Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Gıybet Kardeşlik Ahlakına Uymak

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Buğzdan Uzak Durun: Müminler Arasında Düşmanlık Olmamalı, Hasetten Uzak Durun: Allaha Şükredin Ve Başkalarının Başarısına Sevinin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Gıybet Kardeşlik Ahlakına Uymak

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Buğzdan Uzak Durun: Müminler Arasında Düşmanlık Olmamalı, Hasetten Uzak Durun: Allaha Şükredin Ve Başkalarının Başarısına Sevinin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullahİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lâ tebâğadû ve lâ tekâtaû ve lâ tedâberû ve lâ tehâsedû ve kûnû ibadallâhiLâ tebâğadû ve lâ tekâtaû ve lâ tedâberû ve lâ tehâsedû ve kûnû ibadallâhi ihvânen kemâ emerekümüllâhu: Ve lâ yehillu li-müslimin en-yehcüra ehâhu fevka selâseti eyyâmin. ihvânen kemâ emerekümüllâhu: Ve lâ yehillu li-müslimin en-yehcüra ehâhu fevka selâseti eyyâmin.

Malik, Buhari, Müslim, Taberani, Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud, Tirmizi Enes radıyallahu anh'ten. Malik, Buhari, Müslim, Taberani, Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud, Tirmizi Enes radıyallahu anh'ten.

Beraber okuyalım. Beraber okuyalım.

Allahümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmenAllahümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedinillezî tenhallü bihi'l-ukad ve tenfericü bihi'l-kürabalâ seyyidinâ Muhammedinillezî tenhallü bihi'l-ukad ve tenfericü bihi'l-kürab ve tukdâ bihi'l-havâic ve tünâlü bihi'l-rağâib ve hüsnü'l-havâtimive tukdâ bihi'l-havâic ve tünâlü bihi'l-rağâib ve hüsnü'l-havâtimi ve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-kerîmve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-kerîm ve alâ âlihî ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli mâlûmün leke. ve alâ âlihî ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli mâlûmün leke.

Allâhumme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidinâ Muhammedin salâtenAllâhumme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min-cemî'il-ehvâli ve'l-âfât. Ve takdî lenâ bihâ cemî'a'l-hâcâttüncînâ bihâ min-cemî'il-ehvâli ve'l-âfât. Ve takdî lenâ bihâ cemî'a'l-hâcât ve tutahhirunâ bihâ min-cemîi's-seyyiât ve terfe'unâ bihâ ındeke a'lâ'd-deracâtve tutahhirunâ bihâ min-cemîi's-seyyiât ve terfe'unâ bihâ ındeke a'lâ'd-deracât ve tubelliğunâ bihâ aksâ'l-ğâyât min cemî'il-hayrâti fî'l-hayâti ve ba'de'l-memât. ve tubelliğunâ bihâ aksâ'l-ğâyât min cemî'il-hayrâti fî'l-hayâti ve ba'de'l-memât.

Cenâb-ı Hak cümlemizi mağfirûn zümresine ilhak buyursun da,Cenâb-ı Hak cümlemizi mağfirûn zümresine ilhak buyursun da, şefaat-i Resûlullah'a da nail olup sevgili, bahtiyar kullarının arasına bizleri de kabul etsin inşallah. şefaat-i Resûlullah'a da nail olup sevgili, bahtiyar kullarının arasına bizleri de kabul etsin inşallah.

Geçenki derslerimizde söylüyorduk ki, biz kardeşiz. Müslümanlar kardeştirler.Geçenki derslerimizde söylüyorduk ki, biz kardeşiz. Müslümanlar kardeştirler. Müslümanlar kardeş oldukları için kardeşin kardeşe yapmaya mecbur olduğu vazife neyse,Müslümanlar kardeş oldukları için kardeşin kardeşe yapmaya mecbur olduğu vazife neyse, birbirimize vazifemiz de odur. Binâenaleyh hiçbir müslümanın bundan uzak kalacağı umulmaz.birbirimize vazifemiz de odur. Binâenaleyh hiçbir müslümanın bundan uzak kalacağı umulmaz. Binâenaleyh müslüman adını taşıyan, müslümanım iddiasında bulunan bir insanBinâenaleyh müslüman adını taşıyan, müslümanım iddiasında bulunan bir insan Cenab-ı Hakk'ın emriyle, hükmüyle inneme'l mü'minûne ihvetün ayeti kerîmesinin altına girer.Cenab-ı Hakk'ın emriyle, hükmüyle inneme'l mü'minûne ihvetün ayeti kerîmesinin altına girer. Hepsi kardeş. Bitti. Kardeşin iyisi de olur kötüsü de olur. Hepsi kardeş. Bitti. Kardeşin iyisi de olur kötüsü de olur. Bu temizi de olur bozuğu da olur ama kardeştirler. Hiçbirisi kardeşlikten uzak olamazlar. Bu temizi de olur bozuğu da olur ama kardeştirler. Hiçbirisi kardeşlikten uzak olamazlar. Binâenaleyh bizim de iyimiz de kötümüz de hep bir kardeşizdir. Binâenaleyh bizim de iyimiz de kötümüz de hep bir kardeşizdir.

Ne gibi? Bir ceset gibi. Kardeştirler, nasıl? Ceset gibi. Ne gibi?

Bir ceset gibi.

Kardeştirler, nasıl?

Ceset gibi.

Cesedin içerisinde bağırsaklar var. Cesedin içerisinde mide denilen,Cesedin içerisinde bağırsaklar var. Cesedin içerisinde mide denilen, sidik borusu denilen şeyler de var. Ama cesedin içerisindedir o cesetten sayılıyor o da. sidik borusu denilen şeyler de var. Ama cesedin içerisindedir o cesetten sayılıyor o da.

Onları cesetten çıkarıp atabilir misin? Bunlara "Siz bize iyi şeyler değilsiniz, Onları cesetten çıkarıp atabilir misin?

Bunlara "Siz bize iyi şeyler değilsiniz,
hadi çıkın dışarıya!" diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Onlar da lazım bedene. hadi çıkın dışarıya!" diyebilir miyiz?

Diyemeyiz. Onlar da lazım bedene.

Binâenaleyh cemiyetin içerisinde her çeşidinden olabilir. Binâenaleyh cemiyetin içerisinde her çeşidinden olabilir. Fakat hep kardeş olunca sarılmak lazım birbirine. Fakat hep kardeş olunca sarılmak lazım birbirine.

Şimdi Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem burada yine bize buyuruyor ki; Şimdi Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem burada yine bize buyuruyor ki;

Lâ tebâğadû. "Birbirinize katiyen buğz etmeyin." Lâ tebâğadû. "Birbirinize katiyen buğz etmeyin."

Buğz, tebâğuz buğzdan, tefâale babından. Yani; Buğz, tebâğuz buğzdan, tefâale babından. Yani;

Ey lâ tahtelifû. "Hiçbir cihetten ihtilaf etmeyin." İhtilaflar insanı helake götürür. Birleşin. Ey lâ tahtelifû. "Hiçbir cihetten ihtilaf etmeyin."

İhtilaflar insanı helake götürür. Birleşin.
Buğz ayrılıklar doğuruyor, ayrılıklar da felaketleri doğuruyor.Buğz ayrılıklar doğuruyor, ayrılıklar da felaketleri doğuruyor. Onun için Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; Lâ tebâğadû. Onun için Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem;

Lâ tebâğadû.
"Katiyen birbirinize buğz etmeyin." buyurdu. Dün akşam bir misafirim vardı."Katiyen birbirinize buğz etmeyin." buyurdu.

Dün akşam bir misafirim vardı.
Misafir Pakistan'da bir müddet bulunmuş. Hangi memleketten olduğunu unuttum, hatırımda yok.Misafir Pakistan'da bir müddet bulunmuş. Hangi memleketten olduğunu unuttum, hatırımda yok. Onların hallerinden bize biraz bahsetti. Ben kendimizin nasıl müslümanız diyeceğime utandım. Onların hallerinden bize biraz bahsetti. Ben kendimizin nasıl müslümanız diyeceğime utandım.

Öyle ki, onlarda altı esas varmış. Öyle ki, onlarda altı esas varmış. O altı esastan birisi ihlâs, birisi de zikrullah ile gece namazlarına devam. O altı esastan birisi ihlâs, birisi de zikrullah ile gece namazlarına devam.



Geceleri kalkıyorlar diyor. Geceleri kalkıyorlar diyor. O ihtiyar yaşlı adamlar gözlerinden böyle şıpır şıpır, şıpır şıpır yaşlar akıtıyor; O ihtiyar yaşlı adamlar gözlerinden böyle şıpır şıpır, şıpır şıpır yaşlar akıtıyor;

"Yâ Rabbi! Benim filan kardeşimi affet. Filan kardeşime şifa ver."Yâ Rabbi! Benim filan kardeşimi affet. Filan kardeşime şifa ver. Filan kardeşime de hidayet ver."Filan kardeşime de hidayet ver." [diye dua ediyor,] böyle ağlıyor, şıpır şıpır gözlerinden yaşlar akıtıyor diyor.[diye dua ediyor,] böyle ağlıyor, şıpır şıpır gözlerinden yaşlar akıtıyor diyor. Sonra bakıyorsun ki o adam yola gelmiş camiye geliyor. Öteki hasta şifa bulmuş. Sonra bakıyorsun ki o adam yola gelmiş camiye geliyor. Öteki hasta şifa bulmuş. Öteki [başka bir şey oluyor,] yani hepsi, ağlamalar, sızlamalar ve yalvarmalarÖteki [başka bir şey oluyor,] yani hepsi, ağlamalar, sızlamalar ve yalvarmalar Cenâb-ı Hakk'ın izniyle tesir ediyor. Ama maalesef biz bunların hiç birisini yapamıyoruz.Cenâb-ı Hakk'ın izniyle tesir ediyor. Ama maalesef biz bunların hiç birisini yapamıyoruz. Binâenaleyh biraz hoşumuza gitmedi miydi, hemen arkamızı dönüyoruz oraya. Binâenaleyh biraz hoşumuza gitmedi miydi, hemen arkamızı dönüyoruz oraya.

Bu bizim için, kaç derstir söylüyorum, doğru olmayan bir şeydir. Bugün de dersimize rast geldi. Bu bizim için, kaç derstir söylüyorum, doğru olmayan bir şeydir. Bugün de dersimize rast geldi. Cenâb-ı Peygamber Efendimiz Hazreti Enes radıyallahu anh'ten rivayetiyleCenâb-ı Peygamber Efendimiz Hazreti Enes radıyallahu anh'ten rivayetiyle Buhari'si de içerisinde, Müslim'i de içerisinde.Buhari'si de içerisinde, Müslim'i de içerisinde. Diğer raviler de içinde olduğu halde lâ tebâğadû [buyurdu.]Diğer raviler de içinde olduğu halde lâ tebâğadû [buyurdu.] Hikmet var canım! Buğz edeceksin de ne çıkacak? O sana kızacak sen de ona kızacaksın. Hikmet var canım!

Buğz edeceksin de ne çıkacak?

O sana kızacak sen de ona kızacaksın.

İki ayrılık. İki ayrılık demek; vücudu ikiye bölmek demektir. İki ayrılık.

İki ayrılık demek; vücudu ikiye bölmek demektir.
İkiye bölünen vücuttan nasıl hayır gelmez, insandan da öyle hayır gelmez. İkiye bölünen vücuttan nasıl hayır gelmez, insandan da öyle hayır gelmez. Cemiyetlerin mahvına sebep olur. Binâenaleyh birbirinize katiyen buğz etmeyiniz. Cemiyetlerin mahvına sebep olur. Binâenaleyh birbirinize katiyen buğz etmeyiniz.

Tekrar şimdi bakın; Ve lâ tekâtaû. ["Kesmeyiniz."] Kat', kesmektir. Tekrar şimdi bakın;

Ve lâ tekâtaû. ["Kesmeyiniz."]

Kat', kesmektir.
Nasıl ağacın dalını kesersin, gövdesini kesersin. İnsanın bir tarafını kesersin. Nasıl ağacın dalını kesersin, gövdesini kesersin. İnsanın bir tarafını kesersin. Sakın siz böyle kesişme yapmayın. Yani ayrılık yapmayın birbirinize.Sakın siz böyle kesişme yapmayın. Yani ayrılık yapmayın birbirinize. Ayrılmayın, küsmeyin, darılmayın birbirinize. Kusuru varsa yalvar Allah'a. Ayrılmayın, küsmeyin, darılmayın birbirinize.

Kusuru varsa yalvar Allah'a.
İyiliği yoksa yalvar Allah'a, Allah iyi eder inşallah. Binâenaleyh bak ne güzel buyuruyor; İyiliği yoksa yalvar Allah'a, Allah iyi eder inşallah.

Binâenaleyh bak ne güzel buyuruyor;

Birincisi, lâ tebâğadû. İkincisi, ve lâ tekâtaû. "Ayrışmayın yahu! Ne güzel! Kesişmeyin!" Birincisi, lâ tebâğadû. İkincisi, ve lâ tekâtaû. "Ayrışmayın yahu! Ne güzel! Kesişmeyin!" Ve lâ tedâberû. "Birbirinize arka da çevirmeyin." Ne iştir bu yahu, ne demek bu yahu!Ve lâ tedâberû. "Birbirinize arka da çevirmeyin."

Ne iştir bu yahu, ne demek bu yahu!
Biz nasıl müslümanız bilmem ki yâ Rabbi! Ve lâ tedâberû. "Birbirinize arka çevirmeyin. Biz nasıl müslümanız bilmem ki yâ Rabbi!

Ve lâ tedâberû. "Birbirinize arka çevirmeyin.
Birbirinizi beğenmemezlik yapmayın." Ve lâ tedâberû. Ve lâ teğtâbû da demiş.Birbirinizi beğenmemezlik yapmayın."

Ve lâ tedâberû. Ve lâ teğtâbû da demiş.
"Birbirinizin aleyhinde konuşmayın da." Gıybet!"Birbirinizin aleyhinde konuşmayın da."

Gıybet!
Şu şöyleydi bu böyleydi, şunun şusu kabahati var, bunun da bu kabahati var. Şu şöyleydi bu böyleydi, şunun şusu kabahati var, bunun da bu kabahati var. Geçenki derste de geçti ya! "Kardeşlerinizin kabahatlerini katiyen araştırmayın.Geçenki derste de geçti ya!

"Kardeşlerinizin kabahatlerini katiyen araştırmayın.
Siz kardeşlerinizin kabahatlerini araştırırken Allah da sizin kabahatlerinizi meydana koyuncaSiz kardeşlerinizin kabahatlerini araştırırken Allah da sizin kabahatlerinizi meydana koyunca rezil olursunuz o zaman." Kabahatsiz kimse olmaz ki. Hepimizin çeşitli kabahatleri var.rezil olursunuz o zaman."

Kabahatsiz kimse olmaz ki. Hepimizin çeşitli kabahatleri var.
Küçüklüğümüzden beri böyle değildik ya. Gençliğimizde neler olmuştur kim bilir değil mi? Küçüklüğümüzden beri böyle değildik ya.

Gençliğimizde neler olmuştur kim bilir değil mi?

Şimdi bugün yaşlandık başlandıysak adam mı olduk yani? Şimdi bugün yaşlandık başlandıysak adam mı olduk yani?

Ve lâ tedâberû. "Birbirinize arka da çevirmeyin." Daha? Ve lâ tehâsedû.Ve lâ tedâberû. "Birbirinize arka da çevirmeyin."

Daha?

Ve lâ tehâsedû.
"Allahu Teâlâ'nın verdiği nimetler dolayısıyla birbirinize de haset de etmeyin." "Allahu Teâlâ'nın verdiği nimetler dolayısıyla birbirinize de haset de etmeyin."

Haset de etmeyin. Haset, şeytân-ı aleyhillânenin Âdem aleyhisselam'ıHaset de etmeyin. Haset, şeytân-ı aleyhillânenin Âdem aleyhisselam'ı çekememesinden ileri gelen bir davadır.çekememesinden ileri gelen bir davadır. O günden bugüne kadar insanların arasında devam eder gider işte. Haset, çekememezlik. O günden bugüne kadar insanların arasında devam eder gider işte. Haset, çekememezlik. Zengini fakir çekemez. O onu çekemez, o bunu çekemez. Hep bir çekememezlik. Zengini fakir çekemez. O onu çekemez, o bunu çekemez. Hep bir çekememezlik. Arkasından doğar bir hasetlik. Ondan sonra; Arkasından doğar bir hasetlik. Ondan sonra;

el-Hasedü te'külü'l-hasenâti kemâ te'külü'n-nâru'l-hatabi. el-Hasedü te'külü'l-hasenâti kemâ te'külü'n-nâru'l-hatabi.

Hasedin en güzel faydası şu: Bütün hasenatın yanar gider.Hasedin en güzel faydası şu: Bütün hasenatın yanar gider. Odun nasıl yanıp da kül oluyorsa, odun nasıl yanıp da kül oluyorsaOdun nasıl yanıp da kül oluyorsa, odun nasıl yanıp da kül oluyorsa insanın yaptığın birçok hasenatları, namazları, vesaire vardır. insanın yaptığın birçok hasenatları, namazları, vesaire vardır. İşte o da elden gidince eli boş kalır insanın. Haset bundan ibaret. İşte o da elden gidince eli boş kalır insanın. Haset bundan ibaret.

E onun var da benim olmasın, olur mu öyle şey? O da benle beraber müsavi olsun. E onun var da benim olmasın, olur mu öyle şey? O da benle beraber müsavi olsun.

Kes parmaklarını hep bir yap. Boynuzu da kes ortadan kaldır bir olsun o zaman? Olur mu hiç? Kes parmaklarını hep bir yap. Boynuzu da kes ortadan kaldır bir olsun o zaman?

Olur mu hiç?

Allah'ın hepsinde ayrı ayrı yaradılış hikmetleri vardır. Canım Rusya'da oluyor ya. Çinliler'de oldu. Allah'ın hepsinde ayrı ayrı yaradılış hikmetleri vardır.

Canım Rusya'da oluyor ya. Çinliler'de oldu.
Oluyor işte demek! Eh sonunu görelim. Ve kûnû. "Olunuz!" Bak emir var burada. Oluyor işte demek!

Eh sonunu görelim.

Ve kûnû. "Olunuz!"

Bak emir var burada.

Ve kûnû ibadallâhi. "Ey Allah'ın kulları olunuz!" Ve kûnû ibadallâhi. "Ey Allah'ın kulları olunuz!"

Ey lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah diyenler! Biz müslümanız diyenler! "Siz olunuz!" Ey lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah diyenler! Biz müslümanız diyenler!

"Siz olunuz!"

Ne olunuz? İhvânen. "Kardeş olunuz kardeş, kardeş!" Ne olunuz?

İhvânen. "Kardeş olunuz kardeş, kardeş!"
Kemâ emerekümüllâhu. "Çünkü Allah'u celle ve alâ Sûre-i Hucurât'ta; Kemâ emerekümüllâhu. "Çünkü Allah'u celle ve alâ Sûre-i Hucurât'ta;

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. diyen Allah celle ve alâ ya! Resûlü Ekrem de; "Ey ibadallah!"İnneme'l-mü'minûne ihvetün. diyen Allah celle ve alâ ya! Resûlü Ekrem de;

"Ey ibadallah!"
Künû ihvânen. "Siz kardeş olun!" diyor. Kardeş gibi yaşayın.Künû ihvânen. "Siz kardeş olun!" diyor.

Kardeş gibi yaşayın.
Kardeş kardeşin nasıl elinden tutarsa, sen de kardeşinin elinden öylece tut. Kardeş kardeşin nasıl elinden tutarsa, sen de kardeşinin elinden öylece tut.

Kemâ emerekümüllâhu. "Allah celle ve alâ nasıl 'Kardeşsiniz!' diyerekten emretti ki." Kemâ emerekümüllâhu. "Allah celle ve alâ nasıl 'Kardeşsiniz!' diyerekten emretti ki."

Siz de bu kardeşliğe riayet ederekten emri ilahî[ye uyun], kardeşinizle kardeş olarak geçinin. Siz de bu kardeşliğe riayet ederekten emri ilahî[ye uyun], kardeşinizle kardeş olarak geçinin.

Ve lâ yehillu. "Helal olmaz." Li-müslimin. "Hiçbir müslümana helal olmaz ki."Ve lâ yehillu. "Helal olmaz." Li-müslimin. "Hiçbir müslümana helal olmaz ki." En-yehcüra ehâhu fevka selâseti eyyâmin. "Üç günden fazla kardeşiyle küs olsun." En-yehcüra ehâhu fevka selâseti eyyâmin. "Üç günden fazla kardeşiyle küs olsun."

Beşeriyet tabi, insanlar birbirlerine darılırlar icabında ama bu üç gün sürer.Beşeriyet tabi, insanlar birbirlerine darılırlar icabında ama bu üç gün sürer. Hatta bir rivayette, "Kadınların başının örtüsü kuruyacak kadar." demişler.Hatta bir rivayette, "Kadınların başının örtüsü kuruyacak kadar." demişler. Onu uzatıp gitmeye lüzum yok. Şöyleydi böyleydi diyerek uzatmak olmaz. Onu uzatıp gitmeye lüzum yok. Şöyleydi böyleydi diyerek uzatmak olmaz.

Ama bazen cinsi bozuk, Allah muhafaza etsin, insanlar vardır.Ama bazen cinsi bozuk, Allah muhafaza etsin, insanlar vardır. Tiynet itibariyle yani yaradılışında, cibilliyetinde, hilkatinde şer olarak yaratılmıştır yani.Tiynet itibariyle yani yaradılışında, cibilliyetinde, hilkatinde şer olarak yaratılmıştır yani. Şerli bir insandır. E onunla da tabi ben bu da benim kardeşimdir diyerekten onunla da şey olmaz.Şerli bir insandır. E onunla da tabi ben bu da benim kardeşimdir diyerekten onunla da şey olmaz. Bu onları şey kitaplarında ayırmışlardır yani. Bu onları şey kitaplarında ayırmışlardır yani. Bu gibilerle iltifat etmemek ve görüşmemek de mümkündür denmiştir. Çünkü şer. Bu gibilerle iltifat etmemek ve görüşmemek de mümkündür denmiştir. Çünkü şer. O şerliyi artık Allah'a yalvarır da yola getirebilirsen ne âlâ. Yoksa o lafla filan olmaz. O şerliyi artık Allah'a yalvarır da yola getirebilirsen ne âlâ. Yoksa o lafla filan olmaz.

Ama hüsn ü zan yine iyidir. İnsanlar bu gibi şeylerde daima kendilerini haklı göstererekten,Ama hüsn ü zan yine iyidir. İnsanlar bu gibi şeylerde daima kendilerini haklı göstererekten, "Ben bundan şeyim ama bu böyle şer bir adam. "Ben bundan şeyim ama bu böyle şer bir adam. Binâenaleyh bundan uzak olmak daha hayırlıdır, daha iyidir!" Binâenaleyh bundan uzak olmak daha hayırlıdır, daha iyidir!" diye insan kendi kendine fetva verir ve kendini de haklı çıkarır. Ama bu öyle değil. diye insan kendi kendine fetva verir ve kendini de haklı çıkarır.

Ama bu öyle değil.
Bir de kendini yokla bakalım. Böyle kendini yokla. Bir de kendini yokla bakalım. Böyle kendini yokla. Bakarsın ki o da senin haksız olduğunu söylüyordur. O da senin haksız olduğunu söylüyordur,Bakarsın ki o da senin haksız olduğunu söylüyordur. O da senin haksız olduğunu söylüyordur, binâenaleyh insan hüsn ü zan etmeli. Kardeşleriyle, insanlarla bahusus güzel geçinmenin,binâenaleyh insan hüsn ü zan etmeli. Kardeşleriyle, insanlarla bahusus güzel geçinmenin, muaşeret dedikleri güzel geçinmenin yoluna bakmalıdır. Bu dünya fani bir âlem. muaşeret dedikleri güzel geçinmenin yoluna bakmalıdır. Bu dünya fani bir âlem.

Hubbu dünya hoştur ama, akıbet mevt olmasa. Hubbu cennet hoştur ama, şiddeti nâr olmasa. Hubbu dünya hoştur ama, akıbet mevt olmasa.

Hubbu cennet hoştur ama, şiddeti nâr olmasa.

demişler. Bak bizim rahmetlik Hocamız, 90 küsur yaşındademişler.

Bak bizim rahmetlik Hocamız, 90 küsur yaşında
güzel güzel yaşarken, akşam bir şeysi yokmuş yani.güzel güzel yaşarken, akşam bir şeysi yokmuş yani. Tatlı tatlı konuşurken gece vade gelmiş Allah'a ruhunu teslim etmiş, gitmiş.Tatlı tatlı konuşurken gece vade gelmiş Allah'a ruhunu teslim etmiş, gitmiş. Bu gencinde de oluyor ihtiyarında da oluyor. Bu hepimizin başına gelecek bir dava.Bu gencinde de oluyor ihtiyarında da oluyor. Bu hepimizin başına gelecek bir dava. Hepimizin başına gelecek. İyi de olsan kötü de olsan bundan kurtulmanın kimseye imkânı yok. Hepimizin başına gelecek. İyi de olsan kötü de olsan bundan kurtulmanın kimseye imkânı yok.

Binâenaleyh bunu insan hatırından çıkarmamalı. Ölüm var bu âlemde.Binâenaleyh bunu insan hatırından çıkarmamalı. Ölüm var bu âlemde. İyi geçinip iyi bir adla âhirete gidebilmenin çaresine bakın. Hatasız kusursuz olmaz. İyi geçinip iyi bir adla âhirete gidebilmenin çaresine bakın. Hatasız kusursuz olmaz.

Onunla bununla kavga edecen de, hırlaşacan da, sonra ne olacak işin akıbeti? Onunla bununla kavga edecen de, hırlaşacan da, sonra ne olacak işin akıbeti?

Senin de arkandan, "Allah belasını versin, öldü de kurtulduk." derler. Ne derler başka? Senin de arkandan, "Allah belasını versin, öldü de kurtulduk." derler.

Ne derler başka?

Ama iyi olarak gitti mi, "Allah rahmet eylesin. Çok iyi bir adamdı." denir. Ama iyi olarak gitti mi, "Allah rahmet eylesin. Çok iyi bir adamdı." denir.

Bunu unutmamak lazım. Bu hadîs-i şerîf hadis kitabımızın 466. sayfada beşinci hadis. Bunu unutmamak lazım. Bu hadîs-i şerîf hadis kitabımızın 466. sayfada beşinci hadis.

Bir daha okuyuverelim; Lâ tebâğadû ve lâ tekâtaû ve lâ tedâberû ve lâ tehâsedû. Bir daha okuyuverelim;

Lâ tebâğadû ve lâ tekâtaû ve lâ tedâberû ve lâ tehâsedû.

Bunlar Türkçeleşmiş. Türkçemizde kullanılan kelimelerdir.Bunlar Türkçeleşmiş. Türkçemizde kullanılan kelimelerdir. Bunların yani Arapça olmasıyla beraber bilinmemesi lazım gelmez. Buğz, Türkçedir. Bunların yani Arapça olmasıyla beraber bilinmemesi lazım gelmez.

Buğz, Türkçedir.

Tekâtu', ayrılık. Tedâbür, arka dönmek. Tehâsüd, haset. Bunlar Türkçeleşmiş gibidir. Tekâtu', ayrılık.

Tedâbür, arka dönmek.

Tehâsüd, haset.

Bunlar Türkçeleşmiş gibidir.

"Bunları yapmayın." Ve kûnû ibadallâhi. "Hep beraber." İhvânen kemâ emerekümüllâhu. "Bunları yapmayın."

Ve kûnû ibadallâhi. "Hep beraber." İhvânen kemâ emerekümüllâhu.
"Allah celle ve alâ'nın emri üzerine kardeş olarak yaşayın!" vesselam. Burada şârih demiş ki; "Allah celle ve alâ'nın emri üzerine kardeş olarak yaşayın!" vesselam.

Burada şârih demiş ki;

Lâ ya'lû ba'duküm ve inneküm cemî'an ibadallah. "Siz birbirinizin üzerine üstünlük taslamayın." Lâ ya'lû ba'duküm ve inneküm cemî'an ibadallah. "Siz birbirinizin üzerine üstünlük taslamayın."

Benim tahsilim var, benim param var, benim gücüm var. Benim kuvvetim var, şu veya bu.Benim tahsilim var, benim param var, benim gücüm var. Benim kuvvetim var, şu veya bu. Bunlardan dolayı üstünlük taslayıp da mâdûnunuz olan insanlara karşı iltifatsızlık yapmayınız ki,Bunlardan dolayı üstünlük taslayıp da mâdûnunuz olan insanlara karşı iltifatsızlık yapmayınız ki, geçim olsun ortada. Eğer sen, "Ben bu kadar büyük bir adamım." [dersen olmaz.] geçim olsun ortada. Eğer sen, "Ben bu kadar büyük bir adamım." [dersen olmaz.]

Dün bir selam şeysine rast geldim. Dün bir selam şeysine rast geldim. "Selam vermemek tekebbürden ileri gelir." diyor, beğenmemek. "Selam vermemek tekebbürden ileri gelir." diyor, beğenmemek.

Şimdi birçok insanlar selam vermezler insanlara. Hele emsali olursa ona verir. Şimdi birçok insanlar selam vermezler insanlara. Hele emsali olursa ona verir. Günaydını olsun, ne olursa olsun bir şey söyler. Fakat tanımadığı zuâfa ve fukarayı görünce, Günaydını olsun, ne olursa olsun bir şey söyler. Fakat tanımadığı zuâfa ve fukarayı görünce, uzaktan selam verirsin bu da hiç duymamazlığa gelir. Ondan sonra tabi yürür gider. uzaktan selam verirsin bu da hiç duymamazlığa gelir. Ondan sonra tabi yürür gider.

Bu kibrin alameti, büyüklüğün alameti. Bu kibrin alameti, büyüklüğün alameti. Kendini üstün görüyor, bu zuafanın verdiği selamı kabul etmiyor ve almıyor, yüzüne de bakmıyor.Kendini üstün görüyor, bu zuafanın verdiği selamı kabul etmiyor ve almıyor, yüzüne de bakmıyor. Böyle olursan, üstünlük taslamalar olursa, büyüklük taslamak; cemiyet arasında geçim olmaz. Böyle olursan, üstünlük taslamalar olursa, büyüklük taslamak; cemiyet arasında geçim olmaz.

Üsâme radıyallahu anh Peygamberimiz'in kölesi miydi? Ordu kumandanı yaptı mı? Üsâme radıyallahu anh Peygamberimiz'in kölesi miydi? Ordu kumandanı yaptı mı?

Köleyi ordu kumandanı yaptı mı? Hz. Ömer de o kumandanın altına girdi mi? Heh?!. Köleyi ordu kumandanı yaptı mı?

Hz. Ömer de o kumandanın altına girdi mi?

Heh?!.

Hz. Ömer de o köle olan kumandanın altına girdi mi? Hz. Ömer de o köle olan kumandanın altına girdi mi?

Halife-i Mü'minîn. Bakınız Müslümanlıkta hiç üstünlük yok. Halife-i Mü'minîn. Bakınız Müslümanlıkta hiç üstünlük yok.

"Yâ Resûlallah! Ne yapıyorsun sen? O köle! O köle bizim başımıza geçer miymiş?" diyebilirlerdi ya."Yâ Resûlallah! Ne yapıyorsun sen? O köle! O köle bizim başımıza geçer miymiş?" diyebilirlerdi ya. Ama hiç kimse bir şey demedi. Semi'nâ ve atânâ dediler,Ama hiç kimse bir şey demedi. Semi'nâ ve atânâ dediler, onun emrinde orduyla hareket ettiler ve yapacakları işi yaptılar. onun emrinde orduyla hareket ettiler ve yapacakları işi yaptılar.

"Biz ondan daha çok biliyoruz. Biz daha şerif insanlarız, büyük insanlarız."Biz ondan daha çok biliyoruz. Biz daha şerif insanlarız, büyük insanlarız. Biz dururken ona hiç yakışır mı bu?" pekâlâ denebilirdi ama böyle bir şey diyen hiç çıkmadı. Biz dururken ona hiç yakışır mı bu?" pekâlâ denebilirdi ama böyle bir şey diyen hiç çıkmadı. Çünkü Müslümanlıkta bu üstünlük yok. Üstünlük davası yok. Çünkü Müslümanlıkta bu üstünlük yok. Üstünlük davası yok.

Beyneküm cemî'an ibâdallah. "Hepimiz Allah'ın yarattığı kuluz." Onu bu seviyede yaratmış,Beyneküm cemî'an ibâdallah. "Hepimiz Allah'ın yarattığı kuluz." Onu bu seviyede yaratmış, bunu da bu seviyede yaratmış. Yaradan Allah'tır. Sen kabiliyetin dolayısıyla o mevkiye çıkmış değilsin.bunu da bu seviyede yaratmış. Yaradan Allah'tır. Sen kabiliyetin dolayısıyla o mevkiye çıkmış değilsin. Sen kabiliyetin dolayısıyla öyle yükselmiş değilsin. Sana o kabiliyeti verip seni yükselten Allah'tır.Sen kabiliyetin dolayısıyla öyle yükselmiş değilsin. Sana o kabiliyeti verip seni yükselten Allah'tır. Sana o mevkii veren Allah'tır. Sen onu unutuyorsan da kendinde bunu görüyorsan çok yazık sana! Sana o mevkii veren Allah'tır. Sen onu unutuyorsan da kendinde bunu görüyorsan çok yazık sana!

Onun için insanlar birbirine iltifat etmez duruma geliyorlar.Onun için insanlar birbirine iltifat etmez duruma geliyorlar. Halbuki bunu düşünse hiç böyle şey aklına gelmez. Halbuki bunu düşünse hiç böyle şey aklına gelmez.

Bakın ne kadar hoş bir söz! Lâ tebdeû bi'l-kelâmi kable's-selâmi. Bakın ne kadar hoş bir söz!

Lâ tebdeû bi'l-kelâmi kable's-selâmi.
"Selamdan evvel katiyen söze başlamayın." Evvela söz esselamü aleykümdür. "Selamdan evvel katiyen söze başlamayın."

Evvela söz esselamü aleykümdür.
Bir işin var, bir diyeceğin var, bir sohbetin var, bir konuşmaya geldin.Bir işin var, bir diyeceğin var, bir sohbetin var, bir konuşmaya geldin. Selamün aleyküm demeden paldır küldür içeriye de girilmez söz de söylenmez. Selamün aleyküm demeden paldır küldür içeriye de girilmez söz de söylenmez.

Şimdi bakınız; Ve men bedeeküm bi'l-kelâmi. Geldi kapıyı tak tak vurdu açtınız. Şimdi bakınız;

Ve men bedeeküm bi'l-kelâmi.

Geldi kapıyı tak tak vurdu açtınız.
Dedi ki, "Ya bizim şöyle bir işimiz var. Bize biraz şu işte yardımcı olmaz mısınız?" Dedi ki, "Ya bizim şöyle bir işimiz var. Bize biraz şu işte yardımcı olmaz mısınız?"

Kapa kapıyı git. Kapa kapıyı git.

Ve men bedeeküm bi'l-kelâmi kable's-selâmi fe-lâ tücîbûhu. "Ona icabet etmeyin, cevap da vermeyin." Ve men bedeeküm bi'l-kelâmi kable's-selâmi fe-lâ tücîbûhu. "Ona icabet etmeyin, cevap da vermeyin."

Çünkü o İslâm'ın vazifesini yapmadı. Evvela ona layık olan, esselamü aleyküm demek idi. Onu demedi.Çünkü o İslâm'ın vazifesini yapmadı. Evvela ona layık olan, esselamü aleyküm demek idi. Onu demedi. Demediğinden dolayı ona sen cevap olaraktan kapıyı kapamak yahut sözüne iltifat etmemek gerekir.Demediğinden dolayı ona sen cevap olaraktan kapıyı kapamak yahut sözüne iltifat etmemek gerekir. Çünkü; Li-ademi riâyeti edebi'l-islami. "İslâm adabına riayetsizlik yaptı." Çünkü;

Li-ademi riâyeti edebi'l-islami. "İslâm adabına riayetsizlik yaptı."

Ona da ders olsun bu. O da haddini bilsin. Onun için selamın İslâm'da kıymeti yüksektir.Ona da ders olsun bu. O da haddini bilsin.

Onun için selamın İslâm'da kıymeti yüksektir.
Çünkü onu emreden Allahu celle ve alâ'dır. Çünkü onu emreden Allahu celle ve alâ'dır.

Ve izâ huyyîtüm bi-tahiyyetin fe-hayyû bi-ahsene minhâ. Siz ona daha güzelini [söyleyin.] Ve izâ huyyîtüm bi-tahiyyetin fe-hayyû bi-ahsene minhâ.

Siz ona daha güzelini [söyleyin.]

Ne diyeceksin? Esselamü Aleyküm. Ne diyeceksin?

Esselamü Aleyküm.

Ve aleykümüsselam ve rahmetullahi ilave etmek suretiyle.Ve aleykümüsselam ve rahmetullahi ilave etmek suretiyle. Ve berekatühü ilave etmek suretiyle ahsen olaraktan ona cevap vereceksin. Ve berekatühü ilave etmek suretiyle ahsen olaraktan ona cevap vereceksin.

Onun için selamı vermek sünnettir alması da farz diyorlar. Farz.Onun için selamı vermek sünnettir alması da farz diyorlar. Farz. Birisi sana selam verdi mi ona aleyküm selam demek borç oluyor sana. Birisi sana selam verdi mi ona aleyküm selam demek borç oluyor sana.

Lâ tebtâû'l-muğanniyâti. Lâ tebtâû'l-muğanniyâti.

Muğannî, çalgıcı, şarkıcı. Cariyeler olurmuş evvelce. Muğannî, çalgıcı, şarkıcı. Cariyeler olurmuş evvelce. O çalgıcı, şarkıcıları satın alıp, onları şurada burada konuşturupO çalgıcı, şarkıcıları satın alıp, onları şurada burada konuşturup türküler, şarkılar söyletip para kazanırlarmış. Binaenaleyh; türküler, şarkılar söyletip para kazanırlarmış. Binaenaleyh;

Lâ tebtâû'l-muğanniyâti. "Siz böyle muğannî olan çalgıcı, şarkıcıları satın almayın." Lâ tebtâû'l-muğanniyâti. "Siz böyle muğannî olan çalgıcı, şarkıcıları satın almayın."

O zaman satılırmış. Ve lâ teşterûhünne. "Satmayın da." O zaman satılırmış.

Ve lâ teşterûhünne. "Satmayın da."

Ne alın ne satın! Ve lâ tuallimûhünne. "Onlara bunu da öğretmeyin." Ne alın ne satın!

Ve lâ tuallimûhünne. "Onlara bunu da öğretmeyin."

Kölelerinize, hizmetkârlarınıza, cariyelerinize çalgı çalmasını, şarkı söylemesini de öğretmeyin. Kölelerinize, hizmetkârlarınıza, cariyelerinize çalgı çalmasını, şarkı söylemesini de öğretmeyin.

Ve lâ hayra fî ticâretin fîhinne. "Onlarla yapılan ticarette hayır yoktur." Ve lâ hayra fî ticâretin fîhinne. "Onlarla yapılan ticarette hayır yoktur."

Onlarla yapılan ticarette, alışverişte hayır yoktur. Onlarla yapılan ticarette, alışverişte hayır yoktur.

Ve semenühünne harâmun. "Oradan alınan paralar da haramdır." Ve semenühünne harâmun. "Oradan alınan paralar da haramdır."

Onun için demiş ki; Ğınâ huccetü'z-zinâ. "İçki, şarkı ve bunun emsali şeyler zinayı celbeder." Onun için demiş ki;

Ğınâ huccetü'z-zinâ. "İçki, şarkı ve bunun emsali şeyler zinayı celbeder."

Zinayı getirir adamın üzerine. İçersin bir kere aklın gider çünkü.Zinayı getirir adamın üzerine. İçersin bir kere aklın gider çünkü. Bir de böyle güzel seslerle ikinci bir sarhoşluk üzerine gelir.Bir de böyle güzel seslerle ikinci bir sarhoşluk üzerine gelir. Bu ikinci sarhoşluğun üzerine kendinden geçersin. Bu ikinci sarhoşluğun üzerine kendinden geçersin. Zinayı da işlersin ki, Allah muhafaza etsin. En büyük günahlar işlenmiş olur. Zinayı da işlersin ki, Allah muhafaza etsin. En büyük günahlar işlenmiş olur.

Lâ tebsut zirâ'ayke. Lâ tebsut zirâ'ayke.

Şimdi namazı kılarken, secdeye vardığımız vakitte bu kollarımızı böyle yere dayamamayı [bildiriyor.] Şimdi namazı kılarken, secdeye vardığımız vakitte bu kollarımızı böyle yere dayamamayı [bildiriyor.]

Lâ tebsut zirâ'ayke. "Bu kollarınızı yere dayamayın." Ya? Lâ tebsut zirâ'ayke. "Bu kollarınızı yere dayamayın."

Ya?

Böyle dikin. Bu avuçlarınız üzerine dayansın vücudunuz, kollarınız gergin kalsınBöyle dikin. Bu avuçlarınız üzerine dayansın vücudunuz, kollarınız gergin kalsın ve gövdenizden de uzak olaraktan erkek gibi durun.ve gövdenizden de uzak olaraktan erkek gibi durun. Böyle bunları yaymak kadınlara ve zuafaya mahsustur. Onlara onun için öyle müsaade edilmiştir.Böyle bunları yaymak kadınlara ve zuafaya mahsustur. Onlara onun için öyle müsaade edilmiştir. Ama erkekler avuçlarının üzerine yaslanırlar ve kollarını da dikerler.Ama erkekler avuçlarının üzerine yaslanırlar ve kollarını da dikerler. Vücutlarını onun üzerinde zapt ederler. Vücutlarını onun üzerinde zapt ederler.

Hem bu suretle daima namaz kılanın pazuları kuvvetlenir. Çünkü bu bir vücut mesela 100 kiloysa,Hem bu suretle daima namaz kılanın pazuları kuvvetlenir. Çünkü bu bir vücut mesela 100 kiloysa, 50 kilosu da bunun yukarsında. Belki daha fazlası yukarısında.50 kilosu da bunun yukarsında. Belki daha fazlası yukarısında. Bu 50 kiloyu her gün böyle ikişer, üçer defa, 10 defa, 20 defa her namazdaBu 50 kiloyu her gün böyle ikişer, üçer defa, 10 defa, 20 defa her namazda indirip kaldırmak suretiyle bir idman yapıyoruz demektir insan. Teşbih olmaz ya. indirip kaldırmak suretiyle bir idman yapıyoruz demektir insan. Teşbih olmaz ya. Yani Efendimizin tabirinde böyle ellerini yukarı dik bak bu pazular nasıl sıkışıyor insanda.Yani Efendimizin tabirinde böyle ellerini yukarı dik bak bu pazular nasıl sıkışıyor insanda. Ama kendini hani serbest bırakırsan olmaz. Onun için; Ama kendini hani serbest bırakırsan olmaz.

Onun için;

Lâ tebsut zirâ'ayke. "Bu kollarını yayma, yatırma yere."Lâ tebsut zirâ'ayke. "Bu kollarını yayma, yatırma yere." Vadde'im alâ râhateyke ve tücâfe an dab'ayke fe-inneke izâ fe'alte zâlike secede küllü udvin minke me'ake. "Vadde'im alâ râhateyke ve tücâfe an dab'ayke fe-inneke izâ fe'alte zâlike secede küllü udvin minke me'ake. " Böyle yaptığın takdirde bütün âzâların da secde etmiş olur." Böyle yaptığın takdirde bütün âzâların da secde etmiş olur."

Bütün azaların da secde etmiş olur. Böyle rahatlıkla oldu muydu gevşek bir ibadet olur. Bütün azaların da secde etmiş olur. Böyle rahatlıkla oldu muydu gevşek bir ibadet olur.

Hz. İbn-i Ömer'in rivayeti. Buna dikkat edin şimdi bakınız! Hz. İbn-i Ömer'in rivayeti.

Buna dikkat edin şimdi bakınız!

Lâ tebki yâ Ebâ Hüreyrete. Lâ tebki yâ Ebâ Hüreyrete.

Ebû Hüreyre'yi bilmeyen yoktur. Ashâb-ı kirâmdan bir zât-ı muhterem. Fâkir.Ebû Hüreyre'yi bilmeyen yoktur. Ashâb-ı kirâmdan bir zât-ı muhterem. Fâkir. Ashab-ı Suffa'dan mâdud kendisi. Yani Resûlullah bir şey verirse, Ashab-ı Suffa'dan mâdud kendisi. Yani Resûlullah bir şey verirse, gelirse bir zuhurat içecekler, yiyecekler. Ya süt ya hurma. Yemek nadirattan. gelirse bir zuhurat içecekler, yiyecekler. Ya süt ya hurma. Yemek nadirattan.

Aç kalmış, açlığından dolayı ağlıyor. Açlığından dolayı ağlıyor!Aç kalmış, açlığından dolayı ağlıyor. Açlığından dolayı ağlıyor! Biz bugün nimetlerin içerisine gark olmuşuz da, birgün şeker bulamazsak kıyamet koparıyoruz.Biz bugün nimetlerin içerisine gark olmuşuz da, birgün şeker bulamazsak kıyamet koparıyoruz. Birgün bilmem ne bulamazsak kıyamet koparıyoruz.Birgün bilmem ne bulamazsak kıyamet koparıyoruz. Halbuki onlar pahalanıyorsa paralar da o kadar çoğalıyor. Halbuki onlar pahalanıyorsa paralar da o kadar çoğalıyor. Paraların çoğalmasına karşı bir şey de yok ortada. Paraların çoğalmasına karşı bir şey de yok ortada.

Şimdi diyor ki; Lâ tebki yâ Ebâ Hüreyrete. "Ey Ebâ Hüreyre ağlama, ağlama." Şimdi diyor ki;

Lâ tebki yâ Ebâ Hüreyrete. "Ey Ebâ Hüreyre ağlama, ağlama."
Fe-inne şiddete'l-hisâbi yevme'l-kıyâmeti. "Âhiretin hesabının şiddeti, ahiretteki hesabın şiddeti."Fe-inne şiddete'l-hisâbi yevme'l-kıyâmeti. "Âhiretin hesabının şiddeti, ahiretteki hesabın şiddeti." Lâ tusîbu'l-câia. "Açlara isabet etmeyecektir." Lâ tusîbu'l-câia. "Açlara isabet etmeyecektir."

Açlara isabet etmeyecektir, onun için bahtiyarsın. Ağlama! Açlara isabet etmeyecektir, onun için bahtiyarsın. Ağlama!

İze'htesebe fî dâri'd-dünyâ. Ebû Nu'aym Hilye, Hatîb ve İbn Asâkir Ebû Hüreyre'den. İze'htesebe fî dâri'd-dünyâ.

Ebû Nu'aym Hilye, Hatîb ve İbn Asâkir Ebû Hüreyre'den.

Allah kusurlarımızı affetsin. Verdiği nimetlerin şükrünü ifa edebilmek cümlemize nasip etsin. Allah kusurlarımızı affetsin. Verdiği nimetlerin şükrünü ifa edebilmek cümlemize nasip etsin.

O İslâm'ın evvelki devirlerindeki zaruretleri bir görsek!O İslâm'ın evvelki devirlerindeki zaruretleri bir görsek! Onun için o günlerin kitaplarını çok okumak lazım. İnsanları, tarihi vakaları çok okumak lazım ki,Onun için o günlerin kitaplarını çok okumak lazım. İnsanları, tarihi vakaları çok okumak lazım ki, insan ibret alabilsin de bugünkü nimetlerin bolluğuyla Cenâb-ı Hakk'a şükrünü artırabilsin. insan ibret alabilsin de bugünkü nimetlerin bolluğuyla Cenâb-ı Hakk'a şükrünü artırabilsin. Yoksa isyandan bir şey çıkmaz. Yoksa isyandan bir şey çıkmaz.

Hz. Osman'a diyor. Lâ tebki. "Ey Osman ağlama!" Hz. Osman, o şehit olan ikinci halife. Hz. Osman'a diyor.

Lâ tebki. "Ey Osman ağlama!"

Hz. Osman, o şehit olan ikinci halife.

Vellezî nefsî bi-yedihi. "Nefsim yedi kudretinde olan Allahu celle ve alâ'ya kasem ederim ki."Vellezî nefsî bi-yedihi. "Nefsim yedi kudretinde olan Allahu celle ve alâ'ya kasem ederim ki." Lev enne indî miete bintin. "Eğer benim 100 tane kızım olsa." Lev enne indî miete bintin. "Eğer benim 100 tane kızım olsa." Temûtü vâhidetün ba'de vâhidetin. "Böyle birer birer ölseler."Temûtü vâhidetün ba'de vâhidetin. "Böyle birer birer ölseler." Zevvectüke uhrâ. "Biri ölünce diğerini sana verirdim." Zevvectüke uhrâ. "Biri ölünce diğerini sana verirdim." Hattâ lâ yebkâ mine'l-mieti şey'ün.Hattâ lâ yebkâ mine'l-mieti şey'ün. "Bu 100 bitinceye kadar birinin arkasından, birinin arkasından hep sana verirdim bunları. "Bu 100 bitinceye kadar birinin arkasından, birinin arkasından hep sana verirdim bunları. Onun için sen ağlama." Efendimizin kızı vefat etti de, hanımı oluyordu Hz. Osman'ın.Onun için sen ağlama."

Efendimizin kızı vefat etti de, hanımı oluyordu Hz. Osman'ın.
Ondan dolayı Hz. Osman ağlıyor.Ondan dolayı Hz. Osman ağlıyor. Ağlayınca da Cenâb-ı Peygamber ona hem şefaat, hem teselli hususunda; Ağlayınca da Cenâb-ı Peygamber ona hem şefaat, hem teselli hususunda;

"Ağlama!" diyor, "Yüz tane kızım olsa sana birer birer arkasından hepsini sana verirdim. Ağlama!" "Ağlama!" diyor, "Yüz tane kızım olsa sana birer birer arkasından hepsini sana verirdim. Ağlama!"

Hâzâ Cibrîlü. "İşte bak Cebrail geldi." Ahberanî. "Bana haber verdi ki." Hâzâ Cibrîlü. "İşte bak Cebrail geldi." Ahberanî. "Bana haber verdi ki." Ennallâhe azze ve celle emerenî en üzevviceke uhtehâ Rukayyete.Ennallâhe azze ve celle emerenî en üzevviceke uhtehâ Rukayyete. "Allah bana emretti ki, kardeşini, Rukayye'yi sana vereyim." "Allah bana emretti ki, kardeşini, Rukayye'yi sana vereyim." Ve ec'ale sadâkahâ misle sadâki uhtihâ. "Onun mihrini, nikah bedelini.Ve ec'ale sadâkahâ misle sadâki uhtihâ. "Onun mihrini, nikah bedelini. Öteki kardeşinde neyse bunu da o şekilde kabul et."Öteki kardeşinde neyse bunu da o şekilde kabul et." Kâlehû li-Osmân. "Bunu Osman radıyallahu anh'a söyledi." O da onu aldı.Kâlehû li-Osmân. "Bunu Osman radıyallahu anh'a söyledi."

O da onu aldı.
Onun için Zinnûreyn derler. Osman zinnûreyn. "İki tane nur sahibi."Onun için Zinnûreyn derler. Osman zinnûreyn. "İki tane nur sahibi." Yani Peygamberin iki kızıyla evlendiğinden dolayı "iki nur sahibi" diye ad takılmış kendisine de. Yani Peygamberin iki kızıyla evlendiğinden dolayı "iki nur sahibi" diye ad takılmış kendisine de. Zinnûreyn buradan gelme. İbn Asâkir Hazreti ibn-i Abbas'tan rivayet etmiş. Zinnûreyn buradan gelme.

İbn Asâkir Hazreti ibn-i Abbas'tan rivayet etmiş.

Yine bir hastaya karşı buyuruyor Cenâb-ı Peygamber; Yine bir hastaya karşı buyuruyor Cenâb-ı Peygamber;

Hasta hastalığının şiddetinden ağlıyor sızlanıyor. Lâ tebki. "Ağlama!" diyor.Hasta hastalığının şiddetinden ağlıyor sızlanıyor.

Lâ tebki. "Ağlama!" diyor.
Fe-inne Cibrîle. "Çünkü Cebrail haber verdi ki." Ahberenî enne'l-hummâ hazzu ümmetî min cehenneme. Fe-inne Cibrîle. "Çünkü Cebrail haber verdi ki." Ahberenî enne'l-hummâ hazzu ümmetî min cehenneme. "Humma denilen, isterse bunu sıtmaya da diyorlar."Humma denilen, isterse bunu sıtmaya da diyorlar. Sıtma denilen hastalık ateşli, o humma dedikleri ateşli devirlerindeSıtma denilen hastalık ateşli, o humma dedikleri ateşli devirlerinde onun üzerine gelmiş cehennemden bir nasiptir." Ateşi yükselmiş. Bazen iyice kırkı geçer.onun üzerine gelmiş cehennemden bir nasiptir."

Ateşi yükselmiş. Bazen iyice kırkı geçer.
Bu ümmetimin cehennemdeki bir nasibidir. Onu dünyadayken geçirmiş oluyor.Bu ümmetimin cehennemdeki bir nasibidir. Onu dünyadayken geçirmiş oluyor. Onun için ağlama. Cehennemden kurtarmış oluyorsun paçayı. Hz. Aişe validemizden. Onun için ağlama. Cehennemden kurtarmış oluyorsun paçayı.

Hz. Aişe validemizden.

Bunu da güzel dinleyin! Lâ tebki yâ Umer. "Ey Ömer! Ağlama." Bunu da güzel dinleyin!

Lâ tebki yâ Umer. "Ey Ömer! Ağlama."

Hz. Ömer'e; "Yâ Ömer! ağlama." diyor. Fe-lev eşâü en tesîra'l-cibâlü zehâben le-sâret. Hz. Ömer'e; "Yâ Ömer! ağlama." diyor.

Fe-lev eşâü en tesîra'l-cibâlü zehâben le-sâret.

Çünkü Ömer radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna girdi. Çünkü Ömer radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna girdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hasıra, hasırın üzerinde yatmış. Hasır böyle iz yapmış.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hasıra, hasırın üzerinde yatmış. Hasır böyle iz yapmış. Hasırın çubukları vücudu saadetlerine haliyle iz yapmış. Hasırın çubukları vücudu saadetlerine haliyle iz yapmış.

Bu izi görünce Hz. Ömer tabiatıyla dayanamamış.Bu izi görünce Hz. Ömer tabiatıyla dayanamamış. Bir İslâm Peygamberi'nin böyle zaruret içersinde bir hasır üzerinde yatışına tahammül edememiş ağlamış. Bir İslâm Peygamberi'nin böyle zaruret içersinde bir hasır üzerinde yatışına tahammül edememiş ağlamış.

Diyor ki; "Ömer ağlama. Ağlama!" Ve lev eşâü. "Çünkü ben eğer istesem, dilesem." Diyor ki;

"Ömer ağlama. Ağlama!" Ve lev eşâü. "Çünkü ben eğer istesem, dilesem."
En tesîra'l-cibâlü zehâben. "Şu dağlar altın olsa benimle yürüse gelse, diye istesem, arzulasam.En tesîra'l-cibâlü zehâben. "Şu dağlar altın olsa benimle yürüse gelse, diye istesem, arzulasam. Le-sâret. "Bunların hepsi altın olarak arkam sıra gelirler." Ben nereye gitsem arkam sıra gelirler.Le-sâret. "Bunların hepsi altın olarak arkam sıra gelirler."

Ben nereye gitsem arkam sıra gelirler.
Fakat ben bunu katiyen istemedim. Fakat ben bunu katiyen istemedim.

Kaside-i Bürde sahibi bunu güzel bir canlandırmış, Abidin Paşa da bunu güzel şerh etmiş. Kaside-i Bürde sahibi bunu güzel bir canlandırmış, Abidin Paşa da bunu güzel şerh etmiş.

Cenâb-ı Peygamber'in dünyaya hiç iltifatı yok.Cenâb-ı Peygamber'in dünyaya hiç iltifatı yok. İltifatı olsaydı o dağlar kendisine arz olunduğu vakitte onlardan istifade eder,İltifatı olsaydı o dağlar kendisine arz olunduğu vakitte onlardan istifade eder, paraları yağdırır etrafına. Kendisi de şahane bir hayat geçirirdi.paraları yağdırır etrafına. Kendisi de şahane bir hayat geçirirdi. Fakat bunların hiç birisine iltifat etmemiş. Fakat bunların hiç birisine iltifat etmemiş.

Hz. Ömer'e diyor; Ve lev enne'd-dünyâ. "Ya Ömer! Eğer dünya dediğin şu dünya."Hz. Ömer'e diyor;

Ve lev enne'd-dünyâ. "Ya Ömer! Eğer dünya dediğin şu dünya."
Ta'dilu indallâhi cenaha zübâbin. "Bir sineğin kanadı kadar bir kıymeti olsaydı bu dünyanın." Ta'dilu indallâhi cenaha zübâbin. "Bir sineğin kanadı kadar bir kıymeti olsaydı bu dünyanın."

Lâ tebkû ale'd-dîni.Lâ tebkû ale'd-dîni. "Siz dininiz için katiyen ağlamayınız." Eyvaaah!"Siz dininiz için katiyen ağlamayınız."

Eyvaaah!
Başımıza şu gelen hâle bak. Bu dinimiz ne olacak böyle? Gidiyor dinimiz elden!" diye ağlamayın. Başımıza şu gelen hâle bak. Bu dinimiz ne olacak böyle? Gidiyor dinimiz elden!" diye ağlamayın.

İzâ veliyehû ehlühû. "Bu dinin başında ehli varsa korkma." İzâ veliyehû ehlühû. "Bu dinin başında ehli varsa korkma."

Dininin başında ehil bir adam varsa korkma. Dininin başında ehil bir adam varsa korkma. Fırtınalar gelir, yağmurlar yağar, rüzgârlar eser, otlar devrilir, yıkılır ağaçlar. Fırtınalar gelir, yağmurlar yağar, rüzgârlar eser, otlar devrilir, yıkılır ağaçlar. Fakat geçer bu fırtına yine otlar dikilir. Mü'minin hâli tıpkı bu ota benzer. Fakat geçer bu fırtına yine otlar dikilir. Mü'minin hâli tıpkı bu ota benzer. Ot yağmuru görür, karı görür, yatar yere. Kar kalkar, yağmur kalkar, güneşi görür, dikilir ortaya.Ot yağmuru görür, karı görür, yatar yere. Kar kalkar, yağmur kalkar, güneşi görür, dikilir ortaya. Binâenaleyh mü'min böyledir. Korkmayın. Yalnız başınızdaki insan iyi bir insan olsun. Binâenaleyh mü'min böyledir. Korkmayın. Yalnız başınızdaki insan iyi bir insan olsun.

Velâkini'bkû aleyhi. "Ama ağlayın, ağlayın!" Neden ağlayın? Velâkini'bkû aleyhi. "Ama ağlayın, ağlayın!"

Neden ağlayın?

İzâ veliyehû ğayru ehlihî. "Başınızda ehli olmayan birisi geçtiyse o zaman ağlayın işte." İzâ veliyehû ğayru ehlihî. "Başınızda ehli olmayan birisi geçtiyse o zaman ağlayın işte."

Ne kadar isterseniz o kadar ağlayın! Lâ be'se izâ kâne yeden bi-yedin. Faiz meselesi. Ne kadar isterseniz o kadar ağlayın!

Lâ be'se izâ kâne yeden bi-yedin.

Faiz meselesi.

Lâ tebîû'd-dînâre bi'd-dînâreyni. "Altını altınla değiştirmeyin. Lâ tebîû'd-dînâre bi'd-dînâreyni. "Altını altınla değiştirmeyin. Bir altın verip de iki altın yahut birden fazla almayın." Gramı gramına, adedi adedine. Bir altın verip de iki altın yahut birden fazla almayın."

Gramı gramına, adedi adedine.

Ve le'd-dirheme bi'd-dirhemeyni. "Bir dirhem gümüş verir, bir dirhem de gümüş alırsınız.Ve le'd-dirheme bi'd-dirhemeyni. "Bir dirhem gümüş verir, bir dirhem de gümüş alırsınız. Başka türlü olmaz." Ve le's-sâa bi's-sâayni. "Bir kilo buğday verirsin, bir kilo buğday alırsın."Başka türlü olmaz." Ve le's-sâa bi's-sâayni. "Bir kilo buğday verirsin, bir kilo buğday alırsın." Fe-innî ehâfu aleykümü'r-ribâ. Fe-innî ehâfu aleykümü'r-ribâ. "Bu fazlalık yaparsanız bunun arasında bunun riba olmasından korkarım." diyor. "Bu fazlalık yaparsanız bunun arasında bunun riba olmasından korkarım." diyor.

Kîle: Yâ resûlallâhi. "Demişler ki; 'Yâ Resûlallah!'"Kîle: Yâ resûlallâhi. "Demişler ki; 'Yâ Resûlallah!'" er-Raculü yebîu'l-ferese bi'l-efrâsi?er-Raculü yebîu'l-ferese bi'l-efrâsi? "Bazı at satıyoruz, değiştiriyoruz atı at ile. Yahut develeri, iyi deve kötü deve." "Bazı at satıyoruz, değiştiriyoruz atı at ile. Yahut develeri, iyi deve kötü deve." Kâle: Lâ be'se izâ kâne yeden bi-yedin. "Eldeyken alır verirsen onlar caizdir." demiş. Kâle: Lâ be'se izâ kâne yeden bi-yedin. "Eldeyken alır verirsen onlar caizdir." demiş.

"Benim evde var. Sen onu bana ver de bendeki de senin olsun." Yok öyle. "Benim evde var. Sen onu bana ver de bendeki de senin olsun."

Yok öyle.

Getir ikisi de orda bu senin olsun bu benim olsun. Razı olmuş oluyor. Hayvanlıkta. Getir ikisi de orda bu senin olsun bu benim olsun. Razı olmuş oluyor. Hayvanlıkta.

Lâ tettehizû şey'en fîhi'r-rûhu ğaradan. Lâ tettehizû şey'en fîhi'r-rûhu ğaradan.

Şu ok atan, avcılık, silah atarlar ya nişan öğrenmek için.Şu ok atan, avcılık, silah atarlar ya nişan öğrenmek için. Bazı birisi tavuk koymuş oraya, tavuğa nişan alıyorlar. Onu görünce Cenâb-ı Peygamber demiş ki; Bazı birisi tavuk koymuş oraya, tavuğa nişan alıyorlar. Onu görünce Cenâb-ı Peygamber demiş ki;

"Yoo!.. Canlıya böyle hedef olunmaz!" Canlı hedef olunmaz. O da can."Yoo!.. Canlıya böyle hedef olunmaz!"

Canlı hedef olunmaz. O da can.
Onu hedefe koyacaksın vuracaksın. O canlı şey olmaz demiş. Öyle şey yok! Onu hedefe koyacaksın vuracaksın. O canlı şey olmaz demiş. Öyle şey yok!

Lâ tettehizû'l-mesâcidi turukan. "Mescitleri de yol ittihaz etmeyin."Lâ tettehizû'l-mesâcidi turukan. "Mescitleri de yol ittihaz etmeyin." İllâ li-zikrin ev salâtin. "Camiye girersen ya zikredeceksin, ya namaz kılacaksın,İllâ li-zikrin ev salâtin. "Camiye girersen ya zikredeceksin, ya namaz kılacaksın, ya Kur'an okuyacaksın, onun için gidersin." Yoksa bir iş için girip çıkmak olmaz. ya Kur'an okuyacaksın, onun için gidersin."

Yoksa bir iş için girip çıkmak olmaz.

Buna iyi dikkat edin! Lâ tettehizû büyûteküm mekâbira.Buna iyi dikkat edin!

Lâ tettehizû büyûteküm mekâbira.
"Sizler evlerinizi mezarlık gibi yapmayın. Evinizi mezarlığa benzetmeyin." "Sizler evlerinizi mezarlık gibi yapmayın. Evinizi mezarlığa benzetmeyin."

Mekâbir, makbere, mezarlıklar yani. Evinizi mezarlıklara benzetmeyin. Niçin? Mekâbir, makbere, mezarlıklar yani. Evinizi mezarlıklara benzetmeyin.

Niçin?

Namaz kılmazsanız evinizde. Evinizde namaz kılmazsanız eviniz mezarlığa benzer. Namaz kılmazsanız evinizde. Evinizde namaz kılmazsanız eviniz mezarlığa benzer. Sabah namazının sünnetini kılarsın, öğlenin sünnetini kılarsın, nafile namazlar kılarsın.Sabah namazının sünnetini kılarsın, öğlenin sünnetini kılarsın, nafile namazlar kılarsın. Gece kalkar namaz kılarsın. O zaman kabirlikten çıkar.Gece kalkar namaz kılarsın. O zaman kabirlikten çıkar. Yoksa bunları kılmadan hep mescitler var ya, camiler var ya, orada kılarız diye gidersen olmaz. Yoksa bunları kılmadan hep mescitler var ya, camiler var ya, orada kılarız diye gidersen olmaz.

Sallû fîhâ. "Siz orada, evlerinizde namaz kılın!" Bakınız, dikkat ediniz! Sallû fîhâ. "Siz orada, evlerinizde namaz kılın!"

Bakınız, dikkat ediniz!

Fe-inne'ş-şeytâne le-yefirru mine'l-beyti yesme'u sûrete'l-bakarati tukrau fîhi.Fe-inne'ş-şeytâne le-yefirru mine'l-beyti yesme'u sûrete'l-bakarati tukrau fîhi. "Şeytan o evdeki Sûre-i Bakara'dan bir âyet, bir sûre okunur ya tamamı ya içinden bazı âyetler okunur."Şeytan o evdeki Sûre-i Bakara'dan bir âyet, bir sûre okunur ya tamamı ya içinden bazı âyetler okunur. Orada şeytan duramaz kaçar." Orada şeytan duramaz kaçar."

Şeytan Sûre-i Bakara'nın okunduğu yerde duramaz kaçar oradan. Şeytan Sûre-i Bakara'nın okunduğu yerde duramaz kaçar oradan.

Fe-inne'ş-şeytâne le-yefirru. "Mutlaka kaçar, duramaz." Mine'l-beyti. "O evden ki." Fe-inne'ş-şeytâne le-yefirru. "Mutlaka kaçar, duramaz." Mine'l-beyti. "O evden ki." Yesme'u sûrete'l-bakarati. "Orada Kur'an okuyorlar, Sûre-i Bakara'dan da okuyorlar. Orada duramaz." Yesme'u sûrete'l-bakarati. "Orada Kur'an okuyorlar, Sûre-i Bakara'dan da okuyorlar. Orada duramaz."

Onun için bazı insanlar rahatsızlıklarından şikâyeten ekseriyetle bize müracaat ederler; Onun için bazı insanlar rahatsızlıklarından şikâyeten ekseriyetle bize müracaat ederler; "İşte canım sıkılıyor ruhum sıkılıyor. Sıkılıyorum, üzülüyorum. Şu oluyor bu oluyor." "İşte canım sıkılıyor ruhum sıkılıyor. Sıkılıyorum, üzülüyorum. Şu oluyor bu oluyor."

Sebebini sorunca; Namaz kılar mısın? Susuyor. Gece kılar mısın? Susuyor. Olmuyor. Sebebini sorunca;

Namaz kılar mısın?

Susuyor.

Gece kılar mısın?

Susuyor.

Olmuyor.

Eğer gece namazlarımıza devam etsek, hemen bütün arızalar ortadan gider.Eğer gece namazlarımıza devam etsek, hemen bütün arızalar ortadan gider. Gece namazlarında çok ehemmiyet var. Kıymet var. Hele gençlere çok tavsiyemiz oluyor.Gece namazlarında çok ehemmiyet var. Kıymet var. Hele gençlere çok tavsiyemiz oluyor. Bu gençlik elde de durmuyor yani. Gençlik elde durmuyor.Bu gençlik elde de durmuyor yani. Gençlik elde durmuyor. Yaşlılık zamanında yaparım dersin de olmaz o. Yaşlılıkta insan vücudunun çeşit arızaları olur.Yaşlılık zamanında yaparım dersin de olmaz o. Yaşlılıkta insan vücudunun çeşit arızaları olur. İşte kalkamaz, kalksa da duramaz. Onun için gençlikte olur bu ibadetler. Gençlik güneş gibidir.İşte kalkamaz, kalksa da duramaz. Onun için gençlikte olur bu ibadetler. Gençlik güneş gibidir. Gençlik hiç bir şeye benzemez. Gençlik hiç bir şeye benzemez.

Onun için fırsatı eldeyken bırakmayın da gece namazlarına devam ediniz. Onun için fırsatı eldeyken bırakmayın da gece namazlarına devam ediniz. Ve bizler için de, bütün ümmeti Muhammed için de dualar ediniz. Ve bizler için de, bütün ümmeti Muhammed için de dualar ediniz.

Emin olunuz dualar o kadar kıymetlidir ki, yeri göğü alt üst eder.Emin olunuz dualar o kadar kıymetlidir ki, yeri göğü alt üst eder. Dualar eğer candan çıksın, candan kopsun, yeri göğü alt üst eder. Hiç ummadığınız şeyler olur.Dualar eğer candan çıksın, candan kopsun, yeri göğü alt üst eder. Hiç ummadığınız şeyler olur. Hiç ummadığınız şeyler olur ama biz dilimizden söylüyoruz. O kadarcık yani. Hiç ummadığınız şeyler olur ama biz dilimizden söylüyoruz. O kadarcık yani. Dilimizden söylüyoruz, içimizden çıkmıyor bir şey. Yine Cenâb-ı Peygamber buyuruyor; Dilimizden söylüyoruz, içimizden çıkmıyor bir şey.

Yine Cenâb-ı Peygamber buyuruyor;

Lâ tetrükû'n-nâre fî büyûtiküm hîne tenâmûne. "Evinizde ateş bırakmayınız yatarken." Lâ tetrükû'n-nâre fî büyûtiküm hîne tenâmûne.

"Evinizde ateş bırakmayınız yatarken."

Yatarken o zaman mesela mumlar varmış yahut kandiller, ne çeşit şeylerse.Yatarken o zaman mesela mumlar varmış yahut kandiller, ne çeşit şeylerse. Onları yanarken bırakmayın. Çünkü uyursun, yanar yeri yakar, şunu bunu yakar.Onları yanarken bırakmayın. Çünkü uyursun, yanar yeri yakar, şunu bunu yakar. Yangınların çıkmasına vesile olur.Yangınların çıkmasına vesile olur. Bizim elektrikler var dersin ama elektriklerde de kontaklar oluyor işte.Bizim elektrikler var dersin ama elektriklerde de kontaklar oluyor işte. Görüyoruz bir kontak sebebiyle koca çarşılar yanıyor, dükkânlar yanıyor.Görüyoruz bir kontak sebebiyle koca çarşılar yanıyor, dükkânlar yanıyor. Onun için elektrikleri söndür öyle yat. Onun için elektrikleri söndür öyle yat.

Bu da Buhari'nin, Müslim'in, Ahmed b. Hanbel'in, Ebu Davud'un, Tirmizi'nin, İbn Mace'nin rivayetleridir. Bu da Buhari'nin, Müslim'in, Ahmed b. Hanbel'in, Ebu Davud'un, Tirmizi'nin, İbn Mace'nin rivayetleridir.

Buna da dikkat edelim. Buna da dikkat edelim.

Lâ tetrüki's-salâte müte'ammiden. Siz namazı bile bile, kasten katiyyen sakın terk etmeyin." Lâ tetrüki's-salâte müte'ammiden. Siz namazı bile bile, kasten katiyyen sakın terk etmeyin."

Namazı bile bile katiyen terk etmeyin. Namazı bile bile katiyen terk etmeyin.

Fe-innehû. "Tahkik, şân." Men tereke's-salâte müteammiden.Fe-innehû. "Tahkik, şân." Men tereke's-salâte müteammiden. "Her kim namazı bile bile terk ederse, kılmazsa vaktindeki namazını.""Her kim namazı bile bile terk ederse, kılmazsa vaktindeki namazını." Fe-kad beriet minhü zimmetullâhi ve resûlihi. Fe-kad beriet minhü zimmetullâhi ve resûlihi. "Allahu Teâlâ'nın ve Resûlünün zimmeti, onların üzerindeki eli kalkar." "Allahu Teâlâ'nın ve Resûlünün zimmeti, onların üzerindeki eli kalkar."

Onun için namaz pek büyük bir ibadettir. Namazın terkine hiçbir surette cevaz yoktur.Onun için namaz pek büyük bir ibadettir. Namazın terkine hiçbir surette cevaz yoktur. Hasta halinde, ayakta duramıyorsan oturduğun yerde kıl der.Hasta halinde, ayakta duramıyorsan oturduğun yerde kıl der. Oturduğun yerde duramıyorsan yatakta yattığın yerde kıl der. Her çeşidine müsaade vermiş. Oturduğun yerde duramıyorsan yatakta yattığın yerde kıl der. Her çeşidine müsaade vermiş. Abdest alacak halim yok. Su da vardır çeşmede akıyor ama abdest alacak halim yok.Abdest alacak halim yok. Su da vardır çeşmede akıyor ama abdest alacak halim yok. Teyemmüm ediver demiş. Teyemmüme de cevaz vermiş. E teyemmüm edeceksin olduğun yerde. Teyemmüm ediver demiş. Teyemmüme de cevaz vermiş. E teyemmüm edeceksin olduğun yerde.

Teyemmüm de öyle uzun boylu değil. Böyle tuğla parçası, kiremit parçası veya bir halı parçasına,Teyemmüm de öyle uzun boylu değil. Böyle tuğla parçası, kiremit parçası veya bir halı parçasına, "Niyet ettim teyemmüme." diye elini vurur. Şöyle bir yüzünü sıvarsın."Niyet ettim teyemmüme." diye elini vurur. Şöyle bir yüzünü sıvarsın. Bir daha vurur bu kolunu sıvazlarsın, sonra diğer kolunu böyle sıvazlayı verirsin oldu abdest. Bir daha vurur bu kolunu sıvazlarsın, sonra diğer kolunu böyle sıvazlayı verirsin oldu abdest. Gusle de kâfi namaza da kâfi. Her ikisine kâfi. Gusül de olur bununla.Gusle de kâfi namaza da kâfi. Her ikisine kâfi. Gusül de olur bununla. Cenabet olmuş adam yıkanamayacak, bu suretle niyet etti mi cenabetlikten kurtuldun.Cenabet olmuş adam yıkanamayacak, bu suretle niyet etti mi cenabetlikten kurtuldun. Zarurette olan, yapamayacak gibi olan insan gusletmiş gibi olur.Zarurette olan, yapamayacak gibi olan insan gusletmiş gibi olur. Veyahut genç ama, sağlam da ama, suyla yıkanmak tehlikesi var. Askerlerde olur bazı.Veyahut genç ama, sağlam da ama, suyla yıkanmak tehlikesi var. Askerlerde olur bazı. Su başı düşmanın elindedir veyahut da kış günü fazladır. Yıkanırsan sıhhatin zarar görecek.Su başı düşmanın elindedir veyahut da kış günü fazladır. Yıkanırsan sıhhatin zarar görecek. Ve bu suretle de Cenâb-ı Hak insanları bundan kurtarmaya kolaylık göstermiş.Ve bu suretle de Cenâb-ı Hak insanları bundan kurtarmaya kolaylık göstermiş. Yani namazdan kurtuluşun imkânı yok. Denize battık, vapur battı. Denize daldık.Yani namazdan kurtuluşun imkânı yok.

Denize battık, vapur battı. Denize daldık.
Bir tahta geçti elimize. Denizin üstünde sallanıp duruyoruz böyle. Vakit de geldi. Bir tahta geçti elimize. Denizin üstünde sallanıp duruyoruz böyle. Vakit de geldi.

Burada ne yapacağız? Orada namazımızı yine kılacağız. Burada ne yapacağız?

Orada namazımızı yine kılacağız.

Ne yani? Gözümüzle, başımızla kılacağız yine orada da namazımızı. Oraya göre.Ne yani?

Gözümüzle, başımızla kılacağız yine orada da namazımızı. Oraya göre.
Kalkıp da ayakta kılacak değiliz denizin üzerinde. Denizin içersinde nasıl imkân varsa.Kalkıp da ayakta kılacak değiliz denizin üzerinde. Denizin içersinde nasıl imkân varsa. Ya Rabbi! Sana yöneldim, yüzümü çevirdim, öğle namazımın farzını Allahu Ekber derYa Rabbi! Sana yöneldim, yüzümü çevirdim, öğle namazımın farzını Allahu Ekber der şeyin üzerinde sallanır durursun, hem okursun. şeyin üzerinde sallanır durursun, hem okursun.

Lâ tetemennev likâe'l-aduvvi. "Siz düşmanlarla karşı karşıya gelmeyi istemeyin." Lâ tetemennev likâe'l-aduvvi. "Siz düşmanlarla karşı karşıya gelmeyi istemeyin."

Düşmanlarınızla karşı karşıya gelmeyi istemeyin. Biz kuvvetliyiz, şuyuz buyuz.Düşmanlarınızla karşı karşıya gelmeyi istemeyin. Biz kuvvetliyiz, şuyuz buyuz. Alt üst ederiz onları bir anda. İstemeyin bunu. Alt üst ederiz onları bir anda. İstemeyin bunu.

Ve selûllâhe'l-âfiyete. "Allah'tan afiyet isteyin."Ve selûllâhe'l-âfiyete. "Allah'tan afiyet isteyin." Fe-izâ lakîtümûhüm fesbutû. "Ama [düşmanla karşılatığınız zaman] sebat edin.Fe-izâ lakîtümûhüm fesbutû. "Ama [düşmanla karşılatığınız zaman] sebat edin. Durun yerinizde." Ve eksirû zikrallâhi. "Allahu Teâlâ'nın zikriyle meşgul olun." Durun yerinizde." Ve eksirû zikrallâhi. "Allahu Teâlâ'nın zikriyle meşgul olun." Fe-in eclebû ve sayyehû. "Düşman başladı feryat oo bağırıyor. Fe-in eclebû ve sayyehû. "Düşman başladı feryat oo bağırıyor. Şöyle yaparız böyle yaparız diyerekten." Fe-aleyküm bi's-samti. "Siz sükût edin." Şöyle yaparız böyle yaparız diyerekten." Fe-aleyküm bi's-samti. "Siz sükût edin."

Onlar bağırırlarsa bağırsınlar. Onların bağırmalarına kulak asmayın. Siz sükut edin. Onlar bağırırlarsa bağırsınlar. Onların bağırmalarına kulak asmayın. Siz sükut edin.

Lâ tetemennev likâe'l-aduvvi. "Zaruret olmadıkça düşmanla karşılaşmayı istemeyin." Lâ tetemennev likâe'l-aduvvi. "Zaruret olmadıkça düşmanla karşılaşmayı istemeyin."

Ama zaruret olur, mecburiyet hâsıl olur, o zaman can feda! Ama zaruret olur, mecburiyet hâsıl olur, o zaman can feda!

Ve selûllâhe'l-âfiyete. "Cenab-ı Hak'tan afiyet isteyiniz.Ve selûllâhe'l-âfiyete. "Cenab-ı Hak'tan afiyet isteyiniz. " Fe-inneküm lâ tedrûne mâ tübtelevne. "Bilmezsin ki harbin neticesi ne olacak." " Fe-inneküm lâ tedrûne mâ tübtelevne. "Bilmezsin ki harbin neticesi ne olacak."

Harbin neticesinin ne olacağını bilmezsin.Harbin neticesinin ne olacağını bilmezsin. Onun için düşmanla karşılaşmayı hemen kendine güvenip de isteme. Onun için düşmanla karşılaşmayı hemen kendine güvenip de isteme.

Ve izâ lakîtümûhüm fe-kûlû. "Eh oldu harp başladı, mecbur olduk dövüşmeye. Başladık vuruşmaya. Ve izâ lakîtümûhüm fe-kûlû. "Eh oldu harp başladı, mecbur olduk dövüşmeye. Başladık vuruşmaya. O zaman deriz ki." Allâhümme ente rabbunâ. "Bu duayı okuyunuz."O zaman deriz ki." Allâhümme ente rabbunâ. "Bu duayı okuyunuz." Allâhümme ente rabbunâ ve rabbühüm ve nevâsînâ ve nevâsîhim bi-yedike.Allâhümme ente rabbunâ ve rabbühüm ve nevâsînâ ve nevâsîhim bi-yedike. "Yâ Rabbi! Sen bizim de onların da Rabbisin. Bizim de Rabbi sen onların da Rabbi sensin."Yâ Rabbi! Sen bizim de onların da Rabbisin. Bizim de Rabbi sen onların da Rabbi sensin. Bizim de aldığımız yani bütün kuvvetimiz, onların da bütün kuvvetleri senin elindedir. Bizim de aldığımız yani bütün kuvvetimiz, onların da bütün kuvvetleri senin elindedir. İstediğin tarafa şeyi verebilirsin." İstediğin tarafa şeyi verebilirsin."

Ondan sonra; Ve innemâ taktülühüm ente sümme'lzemû'l-arda. "Yerinizde durun."Ondan sonra;

Ve innemâ taktülühüm ente sümme'lzemû'l-arda. "Yerinizde durun."
Cülûsen fe-izâ ğaşuvküm. "Onlar taarruza geçebilirlerse."Cülûsen fe-izâ ğaşuvküm. "Onlar taarruza geçebilirlerse." Fe'nhedû ve kebbirû. "Siz de arslan gibi yerinizden fırlar üzerlerine onlarınFe'nhedû ve kebbirû. "Siz de arslan gibi yerinizden fırlar üzerlerine onların Allahu Ekber diyerekten hücum edersiniz." Cenâb-ı Peygamber'in askere talimi. Allahu Ekber diyerekten hücum edersiniz."

Cenâb-ı Peygamber'in askere talimi.

Onun için müslüman askerleri elhamdülillah her yerde böyle bu tekbirleri aldılar mıydı Onun için müslüman askerleri elhamdülillah her yerde böyle bu tekbirleri aldılar mıydı gözleri hiç bir şey görmeden geçerler öte tarafa. gözleri hiç bir şey görmeden geçerler öte tarafa.

Lâ tetevaddaû fi'l-kenîf. "Helâlarda abdest almayınız." Lâ tetevaddaû fi'l-kenîf. "Helâlarda abdest almayınız."

Helâlarda zaruret olmadıkça abdest almayınız. Helâlarda zaruret olmadıkça abdest almayınız.

Ellezî tebûlûne fîhi. "Yani işediğiniz yerde abdest de almayın." Ellezî tebûlûne fîhi. "Yani işediğiniz yerde abdest de almayın." Fe-inne vadûe'l-mü'mini yûzenu me'a hasenâtihi.Fe-inne vadûe'l-mü'mini yûzenu me'a hasenâtihi. "Çünkü mü'minin abdest suyu hasenatıyla beraber mizana konacaktır." "Çünkü mü'minin abdest suyu hasenatıyla beraber mizana konacaktır."

O pis yerde doğru olmaz abdest almak. Ama maalesef bugün öyle bir hâle düştük ki, O pis yerde doğru olmaz abdest almak. Ama maalesef bugün öyle bir hâle düştük ki, lağımlar hepsi evler içerisinde. Buradan abdest alıyor, oradan lağıma gidiyor. Allah kurtarsın. lağımlar hepsi evler içerisinde. Buradan abdest alıyor, oradan lağıma gidiyor.

Allah kurtarsın.

Bu hadîs-i şerîf yukarıda geçenin daha açığı. Lâ tec'alû büyûteküm mekâbira.Bu hadîs-i şerîf yukarıda geçenin daha açığı.

Lâ tec'alû büyûteküm mekâbira.
"Hiçbir zaman evlerinizi mekâbir denilen mezarlığa benzetmeyin.""Hiçbir zaman evlerinizi mekâbir denilen mezarlığa benzetmeyin." İnne'ş-şeytâne yenfirü mine'l-beytillezî yukrau fîhi sûretü'l-bakarati.İnne'ş-şeytâne yenfirü mine'l-beytillezî yukrau fîhi sûretü'l-bakarati. "Sûretü'l-Bakara okunan evden şeytan kaçar. Firar eder. Durmaz orada." "Sûretü'l-Bakara okunan evden şeytan kaçar. Firar eder. Durmaz orada."

Onun için siz de evlerinizde hem namaz kılınız, hem namazı da Sûre-i Bakara'dan,Onun için siz de evlerinizde hem namaz kılınız, hem namazı da Sûre-i Bakara'dan, hiç olmazsa Ayete'l-Kürsî Sûre-i Bakara'dandır. Âmenerresulü Sûre-i Bakara'dandır.hiç olmazsa Ayete'l-Kürsî Sûre-i Bakara'dandır. Âmenerresulü Sûre-i Bakara'dandır. Hafız olmayınca Sûre-i Bakara'nın insan hepsini bilemez. Hafız olmayınca Sûre-i Bakara'nın insan hepsini bilemez.

Baştan Elif Lam'dan okursun. Biraz da ortasından biraz da sonundan okumak suretiyleBaştan Elif Lam'dan okursun. Biraz da ortasından biraz da sonundan okumak suretiyle Sûre-i Bakara'dan okunan bu âyetler inşallah evlerden şeytanların kaçmasına vesile olur.Sûre-i Bakara'dan okunan bu âyetler inşallah evlerden şeytanların kaçmasına vesile olur. Evlerde insanlar huzur bulur, rahat bulur. Şeytan gelmeyince gönüller hoş olur.Evlerde insanlar huzur bulur, rahat bulur. Şeytan gelmeyince gönüller hoş olur. O dargınlıklar meselâ sıkıntılar, bunaltılar bazı hanımlarımızda çok oluyor o. O dargınlıklar meselâ sıkıntılar, bunaltılar bazı hanımlarımızda çok oluyor o. Onlar zayıf oldukları için bunalıyoruz diyorlar, sıkılıyoruz diyorlar.Onlar zayıf oldukları için bunalıyoruz diyorlar, sıkılıyoruz diyorlar. İşte doktor beye giderse o da diyor ki senin sinirlerin oynamış diyor. Sana şu ilaç lazım bu ilaç. İşte doktor beye giderse o da diyor ki senin sinirlerin oynamış diyor. Sana şu ilaç lazım bu ilaç.

O sinirleri oynatan hep şeytan. Nefisle şeytanlar, insanlarda çok çeşit arızalar meydana getiriyorlar.O sinirleri oynatan hep şeytan. Nefisle şeytanlar, insanlarda çok çeşit arızalar meydana getiriyorlar. Bundan dolayı bol bol namazlar kıldığımız takdirde inşallah bunların hiçbirisi üzerimizde kalmaz. Bundan dolayı bol bol namazlar kıldığımız takdirde inşallah bunların hiçbirisi üzerimizde kalmaz.

Yine buyuruyor ki; Yine buyuruyor ki;

Bakınız ne kadar güzel! Lâ tec'alû kabrî îden. Bakınız ne kadar güzel!

Lâ tec'alû kabrî îden.
Cenab-ı Peygamber, "Benim kabrimi de namazgâh yapmayın." buyuruyor. Cenab-ı Peygamber, "Benim kabrimi de namazgâh yapmayın." buyuruyor.

Benim kabrimi namazgâh yapmayın.Benim kabrimi namazgâh yapmayın. Elhamdülillah, şimdiye kadar da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kıble edinip de Elhamdülillah, şimdiye kadar da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kıble edinip de orada namaz kılınmamıştır. Orada bulunan müslümanlar ona salât ü selâm verirler.orada namaz kılınmamıştır. Orada bulunan müslümanlar ona salât ü selâm verirler. Namaz vaktinde herkes yerinde namazını kılar. Namaz vaktinde herkes yerinde namazını kılar.

Ve lâ tec'alû büyûteküm kubûren.Ve lâ tec'alû büyûteküm kubûren. "Benim mezarımı namazgâh yapmadığınız gibi evlerinizi de mezarlık yapmayın." "Benim mezarımı namazgâh yapmadığınız gibi evlerinizi de mezarlık yapmayın."

Ve sallû aleyye. "Bana salât ü selâmı veriniz."Ve sallû aleyye. "Bana salât ü selâmı veriniz." Ve sellimû. "Selâmımı da veriniz." Haysümâ küntüm. "Nerede olursanız olun." Ve sellimû. "Selâmımı da veriniz." Haysümâ küntüm. "Nerede olursanız olun."

Uzaklık yakınlık maneviyatta yok. Uzaklık yakınlık maddiyatta. Maneviyatta uzaklık yakınlık yok.Uzaklık yakınlık maneviyatta yok. Uzaklık yakınlık maddiyatta. Maneviyatta uzaklık yakınlık yok. Salât ü selâmı sen ver aynı zamanda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e hiç şeksiz şüphesiz erişir. Salât ü selâmı sen ver aynı zamanda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e hiç şeksiz şüphesiz erişir.

Fe-tebluğunî salâtüküm ve selâmüküm. "Bu sizin okuduğunuz salât ü selâmlar bana derhal erişir." Fe-tebluğunî salâtüküm ve selâmüküm. "Bu sizin okuduğunuz salât ü selâmlar bana derhal erişir."

Yani karşılıklı imiş gibi, senin söylediğim gibi bana derhal erişir. Yani zorlanma.Yani karşılıklı imiş gibi, senin söylediğim gibi bana derhal erişir. Yani zorlanma. İmkânın yoksa, gelemiyorsan beni ziyarete İmkânın yoksa, gelemiyorsan beni ziyarete bulunduğun yerden salât ü selâmı ver o bana gelir ve bana erişir. bulunduğun yerden salât ü selâmı ver o bana gelir ve bana erişir.

Lâ tec'alû hâzihi's-salâte ya'nî's-subha ke's-salâti kable'z-zuhri ve ba'dehâ.Lâ tec'alû hâzihi's-salâte ya'nî's-subha ke's-salâti kable'z-zuhri ve ba'dehâ. "Siz sabah namazının sünnetini, öğlenin, ikindinin, akşamın, yatsının sünnetlerine benzetmeyin." "Siz sabah namazının sünnetini, öğlenin, ikindinin, akşamın, yatsının sünnetlerine benzetmeyin." Ve'c'alû beynehümâ faslen. "Sabah namazının sünnetini kıldıktan sonra araya bir ayrılık verin." Ve'c'alû beynehümâ faslen. "Sabah namazının sünnetini kıldıktan sonra araya bir ayrılık verin."

Namazı kıldıktan sonra sağ tarafınıza şöyle bir yaslanın. Sağ tarafınıza yaslanın.Namazı kıldıktan sonra sağ tarafınıza şöyle bir yaslanın. Sağ tarafınıza yaslanın. Yaslanın, biraz istirahat edin. 5 dakika, 10 dakika, 15 dakika, ne kadar vakit varsa.Yaslanın, biraz istirahat edin. 5 dakika, 10 dakika, 15 dakika, ne kadar vakit varsa. Sünneti kıl, farz kılınacak vakte kadar şöyle yerine göre yaslan. Sünneti kıl, farz kılınacak vakte kadar şöyle yerine göre yaslan.

Bizim camilerimizde tabi olmuyor ama Medine-i Münevvere'de bulundum bir sene.Bizim camilerimizde tabi olmuyor ama Medine-i Münevvere'de bulundum bir sene. Bir Hocaefendiyle karşılaştık. Şamlı Hocaefendiymiş. Beni o yatırdı. Yat bakalım dedi.Bir Hocaefendiyle karşılaştık. Şamlı Hocaefendiymiş. Beni o yatırdı. Yat bakalım dedi. Bu sünnettir dedi. Sabah namazından sonra bir parça şöyle yattık.Bu sünnettir dedi. Sabah namazından sonra bir parça şöyle yattık. Ondan sonra kamet başladı kalktık namaza durduk. Ondan sonra kamet başladı kalktık namaza durduk.

Sünneti kıldıktan sonra sünnettir bu da. Nasıl sakal sünnetse,Sünneti kıldıktan sonra sünnettir bu da. Nasıl sakal sünnetse, abdestin sünnetleri, namazların sünnetleri varsa bu da ayrı bir sünnettir.abdestin sünnetleri, namazların sünnetleri varsa bu da ayrı bir sünnettir. Sabah namazının sünnetini kılarsın. Sünnetini kıldıktan sonra evradın varsa biraz evradını okursun.Sabah namazının sünnetini kılarsın. Sünnetini kıldıktan sonra evradın varsa biraz evradını okursun. Ondan sonra biraz şöyle yatar, istirahat eder dinlenirsin. Uyumak şartıyla değil dinlenmek şartıyla.Ondan sonra biraz şöyle yatar, istirahat eder dinlenirsin. Uyumak şartıyla değil dinlenmek şartıyla. Vücudunu dinlendirirsin sonra kalkar kamet okunduğu vakit de namazı gelir kılarsın. Vücudunu dinlendirirsin sonra kalkar kamet okunduğu vakit de namazı gelir kılarsın.

Taberani Kebir'de ve Hakim Abdullah b. Buhayne radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Taberani Kebir'de ve Hakim Abdullah b. Buhayne radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.

Lâ tec'alûnî k-kadehi'r-râkibi yec'alu mâehu fî kadehihi. "Siz bana vereceğiniz salât ü selâmlarıLâ tec'alûnî k-kadehi'r-râkibi yec'alu mâehu fî kadehihi. "Siz bana vereceğiniz salât ü selâmları bir rakibin yani bir atın, devenin arkasına konan su gibi yapmayın." bir rakibin yani bir atın, devenin arkasına konan su gibi yapmayın."

Yolcu devesiyle giderken matarasını yahut su kabını devesinin arkasına bağlar,Yolcu devesiyle giderken matarasını yahut su kabını devesinin arkasına bağlar, suya ihtiyacı olduğu vakitte oradan alır içer. Suya ihtiyacı olmazsa döker onu.suya ihtiyacı olduğu vakitte oradan alır içer. Suya ihtiyacı olmazsa döker onu. Siz beni öyle yapmayın. İhtiyacınız olan zamana saklamayın işi. Siz beni öyle yapmayın. İhtiyacınız olan zamana saklamayın işi.

Fe-in'ihtâce ileyhi şeribehu ve ilâ sabbehu. "İhtiyaç varsa içer, değilse döker."Fe-in'ihtâce ileyhi şeribehu ve ilâ sabbehu. "İhtiyaç varsa içer, değilse döker." İc'ilûnî fî evveli kelâmiküm. "Siz kelamınızın evvelinde salât ü selâm getirin." İc'ilûnî fî evveli kelâmiküm. "Siz kelamınızın evvelinde salât ü selâm getirin." Ve evsatihî. "Ortasında da salât ü selâm getiriniz." Ve evsatihî. "Ortasında da salât ü selâm getiriniz."

Şimdi ortasını da geçtik ama yine bir salât ü selâm okuyalım bakalım. Şimdi ortasını da geçtik ama yine bir salât ü selâm okuyalım bakalım.

Essalatu vesselamu aleyke ya Resullah. Essalatu vesselamu aleyke ya habiballah. Essalatu vesselamu aleyke ya Resullah.

Essalatu vesselamu aleyke ya habiballah.

Essalatu vesselamu aleyke ya seyyide'l-evveline ve'l-ahirin. Essalatu vesselamu aleyke ya seyyide'l-evveline ve'l-ahirin.

Cenâb-ı Hak cümlemizi fazlı keremiyle şefaatine mazhar etsin inşallah. Cenâb-ı Hak cümlemizi fazlı keremiyle şefaatine mazhar etsin inşallah.

O zaten bizi fazl u keremiyle bizi kurtarırsa kurtaracak. Bizim amellerimiz hiçbir işe yaramaz. O zaten bizi fazl u keremiyle bizi kurtarırsa kurtaracak. Bizim amellerimiz hiçbir işe yaramaz.

"Evveli kelamınızda salât ü selâm ile, ortasında yine bir salât ü selâm ile.""Evveli kelamınızda salât ü selâm ile, ortasında yine bir salât ü selâm ile." Ve âhirihî. "Sonunda da yine bir salât ü selâm ile onu ziynetlendirin." Ve âhirihî. "Sonunda da yine bir salât ü selâm ile onu ziynetlendirin."

Şimdi burada hiçbir faydamız olmasa evvelce getirdiğimiz bir salât ü selâm, Şimdi burada hiçbir faydamız olmasa evvelce getirdiğimiz bir salât ü selâm, âhirinde getirdiğimiz bir salât ü selâm dolayısıyla Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği bir feyz vardır ki,âhirinde getirdiğimiz bir salât ü selâm dolayısıyla Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği bir feyz vardır ki, o feyz bize yeter de artar! Yeter de artar bize! Onun için müslüman kardeşlerim! o feyz bize yeter de artar! Yeter de artar bize!

Onun için müslüman kardeşlerim!

Bugün aklıma geldi kendi kendime de üzüldüm yani. Allah cümlemizi affetsin. Bugün aklıma geldi kendi kendime de üzüldüm yani.

Allah cümlemizi affetsin.

Şimdi mahallemizi bilmiyoruz. Mahallemizi bilmenin imkânı da bizim için yok. Şimdi mahallemizi bilmiyoruz. Mahallemizi bilmenin imkânı da bizim için yok. Kendi kendime dedim ki genç olsaydım mahalleyi dolaşırdım böyle amca,Kendi kendime dedim ki genç olsaydım mahalleyi dolaşırdım böyle amca, dayı diye hepsine iltifatlar ederdim. Mahalledeki evleri öğrenirdim.dayı diye hepsine iltifatlar ederdim. Mahalledeki evleri öğrenirdim. Bu evlerde sakin olan insanları da öğrenirdim.Bu evlerde sakin olan insanları da öğrenirdim. İcabında ben giderdim, icabında onları da davet ederdik. Tanışırdık, bilişirdik, görüşürdük. İcabında ben giderdim, icabında onları da davet ederdik. Tanışırdık, bilişirdik, görüşürdük.

Şimdi bu bizim için mümkün olmayan bir hâle geldi. Yapamıyoruz onu. Şimdi bu bizim için mümkün olmayan bir hâle geldi. Yapamıyoruz onu. Binâenaleyh burada çok kusurluyuz. Bunu ben genç kardeşlerimden çok rica edeceğim.Binâenaleyh burada çok kusurluyuz. Bunu ben genç kardeşlerimden çok rica edeceğim. Mahallemizi tanımak borçtur üzerimize. Yalnız camiye gelen cemaatle iş olmaz.Mahallemizi tanımak borçtur üzerimize. Yalnız camiye gelen cemaatle iş olmaz. Camiye gelen ihtiyarlar, şunlar bunlar beş on tane.Camiye gelen ihtiyarlar, şunlar bunlar beş on tane. Fakat mahalle burada kim bilir bin hane midir, daha fazla mıdır bilmiyoruz. Fakat mahalle burada kim bilir bin hane midir, daha fazla mıdır bilmiyoruz.

Bu bin hanenin kaç tane genci vardır? Alakamız yok. O gençler ne yapıyor?Bu bin hanenin kaç tane genci vardır?

Alakamız yok.

O gençler ne yapıyor?
Okuyor mu okumuyor mu? İşçi mi, zanaatkâr mı? Onlardan da haberimiz yok. Okuyor mu okumuyor mu? İşçi mi, zanaatkâr mı?

Onlardan da haberimiz yok.

Niçin? Aramızda ilgi yok. Ondan dolayı bu mesuliyet bize yeter de artar da. Niçin?

Aramızda ilgi yok. Ondan dolayı bu mesuliyet bize yeter de artar da.

Şimdi bu sabah bizi bir kardeş sabah kahvaltısına pazardır diyerekten davet etmiş.Şimdi bu sabah bizi bir kardeş sabah kahvaltısına pazardır diyerekten davet etmiş. Gittik evinde yedik içtik. Allah afiyetler versin. Ama içimden dedim ki bu bu kadar olmaz ki. Gittik evinde yedik içtik.

Allah afiyetler versin.

Ama içimden dedim ki bu bu kadar olmaz ki.
Bizim kardeşlerimiz maşallah bir sürü. Bizim kardeşlerimiz maşallah bir sürü.

Burada beş kişi, on kişi ile toplanıyoruz, geride kalanlar ne olacak? Burada beş kişi, on kişi ile toplanıyoruz, geride kalanlar ne olacak?

E hepsine de gücümüz yetmez. Ama şimdi maşallah camimizin muhiti geniş.E hepsine de gücümüz yetmez.

Ama şimdi maşallah camimizin muhiti geniş.
150-200 kişiyi pekâlâ misafir edebiliyoruz. Sabahleyin misafir ederiz. Öğlen de misafir ederiz.150-200 kişiyi pekâlâ misafir edebiliyoruz. Sabahleyin misafir ederiz. Öğlen de misafir ederiz. Akşama misafir ederiz. Geri kalan da varsa onları da yarın davet ederiz. Akşama misafir ederiz. Geri kalan da varsa onları da yarın davet ederiz.

E bunlarla tanışır, bilişir, neden camiye gelmediklerini öğreniriz. E bunlarla tanışır, bilişir, neden camiye gelmediklerini öğreniriz. Kusurlarımız varsa onları telafiye çalışırız.Kusurlarımız varsa onları telafiye çalışırız. Onların bilmediği bir şey varsa onları da öğretmeye çalışırız.Onların bilmediği bir şey varsa onları da öğretmeye çalışırız. Ama aramızda bir sohbet olur, tanışma olur, bilişme olur.Ama aramızda bir sohbet olur, tanışma olur, bilişme olur. Bizim onlara ihtiyacımız olur, onların da bize ihtiyaçları olur. Bizim onlara ihtiyacımız olur, onların da bize ihtiyaçları olur. Bu ihtiyaçları gidermeye kardeşlik münasebetiyle. Bir memleketin halkıyız. Bir mahallenin halkıyız.Bu ihtiyaçları gidermeye kardeşlik münasebetiyle.

Bir memleketin halkıyız. Bir mahallenin halkıyız.
Bir Allah'ın kuluyuz. Bir Peygamber'in de ümmetiyiz. Bir kitabımız da bizim kitabımızdır. Bir Allah'ın kuluyuz. Bir Peygamber'in de ümmetiyiz. Bir kitabımız da bizim kitabımızdır.

Bu ayrılık neden doğar? Sen beni sevmezsin, ben de seni sevmem. Bu ayrılık neden doğar?

Sen beni sevmezsin, ben de seni sevmem.

Nasıl olur bunun sonu? Bunun sonu ne kadar vahim olur yani. Nasıl olur bunun sonu?

Bunun sonu ne kadar vahim olur yani.

Niçin biz birbirimizi tanıyamıyoruz? O gelmiyor. Ezan'ı duyuyor gelmiyorsa ben gideyim de; Niçin biz birbirimizi tanıyamıyoruz?

O gelmiyor. Ezan'ı duyuyor gelmiyorsa ben gideyim de;
Kardeşim sen bugün uyuya mı kaldın, rahatsız mısın? Niçin gelemedin? diyeyim.Kardeşim sen bugün uyuya mı kaldın, rahatsız mısın? Niçin gelemedin? diyeyim. Bu imkânları da bulamıyoruz bugün. Bunlar da bir zor duruma düştü. Bu imkânları da bulamıyoruz bugün. Bunlar da bir zor duruma düştü.

Allah cümlemizin kusurunu affetsin. Ne yapalım şimdi ne çare bulalım buna? Allah cümlemizin kusurunu affetsin.

Ne yapalım şimdi ne çare bulalım buna?

Genç kardeşler, münevver kardeşler bu çareyi bulmaları için çalışmaları lazım. Genç kardeşler, münevver kardeşler bu çareyi bulmaları için çalışmaları lazım. Yalnız, meselâ şu konferans yerleri filan var ama bunlar insanları tatmin etmiyor ki.Yalnız, meselâ şu konferans yerleri filan var ama bunlar insanları tatmin etmiyor ki. Her bir memleketin etrafından bir sürü insan geliyor oraya.Her bir memleketin etrafından bir sürü insan geliyor oraya. Birisi konuşuyor ötekileri de dinliyor ama oradakiler kimin kim olduğunu yine onlar da bilmez. Birisi konuşuyor ötekileri de dinliyor ama oradakiler kimin kim olduğunu yine onlar da bilmez. Hâlbuki yine bilişmek lazım. Tanışmak lazım. Aramızda kaynaşma olsun. Sevgi olsun.Hâlbuki yine bilişmek lazım. Tanışmak lazım. Aramızda kaynaşma olsun. Sevgi olsun. Birbirimizin yardımına nasıl ihtiyacımız varsa, öylece el birliğiyle çalışalım. Birbirimizin yardımına nasıl ihtiyacımız varsa, öylece el birliğiyle çalışalım.

Allah kusurlarımızı affetsin. Onun için Peygamberimiz ne diyor; Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için Peygamberimiz ne diyor;

Lâ tebâğadû. "Darılmayın. Buğz etmeyin birbirinize." Ve lâ tekâtaû. "Ayrılmayın birbirinizden."Lâ tebâğadû. "Darılmayın. Buğz etmeyin birbirinize." Ve lâ tekâtaû. "Ayrılmayın birbirinizden." Ve lâ tedâberû. "Birbirinize arka çevirmeyin." Ve lâ tehâsedû. "Birbirinizi çekememezlik yapmayın.Ve lâ tedâberû. "Birbirinize arka çevirmeyin." Ve lâ tehâsedû. "Birbirinizi çekememezlik yapmayın. Birbiriniz aleyhinde de konuşmayın." Ve kûnû ibadallâhi ihvânen kemâ emerekümüllâhu. Bitti. Birbiriniz aleyhinde de konuşmayın." Ve kûnû ibadallâhi ihvânen kemâ emerekümüllâhu. Bitti. "Allahın istediği gibi, dediği gibi kardeş olarak yaşayınız." "Allahın istediği gibi, dediği gibi kardeş olarak yaşayınız."

Allah bu nimeti cümlemize ihsan etsin inşallah. El Fatiha. Allah bu nimeti cümlemize ihsan etsin inşallah.

El Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2