Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Hàtem-i Esam Hazretleri (2) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Safer 1414 / 31.07.1993
İstanbul

İçerik

Evli bir bayan beyinden izinsiz ders alıp derse devam edebilir mi?

Mürid, günlük intisap dersini yapmadığı zaman mürşidi onun dersini yapar." sözü doğru mudur?

Hal ile makam arasındaki fark nedir?

Mürşitten ders alınırken mürşidin zâtına karşı irade dışında kalpte bir takım hoş olmayan ani düşüncelerin gelmesi ve bunun bir müddet devam etmesi müridin terakkisinde önemli midir?

Bizler bayanlar olarak camilerin taşlandığı insanların öldürüldüğü bir ortamda uzun yolculuklarda emniyet içinde olamıyoruz; ailelerimiz gelip bizi götürmeyi de lüzumsuz görüyorlar. Fıkhî olarak ve takvâ bakımından durumu açıklama lütfunda bulunur musunuz?

Bazı hocalar kadınlarla tokalaşmaya fetva veriyor. Bazı müslüman liderler de bunu tatbik ediyorlarmış. Bu doğru mudur?

Müridin feyzini arttıran ameller nelerdir?

Efendim! Bazı art niyetli kişiler veya iyi niyetli olup cahil olan kişiler zât-ı âlinizin aleyhinde şu kadar villası, arabası var, lüks içinde yaşıyor yaygaralarıyla gönülleri bulandırıyorlar. Aydınlatıcı bilgiler verir misiniz?

İlâhi ente maksûdî ve rıdâke matlûbî yazıyor. Bunu hat istifi, ticaret metaı olarak kullanabilir mi?

Bir kişi arkadaşını niçin sever? Ben bir arkadaşımı seviyorum fakat sevmemin nedenini bulamıyorum. Onun hasretine dayanamıyorum.

Eş'ârî ve Mâturîdî itikat mezheplerinin dışında mütekaddimîn olarak bilinen selefiyyenin itikadının takip edilmesi konusunda ne buyurursunuz?

Abisi ateist olan bir bayan abisinin yanında ne yapmalı? Tesettürü nasıl olmalı?

Her şeyden önce mânevî bakımdan sıkıntılar içindeyim. Küçük olaylardan etkileniyorum, kendime dert ediniyorum, yapacağım işlerde çelişkilere düşüyorum. Hangisinin hak olduğunu kestiremiyorum, kardeşlerim hakkında hüsn ü niyeti başaramıyorum, özellikle dualarınıza, önerilerinize muhtacım.

Kâfir selam verirse nasıl mukabele edeceğiz?

Birisi "İkisini de seviyorum." diye iki yerden ders almış. Bunun sakıncalarını anlatan bir kitap ismi verebilir misiniz ve bunu kardeşimize nasıl anlatırız?

Fenâ fi'ş-şeyh makamında fazla kalmanın tehlikeli olduğu düşüncesiyle ders almakta çekinen kardeşlerimize ne dersiniz?

Hatıra olması ve albümde durması şartıyla fotoğraf çektirebilir mi?

Riya korkusuyla hizmeti terk etmek doğru mudur?

Kardeşlere tarikatin üstün olduğunu ve mutlaka gerekli olduğunu nasıl anlatabiliriz?

İnsanın rızkı mahduttur. Fazla yiyenler rızıklarını çabuk tüketirler ve erken ölürler; az yiyenler uzun yaşarlar." sözü ve görüşü için ne buyurursunuz?

Bende birkaç aydan beri dünya işlerine karşı müthiş bir soğuma meydana geldi. Ticaret yapamıyorum ancak ilim meclislerinde ve türbe ziyaretlerinde huzur buluyorum. Ne tavsiye buyurursunuz?

Beylerin eşlerine dayak atması konusunda ne buyurursunuz? Haklı ya da haksız bunun İslâm'daki yeri nedir?

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Evli bir bayan beyinden izinsiz ders alıp derse devam edebilir mi?, Mürid, günlük intisap dersini yapmadığı zaman mürşidi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hàtem-i Esam Hazretleri (2) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Safer 1414 / 31.07.1993
İstanbul

İçerik

Evli bir bayan beyinden izinsiz ders alıp derse devam edebilir mi?

Mürid, günlük intisap dersini yapmadığı zaman mürşidi onun dersini yapar." sözü doğru mudur?

Hal ile makam arasındaki fark nedir?

Mürşitten ders alınırken mürşidin zâtına karşı irade dışında kalpte bir takım hoş olmayan ani düşüncelerin gelmesi ve bunun bir müddet devam etmesi müridin terakkisinde önemli midir?

Bizler bayanlar olarak camilerin taşlandığı insanların öldürüldüğü bir ortamda uzun yolculuklarda emniyet içinde olamıyoruz; ailelerimiz gelip bizi götürmeyi de lüzumsuz görüyorlar. Fıkhî olarak ve takvâ bakımından durumu açıklama lütfunda bulunur musunuz?

Bazı hocalar kadınlarla tokalaşmaya fetva veriyor. Bazı müslüman liderler de bunu tatbik ediyorlarmış. Bu doğru mudur?

Müridin feyzini arttıran ameller nelerdir?

Efendim! Bazı art niyetli kişiler veya iyi niyetli olup cahil olan kişiler zât-ı âlinizin aleyhinde şu kadar villası, arabası var, lüks içinde yaşıyor yaygaralarıyla gönülleri bulandırıyorlar. Aydınlatıcı bilgiler verir misiniz?

İlâhi ente maksûdî ve rıdâke matlûbî yazıyor. Bunu hat istifi, ticaret metaı olarak kullanabilir mi?

Bir kişi arkadaşını niçin sever? Ben bir arkadaşımı seviyorum fakat sevmemin nedenini bulamıyorum. Onun hasretine dayanamıyorum.

Eş'ârî ve Mâturîdî itikat mezheplerinin dışında mütekaddimîn olarak bilinen selefiyyenin itikadının takip edilmesi konusunda ne buyurursunuz?

Abisi ateist olan bir bayan abisinin yanında ne yapmalı? Tesettürü nasıl olmalı?

Her şeyden önce mânevî bakımdan sıkıntılar içindeyim. Küçük olaylardan etkileniyorum, kendime dert ediniyorum, yapacağım işlerde çelişkilere düşüyorum. Hangisinin hak olduğunu kestiremiyorum, kardeşlerim hakkında hüsn ü niyeti başaramıyorum, özellikle dualarınıza, önerilerinize muhtacım.

Kâfir selam verirse nasıl mukabele edeceğiz?

Birisi "İkisini de seviyorum." diye iki yerden ders almış. Bunun sakıncalarını anlatan bir kitap ismi verebilir misiniz ve bunu kardeşimize nasıl anlatırız?

Fenâ fi'ş-şeyh makamında fazla kalmanın tehlikeli olduğu düşüncesiyle ders almakta çekinen kardeşlerimize ne dersiniz?

Hatıra olması ve albümde durması şartıyla fotoğraf çektirebilir mi?

Riya korkusuyla hizmeti terk etmek doğru mudur?

Kardeşlere tarikatin üstün olduğunu ve mutlaka gerekli olduğunu nasıl anlatabiliriz?

İnsanın rızkı mahduttur. Fazla yiyenler rızıklarını çabuk tüketirler ve erken ölürler; az yiyenler uzun yaşarlar." sözü ve görüşü için ne buyurursunuz?

Bende birkaç aydan beri dünya işlerine karşı müthiş bir soğuma meydana geldi. Ticaret yapamıyorum ancak ilim meclislerinde ve türbe ziyaretlerinde huzur buluyorum. Ne tavsiye buyurursunuz?

Beylerin eşlerine dayak atması konusunda ne buyurursunuz? Haklı ya da haksız bunun İslâm'daki yeri nedir?

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Evli bir bayan beyinden izinsiz ders alıp derse devam edebilir mi?, Mürid, günlük intisap dersini yapmadığı zaman mürşidi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Evli bir bayan beyinden izinsiz ders alıp derse devam edebilir mi?Soru: Evli bir bayan beyinden izinsiz ders alıp derse devam edebilir mi? Cevap: Eder. Zikir ibadettir. İbadet kocanın iznine tâbi değildir.Cevap: Eder. Zikir ibadettir. İbadet kocanın iznine tâbi değildir. Bu durum, kocasının mâni olması terakkisine engel midir? Bu durum, kocasının mâni olması terakkisine engel midir? Hayır, terakkisine engel değildir. Kocasının o düşüncesi, kendi terakkisine engeldir. Hayır, terakkisine engel değildir. Kocasının o düşüncesi, kendi terakkisine engeldir. Çünkü birisi, Allah'ın zikrini yapmak istiyor o da ona razı olmuyor.Çünkü birisi, Allah'ın zikrini yapmak istiyor o da ona razı olmuyor. Evet, kocanın bazı ibadetlerde hakkı vardır. Evet, kocanın bazı ibadetlerde hakkı vardır. Mesela Peygamber Efendimiz; "Orucu kocasının izni olmadan tutarsa sevabı olmaz." diyor.Mesela Peygamber Efendimiz; "Orucu kocasının izni olmadan tutarsa sevabı olmaz." diyor. Onun hikmeti şudur: Kocası, kendisinden bir istekte bulunmak isteyebilir;Onun hikmeti şudur: Kocası, kendisinden bir istekte bulunmak isteyebilir; "Oruçluyum." diyecek isteğine "hayır" diyecek. Halbuki bu doğru olmuyor. "Oruçluyum." diyecek isteğine "hayır" diyecek. Halbuki bu doğru olmuyor. O bakımdan kocanın hakkı olduğu için "Efendi! Ben yarın oruç tutmak istiyorum, tamam mı?" diyeO bakımdan kocanın hakkı olduğu için "Efendi! Ben yarın oruç tutmak istiyorum, tamam mı?" diye onun mutabakatını alması gerekiyor. onun mutabakatını alması gerekiyor. Bu kocalık hanımlık vazifelerinin yapılması bakımından olan bir durumdur.Bu kocalık hanımlık vazifelerinin yapılması bakımından olan bir durumdur. Yoksa "Kocam izin vermiyor, namaz kılmıyorum." diyemez.Yoksa "Kocam izin vermiyor, namaz kılmıyorum." diyemez. "Kocam izin vermiyor oruç tutmayacağım." diyemez. Çünkü Allah'ın emrettiğini kul bozamaz."Kocam izin vermiyor oruç tutmayacağım." diyemez. Çünkü Allah'ın emrettiğini kul bozamaz. Allah Kur'ân-ı Kerîm'de; Yâ eyyühe'l-lezîne âmenü'zküru'llahe zikran kesîrâ buyurmuş daAllah Kur'ân-ı Kerîm'de;

Yâ eyyühe'l-lezîne âmenü'zküru'llahe zikran kesîrâ buyurmuş da
bunun mânası "Ey iman edenler! Allah'ı çok zikredin." demek mi? bunun mânası "Ey iman edenler! Allah'ı çok zikredin." demek mi?

Evet. Bir koca bunun aksine çıkamaz. Çıkarsa kendisi de hata etmiş olur ötekisinin ona uyması gerekmez. Evet. Bir koca bunun aksine çıkamaz. Çıkarsa kendisi de hata etmiş olur ötekisinin ona uyması gerekmez.

Soru: "Mürid, günlük intisap dersini yapmadığı zaman mürşidi onun dersini yapar." sözü doğru mudur? Soru: "Mürid, günlük intisap dersini yapmadığı zaman mürşidi onun dersini yapar." sözü doğru mudur?

Cevap: Doğru değildir. Evet, mürşid-i kâmil, müridin hâlini bilir.Cevap: Doğru değildir. Evet, mürşid-i kâmil, müridin hâlini bilir. Ona onun hâline göre muamele eder ama mürid vazifesini yapmadığı için sorumlu olur.Ona onun hâline göre muamele eder ama mürid vazifesini yapmadığı için sorumlu olur. Çünkü herkes yaptığı ibadetle, kesbiyle ecir kazanıyor.Çünkü herkes yaptığı ibadetle, kesbiyle ecir kazanıyor. Zerre kadar hayır işleyen hayrının mükâfâtını görecek. Zerre kadar şer işleyen şerrinin cezasını çekecek.Zerre kadar hayır işleyen hayrının mükâfâtını görecek. Zerre kadar şer işleyen şerrinin cezasını çekecek. Onun için herkes vazifelerini güzel yapmalı. Zikir özel bir vazifedir.Onun için herkes vazifelerini güzel yapmalı. Zikir özel bir vazifedir. Şeyh kendisi kendi zikrini zaten yapıyor. Niye başkasının zikrini yapsın? Ona yüklenmesi doğru olmaz.Şeyh kendisi kendi zikrini zaten yapıyor. Niye başkasının zikrini yapsın? Ona yüklenmesi doğru olmaz. Ama müridinin hâlini biliyor, mazeretini biliyor, ona göre bir düşündüğü var,Ama müridinin hâlini biliyor, mazeretini biliyor, ona göre bir düşündüğü var, onun için özel himmeti ayrı fakat müridin dersini yapması lazım. onun için özel himmeti ayrı fakat müridin dersini yapması lazım.

Soru: Hal ile makam arasındaki fark nedir? Soru: Hal ile makam arasındaki fark nedir?

Cevap: Bu, tasavvuf kitaplarında anlatılan şeylerdir.Cevap: Bu, tasavvuf kitaplarında anlatılan şeylerdir. Hal gelip geçen şeydir, makam da istikrarlı, devamlı durulan durum demektir. Hal gelip geçen şeydir, makam da istikrarlı, devamlı durulan durum demektir. Bir şey gelip geçiyorsa o haldir; ama kendisinde istikrar bulmuş, yerleşmiş,Bir şey gelip geçiyorsa o haldir; ama kendisinde istikrar bulmuş, yerleşmiş, bir vasıf haline gelmişse ona "makam" derler. "O şu makamda." derler. bir vasıf haline gelmişse ona "makam" derler. "O şu makamda." derler.

Soru: Mürşitten ders alınırken mürşidin zâtına karşı irade dışında kalpte bir takım hoş olmayanSoru: Mürşitten ders alınırken mürşidin zâtına karşı irade dışında kalpte bir takım hoş olmayan ani düşüncelerin gelmesi ve bunun bir müddet devam etmesi müridin terakkisinde önemli midir? ani düşüncelerin gelmesi ve bunun bir müddet devam etmesi müridin terakkisinde önemli midir?

Cevap: Bu suizannın kötü olduğunu Kur'ân-ı Kerîm'den biliyorsunuz. İnne ba'de'z-zanni ismün.Cevap: Bu suizannın kötü olduğunu Kur'ân-ı Kerîm'den biliyorsunuz. İnne ba'de'z-zanni ismün. Allah en büyük olduğuna göre suizannın en kötüsü de herhalde Allah'a karşı suizandır;Allah en büyük olduğuna göre suizannın en kötüsü de herhalde Allah'a karşı suizandır; ondan sonra Resûlullah'a karşı suizandır, ondan sonra salihlere karşı suizandır. Olur mu?ondan sonra Resûlullah'a karşı suizandır, ondan sonra salihlere karşı suizandır. Olur mu? İnsan bir kötülük edecekse yapa yapa, bula bula babasını mı bulur, babasına mı yapar kötülüğü.İnsan bir kötülük edecekse yapa yapa, bula bula babasını mı bulur, babasına mı yapar kötülüğü. Tabi o bakımdan yanlış olur. Şeytan insanın kalbine bu duyguları veriyor; şeytanîdir.Tabi o bakımdan yanlış olur. Şeytan insanın kalbine bu duyguları veriyor; şeytanîdir. Herkes kendisine eder, kimse kimseye bir zarar vermez, herkes kendisine zarar eder.Herkes kendisine eder, kimse kimseye bir zarar vermez, herkes kendisine zarar eder. Şeytan onu zarara uğratmak istiyor, kalbine sahip olması lazım.Şeytan onu zarara uğratmak istiyor, kalbine sahip olması lazım. İnsanın kalbinin bekçisi olması lazım; kalbine, gönlüne nahoş şeyleri sokmaması lazım,İnsanın kalbinin bekçisi olması lazım; kalbine, gönlüne nahoş şeyleri sokmaması lazım, iyi şeylerle meşgul etmeye çalışması lazım, bekçisi olması lazım. iyi şeylerle meşgul etmeye çalışması lazım, bekçisi olması lazım. Onun için Nakşîliğin nigâhdaşt diye bir prensibi vardır; kalbine sahip olacak, bekçi olacak.Onun için Nakşîliğin nigâhdaşt diye bir prensibi vardır; kalbine sahip olacak, bekçi olacak. Kalbine kötü havâtırı, düşünceleri sokmayacak, def edecek.Kalbine kötü havâtırı, düşünceleri sokmayacak, def edecek. İçi iyi duygularla, düşüncelerle dolu olacak. İçi iyi duygularla, düşüncelerle dolu olacak.

Soru: Bizler bayanlar olarak camilerin taşlandığı insanların öldürüldüğü bir ortamdaSoru: Bizler bayanlar olarak camilerin taşlandığı insanların öldürüldüğü bir ortamda uzun yolculuklarda emniyet içinde olamıyoruz; ailelerimiz gelip bizi götürmeyi de lüzumsuz görüyorlar.uzun yolculuklarda emniyet içinde olamıyoruz; ailelerimiz gelip bizi götürmeyi de lüzumsuz görüyorlar. Fıkhî olarak ve takvâ bakımından durumu açıklama lütfunda bulunur musunuz? Fıkhî olarak ve takvâ bakımından durumu açıklama lütfunda bulunur musunuz?

Cevap: Düşünceleri doğrudur. Memleket gül gülistan bile olsa bizim fıkhımıza, mezhebimize göreCevap: Düşünceleri doğrudur. Memleket gül gülistan bile olsa bizim fıkhımıza, mezhebimize göre bir kadının yanında mahremi olmadan sefer mesafesine uzak yere yalnız gitmesi caiz değildir.bir kadının yanında mahremi olmadan sefer mesafesine uzak yere yalnız gitmesi caiz değildir. Sefer mesafesi demek, orada yatacak kalkacak demek. Sefer mesafesi demek, orada yatacak kalkacak demek.

Yatmalı kalkmalı bir seyahate bir kadın nasıl gider? Bayılsa kim bakacak? Bir fenalık gelse ne olacak?Yatmalı kalkmalı bir seyahate bir kadın nasıl gider? Bayılsa kim bakacak? Bir fenalık gelse ne olacak? Düşse ayağı sürtse hâli ne olacak? Düşse ayağı sürtse hâli ne olacak? Onun için yanında mahremi ile seyahat etmesi şarttır, fıkhî durum budur. Takvâ da budur.Onun için yanında mahremi ile seyahat etmesi şarttır, fıkhî durum budur. Takvâ da budur. Yetiştirsinler, ailelerini alıştırsınlar.Yetiştirsinler, ailelerini alıştırsınlar. "Ben mahrem olmadan; babam, kardeşim, yakınım, dayım, amcam vesaire olmadan seyahat edemem. "Ben mahrem olmadan; babam, kardeşim, yakınım, dayım, amcam vesaire olmadan seyahat edemem. Kızınızı görmek istiyorsanız gelir alırsınız; yoksa yola çıkamam." desinler. Kızınızı görmek istiyorsanız gelir alırsınız; yoksa yola çıkamam." desinler. Onlara da doğru yolu öğretsinler. Onlara da doğru yolu öğretsinler.

Soru: Bazı hocalar kadınlarla tokalaşmaya fetva veriyor.Soru: Bazı hocalar kadınlarla tokalaşmaya fetva veriyor. Bazı müslüman liderler de bunu tatbik ediyorlarmış. Bu doğru mudur? Bazı müslüman liderler de bunu tatbik ediyorlarmış. Bu doğru mudur?

Cevap: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizCevap: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz peygamber olduğu halde kadınlarla tokalaşmamıştır.peygamber olduğu halde kadınlarla tokalaşmamıştır. Erkeklerle bey'at için el tutup musafaha yapmıştır Erkeklerle bey'at için el tutup musafaha yapmıştır ama kadınların elini tutup da tokalaşmadığı açıkça beyan ediliyor.ama kadınların elini tutup da tokalaşmadığı açıkça beyan ediliyor. O halde Peygamber Efendimiz'in yolunda yürünmesi lazım.O halde Peygamber Efendimiz'in yolunda yürünmesi lazım. Tokalaşmaya fetva vermek bir mesnete dayanmaz. Çünkü Peygamber Efendimiz yapmamış.Tokalaşmaya fetva vermek bir mesnete dayanmaz. Çünkü Peygamber Efendimiz yapmamış. Fetva nasıl veriyorsun? Ancak şöyle denilebilir. Mesela adam genel müdür oluyor.Fetva nasıl veriyorsun? Ancak şöyle denilebilir. Mesela adam genel müdür oluyor. Farz edelim, bakan kadın başbakan kadın; geliyor, elini uzatıyor. Ayıkla pirincin taşını.Farz edelim, bakan kadın başbakan kadın; geliyor, elini uzatıyor. Ayıkla pirincin taşını. Mecburiyet filan oluyor. Veyahut üniversitede hoca oluyor. Jüri üyeleri geliyor. İnsanın başına geliyor.Mecburiyet filan oluyor. Veyahut üniversitede hoca oluyor. Jüri üyeleri geliyor. İnsanın başına geliyor. Mesela bizim doçentlik jürisindeki profesörlerden iki tanesi hanımdı. Geliyor; "Es'ad nasılsın?" diyor.Mesela bizim doçentlik jürisindeki profesörlerden iki tanesi hanımdı. Geliyor; "Es'ad nasılsın?" diyor. Hadi bakalım! "Bu gibi şeylerde belki mâzur olur." denilebilir.Hadi bakalım! "Bu gibi şeylerde belki mâzur olur." denilebilir. "Kalbinde bir kötü duygu yokken belki bu gibi durumlarda mâzur olur." denilebilir. "Kalbinde bir kötü duygu yokken belki bu gibi durumlarda mâzur olur." denilebilir.

[Mehmed Zahid] Hocamız'a sormuşlar da cennet-mekân Hocamız; [Mehmed Zahid] Hocamız'a sormuşlar da cennet-mekân Hocamız;

"O zaman elin tahta gibi hissiz olsun." demiş. "O zaman elin tahta gibi hissiz olsun." demiş.

Ben şimdi tahtayı, rahleyi tutuyorum bunda bir şey var mı? Yok. Ama kadının elini tutuyor.Ben şimdi tahtayı, rahleyi tutuyorum bunda bir şey var mı? Yok. Ama kadının elini tutuyor. Aman ne kadar sıcacık! Aman ne kadar yumuşak! Aman pespembe! Tabi o zaman günah oluyor. Aman ne kadar sıcacık! Aman ne kadar yumuşak! Aman pespembe! Tabi o zaman günah oluyor. Kötü duygular geldiği zaman günah oluyor. O bakımdan doğru olmuyor.Kötü duygular geldiği zaman günah oluyor. O bakımdan doğru olmuyor. Erkeğin kadının elini tutması, kadının da erkeğin elini tutması, değmesi doğru olmuyor. Erkeğin kadının elini tutması, kadının da erkeğin elini tutması, değmesi doğru olmuyor. Buna fetva verilmez, fetva yanlıştır. Bazı Müslüman liderler bunu tatbik ediyorlarmış. Buna fetva verilmez, fetva yanlıştır. Bazı Müslüman liderler bunu tatbik ediyorlarmış. Liderler, parti liderleri midir? Her nasılsa. Bu doğru değil! Benim de zaman zaman başıma gelir. Kadın; Liderler, parti liderleri midir? Her nasılsa. Bu doğru değil! Benim de zaman zaman başıma gelir. Kadın;

"Hocam! Elinizi öpeyim." diyor. "Ya tamam, Allah razı olsun." "Hocam! Elinizi öpeyim." diyor.

"Ya tamam, Allah razı olsun."

Millet alışmış. Devir değişmiş.Millet alışmış. Devir değişmiş. Ya elini uzatacak, tokalaşacak ya da sakalımıza, hocalığımıza bakarak "Elinizi öpeyim." diyor.Ya elini uzatacak, tokalaşacak ya da sakalımıza, hocalığımıza bakarak "Elinizi öpeyim." diyor. Veyahut "Öp bakalım hocanın elini." diyor kocası veya babası neyse. Veyahut "Öp bakalım hocanın elini." diyor kocası veya babası neyse.

"Tamam, kızım Allah razı olsun. Sen büyüdün, tamam şöyle otur." diyoruz. "Tamam, kızım Allah razı olsun. Sen büyüdün, tamam şöyle otur." diyoruz.

Doğru değildir. Böyle şeyler doğru olmuyor.Doğru değildir. Böyle şeyler doğru olmuyor. Bazı liderler yapıyorsa liderler fıkıh mezhebi alimi değildir.Bazı liderler yapıyorsa liderler fıkıh mezhebi alimi değildir. Liderlerin yapması bir şeyin yapılması gerektiğini göstermez. Liderlerin yapması bir şeyin yapılması gerektiğini göstermez.

Soru: Müridin feyzini arttıran ameller nelerdir? Soru: Müridin feyzini arttıran ameller nelerdir?

Cevap: Müridin feyzini arttıran ameller; ihlâslı ve takvâlı olan, ihlâs ve takvâ ile yapılan amellerdir.Cevap: Müridin feyzini arttıran ameller; ihlâslı ve takvâlı olan, ihlâs ve takvâ ile yapılan amellerdir. Amellerin de sevabı ne kadar geniş olursa o geniş, sevaplı işin feyzi daha çok olur.Amellerin de sevabı ne kadar geniş olursa o geniş, sevaplı işin feyzi daha çok olur. Küçük şeyin feyzi az olur, büyük sevaplı şeyin ecri, sevabı çok olur. Küçük şeyin feyzi az olur, büyük sevaplı şeyin ecri, sevabı çok olur.

Soru: Efendim! Bazı art niyetli kişiler veya iyi niyetli olup cahil olan kişilerSoru: Efendim! Bazı art niyetli kişiler veya iyi niyetli olup cahil olan kişiler zât-ı âlinizin aleyhinde şu kadar villası, arabası var,zât-ı âlinizin aleyhinde şu kadar villası, arabası var, lüks içinde yaşıyor yaygaralarıyla gönülleri bulandırıyorlar. Aydınlatıcı bilgiler verir misiniz? lüks içinde yaşıyor yaygaralarıyla gönülleri bulandırıyorlar. Aydınlatıcı bilgiler verir misiniz?

Cevap: Şu sırada arabam yok.Cevap: Şu sırada arabam yok. Daha [Mehmed Zahid] Hocamız bana bu vazifeyi vermeden, emredip tayin etmeden önceDaha [Mehmed Zahid] Hocamız bana bu vazifeyi vermeden, emredip tayin etmeden önce Ankara'da evim vardı, arabam vardı. Üniversitede hocaydım. O zaman doçenttim, sonra profesör oldum.Ankara'da evim vardı, arabam vardı. Üniversitede hocaydım. O zaman doçenttim, sonra profesör oldum. Elhamdulillah bir sosyal mevkiim ve malî imkânlarım vardı. Elhamdulillah bir sosyal mevkiim ve malî imkânlarım vardı. Allah beni sizlere ve başkalarına muhtaç etmedi.Allah beni sizlere ve başkalarına muhtaç etmedi. Benim sizin paranızda pulunuzda herhangi bir şekilde bağışınızda gözüm ve isteğim yoktur. Benim sizin paranızda pulunuzda herhangi bir şekilde bağışınızda gözüm ve isteğim yoktur. Siz bir yere bir hayır yapıyorsanız ben de kesemden çıkarıp yapıyorum; bu Allah'ın bir lütfudur. Siz bir yere bir hayır yapıyorsanız ben de kesemden çıkarıp yapıyorum; bu Allah'ın bir lütfudur. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz varlıklı bir kimseydi.Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz varlıklı bir kimseydi. Osman-ı Zinnûreyn Efendimiz kervanlar bağışlayacak kadar zengin bir kimseydi. Osman-ı Zinnûreyn Efendimiz kervanlar bağışlayacak kadar zengin bir kimseydi. Süleyman aleyhisselâm, Davud aleyhisselam hükümdar idi.Süleyman aleyhisselâm, Davud aleyhisselam hükümdar idi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in de önüne yığınlarla altınlar gelirdi; o da dağıtırdı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in de önüne yığınlarla altınlar gelirdi; o da dağıtırdı. Evet, benim güzel bir villam oldu. Ankara'da bir evim vardı, onu sattım; ama güzel bir villam oldu.Evet, benim güzel bir villam oldu. Ankara'da bir evim vardı, onu sattım; ama güzel bir villam oldu. On arkadaş abimlerle bir arsa almıştık, parsellere bölünmüştü, müteahhide verdik, güzel bir villa çıktı.On arkadaş abimlerle bir arsa almıştık, parsellere bölünmüştü, müteahhide verdik, güzel bir villa çıktı. Allah'ın bir lütfu. Tekme vurup red mi edeyim? Ne yapayım? Allah'ın bir lütfu oldu.Allah'ın bir lütfu. Tekme vurup red mi edeyim? Ne yapayım? Allah'ın bir lütfu oldu. Şu anda borçlarım var. Bu param birikirseŞu anda borçlarım var. Bu param birikirse -bir de araba lazım oluyor, iyi oluyor- araba almak isterim; şu anda arabam yok. -bir de araba lazım oluyor, iyi oluyor- araba almak isterim; şu anda arabam yok.

Lüks içinde yaşamanın ölçüsü ne? Lüks içinde yaşamanın ölçüsü ne?

"Lüks içinde yaşıyor!" Allah vermişken ne yapayım?"Lüks içinde yaşıyor!" Allah vermişken ne yapayım? İlla yamalı mı giyeyim veya illa gecekondu mahallesinde tenekede mi durayım? Allah vermiş. İlla yamalı mı giyeyim veya illa gecekondu mahallesinde tenekede mi durayım? Allah vermiş. Abdullah b Ömer radıyallahu anhümâ'ya Peygamber Efendimiz bir şey vermiş. Buyur! O da; Abdullah b Ömer radıyallahu anhümâ'ya Peygamber Efendimiz bir şey vermiş. Buyur! O da;

"Yâ Resûlallah! Benim ihtiyacım yok. Sen bunu bir muhtaç, fakir kimseye ver." demiş."Yâ Resûlallah! Benim ihtiyacım yok. Sen bunu bir muhtaç, fakir kimseye ver." demiş. Peygamber Efendimiz ona; "Bak evlat! Allah sana istemeden bir şey verdiyse onu al." buyurmuş. Peygamber Efendimiz ona;

"Bak evlat! Allah sana istemeden bir şey verdiyse onu al." buyurmuş.

Tabi istemek de normal. "Yâ Rabbi! Beni merde nâmerde muhtaç eyleme." diyoruz.Tabi istemek de normal. "Yâ Rabbi! Beni merde nâmerde muhtaç eyleme." diyoruz. Ondan sonra "Başımızı sokacak bir ev ver." diyoruz. "Ayağımızı yerden kesecek bir araba ver." diyoruz.Ondan sonra "Başımızı sokacak bir ev ver." diyoruz. "Ayağımızı yerden kesecek bir araba ver." diyoruz. Bunlar sizde varken, başka arkadaşlarda varken Allah bize de veriyor. Bazılarına vermiyor. Bunlar sizde varken, başka arkadaşlarda varken Allah bize de veriyor. Bazılarına vermiyor.

Ama biz bunlara hangi yaşta sahip olduk? Ama biz bunlara hangi yaşta sahip olduk?

Ben maaş aldığım zaman ayın sonunu getiremediğim günler de yaşadım. Aç kaldığımız zamanlar oldu.Ben maaş aldığım zaman ayın sonunu getiremediğim günler de yaşadım. Aç kaldığımız zamanlar oldu. Kirada, bir odalı gecekonduda yaşadığımız zamanlar da oldu. Bu Allah'ın bir imtihanı.Kirada, bir odalı gecekonduda yaşadığımız zamanlar da oldu. Bu Allah'ın bir imtihanı. Bir imtihanı sıhhat bir imtihanı hastalık. Gıybet eden kendisi zarar eder.Bir imtihanı sıhhat bir imtihanı hastalık.

Gıybet eden kendisi zarar eder.
Bunların anormal tarafı olduğunu sanmıyorum. Bir de mühim olan malın nereden kesp edildiğidir.Bunların anormal tarafı olduğunu sanmıyorum. Bir de mühim olan malın nereden kesp edildiğidir. Bu parayı nereden kazandı? Haramdan mı helalden mi? Helalden kazanmışsa hakkıdır.Bu parayı nereden kazandı? Haramdan mı helalden mi? Helalden kazanmışsa hakkıdır. Kazanılmış bir malın da görevleri vardır.Kazanılmış bir malın da görevleri vardır. İnsanın malı mülkü varsa zekâtını, hayrını hasenâtını yapacaktır.İnsanın malı mülkü varsa zekâtını, hayrını hasenâtını yapacaktır. Onu yapıyorsa o zaman kimse ona "Sen niye zenginsin?" diye hesap soramaz.Onu yapıyorsa o zaman kimse ona "Sen niye zenginsin?" diye hesap soramaz. Allah'ın verdiği nimetlere hamd u senâlar olsun. Allah'ın verdiği nimetlere hamd u senâlar olsun.

Soru: İlâhi ente maksûdî ve rıdâke matlûbî yazıyor.Soru: İlâhi ente maksûdî ve rıdâke matlûbî yazıyor. Bunu hat istifi, ticaret metaı olarak kullanabilir mi? Bunu hat istifi, ticaret metaı olarak kullanabilir mi?

Cevap: Bir insanın hattı, güzel yazıyla yazılmış bir şeyleri alması, satması,Cevap: Bir insanın hattı, güzel yazıyla yazılmış bir şeyleri alması, satması, onun ticaretini yapması yasak değil. onun ticaretini yapması yasak değil. Bu nihayet levhacılık, levha alıp satıyor; onun bir mahzuru olduğunu sanmıyorum. Bu nihayet levhacılık, levha alıp satıyor; onun bir mahzuru olduğunu sanmıyorum.

Soru: Bir kişi arkadaşını niçin sever?Soru: Bir kişi arkadaşını niçin sever? Ben bir arkadaşımı seviyorum fakat sevmemin nedenini bulamıyorum. Onun hasretine dayanamıyorum. Ben bir arkadaşımı seviyorum fakat sevmemin nedenini bulamıyorum. Onun hasretine dayanamıyorum.

Cevap: Bir insan bir kimseyi güzel huylarından dolayı sever.Cevap: Bir insan bir kimseyi güzel huylarından dolayı sever. Dindardır, dürüsttür, ibadet ehlidir, Allah'ın yolunda yürümeye çalışıyordur,Dindardır, dürüsttür, ibadet ehlidir, Allah'ın yolunda yürümeye çalışıyordur, bilgilidir, görgülüdür, kibardır; güzel vasıflardan dolayı sever. bilgilidir, görgülüdür, kibardır; güzel vasıflardan dolayı sever.

Soru: Eş'ârî ve Mâturîdî itikat mezheplerinin dışında mütekaddimîn olarak bilinenSoru: Eş'ârî ve Mâturîdî itikat mezheplerinin dışında mütekaddimîn olarak bilinen selefiyyenin itikadının takip edilmesi konusunda ne buyurursunuz? selefiyyenin itikadının takip edilmesi konusunda ne buyurursunuz?

Cevap: Selefiyyenin itikadı; imam Eş'ârî ve Mâturîdî'nin zamanında vardı.Cevap: Selefiyyenin itikadı; imam Eş'ârî ve Mâturîdî'nin zamanında vardı. Bunlar onlardan sonra bu meseleleri daha derin inceleyerek daha çok geliştirmişlerBunlar onlardan sonra bu meseleleri daha derin inceleyerek daha çok geliştirmişler ve daha ince meseleleri de bahis konusu etmişlerdir.ve daha ince meseleleri de bahis konusu etmişlerdir. Oradan tekrar geriye gitmek, çıkılan bir seviyeden aşağı düşmek olur.Oradan tekrar geriye gitmek, çıkılan bir seviyeden aşağı düşmek olur. O bakımdan Mâturîdî mezhebi üzere devam etsin. Allah doğru itikattan ayırmasın.O bakımdan Mâturîdî mezhebi üzere devam etsin. Allah doğru itikattan ayırmasın. Selefiyyenin şu anda selefiyye denilen insanların bir takım inkârları vardır.Selefiyyenin şu anda selefiyye denilen insanların bir takım inkârları vardır. Bazı kabul edilmiş alimlerin görüşlerini reddetme durumları vardır, gerçek selefiyye değildir;Bazı kabul edilmiş alimlerin görüşlerini reddetme durumları vardır, gerçek selefiyye değildir; o bakımdan Mâturidiyye üzerinde durmalarını tavsiye ederim. o bakımdan Mâturidiyye üzerinde durmalarını tavsiye ederim.

Soru: Abisi ateist olan bir bayan abisinin yanında ne yapmalı? Tesettürü nasıl olmalı? Soru: Abisi ateist olan bir bayan abisinin yanında ne yapmalı? Tesettürü nasıl olmalı?

Cevap: Tabi tesettürü olacak. Yolculuk yapabilir; çünkü abisidir. Abisi için dua edilmesini istiyor.Cevap: Tabi tesettürü olacak. Yolculuk yapabilir; çünkü abisidir. Abisi için dua edilmesini istiyor. Tabi ateist yani Allah'a inanmıyor. Kâfire dua olmaz. Bu Kur'ân-ı Kerîm'de belirtiliyor.Tabi ateist yani Allah'a inanmıyor. Kâfire dua olmaz. Bu Kur'ân-ı Kerîm'de belirtiliyor. İn te'stağfirlehum seb'îne merreten fe-len yağfira'llâhu lehüm diye de bildiriliyor.İn te'stağfirlehum seb'îne merreten fe-len yağfira'llâhu lehüm diye de bildiriliyor. "Ey Resûlüm! Sen o kişilere bin defa estağfirullah diye mağfiret istesen bile"Ey Resûlüm! Sen o kişilere bin defa estağfirullah diye mağfiret istesen bile Allah yine onları mağfiret etmeyecektir." diye buyruluyor.Allah yine onları mağfiret etmeyecektir." diye buyruluyor. Onun için bir insanın hakkında dua edilebilmesi için mü'min olması lazımdır. Ateist oldu mu olmaz.Onun için bir insanın hakkında dua edilebilmesi için mü'min olması lazımdır. Ateist oldu mu olmaz. Nuh aleyhisselam kendi oğlu gözünün önünde boğulurkenNuh aleyhisselam kendi oğlu gözünün önünde boğulurken innednimin ehli ve inne va'deke'l-hak ve ente ahkeme'l-hâkimîn dedi.innednimin ehli ve inne va'deke'l-hak ve ente ahkeme'l-hâkimîn dedi. Allahu Teâla hazretleri ona itab eyledi. Allahu Teâla hazretleri ona itab eyledi. İnnehû leyse min ehlî "Yâ Nuh! O senin ailenden sayılmaz." dedi. İnnehû leyse min ehlî "Yâ Nuh! O senin ailenden sayılmaz." dedi. İman olmayınca evlat gibi bir durumdan bile düşüyor yani dua edilemiyor.İman olmayınca evlat gibi bir durumdan bile düşüyor yani dua edilemiyor. Yalnız "Allah gerçekleri göstersin. Hak yola dâhil eylesin." diye temenni edilebilir. Yalnız "Allah gerçekleri göstersin. Hak yola dâhil eylesin." diye temenni edilebilir. Çünkü bu devirde insanlar cahildir, ateistlikleri de cahilânedir. Bir şey bildiklerinden değildir.Çünkü bu devirde insanlar cahildir, ateistlikleri de cahilânedir. Bir şey bildiklerinden değildir. Ne İslâm'ı biliyor ne ateizmi biliyor.Ne İslâm'ı biliyor ne ateizmi biliyor. Lisedeki hocanın okuduğu gazetenin yazarın makalesinin esiridir; Lisedeki hocanın okuduğu gazetenin yazarın makalesinin esiridir; o işi doğru sanıyor fakat işi incelediği zaman doğrusunu anlıyor.o işi doğru sanıyor fakat işi incelediği zaman doğrusunu anlıyor. Onun doğru yolu bulmasına yardımcı olmaya çalışmak lazım. "Yâ Rabbi! Bu hatalı yoldadır.Onun doğru yolu bulmasına yardımcı olmaya çalışmak lazım. "Yâ Rabbi! Bu hatalı yoldadır. Sen buna hatasını göster, yanlış yoldan dönmesini nasip et." diye bir hidayet temennisi olabilir. Sen buna hatasını göster, yanlış yoldan dönmesini nasip et." diye bir hidayet temennisi olabilir.

Soru: Her şeyden önce mânevî bakımdan sıkıntılar içindeyim.Soru: Her şeyden önce mânevî bakımdan sıkıntılar içindeyim. Küçük olaylardan etkileniyorum, kendime dert ediniyorum, yapacağım işlerde çelişkilere düşüyorum.Küçük olaylardan etkileniyorum, kendime dert ediniyorum, yapacağım işlerde çelişkilere düşüyorum. Hangisinin hak olduğunu kestiremiyorum, kardeşlerim hakkında hüsn ü niyeti başaramıyorum,Hangisinin hak olduğunu kestiremiyorum, kardeşlerim hakkında hüsn ü niyeti başaramıyorum, özellikle dualarınıza, önerilerinize muhtacım. özellikle dualarınıza, önerilerinize muhtacım.

Cevap: Bu cümleler duygusal bir insanı tarif ediyor. Mânevî bakımdan sıkıntılar içinde.Cevap: Bu cümleler duygusal bir insanı tarif ediyor. Mânevî bakımdan sıkıntılar içinde. Küçük olaylardan etkileniyor, duygusal; çünkü hassas bir mizacı var.Küçük olaylardan etkileniyor, duygusal; çünkü hassas bir mizacı var. Onları kendine dert ediyor, büyütüyor; halbuki çok büyütmemesi lazım, Onları kendine dert ediyor, büyütüyor; halbuki çok büyütmemesi lazım, yapacağı işlerde çelişkilere düşüyor. Demek ki kendisinin samimi bir istişare heyeti kurması lazım.yapacağı işlerde çelişkilere düşüyor. Demek ki kendisinin samimi bir istişare heyeti kurması lazım. Çevresindeki arkadaşlarından üç-beş samimi kimseyle bir istişare heyeti kurması lazım.Çevresindeki arkadaşlarından üç-beş samimi kimseyle bir istişare heyeti kurması lazım. İşleri onlarla istişare ederek, danışarak yapmaya kendini alıştırmalı; İşleri onlarla istişare ederek, danışarak yapmaya kendini alıştırmalı; onlarla danışıp konuştukça morali daha iyi olur, bir de hata ihtimali az olur. onlarla danışıp konuştukça morali daha iyi olur, bir de hata ihtimali az olur.

Soru: Kâfir selam verirse nasıl mukabele edeceğiz? Soru: Kâfir selam verirse nasıl mukabele edeceğiz?

Cevap: Onun söylediği söz mesela günaydın gibi bir şey ise günaydın denilebilir.Cevap: Onun söylediği söz mesela günaydın gibi bir şey ise günaydın denilebilir. Ama kâfir es-selâmü aleyküm derse kâfire dua edilemediği için o zaman aynıyla mukabele edilmez.Ama kâfir es-selâmü aleyküm derse kâfire dua edilemediği için o zaman aynıyla mukabele edilmez. Mesela Peygamber Efendimiz Bizans'ın hükümdarına mektup yazarken es-selâmü alâ meni't-tebbea'l-hüdâ Mesela Peygamber Efendimiz Bizans'ın hükümdarına mektup yazarken es-selâmü alâ meni't-tebbea'l-hüdâ "Selam hidayete uyanlara olsun." diye buyurmuş. es-Selâmü alâ meni't-tebea'l-hüdâ denilebilir. "Selam hidayete uyanlara olsun." diye buyurmuş. es-Selâmü alâ meni't-tebea'l-hüdâ denilebilir.

Soru: Birisi "İkisini de seviyorum." diye iki yerden ders almış.Soru: Birisi "İkisini de seviyorum." diye iki yerden ders almış. Bunun sakıncalarını anlatan bir kitap ismi verebilir misiniz ve bunu kardeşimize nasıl anlatırız? Bunun sakıncalarını anlatan bir kitap ismi verebilir misiniz ve bunu kardeşimize nasıl anlatırız?

Cevap: Bütün tasavvuf kitapları bunu çok açık olarak yazarlar. Bir insanın bir yere bağlılığı olur. Cevap: Bütün tasavvuf kitapları bunu çok açık olarak yazarlar. Bir insanın bir yere bağlılığı olur. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki "Musa aleyhisselam bile sağ olsaydı şimdi bana tâbi olurdu."Peygamber Efendimiz buyuruyor ki "Musa aleyhisselam bile sağ olsaydı şimdi bana tâbi olurdu." Musa aleyhisselam bile sağ olsaydı bir yere tâbi olurdu.Musa aleyhisselam bile sağ olsaydı bir yere tâbi olurdu. Yani Peygamber Efendimiz'e tâbi olması gerekirdi. Birkaç yere tâbi olmak olmaz, muhabbet etmek olur.Yani Peygamber Efendimiz'e tâbi olması gerekirdi. Birkaç yere tâbi olmak olmaz, muhabbet etmek olur. Birkaç yere tâbi olmak olmaz; çünkü birisinin terbiye sisteminin takip edilmesi lazım gelir.Birkaç yere tâbi olmak olmaz; çünkü birisinin terbiye sisteminin takip edilmesi lazım gelir. Bütün tasavvuf kitapları bu konuyu açıkça anlatır.Bütün tasavvuf kitapları bu konuyu açıkça anlatır. Gazzâlî'nin eserleri veyahut diğer bizim tekkenin neşriyatı olan eserleri alın, okuyun. Gazzâlî'nin eserleri veyahut diğer bizim tekkenin neşriyatı olan eserleri alın, okuyun.

Soru: Fenâ fi'ş-şeyh makamında fazla kalmanın tehlikeli olduğu düşüncesiyleSoru: Fenâ fi'ş-şeyh makamında fazla kalmanın tehlikeli olduğu düşüncesiyle ders almakta çekinen kardeşlerimize ne dersiniz? ders almakta çekinen kardeşlerimize ne dersiniz?

Cevap: Onun bir tehlikesi yoktur,Cevap: Onun bir tehlikesi yoktur, insan fenâ fi'ş-şeyh makamını elde ederse öpüp de başına koysun. Ondan korkup tarikate girmiyor! insan fenâ fi'ş-şeyh makamını elde ederse öpüp de başına koysun. Ondan korkup tarikate girmiyor!

Soru: Hatıra olması ve albümde durması şartıyla fotoğraf çektirebilir mi? Soru: Hatıra olması ve albümde durması şartıyla fotoğraf çektirebilir mi?

Cevap: Bu hususta ulamânın ihtilafı vardır, bir kısmı caiz görmüyor.Cevap: Bu hususta ulamânın ihtilafı vardır, bir kısmı caiz görmüyor. Mekke-i Mükerreme'de fotoğraf makinesi gördü mü polisler engel oluyorlar. Mekke-i Mükerreme'de fotoğraf makinesi gördü mü polisler engel oluyorlar. Arkasından başka yerlerde de çatır çatır fotoğraflar çekiliyor. Arkasından başka yerlerde de çatır çatır fotoğraflar çekiliyor. Gazeteler var, mecmualar var, bilimsel çalışmalar var.Gazeteler var, mecmualar var, bilimsel çalışmalar var. Bazen çeşitli sebeplerden de çekme mecburiyeti olabiliyor. Bazen çeşitli sebeplerden de çekme mecburiyeti olabiliyor. Alimler diyorlar ki "Fotoğraf hadîs-i şerîfte yasaklanan tasvir demek değildir."Alimler diyorlar ki "Fotoğraf hadîs-i şerîfte yasaklanan tasvir demek değildir." Peygamber Efendimiz buyurmuş ki "Tasvir yapanları Allah kıyamet gününde huzuruna çağıracakPeygamber Efendimiz buyurmuş ki "Tasvir yapanları Allah kıyamet gününde huzuruna çağıracak ve diyecek ki 'Yaptığınız bu tasvirlerin, suretlerin canını verin bakalım.'" ve diyecek ki 'Yaptığınız bu tasvirlerin, suretlerin canını verin bakalım.'"

Onun için leana'l-lâhu müsavvirîn "Tasvir yapanlara Allah lanet etmiştir." diye hadîs-i şerîf var. Onun için leana'l-lâhu müsavvirîn "Tasvir yapanlara Allah lanet etmiştir." diye hadîs-i şerîf var.

Tabi resim yapmak, heykel yapmak o bakımdan doğru olmuyor.Tabi resim yapmak, heykel yapmak o bakımdan doğru olmuyor. Canlı şeyi, insanın resmini, heykelini yapmak doğru olmuyor.Canlı şeyi, insanın resmini, heykelini yapmak doğru olmuyor. Ama alimler; "Fotoğraf mevcut ışıkların mercekten geçipAma alimler; "Fotoğraf mevcut ışıkların mercekten geçip bu taraftaki kağıdın üstüne aksetmesidir, tabii bir olaydır. bu taraftaki kağıdın üstüne aksetmesidir, tabii bir olaydır. Binaenaleyh burada kişinin bir tasvir yapması bahis konusu değildir." diyorlar.Binaenaleyh burada kişinin bir tasvir yapması bahis konusu değildir." diyorlar. Bu düşünce biraz bugünün şartlarına uygun olduğundan kabul edilebilir. "Mahzuru yok." denilebilir.Bu düşünce biraz bugünün şartlarına uygun olduğundan kabul edilebilir. "Mahzuru yok." denilebilir. Yine de evde duvarlara asılması, vesairesi uygun olmaz. Çünkü suret olan eve melek gelmez.Yine de evde duvarlara asılması, vesairesi uygun olmaz. Çünkü suret olan eve melek gelmez. Perdenin üzerinde bir hayvan sureti olduğu için Peygamber Efendimiz'in evine Cebrail gelmemiştir.Perdenin üzerinde bir hayvan sureti olduğu için Peygamber Efendimiz'in evine Cebrail gelmemiştir. O bakımdan albümde saklanması şartıyla olabilir. O bakımdan albümde saklanması şartıyla olabilir.

Soru: Riya korkusuyla hizmeti terk etmek doğru mudur? Soru: Riya korkusuyla hizmeti terk etmek doğru mudur?

Cevap: Doğru değildir; o, şeytanın bir oyunudur.Cevap: Doğru değildir; o, şeytanın bir oyunudur. Şeytan bazı insanları hayırları, hizmetleri yapmaktan alıkoymak içinŞeytan bazı insanları hayırları, hizmetleri yapmaktan alıkoymak için kafasına uygun mazeretler bulur; "İşte bak, bu riya olacak.kafasına uygun mazeretler bulur; "İşte bak, bu riya olacak. En iyisi bunu yapma." diye hizmeti engelliyor, o da bir aldatmacadır. En iyisi bunu yapma." diye hizmeti engelliyor, o da bir aldatmacadır. İyi olan ibadet ve hizmetler yapılacak, onların riya ile yapılmamasına dikkat edilecek.İyi olan ibadet ve hizmetler yapılacak, onların riya ile yapılmamasına dikkat edilecek. Ama "Riya olur." diye ibadetleri, hizmetleri bırakmak olmaz.Ama "Riya olur." diye ibadetleri, hizmetleri bırakmak olmaz. Soru: Kardeşlere tarikatin üstün olduğunu ve mutlaka gerekli olduğunu nasıl anlatabiliriz? Soru: Kardeşlere tarikatin üstün olduğunu ve mutlaka gerekli olduğunu nasıl anlatabiliriz?

Cevap: Mevlânâ hazretlerinin kitabını okusunlar, tasavvuf kitaplarının hepsindeCevap: Mevlânâ hazretlerinin kitabını okusunlar, tasavvuf kitaplarının hepsinde bir mürşid-i kâmile bağlanmanın ne kadar gerekli ve lüzumlu olduğunu bir mürşid-i kâmile bağlanmanın ne kadar gerekli ve lüzumlu olduğunu daha ilk bölümde anlatır, kuvvetli bir şekilde anlatır. Hepsinde bulabilirler.daha ilk bölümde anlatır, kuvvetli bir şekilde anlatır. Hepsinde bulabilirler. Ciddi tasavvuf kitaplarının hepsinde vardır. Ciddi tasavvuf kitaplarının hepsinde vardır.

Soru: "İnsanın rızkı mahduttur. Fazla yiyenler rızıklarını çabuk tüketirler ve erken ölürler;Soru: "İnsanın rızkı mahduttur. Fazla yiyenler rızıklarını çabuk tüketirler ve erken ölürler; az yiyenler uzun yaşarlar." sözü ve görüşü için ne buyurursunuz? az yiyenler uzun yaşarlar." sözü ve görüşü için ne buyurursunuz?

Cevap: Bu doğru değildir, çünkü insanın rızkının mahdut olduğu gibi nefesleri de zamanı da mahduttur.Cevap: Bu doğru değildir, çünkü insanın rızkının mahdut olduğu gibi nefesleri de zamanı da mahduttur. Yani o sadece yemeği az yemekle, çok yemekle ilgili bir mesele değildir.Yani o sadece yemeği az yemekle, çok yemekle ilgili bir mesele değildir. İzâ câe ecelün fe lâ yeste'hirûne sâaten fe lâ yestakdimûn ömrünün ne kadar olacağı da tespit edilmiştir; İzâ câe ecelün fe lâ yeste'hirûne sâaten fe lâ yestakdimûn ömrünün ne kadar olacağı da tespit edilmiştir; bu görüş doğru değildir. Falanca kitapta yazmış ama doğru değil. Az yerse sıhhat kazanmış olur; bu görüş doğru değildir. Falanca kitapta yazmış ama doğru değil. Az yerse sıhhat kazanmış olur; çok yerse midesini karaciğerini yormuş olur, şişmanlamış olur, boş yere yük taşımış olur; çok yerse midesini karaciğerini yormuş olur, şişmanlamış olur, boş yere yük taşımış olur; ama onunla ilgili değil. ama onunla ilgili değil.

Soru: Bende birkaç aydan beri dünya işlerine karşı müthiş bir soğuma meydana geldi.Soru: Bende birkaç aydan beri dünya işlerine karşı müthiş bir soğuma meydana geldi. Ticaret yapamıyorum ancak ilim meclislerinde ve türbe ziyaretlerinde huzur buluyorum. Ticaret yapamıyorum ancak ilim meclislerinde ve türbe ziyaretlerinde huzur buluyorum. Ne tavsiye buyurursunuz? Ne tavsiye buyurursunuz?

Cevap: Bu doğru bir dir. Doğru gibi görünür ama bir aldatmacadır, doğru değildir.Cevap: Bu doğru bir dir. Doğru gibi görünür ama bir aldatmacadır, doğru değildir. Çünkü insan çalışmayınca başkasına yük olur; başkasına yük olmak da daha kötü bir şeydir.Çünkü insan çalışmayınca başkasına yük olur; başkasına yük olmak da daha kötü bir şeydir. Onun için büyüklerimiz hem ibadet etmişler hem kazançlarını kendileri kazanmaya çok dikkat etmişlerdir.Onun için büyüklerimiz hem ibadet etmişler hem kazançlarını kendileri kazanmaya çok dikkat etmişlerdir. Tasavvufta kendisinin helal bir lokma kazanması önemli bir çalışmadır; onu unutmasın. Tasavvufta kendisinin helal bir lokma kazanması önemli bir çalışmadır; onu unutmasın. el-Kâsibü habîbullah hadîs-i şerîftir; "Çalışan kazanan Allah'ın sevgili kuludur." diye hem kazanıyorel-Kâsibü habîbullah hadîs-i şerîftir; "Çalışan kazanan Allah'ın sevgili kuludur." diye hem kazanıyor hem başkalarına da bakan hediye alır yardım eder, bir şeyler olur.hem başkalarına da bakan hediye alır yardım eder, bir şeyler olur. İnsan kazandı mı bir şeyler yapması mümkün olur. Helalinden kazanmaya gayret etsin. İnsan kazandı mı bir şeyler yapması mümkün olur. Helalinden kazanmaya gayret etsin.

Soru: Namazda medd-i lâzımları dört elif miktarı çekmemek namazı bozar mı? Soru: Namazda medd-i lâzımları dört elif miktarı çekmemek namazı bozar mı?

Cevap: Bozmaz; o tecvit kaidesidir. Namazda namazı bozan;Cevap: Bozmaz; o tecvit kaidesidir. Namazda namazı bozan; harflerin mânayı bozacak şekilde yanlış telaffuz edilmesi,harflerin mânayı bozacak şekilde yanlış telaffuz edilmesi, kelimelerin mânayı bozacak şekilde yanlış telaffuz edilmesidir.kelimelerin mânayı bozacak şekilde yanlış telaffuz edilmesidir. Uzatmanın olmamasından namaz bozulmaz. Uzatmanın olmamasından namaz bozulmaz.

Soru: Beylerin eşlerine dayak atması konusunda ne buyurursunuz?Soru: Beylerin eşlerine dayak atması konusunda ne buyurursunuz? Haklı ya da haksız bunun İslâm'daki yeri nedir? Haklı ya da haksız bunun İslâm'daki yeri nedir?

Cevap: İslâm'da zulüm yoktur. Karşısındaki zayıf da olsa çocuk da olsa kendi çocuğu da olsaCevap: İslâm'da zulüm yoktur. Karşısındaki zayıf da olsa çocuk da olsa kendi çocuğu da olsa zulüm hiçbir şekilde tecviz edilemez. Yalnız çocuk namazı kılmıyorsa emredilir,zulüm hiçbir şekilde tecviz edilemez. Yalnız çocuk namazı kılmıyorsa emredilir, hâlâ kılmıyorsa on yaşına gelmişse o zaman "Gözü korkutulsun." diye dövülür. "Niye kılmıyorsun?hâlâ kılmıyorsa on yaşına gelmişse o zaman "Gözü korkutulsun." diye dövülür. "Niye kılmıyorsun? Terbiyesiz! Hadi bakalım." diye uyarılır. Kadın da normal olarak dövülmez ama serkeşlik ediyor,Terbiyesiz! Hadi bakalım." diye uyarılır. Kadın da normal olarak dövülmez ama serkeşlik ediyor, âsî geliyor, söz dinlemiyorsa o zaman Kur'ân-ı Kerîm'de belli bir ölçüde onun da korkutulması âsî geliyor, söz dinlemiyorsa o zaman Kur'ân-ı Kerîm'de belli bir ölçüde onun da korkutulması ve yapmaması için vurulması durumu var; o kadar. Ama ben hiçbir dayak atan kocanınve yapmaması için vurulması durumu var; o kadar. Ama ben hiçbir dayak atan kocanın Kur'ân-ı Kerîm'in o ölçüsünde dayak attığını sanmıyorum. "Yemek niye yanık oldu?" Çat pat küt! Kur'ân-ı Kerîm'in o ölçüsünde dayak attığını sanmıyorum. "Yemek niye yanık oldu?" Çat pat küt! "Bilmem ne niye oldu?" Çat pat küt! Hep haksız yeredir. Büyük ölçüde öyledir."Bilmem ne niye oldu?" Çat pat küt! Hep haksız yeredir. Büyük ölçüde öyledir. Evet, aşırı bir geçimsizlik, serkeşlik yapan bir kimseye biraz gözdağı vermek var;Evet, aşırı bir geçimsizlik, serkeşlik yapan bir kimseye biraz gözdağı vermek var; ama bu ondan olmuyor, ekseriyetle zulmen oluyor; hiç doğru değildir. ama bu ondan olmuyor, ekseriyetle zulmen oluyor; hiç doğru değildir.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2