Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Hac ve Arefe Gününün Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Rebîü'l-Evvel 1421 / 12.06.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hacda Arafatın Önemi, Allah’ın Kalbinde Zerre İman Bulunan Tüm Kullarına Mağfireti, Hacda Olmayanlar İçin En Sevaplı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hac ve Arefe Gününün Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Rebîü'l-Evvel 1421 / 12.06.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hacda Arafatın Önemi, Allah’ın Kalbinde Zerre İman Bulunan Tüm Kullarına Mağfireti, Hacda Olmayanlar İçin En Sevaplı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillahirabbil alemine hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn.el-Hamdülillahirabbil alemine hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve'şefii'l müznibîn.Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve'şefii'l müznibîn. Muhammedini'l Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'd:

Muhammedini'l Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'd:

Fekale Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

Fekale Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

İza kane aşiyyetu arefete lem yebga ehadün fi kalbihi miskalu habbetimmin hardalin min imaninİza kane aşiyyetu arefete lem yebga ehadün fi kalbihi miskalu habbetimmin hardalin min imanin illa gufirelehu kıle ya Resûlullah ehli arafete hassaten kale bel müslimin.

illa gufirelehu kıle ya Resûlullah ehli arafete hassaten kale bel müslimin.

Taberani'nin ibn Ömer radıyallahuanhuma'dan rivayet ettiği bu hadîs-i şerîfteTaberani'nin ibn Ömer radıyallahuanhuma'dan rivayet ettiği bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz müjdeliyor ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz müjdeliyor ki;

İza kane aşiyyetu arefete.

Arefe gününün akşamı olduğu zaman.
İza kane aşiyyetu arefete.

Arefe gününün akşamı olduğu zaman.
Duha, sabah, işa akşam vaktini gösteriyor. Aşiyye akşam vakti.Duha, sabah, işa akşam vaktini gösteriyor. Aşiyye akşam vakti. Biliyorsunuz arefe gününde Arafat'ta zevalden sonra yani öğlenden sonra. Zeval öğlen demek. Biliyorsunuz arefe gününde Arafat'ta zevalden sonra yani öğlenden sonra. Zeval öğlen demek. Güneşin batıya doğru batmaya meyletmesi. Zail olması, kayması.Güneşin batıya doğru batmaya meyletmesi. Zail olması, kayması. Zevalden sonra Arafat'ta bulunacak Müslümanlar. Onun için Mina'dan kalkarlar, arafat'a gelirler.

Zevalden sonra Arafat'ta bulunacak Müslümanlar. Onun için Mina'dan kalkarlar, arafat'a gelirler.

Şimdi Mina'dan Arafat'a gelmek zor olduğundanŞimdi Mina'dan Arafat'a gelmek zor olduğundan doğrudan doğruya Arafat'a bir gün önceden çıkartıyorlar.doğrudan doğruya Arafat'a bir gün önceden çıkartıyorlar. Arabalar müsait diye bir gün önceden çıkartıyor. Böylece kalabalık bölünmüş, kolaylık olmuş oluyor.Arabalar müsait diye bir gün önceden çıkartıyor. Böylece kalabalık bölünmüş, kolaylık olmuş oluyor. Mina'da kalmak sünnet ama o sünneti yapamıyorlar hacılar,Mina'da kalmak sünnet ama o sünneti yapamıyorlar hacılar, izdihamın verdiği sıkıntılardan nakliyenin zorluklarından dolayı. izdihamın verdiği sıkıntılardan nakliyenin zorluklarından dolayı. Öğlenden sonra Arafat'ta Vakfe deniliyor. Vakfe duraklamak demek.Öğlenden sonra Arafat'ta Vakfe deniliyor. Vakfe duraklamak demek. Duruluyor, Arafat'ta duruyor hacılar. Arafat'ta durmak haccın farzlarından.Duruluyor, Arafat'ta duruyor hacılar. Arafat'ta durmak haccın farzlarından. O kadar önemli bir farz ki Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde;

O kadar önemli bir farz ki Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde;

El haccu arafetün.

Buyurmuş. Hac demek Arafat'ta Vakfe yapmak demektir. O kadar önemli.
El haccu arafetün.

Buyurmuş. Hac demek Arafat'ta Vakfe yapmak demektir. O kadar önemli.
O olmadan Arafat'ta Vakfe yapmasa durmasa haccı hac olmaz. Haccın hac olması için şart o.

O olmadan Arafat'ta Vakfe yapmasa durmasa haccı hac olmaz. Haccın hac olması için şart o.

Abdest almasan namaz kılsan olur mu?

Olmaz, çünkü abdest lazım.
Abdest almasan namaz kılsan olur mu?

Olmaz, çünkü abdest lazım.
Abdest olacakta namaz ondan sonra kılınacak. Arafat olmadanda hac olmuyor.Abdest olacakta namaz ondan sonra kılınacak. Arafat olmadanda hac olmuyor. Ne kadar çalışsa çırpınsa vaktini geçmiş olduğundan o zamanda, o yerde, o mekanda önemli. Ne kadar çalışsa çırpınsa vaktini geçmiş olduğundan o zamanda, o yerde, o mekanda önemli. Onun için hacılar Arafat'a varıyorlar. Öğleden sonra akşama kadar orada kalınıyor.Onun için hacılar Arafat'a varıyorlar. Öğleden sonra akşama kadar orada kalınıyor. Akşam ezanı vaktinde Arafat'tan Müzdelife'ye doğru hareket etmeye başlıyorlar.Akşam ezanı vaktinde Arafat'tan Müzdelife'ye doğru hareket etmeye başlıyorlar. Daha önceden hareket ederse kurban kesmesi gerekir. Akşama kadar kalacak.

Daha önceden hareket ederse kurban kesmesi gerekir. Akşama kadar kalacak.

Aşiyyetü arefe.

Arefenin akşamına kadar kalacak orada.
Aşiyyetü arefe.

Arefenin akşamına kadar kalacak orada.
Kalıyorlar, dualar ediyorlar, tesbihler çekiyorlar, Kelime-i tevhidler çekiyorlar,Kalıyorlar, dualar ediyorlar, tesbihler çekiyorlar, Kelime-i tevhidler çekiyorlar, Kur'an-ı Kerim'ler okuyorlar, gözyaşları döküyorlar, Kur'an-ı Kerim'ler okuyorlar, gözyaşları döküyorlar, çeşitli şekillerde Arafat'ın o zamanını çadırlarda toplu veya şahsi olarak değerlendiriyorlar.çeşitli şekillerde Arafat'ın o zamanını çadırlarda toplu veya şahsi olarak değerlendiriyorlar. İbadet ediyorlar, ediyorlar.

Efendimiz buyuruyor ki arefenin akşamı olduğu zaman,
İbadet ediyorlar, ediyorlar.

Efendimiz buyuruyor ki arefenin akşamı olduğu zaman,
Arafat'ın yani arefe günü Arafat'taki duruşun akşamı olduğu zaman yani Vakfe bittiği zaman.Arafat'ın yani arefe günü Arafat'taki duruşun akşamı olduğu zaman yani Vakfe bittiği zaman. İmsaka kadar gece de olsa Arafat'a bir gelip gitmesi lazım kişilerin, eğer gündüz Vakfe'ye gelemezse,İmsaka kadar gece de olsa Arafat'a bir gelip gitmesi lazım kişilerin, eğer gündüz Vakfe'ye gelemezse, gelememiş kişi, yetişememiş, yolda kalmış, ille o günün gecesinin içinde de olsagelememiş kişi, yetişememiş, yolda kalmış, ille o günün gecesinin içinde de olsa Arafat vazifesini yapması lazım ama artık sabah ezanı okundu mu hacılık kaçtı demektir.

Arafat vazifesini yapması lazım ama artık sabah ezanı okundu mu hacılık kaçtı demektir.

Lem yebka ahadun.

Akşamı oldu mu Arafat'ın hiçbir kimse kalmaz.

Nasıl bir kimse?

Lem yebka ahadun.

Akşamı oldu mu Arafat'ın hiçbir kimse kalmaz.

Nasıl bir kimse?

fi kalbihi miskalu habbetimmin hardalim min iman.

fi kalbihi miskalu habbetimmin hardalim min iman.

Kalbinde miskal ağırlığında hardal tohumu kadar imandanKalbinde miskal ağırlığında hardal tohumu kadar imandan bir nasip bir miktar bulunan kimselerden hiç birisi kalmaz ki;

illa gufirelehu.

Mağfiret olunmasın.
bir nasip bir miktar bulunan kimselerden hiç birisi kalmaz ki;

illa gufirelehu.

Mağfiret olunmasın.
Allah hepsini mağfiret eder. Şimdi bu hacılara büyük bir müjde. Elhamdülillah.Allah hepsini mağfiret eder. Şimdi bu hacılara büyük bir müjde. Elhamdülillah. Hacca gitmenin sonucu bereketi Allah'ın affı mağfiretine ermek.Hacca gitmenin sonucu bereketi Allah'ın affı mağfiretine ermek. Günahlardan kurtulmak. Günahların affolunmasıdır. Birisi soruyor ki;

Günahlardan kurtulmak. Günahların affolunmasıdır. Birisi soruyor ki;

Kıle.

Soruldu ki Peygamber Efendimiz'e.

Kıle.

Soruldu ki Peygamber Efendimiz'e.

Ya Resûlullah. Ey Allah'ın Peygamberi, elçisi, Resulü.

ehli arafete hassaten?

Ya Resûlullah. Ey Allah'ın Peygamberi, elçisi, Resulü.

ehli arafete hassaten?

Sadece Arafat'ta toplanabilmiş olan kimseler mi mağfiret olacak, bu müjde sadece onlara mı ait?

Sadece Arafat'ta toplanabilmiş olan kimseler mi mağfiret olacak, bu müjde sadece onlara mı ait?

Sadece hacılar mı mağfiret olunacak?

Diyor.
Sadece hacılar mı mağfiret olunacak?

Diyor.
Rahmet Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de cevap veriyor;

Rahmet Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de cevap veriyor;

kale bel lil müslimine ammeten.

kale bel lil müslimine ammeten.

Bütün Müslümanlara, kalbinde zerre kadar hardal tohumu kadar iman bulunan herkesBütün Müslümanlara, kalbinde zerre kadar hardal tohumu kadar iman bulunan herkes affı mağfiret olunacak o gün mümin olanlardan. O kadar büyük bir gün.

affı mağfiret olunacak o gün mümin olanlardan. O kadar büyük bir gün.

Hacca gidemeyenler için yapılması gereken bir iş vardı. Her zaman söylerim sevabı çok olduğundan.Hacca gidemeyenler için yapılması gereken bir iş vardı. Her zaman söylerim sevabı çok olduğundan. Oruçlu olmak. Hacılara değil. Hacda olmayanlara o gün için yapılacak en sevaplı iş oruçlu olmak.Oruçlu olmak. Hacılara değil. Hacda olmayanlara o gün için yapılacak en sevaplı iş oruçlu olmak. Çünkü mağfiret olunuyor. Mağfiret olunmayı kazandığı bir gün.Çünkü mağfiret olunuyor. Mağfiret olunmayı kazandığı bir gün. O gün oruçlu olan kimsenin geçmiş bir senelik günahı da mağfiret oluyor,O gün oruçlu olan kimsenin geçmiş bir senelik günahı da mağfiret oluyor, gelecek bir sene günahı da mağfiret oluyor. Bu çok ilginç.gelecek bir sene günahı da mağfiret oluyor. Bu çok ilginç. Gelecek senenin günahı da affı mağfiret olması son derece ilginç bir durum.Gelecek senenin günahı da affı mağfiret olması son derece ilginç bir durum. Önündeki senesinin günahlarının affolması için önündeki sene yaşaması lazım. Önündeki senesinin günahlarının affolması için önündeki sene yaşaması lazım. Yaşamayan insan günah işlemez.Yaşamayan insan günah işlemez. Ölünce sevabı günahı işleme imkanı bitiyor ama gelecek sene de günahı affolacak demek.Ölünce sevabı günahı işleme imkanı bitiyor ama gelecek sene de günahı affolacak demek. Ben o kulumu bir sene daha yaşatacağım. Ben o kulumu bir sene daha yaşatacağım. Ondan sonra hataları kusurları olsa da affı mağfiret edeceğim demek. İşin aslı bu.Ondan sonra hataları kusurları olsa da affı mağfiret edeceğim demek. İşin aslı bu. O zaman hayatın sırrı bulundu.O zaman hayatın sırrı bulundu. Her sene hacca gider insan veyahut her sene arefe günü oruç tutar, kaçırmaz onu.Her sene hacca gider insan veyahut her sene arefe günü oruç tutar, kaçırmaz onu. Bir sene daha yaşamı kazanır, ikramiyeyi kazanır.Bir sene daha yaşamı kazanır, ikramiyeyi kazanır. Çok sevaplı olduğu için bu hep söylüyorum ben arkadaşlara. O günlerde de hatırlatıyorum.Çok sevaplı olduğu için bu hep söylüyorum ben arkadaşlara. O günlerde de hatırlatıyorum. Önceden de diyorum ki böyle güzel şeyleri önemli şeyleri takviminizin o sayfasını açın yazın.Önceden de diyorum ki böyle güzel şeyleri önemli şeyleri takviminizin o sayfasını açın yazın. O sayfaya geldiğiniz zaman unutmuşsanız bile sayfayı gördüğünüz zaman hatırlarsınız diyorum. Yazdırtıyorum.

O sayfaya geldiğiniz zaman unutmuşsanız bile sayfayı gördüğünüz zaman hatırlarsınız diyorum. Yazdırtıyorum.

Bu adamların güzel kartonları oluyor, duvara asıyorlar, masaya koyuyorlar.Bu adamların güzel kartonları oluyor, duvara asıyorlar, masaya koyuyorlar. "Year planning", yılın düzenlenmesi, tasarlanması manasına. Her günün var."Year planning", yılın düzenlenmesi, tasarlanması manasına. Her günün var. Mart ayında şunu yapacağım, Eylül ayında bunu yapacağım,Mart ayında şunu yapacağım, Eylül ayında bunu yapacağım, Aralık ayında bunu yapacağım diye oradaki yerine şeyleri yazıyor. Hepsi gözünün önünde. Aralık ayında bunu yapacağım diye oradaki yerine şeyleri yazıyor. Hepsi gözünün önünde. Masasının altında veya duvarda kocaman veya küçük. Ohh hiç birşeyi kaçırmaz. Masasının altında veya duvarda kocaman veya küçük. Ohh hiç birşeyi kaçırmaz. Tamam dünya işlerini kazançlarını kaçırmıyoruz da telefon edeceğiz, Tamam dünya işlerini kazançlarını kaçırmıyoruz da telefon edeceğiz, çek ödeyeceğiz bilmem şu olacak bu olacak, çok önemli.çek ödeyeceğiz bilmem şu olacak bu olacak, çok önemli. Ahiretin daha önemli olan işlerini de insan manevi takvimine yazmalı.Ahiretin daha önemli olan işlerini de insan manevi takvimine yazmalı. Manevi kazançları da takvime yazmalı.Manevi kazançları da takvime yazmalı. O kartonlar çok hoşuma gidiyor benim, onların haftalıkları, aylıkları, yıllıkları var. O kartonlar çok hoşuma gidiyor benim, onların haftalıkları, aylıkları, yıllıkları var. Ama yıllık olan duvarda böyle kocaman görünüyorAma yıllık olan duvarda böyle kocaman görünüyor ve bazı ciddi insanlar mühim şeyleri de kırmızı kalemle boyuyorlar, dikkati çekiyor.ve bazı ciddi insanlar mühim şeyleri de kırmızı kalemle boyuyorlar, dikkati çekiyor. Ne zaman oraya baksa benim ne yapmam lazım diye o kırmızı şeyde gözüne ilişiyor, hiç unutmuyor. Ne zaman oraya baksa benim ne yapmam lazım diye o kırmızı şeyde gözüne ilişiyor, hiç unutmuyor. Öyle birşeyler yapabilirsiniz.

Efendimiz diğer bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Öyle birşeyler yapabilirsiniz.

Efendimiz diğer bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

İza kane yevmu savmi ehadüküm fela yerfüf vela yechel feimruunİza kane yevmu savmi ehadüküm fela yerfüf vela yechel feimruun şatemehu evkatelehu fel yekul inni saimun inni saimun.

şatemehu evkatelehu fel yekul inni saimun inni saimun.

İmam Malik, İmam Buhari, İmam Müslim, İbn Mace, Ebu Davud,İmam Malik, İmam Buhari, İmam Müslim, İbn Mace, Ebu Davud, İbn Hibban hep Ebu Hureyre'den rivayet etmişler.İbn Hibban hep Ebu Hureyre'den rivayet etmişler. Taberani İbn Mesud radıyallahuanhuma'dan rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz müjdeliyor ki;

Taberani İbn Mesud radıyallahuanhuma'dan rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz müjdeliyor ki;

İza kane yevmu savmi ehadüküm.

Sizden birinizin oruç tuttuğu bir gün olursa.
İza kane yevmu savmi ehadüküm.

Sizden birinizin oruç tuttuğu bir gün olursa.
Oruç tuttu, farz oruç veya sünnet oruç veya fazilet, nafile oruç.

Oruç tuttu, farz oruç veya sünnet oruç veya fazilet, nafile oruç.

fela yerfüs.

Sakın kötü pis çirkin söz sarfetmesin.
fela yerfüs.

Sakın kötü pis çirkin söz sarfetmesin.
Refese yerfüsü peltek "s" ile ana avrat ağız bozmakRefese yerfüsü peltek "s" ile ana avrat ağız bozmak veyahut fiilen o işi yapmak manasına bir kelime Arapça'da.veyahut fiilen o işi yapmak manasına bir kelime Arapça'da. Küfürlü, çirkin, kalp kırıcı, edep dışı söz söylemesin. Oruçlu olan kimse.

Küfürlü, çirkin, kalp kırıcı, edep dışı söz söylemesin. Oruçlu olan kimse.

vela yechel.

Cahil de olmasın. Cahillik de yapmasın.
vela yechel.

Cahil de olmasın. Cahillik de yapmasın.
Oruçlu olduğu zaman gafillik cahillik yapmasın. Sevabı kaçırmasın demek yani.Oruçlu olduğu zaman gafillik cahillik yapmasın. Sevabı kaçırmasın demek yani. Cahillik de yapmasın herhangi bir şekilde.

Cahillik de yapmasın herhangi bir şekilde.

ve inimruun şatemehu evkatelehu.

ve inimruun şatemehu evkatelehu.

Adamın birisi karşısına gelir de onunla sövüşmeye kalkarsa, ağız dalaşmasına kalkarsa.Adamın birisi karşısına gelir de onunla sövüşmeye kalkarsa, ağız dalaşmasına kalkarsa. Yahut onunla itişip kakışmaya, savaşmaya kalkarsa.

fel yekul.

Ona desin ki;

Yahut onunla itişip kakışmaya, savaşmaya kalkarsa.

fel yekul.

Ona desin ki;

inni saimun inni saimun.

Ben oruçluyum, ben oruçluyum desin. Yani ona da söylesin.
inni saimun inni saimun.

Ben oruçluyum, ben oruçluyum desin. Yani ona da söylesin.
Ben oruçluyum, ben oruçluyum. Sana uymam, sana mukabele etmem, senin seviyene düşmem.Ben oruçluyum, ben oruçluyum. Sana uymam, sana mukabele etmem, senin seviyene düşmem. Sen ne kadar tahrik etsen de bağırsan çağırsan da ben oruçluyum kardeşim. Oruçluyum desin diyor. Sen ne kadar tahrik etsen de bağırsan çağırsan da ben oruçluyum kardeşim. Oruçluyum desin diyor. Kaynakları sağlam, ravileri kuvvetli bir hadîs-i şerîf. Orucun sevabı kaçmasın diye böyle davranacak.Kaynakları sağlam, ravileri kuvvetli bir hadîs-i şerîf. Orucun sevabı kaçmasın diye böyle davranacak. Geri duracak, geri adım atacak, kavgaya girmeyecek, ağız dalaşına girmeyecek, cahillik etmeyecek.Geri duracak, geri adım atacak, kavgaya girmeyecek, ağız dalaşına girmeyecek, cahillik etmeyecek. Çünkü bunlar orucun sevabını kaçırır, orucun faziletini giderir.

Çünkü bunlar orucun sevabını kaçırır, orucun faziletini giderir.

Bir üçüncü hadîs-i şerîf. Bu da bize bir ölçek olabilir.Bir üçüncü hadîs-i şerîf. Bu da bize bir ölçek olabilir. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemBuyuruyor ki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Deylemi'nin İbn Ömer radıyallahuanhuma'dan rivayet ettiğine göre. Rahimehullah.Deylemi'nin İbn Ömer radıyallahuanhuma'dan rivayet ettiğine göre. Rahimehullah. Bu adamcağız Deylemi, Müstedü'l Firdevs diye bir kitap yazmış bu alim. Orada bu hadîs-i şerîf var.

Bu adamcağız Deylemi, Müstedü'l Firdevs diye bir kitap yazmış bu alim. Orada bu hadîs-i şerîf var.

İza kane ahiruzzaman. Vahdelefel ehvau. Fealeyküm bidini ehli vadiyeti vennisa'.

İza kane ahiruzzaman. Vahdelefel ehvau. Fealeyküm bidini ehli vadiyeti vennisa'.

Ahir zaman olduğu zaman, ahiruzzaman, zamanın sonu olduğu zaman.

Ahir zaman olduğu zaman, ahiruzzaman, zamanın sonu olduğu zaman.

Zamanın sonu ne demek?

Dünyanın sonu demek.
Zamanın sonu ne demek?

Dünyanın sonu demek.
Kıyamet kopmasına yakınlaşıldığı zaman. Ahir zaman olduğunda.

Kıyamet kopmasına yakınlaşıldığı zaman. Ahir zaman olduğunda.

Vahdelefel ehva.

Keyifler çeşit çeşit olarak ortaya çıktığında.
Vahdelefel ehva.

Keyifler çeşit çeşit olarak ortaya çıktığında.
Hevayi nefisler türlü türlü her insandan türlü türlü havalar çıktığında.

Hevayi nefisler türlü türlü her insandan türlü türlü havalar çıktığında.

İnsan niye böyle oluyor?

Ahir zaman da ondan, bozuldu.

İnsan niye böyle oluyor?

Ahir zaman da ondan, bozuldu.

Nasıl olacaktı?

Sünnete uygun olacaktı.

Nasıl olacaktı?

Sünnete uygun olacaktı.

Her kafadan bir ses çıkmayacaktı, Kur'an-ı Kerim'e, sünnete uygun olacaktı yaşantı.Her kafadan bir ses çıkmayacaktı, Kur'an-ı Kerim'e, sünnete uygun olacaktı yaşantı. Öyle değil de heva ve hevesler farklı farklı. Herkes bir yol tutturmuş gidiyor.Öyle değil de heva ve hevesler farklı farklı. Herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Adama laf dinletemiyorsun. Bilgisi yok, tahsili yok, Kur'an okuyamaz.Adama laf dinletemiyorsun. Bilgisi yok, tahsili yok, Kur'an okuyamaz. Hocanın karşısına çıkar, hocayı tenkit eder, beğenmez. Dinin ahkamını beğenmez.Hocanın karşısına çıkar, hocayı tenkit eder, beğenmez. Dinin ahkamını beğenmez. Benim aklım öyle şeye ermez. Ben onu kabul edemem. Ya amma kasılıyorsun ya.Benim aklım öyle şeye ermez. Ben onu kabul edemem. Ya amma kasılıyorsun ya. Din sana muhtaç değil ki. Ne kasılıp duruyorsun öyle. Ben onu kabul etmem.Din sana muhtaç değil ki. Ne kasılıp duruyorsun öyle. Ben onu kabul etmem. Etmezsen kendin bilirsin. Kendin zarara uğrarsın. Türlü türlü.

Ne kabul etmiyorsun kardeşim?

Etmezsen kendin bilirsin. Kendin zarara uğrarsın. Türlü türlü.

Ne kabul etmiyorsun kardeşim?

Bilmem Hürriyet Gazetesi şöyle yazdı da. Cumhuriyet böyle dedi. Hey Allahım. Tövbe Yarabbi.

Bilmem Hürriyet Gazetesi şöyle yazdı da. Cumhuriyet böyle dedi. Hey Allahım. Tövbe Yarabbi.

Bunlar dinin kaynağı mı be?

Kur'an-ı Kerim'de şöyle yazıyor. Hadîs-i şerîfte öyle yazıyor.

Bunlar dinin kaynağı mı be?

Kur'an-ı Kerim'de şöyle yazıyor. Hadîs-i şerîfte öyle yazıyor.

Kaşını kaldırıyor, ne malum hadîs-i şerîfin sahih olduğu?

Sahih.
Kaşını kaldırıyor, ne malum hadîs-i şerîfin sahih olduğu?

Sahih.
Bir de öğrenmiş hadîs-i şerîf sahih mi değil mi filan diye. Tamam sahih.Bir de öğrenmiş hadîs-i şerîf sahih mi değil mi filan diye. Tamam sahih. Gel bakalım şu sahih hadisi yap. O zaman başka bir mazeret kıvırttırıyor, gene yapmıyor.Gel bakalım şu sahih hadisi yap. O zaman başka bir mazeret kıvırttırıyor, gene yapmıyor. Artık kafalar bozulmuş. Herkes hevayi nevsinin peşinde.

Başka yere gittiği zaman ne olacak?

Artık kafalar bozulmuş. Herkes hevayi nevsinin peşinde.

Başka yere gittiği zaman ne olacak?

Fealeyküm.

Size tavsiye ederim.

Fealeyküm.

Size tavsiye ederim.

Bi dini vadiyet.

Çöl ahalisinin dinini, dindarlığını örnek almanızı size tavsiye ederim, bir.

Bi dini vadiyet.

Çöl ahalisinin dinini, dindarlığını örnek almanızı size tavsiye ederim, bir.

vennisa'.

Kadınların dindarlığını örnek almanızı tavsiye ederim.
vennisa'.

Kadınların dindarlığını örnek almanızı tavsiye ederim.
Yani kocakarı demek istiyor. Nisa dediği yaşlı kadın Allahualem. Onların dinini örnek alın, öyle olun.Yani kocakarı demek istiyor. Nisa dediği yaşlı kadın Allahualem. Onların dinini örnek alın, öyle olun. Çünkü bir hacı teyze Allah selamet versin. Dindar. Namazlı, tesbihli. Hiç aldanmaz, hiç öyle kapılmaz.Çünkü bir hacı teyze Allah selamet versin. Dindar. Namazlı, tesbihli. Hiç aldanmaz, hiç öyle kapılmaz. Yok radyo şöyle demiş, gazete böyle demiş, televizyon şunu yazmış.

Yok radyo şöyle demiş, gazete böyle demiş, televizyon şunu yazmış.

Maşallah, dosdoğru gider. Düğmesini iğnesini iğneler, yüzünü kapatır.Maşallah, dosdoğru gider. Düğmesini iğnesini iğneler, yüzünü kapatır. Elinde tesbih ibadetini yapar durur, hatmini okur, tesbihini çeker, gelir bize neler söyler.Elinde tesbih ibadetini yapar durur, hatmini okur, tesbihini çeker, gelir bize neler söyler. Bir güzel rüyalar görür, bir güzel rüyalar görür, ağzınızın suyu akar.Bir güzel rüyalar görür, bir güzel rüyalar görür, ağzınızın suyu akar. Resûlullah Efendimiz gelmiş, biriktiriyorum.Resûlullah Efendimiz gelmiş, biriktiriyorum. Rüyasında Resûlullah Efendimiz gelmiş de seni görmeye geldim demiş de.Rüyasında Resûlullah Efendimiz gelmiş de seni görmeye geldim demiş de. İnsan canını verir ya böyle bir rüyaya. Neler anlatıyorlar. Yalan değil anlatıyorlar.

İnsan canını verir ya böyle bir rüyaya. Neler anlatıyorlar. Yalan değil anlatıyorlar.

Hocam böyle böyle bir rüya gördüm bunun manası nedir?

Neden?

Temiz, tertemiz.
Hocam böyle böyle bir rüya gördüm bunun manası nedir?

Neden?

Temiz, tertemiz.
Başörtülü olduğundan itilmiş, kakılmış, horlanmış. Dindar olduğundan tenkit edilmiş. Başörtülü olduğundan itilmiş, kakılmış, horlanmış. Dindar olduğundan tenkit edilmiş. Gelini, kızı, torunu, komşusu, ilericiler, bilgiçler, okumuşlar, aydınlar beğenmez ama o Elhamdülillah.Gelini, kızı, torunu, komşusu, ilericiler, bilgiçler, okumuşlar, aydınlar beğenmez ama o Elhamdülillah. Kale gibi gider.

Başka?

Ehli badiye.

Çöldeki bir adam.
Kale gibi gider.

Başka?

Ehli badiye.

Çöldeki bir adam.
Çöldeki adamın şehirdeki pislikten haberi yok ki. Çöldeki adamın şehirdeki pislikten haberi yok ki. O öğrendiği eski güzel Müslümanlığı bozulmadan sürdürüyor. Daha örf töre bozulmamış.O öğrendiği eski güzel Müslümanlığı bozulmadan sürdürüyor. Daha örf töre bozulmamış. Ben hayret etmiştim bizim köye gittiğim zaman Cuma günü çalışmıyorlar. Ben hayret etmiştim bizim köye gittiğim zaman Cuma günü çalışmıyorlar. Pazar günü çalışmamayı görmüştük biz şehirde. Cuma günü çalışmamayı sürdürüyorlar.

Neden?

Pazar günü çalışmamayı görmüştük biz şehirde. Cuma günü çalışmamayı sürdürüyorlar.

Neden?

Öyle görmüşler. Cuma günü çalışılmaz. Cuma günü çalışılmadı mı insan çok iyi olur.

Neden iyi olur hocam?

Öyle görmüşler. Cuma günü çalışılmaz. Cuma günü çalışılmadı mı insan çok iyi olur.

Neden iyi olur hocam?

Aylak, bir mazereti yok, camiye gelir. Cuma namazını kaçırmaz.Aylak, bir mazereti yok, camiye gelir. Cuma namazını kaçırmaz. Üç Cumayı kaçırdı mı kalbi mühürleniyor adamın, kalbi kapatılıyor.Üç Cumayı kaçırdı mı kalbi mühürleniyor adamın, kalbi kapatılıyor. Kalbi kapatılıyor kepenki indiriliyor, kilidi takılıyor, iple bağlanıyor, üstüne kırmızı mum da dökülüyor,Kalbi kapatılıyor kepenki indiriliyor, kilidi takılıyor, iple bağlanıyor, üstüne kırmızı mum da dökülüyor, bir de belediyenin mührü basılıyor. Hadi bakalım o dükkanı aç da göreyim. bir de belediyenin mührü basılıyor. Hadi bakalım o dükkanı aç da göreyim. Mührü kırılsa bile hapı yuttu adam.

Niye?

Bu dükkan mühürlendi.
Mührü kırılsa bile hapı yuttu adam.

Niye?

Bu dükkan mühürlendi.
Belediye ceza olarak bir ay mühürledi bunu.Belediye ceza olarak bir ay mühürledi bunu. Kalbi mühürlenmesi insanın manevi hayatının kapatılması demek ceza olarak. Durdurulması demek. Kalbi mühürlenmesi insanın manevi hayatının kapatılması demek ceza olarak. Durdurulması demek. Çok büyük bir ceza. Cumaya gelir, gusül abdesti alır, cumaya gelir. Rahat rahat öğlene kadar hazırlanır.Çok büyük bir ceza. Cumaya gelir, gusül abdesti alır, cumaya gelir. Rahat rahat öğlene kadar hazırlanır. Cuma namazını da kılar, sevapları kazanır.

Köylerde kadınların giyimleri gelenekseldir.
Cuma namazını da kılar, sevapları kazanır.

Köylerde kadınların giyimleri gelenekseldir.
Çarşaf giyer veya şalvar giyer. ve başını örter ve köyün ayıplamayacağı şekilde giyinir.Çarşaf giyer veya şalvar giyer. ve başını örter ve köyün ayıplamayacağı şekilde giyinir. Ama kasabaya şehre indiği zaman bakarsın manto giymiş, başörtü giymiş, naylon çorap giymiş.

Ama kasabaya şehre indiği zaman bakarsın manto giymiş, başörtü giymiş, naylon çorap giymiş.

Hani sen şalvar giyiyordun ne güzel örtünüyordun?

Hani sen şalvar giyiyordun ne güzel örtünüyordun?

Şimdi sen bu giyiminle her şeyin, yani göstermemen gereken kısımlar görünmeye başladı.Şimdi sen bu giyiminle her şeyin, yani göstermemen gereken kısımlar görünmeye başladı. Köyde bozulmamış, köyde ayıp öyle gezse. Hadi gez bakalım.Köyde bozulmamış, köyde ayıp öyle gezse. Hadi gez bakalım. Naylon çorabı giy köyde, hadi mantoyu giy gez bakalım.Naylon çorabı giy köyde, hadi mantoyu giy gez bakalım. Alimallah köylü tefe koyar hoplata zıplata oynatır. Korkar köyde öyle şey yapmaya.Alimallah köylü tefe koyar hoplata zıplata oynatır. Korkar köyde öyle şey yapmaya. Köyün usulü şalvardır giyer. Şehre giderken şalvarı giy. Utanırım.

Köyün usulü şalvardır giyer. Şehre giderken şalvarı giy. Utanırım.

Kimden utanıyorsun?

Şehirlilerden.

Neden?

Köylü derler. Zaten köylüsün, doğru söylüyorlar.

Kimden utanıyorsun?

Şehirlilerden.

Neden?

Köylü derler. Zaten köylüsün, doğru söylüyorlar.

Ne olur yani sana köylü derlerse ne olur?

Ben köylüyüm. Var mı bir diyeceğin ben köylüyüm.
Ne olur yani sana köylü derlerse ne olur?

Ben köylüyüm. Var mı bir diyeceğin ben köylüyüm.
Köylüyüm ya! Benim sayemde yaşıyorsunuz.

Köylüyüm ya! Benim sayemde yaşıyorsunuz.

Ben tarlaya buğdayı ekmesem ekmeği nerden yiyeceksiniz?

Ben tarlaya buğdayı ekmesem ekmeği nerden yiyeceksiniz?

Sebzeyi meyveyi yetiştirmesem sofranızda yemekleri nasıl pişireceksiniz?

Sebzeyi meyveyi yetiştirmesem sofranızda yemekleri nasıl pişireceksiniz?

Karnınızı nasıl doyuracaksınız?

Var mı bir diyeceğin?

Ben köylüyüm.
Karnınızı nasıl doyuracaksınız?

Var mı bir diyeceğin?

Ben köylüyüm.
Ben Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin Ahmetçe köyündenim.

Var mı bir diyeceğin?

Var mı bir itirazın?

Ben Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin Ahmetçe köyündenim.

Var mı bir diyeceğin?

Var mı bir itirazın?

Sen şehirli olmuşsun da ne olmuş?

Allah seni ıslah etsin. Bozulmuşsun. Çapkın, yırtık.
Sen şehirli olmuşsun da ne olmuş?

Allah seni ıslah etsin. Bozulmuşsun. Çapkın, yırtık.
külhani, kaypak bir şey olmuşsun, bozulmuşsun. Köy bozulmuyor.külhani, kaypak bir şey olmuşsun, bozulmuşsun. Köy bozulmuyor. Onun için Peygamber Efendimiz buyurmuş ki, çöl ahalisinin dinini tavsiye ederim.Onun için Peygamber Efendimiz buyurmuş ki, çöl ahalisinin dinini tavsiye ederim. Hakikaten de bazen rastlıyoruz. Yanımıza bir Arap köylüsü, çöllüsü oturuyor. Hakikaten de bazen rastlıyoruz. Yanımıza bir Arap köylüsü, çöllüsü oturuyor. Peygamber Efendimiz'in mescidinde veya bilmem Mescid-i Haram'da. Öyle güzel ibadet ediyor.Peygamber Efendimiz'in mescidinde veya bilmem Mescid-i Haram'da. Öyle güzel ibadet ediyor. Öyle güzel tesbihler çekiyor. Kulağınla işitiyorsun. Öyle sağlam ki.Öyle güzel tesbihler çekiyor. Kulağınla işitiyorsun. Öyle sağlam ki. Onların dokunulmazlığı da var Suudi Arabistan'da. Dobra dobra konuşur.Onların dokunulmazlığı da var Suudi Arabistan'da. Dobra dobra konuşur. Devlet dairelerine gittiği zaman gel filan derler. Bizde köylüyü horlarlar. Devlet dairelerine gittiği zaman gel filan derler. Bizde köylüyü horlarlar. Orada çölden gelene özel bir tebessümle güzel hizmet gösteriyorlar. Gel diyorlar.Orada çölden gelene özel bir tebessümle güzel hizmet gösteriyorlar. Gel diyorlar. Çünkü usul nizam tanımıyor. Selamün aleyküm diyor giriyor içeriye. Samimi samimi.Çünkü usul nizam tanımıyor. Selamün aleyküm diyor giriyor içeriye. Samimi samimi. Herkesinde hoşuna gidiyor. Yandan çarklı bir tebessüm, gülerek. Buyrun ehlen ve sehlen diyorlar.Herkesinde hoşuna gidiyor. Yandan çarklı bir tebessüm, gülerek. Buyrun ehlen ve sehlen diyorlar. Ne işin var diyorlar. O da bağıra bağıra anlatıyor derdini. Ben tarlada şunu yaparken şu oldu da.Ne işin var diyorlar. O da bağıra bağıra anlatıyor derdini. Ben tarlada şunu yaparken şu oldu da. Hurmamı getirirken bu oldu da bilmem ne. Tamam tamam diyorlar. Sen şuraya otur.Hurmamı getirirken bu oldu da bilmem ne. Tamam tamam diyorlar. Sen şuraya otur. Orada değişik bir hava var, çöllüyü sevmek var, çöle gitmek var.Orada değişik bir hava var, çöllüyü sevmek var, çöle gitmek var. Mekke'li Mekke ile Medine arasındaki Mekke'yle Cidde arasındakiMekke'li Mekke ile Medine arasındaki Mekke'yle Cidde arasındaki çöllere çadır kuruyor gidiyor, çölü, çadırı özlüyor. Yazlığa gittiğimiz gibi bizim, yaylalara çıktığımız gibi.çöllere çadır kuruyor gidiyor, çölü, çadırı özlüyor. Yazlığa gittiğimiz gibi bizim, yaylalara çıktığımız gibi. Oralara gidiyor. Süt içiyor taze, deve eti filan. Köy hayatı, çadır.Oralara gidiyor. Süt içiyor taze, deve eti filan. Köy hayatı, çadır. Akşamları yıldızların altında sohbet vesaire. Hoşuna gidiyor. Orada bozulmamış oluyor.

Akşamları yıldızların altında sohbet vesaire. Hoşuna gidiyor. Orada bozulmamış oluyor.

Bu büyük şehirler yok mu?

Var hocam. Heryerde büyük şehir var.

Ne olmuş yani?

Bu büyük şehirler yok mu?

Var hocam. Heryerde büyük şehir var.

Ne olmuş yani?

Bu büyük şehirlerde her türlü edepsizlik, ahlaksızlık ve dış tesir gayri İslami hareket ilk önce buralara geliyor.Bu büyük şehirlerde her türlü edepsizlik, ahlaksızlık ve dış tesir gayri İslami hareket ilk önce buralara geliyor. Oralara giriyor ve orası savunmuyor.Oralara giriyor ve orası savunmuyor. Çünkü kimse kimseyi bilmediğinden kimse kimseye aldırmadığından nasihat etmediğinden.Çünkü kimse kimseyi bilmediğinden kimse kimseye aldırmadığından nasihat etmediğinden. Utanan utanılacak işi de yapıyor, bir tepki almıyor. Köyde olsa söylerler. Yaptırtmazlar.Utanan utanılacak işi de yapıyor, bir tepki almıyor. Köyde olsa söylerler. Yaptırtmazlar. Konu komşu, büyükler söyler. Eli bastonlu ihtiyar sakallı amcalar. Görmesin ha. Konu komşu, büyükler söyler. Eli bastonlu ihtiyar sakallı amcalar. Görmesin ha. Kafasına bastonu indirir alimallah yaptırtmaz. Eskiden tabi artık bilmiyoruz şimdi köylerin nasıl olduğunu.Kafasına bastonu indirir alimallah yaptırtmaz. Eskiden tabi artık bilmiyoruz şimdi köylerin nasıl olduğunu. Bizim bir zamanlar öyleydi. Kadınlar hiç köyün çarşısına gitmezdi, şimdi değişti.Bizim bir zamanlar öyleydi. Kadınlar hiç köyün çarşısına gitmezdi, şimdi değişti. Kadınların düğünü ayrı olurdu. Düğünde eğlendikleri yer ayrı olurdu. Erkeklerin ayrı olurdu. Değişmiş şimdi.Kadınların düğünü ayrı olurdu. Düğünde eğlendikleri yer ayrı olurdu. Erkeklerin ayrı olurdu. Değişmiş şimdi. Kadınların oynadığını erkekler görmezdi. Değişmiş şimdi. Oralar da bozulmuş. Ümidimiz taşra idi.Kadınların oynadığını erkekler görmezdi. Değişmiş şimdi. Oralar da bozulmuş. Ümidimiz taşra idi. Orası da bozulmuş. Her taraf tabi bozuluyor, bozuluyor. Allah bizi korusun. Orası da bozulmuş. Her taraf tabi bozuluyor, bozuluyor. Allah bizi korusun. İmtihanımızı başarıyla vermeyi nasip eylesin. Yardımını eksik etmesin. Tevfikini refik eylesin.

İmtihanımızı başarıyla vermeyi nasip eylesin. Yardımını eksik etmesin. Tevfikini refik eylesin.

el-Fatiha.

el-Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2