Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Hizmet ve Himmet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Şa'bân 1417 / 26.12.1996
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbimiz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde veya yurt dışında gerçekleştirilen Aile Eğitim Kamplarındaki konuşmalarından oluşmaktadır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.

Bismillâhirrahmânirrahîm… Bismillâhirrahmânirrahîm…

el-Hamdü li'llahi hakka hamdihî ve's-salâtu ve's-selâmu ala seyyidinâ Muhammedinel-Hamdü li'llahi hakka hamdihî ve's-salâtu ve's-selâmu ala seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men-tebiahu bi-ihsânin ecmaîn… ve âlihi ve sahbihî ve men-tebiahu bi-ihsânin ecmaîn…

Çok değerli misafirlerimiz, muhterem beyefendiler, muhterem hanımefendiler! Çok değerli misafirlerimiz, muhterem beyefendiler, muhterem hanımefendiler!

Allah hepinizden razı olsun. Avustralya'da bize ödül hazırlamışlar.Allah hepinizden razı olsun. Avustralya'da bize ödül hazırlamışlar. Bir sürü teşekkürler, güzel sözler, layık olmadığımız iltifatlar oldu. Hepsine teşekkür ederiz.Bir sürü teşekkürler, güzel sözler, layık olmadığımız iltifatlar oldu. Hepsine teşekkür ederiz. Onların hüsnü zannı. Hakkımızda güzel düşündükleri için duygularını ifade ediyorlar.Onların hüsnü zannı. Hakkımızda güzel düşündükleri için duygularını ifade ediyorlar. O sözler bizim hakkımız olmadığı halde onların güzelliklerini ifade eden sözler. O sözler bizim hakkımız olmadığı halde onların güzelliklerini ifade eden sözler. O bakımdan güzellikleri dışarıya aksetmiş oluyor. Teşekkür ederiz. Allah razı olsun. O bakımdan güzellikleri dışarıya aksetmiş oluyor. Teşekkür ederiz. Allah razı olsun.

Aileleri büyük kalabalıklar halinde eğitim ve dostluk amacıylaAileleri büyük kalabalıklar halinde eğitim ve dostluk amacıyla bir araya getirmek bir buluştur, bir icattır. Bu icadı Avustralyalı kardeşlerimiz ortaya koydular.bir araya getirmek bir buluştur, bir icattır. Bu icadı Avustralyalı kardeşlerimiz ortaya koydular. Daha önce başka yerde böyle bu kadar büyük çaplı hareketler yok idi. Türkiye'de dahi yoktu.Daha önce başka yerde böyle bu kadar büyük çaplı hareketler yok idi. Türkiye'de dahi yoktu. İnsanlar tatil yapabilirlerdi.İnsanlar tatil yapabilirlerdi. Birkaç yakın arkadaşını alır, hususi bir şekilde arabasına atlar, Birkaç yakın arkadaşını alır, hususi bir şekilde arabasına atlar, Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi güzel yerlere Adana, Mersin gibi yerlere gidebilirdi.Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi güzel yerlere Adana, Mersin gibi yerlere gidebilirdi. Hem tatili değerlendirmek hem ibadet etmek hem de eğitim yapmak gibi Hem tatili değerlendirmek hem ibadet etmek hem de eğitim yapmak gibi gerçekten sevabı çok olan güzel niyetlerlegerçekten sevabı çok olan güzel niyetlerle bu kadar büyük çaplı çalışmaları yapmak Avustralya'ya nasip oldu. Onlar icat etti bunu. bu kadar büyük çaplı çalışmaları yapmak Avustralya'ya nasip oldu. Onlar icat etti bunu.

Biliyorsunuz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlar:Biliyorsunuz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlar: "Kim bir güzel çığır açarsa, iyi bir adet ortaya koyarsa, o açılmış olan çığırda yürüyen,"Kim bir güzel çığır açarsa, iyi bir adet ortaya koyarsa, o açılmış olan çığırda yürüyen, o adeti icrâ eden bütün insanların ecri, sevabı, mükafatı, mânevî kârı ilk bu adeti çıkaran insana verilir.o adeti icrâ eden bütün insanların ecri, sevabı, mükafatı, mânevî kârı ilk bu adeti çıkaran insana verilir. Ama bu adeti yapanların sevabından bir şey eksilmeden bir misli onlara verilir.Ama bu adeti yapanların sevabından bir şey eksilmeden bir misli onlara verilir. İşi yapanlar yine sevap kazanırlar. Fakat bu âdeti çıkaranlar da onun bir kopyası, bir misli sevabı alırlar." İşi yapanlar yine sevap kazanırlar. Fakat bu âdeti çıkaranlar da onun bir kopyası, bir misli sevabı alırlar."

Neden? İyi bir işe vesile oldukları, bir çığır açtıkları, bir adet ortaya koydukları için. Neden?

İyi bir işe vesile oldukları, bir çığır açtıkları, bir adet ortaya koydukları için.

Aileleri her gece içki içip zil zurna sarhoş olup, yerlere yığılıp, serilipAileleri her gece içki içip zil zurna sarhoş olup, yerlere yığılıp, serilip çılgınca eğlenerek yılbaşı kutlamaları diye asla bir Müslüman olarak tasvip edemeyeceğimiz şekillerdeçılgınca eğlenerek yılbaşı kutlamaları diye asla bir Müslüman olarak tasvip edemeyeceğimiz şekillerde değerlendirirken başka insanlar, onları bu çirkin manzaralardan uzak, sakin,değerlendirirken başka insanlar, onları bu çirkin manzaralardan uzak, sakin, tenha, güzel bir yerde toplamak çok büyük bir hayır bir kere.tenha, güzel bir yerde toplamak çok büyük bir hayır bir kere. Bu insanlar şehirlerin içinde kalsalar bugünler de bu kadar rahat olmazlardı.Bu insanlar şehirlerin içinde kalsalar bugünler de bu kadar rahat olmazlardı. Çünkü büyük bir şamata oluyor. Ben bir kere Münih'te, şehrin içinde, böyle bugünlere rastladım.Çünkü büyük bir şamata oluyor. Ben bir kere Münih'te, şehrin içinde, böyle bugünlere rastladım. Adamlar bu münasebetle çok büyük şamata yapıyorlar.Adamlar bu münasebetle çok büyük şamata yapıyorlar. İstemediğiniz halde kendinizi onların örfleri, adetleri içinde buluyorsunuz. Güzel de değil.İstemediğiniz halde kendinizi onların örfleri, adetleri içinde buluyorsunuz. Güzel de değil. Bir karnaval havası içinde, hoş olmuyor. Buralardan uzak olmak... Bir karnaval havası içinde, hoş olmuyor. Buralardan uzak olmak...

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem seyahat ederken ordusuna:Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem seyahat ederken ordusuna: "Buradan hızlı, çabuk geçin." buyurmuş. Sebep? "Buradan hızlı, çabuk geçin." buyurmuş.

Sebep?

Orada eskiden yaşamış olan günahkâr bir kavmin Allah'ın gazabına uğramış olması.Orada eskiden yaşamış olan günahkâr bir kavmin Allah'ın gazabına uğramış olması. Salih aleyhisselam'ın Semud kavmi orada gazab-ı ilahiye uğramış. Salih aleyhisselam'ın Semud kavmi orada gazab-ı ilahiye uğramış. Onun için; "Burada durmayın, hızlı geçin buradan." buyuruyor.Onun için; "Burada durmayın, hızlı geçin buradan." buyuruyor. Gazab-ı ilahinin tecelli ettiği yerde durmak bile doğru değil.Gazab-ı ilahinin tecelli ettiği yerde durmak bile doğru değil. "Bir sürü günahkârın arasında durdu mu insan, oraya bir ilahi ceza geldiği zaman"Bir sürü günahkârın arasında durdu mu insan, oraya bir ilahi ceza geldiği zaman onların arasında kurunun yanında yaş da yanar." denildiği gibi zarar görebilir. onların arasında kurunun yanında yaş da yanar." denildiği gibi zarar görebilir. Böyle günah işleyen insanların arasından Müslümanları bir kenara çekmek,Böyle günah işleyen insanların arasından Müslümanları bir kenara çekmek, bir kurtarmadır, güzel bir şeydir. Denize düşmüş bir insanı elinden tutup kurtarmak gibidir. Bu güzeldir. bir kurtarmadır, güzel bir şeydir. Denize düşmüş bir insanı elinden tutup kurtarmak gibidir. Bu güzeldir.

Ama bununla kalınmıyor. Bir taraftan da topluca ibadet yapma imkânı oluyor.Ama bununla kalınmıyor. Bir taraftan da topluca ibadet yapma imkânı oluyor. Buraya gelen kardeşlerimizin hepsi, ufak tefek mazeretler hariç,Buraya gelen kardeşlerimizin hepsi, ufak tefek mazeretler hariç, 10 gün, 11 gün namazı cemaatle kılacaklar. Namazı cemaatle kılmak çok büyük sevap.10 gün, 11 gün namazı cemaatle kılacaklar. Namazı cemaatle kılmak çok büyük sevap. İnsanın namazı şahsen evde kılmasından cemaatle kılması 27 kat daha sevaplı.İnsanın namazı şahsen evde kılmasından cemaatle kılması 27 kat daha sevaplı. Bir de böyle kırsal alanda, tarlada, bahçede ezan okuyup tek başına kılsa bile bir insan 50 kat sevabı var. Bir de böyle kırsal alanda, tarlada, bahçede ezan okuyup tek başına kılsa bile bir insan 50 kat sevabı var.

Sabahleyin baktım, iki yerde ezan okunuyordu.Sabahleyin baktım, iki yerde ezan okunuyordu. Bir tane bizim köşeden ezan sesi geliyordu, bir de başka yerden, arka aşağı sokaklardan geliyordu. Bir tane bizim köşeden ezan sesi geliyordu, bir de başka yerden, arka aşağı sokaklardan geliyordu. Belki başka yerde de vardı. Böyle ezan sesleriyle bir mahalleden kalkmak çok sevap. Belki başka yerde de vardı. Böyle ezan sesleriyle bir mahalleden kalkmak çok sevap.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; "Bir yerde beş tane Müslüman aile toplansa, bunların ezan okuyup kamet getirip"Bir yerde beş tane Müslüman aile toplansa, bunların ezan okuyup kamet getirip namazı cemaatle kılması icap eder.namazı cemaatle kılması icap eder. Eğer ezan okumazlarsa şeytan onlara sahip olur, hakim olur, orayı istila eder." Eğer ezan okumazlarsa şeytan onlara sahip olur, hakim olur, orayı istila eder." Demek ki ezanın çok büyük mânevî faydası var.Demek ki ezanın çok büyük mânevî faydası var. Bir insanın 27 kat veya 50 kat fazla sevap alması, cemaatle namaz kılması… Bir insanın 27 kat veya 50 kat fazla sevap alması, cemaatle namaz kılması…

Parayla ödenecek bir şey değil.Parayla ödenecek bir şey değil. Kardeşlerimiz, buraya gelmediği zaman kendi semtinde, şehrinde Kardeşlerimiz, buraya gelmediği zaman kendi semtinde, şehrinde yalnız kılacak olduğu namazı burada eğer cemaatle kıldıysayalnız kılacak olduğu namazı burada eğer cemaatle kıldıysa bütün kampa verdiği masraf kat kat çıkmış demektir. Çok büyük kar kazanmış demektir. Neden? bütün kampa verdiği masraf kat kat çıkmış demektir. Çok büyük kar kazanmış demektir.

Neden?

Mânevî sevap kazanıyor. Çok büyük ecir kazanıyor. Mânevî sevap kazanıyor. Çok büyük ecir kazanıyor.

Yine bunun üstüne ayrı bir fazilet, ilave olarak bir de burada eğitim düşünülmüş.Yine bunun üstüne ayrı bir fazilet, ilave olarak bir de burada eğitim düşünülmüş. Beyefendilere eğitim, hanımefendilere eğitim, çocuklara eğitim, en küçük çocuklara bakım ve eğitim.Beyefendilere eğitim, hanımefendilere eğitim, çocuklara eğitim, en küçük çocuklara bakım ve eğitim. Bu da çok güzel bir şey. Eğitim insan oğlu faaliyetlerinin en kıymetlisidir.Bu da çok güzel bir şey.

Eğitim insan oğlu faaliyetlerinin en kıymetlisidir.
Eğitim çalışması bir insanın yaptığı çalışmaların en kıymetlilerinden biridir. İbadettir.Eğitim çalışması bir insanın yaptığı çalışmaların en kıymetlilerinden biridir. İbadettir. Eğer eğitme dini sahada olursa ibadetin ta kendisidir. İbadetten ayrı bir çalışma değildir.Eğer eğitme dini sahada olursa ibadetin ta kendisidir. İbadetten ayrı bir çalışma değildir. Eğitim de ibadettir.Eğitim de ibadettir. Bir ilimden bir bahis öğrenmek, tariflere sığmayacak kadar büyük sevap kazanmaya sebep olur.Bir ilimden bir bahis öğrenmek, tariflere sığmayacak kadar büyük sevap kazanmaya sebep olur. Bir adeti öğrenmek, bir sünneti öğrenmek tarif edilmeyecek kadar insana mükâfat kazandırır.Bir adeti öğrenmek, bir sünneti öğrenmek tarif edilmeyecek kadar insana mükâfat kazandırır. Onun için eğitim çalışmalarına çok büyük önem vermemiz gerekiyor.Onun için eğitim çalışmalarına çok büyük önem vermemiz gerekiyor. Çok büyük masraf yapmamız gerekiyor. Çok büyük yatırım yapmamız gerekiyor. Eğitime yapılan yatırım… Çok büyük masraf yapmamız gerekiyor. Çok büyük yatırım yapmamız gerekiyor. Eğitime yapılan yatırım…

Profesör Mümtaz Turhan'ın kitaplarında… Kendisi büyük bir eğitimcidir.Profesör Mümtaz Turhan'ın kitaplarında… Kendisi büyük bir eğitimcidir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde [çalışmış] milliyetçi bir profesördür. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde [çalışmış] milliyetçi bir profesördür. Allah rahmet eylesin. Mü'min bir kimseydi. "Eğitim çalışmalarına yapılan yatırım en karlı yatırımdır.Allah rahmet eylesin. Mü'min bir kimseydi. "Eğitim çalışmalarına yapılan yatırım en karlı yatırımdır. Yatırımı yapan insana en kısa zamanda en büyük karı getiren yatırımdır." [demektedir.] Bu en büyük kar nedir? Yatırımı yapan insana en kısa zamanda en büyük karı getiren yatırımdır." [demektedir.]

Bu en büyük kar nedir?

Aynı zamanda maddî kardır.Aynı zamanda maddî kardır. İnsan eğitime yatırım yaptığı zaman maddî bakımdan kesesi şişmanlar, kasası da dolar, cebi de dolar.İnsan eğitime yatırım yaptığı zaman maddî bakımdan kesesi şişmanlar, kasası da dolar, cebi de dolar. Ama asıl büyük kâr; eğitilen insanların camiaya kazandırılmasıdır.Ama asıl büyük kâr; eğitilen insanların camiaya kazandırılmasıdır. Eğitilmiş bir insanın faziletli bir insan olması, erdemli, ahlaklı, olumlu,Eğitilmiş bir insanın faziletli bir insan olması, erdemli, ahlaklı, olumlu, yapıcı bir insan olması, topluma çok büyük bir kardır. yapıcı bir insan olması, topluma çok büyük bir kardır.

Bazen bir insan bir toplumu kurtarır. Tek bir insan kocaman bir milleti, büyük bir kalabalığı kurtarır.Bazen bir insan bir toplumu kurtarır. Tek bir insan kocaman bir milleti, büyük bir kalabalığı kurtarır. Bir iyi insan. Bazen bir kötü insan da koca bir milleti mahveder. Bir iyi insan. Bazen bir kötü insan da koca bir milleti mahveder. Yanlış bir hareketle, yanlış bir bayrak açarak, milleti yanlış bir yere sürükleyerek bir milleti mahveder.Yanlış bir hareketle, yanlış bir bayrak açarak, milleti yanlış bir yere sürükleyerek bir milleti mahveder. Eğitimle tam olarak eğitilecek insan, çocuk, kadın, erkek, neyse malzeme,Eğitimle tam olarak eğitilecek insan, çocuk, kadın, erkek, neyse malzeme, işlenip kıymetli bir cevher hâline gelir.işlenip kıymetli bir cevher hâline gelir. Toprağın arasından çıkan çakıl taşından bile fark edilemeyen, Toprağın arasından çıkan çakıl taşından bile fark edilemeyen, çakıl taşı sanılan yuvarlak bir taşın işlendikten sonra pırlanta olması, yüzüklere taş olması,çakıl taşı sanılan yuvarlak bir taşın işlendikten sonra pırlanta olması, yüzüklere taş olması, göğüslere broş olması gibi işlendiği zaman bir insan pırlanta gibi olur.göğüslere broş olması gibi işlendiği zaman bir insan pırlanta gibi olur. İşlenmemiş insan da veyahut yanlış işlenmiş, yanlış eğitilmiş bir insan da topluma çok büyük zarar verir.İşlenmemiş insan da veyahut yanlış işlenmiş, yanlış eğitilmiş bir insan da topluma çok büyük zarar verir. Anarşist olur. Ana babasına âsi olur. Yıkıcı olur. Tarif edilmeyecek kadar büyük zararlar verir. Anarşist olur. Ana babasına âsi olur. Yıkıcı olur. Tarif edilmeyecek kadar büyük zararlar verir.

Eğer eğitimin içeriği, muhteviyatı dini ise o zaman ibadet oluyor.Eğer eğitimin içeriği, muhteviyatı dini ise o zaman ibadet oluyor. Dini değilse o da faydalıdır. Fakat dini olduğu zaman ibadet oluyor.Dini değilse o da faydalıdır. Fakat dini olduğu zaman ibadet oluyor. İşte bu eğitimi yapmak için bazı insanlar öne çıktığı zaman birtakım maniler de ortaya çıkıyor. İşte bu eğitimi yapmak için bazı insanlar öne çıktığı zaman birtakım maniler de ortaya çıkıyor.

Arap şairlerinden biri diyor ki; Li-külli şeyin mâniun ve li'l-ilmi mevâniun. "Her şeyin engeli vardır.Arap şairlerinden biri diyor ki; Li-külli şeyin mâniun ve li'l-ilmi mevâniun. "Her şeyin engeli vardır. Ama ilme engeller sayılamayacak kadar çok olur."Ama ilme engeller sayılamayacak kadar çok olur." İnsan hele bir ilim öğrenmeye kalksın, artık önüne bin bir türlü engel yığılır.İnsan hele bir ilim öğrenmeye kalksın, artık önüne bin bir türlü engel yığılır. Şeytan önüne çıkartır, caydırmaya çalışır. Şeytan önüne çıkartır, caydırmaya çalışır. İlim öğrenmesin, sevap kazanmasın, Allah'ın sevdiği kul olmasın,İlim öğrenmesin, sevap kazanmasın, Allah'ın sevdiği kul olmasın, faziletli insan olmasın diye bin bir türlü engel çıkartır.faziletli insan olmasın diye bin bir türlü engel çıkartır. Eğitim yapmak isteyen, öğrenmek isteyen bir insan tarif edilemeyecek kadar büyük zorluklarla karşılaşır. Eğitim yapmak isteyen, öğrenmek isteyen bir insan tarif edilemeyecek kadar büyük zorluklarla karşılaşır.

Bu engelleri aşsa birçok insanın önüne en büyük engel olan zaman engeli çıkıyor.Bu engelleri aşsa birçok insanın önüne en büyük engel olan zaman engeli çıkıyor. Diyor ki; "Zamanım yok hocam. Çok iyi söylüyorsun.Diyor ki; "Zamanım yok hocam. Çok iyi söylüyorsun. Tamam, ben eğitilmeyi seviyorum, öğrenmeyi seviyorum. Ama zamanım yok.Tamam, ben eğitilmeyi seviyorum, öğrenmeyi seviyorum. Ama zamanım yok. Dükkanım var, fabrika var. Sabahleyin imza atarak giriyorum. Belli saatlerde orada olmam lazım.Dükkanım var, fabrika var. Sabahleyin imza atarak giriyorum. Belli saatlerde orada olmam lazım. Üç gün gitmezsem ihtar oluyorum. Şu kadar gitmezsem işten atılıyorum. Evde çoluk çocuk var.Üç gün gitmezsem ihtar oluyorum. Şu kadar gitmezsem işten atılıyorum. Evde çoluk çocuk var. Paraya ihtiyaç var. Çalışmadan olmuyor. Dosta düşmana muhtaç olmamak için çalışmak lazım…"Paraya ihtiyaç var. Çalışmadan olmuyor. Dosta düşmana muhtaç olmamak için çalışmak lazım…" Haklı tabii. Bir insan böyle bir şey dediği zaman boynunuzu büküyorsunuz. Haklı tabii. Bir insan böyle bir şey dediği zaman boynunuzu büküyorsunuz.

Bakın burada böyle bir zaman da yakalanmış oluyor.Bakın burada böyle bir zaman da yakalanmış oluyor. Bütün İngilizlerin, Avustralyalıların tatil yaptığı, herkes evinde çoluk çocuğuyla olsun diyeBütün İngilizlerin, Avustralyalıların tatil yaptığı, herkes evinde çoluk çocuğuyla olsun diye devletin resmen her yeri kapattığı bir günde, benzin istasyonları bile kapalı,devletin resmen her yeri kapattığı bir günde, benzin istasyonları bile kapalı, dükkanlar bile kapalı, aradığınız hiçbir şeyi bulamıyorsunuz… Tamam. dükkanlar bile kapalı, aradığınız hiçbir şeyi bulamıyorsunuz… Tamam. İşte zaman mazereti kalmadı. Al sana uzun bir tatil. Zaman meselesi halloluyor. İşte zaman mazereti kalmadı. Al sana uzun bir tatil. Zaman meselesi halloluyor. Mekan meselesi çok güzel bir şekilde halloluyor. İnsan eğitimi yapmak için hani her şeye razı. Mekan meselesi çok güzel bir şekilde halloluyor. İnsan eğitimi yapmak için hani her şeye razı.

Bizim memleketimizde bir zengin kimse oğluna diyormuş ki; "Evladım ben senin okumanı istemiyorum.Bizim memleketimizde bir zengin kimse oğluna diyormuş ki; "Evladım ben senin okumanı istemiyorum. Paramız var, malımız var, mülkümüz var. Geçersin malımızın başına, idare edersin. Yorma kendini…"Paramız var, malımız var, mülkümüz var. Geçersin malımızın başına, idare edersin. Yorma kendini…" Elektrik kapatıyormuş. "Yat bakayım." diyormuş. Babası gittikten sonra elektriği açamıyor çocuk.Elektrik kapatıyormuş. "Yat bakayım." diyormuş. Babası gittikten sonra elektriği açamıyor çocuk. Mum tedarik etmiş gündüzden. Mumu yakıyormuş, mum ışığında ders çalışıyormuş. Yetişti, büyük bir adam oldu. Mum tedarik etmiş gündüzden. Mumu yakıyormuş, mum ışığında ders çalışıyormuş. Yetişti, büyük bir adam oldu.

İnsanda ilim aşkı olduğu takdirde, mum ışığında, izbe, karanlık bir yerde bile ilim öğrenebilirken…İnsanda ilim aşkı olduğu takdirde, mum ışığında, izbe, karanlık bir yerde bile ilim öğrenebilirken… Böyle çok güzel yer nasip olunca; havadar, güneşli, manzaralı, ilk defa kullanılan binalar…Böyle çok güzel yer nasip olunca; havadar, güneşli, manzaralı, ilk defa kullanılan binalar… Burada ayakkabılarımızı çıkartarak oturuyoruz. Çünkü buraya daha ayakkabılı insan girmemiş.Burada ayakkabılarımızı çıkartarak oturuyoruz. Çünkü buraya daha ayakkabılı insan girmemiş. İlk defa bu salonu biz kullanıyor. Tertemiz, güzel bir yer.İlk defa bu salonu biz kullanıyor. Tertemiz, güzel bir yer. Başkasının eli değmemiş olan bir yeri ilk defa İslâmî amaçla bizim kullanmamız güzel bir şey. Başkasının eli değmemiş olan bir yeri ilk defa İslâmî amaçla bizim kullanmamız güzel bir şey.

Bu çok güzel buluş[larından dolayı], Avustralyalı kardeşlerimizi tebrik ediyoruz.Bu çok güzel buluş[larından dolayı], Avustralyalı kardeşlerimizi tebrik ediyoruz. 10 yıldır uyguluyorlar. Adet oldu bu. İçinde bulunduğumuz şu faaliyet 10. Aile Eğitim Çalışması.10 yıldır uyguluyorlar. Adet oldu bu. İçinde bulunduğumuz şu faaliyet 10. Aile Eğitim Çalışması. 10 yıldır devam ediyorlar. Fakat kendileri bilmiyorlar ki bu adet Türkiye'yi bile etkiledi.10 yıldır devam ediyorlar. Fakat kendileri bilmiyorlar ki bu adet Türkiye'yi bile etkiledi. Türkiye'de senede birkaç defa yapıyoruz bu eğitim çalışmalarını. Bizimkinin sayısı 10'u geçti.Türkiye'de senede birkaç defa yapıyoruz bu eğitim çalışmalarını. Bizimkinin sayısı 10'u geçti. Ama ben şu anda hangi rakamda olduğumuzu unuttum. Senede birkaç eğitim toplantısı yapıyoruz.Ama ben şu anda hangi rakamda olduğumuzu unuttum.

Senede birkaç eğitim toplantısı yapıyoruz.
Aileleri topluyoruz. Hem de en güzel yerlerde topluyoruz. Beş yıldızlı otellerde topluyoruz.Aileleri topluyoruz. Hem de en güzel yerlerde topluyoruz. Beş yıldızlı otellerde topluyoruz. 950 kişilik oteller yetmiyor, yandaki otellerde yer alınıyor. Yine ihtiyaçlar karşılanamıyor.950 kişilik oteller yetmiyor, yandaki otellerde yer alınıyor. Yine ihtiyaçlar karşılanamıyor. Gelenlerin hepsi memnun oluyorlar. Çünkü gerçekten turistlerin rağbet ettiği yerler oluyor.Gelenlerin hepsi memnun oluyorlar. Çünkü gerçekten turistlerin rağbet ettiği yerler oluyor. Güzel yerler oluyor.Güzel yerler oluyor. Tek başına bir insan oraya gitse, parası olsa bile orada başka insanlar varken rahat edemez.Tek başına bir insan oraya gitse, parası olsa bile orada başka insanlar varken rahat edemez. Çünkü o başka insanlar içki içecek, dans edecek, mayoyla yüzme havuzuna girecek,Çünkü o başka insanlar içki içecek, dans edecek, mayoyla yüzme havuzuna girecek, etrafta güneşleneceğim diye dolaşacak… "Bu hava bana uygun değil." diye oraya giremez.etrafta güneşleneceğim diye dolaşacak… "Bu hava bana uygun değil." diye oraya giremez. Parası olsa bile böyle bir yerde kalamaz. Ama böyle topluca olunca kalabiliyor.Parası olsa bile böyle bir yerde kalamaz. Ama böyle topluca olunca kalabiliyor. Türkiye'de biz böyle toplantılardan çok güzel sonuçlar çıkarttık.Türkiye'de biz böyle toplantılardan çok güzel sonuçlar çıkarttık. Güzel sonuçların bir tanesini size söyleyeyim. Güzel sonuçların bir tanesini size söyleyeyim.

Mesela Aydın'ın Söke ilçesinin Akbük koyunda, deniz kenarında, beş yıldızlı bir otelde,Mesela Aydın'ın Söke ilçesinin Akbük koyunda, deniz kenarında, beş yıldızlı bir otelde, bin kişinin üstünde böyle bir aile toplantısı çalışması yapmıştık. bin kişinin üstünde böyle bir aile toplantısı çalışması yapmıştık. Orada dedik ki; "Eğitimi güzel yapmak için bir radyo kuralım." Radyo kurduk. "İsmi ne olsun?" dedik. Orada dedik ki; "Eğitimi güzel yapmak için bir radyo kuralım." Radyo kurduk.

"İsmi ne olsun?" dedik.

Orası Akbük olduğu için "Ak" kelimesini, "Ak" 'ı oradan aldık, radyonun "Ra" 'sını aldık;Orası Akbük olduğu için "Ak" kelimesini, "Ak" 'ı oradan aldık, radyonun "Ra" 'sını aldık; Akra'yı, Ak Radyomuzu, Türkiye'de 130 yerden yansıtıcıyla yayın yapan,Akra'yı, Ak Radyomuzu, Türkiye'de 130 yerden yansıtıcıyla yayın yapan, uzaydan da satellite, uyduyla yayın yaptığı için Orta Asya'dan, Suudi Arabistan'dan,uzaydan da satellite, uyduyla yayın yaptığı için Orta Asya'dan, Suudi Arabistan'dan, Afrika'dan Avrupa'ya kadar, Norveç'e kadar dinlenebilen Akradyo'yu orada kurduk. Afrika'dan Avrupa'ya kadar, Norveç'e kadar dinlenebilen Akradyo'yu orada kurduk.

Çok büyük bir coşku oldu. Hatta küçücük çocuklar… Ağladık orada. Sevinçten ağladık.Çok büyük bir coşku oldu. Hatta küçücük çocuklar… Ağladık orada. Sevinçten ağladık. Gözlerimizden pınar gibi yaşlar aktı.Gözlerimizden pınar gibi yaşlar aktı. Küçücük kızlar geldi, tatlı tatlı sendeleyerek, yavaş yavaş yürüyerek. Küçücük kızlar geldi, tatlı tatlı sendeleyerek, yavaş yavaş yürüyerek. Anasının kendisine taktığı küçük yüzüğü, minnacık yüzüğü getirdi, verdi.Anasının kendisine taktığı küçük yüzüğü, minnacık yüzüğü getirdi, verdi. "Bu da benim Akra'ya bağışım olsun." diye. Küçük çocuklar çikolata parası getirdiler, verdiler."Bu da benim Akra'ya bağışım olsun." diye. Küçük çocuklar çikolata parası getirdiler, verdiler. Biz de onları çok kıymetli para diye başköşeye koyduk. Çünkü bereket var. Biz de onları çok kıymetli para diye başköşeye koyduk. Çünkü bereket var. Küçüklerin hareketinden Allah'ın rahmeti cûşa gelir. Çünkü masum insanlar onlar. Küçüklerin hareketinden Allah'ın rahmeti cûşa gelir. Çünkü masum insanlar onlar.

Ve radyomuz bugün, mübalağa etmiyorum, övünmüyorum, Allah'a hamdü senâlar olsun,Ve radyomuz bugün, mübalağa etmiyorum, övünmüyorum, Allah'a hamdü senâlar olsun, şükür olsun diye söylüyorum, bugün devlet radyosundan ilerideyiz.şükür olsun diye söylüyorum, bugün devlet radyosundan ilerideyiz. TRT'den, yani Türkiye'nin Radyo Televizyon radyosundan daha ileri,TRT'den, yani Türkiye'nin Radyo Televizyon radyosundan daha ileri, daha zengin yayın yapıyoruz, daha çok dinleyiciye hitap ediyoruz. Onlardan daha ilerdeyiz. daha zengin yayın yapıyoruz, daha çok dinleyiciye hitap ediyoruz. Onlardan daha ilerdeyiz. Yani devletten ilerdeyiz. Bir ara bir elektrik kesiliyor, merkeze telefon yağıyor. Yani devletten ilerdeyiz. Bir ara bir elektrik kesiliyor, merkeze telefon yağıyor.

"Ne oldu radyoya? Ben Akrakolik oldum. Radyo niye sustu? Bir şey mi var?" "Ne oldu radyoya? Ben Akrakolik oldum. Radyo niye sustu? Bir şey mi var?"

Tanımadığımız insanlar, radyodan dolayı bağlandığımız, arkadaş, kardeş olduğumuz insanlar… Tanımadığımız insanlar, radyodan dolayı bağlandığımız, arkadaş, kardeş olduğumuz insanlar…

Suudi Arabistan'da bir olayla karşılaşmıştım. Mekke'de birisi benimle karşılaştı.Suudi Arabistan'da bir olayla karşılaşmıştım. Mekke'de birisi benimle karşılaştı. Biraz kulak verdi sesime, şöyle dinledi. "Sen Esad Hoca mısın?" dedi. Biraz kulak verdi sesime, şöyle dinledi.

"Sen Esad Hoca mısın?" dedi.

"Evet, Esad hocayım." dedim. "Sesinden tanıdım." dedi."Evet, Esad hocayım." dedim. "Sesinden tanıdım." dedi. Radyoda görüntü yok, görüntümüzü bilmiyor. Ama sesimizden, sesimizin vurgusundan, tonundan tanımış.Radyoda görüntü yok, görüntümüzü bilmiyor. Ama sesimizden, sesimizin vurgusundan, tonundan tanımış. "Esad Hoca! Ben sizin vaazlarınızı dinliyorum." diyor. "Esad Hoca! Ben sizin vaazlarınızı dinliyorum." diyor. Mesela dün akşam burada bir radyoya 10 dakikalık bir konuşma verdim. Mesela dün akşam burada bir radyoya 10 dakikalık bir konuşma verdim. Buradaki konuşmalarımız dinleniyormuş. Muhtelif şehirlerde yayınlanıyormuş herhalde.Buradaki konuşmalarımız dinleniyormuş. Muhtelif şehirlerde yayınlanıyormuş herhalde. Bizim haberimiz olmadan bir çalışma oluyor. Bu nerede oldu? İlk çıkışı neresi? Bizim haberimiz olmadan bir çalışma oluyor.

Bu nerede oldu? İlk çıkışı neresi?

Böyle bir aile eğitim faaliyeti içinden çıktı. Hayırlı bir karar alındı.Böyle bir aile eğitim faaliyeti içinden çıktı. Hayırlı bir karar alındı. Denildi ki; "Bizim de bir radyomuz, televizyonumuz olsun." "Pekala." dedik, Akra'yı kurduk. Denildi ki; "Bizim de bir radyomuz, televizyonumuz olsun." "Pekala." dedik, Akra'yı kurduk. Ak Tv'yi de kurduk.Ak Tv'yi de kurduk. Şu anda faaliyet de yapıyor. İnşallah dönüşte, Ramazan'da daha güzel faaliyet yapma durumuna geçer.Şu anda faaliyet de yapıyor. İnşallah dönüşte, Ramazan'da daha güzel faaliyet yapma durumuna geçer. Dua edin bu mübarek günlerde. İnşallah ulusal yayın yaparız. İnşallah uydudan yayın yaparız.Dua edin bu mübarek günlerde. İnşallah ulusal yayın yaparız. İnşallah uydudan yayın yaparız. Şu anda bölgesel yayın yapıyoruz. İnşaallah Ak Televizyonumuz da olacak.Şu anda bölgesel yayın yapıyoruz. İnşaallah Ak Televizyonumuz da olacak. Ak Radyo gibi Ak Televizyonumuz olacak. Niçin bunlara önem veriyoruz? Ak Radyo gibi Ak Televizyonumuz olacak.

Niçin bunlara önem veriyoruz?

Eğitimin aracı olduğu için. Eğitim en güzel tarzda yapılabiliyor.Eğitimin aracı olduğu için. Eğitim en güzel tarzda yapılabiliyor. Şoför bir taraftan arabasını sürüyor, müşteri alıyor, müşteri indiriyor, müşteri bindiriyor. Şoför bir taraftan arabasını sürüyor, müşteri alıyor, müşteri indiriyor, müşteri bindiriyor. Bir taraftan bizim radyoyu dinliyor, müşterilere de dinletiyor. Evde hanım mutfakta çalışıyor. Bir taraftan bizim radyoyu dinliyor, müşterilere de dinletiyor. Evde hanım mutfakta çalışıyor. Akşam çoluk çocuğuna, beyine yemek hazırlıyor; dolma yapıyor, tatlı yapıyor.Akşam çoluk çocuğuna, beyine yemek hazırlıyor; dolma yapıyor, tatlı yapıyor. Bir taraftan bizim Akradyo'yu dinliyor. Güzel bir çalışma oldu. Bir taraftan bizim Akradyo'yu dinliyor. Güzel bir çalışma oldu. Türkiye'deki çalışma çok güzel sonuçlar verdi. Sizin bu güzel adet Türkiye'de kalmadı.Türkiye'deki çalışma çok güzel sonuçlar verdi.

Sizin bu güzel adet Türkiye'de kalmadı.
Sizden örnek alınarak Avrupa'da da bunlar yapılıyor. Sizden esinlenerek yapılıyor. Sizden örnek alınarak Avrupa'da da bunlar yapılıyor. Sizden esinlenerek yapılıyor. İsveç'te birkaç defa bizi çağırdılar ve biz orada aile eğitim toplantılarına katıldık. İngiltere'de oluyor.İsveç'te birkaç defa bizi çağırdılar ve biz orada aile eğitim toplantılarına katıldık. İngiltere'de oluyor. Birkaç defa bizi çağırdılar. Amerika'da oluyor. Amerika'ya da çağırdılar. O toplantılara katıldık.Birkaç defa bizi çağırdılar. Amerika'da oluyor. Amerika'ya da çağırdılar. O toplantılara katıldık. Çok büyük hayırlara vesile oldunuz. Farkında olmadan defterinize sevaplar yazılıyor ama siz bilmiyorsunuz.Çok büyük hayırlara vesile oldunuz. Farkında olmadan defterinize sevaplar yazılıyor ama siz bilmiyorsunuz. Amerika'da eğitim çalışması oluyor, güzel İslâmî faaliyetler oluyor.Amerika'da eğitim çalışması oluyor, güzel İslâmî faaliyetler oluyor. Buradakiler bir sevaplar kazanıyorlar, ama nereden olduğunun farkında değiller. Buradakiler bir sevaplar kazanıyorlar, ama nereden olduğunun farkında değiller.

Konuşmacılar dediler ki; "Büyük fedakârlıklarla Avustralya'ya gelen hocamız…" Severek geliyorum.Konuşmacılar dediler ki; "Büyük fedakârlıklarla Avustralya'ya gelen hocamız…" Severek geliyorum. Böyle bir mecburiyetten, ite kaka filan değil. Allah hepinizden razı olsun.Böyle bir mecburiyetten, ite kaka filan değil. Allah hepinizden razı olsun. Bizim muhtelif yerlerde ihvânımız var, kardeşlerimiz var, dervişlerimiz var. Bizim muhtelif yerlerde ihvânımız var, kardeşlerimiz var, dervişlerimiz var. Türkiye'de var, Almanya'da var, İsveç'te var, Amerika'da var…Türkiye'de var, Almanya'da var, İsveç'te var, Amerika'da var… Ama yüzünüze karşı methetmek gibi olmasın, en vefalı kardeşlerimiz Avustralyalılar.Ama yüzünüze karşı methetmek gibi olmasın, en vefalı kardeşlerimiz Avustralyalılar. Telefon açarlar, halimizi hatırımızı sorarlar, ilgilenirler, Türkiye'ye geldikleri zaman ararlar, sorarlar…Telefon açarlar, halimizi hatırımızı sorarlar, ilgilenirler, Türkiye'ye geldikleri zaman ararlar, sorarlar… Yani puanları çok yüksek. Biz bunları severek yapıyoruz.Yani puanları çok yüksek. Biz bunları severek yapıyoruz. Size karşı medyun-u şükran olduğumuz için yapıyoruz. Şükür, teşekkür borcunu hissettiğimiz için yapıyoruz.Size karşı medyun-u şükran olduğumuz için yapıyoruz. Şükür, teşekkür borcunu hissettiğimiz için yapıyoruz. Güzel şey icat ettiniz. Allah hepinizden razı olsun. Güzel şey icat ettiniz. Allah hepinizden razı olsun.

Bizim hocamız büyük bir şeyhti. Kerametleri her zaman, herkes tarafından görülen bir şeyhti.Bizim hocamız büyük bir şeyhti. Kerametleri her zaman, herkes tarafından görülen bir şeyhti. "Hocamız Kotku…" diyoruz ya, şurada da yazılı. Her konuşması, her hareketi kerametti."Hocamız Kotku…" diyoruz ya, şurada da yazılı. Her konuşması, her hareketi kerametti. Gölcük'te arkadaşlarımızın inşa ettiği Gölcük şubemizin binasında, konferans veriyorduk.Gölcük'te arkadaşlarımızın inşa ettiği Gölcük şubemizin binasında, konferans veriyorduk. Mardinli bir şeyh geldi. Veya Mardin değil de Diyarbakır olabilir, Diyarbakır'a bağlı olabilir.Mardinli bir şeyh geldi. Veya Mardin değil de Diyarbakır olabilir, Diyarbakır'a bağlı olabilir. Bizim bir arkadaşımızın babasıyla oranın eşrafından, soylu ailelerinden yaşlı bir şeyh geldi. Konuştuk. Bizim bir arkadaşımızın babasıyla oranın eşrafından, soylu ailelerinden yaşlı bir şeyh geldi. Konuştuk.

"Şeyh Efendi'yi de tanıdım ben." dedi. Yani; "Mehmet Zahid Kotku hazretlerini de tanıdım." dedi."Şeyh Efendi'yi de tanıdım ben." dedi. Yani; "Mehmet Zahid Kotku hazretlerini de tanıdım." dedi. Kendi mahalli ifadesiyle dedi ki; "Vallah ki, vallah ki! İlk görüşümde iki kerametini birden gördüm.Kendi mahalli ifadesiyle dedi ki; "Vallah ki, vallah ki! İlk görüşümde iki kerametini birden gördüm. Daha ilk defa karşılaştığımız zaman, kapıdan girerken vallah ki, iki kerametini görmüşüm." diyor. Daha ilk defa karşılaştığımız zaman, kapıdan girerken vallah ki, iki kerametini görmüşüm." diyor.

Adam yaşlı, yalan söylemek mecburiyeti yok, kendisi de şeyh, mânevî makamı olan bir insan.Adam yaşlı, yalan söylemek mecburiyeti yok, kendisi de şeyh, mânevî makamı olan bir insan. Peygamber Efendimiz'in sülalesinden, seyyitlerden bir insan, soylu bir aileden.Peygamber Efendimiz'in sülalesinden, seyyitlerden bir insan, soylu bir aileden. "Vallah ki, daha ilk karşılaştığımızda iki kerametini görmüşüm. Kapıdan içeri girdik."Vallah ki, daha ilk karşılaştığımızda iki kerametini görmüşüm. Kapıdan içeri girdik. Sedirinde oturuyordu. Selamün aleyküm." dedik.Sedirinde oturuyordu. Selamün aleyküm." dedik. Başını kaldırdı, daha hiç tanışma yok: "Ooo! Hem seyit, hem de şeyh! Hoş geldiniz." demiş. Başını kaldırdı, daha hiç tanışma yok: "Ooo! Hem seyit, hem de şeyh! Hoş geldiniz." demiş.

Gelen adamın yüzüne karşı Peygamber Efendimiz'in sülalesinden olduğunu söylemiş.Gelen adamın yüzüne karşı Peygamber Efendimiz'in sülalesinden olduğunu söylemiş. Hem de şeyhlik yaptığını da. "Oo! Maşaallah! Hem seyyit hem şeyh! Hoş geldiniz, buyurun." demiş.Hem de şeyhlik yaptığını da. "Oo! Maşaallah! Hem seyyit hem şeyh! Hoş geldiniz, buyurun." demiş. "Vallah ki, böyle dedi. Daha önce hiç tanışmamıştık, ilk ziyaretimiz." diyor. "Vallah ki, böyle dedi. Daha önce hiç tanışmamıştık, ilk ziyaretimiz." diyor.

Hocamız böyle bir kimseydi. Ve onun yetiştirdiği müritleri arasında dünya çapında insanlar var.Hocamız böyle bir kimseydi. Ve onun yetiştirdiği müritleri arasında dünya çapında insanlar var. Bugün dünyanın her yerinde tanınan insanlar var. Bugün dünyanın her yerinde tanınan insanlar var. Misal olsun diye söylüyorum; bugünkü başbakan ve bazı bakanlar onun mürididir.Misal olsun diye söylüyorum; bugünkü başbakan ve bazı bakanlar onun mürididir. Eski reisicumhur onun müridiydi. Hem de açıklıyorlar bunu, saklamıyorlar, kendileri söylüyorlar.Eski reisicumhur onun müridiydi. Hem de açıklıyorlar bunu, saklamıyorlar, kendileri söylüyorlar. Saklanacak bir durum yok. Saklanacak bir durum yok. Siyasî partilerin çoğunun başkanı, reisicumhur, diğer partilerin bazılarının başkanlarıSiyasî partilerin çoğunun başkanı, reisicumhur, diğer partilerin bazılarının başkanları kendilerine gelip hürmet ederlerdi, elini öperlerdi. kendilerine gelip hürmet ederlerdi, elini öperlerdi.

Bu mübarek hocamız, İslâmî çalışmalar için vakıf kurmamızı istemişti.Bu mübarek hocamız, İslâmî çalışmalar için vakıf kurmamızı istemişti. Biz de Türkiye'de vakıf kurmuştuk. Hakyol Eğitim Dostluk ve Yardımlaşma Vakfı'nı kurmuştuk.Biz de Türkiye'de vakıf kurmuştuk. Hakyol Eğitim Dostluk ve Yardımlaşma Vakfı'nı kurmuştuk. Kendisine götürdük. Dedik ki; "Gayemiz eğitim yapmak, eğitimin her çeşidini yapmak."Kendisine götürdük. Dedik ki; "Gayemiz eğitim yapmak, eğitimin her çeşidini yapmak." Tasvip etti, dua etti. "Hayırlı, mübarek olsun." dedi. Biz bu eğitim çalışmalarına başladık. Tasvip etti, dua etti. "Hayırlı, mübarek olsun." dedi. Biz bu eğitim çalışmalarına başladık.

Eğitim çalışmaları için bir kitabevi kurduk. Yüzlerce kitap neşrettik.Eğitim çalışmaları için bir kitabevi kurduk. Yüzlerce kitap neşrettik. Eğitim çalışmaları için dergiler kurduk.Eğitim çalışmaları için dergiler kurduk. İslâm Dergisi, Kadın Aile Dergisi, İlim Sanat Dergisi, Gül Çocuk Dergisi, Panzehir Dergisi gibiİslâm Dergisi, Kadın Aile Dergisi, İlim Sanat Dergisi, Gül Çocuk Dergisi, Panzehir Dergisi gibi halen faaliyette olan dergiler, 15 yıldır, 16-17 yıldır devam eden dergiler…halen faaliyette olan dergiler, 15 yıldır, 16-17 yıldır devam eden dergiler… Bu kadar uzun süre yayını devam ettiren dergi Türkiye'de çok azdır. Belki yoktur.Bu kadar uzun süre yayını devam ettiren dergi Türkiye'de çok azdır. Belki yoktur. Belki devlet destekli bazı dergiler vardır. Ama özel teşebbüs bu kadar uzun sürdüremez.Belki devlet destekli bazı dergiler vardır. Ama özel teşebbüs bu kadar uzun sürdüremez. Dergi yayınlarımız var. Eğitim için okul yayınları çalışmalarımız var.Dergi yayınlarımız var.

Eğitim için okul yayınları çalışmalarımız var.
İstanbul'da, Adapazarı'nda, Yalova'da, İzmit'te, Ankara'da, Aydın'da, İzmir'de,İstanbul'da, Adapazarı'nda, Yalova'da, İzmit'te, Ankara'da, Aydın'da, İzmir'de, muhtelif illerde kolejlerimiz var. Her yıl birkaç tanesi ekleniyor bu kolejlerimize.muhtelif illerde kolejlerimiz var. Her yıl birkaç tanesi ekleniyor bu kolejlerimize. Mesela İstanbul'daki Asfa Eğitim Koleji derecelere girdi.Mesela İstanbul'daki Asfa Eğitim Koleji derecelere girdi. İstanbul gibi birçok köklü okulun, kolejin olduğu, yabancıların işlettiği okulların olduğuİstanbul gibi birçok köklü okulun, kolejin olduğu, yabancıların işlettiği okulların olduğu büyük bir merkezde öğrencilerimiz dereceye girdiler. büyük bir merkezde öğrencilerimiz dereceye girdiler.

Müdür veya öğretmenlerden bir tanesi yanımıza yanaştı diyor ki;Müdür veya öğretmenlerden bir tanesi yanımıza yanaştı diyor ki; "Hocam biliyor musunuz, bizim binamız güzellik bakımından İstanbul'daki okulların en başında geliyor.""Hocam biliyor musunuz, bizim binamız güzellik bakımından İstanbul'daki okulların en başında geliyor." Bina da güzel eğitim de güzel. Böylece okullar açtık. Anaokulu öğretmeni yetiştirecek okul açtık.Bina da güzel eğitim de güzel. Böylece okullar açtık. Anaokulu öğretmeni yetiştirecek okul açtık. Anaokulu öğretmeni yetiştiriyoruz, onlar gittikleri yerde anaokulları açıyor. Anaokulu öğretmeni yetiştiriyoruz, onlar gittikleri yerde anaokulları açıyor.

Çünkü eğitim ne zaman başlar? Çünkü eğitim ne zaman başlar?

Bizim eğitimci profesör arkadaşımız diyor ki; "Eğitim adam evlenmeden önce başlar."Bizim eğitimci profesör arkadaşımız diyor ki; "Eğitim adam evlenmeden önce başlar." Adam daha evlenmeden önce çocuğunun eğitimi başlar. Neden? Adam daha evlenmeden önce çocuğunun eğitimi başlar.

Neden?

Seçtiği hanımla ilgili de onun için. Veya hanım için aynı şeyi söyleyebiliriz.Seçtiği hanımla ilgili de onun için. Veya hanım için aynı şeyi söyleyebiliriz. Daha evlenmeden seçtiği koca önemli. İyi bir insanla evlenirse çocuklarının eğitimi iyi olacak demektir. Daha evlenmeden seçtiği koca önemli. İyi bir insanla evlenirse çocuklarının eğitimi iyi olacak demektir. Oradan başlar. Benim hiç unutmadığım, bu profesörün her yerde söylediğim bir sözü var.Oradan başlar.

Benim hiç unutmadığım, bu profesörün her yerde söylediğim bir sözü var.
Çocuk doğduğu zaman, çocuk doğar doğmaz bir ağlar. Çocuk doğduğu zaman, çocuk doğar doğmaz bir ağlar. Inga diye bir feryat başlar doğumhanede. Inga diye bir feryat başlar doğumhanede. Veya evde doğuyorsa doğumun olduğu odada bir viyaklama gelir, bir ınga sesi gelir;Veya evde doğuyorsa doğumun olduğu odada bir viyaklama gelir, bir ınga sesi gelir; tamam, bizim çocuk doğdu. Çocuk ağlar, var gücüyle ağlar ama herkes sevinir çocuğumuz doğdu diye. tamam, bizim çocuk doğdu. Çocuk ağlar, var gücüyle ağlar ama herkes sevinir çocuğumuz doğdu diye. Bu Kemal Bey diyor ki; "Çocuk doğar doğmaz, ınga der demez eğitiminin sekizde beşi bitmiştir."Bu Kemal Bey diyor ki; "Çocuk doğar doğmaz, ınga der demez eğitiminin sekizde beşi bitmiştir." Bitti. Üç tane kaldı. Yani yarısından çoğu geçti. Çünkü helal lokma yedirmek bile önemli.Bitti. Üç tane kaldı. Yani yarısından çoğu geçti. Çünkü helal lokma yedirmek bile önemli. Nikahın meşru olması bile önemli, işin içinde.Nikahın meşru olması bile önemli, işin içinde. Yani gayrimeşru bir nikahla olursa o çocuktan dini bakımdan bir hayır gelmeyeceği için…Yani gayrimeşru bir nikahla olursa o çocuktan dini bakımdan bir hayır gelmeyeceği için… Sekizde beşi… Yani sekizde dört olsa yarısı olacak, yarısından çoğu doğum sonrası bitmiş oluyor. Sekizde beşi… Yani sekizde dört olsa yarısı olacak, yarısından çoğu doğum sonrası bitmiş oluyor.

Çocuk doğuyor, doğduktan sonra çocuğun süt emzirilme zamanları bir eğitim,Çocuk doğuyor, doğduktan sonra çocuğun süt emzirilme zamanları bir eğitim, uyutma uyandırma zamanları bir eğitim, sevilmesi bir eğitim, bilgilendirilmesi bir eğitim…uyutma uyandırma zamanları bir eğitim, sevilmesi bir eğitim, bilgilendirilmesi bir eğitim… Çocuk okul çağına gelinceye kadar çok az bir şey kalıyor.Çocuk okul çağına gelinceye kadar çok az bir şey kalıyor. Asıl alışkanlıkları kazanmış oluyor, karakteri betonlaşmış oluyor. Beton donmuş oluyor. Asıl alışkanlıkları kazanmış oluyor, karakteri betonlaşmış oluyor. Beton donmuş oluyor. Onun için çocukların küçükten eğitilmesi gerekir diye genç kızlarımıza güzel bir saha açtık.Onun için çocukların küçükten eğitilmesi gerekir diye genç kızlarımıza güzel bir saha açtık. Anaokulu eğitimi yapacak öğretmenleri yetiştirme okulu açtık.Anaokulu eğitimi yapacak öğretmenleri yetiştirme okulu açtık. Hatta onlardan bazıları Avustralya'dan gelmiş kızlarımız. Hatta onlardan bazıları Avustralya'dan gelmiş kızlarımız. Buraya geldiği zaman burada bu çalışmaları kendi şehirlerinde yaptılar. Buraya geldiği zaman burada bu çalışmaları kendi şehirlerinde yaptılar.

Kolejlerimiz var, anaokullarımız var, öğretmen yetiştiren okullarımız var.Kolejlerimiz var, anaokullarımız var, öğretmen yetiştiren okullarımız var. Bunların hepsi teşkilatlı eğitim içindir. Yani örgün eğitim içindir.Bunların hepsi teşkilatlı eğitim içindir. Yani örgün eğitim içindir. Yaygın eğitim için radyomuz var, dergilerimiz var, kitaplarımız var, televizyonumuz var.Yaygın eğitim için radyomuz var, dergilerimiz var, kitaplarımız var, televizyonumuz var. İki kanal televizyonumuz var, iki bölgede.İki kanal televizyonumuz var, iki bölgede. Ufak tefek başka bölgelerde bizim yayınlarımızı yapanUfak tefek başka bölgelerde bizim yayınlarımızı yapan ama tamamen idaresi bizde olmayan küçük radyolar var. İnşallah ulusal yayına geçeceğiz.ama tamamen idaresi bizde olmayan küçük radyolar var. İnşallah ulusal yayına geçeceğiz. Bunun dışında, daha başka neler yapabilirsek eğitimin her çeşidini yapmayı düşünüyoruz. Bunun dışında, daha başka neler yapabilirsek eğitimin her çeşidini yapmayı düşünüyoruz.

Ayrıca vakfımızın amaçlarından birisi olarak "dostluk" dedik. Eğitim, dostluk.Ayrıca vakfımızın amaçlarından birisi olarak "dostluk" dedik. Eğitim, dostluk. Yunus Emre gibi düşünüyoruz. Yunus Emre gibi düşünüyoruz. Dostluğun, sevginin, muhabbetin, kardeşliğin dinimizde çok sevaplı olduğunu biliyoruz.Dostluğun, sevginin, muhabbetin, kardeşliğin dinimizde çok sevaplı olduğunu biliyoruz. İnşallah bunun teferruatını anlatacağım size.İnşallah bunun teferruatını anlatacağım size. Onun için birbirimizi sevmeyi öğrenelim, sevgiyi yaygınlaştıralım, dostluğu yaygınlaştıralım diye çalışıyoruz.Onun için birbirimizi sevmeyi öğrenelim, sevgiyi yaygınlaştıralım, dostluğu yaygınlaştıralım diye çalışıyoruz. Dostluk çalışmalarımız var. Dostluk çalışmalarımız var.

Bu dostluk çalışmalarının boyutlarını göstersin diye bir misal vereceğim.Bu dostluk çalışmalarının boyutlarını göstersin diye bir misal vereceğim. İspa Seyahat ve Turizm şirketi kurduk. Seyahat ve turizmin sevgiyle ne ilgisi var? İspa Seyahat ve Turizm şirketi kurduk.

Seyahat ve turizmin sevgiyle ne ilgisi var?

Seyahat ediyoruz, yeni insanlarla arkadaşlarla tanışıyoruz;Seyahat ediyoruz, yeni insanlarla arkadaşlarla tanışıyoruz; dostluk genişliyor, dostluk kuvvetleniyor. Mesela Malezya'dan dostlarımız var. dostluk genişliyor, dostluk kuvvetleniyor. Mesela Malezya'dan dostlarımız var. İnşallah Endonezya'ya gideceğiz, oradan dostlarımız olacak. İnşallah Endonezya'ya gideceğiz, oradan dostlarımız olacak. Avustralya'nın içinde, bizim geldiğimiz davet edildiğimiz zaman bir Melbourne, Avustralya'nın içinde, bizim geldiğimiz davet edildiğimiz zaman bir Melbourne, iki Sydney'i görmüştük, başka yer görmemiştik. Ta kuzeye kadar gittik.iki Sydney'i görmüştük, başka yer görmemiştik. Ta kuzeye kadar gittik. Norseman'a kadar, yukarıya kadar çıktık. Ve orada, içeride ki şehrinde bir cami bulduk.Norseman'a kadar, yukarıya kadar çıktık. Ve orada, içeride ki şehrinde bir cami bulduk. Oradaki kardeşlerle tanıştık.Oradaki kardeşlerle tanıştık. İnşallah bu çalışmalarımızı muhtelif yerlere götüreceğiz.İnşallah bu çalışmalarımızı muhtelif yerlere götüreceğiz. Hiç ummadığımız yerde Müslüman kardeşlerimiz oluyor. Dostluğu yayacağız. Hiç ummadığımız yerde Müslüman kardeşlerimiz oluyor. Dostluğu yayacağız.

Dostluktan amaç nedir? Bir insan bir kimseyle niçin dost olur? Dostluktan amaç nedir? Bir insan bir kimseyle niçin dost olur?

Ona hizmet etmek için dost olur.Ona hizmet etmek için dost olur. Tasavvufta tasavvufun tarifini yapan evliyaullah büyüklerimizden birisi diyor ki;Tasavvufta tasavvufun tarifini yapan evliyaullah büyüklerimizden birisi diyor ki; Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır. Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır. Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır.

Tasavvuf nedir? Dost olmaktır. Ama yük olmamaktır.Tasavvuf nedir?

Dost olmaktır. Ama yük olmamaktır.
Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır. Bâr yük, ağır yük demek.Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır. Bâr yük, ağır yük demek. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır. Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır. Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır.

Dünya ehli insanlar, materyalist insanlar birisiyle dostluk kurduğu zaman, kuracağı zaman ölçer. Dünya ehli insanlar, materyalist insanlar birisiyle dostluk kurduğu zaman, kuracağı zaman ölçer.

Ben; "Bu adamla dost olursam elime ne menfaat geçer? Ne kazanırım?Ben; "Bu adamla dost olursam elime ne menfaat geçer? Ne kazanırım? İstikbalde ne fayda sağlar?" diye düşünür. Ama tasavvufta öyle değil. İstikbalde ne fayda sağlar?" diye düşünür.

Ama tasavvufta öyle değil.
Tasavvufta dostluğun amacı hizmettir. "Ben bu kardeşimle dost olayım.Tasavvufta dostluğun amacı hizmettir.

"Ben bu kardeşimle dost olayım.
Acaba ben buna nasıl hizmet götürebilirim?Acaba ben buna nasıl hizmet götürebilirim? Acaba bunun imanına, dindarlığına nasıl yardım ederim? Böylece nasıl sevap kazanırım?" diye düşünür. Acaba bunun imanına, dindarlığına nasıl yardım ederim? Böylece nasıl sevap kazanırım?" diye düşünür.

Bütün tarikatlarda birçok umdeler vardır, esaslar vardır. Ana fikirler vardır.Bütün tarikatlarda birçok umdeler vardır, esaslar vardır. Ana fikirler vardır. Bütün tarikatların ana fikri hizmettir. Mürit; "Şeyhim! Himmet." demiş. Şeyh de ne demiş? Bütün tarikatların ana fikri hizmettir. Mürit; "Şeyhim! Himmet." demiş.

Şeyh de ne demiş?

"Oğlum hizmet." demiş. Himmete ermek için hizmet etmek lazım. İzzet bulmak için hizmet etmek lazım. "Oğlum hizmet." demiş. Himmete ermek için hizmet etmek lazım. İzzet bulmak için hizmet etmek lazım.

Peygamber Efendimiz kendisi hizmet ederdi. Hurmayı kendisi sulardı, bazen kazardı.Peygamber Efendimiz kendisi hizmet ederdi. Hurmayı kendisi sulardı, bazen kazardı. Suyu kendisi ikram ederdi. Halkın arasında otururdu.Suyu kendisi ikram ederdi. Halkın arasında otururdu. Kendisine ayrı bir mevki, makam, saray ayırmamıştı. Mütevazi yaşardı.Kendisine ayrı bir mevki, makam, saray ayırmamıştı. Mütevazi yaşardı. Halkla bütünleşmişti, halkın içindendi. Fakirlerle oturmayı severdi. Halkla bütünleşmişti, halkın içindendi. Fakirlerle oturmayı severdi. Fakirlerin arasına girerdi, onlara yardımcı olurdu. Elinde ne varsa hepsini verirdi. Fakirlerin arasına girerdi, onlara yardımcı olurdu. Elinde ne varsa hepsini verirdi.

Bir keresinde Peygamber Efendimiz'e çok güzel bir [elbise] hediye ettiler. Giydi. Çok da yakıştı.Bir keresinde Peygamber Efendimiz'e çok güzel bir [elbise] hediye ettiler. Giydi. Çok da yakıştı. Güzele her şey yakışır. Peygamber Efendimiz'e de o yeni elbise çok yakıştı. Birisi geldi.Güzele her şey yakışır. Peygamber Efendimiz'e de o yeni elbise çok yakıştı. Birisi geldi. "Yâ Resûlallah! Bu elbiseyi bana ver." dedi. Daha sırtında, yani ısınmamış elbise, yeni."Yâ Resûlallah! Bu elbiseyi bana ver." dedi. Daha sırtında, yani ısınmamış elbise, yeni. Efendimiz çıkarttı, o elbiseyi ona verdi. Efendimiz çıkarttı, o elbiseyi ona verdi.

Birileri yanına yanaştılar, dediler ki; "Ayıp ettin.Birileri yanına yanaştılar, dediler ki; "Ayıp ettin. Daha Peygamber Efendimiz şöyle bir doyasıya giymedi. Bir tadını çıkartmadı. Daha Peygamber Efendimiz şöyle bir doyasıya giymedi. Bir tadını çıkartmadı. Sen hemen sırtındaki elbiseyi istedin." dediler. O da boynunu büktü: "Ölürsem kabirde kefen yapmak istedim.Sen hemen sırtındaki elbiseyi istedin." dediler. O da boynunu büktü: "Ölürsem kabirde kefen yapmak istedim. Ondan. Kabre bununla gömsünler, Peygamber Efendimiz'in giydiği elbiseyle Ondan. Kabre bununla gömsünler, Peygamber Efendimiz'in giydiği elbiseyle kabre gireyim diye ondan istedim." dedi. Onun da niyeti oymuş. kabre gireyim diye ondan istedim." dedi. Onun da niyeti oymuş. O da elbisenin güzelliğine tamah etmiş değil. İsterse düz, basit elbise olsun. O da onu düşünmüş. O da elbisenin güzelliğine tamah etmiş değil. İsterse düz, basit elbise olsun. O da onu düşünmüş.

Ama Efendimiz her şeyi verirdi. İstendiğinde vermediği zaman yoktu. Varsa verirdi.Ama Efendimiz her şeyi verirdi. İstendiğinde vermediği zaman yoktu. Varsa verirdi. Yoksa derdi ki; "Elimde ne varsa verdim. Şu anda elimde hiçbir şey yok. Yoksa derdi ki; "Elimde ne varsa verdim. Şu anda elimde hiçbir şey yok. Elime bir şey geçer geçmez sana vereceğim." Böyle derdi. Onu da boş çevirmezdi. Elime bir şey geçer geçmez sana vereceğim." Böyle derdi. Onu da boş çevirmezdi.

Tasavvufta dostluktan amaç; altını çizerek söylüyorum; hizmettir. Sömürmek değildir.Tasavvufta dostluktan amaç; altını çizerek söylüyorum; hizmettir. Sömürmek değildir. Menfaat sağlamak değildir. Materyalestlik değildir. Maddi hesap değildir. Mânevî hesap… Menfaat sağlamak değildir. Materyalestlik değildir. Maddi hesap değildir. Mânevî hesap…

Mânevî hesap da nedir? Vermektir. Almak değildir.Mânevî hesap da nedir?

Vermektir. Almak değildir.
Mânevî hesap da veren el, alan elden üstündür. Daima vereceğiz. Mânevî hesap da veren el, alan elden üstündür. Daima vereceğiz.

Yunus Emre ne diyor? Hoşuma giden şiirlerinden birisi. Dürüş, kazan; ye, yedir.Yunus Emre ne diyor?

Hoşuma giden şiirlerinden birisi. Dürüş, kazan; ye, yedir.
Dürüşmek, gayret etmek demek eski Türkçe'de. Dürüş, gayret et, çabala.Dürüşmek, gayret etmek demek eski Türkçe'de. Dürüş, gayret et, çabala. Dürüş, kazan; ye, yedir. Kendin, alnının akıyla, elinin emeği, alın teri olarak çalış. Güzel.Dürüş, kazan; ye, yedir. Kendin, alnının akıyla, elinin emeği, alın teri olarak çalış. Güzel. Çalışma prensibi, bir. İkincisi; kazan. Helalinden çalışarak insan kazanır. Allah veriyor. Çalışma prensibi, bir. İkincisi; kazan. Helalinden çalışarak insan kazanır. Allah veriyor.

Bir tane ekiyorsunuz yere, küçük, toplu iğne kadar bir çekirdek ekiyorsunuz.Bir tane ekiyorsunuz yere, küçük, toplu iğne kadar bir çekirdek ekiyorsunuz. İncir ağacı oluyor, kocaman, kaç tane incir veriyor. Allah'ın lütfu çok. Çok büyük ölçüde veriyor.İncir ağacı oluyor, kocaman, kaç tane incir veriyor. Allah'ın lütfu çok. Çok büyük ölçüde veriyor. Bir tane ekiyorsun 700 tane alıyorsun, bire kaç yüz alıyorsunuz. Dürüş, kazan; ye ve yedir. Bir tane ekiyorsun 700 tane alıyorsun, bire kaç yüz alıyorsunuz. Dürüş, kazan; ye ve yedir. Kendin helalinden ye, Allah'a hamdet, şükret ve yedir. Kendin helalinden ye, Allah'a hamdet, şükret ve yedir.

İnsan kazancının bir kısmını hayra ayırmalı. Ayrı cebine koymalı.İnsan kazancının bir kısmını hayra ayırmalı. Ayrı cebine koymalı. Bir arkadaşımızın buluşudur, icadıdır bu. "Hocam hayrımı ayrı cebe koymazsam yapmakta zorlanıyorum.Bir arkadaşımızın buluşudur, icadıdır bu. "Hocam hayrımı ayrı cebe koymazsam yapmakta zorlanıyorum. Ayrı cebim var, şu taraftaki cebim zekât cebimdir, hayır cebimdir, biliyorum.Ayrı cebim var, şu taraftaki cebim zekât cebimdir, hayır cebimdir, biliyorum. Bir fakir gördüm mü elimi atıyorum oraya, bir miktar para çekiyorum, veriyorum. Bir fakir gördüm mü elimi atıyorum oraya, bir miktar para çekiyorum, veriyorum. Sessiz sedasız verip geçiyorum." diyor. Hayrı önceden ayırıyormuş. Sessiz sedasız verip geçiyorum." diyor. Hayrı önceden ayırıyormuş.

Benim kazancım ne kadar? Kazancımın ne kadarını hayır yapacağım? Benim kazancım ne kadar? Kazancımın ne kadarını hayır yapacağım?

Kazancın ne kadarı hayra verilir? En aşağısı yüzde 2,5, kırkta biri. Zekat ölçüsüdür bu. En yukarısı? Kazancın ne kadarı hayra verilir?

En aşağısı yüzde 2,5, kırkta biri. Zekat ölçüsüdür bu.

En yukarısı?

Hepsini verebilir. Yüzde yüzünü verebilir. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz yüzde yüzünü vermiştir.Hepsini verebilir. Yüzde yüzünü verebilir. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz yüzde yüzünü vermiştir. Onun ölçüsü yok. Ama vermektir. İslâm'da asıl ahlâk, asıl fazilet cömertliktir. Cömert cennete yakındır. Onun ölçüsü yok. Ama vermektir. İslâm'da asıl ahlâk, asıl fazilet cömertliktir. Cömert cennete yakındır.

Onun için eğitim yapacağız. Dost edineceğiz. Yardım edeceğiz, hizmet edeceğiz.Onun için eğitim yapacağız. Dost edineceğiz. Yardım edeceğiz, hizmet edeceğiz. "Hizmet nafile ibadetten öndedir." buyurmuş büyüklerimiz."Hizmet nafile ibadetten öndedir." buyurmuş büyüklerimiz. Bir insan kenara oturup Kur'an okuyabilir, tesbih çekebilir, nafile namaz kılabilir.Bir insan kenara oturup Kur'an okuyabilir, tesbih çekebilir, nafile namaz kılabilir. Büyüklerimiz diyorlar ki; "Hizmet varken önce hizmet yapılır, nafile ibadet sonraya bırakılır.Büyüklerimiz diyorlar ki; "Hizmet varken önce hizmet yapılır, nafile ibadet sonraya bırakılır. Hizmet nafile ibadetten önde gelir." diyorlar. Onun için hepiniz hizmet ehli olmalısınız.Hizmet nafile ibadetten önde gelir." diyorlar.

Onun için hepiniz hizmet ehli olmalısınız.
Hepiniz başkasına faydalı olmaya çalışmalısınız. Böyle olursa İslâm gelişir. Hepiniz başkasına faydalı olmaya çalışmalısınız. Böyle olursa İslâm gelişir. Ahlakınız güzel olursa, siz güzel ahlakla davranırsanız İslâm buralarda gelişir, adam Müslüman olur.Ahlakınız güzel olursa, siz güzel ahlakla davranırsanız İslâm buralarda gelişir, adam Müslüman olur. Böyle yapmazsanız, maddî hesaplar yaparsanız, sömürmeye çalışırsanız,Böyle yapmazsanız, maddî hesaplar yaparsanız, sömürmeye çalışırsanız, menfaatinizi arttırmaya çalışırsanız, cebinizi doldurmaya çalışırsanız herkes gibi bir insan olursunuz.menfaatinizi arttırmaya çalışırsanız, cebinizi doldurmaya çalışırsanız herkes gibi bir insan olursunuz. Bütün cihanın insanları böyle yapıyor. Bu devrin, yirminci yüzyılın insanı nedir? Bütün cihanın insanları böyle yapıyor.

Bu devrin, yirminci yüzyılın insanı nedir?

Materyalisttir. Herkes hesabını yapar.Materyalisttir. Herkes hesabını yapar. Vergide yüzde iki artsa sokaklara dökülür, miting yapar, hükümeti protesto eder. Yüzde iki. Vergide yüzde iki artsa sokaklara dökülür, miting yapar, hükümeti protesto eder. Yüzde iki.

Hükümet ne yapacak bu parayı? Hizmete verecek. Hayır.Hükümet ne yapacak bu parayı?

Hizmete verecek. Hayır.
Şu kadar saat fazla çalışın dese, sokaklara dökülür. Şu kadar saat fazla çalışın dese, sokaklara dökülür. Öğretmenler pankartları alırlar, yürürler, [gösteriler] yaparlar.Öğretmenler pankartları alırlar, yürürler, [gösteriler] yaparlar. İşçiler yürür, patronlara bağırır çağırır, fabrikayı kapatırlar.İşçiler yürür, patronlara bağırır çağırır, fabrikayı kapatırlar. Yirminci yüzyılın insanı materyalisttir. Bu yol çıkmaz yol. Bizim yolumuz ne? Yirminci yüzyılın insanı materyalisttir. Bu yol çıkmaz yol.

Bizim yolumuz ne?

Bizim yolumuz vermek yoludur, cömertlik yoludur, yardımlaşma yoludur. Bizim yolumuz vermek yoludur, cömertlik yoludur, yardımlaşma yoludur.

Aziz kardeşlerim! İşte bu amaçlarla, burada da bir vakfımızın faaliyeti olsun diye Ebrar Vakfı'nı kurduk. Ebrar…Aziz kardeşlerim!

İşte bu amaçlarla, burada da bir vakfımızın faaliyeti olsun diye Ebrar Vakfı'nı kurduk. Ebrar…
Ebrar kelimesini bilmeyebilirsiniz. Ebrar, Kur'ân-ı Kerîm'de olan bir kelimedir. Ebrar kelimesini bilmeyebilirsiniz. Ebrar, Kur'ân-ı Kerîm'de olan bir kelimedir. "Çok iyi insanlar." demek ebrar, mübarek insanlar demek."Çok iyi insanlar." demek ebrar, mübarek insanlar demek. Arapçası bâr veya berr, iyiliksever insan demek.Arapçası bâr veya berr, iyiliksever insan demek. Ana babasına özellikle iyilik yapan, başkalarına iyilik yapan insan demek. Çoğulu Ebrar gelir.Ana babasına özellikle iyilik yapan, başkalarına iyilik yapan insan demek. Çoğulu Ebrar gelir. Çoğuldur bu kelime. Niye bu ismi koyduk? Çoğuldur bu kelime.

Niye bu ismi koyduk?

Kardeşlerimiz, herkese iyilik yapan insanlar olsunlar diye.Kardeşlerimiz, herkese iyilik yapan insanlar olsunlar diye. Vakfın mensubu olan kardeşlerimiz, vakfın üyesi olan kardeşlerimiz ebrar olsunlar,Vakfın mensubu olan kardeşlerimiz, vakfın üyesi olan kardeşlerimiz ebrar olsunlar, herkese iyilik yapsınlar diye. İnne'l-ebrâra yeşrabûne min-ke'sin kâne mizâcuhâ kâfûrâ. herkese iyilik yapsınlar diye.

İnne'l-ebrâra yeşrabûne min-ke'sin kâne mizâcuhâ kâfûrâ.

"Cennete girecekler, cennet ırmaklarından,"Cennete girecekler, cennet ırmaklarından, çeşmelerinden mücevherli kaselerle içecekler, büyük iltifatlara erecekler…"çeşmelerinden mücevherli kaselerle içecekler, büyük iltifatlara erecekler…" Onlardan olsunlar diye Ebrar adını koyduk. Ve berran bi-vâlideyhi. Onlardan olsunlar diye Ebrar adını koyduk.

Ve berran bi-vâlideyhi.

"Ana babasına çok itaatliydi. (Yahya aleyhisselam.)" Kur'ân-ı Kerîm onu böyle methediyor."Ana babasına çok itaatliydi. (Yahya aleyhisselam.)" Kur'ân-ı Kerîm onu böyle methediyor. Ana babasına itaatli olsunlar, büyüklerine saygılı, küçüklerine sevgili olsunlar diye Ebrar ismini koyduk. Ana babasına itaatli olsunlar, büyüklerine saygılı, küçüklerine sevgili olsunlar diye Ebrar ismini koyduk.

Mali imkânlarımız kısıtlı. Kardeşlerimizin çoğu işçi, sınırlı kazançları var.Mali imkânlarımız kısıtlı. Kardeşlerimizin çoğu işçi, sınırlı kazançları var. Ama bu sınırlı kazançlarla biz bunları da zorlamıyoruz. Ama bu sınırlı kazançlarla biz bunları da zorlamıyoruz. İlle çok vereceksiniz, şöyle yapacaksınız da demiyoruz. Zorlamadan.İlle çok vereceksiniz, şöyle yapacaksınız da demiyoruz. Zorlamadan. Yurtlar açtılar; kız yurtları, eğitim yurtları, erkek eğitim yurtları açtılar. Yurtlar açtılar; kız yurtları, eğitim yurtları, erkek eğitim yurtları açtılar. İleride okul olsun diye yer arıyorlar. "Hocam! Bak şu bina çok güzel.İleride okul olsun diye yer arıyorlar. "Hocam! Bak şu bina çok güzel. Bunu alırsak, müsaadede kopartırsak işte burasını okul yapalım.Bunu alırsak, müsaadede kopartırsak işte burasını okul yapalım. Şurası şöyle olsun, burası böyle olsun…" Gülüyorum. Hoşuma gidiyor bunlar benim. Çırpınıyorlar. Şurası şöyle olsun, burası böyle olsun…" Gülüyorum. Hoşuma gidiyor bunlar benim. Çırpınıyorlar.

Aslında Avustralya çok kalabalık bir ülke değil. 18-20 milyon nüfusu var.Aslında Avustralya çok kalabalık bir ülke değil. 18-20 milyon nüfusu var. Bu bizim için Türkiye'nin beşte biridir. Çok büyük bir kalabalık değil. Bu bizim için Türkiye'nin beşte biridir. Çok büyük bir kalabalık değil. Fakat 18 milyonun içinde de Müslüman çok az. Bilmiyorum ne kadar? Fakat 18 milyonun içinde de Müslüman çok az.

Bilmiyorum ne kadar?

Yani yüzde bir, iki, üç… Yani Avustralya'nın büyük kısmı başka dinden. Yani yüzde bir, iki, üç… Yani Avustralya'nın büyük kısmı başka dinden.

Fakat benim için Avustralya'nın büyük önemi var. Ben öyle tahmin ediyorum, öyle görüyorum.Fakat benim için Avustralya'nın büyük önemi var. Ben öyle tahmin ediyorum, öyle görüyorum. Avustralya, Batı'nın teknik yönden ilerlemiş bir ülkesi olan İngiltere'nin himayesinde olduğu,Avustralya, Batı'nın teknik yönden ilerlemiş bir ülkesi olan İngiltere'nin himayesinde olduğu, oranın tecrübesini uyguladığı için çevredeki Endonezya, Malezya, Bangladeş, Hindistan gibioranın tecrübesini uyguladığı için çevredeki Endonezya, Malezya, Bangladeş, Hindistan gibi Müslümanların çok kalabalık yaşadığı ülkelere nispetle daha düzenli bir ülke. Sokakları muntazam.Müslümanların çok kalabalık yaşadığı ülkelere nispetle daha düzenli bir ülke. Sokakları muntazam. Binaları muntazam. Yaşam seviyesi yüksek. Binaları muntazam. Yaşam seviyesi yüksek. Eğitim için Çin'den, Malezya'dan, Hindistan'dan, Pakistan'dan buraya geliyorlar.Eğitim için Çin'den, Malezya'dan, Hindistan'dan, Pakistan'dan buraya geliyorlar. Biliyorsunuz bunları. Bu önemli. Biliyorsunuz bunları. Bu önemli.

Burası merkez olursa Güneydoğu Asya'ya hizmet götürebiliriz.Burası merkez olursa Güneydoğu Asya'ya hizmet götürebiliriz. Güneydoğu Asya İslâm'ın en önemli bölgesidir. Müslümanların en yoğun yaşadığı bölgedir.Güneydoğu Asya İslâm'ın en önemli bölgesidir. Müslümanların en yoğun yaşadığı bölgedir. Bizim amacımız sadece Avustralya değil. Avustralya'nın nüfusunun hepsi Müslüman olsa 18 milyon eder.Bizim amacımız sadece Avustralya değil. Avustralya'nın nüfusunun hepsi Müslüman olsa 18 milyon eder. Ama Endonezya'nın nüfusu 200 milyon, Bangladeş'in nüfusu 110 milyon,Ama Endonezya'nın nüfusu 200 milyon, Bangladeş'in nüfusu 110 milyon, Hindistan'ın nüfusu 800-900 milyon. Bunun şu kadarı Müslüman, Pakistan'ın nüfusu 90 milyon, 100 milyon…Hindistan'ın nüfusu 800-900 milyon. Bunun şu kadarı Müslüman, Pakistan'ın nüfusu 90 milyon, 100 milyon… Müslümanların sayısal ağırlığı Arabistan değil, Ortadoğu değil. Sayısal ağırlık Güneydoğu Asya'da. Müslümanların sayısal ağırlığı Arabistan değil, Ortadoğu değil. Sayısal ağırlık Güneydoğu Asya'da.

Güneydoğu Asya ekonomik yönden de iktisadi yönden de büyük bir atılım içinde.Güneydoğu Asya ekonomik yönden de iktisadi yönden de büyük bir atılım içinde. Doğu'nun kaplanları dedikleri yeni ülkeler. Japonya gibi çalışıyorlar.Doğu'nun kaplanları dedikleri yeni ülkeler. Japonya gibi çalışıyorlar. Tayvan, Kore, Malezya gibi ülkeler var. Oraları gördük. Oraların insanlarıyla tanışmaya çalışıyoruz.Tayvan, Kore, Malezya gibi ülkeler var. Oraları gördük. Oraların insanlarıyla tanışmaya çalışıyoruz. Oralarda büyük hizmetler var. Oralarda geçerli olan dillerden birisi İngilizce.Oralarda büyük hizmetler var. Oralarda geçerli olan dillerden birisi İngilizce. Burada İngilizce tahsil gören bir genç, oralara gittiği zaman hizmet verebilecek. Burada İngilizce tahsil gören bir genç, oralara gittiği zaman hizmet verebilecek.

Bazı kardeşlerimizle ziyaretlerimiz oldu.Bazı kardeşlerimizle ziyaretlerimiz oldu. Mesela; çıktılar, cemaatin Türkçe bilmediği camilerde İngilizce vaaz verdiler, hutbe okudular.Mesela; çıktılar, cemaatin Türkçe bilmediği camilerde İngilizce vaaz verdiler, hutbe okudular. Çok güzel okudular. Allah razı olsun. Neden? Çünkü burada yetişmişler.Çok güzel okudular. Allah razı olsun.

Neden?

Çünkü burada yetişmişler.
İngilizceyi çok güzel biliyorlar. Üniversiteyi bitirmişler.İngilizceyi çok güzel biliyorlar. Üniversiteyi bitirmişler. Bilgisayar mühendisi olmuşlar, daha başka meslekleri kazanmışlar. Çok tesirli oldu. Bilgisayar mühendisi olmuşlar, daha başka meslekleri kazanmışlar. Çok tesirli oldu.

Biz buralardan, onların dilini bilen insanlar olarak Endonezya'ya,Biz buralardan, onların dilini bilen insanlar olarak Endonezya'ya, Malezya'ya, Filipinler'e, Bangladeş'e [hizmet götürebiliriz.] Adını bilmediğimiz ülkelerde Müslümanlar var.Malezya'ya, Filipinler'e, Bangladeş'e [hizmet götürebiliriz.] Adını bilmediğimiz ülkelerde Müslümanlar var. Mesela; Hıristiyan ülkesi veya Budist ülkesi sanılan ülkeler var. Tayland gibi. Mesela; Hıristiyan ülkesi veya Budist ülkesi sanılan ülkeler var. Tayland gibi. Orada Müslümanlar var. Onlara hizmetler götürebiliriz. Orada Müslümanlar var. Onlara hizmetler götürebiliriz. Götürecek iyi elemanlar, insanlar buradan yetişebilir.Götürecek iyi elemanlar, insanlar buradan yetişebilir. Onun için Avustralya'nın kendisinin sayısal küçüklüğü insanı aldatmamalı.Onun için Avustralya'nın kendisinin sayısal küçüklüğü insanı aldatmamalı. Burada iyi bir çalışma [sistemi] kurduğumuz zaman Burada iyi bir çalışma [sistemi] kurduğumuz zaman Güneydoğu Asya'ya çok büyük hizmetler götürebiliriz. İslâm için çok faydalı işler yapabiliriz. Güneydoğu Asya'ya çok büyük hizmetler götürebiliriz. İslâm için çok faydalı işler yapabiliriz.

Muhterem kardeşlerim! Onun için buradaki çalışmalara çok önem veriyorum. Muhterem kardeşlerim!

Onun için buradaki çalışmalara çok önem veriyorum.

Buradaki kardeşlerimiz silkindiler, uyandılar. Kendi şehirlerine hapsedilmiş olarak kalmaktan kurtuldular.Buradaki kardeşlerimiz silkindiler, uyandılar. Kendi şehirlerine hapsedilmiş olarak kalmaktan kurtuldular. Gezmeyi öğrendiler. Başka şehirlerde arkadaşlar olduğunu gördüler.Gezmeyi öğrendiler. Başka şehirlerde arkadaşlar olduğunu gördüler. Kendileri de başka şehirlere geldiler. Mesela; bazı Melbourne'lu kardeşlerimiz Brisbane'ya geldiler.Kendileri de başka şehirlere geldiler. Mesela; bazı Melbourne'lu kardeşlerimiz Brisbane'ya geldiler. Bazıları da başka yerlere gidecekler inşallah. Bazıları da başka yerlere gidecekler inşallah.

Burada mühim olan nokta yeni yetişen nesillerin dinlerini, dillerini, adetlerini,Burada mühim olan nokta yeni yetişen nesillerin dinlerini, dillerini, adetlerini, güzel geleneklerini kaybetmemesidir. Bunları sağlamamız lazım.güzel geleneklerini kaybetmemesidir. Bunları sağlamamız lazım. İslâmî bakımdan Allah'ın sevgili kulu olarak, ebrar olarak yetişirse yeni nesiller,İslâmî bakımdan Allah'ın sevgili kulu olarak, ebrar olarak yetişirse yeni nesiller, bunlar Avustralya'ya ve çevre ülkelere faydalar sağlayabilirler. bunlar Avustralya'ya ve çevre ülkelere faydalar sağlayabilirler. İnşallah İngilizce eğitimi yapmış olmaları dolayısıyla tüm dünyada hizmetler verebilirler. İnşallah İngilizce eğitimi yapmış olmaları dolayısıyla tüm dünyada hizmetler verebilirler.

Mesela; Güney Amerika. Hiç ilgimiz yok. Güney Amerika… Ne gittik ne gördük ne de bilgimiz var.Mesela; Güney Amerika. Hiç ilgimiz yok. Güney Amerika… Ne gittik ne gördük ne de bilgimiz var. Oralara İslâm'ı götürmemiz lazım. Oradaki insanlara Müslümanlığı anlatmamız lazım. Oralara İslâm'ı götürmemiz lazım. Oradaki insanlara Müslümanlığı anlatmamız lazım. Lâ ilâhe illallah'ı öğretmemiz lazım. Onları Allah'ın dinine çağırmamız lazım. Lâ ilâhe illallah'ı öğretmemiz lazım. Onları Allah'ın dinine çağırmamız lazım. Sahabe-i kirâm böyle yaptılar. Doğdukları Mekke'de, Medine'de yaşayıp ölmediler.Sahabe-i kirâm böyle yaptılar. Doğdukları Mekke'de, Medine'de yaşayıp ölmediler. Başka yerlere gittiler, oralarda çalıştılar, oralarda hizmet verdiler. Başka yerlere gittiler, oralarda çalıştılar, oralarda hizmet verdiler.

Onun için önünüzde çok geniş ufuklar var. Kendinizi iyi yetiştirmeye çalışın.Onun için önünüzde çok geniş ufuklar var. Kendinizi iyi yetiştirmeye çalışın. Çocuklarınızı iyi Müslüman olarak yetiştirmek için tedbir alın.Çocuklarınızı iyi Müslüman olarak yetiştirmek için tedbir alın. Çocuklarınızı iyi Müslüman yetiştirin. Sakın maddî amaç gütmeyin. Çocuklarınızı iyi Müslüman yetiştirin. Sakın maddî amaç gütmeyin.

Çocuğum en çok parayı nerede kazanır? Çok para kazanmak mühim değil.Çocuğum en çok parayı nerede kazanır?

Çok para kazanmak mühim değil.
Çok hayırlı iş yapmak mühim. Hayırlı iş yapmak için fedakarlık gerekiyor.Çok hayırlı iş yapmak mühim. Hayırlı iş yapmak için fedakarlık gerekiyor. Belki az maaşa razı olmak gerekiyor. Duyuyoruz… Belki az maaşa razı olmak gerekiyor.

Duyuyoruz…
Avrupa'nın falanca okumuş adamı, soylu, asaletli adamı, Afrika'nın bir kabilesine gidiyor, Avrupa'nın falanca okumuş adamı, soylu, asaletli adamı, Afrika'nın bir kabilesine gidiyor, onların arasına yerleşiyor, orada hizmet veriyor.onların arasına yerleşiyor, orada hizmet veriyor. İnsanlığa hizmet, yerlilere tıbbi hizmet götürüyorum diye böyle bir çalışmayı yapıyor.İnsanlığa hizmet, yerlilere tıbbi hizmet götürüyorum diye böyle bir çalışmayı yapıyor. Fedakarlık yapıyor. Çok rahat bir yerde yaşayacağına çok mahrumiyetli bir yerde yaşamaya razı oluyor.Fedakarlık yapıyor. Çok rahat bir yerde yaşayacağına çok mahrumiyetli bir yerde yaşamaya razı oluyor. Bu bir davranış şeklidir. Bunun amacını nedir? Acaba Hristiyanlığı mı yaymak istiyorlar? Bu bir davranış şeklidir.

Bunun amacını nedir? Acaba Hristiyanlığı mı yaymak istiyorlar?
Yoksa orayı sömürmek mi istiyorlar? Onlar ayrı. Ama bu bir davranış şeklidir.Yoksa orayı sömürmek mi istiyorlar?

Onlar ayrı. Ama bu bir davranış şeklidir.
Bizim davranışımızın da bu olması lazım. Amacımız maddî kazanç sağlamak değil.Bizim davranışımızın da bu olması lazım. Amacımız maddî kazanç sağlamak değil. Amacımız güzel hizmet vermek olmalıdır. Peki, bir insan maddî kazanç sağlamayı düşünmezse sonuç ne olur? Amacımız güzel hizmet vermek olmalıdır.

Peki, bir insan maddî kazanç sağlamayı düşünmezse sonuç ne olur?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; "Bir insanın gayesi ilahi gaye olursa, âhiret olursa, Allah onun iki yakasını bir araya getirir,"Bir insanın gayesi ilahi gaye olursa, âhiret olursa, Allah onun iki yakasını bir araya getirir, gönlünü zenginleştirir, dünyalığı da ona verir."gönlünü zenginleştirir, dünyalığı da ona verir." Dünyalık onun arkasından o istemediği halde kös kös gider, mecburen gider ve ona varır.Dünyalık onun arkasından o istemediği halde kös kös gider, mecburen gider ve ona varır. Adam dünyalık sahibi de olur. Adam dünyalık sahibi de olur.

Ama bir insanın gayesi dünya olursa, insan materyalist olursa, menfaatperest olursa ne olur? Ama bir insanın gayesi dünya olursa, insan materyalist olursa, menfaatperest olursa ne olur?

Allah onun iki yakasını dağıtır. Fakirliği gözünün önünde sallandırır, fakirlikle onu korkutur. Allah onun iki yakasını dağıtır. Fakirliği gözünün önünde sallandırır, fakirlikle onu korkutur. Dünyalıktan da bütün çırpınmasına rağmen Allah ona ne kadar kısmet vermişse Dünyalıktan da bütün çırpınmasına rağmen Allah ona ne kadar kısmet vermişse ne kadar rızık yazmışsa o gelir, fazlası gelmez. Çırpınır çırpınır… Bir ticarete girer zarar eder.ne kadar rızık yazmışsa o gelir, fazlası gelmez. Çırpınır çırpınır… Bir ticarete girer zarar eder. Öteki ticarete girer zarar eder. Öteki ticarete girer zarar eder. "Olmadı hocam." Olmaz.Öteki ticarete girer zarar eder. Öteki ticarete girer zarar eder.

"Olmadı hocam." Olmaz.
Allah'ın sana nasip etmiş olduğu rızık için boş yere çırpınıyorsun.Allah'ın sana nasip etmiş olduğu rızık için boş yere çırpınıyorsun. Allah nasıl olsa rızkını sana nasip etmiş. Allah'ın senden emrettiği hizmetleri yapmıyorsun.Allah nasıl olsa rızkını sana nasip etmiş. Allah'ın senden emrettiği hizmetleri yapmıyorsun. Allah'ın buyruğunu tutmuyorsun. Zengin olacağım diye amacın menfaat olmuş.Allah'ın buyruğunu tutmuyorsun. Zengin olacağım diye amacın menfaat olmuş. Zengin olacağım diye çalışıyorsun. Olmaz. Amacın âhiret olsaydı Allah zenginliği de verecekti. Zengin olacağım diye çalışıyorsun. Olmaz. Amacın âhiret olsaydı Allah zenginliği de verecekti.

Peygamber Efendimiz'in ashâbı Abdullah İbn Mes'ûd, Ebû Hüreyre, Selmân-ı Fârisî,Peygamber Efendimiz'in ashâbı Abdullah İbn Mes'ûd, Ebû Hüreyre, Selmân-ı Fârisî, Abdullah İbn Abbâs rıdvanullahi aleyhim ecmaîn, birçok kimse…Abdullah İbn Abbâs rıdvanullahi aleyhim ecmaîn, birçok kimse… Bunların çoğu açlıktan karınları göçmüş insanlar, açlıktan karınlarına taş bağlayan insanlar,Bunların çoğu açlıktan karınları göçmüş insanlar, açlıktan karınlarına taş bağlayan insanlar, ızdırap çeken insanlar, bir lokma bulamayan, bir örtünecek örtü bulamayan insanlardı. ızdırap çeken insanlar, bir lokma bulamayan, bir örtünecek örtü bulamayan insanlardı. Ama sonra hepsi bir ile vali oldu, bir eyaletin başkanı oldu. Dünya hayatı imtihandır.Ama sonra hepsi bir ile vali oldu, bir eyaletin başkanı oldu.

Dünya hayatı imtihandır.
Allah bazen fakirlikle imtihan eder bazen zenginlikle. Ama amaç maaş olmamalı.Allah bazen fakirlikle imtihan eder bazen zenginlikle. Ama amaç maaş olmamalı. Amaç materyalizm olmamalı. Amaç ilahi olmalı, İslâm'a hizmet, Müslümanlara hizmet olmalı. Sonuç? Amaç materyalizm olmamalı. Amaç ilahi olmalı, İslâm'a hizmet, Müslümanlara hizmet olmalı.

Sonuç?

Sonuç da yine İslâm'a hizmet edenler de aç ve açık kalmaz. Bir misal vereyim.Sonuç da yine İslâm'a hizmet edenler de aç ve açık kalmaz.

Bir misal vereyim.
Belki müsait değil, uygun değil ama… Mesela, Müslüman bir insan namusludur.Belki müsait değil, uygun değil ama… Mesela, Müslüman bir insan namusludur. Müslüman bir delikanlı flört etmez. Bu zamane insanlarının yaptığı işleri yapmaz.Müslüman bir delikanlı flört etmez. Bu zamane insanlarının yaptığı işleri yapmaz. Konuşmaz, görüşmez, aramaz, bulmaz kendisi. İslâmî bir şekilde hareket eder. Konuşmaz, görüşmez, aramaz, bulmaz kendisi. İslâmî bir şekilde hareket eder. Bir hacı teyze diyordu ki; "Ya Allah Allah! Hep dikkat ettim. Müslümanların hanımları yine en iyi hanımlar." Bir hacı teyze diyordu ki; "Ya Allah Allah! Hep dikkat ettim. Müslümanların hanımları yine en iyi hanımlar."

Neden? Allah nasip ediyor.Neden?

Allah nasip ediyor.
Ötekisi kendisi çırpınıyor, arıyor; yine iyi olmuyor, mutlu bir yuva kuramıyor.Ötekisi kendisi çırpınıyor, arıyor; yine iyi olmuyor, mutlu bir yuva kuramıyor. Berikisi İslâmî kaidelere riayet etmek istiyor, başka bir şey istemiyor. Allah en iyisini nasip ediyor.Berikisi İslâmî kaidelere riayet etmek istiyor, başka bir şey istemiyor. Allah en iyisini nasip ediyor. Bir ülkede bir kardeşimiz vardı. Bir ülkede bir kardeşimiz vardı. Anasının babasının sözünü dinlemedi, kendi başına gitti, birisiyle evlendi.Anasının babasının sözünü dinlemedi, kendi başına gitti, birisiyle evlendi. Almanya'ya gittiğim zaman gördüm. Acıdım. Çok acıdım hâline. Çocuğu karnına kanguru gibi oturtmuş. Erkek…Almanya'ya gittiğim zaman gördüm. Acıdım. Çok acıdım hâline. Çocuğu karnına kanguru gibi oturtmuş. Erkek… Karnına çocuğu oturtmuş.Karnına çocuğu oturtmuş. Kadın öbür tarafta işe gidiyor, bu evde çocuğa bakıyor, sütünü hazırlıyor, altını temizliyor. Acıdım.Kadın öbür tarafta işe gidiyor, bu evde çocuğa bakıyor, sütünü hazırlıyor, altını temizliyor. Acıdım. Görevler ters dönmüş. Kendi başına gitmiş, bir Alman kızı almış. Yine o da Müslüman olmuş.Görevler ters dönmüş. Kendi başına gitmiş, bir Alman kızı almış. Yine o da Müslüman olmuş. İyi güzel ama yanımıza başı açık geldi, kolları kısa geldi. Tam iyi Müslüman olmamış. İyi güzel ama yanımıza başı açık geldi, kolları kısa geldi. Tam iyi Müslüman olmamış. Çocuğunu da tam Müslüman yetiştirmeyecek. O çocuklardan istenilen verim, randıman alınamayacak. Çocuğunu da tam Müslüman yetiştirmeyecek. O çocuklardan istenilen verim, randıman alınamayacak.

Siz, Allah için hareket ederseniz Allah sizin her işinizi rast getirir.Siz, Allah için hareket ederseniz Allah sizin her işinizi rast getirir. Siz dünya için hareket ederseniz her işiniz de umduğunuzun tersine gider. Siz dünya için hareket ederseniz her işiniz de umduğunuzun tersine gider. Bu da bir ilahi kaidedir, cezadır. Bunu da bilin. Allah'a has kul olmaya çalışın.Bu da bir ilahi kaidedir, cezadır. Bunu da bilin. Allah'a has kul olmaya çalışın. Allah'ın dinine güzel hizmet vermeye çalışın. Allah sizi dünya ve âhirette aziz ve bahtiyar eylesin. Allah'ın dinine güzel hizmet vermeye çalışın. Allah sizi dünya ve âhirette aziz ve bahtiyar eylesin.

es-Selamu aleyküm ve rahmetu'llahi ve berekatühü… Allah hepinizden razı olsun. es-Selamu aleyküm ve rahmetu'llahi ve berekatühü…

Allah hepinizden razı olsun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2