Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Helal Kazanç ve Haramdan Kaçınma

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullahİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Umratün fî ramadâne ta'dilu hacceten. Umratün fî ramadâne ta'dilu hacceten.

Ahmed b. Hanbel, Buhârî, İbn Mâce, İbn Zencûye Câbir'den;Ahmed b. Hanbel, Buhârî, İbn Mâce, İbn Zencûye Câbir'den; Ahmed b. Hanbel, Müslim, Buhârî, Ebû Davud, İbn Mâce, İbn Hibbân İbn Abbas'tan; ve diğerleri rivayet etmişler. Ahmed b. Hanbel, Müslim, Buhârî, Ebû Davud, İbn Mâce, İbn Hibbân İbn Abbas'tan; ve diğerleri rivayet etmişler.

Bir salavât-ı şerîfe getirelim. Bir salavât-ı şerîfe getirelim.

Esselatu vesselamu aleyke yâ Resûlallah. Esselatu vesselamu aleyke yâ habiballah. Esselatu vesselamu aleyke yâ Resûlallah.

Esselatu vesselamu aleyke yâ habiballah.

Esselatu vesselamu aleyke yâ seyyide'l-evveline ve'l-âhirin. Esselatu vesselamu aleyke yâ seyyide'l-evveline ve'l-âhirin.

Ramazan-ı Şerif'te umre her zaman yapılır. Hac senede bayram ertesine mahsus bir gündür.Ramazan-ı Şerif'te umre her zaman yapılır. Hac senede bayram ertesine mahsus bir gündür. Arefe günü orada bulundu mu hacı olur. Arefe günü orada bulundu mu hacı olur. Ama umre, bayram günlerinden maâda [ayrı] senenin her gününde umre caizdir.Ama umre, bayram günlerinden maâda [ayrı] senenin her gününde umre caizdir. Ramazan'da yapılırsa daha sevaplıdır, hacca muadildir. Ramazan'da yapılırsa daha sevaplıdır, hacca muadildir.

Ramazan-ı Şerif'te, burada bir umre, bazı yerlerde Ramazan'da iki umre rivayeti de vardırRamazan-ı Şerif'te, burada bir umre, bazı yerlerde Ramazan'da iki umre rivayeti de vardır ama buradaki rivayet daha kuvvetli. Buhârî Müslim birçok raviler ile beraber; ama buradaki rivayet daha kuvvetli. Buhârî Müslim birçok raviler ile beraber;

"Ramazan-ı Şerif'teki bir umre onun için bir hacca muadil." "Ramazan-ı Şerif'teki bir umre onun için bir hacca muadil."

Onun için vakitleri olan insanların buna muvaffak olmalarını hep arzu ederiz. Onun için vakitleri olan insanların buna muvaffak olmalarını hep arzu ederiz.

Allah cümlemize nasip etsin. Allah cümlemize nasip etsin.

Umuru ümmetî min sittîne seneten ilâ seb'îne seneten. Umuru ümmetî min sittîne seneten ilâ seb'îne seneten.

"Ümmetimin ömrü de, ekseriyet itibariyle, 60-70 arasındadır." buyurulmuş. "Ümmetimin ömrü de, ekseriyet itibariyle, 60-70 arasındadır." buyurulmuş.

Tirmizî hazretleri hasenün ğarîbün, an Ebû Hüreyre buyurmuş. Tirmizî hazretleri hasenün ğarîbün, an Ebû Hüreyre buyurmuş.

Umrânü beyti'l-mukaddes ev beyti'l-makdisi harâbü yesribe ve harâbu yesribe hurûcu'l-melhametiUmrânü beyti'l-mukaddes ev beyti'l-makdisi harâbü yesribe ve harâbu yesribe hurûcu'l-melhameti ve hurûcu'l-melhameti fethu'l-kustantiniyyeti ve fethu'l-kustantiniyyeti hurûcu'd-deccâli. ve hurûcu'l-melhameti fethu'l-kustantiniyyeti ve fethu'l-kustantiniyyeti hurûcu'd-deccâli.

İbn Ebû Şeybe, Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud, Begavî el-Ca'diyât'da; Taberânî, Beyhaki el-Ba's'te,İbn Ebû Şeybe, Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud, Begavî el-Ca'diyât'da; Taberânî, Beyhaki el-Ba's'te, İbn Asâkir Mu'az radıyallahu anh'ten. İbn Asâkir Mu'az radıyallahu anh'ten.

Beytülmakdis dediği Kudüs yani. Beytülmakdis dediği Kudüs yani.

"Kudüs'ün ümranı yani mâmur olması, mamuriyetinin kemali bulması,"Kudüs'ün ümranı yani mâmur olması, mamuriyetinin kemali bulması, Medine-i Münevvere'nin harabına alamettir." buyurulmuş. Medine-i Münevvere'nin harabına alamettir." buyurulmuş.

Yani şöyle buyuruyorlar; Yani şöyle buyuruyorlar;

Umranühû ba'de harabihî. Bir vakit gelecek Kudüs harap olacak, tahrip olunacak.Umranühû ba'de harabihî. Bir vakit gelecek Kudüs harap olacak, tahrip olunacak. Bu tahripten sonra âhir zamanda tekrar imar olunacak.Bu tahripten sonra âhir zamanda tekrar imar olunacak. Sümme ya'muruhü'l-küffâru. "Bu imarı da küffâr yapacak." Sümme ya'muruhü'l-küffâru. "Bu imarı da küffâr yapacak."

Yahudi de küffardan değil mi? Yahudi de küffardan değil mi?

Ve'l-esahhu enne'l-muradü bi'l-umran el-kemal fi'l-imareti ve ümranühû bi-istilâihi'l-küffâr. Ve'l-esahhu enne'l-muradü bi'l-umran el-kemal fi'l-imareti ve ümranühû bi-istilâihi'l-küffâr.

Demek ki düşmanın orasını istila edeceğini bundan 1300 küsur sene evvel Resûlullah haber vermiş. Demek ki düşmanın orasını istila edeceğini bundan 1300 küsur sene evvel Resûlullah haber vermiş.

Ve ümranühû bi-istilâihi'l-küffâr. "Buranın imarı küffarın burasını istilasından sonra olacak."Ve ümranühû bi-istilâihi'l-küffâr. "Buranın imarı küffarın burasını istilasından sonra olacak." Ve umranuhû vakte harabi yesrib. "Onun ümranı döneminde de Medine-i Münevvere'nin harabiyeti." Ve umranuhû vakte harabi yesrib. "Onun ümranı döneminde de Medine-i Münevvere'nin harabiyeti."

Artık o da nasıl olacak bilemiyorum. Artık o da nasıl olacak bilemiyorum.

Ondan sonra büyük muharebelerin vukuuna işaret olunmuş.Ondan sonra büyük muharebelerin vukuuna işaret olunmuş. Bu muharebelerin de ekseriyetle Medine-i Münevvere civarında olacağı da beyan buyurulmuş. Bu muharebelerin de ekseriyetle Medine-i Münevvere civarında olacağı da beyan buyurulmuş.

Kim bilir bu yahudi oralarada mı uzanacak, ne yapacak? Allah muhafaza etsin. Kim bilir bu yahudi oralarada mı uzanacak, ne yapacak?

Allah muhafaza etsin.

Amelü'l-cenneti es-sıdku. "Ehli cennetin ameli doğruluktur." Amelü'l-cenneti es-sıdku. "Ehli cennetin ameli doğruluktur."

Yani doğru olan insanların neticesi, yerleri cennettir. Yani doğru olan insanların neticesi, yerleri cennettir.

Ve izâ sadeka'l-abdü. "Kum doğru söylüyor, hareketleri de doğrudur." Ve izâ sadeka'l-abdü. "Kum doğru söylüyor, hareketleri de doğrudur."

Yalnız sözdeki doğruluk kâfi değil, sözü ile özünün denk olması lazım.Yalnız sözdeki doğruluk kâfi değil, sözü ile özünün denk olması lazım. Söylediği söze göre kendisinin ameli de doğru olması lazım.Söylediği söze göre kendisinin ameli de doğru olması lazım. Sözü doğru olup da yaptığı hareket bozuk olursa onun için insanların amellerinden alacakları nasihat,Sözü doğru olup da yaptığı hareket bozuk olursa onun için insanların amellerinden alacakları nasihat, sözlerinden alacağı nasihatlerden kuvvetlidir diyor. Bir insan harekâtı ile örnek olmalı. sözlerinden alacağı nasihatlerden kuvvetlidir diyor. Bir insan harekâtı ile örnek olmalı. Harekâtı ile örnek olmalı cemaate, cemaat de o hareketten ders alabilmeli.Harekâtı ile örnek olmalı cemaate, cemaat de o hareketten ders alabilmeli. Yoksa sözleri ile ders vermek çok zordur, yani nadirattandır.Yoksa sözleri ile ders vermek çok zordur, yani nadirattandır. Ekseriyetle insanlar amellerden ders alır diyor. Onun için Nakşibendi hazretleri de demiş; Ekseriyetle insanlar amellerden ders alır diyor. Onun için Nakşibendi hazretleri de demiş;

"Bizim sükutumuzdan ders alamayan sözümüzden hiç alamaz." demiş. "Bizim sükutumuzdan ders alamayan sözümüzden hiç alamaz." demiş.

Amelü'l-cenneti es-sıdku ve izâ sadeka'l-abdü berra.Amelü'l-cenneti es-sıdku ve izâ sadeka'l-abdü berra. "Doğru oldu muydu insan ondan sonra namazını da kılar orucunu da tutar"Doğru oldu muydu insan ondan sonra namazını da kılar orucunu da tutar her hareketinde de doğruluk olur."her hareketinde de doğruluk olur." Ve iza berra âmene. "Bu doğruluk başladı mıydı, ihsan sahibi oldu muydu muhakkak iman olacak." Ve iza berra âmene. "Bu doğruluk başladı mıydı, ihsan sahibi oldu muydu muhakkak iman olacak."

Bu âmene, emene de okunur. Emene kasr ile okunursa kendisi âfetlerden selamette olur.Bu âmene, emene de okunur. Emene kasr ile okunursa kendisi âfetlerden selamette olur. Âmene olursa, insan doğru söylediği zaman da imanda kemale ulaşır. Âmene olursa, insan doğru söylediği zaman da imanda kemale ulaşır.

"Ve bu imandaki doğruluğu, kemali sebebiyle de." Dehale'l-cennete. "Cennete girer." "Ve bu imandaki doğruluğu, kemali sebebiyle de." Dehale'l-cennete. "Cennete girer."

Yani insanın cennete girmesine başlıca sebep insanın sözüyle, kavli ile, harekâtı ile doğru olması lazım.Yani insanın cennete girmesine başlıca sebep insanın sözüyle, kavli ile, harekâtı ile doğru olması lazım. Her hareketiyle doğru olması lazım. Her hareketiyle doğru olması lazım.

Ve amelü'n-nâri. "Cehenneme gideceklerin ameli ise." el-Kezibü. "Yalancılıktır." Ve amelü'n-nâri. "Cehenneme gideceklerin ameli ise." el-Kezibü. "Yalancılıktır."

Yalancılık insanı cehenneme sürükler. Bir diğer şey de böyle teşbih edilmiş.Yalancılık insanı cehenneme sürükler. Bir diğer şey de böyle teşbih edilmiş. Cennetten bir ağaç çıkıyor dalları yere serilmiş. Cehennemden de keza bir ağaç.Cennetten bir ağaç çıkıyor dalları yere serilmiş. Cehennemden de keza bir ağaç. Cennet ağaçlarının dalları Tûba dalları, doğruluk. Cennet ağaçlarının dalları Tûba dalları, doğruluk. Bu doğruluklara tutunanlar doğru cennete çekip götürüyor onu. Bu doğruluklara tutunanlar doğru cennete çekip götürüyor onu. Cehennemin ameli de cehennemden çıkan ağacın dalları, o da dünyada yalancılık. Cehennemin ameli de cehennemden çıkan ağacın dalları, o da dünyada yalancılık. Kim ki yalancılara tutunursa onu da cehenneme sürükler götürür. Kim ki yalancılara tutunursa onu da cehenneme sürükler götürür.

Ve amelü'n-nâri'l-kezibü. "Cehennem adamlarının işi yalancılıktır."Ve amelü'n-nâri'l-kezibü. "Cehennem adamlarının işi yalancılıktır." İzâ kezebe'l-abdü. "İnsan yalana başladı mıydı." Fecera. "Fücur sahibi." İzâ kezebe'l-abdü. "İnsan yalana başladı mıydı." Fecera. "Fücur sahibi."

Fısk u fücur sahibi, taatı ilahiyeden huruc etmiş insanın adı. Fısk u fücur sahibi, taatı ilahiyeden huruc etmiş insanın adı.

Ve izâ fecera kefera. Şimdi bir insan der ki; "Yalan adamı gâvur yapar mı? der. Ve izâ fecera kefera.

Şimdi bir insan der ki;

"Yalan adamı gâvur yapar mı? der.

Yalan adamı gâvur yapar mı? Yalancısın, gâvur olur mu insan? Yalan adamı gâvur yapar mı?

Yalancısın, gâvur olur mu insan?

Bizim mezhebimize göre gerek yalan olsun gerek başka günahlar olsun insanı gâvur yapar mı? Bizim mezhebimize göre gerek yalan olsun gerek başka günahlar olsun insanı gâvur yapar mı?

Gâvur olmaz insan. Ama gavurluğa doğru götürür. Arkası gavurluktur onun.Gâvur olmaz insan. Ama gavurluğa doğru götürür. Arkası gavurluktur onun. Gavur etmez, insan günah işlemekle, günahı kebair işlemekle, gerek kebair gerek seğâir.Gavur etmez, insan günah işlemekle, günahı kebair işlemekle, gerek kebair gerek seğâir. Bu günahları işlediğinden dolayı gâvur olmaz. Ama gavurluğa doğru sürükler onu. Bu günahları işlediğinden dolayı gâvur olmaz. Ama gavurluğa doğru sürükler onu.

İşte onun için; Ve izâ kefera dehale'n-nâra.İşte onun için;

Ve izâ kefera dehale'n-nâra.
"O fücur onu küfre götürüyor ve küfür de en nihayet onun nâra, cehenneme atılmasına vesile oluyor." "O fücur onu küfre götürüyor ve küfür de en nihayet onun nâra, cehenneme atılmasına vesile oluyor."

Ahmed b. Hanbel'in Hz. İbn Ömer'den rivayeti. Ahmed b. Hanbel'in Hz. İbn Ömer'den rivayeti.

Onun için Allahu Teâlâ cümlemize sadakat ihsan buyursun. Doğruluk ihsan buyursun. Onun için Allahu Teâlâ cümlemize sadakat ihsan buyursun. Doğruluk ihsan buyursun.

O yalanlarla para kazananların, hepimiz acırız ya, onların kendilerine ve çocuklarına da acımaları lazım yani.O yalanlarla para kazananların, hepimiz acırız ya, onların kendilerine ve çocuklarına da acımaları lazım yani. Bu yalanla toplanan paraların hiçbir faydası olmaz insana. Bu yalanla toplanan paraların hiçbir faydası olmaz insana. Evet aldatırsın, karşısındaki adam zayıftır, köylüdür belki bilmiyordur üçü beşe satarsın, Evet aldatırsın, karşısındaki adam zayıftır, köylüdür belki bilmiyordur üçü beşe satarsın, beşi ona satarsın kazanırsın birçok paralar ama netice itibarıyla o kazancın sana helal olarak gıda olmaz.beşi ona satarsın kazanırsın birçok paralar ama netice itibarıyla o kazancın sana helal olarak gıda olmaz. Helal olmaz sana. Helal olmaz sana.

Bahusus dinini iyi bilmeyen insanlar günah yollardan da para kazanmaktan da korkmuyorlar.Bahusus dinini iyi bilmeyen insanlar günah yollardan da para kazanmaktan da korkmuyorlar. Mesela bugün içki satmayan dükkân pek az. İçki satmayan dükkân pek az! Mesela bugün içki satmayan dükkân pek az.

İçki satmayan dükkân pek az!

Bazı satmayanlar mesela işimizi de yürütemiyoruz deyipBazı satmayanlar mesela işimizi de yürütemiyoruz deyip dükkanlarını da değiştirmek mecburiyetinde kaldıklarını duyuyoruz. dükkanlarını da değiştirmek mecburiyetinde kaldıklarını duyuyoruz.

"E bu içki satmak suretiyle ben gâvur olmuyorum ya?" der. "E bu içki satmak suretiyle ben gâvur olmuyorum ya?" der.

Gavur olmuyorsun ama gavurluğa doğru gidiyorsun, yani gavurun yolunu tutmuşsun.Gavur olmuyorsun ama gavurluğa doğru gidiyorsun, yani gavurun yolunu tutmuşsun. O yol da seni netice itibariyle gavurluğa götürür. O yol da seni netice itibariyle gavurluğa götürür.

Onun için o para, mesela senin dükkanın da 10 çeşit mal var. 10 çeşitten bir tanesi de rakı.Onun için o para, mesela senin dükkanın da 10 çeşit mal var. 10 çeşitten bir tanesi de rakı. 10 tanesi helal bir tanesi haram. O bir tanesi o dokuzunu da haram eder. Niçin? 10 tanesi helal bir tanesi haram. O bir tanesi o dokuzunu da haram eder.

Niçin?

Senin elinde bir testi su var, bir kap su var, tertemiz.Senin elinde bir testi su var, bir kap su var, tertemiz. Onun içerisine getir böyle bir damlacık rakıyı, şarabı at. Onun hepsi pis olur mu olmaz mı? Onun içerisine getir böyle bir damlacık rakıyı, şarabı at.

Onun hepsi pis olur mu olmaz mı?

Hepsi pis olur, içemezsin onu artık. Ha sidik dökmüşsün ha onu dökmüşsün. Hepsi pis olur, içemezsin onu artık. Ha sidik dökmüşsün ha onu dökmüşsün.

Sidik dökülse içer misin onu? İçmezsin! Şarap dökülürse onu da içemezsin. Niçin? Sidik dökülse içer misin onu?

İçmezsin!

Şarap dökülürse onu da içemezsin.

Niçin?

Su temizdi ama bozdu, berbat etti işte. Kuyuya dökülse kuyunun suyunu da boşaltmak lazım. Su temizdi ama bozdu, berbat etti işte. Kuyuya dökülse kuyunun suyunu da boşaltmak lazım.

Kuyunun suyunu boşaltmak lazım! Kuyunun suyunu boşaltmak lazım!

E bu kadar haram bir şeyi ben parayı çok kazanacağım diyerekten onu dükkanına koyuyor.E bu kadar haram bir şeyi ben parayı çok kazanacağım diyerekten onu dükkanına koyuyor. Belki kendi de kullanıyor. Kendisi kullanmayan adam koymaz.Belki kendi de kullanıyor. Kendisi kullanmayan adam koymaz. Belki kendi de kullanıyor, kendi de kullanınca bunu hem bedenini tahrip suretiyle isyan ediyor Belki kendi de kullanıyor, kendi de kullanınca bunu hem bedenini tahrip suretiyle isyan ediyor hem de çoluğuna çocuğuna haram para yedirmek,hem de çoluğuna çocuğuna haram para yedirmek, haram rızık yedirmek suretiyle onların da ahlaklarının bozulmasına sebep oluyor. haram rızık yedirmek suretiyle onların da ahlaklarının bozulmasına sebep oluyor.

Bugünkü insanların taşkınlığı, tuğyanı, isyanının kökü haram paralardır. Bugünkü insanların taşkınlığı, tuğyanı, isyanının kökü haram paralardır.

İnsan durup dururken bu kadar tuğyan eder mi hiç, olacak şey mi? Sebebi haram nafakalar. İnsan durup dururken bu kadar tuğyan eder mi hiç, olacak şey mi?

Sebebi haram nafakalar.

Bugün şeyi okuyordum, ismi aklıma gelmedi. Orada vasiyet, yarı kitabı vasiyet.Bugün şeyi okuyordum, ismi aklıma gelmedi. Orada vasiyet, yarı kitabı vasiyet. Nasihate çevirmiş nasihat ediyor. O nasihatın altına rüşveti de koymuş, "Rüşvet haramdır!" diyor.Nasihate çevirmiş nasihat ediyor. O nasihatın altına rüşveti de koymuş, "Rüşvet haramdır!" diyor. Bu rüşvet haram olduğu halde, bugün diyorlar ki, Bu rüşvet haram olduğu halde, bugün diyorlar ki,

"O rüşvet verilmeyince bugün hiçbir işin olmuyor." diyorlar. E bu neden oluyor? "O rüşvet verilmeyince bugün hiçbir işin olmuyor." diyorlar.

E bu neden oluyor?

Herkes gözünü memuriyete dikmiş, bu memuriyette de bugün para az veriliyormuş.Herkes gözünü memuriyete dikmiş, bu memuriyette de bugün para az veriliyormuş. E o da yetmiyormuş, sen de bana yardım et." diyerekten para alınıyormuş mesela. E bu haram değil mi? E o da yetmiyormuş, sen de bana yardım et." diyerekten para alınıyormuş mesela.

E bu haram değil mi?

"Bu alana da haram verene de haram" dendiği halde bu rüşvet bugün memlekette caiz. Apaçık! Neden? "Bu alana da haram verene de haram" dendiği halde bu rüşvet bugün memlekette caiz.

Apaçık!

Neden?

Haramdan korkmadığımızdan dolayı. Haramdan korkmadığımızdan dolayı.

Ama bu haram bizi gâvur etmez ama gavurluğa doğru sürükler bizi.Ama bu haram bizi gâvur etmez ama gavurluğa doğru sürükler bizi. Çünkü vücut kökünden bozuluyor. Kökünden bozulunca bozuk kök bir vücutta amel sağlam olmaz tabiatiyle. Çünkü vücut kökünden bozuluyor. Kökünden bozulunca bozuk kök bir vücutta amel sağlam olmaz tabiatiyle.

Onun için günahlardan fecer [lazımdır]. İnsan bir yalan söyleyince ehli fücurdan oluyor, ehli isyan oluyor.Onun için günahlardan fecer [lazımdır]. İnsan bir yalan söyleyince ehli fücurdan oluyor, ehli isyan oluyor. Bir yalan insanı böyle yaparsa, yalanın mukabilinde bir sürü günahlar var. Bir yalan insanı böyle yaparsa, yalanın mukabilinde bir sürü günahlar var. Yalan da günahlardan bir tanesi. Yalan da günahlardan bir tanesi. O günahların irtikabı insanı böyle fecre, o fecer de insanı küfre doğru götürür buyurmuşlar. O günahların irtikabı insanı böyle fecre, o fecer de insanı küfre doğru götürür buyurmuşlar.

Allah kusurumuzu affetsin. Onun için kanaat kenzün, bir hazinedir ki lâ yünfa', bitmez o. Allah kusurumuzu affetsin.

Onun için kanaat kenzün, bir hazinedir ki lâ yünfa', bitmez o.

Kanaat... Canım bugün insan mesela 100 lira kazanıyor yetmiyor.Kanaat...

Canım bugün insan mesela 100 lira kazanıyor yetmiyor.
Ama 10 lira kazanamayan adam da var o da geçiniyor bu memlekette bugün.Ama 10 lira kazanamayan adam da var o da geçiniyor bu memlekette bugün. Ne olacak, bir ekmek bir lira. Pekâlâ yeter işte insana bir lira. Kuru ekmek yerim ne olacak? Ne olacak, bir ekmek bir lira. Pekâlâ yeter işte insana bir lira.

Kuru ekmek yerim ne olacak?

Tuza banar yerim, suya batırır yerim pekâlâ onunla geçinirim. Tek helal olsun bana.Tuza banar yerim, suya batırır yerim pekâlâ onunla geçinirim. Tek helal olsun bana. Haram olup da zıkkımlanacağına böyle, helal olsun da bir lokma olsun. Haram olup da zıkkımlanacağına böyle, helal olsun da bir lokma olsun.

Onun için kanaatsizlikdir bu felaketleri başımıza sürükleyenler. Onun için kanaatsizlikdir bu felaketleri başımıza sürükleyenler.

Amelün kalîlün fî sünnetin hayrun min amelin kesîrin fî bid'atin. Amelün kalîlün fî sünnetin hayrun min amelin kesîrin fî bid'atin.

Sünnet üzere amel her şeye şamildir; namaz da olsun, sâir ibadetlerde, sâir işlerimizde.Sünnet üzere amel her şeye şamildir; namaz da olsun, sâir ibadetlerde, sâir işlerimizde. Bu sünnet üzere hareket etmektir ki yemek yerken de sünnet üzere yemek yesek az yemek bize yeter. Bu sünnet üzere hareket etmektir ki yemek yerken de sünnet üzere yemek yesek az yemek bize yeter.

Amelün kalîlün. Yemeğin de azı gerekli. Sünnet üzere yensin, sünnet üzere yenen yemeğin azı kafi gelir insana.Amelün kalîlün. Yemeğin de azı gerekli. Sünnet üzere yensin, sünnet üzere yenen yemeğin azı kafi gelir insana. Çok yemek, ama sünnet üzere yenmiyor. Masanın üzerine kurulmuş oturmuş mağrurane bir şekilde.Çok yemek, ama sünnet üzere yenmiyor. Masanın üzerine kurulmuş oturmuş mağrurane bir şekilde. Bir elinde çatal bir elinde bıçak. İşte sağıyla keser soluyla ağzına atar. Bir elinde çatal bir elinde bıçak. İşte sağıyla keser soluyla ağzına atar.

Lâ te'külü bi'ş-şimâli fe-inne'ş-şeytâne ye'külü bi'ş-şimâli. Lâ te'külü bi'ş-şimâli fe-inne'ş-şeytâne ye'külü bi'ş-şimâli.

Lâ te'külü bi'ş-şimâli. "Sol elinizle yemeyin." diyor.Lâ te'külü bi'ş-şimâli. "Sol elinizle yemeyin." diyor. Ve la teşrebâ bi'ş-şimâli. "Sakın sol elinizle de içmeyin." Ve la teşrebâ bi'ş-şimâli. "Sakın sol elinizle de içmeyin." Fe-inne'ş-şeytâne ye'külü bi'ş-şimâli. "Çünkü şeytan sol eliyle yer." Fe-inne'ş-şeytâne ye'külü bi'ş-şimâli. "Çünkü şeytan sol eliyle yer."

Sen kendini şeytana teşbih edip de solunla yiyeceğine Allah sana sağ elini [vermiş.]Sen kendini şeytana teşbih edip de solunla yiyeceğine Allah sana sağ elini [vermiş.] Sağ el hayırlı işlerde kullanılır, sol el de yaramaz işlerde kullanılır, Sağ el hayırlı işlerde kullanılır, sol el de yaramaz işlerde kullanılır, taharet gibi, burun temizlemek gibi yerlerde. Onun için; taharet gibi, burun temizlemek gibi yerlerde.

Onun için;

Amelün kalîlün. "Herhangi bir iş olursa olsun, az olsun." Fî sünnetin. "Ama sünnete uygun olsun." Amelün kalîlün. "Herhangi bir iş olursa olsun, az olsun." Fî sünnetin. "Ama sünnete uygun olsun."

Diz çökersin, sağ bacağını da dikersin, tuzu da önüne koyarsınDiz çökersin, sağ bacağını da dikersin, tuzu da önüne koyarsın Bismillâhirrahmânirrahîm der tuzdan bir alır tadarsın. Bismillâhirrahmânirrahîm der tuzdan bir alır tadarsın. Ondan sonra Bismillâhirrahmânirrahîm der yemeğini güzelce yersin.Ondan sonra Bismillâhirrahmânirrahîm der yemeğini güzelce yersin. Yani bununla üç beş lokma adama kâfi gelir. Yani bununla üç beş lokma adama kâfi gelir. Ama sünnete uygun olmadı mıydı, ellerini yıkamamış, gelir oturur. Onun doyması da mümkün olmaz tabi. Ama sünnete uygun olmadı mıydı, ellerini yıkamamış, gelir oturur. Onun doyması da mümkün olmaz tabi.

Hayrun min amelin kesîrin fî bid'atin. Bid'ah, asıl bizi yıkan şeylerden biri de bid'at olmuştur.Hayrun min amelin kesîrin fî bid'atin.

Bid'ah, asıl bizi yıkan şeylerden biri de bid'at olmuştur.
Bid'at, Avrupa'nın mesela bugün bütün hareketlerini kendimize örnek ediyoruz. Bid'at, Avrupa'nın mesela bugün bütün hareketlerini kendimize örnek ediyoruz. Peygamberimizin sünnetini örnek edineceğimize Avrupa'nın hareketine örnek ediyoruz. Buna da bid'at diyorlar. Peygamberimizin sünnetini örnek edineceğimize Avrupa'nın hareketine örnek ediyoruz. Buna da bid'at diyorlar.

Bid'at, peygamberin sünnetinden dışarıya çıkmak. Peygamberrin sünnetleri makbuldür.Bid'at, peygamberin sünnetinden dışarıya çıkmak. Peygamberrin sünnetleri makbuldür. Her hareketimiz de sünnetin dışına çıkmak bid'at oluyor. Her hareketimiz de sünnetin dışına çıkmak bid'at oluyor.

"Bu bid'at ile yapılan çok iş, bid'atsız, sünnetle olan az ondan hayırlıdır." buyurulmuş. "Bu bid'at ile yapılan çok iş, bid'atsız, sünnetle olan az ondan hayırlıdır." buyurulmuş.

Amelü'r-raculi bi-yedihi ve küllü bey'in mebrûrin. Amelü'r-raculi bi-yedihi ve küllü bey'in mebrûrin.

Yani sanatkarlık. Amelü'r-raculi bi-yedihi.Yani sanatkarlık. Amelü'r-raculi bi-yedihi. Sanatkar bir adam iş yapıyor, yaptığı işten nafakasını temin ediyor. Bu gayet makbul bir şeydir. Sanatkar bir adam iş yapıyor, yaptığı işten nafakasını temin ediyor. Bu gayet makbul bir şeydir.

Onun için Davud aleyhisselam evvelce beytülmalden hakkını alır,Onun için Davud aleyhisselam evvelce beytülmalden hakkını alır, onunla geçinirmiş fakat her zaman köşe başlarında durur; onunla geçinirmiş fakat her zaman köşe başlarında durur;

"Davud'u nasıl tanıyorsunuz, nasıl biliyorsunuz? Muamelesi iyi midir memnun musunuz?" diye sorarmış. "Davud'u nasıl tanıyorsunuz, nasıl biliyorsunuz? Muamelesi iyi midir memnun musunuz?" diye sorarmış.

Tabi Davud'u tanımıyor kimse. O zaman şimdiki gibi resimler de yok, tanımak mümkün değil. Tabi Davud'u tanımıyor kimse. O zaman şimdiki gibi resimler de yok, tanımak mümkün değil.

"Eh çok iyi idaresi, memnunuz." derlermiş. "Eh çok iyi idaresi, memnunuz." derlermiş.

Cenab-ı Hak bir gün insan kılığında meleklerini yollamış, ona da sormuş Davud; Cenab-ı Hak bir gün insan kılığında meleklerini yollamış, ona da sormuş Davud;

"Nasıl tanıyorsunuz Davud'u?" diyerekten. Demişler; "Nasıl tanıyorsunuz Davud'u?" diyerekten.

Demişler;

"Çok iyi ama beytülmaldan yiyor." "Beytül maldan yiyor." demişler. "Çok iyi ama beytülmaldan yiyor."

"Beytül maldan yiyor." demişler.

Bu tabi kendisinin ağırına gitmiş, ondan sonra demircilik sanatını Cenab-ı Hak ona ikram etmiş.Bu tabi kendisinin ağırına gitmiş, ondan sonra demircilik sanatını Cenab-ı Hak ona ikram etmiş. Kendi eliyle yaptığı işte o günün zırhları, vesairesi nelerse onlarla geçinir olmuş. Kendi eliyle yaptığı işte o günün zırhları, vesairesi nelerse onlarla geçinir olmuş.

Bütün peygamberlerin sanatları vardır. Her peygamber bir sanat ile iştigal etmiş.Bütün peygamberlerin sanatları vardır. Her peygamber bir sanat ile iştigal etmiş. Süleyman aleyhisselam cinne inse, bütün mahlukata emreden bir peygamber.Süleyman aleyhisselam cinne inse, bütün mahlukata emreden bir peygamber. Havada uçardı, Süleyman aleyhisselam ordusunu havada uçururdu. Havada uçardı, Süleyman aleyhisselam ordusunu havada uçururdu. Ordusunu askeri ile, bütün malzemesi ile havada uçururdu. Ordusunu askeri ile, bütün malzemesi ile havada uçururdu. Bugün bizim tayyareler de onun yanında hiç kalır yani. Uçururdu, böyle bir peygamber. Bugün bizim tayyareler de onun yanında hiç kalır yani. Uçururdu, böyle bir peygamber.

Hutbeye çıkıyor, cemaate vaaz edecek. Orada da elinde boş durmuyor, zembil örüyor.Hutbeye çıkıyor, cemaate vaaz edecek. Orada da elinde boş durmuyor, zembil örüyor. Zembil örmesini öğrenmiş, zembil örüyor satıyor, onunla nafakalanıyor.Zembil örmesini öğrenmiş, zembil örüyor satıyor, onunla nafakalanıyor. Süleyman aleyhisselam nafakasını beytülmaldan değil buradan temin edermiş. Süleyman aleyhisselam nafakasını beytülmaldan değil buradan temin edermiş.

Onun için bugünkü gençlik hep devlet kapısına böyle hayran; Onun için bugünkü gençlik hep devlet kapısına böyle hayran;

"Oraya bir girsem de, hah işim iş." [diye düşünüyor.] "Oraya bir girsem de, hah işim iş." [diye düşünüyor.]

Doğru bir şey değil. Alışveriş yap. Küllü bey'in. "Her alışveriş." Doğru bir şey değil. Alışveriş yap.

Küllü bey'in. "Her alışveriş."

Bak bugün bu memlekette her nevi şey alınır satılır.Bak bugün bu memlekette her nevi şey alınır satılır. Bu alışverişlerden birisine gir, sen de ekmek paranı kazan. Kimsenin boyunduruğu altında yaşama. Bu alışverişlerden birisine gir, sen de ekmek paranı kazan. Kimsenin boyunduruğu altında yaşama.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sormuşlar ki; "Kesbin, kazancın hangisi tîybdir?" Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sormuşlar ki;

"Kesbin, kazancın hangisi tîybdir?"

O zaman bunu söylemiş Cenab-ı Peygamber. O zaman bunu söylemiş Cenab-ı Peygamber.

Ummû bi's-selâmi ve ummû bi't-teşmîti. İbn Mes'ud'tan "Selam verirken 'Aleyke.' deme 'Aleyküm' de." Ummû bi's-selâmi ve ummû bi't-teşmîti.

İbn Mes'ud'tan

"Selam verirken 'Aleyke.' deme 'Aleyküm' de."

Hani bazı insan olur da, yalnız br adam vardır orada "Aleykesselam." der.Hani bazı insan olur da, yalnız br adam vardır orada "Aleykesselam." der. Hayır, orada sen yoksan melekler var orada. Boş değil orası. Hayır, orada sen yoksan melekler var orada. Boş değil orası.

Aleyküm selam! "Allah'ın selâmı üzerinize olsun."Aleyküm selam! "Allah'ın selâmı üzerinize olsun." Çoluğun çocuğun varsa, eşin dostun kimler varsa hepsine birden umumi yap. Çoluğun çocuğun varsa, eşin dostun kimler varsa hepsine birden umumi yap.

Birisi hapşu der, aksırmak hani. Aksırınca "Yerhamükellah." derler. Birisi hapşu der, aksırmak hani. Aksırınca "Yerhamükellah." derler.

"Yerhamükümullah de" "Allah sana da rahmet eylesin" diyeceğine,"Yerhamükümullah de" "Allah sana da rahmet eylesin" diyeceğine, "Allah sizlere rahmet eylesin." demeli aksıranı görünce. Bu da bir hastalığın, nezlenin alamet olur. "Allah sizlere rahmet eylesin." demeli aksıranı görünce.

Bu da bir hastalığın, nezlenin alamet olur.

An yemînihi cibrîlü ve an yesârihi mîkâîlü ya'nî sâhibe's-sûri. An yemînihi cibrîlü ve an yesârihi mîkâîlü ya'nî sâhibe's-sûri.

Sûr diyerekten işte kıyametin kopma alametini bildiren bir kumanda.Sûr diyerekten işte kıyametin kopma alametini bildiren bir kumanda. Bir kumanda olacak onun meleği hazır bekliyor. Bir kumanda olacak onun meleği hazır bekliyor. O emir Cenâb-ı Hak'tan ne zaman gelirse, o zaman sûru var onun.O emir Cenâb-ı Hak'tan ne zaman gelirse, o zaman sûru var onun. Borusu, tabiri şimdi yani teşbih. Üfürünce herkes o emri [duyacak.]Borusu, tabiri şimdi yani teşbih. Üfürünce herkes o emri [duyacak.] Nasıl devlet bazı ilanlar yapar, filan günü herkes dinlesin. Dinler, ha bugün bu emir çıktı der. Nasıl devlet bazı ilanlar yapar, filan günü herkes dinlesin. Dinler, ha bugün bu emir çıktı der. O gün de o emir. "Kıyamet kopacak!" emrini verdi miydi yergök o anda altüst olur. O gün de o emir. "Kıyamet kopacak!" emrini verdi miydi yergök o anda altüst olur.

"Onun sağında Cebrail, solunda da Mikail bekliyor."Onun sağında Cebrail, solunda da Mikail bekliyor. O sûr denilen sura üfleyecek meleğin önünde sağda Cibril solda Mikail. O sûr denilen sura üfleyecek meleğin önünde sağda Cibril solda Mikail.

Ani'l-ğulâmi şâtâni mükâfeetâni ve ani'l-câriyeti şâtün. Ani'l-ğulâmi şâtâni mükâfeetâni ve ani'l-câriyeti şâtün.

İbn Ebî Şeybe, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud, Nesei, İbn Hibban, Beyhaki Ümmü Kürz'den.İbn Ebî Şeybe, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud, Nesei, İbn Hibban, Beyhaki Ümmü Kürz'den. Ahmed b. Hanbel, Nesei, Ebû Davud, İbn Hibban, Beyhaki Ayşe radıyallahu anh'ten. Ahmed b. Hanbel, Nesei, Ebû Davud, İbn Hibban, Beyhaki Ayşe radıyallahu anh'ten.

Ani'l-ğulâmi. "Çocuk, erkek çocuğu dünyaya geldiği vakitte." Ani'l-ğulâmi. "Çocuk, erkek çocuğu dünyaya geldiği vakitte."

Bir nimeti uzmadır erkek evladının verilişi. O nimeti uzmaya şükren; Bir nimeti uzmadır erkek evladının verilişi. O nimeti uzmaya şükren;

Şâtâni. "İki tane koyun kesecek." Akika dediğimiz kurbanın kökü, emri.Şâtâni. "İki tane koyun kesecek."

Akika dediğimiz kurbanın kökü, emri.
Bir insana Allah erkek evlat verdi miydi ona şükren Bir insana Allah erkek evlat verdi miydi ona şükren yani Cenab-ı Hakk'a teşekküren ki sağ salim güzel bir evlat ihsan ettin bana.yani Cenab-ı Hakk'a teşekküren ki sağ salim güzel bir evlat ihsan ettin bana. Buna teşekkür ediyorum diyerekten hemen bir kurban keser. Erkek evlat için iki kurban keser.Buna teşekkür ediyorum diyerekten hemen bir kurban keser. Erkek evlat için iki kurban keser. Bunun bir parçasını ev heyetine verir.Bunun bir parçasını ev heyetine verir. Diğerlerinin fakir fukaraya dağıtır, isterse pişirir dağıtır, yedirir dağıtır, nasıl isterse yapar. Diğerlerinin fakir fukaraya dağıtır, isterse pişirir dağıtır, yedirir dağıtır, nasıl isterse yapar.

Yine bu hadisi beyan eden ikinci bir hadis; Yine bu hadisi beyan eden ikinci bir hadis;

Ani'l-ğulâmi akîkatâni ve ani'l-câriyeti akîkatün. Ani'l-ğulâmi akîkatâni ve ani'l-câriyeti akîkatün.

Orada şâtân diye söyledi, burada akîkatân diyerekten adıyla. Orada şâtân diye söyledi, burada akîkatân diyerekten adıyla.

Ani'l-ğulâmi akîkatâni. "Erkek çocuğa iki akika kurbanı kesilir." Ani'l-ğulâmi akîkatâni. "Erkek çocuğa iki akika kurbanı kesilir." Ve ani'l-câriyeti akîkatün. "Kız çocuğu için de bir kurban kesilir." Ve ani'l-câriyeti akîkatün. "Kız çocuğu için de bir kurban kesilir."

Bu Hanbeli mezhebinde ve bizim mezhepte böyledir.Bu Hanbeli mezhebinde ve bizim mezhepte böyledir. Fakat Maliki mezhebinde bir kurban ikisine de yeter demiş İmam Malik. Fakat Maliki mezhebinde bir kurban ikisine de yeter demiş İmam Malik.

Bunlar tabi oğlana iki oluşu, erkek çocuklarının hissesi mirasta ikidir.Bunlar tabi oğlana iki oluşu, erkek çocuklarının hissesi mirasta ikidir. Evvelce miras da iki olduğu için kurbanda da iki hakkı var.Evvelce miras da iki olduğu için kurbanda da iki hakkı var. Kız çocuğunun mirastaki hakkına göre de bir kurban kesiliyormuş. Kız çocuğunun mirastaki hakkına göre de bir kurban kesiliyormuş.

İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün.

Kur'an okuyoruz ya. Bu Kur'an okuduğumuz vakitte bir başlangıç var bir de bitmesi var. Kur'an okuyoruz ya. Bu Kur'an okuduğumuz vakitte bir başlangıç var bir de bitmesi var.

"Bittiği vakitte kabul olan bir dua hakkımız yani." "Bittiği vakitte kabul olan bir dua hakkımız yani."

O bir dua edin Cenab-ı Hak onu kabul ederim diyor. Kabul olunur dua, reddolunmaz.O bir dua edin Cenab-ı Hak onu kabul ederim diyor. Kabul olunur dua, reddolunmaz. Çünkü benim kitabımı okudu bitirdi, şimdi o dua ediyor. Çünkü benim kitabımı okudu bitirdi, şimdi o dua ediyor. Ben artık onun istediğini geri çeviremem, istediklerini veririm. Müstecep olan bir dua. Ben artık onun istediğini geri çeviremem, istediklerini veririm. Müstecep olan bir dua.

Hz Enes'ten buyurulmuş. Hz Enes'ten buyurulmuş.

Onun için Kur'an'ı çok okuyup, çok hatmi edip, çok dua etmek vazifelerimizin başında gelir. Onun için Kur'an'ı çok okuyup, çok hatmi edip, çok dua etmek vazifelerimizin başında gelir.

Ûdû el-merîda. "Hastaları muhakkak ziyaret ediniz." Ve ecîbû ed-dâiye. "Davetlere de icabet ediniz." Ûdû el-merîda. "Hastaları muhakkak ziyaret ediniz." Ve ecîbû ed-dâiye. "Davetlere de icabet ediniz."

Hele evlenme ve sünnet düğünlerine davetler olunduğu vakitte bu davetlere icabet vaciptir.Hele evlenme ve sünnet düğünlerine davetler olunduğu vakitte bu davetlere icabet vaciptir. Çünkü sen bu davetlere gitmezsen nankis adam, sıkı adam, cimri adam.Çünkü sen bu davetlere gitmezsen nankis adam, sıkı adam, cimri adam. Düğünüme gelip de bir ekmeğimi yemedi. Bir hediye vermek derdinden yemeğe de gelmiyor derler sana.Düğünüme gelip de bir ekmeğimi yemedi. Bir hediye vermek derdinden yemeğe de gelmiyor derler sana. Onun için sen davete icabet et, vaciptir zaten. Yapmazsan hem dinen de mesul oluyorsun. Onun için sen davete icabet et, vaciptir zaten. Yapmazsan hem dinen de mesul oluyorsun.

"Hastaları ziyaret ediniz ve davetlere de icabet ediniz.""Hastaları ziyaret ediniz ve davetlere de icabet ediniz." Ve ağibbû fi'l-iyâdeti. "Hastaları ziyaret ettiğiniz vakit de her gün yapmayın." Ve ağibbû fi'l-iyâdeti. "Hastaları ziyaret ettiğiniz vakit de her gün yapmayın."

Hasta her gün ziyaret olunmaz. Bazı bazı. Bugün, hiç olmazsa aradan birkaç gün geçer, sonra tekrar.Hasta her gün ziyaret olunmaz. Bazı bazı. Bugün, hiç olmazsa aradan birkaç gün geçer, sonra tekrar. Yoksa her gün sabah bir akşam bir. O câiz olmayan bir şeydir. Yoksa her gün sabah bir akşam bir. O câiz olmayan bir şeydir. Ama akrabandan olur da başında beklemek iktiza eder başka. Ama akrabandan olur da başında beklemek iktiza eder başka.

Ve ağibbû fi'l-iyâdeti. Sevgi de de böyle.Ve ağibbû fi'l-iyâdeti.

Sevgi de de böyle.
Hastayı ziyaret nasıl gün aşırıysa, ne kadar dostun olursa olsun, o dostunu da her gün gidip iki de bir,Hastayı ziyaret nasıl gün aşırıysa, ne kadar dostun olursa olsun, o dostunu da her gün gidip iki de bir, "Ben bunun aşığıyım, hayranıyım. Görmeden duramam!" diyerekten gidip taciz etmek de câiz değil."Ben bunun aşığıyım, hayranıyım. Görmeden duramam!" diyerekten gidip taciz etmek de câiz değil. Baban da olsa! Onun için bir kız her gün babasının evine geliyormuş evlendikten sonra; Baban da olsa!

Onun için bir kız her gün babasının evine geliyormuş evlendikten sonra;

"Kızım seyrek gel." demiş, "Böyle olmaz her gün." "Kızım seyrek gel." demiş, "Böyle olmaz her gün."

İllâ en yekûne mağlûben fe-lâ yüâdü. "Yani bir hasta ki aklı başında yok, onu ziyaret istemez." İllâ en yekûne mağlûben fe-lâ yüâdü. "Yani bir hasta ki aklı başında yok, onu ziyaret istemez."

Aklı başında yok fe-lâ yüâdü. "Onu ziyaret etme." Aklı başında yok fe-lâ yüâdü. "Onu ziyaret etme."

Ve'l-iyâdetü ba'de selâsin. Hasta, aman duyduk filan hasta olmuş.Ve'l-iyâdetü ba'de selâsin.

Hasta, aman duyduk filan hasta olmuş.
Allah şifa versin. Hemen gitmek lazım değil. Ba'de selâsin. "Üç gün geçsin bakalım." Allah şifa versin. Hemen gitmek lazım değil.

Ba'de selâsin. "Üç gün geçsin bakalım."

Belki iyi olacak bir hastadır, belki yolcu bir hastadır. Ama üç gün geçsin. Ba'de selâsin diyor. Belki iyi olacak bir hastadır, belki yolcu bir hastadır. Ama üç gün geçsin. Ba'de selâsin diyor.

Ve hayru'l-ibâdeti ehaffühâ kıyâmen. "Bu ziyaretinde en hayırlısı çabuk kalkmak." Ve hayru'l-ibâdeti ehaffühâ kıyâmen. "Bu ziyaretinde en hayırlısı çabuk kalkmak."

"Nasılsın?" dersin, elini tutarsın başını yoklarsın. Bir okursun üflersin, bir hâl hatırını sorarsın."Nasılsın?" dersin, elini tutarsın başını yoklarsın. Bir okursun üflersin, bir hâl hatırını sorarsın. Muhtaçsa yastığının altına bir şey koyuverirsin. Çabucaktan kalkarsın. Muhtaçsa yastığının altına bir şey koyuverirsin. Çabucaktan kalkarsın.

Ve't-ta'ziyetü merraten. Birisi de, Allah muhafaza, vefat etmiş. Ve't-ta'ziyetü merraten.

Birisi de, Allah muhafaza, vefat etmiş.
Ona da başın sağ olsun diyeceksin. O da bir kere denir. Ona da başın sağ olsun diyeceksin. O da bir kere denir. Tekrar tekrar başınız sağ olsun yahu, başın sağ olsun yahu diyer iki de bir söylemek câiz değilmiş. Tekrar tekrar başınız sağ olsun yahu, başın sağ olsun yahu diyer iki de bir söylemek câiz değilmiş.

Ûdû el-merdâ "Siz hastaları ziyaret ediniz."Ûdû el-merdâ "Siz hastaları ziyaret ediniz." Ve mûrûhüm fe'l-yed'ullâhe leküm. "Onlara söyleyin ki Allah rızası için bana dua et." Ve mûrûhüm fe'l-yed'ullâhe leküm. "Onlara söyleyin ki Allah rızası için bana dua et."

Kendiniz o hastadan dua isteyin. Kendiniz o hastadan dua isteyin.

Fe-inne da'vete'l-merîdi müstecâbetün. "Nasıl Kur'an okunduğu vakit de,Fe-inne da'vete'l-merîdi müstecâbetün. "Nasıl Kur'an okunduğu vakit de, hatim olunduğu vakitte dua müstecaptır, hastanın da duası müstecaptır." hatim olunduğu vakitte dua müstecaptır, hastanın da duası müstecaptır."

Hep mü'minlerin duası müstecaptır.Hep mü'minlerin duası müstecaptır. Birbirimizin arkasından yaptığımız dualar inşaallah reddolunmaz, müstecaptır.Birbirimizin arkasından yaptığımız dualar inşaallah reddolunmaz, müstecaptır. Bazı hastanın duası daha güzel kuvvetlidir. Ve zenbühu mağfûrun. "Hastanın günahı da mağfiret olunur." Bazı hastanın duası daha güzel kuvvetlidir.

Ve zenbühu mağfûrun. "Hastanın günahı da mağfiret olunur."

Şimdi bizim herkesin duası şey ama günahımız üzerimizde duruyor.Şimdi bizim herkesin duası şey ama günahımız üzerimizde duruyor. Hastadan günah da gittiği için onun duası daha makbul oluyor. Hastadan günah da gittiği için onun duası daha makbul oluyor.

Aynâni lâ temessühüme'n-nâru ebeden: aynün beket min haşyetillâhi ve aynün bâtet tahrusü fî sebîlillâhi. Aynâni lâ temessühüme'n-nâru ebeden: aynün beket min haşyetillâhi ve aynün bâtet tahrusü fî sebîlillâhi.

Aynâni. "Şu gözlerimiz iki tane."Aynâni. "Şu gözlerimiz iki tane." Lâ temessühüme'n-nâru ebeden. "Bunu katiyen cehennem mesh etmeyecek yani dokunmayacak." Lâ temessühüme'n-nâru ebeden. "Bunu katiyen cehennem mesh etmeyecek yani dokunmayacak."

O gözün sahibine cehennem dokanmaz demek.O gözün sahibine cehennem dokanmaz demek. Aynâni, göze dokanmaz demek o gözünün sahibine cehennem dokunamaz, elleşemez, yakamaz. Kim bunlar? Aynâni, göze dokanmaz demek o gözünün sahibine cehennem dokunamaz, elleşemez, yakamaz.

Kim bunlar?

Aynün beket min haşyetillâhi. "Bir göz ki Allah korkusundan ağlıyor." Aynün beket min haşyetillâhi. "Bir göz ki Allah korkusundan ağlıyor."

Allah korkusundan ağlıyor. O ağlayan dökülen gözyaşları ile, gözyaşları dökülen gözleriAllah korkusundan ağlıyor. O ağlayan dökülen gözyaşları ile, gözyaşları dökülen gözleri Allah cehennemde yakmayacak. Yalnız o gözü Allah korkusundan dolayı ağlatmak lazım. Allah cehennemde yakmayacak. Yalnız o gözü Allah korkusundan dolayı ağlatmak lazım.

Ki insan kusurlarını şöyle düşünür mülahaza eder, "Vah vah!" der, "Şu Cenab-ı Hak beni yarattı.Ki insan kusurlarını şöyle düşünür mülahaza eder, "Vah vah!" der, "Şu Cenab-ı Hak beni yarattı. Ben anamdan doğdum, hiç elimden bir şey gelmezdi. Ben anamdan doğdum, hiç elimden bir şey gelmezdi. Âciz, konuşmasını bilmeyen, yemesini içmesini bilmeyen, Âciz, konuşmasını bilmeyen, yemesini içmesini bilmeyen, kârını zararını iyisini kötüsünü bilmeyen bir âcizdim işte. Çok âcizdim." kârını zararını iyisini kötüsünü bilmeyen bir âcizdim işte. Çok âcizdim."

Allahu teala bizi böyle acz halinde yarattı.Allahu teala bizi böyle acz halinde yarattı. Halbuki civcivler var bizim, tavuktan çıkar çıkmaz tık tık tık koşar, karnını doyurmaya bakar. Halbuki civcivler var bizim, tavuktan çıkar çıkmaz tık tık tık koşar, karnını doyurmaya bakar. Diğer mahluklar da böyledir. Fakat insanoğlu öyle değil ki! Âciz, eğer bakan olmasa ölür gider.Diğer mahluklar da böyledir. Fakat insanoğlu öyle değil ki! Âciz, eğer bakan olmasa ölür gider. Bakıcısı olmasa başında ölür gider. Onun için o Allah korkusunu ki, bu beni yarattı.Bakıcısı olmasa başında ölür gider.

Onun için o Allah korkusunu ki, bu beni yarattı.
Bak ne güzel anamın karnında beni bu hâle getirdi. Eksiksiz, gözü kulağı, her tarafı tam tekmil.Bak ne güzel anamın karnında beni bu hâle getirdi. Eksiksiz, gözü kulağı, her tarafı tam tekmil. Binâenaleyh bu dünya da, nasıl analar hamile oluyor, bizi meydana getiriyor.Binâenaleyh bu dünya da, nasıl analar hamile oluyor, bizi meydana getiriyor. Bu dünya da bir anadır ha. Bu da burada bugün biz o ananın karnındayız bugün.Bu dünya da bir anadır ha. Bu da burada bugün biz o ananın karnındayız bugün. Bizim dünyadan çıkışımız da ana karnından doğuşumuz gibidir.Bizim dünyadan çıkışımız da ana karnından doğuşumuz gibidir. Ana karnından çocuk doğduğu vakitte nasıl dünyaya geliyor acz haliyle. Ana karnından çocuk doğduğu vakitte nasıl dünyaya geliyor acz haliyle. Biz de bu acz haliyle büyüyoruz, kuvvet alıyoruz. Ondan sonra bir acz daha geliyor.Biz de bu acz haliyle büyüyoruz, kuvvet alıyoruz. Ondan sonra bir acz daha geliyor. Bir zayıf, bir ihtiyarlık, hadi bundan sonra âhirete.Bir zayıf, bir ihtiyarlık, hadi bundan sonra âhirete. Bu dünyanın bize ana oluşu ve en nihayet bizim ölümümüzle bizi âhirete gönderiyor. Bu dünyanın bize ana oluşu ve en nihayet bizim ölümümüzle bizi âhirete gönderiyor.

Yani yanlış anlamayınız, ölümle insan yok olmuyor. Ölümle hayat bitmiyor ha!Yani yanlış anlamayınız, ölümle insan yok olmuyor. Ölümle hayat bitmiyor ha! Ölümle intikal hâsıl oluyor, ölümle intikal oluyor.Ölümle intikal hâsıl oluyor, ölümle intikal oluyor. Hayat yine baki fakat kudret kesilmiş, kuvvet kesilmiş. Başka bir hayata intikal var.Hayat yine baki fakat kudret kesilmiş, kuvvet kesilmiş. Başka bir hayata intikal var. Başka bir hayata intikal var, âhiret hayatı. Başka bir hayata intikal var, âhiret hayatı.

Onun için; Ve lâ tekûlû li-men yuktelü fî sebîlillâhi emvâtün. Onun için;

Ve lâ tekûlû li-men yuktelü fî sebîlillâhi emvâtün.

"Siz ölüye, şehit olan gaziye demeyin ölü diye." "Siz ölüye, şehit olan gaziye demeyin ölü diye."

Şehit olmuş, niçin demiyoruz, işte ölmüş ya? Sesi de çıkmıyor, kanları da akmış bak! Can man yok? Şehit olmuş, niçin demiyoruz, işte ölmüş ya? Sesi de çıkmıyor, kanları da akmış bak! Can man yok?

Ama Allah diyor ki, "Demeyin ya!" Niçin? Onda hayatı ebediye var. Ama Allah diyor ki, "Demeyin ya!"

Niçin?

Onda hayatı ebediye var.

Binâenaleyh müslümanların zaferinin başlıca sebepleri, ölüm denilen şeyden korkmazlar.Binâenaleyh müslümanların zaferinin başlıca sebepleri, ölüm denilen şeyden korkmazlar. Müslüman ölümden korkmaz.Müslüman ölümden korkmaz. Bilir ki ölüm bu dünyadan öteki dünyaya intikalden ibarettir, onun da saati dakikası vardır.Bilir ki ölüm bu dünyadan öteki dünyaya intikalden ibarettir, onun da saati dakikası vardır. Saati dakikası gelmeden intikal vâki olmaz. Saati dakikası gelmeden intikal vâki olmaz. Binâenaleyh anne karnındaki çocuk dünyaya geldiği vakitte nasıldı,Binâenaleyh anne karnındaki çocuk dünyaya geldiği vakitte nasıldı, şimdi dünyadan da âhirete gidişi aynı vaziyettedir.şimdi dünyadan da âhirete gidişi aynı vaziyettedir. Nasıl o zaman geldik, hiçbir şey görmüyoruz anlamıyoruz. Nasıl o zaman geldik, hiçbir şey görmüyoruz anlamıyoruz. Şu gözümüz bakar ama bir şey anlamayız, dilimiz var ama söyleyemeyiz. Bir ağlamasını biliriz.Şu gözümüz bakar ama bir şey anlamayız, dilimiz var ama söyleyemeyiz. Bir ağlamasını biliriz. İşte o zaman da bizim başımızdakiler ağlar. Bizim yerimiz de onlar ağlar. Ama biz? İşte o zaman da bizim başımızdakiler ağlar. Bizim yerimiz de onlar ağlar.

Ama biz?

Yine bir hayat var bizde, ona hayatı ebediye diyorlar, âhiret hayatıdır. Yine bir hayat var bizde, ona hayatı ebediye diyorlar, âhiret hayatıdır.

Onun için bunu insan düşünürse iyi, ağlamalar kolaylaşır.Onun için bunu insan düşünürse iyi, ağlamalar kolaylaşır. "Bu acz halindeyken bana bu kuvveti veren Allah'a ben nasıl isyan ediyorum ya! Nasıl onun emrini dinlemiyorum! "Bu acz halindeyken bana bu kuvveti veren Allah'a ben nasıl isyan ediyorum ya! Nasıl onun emrini dinlemiyorum! Onun sözünü dinlemiyorum, O'nun bize emrettiklerini yapmıyorum!" [diye düşünürse] ağlamalar kolaylaşır. Onun sözünü dinlemiyorum, O'nun bize emrettiklerini yapmıyorum!" [diye düşünürse] ağlamalar kolaylaşır.

Bunu insan düşünür, kendi kendine hatasını bulur ve pişmanlıklar, nedametler arkasından başlar.Bunu insan düşünür, kendi kendine hatasını bulur ve pişmanlıklar, nedametler arkasından başlar. Başlar artık bu sefer gözyaşı dökmeye. Başlar artık bu sefer gözyaşı dökmeye.

[Ve aynün bâtet tahrusü fî sebîlillâhi.] Asıl düşman insanın nefsidir diyor.[Ve aynün bâtet tahrusü fî sebîlillâhi.]

Asıl düşman insanın nefsidir diyor.
Asıl büyük düşman insanın nefsidir. Asıl büyük düşman insanın nefsidir. Seni Allah'tan alıkoyuyor, Allah'tan uzak ediyor, Allah'a kulluk ettirmiyor sana.Seni Allah'tan alıkoyuyor, Allah'tan uzak ediyor, Allah'a kulluk ettirmiyor sana. En büyük düşmanın odur. Binâenaleyh sen asıl onu gözleyeceksin. En büyük düşmanın odur. Binâenaleyh sen asıl onu gözleyeceksin. Onu gözle ki o seni hak yolundan çıkarmasın. Onu gözle ki o seni hak yolundan çıkarmasın. Öteki düşman gelirse vururuz öldürürüz, fakat bu vurgudan murgudan, toptan tüfekten korkmuyor.Öteki düşman gelirse vururuz öldürürüz, fakat bu vurgudan murgudan, toptan tüfekten korkmuyor. Bunun korktuğu Allahu Teâlâ'nın zikridir. Bunun korktuğu Allahu Teâlâ'nın zikridir.

Onun için bunun bekçiliği öteki bekçilikten daha mühimdir demişler.Onun için bunun bekçiliği öteki bekçilikten daha mühimdir demişler. Onun için Allah rızası için gönüllerin bekçisi olmak.Onun için Allah rızası için gönüllerin bekçisi olmak. Gönüllere Allah'ın rızasının haricinde bir şey sokmamak. Gönlü Allah'ın zikriyle meşgul etmek. Gönüllere Allah'ın rızasının haricinde bir şey sokmamak. Gönlü Allah'ın zikriyle meşgul etmek.

Ebû Yâlâ, Hatib el-Ba'dâdî ve Ziyâ el-Maksidî Enes radıyallahu anh'ten. Ebû Yâlâ, Hatib el-Ba'dâdî ve Ziyâ el-Maksidî Enes radıyallahu anh'ten.

Bu Ayn harfleri bittikten sonra şimdi Ğayn harflerine geçti. Bu Ayn harfleri bittikten sonra şimdi Ğayn harflerine geçti.

Buyuruyor ki; Ğubâru'l-medîneti şifâün mine'l-cüzâmi. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl. Buyuruyor ki;

Ğubâru'l-medîneti şifâün mine'l-cüzâmi.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl.

Ğubâr, toz. Ğubâr, toz.

Bizim burada burnumuza tozlar girse mendille tıkarız, aman mikrop kaçmasın diyerekten tozdan ödümüz kopar. Bizim burada burnumuza tozlar girse mendille tıkarız, aman mikrop kaçmasın diyerekten tozdan ödümüz kopar.

Ama Medine-i Münevvere'nin tozu neden şifa oluyor? Ama Medine-i Münevvere'nin tozu neden şifa oluyor?

Orası başka bir yer değil ki o da Allah'ın yerlerinden bir yer? Orası başka bir yer değil ki o da Allah'ın yerlerinden bir yer?

Bir yer ama orada Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem var.Bir yer ama orada Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem var. Onun yüzü suyu hürmetine Allahu Teâlâ oranın toprağına bile şifa vermiş. Onun yüzü suyu hürmetine Allahu Teâlâ oranın toprağına bile şifa vermiş.

Nasıl diyeceksin? Nasıl diyeceksin?

Bak, Ebû Saîd Meşîhat'ında ve er-Râfi'î İbn Şemmâs'dan o da babasından; Deylemî Sabit radıyallahu anh'ten. Bak, Ebû Saîd Meşîhat'ında ve er-Râfi'î İbn Şemmâs'dan o da babasından; Deylemî Sabit radıyallahu anh'ten.

Bu da meşhur, oraya gittiğiniz vakitte torbalarının içerisine koyarlarBu da meşhur, oraya gittiğiniz vakitte torbalarının içerisine koyarlar öyle bedeviler bir parça toprak, satarlar bize. Neden? Medine toprağı diyerekten. öyle bedeviler bir parça toprak, satarlar bize.

Neden?

Medine toprağı diyerekten.

Halbuki asıl olan Medine-i Münevvere'nin toprağı ile beraberHalbuki asıl olan Medine-i Münevvere'nin toprağı ile beraber Haremi Şerif'in içerisinde namaz kılınan yerlerdeki o kadar insan orada secdeye varıyor. Haremi Şerif'in içerisinde namaz kılınan yerlerdeki o kadar insan orada secdeye varıyor.

Onların ayakları ile yahut elleriyle gelen tozları yok mu? En büyük derde deva odur.Onların ayakları ile yahut elleriyle gelen tozları yok mu?

En büyük derde deva odur.
Git sen de süpürgeyi al eline biraz süpür, o süprüntü al getir bir suyun içine koy.Git sen de süpürgeyi al eline biraz süpür, o süprüntü al getir bir suyun içine koy. İster kaynat ister kaynatma, yazın soğuk suyla da yapılır. İster kaynat ister kaynatma, yazın soğuk suyla da yapılır. Bir banyo yap, bütün dertlerinin de sırtından gideceğinden hiç şüphen olmasın. Bir banyo yap, bütün dertlerinin de sırtından gideceğinden hiç şüphen olmasın.

Ğubâru'l-medîneti. Hiç korkma! Ğubâru'l-medîneti.

Hiç korkma!

"Of şu satıcılara bak! Ne kadar pislik içerisinde toz içerisinde!" Çok diyenleriniz oluyor onu. "Of şu satıcılara bak! Ne kadar pislik içerisinde toz içerisinde!"

Çok diyenleriniz oluyor onu.

"Bunlar burada içilir mi?" diyor. "Bunlar burada içilir mi?" diyor.

Sütlerin üzerine tozlar boyuna dökülür o kadar hocanın ayağındanSütlerin üzerine tozlar boyuna dökülür o kadar hocanın ayağından toz böyle duman gibi uçuyor, rüzgar da geliyor. Orada sütçünün de sütü açık üstünde duruyor. toz böyle duman gibi uçuyor, rüzgar da geliyor. Orada sütçünün de sütü açık üstünde duruyor. Biz de gidiyoruz ver bir süt diye içiyoruz. Bir hasta olan var mı? Biz de gidiyoruz ver bir süt diye içiyoruz.

Bir hasta olan var mı?

Hiçbir tane hasta olan yoktur. Herkes oradan döner şifa ile gelir buraya. Hasta gider iyi gelir. Hiçbir tane hasta olan yoktur. Herkes oradan döner şifa ile gelir buraya. Hasta gider iyi gelir.

O Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in yüzü suyu hürmetineO Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in yüzü suyu hürmetine Allahu Teâlâ oranın toprağına da şifa vermiştir. Allahu Teâlâ oranın toprağına da şifa vermiştir.

Onun için oralarını ziyaret et, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna dur; Onun için oralarını ziyaret et, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna dur;

"Yâ Resûlallah! Bak ben de koca İstanbul denilen memleketten geldim."Yâ Resûlallah! Bak ben de koca İstanbul denilen memleketten geldim. Çok dağları taşları aşa aşa geldim. Birçok paralar da masraf ettim de geldim. İhtiyarım da bu halimle.Çok dağları taşları aşa aşa geldim. Birçok paralar da masraf ettim de geldim. İhtiyarım da bu halimle. Ama sana aşığım, hayranım sana. Senden Allah razı olsun.Ama sana aşığım, hayranım sana. Senden Allah razı olsun. Sen bizden razı ol ve bize şefaatçi ol!" diyerekten Sen bizden razı ol ve bize şefaatçi ol!" diyerekten çeşitli dualarla salât ü selâm getirecekten hzurunda bir dakika durabilmenin kıymetini ölçmeye imkân yoktur. çeşitli dualarla salât ü selâm getirecekten hzurunda bir dakika durabilmenin kıymetini ölçmeye imkân yoktur.

Ğuslü yevmi'l-cumu'ati vâcibün ke-vücûbi ğusli'l-cenâbeti. Ğuslü yevmi'l-cumu'ati vâcibün ke-vücûbi ğusli'l-cenâbeti.

Cuma günleri bahusus Cuma namazına gelmeden evvel, camiye yıkanmış olaraktan,Cuma günleri bahusus Cuma namazına gelmeden evvel, camiye yıkanmış olaraktan, gusül etmiş olaraktan; cenabetten nasıl gusül ediyor, bütün vücudunu yıkıyor.gusül etmiş olaraktan; cenabetten nasıl gusül ediyor, bütün vücudunu yıkıyor. Hiç kuru yere kalmıyor, öyle güzelce yıkanır. Mümkünse temiz de bir çamaşırını giyer.Hiç kuru yere kalmıyor, öyle güzelce yıkanır. Mümkünse temiz de bir çamaşırını giyer. Kokusu varsa bir de koku sürünür. Cumaya öyle gelirse alacağı sevap ona göredir.Kokusu varsa bir de koku sürünür. Cumaya öyle gelirse alacağı sevap ona göredir. Peştemalını belinden çıkarıp da cumaya gidiyorum diye geliverirse, onun sevabı da ona göre olur. Peştemalını belinden çıkarıp da cumaya gidiyorum diye geliverirse, onun sevabı da ona göre olur.

Yine ikinci bir hadis ile; Ğuslü yevmi'l-cumu'ati vâcibün alâ külli muhtelimin ke-ğusli'l-cenâbeti. Yine ikinci bir hadis ile;

Ğuslü yevmi'l-cumu'ati vâcibün alâ külli muhtelimin ke-ğusli'l-cenâbeti.

"Büluğa ermiş, ihtilam sahibi olan bir insanın Cuma gününde guslü vaciptir." diyor."Büluğa ermiş, ihtilam sahibi olan bir insanın Cuma gününde guslü vaciptir." diyor. Bugün yıkanacak. Cenabetten kurtulmak için nasıl yıkanıyorsa o surette yıkanarak cumaya öyle gelsin diyor. Bugün yıkanacak. Cenabetten kurtulmak için nasıl yıkanıyorsa o surette yıkanarak cumaya öyle gelsin diyor.

Onun için ashab-ı kiram devrinde buna çok riayet edilirdi. Yine hâlâ riayet edenler de pek çoktur.Onun için ashab-ı kiram devrinde buna çok riayet edilirdi. Yine hâlâ riayet edenler de pek çoktur. Yalnız İmam Şâfiî'nin, "Ben hiçbir cuma gusülsüz namaz kılmadım." dediğini görmüştüm. Yalnız İmam Şâfiî'nin, "Ben hiçbir cuma gusülsüz namaz kılmadım." dediğini görmüştüm.

Her Cuma, nasıl olsa insan haftada bir kere yıkanıyor, hamam yapıyor.Her Cuma, nasıl olsa insan haftada bir kere yıkanıyor, hamam yapıyor. E bunu cuma gününe tahsis etse, Pazar günü yapacağına Cuma günü yapsa daha âlâ olur. E bunu cuma gününe tahsis etse, Pazar günü yapacağına Cuma günü yapsa daha âlâ olur.

Ravileri, İbn Hibban, Ebû Saîd'ten;Ravileri, İbn Hibban, Ebû Saîd'ten; Mâlik, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, Dârimî, İbnü'l-Cârûd ve İbn Huzeyme Ebû Saîd'ten. Mâlik, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, Dârimî, İbnü'l-Cârûd ve İbn Huzeyme Ebû Saîd'ten.

Ğadvetün fî sebîlillâhi ev ravhatün hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ. Bakın çok güzel. Ğadvetün fî sebîlillâhi ev ravhatün hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ.

Bakın çok güzel.

Ravilerini teberrüken okuyayım; Ravilerini teberrüken okuyayım;

Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, İbn Mâce, İbn Hibban, Enes'ten;Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, İbn Mâce, İbn Hibban, Enes'ten; Taberânî, Tirmizî İbn Abbas'tan; Müslim, Tirmizî, Neseî Sehl b. Sa'd'ten;Taberânî, Tirmizî İbn Abbas'tan; Müslim, Tirmizî, Neseî Sehl b. Sa'd'ten; Müslim, İbn Mâce, Ebû Hüreyre'den; Ebû Yâlâ, Ziya el-Makdisî Zübeyir'den;Müslim, İbn Mâce, Ebû Hüreyre'den; Ebû Yâlâ, Ziya el-Makdisî Zübeyir'den; Ahmed b. Hanbel, Taberani Muaviye b. Hadîc radıyallahu anhüm. Ahmed b. Hanbel, Taberani Muaviye b. Hadîc radıyallahu anhüm.

Ğadvetün fî sebîlillâh demiş. Ğadve, sabaha deniyor. Ğadvetün fî sebîlillâh demiş.

Ğadve, sabaha deniyor.

"Sabahleyin düşmana karşı yürüyor, hareket ediyor." "Sabahleyin düşmana karşı yürüyor, hareket ediyor."

Ravha da, ikindiden sonra ki akşam serinliğinde yürüyüş. Ravha da, ikindiden sonra ki akşam serinliğinde yürüyüş.

Düşmana karşı yürüyüşler, hazırlıklar, cihada hazırlıklar hepsi bunun içerisinde. Düşmana karşı yürüyüşler, hazırlıklar, cihada hazırlıklar hepsi bunun içerisinde.

Hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ. "Dünya ve dünyanın içinde neler varsa;Hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fîhâ. "Dünya ve dünyanın içinde neler varsa; altınları, gümüşleri, yakutları, mercanları, onların hepsinden daha hayırlısı bu cihada hazırlık." altınları, gümüşleri, yakutları, mercanları, onların hepsinden daha hayırlısı bu cihada hazırlık."

Cihat için sabah da ve akşam da hiç olmazsa yarım saat bir saat çalışacak. Cihat için sabah da ve akşam da hiç olmazsa yarım saat bir saat çalışacak.

Şimdi bunu askerlerimiz var ya, devlet topluyor askerini onlar yapıyorlar talimlerini. Bize ne? Şimdi bunu askerlerimiz var ya, devlet topluyor askerini onlar yapıyorlar talimlerini.

Bize ne?

Yok, senin de buna göre hazırlığın olacak.Yok, senin de buna göre hazırlığın olacak. Sen de ilim yolunda çalış, başka yolda çalış, İslâm'ın kalkınması için çalış, çoluğun çocuğun terbiyesi için çalış.Sen de ilim yolunda çalış, başka yolda çalış, İslâm'ın kalkınması için çalış, çoluğun çocuğun terbiyesi için çalış. Memleketin imarı için çalış, kendinin kemaline doğru çalış. Nasıl çalışırsan çalış. Memleketin imarı için çalış, kendinin kemaline doğru çalış. Nasıl çalışırsan çalış. Bunu sabahleyin biraz, akşam biraz bu çalışmalar gerek mütâlaa sureti ile gerek tefekkür sureti ile,Bunu sabahleyin biraz, akşam biraz bu çalışmalar gerek mütâlaa sureti ile gerek tefekkür sureti ile, ne suretle çalışırsan, bu çalışmalar gönlün açılmasına vesile olur. ne suretle çalışırsan, bu çalışmalar gönlün açılmasına vesile olur.

Bu çalışmalar gönlün açılmasına vesile olur! Nasıl ki yerin altında bugün envai çeşit maden var.Bu çalışmalar gönlün açılmasına vesile olur! Nasıl ki yerin altında bugün envai çeşit maden var. Her yerde var yani. Kimi yerden altın çıkar, kimi yerden gümüş çıkar, kimi yerden başka maden çıkar. Her yerde var yani. Kimi yerden altın çıkar, kimi yerden gümüş çıkar, kimi yerden başka maden çıkar.

Her çeşit çıkar ama kolaycacık çıkıyor mu? Her çeşit çıkar ama kolaycacık çıkıyor mu?

Ne kadar emekler, ne kadar masraflarla deliniyor yerler de kuyular kazılıyor, bilmem neler yapılıyor da...Ne kadar emekler, ne kadar masraflarla deliniyor yerler de kuyular kazılıyor, bilmem neler yapılıyor da... Şu kömür bile ne kadar zorlukla çıkıyor oradan. Birçok da canlar feda oluyor orada o sırada. Şu kömür bile ne kadar zorlukla çıkıyor oradan. Birçok da canlar feda oluyor orada o sırada.

E bu hazineleri çıkarmak için bu kadar uğraşıyor insan da, gönül hazinelerinin çıkması için [uğraşmıyor.]E bu hazineleri çıkarmak için bu kadar uğraşıyor insan da, gönül hazinelerinin çıkması için [uğraşmıyor.] Senin gönlünde hepsi var; yeri de var, göğü de var, ayı da var, güneşi de var, hepsi de içinde.Senin gönlünde hepsi var; yeri de var, göğü de var, ayı da var, güneşi de var, hepsi de içinde. Ama sen bunu açacak anahtara müracaat etmiyorsun. Ama sen bunu açacak anahtara müracaat etmiyorsun.

İşte bu sabah ve akşam da Allah rızası için bir cihat hazırlığı. İşte bu sabah ve akşam da Allah rızası için bir cihat hazırlığı.

Ğarîbetâni kelimetü hikmetin min sefîhin fa'kbelûhâĞarîbetâni kelimetü hikmetin min sefîhin fa'kbelûhâ Garip iki şey varmış. İki tane şeye, garipler çok da burada iki tanesini zikretti.Garip iki şey varmış. İki tane şeye, garipler çok da burada iki tanesini zikretti. Mesela iyi bir insan kötü bir kavmin arasında kalırsa ona da garip derler.Mesela iyi bir insan kötü bir kavmin arasında kalırsa ona da garip derler. Mushaf evde okunmuyorsa ona da garip derler. Bir mescit içinde cemaat yoksa ona da garip derler. Mushaf evde okunmuyorsa ona da garip derler. Bir mescit içinde cemaat yoksa ona da garip derler. Bir minarede ezan okunmuyorsa ona da garip derler. Bir minarede ezan okunmuyorsa ona da garip derler.

Burada; Ğarîbetâni. "İki garip şey vardır ki." Kelimetü hikmetin.Burada;

Ğarîbetâni. "İki garip şey vardır ki." Kelimetü hikmetin.
"Çok güzel söz söylüyor, yani hakimane söz." Ama kimden? "Çok güzel söz söylüyor, yani hakimane söz."

Ama kimden?

Min sefîhin. "On para etmez bir adamdan." Min sefîhin. "On para etmez bir adamdan."

Aklı yok, sefih, aklı yok. Hayrını şerrini fark edemiyor, iyi ile kötüyü tefrik edemiyor.Aklı yok, sefih, aklı yok. Hayrını şerrini fark edemiyor, iyi ile kötüyü tefrik edemiyor. Edemiyor ama söylediği söz yerinde. Haklı bir söz. Haklı söz ama söyleyen adam da hayır yok.Edemiyor ama söylediği söz yerinde. Haklı bir söz. Haklı söz ama söyleyen adam da hayır yok. Sefih adam. Belki içki içiyor, belki başka fenalıklar yapıyor. Birçok hataları ve kusurları var.Sefih adam. Belki içki içiyor, belki başka fenalıklar yapıyor. Birçok hataları ve kusurları var. Ne olursa olsun, onun hataları kusurları bizi alakadar etmez. Onun ağzından çıkardığı söze bak. Ne olursa olsun, onun hataları kusurları bizi alakadar etmez. Onun ağzından çıkardığı söze bak.

Kelimetü hikmetin. "O hikmet kelamını ağzından çıkaran adam kim olursa olsun sen o kelama bak."Kelimetü hikmetin. "O hikmet kelamını ağzından çıkaran adam kim olursa olsun sen o kelama bak." Fa'kbelûhâ. "Onu kabul ediniz." O, "Şu adamın sözü de dinlenir mi?" deme. Fa'kbelûhâ. "Onu kabul ediniz."

O, "Şu adamın sözü de dinlenir mi?" deme.

Şimdi bu pek oluyor büyüklerin arasında bahusus. Birbirlerine tenkit için; Şimdi bu pek oluyor büyüklerin arasında bahusus. Birbirlerine tenkit için;

"Onun lafına kulak asmayın. O şöyle adamdır bu böyle adamdır." diyorlar. "Onun lafına kulak asmayın. O şöyle adamdır bu böyle adamdır." diyorlar.

O da onun aleyhinde; "Şu şöyle adamdır bu böyle adamdır. Sakın kulak asmayın laflarına!" O da onun aleyhinde;

"Şu şöyle adamdır bu böyle adamdır. Sakın kulak asmayın laflarına!"

Bunlar yakışır şeyler değil. İslâm'a yakışır değil insana da yakışmaz yani.Bunlar yakışır şeyler değil. İslâm'a yakışır değil insana da yakışmaz yani. İslâm'a yakışmadığı gibi insana da yakışmaz böyle şeyler.İslâm'a yakışmadığı gibi insana da yakışmaz böyle şeyler. Bu gibi şeyleri büyük adamlardan duymamız da ayrıca bir felakettir yani. Bu gibi şeyleri büyük adamlardan duymamız da ayrıca bir felakettir yani.

Allah hepimize akıl fikir versin. Allah hepimize akıl fikir versin.

Ve kelimetü sefehin min hakîmin.Ve kelimetü sefehin min hakîmin. "Çok hakîm bir adam, hikmet sahibi ama bazı kusurlar olmuş kendisinde, hataları olmuş."Çok hakîm bir adam, hikmet sahibi ama bazı kusurlar olmuş kendisinde, hataları olmuş. Fa'ğfirûhâ. "Onu affedin." Fa'ğfirûhâ. "Onu affedin."

O hakîm adamdan bazı kusurları dolayısıyla bazı eksiklikleri görülüyorsa da onu da siz affedin. O hakîm adamdan bazı kusurları dolayısıyla bazı eksiklikleri görülüyorsa da onu da siz affedin.

Fa'ğfirûhâ fe-innehu lâ halîme illâ zû asratin. "Hiçbir halîm yoktur ki ayağı kaymasın." Fa'ğfirûhâ fe-innehu lâ halîme illâ zû asratin. "Hiçbir halîm yoktur ki ayağı kaymasın."

Yani hatasız bir adamı bulmak mümkün değildir. İster halîm olsun ister hakîm olsun ne olursa olsun. Yani hatasız bir adamı bulmak mümkün değildir. İster halîm olsun ister hakîm olsun ne olursa olsun.

Bu beşer midir? Peygamberlerden gayrı herkeste bir hata olacak.Bu beşer midir?

Peygamberlerden gayrı herkeste bir hata olacak.
Bu hatasından dolayı onu meşgul etmeyin. Allah'ın rahmetine bırakın, affedin. Bu hatasından dolayı onu meşgul etmeyin. Allah'ın rahmetine bırakın, affedin.

Ve lâ hakîme illâ zû tecribetin. "Hiçbir hakîm yoktur ki her hakim ve hikmet sahibi tecrübe sahibidir." Ve lâ hakîme illâ zû tecribetin. "Hiçbir hakîm yoktur ki her hakim ve hikmet sahibi tecrübe sahibidir."

Bilir ki affetmek ne pahasına olursa olsun faydadan hâlî değildir. Affedicidir.Bilir ki affetmek ne pahasına olursa olsun faydadan hâlî değildir. Affedicidir. Hakim sahipleri her durumda başkalarından vâki olan hataları keyfe yekûn mahbûben fe-ya'fû an ğayrihî.Hakim sahipleri her durumda başkalarından vâki olan hataları keyfe yekûn mahbûben fe-ya'fû an ğayrihî. Bir insan bir hataya düştü müydü onun hatasını affetmekBir insan bir hataya düştü müydü onun hatasını affetmek hakîmlerin hikmet sahiplerinin vazifeleri, alametlerinden oluyor. hakîmlerin hikmet sahiplerinin vazifeleri, alametlerinden oluyor.

Allah cümlemizi böyle büyüklerin zümresine ilhak buyursun. Allah cümlemizi böyle büyüklerin zümresine ilhak buyursun.

Halbuki bu biz de şimdi çok tersine bir harekettir yani. Buna dikkat etmek lazım.Halbuki bu biz de şimdi çok tersine bir harekettir yani. Buna dikkat etmek lazım. Bir insan mesela hacı olsun hoca olsun bazı hatadan salim olmaz. Bir insan mesela hacı olsun hoca olsun bazı hatadan salim olmaz. Derler ki, sarığın üzerine bir leke konursa göze çabuk çarpar Derler ki, sarığın üzerine bir leke konursa göze çabuk çarpar ama siyah bir şeyin üzerine leke konursa görünmez.ama siyah bir şeyin üzerine leke konursa görünmez. Binâenaleyh ilim sahipleri sarık gibi beyazdır, onlarda ufacık hata göze çarparBinâenaleyh ilim sahipleri sarık gibi beyazdır, onlarda ufacık hata göze çarpar ama senin de af sahibi olman lazım. O bir hata etmiş, bir kusur etmiştir.ama senin de af sahibi olman lazım. O bir hata etmiş, bir kusur etmiştir. Onu destan edip memlekete yayıp da onu sokağa çıkamaz hâle getirmek insana yakışmaz. Allah da affedici. Onu destan edip memlekete yayıp da onu sokağa çıkamaz hâle getirmek insana yakışmaz. Allah da affedici.

O beğenmediğin adamı belki Allah affedecek de sen de yarın onun mevkiine düştüğün vakitte halin nice olur acaba? O beğenmediğin adamı belki Allah affedecek de sen de yarın onun mevkiine düştüğün vakitte halin nice olur acaba?

İnsandır ki, insan ayıpladığına, ayıpladığı hatanın yapılmasına mutlaka kendisi düşecektir.İnsandır ki, insan ayıpladığına, ayıpladığı hatanın yapılmasına mutlaka kendisi düşecektir. Bir adamı ayıplıyor; "Vah, bu da yapılır mı?" diyor. Bir adamı ayıplıyor;

"Vah, bu da yapılır mı?" diyor.

Yapılmaz ama bakarsın üç gün sonra sen de yapıyorsun o hatayı. Hiç anlamazsın bile. Yapılmaz ama bakarsın üç gün sonra sen de yapıyorsun o hatayı. Hiç anlamazsın bile.

Onun için ayıplama, affedici ol. Onun için ayıplama, affedici ol.

Ğattu'l-inâe ve evkü's-sikâe fe-inne fi's-seneti leyleten yenzilü fîhâ vebâünĞattu'l-inâe ve evkü's-sikâe fe-inne fi's-seneti leyleten yenzilü fîhâ vebâün Şimdi bak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem nezafete bizi nasıl teşvik ediyor.Şimdi bak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem nezafete bizi nasıl teşvik ediyor. Nezafet! Bugün bizim doktorlar bağırıyor açıkta ne varsa almasınlar, açıkta şeyler satmasınlar.Nezafet! Bugün bizim doktorlar bağırıyor açıkta ne varsa almasınlar, açıkta şeyler satmasınlar. Şöyle olur böyle olur diye ama 1300 küsur sene evvel Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Şöyle olur böyle olur diye ama 1300 küsur sene evvel Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Ğattu'l-inâe. "Kaplarınızın üstünü örtün, açık kap bırakmayın." Ğattu'l-inâe. "Kaplarınızın üstünü örtün, açık kap bırakmayın."

Yemek içinde olsun olmasın örtün onları. Yemek içinde olsun olmasın örtün onları.

Ve evkü's-sikâe. "Su kaplarının da ağzını bağlayın, onu da boş bırakmayın." Ve evkü's-sikâe. "Su kaplarının da ağzını bağlayın, onu da boş bırakmayın."

Onu da bağlayın. Çünkü içine sinek girer, başka bir şey düşer, sen de içiverirsin gider ağzına o.Onu da bağlayın. Çünkü içine sinek girer, başka bir şey düşer, sen de içiverirsin gider ağzına o. Halbuki burada; Halbuki burada;

Fe-inne fi's-seneti. "Senenin içerisinde." Leyleten. "Bir gece vardır ki"Fe-inne fi's-seneti. "Senenin içerisinde." Leyleten. "Bir gece vardır ki" Yenzilü fîhâ vebâün. "Veba denilen dert o akşam iner aşağıya." Yenzilü fîhâ vebâün. "Veba denilen dert o akşam iner aşağıya."

Lâ yemürru bi-inâin lem yüğatta. "Kapanmamış örtülmemiş kaplar ondan alacağını alır."Lâ yemürru bi-inâin lem yüğatta. "Kapanmamış örtülmemiş kaplar ondan alacağını alır." Ve lâ sikâin. "Açıkta olan sular ondan alacaklarını alır."Ve lâ sikâin. "Açıkta olan sular ondan alacaklarını alır." Lem yûke. "Kapanmayan kaplar, örtülmeyen sular alacaklarını alır."Lem yûke. "Kapanmayan kaplar, örtülmeyen sular alacaklarını alır." İllâ vekaa fîhi min zâlike'l-vebâi. "Oradan da veba hastalığı türer." İllâ vekaa fîhi min zâlike'l-vebâi. "Oradan da veba hastalığı türer."

Doktor der ki; "İşte içtiğiniz şu sularda mikrop var, atın atın içerisine şu kloru." Doktor der ki;

"İşte içtiğiniz şu sularda mikrop var, atın atın içerisine şu kloru."

Atarlar kloru, suyu içemezsin gayri, kokusu da bozulur. Neden? Suda mikrop vardır. Atarlar kloru, suyu içemezsin gayri, kokusu da bozulur.

Neden?

Suda mikrop vardır.

Suda mikrop yoktur yahu. Suyun mikrobunu bak Allah yolluyor. O mikrop Allah'tan geliyor insana. Suda mikrop yoktur yahu. Suyun mikrobunu bak Allah yolluyor. O mikrop Allah'tan geliyor insana.

Fe-inne fi's-seneti leyleten yenzilü fîhâ vebâün. "O gece geliyor veba hastalığı insanlara.Fe-inne fi's-seneti leyleten yenzilü fîhâ vebâün. "O gece geliyor veba hastalığı insanlara. Bir yere dökülüyor, o yerde açık olanların hepsi ondan alacaklarını alıyor." Bir yere dökülüyor, o yerde açık olanların hepsi ondan alacaklarını alıyor."

Demek ki kabahat bizim kendimizin oluyor.Demek ki kabahat bizim kendimizin oluyor. Binâenaleyh o şeylerin üzerinde örtmek, büyük suların üstlerinin örtülmesi filan ayrıca vazifemiz oluyor. Binâenaleyh o şeylerin üzerinde örtmek, büyük suların üstlerinin örtülmesi filan ayrıca vazifemiz oluyor.

Ahmed b. Hanbel ve Müslim Câbir'den rivayet etmişler. Ahmed b. Hanbel ve Müslim Câbir'den rivayet etmişler.

Yine buyuruyor Efendimiz; Ğattu'l-inâe. "Kaplarınızı kapayın, örtün."Yine buyuruyor Efendimiz;

Ğattu'l-inâe. "Kaplarınızı kapayın, örtün."
Ve evkü's-sikâe. "Su kaplarını da kapayın, bağlayınız ağızlarını."Ve evkü's-sikâe. "Su kaplarını da kapayın, bağlayınız ağızlarını." Ve ağliku'l-bâbe. "Kapılarınızı da kapayın, örtün, kitleyin." Ve atfiü's-sirâce. "Işıklarınızı da söndürün." Ve ağliku'l-bâbe. "Kapılarınızı da kapayın, örtün, kitleyin." Ve atfiü's-sirâce. "Işıklarınızı da söndürün."

Işıklarınızı da söndürün. " Işıklarınızı da söndürün. "

Hadi şimdi elektrik diyeceksin ama eskiden mesela mum yakarlarmış, lamba yanarmış.Hadi şimdi elektrik diyeceksin ama eskiden mesela mum yakarlarmış, lamba yanarmış. Lamba gece bakarsın fitili bozulur bir şey olur yanıverir, gazı patlar dökülür bir yangın olur.Lamba gece bakarsın fitili bozulur bir şey olur yanıverir, gazı patlar dökülür bir yangın olur. Mum düşer o yakar. Şimdi de elektrik, bakarsın kontak yapar. Onun için onu da kapat. Mum düşer o yakar. Şimdi de elektrik, bakarsın kontak yapar. Onun için onu da kapat.

E karanlıkta mı kalalım? Bilmem gayrı. E karanlıkta mı kalalım?

Bilmem gayrı.

Ve atfiü's-sirâce. "Kandillerinizide söndürün."Ve atfiü's-sirâce. "Kandillerinizide söndürün." Fe-inne'ş-şeytâne lâ yehullü sikâen ve lâ yeftehu bâben ve lâ yekşifü inâen. Fe-inne'ş-şeytâne lâ yehullü sikâen ve lâ yeftehu bâben ve lâ yekşifü inâen. "Çünkü şeytanı aleyhillane kapalı kapıyı açamaz, kapalı su kabını açamaz, yemek kabını açamaz."Çünkü şeytanı aleyhillane kapalı kapıyı açamaz, kapalı su kabını açamaz, yemek kabını açamaz. Fe-in lem yecid ehadüküm. Rahmetli hocamızın bir tabiri aklıma geldi.Fe-in lem yecid ehadüküm.

Rahmetli hocamızın bir tabiri aklıma geldi.
Şimdi örtecek bir kapak yok evde.Şimdi örtecek bir kapak yok evde. Kapağımız yok, bu kapağımız yoksa, şöyle bir sopa alırsın dedi,Kapağımız yok, bu kapağımız yoksa, şöyle bir sopa alırsın dedi, Bismillâhirrahmânirrahîm der uzatırsın kabın üzerine, o ona kâfidir.Bismillâhirrahmânirrahîm der uzatırsın kabın üzerine, o ona kâfidir. Üstünü örtecek kap bulunmadığı takdirde bir sopayı böyle Bismillâhirrahmânirrahîm der koyarsın,Üstünü örtecek kap bulunmadığı takdirde bir sopayı böyle Bismillâhirrahmânirrahîm der koyarsın, o Bismillah onu muhafaza eder, demişti. o Bismillah onu muhafaza eder, demişti.

Burada da; Fe-in lem yecid ehadüküm illâ en ya'ruda alâ inâihi ûden.Burada da;

Fe-in lem yecid ehadüküm illâ en ya'ruda alâ inâihi ûden.
"Bir çubuğu böyle koyarsın." "Bir çubuğu böyle koyarsın." Ve yezküra'smallâhi. "Üzerine de Bismillâhirrahmânirrahîm dersin."Ve yezküra'smallâhi. "Üzerine de Bismillâhirrahmânirrahîm dersin." Fe'l-yef'al fe-inne'l-füveysikate tudrimü alâ ehli'l-beyti beytehüm. Fe'l-yef'al fe-inne'l-füveysikate tudrimü alâ ehli'l-beyti beytehüm. "Çünkü fareler evinizin yanmasına da gelir vesile olur." "Çünkü fareler evinizin yanmasına da gelir vesile olur."

Buradan mesela teli ısırıverir, mumu devirir.Buradan mesela teli ısırıverir, mumu devirir. İşte başka şeyi yapar, bakarsın sen de uykudasın, tatlıdır uyku. Gider ev gürültüye. İşte başka şeyi yapar, bakarsın sen de uykudasın, tatlıdır uyku. Gider ev gürültüye.

Ğaslü'l-inâi. "Kapların temizlenmesi."Ğaslü'l-inâi. "Kapların temizlenmesi." Ve tahâratü'l-finâi. "Evin etrafının temizlenmesi." Yûrisâni'l-ğinâ. "Zenginlik getirir adama." Ve tahâratü'l-finâi. "Evin etrafının temizlenmesi." Yûrisâni'l-ğinâ. "Zenginlik getirir adama."

Bazı evlerin etrafları bakarsın ki çok pistir. Bazı evlerin etrafları bakarsın ki çok pistir.

E o evdeki hiç kimse yok mudur acaba onu çıkıp da temizlesin? E o evdeki hiç kimse yok mudur acaba onu çıkıp da temizlesin?

Binâenaleyh herkes evinin [önünü temizlesin.]Binâenaleyh herkes evinin [önünü temizlesin.] Hep belediyeye bakıp da gelsin de süpürsün, temizlesin demek de doğru değil.Hep belediyeye bakıp da gelsin de süpürsün, temizlesin demek de doğru değil. Herkes evinin etrafını temiz tutmalı. Herkes evinin etrafını temiz tutmalı. Temiz tutmak için ne lazım gelen şeylere bakarsan zenginlik hasıl olur diyor. Temiz tutmak için ne lazım gelen şeylere bakarsan zenginlik hasıl olur diyor.

Ğazvetün fi'l-bahri hayrun min aşri ğazevâti fi'l-berri.Ğazvetün fi'l-bahri hayrun min aşri ğazevâti fi'l-berri. "Deniz muharebesinin bir tanesi kara muharebelerinin 10 tanesine bedeldir." "Deniz muharebesinin bir tanesi kara muharebelerinin 10 tanesine bedeldir."

Kara muharebesinde kolaylıklar var, deniz muharebesinde tehlikeler daha büyük.Kara muharebesinde kolaylıklar var, deniz muharebesinde tehlikeler daha büyük. Gemi batar, toptan gider insan. Gemi batar, toptan gider insan.

Ve men ecâze'l-bahra. "Fakat ne pahasına olursa olsun adam gemisine binmiş." Ve men ecâze'l-bahra. "Fakat ne pahasına olursa olsun adam gemisine binmiş."

Bizim Barbaros Hayreddin gibi, açmış bayrağı, düşman gemilerini yakaraktan gider öteki başa kadar. Bizim Barbaros Hayreddin gibi, açmış bayrağı, düşman gemilerini yakaraktan gider öteki başa kadar.

Fe-ke-ennemâ ecâze'l-evdiyete küllehâ. "Bütün vadileri geçmiş gibi sayılır." Fe-ke-ennemâ ecâze'l-evdiyete küllehâ. "Bütün vadileri geçmiş gibi sayılır."

Ve'l-mâyidü fîhâ ke'l-müteşehhiti fî demihi. Ve'l-mâyidü fîhâ ke'l-müteşehhiti fî demihi.

O vapurlarda mesela, bazı eskiden de ufak vapurlar tabi çok çalkalanır.O vapurlarda mesela, bazı eskiden de ufak vapurlar tabi çok çalkalanır. O çalkalamak da tahammül edemez, başı döner, içi bulanır. O çalkalamak da tahammül edemez, başı döner, içi bulanır.

"Bu baş dönmesi, iç bulantısı, kanının içerisinde yuvarlanan bir şehide benzer." diyor. "Bu baş dönmesi, iç bulantısı, kanının içerisinde yuvarlanan bir şehide benzer." diyor.

Kanının içerisinde yuvarlanan şehidin hâli ne ise,Kanının içerisinde yuvarlanan şehidin hâli ne ise, o geminin içerisindeki baş dönmesi ile ayakta duramaması halleri o geminin içerisindeki baş dönmesi ile ayakta duramaması halleri bir şehidin kanının içerisinde yuvarlanmasına benzer buyurulmuş. bir şehidin kanının içerisinde yuvarlanmasına benzer buyurulmuş.

Yani korkmayın, büyük sevaplar vardır. Ona göre. Yani korkmayın, büyük sevaplar vardır. Ona göre.

Şimdi bunu iyi dinleyin. Ğaşiyetkümü's-sekratâni. "Sizi iki sarhoşluk yakaladı." Şimdi bunu iyi dinleyin.

Ğaşiyetkümü's-sekratâni. "Sizi iki sarhoşluk yakaladı."

Sekretâni. "İki sarhoşluk." Birisi; Sekratü hubbi'l-ayşi. "Yaşama sevgisi." Sekretâni. "İki sarhoşluk."

Birisi;

Sekratü hubbi'l-ayşi. "Yaşama sevgisi."

Yaşamak, müreffeh bir hayat. Müreffeh bir hayatın sarhoşluğu içerisinde insan.Yaşamak, müreffeh bir hayat. Müreffeh bir hayatın sarhoşluğu içerisinde insan. Müreffeh bir hayatın sarhoşluğu içerisinde helale harama hiç dikkat etmez.Müreffeh bir hayatın sarhoşluğu içerisinde helale harama hiç dikkat etmez. Ancak kazansın, güzel bir yaşayış. Yazın filan yerdeki banyolarda, kışın filan yerdeki sayfiyelerde.Ancak kazansın, güzel bir yaşayış. Yazın filan yerdeki banyolarda, kışın filan yerdeki sayfiyelerde. Bu yaşayış hayatı için sarhoşluk. Yani hakim değil kafa. Bu yaşayış hayatı için sarhoşluk. Yani hakim değil kafa. Sarhoş nasıl hakim değilse kendisine, bu yaşama sevgisine müptela olan insan da sarhoş gibidirSarhoş nasıl hakim değilse kendisine, bu yaşama sevgisine müptela olan insan da sarhoş gibidir yani kendisine hakim değildir. yani kendisine hakim değildir.

Birisi de; Ve hubbi'l-cehli. "Cehalettir." Cehalet ve yaşama sevdaları. Birisi de;

Ve hubbi'l-cehli. "Cehalettir."

Cehalet ve yaşama sevdaları.

Fe-inde zâlike. "İnsanlarda bu hal oldu, herkes yaşamak hevesinde ve cehalet almış yürüyor."Fe-inde zâlike. "İnsanlarda bu hal oldu, herkes yaşamak hevesinde ve cehalet almış yürüyor." Lâ te'murûne bi'l-ma'rûfi ve lâ tenhevne ani'l-münkeri. Lâ te'murûne bi'l-ma'rûfi ve lâ tenhevne ani'l-münkeri. "O zaman sen kimseye deme ki, 'Bu budur, bunu yap."O zaman sen kimseye deme ki, 'Bu budur, bunu yap. Bu yasaktır, bunu da yapma!' deme gayri. Fayda etmez." Bu yasaktır, bunu da yapma!' deme gayri. Fayda etmez."

Kellim kellim lâ yenfa' demişler. "Söyle söyle hiç faydası yoktur. Bir kulaktan girer öteki kulaktan çıkar." Kellim kellim lâ yenfa' demişler. "Söyle söyle hiç faydası yoktur. Bir kulaktan girer öteki kulaktan çıkar."

Behlül bile kafaları toplamış evinin şeysine takmış; "Bu 10 para, bu 20 para bu 50 para, bu 100 para." Behlül bile kafaları toplamış evinin şeysine takmış;

"Bu 10 para, bu 20 para bu 50 para, bu 100 para."

"Neden böyle?" demişler. Bu kafanın demiş bir kulağından girmiş bir kulağından çıkmış."Neden böyle?" demişler.

Bu kafanın demiş bir kulağından girmiş bir kulağından çıkmış.
Beş para etmez bu kafa. Bizimki de o halde şimdi. Beş para etmez bu kafa. Bizimki de o halde şimdi.

Ve'l-kâimûne bi'l-kitâbi ve bi'l-sünneti. "O gün Allahu Teâlâ'nın kitabı ile kâim sünneti ile âmil olan kimse."Ve'l-kâimûne bi'l-kitâbi ve bi'l-sünneti. "O gün Allahu Teâlâ'nın kitabı ile kâim sünneti ile âmil olan kimse." Ke's-sâbikîne'l-evvelîne mine'l-muhâcirîne ve'l-ensâri. Ke's-sâbikîne'l-evvelîne mine'l-muhâcirîne ve'l-ensâri. "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem devrindeki muhacirîn ve ensar ne mertebede iseler,"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem devrindeki muhacirîn ve ensar ne mertebede iseler, bugünün de kitabı ilahi ile âmil, sünneti seniye ile âmil olanların derecesi öyledir." bugünün de kitabı ilahi ile âmil, sünneti seniye ile âmil olanların derecesi öyledir."

Ebû Nuaym, Âişe radıyallahu anhâ'dan. Bakınız şimdi buna da dikkat edin. Ebû Nuaym, Âişe radıyallahu anhâ'dan.

Bakınız şimdi buna da dikkat edin.

Ğattû hurmete avratihi fe-inne hurmete avrati's-sağîri ke-hurmeti avrati'l-kebîriĞattû hurmete avratihi fe-inne hurmete avrati's-sağîri ke-hurmeti avrati'l-kebîri ve lâ yenzurullâhu ilâ kâşifi avratin. ve lâ yenzurullâhu ilâ kâşifi avratin.

Muhammed b. Iyâz diyor ki; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e bir çocuk getirildi, çocuk.Muhammed b. Iyâz diyor ki; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e bir çocuk getirildi, çocuk. Teberrüken götürürlermiş Resûlullah'ın ağzının şeysinden böyle,Teberrüken götürürlermiş Resûlullah'ın ağzının şeysinden böyle, acve hurması ile böyle onun ağzına bir şey verirmiş.acve hurması ile böyle onun ağzına bir şey verirmiş. Ona teberrüken doğan çocukları Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e böyle arz ederlermiş. Ona teberrüken doğan çocukları Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e böyle arz ederlermiş.

O zaman bir çocuk gelmiş ama örtmemiş üzerini, kundaklanmamış açık yani. O zaman buyurmuşlar ki; O zaman bir çocuk gelmiş ama örtmemiş üzerini, kundaklanmamış açık yani. O zaman buyurmuşlar ki;

"Bunu örtünüz avretini." demiş, "Örtünüz." Çocuk ama ya? "Bunu örtünüz avretini." demiş, "Örtünüz."

Çocuk ama ya?

"Çocuk ama örtün." demiş Cenab-ı Peygamber. "Çocuk ama örtün." demiş Cenab-ı Peygamber.

Fe-inne hurmete avrati's-sağîri. "Çünkü bu çocuğun avreti, avret yerinin hürmeti."Fe-inne hurmete avrati's-sağîri. "Çünkü bu çocuğun avreti, avret yerinin hürmeti." Ke-hurmeti avrati'l-kebîri. "Bir büyük adamın avretinin açılışı neyse bu küçüğünki de odur." Ke-hurmeti avrati'l-kebîri. "Bir büyük adamın avretinin açılışı neyse bu küçüğünki de odur."

Şimdi biz büyüklerimiz de artık kulak asmıyor ya. Küçüklerimize hiç asmıyor şimdi.Şimdi biz büyüklerimiz de artık kulak asmıyor ya. Küçüklerimize hiç asmıyor şimdi. Eskiden oğlan çocuklarımız hiç olmazsa açmıyordu.Eskiden oğlan çocuklarımız hiç olmazsa açmıyordu. Şimdi oğlan çocuklarımıza da nereden geçtiyse geçti kasıklarına kadar bir pantolon giydiriyorlar.Şimdi oğlan çocuklarımıza da nereden geçtiyse geçti kasıklarına kadar bir pantolon giydiriyorlar. Bu da câiz olmayan bir şeydir. Erkek çocuğu da olsa bizimki göbekten diz kapağına kadar avret sayılır.Bu da câiz olmayan bir şeydir. Erkek çocuğu da olsa bizimki göbekten diz kapağına kadar avret sayılır. Bu avret yeri olan yeri ne kızın ne de erkeğin açması câiz olmuyor. Bakın burada ne diyor? Bu avret yeri olan yeri ne kızın ne de erkeğin açması câiz olmuyor.

Bakın burada ne diyor?

Şimdi o geçen ki derste de geçti ki, bu açıkçılık Lut kavminin ameli imiş. Lut kavminden bize geçmiş o.Şimdi o geçen ki derste de geçti ki, bu açıkçılık Lut kavminin ameli imiş. Lut kavminden bize geçmiş o. Yani bu medeniyetin eseri değil, Lut kavmi kaç bin sene evvelki bir âleme dönüyoruz. Yani bu medeniyetin eseri değil, Lut kavmi kaç bin sene evvelki bir âleme dönüyoruz. Kaç bin sene evvelki âleme dönüyor insanlar, buna da terakki diyorlar .Kaç bin sene evvelki âleme dönüyor insanlar, buna da terakki diyorlar . Terakkî değil bu, tedennî derler buna. Eskiye dönüyoruz. İleriye değil ki!Terakkî değil bu, tedennî derler buna. Eskiye dönüyoruz. İleriye değil ki! Kaç bin sene evvel geçen adet-i ananeyi bugün tazeliyoruz. Kaç bin sene evvel geçen adet-i ananeyi bugün tazeliyoruz.

Allah esirgesin ki o Lut kavminin başına gelen bizim başımıza da gelmesin. Allah esirgesin ki o Lut kavminin başına gelen bizim başımıza da gelmesin.

Onların içinde de iyileri vardı ha. O gece 40.000 tane teheccüd namazında adam varmış. Cebrail gelmiş; Onların içinde de iyileri vardı ha. O gece 40.000 tane teheccüd namazında adam varmış. Cebrail gelmiş;

"Yâ Rabbi!" demiş, "40.000 kişi var teheccüd namazına kalkmış? "Yâ Rabbi!" demiş, "40.000 kişi var teheccüd namazına kalkmış?

"Kulak asma kulak asma!" demiş, "Altını üstüne getiriver. Onlar yarın âhirette bulurlar makamlarını." demiş. "Kulak asma kulak asma!" demiş, "Altını üstüne getiriver. Onlar yarın âhirette bulurlar makamlarını." demiş.

Eğer bizim böyle bu nemelazım, Allah kusurumuzu affetsin, elimizden de bir şey gelmez ama.Eğer bizim böyle bu nemelazım, Allah kusurumuzu affetsin, elimizden de bir şey gelmez ama. Geçen şuradan çıktım da bir hanım kıza rast geldim.Geçen şuradan çıktım da bir hanım kıza rast geldim. Yani bu kız zannedersem ne Paris'te bulunur ne de Londra'da bulunur. O kadar çıplak yani!Yani bu kız zannedersem ne Paris'te bulunur ne de Londra'da bulunur. O kadar çıplak yani! Genç de güzel de, o kadar çıplaklığıyla kendisini göstererekten gidiyor şimdi. Dedim ki; Genç de güzel de, o kadar çıplaklığıyla kendisini göstererekten gidiyor şimdi. Dedim ki;

"Eh eski zamanın delikanlıları herhalde kalmamış bu dünyada gayri."Eh eski zamanın delikanlıları herhalde kalmamış bu dünyada gayri. Bu yeni zamanın delikanlıları da buna alışmış, ikisi birbirine denk gidiyor işte!" Bu yeni zamanın delikanlıları da buna alışmış, ikisi birbirine denk gidiyor işte!"

Bu iki sarhoşluğun alâmeti bunlar. Allah muhafaza etsin. Bu iki sarhoşluğun alâmeti bunlar.

Allah muhafaza etsin.

Onun için bu mühim! Ve lâ yenzurullâhu. "Allah bakmaz." Onun için bu mühim!

Ve lâ yenzurullâhu. "Allah bakmaz."

Allah bakmaz yani rahmet etmez, merhamet etmez, acımaz. Allah bakmaz yani rahmet etmez, merhamet etmez, acımaz.

İlâ kâşifi avratin. "Avret yerlerini açan insana Allah bakmaz, Allah nazar etmez." İlâ kâşifi avratin. "Avret yerlerini açan insana Allah bakmaz, Allah nazar etmez."

Allah da bakmadı mı yandı demektir insan. Bir tane daha okuyayım. Allah da bakmadı mı yandı demektir insan.

Bir tane daha okuyayım.

Ğaferallâhu li-raculin emâta ğusne şevkin ani't-tarîki mâ tekaddeme zenbihi ve mâ teahhara. Ğaferallâhu li-raculin emâta ğusne şevkin ani't-tarîki mâ tekaddeme zenbihi ve mâ teahhara.

Ne güzel bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in buyrukları! Ne güzel bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in buyrukları!

Neyse yolumuz, gidiyoruz. Yollarda envai çeşit şeyler bulunur.Neyse yolumuz, gidiyoruz. Yollarda envai çeşit şeyler bulunur. Diken bulunur, çalı bulunur, taş bulunur, başka şeyler bulunur.Diken bulunur, çalı bulunur, taş bulunur, başka şeyler bulunur. Tuğlaları kale diyerekten çocuklar oyun oynarlarken oraya dikiyorlar, sonra o taşları bırakıp gidiyorlar.Tuğlaları kale diyerekten çocuklar oyun oynarlarken oraya dikiyorlar, sonra o taşları bırakıp gidiyorlar. E oradan araba geçerken takılacak, bir ihtiyar geçerken takılacak. E oradan araba geçerken takılacak, bir ihtiyar geçerken takılacak.

Onu kaldırıp bir köşeye, bir kenara koyuvermek.Onu kaldırıp bir köşeye, bir kenara koyuvermek. Bir diken birisinin ayağına batar, arabanın tekerleğine batar patlatır adamın lastiğini. Bir diken birisinin ayağına batar, arabanın tekerleğine batar patlatır adamın lastiğini. Dikendir çividir mesela o şey. Dikendir çividir mesela o şey.

"Bunları ortadan kaldırıvermek." Mâ tekaddeme zenbihi ve mâ teahhara."Bunları ortadan kaldırıvermek." Mâ tekaddeme zenbihi ve mâ teahhara. "Allahu Teâlâ gelmiş geçmiş günahlarını affeder." diyor. "Allahu Teâlâ gelmiş geçmiş günahlarını affeder." diyor.

Yani beşeriyete hizmetin ufak bir misâli bu. Beşeriyete hizmetin [değeri.] Yani beşeriyete hizmetin ufak bir misâli bu. Beşeriyete hizmetin [değeri.]

Orman yakarsan zararı yok, yak varsın! Memleket batacakmış! Batsın varsın, n'olacak? Orman yakarsan zararı yok, yak varsın!

Memleket batacakmış!

Batsın varsın, n'olacak?

Cenab-ı Peygamber bir taşa razı olmuyor da bugün koca orman yanıyor gidiyor. Kim yapıyorsa yapıyor. Cenab-ı Peygamber bir taşa razı olmuyor da bugün koca orman yanıyor gidiyor. Kim yapıyorsa yapıyor.

Her gün bu kadar yangın olur mu? O memleket düşmanı, vatan düşmanı bir kimselerin işi demek. Her gün bu kadar yangın olur mu?

O memleket düşmanı, vatan düşmanı bir kimselerin işi demek.

Allah bu gibi gafletten hepimizi ikaz buyursun. Allah bu gibi gafletten hepimizi ikaz buyursun.

Bu İslâm'ın akidesine uymamaktan ileri geliyor.Bu İslâm'ın akidesine uymamaktan ileri geliyor. İslâm bilgisi almamış, terbiyesi almamış, tabi o adamın yapacağı bu.İslâm bilgisi almamış, terbiyesi almamış, tabi o adamın yapacağı bu. Gemiyi de batırır, treni de devirir, yolu da keser, canına da kasteder, her şeyi yapar. Sebep? Gemiyi de batırır, treni de devirir, yolu da keser, canına da kasteder, her şeyi yapar.

Sebep?

O yapacak, vazifesi! Çünkü din diye bir şey bilmiyor ki.O yapacak, vazifesi! Çünkü din diye bir şey bilmiyor ki. Allah mesuliyeti yok, âhiret mesuliyeti yok, cennet ve cehennemden de haberi yok adamın.Allah mesuliyeti yok, âhiret mesuliyeti yok, cennet ve cehennemden de haberi yok adamın. "Nedir onlar da?" diyor, "Boş laflardır." diyor. E onun yapacağı şey elbette [böyle zararlar olacak.] "Nedir onlar da?" diyor, "Boş laflardır." diyor.

E onun yapacağı şey elbette [böyle zararlar olacak.]

Demek ki âhir zamanın icapları bunlar. Allah kusurlarımızı affetsin. Kıyamet nasıl kopacak? Demek ki âhir zamanın icapları bunlar.

Allah kusurlarımızı affetsin.

Kıyamet nasıl kopacak?

İşte böylelikle kopacak. Bu da kıyametin bir şeysidir. İşte böylelikle kopacak. Bu da kıyametin bir şeysidir.

Şurada bir tane daha varmış ama, onu da okumadan geçemeceğiz galiba. Şurada bir tane daha varmış ama, onu da okumadan geçemeceğiz galiba.

Ğaferallâhu leke yâ usmânü mâ kaddemet ve mâ ahharat ve mâ esrarte ve mâ a'lenteĞaferallâhu leke yâ usmânü mâ kaddemet ve mâ ahharat ve mâ esrarte ve mâ a'lente ve mâ ahfeyte ve mâ ebdeyte ve mâ kâne minke ve mâ hüve kâinün ilâ yevmi'l-kıyâmeti. ve mâ ahfeyte ve mâ ebdeyte ve mâ kâne minke ve mâ hüve kâinün ilâ yevmi'l-kıyâmeti.

Hz Osman'ı biliyorsunuz, bütün varlığını, o hangi harpti hatırıma getiremedim, verdi.Hz Osman'ı biliyorsunuz, bütün varlığını, o hangi harpti hatırıma getiremedim, verdi. O verişinden dolayı ordu teçhiz olundu, düşmana karşı çıkıldı.O verişinden dolayı ordu teçhiz olundu, düşmana karşı çıkıldı. Ondan dolayı Cenab-ı Peygamber kendisinden pek hoşnut oldu da,Ondan dolayı Cenab-ı Peygamber kendisinden pek hoşnut oldu da, "Sana artık bundan sonra günah zarar etmez." dedi. "Sana artık bundan sonra günah zarar etmez." dedi.

Şunu da şimdi ufak şey, yapsak olur. Şunu da şimdi ufak şey, yapsak olur.

Ğaybün lâ ya'lemuhu illallâhu ve lev lâ temerruğu kulûbiküm ve tezeyyüdüküm fi'l-hadîsi le-semi'tüm mâ esmâu. Ğaybün lâ ya'lemuhu illallâhu ve lev lâ temerruğu kulûbiküm ve tezeyyüdüküm fi'l-hadîsi le-semi'tüm mâ esmâu.

Cenab-ı Peygamber bir kabristana uğramışlar. İki tane mezar orada, içindekiler azap görüyorlar.Cenab-ı Peygamber bir kabristana uğramışlar. İki tane mezar orada, içindekiler azap görüyorlar. Ve buyurmuş ki; "Bunlar azap görmektedirler el ân, hâlâ azap görüyorlar."Ve buyurmuş ki;

"Bunlar azap görmektedirler el ân, hâlâ azap görüyorlar."
Ve yüftenâni fî kabrihimâ. "Kabirlerinde cezalanıyorlar." Ve yüftenâni fî kabrihimâ. "Kabirlerinde cezalanıyorlar." Kâlû ve metâhümâ yüazzibâni? "Ne zamana kadar bunlar azap görecekler yâ Resûlallah?" dediler. Kâlû ve metâhümâ yüazzibâni? "Ne zamana kadar bunlar azap görecekler yâ Resûlallah?" dediler.

"Bunlar azap görüyor." dendi. "Ne zamana kadar görecek bunlar azabı?" "Bunlar azap görüyor." dendi.

"Ne zamana kadar görecek bunlar azabı?"

Ğaybün lâ ya'lemuhu illallâhu. "Bunu Allah'tan başka kimse bilmez."Ğaybün lâ ya'lemuhu illallâhu. "Bunu Allah'tan başka kimse bilmez." Ve lev lâ temerruğu kulûbiküm ve tezeyyüdüküm fi'l-hadîsi.Ve lev lâ temerruğu kulûbiküm ve tezeyyüdüküm fi'l-hadîsi. "Eğer sizin kalplerinizin bozukluğu olmasa, kalplerinizin bozukluğu olmasa, sözlerinizde de yalan olmasa.""Eğer sizin kalplerinizin bozukluğu olmasa, kalplerinizin bozukluğu olmasa, sözlerinizde de yalan olmasa." Le-semi'tüm mâ esmâu. "Benim duyduklarımı siz de duyardınız." Le-semi'tüm mâ esmâu. "Benim duyduklarımı siz de duyardınız."

Benim duyduklarımı siz de duyarsınız, çünkü Allah sizi de benim gibi mükemmel yaratmıştır.Benim duyduklarımı siz de duyarsınız, çünkü Allah sizi de benim gibi mükemmel yaratmıştır. Her şeyiniz var sizin de.Her şeyiniz var sizin de. Fakat şimdi nasıl yerin altındaki madenlerin üzerini toprak örttüyse bizim de kalplerimizi günahlar örtmüş, Fakat şimdi nasıl yerin altındaki madenlerin üzerini toprak örttüyse bizim de kalplerimizi günahlar örtmüş, kabahatlerimiz örtmüş, kusurlarımız örtmüş. Onun için kalbimizin kulakları kapalı.kabahatlerimiz örtmüş, kusurlarımız örtmüş. Onun için kalbimizin kulakları kapalı. Kalbimizin kulaklarının açılması için bize lazım olan kalplerimizin sadakati ve yalanların terki. Kalbimizin kulaklarının açılması için bize lazım olan kalplerimizin sadakati ve yalanların terki.

Gelecek ders de okuruz ama bugün de onu okuyayım da öyle bitirelim. Gelecek ders de okuruz ama bugün de onu okuyayım da öyle bitirelim.

Fâtihatü'l-kitâbi şifâün mine's-semmi. Semm, zehir. "Zehir şifadır Elhamı okumak." Fâtihatü'l-kitâbi şifâün mine's-semmi.

Semm, zehir.

"Zehir şifadır Elhamı okumak."

Senin tıbbın bunu kabul eder mi? Senin tıbbın bunu kabul eder mi?

Hz Ömer radıyallahu anh, Humus zannedersem, ya Hama ya Humus.Hz Ömer radıyallahu anh, Humus zannedersem, ya Hama ya Humus. Orasını muhasara etmişler, bir türlü teslim olmuyor kale.Orasını muhasara etmişler, bir türlü teslim olmuyor kale. Papazlar en nihayet, sıkışmışlar biraz da, demişler ki; Papazlar en nihayet, sıkışmışlar biraz da, demişler ki;

"Bize bir keramet gösterirseniz, biz size teslim oluruz. Ama o kerameti görelim." "Bize bir keramet gösterirseniz, biz size teslim oluruz. Ama o kerameti görelim."

"Ne istiyorsunuz?" demiş. "Bizde bir zehir var."Ne istiyorsunuz?" demiş.

"Bizde bir zehir var.
O zehirden bir damla yutabilirseniz, alabilirseniz biz teslim edeceğiz kaleyi." "Getirin!" demiş. O zehirden bir damla yutabilirseniz, alabilirseniz biz teslim edeceğiz kaleyi."

"Getirin!" demiş.

Getirmişler, şöyle bir şişe zehir. Onları bıçaklara falan sürüyorlar.Getirmişler, şöyle bir şişe zehir. Onları bıçaklara falan sürüyorlar. Bıçağın değdiği yerde adam derhal ölüyor. Onların zehri kuvvetli zehir. Bıçağın değdiği yerde adam derhal ölüyor. Onların zehri kuvvetli zehir.

Bismillâhirrahmânirrahîm demiş, onların gözünün önünde zehrin hepsini içmiş. Bismillâhirrahmânirrahîm demiş, onların gözünün önünde zehrin hepsini içmiş.

Ha şimdi gidecek, ha şimdi gidecek diye bakmışlar bakmışlar... Ne giden var ne gelen var.Ha şimdi gidecek, ha şimdi gidecek diye bakmışlar bakmışlar... Ne giden var ne gelen var. Lâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah diye kalenin anahtarlarını teslim etmişler. Niçin? Lâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah diye kalenin anahtarlarını teslim etmişler.

Niçin?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

Fâtihatü'l-kitâbi şifâün mine's-semmi.Fâtihatü'l-kitâbi şifâün mine's-semmi. "Kur'ân-ı Azimüşşan'ın başlangıcı olan Elhamdülillahi Rabbi'l-âlemîni "Kur'ân-ı Azimüşşan'ın başlangıcı olan Elhamdülillahi Rabbi'l-âlemîni hulûs ile içinden oku, senin zehrine de şifadır." Hangi zehir olursa olsun. hulûs ile içinden oku, senin zehrine de şifadır."

Hangi zehir olursa olsun.

Bu Bursa kütüphanesinde, Besmele hakkında bir kitap yazmış birisi. Bu Bursa kütüphanesinde, Besmele hakkında bir kitap yazmış birisi. O besmele hakkındaki yazdığı kitabın içerisinde okumuştum. Bunu başka kitaplarda da var, Yasin'de de var. O besmele hakkındaki yazdığı kitabın içerisinde okumuştum. Bunu başka kitaplarda da var, Yasin'de de var.

Burada da işte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şu emri böylece gelmiştir. Burada da işte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şu emri böylece gelmiştir.

Ziyâ el-Makdisî, Beyhakî Ebû Saîd'ten; Ebuşşeyh, [Dârimî, İbn Huzeyme, el-İsfehânî],Ziyâ el-Makdisî, Beyhakî Ebû Saîd'ten; Ebuşşeyh, [Dârimî, İbn Huzeyme, el-İsfehânî], İbn Abdülberr, Begavî Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. İbn Abdülberr, Begavî Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.

Alta bir tanesi yine; Fâtihatü'l-kitâbi şifâün min külli dâin. Alta bir tanesi yine;

Fâtihatü'l-kitâbi şifâün min külli dâin.

Yukarıkinde mine's-semmi dedi, zehire karşı. Burada diyor ki; Yukarıkinde mine's-semmi dedi, zehire karşı. Burada diyor ki;

Min külli dâin. "Bütün dertlere devadır." Min külli dâin. "Bütün dertlere devadır."

E canım Hocaefendi biz de okuyoruz da hiçbir şey olduğu da yok ama, hasta hasta yine.E canım Hocaefendi biz de okuyoruz da hiçbir şey olduğu da yok ama, hasta hasta yine. Belki daha da berbatlaşarak gidiyor? Belki daha da berbatlaşarak gidiyor?

"İsa aleyhisselam'ı yakalamışlar ölüyü sen nasıl diriltiyorsun?" demişler. "İsa aleyhisselam'ı yakalamışlar ölüyü sen nasıl diriltiyorsun?" demişler.

"Ne okuyorsun söyle bakalım?" Demiş; "İşte bunu okuyorum." Okumuşlar. "Ne okuyorsun söyle bakalım?"

Demiş;

"İşte bunu okuyorum."

Okumuşlar.

"Biz okuyoruz da dirilmiyor, sen nasıl okuyorsun?" demişler. "Biz okuyoruz da dirilmiyor, sen nasıl okuyorsun?" demişler.

"E benim okuyan ağzımı vermedim ki size?" demiş. "E benim okuyan ağzımı vermedim ki size?" demiş.

Benim ağzım da sizin ağzınız olsun, o zaman sizin de ölüleriniz dirilir. Benim ağzım da sizin ağzınız olsun, o zaman sizin de ölüleriniz dirilir.

Ağzımız ağız değil. Niçin? Ağzımız ağız değil.

Niçin?

Yalan ağızdan, günah ağızdan, fenalıklar yapan ağızlardan bu Fatihatü'l-kitap [çıksa tesir eder mi, etmez.] Yalan ağızdan, günah ağızdan, fenalıklar yapan ağızlardan bu Fatihatü'l-kitap [çıksa tesir eder mi, etmez.]

Onun için her namazın arkasından estağfirullah demek lazım.Onun için her namazın arkasından estağfirullah demek lazım. Namazın arkasından estağfurullah demek lazım. Bak bugün şaşırdık ya namazda. Namazın arkasından estağfurullah demek lazım.

Bak bugün şaşırdık ya namazda.

Şimdi bir kardeş geldi, namaza geliyorum. Dedi; "Bir yerde bir cami yapıyoruz Hocaefendi.Şimdi bir kardeş geldi, namaza geliyorum.

Dedi;

"Bir yerde bir cami yapıyoruz Hocaefendi.
İşte altını bitirdik de üstüne başladık. Sizin caminize yardım istemeye geldik." İşte altını bitirdik de üstüne başladık. Sizin caminize yardım istemeye geldik."

Dedim; "Yavrum bak işte, bak burada da bu kadar masraf var. Bir koyundan iki deri çıkmaz filan dedim." Dedim;

"Yavrum bak işte, bak burada da bu kadar masraf var. Bir koyundan iki deri çıkmaz filan dedim."

"Peki!" dedi o, derken kapının ağzında diğer birisi yakaladı; "Peki!" dedi o, derken kapının ağzında diğer birisi yakaladı;

"Üç haftadır geliyorum ben buraya Hocaefendi." dedi."Üç haftadır geliyorum ben buraya Hocaefendi." dedi. "Bize bu hafta müsaade edin bakalım da, bize de destek çıkılsın." Ona da dedik ama o laf anlamadı biraz. "Bize bu hafta müsaade edin bakalım da, bize de destek çıkılsın."

Ona da dedik ama o laf anlamadı biraz.

Namaza durdum, "Yahu!" dedim, "Bu kardeşler memleketlerinden gelmişler buraya, uzak yerden.Namaza durdum, "Yahu!" dedim, "Bu kardeşler memleketlerinden gelmişler buraya, uzak yerden. Şimdi bizden de bir hayır bekliyorlar. Şimdi bizden de bir hayır bekliyorlar. Ya bunu taksim etsek, üçümüze de ne düşerse düşse olmaz mı?" derken birinci secdede oturmayı unuttuk. Ya bunu taksim etsek, üçümüze de ne düşerse düşse olmaz mı?" derken birinci secdede oturmayı unuttuk.

Onun için namazdan evvel sünnetlerin kılınmasının fadâili insan kendisini toplayacak azıcık.Onun için namazdan evvel sünnetlerin kılınmasının fadâili insan kendisini toplayacak azıcık. Gelirsin namaza oturursun 5-10 dakika evvel, sünnetini kılarsın. Gelirsin namaza oturursun 5-10 dakika evvel, sünnetini kılarsın. Huzûrunu alırsın, gönlünü tasfiye edersin, temizlersin filan.Huzûrunu alırsın, gönlünü tasfiye edersin, temizlersin filan. Sonra fazrza dururken Allahu ekber denildiği vakit toplu olarak, gönül topluluğuyla. Sonra fazrza dururken Allahu ekber denildiği vakit toplu olarak, gönül topluluğuyla.

Biz dışarıdan gelirken meşgale ile geldik, hemen cemaat de hazır,Biz dışarıdan gelirken meşgale ile geldik, hemen cemaat de hazır, Allahu ekber dedik meşgalenin içerisinde. O şuğul insanın huzurunu da bozuyor tabiatiyle. Allahu ekber dedik meşgalenin içerisinde. O şuğul insanın huzurunu da bozuyor tabiatiyle.

Onun için bizim ağzımızdan çıkan Fatihalar fayda etmiyor.Onun için bizim ağzımızdan çıkan Fatihalar fayda etmiyor. Ne zaman islahı eder ve nefsimiz de kemal olursa o zaman Fâtihatül-kitabı buradan okursakNe zaman islahı eder ve nefsimiz de kemal olursa o zaman Fâtihatül-kitabı buradan okursak dünyanın öte tarafına fayda eder. Dünyanın öte tarafı ne fayda eder.dünyanın öte tarafına fayda eder.

Dünyanın öte tarafı ne fayda eder.
Nasıl bugün bizim radyoları ses geliyor.Nasıl bugün bizim radyoları ses geliyor. Radyonun kuvvetine göre Amerika'yı da dinliyor, Arabistan'da dinliyor. Radyo kuvvetliyse alıyor o havadisleri. Radyonun kuvvetine göre Amerika'yı da dinliyor, Arabistan'da dinliyor. Radyo kuvvetliyse alıyor o havadisleri.

Nasıl geliyor oradan buraya kadar? İşte canım cereyan vasıtasıyla. Nasıl geliyor oradan buraya kadar?

İşte canım cereyan vasıtasıyla.

Allah'ın ceryanının yanında senin cereyanın kaç para eder? Allah'ın ceryanının yanında senin cereyanın kaç para eder?

Allah'ın cereyanı çok kuvvetli gider, çok süratle gider ama ihlaslı ağızla olsun yalnız. Allah'ın cereyanı çok kuvvetli gider, çok süratle gider ama ihlaslı ağızla olsun yalnız.

Şimdi o radyoyu veren merkezin vericisi bozuk olduktan sonra çalsın dursun yerinde sayar,Şimdi o radyoyu veren merkezin vericisi bozuk olduktan sonra çalsın dursun yerinde sayar, kimsenin kulağına bir şey gitmez. Bozuk, makinanın cereyanını yukarıya sevk edemiyor. kimsenin kulağına bir şey gitmez. Bozuk, makinanın cereyanını yukarıya sevk edemiyor.

Onun için kalıbı var ama sevk edemiyor ne yapsın? Onun için kalıbı var ama sevk edemiyor ne yapsın?

Birçok yerlerde arızalar var, o arızalardan dolayı cereyanı sevk edemediğindenBirçok yerlerde arızalar var, o arızalardan dolayı cereyanı sevk edemediğinden bizim istasyonlara bekliyoruz bekliyoruz ses gelmiyor. Neden? bizim istasyonlara bekliyoruz bekliyoruz ses gelmiyor.

Neden?

Eh, verici bozuk yahut alıcı bozuk. Eh hangisi bozuk olursa olsun farketmez. Eh, verici bozuk yahut alıcı bozuk.

Eh hangisi bozuk olursa olsun farketmez.

Onun için bizim Fâtihatül-kitabın fayda etmesi içinOnun için bizim Fâtihatül-kitabın fayda etmesi için bizim kendimizin evvela Allah'ın razı olabileceği [bir ağıza sahip olmamız lazım.] bizim kendimizin evvela Allah'ın razı olabileceği [bir ağıza sahip olmamız lazım.]

Bugün sabah namazında bir dua okuduk. Hz Ebû Bekr-i Sıddîk'ın duası idi.Bugün sabah namazında bir dua okuduk. Hz Ebû Bekr-i Sıddîk'ın duası idi. O Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri duasında kendisine mahviyet veriyor.O Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri duasında kendisine mahviyet veriyor. Diyor ki, bu mahviyet herkes için lazım. Benlikle İslamlık yürümez. Benlik İslâm'la yürümez. Diyor ki, bu mahviyet herkes için lazım. Benlikle İslamlık yürümez. Benlik İslâm'la yürümez. Benliği atması lazım insanın. İşte biz evvela neydik bak? Benliği atması lazım insanın.

İşte biz evvela neydik bak?

Konuşmasını beceremeyen, elimizi ayağımızı kımıldatamayan, söyleneni anlamayan,Konuşmasını beceremeyen, elimizi ayağımızı kımıldatamayan, söyleneni anlamayan, gördüğümüzü tanımayan bir mahluktuk, ufacık bir şeydik işte.gördüğümüzü tanımayan bir mahluktuk, ufacık bir şeydik işte. Ona bu kudreti ve kuvveti veren Allahu celle ve alânın kuvvetini insan tahayyül etmeli,Ona bu kudreti ve kuvveti veren Allahu celle ve alânın kuvvetini insan tahayyül etmeli, tezekkür etmeli, ona göre yolunu istikametini ayırmalı. tezekkür etmeli, ona göre yolunu istikametini ayırmalı.

Bu dünya kimseye kalmamış. Peygamberlerden daha güzel insan mı olur? Onlara bile kalmamış. Bu dünya kimseye kalmamış.

Peygamberlerden daha güzel insan mı olur?

Onlara bile kalmamış.

Firavunlardan daha berbat insan mı olur? Onlara da kalmamış. Kimseye kalmıyor.Firavunlardan daha berbat insan mı olur?

Onlara da kalmamış.

Kimseye kalmıyor.
Herkes mukadder olan ömrünü [tamamlayıp gidiyor.] Bura, ananın rahmi burası. Herkes mukadder olan ömrünü [tamamlayıp gidiyor.] Bura, ananın rahmi burası. Ana rahminde ne kadar duracaksa, bazısı üç aylık doğar, bazısı beş aylık doğar,Ana rahminde ne kadar duracaksa, bazısı üç aylık doğar, bazısı beş aylık doğar, bazısı yedi aylık doğar, bazısı dokuz aylıktır. İmam Şâfiî iki senede doğmuş. bazısı yedi aylık doğar, bazısı dokuz aylıktır. İmam Şâfiî iki senede doğmuş.

Ya ya, iki senede doğmuş. Onun için bu dünyada da hepimizin ömrü işte ona göre.Ya ya, iki senede doğmuş. Onun için bu dünyada da hepimizin ömrü işte ona göre. Burada nasılsa o günü tamamladık mı âhirete doğarak gidiyoruz.Burada nasılsa o günü tamamladık mı âhirete doğarak gidiyoruz. Ölerek değil doğarak gidiyoruz, dünyadan âhirete geçiş yapıyoruz. Ölerek değil doğarak gidiyoruz, dünyadan âhirete geçiş yapıyoruz. Ana rahminden dünyaya nasıl geçtiysek, dünyadan da âhirete öyle bir geçiş. Ana rahminden dünyaya nasıl geçtiysek, dünyadan da âhirete öyle bir geçiş.

Ama sen diyeceksin ki; Hocaefendi toprağın içine gömüyoruz da onu, işte görüyorsun ya,Ama sen diyeceksin ki;

Hocaefendi toprağın içine gömüyoruz da onu, işte görüyorsun ya,
işte orada toz toprak olup gidiyor vesselam? Ha o toz toprak olan bu madde kısmı. işte orada toz toprak olup gidiyor vesselam?

Ha o toz toprak olan bu madde kısmı.

Onun içerisinde işte bir can dediğimiz kısım var ya, o can olmayınca bu cesedin kıymeti oluyor mu? Onun içerisinde işte bir can dediğimiz kısım var ya, o can olmayınca bu cesedin kıymeti oluyor mu?

O cana da ölüm yok. O cana da ölüm gelmiyor, o can yine o can. O cana da ölüm yok. O cana da ölüm gelmiyor, o can yine o can.

Binâenaleyh o canı geceleri rüyanda nasıl görüyorsun sen? Binâenaleyh o canı geceleri rüyanda nasıl görüyorsun sen?

Ta Mekke'ye de gidiyorsun, Medine'ye de gidiyorsun. Ta Mekke'ye de gidiyorsun, Medine'ye de gidiyorsun.

O senin vücudun yatakta yatıyor, oralarda nasıl geziyorsun sen bakayım? O senin vücudun yatakta yatıyor, oralarda nasıl geziyorsun sen bakayım?

Nasıl gezdin oralarda? Diyorsun ki sabahleyin; Nasıl gezdin oralarda?

Diyorsun ki sabahleyin;

"Ben buraya gittim, şöyle gördüm böyle gördüm." "Ben buraya gittim, şöyle gördüm böyle gördüm."

"Yahu yalan söyleme, yataktaydın sen, ben seni bekledim durdum. Hiçbir yere gittiğin yok?" "Yahu yalan söyleme, yataktaydın sen, ben seni bekledim durdum. Hiçbir yere gittiğin yok?"

Yoo, hep gittim gördüm. Şöyle dediler böyle de dediler." Yoo, hep gittim gördüm. Şöyle dediler böyle de dediler."

Bak geçen, nerede Van tarafından mı nerede, kadın rüyasında görmüş ki; Bak geçen, nerede Van tarafından mı nerede, kadın rüyasında görmüş ki;

Şu dağın altında şöyle bir su var bul." demiş. Sabahleyin aramışlar bir su çıkmış.Şu dağın altında şöyle bir su var bul." demiş. Sabahleyin aramışlar bir su çıkmış. Böbrek hastalıklarına da şimdi iyi geliyormuş o su. Böbrek hastalıklarına da şimdi iyi geliyormuş o su.

E bu rüya vasıtası ile bildirilen bir hadise. Bunlar inkâr edilmez. E bu rüya vasıtası ile bildirilen bir hadise. Bunlar inkâr edilmez.

Allah kusurlarımızı affetsin. İşte buradan ahirete geçişimiz de böyle olacak. Allah kusurlarımızı affetsin.

İşte buradan ahirete geçişimiz de böyle olacak.

Allah iman ile geçmek, iman ile göçmek, iman ile yaşamak, iman ile de âhirete geçmek,Allah iman ile geçmek, iman ile göçmek, iman ile yaşamak, iman ile de âhirete geçmek, Allahu Teâlâ'nın razı olduğu, razı olacağı hareketleri yaparaktan, razı olduğu halde yaşamakAllahu Teâlâ'nın razı olduğu, razı olacağı hareketleri yaparaktan, razı olduğu halde yaşamak ve O bizden razı olduğu halde âhirete göçmek [nasip eylesin.] ve O bizden razı olduğu halde âhirete göçmek [nasip eylesin.]

Asıl hüner burada! Çok namaz kıl, çok oruç tut, çok tesbih çek, çok ne okursan oku. Asıl hüner burada! Çok namaz kıl, çok oruç tut, çok tesbih çek, çok ne okursan oku.

Rıza-i ilahiye uyumlu mu değil mi? Pusula var elinde.Rıza-i ilahiye uyumlu mu değil mi?

Pusula var elinde.
Pusulaya bakıyorsun, bu gemi bu tarafa gidiyor.Pusulaya bakıyorsun, bu gemi bu tarafa gidiyor. Gemi ne olursa olsun, pusulaya göre gitmesi lazım geminin.Gemi ne olursa olsun, pusulaya göre gitmesi lazım geminin. Pusuladan şaştın mıydı ya bir çukura gidersin, ya bir taşa vurursun, ya bir kayaya vurursun gidersin. Pusuladan şaştın mıydı ya bir çukura gidersin, ya bir taşa vurursun, ya bir kayaya vurursun gidersin.

Onun için elimizdeki pusula Kur'an'dır. Kur'an pusulasının tamircisi de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem.Onun için elimizdeki pusula Kur'an'dır. Kur'an pusulasının tamircisi de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem. O iki hattan ayrıldın mıydı perişan olur gider insan. O iki hattan ayrıldın mıydı perişan olur gider insan.

Allah cümlemizi sağlık afiyetler ile yaşayıp, iman ile,Allah cümlemizi sağlık afiyetler ile yaşayıp, iman ile, Cenab-ı Hakk'ın bizden razı olacağı ameller ile göçüşler nasip etsin. Cenab-ı Hakk'ın bizden razı olacağı ameller ile göçüşler nasip etsin.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2