Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Güzel Kulluk İçin Çalışmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Şa'bân 1418 / 12.12.1997
AKRA- Jakarta/ Endonezya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Size konuşmalarımı Endonezya'nın başşehri Cakarta'dan yapıyorum.Size konuşmalarımı Endonezya'nın başşehri Cakarta'dan yapıyorum. Almanya filan derken, mukaddes beldelere, mukaddes beldelerden de elhamdülillah buraya geldik.

Almanya filan derken, mukaddes beldelere, mukaddes beldelerden de elhamdülillah buraya geldik.

Endonezya dünyanın en kalabalık müslüman ülkesi. 200 milyon nüfusu var ve bu nüfusunEndonezya dünyanın en kalabalık müslüman ülkesi. 200 milyon nüfusu var ve bu nüfusun -bugün bizi gezdiren şoförün ifadesine göre- büyük çoğunluğu, yüzde doksanı müslüman.-bugün bizi gezdiren şoförün ifadesine göre- büyük çoğunluğu, yüzde doksanı müslüman. Arada bölgeye yakın yerlerden gelmiş Hindu, Budist ve daha başka hıristiyanlar var. Arada bölgeye yakın yerlerden gelmiş Hindu, Budist ve daha başka hıristiyanlar var. Sömürgecilik zamanında yerleşmiş olabilirler, Hıristiyanlığı yaymış olabilirler.

Sömürgecilik zamanında yerleşmiş olabilirler, Hıristiyanlığı yaymış olabilirler.

Halkın fakiri çok fakir.Halkın fakiri çok fakir. Fakirlik -Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den rivayet edilmiş bazı cümleler var-Fakirlik -Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den rivayet edilmiş bazı cümleler var- neredeyse küfür gibi, kâfir oluş gibi zor bir durum.neredeyse küfür gibi, kâfir oluş gibi zor bir durum. Çünkü insan öyle bir duruma düştüğü zaman eğer sabretmesini bilemezse, Çünkü insan öyle bir duruma düştüğü zaman eğer sabretmesini bilemezse, Cenâb-ı Mevlâ'nın kaderine tahammül edemezse çok hatalı işler yapar da Allah korusun çok kötü durumlara düşebilir.

Cenâb-ı Mevlâ'nın kaderine tahammül edemezse çok hatalı işler yapar da Allah korusun çok kötü durumlara düşebilir.

Tabi böyle fakir olunca insan çoluk çocuğunu yetiştiremeyebiliyor, tahsil yaptıramayabiliyor.Tabi böyle fakir olunca insan çoluk çocuğunu yetiştiremeyebiliyor, tahsil yaptıramayabiliyor. Derken, onlara tahsil yaptıracağız diye birileri onları alıp başka ilimlerle, irfanlarla, zihniyetlerle yetiştiriyorlarDerken, onlara tahsil yaptıracağız diye birileri onları alıp başka ilimlerle, irfanlarla, zihniyetlerle yetiştiriyorlar ve evlatlarımız, yani Ümmet-i Muhammed'in evlatları maalesef iyi korunamayabiliyor.

ve evlatlarımız, yani Ümmet-i Muhammed'in evlatları maalesef iyi korunamayabiliyor.

Bir insan başka türlü yetiştiği zaman başka insan oluyor.Bir insan başka türlü yetiştiği zaman başka insan oluyor. Hangi kafanın, hangi zihniyetin, hangi düşüncenin ışığı altında, güdümü altında yetişmişse Hangi kafanın, hangi zihniyetin, hangi düşüncenin ışığı altında, güdümü altında yetişmişse onun dışına çıkmak kolay bir şey değil. Doğruyu bulmak çok zor. onun dışına çıkmak kolay bir şey değil. Doğruyu bulmak çok zor. Kendi tahsil ve anlayışını kırarak -yanlış ise- onu kırıp kabuğundan çıkmak,Kendi tahsil ve anlayışını kırarak -yanlış ise- onu kırıp kabuğundan çıkmak, toprağın altından yeryüzünün üstüne çıkmak, fışkırmak, karanlıklardan ışığa gelmek -Allah yardım etsin- kolay olmuyor.

toprağın altından yeryüzünün üstüne çıkmak, fışkırmak, karanlıklardan ışığa gelmek -Allah yardım etsin- kolay olmuyor.

Çok çalışmamız lazım.Çok çalışmamız lazım. Buraları uzun zamanlar Hollandalılar'ın, Avrupalılar'ın baskısı, sömürgesi altında kalmış. Buraları uzun zamanlar Hollandalılar'ın, Avrupalılar'ın baskısı, sömürgesi altında kalmış. Müslüman insanlar esir gibi, sömürge halkı olarak sömürülmüşler.Müslüman insanlar esir gibi, sömürge halkı olarak sömürülmüşler. Ta oralardan buralara gelmişler. Yani bir yönetim olması lazım...Ta oralardan buralara gelmişler. Yani bir yönetim olması lazım... Tabi bir yönetim Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun yönetim olmalı.Tabi bir yönetim Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun yönetim olmalı. Allah'ın emirlerinin uygulandığı, zulmün olmadığı, sömürünün olmadığı, herkesin insanca saygı gördüğü,Allah'ın emirlerinin uygulandığı, zulmün olmadığı, sömürünün olmadığı, herkesin insanca saygı gördüğü, zenginlikten, fakirlikten dolayı sınıflara ayrılmadığı,zenginlikten, fakirlikten dolayı sınıflara ayrılmadığı, sadece takvâ, ahlâk, adâb ve irfan bakımından farklı olduğu sadece takvâ, ahlâk, adâb ve irfan bakımından farklı olduğu güzel bir insanlık ortamı inşaallah ileride olur. Onun olması için çalışmak lazım, onu temenni ediyoruz.

güzel bir insanlık ortamı inşaallah ileride olur. Onun olması için çalışmak lazım, onu temenni ediyoruz.

Tabi bunun için de çalışmamız lazım. Ben bunları dinî duygularla, dinimiz yayılsın diye söylüyorum.Tabi bunun için de çalışmamız lazım. Ben bunları dinî duygularla, dinimiz yayılsın diye söylüyorum. Fakat aslında bunun aynı zamanda bir millî ülkü de olması lazım.Fakat aslında bunun aynı zamanda bir millî ülkü de olması lazım. Çünkü bu Avrupalılar'ın millî ülküsü olmuş.Çünkü bu Avrupalılar'ın millî ülküsü olmuş. O ülkeler buraları sömürmek için buralara asker göndermişler, çeşitli çalışmalar yapmışlar.O ülkeler buraları sömürmek için buralara asker göndermişler, çeşitli çalışmalar yapmışlar. Misyoner göndermişler, din kuruluşlarını desteklemişler.Misyoner göndermişler, din kuruluşlarını desteklemişler. Din kuruluşlarının, kendilerinin varlığının ve yayılmasının bir parçası olarak kullanılmasınıDin kuruluşlarının, kendilerinin varlığının ve yayılmasının bir parçası olarak kullanılmasını hiç geriye bırakmamışlar. Din adamlarına çok büyük fırsatlar vermişler.hiç geriye bırakmamışlar. Din adamlarına çok büyük fırsatlar vermişler. Devlet, dinî yayılmaya, dinî çalışmaya çok büyük masraflar ayırmış. Hâlâ daha ayırıyor. Devlet, dinî yayılmaya, dinî çalışmaya çok büyük masraflar ayırmış. Hâlâ daha ayırıyor. Her çalışan insanın maaşından -bordro diyoruz, maaş cetvellerinden- Her çalışan insanın maaşından -bordro diyoruz, maaş cetvellerinden- daha maaşı eline geçmeden kilisenin payı %7-%6 neyse kesiliyor.daha maaşı eline geçmeden kilisenin payı %7-%6 neyse kesiliyor. Düşünün, her çalışan insandan bu kadar kesilince devlet kadar kuvvetli, Düşünün, her çalışan insandan bu kadar kesilince devlet kadar kuvvetli, devletten daha fazla kuvvetli bir teşekkül ortaya çıkıyor. devletten daha fazla kuvvetli bir teşekkül ortaya çıkıyor. Ve tabi bunlar da kendi inançlarını yaymak için çalışıyorlar.

Ve tabi bunlar da kendi inançlarını yaymak için çalışıyorlar.

Elimde İngilizce bir ince kitap var, İngiltere'den almıştım.Elimde İngilizce bir ince kitap var, İngiltere'den almıştım. Buralarda dinî propagandaları kısıtlayan bir karar çıkartmış Endonezya Cumhuriyeti,Buralarda dinî propagandaları kısıtlayan bir karar çıkartmış Endonezya Cumhuriyeti, herkes dinî propaganda yapmasın diye. Hemen en büyük tepkiyi Avrupalılar göstermiş.herkes dinî propaganda yapmasın diye. Hemen en büyük tepkiyi Avrupalılar göstermiş. Bu elimdeki broşür de müslüman olmuş bir Avrupalı tarafından yazılmış bulunuyor.

Bu elimdeki broşür de müslüman olmuş bir Avrupalı tarafından yazılmış bulunuyor.

Başka ülkelerden haberimiz ülke olarak yok. Dikkatimiz de zayıflamış.Başka ülkelerden haberimiz ülke olarak yok. Dikkatimiz de zayıflamış. Belki hilafetin olduğu zamanlarda yöneticilerde dünyanın her yeriyle ilgilenme durumu mevcuttu.Belki hilafetin olduğu zamanlarda yöneticilerde dünyanın her yeriyle ilgilenme durumu mevcuttu. Fakat o zaman da iletişim, haberleşme bu kadar gelişmiş durumda değildi. O bakımdan olamamış.

Fakat o zaman da iletişim, haberleşme bu kadar gelişmiş durumda değildi. O bakımdan olamamış.

Ama ben şimdi çok büyük bir şevk ile, çok büyük bir aşk ile böyle uluslararası birAma ben şimdi çok büyük bir şevk ile, çok büyük bir aşk ile böyle uluslararası bir kardeşlik ortamının oluşabileceğini düşünüyorum, temenni ediyorum.kardeşlik ortamının oluşabileceğini düşünüyorum, temenni ediyorum. İnşaallah buralarda da arkadaş grupları, arkadaş heyetleri kurarız, muhabbet bağları tesis ederiz.İnşaallah buralarda da arkadaş grupları, arkadaş heyetleri kurarız, muhabbet bağları tesis ederiz. Dünyanın her yerindeki müslümanlar birbirleriyle tanışır.

Dünyanın her yerindeki müslümanlar birbirleriyle tanışır.

Tabi konuşuldukça insanın ilgisi, bilgisi nispetinde artar.Tabi konuşuldukça insanın ilgisi, bilgisi nispetinde artar. Bilgilendirildikçe onun da ilgisinin derecesi yükselir.Bilgilendirildikçe onun da ilgisinin derecesi yükselir. İnşaallah bunlardan bahsetmeliyiz ki halkımızın ilgisi de genişlesin,İnşaallah bunlardan bahsetmeliyiz ki halkımızın ilgisi de genişlesin, atılım şevki artsın ve dünya üzerindeki çalışmaları fazlalaştırsın.

atılım şevki artsın ve dünya üzerindeki çalışmaları fazlalaştırsın.

Tabi bu mânevî bakımdan bir fayda ama maddî bakımdan da faydalı.Tabi bu mânevî bakımdan bir fayda ama maddî bakımdan da faydalı. Dilerim devlet yetkilileri de ilgililer de bunları anlarlarDilerim devlet yetkilileri de ilgililer de bunları anlarlar ve bu hususta çalışan hayır kurumlarına yardımcı olurlar, destek olurlar.ve bu hususta çalışan hayır kurumlarına yardımcı olurlar, destek olurlar. Çünkü tanıtılmamız ve dış ülkelerle ilişkilerimizin artırılması Dış İşleri'nin önemli bir görevi olmalı.Çünkü tanıtılmamız ve dış ülkelerle ilişkilerimizin artırılması Dış İşleri'nin önemli bir görevi olmalı. Tanıtma ve birtakım bağların kurulması, iktisadî bağlar, eğitim bağları, ilim-irfan alışverişi, Tanıtma ve birtakım bağların kurulması, iktisadî bağlar, eğitim bağları, ilim-irfan alışverişi, haberleşme ve ziyaretleşme, seyahat bağları, çeşitli bağların kuvvetlenmesi lazım.

haberleşme ve ziyaretleşme, seyahat bağları, çeşitli bağların kuvvetlenmesi lazım.

İnşaallah bunları yapmak istiyoruz.

İnşaallah bunları yapmak istiyoruz.

Şimdiden, Endonezya'dan konuşma yaptığım için, arkadaşlarıma rica ediyorum:Şimdiden, Endonezya'dan konuşma yaptığım için, arkadaşlarıma rica ediyorum: Türkiye'deki kardeşlerimizden bir heyet Endonezya ile ilgilenmeye başlasın.Türkiye'deki kardeşlerimizden bir heyet Endonezya ile ilgilenmeye başlasın. Endonezya ile ilgili bilgileri toplasınlar, bir güzel dosya haline, kalın bir kitap haline getirsinler. Endonezya ile ilgili bilgileri toplasınlar, bir güzel dosya haline, kalın bir kitap haline getirsinler. Kendi aralarında "Endonezya'yı tanıma ve Endonezya ile Dostluk Derneği" diye bir dernek kursunlar.Kendi aralarında "Endonezya'yı tanıma ve Endonezya ile Dostluk Derneği" diye bir dernek kursunlar. Çünkü uzak diye düşünülecek bir devirde değiliz, yirmibirinci yüzyıla giriyoruz.Çünkü uzak diye düşünülecek bir devirde değiliz, yirmibirinci yüzyıla giriyoruz. Uzakdoğu, Güneydoğu Asya, Doğu Asya, Japonya, Kore, Singapur, Malezya, EndonezyaUzakdoğu, Güneydoğu Asya, Doğu Asya, Japonya, Kore, Singapur, Malezya, Endonezya önemli gelişmeler gösteriyorlar. Bizim için bu gelişmeleri takip etmek faydalı olabilir.önemli gelişmeler gösteriyorlar. Bizim için bu gelişmeleri takip etmek faydalı olabilir. Bir; arkadaşlarımdan Endonezya Türkiye Dostluk Derneğini öncelikle onların kurmasını istiyorum.Bir; arkadaşlarımdan Endonezya Türkiye Dostluk Derneğini öncelikle onların kurmasını istiyorum. Çünkü bir şeyi önce yapmanın fazileti, sevabı, ecri fazla olur.Çünkü bir şeyi önce yapmanın fazileti, sevabı, ecri fazla olur. Arkadan gelenlerin sevapları o ilk atılımı yapanlara verilir. Bu hususta teklifimi yapıyorum.

Arkadan gelenlerin sevapları o ilk atılımı yapanlara verilir. Bu hususta teklifimi yapıyorum.

Endonezya çok büyük bir hızla kalkınıyor. Nüfusu da 1997 sayımlarında 200 milyon.Endonezya çok büyük bir hızla kalkınıyor. Nüfusu da 1997 sayımlarında 200 milyon. Dünyanın en kalabalık müslüman ülkesi oluyor. Hızla kalkınınca da inşaallah güzel şeyler olacak.

Dünyanın en kalabalık müslüman ülkesi oluyor. Hızla kalkınınca da inşaallah güzel şeyler olacak.

Bu Cakarta'ya havadan inerken, uçak ilk önce sular basmış olan pirinç tarlalarının üzerinden alçalıyor.Bu Cakarta'ya havadan inerken, uçak ilk önce sular basmış olan pirinç tarlalarının üzerinden alçalıyor. Baktık, ağaç bile yok. Her taraf sel basmış; tarlalar, yani pirinç ekimi yapılan yerler...Baktık, ağaç bile yok. Her taraf sel basmış; tarlalar, yani pirinç ekimi yapılan yerler... O zaman biraz içimiz burkuldu. Demek ki bu İslâm ülkesi de böyle tatsız tuzsuz bir yer galiba,O zaman biraz içimiz burkuldu. Demek ki bu İslâm ülkesi de böyle tatsız tuzsuz bir yer galiba, çöl gibi yer derken şehre yaklaşınca yeşillikler başladı.çöl gibi yer derken şehre yaklaşınca yeşillikler başladı. Bugün de biraz şehrin bazı yerlerini gezdik, gördük, biraz daha yakından tanımaya çalıştık.

Bugün de biraz şehrin bazı yerlerini gezdik, gördük, biraz daha yakından tanımaya çalıştık.

Benimki dinî konuşma yanı sıra biraz da seyyah konuşması gibi,Benimki dinî konuşma yanı sıra biraz da seyyah konuşması gibi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi gibi oluyor ama bunun da fayda sağladığını,Evliya Çelebi Seyahatnamesi gibi oluyor ama bunun da fayda sağladığını, dinî faydalar da sağladığını düşünüyorum.

dinî faydalar da sağladığını düşünüyorum.

Çok önemli bir konumu var. Yeryüzü coğrafyasında Endonezya'nın önemi var.Çok önemli bir konumu var. Yeryüzü coğrafyasında Endonezya'nın önemi var. 13.500 adadan müteşekkil bir adalar ülkesi, 13.500 adadan müteşekkil bir adalar ülkesi, en büyükleri Borneo, Sumatra, Cava adaları olmak üzere…en büyükleri Borneo, Sumatra, Cava adaları olmak üzere… Onaltıncı yüzyıldan beri duyulan ve bilinen Cava müslümanları, iyi müslümanlar...Onaltıncı yüzyıldan beri duyulan ve bilinen Cava müslümanları, iyi müslümanlar... Bugün konuştuğum kimseler de halkın köylerde, şehirlerde Müslümanlığa bağlı olduğunu söylediler.Bugün konuştuğum kimseler de halkın köylerde, şehirlerde Müslümanlığa bağlı olduğunu söylediler. En küçük yerlerde bile büyük camiler olduğunu söylediler.

En küçük yerlerde bile büyük camiler olduğunu söylediler.

Bugün gezdiğimiz bir Cebel mıntıkası var. Yani şehirden 30-40 km uzakta dağlık bir mıntıka,Bugün gezdiğimiz bir Cebel mıntıkası var. Yani şehirden 30-40 km uzakta dağlık bir mıntıka, bayağı yüksek bir yer. Ama yeşillikler arasında, çay ziraati yapılıyor. bayağı yüksek bir yer. Ama yeşillikler arasında, çay ziraati yapılıyor. Bizim Karadeniz'i, Trabzon'u andırıyor. Güzel villalar var.

Bizim Karadeniz'i, Trabzon'u andırıyor. Güzel villalar var.

Oralarda, gezdiğimiz yerlerde hep başörtülü kızları gördük.Oralarda, gezdiğimiz yerlerde hep başörtülü kızları gördük. Öğleden önce okula giderlermiş, öğleden sonra da Kur'an kursuna giderlermiş.Öğleden önce okula giderlermiş, öğleden sonra da Kur'an kursuna giderlermiş. Bizim şoför de "Bizim kız da öyle yapıyor." dedi. Yani "Burada çocuklar iki okula birden giderler." dedi.Bizim şoför de "Bizim kız da öyle yapıyor." dedi. Yani "Burada çocuklar iki okula birden giderler." dedi. "Öğleden önce tabii olarak eğitimlerini görürler. "Öğleden önce tabii olarak eğitimlerini görürler. Öğlenden sonra da dinî eğitimi görürler, Kur'an kurslarına devam ederler." dediler. Öğlenden sonra da dinî eğitimi görürler, Kur'an kurslarına devam ederler." dediler. Hakikaten cıvıl cıvıl başörtülü çocuklar gördük, sevindik. Güzel bir şey... Hakikaten cıvıl cıvıl başörtülü çocuklar gördük, sevindik. Güzel bir şey... İnşaallah hem dünyayı hem dini öğrenirse çocuklar, ileride onlar güzel hizmetler yaparlar.

İnşaallah hem dünyayı hem dini öğrenirse çocuklar, ileride onlar güzel hizmetler yaparlar.

Endonezya, Malezya ile Avustralya arasında yer alıyor.Endonezya, Malezya ile Avustralya arasında yer alıyor. Doğusunda da Papua Yeni Gine ile onun kuzeyinde Filipinler var, onlara komşu.Doğusunda da Papua Yeni Gine ile onun kuzeyinde Filipinler var, onlara komşu. Oralarda da tabi müslümanlar var ama ülke olarak onlar ayrı. Oralarda da tabi müslümanlar var ama ülke olarak onlar ayrı. Batısı boş; kocaman, dünyanın üçüncü büyük okyanusu olan Hint okyanusu var.

Batısı boş; kocaman, dünyanın üçüncü büyük okyanusu olan Hint okyanusu var.

Bir özelliği de çok adalar olması. 13.500 ada az değil.Bir özelliği de çok adalar olması. 13.500 ada az değil. En çok faal -yani patlayan, çatlayan- yanardağı olan ülke; 400 faal yanardağı olduğu söyleniyor.

En çok faal -yani patlayan, çatlayan- yanardağı olan ülke; 400 faal yanardağı olduğu söyleniyor.

Allah bu müslüman ülkeye,Allah bu müslüman ülkeye, buradaki sevimli, güleç yüzlü, bizi sıcak karşılayan müslüman halka yardımcı olsun. buradaki sevimli, güleç yüzlü, bizi sıcak karşılayan müslüman halka yardımcı olsun. İslâm'ı, güzellikleri, ahlâkı dünyanın her yerine hâkim eylesin.İslâm'ı, güzellikleri, ahlâkı dünyanın her yerine hâkim eylesin. Tabi bizim de çalışmamız şartıyla... Çünkü çalışma bir kanun, sa'y:

Tabi bizim de çalışmamız şartıyla... Çünkü çalışma bir kanun, sa'y:

Ve en leyse li'l-insâni illâ ma se'â. İnsanoğluna neye çalışırsa onun sonucu verilir.Ve en leyse li'l-insâni illâ ma se'â. İnsanoğluna neye çalışırsa onun sonucu verilir. Çalışmasından gayri bir şey verilmez. Neye çalışırsa onu elde eder, ona ulaşır.Çalışmasından gayri bir şey verilmez. Neye çalışırsa onu elde eder, ona ulaşır. Çalışmadığı zaman da, istese de o imrendiği şey eline geçmez. Çalışmadığı zaman da, istese de o imrendiği şey eline geçmez. Onun için müslümanın istediği şeyin oluşması için de gayret göstermesi, çalışması lazım.

Onun için müslümanın istediği şeyin oluşması için de gayret göstermesi, çalışması lazım.

Beraat kandili Ramazân-ı şerîfe az kaldığını da gösteriyor. Yani 15 gün sonra Ramazan gelecek demek.

Beraat kandili Ramazân-ı şerîfe az kaldığını da gösteriyor. Yani 15 gün sonra Ramazan gelecek demek.

Ramazan'a hazırlanmamız lazım.

Nasıl hazırlanacağız?

Ramazan'a hazırlanmamız lazım.

Nasıl hazırlanacağız?

Receb ayında tevbe edecektik, oruçlar tutacaktık.Receb ayında tevbe edecektik, oruçlar tutacaktık. Şaban ayında gayretlerimizi artıracaktık, ibadetlerimizi çoğaltacaktık.Şaban ayında gayretlerimizi artıracaktık, ibadetlerimizi çoğaltacaktık. Sâfîleşmeye, kalbimizi tertemiz yapmaya çalışacağız, günahlardan arınmaya çalışacağız. Sâfîleşmeye, kalbimizi tertemiz yapmaya çalışacağız, günahlardan arınmaya çalışacağız. Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini ve rızasını kazanmaya çok gayret edeceğiz.

Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini ve rızasını kazanmaya çok gayret edeceğiz.

Peygamber-i Zîşanımız Muhammed-i Mustafa aleyhi efdalü's-salavâti ve ekmelü't-tahiyyâtü ve't-teslîmâtPeygamber-i Zîşanımız Muhammed-i Mustafa aleyhi efdalü's-salavâti ve ekmelü't-tahiyyâtü ve't-teslîmât Efendimiz hazretleri Allah'ın en sevdiği kul. Habibullah, Halilullah, en samimi dostu...Efendimiz hazretleri Allah'ın en sevdiği kul. Habibullah, Halilullah, en samimi dostu... Halil, "dost" demek. Habib, "sevgili" demek. Allah'ın en samimi dost kulu, Allah dostu, en sevgili kulu…Halil, "dost" demek. Habib, "sevgili" demek. Allah'ın en samimi dost kulu, Allah dostu, en sevgili kulu… Seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn; geçmişlerin, geleceklerin efendisi…Seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn; geçmişlerin, geleceklerin efendisi… Eşrefü'l-verâ; halkın, mahlûkatın en şereflisi… Resûlü's-sakaleyn; insin ve cinnin peygamberi…Eşrefü'l-verâ; halkın, mahlûkatın en şereflisi… Resûlü's-sakaleyn; insin ve cinnin peygamberi… Muhammed-i Mustafa Efendimiz... Allah nice makamlar vermiş,Muhammed-i Mustafa Efendimiz... Allah nice makamlar vermiş, huluk-u azîm, en yüksek ahlâk üzere yaratmış ve yaşatmış.huluk-u azîm, en yüksek ahlâk üzere yaratmış ve yaşatmış. Numune bir insan olarak tarihe pırıl pırıl nurlu harflerle...Numune bir insan olarak tarihe pırıl pırıl nurlu harflerle... Hani şanlı kimselere "Altın harflerle yazıldı." diyoruz.Hani şanlı kimselere "Altın harflerle yazıldı." diyoruz. Biz artık Peygamber Efendimiz için daha başka güzel kelimeler bulmak zorundayız.

Biz artık Peygamber Efendimiz için daha başka güzel kelimeler bulmak zorundayız.

Efendimiz son derece yüksek, güzel bir numune.Efendimiz son derece yüksek, güzel bir numune. Hepimizin ona benzemesi lazım. Allahu Teâlâ hazretleri insanoğlu içinde en yüksek makamıHepimizin ona benzemesi lazım. Allahu Teâlâ hazretleri insanoğlu içinde en yüksek makamı -Makâm-ı Mahmûd'u- Peygamber Efendimiz'e verecek.-Makâm-ı Mahmûd'u- Peygamber Efendimiz'e verecek. Livâü'l-hamd, hamd sancağı elinde mahşer gününde bütün peygamberler, Hz. Âdem'den Hz. İsa'ya kadar;Livâü'l-hamd, hamd sancağı elinde mahşer gününde bütün peygamberler, Hz. Âdem'den Hz. İsa'ya kadar; Musa aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam, Nuh aleyhisselam, Musa aleyhisselam, İbrahim aleyhisselam, Nuh aleyhisselam, hepsi Peygamber Efendimiz'in sancağı altında toplanacak.hepsi Peygamber Efendimiz'in sancağı altında toplanacak. Allah bizi o peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle onun sancağı altında toplananlardan eylesin.

Allah bizi o peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle onun sancağı altında toplananlardan eylesin.

O, Allah'ın böyle en güzel sıfatlar verdiği, en beğendiği, en sevdiği kul olduğu haldeO, Allah'ın böyle en güzel sıfatlar verdiği, en beğendiği, en sevdiği kul olduğu halde Allah'tan en çok korkan ve Allah'tan en çok sakınan insandı.Allah'tan en çok korkan ve Allah'tan en çok sakınan insandı. Yani "Ben bu güzel makamlara eriştim, nasıl olsa benim istikbalim, âhiretim teminat altında."Yani "Ben bu güzel makamlara eriştim, nasıl olsa benim istikbalim, âhiretim teminat altında." deyip asla gevşememiş ve herkesten çok ibadet etmiş.

deyip asla gevşememiş ve herkesten çok ibadet etmiş.

Düşünüyor musunuz, biliyor musunuz, geceleri sabaha kadar ibadet eden kimi duydunuz?

Düşünüyor musunuz, biliyor musunuz, geceleri sabaha kadar ibadet eden kimi duydunuz?

Peygamber Efendimiz'i duydunuz.Peygamber Efendimiz'i duydunuz. Bir secdesi yarı geceye kadar, öteki secdesi sabaha kadar,Bir secdesi yarı geceye kadar, öteki secdesi sabaha kadar, bütün gece ibadet ederek, ayakları şişerek çalıştı...

bütün gece ibadet ederek, ayakları şişerek çalıştı...

Niye böyle ibadete, kulluğa çalıştı?

Niye böyle ibadete, kulluğa çalıştı?

Gündüzleri de halkın işine koştu.Gündüzleri de halkın işine koştu. İctimâî çalışmalarda fukaranın, dulların, yetimlerin iyiliğine çalıştı.İctimâî çalışmalarda fukaranın, dulların, yetimlerin iyiliğine çalıştı. Küfrün, şirkin, sömürünün, insanların aldatmacalarının, kötülerinin defedilmesi için çalıştı.Küfrün, şirkin, sömürünün, insanların aldatmacalarının, kötülerinin defedilmesi için çalıştı. Yani hem içtimâî bakımdan, hem dinî bakımdan, hem ahlâkî bakımdan, hem maddî bakımdan, Yani hem içtimâî bakımdan, hem dinî bakımdan, hem ahlâkî bakımdan, hem maddî bakımdan, hem mânevî bakımdan en güzel şeyleri yaparak vaktini geçirdi.

hem mânevî bakımdan en güzel şeyleri yaparak vaktini geçirdi.

Tabi ibret almamız gereken bir başka husus daha var.Tabi ibret almamız gereken bir başka husus daha var. Peygamber Efendimiz bu kadar güzel sıfatlarla yaşamış bir insan olduğu halde,Peygamber Efendimiz bu kadar güzel sıfatlarla yaşamış bir insan olduğu halde, bir keresinde Abdullah b. Ümmi Mektum radıyallahu anh, iki gözü âmâ bir sahabi,bir keresinde Abdullah b. Ümmi Mektum radıyallahu anh, iki gözü âmâ bir sahabi, Peygamber Efendimiz'in yanına geldi, gözleri görmüyor. "Yâ Resûlullah!" diye hitap etti, soru sordu.Peygamber Efendimiz'in yanına geldi, gözleri görmüyor. "Yâ Resûlullah!" diye hitap etti, soru sordu. Fakat Peygamber Efendimiz'in yanında bazı insanlar vardı, onlarla konuşuyordu; Fakat Peygamber Efendimiz'in yanında bazı insanlar vardı, onlarla konuşuyordu; onları ikna etmek, İslâm'ı onlara anlatmak, onları İslâm'a çekmek için çalışıyordu. onları ikna etmek, İslâm'ı onlara anlatmak, onları İslâm'a çekmek için çalışıyordu. O cevap alamayınca "Yâ Resûlallah!" diye sorusunu tekrarladı.O cevap alamayınca "Yâ Resûlallah!" diye sorusunu tekrarladı. Peygamber Efendimiz yine ötekilerle konuşmaya devam etti.Peygamber Efendimiz yine ötekilerle konuşmaya devam etti. Abdullah b. Ümmi Mektum yine "Yâ Resûlallah! Yâ Resûlallah..." deyince;Abdullah b. Ümmi Mektum yine "Yâ Resûlallah! Yâ Resûlallah..." deyince; Efendimiz, hani sırasını bilse de birisiyle olan konuşmam bittikten sonra o da söz alsa, Efendimiz, hani sırasını bilse de birisiyle olan konuşmam bittikten sonra o da söz alsa, öyle konuşsa diye yüzünü buruşturdu, ekşitti,öyle konuşsa diye yüzünü buruşturdu, ekşitti, o konuştuğu insanlarla konuşmak üzere bu soru soran iki gözü âmâ Abdullah b. Ümmi Mektum'a arkasını döndü.

o konuştuğu insanlarla konuşmak üzere bu soru soran iki gözü âmâ Abdullah b. Ümmi Mektum'a arkasını döndü.

Hemen o zaman Abese sûresi nazil oldu.Hemen o zaman Abese sûresi nazil oldu. Peygamber Efendimiz'in böyle yapmaması gerektiğini bildiren âyetler nazil oldu. Abese sûresi:

Peygamber Efendimiz'in böyle yapmaması gerektiğini bildiren âyetler nazil oldu. Abese sûresi:

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Abese ve tevellâ. En câehü'l-a'mâ. Ve mâ yüdrîke le'allehû yezzekkâ. Ev yezzekkerü fe-tenfe'ahu'z-zikrâ.

Abese ve tevellâ. En câehü'l-a'mâ. Ve mâ yüdrîke le'allehû yezzekkâ. Ev yezzekkerü fe-tenfe'ahu'z-zikrâ.

İlâ âhiri's-sûre...

İlâ âhiri's-sûre...

Resûlullah Efendimiz'in bu haliResûlullah Efendimiz'in bu hali Allahu Teâlâ hazretlerinin ikazının vahiy olarak, âyet olarak inmesine sebep oldu.Allahu Teâlâ hazretlerinin ikazının vahiy olarak, âyet olarak inmesine sebep oldu. Efendimiz derhal durumunu düzeltti. Yani hatalı bir durum olunca hemen kendisini düzeltiyor.Efendimiz derhal durumunu düzeltti. Yani hatalı bir durum olunca hemen kendisini düzeltiyor. Yapması gereken şeyi, o tavrı derhal, hemen alıyor. Yapması gereken şeyi, o tavrı derhal, hemen alıyor. Yani ondan güzel oluyor, ondan en büyük oluyor. Yani ondan güzel oluyor, ondan en büyük oluyor. Ama şunu da anlıyoruz ki Allah'ın emirleri tutulmadığı zaman işin şakası yok,Ama şunu da anlıyoruz ki Allah'ın emirleri tutulmadığı zaman işin şakası yok, ceza da gelebilir, itap da gelebilir, azap da gelebilir, ikap...

ceza da gelebilir, itap da gelebilir, azap da gelebilir, ikap...

İkap ne demek?

İkap ne demek?

Ukubet, ceza demek.

Ukubet, ceza demek.

İtap ne demek?

İtap ne demek?

İtap da azarlama demek. Her şey gelebilir.

İtap da azarlama demek. Her şey gelebilir.

Onun için hiç şımarmadan, hiç gevşemeden, ölünceye kadar üstün bir gayretle; yaniOnun için hiç şımarmadan, hiç gevşemeden, ölünceye kadar üstün bir gayretle; yani hayatı bir yarışa benzetirsek, yarı yolda bırakmadan koşmaya devam ederek, birinci olmaya çalışarak,hayatı bir yarışa benzetirsek, yarı yolda bırakmadan koşmaya devam ederek, birinci olmaya çalışarak, derece almaya çalışarak gayreti sürdürmek gerekiyor. derece almaya çalışarak gayreti sürdürmek gerekiyor. Peygamber Efendimiz'in çalışmasından onu anlıyoruz.Peygamber Efendimiz'in çalışmasından onu anlıyoruz. Biraz gevşetildiği zaman da vaziyetin iyi olmayacağını anlıyoruz. Biraz gevşetildiği zaman da vaziyetin iyi olmayacağını anlıyoruz. Onun için Allah'tan hem korku üzere hem de ümit üzere olmalıyız.

Onun için Allah'tan hem korku üzere hem de ümit üzere olmalıyız.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Lev ya'lemü'l-mü'minü mâ inde'llâhi mine'l-ukûbeti mâ tamia bi-cennetihî ehadünLev ya'lemü'l-mü'minü mâ inde'llâhi mine'l-ukûbeti mâ tamia bi-cennetihî ehadün ve lev ya'lemü'l-kâfirü mâ inde'llâhi mine'r-rahmeti mâ kanata min cennetihî ehadün.

ve lev ya'lemü'l-kâfirü mâ inde'llâhi mine'r-rahmeti mâ kanata min cennetihî ehadün.

Ravâhu şeyhân.

Ravâhu şeyhân.

İmam Buhârî ve İmam Müslim, iki büyük meşhur, kitapları çok kıymetli hadis alimi,İmam Buhârî ve İmam Müslim, iki büyük meşhur, kitapları çok kıymetli hadis alimi, hadis ilminin zirvesi olan, derya gibi olan iki büyük alimin rivayet ettiği sahih hadîs-i şerîf.

hadis ilminin zirvesi olan, derya gibi olan iki büyük alimin rivayet ettiği sahih hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz ne buyurmuş? Bu okuduğumuz hadîs-i şerîfin anlamı nedir?

Peygamber Efendimiz ne buyurmuş? Bu okuduğumuz hadîs-i şerîfin anlamı nedir?

Lev ya'lemü'l-mü'minü. "Eğer mü'min kul bilseydi." Mâ inde'llâhi mine'l-ukûbeti.Lev ya'lemü'l-mü'minü. "Eğer mü'min kul bilseydi." Mâ inde'llâhi mine'l-ukûbeti. "Allah'ın indinde, Allah'ın yanında, Allah'ın elinde, âhirette ne gibi cezalar olduğunu bilseydi…"

"Allah'ın indinde, Allah'ın yanında, Allah'ın elinde, âhirette ne gibi cezalar olduğunu bilseydi…"

Hani kâfirleri, münafıkları, zalimleri nasıl cezalandıracak… Bu cezaların neler olduğunu bir bilseydi...

Hani kâfirleri, münafıkları, zalimleri nasıl cezalandıracak… Bu cezaların neler olduğunu bir bilseydi...

Mâ tami'a bi-cennetihî ehadün. "Cennete girmeye hiç kimsenin ümidi kalmazdı."

Mâ tami'a bi-cennetihî ehadün. "Cennete girmeye hiç kimsenin ümidi kalmazdı."

Hiç kimsenin aklının köşesine gelmezdi ki "Ben bu kadar cezaları geçip deHiç kimsenin aklının köşesine gelmezdi ki "Ben bu kadar cezaları geçip de Allah'ın cennetine nail olabilirim de içeri girebilirim." diye ümidi kalmazdı. Allah'ın cennetine nail olabilirim de içeri girebilirim." diye ümidi kalmazdı. Korkudan beti benzi sararırdı.Korkudan beti benzi sararırdı. Cenneti temenni edemeyecek kadar kendisinin suçlu olduğunu hissedip de korkudan sararıp solardı.

Cenneti temenni edemeyecek kadar kendisinin suçlu olduğunu hissedip de korkudan sararıp solardı.

Amacım sadece korkutmak değil, hadîs-i şerîf öyle geldiği için söylüyorum.Amacım sadece korkutmak değil, hadîs-i şerîf öyle geldiği için söylüyorum. Demek ki mü'min kul Allah'ın cezasını da düşünecek.Demek ki mü'min kul Allah'ın cezasını da düşünecek. Bazı insanların cezaya uğrayabildiğini de düşünecek.Bazı insanların cezaya uğrayabildiğini de düşünecek. Mü'minliğine güvenip yan gelip yatmayacak. O cezalara uğramamak için var gücüyle çalışacak.

Mü'minliğine güvenip yan gelip yatmayacak. O cezalara uğramamak için var gücüyle çalışacak.

Hadîs-i şerîfin öbür tarafında da;

Hadîs-i şerîfin öbür tarafında da;

Ve lev ya'lemü'l-kâfirü mâ inde'llâhi mine'r-rahmeti mâ kanata min cennetihî ehadün.Ve lev ya'lemü'l-kâfirü mâ inde'llâhi mine'r-rahmeti mâ kanata min cennetihî ehadün. "Kâfir de Allah'ın huzurunda mü'min kulları için nice nice ikramlar, ihsanlar, "Kâfir de Allah'ın huzurunda mü'min kulları için nice nice ikramlar, ihsanlar, lütuflar, bağışlar, mükâfatlar, sevimli, tatlı güzeller güzeli şeyler,lütuflar, bağışlar, mükâfatlar, sevimli, tatlı güzeller güzeli şeyler, rahmetinin eseri olarak neler neler hazırladığını eğer biliverseydi,rahmetinin eseri olarak neler neler hazırladığını eğer biliverseydi, o zaman cennete girmekten hiç kimse ümidini kesmezdi."

o zaman cennete girmekten hiç kimse ümidini kesmezdi."

"Allah'ın rahmeti çok genişmiş, herhalde bize de lütfeder."Allah'ın rahmeti çok genişmiş, herhalde bize de lütfeder. Kullarına nice mükâfatlar hazırlamış, nice nice ihsanlarda ikramlarda bulunacak..."

Kullarına nice mükâfatlar hazırlamış, nice nice ihsanlarda ikramlarda bulunacak..."

Allah'ın en büyük ikramı, kulu afv u mağfiret etmesi.Allah'ın en büyük ikramı, kulu afv u mağfiret etmesi. Çünkü hiç kimse yaptığı işlerle doğrudan doğruya cennete giremeyecek;Çünkü hiç kimse yaptığı işlerle doğrudan doğruya cennete giremeyecek; Allah [onu] kat kat mükâfatlandırdığı takdirde girebilecek.Allah [onu] kat kat mükâfatlandırdığı takdirde girebilecek. Yoksa kimseyi ameli, faaliyetleri, icraatları, ibadetleri -ibadetlerinin ağırlığı, ücretiYoksa kimseyi ameli, faaliyetleri, icraatları, ibadetleri -ibadetlerinin ağırlığı, ücreti cennetin parasını karşılayacak değil- cennete sokacak değil. Evet, ibadet sevaptır, güzeldir.cennetin parasını karşılayacak değil- cennete sokacak değil. Evet, ibadet sevaptır, güzeldir. Hac güzeldir, umre güzeldir, hatim güzeldir, namaz güzeldir... Her şey güzeldir ama Hac güzeldir, umre güzeldir, hatim güzeldir, namaz güzeldir... Her şey güzeldir ama bunları aslında terazinin karşı kefesine koysan, Allah'ın bir rahmetini, bir ikramını bile karşılayamaz. bunları aslında terazinin karşı kefesine koysan, Allah'ın bir rahmetini, bir ikramını bile karşılayamaz. Yani hep lütfundan cennetine sokuyor.

Yani hep lütfundan cennetine sokuyor.

"Kâfir Allah'ın kullarını nasıl afv u mağfiret ediverip de"Kâfir Allah'ın kullarını nasıl afv u mağfiret ediverip de hatalı da olsa cennetine soktuğunu bilseydi ümitsizliğe düşmezdi." diyor Efendimiz. hatalı da olsa cennetine soktuğunu bilseydi ümitsizliğe düşmezdi." diyor Efendimiz. Ümitsizliğe düşmek de yok ama "Ben mü'minim." diye şımarmak da yok.

Ümitsizliğe düşmek de yok ama "Ben mü'minim." diye şımarmak da yok.

Bazısı diyor ki;

"İşte ya ben mü'minim, ne olacak? Allah beni cennetine sokmayacak da kimi sokacak?"

Bazısı diyor ki;

"İşte ya ben mü'minim, ne olacak? Allah beni cennetine sokmayacak da kimi sokacak?"

Mü'min olunca sen ne yapmış oluyorsun?

Mü'min olunca sen ne yapmış oluyorsun?

Bir, lâ ilâhe illallah demiş oluyorsun. Allah'ın varlığını, birliğini kabul etmiş oluyorsun.Bir, lâ ilâhe illallah demiş oluyorsun. Allah'ın varlığını, birliğini kabul etmiş oluyorsun. Zaten öyle; zaten Allah var. Kâinatı yaratmış.Zaten öyle; zaten Allah var. Kâinatı yaratmış. Eserinden, rahmetinden, icraatından belli. Her şey O'nun elinde. Eserinden, rahmetinden, icraatından belli. Her şey O'nun elinde. Elbette varlığını, birliğini akıllı insan kabul edecek. Elbette varlığını, birliğini akıllı insan kabul edecek. Aslında çok büyük bir şey yapmıyor ama doğru bir şey yapıyor tabi.Aslında çok büyük bir şey yapmıyor ama doğru bir şey yapıyor tabi. Onun mükâfatını Allah kat kat arttırdığı için cennetine sokuyor.

Onun mükâfatını Allah kat kat arttırdığı için cennetine sokuyor.

Onun için muhterem kardeşlerim, mü'minliğin güzel bir şey olduğunu bileceğizOnun için muhterem kardeşlerim, mü'minliğin güzel bir şey olduğunu bileceğiz fakat yine de Allah'ın kahrına, gazabına uğrayabileceğini düşünecek insan, "Ayağım kayabilir." diyecek.fakat yine de Allah'ın kahrına, gazabına uğrayabileceğini düşünecek insan, "Ayağım kayabilir." diyecek. Gevşemeyecek, şımarmayacak. Allah'a kulluğu daha da arttıra arttıra devam ettirecek.

Gevşemeyecek, şımarmayacak. Allah'a kulluğu daha da arttıra arttıra devam ettirecek.

Peygamber Efendimiz üç aylar geldi mi, yani Receb-Şaban-Ramazan, durumunu değiştirirdi.Peygamber Efendimiz üç aylar geldi mi, yani Receb-Şaban-Ramazan, durumunu değiştirirdi. O kadar güzel peygamber, ona rağmen gece ibadetlerini vesairelerini arttırır, arttırır, arttırır; O kadar güzel peygamber, ona rağmen gece ibadetlerini vesairelerini arttırır, arttırır, arttırır; artık Ramazan'ın son 10 gününde itikâfa da girer, evine de gitmemeye başlardı. artık Ramazan'ın son 10 gününde itikâfa da girer, evine de gitmemeye başlardı. Camide gece gündüz ibadet etmeye, Kadir gecesini yakalayıp ihya etmeye bize numune olurdu.

Camide gece gündüz ibadet etmeye, Kadir gecesini yakalayıp ihya etmeye bize numune olurdu.

Onun için mü'min olduğumuza hamd edelim, çok şükürler olsun ki biz müslümanız.

Onun için mü'min olduğumuza hamd edelim, çok şükürler olsun ki biz müslümanız.

Elhamdülillahi alâ ni'meti'l-İslâm ve tevfîki'l-îmân ve hidâyeti'r-rahmân.

Elhamdülillahi alâ ni'meti'l-İslâm ve tevfîki'l-îmân ve hidâyeti'r-rahmân.

Allah'ın hidayet vermesi, bizi mü'min eylemesi, imanımızın rızasına uygun olması,Allah'ın hidayet vermesi, bizi mü'min eylemesi, imanımızın rızasına uygun olması, ömrümüzün ibadetleri yaparak geçmesi elhamdülillah çok güzel… Ama şımarmayacağız. Ama gevşemeyeceğiz...

ömrümüzün ibadetleri yaparak geçmesi elhamdülillah çok güzel… Ama şımarmayacağız. Ama gevşemeyeceğiz...

Kâfirler de kâfirliklerinin yanlış olduğunu bilecek.Kâfirler de kâfirliklerinin yanlış olduğunu bilecek. Mü'min olurlarsa, doğru yola girerlerse Allah affedebilir. Zalim zulmünü bırakırsa, Mü'min olurlarsa, doğru yola girerlerse Allah affedebilir. Zalim zulmünü bırakırsa, kâfir küfrünü bırakırsa, müşrik şirkini bırakırsa, doğru yola gelirse,kâfir küfrünü bırakırsa, müşrik şirkini bırakırsa, doğru yola gelirse, imana gelirse geçmiş günahları Allah siler, cennetine sokabilir. Bu fırsatı kaçırmayacak.

imana gelirse geçmiş günahları Allah siler, cennetine sokabilir. Bu fırsatı kaçırmayacak.

Bu fırsat ne zamana kadar?

En son nefese kadar.

Bu fırsat ne zamana kadar?

En son nefese kadar.

En son nefes zamanı geldi mi, artık gözden perdeler kalkıp da âhiret göründü mü,En son nefes zamanı geldi mi, artık gözden perdeler kalkıp da âhiret göründü mü, muhakkak âhirete gideceği anlaşıldı mı, o zamanmuhakkak âhirete gideceği anlaşıldı mı, o zaman ye's zamanının, yani dünyadan artık ümidi kalmamış, âhireti görüyor, tamam, ye's zamanının, yani dünyadan artık ümidi kalmamış, âhireti görüyor, tamam, o zamanki imanın kıymeti yok. O zamandan önce olacak. Yaşamaya ümidi varken,o zamanki imanın kıymeti yok. O zamandan önce olacak. Yaşamaya ümidi varken, ölümü daha uzak görüyorken, hayat devam edecek diye düşünürken Allah'a güzel kulluk etmeye gayret edecek.

ölümü daha uzak görüyorken, hayat devam edecek diye düşünürken Allah'a güzel kulluk etmeye gayret edecek.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in, yine iki tarafı da ikaz edici

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in, yine iki tarafı da ikaz edici

iki hadîs-i şerîfini okuyarak bitirmek istiyorum.iki hadîs-i şerîfini okuyarak bitirmek istiyorum. Enes radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Lev enne şerareten min şereri cehenneme bi'l-maşriki le-vecede harrahâ men bi'l-mağribi.

Lev enne şerareten min şereri cehenneme bi'l-maşriki le-vecede harrahâ men bi'l-mağribi.

Cehennemin ne kadar korkunç olduğunu bildiren pek çok âyet-i kerîme,Cehennemin ne kadar korkunç olduğunu bildiren pek çok âyet-i kerîme, hadîs-i şerîf var ama bu da bir değişik [rivayet]. Değişik rivayetleri okuduğumuz zaman da sevinç duyuyoruz. hadîs-i şerîf var ama bu da bir değişik [rivayet]. Değişik rivayetleri okuduğumuz zaman da sevinç duyuyoruz. "İşte yeni bir hadîs-i şerîfi kardeşlerimize sohbetimizde naklettik." diye seviniyoruz. "İşte yeni bir hadîs-i şerîfi kardeşlerimize sohbetimizde naklettik." diye seviniyoruz. Bu da bir başka rivayet, bir başka şekille cehennemin kötülüğünü anlatıyor.

Bu da bir başka rivayet, bir başka şekille cehennemin kötülüğünü anlatıyor.

"Cehennemin kıvılcımlarından bir kıvılcım güneşin doğduğu maşrıkta olsa…"

"Cehennemin kıvılcımlarından bir kıvılcım güneşin doğduğu maşrıkta olsa…"

Şimdi biz dünyanın Türkiye'ye göre maşrık tarafındayız, yani Doğu tarafındayız.Şimdi biz dünyanın Türkiye'ye göre maşrık tarafındayız, yani Doğu tarafındayız. Burada kocaman bir okyanus var, Pasifik okyanusu var. Uçsuz bucaksız uzun bir mesafe... Burada kocaman bir okyanus var, Pasifik okyanusu var. Uçsuz bucaksız uzun bir mesafe... Öbür tarafa doğru giderseniz, daha Doğu'ya doğru giderseniz, Öbür tarafa doğru giderseniz, daha Doğu'ya doğru giderseniz, Doğu'ya doğru gide gide gide belki Amerika'ya varırsınız ama çok uzun bir mesafe.Doğu'ya doğru gide gide gide belki Amerika'ya varırsınız ama çok uzun bir mesafe. Yani bu taraf sanki denizle kesilmiş gibi. Burası maşrık.

Yani bu taraf sanki denizle kesilmiş gibi. Burası maşrık.

"Maşrık tarafında -diyelim ki Çin'de, Kore'de, Japonya'da,"Maşrık tarafında -diyelim ki Çin'de, Kore'de, Japonya'da, bizden uzak olsun da uzak bir yer söyleyelim- cehennemin bir şeraresi, yani bir kıvılcımı olsa,bizden uzak olsun da uzak bir yer söyleyelim- cehennemin bir şeraresi, yani bir kıvılcımı olsa, onun hararetini mağripte olan kimse, yani Batı -Batı ülkeleri, Avrupa ülkeleri var, onun hararetini mağripte olan kimse, yani Batı -Batı ülkeleri, Avrupa ülkeleri var, Atlas okyanusu var, öbür tarafta Amerika var- Atlas okyanusu var, öbür tarafta Amerika var- o taraftaki bir insan, maşrıktaki cehennem kıvılcımının hararetini duyardı."

o taraftaki bir insan, maşrıktaki cehennem kıvılcımının hararetini duyardı."

Bu neyi gösteriyor?

Kıvılcım nedir?

Bu neyi gösteriyor?

Kıvılcım nedir?

Ateşin içinden çat diye çatlayıp uçan, halının üstüne kadar gelen, bir küçücük ateş parçası.Ateşin içinden çat diye çatlayıp uçan, halının üstüne kadar gelen, bir küçücük ateş parçası. Yani ateşe göre küçücük bir şey.Yani ateşe göre küçücük bir şey. Cehennemin içinden çat diye çatlayan bir kıvılcım eğer maşrıka, yani Doğu'ya düşseydi,Cehennemin içinden çat diye çatlayan bir kıvılcım eğer maşrıka, yani Doğu'ya düşseydi, mağripteki insan onun hararetini duyar, yanardı.mağripteki insan onun hararetini duyar, yanardı. O kadar şiddetli... Cehennemin ateşinin ne kadar şiddetli olduğunu gösteren bir hadîs-i şerîf.

O kadar şiddetli... Cehennemin ateşinin ne kadar şiddetli olduğunu gösteren bir hadîs-i şerîf.

Hatalar işleyip de, cezaları hak edip de, cezası tasdik olunup da,Hatalar işleyip de, cezaları hak edip de, cezası tasdik olunup da, Allah'ın kahrına uğrayıp da cehenneme düşen kullar olacak.Allah'ın kahrına uğrayıp da cehenneme düşen kullar olacak. Bunların bir kısmı imanlı olduğu için cehennemde yüzyıllarca, milyonlarca sene yandıktan sonra çıkacaklar.Bunların bir kısmı imanlı olduğu için cehennemde yüzyıllarca, milyonlarca sene yandıktan sonra çıkacaklar. Bir kısım bahtiyarlar da cehenneme hiç düşmeden cennete girecekler.

Bir kısım bahtiyarlar da cehenneme hiç düşmeden cennete girecekler.

Allah bizi cehenneme düşmeden, azaba giriftar olmadan cennete gidenlerden eylesin.

Allah bizi cehenneme düşmeden, azaba giriftar olmadan cennete gidenlerden eylesin.

Çünkü bir şerare, bir kıvılcım bile bu kadar korkunç olursaÇünkü bir şerare, bir kıvılcım bile bu kadar korkunç olursa cehennemin içinde çatır çatır yananların ne kadar azap çekeceğini oradan anlamak mümkün!

cehennemin içinde çatır çatır yananların ne kadar azap çekeceğini oradan anlamak mümkün!

Cehennemle ilgili pek çok hadîs-i şerîf var. Onların hiçbirisini açarak uzatmak istemiyorum.Cehennemle ilgili pek çok hadîs-i şerîf var. Onların hiçbirisini açarak uzatmak istemiyorum. Buradan cennetle ilgili son hadîs-i şerîfe geçerek tamamlamak istiyorum.

Buradan cennetle ilgili son hadîs-i şerîfe geçerek tamamlamak istiyorum.

Lev enne'mreeten min nisâi ehli'l-cenneti eşrakat ile'l-ardiLev enne'mreeten min nisâi ehli'l-cenneti eşrakat ile'l-ardi le-meleeti'l-arda min rîhi'l-miski ve le-ezhebe dav'e'ş-şemsi ve'l-kameri.

le-meleeti'l-arda min rîhi'l-miski ve le-ezhebe dav'e'ş-şemsi ve'l-kameri.

Bunu da Said b. Âmir radıyallahu anh rivayet etmiş.

Bunu da Said b. Âmir radıyallahu anh rivayet etmiş.

Cennette mü'min kullara verilen sayısız, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği,Cennette mü'min kullara verilen sayısız, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kimsenin hatırına, hayaline gelmedik nimetler var. Hadîs-i şerîflerde böyle ifade ediliyor.kimsenin hatırına, hayaline gelmedik nimetler var. Hadîs-i şerîflerde böyle ifade ediliyor. Bir de köşkler, hizmetçiler, hûriler var. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Bir de köşkler, hizmetçiler, hûriler var. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Lev enne'mreeten min nisâi ehli'l-cenneti.Lev enne'mreeten min nisâi ehli'l-cenneti. "Cennet ehlinden olan kadınlardan bir kadın, hûrilerden bir hûri kızı. "Cennet ehlinden olan kadınlardan bir kadın, hûrilerden bir hûri kızı. " Eşrakat ile'l-ardi. "Güneşin doğduğu gibi yeryüzüne şöyle bir görünüverseydi," Eşrakat ile'l-ardi. "Güneşin doğduğu gibi yeryüzüne şöyle bir görünüverseydi, gökyüzünden doğuverseydi nurlu yüzü..." Le-meleeti'l-arda min rîhi'l-miski.gökyüzünden doğuverseydi nurlu yüzü..." Le-meleeti'l-arda min rîhi'l-miski. "Yeryüzünü o hûri kızı misk kokusuyla dolduruverirdi."Yeryüzünü o hûri kızı misk kokusuyla dolduruverirdi. Tüm dünyaya insanı bayıltan, şahane bir koku doluverirdi. Tüm dünyaya insanı bayıltan, şahane bir koku doluverirdi. Ve le-ezhebe dav'e'ş-şemsi ve'l-kamerü. "Güneşin ve mehtabın ışığını söndürürdü, götürürdü."

Ve le-ezhebe dav'e'ş-şemsi ve'l-kamerü. "Güneşin ve mehtabın ışığını söndürürdü, götürürdü."

O kadar nurlu ki hûri kızının yüzü, güneş neymiş, mehtap neymiş, onların ışığı sönük kalıverirdi...O kadar nurlu ki hûri kızının yüzü, güneş neymiş, mehtap neymiş, onların ışığı sönük kalıverirdi... Hani elektrik yandığı zaman odadaki kandilin veya mumun veya kibritin kıymeti kalmadığı gibi, Hani elektrik yandığı zaman odadaki kandilin veya mumun veya kibritin kıymeti kalmadığı gibi, o kadar güzel... Bunlar bir tek nimetin Peygamberimiz'in mübarek ağzından şöyle bir ifadesidir.

o kadar güzel... Bunlar bir tek nimetin Peygamberimiz'in mübarek ağzından şöyle bir ifadesidir.

Demek ki cehennemin bir kıvılcımı Doğu'ya düşse Batı'daki insan onun hararetinden yanardı,Demek ki cehennemin bir kıvılcımı Doğu'ya düşse Batı'daki insan onun hararetinden yanardı, onu hissederdi. Cennetin hûrilerinden bir tanesi gökyüzüne güneş doğduğu gibi görünüverse,onu hissederdi. Cennetin hûrilerinden bir tanesi gökyüzüne güneş doğduğu gibi görünüverse, doğuverse cihan misk kokusuyla dolardı ve ayın, güneşin ışığı donuk kalıverirdi, dolunuverirdi.doğuverse cihan misk kokusuyla dolardı ve ayın, güneşin ışığı donuk kalıverirdi, dolunuverirdi. Ona eski Türkçe bir kelime olarak "dolunmak" diyoruz, ışığı sönük kalıverirdi yani.

Ona eski Türkçe bir kelime olarak "dolunmak" diyoruz, ışığı sönük kalıverirdi yani.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi rahmetine erenlerden eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi rahmetine erenlerden eylesin. Cemalini görenlerden eylesin.Cemalini görenlerden eylesin. Mü'min kulları için hazırladığı türlü türlü o nimetleri elde edenlerden, ona erenlerden eylesin. Mü'min kulları için hazırladığı türlü türlü o nimetleri elde edenlerden, ona erenlerden eylesin. Cennet içre cemalini görenlerden eylesin. Cennet içre cemalini görenlerden eylesin. Şu mübarek günlerde, şu mübarek Şaban ayında, bu Beraat gecesinde,Şu mübarek günlerde, şu mübarek Şaban ayında, bu Beraat gecesinde, bu Cuma gününde, gecesinde Allahu Teâlâ hazretleri bizleri afv u mağfiret eylediği,bu Cuma gününde, gecesinde Allahu Teâlâ hazretleri bizleri afv u mağfiret eylediği, sevdiği kulları arasına dahil eylesin. Hem dünyada hem âhirette aziz ve bahtiyar eylesin.

sevdiği kulları arasına dahil eylesin. Hem dünyada hem âhirette aziz ve bahtiyar eylesin.

İslâm'ı ve müslümanları korusun.İslâm'ı ve müslümanları korusun. Kâfirleri, zalimleri, dinsizleri, imansızları, gaddarları, sömürücüleri bertaraf eylesin,Kâfirleri, zalimleri, dinsizleri, imansızları, gaddarları, sömürücüleri bertaraf eylesin, fırsat vermesin. Kötülerin kötülüklerini yaptırtmasın. İyileri dünyaya, cihana hâkim eylesin. fırsat vermesin. Kötülerin kötülüklerini yaptırtmasın. İyileri dünyaya, cihana hâkim eylesin. Dünyayı da güzel amellerle, güzel icraatlarla, yönetimlerle, bütün insanları mutlu edecek,Dünyayı da güzel amellerle, güzel icraatlarla, yönetimlerle, bütün insanları mutlu edecek, bir güzel yaşanacak yer haline getirtsin.

bir güzel yaşanacak yer haline getirtsin.

Lütfu çoktur, bizden istemek, o bizim Rabbimiz'dir, O da duamızı kabul ederse istediklerimizi verir.Lütfu çoktur, bizden istemek, o bizim Rabbimiz'dir, O da duamızı kabul ederse istediklerimizi verir. İstediğimizi vermek, dualara icabet etmek de O'nun şânındandır. İstediğimizi vermek, dualara icabet etmek de O'nun şânındandır. Allah duaları müstecab olanlardan eylesin. Cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin.

Allah duaları müstecab olanlardan eylesin. Cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin.

Cumanız mübarek olsun. Bizi duadan unutmayın.

Cumanız mübarek olsun. Bizi duadan unutmayın.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh...

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2