Namaz Vakitleri

25 Cemâziye'l-Âhir 1446
26 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:48
Yatsı
19:15
Detaylı Arama

Hidayet Allah’tandır

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Safer 1410 / 17.09.1989
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

En Çok Ettikleri Dua, Kalbin Katılaşması, İnsanoğlu Çok Zàlimdir, Arafe Günü Yaptığı Dua, Şirkin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hidayet Allah’tandır

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Safer 1410 / 17.09.1989
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

En Çok Ettikleri Dua, Kalbin Katılaşması, İnsanoğlu Çok Zàlimdir, Arafe Günü Yaptığı Dua, Şirkin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzüubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzüubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-MustafâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn. ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn.

Emmâ ba'dü: Emmâ ba'dü:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'l-lâh ve efdale'l-hedyi hedyüFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'l-lâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâseyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle.

Kâne eksere duâihî yâ mukallibe'l-kulûb sebbit kalbî alâ dînik. Kâne eksere duâihî yâ mukallibe'l-kulûb sebbit kalbî alâ dînik.

Aziz ve Muhterem kardeşlerim! Aziz ve Muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, rızasıAllahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, rızası dünyada âhirette üzerinize olsun. Sözlerin en doğrusu en güzeli, Allahu Teâlâ hazretlerinin kelamıdır.dünyada âhirette üzerinize olsun. Sözlerin en doğrusu en güzeli, Allahu Teâlâ hazretlerinin kelamıdır. Yolların en güzeli onun elçisi numune-i imtisâlimiz rehberimizYolların en güzeli onun elçisi numune-i imtisâlimiz rehberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin yoludur.Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin yoludur. Bunun dışındaki yolların hepsi yanlıştır, bid'atler ve sahipleri cehennemdedir.Bunun dışındaki yolların hepsi yanlıştır, bid'atler ve sahipleri cehennemdedir. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi sünnet-i seniyye-i nebeviyeden ayırmasın.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi sünnet-i seniyye-i nebeviyeden ayırmasın. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini şu asırda ihya eyleyip canlandırıpPeygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini şu asırda ihya eyleyip canlandırıp şehit sevapları kazanmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.şehit sevapları kazanmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Peygamber Efendimiz'in âdet-i seniyyeleri ve itiyatları hakkındaki rivayetleriPeygamber Efendimiz'in âdet-i seniyyeleri ve itiyatları hakkındaki rivayetleri Râmuzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının son bölümünden okumaya devam ediyoruz. Râmuzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının son bölümünden okumaya devam ediyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin, bu rivayetlerin okunması ve izahına geçmeden önceBu hadîs-i şerîflerin, bu rivayetlerin okunması ve izahına geçmeden önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e ümmetliğimizin, sevgimizin, saygımızın,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e ümmetliğimizin, sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın bir nişânesi olarak rûh-i pâkine âcizâne bizden bir hediye-i Kur'âniyye olsun diyebağlılığımızın bir nişânesi olarak rûh-i pâkine âcizâne bizden bir hediye-i Kur'âniyye olsun diye ve onun mübarek âl'inin ve pâk ashabının ve kıyamete kadar cümle etbâının ve ahbabının ruhlarınave onun mübarek âl'inin ve pâk ashabının ve kıyamete kadar cümle etbâının ve ahbabının ruhlarına hediye olsun diye, Hz. Âdem atamızdan Peygamber Efendimiz'e kadar yeryüzünün muhtelif yerlerindehediye olsun diye, Hz. Âdem atamızdan Peygamber Efendimiz'e kadar yeryüzünün muhtelif yerlerinde vazife görmüş, gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselînin ruhlarına hediye olsun diye,vazife görmüş, gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselînin ruhlarına hediye olsun diye, Allah'ın cümle sevgili kulları evliyâullahın ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'inAllah'ın cümle sevgili kulları evliyâullahın ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in Peygamber Efendimiz'den sonra Peygamber Efendimiz'in varisi olarak mürşidleri ve mürebbîleri olarakPeygamber Efendimiz'den sonra Peygamber Efendimiz'in varisi olarak mürşidleri ve mürebbîleri olarak vazife görmüş olan ulemâ-i muhakkıkîn, meşâyih-i vâsılîn, sâdât-ı turuk-i aliyyemezinvazife görmüş olan ulemâ-i muhakkıkîn, meşâyih-i vâsılîn, sâdât-ı turuk-i aliyyemezin Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ ve sâir sahabe rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından,Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ ve sâir sahabe rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından, kendisinden feyz aldığımız Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olankendisinden feyz aldığımız Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan silsilemiz mensuplarının cümlesinin ruhlarına hediye olsun diyesilsilemiz mensuplarının cümlesinin ruhlarına hediye olsun diye ve uzaktan yakından bu rivayetleri dinlemek, bu hadisleri öğrenmek, sevap kazanmak dileğiyleve uzaktan yakından bu rivayetleri dinlemek, bu hadisleri öğrenmek, sevap kazanmak dileğiyle bu mescidde cem olmuş olan, teşrif etmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüşbu mescidde cem olmuş olan, teşrif etmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye,bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye, bu beldeleri Allah Allah diye diye mallarını, canlarını feda ederek fethetmişbu beldeleri Allah Allah diye diye mallarını, canlarını feda ederek fethetmiş ve bize emanet bırakmış olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin,ve bize emanet bırakmış olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, şu içinde ibadet ettiğimiz ve hadis dersini yaptığımız camiyi yapmış olan İskender Paşa'nınşu içinde ibadet ettiğimiz ve hadis dersini yaptığımız camiyi yapmış olan İskender Paşa'nın ve bu camiyi zaman zaman tamir, tecdîd ve tevsî etmiş olanların ruhlarınave bu camiyi zaman zaman tamir, tecdîd ve tevsî etmiş olanların ruhlarına ve onların yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye, nihayet bütün mü'minîn ü mü'minâtve onların yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye, nihayet bütün mü'minîn ü mü'minât kardeşlerimizin de ruhlarına dereceleri üzere ikram olunsun, kabirleri pür-nûr olsun,kardeşlerimizin de ruhlarına dereceleri üzere ikram olunsun, kabirleri pür-nûr olsun, ruhları mesrûr olsun, makamları âlâ olsun, Rabbimiz de bizleri sevdiği kulların zümresineruhları mesrûr olsun, makamları âlâ olsun, Rabbimiz de bizleri sevdiği kulların zümresine dâhil eyleyip cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım,dâhil eyleyip cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, onların ruhlarına bağışlayalım öyle başlayalım. onların ruhlarına bağışlayalım öyle başlayalım.

Okuduğumuz rivayetler Râmuzü'l-ehâdîs'in 542. sayfasında.Okuduğumuz rivayetler Râmuzü'l-ehâdîs'in 542. sayfasında. Ümmü Seleme radıyallahu teâlâ anhâ validemizden, Tirmizî'nin rivayet ettiğine göreÜmmü Seleme radıyallahu teâlâ anhâ validemizden, Tirmizî'nin rivayet ettiğine göre metnini okuduğumuz rivayette Peygamber Efendimiz hakkında şöyle buyuruluyor: metnini okuduğumuz rivayette Peygamber Efendimiz hakkında şöyle buyuruluyor:

Kâne eksere duâihî yâ mukallibe'l-kulûb sebbit kalbî alâ dînike.Kâne eksere duâihî yâ mukallibe'l-kulûb sebbit kalbî alâ dînike. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ekseriyetle duası"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ekseriyetle duası yâ mukallibe'l-kulûb sebbit kalbî alâ dînike demek olurdu.yâ mukallibe'l-kulûb sebbit kalbî alâ dînike demek olurdu. Böyle dua ederdi, ekseriya bu duayı yapardı." Böyle dua ederdi, ekseriya bu duayı yapardı."

Duanın mânası şöyle: Duanın mânası şöyle:

"Ey kalpleri bir yandan o yana çevirip döndüren Rabbim!"Ey kalpleri bir yandan o yana çevirip döndüren Rabbim! Benim kalbimi senin dinin yolunda, senin dinin istikametinde, senin dinine uygun olarak sabit kıl.Benim kalbimi senin dinin yolunda, senin dinin istikametinde, senin dinine uygun olarak sabit kıl. Yanlış yollara saptırma, yanlış fikirlere düşürme, yanlış yollara sokma,Yanlış yollara saptırma, yanlış fikirlere düşürme, yanlış yollara sokma, benim gönlümü yolunda sabit eyle!" benim gönlümü yolunda sabit eyle!"

Fe-kîle lehû fî zâlike. "Niye böyle diyorsun, bunun mânası nedir?" diye anlamak içinFe-kîle lehû fî zâlike. "Niye böyle diyorsun, bunun mânası nedir?" diye anlamak için kendisine soranlara Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: kendisine soranlara Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

İnnehû leyse âdemiyyün illâ ve kalbühû beyne isbaayni min-asâbi'l-lâhiİnnehû leyse âdemiyyün illâ ve kalbühû beyne isbaayni min-asâbi'l-lâhi fe-men şâe ekâme ve men şâe ezâğa.fe-men şâe ekâme ve men şâe ezâğa. "Hiçbir âdemoğlu yoktur ki; Hz. Âdem'in soyundan, neslinden gelip de yeryüzünde yaşayan"Hiçbir âdemoğlu yoktur ki; Hz. Âdem'in soyundan, neslinden gelip de yeryüzünde yaşayan hiçbir insan yoktur ki onun kalbi, gönlü Allah'ın iki parmağı arasında olmasın.hiçbir insan yoktur ki onun kalbi, gönlü Allah'ın iki parmağı arasında olmasın. Allahu Teâlâ hazretleri dilediği kimsenin kalbini doğrultur.Allahu Teâlâ hazretleri dilediği kimsenin kalbini doğrultur. Dilediği kimsenin kalbini de eğriltir saptırır." Dilediği kimsenin kalbini de eğriltir saptırır."

Aziz ve Muhterem kardeşlerim! Aziz ve Muhterem kardeşlerim!

İnsanoğlu hakikaten çok mükemmel bir yaratıktır, çok muhteşem bir varlıktır.İnsanoğlu hakikaten çok mükemmel bir yaratıktır, çok muhteşem bir varlıktır. Allah'tan gayrıya tapınan insanlara hitaben Kur'ân-ı Kerîm'de deniliyor ki; Allah'tan gayrıya tapınan insanlara hitaben Kur'ân-ı Kerîm'de deniliyor ki;

"Onlar bir sineğin kanadını bile yaratamazlar." "Onlar bir sineğin kanadını bile yaratamazlar."

Çok olduğunu gördüğümüz için "basit bir sinek" diyoruz. Fakat onun kanadında bile nice ibret vardır,Çok olduğunu gördüğümüz için "basit bir sinek" diyoruz. Fakat onun kanadında bile nice ibret vardır, saniyede kaç defa pırpır yapar. Onun o inceliği ne kadar mükemmel bir inceliktir.saniyede kaç defa pırpır yapar. Onun o inceliği ne kadar mükemmel bir inceliktir. Yakıtını nereden alır, nasıl o kadar saatlerce uçar. Bir sineğin kanadını bile yapamayan insanoğlu.Yakıtını nereden alır, nasıl o kadar saatlerce uçar. Bir sineğin kanadını bile yapamayan insanoğlu. Allah, insanoğluna çok meziyetler, kabiliyetler vermiştir.Allah, insanoğluna çok meziyetler, kabiliyetler vermiştir. Kendisinin yaratılışına baktığı zaman harika bir yaratılışı vardır. Kendisinin yaratılışına baktığı zaman harika bir yaratılışı vardır.

Ve bu yaratılışı bir hücreden oluşmuştur.Ve bu yaratılışı bir hücreden oluşmuştur. Tıp ilminden, biyoloji ilminden biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri; Tıp ilminden, biyoloji ilminden biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri;

Sübhânallâh, tebâreka'l-lâhu ahsenü'l-halikînSübhânallâh, tebâreka'l-lâhu ahsenü'l-halikîn ne muhteşem kudret, ne hikmetli, ne bilgili bir tasarruf ki bir tek hücredenne muhteşem kudret, ne hikmetli, ne bilgili bir tasarruf ki bir tek hücreden muhteşem bir varlık, bir insan meydana getiriyor.muhteşem bir varlık, bir insan meydana getiriyor. Bir çekirdekten bir ağaç, bir çiçek, bir meyve meydana getiriyorBir çekirdekten bir ağaç, bir çiçek, bir meyve meydana getiriyor fakat insan çok daha muhteşem bir varlık. fakat insan çok daha muhteşem bir varlık.

Gözü bir âlem. Göz beynin devamı imiş, yani beynin kenara doğru gelmiş,Gözü bir âlem. Göz beynin devamı imiş, yani beynin kenara doğru gelmiş, beyinle çok sıkı ilişkili bir uzvu; dışarıyı görüyor, dışarıdan gördüklerini mercekten geçiripbeyinle çok sıkı ilişkili bir uzvu; dışarıyı görüyor, dışarıdan gördüklerini mercekten geçirip arkadaki sarı noktaya düşürüp sarı noktada bir elektrik uyarısı meydana getirip beyne gönderiyor,arkadaki sarı noktaya düşürüp sarı noktada bir elektrik uyarısı meydana getirip beyne gönderiyor, beyin bu elektrik uyarılarından dışarıyı anlıyor. beyin bu elektrik uyarılarından dışarıyı anlıyor.

Ne muhteşem bir sistem! İnsanlar elektriği daha on dokuzuncu asırda, yirminci asırda buldular.Ne muhteşem bir sistem! İnsanlar elektriği daha on dokuzuncu asırda, yirminci asırda buldular. Hz. Âdem atamız zamanından beri bu böyle devam edip duruyor.Hz. Âdem atamız zamanından beri bu böyle devam edip duruyor. İnsanın vücudu, kalbi elektrik akımlarıyla elektrik üretiyor, elektrik uyarısı üretiyor.İnsanın vücudu, kalbi elektrik akımlarıyla elektrik üretiyor, elektrik uyarısı üretiyor. Kalbinin "süveydâ-i kalb" dediğimiz, sinus punktum dediğimiz yeri kendi kendine atıyor,Kalbinin "süveydâ-i kalb" dediğimiz, sinus punktum dediğimiz yeri kendi kendine atıyor, iki atışı arasında dinleniyor. Ömür boyu çalışıyor. iki atışı arasında dinleniyor. Ömür boyu çalışıyor.

Siz hiç ömür boyu çalışan, 80 yıl çalışan bir makine duydunuz mu? Siz hiç ömür boyu çalışan, 80 yıl çalışan bir makine duydunuz mu?

Ömür boyu çalışan; 80 yıl, 100 yıl, 120 yıl çalışan makine durduğu zaman hayat bitiyor.Ömür boyu çalışan; 80 yıl, 100 yıl, 120 yıl çalışan makine durduğu zaman hayat bitiyor. Allahu Teâlâ hazretleri bir et parçasına bu mükemmelliği vermiş.Allahu Teâlâ hazretleri bir et parçasına bu mükemmelliği vermiş. Bir beyin var, ilim adamları esrârını henüz anlayabilmiş değil.Bir beyin var, ilim adamları esrârını henüz anlayabilmiş değil. Neresinin ne işe yaradığını bilebilmiş değil. Neresinin ne işe yaradığını bilebilmiş değil.

Deniliyor ki şurası hafıza merkezidir;Deniliyor ki şurası hafıza merkezidir; Allahu Teâlâ hazretleri bir ömrün bilgilerini mercimek kadar bir yerde depo ediyor.Allahu Teâlâ hazretleri bir ömrün bilgilerini mercimek kadar bir yerde depo ediyor. "Küçükken ben şuradaydım da, şuraya giderdim de, o zaman şöyle bir amca vardı da,"Küçükken ben şuradaydım da, şuraya giderdim de, o zaman şöyle bir amca vardı da, bana şöyle demişti de" 40 yıl, 50 yıl, 60 yıl önceden depo ettiği bilgileri istediği zamanbana şöyle demişti de" 40 yıl, 50 yıl, 60 yıl önceden depo ettiği bilgileri istediği zaman beyinden diline döküyor, anlatıyor. beyinden diline döküyor, anlatıyor.

Yâ Rabbi! Bu etin içine bunu nasıl yazdın, nasıl yerleştirdin, nasıl muhafaza ettin?Yâ Rabbi! Bu etin içine bunu nasıl yazdın, nasıl yerleştirdin, nasıl muhafaza ettin? Bu etin, bu kanların arasında nasıl durdu bu bilgiler, nasıl bozulmadı? Bu etin, bu kanların arasında nasıl durdu bu bilgiler, nasıl bozulmadı?

Nasıl insan aradığı zaman çıkarıp getiriyor, o rafları nasıl karıştırıyor da buluyor. Nasıl insan aradığı zaman çıkarıp getiriyor, o rafları nasıl karıştırıyor da buluyor.

Elektronik beyin mi? Elektronik beyin mi?

Elektronik beyin solda sıfır kalır. İnsanoğlunun yaptıkları yanında, başarıların yanındaElektronik beyin solda sıfır kalır. İnsanoğlunun yaptıkları yanında, başarıların yanında elektronik beynin yaptığı nedir ki?elektronik beynin yaptığı nedir ki? İnsanoğlunun konuşması bir harikadır; görmesi, işitmesi, düşünmesi, hafızası, zekâsı bir harikadırİnsanoğlunun konuşması bir harikadır; görmesi, işitmesi, düşünmesi, hafızası, zekâsı bir harikadır ve gönlü harikalar harikasıdır. ve gönlü harikalar harikasıdır.

Allah, insanoğluna gönül diye emsalsiz bir varlık vermiş.Allah, insanoğluna gönül diye emsalsiz bir varlık vermiş. Gönül dediğimiz, kalp dediğimiz muhteşem bir alet vermiş. Gönül dediğimiz, kalp dediğimiz muhteşem bir alet vermiş.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Kalp dediğimiz şey Türkçe'de iki mânaya gelir. Bir yürek; Kalp dediğimiz şey Türkçe'de iki mânaya gelir. Bir yürek;

"Hadi evladım, git ciğerciye bir dana yüreği al." "Hadi evladım, git ciğerciye bir dana yüreği al."

"Olur annecim." "Olur annecim."

Gidiyor şöyle kocaman bir şey alıyor, şu kadar para veriyor.Gidiyor şöyle kocaman bir şey alıyor, şu kadar para veriyor. Ortasını kestiriyor, zarını çıkarttırıyor, tavada pişiriyor, yiyor. Yürek, et parçası.Ortasını kestiriyor, zarını çıkarttırıyor, tavada pişiriyor, yiyor. Yürek, et parçası. Bir bu mânaya gelir. Bir de Türkçe'de gönül dediğimiz şey var. Bir bu mânaya gelir. Bir de Türkçe'de gönül dediğimiz şey var.

Gönül nasıl bir şey? Yenilir mi, içilir mi, kırmızı mı, sarı mı, beyaz mı, mavi mi?Gönül nasıl bir şey? Yenilir mi, içilir mi, kırmızı mı, sarı mı, beyaz mı, mavi mi? Uzun mu, kısa mı, yuvarlak mı, dört köşe mi? Uzun mu, kısa mı, yuvarlak mı, dört köşe mi?

Görünmüş bir şey değil ki gönül insanın içindeki bir mânevî varlık. Kalp bir de o mânaya gelir. Görünmüş bir şey değil ki gönül insanın içindeki bir mânevî varlık. Kalp bir de o mânaya gelir.

Allahu Teâlâ hazretleri insana bir gönül vermiştir. Bu ikinci mânasıyla et parçası, her şeyde var.Allahu Teâlâ hazretleri insana bir gönül vermiştir. Bu ikinci mânasıyla et parçası, her şeyde var. Kuşun da, tavuğun da bir kalpçiği var. İnsanın da bir kalbi var.Kuşun da, tavuğun da bir kalpçiği var. İnsanın da bir kalbi var. Öldükten sonra da bir kalbi var; orada duruyor, çalışmıyor.Öldükten sonra da bir kalbi var; orada duruyor, çalışmıyor. Fakat bir de gönül dediğimiz şey var, çok muhteşem bir varlık.Fakat bir de gönül dediğimiz şey var, çok muhteşem bir varlık. Allahu Teâlâ hazretlerini bilme vasıtamız da insanın gönlüdür. Allahu Teâlâ hazretlerini bilme vasıtamız da insanın gönlüdür.

Allahu Teâlâ hazretlerini görebilir miyiz? Allahu Teâlâ hazretlerini görebilir miyiz?

Lâ tüdrikühü'l-ebsâr. "Gözler ona bakmaya tâkat getiremez." Lâ tüdrikühü'l-ebsâr. "Gözler ona bakmaya tâkat getiremez."

Musa aleyhisselam Tur dağına çıkıp da münâcaatta bulununca şevkinden, aşkından, saygısından,Musa aleyhisselam Tur dağına çıkıp da münâcaatta bulununca şevkinden, aşkından, saygısından, sevgisinden, hayranlığından, muhabbetinden, merakından dedi ki; sevgisinden, hayranlığından, muhabbetinden, merakından dedi ki;

Rabbi erinî enzur ileyk. "Yâ Rabbi! Müsaade et, cemalini göster de göreyim." Rabbi erinî enzur ileyk. "Yâ Rabbi! Müsaade et, cemalini göster de göreyim."

Yunus Emre'nin o mübarek köylü ifadesiyle; Yunus Emre'nin o mübarek köylü ifadesiyle;

İşitirem sözünü, göremezem yüzünü, İşitirem sözünü, göremezem yüzünü,

Yüzünü görmekliğe cânım viresim gelir. Yüzünü görmekliğe cânım viresim gelir.

Yunus bunu köylü diliyle -elinde belki sazı var belki yok bilmiyoruz- böyle söylemiş.Yunus bunu köylü diliyle -elinde belki sazı var belki yok bilmiyoruz- böyle söylemiş. Hakikaten insan bir şeyin sesini işitir de kendisini göremezse meraklanır. Hakikaten insan bir şeyin sesini işitir de kendisini göremezse meraklanır.

İşitirem sözünü, göremezem yüzünü, İşitirem sözünü, göremezem yüzünü,

Yüzünü görmekliğe cânım viresim gelir. Yüzünü görmekliğe cânım viresim gelir.

Yunus'un telaffuzuyla böyle. Yunus'un telaffuzuyla böyle.

Yani "Ah bir yüzünü görsem!" diyor. Hani "yüz görümlüğü" diyoruz ya, gelinin peçesini kaldırıyorlar,Yani "Ah bir yüzünü görsem!" diyor. Hani "yüz görümlüğü" diyoruz ya, gelinin peçesini kaldırıyorlar, yüz görümlüğü olarak şu kadar para, bu kadar bilezik, altın takılıyor.yüz görümlüğü olarak şu kadar para, bu kadar bilezik, altın takılıyor. Yunus da nükte yapıyor, edebî sanat yapıyor. Yunus da nükte yapıyor, edebî sanat yapıyor.

"Yüzünü görmek için canımı vermeye razıyım." diyor. "Bir görmeye canım feda olsun." diyor. "Yüzünü görmek için canımı vermeye razıyım." diyor. "Bir görmeye canım feda olsun." diyor.

Musa aleyhisselam ulu'l-azm peygamberlerden, muhteşem bir peygamber.Musa aleyhisselam ulu'l-azm peygamberlerden, muhteşem bir peygamber. Musa aleyhisselam mübarek bir zât. Koca Musa aleyhisselam Firavun'un karşısına çıkmış,Musa aleyhisselam mübarek bir zât. Koca Musa aleyhisselam Firavun'un karşısına çıkmış, onunla mücadele etmiş, Allah'ın emrini tutmuş dinlemiş koca peygamber. Diyor ki; onunla mücadele etmiş, Allah'ın emrini tutmuş dinlemiş koca peygamber. Diyor ki;

"Yâ Rabbi! Müsaade et, cemalini göreyim." "Yâ Rabbi! Müsaade et, cemalini göreyim."

Sesini işitiyor, vahiy geliyor, görmeyi diliyor. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Sesini işitiyor, vahiy geliyor, görmeyi diliyor. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

"Yâ Musa! Len-terânî göremezsin, beni görmen mümkün değil, tahammül edemezsin." "Yâ Musa! Len-terânî göremezsin, beni görmen mümkün değil, tahammül edemezsin."

Her şeyin bir tâkati var. Elektrik teli bile bakırdansa voltajı biraz fazla verdi mi eriyor,yanıyor. Her şeyin bir tâkati var. Elektrik teli bile bakırdansa voltajı biraz fazla verdi mi eriyor,yanıyor.

Onun için len-terânî. "Göremezsin, mümkün değil!" Onun için len-terânî. "Göremezsin, mümkün değil!"

Velakin unzur ile'l-cebeli. "Şu karşıdaki Tur dağına bak.Velakin unzur ile'l-cebeli. "Şu karşıdaki Tur dağına bak. Eğer ben o Tur dağına cemalimle tecelli ettiğim zaman o koca muhteşem dağ,Eğer ben o Tur dağına cemalimle tecelli ettiğim zaman o koca muhteşem dağ, benim tecellime tahammül edebilirse, koca koca kayalar çatır çatırbenim tecellime tahammül edebilirse, koca koca kayalar çatır çatır koskocaman dağ benim tecellime tahammül ederse fe-sevfe terânîkoskocaman dağ benim tecellime tahammül ederse fe-sevfe terânî "o zaman sen de görürsün, göreceksin" demektir." "o zaman sen de görürsün, göreceksin" demektir."

Fe-lemmâ tecellâ rabbühû li'l-cebeli cealehû dekken ve harra Mûsâ saikâ.Fe-lemmâ tecellâ rabbühû li'l-cebeli cealehû dekken ve harra Mûsâ saikâ. "Rabbi Tur dağına tecellî edince dağ parça parça parçalandı ve Musa aleyhisselam o muhteşem,"Rabbi Tur dağına tecellî edince dağ parça parça parçalandı ve Musa aleyhisselam o muhteşem, harika hadise karşısında bayıldı, yığıldı kaldı." harika hadise karşısında bayıldı, yığıldı kaldı."

Dağların tahammül edemediği bir tecelli. Taşların çatır çatır çatladığı, parça parça parçalandığı,Dağların tahammül edemediği bir tecelli. Taşların çatır çatır çatladığı, parça parça parçalandığı, darmadağın dağıldığı bir muhteşem tecelli.darmadağın dağıldığı bir muhteşem tecelli. Allahu Teâlâ hazretleri, insanın gönlüne tecelli eder de gönlü o tecelliyi kaldırır. Allahu Teâlâ hazretleri, insanın gönlüne tecelli eder de gönlü o tecelliyi kaldırır.

İnsan o zevki gönlüyle idrak eder.İnsan o zevki gönlüyle idrak eder. Allahu Teâlâ hazretlerinin aşkından, muhabbetinden mecnun olur, dağlara düşer.Allahu Teâlâ hazretlerinin aşkından, muhabbetinden mecnun olur, dağlara düşer. Yani gönül, Allah'ı bilme vasıtası. Gözle görülmez, kulakla duyulmaz, elle tutulmaz;Yani gönül, Allah'ı bilme vasıtası. Gözle görülmez, kulakla duyulmaz, elle tutulmaz; akıllar ve vehimler onun künhünü idrake erişemezler, yetişemezler, kısa kalırlar, eksik kalırlarakıllar ve vehimler onun künhünü idrake erişemezler, yetişemezler, kısa kalırlar, eksik kalırlar fakat kulunun gönlüne tecelli eder; aşkını verir, muhabbetini verir, şevkini verir.fakat kulunun gönlüne tecelli eder; aşkını verir, muhabbetini verir, şevkini verir. Kulu Rabbi uğrunda canını verir hale gelir. O irfanı elde ettiği, o zevki o şevki kazandığı zamanKulu Rabbi uğrunda canını verir hale gelir. O irfanı elde ettiği, o zevki o şevki kazandığı zaman gözüne ne para görünür ne ölüm ona mâni olur ne kimseden korkar çekinir ne başka hesap yapar.gözüne ne para görünür ne ölüm ona mâni olur ne kimseden korkar çekinir ne başka hesap yapar. Hakkı söyler, hakkı işler, Hakk'ın rızasını kazanmaya çalışır. Hakkı söyler, hakkı işler, Hakk'ın rızasını kazanmaya çalışır.

Bunu neyle yapıyor? Bunu neyle yapıyor?

Gönül denilen Allah'ın verdiği o kabiliyetiyle, o iç varlığıyla yapıyor.Gönül denilen Allah'ın verdiği o kabiliyetiyle, o iç varlığıyla yapıyor. Onun için insanın en kıymetli varlığı, gönlüdür. Bu gönül bazen körleşir bazen karalaşır, katılaşır.Onun için insanın en kıymetli varlığı, gönlüdür. Bu gönül bazen körleşir bazen karalaşır, katılaşır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

"İnsan bir günah işledi mi gönlünde, kalbinde bir kara nokta meydana gelir."İnsan bir günah işledi mi gönlünde, kalbinde bir kara nokta meydana gelir. Bir günah daha işledi mi bir kara nokta daha meydana gelir,Bir günah daha işledi mi bir kara nokta daha meydana gelir, bir günah daha işlerse bir kara nokta daha meydana gelir. Günahları çok işledi mibir günah daha işlerse bir kara nokta daha meydana gelir. Günahları çok işledi mi -alın elinize bir kâğıdı her tarafına damla damla mürekkep saçın, kâğıt kapkara olur- gönlü kapkara olur.-alın elinize bir kâğıdı her tarafına damla damla mürekkep saçın, kâğıt kapkara olur- gönlü kapkara olur. Bununla kalmaz kaskatı, taş gibi olur. Taştan da katı olur. Bununla kalmaz kaskatı, taş gibi olur. Taştan da katı olur.

Ülâike ke'l-en'âmi belhüm edal. -Böyle bir katı kalbin sahibi- "Hayvandan da aşağı olur." Ülâike ke'l-en'âmi belhüm edal. -Böyle bir katı kalbin sahibi- "Hayvandan da aşağı olur."

Çünkü hayvanların da duygusu vardır, hassaslığı vardır. Çünkü hayvanların da duygusu vardır, hassaslığı vardır.

Eskiden ecdadımız atı sevmiş, ata hürmet etmiş, gönül bağlamışlar.Eskiden ecdadımız atı sevmiş, ata hürmet etmiş, gönül bağlamışlar. "Bu cihat aletidir." diye at yetiştirmişler, atla senli benli olmuşlar."Bu cihat aletidir." diye at yetiştirmişler, atla senli benli olmuşlar. Bir ıslık çalar, at yanına gelir; üzüntüsünde atı üzülür, şevkinde atı şevklenir,Bir ıslık çalar, at yanına gelir; üzüntüsünde atı üzülür, şevkinde atı şevklenir, konuştuğu zaman anlar, yelesini okşadığı zaman olduğu yerde kişner.konuştuğu zaman anlar, yelesini okşadığı zaman olduğu yerde kişner. Okuyorsunuz, biliyorsunuz hayvanın da duygulusu vardır.Okuyorsunuz, biliyorsunuz hayvanın da duygulusu vardır. Bir kedinin, bir köpeğin öyle bir vefası vardır ki keşke insanların bazısındaBir kedinin, bir köpeğin öyle bir vefası vardır ki keşke insanların bazısında Allah'ın yoluna o kadar vefa olsa.Allah'ın yoluna o kadar vefa olsa. Bu hayvancağız "sahibim bana kemik verdi" diye kapından ayrılmıyor daBu hayvancağız "sahibim bana kemik verdi" diye kapından ayrılmıyor da bütün ömür boyu seni besleyen Allahu Teâlâ hazretlerine bir köpek kadarbütün ömür boyu seni besleyen Allahu Teâlâ hazretlerine bir köpek kadar sadâkat gösteremeyen bir insana ne demeli. sadâkat gösteremeyen bir insana ne demeli.

Bütün ömür boyu gözü vermiş, aklı vermiş, güzelliği, boyu posu, endamı vermiş,Bütün ömür boyu gözü vermiş, aklı vermiş, güzelliği, boyu posu, endamı vermiş, zenginliği vermiş, hanım vermiş, çoluk çocuk vermiş, ev vermiş, araba vermiş, beyzâde hâlâ âsî.zenginliği vermiş, hanım vermiş, çoluk çocuk vermiş, ev vermiş, araba vermiş, beyzâde hâlâ âsî. Yahu sen şu köpekten aşağısın. Yahu sen şu köpekten aşağısın.

Neden? Neden?

Çünkü o köpek bir kemik uğruna dost bildiği sahibinin yanını bırakmıyor.Çünkü o köpek bir kemik uğruna dost bildiği sahibinin yanını bırakmıyor. Ölse sahibinin mezarı başında durup da gitmeyen köpekler var, atlar var.Ölse sahibinin mezarı başında durup da gitmeyen köpekler var, atlar var. Sahibinin gömüldüğü yerde durup yemek yemeyip de ölen tarih kitaplarına geçmiş hayvanlar var.Sahibinin gömüldüğü yerde durup yemek yemeyip de ölen tarih kitaplarına geçmiş hayvanlar var. Demek ki hayvanların da duygusu var. Ama insan müşrik oldu mu, kâfir oldu mu, münafık oldu mu,Demek ki hayvanların da duygusu var. Ama insan müşrik oldu mu, kâfir oldu mu, münafık oldu mu, nankör oldu mu ondan da aşağı gidiyor. Ondan daha fena oluyor.nankör oldu mu ondan da aşağı gidiyor. Ondan daha fena oluyor. Bu kalbin makbul olanı, canlı olanı, parlak olanı, nurlu olanı, kararmamış olanı. Bu kalbin makbul olanı, canlı olanı, parlak olanı, nurlu olanı, kararmamış olanı.

Kalp neyle canlanır? Kalp neyle canlanır?

Kalp mârifet suyuyla sulandığı zaman canlanır, yeşerir, çiçeklenir, güzelleşir;Kalp mârifet suyuyla sulandığı zaman canlanır, yeşerir, çiçeklenir, güzelleşir; güller açar sümbüller açar. güller açar sümbüller açar.

Mârifet dediğimiz nedir? Mârifet dediğimiz nedir?

İlim irfan dediğimiz şey; işte bu şeriatten, Kur'ân-ı Kerîm'den, hadîs-i şerîflerden alınanİlim irfan dediğimiz şey; işte bu şeriatten, Kur'ân-ı Kerîm'den, hadîs-i şerîflerden alınan nice nice hikmetler, ibretler gönle yerleşti mi insanın gönül âlemi canlanır, güzelleşir,nice nice hikmetler, ibretler gönle yerleşti mi insanın gönül âlemi canlanır, güzelleşir, emsalsiz bir âlem olur. emsalsiz bir âlem olur.

Şeyh Sâdî; Şeyh Sâdî;

"Arkadaşlarımdan biri başını eğdi, yanımda durdu durdu sonra gözlerini açtı."Arkadaşlarımdan biri başını eğdi, yanımda durdu durdu sonra gözlerini açtı. Ona sordum; ‘O gezdiğin bostanlardan bize ne ikram edeceksin, ne hediye getirdin?' dedim." diyor. Ona sordum; ‘O gezdiğin bostanlardan bize ne ikram edeceksin, ne hediye getirdin?' dedim." diyor.

Öyledir. Bu gönül bahçelerinin gezintisine doyum olmaz.Öyledir. Bu gönül bahçelerinin gezintisine doyum olmaz. Ne boğaz sefasına benzer, ne deniz sefasına ne mehtap sefasına.Ne boğaz sefasına benzer, ne deniz sefasına ne mehtap sefasına. Ama gönlü canlı, gönlü aydın, gönlü nurlu ise. Ama gönlü canlı, gönlü aydın, gönlü nurlu ise.

Kapkaranlık oldu mu ne göreceksin? Kapkaranlık oldu mu ne göreceksin?

İnsan bastığı yeri göremez. İnsan bastığı yeri göremez.

Kaskatı olduğu zaman ne olacak? Kaskatı olduğu zaman ne olacak?

Hiç bir şey olmaz. Hiç bir şey olmaz.

Gönle bu hayatı kim veriyor? Gönle bu hayatı kim veriyor?

Allah veriyor. İnsanın gönlüne bir güzel duygu gelir,Allah veriyor. İnsanın gönlüne bir güzel duygu gelir, Allah bir sevgi verir anaya, evladına ömür boyu bakar.Allah bir sevgi verir anaya, evladına ömür boyu bakar. Uyumaz; yemez yedirir, giymez giydirir, canını feda etmeye razı, üstüne titrer.Uyumaz; yemez yedirir, giymez giydirir, canını feda etmeye razı, üstüne titrer. Bir âciz tavuk civcivini korumak için insana saldırır.Bir âciz tavuk civcivini korumak için insana saldırır. "Civcivime zarar gelmesin." diye kendi canını feda etmeye razı olur."Civcivime zarar gelmesin." diye kendi canını feda etmeye razı olur. Allah bir sevgi verdi mi, bir güzel duygu verdi mi böyle olur. Allah bir sevgi verdi mi, bir güzel duygu verdi mi böyle olur.

Bir de insanın nurunu bir aldı mı, ceza olarak gönlünü öldürdü mü,Bir de insanın nurunu bir aldı mı, ceza olarak gönlünü öldürdü mü, gönlü katılaştı mı o gaddarın, o hainin, o zalimin de yapamayacağı kötülük olmaz.gönlü katılaştı mı o gaddarın, o hainin, o zalimin de yapamayacağı kötülük olmaz. Anasını döver, babasını döver bir de nâra atar;Anasını döver, babasını döver bir de nâra atar; "Anamı kesen ben, babamı kesen ben, var mı bana yan bakan?" diye elinde şişe, sağa sola yalpalar,"Anamı kesen ben, babamı kesen ben, var mı bana yan bakan?" diye elinde şişe, sağa sola yalpalar, her türlü günahı işler. her türlü günahı işler.

Ne olacak? Çare ne? Ne olacak? Çare ne?

Her işin çaresi; Allah'a kulluk etmekte, Allah'a yalvarmaktadır. Her işin çaresi; Allah'a kulluk etmekte, Allah'a yalvarmaktadır.

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîfinde ne güzel buyurmuş.Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîfinde ne güzel buyurmuş. Peygamber Efendimiz'in ekseriyetle duası şöyle olurmuş: Peygamber Efendimiz'in ekseriyetle duası şöyle olurmuş:

"Ey gönülleri o yana bu yana çeviren, döndüren Allah'ım!"Ey gönülleri o yana bu yana çeviren, döndüren Allah'ım! Benim kalbimi yanlış yerlere, yanlış yönlere döndürme! Senin dinin yolunda dosdoğru sabit eyle;Benim kalbimi yanlış yerlere, yanlış yönlere döndürme! Senin dinin yolunda dosdoğru sabit eyle; sapasağlam dursun, eğilmesin, bükülmesin, şaşırmasın, sapıtmasın." demek. sapasağlam dursun, eğilmesin, bükülmesin, şaşırmasın, sapıtmasın." demek.

Adam doğru düzgün dervişlik yaparken, yaparken aklına bir yanlış fikir geliyor;Adam doğru düzgün dervişlik yaparken, yaparken aklına bir yanlış fikir geliyor; ya bir gazeteden okuyor ya bir kötü arkadaştan alıyor, bakıyorsun namazı bırakıyor,ya bir gazeteden okuyor ya bir kötü arkadaştan alıyor, bakıyorsun namazı bırakıyor, camiye gelmiyor, sakalı kesiyor. camiye gelmiyor, sakalı kesiyor.

Hani namaz kılardı, hani iyilikseverdi, hani sakalı vardı? Hani namaz kılardı, hani iyilikseverdi, hani sakalı vardı?

Allah Allah! Buldozer mi geçti, ne oldu? Allah Allah! Buldozer mi geçti, ne oldu?

Sakal yok, namaz yok. Gece teheccüde kalkardı, geçmiş ola, onlar da yok. Sakal yok, namaz yok. Gece teheccüde kalkardı, geçmiş ola, onlar da yok.

Ne oldu? Ne oldu?

İşte böyle bir hal geldi, böyle bir duruma düştü. Vah, yazık! İşte böyle bir hal geldi, böyle bir duruma düştü. Vah, yazık!

Bu neden olur? Bu neden olur?

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Ekseriyetle bir edepsizlikten dolayı Allah tarafından bir şamar gelir de ondan olur. Ekseriyetle bir edepsizlikten dolayı Allah tarafından bir şamar gelir de ondan olur.

"Seni edepsiz seni! Sen misin benim verdiğim nimetin kadrini bilmeyen?"Seni edepsiz seni! Sen misin benim verdiğim nimetin kadrini bilmeyen? Sen misin kibirlenen, ucuba düşen? Sen misin kendinde bir varlık, benlik gören?Sen misin kibirlenen, ucuba düşen? Sen misin kendinde bir varlık, benlik gören? Sen misin haddini bilmeyen? Al bakalım!" Sen misin haddini bilmeyen? Al bakalım!"

Bir cezaya uğrar, o cezadan sonra öyle olur. Bir cezaya uğrar, o cezadan sonra öyle olur.

Allahu Teâlâ hazretlerinin kullarına ihtiyacı yok. Kulların Rabbine ihtiyacı var.Allahu Teâlâ hazretlerinin kullarına ihtiyacı yok. Kulların Rabbine ihtiyacı var. Kulun her şeyi Allah'ındır, her şeyi Allah'tandır. Sıhhati veren Allah'tır.Kulun her şeyi Allah'ındır, her şeyi Allah'tandır. Sıhhati veren Allah'tır. Sıhhatini alsa cihanın tabipleri bir araya toplansa o hastayı kimse iyi edemez.Sıhhatini alsa cihanın tabipleri bir araya toplansa o hastayı kimse iyi edemez. Aklını bir alsa cihanın tabipleri toplansa o mecnunu kimse iyi edemez. Aklını bir alsa cihanın tabipleri toplansa o mecnunu kimse iyi edemez.

"Ne yapalım, dağ gibi adamdı ama zavallıcık fıttırdı işte, saptı gitti."Ne yapalım, dağ gibi adamdı ama zavallıcık fıttırdı işte, saptı gitti. Artık öldürsen öldürmeye yaramaz, yaşasa bir işe yaramaz işte böyle çekecek." denilir. Artık öldürsen öldürmeye yaramaz, yaşasa bir işe yaramaz işte böyle çekecek." denilir.

Her şey Allah'tan olduğundan Efendimiz bize bunun güzel bir misalini veriyor: İnsanın; Her şey Allah'tan olduğundan Efendimiz bize bunun güzel bir misalini veriyor: İnsanın;

"Ey kalpleri oradan oraya döndüren Rabbim! Tabi kul kusursuz olmaz, hatam olabilir."Ey kalpleri oradan oraya döndüren Rabbim! Tabi kul kusursuz olmaz, hatam olabilir. Beni cezaya uğratma, kalbimi yanlış yola döndürme; ben senin kapının kuluyum,Beni cezaya uğratma, kalbimi yanlış yola döndürme; ben senin kapının kuluyum, beni bu kapıdan ayırma yâ Rabbi! Kapından kovma yâ Rabbi! Beni kulluğundan ayırma yâ Rabbi!"beni bu kapıdan ayırma yâ Rabbi! Kapından kovma yâ Rabbi! Beni kulluğundan ayırma yâ Rabbi!" diye iltica etmekten başka hiçbir çaresi yoktur. diye iltica etmekten başka hiçbir çaresi yoktur.

En çaresiz insan, hiçbir yerde hiçbir imkânı olmayan insanın ne yapması lazım? En çaresiz insan, hiçbir yerde hiçbir imkânı olmayan insanın ne yapması lazım?

Allah'a iltica etmesi lazım. Allah'a iltica etmesi lazım.

Çaresizin çâresâzı, çare bulucusu Allah'tır. İnsan darda kalsa; yardımsız, yapayalnız kalsaÇaresizin çâresâzı, çare bulucusu Allah'tır. İnsan darda kalsa; yardımsız, yapayalnız kalsa bir Allah'a iltica etse bir "Yâ Allah!" dese, "Yâ Rabbe'l-âlemîn!" dese, bir nida etse, bir yalvarsabir Allah'a iltica etse bir "Yâ Allah!" dese, "Yâ Rabbe'l-âlemîn!" dese, bir nida etse, bir yalvarsa Allahu Teâlâ hazretleri imdadına yetişir, Hızır'ı gönderir, Cebrail'ini gönderir. Allahu Teâlâ hazretleri imdadına yetişir, Hızır'ı gönderir, Cebrail'ini gönderir.

Salihlerden bir kimse yolda gidiyormuş, haramî yolunu çevirmiş; Salihlerden bir kimse yolda gidiyormuş, haramî yolunu çevirmiş;

"Seni öldüreceğim." demiş. "Seni öldüreceğim." demiş.

"Öldürmemen lazım. Ben sana ne yaptım ki" "Öldürmemen lazım. Ben sana ne yaptım ki"

"Olsun öldüreceğim; atını, eyerini, elbiseni, keseni, paranı pulunu alacağım, seni soyacağım." "Olsun öldüreceğim; atını, eyerini, elbiseni, keseni, paranı pulunu alacağım, seni soyacağım."

Etrafta kimse yok. Etrafta kimse yok.

"İnsafın var mı, müsaade eder misin, iki rekât namaz kılayım da sonra ne yapacaksan yap." "İnsafın var mı, müsaade eder misin, iki rekât namaz kılayım da sonra ne yapacaksan yap."

İzin vermiş. O da iki rekât namaz kılmış, Rabbine bir iltica etmiş; İzin vermiş. O da iki rekât namaz kılmış, Rabbine bir iltica etmiş;

"Yâ Rabbi! Meded eyle, imdad eyle, yetiş!" "Yâ Rabbi! Meded eyle, imdad eyle, yetiş!"

Adam kılıcı kaldırmış vuracak "Dur!" diye bir ses gelmiş gökten,Adam kılıcı kaldırmış vuracak "Dur!" diye bir ses gelmiş gökten, şöyle etrafına bir bakınmış, kimse yok. Ondan sonra tekrar kılıcı kaldırmış, işini bitirecek;şöyle etrafına bir bakınmış, kimse yok. Ondan sonra tekrar kılıcı kaldırmış, işini bitirecek; "Dokunma ona!" diye tekrar bir ses gelmiş. Vadinin ortasında, kayalıkların arasında, kimse yok."Dokunma ona!" diye tekrar bir ses gelmiş. Vadinin ortasında, kayalıkların arasında, kimse yok. "Allah Allah! Kim bu?" diye etrafına bakınmış. Üçüncüde iyice bakındığı halde kimseyi göremeyince"Allah Allah! Kim bu?" diye etrafına bakınmış. Üçüncüde iyice bakındığı halde kimseyi göremeyince tekrar kılıcını kaldırmış, tam vuracakken karşıdan bir beyaz atlı belirmiş, bir hamle etmiş,tekrar kılıcını kaldırmış, tam vuracakken karşıdan bir beyaz atlı belirmiş, bir hamle etmiş, bir mızrak bir ok o zalimi devirmiş. Ötekisi ölmeyi beklerken kurtulmuş.bir mızrak bir ok o zalimi devirmiş. Ötekisi ölmeyi beklerken kurtulmuş. Öldürmek isteyen ölüyor, ölmeyi bekleyen Allah'a iltica eden kurtuluyor. Öldürmek isteyen ölüyor, ölmeyi bekleyen Allah'a iltica eden kurtuluyor.

Demiş ki; Demiş ki;

"Yâ Mübarek! Sen kimsin? Hiç kimsenin olmadığı şu kayalık vadide, haramînin karşısında zebun iken;"Yâ Mübarek! Sen kimsin? Hiç kimsenin olmadığı şu kayalık vadide, haramînin karşısında zebun iken; boynumu bükmüş, ölümü beklerken geldin bana yetiştin." boynumu bükmüş, ölümü beklerken geldin bana yetiştin."

"Sen Allahu Teâlâ hazretlerine öyle bir dua ettin, öyle bir iltica ettin ki"Sen Allahu Teâlâ hazretlerine öyle bir dua ettin, öyle bir iltica ettin ki Allah celle celâlüh beni gönderdi, ben Cebrail'im.Allah celle celâlüh beni gönderdi, ben Cebrail'im. İlk seslendiğimde yedi kat gökten seslendim, ikincide birinci semaya, dünyaya geldimİlk seslendiğimde yedi kat gökten seslendim, ikincide birinci semaya, dünyaya geldim üçüncüde hamle yaptım." diyor. üçüncüde hamle yaptım." diyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

İnsan Allah'a iltica etmesini bilse nelere mazhar olur, neler görür.İnsan Allah'a iltica etmesini bilse nelere mazhar olur, neler görür. Ârifin birisi ezan okuyan bir insanın yanından geçiyormuş. Adam yüksek bir yere çıkmış, ezan okuyor.Ârifin birisi ezan okuyan bir insanın yanından geçiyormuş. Adam yüksek bir yere çıkmış, ezan okuyor. Sözler güzel ama ses adamın kalbinden gelmiyor. Ruh yok, heyecan yok; aşk, şevk, iman kuvveti yok.Sözler güzel ama ses adamın kalbinden gelmiyor. Ruh yok, heyecan yok; aşk, şevk, iman kuvveti yok. İrfan gözüyle görmüş ki hâli hoş değil; İrfan gözüyle görmüş ki hâli hoş değil;

"Böyle ezan mı okunur?" demiş. O da edepsiz, tabi kalbi nursuz olduğu için; "Böyle ezan mı okunur?" demiş. O da edepsiz, tabi kalbi nursuz olduğu için;

"Beğenmedin mi? Gel de sen oku o zaman." demiş. Ukalalık ediyor. "Beğenmedin mi? Gel de sen oku o zaman." demiş. Ukalalık ediyor.

"Peki." demiş, çıkmış kayanın üstüne, elini kulağına koymuş, bir "Allahu ekber!" demiş,"Peki." demiş, çıkmış kayanın üstüne, elini kulağına koymuş, bir "Allahu ekber!" demiş, kaya ortasından ikiye ayrılmış. kaya ortasından ikiye ayrılmış.

Olur mu olur. Ben inanıyorum, inandığım için söylüyorum. Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdir.Olur mu olur. Ben inanıyorum, inandığım için söylüyorum. Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdir. Çünkü her şeyi O yapıyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin emrinden dağlar çatır çatır çatlar daÇünkü her şeyi O yapıyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin emrinden dağlar çatır çatır çatlar da işte bu insanoğlu yola gelmez. Bu yamuk insanoğlu yola gelmez! işte bu insanoğlu yola gelmez. Bu yamuk insanoğlu yola gelmez!

Neden? Neden?

İnnehû kâne zalûmen cehûlâ. "Bu insanoğlu çok zalimdir." İnnehû kâne zalûmen cehûlâ. "Bu insanoğlu çok zalimdir."

Bildiğin gibi değil, çok zalimdir! Sen etrafındaki müslümanları görüyorsun;Bildiğin gibi değil, çok zalimdir! Sen etrafındaki müslümanları görüyorsun; karıncayı bile ezmiyorlar, birbirlerine hediyeler veriyorlar, selam veriyorlar,karıncayı bile ezmiyorlar, birbirlerine hediyeler veriyorlar, selam veriyorlar, musafaha ediyorlar, sarılıyorlar. Kardeşliğini görüyorsun da sen bu insanların zalimliğini bilmiyorsun. musafaha ediyorlar, sarılıyorlar. Kardeşliğini görüyorsun da sen bu insanların zalimliğini bilmiyorsun.

Git bir Bulgaristan'a -Allah saklasın-, git bir Rusya'ya, git bakalım bir Amerika'ya. Afrika'ya bak.Git bir Bulgaristan'a -Allah saklasın-, git bir Rusya'ya, git bakalım bir Amerika'ya. Afrika'ya bak. Vietnam'daki savaşların yıl dönümleri münasebetleriyle bir resimler gösterdiler, şaşırırsınız.Vietnam'daki savaşların yıl dönümleri münasebetleriyle bir resimler gösterdiler, şaşırırsınız. Kafataslarını yığmışlar. Bir zaman o kafataslarının her birisi birer insandı.Kafataslarını yığmışlar. Bir zaman o kafataslarının her birisi birer insandı. Kıtır kıtır kesmişler; öbür taraflarını atmışlar, kafaları koleksiyon için oraya dizmişler.Kıtır kıtır kesmişler; öbür taraflarını atmışlar, kafaları koleksiyon için oraya dizmişler. Yüzlerce, binlerce kafa. Yüzlerce, binlerce kafa.

Zalim bu insanoğlu! Zalim! Hem de çok zalim! Zalim bu insanoğlu! Zalim! Hem de çok zalim!

Âyet-i kerîme "zalim" demiyor da innehû kâne zalûmen cehûlâ diyor. Âyet-i kerîme "zalim" demiyor da innehû kâne zalûmen cehûlâ diyor.

"Zalûm" ne demek? "Zalûm" ne demek?

"Çok zalim, şiddetli müthiş zalim." demek. Zalim "düz bir zulümkâr" demek"Çok zalim, şiddetli müthiş zalim." demek. Zalim "düz bir zulümkâr" demek ama zalûm "zulmü haddi hesaba gelmez, bu işi meslek edinmiş, mübalağalı bir şekilde zalim." demek. ama zalûm "zulmü haddi hesaba gelmez, bu işi meslek edinmiş, mübalağalı bir şekilde zalim." demek.

Cehûl de "hadsiz hesapsız, son derecede cahil" demek. Cehûl de "hadsiz hesapsız, son derecede cahil" demek.

İnsanoğlu çok cahildir o cahilliğinden dolayı da çok zalimdir.İnsanoğlu çok cahildir o cahilliğinden dolayı da çok zalimdir. Zalim, yaptığı zulmün dünyada âhirette başına ne belalar getireceğini bilmez.Zalim, yaptığı zulmün dünyada âhirette başına ne belalar getireceğini bilmez. Yine bir zulme giriftar olur. Yine bir zulme giriftar olur.

Âhir elbette olur, ev yıkanın hânesi vîrân. Âhir elbette olur, ev yıkanın hânesi vîrân.

"Sen o ev yıkanların hâneleri mâmur kalacak sanma. Bir zaman gelir onların da hâneleri vîrâne olur." "Sen o ev yıkanların hâneleri mâmur kalacak sanma. Bir zaman gelir onların da hâneleri vîrâne olur."

Zalim dünyada da çeker, âhirette de çeker. Zalûmen cehûlâ çok zalim, çok cahil olduğundanZalim dünyada da çeker, âhirette de çeker. Zalûmen cehûlâ çok zalim, çok cahil olduğundan bu zulmün başına ne felaketler getireceğini düşünmez, yapar.bu zulmün başına ne felaketler getireceğini düşünmez, yapar. Zulmeder; ondan sonra dünyada da âhirette de kendisine o zulüm gelir. Zulmeder; ondan sonra dünyada da âhirette de kendisine o zulüm gelir.

ez-Zulmü zulümâtün yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde bu zulümler kapkaranlık olacak.ez-Zulmü zulümâtün yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde bu zulümler kapkaranlık olacak. Karanlıklar olarak o zalimin üstüne çökecek." Karanlıklar olarak o zalimin üstüne çökecek."

Hiç nuru olmayacak, orada karanlıklar içinde ne yapacağını şaşıracak. Hiç nuru olmayacak, orada karanlıklar içinde ne yapacağını şaşıracak.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi yaşayan bir kalbin sahibi etsin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi yaşayan bir kalbin sahibi etsin. Yeşermiş, bağlar bostanlar olmuş, çiçekler açmış, hoş kokularla dolu, emsalsiz manzaralıYeşermiş, bağlar bostanlar olmuş, çiçekler açmış, hoş kokularla dolu, emsalsiz manzaralı bir gönül âlemimiz olsun; canlı, tatlı, sevimli, engin, geniş, hoş, mârifetle, irfanla ilimle,bir gönül âlemimiz olsun; canlı, tatlı, sevimli, engin, geniş, hoş, mârifetle, irfanla ilimle, sevgiyle saygıyla dolu bir gönlümüz olsun. Rabbimiz bizim kalbimizi taş etmesin. sevgiyle saygıyla dolu bir gönlümüz olsun. Rabbimiz bizim kalbimizi taş etmesin.

Kardeşlerim Yunus Emre'nin şiirini, ilâhisini okuyorlar Kardeşlerim Yunus Emre'nin şiirini, ilâhisini okuyorlar

Derviş bağrı taş gerek, Derviş bağrı taş gerek,

Gözü dolu yaş gerek. Gözü dolu yaş gerek.

Diyorum ki: Diyorum ki:

"Dervişin bağrı hiç taş olur mu?" "Dervişin bağrı hiç taş olur mu?"

"Dervişin bağrı baş gerek." "Dervişin bağrı baş gerek."

Baş omzundan yukarıda olur. Baş omzundan yukarıda olur.

"Dervişin bağrı baş olur mu hocam?" "Dervişin bağrı baş olur mu hocam?"

Oradaki baş, senin bildiğin "kafa" mânasına, kelle mânasına değil.Oradaki baş, senin bildiğin "kafa" mânasına, kelle mânasına değil. Eski Türkçe'de baş "yara" demek. "Senin başına bir merhem vurayım." Demek,Eski Türkçe'de baş "yara" demek. "Senin başına bir merhem vurayım." Demek, "Senin yarana bir merhem süreyim." demektir. "Senin yarana bir merhem süreyim." demektir.

Bağrı bâşı hak için Bağrı bâşı hak için

"Âşıkların gözü yaşı hakkı için, sadıkların gözyaşı hürmetine yâ Rabbi!"Âşıkların gözü yaşı hakkı için, sadıkların gözyaşı hürmetine yâ Rabbi! Sana âşık kullarının gönül yarası hürmetine yâ Rabbi!Sana âşık kullarının gönül yarası hürmetine yâ Rabbi! Aşkla, hasretle, ayrılıkla kanayan gönüller hürmetine." demek istiyor. Aşkla, hasretle, ayrılıkla kanayan gönüller hürmetine." demek istiyor.

"Baş" "yara" demek. Dervişin gönlü duygulu olacak, yaralı olacak. "Baş" "yara" demek. Dervişin gönlü duygulu olacak, yaralı olacak.

"Neden yaralı hocam, sağlam olsa daha iyi değil mi?" "Neden yaralı hocam, sağlam olsa daha iyi değil mi?"

Bu yara başka yara. Bu hastalık başka hastalık. Bu dert başka dert. Bu yara başka yara. Bu hastalık başka hastalık. Bu dert başka dert.

Diyor ki Fuzûlî; Diyor ki Fuzûlî;

Aşk derdiyle hoşem, el çek ilâcımdan tabîb, Aşk derdiyle hoşem, el çek ilâcımdan tabîb,

Kılma dermân kim helâkim zehr-i dermânımdadır. Kılma dermân kim helâkim zehr-i dermânımdadır.

"Doktor sen şöyle kenarda dur, benim derdim senin bildiğin dertlerden değil. Ben bu dertten memnunum."Doktor sen şöyle kenarda dur, benim derdim senin bildiğin dertlerden değil. Ben bu dertten memnunum. Sakın beni tedavi etmeye kalkma. Ben bu dertten uzaklaşırsam, bu dert benden giderseSakın beni tedavi etmeye kalkma. Ben bu dertten uzaklaşırsam, bu dert benden giderse ben adam olmaktan çıkarım. Benim derdim Allah sevgisi, aşkullah muhabbetullah.ben adam olmaktan çıkarım. Benim derdim Allah sevgisi, aşkullah muhabbetullah. Benim hasretliğim o, benim kan ağladığım o. Ne zaman kavuşacağım?Benim hasretliğim o, benim kan ağladığım o. Ne zaman kavuşacağım? Acaba hata mı ettim, acaba rızasına uygun yaşıyor muyum? Acaba bir kusurum var mı?" Acaba hata mı ettim, acaba rızasına uygun yaşıyor muyum? Acaba bir kusurum var mı?"

"İşitirem sözünü, göremezem yüzünü" derdi o. "İşitirem sözünü, göremezem yüzünü" derdi o.

"Zikrediyorum zikrediyorum, tecelliler var"Zikrediyorum zikrediyorum, tecelliler var ama acaba Rabbimin huzuruna razı olduğu kul olarak varabilecek miyim?" ama acaba Rabbimin huzuruna razı olduğu kul olarak varabilecek miyim?"

Rabbim bana hitap mı edecek, ikab mı edecek?Rabbim bana hitap mı edecek, ikab mı edecek? "Ey kulum! Bunca şeyleri okudun da niye benim şu işimi yapmadın,"Ey kulum! Bunca şeyleri okudun da niye benim şu işimi yapmadın, niye benim şu kulumun imdadına koşmadın, niye paranı benim uğruma feda etmedin,niye benim şu kulumun imdadına koşmadın, niye paranı benim uğruma feda etmedin, niye canını vermedin?" derse. niye canını vermedin?" derse.

Ben buyurdum, buyruğumu tutmadın Ben buyurdum, buyruğumu tutmadın

Derse Mevlâm ben ne cevap vereyim?Derse Mevlâm ben ne cevap vereyim? dediği gibi, onun derdi başka dert. dediği gibi, onun derdi başka dert.

Dünya dertlerinden değil; parası vardır veya yoktur, karnı toktur veya açtır aldırmaz. Dünya dertlerinden değil; parası vardır veya yoktur, karnı toktur veya açtır aldırmaz.

Hoştur bana senden gelen, Hoştur bana senden gelen,

Ya goncagül yahut dikenYa goncagül yahut diken diye her şeye razı, bir tek Rabbine âsî gelmeye razı değil. Nefsinden razı, hoşnut değil. diye her şeye razı, bir tek Rabbine âsî gelmeye razı değil. Nefsinden razı, hoşnut değil.

"Ey nefsim! Nedir bu senin elinden çektiğim? Sen benim ayağımı bağlıyorsun, yoldan çıkarıyorsun,"Ey nefsim! Nedir bu senin elinden çektiğim? Sen benim ayağımı bağlıyorsun, yoldan çıkarıyorsun, yanlış işler yaptırıyorsun. Rabbimin huzurunda beni mahcup duruma düşürüyorsun.yanlış işler yaptırıyorsun. Rabbimin huzurunda beni mahcup duruma düşürüyorsun. Mahşer halkına rezil mi olayım?" der. Mahşer halkına rezil mi olayım?" der.

Onun derdi başka türlüdür. Onun derdi başka türlüdür.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu güzel duygulara sahip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu güzel duygulara sahip eylesin. Hassas, içli, duygulu, sevimli, sevgili, gayretli, hikmetli gönüllere sahip eylesin deHassas, içli, duygulu, sevimli, sevgili, gayretli, hikmetli gönüllere sahip eylesin de hak yoldan, sırât-ı müstakîmden başka yere kaydırmasın. hak yoldan, sırât-ı müstakîmden başka yere kaydırmasın.

Pek çok insan var. Hangisine sorsan aklı, tahsili, bilgisi, makamı mevkii var.Pek çok insan var. Hangisine sorsan aklı, tahsili, bilgisi, makamı mevkii var. Herkes doğru bildiğini, en uygun bildiğini, en kârlı gördüğünü yapıyor ama yaptığı kâr değil ki. Herkes doğru bildiğini, en uygun bildiğini, en kârlı gördüğünü yapıyor ama yaptığı kâr değil ki.

Plajda, sürdüğü o sefa kendisine kâr mı getirecek? O içtiği içki ona neşe mi verecek?Plajda, sürdüğü o sefa kendisine kâr mı getirecek? O içtiği içki ona neşe mi verecek? O işlediği günah ona hayır mı olacak? O işlediği günah ona hayır mı olacak?

Burada bunları yapıyor ama sonunda burnundan fitil fitil gelecek, farkında değil. Burada bunları yapıyor ama sonunda burnundan fitil fitil gelecek, farkında değil.

Onun için büyüklerimiz dua etmişler; Onun için büyüklerimiz dua etmişler;

Allâhümme hallinî ani'l iştigâli bi'l-melâi.Allâhümme hallinî ani'l iştigâli bi'l-melâi. "Yâ Rabbi! Boş şeylerle uğraşmaktan beni kurtar.""Yâ Rabbi! Boş şeylerle uğraşmaktan beni kurtar." Ve erinî hakâika'l-eşyâi ke-mâhiye. "Eşyanın gerçek yüzünü, etrafımdaki olayların mahiyetini,Ve erinî hakâika'l-eşyâi ke-mâhiye. "Eşyanın gerçek yüzünü, etrafımdaki olayların mahiyetini, hayatı ölümü, olayların iç yüzünü kavrayayım da yanlış bir yol tutturmayayım." hayatı ölümü, olayların iç yüzünü kavrayayım da yanlış bir yol tutturmayayım."

Adam yaşamış yaşamış, ömrü sona ermiş; Adam yaşamış yaşamış, ömrü sona ermiş;

"Tüh ya, boşa geçirdik, yanlış yolda geçirdik. Keşke böyle yapmasaymışız, şöyle yapsaymışız.""Tüh ya, boşa geçirdik, yanlış yolda geçirdik. Keşke böyle yapmasaymışız, şöyle yapsaymışız." diyor ama ömür bitmiş oluyor. diyor ama ömür bitmiş oluyor.

Onun için Rabbimiz bize, asıl büyük ilâhî gerçekleri göstersin, onlara uymayı nasip eylesin,Onun için Rabbimiz bize, asıl büyük ilâhî gerçekleri göstersin, onlara uymayı nasip eylesin, yanlış yolları yol sanıp da ana yoldan saptırmasın,yanlış yolları yol sanıp da ana yoldan saptırmasın, çürük dalları dal diye tutturup da elimizde bıraktırmasın.çürük dalları dal diye tutturup da elimizde bıraktırmasın. Demek ki her insanoğlunun gönlü Rabbimizin kudreti elindedir;Demek ki her insanoğlunun gönlü Rabbimizin kudreti elindedir; oraya çevirir, buraya çevirir, nasıl dilerse öyle yapar. Dilerse saptırır, dilerse doğrultur. oraya çevirir, buraya çevirir, nasıl dilerse öyle yapar. Dilerse saptırır, dilerse doğrultur.

O zaman ne yapacağız? O zaman ne yapacağız?

Boyun büküp Allah'a yalvaracağız. Boyun büküp Allah'a yalvaracağız.

Yalvar kul, Allah'a yalvar. Yalvar kul, Allah'a yalvar.

Başka çare yok. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde vaat ediyor. Başka çare yok. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde vaat ediyor.

Ve-kâle rabbükümüd'ûnî estecib leküm. "Bana dua edin, ben sizin duanızı karşılıksız koymam.Ve-kâle rabbükümüd'ûnî estecib leküm. "Bana dua edin, ben sizin duanızı karşılıksız koymam. İstediğinizi veya istediğinizden âlâsını veya daha çok sevaplısını veririm." İstediğinizi veya istediğinizden âlâsını veya daha çok sevaplısını veririm."

Vaat edip de yapmaz olur mu? Vaat edip de yapmaz olur mu?

Olmaz! Rabbimiz vaat ettiğini yapar. "Dua edin duanızı kabul ederim" dediyse ya istediğini verecekOlmaz! Rabbimiz vaat ettiğini yapar. "Dua edin duanızı kabul ederim" dediyse ya istediğini verecek ya istediğinden âlâsını verecek ya istediğinden daha çok sevaplısını verecek. ya istediğinden âlâsını verecek ya istediğinden daha çok sevaplısını verecek.

Onun için ne yapmamız lazım? Onun için ne yapmamız lazım?

Yalvarmayı öğrenmemiz lazım. Allahu Teâlâ hazretleriyle sırdaş gibi fısır fısır,Yalvarmayı öğrenmemiz lazım. Allahu Teâlâ hazretleriyle sırdaş gibi fısır fısır, sessiz sessiz münâcaatı, niyazı, konuşmayı öğrenmemiz lazım.sessiz sessiz münâcaatı, niyazı, konuşmayı öğrenmemiz lazım. İnsanlar gidip de yalnız kaldığımız zaman; hakiki dost ve asıl sevilecek olan Rabbimizi bilip deİnsanlar gidip de yalnız kaldığımız zaman; hakiki dost ve asıl sevilecek olan Rabbimizi bilip de onunla konuşabilecek kadar sohbetin âdâbını öğrenmiş olmak lazım.onunla konuşabilecek kadar sohbetin âdâbını öğrenmiş olmak lazım. Adam yalnız kalmaktan bucak bucak kaçıyor, korkuyor.Adam yalnız kalmaktan bucak bucak kaçıyor, korkuyor. Yahu kâinâtı yaratan, kâinâtın sahibi Rabbin sana bu ikramları, ihsanları her gün gönderenYahu kâinâtı yaratan, kâinâtın sahibi Rabbin sana bu ikramları, ihsanları her gün gönderen o zât-ı şerîfi tanımak istemez misin? Korkuyor.o zât-ı şerîfi tanımak istemez misin? Korkuyor. Tesbih çekmekten korkuyor, namaz kılmaktan korkuyor, ibadet etmekten korkuyor,Tesbih çekmekten korkuyor, namaz kılmaktan korkuyor, ibadet etmekten korkuyor, gece kalkıp teheccüd namazı kılmaktan korkuyor, hacca gitmekten korkuyor. gece kalkıp teheccüd namazı kılmaktan korkuyor, hacca gitmekten korkuyor.

"Hocam, müsaade et ben şimdi hacca gitmeyeyim." "Hocam, müsaade et ben şimdi hacca gitmeyeyim."

Ne zaman gideceksin? Ne zaman gideceksin?

"Şimdi kendime güvenemiyorum, belki daha günah işlerim. Şimdi gitmeyeyim, yaşlanınca gideyim." "Şimdi kendime güvenemiyorum, belki daha günah işlerim. Şimdi gitmeyeyim, yaşlanınca gideyim."

"Şimdiden günahları işleyeyim." demek bu. "Şimdiden günahları işleyeyim." demek bu.

Akıl kârı mı? Akıl kârı mı?

"Buyur zemzem suyu iç." diyorsun; "Buyur zemzem suyu iç." diyorsun;

"İçmeyeyim hocam." diyor, korkuyor. "İçmeyeyim hocam." diyor, korkuyor.

Neden? "Bunun arkasından yine sigara içerim, yine şöyle yaparım, yine böyle yaparım." diyor. Neden? "Bunun arkasından yine sigara içerim, yine şöyle yaparım, yine böyle yaparım." diyor.

Mübarek! Ne biçim aklın var? Ne biçim insansın? Ne biçim yiğitsin?Mübarek! Ne biçim aklın var? Ne biçim insansın? Ne biçim yiğitsin? Ne biçim erkeksin? Adam değil misin? Ne biçim erkeksin? Adam değil misin?

Bir söz ver, bir merdâne karar ver, ondan sonra yürü git.Bir söz ver, bir merdâne karar ver, ondan sonra yürü git. Ama işte Allah nasip etmeyince olmuyor. Demek ki iş dönüp dönüp Allah'a yalvarmaya geliyor,Ama işte Allah nasip etmeyince olmuyor. Demek ki iş dönüp dönüp Allah'a yalvarmaya geliyor, Allah'a kul olmasını bilmeye geliyor. Çok kimse de bunu bilmiyor.Allah'a kul olmasını bilmeye geliyor. Çok kimse de bunu bilmiyor. Yalnız kalınca ne yapacağını şaşırıyor millet, kahveye kapağı zor atıyor. Yalnız kalınca ne yapacağını şaşırıyor millet, kahveye kapağı zor atıyor.

Burada daha güzel sohbet var, kahveye niye gidiyorsun? Burada daha güzel sohbet var, kahveye niye gidiyorsun?

Kahvede tavla gürültüsü, domino sesi, sigara dumanı arasında o vakti geçirmekten memnun daKahvede tavla gürültüsü, domino sesi, sigara dumanı arasında o vakti geçirmekten memnun da seccadesinde Rabbi ile münâcaat etmekten, dua etmekten, tesbih çekmekten, bir arada olmaktan gafil. seccadesinde Rabbi ile münâcaat etmekten, dua etmekten, tesbih çekmekten, bir arada olmaktan gafil.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize Allahu Teâlâ hazretlerinin sözünü bildiriyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize Allahu Teâlâ hazretlerinin sözünü bildiriyor.

Ene celîsu men zekerenî. "Hangi kul beni zikrederse ben onun oturduğu yerde, onun meclisinde olurum." Ene celîsu men zekerenî. "Hangi kul beni zikrederse ben onun oturduğu yerde, onun meclisinde olurum."

Celîs "aynı mecliste beraber oturduğu kimse" demek. Sen seccadene oturuyorsun,Celîs "aynı mecliste beraber oturduğu kimse" demek. Sen seccadene oturuyorsun, Allah diyorsun, Lâ ilâhe illallâh diyorsun, Rabbin de senin yanında hâzır ve nâzır,Allah diyorsun, Lâ ilâhe illallâh diyorsun, Rabbin de senin yanında hâzır ve nâzır, O da senin zikrinden memnun, o da seni seviyor, seni zikrediyor. O da senin zikrinden memnun, o da seni seviyor, seni zikrediyor.

Bu beraberlik, bu sohbet kaçırılır mı? Bu beraberlik, bu sohbet kaçırılır mı?

Allah zevk versin, zevk-i selîm versin; güzeli görüp güzeli anlayıp güzeli icra etmeyi nasip eylesin. Allah zevk versin, zevk-i selîm versin; güzeli görüp güzeli anlayıp güzeli icra etmeyi nasip eylesin.

Kaçırılmaz ama kalbinin uyanık olması lazım. Kaçırılmaz ama kalbinin uyanık olması lazım.

Hani "Bu çocuk çok uyanık mâşaallah! Gözleri fıldır fıldır dönüyor, velfecr okuyor,Hani "Bu çocuk çok uyanık mâşaallah! Gözleri fıldır fıldır dönüyor, velfecr okuyor, leb demeden leblebiyi anlıyor, yapıyor." deriz. Kalbi uyanık olursa anlar, yapar, ilerler;leb demeden leblebiyi anlıyor, yapıyor." deriz. Kalbi uyanık olursa anlar, yapar, ilerler; gelir geçer, uçar gider ama kalbi uyanık olmadı mı anlamaz.gelir geçer, uçar gider ama kalbi uyanık olmadı mı anlamaz. Hani bazıları lafı anlamadığı gibi;Hani bazıları lafı anlamadığı gibi; "Efendim, ne dedin, bir daha söyle, biraz daha bağır." der ya bunun gibi. "Efendim, ne dedin, bir daha söyle, biraz daha bağır." der ya bunun gibi.

Allah anlatsın, Allah duyursun, Allah hissettirsin, Allah o zevklere erdirsin, o sohbetleri yaşatsın,Allah anlatsın, Allah duyursun, Allah hissettirsin, Allah o zevklere erdirsin, o sohbetleri yaşatsın, has kul olmayı cümlenize cümlemize nasip eylesin. Şeytana uydurmasın, nefse uydurmasın,has kul olmayı cümlenize cümlemize nasip eylesin. Şeytana uydurmasın, nefse uydurmasın, gaflete düşürmesin, karanlıklarda, zulümâtta bırakmasın, cümlemizi nuruna kavuştursun. gaflete düşürmesin, karanlıklarda, zulümâtta bırakmasın, cümlemizi nuruna kavuştursun.

Kane ekserü duâihî yevme arefete lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike lehKane ekserü duâihî yevme arefete lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü bi-yedihi'l-hayru ve hüve alâ külli şey'in kadîr. lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü bi-yedihi'l-hayru ve hüve alâ külli şey'in kadîr.

Abdullah b. Amr b. el-Âs radıyallahu anh'ten Ahmed b. Hanbel rahmetullahi aleyh rivayet etmiş kiAbdullah b. Amr b. el-Âs radıyallahu anh'ten Ahmed b. Hanbel rahmetullahi aleyh rivayet etmiş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin umumiyetle Arefe günü,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin umumiyetle Arefe günü, Arafatta yaptığı dua şu olurdu: Arafatta yaptığı dua şu olurdu:

Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh lehü'l-mülkü ve lehü'l ve'l-hamdü bi-yedihi'l-hayruLâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh lehü'l-mülkü ve lehü'l ve'l-hamdü bi-yedihi'l-hayru ve hüve alâ külli şey'in kadîr. ve hüve alâ külli şey'in kadîr.

Herhalde aşağı yukarı hepinizin ezberindedir. Herhalde aşağı yukarı hepinizin ezberindedir.

Ekseriye böyle dua ederdi. Ekseriye böyle dua ederdi.

Ne zaman? Ne zaman?

Arefe gününde. Arefe gününde.

Arefe günü ne demek? Arefe günü ne demek?

Hacıların Arafat'a çıktığı, Kurban bayramının bir gün öncesine "arefe günü" derler.Hacıların Arafat'a çıktığı, Kurban bayramının bir gün öncesine "arefe günü" derler. "Arefe gününde duası ekseriya böyle olurdu. Çoklukla bu duayla meşgul olurdu." mânasına da gelir. "Arefe gününde duası ekseriya böyle olurdu. Çoklukla bu duayla meşgul olurdu." mânasına da gelir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Arafat'a çıkmıştır ama bir defa haccını biliyoruz.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Arafat'a çıkmıştır ama bir defa haccını biliyoruz. Arafat'ta böyle dua ettiğini öğrenmiş oluyoruz. İnsan Hicaz'da olmasa hac yapıyor olmasa,Arafat'ta böyle dua ettiğini öğrenmiş oluyoruz. İnsan Hicaz'da olmasa hac yapıyor olmasa, Arafat'ta olmasa, kendi memleketinde olsa bile Kurban bayramının arefesi mübarek bir zamandır.Arafat'ta olmasa, kendi memleketinde olsa bile Kurban bayramının arefesi mübarek bir zamandır. O vakitte oruç tutmanın sevabı çoktur. O vakitte oruç tutmanın sevabı çoktur.

Arafat'ta tutmak mekruhtur. Çünkü orası çok sıcak olur ve Arafat'taki vazifeler yüklü vazifelerdir.Arafat'ta tutmak mekruhtur. Çünkü orası çok sıcak olur ve Arafat'taki vazifeler yüklü vazifelerdir. Mina'dan kalkıp oraya kadar yürüyecek. Orada da akşama kadar ibadet edecek.Mina'dan kalkıp oraya kadar yürüyecek. Orada da akşama kadar ibadet edecek. Akşam namazından sonra Müzdelife'ye dönecek olduğu için oruç tutmak mekruh. Akşam namazından sonra Müzdelife'ye dönecek olduğu için oruç tutmak mekruh.

"Hocam ben kuvvetliyim, tutarım." "Hocam ben kuvvetliyim, tutarım."

Hayır, mekruh. Kuvvetten düşersin ibadeti zevkle, şevkle yapamazsın.Hayır, mekruh. Kuvvetten düşersin ibadeti zevkle, şevkle yapamazsın. Ama Hicaz'da olmayan insanın o günde oruç tutması çok sevaptır.Ama Hicaz'da olmayan insanın o günde oruç tutması çok sevaptır. O gün çok kıymetli, çok sevaplı bir gündür. Allah'ın kullarına rahmetini saçtığı,O gün çok kıymetli, çok sevaplı bir gündür. Allah'ın kullarına rahmetini saçtığı, ikramlar yaptığı bir gündür. Peygamber Efendimiz ekseriya böyle dua ederdi. ikramlar yaptığı bir gündür. Peygamber Efendimiz ekseriya böyle dua ederdi.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in başka bir hadîs-i şerîfini daha biliyoruz: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in başka bir hadîs-i şerîfini daha biliyoruz:

"Bir kimse günde yüz defa lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh"Bir kimse günde yüz defa lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr dese –bi-yedihi'l-hayr- kısmı hariçlehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr dese –bi-yedihi'l-hayr- kısmı hariç ötekilerin hepsini dese, İmam Nevevî'nin Riyâzu's-salihîn'inde yazdığı hadîs-i şerîfinde-ötekilerin hepsini dese, İmam Nevevî'nin Riyâzu's-salihîn'inde yazdığı hadîs-i şerîfinde- on köle âzat etmiş gibi sevap alır." On tane köle. on köle âzat etmiş gibi sevap alır." On tane köle.

Köle kaça alınır, kaça satılır? Bu devrin insanına köleliği nasıl anlatabiliriz? Köle kaça alınır, kaça satılır? Bu devrin insanına köleliği nasıl anlatabiliriz?

Diyelim ki on tane güzel araba alıyorsun; onu tasadduk ediyorsun, sevap kazanıyorsun.Diyelim ki on tane güzel araba alıyorsun; onu tasadduk ediyorsun, sevap kazanıyorsun. Bir araba 25 bin olsa on tanesi 250 bin olur. İnsanın kıymeti arabayla da ölçülmez amaBir araba 25 bin olsa on tanesi 250 bin olur. İnsanın kıymeti arabayla da ölçülmez ama bu devirde insan satın almak veya esirlik, kölelik durumu olmadığı içinbu devirde insan satın almak veya esirlik, kölelik durumu olmadığı için böyle bir misalle anlatıyoruz, az buz bir şey değil. böyle bir misalle anlatıyoruz, az buz bir şey değil.

"10 köle âzat etmiş gibi sevap alır." Bir. "10 köle âzat etmiş gibi sevap alır." Bir.

100 günahı silinir, iki. 100 günahı silinir, iki.

Kendisine 100 hasene verilir, üç. Kendisine 100 hasene verilir, üç.

Medine'ye gidenler Şark tarafına doğru baktılar mı uzun, yüksek, sevimli, muhteşem bir dağ görürler.Medine'ye gidenler Şark tarafına doğru baktılar mı uzun, yüksek, sevimli, muhteşem bir dağ görürler. O dağa "Uhud dağı" denilir çünkü ovanın ortasında, etrafında başka dağ yoktur.O dağa "Uhud dağı" denilir çünkü ovanın ortasında, etrafında başka dağ yoktur. Uzunlamasına, ihtişamla uzanmıştır.Uzunlamasına, ihtişamla uzanmıştır. "Uhud dağını biz severiz, o dağ da bizi sever." diyor Peygamber Efendimiz."Uhud dağını biz severiz, o dağ da bizi sever." diyor Peygamber Efendimiz. Onun için hakikaten baktığı zaman insan bir sevgi duyuyor, gözüne tatlı geliyor. Onun için hakikaten baktığı zaman insan bir sevgi duyuyor, gözüne tatlı geliyor.

Uhud dağını niye söylüyorum? Uhud dağını niye söylüyorum?

İnsanın bir hasenesi öyle Uhud dağı gibi kıymetli, büyük bir sevaptır. İnsanın bir hasenesi öyle Uhud dağı gibi kıymetli, büyük bir sevaptır.

"100 sevap veriliyor, 100 günahı siliniyor, 10 tane köle âzat etmiş gibi kendisine sevap veriliyor,"100 sevap veriliyor, 100 günahı siliniyor, 10 tane köle âzat etmiş gibi kendisine sevap veriliyor, bir de bunu söylediği gün akşama kadar şeytandan korunmasına vesile oluyor." bir de bunu söylediği gün akşama kadar şeytandan korunmasına vesile oluyor."

Şeytan sokulamıyor. Şeytan sokulamıyor.

Neden? Neden?

"Bu mübarek böyle söyledi." diye şeytan yanına sokulamıyor, vesvese veremiyor, günaha sokamıyor,"Bu mübarek böyle söyledi." diye şeytan yanına sokulamıyor, vesvese veremiyor, günaha sokamıyor, yanlış iş yaptıramıyor. O bakımdan bu sözler çok kıymetli sözlerdir.yanlış iş yaptıramıyor. O bakımdan bu sözler çok kıymetli sözlerdir. Kıymetli olduğundan duaların makbul olduğu en mübarek günde de, en mübarek mahal olan Arafat'ta daKıymetli olduğundan duaların makbul olduğu en mübarek günde de, en mübarek mahal olan Arafat'ta da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ekseriya bu sözleri söyleyerek dua edermiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ekseriya bu sözleri söyleyerek dua edermiş.

Mânası nedir? Mânası nedir?

Lâ ilâhe illallah. "Allah'tan gayrı ilâh yok." demek. Lâ ilâhe illallah. "Allah'tan gayrı ilâh yok." demek.

"İlâh" ne demek? "İlâh" ne demek?

"Kendisine ibadet edilen varlık" demek. Allah'tan gayrı kendisine ibadete layık hiçbir varlık yoktur."Kendisine ibadet edilen varlık" demek. Allah'tan gayrı kendisine ibadete layık hiçbir varlık yoktur. İnsanlar şaşkınlıklarından, sapıklıklarından kimisi aya tapmış, kimisi güneşe tapmış,İnsanlar şaşkınlıklarından, sapıklıklarından kimisi aya tapmış, kimisi güneşe tapmış, kimisi yıldıza tapmış, kimisi dağa tapmış; kimisi bugün hâlâ tapıyor. kimisi yıldıza tapmış, kimisi dağa tapmış; kimisi bugün hâlâ tapıyor.

Japonlarca "Hiroşima dağı" kutsalmış, başına çalınsın senin.Japonlarca "Hiroşima dağı" kutsalmış, başına çalınsın senin. Bilmem "güneş imparatorları güneşin oğluymuş." Güneşin oğlu dediğin o imparatorun oğlu güneşin yanınaBilmem "güneş imparatorları güneşin oğluymuş." Güneşin oğlu dediğin o imparatorun oğlu güneşin yanına 100 kilometre daha yaklaşsa çatır çatır yanar da buhar olur. 100 kilometre daha yaklaşsa çatır çatır yanar da buhar olur.

Nereden güneşin oğlu oluyor? Hiç mi aklın yok? Hiç mi ilim irfan sahibi değilsin?Nereden güneşin oğlu oluyor? Hiç mi aklın yok? Hiç mi ilim irfan sahibi değilsin? Hiç mi mürekkep yalamadın? Güneşin harareti hakkında hiç mi fikrin yok? Hiç mi mürekkep yalamadın? Güneşin harareti hakkında hiç mi fikrin yok?

Güneşin oğluymuş! Güneşin oğluymuş!

Kimisi öküze tapıyor. O bizim boynuzlu sapana sürdüğümüz, biraz canımız istediği zaman kestiğimiz;Kimisi öküze tapıyor. O bizim boynuzlu sapana sürdüğümüz, biraz canımız istediği zaman kestiğimiz; etini Kayserililer'in pastırma yaptıkları, üstüne çemen sürdükleri, ince ince doğrayıp daetini Kayserililer'in pastırma yaptıkları, üstüne çemen sürdükleri, ince ince doğrayıp da yumurtayla pişirdikleri, kahvaltı ettikleri şeye, möö diye bağıran hayvana tapınıyor.yumurtayla pişirdikleri, kahvaltı ettikleri şeye, möö diye bağıran hayvana tapınıyor. Eski Mısırlılar da tapınmış. Ne görmüşlerse bu hayvanda. Şeytan nasıl yapmışsa eski Mısırlılar'ın daEski Mısırlılar da tapınmış. Ne görmüşlerse bu hayvanda. Şeytan nasıl yapmışsa eski Mısırlılar'ın da ilâhlarından, putlarından birisi öküz. ilâhlarından, putlarından birisi öküz.

Bugünkü Hintliler de biz müslümanların kardeşleriyle, Hindistan'da yaşayan kardeşleriyleBugünkü Hintliler de biz müslümanların kardeşleriyle, Hindistan'da yaşayan kardeşleriyle "Bizim putumuza, bizim ilahımıza dokunuyorlar." diye kavga gürültü kıyamet koparıyorlar. "Bizim putumuza, bizim ilahımıza dokunuyorlar." diye kavga gürültü kıyamet koparıyorlar.

Allah insanı şaşırtmasın. Yahu bu hakikaten böyle meziyetli bir şey olsaydıAllah insanı şaşırtmasın. Yahu bu hakikaten böyle meziyetli bir şey olsaydı dünyanın her tarafında en hor işlerde kullanılmazdı. Zavallı hayvan, yanından bir tren geçsedünyanın her tarafında en hor işlerde kullanılmazdı. Zavallı hayvan, yanından bir tren geçse tren Pendik'e vardığı zaman yerinden kıpırdıyor; bu kadar ağır bir hayvan.tren Pendik'e vardığı zaman yerinden kıpırdıyor; bu kadar ağır bir hayvan. Sürati, intikali bu kadar ağır. İnsanoğlu bunun nesini beğenir, ne sanır ki buna tapar. Sürati, intikali bu kadar ağır. İnsanoğlu bunun nesini beğenir, ne sanır ki buna tapar.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bizim memleketimizde de iyi çalışmamışız, vebalimiz çok.Bizim memleketimizde de iyi çalışmamışız, vebalimiz çok. Memleketimizde "Yezidîler" diye bir zümre insan var, şeytana tapıyorlar.Memleketimizde "Yezidîler" diye bir zümre insan var, şeytana tapıyorlar. Şeytana; kuyruklu, boynuzlu, kıllı bacaklı şeytana tapıyor. Allah bu insanoğlunu şaşırtmasın.Şeytana; kuyruklu, boynuzlu, kıllı bacaklı şeytana tapıyor. Allah bu insanoğlunu şaşırtmasın. İnsanın aklı var ama bir kaşığın içi kadar. Aklı bazen böyle şeyler yaptırıyor. İnsanın aklı var ama bir kaşığın içi kadar. Aklı bazen böyle şeyler yaptırıyor.

Lâ ilâhe illallah. "Allah'tan gayrı tapınılacak hiçbir ilâh yoktur. Ancak Allah'a tapılır." Lâ ilâhe illallah. "Allah'tan gayrı tapınılacak hiçbir ilâh yoktur. Ancak Allah'a tapılır."

İfadenin şekli nasıl? İfadenin şekli nasıl?

Lâ ilâhe. "Hiçbir ilâh yoktur." Lâ ilâhe. "Hiçbir ilâh yoktur."

Hepsini kesip atıyor, doğruyor. Bir anda silip süpürüyor, yuvarlayıp atıyor. Hepsini kesip atıyor, doğruyor. Bir anda silip süpürüyor, yuvarlayıp atıyor.

İllallâh. "Ancak Allah vardır." İllallâh. "Ancak Allah vardır."

İfade tarzı böyle. "Hiçbir ilâh yoktur ancak Allah vardır." İfade tarzı böyle. "Hiçbir ilâh yoktur ancak Allah vardır."

Söyleyiş tarzı böyle. Lâ ilâhe. Bir kılıç gibi hepsini kesip doğrayıp atıyor, illallah.Söyleyiş tarzı böyle. Lâ ilâhe. Bir kılıç gibi hepsini kesip doğrayıp atıyor, illallah. Ancak Allah'ın varlığı kalıyor ortada. Her şey yıkılıp gidiyor.Ancak Allah'ın varlığı kalıyor ortada. Her şey yıkılıp gidiyor. Mü'min Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını kabul ediyor.Mü'min Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını kabul ediyor. Bu söz öyle kıymetli bir sözdür ki insanlar işte bu sözle cennete giriyor.Bu söz öyle kıymetli bir sözdür ki insanlar işte bu sözle cennete giriyor. Bu hâlis muhlis inançla kim "Allah'tan gayrı tapınılacak bir varlık yokturBu hâlis muhlis inançla kim "Allah'tan gayrı tapınılacak bir varlık yoktur ancak Allah'a ibadet edilebilir, ancak odur bizim Rabbimiz, Mâbudumuz, Hâlıkımız, Râzıkımız,ancak Allah'a ibadet edilebilir, ancak odur bizim Rabbimiz, Mâbudumuz, Hâlıkımız, Râzıkımız, kâinâtın sahibi, mutasarrıfı, bizim yaratanımız, yaşatanımız, öldüğümüz zaman huzuruna varacağımız."kâinâtın sahibi, mutasarrıfı, bizim yaratanımız, yaşatanımız, öldüğümüz zaman huzuruna varacağımız." derse, bu inanca sahip olursa, bununla ebedî saadeti kazanıyor. derse, bu inanca sahip olursa, bununla ebedî saadeti kazanıyor.

Ebedî saadetin anahtarı Lâ ilâhe illallah.Ebedî saadetin anahtarı Lâ ilâhe illallah. Bununla yeryüzündeki bütün batıl fikirlerin hepsini silmiş oluyoruz. Bununla yeryüzündeki bütün batıl fikirlerin hepsini silmiş oluyoruz.

Kızılderililer, vadilerin ulu ruhuna tapınırlarmış! Eskimolar beyaz ayıya tapınırlarmış!Kızılderililer, vadilerin ulu ruhuna tapınırlarmış! Eskimolar beyaz ayıya tapınırlarmış! Hintliler kara öküze tapınırlarmış! Afrika kabileleri toteme tapınırlarmış.Hintliler kara öküze tapınırlarmış! Afrika kabileleri toteme tapınırlarmış. Japonlar güneşe tapınırlarmış. Japonlar güneşe tapınırlarmış.

Hıristiyanlar bir beşer olan, beyaz kırmızı yüzlü, tomurcuk tomurcuk terler dökenHıristiyanlar bir beşer olan, beyaz kırmızı yüzlü, tomurcuk tomurcuk terler döken mübarek Hz. İsa peygambere tapınır; hâşâ sümme hâşâ!mübarek Hz. İsa peygambere tapınır; hâşâ sümme hâşâ! İnsanoğulları, Allah'ın peygamberini ne kadar saçma bir şekilde telakki ediyorlar.İnsanoğulları, Allah'ın peygamberini ne kadar saçma bir şekilde telakki ediyorlar. Biz onların hepsinin üstüne bir çizgi, bir sünger çekiyoruz. "Bunların hepsi yanlıştır,Biz onların hepsinin üstüne bir çizgi, bir sünger çekiyoruz. "Bunların hepsi yanlıştır, doğrusu olan Allah'a ibadet etmektir." diyoruz. Çok önemli bir söz.doğrusu olan Allah'a ibadet etmektir." diyoruz. Çok önemli bir söz. Bizi bütün dünyadaki, kâinattaki öteki insanlardan ayıran, bizi yükselten, yücelten,Bizi bütün dünyadaki, kâinattaki öteki insanlardan ayıran, bizi yükselten, yücelten, bizi cennetlik eden, bizi Allah indinde sevgili kul eden bu söz. bizi cennetlik eden, bizi Allah indinde sevgili kul eden bu söz.

Allâhu veliyyü'l-mü'minîn. "Allah bütün müminlerin dostudur." Allâhu veliyyü'l-mü'minîn. "Allah bütün müminlerin dostudur."

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Yüzü ne kadar kara olursa olsun, ne kadar kusurlu olursa olsun, ne kadar eksikli olursa olsun,Yüzü ne kadar kara olursa olsun, ne kadar kusurlu olursa olsun, ne kadar eksikli olursa olsun, ne kadar suçlu da olursa olsun Allah bütün mü'minlerin dostudur. Allah bütün mü'minleri cennete sokacak. ne kadar suçlu da olursa olsun Allah bütün mü'minlerin dostudur. Allah bütün mü'minleri cennete sokacak.

Men kâle lâ ilâhe illallâh dehale'l-cenneh. "Hepsi cennete girecek." Men kâle lâ ilâhe illallâh dehale'l-cenneh. "Hepsi cennete girecek."

Çok kıymetli, çok önemli bir söz. Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu imandan, bu bağlılıktan,Çok kıymetli, çok önemli bir söz. Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu imandan, bu bağlılıktan, bu duygudan, bu sağlam görüşten, bu bilimsel sonuçtan ayırmasın. bu duygudan, bu sağlam görüşten, bu bilimsel sonuçtan ayırmasın.

Vahdehû. "O bir tektir, yegânedir, eşsizdir." Lâ şerike leh. "O'nun şerîki, nazîri, ortağı yoktur."Vahdehû. "O bir tektir, yegânedir, eşsizdir." Lâ şerike leh. "O'nun şerîki, nazîri, ortağı yoktur." Allahu Teâlâ hazretleri tarih boyunca peygamber göndermiş.Allahu Teâlâ hazretleri tarih boyunca peygamber göndermiş. Hepsi gelmişler; "Biz Allah'ın peygamberiyiz. Allah'a inanın, Allah'tan gayrıya tapınmayın."Hepsi gelmişler; "Biz Allah'ın peygamberiyiz. Allah'a inanın, Allah'tan gayrıya tapınmayın." diye tebliğ etmişler. Bu kavganın mâzisi çok eski; ta Sümerliler zamanında,diye tebliğ etmişler. Bu kavganın mâzisi çok eski; ta Sümerliler zamanında, ta Mezopotamya sitelerinde geçer. Hz. İbrahim'in mâcerâsını biliyorsunuz;ta Mezopotamya sitelerinde geçer. Hz. İbrahim'in mâcerâsını biliyorsunuz; "Bu putlara tapmayın. Bunları yaratan Allah'a tapın." diye orada mücadele vermiş de"Bu putlara tapmayın. Bunları yaratan Allah'a tapın." diye orada mücadele vermiş de kendisini ateşe atmaya, öldürmeye çalışmışlar. kendisini ateşe atmaya, öldürmeye çalışmışlar.

Musa aleyhisselam'ın Firavun'la mücadelesi: Firavun; "Ben sizin Rabbinizim, bana tapınacaksınız."Musa aleyhisselam'ın Firavun'la mücadelesi: Firavun; "Ben sizin Rabbinizim, bana tapınacaksınız." diyor. Firavun, o koca piramitleri yaptıran vicdansız, "Bana tapınacaksınız." diyor. diyor. Firavun, o koca piramitleri yaptıran vicdansız, "Bana tapınacaksınız." diyor.

Sen nesin ya? Sen adam olsaydın ölmezdin. Sen de ölüp gittikten sonra ne işe yararsın, sen nesin ki? Sen nesin ya? Sen adam olsaydın ölmezdin. Sen de ölüp gittikten sonra ne işe yararsın, sen nesin ki?

"Sen kendinden bile ölümü uzaklaştıramadıktan sonra neyin var?" diyememiş Mısırlılar"Sen kendinden bile ölümü uzaklaştıramadıktan sonra neyin var?" diyememiş Mısırlılar ama Musa aleyhisselam çıkmış, hakikati söylemiş. İbrahim aleyhisselam çıkmış, Nuh aleyhisselam çıkmış,ama Musa aleyhisselam çıkmış, hakikati söylemiş. İbrahim aleyhisselam çıkmış, Nuh aleyhisselam çıkmış, öteki peygamberler gelmiş, her birisi; "Şu putları bırakın, tapınmayın." demişler,öteki peygamberler gelmiş, her birisi; "Şu putları bırakın, tapınmayın." demişler, gece gündüz nasihat etmişler, anlatmışlar anlatmışlar, dinleyen dinlemiş, kurtulmuş.gece gündüz nasihat etmişler, anlatmışlar anlatmışlar, dinleyen dinlemiş, kurtulmuş. Gemiye binen tufanda boğulmaktan kurtulmuş, inanmayan helâk olmuş. Tarih boyunca helâk olmuşlardır. Gemiye binen tufanda boğulmaktan kurtulmuş, inanmayan helâk olmuş. Tarih boyunca helâk olmuşlardır.

Âd kavmi, Semûd kavmi, Firavun'un kavmi, öteki putperest kavimler hepsiÂd kavmi, Semûd kavmi, Firavun'un kavmi, öteki putperest kavimler hepsi hem dünyada hem âhirette helak olmuşlardır.hem dünyada hem âhirette helak olmuşlardır. Peygamberler gelip ta eskiden beri bildirdiği için tabi Allah'ı biliyorlarPeygamberler gelip ta eskiden beri bildirdiği için tabi Allah'ı biliyorlar fakat şeytan bu sefer de onları başka türlü aldatıyor. fakat şeytan bu sefer de onları başka türlü aldatıyor.

"Tamam, Allah en büyük olarak var da bir de şu var, bir de bu var." diyor. "Tamam, Allah en büyük olarak var da bir de şu var, bir de bu var." diyor.

Yunanlılar'ı biliyorsunuz, birçok puta tapıyorlar, bir sürü tanrıları var.Yunanlılar'ı biliyorsunuz, birçok puta tapıyorlar, bir sürü tanrıları var. Heykeller yapmışlar; aşk tanrısı Venüs, şarap tanrısı Baküs, hepsinin başında karmaşık sakallı Zeus.Heykeller yapmışlar; aşk tanrısı Venüs, şarap tanrısı Baküs, hepsinin başında karmaşık sakallı Zeus. Böyle saçma sapan şeylere, bir sürü puta tapıyorlar.Böyle saçma sapan şeylere, bir sürü puta tapıyorlar. Bâbilliler öyle, hıristiyanlar teslis akidesine kâil olmuşlar. Yahudiler; Bâbilliler öyle, hıristiyanlar teslis akidesine kâil olmuşlar. Yahudiler;

Ve kâleti'l-yehûdü Uzeyrünü'bnü'l-lâh. "Üzeyir, Allah'ın oğlu." demişler.Ve kâleti'l-yehûdü Uzeyrünü'bnü'l-lâh. "Üzeyir, Allah'ın oğlu." demişler. Şeytan, her birisini başka türlü şaşırtmış, aldatmış.Şeytan, her birisini başka türlü şaşırtmış, aldatmış. Vahdehû lâ şerike lehû. "Tektir, şerîki, nazîri yok." Vahdehû lâ şerike lehû. "Tektir, şerîki, nazîri yok."

Kur'ân-ı Kerîm bir de güzel muhakeme veriyor ki hepsinin fikrini doğru yola getirmeye yeter. Kur'ân-ı Kerîm bir de güzel muhakeme veriyor ki hepsinin fikrini doğru yola getirmeye yeter.

Lev kâne fîhimâ âlihetün illa'l-lâhu lefesedetâ. "Birkaç tane tanrı olsaydı; bir tanesiLev kâne fîhimâ âlihetün illa'l-lâhu lefesedetâ. "Birkaç tane tanrı olsaydı; bir tanesi "şunu şöyle yapın" diyecekti, ötekisi "şunu şöyle yapın" diyecekti, ikisi birbiriyle çatışacaktı."şunu şöyle yapın" diyecekti, ötekisi "şunu şöyle yapın" diyecekti, ikisi birbiriyle çatışacaktı. Düşünün ki bir trafik noktasına üç tane polis gelmiş; otomobillere birisi "geç" diyor,Düşünün ki bir trafik noktasına üç tane polis gelmiş; otomobillere birisi "geç" diyor, birisi "dur diyor, ötekisi bu yoldakilere "geç" diyor. birisi "dur diyor, ötekisi bu yoldakilere "geç" diyor.

Birbirleriyle bağlantılı olmadan ne olur? Birbirleriyle bağlantılı olmadan ne olur?

Vasıtalar birbirine çarpar. Ortalık karmakarışık olur, perişan olur. Vasıtalar birbirine çarpar. Ortalık karmakarışık olur, perişan olur.

Lâ ilâhe illallah. "Allah'tan gayrı ilâh yoktur." Vahdehu. "O tektir."Lâ ilâhe illallah. "Allah'tan gayrı ilâh yoktur." Vahdehu. "O tektir." Lâ şerike lehû. "Şerîki, ortağı yoktur." Lehü'l-mülkü. "Egemenlik onundur." Lâ şerike lehû. "Şerîki, ortağı yoktur." Lehü'l-mülkü. "Egemenlik onundur."

Mülk ne demek? Mülk ne demek?

"Meliklik, hükümdarlık, hükümranlık" demek. "Meliklik, hükümdarlık, hükümranlık" demek.

Hükümdarlık ne demek? Hükümdarlık ne demek?

"Hüküm elinde, söz onun" demek. Yönetim, hükümranlık da "hüküm sürmek" demek. "Hüküm elinde, söz onun" demek. Yönetim, hükümranlık da "hüküm sürmek" demek.

Yönetmek, buyurmak, yaptırmak yaptırmamak onun salâhiyeti. Yönetmek, buyurmak, yaptırmak yaptırmamak onun salâhiyeti.

"Hocam şimdi aklım biraz karıştı. Sen Türkçe bir kelime kullandın, ‘egemenlik' dedin,"Hocam şimdi aklım biraz karıştı. Sen Türkçe bir kelime kullandın, ‘egemenlik' dedin, ‘Egemenlik Allah'ındır.' dedin. Biz 23 Nisan'larda ‘Egemenlik ulusundur.' diye okuyorduk." ‘Egemenlik Allah'ındır.' dedin. Biz 23 Nisan'larda ‘Egemenlik ulusundur.' diye okuyorduk."

Ulusların öyle hakiki bir egemenliği olsaydı başlarına zalimler gelip de zulüm yapabilirler miydi?Ulusların öyle hakiki bir egemenliği olsaydı başlarına zalimler gelip de zulüm yapabilirler miydi? Tarih boyunca Firavunlar, Şahlar, Şeddatlar, Nemrutlar, Kisrâlar, KayserlerTarih boyunca Firavunlar, Şahlar, Şeddatlar, Nemrutlar, Kisrâlar, Kayserler ve şimdiki zamanda da Markoslar, Kastrolar, zalimler; bir sürü zıpır, bir sürü deli halklarınve şimdiki zamanda da Markoslar, Kastrolar, zalimler; bir sürü zıpır, bir sürü deli halkların başına geçip zulümler yapabilir miydi? Onların öyle hüküm sürmesini halk istiyor mu? başına geçip zulümler yapabilir miydi? Onların öyle hüküm sürmesini halk istiyor mu?

İstemiyor ama ne yapsın, koyun gibi, bir şey yapamıyor. İstemiyor ama ne yapsın, koyun gibi, bir şey yapamıyor.

"Egemenlik ulusundur." neymiş? "Egemenlik ulusundur." neymiş?

Edebiyatmış. Edebiyat! Başka bir şey değil. Edebiyatmış. Edebiyat! Başka bir şey değil.

"Köylü Türk'ün sesidir, yurdun efendisidir." "Köylü Türk'ün sesidir, yurdun efendisidir."

Tamam, külahımı çevireyim anlat, buyur. Tamam, külahımı çevireyim anlat, buyur.

Nerede efendilik? Nerede efendilik?

Irgat olarak tarlada çalış, vergiyi ver, yoksulluk içinde yaşa, elektrik yok, su yok; Irgat olarak tarlada çalış, vergiyi ver, yoksulluk içinde yaşa, elektrik yok, su yok;

"Sen efendisin, ağasın, paşasın, aslansın, kaplansın, bir tanesin, kömür gözlüsün, sırma saçlısın." "Sen efendisin, ağasın, paşasın, aslansın, kaplansın, bir tanesin, kömür gözlüsün, sırma saçlısın."

İyi güzel, bunlar tatlı şeyler ama gerçek değil. İyi güzel, bunlar tatlı şeyler ama gerçek değil.

"Egemenlik ulusundur." ne demek? "Egemenlik ulusundur." ne demek?

Küçük bir mânası var; Küçük bir mânası var;

"Bu devletin yönetiminde söz, milletin fertlerinindir. O fertler, istediği insanları seçerler."Bu devletin yönetiminde söz, milletin fertlerinindir. O fertler, istediği insanları seçerler. ‘Hadi sen benim namıma şu işleri yapıver bakalım' derler, tayin ederler.‘Hadi sen benim namıma şu işleri yapıver bakalım' derler, tayin ederler. O da bakan olur, başbakan olur, reisicumhur olur.O da bakan olur, başbakan olur, reisicumhur olur. Milletten aldığı iradeye uygun olarak onun hizmetinde ,onun arzusunu yerine getirmek için çalışır." Milletten aldığı iradeye uygun olarak onun hizmetinde ,onun arzusunu yerine getirmek için çalışır."

Sistemin böyle olması lazım ama iş öyle olmuyor.Sistemin böyle olması lazım ama iş öyle olmuyor. Seçilen, cebine parayı alan, direksiyona geçen adam rüşvet alabiliyor, iltimas olabiliyor,Seçilen, cebine parayı alan, direksiyona geçen adam rüşvet alabiliyor, iltimas olabiliyor, kayırma olabiliyor, particilik oluyor, partizanlık oluyor, birisinin yaptığını ötekisi yıkabiliyor.kayırma olabiliyor, particilik oluyor, partizanlık oluyor, birisinin yaptığını ötekisi yıkabiliyor. Milletin anasını ağlatıyorlar, anasını değil kendisini ağlatıyorlar, babasını ağlatıyorlar,Milletin anasını ağlatıyorlar, anasını değil kendisini ağlatıyorlar, babasını ağlatıyorlar, çocuğunu ağlatıyorlar, her şey olabiliyor ama işin mekanizmasında "millet hükmediyor" gibi oluyor. çocuğunu ağlatıyorlar, her şey olabiliyor ama işin mekanizmasında "millet hükmediyor" gibi oluyor.

Tabi millet, vekilleri vasıtasıyla devleti yönetecek, milletvekilleri deTabi millet, vekilleri vasıtasıyla devleti yönetecek, milletvekilleri de içlerinden birilerini seçecek, bu bir mekanizma ama fantezi.içlerinden birilerini seçecek, bu bir mekanizma ama fantezi. Gerçekte tam yürümediğini görüyoruz, biliyoruz. İşte ağır aksak gidiyor.Gerçekte tam yürümediğini görüyoruz, biliyoruz. İşte ağır aksak gidiyor. "Söz Firavun'un." demekten biraz daha iyi. Sana da arada sırada, dört yılda bir, beş yılda bir"Söz Firavun'un." demekten biraz daha iyi. Sana da arada sırada, dört yılda bir, beş yılda bir "Kimi seçelim?" diye soruyorlar. Sen de spor toto doldurur gibi bir tanesini seçiyorsun,"Kimi seçelim?" diye soruyorlar. Sen de spor toto doldurur gibi bir tanesini seçiyorsun, bir sürü vebal yükleniyorsun, Allah akıl fikir versin. bir sürü vebal yükleniyorsun, Allah akıl fikir versin.

Ondan sonra onun yaptığı günahlar sana geliyor. Tabi sen seçtin, sen salahiyat verdin.Ondan sonra onun yaptığı günahlar sana geliyor. Tabi sen seçtin, sen salahiyat verdin. Seçimleri doğru ve güzel yapmak lazım. Bu mânada "Egemenlik ulusun." fantazi bir söz.Seçimleri doğru ve güzel yapmak lazım. Bu mânada "Egemenlik ulusun." fantazi bir söz. Realitenin kıyısından, kenarından bir parçacık varsa da hakikatte egemenlik ne ulusun,Realitenin kıyısından, kenarından bir parçacık varsa da hakikatte egemenlik ne ulusun, ne reisicumhurun, ne milletvekilinin. ne reisicumhurun, ne milletvekilinin.

Zelzele olduğu zaman hangisi durdurabiliyor? Tufan olduğu zaman hangisi engel olabiliyor?Zelzele olduğu zaman hangisi durdurabiliyor? Tufan olduğu zaman hangisi engel olabiliyor? Kuraklık olduğu zaman kim yağdırabiliyor? Demek ki kâinatın egemenliği kimin? Kuraklık olduğu zaman kim yağdırabiliyor? Demek ki kâinatın egemenliği kimin?

Allah'ın -celle celâlühû ve amme nevâlühû-. Allah; kahrından, gazabından bizi korusun,Allah'ın -celle celâlühû ve amme nevâlühû-. Allah; kahrından, gazabından bizi korusun, lütfuna, rahmetine bizi erdirsin. lütfuna, rahmetine bizi erdirsin.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Egemenlik Allah'ın, hüküm onun. Dilediğini yaşatır, dilediğini öldürür.Egemenlik Allah'ın, hüküm onun. Dilediğini yaşatır, dilediğini öldürür. Dilediğini aziz kılar, dilediğini zelil kılar. Şahları dilenci yapar kapı kapı dolaştırır,Dilediğini aziz kılar, dilediğini zelil kılar. Şahları dilenci yapar kapı kapı dolaştırır, dilencileri padişah yapar tahta oturtur. dilencileri padişah yapar tahta oturtur.

Bir çobanın çocuğu reisicumhur olur.Bir çobanın çocuğu reisicumhur olur. Bir zenginin çocuğu sokak köşesinde soğuktan donarak ölür. Hüküm onun. Bir zenginin çocuğu sokak köşesinde soğuktan donarak ölür. Hüküm onun.

el-Hükmü li'l-lâh. "Hüküm Allah'ındır." Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü. "Hamd de O'nundur." el-Hükmü li'l-lâh. "Hüküm Allah'ındır." Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü. "Hamd de O'nundur."

Neden? Neden?

Allahu Teâlâ hazretleri rahmeti, lütfu ve keremiyle yönetiyor. Allahu Teâlâ hazretlerininAllahu Teâlâ hazretleri rahmeti, lütfu ve keremiyle yönetiyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin hükmü öyle sürüyor. Dilediyse, istese, kahredeceği halde düşmanına bile rızık veriyor. hükmü öyle sürüyor. Dilediyse, istese, kahredeceği halde düşmanına bile rızık veriyor.

"Sübhânallâh! Yâ Rabbi! Bu senin düşmanın. Sabah akşam sana küfreder."Sübhânallâh! Yâ Rabbi! Bu senin düşmanın. Sabah akşam sana küfreder. Âsî, mücrim, kıpkızıl, kapkara, zalim! Sen bunu havyarla besliyorsun yâ Rabbi!Âsî, mücrim, kıpkızıl, kapkara, zalim! Sen bunu havyarla besliyorsun yâ Rabbi! Balla, börekle besliyorsun. Şu sarayındaki debdebeye, saltanata bak!" Balla, börekle besliyorsun. Şu sarayındaki debdebeye, saltanata bak!"

"Kulum, sen onun iki günlük, göz yumup açıncaya kadar süren dünya hayatındaki saltanatına aldanma!"Kulum, sen onun iki günlük, göz yumup açıncaya kadar süren dünya hayatındaki saltanatına aldanma! Âhirette cehennemlik olacak." Âhirette cehennemlik olacak."

Bu dünya imtihan ama ona bile veriyor. Rızkını kesmiyor, sıhhatini bozmuyor,Bu dünya imtihan ama ona bile veriyor. Rızkını kesmiyor, sıhhatini bozmuyor, "Acaba tevbe edecek mi?" diye bir müddet fırsat veriyor, "Acaba tevbe edecek mi?" diye bir müddet fırsat veriyor,

İmtihan dünyası. Herkes bu sahneye gelip bu sınava girecek.İmtihan dünyası. Herkes bu sahneye gelip bu sınava girecek. Eline kâğıdı kalemi alıp imtihan müddetince, 50 dakika bir buçuk saat cevap verecek.Eline kâğıdı kalemi alıp imtihan müddetince, 50 dakika bir buçuk saat cevap verecek. Herkes istediğini yazmakta serbest olduğundan amel defterine ya sevap yazıyor ya günah.Herkes istediğini yazmakta serbest olduğundan amel defterine ya sevap yazıyor ya günah. O kadar, başka bir şey değil. Ama Allah rahmetiyle yağmur yağdırıyor, ot bitiriyor,O kadar, başka bir şey değil. Ama Allah rahmetiyle yağmur yağdırıyor, ot bitiriyor, güneşi çıkarıyor, yazı getiriyor, kışı getiriyor. Hepsi güzel, hepsi yerli yerinde, hikmetli, faydalı. güneşi çıkarıyor, yazı getiriyor, kışı getiriyor. Hepsi güzel, hepsi yerli yerinde, hikmetli, faydalı.

Bir ziraatçi kardeşim, arkadaşım var. Ziraat Araştırma Enstitüsü'nde, Tarım Bakanlığı'nda çalışıyor.Bir ziraatçi kardeşim, arkadaşım var. Ziraat Araştırma Enstitüsü'nde, Tarım Bakanlığı'nda çalışıyor. Bir tohum götürdüm. Bir tohum götürdüm.

"Bu tohum çok güzel bir meyvenin tohumuydu. Adını bilmiyorum, şeklini tadını unuttum."Bu tohum çok güzel bir meyvenin tohumuydu. Adını bilmiyorum, şeklini tadını unuttum. Bir şey kaldı aklımda, çok tatlıydı, çok hoş bir kokusu vardı. Saklamıştım, buraya getirdim.Bir şey kaldı aklımda, çok tatlıydı, çok hoş bir kokusu vardı. Saklamıştım, buraya getirdim. Yetiştirebilirseniz çok güzel bir meyve. Ilıman bir iklimde yetişirseYetiştirebilirseniz çok güzel bir meyve. Ilıman bir iklimde yetişirse Türkiye'ye yeni bir meyve getirmiş oluruz." dedim. Türkiye'ye yeni bir meyve getirmiş oluruz." dedim.

Avusturalya'dan böyle bir tohum getirdim. Bir zaman sonra o arkadaşın yanına gittim, sordum. Avusturalya'dan böyle bir tohum getirdim. Bir zaman sonra o arkadaşın yanına gittim, sordum.

"Bizim tohum ne oldu? Diktiniz mi, filizlendi mi? Nasıl bir şey olduğunu anladınız mı?" "Bizim tohum ne oldu? Diktiniz mi, filizlendi mi? Nasıl bir şey olduğunu anladınız mı?"

"Yok, buzdolabında duruyor." dedi. "Yok, buzdolabında duruyor." dedi.

"Niye?" dedim. "Niye?" dedim.

"Hocam, her tohumun bir soğuklama müddeti vardır."Hocam, her tohumun bir soğuklama müddeti vardır. O soğuklama müddeti olmazsa tohum patlayıp filiz vermez." O soğuklama müddeti olmazsa tohum patlayıp filiz vermez."

Kışın sebebini anladınız mı? Kışın sebebini anladınız mı?

Allahu Teâlâ hazretleri neden ülkelerde bir yaz getiriyor, bir kış getiriyor? Allahu Teâlâ hazretleri neden ülkelerde bir yaz getiriyor, bir kış getiriyor?

Tohum kışın karın altında soğuklayacak,Tohum kışın karın altında soğuklayacak, baharda keyifle neşeyle karın arasından bir filiz verecek, başını çıkaracak.baharda keyifle neşeyle karın arasından bir filiz verecek, başını çıkaracak. Ondan sonra ne kadar yükselecek ne meyveler verecek ne tahıl olacak ne daneler büyüyecek!..Ondan sonra ne kadar yükselecek ne meyveler verecek ne tahıl olacak ne daneler büyüyecek!.. Her şeyi hikmetli. Kar da lazım, soğuk da lazım, rüzgâr da lazım, yağmur da lazım; her şey yerli yerinde. Her şeyi hikmetli. Kar da lazım, soğuk da lazım, rüzgâr da lazım, yağmur da lazım; her şey yerli yerinde.

Lütfu da hoş, kahrı da hoş. Lütfu da hoş, kahrı da hoş.

Gelse celâlinden cefâ Gelse celâlinden cefâ

Yahut cemâlinden vefâ, Yahut cemâlinden vefâ,

İkisi de cana safâ, İkisi de cana safâ,

Lütfun da hoş kahrın da hoş. Lütfun da hoş kahrın da hoş.

Hepsi yerli yerinde. Allahu Teâlâ hazretlerinin her şeyi güzel. Onun için lehü'l-hamdü.Hepsi yerli yerinde. Allahu Teâlâ hazretlerinin her şeyi güzel. Onun için lehü'l-hamdü. "Hamd de O'nundur, övülmek O'nun şânına layıktır. Şu kâinat hakikaten emsalsiz bir nizama sahip."Hamd de O'nundur, övülmek O'nun şânına layıktır. Şu kâinat hakikaten emsalsiz bir nizama sahip. Öyle bir güzel matematik düzeni var ki şu senin gördüğün kâinâtın her birisiÖyle bir güzel matematik düzeni var ki şu senin gördüğün kâinâtın her birisi moleküllerden meydana gelmiş maddeler. Çeşit çeşit maddeler var.moleküllerden meydana gelmiş maddeler. Çeşit çeşit maddeler var. Binlerce elementten meydana gelmiş çeşitli kombinasyonlar, çeşitli mineraller,Binlerce elementten meydana gelmiş çeşitli kombinasyonlar, çeşitli mineraller, çeşitli şekillerde moleküller oluşmuş. Bunların da 100 küsur tane elementi var. çeşitli şekillerde moleküller oluşmuş. Bunların da 100 küsur tane elementi var.

Hidrojen, radyum, oksijen, demir, karbon, vesaire çeşit çeşit elemanlardan meydana gelmiş.Hidrojen, radyum, oksijen, demir, karbon, vesaire çeşit çeşit elemanlardan meydana gelmiş. O elemanları alıyorsun, onların da içinde bir atom âlemi var; çekirdek var, elektronlar var,O elemanları alıyorsun, onların da içinde bir atom âlemi var; çekirdek var, elektronlar var, protonlar var, nötronlar var, pozitronlar var.protonlar var, nötronlar var, pozitronlar var. Hokkabazın, şapkasının içine elini sokup da tavşan çıkarması gibi ilim adamları, fizikçilerHokkabazın, şapkasının içine elini sokup da tavşan çıkarması gibi ilim adamları, fizikçiler boyuna bir şeyler çıkarıyor. Allahu Teâlâ hazretleri bu kâinâta öyle bir engin nizam,boyuna bir şeyler çıkarıyor. Allahu Teâlâ hazretleri bu kâinâta öyle bir engin nizam, öyle bir eşsiz düzen koymuş ki yazı belli, kışı belli, namaz vakitleri belli, bayram zamanları belli,öyle bir eşsiz düzen koymuş ki yazı belli, kışı belli, namaz vakitleri belli, bayram zamanları belli, güneşin ne zaman doğacağı belli, ne zaman batacağı belli. İklimler, mevsimler belli.güneşin ne zaman doğacağı belli, ne zaman batacağı belli. İklimler, mevsimler belli. Kuyruklu yıldız ne zaman nereden geçecek, ne tarafa doğru gidecek, her şeyi hesaba tâbi. Kuyruklu yıldız ne zaman nereden geçecek, ne tarafa doğru gidecek, her şeyi hesaba tâbi.

Bu güzel, eşsiz kâinâtı bu kadar güzel hikmetlerle yöneten Allahu Teâlâ hazretleri.Bu güzel, eşsiz kâinâtı bu kadar güzel hikmetlerle yöneten Allahu Teâlâ hazretleri. Mülk O'nun, hüküm O'nun ve hamd O'nun. Her türlü övgüye layık. Mülk O'nun, hüküm O'nun ve hamd O'nun. Her türlü övgüye layık.

"Yâ Rabbi! Şânın ne kadar yüce, her şeyin ne kadar hikmetli, kudretin ne kadar sonsuz,"Yâ Rabbi! Şânın ne kadar yüce, her şeyin ne kadar hikmetli, kudretin ne kadar sonsuz, bilgin ne kadar emsalsiz her işin ne kadar yerli yerince!bilgin ne kadar emsalsiz her işin ne kadar yerli yerince! Yâ Rabbi! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun, övgüler olsun."Yâ Rabbi! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun, övgüler olsun." diye hamd etmekten başka çaresi kalmıyor insanın. diye hamd etmekten başka çaresi kalmıyor insanın.

Lâ şerîke leh. Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü bi-yedihi'l hayr.Lâ şerîke leh. Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü bi-yedihi'l hayr. "Hayır Rabbimizin elinde. Hayır, Allahu Teâlâ hazretlerinin elinde." "Hayır Rabbimizin elinde. Hayır, Allahu Teâlâ hazretlerinin elinde."

Sen O'na yalvarırsan, O'na kul olursan, O'nun sevdiği kul olursan hayra erersin. Hayır O'nda. Sen O'na yalvarırsan, O'na kul olursan, O'nun sevdiği kul olursan hayra erersin. Hayır O'nda.

"Yok, ben valiyle biraz dost olayım, imar müdürüyle ahbaplık edersem;"Yok, ben valiyle biraz dost olayım, imar müdürüyle ahbaplık edersem; bir deste gül, biraz da fıstıklı baklava götürürsem; selam sabah derkenbir deste gül, biraz da fıstıklı baklava götürürsem; selam sabah derken bizim inşaat işini, ruhsat işini hallederiz, fayda sağlarım." bizim inşaat işini, ruhsat işini hallederiz, fayda sağlarım."

Fayda Allah'a kulluk etmekte. Kul da senin gibi âciz bir mahlûk.Fayda Allah'a kulluk etmekte. Kul da senin gibi âciz bir mahlûk. Sen harama, rüşvete, günaha, aldatmaya sapma. Allah'a kul ol! Hayır Allah'ın elinde. Sen harama, rüşvete, günaha, aldatmaya sapma. Allah'a kul ol! Hayır Allah'ın elinde.

Hayır, Allahu Teâlâ hazretlerinin elinde. O, sevdiği kullara, dürüst kullara mükâfatını çok çok verir.Hayır, Allahu Teâlâ hazretlerinin elinde. O, sevdiği kullara, dürüst kullara mükâfatını çok çok verir. Ecdadımıza nasıl verdiğini görüyorsunuz. Dedelerimiz 1071'de Malazgirt'tenEcdadımıza nasıl verdiğini görüyorsunuz. Dedelerimiz 1071'de Malazgirt'ten bu Bizans topraklarına girmişler. Romanes Diyojenes 200 bin kişilik ordu toplamış.bu Bizans topraklarına girmişler. Romanes Diyojenes 200 bin kişilik ordu toplamış. Hangi imparatorsa artık. O muydu bilmiyorum, galiba oydu. Bir orduyla o tarafa doğru gitmiş.Hangi imparatorsa artık. O muydu bilmiyorum, galiba oydu. Bir orduyla o tarafa doğru gitmiş. Bizim Alparslan da dindar bir insan ama ordusu öteki gelen ordu kadar değil.Bizim Alparslan da dindar bir insan ama ordusu öteki gelen ordu kadar değil. Allahu Teâlâ hazretleri bu mücahitleri galip etmiş, Anadolu'yu almışlar.Allahu Teâlâ hazretleri bu mücahitleri galip etmiş, Anadolu'yu almışlar. Oradan Gelibolu'ya geçmişler, buradan İstanbul'u almışlar. Edirne'den öbür tarafa gitmişler,Oradan Gelibolu'ya geçmişler, buradan İstanbul'u almışlar. Edirne'den öbür tarafa gitmişler, oradan Kosova'ya gelmişler, derken bir haçlı ordusu çıkmış karşılarına; tepeden tırnağa kadar zırhlı.oradan Kosova'ya gelmişler, derken bir haçlı ordusu çıkmış karşılarına; tepeden tırnağa kadar zırhlı. Sultan Murad, Peygamber Efendimiz'in duası gibi dua ediyor. O da harpte dua etmişti; Sultan Murad, Peygamber Efendimiz'in duası gibi dua ediyor. O da harpte dua etmişti;

"Savaşmak için bu kâfirlerin diyarına gelmişiz. Şimdi biz bu kâfirlere yenilirsek"Savaşmak için bu kâfirlerin diyarına gelmişiz. Şimdi biz bu kâfirlere yenilirsek bu diyarlarda bir daha senin adın anılmaz, sana kulluk edecek müslüman kulun kalmaz;bu diyarlarda bir daha senin adın anılmaz, sana kulluk edecek müslüman kulun kalmaz; müşrikler kalır, kâfirler kalır. Yâ Rabbi! Benim canımı al ama İslâm ordusu muzaffer olsun.müşrikler kalır, kâfirler kalır. Yâ Rabbi! Benim canımı al ama İslâm ordusu muzaffer olsun. Benim canım fedâ olsun ama müslümanlar galip gelsin." Benim canım fedâ olsun ama müslümanlar galip gelsin."

Böyle dua etmiş. Kosova harbinde müslümanlar galip geliyor. Böyle dua etmiş. Kosova harbinde müslümanlar galip geliyor.

Yugoslavlar da bu sene Kosova harbini dehşetli bir şekilde kutlamışlar, anma töreni yapmışlar. Yugoslavlar da bu sene Kosova harbini dehşetli bir şekilde kutlamışlar, anma töreni yapmışlar.

Neresini kutladılar? Neresini kutladılar?

Kendileri müslümanlara mağlup oldular ama herhalde içlerinde Türkler'e düşmanlığı yerleştirmek içinKendileri müslümanlara mağlup oldular ama herhalde içlerinde Türkler'e düşmanlığı yerleştirmek için böyle bir şey yapmış olmalılar. "Türkler buraya geldiler; şöyle yaptılar, böyle yaptılar." demek için. böyle bir şey yapmış olmalılar. "Türkler buraya geldiler; şöyle yaptılar, böyle yaptılar." demek için.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Biz tarihimizi unutmuşuz. Etraftaki herkes kendi nesillerini bize düşmanlıkla yetiştiriyor.Biz tarihimizi unutmuşuz. Etraftaki herkes kendi nesillerini bize düşmanlıkla yetiştiriyor. Geçtiğimiz senelerde, Viyana kuşatmasının bilmem kaçıncı yıl dönümünü Viyana'da bir kutladılar.Geçtiğimiz senelerde, Viyana kuşatmasının bilmem kaçıncı yıl dönümünü Viyana'da bir kutladılar. Âdetâ veryansın ettiler. Biz zaferlerimizi hiç böyle kutlamıyoruz. Âdetâ veryansın ettiler. Biz zaferlerimizi hiç böyle kutlamıyoruz.

Öyle şey mi olur? Öyle şey mi olur?

İnşaallah bir "Tarih Cemiyeti" kuracağım,İnşaallah bir "Tarih Cemiyeti" kuracağım, elimden geldiğince her zafer için bir kutlama töreni yaptıracağım.elimden geldiğince her zafer için bir kutlama töreni yaptıracağım. Onlar yenilmişler, yenilmişler, yenilmişler. Bizim İkinci Viyana Kuşatması'nda bir anlaşmazlık olmuş.Onlar yenilmişler, yenilmişler, yenilmişler. Bizim İkinci Viyana Kuşatması'nda bir anlaşmazlık olmuş. Askerlerimiz arasında Kırımlılar küsmüşler, gitmişler.Askerlerimiz arasında Kırımlılar küsmüşler, gitmişler. 30-40 kırk bin kişilik kuvvet Katerinberg tepesinin üstünde otağ kurmuş. 30-40 kırk bin kişilik kuvvet Katerinberg tepesinin üstünde otağ kurmuş.

Düşman da fırsatı yakalamış, hücum etmiş. Bu Viyana muhasarısında Viyana'yı alamamışız,Düşman da fırsatı yakalamış, hücum etmiş. Bu Viyana muhasarısında Viyana'yı alamamışız, onların karşısında yenilmişiz, Belgrat'a doğru yönelmişiz. Bunu anlatıyorlar.onların karşısında yenilmişiz, Belgrat'a doğru yönelmişiz. Bunu anlatıyorlar. İşlerine gelen sahneyi güzelce almışlar; allandıra ballandıra dillendire anlatıyorlar.İşlerine gelen sahneyi güzelce almışlar; allandıra ballandıra dillendire anlatıyorlar. Her taraftan davetliler ve seyircilerle müthiş bir kutlama yapıyorlar. Her taraftan davetliler ve seyircilerle müthiş bir kutlama yapıyorlar.

Bizim böyle kutlanacak binlerce zaferimiz var ama ben hatırlıyorum o zamanın hükümeti,Bizim böyle kutlanacak binlerce zaferimiz var ama ben hatırlıyorum o zamanın hükümeti, "Yunanlı kardeşlerimiz darılacak." diye İstanbul'un 500. Fetih Yıldönümü'nü doğru düzgün kutlattırmadı. "Yunanlı kardeşlerimiz darılacak." diye İstanbul'un 500. Fetih Yıldönümü'nü doğru düzgün kutlattırmadı.

Şimdi darılmadılar mı? Şimdi Yunanlılar çok mu dost, Bulgarlar çok mu dost?Şimdi darılmadılar mı? Şimdi Yunanlılar çok mu dost, Bulgarlar çok mu dost? Sen kendi evladını doğru düzgün yetiştir, şuurlu yetiştir. Sen onu yetiştirmezsen kimisi gidiyorSen kendi evladını doğru düzgün yetiştir, şuurlu yetiştir. Sen onu yetiştirmezsen kimisi gidiyor Maocu oluyor, kimisi gidiyor Leninci oluyor, kimisi gidiyor Stalinci kimisi oluyor. Maocu oluyor, kimisi gidiyor Leninci oluyor, kimisi gidiyor Stalinci kimisi oluyor.

Sen kendi adamını doğru düzgün yetiştirmeye baksana, kendi işine baksana. Allah akıl fikir versin. Sen kendi adamını doğru düzgün yetiştirmeye baksana, kendi işine baksana. Allah akıl fikir versin.

Bi-yedihi'l-hayr. "Hayır Allah'ın elindedir." Bi-yedihi'l-hayr. "Hayır Allah'ın elindedir."

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Biz O'na kulluk edersek biz de hayra nâil oluruz. Biz O'na kulluk edersek biz de hayra nâil oluruz.

Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. "Ve Allahu Teâlâ hazretleri her şeye hakkıyla kâdirdir." Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. "Ve Allahu Teâlâ hazretleri her şeye hakkıyla kâdirdir."

Ne dilerse onu yapmaya kâdirdir. Onun için "olmamak" mümkün değil.Ne dilerse onu yapmaya kâdirdir. Onun için "olmamak" mümkün değil. Bir şeyin olmasını murad etti mi "ol" buyurur, olur.Bir şeyin olmasını murad etti mi "ol" buyurur, olur. "Kün fe-yekûn. "Ol." der, o da olur, başka çaresi yok. "Kün fe-yekûn. "Ol." der, o da olur, başka çaresi yok.

Onun için bu kudretin sahibi, şu kâinâtın mutasarrıfı, hâkimi olan; hüküm kendisinin elinde,Onun için bu kudretin sahibi, şu kâinâtın mutasarrıfı, hâkimi olan; hüküm kendisinin elinde, hükümranlığı kendisi yapmakta olan ve bizi yaratan, yaşatan, müslüman kılanhükümranlığı kendisi yapmakta olan ve bizi yaratan, yaşatan, müslüman kılan ve bize Kur'an indiren, Peygamber gönderen ve mü'min kullar olarak bizi seven Rabbimizeve bize Kur'an indiren, Peygamber gönderen ve mü'min kullar olarak bizi seven Rabbimize güzel kulluk etmek bizim vazifemiz. Aklımız varsa, vicdanımız varsa, kalbimiz ölmemişse,güzel kulluk etmek bizim vazifemiz. Aklımız varsa, vicdanımız varsa, kalbimiz ölmemişse, yaşıyorsak, müslümansak ki elhamdülillah müslümanız, O'na güzel kulluk etmek hayatımızın gayesi olmalı. yaşıyorsak, müslümansak ki elhamdülillah müslümanız, O'na güzel kulluk etmek hayatımızın gayesi olmalı.

Hayatın gayesi ne? Hayatın gayesi ne?

Allah'a güzel kulluk etmek. Allah'a güzel kulluk etmek.

İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. "Yâ Rabbi! Benim maksudum, gayem, dileğim, isteğim sensin.İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. "Yâ Rabbi! Benim maksudum, gayem, dileğim, isteğim sensin. Ben senin rızanı istiyorum." Ben senin rızanı istiyorum."

İşimiz bu, asıl gayemiz bu. Rabbimiz bizi gayesini unutmayan, yanılmayan, şaşırmayanlardan eylesin.İşimiz bu, asıl gayemiz bu. Rabbimiz bizi gayesini unutmayan, yanılmayan, şaşırmayanlardan eylesin. Ömrümüzü rızasına uygun geçirenlerden eylesin,Ömrümüzü rızasına uygun geçirenlerden eylesin, sevdiği razı olduğu bir kul olarak huzuruna varanlardan eylesin.sevdiği razı olduğu bir kul olarak huzuruna varanlardan eylesin. Sevdiklerimizle beraber cümlenizi, cümlemizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Sevdiklerimizle beraber cümlenizi, cümlemizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

Fâtihâ-ı şerîfe mea'l-besmele. Fâtihâ-ı şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2