Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Fakirlik ve Hastalık

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Cemâziye'l-Âhir 1413 / 06.12.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zulmedilen Yerde Durmayın!, Ashabıma Sövene Lânet Olsun!, Çok Methedenlerin Yüzüne Toprak Saçın! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Fakirlik ve Hastalık

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Cemâziye'l-Âhir 1413 / 06.12.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zulmedilen Yerde Durmayın!, Ashabıma Sövene Lânet Olsun!, Çok Methedenlerin Yüzüne Toprak Saçın! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

İzâ raeytümü'r-racule yuktelü sabran fe-lâ tahdurû mekânehûİzâ raeytümü'r-racule yuktelü sabran fe-lâ tahdurû mekânehû fe-innehû le'allehû yuktelü zulmen fe-yenzilü's-sehatu fe-yusîbüküm.

fe-innehû le'allehû yuktelü zulmen fe-yenzilü's-sehatu fe-yusîbüküm.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramıAllahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette bizlere nasip ve müyesser olsun.dünya ve âhirette bizlere nasip ve müyesser olsun. Rabbimiz cennetiyle cemaliyle cümlemizi, cümlenizi müşerref eylesin.

Rabbimiz cennetiyle cemaliyle cümlemizi, cümlenizi müşerref eylesin.

Dinimizin direği Peygamber Efendimiz'in sünneti olduğundanDinimizin direği Peygamber Efendimiz'in sünneti olduğundan Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir demet, bir buket takdim etmeden, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir demet, bir buket takdim etmeden, okumadan önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruh-i pâkine hediye olsun diyeokumadan önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruh-i pâkine hediye olsun diye ve sonra onun cümle âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ve bilhassa Efendimiz'in mânevî vârisleri,ve sonra onun cümle âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ve bilhassa Efendimiz'in mânevî vârisleri, halifeleri, ümmetin eminleri, imamları, önderleri sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, halifeleri, ümmetin eminleri, imamları, önderleri sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, mürşidîn-i kâmilînimizin, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan müteselsilen mürşidîn-i kâmilînimizin, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan müteselsilen kendisinden feyiz aldığımız hocamız, şeyhimiz Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerine kadar kendisinden feyiz aldığımız hocamız, şeyhimiz Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerine kadar turuk-u aliyyelerimizden güzerân eylemiş olan sâdât ve meşayih-i kirâm hulefâsınınturuk-u aliyyelerimizden güzerân eylemiş olan sâdât ve meşayih-i kirâm hulefâsının ve ihvân-ı tarîkatımızın, ve âhirete göçmüş olan annelerimizin, babalarımızın, ninelerimizin,ve ihvân-ı tarîkatımızın, ve âhirete göçmüş olan annelerimizin, babalarımızın, ninelerimizin, dedelerimizin, ecdâd ü ceddât ü akrabâ ü taallukâtımızın, ahbâb-ı yârânımızın,dedelerimizin, ecdâd ü ceddât ü akrabâ ü taallukâtımızın, ahbâb-ı yârânımızın, bu beldeleri fethetip cihat eyleyip bize emanet ve yâdigâr bırakmış olan bu beldeleri fethetip cihat eyleyip bize emanet ve yâdigâr bırakmış olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mübarek ruhları için, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mübarek ruhları için, cümle hayrât ü hasenât sahiplerinin ruhu için ve hâsseten beldemizin medâr-ı iftihârı Yuşa aleyhisselam'ın, cümle hayrât ü hasenât sahiplerinin ruhu için ve hâsseten beldemizin medâr-ı iftihârı Yuşa aleyhisselam'ın, Ebû Eyyûb el-Ensârî ve sair sahâbe-i kirâmın rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtının,Ebû Eyyûb el-Ensârî ve sair sahâbe-i kirâmın rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtının, cümle evliyaullahın ruhları için, hâsseten okuduğumuz kitabı cem ve telif eylemiş olancümle evliyaullahın ruhları için, hâsseten okuduğumuz kitabı cem ve telif eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendimiz'in ruhu için ve bu hadîs-i şerîfleri bize kadarGümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendimiz'in ruhu için ve bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet etmiş olan ravilerin ve hadis alimlerinin, fakihlerin, müfessirlerin,nakil ve rivayet etmiş olan ravilerin ve hadis alimlerinin, fakihlerin, müfessirlerin, muhaddislerin ruhları için ve sair mü'minîn-i mü'minât ve müslimîn-i müslimât kardeşlerimize demuhaddislerin ruhları için ve sair mü'minîn-i mü'minât ve müslimîn-i müslimât kardeşlerimize de dereceleri üzere Rabbimiz lütfeylesin, kabirleri nur dolsun makamları âlâ olsun,dereceleri üzere Rabbimiz lütfeylesin, kabirleri nur dolsun makamları âlâ olsun, dereceleri yüksek olsun, Allahu Teâlâ hazretleri onları da bizleri de rahmetine mazhar eylesindereceleri yüksek olsun, Allahu Teâlâ hazretleri onları da bizleri de rahmetine mazhar eylesin ve bilhassa biz yaşayan mü'minlere tevfikini refik eylesin. Yolunda dâim zikrinde kâim eylesin.ve bilhassa biz yaşayan mü'minlere tevfikini refik eylesin. Yolunda dâim zikrinde kâim eylesin. Kulluğunu güzel yapalım, huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varalım diyeKulluğunu güzel yapalım, huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varalım diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup onların ruhlarına bağışlayıpbir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup onların ruhlarına bağışlayıp himmetlerini talep eyleyip öyle başlayalım, buyurun. Bismillâhirrahmânirrahîm.

himmetlerini talep eyleyip öyle başlayalım, buyurun. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 47. sayfasında, Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 47. sayfasında, bugün başladığımız hadis dördüncü hadîs-i şerîf. Aşağı doğru okuyabildiğimiz kadar okuyacağız.

bugün başladığımız hadis dördüncü hadîs-i şerîf. Aşağı doğru okuyabildiğimiz kadar okuyacağız.

İbn Sa'd'ın ve Taberânî'nin Harşe b. el-Hars radıyallahu anh'ten rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf.İbn Sa'd'ın ve Taberânî'nin Harşe b. el-Hars radıyallahu anh'ten rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. Özel bir konu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;

Özel bir konu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;

Görürseniz onun olduğu mekanda bulunmayınız.Görürseniz onun olduğu mekanda bulunmayınız. Çünkü belki zulmen öldürülmüştür de Allah'ın gazabı, kızgınlığı oraya inipÇünkü belki zulmen öldürülmüştür de Allah'ın gazabı, kızgınlığı oraya inip orayı helâk edecektir, size de isabet edebilir onun için orada bulunmayın."

orayı helâk edecektir, size de isabet edebilir onun için orada bulunmayın."

Sabran öldürülmek demek, eli ayağı vesairesi bağlanıp yemek, su verilmeyip öyle öldürülmek.Sabran öldürülmek demek, eli ayağı vesairesi bağlanıp yemek, su verilmeyip öyle öldürülmek. Yani çok birden vursan, öldürsen, kessen assan kısa bir zaman olacak ama böyle uzun bir işkence oluyor.Yani çok birden vursan, öldürsen, kessen assan kısa bir zaman olacak ama böyle uzun bir işkence oluyor. Öldürmek zaten Allah'ın haram kıldığı bir şey;

Öldürmek zaten Allah'ın haram kıldığı bir şey;

Ve lâ taktülü'n-nefselletî haramellahu illâ bi'l-hakkı.Ve lâ taktülü'n-nefselletî haramellahu illâ bi'l-hakkı. "Kısas yoluyla, hak ettiği zaman, şer'an câiz olduğu zaman hariç cana kıymak yok."

"Kısas yoluyla, hak ettiği zaman, şer'an câiz olduğu zaman hariç cana kıymak yok."

Büyük günahlardan birisi adam öldürmek bir de zulmen ve işkenceyle öldürmekBüyük günahlardan birisi adam öldürmek bir de zulmen ve işkenceyle öldürmek zalimliğin katmerlisi oluyor ve Allah'ın azabının şiddetle geleceğine,zalimliğin katmerlisi oluyor ve Allah'ın azabının şiddetle geleceğine, gelmesine sebep olan bir olay oluyor, geleceğine işaret oluyor. gelmesine sebep olan bir olay oluyor, geleceğine işaret oluyor. Onun için öyle bir insanın o şekilde öldürüldüğü bir yerde durmayın diyor.

Onun için öyle bir insanın o şekilde öldürüldüğü bir yerde durmayın diyor.

Peygamber Efendimiz'in başka hadîs-i şerîfleri vardır ki mesela Şam'a doğru,Peygamber Efendimiz'in başka hadîs-i şerîfleri vardır ki mesela Şam'a doğru, Medîne-i Münevvere'den Dımaşk tarafına, Suriye tarafına kervanlaMedîne-i Münevvere'den Dımaşk tarafına, Suriye tarafına kervanla veyahut askerî seferle ihvanıyla, ashâbıyla seyahat etmiş.veyahut askerî seferle ihvanıyla, ashâbıyla seyahat etmiş. Eski kavimlerin, Semud kavminin helâk olduğu vadiye, yerlere gelince oradan durmayıpEski kavimlerin, Semud kavminin helâk olduğu vadiye, yerlere gelince oradan durmayıp hızlı geçmeyi tavsiye ediyor yani Allah'ın gazabının tecelli ettiği yer. hızlı geçmeyi tavsiye ediyor yani Allah'ın gazabının tecelli ettiği yer. Hatta bunun bir sembolü de, hacta Safâ ile Merve arasında say' edilirkenHatta bunun bir sembolü de, hacta Safâ ile Merve arasında say' edilirken iki yeşil direk arasında vadinin ortasında oradan hızlı geçiliyor, koşarak;

iki yeşil direk arasında vadinin ortasında oradan hızlı geçiliyor, koşarak;

Rabbiğfir verham va'fü ve tekkerram ve tecâvezü ammâ ta'lem fe-inneke ta'lemüRabbiğfir verham va'fü ve tekkerram ve tecâvezü ammâ ta'lem fe-inneke ta'lemü mâ lâ na'lem inneke entellahü'l-e'azzü'l-ekram diye dua ederek, mağfiret dilenerek geçiliyor.

mâ lâ na'lem inneke entellahü'l-e'azzü'l-ekram diye dua ederek, mağfiret dilenerek geçiliyor.

Demek ki esas itibariyle müslüman zulmetmeyecek, zalim olmayacak, haksızlık,Demek ki esas itibariyle müslüman zulmetmeyecek, zalim olmayacak, haksızlık, gadir yapmayacak, kimsenin canını yakmayacak, kalbini yıkmayacak, kimseyi üzmeyecek,gadir yapmayacak, kimsenin canını yakmayacak, kalbini yıkmayacak, kimseyi üzmeyecek, kimsenin âhını almayacak, bedduasına uğramamaya dikkat edecek, kimsenin âhını almayacak, bedduasına uğramamaya dikkat edecek, böyle biz zalime yardımcı olmayacak, böyle bir zalimin yanında olmayacak,böyle biz zalime yardımcı olmayacak, böyle bir zalimin yanında olmayacak, böyle bir zulmün işlendiği yerde bile durmayacak. İslâm'ın güzelliğine bakın! böyle bir zulmün işlendiği yerde bile durmayacak. İslâm'ın güzelliğine bakın! Yani işi nerelerden nasıl tutup nasıl götürdüğünü ve insanları nasıl güzel ahlakaYani işi nerelerden nasıl tutup nasıl götürdüğünü ve insanları nasıl güzel ahlaka ve iyiliklere teşvik ettiğini, kötülüklerden nasıl men eylediğini buradan anlayın kive iyiliklere teşvik ettiğini, kötülüklerden nasıl men eylediğini buradan anlayın ki içki yasak oluyor içkinin başkasına taşınması bile yasak oluyor, hamal bile taşıyamıyor.

Neden?

içki yasak oluyor içkinin başkasına taşınması bile yasak oluyor, hamal bile taşıyamıyor.

Neden?

Bunun içinde içki var taşıyamam! Allah'ın haram kıldığı bir şey, taşıması bile haram oluyor.Bunun içinde içki var taşıyamam! Allah'ın haram kıldığı bir şey, taşıması bile haram oluyor. Ne kadar güzel!

Riba, faiz haram, katipleri bile memnû oluyor, katiplik yapamam yazamam.
Ne kadar güzel!

Riba, faiz haram, katipleri bile memnû oluyor, katiplik yapamam yazamam.
Yapamıyor, şahitlik bile yapamıyor şahitleri de memnû.Yapamıyor, şahitlik bile yapamıyor şahitleri de memnû. Yani böyle, işte falanca filancadan para almış şu kadar faizleYani böyle, işte falanca filancadan para almış şu kadar faizle şu kadar zaman sonra verecek, iki şahit. Şahitlik de yapamam katiplik de yapamam.şu kadar zaman sonra verecek, iki şahit. Şahitlik de yapamam katiplik de yapamam. Yani zulmün hiçbir noktasında hiçbir parçasına destek olmuyor, altına girmiyor aksine zulme karşı çıkıyor.Yani zulmün hiçbir noktasında hiçbir parçasına destek olmuyor, altına girmiyor aksine zulme karşı çıkıyor. Zalim sultanın karşısında hakkı söylemek en büyük cihat oluyor. Zalim sultanın karşısında hakkı söylemek en büyük cihat oluyor. "Hakkın söylenmesi gereken yerde söylemeyip de susan dilsiz şeytandır." buyurmuş Efendimiz, hakaret etmiştir."Hakkın söylenmesi gereken yerde söylemeyip de susan dilsiz şeytandır." buyurmuş Efendimiz, hakaret etmiştir. Hakkın söylenmesi gereken yerde söylemiyor susuyor, hem şeytan hem dilsiz şeytan.

Hakkın söylenmesi gereken yerde söylemiyor susuyor, hem şeytan hem dilsiz şeytan.

Dilsiz, neden?

Dili var ama söylemedi şeytan durumuna düştü.
Dilsiz, neden?

Dili var ama söylemedi şeytan durumuna düştü.
Çünkü hakkı söylemesi, yapmayın böyle demesi lazım.

Çünkü hakkı söylemesi, yapmayın böyle demesi lazım.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte; "Müslüman adam kabre konulacak." diyor.Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte; "Müslüman adam kabre konulacak." diyor. "Kabre konulacak ama kabire girer girmez ateşten bir topuz, bir tokmak yiyecek kafasına,"Kabre konulacak ama kabire girer girmez ateşten bir topuz, bir tokmak yiyecek kafasına, kabrin için duman ve ateş dolacak."

kabrin için duman ve ateş dolacak."

Tabii melekler kabrin içinde muazzam bir azaba başlamış oluyor, kabrin içi duman ve ateş, diyecek ki;Tabii melekler kabrin içinde muazzam bir azaba başlamış oluyor, kabrin içi duman ve ateş, diyecek ki; "Ya bi yanlışlık olmasın! Ben Allah'ın mü'min kuluyum, ya bana niye vuruyorsunuz, ben Allah'a inanıyordum!"

"Ya bi yanlışlık olmasın! Ben Allah'ın mü'min kuluyum, ya bana niye vuruyorsunuz, ben Allah'a inanıyordum!"

"Evet, sen Allah'a inanıyordun ama bir yerden geçiyordun"Evet, sen Allah'a inanıyordun ama bir yerden geçiyordun zalimler bir mazluma orada zulmediyorlardı sen geçtin onlara mâni olmadın."

zalimler bir mazluma orada zulmediyorlardı sen geçtin onlara mâni olmadın."

Zulme mâni olmadın, zulme mâni olmadığın için bu topuz,Zulme mâni olmadın, zulme mâni olmadığın için bu topuz, bu ateşten tokmak kafana ondan vuruluyor diye orada böyle söylenecek.

bu ateşten tokmak kafana ondan vuruluyor diye orada böyle söylenecek.

Allah bizi adaletli insanlar eylesin, merhametli insanlar eylesin, zalim etmesin.

Allah bizi adaletli insanlar eylesin, merhametli insanlar eylesin, zalim etmesin.

Muhterem kardeşlerim!

Zulmün çok çeşidi var.
Muhterem kardeşlerim!

Zulmün çok çeşidi var.
Bazen kocalar zalim olur kadıncıklara, hatuncuklara hayatı zehir zindan ederler, burnundan getirirler.Bazen kocalar zalim olur kadıncıklara, hatuncuklara hayatı zehir zindan ederler, burnundan getirirler. Geçen gün birisi vardı bir gazetede yazıyor, kıravatla kocasının boynunu sıkmış öldürmüş diye gazeteler yazıyor.Geçen gün birisi vardı bir gazetede yazıyor, kıravatla kocasının boynunu sıkmış öldürmüş diye gazeteler yazıyor. Yani ne, ne heveslerle evlendiler, yuva kurdular, gelinlik giydiler, düğün yaptılar, işler nereye vardı.

Yani ne, ne heveslerle evlendiler, yuva kurdular, gelinlik giydiler, düğün yaptılar, işler nereye vardı.

Neden oluyor?

Kötü huydan oluyor. Bu kötü huydan ne kadar büyük zararlar çıkıyor bakın arkasından.

Neden oluyor?

Kötü huydan oluyor. Bu kötü huydan ne kadar büyük zararlar çıkıyor bakın arkasından.

Bu kötü huylardan nasıl kurtulacağız?Bu kötü huylardan nasıl kurtulacağız? Yok mu bunun bir devası, çaresi, yolu, metodu, kötü huylardan kurtulmanın yolu?

Yok mu bunun bir devası, çaresi, yolu, metodu, kötü huylardan kurtulmanın yolu?

Kötü huylardan kurtulmanın yolu tasavvuf, başka çaresi yok.

Kötü huylardan kurtulmanın yolu tasavvuf, başka çaresi yok.

Kötü huylar nelerdir bilecek, iyi huylar nelerdir bilecek,Kötü huylar nelerdir bilecek, iyi huylar nelerdir bilecek, kendisinde kötü huylar varsa bunların tedavileri nelerdir bilecek, bilen insana teslim olacak, kendisinde kötü huylar varsa bunların tedavileri nelerdir bilecek, bilen insana teslim olacak, bilen insanın tavsiyesine uyacak, o kötü huylardan kurtulacak. bilen insanın tavsiyesine uyacak, o kötü huylardan kurtulacak. Aksi takdirde iyi huylar insanı Allah'ın sevgili kulu yapar cennete girmesine sebep olur,Aksi takdirde iyi huylar insanı Allah'ın sevgili kulu yapar cennete girmesine sebep olur, kötü huylar insanı dünyada da âhirette de mahveder. kötü huylar insanı dünyada da âhirette de mahveder. Dünyada hayatını zindan eder, yuvasını yıkar, hapislere sokar, idam sehpasına götürür,Dünyada hayatını zindan eder, yuvasını yıkar, hapislere sokar, idam sehpasına götürür, âhirette de cehennemin dibini boylatır. Onun için, onun için bu kötü huyları temizlemek lazım.âhirette de cehennemin dibini boylatır. Onun için, onun için bu kötü huyları temizlemek lazım. Bu zalim nefsi, nefs-i emmâreyi terbiye etmek lazım.

Bu zalim nefsi, nefs-i emmâreyi terbiye etmek lazım.

Farzların başında gelen, en başında gelen farz nefsi terbiye etmektir. Evet;

Farzların başında gelen, en başında gelen farz nefsi terbiye etmektir. Evet;

Kaf eflaha men zekkâhâ. "Nefsini terbiye eden felah bulmuştur."Kaf eflaha men zekkâhâ. "Nefsini terbiye eden felah bulmuştur." Emrediliyor, işaret ediliyor, nefsin terbiyesi lazım ama hepsinin, her şeyin önünde,Emrediliyor, işaret ediliyor, nefsin terbiyesi lazım ama hepsinin, her şeyin önünde, bütün farzların hepsinin evvelinde gelen bir farzdır.

Neden?

bütün farzların hepsinin evvelinde gelen bir farzdır.

Neden?

İnsan nefsini terbiye edip olgun, kâmil, ahlaklı, dürüst, halim selim, adaletli,İnsan nefsini terbiye edip olgun, kâmil, ahlaklı, dürüst, halim selim, adaletli, cömert iyi bir insan olursa hem kendisi rahat ediyor hem etrafı ondan istifade ediyor rahat ediyor.cömert iyi bir insan olursa hem kendisi rahat ediyor hem etrafı ondan istifade ediyor rahat ediyor. Kendisi kötü olursa hayatı zehir oluyor, kendisi stresli oluyor, sinirli oluyor,Kendisi kötü olursa hayatı zehir oluyor, kendisi stresli oluyor, sinirli oluyor, asabi oluyor, huysuz oluyor, uykusuz oluyor.

asabi oluyor, huysuz oluyor, uykusuz oluyor.

Genç yaşında gangasterler şeker hastalığına tutulurlarmış, neden?

Genç yaşında gangasterler şeker hastalığına tutulurlarmış, neden?

Asabi, belinde tabanca, iki tarafında iki tane tabanca acaba hasmım beni köşede öldürür mü?Asabi, belinde tabanca, iki tarafında iki tane tabanca acaba hasmım beni köşede öldürür mü? Geceleyin bir çıt duysa hemen kalkar tabancasına sarılır, stresli bir hayat.Geceleyin bir çıt duysa hemen kalkar tabancasına sarılır, stresli bir hayat. Yani kendisi dünyada rahat etmiyor, çevresi rahat etmiyor, kabirde rahat etmiyor,Yani kendisi dünyada rahat etmiyor, çevresi rahat etmiyor, kabirde rahat etmiyor, âhirette de cehenneme gidiyor. O halde kötü huylardan kurtulmak lazım.

âhirette de cehenneme gidiyor. O halde kötü huylardan kurtulmak lazım.

Birisi yaşamış, çok cebbarlık, zorbalık yapmış, ölmüş. Şairin birisi şiir yazmış hatırımda kaldı;

Birisi yaşamış, çok cebbarlık, zorbalık yapmış, ölmüş. Şairin birisi şiir yazmış hatırımda kaldı;

Ne kendi eyledi rahat ne halka verdi huzur.

Ne kendi eyledi rahat ne halka verdi huzur.

İbretliktir cihandan dayansın ehl-i kubûr.

İbretliktir cihandan dayansın ehl-i kubûr.

Ne kendisi eylemiş rahat [ne de rahat vermiş.] Artık kabirdeki, mezarlıktaki insanlar dayansınlar bunun cevrine cefasına.Ne kendisi eylemiş rahat [ne de rahat vermiş.] Artık kabirdeki, mezarlıktaki insanlar dayansınlar bunun cevrine cefasına. Kabirde başlayacak azabı basacak feryadı; "Ah, vah!Kabirde başlayacak azabı basacak feryadı; "Ah, vah! Etmeyin, yapmayın!" kabirde azap görecek etraftaki kabirdekiler deEtmeyin, yapmayın!" kabirde azap görecek etraftaki kabirdekiler de tabii onun o bağırtısından da rahatsız olurlarmış.tabii onun o bağırtısından da rahatsız olurlarmış. Onun için müslüman kabriyle gayrimüslim kabri ayrı yerde. Asrî mezarlık hepsi harman.Onun için müslüman kabriyle gayrimüslim kabri ayrı yerde. Asrî mezarlık hepsi harman. Asrî mezarlıklarda herkes harman halinde gömülüyor.

Asrî mezarlıklarda herkes harman halinde gömülüyor.

Mezarlığın asrîsi mi olur, yani kıravat mı takıyor, dürüst mü giyiniyor, lacivert elbise mi giyiyor?Mezarlığın asrîsi mi olur, yani kıravat mı takıyor, dürüst mü giyiniyor, lacivert elbise mi giyiyor? Smokin mi giyiyor? Mezarlığın asrîsi ne?

Smokin mi giyiyor? Mezarlığın asrîsi ne?

Asrîsi kafadaki değişiklik, yani mü'min kâfir ayırmadan hepsini aynı yere tıkıyor,Asrîsi kafadaki değişiklik, yani mü'min kâfir ayırmadan hepsini aynı yere tıkıyor, azap görenle cennetlik yan yana. azap görenle cennetlik yan yana. E onun bağırması bunun rahatsız eder, onun kabirde azap görmesi bunu üzer. E onun bağırması bunun rahatsız eder, onun kabirde azap görmesi bunu üzer. Eskiler ayırmışlar şimdi de ayrılması gerekiyor tabii.

Allah bizi zalim etmesin, zulme de uğratmasın.

Eskiler ayırmışlar şimdi de ayrılması gerekiyor tabii.

Allah bizi zalim etmesin, zulme de uğratmasın.

Efendimiz evden çıkarken, kapıdan giderken böyle dua ederdi;Efendimiz evden çıkarken, kapıdan giderken böyle dua ederdi; "Yâ Rabbi! Zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım."Yâ Rabbi! Zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım. Zulmetmekten de zulme uğramaktan da sana sığınırım.Zulmetmekten de zulme uğramaktan da sana sığınırım. Cahillik yapmaktan da bir cahilliğe mâruz kalmaktan da sana sığınırım." diye dua ederdi öyle çıkardı.

Cahillik yapmaktan da bir cahilliğe mâruz kalmaktan da sana sığınırım." diye dua ederdi öyle çıkardı.

Zulüm çok fena! İşte misallerini Balkanlar'da, Kafkasya'da gâvur diyarlarında görüyorsunuz.Zulüm çok fena! İşte misallerini Balkanlar'da, Kafkasya'da gâvur diyarlarında görüyorsunuz. Tarihte okuyorduk da Sırplar bize bu hayvanlığın, hunharlığın,Tarihte okuyorduk da Sırplar bize bu hayvanlığın, hunharlığın, canavarlığın her asırda mevcut olduğunu gösterdi.

canavarlığın her asırda mevcut olduğunu gösterdi.

Allah bizi şevketten, izzetten, kuvvetten, satvetten mahrum etmesin.

Allah bizi şevketten, izzetten, kuvvetten, satvetten mahrum etmesin.

Yani insan böyle şeylerden bir mahsur kaldı mı müslümanın etrafta o kadar çok düşmanı var kiYani insan böyle şeylerden bir mahsur kaldı mı müslümanın etrafta o kadar çok düşmanı var ki böyle parçalamaya hazır sırtlanlar, aslanlar, kargalar, akbabalar, hayvanlar,böyle parçalamaya hazır sırtlanlar, aslanlar, kargalar, akbabalar, hayvanlar, maddî mânevî insan sûretinde, hayvan sîretinde çeşit çeşit canavarlar vardır.

maddî mânevî insan sûretinde, hayvan sîretinde çeşit çeşit canavarlar vardır.

Allah bizi zalimlerin pençesine düşürmesin, kimsenin karşısında hor ve zelil etmesin,Allah bizi zalimlerin pençesine düşürmesin, kimsenin karşısında hor ve zelil etmesin, kimsenin karşısında mağlup ve mahçup etmesin. Dünyada da âhirette de aziz eylesin, makbul eylesin.

kimsenin karşısında mağlup ve mahçup etmesin. Dünyada da âhirette de aziz eylesin, makbul eylesin.

İkinci hadîs-i şerîfe yani sayfanın beşincisi hadisine geçelim.

İkinci hadîs-i şerîfe yani sayfanın beşincisi hadisine geçelim.

İzâ raeytümüllezîne yesübbûne ashâbî fe-kûlû la'netullahi alâ şerriküm.

İzâ raeytümüllezîne yesübbûne ashâbî fe-kûlû la'netullahi alâ şerriküm.

İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan Tirmizî rivayet etmiş, Efendimiz buyuruyor ki;

İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan Tirmizî rivayet etmiş, Efendimiz buyuruyor ki;

"Benim ashabıma sövenleri görürseniz onlara 'la'netullahi alâ şerriküm' deyin."Benim ashabıma sövenleri görürseniz onlara 'la'netullahi alâ şerriküm' deyin. Yani Allah'ın laneti sizin şerlinizin üzerine olsun." Yani Allah'ın laneti sizin şerlinizin üzerine olsun." Veyahut sizin en şerlinizin üzerine, başına olsun mânasına.

Veyahut sizin en şerlinizin üzerine, başına olsun mânasına.

Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın iyi kulları var kötü kulları var; biliyoruz, görüyoruz, tanıyoruz, okuyoruz
Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın iyi kulları var kötü kulları var; biliyoruz, görüyoruz, tanıyoruz, okuyoruz
fakat bu dünyanın, Allah'ın hikmeti, kurulduğu zamandan beri fakat bu dünyanın, Allah'ın hikmeti, kurulduğu zamandan beri çok kere iyi insanların kadr ü kıymeti bilinmemiştir, çok kere ters durumlar olmuştur,çok kere iyi insanların kadr ü kıymeti bilinmemiştir, çok kere ters durumlar olmuştur, ciğeri beş para etmez insanlar yüksek mevkilerdedir, çok faziletli kâmil insanlar ayak altındadır.ciğeri beş para etmez insanlar yüksek mevkilerdedir, çok faziletli kâmil insanlar ayak altındadır. Allah'ın en sevmediği şerli, melun insanlar böyle itibar görür,Allah'ın en sevmediği şerli, melun insanlar böyle itibar görür, Allah'ın çok sevdiği Allah'ın sevgili kulları da kıyıda köşede itilip kakılır.Allah'ın çok sevdiği Allah'ın sevgili kulları da kıyıda köşede itilip kakılır. Böyle şeyler oluyor, acayip. Allah'ın imtihan dünyası olduğundan böyle garip şeyleri görürsünüz, duyarsınız, Böyle şeyler oluyor, acayip. Allah'ın imtihan dünyası olduğundan böyle garip şeyleri görürsünüz, duyarsınız, Kur'ân-ı Kerîm'de de vardır. Kur'ân-ı Kerîm'de de vardır. Nasıl peygamberler o azgın kavimlere vazifeli olarak gönderildiği zaman Nasıl peygamberler o azgın kavimlere vazifeli olarak gönderildiği zaman o kavimler nasıl onlara karşı çıkmışlar, nasıl alay etmişler!o kavimler nasıl onlara karşı çıkmışlar, nasıl alay etmişler! Yanından geçerken alay etmişler, Allah'ın peygamberleriyle dalga geçmişler!Yanından geçerken alay etmişler, Allah'ın peygamberleriyle dalga geçmişler! Nuh aleyhisselam gemi yapıyor yanından geçerken alay ediyorlar, dalga geçiyorlar;

Nuh aleyhisselam gemi yapıyor yanından geçerken alay ediyorlar, dalga geçiyorlar;

Ne yapacaksın bu gemiyi, bu karada bu geminin işi ne?

Ne yapacaksın bu gemiyi, bu karada bu geminin işi ne?

Görürsünüz, ne olacağını göreceksiniz ama gemi yapılırken alay ediyor.

Görürsünüz, ne olacağını göreceksiniz ama gemi yapılırken alay ediyor.

Küllemâ merre aleyhi meleün min kavmihi sehırû minhü.Küllemâ merre aleyhi meleün min kavmihi sehırû minhü. Dalga geçiyorlar, maskaralık yani maskaraya alıyorlar, maskara sayıyorlar.

Dalga geçiyorlar, maskaralık yani maskaraya alıyorlar, maskara sayıyorlar.

Allah'ın iyi kullarının kıymetinin bilinmediği çok olur, kötü kulları da,Allah'ın iyi kullarının kıymetinin bilinmediği çok olur, kötü kulları da, ciğeri beş para etmez insanlar da bakarsın izzette itibarda, el üstünde baş üstünde, ciğeri beş para etmez insanlar da bakarsın izzette itibarda, el üstünde baş üstünde, o toplantı senin bu toplantı benim, düğünlerde, eğlencelerde, vesairelerde baş köşelerde,o toplantı senin bu toplantı benim, düğünlerde, eğlencelerde, vesairelerde baş köşelerde, sahnelerde filan böyle şeyler olabiliyor.

sahnelerde filan böyle şeyler olabiliyor.

Peygamberler insanların en yüksekleri, Allah'ın vazifelendirdiği, seçtiği kimseler.Peygamberler insanların en yüksekleri, Allah'ın vazifelendirdiği, seçtiği kimseler. Peygamberlerin etrafında da onların ashâbı onlar da mübarek evliyâ, Allah'ın sevgili kulları.

Peygamberlerin etrafında da onların ashâbı onlar da mübarek evliyâ, Allah'ın sevgili kulları.

Peygamber Efendimiz'in ashâbı da öyle, Peygamber Efendimiz'in ashâbının herbirisi yıldızlar gibi,Peygamber Efendimiz'in ashâbı da öyle, Peygamber Efendimiz'in ashâbının herbirisi yıldızlar gibi, hangisini örnek alsa insan doğru yolu bulur.hangisini örnek alsa insan doğru yolu bulur. Hangisinin sözünü tutsa, yolundan gitse hidayete ererHangisinin sözünü tutsa, yolundan gitse hidayete erer fakat bu ashâb-ı kirâmın bazısına düşman olanlar çıkmış, eza cefa edenler,fakat bu ashâb-ı kirâmın bazısına düşman olanlar çıkmış, eza cefa edenler, iftira edenler, karşı gelenler, sövenler çıkmış. Sebbetmek "sövmek" demek.iftira edenler, karşı gelenler, sövenler çıkmış. Sebbetmek "sövmek" demek. Sebbediyor, açıyor ağzını yumuyor gözünü aleyhinde kötü kötü laflar söylüyor.Sebbediyor, açıyor ağzını yumuyor gözünü aleyhinde kötü kötü laflar söylüyor. Yani Allah'ın sevgili kullarına böyle dil uzatanlar çıkmış.

Ne olur bunların sonu?

Yani Allah'ın sevgili kullarına böyle dil uzatanlar çıkmış.

Ne olur bunların sonu?

Tabii kim benim evliyamdan, sevgili kullarımdan bir kimseye düşmanlık ederseTabii kim benim evliyamdan, sevgili kullarımdan bir kimseye düşmanlık ederse benimle savaş ilan etmiş." diyor Allah!benimle savaş ilan etmiş." diyor Allah! Yani ben onunla savaş açarım, bu savaşa o sebep olmuş olur buyuruyor hadîs-i kutsîde.Yani ben onunla savaş açarım, bu savaşa o sebep olmuş olur buyuruyor hadîs-i kutsîde. Onun için aslında; el-hubbu fillah ve'l-buğzu fillah vardır.Onun için aslında; el-hubbu fillah ve'l-buğzu fillah vardır. Allah'ın kullarını, Allah'ın sevgili kullarını Allah için sevecek insan,Allah'ın kullarını, Allah'ın sevgili kullarını Allah için sevecek insan, Allah'ın sevmediği kullara Allah için buğz edecek. Yani sevmesi lazım.

Allah'ın sevmediği kullara Allah için buğz edecek. Yani sevmesi lazım.

Harem-i Şerîf'e gittim, Safa Merve arasında sa'y edeceğim, Harem-i Şerîf'e gittim, Safa Merve arasında sa'y edeceğim, sakallı adamın birisi geldi bana nereli olduğumu sordu, Türk olduğumu söyledim.sakallı adamın birisi geldi bana nereli olduğumu sordu, Türk olduğumu söyledim. Mezhebimi sordu, Hanefi mezhebindenim dedim, açtı ağzını yumdu gözünü, Mezhebimi sordu, Hanefi mezhebindenim dedim, açtı ağzını yumdu gözünü, Harem-i Şerîf'te İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe aleyhinde [konuşmaya başladı].Harem-i Şerîf'te İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe aleyhinde [konuşmaya başladı]. Aleyhinde konuşacak başka insan kalmadı mı! Aleyhinde konuşacak başka insan kalmadı mı! Var böyle, tarih kitaplarında da çıkmış böyle adamlar,Var böyle, tarih kitaplarında da çıkmış böyle adamlar, böyle çeşitli fırak-ı dâlle, böyle sapık fırkalar, şeyler olmuş.

böyle çeşitli fırak-ı dâlle, böyle sapık fırkalar, şeyler olmuş.

Dün akşam bir hacı kardeşimiz diyor ki;Dün akşam bir hacı kardeşimiz diyor ki; "Ben birisi hakkında bana ne söylerseler söylesinler hemen kapılmam ona." diyor."Ben birisi hakkında bana ne söylerseler söylesinler hemen kapılmam ona." diyor. "Dinlerim şöyle bir, kendim bir ölçerim, kendi bilgilerimle bir tartarım."Dinlerim şöyle bir, kendim bir ölçerim, kendi bilgilerimle bir tartarım. Bu, [böyle yapmak] hepimize Kur'ân-ı Kerîm'in emridir...

Bu, [böyle yapmak] hepimize Kur'ân-ı Kerîm'in emridir...

İn câeküm fâkisun bi-nebein fe-tebeyyenû.İn câeküm fâkisun bi-nebein fe-tebeyyenû. "Fâsıkın birisi, kötü bir insanın birisi size bir haber getirirse,"Fâsıkın birisi, kötü bir insanın birisi size bir haber getirirse, birisinin aleyhinde bir söz getirirse onu bir şey yapın."birisinin aleyhinde bir söz getirirse onu bir şey yapın." En tüsîbû kavmen bi-cehâletin fe-tüsbihû alâ mâ fe'altüm nâdimîne.En tüsîbû kavmen bi-cehâletin fe-tüsbihû alâ mâ fe'altüm nâdimîne. "Sonra haksız yere onu töhmet altında tutarsınız, suçlu sanırsınız,"Sonra haksız yere onu töhmet altında tutarsınız, suçlu sanırsınız, aleyhinde olursunuz da sonra da pişmanlık çeker insan."

aleyhinde olursunuz da sonra da pişmanlık çeker insan."

Falanca adam fenaymış, vay Allah şöyle etsin böyle etsin! Ama fena değil...

Falanca adam fenaymış, vay Allah şöyle etsin böyle etsin! Ama fena değil...

Bir misalini anlatayım zamanımızdan.Bir misalini anlatayım zamanımızdan. Adamın birisi, Diyanet İşleri Başkanlığı'na, diyelim ki 30 sene önce gelmiş.Adamın birisi, Diyanet İşleri Başkanlığı'na, diyelim ki 30 sene önce gelmiş. Adamın birisi gelmiş o zamanın filanca şehir müftüsünü kötülemiş, demiş;Adamın birisi gelmiş o zamanın filanca şehir müftüsünü kötülemiş, demiş; "Falanca şehrin müftüsü berbat bir adam, Allah şöyle yapsın, böyle etsin!""Falanca şehrin müftüsü berbat bir adam, Allah şöyle yapsın, böyle etsin!" Müftü efendiyi kötülemiş, çok aleyhinde şeyler söylemiş. Müftü efendiyi kötülemiş, çok aleyhinde şeyler söylemiş. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda da onu dinleyenlerden birisi anlatıyor bana, dinleyen şahıs anlatıyor.Diyanet İşleri Başkanlığı'nda da onu dinleyenlerden birisi anlatıyor bana, dinleyen şahıs anlatıyor. Böyle bir kötüledi diyor, biz de o öyle kötüleyince onun sözünü doğru sandık diyor. Böyle bir kötüledi diyor, biz de o öyle kötüleyince onun sözünü doğru sandık diyor. "Vah vah, tüh tüh, yazık yazık!" demişler yani din adamı böyle mi olmalı,"Vah vah, tüh tüh, yazık yazık!" demişler yani din adamı böyle mi olmalı, şu müftü efendinin yaptığına bak filan demişler, ayıplamışlar böyle müftü efendiyi.

şu müftü efendinin yaptığına bak filan demişler, ayıplamışlar böyle müftü efendiyi.

"Gece oldu." diyor, "Yatsı namazını kıldım, seccademe oturdum tespihimi çektim,"Gece oldu." diyor, "Yatsı namazını kıldım, seccademe oturdum tespihimi çektim, vazifelerimi bitirdim, abdestli olarak yattım." vazifelerimi bitirdim, abdestli olarak yattım." Bana anlatıyor, diyanette o zaman yüksek mevkide, bir dairenin başında olan şahıs anlatıyor bana.Bana anlatıyor, diyanette o zaman yüksek mevkide, bir dairenin başında olan şahıs anlatıyor bana. Yani eski bir olay, şehir adını söylemiyorum ama biliyorum. Yani eski bir olay, şehir adını söylemiyorum ama biliyorum. Şahıs adını söylemiyorum ama biliyorum yani mühim olan şahıslar değil olay gerçek.

Şahıs adını söylemiyorum ama biliyorum yani mühim olan şahıslar değil olay gerçek.

"Yattım, rüyamda Hacı Bayrâm-ı Velî hazretlerini gördüm." diyor."Yattım, rüyamda Hacı Bayrâm-ı Velî hazretlerini gördüm." diyor. Ankara'nın meşhur cennet mekân rahmetullahi aleyh Hacı Bayrâm-ı Velî'si. Ankara'nın meşhur cennet mekân rahmetullahi aleyh Hacı Bayrâm-ı Velî'si. "Böyle tıknaz vücutlu, güçlü kuvvetli, abdest alacak gibi kollarını sıvamış, sakalı şöyle yuvarlak,"Böyle tıknaz vücutlu, güçlü kuvvetli, abdest alacak gibi kollarını sıvamış, sakalı şöyle yuvarlak, yüzü yuvarlak, güneşten yanmış." diyor. Mübarek ovada ihvanıyla filan buğday biçermiş, bir mübarek insan.

yüzü yuvarlak, güneşten yanmış." diyor. Mübarek ovada ihvanıyla filan buğday biçermiş, bir mübarek insan.

"Onu gördüm rüyada." diyor. "Takunyalı, abdest almaya hazırlanıyor gibi gördüm sevindim.""Onu gördüm rüyada." diyor. "Takunyalı, abdest almaya hazırlanıyor gibi gördüm sevindim." "Tam kitaplarda yazdığı gibi -Hacı Bayrâm-ı Velî'yi öyle yazarlar kitaplar da- onu gördüm,"Tam kitaplarda yazdığı gibi -Hacı Bayrâm-ı Velî'yi öyle yazarlar kitaplar da- onu gördüm, yanına doğru gittim, o ara kaşlarını çattıyanına doğru gittim, o ara kaşlarını çattı Hacı Bayrâm-ı Velî; 'O şehrin o müftüsü evliyaullahtır!' diye bağırdı." diyor.Hacı Bayrâm-ı Velî; 'O şehrin o müftüsü evliyaullahtır!' diye bağırdı." diyor. Hacı Bayrâm-ı Velî, "Evliayaullahtır!" diye bağırmış bu şahsa.

Hacı Bayrâm-ı Velî, "Evliayaullahtır!" diye bağırmış bu şahsa.

"Tabii öyle bir bağırdı ki rüyada sanki kulaklarım patlayacaktı." diyor,"Tabii öyle bir bağırdı ki rüyada sanki kulaklarım patlayacaktı." diyor, "Uyandım hâlâ kulaklarım çınlıyordu." diyor. Hâlâ kulaklarım çınlıyordu;"Uyandım hâlâ kulaklarım çınlıyordu." diyor. Hâlâ kulaklarım çınlıyordu; "O müftü evliyaullahtandır!" diye bağırdı bana.

"O müftü evliyaullahtandır!" diye bağırdı bana.

Ertesi gün gitmiş demiş ki; "Tövbeler tövbesi!Ertesi gün gitmiş demiş ki; "Tövbeler tövbesi! Dün burada bir şeyler konuşuldu ben de birkaç laf ekledim ucuna,Dün burada bir şeyler konuşuldu ben de birkaç laf ekledim ucuna, filanca müftüyü kötülediler ben de, vah vah, tüh tüh dedim sözümü geri alıyorum."

filanca müftüyü kötülediler ben de, vah vah, tüh tüh dedim sözümü geri alıyorum."

Hayrola demişler, ne oldu bir gün önce öyle dedin bugün böyle diyorsun?

Hayrola demişler, ne oldu bir gün önce öyle dedin bugün böyle diyorsun?

Böyle bir rüya gördüm demiş, ötekiler de biz de tevbe ettik demişler.

Böyle bir rüya gördüm demiş, ötekiler de biz de tevbe ettik demişler.

Şimdi merak içinde soruşturmaya başlamışlar, o müftü, Hacı Bayram müdafaa ettiğine göre,Şimdi merak içinde soruşturmaya başlamışlar, o müftü, Hacı Bayram müdafaa ettiğine göre, rüyada evliyaullah dediğine göre iyi bir insan, öteki adam da çok kötüledi,rüyada evliyaullah dediğine göre iyi bir insan, öteki adam da çok kötüledi, acaba işin aslı nedir filan diye o şehirden gelen birkaç kimseye sormuşlar;

acaba işin aslı nedir filan diye o şehirden gelen birkaç kimseye sormuşlar;

"Müftünüz çok kötü insanmış filan diye duyduk."

"Müftünüz çok kötü insanmış filan diye duyduk."

"Yo, ne demek!" demiş, "Melek gibi insandır."Yo, ne demek!" demiş, "Melek gibi insandır. Melek gibi bir insan olduğu şuradan belli ki geceleyin ışığı sönmez mübareğin;Melek gibi bir insan olduğu şuradan belli ki geceleyin ışığı sönmez mübareğin; ibadet eder, ilimle meşgul olur, mahalleli kendisine hayrandır, tatlı dillidir, güleç yüzlüdür,ibadet eder, ilimle meşgul olur, mahalleli kendisine hayrandır, tatlı dillidir, güleç yüzlüdür, sevimlidir, cömerttir, derviştir, güzel ahlaklıdır.sevimlidir, cömerttir, derviştir, güzel ahlaklıdır. İftira etmişler, yalan söylemişler, yok öyle bir şeyin aslı esası!" demiş o öteki sordukları.

İftira etmişler, yalan söylemişler, yok öyle bir şeyin aslı esası!" demiş o öteki sordukları.

Tamam anlaşıldı ki Hacı Bayrâm-ı Velî'nin müdafaa ettiği gibi iyi bir insan olduğu anlaşıldı tamam.Tamam anlaşıldı ki Hacı Bayrâm-ı Velî'nin müdafaa ettiği gibi iyi bir insan olduğu anlaşıldı tamam. Doğru insanlar söylediler ötekisinin iftira olduğu anlaşıldı.

Doğru insanlar söylediler ötekisinin iftira olduğu anlaşıldı.

"Fakat merak ettim." diyor, "Bu kadar evliyaullahın içinden niye Hacı Bayram onu müdafaa etti,"Fakat merak ettim." diyor, "Bu kadar evliyaullahın içinden niye Hacı Bayram onu müdafaa etti, o müftüyü niye Hacı Bayram müdafaa etti, niye Bahaddin Nakşibend Efendimiz yapmadı,o müftüyü niye Hacı Bayram müdafaa etti, niye Bahaddin Nakşibend Efendimiz yapmadı, niye Abdulkadir Geylânî Efendimiz çıkmadı mesela da niye Abdulkadir Geylânî Efendimiz çıkmadı mesela da veyahut Eşrefoğlu Rûmî Efendimiz çıkmadı da Hacı Bayram çıktı?

veyahut Eşrefoğlu Rûmî Efendimiz çıkmadı da Hacı Bayram çıktı?

"Onu da merak ettim karıştırdım, kurcaladım onu da buldum, müftü meğer bayramiye tarikatındanmış." diyor."Onu da merak ettim karıştırdım, kurcaladım onu da buldum, müftü meğer bayramiye tarikatındanmış." diyor. Hacı Bayram'ın tarikatından olduğu içinHacı Bayram'ın tarikatından olduğu için yani kaç asır sonra gelen müridine yapılan iftirayı hazmetmiyor mübarek, yani kaç asır sonra gelen müridine yapılan iftirayı hazmetmiyor mübarek, rüyada, iftirayı yapan değil de iftirayı dinleyen [kişiyi uyarıyor.] Dinlemek de doğru değil.

rüyada, iftirayı yapan değil de iftirayı dinleyen [kişiyi uyarıyor.] Dinlemek de doğru değil.

Muhterem kardeşlerim!

Bakın hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
Muhterem kardeşlerim!

Bakın hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
"Sizin yanınızda bir adamın gıybeti yapılıyorsa, falanca adam şöyle kötüdür böyle kötüdür filan." Diyor ki;

"Sizin yanınızda bir adamın gıybeti yapılıyorsa, falanca adam şöyle kötüdür böyle kötüdür filan." Diyor ki;

Kün li'r-raculi nâsiran. "Gıybeti yapılan adama yardımcı ol." Bir.Kün li'r-raculi nâsiran. "Gıybeti yapılan adama yardımcı ol." Bir. Yok öyle değildir, yapmayın etmeyin filan diye onu bir savun bir kere.Yok öyle değildir, yapmayın etmeyin filan diye onu bir savun bir kere. Kün li'r-raculi nâsiran ve li'l-kavmi zâciran.Kün li'r-raculi nâsiran ve li'l-kavmi zâciran. "O gıybeti yapan o toplantıdaki insanları da engelle, zecret.""O gıybeti yapan o toplantıdaki insanları da engelle, zecret." Susun bakayım, aleyhinde konuşmayın! O öyle değildir, olmaz öyle şey, gıybettir ayıptır günahtır!Susun bakayım, aleyhinde konuşmayın! O öyle değildir, olmaz öyle şey, gıybettir ayıptır günahtır! Yani adama destekçi ol, yardımcı ol kavmi de engelleyici ol, diyor.Yani adama destekçi ol, yardımcı ol kavmi de engelleyici ol, diyor. Ve kum anhun. "Kalk, onların arasında artık durma!" diyor Peygamber Efendimiz. Ve kum anhun. "Kalk, onların arasında artık durma!" diyor Peygamber Efendimiz. Gıybet yapıldı ya orada, kalk orada durma diyor. Bana çok tesir etmiş hadislerdendir.

Gıybet yapıldı ya orada, kalk orada durma diyor. Bana çok tesir etmiş hadislerdendir.

Yani bir toplantıda bir insanın böyle hiç sinirlenip kavmi,Yani bir toplantıda bir insanın böyle hiç sinirlenip kavmi, toplantıdaki insanları azarlayıp kalktığını hiç gördünüz mü?

Hiç görmediniz.
toplantıdaki insanları azarlayıp kalktığını hiç gördünüz mü?

Hiç görmediniz.
Ama böyle gıybet yapılırken birisi kalksa, "Olmaz böyle şey!" [dese,] Ama böyle gıybet yapılırken birisi kalksa, "Olmaz böyle şey!" [dese,] ikisi kalksa üçü kalksa millet gıybetten vazgeçer, herkes de rahat eder. ikisi kalksa üçü kalksa millet gıybetten vazgeçer, herkes de rahat eder. Yani ne ölüler kurtuluyor bu gıybetten, iftiradan ne diriler kurtuluyor. Yani ne ölüler kurtuluyor bu gıybetten, iftiradan ne diriler kurtuluyor. Ölmüş insanlara da iftira ediyorlar. Ölmüş, dünyasını değiştirmiş, tanımadığı adam.

Ölmüş insanlara da iftira ediyorlar. Ölmüş, dünyasını değiştirmiş, tanımadığı adam.

Birisi kalkmış, mesela benim bildiğim burada, filanca kasabada Mehmed Zahid hocamıza aleyhte konuşmuş.

Birisi kalkmış, mesela benim bildiğim burada, filanca kasabada Mehmed Zahid hocamıza aleyhte konuşmuş.

Niye aleyhte konuşmuş, tanır mı?

Tanımaz. Yani onun yaşıtı değil, şeyi değil gördüğü bir insan değil.

Niye aleyhte konuşmuş, tanır mı?

Tanımaz. Yani onun yaşıtı değil, şeyi değil gördüğü bir insan değil.

Eh işte Allah bir insanı şeytana uydurmasın.

Kendisi bir başka yere bağlı.
Eh işte Allah bir insanı şeytana uydurmasın.

Kendisi bir başka yere bağlı.
İyi ama yani sen bir yere bağlısın diye öteki tarafları kötülemen gerekmez ki. İyi ama yani sen bir yere bağlısın diye öteki tarafları kötülemen gerekmez ki. Öteki tarafı da sev veya bilmiyorsan hiç olmazsa sus.

Bak İslâm'da gıybet var mı?

Öteki tarafı da sev veya bilmiyorsan hiç olmazsa sus.

Bak İslâm'da gıybet var mı?

Yok. Gıybet, arkadan birşey söylemek.

İftira var mı?

O da yok.

Suizan var mı?

O da yok.

Yok. Gıybet, arkadan birşey söylemek.

İftira var mı?

O da yok.

Suizan var mı?

O da yok.

Hüsnüzan var mı?

Var, sevap.

Hüsnüzan var mı?

Var, sevap.

E yani niye sevaplı işi bırakıyorsun günahlı işi yapıyorsun?

E yani niye sevaplı işi bırakıyorsun günahlı işi yapıyorsun?

Muhterem kardeşlerim!

Onun için dün akşam da Eyüp'teki vaazda söyledim
Muhterem kardeşlerim!

Onun için dün akşam da Eyüp'teki vaazda söyledim
çok hoşuma giden bir şiir var, diyor ki;

Dervişlik olaydı taç ile hırka

Alırdık biz dahi otuza kırka.

çok hoşuma giden bir şiir var, diyor ki;

Dervişlik olaydı taç ile hırka

Alırdık biz dahi otuza kırka.

Dervişlik denilen şey böyle kavukla, cübbeyle, hırkayla olsaydı biz de giderdik çarşıdan o kavuğu alırdıkDervişlik denilen şey böyle kavukla, cübbeyle, hırkayla olsaydı biz de giderdik çarşıdan o kavuğu alırdık o hırkayı giyerdik olduk halvetî dervişi, olduk mevlevî dervişi, olduk kâdirî dervişi derdik.

o hırkayı giyerdik olduk halvetî dervişi, olduk mevlevî dervişi, olduk kâdirî dervişi derdik.

Hırkayla, sikkeyle, takkeyle değildir, neyledir?

Kalple ve güzel huyladır.

Hırkayla, sikkeyle, takkeyle değildir, neyledir?

Kalple ve güzel huyladır.

Tespih çekiyor, iyi ama dili günah işliyor!Tespih çekiyor, iyi ama dili günah işliyor! Ya Allah'ın zikrini yaptığın bu dili gıybete niye bulaştırıyorsun, niye günaha bulaştırıyorsun?Ya Allah'ın zikrini yaptığın bu dili gıybete niye bulaştırıyorsun, niye günaha bulaştırıyorsun? Bu gönlünü niye kötü huylarla [kirletiyorsun,] kötü huylardan temizlemiyorsun?

Bu gönlünü niye kötü huylarla [kirletiyorsun,] kötü huylardan temizlemiyorsun?

Dervişlik nedir?

Dervişlik marifetullahtır, dervişlik güzel ahlaktır. Aslı bu!
Dervişlik nedir?

Dervişlik marifetullahtır, dervişlik güzel ahlaktır. Aslı bu!
Yani üç beş tane tesbih çekmek değil ki dervişlik!Yani üç beş tane tesbih çekmek değil ki dervişlik! Adam elinde tesbih, tamam 100 defa estağfirullah deyince ben derviş oldum uçacağım sanıyor.Adam elinde tesbih, tamam 100 defa estağfirullah deyince ben derviş oldum uçacağım sanıyor. Sen ahlakını düzelt, uçarsın da kaçarsın da, gezersin de,Sen ahlakını düzelt, uçarsın da kaçarsın da, gezersin de, cihanı bir anda cevlan da edersin ama ahlakını düzelt.cihanı bir anda cevlan da edersin ama ahlakını düzelt. Ahlâk güzel olmayınca olmaz, kibirle olmaz, ücupla olmaz, gıybetle olmaz,Ahlâk güzel olmayınca olmaz, kibirle olmaz, ücupla olmaz, gıybetle olmaz, cimrilikle olmaz, pintilikle olmaz, merhametsizlikle olmaz, hasetle olmaz, kinle olmaz!cimrilikle olmaz, pintilikle olmaz, merhametsizlikle olmaz, hasetle olmaz, kinle olmaz! Bu huylar buradan temizlenecek, kalbi sâfi olacak, pak olacak!Bu huylar buradan temizlenecek, kalbi sâfi olacak, pak olacak! Pak olursa olur.

Pak olursa olur.

Bir şişenin içine murdar şeyleri koysalar ağzını kapatsalar dışını yıkamakla şişe temiz olur mu? diyor.

Bir şişenin içine murdar şeyleri koysalar ağzını kapatsalar dışını yıkamakla şişe temiz olur mu? diyor.

Olmaz.

Ne olacak?

Olmaz.

Ne olacak?

İçindeki murdarı dışarı çıkaracaksın içini 40 defa yıkayacaksın.İçindeki murdarı dışarı çıkaracaksın içini 40 defa yıkayacaksın. O içi yıkanmadan dışının yıkanmasıyla temiz olmaz.

O içi yıkanmadan dışının yıkanmasıyla temiz olmaz.

Onun için bizim yani iyi müslümanlar olarak, münevver müslümanlar olarak, biraz dünyayı anlamış,Onun için bizim yani iyi müslümanlar olarak, münevver müslümanlar olarak, biraz dünyayı anlamış, âhireti anlamış, dini kavramış insanlar olarak şeklin yeterli olmadığını, -şekil lazım,âhireti anlamış, dini kavramış insanlar olarak şeklin yeterli olmadığını, -şekil lazım, dış görünüş zâhir lazım, bunun yeterli olmadığını- aslolanın bâtın güzelliği, dış görünüş zâhir lazım, bunun yeterli olmadığını- aslolanın bâtın güzelliği, iç güzelliği, kalp güzelliği, gönül güzelliği, ahlâk güzelliği olduğunu artık anlamamız lazım.iç güzelliği, kalp güzelliği, gönül güzelliği, ahlâk güzelliği olduğunu artık anlamamız lazım. Artık o huylara [elveda dememiz lazım.]

Kaç yıl geçti!
Artık o huylara [elveda dememiz lazım.]

Kaç yıl geçti!
Seneler oldu derviş oldum seneler oldu yürüyoruz! "Benim oğlum Binâ okur döner döner yine okur."

Seneler oldu derviş oldum seneler oldu yürüyoruz! "Benim oğlum Binâ okur döner döner yine okur."

Yani Binâ diye bir kitap vardır. Emsile-Binâ Arabî şeylerin [gramerinin] ikinci kitabı.Yani Binâ diye bir kitap vardır. Emsile-Binâ Arabî şeylerin [gramerinin] ikinci kitabı. "Benim oğlum Binâ okur döner döner yine okur."

"Benim oğlum Binâ okur döner döner yine okur."

Demek ki dönüyor yani Binâ'dan sonra Maksud,Demek ki dönüyor yani Binâ'dan sonra Maksud, İzzî vesaire öteki serinin ileri kitaplarına geçemiyor Binâ'da dönüp duruyor.

İzzî vesaire öteki serinin ileri kitaplarına geçemiyor Binâ'da dönüp duruyor.

Olmaz, o ahlâk güzelleşmeyince olmaz.Olmaz, o ahlâk güzelleşmeyince olmaz. Yani ilim de yeterli değil, ilim bazen kibir gurur verirse insana daha da fena oluyor. Yani ilim de yeterli değil, ilim bazen kibir gurur verirse insana daha da fena oluyor. İlim lazım bir, ilmin kendisine verdiği kibirden, gururdan da kurtulmak lazım iki. İlim lazım bir, ilmin kendisine verdiği kibirden, gururdan da kurtulmak lazım iki. Kurtulamazsa alim hiç eremez, hiç eremez?

Neden?

Kurtulamazsa alim hiç eremez, hiç eremez?

Neden?

Kötü huyları içinde tutuyor da ondan. Kötü huy içinde durdu mu ilimle olmaz.

Kötü huyları içinde tutuyor da ondan. Kötü huy içinde durdu mu ilimle olmaz.

Birisi okumuş biraz kitaplardan. Hocamız anlatırdı gülerek böyle kendi şivesiyle rahmetullahi aleyh.Birisi okumuş biraz kitaplardan. Hocamız anlatırdı gülerek böyle kendi şivesiyle rahmetullahi aleyh. Kitaplardan çok okumuş ama ham, çok okumuş ama ham!Kitaplardan çok okumuş ama ham, çok okumuş ama ham! Bazen ayvalar filan böyle kocaman olur ama ısırırsın ısırılmaz, tıkız, tatlı değil ekşi, olmamış.Bazen ayvalar filan böyle kocaman olur ama ısırırsın ısırılmaz, tıkız, tatlı değil ekşi, olmamış. Bazen de içi çürük olur ama çok tatlı olur, güzel olur.Bazen de içi çürük olur ama çok tatlı olur, güzel olur. Ham, öteki evliyaullahtan, karşısındakini tanıyor idi hocamız. Ona sormuş;

Ham, öteki evliyaullahtan, karşısındakini tanıyor idi hocamız. Ona sormuş;

"Nereye kadar okudunuz?" Yani sen az okudun, yani biliyorum az okuduğunu, medresede çok tahsil görmediğini.

"Nereye kadar okudunuz?" Yani sen az okudun, yani biliyorum az okuduğunu, medresede çok tahsil görmediğini.

"Nereye kadar okudun sen?" demiş."Nereye kadar okudun sen?" demiş. Yani yüksek tahsilin yok, ilkokuldasın, orta okuldasın filan gibi ona tepeden şey yapıyor,Yani yüksek tahsilin yok, ilkokuldasın, orta okuldasın filan gibi ona tepeden şey yapıyor, kendisi yüksek daha yüksek diye. O da müzevazi böyle;

kendisi yüksek daha yüksek diye. O da müzevazi böyle;

"Maksuda kadar okuduk efendim." demiş.

"Maksuda kadar okuduk efendim." demiş.

Maksud da Binâ gibi bir kitap ismi. "Maksuda kadar okuduk." diye,Maksud da Binâ gibi bir kitap ismi. "Maksuda kadar okuduk." diye, belki oraya kadar okumuştur ama güzel huyundan dolayı Allah ona evliyalık vermiş.belki oraya kadar okumuştur ama güzel huyundan dolayı Allah ona evliyalık vermiş. Maksuda kadar okudum demek yani yeterince okuduk, yani bir bakıma maksuda erdim demek.Maksuda kadar okudum demek yani yeterince okuduk, yani bir bakıma maksuda erdim demek. "Maksuda kadar okuduk efendim." demiş. Hocamız gülerek anlatırdı.

"Maksuda kadar okuduk efendim." demiş. Hocamız gülerek anlatırdı.

Yani maksuda ermek lazım, ermedikten sonra, eremedikçe olmaz. Bu noktaya çok dikkat etmeli.

Yani maksuda ermek lazım, ermedikten sonra, eremedikçe olmaz. Bu noktaya çok dikkat etmeli.

Bunu, bu kadar sözü nereden anlattık?

Bunu, bu kadar sözü nereden anlattık?

Size bir laf gelince her lafa şey yapmayın, gıybete iftiraya aldırmayın!Size bir laf gelince her lafa şey yapmayın, gıybete iftiraya aldırmayın! Kendiniz aklınızı, fehminizi, idrakınızı, dini bilginizi kullanın, ahlakınızı güzel eyleyin.

Kendiniz aklınızı, fehminizi, idrakınızı, dini bilginizi kullanın, ahlakınızı güzel eyleyin.

Bak bu insanların öyle kötüleri var ki peygamberlere dil uzatıyor.Bak bu insanların öyle kötüleri var ki peygamberlere dil uzatıyor. Hâşâ, sümme hâşâ, sümme hâşâ, sümme hâşâ Allah'a dil uzatanlar var. Hâşâ, sümme hâşâ, sümme hâşâ, sümme hâşâ Allah'a dil uzatanlar var. Bu insanlar, delinin delisi var, zır delisi var, hınzır delisi var. Bu insanlar, delinin delisi var, zır delisi var, hınzır delisi var. Zır delileri diye bir de hınzır delisi var, yani her çeşidi var.Zır delileri diye bir de hınzır delisi var, yani her çeşidi var. Allah'a dil uzatır, peygambere dil uzatır, evliyaya dil uzatır, sahabeye dil uzatır.

Ne yapacaksınız?

Allah'a dil uzatır, peygambere dil uzatır, evliyaya dil uzatır, sahabeye dil uzatır.

Ne yapacaksınız?

Siz aklınızı başınıza toplayacaksınız.

Siz aklınızı başınıza toplayacaksınız.

Bir sürü meslek var niye şerefsiz mesleklere gitmiyorsunuz, şerefli yollarda yürüyorsunuz?

Bir sürü meslek var niye şerefsiz mesleklere gitmiyorsunuz, şerefli yollarda yürüyorsunuz?

Seçme yapıyorsunuz, onun gibi olacak.

Seçme yapıyorsunuz, onun gibi olacak.

Sahâbe-i kirâma sövenler var, öylelerini gördünüz mü; "Sizin şerrinize lanet!" diyecek.

Sahâbe-i kirâma sövenler var, öylelerini gördünüz mü; "Sizin şerrinize lanet!" diyecek.

Şerriküm demek burada iki mânaya gelir. Yani,Şerriküm demek burada iki mânaya gelir. Yani, "Sizin ortaya attığınız şu şerri Allah kahreylesin." mânasına,"Sizin ortaya attığınız şu şerri Allah kahreylesin." mânasına, "Bu şer kalksın ortadan." mânasına çünkü yaptıkları iş kötülük."Bu şer kalksın ortadan." mânasına çünkü yaptıkları iş kötülük. Bir de bu işi çıkartanlar vardır ötekilerde taklitçidir.Bir de bu işi çıkartanlar vardır ötekilerde taklitçidir. Yani bu sözü söylemekten asıl murat yani eimme-i küfür,Yani bu sözü söylemekten asıl murat yani eimme-i küfür, küfrün önderlerini kahretsin, ötekileri de ıslah etsin gibi olabilir.

küfrün önderlerini kahretsin, ötekileri de ıslah etsin gibi olabilir.

Altıncı hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

İzâ raeytümü'l-meddâhîne fahsû fî vücûhihimü't-türâbe.

Altıncı hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

İzâ raeytümü'l-meddâhîne fahsû fî vücûhihimü't-türâbe.

Bu da Buhârî'de ve diğer kaynaklarda Ahmed b. Hanbel'de, Müslim'de, Tirmizî'de, Ebû Davud'da filan var.Bu da Buhârî'de ve diğer kaynaklarda Ahmed b. Hanbel'de, Müslim'de, Tirmizî'de, Ebû Davud'da filan var. Enes radıyallahu anh'ten ve İbn Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Enes radıyallahu anh'ten ve İbn Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

"Çok metheden insanları gördünüz mü"Çok metheden insanları gördünüz mü onların yüzlerine toprak saçın, yerden toprak alın yüzlerine toprak saçın."onların yüzlerine toprak saçın, yerden toprak alın yüzlerine toprak saçın." Çok metheden insanları gördünüz mü, meddah çok metheden.

Çok metheden insanları gördünüz mü, meddah çok metheden.

Tabii Peygamber Efendimiz ne muratla söylediyse Allahuâlem bunun birkaç mânası olabilir.Tabii Peygamber Efendimiz ne muratla söylediyse Allahuâlem bunun birkaç mânası olabilir. Bir insanı yüzüne karşı methetmişler de Efendimiz, öyle yüzüne karşı kardeşini methetme diye yasaklamış.Bir insanı yüzüne karşı methetmişler de Efendimiz, öyle yüzüne karşı kardeşini methetme diye yasaklamış. Çünkü medih insanın nefsini kabartır, onun huyunu bozar, dengesini bozar.Çünkü medih insanın nefsini kabartır, onun huyunu bozar, dengesini bozar. Hakkı söylemeli, pek böyle yüzüne [söylememeli.] Arkasından methet, arkasından dua et.Hakkı söylemeli, pek böyle yüzüne [söylememeli.] Arkasından methet, arkasından dua et. Öyle pek yüzüne karşı methetmek iyi değil.Öyle pek yüzüne karşı methetmek iyi değil. Hele hele bir de olmayan vasıflarlaHele hele bir de olmayan vasıflarla sıska adama; "Sen aslansın, kaplansın!" deyip de olmadık vasıflarla şey yapmak o da yalandır, sıska adama; "Sen aslansın, kaplansın!" deyip de olmadık vasıflarla şey yapmak o da yalandır, o da hiç doğru değildir.

o da hiç doğru değildir.

Bazıları bu işi meslek edinmişlerdir överler, pohpohlarlar istifade ederler.Bazıları bu işi meslek edinmişlerdir överler, pohpohlarlar istifade ederler. Onun için mal ve mülk sahiplerinin imkân ve mevki ve makam sahiplerinin etrafındaOnun için mal ve mülk sahiplerinin imkân ve mevki ve makam sahiplerinin etrafında meddahlar türer onu överler, -dalkavukluk yapmak diyoruz ona-;meddahlar türer onu överler, -dalkavukluk yapmak diyoruz ona-; "Evet efendim, münasiptir efendim, çok haklısınız efendim, çok güzel düşündünüz efendim,"Evet efendim, münasiptir efendim, çok haklısınız efendim, çok güzel düşündünüz efendim, aman efendim, harika bu fikir efendim!" bilmem ne filan adamı şaşırtırlar.aman efendim, harika bu fikir efendim!" bilmem ne filan adamı şaşırtırlar. Şaşırtırlar, raydan çıkartırlar, yanlış yollara götürtürler. Şaşırtırlar, raydan çıkartırlar, yanlış yollara götürtürler. Ekseriyetle böyle iş güç sahibi insanların, mevki makam sahibi insanlarınEkseriyetle böyle iş güç sahibi insanların, mevki makam sahibi insanların ve zenginlerin etrafında böyle onun malına, imkanlarına tamah edipve zenginlerin etrafında böyle onun malına, imkanlarına tamah edip ondan bir şeyler tırtıklamak, koparmak isteyen meddahlar şey yapar, bunlar makbul insan değil.

ondan bir şeyler tırtıklamak, koparmak isteyen meddahlar şey yapar, bunlar makbul insan değil.

İyi insan insana nasihat eden insandır, yani samimi olan, hakkı söyleyen,İyi insan insana nasihat eden insandır, yani samimi olan, hakkı söyleyen, hata yaptığı zaman da hatasını söyleyebilen insandır.hata yaptığı zaman da hatasını söyleyebilen insandır. Allah bir insanın iyiliğini murat ederse ona bir hayırlı salih yardımcı nasip eder,Allah bir insanın iyiliğini murat ederse ona bir hayırlı salih yardımcı nasip eder, hayrı bilmezse bildirir, bilirse yapmasına yardımcı olur, unutmuşsa hatırlatır.hayrı bilmezse bildirir, bilirse yapmasına yardımcı olur, unutmuşsa hatırlatır. İyi insan ötekisinin dümen suyunda, İyi insan ötekisinin dümen suyunda, "Evet efendim, tamam efendim, münasiptir efendim!" diyen değildir, "Evet efendim, tamam efendim, münasiptir efendim!" diyen değildir, iyi insan hakkı düşünüp söyleyip, yanlış yaptığı zaman da düzeltendir. iyi insan hakkı düşünüp söyleyip, yanlış yaptığı zaman da düzeltendir. Yanlış yaptığı zaman da nasihat edebilendir; "Yo bunu böyle doğru yapmadın.Yanlış yaptığı zaman da nasihat edebilendir; "Yo bunu böyle doğru yapmadın. Şimdiye kadar güzel oldu da bundan sonrası yanlış oldu." diyebilendir.

Şimdiye kadar güzel oldu da bundan sonrası yanlış oldu." diyebilendir.

Lebid b. Rebîa Kureyş davet etmiş, kabilesinden gelmiş [Mekke'de] şiir okuyor.Lebid b. Rebîa Kureyş davet etmiş, kabilesinden gelmiş [Mekke'de] şiir okuyor. Kasidesi Kâbe'nin duvarına asılmış meşhur bir şair.

Kasidesi Kâbe'nin duvarına asılmış meşhur bir şair.

Elâ küllü şey'in mâ halellahu bâtılü. "Allah'tan başka her şey bilin ki boştur, kıymeti yoktur,Elâ küllü şey'in mâ halellahu bâtılü. "Allah'tan başka her şey bilin ki boştur, kıymeti yoktur, asıl mühim olan Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmaktır." mânasına.

asıl mühim olan Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmaktır." mânasına.

Efendimiz methetmiş bu güzel bir şey, şiir güzel.Efendimiz methetmiş bu güzel bir şey, şiir güzel. Şimdi bunu böyle söylüyormuş etrafında müşrikler böyle zevkle dinliyorlar, büyük şair filan.Şimdi bunu böyle söylüyormuş etrafında müşrikler böyle zevkle dinliyorlar, büyük şair filan. Çünkü şiire devam ediyor, ne güzel söylüyor filan diye dinlerlerken;

Çünkü şiire devam ediyor, ne güzel söylüyor filan diye dinlerlerken;

Elâ küllü şey'in mâ halellahu bâtılü.

Elâ küllü şey'in mâ halellahu bâtılü.

Osman b. Maz'un radyallahu anh; "Tamam, doğru." demiş.Osman b. Maz'un radyallahu anh; "Tamam, doğru." demiş. O da şöyle kenarda, "Bakalım bu adam ne söylüyor?" diye kenardan seyrediyor. O da şöyle kenarda, "Bakalım bu adam ne söylüyor?" diye kenardan seyrediyor. Bu müslüman ötekiler henüz daha müslüman değiller, müşrikler etrafta.Bu müslüman ötekiler henüz daha müslüman değiller, müşrikler etrafta. Şiirin birinci mısrasını söyleyince, "Tamam, doğru!" demiş. Şöyle bir irkilmiş Lebid şair.Şiirin birinci mısrasını söyleyince, "Tamam, doğru!" demiş. Şöyle bir irkilmiş Lebid şair. Şöyle bir irkilmiş yani şiiri okurken "doğru" demek de sinirine dokunmuş biraz. Ondan sonra ikinci mısrada;

Şöyle bir irkilmiş yani şiiri okurken "doğru" demek de sinirine dokunmuş biraz. Ondan sonra ikinci mısrada;

Küllü na'îmin lâ mahâlete zâilü.Küllü na'îmin lâ mahâlete zâilü. "Her nimet muhakkak ki yok olacak, zâil olacak, kaybolacak, elden çıkacak." deyince Osman b. Maz'ûn;"Her nimet muhakkak ki yok olacak, zâil olacak, kaybolacak, elden çıkacak." deyince Osman b. Maz'ûn; "Yo, şimdi doğru değil işte!" demiş, her nimet değil, cennet nimeti bâki, hüm fîhâ hâlidûn."Yo, şimdi doğru değil işte!" demiş, her nimet değil, cennet nimeti bâki, hüm fîhâ hâlidûn. "Cennette mü'minler ebedî kalacaklar onun için bu sözün tam doğru olmadı!" diye orada itirazı yapıştırmış.

"Cennette mü'minler ebedî kalacaklar onun için bu sözün tam doğru olmadı!" diye orada itirazı yapıştırmış.

Birincide haklısın demiş ikincide itirazı yapıştırmış.Birincide haklısın demiş ikincide itirazı yapıştırmış. Lebid henüz daha o sırada müslüman değil, İslâm'ı kabul etmemiş,Lebid henüz daha o sırada müslüman değil, İslâm'ı kabul etmemiş, böyle hatırlı bir kimse alışmamış da böyle itiraz yemeye.böyle hatırlı bir kimse alışmamış da böyle itiraz yemeye. Yanındaki Kureyşlilere dönmüş; "Yahu!" demiş,Yanındaki Kureyşlilere dönmüş; "Yahu!" demiş, "Daha önce ben sizi ziyarete geldiğim zaman böyle ukalalıklar,"Daha önce ben sizi ziyarete geldiğim zaman böyle ukalalıklar, böyle şeyler itirazlar olmuyordu, ne bu hal!" filan diye böyle şeyler itirazlar olmuyordu, ne bu hal!" filan diye öyle sıkıntısını beyan etmiş ama Osman b. Maz'ûn sahabe tabii, ötekisi henüz mü'min değil. öyle sıkıntısını beyan etmiş ama Osman b. Maz'ûn sahabe tabii, ötekisi henüz mü'min değil. Doğruya doğru eğriye eğri diyor onu öyle durturtuyor, idare etmiyor.

Doğruya doğru eğriye eğri diyor onu öyle durturtuyor, idare etmiyor.

O halde sizin birisi yüzünüze karşı methediyorsa deyin ki; "Yapma kardeşim, teşekkür ediyorum.O halde sizin birisi yüzünüze karşı methediyorsa deyin ki; "Yapma kardeşim, teşekkür ediyorum. Ben, estağfirullah şey değilim." deyin, methetmek adamın mesleği olmuşsa,Ben, estağfirullah şey değilim." deyin, methetmek adamın mesleği olmuşsa, dalkavukluk mesleğiyse, işiyse onun o zaman yüzüne toprak şey yapmak lazım dalkavukluk mesleğiyse, işiyse onun o zaman yüzüne toprak şey yapmak lazım ona yüz vermemek lazım, "Dalkavukluk yok, sus bakalım!" filan deyin, ona yüz vermemek lazım, "Dalkavukluk yok, sus bakalım!" filan deyin, hatta öyle insanları sevmemek lazım, öyle insanları yanına almamak lazım. hatta öyle insanları sevmemek lazım, öyle insanları yanına almamak lazım. İnsanın etrafında kendisine hakkı dobra dobra söyleyecek insanlar bulunması lazım.İnsanın etrafında kendisine hakkı dobra dobra söyleyecek insanlar bulunması lazım. Bir mevki makam sahibi insan etrafında kendisine hakkı söyleyen insanları barındırmıyorsaBir mevki makam sahibi insan etrafında kendisine hakkı söyleyen insanları barındırmıyorsa onun âkıbeti felakettir. onun âkıbeti felakettir. Doğruyu söyleyeni barındırıyorsa gelişmesi olabilir, tamam, iyi, güzel. Barındırmıyorsa sonu felakettir.

Doğruyu söyleyeni barındırıyorsa gelişmesi olabilir, tamam, iyi, güzel. Barındırmıyorsa sonu felakettir.

Yedinci hadîs-i şerîf;

Yedinci hadîs-i şerîf;

İzâ raeytümü'l-emra lâ testetî'ûne tağyîrahû fa'sbirû hattâ yekûnellahu hüvellezî yüğayyiruhû.

İzâ raeytümü'l-emra lâ testetî'ûne tağyîrahû fa'sbirû hattâ yekûnellahu hüvellezî yüğayyiruhû.

Ebû Ümame hazretlerinden Efendimiz'in bir tavsiyesi. Peygamber Efendimiz diyor ki;

Ebû Ümame hazretlerinden Efendimiz'in bir tavsiyesi. Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Değiştirmeye gücü yetmediğiniz bir olayla, bir işle karşılaştığınız zaman.""Değiştirmeye gücü yetmediğiniz bir olayla, bir işle karşılaştığınız zaman." Düzeltmeye çalışıyorsunuz gücünüz yetmiyor, fa'sbirû. "Sabredin."Düzeltmeye çalışıyorsunuz gücünüz yetmiyor, fa'sbirû. "Sabredin." Hattâ yekûnellahu hüvellezî yüğayyiruhû. "Allah o işi düzeltinceye kadar."

Hattâ yekûnellahu hüvellezî yüğayyiruhû. "Allah o işi düzeltinceye kadar."

Muhterem kardeşlerim!

Şimdi işler kolay olmuyor.
Muhterem kardeşlerim!

Şimdi işler kolay olmuyor.
Yani benim biraz yaşça büyük bir kardeşiniz olarak gördüğüm, Yani benim biraz yaşça büyük bir kardeşiniz olarak gördüğüm, işler birdenbire hop insanın muradınca, gönlünce birdenbire olmuyor. işler birdenbire hop insanın muradınca, gönlünce birdenbire olmuyor. Mesela ben şu caminin içinde vaaz ederken şuralar da ev idi,Mesela ben şu caminin içinde vaaz ederken şuralar da ev idi, burası bahçe idi buralar da birkaç tane evler idi. burası bahçe idi buralar da birkaç tane evler idi. "Yahu şu evleri satın alalım camiye katalım, burası büyük camidir cemaate yetmiyor,"Yahu şu evleri satın alalım camiye katalım, burası büyük camidir cemaate yetmiyor, cemaati çok geliyor sevabı çok olur, alınırsa iyi olur." filan diyordum. cemaati çok geliyor sevabı çok olur, alınırsa iyi olur." filan diyordum. "Bak bende vereyim para!" diyordum, kendime para istemiyordum. "Bak bende vereyim para!" diyordum, kendime para istemiyordum. "Hatta siz para vermeyin yani buranın icabında inşaatına demir gönderin,"Hatta siz para vermeyin yani buranın icabında inşaatına demir gönderin, hatta işçi tutun çalıştırın parasını siz verin, mühim olan işi götürmektir." filan diyordum. hatta işçi tutun çalıştırın parasını siz verin, mühim olan işi götürmektir." filan diyordum. Bakıyorsun cemaatten hiç hareket yok gibi böyle üzülüyordumBakıyorsun cemaatten hiç hareket yok gibi böyle üzülüyordum bir daha cemaate bir şey söylemeyeyim filan gibi kırılıyordum.

bir daha cemaate bir şey söylemeyeyim filan gibi kırılıyordum.

Birden hop diye olmuyor işler ama aradan seneler geçince orada dört tane, beş tane,Birden hop diye olmuyor işler ama aradan seneler geçince orada dört tane, beş tane, altı tane ev vardı hepsi alındı, harabeydi yıkıldı camiye katıldı, cami yedi sekiz misli büyüdü.altı tane ev vardı hepsi alındı, harabeydi yıkıldı camiye katıldı, cami yedi sekiz misli büyüdü. Demek ki sabır lazım.Demek ki sabır lazım. Mü'mimin, iyi mü'minin vasıflarından bir tanesi de sabırdır, acele etmemektir, teenni ile hareket etmektir.Mü'mimin, iyi mü'minin vasıflarından bir tanesi de sabırdır, acele etmemektir, teenni ile hareket etmektir. Bir de bir işin olma zamanı vardır yani sen hemen olsun diye bir şeyi istiyorsun, Bir de bir işin olma zamanı vardır yani sen hemen olsun diye bir şeyi istiyorsun, ne kadar istiyorsan olmuyor.ne kadar istiyorsan olmuyor. Demek ki kader fetva vermiyor, eh bekleyeceksin o zaman bakarsın bir zaman sonra inşaallah olur.Demek ki kader fetva vermiyor, eh bekleyeceksin o zaman bakarsın bir zaman sonra inşaallah olur. "Sen çalışmaya devam et, sabır et, Allah onu değiştirinceye kadar." diyor.

"Sen çalışmaya devam et, sabır et, Allah onu değiştirinceye kadar." diyor.

Sekizinci hadîs-i şerîf;

İzâ raeytümü'l-harîka fe-kebbirû fe-inne't-tekbîra yutfiuhû.

Sekizinci hadîs-i şerîf;

İzâ raeytümü'l-harîka fe-kebbirû fe-inne't-tekbîra yutfiuhû.

İbn Asâkir'den ve diğer kaynaklardan gelmiş bir hadîs-i şerîf.İbn Asâkir'den ve diğer kaynaklardan gelmiş bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

"Yangını gördüğünüz zaman tekbir getirin çünkü tekbir onu söndürür."

"Yangını gördüğünüz zaman tekbir getirin çünkü tekbir onu söndürür."

Tabii doğrudan doğruya ağzımızdaki tekbir ile karşımızdaki ateş arasında bir yakın ilişki yok.

Tabii doğrudan doğruya ağzımızdaki tekbir ile karşımızdaki ateş arasında bir yakın ilişki yok.

Elimizde kova olsa ateşin üzerine su döksek, eh su ateşi söndürür diyeceğizElimizde kova olsa ateşin üzerine su döksek, eh su ateşi söndürür diyeceğiz ama burada duruyoruz Allahu ekber diyoruz, öbür tarafta ateş var, söner mi sönmez mi?

ama burada duruyoruz Allahu ekber diyoruz, öbür tarafta ateş var, söner mi sönmez mi?

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

ed-Duâü yeruddü'l-kadâe ba'de en yübrame.ed-Duâü yeruddü'l-kadâe ba'de en yübrame. "Dua etmek Allah'ın kararlaştırmış olan kudret-i irâdesini, takdirini değiştirir."

"Dua etmek Allah'ın kararlaştırmış olan kudret-i irâdesini, takdirini değiştirir."

Allah duanı kabul eder o işi duana göre yapar.

Dua hastalığa şifa olur mu?

Olur.

Allah duanı kabul eder o işi duana göre yapar.

Dua hastalığa şifa olur mu?

Olur.

Bir arkadaşımız anlatıyor, Arafat'ta elimi açtım dua ediyorum, hocamız eğildi kulağıma;Bir arkadaşımız anlatıyor, Arafat'ta elimi açtım dua ediyorum, hocamız eğildi kulağıma; "Abdulkadir burası duaların kabul olduğu yerdir." dedi ben de;"Abdulkadir burası duaların kabul olduğu yerdir." dedi ben de; "Yâ Rabbi! Burayı bana yedi defa ziyareti nasip et! "Yâ Rabbi! Burayı bana yedi defa ziyareti nasip et! Yedi defa ziyaret etmeden canımı alma!" dedim diyor.Yedi defa ziyaret etmeden canımı alma!" dedim diyor. "Elhamdulillah geçen sene yedinci ziyaretimi de yaptım, 72 yaşındayım." diyor.

"Elhamdulillah geçen sene yedinci ziyaretimi de yaptım, 72 yaşındayım." diyor.

Allah duaları kabul eder. Amennâ ve saddaknâ ediyor, yani ne istiyorsak veriyor.Allah duaları kabul eder. Amennâ ve saddaknâ ediyor, yani ne istiyorsak veriyor. Dua etmeyi teşvik etmiş duaları kabul ediyor.

Dua etmeyi teşvik etmiş duaları kabul ediyor.

Peki dua ile o iş arasında ne gibi ilişki var yani bir bağlantı var mı?

Peki dua ile o iş arasında ne gibi ilişki var yani bir bağlantı var mı?

Yok ama bağlantı Allah'ta. Allah'ın da her şeye gücü yeter her şeye kadirdir.

Yok ama bağlantı Allah'ta. Allah'ın da her şeye gücü yeter her şeye kadirdir.

Vallâhu alâ külli şey'in kadîr. "Her şeye tam manasıyla kudreti yeter."

Vallâhu alâ külli şey'in kadîr. "Her şeye tam manasıyla kudreti yeter."

Onun için insan kâinatın hâlıkı, sahibi, mutasarrıfı,Onun için insan kâinatın hâlıkı, sahibi, mutasarrıfı, rabbi olan Allah'a iltica etti mi her şeyi yapabilecek hâle gelir.

Neden?

rabbi olan Allah'a iltica etti mi her şeyi yapabilecek hâle gelir.

Neden?

Allah'a dua eder Allah yapar.Allah'a dua eder Allah yapar. Evliyaullahtan birisi yatıyor yatağına, namazı kılmış yatma zamanı gelmiş yatıyor.Evliyaullahtan birisi yatıyor yatağına, namazı kılmış yatma zamanı gelmiş yatıyor. İçinde bir sıkıntı, bir şey var acayip, kalkıyor yataktan evin içinde dolaşıyor,İçinde bir sıkıntı, bir şey var acayip, kalkıyor yataktan evin içinde dolaşıyor, içinde bir sıkıntı var olmuyor, cübbesini giyiyor kapıdan dışarıya çıkıyor.içinde bir sıkıntı var olmuyor, cübbesini giyiyor kapıdan dışarıya çıkıyor. Geceleyin çıkıyor dışarıya yani içinde bir sıkıntı ona uyku uyutturmadı,Geceleyin çıkıyor dışarıya yani içinde bir sıkıntı ona uyku uyutturmadı, evde tutmadı kapıdan dışarı çıkarttı. Dışardan birisi diyor ki; "Essalumu aleyküm ya filanca!evde tutmadı kapıdan dışarı çıkarttı. Dışardan birisi diyor ki; "Essalumu aleyküm ya filanca! Ne kadar saatten beri rabbime seni dışarı çıkartması için dua ediyordum nihayet çıktın." diyor.Ne kadar saatten beri rabbime seni dışarı çıkartması için dua ediyordum nihayet çıktın." diyor. Görüyor musun, adamın uykusu yatakta tutmuyor dışarı çıkartıyor.

Kim çıkartıyor?

Allah.

Görüyor musun, adamın uykusu yatakta tutmuyor dışarı çıkartıyor.

Kim çıkartıyor?

Allah.

Nasıl çıkartıyor?

Öbür kulu dua etmiş, "Yâ Rabbi! Şu kulun dışarı çıksın." demiş o da onun sevgili kulu.
Nasıl çıkartıyor?

Öbür kulu dua etmiş, "Yâ Rabbi! Şu kulun dışarı çıksın." demiş o da onun sevgili kulu.
Öyle çıkıyor işte öyle oluyor.

Öyle çıkıyor işte öyle oluyor.

Şiblî isminde bir alim var evliyaullahtan, mutasavvuflardan diyor ki arkadaşına;Şiblî isminde bir alim var evliyaullahtan, mutasavvuflardan diyor ki arkadaşına; "Bugün çok fena imtihan olduk ya!" diyor.

Ne oldu, anlat bakalım ne oldu?

"Bugün çok fena imtihan olduk ya!" diyor.

Ne oldu, anlat bakalım ne oldu?

Evdeydim diyor, içimden bir ses bana; "Sen cimrisin!" diyordu, "Cimrisin, sen cimrisin!" [diyor]Evdeydim diyor, içimden bir ses bana; "Sen cimrisin!" diyordu, "Cimrisin, sen cimrisin!" [diyor] o da kendisini savunuyor, insanoğlu hani kendisini savunma ihtiyacı [duyar.]

o da kendisini savunuyor, insanoğlu hani kendisini savunma ihtiyacı [duyar.]

"Değilim ya, cimri değilim!" filan.

"Yok cimrisin!"

"Cimri değilim!"

"Değilim ya, cimri değilim!" filan.

"Yok cimrisin!"

"Cimri değilim!"

"Cimrisin!" filan derken kapı çalındı halife bir kese para göndermiş diyor."Cimrisin!" filan derken kapı çalındı halife bir kese para göndermiş diyor. "Al bu parayı ne işte, nereye sarfedersen sarfet. "Al bu parayı ne işte, nereye sarfedersen sarfet. Sana gönderiyorum, ister fakire ver ister ihtiyacında kullan, ne yaparsan yap. İşte para senin emrinde."

Sana gönderiyorum, ister fakire ver ister ihtiyacında kullan, ne yaparsan yap. İşte para senin emrinde."

Hizmetçi verdi parayı, ben teşekkür ettim aldım. Aldığım bu parayla bir cömertlik yapayım dedim diyor.Hizmetçi verdi parayı, ben teşekkür ettim aldım. Aldığım bu parayla bir cömertlik yapayım dedim diyor. Parayı aldı ya, onlar para tutmaz yanlarında harcarlar.

Parayı aldı ya, onlar para tutmaz yanlarında harcarlar.

Fıkradan fıkraya geçiyorum, o evliyaullahtan Râbia-ı Adeviyye bir yumruğunu böyle yapmışFıkradan fıkraya geçiyorum, o evliyaullahtan Râbia-ı Adeviyye bir yumruğunu böyle yapmış bir yumruğunu böyle yapmış yolda koşuyor. Hasan-ı Basrî de ona gördüğü yerde takılırmış, demiş ki;

bir yumruğunu böyle yapmış yolda koşuyor. Hasan-ı Basrî de ona gördüğü yerde takılırmış, demiş ki;

"Ey cennet hatunu! Böyle yumruklarını sıkmış nereye gidiyorsun?" Demiş ki;

"Ey cennet hatunu! Böyle yumruklarını sıkmış nereye gidiyorsun?" Demiş ki;

"Ya Hasen! Bu elimde bir dirhem var bu elimde bir dirhem var."Ya Hasen! Bu elimde bir dirhem var bu elimde bir dirhem var. İkisini biribirinden ayırdım, bunlar bir araya geldi mi fitne çıkarırlar.İkisini biribirinden ayırdım, bunlar bir araya geldi mi fitne çıkarırlar. Bu dirhemleri biriktirmeye gelmez, birikti mi bunlar hemen fitne çıkartırlar, Bu dirhemleri biriktirmeye gelmez, birikti mi bunlar hemen fitne çıkartırlar, hemen birisine vermeye gidiyorum." demiş. Onlar zaten para biriktirmezler.

hemen birisine vermeye gidiyorum." demiş. Onlar zaten para biriktirmezler.

Para eline geçti bir yere verecek.Para eline geçti bir yere verecek. Çıkmış, nereye vereyim nereye vereyim diye bakınırken, Çıkmış, nereye vereyim nereye vereyim diye bakınırken, etrafa bakınırken bakmış ki orada bir yere berber bir adam oturtmuş tıraş ediyor.

etrafa bakınırken bakmış ki orada bir yere berber bir adam oturtmuş tıraş ediyor.

Şimdiki gibi böyle lüks berber salonları olacak değil ya!Şimdiki gibi böyle lüks berber salonları olacak değil ya! O zaman işte kenarda, kim bilir nasıl tıraş oluyordu o devrin tıraş olma işlemi.O zaman işte kenarda, kim bilir nasıl tıraş oluyordu o devrin tıraş olma işlemi. Hacda görüyoruz, şeytan taşlama bitti mi hemen oracıkta cart curt, cart curt, cart curt kazıma işlemi,Hacda görüyoruz, şeytan taşlama bitti mi hemen oracıkta cart curt, cart curt, cart curt kazıma işlemi, yerler saç doluyor böyle, bakıyorsun anında bitiriyorlar işi.

yerler saç doluyor böyle, bakıyorsun anında bitiriyorlar işi.

Orada tıraş olan adama bir bakmış ki, oo üstü yırtık pırtık, hırpani,Orada tıraş olan adama bir bakmış ki, oo üstü yırtık pırtık, hırpani, berbat perişan filan bir adam berberde tıraş oluyor. berbat perişan filan bir adam berberde tıraş oluyor. Berber onu tıraş ediyor; "Hah şu fakire şu keseyi hediye edeyim yani bu adama vereyim." demiş,Berber onu tıraş ediyor; "Hah şu fakire şu keseyi hediye edeyim yani bu adama vereyim." demiş, parayı götürmüş; selâmun aleyküm.parayı götürmüş; selâmun aleyküm. "Al sana." demiş, parayı tıraş olana veriyor, dikkat edin tıraş olana veriyor."Al sana." demiş, parayı tıraş olana veriyor, dikkat edin tıraş olana veriyor. Traş olan hiç elini bile uzatmamış böyle; "Parayı ustaya ver!" demiş.Traş olan hiç elini bile uzatmamış böyle; "Parayı ustaya ver!" demiş. Gayet şey, parayla hiç ilgisi yok. Gayet şey, parayla hiç ilgisi yok. Hırpani kılıklı [diye] ona parayı vermek istiyor, [o da;] "Ben istemem ustaya ver parayı." [diyor.]

Hırpani kılıklı [diye] ona parayı vermek istiyor, [o da;] "Ben istemem ustaya ver parayı." [diyor.]

"Efendi!" demiş, "Bu ustanın berberlik ücretinden çok fazla bir para." demiş.

"Efendi!" demiş, "Bu ustanın berberlik ücretinden çok fazla bir para." demiş.

Yani mesela berbere götürüp de insan beş milyon verir mi?

Yani mesela berbere götürüp de insan beş milyon verir mi?

Yirmi bin, 30 bin, 50 bin neyse bir rayici vardır bunun.Yirmi bin, 30 bin, 50 bin neyse bir rayici vardır bunun. Vermek isteyen şahıs bu çok para demek istiyor. "Efendi bu berbere verilecek para değildir, çok paradır."

Vermek isteyen şahıs bu çok para demek istiyor. "Efendi bu berbere verilecek para değildir, çok paradır."

Başını sallamış, "Sabahtan beri 'Sen cimrisin!' demiyor muyum sana?" demiş.

Başını sallamış, "Sabahtan beri 'Sen cimrisin!' demiyor muyum sana?" demiş.

Bak nasıl gönülden gönüle, gönülden gönüle şeyler oluyor.Bak nasıl gönülden gönüle, gönülden gönüle şeyler oluyor. Yani senin olmayan parayı birisine vereceksin onda bile cimrilik yapıyorsun, ona çok buna az bilmem ne.Yani senin olmayan parayı birisine vereceksin onda bile cimrilik yapıyorsun, ona çok buna az bilmem ne. "Bak sabahtan beri sana demedim mi?" diyor.

"Bak sabahtan beri sana demedim mi?" diyor.

Şimdi biz Şeyhmurat tekkesini vakıflardan aldık tamir ettirdik. Orada şey yapıyoruz, birisi telefon açtı;

Şimdi biz Şeyhmurat tekkesini vakıflardan aldık tamir ettirdik. Orada şey yapıyoruz, birisi telefon açtı;

"Ben derviş Halim."

"Peki, maşaallah, nasılsınız iyi misiniz, kimsiniz?

"Ben derviş Halim."

"Peki, maşaallah, nasılsınız iyi misiniz, kimsiniz?

İşte ben orada kabri olan falanca zâtın dervişlerindenim, derviş Halim ben.İşte ben orada kabri olan falanca zâtın dervişlerindenim, derviş Halim ben. Allah razı olsun orayı tamir ettirdiniz, ihyâ ettiniz, çok memnunuz.Allah razı olsun orayı tamir ettirdiniz, ihyâ ettiniz, çok memnunuz. Hocamız nâmına, şeyhimiz nâmına teşekkür ederiz filan diyor.

Hocamız nâmına, şeyhimiz nâmına teşekkür ederiz filan diyor.

Tanışalım dedik, orada buluştuk tanıştık, bana soruyor;Tanışalım dedik, orada buluştuk tanıştık, bana soruyor; "Bursa'da 90 yaşında bir zât vardı, bundan 30-40 sene önce, onu tanıdınız mı?

"Bursa'da 90 yaşında bir zât vardı, bundan 30-40 sene önce, onu tanıdınız mı?

"Yok tanımadım, bilmiyorum." dedim.

"Yok tanımadım, bilmiyorum." dedim.

O tanımış da, "Biz arkadaşlarla ziyaretine gidelim dedik." dedi. Arkadaşlarına demiş ki;

O tanımış da, "Biz arkadaşlarla ziyaretine gidelim dedik." dedi. Arkadaşlarına demiş ki;

"Durun ben ona telgraf çekeyim!""Durun ben ona telgraf çekeyim!" Durun ben ona bir telgraf çekeyim demiş, o doksanlık adama bir telgraf çekeyim demiş, arkadaşları da;Durun ben ona bir telgraf çekeyim demiş, o doksanlık adama bir telgraf çekeyim demiş, arkadaşları da; "Ya ne lüzumu var, şimdi kalkıp gideriz işte!" demişler."Ya ne lüzumu var, şimdi kalkıp gideriz işte!" demişler. "Sandılar ki, yani ben postaneye gideceğim de postaneden telgraf çekeceğim sandılar."Sandılar ki, yani ben postaneye gideceğim de postaneden telgraf çekeceğim sandılar. Halbuki ben gönülden bir telgraf çekmeyi düşünmüştüm." diyor. "Telgrafı çektim." diyor.Halbuki ben gönülden bir telgraf çekmeyi düşünmüştüm." diyor. "Telgrafı çektim." diyor. Postaneden değil buradan, telgrafı gönülden çekmiş.

Postaneden değil buradan, telgrafı gönülden çekmiş.

Mübarek zâtın yanına vardık, kapıdan girer girmez bana elini uzattı; "Telgrafını aldım." dedi diyor.Mübarek zâtın yanına vardık, kapıdan girer girmez bana elini uzattı; "Telgrafını aldım." dedi diyor. Senin telgrafını aldım dedi diyor.

Senin telgrafını aldım dedi diyor.

Muhterem kardeşlerim!

Bu işler böyledir, misal olsun diye anlattım.
Muhterem kardeşlerim!

Bu işler böyledir, misal olsun diye anlattım.
Hani insanın içinde bir küfür damarı vardır, mü'minde öyle bir damarı vardır bazen debreşir.

Hani insanın içinde bir küfür damarı vardır, mü'minde öyle bir damarı vardır bazen debreşir.

Şimdi hadisi okuyoruz buradan, adam kalbinden der ki; "Ya buradaki tekbirin ordaki ateşe ne faydası var?

Şimdi hadisi okuyoruz buradan, adam kalbinden der ki; "Ya buradaki tekbirin ordaki ateşe ne faydası var?

Ya hu sen âlemlerin rabbinin, harıl harıl yanmış ateşe İbrahim aleyhisselam'ı attıkları zamanYa hu sen âlemlerin rabbinin, harıl harıl yanmış ateşe İbrahim aleyhisselam'ı attıkları zaman ateşin İbrahim aleyhisselam'ı yakmadığını Kur'an'dan okumadın mı?

Okudum.

ateşin İbrahim aleyhisselam'ı yakmadığını Kur'an'dan okumadın mı?

Okudum.

E ne diye debreştirip duruyorsun küfür damarını, bastırsana!E ne diye debreştirip duruyorsun küfür damarını, bastırsana! Kur'an'da ben bunu böyle okudum Allah her şeye kadirdir de geç.

Kur'an'da ben bunu böyle okudum Allah her şeye kadirdir de geç.

Dokuzuncu hadîs-i şerîf;

İzâ raeytümü'l-abde elemmallahü bihi'l-fakra
Dokuzuncu hadîs-i şerîf;

İzâ raeytümü'l-abde elemmallahü bihi'l-fakra
ve'l-marada fe-innellahe yurîdü en yüsaffiyehû.

ve'l-marada fe-innellahe yurîdü en yüsaffiyehû.

Hz. Ali Efendimiz'den Deylemî herhalde Müsnedü'l-Firdevs'inde rivayet etmiş.

Hz. Ali Efendimiz'den Deylemî herhalde Müsnedü'l-Firdevs'inde rivayet etmiş.

"Bir kulu, Allah'ın ona fakirliği ve hastalığı başına musallat etmiş olarak görürsen."

"Bir kulu, Allah'ın ona fakirliği ve hastalığı başına musallat etmiş olarak görürsen."

Adam fakir, adam hasta perişan, böyle başına fakirliği ve hastalığı musallat edilmiş,Adam fakir, adam hasta perişan, böyle başına fakirliği ve hastalığı musallat edilmiş, Allah musallat etmiş görürsen bir adamı anla ki;

Allah musallat etmiş görürsen bir adamı anla ki;

Fe-innellahe yurîdü en yüsaffiyehû. "Allah onu sâfileştirmek istiyor da ondan."

Fe-innellahe yurîdü en yüsaffiyehû. "Allah onu sâfileştirmek istiyor da ondan."

Günahlardan pak etmek istiyor, tertemiz etmek, sâfileştirmek istiyor.

Günahlardan pak etmek istiyor, tertemiz etmek, sâfileştirmek istiyor.

Maden maden ocağından çıkar sonra saf maden hâline nasıl gelir?

Maden maden ocağından çıkar sonra saf maden hâline nasıl gelir?

Ateşi atarlar altına yakarlar, eritirler cürufu cevheri ayrılır,Ateşi atarlar altına yakarlar, eritirler cürufu cevheri ayrılır, cüruf üstten gider asıl cevher aşağıda saf olarak demirse demir, bakırsa bakır kalır.cüruf üstten gider asıl cevher aşağıda saf olarak demirse demir, bakırsa bakır kalır. Yani eridikten sonra, ateşte yandıktan sonra oluyor.

Yani eridikten sonra, ateşte yandıktan sonra oluyor.

Bir insanın da pişmesi, sâfileşmesi biraz sıkıntılarla olur.Bir insanın da pişmesi, sâfileşmesi biraz sıkıntılarla olur. Yani ya malına bir zarar gelir, ya sıhhatine bir zarar gelir, ya keyfine bir keder gelir, iftiraya uğrar...

Yani ya malına bir zarar gelir, ya sıhhatine bir zarar gelir, ya keyfine bir keder gelir, iftiraya uğrar...

Yusuf aleyhisselam iftiraya uğradı. Yakup aleyhisselam hasretliğe dûçâr oldu.Yusuf aleyhisselam iftiraya uğradı. Yakup aleyhisselam hasretliğe dûçâr oldu. Sen misin en çok Yusuf'unu seven, aldım Yusuf'u senden. Haydii, sevdiğinden ayrı kaldı.Sen misin en çok Yusuf'unu seven, aldım Yusuf'u senden. Haydii, sevdiğinden ayrı kaldı. Yusuf aleyhisselam ona dûçâr oldu, Musa aleyhisselam ne sıkıntılara uğradı,Yusuf aleyhisselam ona dûçâr oldu, Musa aleyhisselam ne sıkıntılara uğradı, İsa aleyhisselam ne musibetlere uğradı, Peygamber Efendimiz ne sıkıntılar çekti,İsa aleyhisselam ne musibetlere uğradı, Peygamber Efendimiz ne sıkıntılar çekti, şehrinde duramadı da başka şehirlere hicret eyledi, İslâm'ı oralarda yaydı.

şehrinde duramadı da başka şehirlere hicret eyledi, İslâm'ı oralarda yaydı.

Böyle belalar, musibetler, imtihanlar Allah'ın en sevgili kullarına en çok gelir,Böyle belalar, musibetler, imtihanlar Allah'ın en sevgili kullarına en çok gelir, ondan sonra sıralanır derecelerine göre gelir, bunların hepsi kulun derecesini arttırır.ondan sonra sıralanır derecelerine göre gelir, bunların hepsi kulun derecesini arttırır. Hastalık sevabını arttırır, fakirlik sevabını arttırır böylece sâfileşir, Allah'ın melek gibi bir kulu olur.

Hastalık sevabını arttırır, fakirlik sevabını arttırır böylece sâfileşir, Allah'ın melek gibi bir kulu olur.

Niye bu sefer bu vaazda hikayeler çok anlatılıyor, onu da anlatayım.

Niye bu sefer bu vaazda hikayeler çok anlatılıyor, onu da anlatayım.

Allah'ın düşmanı kâfir, kıpkızıl kapkara bir herif-i nâşerif ölüyor.Allah'ın düşmanı kâfir, kıpkızıl kapkara bir herif-i nâşerif ölüyor. Ölmesi esnasında canı o mevsimde olmayan bir meyve istemiş.Ölmesi esnasında canı o mevsimde olmayan bir meyve istemiş. O diyarda o mevsimde bulunmayan bir meyvayı istemiş.O diyarda o mevsimde bulunmayan bir meyvayı istemiş. Mesela diyelim ki Şubat'ta karpuz istemiş veya üzüm istemişMesela diyelim ki Şubat'ta karpuz istemiş veya üzüm istemiş veya yaz başında ne bileyim kışın olacak bir şey istemiş veya o diyarda olmayan bir şey istemiş.veya yaz başında ne bileyim kışın olacak bir şey istemiş veya o diyarda olmayan bir şey istemiş. Menkabeye göre hemen Allah celle celâlühû meleklerine emretmiş onu sağlamışlar getirmişler,Menkabeye göre hemen Allah celle celâlühû meleklerine emretmiş onu sağlamışlar getirmişler, o adam onu en son nefeste zıkkımlanmış ondan sonra ölmüş.

o adam onu en son nefeste zıkkımlanmış ondan sonra ölmüş.

Öbür yanda bir Allah'ın sevgili kulu, evliyaullahtan bir mübarek zât,Öbür yanda bir Allah'ın sevgili kulu, evliyaullahtan bir mübarek zât, son nefeste bir hararet basmış, bir hararet basmış dudakları yapışıyor böyle, kuru.son nefeste bir hararet basmış, bir hararet basmış dudakları yapışıyor böyle, kuru. Kolay değil can teslim etmek, ruh teslim etmek. O hararet içinde bir yudum su istemiş.Kolay değil can teslim etmek, ruh teslim etmek. O hararet içinde bir yudum su istemiş. Suyu getirelim diye gitmişler.Suyu getirelim diye gitmişler. Allahu Teâlâ hazretleri emretmiş, Azrail aleyhisselam suyu içemeden canını almış.

Allahu Teâlâ hazretleri emretmiş, Azrail aleyhisselam suyu içemeden canını almış.

Şimdi o zamanın peygamberi demiş ki;Şimdi o zamanın peygamberi demiş ki; "Yâ Rabbi! Bu senin düşmanın azılı kâfir olmadık bir istekte bulundu ona verdin de"Yâ Rabbi! Bu senin düşmanın azılı kâfir olmadık bir istekte bulundu ona verdin de bu senin sevgili kulun en son anda su istedi onu bile içemeden canını aldın?"

bu senin sevgili kulun en son anda su istedi onu bile içemeden canını aldın?"

Demiş ki; "Onu cehennemde bir aşağı dereceye daha indirmek istedim Demiş ki; "Onu cehennemde bir aşağı dereceye daha indirmek istedim bunu da cennette derecesini bir mahrumiyetten bir derece daha yükseltmek istedim de ondan öyle yaptım."

bunu da cennette derecesini bir mahrumiyetten bir derece daha yükseltmek istedim de ondan öyle yaptım."

Onun için Allah'ın kanunlarını, ilahî kanunlarını insanlar anlayamaz.Onun için Allah'ın kanunlarını, ilahî kanunlarını insanlar anlayamaz. Yani bir insanın huyunu suyunu bilirsen onun ne yapacağını, Yani bir insanın huyunu suyunu bilirsen onun ne yapacağını, nasıl davranacağını az çok anlarsın ama Allahu Teâlâ hazretlerinin işlerinin esrârını evliyası bilir,nasıl davranacağını az çok anlarsın ama Allahu Teâlâ hazretlerinin işlerinin esrârını evliyası bilir, ilm-i ledünne sahip olan bilir, sahip olmayan bile bilmiyor.ilm-i ledünne sahip olan bilir, sahip olmayan bile bilmiyor. Musa aleyhisselam boyuna Hızır aleyhisselam'a itiraz etmiş; "Niye bunu böyle yaptın?Musa aleyhisselam boyuna Hızır aleyhisselam'a itiraz etmiş; "Niye bunu böyle yaptın? Şöyle yapsaydın böyle yapsaydın?"

Hani soru sormayacaktın başında, neden [sordu?]

Şöyle yapsaydın böyle yapsaydın?"

Hani soru sormayacaktın başında, neden [sordu?]

İlm-i ledünnü bilmeyen işin esrarını anlayamaz ama ilm-i ledünne vâkıf olan biliyor şeyini.

İlm-i ledünnü bilmeyen işin esrarını anlayamaz ama ilm-i ledünne vâkıf olan biliyor şeyini.

O bakımdan hastalık kötü bir şey tabii, sıhhat istiyoruz, hastalık istenmez, âfiyet istenirO bakımdan hastalık kötü bir şey tabii, sıhhat istiyoruz, hastalık istenmez, âfiyet istenir ama gelmişse bir hastalık insanı sâfileştirir.ama gelmişse bir hastalık insanı sâfileştirir. Fakirlik iyi bir şey değil tabii, zor, ateşten bir gömlek, tahammül edilemez filanFakirlik iyi bir şey değil tabii, zor, ateşten bir gömlek, tahammül edilemez filan ama fakirin mertebesi, derecesi yüksek olur, zenginin daha şey olur.ama fakirin mertebesi, derecesi yüksek olur, zenginin daha şey olur. Lezzetlere gark olmuş insanın derecesi başka olur,Lezzetlere gark olmuş insanın derecesi başka olur, lezzetlerden mahrum geçen insanın derecesi daha başka olur. Onun için işleri dış ölçülerle ölçmeyin.

lezzetlerden mahrum geçen insanın derecesi daha başka olur. Onun için işleri dış ölçülerle ölçmeyin.

"Falanca adam zengin demek ki mertebesi yüksek."

Öyle bir şey yok.

"Falanca adam zengin demek ki mertebesi yüksek."

Öyle bir şey yok.

"Filanca adam fakir mertebesi aşağı."

Öyle bir şey yok.

"Filanca adam fakir mertebesi aşağı."

Öyle bir şey yok.

Bazen çulların içinde, kulübelerde kimsenin bilmediği,Bazen çulların içinde, kulübelerde kimsenin bilmediği, saçı başı bir dağınık insan Allah'ın büyük evliyası olur, ötekisi de Allah'ın sevmediği bir insan olur.saçı başı bir dağınık insan Allah'ın büyük evliyası olur, ötekisi de Allah'ın sevmediği bir insan olur. Onun ölçüsü öyle, zenginlik para pul sıhhat filan değil.

Onun ölçüsü öyle, zenginlik para pul sıhhat filan değil.

Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyalım, onuncu ve sonuncu yani rakam on,Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyalım, onuncu ve sonuncu yani rakam on, dörtten başladık herhalde yedi tane oluyor.

dörtten başladık herhalde yedi tane oluyor.

İzâ raeytümü'l-lâtî elkayne alâ ruûsihinne misle esnimeti'l bu'ri İzâ raeytümü'l-lâtî elkayne alâ ruûsihinne misle esnimeti'l bu'ri fe-a'limûhünne ennehû lâ tukbelü lehünne salâtün.

fe-a'limûhünne ennehû lâ tukbelü lehünne salâtün.

Taberânî'den rivayet edilmiş bu hadîs-i şerîf hanımlarla ilgili, zamanımızla da ilgili, o zamanla da ilgili.Taberânî'den rivayet edilmiş bu hadîs-i şerîf hanımlarla ilgili, zamanımızla da ilgili, o zamanla da ilgili. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

"Başlarının üzerine develerin hörgüçleri gibi şeyler koyan kadınları gördüğünüz zaman,"Başlarının üzerine develerin hörgüçleri gibi şeyler koyan kadınları gördüğünüz zaman, onlara bildirin ki Allahu Teâlâ hazretleri onların namazlarını kabul etmeyecek."

onlara bildirin ki Allahu Teâlâ hazretleri onların namazlarını kabul etmeyecek."

Demek ki anlaşılan, o zamanın kadınları da başlarına şöyle hani peruk vesaire filanDemek ki anlaşılan, o zamanın kadınları da başlarına şöyle hani peruk vesaire filan bilmem ne böyle bir şeyler yapıp herhalde başlarına deve hörgücü gibi bir şeyler yapıyorlardı anlaşılan.bilmem ne böyle bir şeyler yapıp herhalde başlarına deve hörgücü gibi bir şeyler yapıyorlardı anlaşılan. Ne yapıyorlarsa o doğru olmadığı için yani başlarını böyle deve hörgücü gibi kabartıp büyüten, Ne yapıyorlarsa o doğru olmadığı için yani başlarını böyle deve hörgücü gibi kabartıp büyüten, kafalarına öyle bir şeyler koyan o kadınları gördünüz mükafalarına öyle bir şeyler koyan o kadınları gördünüz mü Allah onların namazlarını kabul etmeyeceğini onlara bildirin buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Allah onların namazlarını kabul etmeyeceğini onlara bildirin buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Kadınların hatalı işlerinden birisi süsleneceğiz diye yaptıkları bazı şeylerdir.Kadınların hatalı işlerinden birisi süsleneceğiz diye yaptıkları bazı şeylerdir. Süsleneceğiz diye yaptığı bazı şeyler, ilaveler, vesaireler onlar günahtır, doğru değildir. Süsleneceğiz diye yaptığı bazı şeyler, ilaveler, vesaireler onlar günahtır, doğru değildir. Saçlarına saç ilave edip öyle hörgüç gibi kabartıp,Saçlarına saç ilave edip öyle hörgüç gibi kabartıp, şimdi de bir ara böyle saç kabartma modası vardı.şimdi de bir ara böyle saç kabartma modası vardı. Kadınlar berbere gidiyorlardı saçları böyle kocaman oluyordu.Kadınlar berbere gidiyorlardı saçları böyle kocaman oluyordu. Ben bu hadîs-i şerîfi hatırlıyordum hep, deve hörgücü gibi kocaman.Ben bu hadîs-i şerîfi hatırlıyordum hep, deve hörgücü gibi kocaman. Aslında saçı o kadar değil ama özel taraklar var, böyle böyle böyle yaptı mı saç kabarıyor kocaman oluyor,Aslında saçı o kadar değil ama özel taraklar var, böyle böyle böyle yaptı mı saç kabarıyor kocaman oluyor, bir de fıs fıs fıs bir şeyler şey yaptığı zaman öyle donup kalıyor, koca kafalı bir şey oluyor.

bir de fıs fıs fıs bir şeyler şey yaptığı zaman öyle donup kalıyor, koca kafalı bir şey oluyor.

Böyle olmayacak tabii, saçı ziynet olduğundan zaten göstermemesi lazım,Böyle olmayacak tabii, saçı ziynet olduğundan zaten göstermemesi lazım, güzelce örtmesi lazım, saçına ilave yapmaması lazım.güzelce örtmesi lazım, saçına ilave yapmaması lazım. Fıtratı tağyir edecek şeyler, kimisi derisine böyle kurşun döktürüp iğne ile böyle şey yapıpFıtratı tağyir edecek şeyler, kimisi derisine böyle kurşun döktürüp iğne ile böyle şey yapıp dövme vesaire filan yapıyor, tabii o da hilkati tağyir oluyor.dövme vesaire filan yapıyor, tabii o da hilkati tağyir oluyor. Kimisi kestiriyor kimisi taktırıyor bir şeyler yapıyor,Kimisi kestiriyor kimisi taktırıyor bir şeyler yapıyor, bunların doğru olmadığını gösteren bir hadîs-i şerîf.

bunların doğru olmadığını gösteren bir hadîs-i şerîf.

Kına olabilir, kadının kınaya müsaade var ama ziynetlerini mahreminden başkasına göstermemek esastır.Kına olabilir, kadının kınaya müsaade var ama ziynetlerini mahreminden başkasına göstermemek esastır. Tesettürü olacak, örtünecek, ziynetlerini saklamak ana fikri olacak.

Tesettürü olacak, örtünecek, ziynetlerini saklamak ana fikri olacak.

İslâm kadınlığının ana fikri nedir?

Dışarıda ziynetlerini gizlemek, örtmek, göstermemek.

İslâm kadınlığının ana fikri nedir?

Dışarıda ziynetlerini gizlemek, örtmek, göstermemek.

Yabancı gayrimüslim kadınların, batılı kadınların şimdiki ana fikri ne?

Yabancı gayrimüslim kadınların, batılı kadınların şimdiki ana fikri ne?

Olanca güzelliği olmadık ilaveler de yaparak göstermeye çalışmak.Olanca güzelliği olmadık ilaveler de yaparak göstermeye çalışmak. Teşhir, açıklık saçıklık, gösterme ve cezp etme ve ayak kaydırmak ve kendisine bendetme filan gibi şeylerdir.Teşhir, açıklık saçıklık, gösterme ve cezp etme ve ayak kaydırmak ve kendisine bendetme filan gibi şeylerdir. Kokularla, boyalarla vesairelerle...

Kokularla, boyalarla vesairelerle...

Bunlar tabii müslüman kadınına yakışmıyor, müslüman kadını Allah'ın kendisini sevmesine gayret edecek.

Bunlar tabii müslüman kadınına yakışmıyor, müslüman kadını Allah'ın kendisini sevmesine gayret edecek.

İbrahim b. Ethem hazretlerinin hoşuma giden nasihatlerinden birisi var, cennet mekân rahmetullahi aleyh.İbrahim b. Ethem hazretlerinin hoşuma giden nasihatlerinden birisi var, cennet mekân rahmetullahi aleyh. Sözü var nasihatı var, sormuş birisi ona; "Bana bir nasihat et." diye,Sözü var nasihatı var, sormuş birisi ona; "Bana bir nasihat et." diye, baı nasihatlerde bulunmuş da bir nasihatında diyor ki;

baı nasihatlerde bulunmuş da bir nasihatında diyor ki;

İze'ş-teğale'n-nâsu bi-tezyîni'z-zâhiri fe'ş-teğıl ente bi-tezyîni'l-bâtıni.İze'ş-teğale'n-nâsu bi-tezyîni'z-zâhiri fe'ş-teğıl ente bi-tezyîni'l-bâtıni. "İnsanlar dışını süslemeye meraklıdır. "İnsanlar dışını süslemeye meraklıdır. İnsanlar dışını süslerken sen o tarafa meyletme sen içini süslemeye gayret et."

İnsanlar dışını süslerken sen o tarafa meyletme sen içini süslemeye gayret et."

Bâtınını süsleme, bâtının süsü nedir?

Güzel ahlaktır, iyi niyetlerdir, güzel duygulardır.

Bâtınını süsleme, bâtının süsü nedir?

Güzel ahlaktır, iyi niyetlerdir, güzel duygulardır.

Zâhirin süsü nedir?

Elbisedir, boyadır, vesairedir onun kıymeti yok.

Zâhirin süsü nedir?

Elbisedir, boyadır, vesairedir onun kıymeti yok.

Allah insanın zâhirine, suratına, sûretine bakmıyor kalbine bakıyor, kalbinin evsâfı güzel olunca beğeniyor.Allah insanın zâhirine, suratına, sûretine bakmıyor kalbine bakıyor, kalbinin evsâfı güzel olunca beğeniyor. Onun için hanımların da erkeklerin de zâhirlerinden ziyade kalbine, bâtınına himmet etmesi,Onun için hanımların da erkeklerin de zâhirlerinden ziyade kalbine, bâtınına himmet etmesi, Allah'ın seveceği bir kalp hâline, gönül hâline getirmesi,Allah'ın seveceği bir kalp hâline, gönül hâline getirmesi, iç zenginliği iç güzelliğine sahip olmaya çalışması lazım.

iç zenginliği iç güzelliğine sahip olmaya çalışması lazım.

Allah bizi onlara sahip eylesin.

Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele.

Allah bizi onlara sahip eylesin.

Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2