Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Haramların Helâl Sayılması

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Recep 1412 / 12.01.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kapıda İzin İstenmesi, Komşunun Kirişine İzin Verilmesi, Camiye Gitmek İçin Hanımınıza İzin Verin!, Taş Kullanırken Tek Kullanılması | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Haramların Helâl Sayılması

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Recep 1412 / 12.01.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kapıda İzin İstenmesi, Komşunun Kirişine İzin Verilmesi, Camiye Gitmek İçin Hanımınıza İzin Verin!, Taş Kullanırken Tek Kullanılması | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzü billâhi mineş-şeytànir-racîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzü billâhi mineş-şeytànir-racîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdulillâhi rabbi'l-âlemin.Elhamdulillâhi rabbi'l-âlemin. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Hamden kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Hamden kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.

es-Salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ ve senedinâ es-Salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâve mededinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn. Emma ba'du. Fe yâ eyyühe'l-ihvân.ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin
ecmaîn.

Emma ba'du.

Fe yâ eyyühe'l-ihvân.
Eylemu enne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâEylemu enne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemMuhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdasâtuhâ ve külle muhtesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün.ve şerre'l-umûri muhdasâtuhâ ve külle muhtesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün. Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

İze'ste'zene ehaduküm ehâhu en yağrize haşebeten fî-cidârihî fe-lâ yenna'hu. İze'ste'zene ehaduküm ehâhu en yağrize haşebeten fî-cidârihî fe-lâ yenna'hu.

Sadaka Resûlullah ve nataka Habîbullah. Sadaka Resûlullah ve nataka Habîbullah.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi,
ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Rabbimiz dünya ve âhiret saadetine cümlenizi, cümlemizi nâil eylesin.ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Rabbimiz dünya ve âhiret saadetine cümlenizi, cümlemizi nâil eylesin. Cennet ve cemaliyle müşerref eylesin. Cennet ve cemaliyle müşerref eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okuyacağız, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okuyacağız, öğreneceğiz, feyz alacağız; emir alacağız, inşaallah onları tutacağız. öğreneceğiz, feyz alacağız; emir alacağız, inşaallah onları tutacağız.

Bu hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce baştaBu hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkine hediye olsun diye, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkine hediye olsun diye, sonra onun mübarek âl'ine, pak ashâbına, cümle etbâına,sonra onun mübarek âl'ine, pak ashâbına, cümle etbâına, Peygamber Efendimiz'in vârisleri, ümmetin eminleri, halifeleri, mürşitleri,Peygamber Efendimiz'in vârisleri, ümmetin eminleri, halifeleri, mürşitleri, sâdat ve meşâyih-i turuk-u aliyyemiz ve meşâyıh-i vâsilînimizin ve halifelerinin,sâdat ve meşâyih-i turuk-u aliyyemiz ve meşâyıh-i vâsilînimizin ve halifelerinin, müridlerinin ruhlarına, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'danmüridlerinin ruhlarına, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan müteselsilen rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn,müteselsilen rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn, Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar turuk-u aliyyemizden güzerân eylemiş olanHocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar turuk-u aliyyemizden güzerân eylemiş olan büyüklerimizin ruhlarına, bu beldeleri fethedip bize emanet, yadigâr, hediyebüyüklerimizin ruhlarına, bu beldeleri fethedip bize emanet, yadigâr, hediye ve miras bırakmış olan Fatih Sultan Mehmed Hân'ınve miras bırakmış olan Fatih Sultan Mehmed Hân'ın ve mübarek ordusunun mensuplarının, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye,ve mübarek ordusunun mensuplarının, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye, içinde oturup ibadet ettiğimiz şu mescidi bina eden,içinde oturup ibadet ettiğimiz şu mescidi bina eden, II. Beyazıd'ın has, itimatlı veziri İskender Paşa'nın ruhunaII. Beyazıd'ın has, itimatlı veziri İskender Paşa'nın ruhuna ve bu camiyi asırlar boyu yaşatmış, ayakta tutmuş, tamir etmiş, genişletmiş,ve bu camiyi asırlar boyu yaşatmış, ayakta tutmuş, tamir etmiş, genişletmiş, büyütmüş, hizmete devam etmesini sağlamış olan büyütmüş, hizmete devam etmesini sağlamış olan ashâb u hayrâtın ve hasenâtın ruhlarına, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelmiş olanashâb u hayrâtın ve hasenâtın ruhlarına, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, yakınlarının,siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, yakınlarının, müslüman geçmişlerinin ruhlarına,müslüman geçmişlerinin ruhlarına, bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan râvilerin,bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan râvilerin, alimlerin ruhlarına ve sâir mü'minîn ü mü'minât ve müslimîn ü müslimât kardeşlerimizin dealimlerin ruhlarına ve sâir mü'minîn ü mü'minât ve müslimîn ü müslimât kardeşlerimizin de dereceleri üzere ruhlarına hediye olsun diye,dereceleri üzere ruhlarına hediye olsun diye, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına gönderelim, bağışlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına gönderelim, bağışlayalım. Rabbimiz onlara da rahmetiyle muamele etsin. Rabbimiz onlara da rahmetiyle muamele etsin. Bizlere de dünya ve âhiretin hayırlarını ihsan eylesin. Bizlere de dünya ve âhiretin hayırlarını ihsan eylesin.

İze'stene ehaduküm selâsen fe-lem yu'zen lehû fe'l-yerci'. İze'stene ehaduküm selâsen fe-lem yu'zen lehû fe'l-yerci'. "Ey benim mü'min ashabım, ümmetim! Sizden birisi üç defa izin ister de"Ey benim mü'min ashabım, ümmetim! Sizden birisi üç defa izin ister de kendisine izin verilmezse işi uzatmasın, zorlamasın; kapıdan geriye dönsün!" kendisine izin verilmezse işi uzatmasın, zorlamasın; kapıdan geriye dönsün!"

Bir mü'minin riayet etmesi gereken çok güzel edepler, çok medenî davranışlar var. Bir mü'minin riayet etmesi gereken çok güzel edepler, çok medenî davranışlar var. Peygamber Efendimiz'in zamanının insanlarının hatırından geçmeyecek çok yüksek edepleriPeygamber Efendimiz'in zamanının insanlarının hatırından geçmeyecek çok yüksek edepleri Efendimiz onlara öğretti.Efendimiz onlara öğretti. Her birisini son derece zarif, kâmil, başkasını düşünen, başkasının hatırını soran,Her birisini son derece zarif, kâmil, başkasını düşünen, başkasının hatırını soran, gönlünü alan, faziletli kimseler haline getirdi. gönlünü alan, faziletli kimseler haline getirdi.

Kapı çalmanın da bir âdâbı vardır:Kapı çalmanın da bir âdâbı vardır: Kapı üç defa çalınır, beklenilir; kapı açılırsa, izin verilirse girilir.Kapı üç defa çalınır, beklenilir; kapı açılırsa, izin verilirse girilir. Kapı açılmazsa bir daha zorlanmaz, dönülür.Kapı açılmazsa bir daha zorlanmaz, dönülür. Bu arada içerde namaz kılıyor olabilir, o vaktin namazını kılacak kadar arayı bekletmek uygun olur.Bu arada içerde namaz kılıyor olabilir, o vaktin namazını kılacak kadar arayı bekletmek uygun olur. Üç defa çalacağım ama tak tak tak, tak tak tak, tak tak tak.. Hadi Allah'a ısmarladık. Böyle değil.Üç defa çalacağım ama tak tak tak, tak tak tak, tak tak tak.. Hadi Allah'a ısmarladık. Böyle değil. Belki içerde namaz kılıyorsa birazcık bekleme fırsatı tanıyıp ondan sonra dönmek…Belki içerde namaz kılıyorsa birazcık bekleme fırsatı tanıyıp ondan sonra dönmek… Dört rekât bir namazı bitirme vakti geçecek kadar aralıklı olarak üç defa tıklatırsın,Dört rekât bir namazı bitirme vakti geçecek kadar aralıklı olarak üç defa tıklatırsın, kapı açılmazsa dönersin. Adamın kapısını sabahtan akşama vuracak değilsin ya!kapı açılmazsa dönersin. Adamın kapısını sabahtan akşama vuracak değilsin ya! Edep, üç defa vurmak ve dönmektir. Bazen de kapı açılır ama kişi der ki; Edep, üç defa vurmak ve dönmektir.

Bazen de kapı açılır ama kişi der ki;

"Kusura bakma, müsait değil!" Olabilir. Bazen bizim kapımıza geliyor: "Kusura bakma, müsait değil!"

Olabilir. Bazen bizim kapımıza geliyor:

"Selamunaleyküm Hocam!" "Aleykümselam ama içerisi dolu. "Selamunaleyküm Hocam!"

"Aleykümselam ama içerisi dolu.
Hanımlar var oraya alamam, burası meşgul, şurası şöyle… müsait değil." Hanımlar var oraya alamam, burası meşgul, şurası şöyle… müsait değil."

Veyahut izah etmeye de lüzum yok; müsait olmayabilir, nâmüsait birtakım durumlar olabilir.Veyahut izah etmeye de lüzum yok; müsait olmayabilir, nâmüsait birtakım durumlar olabilir. İnsanın hastası olur, kendisi rahatsız olur vs… İnsanın hastası olur, kendisi rahatsız olur vs…

İzin olmadığı zaman zorlamamak lazım. İzin olmadığı zaman zorlamamak lazım.

Bir insan ziyaret için gitmişse, gittiği yerde kapı açılmazsa, Bir insan ziyaret için gitmişse, gittiği yerde kapı açılmazsa, dönerse iki misli ziyaret sevabı alır! Sevabı kat kat olur! dönerse iki misli ziyaret sevabı alır! Sevabı kat kat olur! Çünkü ziyaret edeceği kimseyi bulsaydı sevinecekti, konuşacaktı, işini bitirecekti;Çünkü ziyaret edeceği kimseyi bulsaydı sevinecekti, konuşacaktı, işini bitirecekti; mahrum kaldığının mükâfatı olarak Allah sevabı iki kat verir. mahrum kaldığının mükâfatı olarak Allah sevabı iki kat verir.

İzin verilmezse dönülür, ona da hiç kızmamak lazım. İzin verilmezse dönülür, ona da hiç kızmamak lazım.

"Bir sefer senin kapına gelmiştim, sen bana izin vermedin… "Bir sefer senin kapına gelmiştim, sen bana izin vermedin… Bizim mahalleden geçersin, ben de sana gösteririm..." Böyle şeye lüzum yok.Bizim mahalleden geçersin, ben de sana gösteririm..."

Böyle şeye lüzum yok.
Mazeret bulacaksın, hoş göreceksin; "Elbette vardır bir sebebi…" diyeceksin.Mazeret bulacaksın, hoş göreceksin; "Elbette vardır bir sebebi…" diyeceksin. Hüsn-ü zanla düşünüp ona göre gönlünde hiçbir iğbirar, kırgınlık, dargınlık olmayacak.Hüsn-ü zanla düşünüp ona göre gönlünde hiçbir iğbirar, kırgınlık, dargınlık olmayacak. Edep böyle! İzin verilirse gir. Edep böyle! İzin verilirse gir.

Âyet-i kerîmede de bu edepten bahsediliyor: Ve in kîle leküm vircuu ferciu hüve eskâleküm. Âyet-i kerîmede de bu edepten bahsediliyor:

Ve in kîle leküm vircuu ferciu hüve eskâleküm.

"Size 'Geri dönün, müsait değilim, girmeyin!' derse o zaman dönün!"Size 'Geri dönün, müsait değilim, girmeyin!' derse o zaman dönün! Bu daha temizdir, sizin için daha uygundur!" Bu daha temizdir, sizin için daha uygundur!"

Kapıya doğrudan doğruya durmak da doğru değil, ya arkasını dönecek ya yanını dönecek; Kapıya doğrudan doğruya durmak da doğru değil, ya arkasını dönecek ya yanını dönecek; direkt kapının içine bakmayacak.direkt kapının içine bakmayacak. Kapı açıldığı zaman karşısındaki birden görünmesin;Kapı açıldığı zaman karşısındaki birden görünmesin; kadın olabilir, mahrem olmayan kimse olabilir, veyahut içerde nâhoş bir şeyi gözüne ilişiverir… kadın olabilir, mahrem olmayan kimse olabilir, veyahut içerde nâhoş bir şeyi gözüne ilişiverir… Onun için yan durmak lazım. Onun için yan durmak lazım.

Hz. Osman radıyallahu anh'ın halifeliği zamanındaHz. Osman radıyallahu anh'ın halifeliği zamanında birisi Hz. Osman'ın meclisine, yanına geliyor; birisi Hz. Osman'ın meclisine, yanına geliyor;

es-Selâmu aleyküm yâ emire'l-mü'minîn… içeriye giriyor. es-Selâmu aleyküm yâ emire'l-mü'minîn… içeriye giriyor.

Şöyle bir bakıyor: Şöyle bir bakıyor:

"Aleykümselam ama ben senin gözünde zina emareleri görüyorum, "Aleykümselam ama ben senin gözünde zina emareleri görüyorum, gözünde zina izleri, emareleri var; ne oldu?" gözünde zina izleri, emareleri var; ne oldu?"

Şahıs beyninden vurulmuşa dönüyor. Sarsılıyor, o kadar şaşırıyor ve diyor ki; Şahıs beyninden vurulmuşa dönüyor. Sarsılıyor, o kadar şaşırıyor ve diyor ki;

"Yâ emire'l-mü'minîn! Yoksa peygamberlik kesilmedi mi? "Yâ emire'l-mü'minîn! Yoksa peygamberlik kesilmedi mi? Yoksa Peygamberlik devam mı ediyor?" "Peygamber Efendimiz vefat etti.Yoksa Peygamberlik devam mı ediyor?"

"Peygamber Efendimiz vefat etti.
Hz. Ebû Bekir halife oldu, vefat etti. Hz. Ömer halife oldu, şimdi sen halife oldun;Hz. Ebû Bekir halife oldu, vefat etti. Hz. Ömer halife oldu, şimdi sen halife oldun; yoksa peygamberlik devam mı ediyor? Benim gözümde zina izi olduğunu nereden bildin?" yoksa peygamberlik devam mı ediyor? Benim gözümde zina izi olduğunu nereden bildin?"

Heyecandan hemen o anda hatırına gelmiş bir soru. Heyecandan hemen o anda hatırına gelmiş bir soru.

Böyle olağanüstü görüşler, sezişler, haller mü'min kullarda olur; buna keramet denilir. Böyle olağanüstü görüşler, sezişler, haller mü'min kullarda olur; buna keramet denilir. İlla peygamber olmak şartı yoktur, Allah nasip ederse bazı kullar bazı şeyleri görür,İlla peygamber olmak şartı yoktur, Allah nasip ederse bazı kullar bazı şeyleri görür, gönülden geçenleri bilir, keramet sahibi olmuş bir kimse olabilir. gönülden geçenleri bilir, keramet sahibi olmuş bir kimse olabilir.

"Evet, istemeyerek oldu: Yolda giderken açık bir kapıdan bir baktım, içeride de bir kadın varmış. "Evet, istemeyerek oldu: Yolda giderken açık bir kapıdan bir baktım, içeride de bir kadın varmış. Ona gözüm takıldı." diyor. Ona gözüm takıldı." diyor.

Hani demek ki insan gözüne sahip olmalı, her tarafa bakmamalı; Hani demek ki insan gözüne sahip olmalı, her tarafa bakmamalı; öyle baktığı zaman gözüne bir şey takılıyor, takıldığı zaman da göz zinası gibiöyle baktığı zaman gözüne bir şey takılıyor, takıldığı zaman da göz zinası gibi bir günah omzuna yükleniveriyor. Onun için insanın gözüne sahip olması lazım. bir günah omzuna yükleniveriyor. Onun için insanın gözüne sahip olması lazım.

Okudum ki; insan bir açık pencereden, açık kapıdan içeriye bakarsaOkudum ki; insan bir açık pencereden, açık kapıdan içeriye bakarsa sanki izinsiz o eve girmiş gibi günah olur. İzinsiz, hırsızlama, sessiz girmiş gibi günah olur. sanki izinsiz o eve girmiş gibi günah olur. İzinsiz, hırsızlama, sessiz girmiş gibi günah olur.

Onun için kardeşlerimiz mümkün olduğu kadar gözüne sahip olmaya dikkat etsin. Onun için kardeşlerimiz mümkün olduğu kadar gözüne sahip olmaya dikkat etsin. Bir kapıya da üç defa vurduktan sonra dönsün. Bir kapıya da üç defa vurduktan sonra dönsün. Ama bu üç defa vurmanız aralıklı olsun, bekleme miktarı biraz uzunca olsun.Ama bu üç defa vurmanız aralıklı olsun, bekleme miktarı biraz uzunca olsun. Çünkü içeride namaza durmuş olabilir. Çünkü içeride namaza durmuş olabilir.

İnsan Allahu Ekber diye tam namaza duruyor, zır zır zır telefon çalıyor. İnsan Allahu Ekber diye tam namaza duruyor, zır zır zır telefon çalıyor. Sekiz-dokuz defa çalıyor, çabuk da kesilmiyor. İnsan namazını nasıl kıldığını bilemiyor. Sekiz-dokuz defa çalıyor, çabuk da kesilmiyor. İnsan namazını nasıl kıldığını bilemiyor.

Kapı çalınıyor, namazda olduğu için açamıyor. Kapı çalınıyor, namazda olduğu için açamıyor.

Siz birisine telefon ettiğiniz zaman da telefon kaldırılmıyorsa Siz birisine telefon ettiğiniz zaman da telefon kaldırılmıyorsa arkasından hemen bir defa telefon etmeyin.arkasından hemen bir defa telefon etmeyin. Biraz bekleyin, namaz kılıyorduysa -o vakit geçinceye kadar- biraz aralıklı telefon edin,Biraz bekleyin, namaz kılıyorduysa -o vakit geçinceye kadar- biraz aralıklı telefon edin, belki ikinci sefer kaldıracak. belki ikinci sefer kaldıracak.

Bunların hepsi detaydır, teferruattır, bir nezaket kaidesi, âdâb-ı muâşeret kaidesidir. Bunların hepsi detaydır, teferruattır, bir nezaket kaidesi, âdâb-ı muâşeret kaidesidir. Ama Efendimiz her şeyi öğretmiş. Ama Efendimiz her şeyi öğretmiş.

Çölün bedevîsine, ümmîsine, söz bilmeyen, laf anlamayan insanına kapı nasıl vurulacak onu dahiÇölün bedevîsine, ümmîsine, söz bilmeyen, laf anlamayan insanına kapı nasıl vurulacak onu dahi öğretmiş de İslâm'ın gelmesinden sonra kız çocuklarını diri diri toprağa gömen kavim,öğretmiş de İslâm'ın gelmesinden sonra kız çocuklarını diri diri toprağa gömen kavim, en medenî, yüksek, şerefli, en sevaplı insanlar olmuş,en medenî, yüksek, şerefli, en sevaplı insanlar olmuş, evliyâların en yüksek mertebesinden daha yüksek mertebeye yükselmişler.evliyâların en yüksek mertebesinden daha yüksek mertebeye yükselmişler. Öğretenin, bereketinden, izzetinden, kıymetinden,Öğretenin, bereketinden, izzetinden, kıymetinden, yüceliğinden öğrenenlerin de şerefi ne kadar yüksek oluyor! yüceliğinden öğrenenlerin de şerefi ne kadar yüksek oluyor!

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, kaynakları sıhhatli. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, kaynakları sıhhatli.

İze'ste'zene ehadüküm ehâhu en-yeğrize haşebeten fî-cidâlihî fe-lâ yemna'hu. İze'ste'zene ehadüküm ehâhu en-yeğrize haşebeten fî-cidâlihî fe-lâ yemna'hu.

"Sizden biriniz kardeşine bir kirişin ucunu duvarına koyma için müsaade istese, rica etse, "Sizden biriniz kardeşine bir kirişin ucunu duvarına koyma için müsaade istese, rica etse, 'Evimin avlusunda gölgeleneceğim, şu kirişimin ucunu duvarına yerleştirebilir miyim?' diye'Evimin avlusunda gölgeleneceğim, şu kirişimin ucunu duvarına yerleştirebilir miyim?' diye izin istese mâni olmasın, o müsaadeyi versin!" izin istese mâni olmasın, o müsaadeyi versin!"

Kıyamet kopmaz ya! Senin duvarın gene duracak; orada biraz oyuk açacak,Kıyamet kopmaz ya! Senin duvarın gene duracak; orada biraz oyuk açacak, o kirişi oraya koyacak. O gölgeyi yapacak, işini görecek. Mü'min kardeşindir.o kirişi oraya koyacak. O gölgeyi yapacak, işini görecek. Mü'min kardeşindir. Allah mü'minler arasında çok yakın, çok samimi kardeşlik kurmuştur.Allah mü'minler arasında çok yakın, çok samimi kardeşlik kurmuştur. İnsanın kardeşi için sevgi ile ikramda bulunması, fedakârlıkta bulunması lazım. İnsanın kardeşi için sevgi ile ikramda bulunması, fedakârlıkta bulunması lazım.

İze'ste'zenet ehadeküm imreetühû ile'l-mescidi fe-lâ yemna'hâ. İze'ste'zenet ehadeküm imreetühû ile'l-mescidi fe-lâ yemna'hâ.

İbn Ömer; Hz. Ömer'in oğlu Abdullah radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş. İbn Ömer; Hz. Ömer'in oğlu Abdullah radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş.

İze'ste'zenet ehadeküm imreetühû ile'l-mescidi fe-lâ yemna'hâ.İze'ste'zenet ehadeküm imreetühû ile'l-mescidi fe-lâ yemna'hâ. "Hanımı sizden birisinden mescide gitmek için müsaade isterse ona mâni olmasın, bıraksın; kadın, mescide gidebilsin." "Hanımı sizden birisinden mescide gitmek için müsaade isterse ona mâni olmasın, bıraksın; kadın, mescide gidebilsin."

"Sen benim karımsın, eşimsin, hatunumsun, benim emrimdesin, "Sen benim karımsın, eşimsin, hatunumsun, benim emrimdesin, Allah bana o salahiyeti vermiş, seni sokağa bırakmıyorum, bir yere çıkmayacaksın,Allah bana o salahiyeti vermiş, seni sokağa bırakmıyorum, bir yere çıkmayacaksın, perdeyi kapatacaksın, kimseyle görüşmeyeceksin…" Biraz dur bakalım! perdeyi kapatacaksın, kimseyle görüşmeyeceksin…"

Biraz dur bakalım!

Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi, emri nasıl? Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi, emri nasıl?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
"Hanım mescide gitmek isterse mâni olmasın!" "Hanım mescide gitmek isterse mâni olmasın!"

Peygamber Efendimiz'in mescidine kadınlar gelirdi, arka saflarda dururlardı. Peygamber Efendimiz'in mescidine kadınlar gelirdi, arka saflarda dururlardı. En ön saflarda olgun yaşlılar, arka saflarda çocuklar gençler, En ön saflarda olgun yaşlılar, arka saflarda çocuklar gençler, en gerideki yerde de kadınlar namaza dururlardı. Hatta çoluk çocuğunu alıp gelirlerdi.en gerideki yerde de kadınlar namaza dururlardı. Hatta çoluk çocuğunu alıp gelirlerdi. Kadınlardan çocuğu olup da onu kucağına alıp gelmiş olanlar olurdu.Kadınlardan çocuğu olup da onu kucağına alıp gelmiş olanlar olurdu. Bir sabah namazında Peygamber Efendimiz çok kısa sûrelerle namazı kılmış.Bir sabah namazında Peygamber Efendimiz çok kısa sûrelerle namazı kılmış. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, selam vermiş. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah, selam vermiş. Namazı çabuk bitirmiş. Ama daha önceleri uzunca okuyordu. Demişler ki; Namazı çabuk bitirmiş. Ama daha önceleri uzunca okuyordu. Demişler ki;

"Yâ Resûlallah! Bu sabah, namazı çok çabuk bitirdiniz." Demiş ki; "Yâ Resûlallah! Bu sabah, namazı çok çabuk bitirdiniz." Demiş ki;

"Arkada bir kadının çocuğu ağlıyordu; onun için çabuk kıldım, çabuk selam verdim." "Arkada bir kadının çocuğu ağlıyordu; onun için çabuk kıldım, çabuk selam verdim."

Bu hadîs-i şerîf neyi gösteriyor? Bu hadîs-i şerîf neyi gösteriyor?

Peygamber Efendimiz'in zamanında kadınların camiye geldiğini Peygamber Efendimiz'in zamanında kadınların camiye geldiğini ve gelmesini Efendimiz'in istediğini gösteriyor. Neden? ve gelmesini Efendimiz'in istediğini gösteriyor.

Neden?

Çünkü o da Kur'an öğrenecek, o da hadis dinleyecek, dinini öğrenecek, iyi müslüman olacak, Çünkü o da Kur'an öğrenecek, o da hadis dinleyecek, dinini öğrenecek, iyi müslüman olacak, çocuğunu müslüman yetiştirecek, o da efendisinin İslâmca yaşamasına yardımcı olacak, çocuğunu müslüman yetiştirecek, o da efendisinin İslâmca yaşamasına yardımcı olacak, haksız isteklerde bulunmayacak... Birçok hikmetleri var. haksız isteklerde bulunmayacak... Birçok hikmetleri var.

Süleymaniye Camii koskocaman cami; geçen cuma günü nasip oldu, orada cuma namazını kıldım. Süleymaniye Camii koskocaman cami; geçen cuma günü nasip oldu, orada cuma namazını kıldım. Baktım, kadınlar kısmı yok. Acaba bu camiyi yaptıkları zaman kadınlar nerede namaz kılıyorlardı? Baktım, kadınlar kısmı yok.

Acaba bu camiyi yaptıkları zaman kadınlar nerede namaz kılıyorlardı?

Beyler o zaman; "Siz gelmeyin, evde kılın!" mı diyorlardı? Beyler o zaman; "Siz gelmeyin, evde kılın!" mı diyorlardı? Hep erkeklere mi mahsustu bilmiyorum. Kadınların abdest alma yeri neresiydi? Hep erkeklere mi mahsustu bilmiyorum.

Kadınların abdest alma yeri neresiydi?

O da yok! Uydurma bir şeyler var da; muntazam gördüğümüz, girişi-çıkışı kadınlara mahsus, O da yok! Uydurma bir şeyler var da; muntazam gördüğümüz, girişi-çıkışı kadınlara mahsus, ayrı, gönlümüzde istediğimiz bir şey yok. ayrı, gönlümüzde istediğimiz bir şey yok.

Peygamber Efendimiz'in mescidinde bu faaliyetler olduğuna göre Peygamber Efendimiz'in mescidinde bu faaliyetler olduğuna göre tabi esas olarak ölçüyü Peygamberimiz'e göre alıp çalışmamız lazım.tabi esas olarak ölçüyü Peygamberimiz'e göre alıp çalışmamız lazım. biz de -elhamdülillah- hanımların İslâm'ı öğrenmesi içinbiz de -elhamdülillah- hanımların İslâm'ı öğrenmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, teşkilatlanmayı yapıyoruz.elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, teşkilatlanmayı yapıyoruz. Yetişmesi için gerekli hocaların onları yetiştirmesine destek oluyoruz. Yetişmesi için gerekli hocaların onları yetiştirmesine destek oluyoruz.

İze'stecmere ehaduküm fe'l-yû'tir İze'stecmere ehaduküm fe'l-yû'tir fe-innallâhe teâlâ vitrin yuhibbul vitre emâ tera's-semâvâti fe-innallâhe teâlâ vitrin yuhibbul vitre emâ tera's-semâvâti seb'an ve'l-aradıyne seb'an ve'l-eyyâme seb'an ve't-tavâfa ve'l-cimâr. seb'an ve'l-aradıyne seb'an ve'l-eyyâme seb'an ve't-tavâfa ve'l-cimâr.

Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuşlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuşlar ki;

"Sizden birinize taş kullanmak gerektiği zaman taşı tek olarak kullansın, bu işi tek yapsın."Sizden birinize taş kullanmak gerektiği zaman taşı tek olarak kullansın, bu işi tek yapsın. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri tektir, teki sever.Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri tektir, teki sever. Görmüyor musun ki semavât yedi tanedir, gökler yedi tanedir, yerler yedi kattır,Görmüyor musun ki semavât yedi tanedir, gökler yedi tanedir, yerler yedi kattır, yedi tanedir, haftanın günleri yedi tanedir, Kâbe'nin etrafında tavaf yedi tanedir,yedi tanedir, haftanın günleri yedi tanedir, Kâbe'nin etrafında tavaf yedi tanedir, taş atmak yedi tanedir." taş atmak yedi tanedir."

Mina'da şeytan taşlamada da Bismillâhi Allahu Ekber, Bismillâhi Allahu Ekber diye, haccın menâsiki îfâ edilirkenMina'da şeytan taşlamada da Bismillâhi Allahu Ekber, Bismillâhi Allahu Ekber diye, haccın menâsiki îfâ edilirken yedişer tane taş atılır.yedişer tane taş atılır. Bizim halkımız o taşlamaları "küçük şeytan, orta şeytan, büyük şeytan" diye tarif ediyorlar.Bizim halkımız o taşlamaları "küçük şeytan, orta şeytan, büyük şeytan" diye tarif ediyorlar. Araplar; el-Cemretü'l-ûla, el-cemretü'l-vusta ve cemretü'l-akabe diye söylüyor. Araplar; el-Cemretü'l-ûla, el-cemretü'l-vusta ve cemretü'l-akabe diye söylüyor.

Bunların tek [sayı] olduğunu söylüyor. Bunların tek [sayı] olduğunu söylüyor.

İsticmar denilen şey, taş kullanmak; taşın temizlik için kullanılması.İsticmar denilen şey, taş kullanmak; taşın temizlik için kullanılması. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz mü'minin her şeyini tarif etmiştir.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz mü'minin her şeyini tarif etmiştir. Yüznumaraya girmesi-çıkması nasıl olacak, onun da âdâbı var.Yüznumaraya girmesi-çıkması nasıl olacak, onun da âdâbı var. Her şeyin bir âdâbı, usulü var. Camiye nasıl girilecek-çıkılacak, nasıl dualar okunacak; âdâbı var.Her şeyin bir âdâbı, usulü var. Camiye nasıl girilecek-çıkılacak, nasıl dualar okunacak; âdâbı var. Gerdeğe nasıl girilecek, âdâbı var.Gerdeğe nasıl girilecek, âdâbı var. Hepsinin âdâbı var ve İslâm dini temizliğe son derece riayet eylemiş.Hepsinin âdâbı var ve İslâm dini temizliğe son derece riayet eylemiş. Diş temizliğine, koltuk altı, kasık, küçük abdestten sonra,Diş temizliğine, koltuk altı, kasık, küçük abdestten sonra, büyük abdestten sonra temizliğe, haftalık temizliğe, boy abdest almaya,büyük abdestten sonra temizliğe, haftalık temizliğe, boy abdest almaya, günlük elini ayağını abdest almak suretiyle beş defa yıkamaya,günlük elini ayağını abdest almak suretiyle beş defa yıkamaya, kalp temizliğine, mânevî temizliğe, niyet temizliğine… her şeye çok büyük önem vermiş. kalp temizliğine, mânevî temizliğe, niyet temizliğine… her şeye çok büyük önem vermiş.

İnsan kampa çıkar, kıra gider, yolda olur… başına gelebilir. Küçük abdestini yapacak… İnsan kampa çıkar, kıra gider, yolda olur… başına gelebilir. Küçük abdestini yapacak…

Nasıl yapacak, nasıl kurtulacak, elbisesini nasıl kirletmeyecek, büyük abdestini yapacak, Nasıl yapacak, nasıl kurtulacak, elbisesini nasıl kirletmeyecek, büyük abdestini yapacak, nasıl kurtulacak, nasıl temizlenecek, iç çamaşırlarını nasıl kirletmeyecek?.. nasıl kurtulacak, nasıl temizlenecek, iç çamaşırlarını nasıl kirletmeyecek?..

Bunların hepsi düşünülmüş, tavsiyeler yapılmış Bunların hepsi düşünülmüş, tavsiyeler yapılmış ve müslümanlar bu hususta temizliğe o kadar riayet etmişler kive müslümanlar bu hususta temizliğe o kadar riayet etmişler ki Peygamber Efendimiz'e âyet-i kerîme iniyor. O, Peygamber Efendimizi sevenler,Peygamber Efendimiz'e âyet-i kerîme iniyor. O, Peygamber Efendimizi sevenler, Medine-i Münevvere'ye davet eden o ensar, ashâb-ı kirâmın mübarekleri Kuba'da mescit yapmışlar.Medine-i Münevvere'ye davet eden o ensar, ashâb-ı kirâmın mübarekleri Kuba'da mescit yapmışlar. Efendimiz'e "Gel, burada bizim mescidimizde namaz kıl." diyorlar, davet ediyorlar. Efendimiz'e "Gel, burada bizim mescidimizde namaz kıl." diyorlar, davet ediyorlar. Âyet-i kerîme iniyor, Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Âyet-i kerîme iniyor, Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

"Onların mescidi takvâ üzerine bina edilmiştir, Allah korkusu üzerine,"Onların mescidi takvâ üzerine bina edilmiştir, Allah korkusu üzerine, edep üzerine bina edilmiştir, mübarek mescittir, orada namazı kıl!" edep üzerine bina edilmiştir, mübarek mescittir, orada namazı kıl!"

Fîhi ricâlun yühibbûne en yetetahherû va'llâhu yuhibbu'l-muttahhirîn. Fîhi ricâlun yühibbûne en yetetahherû va'llâhu yuhibbu'l-muttahhirîn. "Orada aşırı titiz temizlenmeyi seven insanlar vardır, "Orada aşırı titiz temizlenmeyi seven insanlar vardır, Allah temizlenmekte titizlik gösterenleri sever." Allah temizlenmekte titizlik gösterenleri sever."

Sormuşlar ki; Sormuşlar ki;

"Yâ mübarekler! Siz bu mescidi yapmışsınız, "Yâ mübarekler! Siz bu mescidi yapmışsınız, Allah 'Takvâ üzerine kurulmuş mescit' diye sizi âyetle methediyor, mescidiniz mübarek olsun.Allah 'Takvâ üzerine kurulmuş mescit' diye sizi âyetle methediyor, mescidiniz mübarek olsun. Allah'ın methine mazhar olmuş bir mescit.Allah'ın methine mazhar olmuş bir mescit. Allah sizi 'Orada aşırı temizlenmeyi seven insanlar vardır.' diyeAllah sizi 'Orada aşırı temizlenmeyi seven insanlar vardır.' diye bir de temizliğinizden dolayı methediyor, siz ne yaparsınız, sizin temizliğiniz nedir?"bir de temizliğinizden dolayı methediyor, siz ne yaparsınız, sizin temizliğiniz nedir?" Onların da cevabı; "Biz küçük abdestin, büyük abdestin herhangi bir kalıntısının kalmamasına, Onların da cevabı;

"Biz küçük abdestin, büyük abdestin herhangi bir kalıntısının kalmamasına,
temizliğine çok riayet ederiz." olmuş. temizliğine çok riayet ederiz." olmuş.

Tabi normal bir şey.Tabi normal bir şey. İnsan yemek yedi mi, su içti mi belli zamanda yüz numaraya gitme ihtiyacı oluyor. İnsan yemek yedi mi, su içti mi belli zamanda yüz numaraya gitme ihtiyacı oluyor. Medenî bir ülkede bunun şartları sağlanıyor; tertemiz yüznumaralar, fayans döşeli,Medenî bir ülkede bunun şartları sağlanıyor; tertemiz yüznumaralar, fayans döşeli, pırıl pırıl usullerle üstüne sıçratmadan, güzel bir tarzda yapılıyor. pırıl pırıl usullerle üstüne sıçratmadan, güzel bir tarzda yapılıyor.

Bir milletin medenîliği yüznumaralarından belli olur, deniliyor. Bir milletin medenîliği yüznumaralarından belli olur, deniliyor. Bir şehre gidiyorsunuz, bir millete gidiyorsunuz; onun yüznumarasına girdiğiniz zaman,Bir şehre gidiyorsunuz, bir millete gidiyorsunuz; onun yüznumarasına girdiğiniz zaman, ona verilen önemden, oradaki temizlikten onun medeniyet seviyesini anlarsınız,ona verilen önemden, oradaki temizlikten onun medeniyet seviyesini anlarsınız, belli olur, deniliyor. belli olur, deniliyor.

O bakımdan bizim dedelerimiz temizliğe çok riayet etmiş,O bakımdan bizim dedelerimiz temizliğe çok riayet etmiş, bize de o alışkanlık -elhamdülillah- gelmiş.bize de o alışkanlık -elhamdülillah- gelmiş. Allah onlardan razı olsun, her türlü temizliğe o kadar riayet ederlermiş kiAllah onlardan razı olsun, her türlü temizliğe o kadar riayet ederlermiş ki -büyüklerimizden duyduğumuz- mesela kimisinin namaz için ayrı şalvarı varmış,-büyüklerimizden duyduğumuz- mesela kimisinin namaz için ayrı şalvarı varmış, namaz şalvarını giyermiş ki hani tarlada, şurada burada gezdiğindennamaz şalvarını giyermiş ki hani tarlada, şurada burada gezdiğinden ayrı temiz bir namaz şalvarı bulundururlarmış. ayrı temiz bir namaz şalvarı bulundururlarmış.

Her yerde, her şehirde, her kasabada, her köyde bakıyorsunuz umumî hamamlar var.Her yerde, her şehirde, her kasabada, her köyde bakıyorsunuz umumî hamamlar var. İçeri girip yıkanmak, derhal temiz hale gelmek mümkün.İçeri girip yıkanmak, derhal temiz hale gelmek mümkün. Padişahın, paşanın birisi cami yaptırmış, külliye yaptırmış;Padişahın, paşanın birisi cami yaptırmış, külliye yaptırmış; hemen yanına bir hamam koymuş, burada da yıkasınlar.hemen yanına bir hamam koymuş, burada da yıkasınlar. "İsteyen burada yıkansın, isteyen şurada abdest alsın, sonra gelsin namazı kılsın…" diye"İsteyen burada yıkansın, isteyen şurada abdest alsın, sonra gelsin namazı kılsın…" diye her türlü tedbiri almışlar. Şakır şakır sular akıyor, insanlar temizleniyor, pırıl pırıl, tertemiz.her türlü tedbiri almışlar. Şakır şakır sular akıyor, insanlar temizleniyor, pırıl pırıl, tertemiz. Müslüman günde beş defa yıkanıyor, haftada en aşağı bir defa boy abdesti alıyor… Müslüman günde beş defa yıkanıyor, haftada en aşağı bir defa boy abdesti alıyor…

Zaten şimdi yapıyoruz, bunun ne önemi var? Zaten şimdi yapıyoruz, bunun ne önemi var?

Ama eskiden yapılmıyordu ve başka milletlere bakıyoruz, onlar yapmıyorlardı. Ama eskiden yapılmıyordu ve başka milletlere bakıyoruz, onlar yapmıyorlardı. Avrupalılar vaftiz suyunun tılsımı bozulmasın diye hiç yıkanmıyorlarmış,Avrupalılar vaftiz suyunun tılsımı bozulmasın diye hiç yıkanmıyorlarmış, senede bir siliniyorlarmış, diye kitaplar yazıyor.senede bir siliniyorlarmış, diye kitaplar yazıyor. Versay sarayında yüznumara yoktur, diye yazıyor! Yüznumara kısmı yok! Versay sarayında yüznumara yoktur, diye yazıyor! Yüznumara kısmı yok!

Bu adamlar ne yaparlardı? Bu adamlar ne yaparlardı?

Düşün bakalım; bu sarayda bu kadar adam vardı, yüznumarasız bir yerde bu adamlar ne yapıyordu? Düşün bakalım; bu sarayda bu kadar adam vardı, yüznumarasız bir yerde bu adamlar ne yapıyordu?

Buyur, notunu ver bakalım! Buyur, notunu ver bakalım!

Burada da büyük abdestten sonra temizlenmek için taş kullanmak, Burada da büyük abdestten sonra temizlenmek için taş kullanmak, en imkânsız şartlar altında bile gene temizliğe riayet etmek gerektiği en imkânsız şartlar altında bile gene temizliğe riayet etmek gerektiği ve bunları üç defa yapmak gerektiği anlatılıyor. ve bunları üç defa yapmak gerektiği anlatılıyor.

Allahu Teâlâ hazretlerinin tek olduğunu [bildiriyor, hatırlatıyor],Allahu Teâlâ hazretlerinin tek olduğunu [bildiriyor, hatırlatıyor], tek adetli iş yapmayı tavsiye ediyor. tek adetli iş yapmayı tavsiye ediyor.

Hatta İmâm-ı Rabbânî Efendimiz "Çiçek toplayın!" demiş de müritleri çiçek getirmişler.Hatta İmâm-ı Rabbânî Efendimiz "Çiçek toplayın!" demiş de müritleri çiçek getirmişler. Bir tanesi çift getirmiş. Bakmış, sayısı çift. Bir tanesi çift getirmiş. Bakmış, sayısı çift.

"Evladım, sen 'Allah tektir, teki sever.' hadisini duymadın mı?"Evladım, sen 'Allah tektir, teki sever.' hadisini duymadın mı? Çiçek toplamada bile sünnete uygunluğu sağlıyor, onu emrediyor.Çiçek toplamada bile sünnete uygunluğu sağlıyor, onu emrediyor. Niye tek getirmedin, bir tane daha eksik getirseydin tek olurdu.Niye tek getirmedin, bir tane daha eksik getirseydin tek olurdu. Bir tane daha fazla getirseydin tek olurdu, hadîs-i şerîfe uygun olurdu." Demiş. Bir tane daha fazla getirseydin tek olurdu, hadîs-i şerîfe uygun olurdu." Demiş.

Bizim büyüklerimiz hadise böyle sarılmışlar.Bizim büyüklerimiz hadise böyle sarılmışlar. Hadîs-i şerîflere, sünnet-i seniyyeye böyle sarılmışlar, Efendimiz'in yolunda böyle yürümüşler.Hadîs-i şerîflere, sünnet-i seniyyeye böyle sarılmışlar, Efendimiz'in yolunda böyle yürümüşler. Allah bize de sünnet-i seniyyeye sarılıp onu ihya etmek sevaplarını ihsan etsin. Allah bize de sünnet-i seniyyeye sarılıp onu ihya etmek sevaplarını ihsan etsin.

Sünnete sarılıp onu ihya etmenin sevabı nedir? Yüz şehit sevabı kazanmaktır. Sünnete sarılıp onu ihya etmenin sevabı nedir?

Yüz şehit sevabı kazanmaktır.
Ümmetin bozulduğu zamanda Efendimiz'in sünnetini ihya etmenin sevabı,Ümmetin bozulduğu zamanda Efendimiz'in sünnetini ihya etmenin sevabı, yüz şehit sevabına denktir.yüz şehit sevabına denktir. Bir tane şehit sevabı olsa insana o bile yeter. Çünkü şehit, cennete hesapsız gidiyor.Bir tane şehit sevabı olsa insana o bile yeter. Çünkü şehit, cennete hesapsız gidiyor. Yüz şehit sevabı almak, sünnet-i seniyyeye uygun yaşayan insana verilenYüz şehit sevabı almak, sünnet-i seniyyeye uygun yaşayan insana verilen mükâfatın çok büyük olduğunu gösteriyor. O halde ne yapacağız?mükâfatın çok büyük olduğunu gösteriyor.

O halde ne yapacağız?
İşimizi her hususta Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine uygun, temiz, ilmî, dinimizin istediği gibiİşimizi her hususta Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine uygun, temiz, ilmî, dinimizin istediği gibi Efendimiz'in tavsiye ettiği gibi yapmaya dikkat edeceğiz.Efendimiz'in tavsiye ettiği gibi yapmaya dikkat edeceğiz. Çiçek toplarken dahi, yedi tane, beş tane, üç tane olmasına dikkat edeceğiz. Çiçek toplarken dahi, yedi tane, beş tane, üç tane olmasına dikkat edeceğiz.

İze'stahhallet hâzihi'l-ümmetü'l-hamre bi'n-nebîzi, ve'r-ribâ bi'l-bey'î, İze'stahhallet hâzihi'l-ümmetü'l-hamre bi'n-nebîzi, ve'r-ribâ bi'l-bey'î, ve's-suhte bi'l-hediyyeti, ve't-tecerû bi'z-zekâti.ve's-suhte bi'l-hediyyeti, ve't-tecerû bi'z-zekâti. Fe inde zâlike helâkuhüm li-yezdâdû ismen. Fe inde zâlike helâkuhüm li-yezdâdû ismen.

Deylemî, Huzeyfe radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Deylemî, Huzeyfe radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.

Konu değişiyor.Konu değişiyor. Hadisler, baştaki kelimelerin alfabetik sıralanmasına göre sayfalara yazıldığı içinHadisler, baştaki kelimelerin alfabetik sıralanmasına göre sayfalara yazıldığı için karşımıza alfabetik sırada başka bir konu geliveriyor. karşımıza alfabetik sırada başka bir konu geliveriyor.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurdu ki; Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurdu ki;

İze'stahhallet hâzihi'l-ümmetü'l-hamre bi'n-nebîzi. İze'stahhallet hâzihi'l-ümmetü'l-hamre bi'n-nebîzi. "Bu ümmet içkiyi helal gördüğü zaman…" Nebiz: "Şıra, hurmadan yapılan şıra" demek. "Bu ümmet içkiyi helal gördüğü zaman…" Nebiz: "Şıra, hurmadan yapılan şıra" demek.

Şıra helal; çünkü hurmayı sıkıyorsun, sulandırıyorsun, şerbet yapıyorsun, içiyorsun! Şıra helal; çünkü hurmayı sıkıyorsun, sulandırıyorsun, şerbet yapıyorsun, içiyorsun! Bunda kafayı tutmak ve insanı sarhoş etmek durumu olmadığı için helal. Bunda kafayı tutmak ve insanı sarhoş etmek durumu olmadığı için helal. Tatlı bir şerbet oluyor, onu içiyorsun.Tatlı bir şerbet oluyor, onu içiyorsun. Baktın, üzüm salkımları biraz taneli, sıkıyorsun, getiriyorsun, hemen sunuyorsun,Baktın, üzüm salkımları biraz taneli, sıkıyorsun, getiriyorsun, hemen sunuyorsun, üzüm suyu normal, içilir. Hurmayı karıştırıyorsun, sulandırıyorsun, içilir. üzüm suyu normal, içilir. Hurmayı karıştırıyorsun, sulandırıyorsun, içilir.

Burada bî harf-i cerri var: İze'stahhallet hâzihi'l-ümmetü'l-hamre bi'n-nebîzi. Burada bî harf-i cerri var:

İze'stahhallet hâzihi'l-ümmetü'l-hamre bi'n-nebîzi.

Buna bâ-ı mukâbele derler. "Nebizi bırakıp içkiyi helal saydığı zaman..." Buna bâ-ı mukâbele derler. "Nebizi bırakıp içkiyi helal saydığı zaman..." Bâ-ı mukâbele; bunu bırakıyor, bunu alıyor. Yahu mübarek! Bâ-ı mukâbele; bunu bırakıyor, bunu alıyor.

Yahu mübarek!
Helal yol var, helal yoldan şu ihtiyacını gider, haramı bırak.Helal yol var, helal yoldan şu ihtiyacını gider, haramı bırak. Buyur meşrubatın her çeşiti var; limonata, mandalina suyu, portakal suyu, Buyur meşrubatın her çeşiti var; limonata, mandalina suyu, portakal suyu, elma suyu, havuç suyu, ayran, temir, temrihindi, nar suyu, boza…elma suyu, havuç suyu, ayran, temir, temrihindi, nar suyu, boza… çeşit çeşit güzel meşrubatlar var. çeşit çeşit güzel meşrubatlar var.

Bu kadar helalleri bırakıp da harama niye giriyorsun? Bu kadar helalleri bırakıp da harama niye giriyorsun?

İmanının zayıflığından, Allah korkusu olmadığından, takvâsı olmadığından yapıyor! İmanının zayıflığından, Allah korkusu olmadığından, takvâsı olmadığından yapıyor!

"Ümmet helal olan hurma şerbetini bırakır da haram olan içkiyi helal sayıp içerse…" "Ümmet helal olan hurma şerbetini bırakır da haram olan içkiyi helal sayıp içerse…"

Ve'r-ribâ bi'l-bey'i. "Alışveriş mukabilinde -alışverişi bırakıp onun yerine- Ve'r-ribâ bi'l-bey'i. "Alışveriş mukabilinde -alışverişi bırakıp onun yerine- ribayı helal edinirse, faizi helal edinirse..." ribayı helal edinirse, faizi helal edinirse..."

Ve ahallallâhu'l-bey'e ve harrama'r-ribâ. Kur'ân-ı Kerîm böyle buyuruyor. Ve ahallallâhu'l-bey'e ve harrama'r-ribâ.

Kur'ân-ı Kerîm böyle buyuruyor.
Bir diyeceğin, itirazın var mı?! Bir diyeceğin, itirazın var mı?!

Allah alışverişi helal kılmıştır, faiz almayı-vermeyi haram kılmıştır. Allah alışverişi helal kılmıştır, faiz almayı-vermeyi haram kılmıştır. Âşikâr, açık bir yasaklama. Faiz, riba haram; kesin! Âşikâr, açık bir yasaklama. Faiz, riba haram; kesin!

Ve ahallallâhu'l-bey'e ve harrama'r-ribâ. Alışverişi helal kılmıştır.Ve ahallallâhu'l-bey'e ve harrama'r-ribâ.

Alışverişi helal kılmıştır.
Ribayı, faizi haram kılmıştır. Kim riba alırsa; Fe'zenû bi-harbin minallâhi ve resûlih.Ribayı, faizi haram kılmıştır. Kim riba alırsa;

Fe'zenû bi-harbin minallâhi ve resûlih.
"O zaman Allah'la, Resûlullah'la harp ilan edilmiş kabul edin!" Harp ilanı oluyor."O zaman Allah'la, Resûlullah'la harp ilan edilmiş kabul edin!"

Harp ilanı oluyor.
Faizi helal sayıyorsan Allah'la savaş ilanı! "Ben senle savaşacağım yâ Rabbi!.." Faizi helal sayıyorsan Allah'la savaş ilanı!

"Ben senle savaşacağım yâ Rabbi!.."

Hâşâ, sümme hâşâ, kimsenin gücü yetmez ama hareketin mânası bu. Hâşâ, sümme hâşâ, kimsenin gücü yetmez ama hareketin mânası bu. Alışveriş yerine faizi helal saydı mı, hurma şerbeti yerine içkiyi helal saydı mı yedi mi içti mi... Alışveriş yerine faizi helal saydı mı, hurma şerbeti yerine içkiyi helal saydı mı yedi mi içti mi...

Üçüncüsü ne? Ve's-suhte bi'l-hediyyeti. "Hediye yerine rüşveti, haram malı yedi mi..." Üçüncüsü ne?

Ve's-suhte bi'l-hediyyeti. "Hediye yerine rüşveti, haram malı yedi mi..."

Hediyeleşmek helal ama memuriyetin hediyesi olmaz, vazifede hediye almak olmaz. Hediyeleşmek helal ama memuriyetin hediyesi olmaz, vazifede hediye almak olmaz. Rüşvet haram. "O da bir çeşit hediyedir." filan derse olmaz. O başka, o başka!Rüşvet haram. "O da bir çeşit hediyedir." filan derse olmaz. O başka, o başka! Rüşveti aldığı zaman, hediye gibi kabul ettiği zaman haramı tercih etmiş oluyor. Rüşveti aldığı zaman, hediye gibi kabul ettiği zaman haramı tercih etmiş oluyor.

Ve't-tecerû bi'z-zekâti. "Zekât ile ticaret yaptığı zaman…" Ve't-tecerû bi'z-zekâti. "Zekât ile ticaret yaptığı zaman…"

Ticaret yapıyormuş kazanıyormuş gibi zekâtı kendisine geçim kaynağı yaptığı zaman, Ticaret yapıyormuş kazanıyormuş gibi zekâtı kendisine geçim kaynağı yaptığı zaman, zengin olduğu halde zekâta muhtaç ve müstahak olmadan zekâtı toplayıp fakire vermedenzengin olduğu halde zekâta muhtaç ve müstahak olmadan zekâtı toplayıp fakire vermeden kendisi yuttuğu zaman, onunla geçimini sağladığı zaman... kendisi yuttuğu zaman, onunla geçimini sağladığı zaman...

Bunların hepsi birer içtimaî hastalık alâmetidir. Allah'ın gazabına uğrama sebebidir. Bunların hepsi birer içtimaî hastalık alâmetidir. Allah'ın gazabına uğrama sebebidir.

Fe inde zâlike helâkuhüm li-yezdâdû ismen. "Bunlar yapılırsa günahları aşikâre arttırdıkları içinFe inde zâlike helâkuhüm li-yezdâdû ismen. "Bunlar yapılırsa günahları aşikâre arttırdıkları için o kavmin helâki başlarına yazılır, helâki başlarına gelir; o kavim helâk olur." o kavmin helâki başlarına yazılır, helâki başlarına gelir; o kavim helâk olur."

Müslüman bir kavimdi, niye düşmana yenildi? Müslüman bir kavimdi, niye düşmana yenildi? Müslüman bir kavimdi, niye zillete uğradı, niye istilaya uğradı, niye düşmana mağlup düştü? Müslüman bir kavimdi, niye zillete uğradı, niye istilaya uğradı, niye düşmana mağlup düştü? Az bir müslüman çok düşmanı yenebiliyordu, niye yenemediler?.. Bu sebeplerle! Az bir müslüman çok düşmanı yenebiliyordu, niye yenemediler?..

Bu sebeplerle!

Sen misin Allah'ın haramından korkmayıp haramını yiyen, helalini bırakıp haram yola kayan!Sen misin Allah'ın haramından korkmayıp haramını yiyen, helalini bırakıp haram yola kayan! O zaman Allah'ın yardımı kesilir, cezasını, belasını bulur, başına helâki gelir. O zaman Allah'ın yardımı kesilir, cezasını, belasını bulur, başına helâki gelir.

Müslüman, Allah'ın haram kıldığı şeyde "Neden, niçin, ne münasebet…" demeyecek. Müslüman, Allah'ın haram kıldığı şeyde "Neden, niçin, ne münasebet…" demeyecek.

"Bu haram mı?" Kesin haram. Bırakacak! Alışveriş helal. Buyur bir dükkâncık aç. "Bu haram mı?"

Kesin haram. Bırakacak!

Alışveriş helal. Buyur bir dükkâncık aç.
Dükkânın yoksa eline bir sepet al; bir şey al bir şey sat. Alışveriş serbest.Dükkânın yoksa eline bir sepet al; bir şey al bir şey sat. Alışveriş serbest. Ticaret serbest ama faiz yeme. Ticaret serbest ama zekâtı yeme.Ticaret serbest ama faiz yeme. Ticaret serbest ama zekâtı yeme. Zekât ticareti; kendisi fakir olmadığı halde zekât toplayıp onu yemek,Zekât ticareti; kendisi fakir olmadığı halde zekât toplayıp onu yemek, rüşvet almak, faiz yemek, içki içmek...rüşvet almak, faiz yemek, içki içmek... Bunların hepsi büyük günahlardır.Bunların hepsi büyük günahlardır. Peygamber Efendimiz bazı hadîs-i şerîflerinde büyük günahları saymıştır.Peygamber Efendimiz bazı hadîs-i şerîflerinde büyük günahları saymıştır. Bunlar büyük günahlardır. Bunlar büyük günahlardır.

Maalesef müslüman topluluklar bugün İslâm'ı, İslâm'ın mânasını unutmuştur. Maalesef müslüman topluluklar bugün İslâm'ı, İslâm'ın mânasını unutmuştur. Maalesef çoğu içki içiyor. Korka korka içiyor, utana utana, saklaya saklaya,Maalesef çoğu içki içiyor. Korka korka içiyor, utana utana, saklaya saklaya, kaça kaça içiyor ama içiyor, maalesef içiyor. Bu takvâsı kalmamıştır. kaça kaça içiyor ama içiyor, maalesef içiyor. Bu takvâsı kalmamıştır.

Maalesef pek çok kimse faizi yiyor. Müesseseleşmiş, usul haline gelmiş.Maalesef pek çok kimse faizi yiyor. Müesseseleşmiş, usul haline gelmiş. Emekli, yaşlı kadın; "Başka çarem yok; kocamdan aldığım parayı bankaya koydum,Emekli, yaşlı kadın; "Başka çarem yok; kocamdan aldığım parayı bankaya koydum, onun faizini alıp yiyorum…" diyor. Elinde tesbih, başında başörtü;onun faizini alıp yiyorum…" diyor. Elinde tesbih, başında başörtü; "sevap kazanacağım" diye uğraş babam uğraş! Yediğin haram, ibadetlerin makbul değil! "sevap kazanacağım" diye uğraş babam uğraş!

Yediğin haram, ibadetlerin makbul değil!

"Ne yapayım? Başka çarem yok!.." Çare olmaz olur mu? "Ne yapayım? Başka çarem yok!.."

Çare olmaz olur mu?
Allah bir şeyi yasaklamışsa öbür tarafta çaresini mutlaka göstermiştir. Allah bir şeyi yasaklamışsa öbür tarafta çaresini mutlaka göstermiştir. Zinayı yasaklamıştır, evlilik serbest.Zinayı yasaklamıştır, evlilik serbest. Davullu, şanlı şerefli, ziyafetli, dualı, hatimli düğününü yap, evlen.Davullu, şanlı şerefli, ziyafetli, dualı, hatimli düğününü yap, evlen. Herkes bilsin ki "Tamam, bu kimseyle bu kimse evlendi." Herkes bilsin ki "Tamam, bu kimseyle bu kimse evlendi."

Evlilik helal, Peygamber Efendimiz de evlenmiş. Bir mahzuru yok. Evlilik helal, Peygamber Efendimiz de evlenmiş. Bir mahzuru yok.

İçki haram ama sayılamayacak kadar çok meşrubat helal.İçki haram ama sayılamayacak kadar çok meşrubat helal. Niye onları bırakıyorsun da bu harama geçiyorsun? Niye onları bırakıyorsun da bu harama geçiyorsun?

Faiz haram ama alışveriş helal. Paranı faize vereceğine işleteceksin.Faiz haram ama alışveriş helal. Paranı faize vereceğine işleteceksin. İslâm, aktif çalıştırmayı istiyor. Bedavadan, oturduğu yerden kazanmayı istemiyor. İslâm, aktif çalıştırmayı istiyor. Bedavadan, oturduğu yerden kazanmayı istemiyor.

O bakımdan bir şeyi yasaklamışsa alternatifini göstermiştir. Alternatifi daha güzeldir.O bakımdan bir şeyi yasaklamışsa alternatifini göstermiştir. Alternatifi daha güzeldir. Alternatifi cemiyet için faydalıdır, alternatifi insanın sıhhati için faydalıdır.Alternatifi cemiyet için faydalıdır, alternatifi insanın sıhhati için faydalıdır. İslâm; ruh için, beden için, aile, cemiyet, dünya, âhiret için güzel olan tarafı göstermiştir. İslâm; ruh için, beden için, aile, cemiyet, dünya, âhiret için güzel olan tarafı göstermiştir.

İçkiyi haram kılmıştır, çok iyi etmiştir. Elhamdülillah ki haram kılmış. İçkiyi haram kılmıştır, çok iyi etmiştir. Elhamdülillah ki haram kılmış. Zinayı haram kılmıştır çok iyi etmiştir. Elhamdülillah ki dinimiz bunu açıkça beyan ediyor.Zinayı haram kılmıştır çok iyi etmiştir. Elhamdülillah ki dinimiz bunu açıkça beyan ediyor. Daha başka nesi yasaksa yasağı güzeldir; nesi helalse helali güzeldir, emri güzeldir, lütfu güzeldir.Daha başka nesi yasaksa yasağı güzeldir; nesi helalse helali güzeldir, emri güzeldir, lütfu güzeldir. Her şeyi güzeldir. Anlayana İslâm'ın her şeyi güzeldir! Anlayan anlıyor. Her şeyi güzeldir. Anlayana İslâm'ın her şeyi güzeldir! Anlayan anlıyor.

"Hocam, biz müslümanız da sevdiğimizden bize güzel geliyor…" "Hocam, biz müslümanız da sevdiğimizden bize güzel geliyor…"

"Hayır, sadece böyle değil. İslâm'ı bîtaraf olarak inceleyen, "Hayır, sadece böyle değil. İslâm'ı bîtaraf olarak inceleyen, müslüman olmayan alimler de İslâm'ı seviyor, beğeniyor ve müslüman oluyor." müslüman olmayan alimler de İslâm'ı seviyor, beğeniyor ve müslüman oluyor."

"Ben anadan babadan, dededen, soydan, soptan sülaleden müslümanım da İslâm'ı seviyorum,"Ben anadan babadan, dededen, soydan, soptan sülaleden müslümanım da İslâm'ı seviyorum, İslâm içinde büyümüşüm de İslâm'ı seviyorum, hıristiyan olarak büyüyen de Hıristiyanlığı sever.İslâm içinde büyümüşüm de İslâm'ı seviyorum, hıristiyan olarak büyüyen de Hıristiyanlığı sever. Budist olarak büyüyen de Budizm'i sever…" Budist olarak büyüyen de Budizm'i sever…"

"O, aklı başına gelinceye kadar öyle gider, taklit devri çocukluk devrine kadar."O, aklı başına gelinceye kadar öyle gider, taklit devri çocukluk devrine kadar. Ondan sonra bir budist, İslâm'ı öğreniyor müslüman oluyor." Ondan sonra bir budist, İslâm'ı öğreniyor müslüman oluyor."

Muhammed İkbal'in ecdadı budistmiş, hinduymuş; müslüman olmuş.Muhammed İkbal'in ecdadı budistmiş, hinduymuş; müslüman olmuş. Ondan sonraki evlatlardan Muhammed İkbal gibi bir büyük şair gelmiş.Ondan sonraki evlatlardan Muhammed İkbal gibi bir büyük şair gelmiş. Bizim daha evvelki, Orta Asya'daki dedeler; başka dinlerden İslâm'a gelmişler, müslüman olmuşlar.Bizim daha evvelki, Orta Asya'daki dedeler; başka dinlerden İslâm'a gelmişler, müslüman olmuşlar. O eski, onu bırakalım… Zamanımızda; adam hıristiyan papaz;O eski, onu bırakalım…

Zamanımızda; adam hıristiyan papaz;
İslâm'ı inceliyor, müslüman oluyor.İslâm'ı inceliyor, müslüman oluyor. Adam Fransız İlimler Akademisi'nde profesör, hıristiyan doğmuş, hristiyan yaşamış; Adam Fransız İlimler Akademisi'nde profesör, hıristiyan doğmuş, hristiyan yaşamış; İslâm'ı incelemiş, müslüman oluyor. Adam sosyalist, komünist, filozof, gazeteci, yazar;İslâm'ı incelemiş, müslüman oluyor. Adam sosyalist, komünist, filozof, gazeteci, yazar; İslâm'ı inceliyor, komünizmi de bırakıyor, sosyalizmi de, kapitalizmi de bırakıyor; İslâm'ı inceliyor, komünizmi de bırakıyor, sosyalizmi de, kapitalizmi de bırakıyor; inceledikten sonra her şeyi bırakıyor, müslüman oluyor.inceledikten sonra her şeyi bırakıyor, müslüman oluyor. Tanıdığımız çok kimseler var; ismen sıraladığımız, kitaplarımızda,Tanıdığımız çok kimseler var; ismen sıraladığımız, kitaplarımızda, dergilerimizde yazdığımız çok kimseler var. İnceleyip sonunda müslüman oluyor. dergilerimizde yazdığımız çok kimseler var. İnceleyip sonunda müslüman oluyor.

Demek ki sadece benim platonik sevgimden, anadan-babadan müslüman olmamdan kaynaklanmıyor.Demek ki sadece benim platonik sevgimden, anadan-babadan müslüman olmamdan kaynaklanmıyor. İslâm'ın kendisi güzel de oradan kaynaklanıyor.İslâm'ın kendisi güzel de oradan kaynaklanıyor. İslâm güzel olduğu için beğeniliyor, İslâm güzel olduğu için insan müslüman oluyor. İslâm güzel olduğu için beğeniliyor, İslâm güzel olduğu için insan müslüman oluyor. İnceledikten, araştırdıktan sonra müslüman oluyor. İnceledikten, araştırdıktan sonra müslüman oluyor.

Elhamdülillah bizim kuvvetli olduğumuz taraf burası. Elhamdülillah bizim kuvvetli olduğumuz taraf burası. Bizim bu kadar derbederliğimize, bu kadar perişanlığımıza,Bizim bu kadar derbederliğimize, bu kadar perişanlığımıza, fakirliğimize rağmen İslâm'ın yeryüzünden silinmemesinin sebebi prensiplerinin güzel olmasından! fakirliğimize rağmen İslâm'ın yeryüzünden silinmemesinin sebebi prensiplerinin güzel olmasından!

Yoksa Osmanlı Devleti'ni devirdiler; müslümanlar zayıftı, silip götürürlerdi. Yoksa Osmanlı Devleti'ni devirdiler; müslümanlar zayıftı, silip götürürlerdi. Emperyalistler, misyonerler harıl harıl çalıştı: Afrika'yı istila, ahâlisini hıristiyan ettiler;Emperyalistler, misyonerler harıl harıl çalıştı: Afrika'yı istila, ahâlisini hıristiyan ettiler; şimdi müslüman oluyorlar.şimdi müslüman oluyorlar. Sene başında okula geldiği zaman, öğretmen; "212 John burada mı?" diye soruyor.Sene başında okula geldiği zaman, öğretmen; "212 John burada mı?" diye soruyor. Kalkıyor; "Benim adım şimdi John değil, ben müslüman oldum; ismim şu…" diyor.Kalkıyor; "Benim adım şimdi John değil, ben müslüman oldum; ismim şu…" diyor. Sil baştan, isim değişiyor. Neden? Sil baştan, isim değişiyor.

Neden?

İslâm'ın güzelliğinden dolayı! Güzel olduğunu anlıyor, doğru yola geliyor. İslâm'ın güzelliğinden dolayı! Güzel olduğunu anlıyor, doğru yola geliyor.

Allah bizi bu güzel dinden ayırmasın. Allah bizi bu güzel dinden ayırmasın. Helallerden ayırmasın, şeytana kandırtmasın, nefse mağlup etmesin.Helallerden ayırmasın, şeytana kandırtmasın, nefse mağlup etmesin. Haramları, günahları sevdirtmesin. Haramları, günahları sevdirtmesin.

Allah; haramları, günahları yasak kılmış, şeytan da onları göze güzel gösterir.Allah; haramları, günahları yasak kılmış, şeytan da onları göze güzel gösterir. Allar, pullar, süsler insanın önüne diker. İnsanın içi gider.Allar, pullar, süsler insanın önüne diker. İnsanın içi gider. Meyhanede şişeleri görünce kapıda yutkunur durur. Görmüyor musun şehri?Meyhanede şişeleri görünce kapıda yutkunur durur.

Görmüyor musun şehri?
Gece, karanlık bastığı zaman Beyoğlu semtine bak, şehrin zengin muhitlerine bak,Gece, karanlık bastığı zaman Beyoğlu semtine bak, şehrin zengin muhitlerine bak, caddelerinde yürü ışıklı reklamlara bak; çoğu,caddelerinde yürü ışıklı reklamlara bak; çoğu, insanın nefsini günaha çekmek için çeşitli reklamlar, resimler, ışıklar...insanın nefsini günaha çekmek için çeşitli reklamlar, resimler, ışıklar... "Gel buraya, gel bana, yap şu günahı…" diye hep günaha davet. "Gel buraya, gel bana, yap şu günahı…" diye hep günaha davet.

Allah kulları imtihan ediyor: "Bak böyle zevkler var, hadi bakalım gidecek misin?" Allah kulları imtihan ediyor: "Bak böyle zevkler var, hadi bakalım gidecek misin?"

"Gitmem yâ Rabbi! Başımı kesseler senin yolundan ayrılmam, günaha bulaşmam!" "Gitmem yâ Rabbi! Başımı kesseler senin yolundan ayrılmam, günaha bulaşmam!"

Tamam, o zaman onun derecesi artıyor.Tamam, o zaman onun derecesi artıyor. Ötekisi de sabredemiyor, tahammül edemiyor, nefsine yeniliyor, Ötekisi de sabredemiyor, tahammül edemiyor, nefsine yeniliyor, mağlup oluyor; o da cezasını çekiyor.mağlup oluyor; o da cezasını çekiyor. Bak o zaman kavimler helake uğruyor. Bak o zaman kavimler helake uğruyor.

Yoksa Osmanlı neden yıkılacak? Buyur, hadîs-i şerîfi oku, anla! Yoksa Osmanlı neden yıkılacak?

Buyur, hadîs-i şerîfi oku, anla!

"Allah'ın emirleri tutulmazsa, Allah'ın dinine hizmet ana fikir olmaktan çıkarsa,"Allah'ın emirleri tutulmazsa, Allah'ın dinine hizmet ana fikir olmaktan çıkarsa, toplum genel olarak haramlara yapışırsa, helaller terk edilirse o zaman bir millete helâk gelir!" toplum genel olarak haramlara yapışırsa, helaller terk edilirse o zaman bir millete helâk gelir!"

Osmanlı yıkılır mıydı yoksa? Osmanlı yıkılır mıydı yoksa?

Koca Osmanlı Devlet-i Aliyye'si yıkılmazdı ama Yeniçeriler içki içmişler, Koca Osmanlı Devlet-i Aliyye'si yıkılmazdı ama Yeniçeriler içki içmişler, şairler şiirlerinde boyuna içkiyi methetmişler… şairler şiirlerinde boyuna içkiyi methetmişler…

Sâki getir ol bâdeyi kim dâfi-i gamdır Saykal vur o mir'âta ki pür-jeng-i elemdir vs.Sâki getir ol bâdeyi kim dâfi-i gamdır

Saykal vur o mir'âta ki pür-jeng-i elemdir

vs.
hıristiyan muğbeçe, meyhaneci çırağı vesaireye methiyeler yazmışlar. hıristiyan muğbeçe, meyhaneci çırağı vesaireye methiyeler yazmışlar.

Sen misin öyle yapan! "Buyur bakalım!" diye ceza gelmiş. Sen misin öyle yapan! "Buyur bakalım!" diye ceza gelmiş. Diyebiliriz ki Osmanlı'yı divan şiiri yıkmıştır! Belki öyle diyebiliriz. Neden? Diyebiliriz ki Osmanlı'yı divan şiiri yıkmıştır!

Belki öyle diyebiliriz.

Neden?

Çünkü şiir de cemiyetin rûhiyâtının aksettiği bir perde.Çünkü şiir de cemiyetin rûhiyâtının aksettiği bir perde. Şiirde ne varsa cemiyetin içindeki insanlarda o var. Şiirde ne varsa cemiyetin içindeki insanlarda o var.

Sen misin içkiyi metheden, sen misin oğlancılığı, sen misin günahı metheden, Sen misin içkiyi metheden, sen misin oğlancılığı, sen misin günahı metheden, sen misin şunu, bunu yapan!.. Şaire bakıyorsun; âşık olmuş, şiir yazmış. sen misin şunu, bunu yapan!..

Şaire bakıyorsun; âşık olmuş, şiir yazmış.

"Kime âşık oldun?" Bir delikanlıya âşık olmuş! "Kime âşık oldun?"

Bir delikanlıya âşık olmuş!

Vay edepsiz vay, vay alçak vay! Biz bile sinirleniyoruz.Vay edepsiz vay, vay alçak vay! Biz bile sinirleniyoruz. Allah'ın gazabı tecelli ediyor. Onun arkasından bir darbe geliyor. Allah'ın gazabı tecelli ediyor. Onun arkasından bir darbe geliyor.

Allah bizim ayağımızı kaydırmasın. Allah bizim ayağımızı kaydırmasın. Günahlara bulaştırmasın, sevaplı, hayırlı, helal yolda yaşayıp, helalle geçinip,Günahlara bulaştırmasın, sevaplı, hayırlı, helal yolda yaşayıp, helalle geçinip, helal işler yapıp huzuruna yüzü ak, alnı açık varmaya muvaffak eylesin,helal işler yapıp huzuruna yüzü ak, alnı açık varmaya muvaffak eylesin, yardımcımız olsun, tevfîkini refîk eylesin. yardımcımız olsun, tevfîkini refîk eylesin.

İze'stehallet ümmetî hamsen fe-aleyhimu'ddimâr:İze'stehallet ümmetî hamsen fe-aleyhimu'ddimâr: İzâ zahara fîhimü'ttelâunu ve lebisü'l-harîre ve't-tahazu'l-kaynâte ve şeribu'l-humûreİzâ zahara fîhimü'ttelâunu ve lebisü'l-harîre ve't-tahazu'l-kaynâte ve şeribu'l-humûre ve'ktefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'nnisâu bi'nnisâu. ve'ktefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'nnisâu bi'nnisâu.

Enes radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Enes radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki;

"Benim ümmetim, Ümmet-i Muhammed beş şeyi helal saydığı zaman, helal kabul ettiği, helal gördüğü,"Benim ümmetim, Ümmet-i Muhammed beş şeyi helal saydığı zaman, helal kabul ettiği, helal gördüğü, yapmaktan aldırmadığı, boş verdiği zaman, beş şeyi haram olduğu halde helal gördüğü zamanyapmaktan aldırmadığı, boş verdiği zaman, beş şeyi haram olduğu halde helal gördüğü zaman onlara helâk vardır, başlarına helâk gelir, helâk olurlar!" onlara helâk vardır, başlarına helâk gelir, helâk olurlar!"

Dimâr: Helâk demek. Bu beş şey neymiş? İzâ zahara fîhimü'ttelâunu. Dimâr: Helâk demek.

Bu beş şey neymiş?

İzâ zahara fîhimü'ttelâunu.
"Aralarında birbirleriyle lanetleşme zahir olduğu zaman…" "Aralarında birbirleriyle lanetleşme zahir olduğu zaman…"

"Allah seni kahretsin, Allah senin belanı versin, gözün kör olsun emi, gözün çıksın emi..." "Allah seni kahretsin, Allah senin belanı versin, gözün kör olsun emi, gözün çıksın emi..."

Millet boyuna birbirine lanet ediyor. Aralarında lanetleşme çoğaldığı zaman helâk olurlar. Millet boyuna birbirine lanet ediyor. Aralarında lanetleşme çoğaldığı zaman helâk olurlar.

Ümmet birbirine dua edecek, mü'minin mü'mine duası makbul, hem de en hızlı, Ümmet birbirine dua edecek, mü'minin mü'mine duası makbul, hem de en hızlı, en süratli makbul olan şey; mü'minin mü'mine güzel duası. en süratli makbul olan şey; mü'minin mü'mine güzel duası. Ne beddua ediyorsun, ne lanet ediyorsun! Mü'min mü'mine lanet etmeyecek.Ne beddua ediyorsun, ne lanet ediyorsun! Mü'min mü'mine lanet etmeyecek. Lanet etti mi onun laneti ona, onun laneti ona tutuyor; birbirlerini mahvediyorlar. Lanet etti mi onun laneti ona, onun laneti ona tutuyor; birbirlerini mahvediyorlar.

"Karşılıklı lanetleşme ortaya çıktığı zaman..." "Karşılıklı lanetleşme ortaya çıktığı zaman..."

Bir de bir hadîs-i şerîfte geçmişti, Bir de bir hadîs-i şerîfte geçmişti, Peygamber Efendimiz; "Âhir zamanda birtakım insanlar türeyecek, birbirleriyle selamlaşması lanetleşme olacak!" diyor. Peygamber Efendimiz;

"Âhir zamanda birtakım insanlar türeyecek, birbirleriyle selamlaşması lanetleşme olacak!" diyor.

Hakikaten de bakıyorsun; mahallede bir delikanlı Hakikaten de bakıyorsun; mahallede bir delikanlı öteki delikanlıyla karşılaştığı zaman bir ağır söz söylüyor, hani selamlaşıyor.öteki delikanlıyla karşılaştığı zaman bir ağır söz söylüyor, hani selamlaşıyor. Öyle selamlaşıyor. Lanetle, ulanla başlıyor, bilmem neyle bitiriyor. Neymiş? Öyle selamlaşıyor. Lanetle, ulanla başlıyor, bilmem neyle bitiriyor.

Neymiş?

Birbirleriyle muhabbetleri varmış. Bu işin fıkrası da var: Birbirleriyle muhabbetleri varmış.

Bu işin fıkrası da var:

Hani birisi ötekisine hayvan ismi söyleyerek hakaret etmiş: Hani birisi ötekisine hayvan ismi söyleyerek hakaret etmiş:

"Bre bilmem ne oğlu bilmem ne, ne haber…" diye konuşunca o da kızmış. "Bre bilmem ne oğlu bilmem ne, ne haber…" diye konuşunca o da kızmış. Hâkimin huzuruna çıkmışlar.Hâkimin huzuruna çıkmışlar. Hâkim; "Sen buna hakaret etmişsin, hayvan ismi söylemişsin." Hâkim;

"Sen buna hakaret etmişsin, hayvan ismi söylemişsin."

"Evet, söyledim ama ben bunun çocukluk arkadaşıyım."Evet, söyledim ama ben bunun çocukluk arkadaşıyım. Aramızda çok samimiyet var, ondan söyledim." demiş. Aramızda çok samimiyet var, ondan söyledim." demiş.

Artık 'merkep oğlu merkep' mi dedi ne dediyse bir şey demiş. Artık 'merkep oğlu merkep' mi dedi ne dediyse bir şey demiş. Merkep deyince değil de ötekisini, şeddelisini söyleyince güzel olmuyor. Merkep deyince değil de ötekisini, şeddelisini söyleyince güzel olmuyor.

"Samimiyet var, biz her zaman böyle söyleşiriz;"Samimiyet var, biz her zaman böyle söyleşiriz; şimdi niye beni yaka paça sizin huzurunuza getirdi bilmiyorum hâkim bey,şimdi niye beni yaka paça sizin huzurunuza getirdi bilmiyorum hâkim bey, bu benim samimi okul arkadaşımdır, mahalle arkadaşımdır..." bu benim samimi okul arkadaşımdır, mahalle arkadaşımdır..."

Hâkim, davacının avukatına dönmüş, demiş ki; Hâkim, davacının avukatına dönmüş, demiş ki;

"Bak dava edilen şahsın avukatı böyle müdafaa ediyor, ne dersin?" O avukat; "Bak dava edilen şahsın avukatı böyle müdafaa ediyor, ne dersin?" O avukat;

"Doğru söyledi bilmem ne oğlu bilmem ne." demiş. "Doğru söyledi bilmem ne oğlu bilmem ne." demiş.

O avukat da ötekisinin mahalle arkadaşıymış. O avukat da ötekisinin mahalle arkadaşıymış. O da ona evet o merkep oğlu merkep doğru söyledi diye konuşmuş. O da ona evet o merkep oğlu merkep doğru söyledi diye konuşmuş.

Bu işin şakası ama demek ki insanlar birbirlerine küfürle,Bu işin şakası ama demek ki insanlar birbirlerine küfürle, hayvan ismiyle selamlaşma durumuna gelecekler, diye Efendimiz evvelden bildiriyor.hayvan ismiyle selamlaşma durumuna gelecekler, diye Efendimiz evvelden bildiriyor. 1400 yıl önceden; "Bir zaman gelecek, öyle insanlar türeyecekler ki birbirleriyle1400 yıl önceden; "Bir zaman gelecek, öyle insanlar türeyecekler ki birbirleriyle selamlaşması lanetleşme olacak!" selamlaşması lanetleşme olacak!"

"Allah seni kahretsin, ne haber ya, çoktandır görmedim kör olasıca..." "Allah seni kahretsin, ne haber ya, çoktandır görmedim kör olasıca..."

Dur ne oluyorsun! Birbirleriyle böyle konuşuyorlar. Dur ne oluyorsun!

Birbirleriyle böyle konuşuyorlar.

Halbuki İslâm'ın bir edebi, erkânı, güzelliği var. Ona uygun konuşması gerekir. Halbuki İslâm'ın bir edebi, erkânı, güzelliği var. Ona uygun konuşması gerekir.

Demek bu da olabilir. Netice itibariyle bir kavmin fertleri arasındaDemek bu da olabilir. Netice itibariyle bir kavmin fertleri arasında birbirleriyle lanetleme olduğu zaman!.. birbirleriyle lanetleme olduğu zaman!..

Ve lebisü'l-harîre. "Erkekler ipek giymeye başladığı zaman." Ve lebisü'l-harîre. "Erkekler ipek giymeye başladığı zaman."

İpek ve altın, erkeklere haram. Giymemesi lazım. İpek ve altın, erkeklere haram. Giymemesi lazım. Dinimiz, Peygamber Efendimiz yasaklamış. Şimdi ipek giyiliyor. Neden? Dinimiz, Peygamber Efendimiz yasaklamış.

Şimdi ipek giyiliyor.

Neden?

Harama yasağa aldırmıyor, Allah'tan korkmuyor. O zaman Allah da ona cezasını verir.Harama yasağa aldırmıyor, Allah'tan korkmuyor. O zaman Allah da ona cezasını verir. Allah da ona yardım etmez.Allah da ona yardım etmez. Zaten insanın ayakta kalması, sıhhatli durması, bir anlık ömrünü sürdürmesiZaten insanın ayakta kalması, sıhhatli durması, bir anlık ömrünü sürdürmesi her an Allah'ın lütfuyla oluyor. Kalbin çarpmasa ölürsün, Allah'ın lütfu gelmese ölürsün,her an Allah'ın lütfuyla oluyor. Kalbin çarpmasa ölürsün, Allah'ın lütfu gelmese ölürsün, felç olursun, adım atamazsın. Güneş doğmasa mahvolursun, oksijen kalmasa mahvolursun… felç olursun, adım atamazsın. Güneş doğmasa mahvolursun, oksijen kalmasa mahvolursun…

"Ozon tabakası azaldı. Şu kadar kanser artacak…" diyorlar. "Ozon tabakası azaldı. Şu kadar kanser artacak…" diyorlar.

Bilmediğimiz bin bir türlü koruması, ihsanı ve ikramı var. Bilmediğimiz bin bir türlü koruması, ihsanı ve ikramı var. Hep O'nun sayesinde ayaktayız. Sen Allah'la harp et, Allah'ın bütün haramlarını icra et,Hep O'nun sayesinde ayaktayız. Sen Allah'la harp et, Allah'ın bütün haramlarını icra et, ondan sonra da Allah sana cezayı verince ah etmeye hakkın olmuyor. ondan sonra da Allah sana cezayı verince ah etmeye hakkın olmuyor.

Demek ki haram olan ipeği giydikleri zaman, birbirleriyle lanetleştikleri zaman… Demek ki haram olan ipeği giydikleri zaman, birbirleriyle lanetleştikleri zaman…

Ve't-tahazu'l-kaynâte. "Ve şarkıcı kadınlar edindikleri zaman…" Ve't-tahazu'l-kaynâte. "Ve şarkıcı kadınlar edindikleri zaman…"

Kaynat, "şarkıcı kadınlar" demek. Şarkıcı kadınlar ediniyorlar, kadın çıkıyor, şarkı söylüyor. Kaynat, "şarkıcı kadınlar" demek. Şarkıcı kadınlar ediniyorlar, kadın çıkıyor, şarkı söylüyor. Onlar da dinliyorlar; eğleniyorlar, içiyorlar, ne yapıyorlarsa... Onlar da dinliyorlar; eğleniyorlar, içiyorlar, ne yapıyorlarsa...

Ve şeribu'l-humûre. "İçkileri içtikleri zaman…" Ve'ktefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'nnisâu bi'nnisâu.Ve şeribu'l-humûre. "İçkileri içtikleri zaman…"

Ve'ktefe'r-ricâlü bi'r-ricâli ve'nnisâu bi'nnisâu.
"Erkekler erkeklerle, kadınlar da kadınlarla yetindikleri zaman…" "Erkekler erkeklerle, kadınlar da kadınlarla yetindikleri zaman…"

Peygamber Efendimiz kibar söylüyor. Bu ne demek? "Homoseksüellik" demek. Peygamber Efendimiz kibar söylüyor.

Bu ne demek?

"Homoseksüellik" demek.
Erkeklerin erkeklerle iktifa etmesi, lûtîlik demek. Erkeklerin erkeklerle iktifa etmesi, lûtîlik demek.

Amel-i kavmi Lût; "Lut kavminin o kötü işi" demek. Amel-i kavmi Lût; "Lut kavminin o kötü işi" demek. Kadının kadınla iktifa etmesi, lezbiyenlik demek.Kadının kadınla iktifa etmesi, lezbiyenlik demek. O da bir sapıklık, ötekisi de bir sapıklık. O da bir sapıklık, ötekisi de bir sapıklık. Demek ki bunlar olduğu zaman o kavim helâk olur, helâk başlarına gelir. Bir daha sayalım: Demek ki bunlar olduğu zaman o kavim helâk olur, helâk başlarına gelir.

Bir daha sayalım:

"Aralarında lanetleşme zâhir olduğu zaman, ipeklileri giydikleri zaman,"Aralarında lanetleşme zâhir olduğu zaman, ipeklileri giydikleri zaman, şarkıcı kadınlar edindikleri zaman, içkileri içtikleri zaman, şarkıcı kadınlar edindikleri zaman, içkileri içtikleri zaman, erkekler erkeklerle kadınlar kadınlarla iktifa ettikleri, yetindikleri,erkekler erkeklerle kadınlar kadınlarla iktifa ettikleri, yetindikleri, zevklendikleri zaman o kavim helâk olur." Muhterem kardeşlerim! zevklendikleri zaman o kavim helâk olur."

Muhterem kardeşlerim!

Biz hocayız, hadis karşımıza konuyu getirdiği zaman söylememiz icap ediyor. Biz hocayız, hadis karşımıza konuyu getirdiği zaman söylememiz icap ediyor. Tabi ben de söylemeye utanıyorum ama gene söylüyoruz. Tabi ben de söylemeye utanıyorum ama gene söylüyoruz.

Neden? Çünkü bunları halkın bilmesi için Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde anlatmış.Neden?

Çünkü bunları halkın bilmesi için Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde anlatmış.
Söylenecek! Peygamber Efendimiz'in sahabesiSöylenecek! Peygamber Efendimiz'in sahabesi Peygamber Efendimiz'den sonra bazen gelip sorarlardı. Peygamber Efendimiz'den sonra bazen gelip sorarlardı.

Mesela; yüzü kızarıyor, boynu bükük Hz. Âişe anamıza geliyor, diyor ki; Mesela; yüzü kızarıyor, boynu bükük Hz. Âişe anamıza geliyor, diyor ki;

"Ey mü'minlerin annesi! Sana bir konuyu soracağım, utanıyorum; ama öğrenmem de lazım."Ey mü'minlerin annesi! Sana bir konuyu soracağım, utanıyorum; ama öğrenmem de lazım. Bu husustaki dinin emri nedir?" diye soru soruyor. Hz. Âişe validemiz de; Bu husustaki dinin emri nedir?" diye soru soruyor.

Hz. Âişe validemiz de;

"Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştu,"Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştu, bizim özel hayatımızda durum şuydu…" diye cevap veriyor. Muhterem kardeşlerim! bizim özel hayatımızda durum şuydu…" diye cevap veriyor.

Muhterem kardeşlerim!

Allah insanları, daha başka varlıkları; bildiğimiz bilmediğimiz çiçekleri,Allah insanları, daha başka varlıkları; bildiğimiz bilmediğimiz çiçekleri, meyveleri çift çift yaratmış.meyveleri çift çift yaratmış. İnsanları da erkekli-dişili, beyfendili-hanımefendili yaratmışİnsanları da erkekli-dişili, beyfendili-hanımefendili yaratmış ve neslin devamını bunların evlenmelerine bağlamış.ve neslin devamını bunların evlenmelerine bağlamış. Tabiate uygun olan bu istikamet, bu güzel, meşru yol teşvik edilmiş ve sevap! Tabiate uygun olan bu istikamet, bu güzel, meşru yol teşvik edilmiş ve sevap!

Evlenmek sevap, çoluk çocuk yetiştirmek sevap, kadının çocuğunu emzirmesi sevap… Evlenmek sevap, çoluk çocuk yetiştirmek sevap, kadının çocuğunu emzirmesi sevap… Cihat gibi sevap! Bunların hepsi güzel ve evlenen bir insanın ibadetindeki kazancı fazlalaşıyor,Cihat gibi sevap! Bunların hepsi güzel ve evlenen bir insanın ibadetindeki kazancı fazlalaşıyor, sevapları çoğalıyor vs.sevapları çoğalıyor vs. Allah bu iki cins arasında bir muhabbet, bir meyil meydana getirmiş. Allah bu iki cins arasında bir muhabbet, bir meyil meydana getirmiş. İyi yuva kursunlar, birbirlerine sadık olsunlar diye kanun-u ilâhî böyle tecelli etmiş.İyi yuva kursunlar, birbirlerine sadık olsunlar diye kanun-u ilâhî böyle tecelli etmiş. Bu nizam böyle kurulmuş. Bunu yozlaştırdı mı, çığırından çıkarttı mı,Bu nizam böyle kurulmuş. Bunu yozlaştırdı mı, çığırından çıkarttı mı, hem tabiate hem ahlâka aykırı oluyor, hem cemiyeti mahvediyorhem tabiate hem ahlâka aykırı oluyor, hem cemiyeti mahvediyor hem de toplumların Allah tarafından da kahra uğramasına, helâk edilmesine sebep oluyor.hem de toplumların Allah tarafından da kahra uğramasına, helâk edilmesine sebep oluyor. Onun için insanın, ihtiyaçlarını Allah'ın emrettiği yollardan, meşru yollardan karşılaması lazım.Onun için insanın, ihtiyaçlarını Allah'ın emrettiği yollardan, meşru yollardan karşılaması lazım. Haram yollardan sakınması lazım. Bu hadiste de onu misalleriyle görmüş olduk. Haram yollardan sakınması lazım. Bu hadiste de onu misalleriyle görmüş olduk.

İze'şteşâte's-sultânu tesallata'ş-şeytânu. İze'şteşâte's-sultânu tesallata'ş-şeytânu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu kısa hadîs-i şerîfi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in bu kısa hadîs-i şerîfi Taberânî'de ve mezhep imamı Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde kaydedilmiş. Taberânî'de ve mezhep imamı Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde kaydedilmiş.

İsteşâta: "Kızmak" demekmiş. İsteşâta: "Kızmak" demekmiş.

Mine'ş-şavt veya şayt: Alevlenmek, patlamak, kızıvermek, ateşlenmek mânasına geliyor. Mine'ş-şavt veya şayt: Alevlenmek, patlamak, kızıvermek, ateşlenmek mânasına geliyor.

Telehhebe ve taharraka gadaban. Telehhebe ve taharraka gadaban. "Kızdığı için birden ateşlenmek, öfkesi patlamak" mânasına geliyor. "Kızdığı için birden ateşlenmek, öfkesi patlamak" mânasına geliyor.

İze'şteşâte's-sultânu tesallata'ş-şeytânu. İze'şteşâte's-sultânu tesallata'ş-şeytânu.

"Sultan, yönetim elinde bulunan kimse öfkeden patladı mı, alevlendi mi, kızdı mı şeytan ona hâkim olur." "Sultan, yönetim elinde bulunan kimse öfkeden patladı mı, alevlendi mi, kızdı mı şeytan ona hâkim olur."

Şeytan dizginleri ele alır; şeytanın emrine, avucuna, şeytanın tuzağına düşer. Şeytan dizginleri ele alır; şeytanın emrine, avucuna, şeytanın tuzağına düşer.

Onun için emirin, sultanın, hükümdarın, valinin, komutanın sakin olması lazım. Onun için emirin, sultanın, hükümdarın, valinin, komutanın sakin olması lazım. Sakin olmayıp ateşlenip öfkelendi mi şeytanın tuzağına düşer, avucuna girer, Sakin olmayıp ateşlenip öfkelendi mi şeytanın tuzağına düşer, avucuna girer, dizginler şeytanın eline geçer, direksiyon onun eline verilmiş olur.dizginler şeytanın eline geçer, direksiyon onun eline verilmiş olur. Şeytan da onu helâk edecek bir tarafa sürükler; öldürtür, astırtır, kestirtir.Şeytan da onu helâk edecek bir tarafa sürükler; öldürtür, astırtır, kestirtir. Âhirette başı belaya girer. Çünkü bir müslümanı haksız yere öldürmenin Âhirette başı belaya girer.

Çünkü bir müslümanı haksız yere öldürmenin
cezası cehennemde ebedî yanmaktır. cezası cehennemde ebedî yanmaktır. Onun için yönetimi elinde bulunduran, ağzından hüküm, kanun çıkan insanların,Onun için yönetimi elinde bulunduran, ağzından hüküm, kanun çıkan insanların, elinde iktidar ve selahiyet olan insanlarınelinde iktidar ve selahiyet olan insanların vebali, belaları, cezaları, günahları çok fazladır, çok yüksektir. vebali, belaları, cezaları, günahları çok fazladır, çok yüksektir. Onların durumları çok zordur.Onların durumları çok zordur. Allah yardım ederse Allah'tan korkar, titrerler de ihtiyatlı, dikkatli, halim selim,Allah yardım ederse Allah'tan korkar, titrerler de ihtiyatlı, dikkatli, halim selim, merhametli davranırlarsa paçayı kurtarırlar.merhametli davranırlarsa paçayı kurtarırlar. Yoksa dünyaları âhiretleri mahvolur.Yoksa dünyaları âhiretleri mahvolur. Emirlik, komutanlık, başkanlık, yöneticilik… istenilecek bir şey değil! Emirlik, komutanlık, başkanlık, yöneticilik… istenilecek bir şey değil!

Hz. Ömer radıyallahu anh; Hz. Ömer radıyallahu anh;

"Yâ Ömer! Keşke anan seni doğurmasaydı, keşke çayırlarda ot olsaydın da"Yâ Ömer! Keşke anan seni doğurmasaydı, keşke çayırlarda ot olsaydın da bu vazife başına gelmeseydi!" diye korkmuş. bu vazife başına gelmeseydi!" diye korkmuş.

Cennetlik, aşere-i mübeşşereden olan Hz. Ömer korkmuştur. Cennetlik, aşere-i mübeşşereden olan Hz. Ömer korkmuştur.

Şu anda saltanat gibi, sefa gibi görünüyor; Şu anda saltanat gibi, sefa gibi görünüyor;

"Vay arabasına bak, vay etrafındaki memurlara bak, nasıl selam duruyorlar, ne güzel durum..." "Vay arabasına bak, vay etrafındaki memurlara bak, nasıl selam duruyorlar, ne güzel durum..."

Güzel değil, veballi bir durum! Güzel değil, veballi bir durum!

Hz. Ömer; Dicle'nin kenarında bir kuzuyu bir kurt kapsa Ömer mesul, diye titremiş. Hz. Ömer; Dicle'nin kenarında bir kuzuyu bir kurt kapsa Ömer mesul, diye titremiş. Gece uyku uyumamış, çarşıda pazarda nöbet tutmuş. Gece uyku uyumamış, çarşıda pazarda nöbet tutmuş.

Bir gece Medine-i Münevvere'nin sokaklarında gezerken bakmış ki bir kervan yoldan gelmiş.Bir gece Medine-i Münevvere'nin sokaklarında gezerken bakmış ki bir kervan yoldan gelmiş. Yorgun.Yorgun. Develeri çöktürmüşler. Adamlar da bitkin; sıcaktan yorulmuşlar, yatmışlar, uyumuşlar.Develeri çöktürmüşler. Adamlar da bitkin; sıcaktan yorulmuşlar, yatmışlar, uyumuşlar. Bakmış ki mallar meydanda, adamlar uykuda! Bakmış ki mallar meydanda, adamlar uykuda!

Oradan geçerken bu durumu görmüş.Oradan geçerken bu durumu görmüş. Yürüyüp gitse belki bir hırsız oradan bir çuvalı götürse, tırtıklasa uyanmayacaklar.Yürüyüp gitse belki bir hırsız oradan bir çuvalı götürse, tırtıklasa uyanmayacaklar. Adamlar çok derin uykuda; kendilerinden geçmişler, horul horul uyuyorlar.Adamlar çok derin uykuda; kendilerinden geçmişler, horul horul uyuyorlar. Sabah namazı vaktine kadar orada beklemiş. Sabah namazı vaktine kadar orada beklemiş. Bunların mallarına bir zarar gelmesin, diye Koca Halife Hz. Ömer elinde kamçı, sabaha kadar orada nöbet tutmuş.Bunların mallarına bir zarar gelmesin, diye Koca Halife Hz. Ömer elinde kamçı, sabaha kadar orada nöbet tutmuş. Sabah vakti olunca kamçısıyla işaret ederek, vurarak;Sabah vakti olunca kamçısıyla işaret ederek, vurarak; "Hadi bakalım, namaz vakti, artık kalkın!" diyerek uyandırmış. "Hadi bakalım, namaz vakti, artık kalkın!" diyerek uyandırmış.

Merhamete, sorumluluk duygusuna, zahmete bak! Merhamete, sorumluluk duygusuna, zahmete bak!

Hz. Ömer gibi idarecilere can kurban, ne mutlu! Hz. Ömer gibi idarecilere can kurban, ne mutlu! Ama öyle olmadığı zaman, hükmü yanlış verdiği zaman [vebali çok fazla.] Ama öyle olmadığı zaman, hükmü yanlış verdiği zaman [vebali çok fazla.]

Şimdi milletvekillerinde kanun yapma salahiyeti var: Şimdi milletvekillerinde kanun yapma salahiyeti var: Parmaklar kalkıyor, iniyor; sayılar sayılıyor... "Hadi şu kanun çıksın, hadi bu kanun insin... Parmaklar kalkıyor, iniyor; sayılar sayılıyor...

"Hadi şu kanun çıksın, hadi bu kanun insin...

Hepsi beşer kanunu, çok veballi! Yanlış bir kanun çıktığı zaman ve Hepsi beşer kanunu, çok veballi! Yanlış bir kanun çıktığı zaman ve o kanundan dolayı haklar yenildiği, insanlar mağdur olduğu zaman ayıkla pirincin taşını! o kanundan dolayı haklar yenildiği, insanlar mağdur olduğu zaman ayıkla pirincin taşını! Ayıklayamazlar. Bu vebalden kurtulamazlar. 55-57 milyon insanın vebali omzunda! Ayıklayamazlar. Bu vebalden kurtulamazlar. 55-57 milyon insanın vebali omzunda!

Milletvekilliği, devlet başkanlığı akıllı insan işi değil!Milletvekilliği, devlet başkanlığı akıllı insan işi değil! Akıllı insan oraya hiç yanaşmaz, bir kenara çekilir,Akıllı insan oraya hiç yanaşmaz, bir kenara çekilir, kendi özel işiyle meşgul olur; var mı bundan rahatı! kendi özel işiyle meşgul olur; var mı bundan rahatı!

Yöneticiler çok cesur, çok büyük cesaret gösteren insanlar. Allah akıl fikir versin.Yöneticiler çok cesur, çok büyük cesaret gösteren insanlar. Allah akıl fikir versin. Yanıltmasın, şaşırtmasın, yanlış iş yaptırtmasın.Yanıltmasın, şaşırtmasın, yanlış iş yaptırtmasın. Çünkü yaparlarsa, mazlumun ahını alırlarsa dünyada da âhirette de belalarını bulurlar.Çünkü yaparlarsa, mazlumun ahını alırlarsa dünyada da âhirette de belalarını bulurlar. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Burunlarından fitil fitil gelir. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Burunlarından fitil fitil gelir.

O bakımdan bizden de dua etmek isteniyor. Başınızdaki adamlara beddua etmeyin, dua edin. O bakımdan bizden de dua etmek isteniyor. Başınızdaki adamlara beddua etmeyin, dua edin.

Allah ıslah etsin, deyin. Sonra? Allah ıslah etsin, deyin.

Sonra?

Hakkı tavsiye edeceksin, doğruyu yapması için aktif olacaksın! Hakkı tavsiye edeceksin, doğruyu yapması için aktif olacaksın!

Bir arkadaş sabahleyin bana şikâyet ediyor. Bir yere gidiyoruz; Bir arkadaş sabahleyin bana şikâyet ediyor. Bir yere gidiyoruz;

"Bu milletin reaksiyon kabiliyeti kalmadı."Bu milletin reaksiyon kabiliyeti kalmadı. Her türlü haksızlık gözünün önünde cereyan ediyor; gık demiyor, reaksiyon göstermiyor…" Her türlü haksızlık gözünün önünde cereyan ediyor; gık demiyor, reaksiyon göstermiyor…"

Bu yanlış! Sana da vebal gelir. Bu yanlış! Sana da vebal gelir. Sen de emr-i mâruf nehy-i münkerini yapmadığın, nasihatini etmediğin,Sen de emr-i mâruf nehy-i münkerini yapmadığın, nasihatini etmediğin, arzunu söylemediğin zaman sen de vebal altında kalırsın. Sen de mektup yazacaksın.arzunu söylemediğin zaman sen de vebal altında kalırsın.

Sen de mektup yazacaksın.
Elinden gelen mektupsa mektup, gidip söylemekse söylemek... Gideceksin tebliğ edeceksin: Elinden gelen mektupsa mektup, gidip söylemekse söylemek... Gideceksin tebliğ edeceksin:

"Seninle hukukumuz, arkadaşlığımız var. Şunu yapıyorsun, bu yanlıştır, yaparsan vebaldir."Seninle hukukumuz, arkadaşlığımız var. Şunu yapıyorsun, bu yanlıştır, yaparsan vebaldir. Benim görevim söylemek..." Engellemeye gücün yeterse engelleyeceksin.Benim görevim söylemek..."

Engellemeye gücün yeterse engelleyeceksin.
Protesto etmen gerekiyorsa "Yanlıştır!" diyeceksin.Protesto etmen gerekiyorsa "Yanlıştır!" diyeceksin. Çünkü milletin nabzını ellerinde tutuyor, ona göre karar veriyorlar. Sen sustuğun zaman;Çünkü milletin nabzını ellerinde tutuyor, ona göre karar veriyorlar. Sen sustuğun zaman; "Millet bu işe razı." diyor. Eski, başörtü düşmanı Millî Eğitim bakanlarından bir tanesi;"Millet bu işe razı." diyor.

Eski, başörtü düşmanı Millî Eğitim bakanlarından bir tanesi;
"İmam Hatip okullarında kızlar başlarını açacak..." "İmam Hatip okullarında kızlar başlarını açacak..."

Sana ne kızların başından! Niye açsın!Sana ne kızların başından! Niye açsın! İmam-Hatip'te de açmasın, öbür tarafta da açmasın; açınca ne olacak? Sana ne, İmam-Hatip'te de açmasın, öbür tarafta da açmasın; açınca ne olacak? Sana ne, saçını görüp de zevklenecek misin? Ne istiyorsun? Utanmıyor musun!saçını görüp de zevklenecek misin? Ne istiyorsun?

Utanmıyor musun!
Başını örtüyor işte, ne diye açtırmak istiyorsun! Başını örtüyor işte, ne diye açtırmak istiyorsun!

Sen şu eteğini açanları kapattırsana, öteki edepsizleri ıslah etmeye çalışsana!.. Sen şu eteğini açanları kapattırsana, öteki edepsizleri ıslah etmeye çalışsana!..

Onlara gık demiyor. Onlara gık demiyor. Boyanmış donanmış gelip orada icra-ı sanat edenlere bir şey demiyor,Boyanmış donanmış gelip orada icra-ı sanat edenlere bir şey demiyor, başını örtenlere bir şey diyor... başını örtenlere bir şey diyor...

İmam-Hatip'te de başlarını açacaksa niye İmam-Hatib'e gelmiş?!.. İmam-Hatip'te de başlarını açacaksa niye İmam-Hatib'e gelmiş?!..

Dindar, bari buna ses çıkartma! Sonra da ne demiş? Dindar, bari buna ses çıkartma!

Sonra da ne demiş?

"Ben, 'Başlarını açacaklar!' diye hüküm çıktıktan sonra telefonun başında oturdum,"Ben, 'Başlarını açacaklar!' diye hüküm çıktıktan sonra telefonun başında oturdum, bu millet münevverdir. Hiç reaksiyon gelmedi. Millet beni tasvip ediyor!" demiş. bu millet münevverdir. Hiç reaksiyon gelmedi. Millet beni tasvip ediyor!" demiş.

Bak sen susunca "Millet tasvip ediyor." dedi gördün mü? Bak sen susunca "Millet tasvip ediyor." dedi gördün mü?

Ama sen telefon etseydin, söyleseydin, gitseydin; Ama sen telefon etseydin, söyleseydin, gitseydin;

"Millette çok büyük reaksiyon var. Kimsenin başörtüsüne karıştırmayalım."Millette çok büyük reaksiyon var. Kimsenin başörtüsüne karıştırmayalım. Zaten insan hakları, hürriyetler de bunu gerektiriyor..." filan diye geri adım atacaklardı. Zaten insan hakları, hürriyetler de bunu gerektiriyor..." filan diye geri adım atacaklardı.

Onun için bir haksızlığın karşısında hakkı söylemediğin zaman sen de mesulsün;Onun için bir haksızlığın karşısında hakkı söylemediğin zaman sen de mesulsün; o zaman idareci de sorumlu, sen de sorumlusun! o zaman idareci de sorumlu, sen de sorumlusun!

Onun için devletin, milletin işlerine müteyakkız olacaksınız. Onun için devletin, milletin işlerine müteyakkız olacaksınız. Gidiyorsunuz, bakıyorsunuz; bütün vakıf malları yağmalanmış, istilaya uğramış, cami yıkık...Gidiyorsunuz, bakıyorsunuz; bütün vakıf malları yağmalanmış, istilaya uğramış, cami yıkık... Caminin içinde kubbesi yıkılmış. Adam caminin avlusuna gecekondu yapmış.Caminin içinde kubbesi yıkılmış. Adam caminin avlusuna gecekondu yapmış. Cami olduğu belli; kitabesi var, avlusu var, mihrabı duruyor…Cami olduğu belli; kitabesi var, avlusu var, mihrabı duruyor… Orta yere gecekondu yapmış. Orayı gecekonduyu yapan alçak her akşam da içiyormuş. Orta yere gecekondu yapmış. Orayı gecekonduyu yapan alçak her akşam da içiyormuş.

Olmaz! Bu camidir, vakıftır. Sen bunu mülküne nasıl geçirdin? Burayı nasıl istila ettin? Olmaz! Bu camidir, vakıftır. Sen bunu mülküne nasıl geçirdin? Burayı nasıl istila ettin?

Muhterem kardeşlerim! Etraftaki insanlar da mesul olur siz de mesulsünüz.Muhterem kardeşlerim!

Etraftaki insanlar da mesul olur siz de mesulsünüz.
Hepimiz mesulüz. Allah bizi affetsin. Hepimiz mesulüz. Allah bizi affetsin. Haksızlığın karşısında, usulsüzlüğün karşısında durmazsak hepimiz vebal altında kalırız.Haksızlığın karşısında, usulsüzlüğün karşısında durmazsak hepimiz vebal altında kalırız. Susarsak da vebal oluyor. Üzerine basa basa söylemek istiyorum. Susarsak da vebal oluyor. Üzerine basa basa söylemek istiyorum.

İze'stağnâ'n-nisâu bi'nnisâi ve'r-ricâlü bi'r-ricâli fe-beşşirhum bi-riyhin hamrâe. İze'stağnâ'n-nisâu bi'nnisâi ve'r-ricâlü bi'r-ricâli fe-beşşirhum bi-riyhin hamrâe. Tahrucu min kıbeli'l-meşriki fe-yümsihu ba'duhum ve yuhsefü bi-ba'din. Tahrucu min kıbeli'l-meşriki fe-yümsihu ba'duhum ve yuhsefü bi-ba'din. Zâlike bimâ 'asev ve kânû ya'tedûn. Zâlike bimâ 'asev ve kânû ya'tedûn.

Deylemî'nin Enes radıyallahu anh'ten rivayeti. Efendimiz bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; Deylemî'nin Enes radıyallahu anh'ten rivayeti. Efendimiz bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki;

Kadınlar kadınlarla müstağni olunca, erkekler erkeklerle müstağni, işini görüyor,Kadınlar kadınlarla müstağni olunca, erkekler erkeklerle müstağni, işini görüyor, arzusunu tatmin ediyor olunca onlara kırmızı bir rüzgâr belası musallat olacağını bildir." arzusunu tatmin ediyor olunca onlara kırmızı bir rüzgâr belası musallat olacağını bildir."

Kırmızı bir rüzgâr… Tahrucu min kıbeli'l-maşrik.Kırmızı bir rüzgâr…

Tahrucu min kıbeli'l-maşrik.
"Başlarına şarktan çıkan bir kırmızı rüzgâr gelecek.""Başlarına şarktan çıkan bir kırmızı rüzgâr gelecek." Fe-yümsihu ba'duhum.Fe-yümsihu ba'duhum. "Bazılarının suretlerini hayvan suretine döndürecek bazılarını da yerin dibine batırtacak."Bazılarının suretlerini hayvan suretine döndürecek bazılarını da yerin dibine batırtacak. Böyle bir rüzgârı beklesinler. Suretleri hınzır, maymun suretine döndürecekBöyle bir rüzgârı beklesinler. Suretleri hınzır, maymun suretine döndürecek ve onları yerin dibine geçirecek bir rüzgârın onlara geleceğini ihtar et, haber ver!" ve onları yerin dibine geçirecek bir rüzgârın onlara geleceğini ihtar et, haber ver!"

Bu büyük bir günahtır. Çünkü tabiati tebdil ve tağyirdir,Bu büyük bir günahtır. Çünkü tabiati tebdil ve tağyirdir, ahlâksızlığın en kötü örneklerinden birisidir.ahlâksızlığın en kötü örneklerinden birisidir. Onun için Peygamber Efendimiz böyle şiddetli bir ceza olduğunu bildiriyor. Onun için Peygamber Efendimiz böyle şiddetli bir ceza olduğunu bildiriyor.

Ve maalesef zamanımızda haftalık, günlük dergilerde dikkatle takip ediyoruz.Ve maalesef zamanımızda haftalık, günlük dergilerde dikkatle takip ediyoruz. Bazen bizim dergilerimizde cevabını yazıyoruz, milleti buna teşvik var.Bazen bizim dergilerimizde cevabını yazıyoruz, milleti buna teşvik var. Müstehcen, pornografik yayınlarda, halkımızın, gençliğimizin ahlâkı bozulsun,Müstehcen, pornografik yayınlarda, halkımızın, gençliğimizin ahlâkı bozulsun, aile dejenere olsun diye, bu hususta âdeta reklam var, teşvik var. aile dejenere olsun diye, bu hususta âdeta reklam var, teşvik var.

Amerika bu işi denedi: Seks konusunda serbestliği karar olarak aldılar.Amerika bu işi denedi: Seks konusunda serbestliği karar olarak aldılar. Şimdi ondan dönüyorlar. Çünkü Amerikan reisicumhuru diyor ki;Şimdi ondan dönüyorlar. Çünkü Amerikan reisicumhuru diyor ki; "Amerika'nın helâki yakındır, istikbal karanlık görünüyor;"Amerika'nın helâki yakındır, istikbal karanlık görünüyor; çünkü gençliğin %3'ü ciddi çalışıyor, gerisi tefessüh etmiş, ahlâken dejenere olmuş." diyor. çünkü gençliğin %3'ü ciddi çalışıyor, gerisi tefessüh etmiş, ahlâken dejenere olmuş." diyor.

Sen dejenere ettin! Hürriyet diye sen dejenere ettin. Sen dejenere ettin!

Hürriyet diye sen dejenere ettin.
Şimdi direksiyonu döndürmeye çalışıyorsun amaŞimdi direksiyonu döndürmeye çalışıyorsun ama adam bir kere dejenere olduktan sonra yola getirmek zor.adam bir kere dejenere olduktan sonra yola getirmek zor. İçkiye alıştıktan, alkolik olduktan sonra bıraktırmak zor.İçkiye alıştıktan, alkolik olduktan sonra bıraktırmak zor. Afyona alıştıktan sonra "Afyondan öleceksin yahu!" desen bile bıraktırmak zor.Afyona alıştıktan sonra "Afyondan öleceksin yahu!" desen bile bıraktırmak zor. Hapse tıksan, hastaneye kapatsan kurtarması zor. En iyisi kötülüğe bulaştırmamak! Hapse tıksan, hastaneye kapatsan kurtarması zor. En iyisi kötülüğe bulaştırmamak!

İşte İslâm bunu yapıyor, İslâm bunun için güzel. "İslâm demokrasi dinidir, hürriyet dinidir..." İşte İslâm bunu yapıyor, İslâm bunun için güzel.

"İslâm demokrasi dinidir, hürriyet dinidir..."

İslâm öyle değil; İslâm bazen demokrasi ve hürriyet dinidir bazen de cebr dini, baskı dinidir. İslâm öyle değil; İslâm bazen demokrasi ve hürriyet dinidir bazen de cebr dini, baskı dinidir. "Yapmayacaksın bunu!" der. Oh olsun, iyi ki öyle diyor; öyle demezse olmaz. "Yapmayacaksın bunu!" der. Oh olsun, iyi ki öyle diyor; öyle demezse olmaz.

Hırsıza, hürriyet olur mu edepsize hürriyet olur mu?! Onlara hürriyet yok, yaptırtmaz. Hırsıza, hürriyet olur mu edepsize hürriyet olur mu?!

Onlara hürriyet yok, yaptırtmaz.

Puta tapmaya hürriyet olur mu? Olmaz. Puta tapmaya hürriyet olur mu?

Olmaz.

Ağacı kendin yonttun, geçip karşısına tapıyorsun. Olmaz böyle şey! İslâm kabul etmiyor. Ağacı kendin yonttun, geçip karşısına tapıyorsun. Olmaz böyle şey! İslâm kabul etmiyor. İslâm; Ehl-i Kitab'a müsaade ediyor da putpereste, müşrike kendi toplumu içinde müsaade etmiyor. İslâm; Ehl-i Kitab'a müsaade ediyor da putpereste, müşrike kendi toplumu içinde müsaade etmiyor. Öyle demokratik filan değildir. İslâm İslâm'dır. Ne demokrasiye ne başka bir şeye benzer.Öyle demokratik filan değildir.

İslâm İslâm'dır. Ne demokrasiye ne başka bir şeye benzer.
Onların hepsinden ileridir, hepsinden yüksektir. Demokrasinin zaafları vardır.Onların hepsinden ileridir, hepsinden yüksektir.

Demokrasinin zaafları vardır.
İslâm o zaaflardan müberrâdır.İslâm o zaaflardan müberrâdır. Onun için İslâm'ı sevip anlayıp kıymetini bilip ona sımsıkı sarılmamız lazım. Onun için İslâm'ı sevip anlayıp kıymetini bilip ona sımsıkı sarılmamız lazım.

İze'stakarra ehlü'l-cenneti fi'l-cenneti iştâka'l-ehavânu ba'duhüm ilâ ba'dın fe-yesîru serîru zâİze'stakarra ehlü'l-cenneti fi'l-cenneti iştâka'l-ehavânu ba'duhüm ilâ ba'dın fe-yesîru serîru zâ izâ serîri zâ ve serîru zâ ilâ serîru zâ hattâ yeltekıyâ fe-yettekî zâizâ serîri zâ ve serîru zâ ilâ serîru zâ hattâ yeltekıyâ fe-yettekî zâ ve yetteki zâ fe-yuhaddisâni mâ kâne beynehumâ fî dâri'd-dünyâ fe-yekûlu yâ ahîve yetteki zâ fe-yuhaddisâni mâ kâne beynehumâ fî dâri'd-dünyâ fe-yekûlu yâ ahî tezkürü yevme künnâ fî dari'd-dünyâ fî meclisi kezâ fe-deavnallâhe fe-ğafara lenâ. tezkürü yevme künnâ fî dari'd-dünyâ fî meclisi kezâ fe-deavnallâhe fe-ğafara lenâ.

Peygamber Efendimiz müjde veriyor, istikbale ait olacak bir şeyi bize bildiriyor. Peygamber Efendimiz müjde veriyor, istikbale ait olacak bir şeyi bize bildiriyor. Diyor ki; İze'stakarra ehlü'l-cenneti fi'l-cenneti. "Cennet ehli cennete yerleşince..." Diyor ki;

İze'stakarra ehlü'l-cenneti fi'l-cenneti. "Cennet ehli cennete yerleşince..."

Mahşer oldu, hesap oldu, herkesin hesabı görüldü; ehl-i cennet ayrıldı, sıratı geçtiler, Mahşer oldu, hesap oldu, herkesin hesabı görüldü; ehl-i cennet ayrıldı, sıratı geçtiler, mübarekler cennete geldiler, köşklerine yerleştiler, cennette herkes yerli yerine yerleşti… mübarekler cennete geldiler, köşklerine yerleştiler, cennette herkes yerli yerine yerleşti…

Bir köşk mü olacak, sıkışık mı olacak? Hayır! Bir köşk mü olacak, sıkışık mı olacak?

Hayır!
Cennete en son girecek insanın sahip olduğu mülkler bu yeryüzü ve bu semavât kadar. Cennete en son girecek insanın sahip olduğu mülkler bu yeryüzü ve bu semavât kadar. Bir kişiye verilecek olan, bu yedi kat sema gibi. Çok muazzam mülkler verilecek.Bir kişiye verilecek olan, bu yedi kat sema gibi. Çok muazzam mülkler verilecek. En son mertebedeki, en son cennete giren insan bile; bana verilen şey en büyük mükâfat, En son mertebedeki, en son cennete giren insan bile; bana verilen şey en büyük mükâfat, bana verilenden daha büyüğü başkasına verilmemiştir, sanacak. bana verilenden daha büyüğü başkasına verilmemiştir, sanacak. O kadar büyük mülkler verilecek. Herkes mülküne, cennette gitti… O kadar büyük mülkler verilecek. Herkes mülküne, cennette gitti…

Sonra cennet ehli ne oldu? İştâka'l-ehavânu ba'duhüm ilâ ba'dın. Sonra cennet ehli ne oldu?

İştâka'l-ehavânu ba'duhüm ilâ ba'dın.
"İki kardeş birbirlerini özlerler, iştiyak duyarlar." "İki kardeş birbirlerini özlerler, iştiyak duyarlar."

Şimdi sen cennete girdin; Allah'ın lütfuyla, izniyle, öbür arkadaşın da cennete girdi. Şimdi sen cennete girdin; Allah'ın lütfuyla, izniyle, öbür arkadaşın da cennete girdi. "Yahu bizim Ahmet'i çok özledim." diyorsun,"Yahu bizim Ahmet'i çok özledim." diyorsun, sen arkadaşını özlüyorsun, iştiyak duyuyorsun. "Görüşsem…" diye içinde bir arzu beliriyor. sen arkadaşını özlüyorsun, iştiyak duyuyorsun. "Görüşsem…" diye içinde bir arzu beliriyor.

Fe-yesîru serîru zâ izâ serîri zâ ve serîru zâ ilâ serîru zâ. Fe-yesîru serîru zâ izâ serîri zâ ve serîru zâ ilâ serîru zâ. "Bunun cennetteki tahtı, seriri ötekisine doğru kaymaya, gitmeye başlar,"Bunun cennetteki tahtı, seriri ötekisine doğru kaymaya, gitmeye başlar, ötekisinin cennetteki tahtı, seriri bu tarafa doğru kaymaya başlar." ötekisinin cennetteki tahtı, seriri bu tarafa doğru kaymaya başlar." İkisi de birbirlerine doğru geliyorlar. Neden? İkisi de birbirlerine doğru geliyorlar.

Neden?

Müştâk oldular, birbirlerini görmek istediler.Müştâk oldular, birbirlerini görmek istediler. Gönüllerinde arzu belirdi mi, arzuları yerine geldiğinden tahtlar birbirlerine doğru gitmeye başladı.Gönüllerinde arzu belirdi mi, arzuları yerine geldiğinden tahtlar birbirlerine doğru gitmeye başladı. Birbirlerine doğru tahtlar uçuyor. Nasıl taht bunlar? Birbirlerine doğru tahtlar uçuyor.

Nasıl taht bunlar?

Kimisi inciyle süslü, kimisi altınla, kimisi zebercetle, kimisi yakutla, cennet taşlarıyla…Kimisi inciyle süslü, kimisi altınla, kimisi zebercetle, kimisi yakutla, cennet taşlarıyla… Kıymetli taşlarla süslü harika serirler. Allah cümlemizi öyle yerlere oturtsun. Kıymetli taşlarla süslü harika serirler.

Allah cümlemizi öyle yerlere oturtsun.

İkisi birbirlerine doğru uçarak gelirler.İkisi birbirlerine doğru uçarak gelirler. O bu tarafa doğru gelir, o bu tarafa doğru gelir; yaklaşıyorlar. O bu tarafa doğru gelir, o bu tarafa doğru gelir; yaklaşıyorlar.

Uzayda yaklaştıkları gibi, gözüme öyle geliyor. Uzayda yaklaştıkları gibi, gözüme öyle geliyor.

Hattâ yeltekıyâ. "Nihayet birbirlerine kavuşurlar." Hattâ yeltekıyâ. "Nihayet birbirlerine kavuşurlar."

İkisi -elhamdülillah- karşı karşıya geldi. Fe-yettekî zâ ve yetteki zâ. İkisi -elhamdülillah- karşı karşıya geldi.

Fe-yettekî zâ ve yetteki zâ.
"Mücevherle süslü tahtlarında karşılıklı; o yaslanıyor, bu yaslanıyor." "Mücevherle süslü tahtlarında karşılıklı; o yaslanıyor, bu yaslanıyor."

Fe-yuhaddisâni mâ kâne beynehumâ fî dâri'd-dünyâ. Fe-yuhaddisâni mâ kâne beynehumâ fî dâri'd-dünyâ. "Dünyada aralarında geçenleri, hatıraları konuşmaya başlarlar." Ne derler? "Dünyada aralarında geçenleri, hatıraları konuşmaya başlarlar."

Ne derler?

Fe-yekûlu yâ ahî tezkürü yevme künnâ fî dari'd-dünyâ fî meclisi kezâ. "Birisi ötekisine der ki; 'Ey kardeşim!Fe-yekûlu yâ ahî tezkürü yevme künnâ fî dari'd-dünyâ fî meclisi kezâ. "Birisi ötekisine der ki; 'Ey kardeşim! Biz dünya hayatındayken, dünya evinde, dünya yurdundayken hatırlıyor musun bir toplantıdaydık...'" Biz dünya hayatındayken, dünya evinde, dünya yurdundayken hatırlıyor musun bir toplantıdaydık...'"

Diyelim ki İskenderpaşa'da kubbenin altında Es'ad Hoca hadis okuyordu da biz de dinliyorduk. Diyelim ki İskenderpaşa'da kubbenin altında Es'ad Hoca hadis okuyordu da biz de dinliyorduk.

Fe-deavnallâhe fe-ğafara lenâ.Fe-deavnallâhe fe-ğafara lenâ. "Görüyor musun bak, biz orada Allah'a dua ettik de"Görüyor musun bak, biz orada Allah'a dua ettik de Allah bizi mağfiret edip cennete soktu!.." derler. Allah bize bu konuşmaları yaptırtsın. Allah bizi mağfiret edip cennete soktu!.." derler.

Allah bize bu konuşmaları yaptırtsın.

Allah hepinizden razı olsun. Fâtihâ-ı şerîfe mea'l-Besmele. Allah hepinizden razı olsun.

Fâtihâ-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2