Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

İçki Kötülüklerin Anası

Mehmed Zahid KOTKU

4 Cemâziye'l-Evvel 1391 / 27.06.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

el-Hamru ümmü'l-habâisi ve men şeribehâ lem yakbelillahu minhu salâte erbe'îne yevmen el-Hamru ümmü'l-habâisi ve men şeribehâ lem yakbelillahu minhu salâte erbe'îne yevmen ve in mâte ve hiye fî batnihî mâte mîteten câhiliyyeten. ve in mâte ve hiye fî batnihî mâte mîteten câhiliyyeten.

Sadaka Resûlullah fi mâ kâl. Ravâhu İbn Neccâr an ibni Amr. Sadaka Resûlullah fi mâ kâl. Ravâhu İbn Neccâr an ibni Amr.

Üstündeki [geçenki] dersimiz; el-Huluku'l-hasenü yüzîbü'l-hatâyâ kemâ yüzîbü'l-mâu'l-celîd idi. Üstündeki [geçenki] dersimiz;

el-Huluku'l-hasenü yüzîbü'l-hatâyâ kemâ yüzîbü'l-mâu'l-celîd idi.

Ahlâk-ı haseneler metholunurken, onların hataların da günahların da Ahlâk-ı haseneler metholunurken, onların hataların da günahların da silicisi olduğunu [açıkladı. Bu,]silicisi olduğunu [açıkladı. Bu,] "Sıcak sular buzları nasıl eritir, yok ederse, iyi ahlaklar da günahları böyle yok eder." demek. "Sıcak sular buzları nasıl eritir, yok ederse, iyi ahlaklar da günahları böyle yok eder." demek.

Günahlar da iki kısım malum; büyüklü küçüklü, kebâir sağâir derler. Günahlar da iki kısım malum; büyüklü küçüklü, kebâir sağâir derler. Günâh-ı kebâirlerden bir kısmı da hakka, hukuka taalluk eder. Günâh-ı kebâirlerden bir kısmı da hakka, hukuka taalluk eder. Hakka, hukuka taalluk eden günahlar ancak sahiplerinin helal etmesiyle affolunur. Hakka, hukuka taalluk eden günahlar ancak sahiplerinin helal etmesiyle affolunur. Sahipleri helal etmedikçe o hakları affetmez Cenâb-ı Hak. Sahipleri helal etmedikçe o hakları affetmez Cenâb-ı Hak. Günâh-ı kebâirler tevbeye muhtaçtır, tevbenin de şartları vardır. Günâh-ı kebâirler tevbeye muhtaçtır, tevbenin de şartları vardır. O şartlar tahakkuk etmedikçe o tevbe de tevbe olmaz.O şartlar tahakkuk etmedikçe o tevbe de tevbe olmaz. Tevbe olmayınca günâh-ı kebâir de affolunmaz. Tevbe olmayınca günâh-ı kebâir de affolunmaz.

Bu affolunan günahlar ufak günahlar, sağâir günahlardır ki; abdest aldığımız vakitte,Bu affolunan günahlar ufak günahlar, sağâir günahlardır ki; abdest aldığımız vakitte, namaz kıldığımız vakitte, camiye giderken gelirken attığımız adımlar dolayısıyla, namaz kıldığımız vakitte, camiye giderken gelirken attığımız adımlar dolayısıyla, yaptığımız sair hayırlar dolayısıyla kendiliğinden silinen hatalardır. yaptığımız sair hayırlar dolayısıyla kendiliğinden silinen hatalardır.

"İyi ahlak hataları eritiyor, yok ediyor."İyi ahlak hataları eritiyor, yok ediyor. Kötü ahlak da sirkenin balı ifsad ettiği gibi amelleri ifsad ediyor." Kötü ahlak da sirkenin balı ifsad ettiği gibi amelleri ifsad ediyor."

Yapmış olduğumuz hasenatlar [var], iyilikler yaptık hasenatlar kazandık.Yapmış olduğumuz hasenatlar [var], iyilikler yaptık hasenatlar kazandık. Fakat kötü ahlaklarımız; haset gibi, kibir gibi, ucub gibi, riyakârlık gibi olan şeyler de, Fakat kötü ahlaklarımız; haset gibi, kibir gibi, ucub gibi, riyakârlık gibi olan şeyler de, bunlar da o amelleri yok ediyorlar, mahvediyorlar. bunlar da o amelleri yok ediyorlar, mahvediyorlar.

Şimdi bugün[ki ders;] el-Hamru ümmü'l-habâisi. Şimdi bugün[ki ders;]

el-Hamru ümmü'l-habâisi.
"Hamr, habâsetlerin, bütün habis, ne kadar fena şeyler varsa onların anası." "Hamr, habâsetlerin, bütün habis, ne kadar fena şeyler varsa onların anası."

Kur'ân-ı Azîmüşşân'da esteîzübillah; Kur'ân-ı Azîmüşşân'da esteîzübillah;

İnneme'l-hamru ve'l-meysiru ve'l-ensâbu ve'l-ezlâmu ricsün min İnneme'l-hamru ve'l-meysiru ve'l-ensâbu ve'l-ezlâmu ricsün min ameli'ş-şeytâni fectenenibû. diyerekten yasaklığını Cenâb-ı Hak beyan buyurmuş. ameli'ş-şeytâni fectenenibû. diyerekten yasaklığını Cenâb-ı Hak beyan buyurmuş.

Hamr, bildiğimiz içki, şarap dediğimiz. Hamr, bildiğimiz içki, şarap dediğimiz. Bu da habis, ne kadar günahlar varsa, fenalıklar varsa onların anası oluyor. Bu da habis, ne kadar günahlar varsa, fenalıklar varsa onların anası oluyor.

Şimdi kötü huylar dendi ya, kötü huylar ameli ifsad eder. Şimdi kötü huylar dendi ya, kötü huylar ameli ifsad eder. Kötü huyların anası içki oluyor. Bu[rada] şaraptan bahsedilmişse de,Kötü huyların anası içki oluyor. Bu[rada] şaraptan bahsedilmişse de, bütün içkiler şarap gibi haramdır. bütün içkiler şarap gibi haramdır. Bunun haramlığıyla, diğerleri haram değil demek manası çıkmaz. Bunun haramlığıyla, diğerleri haram değil demek manası çıkmaz.

Ne kadar içki var bugün? Birçok, isimlerini de bilmeyiz, Ne kadar içki var bugün?

Birçok, isimlerini de bilmeyiz,
onların hepsi değilmi ki insanı sarhoş ediyor. onların hepsi değilmi ki insanı sarhoş ediyor. Bu hamrin de şarabın da, "hamr" diye ad takılmasındaki sebep, örtüyor. Bu hamrin de şarabın da, "hamr" diye ad takılmasındaki sebep, örtüyor. Himar diye kadının başını örttüğü örtüye diyorlar. Himar diye kadının başını örttüğü örtüye diyorlar. Kadını örtüyor, muhafaza ediyor, saklıyor kadını. Bu da aklı örtüyor, aklı saklıyor. Kadını örtüyor, muhafaza ediyor, saklıyor kadını. Bu da aklı örtüyor, aklı saklıyor. Akıl artık istediği gibi hareket edemiyor. Akıl istediği gibi hareket edemediğinden dolayı Akıl artık istediği gibi hareket edemiyor. Akıl istediği gibi hareket edemediğinden dolayı esir bir halde.esir bir halde. Binâenaleyh bunu yapan da içki olduğu için onun adını hamr diye koymuşlar; Binâenaleyh bunu yapan da içki olduğu için onun adını hamr diye koymuşlar; aklı harekatından men ediyor. aklı harekatından men ediyor.

Fevâhiş, fâhişenin cemi olarak söylüyor, ne kadar fevâhiş denilen fenalıklar varsa, Fevâhiş, fâhişenin cemi olarak söylüyor, ne kadar fevâhiş denilen fenalıklar varsa, fenalıklar, kötülükler varsa onların anası olunca [içki içen kişi bütün kötülükleri yapabilir.] fenalıklar, kötülükler varsa onların anası olunca [içki içen kişi bütün kötülükleri yapabilir.]

Bir rivayette söylerler ki; ne kadar kötülük varsa dünyada hepsini bir odaya doldurmuşlar,Bir rivayette söylerler ki; ne kadar kötülük varsa dünyada hepsini bir odaya doldurmuşlar, odanın kapısının anahtarına da içki koymuşlar.odanın kapısının anahtarına da içki koymuşlar. İçkiyi açtın mı bütün ne kadar içerde fenalık varsa hepsi dışarıya fırlar. İçkiyi açtın mı bütün ne kadar içerde fenalık varsa hepsi dışarıya fırlar. İşte bu ümmü'l-habâis olması buradan ileri geliyor. Bütün hepsinin anası. İşte bu ümmü'l-habâis olması buradan ileri geliyor. Bütün hepsinin anası. Bunu içti mi hepsi arkasından birer birer sökün eder. Bunu içti mi hepsi arkasından birer birer sökün eder.

Şimdi aklıma geldi, bunun bir misali de şöyle. Şimdi aklıma geldi, bunun bir misali de şöyle. Vaktin birinde, eskiden âbidin birisi çekilmiş dünyadan, bir mağarada, bir dağda,Vaktin birinde, eskiden âbidin birisi çekilmiş dünyadan, bir mağarada, bir dağda, kimsesiz bir yerde ibadete kendisini vermiş. kimsesiz bir yerde ibadete kendisini vermiş. İnsanlarla kesmiş ilgisini, alakasını. Ama şöhreti dağılmış ibadeti sayesinde. İnsanlarla kesmiş ilgisini, alakasını. Ama şöhreti dağılmış ibadeti sayesinde.

Şeytân-ı aleyhillâne bunu baştan çıkarabilmek için çeşitli çarelere başvurmuş.Şeytân-ı aleyhillâne bunu baştan çıkarabilmek için çeşitli çarelere başvurmuş. Birgün işte o devrin padişahının kızını şeytan oyunlarıyla hasta yapmış.Birgün işte o devrin padişahının kızını şeytan oyunlarıyla hasta yapmış. Bir çok doktorlar moktorlar para etmemiş, kız tedavi olamıyor. Bir çok doktorlar moktorlar para etmemiş, kız tedavi olamıyor.

[Şeytan] gitmiş demiş ki padişaha; [Şeytan] gitmiş demiş ki padişaha;

"Filan yerde bir âbid var, salih bir adam. O buna bir okusun birebir gelir, iyi olur derhal." "Filan yerde bir âbid var, salih bir adam. O buna bir okusun birebir gelir, iyi olur derhal."

Padişah hemen emir vermiş, bindirmişler kızı arabaya, götürmüşler o âbidin bulunduğu yere. Padişah hemen emir vermiş, bindirmişler kızı arabaya, götürmüşler o âbidin bulunduğu yere.

Şimdi şeytan oyunu önden hazırlıyor. Hani, "Minareyi çalan kılıfını hazırlar." dedikleri gibi,Şimdi şeytan oyunu önden hazırlıyor. Hani, "Minareyi çalan kılıfını hazırlar." dedikleri gibi, şeytan o âbidin yanına sokulmuş.şeytan o âbidin yanına sokulmuş. O da kendisinin nesi varsa; "Buyur misafirimsin." diyerekten ikram etmiş. O da kendisinin nesi varsa; "Buyur misafirimsin." diyerekten ikram etmiş. Ne bilsin şeytan olduğunu. Yemiyor. Bir gün yememiş, iki gün yememiş, üç gün yememiş.... Ne bilsin şeytan olduğunu.

Yemiyor. Bir gün yememiş, iki gün yememiş, üç gün yememiş....

"Yahu sen nasıl insansın, böyle yemeden duruyorsun?" demiş. "Yahu sen nasıl insansın, böyle yemeden duruyorsun?" demiş.

"Ben demiş, vaktiyle bir günah işledim, ona bir nedamet ettim, "Ben demiş, vaktiyle bir günah işledim, ona bir nedamet ettim, o tevbeden sonra Cenâb-ı Hak benden bu iştahı aldı. o tevbeden sonra Cenâb-ı Hak benden bu iştahı aldı. Şimdi yemeden, içmeden böyle yaşıyorum." demiş. Şimdi yemeden, içmeden böyle yaşıyorum." demiş.

"Yahu nedir o, söyle ben de yapayım onu?" demiş. "Yahu nedir o, söyle ben de yapayım onu?" demiş.

Demiş, bunun üç tane yolu var; ya içki içersin, ya zina yaparsın, ya katl yaparsın demiş. Demiş, bunun üç tane yolu var; ya içki içersin, ya zina yaparsın, ya katl yaparsın demiş. Bu üçü işledin mi, arkadan bir tevbe edersin, bu iş hallolur demiş. Bu üçü işledin mi, arkadan bir tevbe edersin, bu iş hallolur demiş.

Katil yapamam demiş. O fena. Zina? Onu da yapamam demiş. O da olmaz. Katil yapamam demiş. O fena.

Zina?

Onu da yapamam demiş. O da olmaz.

E içki? demiş [şeytan]. "Eh içeyim de sonra tevbe ederim, en kolayı bu." demiş. E içki? demiş [şeytan].

"Eh içeyim de sonra tevbe ederim, en kolayı bu." demiş.

Şimdi buna içkiyi içirmiş o, padişahın kızı da gelmiş içeriye. Şimdi buna içkiyi içirmiş o, padişahın kızı da gelmiş içeriye. Padişah kızı güzelce bir şey. Şimdi sarhoşluk kafasıyla artık onu elden kaçırmak istememiş.Padişah kızı güzelce bir şey. Şimdi sarhoşluk kafasıyla artık onu elden kaçırmak istememiş. [Şeytan] demiş; Sen bunu bu akşam misafir alıkoy burada. [Şeytan] demiş;

Sen bunu bu akşam misafir alıkoy burada.
Haber yollayalım padişaha da, bunu bir hafta okuması lazım, müsaade etsin burada kalsın. Haber yollayalım padişaha da, bunu bir hafta okuması lazım, müsaade etsin burada kalsın.

Peki [demiş patişah, kız] hasta çünkü artık çare yok. Peki [demiş patişah, kız] hasta çünkü artık çare yok.

Derken o sarhoşluk kafasıyla nefis galebe çalmış, zinayı işlemiş orada. Derken o sarhoşluk kafasıyla nefis galebe çalmış, zinayı işlemiş orada.

Şimdi ayılmış, korku da gelmiş arkadan. Korku gelmiş, eyvah demiş,Şimdi ayılmış, korku da gelmiş arkadan. Korku gelmiş, eyvah demiş, bunlar beni öldürürler.bunlar beni öldürürler. Çare yok. Şeytan geri durur mu orada; "Canım ne korkuyorsun be! Çare yok.

Şeytan geri durur mu orada;

"Canım ne korkuyorsun be!
Öldür, 'Bir tarafa gitti, ben ne bileyim dersin.' işte o kadar." Öldür, 'Bir tarafa gitti, ben ne bileyim dersin.' işte o kadar."

Ee.., doğru. Öldürmüş, gömmüş bir yere. Ee.., doğru.

Öldürmüş, gömmüş bir yere.

Hafta olmuş kız gelmiyor, aramaya başlamış padişah. Hafta olmuş kız gelmiyor, aramaya başlamış padişah.

Efendim demiş, getirdiler, götürdüler. Bilmiyorum. Efendim demiş, getirdiler, götürdüler. Bilmiyorum.

Sağı aramışlar, solu aramışlar yok. Şeytan varmış gitmiş [patişaha] demiş; Sağı aramışlar, solu aramışlar yok. Şeytan varmış gitmiş [patişaha] demiş;

"Filan yere gömdü." demiş. Filan yere gömdü demiş, gelmişler, bulmuşlar. "Filan yere gömdü." demiş.

Filan yere gömdü demiş, gelmişler, bulmuşlar.

Bulunca tabii bunu darağacına götürmüşler şimdi, kısas [olarak] asılacak gayri. Bulunca tabii bunu darağacına götürmüşler şimdi, kısas [olarak] asılacak gayri.

Şeytan demiş ki; Ya bu oyunları ben sana yaptım. Şeytan demiş ki;

Ya bu oyunları ben sana yaptım.
Şimdi de bana bir secde et de ben seni buradan kurtarırım. Şimdi de bana bir secde et de ben seni buradan kurtarırım. Bu ipten kurtarırım ben seni. Görüyorsun ya, hünerim çok. Allah esirgesin... Bu ipten kurtarırım ben seni. Görüyorsun ya, hünerim çok.

Allah esirgesin...

İmansız gitmesine sebep olmuş bu içki. Bu kadar sene ibadetle meşgul olmuş orada, İmansız gitmesine sebep olmuş bu içki. Bu kadar sene ibadetle meşgul olmuş orada, dünyadan ayrılmış, şu olmuş bu olmuş ama işte bir anlık bir nefse uygunlukdünyadan ayrılmış, şu olmuş bu olmuş ama işte bir anlık bir nefse uygunluk büyük felaketlere [sebep oluyor.] büyük felaketlere [sebep oluyor.]

Allah esirgesin... Ümmü'l-fevâhiş, "Anası" diyor. O artık her şeyi doğurabiliyor. Allah esirgesin...

Ümmü'l-fevâhiş, "Anası" diyor. O artık her şeyi doğurabiliyor.

Onun için Allah muhafaza etsin hepimizi. Onun için Allah muhafaza etsin hepimizi.

Bugünkü hayatın hiçbir safhasına hiç kimse için güven olmaz. Bugünkü hayatın hiçbir safhasına hiç kimse için güven olmaz. Yarın başımıza ne geleceğini kimse bilmez. Yarın başımıza ne geleceğini kimse bilmez. Onun için daima Hâlık-ı Zülcelal Tebârake ve Teâlâ hazretlerine sığınma mecburiyetindeyiz.Onun için daima Hâlık-ı Zülcelal Tebârake ve Teâlâ hazretlerine sığınma mecburiyetindeyiz. Çünkü biz aciz bir mahlukuz. Aczimiz dolayısıyla kendimize güvenç oldu mu yandık. Çünkü biz aciz bir mahlukuz. Aczimiz dolayısıyla kendimize güvenç oldu mu yandık.

Bu fevâhiş, günâh-ı kebâirler çok, ekberu'l-kebâir de diyor.Bu fevâhiş, günâh-ı kebâirler çok, ekberu'l-kebâir de diyor. Bunlara karşı yegane silahımız sabrımızdır. Bunlara karşı yegane silahımız sabrımızdır. Yegane silahımız sabrımızdır, sabrımız ne nispetteyse bu günahlardan o kadar uzaklaşabiliriz. Yegane silahımız sabrımızdır, sabrımız ne nispetteyse bu günahlardan o kadar uzaklaşabiliriz. Sabrımızın eksikliği nispetinde bu günahların içine düşeriz.Sabrımızın eksikliği nispetinde bu günahların içine düşeriz. Günahların başı da bu, bunu işledik mi hepsi arkasından gelir. Günahların başı da bu, bunu işledik mi hepsi arkasından gelir.

Şimdi buna ilaveten hilkat-i insâniyeden bahsedeyim.Şimdi buna ilaveten hilkat-i insâniyeden bahsedeyim. Cenâb-ı Hak şu kâinatı yaratmış, bu kâinatta üç çeşit mahluku var Cenâb-ı Hakk'ın; Cenâb-ı Hak şu kâinatı yaratmış, bu kâinatta üç çeşit mahluku var Cenâb-ı Hakk'ın;

Birisi hayvan. Gördüğümüz çeşitli hayvanlar; denizde, yerde, gökte bir sürü hayvan var. Birisi hayvan. Gördüğümüz çeşitli hayvanlar; denizde, yerde, gökte bir sürü hayvan var. Bir, bunları yaratmıştır, bunları yaratırken şehvetleriyle yaratmıştır. Bir, bunları yaratmıştır, bunları yaratırken şehvetleriyle yaratmıştır. Hayvan şehvetiyle yaşar şehvetiyle ölür.Hayvan şehvetiyle yaşar şehvetiyle ölür. Onun günahtan, sevaptan, sabırdan, sadâkatten, merhametten filan haberi yoktur.Onun günahtan, sevaptan, sabırdan, sadâkatten, merhametten filan haberi yoktur. Yaradılışı şehvanîdir, şehveti üzerine doğar şehveti üzerine ölür. Onun mesul tarafı yok. Yaradılışı şehvanîdir, şehveti üzerine doğar şehveti üzerine ölür. Onun mesul tarafı yok.

Sen bu hayvanı neden yedin? Bu tavuğu neden yedin? Bunu neden ısırdın? Sen bu hayvanı neden yedin?

Bu tavuğu neden yedin?

Bunu neden ısırdın?

Öyle bir şey yok ona, o hayvan. Teklîfât-ı ilâhiye yok, mesuliyet yok. Yaradılışı öyle. Öyle bir şey yok ona, o hayvan. Teklîfât-ı ilâhiye yok, mesuliyet yok. Yaradılışı öyle.

Bir yaradılışı var, melek. İkinci yaradılışı. Bunda da şehvet yok. Bir yaradılışı var, melek. İkinci yaradılışı. Bunda da şehvet yok. Hayvanâtı şehvetli yaratmış, melekleri de şehvetsiz yaratmış.Hayvanâtı şehvetli yaratmış, melekleri de şehvetsiz yaratmış. Rûhanîdir; sırf Allah-u Teâlâ'nın emrine inkiyattır vazifeleri. Sabıra mabıra ihtiyaçları yoktur. Rûhanîdir; sırf Allah-u Teâlâ'nın emrine inkiyattır vazifeleri. Sabıra mabıra ihtiyaçları yoktur.

Üçüncüsü biz insanlardır. Yaradılışın biri hayvan, biri melek, bir de ortada insanlar. Üçüncüsü biz insanlardır. Yaradılışın biri hayvan, biri melek, bir de ortada insanlar. İnsan ise hem şehvetin hem de ruhaniyetin mahsulüdür. İnsan ise hem şehvetin hem de ruhaniyetin mahsulüdür. Hem şehveti var, fakat şehvetini kullanabilecek Allah-u Teâlâ ona bir akıl vermiştir. Hem şehveti var, fakat şehvetini kullanabilecek Allah-u Teâlâ ona bir akıl vermiştir. Şehveti kullanabilecek bir aklı vardır. Şehveti kullanabilecek bir aklı vardır. O akıl dolayısıyla kendisi, hem mükellef ve hem de mesuldür. O akıl dolayısıyla kendisi, hem mükellef ve hem de mesuldür.

Delilere mesuliyet yok. Niçin? Aklı yok. Delilere mesuliyet yok.

Niçin?

Aklı yok.
Aklı olmayınca insandır ama mesuliyet yoktur ona, ne yaparsa yapar deli. Aklı olmayınca insandır ama mesuliyet yoktur ona, ne yaparsa yapar deli.

İçki de bir nevi deliliktir. İçki de bir nevi deliliktir.

Deli niçin deli oluyor? Aklı yok, her şeyi yapabiliyor. Deli niçin deli oluyor?

Aklı yok, her şeyi yapabiliyor.

İçki içenin de aklı kayboluyor, her istediğini yapmaya çalışıyor, delinin eşi. İçki içenin de aklı kayboluyor, her istediğini yapmaya çalışıyor, delinin eşi. Fakat delinin aklı Allah tarafından alınmış, mesuliyeti kendisinde yok.Fakat delinin aklı Allah tarafından alınmış, mesuliyeti kendisinde yok. Hastalık dolayısıyla, nedense akıl verilmemiş kendisine. O mesul değil. Hastalık dolayısıyla, nedense akıl verilmemiş kendisine. O mesul değil. Fakat içkiyi içen kendi iradesiyle içtiği için, aklını kullanamadığı için mesul. Fakat içkiyi içen kendi iradesiyle içtiği için, aklını kullanamadığı için mesul.

İnsana hem şehvet vermiş hem de şehveti kullanabilecek kendisine akıl vermiştir. İnsana hem şehvet vermiş hem de şehveti kullanabilecek kendisine akıl vermiştir. İnsan doğuş itibariyle tıpkı bir hayvan gibidir, doğuş itibariyle onda akıl yok.İnsan doğuş itibariyle tıpkı bir hayvan gibidir, doğuş itibariyle onda akıl yok. Çocukluk devresi hayvan gibi, ağlamasını bilir, başka bir şey bilmez.Çocukluk devresi hayvan gibi, ağlamasını bilir, başka bir şey bilmez. Yemesini, içmesini bilir o kadar.Yemesini, içmesini bilir o kadar. Fakat temyize geldi miydi tedrîci bir surette akıl kendisinde tekemmül eder, Fakat temyize geldi miydi tedrîci bir surette akıl kendisinde tekemmül eder, yaş 10, 11, 12, yükselerek öyle, 15 azami, bakarsın akıl tekemmül etmiştir.yaş 10, 11, 12, yükselerek öyle, 15 azami, bakarsın akıl tekemmül etmiştir. Teklîfât-ı ilâhiye kendisine mâl olur artık; namaz borç olur, oruç borç olur, Teklîfât-ı ilâhiye kendisine mâl olur artık; namaz borç olur, oruç borç olur, işte bütün İslâm ahkamı üzerine borç olur. işte bütün İslâm ahkamı üzerine borç olur. Yapmadığı takdirde hepsinden mesul olur çünkü akıl kemale uymuştur artık, gelmiştir. Yapmadığı takdirde hepsinden mesul olur çünkü akıl kemale uymuştur artık, gelmiştir.

Cenâb-ı Hak bu aklı verirken iki de melek vermiştir o akıl için. Cenâb-ı Hak bu aklı verirken iki de melek vermiştir o akıl için. İki de melek vermiştir Cenâb-ı Hak kuluna, büyük melek ama. İki de melek vermiştir Cenâb-ı Hak kuluna, büyük melek ama. Yavruları, yani askerleri çok maiyetlerinde, sayısını Allah bilir. Yavruları, yani askerleri çok maiyetlerinde, sayısını Allah bilir.

Şehveti vermiş, şehvetin yanında şeytanı da vermiştir.Şehveti vermiş, şehvetin yanında şeytanı da vermiştir. Şehveti kamçılayan şeytandır, ahlakı kamçılayan melektir. Melek diyor ki; Şehveti kamçılayan şeytandır, ahlakı kamçılayan melektir.

Melek diyor ki;

"Bak, bu doğru yol burasıdır." Onu içeriye söylüyor ama, içimize söylüyor. "Bak, bu doğru yol burasıdır."

Onu içeriye söylüyor ama, içimize söylüyor.
İçimizden gönlümüze söylüyor.İçimizden gönlümüze söylüyor. Gönül gözleri kapalıysa, gönül kulakları tıkalıysa, o gönlün sahibinin gönlü ya hastadır ya ölmüştür.Gönül gözleri kapalıysa, gönül kulakları tıkalıysa, o gönlün sahibinin gönlü ya hastadır ya ölmüştür. Ölmüşse, çok ağır hastaysa, kulakları duymuyor, gözleri de görmüyorsa Ölmüşse, çok ağır hastaysa, kulakları duymuyor, gözleri de görmüyorsa buna o meleğin sözü tesir etmez. buna o meleğin sözü tesir etmez. O artık canının istediği gibi hareket eder; adeta bir hayvan gibi. O artık canının istediği gibi hareket eder; adeta bir hayvan gibi.

Şimdi melek diyor ki; "Yahu, bu doğru yol burada." Şimdi melek diyor ki;

"Yahu, bu doğru yol burada."

Şimdi birisi hidayeti gösteriyor, diğer melek de takviye ediyor. Şimdi birisi hidayeti gösteriyor, diğer melek de takviye ediyor. Takviyeci bir diğer melek. Gitme o yola diyor, sakın ha.Takviyeci bir diğer melek. Gitme o yola diyor, sakın ha. Zorluyor onu, [yanlış yola] götürmemek için çalışıyor. Zorluyor onu, [yanlış yola] götürmemek için çalışıyor.

İnsan ikisinin ortasında denkçi, ayarcı. Melek tarafına, melek askerlerine yardım edersen; İnsan ikisinin ortasında denkçi, ayarcı. Melek tarafına, melek askerlerine yardım edersen; "Bu doğrudur, haktır, ben senin dediğini yapmayacağım." diye öteki tarafı yapmıyorsun,"Bu doğrudur, haktır, ben senin dediğini yapmayacağım." diye öteki tarafı yapmıyorsun, aklını kullanarak meleklerin çektiği tarafa gidiyorsun. aklını kullanarak meleklerin çektiği tarafa gidiyorsun.

Bu [nedir?] Bu, ortadaki insanın rolü. Bu [nedir?]

Bu, ortadaki insanın rolü.
Bu tarafı destekledin miydi, Hakk'ı desteklediğinden dolayı; Bu tarafı destekledin miydi, Hakk'ı desteklediğinden dolayı;

İn tensurullahe yensurküm. Allah'a yaptığın bu nusret dolayısıyla Allah da sana nusret eder." İn tensurullahe yensurküm. Allah'a yaptığın bu nusret dolayısıyla Allah da sana nusret eder."

Allah-u Teâlâ'nın nusreti sana erişir. Nerede? Allah-u Teâlâ'nın nusreti sana erişir.

Nerede?

Her yerde. Çünkü sen Allah'ın askerlerinin yardımcısı oldun, Her yerde. Çünkü sen Allah'ın askerlerinin yardımcısı oldun, Allah'ın askerleri olan meleklerine yardım ettin, Allah'ın askerleri olan meleklerine yardım ettin, o yardımından dolayı Allahu Teâlâ sana yardım ediyor; o yardımından dolayı Allahu Teâlâ sana yardım ediyor; "Sen benim meleklerimi destekledin ben de senin destekçinim, yardımcınım." diyor,"Sen benim meleklerimi destekledin ben de senin destekçinim, yardımcınım." diyor, her yerde yardım ediyor Allah-u Teâlâ; işi rast gidiyor, masum gibi korunuyor. her yerde yardım ediyor Allah-u Teâlâ; işi rast gidiyor, masum gibi korunuyor.

Eğer aklını kullanamadı da şehveti galip geldi [ise;] şehvet galip geldi aklını kullanamadı, Eğer aklını kullanamadı da şehveti galip geldi [ise;] şehvet galip geldi aklını kullanamadı, derken günahı işledi.derken günahı işledi. Günahı işlemek şeytan askerine yardımdır. Şeytan askerine yardım edilince [iş değişir.] Günahı işlemek şeytan askerine yardımdır. Şeytan askerine yardım edilince [iş değişir.]

Şimdi bakın, insan vücudu tıpkı bir devlet, tıpkı bir devletin ülkesi gibidir. Şimdi bakın, insan vücudu tıpkı bir devlet, tıpkı bir devletin ülkesi gibidir. İki tane kuvvet burada çarpışıyor; buluğ gününden ölüm gününe kadar. İki tane kuvvet burada çarpışıyor; buluğ gününden ölüm gününe kadar. Buluğ gününden ölüm gününe kadar içeride iki tane kuvvet çarpışmaktadır.Buluğ gününden ölüm gününe kadar içeride iki tane kuvvet çarpışmaktadır. Birisi iman kuvveti, iman askeri, birisi de küfür askeridir.Birisi iman kuvveti, iman askeri, birisi de küfür askeridir. İman askeriyle küfrün askeri vücutta işte buluğ gününden ölüm gününe kadar çarpışmadadır. İman askeriyle küfrün askeri vücutta işte buluğ gününden ölüm gününe kadar çarpışmadadır. Senin vazifen iman askerine, Allah askerine yardımcılıktır.Senin vazifen iman askerine, Allah askerine yardımcılıktır. Bunu yapmayıp da küfrün tarafını tercih edip de şehvetine mağlup olaraktan gittin miydi,Bunu yapmayıp da küfrün tarafını tercih edip de şehvetine mağlup olaraktan gittin miydi, bu sefer bak devlet idaresi, vücuttaki devlet idaresi küfrün eline geçer.bu sefer bak devlet idaresi, vücuttaki devlet idaresi küfrün eline geçer. Yani vücut idaresi şeytanın eline geçer. Vücut idaresi şeytanın eline geçti miydi, Yani vücut idaresi şeytanın eline geçer. Vücut idaresi şeytanın eline geçti miydi, işte tam bir küfür bayrağı alır gider, artık kurtaramazsın yakanı elinden. işte tam bir küfür bayrağı alır gider, artık kurtaramazsın yakanı elinden.

Nasıl ki bir memlekete gavur girdiği vakitte o gavuru memleketten çıkarabilmek Nasıl ki bir memlekete gavur girdiği vakitte o gavuru memleketten çıkarabilmek ne kadar zor bir şey.ne kadar zor bir şey. Buradan biz Yunan'ı kovduk ama hemen herife git dedikte gitti mi ya. Buradan biz Yunan'ı kovduk ama hemen herife git dedikte gitti mi ya. Ne kadar kanlar aktı, ne kadar mallar gitti, ne kadar canlar gitti. Ne kadar kanlar aktı, ne kadar mallar gitti, ne kadar canlar gitti. İşte nihayet mağlup oldu, defoldu gitti. İşte nihayet mağlup oldu, defoldu gitti.

Bunu yapabilecek çok büyük fedakarlık lazım, ki onu kovabilesin. Bunu yapabilecek çok büyük fedakarlık lazım, ki onu kovabilesin.

Binâenaleyh şimdi şeytan içeriye oturmuş, bırakır mı seni artık iman tarafına,Binâenaleyh şimdi şeytan içeriye oturmuş, bırakır mı seni artık iman tarafına, melek tarafına yönelesin? melek tarafına yönelesin?

Bırakmaz. Ne zaman bırakır? Çok cihat edeceksin, çok uğraşacaksın, Bırakmaz.

Ne zaman bırakır?

Çok cihat edeceksin, çok uğraşacaksın,
çok gayret sarf edeceksin belki bir gün ola da onu mağlup edip deçok gayret sarf edeceksin belki bir gün ola da onu mağlup edip de oraya melek askerini oturtturabilesin, iman askerini otutturabilesin. oraya melek askerini oturtturabilesin, iman askerini otutturabilesin.

Onun için sabrın mevkii çok mühimdir hah!..Onun için sabrın mevkii çok mühimdir hah!.. Burada sabırdır işi gören. Burada iş gören, ahlâk-ı hamîdelerin başında gelen sabırdır. Burada sabırdır işi gören. Burada iş gören, ahlâk-ı hamîdelerin başında gelen sabırdır. Sabrın ne derecede ise küfre karşı o kadar dayanırsın.Sabrın ne derecede ise küfre karşı o kadar dayanırsın. Sabrın ne kadar kuvvetliyse küfre o kadar metanetin vardır, dayanırsın.Sabrın ne kadar kuvvetliyse küfre o kadar metanetin vardır, dayanırsın. Eh Allahu Teâlâ'nın nusreti erişir, muvaffak olursun. Eh Allahu Teâlâ'nın nusreti erişir, muvaffak olursun. Binâenaleyh vücut ikliminde İslâm bayrağı yaşar. Binâenaleyh vücut ikliminde İslâm bayrağı yaşar.

Sen bırak başka bayrakları, vücudun iklimindeki İslâm bayrağına bak,Sen bırak başka bayrakları, vücudun iklimindeki İslâm bayrağına bak, İslâm bayrağını yaşatmaya çalış! Senin vücud iklimindeki bayrak küfrün bayrağı olduktan sonraİslâm bayrağını yaşatmaya çalış! Senin vücud iklimindeki bayrak küfrün bayrağı olduktan sonra istersen Mekke'de otur sen.istersen Mekke'de otur sen. İstersen Peygamber'in kucağının dibinde otur.İstersen Peygamber'in kucağının dibinde otur. Para etmez. Senin vücud iklimindeki bayrağı kendin dikeceksin. Para etmez. Senin vücud iklimindeki bayrağı kendin dikeceksin. Hangi bayrağı dikersen onun askerisin, onun milletindensin. Hangi bayrağı dikersen onun askerisin, onun milletindensin. İslâm bayrağını diktin mi İslam'ın askerisin; korkma sen, dünya senin âhiret de senin. İslâm bayrağını diktin mi İslam'ın askerisin; korkma sen, dünya senin âhiret de senin. Fakat küfrün bayrağını diktikten sonra Mekke de olsan, Medine de olsan hiç para etmez. Fakat küfrün bayrağını diktikten sonra Mekke de olsan, Medine de olsan hiç para etmez.

Onun için aziz kardeş! Onun için aziz kardeş!

el-Hamru ümmü'l-habâis. "Hamr habâislerin başı, günahların başı, fenalıkların başı." el-Hamru ümmü'l-habâis. "Hamr habâislerin başı, günahların başı, fenalıkların başı."

Her şey bundan doğuyor. Neden? Her şey bundan doğuyor.

Neden?

Senin vazifen Allah'ın azabından korunmak, sakınmak iken sen küfrün askerine yardım ediyorsun.Senin vazifen Allah'ın azabından korunmak, sakınmak iken sen küfrün askerine yardım ediyorsun. Azıcık bir parça sabredeceksin. İçki nedir? Azıcık bir parça sabredeceksin.

İçki nedir?

Meşrubattan bir meşrubattır. Öyle değil mi ya? Meşrubattan bir meşrubattır.

Öyle değil mi ya?

Onun yerine helalı varken [sen haramı tercih ediyorsun.] Onun yerine helalı varken [sen haramı tercih ediyorsun.]

Helal olan bir çok meşrubatlar var, tatlı tatlı bal şerbeti, bilmem ne şerbeti... Helal olan bir çok meşrubatlar var, tatlı tatlı bal şerbeti, bilmem ne şerbeti...

Hangi şerbet olursa olsun, [maksat] beslenmek değilmi ya? Hangi şerbet olursa olsun, [maksat] beslenmek değilmi ya?

En güzel surette baldan daha güzel bir şey mi var dünyada? En güzel surette baldan daha güzel bir şey mi var dünyada?

İstediğin gibi besler seni; hem aklını besler hem vücudunu besler.İstediğin gibi besler seni; hem aklını besler hem vücudunu besler. Onu bırakıyorsun da bu yasak olan şeyi içiyorsun. Ne o ? Onu bırakıyorsun da bu yasak olan şeyi içiyorsun.

Ne o ?

Beş on dakikalık bir zevk için. Halbuki bu zevkin arkasından ne kadar büyük fenalıklar, Beş on dakikalık bir zevk için.

Halbuki bu zevkin arkasından ne kadar büyük fenalıklar,
ne kadar büyük günahlar doğuyor.ne kadar büyük günahlar doğuyor. En nihayet bakıyorsun bazen ölümle, bazen de hapislerle iş netice alıp götürüyor.En nihayet bakıyorsun bazen ölümle, bazen de hapislerle iş netice alıp götürüyor. Bunların sebebi hep sabırsızlığın alameti.Bunların sebebi hep sabırsızlığın alameti. Yani düşman ordusuna karşı sabırsızlığın var senin. Bu sabrı temin edebilseydin ne mutlu! Yani düşman ordusuna karşı sabırsızlığın var senin. Bu sabrı temin edebilseydin ne mutlu!

Şimdi bunu izah ederken diyorlar ki; Şimdi bunu izah ederken diyorlar ki;

Malum ya, bak bir çok askerleri besliyoruz, senelerden beri değil mi? Malum ya, bak bir çok askerleri besliyoruz, senelerden beri değil mi?

Bir şey yok ortada, neden besliyoruz bu askerleri? Bir şey yok ortada, neden besliyoruz bu askerleri?

Gitsinler, evlerinde otursunlar, herkes işini, gücünü görsün. Gitsinler, evlerinde otursunlar, herkes işini, gücünü görsün. Lazım olunca çağırırız, gelirler? Lazım olunca çağırırız, gelirler?

Yoo... Alışsın, öğrensin, nasıl düşmanla muharebe edilecek; dövüş nasıl olur, vurmak nasıl olur, Yoo... Alışsın, öğrensin, nasıl düşmanla muharebe edilecek; dövüş nasıl olur, vurmak nasıl olur, kovmak nasıl olur, kaçmak nasıl olur bunu öğrenmek için senelerce mücadeleler yapılıyor. kovmak nasıl olur, kaçmak nasıl olur bunu öğrenmek için senelerce mücadeleler yapılıyor. Öğretiyoruz onları askerlere, ondan sonra harp şeysi oluverirseÖğretiyoruz onları askerlere, ondan sonra harp şeysi oluverirse o da maharetle işini görüyor.o da maharetle işini görüyor. Hep acemi insanları toplasak da oraya götürsek şaşırır hepsi;Hep acemi insanları toplasak da oraya götürsek şaşırır hepsi; herkes şaşırır ve top gürültüsü, sesleri, silah sesleri duymadığından dolayıherkes şaşırır ve top gürültüsü, sesleri, silah sesleri duymadığından dolayı bir korku da alır kendisini, kaçan kaçana.bir korku da alır kendisini, kaçan kaçana. Alışmamış çünkü. Binâenaleyh bu düşmanlarla mücadeleye Alışmamış çünkü.

Binâenaleyh bu düşmanlarla mücadeleye
daha küçük yaşından itibaren insanın alışması lazım. daha küçük yaşından itibaren insanın alışması lazım.

Şimdi farzet ki [bir insan] 15 yaşından 30 yaşına kadarŞimdi farzet ki [bir insan] 15 yaşından 30 yaşına kadar yahut 40 yaşına kadar nefsinin esiri olaraktan zevkiyle yaşadı. yahut 40 yaşına kadar nefsinin esiri olaraktan zevkiyle yaşadı. Kırka geldi; "Oo, yahu çok yanlış bir yoldaymışım ben.Kırka geldi;

"Oo, yahu çok yanlış bir yoldaymışım ben.
Tuh, ne yapayım, döneyim artık ben. Tuh, ne yapayım, döneyim artık ben. Tevbeler tevbesi yâ Rabbi, bir daha yapmayacağım ben bu işleri, söz." [dedi ve tevbe etti.] Tevbeler tevbesi yâ Rabbi, bir daha yapmayacağım ben bu işleri, söz." [dedi ve tevbe etti.]

Allah affeder mi? Eder. Allah affeder mi?

Eder.

Kabul mü? Kabul. Fakat senin yaşın şimdi 40'a geldi. Kabul mü?

Kabul.

Fakat senin yaşın şimdi 40'a geldi.
Bak biliyorsun ya, 40 yaşından sonra, 45 yaşından sonra adamı askere de almıyorlar. Bak biliyorsun ya, 40 yaşından sonra, 45 yaşından sonra adamı askere de almıyorlar. Zora gelmiyorlar çünkü iş becerecek hali yok.Zora gelmiyorlar çünkü iş becerecek hali yok. O askerliği gençler yapıyor, gençler bilir, o işi becerir. O askerliği gençler yapıyor, gençler bilir, o işi becerir.

Sen şimdi 45 yaşından sonra şeytanın elinden kurtulacağını mı zannedersin? Sen şimdi 45 yaşından sonra şeytanın elinden kurtulacağını mı zannedersin?

Şeytan bir kere seni bağlamış 45 yaşına kadar, 45 yaşından sonra şeytana; Şeytan bir kere seni bağlamış 45 yaşına kadar, 45 yaşından sonra şeytana;

"Sen git, ben tevbekâr oldum, bana elleşme gayrı." [diyorsun,] olur mu böyle iş? "Sen git, ben tevbekâr oldum, bana elleşme gayrı." [diyorsun,] olur mu böyle iş?

O saltanatını kurmuş içeriye, oturuyor orada rahat rahat. Onu kovmakla gider mi? O saltanatını kurmuş içeriye, oturuyor orada rahat rahat.

Onu kovmakla gider mi?

Onunla şimdi mücadele lazım. Ne yapacaksın? Aç duracaksın. Onunla şimdi mücadele lazım.

Ne yapacaksın?

Aç duracaksın.

Durulur mu aç? O mücadeleyi kim yapabilir şimdi bu devirde? Durulur mu aç?

O mücadeleyi kim yapabilir şimdi bu devirde?

Dükkan var, iş var, para var, sanat var... çeşitli şeyler var, herkes çalışmak mecburiyetinde. Dükkan var, iş var, para var, sanat var... çeşitli şeyler var, herkes çalışmak mecburiyetinde. Çalışmak için de kuvvetli olup, yiyeceksin. Çalışmak için de kuvvetli olup, yiyeceksin. Yemediğin takdirde işlerini işleyemezsin, çoluk çocuk aç kalır, sende aç kalırsın. Yemediğin takdirde işlerini işleyemezsin, çoluk çocuk aç kalır, sende aç kalırsın.

Olmadı, yapamayacağız o işi. Eee!.. Uzlet lazım bundan kurtulmak için.Olmadı, yapamayacağız o işi.

Eee!..

Uzlet lazım bundan kurtulmak için.
Bir kenara çekilelim, günahlardan uzak kalalım. Bir kenara çekilelim, günahlardan uzak kalalım.

Bu da bugün mümkün değil. Niçin? Yine hep cemiyet içinde yaşadığımızdan dolayı, Bu da bugün mümkün değil.

Niçin?

Yine hep cemiyet içinde yaşadığımızdan dolayı,
cemiyetin işleriyle doluyuz. cemiyetin işleriyle doluyuz.

Yine ekmek parası olsun, yemek parası olsun, şu bu mutlaka insanlarla ihtilaf mecburiyetindeyiz. Yine ekmek parası olsun, yemek parası olsun, şu bu mutlaka insanlarla ihtilaf mecburiyetindeyiz. Ayrılamayız da. Öyleyse şeytanın da elinden kurtulamayız. Ayrılamayız da.

Öyleyse şeytanın da elinden kurtulamayız.

Şeytanın elinden kurtulmanın iki yolu var; birisi uzlet, birisi açlık. Şeytanın elinden kurtulmanın iki yolu var; birisi uzlet, birisi açlık. Açlıkta zafiyet gelecek vücuda, zayıf olunca günahları işleyemeyeceksin, Açlıkta zafiyet gelecek vücuda, zayıf olunca günahları işleyemeyeceksin, işleyemeyecek duruma geleceksin. işleyemeyecek duruma geleceksin. Günahları işleyemeyecek duruma geldiğin vakitte sende de mecal kalmaz;Günahları işleyemeyecek duruma geldiğin vakitte sende de mecal kalmaz; ne namaz kılabilirsin ne başka iş yapabilirsin, çünkü takatin kesilmiştir. ne namaz kılabilirsin ne başka iş yapabilirsin, çünkü takatin kesilmiştir. Takatin kesildiği halde bunları yapamayınca sen de bu işi beceremezsin. Takatin kesildiği halde bunları yapamayınca sen de bu işi beceremezsin.

Oo, olmaz bu bedenle diyeceksin, bu sefer onu beceremezsin. Oo, olmaz bu bedenle diyeceksin, bu sefer onu beceremezsin.

Uzlet? Uzleti de beceremeyiz. Nasıl bugün eski devir değil ki bugünkü devir.Uzlet?

Uzleti de beceremeyiz.

Nasıl bugün eski devir değil ki bugünkü devir.
Bugün cemiyetin içersinde hallolmak mecburiyetindeyiz. Bugün cemiyetin içersinde hallolmak mecburiyetindeyiz.

Binâenaleyh küçük yaşından beri mücadeleye alışacaksın, günahları işlememek için. Binâenaleyh küçük yaşından beri mücadeleye alışacaksın, günahları işlememek için. Daima İslâm tarafına yardım edeceksin ve sabra alışacaksın. Daima İslâm tarafına yardım edeceksin ve sabra alışacaksın. Mücadeleye gençlikte alışılır; gençlikte mücadele edeceksin,Mücadeleye gençlikte alışılır; gençlikte mücadele edeceksin, nefsin istediği kötü şeyleri yapmamak için hazırlanacaksın. nefsin istediği kötü şeyleri yapmamak için hazırlanacaksın.

Bunun için ne lazım? Ne lazımsa yapacaksın. Şimdi asker var, iyi.Bunun için ne lazım?

Ne lazımsa yapacaksın.

Şimdi asker var, iyi.
Top lazım, tüfek lazım, cephane lazım. Top lazım, tüfek lazım, cephane lazım.

Asker olmuş, mücadeleyi bilmiş, topu olmazsa, silah olmazsa, cephanesi olmazsa ne işe yarar? Asker olmuş, mücadeleyi bilmiş, topu olmazsa, silah olmazsa, cephanesi olmazsa ne işe yarar?

Hiçbir işe yaramaz. Bunların toptan olması lazım, Hiçbir işe yaramaz.

Bunların toptan olması lazım,
bütün teferruatıyla bir sürü askeri malzemesi lazım. bütün teferruatıyla bir sürü askeri malzemesi lazım. Donanması da lazım, hava donanması da lazım, her şeysi lazım.Donanması da lazım, hava donanması da lazım, her şeysi lazım. Her şeysi tam olacak, ki harbi kazanasın. Her şeysi tam olacak, ki harbi kazanasın.

Ee şimdi bizim bu düşmanımız olan şeytanı yurttan kovmak için ne lazım? Ee şimdi bizim bu düşmanımız olan şeytanı yurttan kovmak için ne lazım?

Allah'a sığınacak, Allah'ın yoluna dönüp, ibâdât u taat yapacağız. Allah'a sığınacak, Allah'ın yoluna dönüp, ibâdât u taat yapacağız.

İbâdât u taat için ne lazım? Sabır lazım... Kur'an okuyacaksın sabır lazım,İbâdât u taat için ne lazım?

Sabır lazım... Kur'an okuyacaksın sabır lazım,
şunu yapacaksın sabır lazım, bunu yapacaksın.şunu yapacaksın sabır lazım, bunu yapacaksın. Hep sabır lazım. Onun için sormuşlar el-imân nedir? es-Sabru ve's-semâha.Hep sabır lazım.

Onun için sormuşlar el-imân nedir?

es-Sabru ve's-semâha.
"İman sabırdan ve cömertlikten ibarettir." Hatta bunlar sana hâl olacak."İman sabırdan ve cömertlikten ibarettir."

Hatta bunlar sana hâl olacak.
Yani hâl, cömertlik dediği vakitte, parayı ver dediklerinde zorla vermeyeceksin. Yani hâl, cömertlik dediği vakitte, parayı ver dediklerinde zorla vermeyeceksin. Tabii bir hal ile vereceksin. Sana hâl olmuş yani. Onun için diyorlar ki; Tabii bir hal ile vereceksin. Sana hâl olmuş yani. Onun için diyorlar ki;

Din üç şeyle kâim: İlim, hâl ve meyva. Din üç şeyle kaimdir: İlim, hâl ve meyvası. Din üç şeyle kâim: İlim, hâl ve meyva. Din üç şeyle kaimdir: İlim, hâl ve meyvası.

Şimdi sen şöyle düşün, bilgi ağaçtır.Şimdi sen şöyle düşün, bilgi ağaçtır. Bilgi ağacıdır, hâl ağacın dalı budağıdır, dalları yapraklarıdır.Bilgi ağacıdır, hâl ağacın dalı budağıdır, dalları yapraklarıdır. Ameli de meyvasıdır. İlmi, hâli, meyvası... Ameli de meyvasıdır. İlmi, hâli, meyvası...

İlim oldu mu hâl olacak. Hâl olmazsa, halsiz ilim meyvasız ağaç gibidir. İlim oldu mu hâl olacak. Hâl olmazsa, halsiz ilim meyvasız ağaç gibidir. Kuru kütük, kesilmek ve odun olup yanmaktan başka faydası yok. Kuru kütük, kesilmek ve odun olup yanmaktan başka faydası yok.

Bunun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in muvaffakiyet sırlarını araştırmışlar. Bunun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in muvaffakiyet sırlarını araştırmışlar.

Peygamber nasıl olur da böyle tek başına,Peygamber nasıl olur da böyle tek başına, bu kadar muvaffakiyeti az bir zaman içersinde elde etti? bu kadar muvaffakiyeti az bir zaman içersinde elde etti?

Bunun sebebini araştırmışlar, bakmışlar kiBunun sebebini araştırmışlar, bakmışlar ki Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tebliğ edecek olduğu ahkamı,Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tebliğ edecek olduğu ahkamı, evvela kendisi vücudunda tatbik ediyor, o tatbikten sonra cemaate diyor ki; evvela kendisi vücudunda tatbik ediyor, o tatbikten sonra cemaate diyor ki; "Bu Allah'ın emri böyle." Onu da herkes derhal yapıyor. Şimdi biz? "Bu Allah'ın emri böyle." Onu da herkes derhal yapıyor.

Şimdi biz?

Bunun mukabilinde biz ilmimiz var, çok güzel konuşmalar biliriz, Bunun mukabilinde biz ilmimiz var, çok güzel konuşmalar biliriz, kelimeler üzerinde çok ince sanatlarımız var; edebiyat, fesahat, belagat istediğin kadar bizde...kelimeler üzerinde çok ince sanatlarımız var; edebiyat, fesahat, belagat istediğin kadar bizde... Fakat o ilim kendimize hâl olmamıştır. Fakat o ilim kendimize hâl olmamıştır.

Mesela cömertlikten bahseder birisi fakat kendisi sıkıdır, çok cimridir. Mesela cömertlikten bahseder birisi fakat kendisi sıkıdır, çok cimridir. O cimri adamın, sıkı adamın cömertlikten bahsetmesi ne kadar acep, acı bir şeydir? O cimri adamın, sıkı adamın cömertlikten bahsetmesi ne kadar acep, acı bir şeydir?

Korkak bir adam şecaatten bahsediyor. Şecaat şöyle iyidir, böyle iyidir... Korkak bir adam şecaatten bahsediyor. Şecaat şöyle iyidir, böyle iyidir... İyidir ama kapı tıkırdasa ödü kopuyor adamın. İyidir ama kapı tıkırdasa ödü kopuyor adamın. Bir tabutu görüyor ödü kopuyor adamın. Bir tabutu görüyor ödü kopuyor adamın.

Ee, bu? Olmaz bu. Sen söylediğinin ehli değilsin, [söylediklerin sende] hâl değil. Ee, bu?

Olmaz bu. Sen söylediğinin ehli değilsin, [söylediklerin sende] hâl değil.

Onun için Şakîki Belhî denilen Buhârâ alimlerinden birisi vefat etmiş. Onun için Şakîki Belhî denilen Buhârâ alimlerinden birisi vefat etmiş. Çok güzel muhterem bir zât, alim, fazıl; cemaat kendisinden çok büyük istifadeler ediyor. Çok güzel muhterem bir zât, alim, fazıl; cemaat kendisinden çok büyük istifadeler ediyor. Fakat talebeleri arasında bir tane mümtaz talebe varmış, demişler ki; Fakat talebeleri arasında bir tane mümtaz talebe varmış, demişler ki;

"Allah rahmet eylesin, üstad vefat etti. Fakat biz seni uygun görüyoruz, muvafık görüyoruz. "Allah rahmet eylesin, üstad vefat etti. Fakat biz seni uygun görüyoruz, muvafık görüyoruz. Binâenaleyh üstadın yerine sen derse buyur da bizi mahrum etme." Binâenaleyh üstadın yerine sen derse buyur da bizi mahrum etme."

Çok teşekkür ederim, memnun oldum ama ben bunun daha henüz ehli değilim. Çok teşekkür ederim, memnun oldum ama ben bunun daha henüz ehli değilim. Bana bir sene müsaade edin de, bir sene sonra size cevap vereyim. Bana bir sene müsaade edin de, bir sene sonra size cevap vereyim.

Eh, pekala. Bir sene sonra tamam. Bir sene olmuş; E buyurun, bak bir sene oldu efendi. Eh, pekala. Bir sene sonra tamam.

Bir sene olmuş;

E buyurun, bak bir sene oldu efendi.

Yok, afedersiniz. Bir sene daha isteyeceğim sizden.Yok, afedersiniz. Bir sene daha isteyeceğim sizden. Çünkü daha henüz o şeyi iktisab edemedim ben. Çünkü daha henüz o şeyi iktisab edemedim ben. Kusura bakmayın bir sene daha bana müsaade edin. Kusura bakmayın bir sene daha bana müsaade edin.

Peki, bir sene daha müsaade verelim. Ertesi sene olmuş, çıkmış derse.Peki, bir sene daha müsaade verelim.

Ertesi sene olmuş, çıkmış derse.
Herkes mest ü hayran. Ooooh, bayılmışlar tabii. Demişler; Herkes mest ü hayran. Ooooh, bayılmışlar tabii. Demişler;

Efendi, affet ama niçin bizi böyle iki seneden beri mahrum bıraktın derslerinden? Efendi, affet ama niçin bizi böyle iki seneden beri mahrum bıraktın derslerinden?

"Aziz kardeşler demiş, ben kendimi tecrübe ediyordum. "Aziz kardeşler demiş, ben kendimi tecrübe ediyordum. Hayvanlar benden kaçıyordu. Hayvanlar benimle imtizac edemiyor, kaçışıyorlardı.Hayvanlar benden kaçıyordu. Hayvanlar benimle imtizac edemiyor, kaçışıyorlardı. Anlıyordum ki daha bende insanlık şeysi yok, ki bunlar benden ürküyorlar.Anlıyordum ki daha bende insanlık şeysi yok, ki bunlar benden ürküyorlar. Şimdi artık hayvanlar benden kaçmaz oldular. Ünsiyet ettik onlarla, anlaştık.Şimdi artık hayvanlar benden kaçmaz oldular. Ünsiyet ettik onlarla, anlaştık. Anladım ki artık zamanı gelmiştir." Yani ilim insana hâl olunca, Anladım ki artık zamanı gelmiştir."

Yani ilim insana hâl olunca,
ilim insanın kendisine hâl olunca işte böyle olur aziz kardeş! ilim insanın kendisine hâl olunca işte böyle olur aziz kardeş! Meyva kendiliğinden doğar. İlim kendine hâl oldu mu meyva kendisinden doğacak.Meyva kendiliğinden doğar. İlim kendine hâl oldu mu meyva kendisinden doğacak. Hal olmayınca meyva da olmaz. İlim var, hal yok onda meyva arama sen,Hal olmayınca meyva da olmaz. İlim var, hal yok onda meyva arama sen, olmaz o meyva, kuru ağaç. olmaz o meyva, kuru ağaç.

Yaprak vermeden, çiçek açmadan meyva oluyor mu? Olmuyor. Yaprak vermeden, çiçek açmadan meyva oluyor mu?

Olmuyor.

E meyvayı vermek için yaprak açacak, çiçek açacak, aşılanacak, meyva doğacak. E meyvayı vermek için yaprak açacak, çiçek açacak, aşılanacak, meyva doğacak.

Bu, ilmin semeresi oluyor. Bu olmadıysa ilim laftan ibaret bir şey. Bu, ilmin semeresi oluyor. Bu olmadıysa ilim laftan ibaret bir şey.

Onun için Allah hepimizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar etsin de Onun için Allah hepimizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar etsin de ilmi kendisine hâl edinen kullarından eylesin. ilmi kendisine hâl edinen kullarından eylesin.

Şimdi şu üç hal bir insanda tekemmül eder, bulunursa, onun irfanı sayesinde, Şimdi şu üç hal bir insanda tekemmül eder, bulunursa, onun irfanı sayesinde, ilmi sayesinde sabrı tahakkuk eder.ilmi sayesinde sabrı tahakkuk eder. Sabrı tahakkuk edince de böyle günahlara doğru yanaşmaz ve sokulmaz.Sabrı tahakkuk edince de böyle günahlara doğru yanaşmaz ve sokulmaz. Bilir ki bunun âkıbeti fenadır. Akıl nedir? Bilir ki bunun âkıbeti fenadır.

Akıl nedir?

Akıl, âkıbetin fenalığını ölçebilmesidir, görebilmesidir. Akıl, âkıbetin fenalığını ölçebilmesidir, görebilmesidir.

Âkıbet, yani bunu içeceğim ben, bir zevk alacağım ama sonu ne olacak bunun? Âkıbet, yani bunu içeceğim ben, bir zevk alacağım ama sonu ne olacak bunun?

Sonunda bir çok zararlar doğacak. Bu zararları görememenin neticesinde akıl işlemiyor demek. Sonunda bir çok zararlar doğacak. Bu zararları görememenin neticesinde akıl işlemiyor demek.

Allah hepimizi affetsin. Allah-u Teâlâ'nın yasaklarının her birisinde yüzbinlerce hikmet vardır.Allah hepimizi affetsin.

Allah-u Teâlâ'nın yasaklarının her birisinde yüzbinlerce hikmet vardır.
Sen onu kendi kendine aklınla ölçmeye kalkma. Sen aklınla ölçersen işin içinden çıkamazsın. Sen onu kendi kendine aklınla ölçmeye kalkma. Sen aklınla ölçersen işin içinden çıkamazsın. Sen Allah'a ne zaman teslim olur da Allah'ın yasaklarına riâyetkâr olur,Sen Allah'a ne zaman teslim olur da Allah'ın yasaklarına riâyetkâr olur, emirlerine inkiyad edersen o zaman Allah'ın kulu olursun, o zaman İslâm bayrağı içerde yaşar. emirlerine inkiyad edersen o zaman Allah'ın kulu olursun, o zaman İslâm bayrağı içerde yaşar.

Onun için; Ümmü'l-fevâhiş ve ekberü'l-kebâiri. "Kebâirlerin en başı bu." Onun için;

Ümmü'l-fevâhiş ve ekberü'l-kebâiri. "Kebâirlerin en başı bu."

Arkasından; Ve men şeribehâ. "Her kim bunu içerse." Arkasından;

Ve men şeribehâ. "Her kim bunu içerse."
Lem yakbelilahu minhu salâte erbe'îne yevmen. Şimdi diyorlar ki; salat, işte namaz. Lem yakbelilahu minhu salâte erbe'îne yevmen.

Şimdi diyorlar ki; salat, işte namaz.
"Ben namaz da kılarım." diyor. Bazı sarhoşların namaz kıldıklarını da söylerler."Ben namaz da kılarım." diyor. Bazı sarhoşların namaz kıldıklarını da söylerler. "Hem içerim, hem de namaz kılarım." diyenler de vardır. "Hem içerim, hem de namaz kılarım." diyenler de vardır.

Fakat diyor ki; "Kırk gün namazı makbul değildir." Fakat diyor ki;

"Kırk gün namazı makbul değildir."

Borcu ödenir, yine kılmak suretiyle borcunu ödemiştir fakat makbûlu ilâhi değildir. Borcu ödenir, yine kılmak suretiyle borcunu ödemiştir fakat makbûlu ilâhi değildir. Makbûlu ilâhi değildir çünkü o içtiği içkinin vücuttaki zararı tam 40 gün dururmuş. Makbûlu ilâhi değildir çünkü o içtiği içkinin vücuttaki zararı tam 40 gün dururmuş. O 40 gün onun zararı durdukça da namazı makbûlu ilâhi olmuyor. O 40 gün onun zararı durdukça da namazı makbûlu ilâhi olmuyor.

Ve in mâte. Bu tehdittir bunlar. Ve in mâte ve hiye fî batnihî. Ve in mâte. Bu tehdittir bunlar. Ve in mâte ve hiye fî batnihî. "İçtiği halde, içkili olaraktan ölürse." Oluyor ya, ansızdan ölüverir. "İçtiği halde, içkili olaraktan ölürse."

Oluyor ya, ansızdan ölüverir.
Sekte-i kalp derler veya bir kazaya rast gelir, gider. Mâte mîteten câhiliyyeten. Sekte-i kalp derler veya bir kazaya rast gelir, gider.

Mâte mîteten câhiliyyeten.
"Cahiliyet ölümü üzerine [ölür]." Dinin esası itikat üzerinedir. "Cahiliyet ölümü üzerine [ölür]."

Dinin esası itikat üzerinedir.
Amel ikinci kısımdır, esas itikattır. İtikadı olmadan yapılan ameller, hebâen mensûr demektir.Amel ikinci kısımdır, esas itikattır. İtikadı olmadan yapılan ameller, hebâen mensûr demektir. Esas, Allah'a olan itikadında İslâm akidesi üzerine olması lazım gelir. Esas, Allah'a olan itikadında İslâm akidesi üzerine olması lazım gelir. İslâm akidesinin dışında olan akidelerle hiçbir insan kendisini kurtaramaz. İslâm akidesinin dışında olan akidelerle hiçbir insan kendisini kurtaramaz.

İslâm akidesi, hepimizin bildiği Âmentü billah. Âmentü, İslâm akidesinin esası ve köküdür. İslâm akidesi, hepimizin bildiği Âmentü billah. Âmentü, İslâm akidesinin esası ve köküdür. Allah'a iman, yani o teferruatı geniştir ama Allah'a, meleklerine,Allah'a iman, yani o teferruatı geniştir ama Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, kitaplarına, âhiret gününe, öldükten sonra dirileceğine, peygamberlerine, kitaplarına, âhiret gününe, öldükten sonra dirileceğine, hayr u şerrin Allah'tan olduğuna [inanmak] esasları olan bu, teferruatı geniştir. hayr u şerrin Allah'tan olduğuna [inanmak] esasları olan bu, teferruatı geniştir. Bunlara iman [dinin] esasıdır. Bu havâriç, bu esaslara inanmakla beraber,Bunlara iman [dinin] esasıdır.

Bu havâriç, bu esaslara inanmakla beraber,
esaslardan bir tanesi olan hudud meselesinde, şimdi günah var ya, işliyoruz ya bu günahları... esaslardan bir tanesi olan hudud meselesinde, şimdi günah var ya, işliyoruz ya bu günahları...

Bu günahlar bizim mezhebimizde, ehli sünnet mezhebinde günah insanı imandan çıkarmaz. Bu günahlar bizim mezhebimizde, ehli sünnet mezhebinde günah insanı imandan çıkarmaz. Günah işlersin gavur olmazsın.Günah işlersin gavur olmazsın. Günah insanları gavurluğa doğru götürmeye çalışır fakat gavur etmez.Günah insanları gavurluğa doğru götürmeye çalışır fakat gavur etmez. Aklın başına gelir tevbe edersen kurtulursun. Aklın başına gelir tevbe edersen kurtulursun.

Şimdi bu havâriç denen insanlar diyor ki; "Günah işledin mi sen, kebâir bir günah, bitti. Şimdi bu havâriç denen insanlar diyor ki;

"Günah işledin mi sen, kebâir bir günah, bitti.
Artık cennet sana yok." diyor.Artık cennet sana yok." diyor. Havâriç itikadındaki bu bozukluğu kabul ettiğinden dolayı şu tabire muhatap olmuş: Havâriç itikadındaki bu bozukluğu kabul ettiğinden dolayı şu tabire muhatap olmuş:

Kilâbü'n-nâri. "Cehennem kelpleridir bunlar. Cehennem köpekleridir bunlar." Kilâbü'n-nâri. "Cehennem kelpleridir bunlar. Cehennem köpekleridir bunlar."

Niçin? Müslüman'ı kabahatlerinden dolayı cennete almıyor bile. Niçin?

Müslüman'ı kabahatlerinden dolayı cennete almıyor bile.
Allah'ın rahmetini hudutlandırıyor, Yok diyor bu günah işledi, bunu cennete koyma diyor. Allah'ın rahmetini hudutlandırıyor, Yok diyor bu günah işledi, bunu cennete koyma diyor.

Kilâbü'n-nâr olmasının sebebi, günah işleyeni cennete koymuyor. Kilâbü'n-nâr olmasının sebebi, günah işleyeni cennete koymuyor. Bıraktı. Halbuki bizim mezhebimizde, günahları işlersin, tevbe edersin,Bıraktı. Halbuki bizim mezhebimizde, günahları işlersin, tevbe edersin, mağfireti ilahiyeye mazhar olunur. mağfireti ilahiyeye mazhar olunur.

Kabul etmiyor. Halbuki bu kabul etmeyenler, ve kânû isnâ aşere elfen.Kabul etmiyor.

Halbuki bu kabul etmeyenler, ve kânû isnâ aşere elfen.
"On iki bin kişiymiş bunlar." Hazreti Ali Efendimiz'in devrinde bunlar zuhur etmişler"On iki bin kişiymiş bunlar."

Hazreti Ali Efendimiz'in devrinde bunlar zuhur etmişler
ve Hz. Ali Efendimiz'e karşı bu hükmü müdafaa ediyorlar; ve Hz. Ali Efendimiz'e karşı bu hükmü müdafaa ediyorlar; "Günah işledi mi, yandı, onun artık cennette yeri yok." diyorlar."Günah işledi mi, yandı, onun artık cennette yeri yok." diyorlar. Ve hüve kafirun muhalledün fi'n-nâri. "Günah-ı kebâir işleyen Allah'a asî oldu.Ve hüve kafirun muhalledün fi'n-nâri. "Günah-ı kebâir işleyen Allah'a asî oldu. Bu asî olması dolayısıyla kafir oldu.Bu asî olması dolayısıyla kafir oldu. Kafir olması dolayısıyla cehennemde gavurlar gibi ebedi yanacak." diyor. Kafir olması dolayısıyla cehennemde gavurlar gibi ebedi yanacak." diyor.

Bu akideye sahip olan bu insanların namazları çok güzel ama.Bu akideye sahip olan bu insanların namazları çok güzel ama. Bunların namazlarını görseniz hayran olursunuz. O kadar güzel namaz kılıyorlar. Bunların namazlarını görseniz hayran olursunuz. O kadar güzel namaz kılıyorlar. Oruçlarına yine hayran olursunuz, bakarsınız, aa biz de adam mıymışız dersiniz. Oruçlarına yine hayran olursunuz, bakarsınız, aa biz de adam mıymışız dersiniz. Şu namazlarına bak ne kadar güzel. Ayakta duruyor saatlerce, okuyor saatlerce. Şu namazlarına bak ne kadar güzel. Ayakta duruyor saatlerce, okuyor saatlerce. Fakat para etmiyor akidesinin bozukluğundan dolayı. Fakat para etmiyor akidesinin bozukluğundan dolayı.

Onun için aziz kardeş! Akaid-i İslâmiye'yi belle ve onun üzerinden ayrılma. Onun için aziz kardeş!

Akaid-i İslâmiye'yi belle ve onun üzerinden ayrılma.
Ondan dışarıya çıkma. Bir de şunu okuyuvereyim; Ondan dışarıya çıkma.

Bir de şunu okuyuvereyim;

el-Hilâfetü fî kureyşin ve'l-hükmü fi'l-ensâri ve'd-da'vetü fi'l-habeşetiel-Hilâfetü fî kureyşin ve'l-hükmü fi'l-ensâri ve'd-da'vetü fi'l-habeşeti ve'l-cihâdü ve'l-hicratü fi'l-müslimîne ve'l-muhâcirîne ba'dü. ve'l-cihâdü ve'l-hicratü fi'l-müslimîne ve'l-muhâcirîne ba'dü.

"Hilafet Kureyş'e mahsustur, Efendimiz'in kabilesine." Alttaki tekrar; "Hilafet Kureyş'e mahsustur, Efendimiz'in kabilesine."

Alttaki tekrar;

el-Hilâfetü bi'-medîneti ve'l-mülkü bi'ş-şâmi. el-Hilâfetü bi'-medîneti ve'l-mülkü bi'ş-şâmi.

Altında bir hadis daha; Altında bir hadis daha;

el-Hilâfetü ba'dî fî ümmetî selâsûne seneten sümme melikün ba'de zâlike. el-Hilâfetü ba'dî fî ümmetî selâsûne seneten sümme melikün ba'de zâlike.

Halifelik, hilafet diye bildiğimiz halifeliğin kökü bu, 30 seneye mahsus. Halifelik, hilafet diye bildiğimiz halifeliğin kökü bu, 30 seneye mahsus.

Benim yerime geçecek, benim postuma oturacak, Benim yerime geçecek, benim postuma oturacak, Peygamber postuna oturacak halifelerin sayısı dört tane;Peygamber postuna oturacak halifelerin sayısı dört tane; Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali. Ondan sonra Hazreti Hüseyin Efendimiz'e 6 aylık intikali var. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali. Ondan sonra Hazreti Hüseyin Efendimiz'e 6 aylık intikali var. Ondan sonra hilafet 30 senesini, müddetini doldurmuş, bitmiştir.Ondan sonra hilafet 30 senesini, müddetini doldurmuş, bitmiştir. Ondan sonraki melikliktir, hükümdarlık. Ondan sonraki melikliktir, hükümdarlık. Halâfet adını takınıyorlarsa da çalma addır, gasp olmuştur. Kendi hakları değildir. Halâfet adını takınıyorlarsa da çalma addır, gasp olmuştur. Kendi hakları değildir.

Çünkü hilafet demek, şöyle saymışlar:Çünkü hilafet demek, şöyle saymışlar: Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri 2 sene, 3 ay, 20 gün;Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri 2 sene, 3 ay, 20 gün; Hazreti Ömer 10 sene, 6 ay, 4 gün;Hazreti Ömer 10 sene, 6 ay, 4 gün; Hazreti Osman 11 sene, 11 ay, 18 gün; Hazreti Osman 11 sene, 11 ay, 18 gün; Hazreti Ali Efendimiz 4 sene, 8 ay, 10 gün; 6 ay, 8 gün de Hazreti Hüseyin Efendimiz. Hazreti Ali Efendimiz 4 sene, 8 ay, 10 gün; 6 ay, 8 gün de Hazreti Hüseyin Efendimiz. Bu müddet içersinde hilafet tamam olup birmiştir.Bu müddet içersinde hilafet tamam olup birmiştir. Bundan sonraki halifelik şeyleri hep çalmadır. Bundan sonraki halifelik şeyleri hep çalmadır.

İnnemâ ismü'l-hilâfeti hüve bi'l-âmil. İnnemâ ismü'l-hilâfeti hüve bi'l-âmil. Peygamber'in sünnetiyle, kitâb-ı ilâhiyle âmil olanların hakkı idi, o da 4 halife de bitti. Peygamber'in sünnetiyle, kitâb-ı ilâhiyle âmil olanların hakkı idi, o da 4 halife de bitti. Ondan sonraki gelen meliklerin hali malum işte; dünyaya meyyal, Ondan sonraki gelen meliklerin hali malum işte; dünyaya meyyal, zevk ü sefaya meyyal, şöhretlerinin, şehvetlerinin esirleri bir takım insanlar.zevk ü sefaya meyyal, şöhretlerinin, şehvetlerinin esirleri bir takım insanlar. Adını da hilafet diye bizi de şey yapmışlar.Adını da hilafet diye bizi de şey yapmışlar. Hilafetle hiç alakaları yok, doğrudan doğruya gasp olunmuştur. Hilafetle hiç alakaları yok, doğrudan doğruya gasp olunmuştur.

Mesela Muaviye'ninki de öyledir. Mesela Muaviye'ninki de öyledir. Hilafet Hazreti Ali'nin hakkıyken, ondan gaspedip, alıp da Hilafet Hazreti Ali'nin hakkıyken, ondan gaspedip, alıp da o ismi kullanması kendi hakkı değildir.o ismi kullanması kendi hakkı değildir. Hilafet hakkı bu dört kişidedir. Onun kendinin hakkı, meliklik hakkıdır, saltanat hakkıdır.Hilafet hakkı bu dört kişidedir. Onun kendinin hakkı, meliklik hakkıdır, saltanat hakkıdır. Kuvvetinin, pazusunun sayesindedir o iş. Kuvvetinin, pazusunun sayesindedir o iş.

Allah cümlemizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin. Allah cümlemizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin.

Erâde bi'l-hilafeti hilafetü'n-nübüvveti. "Nübüvvetin hilafetliği, halifeliğidir ki."Erâde bi'l-hilafeti hilafetü'n-nübüvveti. "Nübüvvetin hilafetliği, halifeliğidir ki." Ve emmâ muâviye ve ğayrihi ve alâ tarîkati'l-mülûki. "Meliklik yolları üzerindedir." Ve emmâ muâviye ve ğayrihi ve alâ tarîkati'l-mülûki. "Meliklik yolları üzerindedir." Ve lev sümmiye hulâfâe. "Her ne kadar kendilerine hulefâ diye ad taktıysalar daVe lev sümmiye hulâfâe. "Her ne kadar kendilerine hulefâ diye ad taktıysalar da bu takılan ad hakikat değil, hakiki hakları melikliktir." bu takılan ad hakikat değil, hakiki hakları melikliktir."

Bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in de bir mucizesi olaraktan bize beyan edilmiştir. Bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in de bir mucizesi olaraktan bize beyan edilmiştir.

Şimdi bu günkü dersimizi şu üç beş hadisle tamamlamış oluyoruz. Şimdi bu günkü dersimizi şu üç beş hadisle tamamlamış oluyoruz.

Burada anlayacağımız hülasa, insan iki kuvvetin arasındadır. Burada anlayacağımız hülasa, insan iki kuvvetin arasındadır. İki kuvvetin arasındadır insan. İki kuvvetin arasındadır insan. Birisi Allah'ın meleklerinin kuvveti, birisi Allah'ın matrud olan şeytanın kuvveti. Birisi Allah'ın meleklerinin kuvveti, birisi Allah'ın matrud olan şeytanın kuvveti. Allah şeytanı yaratmış. Bak şeytan ateşten yaratılmıştır, durmaz.Allah şeytanı yaratmış. Bak şeytan ateşten yaratılmıştır, durmaz. Daima ateşin hakkı, parıl parıl, parıl parıl duramaz yerinde, kaynamaktır. Daima ateşin hakkı, parıl parıl, parıl parıl duramaz yerinde, kaynamaktır. Onun için insan da onun şeysi kaynatır durur insanı, durdurmaz yerinde. Onun için insan da onun şeysi kaynatır durur insanı, durdurmaz yerinde.

Toprağın hakkı sükunettir. İnsan topraktan yaratılmış, hakkı sükunettir. Toprağın hakkı sükunettir. İnsan topraktan yaratılmış, hakkı sükunettir. Sakin olması lazım gelirken şeytan tarafına iltihak ederse duramaz yerinde, her günahı işler.Sakin olması lazım gelirken şeytan tarafına iltihak ederse duramaz yerinde, her günahı işler. Şeytanın o adama yaptığı gibi, en nihayet ipe kadar götürür, Şeytanın o adama yaptığı gibi, en nihayet ipe kadar götürür, imanını da elinden maazallah alır gider. imanını da elinden maazallah alır gider.

Onun için Allah'ın emrine sarıl, Allah'ın askeri olan meleklerin yardımcısı ol.Onun için Allah'ın emrine sarıl, Allah'ın askeri olan meleklerin yardımcısı ol. Bunun kolayı Allah'ın Kitabı ve Resûlü'nün yolu. Allah'ın emri ve Resûlü'nün yolu. Bunun kolayı Allah'ın Kitabı ve Resûlü'nün yolu. Allah'ın emri ve Resûlü'nün yolu. Resûlü'nün yolundan çıktın mı şeytanın yoluna girdin demektir.Resûlü'nün yolundan çıktın mı şeytanın yoluna girdin demektir. Onun için Resûlü'nün yolu sünnetleridir. Onun için Resûlü'nün yolu sünnetleridir.

Allahu Teâlâ'nın emirleri ki birisi farz, Allah'ın emridir; diğeri sünnet, Peygamber'in emridir. Allahu Teâlâ'nın emirleri ki birisi farz, Allah'ın emridir; diğeri sünnet, Peygamber'in emridir. Allah'ın emirlerine sünnet yoluyla gidilir. Sünnet yolundan girilmedikçe Allah yoluna girilemez. Allah'ın emirlerine sünnet yoluyla gidilir. Sünnet yolundan girilmedikçe Allah yoluna girilemez. Onun için sünnetlere riayet ederekten, mesela farz olan namaza girmeden evvel,Onun için sünnetlere riayet ederekten, mesela farz olan namaza girmeden evvel, evvela bir dört rekat sünnet kılıyoruz. evvela bir dört rekat sünnet kılıyoruz.

Niçin kılıyoruz onu? Çünkü Allah'ın emri olan aynı namazdır işte. Niçin kılıyoruz onu?

Çünkü Allah'ın emri olan aynı namazdır işte.

Bunu farz olarak kılsaydık olmaz mıydı? Bunu farz olarak kılsaydık olmaz mıydı?

Olurdu ama onu kılıyoruz ki, burada hazırlanalım Allahu celle ve alâ'nın divanına durmaya, Olurdu ama onu kılıyoruz ki, burada hazırlanalım Allahu celle ve alâ'nın divanına durmaya, liyakat kesbedelim, kendimizi hazırlayalım. liyakat kesbedelim, kendimizi hazırlayalım. Şu dünya şevâgilini, meşguliyetini kafamızdan atalım. Hakk'ın huzuruna durduğumuz Şu dünya şevâgilini, meşguliyetini kafamızdan atalım. Hakk'ın huzuruna durduğumuz vakitte biraz şöyle hiç olmazsa uyanıkça;vakitte biraz şöyle hiç olmazsa uyanıkça; "Yâ Rabbi! Biz geldik senin divanına günahlarımızla, kusurlarımızla."Yâ Rabbi! Biz geldik senin divanına günahlarımızla, kusurlarımızla. Bizi affet et, mağfiret et, rahmetine iltica ediyoruz." diyerekten.Bizi affet et, mağfiret et, rahmetine iltica ediyoruz." diyerekten. Elhamdülillahi Rabbi'l-âlemîn diyerekten okuruz, o sırât-ı müstakîmi de Elhamdülillahi Rabbi'l-âlemîn diyerekten okuruz, o sırât-ı müstakîmi de kendisinden isteyerek namazımıza devam ederiz. kendisinden isteyerek namazımıza devam ederiz.

Bu Peygamber'in yoluna girmek, evvela sünnetini işleyeceksin,Bu Peygamber'in yoluna girmek, evvela sünnetini işleyeceksin, sünnetten evvel abdest alma var. sünnetten evvel abdest alma var. Abdestin de sünnetleri var. Ona da riayetkâr olmazsan namazın tadını bulamazsın. Abdestin de sünnetleri var. Ona da riayetkâr olmazsan namazın tadını bulamazsın.

Burada Cenâb-ı Hakk'ın tevfikine muhtacız hepimiz. Lütfetsin, ihsan etsin, sabrımızı da versin, Burada Cenâb-ı Hakk'ın tevfikine muhtacız hepimiz. Lütfetsin, ihsan etsin, sabrımızı da versin, yardımlarını da bizden esirgemesin. yardımlarını da bizden esirgemesin.

Kusurumuz çok, günahımız çok, kabahatimiz çok. Kusurumuz çok, günahımız çok, kabahatimiz çok. Bir çok zamanlar bile bile şeytan tarafına yardımcı olduk, şeytan yoluna gittik. Bir çok zamanlar bile bile şeytan tarafına yardımcı olduk, şeytan yoluna gittik. Şimdi anlıyoruz o yolun hatalı olduğunu,Şimdi anlıyoruz o yolun hatalı olduğunu, Hak yoluna dönelim diyerekten ama bir kere ipin ucunu teslim etmişiz şeytana,Hak yoluna dönelim diyerekten ama bir kere ipin ucunu teslim etmişiz şeytana, kolaycacık elinden koparamıyoruz. kolaycacık elinden koparamıyoruz.

Yâ Rabbi! sen bizim yardımcımız ol da bizim Hak yolunda son nefesimize kadar devam edenYâ Rabbi! sen bizim yardımcımız ol da bizim Hak yolunda son nefesimize kadar devam eden sabırlı kullarının arasına bizleri de kabul eyle yâ Rabbi. sabırlı kullarının arasına bizleri de kabul eyle yâ Rabbi.

Haa, şimdi gelirken bir şey okudum. Bu okumak kadar güzel şey yok aziz kardeşim. Haa, şimdi gelirken bir şey okudum. Bu okumak kadar güzel şey yok aziz kardeşim. Her kitabın da ayrı ayrı tadı vardır. Bu okuduklarım Gazzâlî'nin meseleleri.Her kitabın da ayrı ayrı tadı vardır. Bu okuduklarım Gazzâlî'nin meseleleri. Şimdi Mârifetnâme sahibinin de bu sabır hakkında 10 sayfadan fazla sözü var. Şimdi Mârifetnâme sahibinin de bu sabır hakkında 10 sayfadan fazla sözü var. Onu okumadım daha, onu da okuyacağız. Belki bir dahaki haftaya ondan da bahsederiz inşallah. Onu okumadım daha, onu da okuyacağız. Belki bir dahaki haftaya ondan da bahsederiz inşallah.

Bir de bir kitap var adını bilemedim, şimdi aklıma getiremedim. Bir de bir kitap var adını bilemedim, şimdi aklıma getiremedim. Onda da sabır meselesini okurken şöyle bir hadiseye rast geldim: Onda da sabır meselesini okurken şöyle bir hadiseye rast geldim:

Hindistan'da bir zât varmış, "Çok sabırlı bir zât." diyerekten şöhret almış. Hindistan'da bir zât varmış, "Çok sabırlı bir zât." diyerekten şöhret almış. Adamcağızın birisi demiş ki; Adamcağızın birisi demiş ki;

"Gideyim şu zâtı bir ziyaret edeyim. O kadar madem sabırlı bir zât." "Gideyim şu zâtı bir ziyaret edeyim. O kadar madem sabırlı bir zât."

Gitmiş, bakmış ki adamın gözleri görmüyor, bakmıyor, böyle kapalı gözleri. Gitmiş, bakmış ki adamın gözleri görmüyor, bakmıyor, böyle kapalı gözleri.

Selamün Aleyküm. Aleyküm Selam. Selamün Aleyküm.

Aleyküm Selam.

Demiş, "Neden böyle gözlerini açmıyorsun, bakmıyorsun dünyaya." Demiş, "Neden böyle gözlerini açmıyorsun, bakmıyorsun dünyaya."

Efendi, evlat, benim bir dostum vardı, uzun zaman beraber yaşadık. Efendi, evlat, benim bir dostum vardı, uzun zaman beraber yaşadık. Bir gün ayrılmak iktiza etti, vedaya [geldi], ayrılıyor dostum. Bir gün ayrılmak iktiza etti, vedaya [geldi], ayrılıyor dostum. Gözümün birisi başladı ağlamaya. Gözümün birisi başladı ağlamaya. Dayanamadım dostumun firakına gözümün birisi başladı ağlamaya. Dayanamadım dostumun firakına gözümün birisi başladı ağlamaya. Diğer gözüme dedim ki; Sen niye ağlamıyorsun? Sen niye ağlamıyorsun? Diğer gözüme dedim ki;

Sen niye ağlamıyorsun? Sen niye ağlamıyorsun?

Bak bu dostumdan ben ayrılıyorum da bu gözüm dayanamadı ağlıyor, sen ağlamıyorsun. Bak bu dostumdan ben ayrılıyorum da bu gözüm dayanamadı ağlıyor, sen ağlamıyorsun. Vallahi bir daha sana bu dünya yüzünü göstermem ben. Vallahi bir daha sana bu dünya yüzünü göstermem ben.

Altmış sene olmuş, adam gözlerini açmıyor dünyaya. Sabır... Altmış sene olmuş, adam gözlerini açmıyor dünyaya.

Sabır...

Kitabın 155. sayfasında. Olur mu derseniz? Allah'ın çeşitli kulları var, bu da olur. Kitabın 155. sayfasında.

Olur mu derseniz?

Allah'ın çeşitli kulları var, bu da olur.

Ne çeşit mahlukları var Cenâb-ı Hakk'ın, hesaba gelmez. Ne çeşit mahlukları var Cenâb-ı Hakk'ın, hesaba gelmez.

Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın.Allah cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın. O kör olan gönlümüzü, kulaklarımızı, gözlerimizi açsın.O kör olan gönlümüzü, kulaklarımızı, gözlerimizi açsın. Hayatı sönmek üzere olan gönlümüze de hayat bahşetsin. Hayatı sönmek üzere olan gönlümüze de hayat bahşetsin.

Şimdi asıl, "Bu dünya güneşten kopmuş canım." diyorlar okuttukları derslerde değil mi? Şimdi asıl, "Bu dünya güneşten kopmuş canım." diyorlar okuttukları derslerde değil mi?

Güneşten kopan ateş parçasında hayat elbette bitmiştir, hayat yoktur. Güneşten kopan ateş parçasında hayat elbette bitmiştir, hayat yoktur. O hayatı biten şu dünyaya, bak bugünkü hayatı Allah nasıl bahşetmiştir.O hayatı biten şu dünyaya, bak bugünkü hayatı Allah nasıl bahşetmiştir. Bu ateş parçası olan dünya bugün bak hepimizin hayatını sağlıyor;Bu ateş parçası olan dünya bugün bak hepimizin hayatını sağlıyor; yememiz, içmemiz, her şeyimiz bunun üzerinden oluyor. yememiz, içmemiz, her şeyimiz bunun üzerinden oluyor.

Yalnız şuna dikkatinizi celbedeceğim. Yalnız şuna dikkatinizi celbedeceğim. Şimdi şu toprak, bu topraktan yediğimiz bir çok mahsulleri yiyoruz şu vücudumuz hasıl oluyor,Şimdi şu toprak, bu topraktan yediğimiz bir çok mahsulleri yiyoruz şu vücudumuz hasıl oluyor, kanımız oluyor yaşıyoruz. Ama şu gördüğümüz göz, şu duyduğumuz kulakkanımız oluyor yaşıyoruz. Ama şu gördüğümüz göz, şu duyduğumuz kulak şu topraktan olmuştur aziz kardeş, şu topraktan, başka yerden değil. şu topraktan olmuştur aziz kardeş, şu topraktan, başka yerden değil. Bu topraktan alınan kan, vücuttaki kimya makinelerinden geçerken kimisi göz, Bu topraktan alınan kan, vücuttaki kimya makinelerinden geçerken kimisi göz, kimisi kulak, kimisi burun, kimisi ağız, kimisi diş, kimisi et...kimisi kulak, kimisi burun, kimisi ağız, kimisi diş, kimisi et... Her biri bir çeşit. Şu Allah'a bak ki ne Allah'tır o Allah, bu topraktan ne yaratıyor bak! Her biri bir çeşit.

Şu Allah'a bak ki ne Allah'tır o Allah, bu topraktan ne yaratıyor bak!

Var mı böyle bir makine? Sen Amerika'nın, Amerikalı'nın, Rus'un göğe çıkıpta makine istasyonuVar mı böyle bir makine?

Sen Amerika'nın, Amerikalı'nın, Rus'un göğe çıkıpta makine istasyonu
kurduğu bayılıyorsun,kurduğu bayılıyorsun, "Ne akıllı adamlar!" diyorsun. "Ne akıllı adamlar!" diyorsun.

Şu Allah'a bak Allah'a! Seni nasıl topraktan, nasıl mümtaz bir insan yaratmış. Şu Allah'a bak Allah'a! Seni nasıl topraktan, nasıl mümtaz bir insan yaratmış. Gökte de bugün seni uçuruyor o Allah! Sen bu Allah'ı bırakıyorsun, Gökte de bugün seni uçuruyor o Allah! Sen bu Allah'ı bırakıyorsun, Allah'ın düşmanı olan şeytanın arkasından gidiyorsun. Allah'ın düşmanı olan şeytanın arkasından gidiyorsun.

Buna müslüman mı derler insan mı derler? Allah affetsin. Buna müslüman mı derler insan mı derler?

Allah affetsin.
İnsan olarak yaratmış, müslüman olarak da yaşayıp müslüman olarak daİnsan olarak yaratmış, müslüman olarak da yaşayıp müslüman olarak da kendisine kavuşan bahtiyar kullarının zümresine ilhak buyursun. kendisine kavuşan bahtiyar kullarının zümresine ilhak buyursun.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2