaldır, alma. Bir şeyi beğenmedin mi alma. Senin zevkin yok mu?

"Var hocam." Tamam, zevk sahibiysen zevkine uygun olmayan şeyi alma, biter. "Var hocam."

Tamam, zevk sahibiysen zevkine uygun olmayan şeyi alma, biter.

Biraz da onlar telaşlansınlar, uğraşsınlar. "Ya bu millet kül yutmuyor, bir türlü aldatılmıyor.Biraz da onlar telaşlansınlar, uğraşsınlar. "Ya bu millet kül yutmuyor, bir türlü aldatılmıyor. Kötü bir şey oldu mu bir türlü satamıyoruz, alamıyoruz." desinler. İyiye gelsinler, hizaya gelsinler.Kötü bir şey oldu mu bir türlü satamıyoruz, alamıyoruz." desinler. İyiye gelsinler, hizaya gelsinler. Sen onun kötüsünü aldıkça sen ona teşvikte bulunuyorsun. Sen onun kötüsünü aldıkça sen ona teşvikte bulunuyorsun.

Atı aldı Üsküdar'ı geçti. Hep paraları gâvurlar kazandı. Senin gafletin yüzünden...Atı aldı Üsküdar'ı geçti. Hep paraları gâvurlar kazandı. Senin gafletin yüzünden... Milyonlar, milyarlar gitti, aktı; Japonya'ya gitti, Almanya'ya gitti.Milyonlar, milyarlar gitti, aktı; Japonya'ya gitti, Almanya'ya gitti. Şu fakir memlekette kalması gereken paralar, milyonlar senin şu gözünü kapatmayı bilememenden, Şu fakir memlekette kalması gereken paralar, milyonlar senin şu gözünü kapatmayı bilememenden, alacağı almayacağı şeyi bilememenden dışarıya akıp gidiyor. alacağı almayacağı şeyi bilememenden dışarıya akıp gidiyor.

Beğenmediğin bir şeyi alma! "Şu gazeteyi beğenmedim." Beğenmediğin bir şeyi alma!

"Şu gazeteyi beğenmedim."

Alma! Beğenmediğin neşriyâtı takip etme. Beğenmediğin sahne, seyretme.Alma! Beğenmediğin neşriyâtı takip etme. Beğenmediğin sahne, seyretme. Bu kadar basit! Bu atla deve değil ki, bunu küçük bebek bile anlar. Bu kadar basit! Bu atla deve değil ki, bunu küçük bebek bile anlar.

"Hocam şunu beğenmiyorum, çare ne?" "Hocam şunu beğenmiyorum, çare ne?"

Bakma. Gücün yeterse de tenkit et, nasihat et, düzeltmeye çalış, fikrini söyle. Bakma. Gücün yeterse de tenkit et, nasihat et, düzeltmeye çalış, fikrini söyle.

"Bak ben seni seçtim, şunu şöyle yapacaksın." diye milletvekilini sıkıştır. Arzunu söyle. "Bak ben seni seçtim, şunu şöyle yapacaksın." diye milletvekilini sıkıştır. Arzunu söyle.

Bizim millet suspus; ağzı var, dili yok. Ya Allah bu dili niye verdi sana? Bu dudakları niye verdi?Bizim millet suspus; ağzı var, dili yok. Ya Allah bu dili niye verdi sana? Bu dudakları niye verdi? Bu konuşma kabiliyetini niye verdi? Hakkı söyle diye. Milletvekiline git; "Seni ben seçmedim mi?Bu konuşma kabiliyetini niye verdi?

Hakkı söyle diye.

Milletvekiline git; "Seni ben seçmedim mi?
Ben senden şunu şunu istiyorum. Edepsizlik istemem, ahlâksızlık istemem, namussuzluk istemem;Ben senden şunu şunu istiyorum. Edepsizlik istemem, ahlâksızlık istemem, namussuzluk istemem; şunu isterim, şunu isterim..." "Hocam bir kişinin söylemesinden ne olur?" şunu isterim, şunu isterim..."

"Hocam bir kişinin söylemesinden ne olur?"

Ya hâlâ anlayamadın mı; bir kişiler biriktiği zaman çok kişi olur. Sen çalışırsın,Ya hâlâ anlayamadın mı; bir kişiler biriktiği zaman çok kişi olur. Sen çalışırsın, sonra "Rabbime benim mazeretim oldu." dersin. Rûz-ı mahşerde Allahu Teâlâ hazretlerisonra "Rabbime benim mazeretim oldu." dersin. Rûz-ı mahşerde Allahu Teâlâ hazretleri sorgu sual ettiği zaman dersin ki; "Yâ Rabbi! Ben kendim vazifemi yaptım, ötekiler yapmadı." sorgu sual ettiği zaman dersin ki; "Yâ Rabbi! Ben kendim vazifemi yaptım, ötekiler yapmadı."

Soru: Kimlere selam verilmez, lütfen arz eder misiniz? Filancaya verilir mi? Soru: Kimlere selam verilmez, lütfen arz eder misiniz? Filancaya verilir mi?

Cevap: Verilir. O söylediği kimseye verilir. Lâ ilâhe illallah diyen kimseye verilir.Cevap: Verilir. O söylediği kimseye verilir. Lâ ilâhe illallah diyen kimseye verilir. Günah üstünde olan bir kimseye verilmez. Abdest alıyorsa dua ediyor diye verilmez. Günah üstünde olan bir kimseye verilmez. Abdest alıyorsa dua ediyor diye verilmez. Kur'an okuyorsa Kur'an okuyor diye verilmez. Kur'an okuyorsa Kur'an okuyor diye verilmez. Namaz kılıyorsa namazın içinde sana cevap veremeyecek diye verilmez.Namaz kılıyorsa namazın içinde sana cevap veremeyecek diye verilmez. Vaaz ediyorsa vaaz dinleyenlere ve söyleyenlere verilmez.Vaaz ediyorsa vaaz dinleyenlere ve söyleyenlere verilmez. Onun dışında bir münkerât, günah üzerinde duran bir kimseye selam verilmez. Onun dışında bir münkerât, günah üzerinde duran bir kimseye selam verilmez.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2