Namaz Vakitleri

2 Cemâziye'l-Âhir 1446
03 Aralık 2024
İmsak
06:33
Güneş
08:04
Öğle
12:59
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Her Gün Ne Kadar Zikredersin?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Evvel 1408 / 17.01.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namazdan Sonra Okunacak Dua, Kur’an-ı Kerim Okumak İnsanı Korur, Bir Kimsenin Hidâyetine Vesîle Olmak, Çok Sevaplı Bir | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Her Gün Ne Kadar Zikredersin?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Evvel 1408 / 17.01.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namazdan Sonra Okunacak Dua, Kur’an-ı Kerim Okumak İnsanı Korur, Bir Kimsenin Hidâyetine Vesîle Olmak, Çok Sevaplı Bir | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbil âlemîn.el-Hamdü lillâhi rabbil âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'd Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâhEmmâ ba'd

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh
ve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerrâ'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve şerrâ'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Yâ Muâz! Vallâhi innî le-uhibbüke ûsîke yâ Muâz, lâ tedaanne fî dübüri külli salâtin en tekûle, Yâ Muâz! Vallâhi innî le-uhibbüke ûsîke yâ Muâz, lâ tedaanne fî dübüri külli salâtin en tekûle, Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik. Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri, sizleri ve bizleri dünyanın ve âhiretin her türlü hayırlarınaAllahu Teâlâ hazretleri, sizleri ve bizleri dünyanın ve âhiretin her türlü hayırlarına ve Peygamber Efendimiz'in şefaatine nail eylesin. ve Peygamber Efendimiz'in şefaatine nail eylesin.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 501. sayfasında dördüncü hadîs-i şerîften başlıyor. 501. sayfasında dördüncü hadîs-i şerîften başlıyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Muâz b. Cebel radıyallahu anh'a diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Muâz b. Cebel radıyallahu anh'a diyor ki:

Vallâhi innî le-uhibbüke. Vallâhi innî le-uhibbüke.

Peygamber Efendimiz üç kademeli, takviyeli, tekitli bir ifade ile yemin ediyor. Peygamber Efendimiz üç kademeli, takviyeli, tekitli bir ifade ile yemin ediyor.

Vallâhi innî. "Hiç şüphe yok ki ben…" Le-uhibbüke. "Muhakkak ki seni severim." Vallâhi innî. "Hiç şüphe yok ki ben…" Le-uhibbüke. "Muhakkak ki seni severim."

Ne mutlu Resûlullah'ın böyle hitabına mazhar olan o mübarek zâta! Allah şefaatine nail eylesin.Ne mutlu Resûlullah'ın böyle hitabına mazhar olan o mübarek zâta! Allah şefaatine nail eylesin. Bizi de Resûlullah'ın sevdiği ümmetlerden olmaya muvaffak eylesin. Bizi de Resûlullah'ın sevdiği ümmetlerden olmaya muvaffak eylesin.

"Vallâhi, muhakkak ki ben seni mutlaka ve mutlaka seviyorum, severim yâ Muâz!" "Vallâhi, muhakkak ki ben seni mutlaka ve mutlaka seviyorum, severim yâ Muâz!"

Ûsîke yâ Muâz, lâ tedaanne fî dübüri külli salâtin en tekûle. Ûsîke yâ Muâz, lâ tedaanne fî dübüri külli salâtin en tekûle. "Sana her namaz kıldığın zaman o namazın arkasından şu sözleri söylemeni tavsiye ederim." "Sana her namaz kıldığın zaman o namazın arkasından şu sözleri söylemeni tavsiye ederim."

Yemin ederek, sevdiğini bildirerek her namazın arkasından tavsiye ettiği sözler neymiş? Yemin ederek, sevdiğini bildirerek her namazın arkasından tavsiye ettiği sözler neymiş?

Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik. Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik.

Buymuş… Bunu sizler de yazarsınız, yazarsanız ezberlerseniz; iyi olur. Buymuş… Bunu sizler de yazarsınız, yazarsanız ezberlerseniz; iyi olur. Biliyorsanız ne mutlu! Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik. Biliyorsanız ne mutlu!

Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik.

Mânası; "Ey Allah'ım, Rabbim! Bana seni zikretmekte, sana şükretmekte, sana güzel ibadet Mânası; "Ey Allah'ım, Rabbim! Bana seni zikretmekte, sana şükretmekte, sana güzel ibadet ve kulluk etmekte yardım eyle!" ve kulluk etmekte yardım eyle!"

Allah'a güzel ibadet ve kulluk etmekte, verdiği nimetlere şükretmek hususundaAllah'a güzel ibadet ve kulluk etmekte, verdiği nimetlere şükretmek hususunda ve Allah'ı layıkıyla zikretmek hususunda yardım isteniyor. ve Allah'ı layıkıyla zikretmek hususunda yardım isteniyor.

Kimden yardım isteniyor? Her türlü gücün, kuvvetin sahibi, kâinatın hâlıkı, bizim yaratanımız, Kimden yardım isteniyor?

Her türlü gücün, kuvvetin sahibi, kâinatın hâlıkı, bizim yaratanımız,
yaşatanımız, râzıkımız, rezzâk-ı âlem, kâdir-i mutlak olan Rabbimiz Teâlâ hazretlerinden isteniyor. yaşatanımız, râzıkımız, rezzâk-ı âlem, kâdir-i mutlak olan Rabbimiz Teâlâ hazretlerinden isteniyor. Başka kimden istenir ki!.. Başkasından istesek, Allah istemese alabilir miyiz? Başka kimden istenir ki!..

Başkasından istesek, Allah istemese alabilir miyiz?

Biz günde kırk defa, beş vakit namaz içinde kırk rekâtta; İyyâke na'budu ve iyyâke nesteîn,Biz günde kırk defa, beş vakit namaz içinde kırk rekâtta; İyyâke na'budu ve iyyâke nesteîn, "Ancak sana ibadet ederiz, başkasına değil! "Ancak sana ibadet ederiz, başkasına değil! Ancak senden yardım isteriz yâ Rabbi" diyenAncak senden yardım isteriz yâ Rabbi" diyen insanlar olarak zaten ne diye başkasına el açalım, avuç açalım? insanlar olarak zaten ne diye başkasına el açalım, avuç açalım? Niye yüzsuyu dökelim, gözyaşı dökelim, önünde el pençe divan duralım?Niye yüzsuyu dökelim, gözyaşı dökelim, önünde el pençe divan duralım? Ne diye dalkavukluk edelim, medet umalım? Ona da Allah veriyor. Ne diye dalkavukluk edelim, medet umalım? Ona da Allah veriyor.

O eline geçmiş olan nimetleri kendisi mi imal etti, kendisi mi sahip oldu? O eline geçmiş olan nimetleri kendisi mi imal etti, kendisi mi sahip oldu?

Allah ona vermiş. Ona verdiği gibi bana da verir. Allah'tan isterim, gayriden istemem. Allah ona vermiş. Ona verdiği gibi bana da verir. Allah'tan isterim, gayriden istemem. Allah'a bağlanırım, gayriye bağlanmam. Allah'ı severim, Allah'ın sev dediklerini severim,Allah'a bağlanırım, gayriye bağlanmam. Allah'ı severim, Allah'ın sev dediklerini severim, gayriye metelik vermem.gayriye metelik vermem. Allah'ın say dediğini sayar, hürmet et dediğine hürmet ederim, gayriye kulak asmam. Allah'ın say dediğini sayar, hürmet et dediğine hürmet ederim, gayriye kulak asmam. Zerre kadar kıymet vermem. "Babana, anana hürmet et." demiş;Zerre kadar kıymet vermem. "Babana, anana hürmet et." demiş; baş üstüne, hürmet ederim. "Hocana, alime hürmet et." demiş; baş üstüne, hürmet ederim. baş üstüne, hürmet ederim. "Hocana, alime hürmet et." demiş; baş üstüne, hürmet ederim. Büyüklere saygı göstermeyi tavsiye etmiş; baş üstüne, saygı gösteririz. Büyüklere saygı göstermeyi tavsiye etmiş; baş üstüne, saygı gösteririz.

Ama ciğeri beş para etmeyen bir kimseye, zengindir diye iltifat, hürmet edilmez. Ama ciğeri beş para etmeyen bir kimseye, zengindir diye iltifat, hürmet edilmez. "Bir münafığa bir müslüman, 'yâ seyyidî, ey efendim' dese arş-ı âlâ zangır zangır titrer!" diyor Peygamber Efendimiz. "Bir münafığa bir müslüman, 'yâ seyyidî, ey efendim' dese arş-ı âlâ zangır zangır titrer!" diyor Peygamber Efendimiz. "Vay, Allah'ın sevmediği bir kimseye bu, 'efendim' dedi." diye "Vay, Allah'ın sevmediği bir kimseye bu, 'efendim' dedi." diye arş-ı âlâ zangır zangır titrer, diyor. arş-ı âlâ zangır zangır titrer, diyor.

Onun için insan sözüne dikkat etmeli. Kime "efendim" denilecek, kime denmeyecek… Onun için insan sözüne dikkat etmeli. Kime "efendim" denilecek, kime denmeyecek… Çünkü edepsize hürmet edersen edepsizliğinde şımarır, ileriye gider.Çünkü edepsize hürmet edersen edepsizliğinde şımarır, ileriye gider. Zalimlerin zulmünü yapabilmesi kendi başlarına değildir;Zalimlerin zulmünü yapabilmesi kendi başlarına değildir; etrafındaki destekçiler ve dalkavuklardandır.etrafındaki destekçiler ve dalkavuklardandır. Şaşıranların, sapıtanların şaşırması, sapıtması etrafındaki dalkavuk halkadan dolayıdır. Şaşıranların, sapıtanların şaşırması, sapıtması etrafındaki dalkavuk halkadan dolayıdır. Etrafına almışlardır; gerçekleri göstermezler, söylemezler; o edepsizliği yapar durur. Etrafına almışlardır; gerçekleri göstermezler, söylemezler; o edepsizliği yapar durur. Bir Allah'ın kulu da çıkıp dobra dobra, "şu şöyledir" demez, demediği için o bilmez.Bir Allah'ın kulu da çıkıp dobra dobra, "şu şöyledir" demez, demediği için o bilmez. Bilmez, bilmez, bilmez; kafasını gelip "küt" diye vuruncaya kadar… Bilmez, bilmez, bilmez; kafasını gelip "küt" diye vuruncaya kadar… Acı gerçeklere burnu çarpıncaya kadar öyle gider. Acı gerçeklere burnu çarpıncaya kadar öyle gider.

Onun için müslüman kime iltifat edecek, ne sebeple iltifat edecek,Onun için müslüman kime iltifat edecek, ne sebeple iltifat edecek, kimden isteyecek, niçin isteyecek, nasıl isteyecek, ne kadar isteyecek, ne yolla isteyecek; kimden isteyecek, niçin isteyecek, nasıl isteyecek, ne kadar isteyecek, ne yolla isteyecek; hepsinin ölçüsü, hesabı var.hepsinin ölçüsü, hesabı var. Dinimizde yeri var veya yok! Yani öyle yapmanın yeri var, tavsiye edilmiş; Dinimizde yeri var veya yok! Yani öyle yapmanın yeri var, tavsiye edilmiş; böyle yapmanın yeri yok, yasaklanmış, tavsiye edilmemiş. böyle yapmanın yeri yok, yasaklanmış, tavsiye edilmemiş.

Allah'tan isteyeceğiz! Tamam, bu koca cami topluluğundaAllah'tan isteyeceğiz!

Tamam, bu koca cami topluluğunda
ve benim bu bandımı sonradan dinleyecek insanlardave benim bu bandımı sonradan dinleyecek insanlarda Allah'tan istemek hususunda bir itirazcı olmaz da pratik hayatta böyle yapmıyoruz. Allah'tan istemek hususunda bir itirazcı olmaz da pratik hayatta böyle yapmıyoruz. Camide bu söze kimse itiraz etmez de hayatında bunu tatbik eden yok!Camide bu söze kimse itiraz etmez de hayatında bunu tatbik eden yok! Herkes nice nice hesaplar yapıyor, nice nice dümenler çeviriyor, nice nice oyunlar yapıyor,Herkes nice nice hesaplar yapıyor, nice nice dümenler çeviriyor, nice nice oyunlar yapıyor, nice nice yalan yanlış, eğri büğrü işlere bulaşıyor.nice nice yalan yanlış, eğri büğrü işlere bulaşıyor. Şaire bakın ne diyor; Ben seni methetmezdim, övmezdim, senin için şiir,Şaire bakın ne diyor;

Ben seni methetmezdim, övmezdim, senin için şiir,
kaside yazmazdım ama ne yapacaksın ki viran olası hanede evlâd u iyâl var. kaside yazmazdım ama ne yapacaksın ki viran olası hanede evlâd u iyâl var.

Evinde çoluk çocuğu besleyecek diye ötekisine, istemiyor ama dalkavukluk yapıyor;Evinde çoluk çocuğu besleyecek diye ötekisine, istemiyor ama dalkavukluk yapıyor; bu münafıklık alameti. İçinden istemiyor, şiir yazıyor. bu münafıklık alameti. İçinden istemiyor, şiir yazıyor. Yazma! Sırtına ip al, urganı al; odun topla, sat, yine birisinden isteme… Yazma! Sırtına ip al, urganı al; odun topla, sat, yine birisinden isteme… "Ama o zaman çok rahat edemem. O adam bir kese verir, iki kese verir,"Ama o zaman çok rahat edemem. O adam bir kese verir, iki kese verir, beş kese verir." filan diye yapıyorlar. beş kese verir." filan diye yapıyorlar.

Allah'tan isteyeceğiz, gayriden istemeyeceğiz. Allah verir! Allah'tan isteyeceğiz, gayriden istemeyeceğiz. Allah verir!

Peygamber Efendimiz neler istenmesini tavsiye ediyor? Peygamber Efendimiz neler istenmesini tavsiye ediyor?

"Yâ Rabbi! Zikrine, bana yardım et." "Yâ Rabbi! Zikrine, bana yardım et." Hepimizin Allah'ı zikretmemiz lazım ama şeytan zikirden insanı alıkoymaya çalışır.Hepimizin Allah'ı zikretmemiz lazım ama şeytan zikirden insanı alıkoymaya çalışır. Zikir en sevaplı ve en kolay ibadet olduğu halde… Ağzın "Allah" dediği zaman bir yorgunluk mu oluyor?Zikir en sevaplı ve en kolay ibadet olduğu halde… Ağzın "Allah" dediği zaman bir yorgunluk mu oluyor? Akşama kadar insanlar dünyanın gevezeliğini yaparlar, Akşama kadar insanlar dünyanın gevezeliğini yaparlar, "Allah" demeye gelince bucak bucak kaçarlar. "Allah" demeye gelince bucak bucak kaçarlar.

Bağdat İlahiyat Fakültesi'nden, Kahire el-Ezher'den aldığı diplomaları önümüze serer; Bağdat İlahiyat Fakültesi'nden, Kahire el-Ezher'den aldığı diplomaları önümüze serer; binbir bahane arar bulur… binbir bahane arar bulur…

Allah emretmiyor mu Kur'an'da? Emrediyor. Allah emretmiyor mu Kur'an'da?

Emrediyor.

Resûlullah Efendimiz söylemiyor mu? Söylüyor. Ne kaçıyorsun Allah'ın zikrinden!Resûlullah Efendimiz söylemiyor mu?

Söylüyor.

Ne kaçıyorsun Allah'ın zikrinden!
Bak, Allah'ın emri, farzı. Allah'ı zikretmek, farzların başında gelenidir. Evvel gelen farzdır. Bak, Allah'ın emri, farzı. Allah'ı zikretmek, farzların başında gelenidir. Evvel gelen farzdır.

İnsan zikredemez. Niye? En sevaplı ibadet olduğundan şeytan ille bir bahane bulur. İnsan zikredemez.

Niye?

En sevaplı ibadet olduğundan şeytan ille bir bahane bulur.
Aldatır, kandırır, meşgul eder, olmadık bir şeyden akşama kadar vakit geçirir. Aldatır, kandırır, meşgul eder, olmadık bir şeyden akşama kadar vakit geçirir.

"On dakika şurada otur da sübhanallah, elhamdülillah,"On dakika şurada otur da sübhanallah, elhamdülillah, Allahu ekber, lâ ilâhe illallah de, aşk ile şevk ile Allah'ın adını an…" Allahu ekber, lâ ilâhe illallah de, aşk ile şevk ile Allah'ın adını an…"

Eh, ona yanaşmaz; "Vaktim yok, tren kaçacak, otobüs gidiyor, ders çalışacağım..." Eh, ona yanaşmaz;

"Vaktim yok, tren kaçacak, otobüs gidiyor, ders çalışacağım..."

Çocuğa onu söylediğin zaman dersin başına gider. Çocuğa onu söylediğin zaman dersin başına gider. Ondan sonra bakarsın yine oyuna gitmiş ama söylediğin zaman kaçar. Ondan sonra bakarsın yine oyuna gitmiş ama söylediğin zaman kaçar. Herkesin damarına göre şeytan bir oyun bulur.Herkesin damarına göre şeytan bir oyun bulur. Şeytanın oyunları bitmez, tükenmez; sonsuz hilesi vardır.Şeytanın oyunları bitmez, tükenmez; sonsuz hilesi vardır. Bir hileyi ona, öteki hileyi başkasına tatbik eder; zikirden kaçırtır.Bir hileyi ona, öteki hileyi başkasına tatbik eder; zikirden kaçırtır. Zikirden kaçırtınca da Allah o kula sevap vermez. Zikirden kaçırtınca da Allah o kula sevap vermez. Zikrinden kaçtığı için sevmez, günaha girer; münafıklık alametidir. Zikrinden kaçtığı için sevmez, günaha girer; münafıklık alametidir. Allahu Teâlâ hazretleri ona rahmetiyle muamele etmez. Allahu Teâlâ hazretleri ona rahmetiyle muamele etmez.

Ne olacak şimdi benim halim? Şeytan beni aldatıyor. Ne olacak şimdi benim halim? Şeytan beni aldatıyor. Rabbimiz zikretmeye sevap veriyor ama şeytan aldatıyor, ne olacak? Yine yardım O'nda... Rabbimiz zikretmeye sevap veriyor ama şeytan aldatıyor, ne olacak?

Yine yardım O'nda...

Her çaresizin çâresâzı Allah'tır. Çaresiz kalmış, Her çaresizin çâresâzı Allah'tır.

Çaresiz kalmış,
"Hiçbir çarem yok, bitti, bütün tedbirlerim tükendi. Şimdi tiril tiril ortada kaldım…" diyor. "Hiçbir çarem yok, bitti, bütün tedbirlerim tükendi. Şimdi tiril tiril ortada kaldım…" diyor.

"Şimdi işi Allah'a kaldı!" diyorlar. Şaşkın! Daha önce başkasında mıydı? "Şimdi işi Allah'a kaldı!" diyorlar.

Şaşkın! Daha önce başkasında mıydı?

"Onun işi Allah'a kalmıştır!" "Onun işi Allah'a kalmıştır!"

Ya senin işin kime kaldı? Ali'ye, Veli'ye, Hasan'a,Ya senin işin kime kaldı? Ali'ye, Veli'ye, Hasan'a, Hüseyin'e, müdüre, bakana mı kaldı? Senin işin de Allah'a kaldı. Lafa bak! Hüseyin'e, müdüre, bakana mı kaldı? Senin işin de Allah'a kaldı. Lafa bak!

"O Allahlık bir adamdır!" Sen nelik bir adamsın? Yalan yanlış şeyler... "O Allahlık bir adamdır!"

Sen nelik bir adamsın? Yalan yanlış şeyler...

Allah'tan istiyoruz. "Yâ Rabbi! Bittim ben. Hiçbir şeyim yok, çare de bulamıyorum, perişanım.Allah'tan istiyoruz.

"Yâ Rabbi! Bittim ben. Hiçbir şeyim yok, çare de bulamıyorum, perişanım.
Meded yâ Rabbî!" Meded; imdat et, yardımıma yetiş yâ Rabbi, demek. Meded yâ Rabbî!"

Meded; imdat et, yardımıma yetiş yâ Rabbi, demek.
Bir insan şu naneyi yemiş, bu haltı karıştırmış, şu işi, fenalığı yapmış, şu kadar insanı darıltmış,Bir insan şu naneyi yemiş, bu haltı karıştırmış, şu işi, fenalığı yapmış, şu kadar insanı darıltmış, bu kadar insanı küstürmüş hatta onu asmış, bunu kesmiş filan… bu kadar insanı küstürmüş hatta onu asmış, bunu kesmiş filan… Hiç çaresi bulunmasa ne olacak? Şimdi çaresiz, günahlara battı, ne olacak bu adam? Hiç çaresi bulunmasa ne olacak? Şimdi çaresiz, günahlara battı, ne olacak bu adam?

Bir çaresi var; Allah'a dönecek. Bu kadar günahtan sonra Allah affeder mi? Bir çaresi var; Allah'a dönecek.

Bu kadar günahtan sonra Allah affeder mi?

Eder! İnnallâhe yağfiru'z-zünûbe cemî'â. Eder!

İnnallâhe yağfiru'z-zünûbe cemî'â.

Âyet-i kerîme. Âyet-i kerîme.

Allah günahların hepsini toptan affeder, siler, tertemiz olur; haydi sil baştan...Allah günahların hepsini toptan affeder, siler, tertemiz olur; haydi sil baştan... "Yeni baştan, yeni hayata gelmiş gibi buyur." diyebilir."Yeni baştan, yeni hayata gelmiş gibi buyur." diyebilir. 99 tane adam öldürse, yüzüncüyü de öldürse -cinayete teşvik etmiyoruz ama 99 tane adam öldürse, yüzüncüyü de öldürse -cinayete teşvik etmiyoruz ama Allah'ın rahmetinin genişliğini, Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfleriyle böyle bildirmiş-Allah'ın rahmetinin genişliğini, Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfleriyle böyle bildirmiş- yine Allah'ı tanıdı mı, bildi mi, günahını, hatasını anladı mı; Allah affeder. yine Allah'ı tanıdı mı, bildi mi, günahını, hatasını anladı mı; Allah affeder.

O bakımdan; "Zikrini yapamıyorum yâ Rabbi, ibadetine gelemiyorum yâ Rabbi,O bakımdan; "Zikrini yapamıyorum yâ Rabbi, ibadetine gelemiyorum yâ Rabbi, kusurum çok yâ Rabbi, şeytan beni aldatıyor…" kusurum çok yâ Rabbi, şeytan beni aldatıyor…"

Çare? Yine Allah'a iltica edeceğiz. Einnî alâ zikrike. Çare?

Yine Allah'a iltica edeceğiz.

Einnî alâ zikrike.
"Yâ Rabbi! Bana seni anmakta, zikretmekte, yâd etmekte, hatırımda tutmakta,"Yâ Rabbi! Bana seni anmakta, zikretmekte, yâd etmekte, hatırımda tutmakta, dilimden düşürmemekte yardım et." dilimden düşürmemekte yardım et."

Benim etrafımdaki, çeşit çeşit dünyanın fâni şeyleri aldatmasın. Etrafıma dikiliyor, toplanıyorlar…Benim etrafımdaki, çeşit çeşit dünyanın fâni şeyleri aldatmasın. Etrafıma dikiliyor, toplanıyorlar… Dünyanın her işi için bin bir türlü imkân var; âhiretin işine gelince, yok.Dünyanın her işi için bin bir türlü imkân var; âhiretin işine gelince, yok. Sabahtan akşamlara kadar spor toto doldururlar ama zikir yok.Sabahtan akşamlara kadar spor toto doldururlar ama zikir yok. Sabahtan akşama kadar topun peşinde koşarlar ama zikir yok.Sabahtan akşama kadar topun peşinde koşarlar ama zikir yok. Sabahtan akşama kadar dünya peşinde koşarlar ama âhiret çalışması yok.Sabahtan akşama kadar dünya peşinde koşarlar ama âhiret çalışması yok. Aldanıyorlar, aldanıyoruz! İnsanoğlu, bizim kardeşlerimiz, bizler, kendi kendimiz!.. Aldanıyorlar, aldanıyoruz! İnsanoğlu, bizim kardeşlerimiz, bizler, kendi kendimiz!..

"Hocam! Uzun zamandır aldığım zikirleri yapamıyorum." "Hocam! Uzun zamandır aldığım zikirleri yapamıyorum."

Yaptırtmıyor, dervişe de yaptırtmıyor. Yaptırtmıyor, dervişe de yaptırtmıyor. Çünkü zaten öyle biraz sevaplı iş yapmaya başlayan bir insan gördü mü şeytanın beyninin tası atıyor.Çünkü zaten öyle biraz sevaplı iş yapmaya başlayan bir insan gördü mü şeytanın beyninin tası atıyor. "Tamam, bu şimdi sevap kazanacak, cennete gidecek."Tamam, bu şimdi sevap kazanacak, cennete gidecek. Ben cehenneme giderken bunun cennete gitmesine benim içim razı gelmiyor." diyor, Ben cehenneme giderken bunun cennete gitmesine benim içim razı gelmiyor." diyor, onu cehenneme düşürmek için bütün hilelerini yapıyor. onu cehenneme düşürmek için bütün hilelerini yapıyor.

Sabahleyin avanesini toplar, herkesi bir yere görevlendirirmiş. Sabahleyin avanesini toplar, herkesi bir yere görevlendirirmiş. Akşamleyin de dönünce, "En iyi şeytanlığı hanginiz yaptıysa en iyinize şu tacı giydireceğim.Akşamleyin de dönünce, "En iyi şeytanlığı hanginiz yaptıysa en iyinize şu tacı giydireceğim. Sayın bakalım kötülükleri, günahları, işlettiklerinizi…" diye sorarmış.Sayın bakalım kötülükleri, günahları, işlettiklerinizi…" diye sorarmış. Sabah gönderiyor akşam da rapor alıyor. Hem de en büyük şeytanlığı yapanlar, Sabah gönderiyor akşam da rapor alıyor. Hem de en büyük şeytanlığı yapanlar, taçla mükâfatlandırılıyor. Hadîs-i şerîfte öğreniyoruz. taçla mükâfatlandırılıyor. Hadîs-i şerîfte öğreniyoruz.

"İşte ben şu haltı karıştırttım, ben şu işi yaptırttım…" "İşte ben şu haltı karıştırttım, ben şu işi yaptırttım…"

"İyi iyi. Tamam, bir şeytanlık yapmışsın ama yeterli değil, sana bu tacı vermiyorum." "İyi iyi. Tamam, bir şeytanlık yapmışsın ama yeterli değil, sana bu tacı vermiyorum."

En sonunda bir tanesi; En sonunda bir tanesi;

"Ben karıyla kocanın arasına girdim, birbirlerine darılttırdım, yuvayı bozdum." "Ben karıyla kocanın arasına girdim, birbirlerine darılttırdım, yuvayı bozdum."

"Ente ente, tamam, aradığım adam sensin. Giy bu şeytanlık tacını!.." der"Ente ente, tamam, aradığım adam sensin. Giy bu şeytanlık tacını!.." der ve onun başına giydirirmiş. Ara bozmak, yuva yıkmak; şeytanın işi bu. ve onun başına giydirirmiş. Ara bozmak, yuva yıkmak; şeytanın işi bu.

O bakımdan o büyük düşmana karşı yardımın büyük elden, Allah'tan gelmesi lazım!O bakımdan o büyük düşmana karşı yardımın büyük elden, Allah'tan gelmesi lazım! Onun için, yâ Rabbi seni zikirde bize yardım et. Ne olacak yani bu zikirden? Onun için, yâ Rabbi seni zikirde bize yardım et.

Ne olacak yani bu zikirden?

Ne olacağı var mı; Bir kez Allah dese aşk ile lisan Ne olacağı var mı;

Bir kez Allah dese aşk ile lisan

Dökülür cümle günah misli hazan. Dökülür cümle günah misli hazan.

İnsan içi yana yana, aşk ile bir kere Allah dese günahlar sapır sapır dökülür. İnsan içi yana yana, aşk ile bir kere Allah dese günahlar sapır sapır dökülür. Bu, öyle bir söz. Bir, lâ ilâhe illallah dese cenneti hak ediyor. Cennetin bedeli… Bu, öyle bir söz. Bir, lâ ilâhe illallah dese cenneti hak ediyor. Cennetin bedeli…

Semenü'l-cenneti lâ ilâhe illallah. "Cennetin pahası, bedeli, duhûliyesi lâ ilâhe illallah." Semenü'l-cenneti lâ ilâhe illallah. "Cennetin pahası, bedeli, duhûliyesi lâ ilâhe illallah."

Ne güzel! Ne kadar kolay, ne kadar basit! Şeytan ne kadar usta bir aldatıcı ki Ne güzel! Ne kadar kolay, ne kadar basit! Şeytan ne kadar usta bir aldatıcı ki bu kadar basit şeyi yaptırıp da insanı cennete sokturtmuyor. bu kadar basit şeyi yaptırıp da insanı cennete sokturtmuyor. İnsan yapsa cennete girecek; aldatabiliyor.İnsan yapsa cennete girecek; aldatabiliyor. Bu kadar kolay! Bir elini uzatsa cennetin kapısının halkasına yapışacak, içeriye girecek;Bu kadar kolay! Bir elini uzatsa cennetin kapısının halkasına yapışacak, içeriye girecek; elini uzattırmıyor. elini uzattırmıyor.

"Yâ Rabbi! Sen bize seni zikretmekte yardım et, yardımcı ol." diyoruz. "Yâ Rabbi! Sen bize seni zikretmekte yardım et, yardımcı ol." diyoruz.

İkincisi; Ve şükrike. "Sana şükürde bize yardım et yâ Rabbi!" İkincisi;

Ve şükrike. "Sana şükürde bize yardım et yâ Rabbi!"

Rabbimiz çeşit çeşit nimetler vermiş. Sonsuz… Saymanın imkânı yok.Rabbimiz çeşit çeşit nimetler vermiş. Sonsuz… Saymanın imkânı yok. Bir kere bizim ayakta ve sıhhatli durmamız, milyonlarca nimetten dolayı.Bir kere bizim ayakta ve sıhhatli durmamız, milyonlarca nimetten dolayı. Kalbimiz çalışıyor, damarımız tıkanmamış, gözümüz görüyor, kulağımız işitiyor,Kalbimiz çalışıyor, damarımız tıkanmamış, gözümüz görüyor, kulağımız işitiyor, midemiz sağlam, ağrımız yok, sızımız yok… midemiz sağlam, ağrımız yok, sızımız yok…

Bir dişimiz ağrısaydı feleğimizi şaşırırdık. Bir dişimiz ağrısaydı feleğimizi şaşırırdık.

"Hocam, ben pazar günü dersine gelemedim." Niye? "Hocam, ben pazar günü dersine gelemedim."

Niye?

"Dişim fena ağrıyordu, yattım kaldım." "Dişim fena ağrıyordu, yattım kaldım." Bir diş ağrısı… 32 tane diş var, bir tanesi bir ağrıdı mı, insan 31 taneyle iş göremiyor. Bir diş ağrısı… 32 tane diş var, bir tanesi bir ağrıdı mı, insan 31 taneyle iş göremiyor. Otuz iki tanesi de sağlam olacak. Göz, kulak, el, ayak sağlam olacak… Otuz iki tanesi de sağlam olacak.

Göz, kulak, el, ayak sağlam olacak…

"Biraz kırgınlık var üzerinize afiyet. Ben bugün gelmeyeyim, yatayım." diyor, aşağıya yatıyor. "Biraz kırgınlık var üzerinize afiyet. Ben bugün gelmeyeyim, yatayım." diyor, aşağıya yatıyor. Yani bir insanın ayakta dolaşması zaten milyonlarca nimetten,Yani bir insanın ayakta dolaşması zaten milyonlarca nimetten, milyonlarca nimetin toplanmış olması sonucundan… milyonlarca nimetin toplanmış olması sonucundan…

Ondan sonra Allah rızık vermiş, akıl fikir vermiş, evlat vermiş, mal vermiş. Ondan sonra Allah rızık vermiş, akıl fikir vermiş, evlat vermiş, mal vermiş. Memleketimize çeşit çeşit güzellikler vermiş.Memleketimize çeşit çeşit güzellikler vermiş. Suudi Arabistan'a gidiyorsun, güneşten yanıyorsun; yukarıya gidiyorsun, soğuktan donuyorsun. Suudi Arabistan'a gidiyorsun, güneşten yanıyorsun; yukarıya gidiyorsun, soğuktan donuyorsun. Bizim memlekete özel ikram... Havası suyu güzel; meyvesi sebzesi tatlı, güzel… Bizim memlekete özel ikram... Havası suyu güzel; meyvesi sebzesi tatlı, güzel… Her şeyi güzel! Yalnız, biz adam değiliz! Her şeyi güzel! Yalnız, biz adam değiliz! Biz ortalığı berbat etmek için var gücümüzle çalışıyoruz.Biz ortalığı berbat etmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Allah'ın verdiği nimetleri nasıl tepeceğiz diye -tepmeye alışmışız- çalışıyoruz. Allah'ın verdiği nimetleri nasıl tepeceğiz diye -tepmeye alışmışız- çalışıyoruz.

Allah'ın verdiği bunca sonsuz nimetin şükrü lazım değil mi? Allah'ın verdiği bunca sonsuz nimetin şükrü lazım değil mi?

Lazım! "Kaleminizi rica edebilir miyim? Yanımda kalem yokmuş,Lazım! "Kaleminizi rica edebilir miyim? Yanımda kalem yokmuş, telefon numarası yazacağım da." diyorsunuz.telefon numarası yazacağım da." diyorsunuz. Kalemini veriyor, yedi tane rakam yazıyorsunuz. "Buyurun, teşekkür ederim." diyorsunuz. Kalemini veriyor, yedi tane rakam yazıyorsunuz. "Buyurun, teşekkür ederim." diyorsunuz.

Ne olacak, yedi tane rakam yazdın; kaleminin mürekkebi mi bitti? Ne olacak, yedi tane rakam yazdın; kaleminin mürekkebi mi bitti?

"Olsun! Ayıp olur, teşekkür etmek lazım!" Küçük bir şey bile olsa teşekkür ediyoruz. "Olsun! Ayıp olur, teşekkür etmek lazım!"

Küçük bir şey bile olsa teşekkür ediyoruz.
Peki, küçük bir şeye bile Allah'ın aciz, naçiz yaratığına, kuluna teşekkür ediyoruzPeki, küçük bir şeye bile Allah'ın aciz, naçiz yaratığına, kuluna teşekkür ediyoruz -etmemizi de zaten dinimiz emrediyor- pei bütün nimetleri toptan bize veren Allah'a?.. -etmemizi de zaten dinimiz emrediyor- pei bütün nimetleri toptan bize veren Allah'a?..

Ona bir şey yok! Bizim halimiz böyle! Ufacık tefecik şeylere bin bir teşekkür.Ona bir şey yok! Bizim halimiz böyle! Ufacık tefecik şeylere bin bir teşekkür. Radyoyu açıyor, telefon ediyor; "Çok teşekkür ederiz, çok güzel şarkılar koydunuz." diyor, Radyoyu açıyor, telefon ediyor; "Çok teşekkür ederiz, çok güzel şarkılar koydunuz." diyor, olmadık şeylere bin bir tane teşekkür ediyor amaolmadık şeylere bin bir tane teşekkür ediyor ama Allah'ın bütün büyük ve sonsuz nimetlerine teşekkür yok. Allah'ın bütün büyük ve sonsuz nimetlerine teşekkür yok.

Neden? Bu da şeytanın bir başka oyunu... Neden?

Bu da şeytanın bir başka oyunu...
Siyâsî bir şahıs tapu vermiş de, birisi; "O bize tapu verdi. Allah bize ne verdi?" demiş.Siyâsî bir şahıs tapu vermiş de, birisi; "O bize tapu verdi. Allah bize ne verdi?" demiş. Lafa bak! Ömür verdi, onca yıl yaşattı. Sulh, sükûn içindesin, sağsın, esensin… Lafa bak! Ömür verdi, onca yıl yaşattı. Sulh, sükûn içindesin, sağsın, esensin… Yani hiçbir şey olmasa memleketimizde insanın nice nimetleri vardır.Yani hiçbir şey olmasa memleketimizde insanın nice nimetleri vardır. Şırıl şırıl sularımız vardır, elhamdülillah...Şırıl şırıl sularımız vardır, elhamdülillah... Otlar vardır; bazen kadınlar çayırlarda dolaşıyorlar, ellerinde bıçak, topluyorlar.Otlar vardır; bazen kadınlar çayırlarda dolaşıyorlar, ellerinde bıçak, topluyorlar. Gayet güzel otlar... Neler yoktur ki…Gayet güzel otlar... Neler yoktur ki… Birisi bir tapu verdi, o tamam oluyor da Allah neler neler veriyor… Birisi bir tapu verdi, o tamam oluyor da Allah neler neler veriyor…

"Bize ne verdi ki?" "Bana bunu da mı yapacaktın?" Böyle edepsizce sözler... "Bize ne verdi ki?"

"Bana bunu da mı yapacaktın?"

Böyle edepsizce sözler...

Akrabasından, sevdiğinden, yakınından birisi ölüyor. Akrabasından, sevdiğinden, yakınından birisi ölüyor. Adam ağzını açıyor, gözünü yumuyor, Allah'a küfrediyor.Adam ağzını açıyor, gözünü yumuyor, Allah'a küfrediyor. Küfrân-ı nîmette bulunuyor. Ne olacak yani, herkes dünyada kalsa daha mı iyi? Küfrân-ı nîmette bulunuyor. Ne olacak yani, herkes dünyada kalsa daha mı iyi? Ölüm bile bir nimet. Zaman geliyor, insanın ölmesi lazım. Ölüm bile bir nimet. Zaman geliyor, insanın ölmesi lazım. Sırası gelince gitmesi lazım, normal bir şey…Sırası gelince gitmesi lazım, normal bir şey… Hem öbür taraf daha güzel olduktan sonra insan niye burada dursun?Hem öbür taraf daha güzel olduktan sonra insan niye burada dursun? Öbür taraf daha güzelse ben burada ne yapayım, ne işim var? Bir an evvel gitsem deÖbür taraf daha güzelse ben burada ne yapayım, ne işim var? Bir an evvel gitsem de kurtulsam buradan; çamurundan, sıkıntısından, dedikodusundan... kurtulsam buradan; çamurundan, sıkıntısından, dedikodusundan...

Niye? İnsan öbür tarafı özler. Onun için şeytan şükrettirtmiyor, nimetleri göstertmiyor.Niye?

İnsan öbür tarafı özler. Onun için şeytan şükrettirtmiyor, nimetleri göstertmiyor.
Kendinden aşağıdaki insanlarla, dünyanın öbür yerlerindeki insanlarla kendini mukayese et.Kendinden aşağıdaki insanlarla, dünyanın öbür yerlerindeki insanlarla kendini mukayese et. Lübnan'da olsaydın, Irak'ta olsaydın ne yapacaktın? Lübnan'da olsaydın, Irak'ta olsaydın ne yapacaktın?

Benim karşımdaki genç kardeşlerin hiç birisi olmazdı. Irak'ta ben olmazdım ki… Benim karşımdaki genç kardeşlerin hiç birisi olmazdı. Irak'ta ben olmazdım ki… Beni de alır cepheye sürerdi, sadece yaşlılar yani cephede çarpışamayacak olanlar kalırdı. Beni de alır cepheye sürerdi, sadece yaşlılar yani cephede çarpışamayacak olanlar kalırdı.

Harp yok, darp yok, elhamdülillah oturmuşuz, ne güzel hadîs-i şerîf okuyor,Harp yok, darp yok, elhamdülillah oturmuşuz, ne güzel hadîs-i şerîf okuyor, Peygamber Efendimiz'in mübarek sözlerini dinliyoruz; ne güzel! Peygamber Efendimiz'in mübarek sözlerini dinliyoruz; ne güzel!

Afrika'da, Habeşistan'da veyahut Eritre'de, Nijerya'da; suyun akmadığı, yağmurun yağmadığı, Afrika'da, Habeşistan'da veyahut Eritre'de, Nijerya'da; suyun akmadığı, yağmurun yağmadığı, toprağın çatladığı, meyvenin olmadığı, otun bitmediği çöllerde olsaydın…toprağın çatladığı, meyvenin olmadığı, otun bitmediği çöllerde olsaydın… Çocukların kemik yığını gibi, bir torba kemik halinde kalsaydı,Çocukların kemik yığını gibi, bir torba kemik halinde kalsaydı, derisi kemiğine yapışmış olsaydı ne yapacaktın?derisi kemiğine yapışmış olsaydı ne yapacaktın? Bir de başına azılı kâfirler gelse ve bir taraftan onlar seni öldürmeye kalksaydı ne yapacaktın? Bir de başına azılı kâfirler gelse ve bir taraftan onlar seni öldürmeye kalksaydı ne yapacaktın?

"Elhamdülillah hocam! Bizim memlekette öyle şeyler yok. Allah selamet versin." "Elhamdülillah hocam! Bizim memlekette öyle şeyler yok. Allah selamet versin."

Bak, nasıl yavaş yavaş anlamaya başladın. İnsan başkalarıyla mukayese ettiği zaman anlar. Bak, nasıl yavaş yavaş anlamaya başladın. İnsan başkalarıyla mukayese ettiği zaman anlar. Ben Avrupa'dan geliyorum, memleketimiz Avrupa'dan daha güzel, elhamdülillah.Ben Avrupa'dan geliyorum, memleketimiz Avrupa'dan daha güzel, elhamdülillah. Her şeyimiz, her türlü imkânımız var. Biraz gayret etsek hepsini geçeriz.Her şeyimiz, her türlü imkânımız var. Biraz gayret etsek hepsini geçeriz. Biraz, kimseden bir şey istememeyi öğrensek; biraz babayiğit olsak, mert olsak; Biraz, kimseden bir şey istememeyi öğrensek; biraz babayiğit olsak, mert olsak; biraz dedelerimiz gibi olsak…biraz dedelerimiz gibi olsak… Her şeyimiz var, elhamdülillah. Kardeşin birisi dün anlatıyor.Her şeyimiz var, elhamdülillah.

Kardeşin birisi dün anlatıyor.
Arabasında gidiyoruz; "Fransızlar Isparta'ya geliyor, Arabasında gidiyoruz; "Fransızlar Isparta'ya geliyor, Isparta gülyağı fabrikasında makinenin başında bekliyor, gül yağını alıp gidiyorlar." diyor.Isparta gülyağı fabrikasında makinenin başında bekliyor, gül yağını alıp gidiyorlar." diyor. Kendi ülkelerinde denemişler, olmuyor. O Isparta'da olan gül, dünyanın başka hiçbir yerinde olmuyor.Kendi ülkelerinde denemişler, olmuyor. O Isparta'da olan gül, dünyanın başka hiçbir yerinde olmuyor. Gül yağı da her türlü parfümün anası, esası… Allah vermiş. Gül yağı da her türlü parfümün anası, esası… Allah vermiş. Ben Fransa'ya gitsem, beni atölyesinin, fabrikasının kapısından içeri sokmaz.Ben Fransa'ya gitsem, beni atölyesinin, fabrikasının kapısından içeri sokmaz. Sen onu tezgâhının başına, can damarı yerine nasıl sokarsın? Sen onu tezgâhının başına, can damarı yerine nasıl sokarsın? Sokma! Kapıda sırada bekle bakalım, de. En kıymetli malımızı bile ucuz alırlar. Sokma! Kapıda sırada bekle bakalım, de. En kıymetli malımızı bile ucuz alırlar. Gelirler, tepemize dikilip alırlar. Oyun üstüne oyun ederler. Gelirler, tepemize dikilip alırlar. Oyun üstüne oyun ederler. Kendi ürünlerini bize pahalı pahalı satarlar. Her şeyimiz güzel, kıymetini bilmiyoruz.Kendi ürünlerini bize pahalı pahalı satarlar.

Her şeyimiz güzel, kıymetini bilmiyoruz.
Onun için Allah güzellikleri görmeyi, anlamayı nasip etsin. Şu kumaş nasıl? Bu kaba. Onun için Allah güzellikleri görmeyi, anlamayı nasip etsin.

Şu kumaş nasıl?

Bu kaba.

Şu kumaş nasıl? Bunun içinde naylon var biraz katışık. Şu nasıl? Şu kumaş nasıl?

Bunun içinde naylon var biraz katışık.

Şu nasıl?

Bu halis, yumuşacık… Görmüyor musun bak, sıcacık, ne güzel! Tam yün, hiç eksiksiz…Bu halis, yumuşacık… Görmüyor musun bak, sıcacık, ne güzel! Tam yün, hiç eksiksiz… Yani müslümanın güzelliği anlaması lazım! İnnallâhe cemîlun yuhibbü'l-cemâl. Yani müslümanın güzelliği anlaması lazım!

İnnallâhe cemîlun yuhibbü'l-cemâl.
"Allah güzeldir, güzelliği sever." "Allah güzeldir, güzelliği sever."

Müslüman da güzelliği anlayacak, hangi şey güzeldir bilecek, sevecek. Müslüman da güzelliği anlayacak, hangi şey güzeldir bilecek, sevecek. Güzel olan, nimet olan, hoş olan şeye de şükredecek. Güzel olan, nimet olan, hoş olan şeye de şükredecek.

"Yâ Rabbi! Çok şükür, bunu bana vermişsin, elhamdülillah." "Yâ Rabbi! Çok şükür, bunu bana vermişsin, elhamdülillah."

Simsiyah olsaydı derin ne yapacaktın? Hiçbir şey yapamazdın.Simsiyah olsaydı derin ne yapacaktın?

Hiçbir şey yapamazdın.
"Allah böyle yaratmış, ne yapayım." diyecek, boynunu bükecektin. "Allah böyle yaratmış, ne yapayım." diyecek, boynunu bükecektin. Elhamdülillah Allah gül gibi yaratmış. Bizim memleketimizin ahalisi böyle.Elhamdülillah Allah gül gibi yaratmış. Bizim memleketimizin ahalisi böyle. Hacda o zavallı Yemenlileri filan görüyorum; çintili çintili bacakları, ufacık tefecik.Hacda o zavallı Yemenlileri filan görüyorum; çintili çintili bacakları, ufacık tefecik. Dördünü-beşini bir torbaya koysan, sırtına alıp götürürsün. Elhamdülillah... Dördünü-beşini bir torbaya koysan, sırtına alıp götürürsün. Elhamdülillah...

Nereden baksan, müslümanla da başka yerle, başka insanlarla da mukayese etsen çok güzel! Nereden baksan, müslümanla da başka yerle, başka insanlarla da mukayese etsen çok güzel!

"Ama filanca adam benden daha zengin…" "Ama filanca adam benden daha zengin…"

Yukarıya bakma! Sonra sen o zenginin yanına gitsen, belki o da sana özeniyordur. Yukarıya bakma! Sonra sen o zenginin yanına gitsen, belki o da sana özeniyordur.

Ben şeker hastası olan bir zengin hatırlıyorum. Hamal eline yarım ekmeği almış, ortasını kestirmiş,Ben şeker hastası olan bir zengin hatırlıyorum. Hamal eline yarım ekmeği almış, ortasını kestirmiş, içine peynir mi koydu artık ne koyduysa… içine peynir mi koydu artık ne koyduysa… Yüz dirhem ekmek, bilmem kaç tane hamsi; böyle şeyler satılıyor.Yüz dirhem ekmek, bilmem kaç tane hamsi; böyle şeyler satılıyor. "Hart hurt" ısırırken uzaktan fabrikatör görmüş."Hart hurt" ısırırken uzaktan fabrikatör görmüş. Demiş ki; "Şunun şu sıhhatli yemek yemesini elde etmek için bütün servetimi vermeye razıyım." Demiş ki;

"Şunun şu sıhhatli yemek yemesini elde etmek için bütün servetimi vermeye razıyım."

Şeker hastası, bir şey yiyemiyor; bak, zengin... Zenginin de kendine göre derdi var. Şeker hastası, bir şey yiyemiyor; bak, zengin... Zenginin de kendine göre derdi var. Dertsiz insan olur mu? Dertsiz insan olmaz. Dertsiz insan olur mu? Dertsiz insan olmaz. Ya hastalık olur, ya çocuğunda çoluğunda bir şey olur, ya işinde bir problem olur,Ya hastalık olur, ya çocuğunda çoluğunda bir şey olur, ya işinde bir problem olur, ya -Allah etmesin- bir başka şey olur. ya -Allah etmesin- bir başka şey olur.

Sen kendinden aşağıdakilerle mukayese et. İçinde bulunduğun nimetleri gör, güzellikleri sez, Sen kendinden aşağıdakilerle mukayese et. İçinde bulunduğun nimetleri gör, güzellikleri sez, sevildiğini anla, Allah'ın ikramına mazhar olduğunu bil.sevildiğini anla, Allah'ın ikramına mazhar olduğunu bil. "Yâ Rabbi, çok şükür!" de. Nasıl olacak bu şeytan aldatırken, bizi kışkırtırken? "Yâ Rabbi, çok şükür!" de.

Nasıl olacak bu şeytan aldatırken, bizi kışkırtırken?
Komünistler gelirler, sınıf mücadelesi yapmak için kışkırtılar kışkırtılar… Komünistler gelirler, sınıf mücadelesi yapmak için kışkırtılar kışkırtılar…

Nasıl olacak? Nasıl olacak?

Ancak Allah yardım edince olacak. Çünkü şükrettiği zaman nimet artıyor. Ancak Allah yardım edince olacak. Çünkü şükrettiği zaman nimet artıyor.

Le-in şekertüm le-ezîdenneküm. "Bir nimetin kadrini bilip de şükrederseniz, Le-in şekertüm le-ezîdenneküm. "Bir nimetin kadrini bilip de şükrederseniz, Allah o nimeti arttırıyor." Allah o nimeti arttırıyor."

Artması var yani kâr ediyorsun, sonunda büyük kâr var. Şükretmediğin zaman? Artması var yani kâr ediyorsun, sonunda büyük kâr var.

Şükretmediğin zaman?

Bir kere teşekkürünü yapmamış oluyor, nimet artmıyor. Bir kere teşekkürünü yapmamış oluyor, nimet artmıyor. Ondan sonra kıymeti bilinmeyen nimet elden gider!.. Çeşit çeşit zararları var. Ondan sonra kıymeti bilinmeyen nimet elden gider!.. Çeşit çeşit zararları var.

Kim yaptırtmıyor bana bu şükrü? Şeytan yaptırtmıyor, nefis yaptırtmıyor. Kim yaptırtmıyor bana bu şükrü?

Şeytan yaptırtmıyor, nefis yaptırtmıyor.

Kim yardım edecek? Allah yardım edecek. Kim yardım edecek?

Allah yardım edecek.
"Yâ Rabbi! Senin verdiğin nimetleri anlamayı bana nasip et. Ona şükretmeyi nasip et. "Yâ Rabbi! Senin verdiğin nimetleri anlamayı bana nasip et. Ona şükretmeyi nasip et. Seni zikretmeyi nasip et…" Resûlullah Efendimiz bunu öğretiyor. Seni zikretmeyi nasip et…" Resûlullah Efendimiz bunu öğretiyor.

Ve bir de; Hüsni ibâdetik. "Sana güzel kulluk ve ibadet etmekte de bana yardım et!" Ve bir de;

Hüsni ibâdetik. "Sana güzel kulluk ve ibadet etmekte de bana yardım et!"

Çünkü sen buraya gelmişsin namaz kılıyorsun, öteki arkadaşın da gitti kahvehanede kumar oynadı. Çünkü sen buraya gelmişsin namaz kılıyorsun, öteki arkadaşın da gitti kahvehanede kumar oynadı. İsterse kazansın. Yüz bin lira kazandı, eve döndü, diyelim.İsterse kazansın. Yüz bin lira kazandı, eve döndü, diyelim. Senin arkadaşın kahveye gitti, kumarda arkadaşlarını yuttu, yüz bin lira cebine koydu, geldi.Senin arkadaşın kahveye gitti, kumarda arkadaşlarını yuttu, yüz bin lira cebine koydu, geldi. Sen de camiye geldin, tek dizin üstündeSen de camiye geldin, tek dizin üstünde Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini dinledin, eve döndün. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini dinledin, eve döndün.

Kim kârda? Camiye gelen, ibadet yolunda olan, Allah'ın sevdiği hal üzere olan kârda… Kim kârda?

Camiye gelen, ibadet yolunda olan, Allah'ın sevdiği hal üzere olan kârda…
Ötekisi isterse milyonlar, isterse milyarlar kazansın… Ötekisi isterse milyonlar, isterse milyarlar kazansın… İsterse Karun kadar zengin olsun, isterse Firavun'un mülkünü versinler,İsterse Karun kadar zengin olsun, isterse Firavun'un mülkünü versinler, isterse Mısır'a sultan olsun...isterse Mısır'a sultan olsun... Kıymeti yok! Kıymet, Allah'ın sevdiği bir hal üzere, ibadeti üzere olmak... Kıymeti yok! Kıymet, Allah'ın sevdiği bir hal üzere, ibadeti üzere olmak...

Bir insan sabahtan akşama Allah'ın yolunda vaktini geçirebilmiş mi, tamam.Bir insan sabahtan akşama Allah'ın yolunda vaktini geçirebilmiş mi, tamam. Allah'ın en büyük nimetine mazhar olmuştur.Allah'ın en büyük nimetine mazhar olmuştur. Sabahtan akşama boynundan büyük günaha girmiş mi, en büyük cezaya uğramış. Sabahtan akşama boynundan büyük günaha girmiş mi, en büyük cezaya uğramış. Bir kere günah işledi mi, cezaya uğramıştır. Kim bilir ne edepsizlik yaptı ki Bir kere günah işledi mi, cezaya uğramıştır. Kim bilir ne edepsizlik yaptı ki Allah ona yardım etmedi de o günahı işledi. Kurtarmadı onu, o da günahlara daldı. Allah ona yardım etmedi de o günahı işledi. Kurtarmadı onu, o da günahlara daldı. Şimdi nasıl temizleyecek bakalım... İnsanın kızması, tetik çekmesi, adam öldürmesi kolaydır. Şimdi nasıl temizleyecek bakalım...

İnsanın kızması, tetik çekmesi, adam öldürmesi kolaydır.
Bir nişan alırsın, biraz da önceden talimin varsa, tetiği çekersin, karşındaki adam devrilir. Bir nişan alırsın, biraz da önceden talimin varsa, tetiği çekersin, karşındaki adam devrilir. Bir ömür bir anda gider. Haydi, temizle bakalım. Git, üstüne yat, yanaklarından öp, sarıl; Bir ömür bir anda gider. Haydi, temizle bakalım. Git, üstüne yat, yanaklarından öp, sarıl; "Ben seni öldürmek istememiştim. Sen benim eski arkadaşımdın."Ben seni öldürmek istememiştim. Sen benim eski arkadaşımdın. Ne olur kalk da şu boyunu göreyim. Bir söz söyle, bir kelâm et…" Gelmez geri… Bitti! Ne olur kalk da şu boyunu göreyim. Bir söz söyle, bir kelâm et…" Gelmez geri… Bitti! Yani bir anlık bir kurşunla iş bitiyor. Günahın temizlenmesi zor! Yani bir anlık bir kurşunla iş bitiyor. Günahın temizlenmesi zor! Onun için insan günah işledi mi geçmiş ola, kim bilir ne olacak hali. İbadette oldu mu, ne mutlu.Onun için insan günah işledi mi geçmiş ola, kim bilir ne olacak hali. İbadette oldu mu, ne mutlu. Çok şükür ki o gün ibadette olmuş da Allah yolunda yürümüş. Çok şükür ki o gün ibadette olmuş da Allah yolunda yürümüş.

Rabbimiz Teâlâ bize, kendisine güzel kulluk etmekte yardım etsin. Rabbimiz Teâlâ bize, kendisine güzel kulluk etmekte yardım etsin.

Para, mevki, makam esas değil… Allah'ın ibadeti yolunda olmak esastır. Para, mevki, makam esas değil… Allah'ın ibadeti yolunda olmak esastır. Rabbimiz kendisini anıp zikretmekte, verdiği nimetlere şükretmekte,Rabbimiz kendisini anıp zikretmekte, verdiği nimetlere şükretmekte, kendisine güzel ibadet etmekte bize yardım eylesin.kendisine güzel ibadet etmekte bize yardım eylesin. Ve biz de bu şuuru her an tazelemek için, Peygamber Efendimiz'in sevdiği ve,Ve biz de bu şuuru her an tazelemek için, Peygamber Efendimiz'in sevdiği ve, "Vallahi ya Muâz! Ben seni muhakkak ki çok seviyorum." dediği "Vallahi ya Muâz! Ben seni muhakkak ki çok seviyorum." dediği sahabisi Muâz radıyallahu anh'a öğrettiği ve, "Sana tavsiye ederim." dediği tavsiyeyi tutalım. sahabisi Muâz radıyallahu anh'a öğrettiği ve, "Sana tavsiye ederim." dediği tavsiyeyi tutalım.

Biz de her namazın arkasından, Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik diyelimBiz de her namazın arkasından, Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik diyelim ve o şuura sahip olalım. Ortalıkta o şuurla gezelim, şuursuz dolaşmayalım. ve o şuura sahip olalım. Ortalıkta o şuurla gezelim, şuursuz dolaşmayalım. Yaptığımız işler bir akla mantığa, bir sisteme dayalı olsun inşallah. Yaptığımız işler bir akla mantığa, bir sisteme dayalı olsun inşallah.

İkinci hadîs-i şerîf, yine Muâz radıyallahu anh'a: İkinci hadîs-i şerîf, yine Muâz radıyallahu anh'a:

Yâ Muâz! İnne'l-mü'mine kayyedehü'l-Kur'ânu an kesîrin min hevâ nefsihî. Yâ Muâz! İnne'l-mü'mine kayyedehü'l-Kur'ânu an kesîrin min hevâ nefsihî. "Yâ Muâz! Hiç şüphe yok ki Kur'ân-ı Kerîm mü'min kulu, nefsinin hevasının çoğundan men eder." "Yâ Muâz! Hiç şüphe yok ki Kur'ân-ı Kerîm mü'min kulu, nefsinin hevasının çoğundan men eder."

Nefsinin yolunda sürüklenip gitmesinden onu Kur'ân-ı Kerîm alıkoyar. Nefsinin yolunda sürüklenip gitmesinden onu Kur'ân-ı Kerîm alıkoyar. Kur'ân-ı Kerîm'in insanı koruma kabiliyeti vardır.Kur'ân-ı Kerîm'in insanı koruma kabiliyeti vardır. Yanlış yola gitmeme, nefsinin peşinde sürüklenmeme yolunda bir hassesi vardır. Yanlış yola gitmeme, nefsinin peşinde sürüklenmeme yolunda bir hassesi vardır.

O zaman şimdi ne yapmamız gerekiyor? O zaman şimdi ne yapmamız gerekiyor?

Kur'ân-ı Kerîm'i okumamız gerekiyor. Yalnız bu mübareklerin Kur'an okuyuşuyla bizim Kur'ân-ı Kerîm'i okumamız gerekiyor. Yalnız bu mübareklerin Kur'an okuyuşuyla bizim Kur'an okuyuşumuz arasında çok büyük farklar var.Kur'an okuyuşumuz arasında çok büyük farklar var. Bir kere lisan farkı var. Muâz radıyallahu anh Kur'an okuduğu zaman kim bilir nasıl okuyordu? Bir kere lisan farkı var. Muâz radıyallahu anh Kur'an okuduğu zaman kim bilir nasıl okuyordu? Allah şefaatine erdirsin, gözlerinden inci gibi yaşlar döküyordur,Allah şefaatine erdirsin, gözlerinden inci gibi yaşlar döküyordur, duygulanıyordur, ağlıyordur, dua ediyordur, yalvarıyordur…duygulanıyordur, ağlıyordur, dua ediyordur, yalvarıyordur… Âyet-i kerîmeleri okuduğu zaman tüyleri diken diken oluyordur, gözleri doluyordur.Âyet-i kerîmeleri okuduğu zaman tüyleri diken diken oluyordur, gözleri doluyordur. Sevgi âyetleri geldiği zaman kalbi aşk ile şevk ile doluyordur; korku âyetleri, Sevgi âyetleri geldiği zaman kalbi aşk ile şevk ile doluyordur; korku âyetleri, cehennem âyetleri geldiği zaman Allah'a sığınıyordur, titriyordur, ürperiyordur, cehennem âyetleri geldiği zaman Allah'a sığınıyordur, titriyordur, ürperiyordur, kendisini muhasebe ediyordur.kendisini muhasebe ediyordur. "Aman, benim halim nice oluyor! Allah cehennemi yaratmış, ya ben düşersem içine…" filan diye,"Aman, benim halim nice oluyor! Allah cehennemi yaratmış, ya ben düşersem içine…" filan diye, kendisini kontrol ediyor, "Kötülükleri bırakayım." diyordur. kendisini kontrol ediyor, "Kötülükleri bırakayım." diyordur.

Biz? Bize sevgi âyeti mi, korku âyeti mi okunmuş; cennetten mi, cehennemden mi bahsediyor; Biz?

Bize sevgi âyeti mi, korku âyeti mi okunmuş; cennetten mi, cehennemden mi bahsediyor;
gülünecek yerde mi, ağlanacak yerde miyiz?.. gülünecek yerde mi, ağlanacak yerde miyiz?..

Hani bazen birisi fıkra anlatıyor, güzel anlatamıyor; karşısındaki bakıp kalıyor. Hani bazen birisi fıkra anlatıyor, güzel anlatamıyor; karşısındaki bakıp kalıyor. Nüktesini anlayamıyor, anlayamayınca, "İşte gülünecek yeri burası." diyor.Nüktesini anlayamıyor, anlayamayınca, "İşte gülünecek yeri burası." diyor. Kur'ân-ı Kerîm'in ne olduğunu anlayamazsa insan, sevabı ne olacak? Kur'ân-ı Kerîm'in ne olduğunu anlayamazsa insan, sevabı ne olacak? Nerede Muâz radıyallahu anh'ın kazandığı sevap, nerede onun sevabı?Nerede Muâz radıyallahu anh'ın kazandığı sevap, nerede onun sevabı? Arada dağlar gibi fark olur. Ne yapmamız lazım? Arada dağlar gibi fark olur.

Ne yapmamız lazım?

Kur'ân-ı Kerîm'i anlayacak bir yola yürümemiz lazım! Kur'ân-ı Kerîm'i anlayacak bir yola yürümemiz lazım! Almanya'da, İsveç'te, Danimarka'da, İsviçre'de, Fransa'da, Hollanda'da, Almanya'da, İsveç'te, Danimarka'da, İsviçre'de, Fransa'da, Hollanda'da, Belçika'da müslüman olmuş, buraya gelen Hollandalı, Belçikalı müslüman kardeşlerimizBelçika'da müslüman olmuş, buraya gelen Hollandalı, Belçikalı müslüman kardeşlerimiz ve kardeşlerimizin hanımları var. ve kardeşlerimizin hanımları var. Müslüman oluyor, bir adım atıyor; ikinci adımı hemen Arapça öğrenmeye başlıyor. Müslüman oluyor, bir adım atıyor; ikinci adımı hemen Arapça öğrenmeye başlıyor.

Hamburg'ta bir müslüman genci anlattılar, geçen gittiğimde görmüştüm.Hamburg'ta bir müslüman genci anlattılar, geçen gittiğimde görmüştüm. "Hocam! Bu Alman çocuk, "Hocam! Bu Alman çocuk, lise talebesi müslüman oldu." dediler. Genç, tam tıfıl değil de delikanlı diyelim.lise talebesi müslüman oldu." dediler. Genç, tam tıfıl değil de delikanlı diyelim. Ben de şöyle baktım; "Müslüman, iyi, maşallah! Allah mübarek etsin..." dedim.Ben de şöyle baktım; "Müslüman, iyi, maşallah! Allah mübarek etsin..." dedim. "Hocamızın Ehl-i Sünnet Akâidi'ni Almanca'ya tercüme ediyor." dediler. "Hocamızın Ehl-i Sünnet Akâidi'ni Almanca'ya tercüme ediyor." dediler. Lise talebesi, hocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî'nin Ehl-i Sünnet Akâidi diye kitabını Lise talebesi, hocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî'nin Ehl-i Sünnet Akâidi diye kitabını Türkçe'den Almanca'ya tercümeye kalkışmış. Bana sordu; Türkçe'den Almanca'ya tercümeye kalkışmış. Bana sordu;

"Hocamız orada, 'Allahu Teâlâ hazretleri birdir ama "Hocamız orada, 'Allahu Teâlâ hazretleri birdir ama başka birlere benzemez.' diyor, bu ne demek?" başka birlere benzemez.' diyor, bu ne demek?"

Alman anlamıyor, lise talebesi… "Allahu Teâlâ birdir, başka birlere benzemez ne demek?"Alman anlamıyor, lise talebesi… "Allahu Teâlâ birdir, başka birlere benzemez ne demek?" Bir de birdir, ötekisi de birdir… Benzemez! Hocamız doğru söylemiş. Bir de birdir, ötekisi de birdir… Benzemez! Hocamız doğru söylemiş. Çünkü biri bölersen yarım olur; bir bölü iki, sıfır onda beş, yarım.Çünkü biri bölersen yarım olur; bir bölü iki, sıfır onda beş, yarım. İstediğin gibi bölebilirsin. Allah bölünmez; başka bire benzemiyor! İstediğin gibi bölebilirsin. Allah bölünmez; başka bire benzemiyor! Birdir, başka bire benzemez. Böyle izah ettim, memnun oldu. Birdir, başka bire benzemez. Böyle izah ettim, memnun oldu.

Alman kanunlarına göre yaşı küçük olduğu zaman Alman kanunlarına göre yaşı küçük olduğu zaman anasının babasının üstünde tesiri olduğundan Müslümanlığında zorluk çekiyormuş.anasının babasının üstünde tesiri olduğundan Müslümanlığında zorluk çekiyormuş. Çocuk, Müslümanlığını izhar etmekte zorluk çekiyormuş. Çocuk, Müslümanlığını izhar etmekte zorluk çekiyormuş. Bu gidişimde aradan dört beş sene geçti. Yaşı sınırı geçmiş, daha serbest hareket etmeye başlamış. Bu gidişimde aradan dört beş sene geçti. Yaşı sınırı geçmiş, daha serbest hareket etmeye başlamış. Hadîs-i şerîfle ilgili olarak söyleyeceğim. Arapça öğrenmiş, mükemmel; Hadîs-i şerîfle ilgili olarak söyleyeceğim. Arapça öğrenmiş, mükemmel; Farsça öğrenmiş, mükemmel; Türkçe'yi de kitap tercüme edecek kadar biliyor!Farsça öğrenmiş, mükemmel; Türkçe'yi de kitap tercüme edecek kadar biliyor! İlm-i akâidde, ilm-i kelâmda da bayağı ilerlemiş, mütehassıs durumuna gelmiş. İlm-i akâidde, ilm-i kelâmda da bayağı ilerlemiş, mütehassıs durumuna gelmiş. Muhtelif kimselerle de İslâmî konuşmalar yapmaya, anasına, babasına, Muhtelif kimselerle de İslâmî konuşmalar yapmaya, anasına, babasına, ailesine de tesir etmeye başlamış, onları da yumuşatmış… ailesine de tesir etmeye başlamış, onları da yumuşatmış…

Şimdi bu kardeşimiz bizden çok sevaplar alır gider. Şimdi bu kardeşimiz bizden çok sevaplar alır gider. Sevapları kamyonlarla, tonlarla alır, götürür, gider. Neden? Sevapları kamyonlarla, tonlarla alır, götürür, gider.

Neden?

Bize, "Olduğun yerde say!" Bir ki, bir ki, bir ki… Bir yere gitmiyor! Bize, "Olduğun yerde say!"

Bir ki, bir ki, bir ki…

Bir yere gitmiyor!

"Yerinde say." dedin de ondan. Bize, "yerinde say" denmedi ama biz müslümanlar hepimiz,"Yerinde say." dedin de ondan.

Bize, "yerinde say" denmedi ama biz müslümanlar hepimiz,
Türkiye'de yerimizde sayıyoruz, o Alman müslüman oldu mu bir ileri gidiyor,Türkiye'de yerimizde sayıyoruz, o Alman müslüman oldu mu bir ileri gidiyor, bakıyorsun göremiyorsun.bakıyorsun göremiyorsun. Allah Allah! Ufukta kayboldu. Bir Alman da vardı yanımda, geldi geçti gitti...Allah Allah! Ufukta kayboldu. Bir Alman da vardı yanımda, geldi geçti gitti... Arkadan yanımıza geldi, bir ara gördük, ön tarafa geçti, gitti. Arkadan yanımıza geldi, bir ara gördük, ön tarafa geçti, gitti.

Neden? Adamlar usul, metot biliyorlar. Ben müslüman mıyım? Neden?

Adamlar usul, metot biliyorlar.

Ben müslüman mıyım?

Müslümanım! Allah Kur'ân-ı Kerîm'i hangi dilde indirmiş? Müslümanım!

Allah Kur'ân-ı Kerîm'i hangi dilde indirmiş?

Arapça indirmiş. Bi-lisânin arabbiyyin mübîn.Arapça indirmiş.

Bi-lisânin arabbiyyin mübîn.
"Allahu Teâlâ hazretleri apâşikâr, mübin bir Arapça'yla indirmiş." "Allahu Teâlâ hazretleri apâşikâr, mübin bir Arapça'yla indirmiş."

Ne yapmam lazım? Arapça öğrenmem lazım! Oturuyor, Arapça öğreniyor. Ne yapmam lazım?

Arapça öğrenmem lazım! Oturuyor, Arapça öğreniyor.

Biz ne yapıyoruz? Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne bakmak da sevap, yüzüne bakalım kâfi...Biz ne yapıyoruz?

Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne bakmak da sevap, yüzüne bakalım kâfi...
Mânasını bilmese okumak da sevap, okuyalım kâfi… Öyle şey olur mu?!.. Mânasını bilmese okumak da sevap, okuyalım kâfi… Öyle şey olur mu?!..

Çok kazanmak varken aza niye razı oluyoruz? Razı olduğumuz, yerimizde saydığımız içinÇok kazanmak varken aza niye razı oluyoruz? Razı olduğumuz, yerimizde saydığımız için öbür taraf gelip bizi geçiyor. öbür taraf gelip bizi geçiyor.

Bu müslüman, geçmiş; haydi helal olsun, hoş olsun. Allah daha güzel mevkiler, makamlar versin. Bu müslüman, geçmiş; haydi helal olsun, hoş olsun. Allah daha güzel mevkiler, makamlar versin. Ya karşımızdaki din düşmanı çalışıp da bizi geçerse…Ya karşımızdaki din düşmanı çalışıp da bizi geçerse… O zaman bağrımız çok yaralanır. Bizim evlatlarımıza o zaman kilise kıyafeti giydirirler,O zaman bağrımız çok yaralanır. Bizim evlatlarımıza o zaman kilise kıyafeti giydirirler, kilise korosunda bangır bangır kilise şarkısı söylettirirler. kilise korosunda bangır bangır kilise şarkısı söylettirirler. Verirler 1000 markı, ayda 735.000 lira. Ona göre büyük para, o zaman söyler.Verirler 1000 markı, ayda 735.000 lira. Ona göre büyük para, o zaman söyler. "Kim ne para verirse onun borusunu öttürürüm." diye öttürür. "Kim ne para verirse onun borusunu öttürürüm." diye öttürür. Çok çalıştıkları zaman bizden ileri giderler. Allah bize İslâmî gayret versin. Çok çalıştıkları zaman bizden ileri giderler.

Allah bize İslâmî gayret versin.

Camiler dolusu hatta ülkeler dolusu insanız. Türkiye'de 55 milyon insan var; Camiler dolusu hatta ülkeler dolusu insanız. Türkiye'de 55 milyon insan var; yüzde doksan dokuzu müslüman! Vay vay vay, maşaallah!yüzde doksan dokuzu müslüman! Vay vay vay, maşaallah! Endonezya'da, Filipinler'de, Malezya'da, Pakistan'da, Endonezya'da, Filipinler'de, Malezya'da, Pakistan'da, Bangladeş'te, Hindistan'da bilmem kaç milyon... Bangladeş'te, Hindistan'da bilmem kaç milyon...

Ne işe yarar bu adamlar? Hani ahbaplık, arkadaşlık? Ne işe yarar bu adamlar? Hani ahbaplık, arkadaşlık?

Afganistan'da Ruslar'a, "Dur!" diyemediler; Bulgaristan'dakilere bir fayda sağlayamadılar; Afganistan'da Ruslar'a, "Dur!" diyemediler; Bulgaristan'dakilere bir fayda sağlayamadılar; Yugoslavya'da bir şey olmadı. Müslümanların her yerden acı haberleri geliyor,Yugoslavya'da bir şey olmadı. Müslümanların her yerden acı haberleri geliyor, bir işe yaramıyoruz… Neden? İyi değiliz, kaliteli değiliz,bir işe yaramıyoruz…

Neden?

İyi değiliz, kaliteli değiliz,
ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz da ondan. Kendi kendimize, "Vah vah, tüh tüh…" diyor,ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz da ondan. Kendi kendimize, "Vah vah, tüh tüh…" diyor, sıra bize gelsin diye bekliyoruz.sıra bize gelsin diye bekliyoruz. Sıra bize gelince,Sıra bize gelince, bıçağı bizim boğazımıza dayadığı zaman biz de bağıracağız. Şimdi bağırmıyoruz, çünkü şu anda bizim canımız yanmıyor. bıçağı bizim boğazımıza dayadığı zaman biz de bağıracağız. Şimdi bağırmıyoruz, çünkü şu anda bizim canımız yanmıyor.

Koyun bıçak boğazına dayandığı zaman tekmelenir mi? Koyun bıçak boğazına dayandığı zaman tekmelenir mi?

Tekmelenir. Geçmiş ola; istediği kadar tekmelensin. Tekmelenir. Geçmiş ola; istediği kadar tekmelensin. Kasap zaten iki ayağını bağlamıştır, bir tanesini mahsustan serbest bırakmıştır kiKasap zaten iki ayağını bağlamıştır, bir tanesini mahsustan serbest bırakmıştır ki hafifçe tekmelensin de kan daha iyi çıksın diye.hafifçe tekmelensin de kan daha iyi çıksın diye. O yatırmıştır, üstüne de çökmüştür. Ondan sonra tedbirin faydası yok. O yatırmıştır, üstüne de çökmüştür. Ondan sonra tedbirin faydası yok.

Müslümanlar kuzu değildir ama kuzu gibi oldular. Müslüman arslan gibidir. Müslümanlar kuzu değildir ama kuzu gibi oldular. Müslüman arslan gibidir. Kendisi kazanır, başkasını da doyurur. Aslan gibi müslümanları kuzu gibi yaptılar.Kendisi kazanır, başkasını da doyurur. Aslan gibi müslümanları kuzu gibi yaptılar. Önüne gelen postunu giyiyor, etini yiyor, sütünden istifade ediyor, sağıyor. Önüne gelen postunu giyiyor, etini yiyor, sütünden istifade ediyor, sağıyor. Müslümanlar böyle bir hale geldi, tabiat değiştirdi. Müslümanlar böyle bir hale geldi, tabiat değiştirdi.

Onun için madem Kur'ân-ı Kerîm bizi nefsimizin hevasından alıkoyuyor, Onun için madem Kur'ân-ı Kerîm bizi nefsimizin hevasından alıkoyuyor, Kur'ân-ı Kerîm'i okuyalım. Okuyalım ama en güzel şekliyle, mânasını anlayarak okuyalım.Kur'ân-ı Kerîm'i okuyalım. Okuyalım ama en güzel şekliyle, mânasını anlayarak okuyalım. Mânasını anlamak için Arapça çalışalım. "Bizden geçti!.." Hiç kimseden geçmez!Mânasını anlamak için Arapça çalışalım.

"Bizden geçti!.."

Hiç kimseden geçmez!
İlim, beşikten mezara kadardır. Bizden geçti diye bir şey yok. İlim, beşikten mezara kadardır. Bizden geçti diye bir şey yok. Beşikten mezara kadar ilim devam eder.Beşikten mezara kadar ilim devam eder. Bak, şu anda ilim okuyoruz, ilim dinliyorsunuz, ilim öğreniyoruz. Bak, şu anda ilim okuyoruz, ilim dinliyorsunuz, ilim öğreniyoruz. Burası cami ama mânevî bir mektep. Burası cami ama mânevî bir mektep. Peygamber Efendimiz'in hadislerini, tavsiyelerini öğrenmiş oluyoruz. Peygamber Efendimiz'in hadislerini, tavsiyelerini öğrenmiş oluyoruz. Onun için ilim beşikten mezara kadardır; çalışacağız. Onun için ilim beşikten mezara kadardır; çalışacağız.

Arapça'yı öğrenelim! İnşaallah biz de yayınlarımızla size yardımcı olmaya çalışalım. Arapça'yı öğrenelim! İnşaallah biz de yayınlarımızla size yardımcı olmaya çalışalım. Kolay, basit, halkı yormadan öğretmenin şekli, şemali nasıldır diye oturup hazırlık yapalım. Kolay, basit, halkı yormadan öğretmenin şekli, şemali nasıldır diye oturup hazırlık yapalım. Ortaya bir metot koyalım… Arapça'yı öğrenin! Kur'ân-ı Kerîm'i anlaya anlaya okuyun.Ortaya bir metot koyalım…

Arapça'yı öğrenin! Kur'ân-ı Kerîm'i anlaya anlaya okuyun.
Sizin de gözünüz yaşarsın, tüyleriniz diken diken olsun.Sizin de gözünüz yaşarsın, tüyleriniz diken diken olsun. Muâz ibn Cebel gibi olamayız ama karınca kararınca onun izinde yürüyelim inşaallah... Muâz ibn Cebel gibi olamayız ama karınca kararınca onun izinde yürüyelim inşaallah...

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

Ya Muâz! Le-en yehdiyallâhu alâ yedeyke racülen min ehli'ş-şirki hayrun leke Ya Muâz! Le-en yehdiyallâhu alâ yedeyke racülen min ehli'ş-şirki hayrun leke min en-yekûne leke humru'n-naam. min en-yekûne leke humru'n-naam.

Yine Muâz İbn Cebel radıyallahu anh'a Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Yine Muâz İbn Cebel radıyallahu anh'a Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Şüphe yok ki, muhakkak ki Allah'ın şirk ehlinden, müşriklerden bir adamı senin ellerinle, "Şüphe yok ki, muhakkak ki Allah'ın şirk ehlinden, müşriklerden bir adamı senin ellerinle, senin huzurunda hidayete erdirmesi, senin vasıtanla doğru yola sokturmasısenin huzurunda hidayete erdirmesi, senin vasıtanla doğru yola sokturması sana nice nice deve sürülerine malik olmandan, çok zenginlikler kazanmandansana nice nice deve sürülerine malik olmandan, çok zenginlikler kazanmandan daha fazla sevap kazandırır." daha fazla sevap kazandırır."

Peygamber Efendimiz, rengi biraz kırmızımsı olduğundan, "Kırmızı deve sürelerine sahip olmandan daha hayırlıdır." diyor. Peygamber Efendimiz, rengi biraz kırmızımsı olduğundan, "Kırmızı deve sürelerine sahip olmandan daha hayırlıdır." diyor. Yani dünya malından hayırlıdır, demek istiyor. Başka bir hadîs-i şerîfte geçer ki: Yani dünya malından hayırlıdır, demek istiyor.

Başka bir hadîs-i şerîfte geçer ki:

"Dünyadan ve dünyanın içindeki maldan, mülkten, her şeyden daha hayırlıdır "Dünyadan ve dünyanın içindeki maldan, mülkten, her şeyden daha hayırlıdır senin vasıtanla bir müşrikin, şirk ehli birisinin doğru yola gelmesi senin için!" senin vasıtanla bir müşrikin, şirk ehli birisinin doğru yola gelmesi senin için!"

O zaman tamam! Benim hayatımın programı karşıma serildi. O zaman tamam! Benim hayatımın programı karşıma serildi. Ne yapacağım, mesleğim de belli oldu. Hangi mesleği seçeceğiz? Ne yapacağım, mesleğim de belli oldu.

Hangi mesleği seçeceğiz?

Ehl-i şirki imana getirme, dinimize hizmet etme, insanları irşat etme, Ehl-i şirki imana getirme, dinimize hizmet etme, insanları irşat etme, doğru yola getirme mesleğini seçeceğiz; kazanacağız. En büyük kazanç oymuş. doğru yola getirme mesleğini seçeceğiz; kazanacağız. En büyük kazanç oymuş.

Bizim dedelerimiz hayatlarını İslâm'ı öğretmekle, yaymakla geçirmişler. Bizim dedelerimiz hayatlarını İslâm'ı öğretmekle, yaymakla geçirmişler. Şeyh Yûsuf-i Hemedânî Efendimiz, İranlı, Hemedân şehrinden... Şeyh Yûsuf-i Hemedânî Efendimiz, İranlı, Hemedân şehrinden... Doksan bin Mecûsî'yi ihtidâ ettirmiş. Mübarek hadiste bir taneymiş, tefsirde bir taneymiş, Doksan bin Mecûsî'yi ihtidâ ettirmiş. Mübarek hadiste bir taneymiş, tefsirde bir taneymiş, fıkıhta bir taneymiş.fıkıhta bir taneymiş. Tatlı dilli, güleç yüzlüymüş. Mecûsilerin, ateşperestlerin kapısına gider, tık tık çalar, ikaz eder,Tatlı dilli, güleç yüzlüymüş. Mecûsilerin, ateşperestlerin kapısına gider, tık tık çalar, ikaz eder, irşat eder, ikna edermiş; müslüman edermiş. irşat eder, ikna edermiş; müslüman edermiş.

Doksan bin! Kolay bir rakam değil.Doksan bin! Kolay bir rakam değil. Dile söylemesi kolay; doksan bin diyorsun çabucak bitiveriyor ama haydi bakalım,Dile söylemesi kolay; doksan bin diyorsun çabucak bitiveriyor ama haydi bakalım, sen bir tane insanı doğru yola çek… sen bir tane insanı doğru yola çek… Yabancıları değil kendi ailenden birisini ikna et… Yabancıları değil kendi ailenden birisini ikna et… Baba bir tarafta, oğul bir tarafta, kardeş bir tarafta, öteki kardeş başka tarafta… Baba bir tarafta, oğul bir tarafta, kardeş bir tarafta, öteki kardeş başka tarafta… Birisi mü'min birisi kâfir, birisi imanlı birisi imansız, birisi abit birisi ayyaş... Birisi mü'min birisi kâfir, birisi imanlı birisi imansız, birisi abit birisi ayyaş... Acayip bir dünyadayız. Haydi bakalım, sen onu doğru yola çek.Acayip bir dünyadayız. Haydi bakalım, sen onu doğru yola çek. Komşundan, akrabandan, köylünden... Komşundan, akrabandan, köylünden...

Büyük şehirlerde bizler, hocalar yani öğretme durumunda olan kimseler, "Anadolu müslümandır." diye yatmışız. Büyük şehirlerde bizler, hocalar yani öğretme durumunda olan kimseler, "Anadolu müslümandır." diye yatmışız. Anadolu ahalimiz temiz ahlâklıdır, müslümandır... Geçmiş ola!..Anadolu ahalimiz temiz ahlâklıdır, müslümandır... Geçmiş ola!.. Senin dünyadan haberin yok. Anadolu'nun muhtelif kasabalarına, şehirlerine gidiyorum.Senin dünyadan haberin yok. Anadolu'nun muhtelif kasabalarına, şehirlerine gidiyorum. Geçenlerde, birkaç ay evvel bir yere gitmiştim; Geçenlerde, birkaç ay evvel bir yere gitmiştim;

"Hocam! Buranın eski adı küçük Moskova'ydı." dediler. "Hocam! Buranın eski adı küçük Moskova'ydı." dediler.

"Yahu, Allah Allah! Anadolu'nun, bizim Anadolu'nun bağrından bir müslüman kasaba!"Yahu, Allah Allah! Anadolu'nun, bizim Anadolu'nun bağrından bir müslüman kasaba! Şu kadar cami var, bu kadar minare var…" "Yoo, burası küçük Moskova'ydı." dediler. Şu kadar cami var, bu kadar minare var…"

"Yoo, burası küçük Moskova'ydı." dediler.
Ne demek yani? "Kıpkızıldı." dediler. Zihniyet itibariyle… Ne demek yani? "Kıpkızıldı." dediler. Zihniyet itibariyle… Ruslar istila etmiş memleketi demek ki. Bizim asker hâlâ Trakya'da beklesin. Ruslar istila etmiş memleketi demek ki. Bizim asker hâlâ Trakya'da beklesin. Bulgar gelmiş, girmiş, buralara geçmiş. Bizim hükümet Karadeniz sahillerinde Bulgar gelmiş, girmiş, buralara geçmiş. Bizim hükümet Karadeniz sahillerinde Amerika ile işbirliği yapıp istediği kadar radar tesisi kursun.Amerika ile işbirliği yapıp istediği kadar radar tesisi kursun. İçeri gelmiş. Kasabalarımız, köylerimiz küçük Moskova olmuş. Bunun ötesi kalmış mı? İçeri gelmiş. Kasabalarımız, köylerimiz küçük Moskova olmuş. Bunun ötesi kalmış mı?

Kardeşlerim bana mektup yazıyor. Genç birisi diyor ki; Kardeşlerim bana mektup yazıyor. Genç birisi diyor ki;

"Hocam! Şu dünyadan hiç zevk almıyorum, lezzet almıyorum,"Hocam! Şu dünyadan hiç zevk almıyorum, lezzet almıyorum, hayatımızı iyi geçirmediğimiz kanaatimdeyim.hayatımızı iyi geçirmediğimiz kanaatimdeyim. Sen benim hocamsın, müsaade et ki Afganistan'da cihada gideyim..." Sen benim hocamsın, müsaade et ki Afganistan'da cihada gideyim..."

Git, güzel, iyi ama Rus bizim memleketimize de gelmiş. Şehirler, kasabalar kurmuş, yerleşmiş, Git, güzel, iyi ama Rus bizim memleketimize de gelmiş. Şehirler, kasabalar kurmuş, yerleşmiş, yerleşilmiş yerlere girmiş...yerleşilmiş yerlere girmiş... Senin, benim haberim yok; uyumuşuz… Anadolu iyidir, Türkiye'nin %99'u müslümandır... Senin, benim haberim yok; uyumuşuz… Anadolu iyidir, Türkiye'nin %99'u müslümandır...

Nerede müslüman? Müslüman dediğin adamlara şöyle bir bak bakalım. Nerede müslüman?

Müslüman dediğin adamlara şöyle bir bak bakalım.
Elmayı eline bir al, evir çevir… Karpuzu aldığın zaman, küt küt bir vuruyorsun,Elmayı eline bir al, evir çevir… Karpuzu aldığın zaman, küt küt bir vuruyorsun, kabaksa koyuyorsun.kabaksa koyuyorsun. Bir bak bakalım, müslüman dediğin adamlar nasıl?Bir bak bakalım, müslüman dediğin adamlar nasıl? Yani bir kamyon dolusu karpuz gördün diye hemen heveslenme.Yani bir kamyon dolusu karpuz gördün diye hemen heveslenme. Kabak mı, içi mi geçmiş, kokuşmuş mu, çürümüş mü? Kabak mı, içi mi geçmiş, kokuşmuş mu, çürümüş mü? Bazen karpuza bıçağı bir vurursun, pof yapar; hemen onu atarsın, içi ekşimiş…Bazen karpuza bıçağı bir vurursun, pof yapar; hemen onu atarsın, içi ekşimiş… İstersen ye, sirkeden daha beterdir. Çünkü içi geçmiş, bitmiş, kokuşmuş. İstersen ye, sirkeden daha beterdir. Çünkü içi geçmiş, bitmiş, kokuşmuş. Kimisi de bakarsın, vurursun, kesersin; çekirdekleri bile beyaz, olmamış, o da işe yaramaz. Kimisi de bakarsın, vurursun, kesersin; çekirdekleri bile beyaz, olmamış, o da işe yaramaz.

Müslüman dediğin insanlar ne derecede müslüman, ne kadar kaliteli, ne işe yarar, Müslüman dediğin insanlar ne derecede müslüman, ne kadar kaliteli, ne işe yarar, ne kadar ibadet ehli, ne kadar dürüst, ne kadar namuslu, ne kadar haramı helâli ayırır?.. ne kadar ibadet ehli, ne kadar dürüst, ne kadar namuslu, ne kadar haramı helâli ayırır?..

Hiç! Ben yakınlarımdan uzaklarımdan bakıyorum. Haramın helalin lafı bile yok.Hiç!

Ben yakınlarımdan uzaklarımdan bakıyorum. Haramın helalin lafı bile yok.
Benim hiç rızam yok, benim malımı yiyor. Rızam yok; söylüyorum, malımı vermiyor.Benim hiç rızam yok, benim malımı yiyor. Rızam yok; söylüyorum, malımı vermiyor. Ondan sonra da ortada "müslümanım" diye geziyor. Kargalar bile güler... Ondan sonra da ortada "müslümanım" diye geziyor. Kargalar bile güler...

Yani bu hadîs-i şerîften çıkan ne, ne yapacağız? Yani bu hadîs-i şerîften çıkan ne, ne yapacağız?

İnsanları doğru yola çekmeye çalışacağız. İnsanları doğru yola çekmeye çalışacağız. Yakınımızdan, nazımızın geçtiği kimselerden başlayacağız. Kârlı meslek bu! Yakınımızdan, nazımızın geçtiği kimselerden başlayacağız. Kârlı meslek bu! Türkiye'yi yeniden fethedeceğiz.Türkiye'yi yeniden fethedeceğiz. Çünkü Türkiye'nin bazı şehirleri düşmanın eline geçmiş, küçük Moskova olmuş. Çünkü Türkiye'nin bazı şehirleri düşmanın eline geçmiş, küçük Moskova olmuş. Orası küçük Moskova olmuş, burası da küçük Washington,Orası küçük Moskova olmuş, burası da küçük Washington, öbür taraf da küçük Paris olmuştur; fark yoktur! öbür taraf da küçük Paris olmuştur; fark yoktur!

Ahaliden iki insanı yan yana koy; bil bakalım, bilene on puan!Ahaliden iki insanı yan yana koy; bil bakalım, bilene on puan! Hangisi müslüman, hangisi gayrimüslim? Dış şeklinden anlayamazsın.Hangisi müslüman, hangisi gayrimüslim? Dış şeklinden anlayamazsın. İkisi de blue jean pantolon giyiyor, ikisinin de sakalı bıyığı tıraşlı, ikisinin de kolunda zincir,İkisi de blue jean pantolon giyiyor, ikisinin de sakalı bıyığı tıraşlı, ikisinin de kolunda zincir, ikisinin de başında şapka, ikisinin de kullandığı eşya aynı, tipleri de aynı... ikisinin de başında şapka, ikisinin de kullandığı eşya aynı, tipleri de aynı... Sen, "Bu Karadenizli." dersin; "Yok, o Fransız!" derler. Sen, "Bu Karadenizli." dersin; "Yok, o Fransız!" derler. Sen, "Bu Fransız." dersin; "Yok, o Bitlisli!" derler… Fark kalmadı! Sen, "Bu Fransız." dersin; "Yok, o Bitlisli!" derler… Fark kalmadı!

Müslümanın bir siması, bir alameti vardı. Müslümanın bir siması, bir alameti vardı. Peygamber Efendimiz başka hadislerde diyor ki; Peygamber Efendimiz başka hadislerde diyor ki;

Hâlifu'l-yehûde ve'n-nasâra. "Şöyle şöyle yapmayın; yahudilere, hıristiyanlara muhalefet edin!" Hâlifu'l-yehûde ve'n-nasâra. "Şöyle şöyle yapmayın; yahudilere, hıristiyanlara muhalefet edin!"

Peygamber Efendimiz, öyle yapmayın, şöyle yapmayın, yahudilere aykırı olsun, Peygamber Efendimiz, öyle yapmayın, şöyle yapmayın, yahudilere aykırı olsun, onlar gibi olmamak için şöyle olsun diye sıralıyor… onlar gibi olmamak için şöyle olsun diye sıralıyor…

Bizim her şeyimiz benziyor zaten benzetmek için çalışıyoruz.Bizim her şeyimiz benziyor zaten benzetmek için çalışıyoruz. Aman ne olur benzeyelim, benzeşelim! Her şeyimizi ona göre ayarlamışız.Aman ne olur benzeyelim, benzeşelim! Her şeyimizi ona göre ayarlamışız. Ben müslümanım! Benim bir şahsiyetim var, benim kendime göre bir hâlim var, dinim var, fikrim var… Ben müslümanım! Benim bir şahsiyetim var, benim kendime göre bir hâlim var, dinim var, fikrim var… Elbette kendime göre bir yaşam tarzım olacak. Elbette kendime göre bir yaşam tarzım olacak. Ben dokuzda kalkamam ki sabah namazı vaktinde kalkarım. Ben dokuzda kalkamam ki sabah namazı vaktinde kalkarım. Ben yatsıdan önce yatamam ki yatsı namazı kılmadan yatılmaz! Ben yatsıdan önce yatamam ki yatsı namazı kılmadan yatılmaz! Ben ötekisinin yaptığı şekilde içki içemem, kadına bakamam, haram yiyemem… Ben ötekisinin yaptığı şekilde içki içemem, kadına bakamam, haram yiyemem…

Her şeyimi düzeltmem lazım! Ben müslümanım, müslüman olduğum için benim markam, Her şeyimi düzeltmem lazım! Ben müslümanım, müslüman olduğum için benim markam, benim damgam her işimde, her hareketimde İslâm damgası olması lazım! benim damgam her işimde, her hareketimde İslâm damgası olması lazım! Onun için Allahu Teâlâ hazretleri küçük Moskova, küçük Paris, küçük Roma, küçük Washington, Onun için Allahu Teâlâ hazretleri küçük Moskova, küçük Paris, küçük Roma, küçük Washington, küçük New York, küçük Chicago olmuş olan İslâm beldelerini kurtarmayı nasip etsin. küçük New York, küçük Chicago olmuş olan İslâm beldelerini kurtarmayı nasip etsin.

Şarkılar onların şarkıları, türküler onların türküleri, mûsikî onların mûsikîsi, Şarkılar onların şarkıları, türküler onların türküleri, mûsikî onların mûsikîsi, giyim onların giyimi, örf onların örfü, âdet onların âdeti… giyim onların giyimi, örf onların örfü, âdet onların âdeti…

Ne kalmış arada? Bıçak sırtı kadar bir fark kalmış. Ne kalmış arada?

Bıçak sırtı kadar bir fark kalmış.
O fark da şöyle bir dönüverdi mi tamam, öbür tarafı Hristiyanlık!O fark da şöyle bir dönüverdi mi tamam, öbür tarafı Hristiyanlık! Şöyle bir kısacık dönüverdin mi, Hristiyanlık! Arada bir fark yok, zaten her şeyi benzeşmiş; Şöyle bir kısacık dönüverdin mi, Hristiyanlık! Arada bir fark yok, zaten her şeyi benzeşmiş; bir adını değiştirmek kalmış. "Adın ne?" "Ahmet" bir adını değiştirmek kalmış.

"Adın ne?"

"Ahmet"

"Vazgeç Ahmet'ten gel şunu John yapalım." "Tamam, olsun…" "Vazgeç Ahmet'ten gel şunu John yapalım."

"Tamam, olsun…"

Bitti işte! O kadarcık yani bir ismi koymaya kalmış. Bitti işte! O kadarcık yani bir ismi koymaya kalmış.

Eh, öyle madem, memleketin durumu bu kadar acı, o zaman bize uyku haram olur. Eh, öyle madem, memleketin durumu bu kadar acı, o zaman bize uyku haram olur. Zevk haram olur, gülmek haram olur… Yani şer'î bakımdan demiyorum daZevk haram olur, gülmek haram olur… Yani şer'î bakımdan demiyorum da edebî bakımdan söylüyorum. Çok çalışmamız gerekir. edebî bakımdan söylüyorum. Çok çalışmamız gerekir. Âdetâ haram olmuşçasına uyumamamız gerekir.Âdetâ haram olmuşçasına uyumamamız gerekir. Âdetâ haram olmuşçasına işimizi başarıp daÂdetâ haram olmuşçasına işimizi başarıp da gülünecek bir sonuca ulaşıncaya kadar gülmememiz gerekir. gülünecek bir sonuca ulaşıncaya kadar gülmememiz gerekir. Paramızı, pulumuzu ona göre tanzim etmemiz gerekir. İnsanları doğru yola çekmemiz gerekir. Paramızı, pulumuzu ona göre tanzim etmemiz gerekir. İnsanları doğru yola çekmemiz gerekir.

Eğri yolda giden insanların hepsi cehennemin ateşinin içine düşecek. Eğri yolda giden insanların hepsi cehennemin ateşinin içine düşecek. Cayır cayır, vıcık vıcık yanacak; yağları çıkacak, aşağı tarafa damlayacak,Cayır cayır, vıcık vıcık yanacak; yağları çıkacak, aşağı tarafa damlayacak, kapkara olacak. Bağıracaklar, feryat edecekler... kapkara olacak. Bağıracaklar, feryat edecekler... Senin yakının, benim yakınım… O zaman düşürmeyelim şunları ateşe.Senin yakının, benim yakınım… O zaman düşürmeyelim şunları ateşe. Ateşe düşürmek istemiyorsan şimdiden elini tutarsın,Ateşe düşürmek istemiyorsan şimdiden elini tutarsın, "Aman kardeşim o tarafa gitme, o tarafta ateş var."Aman kardeşim o tarafa gitme, o tarafta ateş var. Allah'ın gazabı, azabı var. Şu tarafa gel, bu taraf daha tatlı, daha temiz, daha vicdana uygun,Allah'ın gazabı, azabı var. Şu tarafa gel, bu taraf daha tatlı, daha temiz, daha vicdana uygun, daha akl-ı selîme muvafık, daha faydalı… daha akl-ı selîme muvafık, daha faydalı… Dinimiz için, ülkemiz için, cemiyetimiz için uygun..." diye çalışmak düşüyor.Dinimiz için, ülkemiz için, cemiyetimiz için uygun..." diye çalışmak düşüyor. Bu işi düşünebilen, konuşabilen, karşılıklı müzakere edebilenBu işi düşünebilen, konuşabilen, karşılıklı müzakere edebilen insanlar olarak sizlere, bizlere çalışmak düşüyor. insanlar olarak sizlere, bizlere çalışmak düşüyor.

Almanya'ya gittiğim zaman söylediler. Almanya'da birçok hıristiyan kiliseleri var.Almanya'ya gittiğim zaman söylediler. Almanya'da birçok hıristiyan kiliseleri var. Onlarda da çeşitli mezheplerden çeşitli hıristiyanlar var, mezhep farkı gibi…Onlarda da çeşitli mezheplerden çeşitli hıristiyanlar var, mezhep farkı gibi… Almanya'daki Evangelist Kilisesi'nin bu sene devletten aldığı yardım üç milyar Alman markı! Almanya'daki Evangelist Kilisesi'nin bu sene devletten aldığı yardım üç milyar Alman markı! Üç milyar Alman markı!.. Üç milyar Alman markı!.. Yedi yüzle çarpın, iki buçuk trilyon Türk lirası para… Yedi yüzle çarpın, iki buçuk trilyon Türk lirası para… Bu adamlara, "Alın, bu parayla kilisenizi koruyun, dininizi yayın!" diye veriliyor. Bu adamlara, "Alın, bu parayla kilisenizi koruyun, dininizi yayın!" diye veriliyor.

Şimdi bu iki küsur trilyon parayı bizim işçi çocuklarının şaşkınlarına, Şimdi bu iki küsur trilyon parayı bizim işçi çocuklarının şaşkınlarına, anasına babasına asi olanlara, işçilerden içkiye kumara müptela olanlara, zayıf karakterlilere verse,anasına babasına asi olanlara, işçilerden içkiye kumara müptela olanlara, zayıf karakterlilere verse, dağıtsa kendi tarafına çekmez mi? dağıtsa kendi tarafına çekmez mi?

Çeker! Bizim neyimiz var? Bizim hiçbir şeyimiz yok diyemeyiz tabi, elhamdülillah, Çeker!

Bizim neyimiz var?

Bizim hiçbir şeyimiz yok diyemeyiz tabi, elhamdülillah,
çok şeylerimiz var da böyle büyük malî imkânlarımız yok.çok şeylerimiz var da böyle büyük malî imkânlarımız yok. Böyle şuurumuz yok, bir düzenimiz yok!.. Böyle şuurumuz yok, bir düzenimiz yok!.. Evet, eskiden vakıflarımız olmuş ama koruyamamışız. Yıkılmış, satılmış, alınmış, edilmiş... Evet, eskiden vakıflarımız olmuş ama koruyamamışız. Yıkılmış, satılmış, alınmış, edilmiş... Bakamamışız, viraneye dönmüş. Şimdi yeniden çalışmamız, gayret göstermemiz lazım! Bakamamışız, viraneye dönmüş. Şimdi yeniden çalışmamız, gayret göstermemiz lazım!

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

Yâ Muâz! Kem tezkürü külle yevmin? E tezkürü aşerete âlâfi merratin?Yâ Muâz! Kem tezkürü külle yevmin? E tezkürü aşerete âlâfi merratin? E lâ edullüke alâ kelimâtin, hünne ehvenü aleyke ve ekberü min aşereti âlâfin ve aşereti âlâf?E lâ edullüke alâ kelimâtin, hünne ehvenü aleyke ve ekberü min aşereti âlâfin ve aşereti âlâf? En tekûle; lâ ilâhe illallâhu adede kelimâtih, lâ ilâhe illallâhu adede halkıh,En tekûle; lâ ilâhe illallâhu adede kelimâtih, lâ ilâhe illallâhu adede halkıh, lâ ilâhe illallâhu zinete arşih, lâ ilâhe illallâhu mil'e semâvâtih, lâ ilâhe illallâhu zinete arşih, lâ ilâhe illallâhu mil'e semâvâtih, lâ ilâhe illallâhu misle zâlike meah, velhamdülillahi misle zâlike meah.lâ ilâhe illallâhu misle zâlike meah, velhamdülillahi misle zâlike meah. Lâ yuhsîhi melekün ve lâ gayruhû. Lâ yuhsîhi melekün ve lâ gayruhû.

Peygamber Efendimiz yine Muâz İbn Cebel'e, "Yâ Muâz!" diyor. Peygamber Efendimiz yine Muâz İbn Cebel'e, "Yâ Muâz!" diyor.

Kem tezkürü külle yevmin? "Her gün ne kadar zikredersin?" Kem tezkürü külle yevmin? "Her gün ne kadar zikredersin?"

Bu sözü, "Bağdat'ta okudum, Kahire'de okudum." diye zikri inkâr edenlerin gözüne batıralım. Bu sözü, "Bağdat'ta okudum, Kahire'de okudum." diye zikri inkâr edenlerin gözüne batıralım. Bak, Peygamber Efendimiz soruyor, "Bir günde kaç defa zikredersin?" diyor. Bak, Peygamber Efendimiz soruyor, "Bir günde kaç defa zikredersin?" diyor. Bazıları tekrar tekrar zikretmeye karşı çıkıyor. Efendimiz istiyor işte. Bazıları tekrar tekrar zikretmeye karşı çıkıyor. Efendimiz istiyor işte. "Bir günde kaç defa zikredersiniz?" diye soruyor. Kem tezkürü külle yevmin?"Bir günde kaç defa zikredersiniz?" diye soruyor.

Kem tezkürü külle yevmin?
"Yâ Muâz! Bir günde kaç defa tesbih çekersin, kaç defa zikredersin?""Yâ Muâz! Bir günde kaç defa tesbih çekersin, kaç defa zikredersin?" Etezkürü aşerete âlâfi merratin? "On bin defa zikreder misin bir günde?" Etezkürü aşerete âlâfi merratin? "On bin defa zikreder misin bir günde?" Rakamlara bak! "On bin defa zikreder misin?" Rakamlara bak! "On bin defa zikreder misin?" Elâ edullüke alâ kelimâtin, hünne ehvenü aleyke ve ekberü min aşereti âlâfin ve aşereti âlâf?Elâ edullüke alâ kelimâtin, hünne ehvenü aleyke ve ekberü min aşereti âlâfin ve aşereti âlâf? "Ben sana bazı sözleri kılavuzlayıp öğreteyim mi ki onlar daha kolaydır?"Ben sana bazı sözleri kılavuzlayıp öğreteyim mi ki onlar daha kolaydır? On bin defa zikretmekten, sana daha kolayca yapılabilecek bir şeydir amaOn bin defa zikretmekten, sana daha kolayca yapılabilecek bir şeydir ama sevabı on bin zikretmekten daha da büyüktür."sevabı on bin zikretmekten daha da büyüktür." Hem söylemesi kolaydır hem de sevabı daha fazladır, diye sevabını bildirmiş. Hem söylemesi kolaydır hem de sevabı daha fazladır, diye sevabını bildirmiş.

Neymiş onlar? En tekûle. "Şu sözleri söylemendir."Neymiş onlar?

En tekûle. "Şu sözleri söylemendir."
Lâ ilâhe illallâhu adede kelimâtih, lâ ilâhe illallâhu adede halkıh, lâ ilâhe illallâhu zinete arşih,Lâ ilâhe illallâhu adede kelimâtih, lâ ilâhe illallâhu adede halkıh, lâ ilâhe illallâhu zinete arşih, lâ ilâhe illallâhu mil'e semâvâtih, lâ ilâhe illallâhu misle zâlike meah,lâ ilâhe illallâhu mil'e semâvâtih, lâ ilâhe illallâhu misle zâlike meah, velhamdülillahi misle zâlike meah. velhamdülillahi misle zâlike meah. "Bunu böyle söylemen bu kadar sevap kazandırır." Lâ yuhsîhi melekün ve lâ gayruhû."Bunu böyle söylemen bu kadar sevap kazandırır." Lâ yuhsîhi melekün ve lâ gayruhû. "Bunun sevabını bir melek veya daha başka bir mahlûk yazamaz, beceremez, bitiremez;"Bunun sevabını bir melek veya daha başka bir mahlûk yazamaz, beceremez, bitiremez; o kadar çok sevabı olur ki bunu kaydedemez!" o kadar çok sevabı olur ki bunu kaydedemez!"

[Mehmed Zahid] Hocamız'ın Allah makamını âlâ, derecesini yüksek eylesin; bizi böyle alıştırdı. [Mehmed Zahid] Hocamız'ın Allah makamını âlâ, derecesini yüksek eylesin; bizi böyle alıştırdı. Sabahları burada Evrâd-ı Şerîfe'mizi okuruz. Sabahları burada Evrâd-ı Şerîfe'mizi okuruz. Onun içinde bu dua vardır, her sabah okuruz. İşte bak, burada bir tanesi çıktı. Onun içinde bu dua vardır, her sabah okuruz. İşte bak, burada bir tanesi çıktı.

Nereden alındı? Hocamız sevaplı şeyleri hadîs-i şerîflerden süzmüş, almış. Nereden alındı?

Hocamız sevaplı şeyleri hadîs-i şerîflerden süzmüş, almış.
"Sabahları bunları okuyun, akşamları bunları okuyun!" diye Evrâd kitabına kaydetmiş. "Sabahları bunları okuyun, akşamları bunları okuyun!" diye Evrâd kitabına kaydetmiş. Burada karşımıza çıktı işte. Çoğumuzun ezberindedir. Mânasını ben şimdi söyleyivereyim; Burada karşımıza çıktı işte. Çoğumuzun ezberindedir. Mânasını ben şimdi söyleyivereyim;

Lâ ilâhe illallah adede kelimâtih. Lâ ilâhe illallah adede kelimâtih. "Allah'ın sözleri, kelimeleri adedince lâ ilâhe illallah olsun." "Allah'ın sözleri, kelimeleri adedince lâ ilâhe illallah olsun."

Miktarı o kadar çok olsun. Miktarı o kadar çok olsun.

Lâ ilâhe illallah adede halkıh. "Allah'ın yarattığı mahlûklar adedince lâ ilâhe illallah."Lâ ilâhe illallah adede halkıh. "Allah'ın yarattığı mahlûklar adedince lâ ilâhe illallah." O kadar çok miktarda lâ ilâhe illallah… O kadar çok miktarda lâ ilâhe illallah…

Lâ ilâhe illallah zinete arşih. "Allah'ın arş-ı âlâsının ağırlığınca lâ ilâhe illallah olsun."Lâ ilâhe illallah zinete arşih. "Allah'ın arş-ı âlâsının ağırlığınca lâ ilâhe illallah olsun." Allah'ın yarattığı en büyük şey arş-ı âlâ. Allah'ın yarattığı en büyük şey arş-ı âlâ. O azamette, o büyüklükte olan arş-ı âlânın ağırlığınca lâ ilâhe illallah olsun. O azamette, o büyüklükte olan arş-ı âlânın ağırlığınca lâ ilâhe illallah olsun.

Lâ ilâhe illallah mil'e semâvâtih. "Semâların, göklerin dolusunca lâ ilâhe illallah olsun." Lâ ilâhe illallah mil'e semâvâtih. "Semâların, göklerin dolusunca lâ ilâhe illallah olsun."

Lâ ilâhe illallah misle zâlike meah. "Bu miktarlara bir o miktar daha lâ ilâhe illallah ilave olsun." Lâ ilâhe illallah misle zâlike meah. "Bu miktarlara bir o miktar daha lâ ilâhe illallah ilave olsun."

Elhamdülillah misle zâlik. "Elhamdülillah sözü de bu miktar gibi çok olsun!" Elhamdülillah misle zâlik. "Elhamdülillah sözü de bu miktar gibi çok olsun!"

Yani insan çok coşkun bir tarzda Allah'ın varlığını, birliğini, lâ ilâhe illallah sözünü söylemiş oluyor. Yani insan çok coşkun bir tarzda Allah'ın varlığını, birliğini, lâ ilâhe illallah sözünü söylemiş oluyor.

İnsan; "Yâ Rabbi! Senin sözlerin adedince lâ ilâhe illallah olsun. İnsan; "Yâ Rabbi! Senin sözlerin adedince lâ ilâhe illallah olsun. Senin yarattığın mahlûkatın adedince lâ ilâhe illallah olsun. Senin yarattığın mahlûkatın adedince lâ ilâhe illallah olsun. Senin arşının ağırlığı miktarınca lâ ilâhe illallah olsun. Senin arşının ağırlığı miktarınca lâ ilâhe illallah olsun. Semâlarının, göklerinin dolusu kadar lâ ilâhe illallah olsun. Semâlarının, göklerinin dolusu kadar lâ ilâhe illallah olsun. Ve bunların yanında o kadar bir lâ ilâhe illallah daha olsunVe bunların yanında o kadar bir lâ ilâhe illallah daha olsun ve elhamdülillah da bu kadar miktarda olsun!" demiş oluyor.ve elhamdülillah da bu kadar miktarda olsun!" demiş oluyor. Ezberinizde yoksa bunu da ezberleyin, sevabı bu kadar fazladır. Ezberinizde yoksa bunu da ezberleyin, sevabı bu kadar fazladır.

Peygamber Efendimiz sevdiği sahabesinden Muâz radıyallahu anh'a bunu tâlim eylemiş.Peygamber Efendimiz sevdiği sahabesinden Muâz radıyallahu anh'a bunu tâlim eylemiş. Allahu Teâlâ hazretleri demek ki rahmetine bahane arıyormuş. Allahu Teâlâ hazretleri demek ki rahmetine bahane arıyormuş. Rahmetine bahaneler çok, elhamdülillah. O bahanelerle biz de rahmetini elde edelim. Rahmetine bahaneler çok, elhamdülillah. O bahanelerle biz de rahmetini elde edelim. Çünkü o bize rahmetini vermeyi istiyor da biz edepsizler bucak bucak kaçıyoruz. Çünkü o bize rahmetini vermeyi istiyor da biz edepsizler bucak bucak kaçıyoruz. Bunu söylersen şu kadar sevap alıyorsun, o duayı edersen bu kadar sevap alıyorsun, Bunu söylersen şu kadar sevap alıyorsun, o duayı edersen bu kadar sevap alıyorsun, şöyle dersen şu sevaba nail oluyorsun... şöyle dersen şu sevaba nail oluyorsun...

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Cenneti isteyene Allah cenneti verir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

"Cenneti isteyene Allah cenneti verir.
Cehennemden sakınanı Allah cehennemden korur. Cehennemden sakınanı Allah cehennemden korur. Onun, cehenneme düşmesini engeller, nasip etmez!" Onun, cehenneme düşmesini engeller, nasip etmez!"

Demek ki kabahat bizim, kusur bizde!.. Demek ki kabahat bizim, kusur bizde!..

Allah bizim gönlümüzü rızası yoluna döndürsün. İki cihanın hayrına erdirsin. Allah bizim gönlümüzü rızası yoluna döndürsün. İki cihanın hayrına erdirsin. Sevdiği, razı olduğu kul olarak cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin… Sevdiği, razı olduğu kul olarak cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin…

Fâtiha-i şerîfe meal besmele. Fâtiha-i şerîfe meal besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2