Namaz Vakitleri

6 Cemâziye'l-Evvel 1446
08 Kasım 2024
İmsak
06:08
Güneş
07:35
Öğle
12:53
İkindi
15:35
Akşam
18:00
Yatsı
19:22
Detaylı Arama

Ebû Süleyman Ed-Dârânî Hz. (1) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Muharrem 1414 / 26.06.1993
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Tasavvuf büyüklerinin hallerini, sözlerini anlatan bir yığın tercüme eser var. Bunlardan hangilerini tavsiye edersiniz? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ebû Süleyman Ed-Dârânî Hz. (1) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Muharrem 1414 / 26.06.1993
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Tasavvuf büyüklerinin hallerini, sözlerini anlatan bir yığın tercüme eser var. Bunlardan hangilerini tavsiye edersiniz? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Tasavvuf büyüklerinin hallerini, sözlerini anlatan bir yığın tercüme eser var.Soru: Tasavvuf büyüklerinin hallerini, sözlerini anlatan bir yığın tercüme eser var. Bunlardan hangilerini tavsiye edersiniz? Bunlardan hangilerini tavsiye edersiniz?

Cevap: Risâle-i Kuşeyriyye'yi tavsiye ederim çünkü bu, esaslı kitaplardan biri sayılmıştır. Cevap: Risâle-i Kuşeyriyye'yi tavsiye ederim çünkü bu, esaslı kitaplardan biri sayılmıştır.

Soru: Başbakanın bir bayan olması hakkında ne düşünürsünüz? Soru: Başbakanın bir bayan olması hakkında ne düşünürsünüz?

Cevap: Bu tasavvufî bir soru değil ama herkes her şeyi soruyor, politik sorular da soruyor.Cevap: Bu tasavvufî bir soru değil ama herkes her şeyi soruyor, politik sorular da soruyor. Aslında İslâm'da kadından şeyh olmaz, kadın reis de olmaz. Hadîs-i şerîf vardır.Aslında İslâm'da kadından şeyh olmaz, kadın reis de olmaz. Hadîs-i şerîf vardır. Kadınlar kocasına itaat edecek; her yere çıkamaz, herkesle konuşamaz.Kadınlar kocasına itaat edecek; her yere çıkamaz, herkesle konuşamaz. Tabi bu çıkıyor, ayrı ama aslında çıkamaz.Tabi bu çıkıyor, ayrı ama aslında çıkamaz. O bakımdan reisin erkek olması lazım, ittibanın da ona olması lazım. O bakımdan reisin erkek olması lazım, ittibanın da ona olması lazım.

İslâmî olmayan bir durum. Zaten İslâm'a kim aldırıyor?İslâmî olmayan bir durum.

Zaten İslâm'a kim aldırıyor?
Herkes paldır küldür gittiğinden İngiltere gibi bir şey oldu.Herkes paldır küldür gittiğinden İngiltere gibi bir şey oldu. Yani İngiltere'de kraliçe var, burada da başbakaniçe var. Durumlar böyle olmuş oldu.Yani İngiltere'de kraliçe var, burada da başbakaniçe var. Durumlar böyle olmuş oldu. Tabi her şeyimizin ne kadar değiştiğini gösteren bir gösterge. Tabi her şeyimizin ne kadar değiştiğini gösteren bir gösterge.

Soru: Vakfımızın ihtiyaçlarının teminini sağlamak için yardım talep ediyoruz. Soru: Vakfımızın ihtiyaçlarının teminini sağlamak için yardım talep ediyoruz.

Cevap: Şu binanın sahibi olan vakfımız İlim Kültür ve Sanat Vakfımız'dır.Cevap: Şu binanın sahibi olan vakfımız İlim Kültür ve Sanat Vakfımız'dır. Çeşitli kitaplar neşrediyoruz, ilmî toplantılar yapıyoruz.Çeşitli kitaplar neşrediyoruz, ilmî toplantılar yapıyoruz. Burası küçük bir yer gibi görünüyor ama buranın beynelmilel şöhreti vardır; bunu Bosna bilir, Burası küçük bir yer gibi görünüyor ama buranın beynelmilel şöhreti vardır; bunu Bosna bilir, Hersek bilir, Orta Asya bilir, Kafkasya bilir, Hindistan bilir, Arabistan bilir.Hersek bilir, Orta Asya bilir, Kafkasya bilir, Hindistan bilir, Arabistan bilir. Burası önemli bir yerdir. Tabi bu hizmetlerin güzel olması için de malî yardımlar, destekler gerekiyor.Burası önemli bir yerdir. Tabi bu hizmetlerin güzel olması için de malî yardımlar, destekler gerekiyor. Hepimiz yardım yapalım.Hepimiz yardım yapalım. Hepimizin cebinde, kesesinde, gönlünde ne kadar şey varsa yardımda bulunun.Hepimizin cebinde, kesesinde, gönlünde ne kadar şey varsa yardımda bulunun. Unutmayın; elinizden geldiğince yardım da sağlamaya çalışın.Unutmayın; elinizden geldiğince yardım da sağlamaya çalışın. Bazen hacı teyzeler, hacı babalar oluyor; nereye yardım edeceklerini soruyorlar.Bazen hacı teyzeler, hacı babalar oluyor; nereye yardım edeceklerini soruyorlar. Öyle kimselere; "Böyle güzel yerler var, güzel çalışmalar yapıyorlar." diye hatırlatabilirsiniz. Öyle kimselere; "Böyle güzel yerler var, güzel çalışmalar yapıyorlar." diye hatırlatabilirsiniz.

İlim Kültür ve Sanat Vakfımız'a bağlı 8-9 tane enstitümüz var; Tasavvuf enstitüsü,İlim Kültür ve Sanat Vakfımız'a bağlı 8-9 tane enstitümüz var; Tasavvuf enstitüsü, Hadis enstitüsü, İktisat enstitüsü, Stratejik Araştırmalar enstitüsü vesaire.Hadis enstitüsü, İktisat enstitüsü, Stratejik Araştırmalar enstitüsü vesaire. Burası bir ilim yuvasıdır, bir mânevî üniversite gibidir. Burası bir ilim yuvasıdır, bir mânevî üniversite gibidir.

Para çok olursa hizmetler de güzel olabilir. Para çok olursa hizmetler de güzel olabilir.

Soru: Kardeşimi yılan soktu. Durumu kötü. Dua eder misiniz? Soru: Kardeşimi yılan soktu. Durumu kötü. Dua eder misiniz?

Cevap: Allah şifa ihsan eylesin.Cevap: Allah şifa ihsan eylesin. Sahâbe-i kirâm bir seyahate çıktıkları zaman, misafir oldukları bir vahada kabile reisiniSahâbe-i kirâm bir seyahate çıktıkları zaman, misafir oldukları bir vahada kabile reisini zehirli, öldürücü bir yılan sokmuş. Sahabeden birisi dua etmiş, geçmiş.zehirli, öldürücü bir yılan sokmuş. Sahabeden birisi dua etmiş, geçmiş. Dua; gelen belayı def eder, şifayı da verir. Yani öyle bir özelliği de vardır. Dua etsinler.Dua; gelen belayı def eder, şifayı da verir. Yani öyle bir özelliği de vardır. Dua etsinler. Hem de okuduğu Fâtiha sûresiymiş, yani esrarlı bir başka dua değil; senin, benim bildiğim Fâtiha sûresi.Hem de okuduğu Fâtiha sûresiymiş, yani esrarlı bir başka dua değil; senin, benim bildiğim Fâtiha sûresi. Fâtiha sûresini okusunlar, o kısımlara üflesinler;Fâtiha sûresini okusunlar, o kısımlara üflesinler; ağızları düzgünse Allah dualarını kabul eder, şifa bulur. Yakınları dua etsinler.ağızları düzgünse Allah dualarını kabul eder, şifa bulur. Yakınları dua etsinler. Biz de bir Fâtiha okuyalım cümle hastalarımızın şifa bulması için, o kardeşimiz için de... Biz de bir Fâtiha okuyalım cümle hastalarımızın şifa bulması için, o kardeşimiz için de...

Soru: Bir arkadaşımızın pardesüsüne hiç belli olmayacak şekilde muska yapılıp dikilmiş.Soru: Bir arkadaşımızın pardesüsüne hiç belli olmayacak şekilde muska yapılıp dikilmiş. Bunu fark ettiği zaman muska bayağı aşınmış durumdaydı. Ne yapması gerekir?Bunu fark ettiği zaman muska bayağı aşınmış durumdaydı. Ne yapması gerekir? Tavsiye ve duanızı bekleriz. Tavsiye ve duanızı bekleriz.

Cevap: Muska çeşitli maksatlarla yapılır.Cevap: Muska çeşitli maksatlarla yapılır. Annesi; "Evladım kazadan, beladan uzak olsun; başına bir kötülük gelmesin." diye yapmıştır,Annesi; "Evladım kazadan, beladan uzak olsun; başına bir kötülük gelmesin." diye yapmıştır, pardesüsüne dikmiştir. O zaman dursun.pardesüsüne dikmiştir. O zaman dursun. Eğer kimin neden yaptığı belli değilse "Ters bir maksatla yapılmış." diye düşünüyorsaEğer kimin neden yaptığı belli değilse "Ters bir maksatla yapılmış." diye düşünüyorsa oradan söksün, köprüden geçerken Haliç'in sularına atsın.oradan söksün, köprüden geçerken Haliç'in sularına atsın. Kulhüvallah, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kul eûzü bi-rabbi'nnâs ve Âyete'l-kürsî'yi okusun,Kulhüvallah, Kul eûzü bi-rabbi'l-felak, Kul eûzü bi-rabbi'nnâs ve Âyete'l-kürsî'yi okusun, Allah'a sığınsın; zararı olmaz. Allah'a sığınsın; zararı olmaz.

Soru: Evde bereketsizlik var. Sebepleri nelerdir? Ev hanımına bu konuda düşen vazifeler nelerdir? Soru: Evde bereketsizlik var. Sebepleri nelerdir? Ev hanımına bu konuda düşen vazifeler nelerdir?

Cevap: Evde bereketsizliğin sebebi; İslâm'a uymamaktır, tesettüre riayet etmemektir,Cevap: Evde bereketsizliğin sebebi; İslâm'a uymamaktır, tesettüre riayet etmemektir, kazancın helalinden kazanılmamasıdır.kazancın helalinden kazanılmamasıdır. Çünkü haydan gelen huya gider; helal kazanılmazsa helale gitmez, yetmez, bereketsizlik olur.Çünkü haydan gelen huya gider; helal kazanılmazsa helale gitmez, yetmez, bereketsizlik olur. Kazanca dikkat etmek lazım. İslâmî yaşayışın takvâya uygun olmasına gayret etmek lazım.Kazanca dikkat etmek lazım. İslâmî yaşayışın takvâya uygun olmasına gayret etmek lazım. Ev hanımı da tesettürüne dikkat edecek. Pişirdiği yemeği besmele ile pişirecek.Ev hanımı da tesettürüne dikkat edecek. Pişirdiği yemeği besmele ile pişirecek. Eve gıda gelirken besmele ile alınacak. Dolaba besmele ile konulacak.Eve gıda gelirken besmele ile alınacak. Dolaba besmele ile konulacak. Besmele ile konuldu mu bereket olur.Besmele ile konuldu mu bereket olur. Yani başka sebep yoksa besmelesiz yapmasın; o zaman bereket olur. Yani başka sebep yoksa besmelesiz yapmasın; o zaman bereket olur.

Soru: Üçüncü sınıfta okumaktayım. Şu anda nişanlanmayı düşünüyorum. Soru: Üçüncü sınıfta okumaktayım. Şu anda nişanlanmayı düşünüyorum.

Cevap: Pekâlâ, nişanlansın, evlensin. Allah mesut, bahtiyar eylesin. Güzel. Cevap: Pekâlâ, nişanlansın, evlensin. Allah mesut, bahtiyar eylesin. Güzel.

Soru: Ben okulumu bitirdim, eve gidemiyorum. Bir yerden iş teklifi aldım. Yalnız çalışacağım.Soru: Ben okulumu bitirdim, eve gidemiyorum. Bir yerden iş teklifi aldım. Yalnız çalışacağım. Örtünmede bir problem yok. Uygun görür müsünüz? Örtünmede bir problem yok. Uygun görür müsünüz?

Cevap: Olur tabi. Madem öyle şartlar müsait, İslâmî olunca olabilir. Cevap: Olur tabi. Madem öyle şartlar müsait, İslâmî olunca olabilir.

Soru: Şu anda sizi dinlemek için toplanmış bulunuyoruz.Soru: Şu anda sizi dinlemek için toplanmış bulunuyoruz. Hanımlara ayrılan bölümde televizyon aracılığıyla sizi duymak ve görmek mümkün.Hanımlara ayrılan bölümde televizyon aracılığıyla sizi duymak ve görmek mümkün. Fakat şu anda kızlarımızın bahçede alenî olarak sizin bulunduğunuz yeri görmeye çalışmalarınınFakat şu anda kızlarımızın bahçede alenî olarak sizin bulunduğunuz yeri görmeye çalışmalarının pek uygun olmadığını düşünüyorum. Bu konuya açıklık getirmenizi affınıza sığınarak rica ederim. pek uygun olmadığını düşünüyorum. Bu konuya açıklık getirmenizi affınıza sığınarak rica ederim.

Cevap: Ben o kadınlar kısmının durumunu bilmiyorum. Boşken bahçeye çıkmaları uygun olmayabilir.Cevap: Ben o kadınlar kısmının durumunu bilmiyorum. Boşken bahçeye çıkmaları uygun olmayabilir. Gerçi burası karanlık; biz buradan o tarafı görmüyoruz, onlar bu tarafı görüyorlar, duyuyorlar.Gerçi burası karanlık; biz buradan o tarafı görmüyoruz, onlar bu tarafı görüyorlar, duyuyorlar. Dinleme daha canlı olabiliyorsa olabilir.Dinleme daha canlı olabiliyorsa olabilir. Mümkünse öbür tarafa sığıyorlarsa, tesettür tam olursa iyi olur. Mümkünse öbür tarafa sığıyorlarsa, tesettür tam olursa iyi olur.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sahabesinden bazı mübareklerle gidiyordu,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sahabesinden bazı mübareklerle gidiyordu, Fatıma anamızın evine yaklaştığı zaman dedi ki; Fatıma anamızın evine yaklaştığı zaman dedi ki;

"Yâ Fatıma! Perdenin arkasına geç, yanımda bazı misafirler var." "Yâ Fatıma! Perdenin arkasına geç, yanımda bazı misafirler var."

Peygamber Efendimiz sahabesi ile kızının evine gidiyor; elbette kızı yine örtülüdür amaPeygamber Efendimiz sahabesi ile kızının evine gidiyor; elbette kızı yine örtülüdür ama "Perdenin arkasına geç, yanımda misafirler var." diyor."Perdenin arkasına geç, yanımda misafirler var." diyor. Demek ki İslâmî âdâba uymaya çalışmak iyi olur; buradan onu anlıyoruz. Demek ki İslâmî âdâba uymaya çalışmak iyi olur; buradan onu anlıyoruz.

Soru: Hem bizim hayatımıza tatbik etmemiz hem de soranlara cevap verebilmemiz açısındanSoru: Hem bizim hayatımıza tatbik etmemiz hem de soranlara cevap verebilmemiz açısından bir günlük hayatınızı eğer mahzuru yoksa kısaca özetler misiniz, lütfen? bir günlük hayatınızı eğer mahzuru yoksa kısaca özetler misiniz, lütfen?

Cevap: Hayır! Özetlemem, anlatmam! Çünkü ölçü ben değilim.Cevap: Hayır! Özetlemem, anlatmam! Çünkü ölçü ben değilim. Resûlullah'ın günlük hayatını öğrenin, öyle yapın! Örnek kim? Resûlullah'ın günlük hayatını öğrenin, öyle yapın!

Örnek kim?

Lekad kâne leküm fî resûlillâhi üsvetün hasenetün. Lekad kâne leküm fî resûlillâhi üsvetün hasenetün.

Bizim örneğimiz, modelimiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.Bizim örneğimiz, modelimiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. O'na uyacağız, sünnet-i seniyyesine uyacağız. Onun gibi yapmaya çalışacağız. O'na uyacağız, sünnet-i seniyyesine uyacağız. Onun gibi yapmaya çalışacağız.

Resûlullah Efendimiz nasıl yapardı? Resûlullah Efendimiz nasıl yapardı?

Büyüklerimiz mümkün olduğu kadar onu yapmaya çalışmışlardır ama bazen bu ölçü şaşırılıyor. Büyüklerimiz mümkün olduğu kadar onu yapmaya çalışmışlardır ama bazen bu ölçü şaşırılıyor.

Neden şaşırılıyor? Mesela içimdeki bir acıyı sizinle dertleşerek söyleyeyim. Neden şaşırılıyor?

Mesela içimdeki bir acıyı sizinle dertleşerek söyleyeyim.

Derviş, hatta halife veya şeyh sigara içiyor, sigara tüttürüyor.Derviş, hatta halife veya şeyh sigara içiyor, sigara tüttürüyor. Ezan okununca sigarayı şuraya koyuyor, mihraba geçiyor, namaz kıldırıyor.Ezan okununca sigarayı şuraya koyuyor, mihraba geçiyor, namaz kıldırıyor. Ondan sonra sigarası yine ağzında. Ondan sonra sigarası yine ağzında.

"Hocaefendi! Bu sigara oluyor mu?" deyince de; "Hocaefendi! Bu sigara oluyor mu?" deyince de;

"Sen benim sigarama karışma!" diyor. Böyle şeyler duydum. "Sen benim sigarama karışma!" diyor.

Böyle şeyler duydum.

Sonra bazı tekkeler duydum; oraya misafirler gittiği zaman sigara ikram ediyorlarmış. Sonra bazı tekkeler duydum; oraya misafirler gittiği zaman sigara ikram ediyorlarmış.

Sigara haramdır. İsraf haramdır. Sıhhate zarar vermek haramdır.Sigara haramdır. İsraf haramdır. Sıhhate zarar vermek haramdır. Bu sonradan ortaya çıkmış bid'attir, mükeyyefâttır, muzır malzemedir.Bu sonradan ortaya çıkmış bid'attir, mükeyyefâttır, muzır malzemedir. Bunun içilmesi doğru olmaz. Bu, gün gibi âşikâr bir şey. Bunun içilmesi doğru olmaz. Bu, gün gibi âşikâr bir şey. Bunu camiye getirmek, tekkeye getirmek, fosurdatmak olmaz. Bunu camiye getirmek, tekkeye getirmek, fosurdatmak olmaz.

"E Hocam! Falanca büyük şeyh de içmiş." "E Hocam! Falanca büyük şeyh de içmiş."

O şeyhin büyük şeyh olduğunu ben de biliyorum, seviyorum da onu ama büyük şeyh ölçü değildir;O şeyhin büyük şeyh olduğunu ben de biliyorum, seviyorum da onu ama büyük şeyh ölçü değildir; Peygamber Efendimiz ölçüdür. Ölçü fıkıh kitabıdır. Ölçü şeriattir. Ölçü Kur'ân-ı Kerîm'dir. Peygamber Efendimiz ölçüdür. Ölçü fıkıh kitabıdır. Ölçü şeriattir. Ölçü Kur'ân-ı Kerîm'dir.

O onu neden yapmıştır, nasıl yapmıştır, ne kadar yapmıştır? O onu neden yapmıştır, nasıl yapmıştır, ne kadar yapmıştır?

Sen onu anlayamazsın.Sen onu anlayamazsın. O orada sigara içenlerle beraber sigara içiyor gibi yapmıştır, O orada sigara içenlerle beraber sigara içiyor gibi yapmıştır, onları toplamıştır, öbür tarafa getirmiştir, tevbe ettirmiştir.onları toplamıştır, öbür tarafa getirmiştir, tevbe ettirmiştir. Üç sene sabretmiştir, dördüncü sene yola getirmiştir.Üç sene sabretmiştir, dördüncü sene yola getirmiştir. Ama o mekruh; "helal" mânasına, "Kerahat kalktı." mânasına gelmez. Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Ama o mekruh; "helal" mânasına, "Kerahat kalktı." mânasına gelmez. Eğri oturup doğru konuşmak lazım.

Ölçü ve örnek Peygamber Efendimiz'dir, Kur'an'dır, şeriattir. Onun için herkes ona uyacak. Ölçü ve örnek Peygamber Efendimiz'dir, Kur'an'dır, şeriattir. Onun için herkes ona uyacak.

"Şeyhim sigara içiyor." diye sigara içilmez. "Şeyhim sigara içiyor." diye sigara içilmez.

Mürit öyle, bildiği bilmediği her şeyde şeyhini taklit ederse helak olur.Mürit öyle, bildiği bilmediği her şeyde şeyhini taklit ederse helak olur. Çünkü şeyhin gördüğü bazı mânevî işaretler dolayısıyla yaptığı bazı şeyler olabiliyor. Çünkü şeyhin gördüğü bazı mânevî işaretler dolayısıyla yaptığı bazı şeyler olabiliyor.

"Meyhaneden adam kurtarmak için oraya giriyor." diye"Meyhaneden adam kurtarmak için oraya giriyor." diye sen de meyhaneye girersen kendin tutulursun.sen de meyhaneye girersen kendin tutulursun. O oradan adam çıkarmak için gider, sen de "Şeyhim meyhaneye gidiyor." diye gidersin. O oradan adam çıkarmak için gider, sen de "Şeyhim meyhaneye gidiyor." diye gidersin.

Elhamdülillah biz gitmiyoruz da. Ama "Bazen böyle şeyler oluyormuş." diye kitaplarda okuyoruz.Elhamdülillah biz gitmiyoruz da. Ama "Bazen böyle şeyler oluyormuş." diye kitaplarda okuyoruz. Bunlar misal olsun diye söyleniyor. Onun için her şey taklit edilmez.Bunlar misal olsun diye söyleniyor. Onun için her şey taklit edilmez. Bilmediği şeyler şeriate aykırı gibi görünüyorsa hüsn-ü tevil edilir. Bilmediği şeyler şeriate aykırı gibi görünüyorsa hüsn-ü tevil edilir.

Mesela [Mehmed Zahid] Hocamız, şeyhin birisini anlatırdı.Mesela [Mehmed Zahid] Hocamız, şeyhin birisini anlatırdı. Sadık, ileri bir müridi şeyhe hizmet ediyor. Çarşaflı bir kadın gelmiş. Şeyh efendi; Sadık, ileri bir müridi şeyhe hizmet ediyor. Çarşaflı bir kadın gelmiş. Şeyh efendi;

"‘Hoş geldin!' demiş, odasına almış, kapıyı kapatmış. Dışarıdaki bekçi müride de; "‘Hoş geldin!' demiş, odasına almış, kapıyı kapatmış. Dışarıdaki bekçi müride de;

"Sakın ha kimseyi içeriye alma, biraz konuşacağız." demiş. Biraz sonra çıkmış. "Sakın ha kimseyi içeriye alma, biraz konuşacağız." demiş. Biraz sonra çıkmış.

"Su kaynat, kazanda su ısıt." demiş. "Su kaynat, kazanda su ısıt." demiş.

Ondan sonra kadın bir iki saat durduktan sonra çıkmış, gitmiş. Şeyh müridi çağırmış; Ondan sonra kadın bir iki saat durduktan sonra çıkmış, gitmiş. Şeyh müridi çağırmış;

"Hakkımda ne düşündün?" demiş. "Estağfirullah efendim!" "Hakkımda ne düşündün?" demiş.

"Estağfirullah efendim!"

"Git, o kadına kim olduğunu sor." "Estağfirullah efendim, sizi kontrol edecek değilim ya!" "Git, o kadına kim olduğunu sor."

"Estağfirullah efendim, sizi kontrol edecek değilim ya!"

"Hayır! Mutlaka gideceksin, soracaksın." Arkasından gitmiş, sormuş; "Hayır! Mutlaka gideceksin, soracaksın."

Arkasından gitmiş, sormuş;

"Hanımefendi, siz kimsiniz?" "Hanımefendi, siz kimsiniz?"

"Ben şeyh efendinin kız kardeşiyim, ablasıyım. Onu ziyarete geldim." "Ben şeyh efendinin kız kardeşiyim, ablasıyım. Onu ziyarete geldim."

"Niye "Suyu ısıt." dedi? "Niye "Suyu ısıt." dedi?

Biraz sonra şeyh efendi, innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn ruhunu teslim etmiş.Biraz sonra şeyh efendi, innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn ruhunu teslim etmiş. Kazandaki su onun cenazesini yıkamaya yaramış. Yani vefat edeceği mâlum olmuş.Kazandaki su onun cenazesini yıkamaya yaramış. Yani vefat edeceği mâlum olmuş. Kız kardeşi ile helalleşmiş, namazını kılmış, suyunu da ısıttırmış, ondan sonra vefat etmiş. Kız kardeşi ile helalleşmiş, namazını kılmış, suyunu da ısıttırmış, ondan sonra vefat etmiş.

Ama dışarıdan bakarsan şeyh efendi bir kadını odasına aldı, iki saat kaldılar. Ama dışarıdan bakarsan şeyh efendi bir kadını odasına aldı, iki saat kaldılar.

Şeriatte nasıl? Bir yabancı kadınla bir erkek baş başa yalnız kalamaz. Şeriatte nasıl?

Bir yabancı kadınla bir erkek baş başa yalnız kalamaz.

Biz kadınlara ders verirken, tarikati anlatırken Valide hanımı yanımıza alıyoruzBiz kadınlara ders verirken, tarikati anlatırken Valide hanımı yanımıza alıyoruz veya perdenin arkasından anlatıyoruz veya tedbir alıyoruzveya perdenin arkasından anlatıyoruz veya tedbir alıyoruz veya hanımın beyini de yanına oturtuyoruz.veya hanımın beyini de yanına oturtuyoruz. Tabi mantosuyla, sokaktaki kıyafetiyle oturuyor, öyle anlatıyoruz. Neden? Tabi mantosuyla, sokaktaki kıyafetiyle oturuyor, öyle anlatıyoruz.

Neden?

"Şeriatin ahkâmı yerini bulsun, aykırı iş olmasın." diye. "Şeriatin ahkâmı yerini bulsun, aykırı iş olmasın." diye.

Filanca adamın meclisinde kadın erkek bir arada dururmuş.Filanca adamın meclisinde kadın erkek bir arada dururmuş. Adamın mâneviyâtı çok kuvvetliymiş; pamukla ateşi yan yana tutarmış da pamuk yanmazmış. Adamın mâneviyâtı çok kuvvetliymiş; pamukla ateşi yan yana tutarmış da pamuk yanmazmış.

Öyle şey olmaz! Şeriatin ahkâmına aykırı olduğu için olmaz. Tasavvuf kitaplarımız öyle yazıyor.Öyle şey olmaz! Şeriatin ahkâmına aykırı olduğu için olmaz. Tasavvuf kitaplarımız öyle yazıyor. Birisi böyle yapmış, böyle demiş de "Olmaz!" demiş. Birisi böyle yapmış, böyle demiş de "Olmaz!" demiş.

Peygamber Efendimiz böyle yapmadığı içinPeygamber Efendimiz böyle yapmadığı için "Yâ Fatıma! Perdenin arkasına geç." dediği için öyle yapmak lazım. Efendimiz gibi yapmak lazım. "Yâ Fatıma! Perdenin arkasına geç." dediği için öyle yapmak lazım. Efendimiz gibi yapmak lazım.

O bakımdan Resûlullah'ın hayatını okuyun. Ana kaynak odur.O bakımdan Resûlullah'ın hayatını okuyun. Ana kaynak odur. Köşe başındaki ana taşına ipi çekiyoruz, şakülü de yukarıdan aşağı sarkıtıyoruz;Köşe başındaki ana taşına ipi çekiyoruz, şakülü de yukarıdan aşağı sarkıtıyoruz; duvarı örerken o ölçüye, o ipe göre yapıyoruz. O köşe taşındaki ölçü yeri neresi? duvarı örerken o ölçüye, o ipe göre yapıyoruz.

O köşe taşındaki ölçü yeri neresi?

Peygamber Efendimiz. O ölçüye bakmaz da yanındaki tuğlaya bakarsan olmaz.Peygamber Efendimiz.

O ölçüye bakmaz da yanındaki tuğlaya bakarsan olmaz.
Herkes yanındaki tuğlaya bakarsa, duvara bakarsa yelken gibi eğri büğrü olur. Herkes yanındaki tuğlaya bakarsa, duvara bakarsa yelken gibi eğri büğrü olur.

Saflara durulduğu zaman ne diyoruz? Saflara durulduğu zaman ne diyoruz?

"Şu direklerin hizasında olun." diyoruz."Şu direklerin hizasında olun." diyoruz. Onu demediğimiz zaman hava grafiği gibi önde arkada, önde arkada zikzaklı oluyor. Onu demediğimiz zaman hava grafiği gibi önde arkada, önde arkada zikzaklı oluyor.

Saf düz olacak! Yapamıyorlar.Saf düz olacak! Yapamıyorlar. Ya yere çizgi çizeceksin ya ip koyacaksın, ya iki direğin arası diyeceksin.Ya yere çizgi çizeceksin ya ip koyacaksın, ya iki direğin arası diyeceksin. Yapamıyorlar; ölçüye dikkat etmek lazım. Yapamıyorlar; ölçüye dikkat etmek lazım.

Aman kardeşlerim! İnsan yandaki tuğlaya bakarsa yanılır. Aman kardeşlerim! İnsan yandaki tuğlaya bakarsa yanılır.

Ana çizginin bağlandığı Resûlullah'a bakacak, Kur'ân-ı Kerîm'e bakacak.Ana çizginin bağlandığı Resûlullah'a bakacak, Kur'ân-ı Kerîm'e bakacak. Herkes ölçüyü ondan alacak. Ondan başka bir ölçü olmaz. Herkes ölçüyü ondan alacak. Ondan başka bir ölçü olmaz.

"Falanca üstad, falanca kimse, falanca şahıs şöyle yaptı." "Falanca üstad, falanca kimse, falanca şahıs şöyle yaptı."

Sen onun neden yaptığını bilemezsin. Gitsen sorsan belki işin aslı anlaşılır. Sen onun neden yaptığını bilemezsin. Gitsen sorsan belki işin aslı anlaşılır.

Adamın birisi demiş ki; Adamın birisi demiş ki;

"Falanca büyük hoca efendiden duydum; ‘Eşek anırdığı zaman abdest bozulur.' dedi." "Falanca büyük hoca efendiden duydum; ‘Eşek anırdığı zaman abdest bozulur.' dedi."

Hoppala! Şimdi ben burada abdestliyim, dışarıda bir merkep bağırmaya başladı.Hoppala! Şimdi ben burada abdestliyim, dışarıda bir merkep bağırmaya başladı. Benim burada abdestim niye bozulsun? "O hoca öyle şey söylemez." demişler. Benim burada abdestim niye bozulsun?

"O hoca öyle şey söylemez." demişler.

"Yok, söyledi! Şu kulaklarımla duydum." demiş. "Söylemez." "Vallahi söyledi!" "Yok, söyledi! Şu kulaklarımla duydum." demiş.

"Söylemez."

"Vallahi söyledi!"

"Gel bakalım, madem yemin ettin." demişler; gitmişler, hocaya sormuşlar; "Gel bakalım, madem yemin ettin." demişler; gitmişler, hocaya sormuşlar;

Hoca efendi, şöyle bir düşünmüş; hatırlamak için başını eğmiş, sakalını sıvazlamış, başını sallamış. Hoca efendi, şöyle bir düşünmüş; hatırlamak için başını eğmiş, sakalını sıvazlamış, başını sallamış.

"Evet, söyledim." demiş. Hadi bakalım! Ayıkla pirincin taşını. Bu hoca cahil mi? Hayır! "Evet, söyledim." demiş.

Hadi bakalım! Ayıkla pirincin taşını. Bu hoca cahil mi?

Hayır!

"Söyledim ama evladım, sen herhalde vaazın içinde uyumuşsun;"Söyledim ama evladım, sen herhalde vaazın içinde uyumuşsun; vaazı dinlerken anlatılan şeyin başını duymamışsın, sonunu duymuşsun. Yanlış bilgi edinmişsin.vaazı dinlerken anlatılan şeyin başını duymamışsın, sonunu duymuşsun. Yanlış bilgi edinmişsin. Ben o vaazda neyi anlattım? ‘Bir insan merkebine bindi. Su tulumu, testisi merkebine asılı.Ben o vaazda neyi anlattım? ‘Bir insan merkebine bindi. Su tulumu, testisi merkebine asılı. Yolda namaz vakti gelince indi. Abdest bozacak, abdest alacak, namaz kılacak.Yolda namaz vakti gelince indi. Abdest bozacak, abdest alacak, namaz kılacak. Merkep bir gürültüden ürktü, kaçtı gitti. Çölde merkebi ara Allah'ım ara; yok.Merkep bir gürültüden ürktü, kaçtı gitti. Çölde merkebi ara Allah'ım ara; yok. Orada yok burada yok, uğraştı, didindi; yakalayamadı. Su yok. Şmdi bu adam ne yapacak?Orada yok burada yok, uğraştı, didindi; yakalayamadı. Su yok. Şmdi bu adam ne yapacak? Namaz vakti geçiyor. Teyemmüm abdesti aldı.Namaz vakti geçiyor. Teyemmüm abdesti aldı. Tam namaz kılacak, merkep geldi, yanında anırdı, bağırdı. Tamam, su geldi. O zaman ne olur?Tam namaz kılacak, merkep geldi, yanında anırdı, bağırdı. Tamam, su geldi. O zaman ne olur? Su geldiği zaman teyemmümle namaz olmaz. Artık oradan suyu alacak, abdest alacak.Su geldiği zaman teyemmümle namaz olmaz. Artık oradan suyu alacak, abdest alacak. Ondan abdesti bozuldu.' dedim." Ondan abdesti bozuldu.' dedim."

İnsan anlatınca anlıyor da anlatmayınca bilinmiyor.İnsan anlatınca anlıyor da anlatmayınca bilinmiyor. O bakımdan gerçekten büyüklerin, evliyâullahın kerametle bildiği bazı şeyler vardır.O bakımdan gerçekten büyüklerin, evliyâullahın kerametle bildiği bazı şeyler vardır. Onlar görürler, bazı şeyler söylerler; onları taklit etmek olmaz. Onlar görürler, bazı şeyler söylerler; onları taklit etmek olmaz.

Bahaeddin-i Nakşibend Efendimiz ile ilgili bir menkabeBahaeddin-i Nakşibend Efendimiz ile ilgili bir menkabe -onlara hikâye denmiyor- anlatırlar. Müritlerine; -onlara hikâye denmiyor- anlatırlar. Müritlerine;

"Hadi gidelim, filanca tüccarın deposundaki malların hepsini alalım." demiş. Gitmişler, almışlar."Hadi gidelim, filanca tüccarın deposundaki malların hepsini alalım." demiş. Gitmişler, almışlar. Topları, kumaşları herkes kucaklamış, almış. Depoda bir şey kalmamış. Ertesi gün; Topları, kumaşları herkes kucaklamış, almış. Depoda bir şey kalmamış. Ertesi gün;

"Hadi, aldığımız topları götürüp yerine koyalım." demiş. Tekrar götürmüşler, yerine koymuşlar."Hadi, aldığımız topları götürüp yerine koyalım." demiş. Tekrar götürmüşler, yerine koymuşlar. Meğer o gün haramîler gelmiş, oraları talan etmişler.Meğer o gün haramîler gelmiş, oraları talan etmişler. Bu zât iyi bir tüccarmış, mübarek bir insanmış, bunun da dükkânına girmişler ama bir şey yok,Bu zât iyi bir tüccarmış, mübarek bir insanmış, bunun da dükkânına girmişler ama bir şey yok, daha önce alındı; bir şey yapamamışlar. daha önce alındı; bir şey yapamamışlar.

Böyle şeyler olabilir. Yoksa ilk başta; "Hırsızlık için gidelim." demedi, korumak için gitti.Böyle şeyler olabilir. Yoksa ilk başta; "Hırsızlık için gidelim." demedi, korumak için gitti. Böyle menkabeler olabiliyor.Böyle menkabeler olabiliyor. İnsan bir şeyin esrarını bilince o zaman başka türlü düşünür, işin sonunu bilince başka şeyler yapabilir.İnsan bir şeyin esrarını bilince o zaman başka türlü düşünür, işin sonunu bilince başka şeyler yapabilir. Böyle şeyler olabiliyor. İnsan bilmediği şeyi taklit etmeyecek. Böyle şeyler olabiliyor. İnsan bilmediği şeyi taklit etmeyecek.

İmâm-ı Âzam Efendimiz'in sözü vardır: İmâm-ı Âzam Efendimiz'in sözü vardır:

"Benim ahkâmımın hangi hadisten, hangi âyetten ne sebeple çıktığını bilmeyen;"Benim ahkâmımın hangi hadisten, hangi âyetten ne sebeple çıktığını bilmeyen; benim mezhebimin hükmüne göre cahilce, gözü kara hükmetmesin!" diyor. benim mezhebimin hükmüne göre cahilce, gözü kara hükmetmesin!" diyor.

Sebebini bilsin. "Sebebini bilmeyince yanlış hükme varabilir." diye düşünmüş. Sebebini bilsin. "Sebebini bilmeyince yanlış hükme varabilir." diye düşünmüş.

Bu çok önemli bir noktadır. Bazıları hocalarına muhabbetten şeriatten çıkıyorlar. Bu çok önemli bir noktadır.

Bazıları hocalarına muhabbetten şeriatten çıkıyorlar.

Hocasına muhabbet ediyor, hocasının yanlış işlerini taklit ediyor, sigara tiryakisi oluyor,Hocasına muhabbet ediyor, hocasının yanlış işlerini taklit ediyor, sigara tiryakisi oluyor, vesaire vesaire; raydan çıkabiliyor, yoldan çıkabiliyor. vesaire vesaire; raydan çıkabiliyor, yoldan çıkabiliyor.

Ölçü Resûlullah'tır, şeriatin ahkâmıdır. Herkes şeriatin ahkâmına uymak zorundadır. Ölçü Resûlullah'tır, şeriatin ahkâmıdır. Herkes şeriatin ahkâmına uymak zorundadır.

"Ben büyük şeyhim; kadınla erkeği yan yana tutarım da bir şey olmaz da." "Ben büyük şeyhim; kadınla erkeği yan yana tutarım da bir şey olmaz da."

Evet, olmayabilir ama öyle yapmak doğru değildir. Büyüklerimiz de umumiyetle öyle yapmamışlardır.Evet, olmayabilir ama öyle yapmak doğru değildir. Büyüklerimiz de umumiyetle öyle yapmamışlardır. İstisnaî haller de onların bildiği bir şeydir, ötekilere ölçü olmaz. İstisnaî haller de onların bildiği bir şeydir, ötekilere ölçü olmaz.

Allah hepinizden razı olsun! Allah hepinizden razı olsun!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2