Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Hz. İsa As Mutlaka Yeryüzüne İnecek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Recep 1406 / 23.03.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İsa AS Adaletli Bir Hàkim Olarak İnecek, Putu Kıracak, Domuzu Öldürecek, Savaşa Hazır Olmak, Hz. Meryem Vâlidemiz, Allah-u Teàlâ’nın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hz. İsa As Mutlaka Yeryüzüne İnecek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Recep 1406 / 23.03.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İsa AS Adaletli Bir Hàkim Olarak İnecek, Putu Kıracak, Domuzu Öldürecek, Savaşa Hazır Olmak, Hz. Meryem Vâlidemiz, Allah-u Teàlâ’nın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi hakka hamdihî ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhîel-Hamdü lillâhi hakka hamdihî ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Vallâhi le-yenzilenne'bnü Meryeme hakemen âdilen fele-yeksirenne's-salîbeVallâhi le-yenzilenne'bnü Meryeme hakemen âdilen fele-yeksirenne's-salîbe ve le-yaktülenne'l-hınzîre ve le-yedeanne'l-cizyete ve le-yetrükenne'l-kılâseve le-yaktülenne'l-hınzîre ve le-yedeanne'l-cizyete ve le-yetrükenne'l-kılâse felâ yes'â aleyhâ ve le-tezhebenne'ş-şahnâu ve't-tebâğudufelâ yes'â aleyhâ ve le-tezhebenne'ş-şahnâu ve't-tebâğudu ve't-tehâsudu ve le-yeduvenne ile'l-mâli felâ yakbelhu ehadün. ve't-tehâsudu ve le-yeduvenne ile'l-mâli felâ yakbelhu ehadün.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi,Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette cümlenizin üzerine olsun. ihsanı, ikramı dünya ve âhirette cümlenizin üzerine olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demetPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet dilimizin döndüğü aklımızın erdiği kadar size nakledip izah etmeye geçmeden önce,dilimizin döndüğü aklımızın erdiği kadar size nakledip izah etmeye geçmeden önce, Efendimiz'e bağlılığımızın, sevgimizin, ümmetliğimizin bir nişânesi olmak üzere,Efendimiz'e bağlılığımızın, sevgimizin, ümmetliğimizin bir nişânesi olmak üzere, ona arz edilmek üzere, sonra cümle âl'inin ve ashabının ve etbâının,ona arz edilmek üzere, sonra cümle âl'inin ve ashabının ve etbâının, ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın,ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın, bilhassa Ümmet-i Muhammed'in irşadı ile meşgul olmuş olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin,bilhassa Ümmet-i Muhammed'in irşadı ile meşgul olmuş olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, şu elimizde bulunan hadis mecmuasını cem' ve telif eylemiş olanşu elimizde bulunan hadis mecmuasını cem' ve telif eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın, kendilerinden feyz aldığımız hocalarımızın,Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın, kendilerinden feyz aldığımız hocalarımızın, bilhassa Mehmed Zahid Kotku el-Bursevî Hocamız'ın,bilhassa Mehmed Zahid Kotku el-Bursevî Hocamız'ın, bu hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan bütün alimlerin, râvilerin,bu hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan bütün alimlerin, râvilerin, gayret sarfetmiş olan gayretli müslümanların,gayret sarfetmiş olan gayretli müslümanların, bu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, mücahitlerin,bu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, mücahitlerin, cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ve uzaktan yakından şu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzerecümle hayır ve hasenât sahiplerinin ve uzaktan yakından şu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu mescide toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerininşu mescide toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olmakve yakınlarının ruhlarına hediye olmak ve biz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp,ve biz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp, salih ameller işleyip, rızasını kazanıp, huzuruna sevdiği razı olduğusalih ameller işleyip, rızasını kazanıp, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olmak ümidiyle,kullar olarak varmamıza vesile olmak ümidiyle, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım. Buyurun. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım. Buyurun.

Metnini mukaddimede okumuş olduğum hadîs-i şerîf Müslim'in Sahih'inden alınmış.Metnini mukaddimede okumuş olduğum hadîs-i şerîf Müslim'in Sahih'inden alınmış. Râvisi, Ebû Hüreyre radıyallahu anh. Müslim, altı sahih hadis kitabından birisidir.Râvisi, Ebû Hüreyre radıyallahu anh. Müslim, altı sahih hadis kitabından birisidir. Sıralamada Buhârî'den sonra gelir. Kıymetli hadis mecmualarından birisi Sahih-i Müslim. Sıralamada Buhârî'den sonra gelir. Kıymetli hadis mecmualarından birisi Sahih-i Müslim.

Buradaki hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemBuradaki hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanından çok sonra olacak olan bir hadiseyi Allahu Teâlâ hazretlerininzamanından çok sonra olacak olan bir hadiseyi Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisine bildirmesiyle bilip bize öğretmiş, nakletmiş. Buyurmuş ki; kendisine bildirmesiyle bilip bize öğretmiş, nakletmiş. Buyurmuş ki;

Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki." Le-yenzilenne'bnü Meryeme hakemen âdilen.Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki." Le-yenzilenne'bnü Meryeme hakemen âdilen. "Meryem'in oğlu İsa aleyhisselam..." Aleyhimesselam. "Meryem'in oğlu İsa aleyhisselam..."

Aleyhimesselam.

Ve ümmühû sıddîkatün. "Annesi -Meryem validemiz- de sıddıklardan idi." Ve ümmühû sıddîkatün. "Annesi -Meryem validemiz- de sıddıklardan idi."

Her ikisine de selâm olsun, salât olsun. Her ikisine de selâm olsun, salât olsun.

O Hz. İsa... Hakemen âdilen. "Yeryüzüne adaletli bir hakim olarak inecek." Neden? O Hz. İsa... Hakemen âdilen. "Yeryüzüne adaletli bir hakim olarak inecek."

Neden?

Allah tarafından gönderilmiş olduğu halde bozulmuş olan dinleri dolayısıylaAllah tarafından gönderilmiş olduğu halde bozulmuş olan dinleri dolayısıyla Hz. İsa'ya mensubiyet iddia eden ehli salib ve İsevî denilen kimseler ile aramızda ihtilaf var.Hz. İsa'ya mensubiyet iddia eden ehli salib ve İsevî denilen kimseler ile aramızda ihtilaf var. Biz Allah'ın birliğini söylüyoruz, onlar Hz. İsa'nın ulûhiyetine kâil oluyorlar. Biz Allah'ın birliğini söylüyoruz, onlar Hz. İsa'nın ulûhiyetine kâil oluyorlar.

Allah'tan gayri ilah yoktur.Allah'tan gayri ilah yoktur. Lâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah ve İsa Resûlullah ve Rûhullah ve Abdullah. Lâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah ve İsa Resûlullah ve Rûhullah ve Abdullah.

Biz bunu söylüyoruz, onlar yanaşmıyorlar.Biz bunu söylüyoruz, onlar yanaşmıyorlar. Biz Kur'ân-ı Kerîmimiz'de Allahu Teâlâ hazretlerinin bize emretmiş olduğu gibi diyoruz ki; Biz Kur'ân-ı Kerîmimiz'de Allahu Teâlâ hazretlerinin bize emretmiş olduğu gibi diyoruz ki;

Teâlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beyneküm.Teâlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beyneküm. "Gelin aramızda müşterek olan, aynı temele dayanan söze, inanca, imana:""Gelin aramızda müşterek olan, aynı temele dayanan söze, inanca, imana:" Ellâ na'bude illa'llah. "Temeli: Allah'tan gayriye tapmamak." Ellâ na'bude illa'llah. "Temeli: Allah'tan gayriye tapmamak."

Ve lâ yettehize ba'dunâ ba'den erbâben min dûnillah.Ve lâ yettehize ba'dunâ ba'den erbâben min dûnillah. "İnsanlar olarak içimizden birimizi kendimize ilah ittihaz etmeyerek Allah'a tapınalım,"İnsanlar olarak içimizden birimizi kendimize ilah ittihaz etmeyerek Allah'a tapınalım, Allah'a kulluk edelim." diyoruz. Allah'a kulluk edelim." diyoruz.

Ellerinde büyük imkânlar var. Kocaman teşkilâtlar var, mânevî ordular var.Ellerinde büyük imkânlar var. Kocaman teşkilâtlar var, mânevî ordular var. Rütbeli asker kılığında değil de sessiz, kenarda köşede duran ordular var.Rütbeli asker kılığında değil de sessiz, kenarda köşede duran ordular var. Kendi dinlerini yaymak üzere Afrika'ya, Amerika'ya, kutuplara, Asya'ya salıyorlar, İslâm ülkelerine salıyorlar. Kendi dinlerini yaymak üzere Afrika'ya, Amerika'ya, kutuplara, Asya'ya salıyorlar, İslâm ülkelerine salıyorlar.

Hz. İsa inecek, âdil bir hakem olarak o zaman görecekler… Hz. İsa inecek, âdil bir hakem olarak o zaman görecekler…

O âdil hakim nasıl hükmedecek? Ne yapacak? Görecekler… O âdil hakim nasıl hükmedecek? Ne yapacak? Görecekler…

Fele-yeksirenne's-salîbe. "Putu kıracak." Fele-yeksirenne's-salîbe. "Putu kıracak."

Hz. İsa aleyhisselam o tapındıkları haçı, o putu kıracak, onun yanlışlığını onlara gösterecek, kıracak.Hz. İsa aleyhisselam o tapındıkları haçı, o putu kıracak, onun yanlışlığını onlara gösterecek, kıracak. Nedir? Nedir?

Güya Hz. İsa çarmıha gerilmiş de işte o anı [hatırlamak] için karşılarına o şekli alıyorlar.Güya Hz. İsa çarmıha gerilmiş de işte o anı [hatırlamak] için karşılarına o şekli alıyorlar. Böyle şey yok. "Her din kendi inancında hürdür. Kimse kimsenin vicdanına karışmaz." Böyle şey yok.

"Her din kendi inancında hürdür. Kimse kimsenin vicdanına karışmaz."

Kimse kimsenin vicdanına karışmayacağını zaten İslâm söylüyor. Kimse kimsenin vicdanına karışmayacağını zaten İslâm söylüyor.

Lâ ikrâha fi'd-dîni kad tebeyyene'r-rüşdü mine'l-ğay.Lâ ikrâha fi'd-dîni kad tebeyyene'r-rüşdü mine'l-ğay. "Dinde zorlama yoktur. Hakikat ve yanlış, yol âşikâr olmuştur." "Dinde zorlama yoktur. Hakikat ve yanlış, yol âşikâr olmuştur."

Fe-men yekfur bi't-tâğûti ve yü'min billâhi fekad istemseke bi'l-urveti'l-vüskâ.Fe-men yekfur bi't-tâğûti ve yü'min billâhi fekad istemseke bi'l-urveti'l-vüskâ. "Kim Allah'ın yoluna girerse, imana gelirse,"Kim Allah'ın yoluna girerse, imana gelirse, müslüman olursa sapsağlam bir kulpa yapışmış olur, kendisini kurtarır." müslüman olursa sapsağlam bir kulpa yapışmış olur, kendisini kurtarır."

Bizim dinimiz zaten "Kâfir olanlar ne yaparsa yapsın..." diyor ama hakkı söylemek zorundayız. Bizim dinimiz zaten "Kâfir olanlar ne yaparsa yapsın..." diyor ama hakkı söylemek zorundayız.

Annesi olan, anneden doğan, kendisi de Allah'ın bir has hâlis peygamberi olarak yüzüAnnesi olan, anneden doğan, kendisi de Allah'ın bir has hâlis peygamberi olarak yüzü pembe, beyaz, alnında damlacık damlacık terler, masum bir peygamber,pembe, beyaz, alnında damlacık damlacık terler, masum bir peygamber, günahtan mahfuz bir peygamber, Allah'ın emrinden gayrisini tebliğ etmemiş bir peygamber,günahtan mahfuz bir peygamber, Allah'ın emrinden gayrisini tebliğ etmemiş bir peygamber, kendisine tapınmayı asla istememiş bir peygamber olarakkendisine tapınmayı asla istememiş bir peygamber olarak Hz. İsa da bizim başımızın tacı; ona tapınması doğru değil. Ona Hz. İsa razı gelmez. Hz. İsa da bizim başımızın tacı; ona tapınması doğru değil. Ona Hz. İsa razı gelmez.

Yâ İse'bne Meryeme e ente kulte li'n-nâsi't-tehizûnî ve ümmiye ilâheyni min dûnillâh.Yâ İse'bne Meryeme e ente kulte li'n-nâsi't-tehizûnî ve ümmiye ilâheyni min dûnillâh. "Yâ İsa! Sen mi söyledin bu insanlara 'Beni ve anamı tanrı ittihaz edin de tapının.' diye?"Yâ İsa! Sen mi söyledin bu insanlara 'Beni ve anamı tanrı ittihaz edin de tapının.' diye? Sen mi söyledin bu Hıristiyanlara?" Kıyamet gününde Hz. İsa diyecek ki; Sen mi söyledin bu Hıristiyanlara?"

Kıyamet gününde Hz. İsa diyecek ki;

"Yâ Rabbi! Seni tenzih ederim. Sen her şeyi bilirsin."Yâ Rabbi! Seni tenzih ederim. Sen her şeyi bilirsin. Sen bana ne emretmişsen onu söyledim, gayrisini söylemedim. Ben böyle bir şey demedim." Sen bana ne emretmişsen onu söyledim, gayrisini söylemedim. Ben böyle bir şey demedim."

İn tüazzibhüm fe-innehüm ibâdük.İn tüazzibhüm fe-innehüm ibâdük. "Eğer azaplandırırsan, kullarındır, hak etmişlerdir, azaplandırırsın." diyecek. "Eğer azaplandırırsan, kullarındır, hak etmişlerdir, azaplandırırsın." diyecek.

"Eğer affedersen affedersin." "Eğer affedersen affedersin."

Ama Allah şirki affetmez. İmana gelecek. İmana gelmesi lazım.Ama Allah şirki affetmez. İmana gelecek. İmana gelmesi lazım. Allah'ın varlığını birliğini kabul etmesi lazım.Allah'ın varlığını birliğini kabul etmesi lazım. Allah'a şirk koşanı affetmeyeceğini âyet-i kerîme ile biliyoruz. Allah'a şirk koşanı affetmeyeceğini âyet-i kerîme ile biliyoruz.

Putu kıracak. Kim kıracak? Adına çıkarttıkları şahıs. Hz. İsa, putu kıracak. Putu kıracak. Kim kıracak?

Adına çıkarttıkları şahıs. Hz. İsa, putu kıracak.

Ve le-yaktülenne'l-hınzîre. "Hınzırı da domuzu da öldürecek." Ve le-yaktülenne'l-hınzîre. "Hınzırı da domuzu da öldürecek."

Domuzu kendilerine bayrak ettiler, sembol ettiler, dinlerinin sembolü hâline getirdiler.Domuzu kendilerine bayrak ettiler, sembol ettiler, dinlerinin sembolü hâline getirdiler. Halbuki yahudilere de yasaklanmıştı.Halbuki yahudilere de yasaklanmıştı. Zararlarını biliyorlar. Vücuda zararını, akla zararını, diğer [zararlarını] biliyorlar. Zararlarını biliyorlar. Vücuda zararını, akla zararını, diğer [zararlarını] biliyorlar.

Bizim memlekette ya işin mahiyetini, tarihçesini, gelişini gidişini bilmeyen cahiller,Bizim memlekette ya işin mahiyetini, tarihçesini, gelişini gidişini bilmeyen cahiller, ya da onların taraftarı olan kimseler -şu gözlerimizle okuduğumuz gazetelerde- diyorlar ki; ya da onların taraftarı olan kimseler -şu gözlerimizle okuduğumuz gazetelerde- diyorlar ki;

"Bu halkın bu domuz etine karşı taassubunu kırmalıyız."Bu halkın bu domuz etine karşı taassubunu kırmalıyız. Bunlara domuzu mutlaka yedirmeye çalışmalıyız. Bu halk yobaz.Bunlara domuzu mutlaka yedirmeye çalışmalıyız. Bu halk yobaz. Bu bakımdan domuz etini yedirmeye çalışmalıyız. Çünkü protein açığını başka türlü kapatamayız." Bu bakımdan domuz etini yedirmeye çalışmalıyız. Çünkü protein açığını başka türlü kapatamayız."

Protein açığını -Yumurtanın rezaleti çıktı, maliyetinden çok aşağı satıyorlar.Protein açığını -Yumurtanın rezaleti çıktı, maliyetinden çok aşağı satıyorlar. Proteinin ta kendisi...- niye oradan karşılamayı söylemiyorsun?Proteinin ta kendisi...- niye oradan karşılamayı söylemiyorsun? Hükümet de çocuklara beslenme saatinde verilsin diye [teşvik ediyor.]Hükümet de çocuklara beslenme saatinde verilsin diye [teşvik ediyor.] Protein sadece domuzda mı var? Tavukta var, ette var, sütte var, dana etinde var... Protein sadece domuzda mı var?

Tavukta var, ette var, sütte var, dana etinde var...

İlle haramı yaptıracak. İlle haramı yaptıracak.

Çünkü insan bir haramı işledi mi, içinde bir günah oldu mu içinde bir karalık meydana geliyor.Çünkü insan bir haramı işledi mi, içinde bir günah oldu mu içinde bir karalık meydana geliyor. Öteki günahı daha kolay yapar.Öteki günahı daha kolay yapar. O günahı da yaptı mı daha da kararır, üçüncü günahı daha kolay yapar.O günahı da yaptı mı daha da kararır, üçüncü günahı daha kolay yapar. Sonunda insan kapkara olur, mahvolur. Hayır yapmaya gelemez olur. Sonunda insan kapkara olur, mahvolur. Hayır yapmaya gelemez olur.

Şerre günaha bir kere alıştı mı gider. Onu yaptırmaya çalışıyor. Şerre günaha bir kere alıştı mı gider.

Onu yaptırmaya çalışıyor.

Halbuki ben müslüman olarak ne söylesem "taraf tutuyorsun" dersin ama ey muhâlif adam,Halbuki ben müslüman olarak ne söylesem "taraf tutuyorsun" dersin ama ey muhâlif adam, -ona sesleniyorum- ben Avrupa'da şu kulaklarımla duydum,-ona sesleniyorum- ben Avrupa'da şu kulaklarımla duydum, bir hafta boyunca domuz etinin aleyhinde televizyonda Almanlar konuştu;bir hafta boyunca domuz etinin aleyhinde televizyonda Almanlar konuştu; "Bu et zararlıdır, yememeye çalışın. Mümkün olduğu kadar şöyle yapın, böyle yapın..." diye. "Bu et zararlıdır, yememeye çalışın. Mümkün olduğu kadar şöyle yapın, böyle yapın..." diye.

Onlar da mı yobaz? Bunlar ona "yobaz" diyemez.Onlar da mı yobaz?

Bunlar ona "yobaz" diyemez.
Çünkü şimdi yobazlık bizim memleketini seven, âdetine, dinine imanına bağlı olan insanların şeref lakabı.Çünkü şimdi yobazlık bizim memleketini seven, âdetine, dinine imanına bağlı olan insanların şeref lakabı. Bir adam o şeyi yedi mi belli ki dinine bağlı samimi bir müslüman.Bir adam o şeyi yedi mi belli ki dinine bağlı samimi bir müslüman. O hâle geldi. Onlar her şeyi yaparlar ama onlara denmez. O hâle geldi. Onlar her şeyi yaparlar ama onlara denmez.

Ben Avrupa'da bir hafta böyle konuşulduğunu televizyonda kendim gördüm.Ben Avrupa'da bir hafta böyle konuşulduğunu televizyonda kendim gördüm. "İşte bak, bir haftadır domuz etinin aleyhinde bu doktor çıkıp çıkıp konuşuyor." dedi."İşte bak, bir haftadır domuz etinin aleyhinde bu doktor çıkıp çıkıp konuşuyor." dedi. Evinde bulunduğumuz arkadaş. Evinde bulunduğumuz arkadaş.

İşte o hınzırı da öldürecek, bu inat da bitecek. Bu puta tapma inadı da bitecek.İşte o hınzırı da öldürecek, bu inat da bitecek. Bu puta tapma inadı da bitecek. Bu domuz eti aşıklılığı da, inadı da bitecek. Bu domuz eti aşıklılığı da, inadı da bitecek. Hastalıklar var, insanın vücudunda, ruhunda meydana getirdiği değişiklikler var.Hastalıklar var, insanın vücudunda, ruhunda meydana getirdiği değişiklikler var. Profesörler tarafından yazılmış çok nefis makaleler okuduk.Profesörler tarafından yazılmış çok nefis makaleler okuduk. O gazeteler o "domuz eti ille yiyelim" deyince çok güzel makaleler yazdılar, Allah razı olsun.O gazeteler o "domuz eti ille yiyelim" deyince çok güzel makaleler yazdılar, Allah razı olsun. Bizim Asaf Ataseven kardeşimiz profesör tabii, tabip, güzel şeyler yazdılar.Bizim Asaf Ataseven kardeşimiz profesör tabii, tabip, güzel şeyler yazdılar. Onları şu anda uzatmayalım. Onları şu anda uzatmayalım.

Hz. İsa domuzu da haklayacak. Tamam, bir domuzları var tutundukları, ona da tutunamayacaklar. Hz. İsa domuzu da haklayacak. Tamam, bir domuzları var tutundukları, ona da tutunamayacaklar.

Ve le-yedeanne'l-cizyete. "Cizyeyi koyacak, üzerlerinden alacak." Ve le-yedeanne'l-cizyete. "Cizyeyi koyacak, üzerlerinden alacak."

Hıristiyanlar cizye veriyordu, vermeyecek çünkü müslüman olacaklar.Hıristiyanlar cizye veriyordu, vermeyecek çünkü müslüman olacaklar. Şerhte Hocamız öyle izah ediyor:Şerhte Hocamız öyle izah ediyor: Yahmilennehüm ale'l-İslâm. "Artık İslâm'a girecekler."Yahmilennehüm ale'l-İslâm. "Artık İslâm'a girecekler." O zaman gayrimüslimlere mahsus cizye verme vergisi bahis konusu olmayacak.O zaman gayrimüslimlere mahsus cizye verme vergisi bahis konusu olmayacak. Değişecekler. Hatalarından dönüp Allah'ın istediği noktaya,Değişecekler. Hatalarından dönüp Allah'ın istediği noktaya, o peygamber onları getirecek ki gönlü mahsun olmasın.o peygamber onları getirecek ki gönlü mahsun olmasın. O kendi ümmetini o noktaya getirecek. O kendi ümmetini o noktaya getirecek.

Ve le-yetrükenne'l-kılâse. Burada 'sin' ile yazmış. Şerhte 'sad'la. Ve le-yetrükenne'l-kılâse.

Burada 'sin' ile yazmış. Şerhte 'sad'la.

Felâ yes'â aleyhâ. Velâ yus'â aleyhâ da okunabilir. Burada yes'a diye harekelemiş. Felâ yes'â aleyhâ. Velâ yus'â aleyhâ da okunabilir. Burada yes'a diye harekelemiş.

"Genç develer bir tarafa bırakılacak, kimse onlar üzerinde oraya oraya koşturmayacak." "Genç develer bir tarafa bırakılacak, kimse onlar üzerinde oraya oraya koşturmayacak."

Bunun iki mânası var.Bunun iki mânası var. İlk önce ben olduğu gibi kelime mânasını söyleyip sonra izahını yapmak istiyorum. İlk önce ben olduğu gibi kelime mânasını söyleyip sonra izahını yapmak istiyorum.

Devesi, bir Arabın canıdır, ciğeridir, bütün varıdır;Devesi, bir Arabın canıdır, ciğeridir, bütün varıdır; sütünü içer, etini yer, derisini kullanır, üstüne biner.sütünü içer, etini yer, derisini kullanır, üstüne biner. O mübarek hayvanı Allahu Teâlâ hazretleri tam çöle göre yaratmıştır.O mübarek hayvanı Allahu Teâlâ hazretleri tam çöle göre yaratmıştır. Ayakları tabla gibidir, kumun içine batmaz, lap lap basar.Ayakları tabla gibidir, kumun içine batmaz, lap lap basar. Allahu Teâlâ hazretleri o mübarek hayvanın sırtına bir depo yaratmıştır;Allahu Teâlâ hazretleri o mübarek hayvanın sırtına bir depo yaratmıştır; bir su içti mi, bir yiyecek yedi mi o sırtındaki hörgücünde toplanan şeyle üç-dört gün gider mübarek. bir su içti mi, bir yiyecek yedi mi o sırtındaki hörgücünde toplanan şeyle üç-dört gün gider mübarek.

E felâ yenzurûne ile'l-ibili keyfe hulikat.E felâ yenzurûne ile'l-ibili keyfe hulikat. "Şu insanlar şu devenin nasıl yaratıldığına bakmazlar mı?" "Şu insanlar şu devenin nasıl yaratıldığına bakmazlar mı?"

Görmezler mi ibretleri?.. Bak Allahu Teâlâ hazretleri o hayvanı ne kadar güzel çöle göre yaratmış. Görmezler mi ibretleri?.. Bak Allahu Teâlâ hazretleri o hayvanı ne kadar güzel çöle göre yaratmış.

Deve Arabın her şeyidir. Arap deveye koşmayacak da neye koşacak?Deve Arabın her şeyidir. Arap deveye koşmayacak da neye koşacak? Bilhassa Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfi irad buyurduğu zamanda tabii her şeyi;Bilhassa Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfi irad buyurduğu zamanda tabii her şeyi; üstüne binecek, yükünü taşıyacak, etini yiyecek, sütünü içecek; bütün varlığı o. üstüne binecek, yükünü taşıyacak, etini yiyecek, sütünü içecek; bütün varlığı o.

Artık kimse peşine koşmayacak.Artık kimse peşine koşmayacak. Çünkü zenginleyecekler, ortalık düzelecek. İnat kalmayınca, kavga gürültü patırtı kalmayınca... Çünkü zenginleyecekler, ortalık düzelecek. İnat kalmayınca, kavga gürültü patırtı kalmayınca...

Bu insanların harplere, darplere harcadıkları paralar,Bu insanların harplere, darplere harcadıkları paralar, milyarlar bu insanların gözyaşlarını dindirmeye harcansa dünya gül bahçesi olur!milyarlar bu insanların gözyaşlarını dindirmeye harcansa dünya gül bahçesi olur! Bir ucundan öteki ucuna her taraf halılarla döşenir, gül bahçesi olur.Bir ucundan öteki ucuna her taraf halılarla döşenir, gül bahçesi olur. İnadından herkes birbirini yiyor. Herkes silahlanıyor. Herkes parayı oraya yatırıyor.İnadından herkes birbirini yiyor. Herkes silahlanıyor. Herkes parayı oraya yatırıyor. Herkes hemcinsi olan, Hz. Âdem'den kardeşi olan öteki insanıHerkes hemcinsi olan, Hz. Âdem'den kardeşi olan öteki insanı nasıl öldürürüm, nasıl istismar ederim, nasıl keserim diye çalışıyor. İnsafsızlar, vicdansızlar! nasıl öldürürüm, nasıl istismar ederim, nasıl keserim diye çalışıyor. İnsafsızlar, vicdansızlar!

Tabii o kadar insafsızı, vicdansızı görünce biz de silahlanmak zorunda kalıyoruz.Tabii o kadar insafsızı, vicdansızı görünce biz de silahlanmak zorunda kalıyoruz. Silahlanacağız, hazırlanacağız. Silahlanacağız, hazırlanacağız.

Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah. Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salah.

Sulh u salah istiyorsan cenge hazır olacaksın.Sulh u salah istiyorsan cenge hazır olacaksın. Dağlarımız tepelerimiz derelerimiz her taraf keşke silah dolsa, düşman bu tarafa bakmaya korksa.Dağlarımız tepelerimiz derelerimiz her taraf keşke silah dolsa, düşman bu tarafa bakmaya korksa. Şu iki karış toprağı olan Papandreu, Yunanistan; Şu iki karış toprağı olan Papandreu, Yunanistan;

"Mutlaka Türkiye ile savaşacağım. Benim silah biriktirmem lazım." diyor. "Mutlaka Türkiye ile savaşacağım. Benim silah biriktirmem lazım." diyor.

Gözünüzü açın, dikkat edin, gazeteler yazdı. Gözünüzü açın, dikkat edin, gazeteler yazdı.

"Türkiye'yle aramızda bir savaş çıkacak! Hazırlanmam lazım." diyor. "Türkiye'yle aramızda bir savaş çıkacak! Hazırlanmam lazım." diyor.

Midilli adasını üst yapmaya çalışıyor. Biz ne yapalım? Midilli adasını üst yapmaya çalışıyor.

Biz ne yapalım?

Bu yaz Marmaris'te mi plaja gidelim, Karadeniz'in bilmem hangi plaj yeri varsa,Bu yaz Marmaris'te mi plaja gidelim, Karadeniz'in bilmem hangi plaj yeri varsa, Akdeniz'in bilmem neresi varsa... Orası fazla serin olur, burası fazla temiz olur...Akdeniz'in bilmem neresi varsa... Orası fazla serin olur, burası fazla temiz olur... Marmara biraz kirlenmiş... Eğlencemize bakalım! Olur mu?Marmara biraz kirlenmiş... Eğlencemize bakalım! Olur mu? Su uyur düşman uyumaz iken bizim bu kadar böyle yan gelip yatmamız olur mu?Su uyur düşman uyumaz iken bizim bu kadar böyle yan gelip yatmamız olur mu? Bu kadar tefrika, bu kadar gayretsizlik olur mu? Tepeden tırnağa pür silah öyle duracağız. Bu kadar tefrika, bu kadar gayretsizlik olur mu?

Tepeden tırnağa pür silah öyle duracağız.

Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin ve min ribâti'l-hayli turhibûne bihî adüvvallâhi ve adüvveküm.Ve eiddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin ve min ribâti'l-hayli turhibûne bihî adüvvallâhi ve adüvveküm. "Allah'ın düşmanlarını ve kendi düşmanlarınızı korkutacak silahları hazırlamak lazım." diye"Allah'ın düşmanlarını ve kendi düşmanlarınızı korkutacak silahları hazırlamak lazım." diye bu âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri bize bildiriyor. bu âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri bize bildiriyor.

Silahları hazırla ki zulmedemesin, Bulgaristan'daki kardeşimize dokunamasın,Silahları hazırla ki zulmedemesin, Bulgaristan'daki kardeşimize dokunamasın, Kafkasya'dakine dokunamasın, falanca yerdekine, filanca yerdekine dokunamasın. Kafkasya'dakine dokunamasın, falanca yerdekine, filanca yerdekine dokunamasın.

Müslümanlar bu tarafı terk edince olmaz. Haklı olmak yetmiyor.Müslümanlar bu tarafı terk edince olmaz. Haklı olmak yetmiyor. Evet Kur'an Allah'ın hak kelâmı, evet müslüman hak yolda,Evet Kur'an Allah'ın hak kelâmı, evet müslüman hak yolda, evet İslâm dinî hak din; ama gücü yok, ezip geçiyorlar. evet İslâm dinî hak din; ama gücü yok, ezip geçiyorlar.

Bu hıristiyan, bu yahudi, bu kâfir, bu putperest sana şey yapar mı? Bu hıristiyan, bu yahudi, bu kâfir, bu putperest sana şey yapar mı?

Güney Afrika'da elmas madeni var, başka madenler var;Güney Afrika'da elmas madeni var, başka madenler var; memleketin hakiki sahipleri orada hor, küçük bir azınlık.memleketin hakiki sahipleri orada hor, küçük bir azınlık. Beynelmilel kâideler, kanunlar, hepsi bir tarafta, hukuku hiç dinlemiyor.Beynelmilel kâideler, kanunlar, hepsi bir tarafta, hukuku hiç dinlemiyor. Kalabalıklar bağırıyorlar, çağırıyorlar, nümayiş yapıyorlarKalabalıklar bağırıyorlar, çağırıyorlar, nümayiş yapıyorlar ama öbürü eline silahını aldı mı 'dırrrt' taradı mı bitiyor. ama öbürü eline silahını aldı mı 'dırrrt' taradı mı bitiyor.

Müslüman haklı olduğu kadar da kuvvetli olacak. Sulhu istediği kadar da harbe hazır olacak.Müslüman haklı olduğu kadar da kuvvetli olacak. Sulhu istediği kadar da harbe hazır olacak. Hazırlıklı olacak. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri bize ne diyor;Hazırlıklı olacak. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri bize ne diyor; yarın ölecekmiş gibi âhirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyayayarın ölecekmiş gibi âhirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya müteallik tedbirlerimizi alacağız, hazırlıklarımızı yapacağız. müteallik tedbirlerimizi alacağız, hazırlıklarımızı yapacağız.

Evet, develere kimse koşmayacak veya kimse üstüne binmeyecekEvet, develere kimse koşmayacak veya kimse üstüne binmeyecek çünkü daha güzel aletler çıkacak, daha büyük imkânlar çıkacak demek. çünkü daha güzel aletler çıkacak, daha büyük imkânlar çıkacak demek.

Ve le-tezhebenne'ş-şahnâu ve't-tebâğudu. Burada tezhebenne, şerhte yezhebenne. Ve le-tezhebenne'ş-şahnâu ve't-tebâğudu. Burada tezhebenne, şerhte yezhebenne.

"Birbirine karşı buğz etmek..." "Birbirine karşı buğz etmek..."

Ve't-tehâsudu. "Hasetleşmek gidecek." Ve't-tehâsudu. "Hasetleşmek gidecek."

Veya Hz. İsa onları izale ettirecek.Veya Hz. İsa onları izale ettirecek. O kötü duygular, kinler, birbirine buğz etme, haset etme kalmayacak. O kötü duygular, kinler, birbirine buğz etme, haset etme kalmayacak.

Veyahut; Ve le-yeduvenne ile'l-mâli. "Mala çağıracak insanları da..." Veyahut;

Ve le-yeduvenne ile'l-mâli. "Mala çağıracak insanları da..."

"Gelin ya malı alın, hadi..." diye... "Gelin ya malı alın, hadi..." diye...

Felâ yakbelhu ehadün. "Kimse istemeyecek ki..." Felâ yakbelhu ehadün. "Kimse istemeyecek ki..."

Bol, ne yapsın... "Nereme koyayım?" Karnı tok olana, mesela "Sofraya buyur otur." diyorsun,Bol, ne yapsın... "Nereme koyayım?" Karnı tok olana, mesela "Sofraya buyur otur." diyorsun, "Karnım tok." diyor. "Ya biraz al." "Şurama kadar doydum." diyor."Karnım tok." diyor. "Ya biraz al." "Şurama kadar doydum." diyor. Karnı tok olunca insanlar istemiyor. İşte böyle haller olacak. Karnı tok olunca insanlar istemiyor.

İşte böyle haller olacak.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi doğru yoldan ayırmasın. Allahu Teâlâ hazretleri bizi doğru yoldan ayırmasın.

O eski ümmetlerden bir ibret almamız gerekiyor ki peygamberlerini bıraktılar, ne hallere düştüler. O eski ümmetlerden bir ibret almamız gerekiyor ki peygamberlerini bıraktılar, ne hallere düştüler.

Allahu Teâlâ hazretleri bize Resûlü Edîb'inin yolunda dâim olmayı nasip etsin.Allahu Teâlâ hazretleri bize Resûlü Edîb'inin yolunda dâim olmayı nasip etsin. Sünnetine sarılmayı nasip etsin. Sünnetine sarılmayı nasip etsin.

Çok büyük faydası var. Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılana yüz şehit sevabı var.Çok büyük faydası var. Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılana yüz şehit sevabı var. Bugün öyle insanlar biliyorum ki şehit olmak için çare arıyor da yok. Bugün öyle insanlar biliyorum ki şehit olmak için çare arıyor da yok. Harp olacak da çarpışacaksın da şehit olacaksın.Harp olacak da çarpışacaksın da şehit olacaksın. Sünnet-i seniyyeye sarılın, Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılıp onun yolunca yürümekte yüz şehit sevabı var. Sünnet-i seniyyeye sarılın, Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılıp onun yolunca yürümekte yüz şehit sevabı var.

Gazete okuruz, roman okuruz... Ben okumuyorum çok şükür de öyle diyorum...Gazete okuruz, roman okuruz... Ben okumuyorum çok şükür de öyle diyorum... Gazete okuyorum da... Fuzulî şeyler okunuyor, bilmem neler okunuyor... Gazete okuyorum da... Fuzulî şeyler okunuyor, bilmem neler okunuyor...

Allah'ın kelâmı? Allah'ın kelâmı?

Kimsenin haberi yok. "Kur'an ne diyor", haberi yok. "Peygamber Efendimiz ne buyurmuş?.." Kimsenin haberi yok. "Kur'an ne diyor", haberi yok. "Peygamber Efendimiz ne buyurmuş?.."

"Senin peygamberin kim?" diye Anadolu'nun bir kasabasında bir çocuğa sordum; "Senin peygamberin kim?" diye Anadolu'nun bir kasabasında bir çocuğa sordum;

"Hz. Ali" dedi. Peygamberini bilmiyor! "Hz. Ali" dedi.

Peygamberini bilmiyor!

"Peygamber Efendimiz nerede medfun?" dedik. "Kâbe'de." dedi. "Peygamber Efendimiz nerede medfun?" dedik.

"Kâbe'de." dedi.

Kâbe'yi Peygamber Efendimiz'in yattığı yer sanıyor. Kâbe-i Müşerrefe'yi öyle sanıyor. Kâbe'yi Peygamber Efendimiz'in yattığı yer sanıyor. Kâbe-i Müşerrefe'yi öyle sanıyor.

O kadar cahil, o kadar habersiz. Bunların -çocuksa- babaları mesul. O kadar cahil, o kadar habersiz. Bunların -çocuksa- babaları mesul.

Siz? Sizin evladınız da bilmiyorsa siz de mesulsünüz. Benim evladım bilmiyorsa o da mesul. Siz?

Sizin evladınız da bilmiyorsa siz de mesulsünüz. Benim evladım bilmiyorsa o da mesul.

Bizim evladımıza ilk vereceğimiz şey; iman telkini, İslâm'ı öğretmek. Bizim evladımıza ilk vereceğimiz şey; iman telkini, İslâm'ı öğretmek.

Evlat benim yolumda gitmedikten sonra ne yapayım ben öyle evladı?Evlat benim yolumda gitmedikten sonra ne yapayım ben öyle evladı? Gidip de kâfire hizmet ettikten sonra, yoldan çıktıktan, baştan çıktıktan sonra... Gidip de kâfire hizmet ettikten sonra, yoldan çıktıktan, baştan çıktıktan sonra...

Peygamber Efendimiz'e sımsıkı sarılmayı Allah nasip etsin. Peygamber Efendimiz'e sımsıkı sarılmayı Allah nasip etsin. Güzel hallerle, salih amellerle mesut ve bahtiyar ömür geçirmek nasip etsin.Güzel hallerle, salih amellerle mesut ve bahtiyar ömür geçirmek nasip etsin. Eğer sıkıntı olursa Allah bize âfiyet versin. Hem maddî hem mânevî sıkıntılardan uzak eylesin.Eğer sıkıntı olursa Allah bize âfiyet versin. Hem maddî hem mânevî sıkıntılardan uzak eylesin. Âfiyet sahibi etsin. Ama bir sıkıntı olursa, olur; insanoğlu için hasta olabilir,Âfiyet sahibi etsin. Ama bir sıkıntı olursa, olur; insanoğlu için hasta olabilir, malında eksilme olur, canında bir can yakıcı durum olur; bunlar olur. malında eksilme olur, canında bir can yakıcı durum olur; bunlar olur.

Neden? Allah imtihan edecek. Kim bakalım âşık-ı sâdık, kim bakalım yalancı.Neden?

Allah imtihan edecek. Kim bakalım âşık-ı sâdık, kim bakalım yalancı.
Kim biraz sıkıntıya gelince bırakıp kaçacak, kim "Evet, ben bu yolun sevgili bağlısıyım,Kim biraz sıkıntıya gelince bırakıp kaçacak, kim "Evet, ben bu yolun sevgili bağlısıyım, ayrılmam!" diye sebat edecek. İmtihan dünyası olduğu için olabilir. ayrılmam!" diye sebat edecek. İmtihan dünyası olduğu için olabilir.

Eğer biz âciz nâçiz kullarına bir imtihan hâli gelirse ki her an imtihandayızdır,Eğer biz âciz nâçiz kullarına bir imtihan hâli gelirse ki her an imtihandayızdır, her anda imtihandayız, her an uyanık olmak lazım, her an soruyu güzel cevaplandırmaya çalışmak lazım. her anda imtihandayız, her an uyanık olmak lazım, her an soruyu güzel cevaplandırmaya çalışmak lazım.

Allah bizi imtihanları güzel vermek nimetine nâil etsin.Allah bizi imtihanları güzel vermek nimetine nâil etsin. Yanıltmasın, şaşırtmasın. Sıkıntılı bir hâl gelirse sabır nimetini de versin, ecir kazandırsın.Yanıltmasın, şaşırtmasın. Sıkıntılı bir hâl gelirse sabır nimetini de versin, ecir kazandırsın. Lezzetli, nimetli hallere erişirsek, erersek, şükür nimeti versin.Lezzetli, nimetli hallere erişirsek, erersek, şükür nimeti versin. Onları bize gönderen Rabbimiz'e bağlılığımızı kestirtmesin. Onları bize gönderen Rabbimiz'e bağlılığımızı kestirtmesin. Onun nimetlerini yiyip de karşısına geçip bizi âsi ettirmesin. Onun nimetlerini yiyip de karşısına geçip bizi âsi ettirmesin.

Şu hıristiyanlar, şu yahudiler, şu dindekiler bu dindekiler, müslümanlar [olarak]Şu hıristiyanlar, şu yahudiler, şu dindekiler bu dindekiler, müslümanlar [olarak] onların peygamberlerini biz ne kadar seviyoruz, bir bilseler şaşırırlar, ağızları açık kalır. onların peygamberlerini biz ne kadar seviyoruz, bir bilseler şaşırırlar, ağızları açık kalır.

Hz. İsa aleyhisselam başımızın tacı, peygamberlerimizden bir peygamber,Hz. İsa aleyhisselam başımızın tacı, peygamberlerimizden bir peygamber, Peygamber Efendimiz'in peygamber kardeşlerinden bir kardeş,Peygamber Efendimiz'in peygamber kardeşlerinden bir kardeş, bir mübarek zât, Allah'ın sevgili kulu. Annesi sıddıkâ. bir mübarek zât, Allah'ın sevgili kulu. Annesi sıddıkâ.

Ümmühû sıddîkatün. Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor; velî, Allah'ın sevgili kulu. Ümmühû sıddîkatün. Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor; velî, Allah'ın sevgili kulu.

İbadet ettiği yerde Allah o mevsimde olmayacak meyveler gönderiyor.İbadet ettiği yerde Allah o mevsimde olmayacak meyveler gönderiyor. Zekeriya aleyhisselam yanına giriyor; Yâ Meryemu ennâ leki hâzâ? Zekeriya aleyhisselam yanına giriyor;

Yâ Meryemu ennâ leki hâzâ?

Zekeriya aleyhisselam da peygamber; "Ya Meryem! Bunlar sana nereden geliyor?" Zekeriya aleyhisselam da peygamber;

"Ya Meryem! Bunlar sana nereden geliyor?"

Kâlet hüve min indi'llâh. "Allah tarafından." Kâlet hüve min indi'llâh. "Allah tarafından."

İnna'llâhe yerzuku men yeşâu bi-ğayri hisâb.İnna'llâhe yerzuku men yeşâu bi-ğayri hisâb. "Allah dilediği, sevdiği kulları böyle hesaba gelmeyecek şekilde nimetlendirir, rızıklandırır." "Allah dilediği, sevdiği kulları böyle hesaba gelmeyecek şekilde nimetlendirir, rızıklandırır."

Meryem validemiz yolunda ibadet ediyor ya, çekilmiş ya insanların arasından...Meryem validemiz yolunda ibadet ediyor ya, çekilmiş ya insanların arasından... Sâliha, cennet hatunlarının en yükseklerinden bir hatun, Hz. Meryem. Sâliha, cennet hatunlarının en yükseklerinden bir hatun, Hz. Meryem.

Çocuklarımıza Meryem adını koyuyoruz.Çocuklarımıza Meryem adını koyuyoruz. Bilseler hıristiyanlar bizim onlara ne kadar yakın olduğumuzu, bu inadı bir bıraksalar... Bilseler hıristiyanlar bizim onlara ne kadar yakın olduğumuzu, bu inadı bir bıraksalar...

Bu inadı bırakmak için Hz. İsa'nın gelmesini mi bekleyecekler, sopayı yemeyi mi bekleyecekler? Bu inadı bırakmak için Hz. İsa'nın gelmesini mi bekleyecekler, sopayı yemeyi mi bekleyecekler?

Bıraksalar şu hınzırı, bıraksalar şu içkiyi, hamrı, kırsalar şu sâlibi,Bıraksalar şu hınzırı, bıraksalar şu içkiyi, hamrı, kırsalar şu sâlibi, gelseler Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna, daha hayırlı. gelseler Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna, daha hayırlı.

Allah'a hamd ü senâlar olsun ki müslüman anadan babadan doğmuşuz. Allah'a hamd ü senâlar olsun ki müslüman anadan babadan doğmuşuz.

Birkaç gündür beynelmilel bir ilmî toplantı var. Profesörler geliyor gidiyor.Birkaç gündür beynelmilel bir ilmî toplantı var. Profesörler geliyor gidiyor. Gazetelerde şöhretini duymuştuk. Türkçe'ye tercüme edilmiş kitaplarını görmüştük.Gazetelerde şöhretini duymuştuk. Türkçe'ye tercüme edilmiş kitaplarını görmüştük. Profesör Maurice Bucaille. Fransız.Profesör Maurice Bucaille. Fransız. Elhamdülillah toplantıda çıktı, eûzübesmele çekerek, Allah'a hamd ederek bir güzel konuşma yaptı...Elhamdülillah toplantıda çıktı, eûzübesmele çekerek, Allah'a hamd ederek bir güzel konuşma yaptı... Fransız profesör; İncil'i incelemiş, Tevrat'ı incelemiş, Kur'an'ı incelemiş. Fransız profesör; İncil'i incelemiş, Tevrat'ı incelemiş, Kur'an'ı incelemiş.

Ne bakımdan incelemiş? Ne bakımdan incelemiş?

Kendisi tıp profesörü ya, tabip, tıp profesörü, üniversitede profesör ya;Kendisi tıp profesörü ya, tabip, tıp profesörü, üniversitede profesör ya; bakalım ilme göre bu kitapların durumu ne? Hangisi ilme aykırı, hangisi ilme uygun? bakalım ilme göre bu kitapların durumu ne? Hangisi ilme aykırı, hangisi ilme uygun?

Bu incelemeye başladığı zaman kendisi hıristiyan, ehli kitap, İncil ehlinden.Bu incelemeye başladığı zaman kendisi hıristiyan, ehli kitap, İncil ehlinden. Tevrat'ı inceliyor, İncil'i inceliyor. Çok bozulmalar var.Tevrat'ı inceliyor, İncil'i inceliyor. Çok bozulmalar var. Çok ifadelerde ilmin, aklın, mantığın kabul etmeyeceği şeyler var.Çok ifadelerde ilmin, aklın, mantığın kabul etmeyeceği şeyler var. Kur'an'a bakıyor; her şeyde bir güzellik, her şeyde bir ilme uygunluk. Kendisi söylüyor.Kur'an'a bakıyor; her şeyde bir güzellik, her şeyde bir ilme uygunluk. Kendisi söylüyor. İnsanların ilmî araştırmalarının en son çağlarda bulduğu şeyleri Kur'ân-ı Kerîm daha önceden söyledi.İnsanların ilmî araştırmalarının en son çağlarda bulduğu şeyleri Kur'ân-ı Kerîm daha önceden söyledi. "İşte şu mesele, işte şu mesele..." diye oradan misaller [verdi.] Tane tane, gâyet güzel konuştu. "İşte şu mesele, işte şu mesele..." diye oradan misaller [verdi.] Tane tane, gâyet güzel konuştu.

Onu orada hıristiyanlara karşı da konuşmuş.Onu orada hıristiyanlara karşı da konuşmuş. Fransızlar'ın yüksek ilim akedemilerinde de konuşmuş. Aklı olana hidâyeti nasip ediyor.Fransızlar'ın yüksek ilim akedemilerinde de konuşmuş. Aklı olana hidâyeti nasip ediyor. Nasibi olan geliyor da inat edenler, duyduğu halde orada ısrar ediyorlar. Nasibi olan geliyor da inat edenler, duyduğu halde orada ısrar ediyorlar.

Allah bizi mânasız helâk edici inatlardan uzak eylesin. Allah bizi mânasız helâk edici inatlardan uzak eylesin.

Niye inat ediyorsun? Maurice Bucaille de işte yine yaşıyor. Hak yolu buldu, yine yaşıyor. Niye inat ediyorsun?

Maurice Bucaille de işte yine yaşıyor. Hak yolu buldu, yine yaşıyor.

Sen de yaşayacaksın. Ne diye inat edip duruyorsun?Sen de yaşayacaksın. Ne diye inat edip duruyorsun? Hakkı kabul ediversen de Allah'ın rızası yolunda müsterih yaşayıp müsterih ölsene... Hakkı kabul ediversen de Allah'ın rızası yolunda müsterih yaşayıp müsterih ölsene...

Nureddin adını almış olan Alman atom alimi buraya geldi.Nureddin adını almış olan Alman atom alimi buraya geldi. Stein Horst diye Alman atom alimi geldi buraya, seneler önce...Stein Horst diye Alman atom alimi geldi buraya, seneler önce... Burada yaşadı, konferanslar verdi, makaleler yazdı, vefat etti.Burada yaşadı, konferanslar verdi, makaleler yazdı, vefat etti. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Fatih camisinden bir büyük kalabalık ki çok nadir görülebilen bir kalabalıkla âhirete [uğurlandı]...Fatih camisinden bir büyük kalabalık ki çok nadir görülebilen bir kalabalıkla âhirete [uğurlandı]... Bütün müslümanlar candan sevdikleri için, Alman olduğu halde, müslüman oldu diye onu uğurladılar. Bütün müslümanlar candan sevdikleri için, Alman olduğu halde, müslüman oldu diye onu uğurladılar.

Böyle nasipliler de oluyor. İnat ve ısrar edenler de oluyor.Böyle nasipliler de oluyor. İnat ve ısrar edenler de oluyor. Kur'ân-ı Kerîm'i okuyorlar da, Allah'ın kelâmını tağyir ederek,Kur'ân-ı Kerîm'i okuyorlar da, Allah'ın kelâmını tağyir ederek, değiştirerek tercüme ediyorlar ki okuyanlar Müslümanlığa gelmesin, Müslümanlıktan soğusun diye.değiştirerek tercüme ediyorlar ki okuyanlar Müslümanlığa gelmesin, Müslümanlıktan soğusun diye. Nasipsizlik çok zor bir şey. Küçük bir para, küçük bir menfaat için yapılan şeyler çok kötü... Nasipsizlik çok zor bir şey. Küçük bir para, küçük bir menfaat için yapılan şeyler çok kötü...

Bu toplantılarda dünyanın muhtelif ülkelerinden gelmiş profesörlerle [şu meseleyi] konuştuk.Bu toplantılarda dünyanın muhtelif ülkelerinden gelmiş profesörlerle [şu meseleyi] konuştuk. Birçok hıristiyan Kur'ân-ı Kerîm'in tercümesine kalkışmış ve o dillerde neşriyat yapmışlar. Birçok hıristiyan Kur'ân-ı Kerîm'in tercümesine kalkışmış ve o dillerde neşriyat yapmışlar. Biz şu İncillerini tercüme etmemişiz, yani onların üzerinde çalışmamışız.Biz şu İncillerini tercüme etmemişiz, yani onların üzerinde çalışmamışız. Veyahut kendi Kur'ân-ı Kerîmimiz'i kendimiz müslümanlar olarak tercüme edip de onlaraVeyahut kendi Kur'ân-ı Kerîmimiz'i kendimiz müslümanlar olarak tercüme edip de onlara onların dillerine anlatma çalışması yapmamışız. İşler kötü niyetli, art niyetli kimselere kalmış. onların dillerine anlatma çalışması yapmamışız. İşler kötü niyetli, art niyetli kimselere kalmış.

Bunlar nasıl olacak? Müslümanlar bir araya gelecekler. Keselerinin ağızlarını açacaklar.Bunlar nasıl olacak?

Müslümanlar bir araya gelecekler. Keselerinin ağızlarını açacaklar.
Hep bunları söylüyorum. Artık rahatlıkla söylüyorum.Hep bunları söylüyorum. Artık rahatlıkla söylüyorum. "Bana verin." demiyorum, yanlış anlamayın, doğru anlayın."Bana verin." demiyorum, yanlış anlamayın, doğru anlayın. Bana vermeyin ama kesenizin ağzını Allah'ın yoluna açın. Allah'ın kitabına hizmete açın.Bana vermeyin ama kesenizin ağzını Allah'ın yoluna açın. Allah'ın kitabına hizmete açın. Allah'ın dinini yaymaya açın. Müessese kurun. İngilizce bir doğru düzgün tercüme koyun.Allah'ın dinini yaymaya açın. Müessese kurun. İngilizce bir doğru düzgün tercüme koyun. Almanca bir doğru düzgün tercüme koyun.Almanca bir doğru düzgün tercüme koyun. Fransızca bir doğru düzgün Kur'ân-ı Kerîm'i anlatan tercüme koyun. Fransızca bir doğru düzgün Kur'ân-ı Kerîm'i anlatan tercüme koyun.

Berlin'den gelmiş bir şahıs orada kalktı dedi ki; Berlin'den gelmiş bir şahıs orada kalktı dedi ki;

"Ben cepheden geliyorum. Sizin gibi nazariyatçı değilim. "Ben cepheden geliyorum. Sizin gibi nazariyatçı değilim. Orada fiilen dernek başkanlığı yapmış bir insan olarakOrada fiilen dernek başkanlığı yapmış bir insan olarak -adeta mânevî- İslâm'la başka dinlerin çarpışması cephesinden geliyorum.-adeta mânevî- İslâm'la başka dinlerin çarpışması cephesinden geliyorum. Orada hıristiyanları İslâm'a çekmek için onlara verilecek bir Almanca,Orada hıristiyanları İslâm'a çekmek için onlara verilecek bir Almanca, müslüman tarafından yapılmış güzel bir tercüme bulamıyorum da müslüman tarafından yapılmış güzel bir tercüme bulamıyorum da işte şu elimdeki yahudinin tercümesini sunuyorum." işte şu elimdeki yahudinin tercümesini sunuyorum."

Yazık müslümanlara! Kendi kitaplarını başkalarına tanıtma çalışmasını yapamıyorlar daYazık müslümanlara! Kendi kitaplarını başkalarına tanıtma çalışmasını yapamıyorlar da yahudisi, hıristiyanı yapıyor ve aldatıyor. yahudisi, hıristiyanı yapıyor ve aldatıyor.

"Başında öyle kötü bir mukaddime var ki"Başında öyle kötü bir mukaddime var ki İslâm'a çağırmak istediğim kimseye mümkün olsa orayı kopartıp öyle vereceğim amaİslâm'a çağırmak istediğim kimseye mümkün olsa orayı kopartıp öyle vereceğim ama o zaman da cilt bozulacak. Başındaki kötü mukaddimeye rağmen onu götürüp veriyorum." diyor. o zaman da cilt bozulacak. Başındaki kötü mukaddimeye rağmen onu götürüp veriyorum." diyor.

Bak ne kadar gevşek durmuşuz. "Hocam şimdi biz fakiriz." Bak ne kadar gevşek durmuşuz.

"Hocam şimdi biz fakiriz."

Nasıl ya? Bunun zengin devri de geçmiş. Kendi kendimizi ne aldatıyoruz?Nasıl ya? Bunun zengin devri de geçmiş. Kendi kendimizi ne aldatıyoruz? Bir zamanlar padişahların yaşadığı, sarayların, nimetlerin olduğu devreler de geçmiş; çalışmamışız.Bir zamanlar padişahların yaşadığı, sarayların, nimetlerin olduğu devreler de geçmiş; çalışmamışız. Allah'ın yolunda iyi çalışmamışız.Allah'ın yolunda iyi çalışmamışız. Dünyanın her yerine Allah'ın dinini götürmemiz lazımdı. Çalışmamışız. Dünyanın her yerine Allah'ın dinini götürmemiz lazımdı. Çalışmamışız.

Çalışanlar paçayı kurtardı, çalışmayanlar vebali yüklendi.Çalışanlar paçayı kurtardı, çalışmayanlar vebali yüklendi. Öldü, vebal şimdi geldi bizim omuzlarımıza yıkıldı. Sizin ve bizim. Öldü, vebal şimdi geldi bizim omuzlarımıza yıkıldı. Sizin ve bizim.

Kesenin ağzını açacağız, kalemi elimize alacağız, kolları paçaları sıvayacağız;Kesenin ağzını açacağız, kalemi elimize alacağız, kolları paçaları sıvayacağız; dinimizi yaymak ve korumak ve geliştirmek ve insanları Allah'ın yoluna,dinimizi yaymak ve korumak ve geliştirmek ve insanları Allah'ın yoluna, dine, imana, cennete çağırmak için çalışacağız.dine, imana, cennete çağırmak için çalışacağız. Cehenneme düşen kardeşlerimizi, düşmekten korumaya çalışacağız.Cehenneme düşen kardeşlerimizi, düşmekten korumaya çalışacağız. Bunlar da Hz. Âdem'den bizim kardeşlerimiz, hemcinsimiz. Onlar da insan, benî Âdem, Âdemoğlu. Bunlar da Hz. Âdem'den bizim kardeşlerimiz, hemcinsimiz. Onlar da insan, benî Âdem, Âdemoğlu.

İşte bu çalışmaları yapmayı bilmiyoruz.İşte bu çalışmaları yapmayı bilmiyoruz. Veyahut halkımız kısmen mazur; bir kısım kimseler öne çıkıyor,Veyahut halkımız kısmen mazur; bir kısım kimseler öne çıkıyor, "Tamam, ben bu işleri yapacağım." diye; yapılmamış."Tamam, ben bu işleri yapacağım." diye; yapılmamış. Yapmayanların da yakasına yapışıp yaptırmayı öğreneceğiz. Yapmayanların da yakasına yapışıp yaptırmayı öğreneceğiz.

Ben hatırlarım, ismini versem bazı kimseleri darıltacağım, darıltmak da istemiyorum.Ben hatırlarım, ismini versem bazı kimseleri darıltacağım, darıltmak da istemiyorum. Dinimizin şu tarafına hizmet için şu müessese kuruldu.Dinimizin şu tarafına hizmet için şu müessese kuruldu. Sonra o döndü, dolaştı, ne hallere geldi.Sonra o döndü, dolaştı, ne hallere geldi. Bir dernek kurarız, bir iş yaparız, bir bina yaparız; takip etmeyiz,Bir dernek kurarız, bir iş yaparız, bir bina yaparız; takip etmeyiz, söner gider veyahut şahıs ellerine geçer, hizmetten sapar gider. Takip edeceğiz. söner gider veyahut şahıs ellerine geçer, hizmetten sapar gider. Takip edeceğiz.

"Arkadaş, hizmet olsun diye biz bu müesseseyi kurmuştuk. Hani hizmet?"Arkadaş, hizmet olsun diye biz bu müesseseyi kurmuştuk. Hani hizmet? Hani mahsul? Tarlayı sana verdik, hani mahsulü?" Mahsulü isteyeceğiz. Hani mahsul? Tarlayı sana verdik, hani mahsulü?"

Mahsulü isteyeceğiz.

Çalışmıyor; "Sen kenara çekil bakayım, şu çalışan arkadaş gelsin." diyeceğiz. Çalışmıyor; "Sen kenara çekil bakayım, şu çalışan arkadaş gelsin." diyeceğiz.

Çalışan çalışacak, İslâm öğrenilecek. Çalışan çalışacak, İslâm öğrenilecek.

Bizim kendi memleketimizde, Türk evladı -Türkçe bilen- peygamberini bilemezse...Bizim kendi memleketimizde, Türk evladı -Türkçe bilen- peygamberini bilemezse... Sen "Almanca bilmem." dersin, ben "bilmem" derim.Sen "Almanca bilmem." dersin, ben "bilmem" derim. Ama Türkiye'de ben kendi memleketimde Allah'ın emirlerini öğretememişsemAma Türkiye'de ben kendi memleketimde Allah'ın emirlerini öğretememişsem o zaman büyük bir ihmal var demektir.o zaman büyük bir ihmal var demektir. İşte o ihmali elbirliğiyle müslümanların halletmesi lazım. Akıllıların aklını ortaya koyması lazım.İşte o ihmali elbirliğiyle müslümanların halletmesi lazım. Akıllıların aklını ortaya koyması lazım. Aklı, tahsili, fikren o işe yardım etmek durumunda olmayanların parasını ortaya koyması lazım.Aklı, tahsili, fikren o işe yardım etmek durumunda olmayanların parasını ortaya koyması lazım. Bu işlerin yürümesi lazım.Bu işlerin yürümesi lazım. Allah yolunda malımızla canımızla çalışmak boynumuzun borcu. Hepimizin boynunun borcu. Allah yolunda malımızla canımızla çalışmak boynumuzun borcu. Hepimizin boynunun borcu.

İkinci hadîs-i şerîfe geçelim. İkinci hadîs-i şerîfe geçelim.

İkinci hadîs-i şerîf Huzeyfe radıyallahu anh'ten Deylemî'nin kitabında kaydedilmiş, rivayet edilmiş.İkinci hadîs-i şerîf Huzeyfe radıyallahu anh'ten Deylemî'nin kitabında kaydedilmiş, rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

Vallâhi'llezî lâ ilâhe illâ hû le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti mağfiretenVallâhi'llezî lâ ilâhe illâ hû le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti mağfireten mâ hatarat alâ kalbi beşerin.mâ hatarat alâ kalbi beşerin. Vallâhi'llezî lâ ilâhe illâ hû le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti li'l-fâciri fî dînihîVallâhi'llezî lâ ilâhe illâ hû le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti li'l-fâciri fî dînihî el-ahmaku fî maîşetihî. el-ahmaku fî maîşetihî.

Bu hadîs-i şerîfte bir müjde var kiBu hadîs-i şerîfte bir müjde var ki Peygamber Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin gaffarlığını, affediciliğini bize bildiriyor. Peygamber Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerinin gaffarlığını, affediciliğini bize bildiriyor.

Buyurmuş ki; Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..." Buyurmuş ki;

Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..."

Ama nasıl? Vallâhi'llezî lâ ilâhe illâ hû.Ama nasıl?

Vallâhi'llezî lâ ilâhe illâ hû.
"Kendinden gayri ilah olmayan, tanrı olmayan, başka tapacak olmayan Allah'a yemin olsun ki!" "Kendinden gayri ilah olmayan, tanrı olmayan, başka tapacak olmayan Allah'a yemin olsun ki!"

Le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti mağfireten.Le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti mağfireten. "Allah kıyamet gününde öyle bir mağfiret etmekle mağfiret edecek ki insanlara,"Allah kıyamet gününde öyle bir mağfiret etmekle mağfiret edecek ki insanlara, öyle bir rahmeti, mağfireti cûşa gelecek ki..." öyle bir rahmeti, mağfireti cûşa gelecek ki..."

Mâ hatarat alâ kalbi beşerin. "Hiçbir insanın gönlüne, aklına sığmayacak,Mâ hatarat alâ kalbi beşerin. "Hiçbir insanın gönlüne, aklına sığmayacak, doğmayacak kadar büyük bir mağfiret edişle mağfiret edecek, çok bağışlayacak." doğmayacak kadar büyük bir mağfiret edişle mağfiret edecek, çok bağışlayacak."

Yoksa mahvoluruz... Yoksa mahvoluruz...

Şair; "Her dem hatadır kârımız." diyor. Şair;

"Her dem hatadır kârımız." diyor.

Ne güzel söz söylüyor. Hem kâr Farsça "iş" demek, hem de Türkçe kârNe güzel söz söylüyor. Hem kâr Farsça "iş" demek, hem de Türkçe kâr yapılan bir ticaretten elde edilen ribh, "kazanç" mânasına geliyor, iki türlü lastikli söylüyor. yapılan bir ticaretten elde edilen ribh, "kazanç" mânasına geliyor, iki türlü lastikli söylüyor.

Yâ Rab! Her dem hatadır kârımız. "Her an, her nefeste işimiz hata" demek.Yâ Rab! Her dem hatadır kârımız. "Her an, her nefeste işimiz hata" demek. Bir de ortada kâr yok, yani hata. "Kâr ediyoruz güya, ziyan ediyoruz" demek. Bir de ortada kâr yok, yani hata. "Kâr ediyoruz güya, ziyan ediyoruz" demek.

İşimiz böyle felakettir. Allah yardımcı olursa olur. İşimiz böyle felakettir. Allah yardımcı olursa olur.

Allah bizi yolunda dâim etsin. Edepli kul eylesin. Ârif kul eylesin. Allah bizi yolunda dâim etsin. Edepli kul eylesin. Ârif kul eylesin. Zarif kul eylesin. Günahlara bulaştırmasın.Zarif kul eylesin. Günahlara bulaştırmasın. O günah çirkefinden bizim eteklerimizi, paçalarımızı, elbiselerimizi pak eylesin, uzakta eylesin.O günah çirkefinden bizim eteklerimizi, paçalarımızı, elbiselerimizi pak eylesin, uzakta eylesin. Üstümüze sıçrattırmasın. Allah ârif, edip, zarif, kâmil,Üstümüze sıçrattırmasın. Allah ârif, edip, zarif, kâmil, boynu bükük, gözü yaşlı, terbiyeli, gayretli, himmetli güzel müslümanlar olmayı nasip etsin. boynu bükük, gözü yaşlı, terbiyeli, gayretli, himmetli güzel müslümanlar olmayı nasip etsin.

Eskiden böyle müslümanlar yaşadı da şimdi nesli, misali, numunesi biraz az.Eskiden böyle müslümanlar yaşadı da şimdi nesli, misali, numunesi biraz az. Herkes bir geçim derdine düşmüş... Ama yine olur. Allahu Teâlâ hazretleri ölüden diri çıkartır. Herkes bir geçim derdine düşmüş... Ama yine olur. Allahu Teâlâ hazretleri ölüden diri çıkartır.

Yuhricu'l-hayye mine'l-meyyiti. Yuhricu'l-hayye mine'l-meyyiti.

Hiçbir şey bilmeyen kavimlerin içinden yeni filizler çıkar, yine nice ârifler yetişir.Hiçbir şey bilmeyen kavimlerin içinden yeni filizler çıkar, yine nice ârifler yetişir. Allah o güzel kimseleri de gösteriyor. Yavaş yavaş gençlerin arasından, hafızlardan, alimlerden,Allah o güzel kimseleri de gösteriyor. Yavaş yavaş gençlerin arasından, hafızlardan, alimlerden, alimlik kokusu gelen nice güzel kimseler de görüyoruz. alimlik kokusu gelen nice güzel kimseler de görüyoruz.

Allah iyilerin adedini arttırsın.Allah iyilerin adedini arttırsın. İyilik için çalışanların sa'yleri meşkûr olsun ve mesmur olsun, inşaallah misli olsun. İyilik için çalışanların sa'yleri meşkûr olsun ve mesmur olsun, inşaallah misli olsun.

Hadîs-i şerîfin devamında Efendimiz buyurmuş ki; Hadîs-i şerîfin devamında Efendimiz buyurmuş ki;

Vallâhi'llezî lâ ilâhe illâ hû. "Kendinden gayri ilah olmayan Allah'a yine and olsun ki..." Vallâhi'llezî lâ ilâhe illâ hû. "Kendinden gayri ilah olmayan Allah'a yine and olsun ki..."

Le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti li'l-fâciri fî dînihî el-ahmaku fî maîşetihî.Le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti li'l-fâciri fî dînihî el-ahmaku fî maîşetihî. "Allah kıyamet gününde dininde günahkâr, yaşayışında ahmakça olan kimseye de mağfiret edecek." "Allah kıyamet gününde dininde günahkâr, yaşayışında ahmakça olan kimseye de mağfiret edecek."

Yani onlara da isabet edecek. Yani onlara da isabet edecek.

Peygamber Efendimiz'den bir hadîs-i şerîf rivayet edilmiş: Peygamber Efendimiz'den bir hadîs-i şerîf rivayet edilmiş:

Şefaatî li-ehli kebâiri min ümmetî.Şefaatî li-ehli kebâiri min ümmetî. "Benim şefaatim ümmetimin büyük günah işlemişlerine tecelli edecek, onların affını dileyeceğim." diye. "Benim şefaatim ümmetimin büyük günah işlemişlerine tecelli edecek, onların affını dileyeceğim." diye.

Bu ne demek? "Günahkârlar da ümidini kesmesin." demek. Bu ne demek?

"Günahkârlar da ümidini kesmesin." demek.

Yoksa; "Yap yapabildiğin günah, Allah avf u mağfiret eder..." diyeYoksa; "Yap yapabildiğin günah, Allah avf u mağfiret eder..." diye düşünürse bir insan, bu düşünce onu helâka götürür.düşünürse bir insan, bu düşünce onu helâka götürür. Çünkü böyle düşüneni öyle düşürür ki küfre kadar gider. Allah korusun. Çünkü böyle düşüneni öyle düşürür ki küfre kadar gider. Allah korusun.

Yolunca yürümek istediği halde yaşayışında ahmaklık etmiş,Yolunca yürümek istediği halde yaşayışında ahmaklık etmiş, dininde günahlara dalmış kimseleri de Allah avf u mağfiret eder. Yani korkmayın. dininde günahlara dalmış kimseleri de Allah avf u mağfiret eder. Yani korkmayın.

"Beni Allah affetmez." Bazıları böyle diyorlar. "Beni Allah affetmez."

Bazıları böyle diyorlar.

"Artık Allah beni affetmez, mahvolduk." Yok öyle şey! "Artık Allah beni affetmez, mahvolduk."

Yok öyle şey!

Senin yaptığın günah Allah'ın mağfiretinin karşısında erir, güneşin karşısında buz gibi.Senin yaptığın günah Allah'ın mağfiretinin karşısında erir, güneşin karşısında buz gibi. Allah affeder. Sen yolunu düzelt, doğru yola gel, hayırlı çalışmaya devam et. Allah affeder. Sen yolunu düzelt, doğru yola gel, hayırlı çalışmaya devam et.

"Çok büyük günah işlemiştim zamanında..." "Çok büyük günah işlemiştim zamanında..."

O bilir. Sen hüsnü niyetini bir ispat et. Bundan sonraki ömründe iyi olmaya çalış. O bilir. Sen hüsnü niyetini bir ispat et. Bundan sonraki ömründe iyi olmaya çalış.

Bir fıkra anlatırlar, onu nakletmeyi biraz da faydalı görürüm. Bir fıkra anlatırlar, onu nakletmeyi biraz da faydalı görürüm.

Birisi gelmiş, bir zâta diyor ki... Birisi gelmiş, bir zâta diyor ki...

Mâneviyat âleminde terakki etmiş iki insan konuşuyor. Gözünden perde kalkmış iki insan...Mâneviyat âleminde terakki etmiş iki insan konuşuyor. Gözünden perde kalkmış iki insan... Demiş ki; "Efendim sizin adınızı ben levh-i mahfuzda cehennemliklerin arasında görüyorum." Demiş ki;

"Efendim sizin adınızı ben levh-i mahfuzda cehennemliklerin arasında görüyorum."

Halbuki görünen kimse büyük bir alim. "Sizi öyle görüyorum." Halbuki görünen kimse büyük bir alim.

"Sizi öyle görüyorum."

"Evladım, seneler senesi ben onu öyle görürüm." "Evladım, seneler senesi ben onu öyle görürüm."

O da görüyor, onun da gözü açık, o da isminin orada öyle yazılı olduğunu görüyor. O da görüyor, onun da gözü açık, o da isminin orada öyle yazılı olduğunu görüyor.

"Ama biz Allah'a ibadetle vazifeliyiz."Ama biz Allah'a ibadetle vazifeliyiz. Atarsa cehenneme, tabii adaletlidir, hak etmişizdir, atar, kendisi bilir.Atarsa cehenneme, tabii adaletlidir, hak etmişizdir, atar, kendisi bilir. Dilerse cennetine sokar, o bana ait bir şey değil.Dilerse cennetine sokar, o bana ait bir şey değil. Ben cehennemlik de olsam Allah'a ibadet etmekle vazifeliyim." demiş. Ne güzel söz! Ben cehennemlik de olsam Allah'a ibadet etmekle vazifeliyim." demiş.

Ne güzel söz!

Ertesi gün şahıs geliyor bakıyor ki o yazı oradan kayboldu;Ertesi gün şahıs geliyor bakıyor ki o yazı oradan kayboldu; ismi cehennemliklerin arasından silindi, cennetlikler arasında... ismi cehennemliklerin arasından silindi, cennetlikler arasında...

Edepli kulu Allah [sever.] Edepli kulu Allah [sever.]

Yemhu'llâhu mâ yeşâu ve yüsbitu. "Allah dilediğini siler, dilediğini yazar." Yemhu'llâhu mâ yeşâu ve yüsbitu. "Allah dilediğini siler, dilediğini yazar."

Allahu Teâlâ hazretlerine iyi kul olmaya bakalım.Allahu Teâlâ hazretlerine iyi kul olmaya bakalım. Velev eski hayatımızda çok yüreğimizi yakan haller de olsaVelev eski hayatımızda çok yüreğimizi yakan haller de olsa bundan sonrasına dikkat edelim ki Rabbimiz lütfeder, ümidimizi hiç kesmeyelim. bundan sonrasına dikkat edelim ki Rabbimiz lütfeder, ümidimizi hiç kesmeyelim.

İnna'llâhe yağfirü'z-zünûbe cemîâ innehû hüve'l-ğafûru'r-rahîm. İnna'llâhe yağfirü'z-zünûbe cemîâ innehû hüve'l-ğafûru'r-rahîm.

Toptan hepsini bağışlayıverir de nasıl olduğunu anlamadan insan cennetine de giriverir.Toptan hepsini bağışlayıverir de nasıl olduğunu anlamadan insan cennetine de giriverir. Fazl u keremiyle... Fazl u keremiyle...

Vallâhi lâ yü'minu vallâhi lâ yü'minu vallâhi lâ yü'minu.Vallâhi lâ yü'minu vallâhi lâ yü'minu vallâhi lâ yü'minu. Yâ Resûlallah ve men? Kâl: Ellezî lâ ye'menu câruhû bi-vâıkahû. Yâ Resûlallah ve men? Kâl: Ellezî lâ ye'menu câruhû bi-vâıkahû.

Meşhur herkesin duymuş olduğu bir hadîs-i şerîftir ki Buhârî'de de var,Meşhur herkesin duymuş olduğu bir hadîs-i şerîftir ki Buhârî'de de var, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde de var. Rahmetullahi aleyhim ecmaîn. Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde de var. Rahmetullahi aleyhim ecmaîn.

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem demiş ki; Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem demiş ki;

"Vallâhi iman etmiş olmaz! Vallâhi iman etmiş olmaz! Vallâhi iman etmiş olmaz!" "Vallâhi iman etmiş olmaz! Vallâhi iman etmiş olmaz! Vallâhi iman etmiş olmaz!"

Mü'min sayılmaz, gibi böyle üç defa tekrarlamış. Mü'min sayılmaz, gibi böyle üç defa tekrarlamış.

Diyorlar ki; "Yâ Resûlallah! Kim olduğunu söylemedin.Diyorlar ki;

"Yâ Resûlallah! Kim olduğunu söylemedin.
'Hayır öyle müslüman olmaz, öyle mü'min olmaz, iman etmiş sayılmaz.' dediğin kim bu böyle?" 'Hayır öyle müslüman olmaz, öyle mü'min olmaz, iman etmiş sayılmaz.' dediğin kim bu böyle?"

Dedi ki; Ellezî. "O şahıs ki."Dedi ki;

Ellezî. "O şahıs ki."
Lâ ye'menu câruhû bi-vâıkahû. "Komşusunun, ezasından cefasından sâlim olmadığı kimse." Lâ ye'menu câruhû bi-vâıkahû. "Komşusunun, ezasından cefasından sâlim olmadığı kimse."

"Komşusu kendisinden emniyette ve selâmette olmayan kimse "Komşusu kendisinden emniyette ve selâmette olmayan kimse gerçek müslüman olmuş sayılmaz." diyor Peygamber Efendimiz. gerçek müslüman olmuş sayılmaz." diyor Peygamber Efendimiz.

Komşusuna şerri gitmeyecek, komşusuna belası sataşmayacak, komşusuna üzüntü kaynağı olmayacak.Komşusuna şerri gitmeyecek, komşusuna belası sataşmayacak, komşusuna üzüntü kaynağı olmayacak. Müslüman komşusunu hayatından bezdirmeyecek. Eğer öyleyse...Müslüman komşusunu hayatından bezdirmeyecek. Eğer öyleyse... Namaz kılıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor...Namaz kılıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor... Bak ne diyor Peygamber Efendimiz, üç defa Allah'a yemin ederek söylüyor; Bak ne diyor Peygamber Efendimiz, üç defa Allah'a yemin ederek söylüyor;

"Mü'min olmuş olmaz!" Buradan ne çıkıyor? Sevsen de sevmesen de dişini sıkacaksın,"Mü'min olmuş olmaz!"

Buradan ne çıkıyor?

Sevsen de sevmesen de dişini sıkacaksın,
komşuna eza vermemeye ve komşuluk âdâbına riâyet etmeye çalışacaksın. komşuna eza vermemeye ve komşuluk âdâbına riâyet etmeye çalışacaksın.

Muhterem kardeşlerim! Bir noktaya [değinelim.] Muhterem kardeşlerim!

Bir noktaya [değinelim.]

İyiyle herkes iyi geçinir, normal. Mühim olan, kötü olanı idare edebilmek.İyiyle herkes iyi geçinir, normal. Mühim olan, kötü olanı idare edebilmek. Kötü olanı da iyi yola [çekebilmek.] Bunu yapmaya çalışacağız. Kötü olanı da iyi yola [çekebilmek.] Bunu yapmaya çalışacağız.

Umumiyetle biz şöyle bir düşünürüz, kendimizi haklı gibi görürsek; Umumiyetle biz şöyle bir düşünürüz, kendimizi haklı gibi görürsek;

"Tamam, ben haklıyım…" Binâenaleyh şöyle deriz; "Tamam, ben haklıyım…" Binâenaleyh şöyle deriz;

Öyle acele karar vermeyelim.Öyle acele karar vermeyelim. Bilmediğimiz bir başka yerden kim bilir ne kusurlu durum vardır diyelim, Bilmediğimiz bir başka yerden kim bilir ne kusurlu durum vardır diyelim, kabahatimizi kendimizdeymiş gibi belleyerek vaziyeti düzeltmeye çalışalım.kabahatimizi kendimizdeymiş gibi belleyerek vaziyeti düzeltmeye çalışalım. Biraz fedakârlık yapalım. Biraz âhiret yatırımı yapalım.Biraz fedakârlık yapalım. Biraz âhiret yatırımı yapalım. Allah'ın rızasını kazanmak için vazgeçelim. Allah'ın rızasını kazanmak için vazgeçelim.

Yunus Emremiz'in, rahmetullahi aleyh, "Yaratılanı hoşgör, Yaradan'dan ötürü" kâidesi var ya;Yunus Emremiz'in, rahmetullahi aleyh, "Yaratılanı hoşgör, Yaradan'dan ötürü" kâidesi var ya; Yaradan'dan ötürü yaratılanı hoşgör. Varsın biraz da biz aldanmış olalım canım...Yaradan'dan ötürü yaratılanı hoşgör. Varsın biraz da biz aldanmış olalım canım... Zaten her işte çok aldanmadan mı yaşıyoruz? Bir sürü aldandığımız şeyler var. Zaten her işte çok aldanmadan mı yaşıyoruz? Bir sürü aldandığımız şeyler var. Varsın biraz elimizden, kasamızdan, kesemizden bir şey çıksın...Varsın biraz elimizden, kasamızdan, kesemizden bir şey çıksın... Hediye versen, biraz fedakârlık yapıversen umumiyetle olmaz.Hediye versen, biraz fedakârlık yapıversen umumiyetle olmaz. Kötülüğe karşı iyilik yapmaya dişimizi sıkalım biraz. Zordur ama dişimizi sıkalım. Kötülüğe karşı iyilik yapmaya dişimizi sıkalım biraz. Zordur ama dişimizi sıkalım.

Ben de hayatımda başıma böyle bir şey geldiği zaman, çoğu zaman kendim de zorlanmışımdır...Ben de hayatımda başıma böyle bir şey geldiği zaman, çoğu zaman kendim de zorlanmışımdır... Ben size bu nasihati verecek kuvvette bir insan değilim. Ama böyle yapalım.Ben size bu nasihati verecek kuvvette bir insan değilim. Ama böyle yapalım. Hep beraber yapalım diyorum. Dişimizi sıkalım biraz. Hep beraber yapalım diyorum. Dişimizi sıkalım biraz.

"Hocam şu kabahati var, bu kabahati var..." Tamam, hepsinde sen haklısın."Hocam şu kabahati var, bu kabahati var..."

Tamam, hepsinde sen haklısın.
Ama farzet ki haksızsın. Haksızmışsın gibi ona öyle davran.Ama farzet ki haksızsın. Haksızmışsın gibi ona öyle davran. O senin cebinde kâr olarak bulunsun. Sen haklıysan kâr olarak bulunsun.O senin cebinde kâr olarak bulunsun. Sen haklıysan kâr olarak bulunsun. Ama haksızmış gibi sen vaziyeti düzelt. Sen git özür dile, sen toparla. Ama haksızmış gibi sen vaziyeti düzelt. Sen git özür dile, sen toparla.

Bu müslümanların arasındaki ıvır zıvır, incir çekirdeğini doldurmayan kızgınlıklar, kinler bitsin.Bu müslümanların arasındaki ıvır zıvır, incir çekirdeğini doldurmayan kızgınlıklar, kinler bitsin. Bu şeyler bitsin de Müslümanlar muhabbetli olsunlar. Yapılacak iş çok... Bu şeyler bitsin de Müslümanlar muhabbetli olsunlar. Yapılacak iş çok...

Şeytan gülüyor, düşman gülüyor. Üstüne güldürme öyle düşmanı, bed sîreti.Şeytan gülüyor, düşman gülüyor. Üstüne güldürme öyle düşmanı, bed sîreti. Öyle kötü sîretli düşman güldürülür mü, elâleme rezil kepaze olur mu müslüman?.. Öyle kötü sîretli düşman güldürülür mü, elâleme rezil kepaze olur mu müslüman?..

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

Vellezî beasenî bi'l-hakki le-yekûnenne ba'dî fetretün fî ümmetî yübteğâ fîhe'l-mâlu min ğayri hıllihîVellezî beasenî bi'l-hakki le-yekûnenne ba'dî fetretün fî ümmetî yübteğâ fîhe'l-mâlu min ğayri hıllihî ve yusfeku fîhe'd-dimâu ve yüstebdelu bihe'ş-şi'ru mine'l-Kur'âni. ve yusfeku fîhe'd-dimâu ve yüstebdelu bihe'ş-şi'ru mine'l-Kur'âni.

İbn Ömer radyallahu anhümâ'dan Deylemî kitabına kaydeylemiş. İbn Ömer radyallahu anhümâ'dan Deylemî kitabına kaydeylemiş.

Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz; Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz;

"Vallâhi, beni hak ve gerçek ile insanlığa peygamber olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki"Vallâhi, beni hak ve gerçek ile insanlığa peygamber olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki benden sonra bu dinde bir gevşeme olacak.benden sonra bu dinde bir gevşeme olacak. Müslümanlar bu hakkı, İslâm'ı öğrendikten sonra İslâm'ın hakikatlerinden uzaklaşacaklar,Müslümanlar bu hakkı, İslâm'ı öğrendikten sonra İslâm'ın hakikatlerinden uzaklaşacaklar, bir fetret, bir gevşeme, bir düşme devresine düşecekler. Seviyeleri bozulma durumuna gelecek.bir fetret, bir gevşeme, bir düşme devresine düşecekler. Seviyeleri bozulma durumuna gelecek. O zamanda mal haramdan, helal olmayan yoldan alınmaya gayret edilecek." O zamanda mal haramdan, helal olmayan yoldan alınmaya gayret edilecek."

"Helal değil, ne diye almaya kalkıyorsun?" "Olsun…" Aldırmıyor... "Helal değil, ne diye almaya kalkıyorsun?"

"Olsun…"

Aldırmıyor...

Ya olsun, olur mu? Cezası var!Ya olsun, olur mu? Cezası var! Haramla biten her eti cehennem ateşi yakıp temizlemeden gitmek yok; cehennemde yanacaksın! Haramla biten her eti cehennem ateşi yakıp temizlemeden gitmek yok; cehennemde yanacaksın!

Cehennem uzakta geliyor, ona aldırmıyor, omuz silkiyor. "Para gelsin de..." diyor.Cehennem uzakta geliyor, ona aldırmıyor, omuz silkiyor. "Para gelsin de..." diyor. "Şu haram" diyorsun, "Sen al da bana ver." diyor. Terbiyesize bak!"Şu haram" diyorsun, "Sen al da bana ver." diyor. Terbiyesize bak! "Sen al, bana ver." diyor. Aldırmıyor, alay ediyor."Sen al, bana ver." diyor. Aldırmıyor, alay ediyor. Hem mü'min insanı aptal yerine koyuyor; "Sen al da bana ver." diyor, "Sen yemezsen ben yerim." diyor. Hem mü'min insanı aptal yerine koyuyor; "Sen al da bana ver." diyor, "Sen yemezsen ben yerim." diyor. "Ben yiyivereyim senin nâmına..." diyor. "Ben yiyivereyim senin nâmına..." diyor.

Mal için, hiç endişe olmadan, haram yerden helal yerden olmasına aldırmadanMal için, hiç endişe olmadan, haram yerden helal yerden olmasına aldırmadan mal devşirilmeye çalışılacak ve kanlar dökülecek. "Haksız yere insanlar öldürülecek." demek.mal devşirilmeye çalışılacak ve kanlar dökülecek. "Haksız yere insanlar öldürülecek." demek. Öldürülüyor da... Gazeteleri açıyorsunuz...Öldürülüyor da... Gazeteleri açıyorsunuz... Bizden önce de olmuş, sadece bu asra mahsus değil; çok haksız işler yapılmış, maalesef. Bizden önce de olmuş, sadece bu asra mahsus değil; çok haksız işler yapılmış, maalesef.

"Ve bu devrede, bu fetret devresinde Kur'an bırakılacak, şiir tercih olunacak." "Ve bu devrede, bu fetret devresinde Kur'an bırakılacak, şiir tercih olunacak."

Şiir Kur'ân-ı Kerîm'e tercih olunacak.Şiir Kur'ân-ı Kerîm'e tercih olunacak. Eğlence, kaside, şarkı, türkü Kur'ân-ı Kerîm'in yerine geçecek.Eğlence, kaside, şarkı, türkü Kur'ân-ı Kerîm'in yerine geçecek. Veyahut Kur'ân-ı Kerîm bir şiirmiş gibi, bir kasideymiş gibiVeyahut Kur'ân-ı Kerîm bir şiirmiş gibi, bir kasideymiş gibi takvâ bahis konusu olmadan öyle okunulacak. İşe öyle bakılacak. takvâ bahis konusu olmadan öyle okunulacak. İşe öyle bakılacak.

Maalesef, söylemesem belki daha iyi, Maalesef, söylemesem belki daha iyi, bazı yerlerde sesi güzel olsun diye bir kadeh içip de öyle [Kur'an okuyanlar] varmış.bazı yerlerde sesi güzel olsun diye bir kadeh içip de öyle [Kur'an okuyanlar] varmış. Sesi güzel gitsin diye... Sesi güzel gitsin diye...

İsmen bir şahıs üzerine konuşuyorduk da "O öyle yapar da öyle gider..." dediler. İsmen bir şahıs üzerine konuşuyorduk da "O öyle yapar da öyle gider..." dediler.

Bunlar tabii hep imanın eksikliğinden olan şeyler. Mü'min böyle şeyler yapmaz. Biz de yapmayalım. Bunlar tabii hep imanın eksikliğinden olan şeyler. Mü'min böyle şeyler yapmaz. Biz de yapmayalım.

Biz bunları dedikodu olsun diye mi dinliyoruz, okuyoruz? Biz bunları dedikodu olsun diye mi dinliyoruz, okuyoruz?

Hayır. Böyle şeyler olabilir, siz onlara uymayın.Hayır. Böyle şeyler olabilir, siz onlara uymayın. Böyle devirler gelirse siz böyle yapmayın. Siz gerçeğin ne olduğunu bilin. Böyle devirler gelirse siz böyle yapmayın. Siz gerçeğin ne olduğunu bilin.

Ben her zaman hanımlara tavsiye ediyorum: Kocanıza çıkarken deyin ki; Ben her zaman hanımlara tavsiye ediyorum:

Kocanıza çıkarken deyin ki;

"Efendi ben senden akşama çok para istemiyorum. Eve helal para getir."Efendi ben senden akşama çok para istemiyorum. Eve helal para getir. Çocuklarımızı helal lokmayla besleyelim. Az olabilir, haramdan getirme.Çocuklarımızı helal lokmayla besleyelim. Az olabilir, haramdan getirme. Bizim her şeyimiz sana bağlı, senin eline bağlı. Haramdan getirirsen bizi de mahvedersin.Bizim her şeyimiz sana bağlı, senin eline bağlı. Haramdan getirirsen bizi de mahvedersin. Aman efendi helalinden olsun.Aman efendi helalinden olsun. Sırtına bir ip al, hamallık yap, bin lira kazan, helalinden ye." demek lazım. Sırtına bir ip al, hamallık yap, bin lira kazan, helalinden ye." demek lazım.

Evlatlarımıza böylesini tavsiye etmek lazım.Evlatlarımıza böylesini tavsiye etmek lazım. Evladımızı bir mesleğe sokuyoruz, parası çok olsun diye, haram mı helal mi hiç aldırmadan...Evladımızı bir mesleğe sokuyoruz, parası çok olsun diye, haram mı helal mi hiç aldırmadan... Müslüman olarak öyle mesleklere itiyorlar ki evlatlarını, parası çok diye... Ama haram. Müslüman olarak öyle mesleklere itiyorlar ki evlatlarını, parası çok diye... Ama haram.

"Evladım çok para kazanmak önemli değildir."Evladım çok para kazanmak önemli değildir. Zor olan, çok kimsenin yapamadığı iş, helal para kazanmaktır.Zor olan, çok kimsenin yapamadığı iş, helal para kazanmaktır. Aman paranın helal olmasına dikkat et çünkü her hayrın başı budur." diyebilelim. Aman paranın helal olmasına dikkat et çünkü her hayrın başı budur." diyebilelim.

Birisi bir mal, bir para, bir şey getirdiği zaman;Birisi bir mal, bir para, bir şey getirdiği zaman; "Al şunu, ne münasebet, nereden geldi bu para?" diyebilelim. "Yan cebime koy." demeyelim. "Al şunu, ne münasebet, nereden geldi bu para?" diyebilelim. "Yan cebime koy." demeyelim.

Hiç nereden geldiğini soran yok, gelsin de nereden gelirse gelsin... Olmaz. Hiç nereden geldiğini soran yok, gelsin de nereden gelirse gelsin... Olmaz.

"Bu parayı bana veriyorsun ama ne hakla, nereden?" "Canım sorma..." "Bu parayı bana veriyorsun ama ne hakla, nereden?"

"Canım sorma..."

"Yoo, öyle şey yok. Sebebi nedir? Ne münasebetle [veriyorsun?]" "Yoo, öyle şey yok. Sebebi nedir? Ne münasebetle [veriyorsun?]"

Ben İzmit'te kağıt fabrikasının orada camide namaz kılıyorum.Ben İzmit'te kağıt fabrikasının orada camide namaz kılıyorum. Yanımda ihtiyar birisi güzel ibadet ediyor. Hâlini sevdim, takvâ ehli bir insan.Yanımda ihtiyar birisi güzel ibadet ediyor. Hâlini sevdim, takvâ ehli bir insan. Kolu yamalı yamalı, hırpânî kılıklı. Namaz bitti, cebimde emanet zekât parası vardı; Kolu yamalı yamalı, hırpânî kılıklı. Namaz bitti, cebimde emanet zekât parası vardı;

"Amca, şu beş bin lirayı al." dedim. Yüzüme baktı, paraya baktı. Elini uzatmıyor; "Amca, şu beş bin lirayı al." dedim.

Yüzüme baktı, paraya baktı. Elini uzatmıyor;

"Bu ne parası?" diyor. "Bu ne parası?" diyor.

"İşte ihtiyacın varsa al, bu parayı kullan." dedim, gönlü incinmesin diye. "İşte ihtiyacın varsa al, bu parayı kullan." dedim, gönlü incinmesin diye.

"Zekât mı?" dedi. Onun üzerine "zekât" dedim. "Zekât mı?" dedi.

Onun üzerine "zekât" dedim.

Aldı ama beni terletti. Neticede aldı ama terledim. Aldı ama beni terletti. Neticede aldı ama terledim.

Medine-i Münevvere'de zenciler var, kadınlar, çarşaflar [a bürünürler],Medine-i Münevvere'de zenciler var, kadınlar, çarşaflar [a bürünürler], bir köşeye otururlar, önüne üç parça bir şey koyar, işte satılık.bir köşeye otururlar, önüne üç parça bir şey koyar, işte satılık. Ona birisi bir para vermeye gitmiş, "Yok" demiş, "ben bugünkü rızkımı,Ona birisi bir para vermeye gitmiş, "Yok" demiş, "ben bugünkü rızkımı, beni geçindirecek miktar parayı aldım, bir başka fakire ver." demiş. beni geçindirecek miktar parayı aldım, bir başka fakire ver." demiş.

Müslüman gözü tok olacak. Çünkü rızkı insana Allah gönderiyor. Müslüman gözü tok olacak. Çünkü rızkı insana Allah gönderiyor.

Allah hepimizi haramdan kurtarsın. Her çeşit günahtan kurtarsın. Allah hepimizi haramdan kurtarsın. Her çeşit günahtan kurtarsın.

Sonra, ikincisi kan dökmek. "İki müslüman kılıçlarını çekmiş olarak karşı karşıya gelirse..." diyor.Sonra, ikincisi kan dökmek. "İki müslüman kılıçlarını çekmiş olarak karşı karşıya gelirse..." diyor. Şimdi kılıç yok, tamam. Şimdi de "tabancalarını çekmişse" demek bu. Şimdi kılıç yok, tamam. Şimdi de "tabancalarını çekmişse" demek bu. Bunun ardından çıkan mâna o.Bunun ardından çıkan mâna o. "Hem ölen hem öldüren cehennemdedir." diyor Peygamber Efendimiz. Diyorlar ki; "Hem ölen hem öldüren cehennemdedir." diyor Peygamber Efendimiz. Diyorlar ki;

"Öldüren cehennemde olacak, anladık ama ölenin cehennemde olması niye?" "Öldüren cehennemde olacak, anladık ama ölenin cehennemde olması niye?"

"E o da onu öldürmek için kılıcı çekmemiş miydi?" "E o da onu öldürmek için kılıcı çekmemiş miydi?"

Fırsat ötekisine geçti, o öldürdü. Buna geçseydi bu da öldürmek için geçmedi mi karşısına?Fırsat ötekisine geçti, o öldürdü. Buna geçseydi bu da öldürmek için geçmedi mi karşısına? Onun için cehennemde olacak, niyetinden dolayı.Onun için cehennemde olacak, niyetinden dolayı. Hem öldürülecek hem cehenneme gidecek. Ne kötü durum!Hem öldürülecek hem cehenneme gidecek. Ne kötü durum! Öldürse de cehennemde, o da ne kötü durum, ölse de cehennemde. Öldürse de cehennemde, o da ne kötü durum, ölse de cehennemde.

Bu ne demek? "Müslüman müslümanın karşısına silahını, kılıcını alıp da çıkmasın" demek.Bu ne demek?

"Müslüman müslümanın karşısına silahını, kılıcını alıp da çıkmasın" demek.
Bu kadar basit, anlaşılmayan bir şey yok. "E hocam kendisi gelirse?" Bu kadar basit, anlaşılmayan bir şey yok.

"E hocam kendisi gelirse?"

Peygamber Efendimiz âhir zamanda bu gibi haller olabileceğini bildiriyor. Peygamber Efendimiz âhir zamanda bu gibi haller olabileceğini bildiriyor.

Hadîs-i şerîfte bize tavsiyesi; "O zaman Âdem aleyhisselam'ın hayırlı oğlu gibi olun." Hadîs-i şerîfte bize tavsiyesi;

"O zaman Âdem aleyhisselam'ın hayırlı oğlu gibi olun."

Ne demek istedi? Hz. Âdemin iki oğlundan bir tanesi ötekisini öldürdü. Kabil, Habil'i öldürdü. Ne demek istedi?

Hz. Âdemin iki oğlundan bir tanesi ötekisini öldürdü. Kabil, Habil'i öldürdü.

Nasıl öldürdü? Yakasına yapıştı, dedi ki; Nasıl öldürdü?

Yakasına yapıştı, dedi ki;

Kâle le-aktülenneke. "Seni muhakkak ve muhakkak öldüreceğim!" Kâle le-aktülenneke. "Seni muhakkak ve muhakkak öldüreceğim!"

Sinirlendi, kızdı... Kin, haset... "Öldüreceğim seni!" Sinirlendi, kızdı... Kin, haset... "Öldüreceğim seni!"

Öldürülen mübareğin cevabı, diyor ki; Öldürülen mübareğin cevabı, diyor ki;

Le-in basatte ileyye yedeke li-taktülenî mâ ene bi-bâsitin yediye ileyke le-aktüleke.Le-in basatte ileyye yedeke li-taktülenî mâ ene bi-bâsitin yediye ileyke le-aktüleke. "Sen elini bana öldürmek üzere kaldırırsan, uzatsan ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam." "Sen elini bana öldürmek üzere kaldırırsan, uzatsan ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam."

Uzatmıyor. Çünkü kardeş, çünkü müslüman… Uzatmıyor. Çünkü kardeş, çünkü müslüman…

Muhterem kardeşlerim! Kavga iki kişiyle olur. Bir kişiyle kavga olur mu? Muhterem kardeşlerim!

Kavga iki kişiyle olur. Bir kişiyle kavga olur mu?

İnsanı tımarhaneye götürürler, tek başına kendisiyle kavga ediyor veyahut havaya yumruk sallıyor...İnsanı tımarhaneye götürürler, tek başına kendisiyle kavga ediyor veyahut havaya yumruk sallıyor... Olmaz, tımarhaneye gider. Kavga iki kişiyle olur.Olmaz, tımarhaneye gider. Kavga iki kişiyle olur. İki taraf kavgayı istediği zaman kavga olur. Bir taraf istemezse kavga söner. İki taraf kavgayı istediği zaman kavga olur. Bir taraf istemezse kavga söner.

Bak ne diyor Peygamber Efendimiz; "Ramazan'da size birisi gelir, söverse, çatarsa deyin ki; Bak ne diyor Peygamber Efendimiz;

"Ramazan'da size birisi gelir, söverse, çatarsa deyin ki;

İnnî sâimun, innî sâimun… 'Ben oruçluyum, ben oruçluyum.' Uymayın." diyor. İnnî sâimun, innî sâimun… 'Ben oruçluyum, ben oruçluyum.' Uymayın." diyor.

"Gelip sataşırsa, söverse, sayarsa 'Ben oruçluyum.' deyin, uymayın." diyor. Uymazsan olmaz. "Gelip sataşırsa, söverse, sayarsa 'Ben oruçluyum.' deyin, uymayın." diyor.

Uymazsan olmaz.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"Haklı olduğu halde bir münakaşadan çekiliveren -baktı ki iş uzayacak,"Haklı olduğu halde bir münakaşadan çekiliveren -baktı ki iş uzayacak, 'Peki kardeşim, tamam...'- kimseye cennetin avlusunda bir köşkü garanti ediyorum!" diyor. 'Peki kardeşim, tamam...'- kimseye cennetin avlusunda bir köşkü garanti ediyorum!" diyor.

Biraz da haklı olduğumuz zaman susmayı, biraz geri çekilmeyi öğrenelim. Biraz da haklı olduğumuz zaman susmayı, biraz geri çekilmeyi öğrenelim.

"Ben senin kafanı kırarım!" "Ben de senin kafanı kırarım!" diyoruz. Karşılıklı. "Ben senin kafanı kırarım!"

"Ben de senin kafanı kırarım!" diyoruz. Karşılıklı.

"Ben seni döverim!" "Ben de seni döverim!" "Sen şöylesin." "Sen de öylesin." "Ben seni döverim!"

"Ben de seni döverim!"

"Sen şöylesin."

"Sen de öylesin."

Tam karşılık veriyor. "Tamam tamam…" dese kavga olmayacak. Tam karşılık veriyor. "Tamam tamam…" dese kavga olmayacak.

Kavgalar ekseriyetle "O bana yan baktı, ben de ona yan baktım.O bana vurdu, ben de ona vurdum." usûlünden gidiyor. Kavgalar ekseriyetle "O bana yan baktı, ben de ona yan baktım.O bana vurdu, ben de ona vurdum." usûlünden gidiyor.

Müslüman müslümanın karşısında kavgayı üretici, meydana getirici olmayacak.Müslüman müslümanın karşısında kavgayı üretici, meydana getirici olmayacak. Demirle çakmak taşı, çat vurulduğu zaman kıvılcım çıkıyor. Vurulmazsa olmaz, buna iki şey lazım. Demirle çakmak taşı, çat vurulduğu zaman kıvılcım çıkıyor. Vurulmazsa olmaz, buna iki şey lazım.

Onun için müslüman müslümanın karşısında, bu hadislerden öğrendiğimiz,Onun için müslüman müslümanın karşısında, bu hadislerden öğrendiğimiz, kavgacı durumunda durmayacak. "Tamam tamam, peki hata etmişim, affet…" diyecek.kavgacı durumunda durmayacak. "Tamam tamam, peki hata etmişim, affet…" diyecek. Büyüklerimizden öyle gördük. "Peki peki, tamam..." Büyüklerimizden öyle gördük. "Peki peki, tamam..."

Hemen savışıp korktuğundan mı?! Ne korkması; onun gibi dört tanesi gelse sıksa suyunu çıkartır.Hemen savışıp korktuğundan mı?! Ne korkması; onun gibi dört tanesi gelse sıksa suyunu çıkartır. Ama Allah'tan korkuyor, kavga etmek istemiyor. Bir bu, kan dökmek var. Ama Allah'tan korkuyor, kavga etmek istemiyor.

Bir bu, kan dökmek var.

Bir de Kur'an'ın şiirle tebdili var. Şiir tercih edilip Kur'an tercih edilmiyor. Böyle olmayacağız.Bir de Kur'an'ın şiirle tebdili var. Şiir tercih edilip Kur'an tercih edilmiyor. Böyle olmayacağız. Ya eğlence ciddi ilmi işlere, Kur'an öğrenmeye tercih ediliyorYa eğlence ciddi ilmi işlere, Kur'an öğrenmeye tercih ediliyor ya da Kur'an gayri ciddi bir tarzda istimal olunuyor, o kıraati vesairesi...ya da Kur'an gayri ciddi bir tarzda istimal olunuyor, o kıraati vesairesi... Her iki mâna da yanlış. Her iki mâna da yanlış.

Biz ilmi tercih edeceğiz. Kur'an'ın tarafında olacağız. Ehli Kur'an olacağız.Biz ilmi tercih edeceğiz. Kur'an'ın tarafında olacağız. Ehli Kur'an olacağız. Muhibb-i Kur'an olacağız, o yolda yürüyeceğiz. Öbür tarafta değil.Muhibb-i Kur'an olacağız, o yolda yürüyeceğiz. Öbür tarafta değil. Öbür tarafta şarkı, eğlence çok çok fazla...Öbür tarafta şarkı, eğlence çok çok fazla... Aman ne güzel saz sesleri geliyor, dımpırtılar, zımbırtılar…Aman ne güzel saz sesleri geliyor, dımpırtılar, zımbırtılar… Onların arkası, onlar cehenneme davet eden şeyler... Onların arkası, onlar cehenneme davet eden şeyler...

"Burada biraz işte hocanın karşısında diz çöküyorsun, oturuyorsun, dizin uyuşuyor…" "Burada biraz işte hocanın karşısında diz çöküyorsun, oturuyorsun, dizin uyuşuyor…"

Bunun âhirette sevabı var. Bunun ecri fazla. Hocamız öyle söylerdi: Bunun âhirette sevabı var. Bunun ecri fazla.

Hocamız öyle söylerdi:

"Fâni dünya hoştur amma akıbet mevt olmasa..." "Fâni dünya hoştur amma akıbet mevt olmasa..."

Fâni dünya güzeldir tabii; Çamlıca'nın safası vardır, Boğaz'ın püfür püfür esintisi vardır,Fâni dünya güzeldir tabii; Çamlıca'nın safası vardır, Boğaz'ın püfür püfür esintisi vardır, Emirgan'ın şahane çayı vardır, ne güzel lokantalar vardır, ne lüks yerler vardır,Emirgan'ın şahane çayı vardır, ne güzel lokantalar vardır, ne lüks yerler vardır, ne güzel oteller vardır, balkonlarından denize baktığın zaman için gönlün ferahlanır...ne güzel oteller vardır, balkonlarından denize baktığın zaman için gönlün ferahlanır... Fâni dünya hoştur ama akıbet mevt olmasa...Fâni dünya hoştur ama akıbet mevt olmasa... Sonunda sorgu hesap olmasa, o akıbet ölüm olmasa, ayrılık olmasa... Sonunda sorgu hesap olmasa, o akıbet ölüm olmasa, ayrılık olmasa...

Peygamber Efendimiz yapamaz mıydı acaba? En lüks tarzda yaşamayı yapamaz mıydı? Peygamber Efendimiz yapamaz mıydı acaba? En lüks tarzda yaşamayı yapamaz mıydı?

Yapardı. İstemedi. Peygamber Efendimiz bu dünyayı istemedi. Yapardı. İstemedi. Peygamber Efendimiz bu dünyayı istemedi.

Biz de onun ümmetiyiz, biz de onun yolunda olmalıyız.Biz de onun ümmetiyiz, biz de onun yolunda olmalıyız. Dünyaya meyletmemeliyiz, Kur'an'a meyletmeliyiz.Dünyaya meyletmemeliyiz, Kur'an'a meyletmeliyiz. Eğlenceye meyletmemeliyiz, ilme meyletmeliyiz.Eğlenceye meyletmemeliyiz, ilme meyletmeliyiz. Gayri ciddiliğe, sululuğa, lâubaliliğe meyletmemeliyiz. Ciddi olmalıyız. Gayri ciddiliğe, sululuğa, lâubaliliğe meyletmemeliyiz. Ciddi olmalıyız.

Müslüman ciddi insandır. Sorumlu insandır. Allah indinde mesuliyeti vardır. Müslüman ciddi insandır. Sorumlu insandır. Allah indinde mesuliyeti vardır.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi ehli Kur'an eylesin. Kur'an'ı sevmeyi nasip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi ehli Kur'an eylesin. Kur'an'ı sevmeyi nasip eylesin. Kur'an'a hâdim, Kur'an'a hizmet edici kullar olalım. Her yönden...Kur'an'a hâdim, Kur'an'a hizmet edici kullar olalım. Her yönden... Her birimiz evimizde Kur'ân-ı Kerîmler okunsun. Çocuklarımıza Kur'ân-ı Kerîm öğretilsin.Her birimiz evimizde Kur'ân-ı Kerîmler okunsun. Çocuklarımıza Kur'ân-ı Kerîm öğretilsin. Hayatımıza Kur'ân-ı Kerîm ışık tutsun.Hayatımıza Kur'ân-ı Kerîm ışık tutsun. Allahu Teâlâ hazretleri bizi Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine erdirsin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine erdirsin. O Kur'ân-ı Kerîmler ki evlerimizde, raflarımızda, kütüphanelerimizde, cüz keselerimizde,O Kur'ân-ı Kerîmler ki evlerimizde, raflarımızda, kütüphanelerimizde, cüz keselerimizde, duvarlarımızda, çivilerimizde asılı durur,duvarlarımızda, çivilerimizde asılı durur, onlar bizim yakamıza yapışıp da âhirette davacı olmasınlar; bize şefaatçi olsunlar. onlar bizim yakamıza yapışıp da âhirette davacı olmasınlar; bize şefaatçi olsunlar.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele-i Şerîfe. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele-i Şerîfe.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2