Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Hac ve Umrenin Manevi Değeri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şa'bân 1420 / 30.11.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hac ve Umre Fakirliği , Günahları Giderir, Hac ve Umre Emsalsiz Güzellikte Bir İbadet, Cennetliklerin En Aşağıda Olanının Nimetleri | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hac ve Umrenin Manevi Değeri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şa'bân 1420 / 30.11.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hac ve Umre Fakirliği , Günahları Giderir, Hac ve Umre Emsalsiz Güzellikte Bir İbadet, Cennetliklerin En Aşağıda Olanının Nimetleri | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki:

Edîmû. Devam ettiriniz. Edîmû. Devam ettiriniz.

El-hacce ve'l-umrate. Haccı ve umreyi devamlı yapınız. Devam ettiriniz.El-hacce ve'l-umrate. Haccı ve umreyi devamlı yapınız. Devam ettiriniz. Bir yapıp bırakmayınız yani. Yapabildiğiniz kadar, fırsat oldukça haccı, umreyi yapınız. Çünkü: Bir yapıp bırakmayınız yani. Yapabildiğiniz kadar, fırsat oldukça haccı, umreyi yapınız. Çünkü:

Fe-innehumâ. Bu hac ve umre; Fe-innehumâ. Bu hac ve umre;

Yenfiyâni'l-fakra ve'z-zunûbe. Hem fakirliği giderir insandan. Uzaklaştırır.Yenfiyâni'l-fakra ve'z-zunûbe. Hem fakirliği giderir insandan. Uzaklaştırır. Hem de günahları uzaklaştırır, giderir. Allah Allah! Subhanallah! Hem de günahları uzaklaştırır, giderir. Allah Allah! Subhanallah! Para verip, masraf yapıp hacca gidiyorsun; umre yapıyorsun. Ama fakirliği de gideriyor.Para verip, masraf yapıp hacca gidiyorsun; umre yapıyorsun. Ama fakirliği de gideriyor. Günahları da gideriyor. Günahları da gideriyor.

Ke-mâ yenfî'l-kîru hubse'l-hadîdi.Ke-mâ yenfî'l-kîru hubse'l-hadîdi. Demirci ocağının demirin pasını giderdiği gibi hac ve umre de insanın günahlarını ve fakirliğini giderir.Demirci ocağının demirin pasını giderdiği gibi hac ve umre de insanın günahlarını ve fakirliğini giderir. Demir malum demirci ocağına girip, eriyince yenileşir. Pası vesairesi gider. Yeni hale gelir.Demir malum demirci ocağına girip, eriyince yenileşir. Pası vesairesi gider. Yeni hale gelir. Onu ona benzetiyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.Onu ona benzetiyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Bu hadîs-i şerîf şu bakımdan bizim için önemli, güncel bir hadîs-i şerîf. Bu hadîs-i şerîf şu bakımdan bizim için önemli, güncel bir hadîs-i şerîf.

Çünkü peşpeşe hacca gitmek, umreye gitmek diyorlar, bazı adamlar memleketimizde. Ne oluyor ya? Çünkü peşpeşe hacca gitmek, umreye gitmek diyorlar, bazı adamlar memleketimizde.

Ne oluyor ya?

Parasını fakirlere versin, hayra versin. Okula versin, diyorlar.Parasını fakirlere versin, hayra versin. Okula versin, diyorlar. Türkiye'de hayırları kimler yapıyor diye bir sayım yapılsa zaten hacı babalar yapıyor hayırları. Türkiye'de hayırları kimler yapıyor diye bir sayım yapılsa zaten hacı babalar yapıyor hayırları. Okulu da yapan hacı babalar. Allah'tan korkan, sevabını uman insanlar. Çeşmeyi de yapan onlar. Okulu da yapan hacı babalar. Allah'tan korkan, sevabını uman insanlar. Çeşmeyi de yapan onlar.

Camiyi de yapan onlar. Yolu da yapan onlar. Fakirlere de parayı veren onlar.Camiyi de yapan onlar. Yolu da yapan onlar. Fakirlere de parayı veren onlar. Milletin başı sıkıştı da para lazım oldu mu gittikleri yer, hacı babalar. Milletin başı sıkıştı da para lazım oldu mu gittikleri yer, hacı babalar.

Zaten her türlü hayrı yapıyorlar. Ama hac ve umre başka. Onun yeri başka.Zaten her türlü hayrı yapıyorlar. Ama hac ve umre başka. Onun yeri başka. Hacca ve umreye gittiği zaman insan, bütün geçmiş günahları siliniyor. Hacca ve umreye gittiği zaman insan, bütün geçmiş günahları siliniyor.

Çok önemli bir şey. Ve müslümanlar hacda dünya üzerindeki müslümanlar ile bir araya gelmiş oluyor.Çok önemli bir şey. Ve müslümanlar hacda dünya üzerindeki müslümanlar ile bir araya gelmiş oluyor. Endonezya'dan da gidiyor. İspanya'dan da gidiyor. Fas'tan da gidiyor. Endonezya'dan da gidiyor. İspanya'dan da gidiyor. Fas'tan da gidiyor.

Amerika'dan da geliyor. Her yerden hacılar geliyor. Burada toplanılıyor. Çok güzel bir fırsat.Amerika'dan da geliyor. Her yerden hacılar geliyor. Burada toplanılıyor. Çok güzel bir fırsat. Çok büyük bir ibadet. Emsalsiz güzellikte ve sonsuz faydaları olan bir ibadet.Çok büyük bir ibadet. Emsalsiz güzellikte ve sonsuz faydaları olan bir ibadet. Onun için o faydalar bir kenara atılamaz. Biraz daOnun için o faydalar bir kenara atılamaz. Biraz da Avrupa'ya gidecek olanlar gitmesinler. Avrupa'ya gidecek olanlar gitmesinler.

İsviçre'ye gidecek olanlar gitmesinler. Monte Carlo'ya gidecek olanlar gitmesinler.İsviçre'ye gidecek olanlar gitmesinler. Monte Carlo'ya gidecek olanlar gitmesinler. Kürk almaya bilmem ne yapmaya gidenler gitmesinler. Biraz da onlar yapsınlar, hayırları.Kürk almaya bilmem ne yapmaya gidenler gitmesinler. Biraz da onlar yapsınlar, hayırları. Avrupa'ya gitmesinler. Çünkü Avrupa'daki otellerin paraları Suud'daki otellerden çok çok daha fazla. Avrupa'ya gitmesinler. Çünkü Avrupa'daki otellerin paraları Suud'daki otellerden çok çok daha fazla.

Suud'a giderken verilen, yapılan masrafla Avrupa'ya yapılan,Suud'a giderken verilen, yapılan masrafla Avrupa'ya yapılan, Amerika'ya yapılan masraf ölçülmeyecek kadar çok. Biraz da onlar yapsın.Amerika'ya yapılan masraf ölçülmeyecek kadar çok. Biraz da onlar yapsın. Fedakârlıksa, döviz tasarrufuysa, biraz da onlar yapsın, o tasarrufu. Haccı ve umreyi yapacağız. Fedakârlıksa, döviz tasarrufuysa, biraz da onlar yapsın, o tasarrufu. Haccı ve umreyi yapacağız. Yani elimizden geldiğince, fırsat oldukça yapacağız. Çünkü çok faydaları var. Yani elimizden geldiğince, fırsat oldukça yapacağız. Çünkü çok faydaları var.

Ahmed b. Hanbel, İbn Abdulber ve Tirmizî gibi saygın,Ahmed b. Hanbel, İbn Abdulber ve Tirmizî gibi saygın, önemli hadis kaynaklarının kaydetmiş olduğu bir hadîs-i şerîf. Ebu Said hazretlerinden r.anh.önemli hadis kaynaklarının kaydetmiş olduğu bir hadîs-i şerîf. Ebu Said hazretlerinden r.anh. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Ednâ ehli'l-cenneti menzileten.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Ednâ ehli'l-cenneti menzileten.
Cennetteki cennetlik mübareklerin derecesi en az olanı, en ötekilerin gerisinde olanı. Cennetteki cennetlik mübareklerin derecesi en az olanı, en ötekilerin gerisinde olanı.

Ellezî. O kimsedir ki; Semânûne elfe hâdimin.Ellezî. O kimsedir ki;

Semânûne elfe hâdimin.
Seksen bin hizmetiçisi var.Seksen bin hizmetiçisi var. Fıldır fıldır hizmetine koşuyorlar. En aşağıdakinin. Fıldır fıldır hizmetine koşuyorlar. En aşağıdakinin.

Ve'snetâni ve seb'ûne zevceten. Yetmiş iki tane zevcesi var. Ve'snetâni ve seb'ûne zevceten. Yetmiş iki tane zevcesi var.

Tunsebu lehû kubbetün min lü'lüin ve zebercedin ve yâkûtin, ke-mâ beyne'l-câbiyeti ilâ san'âi.Tunsebu lehû kubbetün min lü'lüin ve zebercedin ve yâkûtin, ke-mâ beyne'l-câbiyeti ilâ san'âi. Cabiye şehrinden, Yemen'deki Sana şehrine kadar büyüklükte bir kubbe yapılır onun için, cennette.Cabiye şehrinden, Yemen'deki Sana şehrine kadar büyüklükte bir kubbe yapılır onun için, cennette. Bu rütbesi en aşağıda, en geride olan için. Cabiye şehri nerdeymiş? Bu rütbesi en aşağıda, en geride olan için.

Cabiye şehri nerdeymiş?

El Cabiye, Şam'da. Kenarda açıklama var, Şam'daymış.El Cabiye, Şam'da. Kenarda açıklama var, Şam'daymış. Şam ile Yemen'deki Sana arası kadar büyüklükte bir kubbe yapılır, bu mübarek için. Şam ile Yemen'deki Sana arası kadar büyüklükte bir kubbe yapılır, bu mübarek için.

İnciden, zebercetten ve yakuttan. Yakut, ruby İngilizce'si.İnciden, zebercetten ve yakuttan. Yakut, ruby İngilizce'si. Zebercet de tahmin ediyorum sapphire dediğimiz mücevher safir dediğimiz.Zebercet de tahmin ediyorum sapphire dediğimiz mücevher safir dediğimiz. İnciden, safirden, rubyden, yakuttan, Şam'daki Cabiye şehrinden, Yemen'deki İnciden, safirden, rubyden, yakuttan, Şam'daki Cabiye şehrinden, Yemen'deki Sana şehrindeki mesafeyi kaplayan bir büyüklükte kubbe yapılır, bu zât-ı muhtereme.Sana şehrindeki mesafeyi kaplayan bir büyüklükte kubbe yapılır, bu zât-ı muhtereme. Allah-u Teâlâ hazretleri cennet ehlinden eylesin. Cennetten mahrum olanlardan eylemesin. Allah-u Teâlâ hazretleri cennet ehlinden eylesin. Cennetten mahrum olanlardan eylemesin.

Üçüncü hadis-i şerif: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Eddû hakka'l-mecâlisi. Üçüncü hadis-i şerif:

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Eddû hakka'l-mecâlisi.
Toplantıların hakkını verin. Ne demek toplantının hakkı? Şimdi toplandık.Toplantıların hakkını verin.

Ne demek toplantının hakkı?

Şimdi toplandık.
Muhtelif zamanlarda çeşitli vesilelerle toplanıyoruz. Toplantıların hakkını verin. Nedir? Muhtelif zamanlarda çeşitli vesilelerle toplanıyoruz. Toplantıların hakkını verin.

Nedir?

Zikru'llahi kesâran. Toplantının hakkı, Allah'ı çok zikretmektir. Allah'ı zikredeceğiz, toplantılarımızda.Zikru'llahi kesâran. Toplantının hakkı, Allah'ı çok zikretmektir. Allah'ı zikredeceğiz, toplantılarımızda. Mümkünse dinî konuları kullanacağız. Açacağız, öğretmeye çalışacağız. Mümkünse dinî konuları kullanacağız. Açacağız, öğretmeye çalışacağız.

Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getireceğiz. Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getireceğiz. Meclislerimiz, toplantılarımız, zikirsiz, salât ü selâmsız olmayacak.Meclislerimiz, toplantılarımız, zikirsiz, salât ü selâmsız olmayacak. İnsanlar bir yerde toplansalar, hiç Resûlullah'a salât ü selâm getirmeden ayrılsalar neye benzermiş? İnsanlar bir yerde toplansalar, hiç Resûlullah'a salât ü selâm getirmeden ayrılsalar neye benzermiş?

Leşin başına toplanan köpeklerin dağılmasına benzermiş. Ne kadar çirkin bir şey durum demek ki. Leşin başına toplanan köpeklerin dağılmasına benzermiş. Ne kadar çirkin bir şey durum demek ki. Resûlullah'a salât ü selâm getirmemek bir mecliste. Resûlullah'a salât ü selâm getirmemek bir mecliste.

Elhamdülillah, bizim meclislerimiz ne oluyor? Elhamdülillah diyoruz. Resûlullah diyoruz.Elhamdülillah, bizim meclislerimiz ne oluyor?

Elhamdülillah diyoruz. Resûlullah diyoruz.
Rahîm Allah diyoruz. Radıyallahu anh diyoruz. Yani Allah'ın sevdiği sözler sarf ediliyor, kullanılıyor.Rahîm Allah diyoruz. Radıyallahu anh diyoruz. Yani Allah'ın sevdiği sözler sarf ediliyor, kullanılıyor. Mescidin içindeyiz. Allah'ın evindeyiz. Allah'ın misafirleriyiz. Allah'ın huzurunda, divanında durduk.Mescidin içindeyiz. Allah'ın evindeyiz. Allah'ın misafirleriyiz. Allah'ın huzurunda, divanında durduk. Rabbimiz, ibadetlerimizi kabul eylesin. Demek ki meclislerin hakkı zikrullahmış. Onu çok zikretmekmiş.Rabbimiz, ibadetlerimizi kabul eylesin. Demek ki meclislerin hakkı zikrullahmış. Onu çok zikretmekmiş. Onu yapacağız. Sonra: Ve erşidû's-sebîle.Onu yapacağız. Sonra:

Ve erşidû's-sebîle.
Oturduğunuz yerde yolun kenarı filansa, böyle bir yerde oturuyorsak, yolu bilmeyenlere de yol gösterivereceğiz. Oturduğunuz yerde yolun kenarı filansa, böyle bir yerde oturuyorsak, yolu bilmeyenlere de yol gösterivereceğiz.

"Şuradan gidersin. O şurada durur. Senin aradığın semt şurasıdır." diye. "Şuradan gidersin. O şurada durur. Senin aradığın semt şurasıdır." diye.

Oturduğun zaman meclislerin, toplantı yerlerinin, Oturduğun zaman meclislerin, toplantı yerlerinin, oturma yerlerinin bir vazifesi de gelen geçenin ihtiyacı olan yol tarifi gibi, adres açıklaması gibi şeyleri yapmak. oturma yerlerinin bir vazifesi de gelen geçenin ihtiyacı olan yol tarifi gibi, adres açıklaması gibi şeyleri yapmak.

Erşidû's-sebîle. Yolu gösteriverin diyor, Peygamber Efendimiz. Başka? Erşidû's-sebîle. Yolu gösteriverin diyor, Peygamber Efendimiz.

Başka?

Ve ğuddû'l-ebsâra. Bir de eğer öyle yol kenarlarında herkesin geçtiği yerlere,Ve ğuddû'l-ebsâra. Bir de eğer öyle yol kenarlarında herkesin geçtiği yerlere, manzaralı bir yere oturmuşsanız gözünüze de sahip olun.manzaralı bir yere oturmuşsanız gözünüze de sahip olun. Gelip geçen nâmahremlere de bakmayın, diye bildiriyor. Gelip geçen nâmahremlere de bakmayın, diye bildiriyor.

Adam veya kadın mecburen yoldan geçecek. Yol çünkü. Yolun kenarına da ötekiler oturmuş. Adam veya kadın mecburen yoldan geçecek. Yol çünkü. Yolun kenarına da ötekiler oturmuş. O oradan geldiğinden, önlerinden geçinceye kadar bakıyorlar. Olmaz. İslâm'da doğru değil. O oradan geldiğinden, önlerinden geçinceye kadar bakıyorlar. Olmaz. İslâm'da doğru değil. Gözünü kapatacak. Ğuddû'l-ebsâra. Gözlerinizi kapayınız, nâmahreme bakmayınız, diyor.Gözünü kapatacak.

Ğuddû'l-ebsâra. Gözlerinizi kapayınız, nâmahreme bakmayınız, diyor.
Yollar gelen geçeni süzmek, seyretmek, seyrana bakmak için değildir. Yollar bir ihtiyaç görüyor. Yollar gelen geçeni süzmek, seyretmek, seyrana bakmak için değildir. Yollar bir ihtiyaç görüyor. Yolun kenarında oturanlar da yoldan geçenlere böyle yamuk bakmamalı. O zaman çok günaha girerler. Yolun kenarında oturanlar da yoldan geçenlere böyle yamuk bakmamalı. O zaman çok günaha girerler.

Dikkat etmeleri gerekiyor. Birisi bir yol, adres soruyorsa ona da kibarca yolu tarif edecek.Dikkat etmeleri gerekiyor. Birisi bir yol, adres soruyorsa ona da kibarca yolu tarif edecek. Allahu Teâlâ hazretleri her işimizi, rızasına uygun yapmaya muvaffak eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri her işimizi, rızasına uygun yapmaya muvaffak eylesin. Cümlemizi sevdiği kul eylesin. Huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. El Fatiha. Cümlemizi sevdiği kul eylesin. Huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin.

El Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2