Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

İbadet, Zekât ve İslam'ın Direkleri

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
İslam'da İmanın Kemali ve Ahlaki Değerler, İmanlıların Ahlakı ve Üç Temel Özellik , Cennetin İncileri: Emanet ve Affetme  | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İbadet, Zekât ve İslam'ın Direkleri

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
İslam'da İmanın Kemali ve Ahlaki Değerler, İmanlıların Ahlakı ve Üç Temel Özellik , Cennetin İncileri: Emanet ve Affetme  | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytanirracîm. Bismillâhirrahmanirrahim Eûzubillâhimineşşeytanirracîm. Bismillâhirrahmanirrahim

el-Hamdülillahi Rabbi'âlemîn, ve'l-âkibetü li'l-müttekîn,el-Hamdülillahi Rabbi'âlemîn, ve'l-âkibetü li'l-müttekîn, es-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn. es-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallâhu aleyhi vesellem ve şerre'l-umûri muhtesâtuhâ ve külle muhtesin bid'asallallâhu aleyhi vesellem ve şerre'l-umûri muhtesâtuhâ ve külle muhtesin bid'a ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâr,ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâr, ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi vesellem. Ennehû kâle: ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi vesellem. Ennehû kâle:

Selâsün men künne fî-hi.Selâsün men künne fî-hi. "Bir müslümanda üzerine vacip olan şu üç şey bulunursa...""Bir müslümanda üzerine vacip olan şu üç şey bulunursa..." "Bir müslümanda üzerine vacip olan şu üç şey bulunursa...""Bir müslümanda üzerine vacip olan şu üç şey bulunursa..." İstevcebe ve istekmele'l-imânü. "İmânda kemâl olur." İstevcebe ve istekmele'l-imânü. "İmânda kemâl olur."

İmânın kemâle ermesi, sevapları da kazanması üç şeye bağlıdır. İmânın kemâle ermesi, sevapları da kazanması üç şeye bağlıdır.

Hulkün ye'îşü b-ihî fi'n-nâsi.Hulkün ye'îşü b-ihî fi'n-nâsi. "Bir ahlâkı olacak ki insanların içerisinde herkes onu parmağıyla gösterecek." "Bir ahlâkı olacak ki insanların içerisinde herkes onu parmağıyla gösterecek."

İnsanlarla güzel geçinecek, kavga gürültü yok, kimsenin aleyhinde konuşmuyor,İnsanlarla güzel geçinecek, kavga gürültü yok, kimsenin aleyhinde konuşmuyor, dedikodu yapmıyor, herkese menfaati, faydası dokunuyor,dedikodu yapmıyor, herkese menfaati, faydası dokunuyor, kimseyi incitmiyor, insanlarla gayet güzel geçiniyor. İnsanlarla geçinmek kolay bir şey değildir.kimseyi incitmiyor, insanlarla gayet güzel geçiniyor.

İnsanlarla geçinmek kolay bir şey değildir.
Sert, yumuşak, iyi, kötü her çeşit insan vardır. Bunların mizaçlarına göre hareket etmek gerekir. Sert, yumuşak, iyi, kötü her çeşit insan vardır. Bunların mizaçlarına göre hareket etmek gerekir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanındaki insanlar ki ne kadar haşin insanlardı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanındaki insanlar ki ne kadar haşin insanlardı. Oğullarını, evlâdını kızlarını diri diri gömüyorlardı.Oğullarını, evlâdını kızlarını diri diri gömüyorlardı. Evlâdını diri diri gömen insanın yüreği taştan da katıdır.Evlâdını diri diri gömen insanın yüreği taştan da katıdır. Ne merhametsiz insan o ki evladını diri diri toprağa gömüyor! Peygamber o adamlarla uğraştı.Ne merhametsiz insan o ki evladını diri diri toprağa gömüyor! Peygamber o adamlarla uğraştı. Onları ıslah için uğraştı ve güzel ahlâkı sayesinde onları yola getirdi. Eğer onlara kızsaydı, bağırsaydı; Onları ıslah için uğraştı ve güzel ahlâkı sayesinde onları yola getirdi.

Eğer onlara kızsaydı, bağırsaydı;

Ve lev künte fazzan ğalîza'l-kalbi len faddû min havlik.Ve lev künte fazzan ğalîza'l-kalbi len faddû min havlik. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ters bir adam olsaydı, hepsi onun etrafından kaçardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ters bir adam olsaydı, hepsi onun etrafından kaçardı.

Faddû. "Dağılır giderlerdi, durmazlardı." Faddû. "Dağılır giderlerdi, durmazlardı."

Peygamber'de öyle bir ahlâk vardı ki iyisini de kötüsünü de hepsini etrafında topladı. Peygamber'de öyle bir ahlâk vardı ki iyisini de kötüsünü de hepsini etrafında topladı.

O zaman iki tane kabile vardı, senelerden beri dövüşüyorlardı.O zaman iki tane kabile vardı, senelerden beri dövüşüyorlardı. Bu iki kabileyi birbirine barıştırıverdi, ikisi birlik oluverdi. Biz bugün iki tane insanı barıştıramıyoruz. Bu iki kabileyi birbirine barıştırıverdi, ikisi birlik oluverdi. Biz bugün iki tane insanı barıştıramıyoruz.

İki kabile o zaman iki devlet demekti. İki devleti barıştırıverdi. Biribirleri ile sulh yaptılar. İki kabile o zaman iki devlet demekti. İki devleti barıştırıverdi. Biribirleri ile sulh yaptılar.

Ne sayesinde? Güzel ahlâkı sayesinde... Bu öyle bir ahlâk olacak ki; Ne sayesinde?

Güzel ahlâkı sayesinde... Bu öyle bir ahlâk olacak ki;

Ye'îşü bi-hî fi'n-nâsi.Ye'îşü bi-hî fi'n-nâsi. "İnsanların arasında gayet güzel yaşasın ve insanlar tarafından sevilip sayılsın.""İnsanların arasında gayet güzel yaşasın ve insanlar tarafından sevilip sayılsın." İkincisi, Ve vera'un yahcizuhû an-mehârimi'llâhi. "Öyle bir Allah korkusu, öyle bir verâ olacak ki..."İkincisi, Ve vera'un yahcizuhû an-mehârimi'llâhi. "Öyle bir Allah korkusu, öyle bir verâ olacak ki..." Yahcizuhû an-mehârimi'llâhi. "Seni Allah Teâlâ'nın haramlarından koruyacak bir Allah korkusu..." Yahcizuhû an-mehârimi'llâhi. "Seni Allah Teâlâ'nın haramlarından koruyacak bir Allah korkusu..."

Bugün bizde bilgi çok fakat verâ yoktur.Bugün bizde bilgi çok fakat verâ yoktur. İnsanda bilgi çok ama verâ olmayınca envai çeşit günah işleyebilir.İnsanda bilgi çok ama verâ olmayınca envai çeşit günah işleyebilir. Verâ haramdan kaçmaktır ama bugün haramlar âdeta mübah yerindedir. Verâ haramdan kaçmaktır ama bugün haramlar âdeta mübah yerindedir. Bu haramların serbestçe işlenmesi korkusuzluktan ileri geliyor. Bu haramların serbestçe işlenmesi korkusuzluktan ileri geliyor. Kişide Allah korku olmayınca haramları istediği gibi işlemekten çekinmiyor.Kişide Allah korku olmayınca haramları istediği gibi işlemekten çekinmiyor. Demek ki bilgi çok ama korku yok! O zaman da bilgi zararlı oluyor.Demek ki bilgi çok ama korku yok! O zaman da bilgi zararlı oluyor. Bilgi şeytanî bilgilerden dolayı zarar getiriyor. İki; Bilgi şeytanî bilgilerden dolayı zarar getiriyor. İki;

Ve vera'un yahcizuhû an-mehârimi'llâhi. "Seni Allah Teâlâ'nın haramlarından men edecek [bir verâ...]" Ve vera'un yahcizuhû an-mehârimi'llâhi. "Seni Allah Teâlâ'nın haramlarından men edecek [bir verâ...]"

Seni polis, jandarma men etmeyecek.Seni polis, jandarma men etmeyecek. Jandarma, polis gelip de "ne yapıyorsun?" diyerek seni men etmeyecek.Jandarma, polis gelip de "ne yapıyorsun?" diyerek seni men etmeyecek. Bu polis, bu jandarma içinden gelecek. İçindeki Allah korkusundan dolayı;Bu polis, bu jandarma içinden gelecek. İçindeki Allah korkusundan dolayı; "Ben bunu yapamam, Allah görüyor, Allah biliyor." [diyeceksin.] "Ben bunu yapamam, Allah görüyor, Allah biliyor." [diyeceksin.]

Şurada aşağıda bir hadis var biraz sonra gelecek ama şimdi yeri geldi; Şurada aşağıda bir hadis var biraz sonra gelecek ama şimdi yeri geldi;

Ve zekkâ nefsehû. diyor.Ve zekkâ nefsehû. diyor. "İnsanlarla güzel geçinmek nefsin tezkiyesine, nefsin kemâle ulaşmasına bağlıdır." "İnsanlarla güzel geçinmek nefsin tezkiyesine, nefsin kemâle ulaşmasına bağlıdır."

"Nefsi tezkiye edilmiş, güzelleşmiş, kötülükleri gitmiş bir nefis nasıl bir nefistir o yâ Resûlallah?"Nefsi tezkiye edilmiş, güzelleşmiş, kötülükleri gitmiş bir nefis nasıl bir nefistir o yâ Resûlallah? Tezkiye-i nefis nedir?" diye soruyorlar. Diyor ki; Tezkiye-i nefis nedir?" diye soruyorlar. Diyor ki;

En ya'mele ennellahe me'ahû haysumâ kâne. "Nerede olursan ol Allah'ın seninle olduğunu bilmendir." En ya'mele ennellahe me'ahû haysumâ kâne. "Nerede olursan ol Allah'ın seninle olduğunu bilmendir."

Tezkiye, nerede olursan ol Allah Teâlâ'nın seninle beraber olduğunu bilmendir.Tezkiye, nerede olursan ol Allah Teâlâ'nın seninle beraber olduğunu bilmendir. Senin her halini biliyor, görüyor, senin içinden de dışından da haberdardır.Senin her halini biliyor, görüyor, senin içinden de dışından da haberdardır. Bu bilgiler içine yerleşmiş bir insan dağın başında kimseler yokken,Bu bilgiler içine yerleşmiş bir insan dağın başında kimseler yokken, bütün fırsatlar elindeyken bile hiç birisine, hiçbir harama da elini uzatmaz. Der ki; bütün fırsatlar elindeyken bile hiç birisine, hiçbir harama da elini uzatmaz. Der ki;

"Evet, beni burada kimse görmez, polis de jandarma da yok ama Allah biliyor."Evet, beni burada kimse görmez, polis de jandarma da yok ama Allah biliyor. Bundan dolayı beni mesul eder." diyerek o harama elini uzatamıyor. Bundan dolayı beni mesul eder." diyerek o harama elini uzatamıyor. Bu kuvvetin içeriye yerleşmesi lazımdır. Bu kuvvetin içeriye yerleşmesi lazımdır. Bilgiler çok ama bu kuvvet olmayınca bilgiler zararımıza, aleyhimize oluyor, Allah muhâfaza. Bilgiler çok ama bu kuvvet olmayınca bilgiler zararımıza, aleyhimize oluyor, Allah muhâfaza.

Birincisi ahlâktı, ikincisi de bu verâ. Üçüncüsü de; Ve hılmün. "Hilm sıfatıdır." Birincisi ahlâktı, ikincisi de bu verâ. Üçüncüsü de;

Ve hılmün. "Hilm sıfatıdır."

Bu da ahlâka dâhildir. Ahlâkın içerisinde 60 tane 70 tane madde sayıyorlar.Bu da ahlâka dâhildir. Ahlâkın içerisinde 60 tane 70 tane madde sayıyorlar. Hilm de onların içindedir. Fakat burada tahsisen ayırdı. Hilm de onların içindedir. Fakat burada tahsisen ayırdı.

Hilm, "yumuşaklık" demektir.Hilm, "yumuşaklık" demektir. "Halim selim adam" derler ya, bu yumuşaklığın insanda olması şarttır."Halim selim adam" derler ya, bu yumuşaklığın insanda olması şarttır. İnsan yumuşak olmaz da sert olursa iki de bir kızar dövüşe kalkar, dövmeye, vurmaya kalkar;İnsan yumuşak olmaz da sert olursa iki de bir kızar dövüşe kalkar, dövmeye, vurmaya kalkar; bunlar gadap sıfatıdır. İnsan halim olursa bunların hepsine sabreder, sabrın sonu da selamettedir. bunlar gadap sıfatıdır. İnsan halim olursa bunların hepsine sabreder, sabrın sonu da selamettedir.

Ve hılmün. "Öyle bir yumuşaklık olacak ki..." Yeruddühû an-cehli'l-câhili.Ve hılmün. "Öyle bir yumuşaklık olacak ki..." Yeruddühû an-cehli'l-câhili. "Cahilin cehlini senden reddedecek, giderecek." Cahille cahil olmayacak."Cahilin cehlini senden reddedecek, giderecek."

Cahille cahil olmayacak.
Cahili ıslah edecek onu irşâd edecek, onu yola getireceksin. Cahili ıslah edecek onu irşâd edecek, onu yola getireceksin. Yoksa cahille beraber sen de cahil olursan ne olacak? Bir şeye yaramaz. Yoksa cahille beraber sen de cahil olursan ne olacak?

Bir şeye yaramaz.

Bu rivâyet Hz. Enes'ten gelmiştir. Yine bir üç daha... Bu rivâyet Hz. Enes'ten gelmiştir.

Yine bir üç daha...

Selâsün min-ahlâkı'l-imâni. "Şu üç şey imanlıların ahlâkındandır."Selâsün min-ahlâkı'l-imâni. "Şu üç şey imanlıların ahlâkındandır." Men izâ ğadıbe lem yüdhılhü ğadabühû fî-bâtılin.Men izâ ğadıbe lem yüdhılhü ğadabühû fî-bâtılin. "Bir kişi kızdığı zaman, onun bu kızgınlığı kendisini bâtıla sevk etmeyecek." "Bir kişi kızdığı zaman, onun bu kızgınlığı kendisini bâtıla sevk etmeyecek."

Kızınca ağzından pis laf kaçırmayacak, elinden fena hareket gelmeyecek,Kızınca ağzından pis laf kaçırmayacak, elinden fena hareket gelmeyecek, elinden geçirmediği gibi içinden de geçirmeyecek. Eh, kızmış...elinden geçirmediği gibi içinden de geçirmeyecek.

Eh, kızmış...
İnsan kızınca ayakta ise oturmalıdır.İnsan kızınca ayakta ise oturmalıdır. Oturduğu zaman yine kızgınlığı geçmezse kalkıp soğuk suyla yıkanmalıdır. Kış mevsimi ise sıcak suyla banyo yapmalıdır.Oturduğu zaman yine kızgınlığı geçmezse kalkıp soğuk suyla yıkanmalıdır. Kış mevsimi ise sıcak suyla banyo yapmalıdır. Bunlarla bu kızgınlık halini geçirmelidir. Kızgınlık içeriden kaynayan bir şeydir.Bunlarla bu kızgınlık halini geçirmelidir.

Kızgınlık içeriden kaynayan bir şeydir.
Kızınca kan kaynar, insanın damarları, gözleri kızarır, kalbi, gözü görmez bir hale gelir. Kızınca kan kaynar, insanın damarları, gözleri kızarır, kalbi, gözü görmez bir hale gelir. Gözü görmez hale gelince birçok vukuâtlar o zaman oluyor.Gözü görmez hale gelince birçok vukuâtlar o zaman oluyor. Karşısındakini vuruverir, öldürüverir, bir şeyler olur, çünkü o an kendinden geçer.Karşısındakini vuruverir, öldürüverir, bir şeyler olur, çünkü o an kendinden geçer. Kendinden geçmiş bir adamın karşısında durmamak lazımdır.Kendinden geçmiş bir adamın karşısında durmamak lazımdır. İşi uzatırsan netice ölüm olabilir, Allah esirgeye. İşi uzatırsan netice ölüm olabilir, Allah esirgeye.

Sende bir hilm sıfatı olacak ki bu, cahilin cehlini reddettsin. Cahil ile cahil olmayacaksın.Sende bir hilm sıfatı olacak ki bu, cahilin cehlini reddettsin. Cahil ile cahil olmayacaksın. Bu yüzden "Cahilin cevabı sükûttur." demişler. Cahile en iyi cevap sükuttur.Bu yüzden "Cahilin cevabı sükûttur." demişler. Cahile en iyi cevap sükuttur. Onun için cahille başa çıkılmaz.Onun için cahille başa çıkılmaz. Cahil her şeyi yapar; onunla aşık atacak olsan sen de büyük günahlara girersin.Cahil her şeyi yapar; onunla aşık atacak olsan sen de büyük günahlara girersin. Onun için cahilin karşısında daima sükut ile onu ıslah etmek,Onun için cahilin karşısında daima sükut ile onu ıslah etmek, yola getirmek yahut bu fırtınayı, bu gürültüyü atlatmak lazımdır. Bu bir. İkincisi; yola getirmek yahut bu fırtınayı, bu gürültüyü atlatmak lazımdır. Bu bir. İkincisi;

Ve men izâ radıye lem rıdâhü min hakkı.Ve men izâ radıye lem rıdâhü min hakkı. "Bir insanı çok seviyorsun, onun yaptıklarına da razı olmuşsun."Bir insanı çok seviyorsun, onun yaptıklarına da razı olmuşsun. Fakat onun hareketlerinden razı oluşun seni Hak'tan çıkarmamalıdır." Fakat onun hareketlerinden razı oluşun seni Hak'tan çıkarmamalıdır."

O sevdiğin insanın kabahatleri, kusurları, eksiklikleri, yaramaz hareketleri var.O sevdiğin insanın kabahatleri, kusurları, eksiklikleri, yaramaz hareketleri var. Seviyorum diye bunun bu hareketlerine razı olmayacaksın, onu ıslaha çalışacaksın,Seviyorum diye bunun bu hareketlerine razı olmayacaksın, onu ıslaha çalışacaksın, onları söyleyeceksin, Hak'tan çıkmayacaksın. onları söyleyeceksin, Hak'tan çıkmayacaksın.

Ve men izâ lem yete'âta mâ leyse lehû.Ve men izâ lem yete'âta mâ leyse lehû. "Bir insan güçlü, kendi hakkı olmayan bir şeyi elde etme gücü var."Bir insan güçlü, kendi hakkı olmayan bir şeyi elde etme gücü var. Gücünün sayesinde onu almak mümkünken buna elleşmeyecek." Gücünün sayesinde onu almak mümkünken buna elleşmeyecek."

Yine bir üçlü hadîs-i şerîf geldi. Yine bir üçlü hadîs-i şerîf geldi.

Selâsün men künne fî-hi ev minhünne mine'l-hûri'l-îni haysü şâe.Selâsün men künne fî-hi ev minhünne mine'l-hûri'l-îni haysü şâe. "Üçü birden olursa daha güzel ama üçten birisi bile kimde bulunursa hurilerden istediği kadarıyla evlenecek." "Üçü birden olursa daha güzel ama üçten birisi bile kimde bulunursa hurilerden istediği kadarıyla evlenecek."

O bir huyunun sebebine kendisine hurilerden istediğinden,istediği kadarıyla evlenmek selâhiyeti veriliyor. O bir huyunun sebebine kendisine hurilerden istediğinden,istediği kadarıyla evlenmek selâhiyeti veriliyor. Cennette herkese muayyen hanımlar verilecek.Cennette herkese muayyen hanımlar verilecek. Fakat bu bahtiyarlara istediği kadar ve istediğinden verilecek. Birincisi kim? Fakat bu bahtiyarlara istediği kadar ve istediğinden verilecek.

Birincisi kim?

Racülü'tümine alâ emânetin.Racülü'tümine alâ emânetin. "Kendisine pırlanta gibi kıymetli bir şey emanet edilmiş." "Kendisine pırlanta gibi kıymetli bir şey emanet edilmiş."

Emanet eden demiş ki; "Ben gelinceye kadar bu sende dursun." Yahut,Emanet eden demiş ki; "Ben gelinceye kadar bu sende dursun." Yahut, "Benim saklayacak yerim yok, sende dursun." "Benim saklayacak yerim yok, sende dursun."

Senin sandığın yahut mıntıkan, güvenliğin var diye sana güvenerek eşyasını emanet ediyor.Senin sandığın yahut mıntıkan, güvenliğin var diye sana güvenerek eşyasını emanet ediyor. Hafiyyeten emanet veriyor, kimse onun sana emanet getirdiğini görmemiş, şahit yok [dolayısıyla ispat da yok.] Hafiyyeten emanet veriyor, kimse onun sana emanet getirdiğini görmemiş, şahit yok [dolayısıyla ispat da yok.]

fe-Eddâhâ azze ve celle.fe-Eddâhâ azze ve celle. Bir gün adam çıkıp geliyor; "Yahu benim emanetimi verir misin?" diyor. Bir gün adam çıkıp geliyor; "Yahu benim emanetimi verir misin?" diyor. Emaneti alan da "Bismillahirrahmanirrahim"diyor, çıkarıp veriyor.Emaneti alan da "Bismillahirrahmanirrahim"diyor, çıkarıp veriyor. Yüz binlere belki milyonlara muâdil kıymetli şeyler... Fakat buna hiç tenezzül etmiyor.Yüz binlere belki milyonlara muâdil kıymetli şeyler... Fakat buna hiç tenezzül etmiyor. Adam emaneti istediğinde vermezse vermez, "Sen kim oluyorsun?" deyip kovabilir.Adam emaneti istediğinde vermezse vermez, "Sen kim oluyorsun?" deyip kovabilir. Ama bu öyle değil, min mehafetillah, Allah korkusundan diyor.Ama bu öyle değil, min mehafetillah, Allah korkusundan diyor. Yani beşeriyet iktizâsından dolayı bir veriş vardır; emin bir adamdır, verir.Yani beşeriyet iktizâsından dolayı bir veriş vardır; emin bir adamdır, verir. Ama bu Allah korkusundan dolayı emaneti geri veriyor.Ama bu Allah korkusundan dolayı emaneti geri veriyor. "Vermezsem sonra Allah beni muâheze eder, cezalanırım." korkusundan dolayı"Vermezsem sonra Allah beni muâheze eder, cezalanırım." korkusundan dolayı bu emaneti aldığı gibi geri veriyor. bu emaneti aldığı gibi geri veriyor.

Bugün işittiğimiz, gördüğümüz çok acı hadiseler vardır ki, Bugün işittiğimiz, gördüğümüz çok acı hadiseler vardır ki, çok muteber insanlara bazı emanetler verilmiştir fakat [emaneti verenler geri]çok muteber insanlara bazı emanetler verilmiştir fakat [emaneti verenler geri] geldikleri vakitte emanetlerini alamamışlardır. geldikleri vakitte emanetlerini alamamışlardır.

Farzedelim ki hacca yahut başka bir yere giderken insan emin biri zannedip emanet veriyor.Farzedelim ki hacca yahut başka bir yere giderken insan emin biri zannedip emanet veriyor. Geldiği vakit diyor ki; "Ver şunu bana." [Emanet verdiği kimse de;] Geldiği vakit diyor ki;

"Ver şunu bana." [Emanet verdiği kimse de;]

"Ne istiyorsun?" diyor. Bunların şahitleri de olmuştur. Allah bunları da bizleri de affetsin. "Ne istiyorsun?" diyor. Bunların şahitleri de olmuştur.

Allah bunları da bizleri de affetsin.

Ha, şu gıybet denilen şey var ya, bu gıybetin ölüler hakkındaki olan kısmı da ayrıdır.Ha, şu gıybet denilen şey var ya, bu gıybetin ölüler hakkındaki olan kısmı da ayrıdır. Ölünün kötülüklerini söylemek de ayrı bir gıybettir ki bunun günahı dirininkinden daha fazladır.Ölünün kötülüklerini söylemek de ayrı bir gıybettir ki bunun günahı dirininkinden daha fazladır. Çünkü diriye gidersin, "Affet beni kardaş!" dersin ama ölüye ne diyeceksin? Çünkü diriye gidersin, "Affet beni kardaş!" dersin ama ölüye ne diyeceksin?

Yeri gelmişken bir tanesini söyleyeyim. Haccâc-ı zâlim adında meşhur bir adam var ya.Yeri gelmişken bir tanesini söyleyeyim. Haccâc-ı zâlim adında meşhur bir adam var ya. Haccâc-ı zâlim adı üstünde; vaktin idarecilerinden zâlim, gaddar bir hükümdar. Haccâc-ı zâlim adı üstünde; vaktin idarecilerinden zâlim, gaddar bir hükümdar. Haccâc öldüğü vakit 124 bin müslüman hapishanedeydi. Bu kadar zâlimdi.Haccâc öldüğü vakit 124 bin müslüman hapishanedeydi. Bu kadar zâlimdi. Hapse tıktıkarı dışında başını kestiklerinin hesabı yoktu.Hapse tıktıkarı dışında başını kestiklerinin hesabı yoktu. Kesmesi, biçmesi bol olan bir adamdı. Bundan dolayı adı da Haccâc-ı zâlim olmuş. Kesmesi, biçmesi bol olan bir adamdı. Bundan dolayı adı da Haccâc-ı zâlim olmuş.

Avf isminde bir adam İbn Sîrîn denilen bir zâtın huzurunda [Haccâc hakkında] şöyle söylemiş; Avf isminde bir adam İbn Sîrîn denilen bir zâtın huzurunda [Haccâc hakkında] şöyle söylemiş;

"Şu adam ne bela, ne fena adam, ne kötü adam, şu yaptıklarına bak.""Şu adam ne bela, ne fena adam, ne kötü adam, şu yaptıklarına bak." Bu şekilde onun kötü hareketlerini saymış. İbn Sîrîn'in cevabına bak; Bu şekilde onun kötü hareketlerini saymış. İbn Sîrîn'in cevabına bak;

"Ey Avf! Allah hâkimdir ve âdildir."Ey Avf! Allah hâkimdir ve âdildir. Allah Haccâc'ın yaptığı zulmün intikamını, bu milletin intikamını alacaktır.Allah Haccâc'ın yaptığı zulmün intikamını, bu milletin intikamını alacaktır. Fakat Haccâc'ın intikamını da senden alacaktır. Sen niye Haccâc'ı gıybet ediyorsun?Fakat Haccâc'ın intikamını da senden alacaktır. Sen niye Haccâc'ı gıybet ediyorsun? Allah Haccâc'ın yaptığını bilmiyor mu? O ona ceza verecek. Allah Haccâc'ın yaptığını bilmiyor mu? O ona ceza verecek. Sen niçin kendini günaha sokuyorsun da Haccâc'ın nâmına Allah'ın senden intikam almasına sebep oluyorsun?" Sen niçin kendini günaha sokuyorsun da Haccâc'ın nâmına Allah'ın senden intikam almasına sebep oluyorsun?"

Bunu okuyunca eteklerim yere serildi. Biz Haccâc kadar zalim olamayız.Bunu okuyunca eteklerim yere serildi. Biz Haccâc kadar zalim olamayız. O günün büyüğü onun gıybetine razı olmadıysa bugün vay bizim halimize. O günün büyüğü onun gıybetine razı olmadıysa bugün vay bizim halimize.

Allah hepimizi affetsin. Tevfîkât-ı samâdâniyyesine mazhâr eylesin. Allah hepimizi affetsin. Tevfîkât-ı samâdâniyyesine mazhâr eylesin.

Bu gıybet haram. İnsanın içinde imân varsa bu iman kişiyi haramlardan menetmelidir. Bu gıybet haram. İnsanın içinde imân varsa bu iman kişiyi haramlardan menetmelidir. Cemiyet bir dedikoduya başlarsa oradan kalkıp gitmek gerekir. "Esselâmü aleyküm arkadaş.Cemiyet bir dedikoduya başlarsa oradan kalkıp gitmek gerekir. "Esselâmü aleyküm arkadaş. Allah ısmarladık!" deyip oradan kalkmak lazımdır. Darılırlar, küserler diye de düşünmemek gerekir.Allah ısmarladık!" deyip oradan kalkmak lazımdır. Darılırlar, küserler diye de düşünmemek gerekir. Darılırlarsa darılsınlar efendi! Orada boyunca günaha gireceğine; Darılırlarsa darılsınlar efendi! Orada boyunca günaha gireceğine;

"Arkadaşlar susun! Bizim maksadımız neydi? Şöyle bir konuşma yapmak idi."Arkadaşlar susun! Bizim maksadımız neydi? Şöyle bir konuşma yapmak idi. Bu mevzu dahilinde konuşursanız ne âlâ! Yoksa biz buraya âlemin gıybetini yapmaya gelmedik.Bu mevzu dahilinde konuşursanız ne âlâ! Yoksa biz buraya âlemin gıybetini yapmaya gelmedik. İyilik ve kötülük zaten Allah'a mâlumdur. İyilik ve kötülük zaten Allah'a mâlumdur.

Bir kimsenin gizlice aldığı bir emaneti sahibi geldiği vakit ona noksansız olarak teslim edebilmesiBir kimsenin gizlice aldığı bir emaneti sahibi geldiği vakit ona noksansız olarak teslim edebilmesi Allah korkusundan ise bu kişinin cennetteki hurilerden istediği kadarıyla evlenmesineAllah korkusundan ise bu kişinin cennetteki hurilerden istediği kadarıyla evlenmesine Allah müsaade ediyor. İkincisi; Allah müsaade ediyor. İkincisi;

Ve racülün.Ve racülün. İki adam dövüşmüş, biri diğerini öldürmüş katil olmuş. Şimdi köylerde kan davaları oluyor. İki adam dövüşmüş, biri diğerini öldürmüş katil olmuş. Şimdi köylerde kan davaları oluyor. Bu kan davası fena bir şeydir. Bu katili affetmek büyük devlettir. Bu kan davası fena bir şeydir. Bu katili affetmek büyük devlettir. Fakat kan davaları bugün memleketimizin bazı yerlerinde hâlâ câridir. Fakat kan davaları bugün memleketimizin bazı yerlerinde hâlâ câridir. Hep bu âdet, anane yüzünden kimse de bunun önüne geçememiştir.Hep bu âdet, anane yüzünden kimse de bunun önüne geçememiştir. Çocuğu yetişti onu öldürecek, onun çocuğu yetişti, o da onu öldürecek.Çocuğu yetişti onu öldürecek, onun çocuğu yetişti, o da onu öldürecek. Böyle birçok kimse vardır ki bu akıbete düşmemek için memleketlerini bırakıp uzak yerlere kaçmışlardır.Böyle birçok kimse vardır ki bu akıbete düşmemek için memleketlerini bırakıp uzak yerlere kaçmışlardır. Ölsem kolay ama aynı zamanda öldüreceksin. Senin çocuğun da senin intikâmını ondan almak için öldürecek.Ölsem kolay ama aynı zamanda öldüreceksin. Senin çocuğun da senin intikâmını ondan almak için öldürecek. Böyle bir huy ortada devrediyor, bu da fenadır. Onun için; Ve racülün afâ an-kâtilin. Böyle bir huy ortada devrediyor, bu da fenadır. Onun için;

Ve racülün afâ an-kâtilin.
"Bir adam bir hata yapmış, öldürmüş, cezâsını âhirette çekecek. Sen onu affedeceksin." "Bir adam bir hata yapmış, öldürmüş, cezâsını âhirette çekecek. Sen onu affedeceksin."

Böyle kan davasını yürüterek sen de onun neslinden birisini öldürmeye teşebbüs etmeyeceksin.Böyle kan davasını yürüterek sen de onun neslinden birisini öldürmeye teşebbüs etmeyeceksin. Affedeceksin, işte büyüklük budur! Affedeceksin, işte büyüklük budur!

Ve racülün karae fî-dübüri külli salâtin "kul hüvallâhu ehad" aşra merrâtin.Ve racülün karae fî-dübüri külli salâtin "kul hüvallâhu ehad" aşra merrâtin. "Her namazın arkasından on kere kul hüvallâhu ehad [İhlâs sûresini okumak.]" "Her namazın arkasından on kere kul hüvallâhu ehad [İhlâs sûresini okumak.]"

Başka yerlerde 11 idi ama burada on dendi.Başka yerlerde 11 idi ama burada on dendi. Mezarlığa babana dedene okumak için gidersen en azından 11 ihlâs sûresi bir de elham sûresi okumak yeter.Mezarlığa babana dedene okumak için gidersen en azından 11 ihlâs sûresi bir de elham sûresi okumak yeter. Başka dua bilirsen daha iyidir ama bilmediğin takdirde 11 kul hüvallâhu ehad bir elham orada yeter.Başka dua bilirsen daha iyidir ama bilmediğin takdirde 11 kul hüvallâhu ehad bir elham orada yeter. Hem sadece babana değil tüm silsilemize yeter. Rahmet-i ilâhi çoktur. Hem sadece babana değil tüm silsilemize yeter. Rahmet-i ilâhi çoktur.

Birincisi, emaneti sahibine verebilmektir. İkincisi, katilini affedebilmektir.Birincisi, emaneti sahibine verebilmektir. İkincisi, katilini affedebilmektir. Üçüncüsü de her namazın arkasından on defa kul hüvallâhu ehad okumaktır. Üçüncüsü de her namazın arkasından on defa kul hüvallâhu ehad okumaktır.

Benden size bir kardeş vasiyeti [olsun.] Hiç olmazsa günde 100 defa istiğfârı elinden dilinden bırakma.Benden size bir kardeş vasiyeti [olsun.] Hiç olmazsa günde 100 defa istiğfârı elinden dilinden bırakma. Her ne kadar yaptığımız hareketlerden dönemiyorsak da hiç olmazsa dilimizle istiğfâr etmemiz lazımdır. Her ne kadar yaptığımız hareketlerden dönemiyorsak da hiç olmazsa dilimizle istiğfâr etmemiz lazımdır.

Meclislerden çıkarken, ayrılırken de şu duayı unutma. Meclislerden çıkarken, ayrılırken de şu duayı unutma.

Allahümmeğfirlî ve limeniğtebtühû. "Ya Rabbi! Beni affet, ben kimlere gıybet ettiysem onları da affet." Allahümmeğfirlî ve limeniğtebtühû. "Ya Rabbi! Beni affet, ben kimlere gıybet ettiysem onları da affet."

Gıybet ettiğimiz adamların hakkında da; Gıybet ettiğimiz adamların hakkında da; "Ya Rabbi! Sen onu affet, ona mağfiret et, ona iyilikler ver, ona salâh ü hâl nasip et.""Ya Rabbi! Sen onu affet, ona mağfiret et, ona iyilikler ver, ona salâh ü hâl nasip et." Sonra da; "O çok iyi bir insandır, şöyle iyilikleri vardır, böyle cömerttir." diye onu methet. Sonra da; "O çok iyi bir insandır, şöyle iyilikleri vardır, böyle cömerttir." diye onu methet.

Hatta camiye pek devam edemeyen biri hakkında;Hatta camiye pek devam edemeyen biri hakkında; "Bırak o adamı, o camiye gelmez ki!" demek gıybettir."Bırak o adamı, o camiye gelmez ki!" demek gıybettir. "Bırak şu adamı, gittik kapısına da bize para bile vermedi!" demek de gıybettir. "Bırak şu adamı, gittik kapısına da bize para bile vermedi!" demek de gıybettir. Zengin bir adam çıkarmış mesela beş on lira vermiş, onun hakkında da. Zengin bir adam çıkarmış mesela beş on lira vermiş, onun hakkında da.

Kısaca ırza, namusa, şerefe tâciz eden her kötü sözden, her hatır kırıcı,Kısaca ırza, namusa, şerefe tâciz eden her kötü sözden, her hatır kırıcı, gönül yıkıcı sözden son derece tevakkî lazım. Bunlar bile gıybete dahildir.gönül yıkıcı sözden son derece tevakkî lazım. Bunlar bile gıybete dahildir. Onun için gıybetli meclisten ayrılırken; Allahümmeğfirlî ve limeniğtebtühû duasını bil. İkincisi; Onun için gıybetli meclisten ayrılırken; Allahümmeğfirlî ve limeniğtebtühû duasını bil. İkincisi;

Sübhânekellâhumme ve bi-hamdik eşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke Sübhânekellâhumme ve bi-hamdik eşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke



estağfiruke ve etûbü ileyke. duasını oku. Bu dua inşallah, o mecliste olan hatalara karşılık gelir.estağfiruke ve etûbü ileyke. duasını oku.

Bu dua inşallah, o mecliste olan hatalara karşılık gelir.
Gıybet ettiğin kardeşlerinin arkasından pişmanlık duymadıkça tövbe etmen para etmez. Gıybet ettiğin kardeşlerinin arkasından pişmanlık duymadıkça tövbe etmen para etmez. Gıybet ettik, tevbe ettik, olmadı. "Bir daha ben kimsenin arkasından gıybet etmeyeceğim."Gıybet ettik, tevbe ettik, olmadı. "Bir daha ben kimsenin arkasından gıybet etmeyeceğim." pişmanlığını duymak gerekecek, ondan sonra o kimseyi meth ü senâya başlayacaksın. pişmanlığını duymak gerekecek, ondan sonra o kimseyi meth ü senâya başlayacaksın. Evvelce sevmediğin ve yerdiğin adamı bu sefer meth ü senâya başlayacaksın kiEvvelce sevmediğin ve yerdiğin adamı bu sefer meth ü senâya başlayacaksın ki o gıybet ettiğin günahlar silinsin yahut bunlara karşı gelsin. Ne kadar zor şey!o gıybet ettiğin günahlar silinsin yahut bunlara karşı gelsin. Ne kadar zor şey! Ama her namazın arkasından on defa kul hüvallâhu ehad okumak çok kolaydır. Ama her namazın arkasından on defa kul hüvallâhu ehad okumak çok kolaydır.

Her gün 100 istiğfâr yap. O zaman ben derviş mi olacağım? Her gün 100 istiğfâr yap.

O zaman ben derviş mi olacağım?

Bu dervişlik filan değildir, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin tavsiyesi,Bu dervişlik filan değildir, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin tavsiyesi, Müslümanlığın esaslarındandır. 100 defa Lâ ilâhe illallah de. 100 defa da dilinle Allah de. Müslümanlığın esaslarındandır.

100 defa Lâ ilâhe illallah de.

100 defa da dilinle Allah de.

100 defa da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e salavât-ı şerîfeyi getirmeyi unutma. 100 defa da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e salavât-ı şerîfeyi getirmeyi unutma.

100 tane de kul hüvallâhu ehad oku. 100 tane de kul hüvallâhu ehad oku.

Nerede okursan oku. Abdestli de okursan olur, abdestsiz de okusan olur. Nerede okursan oku. Abdestli de okursan olur, abdestsiz de okusan olur.

Yine de müslümana abdestsiz gezmemek yakışır. Elhamdülillah, memlekette suyumuz bol.Yine de müslümana abdestsiz gezmemek yakışır. Elhamdülillah, memlekette suyumuz bol. Abdesti bozulduğu vakit hemen bir abdest daha tazeleyiverir kiAbdesti bozulduğu vakit hemen bir abdest daha tazeleyiverir ki namaz vakti geldi mi abdest almakla uğraşmaz, doğru camiye gidiverir. namaz vakti geldi mi abdest almakla uğraşmaz, doğru camiye gidiverir.

Bir üçlü hadis daha... Bir üçlü hadis daha...

Selâsün izâ haracne lâ yenfe'u nefsen imânühâ.Selâsün izâ haracne lâ yenfe'u nefsen imânühâ. "Üç alamet belirdi mi artık ondan sonra kimseye yapacağı iman fayda vermez." "Üç alamet belirdi mi artık ondan sonra kimseye yapacağı iman fayda vermez."

"Tevbe ettim ha, lâ ilâhe illallâh MuhammedünResulullah." Firavun'un ölürken dediği gibi..."Tevbe ettim ha, lâ ilâhe illallâh MuhammedünResulullah." Firavun'un ölürken dediği gibi... Lâ yenfe'u nefsen imânühâ. Bundan sonra artık iman para etmez. Nedir o? Lâ yenfe'u nefsen imânühâ. Bundan sonra artık iman para etmez.

Nedir o?

Lem tekün âmenet min-kabli ev kesebet fî-imânihâ hayren.Lem tekün âmenet min-kabli ev kesebet fî-imânihâ hayren. "Bu alametler belirmeden iman etmemişse veya imanında hayır kazanmadıysa "Bu alametler belirmeden iman etmemişse veya imanında hayır kazanmadıysa bu alametler belirdikten sonra, "Kıyamet kopuyor!...bu alametler belirdikten sonra, "Kıyamet kopuyor!... Aman, tevbeler tevbesi, tevbeler tevbesi..."[demek fayda vermez.]Aman, tevbeler tevbesi, tevbeler tevbesi..."[demek fayda vermez.] Tevbeyi ister yap ister yapma, artık iş geçti... Bugünkü halin neyse öyle olacak. Birincisi; Tevbeyi ister yap ister yapma, artık iş geçti... Bugünkü halin neyse öyle olacak. Birincisi;

Tulû'u'ş-şemsi min-mağribihâ. Tulû'u'ş-şemsi min-mağribihâ.

Hocaefendi böyle şey olur mu ya? Şems şarktan değil garbtan doğacak... olur mu? Hocaefendi böyle şey olur mu ya? Şems şarktan değil garbtan doğacak... olur mu?

Bilmem! Sen faraziyeni nasıl istersen yürüt.Bilmem! Sen faraziyeni nasıl istersen yürüt. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu böyle söylemiş. Ben de böylece inandım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu böyle söylemiş. Ben de böylece inandım. Sen hangi ölçeğe koyarsan koy. Bir gün gelecek bu mülkün sahibi işi tersine çevirecek.Sen hangi ölçeğe koyarsan koy.

Bir gün gelecek bu mülkün sahibi işi tersine çevirecek.
Sağdan da dönecek soldan da dönecek. Çeşitli izahlar var ama bunun izahatı biraz müşküldür.Sağdan da dönecek soldan da dönecek. Çeşitli izahlar var ama bunun izahatı biraz müşküldür. Sağdan giden solu kabul eden insanlar bugün,Sağdan giden solu kabul eden insanlar bugün, sağ dururken solu kabul eden insanlar, işte bugün gözümüzün önünde. sağ dururken solu kabul eden insanlar, işte bugün gözümüzün önünde.

Bunlar oluyor mu? Oldu mu hocam? Nasıl oldu yahu, bu memleket müslüman memleketiydi?Bunlar oluyor mu? Oldu mu hocam? Nasıl oldu yahu, bu memleket müslüman memleketiydi? Hepimizin babası da hacı hoca! Elhamdülillah, memlekette camilerimiz de önümüzde!Hepimizin babası da hacı hoca! Elhamdülillah, memlekette camilerimiz de önümüzde! Herşey önümüzde... İnsan solu nasıl ihtiyar eder? Herşey önümüzde... İnsan solu nasıl ihtiyar eder?

Bilmem nasıl ihtiya eder! "Nasıl ihtiyar ettin bu solculuğu?" diye solculara sor bakalım. Bilmem nasıl ihtiya eder! "Nasıl ihtiyar ettin bu solculuğu?" diye solculara sor bakalım.

İşte Allah celle ve alâ da güneşi, sağdan batarken soldan batıracak.İşte Allah celle ve alâ da güneşi, sağdan batarken soldan batıracak. Bu durum bizim halimize göre mi olacak, nasıl olacak? Tulû'u'ş-şemsi min-mağribihâ. Bu durum bizim halimize göre mi olacak, nasıl olacak? Tulû'u'ş-şemsi min-mağribihâ. "Şems mağripten doğacak." İkincisi; "Şems mağripten doğacak."

İkincisi;

Ve'd-deccâlü. "İkinci alamet deccaldir." Deccal "yalancı, hilebaz adam" demektir.Ve'd-deccâlü. "İkinci alamet deccaldir." Deccal "yalancı, hilebaz adam" demektir. Deccalin tarifi şöyle yapılıyor; Deccalin tarifi şöyle yapılıyor;

[Bir kimse] bir bakırı götürüyor, altın suyuna sokuyor, köylü kardeşe "altın" diye gösteriyor;[Bir kimse] bir bakırı götürüyor, altın suyuna sokuyor, köylü kardeşe "altın" diye gösteriyor; "Bak, bu benim beşi birlik altınım, sıkıldım, bunu satacağım." diyor. [Adam|;] "Bak, bu benim beşi birlik altınım, sıkıldım, bunu satacağım." diyor. [Adam|;]

"Bunun kıymeti nedir?" [diyor.] "Bunun kıymeti çok. Üç beş bin lira yapar. "Bunun kıymeti nedir?" [diyor.]

"Bunun kıymeti çok. Üç beş bin lira yapar.
Fakat ben sıkıldım, darda kaldım da sana 500 lira vereceğim." Fakat ben sıkıldım, darda kaldım da sana 500 lira vereceğim."

Adam da mal bulmuş mağribi gibi aman kimse görmesin diye 500 liraya alır,Adam da mal bulmuş mağribi gibi aman kimse görmesin diye 500 liraya alır, sonra kuyumcuya götürür, [kuyumcu;] "Bu beş kuruş etmez." der. Niçin? sonra kuyumcuya götürür, [kuyumcu;]

"Bu beş kuruş etmez." der.

Niçin?

[Çünkü satan adam] sahtekar... Deccal de böyle sahtekar bir adamdır.[Çünkü satan adam] sahtekar...

Deccal de böyle sahtekar bir adamdır.
Müslüman görünür, şöyle görünür böyle görünür, seni kafese koymak için Müslüman görünür, şöyle görünür böyle görünür, seni kafese koymak için senin karşında yeterince mahareti vardır. Deccal budur. Allah şerrinden korusun.senin karşında yeterince mahareti vardır. Deccal budur. Allah şerrinden korusun. Ta Peygamberimiz'in zamanından beri bu meşhur bir şeydir. Bunların öncüleri vardır; deccâlûn...Ta Peygamberimiz'in zamanından beri bu meşhur bir şeydir. Bunların öncüleri vardır; deccâlûn... Deccalden önce birçok hilebaz adamalar gelecek, en nihayetinde kocaman şeytan, kocaman deccal gelecek.Deccalden önce birçok hilebaz adamalar gelecek, en nihayetinde kocaman şeytan, kocaman deccal gelecek. Ondan sonra artık ne dersen para etmez, ondan sonra iman da para etmez. Ondan sonra artık ne dersen para etmez, ondan sonra iman da para etmez.

Üçüncüsü; Ve dâbbetü'l-ard. Dabbetü'l-arz da bir mahluktur.Üçüncüsü;

Ve dâbbetü'l-ard. Dabbetü'l-arz da bir mahluktur.
Bu mahlukun tabirinde çok izahlar yapılmıştır. Görmediğimiz bir şey.Bu mahlukun tabirinde çok izahlar yapılmıştır. Görmediğimiz bir şey. Hamdi Efendi [dabbeyi tarif ederken] diyor ki; "Öyle bir mahluk ki önünden kaçan kaçamayacak,Hamdi Efendi [dabbeyi tarif ederken] diyor ki;

"Öyle bir mahluk ki önünden kaçan kaçamayacak,
kovalayan da tutamayacak." Kaçarsan kaçamayacaksın, tutmak istesen tutamayacaksın. kovalayan da tutamayacak." Kaçarsan kaçamayacaksın, tutmak istesen tutamayacaksın. Kimisi otomobile benzetmiş, kimisi tayyâreye benzetmiş,Kimisi otomobile benzetmiş, kimisi tayyâreye benzetmiş, kimisi de başka şeye benzetmiş, dabbetü'l-arz belli değildir. kimisi de başka şeye benzetmiş, dabbetü'l-arz belli değildir.

İnsana da dabbe derler. Yer yüzünde tepinen, yürüyen mahluk [dabbedir.] İnsana da dabbe derler. Yer yüzünde tepinen, yürüyen mahluk [dabbedir.]

Ama nasıl bir mahluk? Kimisi en boy tarif etmiş ama bildiğimiz bir şey değil. Ama nasıl bir mahluk?

Kimisi en boy tarif etmiş ama bildiğimiz bir şey değil.

Allah o günü göstermesin, bizleri onun şerrinden de muhafaza etsin. Allah o günü göstermesin, bizleri onun şerrinden de muhafaza etsin.

Dabbetü'l-arz ve deccal çıktığı, güneş de garpten doğduğu vakitte hiçbir şey fayda etmez,Dabbetü'l-arz ve deccal çıktığı, güneş de garpten doğduğu vakitte hiçbir şey fayda etmez, tevbeler de kabul olmaz, geçti artık... Nasıl ki Firavun suya boğuldu, anladı ki ölüyor; tevbeler de kabul olmaz, geçti artık... Nasıl ki Firavun suya boğuldu, anladı ki ölüyor;

Lâ ilâhe illellezî âmenet bi-hî benû İsrâile.Lâ ilâhe illellezî âmenet bi-hî benû İsrâile. "Benî İsrail'in inandığı Allaha ben de inandım." dedi"Benî İsrail'in inandığı Allaha ben de inandım." dedi fakat iş işten geçti, su tepesine çöktü artık boğuluyor... Yine bir üçlü hadîs-i şerîf. fakat iş işten geçti, su tepesine çöktü artık boğuluyor...

Yine bir üçlü hadîs-i şerîf.

Selâsun men fe'alahünne fe-kad ta'ime tu'me'l-îmân. Selâsun. "Üç şey var ki..."Selâsun men fe'alahünne fe-kad ta'ime tu'me'l-îmân.

Selâsun. "Üç şey var ki..."
Men fe'alahünne. "Kim o üçü şeyi işlerse..." Fe-kad ta'ime ta'me'l-îmân. "İmanın tadını tadar." Men fe'alahünne. "Kim o üçü şeyi işlerse..." Fe-kad ta'ime ta'me'l-îmân. "İmanın tadını tadar."

İmanın baklava gibi, baklavadan üstün bir tadı vardır.İmanın baklava gibi, baklavadan üstün bir tadı vardır. İmanın öyle bir tadı vardır ki insan o aziz canını, malını bu iman için fedâ ediyor.İmanın öyle bir tadı vardır ki insan o aziz canını, malını bu iman için fedâ ediyor. İşte ashâb-ı kirâmın halleri... O harplerdeki bu fedakârlıklar bu iman sayesinde [olmuştur.]İşte ashâb-ı kirâmın halleri... O harplerdeki bu fedakârlıklar bu iman sayesinde [olmuştur.] Bu iman sayesinde canını, malını hiç görüyor. Ashab, imanları sayesinde canlarını mallarını hiç gördüler.Bu iman sayesinde canını, malını hiç görüyor. Ashab, imanları sayesinde canlarını mallarını hiç gördüler. Allah'ın rızasını kazanmak uğrunda gözleri ne canını ne malını görüyor. Allah'ın rızasını kazanmak uğrunda gözleri ne canını ne malını görüyor. İnsan o zaman imanın tadını tadıyor.İnsan o zaman imanın tadını tadıyor. Artık sen kafasını da kessen [o imanının tadından dolayı bir şey hissetmez.] Artık sen kafasını da kessen [o imanının tadından dolayı bir şey hissetmez.]

Yunus Emre'nin galiba; Beni kesseniz de etimi bıçaklarla doğrasanız da, Yunus Emre'nin galiba;

Beni kesseniz de etimi bıçaklarla doğrasanız da,

Kanımı akıtsanız da, ben yine derim lâ ilâhe illallâh. Kanımı akıtsanız da, ben yine derim lâ ilâhe illallâh.

Nesîmî'yi kesmişler, derisini de yüzmüşler, fakat akan kanının lâ ilâhe illallâh dediğini de duymuşlar. Nesîmî'yi kesmişler, derisini de yüzmüşler, fakat akan kanının lâ ilâhe illallâh dediğini de duymuşlar.

İman bambaşka bir şeydir.İman bambaşka bir şeydir. İnsan gerçekten iman edince bütün âzâsı Allah der, her zerresi lâ ilâhe illallâh der.İnsan gerçekten iman edince bütün âzâsı Allah der, her zerresi lâ ilâhe illallâh der. Bu iman içine yerleştikten sonra, "dünya bir tarafa, sen bir tarafa" der. Ne var bu dünyada? Bu iman içine yerleştikten sonra, "dünya bir tarafa, sen bir tarafa" der.

Ne var bu dünyada?

İşte bir sel gibi bir taraftan geliyor bir taraftan da gidiyor.İşte bir sel gibi bir taraftan geliyor bir taraftan da gidiyor. Hepimiz de muvakkatız, ne zaman gideceğimizi de kimse bilmez. Hepimiz de muvakkatız, ne zaman gideceğimizi de kimse bilmez.

Onun için burada Allah'ın razı olacağı bir kul olabiliyorsan ne mutlu sana!Onun için burada Allah'ın razı olacağı bir kul olabiliyorsan ne mutlu sana! Allah senden razı olmadıktan sonra, dünya senin olmuş, bütün varlıklar senin olmuş, ne olacak?Allah senden razı olmadıktan sonra, dünya senin olmuş, bütün varlıklar senin olmuş, ne olacak? Gözünü yumduktan sonra halin ne olacak? Gözünü yumduktan sonra halin ne olacak?

Şu cesedimizin daha sağlam daha güzel olması için her gün çalışıyoruzŞu cesedimizin daha sağlam daha güzel olması için her gün çalışıyoruz fakat kabirde bedenimizi kurtlar yiyor.fakat kabirde bedenimizi kurtlar yiyor. Cansız bedeni toprağın altına koyuyoruz, nasıl dağılıyor, nasıl perişan oluyor, Cansız bedeni toprağın altına koyuyoruz, nasıl dağılıyor, nasıl perişan oluyor, nasıl sokulunmaz bir hale geliyor. Bir gitsen bir görsen kokusu bile ne kadar korkunç oluyor.nasıl sokulunmaz bir hale geliyor. Bir gitsen bir görsen kokusu bile ne kadar korkunç oluyor. Haa, [düşünmek lazım!] Dün bize bir kitap verdiler.Haa, [düşünmek lazım!]

Dün bize bir kitap verdiler.
Kitabın adını bilmiyorum ama sigara aleyhinde yazılmış bir kitap. Tavşanlı müftüsü yazmış.Kitabın adını bilmiyorum ama sigara aleyhinde yazılmış bir kitap. Tavşanlı müftüsü yazmış. Kitabın başına "sigaranın yaptığı zararlar" diyerekten iskelet olarak bir de baş [resmi] koymuş. Kitabın başına "sigaranın yaptığı zararlar" diyerekten iskelet olarak bir de baş [resmi] koymuş.

İnşallah içimizde sigara içen yoktur.İnşallah içimizde sigara içen yoktur. Yoktur ama içenlere karşı da mutlaka hepinizin seferber olmasını rica ediyorum.Yoktur ama içenlere karşı da mutlaka hepinizin seferber olmasını rica ediyorum. İçenlere karşı seferber olup bunun önüne geçmenin çaresine bakın.İçenlere karşı seferber olup bunun önüne geçmenin çaresine bakın. Sigara içkiden de afyondan da beter, her şeyden beter bir derttir.Sigara içkiden de afyondan da beter, her şeyden beter bir derttir. İnsanı öyle öldüren bir zehir ki, "Kanserin yüzde sekseni sigaradan oluyor." diyorlar. İnsanı öyle öldüren bir zehir ki, "Kanserin yüzde sekseni sigaradan oluyor." diyorlar.

Geçen bizi bir hastaya götürdüler. Hasta genç, delikanlı bir beyefendiydi.Geçen bizi bir hastaya götürdüler. Hasta genç, delikanlı bir beyefendiydi. Genç, yüzüne bakmaya kıyamazsın. Ansızın kendisinde bir rahatsızlık belirmiş. Genç, yüzüne bakmaya kıyamazsın. Ansızın kendisinde bir rahatsızlık belirmiş. O doktor bu doktor, o röntgen bu röntgen derken vücudunda ufacık bir şey tespit edilmiş.O doktor bu doktor, o röntgen bu röntgen derken vücudunda ufacık bir şey tespit edilmiş. Genç adamda para da varmış, soluğu Londra'da almış. Oradaki doktor demiş ki; Genç adamda para da varmış, soluğu Londra'da almış. Oradaki doktor demiş ki;

"Yooo, ben buna dokunamam, bu burada kalır." "Yapma yahu!" demiş. Adam genç, gürbüz. "Yooo, ben buna dokunamam, bu burada kalır."

"Yapma yahu!" demiş. Adam genç, gürbüz.

"Yok, ben buna katiyen bıçak vuramam." "Yok, ben buna katiyen bıçak vuramam."

"Kalırsa kalsın, biz hakkımızı helal ediyoruz. Sen vur bıçağı." demişler. "Kalırsa kalsın, biz hakkımızı helal ediyoruz. Sen vur bıçağı." demişler.

Adam bıçağı vurmuş, genç adamın beliren kanser parçasını almış.Adam bıçağı vurmuş, genç adamın beliren kanser parçasını almış. Adam kurtulmuş, gelmiş, bize naklediyor. Adam kurtulmuş, gelmiş, bize naklediyor.

Hastanenin duvarlarına [sigaranın zararlarıyla ilgili şeyler] yazmışlar. Adama da göstermiş,adam sormuş; Hastanenin duvarlarına [sigaranın zararlarıyla ilgili şeyler] yazmışlar. Adama da göstermiş,adam sormuş;

"Bir tane bile içmeye müsaade etmez misin?" [Doktor da] demiş ki; "Bir tane bile içmeye müsaade etmez misin?" [Doktor da] demiş ki;

"Ne diyorsun! Bir tane değil, içilen yere bile girmeyeceksin! Onun kokusunu bile alma!" "Ne diyorsun! Bir tane değil, içilen yere bile girmeyeceksin! Onun kokusunu bile alma!"

Bir yere misafirliğe gidince ikram ederlerse bir tane bile içmeyeyim mi? Katiyyen!.. Bir yere misafirliğe gidince ikram ederlerse bir tane bile içmeyeyim mi?

Katiyyen!..

[Doktor adama,] "Gel bak, burada bir sürü maymunlar var.[Doktor adama,] "Gel bak, burada bir sürü maymunlar var. Bunların hepsi sigara içirilmek suretiyle hastalıkları tezahür eden hayvanlardır.Bunların hepsi sigara içirilmek suretiyle hastalıkları tezahür eden hayvanlardır. Bunların hepsi sigara sarhoşu ve hepsi hasta." demiş. Allah affetsin. Bunların hepsi sigara sarhoşu ve hepsi hasta." demiş.

Allah affetsin.
Bana kalırsa bu kitabı okuyun. Bu kitap çok güzel. Öyle bir iki sayfa değil 90 kusür sayfa.Bana kalırsa bu kitabı okuyun. Bu kitap çok güzel. Öyle bir iki sayfa değil 90 kusür sayfa. Adam, bir çok doktorun vesairenin hikayelerini kitabına almış.Adam, bir çok doktorun vesairenin hikayelerini kitabına almış. Bir müslüman tarafından sigara hakkında Duhan adıyla eskiden yazılan kitaplardan Bir müslüman tarafından sigara hakkında Duhan adıyla eskiden yazılan kitaplardan bir tanesinin tercümesi olarak yazmış. Bugün buna ne kadar müptelayız? bir tanesinin tercümesi olarak yazmış. Bugün buna ne kadar müptelayız?

Yine mevzu oldu, bayram günü tayyare menfaatine, donanma menfaatine yardım istemişler.Yine mevzu oldu, bayram günü tayyare menfaatine, donanma menfaatine yardım istemişler. Gücümüz kadar biz de yardım edelim dedik, beş on kuruş oldu, götürdük verdik. Gücümüz kadar biz de yardım edelim dedik, beş on kuruş oldu, götürdük verdik.

Aklıma geldi yahu! Bizim böyle bir bayramda farzet ki 10-20 milyon bir para toplanmış.Aklıma geldi yahu! Bizim böyle bir bayramda farzet ki 10-20 milyon bir para toplanmış. Bu parayla tayyarenin bir kanadı bile olmaz. Bugün büyük bir tayyare 100-150 milyon lira diyorlar.Bu parayla tayyarenin bir kanadı bile olmaz. Bugün büyük bir tayyare 100-150 milyon lira diyorlar. Tayyare bir düştü mü bir anda 100 milyonlar gidiyor.Tayyare bir düştü mü bir anda 100 milyonlar gidiyor. Bu 100 milyonları bizim toplayacağımız iânelerle ele geçirmek mümkün değildir. Dedim ki; Bu 100 milyonları bizim toplayacağımız iânelerle ele geçirmek mümkün değildir. Dedim ki;

Yahu herkes beş lira veriyor, bir sigara paketi alıyor. "On milyon insan çıkar mı?" dedim. Yahu herkes beş lira veriyor, bir sigara paketi alıyor.

"On milyon insan çıkar mı?" dedim.

"Fazla çıkar" dediler. Biz de; "On milyona razı olalım." dedim. "Fazla çıkar" dediler. Biz de;

"On milyona razı olalım." dedim.

On milyon insan, beşer liradan ne eder? Bir günde 50 milyon eder. On günde? 500 milyon eder. On milyon insan, beşer liradan ne eder?

Bir günde 50 milyon eder.

On günde?

500 milyon eder.

100 günde? Beş milyar eder.100 günde?

Beş milyar eder.
Bu parayı böyle [boşuna harcamak] bizim gibi fakir bir millete hiç yakışır mı? Bu parayı böyle [boşuna harcamak] bizim gibi fakir bir millete hiç yakışır mı?

Bunun diğer israfları da var; rakısı, içkisi var, safahathâneleri var, var da var...Bunun diğer israfları da var; rakısı, içkisi var, safahathâneleri var, var da var... Hatta icap ederse benzinlerimizin parasını da buna katmak lazımdır.Hatta icap ederse benzinlerimizin parasını da buna katmak lazımdır. Şuradan şuraya gitmeyi canımız istemiyor yahu. Bu kadar da tembel olduk.Şuradan şuraya gitmeyi canımız istemiyor yahu. Bu kadar da tembel olduk. Oradan oraya giderken ya para verip de gideceğiz ya kendi arabamızla gideceğiz.Oradan oraya giderken ya para verip de gideceğiz ya kendi arabamızla gideceğiz. Bu yanan benzin nereden geliyor? Geçen bir broşür gördüm.Bu yanan benzin nereden geliyor?

Geçen bir broşür gördüm.
Suudi Arabistan'dan alışveriş yapmışız, biz oradan çok şeyler almışız,Suudi Arabistan'dan alışveriş yapmışız, biz oradan çok şeyler almışız, buna karşılık gönderdiklerimiz de devede kulak [kalmış.] Yahu bununla biz ne oluyoruz? buna karşılık gönderdiklerimiz de devede kulak [kalmış.]

Yahu bununla biz ne oluyoruz?

Aldığımız benzinlermiş. Benzin, mazot çok alıyoruz fakat karşılığını veremiyoruz.Aldığımız benzinlermiş. Benzin, mazot çok alıyoruz fakat karşılığını veremiyoruz. Bunu da biz bu memlekette biz israf ederek yakıyoruz. Yakıyoruz ama neyimizi yakıyoruz? Bunu da biz bu memlekette biz israf ederek yakıyoruz.

Yakıyoruz ama neyimizi yakıyoruz?

Canımızı yakıyoruz. Allah affetsin. Bu kadar israf önümüzde dururken canımıza da zararı ayrı...Canımızı yakıyoruz.

Allah affetsin.

Bu kadar israf önümüzde dururken canımıza da zararı ayrı...
Malımıza bu zarar, devletimize o zarar, hayırlarımıza bu zarar...Malımıza bu zarar, devletimize o zarar, hayırlarımıza bu zarar... Öyle iken [sigaranın] canımıza zararı da başta geliyor. En kıymetli şey insanın vaktidir.Öyle iken [sigaranın] canımıza zararı da başta geliyor.

En kıymetli şey insanın vaktidir.
Derken vakitte gürültüye gidiyor! Allah desene yahu!Derken vakitte gürültüye gidiyor! Allah desene yahu! Yok, Allah demesi zor geliyor, bu kolay geliyor ama paran da, canın da gidiyor... Yok, Allah demesi zor geliyor, bu kolay geliyor ama paran da, canın da gidiyor...

Amerika öncü, bilgili adam... Duydum ki, Amerika'da sigara paketlerinin üzerine,Amerika öncü, bilgili adam... Duydum ki, Amerika'da sigara paketlerinin üzerine, "Bu doktorlarımızın tetkikine göre zararlıdır." veya buna benzer bir ibare mecburî yapıştırılıyormuş."Bu doktorlarımızın tetkikine göre zararlıdır." veya buna benzer bir ibare mecburî yapıştırılıyormuş. Paketlerinin üzerine onların zararlı olduğunu bildiren yazılar yazılıyormuş da öyle satılıyormuş. Paketlerinin üzerine onların zararlı olduğunu bildiren yazılar yazılıyormuş da öyle satılıyormuş. Bunun üzerine artık sen istersen iç, istersen içme ama anla ki bu zararlıdır.Bunun üzerine artık sen istersen iç, istersen içme ama anla ki bu zararlıdır. Ama insanın nefsine söz geçirmesi [kolay bir şey değildir.] Tezkiye-i nefs kolay bir şey mi?Ama insanın nefsine söz geçirmesi [kolay bir şey değildir.]

Tezkiye-i nefs kolay bir şey mi?
Nefsi ıslah kolay bir şey mi? Nefsi ıslah kolay bir şey mi?

Onun için [nefsi ıslahın zorluğundan dolayı] Cenâb-ı Hak, zekkâhâ. diyerekOnun için [nefsi ıslahın zorluğundan dolayı] Cenâb-ı Hak, zekkâhâ. diyerek nefsini tezkiye edenleri methediyor. E, ama kolay mı? Hiç de kolay değildir. nefsini tezkiye edenleri methediyor.

E, ama kolay mı?

Hiç de kolay değildir.

Az olandan vermek, acımak, merhamet etmek, evâmîr-i ilâhî'ye imtisal etmek hep mühim şeylerdir. Az olandan vermek, acımak, merhamet etmek, evâmîr-i ilâhî'ye imtisal etmek hep mühim şeylerdir.

Selâsün men fe'alehünne fe-kad ta'ıme tu'me'l-imâni.Selâsün men fe'alehünne fe-kad ta'ıme tu'me'l-imâni. "Üç şey var ki bu üçünü işleyen insan imânın tadını tadar." Hastalıktan kurtulur."Üç şey var ki bu üçünü işleyen insan imânın tadını tadar."

Hastalıktan kurtulur.
Bizim imanın tadını tadamayışımız hasta oluşumuzdandır. Bizim imanın tadını tadamayışımız hasta oluşumuzdandır. Hasta nasıl yemeğin tadını tadamıyor, baklava veriyorsunuz acı diyor, Hasta nasıl yemeğin tadını tadamıyor, baklava veriyorsunuz acı diyor, gayet güzel pişmiş bir yemek veriyosunuz beğenmiyor... Niçin? gayet güzel pişmiş bir yemek veriyosunuz beğenmiyor...

Niçin?

Hasta. Hastalığından dolayı tadını alamıyor. Kusura bakmayın... Bu üç şey neymiş? Hasta. Hastalığından dolayı tadını alamıyor. Kusura bakmayın...

Bu üç şey neymiş?

Men abedallâhe vahdehû. "Ancak Allah'a, Allah olduğu için ibadet ediyor." Men abedallâhe vahdehû. "Ancak Allah'a, Allah olduğu için ibadet ediyor."

Zengin olmak, işlerim rast gitsin, şu gayeye, şu maksada erişeyim diyerek başka gayeler için değil.Zengin olmak, işlerim rast gitsin, şu gayeye, şu maksada erişeyim diyerek başka gayeler için değil. Allah'a, Allah olduğu için kulluğunu yapıyor. Vahdehû. Başka gaye ile değil... Allah'a, Allah olduğu için kulluğunu yapıyor. Vahdehû. Başka gaye ile değil...

Ve ennehû lâ ilâhe illallah. "Biliyor ki bu Allah'tan başka Allah yok." Bir Allah var bir Allah!Ve ennehû lâ ilâhe illallah. "Biliyor ki bu Allah'tan başka Allah yok."

Bir Allah var bir Allah!
Allah hıristiyanların dediği gibi değildir.Allah hıristiyanların dediği gibi değildir. Onun için Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kulhü vallâhu ehad sûresiniOnun için Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kulhü vallâhu ehad sûresini her namazın arkasında oku diyor ki gavurların itikadından sapma, Allah'ı üç, iki, beş tanıma!her namazın arkasında oku diyor ki gavurların itikadından sapma, Allah'ı üç, iki, beş tanıma! Allah bir Allah'tır! Yerde de O, gökte de O, her tarafta O Allah, başka Allah yoktur.Allah bir Allah'tır! Yerde de O, gökte de O, her tarafta O Allah, başka Allah yoktur. Bütün varlıkların sahibi de yine o Allah'tır. Birincisi, yalnız Allah'a ibadet ediyor. İkincisi; Bütün varlıkların sahibi de yine o Allah'tır. Birincisi, yalnız Allah'a ibadet ediyor. İkincisi;

Ve a'tâ zekâte mâlihî tiybeten ev tayyibeten bi-hâ nefsühû. "Malının zekâtını hoşnutlukla, memnun olarak verir." Ve a'tâ zekâte mâlihî tiybeten ev tayyibeten bi-hâ nefsühû. "Malının zekâtını hoşnutlukla, memnun olarak verir."

"Allah bana bu serveti verdi, ben de bu zekâtı, bu malı veriyorum." diye "Allah bana bu serveti verdi, ben de bu zekâtı, bu malı veriyorum." diye nefsi memnun ve hoşnut olarak bu zekâtının verir. nefsi memnun ve hoşnut olarak bu zekâtının verir.

Râfideten aleyhi külle âmin. Râfide, "binanın direği" demektir. İslam'ın şartı beştir: Râfideten aleyhi külle âmin. Râfide, "binanın direği" demektir. İslam'ın şartı beştir: Namaz, oruç, hac, zekat ve kelime-i şehâdet getirmek. Bunlar binanın temelleri ve direkleridir. Namaz, oruç, hac, zekat ve kelime-i şehâdet getirmek. Bunlar binanın temelleri ve direkleridir. Nasıl bu direkler kesildiğinde bina göçerse zekâtlarını vermeyen insanlar da İslâmiyet'i böyle göçürürler. Nasıl bu direkler kesildiğinde bina göçerse zekâtlarını vermeyen insanlar da İslâmiyet'i böyle göçürürler.

Zekât vermeyen insanlar İslâmiyet'in çöktürücüsü, düşmanlarıdır. Diyor ki; Zekât vermeyen insanlar İslâmiyet'in çöktürücüsü, düşmanlarıdır. Diyor ki;

"Ben vergi veriyorum yahu!" Vergi ayrıdır."Ben vergi veriyorum yahu!"

Vergi ayrıdır.
Onu devlete vereceksin, icâp ederse malının hepsini vereceksin. Ama zekât ayrıdır.Onu devlete vereceksin, icâp ederse malının hepsini vereceksin. Ama zekât ayrıdır. Zekât fukaranın hakkıdır. O hakkı Allah ayırmıştır.Zekât fukaranın hakkıdır. O hakkı Allah ayırmıştır. Sen onu devlete veriyorum diyerek bu sefer fukaranın hakkını kes‎‎iyorsun.Sen onu devlete veriyorum diyerek bu sefer fukaranın hakkını kes‎‎iyorsun. Fukaranın da hakkını vereceksin, devlete olan vazifeni de yapacaksın. Fukaranın da hakkını vereceksin, devlete olan vazifeni de yapacaksın. Devlet kazancının şu miktarını bana vereceksin diyor. O ayrı bir iş. Devlet kazancının şu miktarını bana vereceksin diyor. O ayrı bir iş.

Külle âmin. "Bir kere değil her sene yapacak." Şunu da aklıma gelmişken söyleyeyim.Külle âmin. "Bir kere değil her sene yapacak."

Şunu da aklıma gelmişken söyleyeyim.
Bu kardeş Amerika'nın bir yerinde, bir gavur memleketinde bulundu, buraya geldi. Bu kardeş Amerika'nın bir yerinde, bir gavur memleketinde bulundu, buraya geldi. Sonra oradaki gavur da buraya bir hizmet için gelmiş, bize de misafir geldi,Sonra oradaki gavur da buraya bir hizmet için gelmiş, bize de misafir geldi, ben buradaki gavura hangi mezhebe mensup olduğunu sordum. ben buradaki gavura hangi mezhebe mensup olduğunu sordum.

Mormon denilen bir mezhep varmış gavurlarda o mezhebe mensupmuş.Mormon denilen bir mezhep varmış gavurlarda o mezhebe mensupmuş. [Bu mezhebin] hemen hemen İslâmiyet'e yakın cepheleri de vardır. Ne gibi? [Bu mezhebin] hemen hemen İslâmiyet'e yakın cepheleri de vardır.

Ne gibi?

Kahve içmiyor, biz içeriz; çay içmiyor, biz çay da içeriz; şerbet içmiyor. Fuzuli israf yok.Kahve içmiyor, biz içeriz; çay içmiyor, biz çay da içeriz; şerbet içmiyor. Fuzuli israf yok. Sigara da içmiyor. Bu gavur sigara da içmiyor!Sigara da içmiyor. Bu gavur sigara da içmiyor! Bununla beraber devlete verdiği vergi haricinde kazancının yüzde onunu kilisesine veriyor. Bununla beraber devlete verdiği vergi haricinde kazancının yüzde onunu kilisesine veriyor. Orada da devlet var, o da ondan vergisini istiyor.Orada da devlet var, o da ondan vergisini istiyor. Vergisini verdikten sonra yüzde onunu da kilisesinin hizmeti için kilisesine teberrü ediyor.Vergisini verdikten sonra yüzde onunu da kilisesinin hizmeti için kilisesine teberrü ediyor. Bu toplanan parayla her sene bir kilise yapabiliyorlarmış. Sonra, cumartesi günü yemek yemiyorlarmış.Bu toplanan parayla her sene bir kilise yapabiliyorlarmış. Sonra, cumartesi günü yemek yemiyorlarmış. O yemek parasını da ayrıca veriyorlar. O yemek parasını da ayrıca veriyorlar. Gavur işte, beğenmediğimiz gavurun hareketi böyle. Orada müslümana diyor ki; Gavur işte, beğenmediğimiz gavurun hareketi böyle. Orada müslümana diyor ki;

"Azından bile yokken vermeye çalışacaksın." derken gavur bunu almış yapıyor,"Azından bile yokken vermeye çalışacaksın." derken gavur bunu almış yapıyor, müslüman da bugün karşıdan seyrine bakıyor. müslüman da bugün karşıdan seyrine bakıyor.

Bir fukaranın borcu olan zekâtı vermekten [imtina ediyor,] "ben vergi veriyorum." diyor. Bir fukaranın borcu olan zekâtı vermekten [imtina ediyor,] "ben vergi veriyorum." diyor.

Bak, gavur da devletine vergi veriyor ama kilisesinin de ayrı yardımına koşuyor. Bak, gavur da devletine vergi veriyor ama kilisesinin de ayrı yardımına koşuyor.

Çok şükür ki bizde camilere para toplanmıyor.Çok şükür ki bizde camilere para toplanmıyor. Korkarım biz camilere girenlerden para alsak, para istiyorlar diye hiç kimse camiye gelmez. Korkarım biz camilere girenlerden para alsak, para istiyorlar diye hiç kimse camiye gelmez. Burada gavur kiliseye gidiyor para veriyor, kilisesi yaşasın, ayakta dursun diye veriyor. Burada gavur kiliseye gidiyor para veriyor, kilisesi yaşasın, ayakta dursun diye veriyor.

Bunu taşıyamayan bir ruhun Müslümanlıkta ne yeri var yahu? Müslüman böyle mi olur? Bunu taşıyamayan bir ruhun Müslümanlıkta ne yeri var yahu? Müslüman böyle mi olur?

Müslüman onun kat kat üstünde olmalıdır.Müslüman onun kat kat üstünde olmalıdır. Orta direği alınca çadır nasıl göçüyorsa zekât verilmediği vakit İslâmiyet de öyle göçer. Orta direği alınca çadır nasıl göçüyorsa zekât verilmediği vakit İslâmiyet de öyle göçer.

Göçüren kim? Göçüren fukara değil zengindir. Bunun için Allah bakın neler halk etti.Göçüren kim?

Göçüren fukara değil zengindir. Bunun için Allah bakın neler halk etti.
Solcuyu Allah boşuna halk etmemiş. O, onun canına okuyacak. O hâlâ yerindedir o.Solcuyu Allah boşuna halk etmemiş. O, onun canına okuyacak. O hâlâ yerindedir o. Ta canına okununcaya kadar İslâmiyet'e veremez, kıyamaz. "Parasızken yaşama olur mu yahu?" Ta canına okununcaya kadar İslâmiyet'e veremez, kıyamaz.

"Parasızken yaşama olur mu yahu?"

Fukara ne verecek ki? Fukaranın üçünden beşinden olmaz ki.Fukara ne verecek ki? Fukaranın üçünden beşinden olmaz ki. Zengin verecek ki cemiyet kuvvetlensin, güçlensin, düşmana karşı meydan okusun. Zengin verecek ki cemiyet kuvvetlensin, güçlensin, düşmana karşı meydan okusun.

Ve lâ yü'tî el-herimete ve lâ ed-derinete ve lâ el-merîdate ve lâ eş-şerta'l-leîmete.Ve lâ yü'tî el-herimete ve lâ ed-derinete ve lâ el-merîdate ve lâ eş-şerta'l-leîmete. "Verirken hayvanların cılızını verme." Hayvan sürüleri var, içlerinden zekât hayvanlarını alıyorlar."Verirken hayvanların cılızını verme." Hayvan sürüleri var, içlerinden zekât hayvanlarını alıyorlar. "Sakın yıldızlanmış, zayıf olanlarını, hasta olanlarını zekât olarak verme." "Sakın yıldızlanmış, zayıf olanlarını, hasta olanlarını zekât olarak verme."

Ve lâkin min-evsati emvâliküm. "Yalnız orta halli olanından ver." Ne âdisi olsun ne de pek güzeli olsun.Ve lâkin min-evsati emvâliküm. "Yalnız orta halli olanından ver." Ne âdisi olsun ne de pek güzeli olsun. Ama ortasından, orta halli hayvanlarından zekâtını ver. Ama ortasından, orta halli hayvanlarından zekâtını ver.

Fe-innellâhe lem-yes'elküm hayrahû. "Cenâb-ı Hak bunun iyisini istemiyor.Fe-innellâhe lem-yes'elküm hayrahû. "Cenâb-ı Hak bunun iyisini istemiyor. Mutlaka iyisini ver." demiyor. Mutlaka iyisini ver." demiyor.

Koç büyümüş güzelleşmiş, 500 lira değil, beş bin lira edecek gibi görünüyor.Koç büyümüş güzelleşmiş, 500 lira değil, beş bin lira edecek gibi görünüyor. Bunu değil, orta halli hayvanın hangisiyse onları ver. Âdileri de verme.Bunu değil, orta halli hayvanın hangisiyse onları ver. Âdileri de verme. İşe yaramayacak âdiyi ne yapacak? İşe yaramayacak âdiyi ne yapacak?

Ve lem ye'murküm bi-şerrihî. "Kötüsünü de istemiyor." Kötüsünü de istemiyor, iyisini de istemiyor.Ve lem ye'murküm bi-şerrihî. "Kötüsünü de istemiyor." Kötüsünü de istemiyor, iyisini de istemiyor. Orta halli hayvanlarından vereceksin. Ve zekkâ nefsehû. İşte bunu anlayamamışız...Orta halli hayvanlarından vereceksin.

Ve zekkâ nefsehû. İşte bunu anlayamamışız...
Birincisi, Allah Teâlâ'ya yalnız ibadet eden, ikincisi, malının zekâtını veren,Birincisi, Allah Teâlâ'ya yalnız ibadet eden, ikincisi, malının zekâtını veren, üçüncüsü de ve zekkâ nefsehû. "Nefsini tezkiye eden, kemale ulaştıran,üçüncüsü de ve zekkâ nefsehû. "Nefsini tezkiye eden, kemale ulaştıran, kötü huylardan kurtaran..." [imânının tadını tadar.] Zekkâ. Tezkiye.kötü huylardan kurtaran..." [imânının tadını tadar.]

Zekkâ. Tezkiye.
Koyunu kesiyorsun kanını akıtıyorsun. O pis kan akmadıkça o bize helal olmuyor.Koyunu kesiyorsun kanını akıtıyorsun. O pis kan akmadıkça o bize helal olmuyor. Hıristiyanların yaptığı gibi kanı akmasın, zayi olmasın diye Hıristiyanların yaptığı gibi kanı akmasın, zayi olmasın diye kafasına vurup hayvanı öldürsek bu bize helal olmaz. Bunun bize helal olması kanının akmasıyla olur.kafasına vurup hayvanı öldürsek bu bize helal olmaz. Bunun bize helal olması kanının akmasıyla olur. Bismillah diyerek kesilecek. Bismillahsız kesilirse de [helal] olmuyor. Bismillah diyerek kesilecek. Bismillahsız kesilirse de [helal] olmuyor.

Hayvanı kıbleye karşı çevirerek Bismillah Allahu Ekber diyecek. Öyle lâlettâyin değil.Hayvanı kıbleye karşı çevirerek Bismillah Allahu Ekber diyecek. Öyle lâlettâyin değil. Kıbleye karşı çevirecek, edep dahilinde bir de tekbir getirerek kesersen ne mutlu sana... Kıbleye karşı çevirecek, edep dahilinde bir de tekbir getirerek kesersen ne mutlu sana...

Buna nasıl kanı gidince temiz oluyor diyorsak, [bu pis kan gibi] insanın da [temizlenmesi gereken] pislikleri,Buna nasıl kanı gidince temiz oluyor diyorsak, [bu pis kan gibi] insanın da [temizlenmesi gereken] pislikleri, pis huyları, pis ahlakları vardır. [İnsan] kızıyor, hasetliği var, kibri var... pis huyları, pis ahlakları vardır. [İnsan] kızıyor, hasetliği var, kibri var... Kötü huylar da çok çeşitlidir. Bu huyların bir görüneni bir de görünmeyeni vardır. Kötü huylar da çok çeşitlidir. Bu huyların bir görüneni bir de görünmeyeni vardır.

Görüneni; hırsızlık, sarhoşluk, zina, kâtil, yetim malı yemek, askerden kaçmak... gibiGörüneni; hırsızlık, sarhoşluk, zina, kâtil, yetim malı yemek, askerden kaçmak... gibi belli olan günahlar, çirkin huylardır. Bir de belirsiz, içten gelen günahlar vardır. belli olan günahlar, çirkin huylardır.

Bir de belirsiz, içten gelen günahlar vardır.
Bunlar; hasetçilik, çekemiyor; bahillik, sıkı, cimri, vermiyor; gazap, kızıyor, vuruyor kırıyor... Bunlar; hasetçilik, çekemiyor; bahillik, sıkı, cimri, vermiyor; gazap, kızıyor, vuruyor kırıyor... Bunlara benzer 60 tane huy...Bunlara benzer 60 tane huy... Gıybet ve nemime 34. ve 35. günah olaraktan bunların üzerinde meşgul oluyorum. Gıybet ve nemime 34. ve 35. günah olaraktan bunların üzerinde meşgul oluyorum.

Bu kötü günahlardan kendini kurtardığın gün nefsini tezkiye etmişsindir, Allah senden razı olur. Bu kötü günahlardan kendini kurtardığın gün nefsini tezkiye etmişsindir, Allah senden razı olur.

Li'llâhi'l-Fâtiha. Li'llâhi'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2