Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Ebdalların Özellikleri

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Allâhümme einhu ve ein bihi ve'rhamhu ve'rham bihi ve'nsurhu ve'nsur bihiAllâhümme einhu ve ein bihi ve'rhamhu ve'rham bihi ve'nsurhu ve'nsur bihi Allâhümme vâli men vâlâhu ve âdi men âdâhu ya'nî aliyyen. Allâhümme vâli men vâlâhu ve âdi men âdâhu ya'nî aliyyen.

Allâhümme innî ühibbuhümâ fe-ühibbuhümâ ve ebğız men ebğadahümâ ya'ni el-hasene ve'l-hüseyne. Allâhümme innî ühibbuhümâ fe-ühibbuhümâ ve ebğız men ebğadahümâ ya'ni el-hasene ve'l-hüseyne.

Allahümme'nsuri'l-abbâse ve velede'l-abbâsi selâsen yâ ammi emâ alimte enne'l-mehdiyye min Allahümme'nsuri'l-abbâse ve velede'l-abbâsi selâsen yâ ammi emâ alimte enne'l-mehdiyye min râdiyen merdıyyen. Bu birinci hadiste Cenâb-ı Peygamber Efendimiz'in Hz Ali'ye duası.râdiyen merdıyyen.

Bu birinci hadiste Cenâb-ı Peygamber Efendimiz'in Hz Ali'ye duası.
İkincisin de Hz Hasan ve Hz Hüseyin Efendimiz'e duası.İkincisin de Hz Hasan ve Hz Hüseyin Efendimiz'e duası. Üçüncüsünde de Hz Abbas radıyallahu anh Efendimiz'in kendisine ve çocuklarına onun duası. Üçüncüsünde de Hz Abbas radıyallahu anh Efendimiz'in kendisine ve çocuklarına onun duası.

Allâhümme salli alâ ebî bekrin fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke.Allâhümme salli alâ ebî bekrin fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke. Allâhümme salli alâ umerâ fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke.Allâhümme salli alâ umerâ fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke. Allâhümme salli alâ usmâne fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke. Allâhümme salli alâ usmâne fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke. Allâhümme salli alâ ebî ubeydete'bni'l-cerrâhi fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke.Allâhümme salli alâ ebî ubeydete'bni'l-cerrâhi fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke. Allâhümme salli alâ amri'bni'l-âs fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke. Allâhümme salli alâ amri'bni'l-âs fe-innehu yühibbüke ve yühibbü rasûleke.

Sonra da bu zâtlara Resûlullah'ın duası. Sonra da bu zâtlara Resûlullah'ın duası.

Allâhümme men âmene bî ve saddekanî ve şehide enne mâ ci'tü bihi'l-hakkuAllâhümme men âmene bî ve saddekanî ve şehide enne mâ ci'tü bihi'l-hakku min indike fe-akille mâlehu ve veledehu ve accil kabdahu.min indike fe-akille mâlehu ve veledehu ve accil kabdahu. Allâhümme ve habbib ileyhi likâike ve accil lehû'l-kadâe.Allâhümme ve habbib ileyhi likâike ve accil lehû'l-kadâe. Ve men lem yü'min bî ve lem yüsaddiknî ve lem ya'lem enne mâ ci'tü bihi'l-hakkuVe men lem yü'min bî ve lem yüsaddiknî ve lem ya'lem enne mâ ci'tü bihi'l-hakku fe-eksir mâlehu ve veledehu ve atil umrahu. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl. fe-eksir mâlehu ve veledehu ve atil umrahu.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl.

Hz Muaz. Bu hadîs-i şerîfte Cenâb-ı Peygamber Efendimiz kendisine iman edenleri,Hz Muaz.

Bu hadîs-i şerîfte Cenâb-ı Peygamber Efendimiz kendisine iman edenleri,
tasdik edenleri ve Allah tarafından, Cenâb-ı Hak tarafından gönderilentasdik edenleri ve Allah tarafından, Cenâb-ı Hak tarafından gönderilen yani Kur'ân-ı Azimüşşan'a inananları, şehadet edenlerin malını az et, yani Kur'ân-ı Azimüşşan'a inananları, şehadet edenlerin malını az et, çoluk çocuğunu da az et ve onun çabucaktan âhirete göçmesini kadir eyle. çoluk çocuğunu da az et ve onun çabucaktan âhirete göçmesini kadir eyle. Erken gitsin âhirete ve ona sana gelmeyi sevdir.Erken gitsin âhirete ve ona sana gelmeyi sevdir. Bir an evvel Allah'a kavuşmayı sevenlerden eyle onu. O hususta da hükmünü tâcil eyle. Bir an evvel Allah'a kavuşmayı sevenlerden eyle onu. O hususta da hükmünü tâcil eyle.

İkincisi, bana imanı yoksa, beni tasdik etmiyorsa, getirdiğime de,İkincisi, bana imanı yoksa, beni tasdik etmiyorsa, getirdiğime de, Hak tarafından getirilene de inancı yoksa, bilmiyorsa onu, onun da malını çok et,Hak tarafından getirilene de inancı yoksa, bilmiyorsa onu, onun da malını çok et, çocuklarını da çok et, ömrünü de uzun et. çocuklarını da çok et, ömrünü de uzun et.

Rahmetlik babamın şeysinden bir hocaları varmış da, mâlum o zaman ermeniler yahudiler çoktu ortada.Rahmetlik babamın şeysinden bir hocaları varmış da, mâlum o zaman ermeniler yahudiler çoktu ortada. Onlara dua ederken böyle edermiş. "Allah malınızı çok etsin ömrünüzü de uzun etsin." dermiş. Onlara dua ederken böyle edermiş.

"Allah malınızı çok etsin ömrünüzü de uzun etsin." dermiş.

Yanında duranlar da demişler ki; "Hocaefendi ne yapıyorsun sen?" Yanında duranlar da demişler ki;

"Hocaefendi ne yapıyorsun sen?"

"Ha demiş onların azaplarının artması içindir o."Ha demiş onların azaplarının artması içindir o. Onlara hayır değildir o dua, onların ömürleri arttıkça azapları artar." Onlara hayır değildir o dua, onların ömürleri arttıkça azapları artar."

Allâhümme'hdi kurayşen fe-inne âlimehâ yemleu tıbâka'l-ardi ilmenAllâhümme'hdi kurayşen fe-inne âlimehâ yemleu tıbâka'l-ardi ilmen Allâhümme ke-mâ ezaktehüm azâben fe-ezikhüm nevâlen. Allâhümme ke-mâ ezaktehüm azâben fe-ezikhüm nevâlen.

Kureyş mâlum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kabilesi. Kureyş mâlum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kabilesi.

"Kureyş kabilesinin alimine, ki o kabiledeki alim yeryüzünü ilimle dolduracak."Kureyş kabilesinin alimine, ki o kabiledeki alim yeryüzünü ilimle dolduracak. Yâ Rabbi! Ona ihsanını ve fethini arttır." Ki bundan murat İmam Şâfiî'nin olduğunu söylüyorlar.Yâ Rabbi! Ona ihsanını ve fethini arttır."

Ki bundan murat İmam Şâfiî'nin olduğunu söylüyorlar.
Çünkü Kureşy'te ondan başka alim yokmuş ve onun kadar yüksek bir alim de olmadığı içinÇünkü Kureşy'te ondan başka alim yokmuş ve onun kadar yüksek bir alim de olmadığı için bu İmam Şâfiî'nin mehd ü senasıdır diyorlar. Yine ona hitaben bir tane daha var; bu İmam Şâfiî'nin mehd ü senasıdır diyorlar.

Yine ona hitaben bir tane daha var;

İlim Süreyya'da olsa ona Fâris'ten bir alim ulaşacaktır ki o da Hz Ebû Hanife'ye ait. İlim Süreyya'da olsa ona Fâris'ten bir alim ulaşacaktır ki o da Hz Ebû Hanife'ye ait.

Bir de İmam Malik'e ait var ki; Bir de İmam Malik'e ait var ki;

İnsanlar develerini ne kadar süratle dünyayı ilim talep etmek için dolaşsalarİnsanlar develerini ne kadar süratle dünyayı ilim talep etmek için dolaşsalar Medine'nin aliminden daha başka alim bulamazlar. İmam Malik var o zamanlarda. Medine'nin aliminden daha başka alim bulamazlar. İmam Malik var o zamanlarda.

Allah şefaatlerine nâil eylesin. Allah şefaatlerine nâil eylesin.

Allâhümme allimhü'l-ilme ve'calhu hâdiyen mehdiyyen ve'hdihi ve'hdi bihi kâlehu li-muâviyete. Allâhümme allimhü'l-ilme ve'calhu hâdiyen mehdiyyen ve'hdihi ve'hdi bihi kâlehu li-muâviyete.

Bu da Hz. Muaviye'ye Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in duasıdır kiBu da Hz. Muaviye'ye Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in duasıdır ki bu Ahmed b. Hanbel'den, Tirmizi'den, Taberani Evsat'tan, Ebû Nuaym, Hılye'de, bu Ahmed b. Hanbel'den, Tirmizi'den, Taberani Evsat'tan, Ebû Nuaym, Hılye'de, Temmam ve İbn Asâkir'den Hz Ömer'den rivayet olarak gelmiştir. Temmam ve İbn Asâkir'den Hz Ömer'den rivayet olarak gelmiştir.

Allâhümme innî eûzü bike min şerri'r-rîhi ve min şerri mâ yecîü bihi'r-rîhuAllâhümme innî eûzü bike min şerri'r-rîhi ve min şerri mâ yecîü bihi'r-rîhu ve min rîhi'ş-şimâli fe-innehe'r-rîhu'l-akîmü. Rîh yani rüzgar. ve min rîhi'ş-şimâli fe-innehe'r-rîhu'l-akîmü.

Rîh yani rüzgar.

Burada Cenâb-ı Peygamber bize dua talim ediyor ki,Burada Cenâb-ı Peygamber bize dua talim ediyor ki, böyle sıkıntılı vakitlerinizdeki âfâtı gösteren hallerde Cenâb-ı Hakk'a böyle dua ediniz.böyle sıkıntılı vakitlerinizdeki âfâtı gösteren hallerde Cenâb-ı Hakk'a böyle dua ediniz. Gerek rüzgar gerek sağanak halindeki yağmur.Gerek rüzgar gerek sağanak halindeki yağmur. İşte bazı rüzgarlar oluyor ya, tufan halinde binaları uçuruyor filan.İşte bazı rüzgarlar oluyor ya, tufan halinde binaları uçuruyor filan. Öyle bir halde böyle Cenâb-ı Hakk'a sığınınız diye bir dua talim etmiş. Öyle bir halde böyle Cenâb-ı Hakk'a sığınınız diye bir dua talim etmiş.

Allâhümme inneke te'huzü'r-rûha min beyni'l-asabi ve'l-kasabiAllâhümme inneke te'huzü'r-rûha min beyni'l-asabi ve'l-kasabi ve'l-enâmili Allâhümme einnî ale'l-mevti ve hevvenhu aleyye. ve'l-enâmili Allâhümme einnî ale'l-mevti ve hevvenhu aleyye.

Bu da Cenâb-ı Peygamberimizin bir duasıdır ki; Bu da Cenâb-ı Peygamberimizin bir duasıdır ki;

Allâhümme inneke te'huzü'r-rûha. "Yâ Rabbi! Sen ruhu yani canı alırsın."Allâhümme inneke te'huzü'r-rûha. "Yâ Rabbi! Sen ruhu yani canı alırsın." Min beyni'l-asabi ve'l-kasabi. "Sinirlerle kemiklerin içerisinden." Min beyni'l-asabi ve'l-kasabi. "Sinirlerle kemiklerin içerisinden."

Yani bütün âzânın nesi varsa o azalardan can çekilir. Onu alan Hz. Allah. Yani bütün âzânın nesi varsa o azalardan can çekilir. Onu alan Hz. Allah.

Ve'l-enâmili. "Parmaklardan da böyle ruhlar çekilir." Allâhümme einnî ale'l-mevti. Ve'l-enâmili. "Parmaklardan da böyle ruhlar çekilir." Allâhümme einnî ale'l-mevti. "Yâ Rabbi! O anda benim ölümüm üzerine bana yardım eyle." "Yâ Rabbi! O anda benim ölümüm üzerine bana yardım eyle."

O andaki ölüm üzerinde bana yardım eyle.O andaki ölüm üzerinde bana yardım eyle. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de o andaki ölümün şiddeti,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de o andaki ölümün şiddeti, dehşet karşısında Cenâb-ı Hakk'a böylece iltica ediyor. dehşet karşısında Cenâb-ı Hakk'a böylece iltica ediyor. Siz de böyle deyiniz, Cenâb-ı Hakk'a iltica ediniz. O an başka ana benzemez. Siz de böyle deyiniz, Cenâb-ı Hakk'a iltica ediniz. O an başka ana benzemez.

O bizim mesela senelerden beri böyle beraber yaşadığımız,O bizim mesela senelerden beri böyle beraber yaşadığımız, yani bizim asıl can kısmımız bizden ayrılıyor ceset kalıyor. Cesette de iş yok.yani bizim asıl can kısmımız bizden ayrılıyor ceset kalıyor. Cesette de iş yok. O bizden ayrılırken nasıl bir ayrılış ile ayrılıyorsa, kolay bir şey değildir o. O bizden ayrılırken nasıl bir ayrılış ile ayrılıyorsa, kolay bir şey değildir o.

Ölülerin başında bulunmayı tavsiye eder. "Ölürken ölünün başında bulununuz, ibret alırsınız." Ölülerin başında bulunmayı tavsiye eder.

"Ölürken ölünün başında bulununuz, ibret alırsınız."

Ölü can verirken bakalım nasıl can verir, kolay mı çıkıyor can yani? Ölü can verirken bakalım nasıl can verir, kolay mı çıkıyor can yani?

Bazı adamdan kolay çıkar ama bazısının ki de çok zor çıkar.Bazı adamdan kolay çıkar ama bazısının ki de çok zor çıkar. Onun için başında dururken, "Acaba benim halim ne olacak?" diyerekten ibret alırsın. Onun için başında dururken, "Acaba benim halim ne olacak?" diyerekten ibret alırsın.

"Cenaze de yıkayınız. Cenazeyi yıkarken cenazenin hâlinden ibret alırsın da,"Cenaze de yıkayınız. Cenazeyi yıkarken cenazenin hâlinden ibret alırsın da, ya bir korku gelir ya bir utanma gelir de, Allahu Teâlâ'ya dönmeye vesile olur." ya bir korku gelir ya bir utanma gelir de, Allahu Teâlâ'ya dönmeye vesile olur."

"Cenazelere de iştirak ediniz. Mezarlıklara gidiniz, oradaki ölülerden ibret alırsınız."Cenazelere de iştirak ediniz. Mezarlıklara gidiniz, oradaki ölülerden ibret alırsınız. Oraya götürdüğünüz ölüden de ibret alırsınız.Oraya götürdüğünüz ölüden de ibret alırsınız. Bu ibret nazarları ile buralarda bulunursanız,Bu ibret nazarları ile buralarda bulunursanız, olur ki sizin de tevbekâr olmanıza ve Hakk'a dönmenize vesile olur." Bunları yapın. olur ki sizin de tevbekâr olmanıza ve Hakk'a dönmenize vesile olur."

Bunları yapın.

Hatta bir cuma günü gusül ederken, o gün oruçlu da olursanız.Hatta bir cuma günü gusül ederken, o gün oruçlu da olursanız. Yalnız cuma günü oruç mekruhtur ama cumanın yanına perşembeyi deYalnız cuma günü oruç mekruhtur ama cumanın yanına perşembeyi de yahut cumartesiyi de katmak suretiyle Cuma günü oruç tutarsanız, yahut cumartesiyi de katmak suretiyle Cuma günü oruç tutarsanız, bir de oruçlu olduğunuz halde bir de cenaze namazı kılabilirseniz, bir de oruçlu olduğunuz halde bir de cenaze namazı kılabilirseniz, bir de bir sadaka verebilirseniz cuma günü, o gün inşaallah, bir de 20 kişiye selam da var galiba.bir de bir sadaka verebilirseniz cuma günü, o gün inşaallah, bir de 20 kişiye selam da var galiba. Yani bir cemaate böyle selam verdiniz miydi o da ehl-i cennet olmanıza delâlet eden alametlerdendir denir. Yani bir cemaate böyle selam verdiniz miydi o da ehl-i cennet olmanıza delâlet eden alametlerdendir denir.

Onun için ölüm hali için; Allahümme bârik lenâ fi'l-mevt ve fîmâ ba'de'l-mevt. Onun için ölüm hali için;

Allahümme bârik lenâ fi'l-mevt ve fîmâ ba'de'l-mevt.

Allahümme hevvin aleynâ sekerâtü'l-mevt ve lâ tu'azzibnâ ba'de'l-mevt. Allahümme hevvin aleynâ sekerâtü'l-mevt ve lâ tu'azzibnâ ba'de'l-mevt.

Bunu, Hizb-i Âzam'da 25 kere her gün okumayı tavsiye etmiştir. Bunu söyleyen zât hatırıma gelmedi. Bunu, Hizb-i Âzam'da 25 kere her gün okumayı tavsiye etmiştir. Bunu söyleyen zât hatırıma gelmedi.

Yani ölümün zorluğunu çekmemek için, ölürken tatlı bir ölümle, rahat bir ölümle ölmek içinYani ölümün zorluğunu çekmemek için, ölürken tatlı bir ölümle, rahat bir ölümle ölmek için duaları vaktiyle yapmak lazım. Ölürken yapacağın dua bu kadar olur.duaları vaktiyle yapmak lazım. Ölürken yapacağın dua bu kadar olur. Ama ölmezden evvel yaparsan bu duaları ölüme karşı da bir hazırlıkta bulunmuş olursun, Ama ölmezden evvel yaparsan bu duaları ölüme karşı da bir hazırlıkta bulunmuş olursun, ölüm de bakarsın kolaylıkla insandan gelir geçer. ölüm de bakarsın kolaylıkla insandan gelir geçer.

Hatta şöyle deniyor, yani anne karnından dünyaya geldik ya, o dünyaya geliş,Hatta şöyle deniyor, yani anne karnından dünyaya geldik ya, o dünyaya geliş, annenin karnından kurtuluşla dünyaya geliş arasındaki bir fark var ya, annenin karnından kurtuluşla dünyaya geliş arasındaki bir fark var ya, dünyadan âhirete göçüş de böyledir diyor.dünyadan âhirete göçüş de böyledir diyor. Ana rahminden kurtulan bir insanın nasıl dünyaya geldiği vakitte bir sevinci var kurtuluyor,Ana rahminden kurtulan bir insanın nasıl dünyaya geldiği vakitte bir sevinci var kurtuluyor, ve günden güne yetişiyor ve dünyada rahatlık güzelleşiyor. ve günden güne yetişiyor ve dünyada rahatlık güzelleşiyor. Dünyadan da âhirete göçüş tıpkı ana rahminden çıkan çocuk gibidir. Dünyadan çıkıyoruz hemen âhirete. Dünyadan da âhirete göçüş tıpkı ana rahminden çıkan çocuk gibidir. Dünyadan çıkıyoruz hemen âhirete.

"Kalbin içine işlerse, içeri işlemişse bu iman." "Kalbin içine işlerse, içeri işlemişse bu iman." "O zamandan sonra dünyaya hiç metelik vermez. Sevmez dünyayı." "O zamandan sonra dünyaya hiç metelik vermez. Sevmez dünyayı." "Öyle bir ilim, ilm-i ezeli insanda hasıl olur ki, kalbe iman işledi miydi"Öyle bir ilim, ilm-i ezeli insanda hasıl olur ki, kalbe iman işledi miydi Allahu Teâlâ'nın dediğinden başka bir şey olmayacağına kanaatı kamilesi vardır. Dünya dese ki; Allahu Teâlâ'nın dediğinden başka bir şey olmayacağına kanaatı kamilesi vardır. Dünya dese ki;

"Bu böyle olacak." "Hayır, Allahu Teâlâ nasıl dediyse öyle olacaktır." diyerekten,"Bu böyle olacak."

"Hayır, Allahu Teâlâ nasıl dediyse öyle olacaktır." diyerekten,
"O'nun dediğinden başkası olmaz." diyerekten o kanaat içeriye yerleşir."O'nun dediğinden başkası olmaz." diyerekten o kanaat içeriye yerleşir. Bunun gelişmesi imanın içeriye yerleşmesine bağlı. Bunun gelişmesi imanın içeriye yerleşmesine bağlı. İman içeriye sindi mi, bütün azaları iman sindi miydi artık ona taş çatlasa,İman içeriye sindi mi, bütün azaları iman sindi miydi artık ona taş çatlasa, Allah'ın dediğinden gayrisine inandıramazsın. İmam Gazzâlî diyor ki; Allah'ın dediğinden gayrisine inandıramazsın.

İmam Gazzâlî diyor ki;

"Allahu Teâlâ'nın kullarına en büyük mevhibesi, ihsanı.""Allahu Teâlâ'nın kullarına en büyük mevhibesi, ihsanı." er-Rıdâ bi'l-kadâ. "Kaza-i ilahiyeye razı olabilmesi,er-Rıdâ bi'l-kadâ. "Kaza-i ilahiyeye razı olabilmesi, Allahu Teâlâ'nın kullarına verdiği en büyük mevahibi, ihsan-ı ilahisidir." Allahu Teâlâ'nın kullarına verdiği en büyük mevahibi, ihsan-ı ilahisidir."

İkincisi; Vessabru inde nuzûli'l-belâi. Beladan da hâlî [emin] değildir dünyada hiç kimse her an. İkincisi;

Vessabru inde nuzûli'l-belâi.

Beladan da hâlî [emin] değildir dünyada hiç kimse her an.

"Bu belalar geldiği vakitte de bunlara karşı sabredebilmek,"Bu belalar geldiği vakitte de bunlara karşı sabredebilmek, o da Allahu Teâlâ'nın kullarına vermiş olduğu ihsan-ı ilahiyedir." o da Allahu Teâlâ'nın kullarına vermiş olduğu ihsan-ı ilahiyedir."

Üçüncüsü; Ve't-tevekkülü alallahi inde'ş-şedâidi.Üçüncüsü;

Ve't-tevekkülü alallahi inde'ş-şedâidi.
"Musibetler indiğinde, gerek muharebe gerek sıkıntı, kıtlık felaketler indiğinde"Musibetler indiğinde, gerek muharebe gerek sıkıntı, kıtlık felaketler indiğinde Allahu Teâlâ'ya dua edip dayanabilmek." Bunlar Allahu Teâlâ'nın kullarına in'amı ihsanıdır.Allahu Teâlâ'ya dua edip dayanabilmek."

Bunlar Allahu Teâlâ'nın kullarına in'amı ihsanıdır.
İman içeriye yerleştikten sonra olur bunlar. Eğer iman içeriye yerleşmedi ise bunlar olamaz. İman içeriye yerleştikten sonra olur bunlar. Eğer iman içeriye yerleşmedi ise bunlar olamaz.

Burada da şunu söylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem böyle dua edinceBurada da şunu söylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem böyle dua edince Hz Fatıma radıyallahu anhâ da Hz. Âişe validemiz de başında bulunuyor.Hz Fatıma radıyallahu anhâ da Hz. Âişe validemiz de başında bulunuyor. Efendimiz de sekerât-i mevt halinde. Yanında bir tas var, tasın içinde su. Efendimiz de sekerât-i mevt halinde. Yanında bir tas var, tasın içinde su. Elinde de misvakları, iki de bir misvaklanıyorlar. Elinde de misvakları, iki de bir misvaklanıyorlar. Ve o sudan alıp böyle yüzlerinde filan serinlemek için sürüyorlar da, Hz. Fatıma; Ve o sudan alıp böyle yüzlerinde filan serinlemek için sürüyorlar da, Hz. Fatıma;

"Ah babacığım!" demek istedi. "Ah babacığım!" demek istedi. "Ne kadar böyle, sen bir peygamberken bile bu [böyle ise,] "Ne kadar böyle, sen bir peygamberken bile bu [böyle ise,] bu hâle dayanılır mı?" gibi bir teessür gösterdi de; bu hâle dayanılır mı?" gibi bir teessür gösterdi de;

"Bu andan sonra baban için hiçbir sıkıntı yoktur kızım."Bu andan sonra baban için hiçbir sıkıntı yoktur kızım. En evvel bana gelecekler de şeyimin [ailemin] içerisinden sen olacaksın." diye onu teskin etmişti de. En evvel bana gelecekler de şeyimin [ailemin] içerisinden sen olacaksın." diye onu teskin etmişti de.

Burada diyor ki; Eşeddü'l-mevti ale'l-enbiyâ. Enbiyalara ölüm neden böyle şiddetli oluyor? Burada diyor ki;

Eşeddü'l-mevti ale'l-enbiyâ.

Enbiyalara ölüm neden böyle şiddetli oluyor?

Bu zannetmeyiniz ki onların kusurlarından veyahut eksikliklerinden münafidir. Bu zannetmeyiniz ki onların kusurlarından veyahut eksikliklerinden münafidir.

Tekmîlü li-fedâilihim ve raf'u li-deracâtihim. "Onların derecelerinin yükseklikleriTekmîlü li-fedâilihim ve raf'u li-deracâtihim. "Onların derecelerinin yükseklikleri ve fedâillerinin kemale ulaşması içindir bu şiddetli mevt." ve fedâillerinin kemale ulaşması içindir bu şiddetli mevt." Ve leyse neksan ve lâ azâben. "Ne noksanlıktır ne de azap." Ve leyse neksan ve lâ azâben. "Ne noksanlıktır ne de azap." Kâle ibnü'l arabî inne'l-bârî sübhânehû ve teâlâ bi-kudretihî Kâle ibnü'l arabî inne'l-bârî sübhânehû ve teâlâ bi-kudretihî ve hikmetihî yuhaffefu ihracer'r-rûhi ve yüşeddidühû.ve hikmetihî yuhaffefu ihracer'r-rûhi ve yüşeddidühû. "İstediği kuluna gayet hafif bir ölüm verir, hiç anlamaz. "İstediği kuluna gayet hafif bir ölüm verir, hiç anlamaz. İstediği kuluna da biraz çektirir, şiddetlendirir, hikmet-i ilahiyesidir. Bırakıvermez. Bi-hasebi hâli'l-abdi. İstediği kuluna da biraz çektirir, şiddetlendirir, hikmet-i ilahiyesidir. Bırakıvermez. Bi-hasebi hâli'l-abdi. "Kulunun hâline ne münasip ise onun Cenâb-ı Hak öyle yapar." "Kulunun hâline ne münasip ise onun Cenâb-ı Hak öyle yapar." Fe-yüşeddidühû azâben ve zalik ale'l-kâfiri. "Kafirin ölümü şiddetli olur." Fe-yüşeddidühû azâben ve zalik ale'l-kâfiri. "Kafirin ölümü şiddetli olur."

Onun azabının şiddeti için ona böyle teşdid eder, zorlandırır. Onun azabının şiddeti için ona böyle teşdid eder, zorlandırır.

Ve târaten keffâraten.Ve târaten keffâraten. "Bazen günahkarlara da, onun günahlarına kefaret olsun diyerekten böyle şiddetli bir azap verir." "Bazen günahkarlara da, onun günahlarına kefaret olsun diyerekten böyle şiddetli bir azap verir."

O ölüm halindeki çektikleri ile, çektiği sıkıntılar ile günahları silinir yani kefaret olur yani. O ölüm halindeki çektikleri ile, çektiği sıkıntılar ile günahları silinir yani kefaret olur yani.

Üçüncüsü de; Ve târaten rif'aten li'd-deracât ve ziyadeten li'l-hasenât.Üçüncüsü de;

Ve târaten rif'aten li'd-deracât ve ziyadeten li'l-hasenât.
"Günahı da yok ama yine çekiyor."Günahı da yok ama yine çekiyor. O da hasenatının yüksekliği için, derecelerinin yüksekliği için bazen kullarına böyle yapar."O da hasenatının yüksekliği için, derecelerinin yüksekliği için bazen kullarına böyle yapar." Ve târaten hucceten ale'l-halki ve tesliyeten ve kudraten ve üsveten haseneh. Ve târaten hucceten ale'l-halki ve tesliyeten ve kudraten ve üsveten haseneh. "Bazen de peygamberlere, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e olduğu gibi "Bazen de peygamberlere, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e olduğu gibi halka huccet olsun diyerekten böyle yapar." Ve hikmetine kimsenin aklı ermez, şükreder. halka huccet olsun diyerekten böyle yapar."

Ve hikmetine kimsenin aklı ermez, şükreder.

Allâhümme lâ tec'al kabrî vesenen yusallâ ileyhi fe-innehu'ştedde ğadabullâhi alâ kavmin Allâhümme lâ tec'al kabrî vesenen yusallâ ileyhi fe-innehu'ştedde ğadabullâhi alâ kavmin ittehazû kubûra enbiyâihim mesâcide. Yine burada sallallahu aleyhi ve sellem'in bir duası daha var ki; ittehazû kubûra enbiyâihim mesâcide.

Yine burada sallallahu aleyhi ve sellem'in bir duası daha var ki;

"Yâ Rabbi! Benim kabrimi vesen yani putlara yapılan tâzim gibi yapma benim kabrimi." "Yâ Rabbi! Benim kabrimi vesen yani putlara yapılan tâzim gibi yapma benim kabrimi."

Yani putların karşısında herkes nasıl eğiliyor, benim kabrime de gelip böyle yapmasınlar kulların, ümmetim. Yani putların karşısında herkes nasıl eğiliyor, benim kabrime de gelip böyle yapmasınlar kulların, ümmetim.

Yusallâ ileyhi. Biliyor Resûlullah.Yusallâ ileyhi.

Biliyor Resûlullah.
Mesela ben bir tanesine rast geldim, adam kıble dururken Resûlullah'ın mescidine karşı namaz kılıyor. Mesela ben bir tanesine rast geldim, adam kıble dururken Resûlullah'ın mescidine karşı namaz kılıyor. Ya bilmediğinden kılıyor ya zavallılığından.Ya bilmediğinden kılıyor ya zavallılığından. Resûlullah'ı daha üstün görmek suretiyle kıbleyi bırakmış ona karşı namaz kılıyor.Resûlullah'ı daha üstün görmek suretiyle kıbleyi bırakmış ona karşı namaz kılıyor. Buna karşı da Cenâb-ı Peygamber böyle dua yapmış ki; Buna karşı da Cenâb-ı Peygamber böyle dua yapmış ki;

"Yâ Rabbi! Benim kabrime karşı namaz kılıp benim kabrimi put edinenlerden etme yâ Rabbi!"Yâ Rabbi! Benim kabrime karşı namaz kılıp benim kabrimi put edinenlerden etme yâ Rabbi! Çünkü Allahu Teâlâ'nın gazabı çok şiddetli olur Çünkü Allahu Teâlâ'nın gazabı çok şiddetli olur o kavmin üzerine ki nebilerinin kabirlerini mescit ittihaz ederler." o kavmin üzerine ki nebilerinin kabirlerini mescit ittihaz ederler."

Peygamberlerinin kabirlerini mescit ittihaz eden kavme Allahu Teâlâ'nın gazabı çok şiddetli olur. Peygamberlerinin kabirlerini mescit ittihaz eden kavme Allahu Teâlâ'nın gazabı çok şiddetli olur.

Geçen sene Sivas'ın bir kazasından, adı aklıma gelmedi, bir misafirimiz gelmişti. O demişti ki; Geçen sene Sivas'ın bir kazasından, adı aklıma gelmedi, bir misafirimiz gelmişti. O demişti ki;

"Bizim orada birtakım insanlar var, kıbleye karşı namaz kılmazlar da"Bizim orada birtakım insanlar var, kıbleye karşı namaz kılmazlar da şeyhlerinin bulunduğu tarafa namaz kılıyorlar." dedi. O adamdan duyduğumu naklediyorum.şeyhlerinin bulunduğu tarafa namaz kılıyorlar." dedi.

O adamdan duyduğumu naklediyorum.
Şu bâtıl şeyler o kadar bizim içimize yayılmıştır ki Allah onlardan cümlemizi muhafaza etsin. Şu bâtıl şeyler o kadar bizim içimize yayılmıştır ki Allah onlardan cümlemizi muhafaza etsin.

Bu [hadîs-i şerîf] muharebeler hakkında. Zaman-ı peygamberîde 27 tane muharebe oldu. Bu [hadîs-i şerîf] muharebeler hakkında. Zaman-ı peygamberîde 27 tane muharebe oldu.

El-âne câe'l-kitâlü. "Yeni bir muharebe olduğu zaman da."El-âne câe'l-kitâlü. "Yeni bir muharebe olduğu zaman da." Ve lâ yezâlü min ümmetî ümmetün yukâtilûne ale'l-hakki. Ve lâ yezâlü min ümmetî ümmetün yukâtilûne ale'l-hakki. "Benim zamanımda olduğu gibi kıyamete kadar da ümmetimden bir taife,"Benim zamanımda olduğu gibi kıyamete kadar da ümmetimden bir taife, ümmetimden bir taife hak üzerine olaraktan,ümmetimden bir taife hak üzerine olaraktan, hakkın mukabili olan küfür ehli ile dövüşecekler kıyamete kadar."hakkın mukabili olan küfür ehli ile dövüşecekler kıyamete kadar." Zâhiraten ale'n-nâsi. Zâhirîne ale'l-küffâri gâlibîne ale'l-münâfikîne. Zâhiraten ale'n-nâsi. Zâhirîne ale'l-küffâri gâlibîne ale'l-münâfikîne. "Küffara, münafıklara böyle galip olaraktan ümmetimden bir zümre daima düşmanlarla muharebe edecek.""Küffara, münafıklara böyle galip olaraktan ümmetimden bir zümre daima düşmanlarla muharebe edecek." Ve yüzîğullâhu lehüm kulûbe akvâmin fe-yukâtilûnehüm. Ve yüzîğullâhu lehüm kulûbe akvâmin fe-yukâtilûnehüm. "Kâfirlerden de birtakım kavmin büyüklerini bizimle dövüşmeye sevk edecek ki dövüşsünler.""Kâfirlerden de birtakım kavmin büyüklerini bizimle dövüşmeye sevk edecek ki dövüşsünler." Ve yerzükuhümüllâhu minhüm. Ve yerzükuhümüllâhu minhüm. "Allahu Teâlâ da ehli İslâm'a galebe vererekten onlardan ganimet almak suretiyle onlardan rızıklanacaklar.""Allahu Teâlâ da ehli İslâm'a galebe vererekten onlardan ganimet almak suretiyle onlardan rızıklanacaklar." Hattâ ye'tiye emrullâhi. "Ta dünyanın sonuna gelinceye kadar." Hattâ ye'tiye emrullâhi. "Ta dünyanın sonuna gelinceye kadar."

Dünyanın sonuna gelinceye kadar bu böyle olacak. Dünyanın sonuna gelinceye kadar bu böyle olacak.

Ve hüm alâ zâlike. "Bu halde."Ve hüm alâ zâlike. "Bu halde." Ve ukru dâri'l-mü'minîne yevmeizini'ş-şâmü. "O gün mü'minlerin en oturacakları güzel yer Şam olacak." Ve ukru dâri'l-mü'minîne yevmeizini'ş-şâmü. "O gün mü'minlerin en oturacakları güzel yer Şam olacak."

Tabi bunun söylendiği vakitte Şam yine küffarın elindeydi.Tabi bunun söylendiği vakitte Şam yine küffarın elindeydi. Yani Şam müslüman diyarı değildi yine küffar diyarıydı.Yani Şam müslüman diyarı değildi yine küffar diyarıydı. Fakat Resulü Ekrem Şam'ı methederekten, oturulacak yer olduğunu o zaman haber verdi. Fakat Resulü Ekrem Şam'ı methederekten, oturulacak yer olduğunu o zaman haber verdi.

Ve'l-haylü ma'kûdün fî nevâsiha'l-hayru. Ve'l-haylü ma'kûdün fî nevâsiha'l-hayru.

O zaman tabi muharebelerde en çok hüneri yapan atlardı yani süvari.O zaman tabi muharebelerde en çok hüneri yapan atlardı yani süvari. Süvarinin kıymeti yüksek olduğu için, böyle at binenleri teşvik suretinde; Süvarinin kıymeti yüksek olduğu için, böyle at binenleri teşvik suretinde;

"Onların alınlarında hayır vardır." "Onların alınlarında hayır vardır."

Hayır vardır ki düşmanı kovalamak da, vurmak da çok büyük maharet gösterir.Hayır vardır ki düşmanı kovalamak da, vurmak da çok büyük maharet gösterir. Onlar dolayısıyla çok ganimetlere nâil olursunuz. Onlar dolayısıyla çok ganimetlere nâil olursunuz.

İlâ yevmi'l-kıyâmeti. "Bu atlardaki hayır da kıyamete kadardır." İlâ yevmi'l-kıyâmeti. "Bu atlardaki hayır da kıyamete kadardır."

Şimdi mesela atomlar icat oldu, tanklar icat oldu, motorlu vasıtalar icat oldu.Şimdi mesela atomlar icat oldu, tanklar icat oldu, motorlu vasıtalar icat oldu. Oldu ama yine atın yerini tutmazlar. Atın da yine kendisine göre yeri vardır. Oldu ama yine atın yerini tutmazlar. Atın da yine kendisine göre yeri vardır.

Dağa bugünkü makine işlemez, patika yolundan işlemez fakat at her yerden yol keser, öne geçer.Dağa bugünkü makine işlemez, patika yolundan işlemez fakat at her yerden yol keser, öne geçer. İşte bu son harpte de almanları mağlup eden rusların sibiryadan getirmiş oldukları süvari kıtaları oldu.İşte bu son harpte de almanları mağlup eden rusların sibiryadan getirmiş oldukları süvari kıtaları oldu. Ki, o zaman benzinler işlemiyor donmuş. Ki, o zaman benzinler işlemiyor donmuş. Alman vasıtaları yürümüyor filan derken süvari geldi bastırdı almanı, mağlubiyetine sebep oldu. Alman vasıtaları yürümüyor filan derken süvari geldi bastırdı almanı, mağlubiyetine sebep oldu.

Her zaman at attır yani. Canlının verdiği kudreti [makineler veremez.]Her zaman at attır yani. Canlının verdiği kudreti [makineler veremez.] Makineler evet bugün çok iş yapıyor, güzeldir ama benzini olmazsa yürümez,Makineler evet bugün çok iş yapıyor, güzeldir ama benzini olmazsa yürümez, soğuk oldu muydu parçası kırılırsa şöyle olur. Ama at öyle değildir.soğuk oldu muydu parçası kırılırsa şöyle olur. Ama at öyle değildir. Onlardaki hayır da ilâ yevmi'l-kıyâmeti. "Kıyamete kadar." diyor. Onlardaki hayır da ilâ yevmi'l-kıyâmeti. "Kıyamete kadar." diyor.

Sonra onlar doğurmak suretiyle güzel nesil yetiştirirler, onların o güzel nesilleri çok para eder.Sonra onlar doğurmak suretiyle güzel nesil yetiştirirler, onların o güzel nesilleri çok para eder. Çok para ettiği vakit de yine sahipleri için büyük hayır olur.Çok para ettiği vakit de yine sahipleri için büyük hayır olur. Sonra bu atların da böyle bakın, her şeyde bir güzellik var.Sonra bu atların da böyle bakın, her şeyde bir güzellik var. Bu Arap Atı tâbir ediyorlar mesela, güzel bir cins at. Bunlar da his denilen şey insandan fazladır. Bu Arap Atı tâbir ediyorlar mesela, güzel bir cins at. Bunlar da his denilen şey insandan fazladır. İnsan mesela atın üzerinde ileride ne olduğunu bilmez. İnsan mesela atın üzerinde ileride ne olduğunu bilmez. Gider atla, fakat önde bir tehlike vardır, bilmez.Gider atla, fakat önde bir tehlike vardır, bilmez. Fakat at hassas olduğu için gitmez o yola, "İleride tehlike var." der. Fakat at hassas olduğu için gitmez o yola, "İleride tehlike var." der.

Ata Allahu Teâlâ böyle bir hassasiyet de vermiştir. Devede de bu hassasiyet vardır.Ata Allahu Teâlâ böyle bir hassasiyet de vermiştir. Devede de bu hassasiyet vardır. Devenin üzerindeki yolunu kaybeder bulamaz yolunu. O zaman bugündeki imkanları o zamanda da yok. Devenin üzerindeki yolunu kaybeder bulamaz yolunu. O zaman bugündeki imkanları o zamanda da yok.

Olsa da hangimizde o aletler var? Olsa da hangimizde o aletler var?

Devenin üzerinde giderken yanlış yola gidince, deveyi kendi hâline bırak o yolunu bulur gider.Devenin üzerinde giderken yanlış yola gidince, deveyi kendi hâline bırak o yolunu bulur gider. Kendi hâline bırak, ipine elleşme, o kendi yolunu bulur, götüreceği yere seni güzelcecik götürür. Kendi hâline bırak, ipine elleşme, o kendi yolunu bulur, götüreceği yere seni güzelcecik götürür.

Bu hallere Allahu Teâlâ vermiş. Onun için devede de ibret var atta da ibret vardır sahipleri için. Bu hallere Allahu Teâlâ vermiş. Onun için devede de ibret var atta da ibret vardır sahipleri için.

Ve hüve yûha ileyye ennî makbûdun ğayru mülebbesin.Ve hüve yûha ileyye ennî makbûdun ğayru mülebbesin. "Bana vahyolundu ki ben de sizin aranızda uzun müddet duracak değilim.""Bana vahyolundu ki ben de sizin aranızda uzun müddet duracak değilim." Ve entüm tetbeûnî efnâden. "Fakat ben gidince siz de arkamda kalacak değilsiniz.Ve entüm tetbeûnî efnâden. "Fakat ben gidince siz de arkamda kalacak değilsiniz. Siz de peyderpey arkamdan geleceksiniz." Ve ba'dehu senevâtü'z-zelâzili.Siz de peyderpey arkamdan geleceksiniz." Ve ba'dehu senevâtü'z-zelâzili. "Ama ondan sonra öyle seneler gelecek ki zelâzil, zelzeleler ve şiddetli şiddetler." "Ama ondan sonra öyle seneler gelecek ki zelâzil, zelzeleler ve şiddetli şiddetler."

Gerek rüzgarlar vasıtasıyla gerekir sâir şeyler vasıtasıyla çok haller gelecek.Gerek rüzgarlar vasıtasıyla gerekir sâir şeyler vasıtasıyla çok haller gelecek. Onlara karşı size de sabır tavsiye ederim. Onlara karşı size de sabır tavsiye ederim.

Yadribu ba'duküm rikâbe ba'din.Yadribu ba'duküm rikâbe ba'din. "Bundan sonra siz beni takip edeceksiniz ama aralarınızda da çok uygunsuzluk olacak, "Bundan sonra siz beni takip edeceksiniz ama aralarınızda da çok uygunsuzluk olacak, birbirinizin boynunu vurmaya kalkacaksınız." birbirinizin boynunu vurmaya kalkacaksınız."

Dünya hırsları, menfaatleri galebe çalacak, siz birbirlerinizi vuracak hâle geleceksiniz. Dünya hırsları, menfaatleri galebe çalacak, siz birbirlerinizi vuracak hâle geleceksiniz.

Ve beyne yedeyi's-sâati. "Bundan sonra kıyamete kadar öyle bir hâl olur ki." Mûtânü şedîdün. Ve beyne yedeyi's-sâati. "Bundan sonra kıyamete kadar öyle bir hâl olur ki." Mûtânü şedîdün.

Mûtân, veba. "Çok şedid bir veba olacak." Mûtân, veba.

"Çok şedid bir veba olacak."

Ki, bu Hz. Ömer'in zamanında olmuş, veba hastalığından üç günde 70 bin asker ölmüş. Ki, bu Hz. Ömer'in zamanında olmuş, veba hastalığından üç günde 70 bin asker ölmüş.

Ve ba'dehu senevâtü'z-zelâzili. "Ondan sonra işte zelzeleler, şunlar bunlar kıyamete kadar takip ediyor." Ve ba'dehu senevâtü'z-zelâzili. "Ondan sonra işte zelzeleler, şunlar bunlar kıyamete kadar takip ediyor."

O mesela Allahu Teâlâ'nın hikmeti.O mesela Allahu Teâlâ'nın hikmeti. Şimdi yer fencilerine göre yerin altındakiler zelzeleleri izah etmek suretiyle onlara yüklemeye çalışıyorlar.Şimdi yer fencilerine göre yerin altındakiler zelzeleleri izah etmek suretiyle onlara yüklemeye çalışıyorlar. Ama ne olursa olsun ipin ucunun Allahu Teâlâ'nın elinde olduğunu bilmemek demektir bu. Ama ne olursa olsun ipin ucunun Allahu Teâlâ'nın elinde olduğunu bilmemek demektir bu. İpin ucu Allahu Teâlâ'nındır. Bu mülk Allahu Teâlâ'nındır.İpin ucu Allahu Teâlâ'nındır. Bu mülk Allahu Teâlâ'nındır. Bu mülkü Cenâb-ı Hak öyle yaratmış ki,Bu mülkü Cenâb-ı Hak öyle yaratmış ki, insanın üzerinde yaşayacağı bir duruma geldikten sonra insanı yaratmıştır burada.insanın üzerinde yaşayacağı bir duruma geldikten sonra insanı yaratmıştır burada. Bu dünyanın hilkati çok eskidir. Eskidir ama o zaman üzerinde insan yaratmamıştır.Bu dünyanın hilkati çok eskidir. Eskidir ama o zaman üzerinde insan yaratmamıştır. Çünkü insanın yaşayacağına layık değildi o zaman, yaratmamıştı. Çünkü insanın yaşayacağına layık değildi o zaman, yaratmamıştı. İnsanın ne zaman üzerinde yaşayacağı bir durum hâsıl oldu ondan sonra insanı yarattı Cenâb-ı Hak. İnsanın ne zaman üzerinde yaşayacağı bir durum hâsıl oldu ondan sonra insanı yarattı Cenâb-ı Hak.

El-âyetâni min âhiri sûrati'l-bekarati men karaehümâ fî leyletin kefetâhu. El-âyetâni min âhiri sûrati'l-bekarati men karaehümâ fî leyletin kefetâhu.

Bu Buhari ve Müslim'in de İbn Mes'ud'tan rivayet ettiği bir hadistir. Bu Buhari ve Müslim'in de İbn Mes'ud'tan rivayet ettiği bir hadistir.

"İki âyet, Sûre-i Bakara'dan, her kim ki bir akşam gece de insan onu okursa onun gecesine kâfidir o." "İki âyet, Sûre-i Bakara'dan, her kim ki bir akşam gece de insan onu okursa onun gecesine kâfidir o."

Gece gerek teheccüdü için, gerek korunması için.Gece gerek teheccüdü için, gerek korunması için. Gerek şeytan şerlerinden, gerek yerde gökte olan, bilinen bilinmeyen birçok mahlukların şerrindenGerek şeytan şerlerinden, gerek yerde gökte olan, bilinen bilinmeyen birçok mahlukların şerrinden Allahu Teâlâ o iki âyet hürmetine o kulunu muhafaza eder. İki âyet, Âmenerrasulü aşağısına kadar. Allahu Teâlâ o iki âyet hürmetine o kulunu muhafaza eder.

İki âyet, Âmenerrasulü aşağısına kadar.

Onun için onu her müslümanın ezberlemesini rica ederim.Onun için onu her müslümanın ezberlemesini rica ederim. Zannederim namaz kılan müslümanlardan da bilmeyen yokturZannederim namaz kılan müslümanlardan da bilmeyen yoktur ama bazı müslüman kardeşler geliyorlar bazı şikayetler de bulunurken, ama bazı müslüman kardeşler geliyorlar bazı şikayetler de bulunurken, şunu oku bunu oku diye tavsiye ediyoruz da, bilmiyoruz diyorlar.şunu oku bunu oku diye tavsiye ediyoruz da, bilmiyoruz diyorlar. Mesela Âyete'l-Kürsî bilmemek yani çok olmayan bir şey. Namaz da kıldığı halde bilmeyenler var.Mesela Âyete'l-Kürsî bilmemek yani çok olmayan bir şey. Namaz da kıldığı halde bilmeyenler var. Bu sûreleri bilmeyenler var. Bunların birçok emsalleri de var.Bu sûreleri bilmeyenler var. Bunların birçok emsalleri de var. Bunları müslüman olan kimse ne pahasına olursa olsun çalışıp ezberlemesi lazım. Ki, Bunları müslüman olan kimse ne pahasına olursa olsun çalışıp ezberlemesi lazım. Ki,

Fî leyletin kefetâhu. Ona, an şerri's-sakaleyn.Fî leyletin kefetâhu. Ona, an şerri's-sakaleyn. "Yerin göğün bütün felaketlerinin, mahluklarının şerlerinden ona kâfidir. Başında bekçi tutmak istemez." "Yerin göğün bütün felaketlerinin, mahluklarının şerlerinden ona kâfidir. Başında bekçi tutmak istemez."

Ev an kıyami'l-leyli. Şimdi mesela hele geceler pek kısa da bizim memleketlerimiz de.Ev an kıyami'l-leyli.

Şimdi mesela hele geceler pek kısa da bizim memleketlerimiz de.
12'de yatacaksın üçte kalkacaksın. Üç saat içinde gece namazına kalkmak herkesin harcı değildir.12'de yatacaksın üçte kalkacaksın. Üç saat içinde gece namazına kalkmak herkesin harcı değildir. Ama bu sûreyi okudu muydu, Âmenerrasulü'nün aşağısını nihayetine kadar.Ama bu sûreyi okudu muydu, Âmenerrasulü'nün aşağısını nihayetine kadar. Demek ki sen gece namazına kalkmışcasına sevap alırsın. Demek ki sen gece namazına kalkmışcasına sevap alırsın.

El-ebdâlü fî hâzihi'l-ümmeti selâsûne raculen kulûbühüm alâ kalbi ibrâhimeEl-ebdâlü fî hâzihi'l-ümmeti selâsûne raculen kulûbühüm alâ kalbi ibrâhime halîli'r-rahmâni küllemâ mâte raculün ebdelallâhu mekânehu raculen. halîli'r-rahmâni küllemâ mâte raculün ebdelallâhu mekânehu raculen.

Şu dünya, dört milyon mu ne diyorlar bugün içerisindeki insanın sayısına.Şu dünya, dört milyon mu ne diyorlar bugün içerisindeki insanın sayısına. Şu 30 kişinin hürmetine duruyor bu dünya.Şu 30 kişinin hürmetine duruyor bu dünya. Dünyadaki 30 tane insan var bugün, o 30'unun hürmetine yaşıyor dünya bugün.Dünyadaki 30 tane insan var bugün, o 30'unun hürmetine yaşıyor dünya bugün. Cenâb-ı Hak onları dünyadan hiçbir zaman eksik etmiyor.Cenâb-ı Hak onları dünyadan hiçbir zaman eksik etmiyor. Hangisi vefat ederse yerine bir tane layıkını getirip koyuyor. Hangisi vefat ederse yerine bir tane layıkını getirip koyuyor.

"Bu 30 kişinin hürmetine ki bunlar." Alâ kalbi ibrâhime halîli'r-rahmâni."Bu 30 kişinin hürmetine ki bunlar." Alâ kalbi ibrâhime halîli'r-rahmâni. "Kalb-i İbrahim üzerinedir bunların yaratılışları, hilkatleri öyle." "Kalb-i İbrahim üzerinedir bunların yaratılışları, hilkatleri öyle."

Bunlardan fenalık olmaz, kötülük gelmez, isyan denilen şeyi bilmezler yani çok muhterem büyük insanlardır.Bunlardan fenalık olmaz, kötülük gelmez, isyan denilen şeyi bilmezler yani çok muhterem büyük insanlardır. Bunlara kutup de, aktab de, gavs de, ne dersen de.Bunlara kutup de, aktab de, gavs de, ne dersen de. Bunların yüzü suyu hürmetine yaşıyor bugün dört milyar yahut beş milyar insan, neyse. Bunların yüzü suyu hürmetine yaşıyor bugün dört milyar yahut beş milyar insan, neyse.

El-ebdâlü fî ümmetî selâsûne. "Yine ümmetimdeki ebdallerin adedi 30'dur."El-ebdâlü fî ümmetî selâsûne. "Yine ümmetimdeki ebdallerin adedi 30'dur." Bihim tekûmu'l-ardu. "Bu 30 hürmetine yer durur." Bihim tekûmu'l-ardu. "Bu 30 hürmetine yer durur."

Yerin duruşu şu 30'un hürmetinedir. Cazibesi mazibesi bu 30 kişidir.Yerin duruşu şu 30'un hürmetinedir. Cazibesi mazibesi bu 30 kişidir. Hani şu cazibe kanunu diyor ya, işte aradaki irtibatı temin ediyoruz, duruyoruz öyle. Öyle iş yok.Hani şu cazibe kanunu diyor ya, işte aradaki irtibatı temin ediyoruz, duruyoruz öyle. Öyle iş yok. O cazibe oladursun orada. Asıl duruşu şu 30 kişinin hürmetinedir. Ki, onlara ebdal deniyor yani evliyaullah. O cazibe oladursun orada. Asıl duruşu şu 30 kişinin hürmetinedir. Ki, onlara ebdal deniyor yani evliyaullah.

Ve bihim yümtarûne. "Ve bunlar hürmetine, yağmurların yağması da bunların sebebiyledir."Ve bihim yümtarûne. "Ve bunlar hürmetine, yağmurların yağması da bunların sebebiyledir." Ve bihim yünsarûne. "Düşmanlara nusret de bunların hürmetinedir." Ve bihim yünsarûne. "Düşmanlara nusret de bunların hürmetinedir."

Bunlara hürmet edilirse nusret bulursunuz,Bunlara hürmet edilirse nusret bulursunuz, bunlara hürmet etmediğiniz takdirde düşman ayağı altında çiğnenirsiniz. bunlara hürmet etmediğiniz takdirde düşman ayağı altında çiğnenirsiniz.

Bu ebdal, ebdal demesinin sebebi, hüsnü ahlakıhim. "Ahlaklarının güzelliklerinden." Bu ebdal, ebdal demesinin sebebi, hüsnü ahlakıhim. "Ahlaklarının güzelliklerinden."

Yani ahlâk iki: Kötü, iyi. Yani ahlâk iki: Kötü, iyi.

Kötülükleri tebdil etmişler, tebdilden geliyor ebdallık. Kötüleri tebdil etmişler iyiliğe.Kötülükleri tebdil etmişler, tebdilden geliyor ebdallık. Kötüleri tebdil etmişler iyiliğe. Kötülüğü iyiliğe çevirip de o sıfatlarla muttasıf oldukları içinKötülüğü iyiliğe çevirip de o sıfatlarla muttasıf oldukları için ahlâk-ı hasene sahibi olduklarından dolayı bunlara ebdal deniliyor. ahlâk-ı hasene sahibi olduklarından dolayı bunlara ebdal deniliyor. Yani kötü huylarını iyi huya çeviren herkes ebdaldır. Ama derece derecedir. Yani kötü huylarını iyi huya çeviren herkes ebdaldır. Ama derece derecedir.

El-ebdâlü yekûnûne bi'ş-şâmi. "Bu ebdallar da Şam'da olurlarmış."El-ebdâlü yekûnûne bi'ş-şâmi. "Bu ebdallar da Şam'da olurlarmış." Ve hüm erbaûne raculen. "Fakat orada 40 kişi olur." Ve hüm erbaûne raculen. "Fakat orada 40 kişi olur."

Ama 40'ın 30'u İbrahim aleyhisselam'ın kalbi üzerinde, 10'u başka. Ama 40'ın 30'u İbrahim aleyhisselam'ın kalbi üzerinde, 10'u başka.

Küllemâ mâte raculün ebdelallâhu mekânehu raculen.Küllemâ mâte raculün ebdelallâhu mekânehu raculen. "Birisi ölünce Cenâb-ı Hak yerine diğer birisini halk eder." "Birisi ölünce Cenâb-ı Hak yerine diğer birisini halk eder." Yüskâ bihimü'l-ğaysü. "Yağmur bunlar sebebiyle yağar." Ve yüntesaru bihim ale'l-a'dâi.Yüskâ bihimü'l-ğaysü. "Yağmur bunlar sebebiyle yağar." Ve yüntesaru bihim ale'l-a'dâi. "Düşmanlara nusret bunlar sayesinde olur.""Düşmanlara nusret bunlar sayesinde olur." Ve yüsrafü an ehli'ş-şâmi bihimü'l-azâbü. "Ehli Şam'dan da azap bunlar hürmetine def olunur." Ve yüsrafü an ehli'ş-şâmi bihimü'l-azâbü. "Ehli Şam'dan da azap bunlar hürmetine def olunur."

Eğer şimdi diyecek olursak ki; Eğer şimdi diyecek olursak ki;

"E yahudi geldi Şam'ın kenarına dayandı. İşte her gün de korku içerisinde oradaki insanlar?" "E yahudi geldi Şam'ın kenarına dayandı. İşte her gün de korku içerisinde oradaki insanlar?"

Allahu Teâlâ'nın hüccetinden sual olunmaz. Allahu Teâlâ'nın hüccetinden sual olunmaz.

Bunları o zaman yaratmış Şam'da bulunuyorlar ama bunlar seyyardırlar.Bunları o zaman yaratmış Şam'da bulunuyorlar ama bunlar seyyardırlar. Seyyardırlar, dünyayı hep dolaşırlar bir an içerisinde. Dünyayı hep dolaşırlar bir an içerisinde.Seyyardırlar, dünyayı hep dolaşırlar bir an içerisinde. Dünyayı hep dolaşırlar bir an içerisinde. Korkulur ki ehl-i Şam dinden uzaklaşınca bunlar da memleketten uzaklaşırlar. Korkulur ki ehl-i Şam dinden uzaklaşınca bunlar da memleketten uzaklaşırlar. Memleketlerinden uzaklaşınca düşman da oraya galebe eder.Memleketlerinden uzaklaşınca düşman da oraya galebe eder. Eğer bunlar memleketlerinde dururlarsa düşman oraya ayak basamaz. Eğer bunlar memleketlerinde dururlarsa düşman oraya ayak basamaz.

Bir vakitte orası bizim elimizdeydi mesela Şam. Onun için bir tâbir vardı ama hatırıma gelmedi.Bir vakitte orası bizim elimizdeydi mesela Şam. Onun için bir tâbir vardı ama hatırıma gelmedi. "Şam'a düşman ayak basamaz." gibilerinden. Fakat baktık ki oraya düşman da girdi."Şam'a düşman ayak basamaz." gibilerinden. Fakat baktık ki oraya düşman da girdi. Biz çekildik düşman girdi oraya. Biz çekildik düşman girdi oraya.

Ha bunlar zamanın tagayyürü ile değişen ahvallerdir. Bu ahvaller aslı hiç bozmaz.Ha bunlar zamanın tagayyürü ile değişen ahvallerdir. Bu ahvaller aslı hiç bozmaz. Bu evliyalar yine oradadır. Yine oradadır ama tasarrufları başka yere aittir. Bu evliyalar yine oradadır. Yine oradadır ama tasarrufları başka yere aittir. Onun için o gün için tasarrufu Cenâb-ı Hak onlardan alıverir. Yani bunlara; Onun için o gün için tasarrufu Cenâb-ı Hak onlardan alıverir. Yani bunlara;

Ve yüsrafü an ehli'ş-şâmi bihimü'l-azâbü. Ve yüsrafü an ehli'ş-şâmi bihimü'l-azâbü. "Azabın onlardan refolunması o ehl-i abdalin orada bulunmaları sebebiyle olur." "Azabın onlardan refolunması o ehl-i abdalin orada bulunmaları sebebiyle olur."

Ki, diyor ki burada; Ve zâdet an ebi'd-derdâ. "Hz Ebû Derdâ buna ilaveten demiş ki." Ki, diyor ki burada;

Ve zâdet an ebi'd-derdâ. "Hz Ebû Derdâ buna ilaveten demiş ki."

Şimdi bunlar ne için böyle nâsın önüne geçtiler de bunların hürmetine yağmur yağıyor,Şimdi bunlar ne için böyle nâsın önüne geçtiler de bunların hürmetine yağmur yağıyor, düşmanları nusret olunuyor, her şeyden de korunuyor, rızıklar da bol oluyor, azaplardan da korunuluyor. düşmanları nusret olunuyor, her şeyden de korunuyor, rızıklar da bol oluyor, azaplardan da korunuluyor.

Ne sebeple bol oluyor? Ne sebeple bol oluyor?

Lem yesbiku'n-nâs bi-kesrati salâtin ve lâ savmin ve lâ tesbihin.Lem yesbiku'n-nâs bi-kesrati salâtin ve lâ savmin ve lâ tesbihin. "Bunların ne namazları çok, ne oruçları çok, ne de tesbihleri çok." "Bunların ne namazları çok, ne oruçları çok, ne de tesbihleri çok."

Öyle sabahlara kadar uyumasın da tesbih çeksinler, uyumasınlar da namaz kılsınlar,Öyle sabahlara kadar uyumasın da tesbih çeksinler, uyumasınlar da namaz kılsınlar, bütün gün oruç tutsunlar, böyle değil. Bunlar sebebiyle yani öne geçmiş değillerdir.bütün gün oruç tutsunlar, böyle değil. Bunlar sebebiyle yani öne geçmiş değillerdir. Bu yüksek rütbeyi o sebeple almış değillerdir. Buna dikkat edin! Bu yüksek rütbeyi o sebeple almış değillerdir.

Buna dikkat edin!

Bu yüksek rütbeyi çok namazları, çok oruçları, çok tesbihleri sayesinde almamışlardır. Bu yüksek rütbeyi çok namazları, çok oruçları, çok tesbihleri sayesinde almamışlardır.

Şimdi insanın aklına her şeyler geliyor ya. Bugün insanlar için verilecek ders iki şeyden ibaret:Şimdi insanın aklına her şeyler geliyor ya.

Bugün insanlar için verilecek ders iki şeyden ibaret:
Allah'ın emrini tut, yasağından kaç. Emrini tut yasağından kaç. Allah'ın emrini tut, yasağından kaç.

Emrini tut yasağından kaç.
Kur'an'ını oku, Peygamberine salât u selâmı bırakma, yasaklarından korun. İbadet etmesi kolay, bedava. Kur'an'ını oku, Peygamberine salât u selâmı bırakma, yasaklarından korun. İbadet etmesi kolay, bedava.

Niçin? Allah sıhhat verdikten sonra bir de iştah olduktan sonra sabaha kadar da namaz kılarsın,Niçin?

Allah sıhhat verdikten sonra bir de iştah olduktan sonra sabaha kadar da namaz kılarsın,
oruç da tutarsın, her türlü ibadeti yaparsın. oruç da tutarsın, her türlü ibadeti yaparsın. Fakat nefsin arzularının önüne geçmek, şehvetin arzularının önüne geçmek,Fakat nefsin arzularının önüne geçmek, şehvetin arzularının önüne geçmek, günahlardan kurtulmak çok mu zor çok zor. Onun için; günahlardan kurtulmak çok mu zor çok zor. Onun için;

Terkü zerretin min mahârimillah hayrun min ibadeti's-sekaleyn.Terkü zerretin min mahârimillah hayrun min ibadeti's-sekaleyn. "Ufacık bir haramı terk edebilmek, ufacık bir haramı terk edebilmek kudretine malik olursa insan, "Ufacık bir haramı terk edebilmek, ufacık bir haramı terk edebilmek kudretine malik olursa insan, onun için o yer gök ehlinin yaptığı nafile ibadetlerden daha hayırlıdır." onun için o yer gök ehlinin yaptığı nafile ibadetlerden daha hayırlıdır."

Onun için bu ebdal denilen zâtlar böyle namazlarıyla, oruçları ile,Onun için bu ebdal denilen zâtlar böyle namazlarıyla, oruçları ile, tesbihleri ile bu yüksek mertebeye ulaşmış değillerdir. tesbihleri ile bu yüksek mertebeye ulaşmış değillerdir.

"Yüksek mertebeye ulaşmalarının sebebi.""Yüksek mertebeye ulaşmalarının sebebi." Lakin bi-husni'l-hulki ve sıdku'l-verai ve husni'n-niyyeti ve selametü's-sadri.Lakin bi-husni'l-hulki ve sıdku'l-verai ve husni'n-niyyeti ve selametü's-sadri. "Şu dört şeyi saydı: Ahlakları gayet güzel, herkesle güzel geçinirler." "Şu dört şeyi saydı: Ahlakları gayet güzel, herkesle güzel geçinirler."

Bir sefer Medine-i Münevvere'de misafir olduğum evde bir levha gördüm. Çok hoşuma gitti.Bir sefer Medine-i Münevvere'de misafir olduğum evde bir levha gördüm. Çok hoşuma gitti. Orada diyor ki Efendimiz levhada; Orada diyor ki Efendimiz levhada;

"Ben ferâiz ile yani farz olan ibadetler ile nasıl emrolunduysam,"Ben ferâiz ile yani farz olan ibadetler ile nasıl emrolunduysam, farz olan ibadetleri yapmak için nasıl emrolunduysam insanlarla da farz olan ibadetleri yapmak için nasıl emrolunduysam insanlarla da öyle güzelce geçinmek için emrolundum." diyor. öyle güzelce geçinmek için emrolundum." diyor.

İnsanlarla da daha güzelce geçinmek için, ahlâkı hasene ile güzelce geçinmek için emrolundum.İnsanlarla da daha güzelce geçinmek için, ahlâkı hasene ile güzelce geçinmek için emrolundum. Namazla nasıl emrolunduysam, oruçla nasıl emrolunduysam,Namazla nasıl emrolunduysam, oruçla nasıl emrolunduysam, insanlarla da güzel geçinmek için Allah tarafından öylece emrolundum. insanlarla da güzel geçinmek için Allah tarafından öylece emrolundum.

Müdârâtü'n-nâs diyorlar ki tevâzu, rıfk, mülayemet.Müdârâtü'n-nâs diyorlar ki tevâzu, rıfk, mülayemet. Şiddetle insan ne dünyada kendisi rahat eder ne başkası rahat eder. İçinde huzur da bırakmaz. Şiddetle insan ne dünyada kendisi rahat eder ne başkası rahat eder. İçinde huzur da bırakmaz. Ama sabrın olursa senden daha rahatı yok. Tevazu sahibi olursan senden de rahatı yok.Ama sabrın olursa senden daha rahatı yok. Tevazu sahibi olursan senden de rahatı yok. Dünya yansa umrunda olmaz. Ha ikincisi; Ve sıdku'l-verai. Verâ, korku, Allah korkusu.Dünya yansa umrunda olmaz.

Ha ikincisi;

Ve sıdku'l-verai.

Verâ, korku, Allah korkusu.
Korkunun üstündedir verâ.Korkunun üstündedir verâ. Korkuya takvâ derler, verâ onun üstündeki bir kudrettir insanın içerisindeki, sakınma. Korkuya takvâ derler, verâ onun üstündeki bir kudrettir insanın içerisindeki, sakınma. Şüphelerden bile sakınacaksın.Şüphelerden bile sakınacaksın. Bu lokma da şüphe var mı, bu işte şüphe var mı o işi işlemez, o lokmayı yemez. Şüphe var. Takvânın üstünde. Bu lokma da şüphe var mı, bu işte şüphe var mı o işi işlemez, o lokmayı yemez. Şüphe var. Takvânın üstünde.

Onun için verâ dinin de direğidir. Verâ dinin de direğidir.Onun için verâ dinin de direğidir. Verâ dinin de direğidir. Bir insanda verâ olmazsa o direği olmayan bir bina gibidir, göçer çabuk. Dini ayakta tutan ancak verâdır. Bir insanda verâ olmazsa o direği olmayan bir bina gibidir, göçer çabuk. Dini ayakta tutan ancak verâdır. Verâ kalıp da değildir. Sakalın olur, giyimin güzel olur, yüzün güzel olur, mis gibi kokarsın. Verâ kalıp da değildir. Sakalın olur, giyimin güzel olur, yüzün güzel olur, mis gibi kokarsın. Herkes imrenir sana. Buna verâ demezler. Verâ içte saklıdır. O Allah korkusu içte saklıdır.Herkes imrenir sana. Buna verâ demezler. Verâ içte saklıdır. O Allah korkusu içte saklıdır. O sana neyin yenmesi, neyin yenmemesi lazım olduğunu haber verir içerisinden. O sana neyin yenmesi, neyin yenmemesi lazım olduğunu haber verir içerisinden.

Birisi demiş ki; Yahu her yere çağırıyorlar bizi gidiyoruz. Hepsinden de yiyoruz. Birisi demiş ki;

Yahu her yere çağırıyorlar bizi gidiyoruz. Hepsinden de yiyoruz.

Bunun hangisinin düzgün hangisinin yamuk olduğunu nereden bileceğiz? Bunun hangisinin düzgün hangisinin yamuk olduğunu nereden bileceğiz?

Ha o adama sormuşlar da, o adam demiş ki; Ha o adama sormuşlar da, o adam demiş ki;

"Akrep görünür sofrada. Yemeklerin içinde akrep görünür."Akrep görünür sofrada. Yemeklerin içinde akrep görünür. O akrep göründü müydü insanın gözüne onda şüphe var, ondan kaçmak lazım. Öyle hissederiz demişler. O akrep göründü müydü insanın gözüne onda şüphe var, ondan kaçmak lazım. Öyle hissederiz demişler.

Yani hepsini Cenâb-ı Hak bunlardan kaçınsınlar diyerekten bir şekilde alamet veriyor.Yani hepsini Cenâb-ı Hak bunlardan kaçınsınlar diyerekten bir şekilde alamet veriyor. Bu sıdk u verâ insanda olursa onda kemal-i insaniye tecelli etmeye başlar. Bu sıdk u verâ insanda olursa onda kemal-i insaniye tecelli etmeye başlar.

Birisi de hüsnü'n-niyyeti. "Niyeti güzel." İslâm'ın da en büyük şeysi niyet. Birisi de hüsnü'n-niyyeti. "Niyeti güzel."

İslâm'ın da en büyük şeysi niyet.

İnneme'l-âmâlü binniyyeti. Niyeti güzel oldu muydu." İnneme'l-âmâlü binniyyeti. Niyeti güzel oldu muydu."

Üçüncüsü de; Selametü's-sadri. "Selamet-i sadr, iç selameti." Üçüncüsü de;

Selametü's-sadri. "Selamet-i sadr, iç selameti."

İnsanın dışı selamette olur, vücudu iyidir ama sadrın selameti lazımdır ki.İnsanın dışı selamette olur, vücudu iyidir ama sadrın selameti lazımdır ki. Göğsün selameti demek kalb-i selim. Marazi ahlaklardan [selamette.] Göğsün selameti demek kalb-i selim. Marazi ahlaklardan [selamette.]

Vücut hastalığı var ya, çeşitli mikroplar var sıtmadır, koleradır, vebadır,Vücut hastalığı var ya, çeşitli mikroplar var sıtmadır, koleradır, vebadır, çeşitli hastalıklar var, işte adları çeşit çeşit. çeşitli hastalıklar var, işte adları çeşit çeşit. Bunlar nasıl insana musallatsa insanın içine de musallat marazi ahlaklar var. Bunlar nasıl insana musallatsa insanın içine de musallat marazi ahlaklar var.

Mesela içki, kumar, hırsızlık, haset, kin, buğz, adâvet emsali. Bunlar da iç hastalıklardır.Mesela içki, kumar, hırsızlık, haset, kin, buğz, adâvet emsali. Bunlar da iç hastalıklardır. İşte bunlar da iç hastalıklığı yok. Ne haset vardır. İşte bunlar da iç hastalıklığı yok. Ne haset vardır.

Hasedi geçen gördüm de çok şey. "Haset bütün dertlerin başıdır." diyor. İç dertlerinin başı haset. Hasedi geçen gördüm de çok şey. "Haset bütün dertlerin başıdır." diyor. İç dertlerinin başı haset.

Âdem aleyhisselam'ın cennetten çıkmasına haset sebep oldu.Âdem aleyhisselam'ın cennetten çıkmasına haset sebep oldu. Şeytan çekemedi, haset dolayısıyla onu çıkardı. Şeytan çekemedi, haset dolayısıyla onu çıkardı. Habil ile Kabil'in birbirlerini öldürmesinin yegâne sebebi yine haset. Habil ile Kabil'in birbirlerini öldürmesinin yegâne sebebi yine haset.

Haset kinden geliyor diyor. Hasedin geliş yeri kindir.Haset kinden geliyor diyor. Hasedin geliş yeri kindir. Kin hasedi doğurur, kini de gazap doğurur. Kin de gazaptan gelir. Şiddet, gazap adam. Kızıyor!Kin hasedi doğurur, kini de gazap doğurur. Kin de gazaptan gelir. Şiddet, gazap adam. Kızıyor! Gazabı kin doğurur, kin hasedi doğurur, haset de bütün amelleri yakıp yıkıp gider. İmanı ifsad eder. Gazabı kin doğurur, kin hasedi doğurur, haset de bütün amelleri yakıp yıkıp gider. İmanı ifsad eder.

Yüfsidü'l-iman. "İmanı ifsad ediyor."Yüfsidü'l-iman. "İmanı ifsad ediyor." Kema yüfsidü'l-asel. "Balı sirke nasıl ifsat ediyorsa imanı da haset böyle ifsat ediyor. Kema yüfsidü'l-asel. "Balı sirke nasıl ifsat ediyorsa imanı da haset böyle ifsat ediyor. Odunu ateş nasıl yakıyorsa haset de imanı öyle yakıp gidiyor. Odunu ateş nasıl yakıyorsa haset de imanı öyle yakıp gidiyor.

Şimdi şu var. İbadetler çok güzel, yapılır. Ne kadar ibadet yapabilirsen o kadar mükafatın artar.Şimdi şu var. İbadetler çok güzel, yapılır. Ne kadar ibadet yapabilirsen o kadar mükafatın artar. Fakat gündüzleyin yapılan bir bina, yaparsın yaparsın üç kat beş kat.Fakat gündüzleyin yapılan bir bina, yaparsın yaparsın üç kat beş kat. Akşam üzeri bir kibrit sabaha kadar bir şey kalmaz. Sabaha kadar bir şey kalmaz!Akşam üzeri bir kibrit sabaha kadar bir şey kalmaz. Sabaha kadar bir şey kalmaz! Nasıl o boğazdan geçerken italyan gemisi çarptı bir binaya, hem adamlar öldü hem bina yıkıldı.Nasıl o boğazdan geçerken italyan gemisi çarptı bir binaya, hem adamlar öldü hem bina yıkıldı. Yaptı adam akşama kadar uğraştı kaç gün de yaptı onu, fakat bir tane çarpma hepsini alt üst etti. Yaptı adam akşama kadar uğraştı kaç gün de yaptı onu, fakat bir tane çarpma hepsini alt üst etti.

Seyyiât, günahlar ve bu iç hastalıkları amelleri böyle bir gecede yok eder.Seyyiât, günahlar ve bu iç hastalıkları amelleri böyle bir gecede yok eder. Hani senin dağlar kadar ibadetin vardı, hasenâtın vardı. Gitti hepsi! Hani senin dağlar kadar ibadetin vardı, hasenâtın vardı. Gitti hepsi!

Onun için ahlak-ı mezmûmeden kurtulmanın çaresine bakmalı,Onun için ahlak-ı mezmûmeden kurtulmanın çaresine bakmalı, kötü hastalıklardan insan nasıl korunmaya gayret ediyorsa, aman burada veba var girmeyeyim diyor.kötü hastalıklardan insan nasıl korunmaya gayret ediyorsa, aman burada veba var girmeyeyim diyor. Burada veba hastalığı var aman sokulmayayım buraya diyor. Burada veba hastalığı var aman sokulmayayım buraya diyor. Burada verem hastası var aman girme çocuğum. Sana da bulaşır diyor. Burada verem hastası var aman girme çocuğum. Sana da bulaşır diyor.

E bunlar insanlara nasıl bulaşıyorsa bu fena hastalıklar da insanlara öyle bulaşır.E bunlar insanlara nasıl bulaşıyorsa bu fena hastalıklar da insanlara öyle bulaşır. Kumarbazın yanına gittin mi sen de kumarbaz olursun. Hırsızın yanına gittin mi sen de hırsız olursun.Kumarbazın yanına gittin mi sen de kumarbaz olursun. Hırsızın yanına gittin mi sen de hırsız olursun. İçkicinin yanına gittin mi sen de içkici olursun, farkına bile varmazsın.İçkicinin yanına gittin mi sen de içkici olursun, farkına bile varmazsın. Bir gün bakarsın ki sen de alışmışsın ona. Yapma derler, oo.. dersin. Bir gün bakarsın ki sen de alışmışsın ona. Yapma derler, oo.. dersin.

Onun için selamet-i sadır herkes için çok lazım.Onun için selamet-i sadır herkes için çok lazım. Nasıl insana vücut sıhhati lazımsa iç selameti de böyle lazım. Nasıl insana vücut sıhhati lazımsa iç selameti de böyle lazım.

Yine buyuruyor; El-ebdâlü erbaûne raculen. "Ebdal denilen bu büyük insanlar erkek olarak 40 tane."Yine buyuruyor;

El-ebdâlü erbaûne raculen. "Ebdal denilen bu büyük insanlar erkek olarak 40 tane."
Ve erbaûne imraeten. "Kırkta kadın." Kırk erkek 40 da kadın. Ve erbaûne imraeten. "Kırkta kadın."

Kırk erkek 40 da kadın.

Yalnız bugün kadınlar hakkında bir şey gördüm çok korktum. Yalnız bugün kadınlar hakkında bir şey gördüm çok korktum.

Üç dört tane söz, bir tanesi diyor ki; Üç dört tane söz, bir tanesi diyor ki;

"Eğer kadınlar olmasaydı erkekler muhakkak cennete girerlerdi."Eğer kadınlar olmasaydı erkekler muhakkak cennete girerlerdi. Erkeklerin cennete girmemelerine sebep, yegâne sebep kadınlar oluyor.Erkeklerin cennete girmemelerine sebep, yegâne sebep kadınlar oluyor. Çünkü onlar daima insanları günaha sokmak içinÇünkü onlar daima insanları günaha sokmak için böyle çeşitli vesileler ararlar, bulurlar, çıkarırlar meydana." böyle çeşitli vesileler ararlar, bulurlar, çıkarırlar meydana."

İkincisi, "Eğer kadınlar olmasaydı Allah'a hakkı ibadet ile ibadet olunurdu.İkincisi, "Eğer kadınlar olmasaydı Allah'a hakkı ibadet ile ibadet olunurdu. Yu'bedullahe hakkan. "Hakkı ile Allah'a ibadet olunurdu." Yu'bedullahe hakkan. "Hakkı ile Allah'a ibadet olunurdu." Çünkü seni Allah yolundan men edecek başka şey bulunmazdı. Çünkü seni Allah yolundan men edecek başka şey bulunmazdı.

Yine bunun altında, "Eğer kadınlar olmasaydı hakkı ile insanlar Allah'a ibadet ederlerdi." diyor. Yine bunun altında, "Eğer kadınlar olmasaydı hakkı ile insanlar Allah'a ibadet ederlerdi." diyor.

Birisi de diyor, "Kadınlara selam vermek câiz değildir.Birisi de diyor, "Kadınlara selam vermek câiz değildir. Kadınların da erkeklere selam vermesi câiz değildir vesselam." Kadınların da erkeklere selam vermesi câiz değildir vesselam."

İşin içinden çık çıkabilirsen. Selam bu! Onların yaratılış hikmetlerinde bir cazibe vardır.İşin içinden çık çıkabilirsen. Selam bu!

Onların yaratılış hikmetlerinde bir cazibe vardır.
Allahu Teâlâ onların yaratılışında bir cazibe koymuştur onlara ki erkeği çeker. Allahu Teâlâ onların yaratılışında bir cazibe koymuştur onlara ki erkeği çeker. Erkeği çeken bir cazibesi vardır; dilinde vardır, gözünde vardır, yüzünde vardır, her şeysin de vardır. Erkeği çeken bir cazibesi vardır; dilinde vardır, gözünde vardır, yüzünde vardır, her şeysin de vardır. Şimdi o cazibe kesildi artık. Mıknatısken cazibeyi yapıyordu. Şimdi o cazibe kesildi artık. Mıknatısken cazibeyi yapıyordu. Fakat mıknatısiyet kaybolduğu için cazibesi kesilmiş durumda. Fakat mıknatısiyet kaybolduğu için cazibesi kesilmiş durumda. Kendi kendilerini artık haksızlığa düşürdüler. Çünkü cazibe onlarda mestur oldukları vakitteydi. Kendi kendilerini artık haksızlığa düşürdüler. Çünkü cazibe onlarda mestur oldukları vakitteydi. Setreyi ortadan kaldırınca cazibe de ortadan kendiliğinden kalktı. Setreyi ortadan kaldırınca cazibe de ortadan kendiliğinden kalktı.

Şimdi 40 tane erkek 40 tane de kadındır. Yalnız bunların hepsi öyle değildir.Şimdi 40 tane erkek 40 tane de kadındır.

Yalnız bunların hepsi öyle değildir.
Bunların içerisinde o dünyayı ayakta tutan erkekler gibi kadınları da vardır. Bunların içerisinde o dünyayı ayakta tutan erkekler gibi kadınları da vardır.

"Kırk tanesi, 30 tanesi yine İbrahim aleyhisselam'ın kalbi üzerinde,"Kırk tanesi, 30 tanesi yine İbrahim aleyhisselam'ın kalbi üzerinde, 10 tanesi de başka makam üzerindedir.10 tanesi de başka makam üzerindedir. Küllemâ mâte raculün. "Ki her ne zaman bu erkeklerden birisi ölürse."Küllemâ mâte raculün. "Ki her ne zaman bu erkeklerden birisi ölürse." Ebdelallâhu teâlâ mekânehu raculen. "O ölen erkeğin yerine Cenâb-ı Hak bir erkek daha halk eder." Ebdelallâhu teâlâ mekânehu raculen. "O ölen erkeğin yerine Cenâb-ı Hak bir erkek daha halk eder." Ve küllemâ mâteti'mraetün. "Kadın öldüğü vakitte de."Ve küllemâ mâteti'mraetün. "Kadın öldüğü vakitte de." Ebdelallâhu teâlâ mekânehâ imraeten. "Onun yerine de Cenâb-ı Hak bir kadın daha halk eder." Ebdelallâhu teâlâ mekânehâ imraeten. "Onun yerine de Cenâb-ı Hak bir kadın daha halk eder."

Yani 40 erkek ve 40 kadın. Dünyada insanlar öyle ya, erkekli kadınlı yaşıyoruz.Yani 40 erkek ve 40 kadın. Dünyada insanlar öyle ya, erkekli kadınlı yaşıyoruz. Demek ki bu vilayet mertebelerine ulaşanlar da 40 tanesi erkek 40 tanesi de kadın olmak üzereDemek ki bu vilayet mertebelerine ulaşanlar da 40 tanesi erkek 40 tanesi de kadın olmak üzere Cenâb-ı Hak onlar hürmetine bizi yeryüzünde yaşatıyor. Cenâb-ı Hak onlar hürmetine bizi yeryüzünde yaşatıyor.

Alttaki iki hadîs-i şerîf; Alttaki iki hadîs-i şerîf;

El-ebdâlü sittûne raculen. "Burada o ebdalları 60'a çıkardı." El-ebdâlü sittûne raculen. "Burada o ebdalları 60'a çıkardı."

Bu burada 60 olmakla evvelki olan 30'a evvelki olan 40'a münafi değildir.Bu burada 60 olmakla evvelki olan 30'a evvelki olan 40'a münafi değildir. Yani 30 tanesi aynıdır yine İbrahim aleyhisselam'ın makamı üzerinde.Yani 30 tanesi aynıdır yine İbrahim aleyhisselam'ın makamı üzerinde. O ilave olan 30 daha dûn [aşağı] mertebede demek. Fakat şunların hallerine bakın! O ilave olan 30 daha dûn [aşağı] mertebede demek.

Fakat şunların hallerine bakın!

Leysû bi'l-mütenettiîne. "Şimdi bu 60 tane veli, evliyâ." Bi'l-mütenettiîne. "Çok konuşmazlar." Leysû bi'l-mütenettiîne. "Şimdi bu 60 tane veli, evliyâ." Bi'l-mütenettiîne. "Çok konuşmazlar."

Çok konuşmak kadar kötü bir şey yoktur. Hiç iyi şey değildir fazla konuşmak.Çok konuşmak kadar kötü bir şey yoktur. Hiç iyi şey değildir fazla konuşmak. İfadeyi gayet kısa ve gayet kesin olarak bitirmek lazım. İfadeyi gayet kısa ve gayet kesin olarak bitirmek lazım. Sürü sürü laflara laf ebeliği diyorlar ya ona, buna hiç lüzum yok.Sürü sürü laflara laf ebeliği diyorlar ya ona, buna hiç lüzum yok. Bunlar o ebdal olan kimseler o insanlardır ki kelimeleri ta'mik etmezler, derinleştirmezler ve çok da konuşmazlar. Bunlar o ebdal olan kimseler o insanlardır ki kelimeleri ta'mik etmezler, derinleştirmezler ve çok da konuşmazlar. Çok konuşmak hatalı bir şeydir. Çok para haramsız çok söz yalansız olmaz demişler büyüklerimiz. Çok konuşmak hatalı bir şeydir. Çok para haramsız çok söz yalansız olmaz demişler büyüklerimiz.

Hatta vâiz efendilere bile tavsiye vardır ki kelamları öyle çok etmesinler.Hatta vâiz efendilere bile tavsiye vardır ki kelamları öyle çok etmesinler. Daima veciz ve kısa olaraktan ders vermeye çalışsınlar. Bu böyle olduğu gibi; Daima veciz ve kısa olaraktan ders vermeye çalışsınlar.

Bu böyle olduğu gibi;

Ve lâ bi'l-mübtediîne. "Bidat sahibi de değiller." Ve lâ bi'l-mübtediîne. "Bidat sahibi de değiller."

Yani dinlerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den nasıl geldiyseYani dinlerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den nasıl geldiyse onu muhafaza ederler, onun üzerine ek yapmazlar. onu muhafaza ederler, onun üzerine ek yapmazlar.

Ve lâ bi'l-müteammikîne. "Batıl, işe yaramaz sözleri hiç ağızlarına almazlar." Ve lâ bi'l-müteammikîne. "Batıl, işe yaramaz sözleri hiç ağızlarına almazlar."

Batıla hiç yanaşmazlar, bâtılda hiç konuşmazlar. Batıla hiç yanaşmazlar, bâtılda hiç konuşmazlar.

Ve lâ bi'l-mu'cibîne . "Katiyen kendilerini de beğenmezler." Ve lâ bi'l-mu'cibîne . "Katiyen kendilerini de beğenmezler."

Namazları, ahlakları, şunları bunları çok güzel. Makam-ı evliyaya ulaşmışlar.Namazları, ahlakları, şunları bunları çok güzel. Makam-ı evliyaya ulaşmışlar. Fakat bununla beraber kendilerini beğenme gibi bir şey kendilerinde olmaz.Fakat bununla beraber kendilerini beğenme gibi bir şey kendilerinde olmaz. "Biz böyle iyi insanlarız, kamil insanlarız, olgun insanlarız,"Biz böyle iyi insanlarız, kamil insanlarız, olgun insanlarız, bizim sayemizde yaşıyor bu dünya." diye içlerinden bir şey geçmez. bizim sayemizde yaşıyor bu dünya." diye içlerinden bir şey geçmez.

Lem yenâlû mâ nâlû. "O eriştikleri devlete." Mâ nâlû bi-kesrati salâtin ve lâ siyâmin ve lâ sadekatin.Lem yenâlû mâ nâlû. "O eriştikleri devlete." Mâ nâlû bi-kesrati salâtin ve lâ siyâmin ve lâ sadekatin. "O eriştikleri devlete ne çok namazla, ne çok oruçla, ve ne de çok sadakayla nail olmuş değillerdir." "O eriştikleri devlete ne çok namazla, ne çok oruçla, ve ne de çok sadakayla nail olmuş değillerdir."

Yani bunlar çok denince ferâizden gayrıdır ha. Ferâizi aynen işlerler.Yani bunlar çok denince ferâizden gayrıdır ha. Ferâizi aynen işlerler. Ferâizden gayri mesela birçok ibadetleri yapıyoruz ya, gece kılarız gündüz kılarız.Ferâizden gayri mesela birçok ibadetleri yapıyoruz ya, gece kılarız gündüz kılarız. İşrakıdır, duhasıdır, evvabinidir, bir sürü namazlar vardır, onlar kılınır.İşrakıdır, duhasıdır, evvabinidir, bir sürü namazlar vardır, onlar kılınır. Bunlar öyle bir nafileleri yok bunların. Çok değil birer parça kılıyorlar o kadar. Bunlar öyle bir nafileleri yok bunların. Çok değil birer parça kılıyorlar o kadar. Oruçları da öyle mütemadiyen mesela, her gün oruçları yok.Oruçları da öyle mütemadiyen mesela, her gün oruçları yok. Pazartesi tutar, perşembe tutar, ayın 13'ünde tutar 14'ünü 15'ine tutar, böyle mahduttur.Pazartesi tutar, perşembe tutar, ayın 13'ünde tutar 14'ünü 15'ine tutar, böyle mahduttur. Sadakası da öyle pek bol değildir. Çünkü varlıkları da ona göredir. Sadakası da öyle pek bol değildir. Çünkü varlıkları da ona göredir.

Velâkin bi-sehâi'l-enfüsi. Enfüs, nefisler. Velâkin bi-sehâi'l-enfüsi.

Enfüs, nefisler.

"Ellerinde yok ama nefis nefislerinde cömerttirler. Canlarını verirler icap edince." "Ellerinde yok ama nefis nefislerinde cömerttirler. Canlarını verirler icap edince."

Nefiste cömertlik canı vermektir. İcabında canlarını vermekten çekinmezler.Nefiste cömertlik canı vermektir. İcabında canlarını vermekten çekinmezler. Sen paraya kıyamazsın fakat onlar icabında canlarına da kıyarlar. Şehit olmak ne demek yani? Sen paraya kıyamazsın fakat onlar icabında canlarına da kıyarlar.

Şehit olmak ne demek yani?

O zaman verilecek yerde canı da veriyor. Daha? O zaman verilecek yerde canı da veriyor.

Daha?

Ve selâmeti'l-kulûbi. "Kalplerinde selamet var, ahlâkı zemime, mezmumeden bir şey yok." Ve selâmeti'l-kulûbi. "Kalplerinde selamet var, ahlâkı zemime, mezmumeden bir şey yok."

Ahlakları çok güzel; hırs yok, ucub yok, riya yok, kibir yok, buğz yok, adavet yok, haset yok, bir şey yok.Ahlakları çok güzel; hırs yok, ucub yok, riya yok, kibir yok, buğz yok, adavet yok, haset yok, bir şey yok. Böyle tertemiz kimseler. Kimseye incinmez, kimseden incinmezler, kimseyi de incitmezler. Böyle tertemiz kimseler. Kimseye incinmez, kimseden incinmezler, kimseyi de incitmezler.

Ve'n-nasîhati li-eimmetihim. "Yalnız bunların bir şeyleri de var kimlikleri imamlarını daima nasihat ederler." Ve'n-nasîhati li-eimmetihim. "Yalnız bunların bir şeyleri de var kimlikleri imamlarını daima nasihat ederler."

İmamlarına daima nasihat ederler. Evlat, arkadaş, dost... "Ha, bak bu yanlış.İmamlarına daima nasihat ederler. Evlat, arkadaş, dost... "Ha, bak bu yanlış. Bundan dolayı sen de zarara girersin, memleketi de zarara sokarsın,Bundan dolayı sen de zarara girersin, memleketi de zarara sokarsın, Ümmet-i Muhammed'i de zarara sokarsın.Ümmet-i Muhammed'i de zarara sokarsın. Yapma bunu!" diyerekten onlara da nasihat ederler, şunları yap bunları yapma diyerekten. Yapma bunu!" diyerekten onlara da nasihat ederler, şunları yap bunları yapma diyerekten.

Ve'n-nasîhati li-eimmetihim. "İmamlarına da nasihatten hâlî olmazlar." Çünkü korkuları yoktur.Ve'n-nasîhati li-eimmetihim. "İmamlarına da nasihatten hâlî olmazlar."

Çünkü korkuları yoktur.
Şimdi mesela biz bir büyüğe bir şey söylersek bizi adam ne yaparlar yahu? Oo!. Şimdi mesela biz bir büyüğe bir şey söylersek bizi adam ne yaparlar yahu? Oo!. Bizim haddimiz mi gidelim de onlara söz söyleyelim? Bizim haddimiz mi gidelim de onlara söz söyleyelim? Söyleyince ve işlerine gelmeyince evvela hapse atarlar, sonra darağacına kadar götürürler adamı. Söyleyince ve işlerine gelmeyince evvela hapse atarlar, sonra darağacına kadar götürürler adamı. Onun için aman aman dersin. Fakat onlar der ki; "Allah'ın dediğinden başka bir şey olmaz.Onun için aman aman dersin.

Fakat onlar der ki;

"Allah'ın dediğinden başka bir şey olmaz.
Eğer benim mukadder hakkımda öyleyse o olacaktır." Eğer benim mukadder hakkımda öyleyse o olacaktır."

Onun için sözünü saklamaz ve kıskanmaz, diyeceği yere der.Onun için sözünü saklamaz ve kıskanmaz, diyeceği yere der. İşte bundan dolayı da Allahu Teâlâ onları yüksek makama ulaştırmıştır. İşte bundan dolayı da Allahu Teâlâ onları yüksek makama ulaştırmıştır.

İnnehüm yâ aliyyü. "Şimdi Hz Ali Efendimiz'e Cenâb-ı Peygamber diyor ki."İnnehüm yâ aliyyü. "Şimdi Hz Ali Efendimiz'e Cenâb-ı Peygamber diyor ki." "Yâ Ali! Bunlar ümmetimin içerisinde parmakla gösterilecek kadar az." "Yâ Ali! Bunlar ümmetimin içerisinde parmakla gösterilecek kadar az."

Kibrît-i ahmer demek, adı var kendi yok. Ne kuşu derler ona, anka kuşu gibi adı var kendi yok.Kibrît-i ahmer demek, adı var kendi yok. Ne kuşu derler ona, anka kuşu gibi adı var kendi yok. Bunlar da vardır ama çok azdır. Bunlar hürmetinedir. Bunlar da vardır ama çok azdır. Bunlar hürmetinedir.

Allah bunlar hürmetine bize afv u mağfiret eylesin. Bizi de iyi insanlar zümresine kabul eylesin. Allah bunlar hürmetine bize afv u mağfiret eylesin. Bizi de iyi insanlar zümresine kabul eylesin. İyi insanlardan olabilmek devlet ve şerefine de bizlere ıtri in'am ihsan eylesin. İyi insanlardan olabilmek devlet ve şerefine de bizlere ıtri in'am ihsan eylesin.

Çünkü bizim kendimizde o iyilik yapacak kabiliyetimiz yok.Çünkü bizim kendimizde o iyilik yapacak kabiliyetimiz yok. Daima şerre doğru kabiliyetimiz çok ama Allahu Teâlâ diler,Daima şerre doğru kabiliyetimiz çok ama Allahu Teâlâ diler, isterse bizim o kabiliyetimizi o taraftan bu tarafa çevirir. isterse bizim o kabiliyetimizi o taraftan bu tarafa çevirir.

Yâ Rabbi! Bizim kötü huylarımızı sen fazl u kereminle iyi huylara çevir yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Bizim kötü huylarımızı sen fazl u kereminle iyi huylara çevir yâ Rabbi!

Lillahi'l-fâtiha. Lillahi'l-fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2