Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Hayatın Gayesi Yaratanı Bilmektir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Zilka'de 1410 / 26.05.1990

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde bizlereAllahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde bizlere yaşadığımız hayatın mânası hakkında bazı âyetler göndermiş. Bunun en ürpertici olanlarından birisi: yaşadığımız hayatın mânası hakkında bazı âyetler göndermiş. Bunun en ürpertici olanlarından birisi:

Bismillâhirrahmânirrahîm. E fe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ türceûne.Bismillâhirrahmânirrahîm.

E fe hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ türceûne.
"Ey insanlar; siz sanıyor musunuz ki biz sizi abes yere, maksatsız, gayesiz, boş, bâtıl, bir hiç olarak yarattık?"Ey insanlar; siz sanıyor musunuz ki biz sizi abes yere, maksatsız, gayesiz, boş, bâtıl, bir hiç olarak yarattık? Böyle mi sanıyorsunuz? Bize dönmeyeceğinizi mi sanıyorsunuz?" Böyle mi sanıyorsunuz? Bize dönmeyeceğinizi mi sanıyorsunuz?"

Buna edebiyatta istifâm-ı istinkârî derler veya inkârî derler.Buna edebiyatta istifâm-ı istinkârî derler veya inkârî derler. Yani böyle değil, soru soruyor ama böyle olmadığını beyan etmek için soruyor. Hayat boşuna değildir.Yani böyle değil, soru soruyor ama böyle olmadığını beyan etmek için soruyor. Hayat boşuna değildir. Gayesiz değildir. Maksatsız değildir. Abes değildir. Hayatın bir anlamı var, bir gayesi var. Gayesiz değildir. Maksatsız değildir. Abes değildir. Hayatın bir anlamı var, bir gayesi var. Bir fonksiyonu var.Bir fonksiyonu var. Bizim; yaşayan insanların hayata sahip olan, hayatın içinde olan varlıkların bir misyonumuz var;Bizim; yaşayan insanların hayata sahip olan, hayatın içinde olan varlıkların bir misyonumuz var; sırtımıza yüklenmiş olan bir görevimiz var. sırtımıza yüklenmiş olan bir görevimiz var.

İnanmayan insanlar, hayatı anlamsız, boş bir şey olarak görüyorlar. Şairin birisi diyor ki; İnanmayan insanlar, hayatı anlamsız, boş bir şey olarak görüyorlar. Şairin birisi diyor ki;

Hadîs ez mutrib u mey gû ve râz-i dehr kemter cû Ki kes negşûd u negşâyed be hikmet in muammâ râ Hadîs ez mutrib u mey gû ve râz-i dehr kemter cû

Ki kes negşûd u negşâyed be hikmet in muammâ râ

Meşhur İran şairlerinden birisidir bunu söyleyen. Diyor ki; "Çalgıdan bahset, içkiden bahset.Meşhur İran şairlerinden birisidir bunu söyleyen. Diyor ki; "Çalgıdan bahset, içkiden bahset. Hayatın anlamını ne yapacaksın arayıp, arama. Çünkü bu muammayı şimdiye kadar kimse çözmüş değil." Hayatın anlamını ne yapacaksın arayıp, arama. Çünkü bu muammayı şimdiye kadar kimse çözmüş değil."

Bir başka şiirinde demiş ki; "Bu kitabın baş sayfaları, son sayfaları kopuktur." Bir başka şiirinde demiş ki; "Bu kitabın baş sayfaları, son sayfaları kopuktur."

Yani meçhul, bilmiyoruz. Başı nereden başlıyor, neyin nesiymiş? Bize meçhul.Yani meçhul, bilmiyoruz. Başı nereden başlıyor, neyin nesiymiş? Bize meçhul. Sonu nerede bitiyor bu kitabın, bilmiyoruz, diyor. Sonu nerede bitiyor bu kitabın, bilmiyoruz, diyor.

Bu, imansızların inançsızlık boşluğu içinde çırpınışları! Boş bir hayat, gayesiz bir hayat!Bu, imansızların inançsızlık boşluğu içinde çırpınışları! Boş bir hayat, gayesiz bir hayat! Bu yokluk muazzam, müthiş bir şey. Bu boş düşüncenin, yokluk hissinin düşürdüğü tuzak. Bu yokluk muazzam, müthiş bir şey. Bu boş düşüncenin, yokluk hissinin düşürdüğü tuzak.

"İçkiden bahset, zevkten bahset, keyiften bahset. Dünyaya bir defa gelmişsin."İçkiden bahset, zevkten bahset, keyiften bahset. Dünyaya bir defa gelmişsin. Sonunun ne olacağı belli değil. Evvelce nerede olduğun belli değil…" Sonunun ne olacağı belli değil. Evvelce nerede olduğun belli değil…"

Hani doyunca, patlayınca, tıksırınca yemek, içmek, yaşamak tarzında; belki hayvanlar bile böyle değil.Hani doyunca, patlayınca, tıksırınca yemek, içmek, yaşamak tarzında; belki hayvanlar bile böyle değil. İnsanın inançsızının düştüğü bu durum hayvanlardan da belhüm edall, daha aşağı durum olmuş oluyor. İnsanın inançsızının düştüğü bu durum hayvanlardan da belhüm edall, daha aşağı durum olmuş oluyor. Hayat bir imtihan! Ellezî haleka'l-mevte ve'l-hayâte li-yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelen. Hayat bir imtihan!

Ellezî haleka'l-mevte ve'l-hayâte li-yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelen.

"Hanginiz daha güzel iş yapacak, hanginiz daha güzel imtihan başaracak diye"Hanginiz daha güzel iş yapacak, hanginiz daha güzel imtihan başaracak diye sizi imtihan etmek için ölümü, hayatı var eyledik!" diyen Allahu Teâlâ hazretlerinin kulları sınaması bir imtihan!sizi imtihan etmek için ölümü, hayatı var eyledik!" diyen Allahu Teâlâ hazretlerinin kulları sınaması bir imtihan! Bu gerçek, bu hakikat İslâm'ın en mühim hakikatlerinden birisi âhiret inancı. Âhirete gideceğiz. Bu gerçek, bu hakikat İslâm'ın en mühim hakikatlerinden birisi âhiret inancı. Âhirete gideceğiz.

el-Hayâtü'd-dünyâ. Bu dünya, şimdiki hayat fâni ve geçici.el-Hayâtü'd-dünyâ. Bu dünya, şimdiki hayat fâni ve geçici. Rüzgâr gibi geçen, yel gibi geçen, esip tozan, göz yumup açınca tükeniveren,Rüzgâr gibi geçen, yel gibi geçen, esip tozan, göz yumup açınca tükeniveren, nasıl geçtiği anlaşılmayan bir zaman parçası. nasıl geçtiği anlaşılmayan bir zaman parçası.

el-Hayâtü'l-âhireh. Asıl hayat, ebedî, sonsuz hayat, bitmeyen hayat! el-Hayâtü'l-âhireh. Asıl hayat, ebedî, sonsuz hayat, bitmeyen hayat!

Hüm fî hâ hâlidûne. İnsanlar orada neyle karşılaşacaklar, hangi dâra;Hüm fî hâ hâlidûne.

İnsanlar orada neyle karşılaşacaklar, hangi dâra;
dâr-ı saadete mi, dâr-ı cennâte mi girecekler yoksa dâr-ı cahîme mi girecekler? dâr-ı saadete mi, dâr-ı cennâte mi girecekler yoksa dâr-ı cahîme mi girecekler? Cennetlik mi olacaklar cehennemlik mi olacaklar? Orada ebedî kalınacak. Cennetlik mi olacaklar cehennemlik mi olacaklar? Orada ebedî kalınacak.

Asıl âlem orası! Rakamlarla ifade edilemeyecek, devamlı, sonsuz, ebedî hâlidî âlem orası.Asıl âlem orası! Rakamlarla ifade edilemeyecek, devamlı, sonsuz, ebedî hâlidî âlem orası. Burası rakamlı olduğu için, sonlu olduğu için burası bir hiç.Burası rakamlı olduğu için, sonlu olduğu için burası bir hiç. İkisini birbirine nispet edersek dünya hayatı, âhiret hayatına göre nedir diye nispet eder, İkisini birbirine nispet edersek dünya hayatı, âhiret hayatına göre nedir diye nispet eder, oranlarsak bu bunun kaçta kaçıdır diyecek olursak; diyelim ki yüz yıl yaşadık veya bin yıl yaşadık.oranlarsak bu bunun kaçta kaçıdır diyecek olursak; diyelim ki yüz yıl yaşadık veya bin yıl yaşadık. Âhiret hayatı sonsuz. Bini sonsuza bölersek sıfır! Bir rakamın sonsuza bölümü sıfırdır.Âhiret hayatı sonsuz. Bini sonsuza bölersek sıfır! Bir rakamın sonsuza bölümü sıfırdır. Çünkü sonsuz derecede küçük parçalara bölüyorsunuz. Sıfır olur. Sıfırdır, matematik bunu söylüyor.Çünkü sonsuz derecede küçük parçalara bölüyorsunuz. Sıfır olur. Sıfırdır, matematik bunu söylüyor. Dünya hayatıyla âhiret hayatını inceleyecek olursanız acaba bu bunun kaçta kaçı, Dünya hayatıyla âhiret hayatını inceleyecek olursanız acaba bu bunun kaçta kaçı, dünya hayatı bin yıl sürecek olsa âhiret hayatının yanında kaçtır? Sıfırdır. Dünya hayatı sıfırdır. dünya hayatı bin yıl sürecek olsa âhiret hayatının yanında kaçtır? Sıfırdır. Dünya hayatı sıfırdır.

Biz buraya gelmişiz. Bir müddet yaşamışız. İşte siz gençlik yaşlarındasınız. Biz de ihtiyarlığın başındayız.Biz buraya gelmişiz. Bir müddet yaşamışız. İşte siz gençlik yaşlarındasınız. Biz de ihtiyarlığın başındayız. Bilmiyoruz bundan sonra ne olacak? Kaderimiz, anlımızda yazımız nedir, bilmiyoruz. Bilmiyoruz bundan sonra ne olacak? Kaderimiz, anlımızda yazımız nedir, bilmiyoruz. Ama burada bazı şeyleri bilmek en büyük vazifemiz: Ama burada bazı şeyleri bilmek en büyük vazifemiz:

Bizi kim yarattı? Bize bu nimetleri kim veriyor? Bize bu varlığı kim vermiş? Bu aklı kim vermiş?Bizi kim yarattı? Bize bu nimetleri kim veriyor? Bize bu varlığı kim vermiş? Bu aklı kim vermiş? Bu düşünce, bu tefekkür, şu şiirler, bu güzellikler, vücudumuzun kabiliyetleri… Bizden değil.Bu düşünce, bu tefekkür, şu şiirler, bu güzellikler, vücudumuzun kabiliyetleri… Bizden değil. Bizim dışımızdan bize verilmiş nimetler. Küçücük bir tohumdan çıkan ağaç. Bizim dışımızdan bize verilmiş nimetler. Küçücük bir tohumdan çıkan ağaç. Ağacın dallarından sarkan meyveler; kırmızılar, yeşiller, renkler, tatlılar, ekşiler…Ağacın dallarından sarkan meyveler; kırmızılar, yeşiller, renkler, tatlılar, ekşiler… Yerden fışkıran feyizler, bereketler; küçücük bir tohumdan harika sonuçlar… Allah'ın çeşitli nimetleri!Yerden fışkıran feyizler, bereketler; küçücük bir tohumdan harika sonuçlar… Allah'ın çeşitli nimetleri! Bunların mahiyetini biliyor muyuz!Bunların mahiyetini biliyor muyuz! İşte biz bu nimetlerden istifade ediyoruz. Yiyoruz, içiyoruz, yaşıyoruz.İşte biz bu nimetlerden istifade ediyoruz. Yiyoruz, içiyoruz, yaşıyoruz. Sıhhatteyiz, âfiyetteyiz, şeniz, zindeyiz, hoşuz, iyiyiz. Kime teşekkür edeceğiz? Sıhhatteyiz, âfiyetteyiz, şeniz, zindeyiz, hoşuz, iyiyiz.

Kime teşekkür edeceğiz?
Nedir bu nimetlerin kaynağı, neresidir? Kim gönderiyor bize? Nedir bu nimetlerin kaynağı, neresidir? Kim gönderiyor bize?

Her gün bir yerden, bir zarf içinden bize bir milyon lira para gelse sahibini merak etmez miyiz?Her gün bir yerden, bir zarf içinden bize bir milyon lira para gelse sahibini merak etmez miyiz? Kim gönderiyor? Bize bunca nimeti kim verdi? Kim vermeye devam ediyor? Kim bizi bu nimetleine gark etti? Kim gönderiyor? Bize bunca nimeti kim verdi? Kim vermeye devam ediyor? Kim bizi bu nimetleine gark etti?

Kur'ân-ı Kerîm'in şehadetiyle bizim en mühim görevimiz, en büyük ödevimiz bizi yaratanı bilmek ve bulmak. Kur'ân-ı Kerîm'in şehadetiyle bizim en mühim görevimiz, en büyük ödevimiz bizi yaratanı bilmek ve bulmak. En affedilmez suç yaratanı bilmemek, bulmamak, tanımamak veya yanlış tanımak. En affedilmez suç yaratanı bilmemek, bulmamak, tanımamak veya yanlış tanımak. Yanlış tanımaya şirk diyoruz. Bilmemeye küfür diyoruz, inkâr diyoruz. Suçların en büyüğü bu! Yanlış tanımaya şirk diyoruz. Bilmemeye küfür diyoruz, inkâr diyoruz. Suçların en büyüğü bu!

Erhamürrâhimîn olan Allahu Teâlâ hazretleri, her günahı bağışlayabiliyor.Erhamürrâhimîn olan Allahu Teâlâ hazretleri, her günahı bağışlayabiliyor. Adam öldürmüş, hırsızlık yapmış, ömrünü fena yollarla geçirmiş vs.Adam öldürmüş, hırsızlık yapmış, ömrünü fena yollarla geçirmiş vs. Tevbe edip doğru yola gelince affedebiliyor. Tevbe edip doğru yola gelince affedebiliyor.

İnnallâhe lâ yağfiru en yüşrake bihi ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâü. İnnallâhe lâ yağfiru en yüşrake bihi ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâü.

Öbür suçların hepsini bağışlayabilir; ama kendisini bilememe, bulamama suçunu bağışlamıyor.Öbür suçların hepsini bağışlayabilir; ama kendisini bilememe, bulamama suçunu bağışlamıyor. Çünkü bundan büyük suç olmaz. Bundan büyük duygusuzluk olmaz. Bundan büyük gabîlik olmaz.Çünkü bundan büyük suç olmaz. Bundan büyük duygusuzluk olmaz. Bundan büyük gabîlik olmaz. Bundan büyük vurdumduymazlık olmaz. Bundan büyük tembellik olmaz. Bundan büyük vurdumduymazlık olmaz. Bundan büyük tembellik olmaz. Bundan büyük ahlâksızlık olmaz. Bundan büyük nezaketsizlik olmaz… Bundan büyük ahlâksızlık olmaz. Bundan büyük nezaketsizlik olmaz…

Bunca nimeti kim gönderiyor? Kime teşekkür edeceğim? Bunca nimeti kim gönderiyor? Kime teşekkür edeceğim?

Ondan haberi yok! Hayatın gayesi yaratanı bilmektir. Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'büdûni. Ondan haberi yok! Hayatın gayesi yaratanı bilmektir.

Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'büdûni.

Yaratanı bileceksiniz. Hem de çok sağlam bir şekilde bileceksiniz. Mutlaka bileceksiniz.Yaratanı bileceksiniz. Hem de çok sağlam bir şekilde bileceksiniz. Mutlaka bileceksiniz. Muhakkak bileceksiniz. Bunu bilmediğiniz zaman, vazifenizi yapmamış oluyorsunuz. Hayatınız boş.Muhakkak bileceksiniz. Bunu bilmediğiniz zaman, vazifenizi yapmamış oluyorsunuz. Hayatınız boş. Dünya üzerinde Allah'ın bir sürü böyle, bu gerçeği yakalayamamış kulu var. Onlar gibi olursunuz. Dünya üzerinde Allah'ın bir sürü böyle, bu gerçeği yakalayamamış kulu var. Onlar gibi olursunuz.

Ve mâ ekseru'n-nâse ve lev haraste bi-mü'minîne. İnsanların çoğu bu gerçekleri yakalayamıyorlar.Ve mâ ekseru'n-nâse ve lev haraste bi-mü'minîne.

İnsanların çoğu bu gerçekleri yakalayamıyorlar.
Sirke sineği gibi yani bir sirke çanağının üstünde uçuşan zayıf, nahif sinekler sabahleyin bakarsınız, Sirke sineği gibi yani bir sirke çanağının üstünde uçuşan zayıf, nahif sinekler sabahleyin bakarsınız, akşamleyin bakarsınız üstünde uçuşuyorlar. Yerler sinek ölüsü dolu. Sirke sineği gibi insanlar. akşamleyin bakarsınız üstünde uçuşuyorlar. Yerler sinek ölüsü dolu. Sirke sineği gibi insanlar. Kıymeti yok. İnanmamış insanın kıymeti yok. Kıymeti yok. İnanmamış insanın kıymeti yok. İnsanı insan yapan, insanı sultan yapan, insanı ölmez bir varlık hâline getiren imanıdır. İnsanı insan yapan, insanı sultan yapan, insanı ölmez bir varlık hâline getiren imanıdır.

Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez diyor Yunus Emre. Sözün büyüklüğüne bakın!Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez

diyor Yunus Emre. Sözün büyüklüğüne bakın!
Sonra bilmemeye karşı duyulan tahkire, tahkir duygusuna bakın:Sonra bilmemeye karşı duyulan tahkire, tahkir duygusuna bakın: Ölen hayvan imiş yani, eğer inanmış değilse işte hayvandır, ne olacak? Âşıklar ölmez, diyor.Ölen hayvan imiş yani, eğer inanmış değilse işte hayvandır, ne olacak?

Âşıklar ölmez, diyor.
Kendisine rızkı gönderen, nimeti veren, varlığı veren, aklı, fikri veren, İslâm'ı veren,Kendisine rızkı gönderen, nimeti veren, varlığı veren, aklı, fikri veren, İslâm'ı veren, imanı veren, duyguyu veren Rabbini bilmek ve ona âşık olmak; hayatın gayesi bu! Sevgi!imanı veren, duyguyu veren Rabbini bilmek ve ona âşık olmak; hayatın gayesi bu! Sevgi! Sevgi, makamların, mânevî, tasavvufî makamlarının en üstünü sevmek. Sevgi, makamların, mânevî, tasavvufî makamlarının en üstünü sevmek. Aşk makamı, şevk makamı. Aşkullah, muhabbetullah makamı. O makamı bulmuşlar.Aşk makamı, şevk makamı. Aşkullah, muhabbetullah makamı. O makamı bulmuşlar. O âb-ı hayattan içmişler, eskiler. Asıl vazifemiz budur.O âb-ı hayattan içmişler, eskiler. Asıl vazifemiz budur. Kur'ân-ı Kerîm'in âyet-i kerîmesi bize bunu bildiriyor. Kur'ân-ı Kerîm'in âyet-i kerîmesi bize bunu bildiriyor.

Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'büdûni. Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'büdûni.

Sizin de asıl işiniz bu sizden öncekilerin de asıl işi buydu. Sizden sonrakilerin de asıl işi bu.Sizin de asıl işiniz bu sizden öncekilerin de asıl işi buydu. Sizden sonrakilerin de asıl işi bu. Babanızın da işi bu annenizin işi de bu. Kardeşinizin, komşunuzun işi de bu.Babanızın da işi bu annenizin işi de bu. Kardeşinizin, komşunuzun işi de bu. Allah'ı bileceğiz. Allah'ı bulacağız. Çünkü; Allah'ı bileceğiz. Allah'ı bulacağız. Çünkü;

Ve hüve meaküm eyne mâ küntüm. Âyet-i kerîme bize bildiriyor ki;Ve hüve meaküm eyne mâ küntüm.

Âyet-i kerîme bize bildiriyor ki;
"Nerede isek O bizimle beraber! Nerede idiysek bizimle beraber!" "Nerede isek O bizimle beraber! Nerede idiysek bizimle beraber!"

Ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid. "Biz insanoğluna onun şah damarından daha yakınız." Ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid.

"Biz insanoğluna onun şah damarından daha yakınız."

Va'lemû ennallâhe yahûlü beyne'l-mer'i ve kalbihi. "Kişiyle kalbi arasında ihâta eder.Va'lemû ennallâhe yahûlü beyne'l-mer'i ve kalbihi.

"Kişiyle kalbi arasında ihâta eder.
O arada, o arayı kuşatır, çevreler." diye bildiriliyor. Yani Yunus bunu çok güzel anlamış. Diyor ki; O arada, o arayı kuşatır, çevreler." diye bildiriliyor. Yani Yunus bunu çok güzel anlamış. Diyor ki;

İstemegil anı ırak Gönüldedir ana durak Cenâb-ı Mevlâ'yı uzaklarda arama!İstemegil anı ırak

Gönüldedir ana durak

Cenâb-ı Mevlâ'yı uzaklarda arama!
Almanca bir din kitabını, çocukların din kitabını getirmişlerdi. İlk sayfayı açtım, diyor ki; Almanca bir din kitabını, çocukların din kitabını getirmişlerdi. İlk sayfayı açtım, diyor ki;

Gott ist in der himmer. "Tanrı göktedir." Öyle saçma şey mi olur? Allahu Teâlâ hazretleri her yerde!Gott ist in der himmer. "Tanrı göktedir."

Öyle saçma şey mi olur? Allahu Teâlâ hazretleri her yerde!
Bir yerde olup bir yerde olmaması düşünülebilir mi? Öyle saçma şey mi olur? Adamlar uzakları düşünüyorlar.Bir yerde olup bir yerde olmaması düşünülebilir mi? Öyle saçma şey mi olur? Adamlar uzakları düşünüyorlar. Adamlar yer arıyorlar. Yer arayınca da bulamıyor tabii. Adamlar yer arıyorlar. Yer arayınca da bulamıyor tabii. Lapiras mıdır nedir, bir astronomi alimi; kâfir, kâfircik.Lapiras mıdır nedir, bir astronomi alimi; kâfir, kâfircik. Gökleri, yeni teorileri ortaya atıp da anlatan adama sormuşlar: Gökleri, yeni teorileri ortaya atıp da anlatan adama sormuşlar:

"Üstat, senin sisteminde tanrının yeri neresi?" "Benim sistemimde tanrıya yer yok!" "Üstat, senin sisteminde tanrının yeri neresi?"

"Benim sistemimde tanrıya yer yok!"

Ama gerçek öyle değil. Bulan buluyor ve bulduğunun sonucu da belli oluyor.Ama gerçek öyle değil. Bulan buluyor ve bulduğunun sonucu da belli oluyor. Bulduğunun sonucu da belli oluyor. Bulan acaba sübjektif bir olguya mı varmış?Bulduğunun sonucu da belli oluyor.

Bulan acaba sübjektif bir olguya mı varmış?
Acaba bulamadığı halde kendisini buldu mu sanıyor yoksa gerçekten mi buluyor? Acaba bulamadığı halde kendisini buldu mu sanıyor yoksa gerçekten mi buluyor?

Bulan gerçekten buluyor. Gerçekten buluyor; çünkü olgularla, tezahürâtıyla bulduğu anlaşılıyor.Bulan gerçekten buluyor. Gerçekten buluyor; çünkü olgularla, tezahürâtıyla bulduğu anlaşılıyor. Allahu Teâlâ hazretleri bir hadîs-i kudsîde buyurmuş ki; Allahu Teâlâ hazretleri bir hadîs-i kudsîde buyurmuş ki;

"Kulum bana ibadet ve taatlerle, hayır ve hasenât ile nevâfil ile yaklaşadurur. "Kulum bana ibadet ve taatlerle, hayır ve hasenât ile nevâfil ile yaklaşadurur. Her yaptığı ibadet, kulu Allah'a biraz daha yaklaştırır, biraz daha yaklaştırır, biraz daha yaklaştırır. Her yaptığı ibadet, kulu Allah'a biraz daha yaklaştırır, biraz daha yaklaştırır, biraz daha yaklaştırır. Nihayet iyiliği galebe çalar. Kul esas yapısı itibariyle, genel manzarası itibariyle iyi bir kul olur." Nihayet iyiliği galebe çalar. Kul esas yapısı itibariyle, genel manzarası itibariyle iyi bir kul olur."

İyilik yapan bir kul olur.İyilik yapan bir kul olur. Ufak tefek kusurları olsa bile hatasız kul olmaz; ama genel yapısı itibariyle, nihayet hayırla hasenâtla,Ufak tefek kusurları olsa bile hatasız kul olmaz; ama genel yapısı itibariyle, nihayet hayırla hasenâtla, iyiliklerle meşgul olan bir iyilik meleği gibi bir insan olur. Herkes görür, sever. iyiliklerle meşgul olan bir iyilik meleği gibi bir insan olur. Herkes görür, sever. Karınca ezmez. Tatlı dilli. Kimsenin kalbini kırmaz. İyi insan. Herkese ittifak eder. Karınca ezmez. Tatlı dilli. Kimsenin kalbini kırmaz. İyi insan. Herkese ittifak eder.

Hattâ uhibbehû. "Nihayet ben o kulumu severim.Hattâ uhibbehû. "Nihayet ben o kulumu severim. Böyle nafile ibadetleri yaptığı zaman ilerleye ilerleye ben o kulumu severim." Böyle nafile ibadetleri yaptığı zaman ilerleye ilerleye ben o kulumu severim."

Fe izâ ahbebtü küntü aynehû. "O kulumu sevdiğim zaman da gören gözü olurum. İşiten kulağı olurum.Fe izâ ahbebtü küntü aynehû. "O kulumu sevdiğim zaman da gören gözü olurum. İşiten kulağı olurum. Tutan eli olurum. Söyleyen dili olurum. Yürüyen ayağı olurum. Benimle görür…" Tutan eli olurum. Söyleyen dili olurum. Yürüyen ayağı olurum. Benimle görür…"

Bir beşer görüşü ile görme değil, Allahu Teâlâ hazretlerinin gösterdiği her şeyi görme durumuna gelir.Bir beşer görüşü ile görme değil, Allahu Teâlâ hazretlerinin gösterdiği her şeyi görme durumuna gelir. Dünü görür, istikbali görür. Cenneti görür. Hilkati görür. Falanca insanın uzakta yaptığı şeyi görür.Dünü görür, istikbali görür. Cenneti görür. Hilkati görür. Falanca insanın uzakta yaptığı şeyi görür. Söylediği sözü duyar. Yaptığı ters işi haber verir, onun karşısına çıkar. Neden? Söylediği sözü duyar. Yaptığı ters işi haber verir, onun karşısına çıkar.

Neden?

Çünkü Allah gören gözü oldu. Allah işiten kulağı oldu. Allah tutan eli oldu. Allah ona yardım etti.Çünkü Allah gören gözü oldu. Allah işiten kulağı oldu. Allah tutan eli oldu. Allah ona yardım etti. O Allahu Teâlâ hazretlerinin yardımına mazhar olunca müstesna bir kul oluyor.O Allahu Teâlâ hazretlerinin yardımına mazhar olunca müstesna bir kul oluyor. İnsan Allah'ın sevgili kulu olduğu zaman bizim tanıdığımız, şu bize materyalist eğitimle öğrettikleri sistemden başka sistemler çalışmaya başlıyor. İnsan Allah'ın sevgili kulu olduğu zaman bizim tanıdığımız, şu bize materyalist eğitimle öğrettikleri sistemden başka sistemler çalışmaya başlıyor. Yakınlar uzak oluyor. İmkânsız işler mümkünât dairesine giriyor. Yapılamayan şeyler yapılabiliyor.Yakınlar uzak oluyor. İmkânsız işler mümkünât dairesine giriyor. Yapılamayan şeyler yapılabiliyor. Mesafeler aşılabiliyor. Yedi kat gökleri seyran edebiliyor. Mesafeler aşılabiliyor. Yedi kat gökleri seyran edebiliyor. Allah'ın bir kulu bir anda karşısındakinin gönlünden geçeni söyleyebiliyor. Allah'ın bir kulu bir anda karşısındakinin gönlünden geçeni söyleyebiliyor. Hiç kimsenin yapamadığı işleri yapabiliyor. Bir işaretiyle kameri ikiye bölebiliyor. Neden? Hiç kimsenin yapamadığı işleri yapabiliyor. Bir işaretiyle kameri ikiye bölebiliyor.

Neden?

Allah yardım ettiği için! Allah'ı bulduğu, Allah'ı bildiği, Allah'ı sevdiği için!Allah yardım ettiği için! Allah'ı bulduğu, Allah'ı bildiği, Allah'ı sevdiği için! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"Allah'ı hakkıyla bilseydiniz Allah'tan hakkıyla korksaydınız dualarınızla dağlar yerinden kayardı,"Allah'ı hakkıyla bilseydiniz Allah'tan hakkıyla korksaydınız dualarınızla dağlar yerinden kayardı, zâil olurdu, zeval bulurdu. Yok olurdu, toz olurdu." Her şey olurdu. zâil olurdu, zeval bulurdu. Yok olurdu, toz olurdu." Her şey olurdu.

Allahu Teâlâ hazretlerine, insanı sevgili kul olmaya bakmalı. Allahu Teâlâ hazretlerine, insanı sevgili kul olmaya bakmalı.

Bizim hayatımızın gayesi Allah'ı bilmek. Allah'ın sevgisini kazanmak, rızasını kazanmak.Bizim hayatımızın gayesi Allah'ı bilmek. Allah'ın sevgisini kazanmak, rızasını kazanmak. Bastıra bastıra, tekrar tekrar yine her zaman, her anda, her yerde söyleyeceğimiz söz bu, gayemiz bu: Bastıra bastıra, tekrar tekrar yine her zaman, her anda, her yerde söyleyeceğimiz söz bu, gayemiz bu:

İlâhî ente maksûdî ve ridâke matlûbî. İlâhî ente maksûdî ve ridâke matlûbî.

Yazın defterinizin başına, yazın kalbinize, yazın her zaman açtığınız cüzdanınızın bir kenarına! Yazın defterinizin başına, yazın kalbinize, yazın her zaman açtığınız cüzdanınızın bir kenarına!

Bir arkadaş kol saatinin üstüne mürekkeple yazmış: el-Mevtü hakkun. Saate bakıyor.Bir arkadaş kol saatinin üstüne mürekkeple yazmış:

el-Mevtü hakkun.

Saate bakıyor.
Her saate bakışta; el-Mevtü hakkun. "Ölüm haktır. Bir gün başına gelecek. Her saate bakışta; el-Mevtü hakkun. "Ölüm haktır. Bir gün başına gelecek. Muhakkak gelecek." diye o ihtarı alıyor. Siz de bir yere yazın, unutmayın: Muhakkak gelecek." diye o ihtarı alıyor. Siz de bir yere yazın, unutmayın:

İlâhî ente maksûdî ve ridâke matlûbî. "Yâ Rabbi! Ben seni bilmek istiyorum. Seni bulmak istiyorum.İlâhî ente maksûdî ve ridâke matlûbî. "Yâ Rabbi! Ben seni bilmek istiyorum. Seni bulmak istiyorum. Asıl vazifem bu. Senin rızanı kazanmak istiyorum. Asıl vazifem bu. Senin rızanı kazanmak istiyorum. Asıl gayem, asıl hedefim bu!" diye şey yapmamız lazım. Asıl gayem, asıl hedefim bu!" diye şey yapmamız lazım. Hilafsız, ihtilafsız, tereddütsüz gerçek bu, hayatın en mühim gerçeği bu! Hilafsız, ihtilafsız, tereddütsüz gerçek bu, hayatın en mühim gerçeği bu!

Muhterem kardeşlerim! Başka şeylerle oyalananlar sonunda hep pişmanlık içinde kalmışlardır.Muhterem kardeşlerim!

Başka şeylerle oyalananlar sonunda hep pişmanlık içinde kalmışlardır.
Hep nedamet duymuşlardır. Hep saç baş yolmuşlardır. Hep yaka yırtmışlardır. Hep diz dövmüşlerdir.Hep nedamet duymuşlardır. Hep saç baş yolmuşlardır. Hep yaka yırtmışlardır. Hep diz dövmüşlerdir. Çok pişman olmuşlardır. Siz böyle olmayın. Gençlikte olan ibadetin değerine paha biçilmez.Çok pişman olmuşlardır. Siz böyle olmayın. Gençlikte olan ibadetin değerine paha biçilmez. Siz Allah'ı bilmeyenlerden olmayın, siz Allah'ı bulmayanlardan olmayın!Siz Allah'ı bilmeyenlerden olmayın, siz Allah'ı bulmayanlardan olmayın! Siz gafillerden ve cahillerden olmayın! Allah'ı bulmaya mâni olan şeyler nedir? 1.Cahillik! Siz gafillerden ve cahillerden olmayın!

Allah'ı bulmaya mâni olan şeyler nedir?

1.Cahillik!

Hiç duymamıştır. Hiç haberi yoktur. Hiç bu konulardan kulağına bir şey gelmemiştir.Hiç duymamıştır. Hiç haberi yoktur. Hiç bu konulardan kulağına bir şey gelmemiştir. Hiç bu konuları bilen insanların yanına yanaşmamıştır. Hiç o tarakta bezi yoktur.Hiç bu konuları bilen insanların yanına yanaşmamıştır. Hiç o tarakta bezi yoktur. Bambaşka bir muhitin içinde yetişmiştir. Çevresi başka insanlardır.Bambaşka bir muhitin içinde yetişmiştir. Çevresi başka insanlardır. Vur patlasın çal oynasın, oynayan kimselerdir, eğlenen kimselerdir. Dinsiz insanlardır.Vur patlasın çal oynasın, oynayan kimselerdir, eğlenen kimselerdir. Dinsiz insanlardır. İçki içen insanlardır. Dans eden insanlardır veyahut daha başka bir gaflet türü ile ömrünü ifnâ eden, İçki içen insanlardır. Dans eden insanlardır veyahut daha başka bir gaflet türü ile ömrünü ifnâ eden, mahveden, yok eden insanlardandır. Hiç duymamıştır. Cahillik. Tamam, bu mâsum bir mânidir. mahveden, yok eden insanlardandır. Hiç duymamıştır. Cahillik. Tamam, bu mâsum bir mânidir.

Cahillik ilim ile izale olur. Onun için ilmî çalışma en önemlidir.Cahillik ilim ile izale olur. Onun için ilmî çalışma en önemlidir. Onun için hepimizin ilme yardımcı olmamız lazım. Onun için hepimizin ilme yardımcı olmamız lazım. Şimdi bazı kimseler bizimle iddialaştıkları için, zıtlaştıkları için [çatıyorlar].Şimdi bazı kimseler bizimle iddialaştıkları için, zıtlaştıkları için [çatıyorlar]. Bize de Allah'a hamd ü senâlar olsun profesörlük vermiş, ilim sıfatı vermiş. Bize de Allah'a hamd ü senâlar olsun profesörlük vermiş, ilim sıfatı vermiş.

"En üstün makam cihaddır vs…" diyorlar. Hayır, en üstün makam ilimdir!"En üstün makam cihaddır vs…" diyorlar.

Hayır, en üstün makam ilimdir!
Alimin mertebesi makamların en üstünüdür. Hadîs-i şerîfler böyle gösteriyor.Alimin mertebesi makamların en üstünüdür. Hadîs-i şerîfler böyle gösteriyor. Güneş balçıkla sıvanmaz. En üstün makam ilim! Güneş balçıkla sıvanmaz. En üstün makam ilim!

Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb. "Rütbelerin en üstünü, ilim makamıdır." Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb. "Rütbelerin en üstünü, ilim makamıdır."

Onun için biz kendimizi ilme adadık.Onun için biz kendimizi ilme adadık. Çalışmalarımız, sizi toplamamız, sizinle konuşmamız, görüşmemiz, dergilerimiz,Çalışmalarımız, sizi toplamamız, sizinle konuşmamız, görüşmemiz, dergilerimiz, kitaplarımız, kurslarımız, vaazlarımız hep ilim içindir. Hep o yoldadır. kitaplarımız, kurslarımız, vaazlarımız hep ilim içindir. Hep o yoldadır.

İlmin kaynağı Kur'ân-ı Kerîm'dir. İlmin kaynağı Resûlullah Efendimiz'in sünnet-i seniyyesidir.İlmin kaynağı Kur'ân-ı Kerîm'dir. İlmin kaynağı Resûlullah Efendimiz'in sünnet-i seniyyesidir. İki sağlam kaynağa dayanmışız. O pınarlardan alıyoruz. Onun sözcülüğünü yapmaya çalışıyoruz. İki sağlam kaynağa dayanmışız. O pınarlardan alıyoruz. Onun sözcülüğünü yapmaya çalışıyoruz.

"Çünkü ümmetin fesada uğradığı zamanda benim sünnetimi ihyâ edenlere"Çünkü ümmetin fesada uğradığı zamanda benim sünnetimi ihyâ edenlere yüz şehit sevabı verilecek!" diye hadîs-i şerîfler vardır. Alimlere çok medihler vardır çok ikramlar vardır.yüz şehit sevabı verilecek!" diye hadîs-i şerîfler vardır. Alimlere çok medihler vardır çok ikramlar vardır. Allah'ın alimlere çok iltifatları vardır. Çok büyük mertebesi vardır.Allah'ın alimlere çok iltifatları vardır. Çok büyük mertebesi vardır. Âhirette çok büyük iktidarları olacak ve şefaat edeceklerdir. O bakımdan ilme çalışın! Âhirette çok büyük iktidarları olacak ve şefaat edeceklerdir. O bakımdan ilme çalışın!

Zaman gençlik çağı, ilme çalışma zamanıdır. İlme çalışın.Zaman gençlik çağı, ilme çalışma zamanıdır. İlme çalışın. İlmin en önde gelen cinsi, türleri içinde en şereflisi de mârifetullahtır, Allah'ı bilme ilmidir. İlmin en önde gelen cinsi, türleri içinde en şereflisi de mârifetullahtır, Allah'ı bilme ilmidir. Allah'ı bilme çalışmalarıdır. Bunu her şeyden önce yapacaksınız.Allah'ı bilme çalışmalarıdır. Bunu her şeyden önce yapacaksınız. Hangi meslekten olursanız olun Allah'ı bilen kimse olacaksınız. Hangi meslekten olursanız olun Allah'ı bilen kimse olacaksınız.

Allah'ı bilen doktor… Allah rahmet eylesin, Kenan Çığman doktor idi, ne kadar güzel kitaplar yazdı.Allah'ı bilen doktor… Allah rahmet eylesin, Kenan Çığman doktor idi, ne kadar güzel kitaplar yazdı. Nur içinde yatsın, kabri cennet bahçesi olsun. Ne güzel evlat yetiştirdi. Nur içinde yatsın, kabri cennet bahçesi olsun. Ne güzel evlat yetiştirdi. Doktordu ama hocalardan çok, bazı hocalardan daha fazla hizmet etti.Doktordu ama hocalardan çok, bazı hocalardan daha fazla hizmet etti. Kimi mühendis olur, kimisi doktor olur kimisi daha başka meslekten olur. Bu sahaya gönül vermiştir. Kimi mühendis olur, kimisi doktor olur kimisi daha başka meslekten olur. Bu sahaya gönül vermiştir.

Siz de ilmî çalışma yapacaksınız. En başta bu cahillik izale olunacak. Bilgi sahibi olacak. Siz de ilmî çalışma yapacaksınız. En başta bu cahillik izale olunacak. Bilgi sahibi olacak.

Ama bilgi uygulamak içindir! Bilgi gerçeklere ulaşmak içindir. Bilgi vasıtadır. Ama bilgi uygulamak içindir! Bilgi gerçeklere ulaşmak içindir. Bilgi vasıtadır.

Bilgi gaye değildir! Bilgi süs değildir. Bilgi böbürlenme vesilesi, fahr vesilesi değildir.Bilgi gaye değildir! Bilgi süs değildir. Bilgi böbürlenme vesilesi, fahr vesilesi değildir. Çalım satma vesilesi değildir. Bildiğini uygulamayan insan daha büyük vebal altında kalır.Çalım satma vesilesi değildir. Bildiğini uygulamayan insan daha büyük vebal altında kalır. Onun için uygulayacaksınız. Kardeşimiz ne güzel söyledi:Onun için uygulayacaksınız.

Kardeşimiz ne güzel söyledi:
Bildiğini söylemeyen, dalkavukluk eden, yaltaklık eden alimler olunca zalimlerin işi daha hızlı gidiyor. Bildiğini söylemeyen, dalkavukluk eden, yaltaklık eden alimler olunca zalimlerin işi daha hızlı gidiyor.

Her yerde dobra dobra hakkı söyleyecek. Bildiğini söyleyecek. Bildiğini uygulayacak. Her yerde dobra dobra hakkı söyleyecek. Bildiğini söyleyecek. Bildiğini uygulayacak.

Peygamber Efendimiz; "Cihadın en üstünü; zalim sultanın karşısında hak sözü söylemektir!" diyor. Peygamber Efendimiz; "Cihadın en üstünü; zalim sultanın karşısında hak sözü söylemektir!" diyor.

Efdalü'l-cihâdi kelimetü hakkin inde sultânin câirin, diye ifade buyurulmuş. Onun için ilim birinci merhale. Efdalü'l-cihâdi kelimetü hakkin inde sultânin câirin, diye ifade buyurulmuş. Onun için ilim birinci merhale.

Diğer bir mâni dünyadır! Dünya, yani bu hayat.Diğer bir mâni dünyadır!

Dünya, yani bu hayat.
Dünyanın içinde yaşadığımız dünya hayatının çeşitli süsleri vardır, zevkleri, eğlenceleri vardır.Dünyanın içinde yaşadığımız dünya hayatının çeşitli süsleri vardır, zevkleri, eğlenceleri vardır. Hakikaten tatlıdır. Fâni dünya hoştur. Hakikaten tatlıdır. Fâni dünya hoştur. Su başları, ağaç dipleri, piknikler, deniz kenarları, yaylalar, manzaralar, paralar, balkonlar,Su başları, ağaç dipleri, piknikler, deniz kenarları, yaylalar, manzaralar, paralar, balkonlar, meşrubatlar, tatlılar, tuzlular, danslar, şarkılar, zevkler, eğlenceler, çalgılar vs.meşrubatlar, tatlılar, tuzlular, danslar, şarkılar, zevkler, eğlenceler, çalgılar vs. İşte dünya hayatı, dünya hayatının çeşitli sahneleri ve maddeleri insanı alıkoyar.İşte dünya hayatı, dünya hayatının çeşitli sahneleri ve maddeleri insanı alıkoyar. Oyalar, meşgul eder. Zihnini çeler. Kalbini çeler. Aklını çeler. Kendisine bağlar.Oyalar, meşgul eder. Zihnini çeler. Kalbini çeler. Aklını çeler. Kendisine bağlar. İnsan bir ara bir şeyle meşgul olur, bir ara başka şeyle meşgul olur. Bir ara başka şeyle meşgul olur.İnsan bir ara bir şeyle meşgul olur, bir ara başka şeyle meşgul olur. Bir ara başka şeyle meşgul olur. Birden Azrail aleyhisselam "Vaden yetti, ver bakalım emaneti!" diye karşısına gelir. Birden Azrail aleyhisselam "Vaden yetti, ver bakalım emaneti!" diye karşısına gelir.

O zaman ah vah etmesi fayda etmez. İnsan nasıl meşgul oluyor? O zaman ah vah etmesi fayda etmez.

İnsan nasıl meşgul oluyor?

Küçüklüğünde yeme içmeyle meşgul olur.Küçüklüğünde yeme içmeyle meşgul olur. Horoz şekeri, düdüklü şeker, macun, elma şekeri keten helvası, kâğıt helvası, dondurma,Horoz şekeri, düdüklü şeker, macun, elma şekeri keten helvası, kâğıt helvası, dondurma, çikolata vs. filan hep midesine hizmet yolundan gider. Ondan sonra delikanlılık çağına gelir.çikolata vs. filan hep midesine hizmet yolundan gider.

Ondan sonra delikanlılık çağına gelir.
Divân edebiyatını eline alır. Orhan Veli'yi kendisine rehber eder. Bakarsınız başında kavak yelleri esiyor. Divân edebiyatını eline alır. Orhan Veli'yi kendisine rehber eder. Bakarsınız başında kavak yelleri esiyor. Aşktan, şevkten, şuradan, buradan nefsânî şeylerle geçer. Aşktan, şevkten, şuradan, buradan nefsânî şeylerle geçer.

Ondan sonra nihayet birisiyle anlaşır, bir yuva kurar. Bir kızın peşinde koşturur.Ondan sonra nihayet birisiyle anlaşır, bir yuva kurar. Bir kızın peşinde koşturur. Onu da kandırır. Uyuşurlar, evlenirler. Tamam, o sahne de kapanır. Onu da kandırır. Uyuşurlar, evlenirler. Tamam, o sahne de kapanır.

Ondan sonra artık ev kurulduğu için ev lazım. Maaş lazım. Geçim lazım vs. Bu sefer de bir para hırsı başlar.Ondan sonra artık ev kurulduğu için ev lazım. Maaş lazım. Geçim lazım vs. Bu sefer de bir para hırsı başlar. "Bir iş kurayım, daha çok para kazanayım. Daha çok aldatayım. "Bir iş kurayım, daha çok para kazanayım. Daha çok aldatayım. Daha fazla miktarda rahat edeyim…" filan derken mal sevgisi başlar. Daha fazla miktarda rahat edeyim…" filan derken mal sevgisi başlar.

Mal sevgisini bulduktan sonra "Yahu ben zenginim; ama kimse bana ayağa kalkmıyor,Mal sevgisini bulduktan sonra "Yahu ben zenginim; ama kimse bana ayağa kalkmıyor, iltifat etmiyor." filan derken biraz da "Başkan olsam…" filan demeye başlar. iltifat etmiyor." filan derken biraz da "Başkan olsam…" filan demeye başlar. Orada burada, sosyal derneklerde vazife almaya başlar. Mevki makam arzusu! Orada burada, sosyal derneklerde vazife almaya başlar. Mevki makam arzusu! "Bir seçimlere girsem belki milletvekili de olurum, belki bakan olurum…" filan diye şey yapar. "Bir seçimlere girsem belki milletvekili de olurum, belki bakan olurum…" filan diye şey yapar.

Sonra en sonunda, bu oyalayıcı şeylerin en sonunda da hubb-ı riyâset vardır.Sonra en sonunda, bu oyalayıcı şeylerin en sonunda da hubb-ı riyâset vardır. Asıl başkan, en büyük başkan olmak arzusu! Ondan sonra da hiç olur gider! Şah olsa ne olacak? Asıl başkan, en büyük başkan olmak arzusu!

Ondan sonra da hiç olur gider!

Şah olsa ne olacak?
Şahlar şahı olsa ne olacak? Ondan sonra da ecel gelir, ömür biter. Şahlar şahı olsa ne olacak? Ondan sonra da ecel gelir, ömür biter. Dünya hayatı insanı çeşitli, süslü, aldatıcı şeyleriyle aldatıyor.Dünya hayatı insanı çeşitli, süslü, aldatıcı şeyleriyle aldatıyor. Onun için eskiler bu dünyayı bir cadaloz, yaşlı fahişe kocakarıya benzetmişlerdir.Onun için eskiler bu dünyayı bir cadaloz, yaşlı fahişe kocakarıya benzetmişlerdir. Yüzünü gözünü öyle boyamış ki dışardan yaşlılığı yüzünün kırışıklığı anlaşılmıyor. Ama kırıtıyor.Yüzünü gözünü öyle boyamış ki dışardan yaşlılığı yüzünün kırışıklığı anlaşılmıyor. Ama kırıtıyor. İşaret ediyor. Onu kandırıyor bunu kandırıyor. Peşine takıyor. Gel peşimden…İşaret ediyor. Onu kandırıyor bunu kandırıyor. Peşine takıyor. Gel peşimden… Mendil atıyor, oyalı mendil atıyor. Hadi bakalım, o onun peşine takılıyor, gidiyor…Mendil atıyor, oyalı mendil atıyor. Hadi bakalım, o onun peşine takılıyor, gidiyor… Böyle çok insanı kandırmıştır bu dünya.Böyle çok insanı kandırmıştır bu dünya. Onun için "kahpe felek" demişlerdir, "kahpe dünya" demişlerdir. Farsça'da; Onun için "kahpe felek" demişlerdir, "kahpe dünya" demişlerdir. Farsça'da;

Mecû dürüstî-i ahd ez cihân-ı sustnihâd Ki in acûz arûs-i hezâr damâdest Mecû dürüstî-i ahd ez cihân-ı sustnihâd

Ki in acûz arûs-i hezâr damâdest

"Sen sakın bu dünya denilen acuze, kocakarıdan sana vefa bekleme."Sen sakın bu dünya denilen acuze, kocakarıdan sana vefa bekleme. Bu sana sâdık bir yâr olmaz, iyi bir eş olmaz. Çünkü bu, bin damatlı bir karıdır." diyor şair. Bu sana sâdık bir yâr olmaz, iyi bir eş olmaz. Çünkü bu, bin damatlı bir karıdır." diyor şair.

"Sadece senin karın değildir ki! Bin tane damat, başka heriflerle de düşer kalkar." demek istiyor."Sadece senin karın değildir ki! Bin tane damat, başka heriflerle de düşer kalkar." demek istiyor. Dünyanın vefası yoktur diye böyle anlatıyorlar. Dünya, insanı böyle aldatır. Dünyanın vefası yoktur diye böyle anlatıyorlar. Dünya, insanı böyle aldatır.

Dünyanın zevklerine aldanmamak lazım. Akılcı olmak lazım. Gerçekleri görmek lazım.Dünyanın zevklerine aldanmamak lazım. Akılcı olmak lazım. Gerçekleri görmek lazım. O da ilimden elde edilen mâlumâtla olur. O da ilimden elde edilen mâlumâtla olur.

Kör akıl, sırf akıl, vahiy ile desteklenmeyen akıl da bu gerçekleri bulamıyor.Kör akıl, sırf akıl, vahiy ile desteklenmeyen akıl da bu gerçekleri bulamıyor. O zaman bakıyorsun, adamlar Yunan filozofları gibi oluyor. Laf var, laf ebeliği var. Tefekkür var.O zaman bakıyorsun, adamlar Yunan filozofları gibi oluyor. Laf var, laf ebeliği var. Tefekkür var. Okuyorsun, dinliyorsun. Yunan filozofu, Latin filozofu falanca filanca… Ne olacak? Boş! Okuyorsun, dinliyorsun. Yunan filozofu, Latin filozofu falanca filanca…

Ne olacak?

Boş!
Vahiyle beslenmemiş, gıdalanmamış bir akıldan da fayda yok! Onun için helâk olup gidiyorlar. Vahiyle beslenmemiş, gıdalanmamış bir akıldan da fayda yok! Onun için helâk olup gidiyorlar.

Demek ki cahillik bir belaymış, dünyanın süsleri bir başka belaymış. Demek ki cahillik bir belaymış, dünyanın süsleri bir başka belaymış.

Deli eder insanı bu dünya [Bu gece, bu yıldızlar, bu koku] Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç dediği gibiDeli eder insanı bu dünya

[Bu gece, bu yıldızlar, bu koku]

Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç

dediği gibi
Orhan Veli'nin, hakikaten deli ediyor. Birçok kimse, hele delikanlılık çağında, çok deli olur. Orhan Veli'nin, hakikaten deli ediyor. Birçok kimse, hele delikanlılık çağında, çok deli olur. Ondan sonra eve gitmeyi unuturlar. Akşamları cam altlarında uyurlar kalırlar.Ondan sonra eve gitmeyi unuturlar. Akşamları cam altlarında uyurlar kalırlar. İşte fâni dünya, insanı böyle aldatır. İleriye doğru zamanlar geçtikten sonrada ağrılar sızılar başlar.İşte fâni dünya, insanı böyle aldatır.

İleriye doğru zamanlar geçtikten sonrada ağrılar sızılar başlar.
"Belim ağrıyor, ibadet yapamıyorum. Dizim ağrıyor, ibadet yapamıyorum."Belim ağrıyor, ibadet yapamıyorum. Dizim ağrıyor, ibadet yapamıyorum. Midem rahatsız, ibadet yapamıyorum…" Alışmamış bir kere. Artık katılaşmış. Bu da bir şeydir. Midem rahatsız, ibadet yapamıyorum…" Alışmamış bir kere. Artık katılaşmış. Bu da bir şeydir.

Aman dünya sevgisine tutulmayın, bu hastalığa tutulmayın! Bu çok fena bir hastalıktır.Aman dünya sevgisine tutulmayın, bu hastalığa tutulmayın! Bu çok fena bir hastalıktır. Bu hastalığa tutulursanız iflah olmazsınız. Mahvolursunuz. Âhireti tercih edin, ebedî hayatı tercih edin. Bu hastalığa tutulursanız iflah olmazsınız. Mahvolursunuz. Âhireti tercih edin, ebedî hayatı tercih edin. Onu kazanmaya çalışın. Oranın makbul insanı olmaya çalışın.Onu kazanmaya çalışın. Oranın makbul insanı olmaya çalışın. Çünkü kim âhireti tercih ederse Allah onu sever ve ona yardım eder. Çünkü kim âhireti tercih ederse Allah onu sever ve ona yardım eder.

Üçüncü düşman; Allah'ı tanıma yolunda insanın önüne dikilmiş olan,Üçüncü düşman; Allah'ı tanıma yolunda insanın önüne dikilmiş olan, çeşitli mânialardan gerilmiş olan mânialardan üçüncüsü nefs denilen bir şeydir! çeşitli mânialardan gerilmiş olan mânialardan üçüncüsü nefs denilen bir şeydir!

Nefs; Batı dillerinde ego deniliyor. Türkçe'de ben, benlik.Nefs; Batı dillerinde ego deniliyor. Türkçe'de ben, benlik. Yani kişinin beni, insanın içindeki beni deniliyor. Nefs, insanın canının bir tarafıdır.Yani kişinin beni, insanın içindeki beni deniliyor. Nefs, insanın canının bir tarafıdır. Kendi maddî menfaatlerini kollamakla görevli bir iç varlığıdır.Kendi maddî menfaatlerini kollamakla görevli bir iç varlığıdır. Mesela acıktığı zaman içerden feryadı basar: "Karnım acıktı yahu, bir yemek gönder. Mesela acıktığı zaman içerden feryadı basar: "Karnım acıktı yahu, bir yemek gönder. Sabahtan beri yemek yemedim…" İçerden böyle bakarsın bir yemek arzusu. Sabahtan beri yemek yemedim…" İçerden böyle bakarsın bir yemek arzusu. Martta kedileri damlara çıkartır, miyav miyav sabahlara kadar bağırtırır filan. Çeşit çeşit arzuları vardır.Martta kedileri damlara çıkartır, miyav miyav sabahlara kadar bağırtırır filan. Çeşit çeşit arzuları vardır. Haklıdır.Neslin devamı içindir. Kendisinin bekâsı içindir, yok olmaması içindir, var kalması içindir.Haklıdır.Neslin devamı içindir. Kendisinin bekâsı içindir, yok olmaması içindir, var kalması içindir. Canlı, zinde kalması içindir. Meşrû ölçüler içinde tabii ona da hakkını vermek lazım.Canlı, zinde kalması içindir. Meşrû ölçüler içinde tabii ona da hakkını vermek lazım. Peygamber Efendimiz her şeyi kâmil mânasıyla bize anlattığı için diyor ki; Peygamber Efendimiz her şeyi kâmil mânasıyla bize anlattığı için diyor ki;

Nefsüke matıyyetüke ferfak bihâ. "Nefsin senin bineğindir. Ona mülayim davran!" Nefsüke matıyyetüke ferfak bihâ. "Nefsin senin bineğindir. Ona mülayim davran!"

Tamamen de bir düşman değil. "Öldürelim nefsi…" Öldürme, lazım sana!Tamamen de bir düşman değil.

"Öldürelim nefsi…"

Öldürme, lazım sana!
Bu yolculukta bineceksin, gideceksin. Öldürmeye gelmez. Azdırmaya da gelmez.Bu yolculukta bineceksin, gideceksin. Öldürmeye gelmez. Azdırmaya da gelmez. Gemi azıya aldırtmak da doğru değil öldürmek de doğru değil. Islah etmek lazım. Terbiye etmek lazım gelir.Gemi azıya aldırtmak da doğru değil öldürmek de doğru değil. Islah etmek lazım. Terbiye etmek lazım gelir. Onun için nefis terbiyesi diye bir mesele vardır. Mühim bir meseledir. Nefislerin terbiye edilmesi lazımdır.Onun için nefis terbiyesi diye bir mesele vardır. Mühim bir meseledir.

Nefislerin terbiye edilmesi lazımdır.
Bizim yirminci yüzyılda Cumhuriyet Türkiyesi'nde unutulmuş bir iştir bu nefsi terbiye etmek.Bizim yirminci yüzyılda Cumhuriyet Türkiyesi'nde unutulmuş bir iştir bu nefsi terbiye etmek. Bedeni terbiye etmek ve geliştirmek için çok önem veriliyor. Bedeni terbiye etmek ve geliştirmek için çok önem veriliyor. Stadyumlar, futbol kulüpleri, televizyon kanalları, transfer ücretleri, milyonlar, milyarlar, kulüplerin, Stadyumlar, futbol kulüpleri, televizyon kanalları, transfer ücretleri, milyonlar, milyarlar, kulüplerin, hâlâ bayrakları sokaklarda, herhalde bir sene devam edecek. Nereye gitsek asılı duruyor. hâlâ bayrakları sokaklarda, herhalde bir sene devam edecek. Nereye gitsek asılı duruyor. Şampiyon olmuş diye yer yerinden oynadı. Trafiği filan dinledikleri yok. Yasak yollardan giriyorlar.Şampiyon olmuş diye yer yerinden oynadı. Trafiği filan dinledikleri yok. Yasak yollardan giriyorlar. Polisin gözü önünde kırmızı ışıktan geçiyorlar. Neden? Beşiktaş şampiyon olmuş. Akan sular duruyor. Polisin gözü önünde kırmızı ışıktan geçiyorlar.

Neden?

Beşiktaş şampiyon olmuş. Akan sular duruyor.

Vücudun gelişmesi için spora bir müsamahanın sonucu tabii.Vücudun gelişmesi için spora bir müsamahanın sonucu tabii. Ruhun gelişmesi için de, nefsin gelişmesi için de bir nefis terbiyesi vardır. Ruhun gelişmesi için de, nefsin gelişmesi için de bir nefis terbiyesi vardır.

Jimnastiğe eski tabirle Osmanlılar "riyazât-ı beden" derler.Jimnastiğe eski tabirle Osmanlılar "riyazât-ı beden" derler. Riyazât-ı beden, idman dediğimiz vücudun gelişmesi için halter, barfiks, koşma, Riyazât-ı beden, idman dediğimiz vücudun gelişmesi için halter, barfiks, koşma, atletizm, diğer çalışmalar vs. Bu vücut sıhhatli olsun, dinç olsun diyedir. atletizm, diğer çalışmalar vs. Bu vücut sıhhatli olsun, dinç olsun diyedir.

Demin konuşmacılardan bazıları da söyledi: Sağlam olmamız lazım, sıhhatinize dikkat etmemiz lazım.Demin konuşmacılardan bazıları da söyledi: Sağlam olmamız lazım, sıhhatinize dikkat etmemiz lazım. Tamam ama ruh daha önemli, ruh daha önemli. Tamam ama ruh daha önemli, ruh daha önemli. Bedeni sıhhatli olan bir insan ruhu berbat ise felaket muzır mahlûk olur. Bedeni sıhhatli olan bir insan ruhu berbat ise felaket muzır mahlûk olur.

Konfüçyüs diyor ki; "Kaplanın kanatları iyi ki yok!"Konfüçyüs diyor ki; "Kaplanın kanatları iyi ki yok!" Kanatları olsaydı yapmayacağı zarar olmazdı, bu sefer uçarak gelirdi. Kanatları olsaydı yapmayacağı zarar olmazdı, bu sefer uçarak gelirdi. Duvarları da aşardı, evlerin içine camlardan girerdi. Herkesin canına okurdu. Duvarları da aşardı, evlerin içine camlardan girerdi. Herkesin canına okurdu.

Ruh terbiye edilmediği zaman bedenin kuvvetli olması büyük felakettir.Ruh terbiye edilmediği zaman bedenin kuvvetli olması büyük felakettir. O kuvveti nispetinde adam muzırlık yapacaktır. Cana kıyacaktır. Haksızlık yapacaktır.O kuvveti nispetinde adam muzırlık yapacaktır. Cana kıyacaktır. Haksızlık yapacaktır. Onun için nefis terbiyesi önemli bir iştir. Yirminci yüzyılda, cumhuriyetle beraber kapanmış bir şeydir bu.Onun için nefis terbiyesi önemli bir iştir. Yirminci yüzyılda, cumhuriyetle beraber kapanmış bir şeydir bu. Hâlbuki Osmanlılar'ın en önemli işlerinden biriymiş. Osmanlı gençlerinin, Osmanlı halkının en önemli işi. Hâlbuki Osmanlılar'ın en önemli işlerinden biriymiş. Osmanlı gençlerinin, Osmanlı halkının en önemli işi.

Şimdi hani diyorlar ki; "Şeyhler ne yapmış? Oturmuşlar, laf üretmekten başka ne yapmışlar?" Şimdi hani diyorlar ki; "Şeyhler ne yapmış? Oturmuşlar, laf üretmekten başka ne yapmışlar?"

Osmanlı; tepeden tırnağa derviş ve tasavvuf bir kavimdir, mutasavvıf bir kavimdir.Osmanlı; tepeden tırnağa derviş ve tasavvuf bir kavimdir, mutasavvıf bir kavimdir. Bütün savaşları hep tasavvuf erbabı insanların eseridir. Bütün savaşları hep tasavvuf erbabı insanların eseridir. Hepsi, tepeden tırnağa öyledir. Hepsi, tepeden tırnağa öyledir. Padişahı da; Beyazid-i Velî, Sofu Beyazid, Sofular caddesindeki şeyh efendiye bağlıdır.Padişahı da; Beyazid-i Velî, Sofu Beyazid, Sofular caddesindeki şeyh efendiye bağlıdır. Fatih Sultan Mehmed Akşemseddin'e bağlıdır. Osman-ı Gâzî; Şeyh Edebâli'ye bağlıdır.Fatih Sultan Mehmed Akşemseddin'e bağlıdır. Osman-ı Gâzî; Şeyh Edebâli'ye bağlıdır. Abdülhamid, falanca Şâzelî şeyhine bağlıdır. Filanca böyledir… Osmanlı, tepeden tırnağa mutasavvıftır zaten. Abdülhamid, falanca Şâzelî şeyhine bağlıdır. Filanca böyledir… Osmanlı, tepeden tırnağa mutasavvıftır zaten.

Eskiden gençler Beyazıt meydanında filan birbirleriyle karşılaştıkları zamanEskiden gençler Beyazıt meydanında filan birbirleriyle karşılaştıkları zaman musafaha ederlermiş, hâl hatır sorarlarmış. "Üstadım, efendim nasılsınız? Zât-i âlîleri nasıllar? musafaha ederlermiş, hâl hatır sorarlarmış.

"Üstadım, efendim nasılsınız? Zât-i âlîleri nasıllar?
İsm-i âlînizi bahşeder misiniz acaba?" filan diye biraz tanıştıktan,İsm-i âlînizi bahşeder misiniz acaba?" filan diye biraz tanıştıktan, Osmanlı usûlü kibarca sorduktan sonra -bizim Yusuf Ziya Binatlı Hoca'nın tabiriyle- derlermiş ki; Osmanlı usûlü kibarca sorduktan sonra -bizim Yusuf Ziya Binatlı Hoca'nın tabiriyle- derlermiş ki;

"Mîrim; zât-ı devletleriniz hangi dergâha müntesipsiniz acaba?" Böyle derlermiş. "Mîrim; zât-ı devletleriniz hangi dergâha müntesipsiniz acaba?"

Böyle derlermiş.

Mîrim demek, "efendim, komutanım, emîrim" demek. Yani karşısındakine öyle hitap ediyor. Mîrim demek, "efendim, komutanım, emîrim" demek. Yani karşısındakine öyle hitap ediyor.

"Hangi dergâhtan feyz alıyorsunuz, nereye müntesipsiniz?" diye onu sorarlarmış."Hangi dergâhtan feyz alıyorsunuz, nereye müntesipsiniz?" diye onu sorarlarmış. [Yusuf Ziya Binatlı Hoca] diyor ki; "Şimdiki gençlerin 'Hangi takımı tutuyorsun?' dediği gibi! [Yusuf Ziya Binatlı Hoca] diyor ki;

"Şimdiki gençlerin 'Hangi takımı tutuyorsun?' dediği gibi!
Hani 'Fenerbahçeli misin Beşiktaşlı mısın?' filan dediği gibi. Biz o zaman gençken birbirimize onu sorardık." Hani 'Fenerbahçeli misin Beşiktaşlı mısın?' filan dediği gibi. Biz o zaman gençken birbirimize onu sorardık."

"Efendim ben Selami Ali tekkesine müntesibim. Efendim bendeniz Mevlevî tekkesinin bendegânındanım."Efendim ben Selami Ali tekkesine müntesibim. Efendim bendeniz Mevlevî tekkesinin bendegânındanım. Efendim, bendeniz şöyleyim böyleyim…" Öyle cevap verirlermiş birbirlerine. Hakikaten giderlermiş.Efendim, bendeniz şöyleyim böyleyim…" Öyle cevap verirlermiş birbirlerine. Hakikaten giderlermiş. Şeyh efendiden kemâlât-i insâniyeyi ve İslâmiyeyi öğrenirlermiş. Edîb kimse olurlarmış. Şeyh efendiden kemâlât-i insâniyeyi ve İslâmiyeyi öğrenirlermiş. Edîb kimse olurlarmış. Osmanlı çelebisi olurlarmış. Tarihe nâm salmışlar. Libya'da Araplar'la karşılaştık.Osmanlı çelebisi olurlarmış. Tarihe nâm salmışlar.

Libya'da Araplar'la karşılaştık.
Orada bahis konusu oldu.Orada bahis konusu oldu. Arapça'da bir kimseyi çok kibar, çok centilmen mânasına methetmek için Arapça'da bir kimseyi çok kibar, çok centilmen mânasına methetmek için şimdi kullanılan tabir, yani en büyük iltifat şuymuş: şimdi kullanılan tabir, yani en büyük iltifat şuymuş:

Ente Osmanlî. "Sen Osmanlı'sın." demek,Ente Osmanlî. "Sen Osmanlı'sın." demek, yani "Çok çelebisin, çok kibarsın, fevkalade centilmensin…" mânasına geliyormuş.yani "Çok çelebisin, çok kibarsın, fevkalade centilmensin…" mânasına geliyormuş. "Osmanlı" dediği zaman artık adamın duyduğu zevkin haddi hesabı yokmuş. Koltukları kabarıyormuş."Osmanlı" dediği zaman artık adamın duyduğu zevkin haddi hesabı yokmuş. Koltukları kabarıyormuş. Osmanlı dediğimiz insanlar böyle centilmenlikle tanınmışlar. Neden? Osmanlı dediğimiz insanlar böyle centilmenlikle tanınmışlar.

Neden?

Nefis terbiyesi var. Kibarlık var. Zarafet var. Kalp kırmamak var. Vefa var. Sevgi var… Nefis terbiyesi var. Kibarlık var. Zarafet var. Kalp kırmamak var. Vefa var. Sevgi var…

Her yerde anlatırım: Benim babamın bir arkadaşı vardı. Bahtiyar Amca!Her yerde anlatırım: Benim babamın bir arkadaşı vardı. Bahtiyar Amca! Kırk sene adamcağız her cumartesi günü babamın dairesine gelirdi. Cumartesi günü buluşurlardı. Kırk sene adamcağız her cumartesi günü babamın dairesine gelirdi. Cumartesi günü buluşurlardı.

Yahu bir atlatsana bu işi! Biraz, bazı cumartesileri yapmasana!.. Hayır, her cumartesi yapacak! Neden? Yahu bir atlatsana bu işi! Biraz, bazı cumartesileri yapmasana!..

Hayır, her cumartesi yapacak!

Neden?

Dürüst insanlar, mert insanlar! Evini satmış, 40 bin liraya, üç katlı evi satmış.Dürüst insanlar, mert insanlar!

Evini satmış, 40 bin liraya, üç katlı evi satmış.
Bahtiyar Amca! Nur içinde yatsın, kabri cennet bahçesi olsun.Bahtiyar Amca! Nur içinde yatsın, kabri cennet bahçesi olsun. Adını böyle zikrediyorum ki kabrine nur yağsın. 40 bin liraya evini satmış. Adını böyle zikrediyorum ki kabrine nur yağsın. 40 bin liraya evini satmış. Bir başkası duymuş, gelmiş. Sabahleyin demiş ki; "Bahtiyar Efendi! Evini satmışsın…" Bir başkası duymuş, gelmiş. Sabahleyin demiş ki;

"Bahtiyar Efendi! Evini satmışsın…"

"Evet, sattım." "Kaça sattın?" "40 bine sattım." "Kaparo verdi mi? Para verdi mi?" "Yok, vermedi." "Evet, sattım."

"Kaça sattın?"

"40 bine sattım."

"Kaparo verdi mi? Para verdi mi?"

"Yok, vermedi."

"Ben sana 65 bin lira vereyim, bana ver evi." Bahtiyar Amca Arnavut asıllı."Ben sana 65 bin lira vereyim, bana ver evi."

Bahtiyar Amca Arnavut asıllı.
Şöyle bir doğrulmuş. Kızmış. Bu sözü söyleyen şahsı nerdeyse evden atacak: Şöyle bir doğrulmuş. Kızmış. Bu sözü söyleyen şahsı nerdeyse evden atacak:

"Bana bak! Sen benim sözümü duymadın galiba, ben 'Evi sattım.' dedim, duymadın mı?" demiş. "Bana bak! Sen benim sözümü duymadın galiba, ben 'Evi sattım.' dedim, duymadın mı?" demiş.

Adam yüzde 50 fazla fiyat teklif ediyor. Daha para alınmamış, bir şey olmamış.Adam yüzde 50 fazla fiyat teklif ediyor. Daha para alınmamış, bir şey olmamış. Ortada fol yok yumurta yok, deriz biz şimdi, dönüveririz. Ortada fol yok yumurta yok, deriz biz şimdi, dönüveririz.

"Yahu ne yapayım kardeşim, sen o kadar ver sana vereyim. Bak, bu 65 bin veriyor."Yahu ne yapayım kardeşim, sen o kadar ver sana vereyim. Bak, bu 65 bin veriyor. O 65 bin verirken ben 40 bine razı olur muyum?" deriz biz, bu zamanın insanı öyle der. O 65 bin verirken ben 40 bine razı olur muyum?" deriz biz, bu zamanın insanı öyle der. Ama Bahtiyar Amca demiyor. Neden? Ama Bahtiyar Amca demiyor.

Neden?

Mert insan, fazâil-i ahlâkiyeye sahip insan! "Söz verdim, duymadın mı, sattım dedim!" diyor. Mert insan, fazâil-i ahlâkiyeye sahip insan!

"Söz verdim, duymadın mı, sattım dedim!" diyor.

Söz! İnsanın sözü doğru olmayınca kalbi doğru olmaz. Kalbi, sözü doğru olmayınca dini doğru olmaz.Söz! İnsanın sözü doğru olmayınca kalbi doğru olmaz. Kalbi, sözü doğru olmayınca dini doğru olmaz. Hepsi bunlar birbiriyle ilgili. Eskiden bu eğitimi alırlardı.Hepsi bunlar birbiriyle ilgili.

Eskiden bu eğitimi alırlardı.
Bu tekkelerin kapatılmasıyla, tasavvufun horlanmasıyla, Bu tekkelerin kapatılmasıyla, tasavvufun horlanmasıyla, ilga edilmesiyle insanlar nefis terbiyesinden mahrum kalırlar.ilga edilmesiyle insanlar nefis terbiyesinden mahrum kalırlar. Şimdi herkesin nefsi, kilise direği kadar kalındır! O kadar, kimsenin nefsine dokunamazsın. Şimdi herkesin nefsi, kilise direği kadar kalındır! O kadar, kimsenin nefsine dokunamazsın. Dokunduğun zaman felaketler olur. Yıldırımlar çakar. Sen kendini yerde bulursun. Dokunduğun zaman felaketler olur. Yıldırımlar çakar. Sen kendini yerde bulursun.

Hele insanın nefsine bir dokun, ne hâle gelir! Neden? Nefis terbiyesi yoktur. Affetmek yoktur.Hele insanın nefsine bir dokun, ne hâle gelir!

Neden?

Nefis terbiyesi yoktur. Affetmek yoktur.
Kardeşlik yoktur. Sevgi yoktur. O terbiye yoktur.Kardeşlik yoktur. Sevgi yoktur. O terbiye yoktur. Nefis terbiyesi yoktur da ondan; genel müdürde yoktur, bakanda yoktur, başbakanda yoktur, Nefis terbiyesi yoktur da ondan; genel müdürde yoktur, bakanda yoktur, başbakanda yoktur, reisicumhurda yoktur, komutanda yoktur, sende yoktur, bende yoktur, falancada yoktur, filancada yoktur… reisicumhurda yoktur, komutanda yoktur, sende yoktur, bende yoktur, falancada yoktur, filancada yoktur…

Onun için cemiyetimiz böyle nobran nobran, birbirine uyuşmaz, yanaşmaz,Onun için cemiyetimiz böyle nobran nobran, birbirine uyuşmaz, yanaşmaz, sözüne güvenilmez, beraber iş yapılmaz insanlar yığını olmuştur. Ortaklık yaparsın, aldatır.sözüne güvenilmez, beraber iş yapılmaz insanlar yığını olmuştur. Ortaklık yaparsın, aldatır. Söz verir, yerine getirmez. Ahdeder, ahdinde durmaz. Söz verir, yerine getirmez. Ahdeder, ahdinde durmaz.

Arkadaşlık kurar, arkadaşlığı bozar. İşe yaramaz. Neden? Nefis terbiyesi yoktur.Arkadaşlık kurar, arkadaşlığı bozar. İşe yaramaz.

Neden?

Nefis terbiyesi yoktur.
Siz bu nefis terbiyesi meselesine önem verin, ihmal etmeyin. Siz bu nefis terbiyesi meselesine önem verin, ihmal etmeyin.

Bir de şeytan diye bir büyük düşmanımız vardır. İnne'ş-şeytâne leküm adüvvün fe't-tehizûhu adüvven. Bir de şeytan diye bir büyük düşmanımız vardır.

İnne'ş-şeytâne leküm adüvvün fe't-tehizûhu adüvven.

Bilin ki böyle bir düşman vardır. Sizin damarlarınızın içinde dolaşır da sizi aldatır.Bilin ki böyle bir düşman vardır. Sizin damarlarınızın içinde dolaşır da sizi aldatır. Her türlü kötülüğü yaptırır. Her türlü kötülüğü yaptırır. Âyet-i kerîme "Allah'a sığınırsanız Allah'a dayanırsanız şeytan tesir etmez." diyor. Âyet-i kerîme "Allah'a sığınırsanız Allah'a dayanırsanız şeytan tesir etmez." diyor.

Ve men yetevekkel alellâhi fe hüve hasbühu. Ve men yetevekkel alellâhi fe hüve hasbühu.

İnnehu leyse lehû sultânün ale'l-lezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûne. İnnehu leyse lehû sultânün ale'l-lezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûne.

"İman edip de Rabbine tevekkül edenlere şeytanın tesiri yoktur." diyor."İman edip de Rabbine tevekkül edenlere şeytanın tesiri yoktur." diyor. Demek ki Allah'ı bilmekle kendiliğinden zâil olacak, tesirsiz hâle gelecek bir düşmandır. Demek ki Allah'ı bilmekle kendiliğinden zâil olacak, tesirsiz hâle gelecek bir düşmandır. Çok, o kadar önemli değil. En önemli düşman insanın nefsidir. Çok, o kadar önemli değil. En önemli düşman insanın nefsidir.

A'dâ nefsüke'l-letî beyne cenbeyke. "Senin en büyük düşmanın kendi içindeki, kendi nefsindir." A'dâ nefsüke'l-letî beyne cenbeyke. "Senin en büyük düşmanın kendi içindeki, kendi nefsindir."

Hadîs-i şerîfte böyle! Onunla savaş, cihadın en büyüğüdür.Hadîs-i şerîfte böyle! Onunla savaş, cihadın en büyüğüdür. O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri; bilhassa mârifetullahı elde etme hususunda, ilim, irfan hususunda, O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri; bilhassa mârifetullahı elde etme hususunda, ilim, irfan hususunda, âyetleri, hadisleri dinimizin ahkâmını öğrenme hususunda gayret versin; fırsatları kaçırttırmasın. âyetleri, hadisleri dinimizin ahkâmını öğrenme hususunda gayret versin; fırsatları kaçırttırmasın.

Sonra belli bir yaştan sonra E lem neşrah leke sûresini bile ezberleyemeyecek hâle gelir hafızanız.Sonra belli bir yaştan sonra E lem neşrah leke sûresini bile ezberleyemeyecek hâle gelir hafızanız. Durur artık çalışmamaya başlar. Ezberleyemiyorum hocam, dersiniz. Onun için ne varsa şimdi ezberlersiniz. Durur artık çalışmamaya başlar. Ezberleyemiyorum hocam, dersiniz. Onun için ne varsa şimdi ezberlersiniz.

Bizim Mustafa kardeşimiz koskoca Sakarya şiirini nasıl okudu! Her şey gençlikte oluyor, ezberleniyor.Bizim Mustafa kardeşimiz koskoca Sakarya şiirini nasıl okudu! Her şey gençlikte oluyor, ezberleniyor. O bakımdan ilmi öğrenin ve nefis terbiyesine muhakkak riayet edin. Şu nefsinizi terbiye edin. Çünkü; O bakımdan ilmi öğrenin ve nefis terbiyesine muhakkak riayet edin. Şu nefsinizi terbiye edin. Çünkü;

Kad efleha men zekkâhâ. "Kim nefsini terbiye ederse o kurtulacak, o felah bulacak." Kad efleha men zekkâhâ. "Kim nefsini terbiye ederse o kurtulacak, o felah bulacak."

O cennete girecek. O Allah'ın sevdiği, razı olduğu kul olacak.O cennete girecek. O Allah'ın sevdiği, razı olduğu kul olacak. Nefsini terbiye etmeyen de dünyada âhirette rezil rüsva olur. Nefsini terbiye etmeyen de dünyada âhirette rezil rüsva olur.

Bir kardeşimiz; "kahpe felek" sözüyle kastedilen mâna nedir, diye soruyor. Bir kardeşimiz; "kahpe felek" sözüyle kastedilen mâna nedir, diye soruyor.

Felek, gök demektir. Çoğulu eflâk diye geliyor. Yedi kat göklerin her birine felek denmiş.Felek, gök demektir. Çoğulu eflâk diye geliyor. Yedi kat göklerin her birine felek denmiş. Eski insanlar bâtıl inançları dolayısıyla her göğün içinde bir yıldız olduğunu düşünürlermiş Eski insanlar bâtıl inançları dolayısıyla her göğün içinde bir yıldız olduğunu düşünürlermiş ve o yıldızın ismiyle adlandırırlarmış. ve o yıldızın ismiyle adlandırırlarmış.

Mesela felekü'l-kamer diyor, yani ayın içinde bulunduğu gök tabakası.Mesela felekü'l-kamer diyor, yani ayın içinde bulunduğu gök tabakası. Onların düşüncesi yani, şimdi gayr-i ilmî buluyoruz. Onların düşüncesi yani, şimdi gayr-i ilmî buluyoruz.

Felek-i zuhal, zuhal yıldızının içinde bulunduğu gök tabakası. Felek-i zuhal, zuhal yıldızının içinde bulunduğu gök tabakası.

Felek-i zühre, felek-i utarid, felek-i merrih, felek-i şems…Felek-i zühre, felek-i utarid, felek-i merrih, felek-i şems… Bunların hepsinin de etrafını felek-i atlas denilen bir büyük feleğin kapladığını düşünürlermiş.Bunların hepsinin de etrafını felek-i atlas denilen bir büyük feleğin kapladığını düşünürlermiş. Bu her yıldızın da insanların bahtları, talihleri üzerinde tesiri olduğunu sanırlarmış. Bu her yıldızın da insanların bahtları, talihleri üzerinde tesiri olduğunu sanırlarmış.

Bu da bâtıl bir inanç. Yıldız fallarının filan kaynağı budur.Bu da bâtıl bir inanç. Yıldız fallarının filan kaynağı budur. Hani gazetelerde "yıldız falınız" filan diye şimdiki müneccimler, cadılar,Hani gazetelerde "yıldız falınız" filan diye şimdiki müneccimler, cadılar, cadalozlar yazıyorlar ya, işte o asılsız şey. cadalozlar yazıyorlar ya, işte o asılsız şey. Adamın başına bir şey gelirse gelen belayı kendi yıldızına atfettiği için "Ah kahpe felek!" diyor.Adamın başına bir şey gelirse gelen belayı kendi yıldızına atfettiği için "Ah kahpe felek!" diyor. Ona çatıyor, ona sövüyor ama hâlbuki aslında mukadderât Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiriyledir. Ona çatıyor, ona sövüyor ama hâlbuki aslında mukadderât Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiriyledir.

Peygamber Efendimiz; "Ayın, güneşin doğmasıyla, batmasıyla tutulmasıyla, ilgisi yoktur!" diyor.Peygamber Efendimiz; "Ayın, güneşin doğmasıyla, batmasıyla tutulmasıyla, ilgisi yoktur!" diyor. Ne güzel söylüyor. Oğlu İbrahim vefat etmiş. Tam o sırada güneş tutulmuş. Ne güzel söylüyor. Oğlu İbrahim vefat etmiş. Tam o sırada güneş tutulmuş. Herkes diyor ki; "Bak Peygamber'in oğlu vefat ettiği için güneş bile teessüründen tutuldu.Herkes diyor ki; "Bak Peygamber'in oğlu vefat ettiği için güneş bile teessüründen tutuldu. O bile karardı, nuru karardı." Kalkıyor, hutbe irad ediyor: O bile karardı, nuru karardı."

Kalkıyor, hutbe irad ediyor:

"Ey insanlar! Ay ve güneş Allah'ın emriyle hareket eden gök varlıklarıdır."Ey insanlar! Ay ve güneş Allah'ın emriyle hareket eden gök varlıklarıdır. Bir kimsenin vefatıyla ilgisi yoktur!" diye ne kadar güzel açıklamalar ile bildiriyor. Bir kimsenin vefatıyla ilgisi yoktur!" diye ne kadar güzel açıklamalar ile bildiriyor.

Kahpe felek sözü de bir kâfirce sözdür, sarhoşça sözdür.Kahpe felek sözü de bir kâfirce sözdür, sarhoşça sözdür. İşte bilimsiz, ilimsiz olan insanların söylediği sözlerdir.İşte bilimsiz, ilimsiz olan insanların söylediği sözlerdir. Herhalde Araplar'ın zamanında da söyleniyormuş ki Peygamber Efendimiz diyor ki; Herhalde Araplar'ın zamanında da söyleniyormuş ki Peygamber Efendimiz diyor ki;

Lâ tesubbu'd-dehre fe innallâhe hüve'd-dehru. "Zamana sövmeyin!" Lâ tesubbu'd-dehre fe innallâhe hüve'd-dehru. "Zamana sövmeyin!"

Ha feleğe sövmüş ha zamana sövmüş. "Allah kahretsin şu zamanı!.." "Sövmeyin, dehre sövmeyin!" Ha feleğe sövmüş ha zamana sövmüş.

"Allah kahretsin şu zamanı!.."

"Sövmeyin, dehre sövmeyin!"

Fe innallâhe hüve'd-dehru. "Çünkü sizin dehr diye kastettiğiniz şeyin yapıcısı Allah,Fe innallâhe hüve'd-dehru. "Çünkü sizin dehr diye kastettiğiniz şeyin yapıcısı Allah, Allah'a sövmüş oluyorsunuz!" diye bildirmiş. Onun için bu söz bizim sözümüz değildir. Allah'a sövmüş oluyorsunuz!" diye bildirmiş.

Onun için bu söz bizim sözümüz değildir.
Bize yakışan söz değildir. Bize yakışan söz değildir. Biz biliyoruz ki her şey, hayat da ölüm de Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiriyledir.Biz biliyoruz ki her şey, hayat da ölüm de Allahu Teâlâ hazretlerinin takdiriyledir. Onun için ölümden korkmuyoruz. Onun için ölümden korkmuyoruz.

Cümle cihan halkı peşimize düşse bizi öldürmeye kalksa biz biliyoruz kiCümle cihan halkı peşimize düşse bizi öldürmeye kalksa biz biliyoruz ki Allah'ın bizi yaşatmaya karar verdiği, kaderimizde yazılı vakte kadar biz yaşayacağız. Allah'ın bizi yaşatmaya karar verdiği, kaderimizde yazılı vakte kadar biz yaşayacağız. Hepsi ölür, biz kalırız. Gökten taş yağsa şuraya, yaşayacak olan yaşar.Hepsi ölür, biz kalırız. Gökten taş yağsa şuraya, yaşayacak olan yaşar. Bir gemideki bütün insanlar batacak olsa ölmemesi gereken insanı Allah çıkartır.Bir gemideki bütün insanlar batacak olsa ölmemesi gereken insanı Allah çıkartır. Hepsinin altında kalsa, zelzelede yedi kat apartmanın altında kalsa üç gün sonra oradan Allah çıkartır.Hepsinin altında kalsa, zelzelede yedi kat apartmanın altında kalsa üç gün sonra oradan Allah çıkartır. Allah'ın yaşattığını kimse öldüremez.Allah'ın yaşattığını kimse öldüremez. Allah'ın öldürmeye karar verdiğini, kaderin vadesini yetmiş olarak yazdığını kimse yaşatamaz. Allah'ın öldürmeye karar verdiğini, kaderin vadesini yetmiş olarak yazdığını kimse yaşatamaz. Allah'ın aziz kıldığını kimse zelil kılamaz. Allah'ın zelil kıldığını da kimse aziz kılamaz. Allah'ın aziz kıldığını kimse zelil kılamaz. Allah'ın zelil kıldığını da kimse aziz kılamaz.

Biz O'na tevekkül etmişiz. Ona dayanmışız. Ne ölümden korkuyoruz. Ne Amerika'dan korkuyoruz.Biz O'na tevekkül etmişiz. Ona dayanmışız. Ne ölümden korkuyoruz. Ne Amerika'dan korkuyoruz. Ne Rusya'dan korkuyoruz. Ne şundan korkuyoruz ne bundan korkuyoruz. Ne Rusya'dan korkuyoruz. Ne şundan korkuyoruz ne bundan korkuyoruz.

Müslümanın efeliğinin yanına kimse yanaşamaz. Elhamdülillah! Müslümanın efeliğinin yanına kimse yanaşamaz. Elhamdülillah!

Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu güzel imandan, bu nurlu yoldan, bu irfandan ayırmasın.Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu güzel imandan, bu nurlu yoldan, bu irfandan ayırmasın. Mahrum bırakmasın. Gafil ve cahil eylemesin. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha! Mahrum bırakmasın. Gafil ve cahil eylemesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2