Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Hamd ve Tesbih: Rabbimize Övgü ve Zikir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Zilhicce 1410 / 05.07.1990
Mekke

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın hac ve umre dolayısıyla Medine’de ve Mekke’de bulunduğu zamanlarda yaptığı sohbetlerdir. Bu sohbetler, çoğu zaman hacıların ve umrecilerin kaldığı otellerde, Mina’da ve Arafat’ta yapılmıştır.

Konuşmalarda hac ibadetinin faziletleri üzerinde durulmuş; Medine-i Münevvere, Mekke-i Mükerreme, Kâbe-i Müşerrefe, Mina, Arafat gibi mübârek yerler ve yapılabilecek sevaplı ameller anlatılmıştır. Çok rastlanan hatalı uygulamalar ve yanlış davranışlar örneklerle anlatılmış; haccın incelikleri, karşılıklı muamelelerde dikkat edilecek noktalar, sevgi ve saygıyı artıracak güzel davranışlar hatırlatılmıştır.

İhram, istîlâm, tavaf, vakfe, şeytan taşlama gibi hacda yapılan çeşitli görevlerin mânevî ve sembolik yönü üzerinde durulmuş; huzurlu, duygulu ve feyizli bir hac yapmanın yolları gösterilmiştir.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahim. Bismillâhirrahmânirrahim.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh alâ küllî hâlin ve fî külli hîn.Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh alâ küllî hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Muhammedini'l-Mustafe'l-Emîn ve âlihî ve sahbihî ecmaînMuhammedini'l-Mustafe'l-Emîn ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyacağız, izahına çalışacağız. bir miktar okuyacağız, izahına çalışacağız.

Fe-kâle'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve selleme ve'llezî nefsî bi-yedihî Fe-kâle'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve selleme ve'llezî nefsî bi-yedihî lekadi'btederehâ aşeretü emlâkin, küllühüm harîsun alâ en yektübehâlekadi'btederehâ aşeretü emlâkin, küllühüm harîsun alâ en yektübehâ fe-mâ derev keyfe yektübûnehâ hattâ rafeû ilâ zî'l-izzeti fe-kâle: "üktübûhâ kemâ kâle abdî"fe-mâ derev keyfe yektübûnehâ hattâ rafeû ilâ zî'l-izzeti fe-kâle: "üktübûhâ kemâ kâle abdî" ya'nî el-hamdü li'llahi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh,ya'nî el-hamdü li'llahi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh, kemâ yuhibbü rabbünâ en yuhmede ve yenbeğî leh. kemâ yuhibbü rabbünâ en yuhmede ve yenbeğî leh.

Bu okuduğumuz birinci hadîs-i şerîf, zikir bâbında.Bu okuduğumuz birinci hadîs-i şerîf, zikir bâbında. Sevaplı cümleleri tekrar ediyoruz.Sevaplı cümleleri tekrar ediyoruz. Lâ ilâhe illallah, elhamdülillah, sübhânallah gibi bâkıyâtü's-sâlihât diye adlandırılan,Lâ ilâhe illallah, elhamdülillah, sübhânallah gibi bâkıyâtü's-sâlihât diye adlandırılan, güzel mânalara sahip olan, imanımızıngüzel mânalara sahip olan, imanımızın temelini teşkil eden hakikatleri anlatan cümleler. Bunları okuyoruz.temelini teşkil eden hakikatleri anlatan cümleler. Bunları okuyoruz. Bunların sevabına dair bir hadîs-i şerîf. Râvîsi Enes radıyallahu anh.Bunların sevabına dair bir hadîs-i şerîf. Râvîsi Enes radıyallahu anh. Ahmed b. Hanbel'in, Neseî'nin, İbn Hibbân'ın ve daha başka hadis âlimlerinin kitaplarına kaydedilmiş. Ahmed b. Hanbel'in, Neseî'nin, İbn Hibbân'ın ve daha başka hadis âlimlerinin kitaplarına kaydedilmiş.

Peygamber Efendimiz'in, özel bir yemin ediş tarzı var; o tarzda yemin ederek başlıyor. Peygamber Efendimiz'in, özel bir yemin ediş tarzı var; o tarzda yemin ederek başlıyor.

Ve'llezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim, elinde olan zâta yemin olsun ki." Ve'llezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim, elinde olan zâta yemin olsun ki."

Canım elinde olan zât ne demek? Canım elinde olan zât ne demek?

"İsterse beni yaşatır, isterse öldürür."İsterse beni yaşatır, isterse öldürür. Can almak ve vermek, diriltmek ve öldürmek O'na aittirCan almak ve vermek, diriltmek ve öldürmek O'na aittir ve beni dünya hayatında nasıl isterse öyle yapar.ve beni dünya hayatında nasıl isterse öyle yapar. Kudret-i külliye sahibidir, ilim sahibidir, her şeyi bilir, her şeye kadirdir.Kudret-i külliye sahibidir, ilim sahibidir, her şeyi bilir, her şeye kadirdir. Bir şeyin olmasını isterse, kün fe yekûn, 'Ol' der, olur, demek." Bir şeyin olmasını isterse, kün fe yekûn, 'Ol' der, olur, demek."

O halde hepimiz Rabbimizin hükmüne, emrine ve kaderine bağlıyız. Elimizde bir şey yok.O halde hepimiz Rabbimizin hükmüne, emrine ve kaderine bağlıyız. Elimizde bir şey yok. Canımız O'nun elinde.Canımız O'nun elinde. Üniversitedeyken okumuştuk. Mevlana Celâleddîn-i Rûmî'nin bir beytini hatırlıyorum, diyor ki; Üniversitedeyken okumuştuk. Mevlana Celâleddîn-i Rûmî'nin bir beytini hatırlıyorum, diyor ki;

Biz kilcinin, çamurdan kap kacak yapan ustanın elindeki bir avuç çamur gibiyiz. Biz kilcinin, çamurdan kap kacak yapan ustanın elindeki bir avuç çamur gibiyiz.

Kilci çamuru alır, tezgâh dönerken elini suya batırarak çamura şekil verir.Kilci çamuru alır, tezgâh dönerken elini suya batırarak çamura şekil verir. Ya tabak olur ya kâse olur ya testi olur. Ya tabak olur ya kâse olur ya testi olur. O çamura o şekli veren O.O çamura o şekli veren O. Kendi gafletimizden hâlâ diyoruz ki bizi şekillendiren usta nerede? Kendi gafletimizden hâlâ diyoruz ki bizi şekillendiren usta nerede?

Elindeyiz; istediği gibi bize şekil veriyor.Elindeyiz; istediği gibi bize şekil veriyor. Her şeyimiz O'na bağlı, her şeyimiz O'nun kudreti elinde. Gafletimizden hâlâ anlayamıyoruz.Her şeyimiz O'na bağlı, her şeyimiz O'nun kudreti elinde. Gafletimizden hâlâ anlayamıyoruz. "O'nu göremiyoruz, bilemiyoruz da 'Nerede bizim kilcimiz?'"O'nu göremiyoruz, bilemiyoruz da 'Nerede bizim kilcimiz?' diyoruz." diye edebî bir üslupla anlatmış. diyoruz." diye edebî bir üslupla anlatmış.

Her şeyin Allah'tan gelmesi dolayısıyla tabi Peygamber Efendimiz de;Her şeyin Allah'tan gelmesi dolayısıyla tabi Peygamber Efendimiz de; "Canım kudreti elinde olan Allah'a yemin olsun ki" diyor."Canım kudreti elinde olan Allah'a yemin olsun ki" diyor. Vallahi demiyor da böyle bir ifadeyle başlıyor. Vallahi demiyor da böyle bir ifadeyle başlıyor. Böyle bir yeminle başlamak, bir işin ehemmiyetini anlatmak için önemli.Böyle bir yeminle başlamak, bir işin ehemmiyetini anlatmak için önemli. Durup dururken düz bir şekilde söylemek varken yemin ederek başlanıyor; Durup dururken düz bir şekilde söylemek varken yemin ederek başlanıyor; demek ki arkasından önemli bir şey gelecek. demek ki arkasından önemli bir şey gelecek.

Ne buyrulmuş? "Nefsim, canım kudreti elinde olan Allah'a yemin olsun ki" Ne buyrulmuş?

"Nefsim, canım kudreti elinde olan Allah'a yemin olsun ki"

Lekadi'btederehâ aşeretu emlâkin. "On tane melek bu işi yapmaya kalkıştı, davrandı, girişti." Lekadi'btederehâ aşeretu emlâkin. "On tane melek bu işi yapmaya kalkıştı, davrandı, girişti."

Küllühüm harîsun alâ en yektübehâ. "Hepsi bunun sevabını yazmaya haristiler,Küllühüm harîsun alâ en yektübehâ. "Hepsi bunun sevabını yazmaya haristiler, 'aman ben yazayım' diye gayretliler, tembel değiller, hızlı çalışıyorlar." 'aman ben yazayım' diye gayretliler, tembel değiller, hızlı çalışıyorlar."

Fe-mâ derev keyfe yektübûnehâ. "Fakat sevabı nasıl yazacaklarını bilemediler." Fe-mâ derev keyfe yektübûnehâ. "Fakat sevabı nasıl yazacaklarını bilemediler."

Öyle muazzam bir şey ki içinden çıkamadılar. Öyle muazzam bir şey ki içinden çıkamadılar.

Hattâ rafeû ilâ zî'l-izzeti.Hattâ rafeû ilâ zî'l-izzeti. "İzzet ve celâl sahibi olan Allahu Teâlâ hazretlerine durumu ref ettiler, arz ettiler, dediler ki"İzzet ve celâl sahibi olan Allahu Teâlâ hazretlerine durumu ref ettiler, arz ettiler, dediler ki 'Yâ Rabbi! Kulun bir söz söyledi; 'Yâ Rabbi! Kulun bir söz söyledi; biz bunun sevabını nasıl yazacağımızı bilemedik. âciz kaldık, şaşırdık.'" biz bunun sevabını nasıl yazacağımızı bilemedik. âciz kaldık, şaşırdık.'"

Bunun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri şöyle der: Bunun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri şöyle der:

Üktübûhâ kemâ kâle abdî. Üktübûhâ kemâ kâle abdî. "Kulum ne dediyse siz onu öyle yazın; 'bu kul şöyle dedi' diye yazın, sevabı bana aittir;"Kulum ne dediyse siz onu öyle yazın; 'bu kul şöyle dedi' diye yazın, sevabı bana aittir; siz onu bilemezsiniz, güç de yetiremezsiniz.siz onu bilemezsiniz, güç de yetiremezsiniz. On tane melek, yazsanız dursanız, bunun sevabını bitiremezsiniz." On tane melek, yazsanız dursanız, bunun sevabını bitiremezsiniz."

Nedir bu cümle? Nedir bu cümle?

el-Hamdü li'llâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhel-Hamdü li'llâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh kemâ yuhibbü rabbünâ en yuhmede ve yenbeğî leh. kemâ yuhibbü rabbünâ en yuhmede ve yenbeğî leh.

Melekler bu sözün sevabını yazmaktan âciz kalmışlar.Melekler bu sözün sevabını yazmaktan âciz kalmışlar. Ellerinden kalemleri bırakıp ne yapacaklarını şaşırmışlar. Rablerine demişler ki; Ellerinden kalemleri bırakıp ne yapacaklarını şaşırmışlar. Rablerine demişler ki;

"Kulun bir söz söyledi ama sevabını yazacak kudrette değiliz." "Kulun bir söz söyledi ama sevabını yazacak kudrette değiliz."

O da; "Öyle yazın, sevabını ben veririm, siz karışmayın." buyurmuş. O da;

"Öyle yazın, sevabını ben veririm, siz karışmayın." buyurmuş.

Şimdi gelelim bu sözün ezberlenmesine. Bir kere bu sözü hatırımızda tutmamız lazım. Şimdi gelelim bu sözün ezberlenmesine. Bir kere bu sözü hatırımızda tutmamız lazım.

el-Hamdü li'llâhi hamden kesiran tayyiben mübâreken fîhel-Hamdü li'llâhi hamden kesiran tayyiben mübâreken fîh kemâ yuhibbü rabbünâ en yuhmede ve yenbeğî leh. Bunu hatırınızda tutun. kemâ yuhibbü rabbünâ en yuhmede ve yenbeğî leh. Bunu hatırınızda tutun.

Mânasına geçelim: el-Hamdü li'llâhi hamden kesîren tayyiben.Mânasına geçelim:

el-Hamdü li'llâhi hamden kesîren tayyiben.
"Elhamdülillah, her türlü övgü, medh ü senâlar Allah'adır, Allah'ındır."Elhamdülillah, her türlü övgü, medh ü senâlar Allah'adır, Allah'ındır. Her şeyi Allah yarattığı için, hamd O'nadır." Her şeyi Allah yarattığı için, hamd O'nadır."

Hamden kesîren. "Allah'a çok hamd ile hamd ederim." Hamden kesîren. "Allah'a çok hamd ile hamd ederim."

Tayyiben. "Güzel, hoş bir hamd edişle hamd ederim." Tayyiben. "Güzel, hoş bir hamd edişle hamd ederim."

Mübâreken. Mübâreken.

Bu hamd edişin içinde nice sevaplar vardır, nice bereketler vardır.Bu hamd edişin içinde nice sevaplar vardır, nice bereketler vardır. Kul şükredince, hamd edince nimet artar. Kul şükredince, hamd edince nimet artar.

"Çok hoş, mübarek bir hamd ile Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ederim." "Çok hoş, mübarek bir hamd ile Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ederim." Ve kemâ yuhibbü rabbünâ en yuhmede ve yenbeğî leh.Ve kemâ yuhibbü rabbünâ en yuhmede ve yenbeğî leh. "Rabbimiz hangi tarzda kendisine hamd edilmesinden hoşnut ve razı olacaksa"Rabbimiz hangi tarzda kendisine hamd edilmesinden hoşnut ve razı olacaksa ve Rabbimin celaline, makamına, azametine, izzetine,ve Rabbimin celaline, makamına, azametine, izzetine, kudretine layık olan hamd ediş tarzı ne tarzdaysa o hamd edişle hamd ederim." kudretine layık olan hamd ediş tarzı ne tarzdaysa o hamd edişle hamd ederim."

Kesiran, tayyiben, mübâreken.Kesiran, tayyiben, mübâreken. "'Çok fazla miktarda hoş, bereketli, mübarek bir hamd ile"'Çok fazla miktarda hoş, bereketli, mübarek bir hamd ile Rabbimiz kendisine nasıl hamd edilmesini seviyorsa ve kendisinin azametine, celaline Rabbimiz kendisine nasıl hamd edilmesini seviyorsa ve kendisinin azametine, celaline layık olan şekilde hamd etmek nasılsa o tarzda Rabbime hamd olsun.'layık olan şekilde hamd etmek nasılsa o tarzda Rabbime hamd olsun.' dedi." diye melekler âciz kalmışlar. dedi." diye melekler âciz kalmışlar.

Hamd nedir? Övmektir ama kulların övülmesi gibi değil. Hamd Allah'a mahsustur.Hamd nedir?

Övmektir ama kulların övülmesi gibi değil. Hamd Allah'a mahsustur.
Kul kula herhangi bir şekilde övücü söz söylerse ona medih, sena derler. Kul kula herhangi bir şekilde övücü söz söylerse ona medih, sena derler. Bu hamd; verilen nimetlerin karşılığında duyulan minnettarlığı ifade eden bir övgü.Bu hamd; verilen nimetlerin karşılığında duyulan minnettarlığı ifade eden bir övgü. Bir iyilik yapılmış veya nice iyilikler yapılmış daBir iyilik yapılmış veya nice iyilikler yapılmış da onun mukabilinde, o iyiliğe teşekkür babında yapılan övgü; boşuna değil!onun mukabilinde, o iyiliğe teşekkür babında yapılan övgü; boşuna değil! Mesela bir şair, bir hükümdarı methedebilir; ama yalan yanlış sıfatlarla...Mesela bir şair, bir hükümdarı methedebilir; ama yalan yanlış sıfatlarla... Adam zalimken "adilsin" cimri iken "ne cömertsin" der.Adam zalimken "adilsin" cimri iken "ne cömertsin" der. Veyahut kötü huyluyken "şahane bir insansın" der; "kendisine para versin" diyeVeyahut kötü huyluyken "şahane bir insansın" der; "kendisine para versin" diye korkak, aciz, beceriksizken göklere çıkarır. Böyle değil! korkak, aciz, beceriksizken göklere çıkarır. Böyle değil!

Hamd; bir iyiliğin, bir nimetin karşılığında o nimeti verene karşı duyulan şükran borcu ileHamd; bir iyiliğin, bir nimetin karşılığında o nimeti verene karşı duyulan şükran borcu ile o nimetin karşılığı olarak yapılmış olan övgü ve teşekkür ifade eden bir medih. o nimetin karşılığı olarak yapılmış olan övgü ve teşekkür ifade eden bir medih.

Allahu Teâlâ hazretleri kendisine hamd edilmesini emrediyor ve seviyor.Allahu Teâlâ hazretleri kendisine hamd edilmesini emrediyor ve seviyor. Kitabımız da el-hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn diye başlıyor.Kitabımız da el-hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn diye başlıyor. Kur'ân-ı Kerîm'in ilk suresi, Fâtiha sûresi de hamd ile başlar. Onun için şairin birisi demiş ki; Kur'ân-ı Kerîm'in ilk suresi, Fâtiha sûresi de hamd ile başlar. Onun için şairin birisi demiş ki;

Yok iştikâ-yı cevr-i felekten nisâbımız, Serlevhasında hamd ile başlar kitâbımız. Yok iştikâ-yı cevr-i felekten nisâbımız,

Serlevhasında hamd ile başlar kitâbımız.

"Biz feleğin cevri cefasından şikâyet etmeyiz,"Biz feleğin cevri cefasından şikâyet etmeyiz, çünkü bizim kitabımız ilk sayfasında hamd ile başlar." çünkü bizim kitabımız ilk sayfasında hamd ile başlar."

Bu sevaplar sadece bu cümleye mahsus mudur? Bu sevaplar sadece bu cümleye mahsus mudur?

Bunun gibi bir tanesi de daha önce geçmişti: Bunun gibi bir tanesi de daha önce geçmişti:

Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhâna'llâhi'l-azim. Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhâna'llâhi'l-azim.

Bunun hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyordu: Bunun hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyordu:

"Dile söylemesi kolay, ancak âhirette, mizanda çok ağır çekecek olan "Dile söylemesi kolay, ancak âhirette, mizanda çok ağır çekecek olan ve Allahu Teâlâ hazretlerinin çok sevdiği cümlelerdir." ve Allahu Teâlâ hazretlerinin çok sevdiği cümlelerdir."

Bir de; "Hocam, ben bir rivayette okumuştum, sonunda ve bi hamdihî estağfirullâh da var." bir arkadaş ilave etmişti. Bir de;

"Hocam, ben bir rivayette okumuştum, sonunda ve bi hamdihî estağfirullâh da var." bir arkadaş ilave etmişti.

"Tamam, o ilavesini de eklerseniz daha iyi olur." demiştim. "Tamam, o ilavesini de eklerseniz daha iyi olur." demiştim.

Bir başka rivayet daha var: Bir defasında kulun birisi demiş ki; Bir başka rivayet daha var:

Bir defasında kulun birisi demiş ki;

Allâhümme leke'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechike ve li-azîmi sultânike.Allâhümme leke'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechike ve li-azîmi sultânike. "Yâ Rabbi! Sana hamd olsun, senin zâtının celâline nasıl hamd etmek uygun oluyorsa"Yâ Rabbi! Sana hamd olsun, senin zâtının celâline nasıl hamd etmek uygun oluyorsa o tarzda ve saltanatının azametine münasip ve mütenasip şekilde hamd olsun." o tarzda ve saltanatının azametine münasip ve mütenasip şekilde hamd olsun."

Bu sözü söyleyen bir kul için de melekler kalemleri bırakmışlar;Bu sözü söyleyen bir kul için de melekler kalemleri bırakmışlar; "Bu kul öyle bir hamd ile hamd etti ki şimdi biz buna ne yazacağız?" diye yine âciz kalmışlar. "Bu kul öyle bir hamd ile hamd etti ki şimdi biz buna ne yazacağız?" diye yine âciz kalmışlar.

Demek ki hamd, tesbih, takdis, kelime-i tevhîd, lâ ilâhe illallah vs. bunların sevabı çok fazla. Demek ki hamd, tesbih, takdis, kelime-i tevhîd, lâ ilâhe illallah vs. bunların sevabı çok fazla. Bunların, bizim akıl gözüyle dünya gözüyle anlamamızın mümkün olmayacağı kadarBunların, bizim akıl gözüyle dünya gözüyle anlamamızın mümkün olmayacağı kadar muazzam sevapları var. Onun için dilimizi Allah'ın zikrinden hiç boş tutmamalıyız. muazzam sevapları var. Onun için dilimizi Allah'ın zikrinden hiç boş tutmamalıyız. Dilimiz daima Allahu Teâlâ hazretlerinin şükrüyle meşgul olmalı.Dilimiz daima Allahu Teâlâ hazretlerinin şükrüyle meşgul olmalı. Elhamdülillah mı deriz, sübhanallah mı deriz, hadîs-i şerîflerde geçen bu ifadeleri ezberleyipElhamdülillah mı deriz, sübhanallah mı deriz, hadîs-i şerîflerde geçen bu ifadeleri ezberleyip öyle mi yaparız, nasıl yaparsak yapalım bunları ezberlemeli ve çok çok söylemeliyiz. öyle mi yaparız, nasıl yaparsak yapalım bunları ezberlemeli ve çok çok söylemeliyiz.

İmam Nevevî büyük hadis alimidir. Riyâzü's-sâlihîn'in sahibi ve çok müttakî bir insandır.İmam Nevevî büyük hadis alimidir. Riyâzü's-sâlihîn'in sahibi ve çok müttakî bir insandır. Onun da Riyâzü's-sâlihîn kitabında öyle tesbihler var ki: Onun da Riyâzü's-sâlihîn kitabında öyle tesbihler var ki:

"Bir kul bu tesbihi çektiği zaman şu kadar köle âzat etmiş gibi olur,"Bir kul bu tesbihi çektiği zaman şu kadar köle âzat etmiş gibi olur, şu kadar maddî sevaba nâil olur, bu kadar mânevî mertebesi yükselir." diye anlatılıyor.şu kadar maddî sevaba nâil olur, bu kadar mânevî mertebesi yükselir." diye anlatılıyor. Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri bu sözlere büyük sevaplar veriyor. Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri bu sözlere büyük sevaplar veriyor.

Neden? Bu sevapları seveceği, kazanmak isteyeceği için kullar çok söyleyecekler.Neden?

Bu sevapları seveceği, kazanmak isteyeceği için kullar çok söyleyecekler.
Çok söyleyince de o ilim, o iman, insanın kalbine işleyecek.Çok söyleyince de o ilim, o iman, insanın kalbine işleyecek. Çok söylene söylene gönlüne yer edecek ve o duyguyu öğrenmiş olacak.Çok söylene söylene gönlüne yer edecek ve o duyguyu öğrenmiş olacak. Kul o duyguyla, hamd duygusuyla, tesbih duygusuyla, tevhid duygusuyla,Kul o duyguyla, hamd duygusuyla, tesbih duygusuyla, tevhid duygusuyla, her şeyin Allah'tan geldiğini bilen bir insan şuuruyla yaşayacak. Kâmil müslüman olacak. her şeyin Allah'tan geldiğini bilen bir insan şuuruyla yaşayacak. Kâmil müslüman olacak.

"Bu sözler ve sözlerin tekrarı çok sevaplı, yüz defa söyleyin." filan diye"Bu sözler ve sözlerin tekrarı çok sevaplı, yüz defa söyleyin." filan diye Efendimiz'in çeşitli tavsiyeleri vardır. Mü'minin önemli bir işi zikirdir.Efendimiz'in çeşitli tavsiyeleri vardır. Mü'minin önemli bir işi zikirdir. Buna benzer hayırlı, sevaplı cümleleri, Allahu Teâlâ hazretlerininBuna benzer hayırlı, sevaplı cümleleri, Allahu Teâlâ hazretlerinin Esmâ-i Hüsnâ'sından herhangi birisini, Yâ Latîf, Yâ Hak, Yâ Hû, Yâ Rahmân, Yâ Rahîm,Esmâ-i Hüsnâ'sından herhangi birisini, Yâ Latîf, Yâ Hak, Yâ Hû, Yâ Rahmân, Yâ Rahîm, Yâ Celîl gibi Esmâ-i Hüsnâ'dan herhangi bir isim ile Allah, lâ ilâhe illallah diyerekYâ Celîl gibi Esmâ-i Hüsnâ'dan herhangi bir isim ile Allah, lâ ilâhe illallah diyerek veya hepsinden meydana gelen sübhâna'llâhi ve'l-hamdü li'llâhi ve lâ ilâhe illa'llâhu va'llâhu ekberveya hepsinden meydana gelen sübhâna'llâhi ve'l-hamdü li'llâhi ve lâ ilâhe illa'llâhu va'llâhu ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm demek suretiyleve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm demek suretiyle bu sevapları kazanmaya devam eder. Bunlar devamlı gelir kaynağıdır. bu sevapları kazanmaya devam eder. Bunlar devamlı gelir kaynağıdır.

Hatta bir hadîs-i şerîfte okumuştum.Hatta bir hadîs-i şerîfte okumuştum. Bir kişi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e fakr u zaruretinden, Bir kişi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e fakr u zaruretinden, elinin darlığından, kazancının geçiminin güç durumda olduğundan, fakirliğinden şikâyet etmiş.elinin darlığından, kazancının geçiminin güç durumda olduğundan, fakirliğinden şikâyet etmiş. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona;Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona; "İnsanın maddî-mânevî nice sevaplar kazanmasına sebep olacak maddeten de "İnsanın maddî-mânevî nice sevaplar kazanmasına sebep olacak maddeten de kazancının fazlasına sebep olacak şu tesbihten yana durumun nasıl?" diyor.kazancının fazlasına sebep olacak şu tesbihten yana durumun nasıl?" diyor. "Şu tesbihi çekiyor musun çekmiyor musun?" mânasına. "Şu tesbihi çekiyor musun çekmiyor musun?" mânasına.

O tesbih nedir? Sübhâna'llahi ve bi-hamdihi sübhâna'llâhi'l-azîm ve bi-hamdihî estağfirullâh. O tesbih nedir?

Sübhâna'llahi ve bi-hamdihi sübhâna'llâhi'l-azîm ve bi-hamdihî estağfirullâh.

Sabah namazından önce veya sonra bunu yüz defa söylemeyi tavsiye ediyor.Sabah namazından önce veya sonra bunu yüz defa söylemeyi tavsiye ediyor. Demek ki bu çeşit mübarek sözleri tekrar etmek, zikirleri yapmakDemek ki bu çeşit mübarek sözleri tekrar etmek, zikirleri yapmak insanın zengin olmasına da sebep oluyor, maddî bakımdan kazanç sahibi olmasına da vesile oluyor. insanın zengin olmasına da sebep oluyor, maddî bakımdan kazanç sahibi olmasına da vesile oluyor. Onun için mü'minin dili zikirli olması lazım. Onun için mü'minin dili zikirli olması lazım.

Peygamber Efendimiz'in; "Yâ Rabbi! Bana şükredici, zikredici bir dil ver.Peygamber Efendimiz'in; "Yâ Rabbi! Bana şükredici, zikredici bir dil ver. Dilim senin zikrinle meşgul, kalbim şükredici, imanım sapasağlam olsun;Dilim senin zikrinle meşgul, kalbim şükredici, imanım sapasağlam olsun; yakîn sahibi olayım." diye duaları vardır. yakîn sahibi olayım." diye duaları vardır.

"Amellerin en faziletlisi, en hayırlısı en temûte ve lisânüke rabbü min zikri'llâh,"Amellerin en faziletlisi, en hayırlısı en temûte ve lisânüke rabbü min zikri'llâh, "Dilin, Allah'ın zikriyle meşgulken, ter ü taze o zikirle devam ederken"Dilin, Allah'ın zikriyle meşgulken, ter ü taze o zikirle devam ederken Allah'a kavuşman, öyle canını teslim etmendir." diye bildirmiş. Allah'a kavuşman, öyle canını teslim etmendir." diye bildirmiş.

Dervişlikte büyüklerimizin "Şu tesbihi şu kadar çekin, bu zikri şu kadar yapın." demesinin sebebi şudur: Dervişlikte büyüklerimizin "Şu tesbihi şu kadar çekin, bu zikri şu kadar yapın." demesinin sebebi şudur:

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

İnsan bir şeyi tekrar ettiği zaman içine yer eder ve artık istese de istemese de onu söylemeye başlar;İnsan bir şeyi tekrar ettiği zaman içine yer eder ve artık istese de istemese de onu söylemeye başlar; şarkı ise şarkı, zikir ise zikir, başka bir şey ise başka bir şey.şarkı ise şarkı, zikir ise zikir, başka bir şey ise başka bir şey. Tekrar, iz bırakır ve o insan istemeden, gayri ihtiyari o işle devamlı meşgul olur. Tekrar, iz bırakır ve o insan istemeden, gayri ihtiyari o işle devamlı meşgul olur. Onun için büyüklerimiz zikirle meşgul olmayı emretmişlerdir ki:Onun için büyüklerimiz zikirle meşgul olmayı emretmişlerdir ki: "Aklın kontrolü elden gittiği zaman da, hâlet-i nez geldiği zaman da"Aklın kontrolü elden gittiği zaman da, hâlet-i nez geldiği zaman da insan zikri gayri ihtiyari, kendiliğinden yapabilsin." insan zikri gayri ihtiyari, kendiliğinden yapabilsin."

Bir arkadaşımız kalp ameliyatı olmuş, bayıltmışlar.Bir arkadaşımız kalp ameliyatı olmuş, bayıltmışlar. "Uyandım, baktım, Yasin suresini okuyup duruyorum, üçüncü sayfasındayım." diyor. "Uyandım, baktım, Yasin suresini okuyup duruyorum, üçüncü sayfasındayım." diyor.

Neden? Kendisi hafız, çocuklarını hafız yetiştirmiş.Neden?

Kendisi hafız, çocuklarını hafız yetiştirmiş.
Şuuru gittiği, baygın kaldığı zaman, uyanırken aklının kontrolü yokkenŞuuru gittiği, baygın kaldığı zaman, uyanırken aklının kontrolü yokken bakıyor ki dili Yasin suresiyle meşgul oluyor. bakıyor ki dili Yasin suresiyle meşgul oluyor.

Neden? İşte o evvelki alışkanlıktan. Neden?

İşte o evvelki alışkanlıktan.

Onun için Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Onun için Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Hangi hal üzere ölürseniz o hal üzere kalkarsınız." "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Hangi hal üzere ölürseniz o hal üzere kalkarsınız."

Kumarhanede, zina halinde, günah halinde ölürseniz ne fena; zikirle ölürseniz ne kadar güzel.Kumarhanede, zina halinde, günah halinde ölürseniz ne fena; zikirle ölürseniz ne kadar güzel. O bakımdan zikri; başka insanlar bize "mecnun" diyecek kadar çok yapmaya çalışmalıyız. O bakımdan zikri; başka insanlar bize "mecnun" diyecek kadar çok yapmaya çalışmalıyız.

"Şuna bak, deli mi divane mi mecnun mu bu adam canım, bu kadar da olur mu?""Şuna bak, deli mi divane mi mecnun mu bu adam canım, bu kadar da olur mu?" desinler, biz zikri kalbe yerleştireceğiz. desinler, biz zikri kalbe yerleştireceğiz.

Nakşî tarikatine niye Nakşibendî tarikatı denmiş?Nakşî tarikatine niye Nakşibendî tarikatı denmiş? Çünkü kelime-i tevhîdi ve Lafza-ı Celâli sadra ve kalbe yazmak, kazımak, nakşetmekÇünkü kelime-i tevhîdi ve Lafza-ı Celâli sadra ve kalbe yazmak, kazımak, nakşetmek esas olduğundan o isim verilmiş.esas olduğundan o isim verilmiş. İşte o zikirlerin bereketiyle insan hüsn-ü hâtime sahibi olurİşte o zikirlerin bereketiyle insan hüsn-ü hâtime sahibi olur ve o güzel zikirleri yapa yapa ruhunu teslim eder.ve o güzel zikirleri yapa yapa ruhunu teslim eder. Peygamber Efendimiz "Amellerin en faziletlisi de budur." diyor.Peygamber Efendimiz "Amellerin en faziletlisi de budur." diyor. Çünkü ameller sonuna göre değer alır.Çünkü ameller sonuna göre değer alır. İnsan kırk beş yıl müslüman yaşar, sonra bir günaha sapar, o günah üzere ölürse,İnsan kırk beş yıl müslüman yaşar, sonra bir günaha sapar, o günah üzere ölürse, sû-i hâtime ile ölmüş olur. En sonun güzel olması önemlidir.sû-i hâtime ile ölmüş olur. En sonun güzel olması önemlidir. O bakımdan zikirden gafil olmayalım, zikirden kaçmayalım, zikir fırsatını kaçırmayalım.O bakımdan zikirden gafil olmayalım, zikirden kaçmayalım, zikir fırsatını kaçırmayalım. Dilimiz daima Hakk'ın zikriyle meşgul olsun, kalbimize zikir yerleşsin,Dilimiz daima Hakk'ın zikriyle meşgul olsun, kalbimize zikir yerleşsin, kalbimiz daima âdeta tık tık, tık tık atar gibi, "Allah, Allah, Allah…" diye atsın. kalbimiz daima âdeta tık tık, tık tık atar gibi, "Allah, Allah, Allah…" diye atsın.

Her yerde söylediğim bir şeyi yine söyleyeyim: Her yerde söylediğim bir şeyi yine söyleyeyim:

Zaman zaman [Mehmed Zahid] Hocamız rahmetullahi aleyh ile gezerdik. Zaman zaman [Mehmed Zahid] Hocamız rahmetullahi aleyh ile gezerdik. Beni alırdı; "Sen de gel bakalım." derdi.Beni alırdı; "Sen de gel bakalım." derdi. Biz de çoluk çocuk yük olmak istemezdik ama herhalde "biz alışalım, görelim" diye o emrederdi. Biz de çoluk çocuk yük olmak istemezdik ama herhalde "biz alışalım, görelim" diye o emrederdi.

Cennet-mekânın düşüncesi kim bilir neydi? Cennet-mekânın düşüncesi kim bilir neydi?

"Çocuklar küçük, gittiğimiz yerde yük oluruz, yaşlıları üzeriz." diye istemezdim ama ısrar ederdi. "Çocuklar küçük, gittiğimiz yerde yük oluruz, yaşlıları üzeriz." diye istemezdim ama ısrar ederdi.

Bir keresinde Ankara'da bir evde misafir kaldık, yattık.Bir keresinde Ankara'da bir evde misafir kaldık, yattık. Tabi evin imkânları mahdut oluyor. Beni ve Hocamız'ı bir salona yatırdılar.Tabi evin imkânları mahdut oluyor. Beni ve Hocamız'ı bir salona yatırdılar. Hocamız merdivenin yanında bir somyaya yattı, ben de öteki uçta yattım.Hocamız merdivenin yanında bir somyaya yattı, ben de öteki uçta yattım. Başka zaman Hocamız'la bir arada, aynı odada yattığımız olmadı. Kendi odasına çekilirdi. Başka zaman Hocamız'la bir arada, aynı odada yattığımız olmadı. Kendi odasına çekilirdi.

"Gece ne zaman kalkar, ne yapar, uyuduğu zaman nasıl olur?" onu pek bilemezdik. "Gece ne zaman kalkar, ne yapar, uyuduğu zaman nasıl olur?" onu pek bilemezdik.

O gece Hocamız öyle derin bir uykuyla uyuyor ki nefesinden belli ve ağzından da muntazamanO gece Hocamız öyle derin bir uykuyla uyuyor ki nefesinden belli ve ağzından da muntazaman "Allah, Allah, Allah…" diye Lafza-i Celâl devam ediyor."Allah, Allah, Allah…" diye Lafza-i Celâl devam ediyor. Hem derin uykuda hem zikre devam ediyor. Hem derin uykuda hem zikre devam ediyor.

İşte zikr-i müdâm, "daimi zikir" haline erişmiş insanların halleri böyle oluyor.İşte zikr-i müdâm, "daimi zikir" haline erişmiş insanların halleri böyle oluyor. Bu da çalışmakla oluyor, gayret etmekle oluyor.Bu da çalışmakla oluyor, gayret etmekle oluyor. Onun için dervişin her gün zikir vazifelerini yapması, ihmal etmemesi veOnun için dervişin her gün zikir vazifelerini yapması, ihmal etmemesi ve zikir vazifelerinin dışında da gününün fırsat bulduğu hiçbir dakikasını boş geçirmeyipzikir vazifelerinin dışında da gününün fırsat bulduğu hiçbir dakikasını boş geçirmeyip kalbini ve lisanını zikrullah ile meşgul etmesi gerek.kalbini ve lisanını zikrullah ile meşgul etmesi gerek. Siz de bunu böylece zihninize yerleştirin. Hayatınızın önemli prensiplerinden birisi bu. Siz de bunu böylece zihninize yerleştirin. Hayatınızın önemli prensiplerinden birisi bu.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

Ve'llezî nefsî bi yedihî le-yeûdenne hâze'l-emri kemâ bedeeVe'llezî nefsî bi yedihî le-yeûdenne hâze'l-emri kemâ bedee ve le-yeûdenne külle îmânin ile'l-medîneti hattâ yekûnü külli îmânin bi'l-medîneti. ve le-yeûdenne külle îmânin ile'l-medîneti hattâ yekûnü külli îmânin bi'l-medîneti.

Câbir radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Câbir radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

"Nefsim kudreti elinde olan, canım kudreti elinde olan Allah'a yemin ederim ki and olsun ki"Nefsim kudreti elinde olan, canım kudreti elinde olan Allah'a yemin ederim ki and olsun ki bu iş ilk başladığı gibi ilk başladığı yere dönecektir ve imanın hepsibu iş ilk başladığı gibi ilk başladığı yere dönecektir ve imanın hepsi muhakkak ve muhakkak Medine'ye avdet edecektir, geri dönecektir ve bütün iman Medine'de kalacaktır." muhakkak ve muhakkak Medine'ye avdet edecektir, geri dönecektir ve bütün iman Medine'de kalacaktır."

Dünyanın başka yerlerinden geri Medine'ye gelecektir. Bu âhir zaman halidir. Dünyanın başka yerlerinden geri Medine'ye gelecektir. Bu âhir zaman halidir.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki; Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki;

"Vallahi bu din, okyanusların dalgaları üzerinde dalgalanacak." "Vallahi bu din, okyanusların dalgaları üzerinde dalgalanacak."

Ta nerelere kadar yayılacak, dünyada herkes duyacak.Ta nerelere kadar yayılacak, dünyada herkes duyacak. Aynı hadisleri söyleyen Peygamber Efendimiz yine buyuruyor ki; Aynı hadisleri söyleyen Peygamber Efendimiz yine buyuruyor ki;

"Bu iman gerileyecek gerileyecek, sadece Medine'de kalacak,"Bu iman gerileyecek gerileyecek, sadece Medine'de kalacak, Medine'de toplanacak, Medine'ye münhasır kalacak." Neden? Medine'de toplanacak, Medine'ye münhasır kalacak."

Neden?

İnsanlar ehl-i dünya, ehl-i hevâ, ehl-i kebâir, hizb-ü şeytanın mensupları,İnsanlar ehl-i dünya, ehl-i hevâ, ehl-i kebâir, hizb-ü şeytanın mensupları, şeytanın maskarası, nefsin esiri olacaklar; dinlerini, imanlarını unutacaklar.şeytanın maskarası, nefsin esiri olacaklar; dinlerini, imanlarını unutacaklar. O kıtaları geçip okyanusların üzerinde dalgalanmış olan,O kıtaları geçip okyanusların üzerinde dalgalanmış olan, dünyanın her yerine yayılmış ve duyulmuş olan İslam gerileyecek, gerileyecek, gerileyecek,dünyanın her yerine yayılmış ve duyulmuş olan İslam gerileyecek, gerileyecek, gerileyecek, ilk çıktığı yuvaya, Medine'ye münhasır kalacak.ilk çıktığı yuvaya, Medine'ye münhasır kalacak. Böyle olacağını birçok hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Bu âhir zamanda olacak.Böyle olacağını birçok hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Bu âhir zamanda olacak. Maalesef insanların gafletle dinlerine sırt çevirerek yaşamaları sonunda bu durum olacak. Maalesef insanların gafletle dinlerine sırt çevirerek yaşamaları sonunda bu durum olacak.

Başka bir ifade ile Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş: Başka bir ifade ile Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş:

Bedee'l-İslâmü ğarîben sümme yeûdü ğarîbâ.Bedee'l-İslâmü ğarîben sümme yeûdü ğarîbâ. "İslâm garibane, garip olarak, boynu bükük olarak başladı, yine garip haline, gariban haline dönecek. "İslâm garibane, garip olarak, boynu bükük olarak başladı, yine garip haline, gariban haline dönecek. " Fe-tûbâ li'l-gurabâ. "Ne mutlu o gariplere!" " Fe-tûbâ li'l-gurabâ. "Ne mutlu o gariplere!"

İslâm'a sımsıkı sarılmışlar, müslümanların boynu bükük, hepsi gariban, mazlum, mağdur, perişan.İslâm'a sımsıkı sarılmışlar, müslümanların boynu bükük, hepsi gariban, mazlum, mağdur, perişan. Peygamber Efendimiz; "Ne mutlu o gariplere!" diyor. Neden? Peygamber Efendimiz; "Ne mutlu o gariplere!" diyor.

Neden?

Tüm dünyanın baskısı üzerlerinde, hepsi ehl-i dünya olmuşlar.Tüm dünyanın baskısı üzerlerinde, hepsi ehl-i dünya olmuşlar. Bu garipler âhiretten vazgeçmiyorlar, Allah'ın yolundan vazgeçmiyorlar,Bu garipler âhiretten vazgeçmiyorlar, Allah'ın yolundan vazgeçmiyorlar, imana sadakatlerini bırakmıyorlar, Allah yolunda çalışmaktan geri durmuyorlar, imana sadakatlerini bırakmıyorlar, Allah yolunda çalışmaktan geri durmuyorlar, onun için "Ne mutlu!" diyor. onun için "Ne mutlu!" diyor.

Ve me'l gurabâu yâ Resûlallah?Ve me'l gurabâu yâ Resûlallah? "Bu methettiğin garipler zümresi nedir, bu ne demek oluyor ya Resûlallah?" diye soruyorlar. "Bu methettiğin garipler zümresi nedir, bu ne demek oluyor ya Resûlallah?" diye soruyorlar.

Peygamber Efendimiz cevabında şöyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz cevabında şöyle buyuruyor:

Ellezîne yuslihûne mâ efsede'n-nâs. "Bu garipler, insanların bozdukları, fesada uğrattıkları,Ellezîne yuslihûne mâ efsede'n-nâs. "Bu garipler, insanların bozdukları, fesada uğrattıkları, dejenere ettikleri, mahvettikleri şeyleri, ıslah etmeye çalışanlardır" dejenere ettikleri, mahvettikleri şeyleri, ıslah etmeye çalışanlardır"

Gariptirler çünkü toplumlarında kendilerine anlayış gösteren insan kalmamıştır.Gariptirler çünkü toplumlarında kendilerine anlayış gösteren insan kalmamıştır. Hani Necip Fazıl merhumun; "Öz vatanında parya." dediği gibiHani Necip Fazıl merhumun; "Öz vatanında parya." dediği gibi etrafta ailesinden, akrabasından, komşularından, arkadaşlarından kendisine kafa dengi kimse yok.etrafta ailesinden, akrabasından, komşularından, arkadaşlarından kendisine kafa dengi kimse yok. Sanki mübarek, yabancı bir ülkeye gitmiş de orada kimsesiz kalmış gibi Sanki mübarek, yabancı bir ülkeye gitmiş de orada kimsesiz kalmış gibi ama dinine yardım etmeyi, çalışmayı bırakmıyor.ama dinine yardım etmeyi, çalışmayı bırakmıyor. Onlar bozmaya çalıştıkça bu mübarekler de düzeltmeye, ıslah etmeye çalışıyorlar. Onlar bozmaya çalıştıkça bu mübarekler de düzeltmeye, ıslah etmeye çalışıyorlar.

Bir başka hadîs-i şerîfi hepiniz bilirsiniz: Bir başka hadîs-i şerîfi hepiniz bilirsiniz:

Lâ tezâlü tarfetehüm min ümmetî zâhirîne alâ'l-hakki hattâ tekûme sâah.Lâ tezâlü tarfetehüm min ümmetî zâhirîne alâ'l-hakki hattâ tekûme sâah. "Ümmetimden daima bir grup mübarek insan "Ümmetimden daima bir grup mübarek insan kıyamet kopuncaya kadar hakkı destekleyici olarak mevcut olacak." kıyamet kopuncaya kadar hakkı destekleyici olarak mevcut olacak."

Ne olursa olsun iyi insanlar yeryüzünden eksik olmayacaklar;Ne olursa olsun iyi insanlar yeryüzünden eksik olmayacaklar; kıyamet kopuncaya kadar az da olsa bir grup ihlâslı, gayretli müslüman mevcut olacak. kıyamet kopuncaya kadar az da olsa bir grup ihlâslı, gayretli müslüman mevcut olacak.

İslâm'ın zaferlerini görmeyi severiz, müslümanların izzetİslâm'ın zaferlerini görmeyi severiz, müslümanların izzet ve itibar üzere olmalarını temenni ederiz ama Rabbimiz'in kaderi, istikbalde böyle olacak.ve itibar üzere olmalarını temenni ederiz ama Rabbimiz'in kaderi, istikbalde böyle olacak. Bu kıyamet, şerlilerin kafasına patlayacak.Bu kıyamet, şerlilerin kafasına patlayacak. Yeryüzünde şerli insanlara kalacak, onların kafasına patlayacak daYeryüzünde şerli insanlara kalacak, onların kafasına patlayacak da onun için Allahu Teâlâ hazretleri sevdiği kulları aralarından alacak, kimse kalmayacak. onun için Allahu Teâlâ hazretleri sevdiği kulları aralarından alacak, kimse kalmayacak.

Bize düşen, olabilen kudretimizle, kuvvetimizle, imkânımızla Allah'ın dinine, dinimize destekçi olmak,Bize düşen, olabilen kudretimizle, kuvvetimizle, imkânımızla Allah'ın dinine, dinimize destekçi olmak, İslâm'ın garibane duruma düşmemesine gayret etmek, çalışmak ve Allah'ın dinine yardımcı olmak.İslâm'ın garibane duruma düşmemesine gayret etmek, çalışmak ve Allah'ın dinine yardımcı olmak. İnsan böyle yardımcı olduğu müddetçe, dünya ve âhiretin hayırlarına erer. İnsan böyle yardımcı olduğu müddetçe, dünya ve âhiretin hayırlarına erer.

Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor: Ve'llezîne câhedû fî mâ le yehdiyennehum sübülenâ.Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor:

Ve'llezîne câhedû fî mâ le yehdiyennehum sübülenâ.
"Biz Azîmüşşân kimler bizim uğrumuzda cehd, cihat ederlerse, biz onlara"Biz Azîmüşşân kimler bizim uğrumuzda cehd, cihat ederlerse, biz onlara bize gelen yolları gösteririz, o yollara sevk ederiz, o yollara sokarız, o yollara hidayet ederiz." bize gelen yolları gösteririz, o yollara sevk ederiz, o yollara sokarız, o yollara hidayet ederiz."

Demek ki Allah rızasını kazanmanın önemli bir yolu,Demek ki Allah rızasını kazanmanın önemli bir yolu, din-i mübin-i İslâm'a var gücüyle hizmet etmektir.din-i mübin-i İslâm'a var gücüyle hizmet etmektir. Biz müslümanların ana mesleği, İslâm'a hizmet mesleğidir.Biz müslümanların ana mesleği, İslâm'a hizmet mesleğidir. Doktorluk, mühendislik, tüccarlık, esnaflık, işçilik değil.Doktorluk, mühendislik, tüccarlık, esnaflık, işçilik değil. uyumsuz kısım"28,27-28,35 te geçiyor burası"uyumsuz kısım"28,27-28,35 te geçiyor burası" İşçi olarak fabrikada çalışırız, etrafımıza İslâm'ı yaymaya çalışırız.İşçi olarak fabrikada çalışırız, etrafımıza İslâm'ı yaymaya çalışırız. Patron olarak fabrika işletiriz, işçilerimizi müslüman etmeye çalışırız, Patron olarak fabrika işletiriz, işçilerimizi müslüman etmeye çalışırız, paramızla İslâm'a yardımcı olmaya çalışırız.paramızla İslâm'a yardımcı olmaya çalışırız. Devlet dairesine gireriz, devleti ıslah etmeye çalışırız,Devlet dairesine gireriz, devleti ıslah etmeye çalışırız, halka hizmet etmeye çalışırız, Hakk'a hizmet etmeye çalışırız. halka hizmet etmeye çalışırız, Hakk'a hizmet etmeye çalışırız. Her meslekten olan insanın kendi mesleğindeki çalışmasını İslâm'a fayda sağlayacak bir tarzdaHer meslekten olan insanın kendi mesleğindeki çalışmasını İslâm'a fayda sağlayacak bir tarzda yönlendirmesi, o tarzda çalışması lazım çünkü bizim asıl mesleğimiz dünyadayönlendirmesi, o tarzda çalışması lazım çünkü bizim asıl mesleğimiz dünyada para kazanmak değil, Allah'ın dinine hizmet etmektir.para kazanmak değil, Allah'ın dinine hizmet etmektir. Eğer biz tüm gayretimizi Allah'ın dinine yardıma tahsis edersek Allah'ın dinini yaymaya,Eğer biz tüm gayretimizi Allah'ın dinine yardıma tahsis edersek Allah'ın dinini yaymaya, irşada, cihada tahsis edersek Allah, dünyalık kazanmak için yapacağımız çalışmalardan irşada, cihada tahsis edersek Allah, dünyalık kazanmak için yapacağımız çalışmalardan daha büyük kazancı bu yolla bize verir. Mahrum etmez, daha fazlasını verir. daha büyük kazancı bu yolla bize verir. Mahrum etmez, daha fazlasını verir.

Şöyle düşünün: Osmanlılar cihat ediyorlardı, onların maddî imkânları bizden kat kat daha fazlaydı.Şöyle düşünün: Osmanlılar cihat ediyorlardı, onların maddî imkânları bizden kat kat daha fazlaydı. Biz bu gün her birimiz kendi işimizin peşine düşmüşüz, hepimiz muhtaç, fakir.Biz bu gün her birimiz kendi işimizin peşine düşmüşüz, hepimiz muhtaç, fakir. Türkiye bütünüyle Amerika'ya muhtaç, herkes bu durumda.Türkiye bütünüyle Amerika'ya muhtaç, herkes bu durumda. Onun için tek çare Allah'ın yoluna dönmek, cihat etmek,Onun için tek çare Allah'ın yoluna dönmek, cihat etmek, Allah yolunda çalışmak ve bir dakikasını dahi boş geçirmemeye gayret etmektir. Allah yolunda çalışmak ve bir dakikasını dahi boş geçirmemeye gayret etmektir.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

Ve'llezî nefsu Muhammedin bi-yedihî inne'l-abde le-ye'tî yevme'l-kıyâmetiVe'llezî nefsu Muhammedin bi-yedihî inne'l-abde le-ye'tî yevme'l-kıyâmeti ve lehû hasenâtün mislü'l-cibâli revâsî yezunnü ennehû se-yedhulü'l-cenneteve lehû hasenâtün mislü'l-cibâli revâsî yezunnü ennehû se-yedhulü'l-cennete ve lâ tezâlü mazlimetühû te'tîhi hattâ mâ yebkâ lehû hasenetünve lâ tezâlü mazlimetühû te'tîhi hattâ mâ yebkâ lehû hasenetün ve hattâ yüc'ale aleyhi emsâlü'l-cibâli'r-revâsî ve yü'meru bihî ile'n-nâr. ve hattâ yüc'ale aleyhi emsâlü'l-cibâli'r-revâsî ve yü'meru bihî ile'n-nâr.

Câbir radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Câbir radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz yine yemin ederek şöyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz yine yemin ederek şöyle buyuruyor:

Ve'llezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a and olsun ki yemin ederim ki bir kul,Ve'llezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a and olsun ki yemin ederim ki bir kul, kıyamet gününde hesap yerine, yüce, yalçın dağlar gibikıyamet gününde hesap yerine, yüce, yalçın dağlar gibi sevaplarla gelir ve sanır ki sevaplarla gelir ve sanır ki bu yaptığı amellerle sevaplı işlerle cennete girecek." bu yaptığı amellerle sevaplı işlerle cennete girecek."

Hesap mahalline gelir, fakat... Hesap mahalline gelir, fakat...

Fe-lâ-tezâlü mazlimetühû te'tîhi.Fe-lâ-tezâlü mazlimetühû te'tîhi. "Muhtelif insanlara zulmetmiştir, haklarını yemiştir,"Muhtelif insanlara zulmetmiştir, haklarını yemiştir, çeşitli kusurlar işlemiştir, günahlar işlemiştir." çeşitli kusurlar işlemiştir, günahlar işlemiştir."

Orası Mahkeme-i kübrâdır, haksızlıkların telafi edildiği yerdir.Orası Mahkeme-i kübrâdır, haksızlıkların telafi edildiği yerdir. Haksızlık ettiği, zulmettiği, hakkını çiğnediği,Haksızlık ettiği, zulmettiği, hakkını çiğnediği, hakkını vermediği kimseler orada onun haklarını sevap olarak alırlar. hakkını vermediği kimseler orada onun haklarını sevap olarak alırlar. Onun sevabından alırlar, alırlar, alırlar… Onun sevabından alırlar, alırlar, alırlar…

Hattâ lâ yebkâ lehû hasenetün. "Kendisinin bir tek hasenesi kalmayıncaya kadarHattâ lâ yebkâ lehû hasenetün. "Kendisinin bir tek hasenesi kalmayıncaya kadar elindeki bu yalçın dağlar gibi, karlı dağlar gibi sevaplar gider." elindeki bu yalçın dağlar gibi, karlı dağlar gibi sevaplar gider."

Kendisine bir tek hasene kalmayacak şekilde sevapları;Kendisine bir tek hasene kalmayacak şekilde sevapları; o zulmettiği, gadrettiği, haksızlığa uğrattığı insanlar tarafından hak olarak alınıro zulmettiği, gadrettiği, haksızlığa uğrattığı insanlar tarafından hak olarak alınır ve kendisinin üzerine yine yalçın, karlı dağlar misali günahlar kalır. ve kendisinin üzerine yine yalçın, karlı dağlar misali günahlar kalır.

Neden? Çünkü sevaplar bitince eğer hak sahipleri daha bitmemişseNeden?

Çünkü sevaplar bitince eğer hak sahipleri daha bitmemişse
gelip "Yâ Rabbi! Bu kulun bana zulmetmişti, hakkımı isterim." diye dava ettikleri zaman,gelip "Yâ Rabbi! Bu kulun bana zulmetmişti, hakkımı isterim." diye dava ettikleri zaman, hak isteyen kulun günahını ona verirler.hak isteyen kulun günahını ona verirler. Bu sefer gittikçe, gittikçe zarara uğrar…Bu sefer gittikçe, gittikçe zarara uğrar… İşlemediği günahların veballeri onun üstüne yüklenir, dağlar gibi günahla baş başa kalır ve sonunda,İşlemediği günahların veballeri onun üstüne yüklenir, dağlar gibi günahla baş başa kalır ve sonunda, ve yü'merü bihî ile'n-nâr, "Cehenneme atılması emrolunur." Sürüklenip götürülüp cehenneme atılır. ve yü'merü bihî ile'n-nâr, "Cehenneme atılması emrolunur." Sürüklenip götürülüp cehenneme atılır.

Muhterem kardeşlerim! Kul hakkı çok önemlidir.Muhterem kardeşlerim!

Kul hakkı çok önemlidir.
Bir insanın kazancının helal olması fevkalade mühimdir.Bir insanın kazancının helal olması fevkalade mühimdir. Herhangi bir kimsenin hakkını yememek, bir kimseye zulmetmemek, haksızlık etmemek,Herhangi bir kimsenin hakkını yememek, bir kimseye zulmetmemek, haksızlık etmemek, gadretmemek hayatın en önemli işlerinden biridir.gadretmemek hayatın en önemli işlerinden biridir. İnsan hacı, hoca, müezzin, imam, derviş olabilir; ancak hak yemişse bu duruma gelebilir.İnsan hacı, hoca, müezzin, imam, derviş olabilir; ancak hak yemişse bu duruma gelebilir. Allah saklasın, âhiretin müflisi, fukarası durumuna düşebilir.Allah saklasın, âhiretin müflisi, fukarası durumuna düşebilir. O bakımdan hepimizin kazancımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor.O bakımdan hepimizin kazancımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor. Muamelatımıza çok dikkat etmemiz, zulüm ve gadir cinsinden işlere hiç yanaşmamamız,Muamelatımıza çok dikkat etmemiz, zulüm ve gadir cinsinden işlere hiç yanaşmamamız, haksız iş yapmamamız, son derece titiz olmamız gerekiyor.haksız iş yapmamamız, son derece titiz olmamız gerekiyor. Bundan sonra bu kul hakkı, zulum ve gadir meselesine çok dikkat edelim. Bundan sonra bu kul hakkı, zulum ve gadir meselesine çok dikkat edelim.

Müslüman zulmeder mi? Öyle bir eder ki hanımına, çocuğuna, komşusuna, camide cemaate zulmeder.Müslüman zulmeder mi?

Öyle bir eder ki hanımına, çocuğuna, komşusuna, camide cemaate zulmeder.
Camidedir, cami cemaatidir, arkadaşına zulmeder.Camidedir, cami cemaatidir, arkadaşına zulmeder. İnsan cahil oldu mu gafil oldu mu şeytan aldatır, çok zulümler yaptırır, çok haksızlıklar yaptırır.İnsan cahil oldu mu gafil oldu mu şeytan aldatır, çok zulümler yaptırır, çok haksızlıklar yaptırır. Onun için aman Rabbimiz yardımcımız olsun.Onun için aman Rabbimiz yardımcımız olsun. Her çeşit zulümden, haksızlıktan, gadirden,Her çeşit zulümden, haksızlıktan, gadirden, haksız mal mülk ve menfaat iktisabından son derece kaçınmalıyız.haksız mal mülk ve menfaat iktisabından son derece kaçınmalıyız. Lokmamızın helal olmasına dikkat etmeliyiz.Lokmamızın helal olmasına dikkat etmeliyiz. Muamelatımızın İslâmca olmasına, müslümanca olmasına çok dikkat etmeliyiz.Muamelatımızın İslâmca olmasına, müslümanca olmasına çok dikkat etmeliyiz. Adım hoca, sakalım var, adım hacı, hacca gitmişsin ama komşular yaka silkiyor,Adım hoca, sakalım var, adım hacı, hacca gitmişsin ama komşular yaka silkiyor, seninle iş yapanlar sana itimat etmiyor. Çok fena! Bu durum fevkalade fena bir durumdur. seninle iş yapanlar sana itimat etmiyor. Çok fena! Bu durum fevkalade fena bir durumdur.

Burada bir kardeşimiz iş yapmaya gelmiş; Burada bir kardeşimiz iş yapmaya gelmiş; fakat daha muamelelerin başında hemen ilk anlaşmayı bozmuş, haksız bir şey istemiş. fakat daha muamelelerin başında hemen ilk anlaşmayı bozmuş, haksız bir şey istemiş.

Onlar da hemen yazıhaneden kalkmışlar, gitmişler.Onlar da hemen yazıhaneden kalkmışlar, gitmişler. "Daha ilk başta, verdiği sözü çiğneyip haksız bir şey istiyor; bundan hayır gelmez." demişler,"Daha ilk başta, verdiği sözü çiğneyip haksız bir şey istiyor; bundan hayır gelmez." demişler, çıkmışlar gitmişler. İnsan muamelesiyle insandır; muamele çok önemli. çıkmışlar gitmişler. İnsan muamelesiyle insandır; muamele çok önemli.

Karınıza karşı kocalığı nasıl yapıyorsunuz, çocuğunuza karşı babalığı nasıl yapıyorsunuz,Karınıza karşı kocalığı nasıl yapıyorsunuz, çocuğunuza karşı babalığı nasıl yapıyorsunuz, komşulara karşı komşuluğu nasıl yapıyorsunuz, şeyhinize karşı müritliği nasıl yapıyorsunuz,komşulara karşı komşuluğu nasıl yapıyorsunuz, şeyhinize karşı müritliği nasıl yapıyorsunuz, Allah'a karşı kulluğunuzu nasıl yapıyorsunuz? Bunların hepsi son derece önemlidir.Allah'a karşı kulluğunuzu nasıl yapıyorsunuz? Bunların hepsi son derece önemlidir. Davranışları düzelmeyince, ahlakî olmayınca Allah'ın rızasına uygun olmayıncaDavranışları düzelmeyince, ahlakî olmayınca Allah'ın rızasına uygun olmayınca istediği kadar oruç tutsun, namaz kılsın, öteki taraftan yapılan zulümler, gadirleristediği kadar oruç tutsun, namaz kılsın, öteki taraftan yapılan zulümler, gadirler onu âhirette fecî duruma düşürür. Onun için müslümanın muamelesi mutlaka asil olacak.onu âhirette fecî duruma düşürür. Onun için müslümanın muamelesi mutlaka asil olacak. Sözü senet olacak, verdiği sözü yerine getirecek. Sözü senet olacak, verdiği sözü yerine getirecek.

Bu arada çok sevdiğim bir amcayı da burada zikretmek istiyorum.Bu arada çok sevdiğim bir amcayı da burada zikretmek istiyorum. "Rahmete ermesine vesile olsun, Allah cümle geçmişlerimize rahmet etsin." diye."Rahmete ermesine vesile olsun, Allah cümle geçmişlerimize rahmet etsin." diye. "Bahtiyar amca" diye Arnavut asıllı bir baba dostu amcamız vardı. "Bahtiyar amca" diye Arnavut asıllı bir baba dostu amcamız vardı. Allah mekânını cennet etsin. Çok candan dua ediyorum, kendisini çok seviyorum.Allah mekânını cennet etsin. Çok candan dua ediyorum, kendisini çok seviyorum. Fatih'te üç katlı bir evi vardı. Ben evi hatırlıyorum.Fatih'te üç katlı bir evi vardı. Ben evi hatırlıyorum. Bu evi satılığa çıkarmış, satmak istemiş ve kırk iki bin liraya birisiyle anlaşmışlar.Bu evi satılığa çıkarmış, satmak istemiş ve kırk iki bin liraya birisiyle anlaşmışlar. Ertesi gün evi satacağını anlayan bir başka müşteri gelmiş: Ertesi gün evi satacağını anlayan bir başka müşteri gelmiş:

"Bahtiyar amca, sen evi satıyormuşsun." "Evet" demiş, "Sattım." "Bahtiyar amca, sen evi satıyormuşsun."

"Evet" demiş, "Sattım."

"Kaça sattın?" "Kırk iki bin liraya sattım." "Kaça sattın?"

"Kırk iki bin liraya sattım."

"Ben sana altmış beş bin lira vereyim. Kapora aldın mı?" "Almadım." "Ben sana altmış beş bin lira vereyim. Kapora aldın mı?"

"Almadım."

"Tapuda işlemleri tamamladın mı?" "Tamamlamadım." "Tapuda işlemleri tamamladın mı?"

"Tamamlamadım."

"Ben sana altmış beş bin lira vereyim, bana sat. Çok ucuza vermişsin."Ben sana altmış beş bin lira vereyim, bana sat. Çok ucuza vermişsin. Ben daha fazlasını vermeye razıyım." Ben daha fazlasını vermeye razıyım."

Bahtiyar amca doğrulmuş yerinden, bir kızmış. Bahtiyar amca doğrulmuş yerinden, bir kızmış.

"Sen benim lafımı duymadın galiba."Sen benim lafımı duymadın galiba. Ben 'evi sattım' diyorum sen hâlâ bana başka teklifte bulunuyorsun." diye bir sertlenmiş. Ben 'evi sattım' diyorum sen hâlâ bana başka teklifte bulunuyorsun." diye bir sertlenmiş.

Sertlenecek bir insan da değildir, halim selim bir insandır ama dürüstlüğe bak;Sertlenecek bir insan da değildir, halim selim bir insandır ama dürüstlüğe bak; gözü, yüzde elli zamlı fiyatı görmüyor. gözü, yüzde elli zamlı fiyatı görmüyor.

Neden? Sözü senet, müslüman, muamelesi sağlam adam. Neden?

Sözü senet, müslüman, muamelesi sağlam adam.

Muhterem kardeşlerim! Böyle olmamız lazım, dürüst olmamız lazım, sözün senet olması lazım. Muhterem kardeşlerim!

Böyle olmamız lazım, dürüst olmamız lazım, sözün senet olması lazım.

Bizim kardeşlerimiz burada bir apartman dairesi tutmak istemiş.Bizim kardeşlerimiz burada bir apartman dairesi tutmak istemiş. Adamla konuşmuşlar, diyelim ki binaya yıllık yüz yirmi bin lira kira teklif etmişler.Adamla konuşmuşlar, diyelim ki binaya yıllık yüz yirmi bin lira kira teklif etmişler. O da düşünmüş ki önümüzdeki sene İranlılar gelir,O da düşünmüş ki önümüzdeki sene İranlılar gelir, onlar daha çok para sahibi, onlara daireleri daha büyük kârla veririm.onlar daha çok para sahibi, onlara daireleri daha büyük kârla veririm. Bunlara ret cevabı vermiş. Fazla fiyat istemiş, ilk konuşulan fiyattan farklı fiyat istemiş ve vermemiş.Bunlara ret cevabı vermiş. Fazla fiyat istemiş, ilk konuşulan fiyattan farklı fiyat istemiş ve vermemiş. Sonra İranlıların gelmeyeceği anlaşılınca, bu sefer kendisi haber göndermiş.Sonra İranlıların gelmeyeceği anlaşılınca, bu sefer kendisi haber göndermiş. Bizim yönetici kardeşlerimize seksen bin teklif etmiş.Bizim yönetici kardeşlerimize seksen bin teklif etmiş. Kendileri önceden yüz yirmi bin teklif etmişti, kabul etmedi, şimdi "Seksen bin teklif edin." demiş.Kendileri önceden yüz yirmi bin teklif etmişti, kabul etmedi, şimdi "Seksen bin teklif edin." demiş. Üç aşağı beş yukarı konuşmuşlar ama bizim kardeşlerimiz yine eskisinden biraz daha aza anlaşmışlar. Üç aşağı beş yukarı konuşmuşlar ama bizim kardeşlerimiz yine eskisinden biraz daha aza anlaşmışlar. Muamele sağlam olacak, söz senet olacak, kaypaklık olmayacak, dürüstlük olacak; İslâm öyle. Muamele sağlam olacak, söz senet olacak, kaypaklık olmayacak, dürüstlük olacak; İslâm öyle.

İstanbul'da bir kardeşimiz anlattı, muhtelif vaazlarda da söyledim..İstanbul'da bir kardeşimiz anlattı, muhtelif vaazlarda da söyledim.. Babası manifaturacı dükkânına gelmiş.Babası manifaturacı dükkânına gelmiş. Samsun, Ordu veya Giresun taraflarından bir kardeşimiz. Manifaturacı dükkanları var, büyük.Samsun, Ordu veya Giresun taraflarından bir kardeşimiz. Manifaturacı dükkanları var, büyük. Masanın üstünde kâğıtlar görmüş; Masanın üstünde kâğıtlar görmüş;

"Bunlar ne böyle?" diye sormuş. Oğlu da; "Senet, baba." demiş. "Bunlar ne böyle?" diye sormuş.

Oğlu da; "Senet, baba." demiş.

Yaşlı hacı baba, dükkânı oğlu idare ediyor. "Senet!Yaşlı hacı baba, dükkânı oğlu idare ediyor.

"Senet!
Vah vah vah, Allah Allah, aman yâ Rabbi! Eûzübillâhimineşşeytânirracîm, Allah'a sığınırım.Vah vah vah, Allah Allah, aman yâ Rabbi! Eûzübillâhimineşşeytânirracîm, Allah'a sığınırım. Zaman bu kadar bozuldu mu?Zaman bu kadar bozuldu mu? Demek ki müslümanın lafına itimat yok da işler senetle mi yapılır hâle geldi?Demek ki müslümanın lafına itimat yok da işler senetle mi yapılır hâle geldi? Vay başıma gelenler!" diye senet alınmasına hayret etmiş. Vay başıma gelenler!" diye senet alınmasına hayret etmiş.

Şimdi senet alınıyor da senet boş çıkıyor. Protesto oluyor, borçlu yine vermiyor. Şimdi senet alınıyor da senet boş çıkıyor. Protesto oluyor, borçlu yine vermiyor.

Adamın biri üç yıl önce beş adet koltuk takımı almış.Adamın biri üç yıl önce beş adet koltuk takımı almış. Ankara'dan getirmiş, Erzincan'daki dükkânına koymuş.Ankara'dan getirmiş, Erzincan'daki dükkânına koymuş. Senetleri tıkır tıkır imzalamış, sonra ödememiş. Protesto olmuş, yine ödememiş.Senetleri tıkır tıkır imzalamış, sonra ödememiş. Protesto olmuş, yine ödememiş. Sonradan mahkemede; "Ödeyeceğim tamam, ama şu anda elimde para yok." demiş,Sonradan mahkemede; "Ödeyeceğim tamam, ama şu anda elimde para yok." demiş, üç sene geriye attırmış. Üç senede de ilk verdiği fiyatı ödüyor. Büyük haksızlık tabi. üç sene geriye attırmış. Üç senede de ilk verdiği fiyatı ödüyor. Büyük haksızlık tabi.

Muhterem kardeşlerim! İnsan dürüst olacak, verdiği sözü tutacak. Muhterem kardeşlerim!

İnsan dürüst olacak, verdiği sözü tutacak.

Bu hadîs-i şerîfte görüyorsunuz; insan namaz kılabilir, oruç tutabilir, çok sevaplı işler yapabilir;Bu hadîs-i şerîfte görüyorsunuz; insan namaz kılabilir, oruç tutabilir, çok sevaplı işler yapabilir; bu sevapları yalçın yüce dağlar gibi olabilir ama eriyebilir, onun yerine günahlar gelebilir;bu sevapları yalçın yüce dağlar gibi olabilir ama eriyebilir, onun yerine günahlar gelebilir; onun için muamelemiz sağlam olacak. onun için muamelemiz sağlam olacak.

Geleceğiz dedik mi gelmeliyiz. Ancak elimizde olmayan bir mazeret olursa;Geleceğiz dedik mi gelmeliyiz. Ancak elimizde olmayan bir mazeret olursa; trafik kazası olur, yol tıkanık olur, hastalık olur, baygınlık olur, olağanüstü bir durum olur; o ayrı.trafik kazası olur, yol tıkanık olur, hastalık olur, baygınlık olur, olağanüstü bir durum olur; o ayrı. Ama insan söz verdi mi sözünde durmalı, yerine getirmeli,Ama insan söz verdi mi sözünde durmalı, yerine getirmeli, muamelesi dürüst olmalı, ister senet olsun ister olmasın, bir söz kâfi. muamelesi dürüst olmalı, ister senet olsun ister olmasın, bir söz kâfi.

Yatakta vefat eden şahıs vasiyet etmiş, ölmüş gitmiş.Yatakta vefat eden şahıs vasiyet etmiş, ölmüş gitmiş. "Canım keyfimize göre bölüşelim." Ama o söyledi ya bir vasiyeti var ya o vasiyeti tutması lazım."Canım keyfimize göre bölüşelim." Ama o söyledi ya bir vasiyeti var ya o vasiyeti tutması lazım. Senet! Anlaşma olsun veya olmasın, söz senettir, ona göre hareket etmeye çalışmalı.Senet! Anlaşma olsun veya olmasın, söz senettir, ona göre hareket etmeye çalışmalı. Allah cümlemize dürüstlük nasip eylesin. Allah cümlemize dürüstlük nasip eylesin.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım: Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım:

Ve'llezî nefsî bi-yedihî lâ yüslimü abdün hattâ yüslime kalbühûVe'llezî nefsî bi-yedihî lâ yüslimü abdün hattâ yüslime kalbühû ve lâ yü'minü hattâ ye'mene cârühû bevâikahû kîle ve mâ bevâikuh kâle ğaşmühû ve zulmühû. ve lâ yü'minü hattâ ye'mene cârühû bevâikahû kîle ve mâ bevâikuh kâle ğaşmühû ve zulmühû.

İbn Mesud radıyallâhu anhüma'dan Hara'itî rahmetullahi aleyh rivayet eylemiş.İbn Mesud radıyallâhu anhüma'dan Hara'itî rahmetullahi aleyh rivayet eylemiş. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

Ve'llezî nefsî bi-yedihî. "Şu nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki and olsun ki."Ve'llezî nefsî bi-yedihî. "Şu nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki and olsun ki." "Kul, kalbi müslüman olmadıkça hakiki müslüman olmaz." "Kul, kalbi müslüman olmadıkça hakiki müslüman olmaz."

Kalbi müslüman olacak. Kalbi fitne, fesat, kâfir, münkir durumda olmayacak. Kalbi müslüman olacak. Kalbi fitne, fesat, kâfir, münkir durumda olmayacak.

Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyruluyor: Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyruluyor:

Kâleti'l-a'râbü âmennâ. "Bedeviler dediler ki biz iman ettik." Kâleti'l-a'râbü âmennâ. "Bedeviler dediler ki biz iman ettik."

Kul lem tü'minû. "Ey Resûlum! Onlara de ki siz daha inanmadınız." Kul lem tü'minû. "Ey Resûlum! Onlara de ki siz daha inanmadınız."

Lem tü'minû. "Daha iman etmediniz." Lem tü'minû. "Daha iman etmediniz."

Ve lâkin kûlû eslemnâ.Ve lâkin kûlû eslemnâ. "'Teslim olduk, inşallah rayına girdik, yörüngeye oturduk, müracaat ettik.' deyin." "'Teslim olduk, inşallah rayına girdik, yörüngeye oturduk, müracaat ettik.' deyin."

Ve lemmâ yedhuli'l-îmânü fî kulûbiküm. "İman henüz daha kalbinize yerleşmedi." Ve lemmâ yedhuli'l-îmânü fî kulûbiküm. "İman henüz daha kalbinize yerleşmedi."

İmanın kalbe yerleşmesi çok önemli bir hâdise; kimisinin Müslümanlığı dilinde kalır.İmanın kalbe yerleşmesi çok önemli bir hâdise; kimisinin Müslümanlığı dilinde kalır. Eşhedü en lâ ilâhe illalah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh diyorlar daEşhedü en lâ ilâhe illalah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh diyorlar da öyle cahilce laflar, öyle küfre düşmeyi gerektiren acayip sözler söylüyorlar ki akıllara durgunluk gelir.öyle cahilce laflar, öyle küfre düşmeyi gerektiren acayip sözler söylüyorlar ki akıllara durgunluk gelir. Sonra öyle gevşeklikler, acayiplikler yapıyorlar ki adam müslüman, dükkânında içki satıyor,Sonra öyle gevşeklikler, acayiplikler yapıyorlar ki adam müslüman, dükkânında içki satıyor, er-rızku ala'llah diye levha asmış altında rakı, bira, votka şişeleri sıralamış. Olmaz!er-rızku ala'llah diye levha asmış altında rakı, bira, votka şişeleri sıralamış. Olmaz! Kalbi iman edecek. Kalbi iman etti mi o zaman insan gerçek müslüman oluyor. Kalbi iman edecek. Kalbi iman etti mi o zaman insan gerçek müslüman oluyor.

Ve lâ yü'minü hattâ ye'mene cârühû bevâikahû. "Mü'min-i kâmil olmaz, hakkıyla iman etmiş olmaz,Ve lâ yü'minü hattâ ye'mene cârühû bevâikahû. "Mü'min-i kâmil olmaz, hakkıyla iman etmiş olmaz, komşusu bevaikından emniyette ve rahatta, telaşsız bir durumda olmadıkça." komşusu bevaikından emniyette ve rahatta, telaşsız bir durumda olmadıkça."

"Bevâikâhû ne demek?" diye sormuşlar. Bilmedikleri bir kelime. "Bevâikâhû ne demek?" diye sormuşlar. Bilmedikleri bir kelime.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Ğaşmühû ve zulmühû. "Şerri, gadri ve zulmü." Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Ğaşmühû ve zulmühû. "Şerri, gadri ve zulmü."

"Komşusu şerrinden, zulmünden, gadrinden emin değilse o kimse iyi müslüman değildir." "Komşusu şerrinden, zulmünden, gadrinden emin değilse o kimse iyi müslüman değildir."

Emin olacak, kapıyı açık bırakabilecek, gözü arkada kalmayacak. Emin olacak, kapıyı açık bırakabilecek, gözü arkada kalmayacak. "Benim komşum dürüst bir insandır." diyecek, anahtarı ona verebilecek. "Benim komşum dürüst bir insandır." diyecek, anahtarı ona verebilecek. "Anahtarı verdim mi bu kapıyı açar, her tarafı karıştırır." demeyecek. "Anahtarı verdim mi bu kapıyı açar, her tarafı karıştırır." demeyecek.

"Komşusu kendisinin şerrinden, gadrinden, zulmünden emin olmadıkça,"Komşusu kendisinin şerrinden, gadrinden, zulmünden emin olmadıkça, bir kimse gerçek iman ile iman etmiş olmaz." buyruluyor. bir kimse gerçek iman ile iman etmiş olmaz." buyruluyor.

İşte bugünkü hadîs-i şerîflerde gördüğünüz;İşte bugünkü hadîs-i şerîflerde gördüğünüz; "iman" denilen şey çok daha derin bir şey, basit bir şey değil."iman" denilen şey çok daha derin bir şey, basit bir şey değil. İnsanın kalbine yerleşmesi, duygularına hâkim olması,İnsanın kalbine yerleşmesi, duygularına hâkim olması, her şeyi o imanın gereğine göre yapacak hâle gelmesi lazım.her şeyi o imanın gereğine göre yapacak hâle gelmesi lazım. Kur'an şöyle buyurmuş, tamam; Allah şöyle emretmiş, tamam;Kur'an şöyle buyurmuş, tamam; Allah şöyle emretmiş, tamam; Allah şunu yasaklamış, tamam; itiraz yolu aramayacak. Allah şunu yasaklamış, tamam; itiraz yolu aramayacak.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi hakiki imana sahip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi hakiki imana sahip eylesin. Böyle yamukluklardan, zulümlerden, kalbin fesad olmasından, iç ve dışın aynı olmamasından,Böyle yamukluklardan, zulümlerden, kalbin fesad olmasından, iç ve dışın aynı olmamasından, bu gibi kusurlardan Rabbimiz cümlemizi baîd ve berî eylesin, pak eylesin.bu gibi kusurlardan Rabbimiz cümlemizi baîd ve berî eylesin, pak eylesin. Üzerimizde ne kadar kötü duygular, huylar, haller varsa, yalan yanlış kötü sıfatlar varsa; Üzerimizde ne kadar kötü duygular, huylar, haller varsa, yalan yanlış kötü sıfatlar varsa; mübarek beldeler, hac ve umre, Resûl-i Edîb'i, esmâ-i hüsnâsı, ism-i âzamı,mübarek beldeler, hac ve umre, Resûl-i Edîb'i, esmâ-i hüsnâsı, ism-i âzamı, kendisiyle dua edildiği zaman duanın reddedilmediği ismi hürmetine Rabbimiz bizi onlardan pak eylesin.kendisiyle dua edildiği zaman duanın reddedilmediği ismi hürmetine Rabbimiz bizi onlardan pak eylesin. Her işi dürüst olan, herkesin kendisine emniyet ve güven duyduğu bir kimse haline gelmeyiHer işi dürüst olan, herkesin kendisine emniyet ve güven duyduğu bir kimse haline gelmeyi muamelesi dürüst ve sağlam bir kimse haline gelmeyi nasib eylesin.muamelesi dürüst ve sağlam bir kimse haline gelmeyi nasib eylesin. Hiçbir saatimizi boş geçirmeden daima sevap kazanacak,Hiçbir saatimizi boş geçirmeden daima sevap kazanacak, hayırlarla meşgul olacak şekilde geçirmeyi cümlemize nasib eylesin. hayırlarla meşgul olacak şekilde geçirmeyi cümlemize nasib eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele... Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele...

Soru: "Namaz kılarken iki ayağını yerden kaldıran insanlar görüyorum.Soru: "Namaz kılarken iki ayağını yerden kaldıran insanlar görüyorum. Bildiğime göre namaz ifsat oluyor. Bu hususta durum nedir?" Bildiğime göre namaz ifsat oluyor. Bu hususta durum nedir?"

"Secdede alnın, iki elin, iki dizlerin, iki ayakların, hepsinin temas halinde olması lazım,"Secdede alnın, iki elin, iki dizlerin, iki ayakların, hepsinin temas halinde olması lazım, secde bu âzâlar üzerine olur. Bunlara dikkat etmek lazım. Secdeden sonra ayakları kaldırmamak lazım. secde bu âzâlar üzerine olur. Bunlara dikkat etmek lazım. Secdeden sonra ayakları kaldırmamak lazım.

Allahüekber dedi secdeye vardı, bütün secde boyunca ayakları havada kalırsa,Allahüekber dedi secdeye vardı, bütün secde boyunca ayakları havada kalırsa, secde fiili boyunca devamlı ayakta kalırsa olmaz.secde fiili boyunca devamlı ayakta kalırsa olmaz. Ama ayaklarını değiştirirken kaldırmışsa o zarar vermez. Kabuldür inşaallah, bir mahzuru yok. Ama ayaklarını değiştirirken kaldırmışsa o zarar vermez. Kabuldür inşaallah, bir mahzuru yok.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2