Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İlmî Çalışmaların Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Zilhicce 1412 / 28.06.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İlim Öğrenmenin Mükâfâtı, Tuvalette Edebe Riayet Edilmesi, Ahir Zamanda İyilerin Ölmesi, Hüküm Verirken İki | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İlişkili İçerikler:

İlmî Çalışmaların Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Zilhicce 1412 / 28.06.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İlim Öğrenmenin Mükâfâtı, Tuvalette Edebe Riayet Edilmesi, Ahir Zamanda İyilerin Ölmesi, Hüküm Verirken İki | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İlişkili İçerikler:

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîne el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhihamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn senedinâ ve mededinâ ve üsvetün el hasenetisenedinâ ve mededinâ ve üsvetün el haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ emmâ ba'd.Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ emmâ ba'd. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe- inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâhFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe- inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletin ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârve külle bid'atin dalâletin ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

İza teallemte bâben mine'l-ilmi kâne hayren leke min en tüsalliye elfe rek'ateİza teallemte bâben mine'l-ilmi kâne hayren leke min en tüsalliye elfe rek'ate tatavvuan mütekabbeleten ve iza allemte'n-nâse umile bihî ev lem yu'mel bihîtatavvuan mütekabbeleten ve iza allemte'n-nâse umile bihî ev lem yu'mel bihî fe-hüve hayrun leke min elfi rek'atin tüsallîhâ tatavvuan mütakabbeleten. fe-hüve hayrun leke min elfi rek'atin tüsallîhâ tatavvuan mütakabbeleten.

Sadaka resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz, muhterem, değerli ve sevgili kardeşlerim! Çok aziz, muhterem, değerli ve sevgili kardeşlerim!

Allah-u Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsânı, ikramı, Allah-u Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsânı, ikramı, in'âmı dünyada âhirette üzerinize olsun. in'âmı dünyada âhirette üzerinize olsun. Daim olsun, kesilmesin. Eksilmesin, artsın. Daim olsun, kesilmesin. Eksilmesin, artsın. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyup izah ederek sevap kazanmak, bir miktar okuyup izah ederek sevap kazanmak, ilmimizi öğrenmek yolunda zamanımızı güzel bir şekilde geçirmek üzere toplandık. ilmimizi öğrenmek yolunda zamanımızı güzel bir şekilde geçirmek üzere toplandık. Rabbimiz kalplerimizi temizlesin. Rabbimiz kalplerimizi temizlesin. Niyetlerimizi düzgünleştirsin, ecrini sevabını bol bol ihsân eylesin. Niyetlerimizi düzgünleştirsin, ecrini sevabını bol bol ihsân eylesin.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce sevgimizin, Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce sevgimizin, saygımızın, minnet duygumuzun, şükran duygumuzun ifadesi olmak üzere yapmamız gereken bazı işler var.saygımızın, minnet duygumuzun, şükran duygumuzun ifadesi olmak üzere yapmamız gereken bazı işler var. Başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz olmak üzere, Başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz olmak üzere, cümle enbiyâ ve mürselînin, sâdât ve meşayih-i turuk-u aliyyemizdencümle enbiyâ ve mürselînin, sâdât ve meşayih-i turuk-u aliyyemizden Ebû Bekr-i Sıddık ve Ali el-Mürtezâ'dan, Hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadarEbû Bekr-i Sıddık ve Ali el-Mürtezâ'dan, Hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin hulefâsının, mürîdân ve muhibbânının, güzerân eylemiş olan cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin hulefâsının, mürîdân ve muhibbânının, bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan râvilerin, alimlerin, fâzılların, kâmillerin,bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan râvilerin, alimlerin, fâzılların, kâmillerin, salihlerin, bu beldeyi fethetmiş olansalihlerin, bu beldeyi fethetmiş olan Fatih Sultan Muhammed -cennet mekân- Han'ın ve mübarek ordusu mensuplarının,Fatih Sultan Muhammed -cennet mekân- Han'ın ve mübarek ordusu mensuplarının, diğer şehitlerin, gazilerin ve mücahitlerin,diğer şehitlerin, gazilerin ve mücahitlerin, beldemizin medâr-ı iftihârı Yuşa aleyhisselam'ın, beldemizin medâr-ı iftihârı Yuşa aleyhisselam'ın, adını bilmediğimiz daha nice enbiyâ ve evliyâullahın,adını bilmediğimiz daha nice enbiyâ ve evliyâullahın, hâsseten Peygamber Efendimiz'in mübarek mihmandarı hâsseten Peygamber Efendimiz'in mübarek mihmandarı Ebû Eyyûbe'l-Ensârî hazretleri ve sâir sahabe-i kirâmın,Ebû Eyyûbe'l-Ensârî hazretleri ve sâir sahabe-i kirâmın, kitabı telif eylemiş olan Gümüşhânevî Hocamız'ın,kitabı telif eylemiş olan Gümüşhânevî Hocamız'ın, kendisinden feyiz aldığımız Muhammed Zahid Bursevî Hocamız'ın ruhları için, kendisinden feyiz aldığımız Muhammed Zahid Bursevî Hocamız'ın ruhları için, uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek, burada buluşmak görüşmek için gelmiş olanuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek, burada buluşmak görüşmek için gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, yakınlarının, akrabasının, siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, yakınlarının, akrabasının, dostlarının, arkadaşlarının, evlatlarının ruhları içindostlarının, arkadaşlarının, evlatlarının ruhları için siz ve biz yaşayan mü'min kulların da Rabbimiz'in rızasına uygun,siz ve biz yaşayan mü'min kulların da Rabbimiz'in rızasına uygun, Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine uygun,Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine uygun, Kur'ân-ı Kerîm'e uygun şekilde Allah'ın yolunda yaşamamız,Kur'ân-ı Kerîm'e uygun şekilde Allah'ın yolunda yaşamamız, huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmamız içinhuzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmamız için bir Fâtiha okuyalım, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ruhlarına bağışlayalım, öyle başlayalım. bir Fâtiha okuyalım, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ruhlarına bağışlayalım, öyle başlayalım.

Sekizinci hadîs-i şerîf her ne kadar benden önce okunmuş -olduğunu tahmin ediyorumSekizinci hadîs-i şerîf her ne kadar benden önce okunmuş -olduğunu tahmin ediyorum - olsa da o hafta bu kalabalık yoktu.- olsa da o hafta bu kalabalık yoktu. Bu yeni gelenler için okuyalım. O hadîs-i şerîf yenidir ama çok ehemmiyetlidir! Bu yeni gelenler için okuyalım. O hadîs-i şerîf yenidir ama çok ehemmiyetlidir! Onun için oradan başlayarak devam ediyorum. Onun için oradan başlayarak devam ediyorum.

Ebû Zerr-i Gıfârî radıyallahu anh Efendimiz rivayet eylemiş. Ebû Zerr-i Gıfârî radıyallahu anh Efendimiz rivayet eylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem güzel, müjdeli bir hadîs-i şerîf îrat buyurmuşlar: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem güzel, müjdeli bir hadîs-i şerîf îrat buyurmuşlar:

"Sen ilimden bir bölüm öğrendin mi; ilimden bir parça, bir bölüm, bir kısım;"Sen ilimden bir bölüm öğrendin mi; ilimden bir parça, bir bölüm, bir kısım; kitaptan bir bâb öğrendin mi, bu senin için farz olmayan, sevap kazanmak için nafile olarak kıldığın kitaptan bir bâb öğrendin mi, bu senin için farz olmayan, sevap kazanmak için nafile olarak kıldığın bin rekat makbul namazdan daha sevaplı olur, daha hayırlı olur." bin rekat makbul namazdan daha sevaplı olur, daha hayırlı olur."

Makbul namaz! Mütekabbel! "Allah tarafından kabule mazhar olmuş olan Makbul namaz! Mütekabbel! "Allah tarafından kabule mazhar olmuş olan bin rekât namazdan daha hayırlı olur."bin rekât namazdan daha hayırlı olur." Kitaptan bir bölüm okuyorsun; işte o bin rekattan daha hayırlı. Kitaptan bir bölüm okuyorsun; işte o bin rekattan daha hayırlı.

Bu bildiğini bir de halka öğretmeye girişirsen; Bu bildiğini bir de halka öğretmeye girişirsen; anlatırsan, öğretirsen; anlatırsan, öğretirsen; ister onunla amel etsinler, isterse etmesinler; ister uygulasınlar, ister uygulamasınlar;ister onunla amel etsinler, isterse etmesinler; ister uygulasınlar, ister uygulamasınlar; -sen öğrettin mi öğrettin- öğrettinse-sen öğrettin mi öğrettin- öğrettinse bu senin için makbul nafile bin rekât namaz kılmandan daha hayırlıdır. bu senin için makbul nafile bin rekât namaz kılmandan daha hayırlıdır.

O halde bir insan bir gidip öğrense, bir öğretse, bin oradan alacak bin oradan alacak; O halde bir insan bir gidip öğrense, bir öğretse, bin oradan alacak bin oradan alacak; iki bin rekât namaz kılmıştan daha hayırlı bir iş yapmış olacak. iki bin rekât namaz kılmıştan daha hayırlı bir iş yapmış olacak. Tabi burada bir şeyi çok açık olarak söylememiz lazım. Tabi burada bir şeyi çok açık olarak söylememiz lazım.

Namaz bu kadar ucuz mu? Namaz bu kadar ucuz mu?

Bu kadar bedava mı bu kadar kıymetsiz mi? Bu kadar bedava mı bu kadar kıymetsiz mi?

Sakın ha, öyle bir şey anlaşılmasın! Sakın ha, öyle bir şey anlaşılmasın!

Namaz çok kıymetli bir ibadet. Namaz çok kıymetli bir ibadet. Onun için hadîs-i şerîfler de gelecek; onları da okuyacağız. Onun için hadîs-i şerîfler de gelecek; onları da okuyacağız. Ne kadar kıymetli olduğunu anlatacağız. Namaz dinin direğidir!Ne kadar kıymetli olduğunu anlatacağız. Namaz dinin direğidir! Oyuncak değildir namaz; boş bir ibadet değildir.Oyuncak değildir namaz; boş bir ibadet değildir. Küçük bir ibadet değildir. Azımsanacak bir ibadet değildir. Küçük bir ibadet değildir. Azımsanacak bir ibadet değildir.

Peki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz niye böyle buyurmuş? Peki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz niye böyle buyurmuş?

İlim öğrenmenin, öğretmenin kıymetinin ne kadar yüksek olduğunu bildirmek için böyle buyurmuş. İlim öğrenmenin, öğretmenin kıymetinin ne kadar yüksek olduğunu bildirmek için böyle buyurmuş. Bu sözlerden çıkacak olan mâna şu: Şöyle diyeceğiz biz: Bu sözlerden çıkacak olan mâna şu: Şöyle diyeceğiz biz:

"Vay vay vay! Maşaallah maşallah!"Vay vay vay! Maşaallah maşallah! Zaten namaz kılmak bile ne kadar sevaplıydı, biliyorduk.Zaten namaz kılmak bile ne kadar sevaplıydı, biliyorduk. İlimden bir bölüm öğrenmek meğerse namaz kılmak gibiİlimden bir bölüm öğrenmek meğerse namaz kılmak gibi sevaplı bir ibadetten bile bin rekât kılmış kadar sevaplıymış.sevaplı bir ibadetten bile bin rekât kılmış kadar sevaplıymış. Daha hayırlıymış demek ki." diye sonucu böyle çıkaracağız. Daha hayırlıymış demek ki." diye sonucu böyle çıkaracağız.

Hadîs-i şerîfi böyle anlayacağız, böyle değerlendireceğiz. Muhterem kardeşlerim! Hadîs-i şerîfi böyle anlayacağız, böyle değerlendireceğiz.

Muhterem kardeşlerim!

Her yerde anlatıyorum; bizi Avrupa'ya çağırıyorlar, camilerde konuşturuyorlar;Her yerde anlatıyorum; bizi Avrupa'ya çağırıyorlar, camilerde konuşturuyorlar; her yerde fırsat düştükçe anlatıyorum.her yerde fırsat düştükçe anlatıyorum. Müslümanın yapacağı en kıymetli çalışma; ilim öğrenmek ve öğretmektir. Neden? Müslümanın yapacağı en kıymetli çalışma; ilim öğrenmek ve öğretmektir.

Neden?

Her şey ona dayanıyor da ondan. Avrupa niye bizden ileri gitti? Her şey ona dayanıyor da ondan.

Avrupa niye bizden ileri gitti?

İlim sayesinde ileri gitti. Bizi niye savaşlarda yendi? İlim sayesinde ileri gitti.

Bizi niye savaşlarda yendi?

İlim sayesinde alet edevat, ordu levazım, düzen dirlik, birlik beraberlik, İlim sayesinde alet edevat, ordu levazım, düzen dirlik, birlik beraberlik, her şeyi sağladı, haberleşmeyi sağladı da ondan öyle oldu.her şeyi sağladı, haberleşmeyi sağladı da ondan öyle oldu. Koca Osmanlı devlet-i aliyyesi zamanında jetlerimiz olsaydı, ulaştırma kolay olsaydı, Koca Osmanlı devlet-i aliyyesi zamanında jetlerimiz olsaydı, ulaştırma kolay olsaydı, haberleşme kolay olsaydı biz Osmanlı diyarlarını onların ellerine böyle bırakır mıydık? haberleşme kolay olsaydı biz Osmanlı diyarlarını onların ellerine böyle bırakır mıydık?

Bırakmazdık! Haberleşme yok! Nerede ne olduğundan bilgimiz yok. Bırakmazdık! Haberleşme yok! Nerede ne olduğundan bilgimiz yok. Haberleşme zayıf, ulaşım imkânları zayıf.Haberleşme zayıf, ulaşım imkânları zayıf. Hızır gibi oradan oraya yetişecek vasıtalarımız olsaydı o zaman bu durum olur muydu? Hızır gibi oradan oraya yetişecek vasıtalarımız olsaydı o zaman bu durum olur muydu?

Olmazdı! O zaman dünyanın süper devleti biz olurduk. Olmazdı!

O zaman dünyanın süper devleti biz olurduk.
Osmanlı olurdu. Ama ilimde geri kaldığımızdan, haberleşmede geri kaldığımızdan,Osmanlı olurdu. Ama ilimde geri kaldığımızdan, haberleşmede geri kaldığımızdan, ulaşımda geri kaldığımızdan -bunlar dini şeyler değil amaulaşımda geri kaldığımızdan -bunlar dini şeyler değil ama bunlarda geri kaldığımızdan- düşman bizi yendi.bunlarda geri kaldığımızdan- düşman bizi yendi. Ondan sonra bizi esir edince dinimizi de öğrettirmedi, yaptırmadı; astı kesti, vurdu kırdı. Ondan sonra bizi esir edince dinimizi de öğrettirmedi, yaptırmadı; astı kesti, vurdu kırdı. Kur'ân-ı Kerîm'leri yaktı, medreseleri yıktı, camileri yıktı, dinimiz de elden gitti. Kur'ân-ı Kerîm'leri yaktı, medreseleri yıktı, camileri yıktı, dinimiz de elden gitti.

"Demek ki bunlar birbirinden ayrılacak şeyler değilmiş, hepsi birbiriyle ilgiliymiş." diye "Demek ki bunlar birbirinden ayrılacak şeyler değilmiş, hepsi birbiriyle ilgiliymiş." diye neden sonra anladık. Mübarek şeyhlerimizden; yine bizim Nakşî tarikatının büyüklerindenneden sonra anladık. Mübarek şeyhlerimizden; yine bizim Nakşî tarikatının büyüklerinden Şeyh Şâmil, -Kafkasya aslanı, şahini, kaplanı,Şeyh Şâmil, -Kafkasya aslanı, şahini, kaplanı, mübarek mücahit- tabi Ruslar en sonunda silah üstünlükleriyle müslümanları yenmişler. mübarek mücahit- tabi Ruslar en sonunda silah üstünlükleriyle müslümanları yenmişler. Ondan sonra da hürmet etmişler.Ondan sonra da hürmet etmişler. Karşısındaki adamın kıymetini, düşmanı bile anlıyor.Karşısındaki adamın kıymetini, düşmanı bile anlıyor. Hürmet etmiş, izzet itibar etmiş.Hürmet etmiş, izzet itibar etmiş. Tersanelerini, fabrikalarını gezdirmişler. Şeyh Şamil o zaman demiş ki; Tersanelerini, fabrikalarını gezdirmişler. Şeyh Şamil o zaman demiş ki;

"Şimdi ben sizinle nasıl cihat etmem gerektiğini anladım. "Şimdi ben sizinle nasıl cihat etmem gerektiğini anladım. Sizinle nasıl cihat etmem lazımmış, şimdi anladım!" Sizinle nasıl cihat etmem lazımmış, şimdi anladım!"

Onun için biz büyüklerimizin o bıraktığı noktadan sizlere diyoruz ki ilim öğrenin! Onun için biz büyüklerimizin o bıraktığı noktadan sizlere diyoruz ki ilim öğrenin! Bakın bizim bu camimize gelen gençlerin kimisi elektronikçidir, kimisi doktordur, çoğu mühendistir. Bakın bizim bu camimize gelen gençlerin kimisi elektronikçidir, kimisi doktordur, çoğu mühendistir.

Neden? Çünkü insan kuvvetli, bilgili, yetenekli, kabiliyetli bir insan oldu mu Neden?

Çünkü insan kuvvetli, bilgili, yetenekli, kabiliyetli bir insan oldu mu
ondan Ümmet-i Muhammed istifade eder.ondan Ümmet-i Muhammed istifade eder. Bilgili görgülü oldu mu Ümmet-i Muhammed ondan istifade eder.Bilgili görgülü oldu mu Ümmet-i Muhammed ondan istifade eder. Mucitler bizden çıksaydı, buluşlar bizden olsaydıMucitler bizden çıksaydı, buluşlar bizden olsaydı Barbaros Hayrettin'in torunları da Barbaros Hayrettin gibi olsaydı Avustralya'yı biz bulurduk.Barbaros Hayrettin'in torunları da Barbaros Hayrettin gibi olsaydı Avustralya'yı biz bulurduk. Afrika'nın öbür kıtalarını biz keşfederdik. Afrika'nın öbür kıtalarını biz keşfederdik. Bin sekiz yüzlü yıllarda, bin yedi yüzlü yılların sonlarında Kaptan James Cook oraları dolaşmış, Avustralya'yı bulmuş.Bin sekiz yüzlü yıllarda, bin yedi yüzlü yılların sonlarında Kaptan James Cook oraları dolaşmış, Avustralya'yı bulmuş. Yani yakın zamanda bulunmuş yerler. Yani yakın zamanda bulunmuş yerler. İngiltere; Koca Türkiye'nin dokuz misli, on misli kıtaya sahip oluvermiş. İngiltere; Koca Türkiye'nin dokuz misli, on misli kıtaya sahip oluvermiş.

Küçücük bir adası varken İngiltere sahip olmuş. Küçücük bir adası varken İngiltere sahip olmuş. Küçücük bir adaları varken gitmişler, Amerika'yı bulmuşlar,Küçücük bir adaları varken gitmişler, Amerika'yı bulmuşlar, Kanada'yı almışlar, güney Amerika'yı bulmuşlar.Kanada'yı almışlar, güney Amerika'yı bulmuşlar. Oraların zenginliklerinden istifade etmişler, topraklarına yayılmışlar. Oraların zenginliklerinden istifade etmişler, topraklarına yayılmışlar.

Demek ki alet edevat önemli.Demek ki alet edevat önemli. Ermeniler, bizim Azerî kardeşlerimize hücum ettiler;Ermeniler, bizim Azerî kardeşlerimize hücum ettiler; astılar, kestiler, yaktılar, yıktılar, ilerlediler, gittiler; biz kan ağlıyoruz. astılar, kestiler, yaktılar, yıktılar, ilerlediler, gittiler; biz kan ağlıyoruz. Ondan sonra açmışlar kesenin ağzını; onlar da tank almışlar, onlar da silah almışlar.Ondan sonra açmışlar kesenin ağzını; onlar da tank almışlar, onlar da silah almışlar. Bu sefer başladılar Ermenileri geriye doğru sürükleyip itmeye.Bu sefer başladılar Ermenileri geriye doğru sürükleyip itmeye. Bak ilmin cihada faydası nasılmış görüyorsun işte. Bak ilmin cihada faydası nasılmış görüyorsun işte. Yani silah oldu mu tank oldu mu nasıl oluyor? Yani silah oldu mu tank oldu mu nasıl oluyor? "Köyleri bombalasın." diye, düşman üç tane helikopter göndermiş; "Köyleri bombalasın." diye, düşman üç tane helikopter göndermiş; uçak savarlar iki tanesini düşürmüşler, birisini kaçırmışlar. uçak savarlar iki tanesini düşürmüşler, birisini kaçırmışlar.

Ya olmasaydı? Olmasaydı tepeden bombalayacak gidecekti, yakıp yıkacaktı. Ya olmasaydı?

Olmasaydı tepeden bombalayacak gidecekti, yakıp yıkacaktı.

Zaten ilk günden televizyonda görüyorduk; bombalar geliyor, Zaten ilk günden televizyonda görüyorduk; bombalar geliyor, evlerin çatılarını yakmaya yıkmaya başlıyor; düşman ortada yok! evlerin çatılarını yakmaya yıkmaya başlıyor; düşman ortada yok! Tüfekle hangi düşmanı vuracaksın? Vuramıyorsun.Tüfekle hangi düşmanı vuracaksın? Vuramıyorsun. Şimdi Sırbistan'da kardeşlerimiz orta yerde Sırp askerlerini gösteriyor; Şimdi Sırbistan'da kardeşlerimiz orta yerde Sırp askerlerini gösteriyor; evlerin içine nişan alıp alıp keklik vurur gibi müslüman öldürüyorlarmış. evlerin içine nişan alıp alıp keklik vurur gibi müslüman öldürüyorlarmış. Müslümanın tanesi başına şu kadar mark para veriliyormuş kendilerine. Müslümanın tanesi başına şu kadar mark para veriliyormuş kendilerine.

Öldür öldürebildiğin kadar! Nerede kaldı insanlık? Öldür öldürebildiğin kadar!

Nerede kaldı insanlık?

Niye bunlar bir şey yapamıyor? Niye bunlar bir şey yapamıyor?

Bunların onların karşısında mütekabil silahları olsaydı imkânları olsaydı böyle yapamazlardı. Bunların onların karşısında mütekabil silahları olsaydı imkânları olsaydı böyle yapamazlardı. Veyahut bizim birliğimiz beraberliğimiz dirliğimiz olsaydı,Veyahut bizim birliğimiz beraberliğimiz dirliğimiz olsaydı, bütün İslam âlemi yekvücut olsaydı, güçlü kuvvetli olsaydı, yapma deyince yaptırmayacaktı. bütün İslam âlemi yekvücut olsaydı, güçlü kuvvetli olsaydı, yapma deyince yaptırmayacaktı.

Şimdi bugün Amerika'nın "Yapma." dediğine "Yapacağım." diyen çıkabiliyor mu? Şimdi bugün Amerika'nın "Yapma." dediğine "Yapacağım." diyen çıkabiliyor mu?

Çıkamıyor! Neden? Akdeniz'de filosu var, Hint okyanusunda filosu var, Çıkamıyor!

Neden?

Akdeniz'de filosu var, Hint okyanusunda filosu var,
uzayda satelliteleri var, haberleşmesini uzaydan yapıyor. uzayda satelliteleri var, haberleşmesini uzaydan yapıyor. Düşmanın nereden nereye gittiğini fotoğraflarıyla çekiyor, adediyle tespit ediyor, Düşmanın nereden nereye gittiğini fotoğraflarıyla çekiyor, adediyle tespit ediyor, tarlada ne kadar mahsul olduğunu bizden önce tahmin ediyor. tarlada ne kadar mahsul olduğunu bizden önce tahmin ediyor.

"Türkiye şu kadar pirinç çıkaracak, bu kadar mercimek çıkaracak." diye "Türkiye şu kadar pirinç çıkaracak, bu kadar mercimek çıkaracak." diye yukarıdan çektiği fotoğraflarla tahmin ediyor.yukarıdan çektiği fotoğraflarla tahmin ediyor. Teknolojiyle çayırda piknik yapan insanın çayırının üstündeki çatalı görüyor.Teknolojiyle çayırda piknik yapan insanın çayırının üstündeki çatalı görüyor. Teknolojinin ilerlemesiyle demek ki ilmin İslâm'a, cihada, imana desteği olacaktı;Teknolojinin ilerlemesiyle demek ki ilmin İslâm'a, cihada, imana desteği olacaktı; biz onda geri kalınca desteği sağlayamadık.biz onda geri kalınca desteği sağlayamadık. Düşman o desteği kendisine sağladı.Düşman o desteği kendisine sağladı. Dini batıl, yolu yanlış, kafası bozuk, ahlâkı kötü ama silahı güzel! Dini batıl, yolu yanlış, kafası bozuk, ahlâkı kötü ama silahı güzel! Uzaktan, senin yanına gelmeden bombaları yağdırıyor. Uzaktan, senin yanına gelmeden bombaları yağdırıyor.

Japonya'ya bir atom bombası attılar; sonra bir tane daha attılar. Japonya'ya bir atom bombası attılar; sonra bir tane daha attılar. Japonya dedi ki; "Tamam, teslim oldum." İmparator ağlaya ağlaya teslim bayrağını çekti. Japonya dedi ki; "Tamam, teslim oldum." İmparator ağlaya ağlaya teslim bayrağını çekti.

Neden? O zaman Japonya'nın karşısında Amerika'nın teknolojisi daha ileriydi. Neden?

O zaman Japonya'nın karşısında Amerika'nın teknolojisi daha ileriydi.
Japonya atomu bulmuş olsaydı Amerika'ya atsaydı Amerika ağlaya ağlaya Japonya'ya teslim olacaktı. Japonya atomu bulmuş olsaydı Amerika'ya atsaydı Amerika ağlaya ağlaya Japonya'ya teslim olacaktı. Yani aşikar şeyleri söylemeye lüzum yok.Yani aşikar şeyleri söylemeye lüzum yok. Onun için ilim hem din için önemli hem dünya için önemli hem ahiret için önemliOnun için ilim hem din için önemli hem dünya için önemli hem ahiret için önemli hem de sıhhat için önemli.hem de sıhhat için önemli. Şimdi biz ameliyat olduk, bıçak altına yattık, kestiler biçtiler zar zor;Şimdi biz ameliyat olduk, bıçak altına yattık, kestiler biçtiler zar zor; ölümle pençeleştik, kalktık, iyi olduk. ölümle pençeleştik, kalktık, iyi olduk.

Geçen gün doktor arkadaş; "Biz safra kesesi ameliyatını öyle yapmıyoruz.Geçen gün doktor arkadaş; "Biz safra kesesi ameliyatını öyle yapmıyoruz. İnsanın karnından beş tane delik açıyoruz; tık tık tık işimizi beceriyoruz.İnsanın karnından beş tane delik açıyoruz; tık tık tık işimizi beceriyoruz. Perhiz bile vermiyoruz, bayıltmıyoruz bile.Perhiz bile vermiyoruz, bayıltmıyoruz bile. Ondan sonra ikinci gün hastayı evine gönderiyoruz." diyor. Ondan sonra ikinci gün hastayı evine gönderiyoruz." diyor.

Ben nefes alamıyordum; ölümün nasıl olduğunu tanıyor insan. Ben nefes alamıyordum; ölümün nasıl olduğunu tanıyor insan. Tıpta da önemli, askerlikte de önemli, coğrafyada da önemli, her şeyde önemli! Tıpta da önemli, askerlikte de önemli, coğrafyada da önemli, her şeyde önemli! Adamlar makineyle ortalığı gır gır gır süpürüyor, toz da çıkmıyor, bitiyor.Adamlar makineyle ortalığı gır gır gır süpürüyor, toz da çıkmıyor, bitiyor. Sen artık eline süpürgeyi al da iki kat ol da tozu havaya kaldıra kaldıraSen artık eline süpürgeyi al da iki kat ol da tozu havaya kaldıra kaldıra camiyi süpüreceğim, diye uğraş. camiyi süpüreceğim, diye uğraş. Toz buradan kalksın, öbür tarafa konsun; öbür taraftan kalksın, beri tarafa konsun.Toz buradan kalksın, öbür tarafa konsun; öbür taraftan kalksın, beri tarafa konsun. Rahmetli annemin "Çamaşır yıkayacağım." diye anası ağlıyordu.Rahmetli annemin "Çamaşır yıkayacağım." diye anası ağlıyordu. Şimdi millet çamaşır makinesini kuruyor, hadi Allah'a ısmarladık, evin kapısını kapatıyor; Şimdi millet çamaşır makinesini kuruyor, hadi Allah'a ısmarladık, evin kapısını kapatıyor; akşama Ayşe hanım adlı çamaşır makinesi çamaşırları bitirmiş, kurutmuş, koymuş. akşama Ayşe hanım adlı çamaşır makinesi çamaşırları bitirmiş, kurutmuş, koymuş. Bir ütülemesi kalmış; bak kadın da rahat ediyor, adam da rahat ediyor! Bir ütülemesi kalmış; bak kadın da rahat ediyor, adam da rahat ediyor!

Adam traktöre biniyor, tarlayı sürüyor; Adam traktöre biniyor, tarlayı sürüyor; yüzlerce binlerce metre yeri, uçsuz bucaksız arazileri traktörlerle sürüyor. yüzlerce binlerce metre yeri, uçsuz bucaksız arazileri traktörlerle sürüyor. Hadi sen bunu çapalamayla yapsaydın da görseydim ben seni! Yapamazdın. Hadi sen bunu çapalamayla yapsaydın da görseydim ben seni! Yapamazdın. Şimdi Amerika'da korkunç bir üretim var.Şimdi Amerika'da korkunç bir üretim var. Adam tarlasının bir ucundan bir ucuna uçakla gidiyor. Adam tarlasının bir ucundan bir ucuna uçakla gidiyor. Sen bu adamla nasıl baş edeceksin;Sen bu adamla nasıl baş edeceksin; "İki dönüm tarlama arpa ektim de Allah âfetlerden korusun da mahsul bitsin." diye uğraşıyorsun. "İki dönüm tarlama arpa ektim de Allah âfetlerden korusun da mahsul bitsin." diye uğraşıyorsun.

İlim dinde de önemli! Millet dinini bilmiyor, dinden çıkıyor; tasavvufu bilmiyor, tarikatten çıkıyor.İlim dinde de önemli! Millet dinini bilmiyor, dinden çıkıyor; tasavvufu bilmiyor, tarikatten çıkıyor. Her şeyde ilim önemli; onun için size bu hadîs-i şerîfi bir kere daha okudum kiHer şeyde ilim önemli; onun için size bu hadîs-i şerîfi bir kere daha okudum ki lütfen ilme vakit ayrın.lütfen ilme vakit ayrın. Dünya saadeti için de âhiret saadeti için de dinde derinleşmek için de Dünya saadeti için de âhiret saadeti için de dinde derinleşmek için de tasavvufta yükselmek için de ahlâkta ilerlemek için de her şey için de ilim lazım.tasavvufta yükselmek için de ahlâkta ilerlemek için de her şey için de ilim lazım. İlme vakit ayırın, ilme önem verin, ilme saygı gösterin. İlme vakit ayırın, ilme önem verin, ilme saygı gösterin.

Alime de saygı gösterin. Alim maskaranız olmasın, sözünü dinleyin. Alime de saygı gösterin. Alim maskaranız olmasın, sözünü dinleyin. Suudi Arabistan'da birisi gidip birisinin elini öpünce hop millet ayağa kalkıyor;Suudi Arabistan'da birisi gidip birisinin elini öpünce hop millet ayağa kalkıyor; "Vay, el öptürdü!" İslâm'da el öptürmek var mıydı yok muydu?" "Vay, el öptürdü!" İslâm'da el öptürmek var mıydı yok muydu?"

Siyasilerin kuyruğunda kilometrelerce dolaşıyorsunuz. Siyasilerin kuyruğunda kilometrelerce dolaşıyorsunuz. Kendi sultanınızın peşinde kıyametler kopuyor! Niye ona gık demiyorsun?Kendi sultanınızın peşinde kıyametler kopuyor! Niye ona gık demiyorsun? Sultanın merasimlerini gördük. Kimisi elini öpüyor, kimisi omzunu öpüyor, Sultanın merasimlerini gördük. Kimisi elini öpüyor, kimisi omzunu öpüyor, yaşına göre kimisi alnını öpüyor şapur da şapur yâ Rabbi şükür!yaşına göre kimisi alnını öpüyor şapur da şapur yâ Rabbi şükür! Paldır küldür gidiyor; ona kimse bir şey demiyor. Paldır küldür gidiyor; ona kimse bir şey demiyor. "Burada bir derviş gitmiş, bir alimin elini öpmüş." diye herkes ayağa kalkıyor. "Burada bir derviş gitmiş, bir alimin elini öpmüş." diye herkes ayağa kalkıyor. Bilmem bid'atmiş, bilmem şöyleymiş böyleymiş; hiç de öyle bir şey değil! Bilmem bid'atmiş, bilmem şöyleymiş böyleymiş; hiç de öyle bir şey değil!

Peygamber Efendimiz'in elini de öpmüşler ayağını da öpmüşler. Neden? Peygamber Efendimiz'in elini de öpmüşler ayağını da öpmüşler.

Neden?

"Peygamber, Allah'ın sevgili kulu" diye öpmüşler. Rivayetlerde var!"Peygamber, Allah'ın sevgili kulu" diye öpmüşler. Rivayetlerde var! Ne diye gocunuyorsun? Onun için alime de saygı gösterin, hani bize göstermeyin deNe diye gocunuyorsun? Onun için alime de saygı gösterin, hani bize göstermeyin de ama alime saygı gösterin. Biz kendimiz için demiyorsak bile ama alime saygı gösterin. Biz kendimiz için demiyorsak bile kimse saymıyor yani sözü dinlenmiyor; politikacının sözü dinleniyor, bilmem kimin sözü dinleniyor.kimse saymıyor yani sözü dinlenmiyor; politikacının sözü dinleniyor, bilmem kimin sözü dinleniyor. Artiste itibar var, şarkıcıya itibar var; stadyumlar doluyor. Artiste itibar var, şarkıcıya itibar var; stadyumlar doluyor.

İlme kıymet vereceğiz çocuklarımızı alim yetiştireceğiz, bilgin yetiştireceğiz.İlme kıymet vereceğiz çocuklarımızı alim yetiştireceğiz, bilgin yetiştireceğiz. Mesela şimdi sevinçli haberler alıyoruz. Mesela şimdi sevinçli haberler alıyoruz. Dünyanın her yerinde İslâm'da bir gelişme var, genişleme var, öğrenme faaliyeti var. Dünyanın her yerinde İslâm'da bir gelişme var, genişleme var, öğrenme faaliyeti var. Çocuklar Kur'an kursuna gidiyorlar, öğreniyorlar.Çocuklar Kur'an kursuna gidiyorlar, öğreniyorlar. İnşallah öğreniyorlarsa bir zaman gelecek, İslam dünyaya hâkim olacak.İnşallah öğreniyorlarsa bir zaman gelecek, İslam dünyaya hâkim olacak. Herkes lâ ilâhe illallah diyecek. Roma bile diyecek!Herkes lâ ilâhe illallah diyecek. Roma bile diyecek! Müslümanlar Roma'yı bile lâ ilâhe illallah diye diye fethedecekler de Müslümanlar Roma'yı bile lâ ilâhe illallah diye diye fethedecekler de ondan sonra ne şirk kalacak ne teslis kalacak ne başka bir şey kalacak yeryüzünde.ondan sonra ne şirk kalacak ne teslis kalacak ne başka bir şey kalacak yeryüzünde. İnşaallah bunun için kadro lazım. Bunun için herkesin ilim irfan öğrenmesi lazım.İnşaallah bunun için kadro lazım. Bunun için herkesin ilim irfan öğrenmesi lazım. Erkek veya kadın! Hacda görüyoruz; işte bu benim müslüman kardeşim,Erkek veya kadın!

Hacda görüyoruz; işte bu benim müslüman kardeşim,
gelmiş, tesettürü yok; kadının saçı, başı, göğsü, kolu, bacağı açık! gelmiş, tesettürü yok; kadının saçı, başı, göğsü, kolu, bacağı açık!

Hoppala! Müslüman ama ilmi yok, bilgisi yok; erkek de öyle.Hoppala!

Müslüman ama ilmi yok, bilgisi yok; erkek de öyle.
Cahil adamdan iyi müslüman olmaz! Kötü demirden, iyi kılıç olmaz.Cahil adamdan iyi müslüman olmaz! Kötü demirden, iyi kılıç olmaz. Adam cahil oldu mu hiçbir işe yaramaz.Adam cahil oldu mu hiçbir işe yaramaz. İyi müslüman olmaz, iyi komşu olmaz, iyi arkadaş olmaz,İyi müslüman olmaz, iyi komşu olmaz, iyi arkadaş olmaz, "Cahil dostum olacağına akıllı düşmanım olsun." dememiş mi büyüklerimiz? "Cahil dostum olacağına akıllı düşmanım olsun." dememiş mi büyüklerimiz?

Çünkü cahil dostum "İyilik yapacağım." derken kötülük yapar, bilmez. Çünkü cahil dostum "İyilik yapacağım." derken kötülük yapar, bilmez. O bakımdan ilme sımsıkı sarılacağız; hepimiz akıllı, uslu, bilgili, derin, O bakımdan ilme sımsıkı sarılacağız; hepimiz akıllı, uslu, bilgili, derin, uzman, alim, fâzıl, kâmil insanlar olacağız.uzman, alim, fâzıl, kâmil insanlar olacağız. Çocuklarımızı öyle yetiştireceğiz; hanımlarımız da öyle olacak. Çocuklarımızı öyle yetiştireceğiz; hanımlarımız da öyle olacak. Hanımlar da alim, fâzıl, kâmil olacak. Çünkü elin gâvuru yetiştiriyor. Hanımlar da alim, fâzıl, kâmil olacak. Çünkü elin gâvuru yetiştiriyor. Kendi çocuğunu her türlü bilgiyle mücehhez yetiştiriyor, senin karşına dikiyor. Kendi çocuğunu her türlü bilgiyle mücehhez yetiştiriyor, senin karşına dikiyor. Senin çocuğun bilgisiz. O zaman senin çocuğun gitsin, ona hizmetçi olsun; senin çocuğun gitsin,Senin çocuğun bilgisiz. O zaman senin çocuğun gitsin, ona hizmetçi olsun; senin çocuğun gitsin, onların tuvaletini temizlesin; senin çocuğun gitsin, onların maden ocaklarında verem olsun. onların tuvaletini temizlesin; senin çocuğun gitsin, onların maden ocaklarında verem olsun. Senin çocuğun gitsin, orada ezilsin. Senin çocuğun gitsin, orada ezilsin.

Ya alim olacak hem dini hem dünyası hem âhireti mamur olacakYa alim olacak hem dini hem dünyası hem âhireti mamur olacak ya da cahil oldu mu iki cihanda rezil rüsvâ olacak! ya da cahil oldu mu iki cihanda rezil rüsvâ olacak! Onun için "İlme kıymet verelim." diye bu hadîs-i şerîfi bir kere daha okudum.Onun için "İlme kıymet verelim." diye bu hadîs-i şerîfi bir kere daha okudum. Okunmuştu ama bir daha hatırlatalım: Okunmuştu ama bir daha hatırlatalım:

"Bir insanın bir ilim kitabından bir bölüm öğrenmesi, "Bir insanın bir ilim kitabından bir bölüm öğrenmesi, bir bâb öğrenmesi; onun için makbul nafile bin rekât kılmasından daha hayırlıdır. bir bâb öğrenmesi; onun için makbul nafile bin rekât kılmasından daha hayırlıdır. Bunu başkasına öğretmesi, yine bin rekât makbul nafile namazdan daha hayırlıdır." Bunu başkasına öğretmesi, yine bin rekât makbul nafile namazdan daha hayırlıdır."

Bin rekât namaz ne kadar zamanda kılınır? Bin rekât namaz ne kadar zamanda kılınır?

İkişer rekât, ikişer dakikadan, bin rekâtı beş yüz dakikada kılınır. İkişer rekât, ikişer dakikadan, bin rekâtı beş yüz dakikada kılınır.

Beş yüz dakika kaç saat eder? Altmışa bölersek sekiz dokuz saat eder.Beş yüz dakika kaç saat eder?

Altmışa bölersek sekiz dokuz saat eder.
Bir gün uğraşacaksın da ilimden bir bâb öğrenmeye denk olabilecek namaz kılacaksın. Bir gün uğraşacaksın da ilimden bir bâb öğrenmeye denk olabilecek namaz kılacaksın.

İlmin kıymetine bak! İlmin kıymetine bak!

Onun için ilim öğrenin! Farz ibadetleri yapın, vazifeleri yapın; Onun için ilim öğrenin! Farz ibadetleri yapın, vazifeleri yapın; ondan sonra ilim öğrenin, sevap kazanın; ilim öğrenin, izzet bulun; ondan sonra ilim öğrenin, sevap kazanın; ilim öğrenin, izzet bulun; ilim öğrenin, rahat bulun; ilim öğrenin, memleket ilerlesin; ilim öğrenin, rahat bulun; ilim öğrenin, memleket ilerlesin; ilim öğrenin, dünya ve âhiretiniz mamur olsun. ilim öğrenin, dünya ve âhiretiniz mamur olsun.

İza teğavveta'r-racülâni ve'l-yetevâreİza teğavveta'r-racülâni ve'l-yetevâre ehadühâma an sâhibihî ve la yetehaddesâni an tavfihimâ fe-inne'llâha yemkutü aleyh. ehadühâma an sâhibihî ve la yetehaddesâni an tavfihimâ fe-inne'llâha yemkutü aleyh.

Bu hadîs-i şerîf Ebû Said el-Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş. Bu hadîs-i şerîf Ebû Said el-Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş.

Avrupalıları duyuyoruz: Mesela fabrikada çalışıyorlarmış. Terlediler ya… Avrupalıları duyuyoruz: Mesela fabrikada çalışıyorlarmış. Terlediler ya… Zaten yaz geldi mi soyunuk çalışıyorlar. Zaten yaz geldi mi soyunuk çalışıyorlar. Bakıyorsun bir şort; üstünü çıkarmış, altını çıkarmış, her şey ortada; öyle çalışıyorlar.Bakıyorsun bir şort; üstünü çıkarmış, altını çıkarmış, her şey ortada; öyle çalışıyorlar. Bizdeki gibi göbekten dize kadar örtünmek yok.Bizdeki gibi göbekten dize kadar örtünmek yok. Azıcık bir şeyle örtüyorlar. Neyse terlediler, koştular. Mesela futbol oynadı, terledi. Azıcık bir şeyle örtüyorlar. Neyse terlediler, koştular. Mesela futbol oynadı, terledi.

Ne yapıyorlar? Banyoların olduğu, duşların olduğu yere gidiyorlar. Ne yapıyorlar?

Banyoların olduğu, duşların olduğu yere gidiyorlar.
Askeriyede duşlarının perdesi bile yokmuş. Ne olacak?Askeriyede duşlarının perdesi bile yokmuş. Ne olacak? Anadan üryan çapıl çupul yıkanıyorlarmış. Böyle duyuyoruz hallerini. Anadan üryan çapıl çupul yıkanıyorlarmış. Böyle duyuyoruz hallerini. Sonra görüyoruz da. Ben Paris'teyken gördüm; adamın birisi, dört yol ağzında küçük abdestini yaptı. Sonra görüyoruz da. Ben Paris'teyken gördüm; adamın birisi, dört yol ağzında küçük abdestini yaptı. Herkesin gözü önünde! Allah Allah! Bizim memleket de aşağı kalmıyor; yavaş yavaş benziyor.Herkesin gözü önünde! Allah Allah! Bizim memleket de aşağı kalmıyor; yavaş yavaş benziyor. Şoför arabayı kenara çekmiş, yoldan vasıtalar geçiyor; o da orada ihtiyacını görüyordu. Şoför arabayı kenara çekmiş, yoldan vasıtalar geçiyor; o da orada ihtiyacını görüyordu.

Bunlar ne? Bunlar edep noksanlığı, bunlar terbiye kıtlığı! Bunlar ne?

Bunlar edep noksanlığı, bunlar terbiye kıtlığı!
Tabi Peygamber Efendimiz bilgisiz bir kavme geldi, aralarından peygamber oldu.Tabi Peygamber Efendimiz bilgisiz bir kavme geldi, aralarından peygamber oldu. Onlara Allah'ın emirlerini öğretiyor: Onlara Allah'ın emirlerini öğretiyor:

"Sizden ikiniz, iki adam büyük abdestini yapacağı zaman "Sizden ikiniz, iki adam büyük abdestini yapacağı zaman birbirlerinden ayrı yerlerde yapsınlar." diyor. birbirlerinden ayrı yerlerde yapsınlar." diyor.

Örtünsün, saklansın; gerilerde, göstermeden yapsın.Örtünsün, saklansın; gerilerde, göstermeden yapsın. İhtiyacını öyle görsün "Çünkü Allah buna kızar." diyor. İhtiyacını öyle görsün "Çünkü Allah buna kızar." diyor.

Yan yana, bir taraftan küçük abdestini yapıyor, bir taraftan birbiriyle konuşuyorlar. Yan yana, bir taraftan küçük abdestini yapıyor, bir taraftan birbiriyle konuşuyorlar. "Böyle yapmasınlar çünkü Allah bu duruma gazap eder, kızar!"Böyle yapmasınlar çünkü Allah bu duruma gazap eder, kızar! Saklanıp çekinip sakınıp örtünmeyenlere gazap eder." diyor. Saklanıp çekinip sakınıp örtünmeyenlere gazap eder." diyor.

İslâm'da edep çok önemlidir. Büyüklerimiz edebe riayet ettikleri için evliya olmuşlardır. İslâm'da edep çok önemlidir. Büyüklerimiz edebe riayet ettikleri için evliya olmuşlardır.

Evliya olmanın şartı nedir? Evliya olmanın şartı nedir?

Âdâba riayet etmektir. Edeplerinden ayaklarını uzatarak oturmamışlar yatmamışlar. Âdâba riayet etmektir. Edeplerinden ayaklarını uzatarak oturmamışlar yatmamışlar.

Bir tanıdık, bir hemşeri Ankara'dan birisiyle bizim eve geldi.Bir tanıdık, bir hemşeri Ankara'dan birisiyle bizim eve geldi. Adam edepli; oturuşundan kalkışından, başının duruşundan, gözünün bakışından, edepli olduğu belli.Adam edepli; oturuşundan kalkışından, başının duruşundan, gözünün bakışından, edepli olduğu belli. Melek gibi bir insan, yumuşacık bir insan. Melek gibi bir insan, yumuşacık bir insan. Yaşlı, seksen yaşlarında. Sonradan söylediler; yatakta ayağını uzatarak uyumazmış.Yaşlı, seksen yaşlarında. Sonradan söylediler; yatakta ayağını uzatarak uyumazmış. "'Allah her yerde hazır, nâzır.' diye ayağını uzatarak uyumazmış." dediler. "'Allah her yerde hazır, nâzır.' diye ayağını uzatarak uyumazmış." dediler.

Hatta bazıları "Belki farkına varmadan, uykuda ayaklarını uzatırız." diye Hatta bazıları "Belki farkına varmadan, uykuda ayaklarını uzatırız." diye ayaklarına bir şey geçirirlermiş; ayaklarını, dizlerini tutan bir şey geçirirlermiş. ayaklarına bir şey geçirirlermiş; ayaklarını, dizlerini tutan bir şey geçirirlermiş.

Uyurken uzatsa ne olur? Uyurken uzatsa ne olur?

Peygamber Efendimiz uzatmışsa uzatılır, çok önemli bir şey değil de edebe böyle riayet ederlermiş. Peygamber Efendimiz uzatmışsa uzatılır, çok önemli bir şey değil de edebe böyle riayet ederlermiş.

Hatta çok bildiğiniz bir meşhur fıkradır ki "Hadis rivayet ediyor." diye birisine gidiyorlar. Hatta çok bildiğiniz bir meşhur fıkradır ki "Hadis rivayet ediyor." diye birisine gidiyorlar. Evliyâdan bir zâta haber veriyorlar, beraber ziyaretine gidecekler.Evliyâdan bir zâta haber veriyorlar, beraber ziyaretine gidecekler. Yolda bakıyorlar, kıble tarafına doğru tükürüyor; "Tamam." diyorlar,Yolda bakıyorlar, kıble tarafına doğru tükürüyor; "Tamam." diyorlar, "Bunun edebi yok." konuşmadan geri dönüyorlar. "Bunun edebi yok." konuşmadan geri dönüyorlar.

Kıble tarafına riayet etmişler, sözlerine riayet etmişler. Kıble tarafına riayet etmişler, sözlerine riayet etmişler.

Edebin kademeleri var: Edebin kademeleri var:

Edeb mea'llah. Allah'a karşı edebi kulluk edebi. Edeb mea'llah. Allah'a karşı edebi kulluk edebi.

Edeb mea'r-resûl. Resûlullah'a karşı edep. Edeb mea'r-resûl. Resûlullah'a karşı edep.

Edeb mea'l-Kur'ân. Kur'an'a karşı edep. Edeb mea'l-Kur'ân. Kur'an'a karşı edep.

Edeb mea's-sultân. Hükümdara karşı edep. Edeb mea's-sultân. Hükümdara karşı edep.

Edeb mea'l-Üstâz. Hocaya karşı edep. Edeb mea'l-Üstâz. Hocaya karşı edep.

Edep mea'ş-şeyh. Şeyhe karşı edep. Edep mea'ş-şeyh. Şeyhe karşı edep.

Kadının kocasına karşı edebi, erkeğin karısına karşı edebi, evladın babaya karşı edebi... Kadının kocasına karşı edebi, erkeğin karısına karşı edebi, evladın babaya karşı edebi...

Her yükselen insan edepten yükseliyor. Her yükselen insan edepten yükseliyor. Her ayağı kayan, kaybeden insan edepsizlikten kaybediyor; bunu bilmiş olun!Her ayağı kayan, kaybeden insan edepsizlikten kaybediyor; bunu bilmiş olun! Tasavvufta mertebe de böyledir; edepsizlikten kaybedenin ayağı kayar, düşer gider; Tasavvufta mertebe de böyledir; edepsizlikten kaybedenin ayağı kayar, düşer gider; edebe riayetten yükselir, yüksek mevkilere nâil olur. edebe riayetten yükselir, yüksek mevkilere nâil olur.

Biliyorsunuz büyüklerimiz tuvaletleri, banyoları geniş yapmamışlar,Biliyorsunuz büyüklerimiz tuvaletleri, banyoları geniş yapmamışlar, belli bir ölçüden daha büyük yapmamışlar ve peştamal tutunarak yıkanmışlar. belli bir ölçüden daha büyük yapmamışlar ve peştamal tutunarak yıkanmışlar. Kendi kendilerine yıkanmışlar ama "Melekler var." diye peştamal tutunarak yıkanmışlar. Kendi kendilerine yıkanmışlar ama "Melekler var." diye peştamal tutunarak yıkanmışlar. Büyüklerimizin böyle o güzel âdâbından biz de öğrenelim. Büyüklerimizin böyle o güzel âdâbından biz de öğrenelim.

Bir minyatür gördüm, elle çizilmiş; tarihi bir kitapta eski bir resim.Bir minyatür gördüm, elle çizilmiş; tarihi bir kitapta eski bir resim. Avrupalılar bir kitap basmış da... Hınzırlar her şeyi arayıp buluyorlar, biliyorlar; ben görmemiştim.Avrupalılar bir kitap basmış da... Hınzırlar her şeyi arayıp buluyorlar, biliyorlar; ben görmemiştim. Sünneti nasıl yapıyorlar, bir kitapta gördüm: Sünneti nasıl yapıyorlar, bir kitapta gördüm:

Birisi kolundan tutuyor, ötekisi bacağından tutuyor; çocuğun her tarafı meydanda.Birisi kolundan tutuyor, ötekisi bacağından tutuyor; çocuğun her tarafı meydanda. Ondan sonra sünnetçi geliyor, keski aletini çıkarıyor, cart curt kesiyor; Ondan sonra sünnetçi geliyor, keski aletini çıkarıyor, cart curt kesiyor; başörtülü hanımlar kapıdan bakıyorlar, küçük kızlar geliyorlar "Ne oluyor?" diye bakıyorlar. başörtülü hanımlar kapıdan bakıyorlar, küçük kızlar geliyorlar "Ne oluyor?" diye bakıyorlar.

Fesübhânallah! Minyatürde gördüm! Fesübhânallah! Minyatürde gördüm! Sünnetçi, çocuğun ayakları üzerine örtü örtmüş, öyle sünnet ediyor.Sünnetçi, çocuğun ayakları üzerine örtü örtmüş, öyle sünnet ediyor. Sünneti yapan operatör, kestiği biçtiği yere mecburen bakacak de Sünneti yapan operatör, kestiği biçtiği yere mecburen bakacak de başka kimsenin görmesi mümkün olmayacak şekilde örtü yapmışlar.başka kimsenin görmesi mümkün olmayacak şekilde örtü yapmışlar. Fotoğrafçının; "Filmi ışık almasın." diye örtünün altına girdiği gibi altına girmiş,Fotoğrafçının; "Filmi ışık almasın." diye örtünün altına girdiği gibi altına girmiş, sünnet işlemini öyle yapıyor; bak işte bu bir edeptir! sünnet işlemini öyle yapıyor; bak işte bu bir edeptir!

Sünnet olmanın, çocuğu sünnet ettirmenin edebi! Sünnet olmanın, çocuğu sünnet ettirmenin edebi!

Kadınlar, kızlar, komşular, akrabalar vesaire… Kadınlar, kızlar, komşular, akrabalar vesaire… Ya hu burası ne? Panayır yeri mi? İnsan kızıyor da üzülüyor da.Ya hu burası ne? Panayır yeri mi? İnsan kızıyor da üzülüyor da. Onun için edebe çok riayet edelim. Onun için edebe çok riayet edelim.

Üçüncü hadîs-i şerîf; Üçüncü hadîs-i şerîf;

İzâ takârebe'z-zemânü'nteka'l-mevtü hıyâre ümmetî İzâ takârebe'z-zemânü'nteka'l-mevtü hıyâre ümmetî kemâ yenteki ehadüküm hıyâre'r-rutabi mine't-tabak. kemâ yenteki ehadüküm hıyâre'r-rutabi mine't-tabak.

Bu da Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten ibretli bir hadîs-i şerîf. Bu da Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten ibretli bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

"Zaman yakınlaştığında..." Zaman nereye yakınlaştığında? "Zaman yakınlaştığında..."

Zaman nereye yakınlaştığında?

"Dünyanın bozulmasına yakınlaştığında… "Dünyanın bozulmasına yakınlaştığında… İşler kıyametin kopacağına yaklaştığı zaman, İşler kıyametin kopacağına yaklaştığı zaman, artık dünyanın sonu geldiği zaman ölüm, ümmetimin en hayırlılarını;artık dünyanın sonu geldiği zaman ölüm, ümmetimin en hayırlılarını; sizden birinizin tabağından güzel hurmaları seçip seçip yemesi gibi, sizden birinizin tabağından güzel hurmaları seçip seçip yemesi gibi, tabaktan olgununu alması gibi alır, gider." tabaktan olgununu alması gibi alır, gider."

"İyiler ölür, kötüler kalır." demek. Tabağın içinde taze hurmayı getirdiler."İyiler ölür, kötüler kalır." demek.

Tabağın içinde taze hurmayı getirdiler.
Hurmanın yarısı olgunlaşmış, yarısı çıtır çıtır, sert hünnap gibi, ayva gibi. Hurmanın yarısı olgunlaşmış, yarısı çıtır çıtır, sert hünnap gibi, ayva gibi. Bir tarafı tatlı bir tarafı biraz sulu. Hurmanın yarısı olmuş, yumuşamış yarısı yumuşamamış hâli, en güzel hâlidir; Bir tarafı tatlı bir tarafı biraz sulu. Hurmanın yarısı olmuş, yumuşamış yarısı yumuşamamış hâli, en güzel hâlidir; ikisi birbirine çok uygun düşer.ikisi birbirine çok uygun düşer. Çatır çutur yersin ama hiç yumuşamamışsa hurma tamamen sertse durdukça o da yumuşar.Çatır çutur yersin ama hiç yumuşamamışsa hurma tamamen sertse durdukça o da yumuşar. Tabakta bir iki gün içinde yumuşar. Her tarafı sertse buruk olur.Tabakta bir iki gün içinde yumuşar. Her tarafı sertse buruk olur. Trabzon hurması gibi olur; insanın biraz ağzını acılaştırır, buruklaştırır.Trabzon hurması gibi olur; insanın biraz ağzını acılaştırır, buruklaştırır. Tabi ikram ettiğin zaman tabağın içinden iyi hurmayı, yarısı yumuşamış hurmayı alıp yerler. Tabi ikram ettiğin zaman tabağın içinden iyi hurmayı, yarısı yumuşamış hurmayı alıp yerler. Olmamışı almazlar, olgunu alırlar. İşte âhir zamanda da ölüm gelir gelir, ümmetin hayırlılarını alır. Olmamışı almazlar, olgunu alırlar. İşte âhir zamanda da ölüm gelir gelir, ümmetin hayırlılarını alır.

Başka hadîs-i şerîflerden de hâdiseyi biliyoruz.Başka hadîs-i şerîflerden de hâdiseyi biliyoruz. Allah iyileri alır, kötüler kalır, cahiller kalır, zalimler kalır, adiler kalır;Allah iyileri alır, kötüler kalır, cahiller kalır, zalimler kalır, adiler kalır; kıyamet onların başına kopar.kıyamet onların başına kopar. Ancak kıyamet kopuncaya kadar da daima hakkı tutan bir mücahit zümre mevcut olacak.Ancak kıyamet kopuncaya kadar da daima hakkı tutan bir mücahit zümre mevcut olacak. Ama iyiler gittikçe azalacak, alimler gittikçe azalacak, sonunda cahil insanlar kalacak.Ama iyiler gittikçe azalacak, alimler gittikçe azalacak, sonunda cahil insanlar kalacak. Millet onları adam sanacak, bir şey soracak;Millet onları adam sanacak, bir şey soracak; onlar da kendi fikirlerinden Kur'an'a, hadise uymayan cevaplar verecekler.onlar da kendi fikirlerinden Kur'an'a, hadise uymayan cevaplar verecekler. Yalan yanlış sözler söyleyecekler.Yalan yanlış sözler söyleyecekler. Hem kendileri sapıtmış olacaklar, günaha girmiş olacaklarHem kendileri sapıtmış olacaklar, günaha girmiş olacaklar hem de kendilerine soru sormuş olanları yoldan çıkarmış saptırmış olacaklar.hem de kendilerine soru sormuş olanları yoldan çıkarmış saptırmış olacaklar. Âhir zamanda böyle olacak. Bilmiyoruz; bu işin bitmesine ne kadar zaman kaldığını Allah bilir. Âhir zamanda böyle olacak. Bilmiyoruz; bu işin bitmesine ne kadar zaman kaldığını Allah bilir.

Kimse bilmez; ansızın, pattadak geliverir kıyamet.Kimse bilmez; ansızın, pattadak geliverir kıyamet. Tabi bir takım alâmetlerinin de zuhur ettiğini bildiğimiz bir zamandayız. Tabi bir takım alâmetlerinin de zuhur ettiğini bildiğimiz bir zamandayız. Şu zaman pek öyle ahım şahım rahat edilecek bir zaman değil. Şu zaman pek öyle ahım şahım rahat edilecek bir zaman değil. Bir takım alâmetlerinin belirdiği bir zamandayız. Bir takım alâmetlerinin belirdiği bir zamandayız. Allah-u Teâlâ hazretleri hazırlıklı olmayı nasip etsin. Allah-u Teâlâ hazretleri hazırlıklı olmayı nasip etsin.

Bu zamanda da görüyoruz; din namına yalan yanlış sözler söyleyenler pek çok; Bu zamanda da görüyoruz; din namına yalan yanlış sözler söyleyenler pek çok; hatalı sözler söyleyen, insanları raydan çıkaran, yoldan çıkaran, harama helâl diyen,hatalı sözler söyleyen, insanları raydan çıkaran, yoldan çıkaran, harama helâl diyen, helâli haram gibi gösteren, sevaplı işi tenkit eden, helâli haram gibi gösteren, sevaplı işi tenkit eden, günahlı işi teşvik eden bir sürü insan görüyoruz. günahlı işi teşvik eden bir sürü insan görüyoruz. Gazetelere bakamıyor insan. Pazar günü gazetelerinde, sayfaları çevirirken görüyorum;Gazetelere bakamıyor insan. Pazar günü gazetelerinde, sayfaları çevirirken görüyorum; "Şehvetperest insanlar da alsın." diye bir sürü açık saçık resimler koymuşlar. "Şehvetperest insanlar da alsın." diye bir sürü açık saçık resimler koymuşlar.

"Ne oldu bakalım bu Karadeniz Ekonomik İş Birliği Projesi, "Ne oldu bakalım bu Karadeniz Ekonomik İş Birliği Projesi, altında ne oyunlar yatıyor, Sırbistan ne yapmış, Ermenistan ne yapmış, ne feci şeyler olmuş?" diye, altında ne oyunlar yatıyor, Sırbistan ne yapmış, Ermenistan ne yapmış, ne feci şeyler olmuş?" diye, sen haberi merak ediyorsun ama gazeteyi eline alamıyorsun. sen haberi merak ediyorsun ama gazeteyi eline alamıyorsun. Edepsizlik boyu geçmiş, terbiyesizlik almış gitmiş; namus, ar, örtünme, tesettür kalmamış. Edepsizlik boyu geçmiş, terbiyesizlik almış gitmiş; namus, ar, örtünme, tesettür kalmamış.

"Gazete" diye millet de onu evine alıyor. "Gazete" diye millet de onu evine alıyor. Öyle olmayan gazeteleri alıp da onu almasa halk rağbet etmese o resmi basacaklar mı?Öyle olmayan gazeteleri alıp da onu almasa halk rağbet etmese o resmi basacaklar mı? Basmayacaklar. Halk da suçlu, halk da o günaha ortak. Neden? Alıyor. Basmayacaklar. Halk da suçlu, halk da o günaha ortak.

Neden?

Alıyor.

Alan da ortak! Millet almasa protesto etse gazetenin sahibi diyecek ki burada açık resim sökmüyor.Alan da ortak! Millet almasa protesto etse gazetenin sahibi diyecek ki burada açık resim sökmüyor. Kapanacak! Mecburen o da kapanacak; o da açık saçık resim koymayacak. Kapanacak! Mecburen o da kapanacak; o da açık saçık resim koymayacak. Bu sefer kötü fikirleri yazmaya başlayacak.Bu sefer kötü fikirleri yazmaya başlayacak. Kötü fikir yazan gazeteyi de almasan bu sefer o da iyi şeyler yazmaya başlayacak. Kötü fikir yazan gazeteyi de almasan bu sefer o da iyi şeyler yazmaya başlayacak.

"Yahu Müslümanlık iyidir de hoştur da ama hık mık" filan arada bir şeyler sokuşturmaya çalışacak. "Yahu Müslümanlık iyidir de hoştur da ama hık mık" filan arada bir şeyler sokuşturmaya çalışacak. Sen eleyebildikçe eleyebilirsin; eleyemedikçe etraftaki pislikler çoğalır, temizleyemedikçe çoğalır. Sen eleyebildikçe eleyebilirsin; eleyemedikçe etraftaki pislikler çoğalır, temizleyemedikçe çoğalır.

Onun için bir insanın gazete almasında bile bir sorumluluk vardır. Onun için bir insanın gazete almasında bile bir sorumluluk vardır. Hatta tebessümünde bile sorumluluk vardır. Hatta tebessümünde bile sorumluluk vardır. Hatta kaş çatmamasında veya çatmasında bile bir vebal ve sorumluluk vardır. Hatta kaş çatmamasında veya çatmasında bile bir vebal ve sorumluluk vardır. Kötü bir insana tebessüm edersen teşvik olur, alkış olur. Kötü bir insana tebessüm edersen teşvik olur, alkış olur. Alkış olursa teşvik olur, günah olur; ona kaş çatacaksın, ona homurdanacaksın,Alkış olursa teşvik olur, günah olur; ona kaş çatacaksın, ona homurdanacaksın, ona hiddetini bildireceksin, kızgınlığını bildireceksin; yapamayacak! ona hiddetini bildireceksin, kızgınlığını bildireceksin; yapamayacak!

İyi insana da tebessüm edeceksin; adam şöyle halka dönüp bir baktığı zaman İyi insana da tebessüm edeceksin; adam şöyle halka dönüp bir baktığı zaman "hepsi benim etrafımda, hepsi benim arkamda" diyecek. "hepsi benim etrafımda, hepsi benim arkamda" diyecek. İyiyi teşvik edeceksin, kötüyü teşvik etmeyeceksin. İyiyi teşvik edeceksin, kötüyü teşvik etmeyeceksin.

"Birisi kalkar, bir münafık insana; yâ seyyidî "Ey efendim!" derse "Birisi kalkar, bir münafık insana; yâ seyyidî "Ey efendim!" derse arş-ı âlâ zangır zangır titrer." diyor Peygamber Efendimiz. Niye? arş-ı âlâ zangır zangır titrer." diyor Peygamber Efendimiz.

Niye?

Münafığa "efendim" dedi, bak! Münafığa "efendim" denir mi? Denmez. Münafığa "efendim" dedi, bak!

Münafığa "efendim" denir mi?

Denmez.

"Efendim" dedi diye arş-ı âlâ sallanırmış. İhtizze'l-arş. "Arş sallanır." diye bildiriyor. "Efendim" dedi diye arş-ı âlâ sallanırmış.

İhtizze'l-arş. "Arş sallanır." diye bildiriyor.
Onun için "Efendimiz" sözünü de ucuz ucuz her yerde kullanmayın. Onun için "Efendimiz" sözünü de ucuz ucuz her yerde kullanmayın.

"Alo, efendim, buyurun!" "Alo, efendim, buyurun!"

Dur bakalım; efendi mi köle mi, dost mu düşman mı? Dur bakalım; efendi mi köle mi, dost mu düşman mı? İnsan her sözünü ölçerek biçerek söylemeli, iltifatını da boşu boşuna yapmamalı. İnsan her sözünü ölçerek biçerek söylemeli, iltifatını da boşu boşuna yapmamalı. Doğru sözü de doğru doğru söylemeli ama düşünmeli;Doğru sözü de doğru doğru söylemeli ama düşünmeli; "Yanlış yanlış tenkit yapmasın." diye bildiği konuda konuşmalı."Yanlış yanlış tenkit yapmasın." diye bildiği konuda konuşmalı. Bilmediği konuda karşı tarafı kırarsa kendisi de vebale girer. Bilmediği konuda karşı tarafı kırarsa kendisi de vebale girer.

Evet, bu da güzel. Demek ki âhir zamanda iyiler gidecek; geride hamlar kalacak, kötüler kalacak. Evet, bu da güzel. Demek ki âhir zamanda iyiler gidecek; geride hamlar kalacak, kötüler kalacak. Zaten başka hadîs-i şerîflerden de biliyoruz: Zaten başka hadîs-i şerîflerden de biliyoruz:

"İnsanların ayak takımı baş olacak; baş tâcı olması gereken insanlar da ayaklar altında kalacak. "İnsanların ayak takımı baş olacak; baş tâcı olması gereken insanlar da ayaklar altında kalacak. Münkerler, kötü şeyler maruf sayılacak; maruflar, iyi şeyler münker addedilecek." Münkerler, kötü şeyler maruf sayılacak; maruflar, iyi şeyler münker addedilecek."

"Vay sen öyle mi yapıyorsun, vay gerici tüh! Ne yapmış?" "Vay sen öyle mi yapıyorsun, vay gerici tüh! Ne yapmış?"

Gayet güzel bir şey yapmış; namaz kılmış, tespih çekmiş, örtünmüş. Gayet güzel bir şey yapmış; namaz kılmış, tespih çekmiş, örtünmüş. Ne var bunda? Ötekisi açılmış saçılmış alkış alıyor; namusunu satıyor, makbul.Ne var bunda? Ötekisi açılmış saçılmış alkış alıyor; namusunu satıyor, makbul. Namusunu koruyan fakülteden atılıyor.Namusunu koruyan fakülteden atılıyor. Namusunu satan kız fakültede makbul; oraya o iş için gelmiş olan makbul; Namusunu satan kız fakültede makbul; oraya o iş için gelmiş olan makbul; namuslu, fakültenin birincisi olmuş; dekan diplomasını vermiyor. namuslu, fakültenin birincisi olmuş; dekan diplomasını vermiyor.

Olur mu böyle şey? Ne olmuş? Olur mu böyle şey?

Ne olmuş?

Değer hükümleri alt üst olmuş. Öyle şey olur mu? Bunda hepinizin vebali var. Değer hükümleri alt üst olmuş. Öyle şey olur mu? Bunda hepinizin vebali var. Herkesin, bütün halkın vebali var. Herkesin, bütün halkın vebali var. Çünkü buna şahit olan herkesin haklının yanında yer alması,Çünkü buna şahit olan herkesin haklının yanında yer alması, haksızın yanında olmaması, haksıza kabahatini bildirmesi lazım. haksızın yanında olmaması, haksıza kabahatini bildirmesi lazım. Çünkü vebaldir; bildirmezse vebal olur. Çünkü vebaldir; bildirmezse vebal olur.

Öbür hadîs-i şerîfe geçiriyorum. Öbür hadîs-i şerîfe geçiriyorum.

İzâ tekâdâ ileyke racülâni fe lâ takdi li'l-evveli hattâ tesmea kelâme'l-âhar İzâ tekâdâ ileyke racülâni fe lâ takdi li'l-evveli hattâ tesmea kelâme'l-âhar fe-sevfe tedrî keyfe takdî. fe-sevfe tedrî keyfe takdî.

İmam Tirmizî hazretlerinin rivayetlerinden bir hadîs-i şerîf. İmam Tirmizî hazretlerinin rivayetlerinden bir hadîs-i şerîf.

Şu bizim Özbekistan'dan, Orta Asya'dan İmam Tirmizî. Ne alimler yetişmiş! Şu bizim Özbekistan'dan, Orta Asya'dan İmam Tirmizî. Ne alimler yetişmiş! Onun rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. Râvisi Hz. Ali Efendimiz. Onun rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. Râvisi Hz. Ali Efendimiz.

Söyleyen kim? Peygamberimiz. Rivayet eden kim? Damadı Hz. Ali. Söyleyen kim?

Peygamberimiz.

Rivayet eden kim?

Damadı Hz. Ali.

Yazan kim? İmam Tirmizî. Yazan kim?

İmam Tirmizî.
Peygamber sallallahu aleyhi ve selem hazretleri bu hadîs-i şerîfte ne diyor, izah edelim: Peygamber sallallahu aleyhi ve selem hazretleri bu hadîs-i şerîfte ne diyor, izah edelim:

"İki adam sana hakemliğin için müracaat ettiği zaman; "İki adam sana hakemliğin için müracaat ettiği zaman; "Sen bize hakem ol, kadı ol, aramızda hükmet;"Sen bize hakem ol, kadı ol, aramızda hükmet; davamızı, meselemizi, problemimizi sana anlatalım, sen hüküm ver." diye,davamızı, meselemizi, problemimizi sana anlatalım, sen hüküm ver." diye, gelip seni hakem, hâkim, kadı mevkiinde tutarak iki kişi sana geldiği zaman gelip seni hakem, hâkim, kadı mevkiinde tutarak iki kişi sana geldiği zaman ilk gelip meseleyi anlatana hüküm verme. ilk gelip meseleyi anlatana hüküm verme. Ötekisinin sözünü dinlemedikçe hemen birinciyi dinleyip hüküm verme." Ötekisinin sözünü dinlemedikçe hemen birinciyi dinleyip hüküm verme."

İkinciyi de dinleyeceksin. O zaman nasıl hükmetmek gerektiğini daha iyi anlayacaksın; İkinciyi de dinleyeceksin. O zaman nasıl hükmetmek gerektiğini daha iyi anlayacaksın; onun için ikinciyi de dinle. Bu çok önemli! onun için ikinciyi de dinle. Bu çok önemli!

Allah kusurlarımızı affetsin. Bazen mecburen bizim de böyle durumlarımız oluyor.Allah kusurlarımızı affetsin. Bazen mecburen bizim de böyle durumlarımız oluyor. Adam geliyor, çocuk veya kadın, kocasından şikâyet ediyor, oğlundan şikâyet ediyor, Adam geliyor, çocuk veya kadın, kocasından şikâyet ediyor, oğlundan şikâyet ediyor, komşusundan şikâyet ediyor; durum şöyle de böyle de diye, bir şeyler anlatıyor. komşusundan şikâyet ediyor; durum şöyle de böyle de diye, bir şeyler anlatıyor. Sevdiğimiz bir insan oluyor; biz de onun anlattığına göre vah vah, tüh tüh,Sevdiğimiz bir insan oluyor; biz de onun anlattığına göre vah vah, tüh tüh, hay Allah, şöyle olsun, böyle olsun filan deyiveriyoruz. hay Allah, şöyle olsun, böyle olsun filan deyiveriyoruz.

Demek ki "Ötekisi de karşıma gelsin, bir bakalım." diyeceğiz. Demek ki "Ötekisi de karşıma gelsin, bir bakalım." diyeceğiz. Bir de o gelsin; bir de o anlatsın. Bir de o gelsin; bir de o anlatsın. Sen her şeyi tam anlattın mı anlatmadın mı, doğru mu anlattın yanlış mı anlattın, Sen her şeyi tam anlattın mı anlatmadın mı, doğru mu anlattın yanlış mı anlattın, tek yanlı mı anlattın veyahut sen ona bir suç mu isnat ediyorsun?tek yanlı mı anlattın veyahut sen ona bir suç mu isnat ediyorsun? O onu suç olarak mı yaptı yoksa iyi niyetle başka bir maksatla mı yaptı?O onu suç olarak mı yaptı yoksa iyi niyetle başka bir maksatla mı yaptı? Onun anlaşılması için hüküm verecek insan iki tarafı da dinlemeli. Onun anlaşılması için hüküm verecek insan iki tarafı da dinlemeli.

Bunu da dinlemeli, iyice mukayese ettikten sonra; Bunu da dinlemeli, iyice mukayese ettikten sonra; "Arkadaş, sen haklısın; darılma ama sen de haksızsın."Arkadaş, sen haklısın; darılma ama sen de haksızsın. Sen şuna parasını ver, işi böyle kapatın." filan diye hükmedebilesin. Sen şuna parasını ver, işi böyle kapatın." filan diye hükmedebilesin.

Peygamber Efendimiz; "İki tarafı da dinleyin." diyor Hz. Ali Efendimiz böyle rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz;

"İki tarafı da dinleyin." diyor Hz. Ali Efendimiz böyle rivayet etmiş.

Onun için siz de hayatta çözümlemek için Onun için siz de hayatta çözümlemek için karşınıza hangi mesele gelirse muhtelif yönlerini araştırın.karşınıza hangi mesele gelirse muhtelif yönlerini araştırın. Zaten ilmî çalışmanın temeli budur. Zaten ilmî çalışmanın temeli budur. İlmî çalışmada o konuyla ilgili bütün bilgiler, sözler toplanılır; ondan sonra hükme varılır.İlmî çalışmada o konuyla ilgili bütün bilgiler, sözler toplanılır; ondan sonra hükme varılır. Bir tarafın anlatmasına göre bir tek delile dayanarak iş yapılmaz.Bir tarafın anlatmasına göre bir tek delile dayanarak iş yapılmaz. Bütün delilleri bir topla, bakalım nasıl olacak? O zaman karar vermek doğru olur. Bütün delilleri bir topla, bakalım nasıl olacak? O zaman karar vermek doğru olur.

Bütün meselelerinizi böyle yapın. İnsanlar böyle yapsa hepsi müslüman olur. Neden? Bütün meselelerinizi böyle yapın. İnsanlar böyle yapsa hepsi müslüman olur.

Neden?

Papaz İslâm'ı kötülüyor, Peygamber Efendimiz'i kötülüyor; Papaz İslâm'ı kötülüyor, Peygamber Efendimiz'i kötülüyor; ötekisi de papaza hürmet ettiği için ötekisi de papaza hürmet ettiği için "Bu benim din adamım." diye hiç Müslümanlığı dinlemeden müslümanlara düşman oluyor."Bu benim din adamım." diye hiç Müslümanlığı dinlemeden müslümanlara düşman oluyor. Ondan sonra Sırp; zavallı masum, mazlum, müslüman kardeşimi kesmeye geliyor.Ondan sonra Sırp; zavallı masum, mazlum, müslüman kardeşimi kesmeye geliyor. "Kessin." diyor. "O, zaten kötü insan" diyor. Tek taraflı düşünüyor. Neden? "Kessin." diyor. "O, zaten kötü insan" diyor. Tek taraflı düşünüyor.

Neden?

İki tarafı dinlemediği için bilmediği için. İki tarafı dinlemediği için bilmediği için.

Peygamber Efendimiz'e olmadık laflar söylüyorlar, Peygamber Efendimiz'e olmadık laflar söylüyorlar, Kur'ân-ı Kerîm'i karalamaya çalışıyorlar, İslâm'ı kötü göstermeye çalışıyorlar.Kur'ân-ı Kerîm'i karalamaya çalışıyorlar, İslâm'ı kötü göstermeye çalışıyorlar. Ben mesela Avrupa şehirlerinde gezdim; vazifelerim dolayısıyla zaman zaman oralarda kaldım. Ben mesela Avrupa şehirlerinde gezdim; vazifelerim dolayısıyla zaman zaman oralarda kaldım. Televizyonlarındaki programlarında mutlaka bizim halifeleri kötülerler,Televizyonlarındaki programlarında mutlaka bizim halifeleri kötülerler, bizim padişahları kötülerler, bizim tarihimizi kötülerler, Müslümanlığı kötülerler.bizim padişahları kötülerler, bizim tarihimizi kötülerler, Müslümanlığı kötülerler. Müslümanlığı illa kurban keserken filan gösterirler. Müslümanlığı illa kurban keserken filan gösterirler. Böyle yerlerde akan kanları gösterirler. Böyle yerlerde akan kanları gösterirler. Yani halkına demek istiyor ki "Müslüman kan dökücüdür, can yakıcıdır, işte hepsi böyledir,Yani halkına demek istiyor ki "Müslüman kan dökücüdür, can yakıcıdır, işte hepsi böyledir, sen Müslümanlığa hiç yanaşma.sen Müslümanlığa hiç yanaşma. Kur'ân'ı hiç okuma, öğrenme!" Böyle bir çalışma yapıyorlar. Kur'ân'ı hiç okuma, öğrenme!" Böyle bir çalışma yapıyorlar.

Demek ki adamlar iki taraflı dinleseler; Demek ki adamlar iki taraflı dinleseler;

"Evet, papazlar böyle söylüyor ama bir de müslümanlar ne diyor, ona bakayım." dese iş değişecek. "Evet, papazlar böyle söylüyor ama bir de müslümanlar ne diyor, ona bakayım." dese iş değişecek.

İslâm'ı kötü gösteriyor, yanlış gösteriyor.İslâm'ı kötü gösteriyor, yanlış gösteriyor. İslâm'ı yanlış tanıtıyor. Hıristiyan gözüyle gösteriyor.İslâm'ı yanlış tanıtıyor. Hıristiyan gözüyle gösteriyor. Paşa'ya yirmi otuz sayfalık bu fotokopiyi göndermiş; Paşa'ya yirmi otuz sayfalık bu fotokopiyi göndermiş;

"Paşa babacığım!" Gönderen Amerikalı ile NATO'da dost olmuşlar. "Paşa babacığım!"

Gönderen Amerikalı ile NATO'da dost olmuşlar.
"Paşa babacığım!" diye yağ çekiyor. "Babacığım!" diyor. "Paşa babacığım!" diye yağ çekiyor. "Babacığım!" diyor.

Bizim Paşa da vaziyetten memnun, koltukları kabarıyor: Bizim Paşa da vaziyetten memnun, koltukları kabarıyor:

"Paşa babacığım, şu satırları oku."Paşa babacığım, şu satırları oku. Bana bunlar hakkındaki fikrini söyle. Ama senden İslâm'ın methini istemiyorum ha!" diyor. Bana bunlar hakkındaki fikrini söyle. Ama senden İslâm'ın methini istemiyorum ha!" diyor.

Ne olacak? "Oku bunları." diyor. Maksat, yirmi yedi sayfalık zehri Paşa'ya içirmek. Ne olacak?

"Oku bunları." diyor. Maksat, yirmi yedi sayfalık zehri Paşa'ya içirmek.

Ondan sonra debelenecek Paşa; orada canı çıkacak belki de. Ondan sonra debelenecek Paşa; orada canı çıkacak belki de. Belki imanı çıkacak, canı kalacak ama imanı çıktıktan sonra canın ne kıymeti var? Belki imanı çıkacak, canı kalacak ama imanı çıktıktan sonra canın ne kıymeti var?

İyi ki de Paşa bana gelmiş. Bak Paşa güzel yapıyor! İyi ki de Paşa bana gelmiş. Bak Paşa güzel yapıyor! Paşa papazın yirmi yedi sayfalık mektubunu bana getirdi. Paşa papazın yirmi yedi sayfalık mektubunu bana getirdi.

"Hocam, bunlar hakkında ne dersiniz? Aman bir cevap!" dedi, tamam. "Hocam, bunlar hakkında ne dersiniz? Aman bir cevap!" dedi, tamam.

Okudum. Tarafgir, yalan yanlış! Okudum. Tarafgir, yalan yanlış! Cevaplarını yazdım, delillerini gösterdim, âyetleri okudum, yanlışlarını sıraladım.Cevaplarını yazdım, delillerini gösterdim, âyetleri okudum, yanlışlarını sıraladım. Diyanet İşleri Başkanlığı'na gittim Hıristiyanlıkla ilgili;Diyanet İşleri Başkanlığı'na gittim Hıristiyanlıkla ilgili; o papazın bahis konusu ettiği şeylerle ilgili kitaplar da aldım.o papazın bahis konusu ettiği şeylerle ilgili kitaplar da aldım. Diyanet İşleri Başkanlığı poşetlerin içinde ücretsiz verdi, sağ olsunlar.Diyanet İşleri Başkanlığı poşetlerin içinde ücretsiz verdi, sağ olsunlar. Getirdim hepsini Paşa'ya hediye ettim. Getirdim hepsini Paşa'ya hediye ettim. Benim cevapları da verdim, bir hafta sonra tercüme etmiş, göndermiş. Benim cevapları da verdim, bir hafta sonra tercüme etmiş, göndermiş. Tamam. Böyle olursa gerçekler anlaşılabilir; çünkü iki tarafı da dinliyor Tamam. Böyle olursa gerçekler anlaşılabilir; çünkü iki tarafı da dinliyor

Fe's'elû ehle'z-zikr. "Bilene sorun." Fe's'elû ehle'z-zikr. "Bilene sorun."

Ziya Hoca da az önce güzel bir fıkra anlattı.Ziya Hoca da az önce güzel bir fıkra anlattı. Tabi cami fıkra anlatma yeri değil ama ehline sormak lazım; o zaman gerçekler öğrenilebilir.Tabi cami fıkra anlatma yeri değil ama ehline sormak lazım; o zaman gerçekler öğrenilebilir. Siz de bir konuda hüküm verecekseniz tarafları dinleyin. Siz de bir konuda hüküm verecekseniz tarafları dinleyin. İki adam hakkında hükmedecekseniz hâkimlik hakemlik yapacaksınız iki tarafı dinleyin.İki adam hakkında hükmedecekseniz hâkimlik hakemlik yapacaksınız iki tarafı dinleyin. Karı kocayla ilgili iki tüccar ortakla ilgili... "O da gelsin bir de o anlatsın." deyin; Karı kocayla ilgili iki tüccar ortakla ilgili... "O da gelsin bir de o anlatsın." deyin; o zaman hükmü doğru verirsiniz. o zaman hükmü doğru verirsiniz.

Diğer hadîs-i şerîfe de geçelim. Diğer hadîs-i şerîfe de geçelim.

İzâ temadmeda ehadüküm hutta mâ esâbe İzâ temadmeda ehadüküm hutta mâ esâbe (bi-fîhi veya bi-şefeteyhi)(bi-fîhi veya bi-şefeteyhi) ve izâ ğasele vechehû hutta mâ esâbe bi-vechihîve izâ ğasele vechehû hutta mâ esâbe bi-vechihî ve izâ ğasele yedeyhi hutta mâ esabe bi-yedeyhive izâ ğasele yedeyhi hutta mâ esabe bi-yedeyhi ve izâ meseha bi-re'sihî tenâseret hatâyâhü min usûli'ş-şa'rive izâ meseha bi-re'sihî tenâseret hatâyâhü min usûli'ş-şa'ri ve izâ ğasele kademeyhi hutta mâ esâbe bi-ricleyhi. ve izâ ğasele kademeyhi hutta mâ esâbe bi-ricleyhi.

Ebû Ümâme el-Bâhidî hazretlerinden rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.Ebû Ümâme el-Bâhidî hazretlerinden rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri diyor ki:

"Sizden biriniz abdest alırken ağzına su alıp çalkaladığı zaman ağzıyla işlemiş olduğu;"Sizden biriniz abdest alırken ağzına su alıp çalkaladığı zaman ağzıyla işlemiş olduğu; eliyle isabet etmiş olan, işlemiş olduğu günahları affolunur." diyor. eliyle isabet etmiş olan, işlemiş olduğu günahları affolunur." diyor.

Eliyle diyor da onun için baktım.Eliyle diyor da onun için baktım. Ağzını çalkaladığı zamanAğzını çalkaladığı zaman tabi elini yıkayıp ağzına su verdiğinden dolayı eliyle işlediği günahlar da düşmüş olabilir.tabi elini yıkayıp ağzına su verdiğinden dolayı eliyle işlediği günahlar da düşmüş olabilir. Yalnız galiba hadîs-i şerîfin köküne, aslına bir daha baksak iyi olacak.Yalnız galiba hadîs-i şerîfin köküne, aslına bir daha baksak iyi olacak. Hadisin devamında anlaşıldığına göre; "Ağzıyla işlediği günahlar silinir." demesi lazım. Hadisin devamında anlaşıldığına göre; "Ağzıyla işlediği günahlar silinir." demesi lazım.

Çünkü ağzını çalkaladığı zamanÇünkü ağzını çalkaladığı zaman -insan diliyle bazı hatalar günahlar işlemiştir, orayı yıkadığından--insan diliyle bazı hatalar günahlar işlemiştir, orayı yıkadığından- "Ağzıyla yıkadığı günahlar gitti." demesi lazım. "Ağzıyla yıkadığı günahlar gitti." demesi lazım.

Burada hutta mâ esâbe bi-yedeyhi demiş. Bir yanlışlık var. Burada hutta mâ esâbe bi-yedeyhi demiş. Bir yanlışlık var. Yani "Eliyle işlediği günahlar, ağzını çalkaladığı zaman affedilir." diyor.Yani "Eliyle işlediği günahlar, ağzını çalkaladığı zaman affedilir." diyor. Sonunda siz de bana hak vereceksiniz galiba; okumaya devam edelim. Sonunda siz de bana hak vereceksiniz galiba; okumaya devam edelim.

"Yüzünü yıkadığı zaman yüzüyle işlediği günahlar affolunur." diyor. "Yüzünü yıkadığı zaman yüzüyle işlediği günahlar affolunur." diyor.

Yüzünü yıkadı. Yüzüyle ne günah işler insan? Yüzünü yıkadı. Yüzüyle ne günah işler insan? Gözüyle harama bakar; onlar affolunur, dökülür. Suyla beraber günahlar dökülüyor. Gözüyle harama bakar; onlar affolunur, dökülür. Suyla beraber günahlar dökülüyor. Sonra "İki elini yıkadığı zaman elleriyle işlediği günahlar dökülür." diyor. Sonra "İki elini yıkadığı zaman elleriyle işlediği günahlar dökülür." diyor. Hani birisini dövmüş, kırmış, incitmiş vesaire… Hani birisini dövmüş, kırmış, incitmiş vesaire… "Eliyle işlediği günahlar neyse onlar affolunur." diyor. "Eliyle işlediği günahlar neyse onlar affolunur." diyor.

Devam ediyor hadîs-i şerîf: Devam ediyor hadîs-i şerîf:

"Abdest alırken başına mesh ettiği zaman "Abdest alırken başına mesh ettiği zaman günahları, hataları saçlarının dibinden aşağıya dökülür, gider. günahları, hataları saçlarının dibinden aşağıya dökülür, gider. Ayaklarını, iki ayağını yıkadığı zaman iki ayağıyla işlediği günahlar akar, gider." diyor. Ayaklarını, iki ayağını yıkadığı zaman iki ayağıyla işlediği günahlar akar, gider." diyor.

Hadîs-i şerîfi dinlediniz; bana hak vereceksiniz değil mi? Hadîs-i şerîfi dinlediniz; bana hak vereceksiniz değil mi?

Ağzını yıkadığı zaman hangi günahları gider? Ağzını yıkadığı zaman hangi günahları gider?

Herhalde ağzıyla işlediği günahlar gider.Herhalde ağzıyla işlediği günahlar gider. Orada fîhi olsa gerek. Bir nüsha yanlışlığı olmuş; şöyle olsa gerek: Orada fîhi olsa gerek. Bir nüsha yanlışlığı olmuş; şöyle olsa gerek:

İzâ temadmeda ehadüküm hutta mâ esâbe bi-fîhi demesi lazım.İzâ temadmeda ehadüküm hutta mâ esâbe bi-fîhi demesi lazım. Ağzıyla işlediği günahlar veya bi-şefeteyhi iki dudağıyla işlediği demesi lazım; öyle dememiş.Ağzıyla işlediği günahlar veya bi-şefeteyhi iki dudağıyla işlediği demesi lazım; öyle dememiş. Herhalde bir nüsha yanlışlığı var. Herhalde bir nüsha yanlışlığı var. Biz öyle tercüme edelim veya yazdığı gibi tercüme edelim de siz de bu işin aslını bilin. Biz öyle tercüme edelim veya yazdığı gibi tercüme edelim de siz de bu işin aslını bilin.

Muhterem kardeşlerim! Şimdi bu hadîs-i şerîften şu anlaşılıyor ki Muhterem kardeşlerim!

Şimdi bu hadîs-i şerîften şu anlaşılıyor ki
insan iyi niyetle kalkar da "Namaz kılacağım, ibadet edeceğim." diye insan iyi niyetle kalkar da "Namaz kılacağım, ibadet edeceğim." diye abdest almaya başlarsa âzâlarını yıkadıkça günahları silinip temizleniyor. abdest almaya başlarsa âzâlarını yıkadıkça günahları silinip temizleniyor. Yani abdest almak bir maddi temizliğe sebep oluyor;Yani abdest almak bir maddi temizliğe sebep oluyor; ter gidiyor, pislikler, kirler, tozlar, yağlar, paslar gidiyor;ter gidiyor, pislikler, kirler, tozlar, yağlar, paslar gidiyor; bu maddi temizlik tarafı.bu maddi temizlik tarafı. Bir de günahlar dökülüp gidiyor, mânevî bakımdan da temizleniyor. Bir de günahlar dökülüp gidiyor, mânevî bakımdan da temizleniyor.

Abdesti bittiği zaman gözüyle, ağzıyla, eliyle, yüzüyle, ayaklarıyla işlediği bütün günahlar,Abdesti bittiği zaman gözüyle, ağzıyla, eliyle, yüzüyle, ayaklarıyla işlediği bütün günahlar, abdestin sularıyla beraber dökülüp gidiyor.abdestin sularıyla beraber dökülüp gidiyor. Namazın kıymetini anlayın ki namaz için abdest alınınca bile günahlar gidiyor. Namazın kıymetini anlayın ki namaz için abdest alınınca bile günahlar gidiyor.

Onun için bir de namaz kıldı mı bir namaz bir önceki namazla aradaki günahları affettirir. Onun için bir de namaz kıldı mı bir namaz bir önceki namazla aradaki günahları affettirir. Böylece insan günahlardan temizlenir, gider; iyi insan olur, gider.Böylece insan günahlardan temizlenir, gider; iyi insan olur, gider. İbadete devam ederse Allah'ın sevgili kulu olur, gider.İbadete devam ederse Allah'ın sevgili kulu olur, gider. Allah'a yakınlaşır; sevgili yakın kullarından, evliyâsından olur gider.Allah'a yakınlaşır; sevgili yakın kullarından, evliyâsından olur gider. Onun için bu namazın çok kıymeti var, bu abdestin çok kıymeti var,Onun için bu namazın çok kıymeti var, bu abdestin çok kıymeti var, bu ibadetlerin çok kıymeti var, çok büyük sevapları var.bu ibadetlerin çok kıymeti var, çok büyük sevapları var. Bu onun bir misali olmuş oluyor. Bu onun bir misali olmuş oluyor.

Bir de başka hadîs-i şerîfte geçiyordu; onu hatırlatayım: Bir de başka hadîs-i şerîfte geçiyordu; onu hatırlatayım:

Bu günahların affolunması bazı rivayetlere göre abdest dualarını bilip okuduğu zamandır. Bu günahların affolunması bazı rivayetlere göre abdest dualarını bilip okuduğu zamandır.

"Ya hocam! Şimdi iş biraz sarpa sardı!" dediniz değil mi? Birazcık öyle dediniz. "Ya hocam! Şimdi iş biraz sarpa sardı!" dediniz değil mi? Birazcık öyle dediniz. O rivayet de var; onu da hatırlatmasam olmaz. Öyle diyor ne yapayım? O rivayet de var; onu da hatırlatmasam olmaz. Öyle diyor ne yapayım? Bazı hadîs-i şerîflerde öyle diyor. Onun için abdest dualarını da öğrenin! Bazı hadîs-i şerîflerde öyle diyor.

Onun için abdest dualarını da öğrenin!

İnsan ellerini yıkarken diyecek ki; İnsan ellerini yıkarken diyecek ki;

el-Hamdü li'llâhi'llezî ceale'l-mâe tahûren ve caele'l-İslâme nûrâ. el-Hamdü li'llâhi'llezî ceale'l-mâe tahûren ve caele'l-İslâme nûrâ. "İslâm'ı nur olarak, suyu da temizleyici bir madde olarak yaratan,"İslâm'ı nur olarak, suyu da temizleyici bir madde olarak yaratan, lütfeden Allah'a hamd ü senâlar olsun." diye başlayacak. lütfeden Allah'a hamd ü senâlar olsun." diye başlayacak. Daha ilk elini yıkarken böyle hamd ederek başlayacak. Daha ilk elini yıkarken böyle hamd ederek başlayacak.

Su bir nimet! Su olmasa hayat devam etmez; onu hatırlatıyor.Su bir nimet! Su olmasa hayat devam etmez; onu hatırlatıyor. İslâm da en büyük nimet.İslâm da en büyük nimet. İslâm olmasa su olsun, para pul, mevki makam olsun -başına çalınsın- kıymeti yok! İslâm olmasa su olsun, para pul, mevki makam olsun -başına çalınsın- kıymeti yok! Her şey İslâm ile güzel. İslâm nimetine ve su nimetine dua ederek başlıyor. Her şey İslâm ile güzel. İslâm nimetine ve su nimetine dua ederek başlıyor.

Ondan sonra ağzını yıkadıkça dua ediyor, burnunu yıkadıkça dua ediyor.Ondan sonra ağzını yıkadıkça dua ediyor, burnunu yıkadıkça dua ediyor. Yüzünü yıkadıkça dua ediyor, elini yıkadıkça dua ediyor, ayağını yıkadıkça dua ediyor. Yüzünü yıkadıkça dua ediyor, elini yıkadıkça dua ediyor, ayağını yıkadıkça dua ediyor.

Nasıl dua ediyor? Şimdi söylemeyeyim, meraklanın; "arkası gelecek hafta" diyelim.Nasıl dua ediyor?

Şimdi söylemeyeyim, meraklanın; "arkası gelecek hafta" diyelim.
Siz de bir dahaki haftaya kadar bunları yazın, öğrenin. Siz de bir dahaki haftaya kadar bunları yazın, öğrenin.

Bir dahaki hafta da biz inşallah sağ olursak,Bir dahaki hafta da biz inşallah sağ olursak, Allah nasip ederse abdestin bizi günahlardan tertemiz temizleyipAllah nasip ederse abdestin bizi günahlardan tertemiz temizleyip anamızdan doğduğumuz gibi pak bir insan,anamızdan doğduğumuz gibi pak bir insan, günahsız bir insan haline gelmemizi sağlayacak dualarını anlatalım.günahsız bir insan haline gelmemizi sağlayacak dualarını anlatalım. Bundan sonra da öğrenelim, devam edelim; inşaallah hayırlara erelim. Bundan sonra da öğrenelim, devam edelim; inşaallah hayırlara erelim.

Bu hadîs-i şerîfe de dikkat edin!Bu hadîs-i şerîfe de dikkat edin! Hadîs-i şerîflerin hepsi güzel, görüyorsunuz. Hadîs-i şerîflerin hepsi güzel, görüyorsunuz. Hepsinde çok güzellikler, çok hikmetler, çok çok faydalar var. Hepsinde çok güzellikler, çok hikmetler, çok çok faydalar var.

Sonuncu hadîs-i şerîf; 13. hadîs-i şerîf. 39. sayfanın 13. hadîs-i şerîfinde bitiriyoruz. Sonuncu hadîs-i şerîf; 13. hadîs-i şerîf. 39. sayfanın 13. hadîs-i şerîfinde bitiriyoruz.

İzâ temennâ ehadüküm fe'l-yenzur mâ yetemennâ İzâ temennâ ehadüküm fe'l-yenzur mâ yetemennâ fe-innehû lâ yedrî mâ yüktebü lehû min ümniyyetih. fe-innehû lâ yedrî mâ yüktebü lehû min ümniyyetih.

"Sizden biriniz bir şeyi temenni ettiği zaman ne temenni ettiğine dikkat etsin ha!" "Sizden biriniz bir şeyi temenni ettiği zaman ne temenni ettiğine dikkat etsin ha!"

Temenni ediyor ya; içinden bir şeyler diliyor, istiyor, temenni ediyor. Temenni ediyor ya; içinden bir şeyler diliyor, istiyor, temenni ediyor.

"Ne temenni ettiğine dikkat etsin çünkü o temennisinden kendisine "Ne temenni ettiğine dikkat etsin çünkü o temennisinden kendisine sevap mı yazılacak günah mı yazılacak ne yazıldığını bilmiyor, bilemez!sevap mı yazılacak günah mı yazılacak ne yazıldığını bilmiyor, bilemez! Onun için dikkat etsin de güzel şeyler temenni etsin." Onun için dikkat etsin de güzel şeyler temenni etsin."

"Allah kahretsin, boynun devrilsin, iki gözün önüne aksın, canın çıksın emi!" "Allah kahretsin, boynun devrilsin, iki gözün önüne aksın, canın çıksın emi!" Bir kısmı öyle dua ediyor, beddua ediyor; açıyor ağzını, yumuyor gözünü. Bir kısmı öyle dua ediyor, beddua ediyor; açıyor ağzını, yumuyor gözünü. Kötü temennilerden, kötü dualardan, beddualardan, kötü sözlerden kendisine günah yazılır. Kötü temennilerden, kötü dualardan, beddualardan, kötü sözlerden kendisine günah yazılır.

"Bir şey yapmadım, sadece temenni ettim." "Bir şey yapmadım, sadece temenni ettim."

Temenni misali verelim: "Ah elime bir fırsat geçse şu adamın kafasını kırarım!" Temenni misali verelim:

"Ah elime bir fırsat geçse şu adamın kafasını kırarım!"

Yahu o adam fena bir adam değil! Bak şimdi, dur durduğun yerde; daha kıracak hâlin yok. Yahu o adam fena bir adam değil! Bak şimdi, dur durduğun yerde; daha kıracak hâlin yok.

"Ya bir gücüm yetse şu adamın canını çıkarırım!" "Ya bir gücüm yetse şu adamın canını çıkarırım!"

Gücü yetmediği için yapmıyor; fırsat bulsa yapacak. Durduğun yerden günaha girdin. Gücü yetmediği için yapmıyor; fırsat bulsa yapacak. Durduğun yerden günaha girdin.

Adamın birisi iyi bir adammış; "Çocuğu düğün yapıyor." diye yaşlı halinde rakı içmiş, oynamış. Adamın birisi iyi bir adammış; "Çocuğu düğün yapıyor." diye yaşlı halinde rakı içmiş, oynamış. Kimisi ayıplıyor; ötekisi de diyor ki "Yahu çocuğunu evlendiriyor, bırak!Kimisi ayıplıyor; ötekisi de diyor ki "Yahu çocuğunu evlendiriyor, bırak! Ben olsam ben de yaparım!" Ben olsam ben de yaparım!"

Ha şimdi sen de şapa oturdun. Ha şimdi sen de şapa oturdun. Kızıldeniz'de gemi giderken şapa otururmuş ya o söz ondan kalmış. Kızıldeniz'de gemi giderken şapa otururmuş ya o söz ondan kalmış. Oturdun şimdi; senin de gemi karaya oturdu..Oturdun şimdi; senin de gemi karaya oturdu.. Sen de çocuk evlendirmedin, rakı içmedin, oyun oynamadın, ama onu temenni ettin ya;Sen de çocuk evlendirmedin, rakı içmedin, oyun oynamadın, ama onu temenni ettin ya; işte şimdi sen de gümbürtüye gittin, sen de onun günahına bulaştın.işte şimdi sen de gümbürtüye gittin, sen de onun günahına bulaştın. Kimisi yapar da günaha girer, kimisi söyler de girer, kimisi temenni eder de girer. Kimisi yapar da günaha girer, kimisi söyler de girer, kimisi temenni eder de girer. Onun için "Temenni ettiğiniz şeye dikkat edin." Onun için "Temenni ettiğiniz şeye dikkat edin."

"Ben şöyle olsam böyle yaparım." Ha, iyi şey temenni edersen sevap yazılır. "Ben şöyle olsam böyle yaparım."

Ha, iyi şey temenni edersen sevap yazılır.

"Ah bir zengin olsam dünyanın en güzel en temiz camisini yapacağım. "Ah bir zengin olsam dünyanın en güzel en temiz camisini yapacağım. En büyük mektebini; en güzel, en kaliteli kız mektebini yapacağım." En büyük mektebini; en güzel, en kaliteli kız mektebini yapacağım."

Tamam, yolun açık olsun, aslanım benim! Tamam.Tamam, yolun açık olsun, aslanım benim! Tamam. Ne yaparsan yap. Sen güzel şeyi temenni ediyorsun ama Ne yaparsan yap. Sen güzel şeyi temenni ediyorsun ama kötü şey temenni edersen de günah yazılır. kötü şey temenni edersen de günah yazılır.

Allah içimize temizlik versin. Allah içimize temizlik versin. Güzel, temiz bir kalp versin;Güzel, temiz bir kalp versin; sevdiği kul olarak yaşatsın, iltifatına erdirsin, rahmetine gark eylesin,sevdiği kul olarak yaşatsın, iltifatına erdirsin, rahmetine gark eylesin, hem dünyada hem ahirette aziz ve bahtiyar eylesin. hem dünyada hem ahirette aziz ve bahtiyar eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2