Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

En Özlü Dua ve Teheccüt Namazının Müthiş Faydaları (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Cemâziye'l-Evvel 1410 / 23.12.1989
Sapanca / Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın 1980 sonrası sohbetlerine ek olarak başka bir uygulama daha başlatıldı. Problemi olanlar, herhangi bir konuda sıkıntısı olanlar, meselelerini yazılı olarak hocamıza gönderiyorlardı. Hocamız onları birer birer okuyor, her birisi için gerekli cevapları, açıklamaları, nasihatleri yapıyor, tavsiyelerde bulunuyordu.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamızın sohbetlerine katılanlar, katlanmış kâğıt parçalarının elden ele, kürsüye doğru taşındığını ve bir zaman sonra bunların kürsüde küçük tepecikler oluşturduklarını görmüşlerdir.

Konuşma Metni

Öğrenciler ders çalışmak için hem geç yatıyorlar hem de erken kalkmaları gerekiyor.Öğrenciler ders çalışmak için hem geç yatıyorlar hem de erken kalkmaları gerekiyor. Geç yatıldığında erken kalkmak mümkün olmuyor. Ne tavsiye buyurursunuz? Geç yatıldığında erken kalkmak mümkün olmuyor. Ne tavsiye buyurursunuz?

Erken yatmayı, erken kalkmayı, kalktığı zamanlarda ders çalışmayı tavsiye ederim. Erken yatmayı, erken kalkmayı, kalktığı zamanlarda ders çalışmayı tavsiye ederim. Bir de bu durumda olan her insan için Peygamber Efendimiz'in genel tavsiyesi;Bir de bu durumda olan her insan için Peygamber Efendimiz'in genel tavsiyesi; öğle civarında bir istirahat etmektir.öğle civarında bir istirahat etmektir. Uyusa da uyumasa da şöyle bir uzanmak, istirahat etmektir; buna kaylûle uykusu denilir.Uyusa da uyumasa da şöyle bir uzanmak, istirahat etmektir; buna kaylûle uykusu denilir. Bu, sıhhat kazanmak için de iyidir. Gece ibadetini yapmakta da faydalıdır.Bu, sıhhat kazanmak için de iyidir. Gece ibadetini yapmakta da faydalıdır. O bakımdan mümkünse, gündüzün öğleye yarım saat,O bakımdan mümkünse, gündüzün öğleye yarım saat, 45 dakika kalan bir vaktinde veya öğle namazından, yemeğinden hemen sonra45 dakika kalan bir vaktinde veya öğle namazından, yemeğinden hemen sonra şöyle bir uzanarak istirahat ettikleri takdirde o sıkıntılar bertaraf olabilir.şöyle bir uzanarak istirahat ettikleri takdirde o sıkıntılar bertaraf olabilir. Bu iki tavsiyeyi kendilerine tavsiye ederim. Bu iki tavsiyeyi kendilerine tavsiye ederim.

Eğer başka hiç çareleri yoksa yatsıdan sonra hemen erken yatıpEğer başka hiç çareleri yoksa yatsıdan sonra hemen erken yatıp ders çalışmasını sahurdan sonraya bırakmalarını tavsiye ederim.ders çalışmasını sahurdan sonraya bırakmalarını tavsiye ederim. Çünkü zaten o vakitte hafıza daha kuvvetlidir.Çünkü zaten o vakitte hafıza daha kuvvetlidir. Hafız olanlara sorun; umumiyetle hafızlıklarını o vakitte yapmışlardır.Hafız olanlara sorun; umumiyetle hafızlıklarını o vakitte yapmışlardır. Yani zihin müsaittir, dinlenmiş olarak daha iyi yapar.Yani zihin müsaittir, dinlenmiş olarak daha iyi yapar. Akşamüstü zaten bütün gün yorulmuş olan zihinleAkşamüstü zaten bütün gün yorulmuş olan zihinle dersi çalışmak için uğraşırsın, uğraşırsın, aklına girmez.dersi çalışmak için uğraşırsın, uğraşırsın, aklına girmez. Halbuki dinlenmiş olarak yatıp da sahur vaktinde, seher vaktinde ders çalışırsan,Halbuki dinlenmiş olarak yatıp da sahur vaktinde, seher vaktinde ders çalışırsan, iki rekât namazını kıldıktan sonra, öğrenmen daha rahat olur. iki rekât namazını kıldıktan sonra, öğrenmen daha rahat olur.

Bir şehre gelen suya lağım veya başka pislik suları karışabiliyormuş, bununla abdest almak câiz mi? Bir şehre gelen suya lağım veya başka pislik suları karışabiliyormuş, bununla abdest almak câiz mi?

Gazeteler yazıyor. Sular kesildiği zaman su borularının tazyiklerinden Gazeteler yazıyor. Sular kesildiği zaman su borularının tazyiklerinden etraftaki pis sular içeriye sızabiliyor ve böylece su pis olabilir, deniliyor.etraftaki pis sular içeriye sızabiliyor ve böylece su pis olabilir, deniliyor. Bu tabii umumi, genel, her zamanki bir durum değildir.Bu tabii umumi, genel, her zamanki bir durum değildir. Yani o suyun ilk geldiği zamanda suyu biraz akıtırsınız. Yani o suyun ilk geldiği zamanda suyu biraz akıtırsınız.

Zaten bir ihtimal üzerine su pis sayılmaz.Zaten bir ihtimal üzerine su pis sayılmaz. "Acaba karışmış mı?" "Acaba karışmamış mı?" diye de düşünebiliriz. "Acaba karışmış mı?" "Acaba karışmamış mı?" diye de düşünebiliriz. Binâenaleyh, ondan dolayı su hükmen pis olmaz.Binâenaleyh, ondan dolayı su hükmen pis olmaz. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; hangi zaman musluktan akan suyla abdest alsanız,Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; hangi zaman musluktan akan suyla abdest alsanız, "Acaba künklerden bir yerden bir sızıntı olmuş mudur?" diye tereddüt etmek, vesvese etmek yoktur."Acaba künklerden bir yerden bir sızıntı olmuş mudur?" diye tereddüt etmek, vesvese etmek yoktur. Su temizdir. Abdest alabilirsiniz.Su temizdir. Abdest alabilirsiniz. Vesvesenin yenilmesi için başka bir şey söylemeye lüzum görmüyorum.Vesvesenin yenilmesi için başka bir şey söylemeye lüzum görmüyorum. Ama gazeteler yazdı, radyolar söyledi; "Suların kesildiği zaman ilk suyu içmeyin." dediler. Ama gazeteler yazdı, radyolar söyledi;

"Suların kesildiği zaman ilk suyu içmeyin." dediler.

Tamam, o zaman biraz akıtırsınız. Akıttıktan sonra onlar gitmiş olur.Tamam, o zaman biraz akıtırsınız. Akıttıktan sonra onlar gitmiş olur. Ondan sonra . Abdest alabilirsiniz. Ondan sonra . Abdest alabilirsiniz.

Kolonya gibi şeylerin dökülmesi abdeste zarar verir mi? Kolonya gibi şeylerin dökülmesi abdeste zarar verir mi?

Bu hususta ihtilaf vardır.Bu hususta ihtilaf vardır. Kolonyayı necasetten sayanlar, içinde alkol olduğu için ellerin yıkanması gerektiğini söylüyorlar.Kolonyayı necasetten sayanlar, içinde alkol olduğu için ellerin yıkanması gerektiğini söylüyorlar. Ama necaset değildir. Çünkü kendisi bizzat içki değildir.Ama necaset değildir. Çünkü kendisi bizzat içki değildir. Bir kimyevî maddedir ve burada içki olarak kullanılmamaktadır.Bir kimyevî maddedir ve burada içki olarak kullanılmamaktadır. Kolonya başka bir maksatla kullanılmaktadır diye temiz olduğuna dair hükmeden alimler de vardır.Kolonya başka bir maksatla kullanılmaktadır diye temiz olduğuna dair hükmeden alimler de vardır. İhtilaftan kurtulmak için kolonya sürmüşse ellerini yıkaması uygun olur.İhtilaftan kurtulmak için kolonya sürmüşse ellerini yıkaması uygun olur. Yıkamasa da abdestine zarar vermez. Yıkamasa da abdestine zarar vermez.

Çeşme sularında bulunan klor ve buna benzer suyun kokusunu,Çeşme sularında bulunan klor ve buna benzer suyun kokusunu, tadını değiştiren maddelerin mahzuru var mıdır? tadını değiştiren maddelerin mahzuru var mıdır?

O miktarın mahzuru yoktur.O miktarın mahzuru yoktur. Aslında o klor mikropları da öldürmek için konulan, pis olmayan bir maddedir.Aslında o klor mikropları da öldürmek için konulan, pis olmayan bir maddedir. Yani necis, necaset tarzında bir şey değildir.Yani necis, necaset tarzında bir şey değildir. Temizleyici, dezenfektan, mikrop öldürücü bir maddedir. Onun zararı yoktur.Temizleyici, dezenfektan, mikrop öldürücü bir maddedir. Onun zararı yoktur. Yani kokusunda bir değişiklik yapsa da temizleyici,Yani kokusunda bir değişiklik yapsa da temizleyici, mikropları öldürücü olduğu için onun olmasında bir mahzur yoktur. mikropları öldürücü olduğu için onun olmasında bir mahzur yoktur.

Esasen sular hiçbir yerde hiçbir zaman, dağdaki çeşmelerde bile sâfî değildir.Esasen sular hiçbir yerde hiçbir zaman, dağdaki çeşmelerde bile sâfî değildir. Ya içinde kireç vardır, ya alçı vardır, ya madenler vardır, ya daha başka şeyler vardır.Ya içinde kireç vardır, ya alçı vardır, ya madenler vardır, ya daha başka şeyler vardır. Onlar suyun abdest alma vasfına zarar vermiyor. Onlar suyun abdest alma vasfına zarar vermiyor.

Sabah namazından sonra musafaha yapmaya günah diyen kimseler var. Sabah namazından sonra musafaha yapmaya günah diyen kimseler var.

Bunun bir mahzuru yoktur. Musafaha günah olmaz.Bunun bir mahzuru yoktur. Musafaha günah olmaz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tavsiye ettiği bir şeydir.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tavsiye ettiği bir şeydir. "İki müslüman musafaha yaptığı zaman günahları dökülüyor." diye bildiriliyor."İki müslüman musafaha yaptığı zaman günahları dökülüyor." diye bildiriliyor. Yalnız bunun mahzurlu olan şekli; her namazdan sonra sanki böyle bir [namazın] töreniymiş, Yalnız bunun mahzurlu olan şekli; her namazdan sonra sanki böyle bir [namazın] töreniymiş, bir merasimmiş tarzında muntazaman yapıyorlar.bir merasimmiş tarzında muntazaman yapıyorlar. O zaman o sanki dinin asıllarından, esaslarından bir parçaymış gibi...O zaman o sanki dinin asıllarından, esaslarından bir parçaymış gibi... Bilmeyen insan onu yanlış değerlendirebilir. O bakımdan mahzurlu oluyor.Bilmeyen insan onu yanlış değerlendirebilir. O bakımdan mahzurlu oluyor. Yoksa bir mahzuru yoktur, insan her zaman musafaha yapabilir.Yoksa bir mahzuru yoktur, insan her zaman musafaha yapabilir. Sonra, caminin içinde bir ibadet havası vehmedilmesin diye yapılmaması söylenebilirse bile,Sonra, caminin içinde bir ibadet havası vehmedilmesin diye yapılmaması söylenebilirse bile, caminin dışında hiçbir mahzuru yoktur.caminin dışında hiçbir mahzuru yoktur. Caminin dışına çıkmış, orada herkes musafaha ediyor.Caminin dışına çıkmış, orada herkes musafaha ediyor. Sevabı vardır, vebali yoktur, günahı yoktur.Sevabı vardır, vebali yoktur, günahı yoktur. Belki caminin içinde öteki namaz kılanlara mâni olmaması bakımından düşünülebilir.Belki caminin içinde öteki namaz kılanlara mâni olmaması bakımından düşünülebilir. Hülâsası, mahzurlu değildir. Hülâsası, mahzurlu değildir.

Sünnet namazından sonra İhlâs-ı Şerîf okumak bid'at deniliyor. Sünnet namazından sonra İhlâs-ı Şerîf okumak bid'at deniliyor.

"Bid'at" diyenler bu gibi şeylerde aşırı davranıyorlar."Bid'at" diyenler bu gibi şeylerde aşırı davranıyorlar. Kur'ân-ı Kerîm okumak genel olarak sevaptır. İhlâs-ı Şerîfler sevaptır. Kur'ân-ı Kerîm okumak genel olarak sevaptır. İhlâs-ı Şerîfler sevaptır. İhlâs-ı Şerîfler okunduğu zaman, bir ihlâs-ı şerîfin sevabı sülüsü Kur'an'a bedeldir. İhlâs-ı Şerîfler okunduğu zaman, bir ihlâs-ı şerîfin sevabı sülüsü Kur'an'a bedeldir.

Genel bir hüküm varken ne diye günah diye bir hüküm çıkartılıyor?Genel bir hüküm varken ne diye günah diye bir hüküm çıkartılıyor? Kur'an okumak sevap iken ne diye çıkartılıyor? Kur'an okumak sevap iken ne diye çıkartılıyor?

Ancak şu sebepten olabilir ki; hani İhlâs'ı okurken burada bazı namaz kılanlarAncak şu sebepten olabilir ki; hani İhlâs'ı okurken burada bazı namaz kılanlar acaba kulağına o ses gider de şaşırır mı filan diye olabilir.acaba kulağına o ses gider de şaşırır mı filan diye olabilir. O zaman İhlâs değil tüm Kur'ân-ı Kerîm, hatim vesaire hepsi günahtır demek lazım.O zaman İhlâs değil tüm Kur'ân-ı Kerîm, hatim vesaire hepsi günahtır demek lazım. O da öyle değildir; camide kaçınılmaz bir durum var, herkes aynı zamanda gelmiyor.O da öyle değildir; camide kaçınılmaz bir durum var, herkes aynı zamanda gelmiyor. İşin sonunu almak da mümkün olmuyor.İşin sonunu almak da mümkün olmuyor. Birisi önden geliyor oturuyor, ötekisi sonradan geliyor,Birisi önden geliyor oturuyor, ötekisi sonradan geliyor, "Namazı tamamlayacağım, daha bunlar oturuyor." diyor."Namazı tamamlayacağım, daha bunlar oturuyor." diyor. O bakımdan bunları bid'at saymak doğru değildir.O bakımdan bunları bid'at saymak doğru değildir. Sevaplı bir şeydir. Hem de bir faydası da vardır.Sevaplı bir şeydir. Hem de bir faydası da vardır. Çünkü İhlâslar okunmaya başladığı zaman bu sefer yeni gelen şahıs; Çünkü İhlâslar okunmaya başladığı zaman bu sefer yeni gelen şahıs;

"Ha, vakit kalmamış artık, farz namaza durmaları yaklaşmış;"Ha, vakit kalmamış artık, farz namaza durmaları yaklaşmış; binâenaleyh ben sünneti sonra kılayım." diyor. binâenaleyh ben sünneti sonra kılayım." diyor.

Böylece Allahu Ekber demiş olsa namazı tamamlaması gerekecekBöylece Allahu Ekber demiş olsa namazı tamamlaması gerekecek veyahut acele etmesi gerekecek; o durumdan kurtulmuş oluyor.veyahut acele etmesi gerekecek; o durumdan kurtulmuş oluyor. Bakış açılarına göre mesele değişiyor.Bakış açılarına göre mesele değişiyor. Netice itibariyle Kur'an okumaktır, netice itibariyle musafaha etmektir;Netice itibariyle Kur'an okumaktır, netice itibariyle musafaha etmektir; bu gibi şeyleri büyük münakaşa mevzuu yapmak bence uygun olmuyor. bu gibi şeyleri büyük münakaşa mevzuu yapmak bence uygun olmuyor.

Vahdet-i vücud nedir? Muhyiddin-i Arabî'nin tanımladığı vahdet-i vücûd nasıldır?Vahdet-i vücud nedir? Muhyiddin-i Arabî'nin tanımladığı vahdet-i vücûd nasıldır? İmâm-ı Rabbânî, Muhyiddin-i Arabî'nin savunduğu vahdet-i vücûda nasıl ve niçin karşı çıkmıştır?İmâm-ı Rabbânî, Muhyiddin-i Arabî'nin savunduğu vahdet-i vücûda nasıl ve niçin karşı çıkmıştır? Açıklar mısınız? Açıklar mısınız?

Bu önemli bir konudur. Biraz da uzun bir konudur. Bu önemli bir konudur. Biraz da uzun bir konudur. Vahdet-i vücûd; varlığın hakiki sahibinin Allahu Teâlâ hazretleri olduğunun idrakidir.Vahdet-i vücûd; varlığın hakiki sahibinin Allahu Teâlâ hazretleri olduğunun idrakidir. Bizim varlıklarımızın da mecazî mânada varlık olduğunu, aslında fâni varlıklar olduğumuzu,Bizim varlıklarımızın da mecazî mânada varlık olduğunu, aslında fâni varlıklar olduğumuzu, varlığımızın da Allah'tan olduğunu idrakten doğan bir yüksek haldir.varlığımızın da Allah'tan olduğunu idrakten doğan bir yüksek haldir. Çok zikir yapan, çok derin tefekkür eden insanların zihinlerinin ulaştığı bir idrak seviyesidir bu.Çok zikir yapan, çok derin tefekkür eden insanların zihinlerinin ulaştığı bir idrak seviyesidir bu. Bilmeyen insanların ne anladığı, anlayacağı bir şeydir ne de ileri geri söz söyleyeceği bir noktadır.Bilmeyen insanların ne anladığı, anlayacağı bir şeydir ne de ileri geri söz söyleyeceği bir noktadır. Bilmeyen insan "Vay böyle demiş, kâfir oldu..." sanır, halbuki onun seviyesinde değil.Bilmeyen insan "Vay böyle demiş, kâfir oldu..." sanır, halbuki onun seviyesinde değil. O adam zikirle, fikirle o gerçeği sezinledi.O adam zikirle, fikirle o gerçeği sezinledi. Bilen insanların seyr ü sülûk esnasında yükseklerden bir merhalesidir, bir idrakidir. Bilen insanların seyr ü sülûk esnasında yükseklerden bir merhalesidir, bir idrakidir.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri diyor ki; "Bu hâli, bu duyguyu ben de sezinledim." İmâm-ı Rabbânî hazretleri diyor ki;

"Bu hâli, bu duyguyu ben de sezinledim."

İnsan kendi yokluğunu, fâniliğini hissedince,İnsan kendi yokluğunu, fâniliğini hissedince, -hani fenâfillâh makamı var diye duyarsınız ya- fenâfillah makamını hissedince,-hani fenâfillâh makamı var diye duyarsınız ya- fenâfillah makamını hissedince, o makama ulaşıp tadınca; "Ya ben diye bir şey yok ki... Ben neyim? Yokum, hiçim." diyeo makama ulaşıp tadınca; "Ya ben diye bir şey yok ki... Ben neyim? Yokum, hiçim." diye o idrak içine iyice yerleştikten sonra, o zaman ne var? "Ben yokum, Allah var.o idrak içine iyice yerleştikten sonra, o zaman ne var? "Ben yokum, Allah var. Her şey fâni, sadece Allah var." diye bir idrakten kaynaklanıyor.Her şey fâni, sadece Allah var." diye bir idrakten kaynaklanıyor. "Acaba işin aslı böyle midir diye düşündüm." der İmâm-ı Rabbânî hazretleri."Acaba işin aslı böyle midir diye düşündüm." der İmâm-ı Rabbânî hazretleri. Muhyiddin-i Arabî'yi okumuş; saygılı, sevgili, o halleri tadan bir kimse.Muhyiddin-i Arabî'yi okumuş; saygılı, sevgili, o halleri tadan bir kimse. Bu meseleleri karşılıklı sohbet yoluyla birbirleriyle konuşabilecek,Bu meseleleri karşılıklı sohbet yoluyla birbirleriyle konuşabilecek, birbirleriyle aşık atabilecek kıratta insanlar. birbirleriyle aşık atabilecek kıratta insanlar.

"Bir müddet onu haklı [gibi gördüğüm] halde,"Bir müddet onu haklı [gibi gördüğüm] halde, anladım ki sonunda, işin aslı bu değildir; vahdet-i şühûddur." anladım ki sonunda, işin aslı bu değildir; vahdet-i şühûddur."

Cümle şahitler, cümle mezâhir, cümle varlıklar Allahu Teâlâ hazretlerinin varlıklarının şahitleridir.Cümle şahitler, cümle mezâhir, cümle varlıklar Allahu Teâlâ hazretlerinin varlıklarının şahitleridir. Varlıklarını ondan almaktadır. Ama kul kuldur, mahluk mahluktur, Hâlık Hâlık'tır.Varlıklarını ondan almaktadır. Ama kul kuldur, mahluk mahluktur, Hâlık Hâlık'tır. O bir haldir, lezzettir, keyiftir, sezgidir,O bir haldir, lezzettir, keyiftir, sezgidir, mânevî ilerlemekten doğan insanın bir duygu sarhoşluğudur. mânevî ilerlemekten doğan insanın bir duygu sarhoşluğudur.

"Hiçbir şey yok be ortada, sadece Rabbim var!" diye bir keyif hâlidir, diye onu öyle"Hiçbir şey yok be ortada, sadece Rabbim var!" diye bir keyif hâlidir, diye onu öyle bu tarzda hoş görmekle beraber daha ötesinde asıl hâlin vahdet-i şühûd hâli olduğunu zikrediyor.bu tarzda hoş görmekle beraber daha ötesinde asıl hâlin vahdet-i şühûd hâli olduğunu zikrediyor. O bakımdan İmâm-ı Rabbânî hazretleri vahdet-i şühûd fikirleriyle tanınmıştır. O bakımdan İmâm-ı Rabbânî hazretleri vahdet-i şühûd fikirleriyle tanınmıştır.

Muhyiddin-i Arabî hazretleri de mahlukâtın fâniliğini çok net gördüğü için "Yok bunlar ya!Muhyiddin-i Arabî hazretleri de mahlukâtın fâniliğini çok net gördüğü için "Yok bunlar ya! Bunlara varlık izafe edilir mi? Ne bunlar ya?" gibilerdenBunlara varlık izafe edilir mi? Ne bunlar ya?" gibilerden onları da yok saydığından onda da vahdet-i vücûd mânası galiptir. onları da yok saydığından onda da vahdet-i vücûd mânası galiptir.

Nereye baksa Allahu Teâlâ hazretlerinin kudretini, varlığını gördüğündendir;Nereye baksa Allahu Teâlâ hazretlerinin kudretini, varlığını gördüğündendir; yoksa âyetleri, hadisleri bilmediğinden değildir. O bakış tarzındandır.yoksa âyetleri, hadisleri bilmediğinden değildir. O bakış tarzındandır. Ağaca bakıyor; ağaç olarak görmüyor, Rabbimiz'in bir sanatı olarak görüyor.Ağaca bakıyor; ağaç olarak görmüyor, Rabbimiz'in bir sanatı olarak görüyor. Her şeyi öyle gördüğündendir. Her şeyi öyle gördüğündendir.

Benim tavsiyem; insan bildiği, yaşadığı seviyeden konuşmalıdır, bilmediği şeye karışmamalıdır.Benim tavsiyem; insan bildiği, yaşadığı seviyeden konuşmalıdır, bilmediği şeye karışmamalıdır. Çünkü "dünya yuvarlak" demiş bizim alimler, bunu tespit etmişler.Çünkü "dünya yuvarlak" demiş bizim alimler, bunu tespit etmişler. Avrupalılar da sonra almış, Galile vesaire filan da söylemiş ama hıristiyanlarAvrupalılar da sonra almış, Galile vesaire filan da söylemiş ama hıristiyanlar "Yok düzdür, işte görmüyor musun, yuvarlak olsaydı alt taraftan aşağı düşerdik...""Yok düzdür, işte görmüyor musun, yuvarlak olsaydı alt taraftan aşağı düşerdik..." gibi hikâyelerle karşı çıkmışlar. Ama bilmeyen şöyle kenarda dursun, çizmeden yukarıya çıkmasın. gibi hikâyelerle karşı çıkmışlar. Ama bilmeyen şöyle kenarda dursun, çizmeden yukarıya çıkmasın.

Hani ressamın birisi sergi açmış da, bir de güzel resim yapmış.Hani ressamın birisi sergi açmış da, bir de güzel resim yapmış. Bir kahraman adam, beyaz atın üstünde şahlanmış; şahane bir tablo.Bir kahraman adam, beyaz atın üstünde şahlanmış; şahane bir tablo. Kendisi de tebdîl-i kıyafet, halkın arasına katılmış,Kendisi de tebdîl-i kıyafet, halkın arasına katılmış, bakalım resimlerimi halk beğeniyor mu, ne diyor diye.bakalım resimlerimi halk beğeniyor mu, ne diyor diye. Birileri, bir kalabalık gelmişler, yaptığı tablonun karşısında;Birileri, bir kalabalık gelmişler, yaptığı tablonun karşısında; "Vay be, ne kadar güzel resim ya, ne de güzel yapmış..." diye"Vay be, ne kadar güzel resim ya, ne de güzel yapmış..." diye "şurası şöyle, burası böyle..." diye konuşurken o da yanaşmış. Onlar da bakıyor."şurası şöyle, burası böyle..." diye konuşurken o da yanaşmış. Onlar da bakıyor. Bir taraftan da bakıyor gibi yaparken tenkitlerini alıyor, dinliyor. Bir taraftan da bakıyor gibi yaparken tenkitlerini alıyor, dinliyor.

Bir tanesi; "Aa! Bu ne biçim ressam? Çizmeyi yanlış yapmış!" demiş. Bir tanesi;

"Aa! Bu ne biçim ressam? Çizmeyi yanlış yapmış!" demiş.

"Çizme böyle olmaz ki; çizmenin bir parçası şöyle olur, oradan şöyle gelir,"Çizme böyle olmaz ki; çizmenin bir parçası şöyle olur, oradan şöyle gelir, şuradan şu eklenir, şurada ökçe olur, burada üst taraf olur.şuradan şu eklenir, şurada ökçe olur, burada üst taraf olur. Bu çizmeyi yanlış yapmış." demiş. Bu çizmeyi yanlış yapmış." demiş.

Ressam da kulak misafiri, seyrediyormuş gibi yapıp dinliyor.Ressam da kulak misafiri, seyrediyormuş gibi yapıp dinliyor. Bakmış, hakikaten onu ezberden çizdi, kafasından;Bakmış, hakikaten onu ezberden çizdi, kafasından; çizmenin hakiki çizme ustası tarafından yapılan şekline pek uymuyor;çizmenin hakiki çizme ustası tarafından yapılan şekline pek uymuyor; tamam, haklı. Ondan sonra çizmeci başlamış; tamam, haklı. Ondan sonra çizmeci başlamış;

"Hem şurada şu sarı rengi niye kullandı, şu onun yanında şu renk olsaydı, bu renk olsaydı..." "Hem şurada şu sarı rengi niye kullandı, şu onun yanında şu renk olsaydı, bu renk olsaydı..."

Onu sanat zevkiyle şöyle bir düşünmüş, bakmış ki tenkitleri doğru değil; Onu sanat zevkiyle şöyle bir düşünmüş, bakmış ki tenkitleri doğru değil;

"Ahbap, sen çizmeden yukarıya çıkma!"Ahbap, sen çizmeden yukarıya çıkma! Çizmedeki tenkidin tamam ama oradan yukarıda başladın zırvalamaya. Çizmeden yukarıya çıkma!" demiş. Çizmedeki tenkidin tamam ama oradan yukarıda başladın zırvalamaya. Çizmeden yukarıya çıkma!" demiş.

Bu gibi konular yüksek konular olduğu için aşağıdaki bir şahısBu gibi konular yüksek konular olduğu için aşağıdaki bir şahıs bu sefer "Vahdet-i vücûd yanlış" diyecek, falanca alime veryansın edecek.bu sefer "Vahdet-i vücûd yanlış" diyecek, falanca alime veryansın edecek. Halbuki o alimler senin kadar âyet biliyor, hadis biliyor,Halbuki o alimler senin kadar âyet biliyor, hadis biliyor, senden fazla zikrediyor, gecelerini ibadetle geçiriyor. senden fazla zikrediyor, gecelerini ibadetle geçiriyor. Alim insanlar, müderris insanlar. Bunların hepsini bilen insanlar. Alim insanlar, müderris insanlar. Bunların hepsini bilen insanlar.

Neden böyle demişler? Neden böyle demişler?

Dünyayı bir hayal gibi görmüşler, bir zıll gibi,Dünyayı bir hayal gibi görmüşler, bir zıll gibi, bir Hacivat-Karagöz oyununda perdede bir gölge gibi görmüşler. Nedir bunlar, bu mezâhir? bir Hacivat-Karagöz oyununda perdede bir gölge gibi görmüşler. Nedir bunlar, bu mezâhir?

Cümle gölge... Cümle gölge...

Küllü men aleyhâ fân. "Her şey yeryüzünde fânidir."Küllü men aleyhâ fân. "Her şey yeryüzünde fânidir." Ve yebkâ vechü rabbike zü'l-celâli ve'l-ikrâm dediği gibi âyet-i kerîmenin ,Ve yebkâ vechü rabbike zü'l-celâli ve'l-ikrâm dediği gibi âyet-i kerîmenin , her şeyi fâni gördüklerinden, o neşeyle, o keyif, o zevkle, o sekr haliyle onu söylemiş oluyorlar,her şeyi fâni gördüklerinden, o neşeyle, o keyif, o zevkle, o sekr haliyle onu söylemiş oluyorlar, diye onların kendilerine göre bir izahları vardır. diye onların kendilerine göre bir izahları vardır.

Anlamayana, o seviyede olmayana anlatmak da biraz zordur. Anlamayana, o seviyede olmayana anlatmak da biraz zordur.

Uzaya gidip de uzay mekiğinin içinde baş aşağı,Uzaya gidip de uzay mekiğinin içinde baş aşağı, baş yukarı havada uçarak giden bir insanı buradaki anlayamaz. baş yukarı havada uçarak giden bir insanı buradaki anlayamaz.

Neden? Orada yer çekimi yok. Yaşayan bilir işte, sen anlayamazsın.Neden?

Orada yer çekimi yok. Yaşayan bilir işte, sen anlayamazsın.
Oraya gitsen orada durumun biraz başka türlü olduğunu göreceksin.Oraya gitsen orada durumun biraz başka türlü olduğunu göreceksin. Uzay mekiğinin dışına çıkıyor, havada duruyor; düşme yok, bir şey yok. Uzay mekiğinin dışına çıkıyor, havada duruyor; düşme yok, bir şey yok.

Neden? Yerçekimi yok. Neden?

Yerçekimi yok.

"Nasıl olur ya, biz burada minarenin dışına çıksak pat aşağı düşeriz..." "Nasıl olur ya, biz burada minarenin dışına çıksak pat aşağı düşeriz..."

Düşersin ama orası uzay, burası başka yer. Onun gibi yani. Düşersin ama orası uzay, burası başka yer.

Onun gibi yani.

Bizim büyüğümüz İmâm-ı Rabbânî hazretleri diyor ki; Bizim büyüğümüz İmâm-ı Rabbânî hazretleri diyor ki;

"Ben de bunu sezinledim, bir ara böyle bir duyguda bulundum ama"Ben de bunu sezinledim, bir ara böyle bir duyguda bulundum ama sonradan gördüm ki esas olan vahdet-i şühûddur." sonradan gördüm ki esas olan vahdet-i şühûddur."

Allah şefaatlerine erdirsin. Allah şefaatlerine erdirsin.

Vesvese insanı küfre götürür mü? Vesvese insanı küfre götürür mü? Vesvesenin kaynağı nedir?Vesvesenin kaynağı nedir? Hangi sebepten dolayı vesvese zuhur eder? Vesveseden korunmak için ne yapmak gerekir? Hangi sebepten dolayı vesvese zuhur eder? Vesveseden korunmak için ne yapmak gerekir?

Vesvesenin bir kaynağı şeytandır. Vesvâs. Vesvesenin bir kaynağı şeytandır. Vesvâs.

Min şerri'l-vesvâsi'l-hannâs ellezî yuvesfisu fî sudûri'n-nâs mine'l-cinneti ve'n-nâs. Min şerri'l-vesvâsi'l-hannâs ellezî yuvesfisu fî sudûri'n-nâs mine'l-cinneti ve'n-nâs.

Şeytan insanın kalbine vesvese verir; fıs fıs, fıs fıs...Şeytan insanın kalbine vesvese verir; fıs fıs, fıs fıs... İçine bazı şeyler söylüyor, insanın kafasını, aklını karıştırıyor. Şeytanın bir vesvesesi vardır. İçine bazı şeyler söylüyor, insanın kafasını, aklını karıştırıyor. Şeytanın bir vesvesesi vardır.

Bir de nefsin vesvesesi vardır. Bir de nefsin vesvesesi vardır.

Ve na'lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuhû âyet-i kerîmesinde bildiriliyor;Ve na'lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuhû âyet-i kerîmesinde bildiriliyor; nefsin de insana vesvesesi vardır. nefsin de insana vesvesesi vardır.

Demek ki içeriden gelen duygular, düşüncelerin, kaynaklarından birisi şeytandır, vesvese verir;Demek ki içeriden gelen duygular, düşüncelerin, kaynaklarından birisi şeytandır, vesvese verir; ikincisi nefistir. Nefis de insana bazı vesveseler verir. ikincisi nefistir. Nefis de insana bazı vesveseler verir.

Bu vesveselerden kurtulmanın çaresi, bir kere ilimdir.Bu vesveselerden kurtulmanın çaresi, bir kere ilimdir. İlim erbabı ilmi öğrenir, ilme dayanır, âyete, hadise dayanır; vesvese geldiği zaman elinin tersiyle İlim erbabı ilmi öğrenir, ilme dayanır, âyete, hadise dayanır; vesvese geldiği zaman elinin tersiyle bir çarpar "Defol, çekil!" diye, vesvese onun yanına yanaşamaz. Çünkü biliyor, alim; cahil değil.bir çarpar "Defol, çekil!" diye, vesvese onun yanına yanaşamaz. Çünkü biliyor, alim; cahil değil. Vesvese cahil insana, bilmeyen insana bilmediği konuda [huzursuz eder.] Vesvese cahil insana, bilmeyen insana bilmediği konuda [huzursuz eder.]

Onun için o konuyu insan bilimsel olarak,Onun için o konuyu insan bilimsel olarak, şeriatin ilimleri yönünden okuyup incelediği zaman tamam, anlar. şeriatin ilimleri yönünden okuyup incelediği zaman tamam, anlar.

"Acaba benim abdestim kaçtı mı ki..." Ne oldu, hayrola? "Acaba benim abdestim kaçtı mı ki..."

Ne oldu, hayrola?

"Kaçar gibi hissettim de..." "Kaçar gibi hissettim de..."

Kitabı aç, gör; kaçar gibi hissetmekle abdest bozulmuyor. Abdestin vardır. Kitabı aç, gör; kaçar gibi hissetmekle abdest bozulmuyor. Abdestin vardır.

"Ama ya kaçtıysa?.." "Ya kaçtıysa"ya itibar etmiyor."Ama ya kaçtıysa?.."

"Ya kaçtıysa"ya itibar etmiyor.
Şeriatimiz öyle şeylere itibar etmiyor.Şeriatimiz öyle şeylere itibar etmiyor. Şeriatte her şey böyle jiletle çizilmiş, kesilmiş gibi keskindir, bellidir.Şeriatte her şey böyle jiletle çizilmiş, kesilmiş gibi keskindir, bellidir. Abdestin kesin olarak kaçmışsa belli olur, ya sesten belli olur,Abdestin kesin olarak kaçmışsa belli olur, ya sesten belli olur, ya kokudan belli olur, ya bir alametten belli olur. Böyle bir alamet yoksa... ya kokudan belli olur, ya bir alametten belli olur. Böyle bir alamet yoksa...

"Kıpırdayıverdi, kaçtı gibi oldu..." "Kıpırdayıverdi, kaçtı gibi oldu..."

Bunlara hiç itibar yoktur. Tamam, ilmen bunu bilirsin, vesveseden kurtulursun. Bunlara hiç itibar yoktur. Tamam, ilmen bunu bilirsin, vesveseden kurtulursun.

Vesveseden kurtulmanın bir başka çaresi abdestli olmaktır.Vesveseden kurtulmanın bir başka çaresi abdestli olmaktır. Abdestli olduğu zaman şeytan yanına sokulamaz da vesvese veremez.Abdestli olduğu zaman şeytan yanına sokulamaz da vesvese veremez. Zikir ve Kur'an ile meşgul olan insana şeytan sokulup vesvese veremez.Zikir ve Kur'an ile meşgul olan insana şeytan sokulup vesvese veremez. Rabbine tevekkül eden kimseye şeytan vesvese veremez. Rabbine tevekkül eden kimseye şeytan vesvese veremez. Kur'ân-ı Kerîm'den kul hüvellâh, kul eûzü bi-rabbi'l-felak, kul eûzü bi-rabbi'n-nâs sûreleri deKur'ân-ı Kerîm'den kul hüvellâh, kul eûzü bi-rabbi'l-felak, kul eûzü bi-rabbi'n-nâs sûreleri de zaten vesveseyi defetmek için indirilmiş sûrelerdir.zaten vesveseyi defetmek için indirilmiş sûrelerdir. Onları okuduğu zaman Allah'ın izniyle vesvese zâil olur. Onları okuduğu zaman Allah'ın izniyle vesvese zâil olur.

Vesveseye iltifat ettikçe şımarır, büyür. Vesveseye hiç iltifat etmemek lazım. Vesveseye iltifat ettikçe şımarır, büyür. Vesveseye hiç iltifat etmemek lazım.

"Evet hocam, dediğin doğru. Tamam, ben de kitapta öyle okumuştum."Evet hocam, dediğin doğru. Tamam, ben de kitapta öyle okumuştum. Ama durumum müsait, zamanım da müsait; bir abdest daha alıvereyim..." Ama durumum müsait, zamanım da müsait; bir abdest daha alıvereyim..."

Yok, gel buraya, gel. "Ya müsaade et, bir abdest alayım." Yok, gel buraya, gel.

"Ya müsaade et, bir abdest alayım."

Hayır, kıl bakalım şurada, şu abdestle o namazı kıl. Hayır, kıl bakalım şurada, şu abdestle o namazı kıl.

Neden? Sen oraya gidersen, şeytanın sanatıdır o.Neden?

Sen oraya gidersen, şeytanın sanatıdır o.
Sen oradan abdest alırsın, merdivenlerden çıkarken yine kaçtı gibi gelir.Sen oradan abdest alırsın, merdivenlerden çıkarken yine kaçtı gibi gelir. Yine gidersin, yine kaçtı gibi gelir. Şeytanın maskarası olursun. Ona iltifat etmeyeceksin. Yine gidersin, yine kaçtı gibi gelir. Şeytanın maskarası olursun. Ona iltifat etmeyeceksin.

"Benim abdestim kaçmadı, tamam." "Benim abdestim kaçmadı, tamam."

"Hocam sabahleyin abdest aldığımı biliyorum da"Hocam sabahleyin abdest aldığımı biliyorum da ama acaba kaçtı mı ki, kaçmadı mı ki, onu bilemiyorum?" ama acaba kaçtı mı ki, kaçmadı mı ki, onu bilemiyorum?"

Tamam, abdesti kesin olarak aldığını biliyorsan abdestin vardır.Tamam, abdesti kesin olarak aldığını biliyorsan abdestin vardır. Çünkü yakîn şek ile zâil olmaz. Senin abdestin var. Çünkü yakîn şek ile zâil olmaz. Senin abdestin var.

"Ya kaçırmışsam arada?.." Kıl namazı! Öyle şey yok. "Ya kaçırmışsam" dersen gidersin gümbürtüye. "Ya kaçırmışsam arada?.."

Kıl namazı! Öyle şey yok. "Ya kaçırmışsam" dersen gidersin gümbürtüye.

"Namazı üç rekât mı kıldım, acaba dört rekâtım tamam oldu mu?.." "Namazı üç rekât mı kıldım, acaba dört rekâtım tamam oldu mu?.."

Şöyle bir düşün; hangisi daha kuvvetli? "Galiba üç kıldım." Tamam; dörde tamamla. Şöyle bir düşün; hangisi daha kuvvetli?

"Galiba üç kıldım."

Tamam; dörde tamamla.

"Ya beş olduysa?" Beş olsun ya, işte dörde tamamla, kıl. Kanaatin dört idi ya."Ya beş olduysa?"

Beş olsun ya, işte dörde tamamla, kıl. Kanaatin dört idi ya.
Dört, tamam.Dört, tamam. Ya beş olduysa?Ya beş olduysa? Allah beşi de kabul eder.Allah beşi de kabul eder. Yani o mânada senin kanaatin dört olduğundan beşi de kabul eder. Ona yüz vermeyeceksin. Yani o mânada senin kanaatin dört olduğundan beşi de kabul eder. Ona yüz vermeyeceksin.

"Hocam, bu namaz pek içime sinmedi, bir daha kılayım." "Hocam, bu namaz pek içime sinmedi, bir daha kılayım."

Bir daha kılamazsın, yine vesvese gelecek. Yine gelecek. Tecrübeyle sabittir.Bir daha kılamazsın, yine vesvese gelecek. Yine gelecek. Tecrübeyle sabittir. Allahu Ekber dersin, üçüncü rekâtta yine şaşırırsın. Şeytanın oyunudur bu, yani mesleği budur. Allahu Ekber dersin, üçüncü rekâtta yine şaşırırsın. Şeytanın oyunudur bu, yani mesleği budur.

Şeytanın bir çeşidi var, adı var, -hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bildiriyor- görevi var.Şeytanın bir çeşidi var, adı var, -hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bildiriyor- görevi var. Özel görevli, özel tim. Özel vazifesi; abdest alan insanın abdestini kaçırdı hissini vermek.Özel görevli, özel tim. Özel vazifesi; abdest alan insanın abdestini kaçırdı hissini vermek. Şeytan, adı var, vazifesi var, Peygamber Efendimiz bildiriyor hadîs-i şerîfte; işi o. Şeytan, adı var, vazifesi var, Peygamber Efendimiz bildiriyor hadîs-i şerîfte; işi o.

Birisi abdest alıyormuş, ondan sonra yarıda kesip bir daha alıyormuş, bir daha alıyormuş...Birisi abdest alıyormuş, ondan sonra yarıda kesip bir daha alıyormuş, bir daha alıyormuş... Peygamber Efendimiz; "Ne oldu?" diyor. "Kaçtı sanıyorum." Peygamber Efendimiz;

"Ne oldu?" diyor.

"Kaçtı sanıyorum."

"Hayır, ya yellenmenin sesini duyacaksın, ya ayan beyan kokusunu duyacaksın."Hayır, ya yellenmenin sesini duyacaksın, ya ayan beyan kokusunu duyacaksın. Öyle kıpırdanmakla kaçmış olmaz. Şeytan bunu vesvese olarak veriyor." Öyle kıpırdanmakla kaçmış olmaz. Şeytan bunu vesvese olarak veriyor."

O bakımdan yüz vermemek de icap ediyor. Konuyu iyi bilmek ve yüz vermemek. O bakımdan yüz vermemek de icap ediyor. Konuyu iyi bilmek ve yüz vermemek.

Unutkanlığa karşı ne yapmamız gerekir? Unutkanlığa karşı ne yapmamız gerekir?

Unutkanlığın çaresi, günahlardan kesilmektir. İnsanlar günahlara daldıkça unutkanlığı artar.Unutkanlığın çaresi, günahlardan kesilmektir. İnsanlar günahlara daldıkça unutkanlığı artar. Günah hafızayı zayıflatan bir haslettir.Günah hafızayı zayıflatan bir haslettir. Onun için kişinin günahlardan sakınması, takvâ ehli olması lazım.Onun için kişinin günahlardan sakınması, takvâ ehli olması lazım. O zaman unutkanlığı zâil olur; Allah'ın izniyle izâle olur.O zaman unutkanlığı zâil olur; Allah'ın izniyle izâle olur. Abdestli gezsin, günahlardan kendisini iyi korusun, teheccüd namazı kılsın, dua etsin. Abdestli gezsin, günahlardan kendisini iyi korusun, teheccüd namazı kılsın, dua etsin.

Devletin vermiş olduğu harç ve kredilerden alalım mı? Devletin vermiş olduğu harç ve kredilerden alalım mı?

Tabii ihtiyacı varsa, onunla okuyacak... Tabii ihtiyacı varsa, onunla okuyacak... Devletin böyle bir yardım yapmaya, yani talebeleri desteklemeye hakkı vardır.Devletin böyle bir yardım yapmaya, yani talebeleri desteklemeye hakkı vardır. Alabilir, Allah'ın izniyle. Alabilir, Allah'ın izniyle.

Kadınlar toplanıp yanlarında mahremleri olmaksızın hacca gitmeyi düşünüyorlar, câiz midir? Kadınlar toplanıp yanlarında mahremleri olmaksızın hacca gitmeyi düşünüyorlar, câiz midir?

Bizim mezhebimizde câiz değildir. Bizim mezhebimizde câiz değildir. Bu mesele Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfine dayanır.Bu mesele Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfine dayanır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde;

"Allah'a ve âhiret gününe inanan bir kadın yanında mahremi olmadan sefer mesafesine gitmesin."Allah'a ve âhiret gününe inanan bir kadın yanında mahremi olmadan sefer mesafesine gitmesin. Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, imanı sağlamsa gitmesin." diye buyuruyor. Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, imanı sağlamsa gitmesin." diye buyuruyor.

Onun için mahremi olmayan bir insanın kadınlar olarak gitmesi uygun değildir.Onun için mahremi olmayan bir insanın kadınlar olarak gitmesi uygun değildir. Başka bazı mezheplerde "Emniyet, yol şartları, vesaire müsaitse olabilir."Başka bazı mezheplerde "Emniyet, yol şartları, vesaire müsaitse olabilir." gibi bazı müsaade kapıları olabilir. Bizim Hanefî mezhebinde böyle bir şey yok. gibi bazı müsaade kapıları olabilir.

Bizim Hanefî mezhebinde böyle bir şey yok.

Bunu ben de tavsiye etmem.Bunu ben de tavsiye etmem. Çünkü kadın âcizdir; hastalanır, bayılır, ayılır, muamelelerin yapılması gerekir.Çünkü kadın âcizdir; hastalanır, bayılır, ayılır, muamelelerin yapılması gerekir. Yolculukta uzun zamanlar yolda yatacaktır.Yolculukta uzun zamanlar yolda yatacaktır. Karayoluyla gidecekse otobüslerde vesairelerde, mola yerlerinde abdest bozması gerekir,Karayoluyla gidecekse otobüslerde vesairelerde, mola yerlerinde abdest bozması gerekir, yüznumaralar muntazam değildir, işini görmesi kolay değildir, alış veriş yapması kolay değildir...yüznumaralar muntazam değildir, işini görmesi kolay değildir, alış veriş yapması kolay değildir... Ben tavsiye etmem. Bizim mezhebimize [göre] yapmaları uygun olur. Ben tavsiye etmem.

Bizim mezhebimize [göre] yapmaları uygun olur.

Allah hayırlarınızı kabul etsin, iki cihanda aziz olun. el-Fâtiha. Allah hayırlarınızı kabul etsin, iki cihanda aziz olun.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2