Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Hz.Peygamber(Sav) Sevgisi; Müslümana Çatan Din Düşmanları ve Ezanın Şerefi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Rebîü'l-Âhir 1406 / 09.01.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cehenneme Girip Çıkacak Olan Müslümanların Durumu, Kur'an-ı Kerim'de "Gün" Kavramı, Sıla-i Rahim Rızkı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hz.Peygamber(Sav) Sevgisi; Müslümana Çatan Din Düşmanları ve Ezanın Şerefi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Rebîü'l-Âhir 1406 / 09.01.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cehenneme Girip Çıkacak Olan Müslümanların Durumu, Kur'an-ı Kerim'de "Gün" Kavramı, Sıla-i Rahim Rızkı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn. Vesselâtu vesselâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirinel-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn. Vesselâtu vesselâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emma ba'dü Fe'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâhEmma ba'dü

Fe'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl; Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl;

İnne ünâsen min ehli lâ ilâhe illallâhu yedhulûne'n-nâra bi-zunûbihim fe-yekûlu le-hümİnne ünâsen min ehli lâ ilâhe illallâhu yedhulûne'n-nâra bi-zunûbihim fe-yekûlu le-hüm ehlü'l-lâti ve'l-'uzzâ mâ ağnâ anküm kavlüküm lâ ilâhe illallahu ve entüm me'anâ fi'n-nâri ehlü'l-lâti ve'l-'uzzâ mâ ağnâ anküm kavlüküm lâ ilâhe illallahu ve entüm me'anâ fi'n-nâri fe-yeğdabu teâlâ fe-yuhricühüm fe-yülkîhim fî-nehri'l-hayâti fe-yebraûne min-hurukihim fe-yeğdabu teâlâ fe-yuhricühüm fe-yülkîhim fî-nehri'l-hayâti fe-yebraûne min-hurukihim ke-mâ yebraü'l-kameru min-kusûfihî ve yedhulûne'l-cennete ve yüsemmûne fî-he'l-cehennemiyyîn. ke-mâ yebraü'l-kameru min-kusûfihî ve yedhulûne'l-cennete ve yüsemmûne fî-he'l-cehennemiyyîn.

Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev ke-mâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev ke-mâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Rabbimiz dünya ve âhiretin hayırlarına cümlenizi, cümlemizi nâil eylesin. Rabbimiz dünya ve âhiretin hayırlarına cümlenizi, cümlemizi nâil eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar şu mübarek Cuma akşamında, şu mübarek mescitte Allah'ın lütfuyla, izniyle okuyacağız. bir miktar şu mübarek Cuma akşamında, şu mübarek mescitte Allah'ın lütfuyla, izniyle okuyacağız.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve açıklanmasına geçmeden önce buyurun evvela hepimizBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve açıklanmasına geçmeden önce buyurun evvela hepimiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye ve cümle âlinin, ashabının, etbaının ervahına hediye olsun diye,ve cümle âlinin, ashabının, etbaının ervahına hediye olsun diye, sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyaullahın ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri, mürebbileri,sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyaullahın ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri, mürebbileri, verese-i enbiyâ olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyyü'l-Mürtezâ'danverese-i enbiyâ olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyyü'l-Mürtezâ'dan müteselsilen şeyhimiz üstadımız Muhammed Zahid Koktu hazretlerine kadar güzerân eylemiş olan müteselsilen şeyhimiz üstadımız Muhammed Zahid Koktu hazretlerine kadar güzerân eylemiş olan silsilemiz mensuplarının ve halifelerinin, müritlerinin ruhlarına hediye olsun diye, silsilemiz mensuplarının ve halifelerinin, müritlerinin ruhlarına hediye olsun diye, bu okuduğumuz kitabı yazan Gümüşhaneli hocamızın ruhuna ve hadisleri bu âna gelinceye kadarbu okuduğumuz kitabı yazan Gümüşhaneli hocamızın ruhuna ve hadisleri bu âna gelinceye kadar nakletmiş olan, rivayet etmiş olan ravilerin, alimlerin, hadisçilerin ruhlarına hediye olsun diye,nakletmiş olan, rivayet etmiş olan ravilerin, alimlerin, hadisçilerin ruhlarına hediye olsun diye, şu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhu şâd olsun diye,şu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhu şâd olsun diye, cümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın ruhlarına ve bilhassa şu caminin yapılmasınacümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın ruhlarına ve bilhassa şu caminin yapılmasına yaşamasına yardım etmiş olanların ruhlarına hediye olsun diye ve uzaktan yakındanyaşamasına yardım etmiş olanların ruhlarına hediye olsun diye ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu mübarek Cuma akşamında şu mescide toplanmış bulunanbu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu mübarek Cuma akşamında şu mescide toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olmak üzere, siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olmak üzere, biz yaşayan müslümanlarında Rabbimizin rızasına uygun ömür sürüp, sevdiği amelleri işleyip, biz yaşayan müslümanlarında Rabbimizin rızasına uygun ömür sürüp, sevdiği amelleri işleyip, sevdiği sıfatlarla muttasıf olup, sevdiği ahlâklarla mutahallık olup huzuruna yüzümüz ak,sevdiği sıfatlarla muttasıf olup, sevdiği ahlâklarla mutahallık olup huzuruna yüzümüz ak, alnımız açık sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye alnımız açık sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım ondan sonra başlayalım, buyurun. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım ondan sonra başlayalım, buyurun.

Dersimizin başında metnini okumuş olduğumuz ilk hadîs-i şerîfDersimizin başında metnini okumuş olduğumuz ilk hadîs-i şerîf cehenneme girip çıkacak olan müslümanlarla ilgilidir.cehenneme girip çıkacak olan müslümanlarla ilgilidir. Enes b. Mâlik radıyallahu anh'ın, Efendimiz'den rivayet ettiğine göre, Enes b. Mâlik radıyallahu anh'ın, Efendimiz'den rivayet ettiğine göre, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki; Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki;

İnne ünâsen min ehli lâ ilâhe illallâhu yedhulûne'n-nâra bi-zunûbihim. Unâs, "insanlar" demektir.İnne ünâsen min ehli lâ ilâhe illallâhu yedhulûne'n-nâra bi-zunûbihim. Unâs, "insanlar" demektir. İnne ünâsen min ehli lâ ilâhe illallâh. "Lâ ilâhe illallah kelime-i tevhîdinin ehli olan İnne ünâsen min ehli lâ ilâhe illallâh. "Lâ ilâhe illallah kelime-i tevhîdinin ehli olan yani Lâ ilâhe illallah diyen Allah'ın varlığına birliğine inanmış bulunanyani Lâ ilâhe illallah diyen Allah'ın varlığına birliğine inanmış bulunan insanlardan bir kısım, bir grup kişiler..." Yedhulûne'n-nâra. "Cehenneme girecekler."insanlardan bir kısım, bir grup kişiler..." Yedhulûne'n-nâra. "Cehenneme girecekler." Bi-zunûbihim. "Günahlarından dolayı..."Bi-zunûbihim. "Günahlarından dolayı..." Günahları mukabelesinde cezalarını çekmek için cehenneme düşecekler, o ateşte yanacaklar. Günahları mukabelesinde cezalarını çekmek için cehenneme düşecekler, o ateşte yanacaklar.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi cehennemden âzat eylesin, ilk girenlerle cennetine dahil eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi cehennemden âzat eylesin, ilk girenlerle cennetine dahil eylesin.

Bu müslümancıklar cehenneme girince, Fe-yekûlu le-hüm ehlü'l-lâti ve'l-'uzzâ.Bu müslümancıklar cehenneme girince, Fe-yekûlu le-hüm ehlü'l-lâti ve'l-'uzzâ. "Lat ve Uzza putlarının ehli olan, onlara tapan müşrikler, bu müslümanlara diyecekler ki...""Lat ve Uzza putlarının ehli olan, onlara tapan müşrikler, bu müslümanlara diyecekler ki..." Mâ ağnâ anküm kavlüküm lâ ilâhe illallahu ve entüm me'anâ fi'n-nâri. Mâ ağnâ anküm kavlüküm lâ ilâhe illallahu ve entüm me'anâ fi'n-nâri. "İşte siz de bizimle beraber cehennem ateşinde yanıyorsunuz,"İşte siz de bizimle beraber cehennem ateşinde yanıyorsunuz, sizin lâ ilâhe illallah demeniz size bir fayda sağlamadı." sizin lâ ilâhe illallah demeniz size bir fayda sağlamadı."

Biz müşrikiz, ehl-i Lat'ız, ehl-i Uzza'yız.Biz müşrikiz, ehl-i Lat'ız, ehl-i Uzza'yız. Lat putuna tapıyorduk, Uzza'ya tapıyorduk, cehenneme girdik.Lat putuna tapıyorduk, Uzza'ya tapıyorduk, cehenneme girdik. E siz lâ ilâhe illallah dediniz, siz de girdiniz. Bir fayda sağlamadı size lâ ilâhe illallah sözü deyince, E siz lâ ilâhe illallah dediniz, siz de girdiniz. Bir fayda sağlamadı size lâ ilâhe illallah sözü deyince,

Fe-yeğdabu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri o müşriklere gazaba gelecek." Fe-yeğdabu teâlâ. "Allahu Teâlâ hazretleri o müşriklere gazaba gelecek."

Allahu Teâlâ hazretleri adaletlidir, aziz-i züntikamdır; mücrimlerden intikam alıcıdır.Allahu Teâlâ hazretleri adaletlidir, aziz-i züntikamdır; mücrimlerden intikam alıcıdır. Rahmeti de vardır, ikâbı da vardır, ikâb ceza yani. Allah rahmet sahibidir, elîm ikab sahibidir. Rahmeti de vardır, ikâbı da vardır, ikâb ceza yani. Allah rahmet sahibidir, elîm ikab sahibidir. Yani âsi gelenler titresinler, korksunlar, mahvolsunlar. Yani âsi gelenler titresinler, korksunlar, mahvolsunlar. Yolunca gidenler de sevinsinler, müjdelensinler ki sevabı, müjdeli mükâfatları vardırYolunca gidenler de sevinsinler, müjdelensinler ki sevabı, müjdeli mükâfatları vardır ama isyan edenlere de cezası vardır. O adaletinden dolayı onlar yine ceza çekecek. ama isyan edenlere de cezası vardır. O adaletinden dolayı onlar yine ceza çekecek.

"Zerre kadar hayır işleyen bu hayrının mukabilini görecek, "Zerre kadar hayır işleyen bu hayrının mukabilini görecek, zerre kadar şer işleyen bu şerrinin karşılığını görecek.zerre kadar şer işleyen bu şerrinin karşılığını görecek. "Fe-men ya'mel miskâle zerretin hayran yerahû ve men ya'mel miskâle zerretin şerran yerahû."Fe-men ya'mel miskâle zerretin hayran yerahû ve men ya'mel miskâle zerretin şerran yerahû. Yani buna hiç kimse itiraz bile edemez, boynunu büker.Yani buna hiç kimse itiraz bile edemez, boynunu büker. İtiraza mahali yok ki; kendisi âsi gelmiş, kimse bir şey diyecek durumda değil. İtiraza mahali yok ki; kendisi âsi gelmiş, kimse bir şey diyecek durumda değil.

Bu böyle ama cehennem ehli öyle deyince Allahu Teâlâ hazretleriBu böyle ama cehennem ehli öyle deyince Allahu Teâlâ hazretleri onlara gazap edecek ve sonra Fe-yuhricühüm. "Onları cehennemden çıkartacak."onlara gazap edecek ve sonra Fe-yuhricühüm. "Onları cehennemden çıkartacak." Zaten cezaları miktarında yanacak müslümanlar, ebedî yanmayacak.Zaten cezaları miktarında yanacak müslümanlar, ebedî yanmayacak. Hüm fî-hâ hâlidûn olan yani cehennemde ebedî kalıcı olanlar kâfirler, müşrikler. Hüm fî-hâ hâlidûn olan yani cehennemde ebedî kalıcı olanlar kâfirler, müşrikler. Onlar hep ebedî yanacaklar ama bunlar bir müddet yanıp çıkacaklar.Onlar hep ebedî yanacaklar ama bunlar bir müddet yanıp çıkacaklar. Fe-yuhricühüm. "Allahu Teâlâ o müşriklere gazap edip bu lâ ilâhe illallah diyenFe-yuhricühüm. "Allahu Teâlâ o müşriklere gazap edip bu lâ ilâhe illallah diyen mü'minleri cehennemden çıkartacak" Fe-yülkîhim fî-nehri'l-hayâti. "Hayat nehrine bunları atacak." mü'minleri cehennemden çıkartacak" Fe-yülkîhim fî-nehri'l-hayâti. "Hayat nehrine bunları atacak." Kömür gibi yanmış olan bu müslümanlar bu hayat nehrine girince, Kömür gibi yanmış olan bu müslümanlar bu hayat nehrine girince, hatta başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki nasıl taş kömürü sobaya girdiği zaman birbirine yapışır,hatta başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki nasıl taş kömürü sobaya girdiği zaman birbirine yapışır, kitleleşir, kenetlenir, hatta yukarıdan bazen bir şey ile kitleleşir, kenetlenir, hatta yukarıdan bazen bir şey ile tak tak tak vurup parçalamak icap eder, öyle olacaklar. tak tak tak vurup parçalamak icap eder, öyle olacaklar.

Allah etmesin, Allah o şeyleri göstermesin. Allah etmesin, Allah o şeyleri göstermesin.

O yanmış olanlar o hayat nehrinde, Fe-yebraûne min-hurukihim.O yanmış olanlar o hayat nehrinde, Fe-yebraûne min-hurukihim. "Yanıklarından beri olacaklar, kurtulacaklar, yanıkları gidecek." Nasıl? "Yanıklarından beri olacaklar, kurtulacaklar, yanıkları gidecek."

Nasıl?

Ke-mâ yebraü'l-kameru min-kusûfihî. "Kamerin, ay tutulmasından sıyrılıp çıktığı gibi." Ke-mâ yebraü'l-kameru min-kusûfihî. "Kamerin, ay tutulmasından sıyrılıp çıktığı gibi."

Malum kamer dolunay iken, bedir halinde iken, eğer güneş ile kamerin arasında dünya bulunursa,Malum kamer dolunay iken, bedir halinde iken, eğer güneş ile kamerin arasında dünya bulunursa, hiza bakımından denk gelirse, o zaman dünyanın gölgesi ayın mehtabının üstüne düşer.hiza bakımından denk gelirse, o zaman dünyanın gölgesi ayın mehtabının üstüne düşer. Bakarsınız geceleyin mehtap var idi; bir köşesinden gölge başlar,Bakarsınız geceleyin mehtap var idi; bir köşesinden gölge başlar, hoop her tarafı kapkaranlık oluverir, ay tutuldu deriz. Yani küsuf hadisesi oldu.hoop her tarafı kapkaranlık oluverir, ay tutuldu deriz. Yani küsuf hadisesi oldu. Ama tabii zaman ilerleyince hem dünya dönüyor hem ay hareket halinde hem güneş hareket halinde,Ama tabii zaman ilerleyince hem dünya dönüyor hem ay hareket halinde hem güneş hareket halinde, o gölge oradan sıyrılınca o kamer de, o bedir halindeki ay da, o gölge oradan sıyrılınca o kamer de, o bedir halindeki ay da, o küsufundan sıyrılıp tekrar pırıl pırıl olur ya, işte ona benzetiyor Efendimiz. o küsufundan sıyrılıp tekrar pırıl pırıl olur ya, işte ona benzetiyor Efendimiz. "Dolunayın ay tutulması gölgesinden sıyrılıp çıktığı gibi onlar da yanıklarından sıyrılıp çıkarlar." "Dolunayın ay tutulması gölgesinden sıyrılıp çıktığı gibi onlar da yanıklarından sıyrılıp çıkarlar." Demek ki dolunay gibi yine pırıl pırıl olacaklar.Demek ki dolunay gibi yine pırıl pırıl olacaklar. O kapkara yanıklı müslümancıklar,O kapkara yanıklı müslümancıklar, o hayat nehrine girip yıkandıktan sonra dolunay gibi pırıl pırıl olacaklar. o hayat nehrine girip yıkandıktan sonra dolunay gibi pırıl pırıl olacaklar.

Ve yedhulûne'l-cennete. "Cennete girecekler." Ve yüsemmûne fî-hâ.Ve yedhulûne'l-cennete. "Cennete girecekler." Ve yüsemmûne fî-hâ. "Orada bunlara ne isim verilecek?" el-Cehennemiyyîn."Orada bunlara ne isim verilecek?" el-Cehennemiyyîn. "Bunlar cehennemliklerdir, cehennemden çıkmalardır." "Bunlar cehennemliklerdir, cehennemden çıkmalardır." Cehennemde bir müddet yanıp da ondan sonra gelip buraya,Cehennemde bir müddet yanıp da ondan sonra gelip buraya, cennete girmişlerdir manasında el-Cehennemiyyîn denilecek. cennete girmişlerdir manasında el-Cehennemiyyîn denilecek.

Bu hadîs-i şerîf bu kadar da başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki onlar bu ismi de sevmeyecekler.Bu hadîs-i şerîf bu kadar da başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki onlar bu ismi de sevmeyecekler. Kim sever, yani cehennemle ilgili isimlerinin bile olmasına gönülleri razı olmayacak, diyecekler ki; Kim sever, yani cehennemle ilgili isimlerinin bile olmasına gönülleri razı olmayacak, diyecekler ki;

"Yâ Rabbi! Bu isim hoşumuza gitmedi bizim." "Yâ Rabbi! Bu isim hoşumuza gitmedi bizim."

O isim silinecek, o isim verilmez olacak diye bir başka hadîs-i şerîften öğreniyoruz.O isim silinecek, o isim verilmez olacak diye bir başka hadîs-i şerîften öğreniyoruz. Bir başka hadîs-i şerîften de yine biliyoruz ki; tüktebü 'alâ cibâhihim. "Alınlarına yazılacak ki..."Bir başka hadîs-i şerîften de yine biliyoruz ki; tüktebü 'alâ cibâhihim. "Alınlarına yazılacak ki..." Hâulâi utakâü'r-rahmân.Hâulâi utakâü'r-rahmân. "İşte bunlar Allah'ın cehennemden âzat ettikleri bahtiyarlardır diye yazılacak alınlarına." "İşte bunlar Allah'ın cehennemden âzat ettikleri bahtiyarlardır diye yazılacak alınlarına."

Allahu Teâlâ hazretleri bizi cennete doğrudan doğruya ilk girenlerle girenlerden eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi cennete doğrudan doğruya ilk girenlerle girenlerden eylesin. Cehennemde yakmasın, dünyada rızasına uygun ömür sürmeyi nasip eylesin.Cehennemde yakmasın, dünyada rızasına uygun ömür sürmeyi nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bize akıl nimeti vermiştir, bu akıl nimetini kullanıp da Allahu Teâlâ hazretleri bize akıl nimeti vermiştir, bu akıl nimetini kullanıp da onun verdiği öteki nimetlere şükretmeyi nasip etsin. onun verdiği öteki nimetlere şükretmeyi nasip etsin.

O bizi nimetlerine gark edip dururken bizim de edepsizlik edipO bizi nimetlerine gark edip dururken bizim de edepsizlik edip günahlara dalıp gitmemiz çok büyük bir tezattır.günahlara dalıp gitmemiz çok büyük bir tezattır. Allah bize akıl fikir versin, yani yürek dayanılacak bir hal değildir ama nefisler uyanıyor,Allah bize akıl fikir versin, yani yürek dayanılacak bir hal değildir ama nefisler uyanıyor, kalkıyor, kabarıyor, şeytan aldatıyor da insanlar Allah'ın bunca nimeti üzerinde iken,kalkıyor, kabarıyor, şeytan aldatıyor da insanlar Allah'ın bunca nimeti üzerinde iken, yine o nimetleri ihsan eden Allahu Teâlâ hazretlerine âsi olup duruyorlar.yine o nimetleri ihsan eden Allahu Teâlâ hazretlerine âsi olup duruyorlar. Hem nimetlerini alıyorlar hem âsi oluyorlar. Yani olacak iş değildir. Hem nimetlerini alıyorlar hem âsi oluyorlar. Yani olacak iş değildir.

Allah bizi öyle edepsizlerden etmesin.Allah bizi öyle edepsizlerden etmesin. Nimetine şükretmeyi nasip etsin, şâkirînden, zâkirînden eylesin, abidlerden, zahidlerden eylesin. Nimetine şükretmeyi nasip etsin, şâkirînden, zâkirînden eylesin, abidlerden, zahidlerden eylesin.

İnne ünâsen min-ümmetî ye'tûne ba'dî yeveddü ehadühüm levişterâ rüyetî bi-ehlihî ve mâlihî. İnne ünâsen min-ümmetî ye'tûne ba'dî yeveddü ehadühüm levişterâ rüyetî bi-ehlihî ve mâlihî.

İkinci hadîs-i şerîf Peygamber Efendimiz'in muhabbetine sahip insanlarla ilgili. İkinci hadîs-i şerîf Peygamber Efendimiz'in muhabbetine sahip insanlarla ilgili.

Peygamber Efendimiz ileride sonradan gelecek insanlara ait de bilgileri Allah ona bildirdiği içinPeygamber Efendimiz ileride sonradan gelecek insanlara ait de bilgileri Allah ona bildirdiği için çok şeyler bilip de bize bildirmiştir, hadîs-i şerîflerinde geçmektedir. çok şeyler bilip de bize bildirmiştir, hadîs-i şerîflerinde geçmektedir. Kendi zamanının insanlarına da ileride olacak şeylere dairKendi zamanının insanlarına da ileride olacak şeylere dair malumat vermiştir Allah'ın izniyle, lütfuyla, bildirmesiyle. Bu hadîs-i şerîfinde de buyuruyor ki; malumat vermiştir Allah'ın izniyle, lütfuyla, bildirmesiyle.

Bu hadîs-i şerîfinde de buyuruyor ki;

İnne ünâsen min-ümmetî. "Benim ümmetimden bir grup insan..."İnne ünâsen min-ümmetî. "Benim ümmetimden bir grup insan..." Ye'tûne ba'dî. "Benden sonra gelmiş olan insanlardan."Ye'tûne ba'dî. "Benden sonra gelmiş olan insanlardan." Benim dünyadan ayrılmamdan sonra dünyaya gelecek insanlardan,Benim dünyadan ayrılmamdan sonra dünyaya gelecek insanlardan, benim ümmetimden öyle kimseler vardır ki; benim ümmetimden öyle kimseler vardır ki;

Yeveddü ehadühüm. "Onlardan bir tanesi sever ki, ister ki..." Levişterâ rüyetî.Yeveddü ehadühüm. "Onlardan bir tanesi sever ki, ister ki..." Levişterâ rüyetî. "Beni görmeyi satın almak mümkün olsa..." Neyle satın alacak? "Beni görmeyi satın almak mümkün olsa..."

Neyle satın alacak?

Bi-ehlihî ve mâlihî. "Aile efradının hepsini verip, malının hepsini verip deBi-ehlihî ve mâlihî. "Aile efradının hepsini verip, malının hepsini verip de tek Resûlullah'ı bir görsem diye hepsinden geçecek kadar sevgisi, muhabbeti çok."tek Resûlullah'ı bir görsem diye hepsinden geçecek kadar sevgisi, muhabbeti çok." Böyle insanlar gelecek diye bildirmiş. Böyle insanlar gelecek diye bildirmiş.

Hakikaten de Allahu Teâlâ hazretlerinin âşık, sâdık kulları hiç eksik olmaz.Hakikaten de Allahu Teâlâ hazretlerinin âşık, sâdık kulları hiç eksik olmaz. Her devirde, her asırda Resûlullah'ın aşkı, muhabbeti ile yanıp duran ve onu görmek içinHer devirde, her asırda Resûlullah'ın aşkı, muhabbeti ile yanıp duran ve onu görmek için elinde nesi varsa her şeyi feda etmeye hazır bulunan, onun sünnetine sımsıkı sarılıpelinde nesi varsa her şeyi feda etmeye hazır bulunan, onun sünnetine sımsıkı sarılıp onun ümmetine hizmet yolunda canla başla çalışan nice insanlar gelip geçmiştir. onun ümmetine hizmet yolunda canla başla çalışan nice insanlar gelip geçmiştir.

Rabbimiz bizi de o edipler, âşıklar, sadıklar zümresine dâhil eylesin. Rabbimiz bizi de o edipler, âşıklar, sadıklar zümresine dâhil eylesin.

İşte her zaman söylediğim bir hususu burada yine zamanı geldi söyleyeyim ki;İşte her zaman söylediğim bir hususu burada yine zamanı geldi söyleyeyim ki; "Ümmetin fesada uğradığı zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere 100 şehit sevabı var." "Ümmetin fesada uğradığı zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere 100 şehit sevabı var."

Allahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılıpAllahu Teâlâ hazretleri bizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılıp o şehit sevaplarını almak nimetine nâil eylesin. o şehit sevaplarını almak nimetine nâil eylesin.

İslâmı iyi anlamak lazım, bizim dinimizin temeli, özü, aslı, esası Resûlullah Efendimiz'e muhabbettir.İslâmı iyi anlamak lazım, bizim dinimizin temeli, özü, aslı, esası Resûlullah Efendimiz'e muhabbettir. Ezanımızda eşhedüenne muhammeden resûlullah var,Ezanımızda eşhedüenne muhammeden resûlullah var, tahiyyatımızda Peygamber Efendimiz'in adını anarız.tahiyyatımızda Peygamber Efendimiz'in adını anarız. Tahiyyattan sonra Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm ederiz.Tahiyyattan sonra Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm ederiz. Namazımızın içinde var, ezanımızda var, ibadetimizde var.Namazımızın içinde var, ezanımızda var, ibadetimizde var. "Peygamber Efendimiz anıldığı zaman ona salât ü selâm getirmeyen cimridir.""Peygamber Efendimiz anıldığı zaman ona salât ü selâm getirmeyen cimridir." "Peygamber Efendimiz anıldığı zaman inadına ona salât ü selâm getirmeyen kâfirdir." diye"Peygamber Efendimiz anıldığı zaman inadına ona salât ü selâm getirmeyen kâfirdir." diye hadîs-i şerîfler var. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde;hadîs-i şerîfler var. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde; "Ben bir kimseye anasından da babasından da evladından da bütün diğer insanların hepsinden de"Ben bir kimseye anasından da babasından da evladından da bütün diğer insanların hepsinden de daha sevgili olmadıkça o kimse hakiki imana ermiş olamaz." [buyuruyor.] daha sevgili olmadıkça o kimse hakiki imana ermiş olamaz." [buyuruyor.]

İslâm'ın özü, aslı, esası, temeli, inceliği, nüktesi, sırrı Peygamber Efendimizi sevmektir.İslâm'ın özü, aslı, esası, temeli, inceliği, nüktesi, sırrı Peygamber Efendimizi sevmektir. İnsanların çoğu bu işten gafil. Hele bu devrin ukala insanları çoğaldı; İnsanların çoğu bu işten gafil. Hele bu devrin ukala insanları çoğaldı; dini bilmez, âyetleri bilmez, hadîs-i şerîfleri bilmez. dini bilmez, âyetleri bilmez, hadîs-i şerîfleri bilmez.

Bir tanesi yazmış ki, dün anlattılar, bir gazetede herhalde neşredilmiş. Kur'ân-ı Kerîm'de; Bir tanesi yazmış ki, dün anlattılar, bir gazetede herhalde neşredilmiş. Kur'ân-ı Kerîm'de;

Hüvellezî halaka's-semâvâti ve'l-arda fî-sitteti eyyamin.Hüvellezî halaka's-semâvâti ve'l-arda fî-sitteti eyyamin. "Semaları ve yeri Allahu Teâlâ hazretleri altı günde yarattı." diye "Semaları ve yeri Allahu Teâlâ hazretleri altı günde yarattı." diye âyet-i kerîmede geçince demiş ki; "Beni çok söyletmesinler, altı günde bu iş olur mu?" demiş. âyet-i kerîmede geçince demiş ki;

"Beni çok söyletmesinler, altı günde bu iş olur mu?" demiş.

Yani sanki kızarsa adam ne söyleyecekse söyleyecek. Ne söylersen söyle!Yani sanki kızarsa adam ne söyleyecekse söyleyecek. Ne söylersen söyle! Ama cahilliğini söylüyor aslında, çünkü gün deyince 24 saat sanıyor, cahil.Ama cahilliğini söylüyor aslında, çünkü gün deyince 24 saat sanıyor, cahil. Kur'ân-ı Kerîm'in öbür âyetlerini okusa, bir âyet-i kerîmede buyuruluyor ki; Kur'ân-ı Kerîm'in öbür âyetlerini okusa, bir âyet-i kerîmede buyuruluyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm, Ve inne yevmen 'ınde rabbike ke-elfi senetin mimmâ te'uddûn.Bismillâhirrahmânirrahîm,

Ve inne yevmen 'ınde rabbike ke-elfi senetin mimmâ te'uddûn.
"Rabbinin indinde bir gün sizin saydıklarınızın hesabıyla bin yıl gibidir." "Rabbinin indinde bir gün sizin saydıklarınızın hesabıyla bin yıl gibidir." Bir günü bin yıl oldu burada. Sonra başka âyet-i kerîmede buyrulmuş ki; Bir günü bin yıl oldu burada.

Sonra başka âyet-i kerîmede buyrulmuş ki;

Ta'rucu'l-melâiketu ve'r-rûhu ileyhi fî-yevmin kâne miktaruhû hamsîne elfe senetin.Ta'rucu'l-melâiketu ve'r-rûhu ileyhi fî-yevmin kâne miktaruhû hamsîne elfe senetin. "Melekler ve ruh denilen ruhu azam denilen o ulu melek Allahu Teâlâ hazretlerine"Melekler ve ruh denilen ruhu azam denilen o ulu melek Allahu Teâlâ hazretlerine uruc ederler, yükselirler, miraç ederler." Ve nasıl bir zaman zarfında miraç ederler? uruc ederler, yükselirler, miraç ederler."

Ve nasıl bir zaman zarfında miraç ederler?

"Bir günü 50 bin sene olan bir zamanda miraca çıkarlar." "Bir günü 50 bin sene olan bir zamanda miraca çıkarlar."

Şaşkın, anlasana bu dünya etrafında döndüğü zaman bir gün ediyor.Şaşkın, anlasana bu dünya etrafında döndüğü zaman bir gün ediyor. Başka bir yıldız kendi etrafında döndüğü zaman onun günü başka türlü olur, Başka bir yıldız kendi etrafında döndüğü zaman onun günü başka türlü olur, daha başka bir yıldız, daha büyüklükte olan dönüşü farklı olan bir yıldız o döndüğü zamandaha başka bir yıldız, daha büyüklükte olan dönüşü farklı olan bir yıldız o döndüğü zaman onun günü başka türlü olur. Aptal adamcağız anlasana!onun günü başka türlü olur. Aptal adamcağız anlasana! Yani günlerin başka başka, başka başka olacağını anlasana!Yani günlerin başka başka, başka başka olacağını anlasana! Oradaki günün devir mânasına, merhale mânasına gelebileceğini müfessirler de açıklamışlardır. Oradaki günün devir mânasına, merhale mânasına gelebileceğini müfessirler de açıklamışlardır.

Yani yarım bilgi, yarım! Kendisi filanca yerde doçent olmuş veyahut falanca mektepte biraz okumuş, Yani yarım bilgi, yarım! Kendisi filanca yerde doçent olmuş veyahut falanca mektepte biraz okumuş, biraz İngilizce vesaire öğrenmiş ama Kur'an öğrenmemiş. biraz İngilizce vesaire öğrenmiş ama Kur'an öğrenmemiş. Bir tarafından bir âyeti okumuş öbür âyetlerden haberi yok.Bir tarafından bir âyeti okumuş öbür âyetlerden haberi yok. "Beni söyletmesinler!" diyor, sen söylesen ne olacak! Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın."Beni söyletmesinler!" diyor, sen söylesen ne olacak! Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın. Senin gibi nice kâfirler gördü bu dünya, niceleri helâk oldular gittilerSenin gibi nice kâfirler gördü bu dünya, niceleri helâk oldular gittiler ama nice insaf ehli âlimler Amerika'dan, İngiltere'den, Fransa'dan, İtalya'dan, Japonya'dan,ama nice insaf ehli âlimler Amerika'dan, İngiltere'den, Fransa'dan, İtalya'dan, Japonya'dan, Hindistan'dan, Pakistan'dan dünyanın her yerinden nice insan da incelediği zaman müslüman oluyor. Hindistan'dan, Pakistan'dan dünyanın her yerinden nice insan da incelediği zaman müslüman oluyor.

İşte bu asırda daha yeni bir tanesi bizim memleketimize de geldi gitti.İşte bu asırda daha yeni bir tanesi bizim memleketimize de geldi gitti. Her zamanda bir vesileyle söylüyoruz. Dur bakalım Tevrat nasılmış, bu İncil nasılmış, Her zamanda bir vesileyle söylüyoruz. Dur bakalım Tevrat nasılmış, bu İncil nasılmış, şu Kur'an nasılmış diye hepsini incelemeye koymuş önüne incelemiş. Kendisi müslüman değil.şu Kur'an nasılmış diye hepsini incelemeye koymuş önüne incelemiş. Kendisi müslüman değil. Kendisi hıristiyan iken incelemeye başlamış, kendisi hıristiyan olduğu halde anlamış ki Kendisi hıristiyan iken incelemeye başlamış, kendisi hıristiyan olduğu halde anlamış ki bugünkü İncil tahrifata uğramış, bozulmuş. Bugünkü Tevrat tahrifata uğramış, bozulmuş. bugünkü İncil tahrifata uğramış, bozulmuş. Bugünkü Tevrat tahrifata uğramış, bozulmuş. Kur'an'ın pırıl pırıl, ışıl ışıl nuraniyetini görüyor, her şeyinin doğru olduğunu anlıyor.Kur'an'ın pırıl pırıl, ışıl ışıl nuraniyetini görüyor, her şeyinin doğru olduğunu anlıyor. Profesör olduğu halde, kendisi hıristiyan olduğu halde, insaflı olduğu için Profesör olduğu halde, kendisi hıristiyan olduğu halde, insaflı olduğu için incelemesinin sonunda bu kitap hak kitaptır diyor, müslüman oluyor.incelemesinin sonunda bu kitap hak kitaptır diyor, müslüman oluyor. Konferans bile veriyor başkalarına, başka âlimlere.Konferans bile veriyor başkalarına, başka âlimlere. Fransız ilimler akademisinde üye kendisi, başka âlimlere konferans veriyor. Diyor ki; Fransız ilimler akademisinde üye kendisi, başka âlimlere konferans veriyor. Diyor ki;

"Daha ilmin yeni öğrenmiş olduğu hakikatleri, bu kadar asır önceden söyleyen şu kitap"Daha ilmin yeni öğrenmiş olduğu hakikatleri, bu kadar asır önceden söyleyen şu kitap doğru demekten başka elinizden ne çare gelir? Kabul etmekten başka elinizden başka ne gelir?" diyedoğru demekten başka elinizden ne çare gelir? Kabul etmekten başka elinizden başka ne gelir?" diye Kur'an'ı göstererek, onlara Kur'an'ın doğru olduğunu söylüyor. Kur'an'ı göstererek, onlara Kur'an'ın doğru olduğunu söylüyor. Bu bizim yarım cahil Arapça bilmez, Kur'an'ı tam okumamış, bir âyetini okumuş öteki âyetinden haberi yok. Bu bizim yarım cahil Arapça bilmez, Kur'an'ı tam okumamış, bir âyetini okumuş öteki âyetinden haberi yok.

Ben Edebiyat Fakültesi'nde tahsildeyken, bizim hocalardan bir tanesi ki Mısır'da, Ben Edebiyat Fakültesi'nde tahsildeyken, bizim hocalardan bir tanesi ki Mısır'da, Almanya'da şöhreti var, her yerde şöhretlenmiş, herkes tanıyor kendisini. Dedi ki; Almanya'da şöhreti var, her yerde şöhretlenmiş, herkes tanıyor kendisini. Dedi ki;

"Şu hocalar da şu dört kadınla evlenmeyi çıkartmışlar.""Şu hocalar da şu dört kadınla evlenmeyi çıkartmışlar." Bizim hocamız, ben talebeyim, dedim ki; "Bu dört kadınla evlenmeyi hocalar çıkartmış değil ki." Bizim hocamız, ben talebeyim, dedim ki; "Bu dört kadınla evlenmeyi hocalar çıkartmış değil ki."

"Yok, hocalar çıkartmış." dedi. "Hayır, Kur'ân'ı Kerîm'in âyetinde var efendim bu." dedim. "Yok, hocalar çıkartmış." dedi.

"Hayır, Kur'ân'ı Kerîm'in âyetinde var efendim bu." dedim.

"Olmaz öyle şey!" Niye olmasın? Açtım Kur'ân-ı Kerîm'i işte bak! "Olmaz öyle şey!"

Niye olmasın? Açtım Kur'ân-ı Kerîm'i işte bak!

Fenkihû mâ tâbe le-küm mine'n-nisâi mesnâ ve sülâse ve rubâ'. âyet-i kerîmeyi okudum.Fenkihû mâ tâbe le-küm mine'n-nisâi mesnâ ve sülâse ve rubâ'. âyet-i kerîmeyi okudum. Ensesini kaşıdı kaldı, ben de şaşırdım kaldım.Ensesini kaşıdı kaldı, ben de şaşırdım kaldım. Adam dünya çapında şöhret kazanmış ve bu konuda eserler yazıyor, daha Kur'an'ı tam okumamış.Adam dünya çapında şöhret kazanmış ve bu konuda eserler yazıyor, daha Kur'an'ı tam okumamış. Hakiki alim olsa yapmaz böyle şeyler. Allahu Teâlâ hazretleri yanıltmasın, Hakiki alim olsa yapmaz böyle şeyler.

Allahu Teâlâ hazretleri yanıltmasın,
şaşırtmasın, nefse şeytana uydurmasın. İnsanın içinde bir nefis vardır, en büyük düşmandır.şaşırtmasın, nefse şeytana uydurmasın.

İnsanın içinde bir nefis vardır, en büyük düşmandır.
İnsanın içinde bir şeytan vardır basbayağı aşikâr bir düşmandır. İnsanın içinde bir şeytan vardır basbayağı aşikâr bir düşmandır. Bunlar insanı şaşırtmak için uğraşır dururlar.Bunlar insanı şaşırtmak için uğraşır dururlar. Nefis şeytana uyar, şeytan nefsi kışkırtır, bu böyle gider durur. Nefis şeytana uyar, şeytan nefsi kışkırtır, bu böyle gider durur. Boynumuz bükük, hiç gücümüz kuvvetimiz yok, hiç iddiamız yok, hiç böbürlenmeye gelmez.Boynumuz bükük, hiç gücümüz kuvvetimiz yok, hiç iddiamız yok, hiç böbürlenmeye gelmez. Daima Allah'a iltica halinde olmak lazım ki Allahu Teâlâ hazretleri bir kulun edepsizliğini görürseDaima Allah'a iltica halinde olmak lazım ki Allahu Teâlâ hazretleri bir kulun edepsizliğini görürse rahmetinden uzak ediverir, cehenneme yuvarlanır gider.rahmetinden uzak ediverir, cehenneme yuvarlanır gider. Allah'ın kullara ihtiyacı yok, bizim Allah'ın rahmetine çok ihtiyacımız var.Allah'ın kullara ihtiyacı yok, bizim Allah'ın rahmetine çok ihtiyacımız var. Onun için biz edebimizi takınacağız. Onun için biz edebimizi takınacağız. Yani cümle cihan halkı kâfir olsa, isterse buyursunlar olsunlar ama mü'min olmak onların menfaatine. Yani cümle cihan halkı kâfir olsa, isterse buyursunlar olsunlar ama mü'min olmak onların menfaatine.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi Resûlünü tanımak ve sevmek rütbesine erdirsin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi Resûlünü tanımak ve sevmek rütbesine erdirsin.

Peygamber Efendimizi hem seveceğiz çünkü dinimizin sırrı, özü budur hem de tanıyacağız.Peygamber Efendimizi hem seveceğiz çünkü dinimizin sırrı, özü budur hem de tanıyacağız. Hadîs-i şerîflerini okuyacağız, bakalım bize neler tavsiye etmiş, Kur'ân-ı Kerîm'i bize nasıl anlatmış, Hadîs-i şerîflerini okuyacağız, bakalım bize neler tavsiye etmiş, Kur'ân-ı Kerîm'i bize nasıl anlatmış, nasıl açıklamış, dini bize nasıl öğretmiş, ne gibi huylara sahipmiş, bizden neler yapmamızı istemiş, nasıl açıklamış, dini bize nasıl öğretmiş, ne gibi huylara sahipmiş, bizden neler yapmamızı istemiş, kendisi hayatı nasıl geçirmiş?kendisi hayatı nasıl geçirmiş? O bizim numunemiz, biz onu tanıyarak, kendimizi ona uydurmaya, ona benzetmeye gayret edeceğiz. O bizim numunemiz, biz onu tanıyarak, kendimizi ona uydurmaya, ona benzetmeye gayret edeceğiz.

İnne envâ'al-birri nısfü'l-ibâdeti ve'n-nıfsü'l-âharu ed-du'âu. İnne envâ'al-birri nısfü'l-ibâdeti ve'n-nıfsü'l-âharu ed-du'âu.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Üçüncü hadîs-i şerîfe geçtik. Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Üçüncü hadîs-i şerîfe geçtik.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurdu ki; "İyiliklerin çeşitleri çoktur.Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurdu ki; "İyiliklerin çeşitleri çoktur. Bunların hepsini toplarsan, çeşit çeşit iyiliklerin hepsini bir tarafa koyarsan bunlar ibadetin yarısı eder."Bunların hepsini toplarsan, çeşit çeşit iyiliklerin hepsini bir tarafa koyarsan bunlar ibadetin yarısı eder." Bilmem çeşme, yol, köprü, hastane yaptırmış, sadaka vermiş, ziyafetler çekmiş, şöyle yapmış, böyle etmiş.Bilmem çeşme, yol, köprü, hastane yaptırmış, sadaka vermiş, ziyafetler çekmiş, şöyle yapmış, böyle etmiş. Birr denilen şey; ihsanın iyiliklerin her çeşidine şamil bir kelimedir.Birr denilen şey; ihsanın iyiliklerin her çeşidine şamil bir kelimedir. Bunların hepsini yapmış adamcağız, tamam.Bunların hepsini yapmış adamcağız, tamam. Bu ibadetin, kulluğun yarısıdır. Öteki yarısı? Bu ibadetin, kulluğun yarısıdır.

Öteki yarısı?

"Geriye kalan öteki yarısı da duadır." diyor Peygamber Efendimiz."Geriye kalan öteki yarısı da duadır." diyor Peygamber Efendimiz. Öteki yarısı da duadır, yani dua o kadar kıymetlidir. Öteki yarısı da duadır, yani dua o kadar kıymetlidir.

Bu hadîs-i şerîfin izahında Gümüşhaneli Hocamız rahmetullahu aleyh burada, ey, es-salatü demiş,Bu hadîs-i şerîfin izahında Gümüşhaneli Hocamız rahmetullahu aleyh burada, ey, es-salatü demiş, fe-hiye a'zamü envâe'l-birri. fe-hiye a'zamü envâe'l-birri. "Sevabı bir kefeye konulsa, ötekilerinin hepsinden daha üstün olur,"Sevabı bir kefeye konulsa, ötekilerinin hepsinden daha üstün olur, bu namazdır." diye tevil etmiş, öyle izah eylemiş. bu namazdır." diye tevil etmiş, öyle izah eylemiş. Hakikaten de namazın dinimizin direği olduğuna dair, kim bu direği canlı, Hakikaten de namazın dinimizin direği olduğuna dair, kim bu direği canlı, dik tutarsa dinini ayakta tutmuş olacağı,kim namaz kılmazsa dinini yıkmış olacağı ifade edilmiştir.dik tutarsa dinini ayakta tutmuş olacağı,kim namaz kılmazsa dinini yıkmış olacağı ifade edilmiştir. O mânaya olabilir. Dua da yani Allah'a yalvarmak yakarmak, el açmak,O mânaya olabilir.

Dua da yani Allah'a yalvarmak yakarmak, el açmak,
iltica etmek, istemek o da çok kıymetlidir. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri; iltica etmek, istemek o da çok kıymetlidir. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri;

Üd'ûni estecib le-küm. buyurmuş. Yani, "Bana dua edin, ben duanıza isticâbe ederim."Üd'ûni estecib le-küm. buyurmuş. Yani, "Bana dua edin, ben duanıza isticâbe ederim." Dua edin diye emrettiği için bu emre uymamız gerekiyor, o emre uymamız bir farz oluyor.Dua edin diye emrettiği için bu emre uymamız gerekiyor, o emre uymamız bir farz oluyor. Uymazsa, dua etmezse kul, Allahu Teâlâ hazretleri kendisine dua etmeyen kula gazap eder.Uymazsa, dua etmezse kul, Allahu Teâlâ hazretleri kendisine dua etmeyen kula gazap eder. Dua o kadar önemlidir, ibadettir yani. Ama ben namaz kılmıyorum, elimi açıyorum, Allah'tan,Dua o kadar önemlidir, ibadettir yani. Ama ben namaz kılmıyorum, elimi açıyorum, Allah'tan, "Yâ Rabbi! bana şunu ver, bunu ver." diye istiyorum. "Yâ Rabbi! bana şunu ver, bunu ver." diye istiyorum. Olsun, yani o istemen bile Allah'tan geldiğini bildiğin için her türlü hayrın, faydanın,Olsun, yani o istemen bile Allah'tan geldiğini bildiğin için her türlü hayrın, faydanın, o da sevap, o da ibadet oluyor, o da sana ecir kazandırıyor. o da sevap, o da ibadet oluyor, o da sana ecir kazandırıyor.

Hatta duanın çok çok esrarı vardır, dua kazayı değiştirir. Yeruddü'l-kadâe ba'de en yübrame.Hatta duanın çok çok esrarı vardır, dua kazayı değiştirir. Yeruddü'l-kadâe ba'de en yübrame. Ve gelen şeye de faydası olur, gelmeyen şeye de faydası olur. Yani başa gelmiş bir derdi kaldırır.Ve gelen şeye de faydası olur, gelmeyen şeye de faydası olur. Yani başa gelmiş bir derdi kaldırır. Hastaysa insan dua sebebiyle şifa bulur.Hastaysa insan dua sebebiyle şifa bulur. Başına bir musibet gelmişse dua sebebiyle o musibetten kurtulur.Başına bir musibet gelmişse dua sebebiyle o musibetten kurtulur. Gelecek olanı da engeller, tam gelecekti dua berekâtına kurtuldu, o da mümkün olur. Gelecek olanı da engeller, tam gelecekti dua berekâtına kurtuldu, o da mümkün olur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi kendisine tevekkül eden, sımsıkı bağlanan, kendisinden isteyen,Allahu Teâlâ hazretleri bizi kendisine tevekkül eden, sımsıkı bağlanan, kendisinden isteyen, kendisine dua eden, iltica eden, ağzı dualı, gözü yaşlı,kendisine dua eden, iltica eden, ağzı dualı, gözü yaşlı, kendisine candan bağlı kullarının zümresine dâhil eylesin. kendisine candan bağlı kullarının zümresine dâhil eylesin.

İnne ehle'l-beyti izâ tevâsalû ecrallâhu 'aleyhimü'r-rizka ve kânû fî-kenefillâhi azze ve celle. İnne ehle'l-beyti izâ tevâsalû ecrallâhu 'aleyhimü'r-rizka ve kânû fî-kenefillâhi azze ve celle.

Dördüncü hadîs-i şerîf. "Bir aile efradı, ehle'l-beyti, bir evin ahalisi, insanları, mensupları."Dördüncü hadîs-i şerîf.

"Bir aile efradı, ehle'l-beyti, bir evin ahalisi, insanları, mensupları."
İzâ tevâsalû. "Biribirleriyle sıla-i rahim ederlerse, birbirlerine sımsıkı sarılırlarsa, İzâ tevâsalû. "Biribirleriyle sıla-i rahim ederlerse, birbirlerine sımsıkı sarılırlarsa, aralarındaki ilgiler candan olursa, samimi olursa, sevgiler, saygılar,aralarındaki ilgiler candan olursa, samimi olursa, sevgiler, saygılar, akrabalık bağları sağlam olursa..." Allahu Teâlâ hazretleri onların biribirlerine olanakrabalık bağları sağlam olursa..." Allahu Teâlâ hazretleri onların biribirlerine olan o muhabbetlerinden dolayı, Ecrallâhu 'aleyhimü'r-rizka. "Rızkı onların üzerine akıtır." o muhabbetlerinden dolayı, Ecrallâhu 'aleyhimü'r-rizka. "Rızkı onların üzerine akıtır."

Yani nimetlerini o ailenin üzerine akıtır, çünkü küçükler büyükleri sayıyor,Yani nimetlerini o ailenin üzerine akıtır, çünkü küçükler büyükleri sayıyor, büyükler küçüklerine hürmet ediyor. Arada sevgi, saygı, muhabbet, bağlılık var;büyükler küçüklerine hürmet ediyor. Arada sevgi, saygı, muhabbet, bağlılık var; arkadan konuşmak, kuyusunu kazmak, buğz yok, düşmanlık, adâvet, kin, çekişme, çatışma,arkadan konuşmak, kuyusunu kazmak, buğz yok, düşmanlık, adâvet, kin, çekişme, çatışma, vuruşma kırışma yok, tamam. vuruşma kırışma yok, tamam. Böyle muhabbetli olanların rızkını Allah akıtır üzerlerine, çeşit çeşit nimetler, rızıklar gelir. Böyle muhabbetli olanların rızkını Allah akıtır üzerlerine, çeşit çeşit nimetler, rızıklar gelir.

Bunu başka hadîs-i şerîflerden de biliyoruz.Bunu başka hadîs-i şerîflerden de biliyoruz. Sıla-i rahimin iki büyük hassasi vardır yani akrabalara muhabbet etmenin, bağlanmanın,Sıla-i rahimin iki büyük hassasi vardır yani akrabalara muhabbet etmenin, bağlanmanın, alakayı devam ettirmenin iki hassasınden birisi, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;alakayı devam ettirmenin iki hassasınden birisi, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Ömrü arttırır." Bir de diyor ki, "Rızkı artırır." İnsanın ömrü uzar, rızkı da çoğalır. Nasıl olur? "Ömrü arttırır." Bir de diyor ki, "Rızkı artırır." İnsanın ömrü uzar, rızkı da çoğalır.

Nasıl olur?

Bunu kitaplar, ilm-i kelâm kitapları uzun boylu anlatmışlar, izah etmişler, tevil etmişler,Bunu kitaplar, ilm-i kelâm kitapları uzun boylu anlatmışlar, izah etmişler, tevil etmişler, tevcih etmişler amma Resûlullah'ın dediği kadar bırakmayı ben daha tatlı görüyorum.tevcih etmişler amma Resûlullah'ın dediği kadar bırakmayı ben daha tatlı görüyorum. En güzel olanı odur, ömrü de uzar, rızkı da bollaşır. En güzel olanı odur, ömrü de uzar, rızkı da bollaşır. Nasıl yapacağını Mevlâ'mız bilir ve ne tarzda ihsan ederse ihsan eder. Nasıl yapacağını Mevlâ'mız bilir ve ne tarzda ihsan ederse ihsan eder.

İnsanın ömrü tatlanır, uzar, eli bollaşır, rahatlaşır, geçim sıkıntısı göstermez. Allah hayırlara erdirir.İnsanın ömrü tatlanır, uzar, eli bollaşır, rahatlaşır, geçim sıkıntısı göstermez. Allah hayırlara erdirir. Burada muhabbetin mükâfatı olmuş oluyor. Burada muhabbetin mükâfatı olmuş oluyor. Yani Allahu Teâlâ hazretlerinin, Peygamber Efendimiz'in emirleri, yasakları şöyle bir dikkatli şekildeYani Allahu Teâlâ hazretlerinin, Peygamber Efendimiz'in emirleri, yasakları şöyle bir dikkatli şekilde tetkik edilirse görülür ki bizim dinimiz müslümanların biribirlerine muhabbetine çok ehemmiyet vermiştir.tetkik edilirse görülür ki bizim dinimiz müslümanların biribirlerine muhabbetine çok ehemmiyet vermiştir. Yani müslümanların biribirini sevmesi ve bu sevginin göstermelik olmaktan ileriye gitmesi,Yani müslümanların biribirini sevmesi ve bu sevginin göstermelik olmaktan ileriye gitmesi, hakiki olması lazım. Gösteriş için yüzüne gülüp arkasından kuyu kazmak değil, onu Allah biliyor. hakiki olması lazım. Gösteriş için yüzüne gülüp arkasından kuyu kazmak değil, onu Allah biliyor. Hakiki olması, candan olması lazım. Bu candan sevginin mükâfatı çok büyüktür.Hakiki olması, candan olması lazım. Bu candan sevginin mükâfatı çok büyüktür. Gerek aile fertleri arasında, gerek müslümanların birbirlerine karşı yani benim size karşı,Gerek aile fertleri arasında, gerek müslümanların birbirlerine karşı yani benim size karşı, sizin bana karşı, o kardeşin bu kardeşe karşı muhabbetinin samimi, sizin bana karşı, o kardeşin bu kardeşe karşı muhabbetinin samimi, candan, gösterişsiz, içten olması lazım. candan, gösterişsiz, içten olması lazım.

Bu muhabbete aykırı ne varsa insanın içinde insan onları izale etmesi lazım.Bu muhabbete aykırı ne varsa insanın içinde insan onları izale etmesi lazım. Kendisine şöyle bir bakacak, ben filanca müslümanı sevmiyorum, içimde bir soğukluk var ona karşı, neden?Kendisine şöyle bir bakacak, ben filanca müslümanı sevmiyorum, içimde bir soğukluk var ona karşı, neden? Kusur bende, kendisini düzeltmeye çalışacak. Kusur bende, kendisini düzeltmeye çalışacak. Bir büyük zatın sözü hep kulağımda böyle küpe gibi takılı durmuştur. Diyor ki; Bir büyük zatın sözü hep kulağımda böyle küpe gibi takılı durmuştur. Diyor ki;

"Bir kardeşinin bir kusurunu, bir hatasını görürsen ona 70 tane mazeret uydur sen."Bir kardeşinin bir kusurunu, bir hatasını görürsen ona 70 tane mazeret uydur sen. Yani sanki o senin karşına geçmiş de "Ya ben bu işi şu sebepten yaptım, şu sebepten yaptım."Yani sanki o senin karşına geçmiş de "Ya ben bu işi şu sebepten yaptım, şu sebepten yaptım." gibilerden kendi içinden 70 tane mazeret uydur diyor.gibilerden kendi içinden 70 tane mazeret uydur diyor. Ona rağmen hâlâ ona için kâni olmuyorsa, yumuşamıyorsa o zaman sen kendi kendine çat.Ona rağmen hâlâ ona için kâni olmuyorsa, yumuşamıyorsa o zaman sen kendi kendine çat. Ne katı adamsın, arkadaşın sana 70 özür diledi de hâlâ özür, mazeret kabul etmiyorsun, Ne katı adamsın, arkadaşın sana 70 özür diledi de hâlâ özür, mazeret kabul etmiyorsun, ne sert, taş kalpli adamsın diye kendine çat." diyor. Müslümanın böyle olması lazım. ne sert, taş kalpli adamsın diye kendine çat." diyor. Müslümanın böyle olması lazım.

Eskilerden bir tanesini Gazzâlî anlatıyor. Bir kardeşine içinde bir soğukluk varmış. Eskilerden bir tanesini Gazzâlî anlatıyor. Bir kardeşine içinde bir soğukluk varmış.

Allah Allah ben bu kardeşimi niye sevmiyorum? Allah Allah ben bu kardeşimi niye sevmiyorum?

Düşünüyor, taşınıyor sebebini bulamıyor ama bir soğukluk var.Düşünüyor, taşınıyor sebebini bulamıyor ama bir soğukluk var. Şöyle yapmış olmamış, böyle yapmış olmamış, her çeşit tedaviyi denemiş olmamış, olmamış, olmamış.Şöyle yapmış olmamış, böyle yapmış olmamış, her çeşit tedaviyi denemiş olmamış, olmamış, olmamış. En sonunda gitmiş kapısını çalmış o arkadaşının. Açmış; Buyur, oo hoş geldin kardeşim! En sonunda gitmiş kapısını çalmış o arkadaşının. Açmış;

Buyur, oo hoş geldin kardeşim!

"Ben, şimdi başımı yere koyacağım senin eşiğine sende ayağını benim yanağımın üstüne basacaksın." demiş. "Ben, şimdi başımı yere koyacağım senin eşiğine sende ayağını benim yanağımın üstüne basacaksın." demiş.

Ya ne münasebet, olmaz! Hayır, yapacaksın böyle. Niye? Yapacaksın. Ya ne münasebet, olmaz!

Hayır, yapacaksın böyle.

Niye?

Yapacaksın.

Hakikaten yaptırtmış. Oh ondan sonra Allah içindeki o kızgınlığı [alıvermiş.] Hakikaten yaptırtmış. Oh ondan sonra Allah içindeki o kızgınlığı [alıvermiş.]

İşte bunları eskiler böyle tedavi ederlerdi.İşte bunları eskiler böyle tedavi ederlerdi. Birbirlerine karşı gıybet etmezlerdi, dedikodu etmezlerdi, kötü söz söylemezlerdi,Birbirlerine karşı gıybet etmezlerdi, dedikodu etmezlerdi, kötü söz söylemezlerdi, bir hareketini hayra yorarlardı. Eski büyüklerden bir tanesini birisi evine çağırmış.bir hareketini hayra yorarlardı.

Eski büyüklerden bir tanesini birisi evine çağırmış.
Haydi, bu akşam gel bizde beraber yemek yiyelim demiş. Kalkmış, gitmiş kapısına kadar. Haydi, bu akşam gel bizde beraber yemek yiyelim demiş. Kalkmış, gitmiş kapısına kadar. Sen biraz kapıda bekle demiş, içeri girmiş. Hanımla fısfıs bir şeyler konuşmuş çıkmış; Sen biraz kapıda bekle demiş, içeri girmiş. Hanımla fısfıs bir şeyler konuşmuş çıkmış;

"Kusura bakma ben seni çağırdım ama eve alamayacağım dön." demiş. "Kusura bakma ben seni çağırdım ama eve alamayacağım dön." demiş.

Peki, niye kusura bakayım, demiş dönmüş. Ondan sonra arkasından yine gitmiş; Peki, niye kusura bakayım, demiş dönmüş. Ondan sonra arkasından yine gitmiş;

"Ya ben seni kapıdan döndürmüştüm ama haydi bu sefer gel, bizim eve gidelim yemek yiyelim." demiş. "Ya ben seni kapıdan döndürmüştüm ama haydi bu sefer gel, bizim eve gidelim yemek yiyelim." demiş.

"Peki!" demiş. Yine kapıya kadar gitmiş yine kapıdan geri döndürmüş."Peki!" demiş.

Yine kapıya kadar gitmiş yine kapıdan geri döndürmüş.
Bunu kaç defa devam ettirdiyse böyle, adamcağız her seferinde gel dediği zaman geliyormuş, Bunu kaç defa devam ettirdiyse böyle, adamcağız her seferinde gel dediği zaman geliyormuş, git dediği zaman gidiyormuş. Sonunda ayağına kapanmış, eline sarılmış demiş ki; git dediği zaman gidiyormuş. Sonunda ayağına kapanmış, eline sarılmış demiş ki;

"Efendim beni affet, ben seni denemek için böyle yaptım."Efendim beni affet, ben seni denemek için böyle yaptım. Ne kadar güzel ahlâkın var, ne kadar sabırlı insansın! Hiç kızmadın, hiç kötü söz söylemedin.Ne kadar güzel ahlâkın var, ne kadar sabırlı insansın! Hiç kızmadın, hiç kötü söz söylemedin. Gel dediğim zaman geldin, git dediğim zaman gittin." Gel dediğim zaman geldin, git dediğim zaman gittin."

"Yok, bu güzel bir huy değil ki! Bunu bizim Horasan'ın köpekleri de yapar;"Yok, bu güzel bir huy değil ki! Bunu bizim Horasan'ın köpekleri de yapar; gel dediğin zaman gelir, hoşt dediğin zaman gider. Bu bir köpeğin bile yapabildiği bir şeydir. gel dediğin zaman gelir, hoşt dediğin zaman gider. Bu bir köpeğin bile yapabildiği bir şeydir. Ne olacak ki güzel bir şey sayılmaz." diye böyle bir cevap vermiş. Ne olacak ki güzel bir şey sayılmaz." diye böyle bir cevap vermiş.

Bu cevabı da yaptığı işten daha güzel.Bu cevabı da yaptığı işten daha güzel. Hakikaten köpeği çağırırsın gelir, hoşt dersin gider, uzaktan bakar.Hakikaten köpeği çağırırsın gelir, hoşt dersin gider, uzaktan bakar. Yine çağırırsan yine gelir, yine kovarsın yine gider. Yine çağırırsan yine gelir, yine kovarsın yine gider. Köpeğin bile yapabildiği bir şey, çok hüner değil yani basit bir şey diyor ama Köpeğin bile yapabildiği bir şey, çok hüner değil yani basit bir şey diyor ama biz onu bile yapamıyoruz. Bu devirde aman ne merasimler, ne şeyler. biz onu bile yapamıyoruz. Bu devirde aman ne merasimler, ne şeyler.

Hadi gel filancanın evine gidelim. Yok gitmem. E niye gitmiyorsun? Hadi gel filancanın evine gidelim.

Yok gitmem.

E niye gitmiyorsun?

Ben ona iki defa gittim de o bana gelmedi. E gelmesin, olsun. Bir daha gidelim gel. Ben ona iki defa gittim de o bana gelmedi.

E gelmesin, olsun. Bir daha gidelim gel.

Yok, olmaz. Şöyle bir sürü soğukluk, bir sürü merasim girmiş, öyle gidiyor. Yok, olmaz.

Şöyle bir sürü soğukluk, bir sürü merasim girmiş, öyle gidiyor.

İnne ehle'l-cenneti le-yeterâevne ehle'l-ğurafi fi'l-cenneti ke-mâ teravne'l kevâkibe fi's-semâi. İnne ehle'l-cenneti le-yeterâevne ehle'l-ğurafi fi'l-cenneti ke-mâ teravne'l kevâkibe fi's-semâi.

Sehl b. Sa'd radıyallahu anh 'ten, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Sehl b. Sa'd radıyallahu anh 'ten, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

"Cennet ehli gurfa ahalisini cennette, sizin semada yıldızları gördüğünüz gibi görürler.""Cennet ehli gurfa ahalisini cennette, sizin semada yıldızları gördüğünüz gibi görürler." Yani başınızı kaldırıp gökyüzünde nasıl yıldızları görüyorsanız,Yani başınızı kaldırıp gökyüzünde nasıl yıldızları görüyorsanız, cennetteki insanlar da gurfaların ahalisini gökyüzünde öyle görürler. Gurfa ne demek? cennetteki insanlar da gurfaların ahalisini gökyüzünde öyle görürler.

Gurfa ne demek?

Gurfa Arapça'da "oda, küçük küçük oda" demektir.Gurfa Arapça'da "oda, küçük küçük oda" demektir. Cennette böyle yüksek amutlar, direkler olacak, bu direklerin üzerinde çok yüksek,Cennette böyle yüksek amutlar, direkler olacak, bu direklerin üzerinde çok yüksek, ulu yerlerde direklerin üzerinde gurfalar olacak ama yani cennet gurfaları, ulu yerlerde direklerin üzerinde gurfalar olacak ama yani cennet gurfaları, cennet odaları yani son derece güzel. Oranın insanları olacak.cennet odaları yani son derece güzel. Oranın insanları olacak. Oralara yüksek yerlere yerleştirilmiş, Allah'ın yüksek rütbeli, sevgili kulları olacak.Oralara yüksek yerlere yerleştirilmiş, Allah'ın yüksek rütbeli, sevgili kulları olacak. "Onları cennet ehli aşağılardan bizim yerden gökteki yıldızları seyrettiğimiz gibi seyredecekler.""Onları cennet ehli aşağılardan bizim yerden gökteki yıldızları seyrettiğimiz gibi seyredecekler." Yani nurani, pırıl pırıl, nurlu olacak onlar.Yani nurani, pırıl pırıl, nurlu olacak onlar. Çok yükseklerde olduğundan aşağılardan onları öyle seyredecekler. Burada bilgi bu kadar.Çok yükseklerde olduğundan aşağılardan onları öyle seyredecekler.

Burada bilgi bu kadar.
Başka hadîs-i şerîflerden istinbat ediyoruz, çıkartıyoruz ki cennetin böyle yüksek yerlerindeki Başka hadîs-i şerîflerden istinbat ediyoruz, çıkartıyoruz ki cennetin böyle yüksek yerlerindeki bu müstesna mevkilerde, güzel şerefelerde, köşklerin burçlarında oturanbu müstesna mevkilerde, güzel şerefelerde, köşklerin burçlarında oturan bu kullar birbirini Allah için seven insanlar. Yani birbirlerine Allah rızası için muhabbet besleyen,bu kullar birbirini Allah için seven insanlar. Yani birbirlerine Allah rızası için muhabbet besleyen, el-mütehâbbîne fillah, "Allah için birbirlerini seven, sayan insanlardır." Muhterem kardeşlerim! el-mütehâbbîne fillah, "Allah için birbirlerini seven, sayan insanlardır."

Muhterem kardeşlerim!

Bizim bu zamanımızda müslümanlara çatanlar çoktur, eskiden de olmuş ya.Bizim bu zamanımızda müslümanlara çatanlar çoktur, eskiden de olmuş ya. Çatanlar çoktur, çatanların bir kısmı Amerikalı, misyoner, Avrupalı, hıristiyan,Çatanlar çoktur, çatanların bir kısmı Amerikalı, misyoner, Avrupalı, hıristiyan, yahudi asıllı, bilmem dönme vesaire… Tamam, bunlar bizim hasımlarımız.yahudi asıllı, bilmem dönme vesaire… Tamam, bunlar bizim hasımlarımız. Kıskanırlar, karınları ağrır, bizim dinimizin güzelliğini çekememişler. Kıskanırlar, karınları ağrır, bizim dinimizin güzelliğini çekememişler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanındakiler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanındakiler, mucizelerinin iriliğini gözleriyle gördükleri halde, onun hak peygamber olduğunu mucizelerinin iriliğini gözleriyle gördükleri halde, onun hak peygamber olduğunu evlatlarını bilir gibi bildikleri halde hasetlerinden imana gelemediler. evlatlarını bilir gibi bildikleri halde hasetlerinden imana gelemediler. Yani Allah insana bu haset denilen, kin denilen duyguyu vermesin. Yani Allah insana bu haset denilen, kin denilen duyguyu vermesin.

Ne olurdu, lâ ilahe illallah deseydi de Selmân-ı Fârisî gibi Muhammedün Resûlullah deseydi deNe olurdu, lâ ilahe illallah deseydi de Selmân-ı Fârisî gibi Muhammedün Resûlullah deseydi de ehli cennetten olsaydı, Süheyli Rûmî gibi, Peygamber Efendimiz'in ehli cennetten olsaydı, Süheyli Rûmî gibi, Peygamber Efendimiz'in sevgisine mazhar olsaydı, Bilâl-i Habeşî gibi... Bak niceleri dünyanın nerelerinden gelmişler de,sevgisine mazhar olsaydı, Bilâl-i Habeşî gibi... Bak niceleri dünyanın nerelerinden gelmişler de, ne büyük iman rütbeleriyle şereflenmişler. Ne olurdu, Abdullah b. Selâm radıyallahu anh gibi ne büyük iman rütbeleriyle şereflenmişler. Ne olurdu, Abdullah b. Selâm radıyallahu anh gibi imana geliverselerdi, o da yahudi alimiydi. Peygamber Efendimiz yahudilerin havrasına gitti;imana geliverselerdi, o da yahudi alimiydi.

Peygamber Efendimiz yahudilerin havrasına gitti;
"Tevratta şu âyette böyle bir Peygamber gelecek diye benim gelişim size bildirilmiyor mu? "Tevratta şu âyette böyle bir Peygamber gelecek diye benim gelişim size bildirilmiyor mu? Şu âyette şu âyette bildirilmiyor mu?" dedi. Tevrat'ın Peygamber Efendimiz'den bahseden,Şu âyette şu âyette bildirilmiyor mu?" dedi. Tevrat'ın Peygamber Efendimiz'den bahseden, yani evvelden Peygamber Efendimiz'in geleceğini müjdeleyen bütün âyetlerini onlara hatırlattı.yani evvelden Peygamber Efendimiz'in geleceğini müjdeleyen bütün âyetlerini onlara hatırlattı. Sus pus kaldılar, gık demediler. Sustular, başlarını önlerine eğdiler durdular. Sus pus kaldılar, gık demediler. Sustular, başlarını önlerine eğdiler durdular. Efendimiz yanındaki sahabesi ile haydi çıkalım dedi, tebliğ vazifesini yaptı çünkü.Efendimiz yanındaki sahabesi ile haydi çıkalım dedi, tebliğ vazifesini yaptı çünkü. Çıktı, yürüyüp giderken arkalarından Abdullah b. Selâm radıyallahu anh yürüdü, koştu geldi.Çıktı, yürüyüp giderken arkalarından Abdullah b. Selâm radıyallahu anh yürüdü, koştu geldi. O yahudi hahamlarından, âlimlerinden birisiydi. Dedi ki; O yahudi hahamlarından, âlimlerinden birisiydi. Dedi ki;

"Ya Resûlullah, sen Allah'ın Resûlüsün, ben iman ettim."Ya Resûlullah, sen Allah'ın Resûlüsün, ben iman ettim. Hak Resûlsün, senin dediklerin Tevrat'ta vardır, dediğin gibidir, doğrudur.Hak Resûlsün, senin dediklerin Tevrat'ta vardır, dediğin gibidir, doğrudur. Bunlar hasetlerinden, kıskançlıklarından, o peygamberi kendi içlerinden gelecek diye beklediklerinden, Bunlar hasetlerinden, kıskançlıklarından, o peygamberi kendi içlerinden gelecek diye beklediklerinden, biz bunlarla Arapları keseceğiz diye bekleyip dururken, Arapların İsmail aleyhisselam soyundanbiz bunlarla Arapları keseceğiz diye bekleyip dururken, Arapların İsmail aleyhisselam soyundan gelivermesine hazmedemediklerinden dolayı sana evet diyemediler.gelivermesine hazmedemediklerinden dolayı sana evet diyemediler. Ben iman ettim, kabul et." diye o Müslümanlığını izhar etti. Ama herkes yapamıyor işte. Ben iman ettim, kabul et." diye o Müslümanlığını izhar etti. Ama herkes yapamıyor işte.

Allah ıslah etsin, Allah yanıltmasın, şaşırtmasın. Allah ıslah etsin, Allah yanıltmasın, şaşırtmasın.

Böyle düşmanlarımız var, tamam, din düşmanı. Dinimiz başka, düşman. Muhterem kardeşlerim! Böyle düşmanlarımız var, tamam, din düşmanı. Dinimiz başka, düşman.

Muhterem kardeşlerim!

Bir de bizim içimizde kardeşlerimiz var, o da müslüman. O da lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah diyor.Bir de bizim içimizde kardeşlerimiz var, o da müslüman. O da lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah diyor. İşi gücü bize çatar. Bize çatar, bizden evvelki alimlerimize çatar, mezhep büyüklerimize, imamlarımıza çatar.İşi gücü bize çatar. Bize çatar, bizden evvelki alimlerimize çatar, mezhep büyüklerimize, imamlarımıza çatar. Büyük evliyaullaha çatar, evliyalık yoktur, kerâmet yoktur der yani böyle atar tutar durur.Büyük evliyaullaha çatar, evliyalık yoktur, kerâmet yoktur der yani böyle atar tutar durur. Yahu Kur'ân-ı Kerîm'de kerâmetli hadiseler anlatılıyor, kerâmeti inkâr edersenYahu Kur'ân-ı Kerîm'de kerâmetli hadiseler anlatılıyor, kerâmeti inkâr edersen kâfir olursun aziz kardeşim, oyuncak değil bu! Kerâmeti nasıl inkâr edersin? kâfir olursun aziz kardeşim, oyuncak değil bu!

Kerâmeti nasıl inkâr edersin?

Sonra görüp duruyor insanların bir kısmı. Sen görmüyorsan gözünü aç!Sonra görüp duruyor insanların bir kısmı. Sen görmüyorsan gözünü aç! Yani içinizden konuştursam bu devirde kerâmeti kaç tane görmüş insan vardır. Yani içinizden konuştursam bu devirde kerâmeti kaç tane görmüş insan vardır. Hepimiz hayatımızda çeşit çeşit şeyler görmüşüzdür. Kerâmet var.Hepimiz hayatımızda çeşit çeşit şeyler görmüşüzdür. Kerâmet var. Allah'ın bazı sevgili kullarına ikramı var. Kur'ân-ı Kerîm'de de var, hadîs-i şerîfte de var,Allah'ın bazı sevgili kullarına ikramı var. Kur'ân-ı Kerîm'de de var, hadîs-i şerîfte de var, sahih haberlerde de var yani tevâtür derecesinde sabit olan bir şey. sahih haberlerde de var yani tevâtür derecesinde sabit olan bir şey.

Sonra tasavvufun karşısına geliyor, dikiliyor; "Olmaz böyle şey!" Sonra tasavvufun karşısına geliyor, dikiliyor;

"Olmaz böyle şey!"

Tasavvufta dini ilimlerden bir ilim onu da inkâr eden kâfir olur.Tasavvufta dini ilimlerden bir ilim onu da inkâr eden kâfir olur. Tasavvuf İslâmî ilimlerden tefsir ilmi gibi, hadis ilmi gibi, ilm-i tehzib-i ahlâk, ilm-i tehzibi'l-bâtınTasavvuf İslâmî ilimlerden tefsir ilmi gibi, hadis ilmi gibi, ilm-i tehzib-i ahlâk, ilm-i tehzibi'l-bâtın yani tezkiye-i nefs ilmi, ahlâkı güzelleştirme ilmi, âyet-i kerîmelere dayanan bir ilim.yani tezkiye-i nefs ilmi, ahlâkı güzelleştirme ilmi, âyet-i kerîmelere dayanan bir ilim. Onu inkâr ederse yine kâfir olur insan. Ver yansın ediyorlar, "Olmaz böyle şey!" [diyorlar.] Onu inkâr ederse yine kâfir olur insan. Ver yansın ediyorlar, "Olmaz böyle şey!" [diyorlar.]

Şimdi bir noktayı açıklamak lazım. Evet, "ben tasavvuf erbabıyım" diye ileri sürdüğü haldeŞimdi bir noktayı açıklamak lazım. Evet, "ben tasavvuf erbabıyım" diye ileri sürdüğü halde şeriate uymayan işler yapan bazı sahteler var, doğru. şeriate uymayan işler yapan bazı sahteler var, doğru. Adam namaz kılmıyor, adam şu günahı işliyor, bu günahı işliyor.Adam namaz kılmıyor, adam şu günahı işliyor, bu günahı işliyor. Babadan dededen kendisine bir ünvan gelmiş, ortada hindi gibi kabarıp dolaşıyor.Babadan dededen kendisine bir ünvan gelmiş, ortada hindi gibi kabarıp dolaşıyor. Tamam, ama bir insanın yanlış yolda olması, koca bir ilmi ele baltayı alıp daTamam, ama bir insanın yanlış yolda olması, koca bir ilmi ele baltayı alıp da koca bir çınarı devirir gibi köküne baltayla saldırmayı gerektirmez. Yani bir insanın kusuru... koca bir çınarı devirir gibi köküne baltayla saldırmayı gerektirmez. Yani bir insanın kusuru...

Diyelim ki öğretmenlerden bir tanesi kumar oynadı veyahut mektebin parasını,Diyelim ki öğretmenlerden bir tanesi kumar oynadı veyahut mektebin parasını, sınıfın bilmem ne kolunun parasını harcadı sonra yakalandı. sınıfın bilmem ne kolunun parasını harcadı sonra yakalandı.

Şimdi bütün öğretmenler kötü mü? Şimdi bütün öğretmenler kötü mü?

Veyahut devlet memurlarından bir tanesi, Allah etmesin, şaşırtmasın, rüşvet yedi, hapse düştü. Veyahut devlet memurlarından bir tanesi, Allah etmesin, şaşırtmasın, rüşvet yedi, hapse düştü.

Bütün devlet memurları kötü mü? Bütün devlet memurları kötü mü?

Askerlerden bir tanesi vatanın sırlarını aldı öbür tarafa sattı, hainlik etti. Askerlerden bir tanesi vatanın sırlarını aldı öbür tarafa sattı, hainlik etti.

Bütün askerler kötü diyebilir misiniz? Bir tek şahsın bir kabahatidir, şahsi, özel şeydir.Bütün askerler kötü diyebilir misiniz?

Bir tek şahsın bir kabahatidir, şahsi, özel şeydir.
Ama öyle yapmayıp veryansın ediyorlar. Etmesinler! Ama öyle yapmayıp veryansın ediyorlar. Etmesinler!

Bu adamlar dinimizi uzun boylu, böyle âyetleri, hadisleri dört yaşından, üç yaşından,Bu adamlar dinimizi uzun boylu, böyle âyetleri, hadisleri dört yaşından, üç yaşından, beş yaşından başlamışlar öğrenmeye. Dinin inceliklerini bizden çok iyi biliyorlar.beş yaşından başlamışlar öğrenmeye. Dinin inceliklerini bizden çok iyi biliyorlar. Zaten kendileri Arap, Arapçayı su gibi biliyorlar, hadisleri ezbere biliyorlar,Zaten kendileri Arap, Arapçayı su gibi biliyorlar, hadisleri ezbere biliyorlar, büyüklerin tecrübesinden geçmişler, çok derin ilimler öğrenmişler. büyüklerin tecrübesinden geçmişler, çok derin ilimler öğrenmişler. Onların yazdıklarını anlayamıyoruz biz bu devirde. O kadar ileri gitmişler o ilimlerde.Onların yazdıklarını anlayamıyoruz biz bu devirde. O kadar ileri gitmişler o ilimlerde. Onların tecrübelerini ayaklar altına almamalı bu zamanın cahilleri.Onların tecrübelerini ayaklar altına almamalı bu zamanın cahilleri. Bu zamanın cahilleri, alim oldu mu alime teslim olmalı. Bu zamanın cahilleri, alim oldu mu alime teslim olmalı.

Sen kim Ebû Hanife hazretlerine çatmak kim!Sen kim Ebû Hanife hazretlerine çatmak kim! Sen kim filanca büyük evliyaullahtan filanca zata çatmak kim! Niye suizan ediyorsun? Sen kim filanca büyük evliyaullahtan filanca zata çatmak kim! Niye suizan ediyorsun?

Tasavvufa çatarlar. Bak tasavvufun menafinden, çok büyük faydalarından bir tanesi deTasavvufa çatarlar. Bak tasavvufun menafinden, çok büyük faydalarından bir tanesi de müslümanların biribirleriyle Allah rızası için kardeşlik yapmalarıdır. müslümanların biribirleriyle Allah rızası için kardeşlik yapmalarıdır.

Tasavvufta bir kimse ötekisine ne diyor? İhvanım, kardeşim diyor yani.Tasavvufta bir kimse ötekisine ne diyor?

İhvanım, kardeşim diyor yani.
Biribirlerini Allah için sevmek çok müstesna nimetlere ermeye vesile olduğu için, Biribirlerini Allah için sevmek çok müstesna nimetlere ermeye vesile olduğu için, bunu yapalım da bu sevabı kazanalım diye yapmışlar bunlar bu işi. bunu yapalım da bu sevabı kazanalım diye yapmışlar bunlar bu işi. Yani hadîs-i şerîfe uygun olarak bu kardeşliği tesis etmişler.Yani hadîs-i şerîfe uygun olarak bu kardeşliği tesis etmişler. Onlar anlayamayıp ne demek bu ihvanlık, ne demek oluyor bu böyle? Aklı almayan her şeye çatıyor. Onlar anlayamayıp ne demek bu ihvanlık, ne demek oluyor bu böyle? Aklı almayan her şeye çatıyor.

Camide kardeşlerimiz oturmuşlar, hadîs-i şerîfte geçtiği için on defaCamide kardeşlerimiz oturmuşlar, hadîs-i şerîfte geçtiği için on defa lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh... diyorlar.lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh... diyorlar. Arkasından 7 defa Allahümme ecirnâ mine'n-nâr, Allahümme ecirnâ mine'n-nâr... diyorlar.Arkasından 7 defa Allahümme ecirnâ mine'n-nâr, Allahümme ecirnâ mine'n-nâr... diyorlar. Hadiste var, Peygamber Efendimiz tavsiye etmiş. Birisi çıkıyor içlerinden diyor ki; Hadiste var, Peygamber Efendimiz tavsiye etmiş. Birisi çıkıyor içlerinden diyor ki;

"Nereden çıkarttınız bu bid'atları?" "Nereden çıkarttınız bu bid'atları?"

Yahu kardeşim sen bid'atı filan bilmiyorsun, sus otur da cahilliğin ortaya çıkmasın.Yahu kardeşim sen bid'atı filan bilmiyorsun, sus otur da cahilliğin ortaya çıkmasın. Bu bid'at değil, bu sünnet. Bu bid'at değil, bu sünnet. Peygamber Efendimiz'in hadisinde olan bir şeyi yapıyor bu kardeşlerimiz, sevaplı bir iş yapıyorlar, sus. Peygamber Efendimiz'in hadisinde olan bir şeyi yapıyor bu kardeşlerimiz, sevaplı bir iş yapıyorlar, sus.

"E ben hiç şimdiye kadar görmedim!" "E ben hiç şimdiye kadar görmedim!"

E kardeşim sen görmemişsen cahil kalmışsın kıyıda köşede, ondan görmemişsin.E kardeşim sen görmemişsen cahil kalmışsın kıyıda köşede, ondan görmemişsin. Daha senin görmediğin nice şeyler var! Geçenlerde bir arkadaşla tanıştık. Daha senin görmediğin nice şeyler var!

Geçenlerde bir arkadaşla tanıştık.
Ben ilk defa Cuma namazını duyduğum zaman şaşırdım diyor.Ben ilk defa Cuma namazını duyduğum zaman şaşırdım diyor. Allah Allah ya işte öğle namazları kılıyoruz da Cuma namazı neymiş dedim, diyor.Allah Allah ya işte öğle namazları kılıyoruz da Cuma namazı neymiş dedim, diyor. Yani bilmeyince insan, yabancı muhitten yetişince, böyle hataları olabilir. Yani bilmeyince insan, yabancı muhitten yetişince, böyle hataları olabilir.

Allah bizi hakkı hak olarak görmek nimetine erdirsin, batılı bâtıl olarak görmek nimetine erdirsin.Allah bizi hakkı hak olarak görmek nimetine erdirsin, batılı bâtıl olarak görmek nimetine erdirsin. Hakkı tutmayı nasip etsin, batıldan korunmayı nasip etsin. Hakkı tutmayı nasip etsin, batıldan korunmayı nasip etsin.

Bu devirde Peygamber Efendimiz bildirmiş ki, çok yalancılar çıkacak, insanları aldatmaya çalışacak.Bu devirde Peygamber Efendimiz bildirmiş ki, çok yalancılar çıkacak, insanları aldatmaya çalışacak. Deccaldan önce bir sürü küçük deccal geçecek. Deccaldan önce bir sürü küçük deccal geçecek. Çeşitli hadislerde, çeşitli rakamlarla bildirilmiş, yalancılar gelecek,Çeşitli hadislerde, çeşitli rakamlarla bildirilmiş, yalancılar gelecek, bir sürü deccallar gelecek, yani insanları aldatacak.bir sürü deccallar gelecek, yani insanları aldatacak. Eğriyi doğru göstermeye, doğruyu eğri göstermeye, hak yoldan sapıttırmaya gayret edecekler.Eğriyi doğru göstermeye, doğruyu eğri göstermeye, hak yoldan sapıttırmaya gayret edecekler. O büyük deccala, gözü köre gelinceye kadar daha niceleri gelip geçecek diyeO büyük deccala, gözü köre gelinceye kadar daha niceleri gelip geçecek diye Peygamber Efendimiz bildirmiş. Onun için insanın dini bilgileri sağlam yerden alması lazım.Peygamber Efendimiz bildirmiş.

Onun için insanın dini bilgileri sağlam yerden alması lazım.
Onun için insanın Kur'an'a sımsıkı sarılması lazım, onun için insanınOnun için insanın Kur'an'a sımsıkı sarılması lazım, onun için insanın Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılması lazım. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılması lazım. Bu Kur'an'a sımsıkı sarılan, bu hadîs-i şerîflere sımsıkı sarılan, dini ilimlere sımsıkı sarılan kurtulur.Bu Kur'an'a sımsıkı sarılan, bu hadîs-i şerîflere sımsıkı sarılan, dini ilimlere sımsıkı sarılan kurtulur. Korkmayın! Bunları yazan insanların hepsi dinimizi en iyi bilen insanlardır. Korkmayın! Bunları yazan insanların hepsi dinimizi en iyi bilen insanlardır.

Bu aleyhte konuşan şeyler... Ben çoğunu tanıyorum, kimisiyle merhabamız da vardır.Bu aleyhte konuşan şeyler... Ben çoğunu tanıyorum, kimisiyle merhabamız da vardır. Arapça bilmez, dini mektepte okumamıştır, hiçbir şeyden haberi yoktur amma Arapça bilmez, dini mektepte okumamıştır, hiçbir şeyden haberi yoktur amma işte biraz ağzı laf yapıyor, biraz eli kalem tutuyor, biraz yazı yazmaya gücü yetiyor, işte biraz ağzı laf yapıyor, biraz eli kalem tutuyor, biraz yazı yazmaya gücü yetiyor, biraz da dünyevi tecrübesi var. biraz da dünyevi tecrübesi var. İşte filanca yerde şu işi yapmış, falanca yerde bu işi yapmış, ondan sonra kendisini bir şey sanıyor.İşte filanca yerde şu işi yapmış, falanca yerde bu işi yapmış, ondan sonra kendisini bir şey sanıyor. Halbuki farkında değil ki kendisinin dışında daha ne bilgiler var, ne mertebeler var, Halbuki farkında değil ki kendisinin dışında daha ne bilgiler var, ne mertebeler var, ne yüksek şeyler var haberi yok. Anadolu'nun ücrâ kasabasında yaşıyor adam.ne yüksek şeyler var haberi yok.

Anadolu'nun ücrâ kasabasında yaşıyor adam.
4-5 bin nüfuslu bir kasaba. Bilgisi dar, ilkokul öğretmeni veyahut ortaokul öğretmeni4-5 bin nüfuslu bir kasaba. Bilgisi dar, ilkokul öğretmeni veyahut ortaokul öğretmeni yani kütüphanesindeki kitapları saysan ne kadar bilmem.yani kütüphanesindeki kitapları saysan ne kadar bilmem. Bir kitap yazmış, bizim müfessirlere çatıyor, her şeylere çatıyor, herşeyimize çatıyor. Bir kitap yazmış, bizim müfessirlere çatıyor, her şeylere çatıyor, herşeyimize çatıyor. Dinin aslını, esasını, özünü sanki kendisi biliyormuş gibi şeyler. Dinin aslını, esasını, özünü sanki kendisi biliyormuş gibi şeyler.

Dur bakalım, Allah Allah, sayfaları çeviriyorum.Dur bakalım, Allah Allah, sayfaları çeviriyorum. Aa ilk sayfadan ruh çağırmaktan başlıyor işe. Aa ilk sayfadan ruh çağırmaktan başlıyor işe. Sapık, yani daha ilk sayfada kaynak göstermeden yalan yanlış şeyler. Sapık, yani daha ilk sayfada kaynak göstermeden yalan yanlış şeyler. Âyeti hadis diye gösteriyor, hadisi âyet diye gösteriyor. Âyeti hadis diye gösteriyor, hadisi âyet diye gösteriyor. Cahil ama Elmalılı hocaya çatıyor, o anlamamış diyor, falancaya çatıyor. Cahil ama Elmalılı hocaya çatıyor, o anlamamış diyor, falancaya çatıyor.

Ya kardeşim sen şurada otur, haydi otur.Ya kardeşim sen şurada otur, haydi otur. Senin onların yazdıklarını anlayacak halin yok ama kendisini bir şey sanıyor.Senin onların yazdıklarını anlayacak halin yok ama kendisini bir şey sanıyor. Hatta diyormuş ki, benim muhitimde bana hiç kimse karşı çıkamadı. Hatta diyormuş ki, benim muhitimde bana hiç kimse karşı çıkamadı. Ya seninle, deli saçmalarıyla kim uğraşacak? Ya seninle, deli saçmalarıyla kim uğraşacak?

Delinin birisi bir taşı bir kuyuya yuvarlar, dokuz tane akıllı çıkartamaz. Delilerle uğraşılmaz.Delinin birisi bir taşı bir kuyuya yuvarlar, dokuz tane akıllı çıkartamaz. Delilerle uğraşılmaz. Sanıyor ki yani çok alim olduğundan bu beldenin müftüsü de bana karşı çıkamadı,Sanıyor ki yani çok alim olduğundan bu beldenin müftüsü de bana karşı çıkamadı, vâizi de karşı çıkamadı, kimse de bir şey söyleyemedi... Böyle geziniyormuş ortalıkta. vâizi de karşı çıkamadı, kimse de bir şey söyleyemedi... Böyle geziniyormuş ortalıkta.

İnne ehle's-semâi lâ yesme'ûne min ehli'l-ardı şey'en ille'l-ezâne. İnne ehle's-semâi lâ yesme'ûne min ehli'l-ardı şey'en ille'l-ezâne.

"Sema ehli varlıklar, yani melekler dünya ehli insanlardan bir şey duymazlar, ancak ezanı duyarlar." "Sema ehli varlıklar, yani melekler dünya ehli insanlardan bir şey duymazlar, ancak ezanı duyarlar."

Başka bir hadîs-i şerîfe geçtik. Allahu Teâlâ hazretleri ezana büyük bir şeref vermiştir.Başka bir hadîs-i şerîfe geçtik.

Allahu Teâlâ hazretleri ezana büyük bir şeref vermiştir.
Çünkü ezanın içinde çok şerefli hakikatler vardır.Çünkü ezanın içinde çok şerefli hakikatler vardır. İnsanlar o sözleri söylediği zaman, Allahu Teâlâ hazretleri o sözlerin tesirini ta semalara, İnsanlar o sözleri söylediği zaman, Allahu Teâlâ hazretleri o sözlerin tesirini ta semalara, semanın en uzak noktalarına kadar ulaştırır. Allahu Ekber dediği zaman semaları geçer gider.semanın en uzak noktalarına kadar ulaştırır. Allahu Ekber dediği zaman semaları geçer gider. Eşhedü en lâ ilâhe illallah dediği zaman, tevhidin o mânası semalara geçer gider. Eşhedü en lâ ilâhe illallah dediği zaman, tevhidin o mânası semalara geçer gider. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah dediği zaman o manalar geçer gider,Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah dediği zaman o manalar geçer gider, onlar duyulur dünyadan, başka bir şey duyulmaz.onlar duyulur dünyadan, başka bir şey duyulmaz. Dünya ehlinin gürültülerinden, patırtılarından, sözlerinden,Dünya ehlinin gürültülerinden, patırtılarından, sözlerinden, seslerinden onlar bir şey duymazlar ama o mübarek ezanı duyarlar. seslerinden onlar bir şey duymazlar ama o mübarek ezanı duyarlar.

Allahu Teâlâ hazretleri ezanın bereketine, ezanın okunduğu yerden,Allahu Teâlâ hazretleri ezanın bereketine, ezanın okunduğu yerden, ezanın sesinin ulaştığı yere kadar olan mesafeden öteye kaçırttırır şeytanı.ezanın sesinin ulaştığı yere kadar olan mesafeden öteye kaçırttırır şeytanı. Yani ezan okunan mıntıkanın dışına kaçar şeytan. Yani ezan okunan mıntıkanın dışına kaçar şeytan. Hem de hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki, yellenerek yellenerek kaçar şeytan.Hem de hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki, yellenerek yellenerek kaçar şeytan. Ama ezan bittikten sonra gelir. Kamet getirilirken yine duyulmayacak kadar uzağa kaçar.Ama ezan bittikten sonra gelir. Kamet getirilirken yine duyulmayacak kadar uzağa kaçar. Kamet bittikten sonra yine gelir, kişi Allahu Ekber diye namaza durdu mu, Kamet bittikten sonra yine gelir, kişi Allahu Ekber diye namaza durdu mu, bu sefer gelir vesvese vermeye başlar. İnsanın namazı kaç rekât kıldığını şaşırtmaya başlar. bu sefer gelir vesvese vermeye başlar. İnsanın namazı kaç rekât kıldığını şaşırtmaya başlar.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi namazımızı huşû, idrak, şuur içinde kılanlardan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi namazımızı huşû, idrak, şuur içinde kılanlardan eylesin.

Şu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. dediği zaman,Şu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

dediği zaman,
demek ki Mehmet Akif merhum, -tabii güzel Arapça bilirdi, dini ilimlere vâkıftı- bu esrarını,demek ki Mehmet Akif merhum, -tabii güzel Arapça bilirdi, dini ilimlere vâkıftı- bu esrarını, mânevî tesirini, faydasını, feyzini bildiğinden bu ezanların kesilmemesini istiyor. mânevî tesirini, faydasını, feyzini bildiğinden bu ezanların kesilmemesini istiyor.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri şu beldemizden, bu ezanları eksik etmesin.Onun için Allahu Teâlâ hazretleri şu beldemizden, bu ezanları eksik etmesin. Bu ezanların bir zamanlar okunduğu diyarlardan, şimdi bu ezanlar susturulmuş olan diyarlarda,Bu ezanların bir zamanlar okunduğu diyarlardan, şimdi bu ezanlar susturulmuş olan diyarlarda, tekrar o ezanları okutmayı bizlere Allah nasip eylesin. tekrar o ezanları okutmayı bizlere Allah nasip eylesin.

Kırım bir zamanlar müslümandı, Romanya müslümandı, Karadeniz bir müslüman gölüydü.Kırım bir zamanlar müslümandı, Romanya müslümandı, Karadeniz bir müslüman gölüydü. Kafkasya müslümandı, oradan ne alimler yetişmiştir. Kafkasya müslümandı, oradan ne alimler yetişmiştir. Türkistan müslümandı, ta Sicilya'yı almışlar Araplar, Malta'yı, İspanya'yı almışlar Fransa'ya geçmişler.Türkistan müslümandı, ta Sicilya'yı almışlar Araplar, Malta'yı, İspanya'yı almışlar Fransa'ya geçmişler. Hatta bir mecmuada makale yazıldı okuduk ki, İngiltere'nin kralı, Hatta bir mecmuada makale yazıldı okuduk ki, İngiltere'nin kralı, bilmem kaçıncı -adını unuttum şimdi- kral filancabilmem kaçıncı -adını unuttum şimdi- kral filanca lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah diye para bastırmış. lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah diye para bastırmış. Sekizinci asırlarda, yani o üstünde lâ ilâhe illallah Muhammedün ResûlullahSekizinci asırlarda, yani o üstünde lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah bulunan paranın resmini de neşrettiler ki o devirde İslâmiyet demek ki bulunan paranın resmini de neşrettiler ki o devirde İslâmiyet demek ki İspanya'dan İngiltere'ye de geçmiş. İspanya'dan İngiltere'ye de geçmiş. Oralarda da Müslümanlık yayılmış, ondan sonra yavaş yavaş, -Hani diyorlar ki bir yerde,Oralarda da Müslümanlık yayılmış, ondan sonra yavaş yavaş, -Hani diyorlar ki bir yerde, eskiden Orta Asya'da bir büyük deniz varmış kurumuş,- suyu çekilir gibi Müslümanlık çekilmiş. eskiden Orta Asya'da bir büyük deniz varmış kurumuş,- suyu çekilir gibi Müslümanlık çekilmiş. İspanya'dan, Fransa'dan, Sicilya'dan, Balkanlar'dan, Kırım'dan, Kafkasya'dan çekilmiş.İspanya'dan, Fransa'dan, Sicilya'dan, Balkanlar'dan, Kırım'dan, Kafkasya'dan çekilmiş. Türkiye'den de neredeyse çekilecek gibi bir hâle geliyor. Türkiye'den de neredeyse çekilecek gibi bir hâle geliyor.

Allahu Teâlâ hazretleri ezanları susturmasın.Allahu Teâlâ hazretleri ezanları susturmasın. Allahu Teâlâ hazretleri bizden sonra bizim evlatlarımızı, nesillerimizi,Allahu Teâlâ hazretleri bizden sonra bizim evlatlarımızı, nesillerimizi, zürriyetlerimizi küfre düşürmesin, bu imandan ayırmasın. Amin. zürriyetlerimizi küfre düşürmesin, bu imandan ayırmasın. Amin.

Amin ama muhterem kardeşlerim Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi sa'y kanununa bağlamıştırAmin ama muhterem kardeşlerim Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi sa'y kanununa bağlamıştır yani çalışmaya, çabalamaya, gayret etmeye, uğraşmaya, didinmeye bağlamıştır. yani çalışmaya, çabalamaya, gayret etmeye, uğraşmaya, didinmeye bağlamıştır.

Almanya'da dazlak kafalı, saçlarını tıraş ettiren Alman ırkçıları herifler saldırdılar,Almanya'da dazlak kafalı, saçlarını tıraş ettiren Alman ırkçıları herifler saldırdılar, müslüman kardeşlerimizden bir tanesini orada şehit ettiler. Bunlar Türk'tür, müslümandır. müslüman kardeşlerimizden bir tanesini orada şehit ettiler. Bunlar Türk'tür, müslümandır. Bunlar burada İslâmiyeti yaymaya çalışıyor filan diyerek.Bunlar burada İslâmiyeti yaymaya çalışıyor filan diyerek. Danimarka'da da ona benzer bir hadise Türk çocuklarını kaçırdılar filan, bir şeyler oldu.Danimarka'da da ona benzer bir hadise Türk çocuklarını kaçırdılar filan, bir şeyler oldu. Çalışmadan, çabalamadan, gayret sarf etmeden olmaz. Çalışmadan, çabalamadan, gayret sarf etmeden olmaz.

Allahu Teâlâ hazretleri en çok kimi seviyordu? Allahu Teâlâ hazretleri en çok kimi seviyordu?

Peygamber Efendimizi sevdiğini biliyoruz, Allah'ın sevgili peygamberi.Peygamber Efendimizi sevdiğini biliyoruz, Allah'ın sevgili peygamberi. Peygamber Efendimiz'in hayatını okursak, incelersek devamlı bir çalışma içinde, mücadele içinde,Peygamber Efendimiz'in hayatını okursak, incelersek devamlı bir çalışma içinde, mücadele içinde, müşriklerden eza cefa görerek, uğraşarak, terleyerek, savaş meydanlarındamüşriklerden eza cefa görerek, uğraşarak, terleyerek, savaş meydanlarında mübarek dişi şehit olarak, topukları atılan taşlardan yaralanarak,mübarek dişi şehit olarak, topukları atılan taşlardan yaralanarak, bazı şehirlerde tebliğ edeyim diye gittiği zaman hakaretlere mâruz kalarak,bazı şehirlerde tebliğ edeyim diye gittiği zaman hakaretlere mâruz kalarak, Peygamber Efendimiz öyle çalıştı durdu. Yani rahat bir yatak, rahat bir yastık bulayımPeygamber Efendimiz öyle çalıştı durdu. Yani rahat bir yatak, rahat bir yastık bulayım yan gelip yatayım, köşklerde saraylarda sefa süreyim demedi. yan gelip yatayım, köşklerde saraylarda sefa süreyim demedi.

Eğer isteseydi Allah onu yine Hz. Süleyman gibi hem hükümdarEğer isteseydi Allah onu yine Hz. Süleyman gibi hem hükümdar hem zengin hem saraylarda yaşayan hem de peygamber yapabilirdi. Efendimiz onu istemedi.hem zengin hem saraylarda yaşayan hem de peygamber yapabilirdi. Efendimiz onu istemedi. "Ben onu istemiyorum yâ Rabbi!" dedi. İstediklerini âhirete sakladı, çalışmayı gösterdi bize."Ben onu istemiyorum yâ Rabbi!" dedi. İstediklerini âhirete sakladı, çalışmayı gösterdi bize. Kendisi çalıştı, çabaladı ömrünün sonuna kadar. Kendisi çalıştı, çabaladı ömrünün sonuna kadar. Veda haccında da; "Yâ Rabbi! Tebliğ ettim mi? Yâ Rabbi! Tebliğ ettim mi?Veda haccında da; "Yâ Rabbi! Tebliğ ettim mi? Yâ Rabbi! Tebliğ ettim mi? Şahid ol yâ Rabbi!" diye o Arafat dağının mübarek havasında,Şahid ol yâ Rabbi!" diye o Arafat dağının mübarek havasında, Allahu Teâlâ hazretlerine o hacıların şahitlikleri üzerine, "Yâ Rabbi! Şahit ol!Allahu Teâlâ hazretlerine o hacıların şahitlikleri üzerine, "Yâ Rabbi! Şahit ol! Bak, bunlar benim vazifemi tebliğ ettiğimi şey yapıyorlar [söylüyorlar.]" diye şehadet getirttirdi. Bak, bunlar benim vazifemi tebliğ ettiğimi şey yapıyorlar [söylüyorlar.]" diye şehadet getirttirdi. Onun için bizim de çalışmamız lazım. Herkesin çalışması, hepimizin çalışması lazım. Onun için bizim de çalışmamız lazım. Herkesin çalışması, hepimizin çalışması lazım.

Şimdi şu caminin içinde bir duvardan bir duvara kalabalığın dolduğunu,Şimdi şu caminin içinde bir duvardan bir duvara kalabalığın dolduğunu, öteki odalara taştığını görüp sevinmeyelim. öteki odalara taştığını görüp sevinmeyelim. Güzel bir şey, çok şükür, elhamdülillah ama Türkiye'nin nüfusu 51 milyon oldu.Güzel bir şey, çok şükür, elhamdülillah ama Türkiye'nin nüfusu 51 milyon oldu. Bu 51 milyonun içinde 500 kişi bir yere toplanmış da Peygamber Efendimiz'inBu 51 milyonun içinde 500 kişi bir yere toplanmış da Peygamber Efendimiz'in hadislerinden bir miktarını, 3-5 tanesini okumuş, yetmez!hadislerinden bir miktarını, 3-5 tanesini okumuş, yetmez! Bunu öğrenmesi, hazmetmesi lazım, ilim bu.Bunu öğrenmesi, hazmetmesi lazım, ilim bu. Nasıl mühendis oluyorsa insan, hele doktorluk şimdi ne kadar zor oluyor.Nasıl mühendis oluyorsa insan, hele doktorluk şimdi ne kadar zor oluyor. 7 sene tahsilini görüyor, ondan sonra bilmem stajını görüyor, 7 sene tahsilini görüyor, ondan sonra bilmem stajını görüyor, ondan sonra ihtisasını yapıyor. ondan sonra ihtisasını yapıyor. Yani doktor efendi doktor oluncaya kadar, beli iki kat oluyor, saçı sakalı ağarıyor.Yani doktor efendi doktor oluncaya kadar, beli iki kat oluyor, saçı sakalı ağarıyor. Bunun gibi dini ilimlerde de bilginizi arttıracaksınız ve çalışacaksınız.Bunun gibi dini ilimlerde de bilginizi arttıracaksınız ve çalışacaksınız. Kendi ailenize İslâmiyeti kabul ettireceksiniz. Kendi çocuklarınıza zorbalıkla, hötle değil,Kendi ailenize İslâmiyeti kabul ettireceksiniz. Kendi çocuklarınıza zorbalıkla, hötle değil, döverek değil, sevdirerek kabul ettirmenin yolunu bulacaksınız.döverek değil, sevdirerek kabul ettirmenin yolunu bulacaksınız. Çocuk sen olmadan da namaz kılacak, çocuk sen onu bir yere götürdüğün zaman da namaz kılacak,Çocuk sen olmadan da namaz kılacak, çocuk sen onu bir yere götürdüğün zaman da namaz kılacak, hanım sen evde yokken de sabah namazına kalkacak, kılacak, buna hazırlayacaksın. hanım sen evde yokken de sabah namazına kalkacak, kılacak, buna hazırlayacaksın. Politika güdeceksin, hediye alacaksın, uğraşacaksın, didineceksin, çocuğa aferin diyeceksin, Politika güdeceksin, hediye alacaksın, uğraşacaksın, didineceksin, çocuğa aferin diyeceksin, kurdele bağlayacaksın, istediği şeyi alacaksın filan ama çocuk hak yolu sevecek. kurdele bağlayacaksın, istediği şeyi alacaksın filan ama çocuk hak yolu sevecek. Her şeyine dikkat edeceksin. Her şeyine dikkat edeceksin. Çocuğuna Peygamber Efendimiz'in sevgisini, Kur'ân-ı Kerîm'in sevgisini aşılamak Çocuğuna Peygamber Efendimiz'in sevgisini, Kur'ân-ı Kerîm'in sevgisini aşılamak senin boynunun borcu. Kur'ân-ı Kerîm'i sevecek çocuk, Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenecek çocuk. senin boynunun borcu. Kur'ân-ı Kerîm'i sevecek çocuk, Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenecek çocuk. Peygamber Efendimiz'e bağlanacak, cân-ı gönülden bağlanacak.Peygamber Efendimiz'e bağlanacak, cân-ı gönülden bağlanacak. Hanım da bağlanacak, geceleyin sen de teheccüde kalkacaksın,Hanım da bağlanacak, geceleyin sen de teheccüde kalkacaksın, hanıma da yalvarıp yakarıp şakalaşıp onu da kaldıracaksın. Hanım kalkmışsa, efendisini kaldıracak. hanıma da yalvarıp yakarıp şakalaşıp onu da kaldıracaksın. Hanım kalkmışsa, efendisini kaldıracak.

Hocamız geçenlerde, Allah razı olsun, ne güzel şey [bahis] yaptı.Hocamız geçenlerde, Allah razı olsun, ne güzel şey [bahis] yaptı. Birisi varmış, hanımı için diyormuş ki, -kendi memleketinde yani Doğu Anadolu'da,- Birisi varmış, hanımı için diyormuş ki, -kendi memleketinde yani Doğu Anadolu'da,- "Benim hanım benim şeyhim gibi." [Hanımı] dermiş ki; "Benim hanım benim şeyhim gibi." [Hanımı] dermiş ki;

"Efendi sen hocasın, herkes elini öpüyor, haydi kalk bakalım, sana yakışmaz geceleyin yatmak." diye"Efendi sen hocasın, herkes elini öpüyor, haydi kalk bakalım, sana yakışmaz geceleyin yatmak." diye teheccüde o kaldırırmış onu. Ne güzel hanımlar var, ne mübarek hanımlar var ki,teheccüde o kaldırırmış onu. Ne güzel hanımlar var, ne mübarek hanımlar var ki, "Efendi haydi kalk, herkes sana hoca diye hürmet ediyor, kalk bakalım da teheccüd namazını kıl,"Efendi haydi kalk, herkes sana hoca diye hürmet ediyor, kalk bakalım da teheccüd namazını kıl, herkes elini öpüyor." diye o kaldırırmış. İşte o ona öyle söyleyecek, ötekisi ötekisine öyle söyleyecek. herkes elini öpüyor." diye o kaldırırmış. İşte o ona öyle söyleyecek, ötekisi ötekisine öyle söyleyecek.

Öyle hanımlar var ki yani kaç tane erkek bir terazinin bir kefesine konulsa,Öyle hanımlar var ki yani kaç tane erkek bir terazinin bir kefesine konulsa, o kadının ağırlığınca olmaz.o kadının ağırlığınca olmaz. Öyle hanımlar var ki öleceği zamanı önceden biliyor, kocasına tavsiyesini yapıyor, Öyle hanımlar var ki öleceği zamanı önceden biliyor, kocasına tavsiyesini yapıyor, nasihatini ediyor, vasiyetini ediyor. Şunu şöyle yapacaksın bunu böyle yapacaksın diyor. nasihatini ediyor, vasiyetini ediyor. Şunu şöyle yapacaksın bunu böyle yapacaksın diyor. Zamanı gelince temiz elbiselerini giyiyor, temiz yatağa uzanıp eşhedü en lâ ilâhe illallah…Zamanı gelince temiz elbiselerini giyiyor, temiz yatağa uzanıp eşhedü en lâ ilâhe illallah… ruhunu teslim edip gidiyor. Öyle insanlar var. ruhunu teslim edip gidiyor. Öyle insanlar var. Edepli, terbiyeli, zikirli oldu mu, Resûlullah'ın yolunda gitti mi,Edepli, terbiyeli, zikirli oldu mu, Resûlullah'ın yolunda gitti mi, ne mertebeleri bulur, kadınlardan da var. Kadınlardan da var, erkeklerden de var. ne mertebeleri bulur, kadınlardan da var. Kadınlardan da var, erkeklerden de var.

Allahu Teâlâ hazretleri cümleten böyle, hepimiz birden Allah'ın ipine sımsıkı sarılalım,Allahu Teâlâ hazretleri cümleten böyle, hepimiz birden Allah'ın ipine sımsıkı sarılalım, Allah nasip eylesin. Hepimiz birden Allah'ın dinine yardımcı olalım,Allah nasip eylesin. Hepimiz birden Allah'ın dinine yardımcı olalım, hepimiz birden bu dini yaymak için, bu dini yaşatmak için, hepimiz birden evlatlarımızıhepimiz birden bu dini yaymak için, bu dini yaşatmak için, hepimiz birden evlatlarımızı bu dine göre hayat sürsünler diye, o tarzda yetiştirmek için gayret sarf edelim. bu dine göre hayat sürsünler diye, o tarzda yetiştirmek için gayret sarf edelim.

Allahu Teâlâ hazretleri bize bu şerefi ihsan eylesin. İki cihanın hayrına nâil eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bize bu şerefi ihsan eylesin. İki cihanın hayrına nâil eylesin. Huzuruna yüzümüz ak, alnımız açık olarak varmayı nasip eylesin. Huzuruna yüzümüz ak, alnımız açık olarak varmayı nasip eylesin.

Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti leyleti'l-cumu'ah ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti leyleti'l-cumu'ah ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Kur'an'ı okuyan da dinleyen de sevapta aynıdır.Kur'an'ı okuyan da dinleyen de sevapta aynıdır. Yani birisi yüksek sesle Kur'ân-ı Kerîm'i okusa, koca cemaat dinliyor.Yani birisi yüksek sesle Kur'ân-ı Kerîm'i okusa, koca cemaat dinliyor. Mesela bazen hocaefendi mihrapta okuyor, koca cemaat dinliyor. Mesela bazen hocaefendi mihrapta okuyor, koca cemaat dinliyor.

Ne olacak şimdi? Sevabı hoca aldı, vah yazık oldu cemaate mi? Hayır. Ne olacak şimdi? Sevabı hoca aldı, vah yazık oldu cemaate mi?

Hayır.

Kur'an'ı okuyan da dinleyen de sevapta müşterektir, bir. Bunu hatırınızda tutun.Kur'an'ı okuyan da dinleyen de sevapta müşterektir, bir. Bunu hatırınızda tutun. Dua edenle amin diyen de sevapta müşterektir.Dua edenle amin diyen de sevapta müşterektir. Allahu Teâlâ hazretleri ikisine de sevabı müşterek olarak ihsan ediyor. Allahu Teâlâ hazretleri ikisine de sevabı müşterek olarak ihsan ediyor.

Şimdi cuma günleri buraya geliyoruz. Cuma gecesini hayırlı bir çalışma ile geçirelim diye.Şimdi cuma günleri buraya geliyoruz. Cuma gecesini hayırlı bir çalışma ile geçirelim diye. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyoruz.Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyoruz. Kardeşlerimiz hatim indirmiş oluyorlar buraya getiriyorlar.Kardeşlerimiz hatim indirmiş oluyorlar buraya getiriyorlar. "Hocam bir hatim var, duasını et." diyorlar, bütün cemaat istifade ediyor elhamdülillah."Hocam bir hatim var, duasını et." diyorlar, bütün cemaat istifade ediyor elhamdülillah. Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

'Inde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün.'Inde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. "Her hatim indirildiği zaman makbul, müstecap bir dua olur." "Her hatim indirildiği zaman makbul, müstecap bir dua olur." Hatmi indirmenin bereketine Allah hatmi indirenin yapacağı duayı kabul eder.Hatmi indirmenin bereketine Allah hatmi indirenin yapacağı duayı kabul eder.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2