Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Hac ve Umreye Devam Edin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Muharrem 1412 / 28.07.1991
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hac ve Umre Fakirliği Giderir, Yetime Yakınlık Gösterin!, Cennet Ehline Verilen Nimetler, Her Hak Sahibine Hakkını Verin!, Toplantıların | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hac ve Umreye Devam Edin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Muharrem 1412 / 28.07.1991
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hac ve Umre Fakirliği Giderir, Yetime Yakınlık Gösterin!, Cennet Ehline Verilen Nimetler, Her Hak Sahibine Hakkını Verin!, Toplantıların | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismilâhirrahmânirrahîm.

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismilâhirrahmânirrahîm.

El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âl'ihî ve sahbihî ecmaîn.El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âl'ihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesetin bid'atün.Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesetin bid'atün. Ve külle bid'atin ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.Ve külle bid'atin ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Edîmü'l-hacce ve'l-umrete fe-innehümâ yenfiyâni'l-fakra ve'z-zünûbe kemâ yefni'l-kîrü hubse'l-hadîd.

Edîmü'l-hacce ve'l-umrete fe-innehümâ yenfiyâni'l-fakra ve'z-zünûbe kemâ yefni'l-kîrü hubse'l-hadîd.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı hem dünyada âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı hem dünyada âhirette üzerinize olsun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîiflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîiflerinden bir miktar o gül bahçesinden bir demet toplayıp sizlere sunacağız, okuyacağız, izah edeceğiz. bir miktar o gül bahçesinden bir demet toplayıp sizlere sunacağız, okuyacağız, izah edeceğiz. Allah'ın izniyle istifade edeceğiz, feyz alacağız, sevap kazanacağız.Allah'ın izniyle istifade edeceğiz, feyz alacağız, sevap kazanacağız. Fakat bu hadislerin okunmasına başlamadan önce Fakat bu hadislerin okunmasına başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efedimiz'in rûh-i pâkine biz aciz nâçiz ümmetlerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efedimiz'in rûh-i pâkine biz aciz nâçiz ümmetlerinden bir sevgi nişânesi, bir ümmetlik nişânesi, bir hediyye-i Kur'âniye olsun diyebir sevgi nişânesi, bir ümmetlik nişânesi, bir hediyye-i Kur'âniye olsun diye ve onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâbının, ahbâbının, ona hüsn ü ittibâ etmiş olanve onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâbının, ahbâbının, ona hüsn ü ittibâ etmiş olan cümle mü'minîn-i mü'minâtın ve hâsseten Peygamber Efendimiz'in vârisleri, ümmetin emînleri,cümle mü'minîn-i mü'minâtın ve hâsseten Peygamber Efendimiz'in vârisleri, ümmetin emînleri, hakiki halifeler olan evliyâullahı sadât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve kitabını okuduğumuzhakiki halifeler olan evliyâullahı sadât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve kitabını okuduğumuz Gümüşhaneli Ahmet Ziyâeddîn Efendi hoca hazretlerinin, kendisinden feyiz aldığımızGümüşhaneli Ahmet Ziyâeddîn Efendi hoca hazretlerinin, kendisinden feyiz aldığımız Muhammed Zahid Bursevî Hocamız'ın, bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin,Muhammed Zahid Bursevî Hocamız'ın, bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin, râvilerin ruhları için, şu camiyi bina etmiş olan İskender Paşa merhumun ruhu için, râvilerin ruhları için, şu camiyi bina etmiş olan İskender Paşa merhumun ruhu için, şu camiyi tekrar tekrar tamir edip, tevsî edip, genişletip, tecdîd edip hizmette tutanların,şu camiyi tekrar tekrar tamir edip, tevsî edip, genişletip, tecdîd edip hizmette tutanların, az veya çok bu işe emeği geçenlerin ruhlarının şad olması için, bu beldeyi fethetmiş olan az veya çok bu işe emeği geçenlerin ruhlarının şad olması için, bu beldeyi fethetmiş olan Fatih Sultan Muhammed Han hazretlerinin ve ordusunun mensubu mübarek mücahitlerin ruhları için,Fatih Sultan Muhammed Han hazretlerinin ve ordusunun mensubu mübarek mücahitlerin ruhları için, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere, birbirimizle ziyaretleşmek maksadıyla, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere, birbirimizle ziyaretleşmek maksadıyla, sevgiyle saygıyla buraya teşrif etmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün yakınlarının,sevgiyle saygıyla buraya teşrif etmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün yakınlarının, sevdiklerinin, analarının, babalarının, ecdâdının, kardeşlerinin, evlatlarının ruhu için, sevdiklerinin, analarının, babalarının, ecdâdının, kardeşlerinin, evlatlarının ruhu için, ruhları şad olsun, makamları âlâ olsun, dereceleri yüksek olsun diye ve biz yaşayan müslümanlar da ruhları şad olsun, makamları âlâ olsun, dereceleri yüksek olsun diye ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbü'l-âlemîn olan Mevlâmız'ın rızasına uygun yaşayalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarakRabbü'l-âlemîn olan Mevlâmız'ın rızasına uygun yaşayalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım, cennetiyle cemaliyle müşerref olalım, diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.

varalım, cennetiyle cemaliyle müşerref olalım, diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.

Metnini az önce okumuş olduğum birinci hadîs-i şerîf, Râmûzü'l-ehâdîs'in 22.sayfasının 6. hadîs-i şerîfi.Metnini az önce okumuş olduğum birinci hadîs-i şerîf, Râmûzü'l-ehâdîs'in 22.sayfasının 6. hadîs-i şerîfi. Câbir radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den rivayet etmiş;Câbir radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den rivayet etmiş; bize hac ve umreyi tavsiye ediyor.

bize hac ve umreyi tavsiye ediyor.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyorlar ki;

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyorlar ki;

Edîmü'l-hacce ve'l-umrete. "Hacca ve umreye gitmeye devam edin."

Edîmü'l-hacce ve'l-umrete. "Hacca ve umreye gitmeye devam edin."

Bunu bir vazife edinin, hac ve umreye daima gidin.

Sebep?

Bunu bir vazife edinin, hac ve umreye daima gidin.

Sebep?

Fe-innehümâ. "Çünkü bu hac ve umre." Yenfiyâni'l-fakra ve'z-zünûb.Fe-innehümâ. "Çünkü bu hac ve umre." Yenfiyâni'l-fakra ve'z-zünûb. "Hem insanlardan fakirliği giderir, uzaklaştırır, hem de günahları siler.""Hem insanlardan fakirliği giderir, uzaklaştırır, hem de günahları siler." Kemâ yefni'l-kîrü hubse'l-hadîd. "Çeşit çeşit, paslı demir parçaları ocağa girdiği zaman,Kemâ yefni'l-kîrü hubse'l-hadîd. "Çeşit çeşit, paslı demir parçaları ocağa girdiği zaman, körük üfürüp de ocakta işlem gördükten sonra, nasıl o pislikleri gidiyor da pırıl pırıl, körük üfürüp de ocakta işlem gördükten sonra, nasıl o pislikleri gidiyor da pırıl pırıl, taptaze, ışıl ışıl bir demir olarak ortaya çıkıyorsa, hac da insanın pisliklerini,taptaze, ışıl ışıl bir demir olarak ortaya çıkıyorsa, hac da insanın pisliklerini, günahlarını öylece giderir ve fakirliğini de giderir."

günahlarını öylece giderir ve fakirliğini de giderir."

"Onun için bunlara devam edin." buyuruyor, Peygamber Efendimiz.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

"Onun için bunlara devam edin." buyuruyor, Peygamber Efendimiz.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bizim zamanımızda, etrafımızda yaşayan insanlar kâfir mi?

Çoğu değil.
Bizim zamanımızda, etrafımızda yaşayan insanlar kâfir mi?

Çoğu değil.
Bir kısmı da bilmeden küfre kayıyor. Yanlış adım atıp yanlış söz söyleyip küfür uçurumuna yuvarlanıyor.Bir kısmı da bilmeden küfre kayıyor. Yanlış adım atıp yanlış söz söyleyip küfür uçurumuna yuvarlanıyor. Ötekiler de cahilliğinden ileri geri konuşuyor.

Ötekiler de cahilliğinden ileri geri konuşuyor.

İnsan hacca bir defa gitse de başka gitmese daha iyi olurmuş!

İnsan hacca bir defa gitse de başka gitmese daha iyi olurmuş!

İyi ama bu dinin sahibi sen misin? Bu dinin koruyucusu sen misin? İyi ama bu dinin sahibi sen misin? Bu dinin koruyucusu sen misin? Allah'tan bu dini getiren sen misin, Hz. Muhammed-i Mustafa mı?

Allah'tan bu dini getiren sen misin, Hz. Muhammed-i Mustafa mı?

Peygamber Efendimiz getirmiş, Allah'ın elçisi o. Kur'ân-ı Kerîm onun üzerine inmiş.

Sen Kur'an mısın?
Peygamber Efendimiz getirmiş, Allah'ın elçisi o. Kur'ân-ı Kerîm onun üzerine inmiş.

Sen Kur'an mısın?
Sen Kur'ana karşı çıkabilir misin?

"Çıkmam, estağfirullah ben müslümanım, anam da müslüman,
Sen Kur'ana karşı çıkabilir misin?

"Çıkmam, estağfirullah ben müslümanım, anam da müslüman,
babam da müslüman, dedem de müslüman. Zaten benim büyük dedem vaizmiş,babam da müslüman, dedem de müslüman. Zaten benim büyük dedem vaizmiş, onun babası şeyhmiş, ben de müslümanım!"

onun babası şeyhmiş, ben de müslümanım!"

O zaman haddini bil, bilmiyorsan da sus, bir bilene sor!

Bak Peygamber Efendimiz ne buyuruyor?

O zaman haddini bil, bilmiyorsan da sus, bir bilene sor!

Bak Peygamber Efendimiz ne buyuruyor?

Edîmü'l-hacce ve'l-umrete.

Edîmû ne demek?

"Devam edin, devam ettirin." demek.
Edîmü'l-hacce ve'l-umrete.

Edîmû ne demek?

"Devam edin, devam ettirin." demek.
Gümüşhaneli hocamız hazretleri rahmetullahi aleyh şerhinde ne demiş?

Gümüşhaneli hocamız hazretleri rahmetullahi aleyh şerhinde ne demiş?

Muvazara edin, muntazaman yapın, yapmaya devam edin.

Ve't-tâbiu. "Bu işi peş peşe yapın."

Muvazara edin, muntazaman yapın, yapmaya devam edin.

Ve't-tâbiu. "Bu işi peş peşe yapın."

"Bir kere yaptım." diye kenara oturmayın, imkânımız varsa yine gidin; çağrımız var.

"Bir kere yaptım." diye kenara oturmayın, imkânımız varsa yine gidin; çağrımız var.

"Ama hocam, para?"

Bak, Peygamber Efendimiz; "Fakirliği giderir." diyor.

"Ama hocam, para?"

Bak, Peygamber Efendimiz; "Fakirliği giderir." diyor.

İnsana parayı Allah vermiyor mu?

"Yürü yâ kulum!" dedi mi fakir bir insan, yürüyor zengin oluyor.

İnsana parayı Allah vermiyor mu?

"Yürü yâ kulum!" dedi mi fakir bir insan, yürüyor zengin oluyor.

"İn yâ kulum!" dedi mi yüksek bir insan da yüksekten aşağı iniyor, "İn yâ kulum!" dedi mi yüksek bir insan da yüksekten aşağı iniyor, kapı kapı dolanan dilenci hâline geliyor.

Öyle değil mi? Öyle olmuyor mu?

Öyle oluyor.

kapı kapı dolanan dilenci hâline geliyor.

Öyle değil mi? Öyle olmuyor mu?

Öyle oluyor.

Zenginliği veren kim?

Allah.

Peki fakirliği nasip eden kim?

Allah.

Şifayı veren kim?

Zenginliği veren kim?

Allah.

Peki fakirliği nasip eden kim?

Allah.

Şifayı veren kim?

Allah.

Derdi veren kim?

Allah.

Tamam. Bunu böyle demezsen zaten mü'min olamazsın.
Allah.

Derdi veren kim?

Allah.

Tamam. Bunu böyle demezsen zaten mü'min olamazsın.
Her şeyin sahibi Allah.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Hacca ve umreye devam edin,
Her şeyin sahibi Allah.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Hacca ve umreye devam edin,
devam ederseniz fakirliğiniz de gider."

"Hoppala!" diyecek şimdi inanmayan bir insan.
devam ederseniz fakirliğiniz de gider."

"Hoppala!" diyecek şimdi inanmayan bir insan.
"Akıl var, mantık var." diyecek. Çıkacak benim karşıma, akıl mantık hokkabazlığı, "Akıl var, mantık var." diyecek. Çıkacak benim karşıma, akıl mantık hokkabazlığı, düzenbazlığı yapacak; ben onu anlamam!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözü,
düzenbazlığı yapacak; ben onu anlamam!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözü,
benim başımın tâcıdır, ben onu bilirim, ben onu dinlerim.

Hacca gittim mi param artacak,
benim başımın tâcıdır, ben onu bilirim, ben onu dinlerim.

Hacca gittim mi param artacak,
fakirliğim geçecek; öyle diyor. Çünkü "Fakirliği de giderir, günahlarını da siler, götürür." diyor.

fakirliğim geçecek; öyle diyor. Çünkü "Fakirliği de giderir, günahlarını da siler, götürür." diyor.

Muhterem kardeşlerim!

Demek ki ne yapacağız?

Muhterem kardeşlerim!

Demek ki ne yapacağız?

Dini kendi aklımıza göre eğip bükmeye çalışmayacağız, dine yeni ahkâm koymaya çalışmayacağız. Dini kendi aklımıza göre eğip bükmeye çalışmayacağız, dine yeni ahkâm koymaya çalışmayacağız. Herkesin anlayacağı tabirle; kimse dini konuda ukalalık yapmayacak!

Ne yapacak?

Herkesin anlayacağı tabirle; kimse dini konuda ukalalık yapmayacak!

Ne yapacak?

"Acaba bu konuda Peygamber Efendimiz ne buyurmuş?" diyecek.

"Acaba bu konuda Peygamber Efendimiz ne buyurmuş?" diyecek.

Bak büyüklerimizin dini anlayışı ne kadar sağlam. Karşılarına bir mesele geldi mi diyorlar ki;

Bak büyüklerimizin dini anlayışı ne kadar sağlam. Karşılarına bir mesele geldi mi diyorlar ki;

"Bakalım bu konuda Kur'ân-ı Kerîm'de bir emir var mı, yok mu?

Varsa akan sular duruyor.
"Bakalım bu konuda Kur'ân-ı Kerîm'de bir emir var mı, yok mu?

Varsa akan sular duruyor.
Allahu Teâlâ hazretleri, Kur'ân-ı Kerîm'de; "Şunu yasakladım." Demişse dedelerimiz ondan uzaklaşmışlar. Allahu Teâlâ hazretleri, Kur'ân-ı Kerîm'de; "Şunu yasakladım." Demişse dedelerimiz ondan uzaklaşmışlar. "Rabbü'l-âlemîn yasaklamış, ben ona gitmem!" demiş, bitirmiştir işi. "Rabbü'l-âlemîn yasaklamış, ben ona gitmem!" demiş, bitirmiştir işi. Şimdi ki zamanın insanı; "Niye yasaklamış, nasıl yasaklamış? Yasaklamasaydı nasıl olurdu da,Şimdi ki zamanın insanı; "Niye yasaklamış, nasıl yasaklamış? Yasaklamasaydı nasıl olurdu da, azıcık kıyısından, kenarından, köşesinden, ısırsam yesem de, tadına baksam da, bilmem dokunsam da,azıcık kıyısından, kenarından, köşesinden, ısırsam yesem de, tadına baksam da, bilmem dokunsam da, olmaz mı da, azcık işlesem ne olurmuş da bilmem ne de…"

olmaz mı da, azcık işlesem ne olurmuş da bilmem ne de…"

Bu, meraklı balığın oltanın kenarında dolaşırken, oltaya tutulmasına benzer.Bu, meraklı balığın oltanın kenarında dolaşırken, oltaya tutulmasına benzer. Şeytan denizin içerisine sana bir olta atmış; "Acaba bu nedir, ucundaki yemi kenarından yesem mi?" Şeytan denizin içerisine sana bir olta atmış; "Acaba bu nedir, ucundaki yemi kenarından yesem mi?" falan derken, hop tutulursun, canından olursun. Veya uçurumun kenarında yürürken,falan derken, hop tutulursun, canından olursun. Veya uçurumun kenarında yürürken, çürük taşların kaymasıyla ateşin, cehennemin içine yuvarlanmaya benzer.

çürük taşların kaymasıyla ateşin, cehennemin içine yuvarlanmaya benzer.

Onun için büyüklerimiz kendi aklından hüküm söylememiş.

"Âyet var mı?"

"Var."

Onun için büyüklerimiz kendi aklından hüküm söylememiş.

"Âyet var mı?"

"Var."

"Başüstüne, tamam."

Ona uymuşlar. Hoşuna gitse de gitmese de her emrine uymuşlar.

"Başüstüne, tamam."

Ona uymuşlar. Hoşuna gitse de gitmese de her emrine uymuşlar.

Allah ne emretmiş?

Cihad edin.

E cihad etmekte masraf var, yorgunluk var,
Allah ne emretmiş?

Cihad edin.

E cihad etmekte masraf var, yorgunluk var,
para harcamak var; yaralanmak, topal kalmak, çolak kalmak, kör kalmak var, esir olmak var, ölmek var, para harcamak var; yaralanmak, topal kalmak, çolak kalmak, kör kalmak var, esir olmak var, ölmek var, düşmanın eline geçip işkence görmek var. Bu iş yapılır mı?

düşmanın eline geçip işkence görmek var. Bu iş yapılır mı?

E ne yapalım, Allah; "Benim yolumda cihad edin." demiş, cihad etmişler.E ne yapalım, Allah; "Benim yolumda cihad edin." demiş, cihad etmişler. Almışlar teçhizatlarını Orta Asya'lardan çıkmışlar, buralara gelmişler. Buralara İslâm'ı yaymışlar.

Almışlar teçhizatlarını Orta Asya'lardan çıkmışlar, buralara gelmişler. Buralara İslâm'ı yaymışlar.

"Müslümanlar Anadolu'yu nasıl fethetti?" diye bir tarihçi kardeşimiz incelemiş de kitap yazmış,"Müslümanlar Anadolu'yu nasıl fethetti?" diye bir tarihçi kardeşimiz incelemiş de kitap yazmış, doktora tezi yapmış; "Anadolu çok zor müslüman oldu" diyor.

doktora tezi yapmış; "Anadolu çok zor müslüman oldu" diyor.

Çok diretmiş adamlar, çünkü burada muntazam bir devlet vardı, büyük bir imparatorluk vardı. Çok diretmiş adamlar, çünkü burada muntazam bir devlet vardı, büyük bir imparatorluk vardı. Bir imparatorluğu hücum ede ede yenmek kolay değil. Oyuncak değil, lafla olacak bir şey değil.Bir imparatorluğu hücum ede ede yenmek kolay değil. Oyuncak değil, lafla olacak bir şey değil. İki tane küçük çocuk olsa höt falan dersin kaçırırsın, olur biter. Karşında düzenli bir imparatorluk var, İki tane küçük çocuk olsa höt falan dersin kaçırırsın, olur biter. Karşında düzenli bir imparatorluk var, yüz binlerce askeri var, kalesi var, ordusu var. Medenî insanlar, yüksek surlar yapmışlar, yüz binlerce askeri var, kalesi var, ordusu var. Medenî insanlar, yüksek surlar yapmışlar, büyük binalar yapmışlar, kemerler yapmışlar.

Bozdoğan Kemeri, falanca yerden filanca yere
büyük binalar yapmışlar, kemerler yapmışlar.

Bozdoğan Kemeri, falanca yerden filanca yere
suyu getirmek için yapılmış. Bak bir su için ne kadar kemer yapmış adamlar.suyu getirmek için yapılmış. Bak bir su için ne kadar kemer yapmış adamlar. Antalya'nın Side ilçesine 27 km. uzaktan, dağları aşıp delip vadileri doldurup,Oymapınar'dan su getirmişler,Antalya'nın Side ilçesine 27 km. uzaktan, dağları aşıp delip vadileri doldurup,Oymapınar'dan su getirmişler, medenî insanlar. Çok çalışmışlar.

Böyle güçlü, kuvvetli, medenî insanlar.
medenî insanlar. Çok çalışmışlar.

Böyle güçlü, kuvvetli, medenî insanlar.
Çarpışmışlar şehit olmuşlar, çarpışmışlar şehit olmuşlar, çarpışmışlar şehit olmuşlar…Çarpışmışlar şehit olmuşlar, çarpışmışlar şehit olmuşlar, çarpışmışlar şehit olmuşlar… Şehit olmayı şeref bilmişler. Gazi olmuşlar. Nice nice seferler yapmışlar.Şehit olmayı şeref bilmişler. Gazi olmuşlar. Nice nice seferler yapmışlar. Yavaş yavaş, söke söke, bastıra bastıra, buraları müslüman yapmışlar.

Yavaş yavaş, söke söke, bastıra bastıra, buraları müslüman yapmışlar.

"Ya 'Allah' diyeceksiniz, ya lâ ilâhe illallah diyeceksiniz, ya da sizinle çarpışırız." dediği gibi"Ya 'Allah' diyeceksiniz, ya lâ ilâhe illallah diyeceksiniz, ya da sizinle çarpışırız." dediği gibi Peygamber Efendimiz'in; "Lâ ilâhe illallah deyinceye kadar,Peygamber Efendimiz'in; "Lâ ilâhe illallah deyinceye kadar, sizinle mücadele etmekle emrolundum." dediği gibi onlar da lâ ilâhe illallah dedirtinceye kadarsizinle mücadele etmekle emrolundum." dediği gibi onlar da lâ ilâhe illallah dedirtinceye kadar buralarda mücadele etmişler.

Buralardan Balkanlar'a geçmişler, Macaristan'a geçmişler,
buralarda mücadele etmişler.

Buralardan Balkanlar'a geçmişler, Macaristan'a geçmişler,
Avusturya'ya geçmişler, Yugoslavya'ya geçmişler. Karadeniz'i kuşatmışlar, Kırım'a geçmişler,Avusturya'ya geçmişler, Yugoslavya'ya geçmişler. Karadeniz'i kuşatmışlar, Kırım'a geçmişler, Bosna'ya gelmişler, Balkanlar'ı geçmişler, İtalya'nın güneyine gelmişler. Bosna'ya gelmişler, Balkanlar'ı geçmişler, İtalya'nın güneyine gelmişler. Afrika'ya, İspanya'ya geçmişler, Afrika'nın aşağısına geçmişler; dünyanın her yerindeAfrika'ya, İspanya'ya geçmişler, Afrika'nın aşağısına geçmişler; dünyanın her yerinde "Allah'ın emri" diye, tutturmuşlar.

Tamam, âyet varsa tamam; hadis varsa o da tamam!
"Allah'ın emri" diye, tutturmuşlar.

Tamam, âyet varsa tamam; hadis varsa o da tamam!
Yalnız Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri mahfuz, herkes tarafından çok çabuk ezberlenmiş, iyi korunmuş.

Yalnız Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri mahfuz, herkes tarafından çok çabuk ezberlenmiş, iyi korunmuş.

Hadîs-i şerîflerin doğruluğunu tahkik için bir müessese kurmuşlar; hadis ilmi. Hadîs-i şerîflerin doğruluğunu tahkik için bir müessese kurmuşlar; hadis ilmi. Hadis ilmi, "rivayetlerin cerh ve tâdil ilmi, râvilerin sıhhati ilmi." Hadis ilmi, "rivayetlerin cerh ve tâdil ilmi, râvilerin sıhhati ilmi." İncelemişler; adam yalancı olmasın, rivayet zayıf olmasın, yanlış olmasın. İncelemişler; adam yalancı olmasın, rivayet zayıf olmasın, yanlış olmasın. Ama rivayetin sağlamlığı ortaya çıkınca onu da tutmuşlar.

Ama rivayetin sağlamlığı ortaya çıkınca onu da tutmuşlar.

"Efendimiz böyle buyurdu." demişler, tutmuşlar.

Bu zamanın insanı ne yapıyor?

"Efendimiz böyle buyurdu." demişler, tutmuşlar.

Bu zamanın insanı ne yapıyor?

Bu zamanın insanı, elini kulağına koymuş, bir yol tutturmuş, oynayarak kendi bildiğine gidiyor.Bu zamanın insanı, elini kulağına koymuş, bir yol tutturmuş, oynayarak kendi bildiğine gidiyor. Ondan sonra da; "Buu yanlıştır, bu günahtır!" dedin mi, sana kızıyor sana.

Ondan sonra da; "Buu yanlıştır, bu günahtır!" dedin mi, sana kızıyor sana.

Âyet okuyorsun, hadis okuyorsun, tınmıyor, aldırmıyor, yolundan şaşmıyor.

Âyet okuyorsun, hadis okuyorsun, tınmıyor, aldırmıyor, yolundan şaşmıyor.

"Senin bu yaptığın yanlış!" diyorsun.

"Yalnız sen mi müslümansın?" diyor, kavgaya kalkışıyor.

"Senin bu yaptığın yanlış!" diyorsun.

"Yalnız sen mi müslümansın?" diyor, kavgaya kalkışıyor.

Müslümanlığı da bırakmıyor; o da iyi. Yine müslümanlığı kimseye bırakmıyor.

Müslümanlığı da bırakmıyor; o da iyi. Yine müslümanlığı kimseye bırakmıyor.

"Ben de müslümanım, elhamdülillah!"

Bu ne biçim Müslümanlık?

"Ben de müslümanım, elhamdülillah!"

Bu ne biçim Müslümanlık?

Bir karıştan kısa mayoyu giyersin, kadın erkek, karman çorman deniz kenarında yüzersin.Bir karıştan kısa mayoyu giyersin, kadın erkek, karman çorman deniz kenarında yüzersin. Harama bakarsın, içkiyi içersin, bu ne biçim Müslümanlık! Harama bakarsın, içkiyi içersin, bu ne biçim Müslümanlık! Hangi kitap yazıyor bunu, hangi rivayetten öğrendin?

Yok, bir yerden öğrenmedi okumuyor ki okumaz ki!

Hangi kitap yazıyor bunu, hangi rivayetten öğrendin?

Yok, bir yerden öğrenmedi okumuyor ki okumaz ki!

Kızıyor...

Bizim akrabadan birini anlattılar. Hanımına kızmış.

Nasıl kızmış?

Kızıyor...

Bizim akrabadan birini anlattılar. Hanımına kızmış.

Nasıl kızmış?

"Evimden git, bir daha seni görmek istemiyorum." diyecek kadar kızmış.

"Evimden git, bir daha seni görmek istemiyorum." diyecek kadar kızmış.

Ne yapmış kadıncağız, neymiş kabahati?

Teheccüde kalkmış.
Ne yapmış kadıncağız, neymiş kabahati?

Teheccüde kalkmış.
Kadıncağız teheccüde kalkmış, eline tesbih almış, zikrediyor, ibadet ediyor. Kadıncağız teheccüde kalkmış, eline tesbih almış, zikrediyor, ibadet ediyor. Kocası gelmiş bir bakmış, ibadet ediyor, fesübânallah, gitmiş.

Kocası gelmiş bir bakmış, ibadet ediyor, fesübânallah, gitmiş.

Biraz sonra bir daha gelmiş, yine bakmış, yine zikrediyor, yine ibadet ediyor. Tepesinin tası atmış.

Biraz sonra bir daha gelmiş, yine bakmış, yine zikrediyor, yine ibadet ediyor. Tepesinin tası atmış.

Bu kadıncağız kötü bir şey mi yapıyor? İbadet ediyor. Ne kızıyorsun?

İnsanlar şaşırmış.
Bu kadıncağız kötü bir şey mi yapıyor? İbadet ediyor. Ne kızıyorsun?

İnsanlar şaşırmış.
İnsanlar çok büyük ölçüde şaşırmış.

Ne yapacağız? Ölçü ne?

İnsanlar çok büyük ölçüde şaşırmış.

Ne yapacağız? Ölçü ne?

Biz de mantıkî, aklî, hukukî çizgiye geleceğiz. Âyet varsa tamam, hadis varsa tamam.Biz de mantıkî, aklî, hukukî çizgiye geleceğiz. Âyet varsa tamam, hadis varsa tamam. Şeriatin emri neyse onu uygulayacağız.

Peygamber Efendimiz ne diyor?

Şeriatin emri neyse onu uygulayacağız.

Peygamber Efendimiz ne diyor?

"Hacca ve umreye devam edin durun."

"Bir kere yapın.
"Hacca ve umreye devam edin durun."

"Bir kere yapın.
Ondan sonra o tarafa sakın uğramayın!" demiyor ki.

Ama bizimkiler;

Ondan sonra o tarafa sakın uğramayın!" demiyor ki.

Ama bizimkiler;

"Pis Arap'a para mı yediriyorsun?" diyor.

"Pis Arap, temiz Arap..."

"Pis Arap'a para mı yediriyorsun?" diyor.

"Pis Arap, temiz Arap..."

Senin memleketinde de pislik var, onun memleketinde de…Senin memleketinde de pislik var, onun memleketinde de… Sen Türkiye'nin her tarafına yolu götürebilmiş misin, suyu götürebilmiş misin?

Sen Türkiye'nin her tarafına yolu götürebilmiş misin, suyu götürebilmiş misin?

Mesela bizim köyde daha su yok, hadi bakalım! "Pis Arap!" diyorsunMesela bizim köyde daha su yok, hadi bakalım! "Pis Arap!" diyorsun ama daha bizim Batı Anadolu'da hizmeti tam yapabilmiş misin, köylere yolu tam götürebilmiş misin?ama daha bizim Batı Anadolu'da hizmeti tam yapabilmiş misin, köylere yolu tam götürebilmiş misin? Halkın açlıktan verem oluyor.

"Pis Arap!"

O da senin kardeşin, bir zamanlar senin yönetimindeydi.
Halkın açlıktan verem oluyor.

"Pis Arap!"

O da senin kardeşin, bir zamanlar senin yönetimindeydi.
Yanlış fikirler bunlar, yalan yanlış fikirler.

"Pis Arap'a para mı yedireceksin?" diyor
Yanlış fikirler bunlar, yalan yanlış fikirler.

"Pis Arap'a para mı yedireceksin?" diyor
ama Alplerde kayak yapmak için İsviçre'ye gidiyor, tatilde avlanmak için Kenya'ya gidiyor, ama Alplerde kayak yapmak için İsviçre'ye gidiyor, tatilde avlanmak için Kenya'ya gidiyor, arslan avcılığı için filanca yere gidiyor, kumar oynamak için bilmem nereye gidiyor…

arslan avcılığı için filanca yere gidiyor, kumar oynamak için bilmem nereye gidiyor…

Bilmem hangi kasabanın, bir zengininden bahsettiler.Bilmem hangi kasabanın, bir zengininden bahsettiler. Eğlenmek ve kim bilir hangi haltları karıştırmak için Bulgaristan'ın Burgaz şehrine giderkenEğlenmek ve kim bilir hangi haltları karıştırmak için Bulgaristan'ın Burgaz şehrine giderken yolda trafik kazasında, Allah yolda tepelemiş, intikam almış.

yolda trafik kazasında, Allah yolda tepelemiş, intikam almış.

Azîzün züntikâm olan Allah intikam almış.

Azîzün züntikâm olan Allah intikam almış.

"O kadar para verdim, kıymetini bilmedin, yoluma gelmedin, utanmıyorsun."O kadar para verdim, kıymetini bilmedin, yoluma gelmedin, utanmıyorsun. Türkiye'nin eğlence yerleri dar geldi, komünist bir diyar olan Türkiye'nin eğlence yerleri dar geldi, komünist bir diyar olan Bulgaristan'a eğlenmeye, rezalet işlemeye gidiyorsun." diye tepelemiş Allah!

Tepeler...

Bulgaristan'a eğlenmeye, rezalet işlemeye gidiyorsun." diye tepelemiş Allah!

Tepeler...

Allahu Teâlâ hazretlerinin çok esmâü'l-hüsnâsı vardır.

Bir tanesi de nedir?

Allahu Teâlâ hazretlerinin çok esmâü'l-hüsnâsı vardır.

Bir tanesi de nedir?

Azîzün züntikâm, intikam alır, Allah!

Azîzün züntikâm, intikam alır, Allah!

İnnâ mine'l-mücrimîne müntekimûn. "Biz Azîmüşşân mücrimlerden böyle intikam alırız."

İnnâ mine'l-mücrimîne müntekimûn. "Biz Azîmüşşân mücrimlerden böyle intikam alırız."

"Nemrud'u tepelemişizdir, Firavun'u tepelemişizdir, zalimleri tepelemişizdir,"Nemrud'u tepelemişizdir, Firavun'u tepelemişizdir, zalimleri tepelemişizdir, Âd kavmini, Semûd kavmini helâk etmişizdir."

Âd kavmini, Semûd kavmini helâk etmişizdir."

Yapar; taş yağdırır, rüzgar estirir, kuma batırır, yerin dibine geçirir.Yapar; taş yağdırır, rüzgar estirir, kuma batırır, yerin dibine geçirir. Lût kavmini helâk etmiş. Kimisini yanardağlarda yakmış. Çünkü kızdırmaya gelmez. Lût kavmini helâk etmiş. Kimisini yanardağlarda yakmış. Çünkü kızdırmaya gelmez. Kâdir-i mutlaktır, güç kuvvet sahibidir; O'na kulluk edeceğiz. Edebimizi takınacağız.

Kâdir-i mutlaktır, güç kuvvet sahibidir; O'na kulluk edeceğiz. Edebimizi takınacağız.

O'nun nimetini ye, O'nun sayesinde yaşa, O'nun verdiği ömrü sür,O'nun nimetini ye, O'nun sayesinde yaşa, O'nun verdiği ömrü sür, O'nun verdiği akıl fikir, göz kulak nimetlerinden istifade et; ondan sonra ona âsi ol.

O'nun verdiği akıl fikir, göz kulak nimetlerinden istifade et; ondan sonra ona âsi ol.

O'na âsi olmak olur mu?

Olmaması lazım, haddini bilmesi lazım.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

O'na âsi olmak olur mu?

Olmaması lazım, haddini bilmesi lazım.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Siz de;

"Falanca ilerici gazete şöyle yazdı, filanca ilerici mecmua böyle yazdı." diyorsunuz,
Siz de;

"Falanca ilerici gazete şöyle yazdı, filanca ilerici mecmua böyle yazdı." diyorsunuz,
ölçünüz o değil.

Ölçümüz âyet, hadis, şeriat, dinimizin ahkâmı, alimlerimizin sözü olmalı.

ölçünüz o değil.

Ölçümüz âyet, hadis, şeriat, dinimizin ahkâmı, alimlerimizin sözü olmalı.

Peygamber Efendimiz ne buyuruyor?

"Hacca ve umreye devam edin."

Hac ne demek?

Peygamber Efendimiz ne buyuruyor?

"Hacca ve umreye devam edin."

Hac ne demek?

"Belli zamanda belli vazifeleri yaparak Beytullah'ı ziyaret etmek, Arafat'ta vakfeye durmak"Belli zamanda belli vazifeleri yaparak Beytullah'ı ziyaret etmek, Arafat'ta vakfeye durmak ve o Kur'ân-ı Kerîm'de bildirilen şekilde, o mübarek beldenin ziyaretini îfa etmek."

Umre ne demek?

ve o Kur'ân-ı Kerîm'de bildirilen şekilde, o mübarek beldenin ziyaretini îfa etmek."

Umre ne demek?

Hac mevsimi zamanının dışında, aynı beldeye gidip mâlum usûllerle ziyaret yapmaya da, "umre" deniliyor.

Hac mevsimi zamanının dışında, aynı beldeye gidip mâlum usûllerle ziyaret yapmaya da, "umre" deniliyor.

Hac ve umre insana sevap kazandırır. Allah'ın rızasını kazandırır. Allah sever.Hac ve umre insana sevap kazandırır. Allah'ın rızasını kazandırır. Allah sever. Sevince kesesini de doldurur, fakirlikten de kurtarır, hastalıktan da şifa verir.

Sevince kesesini de doldurur, fakirlikten de kurtarır, hastalıktan da şifa verir.

Geçen gün anlatıyorlar. Doktorlar muayene ediyorlarmış;

"Sakın ha! Hacca gitme; orada ölürsün, kalırsın!"

Geçen gün anlatıyorlar. Doktorlar muayene ediyorlarmış;

"Sakın ha! Hacca gitme; orada ölürsün, kalırsın!"

"Tamam, ölürsem orada öleyim."

"Tamam, ölürsem orada öleyim."

Hacı amca koca sakallı, kahraman kahraman yürüyüp hacca gidiyormuş.Hacı amca koca sakallı, kahraman kahraman yürüyüp hacca gidiyormuş. Hiçbir şey olmuyor, gidiyor, dönüyor. Bir daha gidiyor, bir şey olmuyor.Bir daha gidiyor, bir şey olmuyor.

Hiçbir şey olmuyor, gidiyor, dönüyor. Bir daha gidiyor, bir şey olmuyor.Bir daha gidiyor, bir şey olmuyor.

Burada hasta arkadaşlar var, anlatıyorlar:

Burada hasta arkadaşlar var, anlatıyorlar:

"Uçağa bindim, Türkiye semalarından, huduttan geçer geçmez hastalığım geçti."

Neden?

"Uçağa bindim, Türkiye semalarından, huduttan geçer geçmez hastalığım geçti."

Neden?

Şifayı veren de Allah, başkası değil ki! Sen şifayı hapta mı sanıyorsun?Şifayı veren de Allah, başkası değil ki! Sen şifayı hapta mı sanıyorsun? Doksan tane hap yutuyor insan, yine şifa bulmuyor.Doksan tane hap yutuyor insan, yine şifa bulmuyor. Şifa hapta değil, doktorda değil, tıpta değil, Allah'ta. Sen Allah'a kul olursan şifa bulursun.

Şifa hapta değil, doktorda değil, tıpta değil, Allah'ta. Sen Allah'a kul olursan şifa bulursun.

Peygamber Efendimiz bir dua ediyordu, karşısındaki hasta iyi oluyordu.Peygamber Efendimiz bir dua ediyordu, karşısındaki hasta iyi oluyordu. İsa aleyhisselam'ın iflah olmaz hastaları iyi ettiğini, Kur'ân-ı Kerîm bildirmiyor mu?

İsa aleyhisselam'ın iflah olmaz hastaları iyi ettiğini, Kur'ân-ı Kerîm bildirmiyor mu?

Cüzzam hastalığını iyi ediyordu. Allah'ın peygamberi, salahiyet vermiş.Cüzzam hastalığını iyi ediyordu. Allah'ın peygamberi, salahiyet vermiş. O cilt kanseri olan hastaları, eliyle mesh ediyordu, iyi oluyordu. O cilt kanseri olan hastaları, eliyle mesh ediyordu, iyi oluyordu. Kur'ân-ı Kerîm'de Hz.İsa aleyhisselam'ın mucizesi var,.

Kur'ân-ı Kerîm'de Hz.İsa aleyhisselam'ın mucizesi var,.

Onun için aklın varsa Allah'a güzel kulluk et, aklın yoksa o zaman başına geleceği bekle.Onun için aklın varsa Allah'a güzel kulluk et, aklın yoksa o zaman başına geleceği bekle. O zaman bakalım, Allah seni nasıl tepeleyecek? İbret- âlem olacaksın. Bakalım nasıl hakkından gelecek.

O zaman bakalım, Allah seni nasıl tepeleyecek? İbret- âlem olacaksın. Bakalım nasıl hakkından gelecek.

Azîzün züntikâm olan Allah nasıl hakkından gelecek? Öyle yapanları kenardan seyret bakalım.

Azîzün züntikâm olan Allah nasıl hakkından gelecek? Öyle yapanları kenardan seyret bakalım.

Her gücünüz yettiğince hacca ve umreye gidin.

Her gücünüz yettiğince hacca ve umreye gidin.

Eskiden Türkiye'de her hac mevsiminde yasaklıyorlardı.

Eskiden Türkiye'de her hac mevsiminde yasaklıyorlardı.

"Suud'da bir kolera var!" diye söylenti çıkıyordu.

"Yalan!"

"Suud'da bir kolera var!" diye söylenti çıkıyordu.

"Yalan!"

Ta, eski zamandan beri, Osmanlıların zamanından beri hac mevsimi geldi mi; "Suud'da kolera var!"

Ta, eski zamandan beri, Osmanlıların zamanından beri hac mevsimi geldi mi; "Suud'da kolera var!"

Ne kadar anti demokrattı, kimse gık demiyordu. Şu memlekette pasaportlara;Ne kadar anti demokrattı, kimse gık demiyordu. Şu memlekette pasaportlara; "Bu pasaport hac mevsiminde, Suud için geçerli değildir." diye damga vuruluyordu.

"Bu pasaport hac mevsiminde, Suud için geçerli değildir." diye damga vuruluyordu.

Mısır'a gidebilirsin.

Mısır daha mı temiz, daha mı zengin?

Mısır'a gidebilirsin.

Mısır daha mı temiz, daha mı zengin?

Suriye'ye gidebilirsin; daha mı temiz, daha mı zengin?

Değil.

Suriye'ye gidebilirsin; daha mı temiz, daha mı zengin?

Değil.

İran'a gidebilirsin, Cezayir'e, Tunus'a gidebilirsin. Fransa'ya, İngiltere'ye, Almanya'ya gidebilirsin,İran'a gidebilirsin, Cezayir'e, Tunus'a gidebilirsin. Fransa'ya, İngiltere'ye, Almanya'ya gidebilirsin, her yere gidebilirsin; "Bu pasaport Suud'ta geçerli değil!"

Ne kadar yanlış!

her yere gidebilirsin; "Bu pasaport Suud'ta geçerli değil!"

Ne kadar yanlış!

İnsanlar ne kadar zalim, insanlar ne kadar şaşkın!İnsanlar ne kadar zalim, insanlar ne kadar şaşkın! İnsanlar Allah'ın emirleri karşısında ne kadar duygusuz!İnsanlar Allah'ın emirleri karşısında ne kadar duygusuz! Ne kadar Allah'ın kahrından korkmayan, pervasız insanlar.

Ama ne oldu?
Ne kadar Allah'ın kahrından korkmayan, pervasız insanlar.

Ama ne oldu?
Her şey gelip geçiyor işte, hepsi geçiyor, hepsi geçti.Her şey gelip geçiyor işte, hepsi geçiyor, hepsi geçti. Hacca mâni olanlar da, haccı yapanlar da, yaptıranlar da geçti. Hepsi Rabbü'l-âlemîn'in huzuruna geçti.

Hacca mâni olanlar da, haccı yapanlar da, yaptıranlar da geçti. Hepsi Rabbü'l-âlemîn'in huzuruna geçti.

Birisi Rabbü'l-âlemîn'in huzuruna vazifesini yapmış olarak gitti,Birisi Rabbü'l-âlemîn'in huzuruna vazifesini yapmış olarak gitti, ötekisi Allah'ın emirlerini engelleyici olarak gitti.ötekisi Allah'ın emirlerini engelleyici olarak gitti. Berikisi Allah'ın emirlerini kolaylaştırıcı olarak gitti.Kâr eden kar etti, ziyan eden ziyan etti.Berikisi Allah'ın emirlerini kolaylaştırıcı olarak gitti.Kâr eden kar etti, ziyan eden ziyan etti. Allah akıl versin. Geride kalanlara akıl fikir versin.

Allah akıl versin. Geride kalanlara akıl fikir versin.

"Hac ve umre fakirliği de giderir, günahları da affettirir;"Hac ve umre fakirliği de giderir, günahları da affettirir; demirin ocağa girdiği zaman kirinin pasının gidip de halis cevher hâline geldiği gibi."

demirin ocağa girdiği zaman kirinin pasının gidip de halis cevher hâline geldiği gibi."

Birinci hadîs-i şerîf bu.

"Kardeşlerimiz bilsinler." diye artık söylemeye karar verdim.

Birinci hadîs-i şerîf bu.

"Kardeşlerimiz bilsinler." diye artık söylemeye karar verdim.

Bir keresinde hacca gittik, hactan döndük. Eskişehirli bir kardeş benim karşımda ağladı:

Bir keresinde hacca gittik, hactan döndük. Eskişehirli bir kardeş benim karşımda ağladı:

"Hocam, herkes hocasını arıyor, buluyor. Biz orada sizi aradık, aradık bulamadık." dedi.

"Hocam, herkes hocasını arıyor, buluyor. Biz orada sizi aradık, aradık bulamadık." dedi.

"Yahu, işte biz Aziziye'deydik, falanca yerdeydik."

"Bulamadık" dedi.

Ben de dedim ki;

"Yahu, işte biz Aziziye'deydik, falanca yerdeydik."

"Bulamadık" dedi.

Ben de dedim ki;

"Aşk ile sıdk ile Allah'a yalvarsaydın, Allah karşılaştırırdı."

Ağlaması bana dokundu.

"Aşk ile sıdk ile Allah'a yalvarsaydın, Allah karşılaştırırdı."

Ağlaması bana dokundu.

"Bir müessese kuralım, haccı beraberce yapalım." dedik.

"Bir müessese kuralım, haccı beraberce yapalım." dedik.

"Böyle aramaca olmasın, aynı yerde olalım." diye, "Bir müessese kuralım." dedik.

"Böyle aramaca olmasın, aynı yerde olalım." diye, "Bir müessese kuralım." dedik.

Bir müessese kurduk; "İskenderpaşa Turizm" dedik, "İspa turizm" dedik.

Bir müessese kurduk; "İskenderpaşa Turizm" dedik, "İspa turizm" dedik.

Bir müessese kurduk, haberiniz olsun. Haccı, umreyi ve diğer seyahatleri beraberce yapacağız inşaallah.

Bir müessese kurduk, haberiniz olsun. Haccı, umreyi ve diğer seyahatleri beraberce yapacağız inşaallah.

Kardeşlerimiz planlamışlar; "Bahâeddîn-i Nakşibend Efendimiz'i Buhara'da ziyaret edelim." diyeKardeşlerimiz planlamışlar; "Bahâeddîn-i Nakşibend Efendimiz'i Buhara'da ziyaret edelim." diye "Kafkasya'dan geçip Türkistan'a gidip Buhara'ya varalım." diye. İnşaallah o seyahati de yapacağız.

"Kafkasya'dan geçip Türkistan'a gidip Buhara'ya varalım." diye. İnşaallah o seyahati de yapacağız.

Allah nasip etsin, para versin, hepimize gayretlik versin. Yapacağız inşaallah.

Allah nasip etsin, para versin, hepimize gayretlik versin. Yapacağız inşaallah.

İkinci hadîs-i şerîf:

Üdnü minke'l-yetîme ve'msah re'sehû
İkinci hadîs-i şerîf:

Üdnü minke'l-yetîme ve'msah re'sehû
ve eclishü alâ hıvânike yelin kalbüke ve takdir alâ hâcetike.

ve eclishü alâ hıvânike yelin kalbüke ve takdir alâ hâcetike.

Ebû Ümran'dan mürsel olarak Haraiti rivayet etmiş radıyallahu anh.

Ebû Ümran'dan mürsel olarak Haraiti rivayet etmiş radıyallahu anh.

Yetimlere iyi muamele etmek hakkında, Peygamber Efendimiz'in çok emirleri vardır,Yetimlere iyi muamele etmek hakkında, Peygamber Efendimiz'in çok emirleri vardır, o emirlerden bir tanesi karşımızda.

Önce Peygamber Efendimiz'in ifadesini okuyalım:

o emirlerden bir tanesi karşımızda.

Önce Peygamber Efendimiz'in ifadesini okuyalım:

Üdnü minke'l-yetîme. "Sen kendine yaklaştır, uzaklaştırma.Üdnü minke'l-yetîme. "Sen kendine yaklaştır, uzaklaştırma. Yetimi yakınına çek, kendine yaklaştır." Ve'msah re'sehû. "Başını okşa."

Zavallı işte, yetim kalmış.

Yetimi yakınına çek, kendine yaklaştır." Ve'msah re'sehû. "Başını okşa."

Zavallı işte, yetim kalmış.

Ve eclishü alâ hıvânike. "Onu sofrana oturt."

"Başını okşa, sofrana oturt."

Ve eclishü alâ hıvânike. "Onu sofrana oturt."

"Başını okşa, sofrana oturt."

Yetime böyle güzel muamele yaparsan ne olur?

Yelin kalbüke. "Kalbin yumuşar, incelir."
Yetime böyle güzel muamele yaparsan ne olur?

Yelin kalbüke. "Kalbin yumuşar, incelir."
Ve takdir alâ hâcetike. "Muradına erersin, Allah senin ihtiyaçlarını karşılar."

Ve takdir alâ hâcetike. "Muradına erersin, Allah senin ihtiyaçlarını karşılar."

Bak bugün karşımıza bir mânevî kanun daha çıktı.

Ben ihtiyacımı karşılamak için ne yapıyorum?

Bak bugün karşımıza bir mânevî kanun daha çıktı.

Ben ihtiyacımı karşılamak için ne yapıyorum?

"Sabah yedi buçukta kalkıyorum otobüse biniyorum, memuriyetime gidiyorum,"Sabah yedi buçukta kalkıyorum otobüse biniyorum, memuriyetime gidiyorum, dükkanıma gidiyorum, dükkanı açıyorum. Sabahtan akşama kadar müşteri bekliyorum."

dükkanıma gidiyorum, dükkanı açıyorum. Sabahtan akşama kadar müşteri bekliyorum."

Mücadele, gürültü, patırtı, senetler, sepetler, paralar, ver al, bilmem ne, bir gürültü patırtı.

Mücadele, gürültü, patırtı, senetler, sepetler, paralar, ver al, bilmem ne, bir gürültü patırtı.

Niye bunlar?

"Geçim kavgası hocam. Kolay mı, evde çoluk çocuk var, yemek yiyecekler.
Niye bunlar?

"Geçim kavgası hocam. Kolay mı, evde çoluk çocuk var, yemek yiyecekler.
Mecburuz, çalışacağız."

Herkes çalışıyor; harıl harıl bir faaliyet, bir kazanç.
Mecburuz, çalışacağız."

Herkes çalışıyor; harıl harıl bir faaliyet, bir kazanç.
Kimisi tahammül edemiyor, haramdan kazanmaya kayıyor; bedavadan, beleşten,Kimisi tahammül edemiyor, haramdan kazanmaya kayıyor; bedavadan, beleşten, haramdan, uydurmadan, kaydırmadan, cebini doldurmaya bakıyor. haramdan, uydurmadan, kaydırmadan, cebini doldurmaya bakıyor. Kimisi alnının teriyle terleyerek, çalışarak, sanatını icrâ ederek, kimisi rençberlik, Kimisi alnının teriyle terleyerek, çalışarak, sanatını icrâ ederek, kimisi rençberlik, ırgatlık yaparak para kazanmaya çalışıyor.

Bak Peygamber Efendimiz bir başka yol söylüyor:

ırgatlık yaparak para kazanmaya çalışıyor.

Bak Peygamber Efendimiz bir başka yol söylüyor:

"Sen yetimi kendini yaklaştır, başını okşa, sofrana oturt, kalbin yumuşar, kalp katılığın gider,"Sen yetimi kendini yaklaştır, başını okşa, sofrana oturt, kalbin yumuşar, kalp katılığın gider, Allah senin hacetini sana ihsan eder, muradına erersin, ihtiyacını görürsün." diyor.

Neden?

Allah senin hacetini sana ihsan eder, muradına erersin, ihtiyacını görürsün." diyor.

Neden?

Sen yetime yardım edince, Allah'ın gelen lütfuna kapı açılıyor da ondan.

Sen yetime yardım edince, Allah'ın gelen lütfuna kapı açılıyor da ondan.

İnsana ihtiyacını veren de Allah değil mi?

Balıkçı oltasını denize atıyor, ne geleceğini söyleyebilir mi?

İnsana ihtiyacını veren de Allah değil mi?

Balıkçı oltasını denize atıyor, ne geleceğini söyleyebilir mi?

Söyleyemez.

Bakalım oltasına hangi balık takılacak?

Takan kim?

Allah.

Söyleyemez.

Bakalım oltasına hangi balık takılacak?

Takan kim?

Allah.

Çok güzel, çok kıymetli bir balık gelse şıkır şıkır oynayacağı gelir.

Çok güzel, çok kıymetli bir balık gelse şıkır şıkır oynayacağı gelir.

"Aman, bu balığı bir sattım mı, şu kadar para alırım." diye sevinir.

"Aman, bu balığı bir sattım mı, şu kadar para alırım." diye sevinir.

Balığın oltaya takılmasını Allah nasip ediyorsa herkesin kısmetini de Allah veriyor,Balığın oltaya takılmasını Allah nasip ediyorsa herkesin kısmetini de Allah veriyor, herkesin rızkını da Allah veriyor.

Hem de öyle veriyor ki rızka kanat veriyor,
herkesin rızkını da Allah veriyor.

Hem de öyle veriyor ki rızka kanat veriyor,
takır takır, kanat çırpa çırpa geliyor, hadi senin sofrana konuyor. takır takır, kanat çırpa çırpa geliyor, hadi senin sofrana konuyor. Bıldırcın, Karadeniz'den uçuyor, uçuyor, ondan sonra gelip senin kucağına düşüyor. Bıldırcın, Karadeniz'den uçuyor, uçuyor, ondan sonra gelip senin kucağına düşüyor. Sen de akşam bıldırcın kebabı yiyorsun, yağıyla pilav yapıyorsun,Sen de akşam bıldırcın kebabı yiyorsun, yağıyla pilav yapıyorsun, pilav kaşıklıyorsun, hoşaf höpürdetiyorsun.

Neden?

Allah oradan kanat verdi de gönderdi.

pilav kaşıklıyorsun, hoşaf höpürdetiyorsun.

Neden?

Allah oradan kanat verdi de gönderdi.

"Nasipse gelir Hint'ten Yemen'den." deniliyor ya.

"Nasipse gelir Hint'ten Yemen'den." deniliyor ya.

"Sen yetime güzel muamele edersen Allah da senin rızkını, ihtiyacını, kısmetini bol eder,"Sen yetime güzel muamele edersen Allah da senin rızkını, ihtiyacını, kısmetini bol eder, gönderir." diyor Peygamber Efendimiz.

Kendisi nasıl yaptı?

gönderir." diyor Peygamber Efendimiz.

Kendisi nasıl yaptı?

Kendisi yetimlere çok güzel baktı, kendisi de yetimlerin şahıydı, kendisi de yetimdi.Kendisi yetimlere çok güzel baktı, kendisi de yetimlerin şahıydı, kendisi de yetimdi. Peygamber Efendimiz kendisi de o acıları çekmiş de büyümüş.

Peygamber Efendimiz kendisi de o acıları çekmiş de büyümüş.

Onun için;

Ene ve kâfilü'l-yetimi fi'l-cenneti.
Onun için;

Ene ve kâfilü'l-yetimi fi'l-cenneti.
"Yetimi tekeffül eden, yetime bakan insanla ben, cennette bir aradayım." buyurdu.

"Yetimi tekeffül eden, yetime bakan insanla ben, cennette bir aradayım." buyurdu.

Cennette Peygamber Efendimiz'le komşu olmak istiyorsan yetimi hor görme,Cennette Peygamber Efendimiz'le komşu olmak istiyorsan yetimi hor görme, yetimi yardımsız bırakma, yetimin ihtiyacını gör, yetime yardım et.

yetimi yardımsız bırakma, yetimin ihtiyacını gör, yetime yardım et.

Herkesin ihtiyacı var. İhtiyarlıyor, yardıma ihtiyacı oluyor.

Herkesin ihtiyacı var. İhtiyarlıyor, yardıma ihtiyacı oluyor.

Geçen hafta bizim ihvanımızdan yaşlı birisi geldi;

"Evimin kirasını ver." dedi.

Geçen hafta bizim ihvanımızdan yaşlı birisi geldi;

"Evimin kirasını ver." dedi.

"Ben herkesin evinin kirasını verecek olsam benim hâlim ne olacak?"Ben herkesin evinin kirasını verecek olsam benim hâlim ne olacak? Bir atımlık barutum var; oraya mı atayım, buraya mı atayım?"

Bir atımlık barutum var; oraya mı atayım, buraya mı atayım?"

Bu gün bir kardeşimiz gelmiş; "Beni evimden çıkarıyorlar, on milyona ihtiyaç var." diyor.

Bu bir.

Bu gün bir kardeşimiz gelmiş; "Beni evimden çıkarıyorlar, on milyona ihtiyaç var." diyor.

Bu bir.

Ötekisi geldi;

"Rize'ye gideceğim, işte bilet param."

"Bilet paran varmış ya, biletin alınmış."

Ötekisi geldi;

"Rize'ye gideceğim, işte bilet param."

"Bilet paran varmış ya, biletin alınmış."

"Yolda taş mı yiyeceğim? Yemek parası lazım." diyor.

"Yolda taş mı yiyeceğim? Yemek parası lazım." diyor.

Yemek parası lazım, yetimin parası lazım, dulun parası lazım, açın doyurulması lazım,Yemek parası lazım, yetimin parası lazım, dulun parası lazım, açın doyurulması lazım, açığın barındırılması lazım, evsize ev lazım, kira veremeyene kira lazım; bırakın ben kaçayım buradan!

açığın barındırılması lazım, evsize ev lazım, kira veremeyene kira lazım; bırakın ben kaçayım buradan!

Çok zor!

Nasıl olacak?

Herkes etrafındaki insanı kollayacak.
Çok zor!

Nasıl olacak?

Herkes etrafındaki insanı kollayacak.
Herkes yardım edecek, herkes sevap kazanmanın çaresine bakacak. Etrafındaki insanlara bakacak.

Herkes yardım edecek, herkes sevap kazanmanın çaresine bakacak. Etrafındaki insanlara bakacak.

Filanca insan, iyi bir insandı, bak geçen gün mecmuada yazdım. Çok üzüldüm, üzüldüğüm için yazdım.

Filanca insan, iyi bir insandı, bak geçen gün mecmuada yazdım. Çok üzüldüm, üzüldüğüm için yazdım.

İhvanımızdan arada bizi ziyarete gelen yaşlı bir kadıncağız,İhvanımızdan arada bizi ziyarete gelen yaşlı bir kadıncağız, Edirnekapı'da surların kovuğunda, bir yerde yaşıyormuş. Edirnekapı'da surların kovuğunda, bir yerde yaşıyormuş. Bizim bir arkadaşımız, bir gitmiş ki zavallı kadıncağız on beş gündür aç. İhtiyar, doksanına gelmiş.

Bizim bir arkadaşımız, bir gitmiş ki zavallı kadıncağız on beş gündür aç. İhtiyar, doksanına gelmiş.

İnsanoğlu, ne yapacak?

Bir iki gün açlıktan sonra, açlığını da unutuyor, muhterem kardeşlerim!
İnsanoğlu, ne yapacak?

Bir iki gün açlıktan sonra, açlığını da unutuyor, muhterem kardeşlerim!
Artık "Karnım acıktı." demiyor. Bir deri, bir kemik kalmış, yirmi beş kiloya inmiş zavallı, Artık "Karnım acıktı." demiyor. Bir deri, bir kemik kalmış, yirmi beş kiloya inmiş zavallı, duygularını kaybetmiş, acayip oluyor insan.

duygularını kaybetmiş, acayip oluyor insan.

Acımak lazım, insanın etrafındaki insanları kollaması lazım.

Acımak lazım, insanın etrafındaki insanları kollaması lazım.

"Burada da, şu kovukta da bir insan yaşıyor."Burada da, şu kovukta da bir insan yaşıyor. Bir kedi değil, köpek değil, bir insan vardır." diye bakmak lazım.

Birbirimizi kollamamız gerekiyor.
Bir kedi değil, köpek değil, bir insan vardır." diye bakmak lazım.

Birbirimizi kollamamız gerekiyor.
Düşmez kalkmaz bir Allah. Bugün zengin olan, yarın fakir olur. Düşmez kalkmaz bir Allah. Bugün zengin olan, yarın fakir olur. Bugün güçlü olan, yarın güçsüz olur, hasta olur. Akıllı olan, deli olur. Genç olan, yaşlı olur.

Bugün güçlü olan, yarın güçsüz olur, hasta olur. Akıllı olan, deli olur. Genç olan, yaşlı olur.

Sen iyilik yaparsan sana da Allah baktırtır, sana da iyilik edecek birisini bulur.Sen iyilik yaparsan sana da Allah baktırtır, sana da iyilik edecek birisini bulur. Sen yetimi kollarsan Allah da senin ihtiyacını gideriyor. Vaad ediyor Peygamber Efendimiz, işaret ediyor:

Sen yetimi kollarsan Allah da senin ihtiyacını gideriyor. Vaad ediyor Peygamber Efendimiz, işaret ediyor:

"Bak sen böyle yaparsan Allah kalbine bir yumuşaklık verir."Bak sen böyle yaparsan Allah kalbine bir yumuşaklık verir. Çünkü kalbin katı olması münafıklık alametidir, kötü bir şeydir."

Çünkü kalbin katı olması münafıklık alametidir, kötü bir şeydir."

"Hocam, kalbim yumuşamıyor, zikrediyorum, zikrediyorum ağlayamıyorum."Hocam, kalbim yumuşamıyor, zikrediyorum, zikrediyorum ağlayamıyorum. Vaaz dinliyorum, içime işlemiyor." Bak kalbin katı! Yumuşaması önemli.Vaaz dinliyorum, içime işlemiyor." Bak kalbin katı! Yumuşaması önemli. Kalp katı, çalışmıyor, yumuşaması lazım. Yumuşaması için ne yapacaksın? Sen merhamet edeceksin. Kalp katı, çalışmıyor, yumuşaması lazım. Yumuşaması için ne yapacaksın? Sen merhamet edeceksin. Yetime merhamet edeceksin, dula merhamet edeceksin.

Yetime merhamet edeceksin, dula merhamet edeceksin.

Her şey masraf, hep masraf. Bir bilseniz, ortaya çıksanız "Param var." deseniz…

Her şey masraf, hep masraf. Bir bilseniz, ortaya çıksanız "Param var." deseniz…

Mecmuada bir ilan yaptık;

"Bakın, ey ihvânımız! Ey kardeşlerimiz!
Mecmuada bir ilan yaptık;

"Bakın, ey ihvânımız! Ey kardeşlerimiz!
Bizim Hakyol diye bir vakfımız var. Hayırlarımızı yapmak için bu vakfı kurduk, biraz yardımcı olun." dedik.Bizim Hakyol diye bir vakfımız var. Hayırlarımızı yapmak için bu vakfı kurduk, biraz yardımcı olun." dedik. Bir sürü mektup geldi.

Bir sürü mektup geldi.

Ne mektubu geldi?

"Hocam, benim de ihtiyacım var, bana da biraz ver."

Ne mektubu geldi?

"Hocam, benim de ihtiyacım var, bana da biraz ver."

Vakıfa yardım için değil de sanki biz; "Var mı yardım isteyen?" demişiz gibi…

Vakıfa yardım için değil de sanki biz; "Var mı yardım isteyen?" demişiz gibi…

Biz mevcutlara bakamıyoruz, talebelerimizin burslarını veremiyoruz;Biz mevcutlara bakamıyoruz, talebelerimizin burslarını veremiyoruz; "Biraz yardım et." diyoruz, "Benim de ihtiyacım var." diye yüzlerce mektup geldi.

Doğru mu?

"Biraz yardım et." diyoruz, "Benim de ihtiyacım var." diye yüzlerce mektup geldi.

Doğru mu?

Hakikaten fakir olan insanlar çok, gerçekten acımak lazım ama bir kısmı da;Hakikaten fakir olan insanlar çok, gerçekten acımak lazım ama bir kısmı da; "Hep benim canım yesin." istiyor.

"Biraz da şu kardeşim yesin." demiyor.
"Hep benim canım yesin." istiyor.

"Biraz da şu kardeşim yesin." demiyor.
Üç, dört müessese dolaşıyor, işini uyduruyor, cebini para dolduruyor;Üç, dört müessese dolaşıyor, işini uyduruyor, cebini para dolduruyor; ondan sonra daha beşinciye gidiyor.

Beşinciye de sızlanacak; oradan da biraz para alacak.

ondan sonra daha beşinciye gidiyor.

Beşinciye de sızlanacak; oradan da biraz para alacak.

Senin taraftaki de hiç kimseden bir şey istemiyor, on beş gün surun kovuğundaSenin taraftaki de hiç kimseden bir şey istemiyor, on beş gün surun kovuğunda aç yatıyor da ondan sonra bulunuyor.

aç yatıyor da ondan sonra bulunuyor.

Ne kadar kötü bir şey, biz müslümanlar için ne kadar ayıp! Hiçbir organizasyonumuz yok mu ya?Ne kadar kötü bir şey, biz müslümanlar için ne kadar ayıp! Hiçbir organizasyonumuz yok mu ya? Bu kadar öldük mü biz? İnsanların birbirleriyle hiç mi ilgisi kalmadı? Hayvanlaştı mı bu insanlar?Bu kadar öldük mü biz? İnsanların birbirleriyle hiç mi ilgisi kalmadı? Hayvanlaştı mı bu insanlar? Bu kadar bencilleşti mi?

Yok mu bizim orada organizasyonumuz?
Bu kadar bencilleşti mi?

Yok mu bizim orada organizasyonumuz?
Yok mu bizim defterimiz kaydımız? Yok mu bir tanıyanımız, yok mu bir arayan soranımız?

Yok mu bizim defterimiz kaydımız? Yok mu bir tanıyanımız, yok mu bir arayan soranımız?

İnsanlar birbirlerine lazım.

İnsanlar birbirlerine lazım.

"Yok mu bu zavallının evini tespit edecek müslüman kadıncağızın bir dostu, tanıdığı bir kimse?"

"Yok mu bu zavallının evini tespit edecek müslüman kadıncağızın bir dostu, tanıdığı bir kimse?"

İnsan akşamüstü karnını doyurduğu zaman, karnı aç olanları düşünmeli.İnsan akşamüstü karnını doyurduğu zaman, karnı aç olanları düşünmeli. "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." diyor Peygamber Efendimiz.

"Komşusu açken tok yatan bizden değildir." diyor Peygamber Efendimiz.

Komşusunu da düşünmeli, fakir semtleri de gezmeli, yetimleri de aramalı,Komşusunu da düşünmeli, fakir semtleri de gezmeli, yetimleri de aramalı, bulmalı, hakiki fakirleri bulmalı.

Bazen fakirler nasıl olur?

bulmalı, hakiki fakirleri bulmalı.

Bazen fakirler nasıl olur?

Yahsebühümü'l-câhilü ağniyâe mine'tteaffüf.

İstemez bazı fakirler, çok onurlu olur,
Yahsebühümü'l-câhilü ağniyâe mine'tteaffüf.

İstemez bazı fakirler, çok onurlu olur,
çok mazlum olur, çok masum olur, ölür de istemez; öylesini bulacaksın. çok mazlum olur, çok masum olur, ölür de istemez; öylesini bulacaksın. Zengin sanırsın, üç gün yemek yememiştir.

Zengin sanırsın, üç gün yemek yememiştir.

Geçen senelerde buraya birisi geldi; "Üç gündür ağzıma lokma koymadım hocam." dedi.

Geçen senelerde buraya birisi geldi; "Üç gündür ağzıma lokma koymadım hocam." dedi.

Üç gün aç kalmak kolay değil.

"Yalan söylüyorsa..."

Üç gün aç kalmak kolay değil.

"Yalan söylüyorsa..."

Söyleyen olabilir de bunların gerçek olanları da var. Tabi yalancıyı da bulmalı.

Buraya birisi gelmiş.
Söyleyen olabilir de bunların gerçek olanları da var. Tabi yalancıyı da bulmalı.

Buraya birisi gelmiş.
Rahmetli Hüseyin hoca sağdı, bana bir kâğıt gönderdi, Mühürlü, imzalı, Fatih Müftülüğünden bir kağıt.

Rahmetli Hüseyin hoca sağdı, bana bir kâğıt gönderdi, Mühürlü, imzalı, Fatih Müftülüğünden bir kağıt.

Ne bu?

"Filanca camiye yardım."

Ne bu?

"Filanca camiye yardım."

Okudum ama tarih kısmı, isim kısmı kazıntılı, evrak tahribata uğramış. Hüseyin hocaya gönderdim:

Okudum ama tarih kısmı, isim kısmı kazıntılı, evrak tahribata uğramış. Hüseyin hocaya gönderdim:

"Bak böyle bir yazı geldi ama ne dersin, sen bir incele bunu." diye.

"Bak böyle bir yazı geldi ama ne dersin, sen bir incele bunu." diye.

Hüseyin hoca adamın başına gidince adam sergisini bırakmış, savuşmuş, kaçmış.Hüseyin hoca adamın başına gidince adam sergisini bırakmış, savuşmuş, kaçmış. "Yakalanacağım polise teslim olacağım." diye, savışmış, kaçmış. Sahtekârı da var.

En iyisi yakın takip.
"Yakalanacağım polise teslim olacağım." diye, savışmış, kaçmış. Sahtekârı da var.

En iyisi yakın takip.
Herkes yakın komşusunu takip ederse o zaman sahtekârlık da kalmaz. Herkes yakın komşusunu takip ederse o zaman sahtekârlık da kalmaz. Bilmediği insan değil, bildiği insan. Hâlini, gecesini gündüzünü bildiği insan.

Bilmediği insan değil, bildiği insan. Hâlini, gecesini gündüzünü bildiği insan.

"Üç aydır bacasından duman tütmüyor, içeriye gelen giden yok,"Üç aydır bacasından duman tütmüyor, içeriye gelen giden yok, bu adamın durumu yok, her şeyini biliyoruz. bu adamın durumu yok, her şeyini biliyoruz. Kirasını ödeyemiyor." filan diye, bildiği insana yardım ederse daha iyi olur.

Kirasını ödeyemiyor." filan diye, bildiği insana yardım ederse daha iyi olur.

Yardımınızı, yardımlarınızı hiç ihmal etmeyin. Verdikçe Allah size de verir.

Yardımınızı, yardımlarınızı hiç ihmal etmeyin. Verdikçe Allah size de verir.

Allâhümme a'tî münfikan halakâ ve a'tî mümsiken telefâ. diye melekler dua edermiş.

Allâhümme a'tî münfikan halakâ ve a'tî mümsiken telefâ. diye melekler dua edermiş.

İnfak edene Allah daha fazlasını verir, cimrilik yapana da telefat verir.

Bakıyorsun mazlum,
İnfak edene Allah daha fazlasını verir, cimrilik yapana da telefat verir.

Bakıyorsun mazlum,
mahsul, hepsi telef olmuş, adam bilmem kaç yüz balya ot kesmiş, biçmiş, balya hâline getirmiş.mahsul, hepsi telef olmuş, adam bilmem kaç yüz balya ot kesmiş, biçmiş, balya hâline getirmiş. "Bu balyayı şu kadara satarsam şu kadar para alacağım." dediği sırada, "Bu balyayı şu kadara satarsam şu kadar para alacağım." dediği sırada, bir yangın çıkmış, bütün balyaları yanmış.

Geçen gün anlattılar, neresi olduğunu unuttum;
bir yangın çıkmış, bütün balyaları yanmış.

Geçen gün anlattılar, neresi olduğunu unuttum;
"Herhalde bir kusuru var; ya zekatını vermedi, ya Allah'ın hoşuna gitmeyecek bir şey yaptı." dedim.

"Herhalde bir kusuru var; ya zekatını vermedi, ya Allah'ın hoşuna gitmeyecek bir şey yaptı." dedim.

Allah zahmetini çektirmiş, biçtirmiş biçtirmiş, balya yapmış; ondan sonra yakmış.Allah zahmetini çektirmiş, biçtirmiş biçtirmiş, balya yapmış; ondan sonra yakmış. Tarlada yapsaydı; öyle yapmamış da biçtirdikten sonra yakmış.Tarlada yapsaydı; öyle yapmamış da biçtirdikten sonra yakmış. Var bir kusuru; ya zekâtını vermedi, ya bir haram karıştırdı.

Fakültedeki derslerde talebeye okuturduk:

Var bir kusuru; ya zekâtını vermedi, ya bir haram karıştırdı.

Fakültedeki derslerde talebeye okuturduk:

"Eski zamanın birinde bir sütçü vardı, sütüne su katardı." diyor eski bir kitap.

"Eski zamanın birinde bir sütçü vardı, sütüne su katardı." diyor eski bir kitap.

"O kattığı sular büyüdü, büyüdü, büyüdü."O kattığı sular büyüdü, büyüdü, büyüdü. Bir gün bir sel geldi, bütün sürüsünü aldı, sürükledi, götürdü. Sürüsüz kaldı.

Neden?

Bir gün bir sel geldi, bütün sürüsünü aldı, sürükledi, götürdü. Sürüsüz kaldı.

Neden?

Sütüne su kattığı için."

Sanki sütün içine kattığı sular sel oldu da koyunları onlar aldı.
Sütüne su kattığı için."

Sanki sütün içine kattığı sular sel oldu da koyunları onlar aldı.
O helalinden kazansaydı sütüne su katmasaydı, helal malını harama çevirmeseydi, Allah onun malını korurdu.

O helalinden kazansaydı sütüne su katmasaydı, helal malını harama çevirmeseydi, Allah onun malını korurdu.

Yine bizim arkadaşlarımızdan rahmetli bir patikçi Süleyman Efendi vardı. Dürüst adam.Yine bizim arkadaşlarımızdan rahmetli bir patikçi Süleyman Efendi vardı. Dürüst adam. Yüzü gülmez, asık da değil ama ciddi adam. Hoşuma giderdi.

Yüzü gülmez, asık da değil ama ciddi adam. Hoşuma giderdi.

Namaz vakti geldi mi kapısını kapatır, hemen namaza giderdi.Namaz vakti geldi mi kapısını kapatır, hemen namaza giderdi. Müşteri gelse kaşlarını çatardı, "namazdan sonra" derdi.

Müşteri gelse kaşlarını çatardı, "namazdan sonra" derdi.

"Aman ustam etme, eyleme, işim var, şu terliği sat bana da ondan sonra."

"Aman ustam etme, eyleme, işim var, şu terliği sat bana da ondan sonra."

"Namazdan sonra" derdi, bitti.

Başka bir cevap yok; "namazdan sonra…"

"Namazdan sonra" derdi, bitti.

Başka bir cevap yok; "namazdan sonra…"

Kapatırdı, kilidini asardı, namazını kılar giderdi.Kapatırdı, kilidini asardı, namazını kılar giderdi. Kapalıçarşıda yangın çıkmış, meşhur yangın, yüzlerce dükkân yandı.

Demişler ki;

Kapalıçarşıda yangın çıkmış, meşhur yangın, yüzlerce dükkân yandı.

Demişler ki;

"Süleyman efendi, Kapalıçarşı yanıyor."

"Sahibi bilir. Ben malımın zekâtını verdim, sahibi bilir."

"Süleyman efendi, Kapalıçarşı yanıyor."

"Sahibi bilir. Ben malımın zekâtını verdim, sahibi bilir."

Malın mülkün sahibi kim?

Mâlikü'l-mülk kim?

Allah.

Malın mülkün sahibi kim?

Mâlikü'l-mülk kim?

Allah.

"Sahibi bilir, isterse yakar, isterse yakmaz, ben vazifemi aklımın erdiğince yaptım,"Sahibi bilir, isterse yakar, isterse yakmaz, ben vazifemi aklımın erdiğince yaptım, zekât vermemezlik yapmadım, malımın görevlerini yerine getirdim."

zekât vermemezlik yapmadım, malımın görevlerini yerine getirdim."

Emin olun, Kapalıçarşı yandı, onun dükkanına kadar geldi,Emin olun, Kapalıçarşı yandı, onun dükkanına kadar geldi, tamir için hani tahta perde geriyorlar ya tahta parça onun dükkanının yanından kapalıydı,tamir için hani tahta perde geriyorlar ya tahta parça onun dükkanının yanından kapalıydı, onun dükkanı açıktı, yanındaki dükkân yanmış.

Bu ibret değil mi ya?

onun dükkanı açıktı, yanındaki dükkân yanmış.

Bu ibret değil mi ya?

Niye o da yanmadı da niye iki dükkân yukarıda değil de, tam orada?

Niye o da yanmadı da niye iki dükkân yukarıda değil de, tam orada?

"Bak! Ben, benim yolumda yürüyen, tesbihli, zikirli, mü'min, namazlı, niyazlı,"Bak! Ben, benim yolumda yürüyen, tesbihli, zikirli, mü'min, namazlı, niyazlı, zekâtlı kullarımı böyle korurum, malının zekâtını vermeyen, vazifesini yapmayan,zekâtlı kullarımı böyle korurum, malının zekâtını vermeyen, vazifesini yapmayan, hayrını hasenâtını yapmayanı da böyle yakarım." demek bu.

hayrını hasenâtını yapmayanı da böyle yakarım." demek bu.

İbret alana böyle, hal diliyle dükkanlar bile konuşuyor, çarşılar bile konuşuyor; anlayana...

İbret alana böyle, hal diliyle dükkanlar bile konuşuyor, çarşılar bile konuşuyor; anlayana...

Olaylar konuşuyor anlayana, anlamazsa tabi anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.Olaylar konuşuyor anlayana, anlamazsa tabi anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Dambul dumbul, gümbür gümbür, zarıl zarıl, ne kadar çalarsa çalsın. Dambul dumbul, gümbür gümbür, zarıl zarıl, ne kadar çalarsa çalsın. Anlamadıktan sonra o bile az geliyor.

Onun için hayrınızı, hasenâtınızı çokça yapın muhterem kardeşlerim!

Anlamadıktan sonra o bile az geliyor.

Onun için hayrınızı, hasenâtınızı çokça yapın muhterem kardeşlerim!

Üçüncü hadîs-i şerîf:

Ednâ ehli'l-cenneti menzileten ellezî lehû semânûne elfe hâdimin
Üçüncü hadîs-i şerîf:

Ednâ ehli'l-cenneti menzileten ellezî lehû semânûne elfe hâdimin
ve'snetâni ve seb'ûne zevceten, ve'snetâni ve seb'ûne zevceten, tünsabü lehû kubbetün min lü'lüin ve zebercedin ve yâkûtin kemâ beyne'l-câbiyeti ilâ san'âe.

tünsabü lehû kubbetün min lü'lüin ve zebercedin ve yâkûtin kemâ beyne'l-câbiyeti ilâ san'âe.

Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden, İmam Tirmizî vesâir hadis âlimleri rivayet etmişler.

Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden, İmam Tirmizî vesâir hadis âlimleri rivayet etmişler.

Bu üçüncü hadîs-i şerîf:

Ehl-i cenneti ballandırıyor, bize ehl-i cennetin mükâfâtlarını anlatıyor.

Bu üçüncü hadîs-i şerîf:

Ehl-i cenneti ballandırıyor, bize ehl-i cennetin mükâfâtlarını anlatıyor.

Neden?

"Siz de ehl-i cennet olmaya rağbet edin." diye.

Neden?

"Siz de ehl-i cennet olmaya rağbet edin." diye.

İnsan ehl-i cehennem mi olmak ister ehli cennet mi olmak ister?

İnsan ehl-i cehennem mi olmak ister ehli cennet mi olmak ister?

Sorulur mu? Elbette ehl-i cennet olmak ister.

Neden?

Ednâ ehli'l-cenneti menzileten.
Sorulur mu? Elbette ehl-i cennet olmak ister.

Neden?

Ednâ ehli'l-cenneti menzileten.
"Cennet ehlinin makam ve mevki bakımından en aşağı olanına" bile ne verilirmiş bakalım?

"Cennet ehlinin makam ve mevki bakımından en aşağı olanına" bile ne verilirmiş bakalım?

En aşağı rütbeli cennet ehlinin lehû semânûne elfi hâdimin. "Seksen bin hizmetçisi varmış."

En aşağı rütbeli cennet ehlinin lehû semânûne elfi hâdimin. "Seksen bin hizmetçisi varmış."

Saltanata bak, keyfe bak; seksen bin tane hizmetçi.

Ve'snetâni ve seb'ûne zevceten.
Saltanata bak, keyfe bak; seksen bin tane hizmetçi.

Ve'snetâni ve seb'ûne zevceten.
"Yetmiş iki tane hurisi varmış, zevcesi varmış."

En aşağısının.

"Yetmiş iki tane hurisi varmış, zevcesi varmış."

En aşağısının.

Kubbetün min lü'lüin ve zebercedin ve yâkûtin.Kubbetün min lü'lüin ve zebercedin ve yâkûtin. "Bu zât-ı muhtereme cennet çadırlarından öyle bir çadır kurulurmuş ki, incili, zebercetli,"Bu zât-ı muhtereme cennet çadırlarından öyle bir çadır kurulurmuş ki, incili, zebercetli, yakutlu, kıymetli taşlarla süslenmiş. Öyle bir çadır, şahane otağ kurulurmuş ki." yakutlu, kıymetli taşlarla süslenmiş. Öyle bir çadır, şahane otağ kurulurmuş ki." Kemâ beyne'l-câbiyeti ilâ san'âe. Kemâ beyne'l-câbiyeti ilâ san'âe. "Câbiye şehriyle, Yemen'deki San'a şehri arasındaki kadar sahaya öyle bir cennet otağı kurulurmuş."

"Câbiye şehriyle, Yemen'deki San'a şehri arasındaki kadar sahaya öyle bir cennet otağı kurulurmuş."

Seksen bin tane hizmetçi, yetmiş iki tane hûri, cennet zevcesi…Seksen bin tane hizmetçi, yetmiş iki tane hûri, cennet zevcesi… Cennet ehlinin en aşağısında olanı böyle nimetlere mazhar oluyor.

Cennet ehlinin en aşağısında olanı böyle nimetlere mazhar oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri bize bi-gayri hisâb cennetine girmeyi nasip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bize bi-gayri hisâb cennetine girmeyi nasip eylesin. Şu nimetleri görmeyi nasip eylesin, hadisinde okuduğumuz gibi,Şu nimetleri görmeyi nasip eylesin, hadisinde okuduğumuz gibi, "Biz bunu İskenderpaşa'da duymuştuk." diye, orada da gözümüzle görmeyi ihsan eylesin.

Âmîn, âmîn, âmîn.

"Biz bunu İskenderpaşa'da duymuştuk." diye, orada da gözümüzle görmeyi ihsan eylesin.

Âmîn, âmîn, âmîn.

Eddû ilâ külli zî hakkin hakkahû ve'l-veledü li'l-firâşi ve li'l-âhiri'l-hacerü ve men tevellâ ğayraEddû ilâ külli zî hakkin hakkahû ve'l-veledü li'l-firâşi ve li'l-âhiri'l-hacerü ve men tevellâ ğayra mevâlîhi evi'ddeâ ilâ ğayri ebîhi ve aleyhi la'netu'llâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîn. mevâlîhi evi'ddeâ ilâ ğayri ebîhi ve aleyhi la'netu'llâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîn. Lâ yukbelü minhü sarfün ve lâ adlün.

Lâ yukbelü minhü sarfün ve lâ adlün.

İbn Mes'ud radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.İbn Mes'ud radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Efendimiz bizlere veyahut yöneticilere, hakimlere, işin başında olan kimselere emrediyor.

Efendimiz bizlere veyahut yöneticilere, hakimlere, işin başında olan kimselere emrediyor.

Eddû ilâ külli zî hakkin hakkahû. "Her hak sahibine hakkını verin."

Eddû ilâ külli zî hakkin hakkahû. "Her hak sahibine hakkını verin."

Hâkim mi oldun, kadı mı oldun, hukuk fakültesini mi bitirdin,Hâkim mi oldun, kadı mı oldun, hukuk fakültesini mi bitirdin, haktan hukuktan yana bir mesleğin mi var, bir yöneticiliğin mi var,haktan hukuktan yana bir mesleğin mi var, bir yöneticiliğin mi var, bir gücün kuvvetin, idareciliğin mi var?

Var.
bir gücün kuvvetin, idareciliğin mi var?

Var.
"Öyleyse her hak sahibine hakkını eksiksiz ver. Hiç kimsenin hakkını eksik etme, "Öyleyse her hak sahibine hakkını eksiksiz ver. Hiç kimsenin hakkını eksik etme, hiç kimseye gadretme, hakkını tam ver." diye emrediyor.

Bu hepimiz için geçerli bu.
hiç kimseye gadretme, hakkını tam ver." diye emrediyor.

Bu hepimiz için geçerli bu.
Her hak sahibine hakkını vermek, hepimiz için bir emirdir.

Her hak sahibine hakkını vermek, hepimiz için bir emirdir.

Sonra nasihatine devam ediyor.

Sonra nasihatine devam ediyor.

Peygamberimiz, bu hadîs-i şerîfinde hukuk meselelerini anlatmaya çalışıyor.

Peygamberimiz, bu hadîs-i şerîfinde hukuk meselelerini anlatmaya çalışıyor.

Ve'l-veledü li'l-firâşi. "Doğan çocuk, nikahlı kocaya aittir."

Ve'l-veledü li'l-firâşi. "Doğan çocuk, nikahlı kocaya aittir."

Kaytarmak yok, inkâr etmek yok. Tamam, karısından doğmuş, evli bunlar, nikahlı; çocuk o babanın.

Kaytarmak yok, inkâr etmek yok. Tamam, karısından doğmuş, evli bunlar, nikahlı; çocuk o babanın.

Neden böyle söylüyor?

Çeşitli dünyevi ihtilaflar olur, adam karısından şüphelenir; "Bu benim değil." der,
Neden böyle söylüyor?

Çeşitli dünyevi ihtilaflar olur, adam karısından şüphelenir; "Bu benim değil." der,
işler karmakarışık olur, kuru iddiadan dolayı düzen bozulur.

Kuru iddiaya itibar etmiyoruz.
işler karmakarışık olur, kuru iddiadan dolayı düzen bozulur.

Kuru iddiaya itibar etmiyoruz.
Hukuk netliktir. İslâm hukuku, bıçak gibi, jilet gibi, ustura gibi, Hukuk netliktir. İslâm hukuku, bıçak gibi, jilet gibi, ustura gibi, hududu gayet inceden keser, biçer, tamam.

"Bu çocuk benim değil!"

hududu gayet inceden keser, biçer, tamam.

"Bu çocuk benim değil!"

Değilse ispat edebilirsen et; edemezsen bu çocuk senin.Değilse ispat edebilirsen et; edemezsen bu çocuk senin. Çocuk nikâh sahibinindir, yatak kiminse o yatağın sahibi olanındır, biter. Çocuk nikâh sahibinindir, yatak kiminse o yatağın sahibi olanındır, biter. "Mirasta muamele öyle yürür." diye bildiriyor.

Ve li'l-âhiri'l-hacerü. "Evliyken zina eder, recmedilir."

"Mirasta muamele öyle yürür." diye bildiriyor.

Ve li'l-âhiri'l-hacerü. "Evliyken zina eder, recmedilir."

Bu edepsizliği yapan, taşla gömülerek vurularak öldürülür.

Bu edepsizliği yapan, taşla gömülerek vurularak öldürülür.

Ve men tevellâ ğayra mevâlîhi. "Kendi mevlâsından başkasına intisap eden, kötü bir iş yapmış olur." Ve men tevellâ ğayra mevâlîhi. "Kendi mevlâsından başkasına intisap eden, kötü bir iş yapmış olur." Ev eddeâ ilâ ğayri ebîhi. "Babasından bir başkasına nesep Ev eddeâ ilâ ğayri ebîhi. "Babasından bir başkasına nesep iddia ederse."

Mevlâ burada "köle." "Bu benim değil." diyor, başkasını iddia ediyor. Mevlâ, o mânaya.
iddia ederse."

Mevlâ burada "köle." "Bu benim değil." diyor, başkasını iddia ediyor. Mevlâ, o mânaya.
Velîsinden, mevlâsından gayrısına nesep iddia ederse, babasından gayrısına nesep iddia ederse...

Velîsinden, mevlâsından gayrısına nesep iddia ederse, babasından gayrısına nesep iddia ederse...

Ve aleyhi la'netu'llâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîn.Ve aleyhi la'netu'llâhi ve'l-melâiketi ve'n-nâsi ecmaîn. "Allah'ın laneti de, meleklerin laneti de, insanların laneti de onun üzerine olsun.""Allah'ın laneti de, meleklerin laneti de, insanların laneti de onun üzerine olsun." Lâ yukbelü minhü. "İbadetleri kabul olunmaz. Sarfün ve lâ adlün. "Farzı, nafilesi kabul olunmaz."

Lâ yukbelü minhü. "İbadetleri kabul olunmaz. Sarfün ve lâ adlün. "Farzı, nafilesi kabul olunmaz."

Bunlar neden oluyor?

Bu meseleleri, İslâm hukukçuları bilir, modern hukukta da bilinir.

Bunlar neden oluyor?

Bu meseleleri, İslâm hukukçuları bilir, modern hukukta da bilinir.

Aileler kavga ederler. Kadın kocasını itham eder, koca karısını itham eder, çocuk bir laf söyler,Aileler kavga ederler. Kadın kocasını itham eder, koca karısını itham eder, çocuk bir laf söyler, köle bir başka şey söyler, adam kalkar kaçar. köle bir başka şey söyler, adam kalkar kaçar. "O benim değil." der, mülkiyet hakları, miras hakları karmakarışık olur.

"O benim değil." der, mülkiyet hakları, miras hakları karmakarışık olur.

Peygamber Efendimiz bu gibi karışıklıkları yapanların Allah'ın lanetine uğrayacağını bildiriyor.Peygamber Efendimiz bu gibi karışıklıkları yapanların Allah'ın lanetine uğrayacağını bildiriyor. "Herkes dürüst konuşsun, her işin aslı neyse aslını dosdoğru söylesin, "Herkes dürüst konuşsun, her işin aslı neyse aslını dosdoğru söylesin, iş kesin olarak bilinsin." diye bu nasihatte bulunmuş oluyor.

Hâkimlere de emrediyor ki;

iş kesin olarak bilinsin." diye bu nasihatte bulunmuş oluyor.

Hâkimlere de emrediyor ki;

"Her hak sahibine hakkını ver, hiç haksızlık yapma, hükmederken doğru dürüst hükmet." diyor.

"Her hak sahibine hakkını ver, hiç haksızlık yapma, hükmederken doğru dürüst hükmet." diyor.

Onun için İslâm hâkimleri, İslâm kadıları, Allah'tan korkan kadılar, adalete son derece riayet etmişler,Onun için İslâm hâkimleri, İslâm kadıları, Allah'tan korkan kadılar, adalete son derece riayet etmişler, padişah olsa itibar etmemişlerdir. Karşısındaki padişah bile olsa haksızlık yapmışsa mahkûm etmişlerdir,padişah olsa itibar etmemişlerdir. Karşısındaki padişah bile olsa haksızlık yapmışsa mahkûm etmişlerdir, cezayı yazmışlardır. Haklı olan kimse gayrimüslim bile olsa hakkını vermişlerdir.

cezayı yazmışlardır. Haklı olan kimse gayrimüslim bile olsa hakkını vermişlerdir.

Bu, Peygamber Efendimiz'in zamanından beri böyle;Bu, Peygamber Efendimiz'in zamanından beri böyle; İslâm hâkimlerinin mübarek seciyeleridir, güzel hasletleridir.

İslâm hâkimlerinin mübarek seciyeleridir, güzel hasletleridir.

Bir münafık ile bir gayrimüslim Hz. Ömer radıyallahu anh'e geldi, ehli kitaptan birisi geldi.

Bir münafık ile bir gayrimüslim Hz. Ömer radıyallahu anh'e geldi, ehli kitaptan birisi geldi.

"Ya Ömer! Bu adamla benim aramda ihtilaf var." dedi.

Yahudi veya nasrânî -yahudi galiba.-

"Ya Ömer! Bu adamla benim aramda ihtilaf var." dedi.

Yahudi veya nasrânî -yahudi galiba.-

"Bu adamla aramızda ihtilaf var. Sen hâkim ol, bize hükmet, davamızı hallet."

"Nedir?" dedi.

"Bu adamla aramızda ihtilaf var. Sen hâkim ol, bize hükmet, davamızı hallet."

"Nedir?" dedi.

"Vallahi, daha önce sizin peygamberinize de gittik, meseleyi söyledik, beni haklı buldu"Vallahi, daha önce sizin peygamberinize de gittik, meseleyi söyledik, beni haklı buldu ama bir de sana anlatalım, mesele şudur." dedi ve ihtilafı anlatıncaama bir de sana anlatalım, mesele şudur." dedi ve ihtilafı anlatınca Hz. Ömer'in gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Ne, daha önce Peygamber Efendimiz'e gittiniz mi?"

Hz. Ömer'in gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Ne, daha önce Peygamber Efendimiz'e gittiniz mi?"

Ötekisine, o müslümanım diyen şahsa sordu:

"Bunun dediği doğru mu?"

Ötekisine, o müslümanım diyen şahsa sordu:

"Bunun dediği doğru mu?"

"Siz benden önce Peygamber Efendimiz e gittiniz mi?"

"E gittik, bunun dediği gibi."

"Siz benden önce Peygamber Efendimiz e gittiniz mi?"

"E gittik, bunun dediği gibi."

"Bunu mu haklı çıkardı?"

"Evet."

"Bunu mu haklı çıkardı?"

"Evet."

"Sen Peygamber Efendimiz bunu haklı çıkardığı halde razı olmadın da bana mı geldin?"

"Sen Peygamber Efendimiz bunu haklı çıkardığı halde razı olmadın da bana mı geldin?"

"Evet, meseleyi bir de sana anlatalım." dedik"

"Evet, meseleyi bir de sana anlatalım." dedik"

"Dur, ben sana hükmedeyim!" dedi, içeri gitti, kılıcını aldı, onu öldürdü.

Neden?

"Dur, ben sana hükmedeyim!" dedi, içeri gitti, kılıcını aldı, onu öldürdü.

Neden?

Peygamber Efendimiz bir meselede, bir hükümde bulunduğu zaman ona inanmayan kâfir olur.Peygamber Efendimiz bir meselede, bir hükümde bulunduğu zaman ona inanmayan kâfir olur. Mü'minken kâfir olur, kâfir de öldürülür de onun için öldürdü.Mü'minken kâfir olur, kâfir de öldürülür de onun için öldürdü. O, "müslümanım" diyor, bu "yahudiyim" diyorO, "müslümanım" diyor, bu "yahudiyim" diyor ama Yahudi haklı olduğundan Hz. Ömer'in davranışına bak, Peygamber Efendimiz'in davranışına bak...

ama Yahudi haklı olduğundan Hz. Ömer'in davranışına bak, Peygamber Efendimiz'in davranışına bak...

İstanbul'un ilk kadısı, şu İMÇ çarşısının önündeki kabristanda medfundur,İstanbul'un ilk kadısı, şu İMÇ çarşısının önündeki kabristanda medfundur, orada özel kabristanı vardır. İstanbulun ilk kadısı Hızır Çelebi, mübarek, cennet mekân,orada özel kabristanı vardır. İstanbulun ilk kadısı Hızır Çelebi, mübarek, cennet mekân, Fatih de, Fatih caminin mimarıyla ihtilafa düşmüşler; büyük ihtilaf.

Fatih de, Fatih caminin mimarıyla ihtilafa düşmüşler; büyük ihtilaf.

Muhakeme olmuşlar da o mübarek Fatih'i haksız çıkarmış.Muhakeme olmuşlar da o mübarek Fatih'i haksız çıkarmış. Haksız; Fatih'i mahkûm etmiş. İslâm adaleti böyledir. Allah bizi özel hayatımızda da doğruluktan,Haksız; Fatih'i mahkûm etmiş. İslâm adaleti böyledir. Allah bizi özel hayatımızda da doğruluktan, adaletten ayırmasın, hiç kimsenin hakkını çiğnettirmesin, hakkını yedirtmesin, hakkımızı da çiğnettirmesin.

adaletten ayırmasın, hiç kimsenin hakkını çiğnettirmesin, hakkını yedirtmesin, hakkımızı da çiğnettirmesin.

Ne zulüm edelim, ne zulme uğrayalım, ne cahillik yapalım ne cahilliğe mâruz kalalım.Ne zulüm edelim, ne zulme uğrayalım, ne cahillik yapalım ne cahilliğe mâruz kalalım. Allah bizi adaletten insaftan, dürüstlükten, helalden ayırmasın.

Allah bizi adaletten insaftan, dürüstlükten, helalden ayırmasın.

Beşinci hadîs-i şerîf; herhalde bu sonuncu olacak:

Beşinci hadîs-i şerîf; herhalde bu sonuncu olacak:

Eddû hakka'l-mecâlisi zikra'llâhi kesîren ve erşidü's-sebîle ve ğuddu'l-ebsâr.Eddû hakka'l-mecâlisi zikra'llâhi kesîren ve erşidü's-sebîle ve ğuddu'l-ebsâr. "Bir rivayette de zikru'llâhi kesîren yerine üzküru'llâhe kesîren rivayeti de varmış, şerhte gösteriliyor.

"Bir rivayette de zikru'llâhi kesîren yerine üzküru'llâhe kesîren rivayeti de varmış, şerhte gösteriliyor.

O öteki fiillere uygun oluyor, öteki fiiller emir olduğundan, bu da emir olmaya daha uygun oluyor.

O öteki fiillere uygun oluyor, öteki fiiller emir olduğundan, bu da emir olmaya daha uygun oluyor.

Sehl b. Huneyf radıyallahu anh'ten Taberânî'nin rivayet ettiğine göre Efendimiz ne buyurmuş?

Sehl b. Huneyf radıyallahu anh'ten Taberânî'nin rivayet ettiğine göre Efendimiz ne buyurmuş?

Eddû hakka'l-mecâlisi buyurmuş. "Meclislerin hakkını eda edin."

Meclis ne demek?

Eddû hakka'l-mecâlisi buyurmuş. "Meclislerin hakkını eda edin."

Meclis ne demek?

"İnsanların oturumları" demek, oturum "meclis" demek.

Burada bu toplantımız nedir?

"İnsanların oturumları" demek, oturum "meclis" demek.

Burada bu toplantımız nedir?

Bir meclistir.

Ne meclisi bu? Büyük Millet Meclisi mi?

Bir meclistir.

Ne meclisi bu? Büyük Millet Meclisi mi?

Hayır, hadis meclisi, biz burada hadis okuyoruz, dini bahisler konuşuyoruz,Hayır, hadis meclisi, biz burada hadis okuyoruz, dini bahisler konuşuyoruz, dini bahislerin konuşulduğu bir meclistir bu. İnsanlar başka yerlerde de toplanır, dini bahislerin konuşulduğu bir meclistir bu. İnsanlar başka yerlerde de toplanır, muhtelif toplantı yerlerinde toplanabilirler. Ama Efendimiz diyor ki;

muhtelif toplantı yerlerinde toplanabilirler. Ama Efendimiz diyor ki;

"Her toplantı yerinin, her meclisin hakkını eda edin. Her meclisin kakkı var, o hakkını ödeyin."

"Her toplantı yerinin, her meclisin hakkını eda edin. Her meclisin kakkı var, o hakkını ödeyin."

"Nedir o hak?" diye sordukları zaman diyor ki;

Zikra'llâhi kesîren.
"Nedir o hak?" diye sordukları zaman diyor ki;

Zikra'llâhi kesîren.
"Allah'ı çok zikredeceksiniz. Allah'ı çok zikrediniz."

Demek ki meclislerin hakkı neymiş?

"Allah'ı çok zikredeceksiniz. Allah'ı çok zikrediniz."

Demek ki meclislerin hakkı neymiş?

Allah'ın zikredilmesiymiş. Bir meclis ki orada Allah zikredilmiyor,Allah'ın zikredilmesiymiş. Bir meclis ki orada Allah zikredilmiyor, orada Resûlullah'a salât u selâm getirilmiyor, o meclis ehli nasıl insanlardır?

Günahkâr insanlardır.

orada Resûlullah'a salât u selâm getirilmiyor, o meclis ehli nasıl insanlardır?

Günahkâr insanlardır.

Nasıl toplanıp nasıl dağılmışlardır?

"Sanki bir eşek leşine toplanmışladır.
Nasıl toplanıp nasıl dağılmışlardır?

"Sanki bir eşek leşine toplanmışladır.
Köpekler gibi eşek leşinden çekiştire çekiştire, kopara kopara yemişler de dağılmışlar gibidir." diyor Köpekler gibi eşek leşinden çekiştire çekiştire, kopara kopara yemişler de dağılmışlar gibidir." diyor Peygamber Efendimiz.

Bu hadiste demiyor da başka yerde geçiyor.
Peygamber Efendimiz.

Bu hadiste demiyor da başka yerde geçiyor.
Zikirsiz meclis, leş başına toplanılmış meclis gibidir.

Meclis nasıl olacak?

Zikirsiz meclis, leş başına toplanılmış meclis gibidir.

Meclis nasıl olacak?

Zikirli olacak; hem de zikrullâhi kesîren, "Çok, çok zikredilecek."

Zikirli olacak; hem de zikrullâhi kesîren, "Çok, çok zikredilecek."

Biz şu hadis meclisimize nasıl başladık?

Biz şu hadis meclisimize nasıl başladık?

"Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah" diye başladık, değil mi?

"Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah" diye başladık, değil mi?

Namazı kıldık, "Sübhânallah, elhamdülillah" çektik de, şu kürsüye oturduğumuz zaman, nasıl başladık?

Namazı kıldık, "Sübhânallah, elhamdülillah" çektik de, şu kürsüye oturduğumuz zaman, nasıl başladık?

"Elhamdulillah" diye başladık, es-salâtü ve's-selâmü alâ Resûllillah diye başladık."Elhamdulillah" diye başladık, es-salâtü ve's-selâmü alâ Resûllillah diye başladık. Sonra içinde de zaten âyet okuyoruz, hadis okuyoruz.

Sonra içinde de zaten âyet okuyoruz, hadis okuyoruz.

Din ilmi hep zikirdir; âyetler, hadisler, fıkıh kitapları, bahisler, bunları okuduğumuz zamanDin ilmi hep zikirdir; âyetler, hadisler, fıkıh kitapları, bahisler, bunları okuduğumuz zaman hep zikretmiş oluyoruz. Şu bizim meclisimiz tepeden tırnağa zikir meclisidir.

hep zikretmiş oluyoruz. Şu bizim meclisimiz tepeden tırnağa zikir meclisidir.

Biz bu kitapları kapatsaydık, elimize tesbihleri alsaydık; lâ ilâhe illallah diye başlasaydık,Biz bu kitapları kapatsaydık, elimize tesbihleri alsaydık; lâ ilâhe illallah diye başlasaydık, yer gök hoplasaydı, zıplasaydı, iki saat zikretseydik; işte bu onun gibidir, onun gibidir sevaplıdır.

yer gök hoplasaydı, zıplasaydı, iki saat zikretseydik; işte bu onun gibidir, onun gibidir sevaplıdır.

Hatta bu daha sevaplıdır çünkü ilim öğreniliyor. Bu da zikir meclisidir, daha sevaplıdır;Hatta bu daha sevaplıdır çünkü ilim öğreniliyor. Bu da zikir meclisidir, daha sevaplıdır; çünkü hadis öğreniyorsun, Efendimiz'in nasihatlerini öğreniyorsun. O bakımdan daha kıymetli oluyor.

çünkü hadis öğreniyorsun, Efendimiz'in nasihatlerini öğreniyorsun. O bakımdan daha kıymetli oluyor.

Demek ki meclislerin hakkı neymiş?

Zikretmek…

"Zikredin, çok zikredin!" diyor, Efendimiz.

Demek ki meclislerin hakkı neymiş?

Zikretmek…

"Zikredin, çok zikredin!" diyor, Efendimiz.

Tabi bu meclisler camide olursa camide oturursun, koca bir salon olursa salonda oturursunTabi bu meclisler camide olursa camide oturursun, koca bir salon olursa salonda oturursun ama ya yoksa o zaman insanlar yol kenarlarında oturur. ama ya yoksa o zaman insanlar yol kenarlarında oturur. Bakarsınız hasırı sermişler, çardağın altında oturmuşlar. Gölge, püfür püfür esiyor.Bakarsınız hasırı sermişler, çardağın altında oturmuşlar. Gölge, püfür püfür esiyor. Oturmuşlar çadırın ön tarafını ve arka tarafını kaldırmışlar, oradan gelen rüzgar buradan çıkıyor, oh!Oturmuşlar çadırın ön tarafını ve arka tarafını kaldırmışlar, oradan gelen rüzgar buradan çıkıyor, oh! Terimiz biraz hafifledi.

İşte bir meclis oluyor, değil mi?
Terimiz biraz hafifledi.

İşte bir meclis oluyor, değil mi?
Yol kenarına kurmuşlar, oturmuşlar; meclis oluyor.

Şimdiki zamanda nasıl oluyor?

Yol kenarına kurmuşlar, oturmuşlar; meclis oluyor.

Şimdiki zamanda nasıl oluyor?

Sandalyeleri diziyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, bacaklar boyuna sallanıyor, Sandalyeleri diziyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, bacaklar boyuna sallanıyor, şimdi de yol kenarında böyle meclisler kuruluyor.

Peygamber Efendimiz ne diyor?

şimdi de yol kenarında böyle meclisler kuruluyor.

Peygamber Efendimiz ne diyor?

Her meclisin, her oturumun borcunu eda edin.

Nedir borcu?

Allah'ı çok zikretmek.

Her meclisin, her oturumun borcunu eda edin.

Nedir borcu?

Allah'ı çok zikretmek.

Sonra ne tavsiye ediyor?

Sonra ne tavsiye ediyor?

Ve erşedü's-sebîle. "Yol tarif edin." diyor.

Ve erşedü's-sebîle. "Yol tarif edin." diyor.

İnsanlar yol kenarına oturmuş ya, gözümüzün önüne getirelim.İnsanlar yol kenarına oturmuş ya, gözümüzün önüne getirelim. Suudi Arabistan'ı düşünelim, Hicaz diyarını düşünelim.Suudi Arabistan'ı düşünelim, Hicaz diyarını düşünelim. Zaman tünelinden Efendimiz'in çağına şöyle seyahat edelim.Zaman tünelinden Efendimiz'in çağına şöyle seyahat edelim. O zaman büyük bina yok, evler küçük, hurma dallarından. O zaman büyük bina yok, evler küçük, hurma dallarından. Tabi ya mecliste oturacak, ya meclisin dışında bir yerde, yol kenarında oturacak.

Tabi ya mecliste oturacak, ya meclisin dışında bir yerde, yol kenarında oturacak.

Mecliste ne yapması lazım?

Allah'ı çok zikretmesi lazım.
Mecliste ne yapması lazım?

Allah'ı çok zikretmesi lazım.
Boş konuşmaması, günah konuşmaması, gıybet, dedikodu yapmaması, çok zikretmesi lazım.

Boş konuşmaması, günah konuşmaması, gıybet, dedikodu yapmaması, çok zikretmesi lazım.

Ve erşedü's-sebîle. "Sorana da yol gösterin."

Ve erşedü's-sebîle. "Sorana da yol gösterin."

Birisi geçiyor; "es-Selâmü aleyküm ağalar, paşalar, ben filanca köye gidecektim, nereden gidilir?"

Birisi geçiyor; "es-Selâmü aleyküm ağalar, paşalar, ben filanca köye gidecektim, nereden gidilir?"

"Tamam, şu tepeden sağ tarafa dönersin, önüne iki tane yol çıktığı zaman, sola dönersin,"Tamam, şu tepeden sağ tarafa dönersin, önüne iki tane yol çıktığı zaman, sola dönersin, vadiden indikten sonra karşına bir taşlık, kayalık yer gelir, oradan dönersin, tamam."

vadiden indikten sonra karşına bir taşlık, kayalık yer gelir, oradan dönersin, tamam."

Yolu bilmeyen insana, yolu da tarif edin.Yolu bilmeyen insana, yolu da tarif edin. "Madem oraya oturmuşsunuz, gelene gidene bir faydanız olsun." diyor Efendimiz.

"Madem oraya oturmuşsunuz, gelene gidene bir faydanız olsun." diyor Efendimiz.

Ondan sonra bir de ne buyuruyor?

Ve ğuddu'l-ebsâr.

Dad harfiyle.

Ne demek?

Ondan sonra bir de ne buyuruyor?

Ve ğuddu'l-ebsâr.

Dad harfiyle.

Ne demek?

"Gözlerinizi de kapayın, gözlerinize de sahip olun." demek.

"Gözlerinizi de kapayın, gözlerinize de sahip olun." demek.

Ne yapacak? Mecliste gözümüz kapalı mı sohbet edeceğiz?

Ne yapacak? Mecliste gözümüz kapalı mı sohbet edeceğiz?

Hayır, yol kenarına oturmuşsunuz, gölgeleniyorsunuz, sefalanıyorsunuz, meclis kurmuşsunuz, Hayır, yol kenarına oturmuşsunuz, gölgeleniyorsunuz, sefalanıyorsunuz, meclis kurmuşsunuz, sohbet ediyorsunuz, bir kere gelen geçen bir yol sorarsa ona tarif edin, ikincisi de; sohbet ediyorsunuz, bir kere gelen geçen bir yol sorarsa ona tarif edin, ikincisi de; "Haremler geçiyorsa namahremler geçiyorsa onlara da bakmayın." demek.

Kadınlar da geçiyor.
"Haremler geçiyorsa namahremler geçiyorsa onlara da bakmayın." demek.

Kadınlar da geçiyor.
O zaman gözünü kapatacak, başını çevirecek; onlara da bakmayacak.

Meclislerin hakkı neymiş?

O zaman gözünü kapatacak, başını çevirecek; onlara da bakmayacak.

Meclislerin hakkı neymiş?

Allah' çok zikretmekmiş; oradan geçen bir kimse yol sorarsa iz sorarsa yol tarif etmekmiş.Allah' çok zikretmekmiş; oradan geçen bir kimse yol sorarsa iz sorarsa yol tarif etmekmiş. Gelen geçene de göz dikip bakmamakmış.

Resmî geçit mi yapılıyor? Geleni geçeni seyrediyorsun.
Gelen geçene de göz dikip bakmamakmış.

Resmî geçit mi yapılıyor? Geleni geçeni seyrediyorsun.
Seyretmek de yok, gözüne de sahip olacaksın.

Adam ailesiyle geçiyordur.
Seyretmek de yok, gözüne de sahip olacaksın.

Adam ailesiyle geçiyordur.
Devesini almıştır, yanında hanımı vardır, gidiyorlardır veya eşeğine binmiştir, gidiyordurDevesini almıştır, yanında hanımı vardır, gidiyorlardır veya eşeğine binmiştir, gidiyordur veyahut tek kadın geçiyordur, kız geçiyordur. Bakılmayacak. İnsanlar gözlerine de sahip olacak.veyahut tek kadın geçiyordur, kız geçiyordur. Bakılmayacak. İnsanlar gözlerine de sahip olacak. Meclislerin hakkı bunlarmış.

Gelen geçene yardımcı olmak ve kimseye bakmamak.

Meclislerin hakkı bunlarmış.

Gelen geçene yardımcı olmak ve kimseye bakmamak.

Bu kimseye bakmamak çok önemli muhterem kardeşlerim, sevgili kardeşlerim!

Bu kimseye bakmamak çok önemli muhterem kardeşlerim, sevgili kardeşlerim!

Etrafa çok bakmak dervişi çıktığı makamdan düşürüyor.Etrafa çok bakmak dervişi çıktığı makamdan düşürüyor. Bu göz, müslümanın mertebesini aşağı düşürüyor.

Neden?

Bu göz, müslümanın mertebesini aşağı düşürüyor.

Neden?

"Hocam, vallahi billahi ömrümde hiç meyhaneye gitmedim."

"Hocam, vallahi billahi ömrümde hiç meyhaneye gitmedim."

"Tamam, doğru, yemin etme, inandım, meyhaneye gitmedin de meyhane senin eve geldi, haberin var mı?"Tamam, doğru, yemin etme, inandım, meyhaneye gitmedin de meyhane senin eve geldi, haberin var mı? Sıra sıra şişeler, barmenler, içkiler, kadehler sizin eve geldi."

Sıra sıra şişeler, barmenler, içkiler, kadehler sizin eve geldi."

"Yok hocam, nasıl gelir, kapıdan sığmaz!"

"Yok hocam, nasıl gelir, kapıdan sığmaz!"

Kapıdan da sığıyor, pencereden de sığıyor, antenden dosdoğru senin ekrana geliyor;Kapıdan da sığıyor, pencereden de sığıyor, antenden dosdoğru senin ekrana geliyor; içki var, kumar var, plaj var, hanende var, sâzende var, şarkıcı var, türkücü var. içki var, kumar var, plaj var, hanende var, sâzende var, şarkıcı var, türkücü var. Gazinoya ne diye para vereceksin? Pahalı! Otur evinde, aç düğmesini; çalsın sazlar, oynasın kızlar!

Gazinoya ne diye para vereceksin? Pahalı! Otur evinde, aç düğmesini; çalsın sazlar, oynasın kızlar!

Oluyor mu hepsi?

Oluyor.

Sonra?

Dervişlik havalara uçuyor.
Oluyor mu hepsi?

Oluyor.

Sonra?

Dervişlik havalara uçuyor.
Dervişlik uzaklaştı, gitti. Yeşilköy Havaalanı'ndan uçağın beyaz bir iz bırakarak çekip gittiği gibiDervişlik uzaklaştı, gitti. Yeşilköy Havaalanı'ndan uçağın beyaz bir iz bırakarak çekip gittiği gibi buradan bir şey geçti, gitti.

Ne gitti?

İnnâ li'llâh ve innâ ileyhi râciûn.

buradan bir şey geçti, gitti.

Ne gitti?

İnnâ li'llâh ve innâ ileyhi râciûn.

Dervişliğin ahlâkı gitti gider.Çünkü sen evine içkiyi getirdin, kumarı getirdin, Dervişliğin ahlâkı gitti gider.Çünkü sen evine içkiyi getirdin, kumarı getirdin, zinayı getirdin, plajı getirdin, ahlâksızlığı getirdin, elalemin yatak âlemlerini getirdin.

zinayı getirdin, plajı getirdin, ahlâksızlığı getirdin, elalemin yatak âlemlerini getirdin.

Açıyorsun; hoppala! Adam utanıyor, başını bu tarafa çeviriyor.Açıyorsun; hoppala! Adam utanıyor, başını bu tarafa çeviriyor. Kadın utanıyor, başını öbür tarafa çeviriyor, delikanlı göz ucuyla yandan bakıyor, Kadın utanıyor, başını öbür tarafa çeviriyor, delikanlı göz ucuyla yandan bakıyor, kız öbür taraftan bakıyor.

Nerede kaldı Müslümanlık?

Uçup gidiyor.

Kapı pencere kapalı, nasıl uçtu?

kız öbür taraftan bakıyor.

Nerede kaldı Müslümanlık?

Uçup gidiyor.

Kapı pencere kapalı, nasıl uçtu?

Uçtu gidiyor işte, duvardan geçip gidiyor.

Onun için muhterem kardeşlerim,
Uçtu gidiyor işte, duvardan geçip gidiyor.

Onun için muhterem kardeşlerim,
aziz kardeşlerim, sevgili kardeşlerim,gözlere sahip olmak, bu zamanın en mühim işi,aziz kardeşlerim, sevgili kardeşlerim,gözlere sahip olmak, bu zamanın en mühim işi, sizin en mühim işiniz.

Neden bu zamanın?

sizin en mühim işiniz.

Neden bu zamanın?

Bu zaman değil de yaz ayı, ağustos ayı, işte bu zamanın en büyük işi.Bu zaman değil de yaz ayı, ağustos ayı, işte bu zamanın en büyük işi. Herkes bikinilerini giyiyor, yokinilerini giyiyor, altsızlar, üstsüzler, yüzsüzler, Herkes bikinilerini giyiyor, yokinilerini giyiyor, altsızlar, üstsüzler, yüzsüzler, tüysüzler, hepsi ortalıkta. Sen de arabaya binmişsin, geçiyorsun, yollara dökülmüşler. tüysüzler, hepsi ortalıkta. Sen de arabaya binmişsin, geçiyorsun, yollara dökülmüşler. Yuvalarından dışarıya fırlamışlar, yollara dökülmüşler, haşerat, hadi bakalım, dervişlik kalmıyor.

Yuvalarından dışarıya fırlamışlar, yollara dökülmüşler, haşerat, hadi bakalım, dervişlik kalmıyor.

Kul li'l-mü'minîne yeğuddû min ebsârihim ve yahfezû fürûcehüm

Kul li'l-mü'minîne yeğuddû min ebsârihim ve yahfezû fürûcehüm

buyurdu Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de.

Dedik ya, Kur'ân-ı Kerîm'in emrine uyacağız.

Allah ne diyor?

buyurdu Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de.

Dedik ya, Kur'ân-ı Kerîm'in emrine uyacağız.

Allah ne diyor?

"Ey Resûlüm! Mü'minlere haber ver, söyle, bildir, emret ki gözlerini kapatsınlar,"Ey Resûlüm! Mü'minlere haber ver, söyle, bildir, emret ki gözlerini kapatsınlar, haramlara bakmasınlar." diyor.

Var mı içinizde bir babayiğit çıkıp da; "Ben bakmıyorum." diyebilen?

haramlara bakmasınlar." diyor.

Var mı içinizde bir babayiğit çıkıp da; "Ben bakmıyorum." diyebilen?

Bakmayacaksın, gözünün içine giriyor. Bu tarafa çeviriyorsun, oradan geliyor;Bakmayacaksın, gözünün içine giriyor. Bu tarafa çeviriyorsun, oradan geliyor; o tarafa çeviriyorsun, buradan geliyor. Başını eğiyorsun, direğe tosluyorsun. o tarafa çeviriyorsun, buradan geliyor. Başını eğiyorsun, direğe tosluyorsun. Zor bir şey! Ama gözünüze sahip olun.

Zor bir şey! Ama gözünüze sahip olun.

"Tamam, hocam, erkekler bakmasın, kadınlara zaten ben de kızıyorum,"Tamam, hocam, erkekler bakmasın, kadınlara zaten ben de kızıyorum, bizim adam arada sırada baktığı zaman tepemin tası atıyor. bizim adam arada sırada baktığı zaman tepemin tası atıyor. Allah senden razı olsun, iyi ki söyledin hocam."

"Yok, öyle kısa değil iş; kadınlar da bakmayacak."

Allah senden razı olsun, iyi ki söyledin hocam."

"Yok, öyle kısa değil iş; kadınlar da bakmayacak."

Ve kul li'l mü'minâti yağdudne min ebsârihinne ve yahfazne fürûcehünne.

Ve kul li'l mü'minâti yağdudne min ebsârihinne ve yahfazne fürûcehünne.

Kadınlar da namuslarına sahip olacak, kadınlar da bakmayacak.

Kadınlar da namuslarına sahip olacak, kadınlar da bakmayacak.

Kadın da erkeğe bakamaz:

"Ay ne boylu posluymuş, maşaallah melek gibiymiş!"

Kadın da erkeğe bakamaz:

"Ay ne boylu posluymuş, maşaallah melek gibiymiş!"

Olmaz öyle şey!

Sen de bakamazsın; o da bakamaz.
Olmaz öyle şey!

Sen de bakamazsın; o da bakamaz.
Bakarsa günaha girer, günaha girince de imanın nuru gider, tasavvufun şevki gider,Bakarsa günaha girer, günaha girince de imanın nuru gider, tasavvufun şevki gider, keyfi gider, zevki gider. Dervişliğin, hafızlığın "ha"sı gide "fız"ı kalır. Ne hafızlık kalır, ne dervişlik kalır.keyfi gider, zevki gider. Dervişliğin, hafızlığın "ha"sı gide "fız"ı kalır. Ne hafızlık kalır, ne dervişlik kalır. Onun için bizim bu zamanımızı 20. yüzyılın, bu acayip asrın en mühim işlerinden biri siz dervişler,Onun için bizim bu zamanımızı 20. yüzyılın, bu acayip asrın en mühim işlerinden biri siz dervişler, mü'minler için, iyi mü'min olmaya niyetli insanlar için gözlerine sahip olmak. mü'minler için, iyi mü'min olmaya niyetli insanlar için gözlerine sahip olmak. Olamıyorsunuz, olamayınca haliniz harap, işiniz zor. Gözünüze sahip olacaksınız, ahlakınız güzel olacak,Olamıyorsunuz, olamayınca haliniz harap, işiniz zor. Gözünüze sahip olacaksınız, ahlakınız güzel olacak, kale gibi sağlam olacaksınız, Allah'ın yolunda yürüyeceksiniz, şeytana uymayacaksınız, nefse uymayacaksınız ki;kale gibi sağlam olacaksınız, Allah'ın yolunda yürüyeceksiniz, şeytana uymayacaksınız, nefse uymayacaksınız ki; Allah'ın sevdiği kullar olup huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varabilesiniz. Allah'ın sevdiği kullar olup huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varabilesiniz. Rabbimiz cümlemizi affeylesin, cümlemize manevi kuvvet ihsan eylesin.Rabbimiz cümlemizi affeylesin, cümlemize manevi kuvvet ihsan eylesin. Günahlardan çekilme, kaçınma, korunma nasip eylesin. Sevaplı işleri işlemeye gayret versin, himmet versin.Günahlardan çekilme, kaçınma, korunma nasip eylesin. Sevaplı işleri işlemeye gayret versin, himmet versin. Yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin. Dünyada ahirette sevdiği kul eylesin.Yolunda dâim, zikrinde kâim eylesin. Dünyada ahirette sevdiği kul eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Fâtiha-i şerîfe me'al besmele.

Fâtiha-i şerîfe me'al besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2