Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Hidâyet Allah’ın Bir Lütfudur

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 31.12.1990
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
Allah’ı Tanımak, Hidâyet Allah’tandır, Hidayetten Mahrum Olan Kimseler, İmanı Korumak ve Sağlam Yaşamak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hidâyet Allah’ın Bir Lütfudur

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 31.12.1990
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
Allah’ı Tanımak, Hidâyet Allah’tandır, Hidayetten Mahrum Olan Kimseler, İmanı Korumak ve Sağlam Yaşamak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdülillahi Rabbil âlemin. Hamden kesiran tayyiben mübareken fih.Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi Rabbil âlemin. Hamden kesiran tayyiben mübareken fih.
Ala külli halin ve Fi külli hin. Ala külli halin ve Fi külli hin. Esselatu vesselamu ala seyyidinâ senedinâ ve mededina Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.Esselatu vesselamu ala seyyidinâ senedinâ ve mededina Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebihu bi ihsânin ila yevmiddin. Ve men tebihu bi ihsânin ila yevmiddin.

Bizler için en önemli mesele olan bir konudan başladık. Dünya hayatı bir imtihandır.Bizler için en önemli mesele olan bir konudan başladık. Dünya hayatı bir imtihandır. Burada zevk ve oyun ve eğlence değil, Allah'ın rızasını uygun yaşayarak imtihanı kazanma ana fikrimizdir dedik.Burada zevk ve oyun ve eğlence değil, Allah'ın rızasını uygun yaşayarak imtihanı kazanma ana fikrimizdir dedik. Öteki insanlardan, öteki milletlerden bu bakımdan ayrılıyoruz. Öteki insanlardan, öteki milletlerden bu bakımdan ayrılıyoruz.

Zevk peşinde koşuyoruz, eğlence peşinde koşmuyoruz.Zevk peşinde koşuyoruz, eğlence peşinde koşmuyoruz. Ana gayemiz Allah'ın rızasını kazanmaktır; çünkü hayatın mânası budur, imtihandır. Ana gayemiz Allah'ın rızasını kazanmaktır; çünkü hayatın mânası budur, imtihandır.

Hayat imtihandır ve insan hayatta bu imtihanı kazanacak şeyler yapmalıdır.Hayat imtihandır ve insan hayatta bu imtihanı kazanacak şeyler yapmalıdır. Âhirete vardığı zaman hesap var.Âhirete vardığı zaman hesap var. O hesabın kendi lehine çıkması, kendi lehine tecelli etmesi için çalışması lazımdır O hesabın kendi lehine çıkması, kendi lehine tecelli etmesi için çalışması lazımdır

Çalışmaların, faaliyetlerin, ibadetlerin, hayırların fayda vermesi içinÇalışmaların, faaliyetlerin, ibadetlerin, hayırların fayda vermesi için hem yapılışında doğru istikametin tefsir edilebilmesi bakımındanhem yapılışında doğru istikametin tefsir edilebilmesi bakımından hem de yapıldıktan sonra kabul olması bakımından mutlaka Allah'ın rızasına uygun, hem de yapıldıktan sonra kabul olması bakımından mutlaka Allah'ın rızasına uygun, Allah rızası için yapılması şartı vardır. Allah rızası için yapılması şartı vardır.

Tesadüfen bir insan bir iyilik yaparsa, bilmeden bir insan ters bir maksatla bir iyilik yaparsaTesadüfen bir insan bir iyilik yaparsa, bilmeden bir insan ters bir maksatla bir iyilik yaparsa bir müddet için iyi bir şey yapıyor;bir müddet için iyi bir şey yapıyor; ama arkasından düşündüğü için değil, fitne veya fesat kötülük için, niyet falan önemli oluyor. ama arkasından düşündüğü için değil, fitne veya fesat kötülük için, niyet falan önemli oluyor.

Bunların hepsinin ana ruhu, can damarı, her şeyin aslı iman ve Allah'ı tanımak, Allah'ı bilmektir.Bunların hepsinin ana ruhu, can damarı, her şeyin aslı iman ve Allah'ı tanımak, Allah'ı bilmektir. Allah'ı tanımak, Allah'ın bizden istediği şey. Kendisini tanımamızı istiyor.Allah'ı tanımak, Allah'ın bizden istediği şey. Kendisini tanımamızı istiyor. Kendisini bilmemizi istiyor, kendisinden gafil olmamamızı istiyor. Kendisini bilmemizi istiyor, kendisinden gafil olmamamızı istiyor.

Birisi var. Her yerde hazır ve nazır.Birisi var. Her yerde hazır ve nazır. Bize ikramlarını gönderiyor; her gün, her an, her dakika, her saniyeBize ikramlarını gönderiyor; her gün, her an, her dakika, her saniye ikram gönderdiği halde hâlâ kendisini tanımamızı affetmiyor. Bre insafsız!ikram gönderdiği halde hâlâ kendisini tanımamızı affetmiyor. Bre insafsız! Bu kadar zaman, her zaman sana bir şeyler geliyor; nimetler geliyor. Hediyeler geliyor. Nereden geliyor? Bu kadar zaman, her zaman sana bir şeyler geliyor; nimetler geliyor. Hediyeler geliyor.

Nereden geliyor?

Bunu hiç düşünmez misin der yani bir insan.Bunu hiç düşünmez misin der yani bir insan. Onun gibi Allahu Teâlâ hazretleri de kendisinin tanınmasını istiyor.Onun gibi Allahu Teâlâ hazretleri de kendisinin tanınmasını istiyor. Kendisini tanımak, Allah'ı tanımak, her yerde hazır ve nazır.Kendisini tanımak, Allah'ı tanımak, her yerde hazır ve nazır. Nerede olursanız olun, O sizinle beraber.Nerede olursanız olun, O sizinle beraber. Biz, insanoğluna şah damarından daha da yakınız. Biz, insanoğluna şah damarından daha da yakınız.

Va'lemû ennallâhe yehûlu beyne'l-mer'i ve kalbihiVa'lemû ennallâhe yehûlu beyne'l-mer'i ve kalbihi Biliniz ki Allah; insanın kendisi ile kalbi arasındaki şeylerden dahi haberdar.Biliniz ki Allah; insanın kendisi ile kalbi arasındaki şeylerden dahi haberdar. Kendiyle kalbinin arasındaki sahada dahi tabii çok derin manalar var. Kendiyle kalbinin arasındaki sahada dahi tabii çok derin manalar var.

Bize bu kadar yakınlık içinde olan Allahu Teâlâ HazretleriniBize bu kadar yakınlık içinde olan Allahu Teâlâ Hazretlerini insanın hem de kendisine devamlı bir şeyler gönderen, insanın hem de kendisine devamlı bir şeyler gönderen, hediyeler gönderen, iyilikler yapan yaratıcısını tanımamasını hiç affetmedi.hediyeler gönderen, iyilikler yapan yaratıcısını tanımamasını hiç affetmedi. Allah'ın hiç affetmediği bir günahtır. Yani çeşitli günahlar var da hiç affetmediği bir günah. Allah'ın hiç affetmediği bir günahtır. Yani çeşitli günahlar var da hiç affetmediği bir günah.

Ve biz de asıl istediği de kendisini tanımamız. En önemli şey bu.Ve biz de asıl istediği de kendisini tanımamız. En önemli şey bu. Sen Allah'ı tanıyor musun; senin Allah'la direkt, doğrudan doğruya muamelen var mı, o kadar canlı mı?Sen Allah'ı tanıyor musun; senin Allah'la direkt, doğrudan doğruya muamelen var mı, o kadar canlı mı? Tanışıklığın o kadar candan mı, o kadar içten mi, o kadar samimi mi? O sana yakın. Sen ondan uzaksın. Tanışıklığın o kadar candan mı, o kadar içten mi, o kadar samimi mi? O sana yakın. Sen ondan uzaksın.

O zaman kendini düzeltmen lazım. O zaman birtakım çareler araman lazım.O zaman kendini düzeltmen lazım. O zaman birtakım çareler araman lazım. Birtakım bilgiler öğrenmen lazım. Birtakım bilgiler öğrenmen lazım. İşte bize her yerde hazır ve nazır olan, bize bizden yakın olan, bize her zaman ikram, İşte bize her yerde hazır ve nazır olan, bize bizden yakın olan, bize her zaman ikram, ihsan ve ilham da bulunan, bizi yaşatan, gördüren, konuşturan, yürüten, ihsan ve ilham da bulunan, bizi yaşatan, gördüren, konuşturan, yürüten, kalbimizi çalıştıran Rabbimiz'i tanımanın ilmi. Marifetullah ilmi, hangi ilimdir? kalbimizi çalıştıran Rabbimiz'i tanımanın ilmi.

Marifetullah ilmi, hangi ilimdir?

Tasavvuf ilmidir. Tefsir gibi Kur'ân-ı Kerîm'i anlatan bir ilim.Tasavvuf ilmidir. Tefsir gibi Kur'ân-ı Kerîm'i anlatan bir ilim. Kur'ân-ı Kerîm değil mi? Kur'ân-ı Kerîm'in içinde her şey var.Kur'ân-ı Kerîm değil mi? Kur'ân-ı Kerîm'in içinde her şey var. Kur'ân-ı Kerîm'in içinde tasavvuf da var, ferâiz de var, kâr da var. Kur'ân-ı Kerîm'in içinde tasavvuf da var, ferâiz de var, kâr da var.

Cemiyetin yönetimi, mirasın taksimi, aile hukuku her şey var; Kur'ân-ı Kerîm'in içinde.Cemiyetin yönetimi, mirasın taksimi, aile hukuku her şey var; Kur'ân-ı Kerîm'in içinde. Bunu özel bir kitap halinde, özel bir bölüm halinde, özel bir ders halinde, özel bir fakülte halinde diyor Bunu özel bir kitap halinde, özel bir bölüm halinde, özel bir ders halinde, özel bir fakülte halinde diyor

Nasıl Tıp Fakültesi ayrılmış.Nasıl Tıp Fakültesi ayrılmış. Niye Ziraat fakültesi ile Tıp Fakültesi beraber değil. İkisi de ilim değil mi? Niye Ziraat fakültesi ile Tıp Fakültesi beraber değil.

İkisi de ilim değil mi?

İlim ama konuları çok farklı olduğu için ayrı yerlere konulmuş.İlim ama konuları çok farklı olduğu için ayrı yerlere konulmuş. Her şeyin aslı Kur'ân-ı Kerîm ama Kur'ân-ı Kerîm'den alınmış olan ilimler içindeHer şeyin aslı Kur'ân-ı Kerîm ama Kur'ân-ı Kerîm'den alınmış olan ilimler içinde şeriat ilimleri içinde en önemlisi ise tasavvuf ilmi, marifetullah ilmi;şeriat ilimleri içinde en önemlisi ise tasavvuf ilmi, marifetullah ilmi; çünkü insanı Allah'ın rızasına götürüyor.çünkü insanı Allah'ın rızasına götürüyor. İnsan fıkıh ilmini bilirse abdest almasının usulünü öğrenmiş oluyor. İnsan fıkıh ilmini bilirse abdest almasının usulünü öğrenmiş oluyor.

Namaz kılmanın şeklini öğrenmiş oluyor.Namaz kılmanın şeklini öğrenmiş oluyor. Güzel oruç tutmanın şeklini öğrenmiş oluyor.Güzel oruç tutmanın şeklini öğrenmiş oluyor. Hadis ilmini öğrenirse hadis imamlarının kitaplarını öğrenmiş oluyor. Hadis ilmini öğrenirse hadis imamlarının kitaplarını öğrenmiş oluyor.

Metinleri öğrenmiş oluyor, rivayetleri öğrenmiş oluyor. Güzel. Metinleri öğrenmiş oluyor, rivayetleri öğrenmiş oluyor. Güzel. Madem ki Allah'ı tanımaya ait bir konudur; konusu itibariyle en şerefli olan İslâmî ilim şeriat ilmi, tasavvuftur. Madem ki Allah'ı tanımaya ait bir konudur; konusu itibariyle en şerefli olan İslâmî ilim şeriat ilmi, tasavvuftur.

Marifetullah ilmi, irfan ilmidir. Bu konu da tasavvuf ilminin içinde inceleniyor.Marifetullah ilmi, irfan ilmidir. Bu konu da tasavvuf ilminin içinde inceleniyor. Allahu Teâlâ hazretlerini tasavvuf ilmi insana nasıl tanıştırır,Allahu Teâlâ hazretlerini tasavvuf ilmi insana nasıl tanıştırır, insanı nasıl Allah'a giden ârif bir insan hâline getirir? Bunu ayrı bir ders halinde anlatmak lazım.insanı nasıl Allah'a giden ârif bir insan hâline getirir?

Bunu ayrı bir ders halinde anlatmak lazım.
Kısaca anlatmak lazım, sadece anlatmakla olmaz. Sadece söylemek yetmez.Kısaca anlatmak lazım, sadece anlatmakla olmaz. Sadece söylemek yetmez. Uygulamalı olması lazım. Nasıl sadece sınıfta ders anlatmıyor; doktorlar, profesörler… Uygulamalı olması lazım. Nasıl sadece sınıfta ders anlatmıyor; doktorlar, profesörler…

Aynı zamanda ameliyat yaptırıyorlar. Aynı zamanda laboratuvarda çalıştırıyorlar.Aynı zamanda ameliyat yaptırıyorlar. Aynı zamanda laboratuvarda çalıştırıyorlar. Uygulamalı olarak halkın içinde teorik ve pratik tarafları beraber götürerek bir iş yapıyorlar.Uygulamalı olarak halkın içinde teorik ve pratik tarafları beraber götürerek bir iş yapıyorlar. Tasavvufta da bunu yapacağız. Nazariyatın teorisini ve tatbikatını sözlü olarak anlatırız.Tasavvufta da bunu yapacağız.

Nazariyatın teorisini ve tatbikatını sözlü olarak anlatırız.
Siz de dinlersiniz, şu binalarla sorumlu olan İngilizler de dinleyebilir. Ona da tercüme edilebilir.Siz de dinlersiniz, şu binalarla sorumlu olan İngilizler de dinleyebilir. Ona da tercüme edilebilir. Ama dinlemek yetmez. Bilmek yetmez. Kur'ân-ı Kerîm ilimlerini Avrupalı bazı kimseler inceliyorlar. Ama dinlemek yetmez. Bilmek yetmez. Kur'ân-ı Kerîm ilimlerini Avrupalı bazı kimseler inceliyorlar.

Onlara oryantalist deniliyor. Oryantalist profesörler Ortaçağ ile ilgili bilgileri inceliyorlar.Onlara oryantalist deniliyor. Oryantalist profesörler Ortaçağ ile ilgili bilgileri inceliyorlar. Arapça biliyor.Arapça biliyor. Bakıyorsun; Alman, Fransız, Hollandalı çok güzel Arapça biliyor.Bakıyorsun; Alman, Fransız, Hollandalı çok güzel Arapça biliyor. İyi, maşaallah. Seviniyorsun. Bakıyorsun, müslüman olmamış. Bakıyorsun Kur'an okuyor, Kur'an biliyor. İyi, maşaallah. Seviniyorsun. Bakıyorsun, müslüman olmamış. Bakıyorsun Kur'an okuyor, Kur'an biliyor.

Kur'an'ın üzerine kitap yazıyor.Kur'an'ın üzerine kitap yazıyor. Mesela Hollandalı bir adam Kur'ân-ı Kerîm'i çok güzel fihrist yapmış, herkes istifade ediyor. Mesela Hollandalı bir adam Kur'ân-ı Kerîm'i çok güzel fihrist yapmış, herkes istifade ediyor. Alman, Fransız, vesaire var. Olabilir. Bunlar bilimleri öğreniyorlar; ama yetmez.Alman, Fransız, vesaire var. Olabilir. Bunlar bilimleri öğreniyorlar; ama yetmez. Bal bal demekle ağzın tatlı olmadığı gibi, sadece sözü söylemekle iş olmuyor. Neticede işi oldurmak lazım.Bal bal demekle ağzın tatlı olmadığı gibi, sadece sözü söylemekle iş olmuyor. Neticede işi oldurmak lazım. İş olmadan lafta kalırsa bir kıymeti yok. İş olmadan lafta kalırsa bir kıymeti yok.

Tasavvuf ilmi sadece dershane ilmi değildir. Medrese ilmi değildir. Mikrofon ilmi değildir.Tasavvuf ilmi sadece dershane ilmi değildir. Medrese ilmi değildir. Mikrofon ilmi değildir. Anlat, dinlesin. Olmaz. Uygulamalı bir ilimdir, hayatın içinde yaşanan bir ilimdir.Anlat, dinlesin. Olmaz. Uygulamalı bir ilimdir, hayatın içinde yaşanan bir ilimdir. Hal ilmi deniliyor, ona. Kalp ilmi, hal ilmi lafını herkes eder de halini hallenemez. Hal ilmi deniliyor, ona. Kalp ilmi, hal ilmi lafını herkes eder de halini hallenemez.

Yalan söylemenin kötü olduğunu herkes bilir de yalan söylemeyen azdır.Yalan söylemenin kötü olduğunu herkes bilir de yalan söylemeyen azdır. Sinirlenmemek gerektiğini herkes bilir de ama herkes uygulayamaz. Kızabilir, sinirlenebilir.Sinirlenmemek gerektiğini herkes bilir de ama herkes uygulayamaz. Kızabilir, sinirlenebilir. Gene bakarsın geçen olduğu gibi camlar kırılmış. Hani sinirlenmeyecektin, tutamadım kendimi. Gene bakarsın geçen olduğu gibi camlar kırılmış. Hani sinirlenmeyecektin, tutamadım kendimi.

Yani bilmek başka, uygulamak başka oluyor.Yani bilmek başka, uygulamak başka oluyor. İnsana Allah'ı bildiren ilim, tasavvuf ilmidir; ama Allah istemezse kendisini kul bilemez.İnsana Allah'ı bildiren ilim, tasavvuf ilmidir; ama Allah istemezse kendisini kul bilemez. Allah'ın müsaadesi lazım. Allah'ın razı olması lazım o kuldan.Allah'ın müsaadesi lazım. Allah'ın razı olması lazım o kuldan. Allah razı olmadığı kula ilminin zerresini koklatmaz. Dolaştırır, dolaştırır, dolaştırır.Allah razı olmadığı kula ilminin zerresini koklatmaz. Dolaştırır, dolaştırır, dolaştırır. Kapıdan girme yerini göstertmez. Gözü görmez adamın, etrafında dolaşır da kapıyı göremez.Kapıdan girme yerini göstertmez.

Gözü görmez adamın, etrafında dolaşır da kapıyı göremez.
Allah nasip etmez. Sübhanallah derya gibi bir ilgisi vardır adamın. Sekiz tane, on tane dil biliyordur.Allah nasip etmez. Sübhanallah derya gibi bir ilgisi vardır adamın. Sekiz tane, on tane dil biliyordur. Arapça biliyordur, Farsça biliyordur, Yunanca biliyordur. İbranice biliyordur. Arapça biliyordur, Farsça biliyordur, Yunanca biliyordur. İbranice biliyordur.

Koca bir çürümüş çınar gibi bakarsın kâfir olarak ölür gider. Bre insafsız kâfir!Koca bir çürümüş çınar gibi bakarsın kâfir olarak ölür gider. Bre insafsız kâfir! Bu kadar yaşadın, bu kadar kitap neşrettin. Bu kadar bilgin vardı, ne oldu? Bu kadar yaşadın, bu kadar kitap neşrettin. Bu kadar bilgin vardı, ne oldu?

Ne yapsın? Allah kapıyı göstermedi, giremedi cennete. Kapısını göstermeyince giremez insan. Ne yapsın? Allah kapıyı göstermedi, giremedi cennete. Kapısını göstermeyince giremez insan. Allah nasip etmeyince, Hak nasip etmeyince sen derviş olamazsın. Allah nasip etmeyince, Hak nasip etmeyince sen derviş olamazsın.

Boşuna söylemiyor o koca alim. Boşuna söylemiyor o koca alim.

Hak nasip etmeyince, ummana dalmayınca, mürşide ermeyince, Hak nasip etmeyince, ummana dalmayınca, mürşide ermeyince, Hak nasip etmeyince sen derviş olamazsın yani. Cennetlik olamazsın." diyor. Hak nasip etsin. Hak nasip etmeyince sen derviş olamazsın yani. Cennetlik olamazsın." diyor. Hak nasip etsin.

Doğru mudur? Doğrudur. Allah bir insana nasip etmişse ona ne diyoruz? Doğru mudur?

Doğrudur. Allah bir insana nasip etmişse ona ne diyoruz?

Allah hidayete erdirdi onu, diyoruz. Biz Fâtiha'da her gün ne diyoruz? Allah hidayete erdirdi onu, diyoruz. Biz Fâtiha'da her gün ne diyoruz?

Bizi doğru yola hidayet et, Yâ Rabbi! Hidayet senden yâ Rabbi! Bizi doğru yola hidayet et, Yâ Rabbi! Hidayet senden yâ Rabbi! Hem de Kur'ân-ı Kerîm'de çok açık âyetler var. Kime karşı? Hem de Kur'ân-ı Kerîm'de çok açık âyetler var. Kime karşı?

Resûlullah Efendimiz'e karşı açıkça söylenmiş ayetler var.Resûlullah Efendimiz'e karşı açıkça söylenmiş ayetler var. Diyor ki Kur'ân-ı Kerîm âyetleri: Bismillâhirrahmânirrahîm. Diyor ki Kur'ân-ı Kerîm âyetleri: Bismillâhirrahmânirrahîm.

İnneke lâ tehdî men ahbebte. Resûl'üm, boşuna çırpınma; telaşlanma, mahzun olma. Üzülme sen. İnneke lâ tehdî men ahbebte. Resûl'üm, boşuna çırpınma; telaşlanma, mahzun olma. Üzülme sen. Her istediğin insanı doğru yola sokamazsın. Müslüman yapamazsın. Her istediğin insanı doğru yola sokamazsın. Müslüman yapamazsın.

İnneke lâ tehdî men ahbebte. Sevdiğin insanı müslüman yapamazsın, sen. İnneke lâ tehdî men ahbebte. Sevdiğin insanı müslüman yapamazsın, sen.

Ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâu. Sen yapamazsın, Allah istediğini hidayete sokar.Ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâu. Sen yapamazsın, Allah istediğini hidayete sokar. Hayatında da böyle mi oldu Peygamber Efendimiz'in? Hayatında da böyle mi oldu Peygamber Efendimiz'in?

Evet, aynen böyle oldu. Ebû Talip amcasını çok seviyordu; Evet, aynen böyle oldu. Ebû Talip amcasını çok seviyordu; çünkü Ebû Talip amcası ona küçüklükten beri bakmıştı. Babalık yapmıştı.çünkü Ebû Talip amcası ona küçüklükten beri bakmıştı. Babalık yapmıştı. Hz. Ali'nin babası Ümmü Halim'in babası, amcası himaye etti. Hz. Ali'nin babası Ümmü Halim'in babası, amcası himaye etti. Korudu, müşriklerin karşısında savundu; ezdirmedi yeğenini. Korudu, müşriklerin karşısında savundu; ezdirmedi yeğenini.

"Ama amca ne olur gel; la ilahe illallah Muhammedün Resûlullah de."Ama amca ne olur gel; la ilahe illallah Muhammedün Resûlullah de. Ben sana şefaat edebileyim. Ben sana şefaat edebileyim. Namaz kılmamış da olsan oruç tutmamış da olsan kusurlu da olsan bir şefaat hakkım sana olsun. Kapı açılsın.Namaz kılmamış da olsan oruç tutmamış da olsan kusurlu da olsan bir şefaat hakkım sana olsun. Kapı açılsın. Gel, bir lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah deyiver." Gel, bir lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah deyiver."

Kureyşliler arkamdan alay ederler. Ölümden korktu da müslüman oldu derler, dedi.Kureyşliler arkamdan alay ederler. Ölümden korktu da müslüman oldu derler, dedi. Bir türlü o sözü söylemedi. Bak Peygamber Efendimiz amcasının müslüman olmasını çok istedi. Bir türlü o sözü söylemedi. Bak Peygamber Efendimiz amcasının müslüman olmasını çok istedi.

Çok istedi ama amcası Ebû Talip ona epeyce faydası olduğu halde imansız gitti.Çok istedi ama amcası Ebû Talip ona epeyce faydası olduğu halde imansız gitti. Âhirette Cehenneme gidecek. İmansız gitti. Âhirette Cehenneme gidecek. İmansız gitti.

Hidayet Allah'tan olduğu için Allahu teâla hazretlerinden istenir.Hidayet Allah'tan olduğu için Allahu teâla hazretlerinden istenir. Allah kuluna marifetullahı kendisi verir.Allah kuluna marifetullahı kendisi verir. Kendisini kendisi bildirir. Onun için tasavvuf ne ile uğraşıyor? Kendisini kendisi bildirir. Onun için tasavvuf ne ile uğraşıyor?

Tasavvuf Allah'a kulları sevdirmenin yolunu, nasihat yoluyla kullara öğretiyor, o kadar. Tasavvuf Allah'a kulları sevdirmenin yolunu, nasihat yoluyla kullara öğretiyor, o kadar. Bak, şöyle yapın. Şöyle şöyle yapın. Allah, o zaman sizi sever. Bak, şöyle yapın. Şöyle şöyle yapın. Allah, o zaman sizi sever. Hani "Aman yaramazlık yapma. Aman, ellerini güzelce yıka.Hani "Aman yaramazlık yapma. Aman, ellerini güzelce yıka. Aman gittiğin zaman uslu otur.Aman gittiğin zaman uslu otur. Aman, büyüklerini ezme e mi evladım. Hadi bakalım." bilmem ne falan diyoruz. Aman, büyüklerini ezme e mi evladım. Hadi bakalım." bilmem ne falan diyoruz.

Nasihatleri tutarsa çocuğu sever; gittikleri yerdeki büyükleri, babası, dedesi, amcası, neyseNasihatleri tutarsa çocuğu sever; gittikleri yerdeki büyükleri, babası, dedesi, amcası, neyse ama çocuk dinlemezse, yaramazlık yaparsa, sokakta oynamış, üstü, başı kirlenmiş.ama çocuk dinlemezse, yaramazlık yaparsa, sokakta oynamış, üstü, başı kirlenmiş. Elleri kirlenmiş. Kapıdan içeri giriyor. Öp evladım babanın, dedenin elini... Bir kenara kenara çekiyor. Elleri kirlenmiş. Kapıdan içeri giriyor. Öp evladım babanın, dedenin elini... Bir kenara kenara çekiyor.

Yani tasavvuf öğüt veriyor. Şeyh yol gösteriyor.Yani tasavvuf öğüt veriyor. Şeyh yol gösteriyor. Ana mesele kişinin kendisini Allah'a sevdirmesi. Peygamber Efendimiz amcası Ebû Talip Müslüman olsun istiyor. Ana mesele kişinin kendisini Allah'a sevdirmesi. Peygamber Efendimiz amcası Ebû Talip Müslüman olsun istiyor.

Ama Ebû Talip'in kendisinde bir kusur olduğu için kapıyı bulamıyor. Kurtuluşun kapısını bulamıyor.Ama Ebû Talip'in kendisinde bir kusur olduğu için kapıyı bulamıyor. Kurtuluşun kapısını bulamıyor. Cennetin kapısından içeri giremiyor. Bu önemli, Allahu Teâlâ hazretleri Hâdi'dir. Cennetin kapısından içeri giremiyor. Bu önemli, Allahu Teâlâ hazretleri Hâdi'dir. Hâdi; hidayet veren demek. Hidayet, Türkçe'de gütmek, sürmek demek. Hâdi; hidayet veren demek. Hidayet, Türkçe'de gütmek, sürmek demek.

Mesela arabayı sürüyorsun. Mesela sürüyü güdüyorsun. Bu demek yani. Gütmek, sürmek demek.Mesela arabayı sürüyorsun. Mesela sürüyü güdüyorsun. Bu demek yani. Gütmek, sürmek demek. Hatta hediye kelimesi da galiba buradan gelir. Mânası şu ki; karşındaki adama bir şey sürüyorsun.Hatta hediye kelimesi da galiba buradan gelir. Mânası şu ki; karşındaki adama bir şey sürüyorsun. Bir şey veriyorsun, hediye denir ona. Senden ona bir şey, eşya sevk olunmuş oluyor. Bir şey veriyorsun, hediye denir ona. Senden ona bir şey, eşya sevk olunmuş oluyor.

Böyle sevk eden kimseye hâdi derler. Çobana da hâdi derler. Çünkü çoban koyunlarını güdüyor.Böyle sevk eden kimseye hâdi derler. Çobana da hâdi derler. Çünkü çoban koyunlarını güdüyor. Sevk edilene Mehdî derler. Mesela bir insan hidayet üzereyse mehdîdir.Sevk edilene Mehdî derler.

Mesela bir insan hidayet üzereyse mehdîdir.
Tabii bir de Allah'ın Resûl'ünün soyundan gelen âhir zaman Mehdî'si olacak.Tabii bir de Allah'ın Resûl'ünün soyundan gelen âhir zaman Mehdî'si olacak. O da yine Allah tarafından doğru yola sev edilmiş, mübarek bir insan olduğundan o ismi almış oluyor.O da yine Allah tarafından doğru yola sev edilmiş, mübarek bir insan olduğundan o ismi almış oluyor. Hidayetten kimler mahrum oluyor? Önce bunu öğrenmemiz lazım, bu dünyaya imtihan için geldik.Hidayetten kimler mahrum oluyor?

Önce bunu öğrenmemiz lazım, bu dünyaya imtihan için geldik.
Gayemiz Allah'ın rızasını kazanmak. Ama kapıyı bulamama tehlikesi var.Gayemiz Allah'ın rızasını kazanmak. Ama kapıyı bulamama tehlikesi var. Nedir, hangi sebepten insan bu kapıyı bulamaz?Nedir, hangi sebepten insan bu kapıyı bulamaz? Hangi sebepten çıkış yolunu bulamaz; hangi sebepten, bu beladan,Hangi sebepten çıkış yolunu bulamaz; hangi sebepten, bu beladan, bu badireden insan kendisini kurtaramaz? Çok önemli bir soru bu. En önemli soru bu bizim için.bu badireden insan kendisini kurtaramaz?

Çok önemli bir soru bu. En önemli soru bu bizim için.
Biz insanoğulları için, şu dünyaya gelmiş ve imtihan âlemine atılacak insanlar için en önemli soru bu.Biz insanoğulları için, şu dünyaya gelmiş ve imtihan âlemine atılacak insanlar için en önemli soru bu. Kapıyı nereden bulacağız, bunun çıkışı neresi? Kapıyı nereden bulacağız, bunun çıkışı neresi?

Dört tarafı duvar, yüksek mi yüksek, kalın mı kalın. Bunun bir yerde çıkışı var; ama neresi.Dört tarafı duvar, yüksek mi yüksek, kalın mı kalın. Bunun bir yerde çıkışı var; ama neresi. Göremiyorum çıkış yolunu, çok önemli.Göremiyorum çıkış yolunu, çok önemli. Kur'ân-ı Kerîm'in sayfalarını çevirip âyetlerini okuduğumuz zaman,Kur'ân-ı Kerîm'in sayfalarını çevirip âyetlerini okuduğumuz zaman, bazı âyet-i kerîmelerin sonunda bu hususta bazı ip uçlarını görüyoruz. bazı âyet-i kerîmelerin sonunda bu hususta bazı ip uçlarını görüyoruz.

Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: Vallahu la yehdi'l-kavmel kafirin Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: Vallahu la yehdi'l-kavmel kafirin

Hemen not almak lazım. Allah kâfirlere hidayet vermiyor. Neden? Hemen not almak lazım. Allah kâfirlere hidayet vermiyor. Neden?

Kâfir, varlığını kabul etmiyor. Edepsiz, küstah, terbiyesiz, beyinsiz, geri kafalı, inatçı...Kâfir, varlığını kabul etmiyor. Edepsiz, küstah, terbiyesiz, beyinsiz, geri kafalı, inatçı... Vermiyor, Allah. Vermiyor. Sen misin öyle olan. Havanı alırsın şimdi. Vermiyor, Allah. Vermiyor. Sen misin öyle olan. Havanı alırsın şimdi.

Her yerde, her zaman misal olarak anlatıyorum. Ankara İlahiyatta, fakültede hocayım.Her yerde, her zaman misal olarak anlatıyorum. Ankara İlahiyatta, fakültede hocayım. Tabi bir taraftan bir tarikat şeyhidir diye duşmuşlar.Tabi bir taraftan bir tarikat şeyhidir diye duşmuşlar. Sinop'tan birisi geldi, askerlik yapıyormuş Genç bir kimse, delikanlı.Sinop'tan birisi geldi, askerlik yapıyormuş Genç bir kimse, delikanlı. Kapıdan telefonla dediler ki; biri sizinle görüşmek istiyormuş. Müsait mi durumunuz, gelsin mi? Kapıdan telefonla dediler ki; biri sizinle görüşmek istiyormuş. Müsait mi durumunuz, gelsin mi?

Müsaade edin, gelsin dedim. İçeri almışlar. Odama gelmiş, kapıyı çaldı. Açtı kapıyı.Müsaade edin, gelsin dedim. İçeri almışlar. Odama gelmiş, kapıyı çaldı. Açtı kapıyı. Yürüyüşü dengeli, kendisi sakin bir adam. Delikanlı genç adam durdu, ciddi. Buyurun, dedim.Yürüyüşü dengeli, kendisi sakin bir adam. Delikanlı genç adam durdu, ciddi. Buyurun, dedim. Oturabilir miyim? Oturun.Oturabilir miyim? Oturun. Oturdu, tanıdığım bir insan değil. O da beni ilk defa görüyor. O bana bakıyor, ben ona bakıyorum.Oturdu, tanıdığım bir insan değil. O da beni ilk defa görüyor.

O bana bakıyor, ben ona bakıyorum.
Dedi ki: "Ben transandantal meditasyon yapıyorum.Dedi ki: "Ben transandantal meditasyon yapıyorum. "Grup halinde veya tek olarak, ruhsal deneyler yaparak"Grup halinde veya tek olarak, ruhsal deneyler yaparak şu gördüğümüz âlemin ötesindeki gizli âlemlerle ilgili bilgileri genişletme çalışması yapıyoruz.şu gördüğümüz âlemin ötesindeki gizli âlemlerle ilgili bilgileri genişletme çalışması yapıyoruz. Konsantre olup, gözlerimizi kapayıp transandantal meditasyon yapıyoruz.Konsantre olup, gözlerimizi kapayıp transandantal meditasyon yapıyoruz. Öbür tarafın esrarını öğrenmekte bana yardım edebilir misin?" dedi. Öbür tarafın esrarını öğrenmekte bana yardım edebilir misin?" dedi.

Ben profesörüm, biraz da bir tarikatın vazifelisiyim diye ismimi duymuş ve gelmiş. Ben profesörüm, biraz da bir tarikatın vazifelisiyim diye ismimi duymuş ve gelmiş. Ben dedim ki: Anladım halini, pek iyi görmedim.Ben dedim ki: Anladım halini, pek iyi görmedim. Doğrudan doğruya kâfir misin, melun musun falan demedim de sen namaz kılar mısın, dedim. Doğrudan doğruya kâfir misin, melun musun falan demedim de sen namaz kılar mısın, dedim.

Yok, dedi. Oruç tutar mısın? Yok. Sıra sıra sordum soruları. İmanla hiç ilişkisi yok.Yok, dedi.

Oruç tutar mısın?

Yok. Sıra sıra sordum soruları. İmanla hiç ilişkisi yok.
Ben sana hiç yardım edemem. Edemem derken iki mânayı kastettim:Ben sana hiç yardım edemem. Edemem derken iki mânayı kastettim: Elimde imkân olsa sana vermem; senin gibi birine yardım eder miyim, etmem. Bu bir.Elimde imkân olsa sana vermem; senin gibi birine yardım eder miyim, etmem. Bu bir. İkincisi, sen benim yakınım olsan, Allah saklasın, oğlum olsan kardeşim olsanİkincisi, sen benim yakınım olsan, Allah saklasın, oğlum olsan kardeşim olsan ben de sana yardım etmek istesem yardım edemem. ben de sana yardım etmek istesem yardım edemem.

Ebû Talip gibi sen iman etmek istemezsen ben sana yardım edemem. Ebû Talip gibi sen iman etmek istemezsen ben sana yardım edemem.

Nasıl yardım edeyim? Nasıl yardım edeyim?

Sen kendi kendini mahvetmişinsen.Sen kendi kendini mahvetmişinsen. Sen mü'min değilsin, kâfirsin. Vallahu la yehdil kavme kâfirin. Kâfire Allah hidayeti vermez. Neden? Sen mü'min değilsin, kâfirsin.

Vallahu la yehdil kavme kâfirin. Kâfire Allah hidayeti vermez.

Neden?

Bunu defterlerinize, aklınızın, gönlünüzün defterine çok büyük harflerle iri iri yazın.Bunu defterlerinize, aklınızın, gönlünüzün defterine çok büyük harflerle iri iri yazın. Hidayet, Allah'ın en büyük nimetidir. Ondan büyük nimet olmaz.Hidayet, Allah'ın en büyük nimetidir. Ondan büyük nimet olmaz. Neden burada günde kırk defa "Yâ Rabbi! hidayet ver" diyoruz? Neden burada günde kırk defa "Yâ Rabbi! hidayet ver" diyoruz?

Hidayet Allah'ın en büyük nimetidir. Hidayet Allah'ın en büyük nimetidir. İsteyecek başka şey bulamadı mı!İsteyecek başka şey bulamadı mı! Bundan âlâsı yok da ondan, âlâların âlâsı bu da onun için. Bundan âlâsı yok da ondan, âlâların âlâsı bu da onun için. Hidâyet en büyük nimettir.Hidâyet en büyük nimettir. Allah da kendisine âsi, mücrim, kâfir olan böyle kimselere bu ikramı yapmaz.Allah da kendisine âsi, mücrim, kâfir olan böyle kimselere bu ikramı yapmaz. Yapmıyor, iyi kullarına yapıyor. Böyle kullarına vermiyor.Yapmıyor, iyi kullarına yapıyor.

Böyle kullarına vermiyor.
Çünkü o insana verse hidayeti cennete girecek. Huzuruna gelecek. Yani onun için iman şart.Çünkü o insana verse hidayeti cennete girecek. Huzuruna gelecek. Yani onun için iman şart. İsveçliler, Almanlar, Amerikalılar toplansınlar transandantal meditasyon yapsınlar. Profesörleri toplansınlar.İsveçliler, Almanlar, Amerikalılar toplansınlar transandantal meditasyon yapsınlar. Profesörleri toplansınlar. Cümle cihan halkını başlarına cem etsinler. Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Hiçbir şey yapamazlar. Neden? Cümle cihan halkını başlarına cem etsinler. Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Hiçbir şey yapamazlar.

Neden?

Kur'ân-ı Kerîm, köklerine bir kılıç savurmuş hepsini kesmiş, atmış. Savurmuş atmış. Kur'ân-ı Kerîm, köklerine bir kılıç savurmuş hepsini kesmiş, atmış. Savurmuş atmış.

Vallahi la yehdil kavmel kafirin. Allah, kâfirlere hidayet vermez.Vallahi la yehdil kavmel kafirin. Allah, kâfirlere hidayet vermez. "Ben Allah'a rağmen hidayeti kendim bulurum." Sen hava alırsın."Ben Allah'a rağmen hidayeti kendim bulurum." Sen hava alırsın. İnatçı herif, hâlâ inadını bırakmıyor. Allah'a rağmen sen bir şey yapabilir misin? İnatçı herif, hâlâ inadını bırakmıyor. Allah'a rağmen sen bir şey yapabilir misin?

Hiçbir şey yapamazsın. Allah'a dostu olmadan, Allah'tan zorla bir şey koparabilir misin? Hiçbir şey yapamazsın.

Allah'a dostu olmadan, Allah'tan zorla bir şey koparabilir misin?

Mümkün değil, olacak şey değil. Böyle terbiyesizlik, böyle bir şey olmaz.Mümkün değil, olacak şey değil. Böyle terbiyesizlik, böyle bir şey olmaz. Onun için mü'min olmak lazım. İnsanın mü'min olması lazım. Kalbine imanın gelmesi lazım.Onun için mü'min olmak lazım. İnsanın mü'min olması lazım. Kalbine imanın gelmesi lazım. İlk önce mü'min olması lazım. Mü'min olmak, nasıl oluyor? "Tamam, hocam. İlk önce mü'min olması lazım.

Mü'min olmak, nasıl oluyor?

"Tamam, hocam.
Ben bir mânevî varlık olarak şu dünyanın yaratılmış yıldızlarını falan görüyorum.Ben bir mânevî varlık olarak şu dünyanın yaratılmış yıldızlarını falan görüyorum. Onları yaratmış olan Yaratan'a inanıyorum." İyi, maşaallah. "Ama ne peygamber tanırım ne kitap tanırım. Onları yaratmış olan Yaratan'a inanıyorum." İyi, maşaallah. "Ama ne peygamber tanırım ne kitap tanırım. Ne din tanırım ne bilmem başka bir şey." Olmadı. Ne din tanırım ne bilmem başka bir şey." Olmadı.

O kâinatı yaratan Rabbülâlemin'in sana mesajı onlar. Sana mektubu o.O kâinatı yaratan Rabbülâlemin'in sana mesajı onlar. Sana mektubu o. Sen mektubu reddediyorsun. Kılavuz belgesini reddediyorsun. Bu cihazı nasıl kullanacaksın? Sen mektubu reddediyorsun. Kılavuz belgesini reddediyorsun. Bu cihazı nasıl kullanacaksın?

Bu kompleks cihazı, bu elektronik cihazı kullanamazsın ki. Bu kompleks cihazı, bu elektronik cihazı kullanamazsın ki. Kullanım belgesi reddediyorsun. Öğretmenini reddediyorsun, kılavuzu reddediyorsun.Kullanım belgesi reddediyorsun. Öğretmenini reddediyorsun, kılavuzu reddediyorsun. "Olmaz, inanıyorum." İnanıyorsan elçisine de inan."Olmaz, inanıyorum." İnanıyorsan elçisine de inan. Allah ne gönderirse kabul edeceksin. Elçi göndermiş. Bak, Osmanlılar ne yapıyormuş? Allah ne gönderirse kabul edeceksin. Elçi göndermiş. Bak, Osmanlılar ne yapıyormuş?

Padişah bir güzel ferman yazdırıyormuş. Altına bir tuğra, bir güzel imza atıyormuş.Padişah bir güzel ferman yazdırıyormuş. Altına bir tuğra, bir güzel imza atıyormuş. Altın yıldızlarla, tozlarla böyle güzel, kocaman bir ferman kıvırıyorlarmış.Altın yıldızlarla, tozlarla böyle güzel, kocaman bir ferman kıvırıyorlarmış. Ondan sonra deri bir kılıfın içine koyuyorlarmış. Saray sorgucu, kılıçlı, kaftanlı atına biniyormuş. Ondan sonra deri bir kılıfın içine koyuyorlarmış. Saray sorgucu, kılıçlı, kaftanlı atına biniyormuş.

Edirne, Sofya, Belgrad gidiyormuş; paşanın konağına. "Padişahtan ferman var, efendim."Edirne, Sofya, Belgrad gidiyormuş; paşanın konağına. "Padişahtan ferman var, efendim." Hemen o da fermanı alıyormuş. Öpüyormuş, alnına koyuyormuş. Ondan sonra açıyormuş. Neden? Hemen o da fermanı alıyormuş. Öpüyormuş, alnına koyuyormuş. Ondan sonra açıyormuş. Neden?

Padişahtan ferman geldi. Âlemlerin Rabbi'nden ferman geliyor. Rabbülâlemin'den ferman geliyor. Padişahtan ferman geldi. Âlemlerin Rabbi'nden ferman geliyor. Rabbülâlemin'den ferman geliyor. "Kabul etmiyorum". Rabbülâlemin'den elçi geliyor. "Kabul etmiyorum.""Kabul etmiyorum". Rabbülâlemin'den elçi geliyor. "Kabul etmiyorum." Senin bacağını kırarım ha! Sen kim oluyorsun? Senin bacağını kırarım ha! Sen kim oluyorsun?

Âlemlerin Rabbinin elçisi, onun elçi olarak şereflendirdiği, gönderdiği kimsenin sen ayağının tozu olamazsın.Âlemlerin Rabbinin elçisi, onun elçi olarak şereflendirdiği, gönderdiği kimsenin sen ayağının tozu olamazsın. Kabul etmemek ne demek? Olmaz, imanın tamam değil. Yıkıl, git cehenneme.Kabul etmemek ne demek?

Olmaz, imanın tamam değil. Yıkıl, git cehenneme.
Yallah! Cehenneme gider. İman; Allah'a inanacak. İnandın mı, inandım. İnandıysan elçisine de kulak ver. Yallah! Cehenneme gider. İman; Allah'a inanacak. İnandın mı, inandım. İnandıysan elçisine de kulak ver.

İnandıysan kitabına da kulak ver. İnandıysan kitabına da kulak ver. Kitabını da dinle, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününeKitabını da dinle, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe kadere, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inan. kadere, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inan. Adam kesesinden para çıkartırsa böyle büyük bir Alman, Fransız asilzadesiAdam kesesinden para çıkartırsa böyle büyük bir Alman, Fransız asilzadesi şövalye adamlarıyla baron, kont veya dük,şövalye adamlarıyla baron, kont veya dük, şişman hancı karşısında yere birkaç para atmıştı, hemen yerde yuvarlanıyor; parayı alıyor falan. şişman hancı karşısında yere birkaç para atmıştı, hemen yerde yuvarlanıyor; parayı alıyor falan.

"İşte iman ettik ya, al bunu yeter." der gibi bir eda içinde."İşte iman ettik ya, al bunu yeter." der gibi bir eda içinde. O para senin başında paralansın! Ne o yani?O para senin başında paralansın! Ne o yani? Allah'a inandığına böyle minnet mi ediyorsun, sağa sola? Çok büyük bir inkâr.Allah'a inandığına böyle minnet mi ediyorsun, sağa sola? Çok büyük bir inkâr. Tabii, inanacaksın. Kâinatın nesine hâkimsin? Tabii, inanacaksın. Kâinatın nesine hâkimsin?

Mevsimi değiştirebiliyor musun, güneşi doğdurabiliyor musun, batırabiliyor musun? Mevsimi değiştirebiliyor musun, güneşi doğdurabiliyor musun, batırabiliyor musun?

Neye kudretin var? Şu kâinatın içinde küçücük bir zerresin.Neye kudretin var?

Şu kâinatın içinde küçücük bir zerresin.
Elbette kabul edeceksin, bu kâinatın nizamını sen mi çattın?Elbette kabul edeceksin, bu kâinatın nizamını sen mi çattın? Bu çatıyı sen mi kurdun, bu yıldızları, sen mi donattın? Bu çatıyı sen mi kurdun, bu yıldızları, sen mi donattın?

Yok, hiçbir şeyden haberin yok. Beleşçi geldin. Sinek gibi, böcek gibi yaşıyorsun. Yok, hiçbir şeyden haberin yok. Beleşçi geldin. Sinek gibi, böcek gibi yaşıyorsun. Bedava gideceksin. Beleşçi bir insan, bir de Allah'a inanıyormuş. Lütfettin sanki.Bedava gideceksin. Beleşçi bir insan, bir de Allah'a inanıyormuş. Lütfettin sanki. Yalvaracağız, yakaracağız. Aferin, teşekkür ediyorum falan. Yalvaracağız, yakaracağız. Aferin, teşekkür ediyorum falan.

Bir şey değil ki yaptığın şey. Allah'a da inanacaksın, peygamberlerine de inanacaksın.Bir şey değil ki yaptığın şey. Allah'a da inanacaksın, peygamberlerine de inanacaksın. Peygamberlerin sonuncusu Muhammed Mustafâ'ya da inanacaksın.Peygamberlerin sonuncusu Muhammed Mustafâ'ya da inanacaksın. İnanıyor, inanıyor, inanıyor. Hz Âdem, Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz. İsa son. Ne oldu? İnanıyor, inanıyor, inanıyor. Hz Âdem, Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz. İsa son.

Ne oldu?

"Araba bozuldu." Az kaldı, oraya gelmiyor. Olmaz."Araba bozuldu." Az kaldı, oraya gelmiyor. Olmaz. Allah'a, peygamberlerine ve peygamberlerinin en sonuncusuna, kitaplarınaAllah'a, peygamberlerine ve peygamberlerinin en sonuncusuna, kitaplarına ve kitaplarının en sonuncusu ve en doğrusuna. Siz hümaniter duygulara sahip bir insansınız. ve kitaplarının en sonuncusu ve en doğrusuna. Siz hümaniter duygulara sahip bir insansınız.

İnsancıl yani. Hepimizin gözü var, kaşı var. Hepimiz aynı cinsten. Kanguru gibi değiliz, kuş gibi değiliz.İnsancıl yani. Hepimizin gözü var, kaşı var. Hepimiz aynı cinsten. Kanguru gibi değiliz, kuş gibi değiliz. Balık gibi değiliz. Hepimiz yeryüzünde, İngiliz de desek, Fransız da desek aynı cinsteniz.Balık gibi değiliz. Hepimiz yeryüzünde, İngiliz de desek, Fransız da desek aynı cinsteniz. Belli bir soyadınız, bir anadan, bir atadan geldik biz. Birleşsek ya; nasıl birleşelim, gel otur.Belli bir soyadınız, bir anadan, bir atadan geldik biz. Birleşsek ya; nasıl birleşelim, gel otur. Müzakere edelim, birleşelim. İşte o birleşmenin fermanı Kur'ân-ı Kerîm. Müzakere edelim, birleşelim. İşte o birleşmenin fermanı Kur'ân-ı Kerîm.

O birleşmenin fermanı.O birleşmenin fermanı. Fîhâ kutubun kayyimeh.Fîhâ kutubun kayyimeh. Bütün eski kitapların hepsi Kur'ân-ı Kerîm'in içinde var.Bütün eski kitapların hepsi Kur'ân-ı Kerîm'in içinde var. Aradığın bütün bilgiler orada mevcut.Aradığın bütün bilgiler orada mevcut. Bütün eski din mensuplarının hepsinin razı olacağı, bozuk akideleri atılmış,Bütün eski din mensuplarının hepsinin razı olacağı, bozuk akideleri atılmış, sağlam akideler muhafaza edilmiş olarak hepsi burada mevcut. Anlaşma metni, kontrat bu. Daha ne istiyorsun? sağlam akideler muhafaza edilmiş olarak hepsi burada mevcut. Anlaşma metni, kontrat bu. Daha ne istiyorsun?

Allah göndermiş, insanların birleşmesi için. Allah kâfirleri doğru yola hidayet etmiyor.Allah göndermiş, insanların birleşmesi için. Allah kâfirleri doğru yola hidayet etmiyor. Sevk etmiyor, sürmüyor. Oraya götürmüyor. Onları koruyup o koyunları oraya götürmüyor. Sevk etmiyor. Sevk etmiyor, sürmüyor. Oraya götürmüyor. Onları koruyup o koyunları oraya götürmüyor. Sevk etmiyor.

Neden? Kâfir de ondan. Kâfir dedin mi bitiyor işte. Kâfir adam inanmıyor.Neden?

Kâfir de ondan. Kâfir dedin mi bitiyor işte. Kâfir adam inanmıyor.
Eksik, bozuk, çürük, olmuyor. Başka âyet-i kerîmelere bakıyorsunuz. Eksik, bozuk, çürük, olmuyor. Başka âyet-i kerîmelere bakıyorsunuz.

Fasıklara da hidayet etmediğini bildiriyor Allah. Fasıklara da hidayet etmediğini bildiriyor Allah.

Hocam; kâfiri biliyorum da fâsık ne demek? Hocam; kâfiri biliyorum da fâsık ne demek?

İnançsız veya bozuk inancı olduğu için inancı geçersiz insan kâfirdir. Fasık ne demek? İnançsız veya bozuk inancı olduğu için inancı geçersiz insan kâfirdir.

Fasık ne demek?

Allah'a itaatten uzaklaşmış, Allah'ın itaatinden çıkmış insan demektir.Allah'a itaatten uzaklaşmış, Allah'ın itaatinden çıkmış insan demektir. Yani Allah'a âsi demek, günahkâr demek. Haramlara dalmış demek. Fâsık, haramlara, günahlara dalmış insan demek.Yani Allah'a âsi demek, günahkâr demek. Haramlara dalmış demek. Fâsık, haramlara, günahlara dalmış insan demek. Arapça da; Fe-fasaka an emri rabbihî der.Arapça da; Fe-fasaka an emri rabbihî der. Yani Allah'ın emrinden filk etti Yani çıktı. Fılk etmek, sapmak demek. Allah'ın emrini tutmadı, kaybetti. Yani Allah'ın emrinden filk etti Yani çıktı. Fılk etmek, sapmak demek. Allah'ın emrini tutmadı, kaybetti.

Ayağı kaydı, yanlış tarafa gitti. Yanlış yaptı, kötü iş yaptı. Onları da Allah hidayete erdirmiyor.Ayağı kaydı, yanlış tarafa gitti. Yanlış yaptı, kötü iş yaptı. Onları da Allah hidayete erdirmiyor. Onun için günahı da ısrarlı yapıp duruyorken Allah, insanı düzeltmez. Onun için günahı da ısrarlı yapıp duruyorken Allah, insanı düzeltmez. Günahı, günahlara götürecek; edepsizliğe devam. Günahı, günahlara götürecek; edepsizliğe devam.

Olmaz. Edepsizliği kesecek, edepsizlikten dönecek, edepsizliğin kötülüğünü anlayacak.Olmaz. Edepsizliği kesecek, edepsizlikten dönecek, edepsizliğin kötülüğünü anlayacak. Edepsizlikten vazgeçecek. Günahtan vazgeçecek.Edepsizlikten vazgeçecek. Günahtan vazgeçecek. Yol kesmeye devam ediyor, hırsızlık yapmaya devam ediyor.Yol kesmeye devam ediyor, hırsızlık yapmaya devam ediyor. Günah işlemeye devam ediyor, zina etmeye devam ediyor. Olmaz. Günah işlemeye devam ediyor, zina etmeye devam ediyor. Olmaz.

La yehdil kavmel fasıkin. Fasıklara da Allah hidayet vermez. La yehdil kavmel fasıkin. Fasıklara da Allah hidayet vermez. Edepsizlik ediyorsa layık değildir o; hidayet nimetine, hidayet ehline. Edepsizlik ediyorsa layık değildir o; hidayet nimetine, hidayet ehline. Allah'ın hidayet bahşetmesine liyakati yok. Daha diploma alacak halde değil. Allah'ın hidayet bahşetmesine liyakati yok. Daha diploma alacak halde değil.

Sınıfı geçecek hali yok.Sınıfı geçecek hali yok. Okula kayıt olacak hali yok ki. Ben buna okulun diplomasını vereyim. Veya şöyle söyleyelim:Okula kayıt olacak hali yok ki. Ben buna okulun diplomasını vereyim. Veya şöyle söyleyelim: Kâfir okula dahi kaydedilecek durumda insan değil.Kâfir okula dahi kaydedilecek durumda insan değil. Fasık okula girmiş; ama diploma alacak insan değil. Tembel, derslerine çalışmıyor.Fasık okula girmiş; ama diploma alacak insan değil. Tembel, derslerine çalışmıyor. Hocaların dediklerini yapmıyor. Ödevlerini yapmıyor, aksini yapıyor.Hocaların dediklerini yapmıyor.

Ödevlerini yapmıyor, aksini yapıyor.
Sabahlara kadar futbol, sinema, bar, pavyon… Babası tarla satıyor. Sabahlara kadar futbol, sinema, bar, pavyon… Babası tarla satıyor. Oğlum İstanbul'da hukuk fakültesini bitirecek. Oğlum İstanbul'da hukuk fakültesini bitirecek.

Çocuk babasının tarla parasını aldı mı "Hadi bizim moruktan yine paralar geldi.Çocuk babasının tarla parasını aldı mı "Hadi bizim moruktan yine paralar geldi. Bu akşam felekten bir gün çalalım. Çamlıca'ya mı istersiniz Emirgan'a mi istersiniz, Taksim'e mi istersiniz?" Bu akşam felekten bir gün çalalım. Çamlıca'ya mı istersiniz Emirgan'a mi istersiniz, Taksim'e mi istersiniz?"

Babası da mektep bitirecek sanıyor. Böyle çocuk mezun olur mu? Babası da mektep bitirecek sanıyor. Böyle çocuk mezun olur mu?

Olmaz on sene, yirmi sene. Babasına çok tarlalar sattırır. Köyde babası bekler.Olmaz on sene, yirmi sene. Babasına çok tarlalar sattırır. Köyde babası bekler. Bizim çocuk okuyacak da hâkim olacak, avukat olacak diye bekler. Bizim çocuk okuyacak da hâkim olacak, avukat olacak diye bekler. Demek ki böyle insanlara da Allah hidayet vermiyor. Sonra; Demek ki böyle insanlara da Allah hidayet vermiyor. Sonra;

Allah, zalimlere hidayet vermiyor. Zorba herif, cani herif, gaddar herif, kan dökücü, hunhar.Allah, zalimlere hidayet vermiyor. Zorba herif, cani herif, gaddar herif, kan dökücü, hunhar. Allah hidayet vermez. Hazineleri var.Allah hidayet vermez. Hazineleri var. Sarayları var, başına çalınsın, ne olursa olsun; Allah o zaman sevmiyor.Sarayları var, başına çalınsın, ne olursa olsun; Allah o zaman sevmiyor. Sevmediği için zalimlere de hidayet vermiyor. Haram yiyor. İnsanlara zulmediyor.Sevmediği için zalimlere de hidayet vermiyor.

Haram yiyor. İnsanlara zulmediyor.
Kendisine zulmediyor. Günah işliyor. Kur'ân-ı Kerîm'de günahlar, zulmetmek diye tabir edilir.Kendisine zulmediyor. Günah işliyor. Kur'ân-ı Kerîm'de günahlar, zulmetmek diye tabir edilir. Kur'ân-ı Kerîm'de öyle geçer.Kur'ân-ı Kerîm'de öyle geçer. "Nefislerine zulmedenler" diye geçer. Çok enteresandır. Nefse nasıl zulmediyor insan? "Nefislerine zulmedenler" diye geçer. Çok enteresandır. Nefse nasıl zulmediyor insan?

Sadist mi kendisine iğne mi batırıyor? Kendi kendilerini cezalandırıyor mu? Sadist mi kendisine iğne mi batırıyor? Kendi kendilerini cezalandırıyor mu?

Bazı insanlar böyle şeyler yapıyorlar. Hayır, günah işliyor. Allah'ın cezasına müstahak oluyor. Bazı insanlar böyle şeyler yapıyorlar. Hayır, günah işliyor. Allah'ın cezasına müstahak oluyor. Kendi kendine zulmetmiş oluyor. Kendi kendine zulmetmiş oluyor.

Demek ki ister kendi kendisine zulmetmiş olsun, günah işlemek suretiyle ister başkasına eza,Demek ki ister kendi kendisine zulmetmiş olsun, günah işlemek suretiyle ister başkasına eza, cefa vermek suretiyle onun canını yakmış ve bedduasını almış olsun;cefa vermek suretiyle onun canını yakmış ve bedduasını almış olsun; fasıklara, zalimlere, kâfirlere, edepsizlere Allah hidayet vermiyor. fasıklara, zalimlere, kâfirlere, edepsizlere Allah hidayet vermiyor. Hidayet çok güzel bir şey de bunlar layık olmadığından Allah vermiyor. Hidayet çok güzel bir şey de bunlar layık olmadığından Allah vermiyor. Çok kıymetli bir şey de bunlar layık olmayınca vermiyor. Ana fikir bu.Çok kıymetli bir şey de bunlar layık olmayınca vermiyor.

Ana fikir bu.
Yani o güzel mükâfatı almak için, kupayı kazanmak için, çalışmak lazım. Diplomayı almak için çalışmak lazım.Yani o güzel mükâfatı almak için, kupayı kazanmak için, çalışmak lazım. Diplomayı almak için çalışmak lazım. Âhireti kazanmak için gayret göstermek lazım. O yapılmadığı için Allah hidayetini vermiyor.Âhireti kazanmak için gayret göstermek lazım. O yapılmadığı için Allah hidayetini vermiyor. O halde bu dünya hayatı imtihandır. O halde bu dünya hayatı imtihandır. Madem ki buradaki vazifemiz Allah'ın rızasını kazanmak, Allah'ın rızasını kazanmak için, Madem ki buradaki vazifemiz Allah'ın rızasını kazanmak, Allah'ın rızasını kazanmak için, kapıyı bulmak için, cennete girmek için Allah'ın sevdiği kul olmak lazımdır. kapıyı bulmak için, cennete girmek için Allah'ın sevdiği kul olmak lazımdır.

Allah'ın hidayetine ermek lazım. O halde kâfir olmamak lazım. Mü'min olacağız. Fasık olmamak lazım.Allah'ın hidayetine ermek lazım. O halde kâfir olmamak lazım. Mü'min olacağız. Fasık olmamak lazım. Mutî kul olacağız. Yolunda yürüyen, ibadetini yapan, haramları yemeyen kul olmak lazım.Mutî kul olacağız. Yolunda yürüyen, ibadetini yapan, haramları yemeyen kul olmak lazım. Zalim kul olmaması lazım. Âlim kul olmak lazım.Zalim kul olmaması lazım. Âlim kul olmak lazım. Hem kendisine zulmetmeyecek hem çevresine zulmetmeyecek. Adam hacı, evde acı. Dışarıda cömert. Evde pinti. Hem kendisine zulmetmeyecek hem çevresine zulmetmeyecek. Adam hacı, evde acı. Dışarıda cömert. Evde pinti.

Herkese karşı güleç yüzlü, evde zalim. Herkese karşı güleç yüzlü, evde zalim. İl eyisi, ev ağusu.İl eyisi, ev ağusu. Evde zehir zemberek, dışarıda iyi. Herkesle oturur, herkese felekten bir şeyler ısmarlar falan.Evde zehir zemberek, dışarıda iyi. Herkesle oturur, herkese felekten bir şeyler ısmarlar falan. Herkes memnun. Bir de karısına, çocuklarına sor. Evde berbat. Olmaz.Herkes memnun. Bir de karısına, çocuklarına sor. Evde berbat. Olmaz. Demek ki zalim olmayacak. Kâfir olmayacak. Mü'min olacak, günahlardan kesilmiş olacak.Demek ki zalim olmayacak. Kâfir olmayacak.

Mü'min olacak, günahlardan kesilmiş olacak.
Allah yolunda yürüyen kul olacak.Allah yolunda yürüyen kul olacak. Bu hidayet denilen eşsiz, emsalsiz, âb-ı hayatı bulmak için, o büyük dengeye sahip olmak için,Bu hidayet denilen eşsiz, emsalsiz, âb-ı hayatı bulmak için, o büyük dengeye sahip olmak için, hidayete ermek için, imanımızı çok iyi kollayacağız. hidayete ermek için, imanımızı çok iyi kollayacağız.

Aman imanımız yanlış olmasın, yanlış akideye sapmayalım diye çok çalışacağız; çünkü sahteleri çok.Aman imanımız yanlış olmasın, yanlış akideye sapmayalım diye çok çalışacağız; çünkü sahteleri çok. Sahtekârlar çok. Yol şaşırtıcılar çok. Herkesin yaptığı farklı.Sahtekârlar çok. Yol şaşırtıcılar çok. Herkesin yaptığı farklı. Herkes bir tarafa alıp götürüyor, kandırıyorlar yani imanını. İmanın hırsızları, düşmanları çok. Herkes bir tarafa alıp götürüyor, kandırıyorlar yani imanını. İmanın hırsızları, düşmanları çok.

İnsan; onun için imanı sağlam yaşamayı öğrenecek.İnsan; onun için imanı sağlam yaşamayı öğrenecek. Kur'an'dan öğrenecek, Peygamber Efendimiz'den öğrenecek.Kur'an'dan öğrenecek, Peygamber Efendimiz'den öğrenecek. Kur'an'da, peygamber yolunda yürüyen, Peygamber Efendimiz'in varislerinden öğrenecek.Kur'an'da, peygamber yolunda yürüyen, Peygamber Efendimiz'in varislerinden öğrenecek. Ulemâ-i muaffifînden öğrenecek. Mürşid-i kâmilinden öğrenecek ki Ulemâ-i muaffifînden öğrenecek. Mürşid-i kâmilinden öğrenecek ki

Onun için imanına dikkat edecek. İşte şeriatının önemli meseleleri,Onun için imanına dikkat edecek. İşte şeriatının önemli meseleleri, inançla ilgili hususları burada, bunları öğreneceksiniz.inançla ilgili hususları burada, bunları öğreneceksiniz. Hanımlar, ders yapacak. Beyler ders yapacak, camiye gidecekler.Hanımlar, ders yapacak. Beyler ders yapacak, camiye gidecekler. Muteber kitapları okuyacaklar. En muteber, en büyük âlimlerinin kitaplarını okuyacaklar. Muteber kitapları okuyacaklar. En muteber, en büyük âlimlerinin kitaplarını okuyacaklar.

İmanın sağlam olmasına çok güzel destek olur. İman kale gibi sağlam olacak. Sonra kalbi tertemiz olacak.İmanın sağlam olmasına çok güzel destek olur. İman kale gibi sağlam olacak. Sonra kalbi tertemiz olacak. Allah yolunda olacak, itaat yolunda olacak. Allah yolunda olacak, itaat yolunda olacak. Yâ Rabbi; sen ne dediysen ne buyurduysan yapmaya hazırım. Namaz dedin, kılıyorum. Yâ Rabbi; sen ne dediysen ne buyurduysan yapmaya hazırım. Namaz dedin, kılıyorum.

Kılacağım ömrümün sonuna kadar.Kılacağım ömrümün sonuna kadar. İnşallah namazından ayırma beni; camiden, cemaatten ayırma ve koparma beni. Şaşırtma, sapıtma beni. İnşallah namazından ayırma beni; camiden, cemaatten ayırma ve koparma beni. Şaşırtma, sapıtma beni. Orucumu tutacağım. Kur'an'ın bütün emirlerini tutacağım. Zekâtımı vereceğim, canımı vereceğim. Orucumu tutacağım. Kur'an'ın bütün emirlerini tutacağım. Zekâtımı vereceğim, canımı vereceğim.

Malımı vereceğim. Senin istediğin ne ise sana mutîyim. Ömrümü sana itaat ile geçireceğim.Malımı vereceğim. Senin istediğin ne ise sana mutîyim. Ömrümü sana itaat ile geçireceğim. Sana âsi olmayacağım, yâ Rabbi, demesi lazım. Sonra helal lokmaya çok dikkat etmesi lazım.Sana âsi olmayacağım, yâ Rabbi, demesi lazım. Sonra helal lokmaya çok dikkat etmesi lazım. Helal lokma; ağızdan giren, yenilen lokmanın helal olması. Helal lokma; ağızdan giren, yenilen lokmanın helal olması.

Helal lokma birkaç vasıfta incelenebilir:Helal lokma birkaç vasıfta incelenebilir: Mesela içki ne kadar temiz yapılırsa yapılsın ne kadar sıhhat şartlarına riayet edilirse edilsin içki haramdır.Mesela içki ne kadar temiz yapılırsa yapılsın ne kadar sıhhat şartlarına riayet edilirse edilsin içki haramdır. Haramdır, bitti. Kabul ettim.Haramdır, bitti. Kabul ettim. Domuz eti haramdır, bitti.Domuz eti haramdır, bitti. Faiz haramdır, bitti. Hırsızlıktan alınan mal haramdır, bitti.Faiz haramdır, bitti. Hırsızlıktan alınan mal haramdır, bitti. Zorla alınan mal haramdır, bitti.Zorla alınan mal haramdır, bitti. Birisinin gözyaşıyla razı olmadığı şekilde ondan zorla çekilip koparılmış şey haramdır, bitti. Birisinin gözyaşıyla razı olmadığı şekilde ondan zorla çekilip koparılmış şey haramdır, bitti.

Yani bir kendisi haram olabilir; bir de alınış, kazanılış şekli gayri meşru olduğu zaman haramlaşabilir.Yani bir kendisi haram olabilir; bir de alınış, kazanılış şekli gayri meşru olduğu zaman haramlaşabilir. Ekmek helaldir de fırıncının dükkânından çalarsan haram olur. Ekmek helal, yemek serbest. Ekmek helaldir de fırıncının dükkânından çalarsan haram olur. Ekmek helal, yemek serbest. Elma yemek haram değil; ama komşunun bahçesinden elmayı kopartırsan elma haram olur.Elma yemek haram değil; ama komşunun bahçesinden elmayı kopartırsan elma haram olur. Bu kadar basit, elma helal ama Bu kadar basit, elma helal ama alış yolun anlış olduğu için haram olur. Haramdan kaçınacağız.alış yolun anlış olduğu için haram olur. Haramdan kaçınacağız. Günah, haram insanın boğazından girdi mi mutlaka temizlenmesi cehennemde yanmakla olur.Günah, haram insanın boğazından girdi mi mutlaka temizlenmesi cehennemde yanmakla olur. Haramın temizlenmesinin şekli cehennemde cayır cayır yanarak olur.Haramın temizlenmesinin şekli cehennemde cayır cayır yanarak olur. Onun için haramdan kurtulacak. Haram bir lokma yememeye çok dikkat edecek. Onun için haramdan kurtulacak. Haram bir lokma yememeye çok dikkat edecek.

Bazı kimselerin bedbahtlığı, haram süt emmekten başlar.Bazı kimselerin bedbahtlığı, haram süt emmekten başlar. Veyahut haram münasebetten, nikâhsızlıktan başlıyorVeyahut haram münasebetten, nikâhsızlıktan başlıyor Veya nikâhın bâtıl ve gayri sahih olmasından başlıyor; bedbahtlık, perişanlık oadan başlıyor.Veya nikâhın bâtıl ve gayri sahih olmasından başlıyor; bedbahtlık, perişanlık oadan başlıyor. Ondan sonra böyle gidiyor. Onun için helal lokmaya çok dikkat edeceksiniz.Ondan sonra böyle gidiyor.

Onun için helal lokmaya çok dikkat edeceksiniz.
Bir, kendiniz helal lokma yiyeceksiniz. İki, evinize helal lokma götüreceksiniz.Bir, kendiniz helal lokma yiyeceksiniz. İki, evinize helal lokma götüreceksiniz. Başkasını mahvetmeye hakkınız yok ki. Zavallı çocuklarınızı mahvetmeye hakkınız yok ki. Başkasını mahvetmeye hakkınız yok ki. Zavallı çocuklarınızı mahvetmeye hakkınız yok ki. Karınızı mahvetmeye hakkınız yok ki. Büyük zulüm, zulümlerin en büyüğü. Karınızı mahvetmeye hakkınız yok ki.

Büyük zulüm, zulümlerin en büyüğü.
Karınıza, çocuğunuza en büyük zulmü yapıyorsunuz; haram lokma götürerek. Helal götüreceksin.Karınıza, çocuğunuza en büyük zulmü yapıyorsunuz; haram lokma götürerek. Helal götüreceksin. Alnının teriyle götüreceksin. Evliyâullahtan bir zât hacca yola çıkmış. Hiçbir şey almamış yanına. Alnının teriyle götüreceksin.

Evliyâullahtan bir zât hacca yola çıkmış. Hiçbir şey almamış yanına.
Evden elini kolunu sallayarak çıkmış. Evden elini kolunu sallayarak çıkmış. Acıkmış, iki günde bir de yese, üç günde bir de yese bu mide biraz bir şey istiyor.Acıkmış, iki günde bir de yese, üç günde bir de yese bu mide biraz bir şey istiyor. Yani acıkmış, yanında hiçbir şey yok. Bakmış orada bostan görünüyor. Yani acıkmış, yanında hiçbir şey yok. Bakmış orada bostan görünüyor.

Su çıkıyor bostandan. "Siz ne kadar masraf ediyorsunuz?" demiş. "Bu attır.Su çıkıyor bostandan. "Siz ne kadar masraf ediyorsunuz?" demiş. "Bu attır. Önüne arpa döküyoruz, saman döküyoruz. İki dirheme gidiyorlar." "Tamam. Onu çözün.Önüne arpa döküyoruz, saman döküyoruz. İki dirheme gidiyorlar." "Tamam. Onu çözün. Bir dirhem bana verin, kâfi." demiş. Bir dirheme dönmüş, dolap beygiri gibi. Bir dirhem bana verin, kâfi." demiş. Bir dirheme dönmüş, dolap beygiri gibi.

Para kazanmış; ama alnının akıyla kazanmış, yemiş. Helal lokmaya çok dikkat edeceksiniz.Para kazanmış; ama alnının akıyla kazanmış, yemiş. Helal lokmaya çok dikkat edeceksiniz. Temiz kalbe, iyi niyete çok dikkat edeceksiniz.Temiz kalbe, iyi niyete çok dikkat edeceksiniz. İnsan kötü yolda olabiliyor; ama iyi bir niyetle temiz kalpleİnsan kötü yolda olabiliyor; ama iyi bir niyetle temiz kalple iyi bir duyguya sahip olmasıyla hidayete girebiliyor. Hidayet nasip ediyor Allah. iyi bir duyguya sahip olmasıyla hidayete girebiliyor.

Hidayet nasip ediyor Allah.
Bakıyor onda güzel bir şey var. Ondan dolayı hidayet nasip ediyor. Bakıyor onda güzel bir şey var. Ondan dolayı hidayet nasip ediyor. Mesela evliyâullahtan birisinin menakıbını okudum. Yanlış yolda bir insanmış.Mesela evliyâullahtan birisinin menakıbını okudum. Yanlış yolda bir insanmış. Günahlar, eğlence, haram bilmem ne. Yolda bir bismillah yazısı görmüş, çamurların arasında.Günahlar, eğlence, haram bilmem ne.

Yolda bir bismillah yazısı görmüş, çamurların arasında.
Almış, Allah'ın adı yerde kalmış, çamurların arasında diye yıkamış, temizlemiş.Almış, Allah'ın adı yerde kalmış, çamurların arasında diye yıkamış, temizlemiş. Bir de kendisinden güzel kokular sürmüş üstüne. Misk ile koklamış. Hoş kokular sürmüş, kaldırmış. Bir de kendisinden güzel kokular sürmüş üstüne. Misk ile koklamış. Hoş kokular sürmüş, kaldırmış.

Baş köşeye koymuş. Gece "Sen bizim ismimize hürmet ettin. Sen bizim ismimizi taltif eyledin.Baş köşeye koymuş. Gece "Sen bizim ismimize hürmet ettin. Sen bizim ismimizi taltif eyledin. Biz de senin gönlünü taltif eyledik." diye bir rüya görüyor.Biz de senin gönlünü taltif eyledik." diye bir rüya görüyor. Ertesi gün bir tevbe, bir güzel niyetle Allah'ın sevgili kulu oluyor. Edep; güzel bir duygu. Ertesi gün bir tevbe, bir güzel niyetle Allah'ın sevgili kulu oluyor. Edep; güzel bir duygu. Böylece insanın hidayeti kazanmasına sebep oluyor. Allahu Teâlâ hazretleri bizi imansızlıktan korusun. Böylece insanın hidayeti kazanmasına sebep oluyor. Allahu Teâlâ hazretleri bizi imansızlıktan korusun.

Zulmetmekten korusun. Allah'ın itaati yolunda ayağı kayanlardan, sapanlardan etmesin.Zulmetmekten korusun. Allah'ın itaati yolunda ayağı kayanlardan, sapanlardan etmesin. Edepli bir kul eylesin, kalbimizi temiz eylesin. Edepli bir kul eylesin, kalbimizi temiz eylesin. Hidayetini kazanmamıza sebep olacak ne kadar güzel, müsbet, olumlu vasıflar varsaHidayetini kazanmamıza sebep olacak ne kadar güzel, müsbet, olumlu vasıflar varsa onlara da sahip olmayı nasip eylesin. onlara da sahip olmayı nasip eylesin.

Bunlara çok dikkat edin. Yani çok önemli meseleler.Bunlara çok dikkat edin. Yani çok önemli meseleler. Allah hepinizden razı olsun. es-Selamu aleyküm verahmetullah. Allah hepinizden razı olsun.

es-Selamu aleyküm verahmetullah.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2